Arif
TEKiN
Asıl Cebrailler
Hz. Muhammed'in hocaları Hz. Muhammed'in bilgi kaynağı kendisinden önce var olan şair ve düşünürlerdir demekle, Kur'an'ın ortaya konması için o zaman ortamın tam da uygun olduğunu, aynı bilgilerin zaten o toplumda var olduğunu belirtmek isterim. Kaldı ki onları Hz. Muhammed'e direkt aktaran, ona yardımcı olan, hatta hocalık yapan insanlar da çoktu.
B
u makaleyi elimdeki yeni ki-
nu belirtmek isterim. Kaldı ki onları Hz.
tap çal ışmamdan derleyip
Muhammed'e direkt aktaran, ona yardım-
toparladım. Tabii ki kitap çok
Ci
kapsamlı ve henüz bitmiş
çoktu. Bunlar üzerinde özellikle duraca-
değildir. Bu yazımda Hz. Mu-
ğım.
hammed'den önce yaşamış olan Arap şair ve düşünürlerin ortaya attı klarıyla
islami kaynaklarda "o dönem insanları hep putperestti" söylemi meşhurdur. Bir kere toplumun tahsil görmüş kesiminin çoğunluğu
Kur'an ayetleri arasında var olan birebir ortak konular üzerinde durup somut ör
olan, hatta hocalık yapan insanlar da
islami kaynaklarda "o dönem insanları hep putperestti" söylemi meşhurdur. Bir kere toplumun tahsil görmüş kesiminin çoğunluğu deistti ; Allah'ın varl ığını kabul
neklerle izah etmeğe çalışacağ ım. Hz.
ederdi. islamiyeti güzel göstermek için,
Muhammed'in bilgi kaynağı kendisinden
"vay efendim önceki dönem Cahiliye dö
önce var olan şair ve düşünürlerdir de
nemiydi, Hz. Muhammed geldi onları put
mekle, Kur'an'ın ortaya konması için o za
perestlikten kurtardı" söylemi bilerek öne
man ortamın tam da uygun olduğunu, ay
sürülmüştür, bunun realiteyle hiç ilgisi
nı bilgilerin zaten o toplumda var olduğu-
yoktur. Bu yazı mda bunun üzerinde dura-
deistti; Allah'ın varlığını kabul ederdi. islamiyeti güzel göstermek için, "vay efendim önceki dönem Cahiliye dönemiydi, Hz. Muhammed geldi onları putperestlikten kurtardı" söylemi bilerek öne sürülmüştür, bunun realiteyle hiç ilgisi yoktur.
Kura 'an 'm ortaya konması için gerekli bi/gileri Hz. Muhammed'e direkt aktaran, ona yardımcı o/an, hatta hoca/ık yapan insan/ar da çoktu.
i :�iiiiiminiılıımı r---
------
cağım. Hz. Muhammed'in hocaları olsun,
Taha Hüseyin (1889-1973), 1 926'da dö
başka konular hakkında olsun bilgi verir
nemin Mısır başbakan ı Abdulhalık Servet
ken, her zaman yaptığ ı m gibi yaln ı z islam
Paşa'ya ( 1 928-1 973) yazdığı özel mek
otoriterlerince sağlam diye kabul görmüş
tupta, "Kur'an'ın kökeniyle ilgili bir kitap
kaynaklardan alı ntı yapacağı m . Zaten ne
yazd ı m ; yayınlanmasına izin var m ı ?" di ye soruyor. Sonuçta hem ona 'Deli' dam
yi nereden alırsam hep belirtirim.
gasını vuruyorlar, hem de yazdığı kitabın
Bir de konunun bütünlüğü açısından
piyasada satı lmasına engel oluyorlar. Ki
Kur'an'da anlatılanlarla Tevrat ve incil'de
tabın içeriği, "Kur'an sağdan soldan bir
ki bilgiler arasında kısa ve öz bazı karşı
toplama kitabıdır ve özellikle de eski şair
laştırmalar yapacağ ı m ; ancak bu kısım
leri n şiirlerinden alınmıştır" şeklinde özet
üzerinde fazla durmayacağ ı m . Çünkü
lenebilir. Lübnanlı Mustafa Ceha (1942-
başka yazarlar bunun üzerinde yeterince
1992), Kur'an hakkındaki radikal yazıla
durduKları için, yeni bir Konu olmadığın
rı ndan dolayı 1 2 Nisan 1 983'teki duruş
dan buna fazla yer vermeyeceğim . En çok Hz.
masında mahkeme kararıyla mürtet ve
Muhammed'in etkilendiği, kendilerin
kafir ilan edilir ve sonuçta bir suikast so
den bilgi aldığı insan menşeli Cebrailler
nucu katledilir.
üzerinde duracağı m . Zira bunlar bugüne kadar neredeyse hiç irdelenmeyen, ka muoyuyla paylaşılmayan konulardır. Hz. Muhammed'in eline geçen ve Kur'an'ın oluşmasında katkısı olan bazı belgeler hakkında daha önce yayınlanan bir kitabı mda yeterince bilgi verdim. Hani Ka'be temelinden çıkan bir-iki kitap, farklı belgeler, Hz. Ömer'in Hz, Muhammed'i yönlendirmesi gibi. Ancak hem kitap ola rak ele aldığı m bu yeni çalışmamda, hem de bu makalede Kur'an'ın nereden geldi ği sorusuna kapsamlı ve yeni bilgilerle ya nıt vermeye çalışacağ ı m. ( 1 ) Ne hazindir ki islam tarihine baktığı mızda Kur'an'ı mantık, ilim, sosyolojik te melde inceleyen birini görmek zor. Tabii ki Turan Dursun müstesna. Hindistanlı Ab
Heddadi lakabıyla meşhur Yusuf Dü Hz. Muhammed Hira dağmda (16. yüzyılOsmanlı minyatürü, Siyer-i Nebi).
Halil A. Kerim'in (1930-2002) yazdığı kitaplar, Kur'an'daki bilgileri eski inanç ve geleneklerle karşılaştırma ve Hatice ile Varaka'nın Kur'an'ın oluşması konusunda Hz. M uhammed'e yardı mları hakkında faydalı bir çalışma.(4)
dıkları var. Her ne kadar bu adam H ı risti yan da olsa, kanıtları Sünni kaynaklar dandır. Bu son iki eserde önemli tespit/er
(1932-2013) kitabında Kur'an'ı, o dönem var olan şairlerin sözleriyle karşı laştırıyor ve adeta onlardan bir kopya olduğu nok tasına getiriyor. Kur'an'a bu bakışından dolayı kendisine 'Mısır'ın Salman Rüş tü'sü' lakabını takıyorlar. Yine Mısırl ı Dr.
leri ve islam'a bu kadar destek yanında maalesef etkileri 0Imuyor.(6) Burada sorgulanması gereken bir du rumu hatırlatmak isterim . Türkiye'nin il sayısı 8 1 . Türkiye'deki ilahiyat fakültesi sayısı 1 00 civarında. Bu ilahiyat fakültele
zaman Kur'an'la eski
şiirlerinden ve Tevrat'la incil'den ancak bir
Yine Ebu'l Abbas el-Hariri'nin (asrı mızın yazarlarından) konuya ilişkin yaz
mevcut. Benzer isimler varsa da, bu ka
ce olarak kaleme aldığı Kur'an tefsirinde kaynaklardan öğrendim . Kendisinin; "Ki
karşı laştırmalarda bulunuyor.(5)
dar islami medya, bu kadar islam devlet
islami kaynaklarda zaman
mileri, Kur'an o dönemde yetişen şairlerin
Bir Alıntıdır" adl ı kitabında önemli tespit ve
Mısırlı Muhammed Sait Aşmavi
dullah Yusuf Ali'nin (1872-1953) ingiliz bazı muhalif bilgilerden söz ettiğini değişik
re (1913-1979), "Kur'an H ı ristiyanlıktan
Arap şairlerin şiirleri arasında benzerlikler görüyordum;
rinde o kadar akademisyen var; ama bu güne kadar neredeyse hiç kimseden mu halif bir ses çıktığı yok. Şu da biliniyor ki, Türkiye'de lehte veya aleyhte şu an is lam'la ilgili var olan farklı bakışları ortaya koyanlar, hep devlet okullarında yetişme
alıntıdır diye yazmışlardır" şeklinde ifade
fakat üzerinde durmuyordum.
yen insanlardır. Nurculuk hareketinin lide
ler kullandığını okudum.(2)
Giderek Kur'an'daki bilgileri
özel Kürt medreselerinde yetişmiştir (dev
Son yıllarda sarsıcı olmamakla birlikte islami kesimde bazı çıkışlar görüyoruz. Mesela Ezher üniversitesi hocalarından Mahmut Kumni ( 1 947 doğumlu) direkt Kur'an'ın eski ört-adet ve inançlardan bir alıntı olduğunu telaffuz etmiyorsa da, ya z ı larından kendisinin Kur'an'a objektif baktığı anlaş l lıyor.(3)
bu eserlerde daha fazla görünce, anladım ki neredeyse Kur'an'da yeni bir
ri (beğenilir veya beğenilmez) Said Nursi let okullarıyla alakası yoktur). Dine başka açıdan bakan Turan Dursun yine Kürt böl gesindeki medreselerde yetişmiştir. Ben de şu an farklı bir bakışla yazıyorsam, Kürt medreselerinde gördüğüm tahsil ve
şey yok; hepsi değişik
daha sonra kendi özel çabama borçluyum
yerlerden bir alıntı.
gidemedim). Bunlar dışında Türkiye'de
(Zaten zamanı mda köyümde okul yoktu ;
ses getiren başka kişiler var m ı ? Tabii ki
Tabii ki Kur'an'daki her şey Tevrat'tan
hayır. işte tam da burada sorgulanması
bir alı ntıdır demek de yanlış. Hz. Muham
gereken ciddi bir durum var: Neden bizim
med, Tevrat ve incil dışında başka yerler
gibi kıt imkanlarla kendilerini yetiştirenler
den de yararlanmıştır. Az önce de ifade
ortalıkta var da devlet okullarında yetişen
edildiği gibi ilk başta bunu dikkate alma
bu kadar ilahiyat akademisyenlerinden
d ı m; ancak gitgide bu konuda fazla bilgi
ses seda yok! Bunun yanıtı bende var;
edinince durumun çok farklı olduğunu an
ancak ben sadece hazin manzarayı hatır
lad ı m ve konuyu araştırmaya başladım
latmak istedim.
(tabii ki elimdeki yeni kitap çalışmamda daha teferruatlı bilgiler sunacağım).
Hele hem islam'ın teorik olarak zayıf (içerikten yoksun) olmasından, hem de
Bunu kısa bazı örneklerle biraz açmak
pratik olarak islam ülkelerine, özellikle de
isterim :
son yıllarda ortaya çıkan ışio, el-Nusra
Antere b. Şeddat Absi b i r sözünde,
gibi örgütlerin yaptıkları na bakıldığında,
"Yer yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ
islam uleması çoktan harekete geçip
gibi eridiği zaman' diyor. Burada kıya
Kur'an hakkında farklı sesler yükseltme
met gününden bahsediyor. Bu cümle
liydi. Ne yazık ki her şeye rağmen kimse
Kur'an'da da aynı terimlerle az bir nüans
bu derin uykudan uyanmıyor. Gelinen aşamada (21 . asırda) sadece birkaç kişi nin çıkış yapması , doğrusu üzüntü verici dir.(7)
A) BU KONUYU SEÇMEMiN NEDENi islami kaynaklarda zaman zaman Kur'an'la eski Arap şairlerin şiirleri arasın da benzerlikler görüyordum; fakat üzerin de durmuyordum. Giderek Kur'an'daki bil gileri bu eserlerde daha fazla görünce, anladım ki neredeyse Kur'an'da yeni bir şey yok; hepsi değişik yerlerden bir alıntı. Durum böyle olunca konuyu incelemeye aldım. Moliere'in (1613.ö) 'Susan bir bil gin, bir kelime söylemeyen aptallardan farksızdır' dediği gibi, bir insan hayati ko nularda bir şey biliyorsa, onu, imkanların el verdiği ölçüde kamuoyuyla paylaşmal ı ;
farkıyla geçiyor. Şair Antere'nin kullandığı Hz. Muhammed ve Cebraif (Siyer-i Nebi).
somut bir örnek vermek isterim. Tevrat'ın
mesi geçiyor ve "Gök yarılıp da, gül gibi
hemen başında ilk bölüm olan Tekvin kıs
kızardığı, yağ gibi eridiği zaman" şek
mında Nuh peygamberden bahsedilirken,
linde yer alıyor. Sonuçta konu aynı ve An
950 yaşı nda iken vefat etti bilgisi var. Ay
tere bunu söylediği zaman henüz Hz. Mu
nı rakam olduğu gibi Kur'an'da da geçiyor.
hammed peygamberliğini ilan etmemiş
Burada sormak laz ı m : Acaba Nuh'un kaç
ti(m. 525-608).(9)
sene yaşadığı tanrı için çok mu önemli ki, buna hem Hz. Musa zamanında, hem de Hz. Muhammed zamanında değiniyor ve bunun için Cebrail'i iki sefer gönderiyor! insanlar bu dünyada birbirlerini yerken, o kadar acil sorunlar varken tanrının Nuh ömrüyle ilgili iki kutsal kitapta bilgi verme si nasıl açıklanabilir!(8)
Hz. Muhammed'in en etkili hocalarından Varaka b. Nevfel,
yoksa o bilgileri beraberinde toprak altına
"insanlar iki çeşittir. Bir grup
götürmekle neyi elde edebilir ki. Bunu, bil
cennete girip sefa çekecek,
gi sahipleri şov yapsı n anlamında söyle
'Yer' kelimesi yerine Kur'an'da 'Gök' keli
Hz. Muhammed'in en etkili hocaların dan Varaka b. Nevfel (m.611.ö) ( 1 0) bir şiirinde "Allah gibisi yoktur" diyor. Adam öldükten sonra bakıyoruz onun bu sözü Kur'an'da
ayet
olarak değerlendirili
yor. ( 1 1 ) Yine Varaka, "insanlar iki çeşittir. Bir grup cennete girip sefa çekecek, diğe ri cehennem çukuruna girip orada zincirIe re vurulmak üzere ceza çekecektir" diyor. Bu iki sınıf insan ve cehennemde zincire vurulma olayı zaman içinde bakıyoruz ayet olarak Kur'an'da yer alıyor; hem de defalarca. Hele Kur'an'da cehennemde insanın boynuna geçirilecek o zincirlerin uzunluğu bile belli: Yetmiş arşın! Evet; es
diğeri cehennem çukuruna
ki şairlerin şiirlerinde cehennemlikler hak
girip orada zincirlere vurulmak
kında işlenen zincir konusu, Kur'an'da
gamberlerin hikayelerinin (din ağzıyla
üzere ceza çekecektir" diyor.
de(yetmiş arş ı n belirlemesiyle) geçi
peygamber diyorum) Tevrat'tan bir alıntı
Bu iki sınıf insan ve
miyorum ; ama bir yolunu bulup insanlarla paylaşmalılar. Kur'an'da var olan israiloğulları pey
olduğu zaten tartışmasızdı r. insan Tev rat'la Kur'an'ı yan yana getirip bir karşılaş tırma yapsa Kur'an'ın çoğu ayet ve sure lerinin Tevrat'tan bir alıntı olduğunu kolay görebilir. Burada ibret olsun diye kısa ve
cehennemde zincire vurulma olayı zaman içinde bakıyoruz ayet olarak Kur'an'da yer alıyor.
hem daha fazla, hem de ilginç bir şekil yor. ( 1 2) Ümeyye b. Ebi Salt, 'Kıyamet günü öylesine uzundur ki genç biri o günde yaş lanacak' diyor. Aynı ifadeler kendisinden sonra oluşan Kur'an'da Müzzemmil Sure si 1 7. ayette, " inkar ederseniz, çocukların
ı:niiiiimıijmı r� _.rtmı
___ _____
saçları nı ağartan bir günden(kıyamet gü
Daha önce kimi Arap şairler güneşin
nünden) nasıl korunacaksınız!" şeklinde
doğmasıyla ilgili 'Teneffese', gece karanlı
formüle ediliyor. ( 1 3)
ğ ı hakkında da 'As 'as' sözcüğünü kullan m ıştı r.
Kur'an'da Hz. isa'n ı n annesi Mer yem'in isa ile hamile kalması konusuna
rarmaya
epey yer verilmiştir. Hani sözde Meryem dım, kimse bana dokunmad l . Dolayısıyla
gın değildi, hala da değiL. Ne h ikmetse ki mileri daha önce bunu işlemiş ve oluşan Kur'an ayetleri için de aynı terimler seçil
bir çağırıcı seslenip kabirdekilere, "Kalkın,
miştir. Peki, neden bu yaygı n olmayan ke
her şey ortaya çıksın" dediği zaman, "işte
Iimeler işlenmiş Kur'an'da? Maksat, in
o gün cehennem ve onun zincirleri hazır
sanlar
bulunacak" diyor. Husayn b. Hamam vefat
desinler
ki
-tabiri
caizse
"Kur'an'da yeni, şair ve ediplerin ancak
ettiğinde Hz. Muhammed henüz iki yıllık
olsun', Kamer suresi ilk ayette, 'Kıyamet
demektir.
bu terimler o zaman Araplarda hiç de yay
zari (m.61 2.ö) bir şiirinde, kıyamet günü
Kur'an'da Abese suresinin 1 7. ayetin de, 'inkarından dolayı insana yazıklar
gece
lamda kullanılmıştır: Seher vakti . Halbuki
Aynı şekilde Husayın b. Hamam Fe
kilde duracağım.( 1 5)
başlayan
kelimesi, ağarmaya başlamak demek.
şiınennoe aııe getirmiştir. ( 1 4)
rum; ileride bunlar üzerinde geniş bir şe
anlamda
Kur'an'da da gündüz hakkında aynı an
lanmış. işte aynısını Ümeyye de daha ön
kilde anlatmakla bir yere varmak istiyo
aynı
yan geceye' denilmektedir. 'Teneffese'
bu çocuk nereden geldi?" gibi sözler kul
peygamberdi. Burada bunları kısa bir şe
terimler,
Kur'an'da da 'And olsun kararmaya başla
Hz. isa'yı doğurunca "Ben zina yapma
ce
Ayn ı
Kur'an'da da işlenmiştir. 'As'as gece', ka
Kevser Suresi'nde "Kuşkusuz biz sana (ey Muhammed) Kevser verdik. Şimdi sen rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hmç besleyendir" deniliyor.
Yine bu kadın yağmur hakkında konu şurken, 'el-müzni-I vadık' ifadesini kullan mıştır. Yani "and olsun o yağmur getiren
kullandıkları terimler var". işte Hz. Mu hammed nerede, bunlar nerede. Şu halde bunlar Allah'tan gelir gibi bir taktik hedef lenmiştir.(20) Muhammed'den yılllar önce Lüey b. Kab her Cuma günü kavmini toplayıp on lara konuşma yapardı (bugünkü tabirle hutbe okurdu). O zaman Cuma gününe
yaklaştı ay yarıldı' deniiiyoL Kur'an'da
buluta" demek. Tabii ki bunu söylerken
Zilzal Suresi var. Onun başında "Yerküre
Araplarda pek yaygı n olmayan iki terim
şiddetle sarsılıp içindekini dışarı attığı
kullanmış. Bulut anlam ına gelen 'Müzn'
zaman" cümlesi geçiyor. Bütün bunlar ol
ve yağmur anlamı na gelen 'Vadk' kelime
Leylün Sac: Karanlığı iyice çöken ge
duğu gibi Hz. Muhammed'den yaklaşık 30
leri. Halbuki yağmurun araplarda yaygı n
ce, Neharün Cah: Aydınlık olan gündüz,
yıl önce vefat eden imrüü-I Kays'ı n şiirle
ismi 'Matar'dır.. Bulutun da yaygın ismi
Erdün mihad: Beşik gibi dünya, Cibalün
'Sehab'dir. Ne ilginçtir ki ayette kullanılan
evtad: Direk görevini yapan dağlar, Se
ifadeler, daha önce o kadının kullandığı
maün bina: Bina edilmiş gökler şeklinde
rinde mevcuttur( 1 6). Hz. Muhammed'den önce kahinlikle uğraşan Zebra adında bir kadın, "gece hakkında and olsun, o örtüp kendi içinde barındıran geceye" anlamı na gelen 'Ve'l
ifadelerin aynısı ve konu da aynıdır. ( 1 9)
şunları anlatıyor:
açıklamalarda bulunuyor. Kur'an'da da gece, gündüz, dağ, yer, gök için aynı nite
Ümeyye b. Ebi Salt bir şiirinde,
leyli-I ğasık' ifadesini kullanıyor. Bakıyo
"Kıyamet günü herkesin eline
ruz bu ifade daha sonra meydana gelen Kur'an'da da geçiyor. Anlam ayn ı ; ancak
kitap verilecektir. Dine inanıp
Zebra kelimenin sıfatını kullanmış(ğasık
onun gereklerini yerine
demiş), Kur'an'da ise bu kelimenin fiil ka
Arube günü denirdi. Bir konuşmasında
Iemeler yapılmıştır. Aradaki fark, Lüey b. Ka'b o terimlerin sıfat kalıbı, Kur'an'da ise genelde aynı terimlerin fiil kalıbı kullanıl mıştır.(21 ) Ümeyye b. Ebi Salt kıyamet ve cen netten bahs ederken, 'Kuşkusuz, O'nun
Iıbı (ğeseke) kullanılm ıştır; ikisi arasındaki
getirenlerinki sağ ele, dine
(Allah'ın) vaadi yerine gelecektir' ifade
fark bu.(1 7)
inanmayanların, suçlu
sini kullanmıştır. Bu cümle olduğu gibi
Aynı kadın bir sözünde, "and olsun o pırıl pırıl parlayan/ışığıyla karanlığı delen
olanların kitabı da sol ele
yıldız" anlamına gelen 'Ve-n-Necmi-t-ta
verilecektir" demiş ve buna
riki" ifadesini kullanmıştır. Aynı ifade ol
benzer bir ifade Kur'anda
duğu gibi Kur'an'da ve aynı konuda yer almaktad ı r. ( 1 8)
isra suresinde yer almıştır.
Kur'an'da da aynı konu hakkında kullanıl mıştır. Yine Ü meyye bir şiirinde, "Kıyamet günü herkesin eline kitap verilecektir. Di ne inanıp onun gereklerini yerine getiren lerinki sağ ele, dine inanmayanların , suç lu olanların kitabı da sol ele verilecektir" diyor. Bu cümle olduğu gibi ayet olarak
Hz. Muhammed'in dedesi
Adam ise o sırada, "Kuşkusuz biz (Al
kalbinizde gizli olanı inkar etmeyin. Çünkü
lah olarak) sana toplum/cemaat verdik. O
Allah gizli ve aşikar her şeyi bilir. Aynı söz
halde sen rabbine kulluk et ve bunu aşikar
ler ve aynı içerik daha sonra ortaya atılan
çocuklarına, zalim kişilerin
olarak yap, beyinsiz ve kafirlere itaat et
Kur'an'da yerini alıyor.(27)
cezasını çekmeden dünyalarını
Halit b. Abdullah onun kafası n ı kesiyor ve
Abdulmuttalip çevresine ve
değiştirirlerse, ahirette karşılığını mutlaka bulacaklarını söylüyor ve putlara tapmıyordu; tam aksine Allah'a inanıyordu ve bu yüzden de oğlunun
me" diyor. Adam böyle bir taklit yapınca, cesedini de çarmıha vuruyor: "Allah'ın ayetleriyle alay edenin sonu budur" diyor. Bu Halit rastgele biri de değildi. Kendisi hicri birinci asırda Emevi halifesi Velit b A. Melik tarafından Mekke valiliğine atanıyor. Daha sonra Hüşam b. Abdülmelik onu
Hz. Muhammed henüz peygamberli ğini ilan etmeden vefat eden Zeyd b. Amr b. Nüfeyl (h.606.ö) bir şiirinde; "hiç kimse mahşer gününden kurtulamayacaktır; herkes
o
gün
toplanacaktır"
diyor.
Kur'an'da da bu fikir değişik ayetlerde yer almaktadı r(28).
eyalet valisi olarak Irak'a tayin ediyor ve
Hz. Muhammed'in dedesi Abdulmut
15 yıl Irak'ta valilik yapıyor. işte bir hiç uğ
talip, çevresine ve çocuklarına şunları
(Muhammed'in babasının)
runa adamı n kafasını kesen kişi böyle bi
söylüyordu: Zalim kişiler bu dünyada ce
adını Abdullah koymuştu:
ri. Halbuki burada adamın kullandığı ifa
zaları nı çekmeden gitmeyeceklerdir. Şa
deler Kevser suresinde anlatılanlardan
yet biri cezasını çekmeden dünyasını de
daha anlamlıdır. Çünkü Kevser'de bir ke
ğiştirirse, ahirette karşılığını mutlaka bula
re kurban kesmek, hayvan katliam ı var.
caktır. Abdulmuttalip putlara tapmıyordu;
Kevser'in ne olduğu konusunda zaten net
tam aksine Allah'a inanıyordu ve bu yüz
Yani Allah'ın kulu. Kur'an'da yer almı ştır. Mesela isra sure sinde, "Biz kıyamet günü kişiye kitap ve receğiz, sen kendin kitabını oku deriz" de niliyor(22). Bir gün Halit b. Sinan Absi'nin kızı Hz. Muhammed'in yanına gelir. Kadıncağız orada ihlas Suresi'ni dinleyince, "Daha önce benim babam da bunu okuyordu" diyor.(23) Evet; Hz. Muhammed, "kim ih las Suresi'ni okuyorsa (ki tek satı rlık bir
bir bilgi yok. Bir de, "ey Muhammed! Sana
den de oğlunun (Muhammed'in babası
soyu kesik diyenin soyu kesiktir" demek
nın) adını Abdullah koymuştu: Yani AI
bir tepki sözüdür. Onlar Muhammed kısır
lah'ı n kulu. Ayrıca bir adakta bulunduğu
dır derken Tanrı'nın da kalkıp bu ifadeyi
nuzda mutlaka onu yerine getirin diyordu.
kullanması mı gerekir!(26)
Akraba evliliği onun yanında yasaktı . Hır
Ama adamın kurduğu cümlelerde halk var, toplum var. Yan ı sıra ne hayvan kat liam ı , kurban var, ne de soyu kısır gibi an lamsız sözler. . .
sızlık yapanın eli kesilir, diyordu. Kız ço cukların öldürülmesine karşıydı, "içki ve zina haramdır, Ka'be'yi çıplak olarak tavaf etmeyin" diyordu. Halebi, A. Muttalib'in bu görüşlerini anlatırken, 'Zaten Abdulmut
yazıdır) , sanki Kur'an'ın 1 /3'ünü okumuş
Züheyir b . Ebi Selma (h.609.ö) k i Hz.
talib'in fikirleri ya ayette ya da hadis
gibi sevap kazanır" diyor. Halbuki ihlas
Muhammed henüz peygamberliğini ilan
lerde yerini almıştır' diyor. Önemli bir
Suresi Hz. Muhammed'den yıllar önce ya
etmeden vefat etmiş; şöyle diyordu: Sakın
açıklama. (29)
şamış olan Halit b. Sinan'ın sözüdür. Yine yeri gelince izah edileceği gibi, ihlas Sure si 'nin baş kısmıyla Fil Suresi'nde anlatılan Ebabil kuşları hikayesi, Hz. M u ham med'den yıllar önce Kuss b. Saide tarafın dan dile getirilmişti(24). Hicri birinci asırda Emeviler zamanın da adamı n birine Kur'an'dan Kevser Su resi okununca, kendisi, "bu zor bir iş değil; ben de bunun gibi cümleler denkleştirebi lirim" diyor ve Kevser Suresi büyüklüğün de bir iki cümle oluşturuyor. Kevser Sure si'nde "Kuşkusuz biz sana (ey Muham med) Kevser verdik (Kevser'in ne olduğu konusunda islam alimleri arası nda bir fikir birliği yoktur, mechul bir terim). Şimdi sen rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyen dir" deniliyor.(25)
Hz. Muhammed henüz peygamberliğini ilan etmeden vefat eden Zeyd b. Amr b. Nüfeyl bir şiirinde; "hiç kimse mahşer gününden kurtulamayacaktır; herkes o gün toplanacaktır" diyor.
Ne yazı k ki her yeni yetişen din
ya çalışacağ ı m . ilki n konuyu özetleyeyim;
adamları itaatkar oluyorlar, kimse. ciddi
daha sonra detayına geçeyim .
anlamda araşt ı rma yapm ıyor. Halbuki
Bir gün Zeyd b. Amr (Hz. Muham
Kur'an'la o eski şairlerin söyledikleri o ka
med'in en çok bilgi aldığı kişilerden biri.
dar birbirlerinin aynısı ki, eski zamanlarda
Yeri gelince özel bir başl ı k altında onun
hocalar hutbe okurken ayetle şiiri karıştırı
hakkında bilgi vereceğim), Mekke'de "BeI
yoriard ı . Buna bir örnek vereyim. Atab b.
dah" denilen yerden geçerken, Hz. Mu
Verka minberde hutbe okurken, Allah'ın
hammed o sırada hazırlanmı ş bir et ye
Kur'an'da dediği gibi her şey yok olacak;
meğini yiyor. Kendisi Zeyd'e, "Gel sen de
ancak kendisi kalacaktır diyor. Halbuki
bizimle ye" deyince; Zeyd, "Ben sizin kes
onun okuduğu orijinal cümle ayet değildi;
tiğiniz etten yemiyorum. Çünkü siz hay
şair Adiy b. Zeyd'e ( m.58? ö) aitti. Cema
vanları keserken putlar adı na kesiyorsu
atten bunu farkeden biri hemen müdaha lede bulunup "Senin okuduğun cümle ayet değildir; şairin sözüdür" diyor. O sıra
Zeyd b. Harise'nin türbesi. . .
ranan, incil'den, eski şairlerin şiirlerinden,
da Atap, "ayet değilse de güzel bir sözdür"
o coğrafyada var olan değişik inançlardan
diyor. Burada önemli olan ayetlerle şairle
toplayıp bir araya getirmek bir birikim is
rin sözlerinin aynı olması.(30)
ter, kolay bir iş değiL. Yani Muhammed'in o
Hz. Muhammed henüz doğmadan yaklaşık 15 yıl önce vefat eden Yahudi Samuel b. Adiya (m.S60.ö) bir şiirinde şunu söylüyor: "Bir
Konuda bilgin yoksa
başkalardan sor. Çünkü bilen le bilme
günkü şartlarda bunları tek başına yap ması pek kolay değiL. O yüzden yukarıda da belirtildiği gibi, "Hz. Muhammed'in ya rarlandığı kişiler kimlerdi?" sorusu üzerin de yeterince duracağım.
yen bir değildir"(31). Kur'an'da bu ifadenin aynısı vardır: "De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıı sahipleri bunları hakkıyla düşünür" diye geçiyor. Bir diğer ayette, bilmediklerinizi bilenlerden sorun diyor.(32) Aslında bu bilgi "flaş" bir bilgi değildir.
B) PUTPERESTLi.�TEN PEYGAMBERlIGE
olurken Hz. Muhammed henüz peygam berliğini ilan etmiş değildi. Evet, burada açık bir şekilde Hz. Muhammed putpe restlikle suçlanıyor. Peki, bakal ım hadis külliyatında bunun yeri nedir, hadis uz manları buna ne demişler, görelim. Bu konuda ilkin Buhari'de geçen ha disle başlayalım, sonra farklı kaynaklar ve farklı rivayetıere geçelim. Abdullah b. Ömer olayı şöyle anlatı yor: Hz. Muhammed, Mekke yakınındaki Beldah Vadisi'nin alt tarafında Zeyd b.
Anlatacağ ı m olayın şahit ve ravileri,
Amr b. Nufeyl ile buluşuyor. Bu buluşma
sahabeden halife Ömer'in oğlu Abdullah,
keridisine vahiy indirilmeden önce gerçek
Sait b. Zeyd ve Zeyd b. Harise'dir. Olay
leşiyor. Orada Hz. Muham med, Zeyd
farklı versiyonlarla anlatı lıyor. O yüzden
b.Amr'a pişirilmiş et yemeği takdim edi
hangi kaynakta ne varsa hepsini anlatma-
yor; buyur, sen de gel ye diyor. Zeyd bun
Dünyadan biraz haberi olan bilir ki bilgi ile cehalet aynı olmaz. Ancak buna rağmen
nuz; Allah adına kesmiyorsunuz" diyor. Şunu da belirtmem gerekir ki, bu olay
dan yemediği gibi, 'Ben sizin putlar üzeri ne/ad ı na kestiğiniz hayvanların etinden
bu Kur'an'la yeni öğrenilen bir söz değil
Hz. Muhammed, henüz
yemem; yalnız üzerine Allah'ın ismi anılan
dir. Belirtildiği gibi Samuel b. Adiya'ya ait
kendisine vahiy indirilmeden
etten yerim' diyor(33).
tir, kaynaklar bunu diyor. Ama cümlelerin asıl sahipleri mechul asker gibi piyasada yok; sözleri ise Kur'an'da tanrı buyrukları olarak takdim ediliyor. Buraya kadar sunduğum özet örnek
önce, Mekke yakınındaki Beldah vadisinin alt tarafında Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile
lerden şunu vurgulamaya çalıştım: ilk baş
buluşuyor ve Zeyd b.Amr'a
ta islami kaynaklarda Kur'an'la eski şairle
pişirilmiş et yemeği takdim
rin sözleri arası ndaki ortakl ığı böyle kısa ve parça parça görünce önemsemiyor dum. Daha sonra konu üzerinde detaylı durunca gördüm ki, Hz. Muhammed'in günlük hayatıyla ilgili bazı konular dışında Kur'an'da farklı yeni hiçbir şey yok. Tabii ki burada önemli bir nokta daha var. Faydasız olmakla birlikte bunları Tev-
ediyor. Zeyd 'Ben sizin putlar adına kestiğiniz hayvanların etinden yemem; yalnız
Buhari bu olayla ilgili farklı bir rivayet daha anlatıyor. Onun da özeti şöyle: Bun lar Beldah vadisinde buluşunca, o sırada Hz. Muhammed'e et yemeği geliyor; an cak kendisi yemiyor. O sırada Zeyd, "ben sizin kestiklerinizden yemem. Çünkü siz Kureyşiler hayvanların ızı putlar için kesi yorsunuz" diyor. Bu rivayette Hz. Muhammed yemedi diye geçiyor. Ama niye yemedi sorusuna yanıt yok. Zeyd burada hiç bir neden yok ken, "ben siz Kureyşilerin kestiklerinden
üzerine Allah'ın ismi anılan
yemem. Çünkü siz putlar adına kesiyor
etten yerim' diyor.
de kalkıp böyle bir açıklama yapması
sunuz" diyor. Zeyd'e ikram edilmediği hal
Zeyd b. Amr önemli bir teolog.
onlar da aynı: Bir taraftan Allah'a inan
Yalnız bu olaya bakılınca
mak, diğer taraftan ona eş koşmak. Araş
Zehebi (h .748.ö) , ibni Hacer Askalani (h.852.ö), el-Mütteki el-Hindi (h .975.ö)
tırmalarımı sürdürdüm, Şam'a gittim. Bak
kaynaklarında geçiyor.(37)
Zeyd b. Amr'ın, Allah'ı Hz. Muhammed'den daha fazla kutsadığı, Hz. Muhammed'in ise normal bir Arap'tan hiç de farkının olmadığı anlaşılıyor.
tı m durum aynı . Oradan da bir şey çıkma dı" diyor (Tabii ki birçok kaynakta Zeyd'in dini araştırmak için I rak/Musul'a bir kahi nin yanına gittiği de yaz ı l ı . Yani adam va roluşla ilgili hep arayışlar içinde). Zeyd bunları anlattıktan sonra Hz. Muhammed ona o pişirilen etli yemekten ikram etti. O sı rada Zeyd sordu, "Bu da ne?" Hz. Mu hammed, "Biz bunu şu put için kestik" de
mantıklı gelmiyor. Peki, olay ne? Benim
di. Zeyd buna karşı, "Üzerinde Allah'ın adı
karmaşık rivayetlerden anladığım, Buhari
anılmayan eti yemem" dedi. Zeyd b. Amr
bu hadisi bilerek bu şekle sokmuş ki Mu
zaman içinde öldürüldüğünde Hz. Mu
hammed'in yiyip yemediği muğlak kalsın.
hammed henüz peygamber değildi diyor.
Ama konuyu yalnız Buhari değil; yüzlerce
Bu
rivayeti
ibrahim
b.
ishak
Harbi
hadis uzmanı işlemiştir. Ancak Buhari de
(h.285.ö), Ebu Ya'li (h.307.ö), Taberani
o doğru olan rivayet i almıştır. Şüphe oluş
(h360.ö), Hakim Nisaburi (h .403.ö) ibni
turmak için bir de yanına o muğlak cümle
Asakir (h.571 .ö), Bezar (h.292.ö), Nesai
yi ilave etmiştir. Az sonra görüleceği gibi kaynaklar o kadar çok ve sağlam ki, Hz. Muhammed putlar adına kesilen etten yemiş ve üstelik kendisi hayvanı götürüp bir put adına kes miştir. Böyle bir şey olmasaydı bu kadar hadis alimleri durup dururken neden kal kıp bu kritik konuyu işlesinler ki !(34) ibni Ömer'in az önce anlattığı, Hz. Muhammed Zeyd'e et ikram etti, o da ye medi ve üstelik 'Etinizi yemem. Çünkü siz
(h.303.ö), imam Müzi (h.762.ö), Heysemi ( h .807.ö), Zehebi ( h.748. ö) işlemişler dir.(36) Sait b. Zeyd b. Amr da bu hadisi ak
"Ey kardeşim oğlu; ben putlar adına kesi len hayvan ı n etinden yemem" diyor. Onun bu açıklamasından sonra artık Hz. Mu hammed bir daha putlar adına kesilen et ten yemedi diye ekliyor. Bu rivayet de Mu hibbüddin Taberi (h.694.ö) ve i bni Ab dilberr (h.463.ö) kaynaklarında geçi yor.(38) Bu olayla ilgili kaynakları daha da artı rabilirim;
ancak
gösterdiğim
güzide şahsiyetler. Dikkat edilirse tüm bu rivayetlerde Muhammed'in artık Zeyd'in eti bıraktığı ifadesi var. Yine çoğu kaynak larda Hz. Muhammed'in şahsen putlar
Zeyd b. Harise'nin yanından geçerken,
Zeyd oradan geçince 'sen de gel ye' dedi
bunlar onu yemek sofrasına davet ediyor
ği ifadesi var. Bir de Zeyd'in açık bir şekil
lar. Ancak kendisi, "Ey kardeşim oğlu! Ben
de 'Siz hayvanları putlar adına kesiyorsu
putlar adı na kesilen etten yemem" diyor.
nuz. O yüzden ben yemiyorum' açıklama
Onun bu açı klamasından sonra artık
sı var. Tüm bunlardan şu net olarak ortaya çıkıyor ki, Zeyd'in bu itirazına karşı artık
Bu rivayeti Teyalisi (h.204.ö), mezhep
Muhammed hem putlar adı na kesilen eti
lideri Ahmet b. Hanbel (h.241 .ö), Ebu Ya'li
yemeyi bı rakıyor, hem de daha sonra
(h.307.ö), Taberani (h.360.ö), ibni Asakir
peygamberliğini ilan edince putlar adına
(h.571 .ö), Diyaüddin Makdisi (h.643.ö),
kesilen et konusunu Kur'an'a taşıyor. Üs-
yelim. Zeyd, "Bir gün ben ve Hz. Muham med putlardan birinin yanına varıp onun adına bir keçi/koyun kesti k ve pişirdik. O sırada Zeyd b. Amr yanı mıza geldi. Hz. Muhammed ondan sordu: Senin kavmi n neden seni sevmiyor? O da dedi ki, bu ko nuda kusurum yok. Bunların dini bana gö re değiL. Bunun için ben Fedek'e (Medi ne'ye yakın bir Yahudi yerleşim yeri) gidip baktım ki bir yandan Allah'a inanı rlar, di ğer yandan ona eş koşarlar. O yüzden on ların dinini kabul etmedim. Sonra Hay ber'e (yine Yahudilerin yerleşim merkezi) gidip oradaki alimlerle görüştüm . Baktım
onlarca
önemli eser yeterli. Çünkü hepsi islamda
adı na hayvan kestiği ve götürüp pişirdiği,
ten yediği görülmedi" diyor.
Bir de olayı Zeyd b. Harise'den dinle
Zeyd kabul etmiyor ve Hz. Muhammed'e,
Zeyd b. Amr Mekke'de Hz. Muhammed'le
diği rivayetini en başta Buhari (h.256.ö),
lardır.(35)
ken Zeyd b. Amr ordan geçiyor. O arada Zeyd'i de yemeğe davet ediyorlar; ancak
taranlar arası nda. Şöyle devam ediyor:
HZ.Muhammed'in "putlar adına kesilen et
ni (h.356.ö), Makdisi (h.643.ö) aktarmış
Ebu Süfyan bir gün yemek sofrasınday
bu çıkışından sonra putlar adına kesilen
ler putlar adına hayvan kesiyorsunuz' de Bezar (h.292.ö), Nesai (h.303.ö), Esfeha
Sait b. Zeyd'e mal edilen bir rivayet daha var. O da şöyle: Hz. Muhammed'le
Çeşitli güveni/ir hadis/erde, Hz. Muhammed'in de peygamber olmadan önce put/ar adma kurban kestiğine ilişkin ifade/er vardı(.
·
.
..
telik bir defa değil ; dört ayrı yerde, "AI
yor. Buna karşı Zeyd, "ben putlar adına
lah'tan başkası adına kesilen hayvanın eti
kesilen etten yemem" diyor. Evet; en ağır
haramdır" cümlesi Kur'an'da tekrarlanı
rivayet ve raviler listesinde de Mes'udi
yor.(39)
yok.(42)
Zeyd b. Amr önemli bir teolog. iıerde
Nesai'nin listesi şöyledir: Musa Ebu
onun adına açacağım bölümde zaten de
Üsame'den, Muhammed b. Amr, Ebu Se
taylı bilgi vereceği m ; ancak yalnız bu ola
leme, Yahya, Üsame b. Zeyd ve bu da ba
ya bakılınca Zeyd b. Amr'ın, Allah'ı Hz.
bası Zeyd b. Harise'den aktarıyor. Burada
Muhammed'den daha fazla kutsadığı, Hz.
da hem Mes'udi'nin adı yok, hem de Mu
Muhammed'in ise normal bir Arap'tan hiç
hammed, "biz bu keçi/koyunu put adına
de farkının olmadığı anlaşılıyor.
kesmiştik" diyor ve Zeyd b. Amr "ben böy le bir etten yemem" diyor.(43)
Bu konuda islami kesimce komik bazı savunmalar yapılmış; bir-ikisini paylaş mak isterim. Vereceğim bilgiyi, hadis alimi
Makdisi'nin ravi listesi şöyledir: Mah m ut Ebu Üsame'den, Muhammed b .
nasıl putlar için hayvan kesmiş, bu olacak
Zeyd'in, Muhammed'in kurban eti teklifini "putlar için kesilen etten yemem" diyerek reddettiğini işleyen pek çok islami kaynak vardır.
iş mi; peygamberler peygamber olmadan
üzerine kestiğiniz hayvanların etinden ye
de Mes'udi adı geçmiyor ve burada deni
mem ; yalnız üzerine Allah'ın ismi anılan
liyor ki, "Muhammed Zeyd'e et i kram etti ;
ibni Hacer Askalani Buhari üzerinde yaz dığı şerh kitabında işlemiştir. Muhammed
önce de günah işlemezler, bu gibi putpe rest yaklaşımlardan uzaklar. Dolayısıyla Muhammed nasıl bunu yapar sorusuna karşı şu yanıtı verenler olmuştur diyor: "Evet; putlar adına kesilen et haramdır; ancak Muhammed putlar adına kesme miştir. Kendisi, hayvanını götürüp böyle bir put yanında kesmiş; ancak ona tapma niyetini taşımamıştır" gibi inanılmaz laf
Amr'dan, E b u Seleme'den, Yahya'dan, Üsame b. Zeyd'den o da babası Zeyd b. Harise'den aktarıyor. Bu rivayet zincirinde
etten yerim" dedi anlamında bir hadis ak
ancak yemedi ve ben Allah'tan başkası
tarmıştı. Bu hadisin ravi zincisi şöyledir:
namına kesilen etten yemem" dedi.(44)
Mualla A. Aziz'den, o da Musa b. Uk be'den, Salim'den ve Salim de ibni Ömer'den aktarıyor. Görüldüğü gibi Buha ri'in aldığı hadiste Mes'udi ismi yok. (41 ) Bezzar'ın aktardığı ve Üsame b .
Esbehani'nin
listesine
bakalım.
Mas'ab Dahhak'tan, o da A. Rahman'dan, Musa b. Ukbe'den, Salim'den, o da ibni Ömer'den aktarıyor şeklinde bir liste su nuyor. Evet; bu listede de adı geçen şahıs
Zeyd'e varan rivayette kişilerin listesi şöy ledir: Bişr Ebu Üsame'den, o da Muham
yok. Bu rivayette, Hz. Muhammed et ye
Bir diğer savunma yöntemi raviyle
med b. Amr, Ebu Seleme, Yahya, Üsame
(olayı aktaranla) ilgilidir. O da şöyledir.
b. Zeyd ve Zeyd b. Harise. Bu listede de
bul etmiyor ve "ben ancak Allah adına ke
Raviler arasında Mes'udi adında biri var.
Mes'udi ismi yok. Üstelik en ağır rivayet
Sözde bu kişi pek de o kadar güvenilir de
de bu. Hani Muhammed Zeyd'e et ikram
ğilmiş. Durum böyle olunca hadisin güve
edince kendisi soruyor: "Bu ne etidir" diye.
nirliği pek kalmaz gibi laflar. Savunma gü
Muhammed, "biz put adına kesmiştik" di-
lar.(40)
lünçtür aslında; ama yine de bu senaryo dan okurları haberdar etmek isterim . Çok komik, inanılmaz bir savunma. işte insa nın bilgisi olmayınca meydan din bora zanlarına kalıyor ve istedikleri şekilde düzmecelere başvuruyorlar. Nasıl mı? Açıklayacağım. Yukarıda geçti ki bu olayı aktaran sa habiler ibni Ömer, Sait b. Zeyd ve Zeyd b.
Hadise göre Hz. Muhammed Zeyd'e et ikram edince, kendisi
meğini Zeyd'e sunuyor; ancak kendisi ka silen hayvanın etini yerim" diyor.(45) ibni Asakir listesi de şöyledir: Ebu Ab dullah ibrahim b. Mansur'dan, o da Ebu bekir'den, Ahmet b. Ali'den, Muhammed b. Beşar'dan, Abdulvahap'tan, Muham med b . Amr'dan, Ebu Seleme'den, Yah ya'dan, Üsame'den, o da babası Zeyd b. Harise'den şeklinde liste bitiyor. Burada da sözü edilen kişinin ismi yok. Peki, ibni
soruyor: "Bu ne etidir" diye.
Asakir'in aktardığı bu rivayette ne anlatılı
Muhammed, "biz put adına
yor? Muhammed, "biz put adına kestik"
kesmiştik" diyor. Buna karşı
diyor.(46) ibni Abdilberr şöyle sıralamış ravileri:
Zeyd, "ben putlar adına kesilen
Ebu Zenad Musa b. Ukbe'den, o da baba
etten yemem" diyor. Evet;
sı ibni Ömer'den aktarıyor diyor. Burada
Hani ibni Ömer, Hz. Muhammed Zeyd
en ağır rivayet ve raviler
içeriği de şöyle: Hz. Muhammed ikramda
b.Amr'a içinde et yemeği bulunan bir sof
listesinde de, hadisleri güvensiz
Harise'dir. i lkin ibni Ömer'in listesine ba kalım kimler var. Bunu yaparken de evve la Buhari'de geçen hadisten başlayalım.
ra takdim etti, "buyurun ye" dedi. Zeyd bundan yemediği gibi, "Ben sizin putlar
bulunan Mes'udi yok!
Mes'udi diye biri geçmiyor ve rivayetin bulunuyor; ancak Zeyd, "Allah dışında başkası adına kesilen etten yemem" di yor.(4?)
islam inancına göre
tarafından bu olay anlatılagelmiş, kimse
peygamberlik çalışmayla
bir şey dememiş; şimdi de kimileri kalkıp
liği ona değil de Hz. Muhammed'e veriyor.
efendim "falanca ravinin sicili bozukmuş,
Bu da sorgulanması gereken bir durum.
elde edilmez; Allah vergisidir,
ona güven olmazmış" gibi laflar ediyorlar.
Sadece Zeyd değil; o zaman Zeyd gibi
istediğine verir. Bunu yaparken
O zaman sormazlar m ı , "madem bu adam
birçok teolog vardı. Mesela yeri gelince
güvensizmiş, niye bu kadar hadis alimi
anlatılacağı gibi Kuss b. Saide, Ümeyye
bunu kaynaklarında işlemişler; hemen ilk
b. Ebi Salt gibi.
de toplum içinde en saygın olan, tanrının isteklerine doğuştan yatkın olan birine verir ki anlatılanlara göre Zeyd b. Amr, Kur'an'da vasıfları belirtilen tanrıyla daha uyumlu; ancak
başta neden bu olayı kayıtlara geçirdiler?" Şu da var ki, Kur'an'a göre en ağı r gü
rum bu iken nasıl denilebilir ki Hz. Mu
lah, kendisine ortak koşulmasını bağışla
hammed daha önce putlar adına hayvan
maz, bundan başkasını dilediğine bağış
kesmiş veya onlar adına kesilen etten ye
lar. Allah'a ortak koşan gerçekten büyük
miş! Aslında olay şu : Hz. Muhammed o
bir günah işlemiştir" diyor.(49) Bir şey daha var: islam felsefesine gö re/kelamcılara göre peygamber olan kişi ler peygamber olmadan önce de en azın dan- büyük günahları işlememeliler. Ama
Hz. Muhammed'e veriyor.
belirtildiği gibi Hz. Muhammed peygam
bası Ahmet b. Hanbel'den, Ebu Üsa me'den, Muhammed b. Amr'den, Ebu Se leme'den, Yahya'dan, Üsame'den, o da
Burada şu söylenebilir: Kur'an'da put lardan kaçı nın anlamı nda ayetler var. Du
nah Allah'a şirk koşmaktır. Bir ayette, "Al
peygamberliği ona değil de
Taberani'nin ravi listesi: Abdullah, ba
tanrıyla daha uyumlu; ancak peygamber
ber almadan önceki yaşamında en büyük günahı işlemiş, Allah'a eş koşmuştur. Bu nun üzerinde daha fazla durmaya değ mez. Çünkü bilgiler ortada, kaynaklar or tada, her şey ayan beyan.
süre zarfında Zeyd gibi kişilerden bilgi toplamaya çalışıyordu, o da arayışlar için deydi ve bakıyor ki Zeyd'le birlikte önemli şahsiyetler putlara karşılar. O yüzden za man içinde kendini peygamber ilan edin ce putlar adına kesilen hayvanı tanrı adı na yasakl ıyor ve Kur'an'da işliyor. Zeyd, Kuss, Ümeyye gibilerin dönemi Hz. Mu hammed için bir nevi kalfalık, bilgi topla ma dönemiydi. Zaten bunların Hz. Mu hammed'in projesi üzerindeki olumlu etki lerinden özel başlıklar altında bilgi suna
babası Zeyd b. Harise'den şeklinde bitiri
Burada haklı olarak şu soruyu sormak
yor. Burada Muhammed'in put adına hay
lazım: Bilindiği gibi islam inancına göre
van kestiği ve bunu itiraf ettiği, bundan
peygamberlik çalışmayla elde edilmez; Al
Diğer yandan, zaten ayet var ki Hz.
hazırladığı yemeği Zeyd b. Amar'a ikram
lah vergisidir, istediğine verir. Bunu yapar
Muham med daha önce dalaletteymiş.
ettiği ve Zeyd'in kabul etmeği bilgisi var.
ken de toplum içinde en saygın olan, tan
Ayet şöyle: "Seni dalalette bulup (Edip
rının isteklerine doğuştan yatkı n olan biri
Yüksel'in Kur'an mealine göre sapık bu
Listeleri daha da çoğaltabiliri m ; ancak bu kadarı
yeterli . Mesela Ebu Ya'li
(h.307.ö), Hakim Nisaburi (h.403.ö) ve
cağ ım.
ne verir. Hal böyleyl
lup)
Zeyd b. Amr, Kur'an'da vasıfları belirtilen
mi?"(50)
sana doğru yolu göstermedi
daha sayamadığım birçok hadis uzmanı bu olayı işlemiş ve sundukları ravi listesi n oe de Mes'udi yok. Bunların rivayetinde de Muhammed itiraf ediyor ki, kendisi put adına kesmiş ve Zeyd'e ikram ettiğinde kendisi kabul etmemiştir.(48) işte "içlerinde bilmem falanca şahıs var, pek güveni yoktur. Dolayısıyla hadis uydurma olabilir" dedikleri senaryonun gerçeği bu. Yaln ı z şunu da belirteyim ki, kimi rivayetlerde sözü edilen Mes'udi'nin adı geçiyor. Ancak belirtildiği gibi onun dı şında hadisin farklı ravi listesi var. Diyelim ki bu adam sağlam değil; ama onun için de bulunmadığı farklı ve sağlam kabul edilmiş ravi listeleri var. Ayrıca bu adam hakkında aşırı derecede olumsuz bir ten kit de yok. 1 4 asırd ı r çeşitli hadis alimleri
Hz. Muhammed peygamberliğini ilan edince, Zeyd'in kız çocuklarla ilgili hassasiyetini de Kur'an'a taşıyor, "kız çocuklan kat/etmeyin" diyor.
·
.
..
Ayet açık bir şekilde Hz. Muham med'in daha önce dalalet içinde olduğunu
3) Onlara, 'Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ay'ı kim emrinize verdi?' diye
tescil ediyor. Durum bu iken hadise itiraz
sorsan, 'Allah'diye karşılık verecekler.
etmenin bir anlamı kalmaz. Kaldı ki hadisi
Öyleyse neden sapıyorlar?(S4)
ben yazmadı m ; islami kesim nezdinde gü
4) And olsun ki onlara, 'gökleri ve yeri
venilir sayılan onlarca kaynakta geçiyor.
kim yarattı ?' diye sorsan, elbette ki Allah
Zeyd'le ilgili Buhari'de şu bilgi de var:
diyecekler. De ki, Allah'a hamd olsun/te
Kendisi Şam tarafına gidip Yahudi ve Hı
şekkürler Allah'a.(SS)
ristiyan alimlerle ayrı ayrı görüşüp dinler
5) Gerçek din Allah'ındır; Onu bırakıp
konusunda fikir alışverişinde bulunuyor.
da putlardan dostlar edinenler, bizi Allah'a
Sonuçta her iki dinde de kendini görmü
yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz der
yor ve arayışları n ı sürd ürüyor. i lerde
ler. (S6)
onunla ilgili daha geniş bilgi sunacağı m . Zaten bu arayışları sonucu b i r ara yine
Evet; ayetler ilginç. Kur'an'ın Allah'ı
Suriye tarafları na gidince geri dönmüyor,
hem soruyor, hem de kendisi insanlar ye
Hz. Muhammed'den önce Arap coğrafyasındaki tüm insanlann putperest veya ateist olduklan iddiası gerçekdışıdır.
gözlerin, güneşle ayı n sahibi kimdir diye
bul etmediğini; tam tersine Hz. i brahim di
Diriyi ölüden çıkaran, ölüyü de diriden Çı
de "madem her şeyin yaratıcısı Allah'tır,
oralarda katlediliyor. Yine Buhari'de de ifade edildiği gibi kendisi Ka'be içinde in
rine yanıt veriyor: "Yerle göklerin, kulak ve sorsan, onlar Allah diyecekler" diyor. Bir
sanlara seslenerek o günkü inançları ka ni üzerinde olduğunu belirtiyor. Nitekim
karan kim? Her işi düzenleyen kim?' On
Allah'a hamdolsun" diye ısrarla insanlar
ondan sonra gelen Hz. Muhammed de ib
lar, 'Allah'tır' diyecekler. O halde de ki,
dan 'teşekkür' istiyor. Acaba benzer so
rahim'i adres gösteriyor, ben o zinciri sür
siz ona karşı gelmekten sakınmaz mısı
rular bugün de sorulsa, Kur'an'da belirtil
dürüyorum diyor. Buhari'de ayrıca kendi
n ız?(S2)
diği gibi 'Her şeyin yaratıcısı Allah'tır' şek
sinin o zaman öldürülmek istenen kız ço cukları kurtardığı, onları .büyüttüğü ifade ediliyor. Zaman içinde Hz. Muhammed peygamberliğini ilan edince, Zeyd'in kız çocuklarla ilgili hassasiyetini de Kur'an'a taşıyor, "kız çocukları katletmeyin" di yor. (S1 )
2) Sor, "Yedi gökle o büyük arşın Rab bi kimdir? Allah'tır diyecekler. De ki, öy le ise siz Allah'tan korkmaz mısınız? De ki, peki her şeyin gerçek yönetimini elinde tutan, her şeyi koruyup gözeten, ama kendisi himaye altında olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin bakal ı m ! Diyecekler ki, hepsi Allah'ındır. De ki, öyleyse nasıl
C) HZ. MUHAMMED' DEN ÖNCE TÜM MEKKEıilER PUTPEREST MiYDi? "Hz. Muhammed zamanında o coğraf yada tüm insanlar ateist veya putperestti, Muhammed geldi onlara tek tanrı inancını
aldanıyorsunuz?(S3)
"Hz. Muhammed zamanında o coğrafyada tüm insanlar ateist veya putperestti, Muhammed
getirdi" söylemi doğru değildir. Evet; za
geldi onlara tek tanrı inancını
manımızda varoluşla ilgili değişik inançlar
getirdi" söylemi doğru değildir.
olduğu gibi o zaman da farklı inançlar var dı ve bu farklılık daha da devam edecek
Her şeyden önce Kur'an
tir. Bir kere açıklamama gerek yok. Çünkü
Muhammed zamanında
her şeyden önce Kur'an Muhammed za manında muhalif olanların da tek tanrı ya inandıkları nı; ancak Muhammed'in tanrı elçisi olduğunu kabul etmediklerini defa larca belirtiyor. Bununla ilgili birkaç ayet sunayım. 1) De ki, 'Gökten ve yerden size rızk veren kim? Kulak ve gözlerin sahibi kim?
muhalif olanların da tek tanrıya inandıklarını; ancak Muhammed'in tanrı elçisi olduğunu kabul etmediklerini defalarca belirtiyor.
linde bir yanıt verilecek mi! Mümkün değiL. Çünkü ateistler var, deistler var, agnostik ler vs. var. Bir ayette de putlardan dostlar edinenler, bizi Allah'a yaklaştırsı nlar niye tiyle böyle yapıyoruz diyorlar diye geçti. Yani aslında hedef bu putlar aracılığıyla Allah'a varmaktır; değil ki onlara tapmak tır. Ama tanrı bunu beğenmiyor, kabul et miyor. Diğer yandan Hac'da şeytare 2 atmayı, Arafat'ta durmayı, Ka'be etrafında tur atmayı, Safa ile Merve arasında gidıp gelmeyi kabul ediyor, bunu putperestlik saymıyor. Neyse burada amaç, Kur'an bakışına göre Muhammed zamanındaki insanlar ateist değildi; bunu vurgulamaya çalışıyorum. Yukarıda da belirtildiği gibi is tisnalar tabii ki her zaman vard ı r. islamiye ti güzel göstermek için neler uydurulma mış ki . Mesela "o zaman insanlar helva dan-hamurdan put yapıp ona tapıyorlar mış. Hem bir taraftan insan o helvayı ye miş, hem de kalkıp ona tapmış ve Mu hammed gelip insanları bu batıl inançlar dan kurtarmış" gibi alaylı sözler. Bunlar is lami kesim tarafı ndan uydurulan bilgiler dir. Çünkü yukarıda geçen ayetlerden bi rinde, "bu putlar bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye onlara tapıyoruz" şeklinde bilgi vard ı . Bugün Müslümanlar Ka'be etrafında tur
Bir ayette, "Her toplum için elçi vardır" diye geçiyor. Bir başkasında tanrı yeminle,
yar. Başka bir yerde, 'Kuşkusuz sen bu Kur'an'ı , bilge ve bilen birinden almakta sın' diyor. Burada Allah adı geçmiyor. Ama
de, 'And olsun ki biz bu Kur'an'da insanla
bilge ve bilenden Allah kast edilmiştir şek linde değerlendirilmiş. ilerde bu bilge ve
yor.(59) Kur'an'ın olumsuz bir yanı da ay
ra her örnekten nicelerini sıraladık, ama insanlardan çoğu inkarda direttiler' di nı konuda defalarca yapılan tekrarlar.
'Her bir toplum için bir elçi
bilenin kim/kimler olduğunu anlatacağ ı m :
gönderdik' diyor. Halbuki
Zaten makalenin a n a konusu da bu dur.(5?)
her günahı affeder; ancak kendisine ortak
kutsal kitaplara bakıyoruz
Bazı ayetlerde Kur'an'da asla şüphe
aynı konuda bakıyoruz farklı ayetler de
onun peygamber dediği
yoktur. 0 , sakınanlar ve arınmak isteyen
var. Mesela Hz. Musa zamanı ndaki insan
kişiler hep israiloğulları'ndan
ler için bir yol rehberidir, şüphesiz ki bu
ları kastederek "Kendilerine açık kanıtlar
Kur'an en doğru yola iletir. Bu Kur'an AI
geldikten son ra buzağ ıyı (tanrı) edindiler.
ve Ortadoğu'da.
Yine Kur'an'da kimi ayetlerde "Allah koşanı affetmez" diye geçiyor.(60) Ama
lah'tan başkası tarafından uydurulmuş
Biz bunu da affettik" diyor. Halbuki buza
değildir' deniliyor.(58)
ğıyı tanrı edinmek şirktir. Dolayısıyla az
atmayı, Mina'da şeytan taşlarına taş at
Zaman zaman tanrı Kur'an'dan öv
mayı, Safa ile Merve arasında koşmayı
güyle söz ederken ümitsizliğini de vurgu
nasıl "Allah'a yaklaşmak niyetiyle yapıyo
luyor. Mesela isra Suresi'nde, "Biz gerçe
ruz" diyorlarsa onlar da aynı niyeti taşıyor
ği Kur'an'da çeşitli biçimlerde ifade ettik
önceki ayetlere göre affetmemesi gereki yordu. Demek ki duruma göre hareket ediyor. (61 ) Yine bir kısı m ayetlerde, "Allah adale
Iard ı . Bunu her şeyden önce Kur'an kabul
ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onla
ti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı em re
ediyor. Olay sadece iktidar kavgasından
rın sadece kaçışları n ı artırıyor" diyor. Yine
der; hayasızlığ ı , fenalığı ve haddi aşmayı
ibarettir; ötesi yok.
aynı surede 'Kur'an okuduğun zaman se
yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir"
D) KUR'AN 'A GÖRE KUR'AN ! Hz. Muhammed'in Kur'an'ı nasıl temin ettiği, hocaların ı n kimler olduğu konusuna geçmeden ; Kur'an gözüyle Kur'an hak kında kısa bir tespit sunmak isterim . Çün kü Kur'an'da birçok ayette, bütün kainat
ninle ahirete inanmayanlar arasına gizli
diyor.(62) Ama bakıyoruz buna tam da
bir perde çekeriz' diyor. Her ne perdeyse!
ters içerikli ayetler de var. Mesela 'Biz bir
Surenin
' Biz
toplumu yok etmek istediğimizde onun ile
Kur'an'dan mü'minlere şifa ve rahmet
ri gelen varlı klılarının orada kötülük yap
bir
diğer
ayetinde,
olan şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin
masına izin veririz. Böylece o topluma ve
zararını artırmaktan başka bir katkıda bu
rilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ede
lunmaz' diyor. Bu surenin diğer bir ayetin-
riz' diyor. Evet; çok korkunç.(63)
birleşse Kur'an gibi bir kitap ortaya çıkara mazlar şeklinde bir hodri meydan var. Hem konunun bütünlüğü açısından, hem de iddia edildiği gibi ne kadar harikalar içerdiği ni anlamak bakımından bu konuda kısa bazı ayetleri paylaşmak isterim .
1 ) Kur'an hikmetle doludur ve insanlık için rehberdir "And olsun hikmet dolu Kur'an'a ki sen (ey Muhammed) peygamberlerden sin" deniliyor. Görüldüğü üzere Kur'an'ın Allah'ı Kur'an'la yemin ederek Muham med'in peygamber olduğunu söylüyor. Üstelik hikmet dolu bir kitaptır ve üstün dür, merhametli Allah tarafından indiril miştir" diyor. Başka bir ayette yine Allah yeminle, 'And olsun ki biz sana yüce Kur'an'ı ver dik. Şüphesiz Kur'an'ı sana indiren biziz. O, çok yüce bir Kur'an'd ır'diyor. Bir diğe rinde, 'Kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır' di-
Kur'an'da Hz. Musa zamanmdaki insanlan kastederek "Kendilerine açık kanttlar geldikten sonra buzağtyl (tann) edindiler. Biz bunu da affettik" denmesi, şirkin affma işaret ettiği için çelişkili bir ifadedir.
JIIII1Hll1lUU'!iI
·
.
.
.
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ __
rim. Yasin Suresi'nde, 'Biz o peygambere
2) Kur'an'da her topluma bir peygamber iddiası Bir ayette, "Her toplum için elçi vardı r" diye geçiyor. Bir başkasında tanrı yemin le, 'Her bir toplum için bir elçi gönderdik' diyor. Halbuki kutsal kitaplara bakıyoruz onun peygamber dediği kişiler hep israilo ğulları'ndan ve Ortadoğu'da. Yalnız Yunus Ninova'da (Musul) görev yapmıştır. Kısa cası, ayet her toplum diyor ama hiç kimse iddia edemez ki tanrı Amerika kıtasına, Japonya, Rusya ve Avustralya'ya da bir peygamber göndermiştir.(64) işte kitabı m iyidir, ant olsun eşi-benze ri yoktur, yüce ve şerefli bir kitaptı r de mekle olmuyor. içerik dolu olmalı; madem kainatın yaratıcısı tarafından gelmiş, o za man tüm insanları mutlu etmeli. Hammu rabi de kendi kanununda hemen giriş bö lümünde, "memlekette adaleti hakim kıl mak, şikayet ve kötülükleri ortadan kaldır mak, güçlünün zayıfı ezmesini önlemek, insanların huzurunu sağlamak, memleke ti aydınlatmak, refah seviyesini yükselt mek için, iş başına geldim" diye başlıyor. Demek istediğim, "çözüm göstermeden benimki iyidir, benzeri yoktur, ben tanrı dan gelirim" gibi lafların hiçbir değeri 01-
şiir öğretmedik. Şiir ona yakışmaz da' di yor. Yorum yapmama gerek yok. (?O)
6) Kur' an Muhammed'in uydurması olsaydı Allah Muhammed'i yok edecekti "Eğer O (Muhammed), bazı laflar uy durup bize iftira etseydi, elbette onu kıs Kur'an Allah'ma göre şayet Kur'an Hz. Muhammed'in uydurması olsaydı Kur'an'ın Allah', onu yaşatmazdı ve hiç kimse de buna engel olamazdı.
yaptık ki, onunla senin kalbini dayan ı kl ı kı lalım. Biz onu parça parça/ayet ayet indir dik' diyor. Bu ayetle Muhammed'e kolayl ık olsun diye Kur'an'ın parça parça indiği ifa de ediliyor. Bir başka ayette bu sefer 'Onu insanlara ağır ağır okuman için, parça larına ayırdık ve onu azar azar indirdik' diyor. Demek ki tek bir sefer göndermeyi
"inkar edenler, Kur'an ona toptan, bir kerede indirilseydi ya!" dediler. 'Biz böyle
Başka bir ayette de, "Yoksa 'onu (Mu hammed) uydurdu' mu diyorlar? De ki, ben onu uydursam siz beni Allah'tan kur taracak hiçbir güce sah ip olamazsı n ız."(?2) Evet; bu ayetlere göre şayet Kur'an Muham med'in
uydurması
olsaydı
Kur'an'ın Allah'ı onu yaşatmazdı ve hiç
saymış ödev zor 0Iacakmış.(68)
ben veya başkası şimdi kalkıp bir kitap
Kur'an'a göre, Kur'an'a inanmayan kör ve akılsız diye nitelenmiş ve şöyle de nilmiştir: "Rabbinden sana indirilenin hak
sahipleri anlar."(69)
4) Kur'an'ın toplu halde inmeyişinin hikmeti
Kur'an'ın Allah'ı . (?1 )
kimse de buna engel olamazdı. Demek ki
3) Kur'an dağlara inseydi dağlar bile erirdi
Bir bakıma da "insanoğlu Kur'an'a inanmıyorsa dağdan da beter bir yaratık tır" demek istiyor.
kimse de buna engel olamazdı" diyor
lay kavrası nlar diyeymiş. Toplu halde 01-
olduğunu bilenle kör olan (inkar eden) bir
Başka bir yerde, "Eğer okunan bir ki tapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı , ya da onunla ölüler konuş turulsaydı (o kitap yine bu Kur'an olacak tı)" diyor.(6?)
koparı rdık (onu yaşatmazdık). Sizden hiç
şin nedeni insanların ödevi az olsun, ko
maz.(65)
Ayet şöyle: "Biz bu Kur'an'ı b i r dağa indirseydik, Allah korkusundan o dağ ı , baş eğmiş, çatlamış, yarı lmış görürdün. Bu örnekleri, düşünmeler için insanlara anlatıyoruz" diyor.(66)
kıvrak yakalar, sonra onun can damarını
olur mu! Bunun bir olmadığını ancak akıı
5) Şiir Muhammed'e yakışmaz Hz. Muhammed zamanında kimi inan mayanlar onun hakkında ' Bu adam şair dir' diyorlard ı . Bunu çürütmek için bakalım Kur'an'da nasıl bir savunma yapılmış. Bu konuda ilginç bir ayet var paylaşmak iste-
yazsak ve 'ey ahali ! Allah'tan geliyoruz, bu kitap Allah'tan bir vahiydir' desek tanrı bizi yaşatmayacak, hemen kıskıvrak yakala yıp can damarı mızı koparacak. Ne yazık ki insanları yıllardır öyle bir kalıba sok muşlar ki bunlara inanıyorlar ve bunun için rahatlıkla katliamlar gerçekleştiriyorlar!
7) Kur'an'da yanlış hesap örnekleri Kur'an'da birçok yerde "Rabbiniz o AI lah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı" diye geçiyor.(?3) Ama bir yerde ciddi bir hata var. Toplu halde gökleri e yere ayırdı ğı zamanı belirtirken "altı günde yarattım"
Hz. Muhammed zamanında
diyor; ancak teferruat kısmı nda hesap tut
kimi inanmayanlar onun
muyor. Fussilet Suresi'nde şöyle diyor: "De ki, 'Siz yeri iki günde yaratanı inkar
hakkında 'Bu adam şairdir'
edip ona ortaklar m ı koşuyorsunuz? O,
diyorlardı. Bunu çürütmek
dört gün içinde yeryüzünde yükselen sa
için Kur'an'da Yasin Suresi'nde,
yarattı '" Bir kere gök nedir, neyi kast edi
'Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yakışmaz da' cümlesi geçiyor.
bit dağlar yarattı. iki günde de yedi gök yor bu bellisiz. ikincisi, rasgele, ispatsız bir bilgi söz konusu. Bütün bunlar bir ya na; ortalıkta bir yanl ı ş hesap var. Birçok ayette yerle gökleri altı günde yarattı m di yor; işin teferruatına gelince hesap bozu-
Yıldızların, melekleri dinlemek üzere yukarı çıkmak isteyen şeytanları vurması hadisesi, Hz. Muhammed'den önce yaşayan Ümeyye b. Ebi Salt şiirlerinde de geçiyor. Yani bu batı i inanç o zaman halk arasında yaygındl .
yeb, "ben bunun yanıtını veremiyorum" di
Nobel ödülünü ve daha alasını hak etmiş
yor. Adam orda kendisiyle ibni Abbas ara sında geçen soru-yanıt şeklindeki konuş
niteliktedir". Peki, benim bu sözümün hiç
mayı hatırlatınca, ibni M üseyyeb adama,
önemli olan içeriktir.
bir değeri var m ı ? Tabii ki yoktur. Burada
"işte ibni Abbas'ın yanıtını veremediği so runun cevabını ben mi vereceğim? ibni Abbas benden daha bilgili" diyor.(76) Bazı islam alimleri konuyu çözeme
E) KUR'AN' DA ESKi BAlIL i NANÇLARı N iZLERi
yince; hesap tutsun diye şöyle bir formül
Bu konu hakkında Kur'an'da çok sayı
ortaya atmışlar. "Yer de gök gibi yedi kat
da ayetler var: ' inanmayanlar, bu ayetler
tır ve her kat arası beş yüz yıldır. Yedi kat
eskilerin masallarından başkası değildir'
yerle yedi kat göğün toplamı 1 4 ve bunun
derler anlamı ndaki ifade Kur'an'da dokuz
beş yüz yılla çarpımı yedi bin olur. Geliş
yerde tekraren geçiyor. Demek ki o za
luyor: iki gün dünya, dört gün dağlara ve
gidişieri hesaba katsak bu sayı iki kat olu
man bu tez üzerinde birçok insanı n dur
kocaman evrene de iki gün ayırıyor ve
duğu, Muhammed'i bu konuda sıkıştırdığı
toplam sekiz gün oluyor ki daha önce de
yor ve toplam on dört bin yıl oiur. Göğün son katıyla Allah'ın Arş'ı arasındaki mesa
diği altı gün hesabı tutmuyor. Çünkü bu
fe de 36 bin yıldır. Bu durumda otuz altı
son ayette iki gün fazla çıkıyor. Yani içerik
bin ile on dört binin toplamı elli bin olur" di
bir yana; Kur'an'da birçok yönden hatalar
ye bir hesap ortaya çıkarmışlar. Bu du
çok. Bu konuda yazdığım bir kitabımda
rumda demek ki dünyanı n çapıyla uzayın
teferruatlı bilgiler var. (74)
çapı eşitmiş. Çünkü yerle göğün her katı arasındaki mesafe eşitse sonuç böyle
8) Yerle uzayın en uzak noktası arasındaki mesafe . . .
olur. Halbuki dünyan ı n büyüklüğü uzaya karşı bir hiç değerindedir. Bu son mate matik hesabı Suyuti, ibni Kesir ve ibni Ebi
Kur'an'da bir yerde "Melekler ve Ruh
Hatem gibi Müfessirler kendi tefsirlerinde
(Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir
sahabi ibni Abbas'a dayandırarak işlemiş
günde yükselirler" diye geçiyor.(75) Başka
lerdir.(77)
bir ayette de, "Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızia bin yıl olan bir günde ona yükselir" diyor. Burada da hayali bir bilgi söz konusudur. Ben konunun içeri ğinden ziyade bı,ırada basit bir yanlış he saptan söz etmek isterim . Bir yerde bin
Kur'an'ın içeriği bu ve Allah da devam Iı meydan okuyor, "kainat toplansa kitabım gibi bir kitap ortaya koyamazlar" diyor.
için habire ayet üzerine ayet indirmiş.(78) O zaman bir kısı m inanmayanlar, "Kur'an Muhammed'in iftirasıdır, sağdan soldan bir şeyler getirip uyduruyor ve AI lah'tan bana vahiy geliyor diyor" eleştiri sinde bulunuyorlardı. Bu zaten Kur'an'da geçiyor, Kur'an bunu itiraf ediyor.(79) Tabii ki bu eleştirilere karşı Kur'an'da farklı savunmalar var. Onlardan biri yuka rıda anlatıldı ki, tanrı diyor "Muhammed uydursaydı ben onu sağ bırakmazdım" şeklindeydi. Başka savunma yöntemleri de var. Mesela "Kur'an Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı (uyduruk olsay dı) o zaman içinde birçok çelişki buluna caktı" şeklinde bir savunma, bir iddia var.
Ben de derim ki "yazdığım birkaç ki ta
Halbuki hem içerik, hem de g ramer yö
b ı m ı n eşi, benzeri ne bu dünyada yazıl
nünden ve başka yönlerden boğazı na ka
m ıştır, ne de yazılacaktır; tüm yazdıklarım
dar yanl ışlarla doludur.(80)
yıl, diğer yerde elli bin yıl diyor. Peki, ne den böyle ve nedir olay? islami kaynaklar da da buna sağlıklı bir yanıt yok. Sahabe ibni Abbas'tan soruyorlar: Nedir bu bir gü nün bin yıla tekabül etme olayı? ibni Ab bas moralini bozuyor ve soruya karşı şu soruyu yöneltiyor: "Peki ben de senden sorayım , Kur'an'da bir başka ayette, yer den göğe kadar elli bin yıldı r" diye geçiyor. Sen bundan ne anlıyorsun? Adam i bni Abbas'a, ben senden bilgi edinmek istiyo rum, sen niye benden soruyorsun ki diyor. Buna karşı sahabi ibni Abbas, ikisi de Kur'an'da vardır ben ne bileyim diyor ve yanıt veremiyor. Daha sonra aynı adam ibni Müseyyeb'in yanında iken başka biri gelip bu ayeti ondan soruyor. ibni Müsey-
Bazı islam alimleri Kur'an'a dayanarak, dünyanın çap'Yla uzaym çapını eşit göstermişlerdir. Halbuki dünyanm büyüklüğü uzaya karşı bir hiç değerindedir.
Eski batıl inançlar derken burada bir
F) TEVRAT VE YAHUDi KÜLTÜRÜNDEN SEçiLEN AYETLER
kaç somut örnekle açmak isterim : Bir gün bir kabileden kaç kişilik bir grup Hz. Mu hammed'in yanı na gelir. Onlardan biri, "biz yukarıda/göklerde olup bitenler hak
Yahudilikten Kur'an'a aktarı lan bilgiler
kında kehanet yoluyla malumat sahibiyiz"
iki kategoride ele alı nabilir: Biri, direkt Tev
der ve bu konuda Muhammed'e bildikleri
rat kitabından Kur'an'a aktarılan ayetler,
ni şöyle anlatır: Şeytanlar yukarı çıkıp me
diğeri ise Yahudi halkı arasında meşhur
lekleri dinlemek istedikleri zaman yı ldızla rın ateşi onları yakıp yok eder. Evet; bu açıklama o Arap adam ı n . (81 ) Yıldızların, melekleri dinlemek üzere yukarı çıkmak isteyen şeytanları vurması hadisesi, Hz. Muhammed'den önce yaşa yan Ümeyye b. Ebi Salt şiirlerinde de ge çiyor. Yani bu batıl inanç o zaman halk arasında yaygındı .(82)
olan Yahudilik kültüründen aktarılan ayet Tevrat ile Kur'an arasında ciddi benzerlikler bulunmaktadır.
memesi elde değiL. Çünkü çoğu cahiliye dönemi denilen eski örf-adetlerin aynısı diyor ve şu örneklere devam ediyor. Hac ve Umra daha önce de vardı. Ka'be'nin kutsiyeti, Ramazan ayına hürmet dahq. önce de vard ı . Eşhürü'l hurum denilen
Bakıyoruz bu olup bitenlerden sonra aynı mitoloji olduğu gibi Kur'an'da yer alı yor. Hemen Diyanet'in Kur'an mealinden sunayı m : "Onu (dünyaya yakın olan gö ğü), inatçı her türlü şeytandan koruduk. Onlar yüce alemi (melekler topluluğunu) asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılı rlar. Onlara sürekli bir azap vardı r. An cak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir par lak ışık takip eder" diyor. işin bilimsel yanı bir kenara; daha önce kahinlerin öne sür dükleri bir inanç Kur'an'da tanrı buyruğu olarak takdim ediliyor.(83)
hürmetli aylar (Zil-Kade, zil-Hicce, Muhar rem, Recep ayları) daha önce de vard ı . Zina cezası , h ı rsızlık v e içki konusunda durum daha önce yine aynıyd ı . Kısas, Kan bedeli, kasame (bir insan kaç kişi ta rafından katledilseydi hepsi ceza alırdı) daha önce de vard ı . Bunları sı raladı ktan sonra teferruata geçiyor ve o zaman Arap
devam edelim diyoru m . Malum ABD ve Rusya Müslüman olmadıkları halde uza ya gittiler ve böyle giderse ilerde orada ve daha uzaklardaki uzay cisimlerinde karar
Kur'an' ı n Tevrat'tan bir alı ntı olduğunu iti raf eden bazı ayetler sunmakta fayda gö rüyorum. 1 9 ayetlik A'la Suresi'nin ilk cümlele
yor. Evet; Kur'an'daki bazı konular bölge
ahiret hayatı nın daha güzel olduğu vurgu
nin eski örf-adetlerinden derlenmiştir; bu
lanıyor ve sonunda da bu anlatılanlar ön
nu vurgulamaya çalıştım.(84)
ceki kitaplarda, ibrahim ile Musa'nın kitap larında vardı deniliyor ve böylece sure bi
Halil A. Kerim: "islam,
tiyor. Burada önemli olan Kur'an tanrısı
çoğu kurallarını, Arap
larda var olduğunu, bunların yeni olmadı
yarımadasında yaşayan
ğını kabul etmesi. (85)
kullanılan dil bile yeni değildir.
2002) kitabından bir özet sunmak isterim.
insanın Kur'an'daki bilgilere
"isıam, çoğu kurallarını, Arap yarımada
bakınca dehşete düşmemesi
Kur'an'daki bilgilere bakınca dehşete düş-
lara geçmeden önce, Kur'an'da geçen ve
meyenlerin durumundan bahsediliyor,
iktisat, hukuk, siyaset, hatta
i nsan ı n
mi itibariyle Tevrat'la Kur'an'da aynı olan bazı somut örnekler vermek isterim. Bun
olduğunu öne sürdü şeklinde devam edi
maya izin vermez, o zaman niye ABD ve
dil bile yeni değildir" d iyor.
ni değil; hem içerik hem de cümle denkle
yelere geçiliyor, tanrıyı dinleyen ve dinle
Mesela ahlak, sosyoloji,
loji, iktisat, hukuk, siyaset, hatta kullanı lan
Kur'an'a epey bilgi aktarmıştır. Ben hepsi
yıp yok ederek sadece kendininkinin hak
Peki, "tanrı madem şeytanıara yukarı çık
ve örnekler veriyor. "Mesela ahlak, sosyo
la ilgili konularda Muhammed Tevrat'tan
rinde yaratıcının yaptıklarından söz edili
manları sömürdükleri bir gerçek de var.
sında yaşayan insanlardan almıştır" diyor
ri Tevrat'tan bir alıntıdı r. Yine helal-haram
yor. Daha sonra Muhammed'e bazı tavsi
insanlardan almıştır.
Ben burada Halil A.Kerim'in ( 1 930-
Kur'an'daki tüm israiloğulları hikayele
duğunu, Hz. Muhammed hepsini batıl sa
gah kuracaklar. Ayrıca bunların Müslü
Rusya'ya vize verdi?" diye sormak lazım.
açalım.
yarımadasında 21 değişik hac yerleri ol
Ben işin mitolojik yönü üzerinde dur mam ; ancak bununla ilgili kısa bir soruyla
ler. Bu, incil'den Kur'an'a aktarılan bilgiler için de geçerlidir. Bunu birkaç örnekle
elde değiL. Çünkü çoğu cahiliye dönemi denilen eski örf-adetlerin aynısı."
nın Kur'an'da anlatı lanların eski kaynak
Bir ayette, "O (Kur'an'da anlatılanlar) geçmişlerin kitaplarında da vardı" diye ge çiyor. Bunlar açı k bir şekilde Kur'an' ın, ön cekilerden bir alıntı olduğunun itirafı d ı r. (86) Kur'an Tevrat bilgisiyle doludur. Hele israiloğulları peygamberleri diye bilinen 20'den fazla kişilerin hayat hikayeleri ol duğu gibi Tevrat'tan bir alı ntıdır. Fikir ol sun diye bazı somut örnekler verip diğer konulara devam edelim. 1) Tevrat başındaki ilk ayet, "Allah gökleri ve yeri yarattı" şeklindedir. Aynı
cümle olduğu gibi Kur'an'da da geçi
lah Hz. Musa'ya, kavminden yetmiş kişi al
yor.(81)
çıkın bana secde edin dedi". Bu cümle ol duğu gibi Kur'an'a alınm ıştır.(96)
2) Tevrat'ta, 'Allah, kendi suretimde, bana benzer şekilde insan yaratayı m ki
7) Firavun kendi kavmine talimat veri
denizin balıklarına, göklerin kuşları na, sl
yor, " israiloğulları'ndan doğum yapan ka
ğırlara, tüm yeryüzüne ve yerde sürünen
dı nları n çocukları erkek ise öldürün" diye. Bu hikaye de olduğu gibi Kur'an'da defa larca işlenmiştir.(91)
her şeye hakim olsun dedi ve kendi sure tinde insan yarattı (Adem'i kastediyor)' di ye geçiyor. Kainatta insan hizmetine sun
Hz. Musa tanrı emriyle bir sandığa ko nup suya atılıyor ve bir kanaldan gidip Fi
mak için her şeyi yarattım ifadesi Kur'an' da birkaç yerde geçiyor. Mesela; "Gökleri
ravun'un havuzuna giriyor, onun sarayın da kalıp büyüyor ve sonra bilinen anti Fi ravuncu Musa ortaya çıkıyor. Bu hadise Tevrat'ta işlendiği şekliyle Kur'an'a alın mıştır. (98)
ve yeri yaratan, yukardan indirdiği su ile rızk olarak ürünler yetiştiren, emri gere ğince denizde yüzmek üzere gemileri, ne hirleri, ay ve güneşi, geceyle gündüzü si zin buyruğunuza veren Allah'tır" diyor.(88) Başka ayetlerde, "Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir" diye geçiyor.(89) Diğer bir ayette, "Göklerde ve yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir" deniliyor.(90) Sözün kısası, yarad ı l ış konusunda Kur'an'daki ayetler Tevrat'tan ancak bir alıntıdır. Tevrat'la Kur'an'ı eline alıp karşı laştıran normal bir insan bile bunu açık bir şekilde görebiliyor.(91 ) 3) Adem ile Havva cennete konurken kendilerine her şey serbest bırakılır; an cak tek bir şey yasak edilir. Onlar o yasa ğı çiğneyince ceza olarak cennetten atılır
Tevrat'ta kurbanl ı k bir inekten söz edi Musa Peygamber hakkında Tevrat'ta yer alan pek çok hikayeye, Kur'an'da da aym şekilde rastlamak mümkündür.
bunun özetinin özeti çıkarı lıp Kur'an'a konduğu kolay anlaşılır. Öyle ki Muham med ibrahim'i Kur'an'da işlerken bir de bir sureye ad yapıyor, ibrahim suresi diye. Yi ne Tevrat'ta anlatılan Yusuf, Hud, Nuh, Yunus gibi peygamber diye inanı lan kişi leri Kur'an'da işlerken onları da birer sure ye isim yapmıştır. (94) 6) Tevrat'ta cana can, göze göz, dişe diş, ele el, ayağa ayak, yanığa yanık, ya raya yara, bereye bere cezası uygulana cak diye geçiyor. Aynı ayet olduğu gibi
lar. Kur'an'da anlatılan bu hikaye olduğu
Kur'an'a alınmıştır. (95)
gibi Tevrat'ta geçiyor.(92)
Hatta Kur'an'la Tevrat arasında o ka dar detaylarda ortaklık var ki insanı n aklı
4) Tevrat'ta Adem'in ilk iki çocuğunun hikayesi anlatı l ıyor: Uzunca bir hikaye. Sonunda Kabil Habil'i katlediyor. Yalnız Tevrat'ta kabil yerine Kain geçiyor. is lam'da ise Kabil olarak anlatılıyor. Kısaca sı, Kur'an'da anlatılan bu iki kardeşin ola yı Tevrat'tan bir alıntıdı r.(93) 5) Kur'an'da birkaç surede anlatılan Hz. ibrahim'in hayat hikayesi fazlasıyla Tevrat'ta geçiyor. Orada, "Hz. ibrahim Harran'dan çıkı nca LO yaşındaydı " diye başlıyor ve devam ediliyor. Öyle ki
duruyor. Mesela Tevrat'ta deniliyor ki "AI-
Kur'an'da Hz. Musa'nın mucizelerinden (gösterdiği olağanüstü olaylardan) sıkça söz edilmekte ve örnekler verilmektedir. Mesela elini koynuna bırakıp
Kur'an'da Hz. ibrahim'in ismi 69 yerde ge
çıkarınca eli bembeyaz oluyor.
çerken Tevrat'ta ise nerdeyse bunun iki
Kur'an'da bu beş ayrı surede
katı olarak geçiyor. Buna bakarak hikaye nin Tevrat'ta ne kadar kapsamlı olduğu ve
tekrar edilerek geçiyor.
liyor ve renginin kırmızı olduğu belirtiliyor. Kur'an'da bu anlatı lı rken rengi sarı diye geçiyor. Yani detayına kadar bilgiler ay n ı . (99) 8) Tevrat'ta Hz. Musa Mısır'dan çıkıp Medyen'e gelince bir kuyu başı nda hay vanları n ı sulamayı bekleyen yedi kız kar deş görüyor ve onlara su konusunda yar d ı mcı oluyor. Sonunda onların babaları yanına gidiyor ve o kızlardan biriyle evle niyor ve kayınpederine çobanlık yapmaya başlıyor. Ufak farklarla birlikte bu olay Kur'an'da da anlatllıyor. ( 1 00) Kur'an'da Hz. Musa ile ilgili şöyle bir olay var: Hz. Musa Tuva vadisine girince Allah ona, pabuçlarını çıkar; çünkü sen kutsal bir yerdesin diyor. Aynı olay olduğu gibi Tevrat'ta da anlatllıyor. ( 1 0 1 ) Kur'an'da Hz. Musa'nın mucizelerin den (gösterdiği olağanüstü olaylardan) sıkça söz edilmekte ve örnekler verilmek tedir. Mesela elini koynuna bırakıp çıka rınca eli bembeyaz oluyor. Kur'an'da bu beş ayrı surede tekrar edilerek geçi yor. ( 1 02) Yine Kur'an'da Hz. Musa rabbine yal vararak benim dilim ağırdır/kekeyim, ben yalnız bu görevi yapamam. O yüzden kar deşim Harun'u da benimle birlikte bu işle görevlendir şeklinde duası geçiyor ve Al lah da kabul ediyor. Bu yalvarış olduğu gi bi Tevrat'ta da geçiyor. ( 1 03) Yine Kur'an'da anlatı ldığına göre Hz. Musa M ısı r'da sihirbazlarla karşı karşıya
·
.
. .
Kur'an'da insanın yaradılış evreleri hakkında bi lgi verilirken, ilkin topraktan (Adem'i kastediyor), ondan sonra, meni, derken ete kemiğe bürünme -Yunus Emre'nin dediği gibi- büyüme şeklinde devam ediliyor. Bu Tevrat'ın Eyüp bölümünden bir alıntıdır.
olmuştur. Çünkü olay 1 4 'asır önce olmuş. O bakımdan o zaman için bu kadar hata normal karşılanmalı diyebiliriz veya belki
önce o coğrafyada yaşayanlardan Yahudi
de Hz. Muhammed bilerek olayı bu şekil
ve putperestler sünnet olurdu. Hatta Dr.
de işlemiştir; bu da mümkündür.
Cevat Ali, Tevrat'ta anlatılan ismail'in sün
Kur'an'da insanın yaradılış evreleri hakkında bilgi verilirken, ilkin topraktan (Adem'i kastediyor), ondan sonra, meni, derken ete kemiğe bürünme -Yunus Em
Firavun-Musa mücadelesinde Kur'an da deniliyor ki, biz Firavun kavmi üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik. Aynı olaylar Tevrat'ta fazlasıy la anlatllmaktad ı r. ( 1 0S) Mısır'dan çıkıp çöle gelince Allah onlara kuvvet helvasıyla bıldırcın kuşunu gön derdiğini söylüyor. Bu hikaye de Tev rat'tan bir alıntıd ır.( 1 06) Hz.
miş diyor. Yani ibrahim'le başlayan yeni bir olay değildir. ( 1 08)
re'nin dediği gibi- büyüme şeklinde de
Dediğim gibi Kur'an-Tevrat karş ı laştır ması konusunda kimi yazarlar bilgi verdik
münden bir alıntıdır.( 1 0?)
leri için ( ilhan Arsel gibi) ben bunun üze
Daha önce o bölgede yaşayan kimi in teyze, iki kız kardeşle evlilik, babanı n eşi (üvey anne) ile evlilik yasaktı. Babanın hanımıyla evlenen adama 'deryüz' denir di. Bugün biz de az bir farkla deyüz keli
rinde fazla durmam. Konunun bütünlüğü açısından birkaç özet örnek verdim . Kısa cası, Kur'an'ın sağlandığı yerler çok; an cak Kur'an'daki israiloğulları konusunda (alıntı bakımından) Tevrat bir numaradır. Çünkü bu hikayeler incil'de yoktur.
mesini kullanıyoruz. Yine genelde herkes kendi dengiyle (küfv) evlenirdi. Toplum
G) i NCil VE HıRiSTiYANlıKTAN SEçilEN AYETLER
içinde itibarı olan bir kişi, kızı nı ancak iti barı olan birine verirdi. Eş boşama yine is lam'daki gibi üç talakla ancak gerçekleşir di. Ölen birinin yıkanması, kefenlenmesi,
Kur'an'da birkaç yerde, israiloğulları
Gerçekten
net olayı; aslında gösteriyor ki Hz. ibrahim zamanında o coğrafyada bu bir gelenek
vam ediliyor. Bu da Tevrat'ın Eyüp bölü
sanların inançlarına göre anne, kız, hala, kalınca hepsi bastonlarını . atıyorlar yılan oluveriyor; ancak Harun'unki o nlarınkini yutuyor. Bu da olduğu gibi Tevrat'ta geçi yor. ( 1 04)
olmak gibi adet ler eskiden beri vardı . Muhammed'den
yı'f.. � 'Sa'Ç. +';lfa9'1 , 'Sünnet
M usa
hakkında
Kur'an'ın Tevrat'tan aldıkları aşı rı derece de fazla. Bir fikir oluşsun diye Musa hak kında her iki kitaptan yaptığım karşı laştır ma sanı rı m yeterli . Bilgiler zaten faydasız; kaldı ki çok açık bir şekilde detayına ka
üzerine dua okunması (cenaze namazı
a) Hz. isa, kişi Allah sevgisini kendi
gibi), defnedilmesi, kabri başında iyilikle
evine, han ı m ı na, kardeşlerine, anne ve
rinden söz edilmesi eskiden beri vardı.
babasına, çocuklarına tercih etmişse o
Bugün hocaların ölen birinin cenazesi ba
her vakit kazançlı olacaktır. Yani Allah
şında, hakkın ızı helal edin demesi işte bu eski gelenekten gelir. Yine ağız çalkala
sevgisi her şeyden önce gelir diyor.
ması (islam'da buna mazmaza denir), bu
inanan bir milletin babaları, oğulları, kar
Kur'an'da ise "Allah'a ve ahiret gününe
runa su çekmek (istinşak), misvak kullan
deşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve
mak, etek, koltuk altı traşıarı, tuvalet ihti
elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini
yacını giderirken kendini bir cisimle temiz
görmezsin . " şeklinde formüle edilmiş
lemek (ki islam'da buna istinca denir), bı-
tir. ( 1 09)
dar ilgili konulardaki ayetlerin Tevrat'tan bir alıntı olduğu tartışmasız. Yalnız bazı yerlerde bunların Kur'an'a al ı nışı farklı ol muş. Mesela Tevrat'a göre Hz. Musa ve kavmi Mısır'dan çıkıp çöle gelince tanrı onlara "kuvvet helvasıyla bıldırcın kuşları nı yiyin" demiş. Bu gayet normaldir: ikisi ne ulaşmak zor değiL. Bunlar o zaman o bölgede demek ki varmış ; adeta onlara helal kıl ıyorıyiyebilirsiniz d iyor. Ancak Kur'an bunu farklı bir anlatımla işliyor: "Si ze kudret helvasıyla bıldırcın indirdik" di yor. Cümle denklemi böyle olunca, bunla rı olağanüstü bir şekilde yukarılardan gön dermiş demek oluyor. Bazen konular Tev rat'tan Kur'an'a aktarılı nca benzer farklar
Hz, Muhammed'den önce de o coğrafyada yaşayanlardan Yahudi ve putperestler sünnet olurdu.
Burada şu nokta da dikkat çekicidir; belirtmek isterim. Hz. isa, ben önceki pey
halde Hz. Muhammed bunları Hz. isa'ya
gamberleri yıkmaya gelmedim ; tam tersi
isa'dan bir sofra (yemek) istiyorlar, Allah
ne onların getirmiş olduğu şeriatı tamam lamaya geldim diyor. Aynı şeyi Hz. Mu
yukardan bize bir güzel yemek göndersin
mal etmiştir. Mesela inanmayanlar Hz.
ki senin peygamber olduğuna inanalım di
hammed de Kur'an'da defalarca dile getir
yorlar. işte bu yal n ı z Kur'an'da var
miştir. Başta Hz. Musa olmak üzere deği şik peygamberlerden övgüyle söz edilmiş ve yukarıda da belirtildiği gibi bunlardan
d ı r. ( 1 1 5) Yine Kur'an'da deniliyor ki Hz. Mer yem için Allah yukardan yemek gönderi
kimilerini Kur'an surelerine ad bile yap mıştır.(1 1 0)
yormuş. Zekeriya Peygamber (din mantı ğına göre peygamber diyorum) ne kadar
b) incil'de Hz. isa'ı n çeşitli hastalıkla ra yakalananları , delileri ve sara hastaları nı tedavi edip iyileştirdiği bilgisi vardı r. Hz. isa'yla ilgili aynı bilgiler Kur'an'da işlenmiştir. ( 1 1 1 )
Meryem'in yanına gitmişse hep onun ya nında yiyecekler görmüş ve bu da nerden geliyor diye sorunca; Meryem, Allah'tan
fazlasıyla
c) Hz. isa'yı istemeyenler onu yakala yıp ortadan kaldırmak için planlar kurmuş
gelir yanıtını vermiştir. Belki merak olur di ye olayı kısaca anlatayım. Hz. Meryem Kur'an'da Pavlus incil'inden parçalara da rast/anmaktadır.
doğunca onu teyzesinin kocası Zekeri ya'ya teslim ediyorlar, o baksı n diye. He
Bu açı klama
"iyilik sahipleri için cennette öyle nimetler
nüz Zeynep tıfıl iken Zekeriya ne kadar
Kur'an'da "Onlar (Yahudiler) tuzak kurdu
var ki göz onları görmemiş, kulak onları
onun yanına varmışsa hep farklı yiyecek
lar (Hz. isa'ya karşı). Allah da tuzak kur du. Allah, tuzak kuranların en hayırlısı dır" şeklinde ifade ediliyor. ilginç: Allah tu
duymamış ve bunlar kimsenin de kalbine
ler görmüş. Yani Meryem'in de Allah tara
gelmemiş" diye geçiyor. Ayette de"Yaptık
fından mucizeler gördüğünü ifade etmek
larına karşılık olarak, onlar için ne mutlu
isteniyor ayetlerde( 1 1 6)
zakçıymış; ancak onun tuzağı en hayırlı
luklar saklandığı n ı hiç kimse bilemez" de
sıymış. Allah'ın tuzakçı ve hem de en iyi hayırlı tuzakçı olduğunu belirten ayetler den birkaçı n ı sunmak isterim . Az önceki ayet, Yahudilerin Hz. isa'ya karşı kurduğu tuzaktan bahsediyor. Aynı zamanda Hz.
niliyor. ( 1 1 3)
lar b i lgisi
incil'de var.
Muhammed'e karşı kurulan tuzaktan söz eden ayetler de var. Mesela; hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyor Iardı. Allah da onlara karşı tuzak kuruyor du. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır
Kur'an'da böyle geçiyor; ancak kudsi
yapıldığını da görüyoruz. Kur'an'da denili
hadiste Pavlus'un kullandığı ifadenin oriji
yor ki, Hz. isa çamurdan kuş-kartal yapıp
nali geçiyor. Malum islama göre kudsi ha
onlara ruh vermiş. ( 1 1 7)
dis de Allah'ın sözüdür; ancak cümleyi Muhammed kurmuştur. Bu kudsi hadis müttfekün aleyhtir. Yani Buhari ile Müs lim'in ortak işledikleri hadislerdendir. Bu hari bunu dört yerde, Müslim de birçok farklı rivayetle almıştır. ( 1 1 4) .
diyor. Bir başka ayette, "Öncekiler de
Yukarıda da bir yerde belirtildiği gibi
(peygamberlerine karşı) tuzak kurmuşlar
Kur'an'da bazı şeyler incil'de geçmediği
dı. Bütün tuzaklar Allah'a aittir" diye ge çiyor. Semud kavmiyle ilgili şöyle bir ayet var: "Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu" di yor. Yunus Suresi'nde, "Ayetlerimiz hak
Hz. isa'yı istemeyenler onu yakalayıp ortadan kaldırmak için planlar kurmuşlar bilgisi
daha çabuk tuzak kurar.' Şüphesiz elçi
incil'de var. Bu açıklama Kur'an'da "Onlar (Yahudiler) tuzak kurdular (Hz. isa'ya karşı).
tuzağından söz edilince konuyu bir az aç
Allah da tuzak kurdu. Allah,
tım.(1 1 2)
tuzak kuranların en hayırlısıdır"
d) incil kültürü sayılan Pavlus'un bi rinci Korintoslulara mektuplar kısmında,
Bunlar incil'de yok; ancak ya Hz. Mu hammed'den önce fanatik H ı ristiyanlar (tıpkı fanatik Müslümanları n Muhammed için uydurdukları gibi) isa ve ailesi hakkın da bu gibi masalları uydurmuşlar veya isa'dan yaklaşık 6 ası r önce yaşamış olan Hindistanlı Gotama Buda (MÖ 563-483) için uydurulan ve orta doğuya yayılan hi kayelere dayanır. Kur'an'da buna benzer
kında onların tuzakları var. De ki : 'Allah, lerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tu zakları yazıyorlar" diye geçiyor. Evet, ko nu tanrı tuzağı değil; ancak incil ve Kur'an karşılaştırmasını yaparken bir yerde tanrı
Tevrat ve i ncil'den Kur'an'a bilgiler ak tarırken, zaman zaman büyük yanlışlar
şeklinde ifade ediliyor.
gariplikler çok. Mesela; şu an var olan tüm incil nüs halarında ( Matta, Markos, Luka ve Yuhan na) Hz. isa'nın yakalanıp çarmıha gerdiril mek üzere öldürüldüğü belirtiliyor, öldürül düğü kabul ediliyor. Hatta bu işlemin kaç saat sürdüğü bile incil'de belli. Yani kendi si ölüyor, can veriyor ve onu gömüyor lar. ( 1 1 8) Peki, bakalı m Kur'an'da nasıl işlen miş; bunu da özetleyelim. "Allah elçisi Meryem oğlu isa'yı öldürdük demeleri yü zünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne
iıniiiiimii]lı]!ilAi r-
- - - -----
öldürdüler, ne de astılar; ancak (öldürdük
Evet; Hz. isa'yı ve H ı ristiyanları hedef tut
Ieri) onlara isa gibi gösterildi. Onun hak
muyor; ancak akı ı almaz bir şekilde, aşırı
kında ihtilafa düşenler, bundan dolayı tam
derecede ona torpil yapıyor ve bu inanıl
bir kararsızlık içindedirler; bu hususta
mazı yaparken de 'ancak benimki doğru
zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bil
dur,
gileri yoktur ve kesin olarak onu öldür
yor!(1 23)
mediler. Tam tersine Allah onu kendi ka
sözlerim tanrıdan gelmedir' di
Sanki isa öldürülse bu bir eksiklik sa
tına yükseltti" diyor.(1 1 9)
yılmış da bundan onu göklere çıkarmış.
Ben burada Hz. Muhammed'in bu bil
Bu da anlamsız olmakla birlikte Kur'an'ı n
gileri bilmeyerek aldığına ihtimal vermiyo
diğer ayetleriyle çelişiyor. Çünkü Kur'an
rum. Bunu bilerek böyle yaptığı kesin.
defalarca bahsediyor ki birçok peygamber
Şöyle ki, Hz. isa'yı zaten Yahudiler götür
katledilmiştir. O zaman niye isa katledilse
düler. Dolayısıyla bu iki kesim zaten birbir
onunki bir eksiklik sayllsıri ! ( 1 24)
lerini sevmiyordu. Kendisi isa'yı göklere
Hz. Muhammed incil'den Kur'an'a bil
çıkarmakla H ı ristiyanları kazanmak iste
giler aktarırken kimi konularda hiç değişik
miş. Zaten o zaman onunla en çok kafa tutan, uğraşan Yahudilerdi. Hatta Yahudi düşmanlığını Kur'an'a taşıyor; H ı ristiyan ları ise Kur'an'da Müslümanlara yakın olarak gösteriyor. Amaç, parçala yut mi sali. ilgili ayet şöyledir: "Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanları, Yahudilerle şirke ba tanıarı bulursun. Şu da tartışılmaz bir ger çektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını, biz H ıristiyansız di yenıeri bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hı ristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamı ş rahipler vardı r" diyor. ( 1 20) Ayette H ı ristiyanlar Müslümanlara ya kın gösterilirken öne sürülen gerekçe de çok ilginç: "Hıristiyanlar içinde derin araş tı rmalar yapan keşişler vardı r" diyor. Ya hudiler sanki cahil mi?
isa 'mn babasız dünyaya geldiğini ancak Kur'an öne sürüyor. Halbuki incil'e göre isa'nm babası var: Meryem'in kocası Yusuf'tur ve ikisinden de isa doğuyor diye net olarak geçiyor.
isa'nın babasız dünyaya geldiğini an
lerim ve Allah'ın izni ile o hemen kuş olur.
yem rahmine düşmüştür. Yani asıl babası
leştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde
insan değildir. Bu konuda ayette şöyle de
ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veri
niliyor: "Ve cinsiyet organ ını/ırzını titizlikle
rim. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda
koruyan o kad ı n ı da (Meryem'i) an. Biz
sizin için bir ibret vardır". "Ey Meryem oğ
ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu
lu isa! Sen iznimle, çamurdan kuş gibi bir
cümle alem için bir ibret kıldık." Bir başka
şey yapm ış ona üflemiştin de iznimle kuş
ayette, "iffetini korumuş olan , imran kızı
olmuştu; anadan doğma körü, alacalıyı iz
Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz
nimle iyi etmiştin. Ölüleri iznimle diriltiyor
ona ruhumuzdan üfledik" diyor. . ( 1 22)
dun" diyor.(1 25)Bu konularda incil nüsha
Halbuki isa hakkında bu kadar inanı l mazlar ancak Kur'an'da geçiyor. incil'e göre isa'nın babası var: Meryem'in koca ğuyor diye net olarak geçiyor. Bu, hem
ğunluğu Tevrat'tan bir al ı ntıdır. Mesela Ya
Matta, hem de Luka nüshasında var.
Yahudilik islama daha yakındır
Hz. Muhammed daha ileri giderek Yahudi
ve zaten Kur'an'ın nerdeyse
ler hakkında hakaret içeren ayetler indiri
ezici çoğunluğu Tevrat'tan bir
yor. Kur'an'da birkaç yerde, "biz Yahudile
Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Si ze çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üf Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyi
dır ve zaten Kur'an'ın nerdeyse ezici ço
lu olarak kabul edilir. Bu ise şirktir. Hatta
bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:)
isa, tanrı nın üfürüp püfürmesinden Mer
sı Yusuf'tur ve ikisinden de isa/Mesih do
yanlıkta üçlü sistem var ve isa Allah'ın oğ
şunlar anlatı lıyor. "O (isa), israiloğullarına
cak Kur'an öne sürüyor. Kur'an'a göre Hz.
Halbuki Yahudilik islama daha yakın
hudilikte tek tanrı inancı var; ama H ı risti
lik yapmamış, kimilerinde ise aşırı deği şiklikler görüyoruz. Mesela bazı ayetlerde
larında şu bilgiler var: Hz. isa sıtma has tal ığına yakalananları , ( 1 26) slaca hasta ları nı iyileştiriyor. Üstelik bu bilgiler tüm in cil nüshalarında var. ( 1 27) Yine Hz. isa'nın kör olanları ( 1 28) , sağır ve dili peltek olanları sağlıklarına kavuşturduğu incil'de anlatllıyor. ( 1 29) Bir de Hz. isa'ya çeşitli hastalıklara maruz kalanlar gelir ve o da onları iyileşti rir şeklinde bir genel bilgi var incil'de.(1 30) Ölüleri dirilttiğine dair somut örnekler
ri yaptıklarına karşılık maymun ve domu
alıntıdır. Mesela Yahudilikte
var. Ölen bir kıza tekrar can veriyor. Yine
za çevirdik" diyor. Yahudilerin maymun ve
tek tanrı inancı var; ama
Hz. isa kadı na üzülüyor ve o çocuğa can
domuza çevrilmesi zaten hikaye. Burada önemli olan yaklaşı mdır. Yahudileri ceza olarak domuz ve maymuna dönüştürmey le ilgili ayetler Kur'an'da üç yerde geçi yor. ( 1 21 )
Hıristiyanlıkta üçlü sistem var ve isa Allah'ın oğlu olarak kabul edilir. Bu ise şirktir.
bir kadının tek oğlu varmış. Çocuk ölünce veriyor. ( 1 3 1 ) Yukarıda incil'deki bilgilere ters bir şe kilde Kur'an'da Hz. isa'nın çarmıha geril mediğini, H ı ristiyanların Müslümanlara
daha yakın oldukların ı ifade eden ayetle
dedin?' isa, ' Haşa, hak olmayan sozu
rin bilerek seçilmiş bir nevi politik sözler
söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemiş
olduğunu belirttik. Sanırım incillerdeki bil
sem , şüphesiz sen onu bilirsin" diye yanıt
gilere ek olarak Kur'an'a aldığı' 'Hz. isa
vermiş. ( 1 36)
çamurdan kuş yapıp üflemek suretiyle
Hz. isa'dan sonra kimi aşırı H ı ristiyan
ona hayat veriyordu' sözünü de bilerek
lar Hz. isa'ya tanrın ı n oğlu olarak inan
kullanmıştır. Bu da 'Nasıl olsa isa ölüleri
mışlar. Az önceki ayet Hz. isa'nın bundan
diriltmiş, hastaları, kör ve sağırları iyileştir
bigane olduğunu kabul ettiği halde yine
miş ve bunu H ı ristiyanlar kabul ediyorlar.
bakıyoruz Kur'an'da bu teslis (üçlü tanrı
Çünkü incil'de geçiyor. Ben bu mucizeleri
inancı) işlenmiştir. Bir ayette, "ant olsun ki,
biraz daha geniş tutayım ki onlar da sevi
Allah üçü n üçüncüsüdür diyenler kafir ol
nip bana düşman olmasınlar' niyetini taşı
muşlardır" deniliyor. isa'nın söylemediği
mış olabilir. Ben burada bunları anIatmak
ve zamanında geçerli olmadığı bir sözü
la bunlar olmuştur, olağanüstü şeylerdir
getirip bu şekilde Kur'an'a taşımanın ne
demek istemiyorum. Maksadı m , Kur'an'ın
anlamı vardır?(1 3?)
detayına kadar ne denli önceki inançlar dan, örf-adetlerden seçilmiş olmasını vur gulamaktır. Her ne kadar Hz. Muhammed kimi ko nularda siyasi mülahazalardan dolayı bi lerek farklılıklara başvurmuştur diyorsak da; bu genel olarak geçerli değildir. Orta da ciddi yanlışlar vardır. Buna da birkaç örnek vermek isterim .
Kur'an'da Hz. Meryem'le ilgili yanlış bilgi Kur'an'da H z . isa'nın annesi Meryem hakkında bilgi verilirken, ey Harun'un ab lası, ey imran kızı diye hitap ediliyor. ( 1 32) Doğrudur: Hz. isa'dan yaklaşı k 1 3 asır önce yaşayan H? Musa'nın kız kardeşi Meryem vard ı . Tevrat'taki bilgilere göre
Tes/is inancı bizzat isa 'ya dayanmadığı ha/de Kur'an'da, "ant o/sun ki, Allah üçün üçüncüsüdür diyen/er kafir o/muşlardır" denilmektedir.
ran'ın kızı saymıştır. Bu ciddi bir bilgi ek
H) çEşiTLi ÖRF-ADET VE EFSANELERDEN SEçiLEN AYETLER
sikliğidir. işte bazı yerlerde H ı ristiyanların
Kur'an'da var olan h e r bilgi Tevrat ve
gönlünü almak için farklı şeyler söylemiş
incil'den al ınmış değiL. Bunun alındığı
se de, aynı niyet bu kimi örneklerde söz
başka kanallar da var. Onlardan biri de o
konusu değildir. ( 1 35)
güne kadar süre gelen örf-adetler. Buna da biraz değinmek isterim.
Hz. isa hiçbir zaman ben , . annem ve Allah üçümüz ortak tanrıyız dememiştir Bir ayette, "Allah, 'Ey Meryem oğlu isa! Sen mi insanlara Beni ve annemi AI lah'tan başka iki tanrı olarak benimseyin
Hz. Muhammed on yıllık Medine dö neminde ganimet-talan ve cariyeler pri miyle m illeti baskınlara gönderince; çev redekiler korkudan heyetler halinde gelip Müslüman olmak zorunda kalırdı. Bu on yıllık Medine döneminde irili-ufaklı 90 ci varında savaş ve baskı nlar olmuştur. Kor kudan diyorum. Çünkü kendisi vefat edin
Sünni tarihçilere göre bile
ce çoğu inananlar islamiyeti terk ettiler.
Hz. isa'nın annesi Meryem'in
Yalnız Mekke, Medine bir de Bahreyn'de
babası Yohakim, annesi
bu irtidat (dinden çıkma) hareketlerini
yem (Miriyam) diye geçiyor. Hatta Tevrat
Hanne diye geçiyor. Burada
bastı rmak için- yine ganimet, talan ve ca
Sayılar bölümünde bir keresinde Harun
ciddi bir bilgi yanlışlığı,
bunları değişik kitaplarımda kanıtlarıyla
bunlar üç kardeşti : Harun, Musa ve kız kardeşleri Meryem. Bunların babaları i m ran, anneleri de 'Yokebed'(1 33) Tevrat 1 . tarihler kısmında, imran (Armam) çocuk ları sayılırken Harun, Hz. Musa ve Mer
ile Meryem, Habeşli bir kızla evlenmiş di ye Hz. Musa'yı eleştirmişler diye detaylı bir bilgi de geçiyor. Yani bunlar kar deş.(1 34) Sünni tarihçilere göre bile Hz. isa'nın annesi Meryem'in babası Yohakim, an nesi Hanne diye geçiyor. Burada ciddi bir bilgi yanlışlığı, isimleri birbirine karıştı rma söz konusudur. Yani Hz. Muham med isa'nın annesi Meryem'i Hz. Musa ve Ha run'un kız kardeşi, onların babası olan im-
isimleri birbirine karıştırma söz konusudur. Yani Hz. Muhammed isa'nın annesi Meryem'i Hz. Musa ve Harun'un kız
bir cami kalmış. Bunun üzerine Ebubekir
riye dopingiyle-katliamlara girişiyor. Ben işledim. Burada konu bunlar değiL. Şunu demek istiyorum. Bir ara Ezd kabilesin den bir heyet Hz. Muhammed'e gelip Müslüman olduklarını beyan ediyorlar. Kendisi onlardan soruyor; her toplumun bir gerçeği , geleneği vardır. Sizin neyiniz var? Onlardan Süveyd b. Haris adında biri yanıt veriyor. Bizde şu şu gelenekler
kardeşi, onların babası olan
vard ı r diyor. Bunun üzerine Muhammed,
imran'ın kızı saymıştır.
luktur; nerdeyse bu özellikleriyle peygam-
'Bunlar edip, akı llı, halim-selim bir toplu
ı:niii ıilltlltuııflfti r-
- - - -----
Muhammed'den önce yapılan
bilmesi için kad ı n ı n bir başka erkekle ev
savaşlarda ele geçen ne
cinsel ilişkide bulunması ve kendi irade
sundan dolayı karşı taraf teslim olmuşsa,
varsa, liderler onun dörtte
siyle kadını boşaması lazım. Konumuz bu
burada yine etken olan ordudur; ama
değil; ancak değinmişken bunu da belirt
Kur'an bunu kabul etmiyor/hepsi Muham
miş olayı m. Tüm bu bilgiler Kur'an'da ge
med'indir diyor ve gerekçe de, siz savaş
birini kendine alır kalanı katılımcılar arasında dağıtılırdı. Hz. Muhammed bu
lenmesi gerekir ve o erkeğin de o kadınla
çiyor. ( 1 39) Farklı bir örnek daha vereyim. Mu hammed'den önce yapılan savaşlarda ele
geleneği de Kur'an'a taşıdı.
geçen ne varsa, liderler onun dörtte birini
Ayet şöyle: Bilin ki, ganimet
dağıtılırdı . Hz. Muhammed bu geleneği
kendine al ı r kalanı katı lı mcılar arasında
olarak aldığınız herhangi bir
de Kur'an'a taşıdı . Ayet şöyle: Bilin ki, ga
şeyin beşte biri Allah'a,
beşte biri Allah'a, Resulüne, onun akraba
Resulüne, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir diyor. ber mertebesine ulaşırlar' diyor. Bu adam heyetle gelmiş Müslüman olduğunu bu sözlerle anlatıyor; ancak kendisi münafık (islam ı kabul etmediğini içinde gizliyor). Böyledir işte; ortal ı kta korku varsa can havlusundan adam kabul etmek zorun da!(1 38) Hz. Muhammed'den önce o coğrafya da üç talak (boşanma) geleneği vard ı . Mesela dönemi n ünlü şairlerinden A'şa (Meymun b. Kays) han ı m ı na haksızlık yapınca, kadının akrabasından iki kişi gi dip onu tehdit ediyorlar: Ya kızımızı boşa yacaksın, ya da sopamız sırtından kalk mayacak diyorlar. Adam, tamam eşim boş
nimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin larına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir diyor.
malı "Fey" adı altında tanrı adına Muham med'e bırakıl ı r. Halbuki askerlerin korku
madınız, at koşturmadınız; o yüzden si ze(askerlere) hak yoktur diyor. Bu durum da eski formül olan dörtte bir, askerler için daha avantajl ı . Konumuz bu değil; yalnız eski bir geleneği anlatırken tam anlaşılsın diye biraz açtım. Burada mevzuumuzla il gili olan şu: Eskiden beri ganimetle ilgili var olan bir _geleneğin tanrı buyruğu ola rak Kur'an'da resmiyet kazanmas ı . Bunlar birer örnektir; yoksa birçok konuda Hz. Muhammed eski örf-adetlerden de yarar lanmıştır. ( 1 40)
Görüldüğü gibi görünürde oranlarda bir fark var. Daha önce dörtte bir iken bu nu beşte bir yapıyor. Sözde mal hep zen ginler arası nda el değiştirmeden böyle bir formül uygulanıyor. Ama daha da kötü ya pıyor. Çünkü olayı sadece beşte bire in dirgemek değil ki. Ganimet, talan henüz dağıtılmadan, Hz. Muhammed ne istese ondan kendine özel (Safiy denilen) bir şey alı r, ondan sonra kalan ı n dağıtı m ı na baş lard ı . Mesela Beni Mustal ı k baskını nda kendine Cüveyriye seçiyor. Yine Hayber baskın ı nda kendine özel Safiye b. Hüyey
i) KUR'AN' DA ESKi şAiR VE TEOLOGLARıN iZLERi 1 ) Ka'b b. Lüey b . Galip (m.454.ö) Kur'an'dan ilginç bir ayetle başlaya l ı m . "Eğer sen, sana indirdiğimizden kuş kuda isen, senden önce Kitabı okuyanIa ra sor. Andolsun, sana Rabbinden hak geldi, sakın kuşkulananlardan olma!" di yor. ( 1 41 )
adı ndaki kadını seçiyor ve ondan sonra
Bir kere bu ayetle tescil ve kabu l edili
kalan ganimetin taksimine geçiliyor. Bu da
yor ki, Muhammed döneminde Kur'an'da
yetmedi ; şayet bir savaş veya baskın ha
anlatılanları bilen adeta bir danışma heye
zırlığına başlansa ve karşı taraf korkudan
ti varm ış. Öyle bir heyet ki, Muhammed
gelip teslim olsa, o zaman onların tüm
bile Kur'an'ın Allah'tan geldiği konusunda
olsun diyor. Onlar bunu kabul etmiyorlar; sen üç sefer onu boşayacaksı n diyorlar. Adam da, so pa yemektense üç sefer bo şarım diyor ve boşuyor. Şunu da belirte yim ki, bu ünlü şair Muhammed dönemin de yaşadığı halde islamiyeti kabul etme miştir. işte Muhammed bu eski geleneğe de Kur'an'da yer veriyor ve bir erkek eşini boşarsa üç sefer koşulunu getiriyor. Ayet te, "Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bı rakmak gerekir" deniliyor. Yani üçüncü kez boşanırsa artık sondur/ayrılmak gere kiyor. Şayet günün birinde o kadı nla bir daha evlenmek isterse adam ı n işi zor. Çünkü ayete göre bir daha onunla evlene-
Kur'an'a konulan üç talak (boşanma) geleneği, Arap coğrafyasmda islam'dan önce de vardı.
yor. Ka'b ise kelimenin sıfat kalıbını kul lanmıştır. Neharun dah: Yani gündüz ay dınlıktır. Kendisi 'Dah' kelimesini kullan mış ki sıfat bir kelimedir. Kur'an'da aynı anlamda ve konuda 'Duha' kelimesi kulla nı lmıştır ve "Kuşluk vaktine ant olsun" şeklinde formüle edilmiştir. Biri aynı kök ten 'Dah' şeklinde sıfat kelimesini kullan mış, diğeri ise aynı kökten isim olarak 'Duha' kelimesini kullanm ı ştır. Aradaki fark bu. Ancak ayette bu örnekte de tanrı yemini fazladır: 'Kuşluk vaktine ant olsun' diyor. ( 1 44) Burada şunu belirtmek gerekir ki, tan rının Kur'an'da eşya ile yemin etmesi da ha önce Araplarda da bir adetti. Mesela Kur'an'da Duha (kuşluk vakti), Leyl (ge ce), Şems (güneş), Kamer (ay) ile tanrı Hz. Muhammed, pek çok eski şair ve teologdan etkilenmiştir.
yemin ediyor ve bu isimlerin geçtiği sure ye de bunları ad yapıyor. Aynısı Hz. Mu
şüphede ise onu bu şüphelerden kurtara
dir: Muhammed'den 560 yıl önce yaşa
cak kadar güçlü. Tanrı böyle diyor. Peki,
mıştır. Zerikli ise onun miladi 454 yılında
da da meydana geliyor. Haşim ve kardeşi
hammed'in dedelerinden Haşim zamanın
bunun izini hem bu başlıkta, hem de i ler
vefat ettiğini yazıyor. Genel kanı , kendisi
de 'Gerçek Cebrailler' başlığı altında bir
bir dava için rahip Huzai'nin yanına varı
nin Hz. Muhammed'den 1 20 yıl önce ve
sürelim de bakalım kimlermiş o kitabı oku
yorlar. Rahip sözlerine başlarken , ant ol
fat etmesi yönündedir. Her ne olursa ol
sun aya, yıldıza, buluta . . . şeklinde devam
yanlar. Ben bu iki bölümü benimsiyorum
sun Hz. Muhammed'den yıllar önce yaşa
ediyor ve ondan sonra olay hakkında ko
ve diyebilirim ki bunlar makalenin ana da
yıp vefat eden bu insanın bakal ım onun
nuşmaya başlıyor. Yani Kur'an'da geçen
marlarıdır.
Kur'an'la örtüşen görüşleri nelerdir?( 1 43)
Bu başlıkta meşhur bazı şair, edip,
Arapların kendisine değer verdiği biri.
teologların Kur'an'ın ortaya atılmasına ne
Öyle ki, onun ölümünü tarih başı yapmış
denli katkı sunduklarını anlatmaya çalışa cağ ı m .
Kur'an'ın
izleri
Hz.
M uham
med'den önce yaşamış olan birçok şair, teolog, düşünce adamı tarafından dile ge tirilmiştir. Abd Avn Ravdan'ın o dönemde yaşayan şairlerle ilgili yazdığı ansiklopedi kitabında binlerle ifade edilen bir şair sa yısından söz ediyor, onların hayat hikaye lerini anlatıyor. Tabii ki hepsi önemlidir. Her biri bir şey demişse, damlaya damla ya göl olur misali Kur'an gibi bir kitabı n or taya çıkmasına kaynak olarak yeter de ar
lar ve bu, hicrete kadar devam etmiştir.
Kur'an'ın izleri Hz.
Kendisi insanlara 'Yere, göğe bakın ibret
Muhammed'den önce yaşamış
alın, bunların mutlaka bir yaratıcısı vardır' diyordu. insanları kendi aralarında şefkat ve merhamete davet ediyor, birbirlerine selam vermelerini, verilen sözün yerine getirilmesini, akrabalık bağının güçlendi rilmesini, yoksul ve yetimlere sahip çıkıl masını tavsiye ediyordu Ka'b'ın bir Cuma (Arube) günü vermiş olduğu hutbesinde geçen bazı düşüncele
tar bile. Zaten Kur'an'da zor bir şey yok ki.
rini Kur'an ayetleriyle karşılaştırmak iste
Ben burada o zamanki şair, edip ve dinler
rim.
le, varoluşla ilgilenen birkaç kişi üzerinde duracağı m . Bunlar bize birçok şey anlat maya yeterli. ( 1 42)
eşya ile yemin konusu da öteden beri yay gınd ı , Araplarda kullanl l ıyordu.(1 45)
Mesela Ka'b hutmesinde, Leylün sac demiş: Sakinleşen veya karanlığı tam ba san gece demek. Kur'an'da ise bunun
Ka'b b. Lüey b. Galip, Hz Muham
karşılığı "Sakinleşen/karanlığı tam basan
med'in 7. sıradaki dedesidir. Kimi kaynak
geceye ant olsun" şeklindedir. Yani aynı
larda Muhammed'in peygamber ilan edil
konu, aynı anlam; ancak ayette tanrı ye
mesiyle Ka'b arası ndaki zaman da belli-
mini fazladır ve kelime fiil kalıbıyla geçi-
olan birçok şair, teolog, düşünce adamı tarafından dile getirilmiştir. Abd Avn Ravdan'ın o dönemde yaşayan şairlerle ilgili yazdığı ansiklopedi kitabında binlerle ifade edilen bir şair sayısından söz ediyor Her biri bir şey demişse, damlaya damlaya göl olur misali Kur'an gibi bir kitabın ortaya çıkmasına kaynak olarak yeter de artar bile.
Ka'b hutbesinde, dünyayı beşik (mi
lerdir; bunu özellikle belirtmek isterim.
had) olarak tanıtıyordu. Kur'an'da ise,
Çünkü hem tarihleri, hem de düşünceleri
"Biz yeryüzünü bir beşik (mihad) yapma
farklı . Kimileri yanlış anlar diye belirtmek
dık mı?" şeklinde anlatılıyor. Konu ayn ı ,
istedim.
anlam ayn ı ; ancak cümle formatı farklıdır.
imrüü'l Kays el-Kindi şiirlerinin Hz.
Kur'an'da biz dünyayı beşik yapmadık mı
Muhammed ve Hz. Ali tarafından övülme
diye soru şeklinde geçiyor. O kadar fark
si, yine Hz. Muhammed tarafından onun
normaldir! Yine Ka'b, dağlar birer kazık
Arap şairlerinin öncüsü olarak nitelendiriI
(evtad) gibidir demiş. Kur'an'da ise "Dağ
mesi, şöhretini daha da artırmıştı r. ( 1 5 1 )
ları birer kazık (evtad) yapmad ı k m ı ?" ifa desiyle geçiyor. Burada da olay aynı , ifa
imrüü'l Kays'ın ilginç bir özelliği de
deler aynı ; ancak cümle soru şeklinde ku
putlarla arası nda cereyan eden ok falında
rulmuştur.( 1 46)
göze çarpmaktadır. Kendisi bir niyet için
Yine Ka'b, gök bina şeklinde yaratıl mıştır diyordu. Aynı cümle Kur'an'da da geçiyor, 'O Allah ki, size göğü bir bina yaptı ' deniliyor. Ka'b'dan benzer örnekler çoğaltılabilir. Kur'an'la çakışan bu birkaç örneği şunun için sundum. Hz. Muham med'den yı llar önce yaşamış olan biri kal kıp bunları hutbelerinde söylemişse artık Kur'an'ın nereden geldiği ve ne kadar mu cize olduğu konusunda düşünmek lazım. Daha neler var neler; anlatacağım.(1 47) Hz. Muhammed henüz yok iken şiirle ri birincilik kazanı p Ka'be kapısına asılan şairler de Kur'an'ın oluşmasına ilham kay nağı olmuşlardır. Bunlardan imrüü'l Kays'ı zaten özel olarak işleyeceğim. Bunlar ye di şairdi; ancak imrüü'l Kays, Züheyir b. Ebi Selma ve Nabiğa Zebyani en meşhur olanlarıydı . Bunlardan Züheyir b. Ebi Sel ma Allah hakkında, 'Öyle bir Allah ki, gizli
Şair Züheyir b. Ebi Selma, "Allah za/imin yaptığım yamnda kar bırakmayacak; bu dünyada cezasım çekmiyorsa ahirette karşılığmı bulacak" diyordu. Aym şeyler Kur 'an 'da anlatllwor.
hammed'in doğumundan yaklaşık 30 yıl önce vefat ettiği yönündedir. Miladi 565'te vefat ettiğini yazanlar da vardı r. Ama so nuç ne olursa olsun bu adam vefat ettiğin de Hz. Muhammed henüz doğmuş değil di. ( 1 49) Bunu şunun için ekledim : Eğer Hz. Muhammed'in peygamberliği döneminde yaşamış olsaydı islami kesim, ' Efendi m ; i m rüü'l Kays şiirlerini H z . Muhammed'den ve dolayısıyla ayetlerden kopya etmiştir' diyeceklerdi . Ama böyle bir fırsat yok. Çünkü belirtildiği gibi henüz Hz. Muham med yok iken yıllar önce vefat etmiş tir. ( 1 50)
aşikar ne varsa hepsini bilir' diyordu. Allah
imrüü'l Kays b. Abis ile konumuz olan
bu dünyada er-geç zalimin yaptığını ya
ünlü şair imrüü'l Kays el-Kindi farklı kişi-
nında kar bırakmayacak; şayet bu dünya da cezasını çekmiyorsa ahirette karşılığı nı
bulacakt ı r
diyordu.
Aynı
şeyler
Kur'an'da da anlatllıyor. ( 1 48)
Eğer Hz. Muhammed'in peygamberliği döneminde yaşamış olsaydı islami kesim,
2) imrüü'l Kays b. Hücr el-Kindi (m.540.ö) B u ünlü şairin düşünceleri birçok aye
'Efendim; imrüü'l Kays şiirlerini Hz. Muhammed'den ve
Zülhalasa adlı putun önünde durarak ok falı çeker. Ancak fal ı n kendi isteği doğrul tusunda çıkmaması onu sinirlendirir ve so nuçta puta öfkelenir. Putun başına oklar fırlatmakla öfkesini dindirmek ister. Bu du rum da onun putlara karşı tavrı nın önemli ipuçlarını göstermekte, tamamıyla onlara bağlı olmadığını ortaya koymaktadır. Hz. Muhammed'in bu ünlü şairden ne kadar etkilendiği, şiirlerinden ne kadar ya rarland ığı konusunda, "Allah i mrü ü ' l Kays'ın belasını versin ki henüz Kur'an inmeden kalkmış Kur'an'da işlenen ko nuları işlemiştir" diye bir rivayet var isla mi kaynaklarda. Hadisleri değerlendiren Acluni bunu işlerken de bu söz sahtedir şeklinde herhangi bir olumsuz yorum da yapmamıştır. ( 1 52) Buna benzer bir açıklamayı da Mena vi yapmış ve bununla ilgili değişik örnekler sunmuştur. Menavi, 'Kur'an henüz inme den imrüü'l Kays onun ayetlerini işle miştir' diyor ve örnekler gösteriyor(1 53). Hz. Muhammed imrüü'l Kays hakkın da, 'Bu adam kıyamet günü cehennem lik olan şairlerin sancaktarlığını yapa caktır' diyor. Bir taraftan önemli bir şair ol duğunu belirtiyor (bu işin sanat yönü), di ğer taraftan da cehennemliktir diyor (bu da işin düşünce yönüne göredir). Peki,
tin oluşumuna ilham kaynağı olduğu bir
dolayısıyla ayetlerden kopya
gerçektir.
etmiştir' diyeceklerdi. Ama
sonra ayet olarak değeriendirilip Kur'an'a
böyle bir fırsat yok. Çünkü
eklenmiş m i ; buna bir bakalı m .
henüz Hz. Muhammed yok
Kur'an'da Abese Suresi'nin 1 7. ayetin de, 'i nkarından dolayı insana yazıklar
Az önce de geçtiği gibi zamanı nda ya pılan şiir müsabakalarında şiirleri birincilik kazandığı
için bir nevi ödül olarak
Ka'be'ye asılan yedi şairden en meşhur olanıdır. Genel kanı , bu adam Hz. Mu-
iken yıllar önce vefat etmiştir.
durum bu iken gerçekten onun düşünce leri ve hatta cümlelerinin ayn ısı ondan
olsun' ; Kamer Suresi ilk ayette de, 'Kıya-
Kur'an'da Abese Suresi'nin
yeryüzü kendine has sarsıntıya uğratı
nularda işlemiştır. Bu pek bir şey ifade et
1 7. ayetinde, 'inkarından dolayı
lacaktır. Dikkat edilirse hem cümlenin an
miyor. ( 1 58)
lamı Kur'an'a uygun, hem de yeryüzünün
insana yazıklar olsun'; Kamer
kendine has sartsıtıya uğratılması ifadesi
Suresi i l k ayette de, 'Kıyamet
anlatımlarında da var. ( 1 57)
yaklaştı ay yarıldı' deniliyar.
az önceki ayette geçen biçimiyle ounun Kur'an'da Semud kavminin başına
Hz. Muhammed'in dönemin şairlerin den yararlandığı konusunda kendi itirafı vardır. Üstelik ilgili cümle en başta Buha ri'de birkaç yerde ve Müslim'de geçiyor. Hz. Muhammed, şairin söylediği en güzel
Bu her iki cümle de imrüü-I
gelenler anlatılırken orada bir deve hika
söz şair Lebid'indir ki, "iYi bilin ki AI lah'tan başka her şey boştur, her nimet
Kays'ın şiirlerinde vardır.
yesi anlatılıyor. Sözde Allah o toplumu sı namak için kendilerine bir dişi deve gön
met yaklaştı ay yarıldı' deniliyor. Bu her iki cümle de i mrüü-I Kays'ın şiirlerinde vardır. imrüü'l Kays bir şiirinde, 'Yeryüzü kendine has sarsıntıya uğratıldığı, için dekileri dışarı çıkarıp attığı ve insan, "Neler oluyor?" dediği zaman, i şte o gün insan tekrar kendi kökü üzerine di rilecek ve hesap günü için hazırlana caktır. O sırada adil bir melik/tanrı he sap soracak ve kişinin durumuna göre ya onun lehine, ya da aleyhine karar verecektir' diye açıklamalard� bulunuyor. Bu bilgi olduğu gibi Zilzal suresinde geçi yor.(1 54) Bazen ayette geçen 'Yeryüzü içinde kileri dışarı çıkarıp attığı zaman' tabiri, ahiretle hiç ilgidsi olmayan günlük konu larda mecaz i anlamda kullan ı l ı rd l . Mesela bir futbolcu, 'yarın oynayacağımız maçta kıyamet koparacağız' diyorsa, tabii ki bun dan gerçek kıyamet kasdedilmiyor: Amaç, rakimizi ezip heçeriz, kazanağız. Kaldı ki
dermiş. Sonuçta onlardan biri deveyi öl dürmüş. Allah da onlar üzerine korkunç bir ses göndermek suretiyle onları o ses yoluyla yok etmiş. Burada amacım bu mi tolojiyi anlatmak değiL. Burada ayetle im rüü'l Kays şiirleri arası nda bir uygunluktan
de hiç şübhesiz kalıcı değildir" demiştir diyor. Burada iki şey önemli: Biri, demek ki yerine göre şairlerden güzel sözler seç miştir. ikincisi , şairlerin ne söyledikleri hakkında ayrıca bilgisi de varmış.(1 59) Bir şiirinde şunları söylüyor. Rahman (Allah) bu bulutları gönderdiği zaman yer
söz ediyoruz. Şöyle ki, ayette geçen 'Fe
yüzünde her kuru yer nasibini alır. Bunlar
teata feakere' (biri ileri atılıp deveyi kesti
ölçülüdür, bir nizam intizam dahilinde ce
demek), ile 'Keheşimi'l muhatazar' (ağıı
rayan eder. Rahman bunu insanlar ara
cının serptiği kuru ot gibi kırı lıp ufaldılar
sı nda icra eder. Aynı şeklide bakıyoruz bu
demek) ifadeleri imrüü'l Kays'ın şiirlerinde
inanç, ayetlerde de geçiyor. Nebe Sure
de geçiyor. işin ilim ve mantık yanı bir ta
si'nde, "(1 4- 1 6) Size tohumlar, bitkiler,
rafa; bir kere sağlam islami kaynaklarda
(ağaçlar) sarmaş dolaş olmuş bağlar bah
bunların imrüü'l Kays şiirlerinde işlendiği
çeler yetiştirmek için üstüste yığı lıp sıkı
ifade ediliyor. Ancak imrüü'l Kays bunları
şan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indir
aşk konusunda işlemiş; kadının biri bir
dik" diyor. Yine Kur'an'da biz göğü yük
bayram günü bana çattı beni bu hale ge
selttik, ayı güneşi yarattık derken, bunu
tirdi diyor. Kur'an'da ise bunlar Semud
ölçülü yaptık diyor. Yani imrüü'l Kays'ın
kavmiyle ilgili işlenmiştir. Tabii ki burada
dediği gibi bir nizam ve intizam söz konu
önemli olan bu orijinal ifadelerin ilkin kim
su. Ama görüldüğü gibi bu, Kur'an'la yeni
ler tarafı ndan kullan ı l ması d ı r. Aradaki fark, Muhammed bu kavramları başka ko-
ortaya atılan bir düşünce değildir. Şu da var ki, bu şair her ne kadar şiirlerinde ila-
imrüü'l Kays'tan başka şaire 'Hunsa' da Hz. Muhammed'e okuduğu bir şiirde, 'Yeryüzü içindekileri dışarı attığı za man' ifadesini kullanmıştır. Bu, o zaman mecazi anlamda birçok konuda kullanılan meşhur bir sözdü. Yine aynı sözü Husayn bi Hamam da kullanmıştır. Bu adam 61 2'de vefat ettiğinde Hz. Muhammed he nüz iki yıllık peygamberdi. ( 1 55) Kısacası , ayette geçen bu cümleler daha önce insanlar tarafı ndan kullanılı yordu, bunlar Kur'an'la yeni ortaya atılan şeyler değil.(1 56) Şair Husayn b. Hamam şöyle diyor: insanların amelleriyle baş başa kaldığı kı yamet gününde maskaralık olanlardan AI lah'a sığınırım. O gün kafirlerin terazisi hafif gelecek (günahları ağı r gelecek) ve
Kur'an'da Semud kavminin başma ge/en/er an/atli/fken, imrüü'/ Kays şiir/erine atıf/ar mevcuttur.
Jıııırı:ıIJUJU'iiI ·
.
..
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
tışmasızdır. Yine Kur'an'da i hlas suresin de geçen 'Allah öyle biridir ki ne doğ muş, ne de doğurmuştur' sözü, Hz. Mu hammed'den yıllar önce Kuss tarafından dile getirilmiştir. Kur'an'da Fil suresinde anlatılan Ebabil kuşları hikayesini Kuss b. Saide de verdiği vaazı nda dile getiriyordu. Ebrehe adında biri Mekke'deki Ka'be'ye alternatif olarak Yemen'de bir Ka'be yapı yor ki, halk gidip orayı ziyaret etsin. Çıkan bir olaydan dolayı Ebrehe kalkıp Mek ke'deki Ka'beyi yıkmaya karar veriyor. Yo la çıkı nca artık fırtına m ı oluyor her ne dense sözde Ka'be yıkımını başaramıyor. işte burada Muhammed, tanrı Ebabil kuş larını gönderdi de Ebrehe ve ordusunu hiyatla ilgili beyanatlarda bulunmuşsa da,
diye soruyor. Kendileri, Kuss vefat etti ya
kendisi ağırlıklı olarak şiirlerinde kadınlar
nıtını veriyorlar. Hz. Muhammed o sırada
dan/aşktan söz etmiştir. imrü'l Kays de
şunları anlatıyor. Yı llar önce ben Kuss bin
nince ilk akla gelen kad ı n ve aşktır. Ama
Saide'yi Ukaz panayırı nda hac aylarında
ne olursa olsun kendisi de Kur'an'da ge
halka hitap ederken dinledim. O sırada
çen bazı konuları işlemiştir. Kaldı ki bunlar
kırmızı bir deveye binmişti. Konuşması
islami kaynaklarda anlatllmaktad ı r. ( 1 60)
çok güzel ve cazipti. Bu arada, hatı rıma gelmeyen bazı şiirleri de var deyince; Ebubekir, 'Sözünü ettiğin o şiirler benim
3) Kuss b. Saide el-Eyadi (m .600.ö).
hatırı mdadır' diyor ve onları orada okuyor.
Kuss, H z . Muhammed henüz pey gamberliğini ilan etmeden vefat ediyor. Genel görüş, kendisi miladi 600'de, h icret ten 23 yıl önce vefat etmiştir ki, o zaman Hz. Muhammed 30 yaş civarında ve he nüz
peygamberlik
iddiası
orta l ı kta
yok.( 1 61 ) Bilindiği gibi Hz. Muhammed kırk yaşı na geldiğinde peygamber olduğunu öne sürmüştü. Sunacağ ı m bilgileri tarihçi ve Kur'an yorumcusu ibni Kesir, Cahız, hadis alimlerinden Taberani, Beyhakı, ibni Ha cer Askalani , tarihçi Cevat Ali gibileri işle mişlerdir.
Hz. Muhammed'in Kuss'tan aktardı k ları mesajlardan birkaçı şöyledir: Bizden
Saide ve başkaları da Muhammed'den önce işliyordu. Kur'an yorumcusu ve ta rihçi ibni Kesir şunları yazıyor: Muham med'den önce Arap yarı m adas ı nda Ka'be gibi kutsal yerler çoktu. Bugün Ka'be nasıl kutsal bilinip tavaf ediliyorsa, o zaman halklar gidip o yerleri tavaf eder lerdi diyor. Şimdi nasıl hac için belli bir za man şart ise, onlar da bu kutsal yerleri belli zamanlarda hac ederlerdi ve bu ayla ra da haram aylar/Eşhürü'I-Hurum denirdi
önce yaşayı p gidenlerde bize ibret
(Ziıkade, Zilhicce, Muharrem, Receb ayla rı). O zaman da bu aylarda savaş olmaz
ler/dersler olmal ı . Her canlı ölümü tada
dı, kimseye zulüm yapılmazd ı , bunlar ba
caktır, gökte haber var (tanrı vahyini kas
rış aylarıydl . Hal böyleyken daha sonra
dediyor), yerde ibretler vardır, yıldızlar ha
tüm bu ört-adetler tanrı buyrukları olarak
reket halindedir, kıyamet mutlaka kopa
Kur'an'a geçti.
caktır, yükseltilmiş tavana yemin olsun (ki Kur'an'da Tur Suresi 5. ayette Arapça ifa
Kur'an'ı etkileyen Kuss,
desi "Sekfun mer'fu" diye geçiyor) gibi
Hz. Muhammed henüz
bilgiler. Ne h ikmetse bu anlatılanlar Kuss'tan sonra ayet olarak Kur'an'da yer alıyor. Bir de günümüzde sıkça hutbeler
peygamberliğini ilan
de söylenen ' Emma badü' yani bundan
etmeden vefat ediyor.
sonra ifadesi yine Kuss'un icadıdır. YazıŞ
Genel görüş, kendisi miladi
ilkin Kuss'la ilgili bilgiyi Hz. Muham
malarda kullanılan, 'Falancadan falanca
med'den dinleyelim. Bu bilgiyi aktaran ra
ya' sözü yine ilk defa onun tarafından kul
viler, bilginin şahitleri hayli fazladır. Bunla
lan ı lmıştır. Aşağıda sunacağ ı m Kuss bin
rın başında sahabeden Enes b. Malik, ib
Saide'nin Ukaz panayırındaki konuşması
ni Abbas, Ubade b. Sam ıt adındaki şahıs
birçok islami kaynakta geçiyor.( 1 62)
lar gelir.
imha etti diyor ve bunu Kur'an'da Fil sure sinde anlatıyor. işte aynı mitolojiyi Kuss b.
Kuss, davalarda şahitler davacıya,
Kuss b. Saide'nin kavmi bir ara Hz.
yemin ise davalıya aittir diyordu. Bu, Hz.
Muhammed'in yanına gelince kendisi on
Muhammed'in şeriatında da geçerli bir
lardan, 'Kuss'a ne oldu bilginiz var mı?'
kuraldı r ve her dört mezhebe göre de tar-
600'de, hicreUen 23 yıl önce vefat etmiştir ki, o zaman Hz. Muhammed 30 yaş civarında ve henüz peygamberlik iddiası ortalıkta yok.
tın diye israr etmiş! işte bu Kuss'un söyle
Ebu Zer-i G ıfari gelip Müslüman olun ca Muhammed ondan da Kuss hakkında
dikleri daha sonra ortaya atılan Kur'an'ın
bilgi edinmek istiyor. Ayrıca Muhammed,
değişik ayetlerinde yer alıyor.
Kuss'un Ukaz panayırında okuduğu hut
Söz 'Ukaz'panayırından açılmışken o
beyi burada da anlatıyor, kendisinden çok
zaman var olan diğer panayı r ve alışveriş
etkilendiğini belirtiyor.
merkezleri hakkında da kısa bir bilgi ekle
Sözün kısası, şu ortaya çıkıyor ki,
mek isterim . O zaman nerdeyse hemen
Kur'an' ı n ortaya çıkmasında Kuss'un da
hemen hergün ya panayır, ya da alışveriş
önemli derecede katkısı olmuştur, onun
merkezleri kurulurdu. Az önce sözü edilen
görüşlerinden de istifade edildiği kesin
Ukaz panayırı en meşhur olanıyd ı . Taif'e
dir.(1 63) Hz. Muhammed ayrıca toplum huzu runda, "Allah'a yemin ederim ki Kuss kıyamet günü ne inanan biriydi" di yor.(1 64) Kuss'un Ukaz panayırında halka hita ben yapmış olduğu konuşmanın bir özeti ni sunmak isterim: Ey insanlar! Gelin, dinleyin, belleyin ve ibret alı n ! Yaşayan ölür! Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, anne ve babaların ı n yerlerini alır lar. Derken, hepsi ölüp gider! Hadiselerin ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini kova lar. Dikkatle dinleyin ! Gökte haber, yerde ibret alınacak şeyler vardır. Yeryüzü bü yük bir divan, gökyüzü yüksek bir tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kal maz, giden gelmez. Acaba gidenler var dıkları yerden hoşnut oldukları için mi ora da kalı rlar? Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalarlar? Ey insanlar! Hani babalar, dedeler, atalar? Nerede soy sop? Hani o süslü sa raylar ve mermer binalar yükselten Ad ve SemQd kavimleri? Hani dünya varlığı ndan gururlanı p da kavmine, 'Ben sizin en bü yük Rabbiniz değil miyim?' diyen Fira vun'la Nemrud? Onlar, zenginlik ve kuv vet bakı m ı ndan sizden çok daha üstündü ler. Ne oldular? Bu yer onları değirmenin
Hz. Muhammed, kendisini de çok etki/eyen Kuss için, "Allah'a yemin ederim ki Kuss kıyamet gününe inanan biriydi" diyor.
geniş ölçekte hizmet veren panayır ve pa
Büyük küçük hep göçüp gidiyor! Giden
zarlar vardı. Mesela Arafat yakınında Zü'l
geri gelmiyor! Kesinlikle biliyor ve inanıyo
Mecaz, Mekke yakın ı nda Mecenne, Mek
rum ki, herkese olan, size ve bana da ola
ke-Yemen arasında Hubaşe, Hayber'de
caktır. ( 1 65)
N utate, ayrıca Hacr, Rabiye, Deba (buna
Evet; Kuss bu konuşmaları yaparken Hz. Muhammed de dinleyenler arasında dikkatle onu izliyor ve dinliyordu. Yıllar sonra Hz. Muhammed peygam berliğini ilan edince artık Kuss b. Saide vefat etmişti, yaşamıyordu. Hz. Muhammed her fı rsatta ne kadar da heyecanla Kuss'tan bahsetmiş, o tarihi konuşmalarını hep dile getirmiş ve onu ta n ıyan insalara, söylediklerini anlatın anla-
Kur'an'ın ortaya çıkmasında Kuss'un da önemli derecede katkısı olmuştur, onun görüşlerinden de istifade edildiği kesindir. Kuss'un Ukaz panayırında halka hitaben konuşurken, Hz. Muhammed de dinleyenler
çürüyüp dağıldı. Evleri yıkı l ı p ıssız kaldı .
arasında dikkatle onu izliyor ve
diriyor. Sakın onlar gibi gaflete düşmeyin, onların yolundan gitmeyi n ! Her şey fani dir; baki olan ancak Allah'tır ki o birdir, eşi
dinliyordu. Yıllar sonra Hz. Muhammed
ve benzeri yoktur! ibadet ancak ona yapı
peygamberliğini ilan edince
lır. Allah doğmamış, doğurmam ıştır! Daha
artık Kuss b. Saide vefat
önce gelip geçenlerde bize ibret alı nacak şeyler çoktur! Ölüm bir ı rmaktır. Girecek
Ayrıca hem yerel ölçekte, hem de daha
yerleri çoktur, ama çıkacak yeri yoktur!
de öğüttü, toz etti, dağıttı. Kemikleri bile Yerlerini yurtların ı şimdi köpekler şenlen
yakın bir yerde kuruluyordu ve burada ti cari, kültürel gibi faaliyetler icra ediliyordu.
etmişti, yaşamıyordu.
Çin'den, Hindistan'dan, doğu ve batıdan katılı mcılar olurdu), Dumetü-I Cendel, He cer, Müşakkar, Suhar, Aden, San'a ve da ha sayamadığım birçok ticari merkez ve panayırlar senenin değişik aylarına dağıı mak üzere icra edilirdi. Bunlara kısa de ğinmemin nedeni, meraklı bir insan için bunlar aynı zamanda kültür, inanç alışve rişi için adeta bir okul kadar önemliydi. Hz. Muhammed
nas ı l
Ukaz panayırı nda
Kuss'un konuşmaları n ı unutmam ışsa, benzer şeyler başka kişliler tarafı ndan da ortaya atılmıştır. Evet; bunlar adeta bir ha yat okulu gibi, merak eden insanda mutla ka etki bı rakan aktivitelerdi.(1 66) Hele kısmen saydığım bu panayır ve ticaret mezkezleri hep dahiliydi, Hicaz böl gesinde oluyordu. Bir de Mekke halkı tica ret için aylarca Şam tarafına gider kalı rd ı . Nitekim H z . Muhammed de b i r iki sefer bu kervanlara katı lmıştı. Burada da Bahira, Nastura gibi H ı ristiyan din adamlarıyla gö rüşmüştü. Yeri gelince bu konuda zaten bilgi sunacağ ı m .
4) Zeyd b . Amr b . Nüfeyl (m.606 .ö) Bu adam aslen Mekkeli, Hz. Muham med'in soyundan. Aynı zamanda halife Ömer'in de amcaoğluydu. Hz. Muham med henüz peygamber olmadan (miladi 606'da) kendisi vefat ediyor. Bakal ım ne ler söylemiş, nasıl biriymiş.(1 67)
Hz. Muhammed nasıl inanç konusun
mesi olsun, başka şekilde öldürülmeleri
da bir sonuca varmak için ara sıra Hira
olsun karşıydl . Bu da şiir şeklinde dile ge
Dağı 'na çıkıp tefekkür etmişse/konsantre
tirilmiştir. ( 1 72)
olmaya çalışmışsa, Zeyd de zaman ı nda
Bu harika bir insani yaklaşımdır. işte
aynı dağda epey kalmıştır. Yani bu da
Hz. Muhammed zamanında böyle insan
ğa/mağaraya çıkma olayı öteden beri sü
lar vard ı ; ancak islamiyeti güzel göster
regelen bir gelenekti/adeta nirvanaya çık
mek için, ondan önceki dönemi hep kötü
ma yeriydi. Hatta Zeyd, o dönem var olan
göstermeye çalışmışlar, onu cahiliye dev
dinlere inanmadığı ve yeni arayışlar için
ri diye tanıtm ışlardır. Bunun gerçekle hiç
de olduğu için Hz. Ömer'in babası Hattap -ki
aynı
zamaııda onun
ilgisi yoktur. iktidarlar hep böyledir: Gelen
amcas ı yd ı ,
bir öncekini hep kötülüyor, onlara kusurlar
Zeyd'in Mekke'ye girişini yasaklıyor. Hz.
buluyor. Her dönemde istisnalar illaki ol
Muhammed nasıl daha sonra Mekke'de
muştur, oluyor ve olacaktır da. O dönemin
tutunmayıp Medine'ye gitmeye zorlandıy
koşullarında elbette ki birileri kız çocuğu
sa, aynı eziyeti daha önce o da çekmiştir.
nu diri olarak mezara gömmüştür/ göm
Zeyd bazen fı rsat bulup amcasından gizli olarak Mekke'ye girerd i ;
ancak
Hz.
Ömer'in babası Hattap bunu duyduğunda tekrar onu döver, ona eziyet verir ve Mek ke'den çıkartırd I . Nedeni de o gün var olan dini inanca karşı çıkıp yeni bir din pe şinde olması. Din konusunda araştı rmala rını derinleştirmek için bir ara Şam tarafı na gidince; orada kimileri tarafından katle dilir. ( 1 68)
mek istemiştir; ancak bunu genellemek Zeyd, Kur'an'dan önce cinlere inanmadığlnt açıkça ifade ediyordu.
doğru değildir. ( 1 ?3) Hz. Muhammed'den yıllar önce hem
Zeyd, insan haklarına sayg ı l ı , hümani
Zeyd b. Amr, hem de Ümeyye b. Ebi
ter bir kişiliğe sahip; döneminde önde ge
Salt'ın yaradılış hakkında kullandıkları iki
len mütefekkirlerden biriydi. Örnek ver
önemli terim var. Biri, 'O Allah ki yeri dahv
mek gerekirse; diri diri gömülmekle yüz
etti/ sağlam bir şekilde döşedi. Diğeri ise
yüze kalma ihtimalı bulunan kız çocuklara
dağları irsa etti/sağlam bir şekilde yerleş
sahip çı kıyordu. Kendisi kızın velisine,
tirdi' şeklindedir. Zaman içinde bunların kullandıkları 'Dahv ve irsa' terimleri aynı
'Ona karışma! Ben onun tüm masraflarını
Kaynaklarda, Mekke'de Hira dağına
karşı larım' diyor ve bu durumdaki kız ço
amaçla ve aynı konuyla alakalı olarak
çıkıp da ibadet etme geleneği ilk defa Hz.
ayet olarak değerlendiriliyor. Bunlar Nazi
Muhammed'in dedesi A. Muttalip tarafın
cukları yanına alıp kurtarıyordu. Kız çocu ğu büyüdüğünde Zeyd onun velisine, ' is
dan ortaya atıldığı belirtiliyor. Genelde ge
tersen kızı masrafıyla birlikte sana geri
celeri de orda kalıp tefekküre dalıyor
vereyim, istersen yanımda kalmaya de
du.(1 69)
vam etsin' diyordu.
Bazı islami kaynaklarda enteresan bil giler de var. Mesela Zeyd, Ömer'in baba sı tarafından Mekke'den kovulup Hira'ya
Yine
meşhur
dedesi
nerdeyse ilk islam tarihçisi ibni Hişam an
Sa'saa, kız çocukların diri mezara gömül-
latıyorlar. Az önce geçen i ki kelime nin(dahv ve irsa) içinde bulundukları şiir
Hz. Muhammed nasıl inanç
onun yan ı na gidip ondan Arapça okuma yazma, varoluşla ilgili bilgiler ediniyor.
konusunda bir sonuca varmak
Burhanettin Delv/Delu bunu kitabında ya
için ara sıra Hira Dağı'na çıkıp
Cinlere inanmak eskiden beri vard ı .
tefekkür etmişse/konsantre
Zeyd b. A m r b i r şiirinde, "ben cinleri terk
olmaya çalışmışsa, Zeyd de
ettim, ne Uzza putuna taparım , ne de
zamanında aynı dağda epey
onun iki kızına. Ayrıca kendisine tapınan
Bu kelimelerin Hz. Muhammed'den önce o bölgenin şairleri tarafından kulla n ı ldığını Kur'an yorumcusu Kurtubi ve
Ferezdek'ın
gidince, o süreç içinde Muhammed de
zlyor.(1 ?O)
at Suresi'nde geçiyor. ( 1 ?4)
de Kur'an'la uyuşan başka örnekler de vardı r. Mesela Zeyd b. Amr ve Ümeyye b. Ebi Salt şöyle diyorlar: Allah dünyayı ya ratırken mahlOkatl onda yayd l . Bunlar, 'Tenad' denilen kıyamet gününe kadar burada yaşayacaklar diye. Burada kulla nı lan Tenad kelimesi kıymet anlamında kullanılm ıştır. Yine yaymak anlamında kullanılan 'Besse' kelimesi bu şiirde kulla nılmıştır. Bunlar da harfiyen Kur'an'da iş
Hübel'i de terk ettim" diyor. Burada dikkat
kalmıştır. Yani bu
edilmesi gereken, bu adam Muham
dağa/mağaraya çıkma olayı
var iken bunun yerine Tenad kelimesini
öteden beri süregelen
da değildir. Maksat, bu ünlü şairler kulla
bir gelenekti/adeta
nınca kelimeler değer bulmuş. O yüzden
nirvanaya çıkma yeriydi.
işlemiştir. ( 1 ?5)
med'den önce yaşamış ve ben cinleri terk ettim diyor. Ama bakıyoruz ondan sonra gelen Muhammed cinlere Kur'an'da yer ayırıyor ve üstelik bir surenin adını da Cin Suresi yapıyor. ( 1 ?1 )
lenmiştir. Halbuki orijinal kıyamet kelimesi kullanmak Araplarda yaygın değildi/hala
Muhammed de getirip bunları ayetlerinde
Mesela Zeyd b, Amr ve Ümeyye
Zeyd, döneminde var olan önemli din
siniz ki iyilerin yeri cennet olacaktır. Kafir
b, Ebi Salt şöyle diyorlar:
lere vakıf biriydi . Ne Yahudi, ne de H ı risti yanlığı benimsiyordu. Ayrıca döneminde
"Allah dünyayı yaratırken
Arapları n benimsediği dinleri de kabul et miyordu. Putlardan uzak duruyordu, kesil
ler için de 'Sair' denen cehennem olacak tır ve ayrıca dünyada da onlar maskaralık olacaklardı r. Hele ölümden sonra kalpleri
mahlOkatl onda yaydı." Bunlar, 'Tenad' denilen kıyamet gününe kadar burada yaşayacaklar diye, Burada kullanılan Tenad kelimesi kıymet anlamında kullanılmıştır. Bunlar da harfiyen Kur'an'da işlenmiştir. Halbuki orijinal kıyamet kelimesi var iken bunun yerine Tenad kelimesini kullanmak Araplarda yaygın değildi, Hele üstelik kimi açı kgöz islam �Himle ri bundan mucizeler çıkarmaya çalışmış lardır. Mesela bilim adamlarınca dünyanın elips şeklinde olduğu ortaya atıldıktan sonra bazı islami yazarlar, 'Efendim bak Kur'an dünyanın yuvarlak olduğuna asırlar önce değinmiş' demeğe başladılar. O da şöyle: Kur'an'da geçen 'Dahv' kelimesinin bir anlamı da yumurta şeklinde yaratmak demek. Hal böyle olunca demek ki dünya nın yuvarlak olduğu Kur'an'da geçiyormuş gibi gülünç iddiada bulunanlar var. Kaldı ki
meyen hayvan eti pistir diyor ve yemiyor du. Kan içmek, putlar adı na kesilen hay van eti yemek haramdı r/pistir diyordu. Az önce ifade edildiği gibi kız çocukların kat line karşıydı. Zeyd öldükten sonra bir gün onun oğ lu Sait Hz. Muhammed'den soruyor, böy lesine bir babaya dua edelim mi? Hz. Mu hammed, edebilirsin diyor ve ekliyor: Ba ban kıyamet günü tek başına haşir oluna cak diyor, çok önemli biri olduğunu belirti yor. Zeyd uzun bir şiirinde şunları anlatı yor. Kıyamet günü h.esap verilirken insan
acaba şimdiden bir tanrı ya inansa m ı da ha hayırlı yoksa bin tanrı ya inanmak m ı ! (Tabii ki tek tanrıya inanmak daha iyi) Lat
ve Uzza'yı terk ettim ve doğru olanı da bu dur. Aynı zamanda Hübel'e de inanmıyo rum ; ki daha önce ona inanıyordum. Zeyd Allah hakkında Rahman, Gafur, Rabb sı fatları n ı kullanıyordu. Bugün bun ları n hepsi Kur'an'da var. Yine Zeyd, Allah bir çok insanı helak etti ki, onların işi hep kö tüıüktü. Kimilerini, toplum içinde iyilik yap sınlar diye yarattı. Ben rahman olan rabbi me taparı m ki, günahlarımı affetsin. Ey in sanlar! Allah'ın takvasına sarı lın. Böyle yaptığ ı nızda pişman olmazsınız, görecek-
sıkışan bir durumla karşılaşacaklard ır di yordu. ibni Hişam onun hakkında uzunca bir bilgi veriyor.( 1 76) Burada basit bir örnek vereyi m : Zeyd'in, cehennem için kullandığı 'Sair' terimi daha sonra oluşan Kur'an ayetlerin de 17 yerde işleniyor.( 1 77) Zeyd bir şiirinde, kıyamet gününde hesap vermekten kurtuluş yoktur diyor. Daha sonra onun bu sözü de ayet olarak değerlendiriliyor. ( 1 78) Diğer bir şiirinde Firavun'la alay ede rek Musa ve Harun hakkında şunları dile getiriyor: "Allah onlara, gidin zulümkar olan Firuvun'u Allah'a davet edin ve ona deyin ki , sen mi bu gökleri direksiz yaratıp bu hale getirmişsin? Ona, sen mi bu gök lerin ortası nda aydı nlatıcı cisimler (ay, gü neş yıldızlar gibi) yerleştirmişsin diye so run dedi" şeklinde devam ediyor. Bütün bu ifadeler ondan sonra Kur'an'da harfi yen yer alıyor. Gerçekten bazı ayetler vir gülüne kadar Zeyd'in sözlerinin aynısıdır. Mesela Taha Suresi 43. ayette, Musa ve Harun'a hitaben, "ikiniz Firavun'a gidin; çünkü o azdı " diye geçiyor. Bu, Zeyd'in kullandığı cümlenin ayn ısıdır. ( 1 79)
kabul edelim ki kelimeden bu anlam çık sın. O zaman bunu Muhammed'den önce Zeyd ve Ümeyye söylemişlerdir. Dolayı sıyla bunlarda bir keramet varsa bu ikisi nindir. Bu yorumlar zaten önemli islam alimleri tarafından yapılmamıştır. Mesela bir ara M. Emin Eminoğlu adında Türki ye'den biri Kur'an lşığmda Kainatm Fethi diye bir kitapçık yazmıştı ; onda benzer mucizeler gördüm! Tıpkı bir zamanlar Dr. Haluk Nurbaki'nin nerdeyse fizik, kimya gi bi ilimierin kuralları nı getirip ihlas Sure si'ne yerleştirmesi gibi. Bunlar mesnetsiz şeylerdir, bilgisiz insanların kafasını karış tırmaktan başka bir şey değildir. Zeyd b. Amr hakkında islamda en es ki tarihçilerden sayılan ibni Hişam'dan bir özet sunmak isterim.
Zeyd'in şiirinde Firavun'la ilgili yazdıklan, Kur'an'da aynen yer almaktadır.
JllllfHınllJUllil
·
.
..
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
Zeyd b. Amr Varaka i le birlikte Musul'a
dini görmüyord u ; yalnız Hz. ibrahim dini
gidip H ı ristiyan bir alimden dinler konu
diyordu. Hz. Muhammed bunu da kabul
sunda bilgi topluyor. Ayrıca Zeyd aynı
edip birkaç ayette buna yer verdi. Zeyd,
amaçla defalarca Şam tarafına gidiyor.
Zina yapmayın diyordu. Zaman içinde Hz.
Sonuçta Varaka H ı ristiyanlığı kabul edi
Muhammed Kur'an'da bu konuya da yer
yor; ancak Zeyd hiçbir din kabul etmiyor;
verdi. Putlar adına kesilen et haramdı r de
ben Hz. ibrahim'in dinini benimsiyorum di
di. Zeyd daha sonra bunu da Kur'an'a ta
yor ve arayışlara devam ediyor. ( 1 80)
şıdı. Bugün Müslümanların yaptığı gibi Hac ibadetini ifa ederken Arafat'ta duru
Zeyd o kadar Hz. Muhammed üzerin
yordu, yine bugün Müslümanlar Hac ya
de olumlu iz bırakmış olmalı ki, kendisi Zeyd için, 'Ben onu cennette gördüm'
parken okudukları ' Lebbeyke . . . ' duasını Hz. Muhamme(i'in büyük saygı duyduğu ve "cenneti müjde/ediği" Zeyd, Hz. ibrahim'in dinini benimsediğini söylüyordu.
daha önce o da okuyordu. Zeyd o zaman
diği sağlam kaynaklarla izah edildi. Baş
ilginçtir ki Hz. Muhammed'in kendileri
başta akrabası tarafından eziyete maruz
langıçta gerçek bu iken daha sonra bakı
ne cennet müjdesi vediği on kişiden biri
yoruz Hz. Muhammed putlar adına kesilen
kalıyordu ve Mekke'den kovuldu. Aynı
de bu Zeyd b. Amr'ın oğlu Sad'dır. Haklı
hayvan konusunu Kur'an'a taşıyor.
ifadesini kullanıyor. Bu, o kadar senden bilgi aldım, senden yararland ı m buna kar Şı mekanı n cennet olsun demektir. ( 1 81 )
olarak, acaba Hz. Muhammed Zeyd'den çok yararlandığı için mi oğlunu da bu on kişilik listeye alm ı ş diye bir soru akla gelir! Çünkü onun gibi yüzlerce sahabi vard ı . Dolayısıyla hepsinin içinden niye Zeyd'in oğlu?
Hz. Muhammed'in Zeyd'in şakirdi ol duğuna ve Kur'an'da onun temposunu sürdürdüğüne ilişkin birçok kanıt var. Me sela Zeyd Ka'ba'ye doğru yönelip na
bu düşünceleri söylediği için Mekke toplu munun inançlarına ters düştüğünden, en
şeyler Hz. Muhammed'in de başına geldi. Daha fazla örnekler gösterilebilir. Bütün bu ortak yanlar bir şeyler çağrıştırmıyor mu? Elbette ki bunlar birbirlerinden ba ğ ı msız değildir.
işte Zeyd böyle bir
Zeyd'di.
maz/ibadet ederdi. Daha sonra Hz. Mu hammed peygamber olunca yaklaşık bir
Şu da önemli ki Hz. Muhammed, ben
buçuk yıl Mescid-i Aksa'ya yönelip namaz'
annem için Allah'tan izin talebinde bulun
kıld ı ; ondan sonra Ka'be kıbledir diye Ba
5) Husayn b. Hamam Fezari (h.61 2 .ö)
dum ki ona duacı olay ı m ; bunu kabul et
kara Suresi'ne ayetler yerleştirdi ve
B u şair H z . Muhammed'den büyük;
medi. Kabrini ziyaret etmem için izin iste
Zeyd'in kıble hakkındaki görüşünü onay
vefat ettiğinde Muhammed henüz iki yıllık
dim verdi' diyor. Bu izni Allah'tan nasıl is
lad ı . Zeyd'in diri olarak öldürülen kız ço
peygamberdi. Ondan Kur'an'a geçen bazı sözlerini özetle sunmak isterim. Bir şiirin
temiş, Allah'la nasıl buluşmuş, nerede
cukları hakkındaki hassasiyetini az önce
sohbet etmişler hikayesine girmiyorum.
anlattım. işte Zeyd'den sonra bu konu da
de şunları söylüyor: Takva sahibi olmak
Bu hadis en başta Müslim, Ebu Davud,
Kur'an'a taşınıyor. Zeyd hiçbir dinde ken-
tan başka kurtuluş yoktur.
Nesai, ibni Mace; Ahmet b. Hanbel Müs ned'i gibi kaynaklarda geçiyor.( 1 82) Diğer yandan, -az önce de geçtiği gi bi- Zeyd'i cennetle müjdeliyor. Halbuki iki si de islamdan önce yaşam ı şlar. Niye an nesine izin yok, niye Zeyd'i cennetle müj deliyor! Yukarıda da geçtiği gibi Hz. Muham med kendini peygamber ilan etmeden beş yıl önce Zeyd vefat ediyor. ( 1 83) Kısacas ı ; Zeyd putlara karşıyd ı , Allah'ı n varlığına ve birliğine, cennet ve cehenneme inan ırd I . O
Emirler yukardan, Allah katından gelir.
ilginçtir ki Hz. Muhammed'in kendilerine cennet müjdesi
Ben maskaralı klrezillikten Allah'a sığ ı n ı rım. O gün (kıyameti kasdediyor) insan kendi hayatında ne işlemişse karşısına Çı
vediği on kişiden biri de bu
kacaktır. Kafirlerin iyilik terazileri hafif ge
Zeyd b. Amr'ın oğlu Sad'dır.
sarsılacak. O gün bir çağırıcı seslenip
Haklı olarak, acaba Hz.
şöyle diyecek: Ey insanlar! Kabirlerden Çı
Muhammed Zeyd'den çok yararlandığı için mi oğlunu da
lecek, o gün yer köre şiddetli sarsıntısıyla
kın ki, yer içinde neler varsa ortaya çıksın. O gün suçlular için bir tarafta cehennem, diğer tarafta zincirler hazır bekleyecektir. Onun tüm bu anlattıkları Kur'an'da
da Allah'ın isimlerini işliyordu. Mesela Al
bu on kişilik listeye almış diye
tekrar edilerek geçiyor. Kimisi bu adam,
lah, Rahman, Gafur, Rab gibi ve daha ne
bir soru akla gelir! Çünkü onun
henüz Hz. Muhammed peygamberliğini
gibi yüzlerce sahabi vardı.
nun ayrıca şiir divan i da vardır. Kimi din
ler, neler. . . Yukarıda bir başlıkta anlatıldı ki Zeyd, henüz Hz. Muhammed peygamber olmadan putlar adına kesilen etten ye mezdi; ancak Hz. Muhammed'in peygam ber olmadan putlar adına kesilen etten ye-
Dolayısıyla hepsinin içinden niye Zeyd'in oğlu?
ilan etmeden vefat etmiş diye yazmış. Bu alimlerine göre şiirleri hikmetle dolu bir düşünürdür. Ayrıca putlara karşı olan bir insandl . ( 1 84)
Düşünceleri Kur'an'la o kadar uyumlu
ederdi; ancak Bedir Harbi'nde onun ya
dur ki, Ayşe binti Şatii ( 1 930-1 998) Mı
kınları katledilince artık Muhammed'e kar
sır'da yayınlanan el-Ehram gazetesindeki
Şı tavır almış, onun aleyhinde çalışmıştır
köşesinde şunları yazıyor: Yer sarsıntısıy
gibi laflar öne sürmüşler; ancak bunun
la ilgili var olan ayetleri, Husayn b. Ha
gerçekle hiç ilgisi yoktur. ( 1 87)
mam'ın şiirleriyle yan yana getirince, san
Bedir Harbi'nde onun da etkisi olduğu
ki bu şairin yanında Kur'an'dan Zilzal Su
söyleniyor. Karşı tarafı Muhammed'e kar
resi varmış da ona bakaraktan şiirlerini
Şı teşvik ve tahrik etmiştir diye bilgiler var.
yazmıştır. Çünkü ilgili konuda onun şiirleri hem kelime kalıbı bakımı ndan, hem içerik bakımından ayetlerin aynısı. Evet; bunu diyen Ayşe H an ı m , Arap dili konusunda başta Suudi Arabistan olmak üzere iki üç devletten ödül alan biri. B u , asl ı nda Kur'an hazırlanı rken sanki Muhammed'in Husayn gibilerin şiirlerini yanına alıp yaz dığının bir itirafıdır. Çünkü ilk söyleyen bu
Müşriklerden önemli şahsiyetler bu sa Husayn b. Hamam Fezari vefat ettiğinde Muhammed henüz iki yıllık peygamberdi. Fakat onun "emirler yukardan, Allah katmdan gelir" görüşüne, Kur'an'da aynen yer verilmektedir.
sinden ve önerilerinden yararlandı , hem de kadı n bizzat Muhammed'in peygam berliği için kulis yapıyordu. Bunları ileriki
gibi şairlerdir. Muhammed ise daha sonra
başlıklarda daha fazla izah edeceğim.
gelmiştir. ( 1 85)
Önceki kitaplarımda da özetle değin dim.(1 86)
6) Ümeyye b. Ebi Salt (h.2.ö) Ümeyye, Sakif kabilesinden Abdullah b. Ebi Rebia'nın oğludur. Babası da onun gibi aydı n biri ve şairdi. Annesinin adı ise Rukiyye binti Şems. Kendisi yaşça Hz. Muhammed'den büyük ve ondan yıllar önce dünyaya gelmişti. Hicri 2 yılı nda ve fat ediyor. Şiirlerinden kendisinin önemli bir teolog olduğu zaten belli oluyor. Anlat tıklarıyla Kur'an'ın birçok ayeti tıpa tıp ay
toplu
halde
Kalip kuyusuna atı l ı rlar.
Ümeyye bunlar lehine şiirler söyler. Kaldı ki bu ölenler aras ı nda Rebia b. Abdi Şems'in oğulları Utbe ve Şeybe de vardı ki, bunlar şair Ümeyye'nin kuzenleriydi. Kendisi hem putperestliğe karş ı , hem de aynı zamanda Muhammed'in getirmiş ol duğu islama karşıydı ; onu peygamber olarak kabul etmiyordu. O da Muhammed gibi Şam taraflarına gitmiş, orada varo
Ancak Ümeyye için bu imkanlar söz konusu değildi. Kendisi geçimini ticaretle sağlıyordu. Bazen ticaret için bir yere gi derken aylarca kalıyordu. işte bu gibi olumsuz nedenlerden dolayı kendisi pey gamberliğini ilan etmekte gecikince Hz. Muhammed fırsatı değerlendirdi ve ondan önce peygamberliğini ilan etti. peygamberliğini
luş/din konularında dönemin ünlü din alimleriyle görüşmüştü. Tabi i ki okur-yazar biriydi. Şiirlerinde hem Tevrat, hem de in cil'den bilgiler işlediği açık bir şekilde belli oluyor; tıpkı HZ.Muhammed'in aynısını yaptığı gibi. Muhammed'in onun fikirlerinden ne kadar yararlandığını ve ayetlerini ne ka
Müslüman tarihçiler, aslında Ümeyye Muhammed'in
vaşta katledilir ve Muhammed'in emriyle
kabul
nıdır. O yüzden kimi ayetler Ümeyye'nin
dar onun düşüncelerinden oluşturduğunu anlamak için ilkin en başta Sahih-i Müs lim'de geçen bir hadisi paylaşmak isterim,
Husayn b. Hamam Fezari'nin
ondan sonra onun sözleriyle Kur'an ayet
gamberlik iddiasında bulunmamış iken ,
düşünceleri Kur'an'la o kadar
çalışacağı m .
Ümeyye başta Araplar olmak üzere Hz.
uyumludur ki, Ayşe binti
fikirlerinden bir kopyadır demek yerinde bir ifade olur. Henüz Hz. Muhammed pey
Muhammed gibi dünya peygamberi olma yı hedefliyordu, buna hazırlanıyordu. Öm rünün son yı llarında Bahreyn'e yerleşiyor ve orada 8 yıl kalıyor. Bir gün Taif'e dö nünce ona, senin peşinde olduğun pey gamberliği Muhammed senden önce ilan
Şatii (1 930-1 998) Mısır'da yayınlanan el-Ehram gazetesindeki köşesinde şunları
etti diyorlar. Durum böyle olunca onunki
yazıyor: "Yer sarsıntısıyla
kursağında kalıyor. Bu, Hz. Muhammed'in
ilgili var olan ayetleri, Husayn
koşulları nın Ümeyye'ninkinden çok daha elverişli olmasından kaynaklanır. Çünkü Hz. Muhammed Hatice ile evlenmekle bir kere birçok avantaj sahibi olmuştu. Hem meddi olarak (çünkü Hatice çok zengindi), hem
de manevi olarak Hz. Muhammed'in
koşulları daha elverişliydi. Hatice bilgili bir kadındı. Hz. Muhammed hem onun bilgi-
b. Hamam'ın şiirleriyle yan yana getirince, sanki bu şairin yanında Kur'an'dan Zilzal
leri arası ndaki ortak yanları irdelemeye B i r gün H z . Muhammed'le Şerid b . Süveyd adında biri yolculuk ediyorlar. Muhammed Şerid'i arkası nda aynı deve ye bindirmiş giderken bir ara Şerid'den soruyor: Sen Ümeyye b. Ebi Sal!' ı n şiirIe rinden hiç biliyor musun? Şerid 'eve!' de yince Muhammed, 'o zaman anlat baka lım' diyor. Adam, "ben bir bey it okuyunca Muhammed bana devam et dedi. Ben bir beyit daha okudum. O bana yine devam et dedi. Bir beyit daha okudum. Kendisi yi ne bana devam et dedi. Öyle ki ben o sı rada ona Ümeyye'nin yüz beytini okudum. Sonunda Muhammed, ' Ümeyye ' kendisi
Suresi varmış da ona
şiirleriyle müslümand ır; ancak inanma
bakaraktan şiirlerini yazmıştır."
önemli bazı noktalar var. Birincisi: Mu-
mıştır' dedi" diyor. Burada dikkatleri çeken
hammed bilgi almak için bilerek adamı ar
Ümeyye'nin bu kız kardeşi (Faria) ze
kasında devesine bindiriyor ki rahat rahat ondan bilgi almış olsun. ikincisi: Sen
ki bir bayand ı . Hz. Muhammed onun an lattıklarına karşı şaşkınlık içinde kalı
Ümeyye'nin şiirlerinden hiç biliyor musun teklifinin Muhammed'den gelmesi. Üçün
yor. ( 1 90) Birçok müfessir (Kur'an yorumcusu),
cüsü ve en can alıcı olanı: Adam her de
A'raf Suresi'nin az önceki ayetinde kendi
fası nda bir şiir okuyunca Muhammed ona
sinden söz edilen kişinin Ümeyye olduğu
devam et diyor. Adam her beyitten sonra
nu belirtmişlerdir. Mesela Suyuti ilgili aye
duruyor, Muhammed de devam et diyor
tin açıklaması nda ' Bu ayet Abd b. Hamit,
ve sonuçta yüz beyit okuyor. Bu şu demek
Nesai, ibni Cerir, ibni Münzir, ibni Ebi Ha
oluyor ki, Muhammed adama yüz sefer
tem, Ebu Şeyh, Taberani , i bni Merdeveyh
'oku' demiştir. Burada şunu sormak laz ı m :
ve ibni Asakir gibileri Abdullah b. Amr'e
Muhammed Ümeyye'nin söylediklerini ni
dayandı rarak Ümeyye hakkında indiğini
ye o kadar heyecanla sorup zevkle dinli
söylemişlerdir' diye belirtiyor. ( 1 91 )
yordu? işte onları öğrenip ayetlerine kay nak arıyordu da ondan. Dördüncüsü,
Aynı bilgileri A. Razzak Sem'ani ve
Muhammed'in şiirleri dinledikten sonra
müfessir ibni Kesir de kaynaklarında işle
'Yemin olsun ki az daha Müslüman olu yormuş' demesi. Bu, yemin olsun ki ben Ümeyye'den birçok ayet için malzeme topladım demektir. Kaldı ki Muhammed'in çoğu ayetleri harfiyyen Ümeyye'nin şiirle rinde
işlenmişti r ;
bunları
anlataca
ğ ı m . ( 1 88) Hz. Muhammed hakkında öne sürülen bazı mitolojiler daha önce aynen Ümeyye hakkında da söylenmiştir. Mese la islami kaynaklarda anlatılıyor ki, melek ler gelmiş Muhammed'in kalbini çıkarıp temizlemiş ve tekrar yerine koymuşlar. Bu inanç daha önce Ümeyye hakkında da söylenmiştir. Mekke'nin fethinden sonra
mişlerdir. Burada önemli olan, Muham Hadislere göre Hz. Muhammed, Kur'an'daki pek çok ifadeyle benzeşen Ümeyye'nin şiir/erini özellikle okutmaktadır.
uygulamışlardır. Demek ki keramet gös termek için benzer formüller öteden beri uygulanagelmiştir.
hem de Şerid b. Süveyd'den israrla onun
hammed'e okur. Kendisi olup bitenleri ka
edildiği gibi ayetlerine malzeme bulsun;
d ı ndan dinleyince, Allah Ümeyye'ye ver
ama diğer yandan da şairler aleyhinde
miş; ancak kendisi yemesini bilmemiştir
ayet oluşturup Kur'an'a ekliyor ve o ayetin
diyor ve Araf Suresi 1 75. ayetini okuyor.
içinde bulunduğu sureye de 'Şairler' anla
Kendisine ayetlerimizi verdik de onlar
ilkin yanıma gelirdi. Bir gün yine bir ticaret yolculuğundan dönmüştü ve yan ı ma gelip
'Ağabeyinin şiirlerinden bana oku' diyor; şiirlerini dinlemek istiyor ki deminde ifade
kardeşi Faria'dan soruyor, sen ağabeyi
Ümeyye bir yolculuktan döndüğü zaman
işin i lginç yan ı , Muhammed hem Ümeyye'nin kız kardeşinden talep ediyor,
Kadın bu olayı anlattı ktan sonra onun
(Ümeyye artık o sırada yaşamıyordu) bir gün Hz. Muhammed Ü meyye'nin kız
dın, evet diyor ve bildiklerini anlatıyor:
varsa bana anlat demiş- olmas ı . ( 1 92)
şiirlerinden uzunca bir bölümü Hz. Mu
Ayetin anlamı şu:
nin şiirlerinden hiç hatırlıyor musun? Ka
med'in Şerid b. Sevad'a söylediği gibi ka dına da, Ümeyye'nin şiirlerinden hatırında
"Onlara şu adamın haberini de oku: dan sıyrıldı, çıktı, şeytan onu peşine taktı, böylece azgınlardan oldu."(1 89)
Hz. Muhammed hakkında öne
m ı na gelen 'Şuara' suresi deniyor. ilgili ayetin anlam ı n ı da vereyim : "Şairlere an cak çapkınlar, sapkınlar uyar" diyor. Evet; bu herhangi bir söz değil; Kur'an'ın ayeti dir. ( 1 93) Peki, o şiirlerde neler vard ı ; bir özet de onlardan sunay ı m :
uyudu. Benim de elimde bir iş vard ı , ken
sürülen bazı mitolojiler daha
disi uyurken ben işimi yapıyordum. O sı
önce aynen Ümeyye hakkında
zeval bulacaktır' ifadesi vard ı . Bu, aynı
(melek) gelip onun göğsünü açtı ve kal
da söylenmiştir. Mesela islami
yor. ( 1 94)
bini çıkarıp ellerine koyduktan sonra bir
kaynaklarda anlatılıyor ki,
rada iki kuş/kuş şeklinde iki yaratık
daha yerine yerleştirip gittiler. Daha sonra
O şiirlerde, 'her canlı eninde sonunda zamanda AI-i imran Suresi'nde de geçi Hz. Muhammed'e okunan o şiirlerde, 'Kıyamette hesap günü o kadar uzundur
melekler gelmiş Muhammed'in
ki, genç olan biri o günde yaşlanacaktır'
kalbini çıkarıp temizlemiş ve
diye
gerçek gözden kaçmamalı ki, Hz. Mu
tekrar yerine koymuşlar.
bir gün' nitelemesi vardır. Yine Hz. Mu
hammed'in göğsünün melekler tarafından
Bu inanç daha önce Ümeyye
Ümeyye uykudan kalkı nca sordum, bir yerin ağrıyor mu diye? Hayır dedi. işin masal tarafı bir yana. Burada şu
açılması hikayesi -görüldüğü gibi- yeni değiL. Bu taktiği ondan önce başkaları da
hakkında da söylenmiştir.
geçiyor.
Kıyamet gü nüyle
ilgili
Kur'an'da da 'Çocukların saçları n ı ağartan hammed'e okunan Ümeyye'nin o şiirlerin de, 'Hamd-sena Allah'a mahsustur, onun eşi-benzeri yoktur' diye geçiyor. Bu zaten
Ümeyye kıyamet günüyle ilgili
deşi Faria'dan dinlediği şiirlerin içeriği
zaman ı nda veya zaman ı na yakın meyda
hakkında kısa bazı bilgiler sundum. Tabii
na gelen olayları işliyordu. Mesela Ye
ki adam ı n geniş bir görüşü vard ı ; düşün celeri sadece o şiirde saklı değildi. Piya
menli Ebrehe'nin Ka'be'yi yıkma teşebbü sü ve başına gelenleri anlatıyordu. Malum
ifade olduğu gibi Kur'an'da
salarda adam ı n koskocaman şiir divanı
Muhammed de bu olayı Kur'an'da Fil Su
vardı r. Şimdi de Ümeyye'nin Kur'an'la ça
resi'nde işlemiş. Bunu yurkadı kısaca an
Meryem Suresi 61 . ayetinde de
kışan genel düşünceleri hakkında somut
lattım. Muhammed nasıl Kur'an'da pey
bazı örnekler özetlemek isterim.
gamber diye geçen eski insanların hika
'O'nun (Allah'ın) sözü, kuşkusuz yerine gelecektir' diyor. Aynı
geçiyor. Kur'an'da Maide Suresi
Ümeyye genelde inanç konular ı n ı ,
1 1 8. ayetinde Hz. isa'dan alıntı
gök, yer, güneş, ay, melekler, geçmiş pey
yapılarak, "Onları
cehennem, Allah'ın varlığı ve tek olduğu
cezalandırırsan (ey Allah),
gamberler(din ağzıyla), kıyamet, cennet meselelerini işlemiştir. Bir sözünde, 'AI lah'a hamd olsun, onun eşi benzeri
onlar senin yaratıklarındır.
yoktur. Bunu böyle kabul etmeyen ken
Onları bağışlarsan, kuşkusuz
dine zulüm eder' diyor. Cennet hakkında
sen üstünsün" deniliyor. Buna benzer bir açıklama da Ümeyye şiirlerinde' geçiyor. Kur'an'ın karakterdir, defalarca anlatılıyor. Her şeyden önce Fatiha'nin hemen ilk
yazdığı şiirinde cennette ne boş şeylere ne de günaha yer yoktur diyor. Aynı tema Kur'an'da Tur Suresi 23. ayetinde de ge çiyor. ( 1 96)
lerinde Sahur kelimesini ay anlamında kullanmış ki, Arapça değil; bu kelime Ara mice'dir. Kaldı ki Araplar o zaman bunla rın anlamını da bilmiyord u . Yine Saltit ve Teğrur kelimelerini Allah'ın birer sıfatı ola rak kullanıyordu ki, bunlar da Arapça de
yasaklamıştı. Arapları kitap okumaya alış
ça değil ve halk bunları n da anlamını bil
tı ran duyarlı bir kişiydi.(1 97)
miyordu. Muhammed'in aynı taktiği uygu
Ebu Süfyan anlatıyor: Biz ticaret için Ümeyye ile beraber Şam taraflarına sefe
yoktur' ifadesi de Şura Suresi 1 1 , ayetinde
olmuşsa hep yan ında kitap bulundurur, in
geçiyor. Yine okunan o şiirlerde kıyamet
sanlara bir şeyler anlatırd ı . ( 1 98)
ğu gibi ve aynı terimlerle Kur'an'ın Hud
garip/anlamsız sözcükler kullanılmışsa o da aynı yöntemi uyguluyordu. Mesela şiir
re isimlerini kullanıyordu. Bunlar da Arap
re çıkm ıştık. Ümeyye kimin evinde misafir
lihsiz) olduğu ifade ediliyor. Bu inanç oldu
ça olmayan yabancı kelimeler ve hatta
Ümeyye oruç tutardı , içkiyi kendine
ayetinde 'Hamd Allah'a mahsustur' diye
kısmın Sait (talihli) , bir kısmın da Şaki (ta
Eyup, Yusuf gibi) o da şiirlerinde bunlara geniş yer veriyordu. Kur'an'da nasıl Arap
ğiL. Gök anlam ına gelen Sakure ve Haku
geçiyor. 'Ona (Allah'a) benzer hiç bir şey
gününde insanların iki kısım olacağını, bir
yelerini işlemişse (Musa, ibrahim, Nuh,
lamasının nedeni, insanların, abo M u hammed ne garip şeylerden söz ediyor. Demek ki bildiği bir şey vardır; Allah'tan ona garip bilgiler geliyor demelerini sağla mak. Bir de Ümeyye'nin cinlerle konuştu ğunu, onların kendisini dinlediğini halka
Şiirleri inançla-dinle ilgiliydi. Ahiret,
anlatıyordu. H ı risiyanlık, Yahudilik dışında
cennet, cehennem, hesap günü gibi ölüm
ayrıca hem birçok din biliyordu, hem de
ötesi hayattan bahsediyordu. Bir de kendi
birçok kitap okumuştu. Adem, Nuh Tufanı ,
Suresi 1 05. ayetinde geçiyor. Muhammed'e okunan Ümeyye şiirle rinde 'Allah açık olan ı da, gizli olan ı da bi lir' cümlesi geçiyor. Kur'an'da Taha Sure si 7. ayette, 'Allah gizli olanı da gizlinin gizlisini de bilir' diye geçiyor. Ümeyye kı yamet günüyle ilgili 'O'nun (Allah'ın) sözü, kuşkusuz yerine gelecektir' diyor. Aynı ifa de olduğu gibi Kur'an'da Meryem Suresi 61 . ayetinde de geçiyor. Kur'an'da Maide Suresi 1 1 8. ayetinde Hz. isa'dan alı ntı ya pılarak, "Onları cezalandırırsan (ey Allah), onlar senin yaratıklarındır. Onları bağış larsan, kuşkusuz sen üstünsün" deniliyor. Buna benzer bir açıklama da Ümeyye şi irlerinde geçiyor. ( 1 95) Buraya kadar Hz. Muhammed'in israr la Şerid b. Süveyd ve Ümeyye'nin kız kar-
4 . ,
"
,
AI-i imran Suresi'ndeki, 'her canı! eninde sonunda zeval bulacaktır' ifadesi, Ümeyye'de de geçmektedir.
·
.
..
Zilkarneyn, Hz. Süleyman-Yemen kraliçe
zincirlenerek cehenneme sevk edilecek
si Belkıs ve Hüdhüd denilen kuşun hika
ve orada sonsuza kadar kalacaklar. ina
yesini, Hz. ibrahim ve kurban olarak kesil
nanlar ise gölgeliklerde istirahat edecek
mek istenen oğlunun hikayesini, Davud
ler. Orada bal, içki, süt, elma, nar, incir, so
Peygamber, Musa ve Firavun, Ad kavmi,
ğuk ve saf su, insanın canı ne istese var
Hz. isa ve annesi Meryem'in olayı gibi
dır diyen Ümeyye'dir. Orada ayrıca huriler
Kur'an'da anlatılan tüm bunları Ümeyye
vardır, güzel yataklara yaslanmışlardı r.
Muhammed'den önce kendi şiirlerinde iş
Güzel elbiseler giymişler, kollarında altın
lemiştir. Ayn ı taktiği M u hammed de
bilezikler vardır. Tüm bu anlatılanlar oldu
Kur'an'da uygulamıştır. çoğu surelerin
ğu gibi Kur'an ayetlerine de serpilmiştir.
başında anlamsız kelimeler kullanmıştır.
Kur'an'da Ashabü'l Kahf mitolojisi an
(Mesela; Bakara ve AI-i i mran surelerin ilk
latlıyor. 6-7 kişilik bir grup köpekleriyle bir
ayetleri, başlarında Ha-Mim geçen birkaç sure gibi) Kısacası, toplumu etkilemek amacıyla Ümeyye nasıl şiirlerinde yaban cı ve anlamsız kelimeler kullanmışsa, na sıl peygamber denilen o eski kişilerin ba şından geçenleri anlatmışsa aynı taktiği daha sonra Muhammed de Kur'an ayetle rinde uygulmıştır. Hatta cin konusunda Hz. Muhammed Kur'an'da bir surenin adı nı da Cin Suresi yapmıştır. Gerçekten ço ğu Kur'an ayetleriyle Ümeyye düşüncele ri nerdeyse ikiz gibi: Birbirlerinden farkları
Kur'an'da peygamber diye geçen eski insanlarm hikaye/erine, Ümeyye de şiirlerinde geniş yer veriyordu.
Ümeyye'nin şiirlerinde özellikle kaina tın tek bir yaratıcısının olduğu açık bir şekilde vurgulanıyor. Ayrıca adalet sahibi bir tanrı vurgusu vardı r. Bir de dağları yeryü- · züne diken, yeryüzünde çeşitli gıdalar var eden, yaradan, can alan, kıyamet günü herkesi sorguya çeken, herkesin eline da ha önce dünyada iken ne yaptığını içeren
likte bir mağaraya sığınıyorlar ve köpek kapıda, onlar içerde uyuyorlar. 309 yıl uy kuda kaldıktan sonra kalkıp dışarı çıkıyor lar. Ümeyye bu konuda, 'O grup içerde uyurken kimse yoktu ; yalnız köpekleri ka pıda bekliyordu' diyor. Ümeyye'nin bu açıklaması ilgili ayette değişik Kur'an yo rumcuları tarafı ndan işlenmiştir. Bunlar arasında Zemahşeri ve Alusi gelmektedir. Ayrıca birçok islam tarihi kaynaklarında da geçiyor. Burada bir önemli nokta da, Ümeyye o grubun sayısı hakkında bir
yok.( 1 99)
bir kitap veren, iyilik yapanların kitapları
islami kaynaklarda Ümeyye hayvan dilini biliyormuş bilgisi de vardır. Etrafın
onların sağ ellerine, kötülük yapanların
dakiler onu Süleyman Peygambere ben
Yine ona göre kıyamet gününde bir kı
ları, 'Onlar üçtür, dördüncüleri köpekleri
sım insanları cennete, bir kısmını da ce
dir,' derken diğerleri de, 'Beştir, altıncıları
henneme gönderen, herkese orada daha
köpekleridir,' diyecekler. Başkaları ise,
önce dünyada ne yaptıkları nın karşılığını verecek olan Allah'tır. Ahirette günahkarıar
cekler. De ki, 'Onların sayısını en iyi bilen
zetiyorlarmış. Ümeyye, "aslı nda ben pey gamberliğimi ilan edecektim; ancak Mu hammed benden önce kendini ilan etti; ar tık bu konuda bana şans kalmadı" diyor, şiirlerinde Allah'ı çok övüyordu: Ümeyye'nin düşünceleriyle ilgili bun dan sonra özetleyeceğim bilgiler, Muham med'in neden onun şiirlerine meraklı oldu ğunu kesin bir şekilde ortaya koyuyor. Bakalı m hem Ü meyye'nin şiirlerinde, hem de genel olarak düşü nceleriyle Kur'an ayetleri arası nda nasıl bir ortak bil gi varmış görelim. Ümeyye'nin şiirlerinde anlatılanlar de ğil ki sadece anlam olarak ayetlere uyu yor; bazı beyitleri, mısraları hem anlamıy
ise sol ellerine verilecek diyen odur.(20 1 )
islami kaynaklarda Ümeyye hayvan dilini biliyormuş bilgisi de vardır. Etrafındakiler onu
zeysel olması hariç tartışmaya girme ve onlardan hiç kimseye de bu konuyu da nışma." Mitolojik bir konu olmakla birlikte; burada önemli olan, Ümeyye bunların sa yısı hakkında bilgi vermediği için oluşan ayet de işi muğlak bırakmış, kesin bir ra
benzetiyorlarmış. Ümeyye,
miş, kimi beş demiş, kimi yedi demiş di
"aslında ben peygamberliğimi
yor. Peki, bunun bir anlam ı var ml ?(202)
ilan edecektim; ancak
ayetlerine uyuyor: Aralarında fark yok.
kendini ilan etti; artık bu
bunları kendi tefsirine bile taşımıştır.(200)
'Yedidir, sekizincileri köpekleridir,' diye
Süleyman Peygambere
Muhammed benden önce
le ilgili, 'Onun(Allah) sözü, kuşkusuz yerine gelecektir' diye geçiyor. Bu, Ümeyye şiirlerinde harfiyyen vardır. Alusi,
Ü meyye gibi bunu muğlak bı rakmıştır. Şöyle diyor: "Tahminde bulunanların bazı
Rabbimdir.' Onları bilen azdır. Onlarla yü
la, hem de kelimeleriyle yüzde yüz Kur'an Mesela Meryem Suresi 61 .ayette cennet
açıklama yapmamış. Kur'an da aynen
konuda bana şans kalmadı" diyor, şiirlerinde Allah'ı çok övüyordu.
kam belirtilmemiştir. Bilmem kimi dört de
Hele Kur'an'da anlatılan çoğu israilo ğulları hikayeleri onun şiirlerinde sıkça iş lenmiştir. Burada M uhammed tüm fikirlerini Ümeyye'den almışt ı r demiyoru m . Kur'an'ın kaynaklarını getirip bir veya bir kaç kişiye sığdırmak doğru değildir. Kö kenleri çok çeşitlidir. Kendisi birçok kişi den ve kaynaktan bilgi topladığı gibi
Burada Muhammed tüm fikirlerini Ümeyye'den almıştır demiyorum. Kur'an'ın kaynaklarını getirip bir veya
hümaniter ve cömert biriydi. Bir gün Mek
sözü daha önce Abdulmuttalip tarafı ndan
ke'de bir Yahudi ile Mekke halkından Harb
da savunuluyordu. Bunlar önemli tespit
adında birinin arasında kavga çıkıyor.
lerdir.(20S)
Harb, ben bu yahudiyi öldüreceğim diye karar veriyor. Abdulmuttalip bunu duyun ca Harb'i uyarıyor, sakın böyle bir şey
birkaç kişiye sığdırmak doğru
yapma diyor. Sonuçta hem bunu önlüyor,
değildir. Kökenleri çok
tarafına veriyor. Abdulmuttalip çocukları
hem de Harb'den 1 00 deve alıp Yahudi
çeşitlidir. Bir kere
na, asla kimseye zulüm yapmayın, zina etmeyin, toplumun düzenini bozmaya kal
Hz. Muhammed'in ailesinden
kışmayın diye nasihatlerde bulunuyordu.
de Kur'an'da anlatılanlara
nın diyordu. Şu ifade onundur: Bu dünya
Hep iyi ahlaklı olun, kötü şeylerden kaçı
ibni Düreyd (h.321 .ö) şunları yazıyor: Muhammed'den olmasaydı Sakıf kabilesi Ümeyye'yi peygamber olarak kabul eder di. Çünkü kendisi H ı ristiyanlık eğitimini al mış, birçok H ıristiyan hocadan din konu sunda bilgi almıştı . Ayrıca Yahudilik hak kında eğitim almıştı ve genel olarak dinler konusunda birçok kitap okumuştu, ölünce de Hz. Muhammed'in paygamberliğine inanmamıştı diye yazıyor.(206)
da kim zulüm yaparsa, kendisi henüz öl
Muhammed'le Ümeyye düşünceleri
meden onun cezasını ödeyecektir. Şayet bu dünyada ödemezse o zaman ölümden
arasında ilginç bir benzerlik daha var. Me sela; Tevrat ve incil düz bir yazı ile yazıl
Muhammed'in projesi üzerinde
sonraki ahiret hayatında bunun cezasını
mışken, Kur'an kafiyelidir. Bu da gösteri
çekecektir diyordu. Demek ki Kur'an ve
yor ki Muhammed Ümeyye, Kuss gibi dö
etkisi olduğu bir gerçektir.
dolayısıyla islamda geçen ahiret inancı
nemin önemli şairleri taklit etmiş, Kur'an'ı
Çünkü ailesi o zaman Mekke
Muhammed döneminde onun bir kısım
kafiyeli bir şekilde oluşturmuştur; ancak
akrabası tarafından da kabul ediliyordu.
şairler gibi güzel bir tempo tutturamamıştır.
şehrinin yöneticileriydi.
Abdulmuttalip ayrıca, putlara tapmaya
yakın olan kişiler vardı. Dolayısıyla bunların d?
Ümeyye'den de almıştır ve Ümeyye sade ce o kişilerden biridir. Düşünceleriyle Kur'an ayetlerinin birbirlerinin ne kadar aynısı olduğu konusunda daha fazla bilgi için, Ümeyye'nin şiirlerini içeren divan ları na bakllabilir.(203) Ben bu başlıkta bir şahsın Muham med üzerinde bıraktığı iz üzerinde bazı bilgiler paylaştım. Sanırım bundan önemli mesajlar da ortaya çıktı. Örnek olsun diye Hz. Muhammed'in dedesi Abdulmutta lip'ten kısa bir örnek ekleyip Ümeyye ile devam edeceğiz. Bunu şunun için yazıyo rum : Bir kere Hz. Muhammed'in ailesin den de Kur'an'da anlatılanlara yakın olan kişiler vard ı . Dolayısıyla bunların da Mu hammed'in projesi üzerinde etkisi olduğu bir gerçektir. Çünkü ailesi o zaman Mekke şehrinin yöneticileriydi . Abdulmuttallib'in inançları hakkında HalebTnin kaynağı n dan kısa bir özet sunmak isterim . Bunlar aynı zamanda ibni'l Cevzi'nin de eserle rinde geçiyor. O zaman i nsanlar Abdu lmuttalip'e "Feyaz" diye lakap takmışlard ı . Yani ziya lı, faydalı insan. Çünkü kendisi insanlara yardım ettiği gibi yabani hayvanlara ve (uşlara da yiyecek bir şeyler veriyordu,
karşıydı. Kendisi Ka'be'yi çıplak olarak ta vaf etmeyin, yakın akrabayla evlenmeyin, nesi i koruyun (bir evladı n kime ait olduğu bilinsin) diyordu. Ayrıca kız çocukların diri olarak gömülmesine ve içki içmeye kar şıyd ı . Halebi bunları anlatırken, Abdulmut talib'in çoğu fikirleri daha sonra ya Kur'an'da ya da hedislerde yer almıştır di yor. Bu önemli bir itiraftır.(204) Abdulmuttalip, bir adakta bulunursa
Ümeyye bir şiirinde 'Kıyamet günü gü nahkarıarın giyecekleri gömlek katran dandı r ve kendilerine zincirler vurulacak tır' diyor. Kur'an da suçlu olanların kıya met günü giyecekleri katran ve onlara ta kılacak zincirden söz ediyor. Gömlekleri katrandandır ifadesi ibrahim suresi 50. ayetinde, yine suçluiara zincirler takılacak anlamı ndaki ayetler birkaç yerde işlen miştir. Mesela Kur'an'da cehennemle ilgili 'hamim' kelimesi kullan ı l ıyor. Bu da
nız onu mutlaka yerine getirin diyordu.
Ümeyye'nin şiirlerinden alınan bir teri m
Kur'an'da geçen 'Çalan kişinin elini kesin'
dir.(207)
o .
.
..
mek isterim. ibni Asakir yukarıdan beri
Buhari'de geçen bir hadiste Muham med Ümeyye'nin genel durumuna bakın ca, 'Nerdeyse Müslüman sayılır' demiş
şinin Muhammed'e anlattığı, 'iki kişi geldi,
tir. Bu bir bakıma Muhammed'in ondan yararlandığının bir ikrarıdır/itirafıdır. (208)
hammed'in Şerid adındaki kişiden Ümey
Ümeyye hakkında anlatılanları, kız karde Ümeyye'nin göğsünü açtı' olayın ı , Mu ye hakkında bilgi topladığını güzel bir şe
Her ne kadar konu anlaşılmışsa da, yine Ümeyyenin düşünceleriyle ilgili bir özet sunmak istiyoru m :
kilde işlemiştir. Üstelik Muhammed ada ma, gel arkamda deveme bin demiş ki adam binsin de Ümeyye hakkında ona bil
Allah'a teşekkür edin. Çünkü o teşek
gi versin. Kaldı ki Ümeyye'nin her şiiri
küre layıktır. Farklı bir ifadeyle, hamd ve minnet sana mahsustur ey insanların rab bi. Padişah ve hüküm sahibi sensin. Sen
okunduğunda Muhammed, Ümeyye doğ ru söylemiştir vurgusunu yapıyor. Yanı sı ra Ümeyye'nin iki kızının da babalarının göğsünün açı l ıp kalbinin çıkarıldığını ve
insanı anne rahminde bir damladan yarat tın. (209)
tekrar yerine konduğunu anlatmışlardır di ye aktarıyor. (21 3)
Ümeyye Nuh Tufan ı'ndan söz eder ken, Allah Nuh ve taraftarlarına, gemiye binin ben sizi korurum demiştir diyor ve son olarak da geminin Cudi Dağı üzerin de durduğunu belirtiyor. Daha sonra olu şan Kur'an'da bunun aynısı işleniyor. Kur'an'da, en son Nuh Gemisi, Cudi Dağı üzerinde durdu ayrıntısı da vardır.(21 O) Cennette hurma, üzüm, elma, nar, zeytin ve güzel su vardı r. Orada hazır et, ayrıca canları ne isterse vard ır, orada gü neş yüzü görmemiş huriler vardır. Bunlar yataklara yaslanmış sadece kocalarına bakacaklar. (21 1 ) Gözler Allah'ı görmez. Yukarıda AI lah'a ibadet eden melekler vardı r. Ümey ye'nin bu fikirleri Kur'an'ın değişik yerle rinde ayet olarak şekillenmiştir; hatta Ümeyye Allah hakkında 'Müheymin' (ko ruyup gözeten) kelimesini kullanmış. Da ha sonra bu kelime de Kur'an'da Haşir Suresi 23. ayetinde Allah'ı n bir sıfatı ola rak yerini almıştır. Ümeyye, "Tek bir tanrı ya inanmak mı daha hayırlıdır; yoksa birçok tanrıya inan mak m ı ? Elbette ki tek tanrıya inanmak hayırlıdır" diyordu. Daha sonra onun bu sözü de ayet olarak Kur'an'a geçiyor. Şöyle ki, Yusuf Suresi 39. ayette, ' Çeşitli rablere inanmak mı daha iyidir, yoksa tek ve her şeye egemen olan Allah'a inanmak mı?' deniliyor. Ümeyye bir şiirinde, "Allah' ı m , iyiliğin le Yunus Peygamberi bir balığın içinden çıkardın; ki daha önce birkaç gece bal ı k içinde kalmıştı . Sudan çıkardıktan sonra,
Ümeyye'nin Nuh Tufam efsanesi hakkında söyledikleri de, Kur'an'a aktanimış gözükmektedir.
güneşte vucudu bozulmasın diye onun üzerine bir kabak fidanını bitirdin" diyor. Ümeyye'nin işlediği bu hikaye daha sonra ayet olarak Kur'an'da yerini alıyor. ilgili ayetlerin meali şöyledir: "Şüphesiz Yunus da peygamberlerdendi, kaçıp yüklü gemi ye binmişti. Balı k onu yuttu, biz onu sahi le attık (sudan çıkardık). Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yap raklı bir bitki bitirdik."(2 1 2) Ümeyye hakkında ibni Asakir'in bir araya getirdiği bilgilerden bir kesit ekle-
ibni-I Cevzi'ye göre, Hicri 2 . yılında vefat eden Ümeyye, eski kitapları bilip de okuyan biriydi. Ayrıca putperestliğe karşı olan , kendini peygamberliğe hazırlayan biriydi. Muhammed kendini ondan önce peygamber olunca artık o vazgeçti ve bu yüzden de Muhammed'e haset eder/onu sevmezdi. Muhammed onun hakkında, 'Şiirleriyle Müslümandır; ancak fiilen kafir dir' ifadesini kullanmıştır diyor. Bunlar za ten yukarıda anlatı ldı. ibni-I Cevzi onun hakkında genel bir bilgi verdikten sonra yaklaşık 1 00 m ısralık bir şiirini sunuyor. °
şiirde şunlar var:
Hamd, mülk ve nimet sana mahsus tur ey rabbimiz. Senden daha üstün bir
Ümeyye Nuh Tufanı'ndan söz ederken, Allah Nuh ve taraftarlarına, gemiye binin ben sizi korurum demiştir
şey yoktur. Havada kuşlar seni tesbih eder. Gökte Arş üzerinde 'müheymin/gö zetip koruyansı n . Yüzler sana secde ederler. Senin etrafını nur kaplamış ışık saçmaktad ır. Meleklerin vardı r ve onları n ayakları yerde, başları da göklerde sana secde ederler. Gökler/arş senin emrinle
diyor ve son olarak da
durmaktadı r. Melekler içinde Ruhul kudus
geminin Cudi Dağı üzerinde
denilen Cebrail ile Mikail vardır. Melekler
durduğunu belirtiyor. Daha sonra oluşan Kur'an'da bunun
Allah'a ibadet ederler, ruku ve secde ederler. Melekler yerde de bulunur ve her birinin görevi vardır. Allah ne doğmuş ne de doğurmuştur. Allah 'Samed'dir, onun
aynısı işleniyor. Kur'an'da,
'küfvü' yoktur. Yani her şey ona muhtaç
en son Nuh Gemisi,
cidir; ancak Allah hep vardır. Her şey fani
tır ve benzeri yoktur. MahlOkat gelip geçi
Cudi Dağı üzerinde durdu
olacak; ancak o baki kalacaktır. 0, her da
ayrıntısı da vardır.
hayvanlar ve ağaçlar onu tesbih eder.
im can alır ve yaratır. Yıldırım, tüm vahşi
Ümeyye putperestliğe karşı
Takva sahipleri ise cennette üzüm ve
1 ) Ümeyye, Allah gökleri yedi kat şek
olan, kendini peygamberliğe
hurma gölgeliklerinde istirahat edecekler.
linde yaratmış ve onlara ne ayak takmış,
Orada canları ne isterse vardır. Orada i s
ne de sütun: Onları kendi kudretiyle hava
hazırlayan biriydi. Muhammed
tabrak giyerler. Orada süzme baldan, süt
da
ten, temiz sudan ve insanı sarhoş etme
Kur'an'da iki yerde, "Gökleri, gördüğünüz
yen içkiden ırmaklar vardır.
gibi direksiz yükselten Allah'tır" şeklinde
kendini ondan önce peygamber olunca artık o vazgeçti ve bu
Malum Adem ile Hawa'ı n mitolojisi Kur'an'da anlatılıyor. Bu ikili kendilerine
durdurmuştur
diyor.
Bu
konuda
ifade ediliyor. Yani Ümeyye'nin anlatımıy la Kur'an'daki anlatım yüzde yüz ay
yüzden de Muhammed'e haset
cennette yemesi yasak edilen maddeyi yi
eder/onu sevmezdi.
yi nce Allah onları cennetten kovuyor. Bu
2) Ümeyye şiirlerinde, kıyamet günü
konuda şöyle bir ayet var: Birbirinize düş
suçlular cehenneme atılıp cilıleri yanınca
man olarak inin ! Size dünyada bir süreye kadar kalma ve yararlanma imkanı veriyo
durum sürekli devam edecek. Ayrıca onla
rum diyor. (21 4)
ra zincirler vurulacak. Su istediklerinde
Muhammed onun hakkında, 'Şiirleriyle Müslümandır; ancak fiilen kafirdir'
işte Adem-Hawa ile ilgili bu cennetten
ifadesini kullanmıştır.
atılıp dünyaya' yerleştirme konusu yine daha önce Ümeyye'nin şiirlerinde işlen
Ölümden ve ölüm sonrası öbür dünyadan kork ey i nsanoğl u . Allah
meleklere,
miştir. Evet; bunlar Ümeyye'nin bir şiirinin
n ı . (2 1 6)
bir daha eski haline dönüşecekler ve bu
kendilerine hamim (kaynar su) ve zak kum verilecek diyor. Aynı terimler(yandık larında tekrar eski hale gelme, zincirlere vurulma, zekkum ve hamim kelimeleri) Kur'an'da defalarca geçiyor ve cehen nemdekiler hakkında kullanılıyor. Öyle ki
Adem'e secde edin dedi. Hepsi ona sec
özetidir. Görüldüğü gibi nerdeyse Kur'an
Kur'an'da 'hamim' kelimesi 1 8 yerde tek
de etti; ancak biri kibirlendi, ben ateşten
bu fikirlerinden adeta özetlenmiş bir kitap
rar edilerek geçiyor. Yine Ümeyye'nin ce
yaratılmışım dedi ve secde etmedi (şeyta
gibi. Bütün bu anlatılanlar Kur'an'da var
hennemliklerin yiyip içecekleri arasında
ni kasd ediyor). Şeytan hep bizi yoldan Çı
dır.(21 S)
saydığı Zekkum kelimesi Kur'an'da aynı
karmaya çal ışır. Allah alemlerin ve yerle dağların rabbidir. Gökleri yedi kat şeklinde ve direksiz yaratmıştı r. Ayrıca gökleri gü neş ve ay ile aydı nlatmıştır. Yukarılardan su/yağmur gönderir; onunla tarım yetişir
Ümeyye'nin şiirlerini böylece özetle dikten sonra şimdi de örnek olsun diye bunlardan birkaçının Kur'an ayetlerinde yerlerini göstermeye çalışalı m :
anlamda üç yerde geçiyor. Ümeyye şiirle rinde, cehennemliklere zincirler vurula caktır
diyor.
Bu
zincir vurma olayı
Kur'an'da sekiz yerde tekraren geçiyor.
ve canlılar hayatların ı idame ettirirler. Yeri yarar ve ondan çeşmeler, ırmaklar şeklin de su akar. Allah'tan başka her canlı yok olacaktır. Sonra zamanı gelince bir çağırı cı çağırır(melek) ve hepimiz kabirlerden kalkıp mahşere gideceğiz. Her insanın sağ ve sol eline onun kitabı(dosyası) veri lecek ve sen yaptıklarını kendin oku, dün yada iken neler yaptığını kendin gör deni lecektir. O zaman adalet terazisi kurula cak ve kimsenin kimseye torpili geçerli ol mayacaktır. Yalnız kişinin ameli/dünyada yaptıkları ona fayda verecektir. Tabii ki Al lah dilediğini bağışlayacak bu ayrı ; buna engel yoktur. Günahkarlar çıplak bir halde cehenneme sevk edilecekler. Derileri yan dığında bir daha eskisi gibi olacak ve sü rekli bu şekilde azap edileceklerdir. Su is tediklerinde kendilerine 'Hamim' denilen kaynar su ikram edilecek. Onların ahirette yiyip içtikleri zakkumdur. Orada ölüm yok tur ki kurtulsunlar; hep böyle yaşayacak lardır.
A dem-Havva ile ilgili bu cennetten atılıp dünyaya yerleştirme konusu yine daha önce Ümeyye'nin şiirlerinde işlenmiştir.
..
i ımııiifHIi] Um'ftl -- r� ·
.
----
Ayrıca Kur'an'da şu farklı detay da var:
7) Ümeyye meleklerin varlığından söz
Cehennemliklere vurulacak o zincirlerin
ederken onlardan Cebrail ile Mikail'i is
uzunluğu 70 arşındır diye. Ayetin mealini
men belirtiyor. Malum islamda ismanın
de vereyim: "Suçlu olanı , uzunluğu yetmiş
şartlarından biri meleklerin varlığını kabul
arşın (zir'a) olan bir zincire vurun" denili
etmektir. Kaldı ki bu iki melek Kur'an'da
yor. Buna daah önce de zaten değin
da birçok yerde ismen geçiyor.
dim.(21 7)
8) Ümeyye, gök gürlemesi Allah'a
Ümeyye'nin, havada kuşlar Allah'ı tes
hamd/teşekkür eder diyor. Aynı inanç da
bih eder sözü Nur Suresi 4 1 . ayette :
ha sonra inen Kur'an ayetlerinde onayla
"Görmedin mi göklerde ve yerde olanlar,
nıyor ve üstelik gök görlemesi Kur'an'ın
kanatları n ı çırparak uçan kuşlar Allah'ı
bir suresinde geçtiği için o surenin de adı
tesbih eder (şanını yüceltirler)?" şeklinde
oluyor: "Ra'd" suresi diye. Ra'd, gök gür
ifade ediliyor. (21 8) 3) Ümeyye, "Allah sameddir ve küf vü olmayandır' diyor. Yani her şey ona muhtaçtır, onun benzeri yoktur. Bu anlam ve aynı kelimeler olduğu gibi ayet olarak ihlas Suresi'nde geçiyor. Orda da geçen Samet ve Küfüv . kelimeleri aynı anlamı ifade ediyor.(21 9) 4) Cennetliklerin durumu Ümeyye şiir lerinde şöyle arılatılıyor: Cennete girecek lere orada süzme bal, temiz su, süt ve
Ümeyye'nin cennet tasviri, Kur'an 'daki Muhammed Suresi'nde yer alanmm neredeyse aymdır.
6) Ümeyye Allah hakkında, 'Senin et rafı nı nur kaplamış ışık saçmaktadı r' di yor. Aynı niteleme Kur'an'da Nur suresin de de geçiyor. Ayette Allah'ın nuru şöyle izah ediliyor: "Allah, göklerin ve yerin nurudur. Nu runun temsili şöyledir: Duvarda bir hücre;
sarhoş etmeyen içki vard ı r diyor. Ayrıca
içinde bir kandil, kandil de bir cam fanus
onlar ne isterlerse orada vardı r şeklinde
içinde. Fanus, sanki inci gibi parlayan bir
hem genel bir ifade kullanıyor, hem de ki
yıldız gibi mübarek bir ağaçtan, ne doğu
mi nimetlerin isimlerini veriyor. Mesela
ya, ne de batıya ait olan zeytin ağacı ndan
orada nar, elma, hurma, zeytin, incir var
tutuşturulur. Bu ağacın yağ ı , ateş doku n
lemesi demektir. Ayet şöyledir: "Gök gür lemesi Allah'a hamd ederek onu tespih ediyor. Melekler de onun korkusundan onu tespih ediyorlar."(223) 9) Ümeyye'ye göre, Allah, Adem'i ya rattığı zaman meleklere talimat verip 'Adem'e secde edin/onu tanıyın' dedi. Bü tün melekler bu teklifi kabul edip emre ita at etti ; ancak şeytan buna karşı çıktı ve secde etmedi. işte bu mitoloji de daha sonra ayet olarak Kur'an'da birkaç yerde tekrar etmek suretiyle yerini alıyor. Tabii ki Ümeyye de bunları kendisi icat etmemişti. Bunları n hepsi zaten Tevrat'tan alınmadır. 10) Kur'an'ın 64. suresinin adı Teğa
diye bir kısm ı nı ismen veriyor. Aynı durum
masa bile neredeyse aydınlatacak (kadar
bün Suresi'dir. Bu bölümde Teğabün keli
harfiyen Kur'an'da da söz konusudur. Kur'an'da Muhammed Suresi 1 5. ayette,
b�rrak)tır. Nur üstüne nur" deniliyor. Bu,
mesi geçtiği için surenin adı olmuştur. Te
Diyanet'in Kur'an tercemesinden alıntıdır.
ğabün aldanma anlamına gelir. Kur'an'ı n
"Allah'a karşı gelmekten sakınanlara sözü
Bu ayetle Ümeyye'nin tanrı tanı m ı ayn ı
bu bölümünde geçen b i r ayette, "Toplan
verilen cennet şöyledir: Orada temiz su ı r
dır.(222)
ma günü için, sizi bir araya getirdiği za
makları, tadı bozulmayan süt ı rmakları,
man, işte 0, kimin aldandığının ortaya
içenlere zevk veren içki ı rmakları , süzme
çıkacağı gündür (mahşer gününü kas
bal ırmakları vardı r. Onlara orada her tür
Ümeyye, Allah gökleri yedi kat
lü ürün vardı r" deniliyor. Başka bir ayette,
şeklinde yaratmış ve onlara
"Orada canların çektiği ve gözlerin hoş Iandığı herşey vardır" diye geçiyor.(220) 5) Ümeyye'nin kız kardeşi onun hak kında Hz. Muhammed'e bilgi verirken uzun bir şiirini de okuyor. Buna zaten yu karıda değindim. O şiirin içeriğine ve o şi irde geçen o garip kelimelere bakıyoruz bunlar olduğu gibi Kur'an'da da var. Mese la Ümeyye cehennemliklerden söz eder ken, öyle bir ateş ki sahibini her yandan kuşatır diyor. Yine cennetlik olanı n duru munu işlerken, cennette onlar için yastık lar diziimiştir diyor. Her iki konu aynı terim ve kalıplarla Kur'an'da da geçiyor.(22 1 )
ne ayak takmış, ne de sütun:
dediyor)" diye geçiyor. Ümeyye ise bu konuda şöyle diyor: "Kimin aldandığı gün olan o mahşer gününde onlar bö lük bölük hesaba sürüklenince artık
Onları kendi kudretiyle havada
kaçış fayda vermeyecek." Aradaki fark,
durdurmuştur diyor. Bu konuda
mıştı r (siz), Ümeyye ise üçüncü kişinin
Kur'an ikinci kişinin çoğul zamirini kullan
Kur'an'da iki yerde, "Gökleri,
çoğul zamirini kullanmıştır (onlar). Tabii ki
gördüğünüz gibi direksiz
39. surenin adı Zümer Suresi'dir. Bu sure
yükselten Allah'tır" şeklinde
bu kadar fark normaldir. Yine Kur'an'da nin 71 . ayetinde Zümer kelimesi geçtiği için bu ismi almıştır. Zümer, kısım kı
ifade ediliyor. Yani Ümeyye'nin
sım/bölüm bölüm demek. Ayette, "inkar
anlatımıyla Kur'an'daki
edenler, bölük bölük cehenneme sürü kle
anlatım yüzde yüz aynı.
lam Ümeyye şiirlerinde vardır. (224)
necekler" diye geçiyor. Bu ifade ve bu an
Yine Ümeyye'nin kız kardeşi onun şi
oturacakları yerler anlatılırken 'Sündüs,
irlerini Hz. Muhammed'e okurken, Ümey
islabrak ve Eraik' terimleri kullanılmıştır
ye'nin, 'Allah gizli olanı da, aşikar olanı da
ki, bu kelimeler de az önce geçen Zence
bilir. Şüphesiz Allah'ın vaadi yerine gelir'
fil ve Selsebil gibi Arapça değil; Farsçadır.
dediğini anlatıyor. Aynı sözler Kur'an'da
Sündüs, ince, halis ipek; istabrak, kalın
ayet olarak yer alıyor.(225)
ipek/atlas; Eraik de tahtalar, adeta koltuk lar demek. işte bu kelimeler de Ümeyye
1 1 ) Cehennem in birçok ismi Kur'an'da
şiirlerinde cennet hakkında kullanılmış
geçiyor. Bunlardan biri de 'Sakar'dır.
tır.(229)
Kamer Suresi 48. ayette, "O gün yü zükoyun ateşe sürüklenecekler: 'Cehen nemin dokunuşunu tad ı n !' denecek", de niliyor. Burada geçen cehennem, sakar olarak ifade edilmiştir. Sakar kelimesini Ümeyye de şiirlerinde işlenmiştir. 1 2) Ümeyye, kıyamet günü suçlular cehenneme atılırken bir de cehennem gö revlileri onlarla alay edercesine, 'Siz dün yada iken size uyarıcı gelmedi mi (yani peygamber) ! Onlar, bize uyarıcı geldi de
Ümeyye, gök gürlemesi Allah'a hamdıteşekkür eder diyor. Aym inanç daha sonra inen Kur'an ayetlerinde onaylamyor.
sadık denir) artık yeme-içmeyi bırakın de mektetir; ancak ayette kullanılan ifade mezacidir: Beyaz iplik, siyah iplik tabirieri kullan ılmıştır. işte bu ifade de Ümeyye şi irlerinde vard ı r. Yani detayına kadar Kur'an'la eski şairlerin ifadeleri içiçe dir.(228)
1 6) Kur'an'da birkaç yerde anlatılan Lut kavmiyle ilgili olaylar, olduğu gibi Ümeyye şiirlerinde de geçiyor. Hani Lut zamanında homoseksüellik meşhurmuş, Lut bununla mücadele etmiş; ancak kav mi bunu terk etmeyince Allah tarafından cezalandırı lmışlar. Ümeyye bunu şiir ha linde işlemiştir. Yine Kur'an'da anlatılan Yunus Peygamber'in kendini denize atla ması ve büyük bir balığın onu yutması, sonra Allah'ın onu kurtarıp sahile atması
biz ona kulak asmadık, şeytanın yolundan
1 5) Kur'an'da cennet hurilerinden sık
gittik diyecekler' diyor. Ü meyye'nin daha önce kullandığı bu cümle Kur'an'da yer
ça söz ediliyor. Bunlar bakireler, daha ön ce kimseyle aşk yaşamamışlardır şeklin
ye ona şemsiye gibi bir kabak fidanını ya
alıyor. Nebe Suresi 8 ve 9. ayetlerinde
de anlatı lıyorlar. Aynı durum Ümeyye şiir
şöyle deniliyor: "Neredeyse cehennem öf keden çatlayacaktır! Oraya bir topluluk
lerinde de vard ı r. Kur'an'da Rahman sure sinde huriler hakkında kullanılan ifadeler
rinde detayına kadar vardır. Hatta meşhur
atıldıkça bekçileri onlara, 'Size bir uyarıcı
aynen Ümeyye şiirlerinde de geçiyor. Hat
gelmemiş miydi?' diye soracaklar. Onlar
ta Kur'an'da cennetliklerin giyecekleri ve
da şöyle diyecekler: 'Evet, bize uyarıcı geldi. Fakat biz onu yalanladık' ve 'Allah
Ümeyye'ye göre, Allah, Adem'i
hiçbir şey indirmemiştir; siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik." Görüldüğü
yarattığı zaman meleklere
gibi ayet, Ümeyye'nin kullandığı ifade ve
talimat verip 'Adem'e secde
anlamların aynısını içeriyor. 1 3) Kur'an'da i nsan Suresi'nde, 'Ora da (cennette) kendilerine, katkısı 'Zence fii' olan içecekle dolu bir kaseden içirilir. Orada bir pı nar ki ona 'Seisebii' adı veri lir" diye geçiyor.(226) Bu ifadeler Ümeyye'nin şiirlerinde de aynı anlamda kullanılmıştır ve üstelik bu
edin/onu tanıyın' dedi. Bütün melekler bu teklifi kabul edip emre itaat etti; ancak şeytan buna karşı çıktı ve secde etmedi. işte bu mitoloji de
ve sudan yeni çıkmış, canı bozulmasın di ratması gibi anlatımlar Ümeyye'nin şiirle müfessir (Kur'an yorumcusu) imam Suyu ti, Dürrü'l Mensur adlı tefsirinde bu konu da net belirtiyor: Ümeyye, henüz islam yok iken Yunus'un bu olayını şiirlerinde iş lemiştir diyor.(230) Yine Kur'an'da Zil-karneyn mitolojisi anlatıl ı rken (hani dünyayı sözde çok gez miş) bir yerde "Nihayet güneşin battığı ye re ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu" deniliyor. Konu nedir, inandı rıcı m ıdır bunun üzerinde durmuyorum. Ama şu var ki Kur'an'a göre güneş batar ken balçıklı bir pınarda batıyormuş. Yani milyonlarca kat dünyadan büyük olan gü neş akşamları batınca bir pınarda kaybo lup gidiyormuş. Bu ayete benzer bir açık
kelimeler Arapça değil; bunlar Farsçadı r.
daha sonra ayet olarak
lama da başta Buhari'de birkaç yerde,
Yani nasıl Ümeyye bir taktik olarak yaban
Kur'an'da birkaç yerde tekrar
geçiyor. Ebu Zer-i Gıfari, "Hz. Muhammed
etmek suretiyle yerini alıyor.
tarken nereye gittiğini biliyor musun?' diye
Tabii ki Ümeyye de bunları
sordu. Ben, 'hayır' dedim. Kendisi yanıt
cı kelimeler kullanmışsa, ondan sonra Hz. Muhammed de aynı yöntemi Kur'an'da uygulamıştır. Kimse belki bunu farketme miş; ancak önemli bir tespit.(22?) 1 4) Kur'an'da oruçlular hakkında, "Şa fağın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırde dilineeye kadar yeyin , için" deniliyor. Bura da ufukta aydınlık olunca (ki buna fecr-i
kendisi icat etmemişti.
Müslim'de ve diğer hadis kaynaklarında bana, 'ey Eba zer! Güneş akşamleyin ba
verdi: 'Güneş her akşam batınca Allah'ın huzura ona secde etmeye gider ve Allah
Bunların hepsi zaten
ona izin verir.''' Daha sonra ona, doğru
Tevrat'tan alınmadır.
der ve devri-i daim şeklinde hergün bu iş
geldiğin yere git, tekrar görevine devam
Imll iJJlı]l[ml r -· ı ıili---
---
Kur'an'da birkaç yerde anlatılan
Kur'an'a göre sekiz melek onu taşıyacak
anlam ı n ı çıkaramayız. Başka bir ayette
Lut kavmiyle ilgili olaylar,
mış. Peki bu kadar büyük olan Arş cena
gözü olanla kör olan aynı m ı deniliyor.
ze midir ki sekiz kişi boyunlarına alıp taşı
Bunlar faydalı mı değil mi tartışmaların
olduğu gibi Ümeyye şiirlerinde
sı nıar; taşıyıp da nereye götürecekler
dan ziyade; ben burada konumuzia ilgili
hayrola!(233)
farklı bir şey söylemek isterim . işte bütün bunlar da Ümeyye'nin şiirlerinde var. Hat
de geçiyor. Hani Lut zamanında homoseksüellik meşhurmuş, Lut bununla mücadele etmiş; ancak kavmi bunu terk
Hani Ü meyye dört demiş; ancak Kur'an'da artış var; Arş'ı taşıyanlar sekiz dir diye geçiyor. Kur'an yorumcuları bu ayeti açıklarken bu dört rakam konusuna
ta Ümeyye'nin şiirlerinde, gözü olanla kör olan aynı olur mu ifadesi de var. Bu cüm le olduğu gibi Kur'an'da da geçiyor.(235)
da değinmişler. Şöyle ki, şu an dört kişi ta
Ümeyye'nin söylemlerinde ayrıca çar
etmeyince Allah tarafından
şıyor; ancak Kıyamet günü bu sayı sekiz
pıcı bazı ifadeler dikkatimi çekiyor. Mese
olacak demişler. Evet; bunu Taberi, Suyu
la Hz. Muhammed'i peygamber olarak ka
cezalandırılmışlar. Ümeyye
ti gibi Kur'an yorumcuları ilgili ayet bölü
bul etmiş, onun hakkında medhiyeler yaz
münde bu şekilde işlemişlerdir.(234)
mış türden ifadeler var. Peki kimi islam
bunu şiir halinde işlemiştir.
Vaazlarda hep söyleniyor, efendim
sürer, diyor. Burada demek istediğim, Zil Karneyn'le ilgili bu söz, Muhammed'den önce yaşamış şairlerin şiirlerinde geçiyor; ilgili ayetin çoğu tefsirlerinde bu yazılıyor. Lüveys Şeyho ( 1 927.ö) yazdığı bir kita bında bu sözün Ü meyye şiirlerinde var ol duğunu belirtiyor ve şiiri de yazıyor.(23 1 ) Kur'an'da anlatılan çoğu hikayeleri o zaman birçok insan biliyor ve anlatıyordu
Kur'an'da geçiyor ki, bilenlerle bilmeyen ler bir olur?' diye. Yani Kur'an ilme önem veriyor diye. Bir kere ayet fizik, kimya, bi yoloji, sosyoloji gibi ilimierden bahsetmi yor. Buradaki bilgiden neyin kasdedildiğini anlamak için ayetten önce geçen bir-iki cümleye bakmak lazım.Hemen bir önceki ayeti de verelim : Gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahi retten korkan ve rabbinin rahmetini uman
zaten. Süveyd b. Samıt adında bir şahıs
la bunun tersi(bir önceki ayette geçen) bir
Hz. Muhammed'in yan ı na gelir. Süveyd
olur mu? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir
Muhammed'e, sende olan (Kur'an ayetie
olur mu?" Doğrusu ancak sağduyu sahip
ri) bende de vardır diyor. Muhammed ona,
leri öğüt alır diyor. Demek ki burada bilgi
göster bakalım deyince; adam Lokman
den kasıt, gece secde edip namaz kılmak,
Hekim'le ilgili bilgilerin yazılı olduğu bir
ibadet etmek demektir. Yani Kur'an tanrı
belgeyi gösteriyor. Muhammed o bilgileri
sı insanı kendine ibadet etmeye teşvikten
görünce, 'Güzeldir; ancak benimki AI
bahsediyor ve bilgi dediği şey insanı n
lah'tan gelmedir ve ben peygamberim'
kendisine kul-köle olmasıdır, bol bol na
alimleri niye böyle bir uydurmaya başvur muşlar? Çünkü Kur'an'la Ümeyye fikirleri o kadar içiçe ki, Ümeyye Müslüman sayı 1mazsa açık bir şekilde denilebilir ki Mu hammed ayetlerini ondan kopya etmiştir de ondan. Bu yüzden zaman içinde bile rek onun şiirleri arasına Muhammed hak kı nda uyduruk medhiyeler sığdırmışlard ı r. Halbuki adam Muhammed'den önce ya şayıp bu düşüncelerini ortaya atmış ve ölünce de Müslüman olmamıştır. Bu ko nuda tüm islam tarihçileri hemfikirdir. Bu rada Hz. Muhammed'i kurtarmak için açık bir şekilde adama iftira edilmiştir. Hatta Bedir Harbi'nde Muhammed ve taraftarla rı nca katledilen
Mekkeliler hakkında
Ümeyye, 'Muhammed eğer peygamber olsaydı akrabası olan bu insanları öldür mezdi' diyerek onu şiddetle eleştirmiş tir.(236)
maz kılması , secde etemsidir. Ayet gayet
Ümeyye hakkında en başta Buhari,
şeylerdir diyor ve onlardan ayetlerini oluş
açıktır; yoksa ilme teşvik varm ış gibi, san
Müslim ve diğer hadis külliyatında Hz.
turuyor, hem de sizinki önemli değil; be
ki ilim tahsiliyle ilgili bir devrim önermiş
Muhammed'in şu sözü geçiyor: "Ümeyye
karşılığını veriyor. Hem beğeniyor, güzel
nimki Allah'tan gelmiştir ve ben peygam beri m diyor.(232) Daha ilginç bir mitoloji anlatay ı m . Ümeyye bir şiirinde, Allah'ın Arş'ını dört şey (Arslan, öküz . . . ) taşır diyor ve sayıyor. Onun bu şiiri Muhammed'e okunuyor ve ne hikmetse daha sonra Kur'an ayetleri inince
bakıyoruz
benzer
bir
inanç
Kur'an'da da geçiyor. ilgili ayet şöyle: "Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbının Arş'ı n ı , bunların üstünde sekiz tanesi taşır". Arş demek, uazydaki Sa manyolu, Galaksi gibi her şey demek. Öküz arslan mitolojisini b ı rakalım da;
Kur'an'da an/atdan çoğu hikaye/eri o zaman, o coğrafyadaki birçok insan biliyor ve an/atıyordu zaten.
az kalmış Müslüman sayılsın." Yani onun
tarafından dile getirildiği konusunda bir fi
fikirleriyle Kur'an ayetleri o kadar içiçe ki
kir oluşsun diye başka birkaç şairden kısa
Muhammed onun hakkında böyle bir
bazı bilgiler vermek isterim . Burada bir
açıklamada bulunuyor. Bu ifade Buhari'de
noktayı belirtmek isterim . Hz. Muhammed
üç yerde, Müslim'de birkaç rivayetle geçi
önemli bir ailenin çocuğuydu/yani köylü
yor.(237)
çocuğu değildi. Onun zamanında o kadar şiire önem verilirdi ki, güzel ve etkileyci bir
Dikkatimi çeken ilginç bir durum daha
şiir için insanlar namazda secde eder gibi
söz konusu. Ümeyye düşünceleriyle yüz
secde ederdi. Nitekim Lebid b. Rabia be
de yüz örtüşen ayetler hep Mekke'de inen
ğendiği bir şiiri okuyunca katırından inip
surelerde geçiyor. Bu şu demektir ki,
secdeye varır ve nedenini soranlara şu
Ümeyye Mekke bölgesinde doğmuş ora
yanıtı verir: Siz nasıl namazda secde edi
da düşüncelerini ortaya atmıştı r. Bu yüz
yorsanız benim yanımda da şiirin secdesi
den Hz. Muhammed henüz Mekke'de
vardır. işte Hz. Muhammed zamanında şi
iken oluşturduğu surelerde sıcağı sıcağı
irin vardığı aşama, değer bu iken Muham
na onun fikirlerini orada işlemiştir.
med'in bundan habersiz olduğu, bigane
Ebu Süfyan anlatıyor: Henüz Muham
kaldığı söylenebilir mi?·
med peygamberliğini ilan etmemişti. Ben
Bir ara Muhammed'in yanında Antere
le Ümeyye ticaret için Şam taraflarına git miştik. Benimle Ümeyye arası nda yapılan konuşmada Ümeyye "Allah'a yemin ede rim ki biz kıyamet günü mahşerde topla nacağız ve yaptıklarımızdan sorguya çe kileceğiz. Yine Allah'a yemin olsun ki o za man bir kısım insanlar cennete, bir kısmı da cehenneme girecektir" dedi. Burada Ebu Süfyan şunu kesinlikle vurguluyor ki, o zaman Muhammed henüz peygamber olmamıştl. (238) Kur'an'da ise bu içeriğin karşılığı şöy ledir: "Yemin olsun ki siz kabirlerinizden kal kıp mahşere gideceksiniz ve dünyada yaptıkları nızdan sorgulanacaksınız.(239) Kıyamet günü bir kısım insanlar cennete, bir kısmı da cehenneme girecektir.(240) Bu örnekte dikkatleri çeken bir detay daha vardır. Ümeyye bunları anlatı rken nasıl yeminle başlamışsa, Kur'an'da da bunlar anlatılı rken yeminle başlanmıştır. Ayrıca Kur'an'da mahşerle ilgili ayetlerin sayısı hayli fazla. (241 ) Ümeyye şiirleriyle ayetler arası ndaki birebir uygunluk konusunda fikir olsun di ye özet bir bilgi sundum; yoksa kapsamlı bir karşı laştırma yapıldığında Kur'an'la onun şiirleri arası nda çok zengin bir ortak tablo ile karşı karşıya kal ı n ı r. Ben bu ko nuda araştırma yapmak isteyen ilahiyatçı lara şunu öneriyorum. Dr. Sücey Cemil'in
b. Şedad Absi'nin şiirlerinden bir bölüm hazırlayıp tahkik ettiği Ümeyye'nin şiir di
okununca kendisi, ondan övgüyle söz
vanı veya Dr. Abdulhafiz Satli'nin hazırla
eder.(242)
dığı Ümeyye divanı n ı , ya da Seyfettin Ka tip ve Ahmet Ussam Katib'in hazırlamış oldukları Ümeyye'nin şiir divanına bakabi lirier. O zaman göreceklerdir ki Kur'an'la Ümeyye fikirleri arasında nerdeyse yüzde yüz bir ortaklık vardır.
Kaldı ki, o şiirleri çözebilecek bir dile de sahipti. Kendisi, Hicaz bölgesinde be nim gibi mükemmel bir Arapça bilen yok tur diyor ve nedenini de şöyle açıklıyor. Ben, en güzel Arapça'nı n konuşulduğu Sadoğulları bölgesinde büyüdü m ; bu
O dönemde veya o döneme yakın ;
önemli bir etken. Ayrıca bürokrat, Mekke
ancak daha önce yaşamı ş olan şair ve
site devletini yöneten bir ailenin çocuğu
düşünce adamları sadece yukarıda ken
yum diyor. Durum böyle olunca onun şiir
dilerinden bilgi verdiğim kişiler değildi.
den anlaması sorun değildi. Kaldı ki çö
Kur'an'da anlatılanların yeni şeyler olma
zülmeyen yerler varsa ona yardı mcı olan
dığı, daha önce değişik şahıs ve kesimler
ekip vard ı , bu konuda zorluk çekmiyordu. Yalnız kendisi lehte olan şiiri övmüş,
Ümeyye düşünceleriyle yüzde yüz örtüşen ayetler hep Mekke'de inen surelerde geçiyor. Bu şu demektir ki,
aleyhte olanı da yermiştir. Kısacası , onun sistemini eleştiren şiirlere şiddetle karşıy d ı . Bu gibiler için, insanı n içi irinle doluysa, şiir bilmesinden daha iyidir diyordu. Bu hadis Müslim'de geçiyor.(243) Ben burada Hz. Muhammed'den önce
Ümeyye Mekke bölgesinde
yaşamış ve kısmen de kendisinin onlara
doğmuş; orada düşüncelerini
yetiştiği birkaç şairden söz ettim , Kur'an
ortaya atmıştı r. Bu yüzden
içli dışlı olduğunu izah ettim. Tabii ki o dö
Hz. Muhammed henüz Mekke'de iken oluşturduğu
ayetlerinin onların görüşleriyle ne kadar nemde varoluşla ilgili kafa yoran insanlar sadece bu birkaç kişi değildi. Bunlar ör nek olsun diye yazdı m . Bunlar gibi birçok
surelerde sıcağı sıcağına onun
insan vard ı . Onlardan birkaçını dipnot ola
fikirlerini orada işlemiştir.
lardan da bazı örnekler sunacağım. (244)
rak ekliyorum. Zaten elimdeki kitapta on
zoruyla Ebubekir döneminde kendilerini
J) MÜSEYLEME VE DiGER PEYGAMBER ADAYLARı
toparlayabildiler. Çünkü ayrılanlar aşiret aşiretti, onların organize orduları yoktu. Müslümanların ise orduları vardı ve Mu
Her şeyden önce Müslümanların bil
hammed zamanında da birçok savaşa ka
mediği bir gerçek var. "Ey ahali! Haberiniz
tılmaları sebebiyle deneyim sahibiydiler.
olsun ben yaratıcı/yaratıcılardan görev al
O yüzden islami iktidar peşinde olanlar
dım, siz söylediklerime uymak zorundası
kendilerini toparlama konusunda daha
nız" görüşü, çok eskilere dayanır. Örnek
şanslıydılar. Kısacas ı , Hz. Muhammed'in
vermek gerekirse, Hammurabi kendi ka
peygamber olarak ortaya çıkmasında,
nunun hemen başında, "beni Anum, hava
öteden beri kültür haline gelen bu mües
tanrısı Enlil, çoban tanrısı Marduk gönder
seseyi de hesaba katmak gerekir. Durup
di ve siz beni dinlemek zorundasınız" diye
dururken hemen aniden bu fikir ortaya
başlıyor ve devamla birçok tanrının isim
çıkmad ı .
lerini slralıyor.(245) Eskiden insanoğlu tabii afetlere karşı korkunca çeşitli ilahlara inanmak zorunda kalmış. Bu arada kimi açıkgözler de ken dilerini o tanrı-tanrı lar/tanrıçaların bir tem silcisi olarak insanlara takdim etmişlerdir. Bu inanç zaman içinde farkl ı düzenleme lerle değişik kişiler tarafı ndan takip edil miş; Hz. Muhammed dönemi ve hatta on dan sonra da bu gelenek devam etmiştir. Kimisi projesinde başarı gösterebiimiş, ki misi kaybetmiştir. Bu konuda Sad el-Ga mıdi'nin hazırlamış olduğu doktora tezin de geniş bilgiler var. Bu adam hem Hz. Muhammed
zamanı ndaki
peygamber
adaylarından, hem de ondan sonra Eme vi ve Abbasiler döneminde peygamberlik iddiasında bulunan kişilerden bahsediyor. HZ.Muhammed zamanı nda peygamberlik iddiasında bulunan insanlar çoktu. (246) Yukarıda da belirtildiği gibi Hz. Mu hammed'den önce Ümeyy b. Ebi Salt bu na hazırlan ıyordu; ancak Muhammed on dan önce peygamberliğini ilan edince onun ki kursağı nda kal ır. Bir de peygam ber adaylarından meşhur Müseyleme, Hz. Muhammed'e teklif sunuyor, gel birlik te/ortaklaşa bu görevi icra edelim diyor. Ama Hz. Muhammed bunu kabul etmi yor/tek başına iktidar olmak istiyor. Şu da var ki, Hz. Muhammed hayatta iken bu adamı mağlup edemedi; ancak vefatın dan sonra Ebubekir zaman ı nda ona karşı yapılan savaşta mağlup oldu ve bu savaş
Hz. Muhammed önemli bir ailenin çocuğuydu/yani köylü çocuğu değildi.
başka bir bayan, Umman'da Lakid b. Ma lik ve daha birçok insan peygamber oldu ğunu öne sürdüler. Burada demek istedi ğim, o dönemde peygamberlik eskiden kalma bir nevi kültür, iktidar aracı olarak halk nezdinde biliniyordu. Hz. Muham med bu konuda başarılı oldu ; diğerleri ta rih sahnesinden silindi. Hep söylüyorum : H z . Muhammed'in başarı nedeni, etrafın daki insanlara, inanmayanların kız ve ka dınları cariye olarak size helaldir, malları da ganimettir deyip bunu tanrı emri olarak öne sürmesidir. Böylece bölge halkı kor kudan inanmak zorunda kalıyordu. Ama Hz. Muhammed vefat edince kaçan kaça na, nerdeyse herkes islamiyeti bı raktı . Bundan bahsettik. Daha sonra yine kılıç
Her şeyden önce Müslümanların bilmediği bir gerçek var. Ey ahali! Haberiniz olsun ben yaratıcı/yaratıcılardan görev aldım, siz söylediklerime
K) ESKiLERE AiT ANLAMlı SÖZLEŞMELERi AYETE çEviRMEK Kur'an'ın 1 1 4 suresinden birinin adı Kureyş Suresi'dir. Hz. Muhammed'in soyu olan Kureyş'le i lgili bir konudan söz ettiği için bu ismi almıştır. ilkin tarihi olayı anla tıp sonra ilgili ayetleri sunayım. Hz. Mu hammed'in dedelerinden Haşim b. Abdul menaf zamanında Kureyş'in ekonomik durumu kötüye gider. Hatta bazı fakir aile ler çadırları nı kurup açl ı ktan dolayı içinde ölümü bekliyorlardı . Yaygın olan görüşe göre Haşim az sonra sunacağım formülü bulur; ancak kimi kaynaklarda Haşim'le birlikte kardeşleri Abdüşems, Muttallip ve Menaf'da ilgili projede varmış. Haşim'le birlikte bu dört kişi, Kureyşler'i bu açlık fe laketinden kurtarmak için ilk önce acil mü dahale olarak şu çözümü getirirler: Her zengin aile, yanına ölüme terk edilmiş bir aileyi alsın diyorlar ve gereken yapılıyor. Tabii ki bu geçici bir çözü m . Daha sonra komşu ülkelerle ilişki kurup daimi çözüm yolların ı arıyorlar. Sonunda Habeşistan, Yemen, iran(Fars) ve Şam(Rum) devletle riyle temasa geçerek bu ülkelerle cüz'i bir
uymak zorundasınız görüşü,
vergi vermek suretiyle ticaret anlaşmaları
çok eskilere dayanır.
Şam/Rum i mparatorluğu ile, Muttallip Ye
yapı yorlar. Bu dört kardeşten Haşim men'le, Menaf doğu cephesi iran'la ve Ab
ta yaklaşık 1 1 bin insan kılıçtan geçirildi.
Bu inanç zaman için farklı
düşems de Habeşistan'la anlaşma yapı
Yine H ıristiyan ası llı Şecah binti Haris
düzenlemelerle değişik kişiler
yor. Bunun sonucu olarak ticaret gelişiyor
tarafından takip edilmiş.
nomilerini düzlüğe çıkarıyorlar. Bunlar kı-
adında bir bayan da o dönemde peygam berliğini i lan etti. Suriye'de Yakıd adında
ve Kureyşiler kendilerini toparlıyorlar, eko
Hz. Muhammed vefat edince
yer ayırıyor. ilgili ayetlerin anlamını da ve
lenieri bir araya gelip bölgelerinde haksız
reyim . "Kureyş'e kış ve yaz seyahatleri
lığı önlemek amacıyla kurmuşlard ı r. Bu
kolaylaştmldığı için onlar, kendilerini aç
günkü tabirle bir nevi insan hakları teşkila
iSlamiyeti bıraktı . Daha sonra
Itktan doyuran ve her çeşit korkudan emin
tı gibi bir anlam taşıyordu. Tabi ki her sis
yine kılıç zoruyla Ebubekir
kılan şu evin (Ka 'be 'nin) rabbine kulluk et
tem için geçerli olduğu gibi bu da zaman
sinler" diyor. Peki, fazla uzatmadan kısa
içinde meydana gelen kavgalar-savaşlar
bir cümleyle sormak lazım: Adam diplo
yüzünden uygulamadan kaldı rı l ı r. Araştır
kaçan kaçana, nerdeyse herkes
döneminde kendilerini toparlayabildiler. Çünkü
masi yapmış, kafasını kullanıp toplumunu açlıktan kurtarmışsa; bunun Allah'la ne
ayrılanlar aşiret aşiretti, onların
alakası var! Adam toplumuna çare bul
organize orduları yoktu.
sonra Muhammed dünyaya gelip kendini
Müslümanların ise orduları
peygamber ilan edince, "Cebrail geldi
vardı ve Muhammed zamanında da birçok savaşa katılmaları
muş, onları açlıktan kurtarmış ve yıllar
ayetler getirdi, eskiden Allah sizi o açlık tan kurtardığı için ona ibadet edin" şeklin de ayet indiriyor ve üstelik bu olayın işlen diği iki satırlık surenin adı da Kureyş sure
sebebiyle deneyim sahibiydiler.
si oluyor. Gerçekten ilginç bir olay. işte
O yüzden islami iktidar peşinde
Hesabına gelen konuyu nerede, ne za
olanlar kendilerini toparlama
man işlenmişse işlensin buna bakmaksı
konusunda daha şanslıydılar.
Muhammed böylesine bir Muhammed'di:
z ı n al ı p ayet olarak değerlendiriyor du.(249)
macılara göre Arapların tarihinde en insa ni ve en çok beğenilen teşkilat budur. Hz. Muhammed'in peygamberliğinden önce Mekke'de bunun tekrar canlandırılması nın nedeni şöyle açıklanır: Mekke dışın dan bir tüccar mal getirip Mekke'de sat mak ister. Bunu As b.Vail adında bir Mek keli satın alır; ancak parasını ödemez. As, Mekke'de önemli biri olarak biliniyordu. Adam durumu Mekke'de çeşitli ailelere bildirir; ancak onlar yard ı mcı olmazlar. Bu sefer adam sabaha doğru Ebu Kubeys dağına çıkıp şöyle seslenir. Ki o sırada herkes Ka'be'de ibadet halinde adamı n sesini duyar. Ey Fihroğulları ! Bir mazluma yetişin. Mekke'nin ortası nda malı m elimden gitti.
şın Habeşistan, Yemen(Himyer'e kadar) ticaret yapmaya başlıyorlar; yaz ı n da
l) HilfÜ'l fÜOUl TEŞKilATı
Ey toplananlar! Ka'be'de grup grup Umre sini yapamayan perişan bir ziyaretçi var.
Şam (Rum bölgesi ), Basra ve iran taraf
Bu teşkilat ilkin Curhumiler zamanın
Ey Hicr ile Haceru'I-Esved arasında topla
larına gidip oralarda ticaret yapıyorlar. Ay
da icat edilmiş. Çeşitli kabilelerin ileri ge-
nanlar! Bu mukaddes yer, keremini ta-
rıca Mekke'ye gelen yol güzergahları n ı n güvenliğini sağlıyor v e böylece dışarıdan da tüccarlar oralara mal götürüp satmaya başlıyorlar. Kısacas ı , bu ülkelerle yapılan ticari anlaşmalar Kureyşileri kurtardığı gi bi, onların hem refah seviyelerini yükselti yar, hem de komşu ülkeler nezdinde iti barlarını artırıyor. Evet; Kureyşleri akıllı bir formülle kurtaran Haşim'in bu icraatın ı an latanlar arasında, Kur'an yorumcuların dan Fahrettin Rezi, Kurtubi, Suyuti, ibni Aşur ve ibni Manzur gibileri var.(247) Burada iki nokta takdire şayandır. Biri, Haşim'in ortaya koyduğu insani düşünce: Her zengin yanına yoksul bir aile alsı n fik ri. ikincisi, komşu devletlerle anlaşıp tica reti geliştirmek ve halkını yoksulluktan kurtarmak. Bence Haşim bu haliyle ben peygamberim deseydi daha mantıklı ve inandırıcı olurdu!(248) işte Hz. Muhammed daha sonra pey gamber olunca bu olayı bir tanrı müdaha lesi olarak ele alıyor ve buna Kur'an'da
Eskiden insanoğlu tabii afetlere karşı korkunca çeşitli ilahlara inanmak zorunda kalmış. Bazı açıkgözler de kendilerini o tann-tannlar/tannçalann bir temsilcisi olarak insanlara takdim etmişlerdir.
iıniiııiiiiııiılı[mi r-
_ w ________
anlaşmazlık sonucu Hüseyin'in, ben duru
mamlayanlarındır. Günahkar ve zalim ki şinin elbisesi, o kişiye saygı ve asalet ver
mu 'Hilfü'l fudul' yetkililerine aktaracağım
mez diyor. Bunu duyan Zübeyir b. Abdul
sözüyle ilgili kaynakları dipnot olarak ekle
muttalip hemen harekete geçiyor; başta
dim. Bunlar arasında en başta Buhari gel
Haşim, Zühre ve Teymoğulları olmak üze
diğini belirtmek isterim. (252)
re kabile liderleri Abdullah b. Cüd'a'nın evinde toplanıyorlar. Abdullah onlara ye mek veriyor. Ondan sonra ortaya attıkları ortak görüş üzerine yemin içiyorlar, AI lah'a söz veriyorlar. Hepsi, tümümüz bir ses olup Mekke şehrinde ve çevresinde mazlumu zalime karşı koruyacağız; ta ki hakkına kavuşana kadar. Bu mazlum ister
Muhammed, hesabma gelen konuyu nerede, ne zaman işlenmişse işlensin buna bakmaksızm alıp ayet olarak değerlendiriyordu.
yerli, ister yabancı olsun mutlaka koru na
M ) FARKLI i NANÇlARı HZ. MUHAMMED'E AKTARANLAR (GERÇEK CEBRAillER) Şi mdiye kadar Kur'an'daki bilgileri Tevrat, incil, eski örf-adetler, şairlerin şiir
caktır ilkesi üzerine anlaşıp yemin içiyor
mi kaynakta geçiyor. Bu olayda önemli
lar. ilk olarak hemen kalkıp As'ı n evine gi
olan şudur. Hz. Muhammed yirmi yaşla
laştı rmaya çalıştım, bu konuda geniş bir
diyorlar ve o yabancının parasını ondan
rından itibaren(590.m) bu teşkilatla tan ışı
tespit, geniş bir bilgi sundum.
alıp sahibine veriyorlar. (250)
yor, burada bir pratik görüyor. Bu kendisi
O kadar etkili sonuç veriyor ki, daha sonra Hz. Ali'nin oğlu Hüseyin ile o zaman Medine emiri olan Velit b. Utbe arasında bir mal konusunda anlaşmazlık çıkıyor. Velit makam yetkisini de kullanı p Hz. Hü seyin'e karşı dik davranı nca; Hüseyin ona, "Ben durumu Hilfü'l Fudul" teşkilatı yetkililerine cıktaracağı m diyor. Burada gayem bu iki şahıs arasında geçen olayı anlatmak değiL. Maksat, Hz. Hüseyin'e kadar bu teşkilatın ne kadar da olumlu an lamda etkili olduğunu belirtmek. Hüseyin burada islami mahkemeden söz etmiyor; sonuç getirici olarak bu teşkilatı adres gösteriyor. Bu olay, teşkilatın ne kadar önemli olduğunun bariz bir kan ıtıdır. (25 1 ) Daha sonra Müslümanlar arası nda
için aynı zamanda bir hayat okulu, bir bil gi merkezi. Bir diğer nokta, peygamber ol duğu halde, 'Ben oraya çağ ı rı lsam yine seve seve giderim ve bunu kızıl develere sahip olmama da tercih ederim' diyor. Bu açıklamalar, teşkilatın ne kadar önemli ol duğunun itirafıdır. Ne yazık ki Hz. Muham med oraya gidip olup bitenleri gördüğü ve az önce geçtiği gibi teşkilatta hakkında olumlu beyanatta bulunduğu halde bu teşkilatın özüne uygun bir ayeti Kur'an'da bulmak zor. Hem Hz. Muhammed'in 20 yaşında iken bu teşkilata gidip gelmesi, hem peygamber olduktan sonra, "şayet oraya davet edilirsem bir daha giderim ve orayı kızıl develere sahip olmaya tercih ederim" demesi ve hem de Hz. Hüseyin ile Velit b. Utbe arasında meydana gelen
meydana gelen ikdidar kavgaları sonucu kimse artık bu teşkilatı dinlemiyor ve tari he karışıyor. Mesela Muaviye, Yezit gibi le
Hz. Muhammed daha sonra
leri ve halk arası ndaki efsanelerle karşı
Bu başlıkta ise eski inançlardan Tev rat'a, incil'den diğer Ortadoğu dinlerine ve o gün var olan önemli şahısların şiirlerine, düşüncelerine kadar bunları tarayıp Hz. Mu ham med
için
haz ı r hale getiren,
Kur'an'ın ortaya çıkmasına katkıları olan şahıslar (Hz. Muhammed'in ası l Cebraille ri) üzerinde duracağı m . Başka bir ifadey le, faydasız, mitoloji de olsa bu eski bilgi leri kim derleyip Hz. Muhammed'e hazır hale getirdi ve o da yeni bir ambalajla Kur'an'ı nasıl ortaya koydu? işte benim en çok benimsediğin konu burası . Bakalı m kimlerin katkısı olmuş, kimler Hz. Muham med'e bu bilgileri aktarm ış göreceğiz. Bu cümlelerimden "Efemdim bakın iş te yazar da itiraf ediyor ki Kur'an'ın ortaya atılması zor bir olay. Bu yüzden ona bir ekip bulmak zorunda kalıyor" gibi bir yan lış algı ortaya çı kması n. Kur'an'da zor ve
ri varken o teşkilatın geçerliliği söz konu
peygamber Kureyşlilerin olayını
yeni bir konu yoktur; ancak Tevrat'tan ol
su olur mu? Hz. Muhammed henüz 1 0
bir tanrı müdahalesi olarak ele
med'e aktaranlar var mıyd ı ; yoksa kendisi
yaşlarındayken kendisi de sık sık o teşki lata uğrayıp olup bitenleri izliyordu. Yani orası onun için bir hayat okuluydu demek yerindedir. Hz. Muhammed bu teşkilatın önemini şu sözleriyle dile getiriyor: "Abdullah b. Ced'an evinde ben de bu teşkilata katıl dım. Bu, benim için kızıl develere sahip olmaktan daha kıymetlidir. Şayet beni oraya çağırırlarsa islam geldiği halde ben yine giderim" diyor. Bu hadis onlarca isla-
alıyor ve buna Kur'an'da yer ayırıyar: "Kureyş'e kış ve yaz seyahatleri kolaylaştırıldığı için onlar, kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkudan emin kılan şu evin (Ka'be'nin) rabbine kulluk etsinler" diyor.
sun, incil'den olsun bu bilgileri Muham mi Tevrat ve incil okumuş, onlardan alıntı yapıp Kur'an'a mı geçiriyordu ; buna açık lık getirmeye çalışacağı m . Diyelim günü müzde biri kalksa her üç kutsal kitabı (Tevrat, incil ve Kur'an'ı) önüne koyup bunlardan bir özet çıkarıp yeni bir isimle ortaya koysa biz kalkıp ona peygamber mi diyeli m ! işte Muhammed'in durumu böyledir. Kaldı ki bu hikayeleri birilerinden dinleyip yazmadan sözlü olarak anlatmak zor bir iş de değiL. Zaten Kur'an, halife Os-
Ka'be içinde eski peygamberlerin isimleri,
man'a kadar yazılı olarak ortalıkta yoktu, hep sözlü olarak ağızdan ağıza dolaşıyor
/
ağaçların resimleri ve Hz. isa ile annesi
du. Benim bir halam var; hala yaşıyor ve
Meryem'in resimleri vard ı . Mekke geri alı
okur-yazar da değiL. Onu tanıyanlar, ken
n ı nca Muhammed, amcası oğlu Fazl'a
disine aslında sen kolaylıkla parlamenter
onları imha etmesi için talimat veriyor di
lik yapabilirsin diyorlar. Şunu demek isti
ye; kendisi bizzat elini Hz. isa ve Mer
yorum: Eğer Hz. Muhammed o zaman bi
yem'in resim/figürleri üzerine koyuyor,
rilerinden Yusuf-Züleyha, Musa-Firavun,
kimse bunlara karışmasın diyor. Yani Va raka dışı nda zaten o bölgede H ı ristiyanlık
Nuh tufanı, Süleyman-Belkıs olayları gibi
inancı yaygındı, Muhammed kolaylıkla bu
Kur'an'da anlatılan hikayeleri dinlemişse
dinden yararlanabiliyordu. Yalnız Varaka
pekala bunları anlatabilir; bu zor olan bir
özel bir şekilde Muhammed'i yetiştiriyor,
iş değil ki. Kaldı ki bu konuda ona yard ı m
geleceğe hazırlıyordu. Bu adam ayrıca
cı olanlar vard ı . işte bu başlıkta bunlardan
Hz. Muhammed'in de soyundandı . (256)
bahsedeceğim.
Hatice ve amcaoğlu Varaka b. Nevfel Hz.
Hemen konunun başında şunu açık bir şekilde belirteyim ki, Kur'an 'm asil mi mar/an Hatice ve Varaka b. Nevfel idi. Na sil
elektirik formülünü Edison bulmuş ve
ondan sonra gelen elektrik mühendisleri elektiriği daha da ileriye götürmüşlerse Kur'an da aynen böyledir. ilk pirleri bu iki kişidir. Daha sonra farklı kişilerden Tev rat'taki hikayeleri öğrenip daha da geliştir miştir. Bunu Varaka ve Hatice şahsında kanıtlarıyla ortaya koymaya çalışacağım. Hatice henüz Hz. Muhammed'le evlen meden Mekke'nin en zenginiydi. Onun mal varl ığı, tüm Mekkelilerin mal varlığın dan daha fazlaydı . Ayrıca okur-yazar ve bilgili biriydi. (253) Muhammed için Kur'an'daki bilgileri Hatice sağlıyordu. Mesela bilge kişi Vara ka b. Nevfel ve onun rahibe olan kız kar deşi Küteylelümmü Kıtal ve patrik Osman b. Huveyris
Hatice'nin amca çocuklarıydı .
Hatice'nin kafası nda Muhammed'i lider
Varaka b. Nevfel'in bir başka özelliği Hikaye/eri biri/erinden dinleyip yazmadan sözlü olarak an/atmak zor bir iş de değil.
yor ki, Varaka, dini bilgisini geliştirmek için Şam ve Musul taraflarına gidip birçok H ı ristiyan v e Yahudi din aliminden bilgiler öğrenmişti. Bu arada Varaka hem Tevrat'ı ibranice'den Arapça'ya, hem de incil'i Arapça'ya çeviriyordu. Varaka'nın Tevrat ve incil'i Arapça'ya çevirdiği bilgisi, Buha ri'de birkaç yerde ve Müslim'de işlenmiş tir. Bu bilgiler Arapça'ya çevrilince tabii ki hem Hatice, hem de Muhammed için bun
de, daha genç iken Hz. Muhammed'in de desi A . M utallip, Osman b. H uveyris, Ubeydullah b. Cahş, Ebu Ümeyye b. Mu gire ve başkaları gibi onun da Hira dağına gidip uzun süre kalmasıdır. Demek ki bu Hira'da keramet varmış ki daha sonra Mu hammed de oraya gider ve belli bir süre sonra ilk ilhamını ordan alır. Bunlar bura da genelde bir ay kalır zamanlarını oruçla geçirirlerdi. Bu kişiler aç olanları doyurur, yoksullara yard ı m ederlerdi. Bunlar aynı zamanda putlara karşıyd ı , putlar adına
lardan yararlanmak kolay oluyordu. Hati
kesilen etten yemezlerdi. O mağarada
ce, Varaka'nın Arapça'ya çevirdiği o bilgi
dinle ilgili kitaplar okur, onlarda geçen kıs
leri hep Muhammed'le müzakere ederdi.
salar hakkında düşüncelerini geliştirirler
Tabii ki Muhammed de boş biri değildi,
di. Bunlar çocukların sünnet olmasını is
başta Varaka olmak üzere o insanları dik
terdi, Hac ibadeti, boy abdesti almak, içki
katle dinliyor, bilgi topluyordu. (255)
içmemek bunlar için önemliydi. Tüm bun
Bunun dışı nda zaten Mekke şehri Ya hudi ve H ı ristiyanlarla doluydu. O zaman
lar tanrı buyruğu olarak şu an Kur'an'da var. (257) Haddadi bu konuda şunu yazıyor: Mu
Hemen konunun başında şunu açık bir şekilde belirteyim ki,
hammed 25 yaşında Hatice ile evlenir ve 40 yaşında peygamberliğini ilan eder. Va raka'nı n onu onbeş yıl yetiştirmesi, pey
Kur'an'ın asıl mimarları Hatice
gamberliği için önemli bir süredir diyor.
Mekke yönetimi için çok uğraşm ıştı ; adam
ve Varaka b. Nevfel idi. Nasıl
bitirmeye tekabül ediyor. Hatta Hariri, Va
Rum yönetiminden bile bu konuda yardı m
elektirik formülünü Edison
yapmak vard ı . Zaten Osman b. Hüveyris
istemiş v e onay d a almıştı ; ancak Mekke liler buna rıza göstermemişlerd i . Yani adam zeki ve dünyadan haberi olan biriy di.(254) Hatice ilkin bu üç kişiyle başlandı , bunlarla ilişkiyi güçlendirdi v e onların bil dikleri dini konuları kendisi bizzat öğren meye çalıştı . Ayrıca kaynaklarda anlatılı-
bulmuş ve ondan sonra gelen
Bugün bile 1 5 yıllık tahsil bir üniversiteyi raka Muhammed'i kendine evlat edinmişti ve H ı ristiyanl ı k dininde yetiştiriyordu ki ge lecekte ondan sonra Muhammed onun
elektrik mühendisleri elektiriği
yerine o bölgede H ı ristiyanlığı sürdürsün
daha da ileriye götürmüşlerse
evlat edinmişti diyor.(258)
Kur'an da aynen böyledir. ilk pirleri bu iki kişidir.
diye yazıyor. Evet; Varaka Muhammed'i Muhammed'in Kur'an'da işlediği bilgi leri daha önce o toplumun da bildiğini za ten Kur'an itiraf ediyor. Ayetin anlamı n ı Di-
JllllfHI,IJlllU'liI,
·
.
..
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
Hz. Piyşe, "Veraka ölür ölmez
onu oruç ve namazia olgunlaştırmaya ça
vahiy kesilmiş ve bu boşluk
geçtiği gibi Muhammed döneminde on
yüzünden de Muhammed defalarca dağa çıkıp intihar
lışmış. Tüm adresler, az onceki ayette de dan daha üstün bilgiye sahip kişilerin var olduğu noktası nda birleşiyor.(260)
nun merkeziydi. Bunlar içinde Varaka da vard ı .(26 1 ) Hatice, M u hammed'le evlenmeden önce millet ona 'Et- Tahire' diyordu. Yani temiz, mümtaz şahsiyetli kadı n demek.
Hz. Muhammed Medine'ye geçince nasıl on yaşındaki zeki çocuk Zeyd b. Sa
Kadın sadece servetiyle değil; aynı za
Bundan sonraki bölümde
bit'i kendine seçip sağ kol yaptıysa ve öy le ki daha sonra kitap haline getirilen
ve çevresinde şöhret sahibiydi. Muham
bunu anlatacağım. Evet;
Kur'an'ın komisyon başkalığını yapma aşaması na gelmişse, Varaka da 'Nasıl ol
Nedve dGnilen meclise üye olan kişilerde
etmek istemiş" diyor.
bilge adam gidince tabi ki Hz. Muhammed ortalıkta hocasız kalıyor. yanet'in Kur'an mealinden veriyorum : "Sana indirdiğimizden şüphede isen, sen
sa bu çocuk benim eniştemdir ve şartları da uygun onu özel olarak yetiştireyim de miştir.
manda ahlak ve bilgisiyle de bölgesinde med'in kendi peygamberliğini bu Dar-ü şart olan kırk yaşına gelmesine denk ge tirmesi de anlamlıdır. Hatice kadı n olduğu için kendini peygamberlik için ortaya ata mayınca Muhammed'i yetiştirmeye gayret
Gerek Sünni ve gerekse Batılı kay
gösteriyordu. Kimileri zaten açık bir şekil
naklarda en çok Muhammed'in Şam tara fında bir iki sefer görüştüğü papaz Bahira ve Nastura üzerinde durulmuş, Muham
de Hatice'den olmasaydı M u hammed peygamberlik deneyimini kazanamazdı diye yazmışlardır. (262)
den önce indirdiğimiz kitap/an okuyan/ara
med bilgisini bu adamlardan almıştır diye
sor. And o/sun ki, sana Rabbinden gerçek ge/miştir, sakın şüphe/enen/erden o/ma"
geçiyor. Ben burada Varaka'nın hakkı nın yendiğini görüyorum . Diyelim Muhammed
diyor. Ben de burada soruyoru m ; kimmiş
onlarla bir ay bilgi alış verişi yapm ış; peki
bu danışma heyeti ki Muhammed bile dımcı olsunlar? Evet; burada Kur'an ya
bu kadar yeterli mi! Burada şu ortaya çıkı yor: Muhakkak Bahira, Varaka'ya iletilmek üzere Muhammed'e mektup vermiş veya
kayı ele veriyor: Muhammed'den daha bil
sözlü olarak söylemiş; ya da başka kişiler
Bu konularla ilgili Halil Abdulkerim'in
gili insanların o dönemde var olduğunu
kitabından kısa bir kesit eklemek isterim.
tescil ediyor. işte bu şahıslar baştan beri
aracılığıyla haber iletmiş: 'Ey Mekke'deki temsilcimiz Varaka! Bu çocuğa sahip çık,
Muhammed'le Varaka b. Nevfel, Bahira
belirttiğim kişiler ve daha niceleriydi.(2S9)
onu yetiştir; gelecekte bir papaz olarak bi
ve Addas arasında iletişimi sağlayan Hati
Kur'an'dan şüphe ediyorsa onlar ona yar
Hz. Ayşe, "Veraka ölür ölmez vahiy kesilmiş ve bu boşluk yüzünden de Mu hammed defalarca dağa çıkıp intihar et mek istemiş" diyor. Bundan sonraki bö
zim yerimize geçsin' demesi mümkün.
Varaka onlara özel dersler vermekten ziyade; uzun gecelerde Tevrat'ta anlatılan Musa-Firavun, Hz. ibrahim'in hayat hika yesi, Yakup-Yusuf, Nuh Tufanı , Süleyman peygamber hikayelerini . . . hep anlatıyor du.(263)
ce'dir. Varaka'nın Tevrat ve incil'den Arap
Bahira yapmışsa ancak bunu yapmıştır. Zaten mantıklı olan ı da budur.
ten yine Hatice'dir. Çünkü kendisi okur
zaman Mekke'de Dar-ü Nedve diye
yazar bir kadındı. Bölgedeki önemli insan
o
ça'ya yaptığı çevirileri Muhammed'e öğre
lümde bunu anlatacağu m . Evet; bilge
bir meclis vardı . Buraya ancak kırk yaşını
ları Muhammed'le tanıştıran, önemli din
adam gidince tabi ki Hz. Muhammed orta
dolduran önemli kişiler üye olabiliyordu. Bu bir nevi Mekke'nin yönetim kadrosu-
ve itikatlar konusunda ona yardı mcı olan
lıkta hocasız kalıyor.
yine Hatice'dir diyor. (264)
Doğrusu, ben konuya ilişkin var olan bilgileri bir araya getirince şu kanıya varı yorum: Aslında Varaka kendini iyi yetiştir miş bir H ı ristiyan; ancak çok yaşlanmıştı (Muhammed zamanında yaşı 80'i geç mişti) ve gözlerini de kaybetmişti. Muham med hakkında şunu düşünmüş: Ben nasıl olsa yaşlılıktan giderim. En iyisi bu insa nın şartları da uygun (Hatice zengin. Ayrı ca Muhammed baba tarafı da Mekke'nin yöneticilerinden ve kendisi de becerikli) onu iyi yetiştireyim yerimi tutsun, benden sonra H ı ristiyanlık dinini halka anlatsın demiş; bu amaçla ona Tevrat, i ncil ve bir çok bilgiyi öğretmiş. Hira mağarasında
Muhammed'in Kur'an 'da işlediği bilgileri daha önce o toplumun da bildiğini zaten Kur'an itiraf ediyor.
Hatice'nin rahip Bahira ve rahip Ad
tarihçisi Hatice'nin az önceki hikayesini,
das'la irtibat içinde olduğu, hele Bahira'ya
onun Hz. Muhammed'in peygamberliğini
şahsen gidip bilgi topladığı islami kaynak
test etmesini işlemiştir! Böyledir işte; vah
larda anlatılıyor.
yin kimden geldiğinin izini kaybettirrnek için her yalan dolana başvurmuşlard ır;
Muhammed, değişik milletlerden Mek
ama nafile(26?)
ke ve çevresindeki panayırlara katı lmak için gelen insanlarla i rtibat halindeydi. Me
Mekke şehri zaten yabancılarla doluy
cusilik, Yahudilik, H ı ristiyanl ı k, Sabilik,
du. Yunanlılardan aileler oraya yerleşmiş
Mezopotamya dinleri konusunda onlar
ti. Çünkü ticaret için önemli bir merkezdi.
dan bilgi ediniyordu. Ayrıca Ukaz, Mecen
Arap çölünde bir şey olmadığı için oraya
ne gibi ünlü panayırlarda konuşmalar ya
yerleşip mallarına pazar buluyorlard ı . Mı
pan ünlü kişileri dinlerdi. Örneğin daha önce hakkında bilgi verdiğim Kuss b. Sai de gibi. Geceleyin ise bazen sabaha ka dar Hatice ve Varaka ile bu konuları konu şur değerlendirmelerde bulunurlard ı . (265) Kaynaklarda Hz. Muhammed'in Vara
Varaka'mn Tevrat ve incil'den Arapçaya yaptığı çeviri/eri Muhammed'e öğreten Hatice'dir.
ce Muhammed'e, bu sefer sağ dizim üze rinde otur diyor ve Muhammed oturuyor.
sır, Musul ve Şam'dan H ı ristiyanlar gelip oraya yerleşmişlerdi. (268) Zaten islamda var olan çoğu kurallar daha önce o coğ rafyada icra ediliyordu. Bunu detaylı ca yu karıda izah ettim.(269)
Hatice bir daha soruyor, Cebrail var mı di
Hatice'nin vefat ettiği yıla 'Senefü-I
ka'nın ölümünden sonra, ben rüyamda
ye. Muhammed evet diyor. Hatice bu se
Hazen' denir. Yani üzüntü y ı l ı . Demek ki
"Varaka'yı gördüm, onun üzerinde beyaz
fer Muhammed'e, kucağ ı mda otur diyor
Hatice'nin gitmesi, Muhammed'in projesi
bir elbise vard ı . Bu da gösteriyor ki kendi
ve Muhammed oturuyor. Bir daha soru
üzerinde ciddi anlamda olumsuz etki yap
si cennet ehlindendir. Çünkü cehennemlik
yor, Cebrail yine burada mı diye? Muham
mıştır. Kimileri, "Hatice onun eşiydi, vefat
olanlar beyaz elbise giymezler" dediği an
med yine evet diyor. Hatice bu sefer üze
edince tabii ki üzülür; dolayısıyla üzüntü
latılıyor. Tabi ki Varaka'nı n bu kadar eme
rindeki başörtüsünü çıkarıp atıyor ve Mu
nedeni projesine yaptığı katkıdan değil
ği ne karşı böyle bir iltifat normaldir.(266)
hammed'den soruyor, hala burada m ı ?
de; hayat arkadaşını kaybetmesinden do
Gerçek bu iken islami kaynaklarda akıı almaz senaryolar da yazılıp çizilmiştir. Örneğin ; Varaka'n ı n Hatice'ye, size müj deler olsun ki Muhammed peygamberdir demesi gibi. Ama aynı eserlerde, "Varaka Hıristiyan dini üzerine vefat etmiştir" bilgi si de var. Peki; madem Muhammed pey gamberdir diye müjde veriyorsun, o za man sen niye ona inanmıyorsun, niye H ı ristiyan olarak ölüyorsun? Belli k i bunlar uyduruk şeylerdir. Gerçek şu ki, H ı risti yanlık dinini sürdürmek için Varaka kendi ne bir halef yetiştirmiş; ancak onun ölü
Muhammed, hayır bu sefer çıkıp gitti di
layıdır" gibi laflar kullanabilirler. Olay bu
yor. Bunun üzerine Hatice, sen peygam
değildir. Çünkü Muhammed'in Hatice'den
bersin diyor. Çünkü Cebrail başı açık ka
daha genç yaşta ölen başka eşleri de var
dınların olduğu yerde durmaz diyor. Bu
dı ve onlar için hiçbir şey söylendiği söz
hadisi ilk islam tarihçilerinden ibni ishak
konusu değiL. Kaldı ki, yoruma gerek yok.
(h.1 53.ö) anlatıyor. ibni Hişam (h.21 3.ö)
Zira deminden beri anlattığım gibi Hatice
da bunu işlemiştir. Yine ilk islam tarihçile
bu işte baş aktördü.
rinden ve aynı zamanda müfessir ( Kur'an yorumcusu) olan Taberi (h.31 0.ö), ner deyse ilk hadis alimlerinden sayılan Tabe rani
( h .360.ö),
daha
sonra
(h.?33.ö) ve sayamadığım birçok islam
münden sonra iş başka bir mecraya gir
Varaka b. Nevfel, Hira
miştir.
mağarasında onu oruç ve
Farklı bir senaryo örneğini daha anla
N iveyri
Ayrıca her ne kadar islami kesim inkar edip gizliyorsa da Muhammed'in okur-ya zar olduğu konusunda kaynaklarda kanıt lar çok. Bu konuda özel bir kitabı m zaten piyasada var. (2?O) Kur'an'da Muhammed ümmidir diye geçiyor. Ümmi demek okur-yazar olma yan demektir anlam ı n ı çı karmışlar. Bu ko nuda Cuma suresi ikinci ayet açıklama
tayım. Hatice bir ara Muhammed'e, "Ara
namazia olgunlaştırmaya
sı nda hem Taberi, hem de Kurtubi şunu
sıra sana gelen, bir şeylerden söz eden
çalışmış. Tüm adresler,
yazmışlardır: Muhammed'in ümmeti üm
kişi (yani Cebrail) bir ara sana gelince ba na haber ver" diyor. Bir gün Muhammed ona "işte Cebrail burada, geldi" diyor. Bu nun üzerine Hatice, Muhammed'e, sol di zim üzerinde otur diyor ve Muhammed oturuyor. Bu arada Hatice soruyor: "Peki Cebrail hala burada m ı ?" Muhammed, "Evet; hala burada" yanıtı n ı veriyor. Hati-
az önceki ayette de geçtiği gibi Muhammed döneminde ondan daha üstün bilgiye sahip kişilerin var olduğu noktasında birleşiyor.
miydi demek, yani daha önce onlara tan rıdan kitap gelmemişti demektir. Hatta Kurtubi, "ister bunlar yazıyı bilmiş olsunlar ister bilmesinler fark etmez: Kendilerine Allah'tan kitap gelmediği için tüm Kureyş ve Mekke halkına üm mi deniliyordu" di yor. Zaten bu konuda hadis de vardır. Ak taran Übey b. Kab. Hz. Muhammed Ceb-
/
tmı i:niiI Iimintıl--r� i
-------
rail'e, ben ümmi bir ü mmete gönderildim
sonra da, "Bana bu bilgiler Allah'tan gelir"
diyor ve açıklıyor: içlerinde yaşlı , erkek,
diyor şeklinde geniş bir kadrodan bahse
kız, hiç kitap okumayanı var diyor. Bu ha
den insanlar da vard ı . Bundan söz eden
dis, ümminin kendilerine peygamber gön
ayetler de var. Furkan suresinde, " inkar
derilmeyen, boşlukta olan toplum demek
edenler, bu (Kur'an) olsa olsa onun (Mu
olduğunu kanıtlıyor. (271 )
hammed'in) uydurduğu bir yalandlf. Baş ka bir zümre de bu hususta kendisine yar
Son yıllarda bir komisyon tarafından
dım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç
hazırlanıp piyasaya sürülen 33 ciltlik "Da
şüphesiz haksızlığa ve iftiraya baş vur
iretü'l Mearifi-I islami" adlı eserde, "Mu
muşlardlf. Yine onlar dediler ki: (Bu ayet
hammed'in, ayet/eri zaman zaman kendi
ler), onun başkasına yazdmp da kendisi
eliyle yazması muhtemeldir" diye bilgi
ne sabah akşam okunmakta olan, önceki
var.(272) Buhari'de şu açıklama var. Hüdeybiye antlaşmasının katibi Hz. Ali'ydi. Bu antlaş ma yazılırken imzalayanlardan biri islam lideri Muhammed, diğeri de Mekkelilerden biri. Sonunda Hz. Ali, bu antlaşma Allah'ın resulü Muhammed ile falanca tarafından kabul edilmiştir cümlesini yazınca karşı taraf itiraz ediyor: Muhammed'in Allah'ın resulü olarak yazı lmasını kabul etmiyo ruz. Onun yerine Abdullah oğlu Muham med şeklinde düz yazın diyor. Hz. Mu hammed Hz. Ali'ye, "o zaman Allah'ın re sulü ifadesini sil ; sadece Abdullah oğlu Muhammed kalsın" diyor. Ali bunu kabul etmiyor, bunu yapamam diyor. işte o sı ra da Muhammed kalemi eline alıyor, o iba reyi eliyle siliyor, cümleyi karşı tarafın iste diği şekle getiriyor. Ancak Buhari bunu an latırken, "Muhammed'in yazması iyi değil di" diyor. Bu açıklama Buhari'de birkaç
yerde geçiyor.(273) Hep vurgu yapıyorum, Muhammed'in okur-yazar olmadığı sözü bir taktik olarak
lere ait masa/lardlf. De ki onu, göklerde ve
"Hep vurgu yapıyorum, Muhammed'in okur-yazar olmadığı sözü bir taktik olarak öne sürülmüştür. "
yerdeki gizlilikleri bilen A/lah indirdi" diyor.
Bu ayette geçen "sabah akşam okumak" ifadesi ilginçtir. Çünkü Hatice'nin evinde
dlf. Oysaki Kur'an dili apaÇık Arapça 'dlf"
başta Hatice olmak üzere Varaka, kız kar
deniliyor. Bu ayet, o zaman inanmayan la
deşi ve Osman b. Hüveyris'ten oluşan ko
rın, Muhammed kimi Kur'an bilgilerini bir
misyon sabahtan akşama kadar çalışıyor
şahıstan alıyor iddialarını teyit ediyor. An
du. Ayet boşuna sabah-akşam demi
cak hangi isimdi, kimdi bu ayette belli de
yor.(276)
ğiL. Kur'an yorumcuları birçok isim üzerin de durmuşlar; hatta yerli olan Araplardan
Ayetlerin tefsirlerine bakı ldığında Va
da saymışlar. Ancak ayette geçen "dili ya
raka'dan başka Muhammed'e bilgi veren
bancıdır" ifadesi, gösteriyor ki bundan
lerden birçok kişinin isimleri veriliyor. Ben
kasdedilen yerlilerden değiL. O yüzdEm
sadece Hatice ve Varaka hakkında detay
burada adres olarak Selam n-i Farisi gös terilmiş. Kimileri de o zaman Mekke'de birçok yabancı vardı diyor; inanmayanlar Muhammed onlardan bilgi topluyor diyor- . lardı. Bunların başında da Rum asıllı; an cak köle statüsünde olan Cebr, Yesar, de mirci Bel'am gibi isimler üzerinde durmuş lardır. (275) Az önceki ayet Muhammed'in yarar landığı tek kişiden söz ediyor. Ancak Mu
lı bilgi verdim. San ırım verilen bu bilgiler, _
Kur'an'ı kimin/kimlerin Muhammed'e öğ rettiğine ilişkin somut bir yanıttır. Kalan ki şiler hakkında elimdeki yeni kitap çalış mamda detaylıca bilgi vereceğim. Çünkü hepsi hakkı ndaki olup bitenleri bir makale ye sığd ı rmak zor. Ancak burada onların kimlikleri hakkında kısa bir bilgi eklemek isterim. Bu ayetlerin açıklama kısm ı nda Hz.
hammed bilgisini birçok insandan alıyor,
Muhammed'in kendilerinden bilgi aldığı
ması olmayan bir kişi nasıl böyle bir kitabı
kişilerle ilgili hayli fazla bir liste sunulmuş
ortaya çıkarabilir! Dolayısıyla olsa olsa
Kur'an'da Muhammed ümmidir
tur. Bunlar arasında Rum asıllı Cebr, Ye
diye geçiyor. Ümmi demek
adındaki köle, Beni Muğire, Beni Hadremi
öne sürülmüştür: Denilsin ki okuma-yaz
ancak Allah'tan gelen bir vahiydir di ye. (274) Kur'an'ın başkaları tarafı ndan Mu hammed'e öğretildiği konusu o zaman za ten gündemde vardı. Buna Kur'an birkaç
okur-yazar olmayan demektir anlamını çıkarmışlar; ancak işin
yerde değiniyor. Ben Hatice ve Varaka
aslı böyle değiL. Ayrıca her ne
üzerinde durdum. Tabii ki hocalar çoktu.
kadar islami kesim inkar edip
Bilgi olsun diye özetlemek isterim. Nahl suresinde, "And olsun ki biz on lann (inanmayanlann), Kur'an 'ı ona (Mu hammed'e) bir insan öğretiyor dediklerini biliyoruz. iddia ettikleri kişinin dili yabancı-
gizliyorsa da kaynaklarda
sar, Mekke'de demireilik yapan Bel'am kabilesinden kitapları olan okur-yazar kö leden bilgi aldığını söyleyenler var. Bir kı sım insanlar, "Safa tepesinde yabancı biri kalıp eşyaları nı satıyordu. M uhammed sıkça onun yanına gidip bilgi topluyordu demişler." Kimileri "Merve tepesinde biri kalıyormuş. Muhammed ondan bilgiler al mış ve Kur'an'ı bu bilgilerden temin etmiş
Muhammed'in okur-yazar
tir vs. " şeklinde liste devam ediyor. Tabi ki
olduğu konusunda kanıtlar çok.
bilen bilgili kişiler.(277)
bütün bunlar okur-yazar ve Tevrat ile incil'i
Ayetlerin tefsirlerine
N) HZ.MUHAMMED'i DEFALARCA i NliHARA ZORLAYAN NEDEN?
bakıldığında Varaka'dan başka Muhammed'e bilgi
Burada net ve ilginç bilgiler sunaca
verenlerden birçok kişinin
ğ ı m . Bunlar bir bakıma bu makaleyi özet
isimleri veriliyor.
ler durumda. Olayı Hz. Muhammed'in
Ben sadece Hatice ve
meşhur eşi, Ebubekir kızı Ayşe'den dinle
Varaka hakkında detaylı
mü paylaşmak isterim. Ayşe, "Varaka ve
yelim. Uzunca bir hadis; ancak ilgili bölü fat edince o esnada vahiy kesilmeye baş
bilgi verdim. Sanırım
lıyor ve bundan dolayı Hz. Muhammed
verilen bu bilgiler,
çok üzüıüyor. Bu yüzden birkaç kez yük sek dağların tepelerine çıkıp intihar etmek
Kur'an'ı kimin/kimlerin
istiyor. Her defasında atlamak üzereyken
hiy kesilir ve bundan dolayı Hz. Muham med çok üzüıür. Vahye epey ara verilince Hz. Muhammed defalarca dağların zirve sine çıkıp intihar etmek ister. Hatta dağ dan atlamak üzereyken Cebrail gelir, onu uyarıro Bu hadis Buhari'de bir kaç yerde geçi yor; ancak "Rüya" tabirieri kısmında olay daha detaylı anlatllıyor.(280) Buhari'de anlatılanlar olduğu gibi mezhep lideri Ah met b. Hanbel'in (h.241 .ö) Müsned'inde geçiyor. (28 1 ) Ayrıca
ayn ı
hadisi
ibni
Kesir'in
(h.774.ö) hem tefsir kitabında, hem de ta rih kitabı nda işlemiştir. Bunları teker teker anlatmama gerek yok. Bunu yazanlar ara
Muhammed'e öğrettiğine
Cebrail ona görünüp "Ey Muhammed !
ilişkin somut bir yanıttır.
Şübhesiz Sen hak olarak Allah'ın pey
sı nda islam tarihçileri, hadis alimleri, mü
gamberisin" deyip onu uyarıyor. Böylece
fessirler var. Yani sayı hayli fazla. A. Raz
Muhammed moral bulup intihardan vaz
zak San'ani (h.21 1 .ö), Avane (.31 6.ö),
Nisaburi kendi tefsirinde o isimleri
geçiyor ve evine geliyor.
şöyle özetliyor: Mekke'de Huveytıp b. Ab
Ancak vahyin gelmemesi uzun süre
diluzza'nın "Aiş-Yeiş adında bir kölesi var
devam edince kendisi yine dağa çıkıp in
mış. Kölenin bir de kitapları varm ış. Mu
tihar etmek istiyor. Dağdan atlamak üze
hammed ona gidip bilgi toplamış ve
reyken yine Cebrail gelip onu uyarıyor"
Kur'an'ı bu bilgilerden oluşturmuştur" de
şeklinde devam ediyor.
mişlerdir. Bazıları, "Cabr adında Rum asıl Iı Amır b. Hadremi'nin bir kölesi varmış; Muhammed Kur'an bilgisini ondan almış
Ebu
ibni H i bban ( h .354.ö),
Beyhakı
(h .458.ö), Askalani (h.852.ö) ve daha sa yamadığım birçok islam alimi bunu işle mişlerdir. Evet; bütün bu verdiğim kaynak larda şu bilgi ortak olarak işleniyor ki , Va raka vefat edince Hz. Muhammed'e gelen vahiy kesiliyor. Bunun sonucu olarak çok
Bu hadis birçok sağlam islami kaynak
üzülüyor ve daha fazla dayanamayıp dağ
ta geçiyor. Malum islamda Buhari hadisle
ları n zirvesine çıkıp intihar etmek istiyor ve bunu defalarca deniyor. Hadiste geçen
ri Kur'an'dan sonra ikinci derecede yer
tır" ; kimileri de, "Mekke'de kılıç ustası iki
alı r. Ben de konuyu ilkin Buhari'den özet
zanaatkar varm ış. isimleri Cebr ve Yesar.
"Cebrail geldi, Muhammed yapma etme"
Iemekle başlayayım. Hadiste şu ifadeler
lafı bir yakıştırmadır; bunun üzerinde dur
Bunlar Tevrat ve incil'i iyi biliyorlarm ış.
açık bir şekilde var: Varaka ölür ölmez va-
maya değmez.
Muhammed
on lardan
ald ığı
bilgiyle
Kur'an'ı ortaya koymuştur demişler" şek linde anlatıyor.(2?8) Evet; bu ayetlere göre Muhammed'in o
zaman yararlandığı hocalar bir değil;
birçok kişiydi. Tabii ki bunlar Varaka ve Hatice dışı nda olan farklı ekiplerdi. Şunu da belirteyim ki, Muhammed tüm bilgileri ni bu kaç kişiden almıştır demek de doğru değildir. Bunlar onun yararlandığı yerler den ancak bir parçadı r. Sonuçta damlaya damlaya göl olur misali tüm bu merkezler den
ve
kişilerden
ald ı ğ ı
bilgilerden
Kur'an'ı ortaya koymuştur. Tabii ki kabul edeceğiz ki Kur'an onundur. Çünkü Hz. Osman'a kadar Kur'an diye bir yazılı kitap yoktu. Bununla ilgili yazdığım özel bir kita bım zaten piyasada var.(2?9)
Kur'an'In başkalan tarafından Muhammed'e öğretildiği konusu o zaman zaten gündemde vardı.
·
IıiiifHInlı1ıfmi .
..
-
� � � -------
Günlerden bir gün Havle adında bir kadı n Muhammed'i moralsiz bulunca, b i r ara fır satını bulup evine gitmiş ve her tarafı yok layı nca bir yerde çoktan ölen köpek yav rusunu görmüş. Kadın onu temizleyip dı şarı atınca ondan sonra vahiy gelmeye başlamış. Yani Cebrail köpek leşinin oldu ğu eve girmiyormuş, vahiy bundan kesil miş gibi laflar. Peki, evinde köpek leşi ol duğunu bilmeyen bir Muhammed nasıl olur da geçmiş ve gelecekten bilgi vermiş olsun! Ayrıca Cebrail savaşlarda(ki en kö tü şey savaştı r) Muhammed'le birliktedir bu kötü değildir de köpek leşi mi kötüdür! Bir de kimi rivayetıere göre bu vahiy 2-3 yıl gelmemiş. Peki, bunlar hiç mi evde te mizlik yapmamışlar ki köpeği görmesin ler.(284)
Varaka gibi "Cebrailler" olmasaydı Muhammed'in bugünkü projesi olmazdı.
Bu vahiy kesme süresi de pek az de ğildi. Mezhep lideri Ahmet b. Hanbel'in ak tardığına göre bu kesim işi üç yıl devam etmiştir. Bunu aynı zamanda tarihçi ibni ishak da kaydetmiştir. Kimilerine göre bu
Yesar vb.) tekrar vahiy gelmeğe başlamış ve kaldığı yerden devam edilmiştir.(282) Vahyin
kesilmesiyle
ilgili
zaten
Kur'an'da ayetler var.
sürenin iki yıl olduğu belirtilmiş, kimileri
Duha suresi bununla ilgilidir. Dediğim
daha az demiştir. işte burada söylenmesi
gibi Muhammed kendine yardı mcılar bu
gereken sözün vakti geldi: Demek ki Hati ce ile Muhammed kendi aralarında o bil ge; ancak ama olan Varaka'yı bir nevi öğ retmen olarak evlerinde Muhammed için tutmuşlar ve ası l vahiy elçisi Cebrail değil; Varaka'ymış. Kendisi vefat edince belli bir süre dengeler altüst olmuş. Çaresizlikten Hz. Muhammed dağa çıkıp intihara kal kışmış. Burada şöyle bir söz tam da uyu
lunca süreç içinde yine toparlanıyor. O
Bir de vahiy epey gelmeyince; artık muhalif kadı nlar bile Muhammed'le alay ediyorlar. Muhammed'in şeytan i ona da rılmış, vahiy getirmiyor diye. Yine bu ha dis en başta Buhari'de kaç yerde ve Müs lim'de geçiyor. Peki, tanrı niye bu fırsatı karşı tarafa verdi acaba!(285) Hz. Muhammed'le Sel man-i Farisi
arada geçen boşluğu kapatmak için de
arası ndaki samimiyete ilişkin kısa ve an
Duha suresini indiriyor. Tanrı burada,
lamlı bir not eklemek isterim. Hz. Ayşe,
"Kuşluk vaktine ve karanlığı iyi çöktüğü
Hz. Muhammed ve Sel man-i Farisi gece
zaman geceye and olsun ki, rabbin seni
leyin tek başlarına toplantı yaparlardı . Ko
terk etmedi ve sana darılmadı" şeklinde
nuşmaya öylesine dalarlardı ki nerdeyse
yeminle başlayıp Muhammed'e tekrardan
Hz. Muhammed bizi unuturdu diyor. Peki,
sahip çıkıyor.
bunlar bu özel sohbetlerde sabaha kadar
Burada sormak lazım: Acaba tanrı ne
yor: Lübeyd adında biri, Ubeyd adında bir
den vahye ara verip Muhammed'i sıkı ntı
kişiyi ayarlıyor. Lübeyd aslında bilgilerini
ya sokarak intihara kadar götürdü de son
neyi konuşuyorlardı ! (286) Yukarıda anla tılanlardan şu ortaya çıktı ki Kur'an sağ dan soldan bir toplama kitabıdı r. Peki, hiç
Ubeyd'den alıyor; ancak halka, "bana
ra bilmem kuşluk vaktiyle, geceyle yemin
Cebrail bu bilgileri Allah'tan getiriyor" di
ederim ki asla ben seni terk etmedim de
Şunu anlıyoruz: Hatice ile
yor. Günün birinde bu plan deşifre qlunca
miş olsun. Kur'an'ın Allah'ı bu şekilde Mu
halk, "Ubeyd olmasaydı Lübeyd olmazdı"
hammed'i kurtarsa da bu sefer kendisi
Muhammed kendi aralarında
diyor ve bu artık darb-i mesel/ atasözü
zorda kalır. Çünkü ayetin anlamı , "Mu
o bilge; ancak ama olan Varaka'yı bir nevi öğretmen
olarak tarihe geçiyor. Bu, çok eskilerde
hammed kusura bakma, yemin olsun ki
olan bir şeydir. Aynı zamanda konumuza
seni unutmadım" demek oluyor. Muham
da uyuyor: Varaka gibi Cebrailler olma
med sözde kendini kurtarıyor; ancak inan
saydı Muhammed'in bugünkü projesi ol
d ığı Allah'ını da bu hale getiriyor.(283)
mazdı . Burada şu ortaya çıkıyor ki, Vara
Vahyin kesilmesiyle ilgili inanılmaz uydur
ka' dan sonra vahyin kesildiği süre içinde
malar da var. Mesela deniliyor ki, Muham
Hz. Hatice yine rolünü oynayıp Muham
med'in evinde bir köpek yavrusu ölmüş;
med
ayarlayı nca
ancak kendisi bunun farkında değilmiş.
(Bel'am, Sel man-i Faris-i, Cebr-i Rumi,
Bu yüzden belli bir süre vahiy kesilmiş.
için
yeni
hocalar
olarak evlerinde tutmuşlar ve asıl vahiy elçisi Cebrail değil; Varaka'ymış. Kendisi vefat edince belli bir süre dengeler altüst olmuş.
islamiyet engeli olmasaydı
yurumeyin. Ola ki sizin hakkınızda kimi
hiçbir eser yok. Bunu, kimileri başka anlar
demokrasi Avrupa'dan önce ilk
erkeklerin kalbine kötü şeyler gelir diyor.
diye belirtmek istedim. Her şey açık ve
Yine Tahrim suresinde Hz. Muhammed'in
nettir.
defa Ortadoğu'da gelişip ortaya
eşlerini uyararak, bakın Muhammed sizi
çıkabilirdi diye düşünüyorum.
dul ve kızlar vereceği m diyor. Bir savaş
Çünkü Kur'an tanrı buyruğu olarak kabul edildiği zaman başka sistemlere hayat hakkı mümkün değildir; bu durumda başka alternatifler gelişemiyar.
boşarsa ben ona sizden daha hayırlı olan dönüşü Safvan adında biriyle zina yap makla suçlanan Ayşe hakkında ondan fazla "kurtarma ayetleri" gönderiyor. Zeyd'in eşi Zeynep'i alabilmek için "Allah yukarıda bizim niki:ıhımızı kıymıştır" gibi gönderdiği ayetler kalıyor fazladan.(287) Malum Ortadoğu ilk medeniyetler merkezidir ve çoğu bilim insanlarına göre de insanoğlu ilk defa bu coğrafyada haya
mi yeni bir şey yok Kur'an'da ? Yeni şeyler
ta başlamıştır. Mezopotamya ve Mısır
je var tabi ki . . .
medeniyetleri dışında ayrıca birçok mede
Mesela; cennette taze huriler var di for. Kur'an'ın Allah'ı insanlara "hayvan, ıatta hayvandan da beterler" diyor, onlara ıöpek, eşek diyor. Ayrıca ben "en iyi inti ıamcıyım" diyor. Ebabil kuşları gönder jim; onlar Ebrehe ve askerlerini yok ettiler jiyor. Hz. Muhammed'i kızd ı rdığı için 'Ebu Leheb ve onun eşi aleyhine özel bö
niyetlere de komşu olmuştur. Bundan do lay ı , islamiyet engeli olmasaydı demokra si Avrupa'dan önce ilk defa Ortadoğu'da gelişip ortaya çıkabilirdi diye düşünüyo rum. Çünkü Kur'an tanrı buyruğu olarak kabul edildiği zaman başka sistemlere ha yat hakkı mümkün değildir; bu durumda başka alternatifler gelişemiyor.
üm" gönderiyor. Hz. Muhammed malum
Bu makaleyi yazarken "Kaynakça"
ıirçok kadınla evliydi. Onları kontrol altın
kısmında geçen tüm eserlerden yararian
la tutmak için habire ayet üstüne ayet
d ı m . Zaten yazıda baştan sona kadar yer
ıönderip siz normal kadınlar gibi değilsi
alan dipnotlar, bu kaynaklarla karşılaştırıl
ıiz, yolda yürürken sakın çal ımiı mal ı mlı
dığında belli oluyor ki fazladan yazı lan
Dipnotlar ( 1 ) Aril Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an. Abdullah Yusul Ali, i ng Kur'an telsiri, s. 1 382 ve 1 638. Kitap 1 938'de Lahor'da Dar'ü Şeyh Muhammed Eşrel matbaasında piyasaya sürülmüşlür.
The Holy Qur'an: Text, Translation Commentary (2) Yazdıkları ne kadar sağlıklıdır; bunu bilmiyorum. Çünkü kitap elime geçmedi; geçse de ingilizce oldu ğu için anlamıyorum (3) Yazdığı, "AI-Arab'ü Kablel islam" adlı birkaç say lalık çalışmasında, Kur'an'da çoğu bilgilerin eski şa irlerde var olduğunu belirtiyor. (4) EI-Cezur'ü-t- tarihiyye ile Fetret'ü tekvin fi ha yat-i Sadık-il emin adlı eserleri. (5) Onun kitabı Arapça olarak yazılmış ve şu an pi yasada mevcut: "el-Kur'an'ü Da'velü'n Nasraniyye" , 2. baskı. Bulisiye matbaasl/Beyrutl1 986 (6) Ebu'l Abbas Hariri, "Bahsü'n li Neş'ati'l islam" ad II yapıtı ilk dela 1 979'da Beyrut'ta yayınlanmış. (7) a-Muhammed Sait Aşmavi, miye" Sina yayınevi/Mısır/1992
"EI-Halafetü-I isla
b-Dr. Taha Hüseyin, "Fi-ş-Şi'ri-I cahiliyyi" adlı ese rinde yukarıdaki bilgiyi yazmıştır. c-Musatala Ceha,
"Mihnetü-I Akli Fi-I islam"
(8) Nuh'un 950 yıl yaşadığına ilişkin Tevrat ve Kur'an'dan ayetler: Tevrat Tekvin 9/29, Kur'an, Anke bur 1 4. ayet. (9) Rahman suresi, ayet 37, Hatib-i Tebrizi, Şerh-ü Divani Antere, s. 1 99 1 0) Zirikli, A'lma, c. 8/1 1 4 ( 1 1 ) M.Sait Aşmavi, Halaletü-I islamiye, s . 46, Şura suresi ayet 9 ( 1 2) Kur'an'da Yasin suresi ayet 8, Galır suresi ayet 71 , Hakka suresi ayet 32 ve Insan suresi ayet 4
Bağdadi, "Hazanetü-I Edep", Abdulkadir b. Ömer Bağdadi, c. 3/396, 234. şahit kısmında. ( 1 3) Mesudi, "Müruc'ü Zeheb", c. 1 /56 ( 1 4) Meryem suresi ayet 2 1 -23 ve Makdisi, el-bed-ü ve tarih, c. 3/123 ( 1 5) Esfehan, el-Eğani, c. 1 4/1 3. Husayn b. Hamam başlığı altında. ( 1 6) Menavi, Feydu'l Kadir, c.2/1 87, hadis no: 1 6241 625'in açıklamasında anlatılıyor ( 1 7) inşikak suresi ayet 1 7. Alusi, Büluğü'l areb li ma rilet-i ahvali-I arab, c. 3/288 ( 1 8) Tarık suresi ayet 1 -3 ve Alusi, Büluğü'l areb li marilet-i ahvali-I arab, c. 3/288 ( 1 9) Nur suresi, ayet 43 ve Vakıa suresi ayet 69. Alu si, Büluğü'l areb li marilet-i ahvali-I arab, c. 3/288 (20) Tekvir suresi, ayet 1 7- 1 8. Kurtubi telsiri, ilgili ayet açıklamasında, c. 1 9/238 (21 ) Nebe suresi 6 ve 7. ayetler. Duha suresi ilk 1 -2. Alusi, Büluğü-I ereb, c.3/289
Peki hiç mi yeni bir şey yok Kur 'an 'da ? Yeni şeyler de var tabi ki. . .
(22) Meryem suresi, ayet 6 1 . Nüveyri, Nihayetü-I Ereb li Wnuni-I edeb, c. 1 3/233. Hz. Musa bölümün de.isra suresi ayet 1 3- 1 4. ibni'l Cevzi, el-munta zam'ü li tarih, c. 3/154, h. 2. yılı nda velat edenler başl ığı altında
ir[If,i miiiiiliillmı ---
-------
(23) a-Cah ız, Hayatü'l Hayevan, cA1477 .
b-ibni Abdilberr, istiab, Sait b. Zeyd başlığı altında, no: 982
(77) Suyuti, Dürrü'l Mensur, Mearic suresi ayet 4, c. 1 4/689
(39) putlar adına kesilen hayavan etinin haram oldu ğunu içeren ayetler: Bakara 1 73, Maide 3, En'am
(78) En'am suresi 25, Enfal 3 1 , Nahl 24, Mü'minun 83, Furkan 5, Nemi 68, Ahkaf 1 7, Kalem 15 ve Mut taffifin 1 3
(25) Kevser suresi, 1 -3. ayetler
(40) ibni Hacer Askalani, Fethü'l Bari, c. 8/536, Me nakıb-i Ensar bab 24/3826
(79) Furkan suresi 4 . ayet
(26) a-Zerikli "A'lam" adlı eserinde onun hakkında bu bilgileri veriyor.
(41 ) Buhari, Zebaih, bab 1 6, no: 5499
b-Alusi, Büluğu'l Ereb, c.2I278 c-Mes'udi, Müruc'u Zeheb, c. 1 /54
1 45 ve Nahl 1 1 5. ayetler
(24) ibni Teymiyye, Mecmuu-I Fetava, c. 1 7/5-8
b-Daremi, er-Reddü alel Cehmiyye, s. 1 82, no: 389
(42) Heysemi, Keşfü'l esrar, c. 3/283, hadis no: 2755 (43) Nesai, Fedail-I Sahabe, s. 27, no: 84
(27) Alusi, Büluğu'l Ereb, c. 2/277 (28) Şehristani , el-milel ve Nihai, s. 677. Tahkik eden
Ahmet Fehmi Muhammed, Darü-I kütübi-I ilmiyel BeyruV 1 992
(44) Makdis, Ehadisü-I muhtare, s. 751 (45) Esbehani Eğani, c. 3/86 (46) ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i Dı maşk, c. 1 9/344
(29) Halebi, Siretü-I Halebi, hemen başta Hz. Mu hammed'in soyu başlığı altında anlatıyor ve bunlar ibni Cevzi'nin de kaynaklarında anlatılıyor diyor.
(47) ibni Abdilberr, istiab, no: 982, Sait b. Zeyd baş lığı altında.
(30) ibni Zekeriyya el-Ceriri, Celis-ü Salih c. 3/365
(48) a-Taberani, Mucem-i Kebir, c. 5/86, no: 4663
(31 ) a-Bağdadi, Hazanetü-I Edeb, c. 1 0/33 1 , şahit başlığı altında.
858.
c-Hakim, müstedrek, c . 3/339, no: 4956
b-M.Sait Aşmavi, el-halafetü-I islamiyye, s. 37
(49) Nisa suresi ayet 48
(32) Zümer suresi ayet 9, Nahl 42
(50) Duha suresi ayet 7
(33) Buhari, Zebaih, bab 1 6, no: 5499
(51 ) Buhari, Fedail-i Ensar, bab 24, no: 3827-3828
(34) Buhari, Menakıb, no: 3826
(52) Yunus suresi ayet 3 1
(35) a-Buhari, Zebaih, bab 1 6, no: 5499
(53) Müminun, ayetler 86-89
b-Bezar, Keşfü'l Estar, 3/283, no: 2754
(54) Ankebut, 61
c-Nesai, Sünen-i Kübra, c.7/326, hadis no: 8 1 33
(55) Lokman, 25. ayet
d-Makdisi , Ehadisü-I muhtar, c. 3/308, no: 1 1 1 0 e-Esfehan, el-Eğani, c . 3/86, Zeyd b . Amr başlığı al tında (36) a-ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i 1 9/344
b-Ebu Ya'li, Müsned, c. 1 3/1 7 1 , no: 721 2
Dımaşk,
c.
b-Heysem, Mecme-ü Zevaid, c. 9/693, no: 1 61 791 6 1 82'ye kadar. c-Zehebi , Siyer-i A'lam, c . 1 /221 : Zeyd b. Harise kıs mında.
(56) Zümer, 3. ayet (57) Yasin suresi ayet 2 ve 5, Hicr suresi ayet 87, in san suresi ayet 23, Buruc, ayet 21 , Vakıa suresi ayet 77, Nemi 6. ayet (58) Yunus suresi ayet 37. Bakara suresi ayet 2, is ra 9. ayet (59) isra suresi 41 , 45, 82, 91 (60) Nisa suresi 48 ve 1 1 6 (61 ) Nisa suresi 1 53.
d-Taberani, Mucem-i Kebir c. 5/86, no: 4663.
(62) A'raf sures 28. ayet. Nahl suresi ayet 90
e-Ebu Ya'li, Müsned, c. 1 3/1 7 1 -74, no: 721 2
(80) Nisa suresi ayet 82 (81 ) ibni Seyyid-i Nas, Uyunü-I eser, c. 1/1 57 (82) Cahız, Kitabü-I Heyevan, c.6/275 (83) Saffat suresi ayetler 7-1 0. (84) Halil A. Kerim, el-Cezur-ü tarihiye, s.8- 1 5 (85) A'la suresi 1 8- 1 9 (86) Şuara suresi, 1 96 (87) En'am suresi, 73., Tevrat Tekvin bölümü, ilk ayet (88) ibrahim suresi 32-33 (89) Nahl 1 2. (90) Casiye suresi ayet 1 3 (91 ) Sahih-i Müslim, Cennet kısmı, hadis no: 2841 (92) Tekvin, Tekvin bölümü 3. bab. Kur'an'da ise Ba kara suresi 35-36. ayetler (93) Maide suresi ayet 30, Tevrat, Tekvin bölümü, 4/1 - 1 6 (94) ibrahim olayı Tevrat'ta Tekvin bölümü bab 1 1 'den bab 27'ye kadar devam eder (95) Tevrat, Çıkış bölümü, bab 21 /23-25. Kur'an'da Maide suresi ayet 45 aynı . (96) Tevrat, Çıkış bölümü, bab 24/1 , Kur'an, A'raf su resi ayet 1 55 (97) Tevart,Çıkış, bab 1 /1 5-22, Kur'an, Bakara sure si ayet 49, A'raf 1 27, 1 4 1 , ibrahim 6 ve Kasas suresi 4. ayet. (98) Tevrat,Çıkış, bab 2/1 -1 1 , Kur'an'da da aynısı anlatılıyor. Taha suresi ayetler 38-39 (99) Tevrat,Sayllar, bab 1 9/1 , Kur'an, Bakara suresi ayetler 67-71 ( 1 00) Tevrat,Çıkış bölümü, bab 211 6-22, Kur'an, Ka sas suresi ayetler 23-28
(63) isra suresi ayet 1 6
( 1 0 1 ) Tevart,Çıkış, bab 14-6, Kur'an, Taha suresi> ayet 1 2
(64) Yunus suresi ayet 47, Nahl suresi ayetler 3 6 ve 89
( 1 02) Tevrat,Çıkış bölümü, bab 4/6-8, Kur'an: A'raf 1 08, Taha 22, Şuara 23, Nemi, 1 2 ve Kasas 32
(65) Mebrure Tosun, Kadriye Yalvaç. Sumer, Babil, Asur kanunları ve Ammi Şaduqa Fermanı , s. 1 81
( 1 03) Tevrat, ÇıkıŞ, bab 4/1 0-1 5, Kur'an, Şuara 1 3 . ayet
(66) Haşr suresi 21 . ayet
( 1 04) Tevrat, ÇıkıŞ, bab 7/1 1 -1 2.Şuaea 44-45
ı-ibrahim b. ishak Harbi, Garibü-I Hadis, sc. 21790
(67) Rad suresi ayet 3 1
j-Hakim Nisaburi, Müstedrek, Mebakıb, c. 3/239, ha dis no: 4956
(68) Furkan, 3 2 . ayet, isra suresi 1 06. ayet
( 1 05) Tevrat, Çıkış bölümü, bab 7/20, bab 8/1 - 1 5. bab 8/21 -24, bab 9/8-1 2, bab 1 0/12-15, Kur'an, Araf suresi 1 33
f-Nesai, Fedail-i Sahabe, s . 27, no: 84, Zeyd b . Amr başlığı altı nda ve sinen-I KÜbra c. 7/325, no: 8 1 32 g-imam Müzi, Tehzib-I Kemal, c. 1 0/39, Zeyd b. Ha ri se bölümünde. h-EI-Mülteki el-Hindi, no:37862
Kenzü'l
ummal, c.
1 4/33,
(37) a-Ahmet b. Hanbel, Sait b. Zeyd b. Amr hadisle
(69) Rad 1 9 . ayet
ri bölümü, no: 1 548 ve 1 648.
(70) Yasin, 69. ayet
b-Nesai, Menakıb bölmü, c.7/326, no: 8 1 33
(71 ) Hakka suresi ayetler 44-47
c-Taberani, Mucem-i Kebir, c. 1 / 1 52, no: 350
(72) Ahkaf suresi 8.ayet
d-Askalani, Fethü'l Bari, c. 8/536, Menakıb-i Ensar bab 24/3826
(73) A'raf 54, Yunus 3 ,Hud 7, Furkan 59, Secde 4, Kaf 38, Hadid 4 .Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
e-Zehebi, Siyer-i A'lam, c . 1 /221 : Zeyd b. Harise kıs mında f-Müsned-i Ebu Davud Teyalisi, c . 1 /1 90, hadis no: 231 (38) a-Muhibbüddin Taberi, Riyad-ü Nadre, c. 21303
( 1 06) Tevrat, Çıkış bölümü, bab 1 6/1 3-35, Kur'an, Bakara 57, A'raf 1 60 ve Taha 80 ( 1 07) Hac suresi 5, Müminun suresi 1 4. Tevrat, Eyüp bölümü, bab 1 0/8-1 2 ( 1 08) a-Şehristani, Milel Nihai, s.689-703 b-Dr. Ce vat Ali, EI-mufassal, c. 6/507 (1 09)Luka incili, 1 8/29-30, Kur'an'da Mücadele sure si, 22. ayet
(74) Fussilet, 9-1 2
( 1 1 0)Malta incili, bab 5/1 7-1 9
(75) Mearic, 4. ayet.
( 1 1 1 ) Malta incili, 4/23-24. Kur'an'da ise AI-i imran suresi ayet 49.
(76) Secde suresi 5. ayet, Suyuti, Dürrü'l mensur, Secde suresi ayet 5, c. 11 1676
( 1 1 2) Malta 26/4. AI-i imran 54, Enfal 30, Rad 42.
( 1 44) Duha suresi, 2. ayet
Naml suresi ayet 50., Yunus suresi 21 (113) incil, 1 . korintoslulara mektuplar bab 2/9, Kur'an'dan Secde suresi ayet 1 7. (114) a-Buhari, B.halk bab 8/3244, Tefsir Secde, 4779-4780 ve Tevhid bab 3517498,
b- Müslim cennet no:
2824-2825.
( 1 45) Şehabettin Ebşihi,' el-Mustatraf. . .' c. 2/87 ( 1 46) Nebe suresi ayet 6. a-Ebu Naim Esbehani, Delail-i Nübüwe, c.1 /89-90, hadis no: 46.
b-ibni Kesir, el-bidaye ve Nihaye, c. 3/333
(115) Maide suresi, 1 1 2- 1 1 5)
c-Cevad Ali, el-Mufassal, c.6/505
(116) AI-i imran suresi ayet 37.
d-Alusi, Büluğu-I Ereb, c.2I282
(117) AI-i imran 4 1 -43. ayetler (118) Matta incili bab 27, Markos 1 5, Luka 23 ve Yu hanna 1 9.
( 1 47) Bakara suresi 22. ayet ( 1 48) a-Cevad Ali, Mufassal, c. 6/504
(119) Nisa suresi 1 57-1 58
b-Tarih-i Yakubi, c. 1 /3 1 6
(120) Maide, 82.
( 1 49) a-Zirikli, el-A'lam, c . 211 1 .
(121) Bakara 65, Maide 60 ve A:raf 1 66
b-M.Sait Aşmavi, Halafetü-I islamiye, s.45
(1 22) Enbiya suresi ayet 91 . Tahrim suresi ayet 1 2
( 1 50) ibni Kesir, Bidaye-Nihaye, c.3/266. O zaman yapılan müsabakalarda şiirleri birinciliğe layık görü len şairler şunlardır: 1 - imriü'l Kays,2-Nabiğa Zübya ni, 3-Zübeyir b. Ebi Sülma, 4-Tarafa b. Abd, 5-Ante re b. Şeddad,
(1 23) Matta incili, bab 1/1 6, Luka incisi bab 3/23 (1 24) Bakara suresi ayetler 87 ve 91 . AI-i imran 21 , 112, 181 , 1 83.Nisa 1 55 ve Maide 70 (125) AI-i imran suresi ayet 49 ve Maide suresi ayet 110 (126) Matta incili bab 8 ve Markos bab 1 /29-35
6-Alkame b. Abde ve 7-Lebid b. Rabia'dır ( 1 5 1 ) Ahmet Savran; "imrüül'l Kays b. Hucr", TDViA. C.221 238 ( 1 52) Acluni, Keşfu'l Hafa, c. 2193, no: 1 858
(127) Matta incili, bab 8, Markos bab 1 /40, Luka in cili bab 5/1 2
( 1 53) Menavi, Feydu'l Kadir, c. 21187
(1 28) Matta incili bab 20/29-34 v e Markos incili bab 8/22-25
( 1 54) Menavi, Feydu'l Kadir, c.2I187, hadis no: 1 624-1 625'in açıklamasında anlatılıyor
(1 29) Markos incili, bab 7/32-35
( 1 55) Ebu'l Ferec Esfehani, Ağani, c. 1 4/13, Husayn b. Hamam kısmında.
(130) Markos incili bab 1 /29-35
( 1 56) a-ibni Manzur, lisanu'l aeap, c. 3/238, Ş.R.D maddesinde anlatıyor.
(131) Luka incili, bab 7/1 2-1 5 ve bab 8/49-55 (132) AI-i imran, ayetler 35-36, Meryem suresi ayet 28, Tahrim suresi ayet 1 2 (133) Tevrat, Sayılar bölümü, bab 26/59, Çıkış bölü mü, bab 1 5/20 (1 34) Tevrat, 1 . tarihler, bab 6/1-3, Sayılar, bab 1 211 (135) Suyuti, Dürrü'l mensur, AI-I imran tefsiri, ayet ler 35-37, c. 3/5 1 6 ve Kurtubi tefsiri aynı ayetler c. 4/65
(1 37) Maide 73, Nisa 1 7 1 , Tevbe 31 (138) a-ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i Dımaşk, c. 41/198 b-ibni Kesir, Bidaye, c. 7/371 (1 39) Bakara 229-230, Suyuti, Dürrü'l mensur, c. 2/663. (1 40) Ayetler: Enfal 41 , Haşr, 6-7, Kurtubi tefsiri, Haşr suresi ayet 7, c. 1 8/ 1 6 . Divan_ü Züheyr b. Ebi Selma,s.41 (141) Yunus suresi ayet 94 Abd
Avn
( 1 57) Askalani, isabe, c. 21559, no: 1 733. ( 1 58) Kamer suresi, 3 1 . ayet. Menavi, Feydu'l Kadir, c.2I187, hadis no: 1 624-1 625'in açıklamasında anla tılıyor
Ravdan,
Mevsuat-ü
Şuara
(143) Muhammed Abdullah oğludur. Sırayla Kab b. Lüey'e kadar şöyle devam eder: Abdulmuttalip, Ha şim, Abdulmenaf, Kusay, Kilap, Mürre ve Ka'b b. Lüey. a-Ebu Naim Esbehani, Delail-i Nübüwe, c . l /89-90, no:46 c.
51228
( 1 60) M.Sait Aşmavi, Halafetü-I islamiye, s. 45, Ne be suresi ayetler 1 4- 1 6, Rahman 5 ve 7. ayetler. ( 1 6 1 ) Hayrettin Zerikli, el-A'lam, c. 5/1 96. ( 1 62) a-Dr.Cevat Ali, "el-Mufassal fi Tarihi'I Arap Kab le'l islam" c. 6/463-469 b-ibni Esir, Üsdü'l Gabe, c. 4/384, no: 4299 c-Mes'udi, Müruc'ü Zeheb, c. 1 /55 d-Askalani, ..eı-isabe . . ... c. 9/21 5-1 9, no:7373 e-Cahız, "el-Beyan ve Tebyin", c. 1 /308-309
i Asri-I Cahili. Baştan sona kadar bu şairlerden bah sediyor.
rrL.efiKli, el-A'lam,
c-Esfehani, Eğani, c. 1 5/65, Hunsa başlığı altında.
( 1 59) Buhari, Menakıb-i Ensar, bab 26/3841 ve Edep, bab 6 1 47. Müslim, Şiir başlığı altında no: 2255
(1 36) Maide 1 1 6-1 1 7
( 1 42)
b-Tabresi Mecmeu'l Beyan, c. 9/26 1 , Rahman sure si ayet 31 -45 açıklamasında.
f-Haraiti Muhammed b. Cafer(h.327.ö). "Hevatilü'l Cinan", hadis no: 1 8, s.62-64, Kuss b. Saide başlığı altında. g-Taberani, Mucem-i Kebir, c. 1 2189, no: 1 2561 ( 1 63) a-Taberani, Mucem-i Kebir, c. 25/230-232, no: 22 . b-ibni Hacer Askalani, isabe, c. 9/2 1 5, no:7373 c-Beyhakı , Delail-i Nübüwe, c. 21101 .. . d-ibni Kesir, Bidaye-Nihaye, c. 3/299. . .
( 1 64) a-ibni Kesir, Bidaye-Nihaye, c. 3/3 1 3 b-Beyhakı, Delail-I NÜbüwe, c.2I1 04 ( 1 65) a-ibni Kesir, Bidaye-Nihaye, c. 3/3 1 3 b-Beyhakı, Delail-I NÜbüwe, c.2I 1 04 c-Alusi, Büluğü-I Ereb, c. 21244 ( 1 66) Alusi, Büluğu'l Ereb, c. 1 /264-270 ibni Hbaib, Muhabber, s. 263-268 ( 1 67) Zirikli, el-A:lam, c. 3/60 ( 1 68) a-Cevat Ali, el-Mufassal, c. 6/469-470 b-ibni Hişam, Siyer, c. 1 /258-261 c-ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-I Dımaşk, c. 1 9/498 d-Esfehani, Eğani, 3/85 ( 1 69) Dr. Cevad Ali, el-Mufassal, c. 4175 ( 1 70) Burhanettin Delv, "Ceziretü-I Arap Kable'l is lam", tek cilt, 840 sayfa, 2004'te Darü-I Farabi mat baası/Beyrut'ta basılmıştır. Muhammed'in Hira'da Zeyd'den Arapça öğrendiği bilgisini bu yazar burada işlemiştir. ( 1 7 1 ) a-Esfehani, Eğani, c. 3/85, Zeyd b. Amr başlı ğı altında b-ibni Ebi Asım, Ahad ve'l Mesani, c. 2177, no: 1 45 c-ibni asakir, Tarih-ü Medinet-ü Dımaşk, c. 1 9/514, Zeyd b. Amr başlığı altında. d-ibni Kesir, Bidaye-Nihaye, c. 3/329, Zeyd b. Amr bölümünde. ( 1 72) Ebu Hayyan Endülüsi, Bahru-I muhit, Tekvir suresi, c. 8/425 ( 1 73)
Buhari, Menakıb-i Ensar, bab 24, no: 3828
( 1 74) Naziat sures 29 ve 32. ayetler ( 1 75) a-Kurtubi, Camiu Ahkami'l Kur'an, Naziat sure si ayetler 29-33, c. 1 9/204-205. Tenad kelimesi Kur'an'da Mümin suresi 32. ayetinde geçiyor. Besse kelimesi nin geçti yer de Bakara suresi 1 64. ayet b-ibni Hişam, Sire, c.1 /260 ( 1 76) Siyer-i ibni Hişam c. 1 /253. ( 1 77) Sair kelimesinin Kur'an'da geçtiği yerler: Hac suresi ayet 4, Lokman ayet 2 1 , Sebe 1 2, Fatır 6, Şu ra 7, Mülk 5 ve 1 0 , Nisa 1 0 ve 55, isra 97, Furkan 1 1 , Ahzab 64, Fetih 1 3, insan 4 , inşikak 1 2 ve Kamer 24,47 ( 1 78) Sad suresi ayet. Şehristani, el-Mi/el ve Nihai, c.2/590 ( 1 79) ibni Hişam, sire, 1 /257 ( 1 80) Cevat Ali, el-Mufassal fi tarihi-I arap, c. 6/46970 ( 1 8 1 ) a-Cevat Ali, el-Mufassal, c. 6/475 b-ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i Dımaşk, c. 1 9/504 c-ibni Sad da bunu Hz. Muhammed'in peygamber lik işaretleri başlığı altında almıştır. ( 1 82) a-Müslim, Cenaiz, bab 36, hadis no: 976 b-Ebu Davud, Cenaiz, no: 3234 c-ibni Mace, Cenaiz bölümü, bab 48, no: 1 572 ( 1 83)
a-Buhari, Zebaih bölümü, bab 1 6/5499.
b-Ahmet b. Hanbel, Müsned, Sait b. Zeyd hadisleri
kısmında, no: 1 648 ve Abdullah b. Ömer hadisleri kısmında, no: 5369, 5631 ve 6 1 1 0.
·
.
..
c-Heysemi, Mec'meü Zevaid, c . 9/694,no:1 6 1 79.
suresinde geçiyor
278.
doTaberani, Mucem-i Kebir, c. 1 / 1 52, no: 350 ve
(212) Saffat suresi, 1 39-1 46. ayetler
e-Nesai, Sünen-i KÜbra, Menakıb bölümü, bab 1 3,
(213) ibni Asakir, Tarih'ü Medinet-i Dımaşk, c. 9/255287, no: 8 1 1
(230) a-Ümeyye divanı, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cübeyli s. 1 08,1 1 7 .
5/87, no: 4663
no: 8 1 32, c. 7/324
( 1 84) a-Esfehani, el-Eğani, c. 1 4/1 3, Husayın b. Ha mam başlığı altında. b-Zirikli, el-A'lam, c. 21262 (1 85) a-M. Sait Aşmavi, Halafetü-I islamiye, s. 63, 2 1 . dipnot b-EI-Ehram gazetesi, 9 Mayıs 1 998 (1 86) Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an adlı yapıtım. ( 1 87) ibni Kesir, Bidaye ve Nihaye, c. 3/283-288 (1 88) Müslim, Şiir bölümü, no:
2255
(1 89) Dr.Cevat Ali, "el-Mufassal fi Tarihi'I Arap Kable'l islam", c. 6/478-500 (1 90) Dr. Cevad Ali, Mufassal, c. 6/482 ( 1 9 1 ) Suyuti, Dürrü'l mensur, A'raf suresi ayet 1 75, c.6/675 ( 1 92) ibni Kesir, el-Bidaye ve Nihaye, c. 3/274 (1 93) Şuara suresi 224. ( 1 94) AI-i imran, ayet 1 85
(214) Araf suresi 24 (215) ibnil Cevzi, el-Muntazam, hicri 2. yılı olayları bölümünde, c.3/ 1 42-1 55.
boMakdisi, el-Bed-ü ve Tarih, c. 3/4 1 , 3/62 ve ve 65, Peygamberler başlığı altında c-Yakut Hamevi, Mucemü-I Büldan, c. 3/201 d-Suyuti, Dürrü'l Mensur, c. 1 21479, Saffat suresi 1 46. ayet açıklamasında.
(216) Ümeyye divanı, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cübeyli s. 1 00, Rad suresi ayet 2 ve Lokman suresi ayet 1 0.
(23 1 ) Kehf suresi 86. ayet, Lüveys Şeyho, Divan-ü Şuarai-n-Nasraniyet-i kablel islam, 1 /237
(21 7) Ümeyye divanı, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cübeyli s. 1 02. Hamim kelimesinin Kur'an'da geçtiği yerler:
Buhari, Bedü-I hakli bab 4/3 1 99, Tefsir, Yasin, bab 1 /4802,4803, Tevhid, bab 22/7424. Ebu Davud, Hu ruf, bab 34/4002, Müslim, iman bab 721159
En'am suresi 70, Yunus suresi 4, Hac 1 9, Saffat, 67, Sad 57, Gafir 1 8,72, Fussilet 34, Duhan 46,48, Rah man
(232) ibni Kesir, Bidaye- Nihaye, 4/366
44, Vakıa 42, 54 ve 93, Hakka 35, Mearic 1 0, Mu hammed 15 ve Nebe suresi 25.Zekkum kelimesinin Kur'an'da geçtiği yerler: Saffat suresi 62, Duhan su resi 43 ve Vakıa suresi 52. Kur'an'da cehennemIikIe re zincirler vurulacak anlamındaki ayetlerde iki eşan lam lı kelimeler kullanılmıştır: Eğlal kelimesi: : A'raf 1 57, Ra'd 5, Sebe 33, Gafir 7 1 , Yasin 8, insan 4. Bir de Selasil kelimesi: insan suresi 4 ve Gafir suresi 7 1 .
(233) Hakka suresi ayet 1 7, Bağdadi, Hazanetü-I edep, c. 1 /247. Burada Askalani'nin isabe adlı kita bından alıntı var (234) a-Suyuti, Dürrü'l mensur, c. 1 4/672, Hakka su resi ayet 1 7 b-Taberi tefsiri, Hakka suresi, ayet 1 7, c. 23/229 (235) Dr. Abdulhafiz Satli, Divan'ü Ümeyye b. Ebi Salt, s. 387. Rad suresi 19 ve Zümer 9, En'am 50 (236) Dr. Cevat Ali, el-Müfassal, c.6/484. Cevat Ali bunları Alusi tefsirinden, Tarihü'l Hamis ve Tabre si'den alıntı yaparak anlatıyor
(1 95) Alusi, Ruhu-I Maani tefsiri, A'raf 1 75, c. 9/1 1 3
Zincirlerin boyu 70 arşındır diyen ayet: Hakka sure si, ayet 32
(1 96) Mes'udi, "Müruc'ü Zeheb", c . 1 /56
(21 8) ibnil Cevzi, el-Muntazam c.3/150
(237) a-Buhari, Menakıb-I Ensar, bab 25/384 1 , Edep, bab 90/61 47 ve Rikak bab 29/6489.
(1 97) Dr. Cevad Ali, Mufassal, c. 6/482
(219) ibni-I Cevzi, el-muntazam fi tarihi-I müluk, c.3/152
b-Müslim, Şiir bölümü, no: 2256. Burada farklı birkaç rivayet geçiyor.
(220) a-Muhammed suresi ayet 15 ve Zuhruf suresi ayet 7 1 .
(238) a-ibni Kesir, Bidaye ve Nihaye, c. 3/277
(1 98) ibni Kesir, el-Bidaye ve'l Nihaye, c. 3/274-278 ( 1 99) Dr. Cevat Ali, el-Mufassal fi tarihi'I Arap kable'l islam, c. 6/478-496 Kur'an'da bulunan yabancı kelimelerle ilgili "Bilinme yen Yönleriyle Kur'an" adlı kitabımda bağımsız bir başlı k açmıştım. Oraya bakılabilir. (200) Alusi, Ruhul Beyan, A'raf suresi, ayet 1 75, c. 9/1 1 3 (201 ) Ümeyye b. Ebi Salt Divanı , tahkik eden d r Şü cey' Cemil CÜbeyli, s.1 01 , (202) a-Zemahşeri, EI-keşşaf, Kehf suresi ayet 9, c. 3/566 b-Alusi, tefsir-ü ruhi' i Beyan Kehf suresi ayet 9, c. 1 5/209 (203) alDivan'ü Ümeyye b. Ebi Salt, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cübeyli, Dar'ü Sadır matbaası/Bey ruV1998 b)Divan'ü Ümeyye b. Ebi Salt, derleyen Dr. Abdulha fiz Satli, Şam üniversitesi Edebiyat bölümü öğrt. Üyesi. (204) Halebi, insanü'l uyun, c. 1 /4. Hz. Muham med'in nesebi(soyu) başlığı altında. . (205) Halebi, insanu'l uyun, 1 . cildin hemen başında, Hz. Muhammed'in soyu başlığı altında. (206) ibni Düreyd, iştikak, s. 303 (207) Taberi tefsiri, Bakara suresi ayet 1 02 ve Nisa suresi 87-90, c.7/281 geçiyor bu şiirler (208) Buhari, Menakıb, bab 26, no: 384 1 , Edep, bab 90,no: 6 1 47
b-ibni'l Cevzi, el-muntazam, c.3/1 5. ve ictimau'l Cu yuşi'l islamiye, s. 477 c-Ümeyye divanı , tahkik eden dr Şücey' Cemil CÜ beyli s. 1 03 ve 1 21 . . . Ümeyye şiirleriyle Kur'an ayetleri arasında n e kadar benzerlik vardır diye merak eden varsa, bu konuda hem Ümeyye'nin şiir divan i var ona müracaat edebi lir, hem de ibni-I Cevzi'in el-Kamil ile ictimau-I Cüyu şi'l islamiye adlı eserlerine bakabilir. Tabii ki ibni Ke sir, ibni Asakir ve başka da birçok tarihçi bunları işle miştir; ancak sözü edilen yerlerde -nerdeyse- tüm düşünceleri bir arada toplanmıştır (221 ) ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i Dımaşk, c.9/282 (222) Nur suresi ayet 35, ibni Kayyim el-Cevziyye, ictimau'l Cuyuşi'l islamiyye, s. 477-479 (223) Ra'd suresi ayet 1 3. (224) Ümeyye divanı , tahki k eden dr Şücey' Cemil Cübeyli s.79 (225) Meryem suresi ayet 61 , Alusi, Ruhü'l Beyan tefsiri, Meryem suresi 6 1 . ayetin açıklama kısmında, c.9/1 1 3 bunları anlatıyor. (226) 1 7- 1 8. ayetler, (227) Kur'an'da geçen yabancı kelimelerle ilgili "Bi linmeyen Yönleriyle Kur'an" adlı kitabımda bir bölüm açmıştım, oraya bakılabilir. S. 264-296
b-Ebu Naim Esbehani, Marifet-ü Sahabe, Dahr b. Harb(Ebu Süfyan) başlığı altında, no: 1 467 c-Cevat Ali, el-müfassal fi tarihi-I arap, c.6/487 (239) Teğabün suresi, ayet 7 (240) Şura suresi, ayet 7. (241 ) Alusi, Büluğü'l Ereb, c. 21253. Ümeyye'nin Di vanından naklen . . (242) Alus, Büluğu'l Ereb, c. 3/1 1 7 (243) Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni, s. 2 1 , Müslim, Şiir bölümü, no: 2257 (244) a)Amir b. Ceşm b. Hübeyb b) Abd'ü Tabiğe b. Sa'leb c) Allaf b. Şihap Temimi d) el-Mültemis b. Ümeyye el-Kenani e) Züheyr b. Ebi Selma f) Halit b. Sinan b. Gays el-Absi g) Rabi' b. Rabia. h) Abit b. Ebras Esedij)Tübbeu'l Yemani
i) Abdullah
Kudai.
j) Tarafa b. Abd k) Kusey b. Kilab ve daha sayamadığım birçok kişi.
(228) Ümeyye divanı, tah ki k eden dr Şücey' Cem ii Cübeyli s. 1 1 9
(245) Kadriye Yalvaç, Mebrure Tosun, Sümer, Babil, Asur kanunları ve Ammi Şaduga fermanı, s. 1 8
(21 0) Hud suresi 44. ayet. Ümeyye divanı , s . 1 1 7
(229) Kehf suresi, 3 1 , Hac suresi 23, Fatır suresi 33, Mutaffifin suresi 23,35, Duhan suresi 53 ve insan su resi 21 .
(246) ibni Sad el-Gamıdi, "Akidet-ü hatm-i nübüwe ti bi'n- Nübüweti' i M uhammediyye, doktora tezi, s. 1 73- 1 95.
(21 1 ) Ümeyye divanı, tahkik eden d r Şücey' Cemil Cübeyli s. 1 21 . Aynı şeyler Kur'an'da en çok Rahman
Ümeyye divanı, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cü bey ii s. 1 22. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an, s.
(247) a- Suyuti, Dürü-I mensur, Kureyş suresi, c. 1 5/674 b- ibni Aşur tefsiri Tehrir ve Tenvir, Kureyş
(209) Ümeyye Divanı, tahkik eden dr Şücey' Cemil Cübeyli s. 1 1 1
suresi, c. 30/558-559 c- Fahrettin Razi, Telsir-i Kebir, Kureyş suresi, c. 321107 d- ibni Manzur, Lisanu'l Ae ap, c.9/9, "ELF" maddesinde anlatıyor.
(248) Kurtubi telsiri, masında.
(249) Kureyş suresi,
c. 20/204, Kureyş suresi açıkla
(250) a-
ibni Kesir, Bidaye ve Nihaye c. 3/457 b- ib ni Hişam, Sire, c . 1 /1 54 c- Taberi, Tehzib-I Asar, Cüz'ül melkud, s. 1 7
(251) a-
ibni Kesir, Bidaye ve Nihaye c.3/460 b- ibni Esir, el-Kamil, c. 1 /570 c- ibni Hişam, sire, c.1 / 1 55 d Taberi, Tehzibü-I asar, Cüz'ül melkud, s. 2 1
(252) a) ibni Hişam, Sire, c. 1/1 54 b) Beyhaki, SÜ nen-i Kübra, Fey' ve ganimet bölümü, bab 62, c.6/596, no: 1 3080, c) Buhari, Edebü-I mülred, no: 56 d) Ahmet b. Hanbel, Müsned, Abdurrahman b. Avf hadisleri, no: 1 655 ve 1 676 e) ibni Hiban, 1 0/214, no: 4374 i) Hakim, Müstedrek, Mekatib, c. 21239, bab 1212870 g) Taberi, Tehzibü-I asar, Cüz'ül melkud, s. 21 h) http://library.islamweb.neVhadith/hadithServi ces.php?type;2&cid;1477&sid;4461 . Bu adreste 67 yerde geçtiği belirtiliyor. (253) Heddadi, el-Kur'an'ü da'vetün Nasraniyye, s. 97, A. Razzak Nevfel'den naklen. ibni Asakir, Tarih-ü Medinet-i 38/332-338
Dı maşk, c.
(255)
a-Buhari: B.Vahiy, bab 3/3, Ehadis-i Enbiya bab 22/3392 ve Tabir, bab 1 /6982 b-Sahih-i Müslim, iman bölümü bab 73, no; 1 60
(256)
Ebu Musa el-Hariri, Bahsü'n li neş'eti-I islam,
(257)
Ebu Musa el-Hariri, Bahsü'n li neş'eti-I islam,
s. 1 6 s.20
(258) a-Ali b. Nayil eş-Şühud, el-Mülassal li-r-Reddi ala şebehati A'dail islam, c. 1 01148. b-Ebu Musa el Hariri, Bahsü'n li neş'etH islam, s. 52 (259) Yunus
(274) Buhari: Sulh bölümü, bab 6/2698-99. Megazi bölümü, bab 4214251 ve Cizye kısmı, bab
suresi ayet 94
(260)
Ebu Musa el-Hariri, Bahsü'n li neş'eti-I islam, s. 51 -52
(275) Nahl suresi ayet 1 03
"Metalibü-I Aliye" 1 9 cill. Tahkik eden Muhammed b. Zalir, Darü-I Asime matbaası/ Suudi/2000
(276) Furkan suresi ayetler 4-7 (277) a-Taberi telsiri, Nahl suresi ayet 1 03, c. 1 4/364-369. b-Suyuti, Dürrü'l Mensur, Nahl suresi ayet 1 03, c. 9/1 1 5- 1 1 8 c-ibni Kesir telsiri, Nahl 1 03, c. 4/406
(278) Nisaburi, Garibü-I Kur'an, Nahl suresi ayet 1 03, c. 4/307 (279) Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an. (280) Buhari, B.Vahiy, bab 3/3, Telsir bölümü, ikra suresi no: 4953 ve Tabir bölümü, bab 1 /6982 (281 ) Ahmet b. Hanbel, Müsned, Ayşe hadisleri, no: 26486 (282) a- ibni Kesir, Telsirinde Alak suresi c.5/436, Bi daye Nihaye c. 4/5, Vahiy bölümünde. b- Ebu Avane, Müsned, c. 1 / 1 03, bab 28/328. hadis. c- A.Razzak, Musannal, c. 5/323, no: 971 9 d- Beyhakı , Delalil-i Nübüvve, c. 21140 e- ibni Hibban, c.1/2 1 9, no: 33 1ibni Hacer Askalani, Fethu'l Bari Şerh-ü Sahihi-I Bu hari, c. 1 /62 Bedü-I vahiy bölümü.
(263) Abd Avn
cahiliyyi 1 /326
er-Revdan, Mevsuat-ü Şuarai-I asri-I
(285) a-Buhari, Teheccüd namazı kısmında, bab 411 1 25 ve Telsir, Duha bölümünde no: 4950-51 b-Sa hih-i Müslim, Cihat bölümü, bab 39, no: 1 797 (286) ibni Abdilberr, istiab, Sel ma başlığı altında, no: 1 01 4. (287) Rahman suresi 56, 70 ve 74. ayetler, Nur su resi 1 1 -20. ayetler, Ahzab 28'den 35'e kadar. Tahrim, 5. ayel. Ayrıca 36 ve 53. ayetler. Nebe suresi 32-34 ve Tebbet suresi.
Kaynaklar
(269) Cevad Ali, el- Mulassal, c. 5/604, Maide sure si ayet 38 Mesela hırsızlık yapanın eli kesilirdi. Örne ğin; Vabisa b. Halit, Avf b. Übeyd, Mirar, Hıyar b. Adiy, Ubeydullah b. Osman, Müdrik b. Avf, Melih b. Şüreyh, Mükis b. Kays'ın sağ elleri, hırsızlık yüzün den kesilmişti. Bunlardan 3'ü aynı ailedendi. ikisi ise baba-oğul idi. Muhammed bu geleneği de resmileş tirip Kur'an'da işledi: H ı rsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin! Anlamında ayet indirdi (270) Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an adlı çalışmam. (271 ) Tirmizi, Kıraat bölümü, bab 1 1 /2944 :272) Dairetü-I Mearili'l islami, c. 26/8 1 67
"Sahih-i Buhari" 4 cilt, Dar'ü ibni Kesir/BeyruV 2002 Burhanettin Delv/Delu, "Ceziretü-I arap kable'l islam", tek cilt, 840 say1a, 2004'te Darü-I Farabi/Lübnan matbaası/Beyrut'ta basılmıştır. Dr. Abdulhaliz Sat1i, "Divan'ü Ümeyye b. Ebi Salt" tek cilt, Teavüniye mat baası , Şam/2000
"Feydu'l Kadir şerh'ü Camii-s- Sağir" 6 cilt, Daru'l Marile matbaası , 1 977/Beyrut
Ahmet b. Hanbel((h.241 .ö) "Müsned", yadl1 989
Beyt-ü
Elkar-i
Devliye
matbaası/Ri
"Büluğü'l Ereb li Marileti Ahvali'l Arap", 3 cill. Tahkik eden Muhammed Behçet Eseri, Darü'l küttabi'IMıs ri/Mısır Abd Avn er-Revdan, ' "Mevsuat-ü Şuarai-I Asri-I cahiliyyi", Üsame matbaa sl/Ürdün/2001 Acluni(h. 1 1 62.ö) cill.
Mektebetü-I
KudsilKahi
Beyt-ü
elkar-i
"Kitabü-I Heyevan" 8 cill. Tahkik eden Abdüsselam Muhammed Harun, Mustala-I babil Halebi matbaa sl/Mısırl1 967 "Beyan ve Tebyin" 4 cill.Tahkik eden Abdusselam Muhammed Harun, mektebetü-I Hancı matbaa sl11 998/Mısır
"el-Mülassal li Tarihi'I Arap Kable'l islam" 10 cill. Bağ dat üniversitesi yayınl/1 993 Ebu Avane Yakup b. ishak "Müsned" 5 cill. Tahkik eden Eymen b. Aril Dımaşki, Daru'l Marile, BeyruV1 998 Ebu Davud, Süleyman b. Eş'as Cicistan( h. 275.ö) "Sünen-i Ebu Davud", Beyt'ü Elkar-i Devliye, Ri yadltarihsiz
"EI-Celis-ü Salih el-Kali", 4 cill. Tahkik eden Dr. Mu hammed Mursi el- Huli, Alemü-I kütüp matbaası/Bey ruV1 993 Ebu Hayan Endulusi (h .745.ö) "Bahru'l Muhit", 8 cill. Tahkik eden komisyon. Daru'l kütübi'l ilmiye, BeyruV 1 993 Ebu Ya'li Mevsıli Ahmet b. AIi(h307.ö), "Müsned-ü Ebi Ya'li" 16 cill. Tahkik eden HSAN Se lim Esed, Darü21 me'mun Ii-I türas, 1 989/Beyrut Esbehani. Ebu Naim( h. 430.ö)
Ahmet b. Hanbel((h.241 .ö) "Müsned". yad/1 989
Cahız Ebu Osman Amr b. Bahr(h.255.ö)
Ebu Ferec b. Zekeriyya el-Ceriri(h. 390.ö)
Alusi Mahmut Şükrü Bağdadi(1 924.ö)
"Keşlü-I Hala" 2 re/h . 1 351
Divan'ü Ümeyye b. Ebi Salt, Tahkik eden Dr. Şücey' Cemil Cübeyli, Dar'ü Sadır matbaasl/BeyruV1 998
Cevad AIi(ö . 1 987.m)
Abdurraul el-Menavi(h.1 031 .ö)
"el-Musannal", 12 cill.Tahkik eden Habiburrahman, Meclisü-I ilmiye matbaası , Pakistanl1 983
(268) Halil Abdulkerim, Fetret-ü Tekvin, s. 99-107
Buhari Muhammed b. ismail(h.256.ö)
(284) Suyuti, Dürrü'l Mensur, Duha suresi C. 1 5/483
(265) Halil Abdulkerim, Fetret-ü Tekvin, s. 99-1 1 9
21302
"Delail-i Nübüvve", 7 cill. Tahkik eden Dr A. Mut'i, Da rü'l kütübi'l ilmiye/BeyruV1 988
Daremi Osman b. Sait(h280.ö)
Abdurrazzak San'ani(h.21 1 .ö)
(267) a-ibni Hişam, Siret, c . 1 /271 b-Taberi Tarihi, c.
Beyhaki Ebubekir Ahmet b. Hüseyin(h.458.ö)
"Er-Reddd-ü Alel Cehmiyye", Tahkik eden Bedrü-I Bedir, Dar-ü Selefiyye matbaası Küvey1/1 985
(264) Halil A.Kerim. Fetret-ü Tekvin Fi Hayat-ü Sadı ki-I Emin, s. 9 ve 84-85
(266) a- Dr. Cevat Ali, el-Mulassal l i tarihi'I Arap kab le'l islam, c.6/500-503. b- Tirmizi, Rüya bölümü, bab 10, no: 2288 c- Alusi, Buluğü'l Ereb, c.2/269
Bağdadi Abdulkadir b. Ömer(h.1 093.ö) "Hazanetü-I Edeb", 13 cilt. Tahkik eden Abdusselam Muhammed Harun, Mektebetü-I hancl/Kahire/1 997
(283) Duha suresi, 1 -3, Dr Taha Hüseyin, Fi'ş-Şi'ri-I cahiliy, s.82
(26 1 ) EI-Hariri, Bahsü'n li neş'eti-I islam, s. 1 2 (262) Halil A.Kerim. Fetret-ü Tekvin Fi Hayat-i Sadı ki-I Emin, s.84
Askalani ibni Hacer Ahmet b. Ali(h.852.ö) "Fethu'l Bari Şerh-ü Sahihi'l Buhari" 1 7 cill. Tahkik eden Abdurrahman b. Nasır, Darü-I Tayyibe matbaa sl/ Riyad/2005 "Eı-isabe li Temyiz-i Sahabe" 1 4+2 cilt lihrist, tahkik eden komisyon, Hacer matbaasl/Kahire/2008
1 9/3184
ayetler 1 -4
(254)
(273) Buhari, Megazi bölümü, Kaza umresi başlığı altında bab 4214251
Devliye
matbaası/Ri
"Delaii-i Nübüvve", 2 cill. Tahkik eden Muhammed Revas ve Abdulberr, Darü Nelais matbaası, Beyrut 1 986
imiiııii1tii1iıl,fiAi r-
_ w ________
"Marifet-ü Sahabe", 7 cil!. Tahkik eden Adil b. Yusuf Azazi, Dar'ü Vatan matbaasıl Rıyad 1 998 Esfehani Ebu'l Ferec Ali b. Hüseyin(h.356.ö),
Mustafa Ceha(1 942- 1 992),
dide, BeyruVTarihsiz ibni Hibban(h.354.ö)
"Mihnetü-I akli fi'l islam" Kitap 1 982'de Lübnan'da
"el-Eğani" 24 cil!. Tahkik komisyon. Dar'ü Sadır mat baasl/BeyruV 2008
Sahih-i ibni Hibban bi tertib-i ibni Belban(739.ö). 1 8 cil!. Tahkik eden Şuayıp Arnavı!, Risale matbaa sl/BeyruVTarihsiz
Haddadi Yusuf Düre( 1 9 1 3-1 979),
ibni Hişam(h.21 3.ö)
"el-Kur'an'ü Da'vetü'n Nasraniyye" , 2. baskı. Bulisi ye matbaası/BeyruV1 986,
"Siret-i Nebi", 4 cil!. Tahkik eden Ömer A.Selam Ted müri, Daru'l kitabi'I Arabi, BeyruV1 990
Hakim Ebu Abdiilah Nisaburi(h.403.ö)
ibni Kesir imaduddin ismail(h.774.ö)
"EI-Müstedrek-ü ala's- sahihayn", 5 cil!. Tah . Musta fa b. Ebi Nasr, Darü-I kütübi-I ilmiye/BeyruVtarihsiz.
"el-Bidaye ve'l Nihaye" 20 cil!. Tahkik eden dr Abdul lah b. Abdülmuhsin, Hecer matbaasl , Kahire/1 997
Halebi Burhanettin(h.1 044.ö)
"Tefsirü-I Kur'an-il Azim", 8 cil!. Tahkik esen Sami b. Muhammed, Dar-ü Tayyibe matbaasl/Suudil 1 999
"insanu'l Uyun", 3 cilt, Dar'ü Nevadir matbaası , Bey ruV201 3 Halil Abdulkerim(1 930-2002) "Fetret-ü Tekvin Fi Hayati-i Sadiki-I Emin" tek cil!. Dar-ü Mısri-I Mahrusa/Mısır/2004
ibni Sad(h.230.ö) Dar-ü
ihya matbaası ,
"Bahsün fi Neş'eti-I islam" BeyrıV1979
"Mec'mu'l Fetava" 37 cil!. Tahkik eden Enver Baz ve Amir Cezzar, Derü'l Vefa matbaası , Mısır/2005
Heysemi Nurettin Ali b. Ebibekir(h.807.ö) "Keşfu'l Estar an Zevaidi-I Bezar" 4 cil!. Tahkik eden Habibürrahman A'zami, Müesseset-ü Risalel Bey ruV1984 "Beğiyyet-ü Raid fi tahkik-i Mec'mei Zevaid", 9 cil!. Tahkik eden Abdullah Muhammed Derviş, Darü-I fikir matbaasl/BeyruV 1 994 Hindl Alauddin el-Müttekl(h.975.ö) "Kenzü-I Ummal fi Süneni-I Akval-i ve'l Ef'al" 18 cil!. Tahkik edenler: Bekri Hayan ve Safve Saka, Risale matbaası/BeyruV1985
"Ahad ve'l Mesani", 6 cil!. Tahkik Basım Faysaı, Dar'ü Raye matbaası 1 991 /Riyad ibnü'l Esir Ali b. Muhammed Cezeri(h.630.ö) "Üsdü-I Gabe" 8 cil!. Komisyon, Darü-I kütübi-I ilmi ye/BeyruV ibni Habib Ebu Cafer(h.245.ö) "Muhabber", Tahkik eden Dr. Stiter, Daru-I Afaki-I Ce-
"Nihayetü-I Ereb Fi fünuni-I Edeb' 33 cil!. Tahkik edenler Dr Yusuf Tavil ve Ali Muhammed Haşim, Da rü-I kütübi-I ilmiye matbaası , BeyruV2004 Suyuti Celalettin(h.9 1 1 .ö) "Dürrü'l Mensur" 1 7 cil!. Tahkik eden Abdullah b. Ab
Şehristani
Ebu'l
Feth Muhammed b. Abdulkerim
"Garibü-I Hadis" 3 cil!. Tahkşk eden Süleyman b. ib rahim, Ümmü'l Kurra üniversitesi yayını, 1 985/Mek ke
Taberani Ebu'l Kasım b. Ahmet Süleyman(h.360.ö)
imam Müzi Cemalettin Ebu'l Haccac Yusuf(h.742.ö)
dulmecit Selefi, ibni Teymiyye matbaası Kahirel
"Tehzibü-I Kemal" 35 cil!. Tahkik eden Dr. Beşşar Av vad Maruf, Risale matbaası BeyruV1 992
Sumer, Babil, Asur kanunları ve Ammi Şaduqa fer man ı , Türk Tarih kurumu yayını 1 989/Ankara Kurtubi Ebu Abdiilah Muhammed b. Ahmet(h.671 .ö)
Ebu
Mehna ve Ali Hasan Faur, Daru'l Marife/BeyruV 1 993
"el-Mucemü'l Kebir" 25 cil!. Tahkik eden Hamdi Ab
"Mucem-i Evsat", 1 O cil!. Tahkik edenler Ebu Muaz ve Ebu Fadl, Darü-I Haremeyn matbaasıl Kahirel 1 995
Kadriye Yalvaç, Mebrure Tosun,
"el-Ehadisü-I Muhtare" 1 3 cil!. Tahkik eden A.Melik b. Abdullah, Dar'ü Hader matbaası/BeyruV2001
ibni Ebi Asım(h.287.ö)
ruV 1 996
"el-Milel'ü ve'l Nihai", 2 cilt.Tahkik edenler: Emir Ali
ibni Asakir Ali b. Hasan(h.571 .ö)
"Kitabü-I iştikak", tahki k Abdusselam Muhammed Harun, Daru'l Ceyl, BeyruV1 991
eden Zekeriya Umeyrat, Darü-I kütübi-I ilmiyye/Bey
ibrahim b. ishak el-Harbi(h.285.ö)
Makdisi Diyaüddin med(h.643.ö)
ibni Düreyd Ebubekir Muhammed b. Hasan(h.32 1 .ö)
Nisaburi Nizamettin Hasan b. Muhammed(h.850.ö),
Ebubekir Ahmet(h.548.ö)
"EI-istiab fi marifeti-I Ashab", 2 cil!. Darü-I fikir mat baası, BeyruV2006
"el-Muntazam'ü fi Tarihi-I Müluk" 19 cil!. Tahkik eden ler Muhammed Abdulkadir Ata ve Musatafa Abdulka dir Ata, Darü-I kütübi-I ilmiye, BeyruV1992
"Fedail-i Sahabe", Dar'ü kütübi-I ilmiye, BeyruV1 984
"Celis-ü Salih el-Kafi", 4 cil!. Tahkik eden Dr. Osman Abbas, Alemü-I kütüp matbaasıl BeyruV1 987
"el-Cami'ü li Ahkami-I Kur'an" 24 cil!. Tahkik eden Ab dullah b. Abdilmuhsin, Risale matbaası/BeyruV2006
ibnil Cevzi Ebu'l Ferec A.Rahman b. Ali(h.597.ö)
seset-ü Risale, BeyruV2001
dulmuhsin, Hecer matbaası/Mısır/2003
ibni Zekeriya Nehrevani el-Cerirl(h.390.ö)
ibni Abdilberr Nümeri(h463.ö)
"Tarih'ü Medinet-i Dımaşk" 80 cil!. Tahkik eden Mu hibbüddin Ebu Sait, Daru'l fikir, 1 995/Beyrut
Abdilmuhsin, Şuayıp Arnavut ve Hasan Şelbi, Mües
Nüveyri Şehabettin Ahmet b. Abdulvahhap(h.533.ö)
ibni Seyyid-i Nas Ya'meri(h.734.ö)
ibni Teymiyye Takiyyüddin Ahmet Harani(h.728.ö)
"EI-A'lam", 8 cil!. Darü'l ilim li'1 melayin, Beyrut 2002
Nesai Ahmet b. Şuayıp(h.303.ö)
"Garibü-I Kur'an ve regaibü-I türkan" 6 cil!. Tahkik
"Tabakat-i Kübra" 8 cil!. 1 9967beyrut
Hariri Ebu'l Abbas(Asri)
Hayrettin Zirikli(1 976. ö)
"Sahih-i Müslim", Tahkik eden Muhammed Fuad Ab
"Sünen-ül Kübra", 12 cil!. Tahkik eden Abdullah b.
"Uyun-ul Eser" 2 cil!. Tahkik edenler Muhammed'ğl iyd ve Muhittin, ibni Kesir matbaasl/Beyrut
"Şerh-ü Divani Antere", 242 sayfa. Darü-I kitabi-I Ara bi/BeyruV1 992
Müslim Ebu'l Hüseyin(h.261 .ö)
dulbaki,Daru'1 kütübi'l ilmiye/BeyruV 1 991
"el-Cüzürü Tarihiye li şeraiti-I islamiye", birinci baskı , Sina yayı nevi/Kahire/1 990
Hatib-i Tebrizi(h.502.ö)
basılır ve yasaklanır.
Abdiilah
Muham
Makdisi Mutahhir b. Tahir(h.4. asırda yaşamış) "el-Bed'ü ve Tarih" 6 cil!. Mektebet-ü Sekafet-i Dini ye/M ısır/tarihsiz Menavi Muhammed A.Rauf(h1 031 .ö) "Feydü-I Kadir", 6 cil!. Darü-I Marife matbaadı , Bey ruV1972 Mes'udi Ebu'l Hasan Ali b. Hüseyin(h.346.ö) "Müruc'ü Zeheb" 4 cilt , tahkik eden Kemal Hasan, Mektebetü'l Asriyye/BeyruV2005 Muhammed Sait Aşmavi(201 3.ö) "EI-Halafetü-I islamiye", Sina yayınevi/Mısır/1 992 Muhibbüddin Taberi(h.694.ö) "Zehairu'l Ukba Fi Menakıb-i Zevi'l Kurba". Mektebe tü-I kudsiyye, kahire h. 1 356 "Riyad-ü Nadre fi Menakıbi-I Aşere", tah ki k Muham med Bedrettin, M.Emin Hanci yayınevi Mısır/h . 1 327
Taberi Ebu Cafer Muhammed b. Cerir(h.31 0.ö) "Camiu'l Beyan an Te'vil-i Ayyi'l Kur'an". 25 cilt, tah kik eden dr. Abdullah b. Abdülmuhsin,Hecer matbaa .
sı/Kahire/2001
"Tarih-i Taberi", 11 cil!. Tahkik eden Muhammed Ebu I Fadi, Daru-I Maarif/Mısır/1 968
Teyalisi Süleyman b. Davud (h.204.ö) "Müsned-i Teyalisi" 4 cil!. Tahkik eden M. B. AbdiI muhsin, Hecer matbaasıl Kahire 1 999
Tirmizi Muhammed b. isa(h.279.ö) "Sünen-i Tirmizi", Mektebetü-I Mearif, Riyad!1 41 7
hicri
Yakubi Ahmet b. Yakub(h.292.ö) "Tarih'ü Yakubi" 3 cil!.Gara matbaası/Necef/1 358
hicri
Yakut b. Abdullah Hamevi(h.626.ö) "Mucemü'l büldan" 5 cil!. Dar'ü Sad ı r matbaası, Bey rut 1 993
Zehebi Şemsettin Muhammet b. Ahmet(h.748.ö) "Siyer-i A'lam-i Nübela" 29 cil!. Tahkik eden komis yon, Risale matbaasıl BeyruV1984
Zemahşeri Carullah Mahmut b. Ömer(h.538.ö) "EI-Keşşaf", 6 cil!. Tahkik edenler Adil Ahmet ve Ali, Mektebetü-I Abidin Mısır/1 998