ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA HUKUKU I PRATİK ÇALIŞMASI 24 Aralık 2009 1. Malatya 2. Ordu Komutanlığı’nda er olarak uzun dönem askerliğini yapmakta olan Mustafa, defalarca firar etmiş ve her seferinde yakalanıp birliğine teslim edilmiştir. Nöbet esnasında tel örgülerden atlayarak tekrar kaçan Mustafa, daha önce de kendisini yakalayan jandarma devriyesince yakalanır. Mustafa, kendisiyle konuşmaya çalışan Teğmen Fatih’i itekleyip kaçar. Fatih, erlere “dur” ihtarı yapmalarını emreder. Mustafa’nın durmaması üzerine de “havaya ateş açın” emri verir. Mustafa kaçmaya devam eder. Fatih’in, “ayaklarına ateş açın” emriyle Mustafa’nın ayaklarına ateş açılır. Kurşunlardan biri Mustafa’nın başına isabet edip ölümüne sebep olur.
2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu 11. madde: “Jandarma kendisine verilen görevlerin ifası sırasında hizmet özelliğine uygun ve görevin gereği olarak kanunlarda öngörülen silah kullanma yetkisine sahiptir” 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu: 87/I-c madde: “muvakkate “muvakkatenn yakalanan yakalanan bir şahsın şahsın veyahut veyahut muhafaza muhafaza ve sevki kendisine kendisine tevdi edilmiş edilmiş olan bir tutuklunun tutuklunun veya hükümlünün hükümlünün kaçması veya kaçmaya kaçmaya teşebbüs teşebbüs etmesi ve verilecek verilecek dur emrini emrini dinlemediği dinlemediği görül görüldüğ düğünd ündee başka başka türlü türlü ele geçiri geçirilme lmesi si kabil kabil olmadı olmadığı ğı takdir takdirde de yakala yakalanma nması sı için için (silah (silah kullan kullanmay mayaa yetkilidir)” 87/III-2. madde: “Silah kullanmak mutlaka ateş etmek değildir. Ateş etmek son çaredir. Önce havaya ihtar ateşi yapılır. Sonra ayağa doğru ateş edilir, mukavemet veya taarruza veyahut tehlikeli bir tehdide varan mukavemet hali devam ederse, hedef gözetilmeksizin ateş edilir”. 87/VI. madde: “Her olayın cereyan ettiği haller ve şartlar göz önünde tutulmak kaydiyle bu madde hükümlerine göre silahını kullanan askere ve silah kullanma emrini veren birlik komutanına sorumluluk yüklenemez”. 2. Gölyaka İlçesi adliye binasının yan sokağından silah sesi gelmesi üzerine polisler Musa’yı elinde ruhsatlı silahıyla yakalar. Aynı tarihte bir polis memuru tarafından düzenlenen tutanakta; “yapılan araştırmada adliye bitişiğind bitişiğindee oturmakta oturmakta olan sanık M. 'nın, evinin bahçesinde bahçesinde bir sokak köpeğinin saldırması saldırması sonucunda sonucunda taşıma ruhsatlı tabancası ile kendini korumak için bir el ateş ettiğini belirtmesi üzerine yapılan araştırmada, evin dış kapı yanında su kenarında bir adet koyu renkli köpeğin olduğu, sağ arka ayağında kan izlerinin bulunduğu, köpeğin sekerek uzaklaştığının görüldüğü” belirtilmiştir. Musa’nın tanıkları da olayın bu şekilde gerçekleştiğini söyler. Ancak Mahkeme aşağıdaki gerekçelerle Musa’yı TCK 170/1(c) maddeye göre mahkum etmiş ve ruhsatlı silahını da müsadere etmiştir: "Savcılıktaki savunmaya göre Musa, köpeği önceden görmüştür, aniden arkaya dönerek ateş etmiş değildir. Bu halde dahi köpeğin aniden saldırdığı iddia edildiğine göre silahı çekip emniyeti açıp namluya mermiyi verip tetiğe basana kadar böylesine bariz saldıran köpeğin M. 'yı en azından bir an için ısırması yani ona ulaşması gerekirdi. Oysa ki, sahipsiz köpeklerin sahipsizliğin ezikliğiyle insanlara saldırmadıkları genellikle korkak ve ürkek oldukları, insanlara saldırmalarının ancak toplu olarak koşuştukları, kavga ettikleri sıralarda veya elinde elindenn yemeği yemeği alınma alınmakk istend istendiği iğinde nde söz konusu konusu olabil olabilece eceği ği bilinm bilinmekt ektedi edir. r. Sahips Sahipsiz iz tek köpeği köpeğinn insana insana saldırması mümkün ise de; vaki değildir. Bir köpeğin bir insana saldırmasında sebepte gerekir. Çok zaman 6-7 yaşlarındaki bir çocuk bile bir sokak köpeğini kovalayabilir ve bu hayvanlar kaçar. "Musa kendini koru" diye şiddetle uyarmayı gerektirecek bir saldırı ancak sirkten aslan kaçtığında veya dağdan kurt veya ayı indiğinde söz konusu olabilir. Savunmanın bu kısmı mizansen olarak kabul edilmiştir. Öte yandan M. 'nın böyle bir köpekten korkması da zayıf bir ihtimaldir. Şahsi hak sahibi çok sayıda köpeği, koyunu, keçisi olan yaylaya çıkan böylece yaban hayata da yabancı olmayan bir kimsedir. Samanlıktan çıkan bir köpeğe "kış", "hadi git" diye bağırması dahi yetebilecekken onu vurması yine savunmasında gizlidir, "köpekler samanlığıma yuvalanmıştı, havlıyor ve pisliyorlardı" demektedir. Gölyaka dahilinde bir kuduz veya ısırma vakası olmadığı evrak ile sabittir. Yine M. 'nın ailesine ve kendisine yönelik bir ısırma vakası da evvelden gerçekleşmemiştir”. (YCGK 17.02.2004 tarih ve E. 2004-2-26; K. 2004-39 sayılı kararından alınmıştır.) 3. Saliha emekli maaşını bankadan çekip evine dönerken yanından koşarak geçen Ali, çantasını alıp kaçar. Saliha’nın “insanlık “insanlık namına biri yardım etsin gitti kurban param” diye bağırması üzerine, döner bıçağını bileyletm bileyletmekten ekten dönen “Şirinler “Şirinler Döner”in Döner”in sahibi sahibi Davut Şirin, Ali’nin Ali’nin arkasından arkasından koşmaya koşmaya başlar. başlar. Sokağın Sokağın sonunda Davut, Ali’yi yakalar. Ali cebinden çıkardığı kelebek bıçağı Davut’a doğru savurur. Davut da yeni bileylettiği döner bıçağını Ali’nin göğüs bölgesine sokar ve Ali ölür. Olayı değerlendiriniz. 4. Polis Polis memuru memuru Gökhan Gökhan,, milli milli maç sonras sonrasıı balkon balkondan dan ateş ateş eden eden Hilmi’ Hilmi’yi yi yakala yakalarr ve karako karakola la götürü götürür. r. Karakolda ateş açıldığına ve silahın da ruhsatsız olduğuna dair tutanak tutulurken karakol Komiseri Sedat gelip, Gökhan’a hazırladığı tutanağı yırtmasını ve Hilmi’yi serbest bırakmasını ister. Bu emre uyan Gökhan, tutanağı yırtıp Hilmi’yi de serbest bırakır.
5. “Sanığın, aracını parkettiği yerde, otopark görevlisi olduğunu belirten kişiyle ücret konusunda tartışıp birden fazla kişinin saldırısına maruz kalıp 5 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı olayda, saldırının devam etmesi ve başka türlü kurtulması imkan kalmaması nedeniyle ruhsatlı silahı ile korkutmak için bir el ateş etmesi şeklindeki şeklindeki eyleminde eyleminde zaruret zaruret halinin halinin bulunduğu bulunduğu gözetilmede gözetilmedenn beraati beraati yerine yerine mahkumiyetin mahkumiyetinee karar verilmesi, verilmesi, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı istem gibi bozulmasına oybirliğiyle karar verildi. Yargıtay 2.CD., E. 2004/17156; K. 29224. 6. “Kız kardeşinin kocası olan sanıkla uzun zamandan beri husumeti bulunan maktulün, omzunda av tüfeği, elinde tabanca olduğu halde, saat 18.00 sıralarında, araçla eşi ve çocuğu ile birlikte evine gitmekte olan sanığın önüne çıktığı, tabanca ile sanığ sanığaa ateş etmeye başla başladığı, dığı, maktulün elindeki tabancanın tabancanın kurusı kurusıkı kı olduğu olduğunu nu bil bilme meye yenn sa sanı nığı ğın, n, me meşr şruu sa savu vunm nmaa ko koşu şull llar arıı iç için inde de,, ma maru ruzz gö görü rüle lebi bile lece cekk he heye yeca can, n, ko kork rkuu ve telaşa kapılarak, araçta bulunan kayınpederine ait ruhsatsız ruhsatsız tabancayı aldığı, araçtan indiği, önce havaya, daha sonra da silahlı saldırının devamı sırasında, tabanca ile maktule iki el ateş ettiği, bu atışlar sonucu maktulün göğüs bölgesinden ve yüzünden isabet alarak öldüğü olayda; 5237 sayılı Yasa'nın 27/2. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığı kararı yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi … bozmayı gerektirmiştir”. Yargıtay 2.CD, E. 2007/5829; K. 2008/1382. 7. Oluşa, dosya içeriğine ve tanık anlatımlarına göre, olay günü maktulün, kendisinin hayvan otlattığı yer yüzünden şikayet ettiğini düşündüğü sanıkla önce tartışmaya girdiği, orada bulunanlarca ayrıldıkları, bu aşamada maktul mak tulün, ün, san sanığı ığınn "bu bur burada ada kal kalmaz maz,, sen seninl inlee gör görüşe üşeceğ ceğiz" iz" ded dediği iği,, ayn aynıı gün içi içinde nde ayn aynıı mev mevkid kidee koy koyun un otlatmaya çıkan maktulün ve sanığın karşılaştıkları, olay yerinde maktulün, sanığın üzerine yürüdüğü, sanığın gelmemesi için uyarmasına rağmen, gelip sanığa bastonuyla vurduğu, daha sonra silahını çeken maktulün 4 metre mesafeden sanığa doğru iki el ateş ettiği, nitekim, maktulün tabancasıyla uyumlu olduğu ekspertiz raporuyla sabit olan bir kovanın olay yerinde, diğer bir kovanın da maktulün tabancasında sıkışmış vaziyette bulunduğu; öldürüleceği korkusuna kapılan sanığın, üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancasını çıkararak, silahlı saldırının devamı sırasında maktule ateş ettiği; maktulün biri sağ bacak diz üzerinden, diğeri göbek sağ taraftan olmak üzere iki yerinden yaralandığı ve batındaki büyük damar parçalanması sonucu öldüğü, öldürme eyleminin meşru savunma koşullarında gerçekleştirildiği ve meşru savunmada aşırıya kaçılmadığı anlaşıldığı halde, 5237 sayılı TCK'nın 25. maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi yerine, 765 sayılı TCK'nın 448, 50 ve 59. maddeleri uyarınca karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir”. Yargıtay 1.CD, E. 2007/6258; K. 2007/9115. 8. “Dosyadaki nüfus kaydına nazaran suç tarihinde 15 yaşını bitirdiği anlaşılan mağdurenin rızası ile kaçırılması ve alıkonulması, 765 Sayılı TCK'nun 430/2. maddesine muhalefet suçunu oluşturmakta ise de. 5237 Sayılı Yasanı Yas anınn 109 109.. mad maddes desinin inin kiş kişinin inin bir yer yeree git gitme me vey veyaa bir yer yerde de kal kalma ma hür hürriy riyeti etinin nin üze üzerind rindee tas tasarr arruft uftaa bulunabilme hakkını koruduğu, aynı yasanın rızayı hukuka uygunluk nedeni sayan 26/2 maddesinin ''kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilemez" hükmü karşısında rızaya dayanarak fiili gerçekleştiren sanığın 109. madde anlamında hukuka aykırı davranışından söz edilemeyeceği, rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiği ve 7/1. madde dikkate alınarak sanığın kaçırıp alıkoyma suçundan beraatı yerine 765 Sayılı TCK'nun 430/2. maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden iki sene müddetle hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararda isabet bulunmadığı …”. Yargıtay 5.CD., 2006/6580; 2006/5920. 9. “Olay gecesi maktulün yanında birden çok kişi olduğu halde sanığın meskenine girerek sanığı dövmek için üzerine yürüdükleri sırada sanığın üzerinde bulundurduğu tabanca ile korkutmak için ateş etmesinden dolayı kalp hastası olan maktulün bu ateşin heyecanı ve stresinin de etkisiyle öldüğünün oluş vekabulden anlaşılmasına göre; a) Gece vakti vakti meskeni meskeni içinde içinde kendisine kendisine saldıran saldıran birden birden çok kişiyi kişiyi korkutup korkutup kaçırmak kaçırmak ve böylece böylece muhakkak akibet olan dövülmekten kurtulmak ve şahısları evinden çıkarmak amacıyla sanığın kişileri hedef almadan ateş etmesinin haksız ve ölçüsüz eylem olarak değerlendirilemeyeceği, tamamen meşru müdafaa ortamı dahilinde dahil inde hareket ettiği ettiğinin nin kabul kabulüü gerek gerektiği tiği cihet cihetle, le, TCK'n TCK'nun un 49/2. maddesi uyarınca ceza tayinine mahal bulunmadığ bulunmadığına ına ve bu sebeple sebeple beraatine beraatine hükmedil hükmedilmesi mesi gerektiği gerektiğinin nin düşünülmem düşünülmemesi, esi, b) Kabule göre göre de; TCK'nun 452. maddesinin uygulanabilmesi için müessir fiilin mevcudiyetinin şart olduğu, olayda ise müessir fiil fi ilin in bu bulu lunm nmad adığ ığın ının ın gö göze zetil tilme meme mesi si su sure reti tiyl ylee ya yazı zılı lı şe şeki kild ldee ma mahk hkum umiy iyet et hü hükm kmüü te tesi sisi si … bo bozm zmay ayıı gerektirmiştir”. Yargıtay 1.CD., 2004/854; K. 2004/4116 10. Merve ile Arzu marketten alışveriş yaparlarken markete giren üç kişi silah zoruyla kasadaki tüm parayı alıp kasiyeri yaralarlar. Failler kısa sürede yakalanıp mahkemeye çıkartılır. Merve ile Arzu da sanıklar aleyhine tanıklık yapmak üzere mahkemeye çağırılır. Aynı gün sanıkların avukatı Can, Merve ile Arzu’ya telefon edip yalancı şahitlik yapmazlarsa sanıkların içerden çıktıklarında onları yaşatmayacağını söyler. Korkan Merve ile Arzu mahkeme yalancı şahitlik yapıp sanıkları markette görmediklerini söylerler.