·
E D E B i Y A T· YAŞ IAN SHAPIRO.toplumbilim
AM·
ve onay politikası
.
E L E Ş TIR (BARIANNE BOVE.
negri'nin iktidar eleştirisi (BEATRICE HANSSEN.şiddet eleştirisi i SERGE 00UBROVSKY. eleştiri ve varoluş (NiLGÜN TUTAL. andre gorz ve kadın öteki! BAYRAM BALCI.kimin kim senin? IŞÜKRÜ ERBAŞ.şiirinve politikanın yalnızlığıl ULUERAYDOGDU.av ile avcı i HÜSEYiN KÖSE. bir 'zemin kavrama' etiği! iLYAZ BiNGÜL. kökler i AHMET BOZKURT. örtülü bedenin aporia'ları i ORHAN çETiNBiLEK. biraz kiraz i gelecek uzun sürer i METiN CENGiz. eleştiri ve şiddeti SEviM ÖKTENER. şizofreni ile yaşamak 4 / SEVDADARICIOGıU. beat üzerine/ MUSTAFAÖ,SOYLU. tek yönlü yol'dan hala bir çıkışvar mı?/ SERHAN EVYAPAN· şiddeti şiddetle eleştiren yönetmenler / ALBERT EINSTEIN.sosyalizm neden gerekli? (HÜSAMETTiN çETiNKAYA.mizaç koyması / ulus baker'in ardından / SALAH BiRSEL / FERioE EREZ / MAHMUT iŞTEN / ŞÜKRÜ
TEMiZYÜREK / MEHMET
ERBAŞ / DERYA ÖNDER
/
BAYRAM
BALel
.
i
içindeki ler 1 salah birsel i feride erez i mahmut temizyürek/ mehmet iştenl şükrü erbaşl derya önderi bayram baleı
şıır 12 bayram balcı
kimin kim senin? 18 serge doubrovsky
eleştiri ve varoluş 25 şükrü erbaş
şiirin ve politikanın yalnızlığı 29
51
106
orhan çetinbilek
nilgün tutal
biraz kiraz
andre gorz ve kadın öteki ile tensel ve tinsel birlikteliği
54 mustafa özcan soylu
'tek yönlü yol'dan hala 111 bir çıkış var mı? hüsamettin çetinkaya çatışmadan uzlaşmaya 57 mizaç kayması uluer aydoğdu av ile avcı arasındaki mücadele 60 ilyaz bingül
kökler 84 sevda darıcıoğlu
94
44
şiddetin eleştirisi
98
barianne bove
serhan evyapan
negri'nin iktidar eleştirisi
şiddeti şiddetle eleştiren yönetmenler
örtülü bedenin aporia'lan 102 eleştiri ve şiddet
beatrice hanssen
179
ahmet bozkurt
48 metin cengiz
ıan shapiro
toplumbilim ve onay politikası
şizofreni ile yaşamak-ıv
hüseyin köse
bir 'zemin kavrama' etiği
127
150 sevim öktener
37
sosyalizm neden gerekli?
beat üzerine
hüsamettin çetinkaya
ulus bakar'in ardından
123 albert einstein
orhan çetinbilek
gelecek uzun sürer
201 sınırda'n seslenen kitaplar
AHMET BOZKURT
örtülü bedenin oporio'Inrı
o
mine eğilirken yalnızca Doğu'ya ve Batı'ya ve imgeye
rhan Koçak imgenin Ha/leri'nde, Mithat Şen 'in yapıtlarının kırılgan bir dengenin ürünü olduğunu dil-
ilişkin iki ayrı metni birden içermeyi ve meta-pMrein'i
endirmişti.
iki ayrı bağlamda
birden açımlamayı d,eğil, düzçizgi-
selliği ve telos'u
kıran iki ayrı zamanı da zaman-
Daha çok, geçmişle
yaşanmış
bir alış-
verişin resmin içine taşındığını, orada tekrarlandığını düşündüren yapıtlardır Şen'in ürünleri. Bu yüzden
lararası bir yarıkta konumlandırmanın
kırılgan bir dengenin ürünüdür. Çünkü temsilcisi ol-
madığını tartışmayı
duğu o iç dünyanın var edilmesine sına bağlı olarak, kurulabilen
yardımcı olma-
bir dengedir
bu. Bu
amaçlar.
iyet'e ilişkin bir bağlamda yaklaşmak
gerektiğine
imge kavramına yeniden
işaret eder Sayın. Zira ona
sebepten olsa gerek Koçak bir iletişim patlamasına
göre [slarniyet'i meta-phorikos'un,
karşı bir savunma biçimi olarak gördüğü suskunluk
yıcı işlevinden
deneyimini
yerde yeniden konumlandırmak
de Şen'in resmindeki
kendi sorusuyla
olası olup ol-
Bunun için de islam-
uzaklaştırmak
yani imgenin, taşıve sanat öncesi
bir
gerekmektedir.
boğuşan tavrına verir.' Heidegger'in Zeynep Sayın'ın, ele aldığı sorunsalların
kavramsal-
ontik-ontolojik
varolanı birbirinden
farklılık olarak varlıkla
ayrıştırdığı uzarna' atıfta buluna-
laştırılmasına ilişkin hatırı sayılır bir zaman açığından
rak islami uzamda; varlığın saltık ve radikal bir ya-
soluklanan
bancılık halinde konumlandırıldığı
bir metin olarak gördüğü
Mithat Şen ve
anda onu ptıere-
Bedenyazısı' da, görünür olanın açığa Çıktığı sınırsız
in'in taşıyıcı özelliği sayesinde
bir uzamda öykünme, temsil ve imge kavramlarına
meta evreninden varolana taşıyarak görünür kılmak
yüklediği
farklılık
biçimleriyle
olduğu
gibi,
kendi
görünmez
idea'ların
gibi bir çabanın islami uzamda devreye girmediğini
içerisindeki özdeşliği açık ya da gizli bir şekilde aynı
söylemektedir
Sayın. Onun için Mithat Şen'in görsel
öznenin
metinlerindeki
"beden imgesi" üzerinden özdeşliğin
farklı monadlara
psişik bir özgüllüğe öncelediği
estetizmin
bölünen
kavuşturan
farkmdallğmda
"ben" duygusunun
kendinden
uzaklaştırılarak
kendi üzerine katıandığı
açığa çıktığı bir metin olarak
bir metinle karşı karşıya kaldığımızı söyler Sayın. Bu
da görülebilir. Bu bağlamda Sayın, Mithat Şen'in res-
çok kathlık ne kadar Mithat Şen'in resmine özgü bir
1. Koçak, Orhan (1995): İmgenin Halleri: Mithat Şen'in Resmine Doğru Üç Deneme, İstanbul: Metis. 2. Sayın, Zeynep (1999): Mithat Şen ve Bedenyazısı I, İstanbul: Kakııüs. 3. Görmenin iktidannın varolan üzerinden içerimlendiği bir "benlik" ve öznenin ontik farkındalığını bir beden imgeselliği içerisinde ele alan bir okuma için bkz.: Bozkurt, Ahmet (1999): Gözün Egemenliği, Hayalet Gemi, sayı: 53, s. 47-49.
44
SINIRDA
ORTULU BEDENIN APORlALARı
farkmdalık (awareness) üzerinde durduğu
durumu
ise bir o kadar da
coğrafyanın
uzamsal içkinliğine
"Üç Beden Serisi"nden hareketle imgelerin ezberinden ve temsilinden
rahatsızlık duyan ve onları tern-
egemen olan bakış açısının simetrik görme biçimi-
silin açmazından
kurtarmayı
nin de ürünüdür. Dolayısıyla Mithat Şen'in resminde
olarak okur. Zira Sayın açısından, imgeler içine kilit-
ortaya çıkan ve yazarın da bir anlamda bir hedef ve
lendikleri
telos olarak açığa çıkartmak
dilerini özgürleştirmek,
tamamen
istediği
ele aldığı nesnenin
şeyaslında
imgeselliğine
tekrardan
amaçlayan
ve temsilden
bir sanatçı
kurtularak
tutsaklıklarını
ken-
aşmak zorun-
içkin
dadırlar. Bu bağlamda öykünme ile (mimesis) dışın-
olan bir anlam haritasıdır. Bu haritada mekanı yiten
da bir bağı olan imgenin sureti olduğu şeyi temsil
coğrafyaların
ve gövdesinden
kopan
söyleminden
başka
bulamayız
bir şey
bedenin
Ancak Zeynep Sayın'ın bu görsel metinlerde izleğini sürdüğü lenemezliğini
şey bir anlamda
elinden
çerçevede belirlemiş"
eril
aslında. temel
"arzulanan betir-
alarak onu hak etmediği
bir
olmak gibi çelişkili bir duruma
dayolaçar.
etmekle
ve bir yandan
varlık kazandırmasıyla tırdığını görmektedir.
da öykündükleri
nesneye
zaten bu tutumu
haklıtaş-
Geleneksel
jinin her şeyi benzeşim
felsefi kozrnolo-
ilkesine göre tekrar eden
yapısını nesnesine dışsalolan
bir imgeselliğin,
nes-
nenin içselliğini benzeşimle dile getirmekle yükümlü olduğu bir yokluk içerisinde imler. Dolayısıyla böyle
Simgelerin ve eğretilemelerin bulunduğunu
bir temsil ilişkisi içinde
savlayan Sayın, simgeler ve eğretile-
melerin; kurdukları
bu benzeşim
leri dışına çıkarak, kendileri ettiğini ve böylece sinde varolduğunu lığı simgeler
temsil
sayesinde
kendi-
dışında bir şeyi temsil ettiği bu dışsallık saye-
düşünmektedir.
ve eğretilemeler
bir öykünme
dolayımında
Mithat Şen'in resmi de,
kendilerini değil, imledikleri iddiasında
bulundukları
şeyin aslını temsil etme
için onları bu açmazdan
kurtarmak
ister. Bu da en özlü haliyle Mithat Şen'in
resminde
imgelerin
dışsallığının
kırılmak istenme-
siyle açığa çıkar.
Yalnız bu dışsal-
için değil sözcüğün
Nesnelerin kendilerini temsil edemeyeceğini
dille n-
geniş anlamıyla imgelerin tümü için geçerli bir olgu
diren Sayın çelişkili bir durum olarak gördüğü
olarak ele almaktadır
darın, nesnelerin elindeymiş
Zeynep Sayın. Zira onun de-
gibi görünürken
iktivücut
yimiyle, kendi dışındaki şeyi imleyen bir dışsallık bi-
bulmak için nesnelerin yine de imgelere gereksinim
çimidir imge. Yazarın, kurulan bir benzerlik ve temsil
duyduğu
sayesinde varolabilen
görsel bir metin olarak görmektedir
simgesel
sanat gibi, varolan
bu sorunsalın
açmazından
soluklanan Mithat Şen'in
tpresenceş yeniden üreti-
resmini. Bu metin aynı zamanda imgeleri bir yandan
mi olarak gördüğü temsil ise kendisiyle ilişkiye giren
benzeşim ilkesinden kurtarmak isterken öte yandan
bir şeyin, bir mevcudiyetin
her imgenin kaçınılmaz olarak bir mevcudiyeti artık ondan
farklılaşmış
olan başka
değil,
bir şeyi dile
nesneleri
kendi
başına
bırakmayı
amaçlayan
bir
metindir. En nihayetinde de böylesi bir çaba imgenin
getiren bir hakikat olarak açığa çıkar. Ancak kendi
kendisini 'temsil' ilişkisinden sıyırmak istemesiyle bir
dolayımsızlıkları
anlama kavuşmaktadır.
sayesinde
şeyleri dilselleştiren
dile gelmekten
imge nosyonunu
karşılığı olarak kullanmaktadır Bilinmeyeni
görünür
ise metoptıore
Sayın.
kılan imgenin
olmaksızın varlık kazanamayan imgelerin kaçınılmaz
yoksun
dergesel dışsal temsili
nesneler bu yüzden
bir temsil ve iktidar ilişkisinin
oyununu sürdürmesine
de aracılık eder. Kendi baş-
larına mevcudiyetlerini
dile getiremeyen
ise dışsalolana rimlendiği
ilişkin bir akışkanlık içerisinde
müddetçe
tek başlarına
hiçbir
diyet fikri taşıyamaz. Ancak dışsalolana hareketlenme
sonrasında
bir varlık
formu kazanır. Zira imgeler dünyasından
uzamından
nesnelere
onları görselleştirme
çev-
ve özdeşlik
bir yandan
görüngüler
görüngüler
öte
dünyası-
benzer, onları temsil eder,
ve dilselleştirme
olmayı
amaçlamalarına
özgön-
karşın, yine de
kendi dışlarında bir şeye işaret etmesiyle biricik bir uzama oturtur. Böylece Sayın, imgenin dışına çıkma çabası olarak tanımladığı
Şen'in resmini, özellikle
beden imgesini, varlık ve yokluk ötesi bir uzamda nasıl yalnızca kendine işaret eden anlam ve imgeötesi bir kendiliğindenliğe
taşımaya çalıştığını gös-
termeye çalışmaktadır.
mevcu-
yönelik bir
aşkınlığın uzamına çevrimledikleri
yandan aşkınlığın na taşıdıkları
nesneler
Bu bağlamda da zaten Zey-
nep Sayın, Mithat Şen'in beden imgelerini,
görevini üst-
lenirler.
imgelere tuzak kurmayı düşleyen ları, varlıkbilimsel
oyun alanına taşıyarak onların anlam fazlalığının yol açtığı semiotik şiddeti ve bu şiddetten kaynaklanan anlamsal öte-söylemleri yani imgelerin
yok etmeyi amaçlar. Bunu,
varlıkbilimsel
bir merci olmalarını,
onlara katmaya çalıştığı farklı bir zaman boyutu ile engeller. Dolayısıyla dilin sınırlarına olan bağımlIlIklarından dolayı kendisini
Bu temel izleği takip eden Zeynep Sayın Mithat Şen'i
Mithat Şen'in on-
bir merci olmalarını engelleyen bir
korunaklı
hisseden
bu sınırlar içerisinde
benzeşim
ilkesini,
hep
Mithat Şen
S i N i R D A
45
garip bir şekilde tekinsizleştirir. re, Şen bunu imgesine benzeşim
Zeynep Sayın'a gö-
yeni içerikler ekleyerek
ilkesini kendi gövdesinden
bırakarak ve gövdesizliğe Kendinden
bile yoksun
öykünerek
yapmaktadır.
başka bir şeyi imleyerek
fından imlenmeye
kapı aralayan
ve
başkaları tara-
ve bir anlamlan-
mesi, onun bu atığı yerleştirdiği
zaman aralığından
kaynaklanır. Dolayısıyla, sonsuza değin mevcudiyetle eklemlenme,
asııla suret arası bir yerde kalacaktır
Mithat Şen'in beden imgesi. Onun için aynı zamanda eski ve yitik bir duruma duyulan
özlemin tekrarıdır
bu. Dolayısıyla hazzın sonsuzluk
isteğine ulaşmayı
dırmalar zinciri içinde yer alan bir imge olmaktan
istemektedir
uzaklaşır
sürekli olarak ebedi bir dengeyi
böylelikle
Mithat
Şen'in
beden
anlama yol açacak imgesel herhangi bile söz edemeyiz
böylesi
kadar sarmallanırsa
bir farklılıktan
bir tavırda;
sarmallansın
farklılık göstermekten
imgesi;
ısrarla, ne
kendinden
bile
kaçınır. Şen'in gövdesinden
Şen'in beden
atıkları. Bunun
lerini yok etmek, geldikleri anorganik dönmek istemektedirler.
için de
aramakta;
Bu anorganik
geri
geçmişe du-
yulan arzunun ve bedensel imge-atıklarının kalma, yok olma isteğinin
kendi-
maddeye
gereksiz
belirginleştiği
Beden 3.
soyunmuş imge-atığı, ona farklılık sayesinde anlam
Seri'de Sayın aynı zamanda yok olma isteğiyle yeni-
yükleyebilecek
den başlama arası bir gerilimin
herhangi
bir dizgenin
içinde yer al-
sürekli tekrarından
oluşan bir yarığa da dikkat çeker.
maz. işte bu yüzden Şen'in anlam dışı bıraktığı bu imgenin
Tam da bu yüzden, Mithat Şen'in beden atıkları, bü-
bir metafor bile olmadığını
tün ayrışmışlıklarına
savlar Sayın. Zira Şen,
bedeni hiçbir yere taşımamıştır ne toplumsal
ve bu imge de, ona
ne kültürel ne de biyolojik
fazlası katmamıştır.
Ancak
bir anlam
onu bir oyunun,
kendi
oyununun, içine sokmasına karşın temelde yerinden
kılmayı
ve zamanı
yandan
zamanın
karşın bir yandan zamanı sabit durdurmayı geriye
bilincindedirlerve
amaçlarken,
dönüşünün
bu dönüşsüzlüğün
le gerçekleştirirler.
Bu nedenle
öte
olmadığının oyununu zevk-
Şen'in bu iki farklı
bile kıpırdatmaz. Bedene dışsal bir özellik olmaktan
zamanın yanyanalığından
kurtulan imge böylece bedenle beraber özdeşlik ve
yaşama
farklılık ötesi bir yere taşınmıştır.
göre. Onun için Mithat Şen'in ebedi tekrarı; tekrar
Şen'in, bedenini
varlık ile yokluk, bütün ile parça arası gövdesiz yere oturttuğunu
söyler
Sayın. Bundan
ısrarla o alana öykünerek
bir
kastı ise,
o ara-a/am tekrarlamasıdır
Şen'in. Zeynep Sayın'ın tüm bu söylediklerinden
ha-
içgüdüsünü,
oluşan tekrarı, dolayısıyla
"evetlemesi"
eden, aslından ve kendinden atığının kendini dönüştürerek,
kurucu
açılıp kapanmalarından
ele aldığımız
sürdürme
zaman, ya da Deleuze ve Guattari'nin
noolojik oku-
langıcın 'evetlenme' ilkesidir.
un özgürleşimci gövde" uzamda
böylesi
imaginalis)
türeyen bir "organsız
çıkar. Her şeyden bir ara-alan,
önce
ara-dünya
islami
(mundus
S. Hüseyin Nasr'ın da değindiği
gibi is-
lami sanat tarafından yaratılan mekan ile bu dünyevi hayatta insanın yaşadığı fiziksel mekan arasında bir süreksizliğin dünyasına
öngörüldüğü egemen
ve kendi
kaynaklanan
sürekli
değin
bir baş-
zaman da Antonin Artaud'-
çılgınlığından
karşımıza
bir ilkeye
kendinden
aldığı zevki sonsuza
reketle bu ara alan'ı islami uzamda masına tabi tuttuğumuz
Sayın'a
feragat etmiş bir imge
ve düzenleyici
atığın yalnızca
isteğinden
gerekir
bir
noktada
imgelem
boyutu
yaşamak
olan aşkın
mümkün olmamaktadır.
Sonuçta
Mithat Şen'in beden
yadsımakta;
onu Nietzschevari
yerek kendini
erotizmin
tadır. Boşuna
değildir
atığı da yitmişliğini bir biçimde
sonsuz tekrarına aslından
ayrışmış
evetletaşımakbu atığa
Şen'in beden imgesi adını vermesi: sarmallanmaya ve katlanmaya,
her seferinde baştan çıkmaya, ayrı ş-
maya ve kırılarak yine de aynı sınırlar içinde kalmaya teşne ya da mahkum
bir tekrarın ürünüdür
bedeni. Şen'in beden imgesinin
Şen'in
zamanda ve uzam-
da açtığı yarık özdeşlik ve farklılık ötesi olan bir araOysa Zeynep Sayın'ın okumasında arasındaki ikincilliği
zaman-açığı
nesneyle imgesi
ve imgenin
bir yana, geçici olmaktan
aslına oranla kurtulur
imge;
aslıyla kendi arasında açılan bir uzama yerleşir ve asla yerinden kıpırdamaz.
Ne ki, Sayın, kendinden
bile feragat etmiş bir imge-atığı olarak görmektedir Mithat Şen'in bedenini.
Bir yönüyle
manın eşiğinde varolabilen geworfenheiri
de şimdiki za-
bir atıktır. Heidegger'in
misali Şen'in bedeni kendinden
sayarak bütün sınırların ötesinde
bile
ve arasında nes-
nesiz bir atığa dönüştürmek
ve sureti olması gere-
ken aslından ve kendinden
bile feragat etmek iste-
46
S i N i R D A
alandan
kaynaklanan
kozu içerisinde unheımlich'ın yabancılık
sürgünlük
örgütlediği
halinin
bütünü
Onun
bir sürgünlük
bir bedenyazısı
bedenin imgeselliğinde sözün bedenin
ve yabancılık
bulur kendisini.
olarak gördüğü
sinin, bedeni egemen bir şeye dönüştürerek
ve psikotik
olarak gördüğü
bedene ilişkin söylenen
yerine geçerek
psi-
için Sayın,
her
onu bir söylemler
modemist
söylem
özne tarafından anlambilimsel
küme-
okunabilen bir dizgenin
içinde örgütler. Mithat Şen'in zamanda açtığı 'sonlu' yarığın kendini
ÖRTÜLÜ BEDEN İN APORİALAR!
aşma fırsatını tanımamış
ve onu sonsuz bir deter-
minizmle kendine kilitleyerek görüntüsünü
gerek içinde yer alma
yansıttığı modernizm
ler bütününe,
bu sınırın uzamsal
hem yapıbozum fenomenolojinin
sonrası söylem-
gerekse arzu yanılsamasını
tinlerini
sunduğu
içkinliğinde
hem semiyoloji verilerinden
lardan hareketle
okumakta,
hem de algısal
ve farklı disipliner yapı-
bu beden coğrafyasını
çözümle-
sonsuz hazza bir oyun oynamış olmasını kendi kara-
meye çalışmaktadır. Bu bağlamda Derridacı bir yapı-
basanını evetlemek
bozumla, semiotik şiddetin bir suskunluğa
olarak gören
Sayın, bu evet-
Iemenin Şen'in içinde yer aldığı coğrafyayla farklı coğrafyanın ilintili olduğunu
düşünce düşünür.
geleneğiyle
ve bu
yakından
rek imgelerin tahakkümüne esvari bir semiyolojik
Bu ilişkiyi açığa çıkaran
genstein'in
dönüşe-
direndiği noktada Barth-
dizgeyle
resim kuramından
hareket
edip Witt-
hiç de uzağa düş-
Sayın, Mithat Şen'in ben ile öteki arasında bir fark
meyen dilsel-metinsel
tanımayan
raşı. Bu anlamda da her yönüyle önemli bir ilk çalış-
ve bu farkın ötesinde
yerden soluklanan meyen evetleme
ve içsel bir aşkınlığa fırsat vertartışmaya
nasıl aşıldıöıru göstermeye bedenin söylemlerine zaman
menolojisine önüne
ve bu karşıtlığın
çalışır. Zira bedene ve
ilişkin bir bağlamda
Levinas'ın
bedenin
da son derece
düşünül-
ve yüzün
vurgu yaptığı diyalojik
alınması
bir
ilkesini gerek Batı gerekse Doğu
felsefesi çerçevesinde
düğü
ve öncesinde
feno-
bir sürecin göz
önemlidir.
Mithat
Şen'in zamanda açtığı yarı k ancak Anadolu gibi melez bir uzamda
varlık bulabilecektir.
Sayın da Mithat
Şen ve Bedenyazısı
Şen'in beden imgesini göstereniyle bir yartğa yerleştirebilmesinin coğrafi
Zaten Zeynep
olanaklılığını
bir uzam olarak gördüğü
melez ve şizoid özelliğini
I'in dışında
gösterilen i arası taşıyan
Anadolu'nun
Defter dergisindeki
yazılarında da, aynı beden imgeselliği,
bu diğer
içerisinde ele
bir çözümlemedir
Sayın'ın uğ-
madırTürkçe'de. bir isimsizlikle
örtü şe-
meyerek yeni bir arzu halinin sınırsalolanın
Hiçbir
zaman
ikame
ettiği
ardında
yatan ve imgesel bir tecavüz halinin sürekliliğini sağlayan varlığın görünmez
yüzünü açığa çıkaran Zey-
nep Sayın'ın izleğini sürdüğü "bedenyazısı",
Noli me
Tangere' ile de hem Doğuya hem de Batıya ilişkin temel kırılma noktalarının
kesiştiği bir uzamda yine
öykünme ve temsil biçimlerinin ve yazınsal bir bağlamda okumaların
kesintisiz
de eşlik ettiği kültürel
bu melez uzamlara ilişkin
olarak devam ettiğini göster-
mektedir. Zeynep Sayın, Batı diye nitelendirdiği
uzamda sınırın
ardında yatan şeye ulaşma arzusunun ve yine islami Doğu olarak nitelendirdiği
anlamlandırma
dizgesi-
almıştı. Bu yapıtında da Sayın, iki farklı bilginin yan-
nin sınırın ardında yatan şeyi nasıl anlamlandırdığını
yanalığından
göstermeyi
ayrı düşünemediği
yapıbozumundan
soluklanan
düğü Şen'in görsel metinlerini de Anadolu'ya
ve her ikisinin de
Doğu-Batı
Doğu'yla ve özellikle
rilen coğrafyadan
ilişkin bir tasawuf
bilgisiyle ilişkilen-
dirmeye çalışır. Nasıl zamansal bir uzamın dışlanarak ele alındığı bir
oluşturuyor
bu yapıtında ise söz konusu
karşıtlığının yalnızca Batı diye nitelendiithal bir karşıtlık olarak, bütünsel
bir çerçevede bir araya gelmesi asla mümkün olmayan farklı bilgi yığınlarının
temsiliyet ve görme biçimi her şeyden önce kendisini yansılayan
amaçladığı
bir metin olarak gör-
tekrarın
indirgenemez
diyalektiğini
ise Zeynep Sayın'ın bir temsiliyet
biçimi
farklı bağlamsal
içinde eşitleyen bir ucu açıklık içerisinde metinsel bir yöndeşiik
(convergence)
sınırlar
seyreden
ve farkındalık
biçimi olarak ele almaktadır. Gerek fragmanter yapısıyla gerekse de yazınsallığın
olarak ele aldığı beden sorunsalı da temsilin dilde ve
en uç sınırlarında ilerleyen içsel derinliğiyle
harekette yoğunlaşan
Sayın'ın metni, hepimizin çok uzak bir coğrafyadan
imgeselliğini
tutmaz. Merlau-Ponty'nin
parantez dışında
algısal fenomenolojisinde
yankısını duyduğumuz
uzam içerisinde ve uzam sayesinde oluşan beden bir
bizi ittiği çaresizliğin
temsiliyet
titreşimierin
biçimi olarak varoluyorsa
Sayın'ın Şen'in
beden imgesini, Doğu ve Batı bağlamında sorunsal da eşzamanlılığın gı kaymasından
tekrarından
ele aldığı
doğan bir al-
ve alt-bilincin farklı monadlara
nen akışkanlığından
doğan
bu dünyaya
bölü-
içrek, bir
uzamasahiptir. Dilin sınırlarının
lerine
"öteki" imgeselliğin
sınırlarını
belirlediği
bir
uzamda Zeynep Sayın da Mithat Şen'in görsel me-
4. Sayın, Zeynep (2000): Noli me Tangere: Bedenyazısı
görme biçim-
muhayyilemizi
metinsel düzlemde
saran
dile geldiği
verici ve 'uçuk' bir çalışma olarak karşı-
mızda duruyor. Birer okuyucu sine dokunarak
dünyanın
çepeçevre
bir ürkekliğin
adlandıramadığımız
ve uçup giden dilselliğin
abanarak
heyecan
ama tanrısal eşiğinde
Zeynep
yapacağımız çekiciliğinin
olarak, kendi kendi-
doyuma ulaşan bu metin karşısında
tek şey var o da duyumsal
dilin tensel
bedende biçimlenen ontik dili nasıl felce
uğrattığını görmek olacaktır.
II, İstanbul: Kaknüs.
S i N i R D A
47