Boşnakça Ve Türkçe Öğrenelim Ucimo bosanski i turski
Full description
Full description
Sayı - 066
Full description
Türkiye Cumhuriyeti 90 yıl önce Osmanlı'dan devir aldığı yönetimi, Osmanlı da 700 yıl önce Anadolu Selçuklu devletinden almıştı. Anadolu Selçuklu devleti de Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun …Full description
Etkileyici kişisel gelişim kitabı
Full description
etilen
Frankfurt okulu ve medya ilişkisiFull description
Etkileyici kişisel gelişim kitabı
Full description
eaei^-i/
^dl/iec/e^^ec^
£z4.-t^trt /'u-lct'la^p&rç-
-
Türkiye'nin dînî târihini meydana getirebilmek
Türkiye'de inki-
için,
af eden muhtelif tarikatlar hakknda etrafl ve salam zlmas birinci arttr. Umumiyetle islâm tasavvufu tarihini yazabilmek için de çok büyük yardm olaca bedihî olan bu cins monografiler, mahdut monografiler ya-
ve muayyen bir mevzuu bütün
balca
tarikatn menei, inkiaf,
monografiler sayesinde
mî mahiyette
salam
kikat henüz okadar ilerlememi
umumî
brakld;
taraftan
bâz
mahiyette
kat ilerledikçe, alelacele rafa
rabta ve münasebetleri böy-
bir surette tesbit edilmeden,
olduu
meydana
bir taraftan eski
eserler
neredilmiti; halbuki
olduunu
salam
umumî
t etki
eserler bir ta-
ahsiyetleri
hakknda, yahut
bir yol takip
tasavvuf
yazlmaa baland.
eden bu tetkikatn henüz balangçla
söyliyebiliriz. Bilhassa Türkler arasnda inkiaf eden tarikat! er
ve büyük Türk hiyettedir.
tet-
metinlerin nerine ve tercemesine, dier
tarihinin muhtelif meselelerine ait monografiler
ve
daha umu-
zamanlarda, tasavvuf tarihine ve
getirilen terkîbî ve
büyük mutasavvflarn
Doru
bir
co-
vücude gelmesi imkânszdr. Avrupa'da islâm
eserlerin
tarikatlere dair
Herhangi
ahsiyetleri, âyin ve erkân, ubeleri,
rafî tevezzüü, içtiamî te'siri, sair tarikatlarla le
edebilir.
teferruatile ihata
sofileri
hakkndaki malûmat henüz çok
Meselâ «Kalenderiye»
mühim cereyanlarndan
mtr; XIV
— XV
inci
biri
tarikati gibi
hakknda henüz
slâm
iptidaî bir
ma-
tasavvufu tarihinin en
yaplma-
hiçbir ciddî tetkik
asrlarda Anadolu'da büyük bir ehemmiyet kazan-
dn
ahiren meydana
niye
-shakiye» tarikatinin imdiye kadar isminden baka
çkardmz ( Der
slam. XIX,
26) «Kâzeru-
18
S.
bir
eyi
bilin-
miyordu; XIII üncü asrdan balyarak Anadolu'da da ehemmiyet kazaBu ginan«Hayderiye» tarikatinin henüz ismi bile pek malûm deildir .
bi misâlleri
yaplmas
namütenahi uzatmak
icap eden birçok
kabildir.
mühim
Görülüyor
ki
.
.
bu sahada daha
iler vardr.
ite kymetli talebemden Abdülbaki Bey'in bugün ilim âlemine takdim ederken hakl bir iftihar duyduum bu mühim eseri, bu derin boluklardan
birini
dolduracak mahiyettedir;
reyanlar arasnda çok dikkata
ayan
slâm tasavvufu
tarihinin
büyük
olan ve edebiyat sahasnda da
ce-
mühim
t
.
mahsuller vermi bulunan melâmetiye meslei, «Ankaral Hac Bayram' Velî» ile, bilhassa inci asrdan itibaren, Türkiye'de büyük
XV
yet
kazanm,
ve
urad resmî takibat üzerine son asrlarda
bir
ehemmi-
kaybolmak uncu asr ortasnda Seyyid Muhammet Nurül'arabî ile tekrar meydana çkarak kinci Merutiyet devresinde siyasî sahada da büyük roller oynamtr. Melâmetiye cereyannn ilk safhas R. derecesine geldikten sonra,
izi
XIX
Hartmann'm bu husustaki kymetli tetkiki sayesinde azçok vuzuh ile anlalmaktadr. Fakat Türkiye'de meydana çkan Bayram Melâmilii ve bilhassa son devir Melâmilii, imdiye kadar Avrupa'da ciddî surette tetkik edilmemiti.
lamilie
Sadk Vicdanî
da verdii malûmat le
Bey'in
«Tomar- Turuk-u
Aliye»silsilesinde
Me-
tahsis ettii cüzü'de ikinci ve
hakknda
istisna
üçün devir melâmilikleri hakknedecek olursak, memleketmizde de bu mese-
yazlm mühim bir ey yoktur denebilir. te Abdülbâkî Bey' bu mühim boluu doldurmak için yazlmtr; burada ilk
in eseri bilhassa
Melâmetiye cereyan hakknda verilen malûmat daha ziyade bir medhal mahiyetindedir; çünki, Abdülbâkî Bey, fa'aliyetini en ziyade ikinci ve üçüncü devirler Melâmilii üzerinde teksif etmesi hususundaki tavsiyemi tama-
mle nazar
mtr. liyetle
itibara
alm
ve mesaisini büyük bir muvaffakiyetle tamamla-
Eseri tetkik edenler, genç mütetebbiin ne
çaltn
itirafa
mecbur
yorulmak bilmez
bir fa'a-
olacaklardr: O, umumiyetle
bilinen
membalardan baka, imdiye kadar ilim alemince isimleri bile bilinmeyen birçok yazma membalar da bin mükilât ile arayp bulmu, ve onlardan büyük bir dikkat ve itina ile istifade ederek yalnz tasavvuf tarihini deil,
Türk edebiyat
de iddetle alâkadar eden bu çok güzel monografiyi meydana getirmitir. Bize ilk kitab olarak bu kadar olgun bir eser veren genç müelliften ilim âlemi daha birçok hizmetler bekliyebilir tarihini
KÖPRÜLÜZADE MEHMET FUAT
I
LK DEVRE MELAMLER!
MELAMETILER
1
—
Melâmetîler
EBU SÂLH HMDÛN
BN AHMED
BN AMMÂRÛLKASSAR
lk devre melâmîlii «Melâmetiye» unvanile maruftur ve «eyh Ebülibni Hevazenül Kueyrî iSJi^öyy» a. c/J'v» nin risalesinde ve yine Kueyrînin muâsr olan ve Nefehata nazaran .
kasm Abdülkerim «
eyh
Ebülf azl ibni
Hasan o—
<>.
â-^s)
»
isminde birisinin müridi bu-
Osman ibni ebu Aliyyül Gaznevî >fj i e yj 01^ > i» [1] nin «Kefül mahcub v^'^f'» ismindeki eserinde tasrih edildii veçhile birinci tabaka ricalinden Niaburlu «Ebu Sâlih Hamdûn ibni Ahmed ibni lunan «Aliyyibni
'; lll
,
«>.
»
Ammârül kassâr» tarafndan bir meslek olarak neredilmitir. Ebüîkasm Kueyrî, risalesinde Hamdûni Kessâr anlatrken «Niabur Melâmetîleri ondan intiar etmitir. Sâlimül Bârûsî ^jUi^u ve Ebu Türâb Nahebî v'/> ile sohpet etti. 271 senesinde öldü,, [2] diyor. Kefül mahcnb sahibi de kitabnda Melâmîlik hakknda baz malûmat verdikten sonra Ebu Sâlih Hamdûni kassar hakknda — v~ t>\>j ;>ouj.» «uç «i ^j ji*mM o- ^2-1 teJ-r Q* > ciu sözlerile balayarak u malûmat »
cr.
veriyor
:
«Meâyihin kudema ve müteverriânndand; fkh ve ilimde yüksek derecede idi. Süfyân sevrî isj OM- mezhebine salik ve tarikatta Ebu
Türab Nahebî müridi idi» [3] Yine ayn kitabn 14 ücü babnda «Kassâriyye * » den bahsedilirken "Bu tarikin Ebu Sâlih Hamdûni Kassâra mensup bulunduu ve Hamdûnun büyük âlimlerinden ve bu tarikin (Melâmetin) sâdâtndan olduu ve tarikinin Melâmeti neir ve izhardan ibaret bulunduu » tasrih edilmektedir.
eyh [1]
"Aliyyibni
Mürat molla [2]
[3]
Ferideddini Attârin Tezkirei evliyas da
Hamdûni kassâr hakkn-
Osman ibni Ebu Aliyyül gaznevî,, hakknda No 1302, varak: 156
da malûmat verirken kueyrî ve kefül mahcubun beyanatn
teyit
ve
tekit etmektedir. [1]
"Nefehatül üns ujViûU* te bu zat
dr.
hakknda daha
fazla
malûmat varmelâme-
Nefehata göre de Melâmetîlik, tabakai ûlâ ricalinden ehli
eyh
ve imam olan Ebu Sâlih Hamdûni kassâr tarafndan neredilCâmî, Hamdûni Kassârn nam ve öhretinin raka kadar gittiini, (vefât 283) ile Güneydin ve Sehli Testerî J*-* (297) onu methettiklerini; hatta «Eer Ahmedi mürselden sonra peygamber gelecek olsayd onlardan (Melâmetîlerden) olurdu» dediklerini kaydediyor. Bun« dan baka Hamdûnun vefatndan sonra agirtlerinden «Abdullah ibni tin
mitir.
Menâzil
J->^*
t>.
^^»
in târiki
melâmeti
neretmee devam
eylediini de
söyliyor. [2]
Bütün bunlardan anlyoruz ki Melâmetîlik, Hamdûndan evvel de mevFakat her halde bu gün de bütün tarikatlar erbabnn kabul cut imi. ve bir irfan ne'esinden ibaretmi. Melâmeti ettii gibi bir sülük hali Niaburda bir meslek halinde nereden Hamdûni Kassârdr. Hamdûni Kassâr, zamannn çok büyük ve nâfiz eyhlerinden olduu gibi öhreti de her tarafa yaylmm ve hatta Cüneyd gibi «Seyyidüt » addedilen ve umumî bir hürmete mazhar olan bir zat bile tâife en yüksek ve tazimkâr kelimelerle methetmitir. Hamdûnun zamannda iktisap ettii bu öhret, uzun müddet devam etmitir. Hatta Câmî bile Hefehatmda eyhin Melâmet hakknda ve mev'iza tarznda kendisini
söyledii sözleri yazyor.
[1]
Leyden
Tekiretül evliya U^VlS/'i" tap'.
(
Hazînetül Asfiyaya müracaat: Cilt: [2] Nefehat..
Varak: 29
Ferideddini Attâr jVke^jJljjji
:
1905. 1323 Hicrî
)
Cilt: 1. Sa: 331 2.
Sa: 262
-
335.
..
«ReynoldA. NichoIson»un
Ferideddini
Attâr
hakknda
»
II
BAKA
VE KISMEN ONDAN MUKADDEM MELÂMETÎLER
HAMDÛNI KASSARDAN
Hamdûni Kassâr Melâmetin ilk nâir ve mümessili addetmek tamayanltr. Melâmetîlk Hamdundan evvel de mevcuttu. Hambûn, ancak zamannda Melâmîlii neretmi ve Niabur Melâmetîlerinin reis ve mümessili olmu; bu suretle Melâmetin intiarnda mühim bir vazife
nile
görmütür. Fakat
Hamdundan
evvel ve
sonra daha bir çok Melâmet nâir ve
mümessillerini görmekteyiz.
Amr
3a Müslime ) dorudan doruya c-r [1] lakabile mülakkaptr. 260 dan sonra Niaburda * ye göre vefat eden ve « eyhülislâm Abdullah ensârî r 5 *-^ kendi vaktnda « Nemunei cihan » olan bu zat Niabur köylülerindendi. » « Ahmed ibni Hudreveyh .>. ve Bâyezidi Bstamî tf^t -";>> » agirtlerinrüfekasmdan ve « Abdullah Mehdiyyi Bâverdî » « dendi. Ebu Osman Hyrî
Ebu Hafs Haddad
o*'* 1}
(
ibni
1»
1
v>
w
diyor. [2]
Mülûk evlâdndan olup sofiyâne aba yerine âhâne kaba giyen ve fakr yoluna bu suretle sâlik olan, tecerrüdün kisve ve rüsum ile mukayyet olmadn « Abadan istediimizi kabada bulduk » sözü ile ifâde eden ah ücâ Kirmanî (270) [3] de Ebu Hafsn refiklerinden ve Ebu Türâbn nüsâhiplerindendir.
Ebu Hafsn [J
Risâlei
ah ücâ
;
sofilerin
mürakka' libasn giymeyip kendi
17 Nefehat. Varak Sa 322 323 Kirmânî Risâlei Kueyriye. Sa
Kueyriye. Sa
[2}Tezkiretül [2]
müritlerinden
evliya..
:
:
:
;
:
28
:
29
—
;
Nefehat..
Varak
:
41
6
ilk
eden
elbisesini ihtiyar
«
devre melâmîleri
Ebu Abdullahssecizî ^?JiA^/i » yi, « Ebu Mu« Ebu Muhammed Abdullah
hammed Haddadül Haccam t ^>\^ ±?y} » ibni Muhammedül Harrazürrâzî s^J^A*^
,
-^-v1
ir.
» yi
(310 dan evvel)
Melâmetiyenin Badatta mümessili bulunan ve Cüneydi Badadî ile Ebu Osman Hyrîye de mülâki olan mehur «Abdullah ibni Muhammedil-au^ » (328) i, Ebu Hafstan sonra ömrünün nihayetine mürtai ^JJ*** ir.
Osman Hyrîye
kadar Ebu
Hafsn yanna
defnedilen
«
müsâhip ve mülâzm Mahfuz ibni Mahmud
^
Ebu
olup vefatnda
»u (343)
ir.
[1]
ve nihayet Melâmette mezhep sahibi addedilen «Bbu shak brahim ibni Yusuf ibni Muhammedüzzücâcî tfk-lk* y\ » (348) yi sayair.
biliriz.
ir.
[2]
Bu
eyhi Ebu Hafsn nüfuz ve kudreti tamamile Bu zat her halde mühim bir Melâmetî mümessili addetmek
suretle Melâmetîlerin
tezahür eder. zaruretindeyiz.
baka
Melâmet mesleinde Ebu Hafstan ve
Hamdûnun eyhi Ebu Türâb Nahebî
refiki
Bâyezidi Bstamî (261)
brahimi Edhem ve Hatemi esammn musahiplerinden bulunan, Ebu Ha fs ve Güneydin akranndan addedilen, hacca giderken Niaburda Ebu Hafs, Bstamda Bâyezidi hasseten ziyaret eden ve Ebu Hafsn tazim ve tevkrine mazhar olan Ahmed ibni Hudreveyh de (240) mühim bir mevki ile
sahibidir.
Ahmet, bir
eri
idi.
kzlarndan
olup
tarikatta
ef'alile
ispat eyledi.
mühim
bir
mevki
[3]
Ahmed tirmizî
emir
ederek tam
libasile tesettür
bulunduunu gerek akvâl ve gerek
Zevcesi Fatma da sahibi
gezmeyip asker
kisvesile
sofî
Melâmetî
Hudreveyh
ibni
(S«JUt
er
verraküt tirmizî
;
y) »
tfi»ju Hbyij*
ir.
«Ebu Abdullah Muhammed ve «Ebu Behir Muhammed ±& &y.\
» gibi
Hamdûnun eyhi Ebu Türâb Nahebî
ibni
Aliyyüt
ibni
Ömerül
müritlere malikti. [1]
Cüneyd akrânmdan addeEbu Hamzai Horasanî (290), [4] Rey ve Cibal ( Kûhistan ve Hemedan ) eyhi olan ve melâmetini tamamile izhar eyliyen Yusuf ibnr de;
dilen
Ebu Abdullahssecizî.. Nefehat. Varak 54 Ebu Muhammedi haddad.. Nefehat, 28 Ebu Muhammedül Harraz.. Kueyrî. Sa 31 ; Abdullahilmürtai.. Kueyrî. Sa 34. Nefehat. Varak: 98 Mahfuz ibni Mahmut.. Nefehat. Varak: 64; brahim ibni Yusufüzzüeâcî.. Nefehat. Varak. 107 [1]
Varak
:
:
;
;
:
:
;
[2]
Ahmed
Nefehat. varak [3]
:
ibni
Hudreveyh..
Kueyrî. Sa
Ebu Abdullah Muhammedi
Tirmizî..
Ömerül verrâkut Tirmizî.. Kueyrî. Sa: 29 [4] Ebu Hamzai Horasan.. Kueyrî. Sa: hat. Varrk:
34
:
21
;
Tezkiretül evliya.
Sa
:
288
— 294
27
Kueyrî. Sa: 33..
29..
Ebu Bekir Muhammed
Tezkiretül Evliya. Sa:
ibni
288—294.. Nefe-
7
lk devre Melâmîleri
Huseynürrâzî (303 yahut 304)
Yahyel
cellâ >4V.'>.
^^-^^ »
[1],
Badatl «Ebu Abdullah Ahmed
[2],«Ebu Abdullahil Büsrî aj~>P
^V- s$
«Aliyyibni Sehlibni Ezheri Isfhânî
1
fr*
Cr.
B
*>.
s.\
ibni » [3],
» [4] gibi müritlere
malik bir eyhti. Hafsul Haddad, Bâyezidi Bstamî ve Ahmed ibni Hudreviyeden sonra kesreti müridanile mehur, melâmetî mümessili olarak Ebu Osmanil Hyrîyi görüyoruz. Ebu Osman Said ibni Ismailül Hiyrî (290), Fakat;
Ebu
ah Sücâ Kirmanînin agirdidir. Sonra Ebu Hafs ziyaret kalm ve kzn almtr. Vefatndan sonra Ebu Hafsa nezdnde edip onun halef olup Niaburda vefat etmitir. Ebu Osman Hyrînin zamannda öhreti çok büyüktür. Badatta Cüneyd, amda Ebu Abdullahi Çellâ. Niaburda Ebu Osman Hyrî, meayihin en mehurlanndand; bu üç eyhin kâbna hiç kimsenin vâsl
Reyli olup
olmad
söylenirdi.|5]
Esasen biz, Cünydi Badadîyi de bu zümreden addetmekteyiz. Çünkü, Melâmetiye eyhi Ebu Hafs ve Ebu Hafsn damad ve halefi Ebu Osman ile hem mertebe addedilmesinden baka meselâ Ebu Osmanm müritlerinden bulunan ve zamannda bütün meayihin mercii olan « Ebu » ve pederi Amr Muhammed ibni brahimüzzücacî ^Viv f *W Muhammedürrazî ibni « Abdullah Muhammed Ebu ibrahim ibni Yusuf [6], > (353) [7], Niabur eylerinin müteahhirinden addect.
dilen «Aliyyibni
Bündar
ibnil
Hüuseynissayrafî
ü>-*-»
^
itr^ö.^.
<>.
(359) [8]
Ebu Osmanm müritlerinden en son vefat eden, anne cihetinden Ebu Abdürrahman sülemînin ceddi bulunan ve melamette «tariki has,, sahibi olan «Ebu Amr smail ibni Nüceyd Ahmedis sülemî o. ^^jA W ^xj\ mt\ a# » (365) [9], Cüneydden de ahzi feyz etmi kimselerdir. Yine meselâ; Ebu Türab müsahibi Niaburlu Eb Hamza, Cüneyd akranndan addediliyor. Melâmetiyenin Badatta hakiki bir mümessili olan ve Ebu Hafsn güzide müritlerinden bulunan Abdullahil mürtai, keza Cüneyde mülâki ve müsahip olmutur. Cuneydin Hamdûni kassar hakkndaki söz-
ve yine
[1]
[2] [3]
Yusufü
râzî..
Kueyrî. Sa:
[4] Aliyyi Isfhânî..
[5]
29..
Nefehat. Varak:
Ahmedi Cellâ.. Kueyrî. Sa: 26. Ebu Abdullahil Büsrî.. Kueyrî.
46-47
Nefehat. Varak: 53 Sa: 28. Nefehat. Varak: 53
Nefehat. Varak: 49
Ebu Osmanül Hyrî.- Kueyrî. Tezkrei
Evliya. Cilt: 2.
Sa: 56—63 Nefehat. Va-
rak: 42 [6]
[7]
Ebu Amr Muhammedi zücâcî.. Kueyrî. Sa 36 Ebu Muhammed Abdullahi razî.. Kueyrî. Sa 37 :
:
Nefehat. Varak: 55 [8] Aliyyibini Bündari sayrafî.. Kueyrî. Kueyrî risalesinde tercemei hâlleri bu[9] Ebu Amr ibni Nüceyd. Kueyrî. Sa 37. :
lunan bu eyhlere "Nefehat,, ta da mezkûrdur..
lk devre
3
Melâfnîleri
de bundan evvelki faslda zikretmitik. Bütün bu evahit, Cüneydin olmasna de-
lerini
melâmetîlerle münasebetinin menfî olmaktan ziyade müspet lâlet eder.
Ebu Osmann yukarda Cüneyd münasebetile
zikrettiimiz müritlerin-
den baka Horasan eevanmertlerinden saylan «Ebül Hasanissofî Aliyyibni Ahmedibni sehl J*^y}» (348) [1], «Ebu Muhamj£ j> med Abdullah ibni Muhammed ibni Abdürrahmanürrazî tfj'J* » (353) [2], ve mezhebinden dolâyi Belhten sürülen "Muhammed ibni Fazlül Belhî » (39) [3] ve Ebu Muhammed Abdullahil mürtaiin müridi ve «Sultan EbuSaid ebülhayr j^y} -»s— *) û&- » n eyhi Ebülfazl ibn Hasan Sarhasînin üstad «Ebu Nasr siraç n^s^s)» da Melâmetî erlerindendir. [4] Bu suretle (440) da vefat eden ve zamannda bütün meayihi kendisine hürmete mecbur eyliyen âir Ebu Said Ebülhayr[5] Melâmet mesleinde görmekteyiz. Esasen Ebu Said Ebülhayr Melâmeti yalnz eyh Ebülfazldan almamtr. eyhinin vefatndan sonra eyh Ebu Abdurrahmanssülemîye de intisap etmitir. [6] Zaten bu zamanlarda Melâmet, tamamile intiar etmitir. Saydmz zevatn her biri müteaddit kimseleri istihlâf etmekte ve bu suretle meslein tevessuuna hizmet eylemekte idiler. Nefehat ciddî bir surette tetkik edersek bunlar birer birer bulmak kabildir. Hatta bunlardan baka Cr.
<>.
^
Cr.
M ^ 11
Cr.
cr.
«Mirei Niaburî,, [7] gibi müntesip bulunduklar eyhleri bilmediimiz bir
çok melâmetîlere de
Taslayabiliriz.
Fakat ispat müddea
bu kadarn
için
kâfî görmekteyiz.
Bu asrda Melâmetin Türkmenler arasnda intiarna da ahit olEbu Saidin fevkalâde hürmet ettii Türkmen eyhi «Muhammed Mauk tûsî ö^v nin namaz klmadn, böyle olduu halde «Muhammedi hameviye ile Gazâlînin «kyamette bütün sddîkler keki toprak olsaydk ta Muhammed Mauk, bir gün üstümüze basm bulunsayd; niyaznda bulusujji^c» rivayetile Ne nacaklar,, dediklerini «Aynül kuzât Hemedânî maktayiz. Bütün meayihin hürmetine mazhar olan
;
fehat kaydetmektedir [8] [1]
Varak
:
Ebül Hasan Aliyyibni
Ahmed
ibni
Kueyrî
bûencî..
Sehlil
.
Sa
:
37
.
Nefehat.
108
[6]
Abdullahibni Muhammedibni Abdürrahmanürraziyyüsa'râmî.. Nefehat. Varak: 109 Muhammedibni Fazlül Belhî.. Kueyrî. Sa 27 Nefehat. Varak 66 Ebu Nasr siraç.. Nefahat. Varak 140 eyh Ebu Sait Ebülhayr. Nefahat. Varak 149 Nefehatta "Ebu Abdurrahmanssülemî,, ye müracaat Varak 154
[7]
Mirei Niaburî. Nefehat. Varak: 130
[8]
Muhammed mauk
[2] [3]
[4] [5]
:
:
.
:
:
!
Nefahattaki
tûsî..
bir hilâyeye nazaran
Nefahat.
Mauk
—
:
Varak 153 154 Türkmen eyhi Ali Abo, arkadadr. Müracaat. Vaark 154
tûsînin
:
.
:
9
lk devre Melâmîleri
Bunlardan sonra Melâmeti bir tarikat halinde temsil eden "Kübreviye •v^» tarikinin müessis ve nairi Necmeddini kübrây görüyoruz. Necvastasile meddini kübrâ, bu neveyi «Ebünnecîbi süherverdî «su».*•"-'» den, Gazâlî, «Ebubekri nessac t^S'.s} » dan, o«Ahmedi gazâlî
Niabura gelip » vesatatile bilhassa Kasm gürgânî orada tavattun ve vefat eden ve Ebu Osman Hyrînin yannda metfun » ve Cüneydden almtr. [1] bulunan « Ebu Osman Maribî 4> ot* «Sultanül ulema Bahaeddin Veled »babas Necmeddinin tarikatile UjiiUdu » vastasile jis t>.j>'«V alâkadar olan « Mevlânâ Celâleddini rumî j)} OiJiJ*»- i-Vj- » ve onun sohpet müridi «emseddini Tebrizî >s\j? cr^^t» da «Ebu
de de bu ne'e mütezahirdir. Meselâ; Eflâkinin Menâklbül ârifinde zikrettiine Mevlânâ kendisini muki Nefahat ta bunu aynen nakletmektedir £Öre imamet teklif edildii vakit gün, kendisine tasavvf addetmiyordu. Bir i- û* « eyh Sadreddini konevî tf/* e~ » (673) yi mürad ederek u deyip « Biz abdallarz. Nerde olsa oturur, kalkarz. ^' uü^ u'fâ f mukayyet deiliz demek olacak.) mamet, ehli tasavvuf ve kuyut ile ( temkine lâyktr» diyerek Sadreddine iktidâ etmiti. [1] Hatta bunun için meayihi mevleviye, dier tarikatlarn eyhleri gibi imamet etmezler; Dergâh ve zaviyelerin ayrca imamlar vardr. Esasen Mevlânâ, Mevlevîliin imdiki âyin ve rüsumunu vaz' ve Mevlevîlii bir tarikat hâlinde
—
—
^
5
uzak bir zatt.
etmemiti. O, böyle kaytlardan tamamile
tesis
Sima' et-
mesi, vecit ve hâl neticesi idi. Teslik vastas ak ve sohpetten ibaretti. Mevlevî âyin ve âdâb Sultan Veled tarafndan vaz' edilmitir. Bunun içindir ki Sultan Veled, Mevleviler indinde «Pîri sânî» dir.
ite bu suretle " Kübreviye,, ve « Mevleviye „ tarikatlarna da ne'eHamdûndan evvel de mevcut ve münteir bir sini veren Melâmetiliin meslek olduunu ve Hamdunun silsilesindeki meâyihten baka müteaddit zî nüfuz mümessillere mâlik bulunduunu izahtan sonra Hamdûni
Kassârn
[1]
«fej
.
.
atf nazar edebiliriz.
silsilesine
Ebu Osman Maribî >J>
oA £j
A> / ^»A!
püe
f
..
Nefehat. Varak
b JS>
It/^^il j »i jij
«hf.
V
jfiy j-r*
1
•
:
42
^V
j
~'
1
-»
ur
-
li
*
il*
f^
1
^
kJ
[
ü1
ti"
*^
û*
[']
;
Eflâkî: Menakibül Ârifin (^sjUll^t* Süleymaniye kütüphanesi. Halet. E. kitaplarndan
yazma
nüsha,
No
321.
Varak: 131
!
III
HAMDÛNUN SLSLE TARKATI VE KENDSNDEN SONRA MELÂMET MÜMESSLLER Hamdûni kassânn eyhi Ebu Türab Nahebînin isminin "Ebu Türab Asker ibni Huseyn >. v^" vefat „ olduunu ve 245 tarihinde ettiini Risalei kueyriyeden ve daha sonraki menba'lardan örenmekteyiz.
&-J
Kefül mahcub, bu zat û>-> t- -* hammed isminde deki Tezkirei
Hüseyn
cs-^
Tibyâni
^
[
Ci~^cr.
v'j-
s)
Cr.
5
^.e
hakayka
vesâilül
[2]
Hamdûni
nazaran
—
Ebu
Kassâr
J^bi» £u fu
is-jjUi
cs-i^,»
—
ibni Müslim hammedibni Cübeyrün
ibni Abdullahizzeherî
u
»
Kureî
^
cr.
,
silsilei
Ebül Huseyn Sâlim Aliyyül Mavslî
Fethibni
^-J' J —i >. ls ,
s^iw^
—
^'-î^
nevfelî
Kassânn
â^J'^Cr.^
Ali Füzeyi ibni yazil Kûfî
yâz ibni Ebu Bekr
—
j>t
Mansur ibnil Muammerüssülemiyyülkûfî 3jö
Nevfelül
f
olarak mukayyettir.
»
Huseynil Bârusî
1
6^:-
biri
udur: Ebu Sâlih Hamdûriül
-j '^
s
Jl
tarikat
ibni
£Ao
diye kaydediyor. 925- 927 de Buhârah Hafz Mutarafndan yazlan "Ebvâb seb'a **t~ ^s} „ isminevliyada [1] Ebu türab Nahebînin ismi «Asker ibnil.
1
cr.
(U
•
&j>\
—
jj-^lHl^^j d.
£}
—
Cübeyr ibni Mut'im (Sahabeden) Ebu Bekir
Ebu 1
1
.
—
Muibni.
—
—
Muhammed Hamdûnun Ebu Türâb Nahebînin
müridi olmakla beraber Sâlimül
de sohpet ettiini Risalei Kueyriye ve Nefehattan anlyoruz. Ebu Türâbn 245 ve Hamdûnun 271 tarihlerinde öldükleri ve tezkirelerin: umumiyetle Hamdûnun Ebu Türâpla da görütüünü zikretmelerine nazaran Hamdûnun Ebu Türâpla münasebeti muhakkaktr. Risâlei Kueyriyeden Ebu Türâbn silsilesini çkarmaa çaltm. neticeye vâsl oldum: Ebu Türâb Askeribnil Huseynün Nahebî ^.^a-^-^ö-.J^ v'j> Bârusî
ile
u
-
[1]
Bibliyografyaya bak
[2]
Tibyâm
vesâilül
Bibliyografyaya bak!
hakayk
fi
beyân
selâsilit
1
—
tarâk jjljyiJ^H- il-j jjU-tJjUj £UjX
lk devre Melâmîleri
Hâtemibni Yusufül asam Belhî
u^V
Bu
1
'-
1
eyh
[2].
f"U-
—
Ebu
Ali
akîk
ibni
brâhimür
etttiini söyliyor. [3]
Hamdûnun
halde
cr.
Tezkirei evliyasna göre brahim Edhem Yine Risalei Kueyriye, Füzeyi ibni yazm
Attârm
den müstahleftir brahim Edhemle sohpet
u
°W-^s
[1]..
Cr.
zat ta
r
11
tarafndan da
Ebu Türab
silsilesi,
Ebu
Ali
Füzeyi ibni yazül Kûfîye çkyor. Esasen brahim Edhemin müridi aHatemi asammn eyhidir ve Hatemi asam, bundan evvelki kîki Belhî, mephasta zikrettiimiz mehur Melâmetî Ahmed ibni Hudreviyyenin üstaddr. Anlalyor ki bu silsile, tamamile Melâmetî silsilesidir. Yalnz her iki silsilede de hele Fuzeylden evvel gelenler, üphelidir ve silsileyi peygambere isâl eden sahabe, ihtimâl silsile mürettipleri tarafndan ithal
vücudun ruhu islâmda bulunduu, hatta bu felsefenin islâmiyette bulunmad iddiasnn islâmdan evvel vahdeti vücudun mevcut olmadn iddia kadar vahi olduu kanaatndayz. Onun Mamafi biz vahdeti
edilmitir.
de bu silsilenin yukar taraflarn kat'iyetle reddetmiyoruz; yalnz, üpheli görüyoruz. Bu bahsi tatvil mevzuumuzun haricinde bulnnduundan bu kadar bir iaretle geçeceiz. Hamdundan sonra Melâmetîlik Tibyan vesâilül hakayka nazaran 328 tarihinde vefat eden "eyh Ebu Ali Muhammed ibni Abdülvehhabüssakafî s&^^-hz „ [4] ve ondan sonra "Abdullah ibni Menâ«M-v „ [5] tarafndan neredilmitir. Abdullah ibni Menâzil,, zil Jj^->
için
cr.
1
Cr.
Risalei
Kueyrîde de
diye vaktinin vahîdi ve Melâmetîerin eyhi olarak kaydedilmektedir. 329 yahut 39 da vefat ettii bildirilen bni Menâzilin vefat senesini HazînetüF asfiya uwf*i> ve ihtimâl ondan muktebes olan Tibyan 331 olarak kaydediyor. [6]
Zannmza nazaran bu tarih, hatta 339 tarihi yanltr. Çünkü vefat 329 olarak kabul edilirse Hamdunla aralarnda 58 senelik bir fasla vardr. Hamdûna nihayet 15 - 20 yalarnda mülâki olduu ve 5 - 10 sene hizmet ve sohpetinde bulunduu farzedilirse vefatnda 85-90 yala[1]
Ebu Türab.
Kueyrî. Sa
:
16.
Kueyrî.
Sa
[2]
Tezkirei evliya. Attar. Cilt
[3]
Kueyrî. Sa
:
:
22.
Hâtemi asam.
Sa
Kueyrî.
:
hakknda Nefehatta da malûmat vardr.
Bunlar
:
2.
Sa
:
196
— 202.
10
[4]
Abdüllvehhabüssakafî.
[5]
Nefehat. varak
[6]
Hazinetül
:
Kueyrî. Sa
:
34. Nefehat.
99. Tezkirei evliya.. Cilt
asfiya.. Cilt: 2.
Sa: 194-95
:
2.
Sa
:
varâk
107
-
:
96
110.
20.
akîki Belhî-
'
lk devre Melâmîleri
?2
rnda
bulunmas icab
Esasen bir mürit 15-20 yanda mülâkt - 10 sene devam etmedikçe o eyhin ne'e ve irfann neredecek derecede benimseyemez. Bir asr ve bir asr metecaviz bir müddet ömür süren kimseler yok deilse de enderdir. Binaenaleyh Abdullah ibni Menâzilin tarihi vefatn 329 olarae kabul
olduu
eyhe
bir
eder.
hiç olmazsa 5
etmek lâzmdr. Hulâsa; Risalei Kueyriye ve Nefehattan anlaldna göre 328 tarihinde Niaburda ölen ve orada tasavvufu neir ve izhar ederek "îmamül
-UVK, lakabile öhreti ve kadri ilâ edilen, Hamdûn dan mâda MeEbu Hafsla da münasebettar bulunan "Ebu Ali Muhammed ibni Abdülvehhab Sakafî,, ile zamannn vahidî addedilen muhaddis, ayn zamanda eyh Attarâ göre vecid ve hâl sahibi Abdullah ibni Menâzil;[l] Ebu Hafs, Hamdûn ve Ebu Osman Hsyrî ile bunlarn rüfekasndan sonra melâmeti nereden iki mühim ahsiyettir. vakt
lâmetî
Tibyani vesâilül hakayk, bu
iki zattan sonra melâmetiyenin mümes340 da vefat eden "Huseyn ibni Muhammed ibni Mûsessülemiyyünniâburî ajy.^^^y „ yi, bundan sonra 412 de vefat eden olu "Ebu Abdürrahman Muhammed ibni Huseynünniâburî sili
olarak
Cr.
4sy\£xi\C£~>.
s\,y',
cr.
Muhammed
ibni
ondan sonra da sras
Ahmed ibni Hamdûnül ferrâ
"eyhAmu^ Hamza -r
cr.
£~„ ±* c
lakabile maruf
j.^
y\
ile
müjj*-
c*.
"Ebu smail Ahmed
y
ve
Niaburlu"Ebu Bekir
^
Ay} „(370)y
Cs.
ibni
Muhammed
ibni
396 da tevellüt ve 481 de 85 yanda olduu hâlde vefat eden "eyhülislâm Ebu smail Abdullah ibni Ebu Mansur Muhammedül ensâriyyül Herevî r^zr cr.
rfjU-VJ^ Jy*-*y\
-sijd]
Bu
silsiledeki
cr.
^^*
v (441)
J^ic
1
,,
[3]
göstermektedir.
meayihten Hüseyn
Sakafî ve Abdullah ibni Menâzil ruz [2]. Olu Ebu Abdürrahman
aburî
yi
ile
nihayet
ibni
Muhammedin, Ebu
AHyyi
sohbet ettiini Nefehattan anlyo-
Muhammed
ibnilhuseynissülemiyyünni-
ye gelince:
Kueyriyede meayih sözlerindeki senetlerden pek çounda olmas bize mumaileyhin çok maruf ve ihatal bir eyh olduunu anlatyor. Bu zat «ibli &~ »nin müridi olan ve ayn zamanda Melâmetî Risalei
dahil
Ebu Said Ebulhayr
de münasebeti bulunan "Nasrabâdî
ile
^
fMfV»",, nin
Bundan baka "Muhiddini Arabî Cr.^-„ Fütühâtn 161 bâbnda bu eyhten bahsediyor ve kendisine ruhaniyetile mütecelli mürididir.
dunnu [11 [2]
J3]
söyliyor ki Câmî, Nefehatta Tezkirei evliya.. Cilt
ayn
bahsi farisîye terceme
2. Sa 107-110 Huseynibm Muhammed ibni Musessülemî. Nefahat.. varak: 154 eyh Ebu Abdürrahmanissülemiyyün Nisâbûrî.. Hefehat.. verak :
:
:
154
ile
nci ol-
zik-
:
lk devre
Ebülfazln vefatndan
Yine Nefehat, Ebu said Ebulhayrn,
retmektedir.
sonra bu zattan nin
13
Melâmîleri
melâmete
Ebu Abdürrahmanüssülemî
hrka giydiini kaydediyor.
ait bir
de
vardr.
risalesi
[1]
Ebu Bekir ibni Muhammed ibni Ahmed ibni Hamdûnülferrâ nn da Niaburun büyük ve kudretli eyhlerinden olduunun; Ebu Aliyyi sakafî, Abdullah ibni Menâzil, Ebu Bekri iblî ve sair bir çok meayihle sohpet ettiini Nefehat kaydediyor. Ayn zamanda "eyh Amu„ nun "Ben, Ebu Bekri ferrây görmeseydim sofî olmazdm,, dediini de ilâve ediyor ki bu sözden eyhülislâm Abdullah ensârînn eyhi olan ve eyh Silsiledeki
Amu
lakabile
Hamza,,
ibni
mülekkap bulunan "Ebu
nn Ebu
Ahmed
ismail
Muhammed
ibni
Bekri ferrâya ne derecede ihlâs ve irâdeti
olduunn
anlyoruz. Nefehat, eyhülislâmn
eyh Amu
dan
baka
Melâmetî eyhlerile de
sohpet ve müvâneseti olduunu söyliyor. Meselâ; küçükken gördüü"Ebülâ*** sv.w» dediini ve yine kasr Büstî s*^*.\ „ yi [2] anlatrken küçükken Melâmetî eyhlerinden "Ebu Ali Keyyâl JVi» >' „ gördüünü, » 4 «>. ^ +* =y~ hatta bunun hakknda J^'- ^f. i
^
'
demi olduunu
^
Melâmetî "Ahmedi Çetî
„
yi
[3].
"Menakbi eyh hace Muhammed Nurül kitabnn sonlarnda 1008 tarihinde
Bursal Tahir bey merhum, gayri matbu
fl]
arabî ve
eyhülislâm, bunlardan baka ve biraderi Ahmed Abdal da gör-
Nefehatta okumaktayz
beyan melâmet ve
Cidde de
irtihâl
ahvali melâmiyye,, ismindeki
eden Gelibolulu Âli efendinin, Hilyetürricâl ilaktâbi vennücebâi satrlar yazyor: naklen
vel
ebdâl
u
^.UaSV'j JU-JU-JU,, ismindeki eserinden
JU.V'j
"Amma eyhi âlimü ârif Ebu Abdürrahman Muhammed ibni Huseyn ibni Muhammed Musa Sülemiyyi Niaburî
ibni
bevâtmm kurbu halktan
zülfâ
ve
ünsi
ittisalden envâi
saklamtr. Ancak manayi
kerâmâtla tezyin
Hilyetürricâl, Fatih kütüphanesindeki tasavvuf kitaplarndan
Ayn
edüp menzileti
398 numarada mukayyettir.
satrlar ben de gördüm. Ali efendi mezkûr risalenin ismü resmine dair bir
Richard Hartman, Kil darülfünunu kütüphanesindeki 1000
yazma koleksiyonlarnda "Ebu Abdürrahmani isminde bir eserini
yazd
— 1600
ey yazmam.
senelerine ait Berlin
sülemî,, nin "Risaletülmelâmetiyye •OMÜ^'-j,,
Köprülüzade Cemal bey tarafndan (6 Mays 1340 277 nc Âli efendinin bahsettii eser üphesiz budur. Hartman müellifin künye
bulmu
ve buna
ait
türkçe/e nakil ve Edebiyat Fakültesi sahifeden itibaren.)
âlilerim
iftirakta olan zevahirlerini nasa izhar eylemitir...,,
mekale,
mecmuasnda
neredilmitir..
aynen "Ebu Abdürrahman Muhammed ibnlhuseynissüiemiyyünnisâbûri,, olarak kayt ve 412 de vefat ettiini, sofiyyun hakknda tetkikatta bulunan müverrihlerden oldu^ unu ( Tabakat vardr ), hatta tefsiri de bulunduunu ilâve eyliyor.. jj-ütj sL.jjij s jjc- u\ t\r 3^ (j/.U tsjyU^Jij^U-li^J-l ^ tf-)^-* tJ.} £-~J! ve ismini
:
Keezzunun
Cilt: 1.
[2]
Nefehat
..
[3]
Nefehat
..
Varak: 168 Varak: 170
Sa
:
442
.Jj3j*j\
ijdl«Jl
y
j
ûU ^j^-
j'J"
»
14
lk devre Melâmîleri
mütür.Buiki eyhi de pek çok methediyor ve ikisinin de kendisine çok hürmet ettiklerini söyliyor. Bilhassa Ahmedi Çeftî hakknda "Tarîki melâmette ondan daha kavî ve tamam hiç bir kimseyi görmedim. Onun mensuplar da böyle idiler. Halktan ihtiraz etmezlerdi ve bâtnda cihann seyytleri
idiler,,
diyor. [1]
eyhülislâm, her hâl ve kali ile takva ve azimet erbabndan olduunu ve hatta Vahdeti vücut felnefesinde « c~->\ -u» » dan ziyade kail bulunduunu izhar eylemitir. Buna nazaran Melâmetî olmas pek muhtemel deildir. Esasen kendisi de Melâmetî eyhlerinden bahsederken
bu meslee daima
hariçten
baktn
gösteriyor.
deilse biln hiç olmazsa Melâmetiye muhibbi tîlii de üphelidir.
"Ebu Abdürrahman Muhammed sinde, tibyanda zikredilenlerden
Hamdân nül
Hyrî
(311),
ibnil
idi.
Mamafi Melâmetiyeden eyh Amunun Melâme-
Huseynissülemî,, nin « -ç^öUj Hafsül haddad, Ahmed ibini
baka Ebu
Abdullah! murtai ibni Muhammedünnisâburî, Ebu Osmamephasta zikrettiimiz zevattan bazlarna da
gibi bizim ikinci
tesâeüf etmekteyiz.
Risâlede
Ebu Hafsn "Öyle
insanlar
vardr
ki
batnen hak
ile
müna-
sebetlerinde esrar ilâhiyeyi muhafazaya son derece itina ederler. Kurbeti ilâhîye âit hallerini ifa ederlerse bundan dolayi kendilerini levmederler.
nsanlara yalnz fena derece ileri giderler
cihetlerini gösterip iyiliklerini gizlerler. ki onlar, gördükleri hâllerinden
Bu hâlde o dolây nâs levmet-
tii gibi kendileri de bizzat batnlarndan insanlar haberdar etmedikleri için ahslarna kar ta'n ve levimde bulunurlar deyip sonunda „ "'te ehlulmelâmenin tariki budur,, diyerek mesleini ve bu meslein hu-
etmi olduunu görmekteyiz.. [2] Ebu Hafsm bir kaç sözü daha var. Bundan baka Hartman, "Bâyezîdi bistamî, Ebu Hafsül haddâd, Hamdm; risâlede 10 defadan ziyade tekrar edildii için melâmetliin hakiki tipleri olduu, münakaas caiz olmyan bir keyfiyettir,, [3] diyor. susiyetlerini tasrih
Risâlede
Bütün bu mülahazattan anlyabiliriz ki daha üçüncü asrn bidayetleetmi bulunan Melâmet, günden güne tevessü' ederek nihayet beinci asrda Horasan ve bütün Türkistan da müteaddit mümessillere, eyhlere malik bir meslek hâline gelmitir. Ne'esini bilhassa teessüs eden muhtelif tarikatlara verdikten maada«Kübreviyye V-><»gibi ayrca birûbeve bunun vastasile Mevlevîlik gibi büyük bir tarikat meydana getirmi olan Melâmetilik; Abdallk, Kalenderlik gibi bir çok Bâtnî mezhep ve rinde intiar
.
[1]
Nefehat.. Varak: 170
[2]
Hartmanm makalesinden
[3]
Ayn
makale..
(
sa
:
290
telhisan )
(
Edebiyyat Fakültesi 6
Mays 340
Sahif e -280
)
15
lk devre Melâmîleri
zuhurunda da müessir olmutur. Bâtnî meslekler erbab bürünmüler ve gizlenebu, çok mehur ve münteir meslein kisvesine miyen hallerini Melâmet muktezas olarak göstermee balamlardr. kinci mebhaste Mirei Niâbûrî, Türkmen Ali Abo ve Muhammed
mesleklerinin
Bunlardan baka eyh Süleyman iM -^ » ve eyh Türkmânî, eyh Aliyyi Kürdî, Kadibülbân Mavslî oruç yiyen ve alenen Ramazanda smalardr. Reyhan da ayan nazar
Mauku
zikretmitik.
bilmünasebe
1
kendisine namaz klmyan, böyle olduu hâlde zahir ulemas tarafudan tarihinde amda 714 fevkalâde hürmet edilen eyh Süleyman Türkmânî, Kazibülban lakabile mülakkap Abdullahi Mavslî de vefat etmitir [1] bu zatn namaz zavahire riayet etmezmi. Hatta Abdülkadir Geylani ye, .
yerini açar, gösterirmi. Böyle olduu hâlde verdî (623) bu zat ziyaret ediyor. [4]
bir
sus-
var-
zatm
mehur
ve halka edep ahabeddini Süher-
^
j*u «W» " 724 tarihinde vefat eden mehur Lâl ehbâz kalender Hatta mehurdur. ile riâyeti de aynen bunlar gibi zavahire ademi mest ve cezbeHazinetül asfiya, bunun tercemei hâlini yazarken "Gayet Melâmetiye tarikini dar olduundan eriat ahkâmile mukayyet deildi ve surette müsbir aikâr nezdinde Halk kendisine meslek ittihaz etmiti. sâlik olmas tarikna Melâmetiye kirat urp ve eklederdi buldu,, [5] diyor sebebile halk arasnda -jhbaz kalender namile öhret iptidalarnda dahi ve bu suretle de Melâmetîlerin sekizinci asr hicrî münteir olduunu, fakat halk nazarnda kalenderîlerle kar-
mevcut ve
trldn
ve Kalenderîlerin eriat
bildirmi oluyor. Dokuzuncu asrn hat ta bu iltibasn
ref'i
ahkâm nsf
ile
mukayyet bulunmadklarn
ahirinde
için Kalenderîlerle
yazlm
Melâmetîler
bulunan Nefearasndaki fark
anlatarak o zamandaki Kalenderlerin ahvâlini öylece bildiriyor " Onlarn( Melâmetîlerle Kalenderîlerin ) fark budur ki Melâmetî, bütün onlar halkn nazarndan nevâfil ve fazâile temessük yolunu arar; Fakat haddi farâizi amaz. (Yalnz farzlar edâ ile gizler. Kalenderiye ise olmaz. Ama bu a'mâlin ihfa ve izharna mukayyet iktifa eder ) ve Kalenderi namile mevsum olan tâife, nbkai lslâm boyunlarn-
zamanda [1]
[2]
Nefehat Varak: 294 298 » •
[3]
»
»
296
[4]
»
»
294
[5]
Sa:
46—47
lk devre Melâmîleri
16
dan atmlar ve
saydmz
onlara âriyettir,
Hatta onlara
vasflardan
hâli bir hâle gelmilerdir.
(Haviyye^ ) ad verilse daha
Esasen Nefehatül üns, Hamdûni Kassârm tercemei ve baz ahvâl ve akvâlini anlattktan sonra
oAo JUîj
öyf
^-U
*U—
j>-
jfeja
.
\
>j.
crU
jl
j>_j
^
obj
•
c*»"**
Ujl
diyerek eriat emirlerini tehvin eden bâhîlerin lunduklarn anlatyor.
t"
*J>
hâlini
Bu
isim;
lâyktr
[I].
yazdktan
fzjf f M-Vi e-i»
-ui"
\$*Jt.
Melâmet iddiasnda bu-
edecek bir vesika mahiyetindedir. bir çok Melâmetî eyhlerile sohbet ettiini sözlerle metheylediini söylemitik. tazimkâr yüksek ve ve bir çounu hakaykn muma ileyhi Meiâmetî vesâilül Hatta buna binaen Tibyâni
Bu mesrudat, maruzatmz Çünkü yukarda eyhülislâmn
teyit
Böyle bir zâtn Melâmetîlik hakknMelâmetîlerin daki sözleri dikkati caliptir. Demek ki daha beinci asrda Melâmetiliin aslî içine bir çok bâhî ve Batnîlerin girmi bulunduu ve silsilesine idhâl
safvetini
ettiini arzetmitik.
kayb etmee
balad
bir hakikati tarihiyedir. ;
asrdan sonra büsbütün Batmîlemi ve sekizinci etmitir ki asra kadar bu hâl, günden güne mütezayit bir surette devam ehbâz Kalender, tezkirelere Melâmetî olarak geçirilmi ve Câmî, Kaetmitir. lenderîlik ile Melâmetîliin farklar hususunda bilhassa srar "Fütûhât,, arabînin Muhiddini eden vefat (638) evâilinde Yedinci asr "Tari(824)nin cürcânî erifi nda ve dokuzuncu asr ricâlinden olan Seyyîd bize de bahsetmeleri fât„nda Melâmetten ve Melâmiyeden uzun uzadya Melâmetîlik, beinci
ilk
devre
Melâmîlerinin,
hemen hemen
devre
ikinci
Melâmîleri olan
Bayrâmî Melâmîlerinin zuhuruna kadar sürüklenebildiini ve bu suretle Melâmetin unutulmyarak Bayrâmî Melâmîlerinin az zaman içinde çok mühim bir mevki kazanmalarna sebep olduunu göstermektedir. Fakat son zamanlarda, yani altnc asrdan itibaren ilk devrede olduu gibi mühim bir mevki kazanan ve umumî hürmete mazhar olan bir tek Melâmetî eyhine tesadüf edemiyoruz. îmâmül vakt aliyyi sakafîlerin, âlim ve muhaddis bni Menâzillerin, Sâdâti cihan addedilen Çetîlerin yerlerini alenen arap için Kalenderler tutuyor ve kitaplarda zamâne Melâmetîleri zemmedilmee balanyor. Nihayet, dokuzuncu asrn nsf ahirinde Bayrâmî Melâmîleri, ilk devre Melâmilerinin yerini tutmu ve Osmanl türkzarfnda lerinin diyarnda zuhur eden bu türk tarikat pek az bir müddet
bnütü Anadolu ve Rumeliye intiar etmitir. [1]
Nefehat.
Jiilj
J^'-Uj jj-J
j
Jji!>
v U Varak: 8
IV
SOFYENN MELÂMET VE MELÂMLER HAKKINDA ZIT TELÂKKLER
K
Eski zamanlardan beri Melâmet ve Melâmiye,
olmutur. gerek Melâmîlii ve Melâmîleri udur ki: addetmemilerdir. mutasavvf iki
telâkkiye
muhtelif
mazhar
Yalnz sofiler,
ricâli
sofiye
arasnda
olan
müttehit
cihet
gerek bizzat Melâmiler
kitabnn altnc babn Melâmete hasredip "Tarikat eyhlerinin bir ksm da Melâmeti ihtiyar ettiler. Mehulûs lâmetin itilâs mahabbet hususunda büyük tesiri vardr ve insan Meselâ;
Kefül mahcub
sahibi,
içinde ve mahabbete götürecek tam bir mereptir. Ehli hak, bütün âlem halkn Melâmetine mahsus olmulardr. Bilhassa bu ümmetin büyükleri ^âr ki ehli hakkn muktedâ ve imâm, muhiplerin pirevi ve Rasul kendisine hakkn burhan peydâ deilken ve henüz vahyi ilâhîye idi* idi. Fakat dostnâil olmamken herkesin nezdinde nâm iyi, kadri yüce
^
;
ona halk, Melâmet dilini açt. Kimisi Kâhin, luk libas bir ksm da kâzip dedi,, [1] sözlerile balamecnun, kimisi âir, bazs yp Melâmeti bir az daha methü sena ederek üç ksma ayryor: iksâ
edilince
Doru gitmek, kasdetmek, terketmek „ Doru gitmek Melâmîlii budur ki birisi "
..
dinperver olup eriata da riâyet eder. Böyle olduu hâlde halk, onu levmeder.
kendi
hâlile
Bu, halkn ona
megul ve
kar
âde-
fâridir,, diyor.
Halbuki o, bunlarn cümlesinden Kasdî olan Melâmetilii de öyle anlatyor: " halkn azîm bir teveccühü zuhur eder ve onlarn Birisi hakknda gönlü mansp ve câha meyleder; tab' onlarn içinde mütemâviz olur; arasnda mukayyet kalr. Gönlünü fâri edip hak ile megul etmei tutar ve arzu eder. Tekellüfle halkn levmine mazhar olmak yolunu
tidir.
er'an ziyan vermiyen baz eyleri irtikâp eder: bu suretle halk ondan Halk arasnda bu hâl onun sülük yolu olup halk ta müteneffir olur.
ondan feragat
eyler. „
eriat emirlerini terketmek [1]
Kefül mahcub,. Sa
:
59
-
suretile
melâmet izhar edenleri de üçünn-
61
Melâmiler
—
2
:
lk devre
18
Terketmek Melâmeti de udur ki küfür yakasna yapr. eriat ve eriata mütabaat bu benim ef'âlim, Melâmetî tarikinin hâlâtndandr. „
cü
ksmda ksaca zemmederek
ve
tabiî dalâlet biririsinin
terkedip te der ki
;
melâmîleri
sözlerini söyliyor [1].
"
;
*'
Kefül mahcub sahibinin bu taksimi üphesiz indîdir. Fakat zamanndaki Melâmîlerin halleri, kendisini bu taksime mecbur etmitir. Görülüyor ki beinci asrn nsf ahirinde Melâmetîlere ulemâyi rüsûmdan maada mutasavvfa da üpheli nazarlarla bakmaa balamlardr. Kefül mahcub sahibi, bundan sonra melâmet hakkndaki fikir ve telâkkisini "
u
sözlerle bildiriyor
Ama
benim nezdimde Melâmeti istemek, ayni riyâdr ve riyâ ayni tekellüfle halkn kendisini makbul görmeleri yoluna nifaktr. Zira mürâî sülük eder; Melâmetî de bunun aksine olarak halkn onu reddetmesi yoluna sâliktir. Her iki güruh ta halkta kalmlar ve ondan geçmemilerdir. Biri bu muamele, dieri o muamele ile zâhirdir. Halbuki derviin, gönlünden halk sözünnü çkarmas lâzmdr. Gönlünü halktan ayrnca bu iki mânadan da fari olur ve artk hiç bir ey onun ayan balryamaz.„[2] Bu beyanattan anlalyor ki Kefül mahcub sahibi mutasavvflar Melâmetîlerden evlâ biliyor ve hatta Melâmetîleri dervi bile addetmiyor. Onlar henüz vahdete ermemi olan ve halkla megul bulunan bir frka ;
halinde görüyor.
Nefehatül ünste de ^V.
&>Ws
u
J^Ab
VJ J>
yt
serlevhas
ile
sözleri okumaktayz: "Melâmeti-
babta Melâmetîlik hakknda yeye gelince onlar, bir cemaattr ki manay ihlâsa riâyette ve sidik kaidesini muhafazada ziyade ceht ibzâlederler. Halkn nazarndan tâât ihfâ Bu tâife ve hayrât ketim hususunda mübâiâgay vacip bilirler vücudu, hicab halkn henüz her ne kadar azizülvücut ve erifül hâl ise de onlarn nazarndan bilkülliye münkeif olmamtr. Bu sebepten tevhit yüzünün müahedesinden ve tefrid gözünün muayenesinden mahcub kalmlardr. Zira, bir kimsenin a'mâli ihfâya ve kendi ahvâlini halkn nazarndan setre çalmas halkn vücudunu ve ayrlan
;
kendi nefsini
gördüünü mü'irdir
ki
bu
hâl,
tevhid
manasnn
tahakku-
Bunlar, henüz kendi halA'mâl ve ahvâllerinden agyâr ihraç edememilerdir. Onlarla (Melâmetîlerle) Sofilerin fark udur ki cezbei inâyetikadîme, Sofiyyeyi bilkülliye nez'etmitir ve halk ve Eneiyet hicâb, ühut nazarlarndan kalkmtr. Tâât ve hayrâtn sudurunda arada kendilerini
kuna
mâni'dir. Nefis te agyâr cümlesindendir.
lerine nazar etmektedirler.
;
61-64
[1]
Sa:
[2]
Sa: 65—66
devre melâmîleri
ilk
19
ve halk görmezler ve halkn enzânnn ittilândan emin olup amellerini ve hâllerini setir ile mukayyet olmazlar. Eer vaktin maslahat^ ihfâ hâlde tâât izhar mucipse izhar, ihfâsn muktazi ise ihfâ ederler.
mutasavvfann reiy ve telâkkisine terceman olan Kefül mahcub sahibi ve Camî gibi zevâtm Melâmetîlii Sofiyenin dûnunda görmelerine mukabil dier bir ksm da Melâmetîlii tariki irfânn en yüksek noktasnda görüyor. eyhi ekber Muhddîni Arabî, Seyyid erîfi Cürcânî, Celbaba ve Erefi Rûmî, bu zümredendir. vetî eyhlerinden Üsküdarl Bir
Hâm
eyhul ekber Muhiddîni Arabî, Fütûhâtn 23 ncü bâbmda Melâmiyenin, velâyetin en yüksek derecesinde
Nübüvvet derecesinden
baka
olduklarn ve o derecenin fevkinde bulunmadn ve bu makama
snf hakknda öylece malûmat veriyor: "Birinci ksmdaki ricâle zühüt ve nevâfil ve zahirî ef'âli mahmudenin umumu galebe etmi olduu gibi onlar da bâtnlarn âriin zemmettii her mezmun sfattan tathir etmilerdir; Bu iledikleri amellerin fevkinde bir ey görmezler. Bulunduklar makamdan baka ahvâl ve her
makamâta, ledünnî ve vehbî tur.
te
«Ubbad u»
bunlar
dirler,
fevkindedir.
Bunlar
çalmak,
bilkülliye zâil
takva,
zühüt,
yok-
Allah
ile
aslen yoktur.
Evâmire im-
tevekkül ve âir hususatta
ve makamat, ulûm ve esrâr, küufât ve gayret ederler.
ef'âli fi'li
olmutur
Böyle olmakla beraber bulunduklar
erimee
marifetleri
bütün
(Allaha nispet ederler) ve üphesiz ki onlarn
Riyâ da onlardan tisâlen
ve küûfâta
dr.
3
ksm, bunlarn
kinci görürler.
ilimlere, esrâr
makamn
Ubbad
gibi-
fevkindeki ahvâl
kerâmât da görür ve onlara
Fakat onlardan bir
eye
nâil
olduklar vakit
eyle avam içinde zâhir olurlar. Çünkü Allahtan baka bir mevcut görmezler Ahlak ve Fütüvvet ehlidirler. Bu snfa «Sofiye» denir. Bunlar üçüncü snfa nazaran ruûnet ve nefis sahihleridir; tilmizleri de da'va sahibidirler. Halkn fevkinde bulunurlar ve Allann kullarna riyasetle zâhir olurlar.,, [3] kerâmâttan
kefül mahcub ve Nefehâtn izahnn tamamile snf; yani Melâmiyeyi "Üçüncü snfa
izâh,
zdddr. Sonra eyhi
Melâmîleri
ekber, üçüncü
be vakit namazn üstüne sünnetlerden baka
bir
ey
tezyit, etmezler ve bilinecek *zâit bir hâlile temeyyüz etmezler. Sokaklarda
gezip nas
arasnda
konuurlar; Allann halkndan hiç
ile
farz bir
amel ve mutat sünnetten
görmez. Yalnz kalpleri
nastan
ile
infirat
baka
biri
onlardan
birini
halk
eyle mütemâyiz edip Allahla bulunurlar. limde zâit bir
Allaha ubudiyetlerinden bir lahza bile mütezelzil olmazlar; Kalplerine Rübûbiyet sultan istilâ ettii ve onun altnda zelil bulnn-
râsihler olup
duklar
için
mavtnn
riyâsete
tama' etmezler.
istihkak olan a'mâl ve
iktizasna
üphesiz
göre
muamelede
de
ricâlin
içinde
Onlar hiç yemekte, iç-
konuurken devam üzere
efendilerini
Melâmiydir ve
müa-
bilirler.
en yüksei bunlardr. en büyükleri olup reculiyet etvârndadrlar
bunlar
ve her
gizlenirler.
Nâs
kullardr.
mavtn
her yerde o yerin
Sebepleri yerlerine koyarlar ve hikmetini
ederler.
te
Halktan
bulunurlar.
seyyitlerine hâlis ve muhlis
mekte, uyanklkta, uykuda,
hede
onlara her
Allah,
ahvâli bildirmitir;
ricâlin
Tilmizleri-
— » [J
sözlerile anlatyor.
makamn Rasul ve Ebu Bekre ve HamEbu Saîdül harrâz, Bâyezidi bstamî gibi eski eyhlerden bu makam ile mütahakkk olanlara ait bulunduunu,, söyleyip "Bizim hâlimiz de bu^ dur. Zamanmzda da bu makamn seyytleri Ebüssüud ibni ibl a_,»j> » Yine ayni bapta (309) "Bu
dûn,
jfiM
er.»,
^
«Abdülkâdirül ceylî
j>&ia : z » V e
«Sâlihul berberi
«s-m^-»
ilh...
Kitap bunlar zikre müsait deildir; kâfi gelmez,, [2] diyor. Ayni Bapta "Melâmiye, hakikat hususunda sahih ilim sahipleridir. Yüksek derece ve doru yol ve hakka yakn menzile erebab, dünya ve âhirette ancak bunlardr. Mevâtn ilminde ve bu mavtnlardak muamelâtta yedibeyzâ bunlarndr, ilmi mevâzîn ve edâyi hukuk eshab da yine bunlardr.. Selman Fârisî ^c*-" bu makamda bunlarn kadri en celil olanlarndandir.
J.f
£\j '^ii
ûjUi^ f
«»
Â.l.)t,y
Jt_^/\j JtfVI^
!}j>j*i)
4«Ü_>*
u»U£» iijJS^J J'j-V^
ÎA»-lj jîtjli.^..
pil*
*i»i.îU/ Ct°\j& ^'(^UcU!
v^-^
'
*
....... ^J-IjjUJUjCj JjiJI
,j.
Fütuhat
3.
«lll^j
s^jjljt pUl'A Cilt
:
p^s'S
3.
Bap
JJX^!l_,iCj
ObU :
309
yi
f^'S
cb-i'^
oll
^'MJja
Bap: 309
Jî*s
:
(
i
^J»
^3>j ^JS,)*-
j^J-'-J fi'Jj
öj«-=i -l/U'iS
Fütuhat. Cilt.
jl^U-»- f\} jLmJI ijxr
l^s*
ûjAj,
li'Uj ..
Sa
:
t£\j
J
44
£\Sj
Jj— j j>U* li» [2] lük y>j l/Ua„!U>
_j>t>
devre Melâmîleri
ilk
21
ve dünyada bu makam, makam ilâhîdir,, [1] sözlerini okumaktayz. Yine Fütuhâtn ayn babnda "Sofiye, nas içinde da'valar ve havâtra ve icabâti duaya ait harikulâde hâlât ile temayüz ederler... Melâmiye ise Allann halkndan birine kar her hangi bir eyle temayüz etmezler.
dr
Onlar meçhullerdir. Halleri avam tini
ve "Bu
hâlidir. [2]
taifenin menzile-
Allah izhar etse nas onlar ilâh ittihaz ederdi.,, tavsiflerini okuyornz.[3]
babnda da "Melâmiye, ayni âdette hark âdet hâlinde bulunduundan tavâifin en yükseidir,, diyor. [4] „mda "Melâmiye, bâtnlarnSeyyid erifi cürcânî de, "Ta'rifat da olan ahvâli izhar etmezler. Kemâli ihlâsn tahkikine çalrlar.,, Umû^ Fütuhâtn 352
nci
—
—
araz gaybinde ilmi ilâhîde takarrür eden mevzi'lerine vaz'ederHaktealânn irâde râde ve ilimleri ve ilmine muhalif olmaz. Esbâb, ler. nefyi muktazi olan mahalden mada bir yerde nefyetmedikleri gibi ispat iktiza eden mahalden mada bir mahalde de ispat etmezler. Zira sebebi vâziin nefyettii mahalden kaldran, sefih ve sebebin kadrini câhil olur. Yine vâziinin nefyettii mahalde ispata kalkan irk ve ilhâda düer. Melâmiye, haklarnda; Benim velilerim, kubbelerimin altndadr. Onlar benden baka kimse bilmez; hadîsi kutsîsi vârit olan kimselerdir,, [5] diyor. a'rânî de "Elyevaktü vel cevâhir ^J^ n inde Muhiddîni arabînin bâlâda zikredilen tarifatn aynen zikretmektedir. [6] Mütaahirinden(Aydoslu) Bursal îsmâil Hakk[7] mn Kitabül hitabnda Melâmiye hakknda serdettii beyânât, Üsküdarl Hâim babann [8] divânndaki mensur tavsifat, Erefi rumî[9] ve âir sofî airlerin Melâmet hakkndaki iirleri, hemen hemen Muhiddîni arabînin sözlerinin tekradrndan ibâret olduu gibi ilk devre Melâmîlerile daha az alâkadar olduundan zikredilmei. ru,
mâm
.Sjjullj ^IjSlîibai 3
Cilt: 3..
V^'i
Ayni Bap. Sa
.......
ObU
^ilK&JJl
:
47
4>Ul.j
»'ojJI
Sa
:
Ui'j
..
46
Cilt: 3.
5 J.#
A^ct
j
yU-Vl 6
Vl
"S
..(Sjjc-
iU
[7]
[8] [9]
«
müellifleri..
Cilt:
Cilt
:
1.
2.
i}j4k-\p4>
Â\ ü -
^V-
(>*
Îjaî
î»Ul.iie. .
«
1..
189 Sa: 17
^tin^L.
^
J- Sil»Vi*j
û^jVb
i-lü»
ö«j
ijjü-* ? j ^Jl 3 [2]
,*t~\ &\&>- 0'
Mi
V""^Çf-> >*
Sa: 93
[1]
h&j
^ ^\jU\^\ ^3
.saUi^aj
«V
^U-l
£>Ji)-VtV>A\ .i»
Sa: 28-32 ye müracaat
müellifleri. Cilt: 1.. Sa: «
i
j
li»
>y«Jl>
^Uvi^j
[3] [4]
j ji'lçi V4.il ^«
u^S S (J^ ü VI by4'') Jlj iS^JI Ai» »U £«>_j.»i 1
Matbaai Âmire.(1269 Hicri) Sa: 04-105
Elyevakitü vel cevahir.
Osmanl Osmanl
312
S.
tfj» tj Ujl
jvjs^V jU' Ta'rîfat..
[6]
^jj^V u"W
Vîll
<.U_j jS-l Sib'
'l'ilj
«J^» (^«î-J
f
Â\^\3 J '-) j^iU.
.
....^!'
j c .=eJI ^J v Us»t
11S
t
^'.Vl
(.^Jlj.
Js\yL\^c
Sa: 46
^
j UJUSjJt
*JJ
*JL»
:
V MELÂMETÎLE Melâmetîlik
hammed
VE
TARHÇESNE UMUMÎ BR NAZAR
hakknda en mevsuk malûmat Ebu Abdürrahman Mu-
Huseynis sülemînin "Risâletül melâmetiye" sinde buluyobahseden M. Hartmana müteekkiriz. Ebu Abr dürrahman, risalesinde (Erbâbül ulûmi vel ahvâl J>j»Vb rji.!Wtji) i üç ksma ibnil
Bize
ruz.
ayryor «1.
bu
—
risaleden
Kur'an ve hadîsir
eden Fukahâ ve din
ihtilâf ât tespit 2.
—
lmi
ilâhî ile
kalpleri tecelligâh ilâhî lül
zavâhirinden
ma'rife,,.. Bunlar,
istinbât
ile
ahkâm ve
reisleri..
mümtâz olup dünya
sebeplerile alâkadar
olmyan,
mümtaz olan «Ehmuhâlefette bulunmadklar gibi bât-
bulunan ve envâi kerâmât
er'a kat'iyen
re'y
ile
nan da hafâ âleminde müstagraktrlar. 3. Bâtnan Hak ile bir daha ayrlmamak üzere birleen "Melâmebü ittisâlden sonra onlarn mâhiyetlerini ketmeder tiye,, dir ki Allah, dünyâya yalnz iftirak ve er'a inkyat gibi zâhirî hallerini izhâr eder. Bu süretle onlar "Cem'ul cem' ç^'er,, hâlinde muhtefidirler.» [1] Bu takimden ssnra Melâmet erbabnn halât hakknda epeyce tafsilât veriyor. Bu tafsilâttan anlyoruz ki Melâmetî, kerâmâta rabet etmiyor ve sofiyâne hâlleri izmar ederek yalnz ma'kul ve meru' ef'âli izhâr ediyor. Hamdûn "Melâmetiye tariki; insanlara kar her nevi debdebe-
—
•>
—
den
ehli hâl
olarak
—
feragat
ve her hangi sfat ve hareketi tasdik
ettirmek hususunda mesâi sarfndan istinkâf etmektir„diyerek bu meslein bir hususiyetini irâe eyliyor. (Edebiyat. F. m. 6. Ma. 1340. Sf: 280)
Melâmetînin her türlü kayttan vareste olup Allaha rapt kalp etmesi lâzm hatta ibâdetten bile zevk almamal Çünkü bu zevk, sâliki oraya mukayyet klar. Tevhid ise kuyudu ref'edip vahdette zevk sâhibi olmak!
;
tr. (Sf. 282)
Melâmetiyenin kisvei mahsusalar yoktu.
mek
suretile kendilerini izhâr etmezler,
ederlerdi. [1]
Ebu
bu
eyhleri de va'z ve zikrettamamile içtinap
gibi hâllerden
Hafs, âdi bir içi elbisesile gezer,
Muhiddinin de
tasnife iktifa eylediini
Fütuhatta nâs «Ubbad,
görmütük.
avamdan
fark edilmezdi.
Sofiye, Melâmiye,, diye üçe
ayrarak bu
23
lk devre Melâmîleri
husumet ettii sfat, riya ve ucüptü. Bu iki sfat mahvedebilmek için temayüzden ihtiraz, esâsî bir umde idi. MüellifiHamdûnun, arkadalarndan AbdülHaccam isminde birine "Adnn risâle Abdülhaccâm olmas Abdullahil ârif, yahut Abdüzzâhit olmasndan daha iyidir,, dediini kaydediyor. Âdeta diye biliriz ki Melâmet; fukaha ve müçtehidînin temayüz ve kibrinin, müteerriînin riyâsmn bir aksül amelidir. Ebu Abdürrahman, risâlesinde melâmetin 45 umbesinden bahseMelâmetin en ziyade
;
;
Bunlarn hulâsas udur ki; Melâmetînin zâhiren ibâdetle tefâhuru irk, bâtnan hâl ile tefâhuru irtidattr (1). Melâmetî; haktan mada ne zâhirî, ne de bâtn keif ve kerâmetlere rabet etmez. Dil ile zikirden bir ey çkmaz. Kalp, zikri ihmâl ederse dil zikre balar. Halbuki matlub; kalp, ruh ve srrn zikridir (9). Binaen aleyh; diyor. [1]
de mukayyet deildir. Melâmetî, görünmesi gayri kabili içtinap eylerden mada (cemaatla namaz gibi) er'a muvafakatim gizli tutar; insanlara kar daima iyilikte bulunmaa gayret eder, ( 17).a'mâli sâlihadan dolayi bir zevk duyarsa bu zevk ile mücâdelede bulunur (10). Melâmetîye nazaran ubudiyetin iki umdesi vardr: Allaha kar iftikar, Melâmetî,
zikirle
Peygamberi
taklit.. (18).
meguldür (25); setir maksad ile bile bir hareket deildir (22); Hatta doru dikkat noksanna olsa ihvânnn muztar olanlardan madas için dua etmek bile ho görülmez (29). Melâmetî, yalnz kendi nefsile
Melâmetî, hubbi gayr timsâlidir; fânî filgayrdr. hvannn her mükkiline muavenet eder. Hamdûn "Mü'min, ihvân için gece kandil, gündüz asâ olmaldr,, demitir (34). hvân için daima muin ve zahîr olan Melâmetî, hiç bir vakit bakasndan yardm istemez ve kimsenin muavenetine arz ihtiyaç eylemez. Çünki, kula arz hacet; muhtaçtan yardm istemektir. Belki
yardm
muavenettir! (42)
[1] [2]
bir tâife iftikar
istenilen
kimse daha ziyâde muztar ve muhtâc-
[2].
Makaledeki umdelerden hulâsa ettiimiz sözlerin nihayetlerine numaralarn koyduk. zillet ve meskenetle terdif ve halkn levmine maruz olmay arzu eden. diye tarif edenler tamamile yanlrlar. 42 nci umde, bir Melâmetînin kimseye arzi
Melâmetiyeyi
ve hacet etmediini gösteriyor. Filvaki yine "Ebu Abdurrahman sülemî,, kazancn tasadduk eyle sen de muhtaç olduunu sadaka
birine " Ticaret et
;
;
Ebu hafsn, ile
tedarük
dediini yazyor ve Nefehat, Hamdûndan "j.il.J.-i^sjJS.j menâzilin J^- JS} ~~S~ 4's-föh> C~-z £->p- g-^>» bni nâiri olan sonra Melâmet sözünü kaydediyorsa da yine "Ebu Abdürrahman sülemî,, risalesinde Hamdûnun AbdullahülHaccama " Kazanca istinat eyle „ (Sf. 295) ve Ebu hafsm da talebesinden birine " Ticâret et
;
bilâhara ticareti de, tese'ülü de
terkeyle
!
„
&
!
ve kisp hayatna sarl!,, dediklerini görüyoruz. Bu mütenâkz ifadelerden unu anlyoruz
çalan
Melâmetîler, ihtimâl
baz
sâlikleri
:
kibir,
riya,
bu gayeye eritirmek
ucüp ve gururu için tese ule
krmaa
sevkediyorlard.
t
24 Risâlei rinin sözleri
Kueyriye, Kefülmahcub ve Nefehattaki Melâmetî büyüklede Sülemînin ifâdâtn teyit ediyor.
Hamdûn"Ben,
Meselâ; ikisi
devre Melâmîleri
ilk
de
nefistir.
Anlalyor
ki
nefsimi Fir'avnn nefsine tafdil etmem; çünkü Fakat gönlümü Fir'avnn gönlüne tafdil ederim,, [1] diyor. Melâmetîler, bir çok müttakler gibi günakârlar tezyif
etmiyorlar; bilakis kendilerile
megul
"bâdât içinde havâtr kalbiyeyi Melâmetiyenin
kesreti
islâhtan
ibâdattan ziyâde
anlatyor. Ebül Huseynil Barûsî de
daha
;
yoktu,,
nâfii
tezkiyei nefse
"Her nerede
hâlde bir gayret ve içtihat görürsün diyerek ayni fikri teyit etmektedir.
Ebu türab Nahebî
bulunuyorlar.
bil ki
o,
ki
sözile
[2]
dikkat ettiklerini
nûraniyet
bid'at
olmad
hafiyedir. „ [3]
Hulâsa Melâmetiye, Ebu Abdürrahman Sülemînin dedii gibi yalnz ahvâlde stk, muâmelâtta edebi gözeten [4] ve bu suretle tasavvufu hüsnü ahlaktan ibaret bilen fikir erbab olmakla beraber vahdet ne'esine mâlik irfan eshâb
idi..
Melâmetiyenin zuhuru hicretin ikinci asrnn Melâmetîlik,
edilmemitir.
nsf
bu asrn iptidalarnda da mevcuttur.
Onun
için
kafi bir
ey
ahirindedir. htimâl
Fakat
söyliyemiyoruz. Yanlz
isimleri tespit ,
uras muhak-
ki Ebu hafsül haddâd, ilk Melâmetî deildir. Mamafi Melâmetîliin üçüncü asrda tamamile intiar etmi olduunu görmekteyiz. Bu meslek erbabnn mütekâsif bir halde topland yerle Horasan ve Mâverâünnehir havalisidir. O asrlarda Mâverâünnehirde Sâmânîler hüküm sürüyor ve imâlden gelen Türk hücumune kar durmaa çalyorlard. Sâmânilerden Ahmed ibni Ismailin kölesi Emiri leker ve bilahara Horasan vâdisi olan Alp tekin, " Gazne „ de istiklâlini ilân etmi (352) ve hafitleri Horasan zaptetmiler ve bilhassa Mahmuda Gaznevî zamannda hudutlarn
kak
Fakat bu, hiç bir vakit eylerinin ve
umumî
ve esâsî bir
umde
deildi.
Eer böyle olmu
olsayd Melâmetî
Melâmetîlerin calibi dikkat ahvâl ve hususiyetlerini kaydeden Kueyrî, Kefül
maheub, Nefehat gibi kitaplarda bu halin Melâmetiyenin bir iân addederek kesri nefs meleri ve bilhassa Sülemînin risâlesinde
de mezkûr olmas
Aatta bunu muhakkak kaydetumdeler arasnda bunun da bulnmas cap ederdi. iktiza
ederdi.
için tese'ülü ihtiyar ettiklerini
Halbuki görüyoruz
ki 42 nci umde, bilâkis bu telakkiye zttr. Esâsen Hamdûn ve bnimenâzil gibi âlim ve muhaddislerin, Abdülvehhâbi sakafî gibi "mâmül vakt,, olan zevâtn
kekül bedest olarak [1]
tese'ül etmeleri
Nefehat.. Varak: 29
Pl
„
„
25
[3]
„
„
30
W
„
„
154
de aklen muhâlâttandr.
lk devre Melâmîleri
25
Ceyhuna ve Harizme kadar götürerek bütün bu havaliyi ellerine almtamamile mahveden Kara hanîler, Maverâün-
lard. 389 da Samânîleri
nehre hakim oldular.
üçüncü asrdan itibaren Horasanda kuvvetle intiara Tasavvufun ruha sükûn baheden telkinât bu siyasî muhitte inkiafa müsâit bir zemin bulmutur. Ta Ebu hafstan itibâren Melâmetî mümessilleri ekseriyet itibarile Niabur, Herat ve Kâbillidir. Esasen bu zamanlarda Melâmetin Türkmenler arasnda da intiarn biliyoruz. Hatta bunlardan Ali Abo, Muhammed Ma'uki tûsî, Süleyman Türkmânî gibi Melâmetîlik,
balamt.
nüfuz sâhibi eyhlerin hayatlarna âit te oldukça malûmatmz vardr. Melâmet, dördüncü asrn nihayetlerinde teekküle balyan ve beinci, altnc asrlarda inkiaf eden ilk tarikatlara da nüfuz etmi, hatta geni
ve müfrit vahdet tarafdâr bir çok eyler bile ya Melâmetîlie intisap yahut ta ne'esini benimsemilerdir. Bu suretle Melâmet, Necmeddini kübrâ halifesi Bahaeddin Veled vastasile Mevlânây yetitirmi ve Mevlevîlii meydadana getirmiti. Mevlevîlerle Melâmîlerin, ta evâilden beri çok sk münasebetleri vardr. Dier tarikatlar, Melâmîleri umumiyetle tezyif ettikleri hâlde Mevlevîler, Melâmîlerle badamlardr. Mevlânâda ve bilhassa emste Melâmet ne'esini görmemek gayrikabildir. Sultan dîvânînin hâlât, bu ne'enin cezbenâk bir tezahüründen
etmiler,
baka
bir
ey
Bilâhara
deildir. [1]
Neâtî Ahmet dede,
Cevrî, Nahîfî, Fasih gibi âlim ve âir-
Ahmet dede ve Ebu Bekir dede gibi Bayrâmî Melâmîlerinin hâlisül akîde birer ihvân olduu gibi Nuriye Melâmîlii de ( Son devre Melâmîlii ) bir çok Mevlevîyi kendisine celp ve cezb etmitir.
ler;
Hatta son zamanlarda Peçevî
:zevat,
mühim bir merkezleri de Badatt. Ahmedi hudreveyh, Cüneyd, Abdullahil mürtai, Ahmed ibni Yahyelcellâ ve müritleri; Badadi, Melâmetin graba doru bir inkiaf merkezi hâline getirmilerdi. Melâmet, buradan pek kolayca Musul, Halep ve nihayet o asrlarda BâtnîleMelâmetîlerin
sahne olan Suriyeye geçti. Kadîbül bân Mavslî, SüleyTürkmanî, eyh Rislân Dmkî, hatta Tibyan sahibinin Rfâî ubesi olarak gösterdii Harîriye tarikinin müessisi Ebül Hasan Aliyyül Harîrî, Halep Suriyede yedinci asrda yaayan ve kuvvetlerini Melâmetîlikten rin fa'aliyetlerine
mân
—
alan eyhlerdir. Bunlarn ahvâline dikkat edersek hepsi, zavâhire iibâlidir.
Raks ve simaa
alenen oruç yerlerdi. li]
eyh
lâ-
namaz klmazlar, Hatta Süleyman ve Kadîbül bann ve bu iki eyhe ben-
tarafdar olduklar gibi
Sultan dîvânî Mehmet Simâî.. Sefinei Mevleviyeye müracaat
tab' 1283
kar
!
Sf
:
15
—
60
Msr
lk devre Melâmîleri
26
eyh Reyhann hâlâtna evvelce bilmünasebe tema Bunlar umumiyetle Melâmetî - Kalenderi; daha dorusu Bâtnî sekizinci asr iptidalarnda ölen ehbaz lâl kalenaddedebiliriz. Esasen mehur olduunu görmü ve Câmînin Kalendelikle Mederin Melâmetle lâmetîliin farklarnda srar ve zamanndaki kalenderleri zemmettiini
ziyen Aliyyi kürdî ve
etmitik.
okumutuk. eyhülislâm Abdullahi Herevînin, zamanndaki Melâmetîler hakkndaki mütaleat da kaydedilmiti. bir takm Türk Hulâsa Bâtnî olsun, eriata mütemessik bulunsun tarikatlarnn zuhur ve inkiafnda Melâmetîlik mühim ve aslî bir âmil olmu ve hatta zannederim ki bunun için imdiye kadar hemen bütün Anadolu halk; bilhassa kzlbalar ve Bektaîler, her türk velisini Horasandan gelmi olarak kabul ve Horasan erenlerinden olarak ilân etmislerdir.[l]
—
—
Bâtnî zümrelerinin tedahulile aslî saffetini kaybeden Melâmetîliia dokuzuncu asrn nsf ahirinde kinci devre, ya'n Bayrâmî Melâmîlii tutmu ve Türk ruhundan doan bu yeni tarikat, ilk Melâmîlerm ne'e ve irfânn tamamile hamil olarak zuhur etmiti. Melâmetîlerin öhreti ayias ve Hac Bayramn nüfuzu neticesi olarak Bayrâmî Melâmîlii de anlatacamz veçhile bütün Anadolu ve Rumelide pek az bir müddette intiar edebilmitir. Bayrâmî melâmîliinin ilk Melâmetîlere iktifa ettiklerini ileride göreceiz. Son Melâmîler de Bayrâmî yerini
peyrevleridirler. Böyle olduu halde "Ignaz Goldziher,,. «Vorlesungen uber der slam» da- Melâmetiyeyi " riya ve haricî tezâhürattan müçtenip, vecit ve istiraka ehemmiyet veren bir zümre,, [2] diye sonra "M. Hartman„a istinâden [3] bunlar son Metavsif ettikten lâmîlerden ayr bir ne'eye malik gösteriyor ve Bayrâmî melâmîle Halbuki son Melâmîlerin Bayrâmî melârine hiç temas etmiyor. getirmek suretile mîlerinden yegân farklar sülûkü ilmî bir hâle son Melâmî ibarettir. Mamafi miktar ayrlmaktan likten bir "râkî J „ Hamzavî,, "Melâmî halifeleri içinde meratip telkininde bulunmyan ve
melâmîlerinin
1
^
1
lere harfiyen
—
peyrev olanlar da yok deildir. Bayrâmî melâmîlerinin ise hemen hiç bir farklar yoktur. Esasen
tekrar edelim ki Melâmetlerden
Melâmet, bir tarikat olmaktan ziyade bir ne'e ve hâl olduundan zühule hiç
mahal yoktur:
ye
sahiptirler..
Melâmetîler de, Bayrâmî Melâmîleri de, Son Melâmîler de ayni ne'e-
Konyada
[1]
erenlerine [2]
Mevlânânm türbesinde
aittir.
Sf: 69-168.
[3] Islamische
Oryent. Index.
III.
bile
isimleri
meçhul
dört
merkat,
Horasan
;
BBLYOGRAFYA /.
A bdül kerim Kueyrî
2.
3.
—
(îmam)
Risalei
Abdül vehhab a'— rânî (îmam)
[arapça]
Abdürrahman Ca-
«Msr
m
—
Kueyriye
Elyevâkîtü vel cevâhir
^VlOlü'
Câmî tarafndan nüsha..
tashih edilen tüphanesi.
No
—
6.
Aliyyibni ibni
7.
8.
Ebu
Gaznevî Bartold
Aliyyül
(.Pr.)
Cemâl (Köprülü
— —
Ferideddîni Atlar —
883 senesinde yazllau ve çok yerlerine haiyeler ilâvesile Fatih Çaramba Murat molla kü;
[acemce]
»
Hâiet. E. kütüphanesi.
sene
senesinde
1016
yazlan
No 321
»
aktab vennücebai vel abdâl JUVlj »Uab wlUi^(3 JUJfii^ kâtibi
ve
KefÜl mahcub o^iU^r" edilmi
nüsha^
[acemce]
fil
yazma nüsha.
«
Hicrî
Darülfünun
1357
»
[Türkçe]
de
istinsah
kütüphanesi.
Yldz.
245. * [acemce]
Asya
Orta
Türk
tarihi
hakknda
dersler.
[Türkçeye mütercem]
Edebiyat mecmuas « No 7. 6. Mays manm Ebu Abdürrahmanm <»:«VÖUj sine lenin
TezkretÜl evliya U^lS/jT « Leyden A. Nicholson.. 1323. H. (1905). [acemce] baai
Âmire
»
340.
M. Hart-
yazd -maka-
»
tercemesi.
Tük edebiyatnda
10.
Hicrî
«
tarafndan
meçhul yazma nüsha. Fatih kütüphanesi No 398.
No
zade) 9.
Yazld
^Iji-u c^KyiV
bir
Ferruh çelebi
Hilyetür ricâl «
Osman —
;
akaidil ekâbir
iU j
Gâmînin tilmizlerinden Ab-
«
ârifin ,£9jUlwiU>
ibni
Süleymaniye
Alî (Gelibolulu)
1302
MenakbÜl Ebu Bekir
5.
beyân
tarafndan
dülkerimül Hüseynî
Ahmet dede (Eîlâkî)-
fi
«Bulak tab'. 1284. H. »
tab'. 1277. H.» [arapça] j.yVU'Ue
NefehatÜl Üns bizzat
4.
yto
tab'.
Reynold
mutasavvflar «1911 Mat-
ilk
Türkçe] [
Türkiye tarihi dinîsi Mülkiye mektebi matbaasnda ta basmasile matbu'. 1926 1627» [Türkçe] <
Fuat (Köprülü 12.
zade; M.
)
Türkya
tarihi
tndan. 1923. 13.
»
«
Türk edebiyat [Türkçe]
istanbul
Kanaat kütüphanesi neriya-
[Türkçe]
tarihi
1923
.
Devlet
matbaas
.
:
28 14.
lk devre Melâmîleri
Gulâm
Muham-
medi ibni müfti Ra15.
hîmullah Lâhurî—
Hazînetül
smail iîa&Zra (Bur-
Haricî. 1290.
sal) 16.
Kâtip çelebi
— —
KtabÜl
-
Mecdî
18.
Mehmet (Hafz)
v lkil vl^
hitâb
KefÜZZUnUn ü^IU^T «
-
Lekno tab'.
Hindistan.
«
«
stanbul tab'.
H.
1292.
»
Âlem matbaas.
stanbul.
1310.
[arapça]
»
— akayk juj - Ebvâb seb'a
tercemesi «Matbaai Âmire.
-
U*5H5i£.
[acemce]
[Türkçe]
H.
17.
asfiyâ »
1269. H.»
(Tezkiretül evliya) «Buharah Mehmet Hafz tarafndan 927 de yazlmtr. Müellif, kitabn Nefehatül üns tarznda yazdn Nefehattan ba;
ka Tezkiretül
evâhidün nübüvve, Nüzhetül
evliya,
mezarât Buhara ve âir Hitaplardan da ini, kitabn yedi bap, bir hatime üzerine Târihi
ismine bir
Ebvâb
bap
dediini
seb'a
ayrd
gibi yedinci
söyliyor.
ervah,
istifade etti-
yazd
için
âirlere ayr
Sofî
bapta Buhara ve havalisindeki
evliyay ve Sâmânî
Eimmei
isnâ
vekayii,
hükümdarlarn da zikrediyor. Hatimede aer jJ^ &\ kî den sonraki tarihî hadisat ve l
Maveraünnehri
bilhassa
kaydetmektedir. tezkirelerden
mihver
ittihaz
ederek
Yedinci bap ve Hâtime, bu cihetle
ayr
bir hususiyet
ve kymeti kaizdir.
dier Yazma
nüshas Fatih kütüphanesinde 2570 numaradadr. Kâtibinin ismi yoktur. htimâl müellifin yazmasdr » [acemce] 19.
Muhiddîni Arabi
-
^y^>
Fütuhât mekkiye
«Msr.
H.
1293.
»
[arapça]
20.
Sâkip dede
Sefne mevleviye 1283.
21.
.22.
Seyyid erifi Cürcânî
Seyyid Mehmet Kemâleddin(E.arirî zade)
Ta'rfât
Tibyân
olA_,J
«Matbaai Âmire. 1269. H.
hakayk
vesâilül
piri
eseri
üç
cilt
olup
ve edebiyatile
olabilir.
171 tarikattan
megul
olanlara
»
[arapça]
beyân
fi
jll^Jj-M— il-j jjUUjîL~j ûU" Seyyid Muhammed Nurun halifesi olan
tarihi
«
selâsilüt
Son Melâmî
Harirî zadenin
bâhistir.
kymettar
Tasavvuf bir
me'haz
Yegâne yazma nüshas Fatih kütüphanesinde 430,
431, 432 numaralardadr.
Tâhir (Bursal)
Msr. Vehbiye Matbaas.
tarâik bu
23.
«
''Js'
H.» [Türkçe]
»
[arapça]
Menakbi eyh Seyyid Hâce Muhammed Nurül arabî ve beyan Melâmet ve ahvâli Melâmiye Melâmiye hakknda Muhiddin ve âir sofilerin baz sözMuhammed Nurun muhtasar tercemei hâlini ve Seyyidin baz eserlerinden müntehap cümleleri ihtiva eden ve 50 sahife kadar olan bu eser gayri matbudur. Yazma bir nüshas bendedir. » [Türkçe] «
lerile
devre Melâmîleri
îlk
29
TALÎ ME' HAZLAR 24.
25.
26.
27.
Ab du ilah
runî
— (Üs— küdarl) Mehmet Ali Aynî — (Eref Olu) Hâsm baba
Bayrâmî Melâmilii; 753 tarihinde Ankarann Çubuksuyu kenarnda Fasb köyünde doan ve Koyunluca Ahmet isminde birinin olu
bulunan
Hac Bayrâm
[1]
Velînin tesis ettii Bayrâmîlikten
ayrlm
bir
tarikattr.
Hac B. V, Alâeddîni Erdebîlî müritlerinden olup mumaileyhin emir ve iaretile Hoydan Anadoluya hicret eden mehur Kayserili Hamîdeddinmusann derviidir. Hamîdedddin, Bursaya yerleerek ekmek piirip çarda «Somunlar, Mü'minler;» diye satmaa ve bu suretle geçinmee ibni
balamt
Bu cihetle halk arasnda «Somuncu Baba» ve «Ekmekçi Koca» namlarile öhret bulmutu. Yldrm Bâyezit Bursada camii kebiri yaptrdktan sonra, ilk cuma [2].
namaznn Emir Halbuki Emir
Sultan (833) tarafndan
kldrlmasn
tensip
etmiti. [3]
ekmekçi kocann kemâline müncezip bulunduu cihetle padiaha « Gavsi azam bu ehirde iken bu hizmet bize münasip deildir» diyerek imamet ve hitabeti Ebu Hâmit Hamîdeddine ihâle etti. Hamideddîn namaz kldktan sonra fâtihay da tefsir ederek o sralarda fâtihayi tefsir emelinde bulunan molla fenârînin (834) bir çok mükillerini hal ve mumaileyhi cezbeyledi. [4] Bu vak'adan sonra Hamîdeddin, halk arasnda öhret bulmakla bu öhretten ihtiraz ve bursadan tegayyüp etti. [J B. V.
Hamîdeddinin bursadan tegayyübünden sonra ve onunla beraber ama ve mekkeye gidip, Bayram, eyhi edayi haçtan sonra aksaraya gelmiti. Ebu Hâmit Hamîdeddin 815 tarihinde vefat ettikten sonra BayrâmVelî ankaraya avdet ve Halvetiyye ile Nakibendiyyenin mezcinden ta-
müderrislii
terketmiti.
brakmam
hassül eden bayramî tarikatn
nere mübaeret etmitir
[1].
Hac bayrâmn neri tarikata Halad sralarda Anadoluda tasavvuf ne'esi bir çok kimseleri dairei incizabna almt. Muhiddîni arabî/ Evhadeddîni kirmânî, Celâeddîni Rumî, SadreddîniKonevî gibi sofilerin nüfuzu halk üzerinde kuvvetli bir surette mevcuttu. Bilhassa ebu Hâmit Hamîdeddinin öhreti de tamamile yayordu. Bütün bu avamile hac Bayramn evvelce ulemadan olmas ve mühim bir medresede müderrislikte bulunmas da inzimam edince bayramîlik az bir müddette intiara balad.Hzc bayram o derecede büyük bir öhret kazand ki ikinci Murat baz hasutlarn imazile mukayyet ve malul olarak Edirneye getirmi ve kendisile görüünce hakknda iittii sözlerin mahz iftira olduunu anlayp avdetine müsaade eylemiti. Hac Bayram, eski camide birkaç kere va'zetmi [2] ve yolda Gelibolulu yazc zâde Mehmedi Bican da (855) irat ve tarikna ithal ederek ankaraya avdet etmitir. [2]
Hac Bayrâm
Velînin nüfuzu o kadar kuvvetlenmiti ki semeratül füatta
mezkûr olduu, üzere taraf padiahîden müntesiplerinin hükümet tekliflerinden muaf addedilmesi emredilmiti. Fakat bu emir, bir çok mukallitlerin de Bayramî tarikine duhulü neticesini vermekle padiah, eyhten müritlerinin mikdann sormu ve Hac Bayram da garip bir imtihandan sonra «bir buçuk derviim vardr» diye mektupla cevap vermitir [4], Hac bayrâm
\,hh jjj}! '•£>;»• C)' Bâyezid ve Cüneyd, ruhabuyurmakla istidad zâtlarnda envai kemâlât bahire olup camiiNakibendiyye ve Halvetiyye olmulardr. Cevheretül bidaye ve dürretün nhaye VfJBj».} «ljullî,^». ârihi Mesnevî Sar Abdul[1]
niyetlerile
celli
lah., varak;
Velînin terbiyelerine
himmet
132
Ve hac Bayram
.V. nin terbiyelerine jiJ^^;"C A Bâyezid ve Cüneyd, ruhaniyethimmet buyurmakla' istidad" zatîlerinde bahire ve zahire olup camii Nakibendiyye ve Halvetiyye olmulardr. Sergüzet; La'lî zade Abdülbakî. Sa; 16 [2] Vaz'ettii kürsünün üstünde celî hatla (makam hac bayram velî) yazl bulunduunu bursal Tahir bey merhum «hac bayram velî» de söyliyor. [3] Mehmet Bican ve kardei Ahmet Bican hakknda baknz! akayik tercemesi. Sa:
leriyle celli
127;
Osmanl [4]
müellifleri; cilt: 1. Sa;
Bir mürtefi mahalde
194
hayme kurup dervian gelüp
ol havali
mâlâmâl oldukta haci
;
35
kinci devre Melâmîleri
ankarada ziraatla taayyü eder ve üç aylarda halktan zekât toplayp fukarasna tevzi eylerdi. Yunus tarznda iirler de söylerdi. Oc ilâhisi matbudur ki bunlarn
Hac Bayrâm
biri
Velî,
aruz vezniledir.
Çalabm
bir
ar yaratm
Bakcak didar görünür
balyan
beytile
ol
iki
cihan aresinde,
arn
kenaresinde
!
Yunusn
ilâhisi,
Çktm
erik dalma,
Bostan
ss kakyp
anda yedim üzümü der ne yersin kozumu?
balyan mehur athiyesine benzer. Bursal Tâhir B. merhumun «Hac Bayrâm .V.» sinde ve M. Ali Aynî B. in ayni isimdeki kitabnda
beytile
ilâhileri Melâmîlîe ait bütün âsârn bir arada bulunmas aynen dercediyoruz eer Hac Bayramn bir divançesi de fikrile olsayd oraya müracaat tavsiye ile geçerdik.
neredilen bu biz
;
Hiç kimse çeke bilmez güçtür felein yay; Derdine gönül verme, bir gün götürür vay.
Oynayu gelür
aldar
[1]
çünki
eli
çapüktür;
Bir buneulayn fitne kande bulur aray?
Çün yüzünü döndürdü Nice
bir lahza karar etmez;
pay eder, döner ser eder pay!
seri
Bir fani vefaszdr kavline inanma hiç;
Gâh bay
eder yohsul, gâh yohsul eder bay.
Hayran kamu alimler bu ma'ninin altnda Kaftan kafa hükmeder bilmez bu muammay! :
Vahittir o vahdette, kesrette kani tefrik?
Hizr ermedi bu srra, bildirmedi Musay!
"Hac
Miskin
Bayram,, sen dünyaya gönül verme;
Bir ulu imarettir alma
Çalabm
bir
ar yaratm
Bakcak didar görünür
Bayrâm irâdet
.V.
temiri
getürenleri
bu
sâideyn
gün
baa
ol
iki
sevday!..
cihan aresinde;
arn
kenaresinde!
edüp ve desti mübârekine bir tî tîz alup derviler; bana kurban eylesem gerektir deyu salâ ettikte herkes
fîsebilillah
mütereddit olup bilahara ricalden biri ve nisadan dahi birisi (£,) y" »lj deyu cür'et edüp teslim olduklarnda ikisin dahi hayme içine getürüp
aldamak: aldatmak. Bulur aray; aray bulur; arayp ta bulur.
"
;
36
îkînci devre Melâmîleri
Nagihan
ol
Ben dahi
ara vardm,
bile
ol
yapldm tau
an
yaplur gördüm;
toprak aresinde!
Ol ardan oklar atlur, gelür ciere batlur;
arm
Arifler sözü satlur ol
ta
agirtleri
Çalabm ismin
Bu sözü
bazaresinde
yonup üstada
yonarlar,
anarlar o
tan
her paresinde
kendi banlar
!
bilmeyüp tanlar;
arifler anlar, cahiller
"Hac Bayam,,
!
sunarlr;
ol
arm
menaresinde!
%
Bu
Hakk
arasnda çok mehur ve münteirdir. Bursal smailve son Melâmîlerin piri Seyyid Muahmmed Nur tarafndan erheilâhî,
sofiye
diîmitir.
Üçüncü
ilâhi
de udur: Bilmek istersen seni
Gan
içre ara
can,
Geç canndan
Sen
seni
sen seni!
bul an;
bil,
Kim bildi ef'âlini Anda gördü zâtn
Ol bildi sfatn, Sen seni bil, sen
Görünen sfâtmdr,
An
gören zâtndr
Gayri ne hâcetindir?
Sen
seni bil, sen seni!
Kim
Tevhidi zât buldu;
Nura müstagrak oldu, Sen seni bil, sen seni!
"Bayram,, özünü
Bileni
ki hayrete
Bulan
ol
vard,
bildi,
kendi oldu,
Sen
seni!
anda buldu,
seni
bil,
sen seni
!
[1]
Bu üç ilâhiden baka Hac Bayaramn her naslsa imdiye kadar neredilmemi bir ilâhisi daha vardr ki bu ilâhi, bir çok mecmua ve cönklerde yazldr. söylenirdi.
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm ? Yand bu gönlüm, yand bu gölüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Gerçi ki yand, gerçee yand Kendide buldu, kendide buldu,
Matlabn
;
Derdü gamnla doldu bu gönlüm
Rengine
!
!
akn cümle boyand ho buldu bu gönlüm ? !
Elfakrü fahrî, elfakrü fahrî,
Demedimi
Fahrini zikret, fahrini zikret;
Fahri fenada buldu bu gönlüm
ol
âlemler fahri ? !
[2]
Üçüncü kt'a "Hac Bayram veli,, lerde yok. Biz Lâl'lî zadenin "Meslekül uak,, [1] erhinden aldk. Fakat gördüüm bütün nüshalarda vardr. [2] Mezkûr cönkte bu bent yoktur.
Bayram edersin yar ile imdi. Yar ile bayram kld bu gönlüm.
.
Bayram, tamamile bir yunus muakkibiismindeki kitabnda La'lî zade
"Melâmîlik,,
Abdülbakînin " Sergüzet,, inde bizzat, Hac Bayramn baz müritlerini Melâmet nevesile terbiye ve teslik iddiasn tenkid ve adeta reddediyorsa da [2] Hac Bayramn kendi sözleri Abdülbakî E. yi teyit etmektedir. Bu dört ilâhinin dördünde de esma ve zikir ne'esi yoktur. Bil'akis vahdet ve ak ne'esi görünüyor. Hac Bayram, Kim bildi ef'âlini Anda gördü zâtn
Ol Sen
Diyerek tevhit ve fenâ makamlarn, Tevhidi veciz ve kat'î olarak bildirmektedir. Hele
sfatn
bildi
seni
bil,
ef'âî,
sen seni
Sfât ve zât, ne kadar
.
Bayram özünü Bulan
bendinde
Ömer velî "
yakîn
833
te
ve vahdet
Ankarada
La'lî
Bileni
bildi
Sen
kendi oldu,
meratibi
anda buldu,
seni bil, sen seni
ne kadar barizdir.
tarikat
Anlalyor
ki
Hac Bayrâm
vefat etmitir.
velinin silsilei tarikats
zada Ahdülbakînin «Sergüzet» ine nazaran
silsilei
!
Hac Bayramdan almtr.
dede, bu neveyi bizzat
Hac Bayrâm nin
ol
Hac Bayrâm
velî-
udur:
— Hamîdeddîni Aksarayî — eyh âdiyyi Rûmî — Süleyman skenderanî — Hasan Esterabâdî — Mahmudi Bsrî — Osman Rumî — Mahmudi kerhî — Sadeddini Badadî — shak Harizmî — Süleyman Buharî — Süleyman Isfhanî — Ahmedi horasanî — Ebül Hasam Cürcanî — eyh Mûsel Bstamî — brahimi Hac Bayrâm