T.C. GAZİ GAZİ ÜNİ ÜNİVERSİ VERSİTESİ TES İ SOSYAL Bİ BİLİMLER ENSTİ ENST İTÜSÜ KAMU YÖNETİ YÖNET İMİ ANABİ ANABİLİM DALI SOSYOLOJİ SOSYOLOJİ BİLİM DALI
POPÜLER Mİ MİLLİ LL YETÇİ İYETÇİLİK
MASTER TEZİ TEZ İ
Hazırlayan Fatma ŞİM ŞİMŞEK
Tez Danışmanı Doç. Dr. Vedat Bİ B İLGİ LGİN
Ankara-2006
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ğü’ne Fatma ŞİMŞEK’e ait POPÜLER MİLLİYETÇİLİK adlı çalışma jürimiz taraf ından Kamu Yönetimi Anabilim Dal ı Sosyoloji Bilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
(imza) Başkan ...................................................... Akademik Akademik Unvanı, Adı Soyadı
(imza) Üye............................................................. Akademik Akademik Unvanı, Adı Soyadı (Danışman)
(imza) Üye............................................................. Akademik Akademik Unvanı, Adı Soyadı
ÖNSÖZ
Bugün
içinde
yaşadığımız Dünya’da globalleşmenin
yarattığı
dönüşümün ve değişimin etkisiyle, etnik, ırksal, dinsel, cinsel, s ınıfsal, kültürel farkl ılıklar ın altı daha kalın çizgilerle çiziliyor. Hem toplumlar hem de bireyler özgünlüklerini ve özgürlüklerini özgürlüklerini korumak korumak için çok daha fazla çaba harcamak zorunda kal ıyor. Farkl ılıklar ın altının bu denli kal ın çizgilerle
çizildiği, biz ve öteki
ayır ımının eskisinden çok daha derin ve şiddetli bir biçimde hissedildiği bugünlerde milliyetçilik kendisini diğer ideolojilerden çok daha fazla hissettiriyor ve öne ç ıkıyor. Milliyetçilik en çok tart ışılan, en çok savunulan ve en çok kar şı çıkılan ideoloji olmayı başar ıyor. Bu tez çal ışmamızda Dünya’da ve Türkiye’de yeniden popülerleşen milliyetçiliği anlamaya ve anlatmaya çal ıştık. Tez çal ışmam süresince bana çizdi ği yol haritası ve sunduğu rehberlik dolayısıyla değerli hocam ve tez danışmanım Sn. Doç. Dr. Vedat Bilgin’e, benden eleştirilerini esirgemeyen de ğerli hocalar ıma,
uzun süren tez
çalışmam boyunca bana destek olan olan aileme te şekkürlerimi sunuyorum.
Fatma Şimşek Haziran-2006 Ankara
NDEKİLER İÇİNDEKİ
ÖNSÖZ……………………………………………………………………………….I NDEKİLER..................................................................................................II İÇİNDEKİ KISALTMALAR CETVELİ CETVEL İ..............................................................................III GİRİŞ............................................................................................................1-5 İŞ............................................................................................................1-5 BİRİNCİ NCİ BÖLÜM MİLLİ KİMLİK VE MİLLET NEDİR?............................................................6-10
NCİ BÖLÜM İKİNCİ AVRUPA’DA MİLLİYETÇİLİK VE MİLLİ DEVLET....................................11-16
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK..................................................................17-34
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÜNÜMÜZDE DEĞİŞEN MİLLİYETÇİLİK ALGILAMASI VE GLOBALLEŞME KARŞISINDA POPÜLER MİLLİYETÇİLİK................................................35-43
BEŞİ BEŞİNC NCİİ BÖLÜM TÜRKİYEDE POPÜLER MİLLİYETÇİLİK.................................................44-60 Popüler Kültür Araçlar ında Popüler Milliyetçilik........................................49-60 SONUÇ..................................................................................................... 61-67 KAYNAKÇA.............................................................................................. 68-73 ÖZET........................................................................................................ 74-75
ABSTRACT...................................................................................................76
KISALTMALAR CETVELİ
AB : Avrupa Birli ği a.g.e. : Ad ı Geçen Eser a.g.m. : Ad ı Geçen Makale a.g.t. : Ad ı Geçen Tebliğ bknz. : Bak ınız c. : Cilt Çev. : Çeviren Der. : Derleyen Ed. : Editör Haz. : Hazırlayan No. : Numero Nu. : Numara, Number s. : Sayı S. : Sayfa p. : Page Vol. : Volume vs. : Vesaire
GİRİŞ Milliyetçilik ideolojisinin kökenlerini, kökenlerini, bir duygu ve inanç birikimi olarak milletlerin oluşum sürecine ve hatta tarihin en derinliklerinde ya şanmış ilk biz ve öteki ay ır ımına kadar götürmek mümkündür. Ancak bu tez çal ışmasında milliyetçilik ulus devletleşme sürecinin ortaya ç ıkardığı hakim bir ideoloji olarak ele al ınacak ve bugünün dünyasında, küreselleşme kar şısında bir defa daha popüler hale gelen milliyetçilik olgusu tarihsel kökenlerinden yola çıkılarak açıklanmaya çal ışılacaktır. Bu tez çal ışmasında amaç küreselle şme ve yerelle şme kıskacı arasında kalan ulus devletler içerisinde yeniden popülerle şen milliyetçiliğin etkisi ve anlamının incelenmesidir. Popüler milliyetçili ği izah ederken kullanacağımız temel kavramlar ımız, milliyetçilik, kültür ve popüler kültürdür. Bu bakımdan tezimizin giri ş kısmında temel kavramlar ımızı açıklamakta fayda görüyoruz. Milliyetçilik kavramı üzerinde sosyal bilimler alanında pek çok çal ışma yapılmıştır. Ancak buna ra ğmen milliyetçilik hem Türkiye’de hem Bat ı dünyasında bilimsel açıdan üzerinde fikir birli ğine var ılmamış bir kavramdır. Milliyetçiliği inceleyen bilim adamlar ının söz birli ğine vardıklar ı tek nokta milliyetçiliğin
doğasının
karmaşıklığı
ve
milliyetçiliği
tanımlamanın
güçlüğüdür, dersek abartmış olmayız. Milliyetçiliğin izahında kar şılaşılan zorluklar ı şu şekilde tasnif etmemiz mümkündür: Birincisi, milliyetçili ğin her sosyo ekonomik bünyede farkl ı hatta birbirine kar şıt siyasal i şlevlere sahip biçimde ortaya ç ıkması. İkincisi, milliyetçiliğin tanım, sınıflandırma ve yaklaşımlar ının eksik yada yetersiz kalmas ı. Yani milliyetçiliğin belli bir işleve göre (örneğin ulusal birlik kurmak), bellibir ö ğesine göre (örneğin ulusal dil), kullandığı belli bir simgeye göre (örne ğin ulusal dil) tanımlandığı zaman bu tanımlamalar ın içine aldığından daha fazla şeyi dışar ıda bırakabilmesi. Milliyetçiliğin belli bir tarih ve co ğrafyadaki nitelikleri göz önüne al ınarak
yapılan sınıflandırmalar ın eksik kalmas ı milliyetçiliğin tanımlanmasını güçleştirmektedir 1. Milliyetçilik kavramının izahındaki güçlüklere rağmen yine de bir milliyetçilik tanımlaması yapmaya çal ışacak olursak e ğer, milliyetçilik hem bir duyguyu hem bir toplumsal hareketi hem de bir ideolojiyi anlatmak için kullanılan bir kelimedir. Duygu, emel, bilinç bunlar ın hepsi milliyetçiliği oluşturan veya ulus devlete de ğer biçen görü şlere uyarlanan terimlerdir. Milliyetçilik kendi kaderini tayin hakkı, egemen devletin üstünlüğü, ulusal bağlılığın
merkezililiği
eksenindeki
bazı
varsayımlar ın
gerçekliğini
gerektirmektedir 2. Tezimizin ikinci bölümünde milliyetçili ğin farklı tanımlar ına yer vedi ğimiz için bu kısımda genel ve basit bir tan ımlama mlama ile il e yetiniyoruz. Popüler
milliyetçiliği
yaralandığımız
incelerken
temel
kavramlar ımızdan ikincisi ise i se kültürdür. Sosyal bilimciler kültür terimiyle terimiyle insan toplumunda toplumsal araçlarla aktar ılıp iletilen her şeyi anlatır. Kültür insan toplumunun sembolik ve ö ğrenilmi ş yönlerini anlatan genel bir terimdir. Kültür bilgi, inanç, sanat, ahlak, geleneksel olarak ö ğrenilmiş yapıyı ifade eder. Kültür insan rasyonalitesinin bilinçli bir yaratısıdır 3. Temel kavramlar ımızdan üçüncüsü ise popüler popüler kültürdür. kültürdür. Bazen kitle kitle kültürü olarakta adlandır ılan popüler kültür yaygın ve herkes için eri şilebilir bir niteliğe sahiptir. Popüler kültür, spor, televizyon, sinema, kay ıtlı popüler müzi ğin hakimiyeti altındadır. Gelenekçiler popüler kültürün kötü kalitesinden yakınırlarken, liberaller ise popüler kültürü destekler ve yüksek kültürü elitizminden ötürü ele ştirirler. Sosyologlar ın
popüler kültür analizi ile
ilgilenmelerinin nedeni nedeni ise popüler kültürün kültürün halk bilincini bilincini anlamaya yardımcı olmasıdır 4.
1
Bask ın ORAN, Az Geliş Gelişmiş miş Ülke Mlliyetçiliğ Mlliyetçiliği, (Ankara,1977), 2-7. Gordon MARSHALL, Sosyoloji Sözlüğ Sözlü ğü, çev. O. Ak ınay, (Ankara,1999), 504. 3 Gordon MARSHALL, a.g.e. 442-443. 4 Gordon MARSHALL, a.g.e. 591. 2
Popüler kültür kavramıda en az milliyetçilik veya kültür kültür kadar kadar sosyal sosyal billimler literatürünün tart ışmalı kavramlar ından birisidir. Popüler kültüre dair benimsenen yaklaşımlar ı şu şekilde tasnif edebiliriz: Birincisi, popüler kültürü kitle kültürü ile aynı anlamda kullanan ve popüler kültürü yüksek ve alçak kültür tartışmalar ı çerçevesinde ele alan yakla şımlar. İkincisi, popüler kültürü çoğulcu demokrasinin bir göstergesi olarak ele alan ve popüler kültürü eleştirisiz bir biçimde kabul eden yaklaşımlar. Üçüncüsü, popüler kültürü mülkiyet ilşkileri ve kültür üretimi üretimi içinde ele alan yaklaşımlar. Özellikle bu yaklaşımın Frankfurt Ekolü ( Ele ştirel Teori) taraf ından benimsenen yakla şım tarzı olduğunu belirtmekte fayda vardır 5. Eleştirel
Teori,
Marxist bir gelenek olarak, Marxizmin Marxizmin yeniden
değerlendirilmesi erlendirilmesi ve eleştirel bir bağlamda yorumlanması amacına dönüktür. Eleştirel Teori, fa şizm, burjuva toplumu, politik ekonomi, kapitalizm, ön yarg ı, ideoloji, azınlıklar, kolektif kimlikler, bireysel kimlikler, milliyetçilik, modernite, ulus devlet, etniklik, kitle kültürü ... gibi geni ş bir yelpaze içinde çal ışmış ve bu konularda özgün argümanlar ileri sürmü ş bir ekoldür. Ekolün son dönem temsilcileri, özellikle de Jürgen Habermas, kitle kültürü, etniklik, modernite, egemenlik, iktidar, az ınlıklar, popüler milliyetçilik konular ında yoğun eleştirel çalışmalarda bulunmuşlardır 6. Ancak Eleştirel Teorinin popüler kültür ve popüler milliyetçilik üzerine ortaya koyduğu argümanlar argümanlar Türk sosyoloji sosyoloji literatüründe henüz kendisine kendisine yer bulabilmiş değildir. Milliyetçilik Türk sosyoloji literatüründe oldukça geni ş bir biçimde incelenmiş bir konudur ve son dönemlerde Türkiye ve Dünya’da yaşanan gelişmelerin ışığında milliyetçiliğin yükselişide dile getirilmektedir ancak yine de henüz popüler popüler milliyetçilik milliyetçilik olgusunun ayr ıntılı bir analizinin yapıldığını söylemek mümkün de ğildir.
5
Nazife GÜNGÖR, Popüler Kültür ve İktidar-Popüler Kültür Üzerine Kuramsal İncelemeler, (Ankara,1999), 44-48. 6 Sezgin KIZILÇELİ KIZILÇELİK, Sosyal Bilimleri Yeniden Yapılandırmak, (Ankara, 2004),101-115.
Tez çal ışmamızın amacı daha önceki satırlarda belirti ğimiz üzere küreselleşme ve yerelleşme kıskacında kalan ulus devletler içerisinde yeniden popülerleşen milliyetçiliğin incelenmesidir. incelenmesidir.
Bunu yaparken
izlediğimiz yöntem daha çok tarama ve değerlendirme niteliğindedir. Ancak kesin bir biçimde tarama de ğerlendirme yöntemine sad ık kaldığımızı söyleyemeyiz. Çünkü milliyetçilik hem Batı sosyal bilim literatüründe hem de Türk sosyal bilim literatüründe kendisine oldukça geni ş yer bulmuş bir konudur. Bu
literatürün tamamının bir tez çal ışmasına sığdır ılmasının
mümkün olmadığını göz önünde tutarak kendimizi kendimizi milliyetçiliği modernitenin ortaya çıkardığı ve milli devletlerle birlikte geli şen olgu olarak ele alan sosyal bilimcilerin çal ışmalar ı ile sınırlandırdık.
Türkiye’de milliyetçiliği
anlatırken ise kendimizi milliyetçili ği modernleşme ve kültür olgular ıyla birlikte açıklayan sosyal bilimcilerin çal ışmalar ıyla sınırlandırdık. Tez konumuz popüler milliyetçilik olmakla beraber, dünyamızın içinde bulunduğu kaotik süreci daha iyi anlayabilmek anlayabilmek için milliyetçiliğin tarihsel kökenlerinin de incelenmesi gerekti ğine inanmaktayız. Bu yüzden tezimizin birinci bölümünde; milli kimlik, millet ve etnisite kavramlar ını açıklamaya çalıştık. İkinci bölümde; milliyetçilik ve milli devlet olgular ının Avrupa’dan dünyanın geri kalanına yayıldığı gerçeğinden hareketle ulus devletlerin Avrupa’da ortaya çıkışını ve bütün dünyaya yay ılış serüvenini izah etmeye çalıştık. Tezimizin üçüncü bölümünde; milliyetçiliğin farklı coğrafyalarda farkl ı biçimlerde ve hatta ayn ı coğrafyada farkl ı biçimlerde ortaya çıkabildiğini dikkate alarak Türkiye’de milliyetçili ği ele aldık. Bu bölümde Türk milliyetçiliğinin
tarihçesini , ideolojik arka planını ve farkl ı Türk
milliyetçiliklerini kısacası; milliyetçiliğin dünden bugüne Türkiye’deki seyr-ü seferini anlatmaya çal ıştık.
Tezimizin dördüncü bölümünde ise günümüzde de ğişen milliyetçilik algılaması ve globalleşme kar şısında Dünya’da ve Türkiye’de milliyetçiliğin yeniden popülerleşmesinin nedenlerini nedenlerini ele aldık. Bugün
ulus
devletler
kendilerini
hem
çok-kültürlülük
ve
küreselleşmeye hem de yerel dirençlere ve etno milliyetçili ğe kar şı savunmak zorunda kalmaktad ırlar. Bu da milli kimli ğin her zamankinden daha savunmacı bir hal almasına ve milliyetçili ğin ulus devlet sath ında popülerleşerek kendini yeniden üretmesine yol açmaktad ır. Milliyetçilğin popülerleşme süreçi bütün dünyada benzer biçimlerde gerçekle şmektedir. Bu yüzden tezimizin tezimizin beşinci bölümünü Türkiye’de milliyetçili ğin popülerleşmesini açıklamaya ayırdık. Bu bölümün “popüler kültür araçlar ında popüler milliyetçilik” alt başlığını taşıyan kısmında popüler kültür araçlar ı (gazeteler, spor olaylar ı, kitaplar, internet, müzik, sinema, reklamlar...gibi) ile popüler milliyetçiliğin yeniden üretimini anlatmaya çal ıştık. Bu kısımda gazete incelemelerini yaparken muhteva analizi tekni ğinden faydalandık. Bilindiği üzere muhteva analizi tekni ği bir metnin öğelerinin önceden belirlenmiş kategorilere
göre
nicel
veya
nitel
bir
biçimde
s ınıflandır ılmasına
dayanmaktad ır. Analiz birimleri olarak kelimeler cümleler veya tüm metin seçilebilir. Kelime analizi yapılırken kilit kelime seçilir ve metnin içerisinde taranır. Metin analizinde ise içerik esas al ınır 7. Bizde tezimizde en çok tirajı olan beş ulusal gazetede milliyetçilik ile ilgili çıkan haber ve kö şe yazısı sayılar ını belirlerken
kilit kelime olarak milliyetçiliği kullandık. Daha
sonrasında verdi ğimiz köşe yazısı ve haber ba şlıklar ını ise tüm metnin içerik analizini yaparak seçtik. Sonuç bölümünde ise milliyetçiliğe ve ulus devletlere yöneltilen bütün eleştirilere rağmen, milliyetçiliğin ve ulus devletlerin ça ğımızın en önemli siyasal kavramlar ı olarak varl ıklar ını devam ettirdiklerini ve ettireceklerini anlattık. 7
Maurice DUVERGER, Metodoloji Olarak Sosyal Bilmlere Giriş Giri ş, (Ankara, 1980), 144-155.
BİRİNCİ NCİ BÖLÜM MİLLİ LLİ KİMLİ MLİK VE Mİ MİLLET NEDİ NEDİR ?
Milliyetçilik sadece bir ideoloji değil aynı zamanda tarihin en eski ayır ımı olan biz ve onlar ayır ımının ulus devletler ve ideolojiler ça ğındaki kar şılığı olmuştur. Bir bütüne (biz’e / millete) ait olma bilinci milletle şme sürecinin ve dolayısıyla ulus devletleşme sürecinin temel dinamiğidir. Bu bakımdan milliyetçiliğin tanımlanabilmesi için öncelikle milli kimlik ve millet kavramlar ının açıklanması gerekmektedir. Millet tanımı tartışmalı bir konu olarak kar şımıza çıkmaktadır. Ziya Gökalp “millet, dilce, dince, ahlakça ve güzellik anlay ışı bakımından müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir topluluktur” der.8 Yusuf Akçura’ya göre ise “millet, ırk ve dilin esasen birli ğinden dolayı içtimai vicdanında birlik hasıl olmuş bir cemiyeti beşeriyedir”.9 A. D. Smith ise milleti milleti “tarihi bir bir toprağı/ülkeyi, ortak mitleri ve tarihi belleği, kitlevi bir kamu kültürünü, ortak bir ekonomiyi, ortak yasal hak ve görevleri paylaşan bir insan toplulu ğunun adı” olarak tanımlamıştır.10 Benedict Anderson’a Anderson’a göre göre ise ulus hayal edilmi edilmiş bir cemaattir. Hayal edilmiştir çünkü çünkü en küçük küçük ulusun üyeleri bile di di ğer üyeleri tan ımayacak, onlarla tanışmayacak , haklar ında hiçbir şey işitmeyecek ama
milleti
oluşturan fertlerin her birinin zihninde, toplamlar ının hayali yaşamaya devam edecektir. Anderson’a göre ulus s ınırlı olarak hayal edilir edilir çünkü, en mesihçi mesihçi 8
Ziya GÖKALP,Türkçülüğ GÖKALP,Türkçülüğün Esaslar ı(Ankara,1972),22. Yusuf AKÇURA,Türk Y ılı,(İ ,(İstanbul,1928),291. 10 A. D.SMITH,Mili Kimlik,(İ Kimlik,(İstanbul,1999),32.
9
milliyetçiler bile kendi uluslar ını insanlığın tümüyle örtü şecek biçimde hayal etmez, esnekte olsa sonlu sınırlar ı vardır. Ulus egemen olarak hayal edilir çünkü ulusun mihenk ta şı egemen devlettir. Ulus bir cemaat olarak hayal edilir çünkü ötekinin varl ığına kar şı kendi varlığını koruma isteği derin bir yoldaşlık ve karde şlik bağını doğurur 11. Hilmi Ziya Ülken taraf ından hazırlanan Sosyoloji Sözlüğü’nde millet tanımı şöyledir: Kendi birliğinden haberi olan ve kendisine ait bir topra ğı egemenlikle kontrol altında tutan siyasi toplum. Milletin çe şitli tanımlar ının olmasını Ülken, milletin yapısının çok karma şık ve unsurlar ının yer yer değişen şartlara göre farkl ılıklar göstermesiyle aç ıklar.Ülken’e göre ırkçı, iktisatçı, coğrafyacı, dilci millet tanımlar ı tek yölü, eksik ve yanl ıştır. Milleti kültür ve gelenek birli ği olarak tanımlamak daha doğrudur 12. Millet kelimesi, Avrupa siyasi tarihindeki önemine Frans ız İhtilali ile kavuşmuştur. Frans ız İhtilali şunu ifade etmektedir; E ğer bir devletin vatandaşlar ı kendi toplumunun siyasi düzenini artık tasvip etmiyor ise onu daha tatmin edici di ğer bir düzenle değiştirme hak ve gücüne sahip olmal ıdır.
İnsan Haklar ı Evrensel Bildirgesinde dile getirildiği üzere; “hakimiyet asl ında millete aittir.” Hiçbir fert yada te şekkül sarih olarak bu kayna ğa (millete) dayanmayan bir yetkiyi kullanamaz. kullan amaz. “Bütün hakimiyet asl ında millete aittir”.
İhtilalcilerin hakimiyet asl ında millete ait derken millet tabirinden kast ettikleri çok açıktır ki aristokratlar ve hükümdarlardan çok daha fazlas ıdır. Millet (natio) kelimesinin kökeni, kökeni, bir aileden büyük büyük ve fakat fakat kabile veya kavimden kavimden küçük bir topluluğu çıkardığı yeni üslup
ifade etmektedir. etmektedir. Ancak Fransız İhtilalinin
ortaya
ve yayılan yeni fikirler ışığında millet yeniden
tanımlanmış ve milliyetçilik ideolojisi gelişmiştir. Fransız İhtilalcilerine göre millet kendi kaderini hür iradeleriyle belirleyen fertler toplulu ğudur.13
11
Benedict ANDERSON, Hayali Cemaatler, (İ (İstanbul,2004), 20-22. Hilmi Ziya ÜLKEN, Sosyoloji Sözlüğ Sözlüğü, (İ (İstanbul,1969), 205. 13 Elie KEDOURIE,Avrupa’da Milliyetçilik,(İ Milliyetçilik,(İstanbul,1971), 5-6. 12
Üzerinde birleşilen bir millet tanımı olmamakla birlikte bütün bu farkl ı tanımlamalar ın dayandığı, millete ait birtak ım nesnel unsurlar ı sıralayabiliriz. Bu unsurlar 14 ; 1-Dil 2-Ortak bir soy 3-Ortak bir toplumsal miras / tarihi bellek ve buna ba ğlı olarak gelecekteki yazgılar ının ortak oldu ğu duygusu 4-Sınırlar ı belli ortak bir toprak / ülke 5-Ortak bir kültür 6-Ortak bir ekonomi 7-Bütün fertler için geçerli yasal hak ve görevler. Yukar ıda saydığımız, millete ait bu ortak unsurlar ayn ı zamanda milli kimliğin temel özellikleridir. Görüldüğü gibi milli kimlik çok boyutludur. Milli kimlik ve millet birbirleriyle ili şkili kültürel, teritoryal, ekonomik, yasal, siyasi pek çok unsurdan olu şan karmaşık yapılardır. Kendi devletlerinde ifadesini bulsun yada bulmasın müşterek payla şılan anılar, mitler ve geleneklerin bir araya getirdi ği topluluk fertleri arasındaki dayanışma bağlar ını gösteren bu kavramlar devletin yasal ve bürokratik nitelikli ba ğlar ından tümüyle farkl ıdır. Milli kimlik ve millet kavramlar ını yaşam ve siyasette böylesine esnek ve daimi bir güç haline getiren ve kendi özelli ğini yitirmeksizin di ğer güçlü ideoloji ve hareketlerle etkili birleşimlere girmesini sağlayanda bu çok boyutluluğudur.15 Milli kimliğin kökeni de en az do ğası kadar karmaşıklık arz eder. Milletler birdenbire ortaya çıkmamıştır. Çeşitli toplumlar ın millet olma süreçleri tarih sahnesinde farkl ı zamanlara denk gelmi ştir ve bu süreçler birbirinden farkl ı seyir izlemiştir. Ancak millet millet olma sürecinin ortak özelli ği, etnik bilincin, mevcut siyasi co ğrafyada dikkate al ınarak bir millet tahayyülü olarak yeniden üretilmesidir. Bir ba şka ifadeyle söyleyecek olursak 14 15
A. D. SMITH,Milli Kimlik,a.g.e.32. A. D. SMITH,a.g.e.,34-35.
etnisiteden millete doğru evrilen bir süreç söz konusudur. Etnik kimlik modern milli devletlerin oluşumunda siyasi mücadelenin bir belirleyeni olarak kar şımıza çıkmaktad ır. Bu durumda milli kimlik ve milliyetçilik ideolojisinin merkezinde yer alan kavramlardan biri olarak etnik kimlik kavram ını açıklamal ıyız. Etnik kelimesinin kökeni “etnos”tur ve anlam ı “halk”tır. Ancak politik tartışmalara konu olan kavramlar, sözlük anlamlar ından öte ça ğr ışımlar ı ve politik duruşlar ıyla birlikte var olurlar. Etnisite de ayn ı kaderi izleyerek günümüze ulaşmış, “halk” kelimesinin masumane ifadesinin ötesine geçmi ş ve çatısı altında toplama iddiasında olduğu kesimim ortak ve özgün çıkarlar ını dile getiren gelecek projesini de bağr ında taşımaya başlamıştır.16 Etnik bir topluluğun özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz 17 ; 1-Kolektif bir özel ad 2-Ortak bir soy miti 3-Paylaşılan tarihi anılar 4-Ortak kültürü farkl ı kılan bir yada daha fazla unsur 5-Özel bir yurtla ba ğ 6-Nüfusun önemli kesimleri aras ında dayanışma duygusu. Etnik çekirdek bize milletlerin do ğuşu, biçimlenişi ve karakterleri hakkında çok şey anlatır. Nitekim bir devletin etnik çekirde ği çoğunlukla o milletin karakter ve s ınırlar ını şekillendirir. Zira devletler milletleri olu şturmak üzere çoğu zaman tam da böyle bir temel üzerinde birle şirler. Zamane milletlerinin büyük bir bölümü asl ında çok etnili olmakla yada daha do ğrusu çoğu milli devlet çok etnili olmakla birlikte; ba şlangıçta pek ço ğu, öteki etnileri veya etnik parçalar ı adını ve kültürel karakterini verdi ği bir devlete ilhak eden yada cezp ederek kendine çeken egemen bir etni etraf ında oluşmuşlardır. Görüldüğü üzere asl ında etniler ve milletler aras ında tarihi ve kavramsal 16 17
M. Naci BOSTANCI, Bir Kolektif Bilinç Olarak Milliyetçilik,(İ Milliyetçilik,(İstanbul,1999),16-17. A. D. SMITH,Milli Kimlik,a.g.e., 42.
bakımlardan belirgin bir çakışma söz konusudur. Ancak yinede etnik topluluklar bir milletin sahip olduğu pek çok nitelikten yoksundurlar. Etnilerin kendi teritoryal memleketlerinde ikamet ediyor olmalar ı gerekmez. Ortak bir i ş bölümü yada ekonomik ekonomik birlikte göstermeleri göstermeleri gerekmez. gerekmez. Bu nitelikler milletlere özgüdür. Manzaranın öteki yan ına bakıldığında ise milletlerin etnik evveliyat olmaksızın oluşma ihtimalini de tespit etmek durumunday ız. Amerika, Arjantin, Avustralya gibi bazı devletlerde, millet, ard arda dalgalar dalgalar halinde gelen göçmenlerin kültürlerini bir araya getirme yönünde bir çaban ın neticesidir. Fakat, tarihsel bak ımdan ilk milletler modern öncesi etnik çekirdekler temelinde oluşmuştur ve kültürel aç ıdan etkili ve güçlü olan bu milletler, daha sonralar ı dünyanın pek çok yerinde, millet kurma / olu şturma süreçlerine örnek te şkil etmişlerdir. Ayr ıca millet olmakla övünç duyulabilecek önemde ve ölçüde etnik evveliyat ın olmadığı ve etnik bağlar ın bulanık veya uydurma olduğu yerlerde bile eldeki malzemeden tarihi ve kültürü olan bir toplulukla ilgili tutarlı bir mitoloji mitoloji ve sembolizm sembolizm yaratma ihtiyac ı her yerde milli beka ve birliğin koşulu olarak yüce bir i ş haline gelmiştir. Etnik bir köken olmadan millet olma süreci yar ım kal ırdı.18 Kısacası “etnik kimlikten” - “milli kimli ğe” , “etnisiteden” “etnisiteden” -“millete” do ğru evrilen bir tarihsel ve toplumsal süreç ya şanmıştır. Bu ya şanan sürecin ortaya çıkardığı olgu “milli devlet”tir. Milli devletin hakim ideolojisi ise milliyetçiliktir.
18
A. D. SMITH, Milli Kimlik, a.g.e.,70-75.
NCİ BÖLÜM İKİNCİ AVRUPA’DA Mİ M İLLİ LL YETÇİ İYETÇİLİK VE Mİ MİLLİ LLİ DEVLET Milliyetçilik kavramı onsekizinci yüzyıldan günümüze kadar geçen zaman zarf ıda yaşadığımız ulus devletler dünyasını temelinden etkileyen bir kavram olmakla birlikte, ayn ı zamanda üzerinde ortak bir tan ıma var ılamamış en tartışmalı kavramlar ın başında yer almaktad ır. Milliyetçiliğin doğasının karmaşıklığı milliyetçiliğin dünyanın farkl ı noktalar ında farkl ı biçimlerde ortaya çıkmış olmasından kaynaklanır. Bu da milliyetçilik çalışmalar ı yapan sosyal bilimcilerin birbirinden farklı pek çok milliyetçilik türü tan ımlamalar ına yol açmıştır. Farkl ı çalışmalarda milliyetçilik belli bir işlevine göre (örne ğin ulusal birliği kurmak), belli bir ö ğesine göre (örneğin ulusal dil), belli bir simgeye göre (örne ğin ulusal devlet) farkl ı biçimlerde tanımlanmış, birinin milliyetçili ğe dair etti ği bir özellik diğer tanımlamada dışar ıda bırakılmıştır 19. Duygu , emel, bilinç; bunlar ın hepsi millyetçili ği oluşturan yada milli devlete her şeyin üstünde değer biçen milliyetçiliği tanımlamakta kullanılan terimlerdir. Bununla birlikte milliyetçilik kendi kendi kaderini tayin hakkını, egemen devletin diğeri kar şısındaki üstülüğünüde ifade etmek için kullan ılan bir terimdir. Hans Kohn, The idea of Nationalism’de (1945) milliyetçili ği ilk önce Fransa ve İngiltere’de ortaya çıkan Batı tipi milliyetçilik ve daha sonra ortaya çıkan Doğu tipi milliyetçilik olarak ikiye ay ırmaktadır. 20. Bazı yazarlar ise milliyetçili ğin dağılan cemaat yapısının yerini tutan bit din olduğu üzerinde durur; Hayes milliyetçili ği bir dine benzetir ve Bat ı Avrupa’da ortaya ç ıkıp mesafe kateden milliyetçili ğin modern dünyan ın dini olduğunu ifade eder. Hayes’e Hayes’e göre bu dinin dinin her yerde hamisi veya veya bir ilah ı 19 20
Bask ın ORAN, a.g.e. 1-2. Gordon MARSHALL, a.g.e.,504.
vardır. Bu ilah Sam amca, Bo ğa John, Hans veya İvan şeklinde belirir. Her din gibi milliyetçilikte sadece iradeye de ğil, akla, hayale ve duygulara sesslenir 21. Louis Synder, The Meaning Of Nationalism(1964) adl ı kitabında milliyetçiliği, entegre edici milliyetçilik (1815-1871), dağıtıcı milliyetçilik( 18711890), saldırgan milliyetçilik (1900-1945), çağdaş milliyetçilik (1945-1954) olarak sınıflandırmıştır 22. E.J. Hobsbawm ise milliyetçilik önce kültürel, edebi bir mahiyete sahiptir. Sonra politik aktörler taraf ından politik bir programa dönü ştürülür. Üçüncü ve sonuncu olarak ise kitlesel destek elde ederek iktidar oyununun değişmez bir parças ı halini alır 23. Avrupada milliyetçiliğin
yayılışının serüvenini bütün bu farkl ı
milliyetçilik tipleri ayr ımlar ına ve farkl ı milliyetçilk tanınlamalar ına rağmen ortak noktalardan yola ç ıkatrak izah etmemiz gerekirse e ğer ; Tarih on sekizinci yüzyılın sonuna yaklaştığında farklı mecralardan mecralardan gelen birikimler köklü bir nitelik de ğişikliğine yol açarak modern ça ğı başlattılar. Aydınlanma düşüncesini yayılmasıyla her alanda referanslar aklie şti. Newton fizi ği tabiatı gizeminden sıyırdı
ve açıklanabilirliğini gösterdi. İnsan özerkleşti. Büyük
dinlerin Tanr ıyı merkeze alarak açıkladığı dünya insan üzerinden yeniden tanımlandı. Buhar makinesi ve ard ından iş bölümü keşfedildi. biçimleri
geri
dönülmez
biçimde
köklü
dönü şümlere
Hayat uğradı.
Kırdan kente do ğru bir göç ba şladı ve geleneksel toplum yapısı çözüldü. Dağılan cemaat yap ısı, nüfus hareketlerinin, ula şım ve ileti şimin yaygınlık kazanmasıyla yerini daha büyük bir toplum birimine yani “millete” b ıraktı. Demokrasinin rasyonel ve me şru tek yönetim biçimi oldu ğu kanaati genel kabul halini aldı. İnanç farkl ılıklar ından kaynaklanan eşitsizlikler yerini laik 21
Carlton J.H. HAYES, Milliyetçilik Bir Din, çev. M. Çiftkaya, (İ ( İstanbul,1995),227-229. Bask ın ORAN, a.g.e. (Ankara,1977), 3. 23 E.J. HOBSBAWM, Milletler ve Milliyetçilik, (İ (İstanbul,1993), 26-27. 22
düzenlemelere bıraktı ve dini kurumlar siyasetin d ışına atıldı. İnsanlık tarihinin en hızlı dönüşümünü yaşadı, yaşanan bütün bu dönü şümlerle birlikte, modern ça ğı bütünüyle tanımlayan asıl unsur milli devlettir. 24
İmparatorluklar ça ğı yerini milli devletler çağına bırakmıştır. Milli devlet imparatorluklar ın anti-tezidir, çok yayg ın bir inanışın aksine dini cemaatlerin anti-tezi
değildir.
İmparatorluklar ın
ve
monar şilerin
meşruiyetlerini
kaybetmeleri kaybetmeleri ile milli devlet modern çağın genel devlet biçimi haline hali ne gelmiştir. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: İmparatorluklara me şruiyet kaybettiren kaybettiren nedir? Fransız İhtilalinin yaydığı “hakimiyet asl ında millete aittir” prensibi esas olarak, milletlerin kendi kaderini kendisinin tayin etme hakk ını ifade eder. Milliyetçilik genel olarak, milli bir kendi kaderini tayin doktrinidir, hayatiyetini bu kaynaktan al ır. Bir milletin kendi kaderini tayin edebilmesinin aracı ise milli devlet olmuştur. Tarihin hem ak ışı hem de getirdikleri bak ımından, dünyanın yapısı bir dünya devletine müsaade etmemi ştir. Dünyanın bir çok devletin dünyası olması gerekmi ştir. Din, dil ve ırk ayr ılıklar ı tek bir dünya devletine müsaade etmez. T ıpkı fertler arasındaki mizaç farkl ılıklar ı ve hususiyetler gibi milli devletler arasındaki farkl ılıklarda insanlığın kendini gerçekleştirmesinin, gelişerek, değişmesinin itici gücüdür.25 Milliyetçilik doktrininin geliştirildiği devrede Avrupa kar ışıklık içindeydi.
İhtilal Fransa’da, Krall ığı ve gelenekselleşmiş düzeni yıkmaya muvaffak olmuştu. İhtilalin yalnız örnek te şkil etmesi ve tesiri de ğil aynı zamanda aksiyon ve politikasının doğurduğu huzursuzluklarda geni ş dalgalar halinde Fransa’nın dışına yayılmıştır. Hatırlanamayacak rlanamayacak kadar eski baskılara kar şı bu
şiddetli isyan ve eski adetleri gürültülü şekilde itham, ister istemez, kuvvetli bir sosyal baskıyı da beraberinde getirmi ştir ki bu da milliyetçi hareketlerin 24
Mümtaz’er TÜRKÖNE: ”Milli Devlet-Laiklilik-Demokrasi”,Türkiye Günlüğ Günlüğü,29,(Temmuzağustos, 1994),39-40. 25 Elie KEDOURIE, a.g.e.,20-50.
canlı ve şiddetli karakterini izaha kafidir. Bu hareketler görünürde yabancılara, başkalar ına yönelikti fakat ayn ı zamanda nesiller arasında geçen mücadelenin gösterisini teşkil ediyordu. Milliyetçi hareketler “çocuklar ın bir haçl ı seferidir ” 26. Aldıklar ı isimler bile yaşlılığa kar şı gösteri
mahiyetindedir. Genç İtalya, Genç Mısır, Genç Türkler gibi. Bu hareketlerin felsefesinden ve sloganlar ından sıyr ıldığı vakit bir ihtiyaca, bir iste ğe kar şılık geldiği görülür. Bu ihtiyaç en basit ifadesi ile hep birlikte sa ğlam ve birbirine bağlılık gösteren bir cemiyete mensup olmakt ır. Dünyanın yaşadığı değişim bu mensubiyeti vatandaşlık bağı olarak açığa çıkarmıştır. Milli devlet, bütün vatandaşlar ına milletin bir ferdi olarak e şit muameleyi muameleyi vaat etmiştir. 27 On dokuzuncu ve yirminci yüzy ıllardaki milli oluşumlar, İngiltere, Fransa, İspanya ve bir ölçüde de Hollanda ile İsveç örneklerinden derin biçimde etkilenmi ştir. Bu durum bat ı Avrupa’da milli oluşumlar sırasında bu ülkelerin sahip olduklar ı ekonomik güce yorulur. On yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda uç veren büyük güçler olan bu devletler baht ı yaver gitmeyenlerin taklit edecekleri birer model olarak görüldüler ve ba şar ılar ının anahtarlar ı milli formatlar ının eseri olarak değerlendirildi. İngiltere, Fransa ve bir ölçüde de
İspanya örneklerinde bu ar ızi bir durum de ğildi. Bu milletlerin gösterdikleri görece erken geli şme, idari ekonomik ve kültürel alanlardaki ardarda gelen devrimlerle çakışmıştı. Devlet, bugün bu kadar bariz olan milli ba ğlılığın kuluçkası olmak bakımından, zorunlu bir ko şul ve matristi. Vatanda şlık haklar ının yaygınlaşması, ülkenin uzak k ısımlar ını bağlayan bir alt yapının inşası ve devlet sınırlar ı boyunca devasa ölçülere varan yo ğun bir ileşim ağının tesisi, giderek daha çok bölge ve s ınıf ı milli siyasi alanın içine çekti ve bugünlere dek uzanan güçlü
bağlılık duygular ı uyandıran İngiltere’ye,
Fransa’ya ve İspanya’ya dair milli topluluk imgeleri yarattı.28
26
Elie KEDOURIE, a.g.e.,87. Elie KEDOURIE, a.g.e.,84-93. 28 A.D. SMITH, Milli Kimlik, a.g.e., 99-102 27
Farkl ı etnik topluluklar ın milletlere dönüşümünde izledikleri rota devlet destekliydi ve bir devletin çekirdeğini oluşturan yatay bir etniden yola çıkıyordu. Bu devlet daha merkezi bürokratik bir yap ıya kavuştukça, askeri, mali, hukuki ve idari süreçler eliyle orta s ınıflar ı ve uzak diyarlar ı kendine dahil etmeye çal ışıyordu. Eğer farkl ı olan nüfuslar ı egemen etnik çekirde ğin kültürel mirasına dayanan tek bir siyasi topluluk haline getirilebilirse ba şar ılı olmuş demekti. 29 Ulus devletin ortaya ç ıkabilmesi için iki şeyin birlikte inşa edilmesi gerekmi ştir. Bunlar ülke ve ulustur. Bu iki unsurda yukar ıdaki satırlarda bahsedildiği üzere, Batı Avrupa’da ve feodalitenin tasfiye süreci içinde belirmeye başlamış ve katalizör olarak ta iktisat i ş görmüştür. Bütün bunlar ın ortaklaşa hareketi ulus devleti ortaya ç ıkar ırken, bu oyunun oynandığı sahneyi de merkantalizm olu şturmuştur. Halk ulus devletin öncesinde siyasal biçimlerin hiç birinde ulus haline gelememiş ve ulus bilinci ortaya ç ıkmamıştır. Ülkeyi ise iktisat inşa etmi ştir. yerel pazarlar ın birbirine eklenmelerinin ulaşacağı son nokta ülkesel pazar olmu ş ve bu ülkesel pazar tabanı eşanlı olarak Sanayi Devriminin itici gücüyle ulusu ve devleti in şa etmi ştir. Kısacası ulus devlet bileşkesi birbirinden kopar ılamaz bir örüntüyle ulus ve devletin hem kendilerini hem birbirlerini inşası ile oluşmuştur.30 Ulus devletin gelişimi esas itibariyle yükselen burjuvazi ile birlikte olmuştur. Bu geli şme ile bir taraftan daha geni ş bir coğrafya içerisinde ekonomik bütünlük sa ğlanırken ve ticareti engelleyen s ınırlamalar kalkarken diğer taraftan sözle şme ve mülkiyet haklar ı gibi bazı haklar ın güvence altına alınması sağlanmıştır. Birinci hususla daha geni ş bir alanda bütünle şme ye yol açılırken, ikinci hususla devlet ve hükümet gücünün s ınırlanması ve bazı temel haklar ın ve özgürlüklerin güvence altına alınması sağlanmıştır.
29 30
A. D SMITH, Milli Kimlik, a.g.e., 112 M. A. KILIÇBAY: “ Milliyetçiliğ Milliyetçiliğin Kimyası”, Türkiye Günlüğ Günlüğü, (mart-nisan,1998),56-60.
Ulus devlet vatandaşlar ına ekonomik refah, anayasal e şitlik, kendi kaderini tayin haklar ını veren devlet şekli olarak ortaya çıkmıştır. Daha önceki satırlarda belirtildiği üzere ulus devletin ortaya ç ıkışı ile imparatorluklar çağının sona eri şi çakışmış, imparatorluklar tarih sahnesinden çekilirken yerlerini ulus devletlere bırakmışlardır. Bu de ğişimin şekillenmesi ise Sanayi Devrimi, Fransız İhtilali, Napolyon Savaşlar ı, Avrupa sath ında yayılan romantik milliyetçi söylemler sayesinde gerçekle şmiştir. Ulusçuluk akımının ve romantik milliyetçi söylemlerin sarst ığı imparatorluklardan biride Osmanl ı İmparatorlu ğu olmuş, önce Balkanlar’dan kopuşlar
yaşanmış ardından Birinci Dünya Savaşı’nın körüklediği Arap
milliyetçiliği ile Doğu
sınırlar ında kopuşlar yaşanmıştır. Osmanl ıcılık,
İslamcılık, Ümmetçilik, Turanc ılık gibi gibi fikirlerin fikirlerin devletin ve milletin milletin o gün içinde bulunduğu şartlar açısından gerçekleştirilmesi
imkansız ütopyalar
olduğu görülünce geriye kalan tek rasyonel seçenek olan Türkçülük fikri hayat ve taraftar bulmu ştur.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK YE’DE İYE’DE M İLL YETÇ İYETÇİLİK
Milliyetçilik ideolojisi, yeni güç odaklar ı olarak milli devletlerin doğuşuna yol açarken di ğer taraftan da do ğrudan çok milletli imparatorluklar imparatorluklar ı tehdit eden bir olgu olarak ortaya ç ıkmıştır. İşte bu sebeple Avrupa’daki gelişmelerin dışında düşünemeyece ğimiz çok milletli Osmanl ı İmparatorlu ğu da
milliyetçilik
akımlar ından
etkilenmekte
gecikmemi ştir.
Osmanl ı
İmparatorlu ğu’nda milliyetçilik önce yabancı propagandası olarak ve siyasi amaçlarla Hıristiyan unsurlar aras ında yayılmaya başlamış ve Osmanl ı
İmparatorlu ğu’nun bütünlüğünü tehdit eder hale gelmi ştir. Osmanl ı devlet adamlar ı, Fransız İhtilali sonucunda yayılan ideolojik vasıflı
milliyetçilik
cereyanını, başlangıçta, Batı’nın bir iç problemi olarak görmü ş ve önemsememişlerdir. Ancak çok geçmeden ç ıkan iç isyanlar ın sonucunda, on dokuzuncu yüzyılda büyük değişimlere yol açacak olan, milliyetçili ğin gücüyle kar şı kar şıya kaldılar. Bu durum kar şısında, gayri müslim unsurlar aras ında yayılan millet fikri, imparatorluktaki bütün unsurlar aras ındaki bağlar ı sağlamlaştırarak devletin dağılışını durdurmak isteyen Osmanl ı aydınlar ının dikkatini çekti.31 Ancak onlar bunu yaparken milliyetçili ğin ideolojik mahiyetini görmezden geldiler. Çünkü Batı’da yayılan, laik milli egemenlik prensibi ve buna bağlı olarak gelişen kendi kaderini tayin prensibinin oldu ğu gibi kabul edilmesi apaçık Osmanl ı İmparatorlu ğu’nun parçalanması demek olacaktı. Diğer taraftan Bat ı’daki milliyetçilik anlayışının temeli, belli sınırlar içerisinde, aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan ve birlikte yaşama duygusuna sahip olan bir millet kavramına dayanıyordu. Halbuki çok milletli Osmanl ı Devletinde böyle bir millet yap ısı mevcut değildi. Osmanlı Devletinde, toplum düzenini oluşturan mekanizmaya mekanizmaya millet sistemi denilmekteydi. 32
31 32
David KUSHNER, Türk Milliyetçili ğnin Doğuşu, çev.S.Türet-R.Erdem,(Ankara,1978),9. Cevdet KÜÇÜK, Osmanl ı İmparatorlu ğunda Millet Sistemi ve Tanzimat Dönemi,(Ankara,1985),13.
Ancak bu sistemde millet tabiri etnilerin de ğil dini gruplar ın ve cemaatlerin kar şılığı olarak kullanılıyordu. Dolayısıyla Osmanlı Devletinin benimsediği millet sistemi milliyetçilik fikrinin yayılmasıyla fonksiyonunu yitirmeye başlamıştır. Nitekim imparato i mparatorluk rluk tebas ının kendisini Ortodoks de ğil de Yunan, Sırp, Bulgar, vesaire olarak tan ımlamaya başlaması ve hatta yüzyılın sonlar ına doğru bu kimlik bilincinin şu veya bu yolla müslüman unsurlar arasında da yayılmaya başlaması Osmanlı devletini çökme tehlikesiyle kar şı kar şıya bırakmıştır.33 On dokuzuncu yüzy ılda milliyetçiliğin yayılması sadece Osmanl ıyı değil diğer imparatorluklar ı da tehdit eden bir geli şmeydi. Bu sebeple milliyetçilik tehdidine kar şı imparatorluklar imparatorluklar bir yandan askeri ve idari tedbirlere başvururlarken, di ğer yandan bir imparatorluk ideolojisi geli ştirmeye çalışmışlardır.Bu bağlamda, Osmanlı İmparatorlu ğu da Tanzimat Hareketi ile bütün unsurlar ın eşitliğine ve dayanışmacı bir anlayışa dayanan Osmanl ıcılık
İdeolojisini geliştirmeye ve benimsetmeye çal ışılmıştır. Bu hareket ile Tanzimat liderleri ve ayd ınlar ı, Osmanl ı vatanı ve Osmanl ı hanedanına bağlılık temelli bir Osmanl ı milleti fikrini savunmuşlardır. Devleti kurtarmak noktasında siyasi bir tav ır olarak da niteleyebilece ğimiz Osmanlıcılık fikri, Genç Osmanlılar taraf ından bir ideoloji olarak geliştirilmi ştir. Osmanl ıcılık fikrinin savunucular ının amacı, çe şitli din ve milliyetlere mensup gruplar ı, e şit siyasi haklarla, ortak bir vatan mefhumu etraf ında, meşruti bir idare içine almakt ı34. Ancak milliyetçilik fikrinin hızla yayılışı Osmanlılık duygusunu dağıtmaya başladı. Osmanlıcılık fikrinin imparatorluğun bütünlüğü sağlama fonksiyonunu yerine getiremeyece getiremeyeceği anlaşılınca – Osmanl ı İmparatorlu ğu’nun yıkılışına kadar resmi yakla şım Osmanl ıcılık olarak kalmakla beraber – hiç değilse müslüman unsurlar ı bir arada tutabilmek amac ıyla İslamcılık ideolojisine yönelmişlerdir. Özellikle II. Abdülhamit döneminde İslamcılık ön 33 34
Yusuf SARINAY,Türk Milliyetçili Milliyetçil iğinin Tarihi Gelişimi ve Türk Ocaklar ı, (İstanbul 1994),15-18. Enver Ziya KARAL,OsmanlıTarihi -7. Cilt,(Ankara,1977),308-309
plana çıkmıştır. Ancak , Osmanl ı İmparatorluğu’nun yapısı gereği, kendi dönemi içerisinde tutarl ı sayılabilecek bu ideolojik arayışlar devleti kurtarmaya
kafi
gelmemi ştir.
Çünkü
gayr-i
müslimlerden
sonra,
imparatorluktaki Türklerin dışındaki müslüman unsurlarda ayr ılma sürecine girmiştir. Gayr-i müslimlerin bağımsızlık kazanarak devletten birer birer ayr ılmalar ı, imparatorluktaki Türk olmayan müslümanlar ın milliyetçi gayeleri benimsemeleri ve bunun gibi nedenlerin etkisi ile imparatorlu ğu sürdürmeyi ve kurtarmay ı düşünen Türklerin aras ında da Türk milliyetçiliği doğmaya ve gelişmeye başlamıştır.35 Türk milliyetçiliği; İslam ümmetçiliğinden, çok milletli Osmanlıcılığa, oradan İslamcılığa ve nihayet Türk milliyetçili ği ve vatanperverli ği şeklinde kendisini göstermi ştir. Bu hareket Osmanl ı İmparatorluğu’nun çeşitli din ve milliyetlerden meydana gelen kozmopolit yap ısı içinde bir tepki ve kendini bulma akımı olarak doğmuş ve Türkçülük olarak adlandır ılmıştır. Düşünce tarihimizde modern manası ile millet fikrinin ortaya ç ıkması bu fikre dayal ı olarak gelişen milliyetçilik, Türkçülük hareketinin tekamülüne ba ğlı olarak meydana gelmi ştir 36. Türkçü hareket Osmanl ının son dönemine, kurtulu ş savaşımızda ve milli Türk devletinin kurulu şunda hakim ideoloji olmuş ve milliyetçilik Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerinden biri haline alm ıştır. Türkçülük fikrinin en önemli ideolo ğu, bir anlamda günümüz Türk milliyetçiliğin fikir babası Ziya Gökalp’tir. Ayr ıca Türk devrimin dü şünsel dayanaklar ını araştıranlar ve Kemalizm’e bir ideolog arayanlar en çok Ziya Gökalp üzerinde durmuşlardır. Kimi inceleyiciler Gökalp’i Türk devriminin düşün mimar ı olarak değerlendirirler, dahası Atatürk’ün “Vücudumun babas ı Ali R ıza Efendi, heyecanlar ımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp ‘tir.” dediğini öne sürmü şlerdir.37
35
Yusuf SARINAY, a.g.e., 18-20 Yusuf SARINAY, a.g.e., 20-22. 37 Şerafettin TURAN, Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, 18. 36
Gökalp’e göre milli hareketler, Do ğulu halklar arasında her halükarda üç safhadan geçer. Bu hareketler kültürel bir uyan ışla başlar, daha sonra bir siyasi hareket şekline dönüşür ve son olarak ta bir ekonomik program formüle eder. Bu görü şe uygun olarak, Gökalp modern modern Türk milliyetçiliğini Türkçülükte bulmaya çabalar. Türkçülü ğün yükseli şi ile ilgili Gökalp bir çok sebep belirtir. Özellikle Müslüman Türk toplumunda toplumunda ortaya ç ıkmış geleneksel değerlerin yok olmasına vurgu yapar. Osmanl ı İmparatorlu ğu’nun siyasi ve kültürel olarak gerilemesi Türk ayd ının zihninde yeni bir ideoloji arzusu uyandırdı. Avrupa’dan yayılan milliyetçilik fikri ona izlemesi gereken rotay ı gösterir.38 Gökalp önceleri Turanc ılık fikrini benimser. O’na göre: “ Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.” Daha sonraki y ıllarda bu dizeler Turancılık fikrini benimseyenlerin bir şiar ı olmuştur.39 Ziya Gökalp’e göre Turan Türkler demek oldu ğu için, sadece Türkleri içine alan bir birli ğin adıdır. Türkçülerin uzak ideali Turan namı altında birleşen Oğuzlar ı, Tatarlar ı, Kırgızlar ı, Özbekleri, Azerileri, Yakutlar ı, dilde, edebiyatta, kültürde birleştirmektir. Turan ideali Türkçülü ğün süratle yayılmasını sağlamıştır. O’na göre ideal gelece ğin yaratıcısıdır. Türkçülüğü idealin büyüklüğü noktasında üç dereceye ay ır ır; 1) Türkiyecilik 2) Oğuzculuk yahut Türkmencilik 3) Turancılık Bugünün gerçeklik sahasında yalnız Türkiyecilik vardır.40 Türkiyecilik ideali bir milli devlet olarak Türkiye Cumhuriyetinin kurulmas ı ile gerçekleşmiştir.
38
Uriel HEYD, Türk Milliyetçilğinin Kökenleri, Kökenleri, çev. Adem Yalçın,(İstanbul,2001) 116. Uriel HEYD, a.g.e. ,141. 40 Ziya GÖKALP,Türkçülüğün Esaslar ı , 24-29. 39
Gökalp’in Türkiye’de kurulmasını istediği siyasi rejim bir milli demokrasidir. O demokrasi demokrasi ve milliyetçili ği birbirine yakından bağlantılı iki ideal olarak görür. Ziya Gökalp’e göre millet ne ırki, ne kavmi, ne co ğrafi, ne siyasi, ne de iradi bir zümre de ğildir. Millet “dince, dilce ve güzellik güzellik duygusu bakımından müşterek olan yani ayn ı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir topluluktur”. Ortak ahlak, ortak dil, ortak estetik üzerinde durmu ş ve Türkçülük fikrini bunun üzerine bina etmi ştir.41 Ziya Gökalp’in milliyetçilik anlayışı oldukça zorlu bir milli mücadele döneminde şekillenmi ştir. Onun eserleri modern Türk milliyetçili ğinin en önemli sorunlar ından birini açıkça yansıtır. Osmanlı gücü ve prestijinin Bat ı kar şısında sürekli zay ıflamasıyla oldukça derinden sarsılan milli kendine sayg ı ve
kendine güvenin nasıl
yeniden kazanılacağı sorunu. Gökalp’in öğretisi Genç Türkler ideolojisi ile Atatürk’ün rejimi aras ında bir bağ oluşturmuştur. Gökalp cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilik, halkç ılık, milliyetçilik, ve devrimcilik ilkeleri üzerine bina edilmiş Kemalizm’in Kemalizm’in temellerini atmıştır.42 Türk milliyetçiliği milli mücadele şartlar ı altında doğmuş olmasına rağmen, asla sald ırgan ve etnik ayr ımcı olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti anayasalar ında da yer alan Atatürk milliyetçili ği sosyal bir milliyetçiliktir. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halk ına Türk milleti denir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bütün Türk vatandaşlar ı eşit hak ve ödevlere sahiptir. Atatürk millet için şu tanımı yapmaktad ır: “zengin bir an ılar kalıtına sahip bulunan, birlikte ya şamak konusunda konusun da ortak arzu ve uygun görmede samimi olan ve sahip olunan mirasın korunması ve devamı hususunda iradeleri ortak olan insanlar ın birleşmesinden meydana gelen toplulu ğa ulus adı verilir”43.
41
Ziya GÖKALP,a.g.e., 22. Uriel HEYD, a.g.e.,200-203. 43 Şerafettin TURAN, a.g.e., 45. 42
Bu tanımla
yetinmeyen Atatürk Türk ulusunun olu şumunda etken olan do ğal ve tarihsel olgular ı şöyle sıralamaktad ır 44; 1) Siyasal varlıkta birlik 2) Yurt birli ği 3) Dil birliği 4) Irk ve köken birli ği 5) Tarihsel yakınlık 6) Ahlaksal yakınlık. Türk milliyetçiliğinin cumhuriyet tarihi boyunca üzerinde en fazla tartıştığı konu milli kültürün korunmas ı olmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve Türk modernle şmesinin gerçekleşmesi hususunda örnek alınan Avrupa medeniyeti kar şısında milli kültürün korunmas ı gerekliliği milliyetçi ideolojiyi benimseyenler arasında yaygın bir biçimde savunulmu ştur. Batıcılık ve milliyetçilik arasında gidip gelen bu tart ışma Türk siyasal hayat ına damgasını vurmuştur. Bu bak ımdan milli kültür kavramının üzerinde durmak gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kültür politikas ının kuruluşundan bugüne kadar iki ana kaynağı olmuştur. Bunlardan birincisi milliyetçilik ikincisi i kincisi ise batılılaşmadır. Ziya Gökalp’in Türkle şmek, İslamlaşmak ve Muas ırlaşmak adlar ını verdiği Milliyetçilik, İslamcılık ve Batıcılık cereyanlar ı içinden
İslamcılığın
siyasi
realitesi
Cumhuriyetle
birlikte
ortadan
kalkm ış,
Cumhuriyetçilere sadece ikisi Batıcılık ve Milliyetçilik kalmıştır.45 Milliyetçilik yirminci yüzyılın en büyük siyasi realitesidir. Ayr ıca Türkiye’nin hususi durumu onu milliyet prensibine daha s ıkı sar ılmaya itecek
şekilde gelişmiştir. İmparatorlu ğun sadece dıştan değil, içtende yabanc ı milliyet hareketleri ile y ıkılmış olması, Türk milletinin ister istemez kendi kaderiyle baş başa kalması modern bir millet olmak için sa ğlam bir milli 44 45
Şerafettin TURAN, TURAN, a.g.e., a. g.e., 49 Erol GÜNGÖR, Dünden Bügünden Tarih Kültür ve Milliyetçilik, (Ankara,1982) 97-98.
kültüre dayanmak zorunluluğu
o devirde milliyetçiliği kamçılayan başlıca
faktör olmuştur. Fakat milliyetçili ğimizin en büyük objektif temeli yeni Türk devletini kurarken doğrudan doğruya millete dayanmış olmamızdır. Bu milliyetçiliğin
hangi
yürütüleceği
ise
temellere Cumhuriyet
oturtulacağı
ve
hangi
uygulamalarla
ink ılapçılar ının
kültür
politikalar ıyla
belirlenmi ştir.46 Batılılaşma ve bat ı medeniyeti medeniyeti dairesine dairesine girme girme problemi problemi ise sadece bizim değil bir çok memleketin problemi olmu ştur. Modern medeniyet ve sanayi inkılabı önce batı memleketlerinde memleketlerinde geliştiği için ona sonradan kat ılan ülkeler, ister istemez, bat ı memleketlerini örnek almakta ve bu yüzden kalkınma, modernleşme, batılılaşma gibi kavramlar çok defa ayn ı manada kullanılmaktad ır. 47 Milliyetçi söylemde kültür yada milli kültür kavramlar ı dillerden düşürülmez, her milliyetçilik şu yada bu derecede yabanc ı olarak tanımladığı bir başka kültür ile bir gerilim veya mücadele içinde do ğar. Milli topluluğu diğerleri kar şısında ayırt edilebilir kılan da kültürün biricikli ği yada benzemezliğidir. Milliyetçiler kültürü nesnel anlamı ile, yani doğa kar şısındaki bir vaziyet al ış, bir etkinlikler ve ürünler dünyas ı olarak görmekle yetinmezler. Kültür, nesnel anlamı ile kabul edilmiş olsa bile son tahlilde mutlaka ruhsallaştır ılır ve sıkı bir ahlaki donanıma kavuşturulur. Böylelikle milliyetçilik milli olarak tanımlanan topluluğun tartışılmaz değerleri üzerinde yükselir 48. Milli kültürler bir medeniyetin çeşitli manzaralar ından ibarettir. Milletler arasında alış veriş konusu olan ortak medeniyet unsurlar ı her milletin kendi
şartlar ı içinde kendisine mahsus bir kimli ğe kavuşur ve böylece her millet medeniyeti kendi tarz ında benimser. benimser. Bizim kültür dedi dedi ğimiz şey medeniyetin 46
Erol GÜNGÖR, “Dünden Bugünden Tarih ...” a.g.e., 98-99. Erol GÜNGÖR, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, ( İstanbul,1976),86-87. 48 Süleyman Seyfi ÖĞÜN, Mukayeseli Sosyal Teori ve Tarih Ba ğlamında Milliyetçilik,(Ankara,2000),16-19. 47
cemiyetlere intikal edi ş tarzı veya onlarca benimsenmi benimsenmiş şeklidir. Aynı kültüre mensup fertlerde ve gruplarda o kültürün de ğerleri nasıl birbirinin tıpatıp benzeri olarak benimsenmiyorsa, ayn ı medeniyetim unsurlar ı da çeşitli cemiyetlerde birbirinden farkl ı şekil ve muhtevalar kazanmaktad ır. Bir milleti başkan bir milletin tıpkısı haline getirmek imkans ızdır. Ancak saf kültürde mümkün değildir. 49 Milli kültür ve yabanc ı kültür diye birbirinden tamamen ayr ı, bağımsız mevcudiyetlerden mevcudiyet lerden bahsetmek do ğru değildir. Hiç bir kültür, özelliklede Türk kültürü, başkalar ı ile temastan ve onlar ın etkisinde değişmekten müsta ğni sayılamaz. Kısaca tarihin her hangi bir an ında milli kültürü ve yabancı kültürleri birbirleriyle ilk kez tan ışan şahıslar gibi kar şı kar şıya getiremeyiz. Türk milli kültürünün yabancı kültürler kar şısındaki durumuna gelince, elbette devamlı münasebette bulunduğu kültürlere neler verdi ği ve onlardan neler aldığını düşünmeliyiz. Batılılaşma kavramı hangi duygusal tavırla kar şılanırsa kar şılansın Türkiye batılılaşan bir ülkedir. Her şeyden önce teknolojik değişmenin yarattığı sosyal ve kültürel de ğişmelerle kar şı kar şıyayız. Türkiye bu kültür kar şılaşmasında esas olarak al ıcı konumdadır.50 Türkiye’de milliyetçilik başlangıçta bir siyasi istiklal hareketi olarak ortaya çıkmış olmakla birlikte, ba ğımsızlığın kazanılması ile birlikte bir milli kültür hareketi haline gelmi ştir. Milliyetçilikle milli kültür kültür kavramlar kavramlar ı çok yakın kavramlar olduğu için milliyetçilerin milli kültür anlayışlar ını belirtmekte fayda vardır. a) Milliyetçiler, milli tarih içinde yeri olmayan kültür unsurlar ının ve değerlerinin milli kültür içinde sayılmasına taraftar görünmüyorlar. Bu görüşe istisna olarak sadece teknolojiyi kabul ediyorlar. b) Milliyetçiler
teknolojik
değişmeyle
birlikte
değişmelerinin de yaşanacağını kabul etmiyorlar. 49 50
Erol GÜNGÖR, “Türk Kültürü ...”,a.g.e.,100-107. Erol GÜNGÖR, “Dünden Bugünden Tarih ...”,a.g.e.,157-159.
mutlaka
de ğer
c) Milliyetçiler Batı medeniyeti dışındaki toplumlar ı kabaca bir terimle “batı dışı” veya “batılı olmayan” diye ayır ıp hepsini aynı kategoriye sokan düşüncenin kar şısındadırlar.51 Milliyetçiliğin en belirgin taraf ı millete onu başkalar ından ayıran bir milli kimlik verme gayreti olmu ştur.
Milliyetçilerin Türkiye’de bir milli kültür
yaratma ve geli ştirme gayretleri Bat ıya benzemekten ziyade yerli olan unsurlar üzerinde durmak durmak yönünde olmuştur. Fakat yerli unsurlar ın aynı zamanda tarihi unsurlar olması ve Türkiye’nin yakın zamanda bu tarih çizgisi üzerinde devam etmeyi kendisi için bir tehlike olarak görmesi onu milli kültür alanında ikileşmeye götürmü ştür. Cumhuriyet kendisini imparatorlu ğun yani tarihinin bir anti-tezi olarak gördü ğü için, geleneksel kültüre bazen yabanc ı, bazen düşman bir tavır takındı. Cumhuriyetçiler ayn ı zamanda hararetli birer milliyetçi olarak bir yandan yandan da Türkiye’de milli milli bir kültür kurma kurma ve bu kültürü çağdaş Batı kültürü düzeyine ta şıma amacı gütmüşlerdir.52 Türk milliyetçiliğinin kavramsal olarak ortaya ç ıkışından bu tarafa önde gelen teorisyenlerine baktığımızda Ziya Gökalp’ten Mümtaz Turhan ve Erol Güngör’e
uzanan
düşünce
çizgisi,
bir
modernle şme
anlayışını
yansıtmaktadır. Buradaki modernle şme anlayışının ulus devlet yap ısını savunduğunu ve ayn ı zamanda köylü toplumsal yapının, kalkınmış, kentli bir sanayi toplum yapısına dönüştürülmesini türülmesini amaçladığını görüyoruz. Milliyetçilik anlayışına göre, böyle bir de ğişimi gerçekleştirirken, modernle şirken, kendi geleneğinden, kültür ve inanc ından beslenilmelidir. Ayr ıca modernleşme tepeden inmeci olmamal ı “serbest kültür de ğişmeleri” olarak anlaşılmalı halkın de ğer alanlar ına olumlu bakan özgürlükçü bir modernle şme yaklaşımı benimsenmeli.53
51
Erol GÜNGÖR, “Dünden Bugünden Tarih ...”, a.g.e.,167-168. Erol GÜNGÖR, a.g.e.,169-170. 53 Vedat BİLGİ N. N. “ 18 Nisan Seçimleri Üzerine: Gelenekten Moderniteye Geçişin İzdüşümü”,Türkiye Günlüğü, 55,(Mart-Nisan,1999),5. 52
Türkiye’de milliyetçilik fikrinin gelişimine önemli etkileri olan isimlerden bir diğeri ise Yusuf Akçura’d ır. Akçura görü şleri ile Türkçülük fikrine damgasını vuran isimlerin ba şında gelir. Akçura’nın Türk tarifi şöyledir: “Türkler dedi ğimiz zaman “Türk-Tatar” bazen “Türk-Tatar-Mo “Türk-Tatar-Moğol” diye adlandır ılan bir ırktan gelme dilleri birbirlerine pek yakın, tarihi hayatlar ı birbirine kar ışmış olan kavim ve kabilelerin tamamını murad ediyoruz” der. Ayr ıca Tatar, Kazan, Azeri, K ırgız, Yakut...gibi unsurlar ında Türkler tabirinin içinde oldu ğunu belirtir.54 Akçura’ya göre her kavim hatta her kabile, di ğer kavim ve kabilelere kar şı daima kendi hususiyetini duymuş ve çoğunlukla kendi üstünlüğünü iddia etmiştir. Bu duygu ve iddia milliyet fikrinin ilk ba şlangıcıdır. Pek tabiki Türklerde de mevcuttur. Fakat milliyet fikri bu duygu ve iddian ın çok geli şmiş bir aşamasıdır. Milliyet fikri, kabile ve kavmiyet fikrinin çok ötesindedir. Bugünkü manasıyla milliyet fikri ilk önce Bat ı’da meydana gelmi ştir. Milliyet fikri bir millet meydana getirmi ş insan topluluklar ının bağımsız bir devlet halinde teşkilatlanarak yaşama hakkını içerir.55 Yusuf Akçura da döneminin di ğer aydınlar ı gibi bu devlet nasıl kurtulur sorusuna yanıt aramıştır. Bu konudaki görü şlerini Üç Tarz-ı Siyaset adl ı risalesinde dile getirmi ştir. O’na göre belli ba şlı üç yol mümkün olabilir. Birincisi Osmanlıcılık, ikincisi Panislamizm, üçüncüsü Pantürkizm. Osmanl ı milleti yaratmak fikri ciddi olarak İkinci Mahmut zamanında doğmuştur. Ali ve Fuat Pa şalar taraf ından benimsenmi ştir. Fransız İhtilaliyle yayılan soy ve ırktan daha çok vicdana dayal ı milliyet esasından hareketle Osmal ının bünyesindeki dili, dini, ırkı faklı unsurlara serbestlik ve e şit muamele ile tek bir millet haline sokman ın mümkün olduğuna inanıyorlardı.
54 55
Yusuf AKÇURA, Türkçülü ğün Tarihi,(İstanbul, 1998),17. Yusuf AKÇURA, a.g.e. 18.
Ancak Fransız İhtilalinin yaydığı fikirler Osmanl ı topraklar ı içinde öncelikle gayrimüslimler daha sonralar ı da müslümanlar aras ında ayr ılma taleplerine yol açtı ve Osmanl ı milleti siyasetinin mümkün olmad ol madığı görüldü.56 Osmanl ı milleti siyasetinin başar ısızlığı üzerine Panislamizm politikası meydana geldi. Bu fikir hilafet makamının Osmanlıda olmasından haraketle öncelikle imparatorluk s ınırlar ı içerisindeki müslümanlar ı birarada tutmay ı daha sonrada tüm dünyadaki müslümanlar ı biraraya getirmeyi hedeflemi ştir. Abdülaziz’in son dönemlerinde Panislamizm tabiri diplomatik konu şmalara kadar yansımıştır. İkinci Abdülhamit’te bu fikri benimseyenlerdendir. Lakin bu fikirle Osmanlı Tanzimat devrinde terketti ği dini devlet fikrini yeniden benimsemi ş olurdu ve vicdan fikir din ırk konusunda getirilen serbestliklerin geri alınması devletin farkl ı unsurlar ı arasında huzursuzluklar ın yeniden su yüzüne çıkmasına ve ayaklanmalara yol açabilirdi. Ayr ıca bu fikri benimsemek Avrupa’da Türk dü şmanlığını arttır ırdı. Bütün bunlara ilaveten Türkler dışındaki müslüman unsurlar ın arasında milliyetçi fikirlerin yayılması Panislamizmin Panislamizmin de imkans i mkansızlığını ortaya koydu. 57 Panislamizm fikrinin imkansızlığının görülmesi üzerine benimsenen fikir Pantürkizm olmu ştur. Irk üzerine kurulmu ş bir Türk birli ğini öngören Türklük siyaseti umumidir. S ınırlar ı nerede Türk varsa oraya kadar uzan ır.58 Yusuf Akçura Üç Tarz- ı Siyaset risalesinin devamında bu üç siyaset
şeklinin
zorluklar ını
artılar ını
ve
eksilerini
hangi
bakımlardan
uygulanmalar ının mümkün olup olmad ığını izaha çalışmıştır. Osmanlı milleti siyasetinin mümkün olmadığını, Panislamizm ve Pantürkizmin ise çe şitli zorluklar ının mevcut oldu ğunu dile getirmi ştir. Makaleyi kendisine yöneltiği
56
Yusuf AKÇURA, Üç Tarz-ı Siyaset, Siyaset, (Ankara,1976),19-20. Yusuf AKÇURA, a.g.e.,21-23. 58 Yusuf AKÇURA, a.g.e.23-24. 57
“Müslümanl ık, Türklük siyasetlerinden hangisi Osmanl ı Devleti için daha yararl ı ve kabil-i tatbiktir?” sorusuyla bitiriyor. 59
Üç Tarz-ı Siyaset yayınlandığı dönemde yankı bulmuş dönemin fikir adamlar ından Ali Kemal Kemal ve Ahmet Ahmet Ferit bu hususta Yusuf Yusuf Akçura’ya cevap slamdan, İ slam slamı Türkten,Türk ve İ slam slamı vermişlerdir. Ali Kemal “ Türkü İ slamdan, Osmanl ıl ıktan, Osmanl ıl ığ ı Türkten ve İ slamdan slamdan ay ırmak, tekli ğ ği üçe bölmek olamaz.
Hayalimize
gelse
bile
fikrimize
yerle şemez” diyerek
cevap
vermiştir.60 Ahmet Ferit ise Akçuray ı savunuyor ve Ali Kemal’in cevab ına erlendirmekten, daha do ğ ru, ru, cevaben “bilmem siyasi i şlerde, f ırsatlar ı değ erlendirmekten, daha faydal ı bir yol var mıd ır” diyor diyor ve/fakat Akçura’dan farklı olarak izlenm i zlenmesi esi
gereken siyasetin Osmanlılık olduğunu savunuyor.61 Pek tabidirki Yusuf Akçura ve dönemin di ğer fikir adamlar ının içinde yer aldığı bu ve benzeri tart ışmalar Birinci Dünya Savaşı ve hemen sonrasında yürütülen Kurtulu ş Savaşı ardından Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir milli devlet olarak hayat bulmas ıyla birlikte manas ını yitirmiştir. Akçura Cumhuriyet Cumhuriyet ile birlikte birlikte
kesin bir biçimde Türkçülük ideolojisini
benimsemi ş ve bu yönde çal ışmıştır. Türk Ocağı, Türk Yurdu, Türk Derne ği adlı kuruluşlarla Türkçülük fikrinin teşkilatlanmas ı için çalışmıştır. Akçura Türkçülerin dilin Türkleşmesi, hukukun Türk hukuku olmas ı, esteti ğin ve sanatın Türkleşmesi, kısacası Türk kültürünün yabancı unsurlardan ve etkilerden kurtar ılması ve kendi asliyetini bulması için çalışmalar ı gerekti ğini savunmuştur. Siyasi ve ekonomik alanlarda da bağımsızlığın ancak milli politikalar izleyerek sa ğlanabileceğini iddia etmiştir.62
59
Yusuf AKÇURA, “Üç Tarz...”, a.g.e.,24-36. Yusuf AKÇURA. a.g.e.,37. 61 Yusuf AKÇURA, a.g.e.,55. 62 Yusuf AKÇURA, Türkçülü ğün Tarihi, a.g.e.165-164. 60
Yusuf Akçura’n ın Türk milliyetçili ği için önemi dogmatizmi reddeden güçlü bir eleştirel kimliğe sahip olmasından kaynaklanır. Akçura dünya sahnesine yeni toplumsal, ekonomik ve siyasal güçlerin ç ıktığını kavramış ve Türk toplumunun er yada geç bu güçlerle kar şı kar şıya geleceğini görmüştür.63 Türk milliyetçiliğinin farkl ı tezahürlerinden bir di ğeri memleketciliktir. Memleketcilik görüşünü benimseyenler milliyetçilik ufkunu Türkiye ile s ınırlı tutmuşlardır. Memleketciler Anadolu’yu Türk kültürünün as ıl kaynağı olarak görmüştür. Bu fikrin önemli temsilcilerinden Ziyaeddin Fahri F ındıkoğlu Gökalp’in fikirlerini fikirlerini yeniden yorumlayarak yorumlayarak Cumhuriyet Cumhuriyet döneminin döneminin toplumsal hareketlerini bu gözle incelemi i ncelemiştir.64 Memleketcilik akımının bir di ğer önemli temsilcisi Remzi O ğuz Ar ık’tır. Remzi Oğuz Ar ık heyecanl ı ve taşkın mizacı yüzünden çok defa yanl ış anlaşılmış, ırkçı, Turancı diye tanınmıştır. Ancak ona göre insanl ık idealine ulaşmanın yolu vatan sevgisinden geçmektedir. En önemli eseri olan İdeal ve
İdeoloji adlı kitabında bütün ideolojilerin üstünde millet ideolojisinin bulunduğunu ve bu ideolojinin insanl ık ideali ile çatışmadığını ifade etmi ştir. Osmanl ıcılık, Turancılık, İslamcılık ideolojilerini ana vatan ı ihmal ettikleri için eleştirir. Türk milliyetçili ğinin doğuşunu Kuva-i milliye ile başlatanlara katılır. Ona göre milliyetçili ğin ideali Türkiye olmal ıdır.65 Türkiyede
milliyetçiliğin
muhafazakar
kanad ının
en
önemli
temsilcisilerinden biri ise Nurettin Topçu’dur. Nurettin Topçu memleketciler yada Anadolucular olarak adlandırabileceğimiz milliyetçi akımın muhafazakar kanadında yer alan bir isimdir. Nurettin Topçu, Turancılar ı ruhçu milliyetçilikten uzaklaşarak maddeci milliyetçiliği benimsedikleri yönünde eleştirir. Ziya Gökalp’in ümmetçilikten ümmetçilikten 63
François GEORGEON, Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri, Kökenleri, Çev. Alev Er, (Ankara,1986),112-114. Hilmi Ziya ÜLKEN, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi Cilt II, (İstanbul,1966),796-804. 65 Hilmi Ziya ÜLKEN, a.g.e.,809-813. 64
milliyetçiliğe geçiş diye adlandırdığı Turancılık hareketi Nurettin Topçu’ya göre asl ında ruhçu milliyetçilikten uzakla şarak maddeci milliyetçiliğe geçiş yönünde atılan ilk adımdır. Turancılar ın soyu milletle kar ıştırdıklar ını söyler ve Ziya Gökalp ve takipçilerinin hayalci olduklar ını düşünür. Ona göre Turancılar Anadolu’da bugünkü ruhumuzu kazanmadan önce Orta Asya’dan sahip olduğumuz geleneklere ve soy esas ına dayanan bir milliyetçilik iddiasını yaşatıyorlar ve bu nedenle Anadoluculuğun gerçekçi ve ruhçu milliyetçiliğine maddeci ve ütopist bir milliyetçilikle kar şı koyuyorlar.66 ğununu ununu yeti ştiren Nurettin Topçu İslamcılar ı ise “bu memleket çocu ğ emek ve topra ğ ın hakk ını inkar ettiler” diyerek eleştirir . İslamcılar ın, coğrafya
ve iktisadın millet varl ığının iskeleti olduğunu, islamın ise ona hayat veren ruh olduğunu gözden kaçırdıklar ını iddia eder ve bu aç ıdan İslamcılar ı eleştirir.67 Nurettin Topçu kendisini Anadolucu olarak tan ımlar. Anadolucular ın soydan ve vatandan kaçan İslamcılardan ve yine vatandan uzakla şan Turancılardan farkl ı olarak islamın Anadolu toprağının ayr ılmaz bir parças ı olduğunu bilerek ve dikkate alarak bir milliyetçilik geli ştirdiklerini savunur. imizi bin y ıll ık tarihimizden ç ıkararak onun ” Anadolucular gerçek milliyetçili ğ imizi kalbine islam ı koydular” 68 der.
Topçu’ya göre Türk milliyetçil ğinin dayanmas ı gereken esaslar şunlar olmalıdır: 1-Milletin dini, islam dinidir. 2-Büyük vatan, Anadolu toprağıdır. 3-Soyumuz, Oğuzlar ın Anadolu’nun bin yıllık tarihi içinde eriyip asl ını kaybetmeyen kaybetmeyen Türk soyudur. 4-Dilimiz bu ülkede yüzy ıllar boyunca devam eden tarihi olgunla şma ile varlık kazanan kendine özgü ve zengin Türk dilidir. 66
Nurettin TOPÇU, Milliyetçiliğimizin Esaslar ı., (İstanbul,1978),33-43. Nurettin TOPÇU, a.g.e.34-42. 68 Nurettin TOPÇU, a.g.e.,35. 67
5-Devlet, merkeziyetçi, otoriteli, mesuliyetli devlettir. 6-İktisadi sistemimiz halk ın ihtiyaçlar ını kar şılayan, her ferdi i ş ahlakı ile seferber seferber eden ruhçu sosyalist sosyalist sistemdir. sistemdir. 69 Türk milliyetçiliği başlangıcından günümüze değin çok renkli bir yelpazeye sahip olmu ştur. Bu çe şitliliğin nedenleri arasında Türk milliyetçiliğinin, imparatorluk imparatorluk geçmişi ve ardından verilen milli mücadele ve sonrasında kurulan üniter milli devlet olma süreci içinde geli şmesi ve bu sürecin aynı anda toplumun modernleşmesi ve demokratikleşmesi gibi sorunlar ı da içerisinde bar ındır ıyor olmasından söz edilebilir. Ancak Türk milliyetçiliğinin çeşitli tezahürlerini oluşturan bu farkl ı görüşlerin buluştuğu ortak noktalarda mevcuttur. mevcuttur. Milliyetçi bir uslubu olmasıyla tanınan Kaplan’a göreTürk milliyetçili ği hiçbir zaman sald ırgan bir ırkçılık karakterine bürünmemi ştir. Türk milliyetçiliği ayır ıcı değil birleştirici olmuştur. Türkiye’nin bütünlü ğünü esas almıştır. Türk milliyetçili ği her zaman bar ışçı olmuştur, başka devletlerin ve milletlerin bütünlüğünü ve varl ığını tehdit eder tutum ve hedefleri hiçbir zaman olmamıştır. Türk milliyetçili ği her dönemde sosyal olaylara kar şı duyarlılığı yüksek ve canl ı bir fikir hareketi olmu ştur.70 Türk milliyetçiliğinin bu dinamik karakteri onun, Cumhuriyetimizin başlangıcından günümüze kadar, Türk siyasal hayat ının değişmez aktörlerinden biri olarak varl ığını sürdürmesini sağlamıştır. Darbelerle sarsılan ve kesintiye u ğrayan Türk parlamenter demokrasisinde milliyetçilik kendisine her zaman bir yer açmay ı başarmış ve Türk siyasetinin en önemli taraflar ından biri olarak olarak varlığını devam etmi ştir. 70’li yıllarda Türk siyaset arenas ında milliyetçiliğin temsilcisi Alparslan Türkeş önderli ğindeki Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü hareket olmu ştur. 69 70
Nurettin TOPÇU, a.g.e.,63-64. Mehmet KAPLAN, Büyük Türkiye Rüyas ı ,(Ankara,1969),81-95.
Ülkücü hareketin lideri Alparslan Türke ş’in ismine ilk olarak 1944 yılında “Türkçülük davasının” sanıklar ı arasında rastl ıyoruz. Bir süre sonra serbest bırakılmış ve Harp Akademisini bitirmi ş, daha sonra Genel Kurmay ve NATO’da görev yapmıştır. 1960 darbesinin düzenleyicilerinden ve Milli Birlik Komitesinin radikal üyelerindendir (bu yüzden “ihtilalin kudretli albay ı” olarak anılılır). Ancak Kasım 1960’ta Milli Birlik Komitesinden tasfiye edilen 14 radikal subay arasında yer almıştır ve Yeni Delhi’ye askeri ate şe olarak gönderilmi ştir. Ülkeye döndükten sonra 1965’te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin başkanlığına geçmiş kısa bir süre sonra partinin ismini Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmiştir.71 Bu tarihten sonra MHP Türk siyasetinde milliyetçi söylemin merkezi olmu ştur. Milliyetçi hareketin sembolleri bozkurt, üç hilal ve ülkücü kavramlar ıdır. Milliyetçi hareket başlangıçta Nihal Atsız ve Necdet Sancar gibi isimlerinde etkisiyleTürkçüTurancı çizgiden beslenmiştir. Alparslan Türkeş taraf ından kaleme al ınan Dokuz Işık’ın kaynağı ise Kemalist ilkelerdir Dokuz I şık doktrininde yer alan ilkeler şunlardır: 1-milliyetçilik, 2-ülkücülük, 3-ahlakç ılık, 4-toplumculuk, 5-ilimcilik,
6-hürriyetçilik,
7-köylücülük,
8-geli şmecilik
ve
halkçılık,
9-endüstricilik ve teknikçiliktir 72. 1970 –1980 arasında MHP dönemin siyasi koşullar ınında etkisiyle daha muhafazakar bir söylem benimsemi ş milliyetçi söylemine islami motifleride eklemi ştir. Bu durum Nihal Ats ız ve takipçilerinin hareketten ayr ılmalar ıyla sonuçlanmıştır.1975 yılında MHP Süleyman Demirel başkanl ığındaki Milliyetçi Cephe hükümetlerinde yer almış bu hükümetlerde Alparslan Türkeş’te devlet bakanl ığı ve başbakan yardımcılığı yapmıştır. Bu yıllarda artan toplumsal şiddet olaylar ından ve yaşanan siyasal kutuplaşmalardan MHP ve ülkücü harekette etkilenmi ş. Partinin gençlik kollar ı olan Ülkü Ocaklar ı mensuplar ı bu dönende ya şanan öğrenci olaylar ında yer almıştır. Yaşanan bu siyasal kutupla şma ve şiddet olgusu 1980 askeri müdahalesiyle sonuçlanmıştır. Darbeyle yasaklanan liderler arasında Türkeş’te yer alır. Ülkü Ocaklar ı mensuplar ı ve MHP’nin üst düzey 71 72
Erik Jan ZÜRCHER, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, Tarihi, Çev. Y.S.GÖNEN ( İstanbul,2002),486-487. Alparslan TÜRKEŞ, Yeni Ufuklara Doğru, (İstanbul, 1995), 19.
yöneticileride tutuklanmıştır. Eski siyasetçilere haklar ını geri veren 6 Eylül 1987 halk oylamasıyla birlikte yasaklanan di ğer siyasetçilerle birlikte Alparslan Türkeş’te siyasete geri dönmü ştür ve ölümüne kadar milliyetçi hareketin liderliğini sürdürmüştür 73. 1990’lı yılardan sonra Özal’l ı yıllar ın getirdiği liberal ortamında etkisiyle MHP’nin muhafazakar söylemide değişmiş, islami motiflerden büyük ölçüde vazgeçmi ş ve yeniden Turancı sicilini canlandır ıcı politikalara yönelmiştir. Bu arada milliyetçi çevreler arasında dinsel ve dinsel di nsel olmayan milliyetçilk tartışmalar ı yeniden alevlenmi ş, islamcı milliyetçilik akımın temsilcisi olan ve MHP’den kopan Ülkü Ocaklar ı Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu Büyük Birlik Partisini kurmu ştur. MHP’de dinsel söylemin hayli kabul gördü ğü dönemlerde bile radikal bulunan Seyid Ahmet Arvasi’nin din ve milliyetçilik aras ında bağ kurduğu Türk-İslam ülküsü Büyük Birlik Partisi ve ona ba ğlı Nizam-ı Alem Ocaklar ı’nın hakim ideolojisi olarak belirlenmiştir. Öte yandan MHP ve ona ba ğlı Ülkü Ocaklar ı’nda islami söylem gerilemi ştir. Alparslan Türke ş’in ölümü sonrasında MHP liderliğine seçilen Devlet Bahçeli partinin milliyetçi söylemini devam etirmi ş ve/fakat daha ılımlı, daha uzlaşmacı ve demokratik bir siyaset izlemi ştir ve toplumsal dinamikleri daha fazla göz önünde tutan MHP ,dönemin ko şullar ınında etkisiyle, 18 Nisan 1999 seçimlerinde şaşırtıcı bir patlama gerçekle ştirerek ikinci parti konumunda iktidar orta ğı olmuştur 74. DSP-MHP-ANAP koalisyonu halkın beklentilerine cevap verememi ş olması, bu koalisyon döneminde yaşanan ekonomik kriz, uzun y ıllardır koalisyon hükümetleri nedeniyle yaşanan siyasi istikrars ızlılar gibi pekçok nedenin biraraya gelmesi sonucunda 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde halk tepkisini kızgınlık ve tasfiye olarak ortaya koymu ş Türk siyasetinin merkezinde yer alan di ğer partilerle birlikte MHP’de barajın altına inmiştir. Ancak oy oran ındaki bu düşüş milliyetçiliğin popülerliğini yitirmesinden değil yönetsel başar ısızlıktan kaynaklanmıştır.
73 74
Alparslan TÜRKEŞ, Bunalımdan Çık ış Yolu, (İstanbul,1996),7-8. Süleyman Seyfi ÖĞÜN, “Mukayeseli Sosyal Teori...”, a.g.e.,149.
Bugün gelinen noktada ise hem Türkiye hem de dünyada ya şanan değişimler ve dönüşümler milliyetçiliğin başka bir biçimde alg ılanmasıyla sonuçlanmıştır. İki kutuplu dünyanın çözülmesi ve globalle şme olgusunun yaygınlaşması sonucunda bugünün dünyasında politik literatür, art ık, mikro milliyetçiliklerden bahsetmektedir. Yine bu ba ğlamda Türk milliyetçili ğinin de toplumsal duyarl ılıklar ı değişmiştir. Bugün, artık, milli devletler kendilerini hem mikro milliyetçiliklere hem de küreselleşen dünyaya kar şı savunmaya geçmişlerdir. Bir başka değişle ulusal kendini, hem makroya hem de mikroya, yani, hem hem küresele hem de yerele yerele kar kar şı savunmak zorundad ır. Tezimizin bundan sonraki bölümünde küreselleşen dünya kar şısında değişen milliyetçilik algılaması açıklanmaya çalışılacaktır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÜNÜMÜZDE
DE ĞİŞEN
MİLL YETÇ İ YETÇİLİK
ALGILAMASI
VE
GLOBALLEŞME KARŞISINDA POPÜLER M İLL YETÇ İYETÇİLİK
Milliyetçilik son demlerini mi yaşıyor; 1990’lardan bu yana kabar ışı can havliyle yaptığı son bir atak mı? “Tarihin sonunun”75 geldiğini düşünenler modernleşmenin bir ürünü olan milliyetçiliğin ve milli devletlerin sona ermesini bekliyorlar. Ne var ki milli devlet ve milliyetçilik sadece modernli ğin bir bileşeni değil, modernlik sonras ına da devreden bir gerçeklik. Dolay ısıyla Milliyetçiliğin bitişinden / yiti şinden değil yeni bir eklemlenmesinden söz etmek daha do ğru olur 76 . Günümüz dünyasına baktığımızda açıkça görüyoruzki; her milleti muayyen bir ülke içinde sınırlandırdığını iddia eden tabi hudutlar milletler arası bar ışı kendili ğinden sağlayamıyor. Milliyetçi hırslar ın en çok alevlendi ği kar ışık bölgelerde görüldüğü üzere bir i şe yaramıyor. Kendi kaderini tayin prensibinin tatbiki neticesinde kurulan devletler en az yerlerini ald ıklar ı imparatorluklar kadar kar ışık bölgeler ve anormalliklerle doludurlar.77 Öte yandan 1990’lardan bu yana, bilimsel ve politik platformlar ın en gözde tartışma konusu olarak “küreselleşme” kavramının öne çıktığını görüyoruz. Dizginlenmemiş bir küreselleşmenin milli değerler ve milli devletler üzerinde yarattığı tahribat ve erozyon a şikar bir biçimde kar şımızda duruyor. Ulus devletler kendini yerel olana ve küresel olana kar şı savunmak zorunda kalıyor.
Milliyetçilik
kendisini
mikroya
ve
makroya
konumlandır ıp, yeniden tan ımlıyor.
75
Francis Fukuyama The End Of History,The History,The National Interest,16,1(1989) Tanıl BORA,Milliyetçili BORA,Milliyetçiliğin Kara Bahar ı, (İstanbul,1995),13. 77 Elie KEDOURIE, a.g.e.117-118. 76
kar şı
yeniden
Bize durmaksızın içinde yaşadığımız kürenin daha küçük ve daha bileşik bir hale geldi ği hatırlatılıyor. Her yerde ekonomiler ve toplumlar arasında daha sıkı bağlar oluşturuluyor ve eskiden ba ğımsız olan devletler ve milletler, karmaşık bir devletler aras ı örgütler ve düzenlemeler ağı ile kuşatılarak uluslararası düzene dahil ediliyor. Dünyanın her köşesinde etnik geçmişler yeniden gündeme getiriliyor. Eski kültürler parçalanarak yeni bir biçime sokuluyor. Tüm dünyada insanl ık teknoloji çarkına kapılmış ve kitle iletişimiyle kuşatılmış durumda. Di ğer taraftan ise etnik milliyetçiliklerin, dinsel fundamentalizmlerin ve grup antogonizmalar ının yeniden doğuşuna tanıklık ediyoruz. Özerlik ve ayr ılma hedefli etnik protestolar, milli irredantizm savaşlar ı her yerde patlak veriyor ve etnik kimlikler son derece hassas siyasal meseleler olmaya devam ediyor.78 Bir dünya süreci olarak küreselle şmenin sonuçlar ı kendisini kültürel, ekonomik, siyasal alanlarda hissettiriyor. Küresel kitle kültürü olgusuna daha yakından baktığımızda görüyoruzki bu olgunun öne ç ıkan özelliklerinden ilki küresel kitle kültürünün Bat ı merkezli olmaya devam etmesidir. Yani, Bat ı teknolojisi,
sermayenin
yoğunlaşması
(tekelleşmesi),
tekniklerin
yoğunlaşması, Batı toplumlar ında gelişmiş emeğin yoğunlaşması ve Batı toplumlar ının öyküleri ve görselli ği: Bunlar küresel kitle kültürünün de yönlendirici kaynağı olmaya devam ediyor. Bu anlamda küresel kitle kültürü Batı merkezlidir ve daima İngilizce konuşur. Küresel kitle kültürünün ikinci en önemli özelliği ise kendine özgü türde şleştirme biçimidir.
Farklılıklar ı
özümseyerek özümseyerek daha büyük ve her şeyi kapsayan ve asl ında Amerikan tarz ı bir anlayışı olan bir çerçevenin içine yerle ştirmek tirmek istemekt i stemektedir. edir. Yani sürekli daha fazla yoğunlaşan kültür ve di ğer sermaye biçimlerinde yer edinmi ştir. Ama artık , ancak yerel sermayeler arac ılığıyla, diğer siyasal ve ekonomik seçkinlerin yanında ve onlarla i şbirliği içinde hüküm sürebileceğini anlamış olan bir bir sermaye sermaye biçimidir. Onlar ı silip atmaya kalkışmaz; onlar ın aracılığı ile işler. Bir yandan küreselle şme çerçevesini ayakta tutarken öte yandan 78
A.D.SMITH,Küreselle şme Çağında Milliyetçilik, Çev. Derya Kömürcü, (İstanbul,2002),xv-xx.
sistemin polisliğini yapar. Yani bugün art ık, küresel ekonomik ve kültürel güç çokuluslu ama merkezsiz merkezsiz olarak ayakta kalabilece kalabilece ğini anlamış durumdad ır.79 Daha açıkçası toplumsal ve ekonomik örgütlenmelerin merkezsizle ştirilmi ş biçimleri küreselleşmeye hizmet etmektedir. Bir ba şka ifade ile söyleyecek olursak ulus devletin sınırlar ı küresel ekonomik ve kültürel örgütlenmeler taraf ından aşılırken di ğer yandan etnik farkl ılıklar ın altı sıklıkla ve özenle çizilerek ulus devletin s ınırlar ı aşındır ılmaktadır. Farkl ılıklar ın altının bu denli kalın kalemlerle çiziliyor olmasının sebebi, ulus devletleşme sürecini kaçırmış olan bu etnik unsurlar ın ulus devletlerin devletlerin üzerindeki etkisi etkisi ne derece –az yada çok- olursa olsun, küresel güçler kar şısında etkili olduklar ını söylemenin pek de mümkün olmadığı gerçeğidir. Yerele dönüş genellikle, kendisinin küresele bir tepki olarak doğduğunu iddia etse de farkl ılıklar ın küresel güç için bir önemi yoktur. Küreselleşmenin hakim söyleminin, milliyetçili ğin anakronikleştiği tespitini içerdiğini, dünyanın uluslar üstü veya milli devletler üstü örgütlenmelere örgütlenmelere yöneldiği bu nedenle millet ve milli devlet bazında titizlenme devrinin geçtiği savına dayandığını görüyoruz. Yaşanan milliyetçi kabarma tekdir ediliyor. Ancak milli devlet ideolojisi çözülüp klasik milliyetçili ğin dışlanmasıyla toplumda olu şacak kimlik ve aidiyet aç ığı nasıl ve neyle kapanacak?80 Globalleşme ve refakatçisi etniklik bu aç ığı kapamaya yeter mi? Farkl ı milli devletler eğilimine kar şı, tek dünya e ğilimi ile tek millet eğilimine kar şı her milli devlette farkl ı etnik gruplar eğilimi...Bu zorlamanın ulus devleti ve onunla ba ğlantılı olarak milli kimli kimli ğin erozyonuna yol açt ığı bir gerçek. Ama bu gerçek ulus devletin tarih sahnesinden çekildi ği anlamına gelmiyor 81. Ulus devletler hala dünya düzeninin en rasyonel aktörleri olarak varlıklar ını devam ettiriyorlar. ettiriyorlar. Sadece mili devlet ve klasik milliyetçili ğin biz ve onlar ayr ımının farklılaştığını, ulus devletin kendini yerelin çözümleyici ve
79
Stuart HALL: “Yerel ve Küresel:Küreselleşme ve Etniklik”,Kü Etni klik”,Küreselle reselleşme ve Dünya Sistemi,Der.Anthony D. King, Çev. S.H. Tuncel,( İstanbul,!998),48-55. 80 Tanıl BORA, a.g.e., 23 81 Stuart HALL, a.g.m., 46-47
globalin anonimleştirici ve kozmopolitle ştirici etkilerine kar şı savunur hale geldiğini görüyoruz. Yirmi birinci yüzyılın başında, yeni dünya düzeni/ küreselle şme; insan haklar ına saygı, piyasa ekonomisine mutlak sadakat, küresel bar ış ve istikrar anlamına gelmektedir. Bu de ğerleri kabul etmeyen ülkelerin ve anlay ışlar ın küreselleşme süreci dışında kalacağı, daha doğrusu dışına itileceği düşüncesi “küresel resmi ideoloji”nin i deoloji”nin ana müeyyidesi olarak savunulmaktad savunulmaktad ır. Bu kavram ve de ğerlerin yerkürenin kuzeybatısının gelenek ve ç ıkarlar ından mülhem olması bir yana üstünlüğünün ve evrenselli ğinin de mutlak bir veri olarak kabul edilmesi istenmektedir. Küreselle şme olgusu bu haliyle ister istemez
bir
“küresel
totaliter
ideolojiye”
dönü şme eğilimini
içinde
bar ındırmaktadır. Dünyanın bugün içinde bulunduğu hal ise bize “yeni dünya” adına söylenen parlak sözler ve yürütülen politikalar ın adil ve yaşanılabilir bir dünya idealinden çok uzakta kaldığını göstermektedir. Özellikle son y ıllarda yaşanan kanlı gelişmeler iyi ambalajlanmış bütün söylemlerin aksine, küreselleşmenin batı dünyası için daha güçlü bir refah ve güvenlik sistemi oluşturma sürecine hizmet etti ği gerçeğini gözler önüne sermektedir. 82 Yirmi birinci yüzyıl başında uluslararası ilişkiler sistemati ğinin daha karmaşık bir nitelik kazanmas ı ile küreselleşme arasında organik bir bağın bulunduğu doğrudur. Özellikle ABD’nin genelde ise Bat ının ekonomik ve ideolojik alanlarda zafer ilan etmesi potansiyel rakiplerin görece zay ıflığı küresel hegomanyan ın biçimini ve yönünü belirlemi ştir. Milletlerarası sivil toplum örgütleri ve sermaye devlet d ışı aktörler olarak küreselle şme sürecinin bir parças ı olmuşlardır. Ancak ya şanan bu değişime rağmen milli devletler küreselleşme kar şısında kendilerini yeniden üreterek hayatiyetlerini sürdürmeye devam etmi şler / ediyorlar. Etki alanı giderek büyüyen küresel sorunlar ve açmazlar devletler aras ı işbirliğini daha da stratejik ve zorunlu hale getirmi ş bulunmaktad ır. Bu açıdan bakıldığında görülüyor ki milli 82
Esat ÖZ: “ 21. yy’da Milli Devlet, Küreselleşme ve Türk Milliyetçiliği”, Modern Türkiyede Siyasi Düşünce , cilt 4, ( İstanbul, 2002), 753-754.
devletlerin önemi daha çok artmaktad ır. Eğer “her etnik toplulu ğa bir devlet” çığırtkanl ığı küreselleşmenin mimarlar ı durumundakilerin yeni çağa ilişkin “resmi sloganlar ı” ise, bu küresel istikrara, demokrasiye ve insanl ığa değil küresel kaosa ve toplumsal toplumsal karga kargaşaya hizmet eder. Böyle bir yakla şım ile küresel sorunlarla ba şa çıkmak mümkün de ğildir.83 Küresel sermaye ve finans sistemi önündeki milli ve insani duyarlılıklar ın olabildiğince kaldır ılmasını talep etmekle, küresel imtiyazlar ağını sürekli genişletmek istemektedir. Bu durumda temel kalk ınma sorununu aşamamış ülkeler, yabancı yatır ım ve sermaye ihtiyac ı ile milli ve sosyal duyarlılıklar arasında sıkışıp kalmaktadır. Küresel sermayenin kazand ığı etkinlik bu sermaye s ınıf ının son tahlilde belirli ülkelere ait olduğu gerçeğini değiştirmedi ği gibi, milli devlet olgusunu da geçersiz k ılmamaktad ır. Bu küreselleşmenin içinde bar ındırdığı paradokslardan biridir. Milli devletlerin egemenlik haklar ını özellikle son yıllarda daha çok payla şmak ve bir ölçüde bölgesel organizasyonlara devretmek zorunda kald ıklar ını söylenebilir. Demokrasi meselesini doğrudan milli devlet ölçeğinde ele aldığımızda görülüyor ki devletin ekonomik ve siyasi alana ait egemenlik haklar ının bir kısmından vazgeçmesi yada yapt ır ım yeteneğini kaybetmesi, asl ında milletin siyasi varl ığı ve etkinliğinin gerilemesi ile eşdeğer bir niteli ğe sahiptir. Millet dışı kuruluşlar ın ve sermayenin tazyiki alt ına giren devletin, kendi halkıyla dış dinamikler arasına sıkışması söz konusu olmaktadır. Küreselleşme sürecinin mevcut i şleyiş biçimi gelişmekte olan ülkelerin demokratik rejimlerini pekiştirme ve küreselle şme sürecine dahil olmalar ını zorlaştırmaktad ır. Adalet ve dayanışma gibi değerlerden uzak bir küresel düzen ile bat ının demokrasi ihracı ve bireysel insan haklar ı talebi arasında evrensel bir çeli şki vardır. Daha fazla demokrasi vaadi, dünya bar ışının pamuk ipliğine bağlı olduğunun yaşanan gelişmeler ışığında hemen hemen her gün yeniden ispatlanmas ı kar şısında bir vaat olarak kalmaktan öteye geçmedi ğinden küreselleşmenin bir di ğer paradoksu olarak kar şımızda durmaktad ır.84 83 84
Esat ÖZ, a.g.m., 255-256. Esat ÖZ, a.g.m., 256-257.
Globalleşme esasen Batı-dışı toplumlar ı daha derinden ilgilendiren ve etkileyen bir sürece at ıfda bulunmaktadır. Bu süreç çok boyutludur. Bu boyutlardan
birincisi;
Neo-liberalizmin
yön
verdi ği
ideolojik
bir
kavramla ştırmayı ifade eder. Buna göre, globalle şme dünyayı tek bir pazar çerçevesinde birleştirmenin tirmenin ötesinde, dünyan ın kendisini, bizatihi, pazar, yani bütün an ve noktalar ında sadece piyasa kurallar ının geçerli olduğu bir varl ık alanına dönüştürmeye yönelik bir nitelik ta şır. Globalleşmiş bir dünya, her yerin pazar, her şeyin pazar için oldu ğu , herkesin pazarda oldu ğu bir dünya olacaktır.85Globalleşme sürecinin boyutlar ından ikincisi; Globalleşme ile bir “dünya toplumu” anlayışı doğrultusunda ülkelerin birbirine çok boyutlu ili şkiler ağı içinde bağlı hale gelmesi hedeflenmektedir. Bu ba ğlamda “dünya toplumu”ndan kastedilen, ulus devletlerin politik hayatlar ınca belirlenemeyen belirlenemeyen veya bütünleştirilemeyen sosyal ili şkilerdir. Söz konusu ili şkiler dünya toplumunun birliksiz bir çokluk olarak yeniden in şasını sağlamanın araçlar ı olarak düşünülmektedir. ünülmektedir. Globalleşme sürecinin üçüncü boyutu ise; Politika ve sivil toplum alanlar ındaki süreçlerin artık ulus devletler taraf ından değil ulus aşır ı aktörler taraf ından yönetilir hale gelmesini içeren i çeren boyuttur. 86 Çok boyutlu bir süreç olan globalleşmenin yarattığı etkileri; bireysel kimliklerin patlaması ve politikleşmesi, bireylerin davran ış kalıplar ını global bir perspektife ve global bir kültüre göre ayarlamas ına yönelik dayatmalar ın belirmesi, merkezi kurum ve yap ılar ın etkisinin ve öneminin giderek azalması, yerel kurumlar ın etkisinin ve öneminin artmas ı olarak belirtebiliriz. Bu etkileri aracılığı ile globalleşme, kültürel dünyay ı simgeleyen ulus ve politik dünyayı simgeleyen devlet aras ındaki güçlü bağı giderek parçalamaktad ır.87
85
Kadir ÇANGIZBAY: “Globalleşme ve Kamusal Alan”,Global ve Yerel Eksende Türkiye, Der. Ali Yaşar SARIBAY, E. Fuat KEYMAN,( Ankara,2000),140-143. 86 Ali Yaşar SARIBAY,Global Bir Bak ışla Politik Sosyoloji, (Ankara,2000),102. 87 Ali Yaşar SARIBAY, a.g.e.,102-103
Globalleşme ve ulus devlet aras ındaki kriz şu beş durumu içermektedir. Birincisi; Globalleşmeye göre etnik politik iktidar ın alanı artık
ulusal
hükümetler olarak kabul edilemez. Bu iktidar ın ,ulusal, bölgesel, ve uluslararası düzeylerde fakl ı güçler ve failler taraf ından paylaşılması gerekmektedir. İkincisi; Politik kader birli ği fikri, art ık , sadece bir ulus devletin sınırlar ı içinde anlama sahip değildir. Günümüzde politik topluluklar ın kader birliğinin çerçevesini, karma şık ekonomik, örgütsel, kültürel
süreçler ve
yapılar belirlemektedir. Üçüncüsü; Resmi devlet otoritesi ile bölgesel ve global düzeylerde politik ve ekonomik sistemlerin fiili pratikleri ve yap ılar ı arasında giderek büyüyen kopukluklar meydana gelmi ştir. Bu kopukluğun işaret etti ği en önemli nokta, global sistem içerisinde ulus devlet yönetimlerinin kendi yurttaşlar ı için en doğru ve en uygun politikalar ı uygulayabilecek olan tek merci olmaktan ç ıkar ılmasıdır. Dördüncüsü; Ulusal egemenliğin tamamen ortadan kalkt ığını söylemek mümkün de ğildir. Ancak, bununla birlikte, globalleşme , ulusal egemenli ği , önemli alanlarda ve bölgelerde çapraz sadakat bağlar ı, haklar ın ve görevlerin çat ışan yorumlar ı, birbirleriyle bağlantılı yasal düzenlemeler ve otorite yap ılar ıyla makro düzeyde
dönüşüme
zorlamaktad ır.
Beşincisi;
Sınır
problemleri
de
globalleşme bağlamında düşünülmesi gereken önemli bir husus olarak kendini göstermektedir. Ulus devletin fizik gücüne dayanan bir yakla şımla sınır problemlerini çözmeye çal ışması global aktörler taraf ından uygun görülmemektedir. görülmemektedir. .88 Güçlü devletlerin sadece kendi halklar ı için değil başkalar ı içinde kararlar aldığı ve ulus aşır ı aktör ve güçlerin ulus devletin s ınırlar ını değişik yollarla aştığı bir dünyada kimin kime kar şı ve hangi temelde sorumlu olacağı sorusunun henüz makul makul bir cevabı bulunabilmiş değildir. Globalleşmeden bahsederken sadece ulus devleti gerileten bir süreci tanımlamıyoruz. Aynı zamanda bir politik-ideolojik eğilimden de söz ediyoruz. 88
Ali Yaşar SARIBAY, ag.e., 103-104.
Özellikle batı dışı toplumlar için rahats ız edici derecede “Batılılaştırma” dan veya global düzende ABD’nin tek hakim güç oldu ğu göz önüne alındığında “Amerikanlaştırma” dan söz ediyoruz. 89 Tabi bu arada globalleşmenin bağr ında taşıdığı yerelleşmenin yol açtığı tam aksi yöndeki geli şmeleri görmezden gelemeyiz. Dünya küreselle şmenin getirdiği türdeşleşmenin yanı sıra yerelleşmenin yol açtığı , kültürel farkl ılaşma, kültürel derinle şme veya kültürel karmaşa ile kar şı kar şıyadır. 90 Globalleşme modernitenin ulusal boyuta verdi ği ayr ıcalıklı konumu sarsmakta, sarsmakta, global-yerel etkileşim ağında kimlik ve fark taleplerini kamusal alana taşımakta, devlet toplum ili şkilerinin karmaşık ve çok boyutlu bir nitelik kazanmasına ve bu bağlamda ulus devletin bir meşruiyet krizi ile kar şı kar şıya
kalmasına
yol
açmaktad ır.
Globalleşme
ve
çok-kültürlülük
süreçlerinin siyasetin bağlamını ulus devletin dışına/ötesine taşımasıyla yarattığı bu krize kar şı liberal demokrasinin önerdiği çözümlerden biride anayasal vatandaşlık kavramı olmuştur. Anayasal vatanda şlık kavramı ile hedeflenen sadece bireysel özgürlük ve haklar ın korunması ve devlet iktidar ının demokrasi çerçevesinde bireyler lehine s ınırlandır ılması
değil
aynı zamanda kültürel (etnik, dinsel, cinsel, vb...) farkl ılık taleplerinin köktenci köktenci siyasal stratejilere dönü şmeden engellenmesini sağlayabilme umudu ve ihtimalidir.91 Küreselleşmenin kültürleri öğütme gücü ve hızlandırdığı yabancılaşma olgusu ile yerelleşme-küreselle şme
kıskacının yaratacağı riskler, yol
açabileceği muhtemel tehlikeler küreselle şmenin bir açmaz ıdır. Küreselleşme sürecinin yarattığı toplumsal ve kültürel alt-üst olu ş kar şısında verilebilecek en anlamlı ve evrensel yanıt milli kültür ve milli kimlik kavramlar ıdır. Milli kimlik her şeyden önce bir toplumu ve devleti evrensel ölçekte 89
Ali Yaşar SARIBAY, a.g.e., 187-189. Immanuel WALLERSTEIN: “Ulusal ve Evrensel: Dünya Kültürü Diye Bir şey Olabilr mi?, Küreselleşme ve Dünya Sistemi, Der.A.D. KING,Çev. S.H.Tuncel, ( İstanbul,1998),128-129. 91 A.İÇDUYGU, E.F.KEYMAN: “Globaleşme Anayasallık ve Türkiye’de Vatanda şlık Tartışması”, Global ve Yerel Eksende Türkiye, Der. E.F.Keyman,A.Y.Sar ı bay,(Ankara,2000)171-177. bay,(Ankara,2000)171-177. 90
tanımlayabilmenin ve temsil edilebilmesinin hali haz ırdaki tek geçerli ön
şartıdır. Görüldüğü üzere küreselle şme ve yerelleşme
olgular ı ülkelerin
ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel hayat ını, daha aç ıkçası, milletlerin kaderini ilgilendirdiği ölçüde milliyetçiliğinde doğrudan konusunu te şkil etmekte. Milli devletler, adil ve onurlu bir i şbirliği üzerine inşa edilecek bir küresel düzenin en anlaml ı yapı taşlar ı olmaya devam etmekte. Milli devlet modelinin üstünlüğü bütün iddia ve ele ştirilerin aksine henüz a şılmış değildir.92
92
Esat ÖZ, a.g.e.,257-260.
BEŞİNCİ BÖLÜM TÜRK YE’DE İYE’DE POPÜLERLE ŞEN MİLL YETÇ İ YETÇİLİK
Dünyanın ya şadığı bütün bu de ğişimlerin ve geli şmelerin pek doğaldır ki ülkemizde de yansımalar ı olmakta, etkileri görülmektedir. Türk milliyetçiliği de yirmi birinci yüzy ılın şartlar ı ve dinamikleri kar şısında kendisini yeniden tanımlamak ve üretmek zorundad ır. Türk milliyetçili ğinin, tezimizin önceki bölümlerinde değindiğimiz, geleneksel gündemi değişmiştir. Eski gündeme ilaveten, 1990’lardan bu yana dünyada ve ülkemizde ya şanan gelişmelerin etkisiyle, Türk milliyetçilerinin milliyetçilerinin başka soru ve sorunlara da cevap üretme zorunluluğu doğmuştur. 1990’lardan bu yana dünyada ve ülkemizde ya şanan gelişmelerin etkisiyle Türk milliyetçili ğinin duyarlılık noktalar ı artık ne klasik anlamda bir anti-komünizm ne de Kaf da ğının ardındaki soyut bir Turanc ılık düşüdür. Türk milliyetçiliği Cumhuriyet tarihi boyunca kar şılaşmadığı derecede sahici sorunlarla kar şılaşmaktadır. Avrupa Birli ğine giriş konusunda yürütülen politikalar, Kıbr ıs meselesinin uluslararası platformlarda yaratt ığı bunalımlı durumlar, Kürt milliyetçili milliyetçili ği ve terörizm. Son yılarda hem dünyada hem de Türkiye’de ya şanan, vatandaşlık kavramı üzerinde yoğunlaşan tartışmalar ın odağında globalleşme süreçleri içinde artan toplumsal hareketlili ğin vatandaş ulus devlet ilişkisi üzerindeki etkileri yatmaktad ır. Etnik kimliklerin yükseli şi ve uluslararası göç hareketlerinin artışı gibi
gelişmelerle birlikte bir kimlik konusu olarak
vatandaşlık toplumsal ve siyasal gündemin konusu olmaktad ır. Türkiye’deki vatandaşlık tartışmalar ı Avrupa Birliğine uyum süreci içinde i çinde demokratikleşme konusu ekseninde anayasal vatanda şlık kavramı üzerinden yürütülmektedir. Farklılık talep eden kesimlerin –Kürt milliyetçileri, İslamcılar, Aleviler gibi-
siyasi ve kültürel kümelerin kimliklerinin kamusal alanda tan ınmasını istemeleri anayasal vatandaşlık kavramını yeniden gündeme getirmi ştir.93 Hem Türkiye’nin kendine özgü ko şullar ı hem de dünyanın değişen koşullar ı çerçevesinde farkl ılık taleplerinin kamusal alana ta şınması, toplumsal kimliklerin –ki bunlar ın başında Kürtler gelmekte- siyasal ve toplumsal olarak tan ınma istekleri istekl eri bir tart ışma alanı olarak ortaya ç ıkmış ve bu alan Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi devletin en yetkili a ğızlar ı taraf ından bile anayasal vatandaşlık kavramı ile tanımlanmıştır. Anayasal vatandaşlık kavramı diğer bütün alt kimliklerin (dinsel, cinsel, etnik, vs...) ötesinde ve üstünde, ku şatıcı, sözleşmeye dayalı bir üst kimlik olarak bu tartışmaya demokratik bir yan ıt olarak dü şünülmüştür.94
Bu noktada
Türkiye’de yaşanan bu geli şmeler doğrultusunda milli kimlik kavramına yeniden bakmak gerekmektedir. Milli kimlik sorununu ele alırken temel eksen olarak tarihselli ğin altını çizmeliyiz. Milli kimliklerin oluşumunun temel parametrelerinden parametrelerinden birisi birisi tarihtir. Toplumlar ın tarihsel birikimlerinin oluşturdu ğu iki önemli zemin vard ır. Bunlar uygarlık ve kültürel yap ılardır. Uygarl ık ve kültürler birlikte dönü şürler, onlar ı bir bütünün farkl ı yüzleri olarak olarak ta görmek mümkündür. Uygarl ık ve kültürün tarihsel olarak çe şitli etnisite, topluluk, alt kültür gibi insan gruplar ının üzerinde
inşa etti ği ortak paydalar onlar ın milli kimliklerini oluşturur.
Dolayısıyla milli kimlik her hangi bir etnisitenin içinde de ğil etnisitelerin aşıldığı yerde ortaya ç ıkar. Yani milli kimlik bir soy grubunun, bir etnik grubun, bir dini grubun bir dil grubunun kimli ği değil onlar ı aşan onlar ı dönüştüren onlara ortak bir payda ve zemin olu şturan bir üst yap ıdır.95 Son dönemlerde Türkiye’de yoğun olarak tartışılan milli kimlik ile ilgili konular ın yanlış bir bakış açısıyla ele al ındığını görüyoruz. Türk etnisitesinin 93
Ahmet İÇDUYGU, E.Fuat KEYMAN, a.g.m., 178-182. Ahmet İÇDUYGU, E.Fuat KEYMAN, a.g.m., 183-187. 95 Vedat BİLGİ N: N: “Etnisite, Milli Kimlik, Tarih ve Toplum, Türkiye Günlüğü,80,(Bahar 2005),81-84. 94
–ki Türk etnisetisinden değil muhtelif Türki veya akraba etnisitelerden bahsedilebilir- Türk milli kimliği veya Türk milleti yerine kullanıldığını görüyoruz. Bu yanl ış bakış açısı Anadolu toprağında bin yılda oluşturulan büyük sentezi yok sayan hayali bir bak ış açısının ürünüdür. Oysa Türk milli kimliği herhangi bir etnisiteye indirgenemeyecek bir tarihselli ğe ve büyüklüğe sahiptir ve Türk milli kimli ği bu etnisitelerin a şıldığı yerde ortaya ç ıkmıştır. Bu gerçeği görmezden görmezden gelerek milli kimliğin bir etnisiteye indirgenmesi tarih d ışı bir zeminde ırkçılığa kaymak demek olur. 96 Son yirmi yılda Türkiye‘de etnik ayr ılıkçılığa dayalı terör, ırkçılığa dayalı milli kimlik anlayışının maliyeti yüksek olmu ştur. Türkiye’de ya şayan Türk ve akraba etnisitelerin -bunlar ın arasında Kürtlerinde bulundu ğuna, bilinen sınırlar ının bin yılda inşa edilen bir uygarl ık ve kültürel zenginli ğe sahip olduğuna değindik- ayr ımcılığa ve ırkçılığa dayanan yaklaşımlarla bir yerlere sürüklenemeyece sürüklenemeyeceği bu kültürün yarattığı sağduyu sayesinde ortaya çıkmış durumda. Bin yılda oluşturulan bu yapı, bir etnik topluluk olarak Kürtleri iddia edilenlerin aksine eski Mezopotamya halklar ından daha çok Anadolu’daki Türk akrabalar ına yaklaştırmıştır. Bu bakımdan son yirmi yılda yaşanan bütün terör olaylar ına rağmen halkın ortaya koydu ğu sağduyulu tavır, Türk milli kimli ğinin kuşatıcılığının ve toplumumuzun ortak uygarl ık ve kültürünün ne denli dinamik olduğunun bir kanıtıdır.97 Türkiye’de veya her hangi bir ülkedeki etnik ayr ımcılık, etnisiteye dayalı ırkçılık, toplumsal toplumun kazanabilir.
yaşadığı Fakat
yapı değişmelerinin yarattığı bunalımlardan,
modernleşme sancılar ından beslenerek yayg ınlık toplum
kendisini
yeniden
üretecek
dinamikleri
kaybetmedi ği sürece bu hareketler s ınırlı kalmaya devam eder. Türkiye’nin son yirmi yılda yaşadığı etnik çatışma ve ayr ımcılığının ırkçılık boyutlar ına ulaşmasında sadece Türk modernle şmesinin yaşadığı problemler değil aynı zamanda Türkiye’nin yönetsel ve siyasal sisteminde ya şana sorunlar ve en 96 97
Vedat BİLGİ N,Etnisite,Milli N,Etnisite,Milli Kimlik...,a.g.m. 84-85. Vedat BİLGİ N, N, a.g.m.,85-86.
başta da Türkiye’nin demokratikle şme sürecinde ya şadıklar ı ile ilgidir. Demokratikleşme
meselesini
bir
özgürle ştirme
modernle ştirme
ve
paradigmas ı içinde ele ele alabilecek entelektüel bir zeminini zeminini oluşturulamaması ve demokratik aç ılımlar ın dış belirleyiciliklerin zorlamalar ı sonucunda gerçekleştirilmesi sağlıksız bir anlayışın doğmasına yol açmıştır.98 Türkiye’nin gündeminde bugün en önemli proje AB üyeli ğidir. Türkiye bu süreçte şimdiye kadar kendi ba şına gerçekleştirmedi ği demokratik reformlar ı,
dahil
olmak
istedi ği
bu
uluslararası
yapının
etkisiyle
gerçekleştirmeye mecbur olmu ştur. Belki de Cumhuriyet Cumhuriyet tarihimiz tarihimiz boyunca çoktan gerçekleştirilmi ş olması gereken bu reformlar ın dış belirleyiciliklerin zorlamalar ıyla gerçekleştirilmi ş olması ,Türkiye’nin kendi iç hassasiyetleri de hesaba katıldığında,
halkın
reformlar ı belli bir mesafe ve milliyetçi bir
kuşkuyla kar şılaması sonucunu sonucun u da beraberinde getirmi ştir. Avrupa Birliğine üyeliğin tek çıkar yol olarak sunulmas ı, bu üyelik sürecinde gereken yasal düzenlemelerin, reformlar ın halkın bunlar ı sorgulayabilmesini sorgulayabilmesini ve kabul etmesini zorla ştıracak bir hızla gerçekleştirilmesi, uluslararası arenada Kıbr ıs meselesi, merkezinde PKK’n ın yer aldığı Kürt etnik ırkçılığı gibi konular ın her f ırsatta Türkiye’nin aleyhine adeta bir manivela gibi kullanılması, Türk halkının bütün bu ya şanan sürece milliyetçi bir kuşkuyla yaklaşmasına neden olmaktad ır. 2005 Nisan ayında Nevruz kutlamalar ı sırasında yaşanan bayrak yakma hadisesi, Türk halkının milli duyarlıklar ını harekete geçirmi ş , yurt genelinde bu hadiseyi kınamak için Türk Bayra ğına saygı
mitingleri
düzenlenmi ş olanlar ı kınayan tepkiler yükselmi ştir. Ancak Ancak bütün bu tepkiler korkulanın aksine etnik bir asabiyete dönüşmemiş, Türk halkı medyaya yansıtan bir iki istisna d ışında sağduyulu olmayı bilmiştir. Türk halkının bu sağduyulu tavr ı sayesinde Türk milli kimliğinin bir üst kimlik olarak, tek bir 98
Vedat BİLGİ N, N, Etnisite,Milli Kimlik..., a.g.m.,86-87.
etnisiteye indirgenemez ve etnik bir asabiyete dönü ştürülemez, etnisitelerin üstünde kuşatıcı ve bütünleştirici
bir milli kimlik olduğu bir kez daha
görülmüştür. Türkiye’nin ve Dünyan ın içinden geçti ği süreçler milliyetçili ğin popülerleşmesine ve gündelik hayatta daha fazla görünür hale gelmesine neden olmaktadır. Milliyetçilik bireylerin özel hayatlar ına sızan bir söylem. Vatanı korumak aynı zamanda aile fertlerini , dostlar ını, sevdiklerin, kendi yaşam biçimini, özetle sahip olduğun her şeyi korumak anlamına da geliyor. Milliyetçiliğin bu özelliği onu gündelik hayata ta şıyor, elle tutulur ve gözle görünür hale getiriyor. Milli anlamlar yüklenen spor kar şılaşmalar ı, adeta birer vatan kahraman ına dönüştürülen milli sporcular, milliyetçi slogan içeren şarkı sözleri, şiirler, her f ırsatta açık milliyetçi mesajlar içeren gazete man şetleri, milliyetçi ayr ıntılara sahip yiyecek, giyecek isimleri, markalar, logolar, semboller, milliyetçi çizgiler ta şıyan giyiniş biçimleri, mitinglerde, spor kar şılaşmalar ında, şehit cenazelerinde kar şılaşılan milliyetçi sloganlar, milli kahramanlar ın isimlerini taşıyan sokaklar ve buna benzer biçimlerle ve yollarla milliyetçilik kendisini her vesileye yeniden üretmektedir. üretmektedir. Milletin devamlılığı büyük ölçüde milleti oluşturan bireylerin kendilerini milletin bir parçası olarak görmeye devam etmeleri ile mümkündür. İşte tam bu noktada devreye popüler milliyetçilik kavramı girmektedir. Milliyetçilik popüler kültürün araçlar ıyla yeniden üretilmektedir. Bu yeniden üretimin üç işlevi olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi ayırt etmedir; Yeniden üretim süreci milliyetçili ğin sınırlar ını belirler biz ve onlar ay ır ımını ortaya koyar. Bazen ufacık bir ayr ıntı tanımlanan bizi, ötekinden ay ır ır. İkincisi sürekliliktir; Yeniden üretim milliyetçilik eliyle milli kültürün ve milli tarihin sonsuz birer gerçekmi ş gibi algılanılması sağlanılır. Dün, bugün ve yar ın birbirine bağlanır. Böylece Böylece bireylerin zihinlerinde zihinlerinde milletin milletin sürekli, devamlı ve dolayısıyla ölümsüz olduğu yönünde bir inanış oluşması sağlanır. Üçüncü
işlev ise meşruiyettir; Yeniden üretim süreci millete olan inanc ı pekiştirdi ği için milliyetçiliğe meşruiyet kazandır ır. Bu meşruluk özellikle ideolojik alt yapılı krizlerin patlak verdi ği dönemlerde bu krize kar şı birleşmenin harcını oluşturur.99 Moderniteyle ve ulus devletlerin tarihiyle e ş zamanlı olarak gelişen ve iki yüzyılı aşkın bir süredir uluslar aras ı ilişkilerin temel belirleyeni olan milliyetçilik hiç bir vakit çekicili ğini yitirmemi ştir. Dünya siyaseti iki yüzy ılı aşkın bir süredir milliyetçi ilkelere göre düzenlenmektedir. Bu ba ğlamda milliyetçiliğin önce kaybolan sonra tekrar ortaya ç ıkan bir ideoloji olduğundan bahsetmek yerine her dem varl ığını koruyan bu ideolojinin yeniden popülerleşmesinden söz etmek daha anlaml ı olur. Milliyetçiliğin bugün dünya genelinde yeniden popülerle şmesinin altında yatan neden ise küreselle şmenin etkisiyle milliyetçiliğin yeniden üretim sürecinin hayal bile edilemeyecek edilemeyecek boyutlara ula şmış olmasıdır.
Popüler Kültür Araçlar ında Popüler Milliyetçilik Bu bölümün içerisinde değinildiği üzere milliyetçilik toplumsal dinamikleri büyük bir hızla kavrayan, her dönemde toplumun nabz ını tutabilen ve kendine popüler kültür zeminde yer açmay ı başarabilen bir ideolojidir. Popüler kültürün araçlar ı çoğu kez milliyetçili ğin yeniden üretimine aktif bir biçimde hizmet ederler. Bu yeniden üretim süreci Türkiye’de de dünyanın geri kalanındaki popüler milliyetçilik örneklerine benzer biçimlerde tezahür eder.
Bu bakımdan tezimizin bu k ısmında Türkiye’de ya şanan
popüler milliyetçilik örneklerine değineceğiz ve bu örnekler üzerinden popüler milliyetçiliği açıklamaya çal ışacağız.100
99
Umut ÖZKIRIMLI: “Türkiye’de Gayri Resmi ve Popüler Milliyetçilk” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, cilt-4, Milliyetçilk, (İstanbul,2002)710-711. 100 Tezimizin bu k ısmında verilen örnekler adı geçen gazetelerin resmi internet internet sitelerinden alınmıştır.
1 Ocak 2005 –30 Aral ık 2005 tarihleri aras ında Türkiye genelinde yayınlanan en çok okunan ilk beş gazetede popüler milliyetçilik milliyetçilik unsurlar ı taşıyan haber ve kö şe yazısı sayılar ı101: Gazete Adı Hürriyet Sabah Milliyet Radikal Zaman
Haber ve Köşe Yazısı Sayısı 524 406 297 215 324
Popüler milliyetçilik ile ilgili olarak çıkan haber sayılar ını belirlerken muhteva analizi tekniklerinden yararlandık. Gazeteleri, en çok satan ilk beş gazete olarak seçtikten sonra, bu gazetelerin 2005 y ılı ar şivlerinde milliyetçilik kelimesini kilit kelime olarak tarayarak yukar ıdaki rakamlar ı elde ettik. İlerleyen satırlarda yer alan kö şe yazısı ve haber ba şlıklar ı örneklerini ise aynı gazetelerin ar şivlerinde Türkiye’de milliyetçiliği yükselten konular ı da ( örne ğin Nevruz kutlamalar ı veya milli milli maçlar...gibi) maçlar...gibi) dikkate dikkate alarak tüm metin muhteva analizi yaparak elde ettik. Popüler kültürün merkezinde yer alan bas ında her f ırsatta popüler milliyetçiliğe göndermelerde göndermelerde bulunan başlıklara, haberlere, kö şe yazılar ına rastlamak mümkündür. Bu gazetelerden Hürriyetin logosunda ” Türkiye Türklerindir” ibaresi yer almaktad ır. Bu gazetelerde milliyetçi duyarl ılık her zaman canl ı tutulmaktadır. Nitekim milliyetçi duyarl ılıklarla kar şılanabilecek her olay ve durum vatan ı korumak söylemiyle gazetelerde kendine yer bulmaktadır. Örneğin son yıllarda Nevruz kutlamalar ı esnasında ve sonrasında yaşanan olaylar gazete sayfalar ında, hem olanlar ı kınayan hem ı
rkçılık konusunda uyaran hem de Türk halk ının milli duyarlılıklar ı üzerinden
popüler milliyetçiliği besleyen pek çok haber, foto ğraf, yorum, kö şe yazısı ile ele alınmış, kendine yer bulmu ştur.
101
Bu rakamlar adı geçen gazetelerin gazetelerin resmi internet internet siteleri siteleri ar şivleri taranarak elde edilmiştir.
Örneğin 22 Mart 2005 tarihli Hürriyet’in ba şlığı “Bayrak Ortak Değerimizdir”, 23 Mart 2005 “Sabr ımızı Taşırmayın”, 24 Mart 2005 “Bayrak
Şöleni” olmuştur. Bu üç gün içerisinde Ertu ğrul Özkök “Biz Büyütmek İstemedikçe”, ”Bu Co ğrafyanın Alçaklar ı”, Emin Çölaşan “Nevruz”, “Vah Zavallı Ülkem”, Hadi Uluengin “Kürt Eli”, “Türk Eli”, Bekir Co şkun “Ateşin Üzerinde”, Oktay Ek şi “Uyar ı”, Tufan Türenç “Devlet Vatanda şından Sadakat Bekler”, Ahmet Hakan “Bir Akl ı Kar ışığın Diyarbakır Notlar ı”, “Abartılı Tepkide Zana’lar ın Payı”, Fatih Altayl ı “İki Velet Ülkeyi Germeli mi?” başlıklar ını yaşıyan köşe yazılar ını bu konuya ay ırmışlardır. Sabah gazetesi 22 Mart 2005 tarihinde “Tahrikçiler İş Başında” başlığı ile haberi duyurmuş. 23 Mart 2005’te ilk sayfa bir bütün olarak bayrak zeminine ayr ılmış ve gazete “Bayrak Yemini” man şeti ile çıkmıştır. 24 Mart 2005 ise “Vatanda ş Bayrağına Sahip Çıktı” başlığı ile kar şılanmış haberin devamında ülke genelinde yap ılan bayrak mitinglerine yer verilmi ş, İzmir, Düzce, Bolu, Van, Samsun, Afyon, Adapazar ı, Adana, Burdur, Hatay, Batman, Giresun, Sinop, Sinop, Kastamonu, Kastamonu, Zonguldak illerinde yapılan mitingleri izlemi ş ve pek çok foto ğrafla birlikte bu konuya geni ş yer ayırmıştır. Aynı tarihlerde gazetenin yazarlar ından Mehmet Barlas “Akılsız Zavallılar”, Erdal
Şafak “Biz Bu Filmi Gördük”, Ergun Babahan Babahan “Sorumlulu “Sorumlulu ğa Çağr ı”, Asl ı Aydıntaşbaş “El Öpme” ve “Neden Konu ştular” başlıklı yazılar ında bu konuya yer vermi şlerdir. 22-23-24 Mart 2005 tarihli Milliyet s ırasıyla “Öcalanın Gölgesinde”, “Sabr ımız Taşıyor”, “Bayrak Asma Seferberli ği” manşetleri ile çıkmıştır. Gazetenin yazarlar ından Mehmet Yılmaz “Hamasi Karde şlik Nutuklar ını Bırakma Zamanıdır”, Taha Akyol “Bayrak”,
Hasan Cemal “Kavgam”, “
Tatl ıses, Haco, Apo, Franko” ba şlıklı köşe yazılar ını bu konuya ayırmışlardır. Aynı tarihlerde Zaman gazetesi haberleri “Özkök’ün Uyar ılar ı” ve “Bayrağa
Saldıranlar
Gözaltında”
başlıklar ı
ile
vermiş
gazetenin
yazarlar ından Mustafa Ünal “Bayra ğa Saygı Polise Övgü”, Mehmet Kamış
“Şimdi Aklı-selim Zamanıdır”, A. Turan Alkan “Bıçak Sırtı” makalelerini bu konuya ayırmıştır. Radikal gazetesi olaylar ı “Herkes Bayra ğına Sahip Çıktı” ve “Her Yere Türk Bayrağı” ba şlıklar ı altında anlatmıştır. Mine G. K ır ıkkanat “Bizim Kavga ’Mein Kampf’”, H. Bülent Kahraman “ İki Ateş Arasında”, Murat Çelikkan “Newroz Gerginliği”, Gündüz Aktan “Sadece Bayrak m ı?”, Yi ğit Bulut “Aşır ı Tepki Vermemek” yaz ılar ını bu konuya ayırmışlardır. Yukar ıda verdiğimiz örneklerden anlaşılacağı üzere popüler kültürün merkezinde
yer
alan
ulusal
gazeteler
milliyetçi
bir
duyarlılıkla
kar şılanabilecek her olaydan sonra sayfalar ını bu konuya ayır ıyor, olanlar hakkında milliyetçi bir söylemden beslenen ve ayn ı zamanda milliyetçiliği besleyen pek çok haber ve kö şe yazısı yayınlıyor. Geçti ğimiz yıl içerisinde Nevruz kutlamalar ı sırasında yaşananlar dışında, Trabzon’da TAYAD’lı beş gencin izinsiz bildiri dağıtmak istemeleri dolay ısıyla linç edilmek istenmeleri, yine Trabzon’da i şlenen Rahip cinayeti, yazar Orhan Pamuk’un Ermeni meselesine dair söyledi ği sözler ve yarg ılanma sürecinde ya şanan olaylar, Papa ve İpekçi suikastinin san ığı Ağca’nın önce alkışlar ve sloganlar eşliğinde serbest bırakılması ve sonra yeniden tutuklanmas ı gibi pek çok olumsuz olay popüler milliyetçili ğin
tezahürleri olarak popüler basında
kendine yer bulmu ştur. Milliyetçi tepkilere yol açan olumsuz olaylar kar şısında hem vatanı korumak söylemine yaslanan hem de milliyetçili ğin tehlikeli yükseli şinden dem
vuran
medya,
popüler
milliyetçili ğin
pozitif
örnekleri
olarak
adlandırabileceğimiz durumlar ve olaylardan reyting ve tiraj dev şirmeyide ihmal etmemektedir. Ulusal bas ında bu konuda pek çok örne ğe rastlamak mümkündür: Milli takımlar ın ve milli sporcular ın başar ılar ı çoğu kez gazetelerin ilk sayfalar ında abartılı cümlelerle ve büyük ba şlıklarla verilmektedir. Örne ğin 27
Mart 2005’te Hürriyet, Türk Milli Futbol Futbol Tak Takımının Arnavutluk kar şısındaki galibiyetini gali biyetini “5 Dakikada Tamam Sıradaki Gelsin” cümlesiyle duyurmu duyurmuştur. 21 Nisan 2005’te Milli Haltercilerin Haltercilerin başar ılar ı Hürriyet’in ilk sayfas ında “Altın Türkler” başlığıyla yer almıştır. Milli Futbol Takımının Gürcistan galibiyeti Sabahın birinci sayfasında yer almış, aynı galibiyet Hürriyet’te “Bekle Bizi Dünya 5’ledik Geliyoruz” başlığı ile duyrulmuştur.15 Mayıs 2005
tarihli
Hürriyet ,17 ya ş altı Genç Milli futbol takımının şampiyonluğunu “Harika Çocuklar” diyerek duyurmu ş. Milliyet gazetesi Yunanistan ile yap ılan ve 0-0 biten maç için “Yaz ık Oldu” demi ş, yine Milliyet Milli yet gazetesi 6-0 biten Kazakistan galibiyetini büyük puntolarla ve “Bu Sevinci Özlemi şiz”, “Bir Rüya Gibi” cümleleriyle duyurmuştur. Milli Futbol Takımının İsviçre’ye yenilerek 2006 Dünya Kupasına katılamaması günlerce ülke gündeminde kalmış, maç sonrasında çıkan olaylar ın UEFA’ya taşınması ve Türk Milli Futbol Tak ımının ceza alması konuyu adeta milli bir kavga haline getirmi ştir. Hemen hemen her televizyonda bir örne ği bulunan futbol programlar ında günlerce bu konu tartışılmıştır. Di ğer bir popüler milliyetçilik örne ği olarak,
Bayan Milli
Voleybolcular “Filenin Sultanlar ı”, Erkek Milli Basketbol Takımı “12 Dev Adam” olarak an ılmakta galibiyetleri her zaman gazetelerin birinci sayfalar ından duyrulmaktadır. Verdi ğimiz örneklerden anla şıdığı üzere milli takımlar ın ve milli sporcular ın başar ılar ı milletçe gururumuzu ok şamakta, sporcular kahramanla ştır ılmakta ve Batıya kar şı kendimizi ispat etmenin bir vesilesi haline getirilmekte getirilmekte öte yandan yenilgileride yenilgileride milli bir bir üzüntü olarak algılanmaktad ır.
Medyada kar şımıza ç ıkan popüler milliyetçilik milliyetçilik örneklerinden örneklerinden bir diğeri ise milli bayramlarda, bayramlarda, tarihsel önemi önemi olan olan günlerde günlerde televizyonlarda televizyonlarda o günün önemi ilk haber olarak ele al ınmakta, gün boyu milli duygulara hitap eden yayınlar yapılmakta, logolar ının yanına gün boyunca Türk bayra ğı yerleştirilmekte, gazeteler milli günlere has ekler yay ınlamakta, köşe yazarlar ının çoğunluğu köşelerini o günün anlamının altını çizen ve milli duygulara seslenen yaz ılara ayırmaktadır. Örneğin Hürriyet gazetesi 2005 y ılı içerisinde bütün bütün milli bayramlarda bayramlarda özel ek yayınlamıştır. Popüler milliyetçilikle ilgili bir başka örnek ise yurt d ışında yaşayan yada yurt d ışında iş yapan Türklerin her yaptıklar ının bir milli temsil gibi algılanması ve abartılarak gündeme ta şınmas ıdır. Mesela, gurbetçi bir ailenin kızı olarak Almanya’da büyüyen Aslı Bayram’ın Almanya Güzellik Kraliçesi seçilmesi 15 Ocak 2005 tarihli Sabah gazetesinin birinci sayfas ından verilmiş, aynı haber diğer gazetelerde de yer almıştır. Hürriyet gazetesi 2005 yılbaşı ilavesinde yurt dışında başar ılı olan Türklere geni ş yer ayırmış, onlardan “globalizmin duvarlar ını aşan Türkler” olarak bahsetmi ştir. 12 Haziran 2005 ‘te Milliyet gazetesi modacı Hüseyin Çağlayan’ın Venedik Bianali’ne katılmasını “Bianal’e Türk damgası” ba şlığı ile birinci sayfasından duyurmuştur. 8 Ekim 2005 tarihli Sabah gazetesi ise Dice Kayek ve Hüseyin Çağlayan’ın Paris moda haftas ında yer almalar almalar ını “Türk modacılar Paris’i sarstı” ifadesiyle birinci sayfasından duyurmuştur. Gazetelerin sayfalar ı bu ve benzeri örneklerle doludur. Tezimizde yer alan pek çok örnekten anla şılacağı üzere medyada milliyetçi duyarl ılık her zaman canl ıdır. Medya popüler milliyetçili ği hem beslemekte hem de popüler milliyetçilikten beslenmektedir. beslenmektedir. Popüler milliyetçiliğin yeniden üretildi ğine tanık oldduğumuz bir başka örnek ise çok satan kitaplar listelerinde yer alan romantik milliyetçi söylemlerden ve yayınlandığı dönemin koşullar ından baskın biçimde etkiler taşıyan kitaplardır. 2005 yılı çok satan kitaplar listelerine bakt ığımızda bunun
çok belirgin örneklerini görebiliriz. Çok satan kitaplar listelerinde milliyetçili ğe dair budenli kitap isminin yer almas ı popülerleşen milliyetçiliğin bir başka göstergesi olarak de ğerlendirilebilir.102: 1- Şu Çılgın Türkler,Turgut Özakman, Özakman, Bilgi Bil gi Yay ınevi, 2- Metal Fırtına 1, Burak Turna- Orkun Uçar, Tima ş Yayınlar ı, 3- Metal Fırtına 2 (Kayıp Naaş), Orkun Uçar, Alt ın Kitaplar, 4- Metal Fırtına 2 (Kurtulu ş), Burak Turna, Tima ş Yayınlar ı, 5- Üçüncü Dünya Sava şı, Burak Turna, Tima ş Yayınlar ı 6- Kavgam, Adolf Hitler, Manifesto Kitap, 7- Büyük Ortado ğu Projesi, Emin Gürses- Mahir Kaynak, Timaş Yay., 8- Çanakkale Geçilmez, Recep Şükrü Apuhan, Tima ş Yayınlar ı, 9- Son Kahramanlar, Recep Şükrü Apuhan, Tima ş Yayınlar ı, 10- Türkleri Anlama Klavuzu, Z. Kayahan Co şkun, Birharf Yay ınlar ı, 11- Bitmeyen Oyun: Türkiyeyi Bekleyen Tehlikeler, Metin Aydo ğan, Umay Yayınlar ı, 12- Çanakkale Mahşeri, Mehmet Niyazi, Ötüken yay ınlar ı, 13- Gazi Paşa, Attila İlhan,Türkiye İş Bankası Yayınlar ı, 14- Bir Millet Uyan ıyor, Attila İlhan, Bilgi Yayınevi, 15- Kurtlar ın Kardeşliği, Hakan Akpınar, Birharf Yay ınlar ı, 16- Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok, Osman Pamukoğlu,
İnkılap Kitapevi, 17- Derin Devlet:Tan ımlanamayan mlanamayan Güç, Mahir Kaynak- Ömer Lütfü Mete, Timaş Yayınlar ı, 18- Kontrgerilla Kıskacında Türkiye, Suat Parlar, Mephisto Yay ınlar ı, 19- The Türkler, Yalç ın Pekşen, Say Yayınlar ı, 20- Dünya Tarihinde Türkler, Carter Findley, Kitap Yayınlar ı, 21- Ya Sev Ya Sevr, Hulki Cevizoğlu, Ceviz Kabuğu Yayınlar ı, 22- Türk Olmak, Hulki Cevizo ğlu, Ceviz Kabuğu Yayınlar ı, 23- Tarih Türklerde Ba şlar, Hulki Cevizoğlu, Ceviz Kabuğu Yayınlar ı, 24- Bütün Kaleler Zaptedilmedi, Hulki Cevizo ğlu, Ceviz Kabuğu Yay., 102
www.kitapkurdu.com.tr, www.kitap.net., www. kitapyurdu.com.tr.
25- Ey Türk İstikbalinin Evladı, Hulki Cevizoğlu, Ceviz Kabuğu Yay., 26- Türkiye ve Türkçe Üzerine Oynanan Oyunlar, Hulki Cevizo ğlu, Ceviz Kabuğu Yayınlar ı Bu listede yer alan “Şu Çılgın Türkler” satış rekorlar ı kırdı, yayınevi sahibine vergi rekormenli ği getirdi, medya da günlerce konu şuldu , yaz ıldı, hakkında sayısız köşe yazısı yayınlandı,herkesin herkese tavsiye etti ği bir kitap halini aldı. Kitap hakkında, “Şu Çılgın Türkler”i okumak sanki milli bir görevmi ş gibi bir ilizyon yaratıldı. Listedeki bir di ğer kitap olan “Metal F ırtına” ise Irak Sava şı, reddedilen teskere, 11 Türk askerinin Kuzey Irak’ta ba şlar ına çuval geçirilerek tutuklanması gibi nedenlerin etkisiyle yükselen Amerikan kar şıtlığından beslenen ve gelecekteki Türk Amerikan sava şını anlatan bir roman olarak bir anda en çok satanlar listesinin tepesinde kendine yer buldu. kitap hakkında hem Türk medyas ında, hem uluslararası basında, “Türkiye’de Amerikan kar şıtlığı ve milliyetçilik milliyetçilik yükseliyor mu?” mu?” sorusu ekseninde pek çok yorum yapıldı. Örneğin 10-13 Nisan 2005 tarihleri aras ında Hürriyet gazetesinde Faruk Bildirici taraf ından hazırlanan ve ”Metal F ırtına Döneminde Ülkücülük” ismiyle bir yaz ı dizisi yayınlandı. Çok satan kitaplar listesinde yer alan dikkat çekici örneklerden bir di ğeri ise Adolf Hitler’in Kavgam isimli kitabıdır. Kitabın kendisinden
daha çok,
çok satanlar
listesinde yer al ıyor olması tartışma konusu olmu ştur. Türk gençli ğinin Kavgam okumaya merak salmas ı endişe dolu yorumlara yol açmış tıpkı Metal Fırtına örneğinde olduğu gibi “milliyetçilik yükseliyor mu?” diye sorulmas ına neden olmuştur. Popüler kültür zemininde üretilen popüler milliyetçili ğe dair dikkat çekici bir diğer örnek, sanal ortamda yer alan içeri ğini milliyetçi figürlerin, söylemlerin, sembollerin oluşturduğu, Türkiye’de ve Dünya’da dikkat çeken her konuya milliyetçi bir bakış açısıyla yaklaşan
çok sayıda internet
sayfasının varl ığıdır. Bunlar ın arasında özellikle kendilerine seçtikleri milliyetçi isimlerlede dikkat çeken baz ılar ı şunlardır 103: 1- www.ülküocaklar www.ülküocaklar ı.org.tr 2- www.yanl ızkurt.com 3- www.kızılelma.com.tr 4- www.ülküm.net 5- www.bozkurt.com.tr 6- www.ninelight.cjp.net www.ninelight.cjp.net 7- www.asena.net www.asena.net 8- www.başbuğ.com.tr 9- www.ülkücüyüz.org.tr 10- www.kemalisttürk.com.tr 12- www.atatürkçüler.net www.atatürkçüler.net 13- www.yasevyaterket.com 14- www.alemnizamı.com.tr 15- www.pantürkist.net. www.pantürkist.net. 16- www.türkçüyüz.tripod.com www.türkçüyüz.tripod.com 17- www.vatanperverler.com www.vatanperverler.com 18- www.hürgökbayrak.net www.hürgökbayrak.net 19- www.ayyıldızsonsuz.com.tr 20- www.üçhilal.com.tr www.üçhilal.com.tr Popüler kültürün önemli unsurlar ından olan müzi ğin –popüler şarkı sözlerinin- içerisinde de milliyetçi vurgulara milliyetçi sözlere yer verildi ğini görüyoruz. Özellikle milliyetçi çevrelerce benimsenen Mustafa Y ıldızdoğan’ın söylediği “Türkiyem” şarkısı bunun belirgin bir örneğidir. Şarkının sözleri
şöyledir 104: Başkoymuşum Türkiyemin yoluna, Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm Türkiyem, Asırlardır kır atımı suladım, 103 104
www.google.com www.mustafayıldızdoğan.com.tr
Irmağının akışına ölürüm Türkiyem. Sevdalıyım yangın yeri bu sinem, Doksan yıldır çile çekmi ş hep ninem, Pınarlardan su doldurur Eminem, Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiyem. Düğünüm, derneğim, halayım, bar ım, Toprağım, ekmeğim, namusum, ar ım, Kilimlerde çizgi cizgi efkar ım, Heybelerin nakışına ölürüm Türkiyem. “Türkiyem” şarkısı dışında “Şehitler Ölmez”, “Bu Vatan Kimin”, “Türk Doğmuşuz” şarkılar ıda Mustafa Yıldızdoğan’ın söylediği milliyetçi sözlere sahip şarkılardan bazılar ıdır. Şarkılardaki milliyetçiliğe bir başka örnek ise geçmiş yıllarda “King Size Terör- Cartel” isimli ve mensuplar ını gurbetçi gençlerin oluşturduğu hip hop grubunun söyledi ği sözleri “Cartel- karakancehennemden çıkan çılgın Türk” diye devam edip giden şarkıdır. Şarkı ilk yayınlandığı dönemde hem gurbetçiler aras ında hem de Türkiye’de oldukça büyük bir popülerlik yakalamıştır. Popüler milliyetçiliğin son dönemlerdeki en çarp ıcı örneklerinden biri “Kurtlar Vadisi” dizisi ve “Kurtlar Vadisi Irak” filmi olmu ştur. Dizi ve film izlenme rekorlar ı kırmış, gazetelerde ve televizyonlarda günlerce konu şulmuş hakkında sayısız haber, yorum, ele ştiri yayınlanmış sadece Türk bas ınında değil, aynı zamanda dış basında da kedinden söz ettirmi ş.Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinin hesabının sorulması fikri ve Amerikan kar şıtlığı üzerine kurgulanmış olan film, Amerikan kar şıtlığı, çocuklar ı ve gençleri
şiddete özendirmesi, milliyetçili ği körüklediği
gerekçeleriyle gerekçeleriyle
eleştiri almış ama yaklaşık 4 milyon ki şi taraf ından izlenilmiştir.
çok sayıda
Popüler milliyetçiliğin kar şımıza çıktığı bir başka alan reklamlardır. Milliyetçilik üzerine inşaa edilmiş reklamlara verebilece ğimiz örneklerden en çok akılda kalan bazılar ı, Turkcell, Mavi Jeans ve Cola Turka olabilir. 1997 yılında yayınlanan Mavi Jeans reklamında “Çok Oluyoruz“ slogan ı kullanılmış. Bizi sürekli a şağıladıklar ını düşündüğümüz ABD’liler ve Avrupalılar kar şısında “Çok olma” fikri üstünlük duygumuzu, gururumuzu okşamış ve bu milliyetçi konumland ırma Mavi Jeans’i en bilindik bilindik markalar markalar ın arasına sokmuştur. 2003 yılında yayınlanan
Cola Turka reklamında ise
milliyetçilik çok daha etkin ve çok daha belirgin bir biçimde kullan ılmıştır. Reklamcı Serdar Erener taraf ından hazırlanan ve başrolünü Amerikalı aktör Chevy Chase’in oynadığı ve bir kaç bölümden olu şan reklam filminde Cola Turka içen herkes bir anda Türkle şiyor ve Türklere özgü davran ışlar sergilemeye, Türkçe konu şmaya başlıyor. Reklam filmi yay ınlandığı dönemde bir anda gündeme oturmu ş, Cola Turka’n ın cola pazar ında kendine hatır ı sayılır bir yer açmas ını sağlamış, medyada geni ş bir biçimde yer almıştır. Reklamcı Serdar Erener 14 Eylül 2003 tarihinde
Akşam
gazetesinde yer alan röportaj ında yaptıklar ının pozitif milliyetçilik olduğunu söylemiş pozitif milliyetçiliğin ise Türkiye’yi Dünya’ya açmak olduğunu belirtmi ştir. Medyada bu reklamla ilgili yapılan pek çok yorumdan baz ılar ı
şöyledir: Radikal’den Zeki Co şkun “Kulaklar ın çınlasın Çetin Altan; Türk’ün Türk’e propagandası” diye yazarken, Yar ın’dan Duygu Asena “Eğlencenin arkası gelecek Chevy’in kırmızı ışık tanımadan araba kulland ığını, töre cinayetlerini, kocadır döverde severde nasihatlar ını göreceğiz” satırlar ını kaleme almış, Zaman’dan Zaman’dan Fikret Türel “Amerikan aleyhtar ı kuru bir slogan yerine, en büyük Amerikan ürününe rakip olma iddias ı çok daha sıcak geliyor herkese” derken, Hürriyet gazetesi genel yay ın yönetmeni Ertu ğrul Özkök oldukça sert bir ele ştiri getirerek “Bu pozitif de ğil kaba milliyetçilik” başlıklı bir yazı kaleme almıştır. Ayr ıca tezimizin bundan önceki sat ırlar ında verdi ğimiz “Metal Fırtına” ve “Kurtlar Vadisi Irak” örneklerinde oldu ğu gibi Cola Turka kampanyas ının yarattığı etki dış basında da kendisine yer bulmu ş özellikle Amerikan kar şıtı oluşu ve Ülker Grubu ve Ba şbakan Recep Tayyip Erdo ğan arasındaki yakınlık üzerinde durulmuş, örneğin Almanya’da yayınlanan
Süddeutsche Zeitung adl ı dergi 24 Eylül 2003 tarihli say ısında Cola Turka’yı “siyasi olarak kusursuz bir tat” olarak adland ırmıştır. Tezimizin bu bölümünde verdiğimiz örneklerin benzerlerini say ısız biçimde çoğaltabiliriz ancak bu örnekleri vererek anlatmak istedi ğimiz durumu, altını çizmek istedi ğimiz gerçekleri iki noktada toplamamız mümkündür. mümkündür. Birincisi; popüler kültür kendisini milliyetçilik, milliyetçilik, milli duygular ve duyarlılıklar üzerinden yeniden üretmekte, milliyetçili ği popülerleşmenin bir aracına dönüştürebilmektedir. İkincisi; bu durumun durumun tam terside geçerlidir. geçerlidir. Yani popüler milliyetçilikte
popüler kültürün araçlar ını – reklamlar ı,
gazeteleri, televizyon kanallar ını, interneti, popüler sporlar ı, sinema sinema filmlerini, popüler müziği...vs.- kulanarak kendisini yeniden üretmektedir. Milliyetçi ideoloji popüler kültürün arac ılığı ile kendini sempatize ederek bireylerin zihinlerinde kendine yer açmaktadır. Milliyetçi ideoloji yıkıcı doğasından kaynaklanan kuşkular ı ve korkular ı popüler kültür araçlar ının yardımı ile törpüleyerek kendini beslemekte beslemekte ve insanlar insanlar ın zihnindeki yerini genişletmeyi başarmaktad ır.
SONUÇ
Bugün dünyanın pek çok yerinde çat ışmalar kimlik mefhumu üzerinde düğümleniyor. Bu çatışmalar güçlerini kültürel kimli ğin muhakkak bir siyasal kimliğe denk düştüğü varsayımından alıyor. Geçmi şte bir yerlerdeki saf, bozulmamış bir kültürel öze at ıfta bulunarak kendilerini bize dayatıyorlar.105 Kimliğin düşsel çekiciliği ideolojik ve siyasal bölünmeleri anlamsızlaştır ıyor. Etnik kimlik kendini şiddetle ifade ederek bir ulus kar şıtlığına kapılıyor, ulusal aidiyet bilincini aşındır ıyor ve ulusall ık meselesini yabanc ı düşmanl ığı ve aşır ı milliyetçilik olarak algılayarak kendi kar şıtını güçlendirmeye
hizmet
ediyor. Ulusal boyutun etnik kimlikler taraf ından şeytan ilan edilmesi milliyetçiliği hem ulusal boyutta hem hem de etnik milliyetçilik esasında yayarak meşrulaştır ıyor 106. Pek çok insan dünyan ın dört bir yan ında patlak veren etnik çatışmalar ve milliyetçilik kar şısında şaşkına dönmüş durumda. Oysa onlar etnisite ve milliyetçiliklerin hızla yok olacağına inanıyorlard ı. Ama etnik toplulu ğun uzun bir tarihi olduğunu ve bir ideoloji, bir hareket olarak milliyetçili ğin Fransız
İhtilalinden bu yana dünya politikasındaki en güçlü belirleyiciliklerin başında geldiğini unuttular. Milliyetçili ğin bugün yeniden gündeme oturmas ı ancak onun tarihselliği dikkate al ındığında açıklanabilir. Eğer milliyetçiliği sadece / sıradan bir ideoloji olarak ele al ırsak o zaman yaln ızca kendisine popülerleşebilecek bir neden bulabildiğinde, belirli toplumsal gruplar taraf ından benimsendiğinde kök salabilir olduğunu iddia edebiliriz. Ancak milliyetçilik sadece / sıradan bir ideoloji değildir. İdeolojiden öte bir şeydir. Milliyetçilik gücünü, kendisini kültürel ve tarihsel ba ğlar ın üzerine inşa etmesinden al ır.107
105
J. F. BAYART, Kimlik Yanılsaması, çev. M.Moralı, (2002, İstanbul), 2. P.A.TAGUIEFF,Milliy P.A.TAGUIEFF,Milliyetçilik etçilik ve Antimilliyetçilik, Uluslar Uluslar ve Milliyetçilikler , J.Leca.(İst.1998),108 106
Millet ve tarih aras ındaki ilişki iki bakımdan önemlidir. Birincisi tarihin millet hayatında objektif bir önemi vard ır. Biz pek çok şeyimizle birlikte eskiden bugüne gelmi şizdir. Mesela Türk dili en az Göktürkler kadar eskidir. Milletin tarih ile pek çok aç ıdan objektif bir ili şki içinde bulunduğu aşikardır. Fakat tarih bir millet için as ıl önemini sübjektif manasından alır. Bir milleti oluşturanlar ortak bir tarih içinden gelmi ş olmasalar bile kendilerini ortak bir tarihe sahip olarak görebilirler veya gerçekten ortak bir tarihe sahip olsalar bile gruplar kendilerini birbirlerinden ayr ı sayabilirler. Sübjektif anlamıyla tarih-millet ilişkisine “tarih şuuru” da denilebilir. Tarih şuuru milleti olu şturan bireylerin kendi tarihleri hakkındaki fikirleridir. Bu fikirler bazen gerçek tarihle uyuşabilir veya bazen gerçek tarihle uyu şmayabilir. Fakat milleti oluşturan bireylerin milli bilince sahip olabilmeleri, tarih şuuruna sahip olmalar ına bağlıdır. Bu yüzden tarihin sübjektif önemi, tarihin objektif öneminden öneminden daha büyüktür.
108
Milliyetçiliğin bu tarih şuuru üzerinde yükselen bir fenomen
olması ise onun süreklili ğini ve her daim güçlü bir konuma sahip olu şunu açıklar. Milliyetçilik ve milli devlet kendilerini tarihselli ğin üzerine inşa etmi ş olmakla beraber as ıl önemlerini modern ça ğ ile birlikte kazanmışlardır. Yani milli devletler, milletler ve milliyetçilik modern olgular olarak kabul edilmektedirler. Frans ız İhtilali ile ortaya çıkmışlar ve varl ıklar ını günümüze değin taşımışlardır.
Milletler ve milliyetçilik kapitalizmin, edüstriyalizmin, edüstriyalizmin,
bürokrasinin, kitle ileti şiminin ve sekülarizmin özgün ko şullar ının birer ürünüdür. Etniler ise insanl ık tarihi içinde ne do ğaldırlar ne de verilidirler; temelde iktidar mücadelesi içindeki elitlerin ve liderlerin araçlar ı ve kaynaklar ıdırlar.109 Milli devlet bugün artık daha eski yap ılar kar şısında üstünlüğünü kanıtlamıştır. Modern anlayışa göre devlet hukuksal anlamda tan ımlanmış 107
A.D.SMITH: “Küreselleşme ...”a.g.e.,I-II. Erol GÜNGÖR, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilk., (İstanbul,1997),78-79. 109 A.D.SMITH: “Küreselleşme...”,a.g.e.,26-30. 108
bir kavram olup içte ve d ışta egemen bir devlet gücüne, sınırlar ı belli ülke topraklar ına, sosyal açıdan da mensuplar ın tümüne, yani devlet halk ına işaret eder. Devlet egemenli ği ve devlet vatanda şlığı pozitif hukukça yapılandır ılmıştır. Hukuksal çerçeveninde ötesinde ulus ortak dil, tarih, kültür ile şekillenmi ştir. Hukuk, tarih ve ve kültür taraf ından çizilen sınırlar ulus devletin diğer yapılar kar şısında üstünlüğünü sağlamıştır 110. Modernlik devrimi bugüne gelindiğinde kendini tüketmi ş değildir. Aynı zamanda etnik parçalanma ve ayr ılıkçı milliyetçilik yakın tarihin ikincil ve geçici bir sahnesi değildir. modernliğin en ileri noktalara ula ştığı bölgelerde bile etnik parçalanmalara ve ayr ılıkçı milliyetçiliklere rastlamak mümkündür. Milletler ve milli devletlerin de sonu gelmiş değildir bugünde eskiden olduğu gibi varlıklar ını sürdürmeye devam etmektedirler.
İkinci dünya sava şının yarattığı yıkım ve deh şet nedeniyle ı
rkçılık ve etnisiteye dayal ı ayr ılıkçılığa kar şı bütün dünya genelinde bir
mesafe oluşmuştu. İnsanlık yaşananlar ın etkisiyle milliyetçiliğe belli bir temkinle bakmaya ba şlamıştı ve milliyetçilik geri plana çekilmi şti. Bugün gelinen noktada ise milliyetçilik yeniden ön plana gelmi ş durumdad ır. Bir başka ifade ile söyleyecek olursak; milli “alt yap ı” siyasal ve ekonomik ekonomik “üst yapı”nın yeniden üzerine çıkmış durumdadır. Yani milli kültür siyaset ekonomi ve teknoloji üzerinde üstünlüğünü yeniden oraya koymu ştur. Çünkü milli kültür her şeyi kapsayan sembolik kodlar ı ve toplumsal ili şki ağlar ı ile toplumun vazgeçilmez dokusunu olu şturmaktad ır. 111 Etnik ayr ılıkçı taleplerin sınırlar ını zorladığı bu ortama ra ğmen milli devletler ve milli kültür önemini ve varl ıklar ını
korumaya devam
etmektedirler. Milli devletlerin miadını henüz doldurmadığını görüyoruz bu durumu daha iyi anlayabilmek için milli devletlerle ilgili baz ı genellemelere daha yakından bakabiliriz: 110 111
J. HABERMAS, HABERMAS, Öteki Olmak Ötekiyle Yaşamak, çev.İ. Aka, (İstanbul,2002)15-17. A.D.SMITH:”Küreselle şme...”, a.g.e.,52-56.
1-Günümüzde milli devlet , uluslararas ı olarak tanınmış tek siyasal birlik yapısı olmaya devam etmektedir. etmekted ir. Bugün sadece gerekti ği gibi kurulan milli devletler Birleşmiş Milletlere ve diğer uluslararası topluluklara kabul edilir. 2-1991’den beri beri pek çok yeni milli devlet halef devlet olarak tan ınmıştır ve halk iradesiyle etnik ayr ılma ilkesi gönülsüzce de olsa kabul edilmi ştir. Bu kabul edi ş kırk yıllık Soğuk Savaş boyunca desteklenen uzun bir genel kabul etmeme döneminin ard ından gerçekleşmiştir. 3-Tarihsel olarak bu devletlerin yarat ılması asla kolay olmamış genellikle savaş ve antlaşmalar ın ardından zoraki tanınmışlardır. Yani yeni milli devletler ancak uluslararas ı olaylar ın aniden dönüştürdüğü baskı ve çatışma ortamında ortaya ç ıkmışlardır. 4-Sosyolojik açıdan varolan milli devletlerin dağılımlar ı da farkl ılık arz eder.
Bir uçta, öyle öyle yada böyle bir etninin etninin egemenli egemenli ğindeki milli
devletler (Polonya, Japonya, Danimarka...gibi), Danimarka...gibi), di ğer uçta etnik aç ıdan kesin bir biçimde bölünmü ş milli devletler (Belçika, Kanada, Lübnan, Nijerya, Hindistan, Pakistan... gibi), bu iki ucun aras ında ise, egemen bir etnisite etraf ında bir yada daha fazla önemli etnik az ınlığa sahip (Çin, Endonezya, İran, Mısır, Cezayir, Meksika, İspanya, Fransa, Bulgaristan, Gürcistan...gibi) Gürcistan...gibi) milli devletler mevcuttur. mevcuttur. 5-Ayr ıca siyasal aç ıdan da önemli bir çe şitlilik söz konusudur. Baz ı devletler demokratikken di ğerleri otoriterdir ve etnik az ınlıklar ın taleplerini kolay kolay kabul etmeleri pek olas ı gözükmemektedir. Ancak milli devlet etnik sorunlar ın çözümündeki tek alan olarak varlığını sürdürmektedir. 112 Bu değerlendirmeden hareketle şunu söyleyebiliriz ki çok geni ş toplumsal ve siyasal farkl ılıklar olmakla birlikte genel bir norm olarak milli devletin üstünlüğüne ciddi bir meydan okuman ın olmadığı görülmektedir. 112
A.D.SMITH: “Küreselleşme...”,a.g.e.,115-117.
Ayr ılık talepleriyle ortaya ç ıkan etnilerinde hedeflerinin en nihayetinde milli devlet olmak olduğu düşünüldüğünde milli devletlerin her bakımdan önemlerini sürdürmeye muvaffak olduklar ını görebiliriz. Milliyetçilik, milletle devleti eşitlemeye çal ışan bir harekettir. hareketti r. Milletle devlet arasında yakın bir bağ kurulamad ığı taktirde milliyetçiliğin toplumsal ve siyasal öneminin yok olaca ğı açık bir gerçektir. Milliyetçilik tarihsel önemini de milletlerin kendi kaderini tayin prensibi do ğrultusunda ortaya konan milli devlet olgusuna borçludur. Ancak milliyetçilik ideolojisi devletten daha çok millet üzerine odaklanır. Yani milliyetçilik için korunması gereken millettir ve bu korumayı sağlayıp milleti milletlerarası arenada etkin k ılacak olan ise devlettir. Devlet ile millet aras ındaki uyum ise milliyetçili ğin beslendiği en önemli ve en güçlü kaynakt ır. Milliyetçiliğin yaratmayı hedeflediği devlet ise kültürel olarak tan ımlanmıştır. Devlet içerisinde birden fazla etnisite bulunabilir ancak bu etnilerin üzerinde kristalize edilmi ş bir milli kimlik mevcuttur. mevcuttur. Devleti ve milleti bir arada tutan i şte bu milli kimliktir. Milliyetçiliğe eleştirel bir gözle bakanlar ın , dünyanın içinde bulunduğu her türlü kar ışıklığın; ırkçılık, faşizm, yabancı düşmanlığı gibi hastalıklı durumlar ın kökeninde milliyetçiliğin yattığını düşünenlerin, milliyetçiliğin aleyhine getirdiği eleştiriler üç boyutludur: entelektüel, entelektüel, etik ve jeopolitik. 1- Entelektüel aç ıdan eleştirenler milliyetçiliğin tutarsız ve temel postulatlar ının savunulamaz olduğunu düşünürler. Kolektif kültürel kimlikle ilgili olarak milli kimliğin belirlenmesinde kullanılan ölçütlerin çeli şkili olduğu iddia edilir. Milletin tanımı üzerindeki farkl ılıklar ve karars ızlıklar buna örnek olarak gösterilir. Ayr ıca eleştirmenler tirmenler milliyetçiliğin milli iradenin halkın özgür iradesi mi yoksa millete şekil verenlerin iradesi mi olduğu hakkında karar vermeye yard ımcı olacak araçlardan yoksun olundu ğunu iddia ederler 113. Bu Bu nedenlerle bir milliyetçilik doktrinin olamayacağını, ne kadar millet varsa o kadar çok milliyetçilik olduğunu ileri sürerler. Bu bütünüyle yanl ış bir 113
A.D. SMITH , “Küreselle şme...”, a.g.e., a. g.e., 166-168. 166-168.
milliyetçilik ideolojisi okunmasıdır. Bu yanl ış anlayışın üstesinden gelebilmek için milliyetçiliğin çekirdek doktrininin ve milliyetçilik hareketlerinin belli ba şlı ideallerini gözden kaçırmamak rmamak gerekir. gerekir. Birincisi; Milliyetçi hareketlere hareketlere göre dünya her biri kendi kaderine ve yazg ısına sahip milletlere bölünmüştür.
İkincisi; Millet siyasal iktidar ın kaynağıdır ve millete ba ğlılık diğer tüm bağlılıklar ın üstündedir. Üçüncüsü; Özgür olmak, haklar ını kullanabilmek için insanlar ın belirli bir milletle özdeşleşmiş olması gerekir. Dördüncüsü; Özgün ve otantik olabilmek için her millet özerk olmal ıdır. Beşincisi; Dünyada bar ış ve adaletin hüküm sürebilmesi için için milletlerin özgür ve güvende olmalar ı gerekmektedir. Bu be ş önermenin sonucunda diyebiliriz ki her milliyetçili ğin nihai
hedefi,
ideali
milli
kimlik,
milli
birlik
ve
milli
özerkli ğin
gerçekleşmesidir.114 2- Milliyetçilik aleyhindeki etik argümanlar ise do ğası itibariyle milliyetçiliğin kaçınılmaz biçimde aşır ıcı olduğu üzerinde yoğunlaşır. Milliyetçiliğin kültürel homojenlik kaygısının azınlıklar ın dışlanmasına ve toplumun sosyal bak ımdan içe kapanmasına yol açtığını, bu kaygı nedeniyle insan haklar ının ve bireylerin bağımsızlığının göz ard ı edildiğini ileri sürerler. Ancak tüm milliyetçiliklerin fanatik ve a şır ıcı doktrinler olduğu iddialar ı, tamamen demokratik, liberal ve
l mlı olan pek çok hareket, rejim ve lider
ı ı
taraf ından çürütülmüştür. Ayr ıca tüm milliyetçiliklerin kültürel homojenlik oluşturmak için ayn ı ölçüde çaba sarf etti ğini söyleyemeyiz. Tüm milliyetçiliklerin istediği, sadece bir tane kamusal kültüre sahip olmakt ır. Milliyetçiliklerin kamusal kültüre yani milli kültüre zarar vermemek kayd ıyla etnik ve dinsel azınlıklar için bir dereceye kadar özgünlü ğe izin verdikleri örnekler mevcuttur. Ayr ıca tüm milliyetçiliklerin temel insan haklar ını ve bireysel çeşitliliği göz ardı ettiği söylenemez. söylenemez.115 3- Milliyetçilik aleyhine geliştirilen argümanlar ın sonuncusu jeopolitiktir. Bu görüşü savunanlar milliyetçili ğin jeopolitik açıdan istikrarsızlaştır ıcı ve 114 115
A.D. SMITH, “ Küreselleşme...”, a.g.e., 170. A.D. SMITH, “ Küreselleşme...”, a.g.e., 171-172.
bölücü olduğunu ileri sürerler. Bu iddia abart ılı bir ifadedir. elbette milliyetçiliğin etnik açıdan kar ışık bölgelerde halklar aras ında huzursuzluklar yarattığı veya bölünmelere yol açtığı örnekler (Bosna gibi) vard ır. Ancak devletlerin
çöküşünden
sorumlu
olan
bizatihi
milliyetçilik
değildir;
milliyetçilikler etnik nedenlerin yanı sıra diğer nedenlerle de ayakta kalamayacak hale gelen devletlerin y ıkıntılar ı arasında ortaya ç ıkmaya eğilimlidirler.
Milliyetçilik bazen istikrarsızlaştır ıcı olabilse de çoğu kez
popüler, birleştirici ve dayanışmacıdır. Milliyetçiliğin yaptığı egemen devletlerin rekabetini kitlesel bir bir kültürel kültürel temele temele oturtmak oturtmak dolay ısıyla hızlı toplumsal değişim dönemlerin de bir tür toplumsal uyum sa ğlamakt ır.116 Son söz olarak diyebiliriz ki; etnik çat ışmalar ın , milletleraras ı savaşlar ın, soykır ımlar ın yaşandığı bir dünyada milliyetçili ğin sonunun gelmediği çok açık. Milliyetçiliklerin terör ve y ıkım yaratma kapasitesine rağmen milli devletler ve milliyetçilik modern ça ğın, en gerçekçi sosyokültürel çerçevesi olmaya devam etmektedir. Milli kimlik, pek çok ki şi için önemini korumakta ve kültürel olarak kendini tan ımlayabilmenin en kapsaml kapsamlı ifadesi olarak görülmektedir. Milli devletler ise küreselle şme-yerelleşme kıskacında ayakta kalabilmek için insanlığın bulabildiği en gerçekçi yap ılar olmaya devam etmektedirler.
116
A.D. SMITH, “ Küreselleşme... ”, a.g.e., 173-174.
KAYNAKÇA
AKÇURA, Yusuf. Üç Tarz- ı Siyaset,T.T.K. Bas ımevi, Ankara,1976. AKÇURA, Yusuf. Türk Yılı,Kültür Bakanl ığı Yay.,İstanbul,1928. AKÇURA, Yusuf. Türkçülüğün Tarihi, Kaynak Yay., İstanbul,1998. ANDERSON, Benedict. Hayali Cemaatler, Çev. İskender Savaşır, Metis Yay., İstanbul, 2004. BAYART, Jean François, Kimlik Yanılsamas ı, Çev. M. Moral ı, Metis Yay. İstanbul, 2002. BİLGİN, Vedat. “Etnisite, Milli Kimlik, Tarih Ve Toplum”, Türkiye Günlüğü,Sayı 80,(Bahar 2005),81-87. BİLGİN , Vedat. “18 Nisan Seçimleri Üzerine: Gelenekten Moderniteye Moderniteye Geçişin Siyasal İzdüşümü”, Türkiye Günlü ğü, Sayı 55,(MartNisan,1999), 5-11. BORA, Tanıl. Milliyetçiliğin Kara Bahar ı, Birikim Yay., İstanbul,1995. BOSTANCI, M. Naci. Bir Kolektif Bilinç Olarak Milliyetçilik, Doğan Kitap A.Ş., İstanbul, 1999. CANGIZBAY, Kadir. “Globalleşme Ve Kamusal Alan”, Global Ve Yerel Eksende Türkiye, Der. E.Fuat KEYMAN-A.Ya KEYMAN-A.Ya şar SARIBAY, Alfa Yay., Ankara, 2000,141-169. 2000,141-169.
DUVERGER, Maurice. Metodoloji Açısından Sosyal Bilimlere Giriş, Çev. Ünsal Oksay, Bilgi Yay., Ankara, 1980. GEORGEON, François. Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri, Çev. Alev Er, Yurt Yay., Ankara,1986. GÖKALP, Ziya. Türkçülüğün Esaslar ı, Kültür Bakanl ığı Yay., Ankara, 1972. GÜNGÖR, Erol. Dünden Bugünden Tarih Kültür Ve Milliyetçilik, Mayaş Yay., Ankara, 1982. GÜNGÖR, Erol. Türk Kültürü Ve Milliyetçilik, Ötüken Yay., İstanbul, 1976. GÜNGÖR, Erol. Kültür Değişmesi Ve Milliyetçilik, Ötüken Yay.,
İstanbul, 1996. GÜNGÖR, Nefise. Popüler Kültür ve İktidar-Popüler Kültür Üzerine Kuramsal İncelemeler, Vadi Yay. İstanbul, 1999. HABERMAS, Jurgen. Öteki Olmak Ötekiyle Ya şamak, Çev. İlknur Aka, YKY, İstanbul,2002. HALL, Stuart. “Yerel Ve Küresel: Küreselle şme Ve Etniklik”, Kültür Küreselleşme Ve Dünya Sistemi, Der. Anthony D. KiNG, Çev. S.H. TUNCEL, Bilim-Sanat Yay.1998, 39-61. HAYES, J.H. Carlton. Milliyetçilik Bir Din, Çev. M. Çiftkaya, İz Yay.,
İstanbul, 1995.
HEYD, Uriel. Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri, Kökenleri, Çev. AdemYALÇIN, AdemYALÇIN, P ınar Yay., İstanbul,2001. HOBSBAWM, Eric John. Günümüzde Milletler ve Milliyetçilik, Program, Program, Mit, Mit, Gerçeklik, Gerçeklik, Ayr ıntı Yay., İstanbul, 1993.
İÇDUYGU, Ahmet - KEYMAN, E.Fuat. “Globalle şme Anayasallık ve Türkiye’de Vatandaşlık Tartışması”, Global Ve Yerel Eksende Türkiye, Der. E.Fuat KEYMAN – A.Yaşar SARIBAY, Alfa Yay., Ankara,2000, 172-187. KAPLAN, Mehmet. Büyük Türkiye Rüyas ı,T.K.E. Yay., Ankara,1969. KARAL ,Enver Ziya. Osmanl ı Tarihi, VII. Cilt, T.T.K. Yay ınlar ı, Ankara, 1977. KEDOURIE, Elie. Avrupa’da Milliyetçilik, Çev. M:H: T İMURTAŞ, MEB Yayınlar ı, Ankara, 1971. KILIÇBAY, M. Ali. “Milliyetçiliğin Kimyası”, Türkiye Günlü ğü, Sayı 50, (Mart-Nisan, (Mart-Nisan, 1998), 56-64. KIZILÇEL İK, Sezgin. Sosyal Bilimleri Yeniden Anlamland ırmak, Anı yay., Ankara, 2004. KUSHNER, David. Türkiye’de Milliyetçiliğin Doğuşu, Çev. S:S:TÜRETR.ERDEM, Kültür Bakanl ığı Yay., Ankara 1978. KÜÇÜK ,Cevdet. Osmanlı İmparatorlu ğunda Millet Sistemi Ve Tanzimat Dönemi, MEB Yayınlar ı, Ankara, 1985.
MARSHALL, Gordon. Sosyoloji Sözlüğü, Çev. Osman Akınhay, Bilim Sanat Yay., Ankara, 1999. ORAN, Baskın. Az Geli şmiş Ülke Milliyetçiliği Kara Afrika Modeli, A.Ü. Yay. Ankara, 1977. ÖĞÜN, Süleyman Seyfi, Mukayeseli Sosyal Teori Ba ğlamında Milliyetçilik, Alfa Yay., Ankara,2000. ÖZ, Esat. “21. Yüzy ılda Milli Devlet, Küreselleşme Ve Türk Milliyetçiliği”, Modern Türkiye’de Siyasi Dü şünce, Cilt-4, Milliyetçilik,
İletişim Yay., İstanbul 2002, 751-762. ÖZKIRIMLI , Umut. “Türkiye’de Gayri Resmi Ve Popüler Milliyetçilik”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Cilt-4, Milliyetçilik, İletişim yay.,
İstanbul,2002, 706-717. SARIBAY, Ali yaşar. Global Bir Bak ışla Politik Sosyoloji, Alfa Yay., Ankara, 2000. SARINAY, Yusuf. Türk Milliyetçili ğinin Tarihi Gelişimi Ve Türk Ocaklar ı, Ötüken Yay., İstanbul, 1994. SMITH, A.D. Milli Kimlik, Çev. Bahadır Sina ŞENER, İletişim Yay.,
İstanbul, 1999. SMITH, A.D. Küreselleşme Çağında Milliyetçilik, Çev. Derya KÖMÜRCÜ, İletişim Yay., İstanbul, 2002. TOGUIEFF, P.A., “Milliyetçilik ve Antimilliyetçilik”, Uluslar ve Milliyetçilikler, Der. Jean LECA, Çev. S. İdemen, Metis Yay. İstanbul, 1998.
TOPÇU,
Nurettin.
Milliyetçiliğimizin
Esaslar ı,
Dergah
Yay.,
İstanbul,1978.
TURAN, Şerafettin. Atatürk’ün Dü şünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, T.T.K. Yay., Ankara, 1982. TÜRKEŞ, Alparslan. Bunal ımdan Çıkış Yolu, Hamle Yay.,İstanbul, 1996. TÜRKEŞ, Alparslan. Yeni Ufuklara Do ğru, Kamer Yay., İstanbul,1995. TÜRKÖNE, Mümtaz’er. “Milli Devlet, Laiklik, Demokrasi”, Türkiye Günlüğü, Sayı 29, (Temmuz-Ağustos,1994), 39-58. ÜLKEN, Hilmi Ziya. Sosyoloji Sözlüğü, MEB Yay. İstanbul, 1969. ÜLKEN, Hilmi Ziya. Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Cilt-2, Selçuk Yay.,İstanbul,1966. WALLERSTEIN, Immanuel. “Ulusal Ve Evrensel: Dünya Kültürü Diye Bir Şey Olabilir mi?” Küreselleşme Ve Dünya Sistemi, Der. Anthony D. KING, Çev. S:H:TUNCEL, Bilim-S Bili m-Sanat anat Yay., İstanbul, 1998, 120-137. ZURCHER,
Eric
Jan.
Modernleşen
Türkiye’nin
Y.S.GÖNEN, İletişim Yayınlar ı, İstanbul, 2002. www.aksam.com.tr www.google.com.tr www.hürriyet.com.tr www.mustafay ıldızdoğan.com.tr
Tarihi,
Çev.
www.milliyet.com.tr www.kitapyurdu.com.tr www.kitapkurdu.com.tr www.kitap.net www.radikal.com.tr www.sabah.com.tr www.habertürk.com.tr www.yar ın.com.tr www.zaman.com.tr.
.