ve Gozden Get;irilmi~ O~tincti Bas1m ~ubat 1999 I Istanbul Paradigms Yay1nlar1
PARADtGMA YAYINLARI Cankurtaran Mah. Seyit Hasan Sok. 1214 Sultanahmet I lSTANBUL
•
I
Onsoz Surekli bir sargulama. ele~tirme ve felsefe tarihi h;inde ortaya kanmu~ alan felsefi iddialarla bitip tukenmeyen bir hesapla~ma. felsefe prablemlerine devamh blr ,.:ozum aray1~1 olarak de~erlendirdi~imiz felsefi du~unmenin, Turkiye•de kritik bir zihniyetin yerle~mesinde, insan1m1z1n ele~tirel ve sorgulaytcl bir tav1r kazanmastnda, ve nihayet bu mumbit topraklar1n her yerinde bir ha~goru artam1 ve mutabakata dayah bir soylem formunun yerle~mesinde bnemli bir rol oynayabile~~~i at;tkttr. Bununla birlikte, felsefenin yuzy1llar1n birikimine dayanan kendine ait bir terminalajiye. kendine alt bir dile sahip bulundu~u ve soyut kavramlarla surdurulen bir etkinlik aldu~u da unutulmamahd1r. Felsefe kanular1 ve problemleri i~te bu terminolaji. bu dil it;erisinde i~lenir ve a. kendisinden beklenen ger,.:ek i~levi. ancak bu surec;: ya~andtktan sanra ger,.:ekle~tirebilir. Turkiye•de yakla~tk 7-8 yuzy1lllk bnemli bir bo~luk dbneminin ardtndan Tanzimat sonrastnda ger,.:ekle~tirilen felsefe ,.:ah~malar1, bu ba~lamda bnem!i bir yol kat etmi~ ve ulkemizde felsefi terminolojinin yerle~mesinde onemli bir ka tk1 sa~lam1~t1r. Yine de. entellektuel hayat1m1za hakim alan felsefe anlay1~1n1n hemen tumuyle bir Aydtnlanma felsefesi. buytik blt;ude pozitivizm ve bir blt;ude de, poziti vizmin gudumunde kalan bir Marksizm olmaSl: felsefeyle. insanlarl ozgurle~tirme ,.:abas1 it;inde olmak. onlar1 kendi ba~lar1na du~unebilme yoluna sokmak yerine, ki~ileri hakim soyleme gore ~ekillendirmeye kalk1~1lmast butun bu ,.:abalara ket vurmu~ ve hatta, zaman zaman felsefenin kav. gay1. kavram karga~as1n1 ve kordo~u~unu gizlemeye yarayan bir kalkan, hakim soylemleri me~rula~t1rmaya yarayan bir arat; gibi gorunebilmesine yol a,.:mt~hr. Elinizdeki sozluk, felsefeye duyulan ihtiyactn daha da arth~l, felsefeye yonelik ilginin giderek yo~unla~maya ba~lad1~1 gunumuz Turkiye•sinde, felse'fi terminalojinin oturmas1na, felsefe dilinin yerle~mesine, felsefi du~unu~un geli~mesine elden geldi~ince katk1da bulunma yonunde ciddi bir te~ebbus ve ,.:aba olarak de~erlendirilmelidir. Sozlu~un ilk iki basktstntn ktsa sayllabilecek bir sure it;inde tukenmesi du~uncelerimi do~rular, gayretlerimi destekler nitelikte olmu~tur. Sozluk bu u,.:uncu bask1da, kendisine adeta bir sozluk daha eklenmek suretiyle. olduk,.:a geli~mi~ ve butunluk kazanm1~ bir ,.:ah~ma haline geldi. Bu bask1da, genel felsefe kavray1~1ma uygun olarak, sozlu~e felsefenin ele~ tirel, sorgulayac1 mahiyetini daha belirgin bir bit;imde a,.:1~a vuracak maddeler ekledim; ku~at1c1 ve kucaklay1c1 alma ,.:abama uygun alarak, tek tek butun felsefe turlerini, felsefenin tum dallar1n1, ayrtm gozetmeden, vermeye ozen gosterdim. Felsefi du~unu~un tartl~mact ya da argumantatif yapts1n1 sergileyebilmek it;in de, Bah felsefesini c;in, Hint ve tslam felsefesiyle, klasik felsefeyi modern ya da ~a~da~ felsefeyle, analitik felsefeyi de K1ta Avrupas1 felsefesiyle zaman zaman tamamlama, zaman zaman da ,.:arpa~t1rma gayreti it;inde oldum. Felsefede a~1kh~1n ve dakikli~in bnemini vurgulayabilmek it;in de, tum maddeleri sistematize edip, felsefi terimlerin farkh filozof, farkh felsefe turleri ya da alanlar1ndaki anlamlartnl ayr1 ayr1 ifade etme ,.:abas1 it;ine girdim.
Teknik apdan, metnin daha fazla geni~lemesine, maliyetin artmasma engel olmak i~in. si:izliik sonunda yer almas• gereken, ~ok i:inemsedijlim aktarmac1hk faaliyeti i~indekl terciimelere yard1mc1 olabileceklerini sand1jl1m, lngilizce, Frans1zca ve Almanca dizinlere yer vermedim: bunun yerine, tammlanan terimlerin yabanc1 dildeki kar~l hklanm, parantez i~inde maddelerin yanma yazd1m. Yine, metlnde az1msanlllayacak bir yer i~gal eden bii tiin Bkz..'l'M' iptal ederek, gi:indermeleriJ.ll. i~aretiyle yaptlm. Si:izliijliimiin bu haliyle, Tiirkiye'deki felsefe eilitimine, felsefeye kar~1 alan biiyiik ilgiye, felseti dii~iinii~iin geli~mesine ve halihaz1rdaki felsefe ara~t1rmalanna daha fazla katk1 yapacajlma inamyorum. Te~ekkiire gelince ... Dzerimde emejli alan hemen herkese, en zor giinlerimde bile bana destek verenlere, arkamda olduklanm hemen her vesile ile hlssettirenlere ~iikranlanm1 sunuyorum. Bunun yanmda, i:izellikle ~IHi:irliikten kazand•il• parayla beni akutan sevgili babam Bekir Cevlzcl'ye, ~ileli hayatlm evlatlanna adam•~ sevgili annem Hikmet Cevlzcl'ye derln bir mlnnettarhkla te~ekkiir ediyorum. Hayatlm biitiiniiyle bana gore diizenleyen. kahnm1 ~eken, zor bir di:ineminde bile slktntlstnl bana hissettirmemeye ~ah~an biricik e~im Nevin Cevizci'ye duydujlum derin minnettarhil• ifade etmede ise, gallba si:izciikler kifayetsiz kalacaktlr. Aram1zdaki i~birlijlinin her ge~en giin blraz daha geli~tiili sevgili dostum Hiisamettln Arslan, bu ii~iincii baskmm haz1rlanmas1 s1rasmda da, si:izliijliin l~erijlinden sayfa diizenine vanncaya kadar, ufuk apc1 i:inerilerde bulundu, istifade edebilmem, kar~1la~t1rma yapabilmem ve eksik maddeleri tespit edebllmem i~in bana kaynak temin etti, yurt d!~mdan si:izliik getirtti. Kendisine ~ok ~ey bor~luyum. Si:izliijliin daha birinci bask1s1 piyasaya pktlil• andan itibaren, kendilerini daha i:inceden hi~ tammad1jl1m pek ~ok ki~lden, beni gururland•ran ve daha iyisini haz1rlamaya sevkeden iltifatlar ald1m. Bunlann hepsi ~ok dejlerli olmakla birlikte, ikisine i:izel bir yer vermek ihtiyac• hissetmekteyim. Ortadojlu Teknik Dniversitesl Felsefe Bi:iliimii'nden Abdiilbaki Gii~lii, bir doktora smav1 i~in bulundujlum fakiiltesinde, si:izliik nedeniyle benlmle tam~ma arzusu sergiledi ve te~ekkiirlerlni hi~ tereddiit etmeden, biiyiik bir i~tenlikle ifade etti. Si:izliik vesilesiyle iyi bir dost, ciddi bir meslekta~ kazand1m. Yine, bir doktora smav1 i~in bulundujlum Erzurum'da, felsefe bi:iltimiiniin gen~ iiyesi Ali Utku, ~ahs1ma bir kez daha si:izliikten delay• derin bir yakmhk ve muhabbet gi:isterdi. Sevgili Ali, bununla da kalmayarak: ~e~itli yollarla, hatta telefon etmek suretiyle, not ettiili kimi eksik maddeleri bildirdi. Cah~malanm• zm ve yollanm1zm kesi~ecejli bir noktada bulu~abilmeyl timid ettljlim bu lki gen~ arkada~1ma da te~ekkiirlerlmi sunuyorum.
Ahmet Cevizci ~ubat 1999 I Bursa
Abelardus
A Abdera Okulu [ing. School of Abdera, Fr. Ecole d 'Abdera]. ilk~ a~ felsefesinde, atomru tDemokritos tarafmdan kurulm u ~ olan ve ad1n1 Giiney Makedonya'daki bir kentten alan okul. Abdera Okul unun di~er onemli temsilrileri aras1nda Kios'lu Metrodoros ve Anaksarkhos sayllabilir. Sofist tProtagoras'Jn da do~dutu kent olan Abdera •da kurulmu~ olan okulun felsefe tarjhindeki onemi, kurucusu Demokri tos taraf1ndan savunulmu~ olan atomcu gorii~ten kaynaklanmaktadu. Okulun soz konusu maddeci varh.k gorii~i.i, empirist bir bilgi gorii~iiyle taman\lanmt~ ve Abdera Okulu bu ~er~e ve i~jnde, tarihte ilk kez olarak tbirincil ve ikincil nitelikler arasmda bir ay1r1m yapm1~tlr.
Abdera Okulu'yla ilgili kaydede~er ba~ka bir nokta da, Okulun iiyelerinden olan Anaksarkhos'un, bir ak1m olarak ku~kurulu~n Yunan,daki kurucusu tPyrrhon 'un o~retmeni olmu~ olmasldu. Abelardus, Petrus. 1079-1142 ylllan arastnda ya~am1~ olan iinlii Orta~a~ filozofu. Temel eserleri Sic et Non, De unitate et trinitate ve Diologus inter philosophum, judDeum et christianum'dur. Manhk, ahlak ve teoloji konusundaki ~ah~ma ve gorii~leriyle tarunan Abelardus, ttumeller kavgas1'nda, nominalistlerle birlikte, genel kavram ya da sozciiklerin gosterdi~i ya d a kar~dlk geldi~i hi~bir tek ~ey bulunmad1~1nl ve varolan her~eyin bireylerden ibaret oldu~nu kabul etmi~tir.
7
Fakat bu noktada kalmay1p, buradan gene! s6zci.iklerin anlamdan yoksun oldu~u sonucunun hi~bir ~ekilde ~lkma dl~lnl one si.iren Abelardus'a gore, gii~ liik, insan zihninin soyutlama yapma, soyutlamalar olu~turma giiciine sahip bulundu~unu kabul etmekle ~oziiliir. Buna gore, insan zihni yaln1zca bireylerin, orne~in Platon'un ve Sokrates'in kavramlanna sahip olmakla kallnaz, fakat bu bireylerin ~e~itli yonlerine ili~ kin gene! fikir ve kavramlara ula~u. +Kavram realizmfnden oldu~u kadar, tnominalizmden de uzak d uran Abelard us, kavramc1h~1 benimsemi~tir; nitekim, ona gore, bir tiimelin iki ~ekilde varoldu~ soylenebilir: 1 Tiimel, ortak bir benzerlik olarak tikellerde ya da bireylerde varolur, ve 2 tiimel, zihnin dikkatini saz konusu benzerlik iizerinde yo~unla~hnnastnln sonurunda olu~tu rulan bir kavram olarak,. insan zihninde varolur. Tiimeller kavgas1 d1~1nda inan~-ak1l ililkisi iizerinde de duran Abelardus, akllyiiriitme yoluyla ortaya konmarru~ olan inancm yalntzca bir ba~lang1~ olup, zorlamaya dayanmadlgtnl one siinnii~ti.ir. Dolaflslyla, inanc1n verileri Uzerinde akll yiiriitiilmesi gerekti~ini one siiren filozof, inan~ ve vahiy kar~1smda, iradeci de~il de, entellektiialist bir tav1r takJnml~ttr. tTann'run varo1du~u sonucuna ger~kten var olanla ge.;ici olan arasmdaki kar~1thk iizerinde d ii~iinmek ve bedenin zihne olan baAunldt~uu genellettirmek suretiyle varan Abelardus, yaratmarun, ir~denin keyfi bir eylemi olmaylp, Tann'run en iyi olaru se~me zorunlulu~nu yans1tan bir eylem oldu~unu soylerken., bu konuda Augustinus'Wl omek«;iligini benimsemi~tir. Ya~anunm son doneminde, daha ~ok teolojinin kapsanu iQnde kalan konulan ele alm1~ olan Abelardus, antik donem filozoflannm erdemlerinden ve Hristiyan vahyinin bir~k temel o~etisini alai yoluyla bulmu~ olmalanndan ovguyle soz etmi~tir. Giinah kavranuru da Qiziimleyen Abelardus, insan davraru~la-
8
acele genelleme yanh'1
nmn, insam Tann'mn goziinde ne daha iyi, ne daha kotii yapabilecegini, zira davram~lann kendi ba~lanna ne iyi ne de kotii oldugunu savunmu~tur. Ona gore, Tann katmda iyi olan niyettir ve giinah, davraiU~la degil de, insan akhnm, yanh~ oldugunu bildigi bir ~eye nza gostermesiyle olur. Ba~ka bir d~ yi~le, bir eylem ya da sonu~ ahlakmdan ~ok bir niyet ahlak1 geli~tiren Abelard us, ger~ek ahlakhhgm eylemlerden ~ok zillinde ve -yurekte oldugunu one siinnii~ tiir. acele genelleme yanh~1 [ing. fallacy of l1a.sty generalization; Fr. erreur de Ia generalisation irrijlechie] Bilimsel ya da kritik zihniyete, el~tirel bir gozle degerlendirme tavnna aykm dii~en bir yanh~ olarak, suurh bilgiden, yetersiz verilerden, sonucu dogrulamaya yetmeyen onciiJlerden ya da temsil giicii yiiksek olmayan bir orneklemden hareketle sonuca get;mekten, s1mrh say1da ornekten smtrlanmanu~ bir genellemeye atlamaktan olu~an yanh~. ac1. [Os. zzdzrap; ing. pain; Fr. douleur; Al. schmerz]. Viicuddaki herhangi bir orselenmeye ya da yaralanmaya e~lik eden duyum ya da ho~laruhnayan duygularum. Ho~ olmayan fiziki durum. Hazzm kar~Itl duyum. Hazza eri~me ve ac1dan ka~1nmarun, insam harekete ge~iren en temel ilkeler olduklan savunulmu~tur. Ac1, bundan dolay1, insan tecriibesi ve ya~arrundaki olumsuz oge olarak degerlendirilir. Bunttnla birlikte, hazz1 ge~ci bir ~ey olarak goren tSchopenhauer gibi baz1 kotiimser filozoflara gore, ac1 diinyaiUn en temel ve onemli boyutudur. Ba~ka bir deyi~le, iradeyi temele alan Schopenhauer'a gore, irademiz, d1~ diinyaya ili~kin bilgisi orarunda, i.ki ~eyden birini se~er: D1~ diinyay• iyi bilirsek, ya~amayi, kotti bilirsek, olmeyi se~eriz. lrademize engel olan ~eylere ac1 ya da elem, isteyip ul~ug•m•z ~eylere de haz diyoruz. Oysa, ona gore, her hareket, her eylem bir ihtiyacm sonucudur. Kar~llanan ihtiya~litr haz verir, bununla birlikte, bu durum her zaman ge~icidir.
Arzu kandmld&ktan sonra, haz biter ve yeni bir arzu ba~lar. Arzunun ba~lang• Cl, arzu tatmin edilinceye kadar, ac1 ya da elemdir. Ya~anun esas1, oyleyse ac•drr, zira arzu sonsuzdur. apk [Os. vdzzl!, sarih; ing. clear; Fr. clair; AI. klar]. Hi~bir ku~ku ve tartl~maya yer brrakmayacak kadar belirgin ve kesin olan alg1run, metnin, anlamm ozelligi; kolay anla~Ilan, en iyi bir bi~imde kavranan soz ya da yau +Modem felsefe'nin kurucusu olarak bilinen +Descartes, a9k srfahru, insanm hakikati kavrayabilmesini miimkiin kilan ko~ullardan biri olarak kullamr. Ayru rasyonalist gelenek i~inde yer alan tLeibniz de, 'tasanmlanan ~eyi bana tamtmak i~ yeterli olan bilgiye' a~rk bilgi adm1 verir. Buna gore, konusunu, nesnesini tam ve ona benzeyen rum diger nesnelerden aynlmr~ olarak tarumarmza imkan veren kavrama ozellikle rasyonalist gelenek i~inde apk kavran1 ad1 verilmektedir. Bu baglamda bir kavramJn a9k olmas1, o kavramJn a9khk derecesini, yani o kavramm hangi kavramlarla i~lem gorebileceginin bilinmesi anlamma gelir. Bir onerme i~erisinde yiiklem olarak alabilecegi ozellikleri hilinen kavram diye tanunlanan ac;~k kavram, ba~ka hi~bir kavramla kan~tml madan hemen tamnan kavramdrr. a~1k ahlak [tng. open morality; Fr. moral ouve1·te]. <;agda~ Frans1z filozofu Henri tBergson'un, Les Deux Sources de Ia morale et de Ia Religion [Ahlak ve Dinin iki Kaynag1] adh eserinde one siirdugu ve katl toplwnsal tabulara dayanan kapah bir ahlak anlayi~mm kar~asma ge~irdi gi ahlak anlay1~1. Soz konusu ahlak anlay1~1 yaratlci hamleyi temele alan, sevgi ve kutsalhg1 aray1p bulan ki~ilerin ozgiir, ki~isel ve insani ahlak gorii~iine kar~1ltk gelir. Boyle bir ahlak, esnek bir yap1 sergileyen, degi~ik ki~ilikleri hesaba katan ve bu sayede, onyargilan ve gorenekleri y1karak, ozgiirliik yarabosi olan ve evrensel bir ~agr1 bi~imine yiikseltilebilen bir ahlak olarak ortaya ~tkar.
a~aklama
Bergson'un, ancak iistl.in ki~iliklerde, ermi~lerde, kahramanlarda somutla~h~ gm1 soyledigi bu ahlak, toplumsal degil de, ki~isel bir ahlakhr. Bask! yerine oz~ giirluge dayanan a~1k ahlak, degi~mez ve kah olmak bir yana, esneklik ve yara~ tlc1hk ozelligine sahiptir; ilerleyici bir karakter t~Jyan, ya~amm en genet yonlerine a~1k olup, hayah biitiiniiyle kucaklayan a~k ahlak, Bergson'a gore, ki~ ~iye ozgii.-liik duygusu verir. A~1k ahlakm dogal miittefigi ve destek~isi, tgizemcilik'le ozde~le~en, yara· hc1 hamlenin dirimsel akt~mm ~1khg1 yone donii~ten dogup, ula~dmaz1 kavrama ~abasmdan kaynaklanan tdinamik dindir. a~1klama (Os. izah; lng. explanatiotJ; Fr., explaru~tion; AI. erklaerung]. Bir ~eyi anla~Ihr ve bilinir hAle getirme; bir ~eyin, yahtlarum~, baglanhstz ve havada kal~ m1~ gibi goriirunemesi i~in, ba~ka bir ~ey ya da ~eylerle olan ili~kisini goster~ me i~lemi; bir soruyu, bilinmeyen bir ~eyi, bir olgunun, bir dunnnun nedenini aynnhh bir bi~imde ortaya koyma. Buna gore, ~eyler, nitelikler, olaylar ve siire~ler Simflanna, nedenlerine ya da yasa ve diizenliliklere gonderimle a~tk larup anla~tlu hale getirilir; ayru ~ekil~ de, yasalar da, kendilerinden tiiretilmi~ olduklan daha kapsaytci yasala.-a gidi~ lerek a~1klanabilir. Biraz daha teknik anJam1 it;inde, a~Jkla ma, bir fenomenin ya da fenomenler obeginin, birtaklm nedensel ili~kilerden dolay1, bir yasaya uydugunu gosterme yontemine ya da klsaca, bir fenomeni, onun nedenini ortaya ~Lkarma amaayla, yontemli olarak analiz etmeye kar~Il1k gelir. Bu baglamda a~Iklama, neden ya da ni&;in sorusuna yamt verme, olgulaI'Ul ni~in olduklan gibi olduklanru ortaya koyma, anlam1 yeterince a~lk olmayan bir kavram ya da terimi a~1k ve anla~thr bir terimle aydmlatma, onun anlamuu a~ikar hale getinne anlamma gelir. Nitekim, tanalitik felsefe gelene~ gi'nin onemli dii~iiniirleri{tden biri olan tCarnap'a gore 'a~1klama, anlam1 kesin
9
olmayan, bilim oncesi bir kavramm. yani ac;IklanaJUn, anlam1 kesin ve a~ikar olan yeni bir kavrama, yani a~Ik layana donii~tiiriilmesi i'lemidir; a~Ik· lanan, tam, upuygun ve belirli deyimlerle ifade edilemese bile, forme) olmayan aydmlatma ve omekler yardtmiyla olabildigince anla~dtr bir hale getirihnelidir.' Farkl1 a~tldama tiirlerine gelince ... 1 Bir ~ekilde baglanhh gibi goriinse bile, olduk~a uzak ve ilgisiz gibi goriinen olgu ve olaylarla ilgili problemler soz konusu oldugunda, a~1klamamn, ayn ve ilgisiz gibi goriinen bu olgu ve olaylan belli bil' ili~ki i~ine sokan, aralannda bir bag kuran arac1 etkenlerin ke~fedihnesi ya da belirlerunesi suretiyle ger~ekle~tiril mesine arac1 nedenlere Jiaret ederek a~rkla ma ad1 verilir. Soz konusu a~1klama tiiriinde, omegin, sese ili~kin algt, ses kaynag1 ile sesi i~iten kulak arasmdaki hava dalgalan aracthg1yla a9klamr. 2 Bir nesne ya da daha ~k bir nesne ruriiniin, zincirdeki bir hall
10