GAZAL HAZIRLAYAN
HDÂYET REHBER Bidâyetü'l-hidâye
insan yaynlar: 389 irfan ve tasavvuf:
birinci
50
bask: istanbul, aralk 2003
özgün
ad
bidâyetü'l-hidâye gazâlî
hidâyet rehberi
hazrlayan veysel akkaya
ISBN 975-574-377-4 içdüzen insan
kapak düzeni
ndvan kuyumcu bask-cilt
kurti matbaas www.kurtismatbaa.com
insan yaynlar keresteciler sitesi,
mehmet
akif cad.
kestane sok. no: 1 merter/istanbul tel:
0212. 642 74 84
faks:
0212. 554 62 07
www.insanyaymlari.com.tr
[email protected]
HDÂYET REHBER I
Bidayetü'l-hidâye
GAZÂLÎ
Hazrlayan VEYSEL AK KAYA
MÂM-I GAZÂLÎ
(Ebu
Hâmid Muhammed
Gazâlî)
lme merakl
yoksul bir babann olu olan Ebu Hâmid Gazâlî, siyasî ve fikrî çalkantlarn youn olduu bir dönemde H. 45 O/M. 105 8 'ce Tus ehrinde dodu. Küçük yata yetim kald. Medrese'ye yerletirildi. 15 yandayken 5 yl süreyle Cürcan'a gitti. Dönüünde 3 yl Tus'ta kald ve 23 yanda Nabur'dâki Ebu'l-Meali Cüveyni'nin yanna giderek 5 yl süreyle kariyerini orada devam ettirdi. Hocasnn gözde örencisi oldu. Hocasnn vefat üzerine
Badat'a
Orada Nizamülmülk'ün de bulunduu
gitti.
birçok mecliste ilmî tartmalara girdi ve dikkatleri üzerine çekti.
34
yanda Badat
bakanlna
Nizamiye Medresesi'nin
4 yl süreyle geni bir örenci kitlesine ders okuttu. Arta kalan zamanlarda felsefe ile megul oldu. Fkh, kelam ve felsefeyle ilgili baz eserleri bu dönemde yazd. 38 yanda, hayatnda deiiklikler yapmasna yol açan zihnî bir kriz yaad. Görevini brakma ihtiyac hissetti ve sessizce am'a gitti. Huzurlu bir ortamda hyâu Ulumu'd-Din adl eserini yazd. Ardndan Kudüs'e ve Mekke'ye gitti. 40 yanda Badat'a tekrar döndü. Ksa getirildi.
süren öretim faaliyetinin ardndan Tus'a telifiyle
megul
döndü ve
eser
oldu. Vezir Fahrülmülk'ün talebi üzerine 49
4 yln ardndan Tus'a geri döndü. Ölüncokutmak ve eser yazmakla megul oldu. 55
Hareketli geçen
eye kadar ders
yanda
vefat
etti.
VEYSEL AKKAYA 1973 ylnda Kayseri'nin Yahyal ilçesinde dodu. 1996 ylnda Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1999 ylnda Tasavvuf Bilim Dal'nda mastrn tamamlad. Halen Üsküdar mam-Hatip Lisesi'nde meslek dersleri öretmeni olup doktora çalmalarna devam etmektedir. Evli ve bir çocuk babasdr. Yazar, daha önce
yaynlarmz arasnda çkan Kâbe hazrlamtr.
ve
nsan adl kitab
çindekiler
Önsöz
9
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET I.
_
Hidâyet Nedir?
II.
21
.
23
Hidâyetin Çeitleri
v III.
26
El-Hâdî (cx.)
28
IV Hidâyet-Dalâlet likisi
'ette
VII. Hidâyete VIII.
„
Kulun radesi
.....
_
Ulamada Engeller
Hidâyet Yolunda Olanlar
XI. Allah'n Dalâlete
39
„
40
„...
X. Allah Kimleri Hidâyete Erdirmez?
Düürdüü
42
.......
Kimseler
45
Mutasavvflarn Hidâyet Hakkndaki Görüleri
XII.
XIII. Fatiha Suresi'nde stenilen
XIV
SÛflere Göre Hidâyetin
Ariflerin
Ksmlar
Hidâyete Vesile
45
Hidâyet
50
Olmas
54
„
Mutasavvflara Göre "el-Hâdî" sm-i erifi
XVI.
34 39
,
IX. Hidâyet Erenler
XV
31
„..„
_
55 63
XVII. Hidâyetin Mertebeleri
65
XVIII. Hidâyette sti'dat
70
HDÂYETN BALANGICI
75
birinci l.A.-TÂATLER I.A.I.-
*••••••••••*•• ••«••••••«•••••••»••••••I
.....
Uykudan Uyanma Âdâb
I.A.2.- Tuvalete I.A.3.-
bölüm 86
Girme Âdâb
87
Abdest Âdâb
•
Âdâb I.A.5.- Teyemmüm Âdâb I.A.6.- Mescide Gidi Âdâb I.A.7.- Mescide Giri Âdâb I.A.4.- Gusül
14.-
•••
o"
94 95
96
Günein Douu ile Zevâl Vakti Aras Âdâb I.A.9.- Dier Namazlara Hazrlanma Âdâb l.A. 10.- Uyku Âdâb 1.A.11.- Namaz Âdâb l.A. 12.- mamlk ve Cemaat Olma Âdâb 1. A.
•
93
l.A. 8.-
l.A. 13.-
83
CumaAdâb Oruç Âdâb
104 108
111
114 120 121 123
KNC BÖLÜM 2. A-
GÜNAHLARDAN KORUNMAK
2.A.I.-
2.A.2.2.A.3.-
129
Gözü Korumak Kula Korumak Dili Korumak
130 131 131
2.A.3.a. Yalan
133
2.A.3.b.
Sözü Yerine Getirmemek
133
2.A.3.C
Gybet Münâkaa, Cedellemek
134 135
2.A.3.e.
Tartmak Kiinin Kendini Temize Çkarmas ve Övmesi
2.A.3.f.
Lanet Etmek ve Küfretmek
136
2. A.3.g.
Varlklara Beddua
2.A.3.d.
2.A.3.L Haddi
Aan aka
ve
Etmek
137
ve nsanlarla Alay
Etmek
Karn Korumak 2.A.5.- Namusu Korumak 2.A.6.- Elleri Korumak 2. A. 7.- Ayaklar Korumak
137 138
2.A.4.-
2.B.-
136
139 140 140
KALBN GÜNAHLARI
143
2.B.I.- Hasetlik
144
2.B.2.- Riya
145
2.B.3.- Kendini
Beenmek, Kibirlenmek
ve
Övünmek
:...145
2.B.4.- Kibrin
2.C.
-
145
Devas
SOHBET ÂDÂBI
146
2.C. 1- Allah le Sohbetin
Âdâb
15*4
2.C. 2.- Âlimin
155
2.C. 3.-
156
Âdab Örencinin Âdâb Çocuun Anne ve Babasna Kar Âdâb
2.C. 4.2.C.
5-
Dostlar Tannradklar3 3
2.C. 6.- Dostlar le Olan 2..C.6, a.
Akl
2.C6.
Güzel Ahlak
ta.
Tandklar
île
157 157
Olan Âdâb
157
Âdâb
*
•
*
1-58
»
2.C.6.C. Salâh
2.C.6.C.
158
..............
.......................t..*.
Dünyaya
Dükün Olmamak
159 159
*
159 2.C.7.-
Tanmadn nsanlar ve Kardelik Kurduun Sadk Dostlarna
likilerinde Dikkat 2.C.8.- Sohbet
2.C. 9.-
Etmen Gereken Hususlar
•*
«...
161
Âdâb
Tandn Kiilerle Sohbet Âdâb
SONUÇ BBLYOGRAFYA NDEKS
160
162 167
•
'
173
•
- Bana emei geçen bütün bocalanma, - Hakk'm rahmetine kavuan sevgili kardeim Hafz Selman Hoca'ya, - Sabr ve metanetle bana destek olan eime ve oluma ithaf olunur.
ESERN TANITIMI
f^idâyetü'l-Hidâye
mam
Gazâlfnin, ksa ve öz bir ekilde kaleme
*S ald kitaplarndan birisi olup, takva ölçüsünde bir için gerekli
ön hazrlklar anlatmaktadr.
Yapt
atflardan
na göre, mehur kitab "hyâu Ulûmi'd-din"den sonra yazmtr. imam yup
okumaya balamadan önce, bu kitab oku-
Gazâlî, Ihyâ'y
içindekilerle
amel etmeyi tavsiye etmektedir: "Kitabn
bandan
takvâ ilminin zâhiri hakknda bir nebze olsun anlattklarmz "hidâyetin balangc" dr. Buradaki konularla amel edip, özümsediysen, beri,
takvânm bâtnna ulamann nasl gerçekleeceini örenmen yâu Ulûmi'd-din kitabn okuman gerekir" Bidâyetü'l-hidâye üç 1.
mz
Tâatler:
andan
mam
itibaren
ksmdan
için
h-
oluur:
açtyapmamz
Gazâlî bu bölümde, sabah gözlerimizi
akam
uyuyuncaya kadar ve geceleyin
gereken ibâdet ve tâatlere deinir.
Günahlardan saknmak: Cenâb- Hakk'n bize emanet olarak verdii azalarmz, günahlardan nasl koruyacamz açklar. 2.
3.
lar ve
Sohbet âdâb:
nsann
tanmad kiilerle,
Rabbiyle, hocas, anne-babas, arkada-
ilikilerini
nasl düzenleyeceini anlatr.
10
«HDÂYET REHBER
Görüldüü
muhteva açsndan oldukça zengindir. Konular fkh ve tasavvuf bütünlüü içerisinde yazld için, klasik ibâdet anlatmlarndan farkllk arzetmekte, bu da ona ayr bir deer kazandrmaktadr. gibi eser,
"üphesiz Allah, dilediini saptrr ve kendisine gönül vereni de hidâyete erdirir." (Ra'd, 13,27)
"Bir kiinin hidâyete ermesine vesile
servete
olmak büyük
kavumaktan daha hayrldr." (Müslim, lim,
bir
11)
1
imam gazaltnin hayati
Tam *"b.
ismi Hüccetü'l-islâm
Muhammed
505(1111) olan
b.
Ebu Hâmid
Ahmed el-mam
mam Gazâlî,
Muhammed
b.
Muhammed
Gazâlî et-Tûsî 450(1058)
450 ylnda ran'n Horasan
-
bölgesin-
de Tûs'da dünyaya geldi (Bugünkü Mehed). Huccetü'l-islâm, Zeynü'd-din gibi lakabiark anlr. Künyesi Ailesi
hakknda
hammed,
iplikçi idi.
du. Diledii gibi sûfî
son derece azdr. Bir sûfî olan babas
Oullarnn
iyi bir
Gazâlî ve kardei,
ile
örenim görmesini arzuluyor-
babasnn
kii bir müddet sonra daha fazla
brakt devam
az miktadaki
ettiler.
etti.
Bunun
imkan
Onlarla ilginen
yardmc olamayacan
medreseye girmelerini tavsiye
bir
ilgilenmesini rica etmiti.
hamilerinin desteinde eitimlerine
bir
Mu-
okutmaya ömrünün yetmeyeceini hissetmi ve
dostundan oullarnn eitimi
imam ile
bilgiler
EbÛ Hâmid'dir.
belirterek,
üzerine bir medreseye
yerleerek ilim örenimini sürdürdüler.
mam Gazâlî, der.
Tekrar Tus'a
bu medrese eitiminden sonra
dönüü srasnda
be
yl Cürcan'a
gi-
soyguncular tarafndan yollar ke-
14
»HDÂYET REHBER
silir
ve hereyine
el
konulur.
Bunun
üzerine ekiyâlarn
peine düer.
Hiç olmazsa ders notlarnn geri verilmesini ister. Ekyalarn reisi, bilgileri hafzasna yerletirmek yerine katlarda brakmasndan dolay onunla alay eder, notlarn da
rs
geri verir.
sayan Gazâlî, üç yl içinde notlarnn
473 ylnda Tus'lu
Bu
alay, Allah'n bir uya-
tamamn
ezberler.
Niabur'a giderek buradaki Orada döneminin en tannm kelâm
bir gençle birlikte
Nizamiye Medresesi'ne
girer.
âlimi Cüveynî'nin örencisi olur.
onu çok sevmektedir. Hocas onun örenimi srasnda yazd "el-Menhûl" adl eserini inceler ve "Beni saken mezara gömdün, ölümümü bekleyemez miy"Gazâlî, derin bir denizdir" diyen Cüveynî
din, "diyerek takdirlerini belirtir.
Ayn devirde yaayan Abdülâfir el-Fârisî,
mn ve müslümanlarn hücceti, ifâde kaabiliyeti,
mantk
Gazâlî hakknda. "sla-
imam, konuma ve benzeri görülmemi bir ki-
din önderlerinin
ve zekâ itibariyle
idir." der.
olumasnda Niabur'daki örenimi srasnda, Kueyrî'nin örencisi olan Ebû Ali Farmedî'den tasavvuf dersleri almas etkili olmutur. Bu hocasnn ölümü üzerine, yine felsefe ve keTasavvufî kiiliinin
lama
arlk vermitir.
Nizamülmülk tarafndan, Nizamiye Medresesi müderrisliine tayin edilir. Dört yl süren bu dönemde öretimle birlik48 4' de
vezir
te kitap telifiyle
Bu
megul
olur.
arada felsefeyi inceleyip onu derinden kavrama
Filozoflarn
doru ve yanl
kilde tesbit eder.
Ardndan
En son inceleme
görülerini Bâtnîlik
yapt
üpheye
ile ilgili
yer
imkan
bulur.
brakmayacak e-
aratrmalar yapar.
alan tasavvuf olmutur. Kelâm, felsefe,
hakkndaki son çalmalar, onun zihin dünyasnkelimenin tam anlamyla bir bulanma yol açar. Kendini her yönîorguluyor, dünya alâkalarna boulduunu, eitim ve öretim faaliyetlerinde âhireti için faydas olmayan ilimlere yöneldiini, ilmî çalmalarnda ki niyetinin Allah rzas olmadn, makam ve öhret arzulunda bulunduunu farkediyordu. Bu yüzden defalarca Badat' terketmeye niyetlendi. Nefsiyle alt aylk bir mücadeleden sonra, ailebâtnîlik ve tasavvuf
MAM GAZÂL'NN HAYATI sine yetecek miktardan fazla
mal
muhtaçlara
çek niyetini örenmesini istemedii yarak
am'a
için,
15
yönetimin ger-
Mekke'ye gideceini açkla-
Önce eyh Makdisî'nin
gitti.
datp,
•
zaviyesinde misafir oldu ve
am'da kald sürece terbiye, ahlâkn güzelletirarndrmak maksadyla riyazet ve mücâhede ile me-
onunla görütü.
mek
ve kalbini
gul oldu. Bir süre de Kudüs'e
ha sonra Hicaz'a ti,
îmam
gitti.
gitti.
Orada da
inzivâ
hayat yaad. Da-
Gittii her yerde velîlerin türbelerini ziyaret
et-
Gazâlî bu halvet dönemlerinde, saymakla bitiremiyecei du-
rumlar kefetme imkân bulduunu
îmam
söyler.
499 ylnda Niabur'a döndü. Nizamiye Medresesi'nde tekrar hocala balad. Artk öyle diyordu: "O zaman mevki kazandran ilmi öretiyordum; imdi ise mevki terkettiren ilme çaryorum." Burada üç yl derslere devam edip, sonra Tus'a döndü ve telif çalmalarna devam etti. Evinin yannda fakihler için bir medrese, sûfîler için bir hankâh yaptrd. Ömrünün son demlerini ders okutmak, gönül ehlinin sohbetlerine katlmak ve eser yazmakla geçirdi. 505 (1111) ylnda Tus'ta vefat etti. Günümüzde türbenin bulun-
duu yer
Gazâlî,
Hâruniyye adyla anlmaktadr. 1
imam
Gazâlî, islam
düünürleri arasnda en velûd müelliflerden
Yetmie yakn kitab yazmtr. Bunlarn içinde en çok "HYAU ULÛMÎ'D-DÎN" adl eseriyle mehur olmutur. Bu eseriyle sadece mutasavvflar deil âlimleri de derinden etkilemitir. Onun hakknda mam Yâfi, "Hz. Muhammed'den sonra bir peygamber gelmesi caiz biridir.
olsayd herhalde bu
mam
Gazâlî olurdu, "diyerek takdirlerini belirt-
mitir. Ibnü'l-Arabi'ye göre
mam
Gazâlî bir kutuptur. El- Mürsî
"O'nun sddîk makamnn en yüce derecesini kazananlardan olduunu" söyler. Ebu'i- Hasan e- âzelî de onu "mam Gazâlî, Allah katnda
vesile
olunacak bir ulu kiidir. "sözleriyle över. 2
1.
D..A.,
2.
Geni
mam Gazâlî md.Jtm» 494
bilgi için
baknz,
D.Î.A. a.g.m., XIII,
517
BDÂYETÜ'L-HDÂYE
^^idâyetül-Hidâye, yazarn, ie bir
Yapt
ilâhî
yolculuun balangcn
anlatan,
hayat sürmek için gerekli ön hazrlklar anla-
atflardan
anlaldna
göre,
mehur
kitab "h-
yâu Ulûmi d-din"den sonra yazlmtr. 5
îmam yup
Gazâlî,
içindekilerle
hyâ'y okumaya balamadan
önce, bu kitab oku-
amel etmeyi tavsiye etmektedir:
bandan
hakknda bir nebze olsun anlattklarmz "hidâyetin balangc" dr. Balangçla ilgili konularla amel edip bunlar özümsediysen, takvânn bâtnna ulamann nasl gerçekleeceini örenmen için hyâu Ulûmi'd-din kitabn oku"Kitabn
beri,
takvâ ilminin zâhiri
man gerekir"
Ayn okumay
ekilde, konularla
daha geni
bilgi için
sk sk hyâ'y
tavsiye eder:
"Bu kitabmzda,
ibâdetler
hakkndaki
bilgiler
sana
yeterlidir.
Hac
örenmek istersen veya namaz ve oruç hakknda daha çok istersen "hyâ u ulûmi'd-din"de anlattklarmza bakabilirsin."
ve zekat bilgi
ilgili
>
18
«HDÂYET REHBER Hüccetü'l-slam, kitabn giri
önemi üzerinde
ksmnda,
ilim tahsilinde niyetin
rzas için olmayan ilmin kiiyi Hak'tan Ayrca kiinin bilgi sahibi olmas, ancak âhi-
durur. Allah
uzaklatracan
belirtir.
hazrlk yapmak ve hidâyete ermek niyeti ile birlikte övgüye laykAksi takdirse insan bilgi deposu olmaktan öteye geçemeyecektir. Bu
rete tr.
durumu ematik
->
lim Bir
olarak öyle gösterebiliriz:
çok erhi ve
özeti
bulunan bu eser defalarca baslmtr. Ah-
met emsüddin tarafndan
Muhammed
Hidâyet
->
salih niyet
tenkitli
neri
yaplm,
(Beyrut, 1988) da-
da neredilmitir (Beyrut, Montgomery Watt ngilizceye "The Faith and Practice of 1990). Al-Gazali" London, 1953; Hill tarafndan Almancaya "Die Religion ha sonra
el-Haccâr tarafndan
W
des
slam"
3 (Jena 1915) adyla çevrilmitir.
Türkçeye
ilk
kez Sabri
Paa tarafndan
"Esbâbü'l-nâye
fi
tercü-
meti Bidâyetü'l-Hidâye" ismi altnda çevrilmitir. (stanbul, 1306) Sabri Paa, Bahriye Dairesi'nce talep edilmesinin
cüme ettiini belirtir. Bahriye tab olarak baslmtr. kinci olarak Lütfi 1954' de
ise
Dairesi
Doan
ardndan
Sbyan Taburlar
eseri ter-
için bir ders ki-
tarafndan 1952' de tercüme etmitir.
Abdülkâdir Akçiçek tekrar tercüme etmitir. Hepsi de
sa-
dece metnin tercümesinden ibaret olup, tahric ve açklamalar yoktur.
Bu kitab tercümede, Muhammed
Nûri'l-Câvî'nin
Ubûdiyye" (1343, Msr) adl erhinden çokça rin tahricini Arapça neirlerden yaptk. Ayrca
bee yakn
"Merâk'l-
istifade ettik. Hadisle-
tahrici
yaplmam
hadise de, kaynak hadis kitaplarndan aratrarak
ulama-
ya çaltk. Metinde geçen önemli terimleri açklamaya gayret Böylece okuyucunun istifadesini en yüksek düzeye •
dik.
çkarmay
on-
ettik.
amaçla-
Gayret bizden muvaffâkiyet Allah'tandr.
Kitab çevirmeden önce, kendisinde okuma frsat bulduum zzettin Aksan Hocaefendi'ye müteekkirim. Tercümenin tashihinde 3.
D..A., XIII, 523
BDÂYETÜ'L-HDÂYE
•
19
emei geçen sevgili kardeim Hafz Selman Akkaya'y rahmetle anyoDaha sonra tashihini devam ettirdiimiz Abdüsselam Aksan ve Talha Odaba'ya minnettarm. Kitabn hazrlanmasnda ve redaksiyonunda büyük emei geçen eime müteekkirim. Ayrca Adem Süer kardeime katklarndan dolay teekkür ediyorum. rum.*
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
I
•
* slam'a davetin ilk yllaryd.
Resûl-i
Ekrem
(s.a.v.)
en yaknlarndan
•'balayarak insanlara, Allah'n birliini ve kendisinin gönderildiini anlatyordu.
mi ve
Çok az müstesnâ
çevresi davetini reddet-
her geçen gün tepkileri büyümütü. Efendimiz
sal vazifesini,
can pahasna da
olsa
olarak
elçi
(s.a.v.)
bu kut-
sürdürmede srarlyd.
Hac mevsimi, insanlarn Arap yarmadasnn her tarafndan Mekke'ye gelmesini büyük bir frsat biliyor ve onlara slam' anlatyordu. Allah'tan baka eylere iiahlk yaktran mürikler ise, Peygamberimiz'in (s.a.v.) çalmalarn boa çkarmak için, O'nun aleyhinde sözlü saldrda bulunuyorlard. Onlara göre Resül-i Ekrem sihirbaz, deli, bunam idi. Tebli yapaca kimselere, Muhamme?d diye birinin çk-
tn, yeni bir din getirdiini, putlar hiçe saydn söyleyerek, dâvetine engel
rn
olmaya çalyorlard. Resulüllah Efendimiz
hiç birine
(s.a.v.)
bunla-
aldrmadan, kutsal görevini* yerine getirmeye devam
ediyordu.
Yemen' de Ezd-i enûe kabilesinin reisi olan, ruh/ hastalatedavi eden ve ayn zamanda kehânetle uraan Dmâd da, umre
Bir gün,
rn
'
22 «HDÂYET REHBER için
Mekke'ye gelmiti. Mürikler ayn ekilde ona da Muhammed'e
uymamas
için telkinlerde
-Muhammed
diye
bulunarak:
birisi
çkp
toplumumuzu böldü. Akllarmz
hiçe sayd. Bizden ölenlerin dalâlette
olduunu
ayplyor. Bu kii kesinlikle akln kaybetmitir, -
le
Ben akl hastalarn
lahlarmz Dmâd:
söylüyor. dediler.
tedavi ederim! Belki, Allah
onu benim
elim-
ifaya kavuturur, dedi. Müriklerin arasndan ayrlarak Peygambe-
aramaya koyuldu.
rimiz'i
Kabe'ye
vardnda, Kâinatn
Efendisi
namaz klyordu...
(s.a.v.)
Dmâd kendi ibâdetlerinden çok deiik ve tuhaf bir ibâdet ekli ile karlam, olabildiince armt. Efendimiz (s.a.v.) yüzünü putlara deil, Ka'be'ye çevirmiti. Yüce Rabbi'nn huzurunda, ibâdetlerin en
büyüü
namazla meguldü.
Dmâd
O'nun bu
doru olduunu düünmütü. sonra,
üzülmü
haline
ve Müriklerin dediklerinin
Efendimiz
onu bu halden kurtarmak
için
(s.a.v.)
yanna
namazn
gelerek oturdu:
-Ey Abdulmuttalibin olu! dedi. Peygamberimiz
-Ne
istiyorsun? dedi.
-Ben cinlerden gelen iyiletiririm...
bitirdikten
(s.a.v.):
Dmâd: yelleri
balarm... Cin ve eytan çarpmasn
u rüzgârlarla insanlar efsunlarm... Eer istersen seni
de tedavi edeyim... Sendeki eyi büyütme. Ben daha
deli
olanlar
te-
Yaknlarndan baz eyler ittim ve "Birisinin bunlar yapabilmesi için ancak deli olmas gerektiini" düündüm, dedi. Kâinatn Efendisi (s.a.v.) onun dediklerine bir karlk davi ettim ve onlar ifâ buldular.
vermeden, sadece getirdii dini anlatmakla yetindi: -Her türlü övgü yalnzca Allah'a
O'ndan yardm
aittir.
O'na hamdederim,
O'na iman eder ve O'na tevekkül ederim. Allah kimi hidâyete erdirmise onu dalâlete sürükleyecek olmad gibi, kimi de lah'tan
isterim,
sapkla düürmese,
baka
doru
yola iletemez. Al-
yoktur ve
Muhammed onun
kimse onu
ilah yoktur, birdir,
orta
kulu ve resulüdür..." diyerek söze balad.
Dmâd,
aslnda kendisinin tedaviye muhtaç olduunu çabucak
anlamt... Der k "Ben öyle bir söz iitmitim dan daha güzelini duymamtm."
ki
hayatmda
hiç bun-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET Muhammed'e onu etti.
tekrar etmesi için ricada
Üçüncü kez dinlemek için
O
"Sen insanlar neye dâvet ediyorsun?"
23
bulundum, o da tekrar
O yine tekrarlad.
rica ettim.
•
Dedim
ki:
da öyle dedi: "Allah'a iman
O'nun bir olduuna inanacaksn. Orta olmadn söyleyecek ve putlar boynundan söküp atacaksn. Benim de Allah'n Resul'ü olduedecek,
uma ahitlik edeceksin." olacak?" Dedi
ki:
Dedim
"Cennete
ki:
"Bunlar yaparsam mükâfâtm ne
gireceksin..."
Bunun
üzerine ben de: "Al-
yemin olsun ki, ben kâhinlerin, sihirbazlarn ve âirlerin sözlerini çokça dinlemi birisiyim. Ben bu kelimelerin benzerlerini hiç kimseden lah'a
iitmedim. Uzat
elini
bana,
slam
üzere biat edeyim!..." 4
Dmad, Cenâb- Hakk'm bir kuluna lütfedecei nimetlerden, en büyüüne kavumutu... Muhammedi gülistanda, ebedi solmayacak açma bahtiyarlna kavumutu. Artk mi, müslüman olmutu... bir gül olarak
Hidâyet imanla balyordu, ardndan rak, hakikate
ebedî
iyi
davranlar ortaya koya-
ermekle devam ediyordu... Hidâyete eriememek
bedbahtln karanlnda kvranmak
I.
mam
o hidâyete er-
ise
demekti...
HDÂYET NEDR?
Gazâlî'nin tercüme ettiimiz bu kitab, hidâyete giden yolu
anlatmaktadr.
doru; baka
Bu
bir
imandan balayarak ihsana ve bâtn yönü ile birlikte ele alnacaktr.
sebeple "hidâyet" konusu,
deyile zahiri
Öncelikle hidâyetin anlamlar ve
Cenâb- Hakk'm "el-Hâdî"
ardndan Kur'an'da hidâyetin nasl kullanldn ve Mutasavvflarn konuya kattklar zengin mânâlar takdim edeceiz. isim-i erifini,
doru yolu doru yolu bul-
Hidâyet, "hedâ" mastarmdan türetilmitir. Beyân
açklama), yol iaretleri, irâd (doru yoldan gitme,
(
ma, düünme, akl ve temyiz sahibi olma) ve imâmet (önderlik
me) gibi anlamlara gelmektedir. 5 Sa'leb, hidâyeti
4.
M. Yusuf Kandehlevî, Hayatü's-Sababe,
5.
DA.,; IX, 272-273 Ramazan Altnta, Kur'an'da Hidâyet ve
1,
57,
trc.
târifte
sadece
et"ir-
Ali Arslan, stanbul, 1993;
.
Delâlet, Dr.tezi, 61-72, stanbul,
1997
24 »HDÂYET REHBER
âd"
[aklî
ve dini
delilleri
açklama] kelimesinin
yeterli
olmayacan,
iman yaratmas" 6 anlamna geldiini ve buirâd olduunu söyler. 7
hidâyetin "Allah'n kalpte
nun
ise
bal bana
Baka
bir
bir
deyile hidâyet, matlûba ulatran eyi göstermektir.
Matlûba ulatran yola girmektir de yönleriyle insanlara açklanmasdr. 9
denir. 8 Hidâyet,
hakkn bütün
baka anlam ise, tarikat ve sîrettir. Arapça' da"ahsene hedyuhû" "yaants ne güzel" anlamnda kullanlr.. Hadiste "En güzel hidâyet Muhammed'in hidâyetidir." derken de "O'nun yolu en güzeldir." anlam kastedilir. Hidâyetin bir
Hidâyet yola delâlet eder. Delil de hidâyet olarak
Çünkü
delil
insanlara yol gösterir.
"ona yolu tarif ettim" manasna lah'n yolunu tarif etmektir. 12
10
"Onu yola hidâyet ettim." demek 11
Dinî açdan hidâyet
ise,
Al-
sfehânî'ye göre hidâyet için yaplan klavuzluun, "lütufla"
ol-
mas
önemlidir.
larla,
bütün yaratklara ve
Bu
na, yol göstermesi
gelir.
Rabbimiz'in,
ise
özellikle
eklinde
olur. i
ilk
lâh
bakta
bn Hazm, Bu Allah'n
13
anlamda
Temiz,
a.g.e.,
ve
hidâyete heves eden gönüllere
kerem ve insanyla küfür ve (Bilal
itaatsizlikten
an
8
Seyyid erif Cürcânî, Kitâbü't-ta'rîfât, Hidâyet md. et-Teârîf,
I,
göstermesi, izah eder.
251)
Sa'lebî, Kesfu'l-beyân
1997,
iman ho
uzaklatrmas eklinde
7. .
fark edilemeyen yol-
emirlere muhatap olan nsa-
:1er
6.
isimlendirilir.
tefsîri'l-Kur'ân, 1,24 trc.
Ârif Erkan, stanbul,
739
9.
Ramazan Altnta,
10.
bn Manzûr, Lisanu'l-arab, IV,
11.
Ebu Bekir Zekeriyya Râzî, Muhtâru's-sthah, I, 288, stanbul, 1980 Ebu'l-Abbas ihâbüddin, Et-tibyan fî tefsiri garîbi'l-Kur'ân, I, 51, Kahire, 1992 D..A, XVII, 474 Hidâyet md. Y evki Yavuz. Manay açklamak ve kendisinden önceki kapal olan eyi izah etmektir.
12.
13. 14.
a.g.e.,
77 356
(Cürcânî, Ta'rîfât) 15.
Tanmak, tecrübe ve amelle elde edilen, ruhani gi. (S. Uluda, Tasavvuf Sözlüü)
halleri
yaayarak ulalan
bil-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
Muhammed
âd, 16
(as),
Kur'an, Tevrat,
istirca',
25
•
hüccet, 18 tevhîd,
17
sünnet, slâh, ilham 19 ve tevbedir. 20
Türkçe'de hidâyetin tam
mek lr.
bit
karl yoktur. Hidâyete yolu göster-
dersek götürmek kalr. Götürmek dersek incelikle lütfetmek ka-
21
Hidâyet ve ondan oluturulan kelimelere
görünmeyene ipucu olmas^" anlam matlûba ulatracak eye
ar
bakldnda "görünenin
basar.
22
Öz
letafetle, incelikle lütfedip,
olarak hidâyet,
iâret etmektir. 23
-
Hidâyet üç ekilde gerçekleir; •
Yolu sadece gösterivermek. (Cenâb Hakk'n kuluna gönderdii peygamberler ve kitaplar veya
•
deiik yollarla
hakikati göstermesidir.)
Yola götürüvermek. (Buna tasavvufta cezbe denir. Allah Teâlâ inâyetinin gerei olarak kendisine giden yolda ihtiyaç duyulan her
eyi kuluna bahedip onu kendisine çekip yaklatrmasdr.) •
Yolun sonuna dek götürüvermelc. 24 (Cenab Hakk'n kulunu bütün makamlardan geçirip kendine erdirmesidir.)
Görüldüü gibi hidâyet; doru yolu göstermek, doru yola götürmek ve hatta bu yolun sonuna ulatrma aamalarndan olumaktadr. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hidâyete erdirenin ancak Allah 16.
Rüd, doru
yola gitmektir. Dine ve dünyaya
leri bilmektir.
Reâd,
kuvvetli akl sahibi demektir.
dâyet demektir. (Cürcânî, Ta'rîfât)
Rüd,
Reed, hayr, rahmet,
saadet yoluna tevik eden ve o ta-
rafa yönelten hidâyetten ibarettir. (Gazali,
hya, iy 204) Rüd, insann yü-
zünü iine veya gidecei yola döndürmesi, hayatn sürdürmesdir.
(Bilal
belirli bir istikamette
Temz.a.g.e., 22)
17.
Geri dönmeyi isteme, tekrar ele geçirme, kazanma.
18.
Gerçee klavuzluk etmek.
19.
Bildirmek, haber vermek. Feyz yoluyla kalbe braklan bilgi.
(
Ta'rifat,
bilgi,
22. 23.
Elmahl,
a.g.e.,
I,
24.
Elmalh,
a.g.e.,
I,
21.
kalbe
doan
Tasavvuf Sözlüü)
ez-Zerke, El-Burbân fî ulûmi'l-Kur'an, I, 10, Kahire 1957 Elmalh, Hak Dini Kur'an Dili, I, 119, stanbul, tarihsiz Bilal Temiz, Kur'ân'da Hidâyet Kavram, 12, Dr. Tezi, zmir
20.
hi-
.
119, Rbu's-Suud, Tefsiru Ebu's-Suud,
119
1,
1996'.
1, et-Teârîf,
I,
739
26 »HDÂYET REHBER
olduudur. Kul
kendisine yaplan rehberlie tabi
ise
olduu zaman
yol alabilecektir.
stedii kulun murâdn tez verir istedii kulunu hidâyete erdirir Gönül sofralarna bereketler verdirir
Hâdfdir
Közleri tututuran Yüce
TL
O 25-
'
HDÂYETN ÇETLER
Hidâyet, hayr istemeye hastr. Meselâ
dâyet denmez. Hidâyet, her istenilen
mayp, doru yola
hrsza yol göstermeye eye hemen rehberlik etmek
larna göre
belirli
deiik
mümkün
bölümlere ayrlabilir. 26 Alimler hidâyeti
deildir.
bak aç-
tasniflerle izah ederler.
sfehânT ye göre dört 1.
ol-
klavuzluktur.
Allah Teâlâ'nm hidâyetinin çeitlerini saymak,
Ancak ksaca
hi-
türlü hidâyet vardr:
Allah'n her mükellefe lütfettii akl ve idrak yeteneiyle, hayatn
devam
için zarûrî bilgiler vermesi.
aracl
yapt
2.
Vahiy ve peygamberler
3.
Hidâyeti benimseyenlere lütfettii tevfik. (Tevfik, Allah'n kulla-
rnn davrann, 4.
ile
sevdii ve râz
bütün insanlara
davet.
olduu eye uygun klmasdr.)
Âhiret hayatnda sâdk kullarn cennete koymas. 27
Beyzâvî de hidâyeti dört bölüme ayrr:
1.
Rûhânî ve cismânî kuvvet vererek insann li ilerini yapmasn salamak. Numanolu, Esmâ-i Hüsna
zâhiri ve
25.
Cengiz
26.
D..A., Hidâyet md., Ebu's-Suud, Tefsiru Ebu's-Suud, D..A., Hidâyet md.
27.
iirleri, 50,
1990 I,
1
bâtn
ile ilgi-
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET 27 •
koymak.
2.
Hak
3.
Peygamberler göndermek ve kitaplar indirmekle hidâyet etmek.
4.
Vahiy,.ilham veya
ile
bâtl,
iyi ile
kötüyü fark
sâdk rüya yolu
ettiren deliller
gibi
olaanüstü
yollarla, kalple-
eyi hakikatte olduklar gibi göstermektir. Buna ^özel_. hidâyet" denir. Çürkü daha çok enbiyâ ve evliyâda meydana gelir. Bunun, için herkes açsndan bakldnda bunun yollar olaanüstü yollardr. Tabii ki az da olsa herkesin bu özel re srlar, açmak ve her
28 mertebesihidâyetten bir nasibi vardr. Fakat bu nasiple, yakîn
ne yükselmek En-Necdî, 1.
mümkün
deildir. 29
ksmda incelemitir:
ise iki
râd [Aklî ve dini delilleri armlara rehberlik etme.
açklama] ve beyân hidâyeti [yolunu
Bu
hidâyete peygamberler ve tabileri
"Semûd kavmine gelinama onlar, körlüü doru yola
sahip olabilirler. Allah Teâlâ buyurur ce, onlara
doru
yolu gösterdik,
ki:
30 tercih ettiler." 2.
ancak Allah'n elindedir ve O'nun dileme31 Tevfik, Allah'n kulunu imana bal, Rabbânî lüsine baldr. tuflara erdirmesi. Gösterilen yolda sonuna varncaya kadar 'yar-
Bu
Tevfik hidâyeti.
ise
dm etmesidir. 32 Tevfîkî hidâyet, meru hidâyete uygun bir hayat tarzn daha da yükseltecek 28.
ilâhî bir lütuftur.
Terim olarak, her türlü üpheyi ortadan kaldrp tasdik edilen gaybn hakîkatne ermektir. Yakîn gâib olan hakknda öyle kesin bir bilgidir ki o gâib gözle görülse bu bilginin kesinliinde ve doruluunda herhangi bir deiiklik olmaz. Üç türlü yakîn vardr. 1- lme'l-
Yakîn kesin ve açk
bilgidir.
yakîn, bir
ey hakknda
hakknda
gözle elde edilen bilgi. 3- Hakka'l-yakîn, bir
habere dayanan kesin
bilgi.
yaayarak, onunla har-neir olarak elde edilen (S.
29.
33
2- Ayne'l-yakîn, bir
ey hakknda
ey
o eyi
bilgi.
Uluda, Tasavvuf Terimleri Sözlüü.)
Beyzâvî, Envâru't-tenzü ve esrâru't-te'vtl, a.g.e.,
I,
1,
70,
Msr,
Tarihsiz,
Elmall,
120
30.
(Fussilet, 17)
31.
M. Hamûd
en-Necdî, en-Nehcetü'I-esmâ
275 Kuveyt, 2000 32.
Ramazan Altnta,
33.
Bilal
Temiz,
a.g.e.,
a.g.e.,
302
'87
fî
erhi esmâillâhi'l-hüsnâ, 274,
28 »HDÂYET REHBER
EL-HÂDÎ
IH.
Hak mz,
Teâlâ'nn "el-Hâdî" ism-i erifi hakknda
hidâyet konusunu daha
nun
için "hâdî" kelimesinin
anlamamza yardmc
iyi
kazand manalar
olma-
bilgi sahibi
olacaktr. Bu-
inceleyelim.
maddî anlamda kullanlan "hâdî" kelimesi, manevî bir hüviyete bürünmütür. Eskiden çölde ya-
Cahiliyye döneminde
slam ile birlikte ayan insanlar için yolu bilmek ya da uçsuz bucaksz kumlar kaybolup gitmek,
bir
ölüm kalm
meselesiydi.
O
içinde
günlerde her kabile-
Bu küçük bölge snrlar içinde doru yolu bilmenin pek önemi olmayabilirdi ama alk olduklar bölge snrlar nin özel bir bölgesi vard.
dna çknca, kum
çölü
ile
yardmcsz ve uçsuz bucaksz, vahî, korkunç kar karya kalrlard. Çölün bu durumunu "her an inçoklar
san avlayp yutmaya hazr, yakalanmaz bir canavar" diye tasvir ederlerdi. te bundan dolay cahiliyye Araplar "hüdâ" ve "yol" kavramlar etrafnda bir düünce meydana getirmilerdi.
a
Yol, çölün özelliklerine göre
yu olup
olmadna,
madna, miti. .
ayr ayr
isimlendirilmiti.
üzerinden yolun geçip geçmediine,
Mesela su-
ssz olup
ol-
bulunmadna vs. göre tasnif edilÖrnein "yehmâ" kelimesi doru yolun neresi olduunu kimyol iaretinin bulunup
senin bilemeyecei, her hangi bir ayak
belirtmek için
bulunmayan korkunç çölü kullanlmtr. Düünmeden böyle bir çölde yolculua
çkp bana türlü
dertler açan
izi
ahmak kiiye
"issîf "
ad verilmitir.
döneminde "hüdâ" çölde yol göstermeyi ifade etmek maddî anlamda kullanlmtr. Hâdî, hüdâ'nn sfatdr. Bu devir-
Cahiliyye için v/
de
çölleri iyi bilen
ve insanlara yol gösterip varacaklar yerlere
selâ-
metle götüren kimseye "hâdî" denmitir.
Çöl çok da
arp
klavuz
O
tehlikeli bir yerdi.
sapabilirlerdi.
için gurur ve
tecrübeli klavuzlar bile bir nokta-
armadan
övünç
günlerde insann
En
rehberlik görevini
yapmak,
bir
vesilesiydi.
iyi bir
tecrübeli, güvenilir bir hâdînin
hâdî (klavuz) olmas, ya da yannda
bulunmas son derece önemliydi.
slamiyyet geldikten sonra hâdî kelimesi manevî bir anlam kazand. Kur'an'da hâdî kavram hayatî bir önem tar. Kur'an'da hâdî biz-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET zat Allah'tr.
O
•
29
öyle bir klavuzdur ki asla sapmaz, yolu kaybetmez.
Bundan dolay da tam
güvenilir bir klavuzdur.
Kur 'an, hidâyet kavramn insann maddî hayatndan alp dini hayatna aktarmakta, kavram manevîletirmektedir. Hidâyet
Bu
suretle
ama imdi mecâzî olarak insann amak zorunda bulunduu manevî çölle ilgili olmu, tamamen dini bir anlam kazanmtr. Tabi ki ayn deiiklik yol için de olmu34 tur. Artk "srat- müstakim" denince dosdoru yol, Hakk'n yolu aslnda çölde seyahat etmekle
ilgili idi,
anlalr.
Buna göre
cahiliyye
dönemindeki yolu ematik olarak gösterecek
olursak yatay bir çizgi çizmeiiyiz.
—
yatay kurtulu
>
[Cahiliye
döneminde Hüdâ:
(özellikle çölde) yol
aldmzda bu çizgi
kazand
manevî anlam göz artk dikey olup Hakk'a giden yolu gös-
Hidâyet kelimesinin slam'da
önüne
göstermek]
termelidir.
[Hüdâ: Allah'a götüren yolu göstermek] dikey kjrtulu
35 delâlet j El-Hâdî, Allah Teâlâ'nm isimlerindendir. Hüdâ, reâd,
36 (yöl gösteren)
manasna 34.
gelir.
'37..
eden
37
tarihsiz.
tevik eden ve o Re sâd saadet yoluna "
yCry 36.
bir hedefe rehberlik
Toshihiko Izutsu, Kur'an'da Allah ve nsan, 137-138 trc Süleyman Ate,
Ankara, 35.
hâyr ve mutluluk veren
tarafa yönelten demektir.
204)
Fîmzâbâdi, Kâmûsu'l-mühît,
DA,XX9
I,
1733 stanbul, 1886
(
Gazâli,
h-
30
«HDÂYET REHBER El-Hâdî, kullarna
yolunu
târif
Rabln ikrar edinceye kadar kendini tantma
eden ve gösterendir. 38 Hidâyetle
ilgili
âyetlerin genelin-
den anlalan hidâyetin "beyân" anlamnda kullanlddr. Buna göre "hâdî" maddî ve manevî hayata düzen verip gerçee ulatracak vastalar yaratan
anlamna
gelir.
39 .
Abdülkâhir el-Badâdî, beerin maddî ve manevî hayatna yönej lik olarak Hâdî'nin içerdii lütuflar yedi gurupta sralar:
1.
Aklî ve dinî delilleri açklayan (mübeyyin),
2.
Yolunu
3.
çtimâî hayata düzen veren (muslih),
4.
Sapklktan kurtaran (munkz),
5.
Canllara
6.
nanacak kalplerde
7.
Gerçee klavuzluk yapan
armlara rehberlik eden
yaama
Hidâyet, Hâdî olan
Çünkü
(mürid),
yöntemini ilham eden (mülhim), hidâyeti yaratan (halik), (delîl)
40
Hakk'n kuluna verdii en büyük
hidâyetin altndaki, her nimet geçici ve
dâyeti ölçüsünde
antya kavuur Enbiyâ
dünyada mutlu olduu
nimettir.
yok olucudur. Kii
gibi, âhirette
de güzel
hi-
bir ya-
ve rahat bir durumda olur.
(a.s.)
iman ve hidâyet bakmndan insanlarn en önünde
olmalarna ramen, Allah Teâlâ'nn kendilerini hidâyete erdirmesini
Çünkü hidâyete bir son yoktur. te Musa (a.s.) öyle diyordu: "Umarm Rabbim beni böylece doru yola iletir." (Kasas, 22) Ynsuf(a.s.) "Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canm müslüman olarak al ve beni salih kullarn arasna kat!" (Yusuf, 101) diye dua etmiti. Fahr-i Kâinât Efendimiz (sav) dualarnda ve namazlarnda Cenâb- Hak'tan hidâyet istiyordu. istiyorlard.
öyle dua ederdi: "Allahm senden hidâyet, takva, dürüstlük ve muhtaç olmamay istiyorum." 41 Bundan dolay bizlere
Resulullah
(s.a.v.)
38.
bn Manzur,
39.
DA, DA,
40. 41.
Lisanu'l-arab, c.15, 353, Kahire, tarihsiz
XV; 9
XV, 9; Metin Yurdagür, Esma-i Hüsna erhleri, 244, stanbul, 1996 Müslim, Zikir bab, 4,2087
1
'
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET de
kldmz namazlarn her rek' atnda Allah'tan
•
3
hidâyet dilemekle
emredilmitir. 42
Hrz- cân et onu yâ zîb-i dehen Kl hidâyet ile kalbini nken43 [Hâdt ismini, eri yola sapmaktan seni alkoyduunu
muska
gibi üzerinde
ta
ve
devaml
zikret.
Onunla
sandn bir
kalbini aydnlat,
hidâyete kavutur,]
IV.
Hidâyetin
LKS
HDÂYET-DALÂLET
zdd dalâlettir.
doru yola ulama, hedefe vadalâlet, doru yoldan ama, sapt-
Hidâyet,
anlamna gelirken, ma anlamnadr. Görülüyor ki bu iki kavramn altnda bir yol düüncesi yatmaktadr. Daima mesele karmzda durur: Acaba insan asl ran yolu tutma
u
gayesi olan Allah'a ve nefsinin sa
kurtuluuna varan yolu
bu yoldan ayrlp Allahszlk çölü
kilde bocalar durur
mu? aret
içine girerek
tutar,
yok-
akn ve kör bir e-
edilmesi gereken daha önemli bir
de burada ki yolun basit bir yol
sele
mu
olmaddr.
me-
Kur'an'da kastedi-
"dosdoru" bir yoldur. Kur'an'dan anlalan Allah'n (c.c.) gösterdii yol dosdoru yoldur. Eer siz o yol çizgisini takip eder, gi-
len yol
derseniz o
sizi
kurtulua ulatrr. Allah'n
tün öteki yollardan ayrlr.
(c.c.)
Çünkü onlarn
yolu
doruluu
hepsi eri
ile
bü-
yollardr. 44
Hidâyet ve dalâletin ematik gösterimi:
Cennet hidâyet buldu
cennete gider
Allah
insan
Cehennem
Saptrd
sapt
cehenneme gider
hidayet
42.
.
etti
M. el-Hamûd
Necdî, a.g.e V/274, 275
43.
brahim ener,
44.
Toshihiko Izutsu,
a.g.e.,
247 (Ahmet akir)
a.g.e.,
135-136
32 «HDÂYET REHBER Dalâlette bulunanlarn hidâyet istemesi, hidâyetin hasl istemektir. Hidâyette
olmasn
bulunanlarn hidâyet istemesi de hidâyette sebat
veya hidâyet mertebesinin yükselmesini istemektir. 45 ""Bilin
ki Allah,
46 dilediini saptrr ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir."
Allah'n saptrmas veya sapklk içinde
ne
kar
taahhütlerini bozan fasklardan
siyle birlikte
brakmas
bakasn
"Allah, kendisi-
saptrmaz" 47
ilke-
düünülmelidir. 48
Kur'an'a göre, akl-vahiy noktalarn birletiren hidâyetin, yarat-
csn arayan, rarla
O'na varmak isteyen her insan için yegâne yolda istikilerlemek, dalâletin ise bir labirentin çkmazlar içinde bo yere
dolamak olduu anlalr. 49
V.
HDÂYETE VESLE OLANLAR:
Hidâyete eritirmek, hiç üphesiz Cenâb- Hakk'n elindedir ancak Rabbimiz, bunu baz vesilelerle gerçekletirir. Bunlarn en
ban-
da peygamberler gelir. nsanlar doru yolu gösteren peygamberler onlar ilâhî emirlere uymaya davet eder. Bu nedenle kii doru yolda yürümek istiyorsa önce peygamberini tanmal ve onu kendine rehber edinmelidir.
Hidâyet vesilelerinden
biri
de Kur'an'dr. Kur'an insana yol reh-
Kii Allah'a doru yapaca kutsal yolculuunda bu rehber kitab elinden brakmamaldr. Kur'an'm her âyeti kiiye gidecei bu yolda özel bir tarif yapar. Bu nedenle Kur'an'n tamamndan istifade etmeye çalmak gerekmektedir. beri olarak
Bir
sadece
gönderilmi
dier
vesile ise
sahâbe ve âlimlerdir. Burada kastedilen âlim
bilgi sahibi olan deildir.
da iaretlerle
ilgili
46.
47.
(Bakara, 2, 26)
48.
Muhammed
49.
Bilal
Temiz,
Çünkü
bigiler verebilir.
Elmall, a.g.e., 120 (RaM, 13,27)
45.
bir kitaptr.
Ancak bu hidâyetin yolu
Esed, Kur'an Mesaj, 11,499 a.g.e.,
12
sadece ilmi olan yol hakkngöster-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
mek aamasnda olmak
sahibi
mektedir.
bir giritir.
yetmez.*
Bu da
Yolu göstermek
için
o yol hakknda
Daha önceden o yolda yürümü olmak
ilimle birlikte
amel etmek demektir.
O
•
33
bilgi
V
gerek-
halde ilmi
ile
amel edenler gerçek manada hidâyete vesîle olurlar. Hidâyetin yola götürmek ve yolun sonuna dek götürmek aamasna gelince, burada manevî eitiminin gerei ortaya çkmaktadr. Bu eitim Resül-i Ekrem'e
(s.a.v.) ilmi,
ameli ve 'hâli
ile
uyan
Mevlânâ (k.s.)"Ashâbm yldzlar
velîler eliyle olur.
dâyet bulursunuz" hadîs-i erifini açklarken öyle der:
dzlara bakp yol
uyarsanz hi"Bir kimse yl-/
gibidir; hangisine
Hiç yldzlar ona söz söyler mi? Hayr, ancak kii sadece yldzlara bakmakla yolu tanr ve varaca yere ular. îte bunun gibi Hak dostlarna bakmanla onlarn sende tasarrufu ve hiçbir söz
alr.
söylemeden maksadlarn meydana gelmesi ve vuslata erimek
mümkündür." 50 Kur'an'da
uhûdî
âyetler de hidâyete vesile olarak anlatlr. Kâ-
bütün varlklar kendilerini var edene iaret ederler. Ayrca gündüz-gece olmas, mevsimler, yamurlar, karlar vs. meydana gelen inattaki
takm hakikatleri anlatmaktadrlar. Kii kabiliyeti ölçüsünde bunlardan deiik ilâhî mesajlar alr. Buna göre gördüümüz her ey mesaj alabilen için bir hidâyet sebebidir. tüm
olaylar bize bir
Bir kitâbullâh-
Hangi
harfi
a'zâmdr serâ-ser kâinât
yoklasan
manas
hep Allah çkar
Muallim Nâcî
hangi harfine
haa Allah'n büyük
Kii bu kitabn baksa onun Hakk'm kaleminden meydana geldiini an-
[Kâinât bastan
bir kitabdr.
layacaktr.]
dir.
vesilesi
"üphesiz insanlar
mabed, Mekke'deki çok mü-
için
kurulan
bârek ve bütün âlemlere hidâyet 50.
51.
olduu zikredilmekte-
Kur'an'da ayrca, Ka'be'nin hidâyet
Mevlânâ Fîhi Mâ Fh, 1993 Âl-i mran, 96
trc.
ilk
kayna
olan Beyt (Ka'be)dir." 51
A. Avni Konuk, haz. Selçuk Eraydn, stanbul,
V
34 «HDÂYET REHBER Ka'be'nin hidâyet
kayna
olmas, Hakk'n
doruluuna
rimiz'in nübüvvetinin
bir
varlna
ve Peygabeolmasdr. O bütün
delil
mü'minleri cennete hidâyet eder. Çünkü farz namazlarn klan her52 kes cennete girmeye hak kazanr.
Kim ona himmetle
yönelirse
Cenâb- Hak o kulunu
niyetine gö-
kemâl yoluna iletir. 53 Ka'be, Allah Teâlâ'ya kendisi sebebiyle hidâ54 Bir dier manaya göyet bulunan (Hakk'a vâsl olunan) bir nûrdur. re
re Ka'be'nin hidâyeti,
Zât
tevhide 55 iletmesidir 56
Ka'be'ye yönelen kii hakikatte bu vesile
ile
Hakk'a yönelmekte-
Bütün dairelerin noktalar merkezdeki noktaya yönelik olduu gibütün yönler de Ka'be'ye yöneliktir. Mekke "ümmü'l-kurâ" (ehir-
dir. bi,
VI.
HDÂYETTE KULUN RADESNN YER
tutum ve davranlarnn gidiat itibariyle asla imana ermeyeceini bildii insanlarn dnda kimseyi sapklk içinde brakmaz. Yine Allah, imana olan eilimini bildii insanlar dnda kimseyi de doru yola yöneltmez. 58 Allah,
Bunun
içindir ki, âyette Allah Teâlâ'ya izafe edilen "saptrma/sa-
Allah'n sapmaya eilim gösteren kiiyi rahmet ve hidâyetinden mahrum ederek kendi haline brakmas an-
pklk
içinde
brakma"
ifadesi,
52.
Fahreddîn er-Râzî, age,VI, 491
53.
Kueyrî, age,
54.
Kâânî, age,
55.
Zâtf tevhid, 'mutlak manâ'da Allah'n bir
vücûd
I,
I,
262 124
itibariyle tevhidi
demek
olan
Zât
Hakk'n pek çok incelikler ve baz
olduunu
tevhid
bilmektir.
etmesinden dolay ulemâ tarafndan üzerinde durulmamtr.Mutasavvflardan ise sadece havâss zümresi bu fikri ifade
güçlükleri
ihtiva
ilemitir.
56.
Ni'metullah Nahcivânî, el-Fevâtihü'l-îlâhiyye
57.
Veysel Akkaya, Ka'be ve nsan, 81, stanbul,
58.
Muhammed Esed,
a.g.e, 11,500,
5
I,
116, stanbul, 1325
2000
Zamehehrî'nin Ra? d, 27.
âyeti tefsirinden naklen.
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
35
"Doru yola yöneltme (hidâyet)" ifadesi ise, bunu hak eden baar ve destek salamas anlamna gelmektedir. 59
lamnadr. kiiye
Hidâyet
için
bütün ardar meydana geldikten sonra asl
atlmas gerekmektedir. nsan bu
kul tarafndan
rafndan verilen
iradesiyle atmazsa Sünnetullah
Resulullah Efendimiz,
amcas Ebu
Tâlib'e
admn yine
adm kendisine Hak tagerei
dalâlette kalr.
"Amcacm!
60
Allah ka-
tnda sana ahitlik yapabilmem için Lâ ilahe illallah" sözünü söyleyiver" deyince Ebu Cehil ve Abdullah b. Ubey araya girerek "Ey Ebu lalib!
Abdülmuttalib'in dininden vaz
m geçiyorsun?!"
dediler. Kâinâ-
tn Efendisi- (s.a.v.) kelime-i tevhidi devaml telkin etmesine ramen "Yallarn dini üzere" diyerek son nefesini verdi. Bunun üzerine "Sen sevdiini hidâyete erdiremezsin" 61 (Kasas, 56) âyeti nazil oldu.
Kur'ân- Kerim'in hemen hemen bütün ve hidâyet
tecellilerini
kuldan istenen tek
ileyen temalarla örülmütür. Buna
ey ilâhî teveccühe
ve teekkür etmektir.
karlk
gönlünü açp onu benimsemek
62
Kulun hidâyetini veya rincisi
sûreleri ilâhî nimet, lütuf
dalâletini iki
Allah'n muvaffak klmas,
yönden incelemek
ikincisi ise
gerekir. Bi-
kulun gayretidir. Kul
dâyete ermek için gerekli eilimleri gösterip, çaba sarfeder,
hi-
Cenâb-
Hak da kulunu muvaffak ederse, kul hidâyete erer. Buna göre hidâyet ve dalâlet Hak'tan; çalmak ve gayret göstermek kuldandr. Kulun hidâyete ermesinini en önemli iareti hiç üphesiz tevbedir.
Bu Allah'n kulunu doru yola hidâyet etmesiyle gerçekleir. Tevbenin üç art vardr. Pimanlk, günahtan vazgeçmek ve günahndan dolay Allah'tan
af dilemektir. 63
Tevbenin ardndan kul, artk tamamen Allah'a yönelirse (inâbe)
Bu -yönelme, öneme sahiptir.
hakikate ular. hayatî bir
,
59.
Muhammed
60.
Bilal Temiz., a.g.e.,
61.
(Kasas, 56)
62.
DA,
ermek
için
Esed, a.g.e, 11,500
269
XV, 3 ****
•
63.
hidâyette yüce mertebelere
îbn Kayyim el-Cevziyye, Medâricu's-sâUkîn^lAl Herevî, Medar icu's-sali-
foVden naklen
crc.
KuruLÎstanbul, 1994
36 .HDÂYET
REHBER
nabe lügatte, mutlak olarak dönme, dinî bakmdan ise Allah'a dönme demektir. 64 nâbe, Hakk'a tam yöneli ve Hakk'm âyetlerini düünerek tevbe Hidâyetin tir.
Bu da
art
etmektir.
nabenin
hakikati
nefsânî iradeyi terkedip
hayr nöbetine
Hakkn
girmektir.
iradesine yönelmek-
kiinin kendi seçimidir. 65
Herevî, kulun Allah'a yöneliini üç ekilde inceler. Buna göre kul;
I.
Allah'a özür beyân etmek için için
II.
III.
döndüü
gibi, nefsini
slah etmek
de döner.
Söz vermek için
döndüü
için
de
ve gidiât
ile
sözünü yerine getirmek
gibi,
Allah'n dâvetine sözlü olarak icabet ettii
gibi, hal
de icabet ederek O'na döner. 66
dönmek, cezalardan kurtulmak, hatalardan dolay üzülmek ve yerine getirme frsatn kaçrd ibadetleri, Allah'a nefsini slah ederek
telafi
etmekle gerçekleir.
dönmek, günah lezzetinden kurtulmak, kendisinin kurtulaca, gafillerin ise atee gideceini düünerek onlar küçümsemeyi terketmek, hizmetlere ârz olan hastalklar konusunda son Allah'a söz vererek
derece dikkatli olmakla gerçekleir. Allah'a hal olarak
dönmek
de, ameline
güvenmemek, Allah'a
muhtaç olduunu görmek ve O'nun üzerindeki lütfunu idrak etmek67 le meydana gelir. înâbe kelimesi,
manalarn da ihtiva yönelen kimse onun rzasna koan, her
koma, dönme
ve yaklama
Buna göre Allah'a zaman O'na dönen ve onun sevdii eylere yaklaan kimse demektir. 68 etmektedir.
Allah her kiinin ömründe-bir
bakasna eit olmasa
da- her-
hangi bir zaman, hidâyeti seçmek için frsat olarak lütfetmitir. 64.
bn Kayyim,
65.
67.
Elmall, a.g.e., IV, 2982 bn Kayyim, a.g.e.,3 39-343 Herev'den naklen bn Kayyim, a.g.e.,3 39-343
68.
bn
66.
Kayyim,
a.g.e.,3 3 9-343
a.g.e.,
339
Herev'den naklen
Bu
ZÂHÎR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
37
müddette hidâyet veya dalâlete yönelmesi kendi isteine baldr. Fakat verilen süre içerisinde seçimini güzel kullanarak Hakk'a yönelmezse, dalâlet zorunlu bir tabiat olur. dâyeti elde edemez.
müddet
içinde
te Allah'n
dalâleti dilemesi,
bunu hak etmesiyle olduu
deildir. 69
înabe
Ondan sonra
istese
de
hi-
kiinin verilen o
için cebir
anlay doru
t
iki
türlüdür: Birincisi Allah'n rubûbiyyetine yönelmedir.
Bu fiil bütün varlklar kapsamaktadr, "insanlar skntya uradklarnda Rablerine dönerek (yardm için) O'na yalvarp yakarrlar.
"(Rum, 33) buyrulur. kinci tür yönelme
le
ise
Allah'n uiûhiyyetine kulluk ve muhabbet-
yönelme olup O'nun dostlarnn
inâbesidir.
Bu
tür
yönelmede dört
esas bulunur:
1.
Allah' sevmek
2.
O'na boyun
3
O'na yönelmek
.
4.
emek
O'ndan bakasndan yüz çevirmek 70
Hidâyet bütünüyle
ilâhî
kaynakldr.
Baka
hiçbir
çözüm
insanl-
dorulua ulatrmayacaktr. Hidâyette, samimi olarak yönelme ve benimseme kula aittir. Onu lütfetme ise Allah'a aittir. 71 Ömer b.
Â'lâ der ki: "Allah'tan hidâyeti istediin vakit, yolun gös-
terilmesi kalbine
malum
Hidâyete erimek
olur ve Allah o yolda sana istikâmet verir." 72
için hidâyet vesilesi
olan
u amelleri yapmaya
çalmaldr: •
ükür: Yaplan
iyiliin
makbûle geçtiini
olunan nimetten dolay sevinme, nimete
s
gerekeni
dil,
beden ve kalp 2982
69.
Elmahh,
70.
bn Kayym, a.g.e., 338 DA,XV,9 bn Manzûr, a.g.e., 355
71. 72.
a.g.e., IV,
ile
dile getirmektir.
karlk
NâiP
olarak yaplma-
yerine getirmektir.
38 »HDÂYET
REHBER
Hakk'n rzâsn
gözeterek, ihlasla amel etmek.
•
Sâlih ameller:
•
Duâ: Kulun Hakk'a yakardr.
•
Mücâhede: eriatçe istenen fakat nefse zor gelen eyleri nefs-i emmâreye yükleyerek onunla savamaktr. Nefsi etkisiz hale getirerek,
•
rûhun hâkimiyetini salamaktr.
düümünü
Tevbe: Kalpteki kötülükte srar
çözüp Hakk'a dön-
mektir. •
Kitap ve sünnete sarlmak. 73
•
Hidâyete vesile olmak74
•
Hidâyet selam. 75 Allah'n
bir ismi
de "es-Selâm"dr. Yaratkla-
rn zulmetten selâmete çkaran demektir.
Burada kastedilen
hi-
dâyet selâm, mü'min insann gayr-i müslimlerle iletiim kurma eklidir.
Peygamberimiz
kullanmtr. hlar'n büyük
baz mektuplarnda bu selam
(s.a.v.)
Allah'n kulu ve reisi
üzerine olsun..." 76
elçisi
Muhmmed'den
Herakliyüs'e: Selam, hidâyete tabi olanlarn
Anlalyor
ki hidâyetlerini talep niyetiyle
müslüman olmayanlara yukardaki ekilde selam
73.
Yezid
Bizans-
verilmekte-
bnu Hayyan, Zeyd bnu Erkam radyallahu anh'tan naklen anlatyor*.
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular
'Haberiniz olsun!
Ben size
iki
ki:
arlk brakyorum.
âla'nn Kitab'dr. O, Allah'n (sema-arz arasna
Bunlardan
uzanm)
ipi
biri
olup,
Allah Te-
kim ona
kim de onu terkederse dalâlete düer. kinciBiz, Zeyd bnu Erkam'a sorduk:
tutunursa hidâyet üzere olur, si
itretim, Ehl-i Beytimdir.'
'Kadnlar da
Ehl-i Beyt'inden midir?'
'Hayrl dedi, Allah'a yemin olsun, kadn bir müddet erkekle beraber Sonra (kocas) onu boar, o da babasma ve kavmine döner. Resûlullah hissalâtu
olur.
aley-
vesselâm'n Ehl-i Beyt'i asl ve kendinden sonra sadaka haram
olan asabesi'dir.'
Müslim, Fezailu's-Sahabe 37, (2408). 74.
"Bir kiinin hidâyete ermesine vesile
75.
76.
daha hayrldr." (Müslim, lim, 11) Ramazan Altnta, a.g.e., 151-220 Müslim, Sahih, Cihad ve Siyer, 74, c.
77.
Ramazan Altnta,
a.g.e.,
222
olmak büyük bir
3,
s.
1396
servete
kavumaktan
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
39
çk yapp önyarg
ile
HDÂYETE ULAMADA ENGELLER:-. Psikolojik engeller:
a.
•
Heva: Nefsin kötü istee meyletmesi.
•
Bamszlk karakteri,
•
Kibir ve gurur.
kiinin kendi kendini yeterli görmesi.
•
(
•
Zan: Kesinlii bilinmeyen eyin ardna dümek. Atalar kültü: Geçmtekileri körü körüne taklit etmek.
•
dünya
•
Acelecilik:
•
sevgisi:
dünyaya kalbiyle balanmak.
Dorulara, düünmeden
acele
reddetmek. •
Hidâyet ümidini yitirmek.
b.
Sosyolojik engeller: Bunlar sosyal
bask gruplarnn
çkard
engellerdir. •
Müstekbirler: Birtakm
maddî ve manevî
hasletlerine güvenip bü-
yüklenenler. •
MePe: Toplumun hayat lar.
»
Devlet
bakannn
ile ilgili
görü
etrafndaki
belirtme mevkisinde olan-
yetkililer.
Mutref Zenginlik içinde yüzüp azgnlaan :
insanlar.
Bunlarda
ki-
makam sevgisi, cehalet vardr. Cehaletten kast, ufak bir kzgnlk annda doruyu yanl düünme ölçüsünü yitirip öfkeleri-
bir,
nin pençesine
Bu guruplar
düerek
hakîkati reddetme halidir.
halka korku
salar,
menfaatlerine
uymad
için ger-
çei inkâra kalkrlar. Halk üzerinde de üphe uyandrarak saptmalarn salamaya çalrlar. 78 m,
VIII.
HDÂYET YOLUNDA OLANLAR
Cenâb- Hak hidâyet yolunda olanlar öyle tavsif eder: Onlar ki insan idrakini aan [eylerin varlna] (gayba) inanrlar, namazlarnda dikkatli ve devamldrlar, kendilerine verdiimiz rzktan (Allah 78.
Geni "
195
bilgi için bkz.
Ramazan Altnta,
a.g.e.,
151-220,
Bilal
Temiz,
a.g.e.,
40 «HDÂYET REHBER
yolunda) harcarlar ve onlar sana indirilene de senden önce indirilmi olana da iman ederler, öteki
dünyann varlndan bütün
kalpleriyle
emindirler, ite Rablerinin gösterdii yolda yürüyenler onlardr, fela-
ha eriecek olanlarda! 79 Allah'n mescidlerini ziyaret etmek yahut onu gözetmek, ancak
namaznda dosdoru ve sürekli olan, bakasndan korkup çekinmeyen kimselere
Allah'a ve âhiret gününe inanan,
zekat veren ve Allah'tan
özgüdür. Ve dolaysyla, ancak böyleleri
snda olmay
IX.
Hak
doru
yolda yürüyenler ara-
umabilir. 80
HDÂYETE ERENLER sf
Teâlâ, Sabredip ilâhî mesajlara kesin bir
ekilde inanan, 81
imana eriip doru ve yararl iler yapan (salih ameller ileyen), 82 rzasn arayan, 83 kendisinden korkan ve itâat eden, 84 sözü dinleyen, sonra
da en güzeline uyanlardr. 85 kendisine yönelen (inâbe) 86 ve O'na
smsk tutunan87 Rasülüne itâat eden 88 ve O'na uyan, 89 kimseleri hidâyete
me
erdirir.
Onlar,
gibi hususlara
iyi
önem
namaz klma, zekat verayn zamanda dier insanlara
yararl iler yapma, verdikleri için
yol gösterici önderler olacaklardr. 90
Kulun hidâyete
gösünü slam'a
doru
ilerlemesinin en
açmasdr. 91
79.
Bakara 2-5
80.
Tevbe 18
81.
Secde 24
82.
83.
Yunus 9 Bakara 137 Maide 16
84.
Bakara, 150
85.
Zümer, 18
86.
ura
87.
Al-i îmran,
88. 89.
NÛr, 54 A'raf 158
90.
Enbiyâ 73
91.
En'am 125
13, Ra'd, 28
101
büyük
Bunun nasl olduu
delili
Yüce Allah'n
Resulullah'a sorui-
1
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
.
4
duunda öyle buyurmutur: "Gösüne bir nûr atar, o nûrla gösü açlr. Dediler kU Bunun bir iareti var m? Buyurdu ki: âreti ebedî, yurda
(âhirete) yönelmesidir." 92
Hüdâ, atar.
nurdur
bir ilâhî
Mü'min o nur
ki,
hayr ve
ile
Allah onu diledii mü'minin kalbine erri; hidâyet ve dalâleti;
l tanr. Böylece o kii hayr, yoluna, Hûda'ya
gider.
hak ve bât- S
93
öyle buyrulur: "Cenab- Hakk, bütün varlkla-
Bir hadîs-i erifte
r, insanlar karanlkta yaratt. Sonra
nûrdan insanlarn hangisine rastlad
sapkla dütü,
du. Hangisine rastlamad ise o kîi de
Peygaberimiz
(s.a.v.)
o kii hidayete
ise,
öyle buyurular:
asi
oldu." 94
"Allah Teâlâ yarattklarn ka-
ranlk içinde yaratt. Ve sonra onlara kendi nurundan sald. O nurdan kime isabet ederse hidâyet buldu. Kime demezse dalâlette kald." 95
öyle açklar: "Ben derimki Allah'n ilmi üzerinde kalem kurumutur, "yarattklarn karanlk içinde yaratt" sözünün manas "Allah'n mârifetinden habersiz olarak yaratt" eklinde Kelâbâzî, bu hadîsi
"zulmet" olarak tabir
olabilir. Cahillik
edilir.
Yani onlar Allah'n ma-
erimemilerdi. Çünkü ubûdiyyet, rubûbiyyeti idrak edemez. Ma'rûf olan (tannan Zât) hisler alanna dahil olan veya hayallerin drifetine
rak ettii
biri deildir.
Allah Teâlâ bunlardan münezzehtir.
Sonra "Onlara kendi nurundan sald", onlardan dilediine hidâyet etti demektir. Burada hidâyet nur olarak yorumlanr. "Bu günde
O
nurdan kime isabet ederse hidâyet buldu." buyurulmasndan anlamalsn: "Allah'n marifetine ancak Allah ile erlir." Delil
çkarmak
d âlemde ve
için
hidâyetin sebepleri deildir.
o iaret ve
bakm, 92.
unu
•
iç
âlemde olan iaret ve
Eer böyle olsayd,
d ve
iç
bilgiler
âleme bakan,
hidâyete ererdi. Onlara akl- selim sahibi herkes
bilgilerle
ancak Allah'n diledikleri hariç kimse hidâyete erememitir.
Suyut, el-îtkân,
II,
186, Süleyman Ate,
ârî
Tefsir
Okulu, 33 stanbul,
1998 93.
Bursevî, Kitâbü'n-netîce,
tanbul,
%
^
1997
94.
Feyzu'lKadtr,
95.
Tirmizi,
75 Hazrlayanlar, Ali Naml,
c. II, s.
man,
18;
220, Camiu's-Sagtr,
Ahmet
c
I, s.
bin Hanbel 11, 176
5
mdat Yava, s-
42 »HDÂYET REHBER
çaryor ve dilediini de dilediini artr, dilediini de yo-
Allah Teâlâ buyurur: Allah, selamet yurduna yola hidayet ediyor. 96 Allah
doru
la getirir. 97 98
X.
ALLAH
KMLER HDÂYETE ERDRMEZ?
Kur'an'da hidâyete erdirilmeyenler üç gruptan olumaktadr. Bunlar: 1- Zâlimler: Kur'ân'da hidâyete erdilirilmeyen zâlimler ve
u bilgiler
zulüm-
leri
hakknda
•
Yahudi ve Hristiyanlar dost edinen [onlarn hayat tarzn
verilir.
Onlar:
mü'minlerin hayat tarzna tercih eden, onlarn hayat tarzm taklit
•
edenler] 99
(Bile bile)
yet •
zulüm [buradaki zülüm kiinin Allah'n gösterdii hidâkastl olarak uzaklamasdr] ileyenler 100
ndan
Hiçbir (gerçek) bilgiye dayanmadan kendi
uydurduu
Allah'a isnad eden, böylece insan saptranlar •
Allah'tan bir bencil ve
•
[Bile bile]
doru
çkarc
olmakszn, geçici aldatc doyumlar, peinde kendine yol arayanlar 102
bilgi
istekler
kötülük yapanlar 103
Allah'n mesajlarm yalanmaya •
yalanlar
101
îman edip bu
elçinin
artlanm
olanlar 104
hak olduuna ahit olduktan ve hakikatin
bütün kantlar kendisine geldikten sonra hakikati inkar etmeyi seçenler 105
96.
Yunus, 25
98.
Kelâbâz, Bahru'l-fevâid, 18b, yazma, Süleymaniye
Maide 51 100. Bakara 258 101. En'am 144 102. Kasas 50
99.
103.
Tevbe 109
104.
Cuma
105.
Al-i
5
imran 86
ktp., Fatih,
697
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HÎDÂYET
•
43
olmas istendii (slama dâvet olunduu) halde Allah'n [mesaj] hakknda [böyle] yalanlar uyduranlar. 106 [Yalnzca] Allah'a teslim
,
Allah'tan [gelen bir vahyi] inkar eden, hatta srailoullar'ndan
çkmasna
bir ahit, kendisi gibi birisinin ortaya
ahitlik yaparken
ve ona inanrken bile (Tevrat'ta Peygamberimiz'in gelecei müjdesi vardr. [ve
Tesnye
XY1,
15 ve 18) küstahça büyüklük taslayan
O'nun mesajm reddedenler]
(Yahudiler). 107
haclara su vermeyi ve Mescid-i Haram' onarp gözetmeyi (Mekke'nin fethinden önce Kureyli müriklerin yapti gö[bir tek]
revlerdi.) Allah'a
ve âhiret gününe inanp Allah yolunda cihad
eden (elinden gelen her türlü çabay gösteren) birinin görevlerle bir tutanlardr. (Mürikler). 108
2- Hakikati inkâr edenler:
Hakîkati reddedenler (kâfirler) 109
hakk tanmaktan kaç110 nrlar, Allah'n mesajlarna inanmazlar, 111 dünya hayatn âhirete yelerler. Allah da hakk inkar edenleri doru yola yöneltmez. 112
O'ndan bakasn dost
onlar
ki,
edinirler, "Biz
bunlara srf bizi Allah'a da-
ha çok yaklatrsnlar diye kulluk ediyoruz." deri er.... Allah [kenyi
rahmetiyle
doru
Allah' ve O'nun
yola ulatrmaz. 113
elçisini
lar balamayacaktr. bir
topluluu
doru
inkara yeltenmelerinden ötürü Allah on-
Çünkü
yola çkarmaz, (yani
davranlarnda olumsuz derecede srar gösteren
106. 107. 108.
109.
7 Ahkaf 10 Saff,
Tevbe 19 Bakara 264, Maide 67
111.
Tevbe 37 Nahl 104
112.
-Nahl 107
110.
kimseler...) 114
113.
Zümer
114.
Tevbe 80
3,
âfir 28
'
kötülüe batm haksz ve günahkarca
Allah, böylesine
ileri
giden, kötülükte inat ve
44
•
HDÂYET REHBER
sapklk
Allah,
içinde kalmalarna
hükmettii kimseleri
(Al-
kar
dur-
lah'n uyarc, yol gösterici mesajna bilerek ve inatla
duu, ona uymaya lar) tur.
doru
yanamad için kalpleri mühürlenmi olan-
yola eritirmez.
Onlarn
hiçbir
yardmcs
da yok-
115
man edip
hakikati inkar eden ve tekrar
iman edip yeniden ha-
eden ve sonra da inkarlarnda ileri gidenleri Allah balamayacak ve hiçbir ekilde doru yola eritirmeyecekkikati inkar
3-
¥asklar,
sapknlar:
"Eer babalarnz, oullarnz, kardeleriniz, eleriniz, mensup olduunuz oymak yada boy, kazanp (biriktirdiiniz)
De
ki:
mallar, kötüye gitmesinden
kayglandnz
onun
ticaret,
holandnz
O'nun yolunda cihad etmekten daha gönül balayc geliyorsa, bekleyin o zaman Allah iradesini aça vuruncaya kadar, ve [bilin ki] Allah, günaha gömüevler, size Allah'tan
ve
elçisinden ve
117 lüp gitmi bir toplulua asla hidâyet etmez.
Allah fasklardan
bakasn
saptrmaz. Onlar ki [ftratlarna]
yerletirildikten sonra Allah'a
sann kendisine yaratltan
kar
taahhütlerini bozarlar. (n-
verilen aklî ve
maddî
nimetleri Al-
lah'n istedii eklinde kullanmas yolundaki ahlakî sorumlulu-
u kastedilmektedir.) Allah 'm birletirilmesini istedii eyi koparp
ayrrlar... 118
Onlara (münafklara) "Gelin Allah'n
elçisi
balanmanz
çin,
dua edecek!" dendii zaman balarn çevirirler ve sen onlarn sahte bir kibirle nasl çekip gittiklerini görürsün... Allah 119 böyle yoldan bir toplumu yola iletmez. [Allah'a]
çkm
115.
Nahl37
116. 117.
Nisa 137 Tevbe 24
118.
Bakara 26, Maide 108, Saff 5
119.
Münafikûn5-6
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • XI.
ALLAH'IN DALÂLETE
45
DÜÜRDÜÜ KMSELER
Allah, zâlimleri (hakszlk yapanlar), 120 [vahyettiklerine
heye kaplarak kendi kendilerine yazk edenleri,
121
kar] üp-
hakîkati inkar
te böyle dalâlete düürür. (Bu apaçk bir gerçek olan Alvarl ve benzersizlii ve insann O'na kesin bamll hakika-
edenleri 122
lah'n tini
yanamamalarnn sonucu olarak,
kabul etmeye
aptalca fantezilerin
ve yanlsamalarn ardndan gitmelerine izin verilmek suretiyle
XII.
olur.)
MUTASAVVIFLARIN
HDÂYET HAKKINDAK GÖRÜLER manalarnn yannda daha derûnî manasn dile getirmilerdir. Kii iman etmekle ve islamn artlarn yerine getirmekle hidâyet snrlar içine girmi bulunmaktadr. Ancak bunSûfiler, hidâyeti bilinen
dan sonra
uykusundan uyamp, gönül âlemini nurlandrarak,
gaflet
marifete ve ihsana
doru
bir gidiât içerisinde
olmas gerektiini
vur-
gulamlardr. 123 Kiinin imanda kemâle erme gayreti içinde olmas, Hakk' tandolu bir hayata
sevgisiyle
yp,
kavumak
maneviyat âlemine giden yolu göstermesi
ile
istemesi,
Allah'n ona
gerçekleir. Sûrîlerin ha-
yatlar bu ilâhî inayetin örnekleriyle doludur.
Bunlardan brahim
Edhem, rivayete göre; bir gün avlanmak için çktnda, avna nian alrken gizliden bir ses, onu gafletten uyandrd. Bir sohbet srasnda kendisine maneviyat yoluna giriinin
O
sebebi soruldu.
b.
da öyle anlatt:
Benim babam Horasan meliklerindendi. O srada gençtim. Her zamanki gibi yine bir gün atma binip, köpeimle birlikte avlanmak *
için
ormanlara
gittim. Bir ara ceylan izine rastladm.
.
.
122.
brahim 27 Gâfir 34 Gâfir 74
123.
smali
120. 121.
Hakk
Bursevî, Kitâbü'n-netîce,
I,
216,
Tam silahm
çe-
46 »HDÂYET REHBER
keceim
bir srada,
kimin söylediini bilemediim
na öyle söylüyordu: "Seni bunun
için
bir ses iittim. Ba-
yaratmadlar! Bununla emro-
lunmadn!" rkildim ve durakladm. Bu
ses
üç kere tekrarlad. Bu hadiseden
babamn çobanlarndan birine rastlasilahm çobana verip, onun abasn giydim
sonra oradan uzaklatm. Yolda
dm.
Elbiselerimi,
ve Mekke'ye
atm ve
doru
çktm."
yola
düün bakalm,
Edhem'in arzusu ne idi ve Hakk'n maksad ne idi. O ceylan avlamak istemiti; Hak ise, onu ceylan ile avlayp, gönül âleminde bir sultan olmann yolunu göstermiti. 124 Bir
ibrahim
b.
ulalmas talep edilen hidâyeti, ükür, muhabbet, ünsiymarifet, müâhede, nûr, rzâ, fena, vahdet ve hayrete erime ek-
Arifler, yet,
linde
anlamlardr.
Kueyrî, hidâyetin lügatte "meyletmek" anlamna geldiini söy-
"Buna göre hidâyet, kulun Hakk'a meyletmesi, ona muhabbet
ler.
beslemesidir." 125 için gayret
Demek
ki hidâyette,
göstermesi gerekmektedir.
"Bizim yolumuzda mücâhede edenleri,
kulun
ilâhî
cezbeye
yaklamak
Cenâb- Hak öyle buyurur: elbette kendi yollarmza eri-
Hiç üphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir." 126 Mücâhede mutlak klnm, mef'ul ile kay tl anmamtr. Buna göre, "Kötülüü emreden nefs, eytan ve din dümanlar ile gereken mücâhedeyi Hak uruna -rzamz için- yapanlarn hayr yollarna hidâyet ve muvaffakiyetini artrrz. "eklinde anllabilir. Ebu Süleyman Dârânî âyeti: "Bildikleri (ni uygulama) hususunda gayret edenleri, bilmediklerine ulatrrz." eklinde tefsir etmitir. 127 tireceiz.
Ebu Ahmed:
"Bildikleriyle
amel edenleri Allah bilmediklerine
ulatrr. "sözünü Ebu Süleyman Dârânî'den nakletti ve dedi ye
hayrn ilham olunup
124.
ta,
Risalesi,
127.
"onunla amel etmesi gerekmedii düün-
112; Hucvûrî, Kefu'l-Mahcub, 201,
scabul, 1982; Mevlânâ,
126.
"Kii-
Selçuk Eraydn, Tasavvuf ve Tarikatlar, 64, stanbul, 1994; Kueyrî, Ku-
eyrî
125.
ki:
FîhiMâ F/^,147-148,
trc.
Süleyman Uluda, A.Avni Konuk, haz.Seltrc.
çük Eraydn, stanbul, 1993 Kueyrî, erhu esmâillâhi'l-hüsnâ, 254, Beyrut, 1986 Ankebut, 29/69 Zamahehrî, Keâf, III, 450, Beyrut, tarihsiz.
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
47
olmasna" taaccüp ettim. Bunun yerine, hayrlar Kur 'an ve sünnetten iitip uygular. ittii zaman onunla» amel edip bu amele 128 muvaffak için de hamdeder. cesine sahip
kld
eriat ilmi mücâhede
Hakikat ilmidir. Hiç kimse bütün gücüyle mücâhedeye sarlmadan, hidâyetin hakikatine eriemez. Sehl b. Abdullah der ki: "Çim çalp çabalamayla ulaacan zannederse o güçlüe urar.
n sanarsa o da umucu
ilmidir.
Kim
de gayret göstermeden vasl olaca(mütemennî)dir. Kii kendisini gerçekte ha-
ula Urann öz çabas deil de Allah olduunu bilmelidir. Mücâhede de hidâyet iaretleri ve izlerinin bulunduunu bilerek çalmay elden brakmamaldr. Çünkü Peygamberimiz (sav) "Çalnz, kîkate
herkese
yaratlm olduu ey
kolay
klnmtr."
(ona muvaffak
olur) buyurur.
Bazan kul sülûksuz, riyazatsz ve mücâhedesiz de hakikatlere ular. Ancak bu yol sâlim deildir. Kii gurura düer ve aldanr. Mücâhede yolu tam ve daha güvenlidir. Cafer b. Muhammed Huldf anlatr: "Cüneyd'in elinde bir tebih gördüm. Dedim ki: Sen bu yüksek halin ve erefinle eline tebih
mi alyorsun? Dedi ki: Evet çünkü kavutuumuza onunla kavutuk, onu asla terk etmeyiz. 129 Hidâyet;
ilerleten, meylettiren, sevdiren,
açklayan ve gösteren
Bu hidâyetin badr. Sonu ise maksûda ulatrda olduu gibi bu hidâyet kullar tarafndan Cenâb-
gibi anlamlara gelir.
maktr, "ihdinâ" Hak'tan
istenir.
130
Peygamberimiz
de, "bir kimsenin çölde yolu
mama
endiesi
tad
gibi,
(s.a.v.)
"Allah'tan hidâyet istediin-
armaktan
korkup, tuttuu yoldan sap-
hidâyet iste"buyurur. 131
Sühreverd'ye göre ilmin tamam, Allah'n kalplere ilham ve ikram ettiidir. Marifet ise bunun deerlendirilmesi ve ayrdedilmesidir.
Hidâyet de kalplerin bu marifeti hissetmesidir. 132 128.
bn Kesir,
129.
Sülemî, el-Fark Beyne ilmi'-eria ve'l-Haktka
FD) 130. 131.
16,
Tefsîr-i Kebîr, IH,
bn
Esir der ki:
O
407 Msr, 1932 (trc.
Süleyman Ate, AÜ-
1968
bn Berrecan, erhu esmâillâhi'l-küsnâ, bn Manzur, Lisânü'l-arab, XI, 354
450 Madrid, 2000
_
132.
Sühreverdî, Avârifü'l-Maârif, trc.Tasavvufun Esaslar, H.Kamil fan Gündüz, 12 stanbul 1990
Ylmaz- r-
(
48 -HDÂYET
REHBER
kullarna marifetinin yolunu gösterir ve tantr ki rububiyyetini ikrar etsinler.
133
Et-Tüsterîye göre hidâyet, beyân
anlamna
gelir.
de beyân anlamndan hareketle hidâyeti izah eder.
134
bnü'l Arabi
"Eer
Allah dik-
seydi hepinizi hidâyete erdirirdi" (En'am, 6/149) âyetindeki hidâyetin
"beyân" anlamna geldiini
anlattmz
söyler.
Ancak buradaki beyân daha önce
beyan anlamlarndan daha yüksek
bir
mana
ifade eder.
Buna göre âyetin manas, "Eer Allah'n dilemesi olsayd, hepinize kimin hidâyet ve kimin de dalâlet üzere olduunu açklard." Bu nedenle
bazs
bildi
bazs
bilemedi. 135
Allah Teâlâ Nebf
(s.a.v.)'e
enbiyâlar zikrettiinde öyle buyurdu:
"Bunlar, Allah'n hidayet ettii kimselerdir. Sen de onlarn hidayetine uy." 136 Nebîlerin hidâyeti, Allah'a
Efendimiz' den
(s.a.v.)
ve saîdlerin
yeti
4
yaknlk
rivâyet edilen bir
yaay"
eklinde
amelleri üzere olmalardr.
duâda da "Enbiyâlarn hidâ-
geçer.
Allah'n hidâyeti, beyândr. Allah'n beyân lisan, ancak katndan
resuller göndermesiyledir.
Allah'n beyân kendi zannna göre akln
açklamas deildir. Beyân, ancak ona en ufak bir ihtimalin ulaamad sahih kef ve açk haberle olur.VKim akln, görüünü ve delillerini
delilini,
ahiret te'vil
rum
Onun
eriatinden üstün tutarsa nefsine söz dinletememitir.
yurdunda hüsrân ne büyüktür!.. Perde kalkp onu mana olarak ettiini gördüünde, ahirette Allah ilim lezzetinden onu mah-
eder.
Hatta kederi kat kat
naya çekerek ve zahiri
ile
artar.
Orada, dünyada iken zahiri ma-
delâlet ettii
eyi nefyederek hükmettii,
eklindeki câhilliini görür. Cahillik elemi, tasalarn ve hüzünlerin en
büyüüdür. Çünkü bu Kendisiyle lezzet
ya
bile
maruz
hal
bulduu
ona övülmeyen bir hale
bir
makamda
kavuamaz. Hatta
ortaya çkar.
bilir ki bir
belâ-
kalr.
Îbnü'l-Arab, ayrca hidâyeti tevfîki ve tibyânî olmak üzere ikiye
ayrr.
Hüdâ
mertebesi, tevfik verir. Bu, almak ve enbiyâlarn rehber-
133.
bn Manzur, erhu
134. 135.
Sehl b. Abdullah et-Tüsterî, Tefstru'l-Kur'âni'l-azîm, 12, 1908, A.A. Konuk, age, 11,63-64
136.
(En'am, 90)
esmâillâhi'l-hüsnâ, 149, Tantag,
1992
Msr
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET ligi ile
yürümektir.
Hakk'n
Hüdâ
getirdiini te'vil
Muhâdara 138
49
mertebesi ayrca, beyân ihsan eder. Bu da ile
sahibini,
deil kef
ile
akl hidâyete
açklamaktr. 137
erdirir.
Mükâefe
sahibini
se
lmi Allah'a yaklatrr. 139 Et-Tüsteri der ki: "Akl, tek bana arn üzerinde ezelî, kadîm olan gösteremez... Hakk'a ancak hidâyetin nûru ile ahitlik eder. 140 Arifler ki: Hidayet, ruh gözünün gayb hakikatlerine isabet etmesidir. 141
et-Tüsterf ye göre dâvet geneldir, hidâyet ise özeldir. Allah Te-
âlâ'nn
u âyeti buna iaret eder: "Bilin ki Allah, [insan] huzur ve gü-
venlik
ortamna çarmakta ve dilediini dosdoru
mektedir." (Yunus 25) Hidâyet Allah'n dilemesine
Allah'n sevdii ve seçtii
ehli kimseler,
(istifa)
bir yola yönelt-
baldr. Hidâyet
kiilerdir. 142
Kulun her an Allah ile olmas onun hidâyetini Hak'tan gaflet etmesi hidâyette ulaaca daha
et-Tüsterî'ye göre,
artrrken
ah
bir
bile
üst mertebelerden
gözlerini
kapayan
mahrum kalmasna sebep O'ndan yüz
(ve
yunca hidâyete eremez, "der.
lah'a yönelii; "dilediini
143
olur: "Allah'a
kar bir an
daha bütün ömrü boet-Tüsterî'nin bu iki ifadesinden anlaçeviren) bir
dosdoru
yola hidayet etmesi de"
Hakk'n
nayeti olmadan bu yöneliin gerçeklemeyeceini ifade etmektedir. Saadete, ancak hidâyet sayesinde eriilir. Zira insan, âhirette salâ-
ha ulamak
ister.
Fakat âhireti
hakknda hayrls
hangisi
olduunu
bi-
137.
bnü'l Arabi, Fütühât- Mekkiyye,
138.
Muhâdara yüce isimlerden ald feyz le kalbin Hakk'n huzurunda olmasdr. Bu balangç halidir. Ayn durum, yani kalbin Hakk'n huzurunda olmas apaçk bir ekilde ve hiçbir delile ihtiyaç göstermeyecek biçimde meydana gelirse buna "Mükâefe" denir. (S.Uluda, Tasavvuf Terimle3
ri
Sözlüü)
207
139.
Kueyrî,
140.
Ebu Abdullah Zehebî, el-Uluvv
141.
Ruzbihan
142.
Serrâc, el-Lüm'a, trc.
a.g.e.,
li'l-aliyyi'l-gaffâr,
Kelâbâzf, a.g.e.,
92
Haan
I,
200 Medine, 1968
55 stanbul, 1973 Kamil Ylmaz, slam Tasavvufu, 73, stanbul,
Baklî, Merebu'l-ervab^
1996 143.
4, 3 13, Beyrut, tarihsiz.
50
»HDÂYET REHBER
lemezse, çok kere âhiretini harab eden eyin, âhiretini slah edeceini
zannedip aldanr. Resulullah Efendimiz "Cennete giren herkes, ancak Allah'n rahmetiyle girer." buyurmutur. Yani, Allah'n hidâyetiyle girer, demektir. Resül-i Ekrem'e:
144 Sende mi? diye sorulunca: "Evet ben de" demitir.
mü. FATHA SURES'NDE STENLEN HDÂYET Resüluliah aieyhissalâtu vesselam, azz ve
O
naklen anlattna göre, *
celil
alan Rabbi'nden
öyle buyurmutur:
Ey kullarm! Hidâyet verdiklerim
Öyleyse benden hidâyet isteyin de
sizi
dnda hepiniz dalâlettesiniz.
145 hidâyet edeyim!..."
Hidâyet konusu, müfessirler tarafndan genelde Fatiha Suresi'nde ki,
rJ
»-..„Jt
Jdj4*JI UoaI
tayl olarak ele
ha
iyi
"Bizi
doru
yola
ilet."
alnmtr. Bu nedenle âyetin
anlalmasna
k
âyetinin tefsirinde de-
iârî
tefsiri,
konunun da-
tutacaktr.
Her an hidâyet üzere yaamak, en büyük ihtiyaç olduu için yüce 146 Allah namaz ve namaz dmda Fatiha'y çok okumay emretmitir. Ali b. Ebi Tâlib
(r.a.)'a
bizi sabit kl. " demektir.
göre:
"hdinâ"
"Doru
ve hak olan yolda
147
Sülemî'ye göre hidâyet, irâd demektir. Buna göre Sülemi, "ihdi-
nâ"nm
u anlamlara gelebileceini
belirtir:
1.
Müridler, "Bize ma'rifet yolunu göster!"
2.
Mü'minler, "Tevhid üzere müstakim
yolunu göster! 3.
145. 146.
147.
için bize hidâyet
"
Arifler ise "Bize ünsiyetinin
duyalm!" diye dua 144.
olmamz
yolunu göster
ki kurbiyy etinle ferah
ederler.
mam Gazali, a.g.e., M 201 Müslim, Birr 55, (2577); Tirmizî, Kyamet 49, (2497). Semerkandî, Tefsîru'l-kur'an, sd. Mehmet Karadeniz, 54, stanbul, 1993 Ruzbihan Baklî, Arâisü'l-beyân, 9-10 Hindistan 1301
1
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
51
u
"hdinâ" manaya da gelebilir: "Gafleti bizden kaldrarak rzana ulama yolunu göster" Tüsterî: "Yardmnla bizi sana giden yola yönelt." eklinde tefsir eder. 148 Burada istenilen yardm' Denildi
ki:
basirettir. 149
Cüneyd der
zi
"hdinâ" kalbimizi sana meylettir, himmetlerimihuzurunda kaim et, senden sana delilimiz ol. "demektir. 150 ki:
Kueyrî de ayeti Cüneyd gibi izah etmitir. Ona göre hidâyet "delil" anlamnadr. Buna göre "ihdinâ" bize delil ol, sana varan yolu kolaylacr, sana yaklatr ve endielerimizi cem et tek kaygmz sen ol
Hakk' tanyan ve onun rzasn
demektir. Hidâyete eren,
tercih
eden
ve ona iman edendir. 151 Beyzâvf, bir âriften
öyle nakleder: "hdinâ"
"Bizi sana götüren yo-
Çünkü içinden çklmaz karanlk hâlimizden kurtulmamz buna baldr. "Bedenlerimizde var olan perde ve engelleri yok et ki, senin kudsî nûrunla aydnlanalm ve seni senin nurunla görelim." 152 la ilet." demektir.
Kâânf ye
göre "ihdinâ" "Hidâyet üzere bizi sabit kl, istikametle
vahdet yoluna yerletir." demektir. Vahdet yolu, mârifet ve muhabbet nimeti olan özel rahîmiyyet nimetiyle nimetlenme yoludur. "Yard-
mnla vahdet yolunda bizi sabit kl." O yol, bir nimetle nimetlendirdiklerinin yoludur.
Hâce Ubeydullah der ereflendir
mamen
ki,
doru
özel
"hdinâ", "kendi zâtnn muhabbetiyle
senin giriftârn olalm. Senden
Nahcivânî
eseri,
kendimizin ve bakalarnn iltifatndan kurtulalm. Ta-
yelim, düünmeyelim..."
tiran
ki:
Rahimiyyetinin
153
ise,
bakasn
bilmeyelim, görme-
anlamnadr. 154
"Bize lütfunla hidâyet
yolu göster." eklinde
et,
tevhidinin zirvesine
ula
tefsir eder. 155
148.
Sülemî, Hakâiku't-tefsîr, varak 4b,5a,7a Süleymaniye ktp.
149.
Sehl
150.
Kueyrî,
151.
Kueyrî, Letâifü'l-iârât,
152.
Kâdî Beyzâvî, Tefsîru Beyzâvt I, 69, Bursevî, Rûhu'l-Beyân, I, 45 Kâânî, Te'vtlât- Kââniyye,9 BakK'nmArâisü'l-beyân tefsirinin kenarnda,
153
.
154.
b.
a.g.e.,
et-Tüsterî, a.g.e.,
10
254
smail Ferruh Efendi, tanbul,
155.
Abdullah
I,
49
Tefsîr-i
Msr
198
Meuâkb
(Tefsfr-i
Mevâhib Tercemesi)
1282
Nahcivânî, el-Fevâtihu'l-ilâhiyye,
I,
18 stanbul 1325
4,
s-
52
•
HDÂYET REHBER
Ruzbihan Baklî, bu âyet hakknda unlar nakleder: "Denildi ki, bize ükür yolunu göster ki, ferahlayalm. Sfatlarmz senin ezelî ve ebedî sfatlarnda fan klma yolunu göster. Hüseyin dedi ki: "Senin için olan muhabbet ve sana kavumak için gayret etme yolunu göster." iblî, "Evliyâ ve asfiyânn yolunu göster." der. Yine denildi ki, dünyada tâatlere yönelme yolunu göster ve âhirette derecelere ulatr.
Üstad dedi
ki,
"kudsiyet nurlarnla
aydnlanmamz
için hallerimi-
156 zin karanlk!.arn kaldr."
Mevlânâ bu konuda öyle •
der:
Yersiz hsan, âsi bir kölenin, güya adalet ediyorum, ihsanda bulu-
nuyorum •
•
diye,
pâdiâhn maln ekyaya datmasna
Kur'ân- Kerîm'de "Onlarn bütün balar diye gaflet ehlini korkutan bir âyet vardr.
u
âsi
kulun
benzer.
hasrettir, iç
acsdr."
onu padiahtan daha çok uzaklatrr,
adaleti, ihsan,
gözden düürür, yüzünü karartr. •
te
bunu
içindir ki,
mü'min yardma,
lûtfa
mazhar olamamak
korkusundan, dâima namazda; "Ya Rabbi, Sen,
bizi
doru
yola
157 sevk ve hidâyet eyle." diye dua eder.
Molla Câmî, hidâyete erdikten sonra hidâyeti istemenin, onun ziyâdelemesini ve onda sebat bulmay, ifade ettiini söyler. Seyr-i lellah
mtr. için
makâmndaki
bir sâlik hâlâ
Onunla matlûbu arasnda
bunu katedmesi
gerekir.
Seyr-i filiah'da ise
bir
Bunun
matlûbu
matlûbuna vâsl olma-
mesâfe olup, Hakk'a
ulamas
için hidâyeti talep etmelidir.
için bir nihayet yoktur. Seyri aslâ bit-
da baz mertebeleri elde etmesi için hidâyeti talep etmesi gerekir. Hidâyeti talep etmek, söz dili ve isti'dat dili ile olur. Her iki 158 dille talep birbirine uygun olursa kabule ayan olur.
mez.
Onun
Bursevî'ye göre, "Bizi
nin Allah'
tanyp o
doru
yola girmesinden sonra orta yolu tutmas gerekti-
9-10
156.
Ruzbihan
157.
efik Can, age, I, 127 Molla Czmî.Tefsîr-u Fatiha,
158.
yola hidâyet kl." cümlesinden, kii-
Baklî, a.g.e.,
12, Süleymaniye ktp., Ayasfya,
405
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
i anlalr.
kinci olarak, "bize her eyi, senin zatna, sfatlarna ve
tant ve öret." demektir. Bir de
lerine delâleti üzere
•
53
fiil-
"te benim do-
yolum budur." 159 âyeti gerei, Allah'tan baka her eyden yüz çevirmek ve tamamen Allah'a ve O'nun emirlerine yönelmek, anlamna ge-
ru
çocuunu kesmek yada Hz smail gibi kesilmek emriyle kar karcya geldiinde bunu hemen yapar. Ya da Hz. Yunus gibi kendini denize atmak gerekirse atar. Hz. Musa gibi en üst makama Hz. Zekeriyya gibi, iyilii emretmek uruna öldürülmek, ikiye bölünmekle kar karya kalrsa buna derhal rza gösterir. te bu makam gerçekten ehil olmayanlar için zor bir makamdr. Ancak dikkat lir.
Böylece kii Hz. brahim
gibi,
nimet verilenlerin yoluna" denildii halde "dövü-
edilirse "kendilerine
lenlerin ve öldürülenlerin yoluna" denilmemesi peygamberlerin ve velilerin
makamlarna
bir
tevik ve kolaylk olsun
diyedir.
160
Ankaravî, müfessirlerin görülerini aktardktan sonra
Râgb
el-s-
fehânî'nin hidâyeti "tevfik" 161 eklinde bulur.
Çünkü
tevfik hidâyetle
göre ihdinâ, "Allahm
ilgili
mana vermesini daha isabetli birçok anlam içermektedir. Buna
doru yola sülük etmek üzere bize
tevfik et" de-
Mevâku'n-nucûm'da öyle anlatlr: "Tevfik talebi, bütün dualar içerir. Tevfik isteyen bütün talebi, kasd ve meramn stemi olur. Zira ilâhî yardm ve Rabbânî tevfik olmaynca doru yolda gitmek ve maksuda ermek kimseye nasib olmaz. 162 mektir.
"hdinâ" rir.
Meselâ
ile istenilen
bir
eylerin ayr ayr olmas,
mü'min hidâyet
lamna; zengin olan
isterse,
ziyade
isterse,
mal ver anlamna; zayf olan
hidâyette sebat ve
manasna;
isterse,
manay da deiti-
yardm
devam
an-
fakir olan isterse
bana
manasna
gelir.
ve tevfik
Ayn ekilde deiik manalar vardr. En büyük hidâyet,
hicabn kald-
rlmasyla hakk hak, bâtl bâtl göstermektir. 163 159.
(En'am, 153)
160.
Bursevî,
161.
Tevfik, Allah'n
kullarnn
sdr. (Cürcânî,
et-Ta'rfât) Tevfîk-i lâhî,
Mhu'l-Beyân,
I,
45-46 fiilini,
sevdii ve râz
mesi, Allah'n velîlerini ilâhî srlara
olduu eye uygun klma-
Allah'n kuluna
baar
vakf klmasdr. (Uluda,
ihsan et-
T. Terimleri
Sözlüü) 162.
Ankaravî, Futuhât-t ayniyye, 187 Süleymaniye ktp,
163.
Saîd Nûrsî, kârâtü'l-i'câz, 23
trc,
Badatl Vehbi bl. No. 92
Abdülmecid Nûrsî, stanbul, 1990
54 »HDÂYET
Koma Nâr
REHBER
bizi
ile
cihân zulütnâtnda "dâllîn"
"müstakim strâüna" "ihtidâ" 164
[Allahm! Bizi bu dünyann karanlklarnda dalâlete
arasnda brakma, nurunla doru yola hidâyet
XIV. Bursevî,
uramlar
et.]
SÛFÎLERE
Necmü'd-din Dâye 'den öyle nakleder:
Hidâyet üç bölümdür:
h
Genel hidâyet, yani bütün canllarn kendileri yi almalar, zararl olanlar
için
e-
yararl olan
brakmalar anlamndaki
hidâyet...
Ni-
tekim âyette öyle buyrulur: "Biz ona (iyiliin ve kötülüün)
yolunu da göstermedik
m? 165
Seçkinlerin hidâyeti, yani mü'minlerin cennete yöneltilmesiyle
2.
gili
hidâyet.
Buna
iki
u âyetle iaret ediliyor:
il-
"Rableri imanlarndan
dolay onlar hidâyete erdirmektedir." 166
En
3.
Bu gerçek anlamda insan Allah'a Ayette öyle buyrulur: "De ki: Dinleyin! Al-
seçkin kimselere ait hidâyet.
yönelten hidâyettir.
lah'n hidâyeti tek
hidâyettir." 167 168
doru
Burada belirtilmek istenen udur: "Ben, seni fazlm ve lütfumla yarattm, bana yöneldiinde yardmlarmn cezbesi ve hidâyet nurumla,
sana
doru
larmdan
kldm. Sayende kulKim sana uyar ve senin
yolu gösterdim. Ben seni bir nûr
dilediklerimi
doru
yola ilettim.
honutluuna koarsa, onlar beer varlnn karanlklarndan 164.
Emine Yeniterzi, Dvan iirinde
165..
(Beled, 10)
166.
(Yunus, 9)
167.
(Bakara, 120)
168.
Bursevî," Rûhu'l-Beyân,
I,
13b, 14a Süleymaniye ktp.
Na't, 93, Ankara,
kurta-
1993
46, Necmü'd-din Dâye, Te'vîlât- Necmiyye,
Murat Buhari
bl.
No. 12
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET rr, ruhani olan varlk
nûruna
erdirirsin ve
onlar
doru
yola
•
55
iletirsin.
Nitekim Rabbimiz: "imdi Allah'tan size bir nûr ve apaçk bir ilâhî kelam ulamtr ki onunla Allah, kendi rzasn arayan herkese kurtu-
lua götüren yollar Sebzivârî 1.
Tekvînî: Bütün
Teriî:
Bu
mahlukat
bölümde
Bizim Rabbimiz [var
biçimini veren ve her
eyi [kendi
gerektirdii yola yönelten varlktr, diye cevap verdi. 171 tür hidâyet ise tevhid ve marifet ehline hastr. 172
smini belirleyemediimiz
ma
ele alr:
ihtiva eder. [Musa]:
eye gerçek özünü ve
doasnn] 2.
169 170
hidâyeti iki
ise,
olan] her
gösterir.
bir Sûfî ise
kitabnda, hidâyeti
be
ks-
ayrr: 1.
Akllarn
hidâyeti; tecellîlerin
2.
Ruhlarn
hidâyeti;
srrn anlamak
esmann srlar
içindir.
içindir.
3. Nefislerin hidâyet;
yüksek hakikatlere [ulamak]
4. Kalplerin hidâyeti;
imann nûrlar
5. Cisimlerin hidâyeti;
XV.
içindir.
kudretin iaretleri
içindir.
MUTASAVVIFLARA GÖRE "EL-HÂDÎ"
Olur Hâdî diyen Velî eyler ider
içindir.
173
SM-
ehl-i hidâyet
Hâdî inâyet
Ola "Hâdî" demek
bir kulda âdet
Erer Hakk'tan ona devlet-i saâdet
bn sa
Saruhanî 174
169.
(Maide, 15-16)
170.
Bursevî, age,
171.
(Taha, 50)
172.
Molla Hâdî-i Sebzevârî, erhu'l-esmâ, Hâdî md. Tahran, 1862 Yazar meçhul, erb-i Esmaillahi'l-hüsna, Süleymaniye ktp, Esat
173.
I,
47
Ef.
nr.3730/3 174.
bn sa 1997
Saruhânî, Esmâ-i hüsnâ erhi,
144 Haz.Numan Külckçi, Ankara,
56
•
HDÂYET REHBER
Hâdî hidâyetten mütaktr.
O
kalpleri marifetine, nefisleri tâati-
ne, muhibleri kurbiyyetine, âlimleri [ilim tetkiklerinde] hakikate
olmaya
ahit
iletendir. 175
Hüdâ, doru yolu açklama demektir. el-Hâdî, ilimlerde, amellerde ve hallerde, saadet yolu ile ekavet yolunu, faydal gidiat ile zararl gidiat açkla kavuturandr. 176 Hidâyet
tevfikî ve tibyânî
olmak üzere
iki türlüdür.
yet enbiyâ ve havâss- evliyaya hastr ve saâdete
meydana
eriattr. Genelde ilim, özelde ise saadet
O
öyle bir varlk
ki,
iletir.
Tevfkî hidâ-
Tibyânî hidâyet
getirir.
177
kullarndan havas olanlarna, zâtn tanma-
ya hidâyet etmitir. Böylece O'nunla, zatnn bilinmesine milerdir. Kullarndan lar
da
Zât'n
isbata
delil getir-
avam tabakasna, yarattklarn göstermi, on-
koyulmulardr.
varln neye ihtiyac varsa, ne yapmas gerekietmitir. Çocua doar domaz, meme emmeyi il-
Özet olarak her yorsa ona hidâyet
ham
eden, civcive yumurtadan çkar
y ilham eden odur. Ya ar,
ona alt
çkmaz yerdeki taneleri toplamaköeli petek yapmay kim göster-
mitir.? 178
eyhler, Hâdî ism-i ileten"
anlam
verirler.
celîline "kalpleri marifetine, nefisleri tâatine
Hâdî, günahkârlar tevbeye,
tin hakikatlerine iletendir.
Hâdî isminin srrna tulu sebebi
dii
kurbiyye-
179
eren, Allah'n
(c.c.)
kld, konutuunda hakk ve
ve yasaklarn teblii
ârifleri
ile vazifeli
kendisini insanlara kur-
doruyu konutuu, emir
olduu, kendilerine keif ve ilham ver-
kimselerdir. 180
Hâdî ismine mazhar olanlar iki türlüdür. Biri genel rahmete mazhar olur. Dieri ise, özel rahmete erer. Genel rahmet eriat ilmidir ve
95
177.
Konevî,
178.
mam Gazali, Esmâ-i Hüsnâ erhi,
179.
Fahrettin Râzî, Esmâillahi'l-büsnâ, 34,
180.
Gümühanevî,
a.g.e.,
80, stanbul,
Câmiu'l-usul,
1997
trc.
196
trc.
M.
Ferat, stanbul, 1972
1976
Rahmi
Serin, Veliler ve Tarîkatlerde Usul,
0
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET • deidr.
bir ferde has
Güne
yamur gibi. Özel mahsustur. Zemzem ve âb-
Bu havâssa
kikat ilmidir.
ve
ilim takva sahiplerine verilir.
rahmet hayat
57
ise
ha-
gibi.
Bu
181
Hidâyet kelimesinin asl "et-takdîm" (iletmek, yollamak)tr. ElHâdî, kalpleri bâtldan Hakk'a meyleden hayrl kimseleri hak ettikleri
mertebeye
iletendir.
"Rableri onlar imanlarndan dolay
doru
yola eritirmektedir." 182 kendini en güzel ekilde tantarak zatna ve
onu en güzel ekilde ereflendirerek ilettii gibi. Allah Teâlâ
de
ler verip
iyilik
buyurur
ki;
güzel huylara, yüksek hallere
"Nefse ve ona birtakm kabiliyet-
ve kötülüklerini ilham eden" 183
O
insanlara güzel
ahlak ilham ederek onlar mükerrem klar, kalplerine rzasna uygun
dünyann rezaletine yaklamamalar ve hakir görülen eylerin tehlikesine dümemeleri için, onlar dünyann kymetini kütalebi gönderir,
çük addetme, deerli eylerini deersiz görme, hasis eyleri yaparak lekelenmeme ve her nimetin kendilerinin olmas için uramama duA
rumuna
getirir.
Ayet-i kerimede
öyle buyrulur: "Onlar yoksulluk
içinde bulunsalar bile dierlerini kendilerine tercih ederler. leleri,
lar!"
te
böy-
açgözlülükten korunanlardr, onlardr mutlulua ulaacak olan-
184 185 -
Hadi
gerei olan hidâyet, istikâmet, iman, ikrar, kabul, teveddüd ve hayrhahlk gibi sfatlar ve ne'et-i unsuriyyesinin büyük bir ksm olan su ile topran gerei olan tezüllül, tevâzû, adem-i
ism-i erifinin
tasallut
mazhar
ve hilim gibi güzel sfatlar amildir. 186 Hâdî isminin
olan bir vücuttan
ehadet aleminde iman ve
salih
amel
orta-
ya çkar. 187
Hidâyet güneinin lara
bu
ktan
bütün alemi
bir hisse vardr...
aydnlatm
Hayvanlarn
olup tüm varlk-
birbirlerine
48
181.
Bursevf,. Kitâbü'n-Netîce,
182.
(Yunus,9)
183.
ems,
184.
(Har,9)
185.
Kueyrî,
186.
A. Avni Konuk, Fusûsu'l-bikem tercüme ve erhi,l, 166, haz. S.
187.
I,
merhamet
(7,8)
a.g.e.,
254, Beyrut, 1986
Eraydn, stanbul 198?"
A. Avni Konuk,
a.g.e.,I,
307
M. Tahral ve
58 •HDÂYET
REHBER
etmeleri, yavrularna efkat göstermeleri, kendilerine fayda veren
lerlerden zevk almalar, zarar veren
âlâ'nn
eyden kaçnmalar hep
ey-
Bâri-i Te-
hidâyetidir. 188
Hadi, maksudu bildirmek ve ona ulatrmak manasnadr. Hidâyetin nûru bir kalbe girdiinde o kiinin sadr açlp ferahlar. Sadrn
açlp ferahlamas, kulda ahlakn hükümleri
iyi
ile
güzel
ahlakn artmas ve kötü ahlaka
ramen
genilemesi ve yüksek kemale ermesidir.
Allah Teâlâ kulunu erdirmek istedii zaman onun kabine sekînet indirir. Böylece tabiatnn hakir olan taraflar sükuna erer. Kötü ahla-
k
rzsna kavumak için ona yardmc olurlar. "Mü'minlerin kalplerine sükunet balayan O'dur ki, imanlarn daha da salamlatrabilsinler."(Fetih,4); "Allah kimi doteslim olurlar ve Allah'n
ru yola
mak
ulatrmak
isterse
isterse,
(c.c.)
onun
göe çkyormu
kalbini îslam'a açar; kimi de saptr-
gibi kalbini iyice daraltr.
Böylece Allah
inanmayanlar dehete düürür. (En'am, 125) Allah onun nûrunu söndürür ahlakndaki genilii daraltr, yüksek ahlakn en yapar.
aa
Ne zaman
ey yapmaya kalksa ve tâate yönelse, sadr âyette geçtii üzere skr, genilikler dar gelir, iç alemine bir karanlk çöker, istedii ey ona çok zor gelir ve adeta göklere trmanyormu gibi kötü bir hale düer Allah muhafaza buyursun. 189 Hâdî,
kul hidâyetle
ilgili
bir
kullarndan dilediinin önüne koyan ve ona hidâyet yolunu bildiren ve onat tâati sevdiren, irad ve yönleniyilik sebeplerini
dirmesiyle kurtulu yolunu gösteren, rza ve kerametin veren, büyük
rahmetiyle ve engin muhabbetiyle kuatandr. Allah Teâlâ buyurur "Allah dilediini
doru
yola
(Bakara, 213) "Bana
iletir."
doru
ki:
yolu
gösteren de odur." (uara, 78)
Ayn ekilde Allah Teâlâ ti.
marifetini kullarndan isteyene tahsis et-
Ve ona tevhidinin nûrunu ikram
Hâdî olan
etti.
Allah, has kullarna önce
zatnn
böylece onlar mârifetiyle onun zatna ahitlik
yacn 188.
gidermesi gereken eyi öretti...
eyh
lâhî, Esmâ-i
Hüsnâ erhi, n,
mud, nr.4001 189.
bn Bereccan,
a.g.e.,
451
marifetini gösterdi,
Her varla ihtiÇocua doduunda memeettiler.
61a-b, Süleymaniye ktp,
Hac Mah-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
59
den süt emmesini, yavru kua yumurtadan çktnda yem tanelerini gagasyla toplamasn, arya bedenine uygun yumuak bir ev yapmas-
n gösterdi. 190 Kelâbâzî'ye göre el-Hâdî, rububiyyet ve vahdanîyyetini ikrar et-
meleri için kullarna marifetinin yolunu gösterendir.
Kulum bana bir kar yaklarsa ben ona bir arn yaklarm... diye devam eden hadis-i erif, "kulum bana azmi ve cehdi le bir arn yaklarsa, ben onu hidâyet ve himayemle kendime bir kulaç yaklat-
rrm, "
demektir. 191
bnü'l-Arabfye göre hüdâ, insann (övgüye lâyk) hayrete ermesidir."
192
Sûfilerden
biri:
"Halkn Hakk'a en
arif
olan, O'nda en fazla
hayret edenidir." demitir. 193 îlim iki türlüdür: Birincisi hakikat ilmi,
tebli
ettikleri
tahsil edenler leri için
dieri
ise
hayâl ilmidir. Enbiyâ ve evliyann
hakikat ilmi, hakikat
vücûdun hakikati
ile
ile
hayal
arasn
içerir.
Bu
ilmi
hayal arasndaki irtibatlar bildik-
Bu hayret övülen hayrettir. Onun için "Ey Rabbim! Sende benim hayretimi artr. " diye duâ
"hayret"e düerler.
Efendimiz
(s.a.v.)
etmitir.
Hayal
ilmi ise felsefecilerin ve fen ehlinin
uratklar
tabii ilim-
asmayp maddî aratrmalarla vücûdun hakikatini anlamaya çalrlar. Ancak madde ve ondan meydana gelen bütün deiik sûretler hep hayâllerden ibâretlerdir.
Bunlar enbiyâ ve evliyânn sözlerine kulak
Bunlar hakîkî Vücûd'un isimlerinin gölgeleridirler. Gerçekte hayal olan eylerle kaplan kimselerin bir hayâli brakp dierine tutunarak,
tir.
güzel ömürlerini
190.
Mahmud
mahvedip ve doru yolu
Seyyid Hasan,
erhu meânî fi
asla
bulamayp hayrete dü-
esmâillahi'l-hüsnâ, 228,
229
îs-
kenderiyye, 1990
191.
Kelâbâzî, et-Taarruf, H.z.
Süleyman Uluda,
Dou Devrinde Tasavvuf, 32,
stanbul, 1992
192.
A. Avni Konuk, a.g.e.,iy 141 ve Mu'cemu's-sûfî, Suad el-Hakim, 1101, Beyrut, 1981 Kelâbâzî, Ta'arruf 197-198,
savvuf) stanbul,
1992
trc.
Süleyman Uluda,(Do«$ Devrinde Ta-
60 «HDÂYET REHBER
üphe
eceklerinde
Onlarn bu
yoktur.
"zemmedilmi sonucudur. Bu ilim ise
hayreti ise
bir
caÇünkü hayâlin verdii bir ilmin hilliktir. Çünkü yaratma açsndan, daimî tecellîden ibaret olan ilâhî emrin sonu yoktur ki bir yerde dursun. O zaman hüdâ, insann övülen hayrete ermesidir. Arif görür ki vücûd birdir. Bu sûretler onun
hayrettir."
isimleri hasebiyle daimî tecellîsinden ibarettir.
mad Bu
"te buras müâhedenin
için
Bu
sonu
tecellînin
ol-
bittii yerdir" deyip duramaz.
sebeple hayrete düer. 194
Mûsâ
A. Avni Konuk,
(a.s.)
fassmn
ikinci
erhinde bu hayreti
öyle açklar:
nsan
ilim
ile
çaip
san ilim sahasnda hillik haline
olmadn bilince hayrete düer. nilerledikçe, arkasna bakt vakit, önce ca-
emrin nihayeti
hayret eder. Sonra da önüne
nunu göremez. Bu
hal nihâyeti
olmayan
cusu lâhî tecellîde tekrar
olmadn
(Rahman, 29)
Hakk'n
ayeti
meydana geldiini
gerei,
baktnda ilim sahasnn so"Allah'ta seyr"dir.
"O
lim
yol-
her gün yeni bir tedir"
tecellîlerinin
görür. simlerin birbirinin
zdd
her an yenilenerek
olmasndan dolay
arasnda inkâra ve tercihe sebep olacak bir hal göremez. Meselâ, Hâdî isminin hükümleri ve eserlerinin gerei olduu gibi, Mudili isminin de ayndr. lim mertebesinde akl gözüyle gören çeitli tecelliler
âlim birini dierine tercih edemez. Böyle olunca Allah' ârif olan in-
san "hayrete"
erip,
övgüye lâyk olan
sonsuza dek iin nihâyetine ulaamaz. Bu hayret hayrettir.
Peygamberimiz
(s.a.v.)
bunun hakknda
"Rabbim! Benim senin hakknda olan hayretimi artr buyurmutur. Âyette "Rabbim!
lmimi
artr." (Tâhâ, 114) buyruldu ki, buradaki
"ilim" Allah'ta seyre ait olan ilimdir.
lktr.
Bu
Meselâ mesi
neticesi hayret ve
akn-
kartrlmamaldr. karlnca hayrete dü-
hayret cehaletten kaynaklanan hayretle
bir
gibi.
Bunun
köylünün hiç görmedii
bir âletle
195
Tasavvufta hayret; kalbe gelen bir
tecellî sebebiyle sâlikin
düüne-
mez, muhakeme edemez hale gelmesidir. 196 iblî'ye göre hayret
iki
140-143
194.
Konuk,
195.
A. Avni Konuk, a.g.e.,IY 236-237
196.
H. Kâmil Ylmaz, stanbul, 1996, Süleyman Uluda, Tasavvuf Terimleri Süzlügü, 231
a.g.e., IV,
Serrâc,el-
Lüm'a, 338,
trc.
günah ileme korkusunun iddetinden meydana gelen hayret, dieri ise kalblere açlan ta'zîm duygusundan meydana gelen türlü olur:. Biri
hayrettir. 197
Zünnûn, söyler.
lk
bataki ve sondaki
ârifin
makamnn
hayret
olduunu
olmas ve Allah'n kulu Bu durumda kul kendi ükrü-
hayret, kulun fiillerinin Allah ile
nezdindeki büyük nimetlerj
ile ilgilidir.
nü O'nun nimetine denk Bulamaz. Sondaki hayret tir.
tevhidin uçsuz bucaksz sahralarndaki hayret-
ise,
Allah Teâlâ'nm kudretinin azameti, heybeti ve
büyüklüü karsn-
da kul, düünmenin yolunu kaybeder, akl bu yolda âciz kalr. 198
çou
Sûfilerin
marifeti
aktan üstün tutmaktadrlar. Tahkik
ne göre muhabbet zevk u safâda helâk olmak, marifet
ise
ehli-
hayret için-
de x temââ ve heybet içinde fenâ halinde olmaktr. 199 Allah hakknda
akln hayret içinde kalmasndan Ve Hakk'm
marifet, sürekli olarak
inayetinin kulu üzerine yönelmesinden
baka
bir
ey
deildir. 200
devaml oluudur."demitir. O'na göre hayret ikiye ayrlr. lki, bireyin varl ve mahiyeti, ikincisi bir eyin keyfiyeti hakknda hayrettir. Allah'n varl hakknda hayret irk ve küfürdür, keyfiyyeti hakkndaki hayret ise mârifettir. Çünkü Allah'n varl konusunda ârifin üphesi yoktur. Allah'n keyfiiblî: "Marifet hayretin
yeti ve
nasl bir varlk
Bundan dolay iblî der
olduu hususunda ki:
akl mecal bulamaz. "Ey hayrete düenlerin delili, hayretimi ise
artr." 201
Bu konuda Meviânâ öyle
seslenir:
Hakk'm yarattklarna kar hayran san'atn gönlünde
m her
hisset,
bu
taraftan sana gelsin,
yeter;
ol,
yaratcnn
kudretini,
arp kal da, Allah'n yard-
ulasn.
210
197.
Serrâc, age,
198.
Kelâbâzf, age, 197-198
199.
Kueyrî,
200.
1991 Hucvûn,
201.
Hucvûrî, age,
Risâle,
505
.
age,
401 408
crc.
Süleyman Uluda, Tasavvuf lmîne Dair, stanbul,
62
•
HDÂYET REHBER
arp kalp da kendi varlndan geçersen hâl bizi
doru
yola götür. "
yumuar.
olursun.
O
bir itir.
zorluk sana kolay görünür.
Çünkü iin zorluu, büyüklüü itiraf
"Yâ Rabbi
Hakikat yollar zor bulunur ama, sen onun kaybetmekten korkar, titrer de ona snrsan, o güç i
Bu i büyük sevgisini
demi
dili ile:
inkar edenler içindir. Sen aczini
202 edersen senin için o zorluk, o güçlük lütuf ve ihsân olur. * * *
Ey Hakk yolcusu! Sen; akl, zekay sat da hayranl satn al! Çünkü zeki olmak, akll olmak; bîr fikir yürütmekten, bir zanna kaplmaktan ibarettir! Halbuki hayranlk; Hakk'n güzelliini, kudsan'atn görmek,
retini,
arp kalmaktr! 203 * * *
Hikmetinden sual sorulmayan Hakk'n iini kim anlayabilir? O iin hakikatine kim eriebilir? Bu söylediim sözler, ancak anlatmak için söylenmi zaruri sözlerdir. Bazen
öyle,
ran olmak,
bazen de böyle görünür. Bu sebepledir
ki,
din ii hay-
arp kalmaktan baka bir ey deildir.
Din iindeki bu hayranlk, bu ilere akl eremedii çin hakikat kblesine srt çevirmek. deildir. Belki dostun mest ve müstarak olarak hayrete dümektir. Birinin yüzü, dost tarafna, gerçek sevgili tarafna çevrilmitir. Dilin
yüzü, ikilikten kurtulup, Hakk'da
müstarak olduu
için
dostun yüzü olmutur. 204 * * *
Dünkü yediim yemek
bile
hatrmda
yok, bu gönül hayretten,
Allâh'n yarattklarna bakp, yaratana hayran olmaktan
eyle
ad
olmuyor.
baka
bir
205
* * *
202. 203. 204.
205.
efik efik efik efik
Can, Konularna Göre
Can, age,
IV,
232
21 Can, age,!!!, 29 Can, age,
I,
Açklamal Mesnevî, W„ 314,
stanbul, 1996
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
Akll
•
63
akllarn dostun bulunduu yere, ötelere göndermilerdir! Bu dünyada kalan akl se, sevgiden haberi olmayan,
•
olanlar,
sevmeyen, sevilmeyen, ahmak olan akldr!
'
5
Allâh'n büyüklüü, san at, güzellii ve yaratma gücü
•
düer teli
aknlkla akln bandan ba olur, bir âkil kesilir!
de,
bir
lerde bulunan
o zaman,
hayrete
saçnn
her
yannda zihin, düünce zahmeti çekmez! Öte-
Ötelerde, sevgilinin
•
giderse,
ile
mânâ
ovalar, bahçeleri de hep zihinler
bitirir,
akl
206 fikir üretir!
Her eyi sebeplerden
•
biliyorsun.
O
yüzden Hakk'a
kar
hayran-
ln azalyor. Halbuki hayranln, o arp kalman, seni Allah'n huzuruna ulatracaktr. 207
Konuyu bnü'l-Arabî ve Fuzûlî'nin "Hâdî"
ism-i erifi
ile ilgili
du-
alaryla tamamlayalm:
"Yâ Hâdî!
Bizi
en güzel amellere
eritir." 208
Yâ Rab, bemîe lütfunu et reh-nümâ bana Gösterme ol tarîki ki yetmez sana bana [Ey Kabbimi Lütfunu daima bana yol gösterici kd, sana ulamabana gösterme!] 209
XVI.
ARFLERN HDÂYETE VESLE OLMASI
Allah Teâlâ'nn. hidâyet vesilesi olarak zikrettiklerinden nebilerdir. ile
Hakk'n
zâtna, sfatlarna ve
olmutur. Enbiyâ'nn
Hakk'n 206. 207. 208. 209.
va'didir.
efik Can, efik Can,
vârisleri
Hidâyetin
fiillerine
irâd onlar
biri
vesilesi
de böyledir. Çünkü, hidâyet getirme
belirli bir
zaman
yoktur. Bütün zaman-
233 VI, 66
age, IV, age,
de
bnü'l-Arabî, en-Nûru'l-es'nâ, 11, Msr, 1978 bnü'l-Arabî, lâhî Ak, trc.Mahmut Kank, Giri, 10, stanbul, 2003
64
•
HDÂYET REHBER
larda nefisler ve ruhlar o hidâyeti beklerler. Hidâyet onlarn gdalar-
dr.
Yamurun
tesiri için
terbiyesi gerektii gibi, feyzin tesiri
arsann
de kalbin terbiyesi gerekir. Bu terbiyeyi Nebiler yaparlar. Onlarn olmad zamanlarda ise bu kudsî görev Nebilerin vekili olan kâmil in-
için
sanlarndr. Allah Teâlâ, âyette "...Ve onlar temizleyecek ber)..." (Bakara, tir.
29)
buyurur. Burada tezkiye Nebî'ye
Çünkü Hakk'a vastadr. Hidâyetin bir
peygam-
(bir
riisbet
edilmi-
210 Velî de böyle olup, Resule vastadr.
manas da irâddr. Mürid
de irâd eden,
delil olan,
Mür§id doru yolu gös211 Âlime tâbi oluteren, hak yola ileten, gafletten uyandran demektir. 212 Burada ârifin vesile olduu nur, ârif ile hidâyete erilir, denilmitir. hidâyetten kast, gaflet halinden kurtulmak hakikate erme anlamnadr.
klavuzluk yapa ve yol gösteren anlamna
Mevlânâ, müridlerin hidâyet
gelir.
için birer vesile
olduklarn öyle
ifade eder: •
Allah'n nûrunu
bn,
ister
Zira bu
•
ister Allah'tan al, ister
küpten
testi,
iç, ister
iyiden iyiye
kâmil insandan.
Ak ara-
testiden.
arap küpü
ile bitiiktir.
O
mutlu
testi,
senin gibi gelip geçici, nefsânî zevklerle neeli deildir. •
Muhammed Mustafa (s,a.v.) Efendimiz; "Benim yüzümü görenler, beni görmü olanlar görenler ne mutlu kiilerdir." diye
Hz.
buyurmutur. •
Bir
mumdan yaklan mumu
mü olur. •
Böylece, o
mum
ce
•
mumun
,
gören, gerçekten de asl
muma nakledilse, mumun aydnln
yüz
yaklsa, sonuncu
o
mumu
gör-
mumdan yüzler-
gören
bile
asl
ilk
mumu görmü olur. stersen, aradn hidayet nûrunu, ak nûrunu son mumdan al; istersen bizzat ondan, can
mumundan
al;
aralarnda hiç bir fark yoktur.
210.
Bursevî, Kitâbü'n-netîce, 75-76
211.
Süleyman Uluda, Tasavvuf Terimleri Sözlüü, 388, Selçuk Eraydn, Tasavvuf ve Tarikatlar, 116, stanbul, 1994
212.
Kuseyrî, Risale,
492
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET îrsen son
geçmi
mumun nûrunu
velîlerin
-
65
ondan feyiz al; istersen gelip mumlarndan ma" nen aydnlan, nûrlan... 213 gör,
»* Ey akll,
fikirli
kii,
hastaln
nevi hekimin önüne,
•
geri gelmemesini istersen,
paran pulunu
Manevî hastalk hekimlerinin, yâni
saç ve
bu mâ-
ban yere koy.
velîlerin gönüllerini ederse-
niz, kendinizi görür, halinizi bilir
ve durumunuzdan utanrsnz.
Bu gönül körlüünün
halkn
giderilmesi,
hekimler, Allah'n lutfu ve keremi
ile
elinde deildir. Fakat
bu
hidâyet yolunu gösterirler.
Bu manevî hastalklarn hekimlerine candan, gönülden
kul olur-
san Allâh'n lutfuna ve feyzine yol bulursun. 214
Vardk da Fir'avn
ptr-i
ta olsa dil yuma olur yakn bir mûrdan alça olur
kâmile
ise nefsin
da olur Çürüklerin hep sa olur zehrin kamu bal ya olur Dalar yemili ba olur cümle cihan bostan sana Oldunsa vakf aczine ednâ amel
bir
Es'ad Erbilî
ibi olsa
Nefsin Fir'avn gibi ululuk iddiasnda Acizliini,
Çorak dalar meyveli
XVII.
baf
214. 215.
ac
(hallerin)
bir amelin
tatllar
bütün dünya sana bahçe
116 < age, III, 102 M. Es'ad Erbilî, Divân- Es'ad,lS9 stanbul, 1991 age,
olur.] 215
deiik açlardan deerlendirerek baz
ayrmlardr.
efik Can, efik Can,
da gibi olur
HDAYETN MERTEBELER
Mutasavvflar, hidayeti
213.
karncadan daha alçak olur
güçsüzlüünü anladtnsa kymetsiz
Çürük, hata ilerin dorulur,
mertebelere
ise
da
I,
,
66 »HDÂYET REHBER Bursevî, imanla balayan^ hidâyetin mârifetullah çizgisinde tedrî-
cen
artacan
Kiinin manevî hayatnda,
söyler.
uymaz. 216 Bursevî
erine
açklarken "marifetin
bir
belirterek ifade eder. 217
bu
bir vaktin
hükmü
di-
tedricilii, hidâyeti mârifetullah olarak
yerde karar etmeyeceini, her an
O'na göre hidâyetin
ilk
artacan"
mertebesi iman, ikin-
ci
mertebesi velayet, üçüncü mertebesi nübüvvet, dördüncü mertebe-
si
ise risâletdir. 218 *
imam 1.
Gazâlî
Hayr
er yollarn
ve
(doru ve
hidâyeti üç derecede ele alr:
ise,
bilmektir. Allah Teâlâ "Biz
ona
iki
yolu
eriyi) göstermedik mi?" buyurarak, herkese akl veya
peygamber, vastasyla bu yollar açklamtr. Hidâyetin sebepleri,
kitaplar,
peygamberler ve akl sahiplerinin
larn hidâyetini engelleyen, hased,
körlüü ve dier 2.
kibir,
basiretleridir.
dünya
nsan-
sevgisi, basiret
sebeplerdir.
Allah'n kullarn halden hale çevirmesidir.
te
bu mücâhede 219
sonücu gerçekleir. 3.
Bu mertebe
ise
mücâhedenin kemâle ermesinden sonra, nübüv-
vet ve velâyet âleminde parlayan bir nurdur. Hidâyetin
bu merte-
muhâkeme yoluyla ulalamaz. Mutlak ve gerçek budur. Dier iki hidâyette baz perdeler bulunur. Hidâ-
besine akl ve
hidâyet
yetlerin hepsi Allah'tan
ne nisbet edip, lerde
tahsis ile
"Doru yol,
le dirilttiimiz,
olmakla
birlikte Allah
Teâlâ'nn kendisi-
ereflendirdii hidâyet ite budur. Âyet-
ancak Allah'n yoludur" 220 "Ölü iken hidâyet,
kendisine insanlar arasnda yürüyecek bir nûr ver-
diimiz kimse, karanlklar içinde kalp, ondan çkamayan kimse
Hakk
216.
smali
217.
Bursevî, Tefsiru Fatiha, varak
Bursevî, Kitâbü'n-netîce,
I,
370
32a Süleymaniye
ktp.
Hac Mahmud
bl.
No.237/2, 218. 219.
smali Hakk Bursevî, Kitâbü'n-netîce, I, 370 Mücâhede, mücâdele etmek, savamak demektir. Terim
olarak, eriatça
is-
tenen fakat nefse zor gelen eyleri emmâre olan nefse yükleyerek onunla
220.
savamaktr. Nefse kar açlan sava büyük cihattr. Mücâhede, mek, onu etkisiz hale getirmek, çile çekmektir. (S. Uluda, Tasavvuf Terimleri Sözlüü) Bakara, 120
nefsi ez-
ZAHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET gibi olur
mu?" 221
Rabbinden
bir
"Allah,
kimin gösünü slâm'a
nur üzerinde deil
mertebedeki hidâyet
midir?" 222
-
67
açm ise ite o,
buyrularak üçüncü
anlatlmaktadr. 223
Molla Câmî, hidâyetin mertebelerini "Vücûd mertebeleri" 224 açsndan deerlendirerek unlar söyler: "Hidayeti saymak mümkün deildir, ancak genel olarak öyle ifade edilebilebilir: Cenab Hakk'n balangçta taayyün-i -evvelde (Hakk'n ilk zahir oluu) oldu-
u
gibi, gayb-i
hüviyy etteki (Belirsiz olmas
itibariyle
Hakk'n
zât,
karanlndan, icmâlî, külli, ilmî Vücûd nûru arsasna, sonra taayyün-i sânî'deki (Hakk'n ikinci mertebede zahir olmas) gibi tafsili, ilmî Vücûd nûru arsasna, sonra mertebe mertebe rûhî, misâlî ve hissî olarak, (dört) unsurdan oluan beden olarak varoluuna ulatrncaya dek a'ynî vücûd arsasna hidâyet etmesidir. Sonra çocukluktan temyiz ve teklif çana ulatrp Nebî (s.a.v.) ve O'nun getirdiklerine imana muvaffak klmasdr. Bu hidâyetlerin artmasn tazât- kibriyâ)
olduu unutulmamaldr. (Kii Hak'tan ezelde neyi taleb etmise Allah ona göre hüküm verir. )Artk talep edilen hidâyet, slâm dini, salih ameller, kâmil melekeler, yüce makamlar, lebin, isti'dât dili ile
ameller ve hallerdir." 225
/
bn-i Kayym, hidâyet mertebelerini, Cenâb- Hakk'n kullarna manevî iaretlerle yol göstermesi açsndan on ayrr:
kma
1.
.
2.
Uyankken vastasz Teâlâ'nn Musa (as)
En'am, 122
222.
Zümer, 22
223.
mam Gazâlî, hyâ u tanbul,
konumas böyledir.
Ulûmi'd-dm} V% 201-204,
trc.
Ahmet Serdarolu s-
1985
Burada geçen varlk mertebeleri hakknda geni bilgi için, bkz. A. Avni Konuk, Fusûsu'l-bikem tercüme ve erhi, haz. Mustafa Tahral ve Selçuk Eraydn, stanbul 1987 M. Krol Klç, Muhyiddîn Îbnu'l-Arabî'de Varlk Mertebeleri,
225.
ile
ile
Allah'n Nebiler'e vahyetmesidir.
221.
224.
olarak Allah'n kulu
Molla Câmî,
baslmam a.g.e.,
13
Dr..Tezi, stanbul, 1995
68
3.
«HDÂYET REHBER
Melek olan
elçilerin
rece sadece nebilere 4.
beer olan elçilere
mertebesidîr.
Bu da
sddîklann derecesinden alttadr. Sddîk, ilham, gibi
özel vahyin ve
Rasülüne teslim etmitir. Peygamberimiz
(sav)
Ömer
derununa ilham edilen
Hattab'dr."
b.
"Sizden önceki
Eer bu ümmette
ümmetlerde kendilerine ilham verilenler vard. 226
doma, kef kalbini, srrn
içe
eylerden müstanidir. Çünkü, sddîk bütün
de böylesi varsa o
Bu üç de-
aittir.
dourma)
Tahdis (ilham, içe
gönderilmesidir.
Muhaddes, kalbine ve
ey demektir. Bu kiinin
mertebesine göre
olan görüüdür. Mutlak kesinlik arzetmez. 5.
mam (anlay, idrak) mertebesidir. Davud (as) 'm gördüü bir davada cezay
fazla sert
bulan Süleyman
(as)
yeni bir
çözüm
teklifinde
Davud (as) olunun çözümünü kendisininkinden daha adil bulduu için davay bu yönde karara balar. Cenâb- Hak âyette bunu öyle belirtir: "Bu olayda Süleyman'n dava konusunu (daha derinden) fehmetmesini, anlamasn saladk." (Enbiyâ, 79) Fehm, Albulunur.
lah'n kuluna verdii bir nimet, kalbine
koyduu
bir nurdur.
Kul bu
bakasnn idrak edip bilemediini bilir. Âyetlerden bakasnn anlayamadn anlar, manann aslna vakf olur. Bedir ehlinden sahabilerinde bulunduu bir toplulukta Hz. Ömer "Allah'n yardve fethi geldii zaman" 227 âyetini sorar. Herkes bir mana verir. nûrla
m
çlerinde en genç âlâ
bu
bn Abbas
(ra)dir.
En son ona
sorulur. "Allah Te-
âyette Nebi'sinin eceli geldiini haber vermektedir, "der.
bn
anlay olmasayd Rasulüllah'm ecelinin bildirildiini nereden çkaracakt? Bu dereceden çou insanlar yoksundur. O kiiler âyetleri anlamak için baka eylere ihtiyaç duyarlar. Fehm sahipleri ise baka eylere gerek duymazlar.
Abbas
6.
(ra)'de özel bir
Beyân (açklama) mertebesi dir. Hakk'n delil ve ahitlerle açklanmas, bâtldan ayrlmas ve tantlmasdr. Böylece hakk, kalbe görünmü gibi olur. Bu derece genel olup bütün yaratklar kapsar. Bu beyân kullarna ulamadan Allah kimseye azab etmez veya saptrmaz. "Allah Teâlâ
bir
„
226.
Buhar, Fadâilü Ashâbü'n-nebi,6
227.
Nasr, 1
topluluu hidâyete erdirdikten son>
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET ra,
düürmez."
edip,
mak 7.
69
nelerden saknacaklarn kendilerine iyice açklamadkça dalâ-
lete
t
•
açkladn
(Tevbe, 115) nsanlar Allah'n
kabul
onunla amel etmediklerinde, Allah onlar hidâyetten saptrsuretiyle cezalandrr. Burada ki açklama âyetlerle ve kâinâ-
tefekküre
çararak yaplr.
Özel açklama mertebesjdir. Bu hususi hidâyeti gerektiren beyândr. nâyet, tevfik, seçme fiilleriyle ilgili ve brakma sebep-
babo
kaldrlmas
lerinin kalpten silinip
"Gerçek
ortaya
çkan beyândr.
u ki sen her sevdiini doru yola yöneltemezsin; fakat
Allah'tr dilediini la girecek 8.
ile
doru
olanlar en
yola yönelten; ve yine O'dur
iyi bilen. "(Kasas,
56)
doru yo-
228
ittirme mertebesidir. "Allah onlarda bir hayr görseydi onlarn mutlaka duyup iitmelerini salard; kald ki (hakk) duyup iit-
bal tavrlar içinde kukukulan iitmesi vardr ki sö-
melerini salasayd, yine onlar o dik
suz yüz çevirirlerdi." (Enfal, 23) Bir
zün lafzm tini,
9.
iitir bir
de kalbin iitmesi olup o da kelamn hakika-
ne kastedildiini anlamaktr.
ilham mertebesidir. "insan benliini
l)amacna uygun
duu
düün ve onun
nasl (yarat-
ekillendirildiini ve nasl ahlâk zaaflarla ol-
kadar Allah'a
kar
sorumluluk
bilinciyle
de donatldn...
takvann ilham edildiini) ems, (7,8) Herevî, ilham -üç derecede açklar: Birincisi duymaya bal kesin olarak vahy eklinde tezuhur edendir. kincisi, apaçk meydana gelen ilhamdr. (fücur ve
Bunun doruluunun belirtisi udur; buna mazhar olan kii perdeyi yrtmaz. eriatn çizdii snr amaz ve hataya dümez. Üçüncüsü 10.
ise
Sadk rüya tin
srf gerçein
kasnn rüyas
228.
edilir,
ettii ilhamdr.
"Sadk rüyann nübüvveolduu ifade edilir. Nebilerden ba-
mertebesidir. Hadis-i erifte
krkalt cüzünden
amel
tecelli
için
biri" 229
vahye uyup
uymadna
uymazsa amel edilmez.
Allah'n hidâyeti ancak buna tisinden ibarettir.
229.
Buhari, Ta'bir, 4
230.
îbn
•
Kayyim el-Cevziyye,
ulamak
^ a.g.e.,53
baklmadr. Uyarsa
230
isteyenler vadettii rahmetin belir-
70 »HDÂYET REHBER
XVIII.
HDÂYETTE ST'DAT
O her zaman gösterir hak yolunu Lâyk olduu
yola sevkeder kulunu 231
Meryem sanki bir aslan kann dökmek istiyormu da ondan kaçyormu gibi, bir daa doru kaçyordu. Birisi onun arkasnsa
b.
dan koup: "Hayrola, diye sordu.
I Iz.
ku
gibi
sa, o kadar
ne kaçyorsun; arkanda kimse yok?"
hzl kouyordu
ki,
acelesinden ona ce-
O
adam bir müddet onun arkasndan kotu, peini brakmad. Ve Hz. sa (as) 'a kuvvetlice bararak: "Allah rzas için bir an olsun dur! Böyle hzl kaçn bana dert oldu. Ey kerem sahibi arkanda ne aslan var, ne düman, ne de bir korku, kimden bu tarafa vap veremedi.
doru
kaçyorsun? dedi. Hz. sa; "Bana
ba olma,
ben
bir
ahmaktan
kaçyorum. Brak da kaçp kendimi kurtaryorum. (erh:
Ahmak
temyiz 232 sahibi olmayan kimsedir. Zahirî ilim ve
kl krk yaran
fennde
fakat bu esrarengiz
vücudunun nereden
geldi-
ini, niçin geldiini ve nereye gittiini, niçin gittiini anlamak mera-
kn hissetmeyen kimselerdir. Mevlânâ (ks) "Böyle bir kimse zahiri ilimlerde mutlak zeki bile. mademki onda bu temyiz yoktur o ahmaktr." buyururlar.)
olsa
O kimse dedi ki: Nefesi ile körler ve sarlarn ifa bulduu o Mesih deil misin? Hz. sa: Evet, dedi. O kimse: Peki dedi, gizli srlara, efsûnlara sahip o mânâ padiah, sen deil misin? O efsunu bir ölü üzerine
dedi
ki:
okuduun
vakit, av
bulmu
aslan gibi
Evet o söylediin de benim.
O
sa
kimse cevap verdi:
(as)
buyurdu
ki:
Evet! Soran tekrar:
her ne istersen yaparsn, korku kimdendir?
O
halde, ey
Bu çeit
pâk ruhlu
mucizelerin ol-
brahim ener, Türk Edebiyatnda Manzum Esmâ-i Hüsnâlar, 148 zi.
232.
sa (as) Ey güzel
dirilir!
çamurdan kular yapp canlandran sen deil misin?
yüzlü!
231.
sçrayp
Dr. Te-
zmir, 1985
Temyiz, fark anlayp idrak etme,
iyiyi
kötüden ayrma,
birini benzerlerin-
den ayrp tercih etme, ayrdetme, üstün tutma, yeleme, seçme, farketme anlamlarna kullanlmtr
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET
•
71
duktan sonra, dünyada kim senin bendelerin arasna katlmaz? Kim sana kul köle olmaz? Isa (as) buyurdu ki: Teni yaratan ve ezelde ca-
n vareden Hakk'n pâk zâtna yemin
ederim
nn
gökyüzü
ve
sfatnn hürmeti hakk
için ki,
yrtm ona kul köle olmutur. O sarlar üzerine okudum, çatlad, yarld.
oldu.
dirildi kalkt.
O Allah'n
zât-
yakasn
bile yenini
a'zam ben körler ve Kayalk bir daa okudum, da
efsun ve ism-i
Hrkasn göbeine
okudum
cesedine
iyi
ve
ki
Ölmü
adamn Hiçbir ey olmayana okudum bir ey kadar yrtt.
bir
oldu. Fakat, bir
Onu ahman
derman,
bir çare
[erh: ruhlar ve
mayan
kalbine, muhabbetle yüzbin defa
olmad. nefisleri ihya
eden
kimselere, her ne kadar söz
ile
nebiler, hidâyete kabiliyeti ol-
aknlklar
O
ümonlarn azgnlklar
nasihat etseler ve hal
metlerine örnek olmak üzere, ibâdetler getirseler,
ve
okudum,
ile
artar.]
ahmak kat ta oldu da o huyundan dönmedi, çorak
bir
kum
oldu da ondan hiç ekin bitmedi.
O
kimse dedi
halde, o
ki:
Peki
Hakk'n smi baka eylere
ahmaa tesir etmemesinin hikmeti nedir? O
etkisi
olduu
da hastalktr bu
Hakk'n ismi ona deva oldu, buna olmad? sa (a.s.) dedi ki: Ahmaklk hastal Allah'n kahrdr. Körlük hastal ise kahr deil, belki bir belâdr. Bela merhameti celbeden bir hastalktr. Ahmaklk ise zahmet getiren, bakalarn yaralayp inciten bir hastalktr. da.
Niçin
Ahmaa vurulan el
Allah mührüdür.
O mührün üzerine hiçbir
çare bulmaya güç yetiremez.
Hz. sa'nn ti
da,
kaçt gibi,
sen de ahmaklardan kaç.
Ahman sohbe-
çok kanlar dökmütür.
Hava (buharlanma
ile)
suyu nasl yava
sizden (iman nûrunu) böyle çalar. lar
ve (inkar)
soukluu
verir.
yava
çekerse,
O ahmak (ilâhî akn)
ahmak da
hararetini ça-
233
Enbiyâ ve evliya Hakk'a hizmette doktorlara benzer. Ümmeti
sa-
adete sevkettiklerine ve slah ettiklerine göre ilâhî emre hizmet eder-
233.
A. Avni Konuk,
a.g.e.,11,
209-215 (Mesnevî'den naklen)
72 -HDÂYET REHBER
ler.
îsti'dad olmayan kimselere hidâyet veren
ilâhî
emre hizmet
olmadklarna göre de
etmezler. 234
Kueyrî, "Kurtulua eren daha önce Allah tarafndan seçildii
için
kurtulmutur. Çünkü Allah Teâlâ, "Biz onlarn [hepsini] seçtik ve dos-
doru
235 bir yola ilettik." buyurur. (En'am, 87)
Ebu Osman demitir
ki:
"Hem
söz
nefsine amir klan hikmet incileri söyler,
hem fiil yönünden sünneti söz hem fiil yönünden heva
ve hevesi kendine amir klan, bid'at olan eyleri konuur. Zira Allah Teâlâ,
"Eer O'na
itaat ederseniz
doru
yolu
bulmu
olursunuz." bu-
yurur. (Nûr, 54) 230
Kueyrî ve Ebu Osman'nn
ama
kabiliyeti, hidâyeti istemesi
Hakk'm
hidâyetle
düünüldüünde, inve ona doru yürümesi, Cenâb-
ifadeleri birlikte
hükmetmesine sebep olmaktadr.
Kalbi ezelde iman nûru
ile
aydnlanan kimse, bu alemde de
mü'min olarak zahir olur. lahi ilimde deimez özü hidâyeti taleb memise, hidâyete kabiliyeti yoksa, bu alemde de hidâyetle zahir
et-
ol-
mazlar. 237 Bir kimsenin a'yn- sabitesi (ezeldeki
deimez
hakikati),
yokluk
halinde(henüz bu aleme gelmemiken) iken "el-Hâdî" ism-i erifinin sureti üzere
resmedilmi
ise
bu alemde de hidâyet suretiyle ve
mü'mn
olarak zahir olur. 238
Konu
ile ilgili
olarak bnü'l-Arabî,
"Eer
Allah dikseydi hepinizi
unlar söyler: "Burada kullanlan "^" harfinin imtina harfi (mümkün olmayan anlamnda harf) olduunu, dolaysyla Hakk'n bir eyi dilemesinin a'yân- sâbite'ye göre gerçekleir." Yani Hak eer hepsinin hidâyetini hidâyete erdirirdi"(En'am, 6/149) âyetini açklarken 5
dikseydi hidâyet ederdi, ancak hepsinin hidâyete kâbiliyeti
n bildii için hepsine hidâyet etmemitir. 239 a.g.e.,II,
197
492
235.
Kueyrî,
236.
Kueyrî, er-Risale,l42
237.
A. Avni Konuk, a.g.e.,III,69
238.
A. Avni Konuk,
239.
A.A. Konuk, age, 11,63-64
a.g.e.,
a.g.e.,III,
73
olmad-
ZÂHR VE BÂTIN AÇISINDAN HDÂYET En dorusunu Budur
Allah
ehl-i tarîkin
bilir.
-
73
Muvaffakiyet Allah'tandr.
mültecâs
Srât- müstakime kl hidâyet
Budur erbâb-
tarîkin recâs
Srât- müstakime kl hidâyet lâhî
ktl tartk-i
Ere tâ menzile
Namaz
içre
aka trâd
âk ola âd
niyaz
içre
budur yâd
Srât- müstakime kl hidâyet
Çü
tahmil eyledin bâr- emânet
Yine sen eyle
yâ.
Rabbi iânet
Eerçi sana yol çoktur begâyet Srât- müstakime kl hidâyet
Çü dütük firkate âhar ilinden Hamîr olduk senin kudret yolundan Çkarma Hakkî'yi doru yolundan Srât- müstakime kl hidâyet smail
Hakk Bursevî240 Veysel
AKKAYA
ÜSKÜDAR-2003
240.
K. Ziyâeddin
2001
Coan, . Hakk
Bursevi. Fatiha Tefsiri, 121, Y.L.T., stanbul,
HDÂYETN BALANGICI
alangçlar, nihayetlerin
tecelli ettii" yerlerdir.
lah ile olursa nihayeti de
Onunla Ona
doru
Kimin bidayeti Al-
olur.
241
bn Atâullah Soru da ilimden
gelir,
cevap da. Nitekim diken ve gül toprak ve
sudandr, yani çamurdan. Dalâlette ilimden ac ve tatl yamurdandr. 242
gelir hidâyette.
Nitekim
Mevlânâ
KTABA Bütün hamdler lah'n kulu ve resulü
GR
Allah'a, salât ve selâm varlklarn
Muhammed'e
(s.a.v.) âli
241.
Atâullah skenderî, Hikem-i Atâiyye.
242.
A. Avni Konuk, a.g.e.JII, 46
hayrls, Alve ashabna olsun.
76 «HDÂYET REHBER
Ey
yan k§i! •
•
örenmeye gayretli olan, ilme yönelen ve onu çok arzulaBil ki ilim örenmekten kastn;
ilmi
bakalar ile yarmak, onunla övünmek, arkadalarndan önde olmak, insanlarn sana yönelmesini istemek
•
ve dünya
dinini
mal toplamak
ise;
ve nefsini helâk etmeye çalyorsun. Âhiretini dünya
ykmaya
karlnda satyorsun. Bu al veriin
miz(sav) buyurur
kesiciye
"Yarm
ki:
Yaptn
ticaretle, di-
öreten de isyanna yardmc ve
nini tehlikeye atyorsun. Sana ilim
hüsranna ortaktr. O, yol
zarardr.
klç satan
kii
gibidir.
Peygamberi-
kelime de olsa 243 bir kötülüe katkda
244 bulunan, ona bu kötülüünde ortak olur."
Eer ilim örenmekte niyet ve maksadn, sadece âlimlerden nakilde bulunmak deil de, hidâyetse; sana müjdeliyorum!.. Çünkü bu niyetle ilmi elde etmek için yürüdüün zaman, melekler yoluna kanatlarn yayar. Onu örenmeye baladnda; denizdeki canllar, günah-
larnn aff
için Allah'a yalvarr.
Her eyden önce unu bilmen tin
ba,
sonu, zâhiri ve
bâtn
"lmin neticesi olan hidâye-
gerekir:
vardr...
Balangcn salamlatrmadan
Dn örenmeden,
sonuna ulaamazsn...
özünü kavrayamazsn..."
Burada, nefsini ve kalbini hidâyet açsndan kontrol etmek
balangcn
sana hidâyetin
langcn örenmeye
de
meyilli, nefsin
re yükselebilir ve ilim
Hidâyetin
bildireceim.
bana
deryasna
Eer
kalbin, hidâyetin
için,
ba-
kabiliyetli ise, istenen hedefle-
dalabilirsin...
yöneldiinde kalbin, erteleme ve gereini yap-
makta tembellik gösterirken; nefsin, ilim örenmeye meylediyorsa, o kötülüü emreden nefistir. Qjefs, kovulmu eytann hilesine uymu, 243. 244.
"Öldür!" yerine "Öl...." kelimesinin kullanlmas gibi. (arih) bn Mâce, Kitâbü'd-diyât, l'de Ebû Hüreyre'den naklen, Resulullah (sav)
buyurdu
ki
"Kim yarm kelime de
mü'minin öldürülmesine katkyazl olarak çkar: huzuruna alnnda olsa bir
da bulunûrsa, o kii Allah'n (cc) "Allah'n rahmetinden mahrumdur!..."
u
HDÂYETN BALANGICI
•
77
onun gurur ipiyle yava yava kendisini korkunç helake sürüklemesine boyun emi ve ilim örenmeye kalkmtr. eytann amac, hayr yerinde erri "iyi" gibi göstererek, seni "amel
bakmndan
iflas
eden
ve eytana uyanlar" arasna katmaktr. Onlar güzel iler yaptklarn zannederler. Halbuki
çalmalar dünya hayatnda boa
Bu durumda eytan, sanayimin üstünlüü ve
gitmitir.
âlimlerin dereceleri-
hakkndaki sözlerinden bahseder. hadislerine ilgini azaltr: "lmi artt
ni anlatr. Sahabe ve tabiinin ilim
Ancak Resulullah
(sav)'nin
u
halde hidâyeti artmayan kii ancak Allah'tan
uzaklam olur." 245 "K-
yamet gününde insanlarn en iddetli azap çekeni ilmine Allah'n mükâfat vermedii âlimdir." 246 Ve yine Peygamberimiz öyle buyurur: "Fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalpten, kabul olunmayan
amel ve duadan Allah'a
rem buyurur
ki:
snrm." 247
"srâ gecesi
bir
Bir
baka
hadiste, Rasûl-i Ek-
toplulua rastladm. Dudaklar ate-
ten makaslarla kesiliyordu. Siz kimsiniz? dedim. Biz iyilii emreder;
kendimiz yapmazdk. Kötülükten de sakndrr ama kendimiz onu ya-
pardk, dediler." 248
den sakn. Seni gurur ipiyle çekip aldatmasna uyma. lim örenmeyen cahile bir kez, örendii bilgilerle amel etmeyen âlime ise bin kez yazklar
olsun!..
ilim •
örenen
insanlar üç
ksmdr:
hazrlk yapmak için ilim örenendir. Onun amac sadece Allah rzas ve âhiret hayatdr... te bu kaza-
Birincisi, âhiretine
ilimle
nanlardandr... •
kincisi,
linin
dünya hayatna yardmc olmas
zayfln
ve
için ilmi
maksadnn kötülüünü
durumdakiler, tehlikededir.
Eer
Bu
ölüm, onu tevbe etmeden yaka-
Deylemî, Ali (ra)'dan rivâyet etmitir.
246.
Dârim, Mukaddime, Bab, 27
247.
Müslim, Kitâbu'z-zikr ve'd-duâ, 73, Nesâî, sdâze, 13 s.371
bni Hibban,
kiidir.
kalbinde hisseder.
245.
248.
örenen
Sahih, Enes (r.a.)'dan rivayetle
mam Ahmet,
c.4
78
-HDÂYET REHBER larsa,
sonunun kötü olmasndan korkulur. Onun ii Allah'n
desine
kalmtr.
(Allah ister affeder, isterse affetmez)
gelmeden tevbeye
ayet
ira-
eceli
buna ilimle ameli de ekler ve eksiklikleri giderirse kazananlar arasna girer. üphesiz "günahtan tevbe 249 edert, sanki hiç onu ilememi gibidir."
Üçüncü kiiye
ise
yönelir,
eytan
maya, makamyla
maya
galip gelmitir.
öünmee ve
kullanarak her yere
için ilmini
tabilerinin
klmtr. htiyacn
vesile
rak nefsinde: "-içiyle
O
da
ilmini,
çokluu
mal çoalt-
ile
gururlan-
ve dünyalk bir iini halletmek
girer.
O
bununla
birlikte gizli ola-
dyla dört elle dünyaya sarlmakla beraber-
konumakla ve âlimler gibi giyinmekle, onlarn alâmetlekendinde bulunduu için Allah katnda bir yerinin olduu" dü-
âlimâne ri
üncesine
sahiptir.
te bu mahvolmu ve aldanm
ahmaklardan-
dr. Çünkü,-kendisini muhsinlerden zannedip- içinde bir kurtulu
ümidi beslemesi onu tevbeden alkoymutur.
O Allah Teâlâ'nn u
sözünün farknda deildir: "Ey iman edenler! eyleri niçin söylüyorsunuz?"
(Saff, 2)
yapmayacanz
Bunlar Resulullah'n
haklarnda öyle buyurduu insanlardr: "Ben
sizin için
(sav)
Dec-
olmayan kimselerden korkuyorum. Denildi ki onlar kimdir Ey Allah'n Rasulü? Buyurdu ki: Kötü âlimler250 dir..." Çünkü Deccâl'in gayesi saptrmaktr. Kötü âlim ise insanlar sözleriyle dünya sevgisinden uzaklatrrken, amelleri ve halleriyle onun sevgisine dâvet etmektedir. Hal dili de, konuma dilinden daha tesirlidir. Ayrca insanlarn kiilikleri, duyduklarncâl'den çok Deccâl
dan ziyade, gördükleri
m
ile
amel etmeye daha yatkndr. Bu aldan-
kiinin amelleriyle ifsad ettii, sözleriyle slah ettiinden da-
ha fazladr.
Çünkü
âlim dünyaya yönelmeye
kar
cesaretlendir-
mezse, cahiller de bundan cesaret bulamaz. Böylece onun ilmi,
Allah'n kullarnn kötülüe cür'et etmesine sebep olmutur. Bununla beraber onun cahil nefsi (cenneti ve büyük sevab) temenni
etmekte ve (kendisine uyanlarn ve
lemektedir. Bazen de ilminden
249.
250.
bn Mâce,
malnn
çok olmasn) bek-
dolay Allah'n nimetler ihsan
et-
1851, Mecmau'z-Zevâid, 17526 Bu manaya yakn olarak (dalâlete sevkeden önderler, imamlar eklinde) I,
imam Ahmet
rivayet etmitir. C.l,
s.
22,
44
HDÂYETN BALANGICI mesi gerektiini düünmektedir. Ve yine "Allah'n
çou
•
79
kullarn-
dan daha hayrl olduu" hayaline kaplmaktadr.
Ey
ilmi isteyen!
tan sakn... Nice
Sen
birinci
ardan
ksmda
ol'...
kinci
ksmdan
olmak-
alanlar, tövbeden önce
ölüm yakalad ve hüsrâna uradlar. Sakn ha sakn üçüncülerden olma!.. Sonra kurtulu ümidin kalmaz, hayr ve doruluun beklenilmez ve böylece mahvolursun...
Kendimi kontrol etmeme yardmc olmas
gc ise
nedir? diye sorarsan;
bil ki,
hidâyetin
takvânn bâtndr. Sonuç, ancak takvâ
ba
için;
hidâyetin balan-
takvann
iledir.
zâhiri;
sonu
Hidâyet de mtittakf-
ler içindir.
Takvâ tan ibaret
ise,
Allah'n emirlerine uymak ve yasaklarndan kaçnmak-
olmak üzere
takvâ ilminin zahirini
Baka ilave
iki
iki
ksmdr. imdi
bölümde açklayacam...
bir kitaba ihtiyaç
edeceim... Allah
sana ksa ve öz bir ekilde
duymaman
yardmcmz
için,
olsun.
üçüncü
bir
ksm
daha
birinci
bölüm
1.A.-TÂATLER 1
S* lah' in emirleri farzlar ve nafilelerden oluur. •^ticaretin asldr. Kurtulu onunla elde
Farz,
edilir.
sermaye olup
Nafile ise kârdr.
Dereceler onunla kazanlr. Bir hadîs-i kudside Allah Teâlâ öyle buyurur: "Kullarm Farz ibâdetlerle
yaklat
na yaklaamaz. Bununla beraber, kul
yaklar
2 ki (kurbiyyet)
kadar hiçbir ibâdetle ba-
nafilelere
devamla bana öyle
sonunda, ben onu severim. Ben onu sevdiim -
t
TÂ'AT: bâdet. Allahü teâlânn beendii,
2.
Kurb,
yaknlk
demektir. Kul
bariyle deildir.
O
ile
olduu eyler. Hasene. Hak arasnda yaknlk zaman ve mesafe râz>
iti-'
kuluna, sevgisiyle, inâyetiyle, rzasyla, lutfuyla ve ihsa-
myla yakndr. iki türlü
kurb vardr:
Kurb-i Ferâiz: Farz ibâdetleri ilemenin kula
1.
hali.
salad Allah'a yakn
olma
baka her eyden fani olur. Allah'a yakn olmas hali. Kuldan
Kul bu halde kendisi dahi! Hak'tan
2. Kurb-i
Nevâfl: Kulun
nafile ibâdetlerle
beeri sfatlar gidip yerine lun gören gözü
v.b.
ilâhî
olmas bu
vasflarn gelmesi. Zikredilen hadiste, ku-
tür kurbiyyetî ifade eder.
Kueyrî bu hadisi açklarken kurbu öyle izah eder: "Kulun Allah'a yakniönce O'na iman etmek, O nu tasdik etmekle, sonra hsanna ve tahkiki5
ne yakn olmakla
olur.
Allah'n kula
yaknl
ise
bu dünyada özel surette
1
84 »HDÂYET
REHBER
zaman iiten kula, gören gözü, konuan
dili,
tutan
eli
ve yürüyen
aya olurum..." 3 Ey bahtan
Allah Teâlâ'nn emirlerini yerine getirmeye, ancak sa-
tâlib!
akama
ona ilim ve
kadar (her
annda ve
her nefesinde) kalbini, organla-
irfan vermesi, âhirette ise kendisine cemâlini
müahede imkan-
n ihsan eylemesi ve bu meyanda çeitli lütuf ve ikramlarda bulunmas suretiyle ile
oIud
Hak Teâlâ ilmi ve
ile
her
ile
yakn olmaktan
ve herkese lütfü ve
yardm
Çünkü o snr,
bölgele-
münezzehtir.
sonu ve miktar olmaktan mukaddestir. Hiçbir mahluk onunla birlee-
mez, sonradan olan hiçbir "zâtlarn retiyle
ey ondan
yaknl" manasnda
yakn olma
adm
(zatndan)
deildir.
u halde
kurb Allah'n vasf olamaz. Fakat ilmi ve su-
zaruri bir vasftr. Bir de lutfu
ile
mt^unele
t- 1
^
1 1
1
i\ \\
1
1
1
1
bunu Allah kullarndan dilediine tahsis eder." Süleyman Uluda, 216) Geni bilgi için bknz. M. Erol
trc.
Klç, Muhyîddin bnü'l-Arabi'de Varlk Doktora
kopmu
alan kurbu var ki
(Kueyrî, Risale,
3.
eye
sadece mü'minlere yakndr.
Allah kullarna zat ri,
kudreti
Tezi,
M. Ü
Mertebeleri, 152, 153,
Baslmam
lahiyat Fakültesi, stanbul, 1995
Buhârî, Sahih, Kitâbu'r-Rikâk, 37. bab Tercümesini verdiimiz hadiste "üzn" kulak, "ayn" göz kelimeleri geçmemektedir.
bnü' Arabi buna dikkate
alarak
"sem" ve "basar" kelimeleri geçtiini söyler. Bu da türkçeye "iitme duygusu ve görme duygusu" eklinde karlanabilir. Bu da Türkçede bir ifade tarz deildir. Ancak hadisin doru anlalmas için bu mana göz önünde bulundurulmas gerekir. Bu açklamalara göre cümle öyle anlalmaldr: "Nihayet Ben onu severim, (ite o zaman fark eder ve uuruna varr ki) Ben onun iiten iitme
allm
duygusu, gören görme duygusu, tutan
eli
ve yürüyen ayaym...."
Trnak
u
cümleden anlalacaktr: Farzlar ve nafileleri ifa ede ede kul Halde' a yaklaacak ve öyle bir idrak seviyesine ulaacaktr ki, daha önce fark etmedii ve idrak etmedii eyi artk idrak edecektir. Onun bu idrakine göre artk Hak onun iitme duygusudur, görme duygusudur, tutan elidir ve yürüyen ayadr. Bu yoruma göre deime ve olma kula aittir. Çünkü Allah "zât" itibariyle deime ve bakalamadan münezzeh ve uzaktr. Hadis'te sözü edilen yaknlama kulun tâat ile Hakk'a yaknlaiçinde ilave ettiimiz
masdr. Hakk'n zaten kullarna
yaknl
olup eit ve hepsini kapsar.
halde kul, farzlar ve nafileleri yerine getirmekle olan
yaknlnn idrakine ulam
olur.
u
Hakk'n yaratklarna
Hakk'n kullarna
olan bu
yaknl-
" cümlelerinde ifade edilmi-
da "Ben onun iiten iitme duygusuyum tir. Mustafa Tahral, bniVl-Arabfde Bif Hadîs-i KudsFnin Yorumu^ 24 makale^ bnü'l-Arab, Nurlar Hazinesi 'nin tanbul,
2003]
banda,
trc.
Mehmet Demirci,
s-
'
TÂATLER
hm murakabe4 Bl her
ki
•
85
etmekle ulaabilirsin.
Allah Teâlâ gönlünü gözetlemektedir. çini,
adm, duruunu ve hareketini,
her
dn,
attn
ann, kalbinden geçenleri,
bil-
mektedir.
Sen insanlarla beraber olsan veya kendinle
babaa
kalsan da yi-
ne O'nun huzurunda bulunmaktasn. Mülk ve melekûtta5 duran ve dedir.
O
gözlerin hain
(Mü'min, 19),
Ey
zavall!
zorla da olsa
Gizliyi
bakm,
de gizlinin
kalblerin
gizlisini
de
gizledii eyleri
bilir.
(Tâhâ, 7)
Dnla ve içinle Allah Teâlâ'nn huzurunda,
yaptran otoriter
bir kraln,
bilir.
dilediini
önünde duran suçlu ve ha-
edeple dur!.. 6 Mevlâ'nn seni
yasaklad yerde görmemesine, emrettii yerde bulmasna çal. Bunu ancak sabahtan akkir bir
kii
gibi,
am dek vakitlerini düzenleyerek, virdlerini tertip ederek yapabilirsin. Uykudan uyandnda, yatana dönünceye li edilen emirlerine kulak ver.
4.
Murakabe: denetleme, gözetleme ve dikkati
kadar, Allah'n sana teb-
belli bir
noktaya toplama de-
5.
gayb alemidir. 6.
Burada kastedilenin kiinin günahlarn düünüp Hak'tan haya etmesi ve kendinde bir varlk görmemesi olduu düünülebilir. Meviânâ (k.s.) Hak huzurunda duruu ve önemini öyle anlatr:
Ben varl yoklukta buldum. Onun için varl yoklua feda
ettim.
Padiahlarn hepsi kendine kar alçalana alçalrlar. Bütün halk kendisine sarho olann sarhoudur. Padiahlar, kendilerine kul olana kul olurlar.
Halk, genellikle kendileri
urunda
ölenin yolunda ölür.
Avc, onlar anszn avlamak için kulara av olmaktadr. Dilberler, aklar canla bala ararlar. Bütün mauklar aklara avlanmtr. '
86 »HDÂYET REHBER
UYKUDAN UYANMA ÂDÂBI7
I.A.l.
I
Uykudan
fecrin
geçen ve dilinden
duay
douundan
7.
ilk
Uyandnda
u
dökülen Allah' anmak olsun.
ilk
yap: f
*
önce uyanmaya çal* Kalbinden
b
1
ctL ^^111
,y£ >^J1
jj^il]|
^ ^l£Uj tin
lnUI L^xj uLp-l
U^l
41*.
j jJ- -^
(jgjJI
4^1a
«illi
uUrJI
^.L^
ÂDÂB Kökü
gördüü
ve
bütün söz ve davranjarn tamamdr. Edeb, terbiye, nezaket ve kabul gören kurallara uymaktr. En iyi hal ve hareketler,
in-
itibariyle dâvet,
akln güzel celik,
çar anlamna gelen
edep, dinin gerekli
sayd
çülü davranlar, göz
önünde tutulmas gereken
Öl-
esaslar gibi anlamlara gelir.
(Süleyman Uluda, T.T.Sözlüü) Hakiki manada edep bütün hayr ve iyi meziyetlerin toplamdr. Üstad Ebu Ali ed-Dekkak der ki: "Kul ibâdeti ve taati ile cennete, ibâdet ve tâatte ki edebi ile de Allah'a kavuur. (Kueyri, 456) Abdullah b. Mübarek: "Edebi
küçümseyip önem vermeyen, sünnetlerden mahrumiyetle cezalandrlr. Sünnetleri küçümseyen farzlardan fire vermeye balar. Farzlar küçümseyen ise mârifet-i ilâhî' den mahrum olur. "der. Enes b. Malik: "Amelde edeb, amelin
kabul
olmasnn
alâmetidir "der. (Avârif, 346)
Allah Teâlâ'nn ikramna mazhar ve kerâmetine nail lili,
Allah'n onun
için dini edeplerin
kld bir kimsenin de-
hükümlerine saygl
olmasn temin
et-
Kefu'l-Mahcub, 479) Bir fkh terimi olarak edep, Hz Peygamberin arasra yapt iler, davranlar karlnda ve genellikle çoul olarak (âdâb) kullanlr. Âdab çerçevesinde mütalaa edilen davranlar, farz ve vacibe bir ilave olduiçin nafile; Allah ve Rasülu tarafndan tevik edildii için müstehap; karmesidir. (Hucvûrî,
u
lnda sevap vadedildii için mendup; dini bir mecburiyet olmakszn yapld için tatavvu; yaplmas yaplmamasndan daha olduu veya yapaiyi
kemâlâtn artrd için de fazilet diye adlandrlmtr. Herhangi bir konuda neyin âdâb olduu neyin olmad hususunda mezhepler arasnda görü ayrlklar vardr. Daha çok afii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine ait fkh kitaplarnda farz ve sünnet olan davranlarn da bazen bu kapsam içine alnd görülür. Bu gibi yerlerde âdab kelimesi terim manas yannda sözlük anlamyla da kullanlmtr. (DÎA, I, 334) mâm- mam Ga-
nn
ahlaki
zâlî
de bir âfii olarak âdab kelimesini farz, sünneti, nafileleri ve tasavvufî
anlamda edebi içerecek ekilde kullanmtr.
TÂATLER
•
87
}
"Uykudan sonra
bizi
uyandran
Allah'a hamdolsun.
niden dirili) _OWr. Sabaha çktk...
Mülk
Allah'n...
Dönü
(ye-
Büyüklük ve
güç Allah'n... zzet ve kudret âlemlerin Rabbi olan Allah'a ait... slam ftrat, hlas kelimesi, nebimiz Muhammed (sav)'in dini ve babamz hanefî ve müslüman olan brahim (as) milleti üzere sabahladk. O hiç
müriklerden olmad. Ey Allahm! bizi dirilten
ve öldüren sensin.
hep hayrlara yöneltmeni
bizi sabahlatan,
Dönü
istiyoruz.
akama
çkaran,
sanadr. Allahm! bizi bu gün
Gün
içinde bir kötülük kazan-
maktan sana snrz. Bir müslüman kötülüe sevk etmekten veya birinin bizi kötülüe sevk etmesinden sana snrz. Bu günün ve içindekilerin hayrn ister, errinden sana snrz." ,.
Elbiseni giydiin zaman, avret yerlerini örtmekle, Allah'n emir-
Niyetinin insanlara gösteri olmasn-
lerini yerine
getirmeye niyet
dan sakn
hüsrana uramayasm.
ki
et.
TUVALETE 8
I.A.2.
GRME ÂDÂBI
Tuvalete ihtiyacn gidermeye girerken sol
sa ayan
önde
olsun. Allah ve Resulü'nün ismi
Ba
nnda bulundurma. t^J)
AU
pis olan
ut.ll
iullîî
^W kovulmu eytandan ^^ ^ (Mi X\]
Burada kastedilen
Allah'a
tuvaletin,
girme. Girerken
"Necâsetten,
Cy
de
bulunan eyleri ya-
açk ve yaln ayak da
ve pislie iten
karken de
8.
ayan, çkarken
snrm." de. ÇJ»
****
«H**
o dönemde yaygn kullanlan basit tuvaletler
Ey
ol-
Günlük hayatmzda zaman zaman alt yapdan mahrum köylerde ve piknik yerlerinde ayn durumla kar karya kalnd-
duunu unutmamak
ndan
gerekir.
dolay bu ekilde de temizlenmeyi bilmekte fayda vardr.
88
»HDÂYET REHBER
snrm. Bana eziyet veren eyi gideren ve fayda ve-
Rabbim! affna
brakan Allah'a hamdolsun." de. htiyacn gidermeden önce te9 mizlik ta hazrlaman ve def-i hacetini yaptn yerde su ile istincâ etmemen gerekir. drardan sonra öksürerek ve dübürden zekerin bana kadar üç kez çekerek ( idrar gelen damar dibinden yukarya
reni
doru çekmek)
organnn dibinden sol elle çekerek istibEer açk bir yerde def-i hacet yapyorsan, insan-
ve erkeklik
râ 10
etmen gerekir. larn göremeyecei bir yere git veya bir yerin arkasna gir. Oturacamekana varmadan avret yerini açma. Otururken günee ve aya yönelme. Ne önünü ne de arkam kbleye kar dönme, insanlarn toplanp konutuu yerlerde ihtiyacn giderme. Duran suya, meyve-
n
altna ve delie idrar yapma. Sert yere ve rüzgara kar üzerine sçramamas için bevletmekten sakn. Bu konuda Peygamberimiz
li
aaç
(sav)
buyurdular
"Kabir
ki:
azabnn geneli ondandr." 11 Oturuunda
ayann üzerine dayan. Zaruret olmadkça ayakta bevletme. stincâda ta ve suyu beraber kullan. kisinden biri ile yetinmek ister-
sol
sen su daha
iyidir.
kullan.
O
Eer
talarla
ekilde bir
tala yetineceksen yüzeyi emici, temizleyici
dk mahallini
pislik
dalmayacak ekilde
tan üç tarafn kullanarak zekerini
Eer üç tala temizlenmezse îtâr yaparak( tekli ekilde
[5-7]
silersin.
ta art-
rarak temizlenme) temizlii tamamla. îtâr müstehap, inkâ(üç ta veya su ile asgari temizlik) vaciptir. stincây sadece sol elle yap. istincâ bittikten sonra deki:
rimi sür,
9.
10.
"Ey Allahm! kalbimi nifaktan temizle, edep ye-
kötülüe dümekten koru." stincâ
bittikten sonra elini
topraa
sonra da yka.
dk
ve idrar yollarnda yaplan temizlik. Büyük abdest bozulduktan sonra Küçük abdest bozduktan sonra idrar yolunda kalabilecek idrar damla ve szntlarnn tamamen kesilmesi için bir süre bekleme ve bundan sonra vücuttaki idrar szntlarn temizleme iidir. Özellikle erkekler açsndan istb-
idrarn vücuttan iyice çkmasn beklemek, bu amaçla biraz hareket etmek, yürümek veya öksürmek gerekebilir. Abdest alnmayacak olsa bile, temizlik iyi yaplmadnda geriye kalan szna elbi-
râ önemlidir.
seye
Bunun
için de
bulaacandan, bu temizlie dikkat
edilmesi her
zaman önemini ko-
rumaktadr. 11.
Buhârî, Kitabu'l-vudû, 55; Müslim, Taharet, 111;
Trmîzî, Tahâret, 53; Nesâî, Cenâiz, 116
Ebu Davud,
Taharet, 88;
TÂATLER
LA.3.
89
•
ABDEST ÂDÂBI
stincây bitirdikten sonra misvak kullanmay ihmal etme. Çünkü temizler, Rabbimizin rzasn kazandrr ve eytan öfkelendirir. o "Misvak kullanlarak klnan bir namaz misvaksz yetmi namazdan
az
12
Ebu i^üreyre'den (ra) rivâyet edildiine göre Resulullah (sav) öyle buyurmutur: "Eer ümmetime zor gelmeseydi 13 her namaz için misvak kullanmalarn emrederdim." Ve yine ondan rivayetle Resulullah buyurdu ki: "Misvakla emrolundum, hatta farz daha
faziletlidir."
olmasndan korktum." 14 Sonra abdest
için,
kbleye yönelerek
için-
bir yerde- üzerine pis su
yüksek otur.
"Rahman ve Rahim
Ve de
sçramamas
ki:
olan Allah'n adyla. Rabbim! eytanlarn
k-
15 krtmalarndan ve yanmda bulunmalarndan sana snrm." Sonra ellerini kaba daldrmadan önce üç kez yka. Ve de ki:
"Allahm! hayr ve bereket isterim,
er ve
bereketsizlikten sana s-
nrm." Sonra abdest almaya veya namaz
yüzü ykamadan önce olmas Bir avuç su al ve üç kez lak
kapana
gerekir; yoksa abdestin sahih olmaz.
azn çalkala. Oruçlu deilsen suyu grt-
kadar ulatrarak
mübalaa yap. Ve de Sû
"Allahm! kitabn
dm
et.
dünya ve
s 12.
okumam
âhiret
için abdeste niyet et. Niyetin,
ki:
J&L jü£ j 'jû$ 0s J± £\ fjlfl
ve seni çok zikretmem için bana yar-
hayatnda kelime-i tevhide
bal
kl."
:
Tuhfetü'l-Ahvez, Sivâk Bâb, "Misvak kullanlarak klanan iki rek'at namaz, misvak kullanlmadan klnan yetmi rek'atlk namazdan daha fazilet-
13.
eklinde, Câmiu's-Saîr, 4, 4466. hadis, Kefu'l-Hafâ, No: 1399 Buhârî, Cum'a, 8; Müslim,<-Tahâre, 42; Ebu Dâvud, Tahâre, 25...
14.
mam Ahmet,
15.
Mü'minûn, 97-98
lidir."
c. 1, s.
490"
90 »HDÂYET
REHBER
Sonra burnun
için bir
avuç su
ve üç kez burnuna çek. Burnun-
al
daki rutubeti de sümkürerek temizle.
Burnuna su çekerken öyle dua
et:
"Ey Allahm! benden raz olduun halde bana cennet rayihasn koklat." Sümkürürken de: jlal pJ*m }yj
}y 4>
_>llll
J>\
UM
"Allahm! atein kokusundan ve varlacak kötü meskenden
hennem) den sana Sonra yüzün
snrm, "de
için bir
çenenin önden görünen dar yka.
avuç su
kirpiklere, favorilere -onlar
Eer
sakal
Aln
al.
açklnn balad yerden,
ksmnn sonuna ve bir kulaktan
Yüzü ykarken suyu
na kadardr-
(ce-
dierine ka-
u dört yere ulatr: Kalara, byklara,
sakaln balangcndan kulaklarn hizas-
sk deil
seyrek
ise,
su kllarn dibine
ulama-
ldr. Yüzü ykarken öyle de: /
t
ûj^-j
> * o
,
* >t 3
*
^
^L0 fsAJ
t
-
jrh3
o**
, e t 3
mü
zulmetinle
Sonra
Dümanlarnn karartma." Sk
'
.
""- '
tAh"
° ' '
fJd
°
0
'
^jyj yH^-J
.
"
**
aarttn
sa elini ardndan da sol
elini dirseklerle
beraber pazularn
yarsna kadar yka. Çünkü cennette taklar abdestte ykanan kadar ular. Sa taraf ykarken öyle dua et: Ij^ou Çlla.
"Ey Allahm! lay kl." Sol
>
"Allahm!
-
o
yerlere
yV^J y^hf y^ y^ ffö
Kitabm sa tarafmdan
kolunu ykarken
' fit
U^ f*"»
günde benim de yüzümü yüzünü kararttn günde benim yüzüolan sakal hilallemeyi sakn unutma.
"Allahm! Evliyann yüzünü nûrunla aart.
* *
Ay** *J libUjl o^-j
ver ve benim
hesabm
ko-
de: o*
Kitabmn solumdan
.•
-»
ota**
/
fi*
f,
$ £ Jt
veya arkamdan verilmesinden
sa-
snrm." Bann tamamn meshet. Bunu sa ve sol elini slattktan sonra, parmak uçlar birbirine temas eder ekilde bann ön ksmna koyup ve arkasna kadar çekip, sonra tekrar bann önüne ge-
na
TÂATLER
tirerek yap.
Bu
bir
da üç kez yaplr- ve de /
0
+
'
"
91
yap. 16 -dier organlar
ki:
«
-x X
x x
x
Bu ekilde üç kez
meshdir.
•
'
*
"
xxx
**
xxx
Ox
o
««
"Allahm! Rahmetinle beni kapla, üzerime bereketlerinden
x
W>
•«
x
indir.
bulunmad bir günde beni arnn gölgesinde gölgelendir. Allahm! saçm ve derimi atee haSenin verdiin gölgeden
ram
baka
gölgenin
kl."
Sonra yeni
bir suyla
maklarn kulaklarnn
parmann içi
ile
kulaklarnn
içi
ksmn
içini
kadar
ve
dn meshet. aret Kulann dn bapar-
girdir.
meshet. Ve de:
"Allahm! Beni sözü iiten ve onun en güzeline uyanlardan eyle. 17 Allahm! bana cennette iyilerle beraberken, cennetin münadisinin sesini duyur."
Sonra boynunu meshet ve: —X
X
"Allahm! Boynumu cehennemden azat eyle, zincirlerden ve bude. Sonra sa ve sol ayaklarn topuklarkalardan sana la birlikte yka. Sol elinle sa ayann serçe parmandan balaya-
snrm"
rak sol
ayak
parmana kadar parmaklarnn alt ksmndan
/aoJtLeJl
ayann
JjLc A'M
serçe
'h>
tJsLLft JaÇLJI
kullarnn ayaklaryla ykarken de:
salih
n
mürik
El parmaklarnla,
hilallemeye
Jsi
doru
birlikte
"Allahm! Cehennemde gün, sratta
x
hilalle.
"Allahm!
Hanefi'de bir kez mesh yaplr.
17.
Cennetin müna.disi
Bilâl-i
Habeî
Ve
Ayam
yolda dâim et"de. Sol aya-
ve münafklarn
ayann kayd
ayamn kaymasndan sana snrm" de.
16.
bala.
(r.a)dr.(ârih)
Suyu bacak ya-
92 »HDÂYET REHBER
nsna kadar ulatr. Bütün Abdest alma iin
dLLa^ 0
0
i"
i
-°.
bittikten
««u^jj^
*C " i°l '
abdest fiillerinde üç kez tekrara riâyet
sonra
b^c Ija^
Sf"
"
/
.° '°
et.
bakn semaya çevir ve
.t.Ij ,
t* * •
djj^j
«"
'
'
V ^
-
V!
°* f
V öl
0 t * " 0
jf*ii î
"
0 -
-*
"ehadet ederim ki, tek ve orta bulunmayan Allah'tan baka ilah yoktur. Ve yine ehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve rasülüdür. Allahm! seni noksan sfatlardan tenzih eder ve sana hamdederim. Senden bata ilah olmadna ehadet ederim. Ben günah iledim ve nefsime zulmettim. Beni affetmeni diliyor ve sana tevbe ediyorum. Beni
bala ve
üphesiz sen tevbeleri çokça kabul edensin ve çok merhametlisin. Allahm! beni tevbe eden, maddî-manevî temizlenen, salih kullarndan kl. Beni çok sabrl, çok ükreden ve seni çokça zikreden, sabah akam tebih edenlerden et." Kim bu dualar abdest alrken okursa bütün azalarndan günahlar dötevbemi kabul
et.
mühürle mühürlenir ve arn altna kaldrlr. Abkyamet gününe kadar Allah' tebih ve takdis eder. Bunun seva-
külür. Abdesti bir desti
b da abdest sahibine yazlr. Abdestin farzlar unlardr:
ykanmas
1.
Yüzün
2.
Ellerin dirseklere kadar bir defa
3.
Ban bir ksmnn meshedilmesi
4.
Ayaklarn topuklara kadar
5.
Niyet
6.
Tertib (sralama) 18
bir
kez
bir
ykanmas
kez
ykanmas
Bunlarn dndakiler müekked sünnet olup tur.
18.
Müekked
sünnetleri
küçümsemek ve
hafife
fazileti
almak
ve sevab çokise
hüsrandr.
Bu ekil afiilere göredir. Hanefilerde ise ilk dördü farzdr. Niyet, dier üç mezhebe göre, ayrca abdeste balarken besmele çekmek Hanbeliler'e göre farz
ve bu ilemlerin ara verilmeden yaplmas Mâlikî ve Hanbeliler'e göre
farzdr.
TÂATLER
Bu
hafife
93
alma kiinin üzerindeki farzlar da tehlikeye sokar. Çünkü
nafileler farzlarn
tamamlaycsdr. 19
Abdest alrken
» ,
u yedi husustan saknmalsn:
Elini silkeleyerek
1.
•
suyu etrafa sçratma
bana çarpma Abdest esnasnda konuma Suyu yüzüne ve
2. 3.
Azalan üçten fazla ykama20 Vesveseden dolay ihtiyacndan
4. 5.
fazla su
harcama. Çünkü ismi
vehhân (zayf, gevek) olan eytan vesvese sahiplerine Günete stlm su ile abdest alma Bakr kaptaki su ile de abdest alma 21
6.
7.
güler.
Bunlar yapmak mekruhtur. Hadiste öyle geçer: "Kim abdest alrken Allah' zikrederse -besmele çekerse- Allah onun bütün vücudunu temizler. Allah' zikretmeyenin ise ancak abdest suyunun ulatyerleri temizlenir." 22
I.A.4.
GUSÜL ÂDÂBI
htilam veya cima sebebiyle cünüp olursan banyoya su götür. Önce üç kez ellerini yka ve bedeninde bulunan pislikleri gider. Dualarla
beraber namaz abdesti gibi abdest
yun 19.
20. 21.
zayi'
olmamas
için
al.
Ayaklarnn ykanmasn
su-
en sona brak. 23 Abdestten sonra cenabet ne-
Kii öldüünde farzlardan eksii varsa nafileler onu tamamlar. (arih) Bu tavsiye israftan kaçnma alkanl kazanmak açsndan çok önemlidir. Bakr kaplarda kimyevî deiim olmakta ve suya zarar vermektedir. Ancak suya direk temas etmezse, bu ekilde snan plastik kap olur ve güne suyla abdest alnabilir.
Ayrca bu gün kullanlan güne
enerjisi sistemlerin-
açsndan bir problem yoktur. Abdürrezzâk, Hasan- Kûfî'den rivayet etmitir. El-Irâkî, Tahrîcü Ehâdîsü'lihyâ'da "Dârekütnî'nin Ebû Hüreyre'den zayf isnad ile rivâyet ettiini" de abdest
22.
söyler.
23.
O
dönemde genelde leen-
gibi kaplar içinde gusül
ayaklar her halükârda pis su içinde
s
tavsiye edilmitir.
kalaca
için
yaplmas
sebebiyle,
en son ayaklarn ykanma-
94 »HDÂYET REHBER
deniyle olan abdestsizliin
bana
dök. Sonra üç kez
deninin ön ve arka
n
hilalle.
kalkmasna
sa tarafna,
ksmn üç kez
niyet ettiin halde suyu üç kez
üç kez de
ovala.
sol
tarafna dök. Be-
Bann ve sakalnn kllar-
Suyu bedeninin kvrmlarna ve saçnn bitimine ulatr.
Bunlarn hepsinden sonra
farz olanlar:
1.
Niyet etmek
2.
Bedendeki pisliin ve kirin giderilmesi
3.
Bedenin hiç kuru yer kalmayncayadek ykanmasdr.
I.A.5.
TEYEMMÜM ÂDÂBI
u alt sebepten dolay su kullanamazsan teyemmüm yapabilirsin: 1.
2.
3
.
Aradn
bulamaman Bir hastalnn olmas Suya ulamaya bir engelin olmas ( yrtc hayvan, hapis, su bulunduu halde susuzluktan dolay ona ihtiyacn olmas veya arkadahalde su
nn susuzluu) 4.
5.
Suyun bakasnn mülkünde olmas ve sahibinin suyu normal yatndan fazla paraya satmas Su deince zarar verecek bir yara ve hastaln bulunmas
Bu durumunda halis, temiz,
farz vakit girene kadar sabret.
yumuak
fi-
Sonra üzerinde
toprak bulunan ve helal olan arza yönel. Par-
avuçlarn topraa vur. Teyemmüme niyet et. ki avucunla tüm yüzünü bir kez meshet. Tozlarn sk veya seyrek olan kllarn dibine ulamas gerekmez. Sonra yüzüünü çkar. Avuçlarn parmaklarn açk olarak ikinci kez topraa vur ve ellerini dir-
maklarm
birletirerek
seklerle beraber meshet.
Eer
geride tozun
ulamad bir yer kalr-
avucunda toz olmad için her tarafa toz ulancaya dek, avucunu tekrar topraa koy. Sonra bir avucunla dierini parmaklarn arasa
sn
Bu teyemmümle bir farz namaz, istediin kadar da nafile klabilirsin. îkinci bir farz namaz klmak istersen yeniden teyemmüm et. hilalleyerek meshet.
TÂATLER I.A.6.
MESCDE
•
95
GD ÂDÂBI I
domusa
Abdest aldktan sonra ayet 24 bah namaznn sünnetini kl. Sonra camiye fecir
'
evde
git.
iki rek'at sa-
Çünkü
Resulullah
de böyle yapar 25 sonra mescide yönelirdi. Cemaatle namaz klmay terketme. 26 Özellikle sabah namaz. Çünkü "Cemaatle kl(s.a.v.)
nan namaz tek
bana klnan namazdan
yirmi yedi derece daha fa-
27
Böyle bir kazançta ihmalkârlk gösterirsen sana ilim örenmenin ne faydas olabilir ki!.. lmin meyvesi onunla amel et-
ziletlidir."
mektir.
Mescide
doru yürüdüünde arbal,
teenni
ile
yürü ve sakin
ol,
acele etme. Yolda giderken
"Allahm! ben evimden nimetine nankörlük etmek, marur olmak, gösteri yapmak ve insanlarn bana iyi demesi için çkmadm.
çktm. Senden dileyenler ve senin rzana rabet edenler ve sana olan bu yürüyüüm hakk için, beni cehennem azabndan kurtar, günahlarm affet. üphesiz ki günahlar ancak sen balarsn."
Aksine gazabndan korunmak ve
24.
Sabah
namaznn sünnetinde,
resi ile Fil suresi
25.
rzan
istemek için
KâfirÛn suresi
ile
îhlas suresi
veya nirah su-
okunûr.
farzn arasnda sa veya sol tarafa biraz uzanmak -sa daha efdaldir- sünnettir. Bunun hikmeti, günün balangcnda kabirde yat hatrlayp, kiiyi âhiret amellerine rabet ettirmektir. Veya da Sabah
namaznn
sünneti
ile
Bu haldeyken rabbi olan Allahm
acziyetin bir ifadesi olarak uzanlr.
Azrail ve
Muhammed
(sav)'in
"Cebrail, Mikâil, srafi,
beni cehennemden kur-
üç kez dua edilir. (ârih) Peygamberimiz (sav) buyurdular ki: "Kim imamn balangç tekbirinde hazr olarak krk gün cemaate devam ederse Allah ona iki beraat yazar: Biri tar" diye
26.
nifaktan dieri de cehennem^azabndan."
27.
Buhârî, Ezan, 30; Müslim, Mesâcid, 249; Nesâî, atle
Namazn
Fazileti, 1;
mam Ahmet, c.l,
s.
mâme,
112
42; Mâlik, Cema-
96 -HDÂYET REHBER
LA.7.
MESCDE sa
Mescide girerken önce
Muhammed'e
"Allahm!
GR ÂDÂBI
admn at ve
âline ve
ashabna
salât
Günahlarm bala ve rahmet kaplarn bana aç" cidde
al
veri yapan
de.
u selâm olsun.
Ne zaman mes-
görürsen "Allah ticaretine kazanç verme-
birini
sinde. Ve yine mescidde kaybolan bir eyini ilan eden sen: "Allah kaybettiin
böyle •
yapmay
eyi sana
birini görür-
geri getirmesin"de. Resulüllah (sav)
emrederdi. 28
Mescide girdiinde
iki
namaz 29 klmanamaz klmak iste-
rek'at tahiyyatü'l-mescid
dan oturma. ayet abdestin yoksa veya tahiyyat mezsen duay üç veya dört defa yapman yeterlidir: "Sübhanellahi
u
veihamdülillahi lailahe illAllahü vAUahüekber." Denildi ki abdestsiz
olan için üç; abdestli olan kiinin ise bir kez söylemesi yeterlidir.
sabah
namaznn
yatü'l-mescid
ki
sünnetini daha önce
namaz
rek'at sünneti
klmadysan, onu klman
Eer
tahiy-
yerine de geçer.
kldktan sonra
Buyu 75; Dârimî, 5
i'tikafa30 niyet et.
Ve Resulüllah
28.
Tirmîzî,
29.
Tahiyyetü'l-mescid, mescidin selamlanmas, sayg gösterilmesi demekse de
,
Salât,
118
esasnda mescidlerin sahibi olan Allah'a sayg ve tâzimdir. Bu bakmdan hadiste "Biriniz mescide girdii zaman, oturmadan önce iki rek'at namaz klsn" buyrulmutur. (Müslim, Salâtü'l-müsâfirin,ll) afii mezhebine göre mescide ne zaman girilse bu namazn klnmas müstehaptr. Hanefî ve Mâkerâhet vakitlerinde mescide giren kimsenin bu namaz klmekruhtur. Kii bunun yerine tebih ve tahlilde bulunarak ve salavat
likî'lere
mas
göre
ise
selamlam
Norma) vakitlerde mescide girdii halde Tahiyyetü'l-mescid namazn klamayan, bunun yerine dört kez "Sübhanelgetirerek mescidi
lahi
ve'l-hamdü
Mescide kî'lere
30.
lillâhi
olur.
velâ ilâhe illallhü Allahü ekber" demesi menduptur.
girildikten sonra
bu
namaz klmadan
oturulursa, Hanefî ve Mali-
göre yine de klmabilir.
bâdet maksadyla belli bir camide veya mescitte belirli bir süre durmak, bu süreyi ibâdetle geçirmek, bu süre içinde zaruret hali dnda dünya 'tikaf:
ii
ile
ilgilenmemektir.
TÂATLER
dua ettii öyle dua et:
60aj
dllu-uij
^1
Jj3l
•
l^lfî
L>
n^
namaznn
sabah
gibi
(sav)'in
sünnetinden sonra ,.
tuftjj
^Ij^-mJI
j-l^1Ij ^IjjulJI
'.'°
-
'
^
^lll »-J «Uüii Uj cr
UjLu=> uLul iÜLlü]
r*J£&l
.»CuVl
''11'*''
• 1
'
t
!<ü
o*.
x
^
*
JUj
_>JLj ^âi^ll
o
^
-
o ^
»tfBiSöf
^
^ 0/
oi^uai
^
£ •*
-*
î^tv
97
•
i**
JL$ '(ye.
Jj^>j
"
S*
£
U
i*
1'
"
0
"
Jai3
*
* "
^JjJj
jpUââll
* 11
*
çs .y^ ^ y ^
.Jj_>3
Uu^
^4'
*
"
f^-j
" 1*1 ^i->J
"l
j^j^aJü
>
1
«H *
"**
t
ii 1
"Allahm! Katndan kalbimi hidâyete erdirecein, kendimi toparlamam salayacan, kötü giden ilerimi düzeltecein, ülfetimi geri getirecein, dinimi slah edecein, bâtnm iman ve güzel ahlakla
koruyacan, zahirimi "salih amelle yükseltecein, amelimi
kiye edecein,
yüzümü beyazlatacan,
iyilii
ilham edecein,
tezihti-
98
»HDÂYET REHBER
yacm giderecein, bütün kötülüklerden koruyacan bir rahmet istiyorum.
Allahm! senden kalbimi kaplayan, hâlis ve dâimî bir iman ve levh-i mahfuzda (kader levhnde) takdir ettiinden baka bir eyin asla isabet etmeyeceini bileceim samimi bir inanç istiyorum. Benim için ayrdn rzka raz klman istiyorum. Allahm! senden sâdk iman, daha sonra küfre dümeyeceim bir inanç, dünya ve âhirette ikramna müerref olacamz bir rahmet istiyorum. Allahm! lika31 annda kazançl olmay, kaza annda sabrl olmay, ehidlerin derecesini, mesud bir hayat, dümanlara kar zaferi, enbiyâlarla dostlu-
u istiyorum. Allahm! görüüm zayf, amelim az da olsa ihtiyacm sana arzediyorum. Rahmetine muhtacm.. Ey ileri yapan, kalplere ifa veren! Bitiik olduu halde denizlerin arasn ayrdn gibi, beni cehennem azabndan, kabir fitnesinden, maherde helake çaran nidadan, araayrman istiyorum. Allahm! görüüm zayf, amelim az, niyet ve hayâlim ulamasa da kullarndan birine vadettiin veya mahlukatn-
m
dan birine verdiin hayr ben de senden rabbi olan Allahm!.
talep
ediyorum ey âlemlerin
Allahm! bizi doru yolu bulan ve doru yolu gösteren kullarndan et. Saptan ve saptranlardan etme. Dümanlarnla cihat halinde, dostlarnla sulh halinde olanlardan
et.
Senin bize olan sevginden do-
lay biz de insanlar seviyoruz. Mahlukatndan sana muhalefet edenlere senin dümanlndan dolay dümanlk' besliyoruz. Allahm! du-
amz bu, kabul sana aittir... Çalmamz gayretimiz bu; tevekkül ve itimad sanadr... Bz Allah'a aidiz ve O'na dönmekteyiz... Allah'tan baka güç ve kuvvet sahibi yoktur.
.
Ey kuvvet sahibi olan ve iin en iyisini yapan Allahm! kyamet günü senden emniyet istiyoruz. Âhiret günü, sana yakn olanlar, cemaline nazar edenler, çok rüku ve secde ehli olanlar ve sana olan ahdine vefa gösterenlerle birlikte cenneti istiyoruz. Sen çok merhametli,
31.
çok seven ve istediini yapansn.
Allah
ile
buluma
ve
görüme ândr.
TÂATLER
•
99
zzetle vasflanan ve bunu beyân eden Allah' tenzih ederim. eAllah't refle vasflanan ve onunla kullarna nimet veen ve üstün klan tenzih ederim. Kendisinden
bakas tebih
edilmeyen, bol bol veren
ve nimet sahibi olan Allah' tenzih ederim. lmiyle her eyi kaplayan Allah' tenzih ederim. Allahm! kalbime nûr ver, kabrimi nûrlu kl, iitmeme nûr ver, görmemi nûrlu kl, saçmda, cildimde, etimde nû-
Kanm ve kemiimi nûrlu kl.
önümü, arkam nûrlandr; sam, solumu nûrlandr. Üstümde altmda nûrun olsun. Allahm! ûumu artr. Bana nûrun cn çounu ver. Rahmetinle beni nûrlandr run olsun.
32 ey merhametlilerin en merhametlisi."
Duay
bitirdikten, sonra farza kadar sadece tefekkür
veya tebih
ya da Kur'an okumakla megul ol. Ezan iittiinde meguliyetine ara ver ve müezzine icabet et. Müezzin "Allah en büyük, Allah en büyük" dediinde sen de aynsn söyle. "Haydi namaza, haydi felaha" kelimeleri hariç hepsinde
ayn
karl ver. "Allah en büyük, Al-
Ö%
büyük" dediinde
"J^ ancak büyük ve yüce olan Allah'ndr" dan hayrldr" dediinde sen de:
lah en
"Doru
de.
v "
GüÇ ve kuvvet
Müezzin "Namaz uyku-
^^
%
söyledin ve sevap kazandn"de. Kameti iittiinde müezzinin
söylediklerini aynen tekrar
:^X3 UjlJI olb C ǻGj
et.
ÜJI
ÇM
müddetçe Allah namaz ikame Müezzine
"Namaz ikame
icabeti bitirince,
.^u*.! j\
edilecek"
dediinde
"Yeryüzü ve gökler devam ettii
ettirsin «.ifcUj
ve namaza devam
ettirsin" de.
ol^îj <&îL~^y^ s* elTu^ j>\
paj L
jUoJÎ LiâS v
ffij
^u
««o^-j gali
namaza durduumuzda ve dua edildii anda, gecenin sonunda ve sabahn banda Muhammed'e (sav) vesileyi, fa"Allahm! Senin
zileti
için
ve en yüksek dereceyi ihsan
(makam- mahmuda) ulatr. Sen lilerin
et.
Onu
vadettiin övülen
va' dinden
makama
dönmezsin ey merhamet-
en merhametlisi."
Namazdayken ezan duyarsan namaz tamamla. Selamdan sonra müezzine 32.
icabeti gerektii
ekilde yerine
Tirmîzî, Kitâbu'd-Deavât,
30
getir.
mam farz tekbiri ald-
'
100 «HDÂYET REHBER
nda ona uymaktan baka bir ey yapma. Farz namaz, nasl klnmas
gerektiini ve
J&J
isij
6tl£« yÖjflî
Sa ^43 ^4
âdabn
lLj
^jÎ if3Lj£LL
fiM
^%
"Allahm!
öretilecei ekilde kl.
j|j SLil
Ç
s
Muhammed'e ve
selamnla yaat ve
lâl(ululuk) ve
ikram
bizi
skat
«jiiJL
£o ü a v
âline salat
l3
tu
£
jlvî
s/
ve selam olsun. Allattm!
selam yurdu olan
sahibi, sen
bitirince:
j JkjZ^L Jk 3I0 j^i
sen Selâm 33 'sn, kurtulu sendendir. Selam sana zi
Namaz
Ey Rabbimiz bicennetine koy. Ey ceaittir.
mübareksin. Yüceler yücesi Rabbimi
tebih ve takdis ederim. Allah'tan baka
O diridir ve onun için asla ölüm yoktur. Hayr onun kudreti iledir ve O heryan tek varlktr.
eye
kadirdir.
Hamd
Nimet,
O'na
fazl
aittir.
ho
Bundan sonra Resulullah'n bir
ekilde Allah'a dua
dJUu
U
tiITuulj
/
dirilten ve öldürendir.
ve güzel övgü sahibi Allah'tan
görmese de lah'tan baka kimseye tapmayz." yoktur.. Kafirler
O
orta bulunma-
ilah yoktur,
dini sadece
(sav)
Aie'ye
baka
ilah
O'na has klarak, Al-
(rha.)
örettii
öz
gibi,
et:
jlilclj
Ja^-j J>û <>> L4J1 ujÎj
Uj jLlJI
^
<
.IlLuj «CLSu. Jj-^.U j^] ^yj LrlC
jUIc.1\j
Q_
"Allahm! senden dünyada ve âhirette verecein, bildiim ve
.
Afl
bil-
mediim bütün hayrlar istiyorum, dünya ve âhirette bildiim ve bilmediim bütün erlerden sana snyorum. Cenneti ve ona yaklatran söz, amel, niyet ve i'tikad bana ver.
33.
Selâm, Kurtulu/bar, (kurtuluun tek
Cehennemden ve ona yakla-
kayna,
esenlik veren)
O
mü'mini
bütün ruhî/manevî kötülüklerden emin klar. Kulunu her türlü kusur, afet ve eksiklikten kurtarr. (Kâânî)
*
TÂATLER
(sav) (sav)
101
snyorum.
Kulun ve nebin senden istedii hayr istiyorum. Kulun ve nebin erden ben de sana smyorum. sana
tiran söz, amel, niyet ve i'tikaddan sana
Muhammed'in Muhammed'in
•
snd
34 Bana takdir ettiin her iin sonunu hayrl kl.
Sonra Resulullah'n
dua
Fâtma'ya
(sav)
(rha.) tavsiye ettii
ekilde
et:
"Ey hayy ve kayyum olan, ey celal ve ikram sahibi olan Allahm! senden baka ilah yoktur. Rahmetinden yardm istiyor ve azabndan
snyorum. Göz açp yumuncaya kadar beni nefsimle ve yarattklarndan biriyle babaa brakma. Salihleri slah ettiin ey ne ise
sana
onunla, benim de bütün
Sonra
^
sa
(a.s.)'n
Jsl LüJ! J*Is
durumumu slah
söyledii
^
y'.'j;
duay
«
et."
35 •
yap:
J*^-3 X9
'y^^ yrf
^
l
X*
'ü^ t£ ^UJ ^"-
A
Ho
görmediim eyi def etmeye ve arzu ettiim faydaya sahip olmaya gücüm yetmez. , bakasnn deil senin elinde. Amelimden baka elimde bir ey yok. Sana benden daha muhtaç olan yok. Bana senden daha müstani olan yok. Allahm! dümanlarm se"Allahm!
vindirecek belâ, dostumun üzücek musibet verme. Musibetimi dinim-
de klma, dünyay en büyük
yapma.
kaygm yapma, dünyay ilmimde hedefim
Günahm sebebiyle acmayacak kimseyi
34.
mam Ahmet, Müsned, c.6,
35.
Fethü'l-bâri, 11, 131'de
36.
bni Ebî Âsim, Kitâbü'z-zühd,
s.
bana musallat etme. 36
147;
"Ey hayy ve kayyum olan Allahm! Rahmetinle yardm istiyor ve azabndan sana snyorum. Bütün hâlimi slah et. Göz açp yumuncaya kadar beni nefsimle babaa brakma." eklinde geçer. I,
95
102 .HDÂYET REHBER
mehur
Sonra uygun gördüün
Hakk'a
dualarla
hyau
yalvar.
Ulûmi'd-Dîr'den, "Kitâbu'd-deavât"ta zikrettiimiz dualar ezberle.
Namazdan sonda günein douuna kadar
vaktini dört vazifeye
ayr: 1.
Dualar,
2.
Zikirler ve tesbîhât.
3.
Kur'an okumak.
4.
Tefekkür etmek. (Tefekkürün
Onlar
bir tebihle tekrar et.
u konularda youulas;
Günah-
larn... hatalarn... ibâdetindeki eksiklerin... elim cezaya çarptrl-
büyük gazaba uraman...)
man...
-
Allah'n elim gazab
ile
yüz yüze gelmemen ve eksiklerini gider-
mek için, gün boyu yapacan
n programla. baka
evrad(vazifeleri) düzenleyerek
Bütün müslümanlara hayr yapmaya niyet
et...
zamanAllah'a
eyle megul olmamaya azmet... Kalbinde sana takdir olunan ibâdetlere kasd bulunsun ve en faziletli olann seç. bâdetlerle megul olmak için, onlara hazrlk yaparak, sebeplerini dütâatten
ün.
bir
yaknln,
Ecelin
emele engel olan ölümün geleceini ve irade-
çkacan, dünyada ölümden gafil
nin elinden
olmakla, hüzün ve pi-
manln meydana geleceini tefekkür etmeyi ihmal Tebih ve
zikirlerin
u on cümle olsun:
1. -
*
*'
u
öM* ,c&u V
^ '
* *
"
0
o^j
*
°"
*
.?
J
r
*
,V
î *1
*i
d
*
baka
O'nundur.
Hamd
olup asla ölmez. 'û-JÎ
2. '
3
£J kÛJÎ
kendisi) ve
ilah yoktur.
de O'na
H\
Mübfn
jV
(tek)
m
'l
olan Allah'tan
baka
Cm ¥J
O
7
'
da yoktur.
O
ve öldürür.
Ve
'1i Ci <ü!
-
s
hereye
Mülk
ise diri
kadirdir.
Hak (hakkn
Melik(buyruklar tutulan), ilah yoktur.
m%
'jj
z\
vâhid
-i
ve kahhâr olan (bütün varlklar üzerinde mutlak otorite sa-
hibi ve isyankârlar kahreden) Allah'tan
malarn, arzn ve lip)
* ~
Orta
Diriltir
elindedir.
k^ ql üj ^% fftu
.
tektir.
aittir.
Hayr O'nun
S5J1
O
' /C '
«£UpS Tf ûa^j
*
Allah'tan
etme.
ikisi
baka
ilah yoktur.
arasndakilerin Rabbidir.
O
ve gaffardr (günahlar örtücü, mafireti bol).
azz
(
O
se-
ulu, ga-
TÂATLER
hamd O'na
Allah' tenzih ederim, tur.
aittir.
O'ndan baka
Allah en büyüktür. Yüce ve büyük olan Allah'tan
ilâh
•
103
yok-
baka güç
ve kuvvet sahibi yoktur. Meleklerin ve ruhun Rabbini tebih ve
5.
takdis ederim.
^
h^-" Allah' tenzih eder ve O'na hamdecfi^ derim. Büyük olan Allah' tenzih ederim. -j^-lî
6.
P«
7. "
^
4l
^-î
O'ndan baka ilah olmayan, Hayy (diri) ve Kayyum olan (her eyi ayakta tutan) yüce Allah'tan af dilerim. Ona tevbe eder ve ondan mafi-
^
'
V
ret dilerim.
Ey Allahm! vermene
bir engel
olmad gibi senin men ettiini de geri çeviremez. Çabalayanla-
kimse veremez. Senin kazam kimse
rn çabas 9.
Juj
iradenin
önüne geçemez.
J^m
-üLIoj jÜoll Jl
âline ve
ashabna
îsmiyle beraber,
Allah'n adyla.
salât
<^ fffö
ve selâm
et.
Semâda ve yerde
O
Allahm! Muhammed'e,
hiçbir
eyin zarar veremedii
iiten ve bilendir.
yetmi kez veya toplamnn yüz olmas için en az on kez okumalsn. Bu virdlere devam et ve güne douncaya kadar dünya kelam, konuma. Hadiste geçtii üzere "Bu virdleri yapmak smail (as) soyundan sekiz köleyi azat etmekden daha faziletlidir." Bununla günein douuna kadar baka bir ey konu-
Bu
madan 37.
kelimelerin her birini yüz,
zikirle
megul olmay
kastediyorum. 37
Sabah namazndan sonra güne douncaya dek oturup, bu tür zikirlerle megul olmak müstehabdr. Enes b. Malik (ra)'den nakledilir: Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim sabah namazn cemaatle klar sonra da güne douncaya dek zikrederek-oturur, ardndan iki rek'at namaz klarsa ona tam olarak hac ve umre sevab verilir." (Tirmîzî, Kitâbu's-Salât, 295)
.
104
»HDÂYET REHBER I.A.8.
GÜNEN DOUU LE
ZEVAL VAKT ARASI ÂDÂBI
Güne doup
mzrak boyu yükseldiinde iki rek'at namaz kl. annda olursa, namaz için kerahet vaktidir. Çünkü o bir
Bu durum zeval namaz, sabahn farzndan sonra günein yükselmesine kadar mekruh-
Gün yükselip dörtte biri geçtiinde dört, alt veya sekiz rek'at ikier ikier duhâ namaz38 kl. Bu saylarn hepsi Resulullah (sav) 'den nakledilmitir. 39 Duhâ namazn dört, alt ve sekiz klmann hepsi hayrldr. Dileyen bu rek' atlar çoaltr, dileyen de azaltr. Günein douu ile zeval vaktine kadar bundan baka sünnet olan bir namaz yoktur.
tur.
Bu namazdan sonra 1.
Vaktini,
u dört halde bulunmak senin lehinedir:
nsanlarn alkanlk haline
de "ilim"
getirdikleri, ismini
koyduklar faydasz eylere deil, faydal olan ilme harcamandr.
Faydal •
ilim:
Allah'a olan korkunu, kendi
ayplarn görmedeki
basiretini,
Rab-
bine kullukla marifetini artran; •
dünya sevgisine yöneliini
•
Saknman hile
•
azaltan; âhirete rabetini artran;
için amellerdeki âfetlere
kar
gözünü açan; eytann
ve aldatmasn bildiren;
Kötü
âlimleri; din ile
dünyay
elde
etmek
için, ilmi, devlet
yöne-
mal almaya, vakflarn, yetimlerin ve miskinlerin mallarn yemeye vesile klarak, Allah'n gazabna uratmak için onticilerinden
eytann nasl kandrdn bildiren Âlimlerin makam talebi ve halkn kalbinde lar
•
yer edinmek
için,
na-
sl gayret sarfettiklerini öreten, böylece gösteri, mücadele, sözle
38.
münakaa
ve kibirlenmeden sakndran ilimdir.
Kuluk namaz da denir. Bu namaz klmak müstehabdr. Peygamberimiz "Kuluk vaktinde 12 rek'at namaz klan için Allah Teâlâ'nn cennette bir
kök
bina edecektir "buyurur. Hanefilere göre, gündüz nafile ibâdetleri dört rek'at olarak, afiilere göre ise iki rek'at olarak klmak daha faziletli-
Gecede
Hanefilere göre, nafile ibâdetleri iki rek'at, afiilere göre dört rek'at olarak klmak daha faziletlidir. dir.
39.
ise
Müslim, Sahih, Yolculuk namaz ve onu ksa klma bâb, Duhâ müstehab olmas bâb.
namaznn
TÂATLER
te bu
türden olan ilimler, faydal ilimdir. Biz onlar
mi'd-dîn kitabnda yazdk.
Eer
hya
sen, faydal ilim ehlinden
•
105
u Ulû-
olmak
is-
onu ören ve gereince amel et. Sonra öret ve ona davet et. Kim faydal olan ilmi örenir, gerei gibi amel eder, sonra da öretir ve ona davet ederse semalarn melekû tunda sa (as)'n ehadetiyle tersen,
"büyük
bir insan" olarak isimlendirilir.
Bunlarn hepsini yaptn, zahiren ve bâtnen nefsinin slâhn gerçekletiin zaman, vaktin artarsa farz dndaki ibâdetlerde furu'u/ayrnty örenebilirsin. nsanlarn, nefislerine uyarak, aralarnda husumet meydana getirmeleri halinde, adaleti salama yolunun ne olduunu bilmen için, fkhtaki mezhep ilmiyle uramanda da bir sa-
knca
yoktur.
Önemli
ileri
yaptktan sonra mezhep ilmiyle
uramak
farz- kifâyedir. Nefsin,
anlatm olduumuz
virdleri ve zikirleri
ar geliyor diye
eytan kalbine gizli bir hastalk sokmutur. O da mal ve makam sevgisidir. eytandan emniyyette olduun zannna kaplp gururlanmaktan sakn... sonra eytann seni terke zorlarsa; bil ki, lanetlenmi olan
oyunca olursun. O seni helâk eder ve ardndan, seninle alay eder. Eer bir müddet virdlere ve ibâdetlere devam edersen, tembellikten doan arlk ortadan kalkar. Faydal ilmi örenmeye rabet edersin.
Onu, ancak Allah rzas ve
hatli
olduu zaman,
line gelir.
Bozuk
ve âlimlerin
ilim
âhiret
örenmek
hayat
yaparsn. Niyet sh-
nafile ibâdetlerin
etmek ise, durumdur.
niyetle ilim tahsil
ayann kayd bir
için
en
cahillerin
faziletlisi
ha-
gururland
âyet dinde faydal ilmi örenmeye gücün yetmezse zikir, tebih, Kur'an kraati ve namaz ibâdetlerini yerine getirmekle megul ol. bâdetlerle megul olmak, âbidlerin derecesi ve sâlihlerin yoludur. Sen de böyle yaparsan, ayn ekilde âhiretini kazananlardan olursun. 2.
3.
(Çokça ibâdet yapamyorsan) müslümanlara
Böylece mü'minlerin kalbi sevinçle iyi
dolar...
Veya seni
iyilikte bulun...
sâlihlerin
yapt-
amellere ulatracak olan fakihlere, sûfîlere ve ehl-i dine hizmet
megul
Ayn zamanda fakirleri ve
doyurmaya çal, hasta ziyaretlerine gidip gel ve cenaze teyiine/uurlamasna katl. Bunlarn hepsi nafilelerden efdaldir. Çünkü bu ibâdetlerde müsgibi ilerle
ol.
lümanlara fayda vardr.
miskinleri
106 •HDÂYET REHBER
Bunlar da yapamazsan kendinin ve
4.
ailenin
kazancn salaya-
rak ihtiyaçlarn karla. Böylece müslümanlar, senden selamette,
dili-
nin ve elinin zararlarndan emniyette olurlar. Kötülük yapmazsan dinini korursun ve böylece
kitab
sa
önde gidenlerin
makamna yükselemesen
taraftan verilenlerin derecesine eriirsin.
etmek din makamlarnn en
olduu
tanlarn mübtelâ
aa
derecesidir.
te
de
bu sfat elde
Bundan sonras
ise
ey-
derecelerdir.
(Günah ilemekle) dinini ykmak veya Allah'n kullarndan birine zarar vermek ve bu dört halin dnda bir durumda olmak -Allah muhafaza buyursun- helak olanlarm mertebesidir. Sen bu tabakadan
biri
olmaktan iddetle saknmalsn. •
Din Hakknda nsanlarn Dereceleri Bil ki 1.
kii dini hakknda üç derecededir:
Günahtan salim terketmekle
2.
olan.
O
sadece farzlar yapmakla ve kötülükleri
yetinir.
O
Âhiret için kazançl olan.
nafileler
ve Allah'a yaklatran ibâ-
detleri içten gelerek yapar. 3.
Hüsrana urayan.
yapmaz veya
O
mutlaka yaplmas gerekenlerin
bir
ksmn
eksik yapar.
Kazançllardan olmaya güç yetiremezsen, bari selamet halinde olmaya çal.. Sakn ha sakn farzlara itina göstermeyerek, hüsrana urayanlardan olma!.. Kul, 1.
dier varlklar hakknda üç mertebededir:
Meleklerin mertebesinde olan; itaatkâr ve sâdktr. Bakalarna
faydas dokunur.
Onun amac
insanlara
yardm
etmek, onlara
faydal olmak ve onlarn kalplerini sevinçle doldurmak
mak, çaba göstermektir. 2.
için
çal-
'
Hayvanlar ve cansz varlklar mertebesinde olan; onlara bir hayr dokunmaz. Ancak errinin de bakalarna dokunmasndan ka-
çnr.
TÂATLER 3.
Akrepler, ylanlar ve
yrtc
•
107
hayvanlar mertebesinde olan; ondan
hayr umulmaz ve errinden saknlr.
âyet meleklerin
faziletli
olduu
ve faydal
gibi
olmay baara-
mazsan; hayvanlar ve cansz varlklar mertebesinden, akrepler, ylanlar
ve
yrtc
hayvanlar mertebesine dümeyesin!.. Nefsin, meleklerin
derecesinden daha
aada olmaya raz ise de, aalarn aasna dü-
meyi kabul etmesin
(
en azndan orta halde
Umulur
ol.)
ki sana yete-
cek miktar yapmakla kurtulursun. Senin kimseye bir faydan olmadgibi kimsenin de sana bir faydas dokunmaz. Sen kimseye zarar ver-
mediin
gibi
Gündüz
kimse de sana zarar vermez. vakitleri, âhiretine
lanmaktan seni alkoymayan
Eer
insanlarla beraber
fayda veren ilerle veya âhîretine kul-
bir kazançla
yaarken dininin
40
megul olman
gerekir.
gereklerini yerine getiremi-
42 yor ve kötülüklerden 41 selamette olamyorsan uzlete çekilmek daha iyidir...
Uzlete çekilmelisin, çünkü uzlette kötülüklerden kurtulma ve ta-
ma'dan selamet vardr. âyet
uzlette seni
lere sürükleyen vesveseler olursa ve sen
Allah'n rzasna
aykr ey-
onlar ibâdetleri yaparak yok
edemezsen, o zaman uyumalsn. Hiç deilse uyku bu durumda hallerinin en iyisidir. Hâlimiz:
"Ganimete ulamaktan
aciz kalnca, yenil-
uramaktansa selamete raz olduk" diyenin haline benzer. Dininin selameti, hayatn tatil etmede olan kimsenin durumu ne kötüdür!.. Çünkü uyku, ölümün kardei, hayat tatil etmek ve cansz vargiye
lklara katlmakdr...
40.
Eer
sahibi isen lisin.
41.
yapmalsn. Sanat öüt ve efkatle Allah' anmay unutmayarak sanatn icra etme-
tüccar isen ticaretini
doruluk ve emanete
(ârih)
Genellikle insanlarla beraberken gybet, riya, iyilii emredip
saklamayarak sukut etmek ve insan dünya la
42.
riâyetle
hrsna
iten
kötülüü
ya-
kötü amel ve ahlak-
tabiatn bozulmas (ârih)
Uzlet, halka
karmamak,
onlardan ayr yaamaktr. Günaha girmemek, da-
ha çok ve daha ihlasl ibâdet etmek için, toplumdan ayrlp ssz ve kimsesiz yerlere çekilmek. Mutasavvflarn' uzletten maksatlar, ihtiyaçtan fazla
toplumda kalmamak, ibâdet ve tefekkürle
bo
sözlerle
zaman
zaman geçirmeyip
deerlendirmektir.
bir
köeye
çekilerek
108
-HDÂYET REHBER
DER NAMAZLARA HAZIRLANMA ÂDÂBI
I.A.9. r
Zevalden önce, öle namazna hazrlanman heccüde 43 kalkyorsan ve
gerekir.
Eer gece
te-
okuma gibi) hayrl bir i için uykusuz kalmsan kaylûleyi/gündüz biraz uyumay öleden önce yap. Sahur, gündüz oruç tutmaya yardmc olduu gibi, kaylûle de gece kalkmaya
yardmc
olur.
(zikir,
kitap
Teheccüde kalkmadan yaplan kaylûle, oruç
tutmadan yenilen sahura benzer. Kaylûle yaptn zaman zeval vaktinden önce uyanmaya gayret göster. Abdestini al ve mescitte hazr bu-
namazn
lun. Tahiyyetü'l-mescid
gözetle ve
onun ezanna
icabet
et.
kl ve müezzinin ezan okumasn Sonra zevalin ardndan dört rek'at
namaz klmak için kalk. Resulullah (sav) bu namaz uzun klard. Ve derdi ki: "Bu vakit, sema kaplarnn açld zamandr. O vakitte salih amelimin çkarlmasn isterim." 44 Ölenin farzndan önceki bu dört rek'at, sünnet-i müekkededir. Hadiste geldiine göre: "Kim onlar rüku ve secdelerini güzel yaparak klarsa yetmi bin melek de onunla birlikte namaz klar. Melekler geceye kadar onun için istifar ederler." Sonra imamla birlikte farz kl. Ardndan müekked sünnet olan iki rek'at daha namaz kl.
örenmekle veya
ikindiye kadar ilim
makla veya Kur'an kraati
ile
bir
veya dinine
müslümana yardmc
yardmc olacan
ol-
kazanç
çalmakla megul ol. Sonra ikindi namazndan önce dört rek'atlk bir namaz kl. O da sünnet-i müekkededir. 45 Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allah ikindinin farzndan önce dört rek'at namaz klana merhamet etsin." 46 Resulullah (sav)'in duasna nail olmaya çal. için
le
kindiden sonra az evvel anlattmz iyiliklerden baka bir eyurama. Vakitlerini faydasz ilerle geçirmen uygun deildir. Her
43.
ve gece
namaz anlamndadr.
talarndan sonra bir
yatsy kldktan sonra vitri klmadan uyur, gecenin ormüddet namaz kldktan sonra, vitri klar ve daha son-
namaznn
sünnetini klard. (Müslüm, Salâtü'l-âtü'l-müsâfîrîn,26)
Paygamberimiz ra sabah
44.
uyanp namaz klmak
Teheccüd, geceleyin (sav)
337 Ümmü Habîbe'den rivayetle: "Kim ölenin farzndan önce ve sonra dört rek'at namaz klmay brakmazsa Allah ona atei haram Câmiu's'-sair,
I,
klar."
45.
Hanefî'de
46.
Ebu Davud, Tatavvû,
ise
sünnet-i gayr-i müekkededir. 8; Tirmîzî,
Mevâkit, 201
TÂATLER vakit en
ekilde nasl
iyi
mümkün
•
109
oluyorsa öyle geçir. Nefsini hesa-
yapacan vazifeleri düzenlemen gerekir,. Ve her vakit için ondan vazgeçmediin ve baka eylere tercih etmediin iyi bir meguliyet belirlemelisin. Böylece zamann bereketini ba çekmen, gece ve gündüz
görürsün.
Geçen zaman
boluu san,
nin
yapacan
içinde ne
gibi kendini gayesiz
bütün zamannda ne
bilmeyen hayvanlarn
brakyor, faydasz eylere terkediyor-
megul olduunu
ile
ba-
bilmiyorsan, vakitleri-
çou boa gidiyor demektir. Vakitlerin ömrün, ömrün de ana ser-
onun üzerinde yapyorsun. Allah Teâlâ'nn yaknlna, ebedî nimet yurduna onunla kavuacaksn. Nefeslerinden herbiri kymeti bulunmayan bir cevherdir... Çünkü nefesin bir bedeli ve karl yoktur... Nefesin gittiinde asla geri dönmeyecek... Her gün ömürleri azalrken mallarnn çoalmasna sevinerek aldanan ahmak-
mayen,
ticaretini
lar gibi
olma. Nasl sevinilecek bir
i
bu?
Mal artyor ancak ömür de
azalmakta...
lmin ve kü bu
ikisi
baka bir eye sevinme. ÇünHanmn, maln, çocuun ve arkadalarn,
amelin artmasndan
sâlih
can dostundur.
kabirde seni terkettikleri zaman, ilim ve sâlih amel sana yoldalk ederler.
Güne solmaya baladnda, batmadan önce mescide gelmeye çaÇünkü bu vaktin fazileti güne domadan önceki vaktin fazileti gibidir. Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Günein domasndan evvel de, batmasndan evvel de Rabbini hamd ile tebih et." Güne batmadan evvel ems, Leyi, Felak ve Nâs surele-
l. Tebih ve
rini
oku.
istifar ile
Güne
megul
ol.
batarken istifar halinde bulun.
Ezandan sonra "Allahm! Gündüzün ardnda, gecenin önünde, namazn ve seni çaran seslerin huzurunda
Ezan
iitince ona icabet
senden, Hz.
Muhammed'e
et.
vesileyi, fazileti
makâm- mahmûdu vermeni 47 duasn oku. sen ya'dinden dönmezsin."
etmeni ve O'nu kendisine vadettiin liyorum.
üphe yok ki
ve yüksek dereceyi ihsan di-
Müezzine icabet ve kametten sonra farz klarsn. Ardndan dünya kelam etmeden iki rek'at akam namaznm müekked sünneti.
47.
—
Ebu Davud,
-
-
Kitâbu's-Salât,
37
110 -HDÂYET REHBER
klarsn. Daha sonra dört rek'at namaz klarsan bu da sünnettir. 48 Eer mümkün olursa, yatsya kardar i'tikafa niyet ederek akamla yatni
s arasn
Bunun
hakknda saylamayacak kadar çok haber nakledilmektedir. O gecenin balangcdr. Çünkü akamla yats aras gecenin ilk saatleridir. Arada klnan namaz da evvâbîn namazdr. Resulullah (sav)'e" yanlarn yataktan kaldrrlar" (Secde 16) âyeti sorulunca; "O akamla yats arasndaki namazdr. Gündüzün balangcndaki bo ve faydasz sözlerin günahn giderir, sonunu da ihya
et.
fazileti
artr."
Yats
mek için tur.
namaznn
zaman ezanla kamet arasn ihya etfarzdan önce dört rek'at namaz kl. Bu namazn fazileti çokvakti girdii
Haberde "ezanla kamet arasnda yaplan dua reddolunmaz" 49
di-
ye geçmektedir.
Sonra farz ve ve
Mülk
iki rek'at
namaz kl. Bu iki ve Duhan suresini
sünnet
rek'atta Secde
veya Yâsîn oku. Bunlar Resulullah'tan (sav) naklolunmutur. ki rek'at sünnetten sonra dört rek'at daha namaz kl. 50 Hadisler bu namazn faziletinin büyüklüüne delâlet etmektedir. Sonra iki selam veya tek selamla üç rek'at vitri suresini
kl. Resulullah (sav) vitir surelerini okurdu.
n namazn
"vitr
namaznda
Nas en son kld-
Â'lâ, Kâfirûn, hlas, Felak ve
Gece kalkmaya azimli isen, geceleyin namaz" olmas için vitri en sona brak.
Yats namazndan sonra ilme çalmakla, kitap okumakla megul ol. Uykudan önce amellerinin sonu oyun ve elence olmasn. Çünkü "ameller sonlarna göre deerlendirilir. 51 " 48.
Akamn farzndan sonra da, Tîrmîzî, Mevâkît,
49.
Tirmîzî, Salât, 44;
klmak yani tatavvu'un 204; bn Mâce, kâme, 113, 185 alt rek'at
Ebu Davud,
Salât,
34;
mam
Ahmet,
fazileti
hakkn-
c.3, s.119,
155,
225, 254 50.
51.
Ebu Davud, Tatavvu', 16 Aie (rah)'den rivâyetle, "Resulullah (sav)'in namaz hakknda O'na soruldu. Aie (r.ah) de, Resulullah (sav) sadece yats namaznn farzn klmazd, dört veya alt rek'at daha klard, "dedi. Buhârî, 5, 2381;bn hibban, 2, 51;Mecmau'z-zevâid, 7, 13;Müsnedü Ebu Ya'la, 13, 348; Fethu'l-Barî, 2, 37 Buhârî'de geçen hadiste "Kii hayatnn sonunda yapaca amele göre cennetlik veya cehennemlik olaca" belirtilmektedir. Peygamberimiz (sav) devrinde bir savata
adamn biri
ald yara-
ya tahammül etmeyip kendini öldürür. Peygamberimiz (sav), "Cehennemlik olan kiiyi görmek isteyen bu adama baksn"buyurur.
TÂATLER I.A.10.
•
111
UYKU ÂDÂBI
V
Uyumak
yatan önün kbleye gelecek ekilde yatrld gibi sa tarafna yatarak uyu. Uyku-
istediin
zaman
Ölünün kbleye nun ölüm gibi olduunu, uyanmann da yeniden dirilie benzedii52 Allah Teâlâ bu gece ruhunu alabileceini düünerek ni düün... Rabbinle bulumaya hazrlk yapmalsn. Abdestini al ve yazm olduun vasiyyetin53 yastnn altnda bulunsun. Günahlarna tevbe ve istifar edip 54 bir daha günah ilemerne.ye azmet. Eer Allah seni tekrar uyandrrsa bütün müslümanlara iyilikte bulunmaya karar vererek uyu... Kabirde amelinden baka hiçbir eyi bulunmadan yalnz bana yatacan ve ne yaptysan onun karln bulacan ser.
düün...
Yatan yumuak
kü uyku hayatn durmas,
unda
çalma. Çünuramasdr. Ancak uyank oldu-
sererek uykunu zorla getirmeye
kötülük yapacaksan
kesintiye
uyuman
dinin için bir selamettir.
Yirmi dört saat olan gece ve gündüzün en fazla sekiz saatini uy-
ku
ile geçir.
Altm yl yaama ihtimaline karn yirmi yl kaybetmen
Bu da ömrünün üçte biri yapar. Uyuyacan zaman misvave abdest alacan su hazr bulunsun. Geceleyin veya sabah namazndan önce kalkmaya gayret et. Gece yars iki rek'at namaz iyilik hazinelerinden bir hazinedir. htiyaç içinde olacan gün için ha-
yeterlidir.
m
zinelerini çoalt.
Öldüünde dünya
hazineleri sana asla fayda ver-
meyecektir.
Uyku zaman 52.
Allah Teâlâ En'am suresi 60. âyette buyuruyor (
54.
ki:
"Geceleyin
sizi
öldüren
öldürür gibi uyutan), gündüzünde ne ilediinizi bilen; sonra belirlenmi
tamamlansn diye gündüzün sizi dirilten (uyandran) O'dur. Sonra dönüünüz yine O'nadr. Sonunda O, yaptklarnz size haber verecektir." Buhârî, Vasâyâ, 1; Müslim, Vasiyyet,l; Ebu Davud, Vasaya, 1; Tirmîz, Vasâyâ, 3... Vasiyet slamn ilk zamanlarnda vacib iken sonralar miras âyetleriyle nesh edilmitir. Vasiyyet yapmak müstehabdr. Tirmîz, Deavât, 17; mam Ahmet, c. 1, s.10 Ebu Said Hudrî (ra)'den rivâyetle, Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim yatmaya niyet ettii zaman üç kez "Estafirullahelazim ellez lâilâhe illâ hüvel hayyul kayyum. Ve etûbi ileyh." Derse Allah Teâlâ günahlarn affeder." ecel
53.
u duay yap:
112 »HDÂYET REHBER
L
\ * q%
j
c^l
****
^
^
0
"
**
.
^joi»
^
^ ^1
Of/
O
O/-
- ^
0^0
£-
"i-
JS
' "
^fi
0
^i -
JjV
cûlj «#yi dliS
tyAi |£ll
"
i^iJ)
/
* * K eLa^clj o>olj *
öâl f^JI .jijVim
-Lûl
O^"
"^lî
i
o
£
>O^
/
% "
^»'jH-a
^^
^O
"°
-
6/
*V°"
çr^j o'
>kl
O
*
"uT eU^b a^ü)
> / O/^
W -
^4
- 0-( .
"Rabbim senin isminle uzandm, isminle kalkarm. Günahm bala... Allahm! Kullarn dirilttiin günde beni azabndan koru. Allahm! isminle dirilir ve ölürüm. Allahm! Her er sahibinden ve perçeminden tuttuun her hayvann errinden sana snrm. üphesiz ki Rabbim dosdoru yoldadr. AJlahm! Sen evvelsin, senden önce bir ey yoktu. Ve sen âhirsin, senden sonra da bir ey olamaz. Sen zahirsin, senden daha açk bir ey yoktur. Ve sen bâtnsn senden daha gizlisi olamaz. Borcumu ödemeyi nasib et. Muhtaç olmaktan kurtar. Allahm! nefsimi sen yarattn. Onu öldürecek olan da sensin. Onun ölümü de hayat da senin içindir. Nefsimi öldüreceksen günahlarm affet; yaatacaksan salih kullarn rzana uygun olmayan ileri yapmaktan koruduun gibi onu da koru. Allahm! Senden dinim, dünyam ve âhire tim konusunda afv ve afiyet istiyorum. Allahm! Sana en sevimli olan saatlerde beni uyank tut. Beni sana yaklatracak, gazabndan uzaklatracak katnda en makbul olan amelleri yaptr. Bunlar istiyorum Allahm! Lütfet ihsan et... Affn diliyorum beni bave sana yalvaryorum, kabul buyur Allahm!....
la
Sonra Âyete'l-kürsî, Âmenerrasûlü, hlâs, Felak, Nâs ve Tebâreke surelerini oku. Abdestli55 ve dilinde Allah'n zikri olduu halde uyuyakal...
Kim dar
55.
böyle yaparsa ruhu
ar-
namaz klma sevab yazlr. Ebu Davud,
Kitabu'l-Edeb, 97
a'lâya yükseltilir ve
uyanncaya ka-
TÂATLER
•
113
Uyannca sana daha önce örettiklerimizi yaparsn. Kalan ömründe bu tertip üzere devam et. Bu düzene devam sana zor gelirse, hastann ifa umarak ilacn aclna sabrettii gibi sabretmeli ve ömrünün ne kadar ksa olduunu düünmelisin. Yüz yl yaasan bile âhiret yurdundaki hayatna göre çok az dir.
bir
Bir
düün bakalm
zamandr. Âhiret sonsuzluk
yeri-
mesela yirmi yl rahat hayat sürmek ümidiyle
ay veya bir yl zorluklara ve rezilliklere nasl katlanyorsun.?! Son-
kavumak
suza dek rahata
arzusuyla
zamanm
edemezsin?!. ..Daha çok
56.
bir
u azck günlere nasl tahammül
var diye
tûl-i
emel 56 beslersen
iyi
gün üç odun ald. Birini önüne birini de yan tarafna dikti, dierini de uzaa att. Sonra "Burada neyi temsil ettiimi biliyor musunuz?" buyurdu. Ashab: Bize bildir ey Allah'n Resûlü! deyince, Resûl-i Ekrem: "Bu, insan, bu da eceli, uzaklarda olan da emelidir. O emellerin peinde koar. Fakat eceli onu yakalar, emeline ulaamaz" buyurmuPeygamberimiz
tur.
(s.a.v.) bir
(Buhârî rivâyet etmitir.)
uzun emeller peinde olmaktr. Bunu
Tûl-i emel, hillik
dieri
ise
iki
sebebi vardr. Biri ca-
de dünya sevgisidir. insanolu dünyalk ilere
artk ondan ayrlmak
arna
gider.
Ölümü düünmeyi
dald
vakit
En çok yaamaktr. Kendi kendine devaml ya-
arzulad ey bu dünyada uzun süre ama kuruntular yapar. Uzun süre yaamak
bile istemez.
için ihtiyac- olan ev, mal, evlat,
urar. Kalbi bunlara balanr durur. Ölümü unutur ve yaklatn düünmek istemez. Bazen ölüm tehlikesi ile karlarsa "Dur bakalm daha vakit var" dîye tövbeyi erteler. Belirli bir yaa geldidost, binit vb. hazrlklarla
inde "Daha ynca ise "Bu raf var,
ihtiyarlk var ibâdetleri
inaatin,
yaparsn"der. htiyarla-
u yolculuun var, çocuklar evereceksin, düün mas-
u kiiyle davamz var"
çip gider. Biri biter,
yalandnda
vs.
derken günleri meguliyetlerle dolu ge-
dieri balar ve âhireti
O
için
çalmasn
erteler.
Sonunda
çoalr, fakat i iten geçer. Cehennemliklerin çounun feryad bu gün yapmas gereken ii, yarna erbeklemedii anda ölüm
gelir.
vakit hasreti
telemektendir."
Cahillie gelince insan bazen gençliine güvenir.
olduu
Ölümü uzak
görür. Bazen
ölümü geç geleceini zanneder. Halbuki nice genç ve salam kiilerin ani olarak ölüp gittiklerinin farknda bile deildir. Cehâletini kii samimi düüncelerle halledebilir. Ancak dünya sevgisini atmak kolay deildir. Bunun tek tedavi çaresi vardr. Âhiret gününe ve mükafat ve ceza göreceimiz büyük güne iman... ve bu iman artrmak... böylece dünya sevgisi yava yâva kalbinden göç etmeye balar. Ölüme hazrlk yapan kimse o büyük kurtulua ermitir, dünyaya aldanan ise hüsran ve zarar içindedir. ( mam Gazali, hya, IV, 818 trc. Ahmet Serdarolu) de shhatli
için
114 «HDÂYET REHBER
amel yapmak çok zor
gelir.
Halbuki ölüm çok yakndr. Kendi kendi-
"Bu gün ibâdetlerin zorluklarna katlanacam belki gece ölürüm." Gece olunca da ayn ekilde: "bâdetlerin güçlüklerine katlanaym belki yarn ölürüm."de. Çünkü ölüm belirli bir vakitte ve tayin edilmi bir yata gelmez. Anszn yakalar. Ona hazrlkl olmak dünya için hazrlk yapmaktan daha isabetlidir. Biliyorsun ki dünyada çok az bir zaman kalacaksn. Belki de ömründen bir günün veya bir nefesin kalmtr... Her gün, bunun gerçekleebileceini kalbinde düün. Gün be gün kendini Allah'a itaate sabretmeye altr. ne de
ki:
dünyada elli yl daha kalacan düünerek nefsini Allah'a taate sabretmeye mecbur edersen, nefsin bundan holanmaz ve sana kar
Ancak sabrederek devam edersen ölüm annda son derece mutlu olursun. Salih amel ilemeyi ihmal eder "sonra yaparm" dersen hiç beklemediin bir anda ölüm geliverir ve çok üzülürsün. "Sabah vakti kavim yolculuu yi görüyorlar..." 57 gelir.
Sana ölüm annda gerçek
doruluunu
bir
bilgiyi gelecek.
zaman sonra çok
iyi
"Onun verdii
haberin
öreneceksiniz..." (Sâd, 88
)
Böylece günlük vazifelerini nasl düzenleyeceini sana göstermi olduk.
imdi namaz nasl klman
gerektiini ve
âdabn; orucu ve
âdâbn; imamlk, cemaat olma ve Cuma âdabn anlatalm.
LA. 11. Abdest alp, bedenini, bekten dize kadar olan
NAMAZ ÂDÂBI
elbiseni,
ksm
bulunduun
yeri temizleyip, gö-
örttükten sonra, ayakta kbleye yönel.
Bitiik olmayacak ekilde ayak uçlarn
ayn
hizaya getir ve dik dur.
eytandan korunmak için Nâs sûresini oku. Kalbini klacan namaza hazrlayarak dünyevî kayglardan arndr. Kimin huzurunda durduunu ve kime yalvaracan bir dürün. Gâfil bir kalple, dünya kuruntular ve ehvet pislikleriyle dolu bir göüsle Mevlân'a yalvarmak57.
Arap darb- mesellerindendir. Akbetin övgüye lâyk olmas için bir ie devaml sabretmeye ve o iin huy haline gelmesine tevik için söylenmitir. Zamahehrî, Müsteksâ, II, 168
TÂATLER tan haya te
et.
Unutma
ki Allah Teâlâ
srlarn,
ve kalbine nazar etmektedir. Allah
düüncelerini bilmek-
namazn huüun 58 huzûun59 ,
vâzuun 60 ve tazarrû'un 61 ölçüsünde kabul
eder.
,
te-
Rabbn'a "sanki O'nu
Her nekadar sen O'nu örmesen de O se62 Buna ramen kalbin huzura ermez -Hakk'n divannda durgörür.
görüyormu ni
gizli
115
•
58.
Huû,
gibi" ibâdet
kalbin
et.
yurauaklL ve
naziklii yannda, Allah'a
kar
olan tevazuu
ve boyun eiidir. Mü'minlikte asla kat kalplilik yoktur.
Hu§Û, Hakk'n heybetini gönülde hissetmektir. Cüneyd: "Kalbin gayb bilene kar zillet içinde bulunmasdr."der. Huu, Hakk'n huzuru karsnda edebe riâyet artyle (ruhen) boyun emektir. Allah'n tecellileri karsmda kalbin soluudur.
HuÛ,
Allah'n büyüklüü
karsnda kulun korku ve muhabbetle onun
snmasdr. Rivayete göre Resulullah (sav) namaz esnasnda sakal ile oynayan birini görmü ve "Bu zatn kalbi huû içinde olsayd, organlar da huû içinde bulunûrdu" buyurmutur. (Fethü'l-Kadir V, 319) Hz.
merhametine
Ömer de namazda
n
kaldr.
Huû
ban önüne emi birini görünce "Ey ba eik kii!
ba-
bata deil, ancak kalptedir" demitir.
Huu
hükme boyun eme, Cenab- Hakk'n nazar karsnda alçalmaktr. huusuz olarak namaz klan kimse Allah'n dünyada ve âhirette namaza balam olduu bir takm lütuflardan mahrum kalr. Çünkü namazm bu dünyada, kalpteki iman kuvvetlendirmesi, kalbi nûrlandrmas, kalbin genileyip açlmas, nee ve sevinç duymas gibi mükâfâtlan vardr. Ayrca namazn klan kimse âhirette Menâzil müellifi der
laf etmilerdir.
leyenler,
bu
ki:
üç derecedir. Emre
Eer huûsuz klnan namazn
neticeleri elde edilmesi
itaat,
iade edilmesi gerektiini söy-
düüncesiyle söylüyorlarsa buna hakla-
Huûsuz klnan namazla kiinin sorumluluu düer. Ama yukarda anlattmz sevaplardan mahrum kalr. slam' hükümler zahire göre verilir. Gizli olan iman hakikatler ise sevaba taalluk eder. (bn Kayym, Mer
vardr.
dâricu's-Sâlikn, 1,406)
59. 60.
Huû ile
birlikte
organlarn sükûna ermesidir.
Namazdaki tevâzuun güzel bir yorumunu eyh Ebu Sata Harrâz (k.s.): "Allahüekber, dediin zaman gönlünde Allah'tan baka büyük varsa, sen sözünde sadk deilsn"diyerek yapar. Kii Allah karsnda bir hiç olduunu hissederek tevâzû göstermi olur. Secdeye
vardnda
nokta kadar, hatta daha dâ*küçüldüünü düünmesi 61.
hlas'la Allah'a yalvartr.
62.
Buhârî, Kitabu'l-îman, 38; Müslim, Kitabu'l-man, 5
huzûr-u ilâhîde bir
bir tevâzû iaretidir.
116 -HDÂYET REHBER
maya hazr olmaz"celâlini"
snda
mek
63
bilmekteki eksikliin nedeniyledir.
ailenizin için
ve vücudun da sükûna ermezse; bu Allah Teâlâ'nn
büyüü
baktn
salih bir
düün.
O
sükûna erer ve her hareketi
O
halde namaz esna-
insann, nasl namaz
zaman
kldn ören-
kalbin huzura kavuur,
yerli yerince
yaparsn deil
vücudun
mi?!..
"Ey kötü nefs! Yaratanndan, Mevlân'dan utanmyormusun!.. sana faydas ve zarar dokunmayan O'nun küçücük bir kulunun baktn hayal ederek kalbin huzur buldu ve namaz güzel kldn, yazk sana! Biliyorsun ki Cenâb- Hak her an seni görüyor ve ne yaptn biliyor. O'nun azamet ve yüceliinden hayet Sonra kendi kendine de
ki:
m
duymuyor musun! O yüce zât senin nazarnda bir kulundan daha küçük!.. syann, haddi aman ve cahilliin ne kadar kötü!.. Nefsine kar bundan daha büyük dümanlk olamaz...
Bu düüncelerle kalbini tedavi etmeye çal. Belki kalbin de seninle birlikte namaza kathr. Çünkü tefekkür ederek, düünerek kldn namazdan baka namazn sana bir faydas yoktur. Gaflet içinde kldnamaz ise istifara ve üzerinde düünmeye daha muhtaçtr.
n
Artk namaza balarken kalbinde huzuru saladnda, yalnz olsan bile kamet getir, cemaatle klacaksan önce ezan oku, ardndan kamet getir. Kamet bittiinde kalbinden, meselâ "Niyet ettim Allah Teâlâ'n rzas için öle namazn klmaya" diyerek niyet et. Tekbir alrken bu niyet kalbinde bulunsun ve tekbir bitene kadar devam etsin. 64 63.
Mutasavvflar, Allah'n isim ve sfatlarn
celâl ve
cemâl olmak üzere ikiye
ayrrlar. Allah'n kahr ve gazabna delâlet eden isim vc sfatlarn tuf ve ler.
rzasna
delâlet
eden isim ve sfatlarn da cemal
Celâl Allah'n en yüksek seviyede
ululuunu
celâl, lü-
tabiriyle ifade eder-
ifade eder.
Kâânî,
celâli,
Hakk'm mahiyetinin bilinemeyecek bir ekilde izzet perdesiyle gizli kalmas, zâtn kendinden baka kimsenin bilmemesi ve görmemesi eklinde târif eder. Perdelenme ve izzet celâlin özellii olduundan celâlde Hak açsndan yücelik ve kahhâriyet, kul açsndan ise boyun eme ve heybet (saygya da64.
yanan korku, azamet) hissetme söz konusudur. Hanefilerde iftitah tekbiriyle birlikte yaplan niyet efdaldir. Namaz ile badamayacak bir i bulunmamas artyla tekbirden öncede niyet edilebilir. Çounluk tekbir alndktan sonra niyetin geçerli olmadn söyler. Dier bir görüe göre ise sübhaneke veya euzüden önce edilen niyet ile namaz geçerli olur.
TÂATLER -117
yana brak sonra Tekbir alrken
Ellerini
kaldr.
65
ellerini
omuz hizasna kadar
parmaklarn aralkl olmaldr. Parmaklarn .bive aralarn açmak için zorlama. Ba parman kulak
Ellerin açk,
titirmek
için
memesi hizasnda, parmak uçlarn kulann üstüne paralel ve avuçlarn da omuzunla ayn hizada olsun. Ellerin bu ekilde yerli yerinde olunca tekbir
ken
al
ve onlar rahat bir hareketle
iyice arkaya, indirirken
silkeleme. eline
de
ndirdiin zaman
deer
ver.
Sa elinin
iyice geriye
sa
indir.
götürme.
elini sol elinin
(ba§_, serçe,
66
Ellerini
Saa
kaldrr-
ve sola da
üzerine koyarak
ve yüzük) parmaklarn
lunun üzerine koy ve sol elinin bileini
sa
sol ko-
tut.
Tekbirden sonra "Allah en büyüktür. Allah'a çok hamdolsun. Sa-
bah ve
akam
Allah' noksan sfatlardan tenzih ederim. "de. Sonra:
"Ben yüzümü, gökleri ve
yeri
yoktan vareden Allah'a çevirdim ve ben
O'na ortak koanlardan deilim"de. Ardndan" üphesiz benim namazm, ibâdetlerim, hayatm ve ölümüm hepsi Allah içindir. O'nun orta yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanlardanm." de. 67 Euzü 68 ve eddelerine dikkat ederek Fatiha'y oku. Fatiha'da (dat) ile (z) harflerinin
arasn ayrmaya özen
göster.
Kraatinde "ve-
leddâllîn"e bititirmeden "âmîn"de.
mam olursan 69 sabah akam ve yats namazlarnn farznda ilk iki açktan okursun. Amini de açktan söyle. 70 Sabahleyin Fatiha'dan sonra uzun surelerden (Hucurât-Nebe aras) akam ise krek'atta kraati
(Duhâ-Nâs aras) oku. Öle, ikindi ve yats orta surelerden Burûc'u ve âyet says bakmndan ona yakn olanlar oku. sa surelerden
65.
Hz. Peygamberin tekbir alrken
ellerini
omuz hizasna kadar kaldrdna
yannda, kulak hizasna veya kulaklarn üstü hizasna kadar kaldrdna dair rivâyetlcr de vardr. Bu rivâyetlerin birletirilmesi durumunda, tekbir alrken ba hafifçe öne eerek baparmak kulak memesidair rivayetlerin
ne
deecek ekilde
elleri
kaldrmann uygun olduu
belirtilmitir. (lmihal,
Diyanet Vakf)
hemen ardndan
66.
Hanefilerde
67.
Hanefiler sübhaneke
68.
Hanefilerde tek
69.
afii'ye göre cehri okumajc sünnettir.
imez. 70.
Hanefi
iftitah tekbirinin
duasn
bana klan
eller
balanr.
okurlar.
euzü okur. Cemaatle klan
ise
okumaz.
mam olmak ve tek bana olmak de-
imam için vacib, tek bana olan için sünnettir. mezhebinde imam da cemaat de "âmîni" gizli söylerler. Hanefi'de
ise
118 «HDÂYET
REHBER
Yolculua çkrca, sabah namaznda Kâfirûn ve hlâs surelerini oku. Surenin sonu rüku tekbiriyle bi detirilmez. "Sübhanellah" diyecek kadar ara
verilir.
bakn
Bütün kyamlarnda
namaz
kldn
yere indirip oradan
ayrma. Böyle yapman himmetini toplaman ve kalbinde huzurun meydana gelmesi (kalbinin de namaza katlmas) için daha uygundur.
Namaz klarken saa
sola
bakmaktan sakn.
Sonra rüku' için tekbir al ve daha önce anlatld ekilde ellerini kaldr. 71 yice rukua eilinceye kadar tekbirini uzat. Parmaklar-
nn arasn
ayasn
ni
koy ve dizlerigeriye yaslayp dik durmasn sala. Srtn, boynunu ve ban tp-
k
bir levha gibi
açarak ellerinin
dümdüz
yapmaz
birletirirler- ve
dir, "de.
Tek
iyidir.
Dirseklerini yana aç-kadnlar böyle
üç kez "Azîm olan Rabbimin
bana namaz klyorsan yedi hatta on
Sonra
hamdini
tut.
dizlerinin üzerine
ban dik
iitti"
de ve
an ne yüce-
defa
demen daha
durana kadar kaldrken "Allah hamdedenin
Dorulunca "Rabbimiz hamd sadolusu ve bundan baka eylerin dolusu
ellerini kaldr.
nadr. 72 Göklerin ve yerin sana hamdolsun."de.
namaznn
farznda isen ikinci rek'atm rukuundan dorulunca kunutu oku. 73 Sonra ellerini kaldrmadan tekbir alarak secdeye var. Yere önce dizlerini, sonra ellerini, sonrada açk olarak alSabah
nn ve
burnunu
koy. Dirseklerini
Karnn
yanlarndan ayr.
bald-
rndan kaldr-kadnlar böyle yapmaz-. Ellerini yerden ayrmadan omuz hizasmda koy. Kollarn yere yaptrma ve tek bana klyorysan üç, yedi veya on kez "Yüce olan Rabbimi noksan sfatlardan tenzih ederim"
de. •
Sonra oturuun tam olana kadar tekbir getirerek sol
ayann üzerine otur. Sa ayam da dik.
Ellerini dizlerinin üzeri-
ne koy. Parmaklarn açk olsun. Ve: "Rabbim beni
hamet
et,
ihtiyacm
gider,
bana
ban kaldr ve
bala,
afiyet ver ve beni affet" de. 74
71.
Hanefiler ellerini kaldrmazlar.
72.
Hanefiler sadece "Rabbimiz,
73.
Hanefiler'de
hamd sanadr derler. Kunut duas, vitir namaznn son rek'atmda
74.
Hanefiler
secde aras oturuta bir
iki
bana mer-
5
'
ey
okumazlar.
okunur.
Sonra
TÂATLER
ayn ekilde
ikinci secdeyi yap. yap. 75
Teehhüd
119
*
okumadn her Tek' atta k-
Sonra ellerini yere koyarak kalk. Kaloturuu karken ayann biri önde olmasn. Kyam tekbirine dinlenme oturumundan kalkarken bala ve bunu kyamn yarsna kadar uzat. Dinlenme oturuun ksa ve seri olmaldr. sa bir dinlenme
kl ve bu rek'ata da euzü ile bala. 76 Ardndan ikinci rek'atta teehhüd oturuu yap. Sa elini iaret parma ile ba parman hariç, dier parmaklarn kapal olduu halde sa dikinci rek'at
birincisi gibi
77 "illellah" derken iaret zinin üzerine koy.
he" derken deil. 78 Sol
teehhütte
iki
elini
kaldr, "lâila-
de açk olarak sol dizinin üzerine koy. Bu
secde aras oturuun gibi sol
oturuta baldrnn üzerine
parman
ayann üzerine otur.
otur. Rasulüllah'a (sav) salattan
dislerdeki bilinen dualarlarla
namaz
Son
sonra ha-
tamamla. Son oturuta sol bald-
rnn üzerine otur ve sol ayan darya koy. Sa ayan da dik. 79 Namazn
bitiminde
yerek selam
ver.
saa ve sola "Esselamüaleyküm ve rahmetüllah" diNamazdan çkmaya, selam sanda ve solunda bulu-
nan meleklere ve müslümanlara vermeye niyet
n
görülecek ekilde
edip, iki
yana da yana-
bana çevirerek selam ver. te bu yalnz bana
klnan namazn durumudur.
Namazn
*
direi huu", düünerek âyetleri
okuma ve
zikirle
mey-
dana gelen kalb huzurudur. Hasan- Basrî (rh) diyor ki: "Kalp huzuru olmadan klanan her namaz, insan cezaya daha çabuk ulatrr..." namazn altda veya Resulullah (sav) öyle buyurur: "Kulun
kld
onda
biri
kadar deil ancak namazdaki tefekkürü ve samimiyeti kadar
sevab yazlr." 80
75.
Hanefilerde yaplmaz.
76.
Hanefiler
devam
ilk rek'at
dnda euzü okumazlar. Besmele ile Fatiha'y okuyarak
ederler.
açk
77.
Hanefiler her
78.
Hanefiler, "lâ ilahe" derken "illAllah"
79.
iki eli
derken
de
bir
sa
elinin
ehadec
parman
yukar kaldrp
indirirler.
yayp üzerine oturur. Sa ayaklarn parmaklar kbleye gelecek ekilde dikerler. Kadnlar ise ayaklarn sa yanlarna yatk bir ekilde çkarp, öyle otururlar, (teHanefilerde namazlardaki oturu, erkekler sol ayaklarn yere
verrük) 80.
ekilde uyluklar üzerine koyarlar.
Ebu Davud,
Kitabu's-Salât,
124
120 »HDÂYET REHBER
I.A.12.
MAMLIK VE CEMAAT OLMA ÂDÂBI
îmam namaz "Resululah
kldrmaldr. Enes b. Mâlik (r.a.) der ki: baka hiç kimsenin ardnda daha hafif ve tam
hafif
(s.a.v)'den
namaz klmadm." 81
mam,
müezzin kameti bitirmeden ve saflar düzeltmeden tekbir
mam tekbiri yüksek sesle cemaat ise kendisi duyacak ekilde tekbir alr. mam ''cemaat faziletine" erimek için imam olmaya niyet almaz.
Eer
eder.
niyet etmezse, cemaatin
imama uymaya alrlar.
(mam
niyet
niyet
namaz
mama
etmi olmaldr.
etmedii
için
sahihtir. Tabii ki
cemaate
uyanlar cemaat sevab
cemaat sevab alamaz)
mam yalnz
balama duas ve euzü'yü gizlice okur. Sabah namaz, akam ve yatsnn ilk iki r ek' atnda Fatiha ve sureleri açktan okur. Tek bana klan da böyle yapabilir. mam açktan okuduu zaman "âmîn" de açktan söyler ve ona uyanlar da açktan "âmîn" derler. 82 Cemaat imamla birlikte "âmîn" demelidir. Sonraya brakmamaldr. Nefesini toplamak için imam Fatiha'dan sonra ksa bir ara verir. Bu arada cemaat fatihay okur. 83 mama uyan sureleri okumaz. Ancak namaz klan
imamn
gibi,
sesi iitilemiyorsa okuyabilir.
ni üçten fazla li
ala
mam rüku ve secde tebihleri-
yapmaz. lk oturuta tahiyyattan sonra "Allahümme
Muhammed"
der 84 ve daha fazla uzatmaz. Son
sal-
iki rek'atta fati-
Son oturuta Resululah (sav)'ye salât ve tahiyyattan sonra tahiyyat miktarn aan bir dua ile cemaati tutmaz. ha
ile yetinir.
mam selam verirken cemaate selam vermeye, cemaatte ona karlk vermeye niyet eder. mam selamdan sonra biraz bekler ve yüzünü cemaate döner. Arka saflarda kadnlar varsa onlar ayrlana kadar yü-
zünü çevirmez.
mam kalkmadan cemaat kalkmamaldr. mam sana
veya soluna yüzünü
çevirebilir.
Ancak sama çevirmesi daha
iyidir.
Sabah namaznda "kunut duasn" okurken sadece kendi için dua etmez; cemaati de dahil eder. Mesela "Allahm! beni hidâyete erdir" 81.
Müslim, Kitabu's-Salât, 190; Ahmet,
82.
Hanefiler "âmini"
83.
Hanefi mezhebinde imama uyan kiinin kraat yükümlülüü yoktur. Hanefi mezhebinde sadece tahiyyat okunûr. "Allahümme salli ala Muham-
84.
med"
c.
3,
s.
262; Buhârî, Ezan, 65
gizli söylerler.
denirse sevih secdesi gerekir.
TÂATLER
duasn açktan
•
121
Cemaat de ellerini kaldrmadan duaya amin derler. Çünkü elleri kaldrmak hadislerde sabit deildir. 85 mama uyan kunut duasnn sonunda "Hükmü sen verirsin bakas deil" der. 86 mama uyan saftan ayr tek bana durmaz. Ya saffa girer yada birini yanna çeker. Cemaat hare87 Aksine imamketlerini imamdan önce veya imamla birlikte yapmaz. dan sonraya kalr. mam rukua varmadan eilmez. Yine imamn aln
yerine "bizi hidâyete erdir" der. Kunut
yere
demeden
okur.
secdeye varmaz.
I.A.13.
CUMA ÂDÂBI
Cuma, mü'minlerin bayramdr. O Allah'n (c.c.) bu ümmeulu, mübarek bir gündür. O günde öyle önemli bir zate has man var ki müslüman bir kul o saatte Allah'tan bir istekte bulunsa, Cenâb- Hak mutlaka yerine getirir. Perembe gününden elbiseni temizle. kindiden akama kadar çok zikir ve istifarla cumaya hazrlan. Perembe öleden sonraki vakit, cumadaki o faziletli saate denktir. Ya Perembe, ya da cumartesi ile birlikte Cuma orucuna niyet et. Çünkü yalnz Cuma günü oruç nehyedilmitir. 88 Bil ki
kld
Sabah olunca her
Cuma
için gusül abdesti
al.
Cuma günü
vacip, yani
müekked
sünnettir. 89
Sonra beyaz elbise giy 90
Çünkü o
Allah'a
bülua erene
.
kar
gusletmek
elbiselerin
en
se-
Yannda bulunan en güzel kokudan sürün. Bedeninin temizliini iyice yap. Tra ol, byklarn ksalt, trnaklarn kes, dilerivimlisidir.
ni misvakla ve
85.
87. 88.
temizlikleri
afiiler Gazâlî'nin. bu
yap ve kokulan.
görüünün zayf olduunu
söylerler.
Sünnet olan
ce-
kaldrmasdr. (ârih) Hanefi mezhebinde kunut, vitirde okunûr. Hanefide, namazdaki fiilleri yaparken imamla birlikte yaplmas gerekir. Buhârî, Savm, 63; Ebu Davud, Savm, 50; Müslim, Siyam, 148; Tirmîzî, maatin
86.
dier
elleri
Savm, 41 89.
Buhârî, Ezan, 161,
90.
Beyaz
elbise
verilmez.
Cuma, 2
giymek
Çünkü
faziletlidir,
ancak hüküm hadisin sadece zahirine göre
renkler; ülkeler, ehirler ve iklimlere göre deiebilir. Bu-
rada niyetler çok önemlidir.
122 -HDÂYET REHBER
Sonra camiye erken
git.
Oraya yava ve sakin
bir
ekilde yürü.
buyurdu ki: "Cuma için mescide ilk giren bir deve; ikinci giren bir sr; üçüncü giren büyük bir koç; dördüncü giren bir tavuk; beinci giren de bir yumurta kurban etmi gibi sevap kazanr. mam hutbeye çknca sahifeler dürülür, kalemler kaldrlr ve Rasulüllâh
(s.a.v.)
yannda toplanrlar." 91 "Allah'n cemâlini seyretmede insanlarn yaknl cumaya erken gelmeleri ölçüsünde" olaca rivayet edilmitir. melekler hutbeyi dinlemek için minberin
namaz klanlarn
*eçme. Ve
Bakalarnn da önünden geçmemesi için bir duvara veya d otur. "Tahiyyâtü'l-mescid" namazn klmadan oturma. En güzeli rek'at
klnandr. Her
rek'atta Fatiha'dan sonra
elli
dört
kez hlas suresini
oku. Rivayet edildiine göre "kim böyle yaparsa cennetteki
makam-
n görmeden ölmez veya ona gösterilir." mam hutbeye çkm olursa tahiyyatü'l-mescidi
uzatmadan
bitirip
hutbeyi dinlemelidir.
Bu
dört
En'am, Kehf, Tâhâ ve Yâsîn surelerini okumak sünnettir. Bunlar okuyamazsan Yâsîn, Duhân, Secde ve Mülk surelerini oku. Cuma gecesi bu sureleri okumay terke tme. Bu gecede çok fazilet varrek'atta
dr.
Bunu
iyi
Özellikle
beye
yapamyorsan
ihlas suresini
bu gün Rasuilüllah
çktnda namaz
mekle megul
ol.
bitir
ve
(s.a.v)'e
çokça oku.
çok salavat
konumay brak.
getir.
Müezzine cabet
Sonra da hutbeyi dinle ve sözlerinden ders
hutbede tamamen sözü brak. Hadiste: "Kim arkadana
okurken "sus" derse o
mas makbul
mam hut-
bo konumu
deildir." 92 buyrulur.
Bundan dolay bakasn
sözle
olur.
imam
al.
et-
Ve
hutbe
Ve faydasz konuann cu-
Çünkü
"sus"
demek
deil iaretle uyarmak
bir sözdür.
gerekir.
anlatld gibi imama uy. Namaz bitirip selam konumakszn Fatiha, hlas, Felak ve Nas surelerini yedi-
Sonra geçmite verince hiç
er
defa oku. Böyle
rur ve
eytann
Buhârî,
92.
Cuma, 6; Ebu Davud,
seni bir
vesveselerine
Cuma,
91.
yapman
4;
Salat,
cumadan dier cumaya kadar ko-
kar bir kalkan
olur.
Sonra unlar söy-
Müslim, Cuma, lO^Ebu Davud, Taharet, 127; Tirmîzî, 203; Tirmîzî, Cuma, 16; Nesai, Cuma, 22
TÂATLER le:
•
123
"Ganî(zengin, kimseye muhtaç olmayan), Hamîd(övgüye layk),
Mübd(her eyi yokluktan çkaran), Muîd(öldürüp yeniden dirilten), Rahîm (balayan), Vedûd(mü'minleri seven) Allahm! Helâlinle haramdan, tâatinle günaha dümekten, fazlnla senden gayri her eyden müstani kl!"
Cumadan maz
t
kl.
sonra
iki rek'at
veya ikier olmak üzere alt rek'at na-
Bunlarn hepsini Rasullüllah
(s.a.v.)'in
farkl zamanlarda yap-
rivayet edilmitir.
Sonra
akama kadar veya ikindiye kadar mescidde
kalarak -hazr-
lkl ekilde- mübarek saati kolla. Çünkü o bütün günde saklkdr. Umulur ki sen Allah korkusu içinde, benliinden geçmi bir vaziyette ve O'na yalvarrken o övülen ân idrak etmi olursun.
Camide halkn
bir araya
geldii ve kssaclarn
konutuu
yerlere
oturma. Aksine faydal ilmin örenildii meclislere otur. Faydal
ilim,
korkinu artrr, dünyalk sevgisini azaltr. Seni dünyaya balanmaktan kurtarp, âhirete gönül vermeye davet etmeyen her ilim-
Allah'a
den, cahillik daha faydaldr. Fayda vermeyen ilimden Allah'a
u zamanlarda çok dua hatip
sn.
Günein douu, zevali, bat annda; minbere çktnda, kâmet getirilirken, namaz için cemaat aya-
O
kymetli
et:
ânn bu
vakitlerin birinde
olma
ihtimali
Bu gün imkann nisbetinde az da olsa sadaka vermeye çal. Namaz, orucu, sadakay, Kur'an okumay, i'tikâf ve bir namazdan sonra baka bir namaz beklemeyi v.s. bir araya getirmeye bak. Cuma gününü haftann dier günlerinden farkl olarak özellikle âhiretin için hazrlk yaparak deerlendir. Belki haftann kalan günlerine keffâret olur.
LA. 14.
ORUÇ ÂDÂBI
Orucu sadece ramazan aynda tutmamalsn. Böyle yaparsan nafile ibâdetlerle manevî ticaret' yapmay ve firdevs cennetlerinde yüksek dereceler kazanmay terketmi oluyorsun. (Âhirette) Baka zamanlar-
124
-HDÂYET REHBER
da da oruç tutanlarn çok yükseklerde
kamlarna
rin
baktnda imrenir,
oraya
ki parlak
gibi olan
için arefe
ilk
gelir.
ilk
on
on günü. Haram aylar
olan zilka'de zilhice, muharrem, recep aylar çok
pepee
hadisle-
günü, aûre günü, zilhiccenin
günü, muharrem, recep, a'ban aylarnn
Dierleri
ma-
ulaamamann hasretini çekersin.
Oruç tumann erefine, faziletine ve sevabnn çokluuna ahitlik ettii mübarek günler unlardr: Hacca gitmeyenler
tir.
yldzlar
faziletlidir.
Recep tek-
Sünnette böyledir. Her hangi bir ayda
ba-
n, ortasn ve sonunu oruçla geçirmelidir. Yine ayn on üçü, on dördü ve on bei de faziletlidir ki bunlar "eyyâm- beyz" denir. Haftann oruçla geçirilecek
faziletli
günleri ise pazartesi,
Perembe ve cumadr.
Haftann günahlarna pazartesi, Perembe ve Cuma oruçlar, ayn günahlarna ayn oruçlar,
yln
ba,
ortas, sonu ve 13,14,15. günlerinde tutulan
günahlarna da zikredilen günlerde ve aylarda tutulan
oruçlar keffarettir.
Oruç tuttuun zamanda orucun, sadece yemeyi, içmeyi ve cinsel ilikiyi terketmek olduunu zannetme. Rasulüllah (sav) buyurdu ki: "Nice oruç tutan var ki, orucundan kendisine sadece açlk ve susuzluk kalmtr." 93 Orucun tam olmas için bütün azalar Allah'n ho görmedii davranlardan engellemek gerekir. Gözü kötü eylere bakmaktan, dili
bo sözlerden, kula Allah'n haram kld eyleri dinlemesinden korumak gerekir. Dinleyen konuana ortaktr. O da gybet edeni dinledii için
n
gybet edenlerden saylr.
Karnn
ve ehvetini
alkoyduun
gibi ay-
ekilde bütün azalarn harama dümesine engel olmasn. Bir hadiste:
"u be davran
orucu (manen) bozar:
1.
Yalan söylemek
2. 3.
Gybet etmek Kovuculuk yapmak
4.
Yalan yere yemin etmek
5.
ehvetle bakmak94
93.
mam Ahmet, Müsned,
94.
Bu
hadisi,
tir.
Denildi
c.2, s.273
Deylemî Müsnedü'l-Firdevs'de zayf hadisler ksmnda rivâyet etmitir. Bu anlatlanlar, kötülüklerden uzaklatrmak amacyla söylenmiki:
"Bunlar hakiki orucu bozar."
TÂATLER
125
buyurdu ki: "Oruç bir kalkandr. Sizden oruç tuttuu zaman, müstehcen söz söylemesin, haddi aarak
Yine Resulullah birisi
•
günah ilemesin,
masn.
Biri
(s.a.v.)
cahiller gibi
barp,
alay ederek terbiyesiz davran-
onunla kavga eder, kötü sözler söylerse "Ben oruçluyum!"
desin." 95
etmeye gayret göster ve çok yeme. Böyle yanormal olarak yediin yemei oruçtan dolay artr-
Helal yiyecekle parsan, her
m
akam
iftar
Her zaman iki defada yediini bir seferde yersen oruçlu olmann dier günlerden bir fark kalmaz. Oruçtan maksat ehvetinin krlmas, maddî kuvvetini zayflatarak takvaya ermek için manevî olursun.
kuvvet kazanmaktr. Sabahleyin yemediini de hesaba katarak
akam
faydasn göremezsin. Miden Allah'n en çok buzettii kap he-
hepsini birlikte yersen tuttuun orucun fazla lal
yemekle gereksiz yere yorulur.
yiyecekle
nasl
tka basa doldurulan karndr. Ya haramla doldurulursa
olur?!...'
Orucun ne manaya geldiini iyice örenerek gücün nisbetinde oruç tutmay çoalt. Çünkü oruç, ibâdetlerin esas ve Allah'a yaknlanahtardr. Hadîs-i Kudsî'de Cenâb- Hak öyle buyurur: "Her iyilie on katndan yediyüz katna kadar sevap vardr. Ancak oruç be-
n
onun sevabn ayrca ber vereceim." 96 Resulullah (sav) buyurur ki: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun az kokusu Allah katnda mis kokusundan daha güzeldir. "Allah Teâlâ buyurur ki: "Kulum ehvetini, yiyeceini ve içeceini benim için nim
içindir ve
terkeder.
Oruç benim
içindir
ve
mükâfatn da ben
Rasulüllah (sav): "Cennette "reyyân" diye isimlendirilen bir dr.
O kapdan
ancak oruç tutanlar
girebilirler" buyurur.
veririm"
kap
97
Bidâyetü'l-Hidâye adl bu kitabmzda, ibâdetler hakkndaki giler
sana yeterlidir.
Hac
oruç hakknda daha çok
larmza
ve zekat
örenmek
bilgi istersen
bil-
veya namaz ve
"hyâu ulûmi'd-dîn"de
anlattk-
bakabilirsin.
96.
Buhârî, Savm, 2; Müslim, Siyam, 163 Tirmîzî, Savm, 55; bn Mâfce, Siyam, 1
97.
Hadisin bir
95.
istersen
var-
ksmn Buhârî, Fedâilü's-Sahabe, 5 de rivâyet etmitir. Müslim,
Zekat, 85; Tirmîzî,
Menâkb,
16; Nesâî, Zekât, 1; Mâlik, Cihat,
49
ikinci
bölüm
2.
il
ki din, iki
A.
GÜNAHLARDAN KORUNMAK
ksmdr:
t Yasaklan terketmek II.
Tâatleri
yapmaktr
Yasaklar terketmek en zor olandr. Tâatleri (Allah'n emirlerini)
yapmaya herkesin gücü
Ama
yetebilir.
nefsin istek ve
arzularn
(ehveti) ancak "sddîk" 1 derecesine ulaanlar terkedebilirler. için Rasulüllah (sav)
1.
buyurdu
ki:
Bunun
"Muhacir, kötülükten uzaklaan-
Derûnu Hz. Peygamber'n (sav) derûnuna yakn olduundan bilgi, söz ve davranlaryla O'nun her getirdiini tasdikte kemal mertebesinde bulunan. Her hâl u kârda Hakk'a ayn derecede bal kalan. (Tasavvuf Ter. Söz.) Bu erefli vasflar Dil
söyledii her eyi kalbi ve ameli
ile
ancak
u kiilerel verilmitir:
sözleri
doru,
megul
m
olmazlar,
gibi)
onu
gerçekletiren.
Vasflar tertemiz,
emelleri ksadr. Üzerine
atlerini) terk ederler.
ile
düeni
halleri saf, amelleri ihlasl,
Kerametlere özlemleri yoktur, iddia etmezler. Kendilerinde
ortaya koymazlar; Allah'n
mallarn (ve menfaonu istemezler, onunla
yaparlar,
aça vurduu
olmayan
bir iyilii (var-
(halleri de) gizlemezler.
(el-Makdîsî, Hallu'r-rumûz ve mefâtîhu'l-kunûz, Çev. Hayri Kaplan,
Çözümü
ve Hazinelerin Anahtarlar, 129-130, stanbul, 2002)
Srlarn
130
•
HDÂYETTE KEMÂL
dr. Mücahit
ise,
hevasna
nefsinin
(istek
ve arzularna)
kar
koyan-
dr." 2 Sen azalarnla Allah'a isyan ediyorsun. Halbuki onlar Allah'tan sana lütfettii bir nimet ve emanettir. O'na isyanda Allah'n ihsan ettii nimetleri
Ona
isyan yolunda kullanman ne
büyük bir nankörlüktür!... Allah'n verdii emanete hiyanetin ne büyük bir azgnlktr!... Azalarn senin idaren altndadr. Onlar nasl yönlendirdiine dikkat et!... "Hepiniz çobansnz ve gözetiminiz altdakilerden sorumlusunuz." 3 Vücudundaki bütün azalarn, kyamet meydannda açk bir dille yaptn günahlara ahitlik edecektir. Bütün varlklarn gözü önünde
ayplarn ki:
"O
ortaya
gün,
çkarp
seni rezil edecektir. Allah Teâlâ
dilleri, elleri
ve ayaklar yaptklarna ahitlik ederler."
(Nûr, 24) Ve yine: "Bu gün
nuur
buyuruyor
azlarn
mühürleriz. Elleri bizimle ko-
ve ayaklar da elde ettiklerine ahitlik eder." (Yâsîn, 65)
Ey zavall kii! Bütün vücudunu özellikle de u yedi azan kötülüklerden muhafaza et. Çünkü cehennemin yedi kaps olup her biri bunlarla alakaldr. Kyamette bu kaplar, yedi aza ile Allah'a is-
u
yan edenlere açlacaktr; göz, kulak,
dil,
karn, tenâsül uzvu,
el
ve
ayaktr.
2.A.I.
GÖZÜ KORUMAK
Göz, karanlklarda sana yol göstermek, ihtiyaçlarn gidermene yardmc olmak, göklerin, yerin yaratlndaki srlara bakmak ve bu harikulade yaratltan ibret almak için yaratlmtr.
O
halde gözünü, dört
eyden korumalsn:
4.
Yabanc kadnlara bakmak ehvetle güzel bir surete bakmak Bir müslümana küçümseyerek bakmak Bir müslümann ayplarna bakmak
2.
Buhârî,
1.
2. 3.
raed, 3.
II,
man,
4, Rikak, 26,
Ebu Davud, Cihad,
2, Nesâî,
man,
9,
îmam Ah-
163, 192...
Buhârî, Cum'a, 11, Cenâiz, 32... Müslim,
mâre,
20, Tirmîzî, Cihat,
27
GÜNAHLARDAN KORUNMAK 2.A.2.
Kulan,
bid'at,
yan konumalar
ile
ten korumalsn. (sav) hadislerini
131
KULAI KORUMAK
gybet, ahlaksz söz,
bo ve gerçee uygun olma-
insanlarn kötülüklerini anlatan sözleri dinlemek-
Kulan,
Allah Teâlâ'nn
kelâmn, Rasulüllah'n
ve evliyâullah'n sözlerini ve onlarn hayat hikayele-
dinleyerek bunlardan elde edecein ilim
rini
•
ile
âlemlerin Rabbi'nin
katndaki ebediyet yurduna, sonsuz nimetlere ularsn. Yasaklanan eyleri dinlediinde bu senin aleyhine olur. yi eyleri dinlemek kurtuluuna sebep iken, kötü eyleri dinlemek cezaya uramana sebep olur.
te bu
ne büyük bir hüsrândr. Sanma ki kötülük sadece söyle-
yapmtr. Dinleyenin anlatana olaca ve onun da gybet etmi olaca hadiste geçmektedir. 4
yene
aittir.
Dinleyen de kötülük
DL KORUMAK
2.A.3.
Dil,
ortak
Allah' çokça zikretmek, Kur'ân'
tilâvet
5
etmek, insanlar Al-
lah'n yoluna davet etmek, dinî ve dünyevî ihtiyaçlarn ifade etmek 4.
Feyzu'l-Kadir, 3,
yf olduunu
430 No:3929
Irakî,
hya'ya
yapt
tahriçte
bu hadisin
za-
söyler.
Çünkü o Resulullah efendimizin (sav) mücizelerinin en büyüü, slam davetinin baki kalmasnn temelidir. Allah'n kendilerine Kur'an ihsan Kerim'dir.
ettii kimseler
maldr. Arzu
onun deerini
bilmeli,
Kur'an onlara her hallerinde önder
edilen ve tesiri beklenilen bir
gereken hususlar vardr. Bunlarn
ne tane okumak
banda
okuyuta
Kur'ân'
ol-
elbette dikkat edilmesi
tertil
üzere
açk açk,
ta-
Hz. Aie annemize bir gecede Kur'ân' iki kez veya üç kez okuyan kimselerden bahsettiler. O öyle dedi: "Okudular, fakat aslnda okumadlar. Ben Resulullah (sav) ile bütün gece uyank idim. El-Bakara, Âlgelir.
mrân ve en-Nisâ surelerini
okudu. Her müjde bulunan âyet geldikçe dilekte bulundu. Her korku veren âyet geldikçe de dua etti ve Allah'a snd." halde Kur'an'n kraatinden birinci derecede arzu edilen ey onun içerdii i
u
hakikatlerin örenilmesidir.
Bunun
duu âyetin manas ile megul
için
okuyan kimsenin
kalbi, dilinin
oku-
olmaldr. Bir âyetin manas örenilmeden
erine geçilmemeiidir. Kur'an tilâveti hakikat hazinesine açlan kapdr. hazineden laykyla istifade etmek için kraat adabna uymak gerekir.
di-
O
132
-
HDÂYETTE KEMÂL
amacyla yaratlmtr. Onu yaratl amacnn dnda kullanrsan, Allah'n nimetine nankörlük etmi olursun. Gerek sana gerekse dier yaratlmlara en fazla zarar dokunan organn dildir. "nsanlar, ancak dillerinin elde ettikleri (yalan,
henneme yüzüstü
kovuculuk ve
iftira gibi)
sebebiyle ce-
atlacaklardr." 6
Bütün gücünle
cehennemin dibine göndermesin. Hadiste: "Kii, arkadalarn güldürmek için (birisini alaya aladiline sahip ol ki seni
rak vb.)öyle bir söz söyler
ki,
o söz sebebiyle,
mesafedir." 7
kuru yetmi yllk
atld
cehennem
çu-
Rivayet edildiine göre bir kii,
Kur'an okurken zahiren unlara dikkat etmelidir: Abdestli olarak, saygl bir ekilde, otururken kbleye yönelip tevâzûlu halinde okumak. Eûzü ile bala-
yp
üzere
tertil
ar ar okumak.
Secde âyetlerine riâyet etmek.
bâtn hususlar: Allah kelâmnn azamet
Kur'an okurken dikkat edilecek 1.
2.
Kelâmn asln anlamak. O'nu celâlinin arndan insanlarn anlayaca kâtna olan fazl u keremini düünmek. Tazimde bulunmak. Kur'an'n insan sözü hibi Allah
-
ve ulviyetini anlamak ve
dereceye indirmekle mahlû-
olmadn düünüp, kelam sa-
Teâlâ'nn büyüklüünü gönlünde hatrlamak ve onun
okumann önemini 3.
.
Kalb huzuru
anlayarak okumak.
gönlünden her eyi atarak akl ve
ile
kelamn
fikrini
ona vererek oku-
mak. 5.
Okuduu Okuduu
6.
Anlaya
4.
âyetler üzerinde
düünmek.
her âyeti kendi imkanlar ölçüsünde
anlamaa çalmak.
engel olacak durumlardan kurtulmak. Bunlar, sadece harfleri
iyi
çkarmaya dikkat etmek, daha önce duyduu fikirlere artlanm olmak, günaha devam, kibir ve nefsini peinde komak, rivâyet yoluyla yaplan tefsir haricindekileri
7.
Okurken Kur'an- Kerim'in özellikle kendisine hitab ettiini kabul etmek. Emir ve nehiylerin kendisine olduunu, müjdelenen ve korkutulann kendisi
8.
olduunu düünmek. Anlatlan kssalardan
Okuduu
âyetlerden kalbin müteessir olmas.
okuyucunun 9.
kabul etmemektir.
bir hal
ders almak.
Bu okunan
âyetlere göre
almasdr.
azndan deil, Allah Teâlâ'dan dinliyormu gibi. okumaktr. lâhî azamet karsnda kendi benlik ve varlndan geçmek ve kendisini
Kur'an' kendi
10.
hiçe saymaktr. Salihleri müjdeleyen âyetleri
pay çkarmamak. Gazab âyetlerinde ise korkmaktr. (îmam Gazâlî, hya, I, 782-819) bir
6.
Tirmîzî,
man,
7.
Tirmîzî,
Zühd, 10
8;
bni Mâce,
Fiten,
12
okuyunca bundan kendine helâke urayabileceinden
GÜNAHLARDAN KORUNMAK Resulullah (sav)
zamannda
"Cennet ona hayrl olsun" Rasüllah
bo
ehid
bir savata, (sav)
•
133
oldu. Birisi dedi ki:
buyurdu
ki:
"Nereden
bili-
konuuyordu, (dünya ve âhireti için önemli olmayan, erri celbeden sözler konuuyordu) veya zenginlii-
yorsun?!.. Belki o
sözler
ne zenginlik katmayacak kendisinden bile cimrilik
bir
ey
eksilmeyecek eylerde
yapyordu." 8
u sekiz günahtan koru:
Dilini
2.A.3.a. Yalan: ster ciddi,
ister
aka olsun dilini yalan söylemekten koru. aka da
altrma. Bu seni gerçekte de yalana sevkeder. Yalan büyük günahlarn en bata gelenlerindendir. Yalanc biri olarak tannrsan adaletin 9 ortadan kalkar. Sözüne güven olmaz. Seni hakir görürler ve küçümserler. Yalann ne kadar çirkin olduunu görmek istersen bakas yalan söyledii zaman bak, ondan nasl nefret ediyorsun, yalan söyleyeni hakir görüyor ve onun davrann ne kadar irenç buluyorsun. Dier ayplarn da bu ekilde karlatr. Sen kendine ait kusurlar ancak bir bakasna bakarak anlayabilirsin. Bakasnolsa dilini yalana
gördüün kötü bir hasleti nasl beenmiyorsan, bakas da sende gördüü zaman kesin beenmeyecektir. O halde nefsinin bu haline rada
z
olma.
2.A.3.b. Sözünü yerine getirmemek:
Yapamayacan bir eyi sakn söz verme. nsanlara iyilii sözle il, fülle göstermelisin.
ya zaruret
dnda,
asla
Eer
söz vermek zorunda kalrsan, acizlik ve-
va'dinden dönme.
Çünkü sözünde durmamak,
münafklk ve kötü huylarn belirtisidir. Nebî özellik
de-
kimde bulunûrsa, oruçta
tutsa,
(sav)
buyurdu ki:
"u üç
namazda klsa münafk
Zühd, 11
8.
Tirmîzî,
9.
Adalet özelliini yitiren kiinin ahitlii kabul edilmez.
olur;
134
•
(hali
HDÂYETTE KEMÂL
münafklarn
haline benzer, arih)
Konuursa
yalan söyler, söz
emanete hiyanet eder." 10
verirse yerine getirmez ve
2.A.3.C Gybet: gybetten koru. slam'da gybet, otmzinadan daha kötü-^ 11 Gybet, kiinin iittiinde holandür. Hadiste böyle geçmektedir. mayaca sözü söylemektir. Bu durumda gybet doru da söylesen zâDilini
gybetilim bir gybetçi olursun. Özellikle gösteri yapan Kurrâ'larn etmek ve "Allah ni yapma. Gybet, üstü kapal olarak maksad ifade
Geçen gün onun yaptklar beni üzdü ve kederlendirdenir. Böyle yapdi. Allah'tan bizi ve onu slah etmesini istiyoruz" mak iki günah birletirmek demektir. Birincisi gybettir, çünkü sözonu slah
etsin.
anlatlmak stenen hasl olmutur. kincisi ise, günahtan uzak durduunu ve slah olduunu belirterek kendini temize çkarm ve övolursun. Ancak senin "Allah onu slah etsin" sözünden amacn dua ise ve o ahsn yaptklar sknt verdiyse ona gizlice dua et. Bu-
le
mü nun
belirtisi ise,
mektir.
onu
rezil
etmeyi ve
aybn ortaya çkarmay isteme-
skntya dütüünü bekoyman anlamna gelir. Gybet etmene
Onun iledii kusur dolays ile kusurlarn ortaya
lirtmen,
senin
olmas icm su âyet s ana yeter: "Birb i rinizi gybet etmeyin. Siz derîTjrmzjîü karde inim eti m yemeyi ister nâjMBunu kerih gördünüz. "(Hucurât, 12) Allah gybet yapman ölü kardeinin etini yemeye benzetti. O halde gybetten saknman senin için en uygun olandr. Müslümanlarn gybetini yapmaktan alkoyacak husus udur:
engel
Nefsinin
gizli
açk
ve
h terk edebiliyor
bir
kusuru var m?... Gizli ve açk da olsa güna-
musun?...
gyabnda konutuun,
Bu sorularn cevabn anladnda,
bil ki
hatalar nisbet ettiin kiinin bu hatalardan
uzak durmadaki acizlii senin aczin
gibi,
özrü de senin özrün
gibidir.
Sen nasl kusurlarnn anlatlmasndan ve küçük duruma düürül10.
Buhârî,
11.
Bu
man,
hadisi
24, Edep, 69
bn Ebi'd-dünya, Samt babnda, bni Hibban Zuafâ babnda zikret-
Mürdeveyh, tefsirinde Câbir ve Ebî Safd (ra)'den naklen, Resulullah (sav): "Gybetten saknnz. Çünkü gybet zinadan daha kötüdür"eklindedir.
ti.
GÜNÂHLARDAN KORUNMAK
•
135
mekten holanmyorsan, o da ho' görmemektedir. Sen onun kusur..larn örtersen Allah da senin kusurlarn örter. Eer onun kusurlar-
n aça çkarrsan, Allah da keskin dilli insanlar sana
musallat eder
m^aFblTdühyada erefini beparalk ederler. Sonra da Allah âhirette, kyamet günü bütün varlklarn önünde, kusurlarn ortaya çki
kararak," seni rezil eder.
Dna ve içine baktn zaman, dünyevî ve dinî bakmdan bir kusur ve eksiklik göremiyorsan, bil ki nefsinin kusurlar konusundaki bilgisizliin,
ahmaklklarn en kötüsüdür. Zaten ahmaklktan daha
da olamaz! ayet Allah senin hakknda hayr dilerse, nefsinin kusurla rn gösterir. O halde kendine "iyi" gözü ile bakyorsan ne kadar anlaysz ve bilgisizsin!.. Tabiiki nefsinin iyi olduu hak-
büyük
bir kusur
kndaki zannnda doru isen Allah Teâlâ'ya ükret. Ve o halini, insanlar knayarak, kusurlarn tekrar tekrar söyleyerek bozma. Böyle yapmak kusurlarn en büyüüdür.
2.A.3.d.
Münakaa, cedellemek
Bunlar yapmak aslsz dr.
Ayn zamanda
onu
cahil
tartrsan
(manevî)
bunda kendini övme, güya
yaantsn
seni incitirler.
eden kiilerle tartrsan, sana Resulullah (sav) buyurdu
ki:
Hâlim
buz
bozar. Sefih (terbiyesiz)
olan, teennî ile hareket
eder ve içinden kin besler.
"Kim haksz olduunu anlayp münaka-
ay brakrsa, Allah Teâiâ cennetin kenar bölgelerinde na
eder.
görme ve
açsndan daha önde olma ile kendini temize çkarma var-
Bu münakaa insann
insanlarla
tartmak:
seni dinleyeni bir incitme,
sözlerle karalamadr.
ilim ve zeka
ve
Kim de hakl olduu
ona
bir ev bi-
tartmay terk ederse Allah ona yapar." 12 eytann seni "Hakk or-
halde
cennetin en yüksek yerinde bir ev
Bu konuda geveklik gösterme!" diyerek güzel sözler söylemesine kanmamalsn.. Çünkü eytân, hayr yapmaya yöneltir gibi görünürken ahmak insanlar erre yöneltir. eytan karsnda gülünç duruma düerek seninle alay etmesine müsaade etme.
taya çkarmalsn.
-r .
12.
Ebu Dâvud, Edeb, 7
136
•
HDÂYETTE KEMÂL
Senin dediklerini kabul eden varsa
hakk açklaman
Bu gizlice nasihat ederek olur. Nasihatte, yumak ve sevecen davranmak gerekir. Aksi takdirde insanlarn kusurlarm ortaya çkarmaya dönüür. Bunun da zarar faydasndan kat kat fazladr. ,
Kim bu zamandaki
fakih geçinenlerle 13
ve cedelleme zamanla onun tabiat haline Çünkü kötü bilginler ona tartmann fazilet
Münakaa olduunu
ve
getirmede kuvvetli
telkin ederler.
mam tavsiye na
delil
ederim.
O
hemhal gelir
güzeldir.
olursa,
tartma
ve susmas zorlar.
olduunu öretmilerdir. olmak gurur verici bir durum
kötü âlimlerden aslandan kaçar
Çünkü münakaa Allah'n
gibi kaç-
ve insanlarn
buzu-
sebeptir.
2.A.3.e.
Kiinin
i temize
Allah Teâlâ buyuruyor o kötülükten
saknan daha
rine soruldu: "Çirkin olan
övmesidir."
ki:
Bunu huy
çkarmas
"Kendinizi temize
iyi bilir."
doru
ve övmesi:
çkarmayn. Çünkü
(Necm 32) Baz hikmet
nedir?" dediler
haline getirmekten
ki:
sahiple-
"Kiinin kendini
saknmalsn. Kendini
öv-
larn sana verdikleri deeri azaltr ve Allah Teâlâ'n da buolur. Kendini övmenin, bakas yannda deerini artrma-
arkadalarn mallarnn çokluu ve makamla-
rnn yükseklii ile övündükleri zaman, kalbine nasl ho gelmediine, mizacna nasl ar geldiine bir bak. Ayrldnda onlar ne kadar kötülediine bir düün. Bil ki onlar da sen övündüün zaman, derhal kalben seni kötülerler. Yanlarndan gidince de ayn ekilde bunu sözleriyle ortaya koyarlar.
2.A.3. La'net etmek, küfretmek: Allah'n
sna
la'net
13.
imam
yaratt
hayvana veya yiyecee veya bir insann ahetmekten sakn. Kble ehli olan bir kimsenin de irkine, bir
Gazâlî, sadece ilim için ilim
yan kiileri kastetmi olmaldr.
yapp,
bildikleriyle
amel etmeye çalma-
GÜNAHLARDAN KORUNMAK küfrüne veya
sann için
münafk olduuna hükmetme. üphesiz ki
•
137
srlardan
(in-
içinde gizlediklerinden) ancak Allah Teâlâ haberdardr.
Allah
ile
Bunun
Kyamet günü "niçin filan kimseye hakknda sustun?" diye sorulmayacaktr.
kul arasna girme.
la'net etmedin, niçin
o kii
Ayrca bir ömür boyu blîs'e la'net etmesen, onun adn anmasan ve kyamet günü bundan dolay sorguya çekilmezsin. Ama Allah Teâlâ' nn yarattklarndan birine la'net edersen, ite o zaman hesap soAllah'n yarattklarndan hiç birini yerme. Resulullah (sav) iyi olmayan yemei asla kötülememitir. Bir eyi isterse yemi, istemezse
rulur.
.
yememitir.
2.A.3.g. Varlklara
beddua etmek:
Allah Teâlâ' nn yarattklarndan birine beddua etmekten koru. Biri sana zulmederse onun iini Allah Teâlâ'ya havale et. Hadiste buyrulur ki: "Mazlum, zulmedene onda hakk kalmayacak kadar Dilini,
ar gider- zâlimin mazluma hak-
beddua bulunûr. Sonra -bedduada k geçer. Zâlim de onu kyamet günü
münden dolay ona lah Haccâc'a
dil uzattlar.
Bunu
ister."
14
üzerine
zulmünden dolay ceza verecei
Halk Haccâc'n
baz
zul-
selef dedi ki: Al-
gibi, diliyle
onu kötüle-
yenleri de cezalandracaktr.
2.A.3.h.Haddi
aan aka
Dilini ciddi olsada
olmasada
ve insanlarla alay etme:
aka yaparken
bunlardan muhafaza
Çünkü bunlar insan yüzsüz yapar ve heybetini yok eder. Korku ve yalnzla sebep olur. Ayrca gönülleri' de incitir. Bunlar dümanln, öfkenin ve arkadaln bozulmasnn da balangc olur. Kalplere kin et.
tohumlan 14.
eker.
Kaynana ulalamad. uradan anlalan mazlum dar
ar
gider ki sonunda kendi de zâlim olur.
Zâlim de haddi aana
derler.
zâlime bedduada o ka-
Çünkü
o haddini
amtr.
13 8.
•
HDÂYETTE KEMÂL
Hiç kimseyi alaya alma. Seninle dalga geçene karlk verme. "Baka bir söze geçinceye kadar ondan yüz çevir." 15 Bo bir eye rastladklarnda vakar
Öz
ile
(oradan) geçip giderlerden
olarak dilin âfetleri bunlardr. Sana
ol.
16
yardmc
olacak eyler, uz-
lete
çekilmen ve zaruret hariç susmay tercih etmendir. Ebu Bekir Sd-
dk
(ra)
lini
göstererek derdi
konumamak için azna ta kordu. Ve di"te bu, beni varlacak yere götüren eydir." 17
zorunlu kalmadkça ki:
Dilin kötülüklerinden bütün gücünle .sakn. rette helâk
olma sebeplerinin en
2.A.4.
Karnn haram
Çünkü, dünya ve
âhi-
kuvvetlisi dildir.
KARNI KORUMAK
ve üpheli eyleri yemekten koru.
Kazancnn
he-
olmasna çal. Helal yiyecee kavuunca da doymayacak kadar yemeye gayret et. Çünkü tokluk, kalbi katlatrr, zihni bulandrr, hafzay zayflatr ve vücuda arlk yaparak ibâdet ve ilmi zorlatrr. Tokluk ehevî arzular (nefsin istek ve arzularn) artrr, eytann askerlerinin iini kolaylatrr. Helal lokma ile karn iyice doyurmak bülal
tün kötülüklerin
badr. Ya bu lokma haramsa nasl
Helalinden kazanç
.
Haram
için
olur?!...
çalmak bütün müslümünlara
farzdr.
yiyecekle beslenerek yaplar ibâdet ve ilim çöplük üzerine bi-
O
zaman yl boyu kaba bir gömlek giymeye, gece ve gündüz iki arpa ekmei yemeye kanaat eder, nefis yiyeceklerle lezzetlenmeyi brakrsan, helalin yeteri kadar seni aciz brakmaz.
na yapmaya' benzer.
>
aratrman gerekmez. veya malla alakal açk bir ia-
Helal çoktur. lerin görünmeyen tarafn
Ancak haram olduunu kesin bilirsen retten dolay sende haram olduu konusunda güçlü zan hasl olursa tabii ki bunlardan uzak durmalsn. Bunlarn haram olduu açkça 15.
En'am, 68
16.
Furkan, 72
17.
.
Vefatndan sonra Hz. Ebu Bekr rüyada görüldü. Ona, diline neyi vird edindin? diye sordular. "Onunla "lâ ilahe illAllah" dedim de beni cennete götürdü. "dedi. (ârih)
GÜNAHLARDAN KORUNMAK bellidir.
Ama
bir iaretle zannedilene gelince o, devlet
yardmclarnn, iz
ölülere
•
139
bakanlarnn,
at yakarak para kazananlarn, içki satan, fa-
yiyen ve haram çalglarla kazanç elde edenlerin ve dier haram olan
elence vastalaryla para kazananlarn mallan bu ksma Kiinin
kazand maln çounun
aldn
haram olduunu
girer.
kesinlikle bili-
ey malnn çok nadir de olsa helal ksmndan olsa bile haramdr. Bu kimselerin malnn çok az
yorsan,
bir
onun elinden
her hangi bir
ksm helal olma ihtimali bulunsa da haram hükmündedir.
galip olan zanna göre hareket edilir ki
Çünkü o da malnn çounun haram
olmasdr.
Tamam
haram olan mal
ise,
kiinin durumu vakfedenin artlar-
na uymad halde vakflardan yenilen maldr. Dinî ilimleri örenmekle (tefakkuh) uramayan kimsenin medreselerin malndan istifade etmesi haramdr. ahitliin kubulüne engel tekil eden bir günah
ileyen kii "sûfî"
mas
ad
altnda vakf ve dier müesseselerden
al-
haram hyâu Ulûmi'd-dîn kitabnbölümde anlattk. Onlar örenmen gerekir. Çünkü
da, müstakil bir
eyleri, helal ve
olan bilmek ve lümana farzdr. helal
helal
2.A.5.
Allah Teâlâ'nn "Onlar ki sahip
olduu
kazanmak,
be
vakit
namaz
her müs-
kld bütün davranlardan bunu koru...
iffetlerini korurlar;
ancak eleri ve
(cariyeleri) hariç, (bunlarla ilikilerinden
deillerdir."
gibi
NAMUSU KORUMAK
Allah Teâlâ'nn haram
(Mü'minûn
5,6) ve
"Mahrem
ellerinin
dolay) knan-
yerlerini koruyanlar/
kar duyarl olanlar, eleri veya meru ekilde sahip olduk(cariyeleri) dnda, (isteklerini frenlerler: çünkü ancak o zaman
iffetlerine
lar
ey
haramdr.
üpheli olan
m
bir
)
hiçbir
knamaya uramazlar. (Meâric
29,30)
Namusunu; •
Gözünü, harama bakmaktan korumadkça
•
Kalbini, kötü
fiilleri
düünmekten engellemedikçe
•
an
Karnm
üpheli yiyecekten ve tokluktan alkoymadkça haram fiilleri ilemekten muhafaza edemezsin. te bunlar, ehveti tahrik eden ve besleyen unsurlardr. •
2.A.6.
ELLER KORUMAK
Onlarla bir müslümana vurmak, haram mal almak, varlklardan birine eziyet etmek,
yan
bir
emanete hyanet etmek ve söylenmesi caiz olma-
sözü yazmaktan sakn. Kalem de bir
dil
hükmündedir. Dilini
koruman gereken her husustan kalemini de koru.
2.A.7.
AYAKLARI KORUMAK
Onlarla zâlim yöneticinin 18
ve zorlama olmadan zâlim
18.
kapsna yürüme. Çünkü mecburiyet yöneticilerin yanma giden, büyük bir gÛr
Hz. Mevlânâ "Âlimlerin erlisi emirlerin ziyâretine rifini
açklarken zannedildii
dn
Bu
gibi
gidenlerdir.,.." hadis-i
e-
en erli âlimin emirin ziyaretine giden olma-
anlalan asl mana udur: Âlimlerin erlisi devleti yönetenlerden meded uman, iyi ve kötü olmas onlar vastasyla olan ve onlarn korkusundan iyi olmaya çalan kimsedir. Onun devlet yöneticilerini ziyaretten kast onlarn kendisine hürmet etmesi, mal ve makam vermesidir. Bundan dolay o âlim, devlet yöneticilerinden dolay iyi olmaya çalr, ilim elde eder. Âlim olunca da onlarn siyâseti korsusundan edepli olur. ster istemez uygun yol üzeredir. Gerek devlet erkânndan biri onun ziyaretine gitsin, gerekse o ziyaret etsin her durumda o, yönetici tarafndan ziyaret edilen olur. söyler.
Ancak
hadis-i eriften
bir âlim, devlet yöneticileri sebebiyle ilim sahibi
Hak Teâlâ dr. Onun
olmayp, sadece
sarlmsa gidiât ve çalmas doru yoldatabiat ancak baln sudan baka bir yerde yaayamad gibi Hakk'n rzasndan gayrisini isteyemeye güç yetiremez. Onun zamannda bütün halk
Eer
Hazretleri için ilme
ister bilsinler ister bilmesinler
nûrundan
istifade ederler.
böyle bir âlim görünüte devlet yöneticilerin ziyaretine gitse bile ger-
çekte yönetici ziyaret edendir.
eder ve
yardm
görür.
O
Çünkü her durumda
Âlimin
ise
yönetici
emire ihtiyac yoktur.
ondan
Güne
u
istifade
gibi
k
Bütün ii vermek ve bahitir. Verir almaz. Onun hali söze uygundur: "Biz vermeyi örendik, almay örenmedik" Böyle olunca her durumda, âlimler ziyaret edilen ve devlet yöneticileri ziyaret eden olurlar. vericidir.
GÜNAHLARDAN KORUNMAK -141
nah kazanr. Gitmek, onlara tevazu göstermek ve zulümlerine ramen âyeti ile onlardan yüz çevirmemizi hürmet etmektir. Allah Teâlâ, emretmitir: "Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ate do*u-
u
baka dostlarnz
nûr. Sizin Allah'tan
yoktur. Sonrada size
yardm
edilmez." (Hûd 113)
bunu yapan haram elde etbuyurdu ki: "Kim bir kiiye zen-
Zâlimleri ziyaret, mal istemek içinse,
meye çalmaktadr.
Resulullah (sav)
ginliinden dolay boyun eerse, dininin üçte biri gider." 19 Bu hadiste salih bir zengin kastedilmektedir. Ya zâlim bir zengin hakknda ne dersin?!...
Sonuç olarak azalarnla bir
ey yapman veya yapmaman Allah Te-
âlâ'nr nimetlerinden bir nimetdir. Vücudunda ki hiçbir azan eyi, Allah Teâlâ'ya kar günah ilemek için asla hareket ettirme! Sadece Allah Teâlâ'ya itâatte kullan. Allah'n buyruklarn tutmakta kusur edersen vebali sanadr; ciddiyetle sarlrsan sevab yine sanadr. Al-
lah'n ne sana ve ne de ameline ihtiytiyac vardr. "Her nefis kazandkarlk bir rehindir." 20 öyle söyleme: "Allah ikram sahibidir,
na
günahn balar." Bu söz kendisiyle doru bir sözdür. Bu ekilde düünen bir- in-
merhametlidir, günahkârlarn
yanl olann kastedildii
"ahmak" olarak isimlendirilmitir: "Zeki, akll olan nefsini aalayan ve ölümden sonras için yi ameller yapandr. Ahmak ise, nefsinin isteklerine uyan ve sonrada Allah'tan baz eyler ümit edendir." Senin bu sözün, tembellik yaparak sözüilme çalmadan, din ilimlerinde fakih olmak isteyen kiinin san
ise
Resulullah (sav) 'in deyii
ile
u
ne benzer: "Allah kerimdir, rahimdir. Nebilerin ve velilerin kalplerine, çalmadan, tekrar edip örenmeye gayret göstermeden ilimleri verdii ziraati,
benimde kalbime ilim vermeye gücü yeter." te bu söz, ticareti, kazanc terkedip, tembel tembel oturarak mal isteyen gibi,
kiinin: "Allah kerimdir. Göklerin ve yerin hazineleri onundur. Nite-
kim baz kullarna böyle ihsanda bulunmutur. Hazinelerinden birini de bana göstermeye kadirdir. Ben de kazanma derdinden kurtulurum., "sözüne benzer. Sen bu
dar Allah Teâlâ'n kerem ve
adamn sözünü kudretini doru ve iki
19.
bni Ebi Âsim, Kitâbü'z-Zühd
20.
Müddesir, 74/38
I,
85 el-Firdevs
iittiinde her ne kagerçek olarak nitele-
III, 4III,
467
142
•
HDÂYETTE K
seler bile, sin.
Ayn
onlarn ahmak olduuna kanaat getirir ve onlarla alay ederbu ekilde dinde basiret sahibi olanlar da, sen hiçbir gayret
göstermeden Allah'n mafiretini istediinde haline âlâ
buyuruyor
ki:
çalmasndan baka bir ey yoktur." Yaptklarnzn karlndan baka bir ey mi görecekkendi
"Bilirsin ki insan için
(Necm '
39),
gülerler. Allah Te-
siniz?" (Tûr 16), "...(âhirette)Siz
ancak (bu dünyada)
yapm
oldukla-
rnzn cezasn çekeceksiniz." de, günahlara dalanlar ise
(Tahrim 7) "yiler muhakkak nimet içinyakc bir ate içindedirler" (nfitâr 13-14)
Allah'n keremine güvenerek ilim ve mal elde etmek için
çalma-
y terketmediin gibi, âhiret azn hazrlamay da brakma ve ihmalkarlk yapma, dünya ve âhiretin Rabbi
rîm(ikram
tektir.
O
her iki yerde de Ke-
Onun keremi ibâdet azck geçici günlerde
Rahim' dir (çok merhametli).
bol) ve
ve tâatinle artacak deildir.
Onun
keremi,
u
nefsinin isteklerini terketmeye sabretmenle, seni cennete ve ebedî
olan hiç bitmeyecek nimetlere
ulama yolunu kolaylatrmasdr. Bu
O'nun sonsuz ihsandr. Nefsine, herhangi güvenenleri örnek alma.
Akl ve
ey yapmadan
ameline
kararllkta salih ve nebilere
mediini biçmeyi arzulama. Her oruç
dümanla
bir
tutan,
cihad eden, takva sahibi olan
(
namaz klan,
uy.
Ek-
nefsi ve
emirleri tutup, yasaklardan
kaçmann) keke balansa... Burada anlattklarmz, görünen azalarmz kötülüklerden koruman içindir. Azalarmzn amelleri kalbimizde bulunan iyi ve kötü sfatlardan kaynaklanmaktadr.
Bunun
için kalbini
temizlemen gerek-
Buna "kalbin takvâs" deslah olduu zaman onunla birlikte vücudun tama-
mektedir. Kalp temizlii içimizi güçlendirir. nir.
"Kalp, kendisi
mnn
slah
olduu
bir parçadr.
Ayn
ekilde kalp bozulursa, bütün
vücut ahlâkî dengesini kaybetmektedir." 21
ranlar
O halde azalarnn iyi dav-
sergilemesi için kalbini iyiletirmeye çal. Kalbin
slah "mu-
rakabe" 22 ye devam etmekle gerçekleir.
man, 39
21.
Bulârî,
22.
Murakabe, denetleme, gözetleme demektir. Kulun "Hak, bütün hal ve hareketlerimden haberdardr." eklinde bir uur ve idrak içinde olmasdr.
ona zarar verecek her eyden korumak, Allah beni her an görüyor, kalbime bakyor, anlay çinde olmaktr. (Tasavvuf T. Sözlüü, S. Uluda) Kalbi,
2. B.
KALBN GÜNAHLARI
kötü sfatlar pek çoktur. Kalbin kötü huylarn temiz^leme yolu ise meakkatlidir. Oradaki hastalklar tedavi de gerçekten zordur. nsanlar kendilerini tanmaktan gafil olduklar için, onun ilacm bilme ve yapma ii tamamen koybolmutur. Bu nedenle il
ki kalpte
kalbin
manevî hastalklardan kurtulmas
için gerekli olan
hususlar
hyâu
Ulûmi'd-dîn kitab "RubVl-mühlikât ve münciyât" bölümlerinde detayl olarak anlattk. Ancak burada öncelikli olarak kalbin
u
üç pisliine bulamaman tavsiye ediyoruz. Bu hastalklar zamanmzdaki ilim öreniyor gibi hareket edenlerde skça görülmekte olup onlar helake götüren eylerdir. Dikkat et de bu kötülüklerden uzakla. Zira bunlar bizatihi kiiyi helake sürükleyen özelliklerdir. Bunlar üç
ksmdr: L
Hased
II.
Riya
III.
Ucub
Onlardan kalbini temizlemek için çok gayret etmelisin. Onlar kalbinden atabilirsen, geriye kalan hastalklar "rub'u'l-mühl-
144
•
HDÂYETTE KEMÂL
kât'tan23 örenebilirsin.
Ama
bu üçünden kurtuiamazsan dierlerinden hiç kurtulamazsn. Kalbinde az da olsa kskançlk, gösteri ve kendini beenme varken, ilim örenmede ki iyi niyetinle kurtulua ereceini zannetme! Resulullah
(sav)
buyuruyor
ki:
"u üç ey insan
helak eder; aç gözlü tamahkâr olmak, nefsin isteklerinin peinden
mek ve
git-
kiinin kendi nefsini beenmesi" 24
23.1.
HASETLK
Hasetlik, aç gözlülük ve tahmahkârlktan kaynaklanan bir huy-
kendinde bulunandan bakasna vermeyen insandr. Aç
dur. Cimri,
gözlü olan
ise,
Allah'n kullarna henüz vermedii, kudret hazinele-
olmamasn
Tamahkârlk, cimrilikten daha kötüdür. Hasetlik ise, Allah Teâlâ'nn bir kuluna kudret hazinelerinden, ilmi veya mal ve insanlarn onu sevmesini veya herhangi bir eyi nimet olarak vermesini kaldramayan kiidir. rinde var olan nimetlerin kimsede
Böyle yapmakla kendisine bir faydas olmasa nimetlerin elinden gitmesini
nedenle Resulullah bi, iyilikleri
(sav)
ister.
buyurdu
ilim,
caktr..
Tabii ki
de o kulda olan
Bu
"Hased, atein odunu yedii
gi-
ki:
yer 'bitirir." 25
içinin
mal ve
bile yine
te bu ne büyük bir kötülüktür.
Haset eden merhametsiz olup, devaml
dünyada
ister.
darl
makam
içi içini
yiyen kimsedir,
hiç bitmez. Allah'n kendilerine nimet olarak
verdii arkada ve tandklar her zaman var ola-
dünyada ölene dek iç skntsn hep yaayacaktr. âhiretin azab daha iddetli ve daha büyüktür!..
Dolays
ile
•
Aslnda kii kendisi için istediini, dier müslümanlar için de istemedikçe, gerçek iman sahibi olamaz. O halde bollukta ve darlkta müslümanlarla paylamas, onlarla beraber hareket etmesi gerekir. 23.
Rub'ul-Mühlikât bölümünde, ehveti zayflatma;
25.
koruma; gazap, kin ve
mal sevgisinin, makam ve riyann, bir ve kendini beenmenin, gururun zemmedilmesi konular yer alr. Bezzâr, Askerî, Ebu îshak ve Hatib, Sahabe' den bir topluluktan rivayet milerdir. Beyhakf, el-Evsat'ta rvâyet ederek zayf hadistir, der. Ebu Davud Edep, 44 hasedin
24.
dili
zemm; dünyann,
cimrilik ve
ki-
et-
KALBN GÜNAHLARI
Müslümanlar ca,
biribirine
bal
•
145
tek bina gibidir. Bir uzuv rahatsz olun-
tüm azalarn rahatszlk duyduu
vücut
bir
gibidir.
Eer bu sevgiyi kalbinde bulamazsan; helak olmaktan kurtulmak için uraman, fer'î meselelerle ve cedel ilminin ayrntlar ile uramandan daha
iyidir.
2.B.2.
ki irk vardr: ya denen
Biri.
açktan Allah'a ortak komak,
Riya, bir
gizli irktir.
RYA
makama gelmek ve
kendisine sayg duyulan büyük biri olmak
için,
bir
dieri de
insanlar
ri-
arasnda
halkn kalbinde
bir yer
Makam sevgisi nefsin isteklerine boyun emekBu durumda insanlarn çou âhiretini mahvetmitir. nsanlar yine
edinmek istemendir. tir.
deer görmeyi istemekle helak oldular. nsanlar gerçekkendileri hakknda insanfl düünselerdi, çou alkanlk haline
insanlardan ten
dndaki
getirdii amellerin
ri sebebiyle yaptklarn amelleri
boa
emredilir.
O
ibâdet ve ilimleri, ancak insanlara göste-
bilirlerdi. Riya, hadis-i
çkarr: "Kyamet günü
derki:
ehide cehenneme girmesi "Ey Rabbim! Senin yolunda ehid oldum." Allah
Teâlâ: "Sen filan kii
dn ve yaptn
erifte geçtii gibi
bir
'kahramandr' denmesini
amelin
istedin ve öylede anl-
karln alm oldun!.." buyurur. Ayn ekil-
de gösteri yapan âlim, hac ve Kur 'an okuyanlara da söylenir. 26
KENDN BEENMEK, BÜYÜKLENMEK VE ÖÜNMEK 2.B.3.
amansz bir hastalktr. Kibir insann kendisini saygn, büyük ve kurdetli, bakalarm ise küçük ve deersiz görmesidir. Bu bak açsnn dildeki neticesi kiinin sk sk "ben, ben" demesidir. Lânetli eytan, Âdem (as) hakknda: "Ben ondan daha hayrlym. Beni ateten onu ise topraktan yarattn" demiti. (A'râf Tedavisi çok zor olan,
26.
Müslim mare 152, Nesai Cihad 22, Ahmed
II
322
146
.
HDÂYETTE KEMÂL
12) nsanlarla bir araya geldiinde, toplantlarda kibrin iareti, bü-
çalmak
yüklenmek, bakanlk almaya
numalarda
ise
sözüne
ve önlerde bulunmaktr. -Ko-
karlk verenden yüz
çevirmek, ona
kar gu-
rurlanmaktr.
KBRN DEVASI
2.B.4.
Kibirli olan kendisine bir
kendisini Allah Teâlâ'nm
hayrl
edilse,
büyüklenerek redde-
etmez veya kendisi tavsiyede bulunsa, kaba davranr.
der, tenezzül
Kim
ey tavsiye
yaratt herhangi
bir
varlktan daha
görürse, ite o kibirleniyor demektir. Bilmen gerekir ki
olan âhirette Allah katnda hayrl olan kimsedir.
Bu
ise
hayrl
son nefesle
alakal bir srdr.
Kendin hakknda bakalarndan hayrl olduuna inanman tama-
men
cahilliktir.
düüncesi
Aksine
bakman
ile
bir
kimseye daima "senden daha hayrl ve
gerekir.
Senden küçük
"Bu Allah'a isyan etmedi ve ben
l olduunda
ise
birisini
iyi"
görürsen de ki
günahkârm, onun benden hayr-
üphem yok"de.
Senden daha büyük birini görünce de "Bu benden evvel Allah'a ibâdet etmeye balad, onun için mutlaka benden daha hayrldr."de. Bir âlim görürsen "Bana verilmeyen bilgi
ulaamadm liyor.
hakikatlere o ulat,
ona
verildi
ve benim
benim bilemediim konular o
Ben nasl onunla ayn seviyede olurum?!.."
bi-
de.
"Bu kii bilgisizliinden dolay günah iliyor ben ise bile bile günaha dalyorum. Allah'n günahm hakkndaki delili cahilinkinden daha kuvvetli. Benim sonum ne olur bilBir cahile rast gelirsen de ki:
miyorum?..."
yarn müslüman olur. Hayatn hayrl bir amelle noktalar. Hamurdan kl çekilir gibi, günahlarndan syrlr. Ama ben -Allah korusun- belki Allah beni dalâlete düürecek ve kâfir olacam. Kötü bir amelle hayata veda edeceim... Yarn âhiKâfir olan birini görürsen: "Belki
rette
o Allah'n
yakn
kullarndan, ben
ise
hüsrâna urayanlardan, Al-
lah'n rahmetinden uzak olabilirim..." diye düünmelidir.
KALBN GÜNAHLARI -147 Kalbinden kibrin
çkmas
için
unu
lah Teâlâ katnda -deerli olandr."
olan bir srdr. Sonun ne
Bu da son
olaca da hiç belirli
olacan
kullarnn ne durumda
bilmelisin:
"Büyük
insan, Al-
nefeste ortaya
çkacak
deildir. Allah Teâlâ'nî
bilemeyecein
son
için
annn
kötü
u
olmas korkusu kibirlenmekten uzak kalmana sebep olmaldr. an kendinin iyi olduu hakkndaki kanaatin ve imanl olman, ileride bu durumlarn deiebilir olmasyla tezat tekil etmez. Çünkü Allah kalpleri
deitiricidir. Dilediini hidâyete erdirir, dilediini de saptr.
beenme hakknda hadisler çoktur. hadisi örenmen yeterlidir. bn Mübarek
Haset, kibir, riya ve kendini
Sana hepsini bir
u
içine alan
adamdan ( Halid
Mu'dân)
b.
rivayet
etti.
O adam Muaz'a
(ra)
de-
Bana Resulullah (sav)Men duyduun bir hadisi anlatr msn? Muaz (ra) bunun üzerine alad, hatta hiç kesilmeyecek zannetdi ki:
at
tim. Sonra dedi ki: Resulullah (sav)'i
mann
ne kadar özlüyor ve O'na kavu-
gün Resulullah (sav) bana öyle demiti: Muaz, sana bir söz söyleyeceim, eer onun gereini yaparsan Allah katnda faydasn görürsün. Eer gerei ile amel etmezsen, kyamet gününde Allah Teâlâ katnda bir delilin olmaz. hasretini çekiyorum... Bir
'
Ey Muaz, Allah
Teâlâ, gökleri ve yeri
yaratmadan önce yedi me-
melei muhafz koydu. Hafaza melei, kulun sabahtan akama kadar yapt ve günein lek yaratt... Yedi kat
semadan her
kadar nûrlu olan amelleri
çkardnda,
ile
birine bir
çkar, dünya semasna, birinci kat
kulun amelini görevli
melee
göe
över ve özelliklerini anla-
Oradan sorumlu melek, hafaza meleine derki: "Bu ameli sahibinin yüzüne çarpn! Ben gybet meleiyim, Rabbim insanlarn gybetini yapanlarn amelini bu kapdan baka kapya geçirmememi emretti!.." tr.
Sonra hafaza melei
ertesi
gün, kulun amellerinden nûrlu -içinde
gybet olmayan- salih bir amel getirir. Onu över ve özelliklerini anlatr. Birinci semadan geçerek ikinci semaya ular. Orada görevli melek unlar söyler: "Durun, bu ameli sahibinin yüzüne vurun! O bu ameli ile dünya menfaati istemitir. Ben kendini övenle ilgilenen meleim.
Rabbim böyle
bir ameli
dier kapya geçirmememi
kii insanlarla
bir araya
geldiinde hep kendini överdi."
Baka
ka,
emretti!.
Çünkü
o
gün hafaza melekleri, kendilerinin de beendii, sadanamaz ve orucun nûru parlad halde, kulun ameli ile çkarlar. bir
148
•
HDÂYETTE KEMÂL
O
kapdaki görevli melek der ki: "Durun, bu ameli sahibinin yüzüne çarpn! Ben kibirle sorumlu meleiyim. Rabbim onun amelini ileriye geçirmememi emretti.
Bunlarla üçüncü semaya kadar yükselirler.
Çünkü o
insanlara
Sonra re,
baka
kar§ büyükleniryordu..."
bir
gün koruyucu melekler kulun, namaz, oruç, um-
hac ve tebih ibâdetinden
vzlt
gibi sesler gelen
ve parlak yldzlar
üçünü sorunsuz geçerek dördüncü kat semaya ularlar. Burada görevli olan melek der ki: "Durun, bu ameli sahibinin yüzüne, srtna ve kamna çarpn!.. Ben kendigibi
ni
ldayan
beenenle
mememi
amelleriyle yükselirler ve ilk
emretti.
Dier
meleim. Rabbim onun amelini buradan geçirbir amel iledii zaman yapt ameli beenirdi."
ilgilenen
O
bir defa hafaza melekleri
ameli sanki
nianls
kulun ameli
ile
zifafa girecek gelin gibi süslüdür.
çkarlar.
Onun
Buradaki görev-
melek "Durun, bu ameli yapann yüzüne çarpn ve omuzuna yükleyin!.. Ben hased edenle sorumlu meleiyim. O örenen ve kendisi gibi amel yapanlara ve kendisinden fazla ibâdet yapanlara hased ediyor, onlarn gybetini yapyordu. Rabbim böyle birinin amelini geçirmeli
memi
emretti."
Yine bir gün hafaza melekleri, kulun güne gibi parlak olan namaz, zekat, hac, umre, cihat ve oruç ibâdetleri ile göe çkarlar. Onlar altnc kat semaya kadar geçirirler. Buradaki vazifeli melek der ki:
"Durun, bu amelleri sahibinin yüzüne çarpn!.. Bu kii Allah'n kullahiçbir insana merharndan hastala yakalanm ve belaya
uram
met etmiyordu. Hatta onlarn bana gelen musibete seviniyor ve onlarla alay ediyordu. Ben rahmet meleiyim. Rabbim onun amelini buradan geçirmememi emretti.
Baka bir gün hafaza melekleri, kulun
oruç, namaz, nafaka (Allah
yolunda harcama), cihat ve vera' (üpheli eylerden kaçnma) ibade-
k
gibi bir çkmakta, ar vzlts gibi bir ses olup güne parlamaktadr. Ayn zamanda üç bin melek de onun ameli ile beraberdir. Bu ekilde yedinci kat semaya kadar ilerlerler. Burada görevli melek onlara der ki: "Durun, bu amelle sahibinin yüzyüne ve bütün vücuduna vurun! Ve o ameli kalbinin üzerine kapatn. Ben zikir ( öhleri ile
ret, insanlar
arasnda
iyi
andmay
isteme,
saygnlk kazanmay
meleiyim. Ben Rabbim'in rzasndan bakas
için
isteme)
yaplan amelleri
(
KALBN GÜNAHLARI perdelerim. lerin
O
kii
yapt
yannda yükselmeyi,
amelle Allah'tan
bakasn
istedi.
O
149
•
fakih-
yapyor diRabbim onun
âlimlerin kendisinden -iyi amel
mehur olmay
ye- bahsetmelerini, ehirlerde
istedi.
amelini daha ileriye geçirmememi emretti. hlasl olarak Allah'n rza-
snn
istenmedii her amel riyadr. Allah riya yapanlarn amelini ka-
bul etmez." Resulullah (sav) buyurdu
Yine
ki:
bir
gün hafaza melekleri
namaz, oruç, hac, umre, güzel ahlak, samt (bo
may
konuma yerine
tercih etmek) ve Allah Teâlâ'y zikretme ibâdetleri
sus-
le çkarlar.
Yedi kat göklerin melekleri onlar uurlarlar ve bütün perdeleri geçerek Allah'n huzuruna
Kulun sadece Allah'a has klarak
getirirler.
sa-
Üh amel ilediine ahitlik ederler. Allah Teâlâ buyurur ki: "Sizler kulumun amelini korumakla görevlisiniz. Ben ise onun kalbine bakmaktaym. O bu ameli ile beni deil bakasn istemiti. Ona la'net olsun!., bunun üzerine melekler der ki: "Senin la'netin ve bizim la'netimiz
onun üzerine
olsun." Böylece yedi kat göklerdeki ve içinde bulunan-
da ona la'net
lar
ederler...
Sonra
Muaz
(ra)
alad
Sonra
Muaz
(ra)
dedi
ve iddetli bir ekilde
ki:
"Dedim
ki,
lah'n peygamberisin, günahszsn, ben
ise
hçkrmaya balad..
ey Allah'n Rasülü, sen Al-
günahkâr Muaz... Bu kötü
ahlaklardan nasl kurtulurum?.." Resulullah buyurdu
arkadalarndan
ki:
özellikle
"Bana
uy,
amelin eksik olsa da ey Muaz,
Kur'an' hafzlarn gybet etmekten
dilini
bakalarna yükleme. Onlar kötüleyerek kendini temize çkarma. Arkadalarn küçümseyerek kibirlenme, dünya iini âhiret iine kartrma. Amelinde gösterie kaplma. nsanlarla bir araya geldiinde, senin kötü ahlakndan kaçnacakkoru.
Günahlarn kendinden
bil,
lar ekilde davranarak kibirlenme.
nla fsldama. âhiretin
insanlara
kar
Yannzda bakas varken
arkada-
övünüp, gururlanma sonra dünya ve
hayrlardan alkonulursun.
Dilinle insanlara
krc konuma,
onlarn gönüllerini parçalama, sonra kyamet günü cehennemde ate köpekleri de seni parçalar... Allah Teâlâ buyurdu ki: "Yavaça çekenler..."
(Nâziât, 2), Onlar kimdir biliyor
musun
ey
Muaz? Dedim
ki:
"Anam, babam sana feda olsun ey Allah'n Rasülü! Kimdir? Buyurdu ki: -
150
HDÂYETTE KEMÂL
•
"Cehennemdeki köpeklerdir. Onlar kemikten
eti
syrrlar."
"Anam, babam sana feda olsun Ey Allah'n Rasülü! Bu yapmaya kimin gücü yeter, o kötülüklerden kim kurtulur?"
hasletleri
"Muaz! Allah'n kolaylatrd kimseye bunlar yapmak kolay Bunlardan, 'kendin için sevdiini bir
bakas
ge-
sevmen ve kendin için ho görmediini bir bakas için de ho görmemen' sana yeter. Sen bunu yapyorsun öyleyse kurtuldun ey Muaz." lir.
Halid
b.
Mu'dân
Ey
"Bu büyük hadis sebebiyle Muaz'dan okuyan bir kimse görmedim." 27
dedi
daha çok Kur'ân- aztm'i
için
ki:
Bu kötü
düün. Bu kötülüklerin kalpte yerlemesinin en büyük sebebi, "ilmi övünme vesilesi yapmak ve onu mücadele, arkadalarndan daha ileriye geçmek için Örenmek"tir. •
ilmi isteyen!
Cahil kii bu kötülüklerin
hasletleri
çoundan
edinmitir. Ve onlar sebebiyle et!
uzaktr. Fakat âlim bunlar gaye
mahvolmaya maruz kalmtr. Dikkat
hangi iin daha önemli. Bu helak edici huylardan uzak
durmann
olacan örenmek, kalbinin slah ve âhiretinin ma'mur olmas ile megul olmak m, yoksa faydasz konuanlara kendini kaptrmak, ilmi kibir, riya, hased, kendini beenmek için örenip hereyini nasl
kaybedenlerle birlikte helak olmak Bil ki hased, riya
sdr. Onlarn da
ve kendini
buyurdu
ki:
dr." 28 Bununla beraber dünya olmas
dünya tarlas için
dünyay Kitabn
için ihtiyac olur.
Kim de
isterse,
O
da "dünya
"dünya
sevgisi
beri,
Kim
et-Terfb ve't-Terhîb,
28.
Bu
I,
Bunun
âhiretne yar-
istifade ederse, o
bolluk içinde, müreffeh bir
yaam
zaman sürmek
olur.
hakknda bir nebze olbalangc" dr. Bu konularda nefsini
takvâ ilminin zahiri
sun bahsettiklerimiz "hidâyetin 27.
ana»
bütün günahlarn ba-
âhiretin tariasdr.
kadar dünyadan
sevgisi"dir.
o zaman dünya helakine sebep
bandan
hadisi Beyhaki
önemlidir?..
beenmek kalbin kötülüklerinin
bir tek asl vardr.
için Resulullah (sav)
dmc
m daha
38
Hasan- Basrî'den mürsel olarak
rivâyet etmitir. Beyha-
Zühd'ünde de rivâyet ettii gibi Zerkânî, "Bu sâ (as) veya Malik bin Ebu dünya'nm sözüdür" der. uabi'l-man'da "Bu sözün Nebî (sav)'den rivâyet edildiinin asl olmayp, Hasan- Basrî'nin mürsellerindendir." denkî'nin
mektedir.
KALBN GÜNAHLARI -151 tecrübe ettin ve onlar kabullenip uyguladysan, takvann
ulamann nasl
gerçekleeceini
tabna bakman
gerekir.
Kalbinin
arasnda
bâtnn, takva
ki perdeler kalkar
ile
örenmen için hyâu Ulûmi'd-dîn ki-
ma'mur ettiin zaman,
radan olan ilimlerin "Sahabe
(ra)
ü
çözülür.
Bu
son-
ve tabiin döneminde sözü geçmi-
yor" diye küçümsedii (ledünnî) ilimler kolay sen kyl
seninle Rabbin
ve marifet nûrlar açlr. Kalbinden bikmet
menbalar boanr. Mülk ve melekût âleminin srlar
Eer
bâtnna
gelir.
tartma), gösteri ve cedel ilmini istiyorsan, bana gelen bela ne büyük!.. Ne uzun bir yorgunluk... Hayrdan uzaklaman ve hüsrann da ne kötüdür!.. kâl
(
Helake dümekten korkmuy orsan, dilediin
karlk
gibi
amel
yap!..
Ama
dünyalk seni kurtaramaz. Âhret kazanma frsat ise elden gidiyor. Kim dünya sevgisini dine tercih ederse, her kisini de kaybeder. Kim de dini için dünya sevgisini terkederse her dine
ikisini
talep ettiin
de kazanr.
Bu anlattklarmz, emirlerini yerine getirmek, yasaklarndan kaçnmakla gerçekletirecein Allah Teâlâ ile olan muamelen konusunda, yolun balangcna iaret eden hidâyet sözleridir.
imdi Allah Teâlâ'nn kullar ile ilikilerinde ve dünya hayatnda onlarla yapacan sohbetlerde, nefsini sorguya çekmen gereken edep kurallarndan bahsedeceiz.
I
2.C.
fyerçek
SOHBET ÂDÂBI
-
dost, ikametinde ve
yolculuunda; uykunda ve
uyankln-
la da senden ayrlmaz. Hatta hayat boyu ve ölümünde bile seninledir. te o Rabbin, Efendin, Mevlân ve Yaratcndr... Onu ne zaman ansan,
yannda
bulursun...
Çünkü
Allah Teâlâ buyurur
ki:
"Ben beni
zikredenle beraber otururum." 29
Ne zaman
dinin hakkndaki kusurlarndan dolay hüzünlenerek,
kalbinde ezikliini hissetsen,
29.
Suyutî, Düreru'l-mensûre,
hadis
nda
hakknda öyle
der:
Cenab- Hakk',
seni tek
bana brakma-
26 Hâkim, el-Müstedrek, 4/246 bnu'l-Arabî bu "Allah kendini zikredenle beraber oturur. Yanba-
oturan da zâldrin mehududur.
Eer
zâkir
yanbanda
oturmakta
Hakk müahede etmiyorsa
ona zâkir denmez. Zfrâ zikrullah kulun sâdece diline has olmayp onun batan baa bütününe sârî bir husustur." A.A. Konuk bunu ekilde açklamal olarak tercüme eder: Bir kimse Hakk' sadece lisan ile zikrederse, Hak o vakit ancak lisânnn ceîsi olur. Ve Hakk' ancak lisan müahede eder. Kul "Allah" deyip de kalbi mâsivâ ile megul olan
u
ise
Hak onun kalbinin
celisi
Hakk'm müahedesinKlç, Muhyiddîn bnu'l-
olmaz. Ve kalbi zevkan
de deildir. Füsûs, 168-169'dan naklen,
M.
Erol
Arabî'de Varlk Mertebeleri, 158, Dr. Tezi, stanbul, 1995
154
•
HDÂYETTE KEMÂL
yan biri olarak ve kendine yakn bulursun. Allah Teâlâ buyurur ki: "Ben benim için (ibâdetlerindeki eksiklik ve günahlarndan dolay) 30 gönlü mahzun olan kullarmlaym." Allah' ma'rifet31 derecesinde hakkyla bilsen, insanlar brakp Onu dost edinirdin. Bütün vaktini O'nun dostluuna hasretmeye
(dostluun gerei olan ibâdetlere sarlmaya ve çokça zikir yapmaya) gücün yetmezse, o zaman gece ve gündüzde Mevlâ'nla ba§ baa kalabilecein ve O'na münâcât ederek onunla birlikte olmann hazzna eriebilecein, baz vakitler belirlemelisin. Öyleyse Allah Teâlâ ile sohbetin edeplerini
2.C.
örenmen
1.
gerekir.
ALLAH LE SOHBETN ÂDÂBI
ba öne emek.
1.
Huzurunda
2.
Gözü kapamak.
3
Himmetini O'na odaklamak.
.
.
4.
Daima sukut halinde olmak.
5.
Bedenin
6.
Emirlere sarlarak yerine getirmek, ys
7.
Kadere itiraz terketmek.
8.
Devaml
9.
(O'nun nimetini ve büyüklüünü) tefekkürü
10.
Hakk bâtla
bo eylerle megul olmay brakp
zikretmek.
Hakk'n
b
tercih etmek.
11. Halktan ümidi kesmek, insanlardan bir 12.
sükuna ermesi.
ey
beklememek.
heybetini gönülde hissetmek.
13. (bâdetlerdeki eksiklik ve günahlardan dolay) Allah'tan utanarak
kalpte bir burukluk hissetmek.
30.
RÛhu'l-meânî, 11,15
31.
Ma'rifet, sûfîierin rûhânî halleri yaayarak,
tecrübe
.
vatasz olarak) elde
darak
(iç
Teâlâ
hakknda kazanlan
ârif-i billah
denir.
ile
manevî ve
ilâhî hakikatleri ta-
ettikleri bilgidir.
bilgiye raa'rifetullah,
Bu yoldan Hakk
buna sahip olan kiiye de
SOHBET ÂDABI 14.
Rzkn
•
155
olduundan emin olarak kazanç hayalleri kurmamak. Cenab- Hakk'n kendisi hakknda en güzel olan isteyeceini
Allah'a ait
bilerek, Allah
Teâlâ'nn lütuf ve ihsanna itimat etmek.
Bu anlattklarmz gece ve gündüz Hak'la birlikteliinde iarn olmaldr. Bunlar, senden bir an bile ayr olmayan Hakîkî dostla sohbetin gerekleridir. Halbuki yaratlmlar çou zaman seni terkederler.
1.
(Örencinin sorularn sabrla cevaplamak ve öretimin zorluklarna )tahammül göstermek.
2.
Yumuak
3.
Ba önde ancak vakar üzere heybetle oturmak.
4.
Hakszln
huylu olmak.
engellemek
için zâlime
bakaldrmak dnda, bütün
insanlara kibirlenmeyi terk etmek. 5.
Toplantlarda ve derslerde tevâzuyu tercih etmek.
6.
(Aslsz ve münasebetsiz)
7.
Örencilere
8.
Doru dürüst soru soramayan,
dersin huzurunu kaçracak ekilde
sorular yönelten ve kibirlenen
örenciye
yumuak
aka ve
elenceyi terk etmek.
davranmak.
kar
teennî
ile
hareket
etmek. 9.
Zeki olmayan veya konuyu anlayamayan örenciye güzellikle
Ö-
retmek ve ona kzmamak. 10.
Bilmedii
bir
konu
ise
"bilmiyorum" diyerek kibirlenmeyi terk
etmek. 11. Soru sorana dikkatini
younlatrarak sorusunu anlamaya çalmak.
12. Getirilen delilleri kabul etmek, kendi
hatasn anlaynca fikrinden
dönerek doruyu kabullenmek. 13.
Örencinin zararl olan
14.
Faydal
bilgi leri (sihir gibi)
ilmi ise Allah rîzas niyetinin
kndrmak.
örenmemesini salamak.
dnda
örenmesinden
sa-
HDÂYETTE KEMÂL
156
•
15,
Örencinin farz- ayn olan
tamamlamaya çalrken farz- kimani olmak. Ona farz- ayn olan za-
ilmi
uramasna batnn takva ile slah
fâye olan ilimle
ve
hirini
etmektir. (Bedeniyle ve kalbiyle
günahlardan saknmaktr.) 16.
Örenci hocasnn yaptklarn örnek almas ve de etmesi
için âlim
sözlerinden
önce kendisini takvaya uyup
istifa-
uymadna bak-
maldr.
2.C. 3.
ÖRENCNN ÂDÂBI
1.
Derse geldiinde hocasna selam
2.
Huzurunda
3.
Hocas müsaade etmedikçe konumaya balamaz.
4.
Hocasndan
5.
Hocasnn zin
cesine
almadan da soru sormaz.
bir
doru olan hocasndan
üstadnn görüü
Hocasnn
7.
izin
konumaz.
konu hakkndaki görüüne karlk "Bir bakas sigörüünüzün aksine unu söylüyor" diyerek muhalefet etmez.
Kendisi
6.
fazla
verir.
dersinde
daha
iyi
bildiini belirtmez ister-
aksine fikirler serdetmez.
arkadana
soru sormaz (Soru hocaya sorul-
maldr).
Sala
8.
solla
megul
olmaz. Sanki
namazdaym
gibi
önüne bakarak
sakin ve edepli bir ekilde oturur. 9.
Hocasna bkknlk geldiini görünce daha
10.
O
11.
ayaa kalknca örencide sayg ederek veya soru sorarak hocasn ncaya kadar susar.
Hocasnn yaantsnda dtan
için
fazla soru sormaz.
ayaa
kalkar.
takip etmez.
kendisine
Söze devam
Varaca yere
ula-
ho gözükmeyen durum-
Çünkü hocas yaptklarnn durumlarda Musa'nn
larda kötü zan beslemez.
daha ledii
iyi bilir.
Bu
gibi
u sözü hatrlar: "Gemide olanlara bomak için mi onu del-
din? Gerçekten sen (zarar)
Musa'nn ,
etmesidir.
hatal olmas
d
i yaptn!" (Kehf,71). Hz. görünüü bakarak Hzr'a (a. s.) itiraz büyük
bir
SOHBET ÂDABI 2.C. 4.
•
157
ÇOCUUN ANNE-BAB ASINA KARI ÂDÂBI
Sözlerini dinlemeli, onlar
ayaa kalktnda hürmeten ayaa kalk-
mal
ve emirlerini tutmaldr. Bir yere giderken önlerinde
lidir.
Sesini
onlarn sesinden daha
fazla yükseltmemeli,
yürümeme-
çardklarn-
da derhal "buyur!" demelidir. Rzalarn kazanmaya gayret etmeli,
yumuaklkla muamele etmelidir. 32 Yapt iyilikleri ve onlarn sözünü dinlemi olmay baa kakmamal ve onlar minnet aknda brakmamaldr. Onlara kzgn bir ekilde bakmamal, yüzünü ekitip kalarn çatmamaldr. Onlardan izinsiz yola çkmamaldr. onlara tevazu ve
BUNLARIN DIINDA DOSTLAR, TANIMADIKLAR, TANIDIKLAR LE OLAN ÂDÂB 2.C. 5.
Tanmadn
olman
kimselerle birlikte
gerekirse,
onlarn konu-
malarna katlma. Basit manasz sözlerine ve aktardklar kötü haberlere kulak vermemeye çal. Sarf ettikleri kötü kelimeleri duymamaya çal. Onlarla skça görümekten sakn. Bir ihtiyacn halletmelerini istememeye özen göster. Kabul edeceklerini umuyorsan, yaptklar kötülüklere
kar yumuakça
Arkada
nasihatte bulun.
ve dostlarnla ilikilerinde dikkat etmen gereken iki
önemli husus vardr: -
2.C.6.
DOSTLAR LE OLAN ÂDÂB
Onlarda öncelikle sohbet ve sadakat artlarn
ara.
Kardelik ve
sadakatin gereine uymayacak kiiyle arkada olma. Rasulüllah (sav)"
Kii arkadann kat edin!"
33
dini üzeredir.
33.
yapacam bir
24 Hâkim, Müstedrek, W, 171 srâ,
halde kiminle dost
olduunuza
dik-
buyurur. Örenimini beraber sürdürecein bir arkada,
din ve dünya ilerini birlikte
32.
O
dost aryorsan, onda
u be
158
HDÂYETTE KEMÂL
•
özellii gözet:
•Akü: Ahmakla arkadalkta hayr yoktur. Böyle bir
arkadaln
sonu kin ve dümanlktr. Onun en iyi hali sana fayda vereceim derken zarar vermesidir. Akll düman ahmak dosttan hayrldr.
Dost olma
cahille,
kendini koru ve
sakn ondan
Arkada olduu yumuak huyluyu Ziyana uratt nice cahil olan Kii arkadayla ölçülür beraber yola koyulduu Acaba çifti mi diye bir ayakkaby dierinin yanna korsun yönü vardr elbet Her eyin baka eyle kyaslanp Bir
Karlanca •
benzetilecek
kalpten kalbe de yol
belirir...
Güzel Ahlak: Kötü huylu kimseyle sohbet etme. Çünkü o öfke-
lendii ve ehvetinin peine
dütüü zaman nefsine hakim olamaz.
annda oluna bir vasiyet yapm ve güzel ahöyle anlatmt: "Yavrucuum, bir kimse ile arkadalk
kâmetü'l-Utâridî vefat
lak öz olarak :an;
(Söz ve davranlarnla)
Arkadal eref ve
ona hizmet edersen,
seni korusun
itibarn yükseltsin
Geçim skntsnda sana kâfi gelip bakasna muhtaç etmesin Onunla oturduun vakit ikramda bulunsun yilik
yaptnda karlk versin,
destek olsun
günahna
Sevabn makbul
görsün,
Herhangi
söylediinde seni tasdik etsin
Yaptn
bir söz
iyilii
engel olsun
unutmasn, kötülüünü
i yapyorsan yardmc olsun Aranzda bir anlamazlk çknca
ise gizlesin
Bir
A
(r.a.)
bu konuda
Dostunsa
Al-
biri
seni nefsine tercih etsin.
u beyti söyledi:
hep yannda yer alr
Senin faydan için kendini
SOHBET ÂDÂBI
Eer zamann
O da seni •
dalk
Salah
ileri
159
durumunu bozmusa
destekleyip toparlamaya
(iyilik):
•
çalr
Günah ilemekte srar eden fask kimseyle
arka-
Çünkü Allah'tan korkan büyük günahta srar etmez. Allah'tan korkmayann ise doruluuna güvenilmez, errinden emin olunmaz. O artlara ve durumlara göre deiik tavrlar taknr. Allah Teâlâ; Nebi (sav) 'e öyle buyurdu: "Kalbini bizi anmaktan gafil kldetme.
mz, kötü arzularna uyan ve ii gücü arlk olan kimseye boyun eme!" (Kehf,28)
Faskm sohbetinden uzak
Çünkü daima günah ve Allah'a isyann görmen, kalbinden "günahn kötü olduu" fikrini kaldrr. Çirkin ileri yapmak sana basit bir i gibi gelir. Bundan dolay gybet idur!
lemek kalpler için basitleir. Ona aldr etmez. Bir din adamnda altn yüzük veya ipek elbise görseler, devaml onun gybetini yaparlar, iddetle onu kötülerler. Halbuki gybet etmek, altn yüzük takmak ve ipek elbise giymekten daha büyük bir günahtr.
Dünyaya dükün olmamak: dünyaya öldürücü bir zehirdir. Çünkü insan tabiat, •
ar bel balayanla sohbet birini
örnek alp ona Öze-
farknda olmadan bakasnn tabiatn kapar. Hrs, tamah sahibi insanla beraber olmak hrsn artrr. Zâhidle 34 beraber olmak ise zühdünü artrr. nerek ekil
•
alr. Kiilii,
Doruluk: Çok yalan söyleyen
aldanrsn.
O
serap gibidir.
Bu anlattmz 35
can kimselerle beraberliin,
iyi
34. 35.
in-
u iki durumdan birini tercih etmelisin: Ya uzle-ki
çekilip
eder.
medrese ve mescidlere devam eden
yalnz yaamalsn
te
arkadalk etme. Daima
Yakn uzak, uza yakn
özellikleri
sanlarda bulamazsan,
insanla
kurtulu bundadr- ya da arkada olahuylar nisbetinde olmaldr.
dünyadan yüz çeviren, kendini bücünüyle âhiret ve Hakk'a veren. Günaha girmemek için, daha çok ve daha ihlasl ibâdet etmek için, toplumdan ayrlp ssz ve kimsesiz- yerlere çekilmek. Uzletten maksat, ihtiyaçtan fazla
toplumda kalmamak,
çekilip ibâdet ve tefekkürle
bo
zaman
zaman
öldürmeyerek, bir köeye deerlendirmektir.
sözlerle
160
•
HDÂYETTE KEMÂL
TANIMADIIN NSANLAR VE KARDELK KURDUUN SADIK DOSTLARINLA LKLERNDE DKKAT ETMEN GEREKEN HUSUSLAR 2.C.7.
Bildiin gibi kardelik üç türlü olur:
Bu ksmda ancak dinî hususlar gözetilir. dünya kardelii: Bunda da sadece ahlak güzellii aranr. Ksa süreli ünsiyet kuracan kardelik: Bunda ise errinden, fitnesinden ve kötülüünden selamette olunacak birisi olmasna
Âhiret kardelii.
1.
2. 3.
dikkat
edilir.
nsanlar üç
ksmdr:
,
Onlardan bazlar gda
2.
Bazlar da
3
Bir
ilaç gibidir.
Onsuz yaanmaz. Zaman zaman ona ihtiyaç gibidir.
duyulur.
ksm ise hastalk gibidir.
Ona kesinlikle ihtiyaç yoktur. Ancak insan onunla imtihana çekilir. Ona ne ünsiyet edilebilir ne de kiiye bir faydas dokunur. Ondan kurtulmak için idare etmek, katlanmak gerekir. Böyle birisiyle karlamann eer anlayabilirsen büyük faydas vardr. Bu da onun houna gitmeyen kötü hal ve
.
ondan uzaklamaktr. alan kimsedir. Ve mü'min
hareketlerini görüp çirkin kabul ederek,
Bahtiyar kii
bakasnn
halinden ibret
mü'minin aynasdr.
sa
(as)'a denildi ki:
"Seni
kim
terbiye etti?"
O
da: "Beni
kimse
Ancak cahilin cehaletini görüp o fiilden uzak durdum." ( sa (a.s.) bu sözünde) Nebf (s.a.v.)'e muvafakat etmitir. "Eer insanlar bakalarndaki holanlmayan davranlar yapmaktan sakmsalard, edepleri tam olur ve baka bir terbiyeciye ihtiyaç duymazlard." buyurulur. terbiye etmedi.
•
kinci görev: Sohbetin gereklerini gözetmek. Arkadalk
duunda
ve onunla sohbet yapmaya
baladnda,
ilikisi kur-
sohbet için gerekli
olan prensipleri yerine getirmen gerekir. Bunlar uygulamak için gerekli
edep kurallar vardr. Resulullah
rumu, 36.
biri
dierini ykayan
iki ele
(sav)
buyururlar
ki:
"ki kardein du-
benzer." 36 Rasulüllah (sav)
aaçlk bir
Sülemî Âdâbu's-Sohbet'te, Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs'de Enes hadisi olarak almlardr. Senetteki
Ahmed b. Muhammed b.
Gâlib
el
Bâhilî kezzâbdr.
SOHBET ÂDABI «161 yere
girdi.
ashaptan
d.
O
eri dieri düz olan iki misvak ald. Beraberinde de vard. Düzgün olan birine verdi. Eri olan kendi al-
Oradan
birisi
kii dedi
ki:
biri
"Ey Allah'n Rasülü, düzgün
daha layksn. Aleyhissalatü vesselam buyurdu rin ile
arkadalk ettiinde günün
resince Allah'n
buyurdu
ki:
koyduu
ölçülere
"Arkadalk yapan
n, arkadana
kar
daha
iki
yumak
2.C.8.
1.
bir saati
uyup
de
misva
ki:
olsa,
almaya benden'
die-
"Bir kardeiniz
onun arkadal
uymad sorulacaktr." O
kiiden Allah Teâlâya en (faydal ve
sü-
(sav)
sevgili ola-
yardmc) olandr." 37
SOHBET ÂDÂBI
Arkadan kendisine tercih ederek malyla ona ikramda bulunmak, malnn fazlasndan faydalanma konusunda arkadan önde tutarnyorsa, (hiç deilse) ihtiyaç halinde verebilmek.
2.
stemeye ihtiyaç duymadan teebbüste bulunarak kardeinin yaçlarn gidermek.
3.
Arkadann srrn saklamak, kusurlarn örtmek. nsanlarn arkadan üzecek ekildeki yermelerini ona
4.
mek. Takdir ve övgüleri
ise
bildirme-
duyurmak.
5.
Konutuu zaman
6.
Çekimeyi brakmak.
7.
Ona en çok sevdii
isimle seslenmek.
övmek. Kendisi
yaptklarndan dolay teekkür etmek.
8.
ihti-
dikkatle dinlemek.
için
Arkadann gyabnda kötü
Tannan
iyi halleriye
onu
söz söylendiinde, kendisini onûruna
dokunan durumlarda nasl savunuyorsa, onu da ayn ekilde müdafaa etmek. 9.
Gerektiinde ona nezaketle öütte bulunmak. Kötü
bir
i
yapa-
caksa, usulünce engel olmak. 10.
Hatalarn ve uygunsuz
hareketlerini
balayp
bundan dolay
azarlamamak. 11. Hayatta iken
37.
gyabnda vc öldükten sonra da ona hayrla dua etmek.
Hakim Müstedrek IV 171
162
•
HDÂYETTE KEMÂL
12. Âhirete göçtükten sonra, ailesi ve 13.
Ona bir
yaknlarna
kar
vefal olmak.
dütüünde yük olmadan ve zahmet vermeyecek ekilde durumunu arzetmek. Arkadana ihtiyaçlarndan ar gelecek olan teklif etmemek. Kardeinin zor ilerine yardmc olarak ii
gönlünü rahatlatmak. 14.
Onun mutluluunu paylamak. Kardeinin sevindii bütün hallerde sevincini belli etmek. Onu üzen kötü durumlarda ise üzüntüsüne ortak olmak.
15. Sevincini
aça vurduu gibi kalbinde de saklayarak, gizli ve açksamimi olmak.
ta sevgisinde
16.
Karlatnda
önce selam vermek, bulunduu mecliste ona yer
vermek. Ziyaretine geldiinde
çkp
karlamak. Ayrlrken de
uurlamak. 17.
Konutuunda sözünü tamamlayncaya
kadar susup dinlemek.
Sözüne müdahele etmemek.
Öz
olarak kendisine nasl
ne de öylece davranmak.
muamele
Kim kendi
yorsa onun dostluu nifaktr,
edilmesini istiyorsa, kardei-
istediini
iki yüzlülüktür...
kardei için de istemiBu kardelik dünya ve
âhirette vebaldir.
te
tanmadn
bunlar
insanlar ve kardelik
kurduun sadk
dostlarnla ilikilerinde dikkat etmen gereken hususlardr.
2.C. 9.
n
Onlara
er
kar
kiilerden
kunur.
TANIDIIN KLERLE SOHBET ÂDÂBI dikkatli
gelir.
Ama
olmalsn. Çünkü kötülük daha çok tandbu sadk dostun ise onun sadece faydas do-
Tanmadn kimselerden ise genellikle bir zarar gelmez. Bütün
dilleriyle seni
sevdiini söyleyen tandklardan meydana
gelir.
Bu
mümkün olduunca az görümelisin. Hasbelkader okul, cami, çar ve memleketinde onlarla beraber olman gereke-
tür insanlarla
mescit,
küçük görme. Çünkü hangisinin senden daha hayrl olduunu bilemezsin, dünyalklar yüzünden onlara hürmet güzüyle cekse, hiç birini
bakma. Sonra mahvolursun. Allah katnda dünya ve içindekiler hakir-
SOHBET ÂDABI
•
163
Ne zaman ki kalbinde dünya ehlini büyütürsen, Allah Teâlâ katnküçülürsün. Onlarn verecei dünyala kavumak için dinini har-
dir.
da
Hem
cama. Kimseye böyle yapma...
gözlerinde küçülürsün.
yanlarnda bulunan (mal, makam, mevkii) den
mahrum
Hem
de
brakrlar.
dümanlk ederlerse aynsyla karlk verme. Çünkü sen onlarn ayn ekilde dümanlk göstermelerine sabredemezsin. Onlara dümanlk yapacam derken dinin elden gider (dinî yaanty kaybeSana
dersin).
Onlara
kar
direnmekle meakkatin
kar övmelerine ve sevgile-
Sana ikramda bulunmalarna, yüzüne rini gösterir
birini
tarzda davranmalarna aldrma. Hakîkaten bunlar yapan
görmek istersen, yüzde
ve yüzüne
artar.
birini
ancak samimi bulursun. Arkandan
kar sana ayn tavrlar sergilemelerine de
yadr-
(övgüler
Gyabnda seni eletirip ayplamalarna arma. Bundan dolay onlara kzma da. insafla bakacak olursan aynsn kenma
gibi)
aldanma...
dinde de görürsün. Hatta arkada ve akrabalarna bu ekilde davra-
nrsn. Bununla birlikte hocan, anne ve babana da ayn hareketi yaparsn. Onlara söyleyemediin eyi arkalarndan söylersin.
Tandn kiilerin mal, makam ve yardmlarndan ümidi kes. Çounlukla tamahkârln sonunda kir olur. O anda zaten zelildir.
boa
elin
çkar. leride o kii hor ha-
Birisinden bir ihtiyacm arzettiinde, iini yaparsa Allah'a
kürde bulun.
Ona da teekkür
et.
Ancak
ü-
iini yapmazsa veya ihmal-
karlk ederse, onu ayplayp insanlara ikâyet etme. Bu hareketin ona
dümanln domasna sebep bi ol.
Kusur arayan münafk
mazeretinden dolay böyle
mü'min gibenim bilemediim bir
olur. Özürleri dikkate alan
gibi olma. "Belki
davranmtr"
Öncelikle kabullenme emareleri
de.
görmeden tandklarna öüt
verme. Tavsiyelerde bulunmaya kalkarsan, seni dinlemez. Kin besler ve
dümann olur.
Bir ite hata ettiklerinde
ye tenezzül etmiyorlarsa, onlara bir ederler, üstelik senin
cahilliklerinden
hasmn
dolay
olurlar.
ey
senden doruyu örenme-
anlatma...
Günah olan
bir
ilgi
duyup,
boyun eerlerse, sert ve Onlardan hürmet ve hayr
anlat.
görürsen, seni onlara sevdirdii için Allah'a ükret. sergilerlerse,
eye
istifade
nefislerinin isteine
kaba davranp azarlamadan hakk
vr
lminden
onlar Allah Teâlâ'ya havale
et.
Ama kötü
bir ta-
erlerinden Allah'a
164
•
HDÂYETTE KEMÂL
sn.
Onlar ayplayp öyle söyleme: "Niçin bana sayg göstermiyorsunuz. Ben filan kimseyim. limde üstün bir insanm." Çünkü bu söz ahmaklarn kelamdr. En kt akll insan, kendini temize çkaran ve övendir. Allah Teâlâ'nn erli insanlar sana musallat etmesi,
geçmite
ilediin günahlarndan dolaydr. Ondan günahlarnn affn gelen belalar Allah Teâlâ'nn cezalandrmasdr.
dile.
Ba-
na
Tandklarnla görüürken, yaptklar iyi eylerden bahsederek ve kötülüklerini örterek hak olan sözlerine kulak ver. Bâtl sözlerini ise dinlememeye çal. Fakih geçinen, özellikle ihtilafl konularla
münakaac na haset
ilgili
ilimle
uraan,
insanlardan uzak dur. Kaderin bir cilvesi gerei onlar sa-
ederler. Seni
küçük düürmek
için frsat kollarlar.
Hakknda
kötü zan beslerler ve seni zan altnda brakrlar. Arkandan göz krparak alaya alrlar. Seninle le
münakaa ettiklerinde küçük bir
sürçmeni
kabule yanamazlar. Bir hata yapsan balamazlar. Bütün
sayp
bi-^
aybn
kymeti olmasa da ilerine gelen eyleri Az veya çok elinde bulunan nimete haset ederler. Ko-
dökerler. Zerre kadar
hesaba katarlar.
uculuk yaparak, onlarn aleyhine konutuunu söyleyerek ve iftira atarak arkadalarn sana kar kkrtrlar. Senden honut olurlarsa, sana
an
derecede nezaket gösterirler.
Ama
sana kzarlarsa içlerini
Dlarnda elbiseler vardr. Ancak (Koyun postuna bürünmü kurtlardr adetâ..)
kin ve nefret kaplar. ludur.
içleri
kurt do-
Allah Teâlâ'nn muhafaza buyurduklar hariç bu anlattklarm ço-
unda müahede ettim.
Onlarla sohbet ziyan, birlikte
yaamak ise
pe-
rianlktr.? Bunlar sana dost
olduunu
nuçlardr. Ya
dümanlk
Kad
Ma'rûf
ibn-i
söyleyenler
edenlerin
(r.h.)
der
durumu nasl
ki:
saknrsan dümanndan Bin kere sakn dostun olandan Bir kere
Bazen dostunun hali deiir de
En
âlâ zarar
ondan
hakkndaki
görürsün...
vardmz so-
olur!?...
SOHBET ADÂBI
•
165
Yine bu ma'nada öyle söylenir:
.
'
Dümann yararlanlan arkadandandr O halde arkadalarm çoaltmaya çalma Senin de gözlemlediin gibi hastalklarn
Çok yemek
ve içmekten
meydana
Hilal b. A'lâ' er-Rakî'nin
dedii
gelir.
çou
38
gibi ol:
Affettiim ve kin beslemediim zaman
Arkadalarmn dümanlndan rahatm ben
Gördüümde dümanma da erri selamla uzaklatrmak
selam veririm için
benden
Kzdm insana da güler yüz gösteririm Sanki kalbimi
doldurmu
gibi sevinçle •
Tanmadm kiilerden bile selamette deilim Nasl
olurda sâlim olurum sevgi ehlinden
nsanlar hastalk, devas ise onlar terktir Ancak onlara cefadr kardelii kesmen Güvenilir insan errinden emin olunandr
Hakk gözetenlerin dostluuna gayretlen nsanlarla
iyi geçin,
htiyat sahibi sar,
38.
skntlarna dilsiz
sabret
ve kördür
hem
kiilerle dost olmak-, yiyecek ve içecekten kaynaklanan hastalklarn hafif iddeti, arkadan çok 'olmasndan kaynaklanan hastalklara nisbetle
Çok
kalr. (Sabri
Paa)
166
HDÂYETTE KEMÂL
•
u sözlerine kulak ver: "Dostunu ve dümann ne heybetli ne de ar tevazu göstermeden gülerek karVe yine hikmet
insanlarn
ehli
la. Kibre kaçmadan vakarl ol. Bütün ilerinde orta yolu
ol.
Zelil
olmayacak ekilde de mütevaz
tut."- ifrat
ve
tefrite
kaçmak
yerilmitir-
Sana lazm olan, ilerde orta yolu tutmaktr.
Çünkü
istenen hale
Hiçbir iinde
üphesiz her
ifrat iki
ulatran doru yol budur.
ve
tefritte
durum da
(Yolda giderken)
bulunma.
yerilmitir.
çalml çalml etrafna bakma. Devaml arka
ta-
topluluun önünde gereksiz dikilme. Bir yere oturduun zaman ireti oturma. Parmaklarn birbirine kenetli olmasn. Sakal ve yüzüünle oynaman, dilerini kurcalaman da bo rafna dönüp bakma. Oturan
ilerdir.
Ayn
bir
ekilde burnu kartrmak, çokça tükürmek,
boaz
te-
mizler ekilde öksürmek, sümkürmek, yüzdeki sinei kovalamak,
upuzun oturmak ve -ister namaz isterse baka zaman olsunrn yüzüne kar esnemekten sakn.
Oturuun
sakin ve huzurlu, sözün tertipli ve düzgün olsun. Bir
meseleyi anlatrken derli toplu ifade den, sana teme.
ni
konuan
Fkra ve
insanla-
et.
Ar derecede hayrete düme-
kiinin güzel sözüne kulak
ver.
Tekrar etmesini
hikayeleri dinlerken temkinli hareket edip
Çocuunun, bir iirini, bir sözünü, eserini ve dier çok beenip eref duyduundan bahsetme.
is-
ar gülme.
hususiyetleri-
Kadnlarn süslenip püslendii gibi, haline uygun dümeyecek ekilde yapmack giyinme. Dilencilerin giyinii gibi de perian bir ekilde olma. Bolca sürme çekme,
ya da ar kullanma.
nsanlar ihtiyaçlarn karlamaya zorlama. Hiç kimseyi hakszlk yapmaya ve zulüm ilemeye tevik etme. Ailenden ve çocuklarndan hiçbirine,
tabiatiyle
bakalarna ne
kadar malnn olduunu söyleme. Çünkü onlar maln az bulurlarsa seni küçümserler; çok bulurlarsa onlar honut edemezsin. (Sana saygszlk ederlerse), onlar gücendirmeden zakla. Zaaf gösterme-
den efkatle muamele tirirsin.
et.
Hizmetçilerinle
akalama.
Saygnln yi-
SOHBET ÂDABI
•
167
münakaa ettiinde vakarn koru. Cahillik etmekten (eriatn emrine aykr davran ve sözlerden) sakn. Acele etme ve nsanlarla
düün. Konuurken elinle çokça iarette bulunma. kide bir arkana dönüp bakma. Dizlerinin üzerine dikilme. 39 Gazabn geçtii zaman konumana bala. 40 Sultan sana yaknlk gösterirse de sen mzran ucunda gibi ol. kendine sahip
ol.
Onlar ikna
yi gün dostuna dikkat
ln asla haysiyetinden
için getirecein delili iyice
et.
daha
Çünkü
o
dümann en büyüüdür. Ma-
üstte tutma.
SONUÇ Ey
genç! Hidâyetin
ba için bu kadar yeter... Anlattklarmz uy-
gulamaya koyul. Nefsini bu konulara bakarak tecrübe Hidâyetin
balangc üç bölümden
et.
oluur:
âdâb
1.
Tâatlerin
2.
Günahlar
3.
nsanlarla likiler (görgü kurallar)
Hidâyetin
terk
etmek
balangc
kulun, yaratam ve insanlarla olan muamele-
de içine almaktadr. Bunlarn sana uygun olduunu, kalbinin de
lerini
gerei
ile
amel etmeye meyilli olduunu görürsen,
âlâ'nn kalbini imanla
Bu balangcn
bil ki
sen Allah Te-
nûrlandrd ve sadrn imanla açt kimsesin...
bir
de sonu olaca kesinlik kazanmtr. Nihaye-
tin ötesinde nice srlar, incelikler, (gizli) ilimler,
mükâefeler 41
(
gay-
Onlar hyâ-u Ulûmi'dDin adndaki kitabmzda yazdk. Oradan okuyup örenmeye çal. ba ve ulûhiyete
39.
ait
mahrem
bilgiler)
vardr.
Önceleri genelde yerde oturma olduundan, birbiriyle hasmlaanlar kz-
dklarnda oturduu yerde duramaz,
dizlerinin üzerine dikilerek
kardaki-
ne sözünü söylerdi. 40.
Delillerin
tam ve güçlü
olsa da,
tartmada durumun her an
aleyhine döne-
bileceini unutma.
41.
Kulun Hakk'm huzurunda, oluu. Mükâefe ilimlerin sonudur. Kul kalbini kötü sfatlardan temizledii zaman kalbinde ortaya nûrla bir çok eyler kefedilir. Hatta
çkan
Hakk'n mârfeti hasl
bir nûrdur. olur.
Bu
168
.
HDÂYETTE KEMÂL
Bu lirse
anlattmz vazifelen yerine getirmek nefsine ar gebu ksmna (tasavvufa) yabanc isen, kabule yanmyor
kitapta
ve ilmin
ve eletiriyorsan ve kendi kendine: "Bu kadarck bir ilim, ilim erbabnn meclislerinde nerden iine yarayacak?.. Bununla ne zaman akranlarn geçeceksin?.. Emirlerin ve vezirlerin yannda makamn nasl yükselecek?.. Hediye, servet,
acaksn?.." dersen,
bil ki
vakf yöneticilii ve
kadla
nasl kavu-
yanl
yola sürük-
eytan, seni aldatmakta,
lemektedir...
Nerden
ninin neresi
olacan nuttrmutur... O
geldiini, nereye gideceini ve sonunda meske-
halde dünyada sana fayda
vereceini ve kötü senin gibi bir
amacna götüreceini zannettiin eyi öretecek eytan ara!.. Sonra unu bil ki brak kendi yaadn e-
mülkün senin eline geçmesini, yaadn mao mal ve mülkü tam olarak elde edemezsin. Ardndan
hirde ve ülkende mal ve hallede bile
alemlerin Rabbi'nin katndaki ebedi erefi (cenneti) ve sonsuz nimetleri
kaçrrsn!..
Allah'n selâm, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Evvel, âhirT zahir ve bâtn hamd Allah içindir. Güç ve kudret ancak ulu ve büyük olan Allah'ndr. Efendimiz lât
ü selâm
olsun...
I
Muhammed'e
(sav), âline
ve ashabna sa-
BBLYOGRAFYA
-ACLÛNÎ, smail
-AKKAYA bi
b.
Muhammed,
Veysel, Ka'be ve
-ANKARAVÎ, Futubâtbl. No. 92
-ALTINTA Ramazan, zi,
Kefu'l-Hafâ, Beyrut,
tarihsiz.
nsan, stanbul, 2000
ayniyye, 187 Süleymaniye ktp,
Kur'an'da Hidâyet ve Delâlet,
Badatl Veh-
Baslm
Dr.te-
61-72, stanbul, 1997
-BAKLI Ruzbihan, stanbul, 1973
-BEYZÂVÎ
1301 Merebu'l-ervah,
Kâdî, Envâru't-tenzîl ve esrâru't-te'vîl,
-BUHÂRÎ Ebû tanbul,
Arâisü'l-beyân, Hindistan
Abdillah
Muhammed
b.
Msr,
Tarihsiz.
smail, el-Câmiu's-sahîh, s-
1992
-BURSEVÎ, Fatiha 2001
Tefsiri,
Kitâbü'n-netîce, Haz. Ali
Rûhu'l-Beyân, Tefsiru
trc.
Fatiha,
121, Y.L.T., K. Ziyâeddin
Naml, mdat Yava,
Abdullah
Öz....
Coan, stanbul,
stanbul, 1997
stanbul, 1995
varak 32,a Süleymaniye ktp.
Hac Mahmud
bl.
No.237/2 "
fi
-CAMI
«a
r-
Molla, Tefsîr-u Fatiha, 12, Süleymaniye ktp., Ayasrya, 405
170
•
HDÂYETTE KEMÂL
-CAN
Açklamal Mesnevî,
efik, Konularna Göre
IV,
314, stanbul,
1996
-el-CEVZYYE bn Kayyim, Medâricu's-sâlikîn
-CÜRCÂNÎ
Kurul.îstanbul,
Seyyid erif, Kitâbü't-ta'rîfât, Hidayet md.
1994
Arif Er-
trc.
kan, stanbul, 1997
Necmü'd-din, Murat Buhari bl. No. 12
re,
Te'vtlât-
Necmiyye, 13b, 14a Süleymaniye ktp.
-EBU'L-ABBAS ihâbüddin, Et-tibyan 1992
-EBU
fi tefsiri garîbi'l-Kur'ân,
BEKR Zekeriyya Râzî, Mubtâru's-sthah,
-EBU'L-HÜSEYN Müslim
Kahi-
stanbul, 1980
el-Haccac, Sahihi Müslim, Kahire,
b.
1995
-ELMALILI, Hak Dini Kur' an
Dili, stanbul, tarihsiz
-ESED Muhammed, Kur'an Mesaj, stanbul, 1999
-ERAYDIN
Selçuk, Tasavvuf ve Tarikatlar, 64, stanbul,
-M. ES'AD
Erbilî,
-FÎRUZÂBÂD, -GAZÂLÎ,
Divân- Es'ad, stanbul, 1991
Kâmûsu'l-muhît, stanbul, 1886
Bidâyetü'l-hidâye,
Bidâyetü'l-hidâye, nr.
hya u
Ulûmi'd-dîn,
nr.Ahmet
Muhammed
Esmâ-i Hüsnâ erhi, 196 .
1994
TV,
trc.
M.
emsüddn
Beyrut, 1988
el-Haccâr, Beyrut, 1990
Ferat, stanbul, 1972
201-204,
trc.
Ahmet Serdarolu
stanbul,
1985
-GÜMÜANEVÎ,
Câmiu'l-usul,
ierde Usul, 80, stanbul,
trc.
Rahmi
Serin,Veliler ve Tarîkat-
1997
-el-HAKM Suad, Mu'cemu's-sûfî,
Beyrut, 1981
-HUCVÛRÎ, Kefu'l-Mahcub, 201,
trc.
Süleyman Uluda, stabul,
1982
-IZUTSU Ate, Ankara,
Toshihiko, Kur' an'da Allah ve nsan, 137-138
trc.
Süleyman
tarihsiz.
-BNÜ'L Arabi,
Fütühât-t Mekkiyye, 4, 313, Beyrut, tarihsiz.
Kefü'l-Ma'nâ, 80-81, Süleymaniye ktp., Fatih, 5298 en-Nûru'l-esnâ,
Msr, 1978
BBLYOGRAFYA
•
171
erhuesmâillâhi'l-hüsnâ, Tanta§, 1992
-BN KESR,
Tefsîr-i Kebîr,
slam Ansiklobedisi,
Msr, 1932
D. . A.
-SMAL Ferruh Efendi, Tefsîr-i Mevâkb 4, istanbul,
{Tefsîr-i
Mevâbib Tercemesi)
1282
-KANDEHLEVÎ M. Yusuf, Hayatü's-Sahabe,
Ali Arslan, stanbul,
trc.
1993
-KAÂNÎ, 1301
Te'vtlât-t
tefsirinin
Kâsâniyye, Bakl'nin Arâsü'l-beyân Hindistan
kenarnda,
-KELÂBÂZÎ,
Babru'l-fevâid, yazma, Süleymaniye ktp., Fatih,
et-Taanuf H.z. Süleyman Uluda, bul,
697
Dou Devrinde Tasavvuf,
stan-
1992 -KILIÇ M.
Erol,
Muhyiddîn Îbnu'l-Arabî'de istanbul, 1995
-KONEVÎ, erb-i
Varltk Mertebeleri,
baslmam
Dr. Tezi
Esmaillabi'l-büsna, 95, Süleymaniye ktp, Laleli,
nr.1585
-KONUK
A. Avni, Fusûsu'l-hikem tercüme ve erhi, haz. Mustafa
Tahral ve Selçuk Eraydn, stanbul 1987
-KUEYRÎ,
Letâifü'l-isârât,.
esmâillâhi'l-büsnâ, Beyrut,
-KÜBRÂ Necmüddin, Buhari
bl.
1981
Süleyman Uluda, Tasavvuf lmine
er-Risale, trc.
erbu
Msr
Dair, stanbul,
1991
1986
Te'vîlât- Necmiyye, Süleymaniye ktp.
Murat
No. 12
-el-MAKDÎSÎ, Hallu'r-rumûz ve mefâtîhu'l-kunûz, Çev. Hayri Kaplan, Srlarn Çözümü ve Hazinelerin Anahtarlar, stanbul, 2002
-M. Nuri'l-Câvî, Merâk'l-Ubûdiyye, Msr, 1343
-MEVLÂNÂ, Eraydn,
istanbul,
-NACVANÎ, nâ,
Fîhi
Mâ
Fîh,U7-148,
trc.
A.Avni Konuk, haz.Selçük
1993
el-Fevâtihu'l-ilâhiyye,
stanbul 1325
-en-NECDÎ M. Hamûd, en-Nehcetü'l-esmâ Kuveyt, 2000
fî
erhi esmâillâhi'l-büs-
-NUMANOLU Cengiz, Esmâ-i Hüsna iirleri, -NURSÎ -RÂZÎ
Saîd, ârâtü'l-i'cöZ, trc,
1990
Abdülmecid Nursî, stanbul, 1990
Fahrettin, Esmâillahi'l-hüsnâ,
1976
172
HDÂYETTE KEMÂL
•
-SARUHÂNÎ bn kara,
sa, Esmâ-i büsnâ erhi,
Haz.Numan
Külekçi, An-
1997
-SEBZEVÂRÎ Molla
Hâdî,
erhu'l-esmâ, Hâdf md. Tahran, 18 62
-SEMERKANDÎ, bul,
Tefstru'l-kur'an, sd.
Mehmet
Karadeniz, 54, stan-
1993
-SERRÂC, el-Lüm'a, tanbul, 1996
trc.
Hasan Kamil Ylmaz, slam Tasavvufu, s-
-SEYYJD Mahmud Hasan, erhu meânî deriyye, 1990 -SUYÛTÎ. El-Itkân
-SÜHREVERDÎ,
fî
fi
esmâillahi'l-hüsnâ, îsken-
ulûmi'l-Kur'ân, Kahire: Darü't-Türas, 1985.
Ayârifü'l-Maârif, trc.Tasavvufun Esaslar,
H.Kamil
Ylmaz-rfan Gündüz, stanbul 1990
-SÜLEMI, el-Fark
16,
Hakâiku't-tefstr, Süleymaniye ktp.
Beyne ilmi'-eria ve'l-Hakîka
(trc.
Süleyman Ate,
AÜFD)
1968
-EYH Mahmud,
lâh, Esmâ-i Hüsnâ erhi,
vr.
61a-b, Süleymaniye ktp,
Hac
nr.4001
-ULUDA Süleyman, Tasavvuf Sözlüü, stanbul, 1995 -ENER brahim, Türk Edebiyatnda Manzum Esmâ-i Hüsnâlar, 1985
Dr. Tezi. zmir,
-TAHRALI
148
Mustarafa, bnü'l-Arabî'de Bir Hadîs-i Kudsî'nin Yorumu,
24 makale, [ bnü'l-Arabî, Nurlar Hazinesi'nin banda,
trc,
Mehmet De-
mirci, stanbul, 2003]
-TEMZ Bilal, Kur'ân'da Hidâyet Kavram, -et-TÜSTERÎ Sehl
-ANONM,
b.
12, Dr. Tezi,
Abdullah, Tefsîru'l-Kur'ani-azîm,
zmir 1996
Msr, 1908
erh-i Esmaillahi'l-hüsna, Süleymaniye ktp, Esat
Ef.
nr.3730/3
-YURDAGÜR Metin,
Esma-i Hüsna erhleri, stanbul, 1996
-ZEHEBÎ, Ebu Abdullah, el-Uluvv
-ez-ZERKEÎ, El-Burhân
-ZAMAHERÎ, Keâf
li'l-aliyyil-gaffâr,
fî ulûmi'l-Kur'an,
Beyrut, tarihsiz.
Medine, 1968
Kahire 1957
I
NDEKS
A'yn- sabite 72 A. Avni Konuk 33, 57, 59, 60, 67, 71, 72, 75 Abdüikâhir el-Badâdî 30 Aise 101, 110 Ali b. Ebi Tâlib
50
Cüneyd 47, 51, 115 Dalâlet 31,
35,37,48
Davud
68
(as)
Deccal 78 Delâlet 23, 24, 29, 48, 112, 116,
Âlim 140
169
Alkâmetü'l-Utâridî 158
Ankaravî 53, 169 Ârif24, 49, 60 Basîret
66
Beyân 23, 24, 27, 30, 36, 48, 49, 50, 51, 53, 54, 68, 99, 169, 170, 172
Beyzâvî26, 27,51, 169 Bursevî 41, 45, 51, 52, 53, 54, 55, 57, 64, 66, 170
Cehennem 31,
90, 95, 96, 99, 132
Cennet 31, 90, 133 Cihad38, 43, 44, 130, 142, 145
Dmâd 21, 22, 23 Doru yol 66, 166 Duâ38, Ebu Ebu Ebu Ebu
59,
77
Ahmed 46 Osman 72
Süleyman Dârânî 46 Tâîib 35 En-Necdf 27, 173 Es'ad Erbilî 65, 170
Fask 159 Fâtma 102 Felah 40, 100
RFAN
VE
TASAVVUF
DZS:
50
'Balangçlar, nihâyetlerin tecelli ettii yerlerdir. Kimin hidâyeti Allah ile olursa nihâyeti de O'nunla O'na doru olur/ der bir arif.
yi
bir
balangç yapabilmek ya da manevî
bir
yolun
yolcusu olabilmek ise ilimle mümkündür. Ancak ilim kendi
bana
yeterli deildir.
Çünkü Mevlânâ'nn
ifade ettii üzere
gül ve dikenin topraktan gelmesi gibi hidâyetin
yansra
dalâlet
de ilimden kaynaklanr. Bu noktada bir rehber niteliinde olan bu eser (Bidâyetü'lhidâye: Hidâyet Rehberi); ilmi, kuru bir yük olmann ötesinde amelî bir boyuta tamak ve ilim ile hidâyet arasndaki ilikiyi
muhkem
bir
yapya kavuturmak
için
bavuru kitab
olabilecek
bir içerie sahiptir.
mam Gazâlî tarafndan, okunmas gerektii
hyâ'y okumaya balamadan önce
tavsiye edilen bu kitap ksaca, takva
ölçüsünde bir hayat sürdürmek
için gerekli
ön hazrlaklar
anlatmaktadr. i