İLAM Araştırma Dergisi c. ll, sy. 2 (Temmuz-Aralık 1997)
YESEVİLİGİN İLK DÖNEMiNE AİD B İR RİSALE: MİR'ATÜ'L- KULOB Necdet TOSUN•
H§ce Ahmed Yesevi (ö. 562/1166-7) ve Yeseviyye tarikatı hakkında neşredilen ilk dedi toplu çalışma Fuad Köprüiii'nün Türk Edebiyatında Ilk Mutasavvrjlar adlı eseridir. tık baskısı 1919'da yapılan bu eser, kendisinden sonra Yesevilik hakkında yapılan çal ışmalara kaynaklık etmiştir. Köprillü, bu eserinin Ahmed Yesevi ve Yesevllik ile ilgili bölümünde Hazini'nin Cevahiru'l-ebrar min emvlici'l-bihar adlı eserini temel kaynak olarak kullanmıştır. Ancak Cevahiru'l~briir'ın buluodu~u Beyazıt Um0m1 KütüpbW1esi Halis Efendi bölümünün İstanbul Üniversitesi KütüphAnesi'ne intik!linden sonra eserin kaybolduğu zaonedilmiş ve bu konuda araştırma yapanlar genellikle Köprülü'niln verdiği bilgilerle yetinmek zorunda kalmışlardır. Bildhare Ceviihiru 'l-ebrar'ın yeri tesbit edilınjşl ancak bu tarihten sonra yapılan çalışmalarıo kaderi de pek farklı olmamış ve Yeseviük araştırmal arı Köprtilil ile onun temel kaynağı olan Ceviihiru 'l-ebrtir arasına sıkışıp kalmıştır. Bu konuda başka kaynaklar olabileceği düşüncesiyle yaptığımız kütüphane araşnrmasında, bugüne kadar bilinmeyen ya da pek kullanılmayan bazı kaynaklara rastlarlık Yeseviyye araştırmalarına yeni bir caolıhk getireceği ümidiyle, makAlemizde önce bu eserleri kısaca tanıtacak, ardından bir ilk dönem Yesevi risillesi olan Mir'atü'l-kulub'un neşrini sunacağız2:
•
ILAM Tasavvuf Araştırnıacısı .
2
1953'te bit maldile ncşreden Zeki Yelidi Togaıı eserin kayboldutunu duyunnuş (Togao. s. S23), 1977'de Fakr-n4mt'yi ncşrcden Kemal Eraslan, önsözde eserin lStanbul On. Krp., TY, nr. 3893'te bulunduğuna Işiret etmiştir (Eraslan, ''Fakr-name", s. 45). Yesevililde az çok alalcalt bazı eseriere Fuad Köprlli U tarafından yeri ıeldikçe temlis edilmiş {meselli: KöprüiU, Ilk Mutasavvıjlor, s. 44-46, dipnot: 38-41; a. mlf. "Ahmed Yescvi", s. 21 ı. 213), bil!ha.re bunlar Mustafa Kara Bey tarafından biraz geliştirilerek bit liste hlline geıirilmişt.ir (Kara, O, 42-47). Bu maldledc, o listede olmayan escdere temas edilerek bir nevi zcyl yazılmış olacaktır.
42 1 Necdet TOSUN ı. Hüs§meddin Hüseyin b. Ali Sığnili (ö. 711/1311)3.
en-Nihô.ye adlı fıkıh kitabıyla bilinen ve Halep'te medfı1n bulunan meşhur Hanefi fakibi Hüsimeddin Sığnili, Ahmed Y esevl' nin terceme-i balini ve menkıbelerini bir ıisalede toplanuştır. Muhtemelen b. VTI. asnn sonlannda kaleme alınan bu risale, Yesevilik ile ilgili en eski eserlerden biridir. Lemehô.t ve HuccetU'z-zô.kirfn gibi eserlerae Sığnakl'nin bu nsalesinden istifade edilmişfir4. Risale-i Hüsô.meddtn es-Sığnô.k'i'nin bir nüshas.ı Taşkent'te Özbekistan Fenler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Kütüpnanesi'ndedir (nr. 11084, vr. lb-3a). Farsça ve üç varak tutarında olan bu küçük risalede, Ahmed Yesevi'nin (ö. 562/1166-7) Şeyh Şibabeddin Sühreverdi'den (ö. 632/1234) icazet aldığı, Yesevl'nin sohbetiyle 12.000 p§dişabzadenin velayet makamına ulaştığı gibi mübalağalı ve tenkide açık ifadeler bulunmaktadır. Zira Sühreverdi'nin b. 539 (1145)'te doğduğu düşünülürseS, o henüz 23 yaşında bir genç iken Ahmed Yesevi'nin vefllt ettiği ortaya çıkar. Yme de, kadllıı bir risale olduğu için istif§de edilecek birçok yerinin olduğu muhakkaktır. 2. Haziru Ahmed b. Mahmud (ö. 1002/ 1593-4'ten sonra). Şimdiye
kadar kaynaklarda Hazini'nin hayatıyla ilgili herhangi bir bilgiye ise de, onun Cevô.hiru 'l-ebrtir'da kendisi hakkında verdiği bilgiler azımsanmayacak kadar mühimdir. Bu bilgiler, Cevô.hiru'l-ebrô.r'ı tanıtan NihatAzamat6 ve neşre hazırlayan Cihan Okuyucu1 tarafından derlendiği için tekriinna gerek görmüyoruz. Hazini'nin Cevtihiru'l-ebrar haricinde birkaç eseri daha vardır. Bunlardan şimdiye kadar pek istifade eden olmamıştır: rastlanamamış
a) Menba'u'l-ebhdr fi riyazi'l-ebrô.r: Türkçe olan bu eserin bulabildiğimiz tek nüshası Istanbul'da Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1425'te olup lb-8lb varakları arasın dadır. İstanbul'da h. 995'te yazılan bu nüshada istinsah kaydı olmadığı için müellif hattı olması daire-i ihtimaldedir. Eser: Bismillalıirrahmiirıirrahlm Ziitı
irür müfterih-i kainat
Zlit ve sıfat ile azim ve kadim Fatih-i ebvab-ı hümayftn cihat...
şeklinde bir şiirle başlar. Manzılm ve mensOr kanşık bir eserdir. Müellifin, akraba ziyareti için Buhara'ya gideceğini duyan İstanbul'daki bazı alim ve salih zatlar: ayrılık elemini teskin için müelliften Yeseviyye ve Nakşbendiyye tarikatlarının usUl ve ad!lbına dair bir eser kaleme almasını istemişler, bunun üzerine bu eser yazılm.ıştır (vr. 7b). Eserde, bicri 9. asırda yaşam.ış bir Yesevi şeybi olan Şeyh MabmQd Halveti Ziiveriini'nin stililk
3
4
S 6
7
bk. Bağdatlı, I, 314.
lleride bu eseriere lem§.s edilecektir.
Münziri, lll, 380·381. Azamat, vn. 432. Okuyucu, s. V-IX.
Mir'litü'l-Kulub 1 43
ris§lesinden zikr-i erre hakkında bazı bilgiler aktarılır (18b-20a). Aynca Şeyh Seyyid Ahmed el-Beşiı'i'nin meşayıbm menaiabına dair yazdığı eserinden8 Ahmed Yesevl'nin zik:r-i erre bakkındaki bir söıü nakledilir (20a). Kem§leddln İkfuıt, Şeyh Hudaydad, Ubeydullab Abrar, Ahmed Yesevi', Abdülhalik Gucdüvani gibi önde gelen Yesevi' ve H!cegan (Nakşi) meşllyıhının baz.ı menkıbelerine yer veren müellif, bir vesileyle eserde M!veraünnehr'den Hidl.z'a, oradan da İstanbul'a geldiğini anlatmaktadır (58a-b). b) Huccettı'l-ebrlir: Said Nefisi bu eserin adını Mesnevt-yi Huccetü'l-ebrlir diye kaydeder9. Farsça manzOm bir eser olup bir nüsbası Paris Milli' Kiiphanesi'ndedir (Bibliotheque Nationale, Pers. A. F. 263, vr. 103b-173b)ıo. İstanbul'da h. 996 senesinde Sultan m. Mur!d adına yazılmış olduğunu ve Yesevi meşayıhından bahsettiğini bildiğimiz bu eseri tedlôk eone imkanı bulamadık. Aynı mecmOa içinde Hazini'nin, Mevlana'nın Mesnevi''sinin bll§ından üç beytin şerhi malıiyerindeki Teselliyü'l-kulub adında Farsça bir eseri ile (vr. 2b-84b), iki mersiyesi (vr. 85a-10la) de bulunmaktadır. 3. Muhammed Alim Sıddüô Alevi' (ö. 1043/1633-4). Daha ziyade Alim Şeyh diye bilinen bu zat, h. 972'de Taşkent'te doğmuş, h. 1043 ·senesinde Semerkand yakınlarındaki Ahabad' da vefat eaniştir. Babası Mü' min Şeyh, şeyhi Piıim Şeyh'tir. Alim Şeyh, Allabad'daki tekkesinde uzun yıllar halkı irş§d etmiş olan bir Yesevi şeyhidir. Vefatından sonra yerine hallfeterinden Hace AbdUrreşi'd postılişin olmuştur. Alim Şeyh'in en meşhur:.eseri Lemehliı'tır. Başka eserlerinin de olduğu anlaşılmaktadır. Hallfeterinden Hace FethuUab· b. Abdilibasıt Azizegi Lemehlit'a baz.ı ilaveler yapmış ve bu Tekmile-i Lemehtit'ta Alim Şeyh'in bayatı ve menkıbelerini derlemiştirll. Müridierinden biri olan Muhammed Şerif el-Hüseyıll (ö. 1109/1697-8) Huccettı'z-tlikirin adlı eserinde bu tekmileden istifadeyle Alim Şeyh'in menaJabına yer vermiş, halifelerinden de babsetmiştir12. Ayrıca Hace Abdurrahlln b. Hace Abdı.irrahman His!ri'nin Tuhfettı'l-enslib-ı Alevi adlı eserinde de Alim Şeyh anlatılmaktadır13. Lemehliı min nefahliti'l-kuds: Müellif bu eseri, Ahmed Yesevi'nin manevi işaretiyle bir rüyadan sonra yazmaya başlamış ve Sultan Muhammed Babildır Ban'a ithat etmiştir. Farsça olan eser iki bölümden oluşur: Dibaceden sonraki birinci bölüm, cebri zikrin caiz olduğuna dair serdedilen ayet ve hadislerden oluşmaktadır (s. 7-38). İkinci bölümde ise
8 9
10 ll 12 13
Seyyid Ahmed Beşiri'nin (ö. 86211458) özellikle Oveysi meş4yıhma yer verdiği bilinen He11 Hadiica adında bireseri Taşkent'teki Şarkiyat Ensriliisü KütüphAnesi'ndedir (nr. 1477). Blc. Semenova, m, 271. Nefisi, I, 407. Richa.rd, ı, 274.
• Bu Tekmile, Men§Jcıbu'r·Şeyh Muhammed Alim Aziz4n adıyla da bilinmektc olup bir nUshası Medine-i Mllnevvere'deld Arif Hilcmet Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (nr. 9021107). Ancak bu kütüplıinenin bir sllre önce Ravza-i Muıabhar.ı'nın Blbü's·selim ciheıinde bulunan Melilt Abdülıuiı Kütüphanesi'ne ~ındığı söylenmektedir. Alim Şeyh için bk. Muhammed Şerif, Huccetü 'z-ıAkirtn, vr. 137b-157b; RAiam, vr. 233b; Semerkandi, s. 116; Buhiıf, s. 135; Storey, 112. s. 983; Müıı.zev'i, Xl, 893-4. Tuhfttü'l·uıs6b-ı AkVı'nin bir nüsh.a.sı Taşkent'teld Şarkiyat Enstitüsü KütüphAnesi'ndedir (nr. 1459). blc. Semenova, m. 340-1; Blbibanov, s. 93.
44 1 Necdet TOSUN Ahmed Yesevi' den bii§lamak üzere Yesevi silsilesindeki bazı meşllyıhın ahvai ve menaJcıbı anlatılır (s. 38-464). Ahmed Yesevl'ni:n anlatıLidığı bölümde (s. 38-123) SQ.fi Dinişmend'in ve İmam Hüsamedwn Hüseyin SığDili'nin (ö. 71111311-2) Ahmed Yesevi'nin menaJcıbma dllir yazd ıklan eserlerden istifade edilmiştir (s. 38-40, 48). Muhtelif yazma nüsbalan bulunan Lemehtıı 14 , ilk kez Taşkent'te neşeedi lmi ş (1327/1909), ikinci baskısı ise Muhammed Nezir Rancha'run önsöz ve fibrist ilaveleriyle tslamabiid'da yapı lmıştır (140611986) 15. Alim Şeyh'in aynca RisiJle-i MeniJkıb isminde bir eserinin daha olduğu nakledilmektedir16. 4. Molla Muhammed Şerif ei-Hüseyru el-Alevi (ö. 11 09/1697-8). Meşhur bir Yesevi şeyhj olup 1026 (1617) senesinde doğmuştur. Önce Lemehtlı müelüfi Alim Şeyh'e, onun vefatından sonra halifelerinden Hllce Fethullab'a, ve sonra Mevl§n§ Hacı İsmail' e intis§b etm.i§, bilahare manevi bir işaretle Haceg§n (Nakşi) meşayı hından Mevlana Kemal'in (Kemaleddio) halkasına dahil olmuştur11. BuMra'da Medrese-i Zerger§n'a yakın olan tekkesinde hem Yesevi hem de Nakşi usOiünce irşida devam etmiş olan Muhammed Şerif, Buhara'da medfilndurl8.
a) HuccetiJ'z-ıAldrin li-reddi'l-miinkirirı: h. 1077'de kaleme alınan eser, bir mııkad dime, üç makale ve bir hatimeden oluşur. Birinci ve ikinci makalelerde cebri zikrin cevazına dair §yet, hadis ve ulem§nıo görüşleri nakledilir. Üçüncü makalede ise Ahmed Yesevi'deo başlayarak bazı Yesevi şeyhlerinin hay§tı ve menkıbeleri anl atılır (vr.90a-137b). Bu meyılnda müellifin ilk şeyhi olan Alim Şeyh ve onun halifeleri de zileredilir (137b vd.). Eserin hatimesinde tasavvufi adab ve ahlaka dair bazı mektuplar yer alır (173a-203b). Eserin bir niishası Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 372'de, 1 b-203b varakları arasında olup Parsça'dırl9. Bu nüsha 1206 (1 79l)'de BuhArA'da ާ.h Alim H§.ce tarafından istins§h edilmiştir20. Eserde nakil yapılan bazı kitaplar şunlardır: Nevevi, Busttinü'l-tlrifin
(31a); Alim Şeyh, Lemehat (l8b-19a) ve ris:alelerinden biri (46a, 47b); SOfi Danişmend, Ristlle (Ahmed Yesevi'nin nıemikıbı) (92a); Hüsfuneddln Hüseyin Sığnill, Ristlle-i Hlisdmeddtn es-Sığnakt (Ahmed Yesevt'nin mentikıbı) (92a-92b, 9Sb, 97a); Mevlana Lütfullah Tiirkistani, !smail Ata'nın mendkıbı (lOla, 102b); İsh§.k Hllce, Hadtkatü'larifin: İsmail Ata'nın menaJcıbıdır (lOOb); Hace Fethull§h Azizegi, Tekmile-i Lemehat: Alim Şeyh'in menaklhıdır (157a). '
14 IS 16 17 18 19 20
Storey. 112. s. 983; Semenova. DI, 354; Münzevi, Xl, 893-4. Ltmtlı6t'ın bin nüsbasmı bana hediye eden aziz dostum M. Nezir R5nchli Bey'e
teşekk:ürii
bir borç
biliyonım. Alcimuşkin
ve dir.• ı, 282. Muhammed Şerif, HuccttU'ı-zôkirin, vr. 168a·b. Buhiiıi, s. 97; Togan, s. 525-6.; McCbesney, s. 331-2. Bir başka nüshası, Istanbul On. Ktp.. FY. 658 nııınarada lcayıtlıdır. DiAer bir yuması Taşkent'te Şarkiyat EnstitüsU'ndedir (nr. 4164). bk. Semenova. lll, 353. Diğer bir nüshası için bk. Akimuşkin ve dğr.• l, ısı.
n
Mir'titil'l-Kulub 1 45
b) Tuhfetü's-salikin: Muhammed Şerif'in diğer bir eseri olup önceki ile aynı mecmOada, 204b-246a varakları arasında bulunmaktadır. Farsça bir eserdir. Hem Yesevi bem de Nakşbendl tarikatlarının usOl ve adilbını konu edinir. Müellifin aynı mecmOada Diviln'ı ile gündüz ve gece eveadına d§.ir eseri de mevcOddur. Bunların hfuicinde birkaç. eserinin adı Tuhfetii'z-ztiirfn'de nakledilmektedir21.
5. Seyyid Zinde Ali (ö. Xll/ XVID.
asır).
Bu zfit, Yesevilikten Nakşbendiliğe geçenHaceMir Azizfuı ei-Hüseyni'nin oğludur. Muhammed Can Karamaru'dir (ö. 1050/1640). Karamani, Muhammed Emin Dehbidl'den (ö. 1006/1597-8}, o da babası Mabdum-i A'zam Ahmed Kasani'den (ö. 949/1542) icazet almıştırll. Babasının şeyhi
Semeriitii'l-meşayıh:
1091 (1680) yılında tamamlanan ve Türk meşayıhı hakkında bilgiler ibtiva ettiği bilinen bu eserin Taşkent'teki Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesi'nde iki nüshası bulunmaktadır (nr. 2619, vr. 48b-598b; nr. 1336, tümü 291 varak)23. Aynı müellifin. içinde celırl zikri de savunan Zinetü'l-libas ad1nda bir eseri daha vardu24. Bu eserleri tedkik etme imkilnJ bulamadJk. bazı
Bu eserler haricinde, Hace İshak b. lsm§.il Ata'nın Risale'si2S; anonim bir eser olan Hazret-i Pehliviiıı Ata aleylıi'r-rahmening Hikicyetleri,26 Ebu'I-Muhsin Muhammed B8lcı:r b. Muhammed Ali'nin Tei/cire-i Muhammed Btikır21, Muhammed Kasım'ın Maktimat-ı Seyyid Attii28 ve Nasıruddin b. Emir Muzaffer Bubarl'nin (ö. 1324/1906'dan sonra) Tuhfetü'z-zairlrı (Buhara 1910)29 gibi eserleri Yesevilik baklanda araştuma yapanl::ınn istiflide edebileceği eserler cümlesindendir.
Tüm bu araştırmalardan sonra özetle şunları söyleyebiliriz: · 1. Yukanda bahsedilen eserlerin tedk.iki ve neşri ile Yesevilik araştırmalanrun canlanave bu konuda yeni bilgilere ulaşılacağı mubakkaktu.
cağı
21
Buhari',s. 97.
Nakşbendiyye'nio K.as5niyye kolu bu zaıa nisbet edilmelctedir. blc. Semeoova, 1, 133, ı.n. 353; DeWeese, "The Masha'ikh·i Turlc and ıhe Khojag4n", s. 203-4. Semenova. ın, 354. 25 lsveç, Uppsala Üniveniıesi Kıp., nr. 472, vr. 177a-218. Tasavvuli lldibla ilaili olup dört bölümden oluşan bir eserdir. MüeUif Hice lsbik hak.la.ıı.da bk. Alim Şeyh, umthôt, s. 142-143. 26 Bir oilshası Taşkenı'ıeld Şaı-Jciyaı Enstitüsü KüıOphanesi'ndedir. bk. Urunbaeva-Epifaoovoi, VII, 405. Hicri' vrp. asırda yaşamış olan Pehliviıı Mahmud Ata ile BilMeddin Nakşbend arasında geçen bir hadise için bk. Alim Şeyh. umthôl, s. 283-5. 27 Bir nüshası Taşkenı'ıek.i Şadciyat Enstiıüsü Kütüphanesi'ndedir (nt. 1846, vr. lb-380a). blc. Semeoova, ID, 317. NtfahBtO'l·flııs'e bazı Türk meşiyıhmııı ilave edilmesiyle meydana gelmiş bir eser oldoğu söylenir. 28 bk. Eth~. s. 268-270. 29 Esisen bu eserdeki bilgiler Seyyid Alımed Rllce Nakib'in Feviiyld·i Mantthabt adlı eserinden nııldedilmiş ve Türk meşiyıhı hakionda mufassal m41t1ınAı isıeycnlerin KanQzü 'l·ttkıyô adlı esere balanalan tavsiye edilrnqıir. blc. BııhAri, s. 85. Ftvliyld·i Müntthabt ve KünilzO'I·ttkıyd'nın yerlerini şimdililc bilmiyo.ruz, bk. Semcnova, I, 94.
22
23 24
46 1 Necdet TOSUN 2. Uzun Firdevsi'ye nisbet edilen ve Abdülbrud Gölpınarlı tarafından neşredilen Vildyetndme: Mtmdkıb-ı Hiinkiir Hacı Bektb.§-ı Veli adlı eserde Ahmed Yesev1'nin bazı menlabeleri aniatıldıktan sonra: "Onun bu çeşit kerlimetleri çoktur, isteyen Mend/ab'ında okur" cümlesi bulunmaktadır30. Bu cümleye istinaden araştırmacılar, Ahmed Yesevi'nin menkıbelerini ihtiva eden bir eserin yazılmış ancak bugün bunun kayıp olduğunu öteden beri söyleyegelmişlerdir31. Bu men§kıb kitabının (kitaplannın) kim tarafından yazıldığı hakkında herhangi bir bilgi de şimdiye kadar mevcud değildi. Yukarıda işhet edildiği üzere, artık Ahmed Yesevi'nin menkıbelerini ihtiv§ eden iki eserin olduğu anlaşılmış, bunlann müellifleri ile birisinin yeri tesbit edilmiştir. Bu müelliflerden birisi, Ahmed Yesevi'nin halifelerinden SO tl Muhammed Danişmend, diğeri ise Hüsfuneddin Hüseyin b. Ali SığnAkl (ö. 711/l3ll)'dir. Sığnakl'nin yazdığı menakıbın yerini biliyoruz. SOfi D!nişmend'in yazdığı menllib ise şimdilik meçhOJ. Ancak Lemehat'taki Ahmed Yesevi ile ilgili bilgiler (s. 48-123) temelde Stifi D§nişmend'in yazdığı menlliba dayandığı için, onun muhtevası haklanda elimizde yeterince bilgi bulunmaktadır. Hatt! SOfi DMişmend'in yazdığı Menllib-ı Ahmed Yesev1'nin muhtasar da olsa elimizde olduğunu söyleyebiliriz. SOfi Danişmend'in Ahmed Yesevi hakkında bir eseri daha vardır: Mir'atü'l-kulQb. Birazdan bunun neşrini sunacağız. SÜFİ MUHAMMED DANişMEND
Nesebname'deki bilgileri göre, Safi Muhammed DAnişmend Zernilki, Ahmed Yesevi'nin önde gelen halifelerindendir. Şeyh.iyle birlikte kırk defa halvete girmiş ve yine şeyhinin iclizetiyle Otrar'a gidip tekke kurmuş ve kırk yıl irşadda bulunmuştur. SOfi Muhammed Danişmend'in kabri Otrh'dadır. Önde gelen halifesi Süksük Hace, onun ki de Evliya Melik'ti.J3 2 . Reşahlit'ta,
SOfi Muhammed Danişmend hakkında şöyle denir: H!ce Ahmed dört halifesinden üçüncüsüdür. Yıllarca irşad makfunında bulunmuş ve halkı Hakk'a davet etmişlerdir. Hazret-i Işan (Ubeydullah Ahr!r) buyuruyarlardı ki: SOfi Muhammed Danişmend, çok ilim, dinine bağlı ve muttaki bir kişi imiş. Hllce Ahmed Yesevt Yesi 'ye gelip halkı cel:ııi zikirle meşgOI edince, SOfi Muhammed Diinişmend onu bu işten menetmek düşüncesiyle evinden çıkmış. Ahmed Yesevi, onun kendisini ikaz için gelmekte olduğunu mlinen keşfedip daha görOşmeden onda manevi tasarruflarda bulunmuş ve görüşme esnasında onun işini tamamlamış (mürid yapmış veya hilafet venniş)33. YeseVı'nin
30 31 32
33
Vil4yern4me, s. ıs.
Vil8yttn4mt, s. 105-6 (Gölpınarlı'nın notu); Ocak, s . 68-69. blc.Mevllna Sa.fiyyüddin, s. S0-51. Sufi Mulıamıncd Danqmend'in adı Yesev1'nin bilanellerinde de geçer, blc. Eraslan. Dtv6n·ı Hilantt'tlll Stçmtltr, s. 180. Safi, 1, 20-21. Reıahôt'ın Farsça tahldkli neşrinde bulunan bu rivAyet, Osmanlı döneminde yapılan tercümesinde yoktur. ÇUnkU o tercUmede farldı (eksik) bir nüsha esas alınmıştır. Fuad Köprülü, çalışmalannda bu tercümeyi esas aldığı ve Lemehôt, TuhfttU 'z-ı41rfn gibi diğer bw kayaaldara ul~amadığı için Siifi Mulıaınmerl.Daıı4mend hakkında Cev4hiru 'l-ebr4r'ın vetdili bilgilerle yetinmiş ve: "SGfi Muhammed Danqmend hakkında diğer hal tercemesi lôtaplannda hiçbir kayıt yoktuı", demiştir. bk. KöprlliU,Ilk Mutasavvıjlar, s. 34 (dipnot: 17).
Mir'atü'l-Kulub 1 41
Hazini'nin Cevahiru'l-ebrar'ında Sufi Muhammed Danişmend ZernfikJ, Ahmed Yesevi'nin birinci haüfesi olarak gösterilir3 4. Aynca o, Ahmed Yesevi'ye muhalefet ile soru sormak için gelen İmam Mergazl'nin bafızasındak.i 1000 soruyu silen kişi olarak takdim edilfi35. Alim Şeyh, Silfi Muhammed Danişmend hakkında benzer bir rivayet nakleder. Ona göre soru sormak için gelen İmam Meraği'dir. Keramet göstererek onun zihnindeki sorulan silen kişi Haklm Ata, kitaplanndaki yazıları silen ise Silfi Danişmend'dir. Stifi Danişmend'in yazdığı Ahmed Yesev1 Menıikıbı'ndan bazı nakiller de yapan Alim Şeyb36, onun kabrinin Yesi'ye dört fersah mesafedeki Otrar şehrinde olduğunu söylemektedfi37. Muhammed Şerif el-Hüseyni, İsmail Ata'dan bahsederken şöyle der: "Şu konu kapalı ki, Hz. Sultan İsmail'in üç manevi nesebi (intis§b ve icazeti) vardır. Birincisini, Şeyh Mustafa (k.s)'dan almıştır ki ona bazıları Süzük Ata, bazılan da Süksük Ata diyorlar. Onlar Hz. Silfi Danişmend'den ve onlar da Hz. Hace Ahmed Yesevi'den almışlardır"38. Bu rivayetten, Silfi Danişmend' in hallfesi Süzük Ata' nın39 asıl isminin Şeyh Mustafa olduğunu anlıyoruz. Alim Şeyh gibi, Muhammed Şerif de, Silfi Danişmend'in yazdığı menfub'dan istifade etmişt.i.f40. kalmasın
Nasıruddin
Buhfui, Tuhfetü'z-zairln'de SOO Danişmend'in Ahmed Yesevi'nin üçüncü hallfesi olduğunu, muttak.t bir insan olup Otrar'da Arslan Bab'ın yakınmda medfôn bulunduğunu söyler41. Oysa EbO Tahir Semerkandi, Senıeriyye adlı eserinde onun Semerkand yakınlarında medfun olduğunu, mezar taşında isminin açıkça görüldüğünü ve Lenıehlit'ta hayatı hakkında geniş bilgi bulunduğunu söylemektedif42. Semerkandi, Safi Danişmend adındaki başka bir şahsın kabrini, söz konusu şahısla kanştırmiş olmalıdır. Ancak Silfi Danişmend'e isnad edilen Mir'atü'l-kulub adlı eserde Ahmed Yesevi'nin (ö. 562/1166-7) yanısıra sık sık Necmeddin Kübra'dan (ö. 618/1221) nakiller yapılmış olması, üstelik Zengi Ata'nın (ö. 656/1258-9) halifelerinden Sadr Ata'nın Risalesi' nden bahsedilmesi bazı şüpheleri uyandırmaktadır. Zira Sadr Ata, Ahmed Yesevl'den takriben bir asır, SafiDanişmend'den de yarım asır sonra (h. vn. asırda) yaşamış olması gerekir. Gerçi bu risalede bahsedilen Sadr Ata'nın, Ahmed Yesevl'nin halifelerinden biri ve kardeşi olduğu
34
35 36 37
Hatini, l}atin1,
vr. 38b. vr. 40a-40b, SOa-SOb. Aynca bk. Köpriilü, Ilk Mutasavvıjlar, s. 38, 89. 38-40, 48-123.
Cevôhinı'l-ebrôr,
Cevlilıiru'l-ebr4r, Alim Şeyh, umehBt, s.
Alim Şeyh, s. 129-130. Muhanuned Şerif, Huccera'ı.-zakirin. vr. 99a. 39 "SIIziik'', söz ve kclarn anlamına gelir, "sllksük" ise atın yoldan sağa sola sapmnsıdır. bk. Kadri, nı. s. 141, 150. 40 Muhammed Şerif, Huccetli'z-zdkirin, vr. 92a. Huccetii'z-zlikirin'i tedldlc eden Z. V. Togan, orada Sığnili'nin yazdığı Ahmed Yesevi haklcındaki menalobtan yapılan nakli yanlış anlamış, "işlin" zamirini yanlış yere bağladığı için bu menalabın Sllfi Dfuıişmend hakkında olduğunu ile.ri sürmllştllr. bk. Togan, s. 526. 41 BuMri, s. 86. 42 SemerJcandi, s. ı ı ı. 38
48 1 Necdet TOSUN söylenen Sadr Şeyh olması da ihtimal datıilindedir43 ki o zaman mesele ballolur. Ancak Sadr Ata adıyla meşhur olan kişi Zengi Ata'nın halifesidir. Bu durumda iki ihtimal vardır: 1. Bu ris!le Ahmed Yesevi'nin halifelerinden SOfi ya da şif4hen anlatılmış, bil4hare müridierince bazı ilaveler yapılarak kayda geçirilmiş tir. 2. Bu risale SOfi Muhammed Dfuıişmend adında başka bir tarafından te'ltf edilmiş olabilir. Nefahtltü'l-üns'te Necmeddln KObra'nın halifelerinden Baba Kemal Cendi'nin menllibı anlatılırken, onun Cend'e gelip Ahmed Mevlana'yı terbiye ettiği ve idizet verdiği nakledilir. Ahmed Mevlana'nın kardeşi Muhammed Danişmend de ağabeyinin halifelerinden Şeyh Babaeddin'in terbiyesinde yetişmiş ve ic§.zet alnuştı.rM. Muhtemelen h. VID. asırda vetat eden bu Kübrevi şeyhi Muhammed Danişmend'in Yesevilik ile ilişkisi olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak o dönemlerde bu iki tarikatın birbiriyle yakın ilişkiler içinde oldukları . biliomektedir45. Bu zat da Kübreviliğin yanısıra Yeseviüğe intisab etmiş ve bu risaleyi kaleme almış olabilir. Ancak elde yeterli bilgi ve delil olmadığı için bu sadece bir ihtimaldir ve kanaatimizce birinci şıktaki ihtimal daha kuvvetlidir. Ancak her iki ihtim!lde de eserin h. vni. asır ya da öncesinde yazıldığı a.nlaşılmaktadır. Cevahiru'l-ebrar' ın h. X . asırda yazılmış olduğunu düşünürsek, Mir'dtU'l-kulQb'e "kadim bir Yesevi risalesi" diyebiliriz. Ofuıişmend tarafından yazılmış
zat
MİR'ATÜ'L-KULÔB
Bu eserin bilinen tek nüsbası İsveç'in Uppsala şehrindeki Üniversite Kütiipbanesiode, 472 numaralı mecmOa içinde 158b-177a varakları arasında olup Çağatay Türkçesi ile yazılmışur46. Toplam 534 varale olan bu mecmOa 1249/1833 senesinde istinsah edilmiştir. MecmOadaki diğer belli başlı eserler şunlardır: SOfi Allahyar, Meslekü'l-mımakfn; Salalı b. Mubarek Buhfiri, Enfsü't-tdlibin ve uddetil's-salikin; anonim, Nesebname-i HlJce Ahmed Yesevf ve Nesebnlime-i 1smlifl Ata; İshak b. İsmail Ala, Risdle; Abdullah Dihlevi, Risale; Reşahat ve Muhammed Parsa'nın Tahkfkat'ından birer bölüm; Ahmed K!saru, Vakı 'a-i Hakkdrıiyye 41 .
Mir'ôtü'l-kulQb, Ahmed Yesevl'nio tasavvufi görüşlerini deriemek gayesiyle yazılmış bir eserdir. Ancak eserde Necmeddln Kübra ve SOfi Muhammed Dfuıişmend'in görüşleri de nakledilmektedir. SOfi Danişmend'in Ahmed Yesevi'den şifalıi olarak naklettiği sözler, bilahare SOfi Dfuıişmend'in müridierince derlenmiş ve bu eser meydana gelmiş olabilir ki tasavvuf tarihinde zaman zaman görülen bir durumdur. Eser üç bölümden oluşmaktadır: Şeriat. tarikat ve hakikat Birinci bölümde İsliimi ve tasavvufi ahlak, ikinci bölümde tarikat adabı, üçüncü bölümde ise marifetullab konularına tem§s edilir. Eserde, irşada ehil olmayan 43 44 45 46 47
Mevl4ni Sııfiyyüddin, s. 48-49.
Clmi, s. 435-6; DeWeese., "Baba Kama! Jandi...Q, s. 79-81, 92-93. Köprülü, Ilk. Mutasavvf]lar, s. 36 (ve dipnot: 19), 73-74. Zetterst~n. 1, Zetterst~o. ı,
307. 305-313.
Mir'atü'l-Kutab 1 49 kişilerin şeyhlik iddiasında
bulunmalan şiddetle tenkid edilmiştir. Mir'atü'l-kulub, gerek ilk dönemine §id bir risaJe oluşu ve gerekse Sadr Ata Ristilesi gibi o döneme §id bazı Yesevi eserlerine temas etmesi sebebiyle önem arzetmektedir. Bseiin dil ve üslQbu da, Çağatay edebiyatı üzerine araştırma yapanlar için ayrıca önem arzedebilir. Ancak bu konu bizim ihtisas sahanuza girmediği için onu erbabına havaıe ediyoruz. Yeseviliğin
Bu eserden şimdiye kadar istifade eden olmamıştır. Fuad KöprülO Ilk Mutasavvıfo:ır'ı yazarken bu eseri hiç duymamış, lslanı Ansiklopedisi' ne yazdığı Ahmed Yesevi maddesinin bibliyografyıısında Le Monde Oriental (XXIT, 1-3, Uppsala 1928) dergisinden istifadeyle Mir'titü'l-kultıb adında bir eser olduğuna işaret etmiş4 B ancak gördüğümÜZ kadarıyla ne o, ne de ondan sonra Yesevilik iizerine araştırma yaparilar bu eserden istifade etmemişlerdir. Eserin, önce Çağatay Türkçesi ile yazılmış olan asıl metnini, ardından günümüz Türkçe'sine uyarlanmış şeklini takdim edeceğiz. Metinde geçen ayet, hadis ve kelam-ı kibar tilründeki Arapça ibareterin imlasında baciz hataların oluşu, müstensihin Arapça bilmediği şeklinde yorumlanabilir. Neşirde bu batalan büyük ölçüde düzelttik. Çağatayca metni ise genelde aynen muhMaza ettik. Mesela metinde "gerekir" anlamındaki kelime bazen kerek. bazen de kirek şeklinde yazılmıştır ki her iki imla da doğrudur, bunlar muhafaza edilmiştir. Ancak teknik zorluklardan dolayı transkripsiyon işaretleri kullanılmamış, bunun yerine küçük uyarlamalar yapılmıştır. Mesela Arapça ve Farsça kökenli kelimelerdeki uzatmalar gösterilmiş, "hemze" diiz apostrofla, "ayn" ters apostrofla, sa!ır kef "g" harfi ile, "gayn" ise "ğ" ile ifade edilmiştir. ~ ·
Mir'atü'l-kulab'un lsveç'ten getirilmesinde yardımlarını esirgemeyen hocalanm, M.
O. İHihiyat Fak. öğretim üyeleri Mehmet Ali San ve İrfan Gündüz Beylere, aynca Çağatayca metni gözden geçiren İstanbul Ün. Ed. Fak. öğretim Uyesi Kemal Eraslan Bey'e teşekkürü bir borç biliyorum, METİN MİR' ATC'L-KULÖ'B
.r->)1 ır->)ı iiıı r r-.?JI J')tıll Jıı 0~J
ı--Wl e;:--JI Jı ..ı..J.I
Ya'n1 bilgil ve agah bolğıl ki, bu risa!e-i müteberrikeni cem' kılğan burbanü'ş-şeri'at ve erbabü't-tarikat ya 'ni Mevlana Silfi-yi Danişmend turur k:i.m Hazret-i sultanü'l- 'arif'in ve kudvetü '1-müteverri 'in ve kutbü'l-akt§b-ı niy-i zeuıln ya 'ni HAce Ahmed-i Yesevi 48
KöprülU, "Ahmed Yesevr•. s. 215.
50 1 Necdet TOSUN rahmetu'llahi 'aleyhining akvillarırung bu aziz SQfi Muhammed-i Danişmend ayrurlar. Amma bu risalening kitabet lalğanınıng sebebi ol erdi kim, Idi n lerde bir kün tamamı · sutiler subh u şam belki 'ale' d-devam zikr halkasıda müstakim irdiler. Hazret-i Sult!nğa 'arz kıldılar: Şeyhlık ve milridlık babıda ve takı bu [vr. 159a] silsile-i 'azimning sülQk ve taıikasıdın haber berseniz kim sizdin song ebl-i taıikalarğa yadgar kalğay. Andı n song bu risrueni Mir'atü'l-kulab at koyuldı ya'ni köngüllemi közgüsi. Ve her kim irse közgüge baksa y!lzini körer ve takı ayine-i ğayb bolsa aru bem körer. Pes her kim ersebu kiÜibnı okusa takı öz 'aybını körse ve bilse, anıng tedarikide bolup tevbc ve istiğfar birle bihQd bolsa, ümid ol kim All altu Te'ala ol 'ayb ve ol taksirio 'afv kılğay. Ve her salik kim bu risaleni okusa veya okumışıdın işitip 'amel kılsa köngül közgüsi açsa ve onsikiz ming ruemdeği 'acayib ve ğarayiblerni müşahede kılsa ve kıyametde amennil. ve saddakna likil-i zü'l-celal-i bi-çOn u bi-çigQne didann körse biç 'acib ve ğan1ı bolmağay. Muhabbet, sOz, şevk deyü bu risaJe-i Mir'atü'l-ku/Qb[ruJ üç Mb üze bina laldıl~. Ol ma'na Oçün kim Mevla 'azze ve celle öz bazretide kulların yakın k.ilsün dip din ve İslam yolını ata kıldı. Ol yolğa üç at koydı. Evvel şeri''at, ikkinçi tarikat, üçünçi hakikat. Bu ma'nli üçün [159b] üç bab üze bina kılındı. Ve takı kelam içinde ylid kıldı:
İbrB.him 'aleyhi's-selam [arz]49 kıldı klın: Bedürüsti Perverdiglinm köndürdi meni tüz yolığa. Ya'ni murad bu yoldın İsiilm yob turur. Amma Mevla Te'aJil. yolı üç tarikabolup rurur. Bu delil birle !cim: .
Ve takı Şeyh Necmeddin-i Kübrli rahimehu'llab haber berür klın:
~J JL•.s:!~IJ r-WI ~_r.JI ~ cö.>l;)ll .!J.ll..iS '~J ~.}>J ~_;:. J..s> jS' ~ 01 J~l J~ ~WJ ~j; ~1 ~J JI.:I-IJ ":-'_,.UJI ._t...:.S ~):JI Ve takı Hazret-i MevlaSO aytıp rurur:
49 50
Metinde "İbıiilıim aleyhi's-selamğa" diye yazılmıştır. Burası "Hazret-i Peygamber" olmalıydı. lstinsalı hatSsı olmalıdır.
Mir'tJtU'l-Kulab 1 51 Vetala Sultanü'l-'iirifin rahimebu'lla.lı aytıp turur:
• 'lı. ı..rı-r..~~ ..r. J
,~lı ı-"· . . ı..r-
u.__,_ ı.ııJ ' ./'\.Wlı. ı.$ \l)l)J ·~lı. ı..rı· ~~..r-ıı G
•
Sultanti'l-'anfin ayup turur: Mukteda üç kısım turur: Şeô'at muktedası 'alimler ve tururl ar, tarikat muktedfuiı şeyhler ve sfifiler tururlar, hakikat muktedası 'arifler ve mukarreb meşayıblar tıırurlar. Eger 'ilimler ve padişiiblar [160a] şeri'ana emr-i ma'rfif [kılıp] nehy-i münkerdin yığılıp ve özgelerge fermanıasalar tüz yoldın azmağaylar. Takı . alarğa iktida ve ittiha• kılğanlar hiç azmağaylar. Eger mundağ şerayit birle bolmasa lar, şeri'at yolıdın azğaylar. Bger şeyhler ve sOfiler kim riyazat tartıp ve mücahede çekip köngül 'alemini açıp yitm.işsı makamdın keçip ğayib erviiblarğa ve firiştelerğe52 sohbetlık bolsalar, tarikat yolıdın bu türlüg şeyh ve sOfiler azmağay. Andağ bozorgvarğa ilctirlll ve ittiba' kılğanlar hem azmağaylar. Bu şerayİtler birle bolmasalar, tarikat yolıda azğaylar, iktida ve ittiba' kılğan lar hem azğaylar. Amma mukarreb bendeler ve meşayıhlar bakikat masiva'llahdın keçip sırnnı sırğa ulasalarmurMlanğa yetip bakikat yolıdın azmağaylar. Ve alarğa iktida ve ittiba' kılğaruar hem azmağaylar. Eger bu şerayit birle bolmasa bakikat yolıdm azıp murad ve maksfidğa yetmegeyler. Va'llabu a'lem. padişablar
Ya'ru Sfifi Muhammed-i Danişmend onga naı.iren ayup tururlar kim: Mesela Hicaz vilayetining padişabı, H.ı:tay vilayetining padişabığa ilçi yiberse, [160b] ol ilçi yol bilmese, biri baş bolup yol başlasa tilz yoldın azıp sersan bolğay ve bem ilçi sersan bolğay. Eger o kılavuz körgen yolını yang'ıımasa, kılavuz tutğanlar bem azmağaylar. Derviş ya şeyh bolğan, yol bilgüçi kılavuzğa mengzer.İktida kılğanlar ve tabi' bolğanlar kılavuz tutğanğa mengzer. Silfi Muhammed-i Danişmend aytıp turudar kim: Kayu meşayıh yitmiş makamdın keçmeyin şeyhlık ve muktedahk da'va kılsa, da'vasın batıl bolğay. Belkim ol yitmiş makamdın. keçken bozorg meşayıhlar[ğa] düşmen bolğaylar. Ayğaylar kim: Ey batıl da'va kılğan, sanga iktida ve ittiba' kılğanlar batıl ve fasiddürler. Ol mütaba'at kılğaİı mürid ve ashiiblarnıng hem yazuk.lan o yalğançı Mtıl şeybning boynığa bolğay. Şeyh Necmedcün-i Kübra rahimehu'llab aytıp tururlar kim: Ba'zılar "şe.ri'at birle yürür men" dip da'va kılurlar ve ba'zılar hakikat birle. Amm§ şeri'at birle da'va kılğanlarru mü'min ve müselman ayturlar. Ve tarikat birle yürgenlerni şeyh ve sufi ve zabid ayturlar. Ve hakikat birle yürgenlemi 'arif ve 'aşık ve muhib ayturlar. Pes bu yolru da'va kılğan kimerselerge ma'na kerek. Eger ma'nası rfuit bolup da'vası rast bolsa Tengri 'azze ve celle
51 52
Bu ke.lime "yeımiş" şekllııde de telaffuz edilmektedir. Bu kelime "feıişte" şeklinde de telaffuz edil.mekteclir.
52 1 Necdet TOSUN dost tutar. Eger ma 'nası rast bolmasa, da 'va yalğan bolsa. .!JJ; . .:r 1iı4 ~y.; andağ kimerse . . Huda-yı Te'atarung düşmeni turur. [161a] ~A....u .l.!..y. ~-'
Ve Hazret-i Peyğamber salla'llahu 'aleyhi ve sellem baz ayturlar kim: Jıı _,J.&. yl.i5JI Bu yolda yalğançılık birle yürmegil ve rastlık birle yürgil ki da'vaga ma'na kerek. Ma'na siznige kerek. Amma her nemersening ma'nasın öz cayda beyan kılunur inşa'allahü Te'aıa.
Aydılar kim: Şeri'at mening sözlegen sözüm turur ve tarikat mening kılğan fi 'llerim turur. RasOI salla'llahu 'aleyhi ve sellem şeri'at mening sözlegen sözüm yetdi. Tarikatnı mening sözlegen yetmedi. Kılğan fi 'llerim yetdi. Cevab andağ kim aytmışlar: Hazret-i RasOlullah mi'rac rünide Mevla 'azze ve celle birle bi-vasıta toksan ming sözleştiler. Ottuz ming şeri'atda ve ottuz ming tarikatdave ottuz ming hakikat irdi. Yene ferman bold.ı kim, ottuz ming şeri'atru sözlerini barça-i mü'min ve kafir ve fasıklarga ayğıl . Ve ükin tarikat sözni tilegenlerge ayğıl. Ve lllin haklkatnı asla aytmağıl.
Sultanü'l- 'arifin Hazret-i Hace Ahmed-i Yesevi aytıp tururlar kim:
Bi'l-erkandın
murad feraiz ve vacibat ve sünen ve adab [161b] kamuğ bolur. Amma birle yürür men dip da'va kılğanlar, mü'min müselman atandılar. Da'valarga ma'na kerek. Ma'na ol turur kim, Mevla Te'alarung fermanı kuJlanga iki vecb birle turur: Biri emr-i ma 'ruf ve takı nehy-i münker-53. şerl'at
ayd.ı. Bu inü'min müselman atanğanlar kamuğ emr-i ma'rufnı beca kiltürüp, nehy-i münkerdin yırak bolup tursalar şeô'atda da'valann rast bolup mü'min ve müselma.ni.ı.klan dürüst irgen. Huda-yı 'azze ve cellege çın kul bolğaylar. 53
Bu ifade burada: Emredilen ma'rilf (farz) ve nehyedilen tefstrdit.
müııker
(haram)
anlamında,
bir nevi
atf-ı
· Mir'titü'l-Kulab 1 53
Bger emr-i ma'rOfnı beca ldltürmey, nehy-i münkerdin yırak bolmay, mü'min ve milselmAn men dise da'vası yalğan turur ve özi yalğançıdtır. Emr-i ma'rOf oldtır kim, her nemersekim şerl'atde meşrO' bolsa anı kab01 kılmak ve özgelerge ferma.ıılamak tıırıır. Ve takı nehy-i münker ol turur kim, küfür ve nifak ve şek ve şirk ve 'ucb ve riya ve zulüm kılmak, haram yimek, yalğan sözlernek ve gıybet kılmak ve zin§ kılmak ve çağır içmek ve beng yiınek ve mü'minlemi na meşru' azar bermek. Bu kamuğı oehy-i münker turur.
~ ı)~ 4-il-.Y [T\ '\ Y] ~ ~ ı:ıı, o~ o_r-A.:,ll ~ ~ c;l.J ,y ı:ı~~l J,....,Pl.!..l.J~) ~ ~
Her ldmerse oeby-i münker kılsa anı men • kılmak kerek. Eger ilgi birle küçi yetmese tili birle, ve eger tili birle .küçi yetmese köngüli birle düşmen tutslln. Ol intannıng za'iflığıdın turur. Eger mü'mip ol bürdeni (?) körüp men' kılmasa arung kılmış yazukığa şeıik bolğay. Niçük kim Peyğamber ~alla'U~u 'ale;Yhi ve sellem aydılar kİ;ffi:
.
Şeyh Hasan-ı Basri rahimehu 'Ilah aytıp tıırurlar: Şer-rat ol. vakitte· tamam boltır Hızımı tamam köogüldin kitçrse. Kitab-ı Hultisa'da ldltürüp turudar kim: ..
Ya'ni uçmak kirmes ol kiınerse kim köngülide süst daneçe ldbr bolsa. Ve ma'rifet andağ aytıp tıırıırlar kim:
takı
kim
ebl-i
Ya'ni men-menlik kılgııçi ol kimersekim özini özge kimerselerd.in yahşı körer. Pes uçmahka k:innegey. Ve takı Peyğamber salla'llahu 'aleyhi ve sellem aydılar:
mundağ kişi
54 1 Necdet TOSUN Ya'nt babil Bihişt kirmegey egerçi mü'm.in bolsa ve cevAnmerd DGzebde k:irmes egerçi k§fir bo lsa. Şeyh Cüneyd-i Bağdacil [162b] rahimehu'llah aytıp tururlar:
Eger Mevla 'azze ve eellerlin ferman bolsa kim cümle kullanın tamuğluk turur, meger bir kul uçmablık, ümid tutmak kerek kim uçmaklık men bolğay men, dip. Ve eger fermAniasa kim bir neçe kullanın uçmaklık turur, meger bir kul dO.zehi' turur, kurmaklık kerek kim dılzehi' men bolmağay men. Pes havf recll arasıda bolmak kerek. Safi Muhammed-i Danişmend, Sultanü'l-'arifindin nakl kılıp tururlar kim, şeô'atnı lolmagunça taf"ıkatda kadem koysa bolmas. Men-menlikdin keçip yoklukda bolsa, terik olsa, anclın song tarikda kadem ursa bolur. Niçük kim, Peyğamber salla' llahu 'aleybi ıamam
ve sellem ayclılar: .lı! J..,-; J.ı....,.. •1~_,i .:ıı .}.i ı~r
ü.t):JI t_j : ~1.!.11 y~l
.:r- 'Yl '-'~ ':ı'J Jı... ~ ':ı' rY- :~ı....; .u_,; . ~ r-=A~' u... ~l :~t.ü .Jıı Jü -~L ...J..i..ı r-. . Jıı ı.s'-t Hazret-i Hace Abmed-i Yesevt rahimehu'!Hlb aydılar: Allahu Te'aıa ferman yetkürdi an hazret salJa'llabu 'aleyhi ve sellemge kim: İttib§' k.ılğıl tbrahlmning rast cünige. Ve yene fermanJadı kim: İttib§' k.ılıngız anıng rast dlnige dip. Hazret-i Muhammed Mustafa salla'lJahu 'aleyhi ve selle~ mukteda-yı [163a] 'alemiyan irdiler kim:
tbrahlm dinige ittiba' kılıng dimekde bikmet ne turur? Cevab: Vallabü a'lem, hikmet ol turur kim, tbraııtm 'aleybi's-selllınru atanız dip yad kıldı. Oğul atağa ittiba' k.ıJğuçi bolur. Ve takı 1brahim 'aleybi's-selamru atangız dimekde. ne hikmet turur? Cevab ol turur kim, İbraııtm 'aleyhi's-selamclın burun tarikat beriJmedi. Evvel tarikat tbraııtm 'aleybi'sselamga berilgen üçün atangız ayttı. Haberde kilip turur kim: Ümmü'l-ervah Muhammed 'aleyhi's-selam turur ve ümmü'l-ecsad cesed-i Adem 'aleyhi's-selam turur. Tenler atası Adem 'aleyhi's-selamrung teni turur dimişler. Vallahü a'lem. Ve Hazret-i Muhammed Mustafa salla'llahu 'aleyhi ve sellemni canlandın burun can yaratılmaclı. Takı Adem
Mir'atU'l-Kulab 1 55 'aleybi's-selantnıng 'ayndın burun ten yaratılmadı. Ol sebebdin burun Hazret-i Ris§.letpenaht salla'llahu 'aleyhi ve sellemni ca.n canlar atası boldı. Ve takı tenler atası Adem 'aleybi's-selimru teni. tenler atası boldı. Allahu Te'§.l! kel §m-ı mectdde yad kıldı kim:
Ya'ni kıyfunet ktin [163b] mal, tavar, olul ve kız asığ kıl mas. Meger kalb-i selim birle Tengri 'azze ve celle bazretiğe yetse, ol asığ kıl ur, didi. Kalb-i seliinde ibtilM köp turur müfessir meşayıhlar içinde. Amma Mevlana Silfi-yi Danişmend rahimebu'llah Hace Ahmed-i Yesevtdin andağ nakl kılıp tururlar kim: Kalb-i selim bolmagunça ~tda k:adem koysa bolmas ve her kimerse tört deryadın keçse kalb-i selim bolur. Evvel dünya dery!sı, ikkinçi balk dery§sı, üçünçi şeytan deryası, törtünçi nefs dery§sı. Bu dery§.larğa kime kirek kim kimesiz keçip bolmas. Evvel dünya deryasıru, kimesi zübdS4 turu.r, aşugı kanaat turur, bilgeni barlık turur, lengeri sabr turur. İkkinçi halk deryası, arung kimesi nll-timtdlık ve kati'at turur ve lengeri firlik turu.r, olturuşı balvet turur. Üçünçi şeytan deryasınıng kimesi zikr turur, aşugı tesbtb, lengeri havf reca, oltunşı muhabbet turur. Törtünçi nefsning dery§sı, kimesi açlık ve susağlık turu.r, aşugı ya'ni yimişi aşk turur, tengeri zevk turur, çöküşüki ya'ni olturuşı şevk turnr. Pes bu dery§.lard ın keçgen kimerse taıikat yolıda sezavar bolup kalb-i selim bllsıl kılur55 . [164a] Bu derylilardın keçmeyin ve bu yürğenlerin kılmeyin egertankat yolıda ~dem koysa ol ahmak turur. Andağ kişige tabi' bolğanlar hem
ahmak turur. Nitük kim Peyğamber salla'llllhu 'aleybi ve sellem aydılar kim:
ı.SJJ.s. ._;.-1JI
Ya'ni ahmak mening düşmerum turur. Ve takı bilmek ldrek kim, RasOlullab salla'llabu '8ıeyhi ve sellem aydılar: c)W1 '-A.ı)a.ll Ya'ni fi'lleri. Hergiz kiçelerde uyumas irdiler. Zikr ve tesbibdin bir zaman irdiler. Meger kündüzi tüş vaktide k:aylaie uykusın kılur irdiler.
fllriğ
irmes
Ya'ni köz uyur ve köngül uyumas. Ve ta'llınru az yir irdiler. Ba'zı kavlde Hazret-i 'aleybi ve sellem yitmiş Uç başkaça şeri'attaşı birle on ikki batman ta'llm yidiler. Peyğamber salla'llabu
54 SS
Metinde ''uhı" gibi yazılmış ama anlam yönünden "zllbd"' olmalı. Bu rivAyerin bir benzeri, Lemehiiı'~ SOii Dlııişmend'e lid Ahmed Yesevf Menllcıbı'ndan yapılan nakiller meyAnında geçmektedir, bk. Alim Şeyh. s. 74-75.
56 1 Necdet TOSUN
~ ~ :~ ol..J..i ~~_,; ~ J.:.UI J ~\ rü :~ Jıı ~J ~ ı:.r. ö_r-U Jü ıJ~ ı..y. ı:,_,s-i ')i.;i : ~ ~ı Ju ._;..t t..J
r..u; t.. ~_;s. JJJ ~ı ılı
Muğire athk sah§be radıyallabü anh aytıp turur kim: Peyğamber salla'llabu 'aleyhi ve sellem her kiçe tang atkunça kayim turup t§ 'at kıl ur irdiler kim mUb§rek ayağlan verm la ldı. Sab§be [164b) radıyallabü anh [üm] aydılar: Y§ Ras(HaJUlhl Sizning ma tekaddem ve mil teabhar Huda-yı Te'rua dip tur ve kılmışlamıgıznı yarlıkar. Ne üçün özüngizni meşakkatda salursız? Rasfilullab salla'llabu 'aleyhi ve sellem aydılar: Ey sab§beleri.m! Mening dig yetim Mubammedni Perverdiganm "Dostum ve habibim" dip aydı ve anıng şükranesi üçün t!'at ve 'ibadet lalur men. Andın song MevUi 'azze ve celle fermanıadı kim:
':)L.lj c...
-
-·ı i~ ')L.JJ ~1 ı ll\ - ı:.q ı. ·1 \., ifAJ J ı...r.- r-' tr.r '1"! -
Ya'ni: Ey Muhammed! Seni imgek üçün yaratmadım. Tün ortasıda turup t§'at lolğıl, ve takı kem itmegil. UŞbu ferman tigeodin song Hazret-i Muhammed Mustafa salla'Uabu 'aleyhi ve seUem tünning üçdin birini Ui'at bilen ötkerür irdiler. takı arturmagıt
.. Ya'ni: Ol taife kim sening birlen bolsa ya'ni sanga bey'at kılıp k:ılğan 'amel birle bolsalar alar hem sening dig tünning üçlüşidin birini uyağ turup ta 'at kılsunlar dip fermllnladı irse Peyğamber salla'llahu 'aleyhi ve sellem andağ kılıp sahabeleriğe hem mundağ kılınglar dip fermanladılar. Sab§beler hem mundağ kıldılar. [165a] Pes ey tilli~-i sfldık ve ey y&-ı muva.fıkl An hazret salla'llahu 'aleyhi ve sellenıning fi'l ve 'amelleridin munça zikrini kılduk. Ced ve cehd kılgeneger ümmet bolsang pey-revlık lalJp. Yalğançı bolma kim, .lı! JJ.s. yl.i5:.JI didiler. · Mevlana SGfi-yi !alıp ayturlar: ..,...Wlı
Danişmend
didiler kim: Hace Ahmed-i Yesevl rabimebu'll&lı 'idyet .
J- Uı):ll
Ya'ni taôkat köngül birle 'amel kılmakdur ve köngül •ruemni közini açmak turur. Niçük kim Hazret-i Muhammed Mustafa salla'llahu 'aleyhi ve seUem bu ma'ddın haber berip tururlaı: kim:
Mir'lJ.tü'l-Kultıb
1 51
Bedürüstl ki Tengri 'azze ve cellening yitmiş ming hicabı bar turur nurdın ve Eger açsa her ayine köydürür her nemersege yetse ol közni nun. Ve takı 'alem-i kübra ve suğra bar turur. Közge körünmes nemerseler 'alem-i kübrada turur. Amma ebi-i tasavvuf katıda köngül '3lem.i açılsa on sikiz ming 'alemni 'aynü'l-'ayan körer. Niçük kim 'alem-i suğrada körünür. Amma köngül açmakda katık riyazat tartmak kirek. Mevla •azze ve celle Kur' anda [165b] haber berilr kim: karanğulukdın.
Ve takı RasO.lullatı salla'llabu 'aleyhi ve sellem aytıp tururlar kim: Iy_,i 01 J,.i lyy Şeyh Hasan-ı
Basn rahimehu'llab aytıp turur; Şeyh Bayezid-i Bistfunlğeçe cümle kilnde bir lokma ta'am yir irdiler. Bu altmış kiçe kündüzde uyumas irdiler. TengriDing zikrin aytıp tarfetü'l-'aynğaçe hillbolmadılar. Andın song köngill'alem.i açılmış. Şeyh Bayezid-i Bist!nll rahimehu'llabdın Hlice Ahmed-i Y~evi rahimehu'llabğaçe tiger şeyh ve meşliyıhlar kırk künde bir lokma ta'am yidiler ve kırk kiçe ·.kündüzS6 uyumadılar. Köz yumup zikrdin baif bolmadılar. Andın song köngül 'alemi açılmış. Hakim Süleyman kaddesallatın ıilhahu lark künde mundağ kıldı. MahmOd Hace rahimebu'Uab yigirmi tokkuz künde ve Zengi Ata rahiınehu'llatı on tokkuz künde mundağ kıldılar. meşayıhlar altmış
:t
Ve Şeyh Necmeddin-i Kübra rahimehu'llatı aytıp tururlar kim: Köngü) 'lilemi açılmağunça şeyhlık kılmak ve mürid almak reva irmes. Şeyh Abmed-i Yesevi ~ytıp tururlar kim: Yitmi§ maka.mdın keçmeyin şeyhlık da'va kılsa ol hernan büt heman57. Amma Sadr Ata Risalesi'de [166a] kiltürüp turur kim: Köngül •ruemin açılmayin, Öavs ve Öıyas, Hızır ve Uylis başlığ ğayib irenler birle sohbetlık bolmayin, takı alardın iclizet almayin şeyhlık da'vasın kılsa kezzab ve mübtedi' ve şeytAn turur, dimişler. Bger kimerse bu zikr kılğan ğayib irenlerdin ve ervablardın icazetlık bolup şeyhlıknı mesnedide mürid ve asMblan birle halvet oltursa andağ şeybğe ğayib irenler terbiyet kılıp tarikatdın ta'lim kılurlar ve mededklir bolurlar. Vetala mürld ve ashAblan da bu halvetdin vecd ve feyz basıt bolur. Bu ha.Jetni makam-ı sekr ayturlar. Ol mak!mda sa.Jikge nemerseler mevcud bol ur ve mevcud ol bolur kim makam-ı ğaybdın ne kilse munga tecellf kılur; ya bolur şeyh atanğan nemerse vakıf bolğay kim müridning üçyüz altmış tumunığa kim kaysı turnun razı· turur ve kaysısı razı irmez. Pes şeyh atanğan terbiyet kılıp mürldni muradıga yetkilise i.ridet almak revli turur. Eger mün"dni muradığa yetkürelmese mürid almak revA imıes. KıyAmet kün heslibgatıta cevab bennek kirek. Helal bolsa beslib, haram [166b] bolsa 'a.zlib körrnek kerek. AmmA köngü) 'a.Jem.i açılsa ve yitmiş maka.mğa yetse ol köngül Mevla 'azze ve 56 S7
Metinde "küı" yazılmıştır. Bu cUmle FakmiJme'de "ol hernan büt bolğay" şeklinde geçmektedir. Eraslan, ''Fakr-n6.ıne", s. 71.
58 1 Necdet TOSUN cellening nazargahı bolur. Niçük kim Peyğamber salla'llahu 'aleyhi ve sellem ayup tururlar: ~_,.ü ull~ .:.r>JJ r5;r"' ul!~ 'i Ve yine ay tıp tururlar kim: .:,-)1 ~ .:,-;J.I..,_iiJ .:,-)IJ-.r- .:,-Jll ..,_Li
Hz. Peyğamber salla'llabu 'aleyhi ve sellem andağ '.inayet kıldılar ve Hz. Davfid 'aleyhi's-selam münacat kılıp aydı: İl8lıi! Dünyada padişab atanğan lcullarnıng bar ve alarrung hazineleri bar. Sening58 Pes sening bazineng kayda turur. Mevla 'azze ve celledin ferrn§n kfldi kim: Ey Davôd! Mening haztnem, mü'min lrullarımnı köngülleri turur. Dünyilda padişab atanğan lcullanm hazineleriğe gah gah nazar kılurlar. Ya Davlld! Men ol köngül hazlneınğe her künde üçyüz altmış mertebe nazar kılur men. Pes bu sıfatlık köngül şayed Ka'bedin efdal bolğay, anın üçün kim Ka'ber§ Hz.İbıi.bim bina kıldı amma köngülni Rabbü'l-celil bina kıldı. Amma bu ziihir Ka'beğe kamuğ · mahHlklar nazar kılur ve lik:in köngülge Mevla Te'ata nazar k:ılur. Pes ol mulcteda kim bu sıfatiıle [167a] köngül 'alemin açsa ve yitm.iş makamdın keçse şeyhlık anga müseUem bolur. Eger bu sıfatsız muktedll bolsa kezzab turur. Andağ şeyhdin hazar kılmak kirek. Amma ol şeyh kim köngül 'alemin açılmış bolsa andağ mürşid-i
karruloing nazarı müridğe tüşse ol mürid bihOş bolup yıkılğay. Niçük kim Hz. MOsa 'aleyhi's-selam makam-ırazda TOr-i Sinada tecelli-yi zati-yi Tengri irse tağ pare pare boldı ve irib aktı. Anıkörüp Masa 'aleyhi's-selam bihOş boldı. Andın song Tengri 'azze ve celle keiAm içinde haber beriptur kim:
Ncemeddin-i Kübra rahimebu'llah aytıp tururlar: Müridning bfhOd üç vecb bar turur: Evvel cezbe bilin, ikkinçi vecd bruin, üçünçi şeybning nazan hlllidin. Evvelğisi bid'at turur, iklcinçisi sünnet turur, üçünçisi vacib turur ve bem ta'atdur. Amma cezbe ol bolur kim Tengri 'azze ve celle fazlı birle rahmetiğe takı hazretiğe yakın bolayın dip yık:ılur. Pes bu bid'at turur. V ecd bateti ol bolur kim Tengri [167b] 'llZ}e ve cellening keliim.ı ya zikri köngülğe eser kılıp balavet ve lezzet taşıp tilkat tutalmay yıkılur. Bu sünnet turur. Pes üçünçi, şeyhning nazarığa tilkat tutalmay yıkılur. Bu vacib turur. Ve Şeyh Muzaffer Deryayi rahimehu'llah aydı: Hızır 'aleyhi's-selam bileyetti yıl yürdüm, sordum ki: Ey Hace! DavOd 'aleyhi's-selimm meclisinde boldunggızmu ve kelimatıdın işittingizmu? Hızır ayddar: Ari, işittim, kelimatıları ism-i zat irdi. Zevk ve şevk hruide Allah Allah didi irse huzzar-ı meclisdin bir ylnga hateti eser kıldı ve na'ra urup yıkıldı ve bOşidin kitti ve Davud 'aleyhi's-selam aydılar: Bu kişini södrap deryağa salınglar.
Hz.
Şeyh
bolmaklığıda
58
Bu kelime
fazladır.
Mir'dıii'l-Kulfib
1 59
Eger munung na'rası, bihOş bolup yılcılmağı hak bolsa deryadın kutulğay. Veeger yalğan bolsa kutulmağay. Derhal ol kimerseni derya katığa kiltürdiler irse deryanı su yi k:urudı. Anı körüp DavOd 'aleyhi's-selam na'ra urup özini minherdin ı.aşladı. Şeyh Necmeddln-i Kübra rahimehu'IUlh aydı kim: Yiliniş makamnı keçse andın song · na'ra urup yıkılmağay, ziyan kılmağay. Şeyh Ahmed-i Yesevi rahimehu'lİah kiltürüp turur kim: Yitmiş makamnıng ilmini bilmek kerek ve ilmini kılmak kerek, andin [168a] song Mevla 'azze ve celledin 'inayet bolsa makamğa yetgey.
Mevlana Safi Muhammed-i Danişmend ayup turur kim: O etinıle makam keşfu'I kubOr ve keşfu'l-kulOb turur. Ve bular makamlamıng kiçik:rak.ı turur. Bu k.ıyas birle ol kimerse kim yitmiş makamdm keçse, andın song şeyhlık mesnedide olturup milıid almak ve nezr almak zararet ha!etide ve dermandelık hiUlerinde velayet hali mak§mıdın haber bermak ve körsetrnek reva turur ve müsellem bolur. Mundağın ol şeyh kim yitmiş mak:fundın keçmeyin ve köngül 'alemin açmayin irlidet alsa ve mu'amele itse reva irmes. Pes mundağ şeyh dünyadın barsa cliniğe zarar ve lm§ruğa hatar kiltürür. Amma Şeyh Necmeddln-i Kübra rahimehu'llih dip turur: Mu'amele almakrung şartı budur kim, her nemerse kim niyaz-ı bendedin z!hir bolsa az ve köp, fakir, miskin ve muhtaçlarğa bermak kerek. İkkinçi, az ve köpni ting körmak kerek. Üçünçi, öz ehl-i beyliğe kılmasakerek vetala ol niyazda eger şüphe bolsa almağay. Ve takı bendeni dliyim dua tazarru' bilen Tengri~azze ve cefledin [I68b]'yarlıkda elib-ı rast bergin dip tilemek kerek. Şeyh
Necmeddin-i Kübra rahimehu'lllih aytıp tururlar kim: Muktedli kim yitmiş keçse ve köngül 'alemin açsa andağ muktedağa zararet ve ihtiylic-ı külli bolsa velllyet ve kerlirnetdin haber berse revadur. Ve Hz. Peyğamber 'aleyhi ' s-selamdın kafider mu'cize tilediler irse zararet ve ihtiyaç balide mu'cize körgüzdiler. Arung üçün aytıp tururl ar: makamdın
Pes mundağ şeyhğe mürld irlidet kılsareva turur. Ve takı mundağ münkirlerğe ve körgüzrnek üçün zararet hlilinde keramet körgüzse reva bolur.
münafıklarğa tüz yolını
Safi Muhammed-i
Danişmend aytıp turur: Sultanü'l- 'arifin Hace Ahmed-i Yesevi
rahimehu'llahdın andağ işittim
şeyhğe
kim, mürid şeyhğe iradet kılğandın song yenebir bir özge banp irade kıla elınes. Ve eger bu şeyh mürşid bolmasa müridnj muradığa
yetkürelmese özge mürşidge barsa ve
hızmet
lalsa ol
mürşiddin muradı b§.sıl
bolsa reva
bol ur. Amma pirdin icazet almak kerek. Bu mesel ma 'riif turur kim: teazet birge ve hızmet mingge. Ve tak:ı şeyhğe vacib turur kim müridge fermlinlamak ve maklimdın makamğa
60 1 Necdet TOSUN
yetkürmek. [I69a] Ve
takı
müridge
ıaz.un turur
kim,
şeyh fermlinlağandın
'amellalmak
kerek. Haberde irur kim: ~ı t_~l ~l J_,-) 1ı.)s> l..J Nitük kim Peyğamber salla'll§bu 'aleyhi ve sellem Tengri Te'§.Ja fennaruru ümmetiğe yetkürdi. Şeyh tala Tengri fennaruru müridğe andağ yetkürgey. Tala makamğa yetkürgey. . Andağ kim Muhammed Mustafa salla'll§bu 'aleyhi ve sellem kiçe kündüz ürometni haklada kayğurup penc hezir zan kılur irdiler. Mundağ şeyh bolgan kimerse subh u şam yalbanp müridni tilep muradığa yetkürgey 59. Nitük kim Tengri Te'§.Ja fennanlap turur:
Ya'nt şeyhdin fermanlamakdur ve müriddin 'amel lalmak, Mevladın 'inayet turur, himmet. Ve bular barça berca kilse mürid muradığa yetıneyin k.almas.
şeyhdin
şeyh, müridning imam turur, ma ' nası ol rurur kim: Ol kamil yinniş makamdın keçip köngül '§lemin açmış bolsa, mürid andağ muktedağa irade kı ısa, ol mukteda ol makam-ı .a '!adın ednağa yanıp ol mürtdğe ta 'tim berse ol makfi.rnnı körgüzrnek üçiln, bu küfr-i şeyh turur. Bu küfrge iman kiltürmes, [I69b] iman-ı mürid turur. Ya ol şeyh birle mürtdning b§li anga obşar kim, na-restde oğlandın andağ kim anası ol oğlanğa niçük şefkat kılur, mihr ve muhabbeti bilen şeyh mürtdni andağ terbiyet
Amma ayrurlar kim: Küfr-i
şeyb-i
kılğay.
Ye yene maksOdğa kildük. Eger şeyh mürşid bolsa, mürtdni mur§dığa yetkürse, eger yetkürelmese şeyhlık mesnedide olturmak reva irmes. Eger şeyh müridning kolın alsa din üçün alğay. Ve eger dünya üçiln alsa milridning ir!deti fasid bolur, reva innes. Andağ kim Hz. Muhammed Mustafa saUa'Jl§bu 'aleyhi ve sellem aytıp tururlar: muradığa
Aıruıla Şeyh Necmeddin-i Kübra rahimebu'll§b aytıptur kim: İradet yolru şartı ol turur kim, eger şeyh ğaru ve mürtd fakir bolsa, müridning nafakası şeyhni boynıda vacib bolur. Eger şeyh fakir bolsa, mürid ğani, şeyh nafakası mürtd üze vacib bolur. Siifi Muhammed-i Danişmend, Şeyh Hasan-ı Basô rahimebu'll§b[dın] nakl kılıp tururlar kim:
59
Bu kelimenin "yitlcürgey" ve "yetlcü.zgey''
şeklinde
telaffuzlan da
vardır.
Mir'iitü'l-Kulub 1 61 ..:..i}\~ Uı)ıJI ıj ci\!JIJ ,JWIJ J.=.AJI ~ ~_rJ\ ıj JJ ':ll~Jl 4J')U ~C> Wl
JL:I-IJ _r-11 ~ ~\ ıj ~\!JIJ ,Jl...S:JIJ ı....JIJ ~~}\J Pes sllhib-i şeıi'at ve sahib-i tarikat ve sahib-i hakı"katğa [1 70a] vacib ve lazım turur kim, b~lık bllli birle riyazat ve milcllbede ka'idesini tartıp tazarru' ve du'a birle münkir ve milnafık ve yeldın azıruş batıllarru rllst yelğa kirgüztip tevbe bermek kerek. Eger tevbe kılmasa sabr kılmak kirek ta Allabu Te'rull tevfik bergunça. Nitek kim Peyğamber salla'llabu 'aleyhi ve sellem haber berip turudar kim:
Bilbil [Maçin?]60 rahimebu'llab risaleside andağ aytJp tururlar kim: Sahib-i şeıi'at ve sahib-i tarikat ve sahib-i hakikat atanğan kimerselerğe vacib turur kim, rab-ı rllstdın azıp güı:nrablıkğa tüşken muba.base eblini rllst yolğa salmak üçün terğib kılıp tevbe bergey. Şeyh ol gümrllhka Al1abu Te'aladın tevfik tilegey, üç kün kiçe, egerol künde rast yolğa kirmese biş kün riyazat ve mücabede tartmak kirek, eger biş künde tevbeğa inmese yetti kün mundağ kılmak kerek. Bu kıyas birle riyazat tartıp ve milcabede kılıp kırk küngeçe muhalefet ve batıllarru rast yolğa salmak kerek ta muk:tedalık anga müsellem bolğay. ~
Meşayıh-ı
ma.zt rahimehumu'Ilab aytıp tururlar kim: Derviş üç nemerseni devam vird kılğay. Evvel aç ve teşnelik. ikkinçi bid~lık. üçünçi ziler-i bati ya'ni zikr-i [170b] kalbi kerek. Bu üçni beraber kılmak kerek. Eger biri kem bolsa muradığa yetmes. Ya'ru rtlze kününi uşança kılmak kirek. AmmA evvel her künde bir lokmaru yanauru yimek kirek, takı bir kiçe kündüz bid~ bolmak kirek, takı zikrd.in bir sa'at ğllfil bolmısun. Anımil bu bir ki çe kündüz bfd~ bolğandm seng üç künde bir !olana ta 'am yip üç kiçe kündüz uyumağay ve zikrdin ğllfil bolmağay. Amma üç kün bidfu' bolğandın song ervab-ı babtseler körüne ' başlağay. Hiç anga iltifat kılmağay. Andm song biş künde bir lokma ta'am yip biş kün uyumağay. Andın song köngülning ğub~ ve küdOratlan ve karanğulukı körüne başlağay. Andı o song her yetti künde bir lokma ta 'am yip yetti kiçe kündüz uyumağay. Köz açıp yumğunça ve açkunça zikrd.io ğatil bolmağay. Andın song keşfu'l-kulQb makamı açılğay. Aodıo song bu tertıöde tokkuz kiçe kündüz b1d~ bolğay. Andıo song keşfu ' l-kubQr makamı açılğay. Andın [song] onbir kiçe kündüz btd~ bolğay, keşf-i ervab-ı tayyibe makamı açılğay. Andın seng onUç künde bir lolana ta'am yip kiçe kündüz bidar bolsa keşfu'l melllike maktını açılğay. Andm song onbiş kiçe kündüzde [17la] bir lolana ta'am yip kiçe kündüz bid~ bolsa keşf-i zü'l-cellll açılıp muradı bilsıl bolğay. Eger mundağ kılıp onbiş kilnde muradı basıt bolmasa kırk künde bilsıl bolğay. Eger kırk künde bilsıl bolmasa altmış 60
Panuıtez içindeki Mlçin kelimesi metinde olmayıp ihtimal üzere wafımııdan elden.mişlic. Baba Maçiıı, bem o dönemde yaşaı:ıuş silfilerdeu, bem de Ahmed Yesevi'ııin balireleriııdeu birisidir. bk. Alim Şeyh, Ltmth4t, s. 130.132.
62 1 Necdet TOSUN kilnde elbette basıl bolur. Eger mundağ bolmasa üçyüı alnruş kün k.içe mundağ lalgay. Eger muradı hasıl bolmasa öıini 'aybı bolğay. Öz 'aybığa bakıp tevbe istiğfat kılıp du'a kılrnakda tazarru' birle meşgiil bolğay. Velikin Vacib Te'ala va'desidin ümidvar bolğay kim: ~14.-J .:r l_,k:.ii 'J Eger bu dünyadaMsıl bolmasa lihirene hasıl bolğay, dip havf ve redi içre ta'at ve
'ibadetğe meşgUl bolğay.
Amma Şeyh Necmeddin-i Kübra rahimehu'llab ve Sultanü'l-'arifin Hace Ahmed-i Yesevl rahlmehu'lla.h aynp tururlar kim: Köngül 'lilemini 'aybı köpdür ve küdOratlan bu turur kim: Hubbü'd-dünyli ve hırs ve based ve ğazab ve 'adlivet ve 'ısyan ve nisyan ve 'ucb ve riyii ve süm'a. Ve mundağ menhJ işlerdin biri mürldning köngülide bolsa muradı hasıl bolmas. Mürid bolup murlid tilegen, habib bolup malıbOb tHegen kimerseler köngül 'alemining küdfu'litlanru iritip [171b] riyazat ve müca.hede tartsa, şeyh bem meded lalsa, MevHi Te'alli 'inayet kılsa murad hasıl bolğay.
Ve takı Hı. Peyğamber salla'lla.hu 'aleyhi ve sellemandağ aybp tururlar kim:
Amma mundağ riyazat ve mücabede birlen köngül 'lilemni bereketleridin, ehl-i fesadnıng ma 'sıyetlerini Allah u Te'alli. keçgey.
açganlamıng şerafet
ve
· Ve Şeyh Muzaffer Deryayi rahimehu'llah aydı: Yetti yıl Hiice Hııır 'aleyhi'sselamnıng sohbetide boldum. Öavs-ı Gıyas, Hııır ve İlyas bütün Kutub başlığ kamuğ ğayib irenler, abdallar ve evtadlar kamuğları andağ dip du'! kılur irdiler kim: İlliba! Fermanıngnı tutmagan kullar ve tli'at ve 'ibadet kılınağanlar ve Peyğamber salla'llabu 'aleyhi ve sellemning sünnetleriğe boyun sunmağanlar fısk ve fesild içre yürgen kullarnıga tevfik ve tevbe rüzl kılgın, dip ve yene aytur: İlatu! Ol bendelering kim bela, mibnet ve türlüg emgek birle mübtela bolup tururlar. Alarğa rabm kılıp emgeklemi def' kılğıl, dip du'li kılurlar irdi. Ve alarnıng du'wann müstecli.b bolup yolsızlar [l72a] yol tapar irdiler. • Pes ey derviş! Bilgi! kim, kamuğ enbiya ve evliya hayat, memat, ğliyib, hazrr has kullar dua kılmakda meşgaJ etmişler. Bu ma'nadın Peyğamber salla'lliihu 'aleyhi ve sellem haber beri b rururlar kim: .:>}U:JI .!.141 .:>_,j.L.JI 'Y}
Mir'atü'l-Kutab 1 63 Şeyh Şibll rahimehu'llab aytıp tururlar: Vellning ma'rifetide meşliyıhlar içre ihtilMbar turur. Ba'zılan aybp tururlar: Veüni bilse bolur. Ba'zı aydılar: Bilip bolmas. Andağ kim bu
hadis delıtlet kı lur kim: Cir-i-~f i 'J ~Y ~ c)l:JJI Ve takı Hazret-i rusıtletpenabi salla'lla.hu 'aleyhi ve sellemayup turudar kim:
Şeyh
Necmeddin-i Kübra rahimehu'lla.h dip tururlar kim: Vetini bilse bolur, 'a1Wn.et tokkuz 'alamet birle ve ba'zılar aydılar kırk 'alilınet birle ve ba'zılar aydılar yetti 'alarnet birle ve ba 'zı kavlde ilç 'alarnet birle. Eger bu üçelin lçem bolsa vell imes. Evveli budur kim ol kişige bubb-i dünya bolmasa. İk.kinçi açlık ve susağlık birle nefsini öltürişi kirek. Üçünçi kiçeler bldar bolsa kirek. birlen.
Ba'zılar aydılar
Şeyh
Necmeddin-i Kübra rahimehu'llah ayturlar: Az yimeklik ve köp kana'at [172b] az uyumak., köp bidar bolmaklık, az sözlernek köp zikr itmeklik tirig olmak olup tirilmek yetdi. Bu 'alametler ol kişide bolsa şayed ol evliyıtlardın bolğay. Şeyh atanğanlar ve tarikat yolıda yürgen biz dip da'va kılğanlar ve yitmiş makamdın keçip köngill 'ıtlemin açıp ğayib irenlerdin ve meşayıh ve erva.hlardın icftzet alıp taıikatda da'vıtlan rast bolup şeyhlık mesnedide oltmsalar reva bolur. Valla.hu a'lem. kılmaklık,
Şeyh
Ahmed-i Yesevi rahimehu 'lla.h aydılar:
Amma ~ ~lr.l
Tala Hz.
Peyğamber
_,...llı
J- ~~
salla'lla.hu 'aleyhi ve sellem ..:.._,.1 1.-S" ~ü ayetidin korkup,
U. ~1 ayeti birle 'amel kıldı. Bu mi 'racnı taptı ve yitmiş ming hicabdın keçti.
Peyğamber salla'llabu
Bu ayet
yilmiş
'aleyhi ve sellemğe yitmiş makamda ayet kildi.
makamda delalet
kılur
ve
işaret
turur. Amma
yilmiş
ming
hic§bnı
yitmiş makamda koydı. Ve takı yilmiş makamnı yetti yakin içre koydı ki isme'J-yakin ve
64 1 Necdet TOSUN
resme'l-yalôn, 'ilme'l-yakin, 'ayne'l-yakin, bakka'l-yalôn, [173a] bakikat-ı hakka'l-yaki'n, Allah-ı hakka'l-yakin. Bu yetti yakin.lık:nı mücabede içinde koydı ki:
Ve takı mücabedeni H~ 'azze ve cellening 'inayeti içinde koycb:
dip ferman yetkürdi irse Peyğamber salla'llabu 'aleyhi ve sellem, Hz. Mevlii 'azze ve celledin 'inayet tilep müdllıede kıldı. Yilmiş ming makimnı keçti, bakikatda kirdi ta anı babasını kördi, sır (seyr-i ?) mi •racın kıldı. Takı ten mi 'racın ancbn haber berür.
c_jWIJ '~ 4-JJI.ö_;..JI YJ(!.ı cf-> ~J.) iJr-e->
J_,. ..jl ~1_,- iJ4 ~1
~4 ö .r-11 ~~IJ , vW\5:.11 ~ ~L.. f-..U ~4 ö _r:11 4.!-IWIJ (~W)
~WIJ
o.)
y.-y. ö .r-1r
,r-lu-. .ı..i4 ö .r-11 v".)W\J ,..:;.,y: ~if" ~4 ö .r-11 v-eL;I..IJ '~ ~ J4
ö.r-11 ~WIJ ,~ ~4 ö_rJ.I ~Wl_, 'C:;- ~4 ö.r-11 ı:r-WIJ 'J.)\i ~4 ö.r-11
_r..s. ~!)IJ ,.,..T ~4 ö _rJ.I _r..s. 4.!-IWIJ ,JPü ~4 ö _rJ.I _r..s. (Ş.)\J..IJ '-4r ~4 ö _rJ.I _r...p v".)WI , ...l.ly.
r-IJ ..L4 r-I ~4 ö _rJ.I _,.;.s. v-eL;I..I ,~ .U~ ~4 ö _rJ.I
~4 ö .rol' _,.;.s. ı:r-WI ,~ ~4 ö .rJ.I _,.;.s. ~w ı_, , .U ..Lı J~ ~ ~4 [ y' vr J tŞ.)IJ..IJ
,J...)1 j.....~ ~4 ö .rJ.l iJJ_,.:...Jl , ..L.....P ~4 ö .r-11 _r...p ~Wl , J.)l...,.:.
, J~l ı:r- ~4 ~4 ö _rJ.I iJJ_,.:...JIJ 4.!-IWIJ , J.:.}WI ~\i ~4 ö .r-11 iJJ_r...JIJ ~4 ö.r-11 iJJ_r...JIJ v-eL;I..IJ ,~W4 ~1 ~ ~4 ö.r-11 iJJ_r...JIJ ~~IJ -
~1 ~ ~1 ~ ~1 ~
,J.)U.. .ı..i4 ö .r-11 iJJ_r..JIJ v".)WIJ ,~~ .:f jJ~
ı./'").>.11 ~ .)~~ı ~ ~~ı ~ c.?' ~
r-U-' ~ c.l:J-.1 ~ c.l>.)1 ~ J yl-1 ~
~~ı~ .u.)l ~~_,.di~ JS'_pı ~ J~l ~~ı~~~11 ~ . .....,._)1 ~ ..;.....~1 ~ r-LJI ~ ~~_,ll ~ UA..:JI
Mir'dtü'l-Kulab 1 65 ıJ ~ ..:..ı\...!}:.!1 r\i oi.ı.> ı:r- .l.>-lı.J 4>.\.J-!_, .y.JI ~ ..:..ıb.-.>..l.l\ oh j.Jb.- ~~~
. J r-JIJ j..;UJI y.} 0:-»_,; yl.i ı:r- 4.}i c:.ı~ • y~l ı:r- ~\....,J _,....ll ı:r- ~ . 0:!.?-W.IJ ~Wl ı:r- ~_,...di ~~ \h SQfi Muhammed-i Danişmend, Sultanü'l-'lrifin Hace Ahmed-i Yesevi rahimehu'll§hdın nakl kılur kim: Mukarreb bolup kurbet makimıda turğan dldar birle müşerrcf boldı. Nitük kim Peyğamber [174a] salla'llahu 'aleyhi ve sellem: Didar birle müşerref bol d um, didi ve köngüH1m közü birle, d idi. Amma ten közü birle körmedim didi.
Mevll Te'ala andın haber berip tunır:
Amın! münkir ve münMıklar aydılar: Mi'rnc kaçan bolur ki, yetti kat kökni bir sa'atde seyr ittnek, anıng 'acayib ve ğarayiblerin körrnek ve takı Bihlştni seyr kılmak ve anıng 'acayiblerini teferrüc kılmak. takı Arş ve Kürsi, Levh ve Kalemni körrnek ve takı toksan ming sözni bi-vasıta sözlenmek ve takı kurbet makAmıda turup dldar körmek, bu işler muhaldur didiler.
Şeyh Necmeddin-i KübJ rahimehu'll§h ayup tunırlar kim: Bu yolda ol ldmerse kim sabr birle murada yetip tur, kelamullah haber berür:
Ve takı RasQlullah salla'll§hu 'aleyhl ve sellem aytıp
Şeyh
tunırlar:
Ncemeddin-i Kübrn rahimehu'Jl§h aydılar. Şeri'atda belağa sabr kılmak, tarikatda ve bakikatda belada halavetlenmek kerek. Hazret-i [174b] Hace Ahmedi Yesevldin ilgeri şeri'at berildi. Nevbel İbrabimde yetti irse tarikat berildi. Takı Hz. Muhammed Mustafa salla'll§hu 'aleyhl ve sellem irse hakikat berildL Anda Peyğamber salla'll§hu 'aleyhi ve sellem münacat kıldı kim: İlahi! Bu hakikat birle yürümek düşvar turur. Ümmetlerim bu yol birle 'amel Ialalmığaylar, asi bolğaylar, didi irse AWibu Te'aildın ferman boldı kim: Seni ümmetlerige şeri'atnı ve tarikatnı ve hakikatnı berdi.m, h§lise ol ikevige yürsün. Amma ey Muhammed! Haki:katnı aytmağıl, her kimerse '§rif ve '§şık bolsa anga açılğay, aytılmağay sır 'ilmi tunır, til birle aytmağıl, didi. belılda şükür kılmak
66 1 Necdet TOSUN Hakikat birle yürür men dip da'va lcılğanlar ve mukarreb meşliyıh atan[ğan]Jar bu hakikat bAbıda zikr kılğan yitıniş makam nı keçip yitmiş ming bjcabdın ötüp bakikatğa · k.irip ne kim RasOluUah salla'Uahu 'aleybi ve seUem körgenterin körse ma'n§sı rbt ve da 'vfi.sı hem rast turur. Mukarreblık ve meşayıhlık anga müsellem turur. ve eger hakikat bAbıda zikr kılğan yitmiş makamru keçmeyin ve tak.ı yitmiş ming [175a] bicabdın ötmeyin, hakikatda kim Hz. Peyğamber salla'llahu 'aleyhi ve sellem körgenin körmeyin Hakk'a barur men dip da'va !alsa da'v§sı yalğan, özi yalğançı ve Tengrige düşmen turur. Nitük kim aydı:
~ ~ 0b J.)L.,..,..; ~ 41 0ts' 0~ ( L:.- ly.) js:J : ~ ~' Jü . Jıı JJ.s.. yi illi ~J ~~.)\if'~ ~1_, pS (Sy..UI v--Wl ı)s- 0L.j ~~ey.> LS'_,...;~
.Jıı J_,.....J J~ cyl.i5" _,...; 41 ~ Kutbü'l-aktab Hace Ahmed-i Yesevt rabimehu'llfi.b ve
meşayıh-ı
Tabakat
andağ
aytmışlar kim61: Ahiru'z-zaıniinda bizdin songra andağ meşliyıhlar kopgay kim, tb~s
aleyhi'l-la'ne alardın ta'lim alğay ve alar İbüsning işin kılğay ve balklarğa muhib bolup irfi.detsiz koymağay ve müridierin başkarıp maksadğa yetkürelmeyler. zahirierini lirliste kılıp mUtiddin köp tama' kılıp batınların harlib kılğaylar. Ve küfürdin tmlinnı fark kılmağaylar ve 'alimlemi muhib bilmey iltifat kılmağaylar. Ehl-i Sünnet ve cema'atnı düşmen körüp ve ehl-i bid'at ve dalaletni süyüp62, yamanlıknı ptşe kılıp Tengri 'azze ve celledin yahşılık üınld tutğay [175b] ve da'vii-yı şeyhlık kılğay. Ve tak.ı şeyhlık i şin bar kılıp müôdlerning i şikide63 yUrgey. Ol halde müridğe pirlık kılmağay, şeyhlık da kılıp mu 'amele kılmağay. Eger mUtid nemerse bermise zorlık kılıp alğay. Egerol mu'ameletni alıp müstebak veya btnevağa bermey, özige ve ehl-i 'ıyliliğe sarf kılsa it murdamı yimiş dig bol ğay. Eger ol vechdin alıp yise ve kiyim kiyse tli ol kiyim iginde bolsa ötkergen namilzı ve tutgan rOzesi Allfttıu Te'aıa derglihıda kaboı bolmağay ve ber lokmada üç ming yıl Tamuğda 'azab körgeY.. Sultlinü'l-'iirifin and ağ aytıp [tunır]lar kim: Bizdin songra andağ mübtedi 'ka her kim pir dip hızmet kılsa klifir bolğay ve hem mel'Qn bolğay. Andağ kimerseni lalğanıru 'ilim omığa tutmaklık ve bid'atru sünnet omığa mublih körmeklik, bular ban şerl'at küfrü turur ve tarikat merdOdlığı ve bakikat bizariıkı turur. Ve tak.ı Hlice Ahmed-i Yesevt rahimehu'Uab aydılar kim: Vay ol kişiler kim, mundağ şeyhlerğe kol berip iradet kılğaylar, özlerin 'azlibğa giriftiic bolğaylar kim: ..lt~ ~l.iJ:. 01
61 62 63
Burada Ahmed Yesevi'den nakledilen sözler Faknıame'nin baş tarafında mevcuddur. bk. Eraslan, "Fakrniime", s. 63-04. "Sevip" anlamına gelen bu kelimeyi "sivib" şeklinde okuyanlar da vardır. Ancak bu okuyuş "sövüp" anlamına da geleceği için ıercihe şayan değildir. Bu kelimenin hanı "istegide" şeldinde okunınaya da mllsAiddir.
Mir'dtü'l-KulQb 1 67 Ey derviş! Her kim [176a] şeyhlık da'va kılsa anga kirek kim pir-i kamilni hızmetide lark yıl turup can tartıp ruhsat h§.sıl k:ılmağunça arung iradet alınağı ve milıid tutmağı ve muamelet itgeni64 habt ve haramdur ve arung mürid tutğaru batıldur. Her kim bil af-ı şer' iş kılsa şeri'atdın çıkar ve her kim hillif-ı tarikat iş k:ılsa merdfid bolur ve her kim tevbe
kılmay dünylidın barsa Tamuğda 'azab körgey. ı.!.l.l> .:r .lıtı >ri Hik§yet: Künlerde bir kün İblis aleyhi'l-la'ne Hz. Hızır 'aleyhi's-selamğa aydı: Bilgil kim, mü'minlemi gUnahını asan kıldurur men, terk-i namaz ve milerim-i şer' ve heves-i §ebvetde terğib kı lur men kim köngülide fesad kılur ve özlerini s§lih ve z8h.id ve mü.selman dip il közide körsetUrler. Amma Mevla Te'alil katıda münMık bolurlar. Mening ğarazım hasıl bolur. Hız.ır 'aleyhi's-selam aydılar: Bu sözleeni İblis aleyhi'l-la'nedin i§ittim ve takı RasOlullah salla'llahu 'aleyhi ve sellemğe ayttım irse köp yığlap aydılar: Ya Hızır! 'hacı oltur kim, ol mel'On bende, mö'minni köngülide bu fasid bayanemi salsa kirek, bu bende [176b] sünnet ve farz namaz arasıda kelime-i temcidni köp tekrar kılsun. Andın song bu du'anı okusın
ki:
.ıiıı ~1 ..ll~~ ü.)L..-1\ ~ öJI.A.!JIWS:. ı:rJ Jü.:J\J !1_,..:.ll ı:r ~.)_yt ~l ~ı 0_,)_r.J.I o_? }J ili" tf.!.U\ ds- o~ ~\ıJ!.)J
uzun
kıraatkılsa
erkan-ı
J...,.aJl> ~~ \..:..öJJJ ~ı_wı ~~J ~~)\ ı:r L:........:u>IJ \..:..,..,.,;.W ~J W2»-ı ~ı ıh-!)1 t>)
4 .!..h->.r. ..!J;W.r:
[Eger diseler] kim: Nur neçe65 kısım turur? [Cevab] ayğıl kim: Üç kısım turur. Evvel nOr-i zat. ikkinçi nOr-i sıfaL, üçünçi nur-i bak. Amma nOr-i zat, nilr-i Huda-yı Te'ala turur. Ve nOr-i sıfat, rifir-i Hz. Muhammed Mustafa salla'llahu 'aleyhi ve sellem turur. Ve nOr-i bak ol turur kim ademler rOzgar bu dünyada körerler.
64 65
Şimdiki telaffuzu "etgeni". ''Neççe" feklinde telaffuzu da vardır.
68 1 Necdet TOSUN [Ve eger diseler kim:] İman-ı [177a] şer"iat ve imiin-ı tarikat ve iman-ı bakikat kayu
turur? [Cevab] ayğıl kim: Ynıan-ı şeô'at kelime-i tayyibe okumak ve iman-ı tarikat Huda-yı kork:mak, iman-ı bakikat Huda-yı Te'al! tarafika rastlık birle kadem koymaklık turur.
Te'aHidın
[SON]
SADELEŞTİRME
MİR'ATÜ'L-KULÔB
Rahnuln ve Rahfm olan Af/ah'm adıyla. Hamd, işiten ve bilen Allah Telila'ya tesbfh ederiz.
nıahsustur, yaratıcı
ve cömert olan
Allah'ı
Yani bil ve haberd!r ol ki. bu mübarek risftleyi derleyen (kişi) şeriatın delili ve tarikatın ebli yani Mevlana Sfifi Daııişmend'tir. Ariflerin sultaru, vera' (takva) ebiinin rehberi, yeryüzünün kutbü'l-aktabı olan Hace Ahmed Yesevi rahmetullahi aleyh'in sözlerini, bu aziz Sufi Muhammed Danişmend (nakledip) anlatırlar. Bu rislilenin yazılmasının sebebi şu idi ki, tüm sOfiler, sabah ve akşam belki sürekli zikir balkasında doğru bir Ml içinde iken, günleraen~bir gün Hz. Sultan'a (Ahmed Yesevi'ye): "Şeybli.k ve müridlik hakkında ve bu yüce silsilenin sülfik (usOlU) ve tarikatı konusunda bilgi verseniz, sizden sonra ebi-i tarikata hatıra kalır", diye arzetti ler. Sonra bu risateye Mir'iitü'l-kulab adı verildi yani Gönüllerin Aynası. Her kim aynaya baksa yüzilnO görür ve gayb aynası olsa onu da (gaybı da) görür. Binaenaleyb her kim bu kitabı okusa ve kendi kusurunu görüp bilse, onu telafi'ye çalışıp tevbe ve istiğf"ar ile benliğinden geçse, ümit edilir ki Allah Teala o kusur ve günllhı afveder. Her silik ki bu risateyi okusa veya okuyandan dinleyip amel etse, kalp gözilnü açsa, onsekiz bin alemdeki acllyip ve gariplikleri görse, layamette_ - irıandık ve tasdik ettik- Celal sahibi (Allah Teatli) ile buluşup keyfiyelSiz olarale onun yüzünü görse, (bu) hiç acayip ve garip (bir hal) olmaz. Ancak Ondan/(Allah'tarı) yardım
dileriz. Muhabbet, yakıcı ateş ve şevk diyerek bu Mir'ôtü'l-kulab risalesini üç bölüm üzerine binli ettiler. Ztra Hak Tealli, ''kullanm bana yaklaşsın (beni tarusın)", deyip din ve İslam yolunu bahşetti. O yola üç isim verdi. Birinci şeriat, ikinci tarikat, üçüncü hakikat. Bu sebeple (bu risale) üç bölüm üzerine bina edildi. Ve dahi (Hak Teaili Kur'an'da) kel3.mı içinde şöyle zikretti: Allah Teiilii'nm kelamı : "(lbrahim aleyhisseUlm dedi ki:) Ben
Mir'/JtU'l-KulQb 1 69 Rabbim'e gidiyorum, O bana doğru yolu gösterecek"66. İbrruıim (a.s): Şüphesiz Rabbim beni doğru yoluna sevk etti, dedi. Yani bu yoldan maksad, lsl§m yoludur. Ama Hak TellUI'run yolu, şu delil ile üç yoldur: Islam dfni Al/ah'a giden yoldur. Başlangıcı şeriat, sonu haldkat ve ikisi arasında tarikat (vardır). Ve dahi Şeyh Necmeddin Kübra (r.b) haber verir ki: Her işte şeriat, tarikat ve hakikat vardır. Mtıridlikte de böyledir. Şeriatta ilim ve ameller, tartkatta kalp/erin açılması ve lı!il, hakikatta ise Hak Te/Jl/J'nın cem/ilini mtıştJhede ve buluşma vardır. Hz. Peygamber (s.a) der ki: Şeriat benim sözlerim, taniaıt ftillerim (i§lerim), hakikat ise h/Jlimdir. Sultanü'l-arifin (Ahmed Yesevl) der ki: Şeriat, z/Jhiren uzuvlarla amel etmek,· tarikat, kalp ile amel etmek,· hakikat ise sır (kalbin içindeki cevher, gönal) ile amel etmektir. [BİRİNCİ BÖLÜM: Şeriat Hakkında)
Sultanü'l-arifin der ki: Kendisine uyulan önder insanlar üç kısımdır: Şeriat önderleri §limJer ve padişahlardır, taıikat önderleri şeyhler ve sOfiler, bakikat önderleri de arifler ve Hakk'a yakın olan şeyhlerdir. Eğer alimler ve padişablar şenatta emredilene uyup yasaklanandan sakırur ve başkalanna da (bu emir ve yasaklan anlabp) emrederlerse doğru yoldan ş~azlar. Onlara uyanlar da şaşmazlar. Eğer bu şarttarla birlikte olmazlarsa, şeriat yolundan saparlar. Şeyhler ve safiler riyazat ve çile çekip gönül ııternlerini açsalar, yetmiş makamdan geçip gaib ruhlar ve meleklerle sohbet etseler, bu tür şeyh ve safiler tarikat yolundan sapmazlar. Su tür büyüklere tabi olanlar da sapmazlar. (Ama onlar) bu şarttarla birlikte olmaziarsa tarikat yolılndan saparlar, onlara uyanlar da saparlar. Hakk' a yakın olan kullar ve şeyhler, hak:ikaten Allah'tan başka herşeyden vaz geçip gönüllerini sırra ulaşunrlarsa maksadiarına erişip hakikat yolundan sapmazlar. Onlara tllbi olanlar da sapmazlar. Eger bu şartlar içinde bulunmaziarsa hakikat yolundan sapıp gaye ve maksada ulaşamazlar. En iyisini bilen Allah'tır. Yani SQfl Muhammed Danişmend, buna örnek vererek derler ki: Mesel§ Hicaz bölgesinin padişahı, Hı tay bölgesinin padişahına elçi (heyeti) gönderse, o elçi yolu bilmese, (içlerinden) biri başkan olup yola koyulsalar, (başkan) doğru yoldan sapıp şaşınr ve dolayısıyla elçi de şaşınr. Eğer o kılavuz, gördüğü yolu şaşırmasa, kılavuza uyanlar da sapmazlar. Derviş veya şeyh olan kişiler, yolu bilen kılavuza benzerler. Onlara uyanlan da kılavuz tutan insanlara benzerler. SQfi' Muhammed Dllnişmend der ki: Hangi şeyh yelmiş makamdan geçmeden şeyhlik ve önderlik iddiasında bul u nsa iddiası babl (geçersiz) otur. Nida ederler ki: "Ey batıl iddiada bulunan! Sana tabi olanlar batı! ve bozuk (yoldadırlar)". Tabi olan mürid ve arkadaşlannın da günahlan, o sahte şeybin boynuna olur.
66
SMfit, 37/99.
70 1 Necdet TOSUN Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) der ki: Bazı insanlar "şerlatla yürliyorum", bazılan da "hakikatla yürü yorum" deyip iddiada bulunur. Şeôatla yürüdüğünü iddia edenlere mü'min ve müslüman derler. Tarik:atla yürüyeniere şeyh, sOfi ve zarud derler. Hakikatla yürüyeniere de llrif, §şık ve muhib derler. Bu yolda yürüdüğünü iddia edenlerin manevi bal sruıibi olmalan gerekir. Eger (kişinin) maneviyan ve iddiası diizgün olursa, Hak Tea.Ja onu dost edinir. Eğer maneviyan düzgün olmayıp iddiası yalan olsa -bundan Allalı 'a sıgınınz- böyle bir kimse Allah Tea.Ja'run düşmanıdır. Allah Teala'nın kelômı: O giin, yalanlayan/ann vay hôline67• Hz. Peygamber (s.a) yine şöyle buyururlar: Yalancı, Allah'ın düşmanıdır. Bu yolda yalancıiılda yiirüme, dürüstlükle yürü ki iddiaya maneviyat gereklidir. Maneviyat size gerekir, ama herşeyin manası kendi yerinde (ve konumunda) açıklanacak inşaallalı.
Peygamber (s.a) şöyle buyurdular: Şeriat sözluim, tarikat fiillerim ve hakikat htillerimdir. Dediler ki, şeriat benim söylediğim sözdür, tarikat benim yaptığım işlerdir. Peygamber (s.a), şeriat benim söylediğim sözdür demekle yetindi, tarikat söylediğimdir demekle yetinmedi, yaptığım işlerdir dedi. Bunun cevabı (izahı) şöyledir: Demişlerdir ki: Hz. Peygamber mirac gecesinde Mevla aı.ze ve celle ile vasıtasız olarak doksan bin konuda sözleşti. Otuz bini şerlatla, otuz bini tarıkatta ve otuz bini baldkatla ilgili idi. (Hak Tea.Ja'dan) ferman geldi ki: Şeriat sözlerini bütün mü'min, kafir ve fasıkiara (herkese) anlat. Tarikat sözlerini dileyen ve isteyenlere anlat, ama bakikatı asla söyleme. Sultiinü'l-arifin Hz. Hace Ahmed Yesevi buyururlar ki: Şeriat, uzuvlarla yani zahirle amel etmektir. Uzuvlarla (bi'l-erkan) kelimesinden maksad, farz, vacib, sünnet ve edebierin tümü olur. Ama şeriatla yürürilm deyip iddiada bulunanlar, müslüman (diye) adlandınldılar. · İddialara maneviyat gerekir. O manevlyat da şudur ki, Hak Te!lA'run emri kullarına iki şekilde olur: Bınredilen iyi işler (farz) ve yasaklanan kötü işler (haram). Siz, insaniann
iyiligi için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiligi emreder, kötülükten menedersiniz68, buyurdu. Mü'min ve müslüman diye adlandırılanlar, tüm emredilenleri yerine getirip yasaklananlardan sakınsalan, şerlatta iddiaları doğru, mü'min ve müslUmanlık.lan da dürüst olur. Hak Teaia'nın hakiki kulları olurlar. Allah Teôla'nın kelônıı: Allah, inananlarm dost udur, onları karanlıktan aydınlıga çıkarır69. Eğer
(insan) emredileni yerine getirmez, yasaklanandan sakınmaı. ise, mü'min ve müslümarum diye iddiası yalandır ve kendisi yalancıdır. EmredHen şudur ki, dine uygun olan herşeyi kabul etmek ve başkalanna da onu emretmek. Yasaklanan şudur ki, küfiir, nifiik, şüphe, şirk, kendini beğenmek, gösteriş yapmak., zulmetmek, hararn yemek, yalan söylemek, gıybet yapmak, zina etmek, içki içmek, uyuşturucu bitki (beng) yemek ve mü'minlere haksız yere zulmetmek. Bütün bunlar yasaklannuşur.
Sizden biriniz bir kötülük gördüğünde 011u eliyle degiştirsin, eğer giicii yetmiyorsa diliyle (mUdôhele edip karşı çıksın), ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle (öfke duysun) ki bu 67 68 69
MGısellt, 77/15. Al-i lmrnn, 3/110. Bakar.ı.
21257.
Mir'atü'l-Kulub 1 71 tmanın en zayıf şeklidir. Bir kişi nehyedilen bir kötülüğü yapıyor olsa, ona engel olmak gerekir. Eğer eliyle gücü yetmese diliyle, diliyle gücü yetmese gönlüyle o kişiye düşman olsun (ki bu sonuncusu) imfuun zayıflığındandır. Eğer mü'min o (kötülüğü) yapıp yüklenen kişiyi görüp engel olmasa, onu yapanın günalıma ortak olur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuşlardır: Ktifirliğe nza göstermek kafirliktir, giinliha nza göstermek de günahtır. Şeyh Hasan Basn (r.h) der ki: Hızır (a.s)'ı görme düşüncesi gönülden silinince, işte o zaman şertat tarnam olur. Bulasa adlı kitapta nakledilir ki: Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kişi Cennet' e giremez. Yani kalbinde küçük bir tane kadar kibir olan kişi Cennet'e giremez. Ve dahi ehl-i ma'rifet şö·yle derler: Kibirli, kendisini başkalanndan üstün gören kişidir. Kibirli insan, kendisini . başkalanndan üstün görür, işte böyle kişiler Cennet'e giremez. Peygamber (s.a) buyurdular ki: Cimri, mil'min de olsa Cennet'e giremez; cömert, klifir de olsa Ceherınem'e girmez. Yani cimri, mü'min de olsa Cennet'e giremez; cömert, kafir de olsa Cehennem'e gimıez. Şeyh Cüneyd Bağdadi (r.h) derler ki: Tam alimler korku ile iimiı arasındadırlar. Hak Teala'dan: Tüm kullanm cehennemlik, sadece birisi cennetliktir, diye bir ferman gelse, cennetlik ben olacağım diye ümid etmek gerekir. Eğer: Birçok kul cennetliktir, sadece biri cehennemliktir, diye bir ferman gelse, cehennemlik ben olmayayım, diye düşünüp tasalanmak gerekir. Yani korku ile ümit arasında olmak gerekir.
>
Sufi Muhammed Danişmend, Sultanü'l-arifin'den nakleder ki: (Bir kimsenin) şenatı tamam olmadan t.atikat yoluna girmesi (doğru) olmaz. (Kişi) benlikten geçip yokluğa (fena) erişse, dünyayı terk etse, sonra tarikata girse (caiz) olur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) buyurdular: Ölmeden önce ölünüz. Peygambe.r doğru söyledi. İKİNCİ BÖLÜM: Tarikat Hakkında
Allah Teata buyurdu: Doğru yola yönelerek Ihrahim 'in dfnine uy10! O gün, ne mal, ne de oğullar fayda etmez. Ancak Allah'a temiz bir kalp (kalb-i selim) ile gelenler fayda görür1 1• Hz. Hace Ahmed Yesevi şöyle buyurdular: Allah Teala, o Hazret (s.a)'e emretti ki: İbrahim'in doğru dinine tabi ol! Ve yine emretti ki: (Siz de) onun doğru dinine tabi olunuz.
Hz. Muhammed Mustafa (s.a), krunattaki herkesin (ve ancak alemiere rahmet olarak götıderdik12.
70 71
Şuıri.
Nahl, 16/123. 26/88-89.
72
Enbiya., 21/107.
herşeyin)
önderi idiler. Biz seni,
72 1 Necdet TOSUN İbrahim'in dinine uyun demekte hikmet nedir? Cevap:
Allah en iyisini bilir, hikmet
odur ki, İbrahim (a.s)'ı "atanız" diye zikret:ti. Oğul, ataya tabi olur. Pekiyi, İbmbim (a.s)'ı ' "atanız" diye zileretmesinin hikmeti nedir? Cevap: İbıilhim (a.s)'dan önce tarikat verilmedi. İlk tarikat İbrahim (a.s)'a verildiği için "atanız" dedi. Haberde nakledilir ki: Ruhiann anası,
Muhammed (a.s)'dır ve cesedierin anası Adem (a.s)'ın cesedidir. Tenler (bedenler) atası, Adem (a.s)'ın tenidir, demişler. En iyisini bilen Allah'tır. Hz. Muhammed (a.s>:ın rUhundan önce ruh yaratılmadı ve dahi Adem (a.s)'ın z§tından önce beden yaratılmadı. Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a)'in ruhu ruhiann atası oldu. Adem (a.s)'ın bedeni de bedenierin atası oldu. Allah Teal§ yüce kelamında şöyle zikret:ti: O gün, ne mal faydtı verir ne de evlat. Ancak Allalı'a temiz bir kalp ile gelenler (o gündefaydtı bulur)13. Yani k:ıy!met günü mal, mülk, oğul ve kız fayda etmez. Ancak (kişi) kalb-i,sellln ile Allah'a ulaşırsa, o (kalp) fayda verir. Müfessir şeyhler arasında kalb-i selim konusunda fikir aynlığı çoktur. Ama Mevlana Süfi Danişmend (r.h) Hace Ahmed Yesevt'den şöyle nakleder: (İnsanda) kalb-i selim olmadıkça tarikata girmesi caiz olmaz. Herkim dört deryıldan geçse, kalb-i selim olur. Birinci dünya deryası, ikinci halk deryası, üçüncü şeytan deryası, dördüncü nefs deryası. Bu deryalar için gemi gerekir, gemisiz geçilmez. Birinci, dünya deryasının gemisi zühd, yiyeceği kanaat, ilimi (veya bilgisi) horlanıp küçümsenmek, gemisinin demiri sabırdır. İkinci halk deryası, onun gemisi üıılldi kesrnek ve uzlet, gemi demiri aynlık, oturoşu halvettir (yalnızlı k). Üçüncü Şeytan deryasınıın gemisi zikir, yiyeceği tesbih, demiri korku ve ümit, oturuşu mubabbettir. 'Dördüncü nefs deryası, gemisi açlık ve susuzluk, yiyeceği aşk, demiri zevk, oturuşu şevktir. İşte bu deryalardan geçen kimse tarikat yoluna layık olup kalb-i selim elde eder74. Bu deryalardan geçxrteden ve yürünecek bu yollan kat etmeden (bir · kişi) tarikat yoluna adım atsa, o ahmaktır. Böyle kişiye tabi olanlar da ahmaktır. Nitekim Peygamber (s.a) şöyle buyurdular: Ahmak benim düJmanımdır. Yani ahmak benim düşmarumdır.
Ve dahi bilmek gerekir ki, Rasfilullah (s.a) buyurdular: Tan"kat, benim fiillerimdir. Yani yaptığı işleri . Gecelerde asla uyumazlardı. Zikir ve tesbihten bir an bile uzak kalmazlardı. Sadece gündüz öğle vaktinde kayiOie uykusu yaparlardı. Rasulullah (s.a) buyurdular: Gözlerim uyur ama kalbirn uyumaz. Yani göz uyur ve gönül uyumaz. Yemeği az yerdiler. Bir rivayette Hz. Peygamber (s.a) yetmişüç dindaşı ile birlikte oniki batman yemek yemişlerdi. Mugtre b. Şu'be (r.a) dedi ki: Peygamber, bir gece ayaklan şişinceye kadtır
namaz kıldı. Kendisine denildi ki: fı!için böyle yapıyorsun, oysa senin geçmiş ve gelecek tüm günahiann bağışlanmıştır. Nebt (s.a) buyurdu ki: Çok şükreden bir kul dtı olmayayım mı? Mugire adlı sahlibe der ki: Peygamber (s.a) her gece şafak atıncaya kadar
73 74
Şuara,
26/88-89. Bu riviyetin bir beıızeri umehôt'ta şöyle geçer: ... Dünya denizlerinin gemisi zUhd, tht ve kanlatnr. O genı.inlıı demiri sııbırdır. Rüzgarı töhmet. gıybet ve iftirlldır. Halk deryAsının gemisi, halktan ümidi Icesınek ve onlardan tamamen uzak kal.ınaktır... Gemiye rüzgar esince, rUzgann ~eninden kurtulmak için demir atar. bk. Alim Şeyh, s. 74-5.
Mir'dtU'l-Kulab 1 73 ibadet eder!erdi ki, mübarek ayaklan şişti. Sahllbe (r.a) dediler ki: Ya RasOiall!h! Hak TeaJ.a, sizin geçmiş ve gelecek tüm anıellerinizi bağıştaelığını söylüyor. Niçin kendinize meşakkat ediyorsunuz? RasOlullah (s.a) buyurdular ki: Ey ashlibıml Benim gibi yetim Muhammed' i, Rabbim, "dostum ve habibim" diye zikretti. Onun şükranesi olarak itAat ve ibadet ediyorum. Bundan sonra Mevla azze ve celle ferman buyurdu: Ey örtiinilp bttrUnetı (RasUlüm)! Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl. (Gecenin) yarısını (kıl). Yahut bunu biraz azalt1 5. Yani ey Muhammed! Seni eziyet için yaratmadım. Gece ortasında itaat et. Arttırma ve (fazla) yapma. İşte bu ferman buyrulduktan sonra Hz. Muhammed Mustafa ~s.a) gecenin üçte birini ib§det ile geçirmeye başladılar. Ve seninle olanlardan bir grup1 . Yani (H~ Tealli) o t!ife ki, seninle olsa yani sana bey'at edip senin gibi amel etseler, onlar da senin gibi gecenin üçte birini uyanık durup itaatla geçirsinler diye ferman buyurunca, Peygamber (s.a) böyle yaptı ve ashabına da öyle (ibadet) yapmalannı emretti. Ashab da öyle yaptı. İşte ey s§dık mürid ve tabi olan dost! O bazret (s.a)'in fiil ve arnellerini bunca anlattık. Eğer ümmet isen, ona tabi olup çaba ve gayret sarfet! Yalancı olma ki: Yalancı, Allah'ın düşmamdır, dediler. Mevl§n§ SQfl Danişmend dediler ki: H!ce Ahmed Yesevi lutfedip buyururlar: Tarikat kalp ile am el etmektir. Yani tarikat, gönül ile amel etmektir ve gönül a.Iemi gözünü açmaktır. Nitekim Hz. Muhammed Mustafa (s.a) bu konudan şöyle haber verirler: Allah Tea/d'nın nur ve zulmetten y,etmiş bin perdesi vardır. Eğer bu perdeleri açsaydı, baktığı herşey yanardı. Şüphesiz,
Tann azze ve celle'nin nurdan ve karanlıktan yetmiş bin bicabı vardır. Eğer bunlan açsa, gözünün nfuu her nereye ulaşsa kesinlikle onu yakardı.
Ve (aynca) ruem-i kübra (büyük ruem) ve lllem-i suğra (küçük ruem) vardır. Gözle görünmeyen nesneler alem-i kübr§dadır. Ama ehl-i tasavvufa göre, kişinin gönül lllemi açılsa onsekiz bin lllemi apaçık görür, tıpkı ruem-i suğrlida göründüğü gibi. Ama gönlü açmak için sert çile çekmek gerek. Mevl§ azze ve celle Kur'an'da şöyle haber verir: Bizim uğrumuzda
cilıad
edenleri (gayret sarfedenleri) elbette kendi
yollarımıza
eriştireceğiz11. RasOlullah (s.a) buyurur ki: Olmeden önce ölüniJz. Şeyh Hasan Basri (r.h)
der ki: Şeyh B§yezid Bist.ami'yekadar tüm şeyhler altmış günde bir !olana yemek yerler, bu altmış gece gündüzele uyumazlardı. Tann'yı zikredip göz açıp kapayınc.aya kadar bile olsa zik:irden ayn kalmazlar, sonra gönül ruemleri açılırdı. Şeyh Bliyezid Bist.ami (r.h)'dan Hace Ahmed Yesevi'ye kadar diğer şeyhler kırk günde bir lokma yemek yediler ve kırk gece gündüz uyumadılar. Uyuyup zikirden uzak kalmadılar. Sonra gönül atemleri açıldı. Hakim Süleyman (k.s) kırk gün böyle yaptı. MahmQd Hace (r.h) yirmidokuz gün ve Zengi Ata (r.b) ondokuz gün böyle yaptılar.
75
Miineınmil,
76
MUzzenunil, 73n.O.
73/1-3.
77
AnkebOt, 29/69.
74 1 Necdet TOSUN Şeyh Necmeddin Kilbra (r.h) der ki: Gönül alemi açılmadıkça şeyhlik yapmak ve mürid edinmek doğru olmaz. Şeyh Ahmed Yesevi der ki: (Bir kişi) yetmiş makamdan geçmeden şeyhlik iddiasında bulun sa o hemen kafir olur. Sadr Ata Risôlesi'nde nakledilir ki: Bir kişi gönül alemi açılmadan Gavs ve GavsJar78, Hızır ve llyas başta olmak üzere gayb erenleri ile sohbet etmeden ve onlardan icazet almadan şeyhlik iddiasında bulunsa yalancı, bidatçı ve Şeytan'dır, demişler. Eğer bir kimse bu adı geçen gayb erenleri ve ruhlanndan icazet alıp şeyhlik makanunda mtirid ve dostlanyla halvete otursa, böyle şeyhi gayb erenler teroiye edip talikatı öğretirler ve ona yardımcı olurlar. Ayrıca mürid ve dostlan da bu halvetten vecd ve feyz elde ederler. Bu bale sekr makamı derler. O makam da salike bazı şeyler zuhllr eder. Gayb makamından ne gelse buna tecetü eder veya şeyh denen kişi müridin üçyüz altmış daınanndan hangisinin razı, hangisinin razı olmadığına vakıf olur. İşte, şeyh denen kimse mtiridi terbiye edip muradına ulaştırabiliyorsa, onun mürid edinınesi caiz ve uygun olur. Eğer müridi malesada ulaştı:ramıyorsa, mürid edinınesi caiz olmaz. Kıyamet gününde hesap yerinde cevap vermesi g;prekir. ( Şeyhlik yapması caiz) ve heliii olsa hesap; haram olsa azap görmesi gerekir. Ama gönül alemi açılsa ve yetmiş makama ulaşsa, o gönül Mevla azze ve celle'nin nazar ettiği yer olur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) buyururlar: (Hak Telllô) sizin saret/erinize baknıaz ama kalpterinize bakar. Ve yine şöyle buyururlar: Mü 'nıinin kalbi, Rahnu2n'm Ar;'ıdır ve nıü'minin kalbi Rahman'm evidir. Hz. Peygamber (s.a) lutfedip böyle buyurdular.
Hz. Davud (a.s) Hakk'a yalvanp dedi ki: Uaru! Dünyada padişah denen kullann var ve onlann hazineleri var. Peki yi, senin hazinen nerdedir? Mevla azze ve celle'den fermAn geldi: "Ey Davfid! Benim hazinem, mü'min kullanm:ın,. gönülleridir. Dünyada padişah denen kuUanm hazinelerine zaman zaman bakarlar. Ya Davud! Ben o gönül bazıneme hergün üçyüz altmış kere bakanm". Binaenaleyh, bu özellikteki gönül belki Kabe'den daha üstün olur, onun için Kabe'yi Hz. İbrahim bina etti, gönlü ise Rabbli'l-celli bina etti. Bu görünen Kabe'ye tüm yaratıklar n azar eder ama gönle (sadece) Hak Teaiii nazar eder. İşte o önder (şeyh) ki, bu özellikteki gönül alemini açsa ve yetmiş makamdan geçse,
kabfil edilir. Eğer bu özellik olmadan önder olsa yalancıdır. Böyle gerekir. Gönül alemi açılmış olan bir mürşid-i kfunilin nazan müridin üzerine düşse, o milrid bayılıp yıkılır. Nitekim Hz. Musa sır makanunda Sina Dağı'nda Tanrı'nın zati tece111sine erişince dağ parça parça oldu ve eriyip aktı. Musa (a.s) bunu gö~p bay1 ldı . SonraTann azze ve celle ketarnında haber verir ki: Allah Tealll'nın keldmı: Rabbi o dağa tecelli edince onu paranıparça etti, Musa da baygın düştü19.
onun
şeyhlik yapması
şeyhten sakınmak
Hz. Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) der ki: Müridin bayılınasının üç şekli (ve izahı) vardır: Önce cezbe hali, ikinci vecd hali, üçüncü şeybin nazan halinden (bayılır). Uki bidat, ikincisi sünnet, üçüncüsü vacib ve aynı zamanda itaattır. Cezbe şudur ki, (mürid) Tann azze 78
Metinde böyledir.
79
A'rif, 7/143.
Mir'aJU 'l-Kulfıb
1 15
ve celle'nin lutfu, rabmeti ve huzôruııa yakın olayım deyip yıkılır (bayılır) . Bu bidattır. Vecd hiili şudur ki, Tann azze ve celle'nin kellmı veye zikri gönle tesir edip tatlılık ve lezzet taşar, (mlirid) takat geti.remeyip yıkılır. Bu sünnettir. Üçüncüsü ise (mürid), şeybin nazanna t!kat getiremeyip yıkılır. Bu vaciptir. Şeyh Muzaffer Dery!yt (r.h) şöyle dedi: Hızır (a.s) ile yedi yıl yürüdüm (arkadaş oldum). Sordum ki: Ey Hfice! Davud (a.s)'ın meclisinde bulundunuz mu ve sözlerinden işittiniz mi? Hızır dedi ki: Evet işittim. Sözleri ism-i zat (Allah) idi. Zevk ve şevk balinde Allah Allah deyince, mecliste hazır bulunanlardan bir dostuna hali tesir etti, nara aup yıkıldı ve aklı başından gitti. Davud (a.s) dedi ki: Bu kişiyi sürüyüp deryaya salın! Eğer bunun nftra atışı ve bayılıp yıkılışı doğru (ve samimi) ise deryadan kurtulur. Eğer yalan (ve sahte) ise kurrulmaz. Hemen o kişiyi deryanın yanına getirdiler, o vakit deryanın suyu kurudu". Davud (a.s) bunu görüp nara attı ve kendisini minherden attı. Şeyh
Ncemeddin Kübra (r.h) dedi ki: (Kişi) yetmiş makarndan geçse, ondan sonra nara ve kendine zarar vermez. Şeyh Ahmed Yesevi nak1eder ki: Yetmiş makamın ilmini bilmek gerek, ondan sonra Mevla azze ve celle'den yardım gelirse (yüksek) makama ulaşır. Mevlana SOfi Danişmend der ki: Keşfu'l-kubOr (kabrin içindekileri görmek) ve keşfu'l- kulOb (kalbin içindekileri görmek) bu makamlar cümlesindendi.r. Bunlar (diğer makamlardan) daha küçük olanlardır. Bu kıyas ile (bu şekilde), bir kimse yetmiş makamdan geçse, sonra şeyhlik makamına oturup mürid edinmesi, zarilret hatinde adak alması ve ihtiyaç hallerinde velilik hill makamından haber verınesi ve (keramet) göstermesi caiz olur ve kabul edilir. Böyle yetmiş makamdan geçmeden ve gönül alemini açmadan bir şeyh mürid edinse ve (şeyh gibi) davransa bu caiz olmaz. Böyle bir şeyh ölüp dünyadan gitse dinine zarar ve imanına tehlike getirir. atıp yıkılmaz
Şeyh Necmeddin Kübra der ki: (Müridden) hediye almanın şartı şudur: Kulun verdiği az çok her ne olursa olsun, onu fakir, yoksul ve muhtaçlara vermek gerek. İkincisi, az ve çoğu denk görmek gerek. Üçüncüsü, (şeyh bu hediyeyi) kendi aile efradına vermemelidir. Aynca o hediye şühpeli ise hiç almamalıdır. {Hediye veren) kula dua edip Tann'dan emirlerine uymada doğru yol nas1b etmesini dilemeüdir. Şeyh Ncemeddin Kübra (r.h) der ki: Yetmiş makamdan geçen ve gönül alemini açan önderin, ihtiyaç ve zarilret olduğunda velilik ve kerametten haber verınesi caizdir. Hz. Peygamber'den kMirler mucize isteyince ve ihtiyaç halinde muciz.e gösterdiler. Onun için derler ki: Peygamber (s.a) buyurdular: Söz, fiil ve Juilleri yönünden, kavmi içindeki şeyh, ümmeti içindeki peygamber gibidir. İşte mürid, böyle bir şeyhe bağlansa bu uygundur. Ve böyle bir şeyh, inkarcı ve münafıklara doğru yolu göstermek için keramet gösterse bu caiz olur.
zararet
Danişmend der ki: Sulıilnü'l- arifin Hace Ahmed Yesevi (r.b)'dan ki: Mürid, bir şeyhe intisab ettikten sonra gidip başka bir şeyhe intisab eımesi
SOfi Muhammed şöyle işittim
(uygun) olmaz. Ama
şayet
bu
şeyh
(hakiki)
mürşid değilse
ve müridi maksada
76 1 Necdet TOSUN ulaştıramıyorsa, mürid de başka şeyhe gidip hizmet etse ve o mUrşid silyesinde murlidı biisıl olsa bu cliiz olur. Ama şeyhten izin almak gerekir. Şu deyim meşhuidur: Idizet bir kişiye, hizmet bin kişiye. Şeyhin, müridine emir ve tavsiyelerde bulunması, onu makamdan makama ulaşunp yükseltmesi vacibtir. Müridin de, şeybin ernrettikleriyle amel etmesi gerekir. Haberde gelir ki: Peygamber'e yüklenen, sfidece açık-seçik duyurmakhr8°. Peygamber, Tann Telilli'nın emtini nasıl ümmetine ulaştırdıysa, şeyh de Tann emrill;i müridierine öyle ulaştıru ki onlan (yüksek) makama ulaştırsın . Muhammed Mustafa (s.a) gece gündüz ümmeti hakkında kaygılanıp beşbin defa ağladı At gibi, şeyh olan kimse de gece gündüz yalvanp müridin muradına ulaşmaslliU diler. Nitekim Tann Telila ferman buyurur: Allah TeaM'nın kelamı: Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş (sfilih amel) yapsm81. Yani şeyhten emretmek, müridten yapmak; Mevlli'dan lutuf, şeyhten himmet (manevi yardım). Bunlar yerine gelirse, mUrid muradına ulaşır.
Derler ki: Şeybin küfrü, müridin tmlinıdır. Bunun mlinlisı şudur: Yetmiş makamdan geçip gönül alemini açan şeyhe bir mürid intisab etse, o şeyh, bu makfun.ı müride öğretip göstermek için bu yüce makamdan aşağıya dönse, bu şeybin lcüfrüdür. Bu küfre iman getirmez (?), o, müridin imarudrr. Veya o şeyhle müridin hali şuna benzer ki, baliğ olmamış (küçük) ağiana annesi nasıl şefkatle davranırsa, şeyh de müridi merhamet ve muhabbetle öyle terbiye eder. maksada geldik. Eğer şeyh, (hakiki) mürşid olsa ve müridi maksada müridi muradına ulaştıramıyorsa şeyhlik makamında oturması caiz olmaz. Şeyh, müridin elini tutsa (mürid edinse), din için edinir. Eğer dünya için mürid edinirse bu yanlış (ve flisid) olur, caiz olmaz. Bu sebeple..Hz. Muhammed Mustafa şöyle buyururlar: Dünya sevgisi tüm günahların (hataların) başıdır. Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) der ki: lotisabın (şeybe bağlanmanın) şartı şudur: Eğer şeyh zengin, mürid fakir olsa, müridin nafakası şeybin üzerine vacip olur. Eğer şeyh fakir olup mürid zengin olsa, şeybin nafakası müridin üzerine vacip olur. Yine
(asıl)
ulaştırsa (uygundıy). Eğer
SOfl Muhammed Danişmend, Şeyh Hasan Basri'den nakleder: Sohbet aç tarla olur: Birincisi kil u Ml ile şeriat konusunda; ikincisi hôl, ve/ilik, himmet ve olgunluk ile tarikat konusunda; üçüncüsli sır (gönül) ve.hôl ile hakikat konusunda sohbet. Binaenaleyh şeriat, tarikat ve bakikat sahibi olanlara gereken şey, tevazO ile riyazat (perhiz) ve çile çekip dua ve, niyaz ederek, inkarcı, müna.fık ve yoldan çıkmışlan doğru yola sokmak ve tevbe ettirmektir. Eğer tevbe etmezlerse, Allah Telila tevfik (ve hidliyet) verinceye kadar sabretmektir. Njtek:im Peygamber (s.a) şöyle haber verir: Tevfik, büyük (ve Onemli) bir şeydir, sadece aıtz (deferli) kula verilir.
80 81
NOr, 24154. Kehf, 18/110.
Mir'/Jıa'l-Kulab
1 77
şöyle derler: Şenat, tarikat ve hakikat sahibi diye kimselere gereken, doğru yoldan sapıp yolunu kaybeden sohbet (tartışma) ehlini doğru yola getirmek için teşvik edip onlara tevbe tavsiye etmektir. Şeyh, o yolunu kaybetmiş insan için bidayet diler, üç gün üç gece onun için dua eder. Eğer bu süre içinde doğru yola girmezse beş gün riyazat ve çile çekmesi gerekir. Eğer beş günde de tevbe etmezse yedi gün böyle yapması gerekir. Bu kıyas ile kırk güne kadar çile çekip yanlış yolda olanlan doğru yola getirmelidir ki şeyhlik onun için caiz olsun.
Baba [Maçin?] Ris/Jlesi'nde
adlandınlan
Esld şeyhler derler ki: Derviş üç şeyi sürekli vird edinmelidir: Birincisi açlık ve susuzluk, ikincisi uykusuzluk, üçüncüsü zikr-i hafi yani kalp ile zikir. Bu üçünü beraberce yapmak gerkir. Eğer biri eksik olsa derviş muradına erişemez. Yani oruç gününü bu şekilde geçirmek gerekir. Önce, günde bir lokmanın yansını yemek ve zikirden bir an bile uzak kalmamak için bir gece gündüz uykusuz kalmak gerekir. Bu bir gece gündüz uyanık kalmadan sonra, üç günde bir lokına taam yeyip üç gece gündüz uyumaz ve zileirden gatil kalmaz. Bu üç gün uykusuzluktan sonra kötü ruhlar görünmeye başlar. Milrid onlara biç iltifat etmemeli. Sonra beş günde bir lokma yemek yeyip beş gün uyumaz. Sonra gönlünUn toz, bulanıklık ve zulmeti görünmeye başlar. Sonra her yedi günde bir lokma taam yeyip yedi gece gündüz uyumaz, göz açıp kapayıncaya kadar bile zileirden gafıl olmaz. Bundan sonra keşfu'l-kuiOb (kalpleri okuma) makamı açıltr. Sonra bu usOl ile dokuz gece gündüz uykusuz kalır. Bundan sonra keşfu'l-kubOr (kabrin içindekileri görme) makamı açılır. Sonra onbir gece gündüz uykusuz kalır, keşf-i ervab-ı tayyibe (iyi ruhlan görme) makamı açtlır. Sonra onUç günde bir lokma :taam yeyip gece gündüz uykusuz kalsa, keşfu'l-melaike (melekleri görme) makamı açılır. Sonra onbeş gece gündüzde bir lokma taam yeyip gece gündüz uykusuz kalsa, keşf-i zü'l-celal (Hak Teala'yı müşihede) açılıp muradı hasıl olur. Eğer böyle onbeş gündemaksadı hasıl olmasa, kırk günde basıt olur. Eğer kırk günde ba.sıl olmasa altmış günde elbette hasıl olur. Eğer bunda da basıt olmasa üçyüz altmış gün gece böyle (perhiz) yapmalıdır. Eğer (yine) muradı basıt olmazsa, kendi kusurudur. Kendi kusuruna bakıp tevbe istiğfar edip dua ve yalvanş ile meşgul olmalıdır. Ama Hak Teala'nın vaadinden Umitli olmak gerekir ki: Allah 'ın rahmetinden Umit kesmeyinizsı. Eğer bu dünyada has ıl olmasa ahirette hasıl olur deyip korku ve ümit içinde itaat ve ibadetle meşgul olur. Şeyh Ncemeddin Kübra (r.h) ve Sultanü'l-arifin Hace Ahmed Yesevi (r.h) derler ki: Gönül aleminin kusuru çoktur. Bulanıklıklan da şunl ardır: DUnya sevgisi, hırs, hased, öfke, düşmanlık, isyan, unutkanlık, kendini beğenme, riya ve gösteriş yapma. Bu tür yasaklanan şeylerden biri müridin gönlünde bulunursa, o maksadına ulaşamaz. MUrid olup muradına ulaşmak isteyen, seven olup sevdiğini arayan kimseler gönül aleminin kirlerini yok edip perbiz ile çile çekseler, aynca şeyh yardım ve Mev la Teala i nilyel etse, o zaman moradları biisıl olur. Allah TeôllJ'mn keliimı: Uğrumuzda çaba sarfedenleri elbette yollarınııza
82
Zümer, 39/53.
78 1 Necdet TOSUN eriştireceğiz83. Hz. Peygamber (s.a) de şöyle buyururlar: Herşeyin bir zektitı vardır.
Bedenili zekfitı da açlık ve susuzluktur. Böyle perhiz ve çile ile gönül a.Iem.ini açanlann ve bereketi sayesinde, Allah Teaıa günahkarlann günrutıru afveder.
şerefi
Şeyh Muzaffer Deryayı (r.h) şöyle dedi: Yedi yıl Hlice Hıztr (a.s)'ın sohbetinde bulundum. Gavslann Gavsı, Hııır, hyas ve Kutub başta olmak üzere tüm gayb erenler, abdaılar ve evtadlar hepsi şöyle deyip dua ediyorlardı: tlaru! Emrini tutmayan, taat ve ibıidet etmeyen, Peygamber (s.a)'in sünnetine uymayan, günah ve fesadiçinde yürüyen k:ul1anna hidayet ve tevbe nasib eyle! Yine şöyle dua ediyorlardı: tıaıır! Bela, sıkıntı ve tilrlü eziyetlerle mübtela olan k:ullanna acıyıp eziyetlerini def et! Ve onların dualan kabul olup yoldan sapnuş olanlar doğru yolu buluyorlardı.İşte ey derviş! Bil ki, tüm peygamberler, veliler, yaşayan, ölmüş, gaib ve hazır tüm seçkin kullar dua ile meşgul imişler. Bu konudan Peygamber (s.a) şöyle haber verir: Salihler olmasaydı, zalimler he/ak olurdu.
Şeyh Şibl!
(r.h) der ki: Velinin, veli
olduğunu
bilip
bilemeyeceği
konusuda
şeyhler
arasında fikir aynlığı vardır. Bazıları: Veli olduğunu bilebilir, der. Bazılan ise: Bilemez, der. Zir§ şu hadis buna dela.Iet eder: Kubbelerimin altında öyle velllerim vardır ki, onlan
benden başkası bilemez. Peygamber (s.a) de şöyle buyurur: lhlaslılar da büyük bir tehlike içindedirler. Şeyh Ncemeddin Kübra (r.h) der ki: AIAmet olunca (kendisinin) veli olduğunu bilebilir. Bazıları, dokuz, bazıJan kırk, bazıJan yedi ve bazılan da üç alamet ile veli olduğunu bilebilir dediler. Eğer alarnet üçten az olursa o kişi veli olamaz. Birincisi, o kişide dünya sevgisi olmamalıdır. İkincisi, açlık ve susuzlukJa-nefsini öldürmüş olması gerekir. Üçüncüsü geceleri uyanık olması gerekir. Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) der ki: Az yemek, çok kanaat etmek, az uyumak, çok uykusuz kalmak, az konuşmak, çok zikretmek ve diri (aktif) olmak gibi alametler bir kişide olsa, ümid edilir ki o velilerdendir. Şeyh diye adlandırılan ve tarikat yolunda yürüyoruz diye iddia edenler, (eğer) yetmiş makamdan geçip, gönül Alemlerini açıp, gayb erenler, şeyhler ve ruhlardan icazet altrlar ve tanKatta iddiaları doğru olursa, şeyhlik makamına oturmalan caiz olur. En iyisini bilen Allah'tır.
[ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:] Hakikat Hakkında Emrolunduğun gibi dosdoğru ol84 ! Hakikat benim hallerimdir. Şeyh Ahmed Yesevi
(r.b) dedi ki: Hakikat, gönül/e amel etmektir. Peygamber (s.a), Emrolunduğun gibi ol!, §yetinden kork:up, Doğru yola yönelerek Ibrdhim'in dfnine uyss, ayeti ile amel etti. (Hakk'a) miracı buldu, yetmiş bin makamdan geçti ve Hı. Peygamber (s.a)'e yetmiş makamda ayet geldi Allah Teala'nın kelamı: Onlar için yermil kez af dilesen de, dosdoğru
83 84 SS
AnkebOı. 29/69 HOd, 1lll 12. Nahl, 16/123.
Mir'atii'l-Kulub 1 19 Allah onları asla affetmeyecek86. Bu ayet, yetmiş makama işaret eder. (Hak Teala) yetmiş bin hicabı, yetmiş makam içine koydu. Yetmiş makamı da yedi yakin (kesin ve gerçek bilgi) içine koydu. Bunlar isme'l-yakfn, resme'l-yakfn, i1me'l-yalôn, ayne'l-yakin, bakka'lyakfn, hakfkat-ı hakka'I-yakin ve Allah-ı Hakka'l-yakfndir. Bu yedi yakini de mücahede (çaba ve çile) içine koydu ki: Uğrumuzda çaba sarfedenleri elbette yollarımıza ulaştıracağız8 1 . Mücabedeyi de Hak Teala.'nın inayeti (lütfu ve yardımı) içine koydu. Allah Tea/a'mn kelamı: Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz88 diye ferman gelince Peygamber (s.a) Hz. Mevla azze ve celle'den inayet dileyip mücabede etti. Yetmiş bin makamı geçti, hakikata girdi ve onun varlığını gördü. Gönül miracı yaptı. Beden miracı da ondan haber verir: Allah Teaili'nın keldmı: Bir gece, kendisine ô.yetlerimizderı bir kısmım gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksô. 'ya götüren Allah noksan sıfatiardan münezzehtir89. Bilesin ki, Hz. Peygamber, miracda Rabbu 'l-izzet' e varmcaya kadar elli mertebe 1. Akıl, 2. Onun (Tealô.) varlığım bilmek, 3. Onun ktıinô.ttan önce var olduğunu bilmek, 4. Onun biiki olduğunu ve yok olmayacağını bilmek, 5. Diri olduğunu ve tJlmeyeceğini bilmek, 6. Alim olduğunu bilmek, 7. Ktıdir olduğunu bilmek, 8. fşitici olduğunu bilmek, 9. GtJrdüğünü bilmek, 10. Dilediğini bilmek, ll. Fail (iş yapan) olduğunu bilmek, (12. metinde eksik), 13. Emredici olduğunu bilmek, 14. Benzerinin olmadığım bilmek, 15. Doğurmadığmı ve dağurulmadığını bilmek, 16. Onun yerine geçecek birşeyin olmadığmı;/Jilmek, 17. Hikmet sahibi olduğunu bilmek, 18. Doğru sözlü (samimi) olduğunu bilmek, 19. Hiçbir şeye ihtiyacının olmadığını bilmek, 20. Peygamberler gönderdiğini bilmek, 21. Kalpleri ülfet etıirdiğini stJyleyen olduğunu bilmek, (22. metinde eksik) 23. Kabirierden diriltenin O olduğunu bilmek, 24. Onun, iyilik yaparıları fiilierinden dolayı sevdiğini bilmek, 25. Kulların günahlarını affettiğini bilmek, 26. Adil olduğunu bilmek, (metinde ,eksiklik ve yanlış yazımlar var), sonra niyet, sonra sabır, sonra yakin, havf, recll, hayli, hilm, şerh (kalbin açılması), tasdik, ttikad, ihlô.s, istiô.ne (yardım isteme), temkin, kabUl, tevekkül, tefviz (işleri Allah'a havale edip razı olma), zlllıd, nasihat, şefkat, veliiyet, ilim, keramet ve rahmet (mertebeleridir). (Hz. Peygamber) bu mertebeleri aşınca niyetine ve maksadına ulaştı. Hak Telila'dan tüm ilcramları gördü. Öyle ki gönül ve gtJnal sahibi (peygamber) için hiç bir perde kalmadı. Lutufve şevk ya/anlığı ile Hakk'a iki yay mesafesinden daha yakın oldu. Bu, tJnceki ve sonraki murasavvıjların (ortak) gtJrüşüdür. aştı.
Sı1fi Muhammed Danişmend, Sultanü'l-fuifin Hace Ahmed Yesevi (r.h)'dan nakleder ki: Mukarreb olup Hakk'a yakınlık makamında duran kişi, Hak Teala'nın cemali ile müşerref olur. Nitekim Peygamber (s.a): Gönül gözünıle cemali müşabede ettim, dedi ve
86 87 88 89
Tevbe, 9/80.
Ankebaı. 29/69. ratiha. ıts. fsra, 1711.
l
80 1 Necdet TOSUN görmedim, dedi. Mevla Teala şöyle haber verir: Allah Tealll'nın Fakat (o kul Allah'a) yakm olanlardan ise, ona rahat/ık, güzel nzık ve Nafm Cenneti vardır90. Ama inkarcı ve münMıklar şöyle dediler: (Böyle) mirac nasıl olur, yedi kat göğü bir saatte kat etmek, onun ilginçliklerini görmek, Cennet'i seyredip ilginç yerlerinde dolaşmak, aynca Arş, Kürsi', Levh ve kalemi görmek, vasıtasız doksan bin kelam konuşmak ve lcurbet maklimında durup cemai-i iHihtyi müşlliede eylemek, bu işler iınk.ansızdır, dediler. beden
(baş) göıüyle
keltımı:
Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) der ki: Bu yolda sabır ile morada ulaşan kişi hakkında Allah ketarnı şöyle haber verir: Ancak sabredenlere mükôjtıtlan hesapsız ödenecektir9 1• Rasillullab (s.a) de şöyle buyurur: Sabır, Allah Tetıltı'nm hazftıeleritıden bir haz1nedir. Onu ancak velf kuluna bah~eder. Şeyh Necmeddin Kübra (r.h) şöyle dediler: Şerlatta belaya sabreımek, tarikatta belaya şükretmek ve bakikatta beladan tad almak gerekir.
Hz. Hace Ahmed Yesevl'den çok önceleri, (.Adem aleyhissellim'a) şeriat veril!ii. Sıra İbrahim (a.s)'a gelince tarikat verildi, Muhammed Mustafa (s.a)'e gelince hakikat verildi. O zaman Peygamber (s.a) münaciltta bulundu: nruııı Bu haklkatla yürümek zordur.
Ümmetlerim bu yolla amel edemez, §si olurlar, deyince Allah Teaiii ferman buyurdu: Senin ümmetierine şeriatı, tarikatı ve hakikatı verdim. Isterlerse ikisinden yürüsünler. Ama ey Muhammed! Hakikatı (herkese) söyleme, W ve aşık olanlara açıl (söyle). Çünkü bu aniatılmayacak sır ilınidir, dil ile anlatma, dedi. Hakikatla yürüyorum deyip iddia edenler ve Hakk'a yakın şeyh diye adiandıolan kimseler, bu hakikat konusunda anlatılan yetmiş makamı geçip, yetmiş bin perdeyi aşıp hakikata girseve Rasiilullab (s.a)'in gördüklerini görseler, (o zaman) manevi hillleri düzgün ve iddialan doğru olur. Hakk'a yakınlık ve şeyhlik onlara caiz olur. Ama bakikat konusunda anlatılan yetmiş makarnı geçmeden, yetmiş bin perdeyi aşmadan ve Hz. Peygamber (s.a)'in gördüklerini görmeden, bir kimse "ben Hakk'a ulaşıyorum" diye iddiada bulunsa, iddiası yalan, kendisi yalancı veTann'ya düşman olur. Nitekim buyurdular: Yalancı, Allah'ın düşmanıdır. Nebf (a.s) buyurdu: Her iddianın bir manası (içeriği ve özfi) vardır. Manası olan ki;i doğru, olmayan ise yalancıdır. Insanlara öyle bir zaman gelecek ki iddia çok ama mana (ve môneviyat) az olacak. Kim bir ~eyi iddia eder ama karşılığmı bulundurmazsa, o yalancıdır. Peygamber doğru söyledi.
Kutbu'l-aktab Hace Ahmed Yesevl ve Tabakat meşayıhı (Tabakatu's-sufiyye adlı eserdeki ilk dönem sUfileri) şöyle demişlerdir: Ahir zamanda bizden sonra öyle şeyhler zubiir edecek ki, Şeytan aleybi'l-la'ne onlardan ders alacak ve onlar Şeytan'ın işini yapacaklar. Halka dost olup halk ne isterse onu yapacaklar. Müridierine yol gösterip onlan maksada ulaştıramayacaklar. Dış görünüşlerini süsleyip müridden çok lurs sahibi olacaklar ve içieri 90 91
Vakıa.
56/88-89.
Zümer. 39/10.
Mir'litii'l·KulQb 1 81 (batınlan) harab olacak. Küfür ile tmw farklı görmeyecekler, alimleri sevmeyecek ve onlara iltifat etmeyecekler. Ebl·i Sünnet ve cemllatı düşman görüp ehl·i bidat ve dalaleti sevecekler. Kötülüklerini öne çıkarıp Hak Tealll'dan iyilik umacak ve şeyhlik iddiasında bulunacaldar. Ama şeyhlik işini de kötü yapıp müridierin kapısında (veya istekleri doğrultusunda) yilrüyecekler. Bu haldeki kişi, müride şeyhlik yapmamalı ve ondan bir şey almamalıdır. (Ama) mürid birşey vermezse, o zorla alacak. Eğer o aldığı nesneyi layık olan . kişiye ve yoksula vermeyip kendine ve ailesine sarf ederse, it ölüsil yemiş gibi olur. Eğer o taraftan alıp yese veya layafet giyse, o giysi üzerinde (omuzunda) olduğu silrece, laldığı namaz ve tuttuğu oruç Allah Teala dergatunda makbOl olmaz ve yediği her lokma için Cehennem •de üçbin yıl azap görür. Suıtanü'l·mfin şöyle derler: Bizden sonra böyle bir bidatçıya kim ptr deyip hizmet etse kafir ve mel'On olur. Böyle bir kimsenin yaptıklarını ilim yerine (bedeline) tutmak- ve bidatıru sünnet yerine tutup belal görmek, tüm bunlar şenatta küfür, tarikatta reddedilmiş ve bakikatta usanılmış işlerdir. Aynca Hace Ahmed Yesevi (r.b) dediler ki: Vay o kişilere ki böyle şeyhlere el uzatıp mürid olurlar. Kendilerini azaba atarlar. Şiiphesiz azlibım
şiddetlidir92.
Ey Derviş! Şeyhlik davasında bulunan kimsenin, lark yıl bir mürşid·i k3.milin hizmetinde bulunmuş, çile çekip ondan icazet alauş olması gerekir. (Aksi takdirde) onun mürid eelinmesi ve hediye alması haram ve batıldır. Şenata ayları iş yapan kişi dinden çıkar, taritata aykırı iş yapan da me.rdud olur, reddedilir. Ve her kim tevbe etmeden dünyadan göçerse Cehennem'de azap görür. Bundan Allah'a sılınınz. Hikaye: Günlerden bir gün Şeytan aleyhi'l·la'ne, Hızır (a.s)'a dedi ki: "Bilesin ki, ben mü'minlere günahı kolaylaştırırım, namazı terketmek, dinen şuç işlernek ve dünyev! arzulara heves gibi konulara onları teşvit eder özendiririm. Kalplerini bozarım ama onlar kendilerini başkalarına salih, zabid ve müslüman olarak gösterirler. Hakikatta Mevla Teata katında münllfık olurlar, benim arzum da blisıl olur". Hızır (a.s) dedi ki: Bu sözleri Şeytan'dan işittim ve Raslilullah (s.a)'e söyleyince efendimiz çok ağladılar ve şöyle buyurdular: Ey Hızır! Bunun çaresi şudur: O mel ' un kul, mü'minin gönlüne bozuk düşünceleri salar. Mü'min sünnet ve farz namaz arasında kelime·i temcldi çok okusun. Ardından şu duliyı okusun: Ey Allah'ım! Lli illihe illailah Muhammedü'r-rasalulliih kellimı
bedbahtlılm saddete glilip gelmesi h/illerinden sana de, (Allah Te/illi, Hz. Peygamber'i), biitün dinlerden üstün kılmak Uzere hidfıyeı ve hak din ile gönderdi.
hürmetine,
şirk,
nifak ve
sıgınmm. Miişrikler beğenmese
Bunun (vesvesenin) mlinası şudur: Şeytan, namaz içinde vesvese verse, namaz lalanın gönlü istikrarsız olup birçok şeyi düşünür, rükQ, secde, tesblhler ve namazın tüm şartiarım yerine getiremez, riyadan daha beter bir yola sapar ve tüm taatı geçersiz olur. İşte namaz 92
lbrlhim, 1417.
82 1 Necdet TOSUN kılan kişiyi böyle bir hal kuşatırsa şu kelime-i temcldi çok okusun: Allahımf
Bizi koru, riyadan ve hevtıya uymaktan koru, nzan ve rahmatinle htJ/is olarak rtlatma muvaffak ey/e, ey merhametlileriıı en merhamet/isi. utandırma,
Eğer deseler ki: Nur kaç kısımdır? Cevap olarak de ki: Üç lasımdır. Birincisiniir-i zat, ikincisi nOr-i sıfat, üçüncüsü nur-i hak (toprak nOru). Nilr-i zllt, Allah Tealll'nın nOrud~. NOr-i sıfat, Hz. Muhammed Mustafa (s.a)'in nOrudur. NOr-i hruc, insanoğlunun bu dünyada gördüğü mülk nOrudur. Eğer deseler ki: Şeriat imanı, tarikat imanı ve hakikat imllnı nasıl olur? Cevap olarak de ki: Şeriat imanı, kelime-i tayyibe (La ilrute illallah) okumak; tarikat Imam, Allah Teaiii'dan korkmak ve hakikat Imanı, dürüstlük (ve samimiyet) ile Hak TeaHi'ya yönelmektir. [SON]
BİBLİYOGRAFY A Akimuşkin,
O.F ve diğerleri, Persidskie i Tadcikskie Rukopisi fnstituıa Naradov Azii a1ı SSSR, Moskova 1964.
Alim Şeyh, Muhammed A1im Sıddiki, Lemeh/lt min nefalıliti'l-kuds (nşr. M. Nezir Ranch!), tsıamabad-Lahor 1406/1986. Azamat, Nihat, "Ceviih.irü'l-ebriir'', TDV lslô.m Ansiklopedisi, İstanbul 1993, Vll, 432. Bliblihll.nov, Ş.Z. ve Abdulaziz Mansur, Nakşbandtya Tarikatıga Aid Kolyazmalar Fihristi, Taşkent 1993. Bağdatlı, İsmliil Paşa, Hediyyetü'l-ô.rifin, İstanbu~ 1951.
Buhlirl, Nasıruddin el-Hanefi, Tulıfetü'z-zairin (nşr. Molla Muhammed! Mahdilm), Buhara 1910. Cll.mi, Abdurrahman, Nefahtltü'l-iins min hazarliti'l-kuds (thk. MahmOd Abidi), Tahran 1370 hş./1991. DeWeese, Devin, "The Masha'ikh-i Turk and the Khojagan: R~tbinking the Links betweeo theYasavi and Naqshbandi Sufi Tradition", Journal of Jslamic Studies, Vll/2 (1996), s. 180-207. _ _ , "Baba Kamai Jandi and the Kubravi Tradition among the Turks of Central Asia", Der Islam, 7111 (1994}, s. 58-94.
Mir'tltü'l-Kulub 1 83 Eraslan, Kemal, "Yesevl'nin Fakr-name'si",lsıanbul On. Ed. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXll (1977), s. 45-120. _ _ , Divtin-ı Hikmet'ten Seçmeler, Ankara 1993. EtM, Hermann, Catalogue of Persian Manuscripts in the lndia Office Library, London 1980. Haztni, Ahmed b. Mahmud, Cevtlhiru'l-ebrtlr min emvtlci'l·bihar, İstanbul Ün. Ktp., TY, · nr. 3893, vr. lb-164a. _ _ , Menbau'l-ebhar fi riyazi'l-ebrar, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1425, vr. lb-81b. Kadri, Hüseyin Kaz.un, Türk Lugati, İstanbu11928-1945.
Kara, Mustafa, Bursa'da Tarikatlar ve Tekke/er 1/, Bursa 1993. Köprülü, Fuad, Türk Edebiyatında Ilk Mutasavviflar, Ankara 1981. _ _ , "Ahmed Yesevi", MEB islam Arısiklopedisi, İstanbul 1940, I, 210-215. McChesney, Robert D., "Bokari' Mobammad Sarif, Encyclopaedia lranica, N, 331-2. London 1990. Mevl§nll Safiyyüddi,n, Neseb-nô.me Tercümesi (nşr. Kemal Eraslan), İstanbul 1996. Muhammed Şerif el-Hüseyni.~Huccetü'z-ziikirin li-reddi'l-miinkirtn, Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 372, vr. lb-203b. _ _ , Tuhjetü's-salikın, Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 372, vr. 204b-246a. Münzevi, Ahmed, Fihrist-i Müşterek-i Nüslıahô.-yı Hani-yi Farsf-yi Pakistan, İslamabad 1990, c. XI. Mtinzir!, Abdülazim b. Abdülkavi', et-Tekmile li-Vejeyttti'n-nakale (nşr. Beşşar Avvad Ma'rtlf), Beyrut 1981. Nefisi, SıUd, Tarih-i Nazm u N esr der Iran ve der Zebdn-ı Fdrsi, Tahran 1363 hşJ1984. Ocak, Ahmet Yaşar, Türk Sufiliğine Bakış/ar, İstanbul 1996. Okuyucu, Cihan, Cevahiru'l-ebrar min emvtlci'l-bihlir (1. Btilüm: Inceleme), Kayseri 1995, s. V-XVI. Ra.kım,
Seyyid Şerıf, Tarih-i Rakım, Leningrad, L'lnstitut des Langues Orientales, MS Pers. No. 420, vr. lb-24Ib.
Richard, Francis, Naıiona/e),
Catalogııe des Manuscrits Persans -Arıcien Forıds- (Bibliotheque
Paris 1989.
84 1 Necdet TOSUN Safi, Ali b. Hüseyin, 2536/1977.
Reşahat-ı
Aynli'l-haydt (thk:. Ali Asgar Muiniy4n), Tahran
Semeoova, A .A., Sobranie Vostoçnih Rukopisei Akademii Nauk Uzbekskoi SSR, 1952-1975.
Taşkent
Semerkandi, EbQ Uhir, Semeriyye (nşr. İrec Efş§.r}, Tahran 1343/1965. SığniUô, Hüsameddin Hüseyin b. Ali, Risdle-i Hasameddin es-SığTUlkf, Özbekistan Fenler
Akademisi, (BirCini)
Şarkiyat
Enstitüsü Ktp., nr. 11084, vr. lb-3a.
Storey, C .A., Persian Literature, London 1970 Sufi Muhammed Danişmend, Mir'atü 'l-kulub, İsveç (Sweden), Universitatsbibliothek zu Uppsala, No. 472115, vr. 158b-177a. Togan, Zeki Velidi, "Yeseviliğe Dair İstanbul 1953, s. 523-529.
Bazı
Yeni MalOmat'', Fuad Köprlila
Armağanı,
Urunbaeva-Epifanovoi, Sobranie Vosıoçnih Rukopisei Akddemii Nauk Uı.bekskoi SSR, Taşkent 1964, c. Vll. {Semenova kataloğunun devamı).
ViUiyetnôme: Mend/ob-ı Hürıkiir Hacı Bektdş-ı Velf (nşr. Abdülbak.i Gölpınarlı}, İstanbul 1995. Zettersteen, K.V., Die Arabischen, Persischen und TOrkisehen Handschriften der Universittitsbibliothek zu Uppsala, Uppsala 1930.
Mir'dıU 'l-Kulab
.
..
.
~.
Mir'atü'l-k:uliib'un ilk iki sayfası
/85