ESAAÂÜ-L
HÜSNÂ
ERH mam-
Gazalî
Ferat Vaynlar
HÜSNÂ ERH MAM-I GAZAL ESMÂ-Î
1
.
Basm
ISBN
:
:
Mays 2005
975-6113-03-0
FERAT YAYINLARI® izin Kitabn yayn haklar Ferat Yaynlar'na aittir. Yaynevinden yazl alnmadan ksmen veya tamamen alnt yaplamaz, hiçbir ekilde kopya
edilemez, çoaltlamaz ve yaynlanamaz.
Müellif:
MAM-I GAZAL (RA.) (1058-1111) Mütercim
M.
FERAT
(Cennetlik)
Trabzonlu Hacferat Efendinin Olu Ezher Üniversitesi Mensubu
GENEL DAITIM Ferat Yaynclk
Bu eser "Mektebet'ü! Cündi"nin 1968'de nerettii "EI'Maksad'ül-Esna
erhi Esma-i Hüsna"
bndan tercüme
Müellif Hüccet'ül-slam
edilmitir.
Muhammed
Gazali"
kita-
5
7
ÇNDEKLER
Takdim
MAM-I GAZAL
-
• XI
Hayat ve
ÖNSÖZ
• 1
BRNC BÖLÜM
BRNC
Eserleri • 1
KISIM
• 1
17
•
SM, MÜSEMAAA VE TESMYE TERMLERNN MANA VE ZAHI HAKKINDADIR.
KNC KISIM
35
•
MÂNÂCA BRBRNE ZAHI YAKIN OLAN SMLERN ZAHI
HAK-
KINDADIR.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
39
•
MUHTELF MÂNÂLARI BULUNAN VE BU MUHTELF MÂNÂLARA ZAFETLE MÜTEREK OLAN
DÖRDÜNCÜ
SM HAKKINDADIR.
KISIM
•
43
ALLAH-Ü TEÂLÂNIN AHLÂKI LE AHLÂKLANMAK, OMUN SIFAT VE SMLERNN MÂNÂLARI LE MKÂN NSPETNDE NEFS TEZYN ETMEK SAHASINDA KULUN KEMAL VE SAADETNN BEYANI HAKKINDADIR.
KNC BÖLÜM BRNC ALLAH'IN
DOKSANDOKUZ
KISIM
59
•
•
59
SMNN MANALARININ ERH VE
ZAHI HAKKINDADIR.
ESMÂ- HÜNSÂ
•
61
ALLAH (CC)
62
•
RAHMAN, RAHM el'MELK
64
•
70
•
el'KUDDÜS» 72
es'SELÂM
•
74
el'MÜ'MN
•
75
el'MÜHEYMN el'AZZ
•
el'CEBBAR
78
80
•
el'MÜTEKEBBR el'HÂLK
78
•
81
•
BAR el'MUSAVVR
el
el'GAFFAR
87
•
el'KAHHAR
•
89
elVAHHAB
•
90
er'REZZAK
•
94
el'FETTAH
•
96
elALÎM
•
97
el'KABIZ el'BASD
el'HAFD er'RAF
elMJZ
•
•
el'MUZLL
•
es'SEM
•
1
el'BASR
•
102
el
'HAKEM
•
98
99 100
01
104
Esmâ-i Hüsnâ erhi
el'ADL
•
111
el'LATF
•
116
el'HÂBR
«119
el'HALÎM
•
e!
AZÎM
120 121
•
el'GAFÛR
• 1
22
eli'EKÛR
• 1
23
el'ALÎY
•
25
1
28
el'KEBÎR • 1
el'HAFIZ
•
129
el'MUKÎT
•
133
el'HASB
• 1
el'CELL
•
34
36
1
ePKERÎM
•
137
el'RAKÎB
•
1
38
• 1
el'MUCÎB
39
elVASÎ* 140 el'HAKÎM el
VEDUD
•
e'EHD el'HAK
44
145 1
46 150
•
•
141
• 1 •
el'MECÎD el'BAÎS
•
1
50
VII!
mam-
Gazalî
el'KAVY el
-
153
•
elVEKÎL
VEÜV
54
• 1
el'HAMiD
•
1
55
el'MUHSÎ
• 1
56
el'MUBDÎ
el'MUHVÎ
-
-
el'MUÎD
• 1
58
• 1
VACÎD
•
1
58
el'MACD
•
1
59
el'VAHD
•
159
el
es'SAMED el'KADÎR
-
160
•
el'MUKTEDR
•
el'MUKADDM - el'MUAHHR el'EVVEL
-
el'AHÎR •
ez'ZAHÎR
-
el'BATIN
el'BERR •
et'TEVVAB
•
el'RAUF
•
• 1 •
•
1
68
1
1
69
70
170
MALK'ül MÜLK
•
161 •
164
168
el'MÜNTAKM el'AFUVV
57
57
• 1
el'KAyyÛM
56
• 1
el'MÜMÎD
el'HAY
54
• 1
el'METÎN
171
64
162
Esmâ-i Hüsnâ erhi
KRAM
ZÜLCELÂL VEL elVALÎ
•
»173
el'MÜTEALÎ
el'CAM el'GAN
-
ed'DARR
173
•
•
175
el'MUGN
el'MAN -
•
• 1
76
177
en'NAF
erîNUR
72
72
1
el'MUKST
• 1
IX
•
178
179
•
el'HAD»179 el'BED
»180
el'BAK • 181
182
elVARÎS
•
er-REÎD
• 1
es'SABÛR
•
83
183
KNC BÖLÜMÜN BRNC KISMININ SONU VE BR TZAR KNC BÖLÜM • 195 KNC KISIM 195
•
1
84
•
MAKSATLAR VE GAYELER HAKKINDADIR
ÜÇÜNCÜ
KISIM
•
199
SMLERN MUTEZLE VE FLOZOFLARIN MEZHEBNE GÖRE TEK ZATA NASIL RAC OLDUKLARININ BEYANI VE ZAHI HAKKINDADIR.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (lAVE VE TEKMLELER)
•
203
X
mam-»
Gazal?
BRNC
KISIM
203
•
KNC KISIM 207 DOKSANDOKUZ SMN ÜZERNDE DURULUP SAYILMASININ •
FAYDASI BEYAN EDLECEKTR.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
•
215
ALLAH A TLÂK EDLEN SM VE SIFATLAR TEVKFMDR, YOKSA AKLIN BUNDA BR DAHL VARMIDIR? BU KISIM BUNUN HAKINDADIR.
MÜTERCMN LAVES ESMA- HÜSNANIN KISACA MANÂLARINI ,
OKUNMASININ ADABI, FAZLET VE MEZYETLERNN BEYANI 221
•
1
TAKDM
Hamd
olsun Allah'a
Esmâ- Hüsnâ sahibidir; O'nu bu güzel isimleri ile çarn!" buyurdu. Salât ve selâm olsun Efendimiz Muhammed'e (S. AV.) ki, yaratklar arasnda Allah' en iyi tanyan O'dur. Hidayet bulan ve ayni zamanda hidayet vesilesi olan âl ve ashabna da salât ve selâm olsun!.
mam Gazalî, lak lafz
Kitab- Cefflinde "Allah,
mevzuda
o eser, pardökülen aydnlatc mânalardan baka bir ey
bir
kalplarna
ki,
eser verdii zaman,
Esmâ- Hüsnâ = erh ve izah olduundan, büyük ve
deildir. Kitabn mevzuu, rinin
Esasen Hüccet'ül slâm
mam
(Allah'n güzel isimleulu bir
Gazalî'nin
mevzudur.
himmet ve emei-
ne ayak uyduracak ekilde slam Âlimlerinden hakikat semalarnda yükselen kim vardr. Gerçek ki, Gazalî, akranlarn geride brakm ve her sahann öncüsü olmutur.
u
Nitekim
bu
kitabn okurken, derin aratrmalarda, ayrntl
celemelerde ve yüce mânalarn ardndan kuvvet ve enginlere dallarda
müahede
mam-
Gazalî'nin ufuklarnn geniliini bizzat
Gazalî'nin El-Maksatül Esna
nn ksaltlm, ilave
parlaklkla
edeceksiniz.
eserinin tercümesi
esere
mam
in-
erhi Esma-il Hüsna adl
tamamlandktan sonra, bu
özetleri fazilet
isimlerin
ve meziyetleri hülasa edilerek bu
edilmesi uygun görüldü. Bu arada kymetli
larmzdan O.
Zeki
mânalar-
ilim
Mollamehmedolu'na teekkürü borç
adambiliriz.
ve istirhammz kabul buyurarak ilmi ve felsefi ksmn tekil eden birinci bölümü tercüme etmek lûtfunda bulundular. Cenab- Hak kendilerini me'cur ve dini hizmetlerini daim eylesin. Ayrca matbaa tashihlerinde emei seçen Mühendis Ali
öyle
ki
rica
Yüce'ye de ükranlarmz
bildiririz.
MAM GAZALÎ Hayat ve
Eserleri
YAADII DEVR ve MUHT
mam XI.
Yüzyl, Abbasi halifelerinin
ikbâllerinin
sönmek üzere
artan karklklar,
gelmekte
ve
Büveyhi'lerin Emir'ül istilâ
yaad
Gazafî Hazretlerinin
bir
ve
nüfus
önlenememektedir.
Celâl'üd Devle
dat'n durumu düzelir
bakmndan
merkezi Badat'ta bile sk sk vuku'a
türlü
karsnda
Hicri V/Milâdi
olduklar devirdir. Her tarafta gittikçe
asi
Kaim,
Halife
Büveyhi'lerden
askerlerin Badat'taki
sarayn
mecbuzamannda, Ba-
birçok defalar ehri terk etmek
kalmtr. Yerine geçen Ebu
riyetinde
idari
elinde bir kukla haline gelmitir.
Ümera
etmeleri
hilafet
siyasi
asr olan
gibi
olmutur.
Kaliçar
ahsen uzak görülü
bir
kimse olan Ebu Kaliçar gelimekte olan Selçuklu Türklerin duru-
munu
münasebet tesisine giri440/Milâdi 1048 deki ölümü ile sona
dikkate alarak onlarla dostane
bu siyaseti hicri ermitir. Oullarnn eyaletlerde birbirleriyle olan mücadeleleri imparatorluun durumunu pek vahim bir hale koymu ve slâm âleminin daha da karklklar içine dümesine sebep olmutur. Aralarndan Ebu Nasr- Hüsrev, EI'Melik er'Rahim unvanyla babasnn yerini alm, dier kardei Ebu Mansur Fûlad ise Selçuklularla anlamtr. mi,
fakat
Ebu Mansur'un bu hareketine, Selçuklularn günden güne artmakta olan kuvvet ve nüfuz'arnn büyü tesiri vardr. Esasen Horasan taraflarnn Niabur, Tus, Serahs, Merv ve Belh gibi büyük
ehirlerini ellerine
doru
(Anadolu'ya)
geçirmi olan Selçuk süratle
Türkleri, artk
genilemeye
batya
balamlardr.
mam-
2
Arzettii
Gazalî
corafi mevki dolaysyla Karahanllar,
Samâniler ve
uzun zaman rekabet mevzuu olmu olan, Horasan artk Sünni bir slam devletinin yerleme sahas olmu-
Gazneliler arasnda
tur. I
Bünyesinde slâm ve Türk
natrm
bulunan
Abbasi
dat'taki
hasletlerini
en süzel tarzda kay-
ve cesur davranlaryla Batek Ümit kayna olmulardr.
Selçuklular, adil
halifelerinin
Halife El'Kaim,
Badat komutan
El-Besasâri'nin sittikçe artan
nüfuz ve kudretinden endielenip Selçuk Sultan Turul Bey'den
yardm
talebinde bulundu.
Turul Bey birtakm sebepler ve bilhassa Hac ve Kabe yol-
smi hicri 22 /Haziran 447'de (Miladi 15 Kanun evvel 1055) hutbede okundu. Üç gün sonrada Badat'a girdi. ehirde bu esnada vukua gelen isyan bastrld. Bu ite parma olan Komutan Besasâri ve larn tamir etmek sibi bir gaye
ile Irak'a
geldi.
avanesi zindana atld. Badat'ta Abbasi
ten beri
ve nüfuzlar
tesir
böylelikle nihayete
Fatmilerle etraftan
ermi
anlam
toplad
altna
alm
müddetolan Büveyhi hanedan halifelerini bir
oluyordu. olan el'Besasâri, onlardan
kuvvetlerle
gördüü ve
Musul taraflarn ele geçirmiti.
Turul Bey, ksa zamanda Tigrit'ten, Diyarbakr'a olan bölgeyi hakimiyeti altna alarak Badat'a girdi. Esasen dindar bir ahsiyet olan el'Kaim, Fatmilerin Sünni slâm dünyas için arzettikFakat
leri
tehlikeyi
sezmi olduundan Turul
Marib - Dounun ve Batnn bu srada Turul Bey lanan kardei
Meliki"
Beyi "Melik'ül
unvanyla
Mark ve'l-
taltif etti.
Fakat
yine Fatmilerin tevik ve tahrikleriyle ayak-
brahim Ynal
ile
uramak
Badat'a
mecburiyetinde kald. Hutbeyi Fatmi
Bunun
frsat bilen el'Besasiri
adna
okuttu. Fakat kardeinin isyann bastran
girdi.
halîfesi
Turul Bey
Hicri
451 (Milad 1059) da geri döndü, Badat'a girdi. Badat'tan Küfeye kaçan el'Besasiri orada Turul Beyin kuvvetleriyle yapt
muharebede
öldü.
Hayat ve
te bu
Gazali'nin
gibi hareketlere
doduu
Eserleri
3
sralarda Hilafet merkezi ve ülkesi
ahit olmaktayd.
DOUMU slam âleminin en büyük âlimlerinden
biri
olan
mam
Gazali
1058) de Horasan'n Tus ehrine dünyaya geldi. Babas hayatn yün ticaretiyle kazanan mütevaz dindar bir müslümand.
450
hicri
(Miladi
mütevaz imkanlaryla tahsil yapamam fakat oullarn devrin rabette olan bilgileri ile teçhize çalarak ilim ve tasavvuf âlemine iki büyük ahsiyet kazandrmtr. Bu zat Ebu Hamid Muhammed. (mam Gazali) ile dier olu Ebü'l Futuh Ahmed (mam Gazali'nin Karde)'i Tus'ta sofi bir arkadana emanet ve tahsilleri ile alakadar olmasn rica etmitir. Evlatlarn küçük yata yetim brakan Gazali'nin babas onlar dünya'da sahipsiz brakmad. Bu sofi'nin ismine kaynaklarda rastlanmyor. Ancak bu sralarda, Tus'ta pek faal olan tasavvuf] hayat nazaritibara alnrsa, bunun,- Tus'un mehur eyhlerinden Ebû Ali Fadl b. Muhammed El-Farmedînin müridlerinden bir zat olmas kuvvetle muhtemeldir. Malûm olduu üzere el'Farmedi, mehur sofi Kendisi
ve mutasavvf
Ebü'l
Kasm Addülkerim
465/Miladi 1072) müridi Evvela Tus'ta
el'Küeyri'nin (rtihali H.
idi.
Ahmed
b.
Muhammed
el
Razakani'den bir
müddet fkh okuyan Gazali, sonra Cürcan'a giderek, mam Ebu Nasr'al smaili'den de ders okudu. Bu dersleri havi notlarn, yolda haydutlarn gasp
bu
hadiseyi
rendii
ricas üzerine iade etmeleri
ve
bu olaydan sonra bütün öezberlemesi hadisesi çok mehurdur. Bundan
ilahi
bilgileri
ettikleri,
bir ikaz sayarak
sonra Niabur'a giden Gazali, Horasan'n mutlak içtihad derecesine
varan
mam,
Cuveyni(vefat
mam'ül
478)'nin
Haremeyn
derslerine
Nizam'ül Mülkün kendi ad'na izafeten
ye medresesinde dinledii bu
Ebu'l
devama
Ma'ali
balad.
yaptrm olduu
dersleri
el
-
Vezir Nizami-
az zaman zarfnda tam
mam-
4
bir
vukuf
ile
Gazalî
elde eden Gazali mam'ül
üç talebesinden
biri
olarak
sözde
Harameyn'in en
tannd.
medresesinde
Nizamiye
Niabur'daki
Nizam'ül-Mülk
-
ve usul kürsüsüne mam'ül Harameyn'i tayin ederken, Badat'ta da yaptrd Nizamiye medresesinin kürsüsüne de Irak'n mehur fakihi Ebu shak brahim b. Ali el'irazi(Vefat 474)Vi tayin etmiti. mam'ül Harameyn'in vefatn (478 Hicri)'den sonra, Badat'ta Nizam'ül Mülkün meclisinde gördüümüz hilâfiyat
Badat Nizamiye medresesinin müderrisi (ProEbu shak irazi'nin (H. 484/M. 1091)'de vefat üzerine
Gazalîyi bilahare
fesörü)
mezkûr medresenin
(Üniversitenin) kürsüsünde görüyoruz.
ve öretici olarak öhreti ksa zamanda bütün memlekete yayld. Çok geni bir talebe kitlesi derslerine devama balad. Bu hal 488 senesine kadar devam etti, Fakat bu tarihte yava yava hissettii ve lminin genilii, lisannn belagat ve fesahati
düen üphe tohumlarnn
kalbine
üzerinde
ruhiyesi
kendinin kaleme tafsilatyla
müddet
tesirler icra
ald
eyden üphe
eseri olarak (kendi bir nur ile"
içinde di.
halleri
isimleri
yazldr.) Bunun üzerine ders vermeyi
her
ederek,
deiiyle
el'Munkz
domas
ründü, Kal
etmeye balad. (Bu
el'Munkz-u min'ed-Dalâl
tutulmu, fesahat ve belâgati
imann
gittikçe kuvvetlenmesi, halet-i
(lâf)
Badat'
sf
zail
sufistâ'i bir
hayat
olmutu. Nihayet
üpheden
hal
terke, halvet
Bir
yaad.
Dili
ilâhi
ve
âlemine
bir lütuf ilka
ettii
tatamamiyle azade bir
üzerine gayb âleminin esranna
âleminden
eserinde
terketti.
"Allah-ü Tealâ'nn kalbime
18)
bizzat
ittilâ
yollar
gö-
ulamann verdii neve
uzlet hayat
yaamaa
karar ver-
Bu sralarda yl 488 olduuna göre Gazali Hazretleri 33 - 39
yalarnda
idi.
Ancak birdenbire bildiinden, hac
tedrisi
terk
niyeti ile Hicaz'a
etmesine
itiraz
edileceini
gideceini söyleyerek yerine
520) brakt. Doruca am'a gitti. (el'Munkz Türkçe tercümesi sf 62) 489'da am'a gelen Gazali bu ehirde iki sene kadar kalm, uzlet ve kardei Ebü'l-Fütuh
Ahmed
el'Gazalîyi (vefat
Hayat ve
halveti
ihtiyar
ederek, riyazat ve
mücahede
ile
Eserleri
5
dolu tam
bir
dervi hayat yaamtr. Evvelce tasavvuf kitaplarnda okuduklarn (el-Munkz Türkçe tercümesi sf. 58) burada nefsinde tatbik ederek, Emeviye cami'inde itikâfa siren Gazali'nin kalbinde Resülullah Efendimizin (S.A.V)
Ravda- Mutahharasn ziyaret ve
Kabeyi ziyaret arzusu uyanmas üzerine buradan ayrldn öreniyoruz. (eFMunkz sf: 64) Hicaz'a gitmeden yolda Kudüs-
urayan Gazali Hz. leri burada Hz. brahim (A,S.)'i ziyaret etmi orada (Sahra'da) .dua ve zikir ile nefsini tezkiye etmitir. Hac farizasn ifadan sonra artk tam kemale eren Gazali Hazretleri zahir ve batn ilimlerinin üstad yani zûlcenaheyn olarak Badat'a döndü. Burada asrmza kadar öhreti artarak devam dünyaca mehur (HYA-U ULUM-D'DN) kitabn okutmaya balad. Fakat Hz. üstadn artk mizacna tamamyla hâkim olan sofiyane hayat yaama istei onu doduu yer olan Tus'a çekilmeye evketti. Burada 10 sene kadar derviane yaayan ü erife'de
Gazali Hz.
dönmeye
lerini.
raz
Vezir Fahrülmülk tekrar Nizamiye medresesine
etti.
nin kuvvetlendiini
Halkn zayflayan iman karsnda, bid'at
sören Gazali Hz.
ulema
leri
ile
istiare
ehli-
ede-
ve inzivann caiz olmadna kanaat getirip 499 (M. 1105) da tekrar ders vermeye balad. Fakat bu ikinci tedris hayat pek ksa sürdü. Bir sene kadar ders okuttuktan sonra tekrek, halvet
doduu yer olan Tus ehrine avdet ömrünün son be senesini kendi paras
rar ci
etti. Feyizli ile
ina
ve
ihya edi-
ettirdii tekke
ve medresede, hususi talebeler okutmak ve hak âklar yetitirmek, batl ve sapk ceryanlar ykan birbirinden kymetli eserlerini etmekle ve
mücahede, ibadetle geçirdi. Nihayet 14. Cemaziyülahr. 505 (19 Aralk 1111) Pazartesi günü Cemal âlemine yürüdü. Cenab- Allah'n Rahmeti üzerine olsun. Âmin. telif
SAPIK
riyazet,
CERYANLARA KARI GAZALÎ
Gazali Hazretleri, lerin
bütün dehetleri
yaamtr. Anadolu
bozuk ve sapk ile
ceryan ettii
Fatihi
ve batl mezhepzamanda ve zeminde
fikirlerin
bir
Büyük Selçuklu
-
Türk imparatoru Al-
6
mam-
parslan'n
Gazali
devirlerinde, batl mezhepler, hususiyle Batinyye
ilk
mezhebi slam Âlemini fitne ve fesada bomutu. Her bozuk mezhebin menba olan ran bu seferde batnilik ve smailigi ortaya çkard. slam'a belki de en büyük zarar vermi olan bu zararl ceryanlarn mensuplar, Hasan Sabbah ve avanesi, Kur'anKerim'in ayetlerini batl tevillerle izah etmeye çalyorlard. Muhkem ayetlerle tenakuz halinde olan tefsir ve beyanlarda bulunarak Ehl-i Sünnet Vel Cemaat yolunu tkamak istiyorlard. Allah Yolunun ekyalar olan mezkur mezhep mensuplarnn fitne ve faaliyetleri ile Âlem-i slam'da umumi bir huzursuzluk meydana gelmiti.
Her asrda
bir
müceddid tarafndan
mam Gazaii Hz. bata mam Gazali
sapklklar V. asrda
kar
sapklklara kymetli bir
irfan
Gazali Hz. lerinin reddiyeleri
ilmi
unvann
ve
kudreti
dierlerinin
kendisine hayran neti"
kadrosu harekete
Hz. geçti.
olmak üzere çok Fakat Hüccet'ül slam
tesir,
akllan durduran
Nizam-ül
bastryordu.
=
Gazali Hz.
leri
mutezileye
ve'l-Zendeka), smaililere
Hz.
leri
vakalarn
Dinin Ziy-
onlarn batl mezheplerini
mam
kar
kar
(Fays'ül-Tefrika
(el'Mustahziri),
ve
beyn-el slam
(Mufassil'al-Hilaf)
yazm
ve
iptal etmitir.
örenmek
için
sene zarfnda
fel-
Gazali felsefecilerin fikriyatn
sene kadar
tespit
idi.
(el'Durc al-Merkum), (el'Kstas'ül-Müstakim) eserlerini
iki
Mülk
vermitir.
slam Gazali ehadetiyle asrnn mücaddidi
evvela
gibi
leri
Gazaliye "Zeyn-üd'Din
Hüccet'ül
Felsefe:
bu
tarafndan karland. Bu
kalplere
hepsini
olmu ve
leri
izale edilen
felsefe
ile
urat. Bu
iki
senede örendiklerini tekrar eden Hz. Üstad, bu sahadaki tetkiklerinde, felsefenin slam dini bakmndan ihtiva ettii hatalar meydana çkarmay gaye ittihaz
sefeye vukuf peyda
eder. Gazali;
etti.
Bir
Hayat ve
1 -
Dehriyyun (Materyelistl er)
2
-
Tabiyyun
3
-
lahiyyun (Metafizikçiler) ettii felsefeciler içinde, birin-
zümreyi, âlemin müdebbirini inkâr
için, tektir
har ve
ve
7
(Natüralistler)
olmak üzere üç grupta mülahaza ci
Eserleri
zümreninde
ikinci
ile
sani-i
Âleme inand
kidem-i
âlemi ispat
halde,
ettikleri
ba'se inanmadklar cihetle hesap ve kitab inkar ettikle-
ad
rinden dolay, zinadika
ile
hükmeder. Esas hü-
küfürlerine
cumlarn tevcih ettii zümre ise, ilahiyyun (Metafizikçiler) dur. Bu zümreye mensup olanlar mezkûr iki zümreyi redde kalkmlar,
birbirlerine
de hücum
l
derecedir
ki
o
etmilerdi. Zaten bunlarn tutarsz-
söylediini, dieri nakzedib kabul
birinin
etmemektedir. Mesela Aristo, bizzat kendi üstadlarn reddetmitir.
mevzu'unda evvela onlarn
Felsefe
(Makasd'-ül-Felasife)
sapkln
ispat
eserini
isimli
eden
maksatlarn
yazm
anlatan
bilahare felsefecilerin
mehur
(Tehafüt'-ül-Felasife) isimli
kitabn
yazmtr. Tasavvuf: Gazali'nin memleketi olan Tus
vuf merkezi
yaad.
muhitlerinde
sofi
küçüklüünde ve
Gazali
idi.
o asrda
talebelii
Tedris hayatnda
bir tasav-
esnasnda
tasavvuf
ise
ikinci
planda kald. Nihayet geçirdii ruh ve iman buhranndan sonra
bütün bu
kendisi
hallerini
el'Munkz-u Min'ed'Dalal kitabnda
kendisi bizzat anlatmaktadr. Bu kitap Türkçeye
Gazali
mitir.
Hazretlerini
tanmak
isteyen
bu
tercüme kitab
edil-
mutlaka
okumaldr. En güzel tercümeleri unlardr. 1
rin
-
Salih
tercüme
nevi
eref ve Ahmed Davudolu, Hüseyin ettikleri
1970 stanbul 2
-
Doç.
Dr.
letten Hidayete"
"El'Munkz-u min-ed'Dalal"
isimli
tercüme
Ahmed
Tural Beyle-
Caalolu Yay-
ile,
Subhi Furat Beyin tercüme ettii "Dala-
amil Yaynevi
Kitapçlar
çars
N.
13 Beyazd
mam-
8
stanbul
Gazalî
1972
-
isimli kitaptr.
edilmitir.) Tekrar tasavvufa
anladm
(Kafi olarak
ki,
(Bu tercümeye kitabn asl da ilave
döndü. Bu
sofiye
bo
halini
öyle
anlatmaktadr.
sözlere deil,
hallere sa-
iyi
mümkün olan tahsil nz iitmek ve örenmekle tahsili mümkün olmayp
hiptir.
lim yoluyla elde edilmesi
ettim. Yal-
tatmak ve
hak yoluna, sirmekle bilinecek olan hususlar kalmt. Örendi-
im
ve
er'i
ilimler,
nakli ilimlerin
tiim o meslekler, bana
snflarn aratrmak
Allah'a,-
için takip et-
Nübüvvette (Peygamberlie),
kyamet gününe kar üphesiz bir iman bahetmiti. mann bu üç esasnn kalbimde salam bir ekilde yer etmesi, muayyen ve mücerret bir dem ile deil, çeitli sebepler, karineler ve saysz tecrübelerin bir neticesi olmutur.
Anlamtm
ki,
ahirette saadet
ancak takva (günahlardan uzaklamak)
(Bahtiyarlk)
ile,-
nefsi,
heva ve hevesten men'etmekle olur
üphe gördüm
Sofiye (mutasavvflar) hakikaten Allah yolunu tutan
ki:
ve bulan
götürmeyecek ekilde anladm ve yakinen
kimselerdir. O'nlarn tuttuklar yol yollarn
Baknz el'Munkz tercümesi sf. 59 ve 64 ilave edecek ne sözümüz olabilir ki Allah hepimizi
bu
en
v.d.) Bizim
güzelidir.
bu sözlere
yola sevk ve hidayet eylesin.
ESERLER
mam bir
listesi,
thafa'l 1
.
Gazali'nin eserleri
pek çok olup, alfabe srasna göre
al'Murtaze'el-Zebidi tarafndan tanzim edilmitir. (Bah:
Sada
cildinde
Cilt 1
de
burada Gazali
.
sf.
2744)
Ali
Arslan Bey'in
yapt
Lâtin harfleriyle eserlerinin listesi
Hazretlerinin Türkçeye
tercümenin
mevcuttur. Biz
tercüme edilen
kitap-
larndan tespit edebildiklerimizi kaydedeceiz.. 1 - hya-i'
En
Ulum'id-Din
mehur
yaylmtr.
eseri budur.
Bu kitabn öhreti bütün dünyaya
Hayat ve
Türkçeye iki
Ahmed
Serdarolu ve
Ali
9
Eserleri
Arslan Bey tarafndan
ayr tercümesi yaplmaktadr. En büyük temennimiz tercüme-
Hocamz
an önce tamamlanmasdr. Muhterem
bir
lerin
Ali
tamamlayacan
Arslan Bey tercümeyi (1973) senesine kadar
Ümit ettiini ifade etmektedir. 2
-
cüme
Kimya- Saadet. Bu kitap A. Faruk Meyan tarafndan
edilmitir. Bedir
Yaynevi Neriyatndan
4.
ter-
Bask 1392 -
1972 stanbul 3
-
EPErban (Krk Esas) adyla Yaman Arkan tarafndan Türk-
çeye tercüme' -
4.
edilmitir.
el'itikad
Kasm 1970
fi'l-ktisad.
stanbul.
(tikadda iktisad) adyla O. Zeki
Soyyiit ve (itikadda orta yol) adyla
yaplm 5
-
iki
Dr.
Kemâl
Ik
tarafndan
ayr tercümesi vardr.
Mükaife'tül-Kulûp (lâhi Nizam) adyla
Yaman Arkan
ta-
rafndan tercüme edilmitir.
6
Minhac'ül-Abidin. (Abidler Yolu) adyla
-
Yaman Arkan
tarafndan tercüme edilmitir. 7
Mizan'ül-Amel (Amellerin Ölçüsü) adyla Remzi
-
tarafndan tercüme edilmitir.
8 Suudi
-
Bir
baka tercüme daha Cevherler)
Cevahir'ül-Kur'an (Kur'an'dan
Erdoan
Bark
vardr.
adyla
tarafndan tercüme edilmitir.
9 - Eyyühel Veled (Olum'a) adyla Abdülhalim Akkul fndan tercüme edilmitir. Bu eserin
10
-
baka
tercümeleri
-
de
Dürret'ül-Fahir
-
adyla Ramazan
edilmitir.
(Kyamed ve
Ahiret) adyla H. Hilmi
tarafndan tercüme edilmitir.
12
tara-
vardr.
Ravdat'üt-Talibin (Tasavvufun esaslar)
Yldz tarafndan tercüme 1 1
H.
el'Munkz-u min-ed-Dalal.
Bu kitap hakknda yukarda izah
verilmiti.
Ik
mam-
10
1 leri)
3
Gaza
l?
el'Hikmet-ü
-
fi
Mahlukatillah. (Varlklarn
adyla: Hasan Akarsu-Mürsel
Srada
yaradl
hikmet-
tarafndan tercüme
edilmitir.
14
Nasihat'ül Müluk. (Devlet
-
ekerci tarafndan tercüme 1
5
Bidayet'ül-Hidaye;
-
fndan tercüme 16
edilmitir.
ayn
isimle
Abdülkadir Akçiçek
tara-
edilmitir.
Naim Erdoan
Srr'ül-Âlemin. (Âlemlerin Srr) ismiyle
-
Osman
Bakanlarna) adyla
tarafndan tercüme edilmitir. 17.
el'Kefü vet'Tebyin (Riyadan hlasa, Gururdan Teva-
-
Ahmed
adyla (Aldan) Yldrm, Arslantürkoglu tarafndan iki tercüme yaplmtr. adyla
zua)
18
-
Celal
Hülasat'üt Tesanifi fit'Tasavvuf. (rfan
tab) adyla
Ahmed nce tarafndan
tercüme
Ordusunun
El Ki-
edilmitir.
19 - Mearic'il-Kûds. (Mukaddes Merdivenler) adyla Yaman Arkan tarafndan tercüme edilmitir.
20 - Mirac'üs-Salikn. (Hak Yolcularnn Mirac) Yaman Arkan tarafndan tercüme edilmitir. 21
-
el'Kstas'ül-Müstakim.
dan tercüme 22
-
Ayn
isimle
ismiyle
Yaman Arkan
tarafn-
edilmitir.
Kavaid'ül-Akaid (Akaidin Esaslar) ismiyle
Yaman Arkan
tarafndan tercüme edilmitir.
23 - el'Madnun'üs-Sagir (Sorular ve Cevaplar) man Arkan tarafndan tercüme edilmitir.
24
-
Tehafüt'ül-Felâsife. (Felsefecile
Cevap)
ismiyle Ya-
ismiyle Akif Nuri
tarafndan tercüme edilmitir.
25
-
Mikat'ül-Envar. (Nurlar Feneri) ismiyle
Süleyman
Ate
tarafndan tercüme edilmitir.
26
.
-
er'Risalet'üt-Ledünniyye, (lahi Sr) smiyle A.
ener ve
Topaloglu tarafndan tercüme edilmitir. Bu kitab Tasavvufu
Hayat ve
inkâr edip;
Eserleri
11
"slam'da Tasavvuf yoktur" diyenler bilhassa okuma-
drlar.
27 - Faysal'üt-Tefrika Beyn'el-slâm vez-Zendeka (slam'da Müsamaha) ismiyle Süleyman Uluda tarafndan tercüme edilmitir.
28
-
etTecrid
ismiyle Celal
29
-
fi
Yldrm
Kelimetit-Tevhid. (Kelime-i Tevhid Kal'as)
tarafndan tercüme edilmitir.
Zübdet'ül hya, ayn isimle
tap (Mev'izet'ül Mü'minin) ismiyle edilmitir.
30
cüme
-
-
Ali
Özek tarafndan ayn
ki-
Arslan tarafndan tercüme
Bu kitap hya'nn hülasassdr. el'Mürid'ül-Emin, Abdülkadir Akçiçek tarafndan ter-
edilmitir.
31
Ali
Bu
kitapta
hyann
bir
baka
el'Kanun'ül-Külli ft-Tevil (Tevil
hülasasdr.
Hakknda Genel
Bir Kai-
de) adyla (slâm'da Müsamaha) adyla tercüme edilen kitabn
sonunda
32 Kran
-
ilave edilmitir.
Kitab-
M. erafettin tarafndan çevrilmi.
Kavasm el'Batnyye
Delilleri) ismiyle
A.
Ate
(Gazali'nin Batnilerin Belini
tarafndan tercüme edilmitir.
hakknda fazla tafsilat vermeyi Gazali'nin Hayat hakknda yazlmas icap eden büyük esere havale ederek bu mevzu'u burada kesiyoruz. Eserleri
Hamd, Âlemlerin Rabbi rimiz Efendimiz
Selam Allah
Muhammed
ve' Resulünün
olan
Yüce
Peygambeve ashabna,
Allah'a, Salat
Mustafa (S.A.V) aline
yolunda gidenlere olsun.
8Rebi'ülAhr1392 20 Mays 1972
STANBUL
ESMÂ- HÜSNÂ ERH
ÖNSÖZ
Kitab üç
-
1
bölüme ayrmay münasip gördük:
Giriler
BRNC 2
-
ve önsözler. BÖLÜM (4 ksmdr.)
Gayeler ve maksatlar.
KNC BÖLÜM (3 3
-
laveler
ve
ksmdr.)
tekmileler.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (3 ksmdr.) bölümün ayrntlarnda maksatlara iltifatmz, giri ve hazrlk yönünden olacak ve üçüncü bölümün ayrntlarnda da, Birinci
ilâve
ve tekmile bakmndan maksatlara
Matlabn özü Birinci
ise,
vasta ve vesilenin
Bölüm: Bu bölüm,
dönü yapacaz.
ihtiva ettii
unsurdur.
müsemma ve tesmiye terimizahdr. Frkalarn çounun bu huisim,
mana ve hakikatlerinin sustaki yanl tutumlar meydana lerinin
bir
'çkarlacak;
manaca
birbirine
yakn olan azim, cem ve kebir gibi Esma-i Hüsna'dan baz isimleri bir manaya hamlederek müteradif (e anlaml) kabul etmenin caiz olup olmad veya deiik manada birer isim mi olduklar izah edilecektir. Keza
mânas olan
iki
bir ismi,
bu
iki
mânaya izafetle müterek mi kabul edeceiz, yoksa o ismin, bu iki mânadan birine hamli ciheti mi teayyün edecek; bu husus da açklanacaktr. Ayn zamanda Esma-i Hüsna'dan herbir ismin
manasndan
kulun bir nasibi
bulunduu
de
keyfiyeti
izah edile-
cektir.
kinci Bölüm, Allah-ü Teâlâ'nn
larn
erh ve
bine göre
izahdr.
bir zat
öyle
ki
bu
doksan dokuz isimlerin, Ehl-i
ve yedi sfata nasl
râci
isminin
mana-
sünnet mezhe-
olduu,
Mu'tezile ve
mam-
16
Gazalî
mezhebine söre de> kesret kabul etmeyen bir zata olmasnn ne suretle mümkün olaca beyan edilecektir. felâsife
râci
Üçüncü Bölüm, Esma-i Hüsna'nn tevkifen doksan dokuzdan fazla olduunu beyan hakkndadr ki, bu isimlerin yüz olmayp doksan dokuz olarak tayin ve tahsisinin faidesi ve Allah-ü Teâlây muttasf olduu medh sfatlar ve manas medh olan her sfatla vasflandrmann cevaz izah edilecektir. Ancak herbir sfatn noksanlktan ar ve beri olmas arttr. Manas noksanlk i'ar eden sfatlarn Allah-ü Teâlâ hakknda kullanlmas zinhar caiz deiidir; fakat bir izne müstenid olursa bu durumda Allah-ü hakknda layk olduu lafzlar var ki, onlarn Allah-ü Teâlâ hakknda mutlak ekilde tevil edilerek kullanlmasnda beis yoktur. Kimi lafzlar var ki onlarn Allah-u Teâlâ hakknda mutlak olarak istimali memnu ve ancak bir karine ile birlikte caizdir. Gerçek Teâlâ
u yet
ki,
Allah,
isimleri
medh ve
emir
buyurduu
geçerek O'nu
celal sfatlan
ile
veçhile Esma-i Hüsna
sfatlar
ile
çarabiliriz.
çarmak
ile
anlr.
istersek
a-
yalnz
Vasflandrlmas caiz olan
çaramayz. Meerki az önce belirttiimiz gibi o sfatla veya o fiilde medh ve iclâl manas mevcut ola. Mamafih bunu inaallah yerinde geni olarak zikredeceiz. her sfat ve her
fiil
ile
'
BRNC BÖLÜM
BRNC
KISIM o
1
SM, MÜSEMMA VE TESMYE TERMLERNN MÂNÂSININ ZAHI HAKKINDADIR ve müsemmâdan bahsedenler çoalm, ayr ayr yollar tutulmu ve frkalardan çou haktan sapmtr. Kimi, ismin, müsim.
semmâ'dan ken
n
ayni
olduunu,
nnm
ayrldn
sürmektedir. Cedel ve kelâm kolunda mahareti
olan bir üçüncüsü
de öyle
kendisi olabilir: Allah-ü Teâlâ
dememi
gibi.
verendir!"
söyler-
olup müsemma'dan ayrld-
kimi de, ismin, tesmiyenin ayni ileri
rzk
fakat tesmiye'den
diyor: "sim,
ile
ta-
müsemma'nn
hakknda "O, zat ve mevcuddur!"
Müsemma'dan baka da olabilir: "O, yaratan ve sözümüz gibi. Bu yaratan ve nzk veren isimleri,
yaratma ve rzklandrmaya delâlet etmekledirler
müsemma'dan ayrdr. Bazen da isim, müsemma'nn ne kendisi ne de bakas olur, Meselâ "O, alim ve kaadir'dir!" dediimiz vakit, bunlar ilim ve kudrete delâlet ederler ki, sfâtüllah, zatn ne ayni ne de gayrdr." Frkalar arasnda ba gösteren bu ihtilafn menei ikidir:
A B
-
-
smin smin
kendisi tesmiye midir kendisi
u
ki,
bunlar
deil midir?
müsemma mdr deil
midir?
.
de deildir müsemma da deil- ^ ^ dir. Bu üç kelime, müteradif olmayp bilâkis mütebayin (birbirine zd) dr. Bu hususu meydana koymak için bu üç lafzdan her birinin manasn münferit olarak izah etmemiz gerekmektedir ki, ancak bunu müteakip, u bunun ayni veya gayridir demek mümkün olacaktr. Hakikatleri meydana çkarma yolu ve metodu ite budur. Bu yoldan ayrlan, baar kaydetme imkânn aslen [Gerçek
1-
si
ki,
m le hd iM
isim tesmiye
le h
-
mam- Gazalî *-kar?|lg« olan
18
S-Ben*^
yitirmi demektir. Tasdiki her ilmin-tasdik veya tekzibe
mevzu
olabilecek vasfta olan her hususu kastediyorum lafz, mevsuf, sfat bir
ve sfatn mevsufa
olduunda üphe
kaziyye
üç unsurdan meydana gelen yoktur. Birinci merhalede, tarif ve
nispeti gibi
etmek yolu ile yalnz mevsufu tanm, sonra mevsufu tanm, tarif ve hakikatini tasavvur etmek yolu ne yalnz sonra tarif ve hakikatini tasavvur etmek suretiyle yalnz sfat tave sonra da sfatn mevsufa olan nispetinin mevcut veya önüne alm olmak gerekir. [öyle ki mül\* menfi olduunu göz' hakikatini tasavvur
nm
f\.f
x w
J
kün kadim veya hadis
mülk lâfznn
mânasn
olduunu bilmek
isteyen bir insan,
sonra kadim ve hadis'in
manasn
önce bilmeli
ve ancak bundan sonra, mülk için iki vasftan birini tespit etme olarak cihetini düünmelidir] Bu yüzdendir ki ismin manasn ayr bilmek,
ayr olarak bilmek, tesmiyenin
müsemmann manasn
ayr olarak bilmek, ayniyet^ hüviyet ile gayriyef terimlegerekiyor. Bu sarini ayr ayr mütalaa ederek manalarn bilmek yede ancak neyin, neyin ayni veya gayr olduunu tasavvur
manasn
etmek mümkün
/smin C7K/
tarif
hakikatinin izah
hakknda deriz
ki:
aslda vücudu, zihinlerde vücudu ve dillerde vücudu vardr. Gerçek ve hakiki olan vücud, asdaki vücuddur.
vücudu da lafzi ve istidlâlidir.TMesela semann (göün) aslnda ve zatnda bir vücudu vardr,"" zihinlerimizde ve gönüllerimizde de bir vücudu
vücudu
vardr. Çünkü
D
ve
Eyann
Zihinlerdeki
(\
olacaktr.
limizde
iz
ise ilmi
semann
brakm
ve
ekli,
ekli, lisanlardaki
gözlerimizde ve dolaysyla haya-
bulunmaktadr,
f
Semann yok olduunu,
devaml ve olarak yaayacaktr. lim diye tabir ettiimiz ey ite bu sur et bu eklidir. O halde ilim malumun bir örneidir. Maluma benze-
vücuddan kalktn
farzedelim,
onun
ekli hayalimizde
yen ve ona muvazi olan bir örnek. Ve o, aynada görünen ekil ve mukabil suretin mümasili ve ve suret gibidir. Bu suret, benzeridir ve malûmun zihinde meydana gelen örneinden
d
ibarettir,
j
19
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Sema'nn dildeki varlna selince, bu den mürekkep bir lafzdan ibarettir,] Bu ayrlarak birincisi (sin),
cüsü (hemze)
sema'nn
bk
zihinlerde
meydana
birinin
Ne
(elif)
ve dördün-
Asldaki vücud olmasa ekil ve suretlerin gelmesine, zihinlerde suret
meydana
gel-
sureti
duymam
zekâl olanlar bunlar birbirinden ayrt
edemeye-
mese insann o olsa onu lisanla
cekler.
(mim), üçüncüsü
fimdi sema sözümüz zihindeki ve zihindeki sema da asldaki semaya muta-
surettir.
Belki geri
sesler dört parçaya
sureti
tabir
duymasna ve
o
insan
etmesine imkân yoktur.J
bu vücutlarn birbirinden farkl olduklar, her kendisine mahsus bir takm özellikleri bulunduu bir gervar
ki
çektir.
Meselâ
insan, asldaki
ayan, ölen, gezen, oturan riyle
de mübtedâ
(özel) cüzi,
Arap,
küllî,
vücudu
itibariyle
uyuyan, uyanan, ya-
bir varlktr. Zihinlerdeki
(özne), haber (yüklem),
âmm
kaziye gibi eylerdir. Dillerdeki
Acem,
vücudu
itiba-
(genel), hâss
vücudu
itibariy-
çok harfli, az harfli, isim, harf ve benzeri eylerdir ki, bu vücut zamana ve her ülkenin örf ve adetlerine göre deiir; fakat asldaki ve zihindeki vücut ne zamana nispeten ne de milletlere göre zinhar deimez. Asldaki ve zihindeki vücudu imdilik bir tarafa brakarak yalnz lâfzi olan vücudu göz önünde tut; çünkü maksadmz bununla ilgilile ise
Türk, Zenci,
fiil,
dir.
ayrlrlar. dir.
sim,
Mesela gök, aaç, insan ve benzeri fiil,
harf, emir,
lafzlar
vaz- evvel-
nehy, muzari gibi lafzlar vaz- sânîdir. Bu-
vâz- sânî dememizin sebebi, çünkü eyaya delalet etmek üzere vazedilen lafzlar öyle ksmlandrlyor: na,
,
tabir edilmitir,
bir delili
olan bir
ikincisi
birtakm sesler-
varlk,
1
mam-
20
Gazalî
a
se
o
deil gayrisinde manaya delâlet eder-
Lafz, kendisinde
-
Çoalma
€'
f-sntenii*
harftir.
b
-
Kendisinde mânâya delâlet eden lafz da
ksma
iki
ayr-
ln -
1
Mânâsnn zamanla
alâkas olan lafz. Buna
fiil
denir.
Vurdu ve vurur gibi. 2 nir.
-
Mânâsnn zamanla
alâkas olmayan lafz. Buna isim de-
Gök ve yer gibi. Lafzlar,
önce, zat ve
ve bunu müteakip,
etmek üzere vazedildi stlahlar, lafzlarn ksmlarna
asllara delâlet
isim,
harf
fiil,
Çünkü lafzlarn kendileri, vazeitibaryla birer mevcut oldular ve
delâlet edici olarak vazedildiler.
ve asllar zihinlerde tebessüm edince
dildikten sonra zatlar ekilleri
göste-,
lisan hareketleri ile
teaddüd ettii tasavvur ediliyor. öyle ki bir isim bir kaç ksma ayrlr ve her ksma ayr bir isim verilirse bu durumda o isim, üçüncü derecede olmu olur. Nitekim ismi marife ve nekire olarak ikiye ayrmaktayz ve bundan maksat, bir ismin vaz- sânî durumunda rilmeye hak kazandlar. Bu cihetle lafzlarn vaz'nn
olduunu
sana anlatmaktr,' ayet bize "ismin
sorulursa, "isim,
müfred
(tek)
harften ayrt
edecek
bir
nedir?" diye
etmek üzere vave zamanda bu tarife, ismi
manâya
zedilen lafzdr!" diyebilir ve ayni
tarifi
delâlet
fiil
kayt da ekleyebiliriz. Fakat bizim bura-
beyan etmek deildir. Sadece isimden, onun üçüncü derecedeki mânâsnn murad olduunu belirtmek istemekteyiz ki, bu, ismin aslda ve zihindeki vücutlar deil sadece lisandaki vücududur. "Eer ismin bir mânâya delâ-
maksadmz
daki
isim için
tarif
etmek üzere vazedilen lafz olduunu anladnsa; lisin ki, mânâ ifade eden her mevzuun bir vaz ve
let
bir
de
meyzûunleh'i vardr; mevzûunleh'e
kendisine
müsemmi ve
artk bilmebir
vazi ve
müsemma.
vâz'a tesmiye denir, Mesela
filan,
Vâziin
çocu-
ad koydu dediimiz vakit, çocuuna delalet eden bir lafz vaz'etmi olmaktadr ve onun bu vazetme hareketine tesmiye
una
î~Ko^
,
Kokulmak
b-Z^tricy fisty
*^
Esmâ-i Hüsnâ erhi
ad
verilir.
snda
snn
Bazen de tesmiye Mesela
istimal edilir.
21
vazedilen ismi anna mana-
lafz,
ad Ahmed
olan bir ahsa, bir
baka-
Ahmed-" diye seslenmesi gibi ki, onun bu çarmasna da adverme (tesmiye) denir. O halde tesmiye lafz, ad vermek ile adn anmak arasnda müterektir. Gerçi tesmiyenin ad verme manasndaki istimali adn anma manasndaki istimalinden daha uygun ve elyak ise de iki husus arasnda müterek olduu inkâr
J ve
sim, tesmiye
müsemma
kündür. isimdir.
Tahrik
müte-
Hareket, bir yerden bir
eden dört ayr yere tanmaya delâlet eder.
meydana
getirmeye, müharik, hareketin
Bunlar ise muhtelif mânâlara delâlet
ise,
bu
hareketi
taharrük de, bir fiilden
fiiline
lafzlarn, hareket, tahrik,
ve muharrik lafzlarnn mecrasnda mütalâa etmek müm-
harrik
hareket bulunan
de
eye
saadr olmakla beraber kendisinde
delâlet etmektedir. Müteharrik, kendisin-
hareket bulunan mahalle delâlet edip
lafzlarn
mefhumlar anlald
ise,
fiile
delalet etmez. Bu
artk bunlar hakknda, onlarn
olduunu söylemenin caiz olup olmadüünülsün. Mevzuu ihata edebilmek için gayriyet ve hüviyetin manasn iyice idrak etmek gerekir. birbirinin ayni
d
veya
gayri
J
Hüve hüve (o odur, o onun
üç çeit
aynidir)nin,
istimali
vardr: 1
gibi.
-
Bu
arap badedir ve istimal,
zat
gazanfer arslandr
itibariyle bir
olup
Sadece tesmiye
2
-
harfleri itibariyle
deiik
sözünde olduu
e anlamda
ve mefhumlar arasnda bakalk olmayan her
Bu
olan
bu
iki
ey
ismi için
tür insimler
bulunan caridir.
müteradif
edilir.
Saarim klç ve
istimal, birinci
sözünde olduu gibi. farkdr. Çünkü bu isimlerin mefhum-
mühenned
istimalden
klçtr
deil muhteliftir. Saarim keskin olan klca, mühenned de Hind ülkesine mensup klca denir. Seyf (klç) lar
ise,
^
"ey
edilemez. /
8
müteradif
mutlak olarak
istimal
edildii vakit saarim
ve muhenned'den
oN
mam-
22
ayr
Gazalî
manaya
bir
delâlet eder.
harf itibariyle deitiklerini
ve
Oysa müteradif
isimlere mütedâhil
sadece
asllar itibariyle kendilerinde ziya-
olmadm
veya noksanlk bahis mevzuu
delik
isimlerin
demek doru
olur.
gördük. Bu tür
Nitekim seyf (klç), ken-
mâna yönünden ziyadelik olmasna ramen bu üç de mefhumuna dâhildir.
dilerinde ismin
3
-
souun
u
iddia
ayniyet,
u)ne
beyaz souktur sözünde olduu gibi ki, beyaz ve bir olduu ve dolaysyla beyazn souun ayni olduedilecektir. Üç vecihden en uza budur. Buradaki
Kar
iki
vasfla vasflandrlan bir
racidir
ve bunun mânas,
bir
ve souklukla mevsuf olmasndan
Hüve nüve sözümüzün,
bir
mevzûun vahdeti (tek oluzatn ayni zamanda beyazlk
ibarettir.
vecihden, vahdet ifade
eden
Vahdet olmasayd hüve hüve demek mümkün olmaz ve kesret olmasayd gene hüve hüve demek mümkün olmazd,- çünkü bu hüve hüve iki eyi iaret etmektedir. Sadede dönelim ve diyelim ki: kesrete delâleti mülahaza edilmelidir.
"arap badedir!" sözümüzde olduu ederek ismin
mefhumu bakadr.
semmann ve Türk
simden
Bu
ahs
Çünkü
isim, lafz olmayabilir.
ve Araplarn
bulun-
Acem
vazettikleri
bazen müsemmâ isme mutabk olmayabiedildii vakit "nedir?" diye sual edilir. Oysa
«kimdir?» diye sual edilmektedir. Meselâ meclise
geldii
soruya "onun
isim Arap,
mü-
itibarla
sual
müsemmâdan bir
olduunu açklam
yani Acemlerin, Türklerin
ismi,
bir lafzdr.
Nitekim ismin dâll (delâlet eden) ve
medlûl (delâlet olunan)
maktayz. Sonra
lir.
müteradif isimle-
müsemmann ayni olduunu iddia edenler surette yanlmlardr. Müsemmann mefhumu baka ismin
re kyas
mutlak
gibi
vakit,
ad
"bu
ahsn ad
Ahmet'tir!"
cevab
nedir?" diye sorulursa
bu
ayet o ahsn kenbu durumda "kimdir?"
verilir.
zatndan sual edilecekse demek gerekir. Kezâ yakkl bir Türk'e Hind ad verildiinde "isim çirkin, müsemma güzel!" diyoruz. Çok harfli veya ar mahreçli bir isim olursa "isim kaba, müsemmâ nazik!" diyoruz. Bazen disinden, yani
Esmâ-i Hüsnâ erhi
isim
mecaz
uur sayma
oluyor; fakat
müsemmâ mecaz
kabilinden isim deiiyor; fakat
olmuyor. Bazen
23
de
müsemmâ deimi-
müsemmânn birbirinden ayr eyler olduklarnn birer delilidir. Eer fikrini çaltracak olursan bu zikredilenlerden maada, isim ile müsemmâ arasnda birçok farklar bulursun. Ne var ki basiret sahibi olana sözün az da kâfidir.
yor.
Bütün bunlar isim
z'ansz ve
ile
idraksiz olanlar ise,
çok
izah
müsemmânn
daha da çok artr.
mütak olduu ve seyf (klç) sarim (keskin klç)in mefhumuna dahil olduu sibi müsemmânn da ismin mefhumuna dahil olduu söylensin. Buna kail olunduu takdirde tesmiye, müsemmâ, müsemmi ve ismin cümlesinin ayni ey olmalar lazm gelecektir. Çünkü hepsi de isimden mütak (türev) dir ve isme delalet etmektedirler. Bu ise bir mücazefe ve pein hükümdür. Hareket, tahrik, muharrik ve kinci istimale
müteharrikin ayni
hepsi
de
göre
ey
olduklarn iddia etmeye benzer. Bunlarn
hareketten mütaktr. Oysa bu iddia
çünkü hareket, mahalle ve
ce
bir
isimden
yerden
bir
yere
faile
ve
fille
intikale delalet
delâlet
doru
deildir,
olmakszn sade-
eder. Muharrik, hareketin
mef ul olmakla beraber hareketin mahalline, müteharrik ise, mef ul olmakszn hareketin mahalline delalet ediyor. Tahrik, faile ve mahalle delaleti olmakszn
failine
delalet ediyor. Muharrek,
hareketin filine delalet ediyor. Bunlar, birbirinden ayr gerçeklerdir.
ise
Hepsinde de hareketin mevcudiyeti mülahaza edilmekte de, hareket, kendi nefsinde ve müstakil olarak anlalan bir
hakikate sahiptir. Hareketin ta
ile
nispeti
anlalr. Bu izafet muzâfdan ayrdr. zafet,
muzâf
önce onun
ancak iki
tali
derecede
ey arasnda
müta-
ve sonra mahalle nisbeti düünülür. Bu, faile olan nisbetinden bakadr. Nitekim hareketin mahalle olan nisbeti ve ihtiyac zaruri, faile olan nisbeti nazaridir. Bunu söylemekle tasavvursuz iki nisbetin mevcudiyetine hükmü kastediyorum ki, isim bir delalettir; onun medlûlü vardr ve ona müsemmâ denir ve ismin vaz' (istimali) ise, bir fail-i muhtarn iidir ve adna tesmiye denir. Sonra buralâa
edilir,-
ise
müstakil olarak
.
24
mam-
Gazalî
daki tedahül
ile
seyf (klç)
n
mühenned vardr. öyle
saarim (keskin klç) ve
oluu arasnda fark ki saarim, bir sfat ilavesi ile klçtr. Mühenned de sfat ilavesi ile klçtr. Seyf ite bu mefhuma dahildir. Oysa müsemma bir sfat ilavesi ile isim veya tesmiye bir sfat ilavesi ile isim deildir ve bu (hind klc) mefhumlarna dahil
tevil
burada
doru
Üçüncü
olamaz.
teaddüdü ile mahallin ittihad esasna dayanan bu vecih, uzak olmasna ramen isim ve müsemmâda can olmad gibi, isim ve tesmiyede de cari deildir. Ancak bir eyin hem isim ve hem tesmiye olarak adlandistimale selince; sfatlarn
rlmak üzere vazedilmi olduuna
olduu
misalinde,
tayan
bir
gibi.
manadan
Kar
kail
olmak
gerekir. Nitekim kar
soukluk ve beyazlk vasflarn Keza durum, "Sddîk, (Hz. Ebu
ise,
ibarettir.
Ebu Kuhafe'nin olunun kendisidir!" sözünden de farkldr. Çünkü bu söz tevil edildiinde, Sddîk olarak vasflandrlan ahsn vilâdet bakmndan Ebu KuhafeVe mensup olduu anlalr. Bu takdirde hüve hüve (o odur)'nin manâs, sfatlar arasnda kesin zddiyet bulunmakla beraber mevzûun ittihad (bir oluu) dr. Sddîk'n mefhumu baka Ebu Kuhafe'nin olu olmann mefhumu bakadr ve burada yaplmas mümkün olan teviller, ne isim ve müsemmâda ne de isim ve tesmiyede, ne hakikat itibariyle ne de mecaz yönünden zinhar cari deildir. Müteradif Bekir),
sözümüzde olduu gibi hakikat cümlesindendir. Ancak iki 'lafzdan anlalan mana arasnda lûgavî bakmdan, herhangi bir farkn olmamas arttr. Eer isimler,
"Gazanfer aslann kendisidir!"
fark varsa
ve
bu
isimlerin
takdirde bir misal aramak gerekir. Bu, hakikatin bir
çok oluu
Hüve hüve (o onun, vahdetin ve dier cihetten
cihetine racidir.
ayndr) sözümüzde bir cihetten kesretin mevcut olmas lazm geliyor. Vecihlerin en iyisi, vahdetin manada ve kesretin ise mücerred lafzda olmasdr.
uzun ve anlalmas güç olan bu ihtilaf hakknda bu kadar izah kâfidir. Artk isim, tesmiye ve müsemmann her birinBahsi
den anlalan ve aranan mana bakmndan
farkl birer lafz
olduk-
-
25
Esmâ-i Hüsnâ erhi
larn farkl
anlam oldun. Ancak bunlardan her birinin dierinden olduu söylenebilir; onun ayn olduunu söylemeye imkân
yoktur.
Çünkü
sim ne de
için,
gayriyet,
hüve nüve (ayniyet)nin
müsemmânn
gayri olabilir
mukabilidir.
ayni olabilir, gayri olabilir
diyen üçüncü
mezhebe
ve ne
ayni
gelince, haktan
en
uzak olan ve en çok karmaklk içinde bulunan frka budur.
durum deiir. Mesela üç ksma ayrlan isimden ismin kendisini deil mefhum ve medlûlünün kastedildiini söylemek mümkündür. smin mefhumu tabii ki ismin gay-
Ancak
ridir.
tevile gidilirse
Çünkü ismin mefhumu,
ismin medlûlüdür
ki
delil
baka ve
bu taksim ismin mefhumuna racidir ve dorusu da öyle demektir: smin mefhumu müsemmânn zat ve hakikati ve mahiyeti olabilir. Bunlar nsan ilim ve beyazlk gibi mütak (türev) olmayan nevi isimleridir. medlul bakadr. Bu
itibarla
Mütak
olan isimler ise
hakikati
müphem
zikredilen
müsemmânn
hakikatine delâlet
(bulank) olarak brakr ve sadece
nn
bir
için
yaplan ve ondan ayrlmayan
etmeyip
müsemmâ-
ve kâtip (yazar) misallerinde olduu gibi. Sonra insan ilim ve beyazlk gibi mütak olmayan nevi isimlerinden, âlim ve beyaz gibi müsemmada mevcut bir halin vasfna veya yaratc ve yazar gibi müsemma lar
sfatna delalet eder. Âlim
yaplr]
"O
nedir?" sorusuna
(bilgin)
bir izafete delalet
cevap
eden
itikak-
olarak söylenen isimlerin
olduunu söyleyebiliriz. öyle ki baya bir insan iaret edip "O kimdir?" demez de "O nedir?" derse, bunun cevab "nsandr!" olmaldr. ayet "hayvandr!" derse, mahiyetin cevab olamaz. Zira insann mahiyetinin mücerred birinci
ksmn
hayvaniyet
ile
tarifi
kaim
olmad
aikârdr.
nsan, akll hayvandr.,
Mücerred olarak hayvan deildir. nsan, hayvan- âkil'e verilen isimdir. nsan yerine beyaz veya uzun veya âlim veya katip denilse cevap olmaz. Çünkü beyazn mefhumu, beyazlk vasfm
tayan müphem
ki;
mahiyeti bilinmez. Âlimin mef-
müphem bir varlk ve katibin mefhumu, kitabet yapan müphem bir varlktr. Gerçi kâtibin insan olduu anla-
humu, iini
bir varlktr
ilim
sahibi
bunun anlalmas lafzn mefhumundan hariç ve onun mefhumuna ilave olan bir takm delil ve hususlar aracl Fakat
labilir.
Keza
renk iaret edilerek
bir
cevab
yazdr!"
verilir.
"O
Eer bunun
dendii
nedir?"
n
yerine bir
derek "aydnlatcdr!" veya "gözün
vakit,
"be-
mütak isim zikredatcdr!" desek
Çünkü "o nedir?" sorumuzdan kastmz zatn ve mahiyetini örenmektir. Aydnlatc lafz aydnlatma
cevap
deildir.
hakikat
müphem bir varlktr. Datc lafz, datma olan müphem bir varlktr. simlerin medlûl ve
hassesine sahip olan hassesine sahip
mefhûmlar hakknda ite bu taksim dorudur ve biz bu taksimi öyle de tabir edebiliriz:; sim, zata da ve zatn gayrine de delaf
eder ve onun zatn gayrine delaleti, istimalde müsamaha tarikiyledir. Zatn gayrine delalet eder sözümüz, "O nedir" in let
cevabnda tefsir
vaki olan mahiyetin gayrini
doru
edilmezse cevap
delalet etmektedir
ki,
onun
lafzndan farkldr. Âlim,
mdi
delalet eder.
isim
ilim
olmaklmzla
kastetmi
olmaz. Âlim,
ilim
sahibi olan zata
zata delaleti vardr. Âlim lafz sahibi olan zata,
müsemmann ayn
ilim,
ise
olabilir
ilim
yalnz ilme
iddiasnda
iki
arza vardr ve bu arzalarn giderilmesi gerekmekte din 1 -
2
bu
-
Ya buradaki
Veya
"isim",
takdirde, ismin
hakikat
den yaratc
"zatn mahiyeti"
gayri
olduu
mefhumu"
ile
merhumunun zatn
ve mahiyetin
"Yaratc,
"isim" yerine "ismin
getirilmeli.
deitirilmelidir.
hakikat
Ancak
ve mahiyeti veya
söylenebilir.
müsemmann gayridir!" sözüne gelince, bu sözlafznn müsemmann gayri olduu kasted iliyorsa
burada beis yoktur. Esasen lafz baka ve lafzn medlulü bakadr. Fakat bu sözden, yaratcnn ifade ettii manann müsemmann gayri olduu kastediliyorsa ite bu muhaldir. Çünkü yaratc,
bir isim
kendisinden dir.
o ismin müsemmasdr. Eer müsemma anlalmazsa o müsemmann ismi deil-
ve her
Yaratma,
ismin mefh'ûmu,
yaratcnn,
merhumuna
dahil
olmakla
beraber
Esmâ-i Hüsnâ erhi
27
yaratc, yaratmann ismi deildir. Kâtip, kitabelin ismi deil, mü-
semma da tesmiyenin ma fil sadr olan zatn
ismi deildir.
ismidir
ve bu
Yaratc, kendisinden yaratitibarla
yaratcnn merhumu
zamanda zattr. Yalnz zatn hakikati deil, izah bir sfat sahibi olmas yönünden zatn aynidir. Nitekim baba dediimizde, bu lafzdan, o'ulun zat deil, oula izafeti yönünden babann
ayni
zat anlalr. lar
bu
Sfatlar, izah
sfatlar
ve sayr izah olarak bölümlenir ve
zat-
cemeder.
Eer yaratcnn
bir sfat
olduu, sfatn
bir,
ispattan ibaret
bulunduu, yaratc lafznn mazmununda sadece yaratmann ispatnn varl, fakat yaratmak yaratc yaratmakta yaratcnn
hakiki bir
demek olmadndan
bulunmad
sfat
ve
ismin
mü-
olduu sözünün buradan ileri geldii iddia edilirse, cevaben deriz ki: sim, müsemmann gayridir iddias çeliiktir. Tpk bu delilin medlulden bakasn gösterip tanttm iddia etmeye benzer. Zira müsemma ismin mefhumundan
semmann
gayri
;
bu durumda mefhum, ve müsemma, mefhûmun gayri nasl olur?
(isimden anlalan manadan)
müsemmann
gayri
ibarettir
ki,
bulunmad ve yazarn, olmad iddias da doru de-
Sonra yaratann, yaratmaktan sfat
yazmaktan gelen ildir. Yaratann, delili
bir vasfa sahip
yaratmaktan gelen
çünkü yaratan, bazen bu
de bu yazlk
sfatla
sfat kendisinden nefyedilir.
ve bunda da nefy ve
ispat
bir sfat sahibi
vasflandrlr ve kimi vakit
te
caridir,-
olduunun
izafet
de muzafn vasfdr
aynen muzaf olmayan be-
gibi.
fAhmed
ve
Fehmi'yi
olu olduunu örendii
tanyan vakit,
bir insan, Fehmi'nin
üphe
yok
ki,
Ahmed'in
yeni bir
ey ö-
ey, ya sfat veya mevsuftur. Mevsufun zat olmadna göre sfat ve binefsihi kaim olmadna göre de Ahmed'in sfatdr. zafetler muzaflarn vasflan kabi ündendir,- ne var ki bunlarn mazmunlar, iki ey arasnda mukayese yolu ile
renmi oluyor ve bu
yeni
anlalr ve bu husus, onlar sfat olma durumundan çkaramaz. Allah (c.c.)'n yaratc olmakla mevsuf olmad söylense bu söz
imam- Gazalî
28
küfürdür. Nitekim âlim olmakla
mevsuf
bulunmad
söylense bu
u
sözün kailini bu karmakla düüren sebep kelamclar nezdinde arazlarn cümlesinden saylma-
da
küfürdür. Bu
ki,
izafet,
maktadr.
Kelamclara,
"binefsihi
kaim
manas
"arazn
olmayp
diyecekler ve "zafet bir
diye
nedir?"
sorulsa,
mahalde mevcut olan nesnedir!" mevcut mudur deil midir?" deseniz,
bir
demek zorunda kalacaklardr. Çünkü babalsn yokluunu iddia edemezler; Eer yok olsayd, kâinat ta baba diye bir varlk bulunmazd. imdi kelamclara, babalk demek "evet, mevcuttur!"
olan übüvvetin binefsiha kaim olup
olmadn
binefsiha kaim
Ye
bir
olmad
onun
sorulunca,
mahalde mevcut olduunu
olmayp bir mahal ile kaimdir. Arazn da bir mahal ile kaim olduunu itiraf etmekle beraber, izafetin bir araz oluumu dönüp inkâr ediyorlar. Kelamclarn, baz isimlerin müsemmann ne ayni ne de sayri oldusözüne selince, bu söz de yanltr ve bunun yanll "âlim" lafznn tefsiri ile izah edilecektir. ayet Allah-ü Teâlâ hakknda bunun itlâkna eriatn müsaade etmedii ileri sürülürse, hakk ve doruyu açklamann bir özel izne mütevakkf olmad söylenebilir ve belki bu hususta imdi müsamaha vardr. Dikkatimizi
itiraf
edeceklerdir. Evet, izafet binefsiha kaim
u
ilim ile
vasflandrlan insan üzerinde toplayalm ve diyelim
insandan ayr tarifinin
"O
bir varlk deildir,- insan var iken ilim yoktu.
olduu
lim
lmin
baka oluu sebebiyle
ilmin
insandan
söylenecektir. Fakat tek bir
ahs
hakknda
insann tarifinden
ayr bir varlk
ki:
Âlimdir ve insandr" denildi'
vakit, alim
insann ne ayni (ken-
(bakas) dr çünkü insan, ilimle mevsuf olan bir varlktr. Diyeceiz ki bu hüküm, kâtip ve tâcir hakknda da lazm silecektir; çünkü bununla mevsuf olan sene insann kenki, mesele izah ve tafsile muhtaçtr. öyle ki, disidir. Gerçek insan lafznn mefhumu, Âlim lafznn mefhumundan bakadr.
disi)
ne de
sayri
;
u
Zira insan
humu
ise,
lafznn mefhumu, akl ve nâtk hayvandr; âlimin mefilim
lafzn kendileri
dr.
te
vasfna sahip olan
müphem
bir varlktr.
Her
iki
de baka baka ve mefhumlar da baka baka-
bu vecihten
birbirinin ayni deillerdir
ve onlara hüve
29
Esmâ-i Hüsnâ erhi
hüve (o onun ayndr) demek caiz deildir. Fakat baka vecihten ise birbirinin aylidirler ve
demek
ile
onlara birbirinin sayr
caiz deildir. Açklayalm: insan ve Âlim olarak vasfland-
alm
aldn
zat göz önüne
rlan tek bir varlk,
bu vecih
vakit,
insan tesmiye edilen
Vasflandrlan varln kendisidir: Nitekim kar
olarak.
souk ve
zamanda beyaz olmakla vasflandrlan varln kendisidir. te bu bak ve itibarla ilim insann ayni ve birinci itibarla da gayridir. tibar yönü bir olup da o onun ayni veya o onun gayr olmamas aklen muhaldir. Nitekim o onun ne ayni ne de gayri olmas keyfiyeti de müstahildir. Çünkü gayriyet ve ayniyet, nefy ve ispata tekabül eden kart tesmiye edilen varlk,
ayni
kavramlardr ve aralarnda vasta (orta derece) yoktur. Bu izah kavrayan
unu
kii,
kudret ve
için
ilim
bilecektir
ki,
zata ilave olarak Aliah-ü Teâlâ
sfatlarn ispat eyledii vakit zattan ayr bir
zamanda gayriyet için de, iznin varid olmasna mütevakkf olduundan lafzan itlak etmemi (söylememi) olsa bile bir mana ispat etmektedir. Buna itiraza mecal yoktur. lmin tarifini zikredince bu tarife Allah-ü Teala'nn ilmi dahil olur,-" kud-
varlk
reti
ve
ayni
ve zat
tarife dahil
dahil
ise dahil deildir.
O
halde
tarifin
dnda
olan eyin gayri nasl olmaz? ve kudretin
olmadna
göre
ilmi
dnda
kalmasnda zarar
kudret
baka
ilim
ise
tarif
yoktur;
bakadr;
eden
kiinin,
çünkü ben
kalan
tarifine ilim
"kudretin
ilmi tarif
ey,
tarifin
ediyorum,-
kudreti ilmin tarifine dahil et-
mekliim lazm gelmez. Keza âlim zat da ilmin gayridir ve onu da ilmin tarifine dahil etmekliim gerekmez!" diyerek özür beyan etmesi niçin caiz olmasn? Tarife girenin, tarife girmeyenden baka olduuna kâh olann sözünü tanmayan ve buradaki gayr lafznn itlak (istimali)ni muhal gören kii, üphe yok ki gayr lafz-
nn manasn
anlamayanlar gürûhundandr. Bence gayr
lalmayacak
bir
o
kimse,
belki
la
söyleyebiliyor.
an-
manas aikârdr. Ne var aklnn ve vicdannn kabul etmedii eyi lisann-
mana
ki
lafz,
deildir. Bu lafzn
_
mam-
30
Gazalî
mücadeleden maksat,
Fakat bürhant akllar avlamaktr
edelim. Artk
ki,
avlamak deil
dilleri
neticede hak olan eyi batnen tanyp
o hakkn
lisanen izah ister
yaplm
ve
itiraf
yapl-
ister
mam olsun. Eer
müsemmann
ismin
sözü söylemeye,
duunu
olduunu
ayni
ismin stlah
mânâya
ile
söylemekten saknmak
eden
delâlet
mecbur
için
söyleyenlerin,
lafz ol-
bu
olduklar,
bu
olmadna kail olmak lafzn bulunmad ve
tak-
dirde Allah-ü Teâlâ'nn ezelde ismi
gere-
kecei, çünkü ezelde lafzn ve
lafzn
hadis
olduu
ileri
sürülürse deriz
olan zayf bir serçektir.
olduu ve
sabit
ya Arap veya
öyle
kendilerinin
Acem
ki
Bu, bertaraf edilmesi kolay
ki:
isimlerin
bulunmad
(Arab'n gayri)
manalarnn ezelde
söylenir.
isimleridir
Çünkü
isimler
ve cümlesi de
Zatn manasna veya sfatna raci olan her isimde bu hüküm caridir. Mesela Kuddüs ismi gibi ki, bu isim, ezelde kudsiyet sfat ile mevcuttu ve âlim gibi ki, O, ezelde alim olarak hadisdir.
mevcuttu. Nitekim eyann, vücutta üç mertebesi
bulunduunu
yukarda izah etmi bulunmaktayz. Bu mertebelerden
vücududur sfat hakknda kadimlik ile mevsuf eyann zihinlerde olan vücududur
yann
zat itibariyle olan
zihinlerin
kendileri
vücududur ve
de
dillerin
hadistir.
hadis
ki.
olan. vücuttur bu. ki,
e-
Allah-ü Teala'nn zat ve
bu vücut
Üçüncüsü,
olmas
biri,
ile
hadistir,-
eyann
bu vücudun
kincisi,
çünkü
dillerdeki
kendisi
de
hadistir.
|
bu
Evet, zihinlerde sabit olan bilgiler,
gibi
bilgileri
Allah-ü Teâlâya izafe edildii
Zira Allah-ü Teâlâ
ezelde mevcut ve
olduunu ilminde de sabit
cut ve âlim
eyadan
bilirdi.
kastediyoruz
zaman kadim
ilim idi
ve
olurlar.
kendisinin
O'nun vücudu, nefsinde
ki,
mev-
olduu
bulunuyordu. Kullarna ilham edecei,
onlarn gerek zihinlerinde ve gerek dillerinde yarataca
isimler
de kendisince malumdu. te bu tevile dayanlarak O'nun ezelde isimleri bulunduunu söylemek caiz alr. Fakat Haalik, Musavvir ve Vehhab gibi, fi'le raci olan isimlere gelince, bazlar,
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Allah-ü Teala'nn ezelde haalik olarak
de vasflandrlmaz olduunu
kimi laf,
bir
nada
vasflandrdn
söylemektedir.
söylerken,
Oysa bu
esasa müstenid deildir. Çünkü Haalik (yaratc),
istimal edilir:
Biri,
ezelde
kati
olarak sabit
31
ve öbürü
ihti-
ma-
iki
ise kati
manadr ki, bu iki mana üzerinde ihtilaf yersizdir. Nitekim klç, knda olduu zaman da ve boynu keserken de kesici olarak tesmiye edilir. Ne var ki knda bil-kuvve, kesme olarak menfi olan
da susuzluu gidericidir: fakat bardakta iken bil-kuvve ve midede iken bil-fil kandrcdr. Bardaktaki suyun kandrc olmasnn manas ise, o suyun, mideye indii zaman kandrmay meydana getiren vasf ve nitesrasnda
ise bil-tül kesicidir. Bardaktaki su
bulunmasndan ibarettir ve bu, maiyet (hidrat) sfatdr. Kndaki klç da kesicidir; yani kesilmeye mahal olacak bir nesne ile bulutuu zaman kesmeyi meydana getirecek vasf ve niteliktelikte
dir.
Bu sfat
domasna
ise keskinliktir.
Artk kendi nefsinde yeni
muhtaç deildir.
te
Barî-i
(yaratc) olmas, bardaktaki suyun Yani
O, kelimenin
ikinci
klacak sfat üzere
manas
vasfn
Teâlâ'nn ezelde Haalik
kandrc olmas manas
yapmay ve yaratmay mümkün
kastedilmitir.
bir
ile
iledir.
olduu
Haalik (yaratc)
de-
henüz kendisinden sâdr olmamtr. Allah-ü Teâlâ'nn gerek ezelde ve gerek ebedde âlim, kuddüs ve sair isimlerinin bulunmas da bu mana üzeredir. Bir bakasnn, O'nu o isimlerden biri ile tesmiye etmesine veya etmemesine ihtiyaç yoktur. Cedelcilerin çou zaman yanlmalarnn menei, müterek isimlerin manalar arasndaki fark temyiz edeildir,
yani yaratmak
meyilerindendir. Bu
çou
fili
farklar
ayrt edildii takdirde ihtilaflarnn
kalkar.
Eer
Allah-ü Teâlâ'nn, "Siz O'nu
brakp da
kendinizin ve
atalarnzn tesmiye ettiiniz isimlere tapyorsunuz!" ileri
sürülürse, bilinmektedir
dana gelen tapmakta 1
lafzlara deil,
idiler.
ki,
Kavl-i erifi
onlar, alfabetik harflerden
müsemmâlara
Ancak bununla
yusuf Suresi, 40. ayet.
1
istidlal
mey-
(isimlerin sahiplerine)
edenin
istidlâl
yönünün
mam-
32
anlalmas
Gazalî
öyle demesi
için
gerekir: Onlar, isimlere deil,
mü-
semmâlara ibadet ediyorlard ve bu takdirde O'nun sözünde, isimlerin müsemmânn gayri olduuna dair tasrih (açklama) vardr. Nitekim
d" demi
"Arap, müsemmâlara deil, isimlere tapyorlar-
biri,
sözü çeliik
olsa,
ve
olur
fakat "isimlere deil,
mü-
semmâlara tapyorlard" dese, sözünden anlalan 'mana çeliik olmaz. Oysa isimler müsemmâlarn ayni
sözün
birincisinden
Ayetin
manaca
manas hakknda
farkl
olmu
olmamas
ikinci
gerekirdi.
zamanda öyle de
ayni
müsemmâsz
Putlara verilen tanr isimleri,
olsalard
denilir:
birer isimden iba-
Çünkü müsemma, aslda sabit olan ve lafzn kendisine delâlet ettii manadr. Putlar, ne aslda sabit ne de zihinlerde malum olan tanrlardr; ancak isimleri dillerde mevcuttur ve bunretti.
manas olmayan
lar
hikmetinas olarak tesmiye nunluk duyarsa, "isim
mana mevcut
öyle
onlarn
fiil
gitti!"
kendisi
kimse
de bundan mem-
denir. Zira ismin
ardnda
bir
olduuna dair delil ite budur. tesmiyeye ve tesmiyeyi de onlara izafe etti ve
tesmiyeyi onlarn ki,
ve
bir
deildir.
ismi
ki
edilir
houna
müsemmânn
smin
Hikmetinas olmayan
isimlerdir.
ve
fili
gayri
klarak,
"tesmiye ettiiniz isimler" buyurdu
tesmiyeleriyle
meydana gelen
isimler demektir.
Yoksa putlarn ahslar, onlarn tesmiyeleriyle hadis
olmu
deil-
lerdir.
ayet
olmak
ziyadedir ve
tarikiyle
bu
EI'Â'lâ Süresi, 1
E'ûra
Süresi,
istimal,
ey
Arap lisannda
O'nun
misli
gibi
caridir.
deildir"
3
benzer. Bu ayete dayanarak burada Allah-ü leâlâ
kavl-i erifi "ne
3
(ve ten-
2
Nitekim Allah(c.c.)'n, "Hiç bir
2
o yüce adn tebih
buyurduu ve tenzih edilenin gerçekte isim olmayp olduu ileri sürülürse cevaben deriz ki: Burada isim, sfat
zih) et!"
zat
Allah(c.c.)'n, "Rabbinin
.
âyet.
1 1
.
ayet.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
için
söylemek caiz olmaz. Çünkü tebih
ispat edildiini
misil
edat olan (ve
"gibi"
33
manasna gelen)
Ayni za-
kâf ziyadedir.
manda müsemmây iclâl ve tazim olarak ismin müsemmadan kinaye olduunu söylemek de yerinde olur. Nitekim yüksek rütbeli
hakknda cenab ve hazret
kiiler
cenablarna veya
selam
kullanarak
tabirlerini
Bundan murad, selamn o ahsn üzerine olmasdr. Fakat- iclâl ve tazim kabilinden kendisi zi kredi Imeyerek yüksek rütbeli oluuna delalet
eden
bir
ne kadar
hazretlerine
husus kinaye
müsemmânn
mutabktr. Bu
olsun
tarikiyle zikredilmitir.
de müsemmâ
gayri ise
derler.
Sonra, ile
isim,
her
ve ona
ilgili
gibi hususlarn, lûgaviyatta basiret sahibi olanlarn
gözünden kaçmamas
gerekir.
Hem de kaçmamaldr. Çünkü ismin müsemmânn gayri olduuna kail olanlar, "En güzel isimler Allah'ndr." 4 ayet-i kerimesi ve "Allah-ü Teâlâ'nn doksan dokuz
yüzden bir eksik; her kim, o isimleri ta'dad ederse behemehal cennete gi5 rer!" hadis-i erifi ile istidlal etmekte ve öyle demektedirler: isim, müsemmânn ayni olsayd doksan dokuz müsemmâ bulunmas gerekirdi; bu ise müsemmâ bir olduundan muhaldir. ismi vardr,-
müsemmânn gayri olduunu itiraf ismin müsemmâ manasnda deil de
burada ismin
Ötekiler de,
etmek zorunda
kalarak,
tesmiye
manasnda
berikiler
de, ismin, aslda
varid
olduuna
müsemmânn
bazen müsemmâ manasnda geldiini nin o yüce adn tebih (ve tenzih) tahric ediyorlar.
düzgün
Mamafi her
deildir.
rimesi hakkndaki
iki
hakkndaki isim veya
5
0
EI'Â'raf Süresi,
1
.
et!"
6
ayetini istidlal
ve "Rabbi-
bu manada ve cevaplar
ismini tenzih eyle!" ayet-i ke-
istidlal
müsemmânn
bir
ve o onlarn bu
olduuna ve
80. ayet.
Buharî ve Müslim'de EI'Â'lâ Süresi, 1
teslim ediyor
beraber
görülere dair lehte ve aleyhte ne varsa
retmi bulunuyoruz. Ancak bu
4
gayri olmakla
grubun da
"Rabb'nn Yüce
Nitekim
ihtimal veriyorlar.
Ebu Hüreyre'den
ayet.
rivayet edilmitir.
zik-
istidlâl
buradaki
mam-
34
Gazalî
isimden sadece tesmiyenin kastedildiine dair cevaplar
iki
yöndedir:
müsemmânn
olduunu söyleyen, burada müsemmann doksan dokuz olduunu söylemekten aciz deildir. Çünkü bu sözün sahibine söre müsemmâdan murad, ismin mefhumu (isimden anlalan mana) dr. Nitekim Âlim isminin mefhumu Kadir o isminin mefhumundan bakadr. Kuddûs, Haalik ve sair isimler de böyle. Her ismin kendine mahsus bir mana ve mefhumu vardr. Neticede tekbir zatn vasfna raci olmalar durumu deitirmez. Sonra bu kavlin sahibi, ismin mana olduunu söylemek durumundadr ve esma-i hüsnâdan maâni1
yi
-
smin
hüsnâ murad edildiini
kendisi
söyleyebilir. Zira
kendisinde kesret bulunan manalardan
müsemmalar, çaresiz
ibarettir.
murad olduu sözü ve iddias yanltr. Tesmiyenin manasnn, bir eyin ismini anmak veya onu vasfetmek olduunu, açklam bulunmaktayz. sim bir olsa da tesmiye, isim alanlarn çok olmas ile çoalr ve teaddüd eder. Nitekim zikir ve ilim, zakir ve âlimlerin çokluu ile çoalmaktadr; oysa mezkûr ve malum olan birdir. Bu itibarla tesmiyedeki çokluk isimlerin kesret ve teaddüdünü gerektirmez; 2
-
Buradaki isimden tesmiyenin
çünkü tesmiye müsemmi
(isim veren)lerin filine racidir; hâlbuki
burada isimlerden tesmiyeler murad edilmektedir. simler
ise,
etmek üzere vaz'edilen lafzlardan ibarettir. Artk ister isim müsemmamn ayni ve ister gayridir denilsin bo ve manasz tevillere kaçmak yersizdir. Mesele, büyük muhtelif manalara delalet
bir
ruz
olmadndan bu miktar ve sözü uzatmaya da demez. Ne var
ehemmiyeti haiz
izahat ki,
bu
ile
yetiniyo-
sibi bahisleri
tanma yolunu öretmek için bu kadar izaha lüzum sördük. Ta ki daha önemli meselelerde bu yoldan istifade edilsin. unu da kaydedelim ki, bu mesele üzerindeki çalmalar, manalardan ziyade
lafzlarla
ilgilidir.
BRNC BÖLÜM
KNC KISIM BU
KISIM,
MÂNÂCA BRBRNE YAKIN OLAN
SMLERN ZAHI
HAKKINDADIR.
olmasnn caiz olup olmad veya mefhûmlarnn mutlak surette deiik olmas gerektii izah edileceksimlerin müteradif
tir.
[oenz ki: Bu isimlerin erh ve izahn yapanlar bu hususa temas etmemilerdir ve onlar, Kebir ve Azim, Kaadir ve Muktedir, Haalik
ve
öyle
ki
manaya delalet etmesini de uzak görmemektedirler. Oysa ben, doksan dokuz isimden hangileri arasnda olursa olsun, bunu cidden uzak bulmaktaym.
(e
Bari gibi
ismin tek bir
iki
hadleri için deil,
isim,
anlamdaki) isimlerin sadece
manalan harfleri
için
aranr. Müteradif
deiir. Kald
ki
bu
isim-
deeri tadklar manalardadr. Mana olmaynca lafzlardan ibaret kalrlar. Bin isim ile gösterilen mana bir isim ile gösterilen manadan üstün deildir. Bu itibarla bu muayyen saydaki isimlelerin
rin,
manas
olan lafzlarn tekrarlanmas
bir
ile
tamamland
keyfi-
yakn deildir ve uygun olan, her lafzn altnda özel bir manann bulunmasdr. Birbirine yakn iki lafz gördüümüz vakit burada çaresiz iki durumla karlaacaz;
yeti akla
A O -
iki
doksan dokuz ismin dnda olduolmas. Ehad ve Vahid isimleri gibi. Ebu
isimden
unun açklanmam
birinin
Hüreyre (R.A.)den gelen
mehur
rivayetlerin
birinde Vahid,
öbüründe Vahid yerine Ehad gelmitir. Bu durumda doksan dokuz saysn, tekmil eden isim, ya Vahid veya Ehad lafz ile
manas olur. Fakat bu iki ismin, manaca bir olduklar halde sayy doldurma bakmndan iki isim yerine kaim olmalar bence cidden uzaktr. ifade edilen tevhid
j\
,
mam-
36
m |
için
nin,
Gazalî
dierinde olmayan bir delalet tadileri sürerek birinin dierine kar bir meziyetini izhar etmek fuzuli zahmete katlanacaz. Gafir, Gafur ve Gaffar isimlerivarid olmasn buna misal gösterebiliriz. öyle ki bunlar üç B
-
ki
lafzdan
saymak uzak
birinin,
görü
sadece mafiretin aslna delâlet eder. Gafir, günahlarn çokluuna izafetle mafiretin çokluuna delalet eder,- hatta suç ve günahlardan yalnz bir çeidini affedene Gafûr denmez. Gatfar ise, tekerrür yolu ile günah balamann çokluuna delalet eder,- yani güisim
bir
nahlar tekrar tekrar birinci
deildir. Çünkü. Gafir,
balayan
defada balayan,
demektir. Hatta bütün günahlar
fakat tekrar
günah ileyeni
balama-
de böyledir. Gani, hiçbir eye muhtaç olmayan demektir. Melik de hiç bir eye muhtaç deildir, her ey ona muhtaçtr. Bu durumda MeGani isminin manasn ve ayni zamanda ziyade bir mana tamaktadr. Âlim ve Habir isimleri de böyledir. Âlim, ilme delalet eden bir isimdir. Habir ise, batnî mesaile dair malumatl ol-
yana Gaffar
ismi verilmez
Gani ve Melik
isimleri
lik,
duuna
,delalet eder.
te
isimler
arasndaki
onlar müteradif olmaktan çkarr ve
cinsinden deil seyf,
ayet birini
mühenned ve
bu
bu
miktar bakalk,
isimler,
leys
ve esed
saarim cinsinden
olurlar.
yakn olan bu isimlerin bir ksmnda bu iki yoldan etmemiz mümkün olmuyorsa; hangi yönden birbi-
birbirine
takip
edemezsek bile, iki lafzn manalar arasnda behemehal bakalk bulunduuna itikad etmemiz gerekir. Meselâ Azim ve Kebir isimleri gibi. Allah-ü Teâlâ hakknda bu iki lafzn mAnalanmn hangi yönden birbirinden farkl olduunu tayin ve tespit etmek güçtür. Fakat buna ramen aslda birbirinden farkl olduklarnda üphe etmeyiz. Nitekim Allah-ü Teala, bir rinden ayrldklarn tayin
hadis-i kudsi'de "Kibriya ridâ imdir..."
eden neti
buyurmak
bir
iki
kelime arasnda
ayrm yapmtr. Her ne kadar
ve süsü
namazn
suretiyle
(atk)m ve azamet
ise
ridâ
ve
izar
(petemal)
bakala izar,
insanin ziy-
de, ridâ izardan daha ereflidir. Ayni
anahtar "Allah-ü Ekber"dir
dinde "Allah-ü Azam" onun
yerini
ki,
delalet
zamanda
büyük hukukçularn nez-
tutmamaktadr. Nitekim Arap,
Esmâ-i Hüsnâ erhi
istimalde
iki
nlmad
yerde
lafz birbirinden
ayrmaktadr.
kullanmtr.
Kebir'i
Eer
öyle
ki
Azim'in
'
37
kulla-
müteradif olsalard her
ardnca gelirlerdi. Mesela Arap, falandan ya bakmndan daha büyük olduunu anlatmak isterse burada
makamda "ekber"
birbiri
tabirini
"azam"
kullanr,
tabirini
kullanmaz. Keza
de, Kebir ve Azim'den ayr bir isimdir. Celal, terir
ve bu yüzden de,
ya bakmndan
eref sfatlarn gös-
gelen büyüklük ifade
edilirken "ekber"in yerinde kullanlmaz; yani
Ayni
zamanda
"at
burada "azam" Bütün bu
isimler,
insandan büyüktür"
tabiri
kullanlr,-
manaca
"eceli"
manas
fakat "ecel"
birbirine
Cem
denmez.
ifade edilirken
tabiri
kullanlmaz.
yakn olduklar halde müte-
radif deillerdir.
eye ramen doksan dokuza dahil mahza müteradif (e anlamda) olmalar uzaktr. Her
harfleri
ve mahreçleri
için aranrlar.
te bu,
için
itikad
olan
isimlerin
Çünkü isimler, deil, ancak mefhumlar ve manalar
edilmesi gereken bir asldr.
birinci
bolum
ÜÇÜNCÜ BU
KISIM,
KISIM
MUHTELF MÂNÂLARI BULUNAN VE BU MUHTELF
SM HAKKINDADIR.
MÂNÂLARA ZAFETLE MÜTEREK OLAN Mesela mü'min kelimesi
gibi.
Bununla bazen tasdik murad
ve bazen de bu kelime güven manasna gelen "emn" den mütak (türev) olur ki, bu durumda emniyet ve eman ifade, eder. O halde umum ifade eden bir ismi müsemmalarna ham-
edilir
mânâya ham-
letme kabilinden olarak, bu müterek
ismi
letmek caiz midir? Nitekim Âlim
gayb ve ehadet
ve batn
ilmine
Müterek
isim,
zahir
ve
ismi,
sair bilgilere
lügat
her
iki
ilmine,
hamledilmektedir.
bakmndan
ele
alnd
takdirde,
umumun hamli kabilinden onu bütün müsemmalarna hamletmek uzaktr. Zira Arap, adam dedii zaman adamlardan her birini
kasteder.
Umum
budur. Fakat "ayn" lafzn kulland, za-
pnar ve güzel hayvan gözü gibi ayn lafznn müterek olduu bütün manalan kastetmez. Ancak ayn lafzn, bu manalardan birini kastederek kullanr ve onu karine ile
man, güne,
dinar, kefe,
ayrt eder.
öyle dedii rivayet ediliyor: "Müterek isim bütün müsemmalarna hamledilir. Nitekim Âlim, mutlak olarak geldiinde ilme hamledilir. Tahsise delalet eden karine bulunmadkça hüküm böyledir." afii'nin bu sözü söyledii doru ise, bu söz, hakikatten uzaktr. Hatta ayn (göz) lafznn lügat manas, tayine delalet eden bir karine bulununcaya kadar müphemdir. Ta'mime gelince, bu mevzuda er'in istimali lisann istimaline muhalif olabilir ve bu durumlarda er'in isimler hakkndaki izah ve beyanna müracaat etmek gereklidir. Her bir isim için yalnz yakn bulduumuz manay zikreder ve dierlerinin üzerinden geçeriz. Ancak er'in tasarrufu altna giren afii (Rahimehullah) usûlde
40
mam-
lafzlarda
Gazalî
durum
deiiktir. Bütün manalarnn kastedilmesi için
lafzn mutlak olarak
Bu takdirde mümin
istimali,
serin
vaz-u tasarrufatndah
eden manasnda eder. Ve onun bu manay olmayp vaz- er'i kabilin-
ismi, er'in istimali ile tasdik
güven manasn da ifade ifade etmesi, vaz- lûgavi kabilinden den olur. Nitekim namaz ve oruç isimleri de, er'in
olduu
olabilir.
gibi
dnda
;
tasarrufuna
takm manalarda istimal edilen lafzlardr. Bir lafzn, er'in tasarrufuna mevzu olduu delil ile bilinirse mesele kalmaz. Fakat er'in, bu lafzda lûgavi istimali deitirdiine dair bir delalet bulunmazsa, bu takdirde, ben, o lafzn deimemi olduunu tercih ederim. Oysa Allah-ü Tealâ'nn isimlerinden birinin bir kaç manaya ihtimali olur ve akl o manalardan hiç birini muhal görmezse umum tarikiyle o lafzn bütün, manalara hamledilmesi görüünde olan musannifler varmuhtas olan ve
lûgavi istimalin
bir
dr ve bu hususta ar gitmilerdir. Evet, aralarndaki ihtilaf, izafi klacak derecede birbirine yakn manalar tayan ve dolaysyla umuma müabeheti kuvvetli olan isimde ta'mim evladr. Meselâ Selâm
ismi gibi.
Bu isimden murad edilen manann, O'nun ayb
ve noksanlardan selâmeti olduu muhtemel ve ayni zamanda bu isimle ve ondan umarak halkn selametinin kastedilmi olmas muhtemeldir. Bu ve buna benzer isimler, umuma daha çok yakndr. ayet ta'mimi önleme ciheti daha ar basmakta ise, bu durumda baz manalarn tayini ancak içtihad ile olur ki, bu takdirde bir müçtehidi manalardan birini tayin etmeye sevkeden sebepler unlar
A
-
olabilir:
Mânâlardan
birinin
daha layk olmas. Mü'min
ismi gibi.
Bu ismin burada emân ve emniyet verici olarak tayin edilmesi, üphesiz Allah (c.c.) hakknda methe, tasdik manasndan daha layktr. Allah'tan
daha layk
olur.
mânâs iman edip O'nun kelamn tasdik
bakas hakknda Herkese
Allah'a
olursa
o zaman
tasdik
etmesi vaciptir ve O'nun rütbesi, tasdik edenin rütbesinin hesiz üstündedir.
üp-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
41
manadan birinin tesadüfe (e anlamda olma durumuna) yol açmamas. Müheymin isminin gayri müteradif bir manaya hamli gibi. Çünkü bu ismin mefhumu, Rakîb isminin mefhûmunun üstündedir ve Rakîb ismi (esma-i hüsna meyannda) B
-
ki
varid olmutur. Nitekim teradüfün esma-i hüsna
olduunu açklam
arasnda uzak
bulunuyoruz.
C - Mehur olmas sebebiyle iki manadan birinin daha kolay tannmas veya övgü ve olgunlua delaletinin daha üstün olmas. simlerin beyan ve izahnda bu ve buna benzer hususlara itim ad etmemiz gerekir. öyle ki, her isim için yakn bulduumuz manay zikredecek ve öbür manalara temas etmeden geçeceiz. Ancak Öbür manay, derece bakmndan zikrettiimiz manaya yakn bulursak veya birçok muhtelif kavillere mevzu olmas sebebiyle zikredeceiz,- müterek lafzlarn ta'mim edilmesi görüünde olmamak ve bunda herhangi bir faide görmemekle beraber.
BRNC BÖLÜM DÖRDÜNCÜ BU
KISMI
ALLAH-Ü TEÂLÂ'NIN AHLAKI LE AHLAKLANMAK, O'NUN SIFAT VE SAALERNN MÂNÂLARI LE MKÂN NSBETINDE NEFS TEZYNETMEK SAHASINDA KULUN KEMÂL VE SAADETKISIM,
NN
BEYANI HAKKINDADIR.
{"Her kimin Esma-i Hüsnâ'dan
mek, lügat
bakmndan
tefsir
sadece lafzlarn ve vaz'n bilmek ve manasnn nasibi,
iit-
Al-
hakknda sabit olduuna kalbi ile inanmaktan ibaret kalrsa, üphesiz o insan talihsizdir ve derecesi düüktür, Halk arasnda övünecek bir eye sahip olduu söylenemez. Çünkü lah-ü Teâlâ
iitmeye yarayan kulak vastasnn selamebu meziyet hayvanda bile mevcuttur. Lafzlarn
lafzlar iitmek, sesleri tine
baldr
mana ve
istimalini
vakf olmaya bile
ki,
anlama keyfiyetine gelince, bu, Arap lisanna
baldr
ki,
bir lügatçi
bu mertebeyi onunla paylar.
hakknda gelince
sabit
bu
üstün bir
olduunu
ve Bir
hatta geri zekal bir
bedevi
manas Allah-ü Teâlâ itikad etme keyfiyetine
lafzn
keifsiz olarak
manalarn anlayp onlar tasdik etmekten maharet gerektirmez. Avamdan biri ve hatta bir çocuk lafzlarn
bu mertebeyi onunla paylar. Sözü anlamaya baladktan sonra bu manalar çocua telkin edilirse kabul ve telakki eder, bile
kalbi rin
ile
inanr ve gönlünü kesin olarak
ekserisinin
mertebesi
de
o
manalara balar. Alimle-
ite budur. Tabii
ki
onlar,
bu üç
mertebede kendilerine ortak olanlardan daha üstündürler. Fakat bu, olgunluun zirvesine nazaran apaçk bir naksyettir. Zira ebrar
(iyiler) in
hasenat mukarrabin (ermiler)
in
seyyiatdr.
Nitekim ermilerin Esma-i hüsnâdan nasibi üçtür:
L a - Bu manâlar mükaefe ve müahede yolu ile bilirler. Bu manalarn hakikatleri, kendisinde hata ihtimali bulunmayan bir bürhanla onlara açklanr. Allah-ü Teâlâ'nn bu manalarla muttasf
olduunu
mndan
keif yolu
insanda batini sfatlan
Maddi
besindedir. idrak
edilir.
vuzuh ve açklk baksebebiyle hasl olan yakin mesa-
ile bilirler ki,
ihsas
bu
keif,
müahede
deil, ancak batini
ile
Bu çeit imanla baba ve öretmenlerden
alnp kesin olarak gönül balanan den büyüktür. sterse bu taklidi itikad, ceddi delillere dayal olsun. ile
"itikad
yolu
taklit
arasndaki fark cid-
kelam'a dair bir
ilm-i
ile
takm
b - Keif tarikiyle erdikleri celal sfatlarm çok büyük bulurlar; mekan bakmndan deil, sfat bakmndan Hakk'a; daha yakn olmak için imkanlar nisbetinde o sfatlan taknmaya çalrlar. O bürünmeleri neticesinde kendileri
sfatlara
nezdinde
melaike-i mukarrabîin'e benzerlik hasl olur. Gönül, bir
sfatn büyüklük ve cazibelii
kar
sürükleyici
olmamas,
Allah-ü Teâlâ,
için
dolduktan sonra artk
duymamas, o
bir arzu
o
ile
celal
hususunda
ile
tezyin
mesi tasavvur edilemez.
O
sfatn kemaline ermek
masa
bile
bilinen vasim, cehil
ve
ykinin
titizlik
Ancak
iki
ey
bir
müahede
disini
ettii vakit
sevkeden iddetli
açlk duygusu
ile
onu
arzu
arzunun içine gömülü olmas. Talebe, hocasnn ni
mümkün
ve kemal vasflarndan olduuna
zayf oluu veya gönlün baka
dolu
ona benzemeye ve bir
arzu
belirir.
ise iç alemini
arzusunun harekete geçmesini Teâlâ'nn sfatlarn mütalaa
eden
Fakat
kaplayan
önleyebilir.
ak
gösterme-
mümkün olduu kadarna ulamak arzusu onu
te geçirir. Bu arzu herkeste vardr.
sfata
ve cemal'e
sfat
nefsini
o
ile
ol-
hareke-
önler.
Ya
dair marifet
dolu ve
o
ilimdeki kemali-
iktida
etmeye ken-
o talebenin gönlü yemek arzusu, ilim Bu
kiinin kalbi,
itibarla
Allah-ü
masivadan tama-
men arnm
olmaldr. Çünkü marifet arzunun tohumudur; nefolan bir kalbe rastlaynca derhal yeerir sani duygulardan ve eer kalb, bu duygulardan hali olmazsa tohum da baarl
bo
olamaz.
c
-
O
ahlâklanmaya, lar.
Kul
sfatlardan
onun
mümkün olan elde etmeye, onunla etmeye çalrHazretlerine yakn ve
güzellikleri ile nefsini tezyin
böylece Rabbani,
yani
Rabb
Teâlâ
Esmâ-i Hüsnâ erhi
melaikeden meydana selen mele-i
a'lâya
refik
olur.
45
Nitekim
onlar yaknlk bisat (yaygs) drlar. Her kim onlarn sfatlarndan
benzeyi kaparsa onlar Hak sfatlarndan ne miktar elde etmi bir
Teala Hazretlerine yaklatran ise
o
miktar yaknlk
kazanm
olur.
Hak Teâlâ Hazretlerine sfat yönünden yaklamann kapal bir manâ olduunu ve kalplerin bu hususu kabul ve tasdikten istinkâf etmeye meyyal bulunduklarn ileri sürerek "meseleyi,
gücünü kracak ekilde vuzüha kavutur; meseizah edilmedikçe birçoklarnn bu meyandaki tuyakndr" dersen, cevaben derim ki:
inkarclarn inkar lenin hakikati
tumlar inkara
Sen ve sarkl
cahiller
varlklar, kamil
bilir ki;
mertebesinin biraz ilerisinde olan da
ve naks
varlklar olarak ikiye ayrlr. Kamil,
kemal dereceleri her ne kadar mütefavit (birbirinden
naksdan daha üstündür.
sa olsun,
mertebe)si
Dier
O'dur. izafet
kamil)
Bir'e
varlklar mutlak
sebebiyle 'i,
mesafe
mahsustur,-
deien
hatta
Kemilin
farkl) olur-
müntehâ (en son
mutlak kemal sahibi ancak
kemal sahibi deillerdir. Her
kemâlâta
sahiptir.
biri,
Onlarn ekmel (en
mutlak kemal sahibine en yakn olanlardr.
Mekan ve
yaknln
kastediyo-
yaknln
deil, rütbe ve derece
cansz olarak da ikiye ayrlr. Biliyorsun ki, canl canszdan daha üstün ve daha kamildir ve canllarn dereceleri üçtür: Meleklerin derecesi. nsanlarn derecesi ve hayvanlarn derecesi. Hayvanlarn, sayesinde üstünlük kazandklar, hayat (canllk) daki dereceleri en geridedir; çünkü canl demek idrakli ve faal demektir. Hayvann idrakinde noksanlk ve rum. Sonra varlklar, canl ve
(ilinde
de
noksanlk vardr. drakindeki noksanlk, onun idrakinin 1
sadece duygulara münhasr oluundan ileri gelmektedir. Duygularn idraki ise kaasrdr. Çünkü eyay ancak el dedirmek veya yaknnda olmak suretiyle idrak eder. ayet elle tutma veya yaknl k olmazsa duygu ilemez. Nitekim elle tutma ve tatma duygulan demeye muhtaç görme, iitme ve koklama duygulan da
yaknla muhtaçtr. Kendisinde temas ve yaknlk
tasavvur edil-
46
mam-
Gazalî
meyen bir varlk olursa, duygu, bu durumda o varl idrak edemez. Hayvann fi'lindeki noksanlk ise, ehvet (istek) ve öfkenin iktizasna münhasr oluundan ileri geliyor. Bir hayvan istek ve öfkeden baka harekete geçiren bir amil yoktur. Hayvann akl yoktur ki, onu istek ve öfkenin icaplarna muhalif (aykr) olan ilere çarsn. Meleklere gelince, onlarn derecesi en yüksek derecedir.
Çünkü
mayan
melekler, idraki yaknlk varlklardr.
ve uzakln
Hatta onlarn
idraki,
tesiri
altnda bulun-
kendisinde yaknlk ve
uzaklk tasavvur edilenlere münhasr deildir. Çünkü yaknlk ve
mevcudatn en deersiz ksmlardr. Ayn zamanda melek, ehvet ve öfkeden münezzehtir. Onlarn fiilleri ehvet ve öfke icab, deildir. Fiil ve amelleri, ehvet ve öfkeden yüce bir gayeye dayanr. Bu gaye, Allah-ü Teâlâya yakn olma isteidir. uzaklk ancak cisimler üzerinde tasavvur
nsan
ise,
iki
(terkib
edilmi)
mertebede buhayvaniyet ve melekiye'tten mürekkeb
derece
lunmaktadr. Sanki' insan,
edilir. Cisimler,
arasnda
orta
Balangçta (çocuklukta) hayvaniyet Çünkü önceleri yürümek ve kmldamak
bir varlktr.
daha galiptir. suretiyle mahsus (duyulan)'a yaklald zaman ancak idrak edebilen duygulardan baka bir idrake sahip deildir. Beden hareketine muhtaç olmakszn ve eyay idrak etmek için temas ciheti
ve yaknlk aramakszn göklerin ve yeryüzünün alemlerine, hatta mekanda yaknlk ve uzaklktan münezzeh olan hususlarn idrakine nüfuz eden akln nuru ile aydnlanncaya kadar bu durum
devam
eder. Ayni
zamanda
önceleri
onun varlna hakim olan
ey, ehvet ve öfkesidir. Kendisinde olgunluk arama istei sonuç ve akbet düüncesi, ehvet ve öfkenin icaplarna kar isyan belirinceye kadar bu iki unsurun tesiri altnda kalr. ayet ehvet ve öfkesini yener, onlara, malik olur ve onlar, kendisini kumanda' ve idare edecek güçte olmazlarsa, bu bakmdan meleklerden
bir
ve mahsusattan
benzeyi
alm
keser, hiç bir his
olacaktr. Keza, nefsini hayâlât
ve
hayalin
eriemeyecei
hu-
47
Esmâ-i Hüsnâ erhi
suslarn idraki
zeyi daha
aim
akldr. Noksanlk,
peyda ederse, meleklerden
Cinsiyet
ile
olacaktr. itidal
Çünkü hayatn
ve kemal bu
iki
eye
racidir.
o
uzak ve melekiyete yakn
ise Allah'a
Melek
de yakna yakn olannda yakn olmas
ben-
hususiyeti idrak
yette ne derece meleklere uyarsa: olur.
bir
Bu
iki
ve
hususi-
nispette hayvaniyetten
yakndr.
O
hal-
serekir.
bu sözden anlalan zahir mana kul ile Hak Teâlâ Hazretleri arasnda benzerlik bulunduunu sösterir. Çünkü kul, Allah'n ahlak ile ahlâkland vakit O'na müabih (benzeyen) olur. Oysa er'an ve aklen bilinmektedir ki, Allah'n ei ve benDiyeceksin
ki,
zeri yoktur. Allah hiç bir
eye benzemez ve
benzemez. Buna cevaben derim
hiç bir
ey de
O'na
ki:
hakknda menfi olan mümaseletin manasn her ne ekilde anlarsan anla, O'nun ei ve benzeri bulunmadAliah-ü Teâlâ
n
bileceksin,
öyle
ki
herhansi
bir
vasfta
ortak
j
mümaseleti gerektirecei zannedilmemelidir.
Birbirine
meyen ve
iki
birbirinden
son derece uzak olan
olmann benze-
zddn
birçok
sfatlarda ortak olduklar sörülmektedir. Nitekim siyah, araz olma,
sörünme ve dier baz hususlarda beyaza ortak olmutur. Bu durumda bir kimse "Allah-ü Teâlâ mahalle muhtaç olmayan mevcuttur ve o, Semi, Basir, Alim, Mürid, Mütekellim, Hayy, Kadir ve Fail'dir" der ve insallm da böyle olduunu söylerse, onu müebbihe frkasndan sörecek ve misil ispat ettiine mi hüküm vereceksin? Heyhat.. Durum zannettiin renk olma, sözle
m
gibi deildir.
Eer
böyle olsayd bütün insanlarn
müebbihe
azndan vücud sfatnda müareket vardr. Vücud ise müabeheti, hatta nev'iyet ve mahiyette müareketten ibaret olan mümaseleti andrcdr. At, zeyreklikte her ne kadar üstün olsa da insana örnek olamaz. Çünkü at, nev'iyette insandan ayrlmaktadr ve yalnz zeyreklikte ona benzemektedir ki bu zeyreklik, insann zatiyetini tekil eden mahiolmalar gerekirdi: Çünkü en
yetten hariç
bit arizdir.
Tanrlk hususiyeti
ise,
vücud olup var olmas mümkün olan her |
1-&£NZE.^i»
bizatihi
ORTAKL K
ey'i
Vacibül-
muntazam ve
mam-
48
Gazalî
mükemmel ekilde
yaratan bir varlk -olmasdr. Bu hususiyette
ortaldk ve ortaklktan hasl olan mümaselet elbetteki tasavvur edilemez, Kulun rahim, sabr ve ekûr olmas mümaseleti gerek-
_
tirmez.
,
Nitekim semi,
alim,
basir,
hayy ve
kaadir,
mümaseleti gerektirmiyor. Hatta diyebilirim
fail
tanrlk hususiyetini
ki,
ancak Allah-ü Teâiâ ve O'nun ei ve benzeri olan
O'nun ei ve benzeri bilemez. Bu sebeple
olmadna "Allah'
Cüneyd (Rahimehullah)
bakas
o
ancak Allah-ü Teâlâ
bilmez. Zinnûn ölüm
edersin?" diye soruldu.
ismi
bilir.
Fakat
göre O'ndan bakas zinhar bilir!"
diyen
Nitekim en üstün
hakikati ifade etmitir.
kuluna bile bir isim vererek
oluu
arada perde klmtr; Allah'tan
yatanda
Cevaben
iken kendisine "ne arzu
"bir lahza bile olsa
ölmeden
tanmay" dedi. Bu söz imdi bir, takm zayflarn kalplerini kartrmakta ve bu nevi sözleri anlayacak kudrette olmadklarndan inkar ve tevile gitmektedirler. Halbuki "Allah' çok iyi bilirim" diyen de bence sözünde dorudur ve "Allah' bilemem" diyen de sözünde dorudur. evvel O'nu
^e'jar
1
üzere nefy ve ispat, ikisi birden bir arada sdka hamledilemez; ancak sdk ve kezibi paylarlar. Yani nefy doru Bilindii
olursa ispat yalan
ve
ispat
sözün vechi deiirse sdk ki,
"Ebu
bir
bir
Bekir Es-Sddîk' tanr
onlardan
cak
doru
biri,
"Ebu
ksmda
tasavvur
msn?" sorusu
Bekir Es-Sddîk,
öyle
bilinmeyecek ve tannmaya-
adnn
her tarafa
yannda, dünyada onu tanmayan kimse tasavvur
edemem, minberlerde sözü
geçer, camilerde
meziyetleri bütün dillerde söylenir" diye
de, "ben kimim
ancak kendisi
edilir.
kiiye sorulsa ve
iki
ahsiyet midir? Büyüklüü, öhreti ve
yaylm olmas ve
iki
olursa nefy yalan olur. Fakat
ki
gibi
ad
cevap
anlr,
verse,
övgü öbürü
Sddîk' tanyabileyim! Heyhat, heyhat! Sddîk'
veya daha, üstün olan
onu tandm göz dikerim; ben
tanr,-
onu tanmaya nasl gibiler, onun adn ve vasfn iitirler ki, onu tandklarn iddia etmeye haklan yoktur" dese her ikisi' de doruyu söylemi nasl iddia edebilir veya
49
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Ne
olmaktadrlar.
var
ki,
bu
sözün vechi bakadr ve o
ikinci
tazim ve ihtirama daha layktr.
te
Allah' bilirim
anlamak
kilde
veya bilemem diyenlerin sözlerini bu
gerekir. Hatta
düzgün
göstersen ve "bu hattn sahibini tanr
doru söylemi
dese
iiten, gören,
tedir,
olur. "Evet!
eli
yazy anlayl bir insana msn?" diye sarsan, "hayr"
bir
bu hattn
salam ve
e-
hattatlk
sahibi
yaayan, muk-
sanatna vakf
bir in-
hakknda bütün bunlar bildiim halde kendisini tanmaz olur muyum?" diye cevap verse gene doru söylemi olur. farkla ki, tanmam sözü daha doru ve uygundur. Çünkü hakikatsandr,-
u
te
o
düzgün bir yaznn salam ve yaz sanatn bilen
hattn sahibini tanmamaktadr. Sadece
yaayan, muktedir,
iiten, gören,
eli
muhtaç olduunu bilmi, hattatn kendisini tanmamtr. Bütün insanlar da böyledir. Bu muntazam ve muhkem kainatn müdebbir, hayy, alim ve kaadir bir yapcya muhtaç olduubir hattata
nu
bilirler,
Bu
ise
iki
ve buradan alemin
Öbür kat
tarafl bir marifettir: Bir taraf
bir
müdebbir'e muhtaç
taraf ise Allah-ü Teâlâ
ve mahiyetine
biliniyor.
dahil
ile ilgilidir
alem
olduu
_
ile ilgilidir
biliniyor.
ve buradan ,da zatn
olmayan sfatlardan mütak olan
haki-
isimler
Nitekim bir kimse, bir ey'i göstererek "o nedir?" diye
bu soruya kar bir takm mütak (türemi) isimlerin zikredilmesinin zinhar cevap saylmayacan yukarda açklam bulunmaktayz. Mesela, bir hayvann ahsn iaret ederek "bu nedir?" dese ve cevap olarak da, ya uzundur veya beyazdr veya ksadr dense yahut suyu iaret ederek "bu nedir?" dese ve souktur cevab verilse yahut atei iaret ederek "bu nedir?" dese ve sndncdr cevab verilse üphe yok ki bütün bunlar mahiyetin cevab deillerdir. Bir ey'i tanmak, ancak o eyin hakikat ve mahiyetini bilmekle kaabildir; mütak isimleri tanyp sorarsa,
bilmekle deil. ["Evet, bir
eyi tanmak, o eyin
hakikat
ve mahiyetini tanmak-
Isndrc ise, hararet vasfna sahip müphem bir varlktr. Alim ve kaadir sözümüz de böyledir. Alim, ilim vasfna sahip müptr.
T I
c/eu^
50
mam-
Gazalî
hem bir varlk, kaadir de kudret vasfna sahip müphem bir varlktr. Eer sen, "var olmas mümkün olan her eyi var eden "vacibül-vücud" sözümüzün O'nun hakikatinden ibaret söylersen;
heyhat! derim. Çünkü "Vacibül-Vücud" sözümüz,
O'nun illet ve dan sebebin
faile
muhtaç olmamasndan
selbi
hususuna
vücud, bulur" sözümüz suna
râcidir.
râcidir.
ise, fillerin
Bu durumda bize "bu
tevcih edilse bir varlktr
olduunu
ve biz
"faildir"
ibarettir,
bu
da, O'n-
"Bütün varlklar O'ndan
Allah-ü Teâlâya izafeti husu-
ey nedir?"
eklinde
desek, cevap olmaz.
desek, sene cevap olmaz. Ya
illeti
lleti
bir
soru
bulunan
bulunmayan
bir
desek nasl cevap olur? Bütün bunlar O'nun zatnn gayrisinden ve nefy veya ispata mevzu olmak üzere zatna izafe
varlktr
edilen bir husustan haber vermektedir. Bütün cevaplar isimler-
de, sfatlarda ve izafetlerde kalyor]
O
halde "O'nu
yolu nedir?" diye sorarsan cevaben elerim Bir 1
tanmann
ki:]
sabi veya bir innin (iktidarsz, puluç), bize çiftlemenin
tadn duyma ve hakikatini idrak etme yolunu sorsa, bu meselede iki yolun bulunduunu söyleriz. Ya onu kendisine vasfederek tantacaz veya "ehvet garizesine ulancaya kadar sabret; o zaman çiftlemeyi kendin yapar ve tadn örenirsin!" diyeceiz.. Gerçek marifete ulatran tahkik yolu bu ikinci yoltevehhüm yaratmaktan ileri geçmez. Çiftlemeyi tad diye adlandrlan bir nesneye benzetmekten ibaret kalr. Fakat kendisinde ehvet meydana gelir ve tadarsa, onun ekerin tadna benzemediini ve gerçek tadn tevehhüm ettii ekilde olmadn kesin olarak anlayacaktr. smi ve sfat hakkn-
dur. Birinci yol ise bir
da bütün duyduklar ve onun
lezzetli
ve güzel olduu
doru
olmakla beraber.
Böylece Allah-ü Tealay tanmann da
f
kaasr (kusurlu) ve öbürü
mesdüd
sfatlarn zikredilmesidir
bunun
iki
yolu vardr:
Biri
(kapal) dr.; Kaasr, isim ve
yolu, nefislerimizden
örenip
bildiklerimize benzetmektir. Biz kendimizi kaadir, amil,
hayy ve
ki,
mütekellim olarak biliyoruz. Sonra bunlarn, Allah-ü Tealâ'nn
j-SoD^R
5- A D i
I
Esmâ-i Hüsnâ erhi
olduunu
vasflarndan
da
olarak
Tpk
fehmettik.
suretiyle çiftle§menin
uzaktr; hatta
delil ile
iki
örendik; kaasr (kusurlu)
ekerin tadna benzetmek
nnin'in,
tadn anlamas
kudretimiz ve ilmimiz,
diine
iittik;
51
Oysa bizim hayatmz, Allah'n hayat, kudret ve ilminden alabiluzaklk arasnda münasebet yoktur,") gibi.
~*
I
bu evsaf ile tarif etmenin faidesi ise iham, tebih, kendisine benzemedii halde isimde müarekettir. Gayemiz, çiftlemenin tadn nnin'e anlatmak olunca, onu kendisiAllah-ü Tealay
ne,
duyduu
tatlardan
biri,
mesela
tatl bir
yemein
lezzeti le
ona "ekerin tatl olduunu, eker yediin zaman aznda tatllk ve içinde ho bir raiha hissetiini biliyor musun?" deriz ve o, "evet!" der. Bunun üzerine "cima (cinsi münasebet) de ite böyledir!" deriz. Fakat ona çiftlemenin gerçek tadn hakikatine uygun ekilde anlatm olduumuza ve nnin'in bu tad filen zevkeden ve duyan kiinin durumunda olacana kani misin? 'Heyhat! Gerçek ki bu vasf bir iham yanl bir te'bih ve tefhim ve isimde müareket olmaktan ileri geçmez. hamdr,çünkü umumiyetle güzel bir i olduu vehmini uyandrr. Tebihdir; çünkü çiftlemenin tad sadece isimde ekerin tadna temsil ederek,
u
benzetilmitir. Fakat "hiç bir
ey O'nun
deil, kaadirdir,
ler gibi
keseriz.
elbette
dier
misli gibi
kaadirler gibi
eker benzemez ve
Nitekim "çiftleme,
bu lezzete
areket vardr!"
deildir;
gibi
diridir,
dier
diri-
deil" diyerek tebihi
tatldr,
fakat
o
lezzet
müalim ve
aralarnda yalnz isimde
deriz. Sanki biz Allah-ü Tealâ'nn hayy,
önce Kendi sözümüzün manasn bilmekte ve O'nu ancak kendimizle tanmaktayz. öyle ki kula iitmeyen insann, "Allah-ü Teala semi'dir!" sözümüzün manasn anlamas tasavvur edilemez. Anadan doma kör de, "O basir'dir!" sözümüzün manasn anlayamaz. Nitekim bize, "Allah kaadir
olduunu
biiince
eyay
nasl
diye sorulsa, "senin
bilir?"
eyay
bilmen
"Nasl kaadir oluyor?" diye sorsa, "senin kaadir deriz. Bizim
bu cevabmzdan
bir
gibi!" deriz.
olmakln
ey anlayamaz.
gibi"
Ancak kendi-
52
mam-
sine
münasip olan
Gazalî
bilir.
vasf
ise
önce onunla
kendisinin muttasf
sonra kendisine mukayese etmek suretiyle baka-
olduunu ve
sn
bir
Allah-ü Teala'nn bizde münasibi
bulunmayan
bir
vasf
ve hususiyeti olursa bu durumda bizdeki vasf sadece isimde ona ortak olur. ekerin tadnn çiftlemenin lezzetine müareketi olmasayd anlalmas elbette imkansz olurdu. ;
£
[Her sfatlar
insan
ile
önce
kendini tanmakta ve sonra Allah-ü Teala'nn
kendi sfatlan arasnda mukayese yapmaktadr. Oysa
Allah-ü Teala'nn sfatlar yücedir ve bizim sfatlarmza
benze-
mekten münezzehtir. te bu marifet kaasr (kusurlu) ve kendisinde iham ve tebih ciheti saliptir./ Bu itibarla müabehetinI aslen menfi olduunu ve isimde müareket olmakla beraber ikisi arasnda münasebet
1
bulunmadn
bilmek gerekir.
Mesdûd (kapal) olan ikinci yola gelince, bu kulun tanrlk sfatlarnn tamamn elde edinceye kadar beklemesi ve nihayette tanr olmas yoludur. Tpk Sübyann çiftlemenin tadn duymak için bulû çan beklemesi gibi. Ne
ve yasaktr. Çünkü tanrlk hakikatinin Allah'tan bakas için hasl olmas müstahildir. Bu yol, tahkiki marifetin yegane yoludur amma, o, Allah'tan bakasna mutlak ve kati
var
ki
bu
yol kapal
surette kapaldr.
bakasnn
bile
halde Allah',
hakikati
üzere Allah'tan
muhal (imkansz) dr. Hatta diyebilirim
bilmesi
Peygamberi
O
ancak Peygamberin kendisi
bilir.
ki,
Nübüvvet
sadece adn ve onun insanda Peygamberi Peygamber olmayandan ayrt eden bir
mertebesine hususiyet
ermemi
olduunu
olan nübüvvetin
bilir.
Fakat
o
hususiyetin mahiyetini ancak
o
Peygamber olmayan asla bilemez. Ancak kendindeki sfatlara benzetmek suretiyle anlar. Hatta daha ilen gidecek ve diyeceim ki: Hiç kimse ölümün hakikatini, cennetin hakikatini ve cehennemin hakikatini bilemez. Bu hususlar ancak ölümden sonra, cennet ve cehenneme girdikten sonra bilinir. Çünkü cennet esbab hususiyete sahip olan
melezzettir.
Ömründe
~ ORTAKLK
peygamberin kendi
lezzet
duymayan
1-hüHM
bilir.
bir insan farz edelim,
53
Esmâ-i Hüsnâ erhi
cenneti
ona
çekici
ve cazip
bir
ekilde anlatabilmemize imkan
Cehennem de ac veren sebeplerden ibarettir ki, ömona ründe ac çekmeyen bir insan farz edelim, cehennem anlatabilmemiz mümkün deildir. Ancak ac çektii en büyük
yoktur.
i
acya benzetmek
suretiyle
cehennemi kendisine
ksmn tatt
anlatabiliriz
ve
de yemek, cinsi münasebet, manzara ve benzeri lezaizden tatt en büyük lezzete benzetmek suretiyle cenneti kendisine anlatmaya çalrz. ayet cennette dünyadaki lezzetlere benzemen bir lezzet varsa onu lezzetlerden bir
vakit
«nlatmaya aslen imkan yoktur. Ancak tebih yolu
ile anlatlabilir.
Ipk çiftlemenin lezzetinin ekerin tadna benzetilmesi gibi. üphe yok ki cennetin lezzetleri, dünyada tattmz her çeit lezzetten, cimâ lezzetinden, eker lezzetinden çok uzak ve bakadr. Nitekim cennet lezzetlerinin en doru 'tabiri göz görmemi kulak iitmemi ve insan hayalinden geçmemi lezzetler
sak,
Eer, dünya yiyeceklerinden
olmadve mesela cinsi münasebetin lezzetine benzetecek oluronun dünyada bildiimiz cinsi münasebet gibi olmadn
birinin
m
olarak tavsif edilmesidir.
tadna benzetirsek, onun dünya
yiyecekleri gibi
söylemek zorundayz. Bütün bunlardan sonra artk yer ve gök halknn, Allah' an-
cak isim ve sfatlan olacak taraf var isim isim
ile
tandklarn söylememizin
mdr?
mucip
hayreti
Nitekim cennet hakkndaki
bilgilerin
de
ve sfatlardan ibaret olduunu söylemekteyiz. te insann ve sfatn iitip de tanmad idrak edemedii, zatna eri-
emedii,
hali ile
hallanamad her ey de
böyledir.
tanmalarnn neticesi nedir?" diye sorarsan (gerçek manada) tanmaktan aciz olduklarn O'nu tanyamayacaklarn ve tanmann zinhar
'^"Ariflerin Allah' I
deriz
ki:
Allah'
bilmeleridir.
te
mümkün olamayacan Zira
bildikleri
zaman
hakikati
bilmi
olurlar.
tanrlk sfatlarnn künhüne vakf olarak hakiki marifetle Allah'
bilmek, Allah'tan
imiz
gibi
bakas
için
keif ve bürhan
muhaldir. Marifet,
tarikiyle olursa, bir
yukarda
mahluk
zikretti-
için
müm-
ON
kün olan marifetin son haddine eriilmi
Ekber (R.A), "derk-i idrakden acziyet
çei
olur.
idraktir!"
Nitekim
sözü
ile
Sddk' bu ger-
iaret etmitir. Hatta kainatn efendisi Rasulüllah (S.A.V.) de,
övdüün
"sen kendini
sözü
ile
bu
gibi
ben
hakikati kastediyor.
övmeye muktedir deilim!" Bu sözün manas udur: Ey Al-
seni
mahsus olan övgüleri ve tanrlk sfatlarn ihata edebilecek güçte deilim onlar ancak ve ancak sen ihata edersin. lah'm! Sana
Yoksa bu sözden,
dil ile tabiri
mümkün olmayan
hakikatlere
erdiini kastetmi deildir. I
genilemesi meselesine gelince bu genileme, ve sfatlarna dair olan marifette olur. Eer O'nu bil-
Marifetin
Orun sm mek mümkün deilse o
halde melekler, nebiler ve
velilerin mari-
babndaki derecelerinin ne ile birbirinden farkl olacan sorarsan cevaben derim ki: Marifetin iki yolu olduunu örenmi bulunuyorsun. Birisi hakiki olan yoldur ki, bu yol, Allah'tan bakasna kapaldr. Bu yolu kazanmak ve idrak etmek isteyen bir mahluku celal tecellileri hayrete düürür ve. ban kaldrp bakfet
mak
ve
isim
duyduu dehetten
istedii an, sfatlan,
Mahluklarn
tanmaktan ibaret olan ite
meratibi
Tealâ'nn alim ve kaadir
ikinci
Sadece
yol ise halka açktr.
bu yolda deimektedir. Allah-
olduunu
icmali olarak bilenle
O'nun
y«
yaratlnda akllara müahede eden, memleketinin esiz ve
ve gök alemlerinde; ruhlarn ve hayret veren eserlerini
gözleri kapanr.
cesetlerin
emsalsiz güzelliklerine ve harika sanatlarna vakf olan, bunlar
bütün ayrntlar
ile
inceleyen, her birinde
gizli
olan hikmeti ara-
müstevf ve Allah-ü Tealâya yaklatran melekiyet sfatlarnn tamam ile muttasf olan, o sfatlar bilfiil yaayar bir olur mu? Hatta bu iki kii arasnda erii lemeyecek derecede
yan,
letaif-i
tadbiri
uzaklk vardr.
Mamafi nebilerin ve bir misal
ile
meratibi arasndaki fark, ancak
anlayabileceksin. Mesela
gibi takva sahibi
da
velilerin
tanr, talebesi
mam
afii (Rahimehullah^
malum olduu üzere kapcs El-Müzeni de tanr. Kapc, onun bir hukuk alir
ve
kâmil bir âlimi
^MERTEBELER
Esmâ-i Hüsnâ erhi
ve yazan olduunu ve halk El-Müzeni
bilir.
ise,
ilim sahibi
irad ettiini icmali olarak
kapcsnn tanmas
malumatnn teferruatm çeit
Allah'a
olan bir
sibi
o
alimi,
onu
deil,
edecek ekilde
ihata
55
tanr;
sfat
Hatta
ve
on
ilimlerden yalnz birini tahsil
etmi olan talebesinin tanm olmasna imkan bulunmad halde o ilimlerden hiç birini tahsil: etmeyen hizmetçi nasl tansn? Hatta on ilimden birini tahsil eden talebe, eer o ilimde hocasna müsavi olursa onun onda birini tahkik yolu ile tanm olur. ayet o ilimde de hocasnn seviyesinde deilse, seri kald hususlarda hocasn tahkik yolu ile deil, ancak icmali olarak bildii söylenir. Bu icmali bilgi ise, hocasnn kendisinden daha çok malumatl olduunu bilmesinden
te
deiik olmas da buna ben-
marifetullah'da meratibin
zer. Allah-ü Tealâ'nn
dünya,
ibarettir.
malumatna, kudretinin
harika eserlerine,
mülk ve melekut alemlerini süsleyen esiz ve
ahiret,
benzersiz sanatlarna vukufiyet arttkça Allah-ü Tealâya olan marifeti
o
nispette artar ve tahkiki marifete
o
nispette yaklar.
Eer "zatn hakikatini bilmediklerine ve bunun müstabil olduuna göre isimleri ve sfatlan gerçek ve tam marifetle bilmiler midir?" diye soracak olursan, deriz
tam ve
varl
bildiimiz
tanm
vakit, hakikatini
ol-
anlayamadmz müphem
bir
bilir.
biliriz.
ekilde
bilirsek,
Sonra
ilim
o zatn
Çünkü
o zatn
olmaktayz. Sadece
duunu
"Hebat! Bunu da ancak
zatn alim
hakiki olarak Allah-ü Tealâ
duunu
ki:
ilim
bilir
ve o ilme
alim
olduuna
Allah'tan
ondan bakas bilemez. Ne anlar.
Yukarda
irad ettiimiz
Allah-ü Tealâ'nn
ilmi,
sfatna sahip
dair bilgimiz tamdr,- yok-
o ilme sahip olamayacana göre
bakas var
ki
eker
sahip
ancak
kendi ilmine tebih yolu
misalinde
halkn ilmine
olduu
lham ve Ben ayn zamanda
tebihidir. Bu söz, hayretini bir sihirbaz
ile
gibi.
benzemez ve bu
halkn Allah-ü Tealâ'nn ilmine olan marifeti tam ve deildir.
ol-
sfatn gerçekten ve hakikatine uygun
sa deildir. Allah-ü Tealâ'nn ilminin hakikatini
olan
bir
itibarla
hakiki marifet
mucip olmasn.
ancak o sihirbazn kendinin veya
mam-
56
Gazalî
onun gibi veya onun üstünde olan baka bir sihirbazn bilebileceim söylemekteyim. Sihir nedir bilmeyen, sihrin hakikat ve mahiyetini tanmayan kii, sihirbazn sadece vücud yapsn ve onun mahiyetini bilmedii bir ilim ve hususiyete sahip olduunu hususiyetin mahiyetine bilebilir. Sihirbazn malumatna ve
tad
vakf deildir. Gerçi
o
hususiyetin,
müphem de
olsa ilmin bir
ubesi olduunu ve semeresinin de gönüllere tesir etmek, cisimlerin zahiri evsafn deitirmek ve kar kocay birbirinden ayrmak olacan bilir. Fakat bu, sihrin hakikatini bilmi olmak deildir. Sihrin hakikatini bilmeyen
mez. Çünkü tir
ve
bilinir
ve
vasfdan
diine
bir isimdir
sfat bilinmezse isim
bakasnn
sihir
hakkndaki
de
bilgisi,
ki,
demek-
sfat bilinirse ancak isim
bilinmez. Bu itibarla
mahiyetten uzak
ibarettir; yani sihrin ilmin bir
ilim
sihirbazn hakikatini bile-
sahir (sihirbaz), sihir hususiyetine sahip kii
sfatndan mütak
sihir
de
u besi
isminin intibak ettiini bilmekten
ehirde
bir
-
umum
olduunu ve ken
ileri
geçmez.
Allah-
malumatmz da böyledir. Kudretin L, vasf ve semeresinin de eyay yaratmak olduunu, kendisine kudret ad verildiini, çünkü cima lezzetinin eker lezzetine münasip olmas gibi onun da kudrete münasip olduunu biliriz. Bütün bunlar, kudretin hakikatinden uzak ve ayr eylerdir. Ne var ki Allah'n kudretinin ümulü altna giren eyann tafsilat ve kainattaki üstün sanat eserleri hakknda malumat bakmnda: kulun ihatas arttkça kudret sfatn anmaktan nasibi de o nisj te artar. Nitekim bir meyve bir meyvelii gösterir. Hocasn Tealâ'nn kudretine dair
ulum ve
maarifi
hakknda
talebinin ihatas arttkça
onu daha
r
ona kar saygs bütün'enir. Ariflerin marifetinin birbirinden farkl oluu da bu hususa racidir. te meratibin nihayeti yoktur. Çünkü kulun, Allah-ü Tealâ'nn nihayetsiz malumatndan bilebildiklerinin ve bilemediklerinin de nihayeti yoktur. Vücr bulan ey mutenan ise de insann ilimler üzerindeki kudretin nihayet tasavvur edilemez: Gerçi vücud alemine intikal ede tanr ve
eya, kesret (çokluk) ve kllet (azlk) bakmndan birbirinde farkl olurlar ve insanlarn da, marifette birbirinden farkl oldukla
57
Esmâ-i Hüsnâ erhi
bununla
Bu durum, mal zenginlii
bilinir.
hasl olan kudrette
ile
insanlarn birbirinden farkl olmalarna benzer. liraya
de
malik olan var; binlerce
liraya
malik olan
Hatta ilimlerdeki farkllk daha
böyledir.
Bir
kurua ve
da vardr. büyüktür.
malumat sonsuzdur. Mallarn maddeleri cisim ve mütenahidir
limler
Çünkü
cisimler
tedir.
farkl
olduunu anlam oldun. Ve bilemez diyen doruyu ki. Allah Allah'tan bakas yalnz Allah' tandm diyen de doruyu söylemek-
olduklarn, marifetin
söylemitir;
de
kendilerinde sonsuzluk tasavvur edilemez.
ki,
Artk yaratklarn marifet denizlerinde birbirinden nasl
artk bildin
bir
de
nihayetsiz
Çünkü vücud aleminde yalnz
Allah
ve O'nun ef âli vardr.
O'nun kendi fiilleri olmas yönünden bakp bu klar veya Allah'n fiillerini gök veya yer veya aaç
Allah'n
fiillerine
yönde
karar
olarak
görmez de
ahsn
marifeti
srf
O'nun sun'u ve
rubübiyet sahasn
eseri olarak görürse,
geçmez ve bu ahs
bu
için "yal-
nz Allah' tanyorum!" veya "yalnz Allah' görüyorum!" demek mümkün ve caiz olur. Yalnz günei ve onun ufuklarda intiar eden ziyasn görebilen bir ahs tasavvur edilse, bu ahsn, "yalnz günei görüyorum!" demesi dorudur. Güneten taan
k, günein deildir.
cümlesinden olup, bu cümleden
Vücud aleminde bulunan
nurlarndan
bir
her
ey
nur ve asarndan bir eserdir.
k
hariç bir varlk
de. ezeli kudretin
Güne, bütün eya-
kayna olduu gibi böylece ibarenin tam olay aydnlatan rak ifade edemedii mana da zaruret icab ezeli kudret olarak tabir edilir ki, varlk aleminde hakim olan bu ezeli kudrettir ve bu manada vücud aleminde yalnz Allah'n bulunduu ve arifin de "yalnz Allah' tanyorum!" demesi caizdir.
baka bir varlk bilmiyorum!" diyenin doruyu söylemi ve ayni zamanda "Allah' bilemem" diyenin de doruyu ifade etmi olmasdr. Ne var ki bu sözlerin vecihleri deiiktir. Nitekim vecihleri deiik Hayreti
mucib olan hallerden
olan mütenakzlar tekzip
biri
de, "Allah'tan
etmek gerekseydi, Allah-ü Tealâ'nn
7 "attnda sen atmadn; ancak Allah att" Kavl-i erifi doru olmazd. Oysa dorudur. Çünkü rami (atc). ki itibarla rânidir Birinde kula, öbüründe ise Allah'a nispet edilmitir ki, bun*
tenakuz yoktur.
Artk bu kadarla enginlerine
mek arz
açlm
suretiyle
iktifa
edelim;
sahili
bulunmayan
denizin
olduk. Bu çeit srlarn, kitaplara tevdi edil-
tebeddüle uramamas
serekir.
Bunlarn burada
ve beyan kastsz gelmi olduundan bu bahsi kapatarak
Esma-i Hüsna'nn mufassal olarak izahna dönelim.
7
bir
Enfâl Süresi, 17. ayetin bir
ksm.
KNC BÖLÜM GAYELER ve MAKSADLAR ÜÇ KISIMDAN MÜTEEKKLDR
BRNC KSM ALLAH'IN
DOKSANDOKUZ SAANN MANALARININ ERH ve ZAHI HAKKINDADIR.
Ebu Hüreyre Aleyhi
(R.A.)
rivayet
ediyor.
Resulûllah
Sallallâhü
ve Sellem buyurdular:
"üphe yok bir eksik..
Cennet'e
Çünkü girer"
ki,
Allah'n
o, tektir;
doksan dokuz
tek'i
sever..
Bu
ismi vardr.
isimleri
Yüzden
her kim sayarsa
60
mam-
Gazalî
^
J\
^$î4^ .L-ui
!±Â
.ji^ji
.^iî .^i .£Jt
.(v^-J
1
-j^
$M^ ;M3l
»
.^1
.diiî
.j>î &jg?
—h
)\
.JJ
1
-£î?~^
.j'^
-J^
-^y
1
.(U^JÎ .y-ji
.LJ-I
1
.Uw
.ki-Jl
-vm
0\ />j .o^l .^i .iî 4*4»
j!>UI_,i ddil
.J'^l
.y ip>
.j>
.fîulî .jjâîî
-J3*^
.j/uj.wJi
dUÛ
.V^
.ti^jJi
>u9
1
.j&t .£|âî
-*a
-MJ ^f"
'
Esmâ-i Hüsnâ erhi
61
ESMA- HÜSNÂ ALLAH'IN EN GÜZEL 99
SM:
Hüveüâhüllezi lailâhe illâhüve birannranu
brranmu
Elmelikü
Esselâmü
Elmü'minü
Elmüheyminü Elazizü
Elcebbârü
Elmütekebbirü
Plhâlih LinaiKU
r—
i
rr A
Elkuddüsü
toanu
Elmusavvirü
Elgaffaru
LiKa
Errazzâku
Elfettahu
Plulll
bioastu
blnarzu
Prrâfi lallU
C
Pimi 1V711 Pil IUIZ.Z.U
blmuzllu
Essemiü
toasru
LinaKcmu
hadiu
biattu
tnaoru
tnarTiu
Elazimü
tCKUiU
tayyu
Elkebirü
Elgafuru — L, Elhafizu
trnuKyiu
tnasou
Elceu
Elkermu
Errakibü
Elmücibü
Elvasiü
Elhakimü
Etvedûdü
Elmecidü
Elbasu
Eehdu
Elhakku
Elvekîlü
Elkaviyyü
Elmetnu
Elveliyyü
Elhamidü
-|
i—
Elmubdyu
Elmuidü
Elmuhyi
Elmümiytü
Elhay/ü
Elkayyümü
Elvacidü
Elmacidü
Elvâhidü
Essamedü
Elkadirü
Elmuktedirü
Elmukaddimü
Elmuahhirü
Elevvelü
Elaâhrü
Ezzâhirü
Elbatînü
Elvali
Etmüteâl
Elberrü
Ettevâbü
Elmüntekimü
Elafüvvü
Erraûfü
Malikülmülki zülcelali velikram
Etmuksitü
Elcâmiü
Elganiyyü
Elmuni
Elmâniü
Ezzârrü
Ennâfiü
Ennûrü
Elhâdi
Elbediü
Elbâki
Elvârisü
Erreidü
Essabûrü
Cdlecelâlehu.
1
1
.--V -V
i
,
illi
i
Elmuhs
".
i;.
la u 1
1U
LVASI
II
ldUU
LlIKdUlZU I
„••,
mam-
62
Gazalî
ALLAH
^
,
C
[
Bu Rubûbiyet sfatlan
ile
,
müttesif,
serçek
varl
ile
münferit
Çünkü ondan baka her varlk bizatihi varla müstahak deildir. Zira varl kendinden deildir. Zat itibari ile
olan
varln
ismidir.
helâka (yok olmaya) mahkumdur...
her varlk helâka mahkumdur. Yok ola-
baka
Evet, Allah'tan
caktr, baki kalacak olan,
ancak ve ancak O'dur!
bu mânâyadr. Onun asl kökü hakknda yani (Allah) kelimesi hangi kelimeden meydana gelmitir hususundaki ileri, geri fikirlerin serd edilmesi insana, beyhûde çabalamaktan Lafza-i Celâl
ve yorulmaktan baka
bir
ey kazandrmaz.
FADE (
unu
iyi
bil
ki,
bu
isim, (Allah)
doksan dokuz isminin bir ey müstesna olmak-
Allah'n
en büyüüdür! Çünkü bu, içinden hiç szn, bütün ilahi sfatlan cem eden zâte delâlet etmektedir..
Dier
isimleri ise, ilim, kudret,
fiil
gibi
yalnz ifade
ettikleri
mana
birimlerine delalet etmektedir..
Ve
yine
mecazen
isim, Allah'tan
etmeyecei daha özellik ve
delâlet
ahasdr. Yani
böyle deildir.
isimler ise, rlabilir:
bu
ve ne de bütün isimlerinden daha
bakasna, ne
cihetiyle,
hakikat
hususiyet ifade etmektedir..
Ondan bakasna da
Kadir, Âlim, Halim gibi..
te
bu
iki
itlâk
edilip
sebeptendir
ki,
Dier
çaAllah
'
ismi,
bütün
isimlerin
en
büyüü
olmutur...
BR NCELK: Dier edilebilir.
isimlerin
mânâlar, kula sübutu
itibaryla
da tasavvur
Hatta merhametli kiiye rahim, bilgin olan kiiye âlim,
sabrl olana sabûr, çok ükredene ekûr denebilir. Tabii Allah'a
denmesiyle
kula
denmesi arasnda
farklar
vardr. Lakin "Allah"
Esmâ-i Hüsnâ erhi
ismi ise
bakasna
her ne suretle olursa olsun Allah'tan
lemez.. Yukarda arz ettiimiz
de mecaz
gibi,
ne
itlik
hakikat cihetinden
63
edi-
ve ne
cihetinden.
Bu ismin bu özellii elcebbar, el'melik gibi
itibar
iledir
isimler Allah'a
ki,
E'ekûr,
Es'sabûr,
izafe
Allah'n isimlerindendi^) denilmitir de, Allah
edilerek:
"Bunlar
Sebûr ve
ismi,
ekûr'ün isimlerindendir denilmemitir. Zaten denemez de!
Neden
mi? Çünkü, bu isim (Yani Allah ismi)
hepsini içine alma itiban
undan, baka ise
mânalarn
daha ümullü ve daha kuvvetli olduedilmesine hacet kalmamtr. Dierleri
ile
isimle tarif
ancak O'na (Lafza-
ilahi
Cellâl'e) izafetle
tanmlanmtr...
TENBH: Kulun,
bu isimden
Yani Allah'a bütün kalbi
nasibi, ile
son derece teabbud olmaldr.
balanmaldr.
Hem de
öylesine
ki,
gözü ondan bakasn görmemeli, ondan bakasna iltifat eylememeli, ondan baka hiç kimseden bir dilekte bulunmamal (yani kimseye boyun ememeli), ondan bakasndan korkmamal!. "Bu niçin olmasn ki, O bu isimden, O'nun (Allah'n) gerçek varlk olduunu, O'ndan baka ne varsa, bütün her eyin fani, bo ve yoklua mahkûm olduunu anlamtr.... Evet kii, her eyden önce kendisinin de yok olacan her fani gibi hayata gözlerini
yumacam
bilmelidir. Nitekim Resûlüllah Sallallâhü
Aleyhi ve Sellem kendisini yok
Arab'n söyledii "Allah'tan
beyitlerin
mâada her
saym
da öyle buyurmutur:
en dorusu
ey botur."
Lebid'in
u
sözüdür:
er"
Bu
esirgenmi
varl
bir
gerektirir,
te
tasavvur deildir.
muhtacn
1
er
RAHM
rahmet kökünden gelmedir, Rahmet (esirgeme)
isim,
iki
RAHMAN
bu
ihtiyac (ihtiyar
olan kiiye Rahim
ihtiyaçsz bir esirgenmi ise kabili
etmeden, murat etmeden olmadan) karlanr. Öyleyse muhtaç
isimle, kast
denemez!
karlamak isteyen kimse, eer o ihtiyac karlamaya gücü yettii halde karlamazsa ona Rahim denmez, çünBir
ihtiyac
kü iradesi
tamam olsayd
mutlaka
o
ihtiyac karlard.
Eer
ihti-
ve merhamet duygusu tadndan dolay kendisine Rahim denebilir.. Lakin ne var ki onun merhameti noksan saylm olur. Zira tam rahmet mer-
yac karlamaktan
hamet siyle
iyiliin
aciz
ise,
içinde efkat
muhtaçlara izafesiyle ve onlara gerçekten isteme-
mümkün
de, etmeyene
olur.
Umumi Rahmet
de amil
olan
bir'
(Esir-geme)
ise,
hak
merhamet (esirgeme)
Allah'n Rahmeti (Esirgemesi)
hem
tamdr,
edene
dir.
hem de ümulü-
dür.
Tamdr: Çünkü muhtaçlarn ihtiyaçlarn gidermek ve bizzat tam manâsyla gidermitir... ümullüdür;
Zira,
O, Rahmeti hak edene de, etmeyene
de
türlü zaruret
ve
amil olmu, dünya ve ihtiyaçlar
geyici)
kapsamtr.
.
istemitir
.
ahirette
duyulacak her
u halde mutlak ve gerçek Rahim
(esir-
O'durL.
BR NCELK: Rahmet (esirgeme), merhamet eden kimseye arz olan hüzün verici bir duygu olmaktan hali deildir, Rabse üphesiz ki bu gibi eylerden münezzehtir. Bu sebeple belki bunun rahmet
Esmâ-i Hüsnâ erhi
65
anlamnda bir noksanlk olduunu sanrsn. Oysa bu; O'nun hakknda noksanlk deil, bilakis kemal (mükemmellik) dir. Noksan deildir. Çünkü/ Rahmetin (esirgemenin) mükemmellii; semeresinin kemâliyledir. Muhtacn ihtiyac tam manasyla karlannca, esirgenen kiinin, asl merhamet edenin elem
duygusunda herhangi bir rolü olamaz!. Merhamet eden kimsenin elem duymas, kendi ahsnn zaafna ve noksanlna delalet eder. Muhtacn ihtiyac gerçek manada karlannca bu bir ey ifade
etmi olamaz.
Bunun esirgeme anlamnda mükemmel olmasna gelince: Esirgeyici, hiç
üphe
yok
ki,
kendi nefsinde
O/l
duyduu bu acma
muhtaç durumda olana yardm etmek suretiyle bertaraf etmek ster. Bu, her ne kadar zahiren ona noksanlk iras edecei hissini verirse de, asl gaye muhtaç durumda olan kiinin ihtiyahissini,
cm
karlamaktr. Yoksa kendi vicdani üzüntüsünü dindirmek
deildir. Öyleyse, esirgeyici
için
böyle
bir
noksanlk
kabil-i ta-
savvur deildir. .J
FADE:
[ RAHMAN
(ismi)
eder. Bu sebepledir
Rahim
Rahim (isminden) daha ki,
Allah'tan gayrisine
bakasna da itlâk Âlem (Zat) ismi olan
ismi ise, Allah'tan
Rahman
ismi Allah'n
dr. Her ne kadar
bu
isim
bu
hususilik
isim
edilebilir.
konamaz.
Bu yönden
"Allah" ismi
Rahmet kökünden gelme
ifade
ne yakn-
ise
de
ger-
u
ayette çek budur. Bu sebepledir ki Cenab- Hak, her iki ismi bir arada zikr etmitir: "De ki: Gerek Allah diye ad verin, gerek Rahman diye ad verin, hangi ad verirseniz nihayet en güzel isimler
onundur"
te önleme
8
J
bu yönden ve birde saylan keyfiyetinden dolaydr
ki,
her
Allah isimlerinde teradüfü iki
gerekmektedir. Rahman isminin ifade ettii
sra Süresi, 110. âyet.
arasn ayrt etmek mana Rahim isminin
ismin
0A
ifade ettii
mânâdan
mutlaka farkl olmaldr. Yalnz Ahiret saa-
vermek (Mü'minlere) anlamnda olan Rahim isminden bakmlardan farkldr: Rahman ismi
detini
u
önce yaratmtr, sonra mü'minleri imana ve mutluluk sebeplerine hidayet etmitir. Daha sonra da onlar ahirette mutlu klmtr. Dördüncü olarak da onlar, kendi Cemal-i lahisini müahede etmek erefine nail ve Rahman
mazhar
ismi
icabnda
Allah insanlar
etmitir...
TENBH: Mü'minler
1
bu isimden ne elde
edebilirler?
bu isimden unu elde edebilirler. Önce Allah'n gafil kullarna merhamet edip onlar olanca süçleriyle Allah yoluna vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirirler. Böyle bir teebbüste bulunduklarnda iddet yolundan ziyade yumuaklk ve efkat yollarn tercih ederler: Asilere de merhamet sözü ile Mü'minler
bakarlar, eziyet
Mü'minin
ve zulüm nazar
balca
sanki kendi nefsinden
ile
deil...
sayesi, insanlardan
sadr oluyormu
sadr olan her masiyet
gibi,
o
masiyeti onlardan
etmeye olanca sücüyle çalmak ve bu suretle onlar sazabna uramaktan kurtarmak olmaldr.]
bertaraf
Allah'n
Mü'minin "Rahim" sminden
istifade
edecei
hususta udur:
muhtaç durumda olan kimselerin ihtiyacn karlar, yannda ve memleketinde ihtiyacn karlamad hiç bir fakir brakmaz. Muhtaçlarn ihtiyaçlarn ya para ile ya da nüfuzu ile veyahut hayra delâlet etmekle, daha olmazsa zensin
Gücü
ve söz
yettii kadar
sahibi olan kiilere
bavurmak suretiyle o zaman ona hayrl
dklarmzdan aciz olursa, suretiyle onun hüzün ve kederini
paylar...
karlar. Bu say-
dualar
yapmak
Esmâ-i Hüsnâ erhi
67
BR SORU VE BR CEVAP: SORU: Allah'n Rahim
merhamet
ve Erhamerrahimin (merhamet
olmasnn manas
edicisi)
uram,
edicilerin
Mademki
nedir?
en
Rahim,
ikenceye maruz kalm, bela ve musibetlerle kar& karya selmi kiilerin imdadna koup kurtarmaktr. Mademki Hak Tealâ her belay, her fakr-ü zarureti önlemeye, her hastals bertaraf etmeye kaadirdir. Öyleyse neden dünya hastazarara
hasta,
muhtaçlarla
larla,
doludur? Kullarn neden böyle ikenceler
içerisinde kavranr bir halde
brakmaktadr?
CEVAP: Bu
suali bir misalle
cevaplandralm.
küçük yavruyu ele
Bir
alalm, hastadr. Ameliyat edilmesi serekmektedir. Annesi
acd
onu ameliyat masasna, cerrahi müdahalede bulunacak operatöre teslim etmek istemiyor. Babas ise ameliyat olmasnda karar!!... için bir türlü
zanneder ki, anne babadan daha merhametlidir. Bak anne evlâd için nasl telalanyor ve ameliyata kyamyor, der. Akll kii ise hiç de böyle düünmez. O, babann daha merhametli olduuna inanr. Çünkü baba onu devaml sancdan kurtaracak.. Bunun için de muvakkat aclara tahammül etmesine söz Cahil
yumacaktr..
Çünkü az ve geçici aclar sanclar sile
olacaksa nazar-
maz.
Bilakis iyidir
alnmaz. Onlara kötü nazar
itibara
sözü
ile
gerçek shhate ve-
ilerde
baklr.
Çünkü onlar
ile
bakl-
iyiye bais olacak-
lardr.
Rahim (merhamet edici) ye ilince, hiç
üphe
hamete muhtaç olan kiiye merhamet etmek âleminde hiç
bir
er yoktur
ki
ister...
yok
ki,
mer-
Sonra varlk
"Hayr" içinde bulundurmasn. er,
büsbütün ortadan kaldrlm olsayd, içinde bulundurduu hayr da beraberinde alp sötürecekti. çinde bulundurduu hayrla
mam-
68
Gazalî
beraber ortalardan kaybolmasyla ler
ve
ortal
zararlar
Mikrop
alm
üphe yok
ki
daha büyük er-
dolduracakt...
bir
düünelim. Bu
eli
eli
kesmek, zahiren her
ne kadar kötü görünürse de, bütün bedenin selameti mutlulua
yük
bir
dir.
Çünkü
vesile
olacandan onda sonsuz
bü-
gibi
hayrlar
gizli-
öyle kendi haline terk etmek bütün bedenin hela-
eli
sebep olur. Böylelikle er, olduundan daha da zararl ve yaygn bir hal alr. halde bütün bedenin selameti için bir kine
u
er
elden olmak kurtarmak için
deil,
hayrdr.
bilâkis
murat edilmitir.
için
kesmek bizzat bed<
kendi uzviyetini kurtarmak
Elin
deil de bedenin selameti
Eli
kesilmi olmas, asl gayenir
için
deil de bedenin kurtulmas olduunu ortaya çkarmtr.. Netice olarak her ikisi de iradede yer almtr. Ancak farkla;
eli
u
kendi zat
birisi
için
0
(0
gazabm
Hak "Rahmetim
imdi bu etmesidir.
dana
için
kurtarmak
murat edilen, her zaman
murat edilenden önce
için
bakasn
arzu edilmi, dieri ise
Kendi zat
istenmitir..
bakas
rat
için
gelir.
Bu sebeple Cenab9
sevk etmitir" buyurmutur
.
Çünkü
er de
(kötülük
de) O'nun
iradesiyle
mey-
ise
Hayr
(iyilii)
murat etmesidir. Hayr da onun
desinin bir neticesidir. Lâkin hayr, bizzat hayrn kendisi
murat etmitir. erri, bizzat kendisi
için
ira-
için
deil, içinde bulundur-
meçhul ve kapal olan) hayr için murat etmitir. (kötülük) bizzat kendisi için maksud deil, içinde
(insanlara
Demek ki, er saklad hayr vusul için baz
kasd edilmektedir.
için
u halde hayr,
arazlar gerektirmektedir.
Böyle olan bir ey, rahmete engel
de
mu-
Kudsi Hadisi inceleyelim: Allah'n gazab, erri
gelir.
Rahmeti
duu
için
hiç bir
hayr saklamayan
bir
er
kendisine
1 olabilir
mi hiç?
mdi
için-
aklna gelirse veyahut hayr
— 9
Bu Hadis-i Kudsi Müslim'dedir. Ayrca Diyanet
Kudsi Hadis" Aliyy-ül
Kari.
sndaki 18 No'lu Hadis.
Mütercim
H.
ileri
Bk.l
Hüsnü Erdem
isimli
yaynlarndan "Krk kitabn 25. sayfa-
)
Esmâ-i Hüsnâ erhi
69
erde deil de baka yönden tahsil edilmesi mümkündür dervehmi sana ilham eden cüce akln suçla! sen, o zaman bu iki
(Neden mi?
dorusu böyle bir hükme varman, cüce aklnn gerçek marifete nüfuz edememesinden ileri gelmektedir. Çünkü sen böyle düündüünde, ya errin içinde hayr yok demen, daha
straptan kurtulmak
ameliyat kötü ve
için
veyahut da maktulün ölümünü rülen kiinin
idamn er
umum
kabul
er
tehlikeli
gören
sabi,
kabul ettii için ksasla öldü-
eden ahmak
gibi olursun.
Ahmak
insanln selâmet ve saadetini düünememitir. Tek ahsta görülecek bir ertn kaldrlmasyla, umumun hayrna vesile olacak genel bir hayra tevessülün srrn ksasla olan
O
anlayamamtr. diye hayr olan
menfaati,
öyle
ey
düünüyor veyahut
öyle
olmasn
ihmal edilir mi hiç?.. "Hayr errin
istiyor
dnda
etmek mümkündür." gibisinden akln kurcalayan vehme gelince. Bu da ince, her akln idrak edemeyecei gayet mulâk tahsil
mümkün olan eyin imkanll veya imkanszl, ne bilbedahe ve ne de azck bir düünce bir nazarla anlalmaz, bilâkis bu, derin ve geni etmektedir. Zira her muhal veya
bir keyfiyet arz
düünceleri
i deildir
gerektirir
ki,
bir
çok
kimselerin içinden
çkabilecei
bu...
vehmi sana ilham eden akln suçla da Allah'n merhamet edicilerin en merhamet edicisi olduu ve Rahmetinin de gazabn sebk ettii hususunda asla tereddüde kaplma. Öyleyse bu
iki
murad eden kimse hakknda, bunu bizatihi er için murad ediyor, öyleyse o, Rahmet ismine müstahak deildir diyerek erri
üphecilik yollarn arama!
errin ifasn engelliyen örtüyü rn su yüzüne
çkacan
söyledik.
1
zorlama! Ben sana ifreyi verdim,
yorsan
bu kadar sana
yeter...
kaldrdmzda mahz- hayman et (yeter) beni ifa ya eer iaret ve ifreden arl-
70
mam-
Gazalî
BEVT:
"Eer diriye çarsaydn ki
mutlaka duyururdun;
lakin
ne yazk
çardn kiide hayat yoktur!..." Onun
Bu birçok kimselerin düündüüdür..
için
böyle
bir
açklamada bulundum, Yoksa Allah'n kader hakkndaki srra vakf olan karde bu söz sana deildir. Sen zaten bu gibi açklamalara ve tenbihlere muhtaç deilsin.
&1I el'MELK
O, öyle
varla
bir varlktr
ki,
ne zatnda ve ne de sfatnda
ihtiyac yoktur. Bilâkis her
ey
hiç bir
zatn da, sfatnda, mev-
cudiyetinde ve bekasnda ona muhtaçtr!
u halde ondan baka her ey O'nun memlukûdür.. O'nun
durL
ise hiç bir
eye
ihtiyac yoktur!
te Melik-i
mutlak
O-
J
TENBH: düünülemez. Çünkü onun her eyden müstani olduu söylenemez.. Allah'tan bakasna ihtiyac olmasa bile, mutlaka daima Allah'a muhtaçtr. Sonra ona herkesin, her eyin muhtaç olduu da düünülemez. Zira ona muhtaç olmayan birçok varlklar vardr da o farknda deildir.. Lakin kendisinin baz eylere muhtaç olmamas düünülünce Kulun mutlak melik olmas hiç
onun Melik olduu zann hâkim [^Kullardan gerçek Melik
olmaz.. Allahtan gayri her
o
olur.
kiidir
eyden
raber asker ve halknn kendisine sahip
olur..
(Nasl
m?)
ki;
Allah'tan
baka
kims<
alakasn keser, bununla be-
itaat ettii
boyun edii ülkeye
Esmâ-i Hüsnâ erhi
öyle: Çünkü onun öz gazab, ehveti, hava sair
ülkesi kalbi
hevesidir. Halk
ve kalbdr. ise,-
dilli,
71
Askerleri
gözleri
ise,
elleri
ve
azalardr....
O, bütün bunlara hâkim olup da kendisine boyun edirir-
dünyasnda sultanlk derecesine yükselmi demektir.. Bir de buna insanlara kar olan ihtiyaçszl ve herkesin - gerek dünya hayatnda ve gerekse ahiret hayatnda - kendisine, muhtaç olduu hususu eklenirse ite o zaman yeryüzünün
se,
ite kendi
sultan
iç
olmu
demektir
bu, Peygamberlerin (Allann
ki
selam
üzerlerine olsun) rütbesidirj Çünkü O'nlar, ahiret hayatna hida-
baka
yet
etme hususunda
tur,
herkes kendilerine muhtaçtr...
Allah'tan
hususunda;
Meliklik
edebilmek yeteneiyle
bu
yaklaabilir.
Peygamberleri,
-
onlarn
ihtiyaçlar
yok-
varisleri
olan
melekler derecesine ular ve Allah'a
hakimiyet
-
kendilerine gerçek melik olan,
mülkünde orta bulunmayan Allah tarafndan ihsan Emirlerden
— Ne
biri,
edilmitir.
ariflerden birine:
ihtiyacn varsa söyle.
verdii cevap ne
kullar irat
ölçülür.
niteliklerle kul
Bu mülk
kimseye
onlarn sultanlk derecesi de,
âlimler takip ederler,
Evet,
hiç
de
Dedii zaman,
arifin
kendine
arifanedir.
— Ben senden ne isteyeceim
ki,
benim
iki
kölem vardr
ki
onlar senin efendindir.
— Neymi bakalm? — dieri heva ve onlar
Biti
hrs,
heves...
yere getirip onlara hâkim oldum, sen
te ben bu
ise
ikisinin
srtn
bunlara yenildin. Onlar
sana hâkim oldular. Demitir.
ca
Adamn biri, bir eyhten edince eyh ona dedi ki:
kendisine nasihatte
bulunmasn
ri-
:
72
mam-
Gazafî
— Dünyada yunca
da, ahirette
de
melik
ol.
Adam bu
sözü du-
ard ve tekrar sordu
— Nasl — Dünyaya kar yani?
yada hem
olan hrs ve ehvetini kesersen,
Çünkü
ahirette sultan olursun.
ihtiyaçszlkta sörülebilir; esaret
ve
hem dün
sultanlk hürriyet
zillette deil...
0 i *
>
d'KUDDÛS O,
hissin idrak ettii, hayâlin tasavvur ettii,
vicdann
lp tahayyül
ettii,
vasf
den münezzeh ve
(nitelik)
ihtilâç,
ettii tefkirin
vehmin
ileri
at
tasarlad
müberrad.r..
ayp ve noksan sfatlardan münezzehtir demedim, çünkü böyle bir söz edebe aykr düer.. Zira böyle bir ifade, ülkenin kraln vasf eden kimsenin: "ülkemizin O'nu vasf ederken;
kral,
o,
mühür kazyc, kan alc
deildir!"
sözüne benzer.
uras da muhakkaktr ki, bir eyin mevcut olmasn nefy etmek (yoktur demek) o eyin var olmasnn mümkün olduunu vehm ettirir. I Böyle bir vehim
de
-Vacib-i Tealâya- noksanlk isnad
etme-
Onun için O'nu vasf ederken dedim ki: O, birçok kimselerin mükemmel olarak kabul ettii veya sand vasflardan münezzehtir.. Çünkü o insanlar, önce kendilerine bakp niteliklebu nitelikler içinde mükemmel olan mevrini tandlar.. Tabii cut olduu sibi Doksan olanlar da mevcuttur. 3
ye yol
açar.
ki,
Onlar,
ilim,
kudret,
duyma, görme, konuma, irade
sflann manalarnn hizasna koyarak ite dediler.
bu kemal
gibi va<
sfatlardr
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Kendilerine göre, cehalet, bi
acizlik, körlük,
sarlk,
73
dilsizlik gi-
noksan olan sfatlan da mânâlarnn hizasna koyarak noksan
saydlar.
övmek istedikleri zaman kendi ölçüleri dahimükemmel sfatlarla tavsif ettiler ve noksan sfatlardan
Sonra Allah' lindeki
tenzih
ettiler.
Oysa
Allah kendi nefislerinde kemal sfatlar olarak
tandklar sfatlardan da, kendi haklannda noksan kabul
ettikleri
da münezzeh ve müberradr. Hatta yaratklar için tasavvur ve tahayyül edilen her türlü sfatlardan da münezzehtir. Çünkü O, onlarn hiç birine benzemez, hiç bir ey de O'na sfatlardan
menend
olamaz!..
Bu konuya daima ve izah etme olmasayd zaten bu konuya girmezdim, teeddüp ederdim. Bunu, mukaddimeler bölümlerindeki
dördüncü bölümde gayet açk
olarak izah ettim. Tekra-
rna lüzum görmüyorum..
TENBH: Kulun ce:
takdisi, ilim
Onu,
bütün
Mevhûmat (vehm
eyden
ve
lmine
iradesini tenzih etmesidir.
muhayyetât,
mahsusat
ve behimi
edilenler)
(his
gelin-
edilenler)..
sfatlarn itirak ettii her
tenzih etmesidir.
radesine gelince, onu, ehvet, öfke, yemek, içmek, evlenmek, giymek, dokunmak, bakmak
müncer olan her
te
her hiç
gibi
beeri lezzet ve
sfatlara
türlü sfatlardan tenzih etmektir.
Onun kalbi zaman için Allah'la beraber olabilir. Onun Allah'tan baka bir eyde hazz, Allah'a kavumaktan baka hiç bir eyde kul,
böyle olunca ancak
evki, Allah'tan gayri hiç bir
nesnede sevinç ve neesi
O'na Cennet bütün nimetleri Sahipsiz evi ne
yapsn
Allah'a yaklaabilir.
ile
verilse, hiç birine
iltifat
0?.. Hülasa: Kul, hissi, hayali
olan temayüllerden kurtulduu gün ruhen kemale
kalmaz!..
etmez.
ve hayvani
ermi
olur.
74
mam-
Gazalî
Müridin
celâleti,
karnna giren
ey
muradnn
celâletiyle ölçülür.
kymeti
olursa,
Bütün sayesi
ey
de ondan çkan
kadar
olur...
Allah'tan
baka
gayesi olmayan kiinin derecesi, himmetine
göredir.. lmi,
mahsusat,
mütehayyilât derecesini geçerse,
ehvet icaplarndan arnrsa
olmu
Hazretil- Kuds'un sevgisine
iradesi
mazhar
demektir...
M
cs'SELÂM
bir
O, zat ayptan, sfat noksanlktan, efali kötülükten beri olan varlktr. Hal bu olunca, varlktaki bütün selam et ve emniyet-
ler
ondan sadr olmutur ve
anlatmtk: Vacib tealâ'nn
fiilleri
ona rucû edecektir. Yukarda er*den (yani mutlak erden)
"1
salim olmutur. «
yine
—i .
erri hiç bir
zaman
bizatihi
hayr sald olan erri murat etmi
murat etmemitir. olabilir.
aslnda, yukarda da iaret ettiimiz gibi
Ama
içinde
Çünkü böyle olan
er
er
deildir...
TENBH:
0
fj
[ Hile, kin, hased, kötülüü istemek gibi eylerden uzak, gü nah ve yasaklardan beri olan her kul, Allah'a selâmet bulmu bir kalple gelecektir. te kulun bu gibi huylardan arnmas SelamMutlak'dan istifade etmesiyle mümkündür.J Kulun her in'ikasdan
q
fj
da
bakmdan
beri
selamet bulmas, ayrca
in'tikas
ve
olmasna baldr.
Ger[ n'tikas-. Akln ehvet ve gadaba esir olmas demektir. çekse bunun tam aksidir. Yani ehvet ve gazabn akln esiri olmasdr. Bunun aksi olunca intikasa maruz kalm olur. Böyle
Esmâ- Hüsnâ erhi
olunca da emir memur;
köle
kral
olmu
olur..
75
u halde selam
ve slâmla, ancak Müslümanlarn dilinden ve elinden kurtulmu olan kimse nitelenebilir.
bu
Henüz kendi
vasfla nasl nitelenebilir?..
ulvi
nefsini
kurtaramayan
kii,
1
el'MÜ'MN
£ O
öyle bir varlktr
ki,
bütün emniyet ve
em
an ona
racidir.
Ç
Çünkü emniyet sebeplerini açklam, korku yollarn kapatmtr. J
Korku mahalli olmadan emniyet, helak olma
tehlikesi
olma-
dan da korku tasavvur edilemez. Mü'mini mutlak o varlktr ki, bütün emniyet ve emann kayna asla ondan bakas olamaz.
te o da Allah'tr. uras da bir felâketin
sahibini
bir gerçektir
ki,
kör
gelebileceinden endie eder.
böyle
Ama
eli
olursa
te
olmayan geldiinde böyle
bir tehlikeden kurtarr.
savunabilecei yerden tehlike kaplr.
görmedii yerden kendisine
o tehlikeyi
Eli
gören göz, kii
de
bir
el ile
korkuya
rahatlkla önler.
te
|
insanolunun bütün organ ve duyular da böyledir... simlerinden biri Mü'min olan. Allah onlar yaratm, ekillendirmi, kuvvetlendirmitir.
imdi dümanlar
tarafndan aranan
bir
insan düünelim:
(
Çembere alnm,
halsiz
olduu
için
organlar hareket ede-
miyor. Hareket etse bile, kendisini koruyacak silah yok. silah
da var ama,
düman
çok, tek
yor. Kendini koruyan insanlarda var
snacak ana
bir kaleleri
silah,
edecek
olmas
bana
Veya
üstelerinden gelemi-
ama, mutlaka hep beraber
gerekiyor..
Tam o srada
biri
yetiiyor
asker veriyor. Üstelik O'nu ve askerlerini muhafaza
bir
de kocaman
kale
yapyor.
Ona emniyet ve eman
Q
if
mam- Gazalî
76
nimetini tattryor.
min
te
böyle olan kiiye imdi
rahatlkla biz
m
diyebiliriz..
mdi
kul,
suzluk, gibi
yaradl
itibar ile
eylere maruz olduu
lanma, krlma tehlikeleriyle
Onun
gayet zayftr. Hastalk, açlk, su-
de
her
gibi:
yanma, boulma, yara-
zaman kar karyadr.
hastalk hakkndaki korku
ve
endielerini,
Ancak
has-
tala çare bulan doktorlar bertaraf edebilirler, yemekler de açln, su da susuzluunu giderebilir. Azalar (organlar) da I bedenin muhafazas için elverili olabilir. Duyular da felâketten haber verecek birer casuslardr.. Bütün bunlarn yannda kulun asl büyük korkusu vardr
da ise
ki,
o
korkudan kurtaracak yegâne siper Kelime-i Tevhiddir, Allah'ta ite kullarna en büyük bir reçete
ahiret korkusudur.
Onu bu
ve en güzel koruyucu kale olarak bu Kelime-i Tayyibeyi "- La ilahe illallah, benim ihsan etmitir. Ve öyle buyurmutur: kalemdir, Her kim benim kaleme girerse, azabmdan emin
olarak
olur..»
Bütün bunlardan anlalyor
meden emniyet göstericisi
(Allahötr.
ki;
Kâinatla,
eshâba tevessül
et-
tasavvur edilemez. Bu sebeplerin halik; onlarn
ve nasl kullanlacann
öreticisi hiç
üphe
yok
ki
]
O'dur her eyi yaratan, O'dur yol gösteren. gerçek ve mutlak MÜ'MN...
Evet,
O'dur
TENBH: |
{\ \J
{ Kul, kesi
bu isimden unu elde
errinden emin
klar.
edebilir:
Yannda bulunan
Hiç kimseye zarar dokunmaz.
her-
Ona
bavuran her korkan kiiyi," gerek kendi nefsi ve gerekse dini hakknda duyduu korku ve endieden kurtarmaya çalr. Nitekim Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem öyle buyurmulardr:
.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
"Allah
lüklerinden
ve
ahiret
emin
77
gününe iman eden, komusunu kendi kötü-
klsn..
arasnda bu isme en çok hak kazanan, halk, kurtulu yoluna, Allah yoluna irad ve hidayet ederek Allah'n azabndan Kullar
Bunu da
üphe
yok ki, Peygamberler ve Baknz Peygamberimiz (SAV.) ne buyurmu-
kurtaran kiilerdir.. âlimler yaparlar.
hiç
lar:
"üphesiz gelip
sizi bir
siz,
atele kelebekler
gibi
dolaacaksnz, ben
tarafnzdan tutarak kurtaracam!."
HAYÂL VE TENBH: Korku,
üphesiz
Korku sebeplerini
Allah'tandr.
ki
de o
Kullarm
korkutan O'dur.
yaratmtr.. Öyleyse emniyet. O'na nasl
izafe edilir?
CEVAP: Korku ondandr... Emniyet de ondandr. Korku sebeplerini ve emniyeti yaratan hiç üphe yok ki O'durl Onun korkutucu olmas, Mümitl olmasna mani tekil etmez. Nitekim kullarndan bazlarn
na mani deildir.
klmas O'nun Muiz (Aziz) klc olmasMuiz (Aziz klc), hem de Muzil (Zelil)
zelil
Hem
klcdr.
Ve tici
da
yine O'nun kullanndan bazlarn alçaltc olmas; yüksel-
olmasna mani deildir.
O baz
kiileri
alçaltt
gibi,
bazlarn
yükseltebilir.
Demek ki, Mümin (Eman veren) de O'dur, korkutan da O'dur.. Lâkin güze isimlerinden biri Mü'min olmutur da Muhavvif (Korkutucu) olmamtr...
sjTÎT*
.
,1
el'MÜHEYMN Bu
hakkndaki mânas udur:
ismin, Allah
olduu mahlukatnn eder. Her muhafaza
göz tir.
kulak olan kii
u
amelleri, rzklar, ecellerini bilip ile
memur
ise
(Müheymin)
olana
müheymin
yarat
muhaf
derler. Bir §
o eyin koruyucusu ve müheymindir dem
halde iraf (gözlem)
muhafaza
O (Allah),
akla
ilme,
te
racidir.
istila
ise Kudretin kemaline,
bu manalarn
hepsini
ancak
Bu manalar tam manasyla ve kaytsz
ismi içine alr.
artsz ancak Allah tahakkuk
ettirir,
bakas
deil. Bu sebepledi
ki,
(El-Müheymin)
ismi,
kadim kitaplarda da Allann
isimlerin
den saylmtr../] TENBH: Kendini mürakaba eden, kendi kusurlarn anlayan ve di
zeltmeye çalan,
kendisini
ran her kul kalbine hâkim
iyi
hal
olma
üzere
itibari
ile
devam
ettirmeyi
ba
müheymindir. raf
daha da geniletip Allah'n kullarna yol gösterme imkan yüzlerine de vakf olup sahip, feraset ve istidlal tariki ile iç ve da onlar irat edebilirse tabii ki bu mânadan nasibi son derece ittila
fazla
d
olmu
olur...
el'AZZ emsali az bulunur. Ona ço [ O, öyle bir kymetli isimdir ki, htiyaç duyulur. Ona ulamak güç olur. Bu üç manay üzerind
bulunduramayan kiiye "Aziz"
Çünkü çok nadir olan Bunun
için
de
hiç bir
ismi,
ey var
zaman
verilemez!
ki,
kymetli
ve faydal deildir.
(Aziz) olamamtr..
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Nice kymetli ve
yararl,
Güne
79
bulunmayan eyler var
misli
Onun
ki
de
vüsûlü
güç
öyle...
Bunlarn faydas pek çoktur. Onlara olan ihtiyacmz da
deildir:
gibi..
son derecededir.. Lakin (bütün hunlara (Aziz) diyemiyoruz. Çünkü, onlar
emsali yok... Yer
ramen)
her
müahede etmek
ikisine
de
onlara vasl
olmak güç deildir.. Onun için bir eyin aziz olmas için mutlaka yukarda arz ettiimiz üç mana (Vasf) n bulunmas gerekmektedir..
Sonra bu üç mana'nn her söz konusu olabilir..?^
kemal ve noksanlk 1
birerleri için
olmasna baldr. Çünkü birden az hiç bir ey tasavvur edilmez. Tek olan misli ve menendi bulunmayan varlk ancak Allah'tr. O'ndan bakas için böyle bir ey düünülemez.. Mesela nadir olmasndaki kemal,
bir
Güne
mevcut olma bakmndan her ne kadar tek ise de lakin onun gibisinin bulunmas da mümkündür. Yani mümkün olma bakmndan o, tek deildir. Kemal necasette onun gibisi bulunabilir...
iddetli ihtiyaç meselesine gelince:
eyin -varlnda, bekaslHda, sfatnda- kendisine duyulan varlk olarak kabul ettiimizde "Hakknda kemâl"
Bu, her
htiyaç
sözü
doru
olabilir..
— Bütün
Böyle
varlklar
bir varlk Allah'tan
O'na muhtaçtr.
Yukarda açklamtk.
baka
Hem de
Allah' kendisinden
syla kimse bilemez! (Künhünü..)
var
mdr?
her eylerinde.
baka tam mana-
Kaytsz artsz gerçekten Aziz
olan O'durL. Azizlikte O'na hiç bir
ey benzeyemezl...
TENBH: l Kullardan aziz olan, uhrevi
hayatlarnda ve ebedi saadetle-
indeki önemli ilerinde kendilerine ihtiyaç duyulandr.
üphesiz
O
mamllMl.
80
bu
ki,
Gazali
evsafta olanlar
yok denecek
kadar' azdr.
te
bu ancak
Peygamberlerin, rütbesidir. (Allah'n rahmeti Üzerlerine olsun.)J
eref ve halifeleri
bakmndan
ve kendilerine
bunlarn her
Tabii leri
izzet
baar
olacak
varis
birerleri,
onlara ancak, asrlarnda
ümmet
yaam
âlimleri yaklaabilir..
halk irat hususunda gösterebilecek-
nispetinde onlara yaklama imkanna kavuabilir...
el'CEBBAR
le
i
O, öyle
edebilir.
bir varlktr
ki,
dilediini cebir yolu
Hiç kimse O'na bir
ey
herkeste
icr<
yapamaz. Hiç kimse O'nu
elinden (kudretinden) kurtulamaz. Bütün kalr.
ile
Mutlak (kaytsz artsz) Cebbar hiç
eller
O'na kar
üphe yok
ki
aci
Allah'tr,
herkese cebr eder, hiç kimse O'na cebr edemez. Bu hususta hiç kimse
e olamaz. J
O'na
TENBH: V Kullardan
bu isme
layk olan, uymaktan uyulmak derecesi
ne, yükselen, rütbe itibar suretiyle her r
mecbur
lüzum ve
de
bakmdan
klan, ihtiyaç
ile
herkesten yüksek olan, heyeti
v<
cebr eden kendisine uymaya on onlara faidesi dokunan, onlardan faydalanmaya halka
duymayan,
tesir
edebilen, hiç kimsenin
tesirin-
kalmayan, kendisine uyulan ve fakat hiç kimseye uymak
mecburiyetinde olmayan, herkes tarafndan delicesine sevilen bir kimse,
onun
onu gördüünde
bir
daha görmek isteyen ve
fakat
olma temennisinde bulunmayan, kimsedir ki bu vasi' ancak insanln Önderi Hazret-i Muhammed'e (S.A.V.), nasi ve müyesser olmutur... Nitekim bir hadisinde bu hakikati öyjj gibi
ce tebarüz
ettirmilerdir:
Esmâ-i Hüsnâ erhi
"-Musa
sa
olsayd, bana uymaktan
Âdemoullarnn
Ben
efendisiyim
(ki
baka
81
olmazd.
çaresi
bununla) gururlanmyo-
rum.."
el'AAÜTEKEBBR
f
O
zatna nispetle herkesi
Bu
bak ve görü doru
azamet ve kibriyay ancak kendi nefsine layk gören, bakalarna meliklerin kölelere kar taknd bir nazar misali bakandr...
tabk
olmu
olur.
Ne
var
ki
ise
(gerçee muvafk ve vaka mu-
doru ve
tekebbür de
ise)
hakir gören,
bu
sahibi gerçekten
nitelikteki
isim
mütekebbir
kaytsz artsz ancak
Allah'ndr.
Eer bu büyüklenme ve böbürlenme batl ise, yani göründüü gibi deilse, o zaman tekebbür bo ve üstelik mezmum bakalarndan üstün görüp de kibirlenirse onun bu davran bo ve mezmumdur, Çünkü büyüklük azamet ancak ve ancak Allah'a mahsustur...^
olur.
Her
kim, kendini
TENBH: Kullardan gerçek Arifin
manada mütekebbir, zahid ve
zühdü ne demektir? Onun manas
Mânas,
kendisini
o
ulvi
olandr.
nedir?
düüncesinden ve yüce srrndan
.lkoyacak yaratklardan tahliye etmesi, Allah'tan
dünyay - hattâ mesi, kendisini Hak'tan rak edecek her eye ite Arifin zühdünün manas budur,
den
arif
kendisini üstün görmesi,
baka
ahireti
her
ey-
küçümse-
srt çevirmesidir.
j
olmayann zühdü; bir nevi alveriten ibarettir. Ahiret metan dünya meta ile satn alr.. Veresiye alveriteki kar ve Arif
1
RC
kazanca tama ederek pein
ve mubayaa
al verii
terk eder.
te buna selem
derler...
Yemek ve kadn ehvetlerinin köleletirdii kiiler, serçekten hakirdirler. Hiç bir zaman gerçek manada mütekebbir olamazlar. Çünkü gerçek manada mütekebbir, her ehveti hakir gören, hayvanlarn bile nasibi olan her zevke srt çevirendir...
el'HALK
[
Belki
bu
isimlerin
el'BAR
el'MUSAVVR
e manalar ifade eden isimler olduu akla
gelebilir.
de mânas
Hepsinin sele hiç
de
öyle
(Yaratc)
sanld
olduu zan
Ama me
Çünkü her yoklukta ikinci defa takdir'e göre
gibi deildir.
çkan ey, önce takdir, icad'dan sonra da tasvire muhtaçtr.
varlk âlemine icad,
edilir.
Cenab-
Hak, takdir edici olarak
da
haliktr.
cad
edici olara!
da halkdr. Nihayet müsavvir (ekillendirici) olarak da haliktr Yaratklara en güzel ekli O vermitir. Onlar gayet güzel niza ve intizam içinde o, yaratmtr...
J
BC tpk piç, gibi resi
bir bina gibidir.
O
binann, tula, ta, çimento,
malzemelerin ne kadar gideceini, eni boyu
ne kadara, kaça mal olacan hesaplayacak
-
ker-
metreka
birine ihtiya
vardr.
te
bu ileri yapana; projeyi çizene, hesap ve kitabn pana biz mühendis diyoruz..
y<
Bunlardan sonra binay asl yapacak ustaya lüzum görülür
Daha sonra binann usta aranr... nsanlar
iç
ve
d
tezyinatn üstüne alacak
baka
hakknda da bu böyledir. Çünkü her
ii
b
Esmâ-i Hüsnâ erhi
83
yapamaz, herkesin ihtisas ayr ayr konularda olur, lakin Allah hakknda biz bunu böyle düünemeyiz. Çünkü takdir eden, icad eden ve tasvir eden de O'dur. insan
imdi
Allah'n
yaratm olduu mahlûkatndan
ele ala-
birini
lm. Mesela, insan...
nsanolu
Allah'n yarattklarndan bir cinsi temsil eder.. n-
varlnn vücuda
,(in
hakknda
takdir
naatçnn bina olduu gibi...
evvelâ nasl yaratlaca
için
yaplmal. Çünkü onun,
Baz
gerekmektedir.
getirilmesi
sfatlar alabilmesi için
kurabilmesi için
nsann bünyesi ancak
baz
alet
önce
cismi
lazmdr.
ve edevata
su ve toprakta vücut
ihtiyac
bulabilir.
Yalnz
gelmez. Çünkü kurudur; tutmaz dalverir. Yalnz su
toprak
kafi
da
gelmez. Çünkü tutmaz dökülüverir. Öyleyse kuru
kafi
olmas
bir cisim
belirli
ile
ya
kattrmak ki, çamur haline gelebilsin. Sonra piirici bir hararet (frn) lazmdr ki, su ve toprak, karm muhkemleip ayak da durabilsin. Demek ki, insan serapa çamurdan yaratlm olmuyor. Bilakis su ile yorulmu, kurutulmu ve piirilmi bir birbirine
topraktan (balçktan)
Ama o topran yor..
gibi
yaratlm
oluyor...
ve suyun da
ölçüde olmalar gerekiEer takdir edilen ölçüden az olursa zerre, ya da karnca küçük olur ki, insan ilerini yapamaz, rüzgar vurduu gibi
savurur
ve en küçük
belirli
ey onu telef eder.
ünkü bu miktar ihtiyaçtan fazladr.
çok tam ayar ve geçmemelidir...
bu
ileri takdir
tcdr. yor.
karar
te
olmaldr. Evet O, takdir edilen ölçüyü
bütün bunlar,
takdirle olur.
O (Allah),
etmesi ve takdire göre icad etmek
cad edip
yokluktan varla
Sadece icad etmek
ayr eylerdir..
ynndan
da olmaz., Öyleyse ne az ve ne de
Sonra dalar kadar büyük çamur
ile,
çkarmas
bir takdire
bütün
itibariyle yara-
itibariyle bari
olu-
göre icad etmek, ayr
bu iki kelimenin ayr ayr mânalar ifade ettiine ahit Araplar hazk ve her eyi ölçü ile yapan insana halik ismi-
Lûgatta
vardr.
Nitekim air:
ni verirler,
"Sen halk ettiin (yaptn) eyi güzel yaparsn. nsanlardan kimisi
var
ki
yapar ama güzel yapamaz.» demitir.
SMNE GELNCE:
EI-MUSAVVR
Bu isimde eyaya en güzel ekil vermek ve onlar en biçim
sokmak
tarza
nun
hakikati
itibariyle
O'na mahsustur. Bu,
ancak kainat tam olarak
bilen,
fiil'in
vasflandr. Bu
sonra ayr ayr yaratan
Allah'a mahsustur.
tamamn
Evet kainatn
ahs olarak mütalaa Onun
t
edebiliriz...
ve eczas
azalan
etmi
birçok organdan teekkül
ve hava-
gökler, yldzlar, yer, su
dr...
Bunlar gayet
muhkem
tertipli
bir tarzda
ve
tertip
recek olursa bütün nizam Üste ta
konmas
ekilde yaratlmlardr.
de
ki,
bu
tertip,
Hem
öylesine
azack bozuluve-
altüst olur.
gereken, üste;
alta
konmas icab eden de
al-
konmutur.
Tpk
bir
bina
gibi.
Temel talan
ve kereste
alta
ksm
üs
konmutur. Bu, tesadüfi deil, bilakis
önceden
tasarlanp da öyle yi
plmtr. Bunun salar,
aksini
düünüp de
talar üste,
aaç ksmn
alta
koy-
bina yerinde durabilir mi? Duramaz, eklini kaybeder..
te
yldzlarn yukarda, yer ve sularn (deniz ve
aada yaratlmasndaki hikmet ve sebepleri
nehirlerin
böyle anlamalyz...
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Kainatn yarsna kadar
gitsek,
hik-
sayacak olsak bitiremeyiz..
metleri
Ayr ayr her eyin hikmetini daha iyi anlar ve bilir.
sm
nizam ve intizamndaki
85
Bu
ve
tasvir
tertip,
karnca ve zerre
de
organlarnda
bu
bile
bilen, El-Musavvir isminin
mana-
âlemin her parçasnda mevcuttur. Hatta
akla
ve
karncann durgunluk, kalbe heyecan veren nizam
bile mevcuttur. Hatta
hatta
ve intizam mevcuttur. Canl varlklarda en küçük
yapsn
organ olarak bilinen gözün
anlatacak olursak bitiremeyiz.
ve onda olan
miktarlarn
lerini,
bir
olan
yüce
ekli
ile
adm
Her canl hayvan ve bitkide
ayn eyi
bile
tabakalarn, ekil-
ve bu renklerde
renkleri
gözü ancak
hikmetleri bilmeyen,
bilmekten öteye bir
Gözün
zahiri
gizli
görüündeki
atamaz.
hatta onlarn her
parçasnda da
söyleyebiliriz...
TENBH: Bu isimden kulun nasibi
bütün âlemin eklini ve
u olmaldr.
Önce
kendi nefsinde
suretini görmelidir. Derin derin
düünüp
geçmelidir.
tafsilâta
Önce
iyice inceler, vücûtta rek, nevilerini,
adet
bulunan cismani organlar gözden geçire-
ve'terkibini,
hikmetleri örenir, sonra,
göz
rine bir
nsan vücudunu
(Erafi mahlukat) olan insana bakar.
atar,
onun,
yaratlnda ve
tertip ediliindeki
idrak, irade gibi
manevi
nitelikle-
düünür, düünür...
Bunu takiben, gücü yettii kadar hayvanat ve nebatatn suret
ve
ekillerini inceler ta hepsinin ekli
kalbinde yer edinceye
kadar,.. Tabii
bütün bunlar, varlklarn cismani olan
ve
bilmeye matuf eylerdir..^)
suretlerini Bir
de bunun
belerini,
ruhani tertibi vardr
ki;
bu
nevilerin ekil
melekleri
ve merte-
yldzlarda, göklerdeki vazifelerini bilmek demektir...
Ondan
doru yola
sonra beeri kalplere tasarruf etmeye balar, onlar
irad etmeye
koyulur...
Sonra hayvanlara kar tasarrufa siriir ve onlar ihtiyaçlarna doru sevkeder... te bu isimden kulun nasibi bu olmaldr. Yan vücûdi ekle mutabk eklini bilmek,
suret
ilmi
kazanmaldr
malumun ekline mutabktr.
kul.
Çünkü
nefsin
Allah'n suretleri
bil-
ayan'da mevcut olmasna sebeptir. Ayanda 'mevcut olan suretler ise ilmi suretlerin insan kalbine hâsl olmasn salar... Böylece kul, Allah'n isimlerinden olan (El-Musavvir) suretlerin
mesi,
ederek, kendi ruhuna ekiilendiricilik vasfn kazandrm olur. Hatta öylesine ki kendi de bir Musavvir (ekil-Çünkü lendirici) durumuna gelir. Tabii bu, mecaz yoluyladr.. tarafndan suret, yani kulun ruhuna selen suret, serçekte Allah
isminden
istifade
halk edilmitir. Kulun
bunda en
ufak bir rolü yoktur... Lakin
kul,
Rahmet pnarlarndan istifade etmeye koar. "Bir kavi. özlerindeki (güzel hal ve ahlâk) deitirip bozuncaya kad
Allah'n,
üphesiz onun
Allah
te
(halini)
bundan dolaydr
deitirip bozmaz" ki
Resûlüllah
10
(SAV.) öyle buyu
mulardr-. w
-
vardr.
üphe
yok
11 Ona kouun!"
El-Halik
ve
Rabbinizin
ki,
ömrünüz boyunca
.
El-Bai isimlerine gelince; Kulun
—
bir rolü yoktur.
nefhalan
yani kullara
bu
isimler
bu
isimlerde hiç
verilmez ve onlara
yaratc denilmez ancak çok uzak bir ihtimalle mecazi anlamda gerektirdii denilebilir. Çünkü yaratmak ve icad etmek, ilmin ekilde gücü kullanmaktr. Allah, kula ilim ve kuvvet vermitir. kabiliyetine gör (kul) kendisi hakknda takdir edilenleri ilmi ve
O
(yine Allahn izni
10 11
Er'Ra'd Süresi,
1 1
ile) tahsil
.
ayetin bir
Bu hadisi Taberani.
edebilir.
ksm.
Muhammed
"Zaman günlerinde Allah'n ondan bir nefha alr da bir daha aki olmaz.
etmitir:
u
lâfzla rivay Mesleme (RA)'dan nefhalan vardr. Ona kousun! Belki birini
bin
." .
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Aslnda mevcut 1 -
yer,
iki
Var olmalarnda kul 'un
hayvan 2
varlklar
bitkiler vesair
kullarn, sanat, siyaset,
nsan, nefsani
ayrlr:
hiç bir rolü yoktur:
kainatn
Meydana geliinde
-
ksma
87
dier yaratklar
Gök, yldzlar,
gibi...
kulun rolü bulunan varlklar. Bunlar
ibadet ve cihad
gibi, kullarn amelleridir.
mücahede (çalmas)
sayesinde,
baz
eyleri
cad edebilecek dereceye yükselirse ve bu hususta herkesten faik olursa o, o eylerin muhteri (Mucidi) saylr. Çünkü o eyler onun icadndan evvel mevcut mucidine, satranc mucidini
belirtirler.
kimseden siteyile
filan
Mesela satrancn
deildiler...
kimse icad etmitir diyerek satrancn
Aslnda satranç övülecek ve onu kefeden bahs edilecek bir meta deildi ya!..
Hayr ve iyiliklerin kayna olan dier riyazi, snai ve siyasi icadlar hakknda da ayn eyi söyleyebiliriz.. Bu hususta baar gösterenlere bir eyler icad edenlere mucid diyebiliriz, lakin ne
f
var
ki
bu
isim
ona mecazen
itlâk edilebilir,
hakikat
yönünden
mecazen nakli mümkündür.. Baz isimler de var ki, kul hakknda bu isimler hakikattir; Allah hakknda ise mecazdr: Sabr, ekûr (isimleri) gibi... Allann
baz
isimleri
vardr
ki,
Aradaki fark anlamadan hiç
bunlarn
bir
kullara
zaman bu
isimlerde ortaklk
düünülemez!..
el'GAFFAR
yapan ve çirkini örtendir.. Günahlar, Allann dünyaörttüü ve ahirette cezalandrmaktan (Kullar) hakknda vazO,
a
iyilik
geçtii çirkinliklerdendir..
mam-
88
Gazalî
El-Gafr,
örtmek manasndadr.. Allann
örttüü ve meydana
çkarmad
ey, bedeninin,
O
tarafndan tiksinilecek ayplandr.
hakknda
kullar
ayplar
içeri
d
birir
insan sözler
de sislenmi ve
yüzüne vurulmamtr... nsann iç yüzü ile yüzü arasndaki kincisi;, bütün çirkin duysu ve temayülfark cidden büyüktür. lerin
kararsah olarak kimse görmesin diye kalbi seçmitir..
Eer
hatrndan geçen kötü duysularma, kalbindeki bakalar mutlak olacak olsalar ona hücum edip
kulun
çirkefliklerine
helak ederler. Allah çindekileri
onu bu durumdan da kurtarmtr.
da vurdurmamtr.
olmasna sebep olacak günahlarn da örtüvermesidir. Srf günahlarnn çirkinliklerini örtmek için, imanda sebat ettii müddetçe, sünahlarn sevaplara tebdil edeceini bile vaad etmitir.. Üçüncüsü,
kullar
arasnda
rezil
TENBIH: Kulun
bu isimden alaca
O'da bakalardan sadr olan yüzüne vurmaz. Allah'n elçisi "-
onun
zayi
Her kim
aybn
bunu
bir
udur:
ilham
hatalar örter.. Kimsenin
aybr
Allah'n kullarna öretmilerdir:
mü'minin
aybn
örterse, Allah'ta
kyamette
örter.."
Gybet eden, mütecessis olan, intikam seven, urad c< mutlaka ödetmek isteyenler tabii ki bu vasftan uzaktrlar...
Bu süzel vasfla bezenecekler hiç
etmeyen, kulun ayplarn aratrmak Hiç kimse kusurdan
ermi olsun vardr.
kimseler
hali
üphe
için
yok
ki,
ayplar ifa
arkas sra gitmeyendir..
deildir. nsanlar arasnda kemale
olduu
gibi
zayf
karakterli
kimselerde
Esmâ-i Hüsnâ erhi
89
göz yumup da aybna muttali olduu kiinin iyibahs eden kimse bu vasfa layktr.. Aadaki rivayet
Çirkinliklere
liklerinden
bu görüümüze ne güzel
bizim
Bir
bir
k
tutmaktadr:
defasnda sa (Aleyhisselâm)
köpein yanndan
havarileri ile birlikte
geçerler. Havariler
— Bu le ne fena kokuyor.
ölmü
dayanamaz:
Derler. Hazreti
sa (A.S.) bu sö-
zü duyunca-. (Bu gibi hallerde insanlarn
öretmek "-
için)
Zavall
iyi
öyle mukabelede
hayvann ve güzel
taraflarn anlatmak gerektiini
bulunur:
dileri var.."
el'KAHHÂR
r O, öyle
bir varlktr
ki,
dümanlarnn
belini krar,
onlar
öl-
dürmek suretiyle kahreder. Hayatta hiç bir varlk yoktur ki, onun kahr ve kudreti altnda kvranmasn. Satveti karsnda aciz kalmasn...^
TENBH;
T
dümanlarn kahr edene denir. Kullarn en büyük düman iki yan (sars) arasnda bulunan nefsidir. O, kendisini aldatan eytandan daha dümandr. Kul, her ne zaman nefsinin ehvetlerini kahr ederse, eytan kahr etmi olur. Çünkü Kullardan kahhar,
eytan onu, ancak ehvetleri vastasyla
hela sürükleyebilir.
eytann insanlar aldatmak için alet olarak kulland eylerden biri de kadnlardr. Kadnlara kar ehvet ve isteini kahr eden
kii,
bu tuzaa dümez..
Din kuvveti: akln iareti böyledir.
ile
ehvetlerini
krp parçalayan da
Û C
Nefsani arzularn
yen
insanlar
yenen
kii
mutlaka kendisini aldatmak
o Onun saye ve çalmas
da yenmi demektir. Çünkü
vücudunu ortadan kaldrmaktr. ruhunu ihya etmektir.
Birer
i
düman
insanlarn sayesi,
is
mesabesinde olan ehvetle
ruhunu ihya etmi ve ölümünde df1 ölmemi olur. "Allah yolunda öldürülenleri sakn ölüler sanma. Bilâkis onlar
öldüren
kii
katnda
Rableri
12
diridirler."
.
elVAHHÂB Hibe,
karl
olmayan
ba çoaltan
sfatla
ren ve
bata
ivezsiz
ve garazsz
kiiye cömert ve
Vahâb
bir
batr.. Bu
(ziyadesiyle ve-
bulunan) denir.
Gerçek Cömertlik, karlnda hiç bir ey beklemeden vermek ve balamak ancak Allah'tan beklenir.. Bu, ancak Allahzaman karlk bekk 'a mahsustur. Çünkü her muhtaca verdii meden vermi ve halen de vermektedir. Hem de pein verir vereceini sonraya brakmaz..! Bir
kimse, bir
bata
bulunduunda,
karln hemen
bek-
ve yahut zamanla insanlar tarafndan övülmesini veya en azndan knanmaktan kurtulmasn isterse o insan bata bulunmu bir insan deildir. Cömert olmak erefini bile ihraz etmi saylmaz. Çünkü her verilen eyin karl mutlaka para veya lerse
mülk olamaz. Bazen da bunlarn cinsinden olmayan, elle mayan manevi deerler de olabilir verdii eyin karl...
Her kim eref kazanmak veya övülmek lunursa
o sadece bu
Çünkü gerçek
1?
ÂI-
mran
ba
balayc
Süresi,
169. ayet.
o
meydana
kimsedir
ki,
için bir
tutul-
bata
b
getiren bir içi olabili
herkes
ondan
karlksi2
Esmâ-i Hüsnâ erhi
faydalar görür, yani herkese ivezsiz
91
ve garazsz faydas doku-
nur.
bazen
Hatta
adamdr, yapar,
hiç
de
öyleleri
olabilir
srf hayr
ki,
hayr yapmyor) demesinler
ite böyle
balarda
için srf
ban
korkusundan
bata
bulunanlara da
denemez. Çünkü bu da yapmtr.. insan
(bak ne cimri
ötekiler gibi
bulunan
karlk
için
TENBH: (
Kul'dan, hiç bir
zaman gerçek manada
layclk beklenemez. Çünkü o, yaplacak evla
n
olunca o hatta
ii
yapmaya
katiyen
bir iin,
yanamaz.
en aziz varl olan ruhunu kii
(Bata bulunan) ve Cevad layk olmu olur. Böyle
azabndan
olmayp da
üphe
Fakat,
ba-
yaplmamas bütün
varl-
Allah yolunda, Cennetine
tama etmeden veya azabndan kurtulmak
meden feda ederse o
cömertlik ve
yok
gibi bir
gaye bekle-
gerçekten Vahhab
ki
(son derece cömert olan) ismine
srf Allah'n cennetine
kavumak veya
kurtulmak gayesiyle yaparsa veyahut insanlar tarafn-
dan övülmek, beenilmek dolaysyla nam ve öhret kazanmak için bir bata bulunmusa, o kii her ne kadar zahiren karlksz bir bata bulunmu hissini vererek, insanlar tarafndan Cevad (son derece cömert) kabul edilirse de aslnda böyle deildir.
Çünkü
insanlar
karln yalnz madde olduunu
sanrlar
oysa maddi olmayan, manevi olan karlklar da vardr...
—
sadece Allah rzas için bir manevi nasip bekleyerek bütün varn olarak veren kii nasl Cevad (fazla cömert) olma vasfna mazhar, olamaz? diye bir sual varid olursa deriz
Pekâlâ
ba
ki:
Bu
tip kimselerin
maktr..
nsanolunun
hazz yalnz ihtiyari
olan
Allah'tr, fiilleri
rzasdr, ona kavu-
ile
kazanabilecei en
£ fj^
92
mam-
Gazalî
O öyle bir haz ve saadettir
büyük mutluluktur bu! luluklar
onun yannda
u halde
bütün mut-
hiç kalr..
Arif-i Billâh
o
kiidir
karlnda
det eder. Yoksa
ki
ki,
yalnz Allah
Allah'a
için iba-
herhangi bir saadet beklemek
için
deil sözünün manas nedir? Ayrca Allah'a karlksz ibadet edenle, ondan bir eyler bekleyen kiinin ibadeti arasnda ne Sibi farklar
vardr? dersen,
— Haz, tir.
insanlarca
u olur:
yaplan herhansi
esnasnda bu
ibadeti
Kul,
cevabm
tecerrül ettiinde, Allah'tan
bir
gibi niyet
baka
n karl demek-
ve arzudan tamamen
gayesi
ve maksad kalmam
demektir. Ona, insanlarn haz kabul ettii eylerden tecerrüt
etmi
Mesela
ondan kölesi
1
derler..
bir köle, efendisine, efendisi
bir ikram
olduu
tamamen
beklemek
olduu
için
hizmet eder.. Efendi
için
deil de,
de
kölesini,
deil de ondan hizmet ve hürmet beklemek
için
M
için korur.. Bir
baba böyle
ya?
baba, çocuunu,
Bir
menfaat beklemek Hatta,
için
çocuu olduu
için
korur,
ondan
deil..
gereken hürmeti göstermese
iyiliine çalr..
kimse, bir
ulamak
için
olu ona
düünür, onun Bir
ini
(Adama
eyi (o eyin
onu
onu
sende!..) diyemez!
kendisi için
talep ederse: sanki
bile yine
deil de) baka
talep
etmemi
eye
demektir.
Çünkü istemesinde o gaye deil, baka eydir. Altn isteyen kimse gibi... Altn isteyen kii, onu bizatihi istemez, bilâkis onunla yiyecek ve giyecek almak için ister... Hatta yiyecek ve giyecek de bizatihi murat deildir; lezzet elde edip, elem ve keder gidermek
için
arzulanmlardr...
Lezzet (zevk) yoktur!
bizatihi
murat edilmitir..
Ardnda baka gaye
Esmâ-i Hüsnâ erhi
le.
93
nsanoluna arz olacak elem ve kederin önlenmesi de öyte altn, yiyecek elde etmek için bir vastadr. Yemek de
•,>ehvet
ve lezzet elde etmek
için bir köprü!...
Lezzet
ise
gaye-
vasta deil...
dir,
te çocuk da
baba için vasla deildir.. Babann onu arzulamas (sevmesi) onun selameti içindir. Çünkü çocuun kendi,
bizatihi
Allah'a
bir
pederin hazzdr..,
Cennet
için
ibadet
eden de
(Cenneti) kendisinin aranmas ve istenmesi tr,-
gaye deil.. Vastay öyle
(vastasz) ulalacak olursa
Dünyevi altn
istekler
eer
o
için bir
vasta
onu
klm-
ayet gayeye onsuz
aranmaz...
altnsz elde edilse hiç
aranmaz. Kimse ona
mahbûb
anlayabiliriz:
böyledir: Allah
iltifat
etmez..
u
üphe
yok
ki,
halde gerçekte
olan ulalmak istenen gayedir, altn deil..
Eer Allah'a
ibadet edilmeden cennet elde edilseydi, kim-
se Allah'a ibadet etmezdi..
u halde Abid'in (ibadet eden
kii-
mahbûbu ve matlûbu cennetti, bakas deil.. Lakin Allah'tan gayri mahbûbu olmayan, bütün hazz ve gayesi Allah'a kavumak olan kii böyle deildir. Onun bütün gayesi ve arzusu nin)
kavumak, Mele-i Alâ da mukarreblerde beraber olmaktr. te bu nitelii tayan kiiye "O, sadece Allaha ibadet ediyor, yani Allah'a Allah için ibadet ediyor; baka bir gaye güdeAllah'a
rek deil.." derler..
Bu
demek
deildir
ki,
onun
hazz vardr ve o hazz yalnz
hazz yoktur.. Onun O'ndan bakas deil...
hiç bir
Allah'tr,
kavumak, onu müahede etmek, onu bilmek sevinç ve neesine inanmayan, ona mütak olamaz.. Ona mütak olmayan, hakknda, Allah'n onun gayesi olduu düünülemez. Bu sebepledir ki, o kii yapt ibadet babnda, sadece maddiyat Allah'a
düünen
kötü bir içi gibi
olur.
mam-
94
Gazali
Ne yazk
ki
çou, bu
insanlarn
zevki
zevki tatmamlardr, Allah'n cemaline
tatmamlardr, bu
bakmann
lezzetini anla-
yamamlardr. Bu tp kimselerin imam yalnz dilledir.. çlerine ilememitir.. Çünkü içlerinden biran evvel Cennette Müminlerin emrine verilecek hurilere kavumak isterler... Bütün bu anlattklarmzdan lardan
hali
üdür..
olmak muhaldir.
Eer
u neticeyi elde ediyoruz:
Allah'a
kavumak nazlarn en büyü-
insanlarn kabul ettii, yaplan herhangi bir iin kar-
l olan maddi veya manevi menfaati
bir
haz olarak kabul eder-
ben buna (Haz) demem...
seniz
hakknda elde
Kul
daha
Haz-
iyi
ise tabii
ki
bu
edilmesi,
ondan mahrum olmasndc
onlarca haz kabul
edilebilir...
er*REZZAK Rzklar ve rzk verdii varlklar yaratan, rzklarn onlara ulatran, rzklarla faydalanmalarna temin
eden
hiç
üphe yok
ki,
Ö'dur!
Rzk
iki
ksmdn
1
-
Beden
2
-
Batni rzk. (Yani ruhun rzk).
için olan,
Batni rzk, marifetler
azklar ve yemekler sibi zahiri rzk,
ve mükaefelerdir
hazrlanm en
erefli nzklardr..
hayattr,- zahiri
olan rzkn semeresi ise
bedenin
ki,
bunlar kalpler
için
Çünkü bunun semeresi, ebec belirli
bir
zamana kadar
kuvvetini salar...
rzk çeidini yaratan ve erbabna isal eden (ulatran) üphe yok ki, Allah'tr.. Lakin onu, dilediine bolca verir, istediine kar da azaltr... Bu
iki
Esmâ-i Hüsnâ erhi
95
TENBH: Bu vasftan I
1
hazz
(nasibi)
ey olabilir:
iki
Bu vasfn, gerçek sahibi Allah
-
baka
kul'un
olduunu
olmadn
kimsenin müstahak
bilmesi,
O'ndan jL
iyiden iyiye anlamasdr.
Böylece rzk ancak O'ndan bekler. Bu hususta O'ndan bakasna itimad ve tevekkül etmez.
Hatem'ül Bir
-
Esem'den 13
adam ona
1
rivayet edilmitir-.
sordu:
— Nerden yiyorsunuz? — Onun — Sana gökten ekmek mi yadryor? — Yeryüzü O'nun olmasayd, hazinesinden...
elbette
ekmei gökten ya-
drrd...
— sözü ediyorsunuz! — Çünkü gökten ancak kelam — Anlald ba edemeyeceim! — Çünkü zaman baa Siz
tevil
o,
indirmitir!..
sizinle
batl, hakla hiçbir
["
2
-
Ona
klavuz bir
menfaat salayan güzel sözler, ve refli
bir el
ilim,
öretici bir
çkamaz....
dil,
sadaka verip de
verdiini bitmesidir.. Bunlar, söyleyecei
yapaca
güzel iler vastasyla kalpler
rzkn temin edilmesine yol
ona olan ihtiyacn
Ebu Abdurrahman Hatim bin Unvan
El'Esen.
(Vefat H.
artrr...
237 de)
tabaka evliyadandr. Belh ehlindendir. akik Belhi'nin talebesi ve
Küeyr
sf:
arani C.1,
idi.
yüksek
56. Nefahat-ül Üns sf:
93
v.s.
halleri sf:
e-
açarlar..
Allah bir kulu sevdimi, halkn
Hidraveyh'in üstad
için
Ahmed
tabakat kitaplarnda yazldr. Bak.
130, Tabakat-
Sülem
sf:
Birinci
bin
Risale-i
91-97, Tabakat-
$L
mam-
96
Gazalî
Rzklarn halka ulalmas babnda, Allah
olduu müddetçe,
sta
vasftan bir nasip
(SAV.) buyurmulardr:
rimiz
veren emin haznedar, hiç
dan
alm
yok
ki,
kul
olur.
arasnda
va-
Peygam*
emrettiini,
"Allah'n
üphe
ile
isteyer
tasaddukta bulunanlc
biridir.."
Kullarn
Allah'n
elleri,
rzklanmas
seferber eden,
için,
ayakta tutan
hazineleridir..
kii,
dilini
bu sfatn sevabna
Ellerini
bedenlerin
rzklanmas olacaklarn en er
kalplerin
nail
dir!
<
9
el'FETTAH f)
^
O, öyle
|
bir varlktr
ki,
onun
inayetiyle
bütün kapal (kaplar)
mükül hal olur da peygamberlerine ülkeedip dümanlarnn ellerinden çkarr de öyle buyurur:
açlr, hidayetiyle her
feth
ler
"Biz hakiykat sana
(Hüdeybiyye müsalehas
(-ü zafer yolu) açtk..."
14
ile)
Velilerinin kalplerinden
apaikar
bir feth
perdeyi kaldrp
Semasnn melekütüne, kibriyasnn cemaline giden kap açar... Ve öyle buyurur: "Allann insanlara açaca neman:
onlara, lan
bir rahmeti tutacak yoktur."
Gayb
J
anahtarlarn ve rzk anahtarlarn elinde (kudretinde)
bulunduran layk
15
o (yüce
varlk) hiç
üphe yok
ki,
(Fettah)
olmaya en
olur!....
TENBH:
I
Kulun silkinmesi külât
14 15
kilitleri
krlsn,
El-Feth Süresi,
1
.
ayet.
El-Fatr Süresi, 2. ayet.
lazmdr
ki
yapaca
güzel nasihatlerle
mü
verecei güzel öütlerle de halkn anlaya
madii dini ve dünyevi meselelerine bir çözüm yolu bulunsun. Bu sayede o, El-Fettah isminden gerei gibi yararlanm olabilir...
^
!
el'ALM
r la
Bu ismin manas açktr. Bunun kemali; her eyi tam manasy-
bilmekle, yani
balangcn ve
dn,
inceliini,
içini,
açldn,
önünü, sonunu,
bitimini bilmekle olur..
Bu açklanmas bakmndan, malumat (bilinen eyler) den tifade
edilmi deil de, malumatn kendisinden
olmas
gerekir. Aksi
halde
o
tam
ilme
ilim
is-
edilmi
istifade
denilemez.^
TENBH: ]
Âlim vasfndan kulun nasibi malûm... Lakin onun imi
lah'n ilmi
üç hususta
- Malumat
1
(bildikleri)
dr.
2
-
da, asl
ayrlr:
çokluunda. Kulun malumat olsun yine de mahduddur, az-
(bilinenler)in
ne kadar çok olursa
Namütenahi
ilimler
nerde,
o
(kul) nerde?...
Kulun bilmesi, veya anlay, her ne kadar vuzuh bulsa
gayeye vasl olamaz.
Bilâkis
ardndan görmesi gibi derecelerindeki fark inkâr edemezsin. Sabahn günün ortasndaki aydnlk bir olabilir mi?
tün
-
Allann
eya onun
eyaya
tabidir
ilmi,
eyadan
istifade
bir
et-
eydir.. Keif
alaca karanlyla
edilmi deildir,
ilminden istifade edilmitir. Kulun
Ve onun
müahede
onun eyay
mesi, ince bir perdenin
3
Al-
ile
bilâkis
eyay
bü-
bilmesi,
sayesinde meydana gelmitir.
Bu söz akln, kurcalad
ise,
satranç
örenen
asl satranc bulan kiinin ilmini bir karlatr.
bulan kiinin satrancn vücuduna (varlna)
O
kiinin ilmi
ile
zaman, satranc
sebep olduunu,
satrancn varls
ela,
örenen
anlamakta güçlük çekmezsin. satrançtan
önce
kiinin bilgisine
u halde satranc bulan kiinin
Eyadan
öncedir,
ilim
kiinin
te
edilmitir.
aksine
eyadan
sayesinde elde ettii eref;
ilr. "
bilgisi,
Allah'n
eyann varlna sebep
bunun
Bizim ilmimiz ie,
Kulun
örenen
gelmitir. Satranc
yüzden gecikmi ve sonra elde böyledir.
sebep olduu
ilmi
d
olmutur.
sonradr.
ilmin,
Allah sfatlarn-
dan oluu sebebiyledir. Lakin en erefli ilim, malumu (bilineni) en erefli olandr. Bilinmilerin en ereflisi üphe yok ki, Allah-ü Zülcelaldr. Bunun için marifetullah, marifetlerin en efdali olmutur.
Hatta sair
eyay
bilmek de, Allah'n
kulu Allah'a yaklatracak yolu bilmeye
ulatracak herhangi
bilmeye yahut
veya da
marifetullah'a
hususa sebep veya vesile
bir
eref saylmtr. Bunun
ilerini
dnda
kalan her bilgi
olduu
için
bu kadar erefi
haiz deildir...
s
o
fiso *
'
i el'KABIZ
el'BÂSIT
Ölüm annda varlklarn ruhunu kabz eden, hayat verecei zaman onlara ruhlar veren, zenginlerden sadakalar (zekatlar) rzk veren, zenginlere bolca ihsan da bulunan, rzk ksp onlar darda brakan, kalpleri kabz edip
alan, fakirlere
fakirlerden
mahrum brakan yahut ihsahna boan hep O'dur!..
onlar cemalinden lütf-ü
kalplere 'inirah verip
*J
j
TENBH: Kullardan hikmetli sözler
bu
vasflara
ve mükni
mazhar olan o
bilgiler
kiilerdir
ilham edilmitir. Bu
ki,
ulvi istidat
kabiliyetler sayesinde, insanlarn kalplerini, gönüllerini
çeitli nimetlerinden, ferahlatrlar;
kendilerine
ve
kah Allah'n
bitmez ihsan ve lütuflarndan söz ederek
kah Allah'n Kibriya ve Celal sfatlarndan, dümanla-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
kar
reva
görecei
kalplerini
kab
ederler (yani daraltr ve skarlar..)
rina
çeitli
azaplarndan söz ederek onlarn
Mesela; Allah'n Resulü Sallallâhü Aleyhi ve Sellem
habenin
kalbini ibadetten, "Allah:
tee göndereceklerini
99
önce
sa-
Ademe (AS.) Adem soracak: - Ne
kyamet günü
gönder, diyecek.
.
.
kadar Yarab? Allah, her bin kiiden nu,
gönder, emrini
Onlarn
dokuz yüz doksan dokuzuverecek.. "diyerek soutmutur.
kalplerinin
krldn
ayfladn görünce yeniden
ve ibadete kar olan evklerinin
kalplerini
yapm
ve öyle buyur-
nulardr: "- Siz,
o
gün, sizden evvel gelen ümmetlerin içinde
öküzdeki siyah
bir
benek
gibisiniz!"
el'HAFD Kafirleri,
bah O,
felakete
er'RAF
düçar etmekle
alçaltan;
Müminlere saadet-
ederek yükselten O'durlj velilerini
kendisine yaklatrarak
indinden uzak ederek
Mahsusat
üphesiz
iradesini ki
yükseltir,-
dümanlarn
alçaltr!
(his edilenler)
>nem vermeyip, cimseyi,
beyaz
ve mütehayyilât (Hayal edilenlere)
ehveti kamçlayan hususlardan artan
mukarrep meleklerin yanna
yükseltir..
Her kimde ehvetinin zebânü olur da hayvanlar gibi her in zevk ve saradan ibaret olduuna inanrsa onu da esfele afiline alçaltr. (indirir).
ünkü O,
hem
Hafiddir,
te
bu güce sahip olan ancak
hem
Raf...
Allah'tr.,
J 100
mam-
Gazalî
TENBH: Hakk görünce kald rr, batl görünce yerin dibine indirir.. Bu da ancak, haklya ar' çkmak, haksz hakszlktan menetmekle olur... Kul,
bu isimden öyle
Allann
dümanlarn
dostlarn da yükseltmek
Baz dostlarna Allah
stifade edebilir:
alçaltmak
için
gayesiyle,
onlara
saldr
yardmlarna koar.
hitaben,-
buyurmutur: (Bu
hadis, Hadis-I Kudsi'dir.) "Dünyadaki
zühdün kendi rahatln içindir,- beni anman, benimle tee etmen içindir. Benim için, dostuma dost; dümanma dü" oldun mu? (sen ondan haber ver!)"
el'MUZ
el'MLJZLL
Mülkü, dilediine veren, dilediinden alan
Gerçek mülk,
ihtiyaç
zilletinden
üphesiz O'dur
kurtulmakta ehveti krmakt
cehaleti bertaraf etmektedir...
Herkimin kalbinden perdeyi kaldrp Cemalini tirirse
müahede
kanaat nimetine gark ederek mahlukatndan kimseye
m
bahederek nefsine onu e dirmezse, ite onu aziz klm ve daha dünyada iken ona mülkü vermi olur. Ahirette de hiç üphe yok ki onu kendisine ebedi: "Ey itmi'nana ermi ruh, dön Rabbine, sen ondan raz> taç brakmazsa), kuvvet
senden raz Kimi bir
16
de
olarak"
16
ve
tey'id
hitapla yaklatracaktr...
gözlerini halkn ellerindekine diktirmi
hrsa bürütmü, azla kanaat etmez
El-Fecr Süresi, 27,28. ayetler.
bir hale
ve onu
sokmu
ise
ar o
Esmâ-i Hüsnâ erhi
klmtr... (O'na kim karabilir?)
elil
te
bu O'nun
iidir.
101
stedi-
aziz, dilediini zelil klar.
ini
Bu
zelil kii
u
ilahi
hitaba
maruz
kalan kiidir. "Fakat kendini-
kendiniz yaktnz (hep müminlerin felaketini) gözettiniz. (s-
i,
n
dini
üphe
hakknda)
ettiniz. Sizi kuruntular aldatt.
ok aldatan (eytan veya dünya), (ite) Allann emri gelip çatt."
t
Bu ne büyük
zillettir
Allah'a
kar
Sizi
bile aldatt. Niha-
17
yarabL
ve gerekse eli ile aziz olma yolunu tutan n bu vasftan haz ve nasibi olmaldr elbet... Gerek
o
dili ile
kii-
es'SEM
Ne ir
kadar
gecede,
gizli
insiz bir
rncann ayak
Hamd rin
seslerini bile
edicilerin
eli
amma
yoktur,
eyi
duyar... Hatta karanlk
kaya üzerinde sessizce yürüyen simsiyah iitir..
hamdini duyar, mükafatlandrr, dua eden-
yalvarlarndan haberi Duyar
bi
olursa olsun, her
olur,
dualarn kabul eder..
bizim gibi kulakla deil, yapar
konuur amma bizim
amma
gibi dille deil..
bizim
O
gi-
bütün
ve hadisatn her eyinden her çeidinden münezzeh ve müberradr. Bizim gibi alet ve edevatlar münezinsanlarda olan aza
kldmz
zaman anlarz ki, O'nun duyuu bizimkine benzemez, bambakadr.. Duyuu sonsuzdur... zeh
Bu
hususu
fedilmeyecek
pek
dikkatli
ince
bir hataya
olmalsn!..
El-Hadid Süresi, 14. ayet.
düünmeyen kii, tebih gibi, afdüebilir.. Onun için çok düünmelisin
102
mam-
Gazalî
TENBIH: His
(duyma) yönünden, kulun bu
sfattan nasibi vardr
ksadr. Çünkü o, bütün duyulan eyleri idrak
maz) o ancak yakn olan
sesleri duyabilir.
Sonra duyu organ her zaman
duyma
sa
kabiliyeti
gürültülü
halellik gelir
£
hastalanabilir..
Ses
gizli
hemen hemen ie yaramaz.
duyamaz. Ses çok ve son derece olursa büsbütün duyusunu kaybeder. Yahut ona
Ses uzakta olursa
ve
|
edemez (d
hiç
de duyamaz
tiz
bir
olur..
Bu vasldan kulun alaca
dini
haz
iki
çeittir:
eyi duyduunu ve Allah'a gizli kapakl hic bir ey tasavvur edilemeyeceini bilir ve ona göre dilini muhafaza eder kötü niyet ve teebbüslerde bulunmaz... 1
-
Allah'n her
2
-
Kendine kulan yalnz Allah kelamn dinlemek
rildiini
bilir..
Allah'n kitabn dinler,
ulatracak hidayet yollar bulmak
ondan
için
canla
için v«
istifade eder,
ona
sarlr..."
er'BASÎR
t Her eyi gören, yerin altndakiler! de, sa bütün kainat gören O'dur! J
üslündekileri
de
hüla-
O'nun gözleri, bizim gözler gibi deildir. Yaratm olduu insan ve hayvan ve sair eyann' gözleri gibi olmaklar münezzeh böyle olunca O'nun görme sfat en mükemve müberradr. meldir. Noksan sfattan tamamen beri ve azadedir.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
103
TENBIH: Kulun
bu
vasftan
hazz meydanda...
(yukarda arz et-
Lakin
uza
görememekledir. Hatta çok yaknnda ve içinde olan çöpü de, gözünü döndürüp göremez. Kul ancak yaknda görünen ve aydnlkta olan eyleri görebilir. Karanlkta: olanlar da göremez.. ilimiz gibi) kulun
)
görmesi zayftr.. Çünkü
bundan
Kulun
istifade
edebilecei
dini
fayda
iki
eyden
ibarettir:
Onun
gözlerini Allah
akllar
durduracak garaip ve
1cûttaki
/etlerini
lmak
için
görmesi
için..
yaratmtr, Allann
Tabii
ayetlerini;
mele-
acayiplerini, gökteki çeitli
baklar ders ve
bunlara
ibret
olmaldr..
sa Aleyhisselâm'a sordular:
— Mahlukat arasnda — bak sükutu senin
Kainat
)enim gibidir.
2
-
unu
ibret,
Cevabn iyi
gibisi
var
mdr?
tefekkür,
sözü de
zikir
olan kii
aldlar.
bilmelidir
ki,
onu
Allah
görmekte ve yaptklarn
»ilmektedir.
Yapt
kötülükleri Allah'tan
bakasndan
de Allah'saymaktr. Cenabgizleyip
gizlememek Allah'n murakabesini hiçe Hakkn bu sfatn bilmek ve ona göre hareket etmek, imann tan
verimli
semerelerinden
biridir..
murakabe ettiini bildii ve gördüü halmasiyete yaklaan kimsenin cesaretine diyecek söz
Allah'n; kendisini
de, bile bile
yok dorusu! Allann, kendini (yaptklarn) görmediini zannederse küfre jirmi olur...
ON
)
el'HAKEM
Gerçek ve tam manasyla hükmeden O'dur! Onun
hükmü kimse bozamaz,
(niçin
verdi,
böyle hüküm ver din diye'
O'na kimse soramaz.
O'nun
kullar
hakknda verdii hükümlerdendir:
"Hakikaten insan için kendi yoktur. Hakikaten "yiler hiç alevli
çalt ileride görülecek.."
gibi...
(bir
18
üphesiz Naim (cennetin) de,
atetedirler.."
yilik
çaltndan baka
kötüler ise el
19
sebep olur. Zdnir ile ila dieri ölecek durumda olan hastalar iyileti
saadete, kötülük ise akavete
Biri
öldürür,
rir.
Mademki müsebbebata Öyleyse olarak ra
da ve
manas,
hikmetin
sebepleri
yöneltmektir. o,
mutlak hikmet ve
tafsilatl
yön veren O'dur!
olarak
hüküm
sahibidir.
Onun
/
hükümden meydana
neticeleri
gelmilerdir..
müsebbebata tevcih edilmesi gezegenler ve dier belirli zamana kadar har
eflâki
En-Necm
ilahi
tedbiri,
yer, gökler,
edecek
da
Zira
da bütün sebeplen yaratan ve
Kaza ve kader de Allah'n hükmünün birer (Yani bunlar
düzenk
sebeplerini
tedvir etmesi
babnda
Süresi, 29, 30. ayetler.
El-nfitar Süresi, 13, 14. ayetler.
bir esastr...
Esmâ-i Hüsnâ erhi
u
Kazas
Ayette
Hök olmak üzere emri vahyetti."
loru yava yava,
zaman
belirli
hüküm
ki,
alan)
ilk
hesap edilmi belirli
bir
ölçülerde hareket
ilk külli
tedbir (göz
emirdir. Kaza,- daimi
hareketlerle, yine
hep onu kaza ve Bunu
bir misalle
Belki
namaz
ettirmektir..
ne
ki,
açp yumuncaya
külli
fazla
sebeplerin
doru
eden
varlkta (Kainatta) ceryan
çük
taraf
bu
bir
kaba
bal
vuracak ve
bir
içi
alete
top ve altnda da
bildiren
için
zaman
sandn
21
görmü-
(direk)
eklinde
anlataym:
önce üstvâne
bo bir aletin, de bulunmas dier
Suyun üstü-
bir ip bulunacaktr.
tas bulunacak.
O küçük kapta
Top düünce,
konmu
kü-
bir yuvarlak
tasa (Kâseye)
ses çkaracak.
azar azar su inmesi içi
lazmdr.
üstüvânn üstüne
taraf
Sonra üstüvane dediimiz
zünde olan
hadi-
anlatmaa çalalm:
yaplmas
Bir
olan,
kadehledir..
vakitlerini
baka
ve
yöneltmekten
içinde biraz su bulunduran bir alet gerekmektedir.
ne konulmu
ola-
külli
ve ne de noksan -
kadar
sebepleri, takdir
Külli
ise,-
de görmemisindir. Sana
sandn
Bu
ve
ölçüde olan müsebbeblere
sündür. Belki
alt
kaderidir..
Bu sebepledir
ibarettir.
Her gökte ona
ondan doacak Müsebbeblere
vazdr, (konulmasdr). Kader
rak
pat
tevcihi,
bu da O'nun
Demek
getirdi.
20
Bu sebeplerin
te
"Bu suretle onlar, yedi
belirttii gibidir:
günde vücuda
iki
105
aletin
için bir delik
altndan,
belirli
ölçüde
açlacak. Su alçalnca, su yü-
bo alet de alçalacak.
Bu suretle kendisine
bal
çekecek topun bulunduu aleti harekete geçirecek öylesine harekete geçirecek ki, topun tasa vurmasn salayaolan
80
ipi
Fussilet Süresi, 12. ayet.
* 1 Bir
nevi saat.
mam-
106
Tasa
cak...
Gazalî
düecek ve
Her
"Tan!" diye ses çkaracak...
saati
çk
ve alçal ik sonunaa bir düecek. ki düü aras, suyu hesaplanp takdir edilecek. Bu da tabii ki, suyun boand deliin seniliini hesaplamakla olacak ki bu ancak hesap yolu ik bilinir.
Suyun,
deliin
belirli bir
üstünün alçalmas alçalmas ve her
iki
bir
sebep olmaldr
açlmasn salasn. Bu sayede
genilikte
belirli
te
ölçüde inmesine
o ölçüye göre
olur.
O
sayede
içi
bo
ki
suyuflj aletin
taraf hareket ettirecek ipin çekii ölçülebilir.
bütün bunlar
çoalp
azalmayan
bir
ölçü dahilinde
ol
maktadr-.
Topun
tasa
er hareket de
dümesi dier
üçüncü
bir
bir
harekete
harekete
sebep
sebep
oluyor,
oluyor..
Bunlar acayip, ölçülü hareketler takip ediyor..
Bunun
birinci
imdi
u
kimsenin üç
sebebi suyun
anlattm
eye
bir
belirli
miktarda inmesidir.
düünürsen. Bu
sand
icad ed<
muhtaç olduunu anlamakta güçlük çekm<
yeceksin: 1 -
Tedbir:
sebeplerden 2
Arzu edilen eyin meydana gelmesi
nelerin icab ettiini
düünmek.
sandn esasn tekil eden edinmek. te buda Kazadr.
-
aletleri
Bu
te
yukarda
için, alet
bu,
ve
hükümdü
isimleri
geçer
koymak ve her aletin va; delikter fesini yürürlüe sokmak.. Bu suretle o alet çalr. Açlan su dökülür, o su, suyun hareketini salar, o da su yüzünde olar 3
içi
-
bo
Sonra bu
aletleri yerli
aletin hareketini
yerine
temin eder.
O da
ipin hareketini, ip d<
topun bulunduu kabn hareketini, temin eder. Böylece tof tasa düer ve bir ses çkarr. Bu ses halk tarafndan duyulur, ne
maz
vaktinin geldiini anlarlar,
bunlar,
belirli
ölçü dahilinde
namazlarna koarlar.
olur.
te buna
(kadar)
te
bütü
denilir.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Bu misalimizi
iyice
anladktan sonra, imdi
Allah tarafndan takdir edilmi diseler
de
böyledir.
Allah nasl takdir
ve
Bir
santim ne
tayin
etmi
ise
ve
belirli
unu da
bir
iyi
107
anla:
ölçü verilmi ha-
de
geri kalr,
öyle olur. Her eyi
belirli bir
ileri
gider ve ne
ölçüdedir.
uras da bir
bir gerçektir
ölçü vermi
de
ki,
Allah iini bilmi
ve her
eye
belirli
öyle yaratmtr.
Gökler, telekler, yldzlar, yer, deniz, hava ve kainattaki
muazzam
cisimler,
tpk o
larn, yerin, göklerin,
Tpk, suyun
belirli
Güne, ay ve z
aletler gibidir.
güne ve ayn
bir
Bütün
hareketi bir
feleklerin,
ölçüde dökülmesini salayan
delik gibi..
yldzlardaki hal ve hareketin, yeryüzünde ba-
sebep olmas yukarki misalde geçen su topun dümesine sebep olmas gibidir.
Gökteki olaylar
yldz-
hesaba baldr.
hadiselere
nin, üstteki
o
varlklarn
hareket
etmesinden
hareketi-
meydana gelen
malum..
Mesela bugün çplak gözle baktmzda günein hareket edip douya gelmesiyle bütün dünya aydnla boulmakta ve herkes iine
gücüne
taraf karanlk
basmakta ve herkes evine çekilmektedir.
gitmektedir. Batya gidip
batnca da her Belirli
bir
olduu zaman da havalar snmakta, meyveler olgunlamaktadr. Oradan baka yöne çekilince bu sefer, k gelmekmenzilde
te
souk artmaktadr. Ortalara gidince
lik
bu defa da
ilkbahar balar, her taraf yeil-
kaplar.
Bu bilinen eyler.. Ya bilmediklerimiz?! Akllara durgunluk, kalbe heyecan veren nice hadisat vardr
ki
bilgimizin
çok
ötesi-
ne düerler... Mevsimlerin Hayr,- onlar
da
deimesine ne
Allah'n takdiri
ile
dersin? (Tesadüf eseri midir?)
deimektedirler. Onlarn de-
'
108 Imam- Gazalî
imesindeki ölçü de
belirlidir.
Güne
ve Ay'n hareketine ba<
22
ldr
.
te Ayet: "Güne de, Ay da Yani onlarn hareketleri
de
hesapladr. bir
belirli
»23
hesaba baldr. (Öy
kendiliklerinden tesadüfi hareket etmezler...)
te birinci
bu
sebeplerin vaz' ise
Kc
tedbir ise Hükümdür...
te hizmet
bütün
ilerin
böyle olmasnda, Allah
adil bir
hüküm
sahibidir.
Nasl
az evvel arz ettiimiz misaldeki
ki,
dna
iradesi
bütün hadisat
bütün bunlar Allah'n
sebeplerini
aletler,
yapcsnn,
çkamazlar, onun istedii gibi çalrlarsa, ite
natta vukua gelen varsa;
Küm
takdirdir, (Kaderdir).
iyi
anla.
(te
iyi
iradesi
onlar
-
kötü, faydal
ile
bunun
olmaktadr. için
-
kai-
zararl
Onun
yaratmtr!)
ic
kav
manas budur! Allah'n ilerini adi misâllerle anlatmak güç bir eydir.
tebih
Misaller,
da kar uyank
ol,
için verilir..
her
Öyleyse sen
türlü temsil
misali
brak; maksi
ve tebihten uzak
dur.
TENBH: Yukardaki misalden, tedbir, kaza ve hüküm
babnda
kul
faydalanaca hususlar anlam bulunuyorsun. Bu, kolaydr, güç olan i nefisle mücadele etmek, din ve dünya ilerini yc ;
na sokmak
Cenab-
için gerekli:
Hak, srf nasl hareket edeceklerini
yeryüzüne, bunun 22
olan isabetli hareketleri tayin etmekti
görmek
için kullar
için istihlâf etmitir...
bu sözü zamanmzdan dokuz asr evvel söylemitir. Busun ilmen sabit olan bu hususun o zaman bilinmesine ve bu gerçeklerin Avrupa'( ancak zamanmzdan dört asr evvel kabul edilmesine okuyucularmzn dilGazali
tini
23
çekeriz.
Errahman
Süresi, 5. ayet.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
bakmdan
Dini
kulun
bundan
edecei
istifade
hakikat
109
u-
dur:
dedii ve diledii ne
Allah'n
ise
o
buna böylece
olur. Kul
inanmaldr. Olan, vaktiyle ne takdir edilmi ise odur. Mutlaka: olacaktr.
Bunun önlenmesi imkanszdr.
yapaca ey, rzkm aendieye kaplmadan, telaa dü-
Öyleyse üzüntü bounadr. Kulun yet vakar ve sükunet içinde,
meden aramasdr. Biz 1
-
bu
anlattklarna söre,
Üzüntü, neye
mükülle kar karya kalyoruz:
iki
bouna
olsun.
O
da
dierleri sibi
mu-
kadder deil midir? Mademki mukadderdir, mutlaka olacaktr! 2
-
Madem
çalmak neden?
ezelde ne
takdir
diye sorarsan,
edilmi
cevabmz
ise
o
oluyor, öyleyse
öyledir:
bounadr, dememizden kasdmz, o mukadder deildir anlam tamaz. Çünkü biz diyoruz ki, üzüntü Bizim üzüntü
makdur olan eyi önlemez. Çünkü olacak bir eye üzülmek, serapa cehalettir. Çünkü olacak eyi eer olacaksa ondan kaçnmak ve ona kar Üzüntü duymak, onu önlemez. Bu henüz
karlamadan, acnn seleceinden korkmak sibi bir eydir.. Olacak ey ayet mukadder deilse, o zaman üzülmenin hiç mânasl kalmaz.. te bu iki cihetten üzüntünün bouna olduunu söylemi olduk.
ac
ile
Çalma
meselesine gelince:
Bunun cevabn Peysamber
mübarek
Aleyhi ve Sellemin
u
hadisi vermitir:
"Çaln, her 24
Saliallâhü'
biriniz kendisi için yaratlan
Bu hadisi Taberani, Kebirde, bni Abbas
(R.A.)'den rivayet edilmitir.
eye
(R.A.)
ile
müesserdir."
24
imran bin Hüseyn
110 maro- Gazalî
Bu hadisten len
u
kastedilmitir: Kendisine mutluluk takdir edi-
kimseye bu mutluluk mutlaka
O
edilmitir.
etmek
sebebe mebni
bir
sebepleri elde etmek,
suretiyle
elde
olarak takdir
zor deildir:
kul için
itaat
edebilir.
Kendisine bedbahtlk takdir edilen kiiye
de
bu, bir sebe-
o sebep
hiç
üphe
be mebni
olarak takdir edilmitir
ki
yok
ki
tembelliidir.j'
tembelliine sebep öyle
Belki
bir
düünce
olabilir:
çalmaya lüzum yok, mutsuz sam, zaten mutsuz olacam ne diye çalaym?"
olacak-
mutlu olacaksam, zaten
düünce
Bu
düünen;
tarz sakattr.. Çünkü böyle
"Ben
bilmiyor
ve amel sayesinde serçekleiyor.. lim ve ameli elde edemezse bilmelidir ki bu, onun mutsuz olmasnn
mu
ki,
mutluluu,
ilim
bariz bir alametidir..
Buna kih
bir misal verelim-.
olmak isteyen
— Eer lmama
kiiye, "çal, ilim tahsil et" denir.
Allah
ezelde benim
ne lüzum var? Yok
zaten cahil lir?
Mesela, imamet derecesinde bir
imamlm
eer
cahil
olacam, çalmak bana ne
O da:
takdir
olmam sibi bir
fa-
etmi
takdir
ise ça-
etmise,
fayda salayabi
diye mukabele eder.
— Sende bu
fasid
fikir
hâkim olduktan sonra mesele yok,
zaten ezelde senin cehaletin takdir edilmitir.
imaml
buna ancak sebeplerine tevessül etmekle ulalacan bildii için - esbaba tevessül eder ve Üzerinden durmadan tembellik ve miskinlik telkin eden o yanl düünceyi atverir... Çünkü ezelde
Demek
ki,
amamaktadr.
takdir edilen kii,
-
çalmayan imamet derecesine
kati
surette ula-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Çalan ve sebeplerine ensel
tevessül
eden
kiinin ise,
111
önüne
bir
çkmadkça, doru yoldan yürüdükçe, mutlaka imamlk
derecesine yükseleceine
nsanolu unu da Kii,
iyi
katiyetle hükmedebiliriz.. bilmelidir:
saadete ancak selamet
bulmu
bir kalple vasl olabilir.
Kalp selameti; nefsin tezkiye ve yetitirilmesi çalmakla elde edilir.
Evet,
hükmü müahede babnda
kullar
derece derecedir-
sonunu düünür, acaba nasl olacak sonum diye.. Kimisi önünü acaba ezelde hakkmda ne takdir edildi, diye düünür. Bu, bir öncekinden daha iyidir. Çünkü, iin sonu önüne, yani ezelde ne takdir edilmise ona baldr. ler:
Kimi iin
Kimisi
de ne
ann adamdr,
maziyi
Allah'n,
ve ne de gelecei düünür:
te
kaza ve kaderine raz olmutur. Allah
tarafndan ne gelirse gayet rahatlkla onu kabul etmitir.. Bu
önceki ikisinden daha
bu
iyidir.
Kimisi
de
var
ki:.
Ne
hali,
ise,
ne geçmii
ve ne de istikbali düünür. Kalbi ilahi hükme gömülmü ve devaml uhud halindedir... te en üstün derece budur...
el'ADL
Bunun manas âdil (Adalet sahibi) demektir. Adalet sahibi demek, kimseye zulüm etmeyen, yapt ii adil yapan, verdii
[
hükümde Adli,
adaletten ayrlmayan demektir..
ancak
adaleti
ile
tannr. Adalet ise yaplan ite tecelli
eder. Allah
hakknda bu vasf anlamak
yedi kat gökten reyan
eden
al
isteyenin, her
eyden önce
da, ta yerin dibine kadar olan varlklarda ce-
Allah'n ilerini iyice bilmesi gerekir.
J
—
.
mam-
112
Gazali
—
yaratm olduu
mahlûkatta hiç bir kusur göreme-
yince, tekrar bakar yine kusur
göremez, yine bakar bu sefer yine
Allah'n
kusur göremez, Çünkü Allah'n güzel ve noksansz
göz kamatrc nizam ve
natn,
ce adeta
akna
hale
Ancak o anda bir kaçn anlam
dan
urar, ne
gelir..
belki
intizam içinde
yaratt
olduunu
kai-
görün-
yapacan, ne diyeceini bilmez
bir
Allah'n adaletinin birçok anlamlarn olur.
.
mevcudat, ruhani ve cismani olmak üzere balc iki ksmda yaratmtr. Yaratt yaratklarn hakkn tam manasyla vermi, yerli yerine yerletirmitir. O, bu itibarla cevad (son derece cömert) olmutur. Sonra onlar gayet güzel ve göz alc (Allah),
bir
ekilde
tertip
ve tanzim
etmitir.
te
bu
da O,
itibarla
a
(adalet sahibi) olmutur... Yer, su,
hava gökler, yldzlar, kainatn büyük cisimlerinde
saylrlar.
Allah,
zam ve
bunlar
yaratm ve
gayet
intizama sokmutur. Yeri
üzerine
mükemmel
(topra) en
de suyu koymu, suyun
üzerine
alta
de
bir
eklide
ni
koymu, onun
havay, havann
üzerine ise gökleri yerletirmitir. Bu tertip tersine olsayd dün-
yann nizam altüst olurdu. Bunun izah herhalde biraz güç ola cak; onun için halk (Avam) seviyesine inelim, de öyle imi çalalm:
çeitli
önce kendi bedenine baksn: O beden, tpk kainatn cisimlerden meydana geldii gibi, çeitli azalardan mey-
dana
gelmitir.
Kii
Mesela
insan,
vücudu, kemik, et ve derid
teekkül etmitir. Allah evvela kemikleri cildi (Deriyi)
yaratm ve ona
ete giydirmitir. Bu, böyle 'olmayp da
ne olurdu? nsan vücudunda görünen intizam kalr
et giydirmitir, sonra
myd?
u
tersi
olsayd
muazzam nizam
v<
Esroâ-i
Bu
Hüsnâ erhi
113
anlamakta güçlük çekiyorsan sana bir misal daha
misali
vereyim:
nsan
için çeitli azalar
yaratlmtr.
El,
ayak, göz,
burun ve
kulak v.s.
Cenab- Hak bu
Cevap (son derece cömert) olmu ve bunlan yerli yerine koyup yerletirmekle de son derece adil olmutur. Çünkü O, gözü bedenin en münasip yerine koymutur. Eer onu kafann üstüne veyahut ayan üstüne ya da elinin üstüne veyahut bann tepesine koysayd, çok çirkin bir manzara arz ederdi ve devaml olarak tehlikeye maruz azalar yaratmakla
kalrd.
de omuzlara asmtr. Ya onlar kafada, yahut dizlerin üstünde yaratsayd, arz edecei çirkinlik yüzünden ona baklaElleri
bilir
miydi?..
Havass Hamseyi bunlarn her
(be
duyuyu) da bata yaratmtr. Çünkü
casusluk vazifesini görürler, Bunlar üstte
birerleri
deil de yanda veyahut yarar mydlar?.
alt
ksmda yaratlm
olsalard bir
Her azay böyle erh edecek olursak konu
una Eer
dikkatini çekerim: Allah yerli
her azay
yerine deil de, kim?
sada
yerli
uzar.
Halta
Onun
için
yerine yaratmtr.
veya solda,
yahut yukarda yaratlm olsayd, yetersiz, yahut çirkin olurdu..
eye
baklmayacak kadar kötü
bir
aada
ve-
bo, veya da manzara arz
ederdi.
t Burunu gömüyor musun: yüzün tam ortasnda yaratlmtr. Ya
bata veyahut
olurdu acaba?
alnda, yahut da yanakta
Ondan
yaratlm olsayd
nasl
beklenilen fayday verebilir miydi?
Allann hikmetini idrak etmeye biraz daha gayret edebilirsin:
Bak günei dördüncü kat gökte yaratt zaman,
beyhude
yaratmamtr. Çünkü O, bütün gökler arasnda bir vastadr.. Onu gerçekten tam yerinde yaratmtr... Lakin ne var ki sen
114 imam-
Gazafî
onun hikmetini anlayamyorsun! Çünkü Semavat ve yer hakknda pek az tefekküre sahipsin! Eer onlara, hakkyla bakabilsen onlarda görecek olduun acayip ve garaiplikler, bedeninde gör düklerini unutturur.
Ah keke
kendi
ahsnda
bulunan hikmetleri anlamay
|
mamlasaydn da Afak- Semaya bakabilseydin! te o zaman ayetin srrna mazhar olanlardan olurdun: "Gerek âfakda, gerek 25 kendi nefislerinde ayetlerimizi yaknda onlara göstereceiz." Sonra, sen nerde,
u
ayeti kerimenin
srrna
nail
nerde: "Biz brahim'e, kesin ilme erenlerden olmas
ve yerin büyük mülkünü de öylece gösteriyorduk."
olmu
kii
için göklerin
26
Bütün emeli ve gayesi dünya olan, hrsn köleletirdii kiiye,
gök kaplan açlr O,
ismi
m
hiç?..
öretecek balca yolu
Tam manâsyla açklayacak Bütün
isimlerin
olursak
anlatan bir iaretten
ciltlerle
kitap
manalar da böyledir.
—
—
yazmak
ibarettir.
gerekir.
Onlar da böyle
Çünkü isimler, fiillerden türedii için, fiiller ve erh edilir. anlalmadan izah edilemez! Allah'n varlktaki efâli tam manasyla bilinmeden isimleri tam manasyla anlatlamaz. Çünkü Allah fiilleri izah
sonsuzdur!
Ama mücmel
olarak, kul
bu
isimlerin
mânalarn
bilebilir. Bil-
göre de bu isimlerden nasibini alr. Bu uzun uzun bal edilmesi gereken bir mevzudur. Bu kitabn gayesi ise, sadec
gisine
kiiye bir anahtar vermektir.. i
Cenab- Hakk'n bu isminden
kulun istifade
edebilecei hu-
sus udur:
0
N
f Her eyden önce Kul, ehvet ve gadabn, akl ve dine hizmetçi etmelidir. Eer akln, ehvet ve öfkesine esir edip de 25
26
Fussilet Süresi, 53. ayet.
El-En'am Süresi, 75. ayet.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
(ehvet ve
onlarn
m ve
Öfkesinin) dediini yaparsa, adaletten ayrl-
kendi nefsine zulmetmi
Bu kendi
115
hakknda
nefsi
olur.
riayet
etmesi sereken bir adalet an-
laydr. gelince:
Tafsilata
adalete riayet
ne
etmi
kar hakszlk
etmi
ayet lahi o takdirde
saylr.
ederse,
hudutlar aarsa, hemcinsiadaletten
ayrlm ve zulm
demektir..
Sahibi yerli
eri erifin çizdii hudutlar amamakla
bulunduu
her azaya
kar
adaletine gelince; onlar
yerinde yan Allah'n emrettii ekilde kullanmaktr!
Eer söz
sahihi bir
kimse
ise
çoluk
çocuunu ve
halkna
kar, nasl davranmas icap ettii meydandadr, izaha lüzum yoktur.
zülüm bakalarna eziyet etmekten; adaletse bakasna yardm etmek ve onlara iyi davranmaktan ibarettir.. Oysa durum hiç ele sanld gibi deildir. Çünkü bir Çoklar zanneder
melik (idareci),
silah,
ki,
para,
meydana gelen mallarn
kitaptan
taksim ederken, bütün paralar zenginlere, silahlar
da
yapm
olur, Lakin
mat icap
ayrlm
alimlere verse, belki böyle
ettii
verdii eyler
ekilde
yerli
yerini
yerine
kitaplar
askerlere,
yapmakla faydal
bir
i
bulmad
için,
yani taksi-
yapmad
için
adaletten
olur.
Bunun tersi, hastalara ac ilaçlar vermekle iyiletirir, canileri de bir ceza vermek suretiyle öldürürse onlara belki eziyet etmi olur. Fakat adaleti de yerine getirmi olur. Çünkü yapt iler haksz deil,
bilâkis
Hakkn ve
Din yönünden, kulun
adaletin gerektirdii ilerdir..
bundan
istifade
edebilecei hususa
gelince:
Her eyden, önce
kulun, Allah'n,
kümlerinde, emir ve yasaklarnda adil
yapt
bütün ilerde, hü-
olduuna inanmas
gerekir.
116
mam-
Gazalî
Allah'n emirleri, ister kendi isteklerine uygun, ister
badasn,
kendi menfaatleriyle
ister
uymasn. ster
badamasn..
Allah
ma-
demki emretmitir, dorudur. Onun emrini yerine getirmesi lazmdr. Mademki yasak etmitir yine dorudur onun yasakla
rndan uzak durmas lazmdr.. Allah'n emrine sarlmazsa, mutlaka zarara girmi olur. Çünl< o, Allah kadar bilemez.
Nitekim
namam" büyük
kannn alnmas
duunu
girmi
bilmesi
iyi
bilir.
"acya da^
bu acdan daf
olur..
kulun, Allah'n
yapt
bütün ilerde hakl ve
ve buna böyle inanmas
Çünkü iman,
pürüp
gerekli olan bir hasta,
diyerek kan aldrmaktan imtina ederse,
zararlara
te
Onu, Rabbi kendisinden daha
adaletli
gerekir.
inkar kökten keser, zahiren
bütün
itirazlar s
atar..
zaman ve felee kabahat yüklememekle mükell (te ne yapalm bu yaptklarmz zaman icab... Zalim fel geldi de bizi ml buldu?) gibi sözlerle zaman ve felei suçlamak - ki bu zamandaki insanlarn ekserisinin yaptklar gibi - bir cehalet örneinden baka bir ey deildir. Kul unu iyi bilmeli ve aklna koymaldr ki, her ey bir sebebe baldr. O ekilde terKii,
tiplenmitir. Allah tarafndan nasl tertip
edilmi
ise
öylece vuku
bulmaktadr. Allah'n tertibinde hakszlk olamaz, Allah'n her ru
ve her
yapt
da
dedii
do-
adildir!..
"s
, fl
^
C
el'LATF
„
f L Bu isme ancak, maslahat ve menfaatlerin gizli tasarrufiarr herkesin anlayamayaca inceliklerini bilen ve o menfaatleri
muak
bir
eda
hak edenlere ulatran müstahak
ile
(yumuaklk), ilimde
m
lütuf
olur. Fiilde rfk
manas tamamlanbunun keman (Mükemmel
bulunursa ite lütfün
Gerek mi ve serekse ilimde olmas) ancak Allah için mevzubahis olabilir. olur.
olandan daha ince olan eylere Allah'n
nceliklere, ince
vukufu bilinen bir eydir. zaha lüzum yok... hususlar,
Gizli
ve kapal olan
O'na göre apaçk meydanda' olan hususlar
Arada en ufak
gibidir.
1
Yapt
bir fark yoktur.
ilerdeki rfk
Allah'n efâldeki rfk
manasyla bilen
kii
ve
bilir.
Cenab- Hakk'n bu yukarda arz ettiimiz (
ciltli
ve
bu da sonsuzdur. Allah'n yapt ileri tam
lütfuna gelince,
lütfunu ancak,
Bizde
o
nerede?
bilgi
isminin (Latif sm-i CeliPinin)
gibi,
ancak
bilgisi
miktarnca
manasn
kul,
anlayabilir..
7
Bunun izah ve erhi de hayli vaktimizi alaca gibi, büyük kitaplara da sdramayz. Onun için baz mühim yerlerine
iaret etmekle yetineceiz: Allah'n lütuflarndan lklarda yaratmas,
onu
uncaya kadar, doduktan sonra
az
birisi
de anne karnnda çocuu
karan-
gelmeden) hfz etmesi, dogdasn göbei vastasyla almasn temin etmesi,
vermeseydi çocuk nasl
ve nereden
ile
yemesini öretmesidir.
doar domaz
Ona o
annesinin memesin,-
ilham
emmeyi
bilecekti?.
Çocuk gecenin yerini
(bir zarar
zifiri
dosa
karanlnda
bile yine
memenin
bulup emer.
Kuluçkadan yeni çkan civcive yerden tanelen toplama ve
yeme
kabiliyetini
Belirli
yavrunun
bir
kim ihsan etmitir!
zamana
azn
kadar,
1
rahatça
meme
disiz yaratan, sonra rahatça
ve yediini serbestçe öütebilmek
emebilmesi
yemek
için,
yiyebilmek
için inci gibi dileri
ona
ta-
118
mam-
Gazalî
hep
kan kimdir? (Bunlar
ve ihsan deil
Allah'n birer lütfü
nedir?)
Azdaki
dilerin taksimatna dikkat ettiniz mi hiç?
öütebilmek için geni, kimisi krmak için az de kesmek için sert ve keskin olarak yaratlmtr!
Bazlar, rahatça olarak, kimisi
(Bunlar kimin lütfudur?)
En büyük gayesi
s
akla
konumak
durgunluk verecek
Azmza aldmz
olan
dilin bile,
yemekteki fayda
niteliktedir.
tek bir
lokmay inceleyecek
olursak,
onu ne kadar rahatlkla aldmz hemen anlalr. Ya onun meydana gelmesindeki çalmalar: O, önce ekilmi, sonra biçilmi daha sonra öütülmü, piirilmitir.. deil mi? Ya yemesi? (te bunda
Bunlar zor eyler lah'n lütfûnu
Demek eyi
yerli
görmek güç ki,
bile Al-
deildir!..)
Allah, tedbir
ve
takdir
bakmndan Hakim
yerine yaratan mutlak hikmet ve
hüküm
(Her
sahibi olan),
meydana getirme yönünden Cevat (ziyadesiyle cömert) onlar tertip etme bakmndan Musavvir (ekillendirici), her eyi yerli yerine koymas cihetinden Ad (Adil), nfk ve mülâyemetin onlar
en ince
cihetlerini
bakmndan da
0 H
tam manasyla bilmeyen insanolu, bu
n manalarn hakkyla nasl Allah'n kullarna
kar
Yine Allah'n
lütfü
isimle-
bilebilir?
lütûflanndan
icabdr: Ksa
bir
güç ve etmemesidir."?™
birisi de,-
takat getirmedikleri herhangi bir vazifeyi tahmil
di saadeti
bulunma
LatifdirL
Allah'n efâlini ri
lütfûda
terk etmeksizin kullarna
ömür
onlara,
içinde onlara ebe-
elde etmek imkanna kavuturmutur..
J
— Esmâ-i Hüsnâ erhi
Tertemiz ve taptaze bal tir
ve ipek
gibi insanlarn
119
çok deerli ve kymetli cevherler, faydalandklar eyler nereden gelmi-
süt,
düündünüz mü? Ya insann,
tiksinti
duyulan
nutfeden meydana geliine
bir
ne buyurulur? Mebdei bu olan insanolunun, teçhiz edilmesi, emanetin
lekûtunun
ona
tahmil edilmesi,
ilim,
marifetle
semavat ve me-
ona gösterilmesindeki sr ve hikmet gerçek manada
düünülüp incelenirse, bütün bunlann Allah'n saylmayacak kadar çok olan eltaf- Sübhanisinin birer parças olduklarn anlamakta
(doru
söyleyin!) güçlük çekilir mi?
TENBH: -
rv
Bu isimden
kul
Allah yoluna
davranr, onlara
unu
elde
çarrken,
edebilir:
kar gayet yumuak
Allah kullarna
kar iddet
tavrlar
taknmaz, taassup yolunu
seçerek onlan rencide etmez, hakk kabul ettirme, ikna
etme
usullerinin
en
Lütûf usullerinin
en
hareketlerle, lâfzlar
tam
iyisini
iyisi,
bir ihlâs
söylemek ve
laf
doru
olana
seçer. salih
amel, Allah'n rzasna uygun
içinde Hakk'a komaktr.. Bu, süslü
ebeliini yapmaktan daha
iyi
ve daha
tesirlidir!..
er'HABR
J ölür.
O, öyle
bir varlktr
ki,
en
gizli
haberler
bile,
O'nun malûmu
Yerlerde, göklerde olup bitenlerden haberdardr.
Hareket eden veya hareketsiz duran (giden, gelen) her
eyden O'nun
haberi vardr. Bu
(ziyadesiyle bilen)
itibarla
manasnda olmu
bu Ancak
Allah'n
olur.
ismi
u
ayn Alim
farkla: lim,
^
120 lmam- Gazalî
Sizli
ve bâtn eylere
olma), sahibine
V
de
izafe
u
olabilir: Kul
üphe yok
Kalpte çöreklenen
eyler de
ar
v denilir..
kendi âlemind
bilmelidir.
Kulun kendi dünyas hiç
kar
ilme Hibre (Haberda.
Habir (Tam manasyla haberdar)
TENBH: Kulun bundan hazz cereyan edenleri
o
edildiinde
gizli
temayül, kötüyü gizlemek,
ki,
kin,
;
iyiyi
bedenidir.
kalbi ile
hyanet,
de
g,
dünyaya
srf gösteri için
etmek gibi köksüz hislerdir.. te kendini bilen ve kendi iç dünyasndan haberdar olan, kii, iç aleminde cereyan edenle den haberdar olur ve ona göre kollarn svar da olanca gücü ile izhar
o
hislerle
mücadele eder. Srtlarn yere getirinceye kadar
b
mücadeleyi elden brakmaz, Bu suretle
o
kul,
bu isme
layk olur,
el'HALÎM
Ç
O, kullarnn isyann, onlarn kendi emrine muhalif olan davranlar görür, bilir de öfkeye kaplp hemen onlar cezalandr-
P
maya kalkmaz. Onlar yerden yere çarpmaya
iktidar
olduu '
halde onlara
kar
Halim olur. Yoksa, insanlar ma'siyetlerin
dolay cezalandracak olsayd, yeryüzünde hareket eden
bir |
canl varlk brakmazd. "Eer Allah, insanlar kazandklar (güna
yüzünden (hemen) muahaza 27 canl mahlûk brakmazd. lar)
27
Fatr Süresi, 45. ayet.
etseydi, (yerin)
srtnda
hiç bir
TENBH:
edecei ey meydanda... Hilim, en süzel huylarndandr. Onun için geniçe izahna lüzum bu isimden
Kulun kulun
istifade
yoktur...
el'AZM
itlâk
unu
iyi
edilip
öyle
bil ki:
(Azim) kelimesi
söre
tabii..
vazedildiinde, cisimlere
denilmitir:
Bu cisim büyüktür. lere
ilk
u cisim bundan daha büyük
tür..
Büyük olan cisme büyük, ondan daha
görüldüünde onun hakknda daha büyük nlmtr.
Cisim-
büyüü
cisimdir, tabiri kulla-
Sonra bu büyüklük; gözün çevreleyebilecei kadar
çevrelemeyecei kadar Meselâ
bir
yüktür) deriz
fil
için
olur. Yer,
(Fil
gök
gibi.
büyüktür, bir
da
ve göz onun büyüklüünü
(dünya) büyüktür dediimizde göz onu öyle.
Çünkü bunlar gözlerin
olur,
için
de bu
çevreleyebilir.
da
bü-
Ama
yer
edemez. Gök de göremeyecei kdöar büyüklüe ihata
sahiptirler.
Sonra gözlerin görüp idrak ettii eyler
de ksm ksmdr.
Akllarn künhünü (Hakikatini) idrak edebilecekleri vardr, idrak
edemeyecekleri vardr.
te
akllarn künhünü idrak
edemeyecei, bütün
büyüklerin
ötesinde olan en büyük, ihatas imkansz olan Mutlak Büyük Allah'tr...
Bunun açklamas
birinci
bölümde
geçmitir.
O/^
mam-
122
Ü
Gazalî
TENBH: (
nsanlar arasnda
bu
sfata haiz olanlar, Peygamberler vf
âlimlerdir. Kii,
kalbi
bunlardaki
büyüklüü bilmi
titremee balar, sinesine
olsa onlarn
heybetinden
smaz olur.
Ümmetine kar Peygamber, müridine kar eye, talebeye kar hoca büyüktürler. Ne yazk ki, baz ksa görülü olan insan lar bir türlü bunu kabul etmemektedirler..
Eer
büyüklükte ümmet, peygambere, mürid eyhe, talebe
de hocaya
eit olsayd büyüklüklerinin manas kalmazd.
Allah'tan ki,
bakasna
küçüklüktür.
kendisinin
izafe edilen her büyüklük hiç
Çünkü o
(insan) mutlak
dününde (kendinden
aa)
üphe yok
azim deildir. Ancak olan
kiilere
izafetle
(nispetle) büyüktür.
Allah'n büyüklüü' böyle mi ya? O, mutlak azimdir. (Kayt-
sz artsz
büyüktür). O'nun
büyüklüü
izafet tariki
ile
deildir!
el'GAFUR
Bu kelime, Gaffar (Ziyadesiyle afv edici) manas'nadr. farkla: Bunda olan mübalaalk (Ziyadelik), Gaffar kel cak
u
sinde yoktur.
bakmndan çokluk tekrarlanmas babnda ziyadelik
Niçin mi? Çünkü; Gaffar mafiret
etmekte, yani mafiretin
ifade ifa<
vezninde olan "Gafur" gufran tam olan, bütür mafiretleri içine alan gayet ümullü bir mâna tamaktadr. B
eder. Lakin,
faul
nun hakknda
geçmi
sayfalarda yeteri kadar izahat verilmitir.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
1
23
e'EKÛR az
Bu,
taat
karlnda çok
büyük dereceler veren, sayl
günlerde yaplan amel karlsnda ahiret âleminde sonsuz
ni-
metler veren, demektir.
Yaplan
iyilii,
tilkelhasene..
=
daha büyük
O,
iyilie
daha fazlasn yapt.) yilik
ekkür
karlayana (ekere
iyilikle
kar teekkür ederek
kadrini bildi
ve
adam ona
te-
derler..
yapan kimseyi öven kiiye de, "bak
etti,"
Bu
bir
filan
derler.
bakmdan (ekûr)
kelimesinin,
fazlasyla karlayan,
iyilii
manasna geldiini söylediimizde, buna Allah'tan baka hiç kimsenin layk olmayacan itiraf etmi oluruz. Çünkü O'nun amellere kar verdii mükâfatlarn haddi hududu yoktur. Söyleyin
bakalm, cennet nimetlerine payan var mdr?!..
"Geçmi günlerde takdim
Allah-ü Teâlâ buyuruyor: (iyi
ameller)
in
karl
olarak afiyetle yiyin,
Sena (övgü) kelimesinin manasna her
rinin
28
için."
baktmzda
öven kimsenin senas bakasnadr. Rab
lerini
övdüü
zaman, kendini
övmü
olur.
ettiiniz
anlarz
ki,
Teâlâ kullarnn amel-
Çünkü onlarn amelle-
halik O'dur.
Veren ve öven bu isme layk olduktan sonra, verene veren, vereni öven hiç üphesiz bu isme daha çok layktr! Allah'n, kullarn
sena
ettiini
gösteren
zikreden erkeklerle, çok zikreden kadnlar." du! Hakikat O, daima (Allah'a)
EI'Hakka Süresi, 24. ayet.
El-Ahzab
Süresi, 35. ayet.
dönen
iki
29
ayet: "Allah'
çok
"O, ne güzel
kul-
(bir zat) idi."
30
mam-
124
Gazal?
te bütün
bunlar Allah'n bir
atiyesidir..
TENBH: Kul,
bazen gördüü
akir (ükredici)
le
fazla
iyilik
kar sadece teekkür etmekBazen da gördüü iyilie kar daha
bir iyilie
olur.
yapmakla (akir
bütün hunlar
iyi
=
ükredici)
olur.
Nasl olursa olsun,
huylardandr.
Allah'n Resulü Sallallâhü Aleyhi ve Sellem buyurmulardr:
"nsanlara
ükr etmeyen Allah'a da ükr etmez!" 31
kar ükretmesi mecazi yöndendir. Çünkü O'na karne kadar ükretse yine de tam ükretmi olamaz. Zira nimei Allah'a
ve
ihsanlar Allah'a
sayszdr. itaat
etmek
ükretmi saylamaz, ükrü
zira itaat
bahedilen baka
disine
suretiyle
ükretmeye kalksa yine de
etmesi
bile,
bir nimettir.
Allah tarafndan ken-
Hatta
ükür
nimeti bik
gerektiren bir nimettir.
Öyleyse Allah'n nimetlerine kar yaplacak en
iyi
ükür:
O
nimetleri masiyet yollarnda kullanmayp, ta'at yollarnda kullan-
maktr.
Çok düün! Bu çok ince bir bahistir. Biz bunu HYA isimli kitabmzdaki ükür bahsinde anlattk. Çünkü bu kitabn hacmi b kadar uzun bahsi içine almaya yetimemektedir.
30 31
Sad
Süresi, 44. ayet.
Bu Hadisi
(RA)'dan
mam
Ahmed, Müsne
rivayet etmilerdir.
dinde, Tirmizi ve Ezziya da Ebi
Saic
1
Esmâ-i Hüsnâ erhi
125
tti el'ALIY
Bu öyle
l
bunun fevkinde rütbe yoktur, bütün Çünkü bu kelime, Ulûv (yükseklik) keli-
bir rütbedir
ki,
ondan aadr. mesinden meydana gelmitir. Bu karldr..] rütbeler
ise es'Süfl
(Alçak) kelimesinin
basamakl yerlerde ve eylerde yani hissedilen hususlarda olur ya da tertibi akliden olan varlklarn manevi rütbeleridir. Yer bakmndan olan yükseklie mekân Bu, merdivenler gibi,
yükseklik denir.
Öbür çeit
rütbe yüksekliine
Akli dereceler,
ulvi
yükseklik denilir..
dereceler gibi anlalmaktadr. ile
müsebbip,
meful, kabul edenle, kabul edilen, kamil
ile
derece
daki
hissi -
derecelere misal sebep
Akli fail
ayn
de
Bir
ile
ile
ma'lül,
naks, arasn-
farklar gibi...
ey, sebep
sebebidir,
illet
ikinci bir
eyin eyin sebebidir. Üçüncü ise
olarak takdir edildiinde o, ikinci bir
ey üçüncü
bir
dördüncünün sebebidir. Mesela on saysna kadar bu böyle devam eder. On, derece
en son olmutur. Sebep olma bakmndan derece saylmtr. Ve o âlâ, (yüksek) dr.
itibariyle
birinci
mdi
birincinin ikinci üzerindeki
itibariyledir,
Üstünlük
unu
iyi
mekan
itibariyle
itibariyle
deil.
olmutur. Tedrici
bir,
üstünlüü (yükseklii) mâna
Demek akli'nin
ki,
yücelik (yükseklik)
manasn anlamsan
bilmelisin:
Kainat
akli
derecelere ayrlacak olursa, Allah'n en yüksek
derecede olduunu kabul etmek lazmdr. Çünkü onun üstünde hiç bir derece tasavvur edileme! Çünkü Mutlak yüce Odur.
126
mam-
Gazalî
O'ndan baka olan yücelikler (yükseklikler) madununa dir ki, onun üstünde mutlaka bir yüce de bulunabilir. Akln taksimine
misal:
Mevcudat, sebep ve müsebbip olarak
müsebbip
izafetle-
ikiye ayrlr.
Sebebin
üstünlüü rütbe üstünlüüdür. Mutlak
üzerindeki
üstünlük ise Müsebbibil-Esbah'a mahsustur.
Ve yine mevcudat, Diri,
te
aklî
yalnz
diri
sahip olan
insan,
ehvet ve
öfke
idrakle
hissi
olmak üzere
bir varlk
Hissi idrakle birlikte, akli idrake
tayan
olarak ikiye bölünür:
idrake sahip olan hayvan,
hissi
de
idrake
ölü
ikiye
ehvet ve öfke tamas mümkün olduu halde bölünür. Bu anlattkla-
ikiye
rmzn
bir varlk
vardr
taksimattan
unu
hepsi hakknda müstahil olan
imdi bu
bölünür.
sahip olan da,
bunlardan salim olan melekler olarak
Allah diyoruz.
birlik-
tedrici
ki
biz buna
elde etmi
oluyoruz:
ise
Melek insandan üstündür, insan hayvan'dan üstündür. AH bunlarn hepsinden üstündür; çünkü mutlak üstün ve yt|
O'dur!
Çünkü O,
Hayat veren
diridir.
Ulemann ilmini yaradan eden münezzeh olan O... Ölü, kemal derecelerinin tarafta yani
Allah'n
O...
en
alt
O...
Mutlak âlim olan O.
Her çeit noksan sfatlard
derecesinde kalmtr.
Di;
bütün bunlarn ötesinde ve üstünde Allah vard
üstünlüünü ve yüceliini böyle anlamak lazm..
Çünkü bu
isimler,
lece vaz edilmilerdir
sözle sörünen ki
bu,
eye
nispetle
avamn anlayaca
önce bö>
derecedir.
olduu gibi baz basiretlerin bulunduu anondan baz mutlak lafzlar istiare ettiler. Bu
Sonra havas'da lalnca, bu sefer
defa bunlar havas anlad, avam anlamad.. Çünkü onlarn idra gücü, ancak
o
kadardr.
riyle
Esmâ-i Hüsnâ erhi
127
Onlar azameti (büyüklüsü), mesafe, yükseklii mekan
itiba-
anlayabildiler
de
fevkiyet (üstünlük) ancak
bundan
ibaret
sandlar.
^
mdi bu
duunu
anlattklarm
anladn zaman, arn ne demek
ol-
anlamakta güçlük çekmezsin! Çünkü Ar, cisimlerin en
büyüüdür. O, hepsinin
üstündedir.
münezzeh olan Ulu varln yücelii rütbe itibariyledir. Yoksa bir mekân üstündedir, anlamnda deildir. Arn zikredilmesi ise, çünkü ar bütün cisimlerin üstündedir, hepsinin üstündedir. Onun için onun üstünde olansa her eyde üstün olaca muhakkaktr. Cisimler gibi ölçülmekten, tartlmaktan
Mesela
halife,
sultandan üstündür. Derler ve bu sözle
onun
bütün insanlardan üstün olduunu tenbih ederek anlatmak
is-
terler.
Fevkiyetten mutlaka srar
eden
hululinin
mekan anlamak
aklna
aarm.
ve bu anlayta
Mahfilde yan yana oturarak
büyük insan göstererek bunlardan
cevab
isteyen
hangisi
üstündür dersen
iki
u
verir:
u
adam, o adamn üstünde oturuyor. Halbuki onun, o adamn üstünde deil de yannda oturduunu biliyor. Çünkü üstünde otursa banda oturmas gerekir. Veyahut bann üstünde olan bir binada oturmas icap eder. Tutup ona "ydan söylüyorsun, adam üstünde deil, yannda oturuyor" dersen, bu defa da sana öfke ile bakmaya balar ve ben üstünlükle rütbe üstünlüünü (yüksekliini) kastediyorum, yer yüksekliini deil, diyerek sana yan yan lar.
bakmaya ba-
Çünkü, gerçekten sadre (koltuu) yakn olan, uzak olana
nispetle (rütbe) mitir.
bakmndan daha
yüksek
olduunu
kabul et-
128 imam- Gazalî
TENBH: düünülemez. Çünkü onun üstünde her bakmdan yüksek birinin bulunmas mümkündür. Kulun mutlak yüce olmas asla
Mesela. Peysamberler ve Melekler derecesi herhangi bir kulun
derecesinden Evet
olmas
Belki
yüksektir.
kendi cinsinden olan bütün insanlarn üstünde
bir kul için
Muhammet
mümkün
olabilir.
Mustafa (SAV.)
Bizim Peygamberimiz Hazreti
gibi. Lakin
bu
da,
mutlak
yücelik
sahibine nispeten noksandr. Çünkü O'nun yücelii, kendisinin
durumunda
olan
deildir. Zira
le
dier mevcudata göredir. Bu ise vücup tarikiyondan yüksek birinin bulunmas da mümkün
M
olabilir.
Mutlak yüce olan, öyle
ki,
onun üstünde ne
ve ne de nakznn mukarin olduu herhangi bulunmasyla hiç bir üstünlük ve yücelik yoktur.
fet tariki
n
bir varlktr
ile
iza-
bir varl-
el'KEBÎR
[ O,
kibriya sahibidir. Kibriya;
zatn kemalinden
varlnn mükemmel olmasn nn mükemmel olmas eye baldr: mâl-i zat
ile
ibarettir.
kastediyorum.
Ke-
Varl-
iki
ve ebed bakmndan devam etmesi... Her. önü veya sonu kesiktir o, nakstr. Bu sebepledir ki çok 1
insana
-
Ezel
öyle
Ona azimüan büyük) kelimesi
kullanlr.
ki,
yaam
derler:
O, büyüktür, yani
=
varlk
ya
(azim
ile
büyüktür. bir
(Azim
=
yaa
Çok yaamtr. sahip) denilmez. Zira (Kebir
büyük) kelimesi ayr ayr yerlerde
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Hayat mahdut olan vasfna layk olursa, kebir
olmas pek
2
-
yaamakla (kebir) ve sonu olmayan bir varln
bir yaratk, biraz fazla
varlnn
tabiidir
ki
evveli
evlâdr...
Onun vücudu (varl)
ondan meydana
öyle bir varlktr
varl tamam
olan, kamil
bütün mevcudatn kendisinden sudur ettii
ve
ki,
bütün
varlklar
gelir.
Kendi nefsinde haydi kamil
129
kebir
O
ve kebir olursa, yüce varlk haydi
olur!^
TENBH: Kullardan ahlak
bu
bakmndan
vasfa layk olanlar, olsun kimselerdir
herkese örnek
olurlar.
ki,
bunlar
Kimle otururlarsa
OM
ona
maddi ve manevi yönden faydalar dokunur. Evet kulun kemâli (odunluu) akl, vera ve ilmi ile ölçülür. Kullardan büyük
o
kimsedir
saçt
k da irat eder. Etrafa
âlim, muttaki
ki,
ilmi
ve
olduu
feyizleri ile
sibi hal-
herkese örnek
olur.
Hazreti sa (AS.) buyurmutur: "lmi
ile
amel eden
âlim'i
sema melekûtunda Azim (büyük)
diye çarrlar.."
el'HAFIZ
r
û
O, serçekten Hafz (Koruyucu)'dr..
Hfz
=
mânasn anlamak
yönden olur. Birincisi, varlklarn devamn (belirli bir zamana kadar) salamak, muhafaza etmek ki, Allah, gökler, yerler gibi fazla yaayan varlklarn da, hayvan, bitki ve insan gibi ömrü az olan varlklarn da hafzdr..
korumak, kelimesinin
iki
P
mam-
130
Gazalî
masn
zt olan eylerin, yekdierlerine saldr
birbirlerine
kincisi,
önlemek,
errinden onlar korumak.
birbirlerinin
zdddr. Yi Serlerine saldrabilirler. Meseli su atei söndürür, ate de çok önlenmeyecek durumda olursa suyun bulunduu yeri yai Mesela su
ile
ate
Su da buhar
kavurur.
gibi..
haline
Bunlar birbirlerinin
gelir. |
Tezad ve teaddi yendikleri
kuruluk
bütün
zaman elle
da
zmdr.
tutulur
ve bürûdet arasnda,
derecesinde
böyledir. Birbirlerine
varlklar
Canl
hararet
bir
da
zd
birbirler
görülebilir; Rutut
unsurlardan teekkül etr
böyledir...
varl
ele alalm: Mutlaka
yaamas
içini
hararet
|
yaayamaz. Kan gibi bedenine bir g< eyin de bulunmas lazmdr. Azalan birbirir
Hararet olmazsa
olan rutubetli bir
kenetleyecek ve ayakta tutacak kemikler
gibi kuru
olan unsurlc
rnda bulunmas lazm gelmektedir.
ve iddetini azaltacak ve vücuda itidc salayacak bürûdet (soukluk)un da olmas gerekmektedir: Hararetin kuvvetini
te
bunlar birbirlerine zt eylerdir. Allah bunlar insan be-
deninde hattâ her canlnn vücudunda bir araya getirmitir. Vs ayn zamanda, bunlar, birbirlerine saldrmaktan da menetmi korumutur: Öyle olmasayd bir vücutta bulunan zt eyler (ur surlar)
yekdierlerine saldrrlard, dolaysyla
de vücut
diye
ey kalmazd. Allah bunlar, kâh eit kuvvette klmakla, kâh
malup
olan
tc
imdadna yetimekle korumutur.
rafn
Bunu
bir misal ile izah
edelim:
Mesela, hararet rutubeti yok eder, kurutur.
Malup olduu
zaman, bürûdet ve rutubet zayflamaya hatta yava yava olmaya balar. Hararet ve kuruluk fazlalar. Bunu önlemek Allah
baka
bir cisimle
o
rutubetin
imdadna
yetiir.
Ona
yol< için bir
erhi
a
su içme ihtiyacm duyar. Su içtii gibi harareti
susuzluk
verir,
bertaraf
edilmi
edilmi
daha
da
iyi
anlam
ve
ilaçlan
neden
halk ettii-
oluyoruz.
saln
bir kere
zd
bunlar,
Böylece vücutta gereken muvazene temin
Allah'n, yiyecekleri, sular
nsanlarn srr
olur.
olur.
imdi ni
131
koruyacak
daha meydana
unsurlardan
ve
ilâç
çkm
aletlerin
deil
meydana gelen canl
yaratlmasnn
midir.
te
varlklarn
bütün
bedenle-
korumak için yaratlmlardr. nsan varln helake sürüklenmekten koruyacak en belirgin sebeplerdir bunlar!..
rini
t
Çünkü insanolu, yrtc hayvanlar tarafndan parçalanp öldürülmeye her zaman maruz kalmaktadr. Allah ona, gören göz, iiten kulak, koruyan
el,
vurup öldüren
silah
vermekle korumu-
tur!.
Bütün bunlara
Bunun da
kua
ramen
kendisini
korumaktan Aciz
olabilir.
bahetmitir: Yürüyen hayvana ayak, uçan
çaresini
kanat vermitir!.
(Konuyu biraz daha açklayalm:) Kudreti yüce olan Allah'n hfz (korumas) varlktaki her eyi kuatmtr, hatta yerden biten otu bile muhafaza etmitir.
Onun
içini
(özünü) korumak
için
ona
kabuk vermitir. Bir
kalmas
kutu gibi onu, için
de ona
kabuunun
içinde saklamtr.
Yumuak
rutubet bahetmitir.
Mücerret kabukla korunmayacak eyi, ona diken vererek korumutur.
rumak
Neden
Onu baz
mütecaviz hayvanlardan ko-
için!..
Demek
ki;
veya pençe ne
zdd
mi.
bitkilere
ise
göre diken, hayvanlara göre boynuz
odur! Hatta ve hatta suyun her damlasna,
olan bir unsurdan korumak
zah edelim: Mesela suyu
bir
için bir
unsur ihsan etmitir.
kaba koysak orada uzun
bir
müd-
mam-
132
Gazalî
Hava onu su olmaktan çkarr, sokup çkarrsan parmana yapan ve yer
det kalrsa hava haline
parman
suya
gelir.
dökülmeyen bir madde damlamas icap ederdi.
hasl olur.
Oysa onun hemen yer
Öyleyse suyun her damlasn koruyan bir ey vardr, kendi kendini koruyamaz; mutlaka bir koruyucuya ihtiyac var
Haberde varid olmutur: Gökten inen yamurun her dar lasna, onu yerde kararlatran yerine rahatça inebilmesini sal yacak
bir
melek
Bu, basiret
verilmitir.
erbabna
sizli
hatlkla görmektedirler.
Ben de size yolu
Habere (Hadise)
deil de
sak,
taklidi
Cenab- Hakk'n eyay söz çok uzar.
erbab bunu gösterdim. Öyk
deildir. Basiret
basiretle (göre
koruduunu
nasl
ra
göre) inann!
izah
edecek
olur-
Bu ismin mânas ancak Allah'n yüceliini ve kainat korur gücünü uzun uzun düünmekle bilinebilir. Yoksa lûgattaki iti kak ve "HIFZ" kelimesinin
mânasn
alelicmâl
tevehhüm etmekle|
deil..
TENBH: Kullardan nini
bu
ve ahlâkn,
vasfa layk olan
öfke,
entrikalarndan kurtarr. lir,
eer sk
o
kiidir
ki,
azalarn,
kalbini,
ve eytc Çünkü O, uçurumun tam kenarnda
ehvet, hücumlarndan,
nefis
durmazsa, daima yannda bulunan bu helak
dümanlar onu
iter
ve uçuruma
yuvarlarlar!.
el'MUKÎT
Bunun manas; azklar yaratp beden ve demektir. Bedenlere gönderilen azklar, lardr,
kalbe ulatrlan
Er'Rezzak
azk
mânasnda olmu
ise
O, bundan daha ahastr (Daha
Ancak
kvamn
.
Bu
u
itibarla
gibi
azk-
El-Mukit,
farkla:
özellik ifade etmektedir.
Çünkü rzk, azk olan da olmayan da Azk, bedenin
gönderen
yemek içmek
marifettir.
oluyor.
kalplere
içine almaktadr.
durmasn) salayan
(ayakta
ey
demektir...
Bu kelimenin
lamna gelmesi,
bir
eyi
istilâ
etmesi ve ona gücü yetmesi an-
da ancak kudret ve ilimle tamamlanmas meselesine gelince, buna Cenab- Hakk'n ayeti delâlet etmi32 tin Allah her eye, hakkyla kadir ve nazrdr.. istilânn
u
Görülüyor
ki,
bu
kelime, kadir (her
eye gücü yeten)
mâna-
sna gelmektedir.. ,Bu ise
yukarda
hem
ilme
verilmitir.
ve hem kudrete
Kudret hakkndaki
Cenab- Hakk'n bununla da yalnz
ilim ile
Bu
itibarla
bu
mtr.
32
lim hakknda
bilgi ise ileride
bilgi
gelecektir.
vasf edilmesi, yalnz kudretle veya
vasfedilmesinden etem (daha tamamlaycûdr..
Çünkü bu kelime, her tedir.
racidir.
Nisa Süresi, 85. ayet.
iki
isim,
mânann
bir araya gelmesini
göstermek-
e anlam ifade eden isimlerden olma-
0
1
*
el'HASÎB
C
anlamna gelmektedir. Allah-ü Teâlâ herke-
Bu, kâfi (yeterli)
eye
se ve her
anlam, Allah'tan
Çünkü
vasftr
kafidir (yeterlidir).
Bu öyle
bakas
düünülemez!.
için katiyen
bir
ki,
hal
kifayet (Yeterlik) Mükeffinin (yeterlik sahibinin) varl
n, varlnn devamn, varlnn kemâlini gerektirir. Varlk aleminde, Allah'tan baka, yalnz
gelecek
bir varlk var
bana
her
her
eye
mdr?
Evet Allah hiç kimseye ve hiç
yalnz
bana
bir
eye muhtaç
olmadar
ancak onun sayesine edebilmektedir (belirli bir zamar
eye yetmektedir. Eya
vücut bulmakta ve
devam
kadar).
—
göe, günee muhtaç pldu< zaman, sakn ondan bakasna muhtaç olduunu sanmayc Çünkü bunlar sana veren O'dur! Zira yemei, suyu, göü, Sen,
yemee,
suya, yere,
ve günei senin menfaatin
için
vücuda
getiren O'dur!...
Sonra yavrunun annesine muhtaç olduunu görerek, ont Allah'a muhtaç olmadn da sakn aklnn köesinden geçirn" yesin. Onu her eyden önce düünen yine Allah olmutur. annesini, annesinin memelerindeki sütü, annesinin
sevgi
ve
efkatini yaratan O'dur! Kifayet
ediyorsa muhakkak
ki,
ona kar
bu sebeplerle
ol<
tezaf
bu sebeplerin yaratcs yine O'dur!
öyle bir husus kurcalayabilir: "Çocuk neye muhtaçtr.. Çünkü Anne ona süt vermektedir. Süt anr memesinden gelme itibar ne annedendir. Öyleyse çocu< anneden bakasna ihtiyac yoktur. Annesi ona kati gelmekte uyank olmalsn dir." Akln kurcalayacak böyle bir ey karsnda ve unu iyi bilmelisin ki: Süt, anneden deildir... Bilakis o
imdi akln
belki
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Anne Allah'tandr, yan Allah'n nn lütfü olmasayd o anne o
135
ve ihsanndandr.. Allasütü nerden bulacakt? Hatta o
lütfundan
anne nereden olacakt? Öyleyse yalnz
bana
her
eye
yeten ancak ve ancak Al-
lah'tr.
Eyalar her ne kadar zahiren
men
bal
birbirlerine
de
he-
uzak
bir
iseler
hepsi aslnda Allah'n kudretine baldr..
TENBH: Kulun ihtimal
ile
bu
vasfta hiç bir nasibi yoktur.
mecazi anlamda ve
madan onun
rolü
olduu
ilk
Ancak
belki
görünüte, iin derinine dal-
sanlabilir.
Mecazi anlamda, çocuuna bakmas, hoca ise talebesine öretmesi bakmndan, onlarn bu babta yeterli olduklar, çocuk veya talebinin onlardan bakasna muhtaç olmadklar anlalr,fakat aslnda tam manâsyla yeterli olan Allah'tr, kul bir vastadr.
anneye veya babaya güç, hocaya da ilim vermeseyanne ile baba çocuu nasl bakacakt, hoca da talebesine Allah,
di,
dersi nasl verecekti?..
Çocua bakmak taçtr..
Hocada
ilmini
için
anne
bir
unutmamak
kabiliyete muhtaçtr. Allah
yere ve
için
baz
eylere, muh-
kalbe ve zekâya, istidat ve
böyle midir
ya?..
O
mekândan ve yer ve sfatlar-
ve tahayyül edilen her türlü dan münezzeh ve müberradr. Çünkü yaplan iin insanlar için tasavvur
O
ie mahal
tekil
o
eden
yerin
halîk O'dur.
de yaratcs üphe yok
ki,
yine
lazm gelen artlarn da yaratcsdr. Lâkin ilk bakta hatra o ii yapan gelir, bakasn düünemez. O ii yapan kii onun sahibi ve kili (yeterli) si olduunu zanneder. Oysa durum, hiç de zannedildii gibi deildir. O'dur! Yerin
ii
kabul etmesi
için,
r Evet, Kulun
bu vasftan
nasibi
u
olabilir:
m
mam-
136
Gazalî
O, Allah'tan terli
olduunu,
baka
hiç bir
ey düünmez,
ve ona göre amel eder. badet
anlar
ona
Allah'n
ettii
deil de bizzat Allah için, günahçekindiinde de azap'tan korktuu için deil de bizzat AH. h yasak ettii için çekinir ve devaml olarak Allah' düünür. man, Allah'n cenneti
Allah,
ona
bundan baka
için
celâlini
bir
gösterdii zaman,
ey istemem-,
"te bu bana
yefe
der.,
j I
U
el'CELL
i O,
Celâl sfatlar
Celâl
sfatlar,
ile
Muttasf olandr.
kimseye
ihtiva
kemâline
zatnn kemâline, Celil olmas Sf her ikisinin (Zatnn ve sfatnn) ker
Azim olmas
ise
racidir...
[ Sonra Celâl Sfat, O'nu idrak
inde, ona Cemâl ler.
hakimiyet,
ilim
Allah'n Kebir olmas,
o
olmamak,
ve kudretten ibarettir. Bu sfatlarn hepsini birden] eden Mutlak cemdir ki, o da Allah'tr...
Tekaddüs,
ne
muhtaç
eden
basiret'e nispet edil<
Onunla muttasl olana da Cemil
denilir.
Cemil ismi aslnda, gözle görünen
ekle
zahiri 1
sonra
iç
alemindeki güzel huya denilmitir.
hasenetün, cemiletün
=
iyi,
denilmi:
Mesela
güzel bir siyret derler,
Siretür
de bunde
güzel ahlâk kasd ederler..
ç
alem, kendisine layk güzel sfatlar
kemmel ve mütenasip
olursa:
cem eden
gayet
ona her bakmdan münasip
basirete göre güzeldir. Gerçekte güzel olan. Allah'tr. Çünl
âlemde güzellik, cemâl ve kemâl namna ne zâtnn nurlarndan, sfatnn eserlerindendir.
varsa hepsi Allah'
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Varlk aleminde, Allah'tan
baka
137
mutlak kemâl ve cemâl'e
_
sahip olan hiç bir varlk yoktur...
O'nun cemâlini sören kii ancak idrak edebilir bunun mânasn.. Çünkü öyle bir behçet ve sevinç nee ve {
O'nu
bilen,
sürür kaplar
içini
ki
bütün cennet
nimetlerini unutur gider,
.
0r
O'nun
Cemâli karsnda,
uras da
ki,
gözle görünen
gözü ile görünen münasebet ve ilgi yoktur...
güzellii hiç bir
bir gerçektir
ile
kalp
Bu mevzuu,
HYA
batini
mânâ
zahiri
olan ekil
güzellii arasnda
Kitabmzda Muhabbet bölümünde
isimli
derinlemesine iledik.
Onun CELL VE CEML olduu,
duu
de mahbûb
her Cemil'in
sabit olunca, o, (Allah) kendisine inananlarn
te mutur.
bu sebepledir
Tpk
Cenab- Hak
ki,
zahiri suretlerin körler
gören kimselere
mahbub olduu
ol-
maukudur!
mahbubu oldeil de gözleri
Ariflerin
tarafndan
gibi.
TENBH: Kullardan
celil
ve cemil
olan,
ca güzel ahlâkla muttasf olandr.
gören
kalplerin lezzet
D görünüe
duya-
kulak asma!
M* el'KEltfM
\
O vaad
'
ettii
zaman sözünü
yerine getiren, verdii
zaman
son derece çok veren, ne kadar verdiine ve kime verdiine
aldrmayandr.
bakasna muhtaç olduunu söylediinde raz olmaz. Bakasna boyun ediinde holanmaz. Kendisine snan Yine O'
ve gönül vereni
bo çevirmez,
rahmetine gark eder.
'
r
ve efaatçilere muhtaç brakmadan dorudan doruya kendisine iltica ettirir.. te bu vasflan kendisinde ce» meden ve mutlak Kerim olan ancak Allah'tr. Vesilelere
TENBH: Bu
ve çalmakla..
de
olur
ama, biraz
süslenebilir
Lâkin Kerim-I Mutlaka nispetle o, hiç
uramak
mesabesin-
tabiî..
Evet lir.
da
hisal (Huy)larla kul
kul
da baz
fedakarlklar yaparak
(SAV.)
Nitekim Allah'n Resûlü
öylece
bu
vasfla vasflanabi
bir hadislerinde
bunu biz
izah etmilerdir:
"Üzüm aacna kerem demeyin, çünkü kerem, müslüman adam (sfat) dr." 33
Üzüme bu lanmas
ismin verilmesi, süzel
kolay, dikenlerden
olmasndandr.. Hurma
ise
ve eziyet
aaç, meyvesi verici
böyle deildir,
güzel, to
hususlardan arn
tabii..
er'RAkJB
O vaml
Bilici
ve koruyucu anlamndadr.
eyi koruyan ve
d<
kontrol altnda bulundurana Rakib derler..
Bunun tahakkuku bidir..
33
Bir
ve hfza (muhafaza etmeye)
/
Bu hadisi Müslim
deyin!"
tabii bilgi
u hafzla rivayet etmitir: "Kerem demeyin, üzüm ve habl
139
Esmâ-i Hüsnâ erhi
TENBH: murakaba
Kulun,
baland
ve devaml
mevzu bahis
ile
edilmesi ancak Rabbine kalple
vasi
olarak
murakaba halinde
olduu zaman
deildir.
Bu da ancak, Allah'n, kendisini devaml olarak kontrol ini
etti-
ve onu gördüünü, ne yaparsa yapsn, bütün yaptklarndan
haberdar
olduunu
bilmesiyle olur.
ve eytann kendisinin balca düman, insanlar ve Allah'a asi olmaya ilen kötü birer varlk olduklarn bilip
Kulun, nefis gaflete
de onlardan uzak durmas ve
onlara
tarafndan açlacak bütün kaplar
yüz vermemesi, onlara
kapamas da Murakabeden-
dir...
el'MUdB
O
1
isteyenlerin isteklerini,
dua edenlerin dualarn hemen
kabul edendir.
Skntda ve muztar durumda ve hatta
imdadna, yetien kendisine müracaat edilmeden bile saysz nimetler kalanlarn
verir...
Bunu ancak Allah yapar, O'ndan baka hiç kimse yapamaz. Çünkü O, muhtaçlarn ihtiyaçlarn bilir. Bunu ezelde bilmi, yemekler, azklar, yaratmak suretiyle, ihtiyaç sebeplerini takdir bu-
yurmutur.J
TENBH: Kul her
eyden
nehiylerinden
önce, Rabbinin; verdii
uzaklamak
emirleri kabul
suretiyle "Evet Kabul
edip
ediyorum!" de-
mesini bilmelidir, sonra Allah'n kendisine ihsan ettii mallardan
140
mam-
Gazalî
veya yapabilecei onlarn
istek
ve
iyiliklerden,
isteyen kimselere
da azarlayp kogma" Allah'n Resulü
7
krmadan onu
"Saile selince,
(onu)
(SAV.) buyurmulardr: (kemii)
ederim, (koyun) kolu hediye
Peygamber
etraf
34
baca
"Hayvan
vermesini,
ricalarn kabul etmesini bilmelidir.
ayet verecek durumu yoksa iyilikle, savmasn baarmaldr. Allah buyurmutur: .
de
yemee çanlsam
edilirse,
Sallallâhü Aleyhi
bile icat
kabul ederim.."
ve Sellemin davetlerde bu-
lunmas, hediyeleri kabul etmesi bile ikramlar en güzeli olurdu.
Nice
hasis
kabul etmezler.
ve mütekebbir kimseler var
Çarlan
Kendilerinden bir için
bu
verilen hediyeleri
yerlere, gururlarna yedirip gitmezler..
ey
mânâsn, o
ismin
ki,
istenildiinde
hasisleri
de
söz önüne
vermezler.
Onun
alarak iyiden iyice
düünmelisin.~j
elVAS
C
Essea (Genilik) kökünden gelmedir Essea, kâh bi çok malûmat içine alan geni bir ilme izafe edilir, kâh bol ihs
^
Bu
isim,
ve ikrama
izafe
edilir.
Bu yönden
Vasi-i
Mutlak hiç
üphe yok
Allah'tr.
Çünkü yoktur. Zira
ilmine
Ed-Duhâ
denizinin sonu
bütün denizler O'nun sözlerine mürekkep
olursa tükenir
34
baktmzda, O'nun malûmat
de O'nun
Süresi, 10. ayet.
ilmi
bitmez.
olacal<
Esmâ-i Hüsnâ erhi
141
hsan ve ikramna bakacak olursak yine oda sonsuz olmakta ve bitmemektedir. Bütün geni isimler ve bütün
yannda
hiç
mesabesindedir. Bu
ihsanlar,
O'nun
bakmdan
ilmi
ve ihsan
önce
(biraz
arz
ettiimiz gibi) Vasi-i Mutlak ancak ve ancak O'durL
önden baka her vasi kendisinden ilimce ve ihsanca daha geni olana nispetle yetersiz durumdadr. Allann ilmi Çünkü,
ve ihsan
ise
sonsuzdur.
Binaenaleyh onun ilminin üstünde her hangi bir
nndan çok her
hangi bir ihsan
kabil-i
ihsa-
ilim,
tasavvur deildir!..
TENBH: Kul'un gerek bilgi s,
ve gerekse ahlâk bakmndan geni olma-
her ne kadar çok olursa olsun yine
Ahlâk yönünden,
fakirlikten
de
bir
sonu
korkmadan, kskançlarn hasedi-
ne aldrmadan ve hrsa kaplmadan ne kadar yine
de
zirveye vasl olamaz,
bu denme mecazi mânâda ancak
vardr..
Ona olur.
ileri
giderse
gitsin,
her ne kadar Vasi denirse
de
Çünkü Vas-i Mutlak ancak ve
Allah'tr!..
el'HAKÎM Bu,
Hikmet sahibi demektir. Hikmet, en Üstün
üstün hususlar' bilmekten Allah'tr!
ibarettir.
En
ilimlerle
en
yüce
ey
üstün ve en
O'nun künhünü, kendisinden bakas tam mânâsyla
bilemez. Gerçek Hakim Odur. Çünkü en yüce eyleri en yüce ilimlerle bilen O'dur..
Zira ilimdir..
en yüce
ilim,
zevali tasavvur
olunmayan dâimi ve
ezeli
Gizlilik
linene)
Bu
veya üphenin
mutabk nitelii
nce
olan
Allann ilminden
sanallar
iyi
hakim Allah'tan
tastamam malûma
(bi-
ilimdir..
yapan,
her ne kadar mecazi lak
urayamad, baka
yapt
ii
hangi
ilim
tayabilir?
temiz ve güzel yapana da
mânâda hakim denirse de gerçek ve mut-
baka
kimse olamaz..
TENBH:
£
Bir
kimse bütün eyleri
bilip
de
Allah' bilmezse,
ona Hakim
denilmez. Çünkü o, en üstün ve yüce olan eyi bilememitir.
HKMET
en yücesidir. lmin yücelii malumun yüceAllah'tan yüce varlk var mdr?
ilimlerin
lii ile ölçülür.
ne kadar zayf ise de, her ne kadar güzel konuup konuyu etraflca açklayamasa da o Allah' bilen
kii,
dier
ilimlerde her
Hakimdir. Lâkin Kulun hikmetini Allann hikmetine kyaslayacak olursak, onun kendisini bilmesi ile Allann kendi Zâtn bilmesi
arasndaki fark kadar büyük
olduunu
görürüz.
bu iki hikmet arasndaki fark gerçekten büyüktür. Buna ramen bu bilgi (Kulun Allah' bilmesi) bütün bilgilerin en enfesi Evet
ve en hayrlsdr. Çünkü kendisine hikmet
verilen kii, kendisine
pek çok hayr
verilen kiidir.rj
dier insanlar sözüne uymaz! Çünkü o, cüziyata temas etmez: Sözü küllî i özlü olur. Sonra pein menfaatlerin ardndan komaz, sonund kendisine yarayacak: eyin peinde olur. Evet Allah' gerçekten bilen kiinin sözü,
Durum böyle açklk
arz edince, Allah' bilen
ve hikme
sözler söyleyen insanlara Hakim, söyledikleri sözlere denilir:
de
hikrr
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Peygamberlerin Ulusu
Sallallâhü Aleyhi
ve Seklem'in
u
143
ha-
disleri gibi:
"HKMETN BAI ALLAH KORKUSUDUR!"
"YT O SONRASI ÇN
KMSEDR
K,
NEFSNE GALP OLUP, ÖLÜMDEN
KDR K, NEFSNN ÇRKN ARALLAHA KARI BO ÜMDLERE KAPILIK ACZ O
ÇALIIR.
ZULARINA RAM OLUP (ALLAH KERMDR! NASILSA BEN AFV EDER DEYP AVUTUR.)
"AZ OLUP
TAATTAN
DA
ÇOK OLUP
YETERL OLAN,
KY) ALIKOYANDAN YDR!"
KENDSN
DA, (ALLAHA
35
"Sabahlayan kimse vücudunu shhat içinde, yolunu emniyet
de
içinde bulursa bir günlük yiyecei
onun olmu demektir!"
"Allah'tan korkar ol
sn, kanaatkar ol
ki,
olursa
ki,
en çok ibadet edicisi 37 en çok ükredeni olasn"
insanlarn
insanlarn
"Gelen bela, insann dilinden
o
kiidir
rerek vaaz eder."
ki,
kendisini
ola-
38
gelir."
"Kiinin malayaniyi terk etmesi Hüsn-ü
"Mutlu
dünya bütünüyle
36
slamndandr."
39
deil de bakasn örnek göste-
40
"Sükût hikmettir, fakat susan azdr.."
41
"Kanaat tükenmez bir hazinedir!" (Yine El-Kuzaî Enes (R.A.)
den
35
36 37
38
39 40 41
rivayet etmitir,-)
Ebu
ya'lâ
ve
Ezziya, Ebi Said
(RA)'den
rivayet etmilerdir.
Buhari rivayet etmitir.
Bu Hadisi Beyhaki Ebu Hüreyre (R.A )'den El-Kuzai Tirmizi,
Huzeyfe'den
rivayet edilmitir.
Ebu Hüreyre R.A.)'den
rivayet etmitir.
Deylemi rivayet etmitir. Kuzai,
Enes (RA)'den
rivayet etmitir.
rivayet etmitir.
mam-
144
Gazalî
MANIN
"SABIR
YARISIDIR,
hadisi,
Ebu
Nuaym,
Mes'ud
(R.A.)
dan
te
MANIN HEPS"
YAKÎN SE Beyhâki
Hilyede,
uabil-man'da,
(Bu
bn
rivayet etmilerdir.)
bu ve benzeri sözlere
Hikmet; söyleyicilerine
de
Ha'
kim denir..
^
i
elVEDÛD f)
,
^
O, bütün mahlûkatn hayrn Bu
isim,
gerektirir.
(Rahim) isminin mânâsna yakn bir anlam
u
tamak-
Rahmet (kendisine merhamet edilene) Kendisine merhamet edilense muhtaç ve muztardr.
Ancak
tadr.
isteyen, onlara ihsan edendir.
farkla:
i
eden = esirgeyen) in ileri, kendisine merhamet edilecek her bakmdan zayf olan varl icab ettirir. Vedûd'un efâli ise bunu gerektirmez, esirgeme bir sevgi netice Rahim, (Merhamet
sinden
ileri
gelir.
Cenab- Hakkn, esirgenen kimseye kar merhamet mur< etmesinin, insanlarn duyduu (Hadis) bir duygu ile nasl alâkas yoksa, onlara kar olan sevgisinin bir tezahürü olan keramet, nimet ve ihsan murat etmesi
de
insanlar
hakknda. (Hadis olan)
sevgi gibi hususlardan öyle münezzehtir.
Ört
L ni
Esirgenen kii veya sevilen kii hakknda
rahmet
edilir;
ile
Allah"n
meveddet rikkat
Kullara vasl gi"nin,
özüdür
bakas
ki,
deildir.
iki
mefhum,
(ya-
"Sevgi" ancak onlarn yarar için kasd
ve meyle
olacak
bu
ihtiyac
için
deil.. J
merhamet ve meveddet "s< hakknda tasavvur edilen de bundan
yarar,
ite Allah
olduu
Esmâ-i Hüsnâ erhi
145
TENBH:
£
Kullardan
n
onlar için
bu isme ve bu vasfa layk olan o kiidir ki, Allah'n mahlûkatna kar daima iyilik murad eder. Kendisi için arzulad-
de
arzular. Hatta
faatlerine tercih eder:
onlarn menfaatlerini kendi men-
Nitekim ruhen kemale ermilerden
biri
öyle haykrmtr: "Cehennem üstünde bir köprü olmak isterim. den halk seçsin de atee duçar olmasnlar!.." Bu
ulvi
duygu ancak, zor
karlald
ile
anlarda, insanlarn kin
tezahür
hallerde
Kainata ibret verici
"Allahm, ümmetimi hidayet
Tpk
eder.
Aleyhisselâmn mübarek dileri ehid
boyandndaki
Taki üzerim-
edilip,
ve
öfkeleri
Peygamber
nur cemali kana
hali gibi.
et!
Çünkü onlar
(Hakikati) bil-
onlann kötülükleri, Peygamberin istemesine mani olmamtr.
mezler." görüyorsunuz ya, onlara kar,
iyilik
Ve yine,
Hazreti Ali (K.V.)Ve
öyle emretmilerdir.
geçmek istersen, seni ziyaret etmeyeni ziyamahrum brakana ver, sana hakszlk edeni de afv
"Mukarrebleri ret
et seni
eti./
el'MEdb f
O, Zat erif,
Efali
Cemil, ikram ve nimeti
Zatn erefine güzel
iler
de
mukarrin
cefil
(bol) olandr.
olduu zaman mecd
(erefli) derler.
Mecid de ayn manaya ziyadelik ifade eder.
gelir fakat
bunlardan
birisi
daha çok
mam-
146
Gazalî
-
Yani (El-Mecid) ismi erifi (Macidden), fazla olarak;
Vehhab ve Kerim
isimlerinin
Ce
manalarn da cemetmektedir..
el'BAS
Çy
Dirilme
Bu,
f
gönüllerde sakl
(Aslnda)
manasn
günü halk dirilten, kabirlerden halk, kaldra olanlar meydana çkaran demektir...
bilmek ve anlamak, Ba'sn
en derin ve en çetin
ise
nsanlardan Urlar.
tur,
Bunu
bir
hakikatini
çoklan bu hususta
yanl tevehhümlere kap
çeitli ekillerde izaha çalrlar, derler
yok olduktan sonra yeniden canlandrma gibi...
kere onlarn ölümün yokluk
Bir
bilmeye baldr,
bilgiler zincirindendir..
ba'as,
diriltme,
Bu ismin tam mânâsr
Ba's: ahiretteki dirilmedir.
ltr. kinci diriltmenin
de
birinci
ki,
diriltmektir,
ölüm yoklukaynen biri'
olduunu zan etmeleri yangibi olduunu sanmalar
yanltr.
Ölümün yokluk olduunu sanmak
ate çukurlarndan den bir bahçe...
Ölmü
olanlar
bir çukurdur;
batldr. Çünkü, kabir ya
yahut da cennet bahçele
f da ya mutlu
kiilerdir
ki,
onlar ölü deildirler:
yolunda öldürülenleri sakn ölüler sanma. Bilâkis onlar, 42 Ya aa aki (bahtsz) kiilerdir ki, onlar Rableri katnda diridirler." da diridirler, Bedir Vak'asnda Resûlüllah (S.A,V.) onlara (ö "Allah
kafirlere)
öyle
seslenmilerdir:
"Allahn bana vadettiini
doru Âl-i
buldunuz mu?"
imram
Süresi,
169. ayet.
doru
buldum; sizde vaad
etti
Esmâ-i Hüsnâ erhi
147
Kendisine, öldürülen kiilere nasl sesleniyorsunuz, onlar duyarlar
m?
diye sorduklarnda cevaben
"(Öyle bir duyarlarki) söylediimi,
snz!
Lâkin onlar
in
sz
öyle buyurmulardr:
siz onlar
cevap vermeye muktedir
kadar duyamaz-
deillerdir"
yüzüne vakf olan Erbâb- Basiret, insan varlnn ebediyet için halk olduunu bilir ve anlarlar. Ona yokluk arz olmaz (Ölümleri bir intikalden ibarettir.).. iç
bazen cesetle ilgisi kesilir de kendisi hakknda öldü Bazen cesede iade edilir de hakknda diriltildi derler.
Evet derler.
Bu mevzuu etraflca anlatmak
için
bu kitabn hacmi müsait
sibi ikinci bir
yaratl olduunu sanan-
deildir. Dirilmenin,
ilk
yaratl
da bu zanlarnda yaratlmlardr. Çünkü diriltmek ilk canlandklarna uymayan yepyeni bir yaratma fiilinden ibarettir. Aslnda insan olunun bir çok dirilmesi, (Allah tarafndan kendisine hayat verilmesi) vardr, onun diriltilmesi iki defadan ibaret deildir. lar
Baknz
ana karnda
Allah,
muda
yarattktan sonra "Bilahare onu,
(et
phty
parças)™ ve
baka, yaratlla ina
43
ettik"
buyurmutur. Hatta nutfe, topraktan yaratlm,
muda
da nutreden
tlmtr. Ruh da Alekâ'dan sonra yaratlmtr. Ruh
yara-
erefli bir
ey,
olduu için Allah onun hakknda. Kur'an'da 44 "Bilahare onu baka bir yaratlla ina ettik" buyurmutur., Ve 45 yine "Sana Ruhtan soruyorlar. De ki O Rabbimin ermindendin" bir Emr-i
Rabbani,
buyurmutur.
Ruhun
tlmtr 43
44 45
ki,
asl yaratldktan sonra, insanlarn his (duyular) yara-
bu baka
bir
yaratltr. Sonra yedi
EI'Mü'minûn Suresi, 14. ayetin EI'MC'minûn Suresi,
1
4.
El'srâ Süresi, 85. ayet.
bir
ayetin bir
ksm, ksm.
yatan sonra
ki,
148
mam-
Gazalî
sabinin
mümeyyiz
Aradan
onbe
de bir yaratl saylmaldr müddet geçtikten sonra akl yare
haline getirilmesi
sene
gibi bir
nsanolunun her safhas bir hal saylmak itibar ik yeni bir yaradl saylabilir. Sonra velayet mertebesine ulamas (bu herkese mahsus deildir tabii..) baka bir yaratl saylmal dr. Daha sonra Peygamberliin baz insanlara Allah tarafndan verilmesi yepyeni bir yaratma iidir. Bu da bir nevi diriltmedir. Peygamberleri gönderen hiç üphe yok ki, Allah'tr. O'nlar bütün insanlar kyamet günü yeniden diriltecek olan da yir tlmaktadr.
Allah'tr.
mümeyyiz
Beikteki çocuk, nasl
yamyorsa, mümeyyiz olan bir kimsenin
Her
akl
Çünkü
anladn
banda
(Peygamberlik)
bir sabi
halini
bana
anla-
gelen yani akl-bali
de
velayet
(velilik)
ve Nübüvvet
anlamakta güçlük çeker..
yaradl
bir safha
olmas
larn yaratlndan sonra gelen
^
akl
anladn
anlayamaz.
olan kii
velayet, akln
temyiz ötesinde
de
bir sabinin
ötesindeki bir safhadr, akln, gibi.
Temyiz de Havas (duyu-
bir safhadr..
Evet insanolunun tabiatnda, bilmedii ve
görmedii
hu-
etmek vardr. Velilik ve Peygamberlik derecesine ermeyen ve bunu anlamayan baz kiilerin bunlar inkâr etmesi gibij suslar inkâr
Hatta onlarn tabiatnda, bilmedikleri
ve görmedikleri
ikinci
için inkâr
hayat yani ahiret hayatr
etme huyu vardr. henüz o kvam kabul etmez ve or
Akil-bâli olan kiide görülen ilerlemeleri,
olmayan küçük mümeyyiz muhal sayar.
Görmedii mektir
ki,
bir
eye
sabi bir türlü
iman eden
Saadetin anahtar budur
kii,
ite!..
gaybe iman etmi
d(
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Rüte eren
Sini
kii
ile
henüz bu
daki fark nasl kabil-i kyas deilse,
arasndaki fark
baka
ta kabil-i
çaa gelmeyen
dünya hayat
ile
149
kii arasn-
ahiret
hayat
kyas deildir. Çünkü Ahiret hayat bam-
bir hayattr:
Orada
insanlar Allah'n
huzuruna çkarlacaktr. Ya Allah
tara-
fndan kabul edilecekler veya da reddedileceklerdir. Ya Allah' görenlerden olacaklar ve ya, da O'nun Cemalini müahede etmekten mahrum braklm kiilerden olacaklardr.
üphe, yok
Allah tarafndan Hüsn-ü Kabul görenler hiç
Alây-
lllyyine çkacaklar,
red edilenlerse
ki,
Esfel-i safiline indirile-
ceklerdir.
hayatn arasnda münasebet yoktur, dediimiz zaman bu, isim yönündendir. Çünkü neeti ba's bilmeyen kii, Bais'in ki
[
ismini
nerden
bilecek?,
Bunun açklanmas
uzar!
Onun
bu
için
konuyu burada keselim.
TENBH:
r
•
Ba'sn (diriltmenin)
vermektir. Cehalet ise
hakikati,
ikinci
bir
ina
ile
en büyük ölümdür! lim en
ölülere
can
erefli hayat-
tr...
Allah, Kitab'da (Kur'an'da) ilimle, cehil zikr
hayat ve
memat
Kiiyi,
onu
ikinci
Bu
itibarla
bunlara
ismini vermitir..
cehalet derecesinden
defa
etmi ve
diriltti
eer
derler.
Ona
ilim
derecesine yükseltene,
güzeller hayat
yaatt
derler.
meydana getirmekte ve halk Allah'a çavarsa bu bir nevi (Mecazi anlamda) ihya
ilmi
rmakta
kulun bir rolü
saylr
bu, Peygamberler ve Alimlerden kendilerine varis ola-
ki
caklarn rütbesidir..
1
150
mam-
Gazalî
e-EHÎD ehid, Alim demektir.
(
meydanda
olan,
hem de
Ama
gizli
lim mutlak olarak nazar
Gaybe diinde O, dir.
gördüü
izafe
hem
biraz farklar vardr. Allah
olan
itibara
bilir.,
alndnda
edildiinde O, Habirdir,
O, (Allah)
Âlir
Zahiri ilere izafe edil
ehiddir.. Bununla beraber kyamet günü, bildii vc
hususlarla halk
ahid
olacaktr!
Bu isim hakknda söyleyeceklerimiz, Alim ve Habir (isimk
hakknda söylediklerimizden farksz olacandan mevzuu burada bitireceiz. Ayn eyleri tekrarlamayacaz..
el'HAK
c
Bu, Bâtl'n
karlnda
olan bir isimdir.
Eya zdlar
ile
açkla-
nr.
Verilen her haber, ya mutlak batldr; yahut
Yahut da
bir
yönden
Mümteni mutlak haktr. haktr,
Hak, bir
bizatihi
Haktr.
batldr.
(Olan) mutlak batldr. Vacib bizatihi ok
Mümkün
dier yönden
yönden
da mutlak
bizatihi
biayrihi (Olansa) bir
yönder
bâtldr.
bakmndan varl olmad için batl; bakasndc dolay varlk kazanmas bakmndan ise Haktr.. "Or Vechinden baka her ey helak olucudur." Ezel, ebed bal< mndan bu böyledir. Çünkü ondan baka her ey zat itibar ik O, zat
varla müstahak deildir (yan varl kendinden deildir.) bir bakma (onun cihetinden) varla hak kazanmtr.
Lakin
Böyle olan
ey ise,
te
Hak, her hakikatin kendisinden
hakiki
bizatihi batldr; biayrihi Haktr.
alnd
bizatihi
Hak olandr. Mutlak Hak budur!
Akln müsadif olduu makule, mevcuda mutabakat bakmdan Hak denilmitir.. Çünkü ona zat itibar ile mevcud demektedir;
Onu
idrak
eden
akla izafetle
Öyleyse Hak olmak
itibar
de Ona Hak
denilmitir:
mevcudattan buna en Ahak olan
en dorusu da marifetullahtr. Çünkü kendi nefsinde Haktr, Ezelen ve ebeden malûma muta-
üphesiz
ki
bktr. Bu,
bakasnn varln
baka
Allah'tr. Marifetlerin
bilmek sibi deildir. Çünkü bu,
Yok olunca o inanç
var oldukça var olur.
Çünkü O, mutekidin zat için doru bizatihi deil de liayrihi mevcuttur.
Hak (doru)
[ Bu
(Hak söz;
kelimesi sözler
dönüür. olmamtr. Zira O, Bâtla
hakknda da
kullanlarak,
bo söz) denilebilir..
u halde en doru söz: söz, ezelen,
ebeden
(La ilahe
bizatihi
dilde olan varla
illailah) kavlidir.
zihinlerdeki
o konumaktr)
(ki
Çünkü bu
dorudur.
Öyleyse Hak, ayandaki varla, rifettir)
bir itikad
o
varla
(ki
o,
ma-
itlâk ediliyor..
Hak olmak itibar ile eyann en ahakk, vücudu (varl) bizatihi ezelen ve ebeden sabit olan, marifeti ezelen ve ebeden doru olan, varlna yaplan ehadetin ezelen ve ebeden doru
olandr.
Bütün bu saydklarmz, sustur;
bakasna
hakiki
varln
(Aliahn) Zâtine
mah-
deil!..
TENBH: Bu isimden kulun hazz
Her lidir
ki,
eyden önce
Allah'tan
baka
Kul,
u olmal: kendini bâtl
hiç bir varlk
(Bo) saymal ve bilme-
Hak (Gerçek) deildir.
Kul
mam-
152
Gazalî
her ne kadar gerçek ise 'n
sayesinde Allah'n
tur,
dir (yani tur.
Allah
halk
onu
Çünkü
gerçek deil Allah onunla mevcut
o,
var olmutur).. Zati
mevcut deil
ile
Çünkü kendi
deildir.)
bizatihi
ki,
"Enel-Hak" diyen
bo
J
yanlmtr. Ancak
f
kurtarabilin
1) Bu
sözü
Hak tarafndan yaratlm olduunu uzak bir ihtimaldir. Çünkü lâfzn bu mâr
kendisi
ile
bu tevil uzak veya yakndan hiçbir
kasd etmesi ile
ile
etmeseydi mevcut olmayacakt...
Bu sebepledir teVil
için
varl kendinden onu
o, kendi nefsi
izni ile gerçektir.
onu yaratt
(Allah
de
ki,
has olan, bir
ey deildir.
alâkas yoktur. Sonra bu, kendisine
Çünkü
Allah'tan
maada bütün her ey
Allah tarafndan yaratlmtr.
2) Daima Hakla beraber olmak. Öylesine onunla olmak
ondan baka
hiç bir
nsan, bir
ey
ona tam manasyla sözü gibi:
eyi gözü görmez!
urunda
gayp ederse yani kendini o ey haline gelmi olur.. airir
kendisini
verirse sanki
"Ben sevdiim kiiyim sevdiini Ehli
Tasavvuf,
kii
de
bendir."
bakmndan
mevcudiyetleri
görünce, lisanlarnda Allah'n isimlerinden
kendilerini
yok
olan (Hak) lafz
biri
dolamaa balamtr. Kelam
ehli,
efalle
istidlali
çok
ileri
safhaya götürdükleri k
lisanlarndan umumiyetle Allah'n El-Bari imini dolatrmalardr.
nsanlarn
çou
O'ndan baka
(Allah'tan
baka) gördükle
eyle Allann varln ispata çalrlar: "Onlar, (Allahn) gökk ve yerdeki o muazzam mülkü saltanat (n)a, Allah'n yarat herhangi bir eye, belki ecellerin yaklam olduuna da hi<
m?
bakmadlar
Artk bundan sonra hangi
bir
söze
inanacaklar
46
ki?"
Ondan baka
Sddîkler
ona, yine onunla istihad
ahit olmas sana
hiç bir
görmezler onun
etmeye çalrlar "Rabbinin her
deil mi?"
kâfi
ey
için
eye
47
elVEKL O, edilen
kendine havale edilendir. Lakin iler kendine havale
iler, iki
ksmdr:
Baz
1)
iler kendine havale edilen
ki,
bu tam deil, nok-
sandr. 2) her
ey
bahis konusu
kendine havale
olabilir..
edilen..
Bu da ancak Allah
^
Kendisine iler havale edilen, ya bizatihi deil de,
tevliye
ve
Sonra
tank
tafviz
müstahak olmutur.
ve
ki,
Bütün iler ve kalpler ona çevrilmitir. Lâkin bunlar,
fndan
tevkil
bu naksdr. Çünkü O, muhtaçtr. Ya da bizatihi buna müstahaktr.
havale suretiyle havaleye müstahaktr
Havale ve tevliyeye
için
te
ile
bakas
tara-
deildir; bilâkis buna, bizatihi
bu, Vekil-I Mutlakn ta kendisidir!
tam manasyla yerine getiren ve hepsini deil de bazsn yerine getiren olmak üzere
ikiye ayrlr.
te hepsini
yalnz
,ö
47
Vekil, kendisine havale edilenleri
Vekil-i
Mutlak
o
varlktr
ki,
kendisine havale edilenlerin
noksansz olarak yapar ve tamamlar.
Allah'tr!
El-A'raf Süresi, 185. ayet. Fussilet Süresi, 53. ayet.
te
bu da yalnz ve
154
mam-
Gazalî
Bu anlattklarmzdan, kutun bu ismin manasndan ne kada
hazz olduunu anlam bulunuyorsun!.
el'KAVIY Kuvvet,
tam
el'METIN
kudrete delâlet eder. Metanetse, kuvvetli
bir
iddetine delalet eder.
tam bir kuvvete sahip olmak bakmndan kaM, gücünün çok iddetli olmas itibar ile de Metindir! Allah-u Teâlâ,
Bu
iki
isim
de Kudret manalanndandr
ki
bahsi ileride gele
çektir...
& O, seven ve yardm edendir. Sevgisinden ne kasd ini yukarda izah
ettik.
açktr. Yani dostlarna
Yardm etmesinden ne kasd edildii de yardm eder; din dümanlarn kahr-î
perian eder.'Allan buyurmutur 48
dir."
edildi-
"Allah
iman edenlerin
Yine buyurmutur: "Bunun sebebi udur: Çünkü
üphesiz iman edenlerin velisi (yardmcs) dr, 49 Hakikaten) Onlarn velisi (yardmcs) yoktur"
48
Bakara Süresi, 257. ayet.
49
Muhammed
Süresi,
1 1
.
ayet.
velisi-
Aile
Kâfirlere (gelince
TENBH: Kullardan veli olan Allah'n emirlerini
o
kiidir
onun dostlarn
yardm
kullarna
tutar,
Allah',
ki:
eder,
sever,
dümanlar
ile
mücadele eder.
üphe
yok ki Allah'n dümanlarndandr. Onlarla çarpmak; onlarn srtn yere getirmek lâzmdr. Çünkü her kim onlarla çarpp da Allah'n emrini yapmak
eytan ve
suretiyle Allah'a lar ile
nefis
yardm
de düman
den olmu
hiç
ederse, Allah dostlar
Me dost düman-
olursa ite o, kullardan veli
olmu
kimseler-
olur.
el'HAMÎD O, övülen demektir! Allah-ü Teâlâ ezelde kendi zatn öv-
mü ve ebede kadar da kullar onu övecektir! zikrini
göz önünde
dönütüünü
tutarsak,
Bu, zikri edenlerin
Cemal, Uluv ve Kemal sfatlarna
görürüz!.
Çünkü Hamd, Kemal Sfatlarn zikretmekten
ibarettir!..
TENBH: Kullardan
Hamid o
kiidir
ki,
te
ötürü herkes tarafndan övülür..
yakn olan Peygamberler vasfa layk olanlardr. Her
veliler
ve amellerinden Peygamber (SAV.) ona
inançlar, ahlak
ve
ilmi ile
amil olan alimler
bu
kendi inanç ve ameline göre
birerleri,
övülür.
olmayacandan, övüleolsun yine de mutlak Hamid
Kullardan hiç kimse, kusurdan
hali
cek huylan ne kadar çok olursa olamaz. Çünkü mutlak Hamid ancak ve ancak
Allah'tr!...
0
156
mam-
Gazalî
el'MUHS j
O, Âlimdir. Lakin
ilim
Malumata
izafe edildii
f)
mat kuatmak ve onu saymak Öyleyse gerçek Muhsi miktarn Kul,
ta
bilip eksiksiz
ilmi
üphe
her eyi ihata
hsa adn alr ededen ve her eyir yok
ki,
tastamam sayabilendir.
baz eyleri bilip sayabilirse de her sayamayacandan hakiki Muhsi olamaz!
her ne kadar
birçok
ey
olduu
gibi
Allah'tr!
Kulun bundaki rolü
icad bir benzeri ile
mesbuk
ilim
el'MUD
Bu ismin mânas, Mucid (icad edici) demektir. Benzeri
hat
yok denecek kadar azdr!.
el'MUBD
eer
iyi
u hald
mutlak Muhsi yalnz ve yalnz
sfatnda
hiç
zaman, mal
ise
ile
Ne
mesbuk deilse ibda tesmiye
iade tesmiye
var
ki,
edilir
edilir..
eden üphesiz ki Allah'tr. Onlar har etmek suretiyle tekrar iade edecek (yaratacak) olan yine O'dur! Eyann hepsi O'ndan olmutur, yine ona avdet edecektir. O'nunla balamtr, yine O'nunla avdet edecektir. Balangçta
insanlar halk
.
el'MÜMT
el'MUHYÎ
Bu da
aa yukar icad manasndadr. Ancak u
Mevcut
eer hayat ise bunu yapmaya ihya (dieer mevt (ölüm) ise bunu yapmaya imâte
(var olan)
riltmek) denilir;
yok
(Öldürmek) tesmiye
Ölümü
farkla:
edilir.
de, hayat da Allah'tan
baka
kim
hepsini Allah yaratmtr.. Dirilten de, öldüren
Hayat'n mânasna, el-BAS
ismini
Bunlarn
yaratabilir.
de ancak O'dur!
erh ederken anlatmtk,
tekrarna lüzum sormuyoruz!.
el'HAVY
O, daima uyank ve yapcdr. Çünkü
fil
ve
idraki
olmayan
ölü demektir!
en az derecesi,
drakin, sidir.
idrak edenin, kendi nefsini bilme-
Kendini bilmeyen (tanmayan)
tam manasyla kaytsz, artsz
diri
bütün idrak edilecekler kendi Bunlarn hepsi hiç
te dan,
bu sebepten
baka
üphe yok
Allah serçek
her canlnn hayat,
(yani onlarla ölçülebilir)
Sonra canl
ki,
varlklar
iaret etmitik: Melekler, farklar gibi...
ki
cemat ve ölüdür!
olan,
idraki
bütün
u halde
varlklar kendi
fiili,
tahtnda bulundurandn
Allah için bahis
konusu
olabilir.
ve kaytsz artsz Haydir. On-
(diri
olmas)
idraki
ve
fiili
kadardr
mahduddur.. 1
da derece derecedir. Yukarda buna insanlar ve hayvanlar, arasndaki derece
158
mam-
Gazatî
el'KAyyÛM
unu
iyi
bil
ki:
Eya balca 1
-
fisleri ile
ikiye ayrlr:
Araz ve vasflar
sibi
mekana muhtaç olup da kendi ne-
kaim olmayan,
Mekana muhtaç olmayan ve kendi nefsi ile kaim oldu söylenen: Cevher sibi.. Ancak Cevher her ne kadar kendi nefsi 2-
ile
kaim
ise
de
bir
mahalle (yere) muhtaç deilse de, kendinde
bulunmas art olan baz eylerden hali deildir. Bu itibarla ona kendi nefisle kaimdir, diyemeyiz. Çünkü o, kyamnda (ayakta durmasnda) bakasnn varlna muhtaç olmaktadr, mahalk (yere) muhtaç deilse de.. r Kendi zat
kaim olmasnda, hiç
ile
bir yere,
hiçbir
eye
muhtaç olmayana (Kaimun bi nefsihi mutlaken) denir. Kendi netsiyle kaim olmasnda hiç bir eye muhtaç olmayan, bununla beraber, her mevcut kendi sayesinde ayakta durabilen, Onsuz, eya için varlk, tasavvur edilemeyene de KAY/UM denilir. Çünkü O'nun kvam kendi zat ile, olduu gibi her eyin kvam dc
te
onunla olmutur..
vasftan hazz, Allah'tan
bu vasf ancak Allah'a layktr. Kulun b bakasndan müsteni olduu kadardr..
elVACD Hiç bir
eye
ihtiyac
(yitiren) kelimesinin
olmayan demektir. Bu kelime EPFakk
karlnda
kullanlr.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Kii, ihtiyac
olmayan
bir
eyi kayp
159
zaman, fakid sayl-
ettii
maz.
tii
Zâtna ve zâtnn kemâline taallûk etmeyen zamanda da kendisine Vacid denilmez... Öyleyse Vacid,
te
olunmutur.
ey
elde
et-
babnda mutlaka bulunmas geduymakszn kendisinde bulunan de-
lâhi sfatlar
reken hususlara ihtiyaç mektir.
bir
bu, Allah
için
mevcuttur. (Allah)
Hem de Vacid-i
bu
itibarla
Vacid
Mutlak.
Ondan bakas, baz ahlâki faziletler ve kemalâtlar elde edebilse de ona Vacid denilemez. Çünkü o bunun yannda elde edemedii bir çok eyler kaybetmitir.. Bir
eyler
nisbeten bir
elde
dahi
edebilse,
ey elde etmitir,
hepsi
o
madunu
olan
kiilere
kadar...
ePMACD Bu,
EI-MECD Mânâsndadr:
Alim'in Alim
manasnda olduu
gibi
Ancak aralarndaki fark udur. Sfat müebbehe olan ALM'de mana ziyadelii vardr. Yukarda bu bahis geçmitir.
El-
elVÂHD O, bölünmeyen, ikilenmeyen tir.
(Bir ikincisi
olmayan) demek-
BÖLÜNMEYEN: CEVHER- VAHD gibidir. Taksim kabul meyene Vahid denilmesi, onun parças olmamasndandr. No ta da böyledir, parças yoktur...
ALLAH
birdir
kilenmeyen
buna günei onun gibi güne) sak
demek, zatnda bölünmesi imkânsz
(ikincisi)
bir
misal verebiliriz.
eye
misal
verecek
Çünkü Onun ei
ol
da
(bir
yoktur.
Bunun, elsim olmas
inksam kabul etiini
itibar
ile
zatnda parçalanmak
söyleyebiliriz.
Ne
var
ki
suretiyl
bunun ei
yoktur!
bulunmas mümkündür..
Fakat bir einin
Tek olan mutlak tek
mas
olmayan
deme
olan, bir ikincisi
mustahil olan ezelde,
ebedde
bulunmayan ve bulun
tek olan ancak Allah'tr.
Kulun tek olmas, kendi ebnai cinsine nispeten
baz
ahi
bulunmas babndan mecazi anlamdadr. Çü kü her ne kadar baz hususlarda esiz olursa da, zamanla esi olduu haslette onun gibi olacak hattâ onu geçecek biri çkabi üstünlükleri haiz
lir..
Öyleyse kaytsz artsz tek olmak, esiz olmak ancak ve ancak
Allah'a mahsustur.
es'SAMED O,
bütün
ihtiyaç istekler
ve dileklerde kendisine müracaat edilen arzu ve kendisine sunulandr. Çünkü sonsuz büyüklük v
ihsan O'ndadr. Allah,
gerek din ve gerek dünya
muhtaç etmise,
mu olur.
üphe
yok
ki,
bu
ileri
vasftan,
için,
insanlar kime
ona ihsanda bulun-
lup
Esmâ-i Hüsnâ erhi
161
ba
vuru-
Ne varki mutlak Samad her bakmdan kendisine sndandr. Bu da hiç üphe yok Allah'tr.. ki,
el'MUKTEDR
el'KADR Bu
iki
(ismin)
manas, kudret
sahibi demektir.
Ancak
u
fark-
la:
Muktedir
El
fazla
mânâ
ismi
mübalaa
(ziyadelik)
bakmndan
biraz
da
ifade etmektedir.
Kudret, irade
ve
ilmin takdiri
ile
bir
ey icad
etmek
kabiliye-
tidir
EI-KADR: sterse yapar,
isterse
yapmaz.. Demektir. Dilemek
(murat etmek) bunun artndan deildir Allah
tabii..
u anda kyameti karne etmeye kadirdir. Çünkü isterse
bunu yapar.
u anda koparmyorsa, demek
onun henüz dilememitir ve anda olmasn istememitir de. Çünkü Ezelde onun ne zaman kopaca takdir ve tayin edilmitir de henüz E§er kyameti
ki
u
zaman halel
selmemitir.. Bunun böyle olmas, Allah'n Kudret sfatna
getirmez.
KADÎR- MUTLAK, Öyle ratrken hiç kimsenin lah'tr..
bir varlktr
ki,
her varls yaratr ve ya-
yardmna muhtaç olmaz. te o da
Al-
J
Kula selince,
Onun da
.
kendine söre kudreti (gücü) var ama, çok zayf
ve çok noksandr.
.
O, ancak
Yaratma
baz mümkün
olan eylerin hakkndan
iktidar yoktur.
mukadder olanlar da, yine kul vastas ile yaratmaktadr. Çünkü onun hakknda mukadder olan hus Çünkü
lah
Kul için
olma sebeplerini yaratan O'dur!. Bu derin hacmi küçük kitab ar kaldramaz bunu.
larn var
Bu
sel-
sibi
Mt
bir
mesele
*0
»it
faili
ePMUKADDM
el'MUAHHR
r Yaklatran da uzaklatran da O'dur. Kimi yaklatrmsa,
uzaklatrmsa, onu
takdim, kimi
tehir etmitir..
Peysamber ve dostlarn, kendisine yaklatrmakla
dümanlarn kendisinden uzaklatrmak, perdelemekle Bir kral
iki
ne daha yakn
kendi
ile
takdi.
onlar arasn
tehir etmitir.
ahs bir
kendisine yaklatrrsa ve fakat
yerde otursa
çirmi olmakla takdim etmi
Önde olma
keyfiyeti,
tabi
birini
kendi-
onu dierinin önüne ge-
olur.
ya yer
bakmndan
olur
ve yaht
rütbe bakmndan...
üphesiz;
uzakta
kendisinden
muzaftr
olana
(ni
edilmitir) O..
Bunda
sad
hiç
bir
maksat olmaldr. (Kainatta bütün varlklarn
üphe yok ki,) Allah'tr..
Allah
katnda
mukaddem
olan hiç
üphe
yok
ki
Mukarre
olandr...
Önce
melekleri, sonra peygamberleri,
ve onlar takiben de
(ilmi ile
daha sonra
velil
amil olan) âlimleri takdim etmiti
Esmâ-i Hüsnâ erhi
163
(dier mahlukata..) Her
tehir edilen,
takdim edilen
de mabadine
nispeten takdim edilmitir..
te Mukaddim de Muahhir de Allah'tr.
/
ni
makabline nispeten takdim edilmitir. Her
Kullarn) ilerlemesini veya serilemesini
Çünkü onlarn
(ya-
gördüümüz zaman,
onlar ilerleten veya himmetlerini ibadetten azaltp gerileten
kim
olduunu
anlamakta güçlük çeker miyiz hiç?
hepsi Allah'tandr. Bunun çin ten),,
hem
te
bunlarn
de O, hem Mukaddimdir
(ilerle-
Muahhirdir (gerileten)..]
Takdim
ile
tehirden murat, rütbe
bakmndan
ilerleme ve-
ya gerilemedir.
Demek
ki
ilerleyen,
kendi
bilgi
ve
kabiliyeti ile
lah'n ilerletmesi sebebiyle ilerlemitir. Gerileyen
Bu iddiamz ispatlayacak
"üphe yok
iki
Al-
öyle!
ayet:
kendileri için
ki,
de
deil de
bizden en güzel
(bir
saadet)
sebketmi (takdir edilmi) olanlar, ite bunlar oradan (cehennemden) uzaklatrlmlardr" ^°
Eer
biz dileseydik herkesi elbette hidayete erdirirdik. Fakat
benden (sadr (niceleri ile)
olan u): "Cehennemi bütün cinlerle insanlardan
muhakkak dolduracam
51 .
TENBH: Fiiller
sfatndan kulun hazz meydandadr. Bu sebeple,
mevzuun uzamasn istemediimizden her isimde ayn tekrarlamaktan sarf- nazar
j0 51
El-Enbiya Süresi, 101
Es-Secde
.
ayet.
Süresi, 13. ayet.
ettik.
eyleri
mam-
164
Gazalî
1
el'EVVEL Evvel, bir
Bil ki;
le
el
eyler
izafetle
u halde bunlar birbirlerine zt
ayn
eye
izafetle
hem
evvel ve
AHR de
öy-
manadrlar. Öyleyse bir
ey
ancak evvel iki
hem
ahir
olur.
Ahir
(son) olmas imkân
szdr.
Varln lesine
tertip
baktn
ve tanzimine,
zaman, sorursun
evveldir.,
almlardr.
O
ise
ki,
edilmi mevcudatn
Allah
mevcudata
silsi-
nispetle
Çünkü mevcudatn hepsi varlklarn ondan kendi zat ile mevcuttur (varl kendir
hepsinden
Varl
tertip
kimseden almamtr.
hiç
Sulûk'un tertibine
baktnda,
seyr edenlerin
menzillerini
Sözden seirdiinde, ariflerin en son derecesi O'nu (Allah'), bilmektir. Onun marifetinden evvel olan her marifet demek ki halde Menzil-i Aksa (En O'na ulamak için bir merdivendir. son menzil) MARFETULLAH'tr. Demek oluyor ki, sulûk'a izafeti* o, sondur. Varla izafetle ise o evveldir. Netice: varlklarn balangc O'ndandr ve yine en son O'na döneceklerdir.
u
y
ez'ZAHR Bu Bir
iki
drake
el'BATIN
vasf da muzaf laldandn
ey, ayn yönden hem izafetle
bir
olur.
u
kabili
tasavvur oluyor.
zahir,
Zahir, bir
hem batn
yönden
zahir
halde zuhur (açklk) bütün
Allah, his
ve hayal
0
idraklerinin
eyin batn
olur.
alamaz.
ve dier yönden bat (gizlilik)
sücü
ile
idraklere izafeti
aranacak olursa
b
Esmâ-i Hüsnâ erhi
tn,
istidlal
tarikini
elde eden akl ve mantk gücü
165
aranacak
ile
olursa zahirdir..
SORU: idrake,
Hislerin
batn oluu açktr, izaha lüzum
izafetle,
yok..
Akl
için zahir
oluu meselesine
Çünkü zahir (açk) olan herhangi
güç. idrak
etme babnda
insanlar
arasnda
bulunduu
gibi
halk
ihtilâf
arasnda
gelince,
biraz
eyi herkes görür.
bir
fikir
anlalmas
ayrld
konusu olmutur..
(Zira
olmaz. Bu
Onu ise,
ona, inananlar
inanmayanlarda olmutur..)
CEVAP:
üphesiz O, zuhûrunun iddetinden Onun zuhuru, batnnn (hafi olmasnn) nurunun perdesidir.. Haddini eder.
Bunu
bir misâl
aan
her
hafi (Gizli)
olmutur.
sebebidir. Nuru
ey zdd
üzerine
vermeden anlayamayacaksn,
ise,
in'ikas
galiba.
te
sana misal: Bir
kâtip tarafnda
yazlan
bir
onun âlim, Kadir, Semi, ondan yakn elde edersin! kelime
ile
kelimeye
Basir
baktn
olduuna,
zaman, o
istidlal
eder ve
Çünkü bu sfatlar (nitelikler) onda bulunmutur. Tek bir kelime, katibin varlna, onun gören, gücü yeten, duyan ve yaayan bir varlk olduuna delâlet ederse göklerde, yerde, bulunan gezegenler, güne, ay, hayvan, bitki gibi varlklar, kendilerini meydana getirecek ve idare edecek bir varla delalet etmez
ni?
varln incelese bile, kendisinin olduunu hemen idrak eder..
Hatta insan, yalnz kendi bir
yaratcs, idare
Eya, görme rüp
de
kimisi
edicisi
bakmndan çeit
göremezse, hepsi
için
çeit
olursa, yani kimisi
yakin hasl olur.
gö-
166
mam-
müahedeler çoalnca, zuhurun iddetinden
Lâkin
rünmez
Gazaiî
g<
olur..
Misâli
Eyann en meydanda nun da en
olan, duyularla idrak edilendir. Bu-
zahir olan gözle görülendir.
snda en meydanda olan bütün
Gözle görünenler
cisimleri
ara«
aydnlatan güneyi
dr. Her eye k veren yani her ey kendi sayesinde aydnl a kavuan eyin kendisinin zahir olmamas düünülebilir bir
mi'
Bu gerçei birçok kimseler anlayamadlar da öyle dediler.
eylerde ancak kendi
Renkli
krmz
ise
bulunas
krmz
Gölge
düünenler
deildir. Sonra böyle
olan eylerde
ettiler renkli
idraklerinin
Bu renklerle beraber bir ziya veya nur
olur..
mümkün
ise
renkleri bulunur. Siyahsa siye
de nurun bulunduuna
kali
idrafr
olduk
sebebi udur: ile,
aydnln bulunduu yer arasndaki
ne gündüzün arasndaki
Günein
fark
ile,
gec
fark...
geceleyin gaybubeti, gündüzleri
de
karanlk
cisir
uzaklamas düünüldüünde, renkli olan eylere eserinin kesildii görüldü. Ve böylece günein tesiri ile aydr nanla, ondan mahrum olan karanlk arasndaki fark anlald. N run varl, bu suretle nurun yokluu ile meydana çkm oldu, lerden
Varlk
haleti,
renklerin
yokluk haletine izafe edildii
kaybolmad
vakit,
görülerek aradaki fark
Eer güne devaml
her
hemen
iki
halde
anlalr,
olarak cisimleri aydnlatmakta deve
gözden kayp olmasayd (geceleri olduu gibi) zaman aydnln, dier renklerden farkl bir ey olduu bilin< mezdi. Halbuki o, Eyada en sahir olan bir eydir. Hatta bütü etseydi, hiç
eyay
aydnlatan odur.
Netice:
Esmâ-i Hüsnâ erhi
167
baz eylerden gaybubeti düünülseydi, gökler ve yerler ve nurundan mahrum olan her ey, yklrd ve hâl arasndaki fark anlalp kati suretle varl idrak edilirdi. Lâkin, bütün eya ehadet hususunda söz birlii ettii, bütün haller yeknasak muttarit olduu için, bu Hefasna (gizli olmasna) sebep olmutur. veya
iki
Nuru ne mahlukattan gizlenen, Zuhurunun iddetinden onlardan
kalan ulu varlk, seni (bütün mevcudiyetimle) tenzih
gizli
ederim!...
O
Evet
zahir hiç bir
daha batn
(Allah), zahirdir,
ey
hiç bir
yoktur,-
hem de
öylesine zahir
O, Batndr.. Öylesine Batn
ki ki,
ondan ondan
ey yoktur!...
TENBH: Allann bu sfatlar hakknda verdiimiz bilgiye hayret etme!
nsan
insan
yapan da
içi
ve
ddr.
Tertipli
ve düzenli hare-
ketleri ile Zahirdir.
His
Çünkü san,
idraki
his,
yönünden incelendii zaman
beeresinin (Vücudunun) zahirine
ondan görünen bedeni ve
hatta
azalarndan
var
baz
ki
bir
kaç tanesi
eti ile
da,
o batndr.
teallûk eder.
insan deildir.
deise
bile yine o,
Onun
n-
cildi
odur.
Ne
azalan (eczalar) deimitir.
vücudunun ald deri ve parçalar, küçüklüündekinden bakadr. Zamanla onlar, emsali ile gda almak suretiyle deimilerdir ama, yine de insan insandr. Hüviyeti deimemitir. te o hüviyet, duyulardan gizlidir, lakin, eser ve fiilleri ile (hareketleri ile) istidlal yolu ile akla zahirBelki
dir..
de büyüdüü zaman
insan
168 imam- Gazalî
> el'BERR
[ O, ihsanda bulunandr (iyilik yapandr). Her iyilik ve ihsan ana kayna O, olduundan mutlak iyilik sahibi ancak ve anca| O'dur.
ancak gücü yettii kadar
Kul,
babas
K
ve eyhlerine kar
üstadlar
ile
iyilik
yapabilir. Bilhassa ann<
iyilik
ve ihsanda
bulunal:
Bir Rivayet:
bir
Musa Aleyhisselam, Rabbi adam gördü ve sordu:
—
Yarabbi,
bu
kul,
ile
konutuu' zaman, ara
bu mevkiye
ilimiî
nasl eriti? Allah-ü T*
izah buyurdu:
— Bu kanmad.
kul,
Üstelik
kullanma verdiklerimden ötürü hiç kimseyi,
anne-babasna son derece
jte bu, kulun
iyiliidir.
Allah'n mahlukatna olursak
mevzu çok
uzar.
iyilik
yapard..
Yani kulun iyiliine verilen bir misaldir.
kar
olan
iyilik
ve ihsann anlatacak
Baz anlattklarmzdan, isteyen
istifade
edebilir..
etTEVVAB Kulun defalarca tevbe etmesi siz
ki
imkânlar
salayan üphe-
zaman,
iledikleri
O'dur! Kullar,
lar
için
Ailahn
ayetlerini, gördükleri
yüzünden çarptrlacaklar! ceza
günah-
kendilerine bildirildiinde
169
koarlar, Allah'ta tevbelerini kabul
edip
hemen tevbe etmeye
Esmâ-i Hüsnâ erhi
onlara ihsan
ve ikram da
bulunur..
TENBiH:
Emrinde bulundurduu
kiiler
lenen suçlar tekrar tekrar afveden
bundan
nasibini
alm
veya arkadalar tarafndan i-
bu
kii,
ahlakla
ahlaklanm ve
demektir.
el'MUNTEKM hakkndan selen, taknlk yaüphesiz Ki, O'dur!
^Asilerin belini kran, canilerin
pan azgnlarn haddini Tabii
bildiren
bu ukubet (Ceza)
fasl,
onlar 'defalarca mazur gör-
dükten, onlar uyardktan, defalarca onlara frsat verdikten sonradr..
Bu ekildeki
intikam,
pein alman
intikamdan daha çetindir,
ilemi olmalar, onlarn daha çarptrlmalarna sebep olacaktr.."/ çünkü
fazla masiyet
çetin
azaba
TENBIH:
alaca intikamlarndan makbul olan intikam; Allah dümanlarndan olaca intikamdr. Dümanlarn en zorlusu hiç Kullarn
üphe yok Bir
ki
kulun nefsidir..
masiyet
getirdiinde,
irtikâp
ondan
ettiinde veya ibadetlerden birine halel
intikam almak kulun
en bata gelen
meru
haklarndandr.. Bayezid-i Bistami'den nakledilmitir. "Nefis beni, bir
ben de ona tam
bir
gece
zevkli
ibadetlerimden alkoydu. Fakat
sene su vermemekle intikamm aldm."
te nefisten
intikam böyle alnmaldr!..
el'AFUW \ Bu, sünahlar mahveden, masiyetlerden geçiverendir. Bu farkla; Gafur'da. itibarla bu isim Gafur ismine yakndr. Ancak
u
çok mana
ifade etmektedir.
Çünkü Gufran, sünahlar
örtüverrr
demektir, Afv ise sünahlar kökünden kazmaktr.. Bir
eyi kökünden kazmak, o eyi örtmekten daha
iyi
tabii., j
TENBH:
bu isimden alaca nasip meydanda.. Kendisine z eden kiiyi afv eder, hatta ona iyilik bile yapar. Allah' görmC mu? Dünyada âsilere ve kafirlere nasl ihsanda bulunuyor küfür ve isyanlarndan dolay onlar hemen cezalandrmyor.. Kulun
Hatta tevbe edip, sunanlarndan veya küfürlerinden
1
zaman, Allah' onlar balamaktadr da. Çünkü gü hna tevbe eden, günah ilemeyen kii gibidir.. te suçu
Seçtikleri
edip kökten kazmann gerçek mânâs budur!
er'RAÛF Rafet sahibi demektir. Rafet (efkat
dediimiz)
ar
merha-
met manasna gelir. Bu itibarla bu kelime (isim) Rahim manas dadr. Ancak bunda, - mânâ yönünden - biraz fazlalk vardr.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
171
MALKÜL MÜLK [~Bu, dileini,
memleketinde istedii
sibi
yürüten demektir:
stedii zaman var eder, istediinde yok eder, istediinde brakr.
Mülk'ün buradaki anlam, Memlekettir. Malik ise tastamam bir
kudrete sahip olan manasnadr. Varlk âleminin bütünü tek
bir memlekettir.
O
ise
bu mem-
leketin (ülkenin) sahibi...
Varlk âleminin tek bir memleket saylmas, içinde bulunan varlklarn birbirlerine bir
bakma
bal olmasndan
ileri
her ne kadar çok sörünürlerse
selmektedir. Bunlar,
de dier yönden
bir
saylrlar..
Tpk
insan gibi.
Lâkin
bu memleket
azalar birbirlerine
yerine
gelsin...
te bir
gaye
Bu
nsan
hakikatin bir memleketidir...
bir
yardm itibarla
ediyorlar
bu, tek bir
bütün âlem de tek için birbirlerine
çok azadan teekkül etmektedir. Bu
bir
ki,
memleket olmutur..
ahs
yardmc
insan hakikatinin istekleri
gibidir.
olan
Alemin eczas, tek
o ahsn
Allann ihsan, bütün alemde tam manas diye te,
bu
ecza-i alem
devaml
azalar gibidir.. ile
surette birbirlerine
gerçeklesin
yardm etmek-
yekdierlerini tamamlamaktadrlar..
Bütün âlemin yeknesak oluu ayn nizam ve intizam içinde
bulunuu
itibar ile tek bir ülke
Bu ülkenin sahibi
de
hiç
Allah'tr.
Kulun ülkesine gelince,
saylmtr.
üphe
yok
ki,
yalnz ve yalnz:
o
Onun
ülkesi,
bedenidir. O, gerek kalbine
ve gerekse dier
azalarna söz geçirebilirce, kendisine verilen kudret nispetinde kendi ülkesinin sahibi
olur..
VEL-KRAM
Onun olmayan bir
ve mükemmellik
hiç bir yücelik
Keramet ve eref yoktur
Onun
ZÜL-CELÂL
Celâli zatnda,-
ki,
yoktur. Hiç
O'ndan sadr olmasn!..
kerameti
(iyilik
ve ihsan)
ise,
ondan
malûkatna saçlmaktadr. Mahlûkata olan ikramnn çeitleri saylmayacak kadar çoktur. Bunu, (Ve Lekad kerremna beni âdeme;
Adem oullarn (ütün har klmzdr.) = Sûre-i sra, 70. Ayet.
Andolsun
biz
ki
bir izzet
ve erefe maz-
\
elVALI
Mahlukatn
ilerini
yoluna koyan ve gerei gibi idare ed(
ancak O'dur. Velayet, Tedbir, Kudret lan
ve
kendinde bulundurmayana Bütün umurun (ilerin)
O
ileri
önce
Fi'il
vali
valisi
gibi hususlar i'ar eder.
denemez!
üphe yok
tedbir, etmitir,
ikinci,
ki,
Allah'tr.
defa tahkik sahasna ç-
karmtr, üçüncü defa da onlar devam ettirmi ve bulundurmutur..
Bu
idaresine
Esmâ-i Hüsnâ erhi
173
el'MUTEÂL Bu
isim, EL-Aliy
mana fazlal
(Yüce)mânâsndadr. Ne var
ki
bunda
biraz
mevcuttur..
el'MUKSÎr
Mazluma acyp, Bunup. kemâli,
zalimin elinden kurtaran demektir.
hem mazlumu, hem
zalimi
/
honut etmekle
gerçekleir...
te
ka
son derece adalet ve kimin gücü yeter ki?.."]
insaf
budur. Buna Allah'tan
ba-
Peygamber Sallallâhü Aleyhi ve Sellem; Eshab arasnda otururlarken tebessüm ettiler ve ön dileri görüldü. Hz. Ömer (R.A) sordular:
— Anam, babam sana feda vap
olsun,
neden güldünüz? Ce-
verdiler-.
— Ümmetimden Biri
diyor
ki: -
iki
kii Allah'n
Yarabbi bundan
huzurunda diz çökmüler.
hakkm
— Kardeine hakkn — Yarabbi sevabm kalmad — Kardeine ne vereceksin imdi,
al!
Allah öbürüne:
ver!
hiç
m? der, Hakkn isteyen cevap
ki!
Allah
bak
öbürüne hitaben: hiç
sevab kalma-
verir:
— Yarabbi (mademki sevab kalmam) öyleyse benim günahlarmdan
alsn!"
174
mam-
Gazali
Bunu anlattktan sonra ri
dolar ve
"te
öyle
O
Resûlüllah
(S.AY)
in
mübarek gözle-
buyurdular:
gün, gerçekten büyük bir gündür! Çünkü insanlar
çaresiz birbirlerinin günahlarn yüklenecekler."
devam
Sonra kssaya
ettiler:
Allah, alacaklya hitaben
—
Gözlerini kaldr
der
ki:
da cennetlere bak!
Adam ban
kald
rnca öyle haykrmaktan kendini alamaz:
—
Gümü
A... A...
ehirleri inci
kark
altn kökler
görüyo
rum!
ehidin
Yarabbi, bunlar acaba hangi Siddîk'in, hangi
ol
çaktr? Allah buyurur:
— Bunlarn deerini kim onun — Bunlar m kadar zengin — Çünkü sende bu Bunlar pekâlâ sen olacak!..
verirse;
var
alabilecek
Tabii.
ki?..
alabilirsin.
im-
kân mevcuttur.
— Ne — Kardeini
ileyarabbi!
la,
(Din kardeini) affetmekle, suçunu
balamak-
ondaki alacandan vaz geçmekle..
— onu — Madem Affettim
Yarabbi!
affettin, tut
nete! diye
onu
taltif
kardeinin elinden
doru
girin
Cen-
eder..
Bu kssay anlattktan sonra
Resûlüllah. (S.A.V.)
öyle
buyur-
dular:
"Allah'tan korkun, birbiierinizi
met günü Müminlerin arasn
te
bartrn. Çünkü Allah
bulacaktr.."
zalimden hakkn alp mazluma vermek böyle olur
175
Esmâ-i Hüsnâ erhi
bunu tam manasyla
bakas yapamaz..
Allah'tan
Bu isimden kulun alaca nasip, hisse udur: kendisinin
Evvel
yapt
hakszlklardan vazgeçer.
Sonra
bakasna yaplan hakszl gidermek için urar. Bakas tarafndan kendisine yaplan hakszla sabreder.. (Yukarda arz ettiimiz
Hakim, Enes'den (R.A.) rivayet etmitir.)
hadisi,
el'CAM Bu
birbirlerine
isim;
birbirlerinin
zdd
benzeyen,
benzemeyen, toplayan manasna
birbirlerine
olan varlklar bir araya
gelir..
Birbirlerine
benzeyenleri
bir araya
getirme meselesine ge-
lince:
yeryüzünde bir çok insan yaratm ve onlar kyamet günü ayn bir yerde toplayacaktr.. Allah,
Birbirlerine
ne
aykr olan varlklar
meselesi-
bir araya getirmesi
gelince, Allah; gökler, yldzlar, hava, yer, denizler, hayvanlar,
bitkiler,
çeitli
madenler ve
vasflar birbirlerine
uymayan
Sonra canl varlklarda,
ve kan
gibi çeitli eyleri
Birbirlerine
ekilleri,
renkleri,
tatlan
ve birçok
varlklar bir araya getirmitir. et,
kemik, adale, damar, beyin,
cilt
cemetmitir.
zt olan olanlar
bir araya getirmesi
meselesine
gelince: Allah; hararet, burudet, rutubet, yubûset (kuruluk) gibi birbirlerine
getirmitir.
zt olan unsurlar canl varlklarn terkibinde
bir araya
\
Bundan daha mükemmel i ne olabilir? Bunlar ayr ayr anlamak veya anlatmak, ancak dünya ve ahirette bunlar mufassal
m
mam-
176
Gazalî
ekilde bilene müyesserdir. Evet bütün bunlar derinlemesine
erh ve
izah etmek,
uzun
vakitlere müsteniddir..
TENBH:
0
f\|
[
Kullardan
edep ve
bu
vasfa layk olan
terbiye kaidelerini,
o
kiidir
davranlar
iyi
d görünüteki
ki,
iç
ile
yani kalbi olan davranlarndaki incelikleri bir araya Marifeti tam, siyreti güzel olan kiiye
görünüteki
getirir.
(Mecazi anlamda) ca-
mi denebilir.
Bu sebeple "Kâmil insan
KÂML o
kiiyi
kiidir
öyle
ki;
tarif ettiler:
marifetinin nuru,
verann nurunu
söndürmez!"
Sabr ile basireti bir araya getirmek de imkânszdr.. Bundan dolaydr ki, zühd-ü takvaya kar son derece sabrl olan kiide basiret göremiyoruz.
Bunun yor...
te
aksi olarak da, basiret
Cami, sabrla basiret, arasn
el'GANÎ Bu,
sahibinde
cem
ne zatnda ve ne sfatnda bakas
Zat veya sfat, kendi zatndan
ederse,
edendir,
onun varl veya
kemali
görülemi-
*j
el'MUGNÎ
bakalaryla alâkas olmaktan tamamen tir.
de sabr
ile
ilgisi
münezzeh
olan,
hariç herhangi bir
ona
bal
olur.
olmayan,
demek-
eye
taallûk
Böyle olan
ey
veya kimse muhakkak kesbe (kazanmaya) muhtaç demektir. Allah'n ise hiç kimseye ihtiyac yoktur, zira
muhtaçtr.
cümle âlem ona
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Muni
de
olan (zengin eden)
kimse, asla mutlak zengin olamaz.
177
O'dur. Lâkin zengin ettii
Çünkü zenginlii
ile
kullardan
emsaline muhtaç olamazsa dahi yine Allah'a muhtaçtr.
u halde
hakiki
zengin hiç kimseye ve hiç
olmayan yalnz ve yalnz
bir
eye
Bakasna muhtaç olmayp da
Allah'tr.
Allah'a
muhtaç olana zengin, yalnz mecazi anlamda
Çünkü
hakiki
manada
ihtiyac
denebilir.
zengin deildir. Allah buyuruyor:
o, asla
"Allah Ganiydir, siz ise fakirlersiniz"
52
bakasna ihtiyac olmayan kiiye zengin denmesi, düünülmeseydi Allah' (el'MUGN) ismiyle vasf etmek sahip olmazd. Onun için Allah'tan bakasna ihtiyac olmayana da zengin denebilir. (Amma yukarda anlattmz gibi. Mecazi anlamda... Çünkü gerçek manada zengin Allah'tan baka kimAllah'tan
se olamaz!.)
M el'MAN
P yok
ki
O'dur! Yukarda(Hafz) isminin
kelimesini icaplarnda
(Hafiz) isminin anlar.
ruma)
Men
ise,
kiiyi
birisi
de
manasn
manas
he-
üphe
geçmitir. Hafiz
önlemedir.
anlayan. El-Mani isminin
helake sürükleyen
sebebe
helâktan korunana izafe
Felaketi
izafe
edilir;
mânâsn Hfz (Ko-
edilir.
önlemekten maksat ve gaye, felakete duçar olacak
veya eyi korumaktr.
Man'den hfs kasd
52
«
noksanl veya
ona kar hazrlanm koruyucu sebeplerle önleyen,
laki,
da
.
.
Dinlerde veya bedenlerde görülecek
Muhammed
edilip de,
Sûresi, 38. ayet.
hfzdan men kasd edilmedi-
178
mam-
ine
göre, her hafz (koruyan) önleyicidir; her önleyici, koruyu-
Gazalî
cu deildir. Meerki önleyiciden, bütün helak sebeplerin önleyicisi kast edile.
ed'DAR
hayrnda errinde, faydann da zararnda kendinden
Bu,
sadr
en'NAFÎ
manasna gelir... Bütün bunlarn hepsi; ya melekler ya veya cemadat vastasyla, veyahut da dorudan doru-
olan,
insanlar
ya Allah'a izafe
Sanma
ki,
edilir.
zehir (kendisi) öldürüyor,
ruyor, melek, insan,
herhangi
biri
eytan veya
hayra, en'e, fayda
Bilâkis
bunlarn hep sineye
ezeli
kudrete izafe
teshir
edilirler.
felek,
yemek (kendisi) doyuyldz gibi yaratklardan
veya zarar vermeye kadirdir
edilmise onu yapmaktadr
Kalemin
ammi'de
itikad-i
ki,
katibe
izafe edildii gibi.. Sultan,
ve
iyilik
zarar bildiren bir evrak
imzalad zaman
onun fayda veya zarar kalemin kendisinden deil ancak kalem kullananlardandr. "tikad ammide" tabirini kullanmamzn sebeb udur; Çünkü ise,
onun
cahil,
kalemin, katibin
emrinde olduunu sanr,
Allah'n emrinde olan bir kimsenin elinde
ari
olduunu
anlar.
Çünkü katibi ve katipteki gücü kabiliyeti yaratan, parmaklarna ve kaleme hareket veren üphe yok ki, Allah'tr..
de istemese de yazacaktr. Hatta yazmak istememesi de mümkün deildir. Çünkü gerçek yazan
Onun
Allah'tr.
için
kalem istese
Canllarda bu, böyle olursa, canszlarda
düünülemez. Çünkü canszlarda
keyfiyet izaha
bunun
aksi hiç
lüzum görülme-
I
Esmâ-i Hüsnâ erhi
179
yecek kadar açktr.
en'NUR O, öyle
bir zahirdir
ki
bütün zuhur onunladr. Çünkü kendi
nefsinde zahir olan (sörünen) ve
ye "NUR"
sösteren nesne-
denir.
Varlk yoklukla
ans
bakasn da
karlat
zaman, üphesiz zuhur (görünme)
varlnndr. Çünkü yokluktan daha karanlk
Yokluk karanlndan hatta yokluk imkânndan
beri,
karanlndan varlk aydnlna çkaran "NUR" her eyden ve herkesten daha layktr.
yokluk
Bütün
eyay
aydnlatan
nur,
üphesiz
ki
ey
yoktur.
bütün
eyay
adn
almaya
bir
O'nun zatnn nu-
rundandr. Çünkü göklerin ve yerin nuru O'dur!
günein aydnlatt her
günein varlna bir delildir, kainatn her zerresinde görünen aydnlk da, o aydnl yaratan varln mevcut olmasna bir delil tekil etmektedir.. Nasl
ki,
(Ez'Zahir) sm-i Celilinde
sna anlatmaya
yetiir
de
zerre,
yaptmz
açklama, nur'un mana-
artar bile...
el'HADÎ
O, öyle
nmaya
bir varlktr
hidayet etmitir
tirmilerdir. Kullarndan
de
ki,
onlar,
de
kullarndan havas olanlarna, zalim taonunla,
zatnn bilinmesine
ge-
avam tabakasna, yaratklarn göstermitir
onunla zatn ispata koyulmulardr.
/
delil
180
mam-
Gazalî
Hülasa her yarat, neye ihtiyac varsa, ne
ona hidayet
Selirse
yapmas lazm
etmitir.
te çocua doar domaz, meme emme yumurtadan çkar çkmaz yerdeki
taneleri
ilhamm, civcive
toplama ilhamn veren
o olmutur. Ya ar? Ona
alt
köe
Bunlarn hepsini ayr ayr açklayacak olursak konu
initir?
Sider. ki ayetle anlatmaya 1
ru
eklinde petek yapmay kim göster
-
çalalm:
"Bizim Rabbimiz her
yolunu gösterendir"
uzayp
eye
hilkatini
veren, sonra
da
do-
53
54 2 - "Takdir eden (ona söre de) yol gösterendir."
nsanlardan hidayet edenier, peygamberler ve halk
doru
eden âlimlerdir. Aslnda insanlar onlarn vastasyla hidayet eden Allah'tr. Çünkü peygamberler olsun, âlimler olsun,
yola irat
O'nun
emirlerini yerine
getirmeye yine O'nun tarafndan vazife-
lendirilmilerdir.
el'BED Bu,
Zâtnda, sfatnda ve ona
görülmemi
demektir.
Allah'a mahsustur.
te
Çünkü
raci
olan her ite emsali
bu vasf mutlak
Bedi-i Mutlak
durj Çünkü O'ndan evvel kimse ve hiç
surette ancak
ancak ve ancak O'bir
ey
yok
ki,
misli
görülmü olsun; O'ndan sonraki varlklarn, hepsini O, yaratmtr. Yaratklar, hiçbir zaman kendilerini yaratanla bir olahalde O (Allah), ezelen ve ebeden Bediidir. mazlar.
u
53 54
Ta-Ha
Sûresi, 50. ayet.
El-A'lâ Sûresi, 3. ayet.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Herhangi sa,
bu
bir kulunu,
üstünlük ancak
u
olmutur.
ancak kendi
o zamanna halde
peygamberlik vererek üstün
baz zamanlarda veya kul,
kendisine verilen
izafetle Bedii
181
klm-
kendi asrnda
bu
üstünlükle,
olmutur.
el'BAKÎ
hinde
varl vacib
manasna gelir. Ne var ki, zidüünüldüünde buna baki denilir. Mazi düü-
Bu, bizatihi istikbal
nüldüünde kadim Mutlak baki, dir,
diye
de
olan
denilir.
varlnn
takdiri
namütenahidir.. Buna, ebedi-
tabir edilir.
varlnn evveli olmayan demektir buna Bizatihi varl vacip dediimiz zaman, bütün
Mutlak kadim,
de
ezeli
denilir.
bu mânâlar
ki,
içine alr.
Bu
isimler,
ancak mazi veya
istikbâle
izaretle oluyor.
Çünkü mazi ve ikisi
de zamandan
istikbalde
ibarettir.
baz
deiiklikler oluyor. Zira her
Tagayyür
(deime) ve
hareket za-
man icabdr. Çünkü hareket bizatihi mazi ve müstakbele bölünmektedir., Deien, deime vastasyla zamanla alâkas bulunmaktadr.
Tagayyür ve hareketten
Onun
hali
olan,
zaman
içinde deildir.
onda mazi (geçmi) ve müstakbel (gelecek) zaman yoktur. O bize göredir,- geçmi zamanda geçen hadiselere, bunlar geçmitir, geçmi zamanda vukua gelmitir,- ileride vukua geleceklere de ilerde olacaktr, imdi hali hazrda olan hadiselere de imdi cereyan etmektedir, deriz.. için
de,
zamandan da öncedir, çünkü zaman yaratmtr. Zaman yaratt zaman, zatndan hiç bir ey deimemitir. Hak
Teâlâ,
|
182
mam-
Gazalî
Zaman yaratmadan yoktu.
önce, zamann onun üzerinde hiç
Çünkü zaman diye
bir
merhum
yoktu..
Zaman
bir r
yaratt
sonra da nasl idiyse öyle kald.
Beka'nn
Zâtil-Baki
üzerine zait bir sfat
olduunu
iddi
eden yanlmtr. Kdem'in Zâtil-Kadim üzerine zait bir sfat oldu unu iddia eden daha çok yanlmtr. Bekann bekas, sfat bekas, kdemin kdemi, sfatn kdemi gibi sözler icap ettirir k, bu aslndan çürüktür..
elVARS Bu, mal sahibi
te
öldükten sonra mal kendine kalan mânâs
yok olduktan sonra, her zayine Hay olacak ve Baki kalacak O'dur. Çünkü
asl varis Allah'tr. Mahlukat
man olduu
gibi
dönüü
her eyin
diyecek olan da
O'nadr.
O
zaman-. "Bugün mülk kimindir?"
O "Bir ve Kahhar olan Allah'ndr!"
55
diye cevap
verecek olan da O'dur. Bu, tabii
mal ve mülkün kendilerinin
olduunu
sananlar
için
o gün bu niday duyduklarnolduunu anlayacaklar..
bahis konusu olacak. Çünkü onlar
da mülkün
hakiki sahibinin Allah
Erbâb-
Besâir'e (Basiret sahiplerine) gelince:
öteden beri bu nidann mânâsn bilmekte v sedasz huu içinde dinlemekte ve mülkün haki
Onlar, zaten
bunu
sessiz
sahibi bir
ve Kahhar olan
Allah
olduuna
yakinen iman etme'
tedirler..
Evet
55
bunu ancak, her gün, her
EI'Mü'min Sûresi, 16. ayet.
saat,
mülk ve melekûttaki
Esmâ-i Hüsnâ
kiki
idarecinin tek
olduunu
idrak edenler
(HYA-I ULUM-D-DN)
erhi
183
bilirler.
kitabmzn Tevekkül bahsinde iaret etmitik.. Fazla bilsi edinmek isteyen oraya müracaat edebilir. Çünkü bu kitabn hacmi bundan uzun uzadya Biz buna.
bahsetmeye müsait
isimli
deildir..
er*RED '
Bu, hiç bir
müridin irad,
hiç bir mü'irin iareti., hiç bir
dorultucunun dorultmas olmakszn, tek bana her eyi yerli yerine koyan ve en doru ekilde nizama sokan mânâsna gelir. Bu
mânâda "Raid" Kulun
'n
rüdüne
kendisine
Allah'tan
baka
gelince, din
salad baan
kim
olabilir ki?!
ve dünyasna
ait
ilerde, Allah-
nispetindedir..
esSABÛR gelmeden yapmak için,- acele eden deildir. Yapaca ilere muayyen bir zaman koyar ve onlar koyduu kanunlara göre - zaman gelince - icra eder, önceden çizdii O,
bir ii, vakti
zamandan, lecinin kis
tembelin geciktirmesi gibi geciktirmez veya ace-
bir
yapt
gibi
her eyi, hangi
zaman
yapar.
zaman gelmeden yapmaya, kalkmaz.. Bilâzamanda yaplmasn takdir buyurmu ise o
"\
O'nun, hakknda bütün bunlar, iradeyi zorlayacak ve onu
skntya sokacak sebeplerden
halidir.
Kulun sabr ise iradeyi zorlayacak sebeplerden
hali
deildir.
'
mam-
184
Gazalî
Çünkü onun sabr, ehvet ve öfkenin gerektirdii eyler kars da dinin icap ettirdii eylere kar sebat göstermek demektir. Bu
itibarla kul,
den (ehvet ve tirdii
zd ey karsnda
kalmaktadr.
öfkenin icap ettirdii) hususu
sarld zaman
kula
Çünkü onu kötülüe
iten
hususa
verilebilir.
iki
itip,
Zd eyk
dinin gerel-
Sabûr (çok sabredici)
isr
eyi kahredip sabretmitir.
hakknda aceleyi gerektirecek durum bahis konfli deildir. Onun için, takdir ettii eyi zamanndan, önce yapmasna sebep olacak bir bais yoktur. Zaten olamaz da. Öyk bu isme (Es'Babûr) ismine en lâyk olan da Allah'tr. Onun hc Allah
knda,
mücahede
tarikiyle
altedilecek
aksi
sebepler
katiye
mevcut olamaz..
KNC BÖLÜMÜN BRNC KISMININ SONU VE BR TZAR unu Sellemin
yi bil
ki:
Ben bu bahse
Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi
u mübarek sözünden cesaret alarak girdim. Ve Allah
Teâlâ'nn isimlerinden ve sfatlarndan bahsettim: "Allah'n ahlâk
ile
ahlâklann"
56 <
Yine Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem
buyurmulard
"Allah'n böyle nice (güzel) huylan vardr.
dan
biri ile
ahlâklanrsa mutlaka
Cennete
Her kim
bunlar-
girer."
bu konuya dalmamz, baz (aklszlar) yanl bir zanr kaptrabilir. Bu beyanlarmzdan hulûl ve ittihad (bugünkü dili Bizim
Müsneddin'de, Beyhakî uab'ül iman'nda lafzla rivayet etmilerdir: "Allah'n 117 ahlâk vardr. Her kim onlardan tanesini kendinde bulundurursa Cennete girer."
56
Bu
Hadisi, Hakim,
Ebu
Ya'lâ
5Uj
bl
Hüsnâ erhi
i
mizde buna Vahdet-i Vücud Fakat akll kiilere
mükaefe
göre böyle
185
mânâs çkartabilirler. zan asla düünülmez. Hele
diyorlar) bir
hususiyetlerinden haberi olanlar
böyle
için
bir
düün-
cenin yeri asla yoktur.
eyh
Ebu
el'Kürkani'den hikâye ediyordu-.
"Doksan dokuz rer
vasf
olabilir.
Eer bu sun
bir
kü o,
anlattklar
Ne var
bizim yukarda
anlattmz eye
olur.
için kafi
kulda,
ki,
onun
isimleri
Onun
o
sfatlara
uysun
sfat
o
ki,
olduuna
ilmini tahsil etti,
kail
olann sözünün
sfatlarn gayrisinin
veya
mislini
mislini
denir. Oysa, intikal
kk vardr.] Va
iki
kastetmi
eden
mânâlarnn o
Allah-ü Teâlâ'nn isimlerinin
ve her vecihten
on-
bir ahlak hasl olabilir..
ilminin
|~Ben derim
sfatlar
surette sfat olamaz.
kimse üstadnn
filan
sfatlardr.
ayns talebeye intikal etmez. Ona sadece üstadnn ilminin misli ve benzeridir.
üstadn
uy-
mi?
Meselâ,
rak
ile
vasil deildir.."
bu sözü mecazi anlamda söylemi
dan bakas
ile
kendini ibadete veren bir sâlîk için bi-
O, henüz suluktadr;
Çünkü, Allah'n
için
isim,
husus kastederse, dorudur, diyeceimiz yoktur. Çün-
Neden
ilim
eyhi EbulKasm (Kaddesallâhü Ruhehuma)
el'Karmedi'den dinledim.
Ali
ise
kastetmi veya isim
bu
kul
O A/
'söz
ya mutlak ola-
bakmndan ve
de manalarn hususiyetlerinde olmakszn sadece sfatlarn umumda müareket bakmndan misli olduunu kastetmitir. Bu da ksmdr/} bir
iki
Eer bu söz
ile
sfatlarn
(Allah'n sfatlarnn isimlerinin
mas hususu) memesi
|<-
ile
aynn kastetmi manalarnn
ya sfatlarn Rab'dan kula
olacaktr.
BCMZE
fc,
E|
TPMS
ise
bu husus u /Yvç
kul için birer sfat ol-
intikal
etmesi veya et-
j
mam-
186
Eer
|
Gazalî
olmazsa kulun zatnn Rabbinin zat
suretiyle
intikal
birlemesi suretiyle olacak ve neticede onun ayn ve sfatlar da
onun
veya bu durum
sfatlar olacak
Hulul
tarikiyle
meydar
Selecektir.
te
'
ittihad, tiulut.
yalnz
bir
Bu
ise
(hülasa olarak) bildirmi olduk. ntikal
be
ksmdr. Bu
be
ksmdan doru
ola
ksmdr.
BRNC
KISIM:
yalnz isimde
O da
itirak
da zikrettiimiz benzemez..
udur. Bu sfatlardan
eden baz
kula
münasip
ol
huylarn sabit olmas.. Tenbiha
gibi Allah'n sfatlarna asla
KNC KISIM:
1*4
ksm
sana üç
Kula Allah'n sfatlarndan
mümaseleyi tamme
aynsnn
sabit
olm
Bu muhaldir (imkanszdr).
Çünkü bu sfatlardan
birisi
yerde, göklerde ve bütün kain
olup bitenlerden haberdar olmak manasndaki ilmi ile, bü yaratklar kuatan kudretidir ki, onunla yeri gökleri ve but ta
varlklar
Hiçbir
yaratmtr.
kul, yerin,
Bu, Allah'tan
göklerin
ml? Buna imkan var
m
ve
bakas
içindekilerin halik
kul,
birinin
rn teselsüf birbirlerinin
bu .
gibi
r
(yaratcs)
olabil >illl
birisi
de
kulun kendisic
kendini yaratabilir mi?.
Sonra farz edelim
dan
düünülebilir
hiç?!.
Yer ve göklerin içinde olanlardan Hiç
için
ki
bu
sfatlar
iki
kula sabit
olmutur. B
lazm gelmez mi? Böylece varl zincirleme birbirlerini halk etmesi ve dolaysyla halik olmas icap etmez mi? te görüyorsunuz
dierini yaratmas
düünceler mesnetsiz ve botur! 3
ÜÇÜNCÜ
KIS
M: Ubudiyet sfatlarnn tpatp
kula intikal
mesi..
Bu da muhaldir (imkanszdr). Çünkü sfatlarn mevsuflarn* dan ayrlmasna imkân yoktur. Hatta bu, yalnz zat-i kadim
Esmâ-i Hüsnâ erhi
mahsus
delildir.
Zeydin
ilminin
Hatta sfatlar ancak mevsuflar
tpks
bile
kaim
ile
Amre
olurlar.
intikal
187
edemiyor.
J4evsuflar olmazsa
sfatlar nasl ayakta durabilecekler?..
Sonra sfatlarn
masn
gerektirir.
intikal
intikali,
varlsn
ettii
o
Öyleyse rububiyet sfatnn
rububiyet ve sfatlarndan tecerrüt etmesini
sratlardan arnintikali,
Rabbin,
serektirir.
Bunun
imkânszl da meydandadr. /
DÖRDÜNCÜ
batll
KISIM: ttihad (zatlerin birlemesi).
açktr. Çünkü
sözün kökünden
biri
kalkar
da
kul,
Bunun da
Rab olmutur derse, bu
ve muhal olduuna hemen-
tenakuzlarla dolu
cecik hükmeder. Öyleyse Allah Sübhanehu ve Teâlâ'nn böyle ileri
konuan, mantksz
geri
fikirler
ortaya atan kiilerin muhal
dolu lâflarndan tenzihi gerekmektedir..
zah
unu
edelim:
söylerse,
Biri
kalkar
bu mutlak
da
bir
varln baka
surette muhaldir.
Zira,
bir varlk
oldu-
Zeydi ayr ola-
düünürüz, tanrz. Amri ayr olarak düünürüz ve tanrz. Sonra biri kalkar da bizim tandmz Zeydin Amr olduunu söylerse, aklmza sorular silebilir: Bunlar birletiklerinde ya ikisi, mevcuttur ya da madumdur (yoktur), yahut da Zeyd mevcuttur da Amr ortadan kaybolmutur. Yahut da bunun tersi olmutur: Amr mevcuttur da Zeyd yok olmutur. rak
u
dört eklin
Bu,
mevzuu
dnda
baka
bir
ihtimalin
mevcudiyeti
bahis deildir.
Eer
her
ikisi
demek ortadadr. ayet
de mevcut
ise,
ki,
biri,
dierinin ayn
olmamtr. Çünkü her ikisi saye, yerlerinin ittihat etmesi ise, bu onlarn birlemelerini gerektirmez. Çünkü ilim, irade, kudret bir zatta bulunurlar da yerleri mütebayin olmaz. Kudret hiç bir zaman ilim veya irade olmaz. Birbirleri ile de birlemeler düünülemez. (Görüyorsunuz ya bunlar, ayn insanda mevcut olmalarna ramen birbirinden ayr
Eer
her
ikisi
de yok
varlklardr..)
olmularsa, öyleyse birlememilerdir,
mam-
188
bilâkis
her
ikisi
onlar deil,
—
Gazalî
ortadan yok olmulardr. Meydana gelen
üçüncü
yine
sa),
madum
ittihat
biri
mevcut, dieri
ey
düünecek
de
kul
Zira, ki
arasnda
Allah
ile kul
benzeyen
birbirlerine
bir
varln
iki
bu imkânszlk apaçk meydana
u siyahla
Mesela bu siyahn
ile
(yok olur
birk
varlklar
birbirinden tam manasyla ayr olan varW
olursak,
yahn o beyazla
ise
(var olan)
birlemez. Aslnda
mesi muhal (imkansz) dr. Bu Bir
madum
Çünkü mevcut
yoktur.
(yok olan) bir
böyledir.
is
ey olmutur.
bir
ayet bunlardan
ey
ittihad ittihat
ittihad
imkânsz
büsbütün imkânsz
olur.
olursa,
bu
u halde
(Vahdet-i Vücut dedikleri
arasndaki mübayenet siyah
çkm olur. s
A\i
ey) batk
beyaz arar
ile
mübayenetten daha büyüktür.
ayet
Sofiyeler böyle bir
söz kullanmlarsa, biz bunu
cazi anlamda kullanmlardr deriz. Srf
baz
airlerin
m
söz
yapmak için dedikleri gibi bir ey ol bu.. Meselâ, air der ki: Ben sevdiim kiiyim, sevdiim de ben dir." air bunu söyledii zaman gerçekten kendisinin, sevgilisi olduunu veya sevgilisinin kendisi olduunu, kast etmemitir. Çünkü bu imkânszdr. Bilâkis bu sözünden, ona çok bal ol duunu, onun da kendisine çok bal olduunu birbirlerinden :n
güzelletirip edebiyat
hiç
ayrlmadklarn
r
kast etmitir.
^
varlmdan, ylasoyuldum. Bir de ne
Sofiyenin Ebi Yezid Bistami'nin "Ben kendi
nn kavndan
(derisinden)
soyulduu
gibi
göreyim ben oyum." sözünü buna hamletmek
gerekir. Yani her
kim nefsani arzu ve temayüllerden tecerrüd ederse, Allah'ta
bakasn düünmezse,
sevmezse, bütün gaye ve
Allah olursa, böyle olan kimseler mecazi
düüne
mânâda böyle
söylerler..
"Sanki O, odur!" fark vardr. "O,
sözü
ile
"O,
tpatp Odur!" sözü
tpatp O'dur" yerinde kullanlmtr.
arasr
Esmâ-i Hüsnâ erhi
"Sanki
te ayaa
189
ben sevdiim kimseyim!" "Ben sevdiim kimseyim!"
buna ayak kaymas
sahip olmayan
kii,
Çünkü mahlûkatta salam bir kez birini, dierinden ayramaz.
derler.
çou
Kendi zatndaki kemâlât görüp
Bunu diyen
de
kendisini
O, zanneder.
Ve
yanlmtr. Çünkü onlar da O'nu sa Aleyhisselamn zatnda görmü ve sa Aleyhisselam'a (haa) ilah demilerdir. Bu, aynaya bakp ta ken(Enel-Hak!) der.
dini
gören
kiinin
aynann gösterdii nlmas gibi büyük
baka
termitir,
bir
kii,
Hristiyanlar sibi
gördüü suretin, kendisinin resmi deil de renkli baka bir resimdir diye sananlarn yayanlmadr. Oysa ayna onun resmini göseyin deil.. Çünkü aynann ii resimleri aksetbir
tirmektir.
Hatta bir kiki
bir
insann
Kalp
de
çocuk aynada
olduunu
aynada ha-
sanr.
böyledir ite, O, aslnda resim ve ekillerden
Onun heyeti, rettir. Onun içine
ekil, suret
dir.
mi gibi
görürse,
birinin resmini
ve
hakikatleri
giren, (tahayyül ettii
hali-
kabul etmekten iba-
ey)
sanki
onunla birle-
görünür, aslnda gerçekten onunla birlemi deildir.
Kadehle arap hakknda
arap dolu kadehi görünce, arapla kadehi ayrt edemez. Kâh arap yoktur der, kah kadeh yoktur diye haykrr. Bunu bir air öyle dile gebilgisi
olmayan
kii,
içi
tirmitin
"Kadeh ve
içindeki
arap
inceldikçe inceldi.
benzediler ve i güçleti. Sanki ortada
kadeh var arap yok
gibi bir
arap
manzara arzeder
var,-
Birbirlerine
kadeh yok,
oldu.."
sözüne gelince; bunun anlam, ya airin "Ben sevdiim kimseyim; sevdiim de bendir!" sözündeki anlam gibidir, ya da Hristiyanlarn Lahut'un Nasut'la birletikleri hakknda kapldklar yanl zanlarnda yanldklar gibi yanlmlar"Enel-Hak!" diyenin
dr.
J Eba Yezidin:
"anm
ne büyüktür!" sözüne
gelince:
mam-
190
Gazalî
-
o söylemi
Eser bu sözü gerçekten
ise,
ya bunu (La
ilahe
ene Fa'budun)de olduu gibi, Allah'tan hikaye etmek suretiyle söylemitir; yahut da devaml çalma neticesinde gördüü eylerden ve kendi kudsiyetinden haber vermek istemitir de kendi büyüklüünü dier umumi yaratklardaki büyüklüüne izafetle dile getirmek istemitir. "Ne yüceyim!" dediinde bundan ne yüce bir evsafla yaratldn kasd etmitir. Böylece annn yücelii, Allah'n yüceliine izafetle deil de halka izafetle olmutur. Üstelik bunu, sekir ve gay halinde söylemi de olabiÇünkü ayk halinde kii, dilini bu gibi tehlikeli sözlerden korulir.
yabilir
de
sekir halinde iken
Onun sözünü bu (Vahdet-i Vücut)
iki
fikrine
koruyamaz.
tevilin
dnda
kan olmak
mülahaza ederek
mümkün
deildir.
bakp da
nsanlarn manevi sahada yükseldikleri mevkilere
muhal olan mesiyle
bir
bilinir,
BENC
eyi söyleme sakn. Çünkü yoksa Hak insanlarla deil.
KISIM: Hulûl... Bu,
Rab
ittihad
insanlar
Hakk'n
kula hulûl etmitir
bildir-
veya
kul
Rabb'a hulul etmitir, demektir. Rablerin Rabb, kainatn halikn
bu sözünden bütün mevcudiyetimizle tenzih ederiz. Bu söz sahiih olsa bile ittihad gerektirmez. Kulun da Rab sfatlar
zalimlerin
ile
tavsif edilmesini
icap ettirmez. Çünkü hal sfatlar mahal (yer)
sfatlar olamaz. Bilâkis hal sfat
olduu
gibi kalr.
i
Sonra hulûlûn
istihalesi,
ancak hulûlün
mânâsn
anladktan
sonra düünülebilir. Çünkü müfret mânalar, tasavvur idrak edilmez.
Onun
muhal olduunu nereden bilecek? Deriz *~
r
i
Hulûlden
iki
ile
u
mümkün deildir. hulûlün var olduunu veya
nehyi veya ispat
halde hulûlün mânâsn, bilmeyen,
tariki
ki:
ey anlalmaktadr:
bulunduu yer arasndaki nispet. Bu ise ancak iki cisim arasnda bahis mevzuu olabilir. Cismaniyet mânâsndan beri olan bir varlk hakknda bu mkânszdr.! 1
1-
-
Cisimle, cismin
SM
E.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
191
2 - Araz ile cevher arasndaki nispet. Araz hiç üphe yok cevher ile kaimdir. Araz, cevherde bulunmutur denilebilir. |
kendi kendine durabilen bir
Fakat,
bu
meyiz. Çünkü
ey
ey
için
ki
A
bunu söyleye-
muhaldir.
kvam kendi nefsi iledir, onun kvam kendi netsiyle olan baka bir eye hulûl etmesi, ancak cisimler arasnda vaki olan mücavere tariki ile mümkün olur. Görüyorsunuz ya Her
ki,
iki
kul
arasnda
olursa, kul
düünülmesi imkânsz oluyor. Bu imkânsz Rab arasnda bu nasl düünülebilir?
bile hulûl
ile
f
Hakikat
babndan,
hulûl, intikal, ittihat
ve Allah'n
muttasf olmak bâtl olunca -onlarn sözlerinin tenbihatta iaret ettiimiz sibi mütalâa edilebilir.
sfatlar
ile
mânâs ancak Baka türlüsüne
imkân yoktur.
SORU:
—
bu sfatlara layk olduu zaman deildir" sözünün mânâs nedir? Peki,
Ayrca
"Kul,
sülük
saliktir,
vâsl
ne demektir? Vüsul ne demektir?
CEVAP: f^Sülûk, ahlâk, hareket
ve
d
ki,
içini
maarifeti tehzip etmektir.
âlemi imar etmekle olur. Kul temizlesin
Vusul
ise,
de
t zaman, ancak
bu
Bu da
iç
hususta çalmalar yapar
vusule hazrlanabilsin! 1
Hakk'n
lece O, kendini ona
baka
ve
hilyesi
verir.
Allah'
kendisine
Hem
bilir,
münkeif olmasdr. Böy-
öylesine
ki,
kendi bilgisine bak-
bakt zaman, Allah'tan bulunmadn anlar. Böylelikle
himmetine
himmet ve sayesinin kulun bütünü, müahede ve himmet bakmndan onun bütünü olur. Zahiri ibadetle, batn ahlak tehziple megul olmas için (srf bu gaye ile) kendi nefsine iltifat etmez. te bütün bunlar taharettir (yani iç ve temizliidir..) Yine bu bir bidayet (balangç) tir. in nihayeti ise, tam mânâsyla kendi nefsinden onun bir
d
°^
tecerrüt etmesidir. Böylece sanki O, olur.
için
te vusul
budur. 1
il
SORU:
baz
Sofiye sözleri
bunlarda
hep
bir rolü yoktur.
kerametlerden haber veriyor
Oysa yukardan
akln
ki,
beri sizin anlattklarnz
akl sermayesidir?..
CEVAP:
unu
I
bil
ki:
Velayet devrinde akln imkansz
sayd
baz,
baa
çka-
kerametlerin zuhur etmesi caiz deildir. Evet, akln
mad,
daha dorusu mücerret akl kerametlerin zahir olmas mümkündür.
idrak
ile
edilemeyecek
mükâere yolu ile (filan kimse yarn ölecektir.) diyebilir. Bu mükâefe kendisine verilir. Bu akl sermayesiyle idrak edilemez, çünkü akl bunu idrak edemez. Fakat bir veli Meselâ
Bir veli
de, "Allah yarn kendisi sibi bir varlk yaratacaktr." diye
için
mükâefe
bahis konusu olamaz! Çünkü akl
bunu muhal
bir
sörür,
tecviz etmez.
Hele
veya herhansi bir kimsenin "Allah beni de yapacak" demesi büsbütün akla aykrdr. Akla bun-
bir velinin
kendisi sibi
dan daha aykr olan bir söz daha: "Beni Allah, kendisi yapacak. Ben O, olacam!" Çünkü bunun manas udur: Ben hadisim.. (Sonradan yaratlmaym.)
Lâkin beni
kadim yapacak.. Ben yer
ile
Söün
yaratcs deilim ama, Allah beni onlarn yaratcs klaBu, söz manasnda olur: "Baktm ki, ben Oyum!" Bu söz
u
cak..
edilmeyip
tevil
viz
de
zahirine hamledilecek olursa, akl
eder mi? Böyle imkânsz eyleri
diye bir
(Tabii
onu ki
tec-
eden kimsede
akl
ey var mdr?
Bir veli
Allah
tasdik
bunu
kalksa da: (eriat bâtldr, her
batl yapacaktr) derse,
dinlenmez.)
(Doru
diyen kimseyi akl tasdik eder.
ne kadar hak
onun bu sözü
olan bir
ey
ise
de
dinlenir mi?
asla yalan
olamaz.)
Esmâ-i Hüsnâ erhi
Bunu
bunu kabul ederse, eyin kadim olmasna imkan
akl sermayesiyle söylemitir. Akl
hadis (sonradan yaratlm) olan bir
olmadn
nasl kabul eder? Hiç kul
cevaz
mi?
verir
Akln muhal gördüü farkn ayrd
Onu
193
ey
ile
Rab
akln idrak
edemeyecek kimse muhatap
cehaleti
ile
ba baa
olabilir
brakn! (Lütfen!)
mi? Buna akl
edemedii eyin
olarak kabul edilir ml?
195
Esmâ-i Hüsnâ erhi
KNC BÖLÜM KNC KISIM MAKSADLAR VE GAYELER HAKKINDADIR Bu ksmda, vardr. Tabii
Ehl-i
ettiinin ispat
Sen yukarda hepsine ayr ayr mâanlam ifade eden, ayr ayr verdin. Bunlar erh ederken,
bu
Peki,
nâlar
bu
ve yedi sfata rücu sünnet mezhebine söredir.
isimlerin zat
isimler çoktur.
e
olmadn
lafzlar
imdi
söyledin.
ise
bunlarn
yedi
sfata
rücuundan bahsediyorsun. Bu nasl oluyor? diye sorarsan, ce-
vab udur:
unu Vasflar
da
sanrm
ki
ve
bil ki:
iyi
çoktur. Selbler
imkânszdr.
izafetten,
ne kadar yedi
Sfatlar her
Ne
de
var
ise
de
efal çoktur.
çoktur. Bunlar ayr ayr anlatmak
ki,
sfatn
mecmuundan
yahut sfat
ya da sfat ve selb'den, ya da selb ve izafetlen
yapp hizasna bir isim koymak suretiyle isimleri çoaltmak mümkün olur. Bunlarn mecmuu, zata delalet edene, yahut
terkip
selble birlikte zata delalet edene, yahut izafetle birlikte zata
edene, yahut selble ve
delalet
edene, yahut yedi sfattan
izafetle
birine delâlet
zata delalet
birlikte
edene, yahut sfat ve
selbe delalet edene, yahut sfat ve izafete delalet edene, yahut fiil
be
sfatna delâlet edene, yahut delalet 1
-
edene
2
-
sfat ve izafete ve ya
Bu da on fasldan ibaret
kasd edildiinde (Hak) ismi buna yakn
Selble
birlikte
da
sel
olur.
Allah sibi zata delâlet eden. Zat, Vacib'ül
bakmndan S
racidir.
fiil
Vücud olma olur.
zata delâlet eden. Buna El-Kuddü:v Es-
Belam, El-Gani El-Ahad ve benzerlerini örnek gösterebiliriz.
Çünkü el-Kuddüs, deyince, vehme
dahil olan
^
ve
akla
selen
IS
her
ey ondan selbedilmi olur.. ondan
Es'Selâm deyince, bütün ayplar
deyince, bütün
ihtiyaçlar
ondan
selbedllir. El-Gani
selbedilir.
El-Ahad deyince, nazir (benzeri) ve taksim ondan
sel-
bedilir.
3
-
zafetle
birlikte
zata raci olan:
ve benzeri
El-Ahir, Ez-Zahir, El-Bâtn
El-Aliy,
El-Azim, El-Evvel,
isimleri gibi.
rütbede bütün zatlarn fevkinde olan
El-Aliy,
ancak madununa
izafetle anlalr.
Et-Azim, idrakler
hududunu
te
buna
bir zattr
bu
ki,
izafet derler..
amas yönünden
zata delâlet
etmektedir. El-Evvel,
El-Ahir
bütün varlklardan önce ve onlar geçen demektir.
bütün varlklarn en son mercii demektir.
Ez-Zahir, akln delaletine izafetle zat ismidir. El-Bâtn, his
vehmin
idrakine
muzaf olan
zattr.
Dierlerini
de buna
ve
kyas
edebilirsin!
4
-
Selb ve izafetle
birlikte
zata rad olan: El-Melik, El-Aziz
fi
Sibi... EI'Melik,
sinin hiç
her eyin kendisine muhtaç
kimseye ve hiç
bir
eye
olduu ve
muhtaç
fakat kendi-
olmadn
gösteren
bir zata delâlet eder.
El-Aziz, emsâlsiz olan, kendisine,
5
-
zor yetiilen demektir.
El-Alim, El-Kadir, El-Hay, Es-Semi, El-Basir.
6- zafetle
birlikte
ilme raci olan:
El-Habir;
El-Hakim,
E-
umuru batmaya muzaf olarak ilme delâlet eder, E-ehid, görünen eylere muzaf olarak ilme delâlet eder, El-Mukim, en ileri bilgilere muzaf olarak ilme delalet eder. El-Muhsi, sayl ve mahsur olan bilgileri ehid, El-Muhsi
gibi..
Çünkü
El-Habir,
Esmâ-i Hüsnâ erhi
(mah)mat) 7
ihata
etme (kuatma) cihetinden
zafet ziyadesiyle Kudrete
-
El-Muktedir, El-Metin
ilme delalet eder..
raci olan: El-Kahhar, El-Kaviy,
gibi..
Çünkü kuvvet, kuvvetin tamamdr. Metanet, kahr ise, mukadder olan eye salebe etmekle tesir 8
zafetle veya
-
197
fiil
iradeye
ile birlikte
Er-Rahim, Er-Rahim, El-Vedûd isimleri
Rahmet, zayf ve muhtaç olan
getirmeye matuf olarak iradeye
ise,
iddeti,
etmesidir..
raci olan:
Er-Rahman,
gibi..
bir
kimsenin ihtiyacn yerine
racidir..
Rafet
ise,
daha
fazla
merhamet etmek manasna gelmektedir. El-Vedud, ihsan ve bir ihtiyaç sahiin'ama muzaf olarak iradeye racidir. Er-Rahim. bini gerektirmektedir. El-Vedûd bunu gerektirmeden dorudan doruya in'ama delâlet etmektedir. Yani muhtaç durumda olan kimsenin ihtiyacn bertaraf etmek için ihsana matuf iradeye fiili
fiili,
Bunu geçmi sahifelerimizde anlatmtk..
racidir.
9
-
El-Bar, El-Musavvir,
El-Halik,
El-Vahhab, Er-Rezzak,
El-
Fettan, El-Kabz, El-Basit, El-Hafid, Er-Rafi, El-Muiz, El-Muzil, El-
Ad,
El-Mukit, El-Mucib, El-Vasi, El-Bais, El-Mubdi, El-Muid, El-
Muhyi, El-Mumit, El-Mukaddim, El-Muahhir,
Tevvab, El-Müntakim,
Hadi
isimleri gibi
10 Kerim tabii
-
Biraz
fiil
zatn erefi
El-Berr,
Et-
El-Cami, El-Mani, El-Mugni, Er-
sfatlarna raci olan isimlerdir..
daha
isimleri gibi..
El-Muksil,
El-Vali,
fazla olarak
fiile
delâlet eden: El-Mecid,
El-
Çünkü Mecid, ikramn bolluunu ifade eder,
ile birlikte...
El-Kerim ismi
celili
de
böyledir..
El-Lâtif, fiildeki
rfka delâlet
eder. (Yumuaklkla davranmak demektir).
Gerek bu
isimler
ve gerekse dierleri bu on taksimden
hali
deildir.
Dier
isimleri
anlalmtr
ki,
de
bunlara kyas edebilesin. Bu
isimlerin
mânâlar ayrdr. Yani
e
izahatmzdan anlam ifade
^
198
mam-
Gazal?
eden müteradif
kelimelerden deildir.
-
KNC BÖLÜM ÜÇÜNCÜ
KISIM
SMLERN MUTEZLE VE FLOZOFLARIN AAEZHEBNE GÖRE TEK ZATA NASIL RAC OLDUKLARININ BEYANI VE ZAHI BU
KISIM,
HAKKINDADIR. Bu ksm, bu kitaba her ne kadar layk deilse de, ksa olarak
de açklamak
onlarn mezhebini
temas
lara
kitapta
mühim
zata
kail
izafetlerin
ne kadar
oluyorlarsa da,
de
husus-
deildir.
Evet, onlar her
.
ksmda baz
ksm okumasn. Çünkü bu ksm,
steyen bu
ettim.
istedim. Bu
sfatlar inkar
edip yalnz sfatsz tek
selblerin kesretini
fiilleri,
(çokluunu),
kesretini inkâr etmiyorlar. Yani kabul ediyorlar..
Bu ksmlarda anlattmz isimlerde onlar da bize yardm ediyorlar. Baser,
Ne
Kelâm
var
ki
gibi
onlara söre, Hayat,
yedi
ilim,
Kudret, irade, Semi,
de
ilme racidir. Sonra ilim
sfat,
zata
racidiy
AÇIKLAMASI: Semii (duyma) sfat; onlara söre, seslere müteallik olan bir ilmi
tamdr, (yani Allah bütün
sesleri bilmektedir..)
Baser (görme) sfat ise renkleri ve
manâsyla bilmesinden
sair
görülen eyleri tam
ibarettir..
Kelâm sfatna gelince; bu sfat onlara göre, Allah'n taallûk
fiiline
eder.
Cemadattan meydana gelen cisimde onu yaratmtr.. Filozoflara
göre
ise
yaratm olduu iitme
bu
sfat,
sfatna
Peygamber
racidir.
(S.A.V.)
in
zâtnda
Peygamber, uykuda olan
mam-
200
bir
Gazalî
adamn duyduu
kelâm duymutur. Bunun sesleri
ve
varl olmayan manzum
olmadndan
ileri
bir
kelâm insan
Allah'a izafe edilmesi ise;
mahsulü
ilerinin
hariçte
gibi,
gelmektedir.
Hayat sfatna gelince: Onlara göre bu
kendi
sfat,
varln
Çünkü her kendi zatn bilen için (O tanmayan için (diridir) denilmez.
imdi
irade
bilmesinden
ibarettir,
de
kendisini
diridir) denilir
Kudret kal mJfjtr. Onlara göre Allah'n irade-
ile
mânâs, hayr ve onun nizamm bilmesi ve ona, göre yaratmasdr. Yani bir eyi bilmesi, o eyin var olmasna sebep
sinin
olmaktadr, (onlara göre) husule getirirse O, raz isteyen)
de
iyi
olan bir eyi bilip
olmu
onu
isteye isteye
demektir; raz, olana. (Mürid
Öyleyse irade (nefretten arnmakla
denilir.
birlikte)
ilme raci olmaktadr.
Kudrete gelince:
Bunun manas udur: stedii zaman yapar, istediinde
yapmaz. Onun
fiili
eder. Yani, hayr
eyi
(iyi)
bildii bir
konuuyoruz
onlara göre tabirle
bilinen bir eydir. Dilei hayr, bilmesine rücu
öyle
izah
-
etmee
eyi
yaratr,
bilmedii (Hââ)
iyi
eyi de yaratmaz. (Amiyane bir çalalm; hayrl gördüü ve bildii bir
görmedii, bilmedii (Hââ)
yaratr, hayrl
-
bir
eyi
ise ya-
nizamnn bulunmas, ancak onu bilmesine bal dr. Var olmayacak bir eyin de var olmamas da onda bir ha^ halde makul nizam, bulunduunu bilmemesine muhtaçtr. ratmaz.) Hayr
u
mevcut nizamn sebebidir. Mevcut nizamsa, makul nizama tabidir. (Buradaki makulden murat, Önceden düünülüp tasarlanan
ey demektir.) unu
iddia
çekletirmesi
için
Bizim
ettiler:
muhakkak
Çünkü iimiz aza
ile
bir
ilmimiz,
bilinen
eyi
kudrete muhtaçtr.
yaplmaktadr. Mutlaka bu azann
lunmas lazmdr. Sonra yalnz bulunmas
kafi
gelmez.
Ayn
b za-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
manda salam ve O'na
shhatli hatta güçlü
gan vastasyla yapmaz. Malûmun
olduuna
dair ilmi
zatn, zat
olduu
(bilinen
ii
bir
bizim gibi or-
eyin) mevcut
kafi gelir.
Öyleyse Kudret de dönüp Sonra
olmas gerekmektedir.
O, yapacak
(Allah'a) gelince;
201
unu da
iddia
ile biliyor.
dolap
ilme raci olmaktadr..
de zatna racidir Çünkü O, ilim Alim, Malum birdir. Ken-
ettiler: ilim
Binaenaleyh,
dinden baka varlklar da yine kendi zat vastasyla bilmektedir. Çünkü O, biliyor ki, zat, bütün varlklarn mebdeidir. halde
u
sair
mevcudat zatndan
bittebaiyye bilmektedir
bu Zatnda
ki,
kesreti gerektirmez. Bir
zatn
olan
Hesap
bilmesi,
iki
gerektirir.
bilen kiinin saylarn katlarn bilmesi gibi.
Onun kat hesap etmeden hemen re
bütün malumat bilmesini
nedir?
Ona
iki
ke-
sorulduunda teker teker söyler. Bir bir saymasna hacet
nedir? diye neticeyi
kalmaz.
Mevcudat da
böyledir. Tedricen yükselmekte
ve çoal-
te
Cenab- Hak bunlar birden bilebilir. Bunlarn hepsini bilmek için de yalnz zatn bilmesi kafi gelir. Çünkü her eyin ba ve mebdei kendi zatdr!.. maktadr. Evvelinde çokluk yoktur.
Bu konuyu daha fazla uzatmayacam. Çünkü uzattkça uzar.
Bu hususta
isimli
kitabmzdan
ilgisi
faydalanabilir.
yoktur.
Bu kitap Türkçe'ye tercüme Nuri.
57
(TEHAFÜT'ÜL-FELASFE) (1) Çünkü bu mevzuun, bu kitapla
fazla bilgi isteyen
Dava Yaynlar 1969
edilmitir. "Felsefecilere
istanbul.
Cevab" Mütercim
Akif
.
.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM LÂVE VE TEKMLLER ÜÇ KISIMDAN MÜTEEKKLDR.
BRNC uras muhakkaktr
KISIM
yönünden doksan dokuza inhisar etmemektedir. Çünkü doksan dokuz isimden maada baz isimlerin de bulunduu yine tevkifi yönünden ki,
Allah'n
isimleri, tevkif
sabit olmutur.
Ebu Hüreyre (R.A.) den naklolunan dier rivayette; Bu isimlerin bir ksmnn mânâ itibar ile kendilerine benzeyen isimlerle, bir ksmnn da mânâ bakmndan kendilerine benzemeyen isimlerle
deitirildii sörülmütür.
Mânâ
itibar
ne (kendilerine benzer olan) (yakn manâl)
isimlere misal:
El-Vahid'in yerine El-Ahad, El-Kahhar'n yerine El-Kahir,
E-
ekûr'un yerine E-akir varit olmutur.
Mânâ yönünden benzer olmayanlar: EL-HADÎ, EL-KÂFÎ,
ED-DAM, EL-BASR, EL-MÜNEVVR,
MUBN, EL-CEMÂL, ES-SADK, EL-MURT, EL-KAR
EL-
EL-KADM, EL-VTR, EL-FATIR, EL-ALLÂM, EL-MELK, EL-EKREM, EL-MÜDEBBR, ER-REFÎ, ZTTAV, ZL-MEARC, ZLFADI, EL-H ALLAK. B,
.
Ayrca Kur'an- Kerimde, bu olmayan
isimler
El-Karib, Er'Rab,
Muzaf
de
iki
rivayette
müttefekun aleyh
varid olmutur: El-Mevlâ, En-Nasir, el-Ga!ip
En'Nasr
sibi.
.
isimlerdende,-
edidül-ikab,
Kabilüttevbeti,
fnnehari ve Mülicünnehari
filleyli,
Gafiruzzenbi
Mulicülleyli,
Muhricülhayyi minel Meyyiti ve
mam-
204
Gazalî
muhriculmeyyiti minelhayyi, gibi isimler varid olmutur.
Haberde
(Es'Seyyid)
ismi
de
varit
olmutur.
ve Selem): Ya Seyyid! diye mukabelede bulundular.
Resülüllah (Sallallahü Aleyhi
Peysamber (SAV.)
%
u
Es'Seyyid Allah'tr!"
Galiba Peygamberimiz (SA.V.)
doru
bu sözünden, yüze kar
ey olmadn! öretmei
medh
etmenin
lerdir.
Böyle olmasayd öyle buyurmazlard:
"-
rum."
adam çarca,
Bir
Ben,
bir
Ademoullarnn
kasd etmi-
övünmüyo-
Seyidiyim. (Bununla)
58
I
Yine hadislerde (Ed-Deyyan, El-Hannan, el-Mennân) gibi isimlerin varit
olduu da
görülmütür. Hatta hadislerde aratrla
cak olursa bunlardan baka, birçok
de
isimlerin
varit
olduu
görülebilir..
simlerin fiillerden türemesi
mümkün
olsayd,
bu
isimler
da-
ha da çoalabilirdi. Çünkü Kur'an- Kerimde Allah'a izafe edilen fiiller
çoktur: (Yekifussue, Yekzifu bilhakki, yefsilu
Kadayana
lâ beni sraile) ayetlerinde
olduu
gibi.
cümleciklerden, El-Kaif, El-Kazifu bil-Hakk, El-Kad
beynehum, Meselâ bu isimleri
ek
edilebilir..
Hülâsa Allah'n
nülmeye
deer
bir
Maksadmz,
isimleri
saylmayacak kadar, çoktur. Bu
konudur
isimlerin
olmadn açklamaktadr. ismi saym ve onlar izah
ki
düü-
i'eride gelecektir..
yalnz doksan dokuz isimden ibaret
dokuz etmi oluyoruz. Aslnda bu isimler bu Usule uyarak biz yalnz doksan
sayy amaktadr. Sonra bu rivayet
58
mam
Ahmed,
etmilerdir.
Tirmizi
mehur
bir rivayettir..
ve bni Hace bu
hadisi
Ebu Hüreyre'den
Ebu Said (RA)'den
rivayet
Esmâ-i Hüsnâ erhi
(RA)
bu
naklettiimiz
205
rivayet sahiheyinde deildir. Sahih olan
hadislerde rivayet öyledir: "Allann,
üphesiz doksan dokuz
tadat ederse, cennete
isimleri
girer.
"
ismi vardr.
fakat
Mevcud, ey, Zat, rinde, fakih ve âlimlerin söz ve fikir birlii ce. Bunlarn da Allah hakknda söylenmesi Mürid, Mütekellim,
u
varit
görüldüü
Hadiste
doksan dokuz isimden bahsedilmi ve isimler olduu açklanmamtr.
Her kim bu
o
Ezeli,
isimlerin hangi
Ebedi
ettikleri
gibi,
gibi
üze-
isimlere gelin-
caizdir. Hadis-i erifte
olmutur:
"Ramazan
geldi demeyin.
Ramazan ay
rindendir..
de
Çünkü Ramazan, Allah'n
isimle-
geldi, deyiniz!"
mam
Ahmed'in müsnedinde, bni Hibba'nn Sahihinde, Abdullah bni Mes'ud'dan naklettikleri hadisi bir gözBir
u
den
geçirelim "-
nin
Üzüntü ve kederle karlaan
kimse (Allahm! Ben se-
kulunum, kulunun oluyum, kadn kulunun da oluyum.
Nasiyem elinde (kudretinde)
Hakkmda
n,
bir
kaza ve takdirin
yahutta yanndaki
gizli
dir,
caridir.
Senden, kendini adlandrd-
adildir.
ilimde
Hakkmda hükmün
sakladn
her ismin hürmetine,
gönlümün nuru, üzüntümün datcs derse Allah onun kederini ve hüznünü giderir,
Kur'an-, kalbimin bahar,
klman
dilerim!)
yerine ferahlk
verir."
Peygamber dünni
gizli
isimleri
sayszdr.
ilimde
"Peki öyleyse rivayetler varit sorabilirsin!
buyurun
bu hadisteki (Nezdinde olan Lesaklad) sözünden anlalmtr ki, Allah'n
(S.A.V.)'in
Allann doksan dokuz
olmutur? Bunun
Bu sorunun
ikinci
ksma.
cevabn
faidesi ikinci
ismi vardr."
Mealinde
nedir? diye bir soru
ksmda bulacan
için
Esmâ-i Hüsnâ erhi
207
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BU KISIMDA,
KNC KISIM DOKSAN DOKUZ SMN ÜZERNDE DURULUP SA-
YILMASININ FAYDASI BEYAN EDLECEKTR.
Ancak bunda baz derinlikler ve incelikler vardr ki üzerinde durulmaya deer. Biz bunlar soru halinde irad edip bir bir izah etmeye çalacaz: SORU:
— Allann il midir?
Eer
doksan dokuzdan fazlamdr, yoksa deise bu tahsisin (doksan dokuzun üzerinde
isimleri
fazla
durulmasnn) anlam nedir? Bin dirhemi
bulunan
bir
kimse
için,
"Doksan dokuz dirhemi
dokuzu içiatmak, ondan faz-
vardr" denebilir mi? Bin lafz her ne kadar doksan
ne alyorsa da, doksan dokuz deyip lasn nefy etmez mi?
kestirip
ayet Allah'n isimleri doksan dokuzdan fazla deilse, Peygamber efendimizin (Kendini adlandrdn yahut kitabnda da yanndaki gizli ilimde sakladn her isim hürmetine dilerim senden Allah'm) sözünün mânâs nedir? Çünkü bu hadis, Allahn oaz isimleri yannda sakladn açk olarak anlatmaktadr. Yine Peyindirdiin yahut mahlukatndan birine örettiin, ya
gamberimiz Ramazann. Allah isimlerinden
söylemilerdir. Selef âlimlerinin (Falan kimseye ism-i retmitir!) dedikleri
de
olduunu
bir isim
Azam ö-
sabittir..
Bütün bunlar gösteriyor
ki,
Allahn
isimleri
doksan dokuzu
amaktadr...
CEVAP: Akla en uygun olan, Allah'n doksan |
dokuzdan
fazla ismi
mam-
208
Gazalî
bulunmasdr. Çünkü bunu bize
hem de
hem
bildiren rivayetler
çokt^
kavidir..
Doksan dokuz'a hasrn ifade eden hadislere selince; De ki, bu, bir kaziyyeye mütemil olmaktadr ki kaziyyeye deil.
riz
m?
Nasl
zah edelim:
Mesela bin
kölesi
bulunan melik
doksan dokuz
Melikin
kölesi
dümanlara kar çkarsa mutlaka sözü, melikin bin kölesi
gibi.
Biri
ki:
imdi bunun bu
anlatmaz. Yalnz içlerinde en
doksan dokuz köleden
kuvvetli kölelerin
da der
Kim onlar alp da
vardr.
galip gelir.
olmadn
kalkar
olduunu
ibaret
biz-
lere bildirir.
simlerin dir.
Haber
.
1)
doksan dokuzdan
lafz
(O
takdirde)
iki
fazla
olmamas da muhtemel-
kaziyeye mütemil
üphesiz Allann doksan dokuz
göre
ise, birinci
kaziyenin
tam
olmu
girer..
Hâttâ birinci ka-
en yakn gelen mânâ hudur.. cihetten uzak dümektedir:
zahirlerinden akla
1) Bu, Allah yanndaki
önlüyor.
Oysa hadiste bu
2) Bu
isimleri
gibi
bildirilen veli
u
baz
yalnz peygamber, veya
isimler
i
sakladC
ismi
azam
kendisine
kimselerin saya bileceini bildiriyor
olaca
dnda
saylanlar,
ki,
adet
adetten hariç
veçhile hasr batl olur.
halde akla en yakn gelen hakikat udur: Peygamber
Sallallahü Aleyhi vik
ilimde
bu da
Lakin
ispat edilmitir..
tamamlansn.. Yoksa bunun olursa noksan
gizli
mezhebe te bu hasr
olur.. Birinci
edilmez..
zikri ile iktifa
olur-.
ismi vardr..
2) Her kim bunlar sayarsa cennete ziyenin zikriyle yetinilse, söz
olmu
etmek
için
ve Sellem, bunu, halk bu
anlatmlardr. sm-i
Azam
isimleri'
ise,
saymaya te-
halk bilemez.
209
Esmâ-i Hüsnâ erhi
SORU: Diyelim
ki
Allah'n isimleri
doksan dokuzu geçmektedir. Akla
en uysun olan da budur.. Meselâ bu isimleri bin olarak takdir etsek, be binden doksan dokuzunu sayanlarn Cennete girecekleri söylendiine göre, doksan dokuz, bu isimlerden hangi-
o isimleri sayanlar cennete girmeye hak kazanabilsinYani bu isimler muayyen isimler midir? Cennete girebilmek o muayyen isimleri saymak gerekiyor mu? Yoksa Ebu
leridir ler..
için
ki,
Hüreyre'nin rivayet ettii
Yoksa öbür
isimleri
sayan da cennete
rivayetteki isimleri
girebilir
saymak da lazm
gelir
mi?
mi?
CEVAP:
bu doksan dokuz ismin belirli olmas gerekir. Çünkü olmazsa saymann ve doksan dokuza tahsis edilmesinin
Tabii belirli
faydas
ki
m?
kalr
Sonra (Melikin yüz çkarsa mutlaka galip kiilerden
ayet
kölesi var
gelir)
ki,
onlarla
sözü, yüz kölenin gerçekten kuvvetli
meydana geldii anlatld
içlerinden herhangi bir
tezahür ederse
dümann karsna
yüz
takdirde
kiinin
doru
de ayn güçte
o sözün manas ve faydas
olabilir.
olduklar
kalmaz..
SORU: Neden, doksan dokuz isim, bu kaziye erleri Allann isimleri deii midir?
ile
tahsis edildi? Di-
CEVAP: simlerin, yücelik ziletleri
de
bakmndan
farkl olabilir.
rinde bulunmayan
manalar
farkl
olduu
Bunlardan dok'san dokuz
baz yüksek manalan
öbürlerine nispeten daha
havi
isim,
olmas
için, fa-
dierle-
itibar
ile,
faziletli olabilir...
SORU: Pekâlâ, sm-i
Azam
bunlarn içinde midir yoksa deil midir?
.
mam-
210
Gazalî
E§er deilse, sm-i faziletli
Azamsz o
isimler
dierlerinden nasl daha
olabiliyor?
ayet
bu
içindeyse,
Azam yalnz
nasl olur? Rivayet
peysamberler ve
Azam
teydi. Tabii
bir
arn ancak Azam bilmek-
Belkis'in
sayesinde tayabümitir. Çünkü, sm-i
koskoca
sm
veliler bilmektedir.
Anlattklarna göre, Asef bin Berhiya, ism-i
meydandadr.
ar yüklenip, tamak,
keramet sebeple-
rinden olsa gerek.
CEVAP: j
h
|
takdirde
mehur veliler
isimlerin
bu
eref ve
isimlerin
dier
olan
var
fazileti,
isimlere nispetendir.
Azamn bu
de)
arasnda
isimler
yalnz Peygamberler ve
o,
ki
halk tarafndan
bilinip
Yalnz peygamberler ve
olduu da
veliler
söylenebilir.
tarafndan bilinmesi
münasip görüldüünden) tayn
(Allah tarafndan lirtilip
olmas muhtemeldir. Bu
tarafndan bilinen ismi azama nispeten deildir..
sm-i
Ne
dnda
Azamn bu
sm-i
edilip
de
(be-
halka indirilmemitir.
Haberde
varit
olduuna göre
Resulûllah (S.A.V.)
öyle bu-
yurmulardr: Allah'n sm-i
vahida
u
iki
ayettedir:
lailâhe illahüverrahmanirrahim"
mim Allahü
olan "Eliflâm
la
ilahe
illa
59
Al-i
Bakara Süresi, 163. ayet. Meal-i erifi
"Ve ilâhukum ilahüm
mran
Bir
60
o
Al-i
mran
Allah'tr
hayat
ile)
tedbir-ü
hem Rahmandr, hem
Suresi,
ki
diri
1
ve
hiçbir
"Allahm
O'ndan baka
Rahimdir." Elmal Tefsiri C.1
2. ayetler. Meai-i erifleri: "1-
kendinden baka
adamn
ba
60
udur: "Hepinizin Tanrs (zatnda ve
sfatlarnda asla benzeri bulunmayan) bir tek Tanndr.
Tann yoktur. O,
suresinin
hüvelhayyülkayyüm.''
defasnda Allahn Nebisi (SAV.)
Bir
59
Azam,
Elif,
Tann yoktur. (O,
sfi
hiçbir
561
Lam, Mim. 2- Allah
zati,
ezeli
ve ebedi
(ve baki)dir. Zatiyle, kemaliyle kaimdir." (Yarattklarnn her an
hfznda yegane
bak. Elmal Tefsiri C. 2.
sf: 1
hakimdir, her
ey
01 5 ve Çantay
O'nunla kaimdir.) Fazla
Tefsiri C. 1, sf:
81
'e.
bilgi için
Esmâ-i Hüsnâ erhi
sana sen,
211
u
duamla yalvaryorum-. ehadet ederim ki: üphesiz dourmayan, domayan, benzeri bulunmayan Samed ve
Senden baka
teksin.
ilâh
yoktur!" eklindeki
duasn duyunca,
öyle buyurmutur: And olsun bu adam, Allah'tan sm-i Azam ile istemitir. üphe yok ki bu isimle istenirse verilir; dua edilirse kabul
edilir.."
SORU:
neden doksan dokuz olarak tayin edildi de yüz denmedi? Yüze yaklat halde bilhassa doksan dokuzda niye Bu,
duruldu?
CEVAP:
a)
Çünkü Mânây
Yoksa adet maksur
bu meblaa ulamtr da ondan. edilmi) deildir. Ne var ki bu sayya
erife,
(tahsis
muvafk olmutur.. Nitekim Sfatlar, ehlisünnet indinde, Hayat, lim, Kudret, ra-
de, Semi, Baser ve Kelâm olarak yedi saylmtr. Bu durum, sfatlarn
yedi tane olmasndan deil;
bunlarla
tamamland
b) Bunun
için
bilâkis
Rububiyet ancak
böyle olmutur..
balca sebebini
Allah Resulü (S.AV.)
beyan bu-
yurmutur-.
"Yüzden
bir eksik.. Allah tektir, teki sever."
isimlerin, .iradi
eref
sfatlar
olur!
rade
ve
tesmiye
olduuna
var
ki,
ile
bu,
delâlet eder. Yoksa
yalnz bunlara münhasr kalmaz. Çünkü bu, zat
için
deil..
unu sever. J
Hiç kimse tektir, teki
ihtiyari
Ne
Çünkü bu
diyemez: Allah'n
zati sfatlandr.
sfatlar yedidir.
Çünkü o
Bu babtaki sfatlar maksur (tahsis
edilmi) deildir.. Hatta bunlarn mevcudiyeti,
kadn
(kasd
mam-
212
Gazalî
edicinin) kasd, müridin (isteyenin) iradesi
dan,
baka deil de yalnz
te
bu az evvel
ile
bun-
ki,
tek kasd edilmi olsun!..
arz ettiimiz ihtimali kuvvetlendirmektedir:
doksan dokuzdur,
Allah'n kendine tesmiye ettii isimler
baka
deildir
deil!
Onu yüz klmamtr: Çünkü O, teki sever.. Bu ihtimali vetlendiren baka bir hususa da ileride iaret edeceiz..
kuv
M
SORU: '
V
V
I
Bu doksandokuz
ismi, Resulûllah (S.A.V.)
dr, yoksa bunu, Kitap, Sünnet ve
den
herkesin
çkarp almasna
buna
bizzat
delâlet
saym m-
eden
haberler-
m terk etmitir? I
CEVAP: Allah'n Resulü-Ebu Hüreyre'nin (R.A.) rivayetinden
laca
gibi-bu
isimleri
saymaa
nereden
güç
isimleri
Eer
saymasalard, halk bunlar
bunlar ayr ayr bulup saymak,
bilecekti. Halka
tabii
ki
gelecekti..
(R.A.)
rivayetini
Beyhaki,
erh ve izahn yaptmz, Ebu
kabul
etmilerdir.
Ebu Hüreyre'nin
zincirinde
baz zayf
Ebu sa
Tirmizi
(R.A.) rivayetini
halkalarn
61
bu
cerh ederek,
bulunduunu
rivayet
Hüreyre'nin
mam Ahmed
Yalnz
ileri
ve
raviler
sürmülerdir.
hakknda zaafa delâlet eden
hususlara iaret etmitir.
Ayrca dier muhaddisler de, bu hususa
61
anla-
sayp toplamtr. Gaye, müslümanlar bu
tevik etmektir.
Alimlerin ekserisi
baz
de
rivayette görülen
bu
üc
dikkati çekmilerdir:
Sünen-i
Tirmizi. Kütb-i Sitte'nin
edilmektedir.
Cilt:
1
"Sünen-i
Mollamehmedolu. yunus Emre
üçüncüsü olan bu Tirmizi
kitab
Tercemesi"
yaynevi. stanbul 1972.
Türkçeye tercüme
Mütercim:
O.
Zeki
l
Esmâ-i Hüsnâ erhi
a)
Ebu Hüreyre'den (RA)
nakledilen
bu
vardr: Çünkü ondan, birbirlerine-birinde ibda
bulunan-zt
Onun
b)
dier
iki
213
karklk dierinde tabir
rivayete 7
rivayet nakledilnitir.
Hannan, Mennan, Romazan
rivayeti,
haberlerin bildirdii
isimleri içine
gibi isimlerle,
almamtr.
eden Peygamber (S.A.V.)in sözü vardr; kim bu isimleri tadad ederse
c) Sahihte adeti beyan "Allah'n
doksan dokuz
ismi
cennete giren) olmutur. simlerin ayr ayr
olmamtr. Sahihde bu zayf bulunan
ravi
zikri ise,
Sahihde
hususta garip bir rivayet vardr
ki,
varit
içinde
mevcuttur.
Bu miktar gösteriyor
ki,
simler
bu saydan
fazla deildir.
Ebu Hüreyre'nin (R.A.) rivayetinin dnda kalan isimlerin elde edilmesi bizi, bu zahirden alakoymutur. Çünkü simlerin adedi 'bulunan rivayeti biz zayf sayarsak, müküllerden bir kaç bertaraf edilmi olur.
doksan dokuzdur. Allah bunlar kendine tesmiye etmitir. Onu yüze tamamlamamtr. Çünkü o, tektir; teki sever. Bunlarn içine "Hannan" "Mennan" ve dier
Çünkü biz diyoruz
isimler
de
ki;
isimler
dahil olmaktadr. Bunlarn hepsini bir araya getirmek,
ancak Kitap ve Sünneti aratrmakla mümkün rn
bir
ksm
Kitabullah'da bulunur, bir
olur;
ksm da
Çünkü bunla-
Resulûllah'n ver-
dii haberlerde.
O alim demitir "Kitap ilimler,
ki:
ve sahih haberlerden
içtihad yolu
ile
isim
elde edebildim. Dier
haberlerden elde edilmedir."
isimlerin saysn bildiren hadis ona erimemitir. Sanrm ayet ulasayd, onu zayf bulurdu veyahut o rivayeti brakp da ki,
sahihde mevcut olan haberi
alr
ve
kalan isimleri sahihdeki ha-
berlerden aratrmaya koyulurdu.
bu merkezde
olursa, onlar
aratrmak
suretiyle
sayan
kii
214
mam-
Gazalî
son derece yorgunluu göze
cennete hak
kazanm
alacaktr. Tabii
ki
böyle
olur.
Yoksa hepsinin, ayr ayr beyan edildii rivayetten bu ri
çkarp saymak zor Evet; sahihlerin
bir
baz
isi
ey deildir. lâfzlarnda: "Onlar ezberleyen cenne-
te girer" diye varit olmutur.
isteyen bir
kimse
bir
Hfz etmek, üphesiz
ki
yorgunluk
itir..
te bu
hadisden
anladm
ihtimaller
bundan
ibarettir
Bundan fazlasna temas etmek, ancak tahminle bilin içtihadi ilere tevessül etmek olur ki, bu akllarn yürüyecei yolun
dnda
kalr.
Vallahu Alem!
215
Esmâ-i Hüsnâ erhi
3-Aû
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ KSM
^
i
SM
ALLAH'A TLAK EDLEN ve SIFATLAR TEVKF MDR, YOKSA AKLIN BUNDA BR DAHL VAR MIDIR? BU KISIM BUNUN HAKKINDADIR. El-Kaz Ebu Bekr bir rolü
bunun
bulunduunu
caiz
olduunu
söylemektedir.
(Yani
Aklnda bunda
Ancak ne var
ki,
eriatn
menettii veya Allah hakknda mânâsnn müstahil (imkânsz)
olduu yansa
hususlar
bundan
istisna edilir.
er'an
bir
mânâs olma-
caizdir..
bu
Ebül Hasan El-E'ariye göre,
tevkif
üzerine mevkuftur.
zin olmadkça, manasyla mevsuf olan bu ismin Allah'a
iflâki
caiz
deildir.
Bizce muhtar olan udur: Biz bir
ayrm yaparz ve
f~Her isme izine
ldr,
bal
raci
deriz
ki:
baldr. Vasfa raci olan ise mânâsnda olan isimler, izne ba-
olan (Husus) izine
deildir. (Yani isim
vasf mânâsnda olan
isimler ise izine
mânâsnda olann doru olmas lâzmdr.
bal deildir.) Vasf Doru olursa mübah
olur; yalan olursa asla..
Bunu da ancak, anlayabiliriz.
sim,
Onun
isimle
için
müsemmaya
vasf arasndaki fark anladktan sonra
deriz
ki:
devlet
Zeyd'i ele alalm: Bunu
için
ad
vaaz edilen
bir lâfzdr..
beyaz ve uzun söylemez de (Ey
Zeyd'dir. Kendisi
da onun adn beyaz ve uzun) diye çarrsa, Zeydi ismi ile deil, vasf
boyludur diyelim
T TM
biri
kalkar
M APS
A K )
ile
ça-
Ölh&ht ÛFRUTM^'
216
mam-
girmi
Gazalî
O
olur.
Lâkin ismini
adam böyle çarmakla
çarmamtr. Çünkü onun
söylemi deildir.
yalan
ismi Zeyd'dir.
(Beyaz ve
uzun) deildir.
Onun uzun ve beyaz demek deildir. Hatta bir
bu
vasflarla
olmas, onun isminin uzun olmas
çocua (Kasm
olduuna
muttasf
ismi olabilir, her
veya Cami)
ne kadar bu
ismini
vermemiz, onun
onun ancak
delâlet etmez. Bunlar
vasflar
mânâ yününden kendisinde
bulunursa da.
Ona onun ki,
tutup da Abdül-Melik (Melikin kölesi) dersek., bununla
olduu murad
Melikin kölesi
Abdül-Melik,
makamnda
zikr
edilmez. Bunun
tpk sa ve Zeyd gibi bir müfret edildii zaman mürekkeb isim olur.
Abdullah da
diyoruz
için
isimdir.
Vasf
öyle..
Bu kelime Abadile diye
çoul
olur
da badullah
di/eço
olamaz!
imdi buraya
Demek
ki
kadar ismin
isim,
manasn anlam
müsemmay tantmak
için
bulunuyorsun!
vaaz edilen
bir lâ-
fzdr!
Herkes kendine diledii luna veya
kzna
ismi koyabilir. Bir
ana baba da
istedii ismi verebilir. Efendi kölesini
de
o-
diledii
bir isimle adlandrabilir. Bir insan,
muhakkak
ki
kendine konan isimden
baka
bir isimle
çarlrsa
kzar.
Biz insan olarak, bir insan kendi isminin gayrisi
mazsak, nasl olur da Allah'a isim
Peygamberimiz yldr. Kendisi, kendi
çare
takabiliriz?
Sallallâhü Aleyhi isimlerini
ile
saym
ve Sellemin isimleri de save öyle buyurmulardr:
Esroâ-i
Muhammed,
Ahmet,
"Benim,
Hüsnâ erhi
El-Mukf,
217
El-Mahi,
Nebiyyuttevbe, Nebiyyurrahme, Nebuyyüi-Mülhime sibi isimlerim vardr.."
62
Peygamberimiz bu açklamay yaptktan sonra ona baka
koyamayz,
isim
yani
baka
bir
onu çaramayz. Onun ancak öyle diyebiliriz O,
bir isimle
güzel vasflarndan haber vermek
için
Alimdir, Mürittir, Reiddir, Hadiddir.
Zeyde, o uzundur, ismini
o,
beyazdr dediimiz
söylemek deilde vasfn
Hülasa, bu, bir lafzn
gibi..
Bu onun
söylemeklir..
onun hakknda denip denmeyeceini
inceleyen fkhi bir meseledir.
öyle
izah edebiliriz bunu;
Peygamberi, kendisinin kendi isimlerden
maada
isimle
zati risalet
çaramyoruz.
penahlarna
Hatta insanlar bile
ramyoruz. Bu yasak Allah hakknda, yasak olmaz
te
bu, bir nevi eri hükümler esaslarndan
takt
ça-
m hiç? biri
olan fkhi k-
yastr.
Vasfa gelince: Bu, bir ii
haber vermektir. Verilen haber ya dorudur,- ya
yalandr. Din yalann suret-i katiyede haram 62
olduunu açklamtr.
Ya-
Cübeyr bn-i Mut'm (RA)'den rivayet edildiine göre: Peygamber efendimiz öyle buyurmulardr: "Benim be ismim vardr. Ben Muhammed'im. Ben Ahmed'im. Ben o Mâni'yim ki Allah benim (nübüvvetimi)le küfrü mahvedecektir. Ben o Hâirtfm ki (kyamet gününde bütün) insanlar beni takib ederek har olunacaklardr. Ben kendinden Buhari, Müslim, Tirmizi, Malik, Nesei'nin
sonra
(peygamberlikle
vazifeli)
hiçbir
bulunmayan o malûm peygamber bulunmayandr. Bu
kimse
Akib'imdir." Akib, kendisinden sonra hiçbir
mevzuda fazla bilgi için u kitaplara baknz. Müslim'in Sofuolu tercümesi C 7 sf: 227 de 2354 No'lu hadis. Tirmizi'de 2842 No'lu hadis. Camüssair 3437 No'lu hadis.
218
mam-
Gazalî
lan yalanlklan çkaran bir arz vaki olursa baka. Din helâl
dorunun
olduunu açklamtr.
Ama
helali helallikten
çkaracak
bir
arz
vaki olursa
baka.
Zeydi vasf ederken onun var olduunu haber vermemiz nasl doru ve mübah ise, Allah' vasf ederken onun kadim ol-
duunu
haber vermemiz de bu hususta
bulunmasn-
doru
-
eri
delil
bulunsun,
ve mübahtr.
Zeyd hakknda o, ekar (Kumral) 'dr diyemeyiz. Çünkü bu haber kendisine ulanca nefret edecektir ve belki de kzacaktr. Çünkü bu vasf Zeydin ahsiyetine bir noksanlk getirmektedir. te Allah hakknda da, tpk bunun gibi, Zat- Sübhaniyesine noksanlk getirecek
bir vasf söyleyemeyiz..
etmeyen hatta bilâkis medhe delâlet, vasf söylersek bu üphesiz ki mübahtr. Lakn bunun
Fal
f)X^C
eden
bir
yukarda arz ettiimiz, tahrim sebeplerinden arnan gibi
olmas
doru
haber
arttr.
Mesela Allah hakknda,-
Zari, Haris,
diyemeyiz. Fakat
hanmn
brakp da çocuun dünyaya gelmesine sebep olan kimseyi nazar itibara olmadan asl eken o deil; Allah'tr, tohumu topraa atp ekin ekini düünmeden, asl zari o deil Allah'tr 63 diyebiliriz. "Attn zaman sen atmadn, ancak Allah att." hamile
Cenab- Hakk (Ya muzili=ey zelil eden!) diye çaramayz. Fakat (Ya muiz=ey aziz klan, ya Muzil=ey zelil klan) diye rahatça
çarnz!
— Neden mi? — Çünkü bunlar
birletikleri vakit,
medih=övgü
vasf ortaya
çkar.. Zira bu, iin
63
her
iki
Enfâl Sûresi, 17. âyetin bir
yönü de elinde (kudretinde) bulundu-
ksm.
219
Esmâ-i Hüsnâ erhi
unu
açkça
gösterir..
Duada da durum böyle deil mi? Allah', emrettii gibi Esma-i Hüsnâ ile (en güzel isimleri ile) çarrz. simleri geçtiimizde ise Medih ve Celal sfatlar ile çarrz.. Ya Mevcud, Ya Muharrik, Ya Müsekkin! diye
çarmayz da
(dua etmeyiz de); Ya
mukil'el- Aerat
=
(ey düenleri kaldran) Ya münzilel
berekât= (ey bereketleri
Ya Müyessire
indiren!)
(ey her zor olan kolaylatran!) diye Yine bir insan
rz veyahut, (ey
çarrz
çarmak
erif,
ey
çarrz
Külli;
=
(dua ederiz)..
istediimizde, onu ya ismi
fakih),
asirin
diyerek övgü ifade
çar-
ile
eden
vasf
ile
de; (ey uzun, ey beyaz) diyerek seslenmeyiz.
onu
Fakat
adam) diye
Onun
hafife
almak istediimiz de, (ey uzun, ey beyaz
sesleniriz..
(insann) sfatlarndan
ve siyah saçl olduunu
mayaca
sorulduumuzda, beyaz
söyleriz.
bir vasfla-gerçek olsa
Duyduu
da
zaman,
ho
renkli
karla-
bi-vasf etmeyiz, onu.
Mesele yine böyledir:
Eyay
idare
eden kmldatmayan, beyaz yapan ve
siyah
yapan kimdir? diye sorulduumuzda,- (Bunlar yapan) Allah'tr! deriz ve bu ileri ona izafe etmekte, -eri bir izin var mdr, yok mudur? diye beklemeyiz.?] Evet Allah, vardr, yaratand-r. -Muzhir
Musid'de O'dur; Muki tevkif varit
deilse
da..
de
O'dur, Muhfi de...
Mubki'de O'dur,
bile
bütün bunlar ona
için,-
Arif, Akil,
Muni
de, Evet
itlâk edilebilir.
SORU:
Neden miyor?
Allah
Zeki
ve benzeri vasflar denile-
mam-
220
—
Gazalî
CEVAP: Bu ve benzeri vasflarda mani olan husus ihamdr
madan
ki
izin ol-
caiz olmaz. Es'Sabur, Er'Rahim, El-Halim sibi (isimlerde)
her ne kadar iham varsa da, onlar da
izin varit
olmutur. Bunc
ise izin yoktur.
Bundaki iham udur: Akll olan, lüklerden önleyen
netmitir
=
Fitret
bilgisi
vardr. Meselâ
kiidir
onun
ki,
kendisini, kötC
için
(Onu
akl
kötülüklerden alkoymutur) derler.
ve Zekâya
Bunlar,
o
gelince:
müdrik (idrak eden)den gaip olan eyi suretle idrak
etmeyi i'ar ederler. Marifet
ise,
önceden bilinmeyen
bir
e
bulunduunu haber verir.
(te bu knda
itlâk
ayet
gibi maniler)
için
bu vasflarn
Allah hak-
edilmesi caiz olmuyor..
itlâkna
cevaz
Doruyu en
IMAM-l
iyi
de
mefhum arasnda de men etmezse, o zaman
Lâfz incelenip
iham görülmez, din
onun
bulunduu
;
ki
herhangi bir kesin olare
veririz..
bilen Allah'tr!
GAZAL'NN
Dönü de yalnz
KTABI
O'nadrL.
BURADA SONA ERD.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
221
BU KISIM ESMÂ- HÜSNA'NIN KISACA MÂNÂLARINI, OKUNMA64 SININ ADABI, FAZLET VE MEZYETLERN BEYAN EDER. Öyle Allah
ki
ondan baka
ilah
yok. En güze! isimler Esma-i
Hüsnâ O'nundur.
Allah Teâlâ kendisinden 1
bakas olmayan
tek bir Allah'tr.
0^5^ ER'RAHMAN: Rahmetten mütak
mü'min,
kafir
olup,
bütün yaratklara rahmet ve merhamet eden nimet
veren demektir. Esma-i Hüsna'nn ayr ayr her
sar
ile,
dünyada
adedi olup, zikredilecei
adedi olan 66 defa, Rahman
birinin
hesabi
Allah lafza-i celilinin
gibi,
ismi erifinin
de adedi
adedine göre kraat edip, dergah kibriyadan istidai rahmet eden kimsenin her ne murad varsa hasl olur.
298 inayet ve
olan
Ve
kaffei
havayici biiznillah husul bulur.
Allah ism-i
Rahman
Celili,
ismi ise Allah
zat
ilahi
ismidir. Bir sfata delâleti yoktur.
baka dier bütün Teâlâ'dan bakasna isim
isminden
ismi sfat olmakla, Allah-ü
isimler gibi,
olarak veril-
mesi caiz olmayan has isimlerindendir.. Nitekim Cenab- Hak Kur'an- Kerimin Araf Suresi 180. ayeti kerimesinde:
Meali:
Bu
ksm
Allah'ndr en güzel
mütercim M. Ferat tarafndan
isimler.
Esma-i
ilâve edilmitir.
Hünsa
Allah'a
mam- Gaz alî
222
Onun için siz Allah Teâlâ'y o güzel isimlerle zikredip çarnz. Ve ona Esma-i Hüsna ile dua ediniz, demektir: Bu ayeti kerimeden Esma-i HüsnaV (O güzel isimleri) kullara mahsustur..
isi
vermenin caiz gibi isimlere,
olmad
anlalmaktadr. Vehab, Cebbar, Vahi
Abdülvahhab, Abdülcebbar, Abdülvahit
kelimesini ilave
etmek lazmdr
demek mânâsn alm
ki,
Vahab'n
kulu
gibi abil
Cebbar'n
kulu,
olsun.
(Ur^t Er'RAHM: smi erifinin mânâs: Er'Rahim,- Ahirette
yalnz mü'minlere pek çok rahmet in'am
ve ihsan eden mü'minlere evkat ve merhamet edip mazlumun hakkn zalimden alan demektir. Er'Rahim ismi erifini def-i b için itikad-i
tam ve
hulusi kalb
ve
tahareti kamile
ile,
yedi gi
sabah namazndan sonra kbleye müteveccihen oturup adetine göre 208 defa
ismin,
tilavet ile Allah Teâlâ'ya arz
n
ve takdim-i istida ve istirham eden kimse biiznillah her türlü lâ, keder ve kazadan emin ve mahfuz olur. Dünyann nimeti hakir ve azim, nakis ve tam iki ksmdr ki, hakir ve nakz nimetler. Rahim
nimetleri
göre
manasna göre kafirlere de tam ve kamil olduundan, Rahim
ismi sfat
ahirette yalnz, mü'minlere
verilir..
Ama
ismi sfat,
ahiretin
anlamna
verilir.
dua etmemiz için, emrolunduumuz Allah'n en güzel isimleri 99 dur. Onlar sayan ve ezberleyen cer nete girecei Buhari ve Müslim'in rivayet ettii bu hadisi erifte Esma-i Hüsna
ile
anlalmaktadr. EI'MELK: smi erifinin manas; EI'Meiik;
yaratma, diriltme ve öldürme
ile
her eyin mutasar-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
rf,
ey
padiahlar padiahdr. Her
emrine müsahhar ve
223
amade
olan hükümdardr.
isjtâ EI'KUDDÛS smi erifinin manas; El'Kuddûs, akl ve hayalin
ve
düündüü
hissin
duyduu, ayp
eksik sfatlardan beridir.
fSCJ Es'SELÂM: smi erifinin mânâs,Es'Selâm, zat
ayptan sfat
eksiklikten, ileri
olup, kullar tehlikeden salim klan ahirette klan,
cennette
de
Es'Selâm ism-i
iyilere
de erden
iyileri
salim
azaptan selim
selâm verendir.
celilini
her gün ve hiç olmazsa haftada bir
gün sabah namazndan sonra bu ismin hesab saire göre adeti olan 1 30 defa kraat eden ve onunla Allah Teâlâya tevessül ve müracaat eyleyen kimseye Cenab- Hak kafteyi umurunda selâ-
met hayr ve bereket
ihsan buyurur.
Resulûllah Efendimiz buyuruyor
ki,
Kur'an- Kerim'de
Har
sonundaki Levenzelna hâzelkurane ayetinden sona
suresinin
kadar olan üç ayeti kerimeyi okursa melaikeler onu gün vefat ederse ehit olur. dar korur.
akama
ka-
O
jAp
EI'MÜ'MN: smi erifinin manas;
sözü ve mucizat yaratmas ile tasdik eden. Yaratklar zulümden, tehlikeden ve afetlerden koruEI'Mü'min, Peygamberleri
yan ahirette de Mü'minleri azaptan koruyandr. EI'Mü'min ismi celilini 1 36 defa tilavet ile Allah Teâlâya tazarru ve niyaza devam
eden kimseye Cenab- Hak sa
eman, ihsan buyurur.
zelil ise
Fahri Razi tefsirinde
göre tevhidin mertebesi dörttür 1
-
Dille ikrar
2
-
Kalb
ile
iman
izzet fakir ise sevret, korkak-
beyan olunduuna
224
mam-
Gazalî
inanc takviye
3
-
Dille
4
-
Hatrna
marifeti ilahiyeden
Bu dörtten
biri
bir
olmadan
kalpte iman
ildir. Zira nifaktr. Kalpte
baka
iman olup,
ey gelmemektir.
dille ikrar,
dille ikrar
makbul de-
etmezse, iman
kabul deildir günahkâr olur.
EI'Müheymin yaratklarn
rzk ve
ecellerini
koruyan ve gözetendir. EI'Müheymin
hallerini bilen,
adetine göre, 145 defa yükselir.
ilerini
tilavet
eden
Ona ne eytan ve ne de
ve büt
ismi erifi,
Allah'n keremiyle saadete bir insan tasallut
edemez.
ve ziyana ulatramaz. Dümann zulüm ve errinden emin ve mahfuz olur. Ehli tevhide dört ey lazmdr. Zarar
EI'MÜHEYMN: smi 1
-
Tasdik, zira tasdik
2
-
Tazim,
3
-
bulmazsa mürai
4
-
manas;
olmazsa münafk
Eer tevhidi
Halâvet,
celilinin
olur.
tazim üzere olmazsa mübtedi
çünkü tevhidinden lezzet almaz ve
olur.
halâveti
olur.
hlâstr; Zira tevhidi ihlas
üzere olmazsa fask ve
facir
olur.
i*j*î EI'AZZ:
El'Aziz,
hikmeti icab
bazlarn da
smi
erifinin
manas;
kuvvet ve galebe sahibidir. Daima
çok defa
zalimleri
galiptir.
Fakat
cezalandrmakta acele etmez,
ahirete brakr.
94 defa okuyan kimse Hak katnda aziz olur.. Allah Teâlâ'nn izniyle hiçbir vakit dücar- mezellet olmaz Esma-i Hüsna'nn kraatinin adab El'Aziz ismi
celilini
adeti üzerine
1
-
tikad tam ve Cenab- Hakka yönelmek.
2
-
Bedende elbisede ve mekanda
temizlik.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
3
-
4
-
5
-
225
Sabah namazndan evvel veya sonra müteakiben oku-
mak. Kraat esnasnda
adap üzere oturmak.
Esma-i Hüsna'da ismin
hesab sair
kendine mahsus
ile
olan miktarna riayet etmek suretiyle okuyarak dua etmek.
6
-
Okunan
Allah veya
ismin evveline ya!
ilâve
ederek Ya
Yaranman eklinde okumak.
jürî EPCEBBAR: smi
'Cebbar onaran
nidasn,
harfi
mânâs;
zorla düzelten, dilediini yaptrabilen, krlanlar
eksikleri
'Cebbar
celilinin
tamamlayandr.
ismi celilini
her gün veya en az
Cuma ve
pazarte-
sabah namazndan sonra 206 defa okuyan kimseyi hiç kimse cebretmeye ve sktrmaya ve hiçbir zalim cra-i zulüm ve gadre cesaret edemez. Zulmü cebabirenin errinden emin ve si
günleri
mahfuz
olur.
Esma-i Hüsnâ'y ezbere okuyamayan ve mânâlarn
bilmeyenler yüzünden okumal ve manalarn hükümleri
ile
örenmeye ve
amel etmeye gayret ederek cenneti kazanmaldr.
EI'MÜTEKEBBR smi
celilinin
mânâs:
azamet kendine mahsus olanCenab- Allah; Büyüklük ve ululuk bana
EI'Mütekebbir, büyüklük ve
dr. Hadisi kutsisinde
mahsustur. Onlara ortaklamaya yeltenenleri
nari
cehenneme
atarm, buyurmutur. EI'Mütekebbir ismi erifini
muhterem dinlenir.
olur.
626 defa okuyan
Onu gören hürmet ve
Görüü makbul
sonra
okunmasn ulemay-
arasnda
riayette bulunur.
Sözü
yannda sevimli Her gün sabah namazndan
kadri yüce,
olup, hürmet izzet ve riayet görür.
insanlar
insanlar
havas tavsiye etmilerdir. Hadisi eri-
finde Resulûllah Efendimiz dua ibadetten
ibarettir,
buyurmutur.
mam-
226
Gazal?
jl> 3 El'HALK: lmi
erifinin
mânâs;
eyi yaratan yoktan var eden demektir. ET Halik ismi celilini 731 defa okuyanlara Cenab- Hak muvaffakiyet esbabn yaratr. Evlâd olmayan o niyetle devam ederse evlâd olur. Rzk hususunda tesiri büyüktür. Duann fazileti çoktur. Çün'Halik, her
kü
duann mânâs Cenab-
0
EL-BARU smi
El-Bariu,
ve niyaz edip
da kullarndan bekledii
maktr. Allah Teâlâ'nn
U
Hakk'a tazarru
erifinin
yalvar-
vazife budur.
mânâs;
her eyi eksiksiz ve birbirine uysun yaratandr.
EI'Bariu ismi erifini
213 defa okumaya devam den
tehlikeli
has-
makamndan çkarlm olan kii bu esmaya devam ederse elinden kaçrd makam ve mansab yine eline getirir. Duann meziyeti çoktur. Hz. Peysamber Efentalklara
yakalanmaz. Rütbe ve
dimiz hadisi erifinde "Allah'n katnda duadan mükerrem ve sevgili
Hüsnâ
bir ile
ey
Allah'a
yoktur" buyurmutur. Ayeti kerimedeki Esma-i
dua
ediniz emri
bunu teyyid etmektedir.
-
jj^ai
EL'MUSAvVR: smi
erifinin
manas:
-
EI'Musavvir, her
eyi ekilleyen
esmasnn 336 defa talakati lisan
kolay
tilâvetine
suretle ayrandr. EI'Musavvir
devam edene Cenab- Hak
nutuk ve anlatma maharetini ihsan eder,
ezberleme hususunda
hadisi kutsisinde "Ben
tesiriri
gizli bir
icra
tahsili ilim
hasl olur. Allah Teâlâ
define idim, bilinmek istedim
ki,
mahlûkat yarattm" buyurmutur. jSîi EI'GAFFAR: smi erifinin mânâs; 'Gaffar, suç ve günabUrn dünyada örten, ahirette
zalandrmayp affeden balayandr.
|p EI'KAHHAR smi
erifinin
mânâs;
de
ce-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
dümanna
El'Kahhar,
istediini yapan,
hor ve
hakir
227
görüp,
ezen ve öldüren mahf ve helak eden galip ve hâkim olan ve bütün varlk emrinde musahhar olandr. El'Kahhar esmasn 306 defa çeken kimseye zülm ve fenalk isteyenleri Cenab- Hak kudreti kahiresiyle helak eder. Zalimlerin kahr,
hususunda
giderilmesi
may
tesiri
düman
vardr. Zalimlerin errinden korun-
Allah Teâlâ'dan dilemek lazmdr. Hatta Resulü
Ekrem efen-
dimiz hadisi erifinde "Dünya ve ahiretin saadeti ebedi temini hususunda
Teâlâ darlr. L>frJ\
Cenab-a
Gazap ve
errinin
Allah'a
istikbalin
da dua etmeyenlere
Allah
hm eder" buyurmutur.
ELVAHHAB: smi
erifinin
manas;
ElVahhab, karlksz nimetler veren, bol bol balayandr.
dünya ve erefi ahireti arzu eden kimse 14 defa okursa eref ve izzeti artar rütbesi yükselir. El'Vahhab ismi
celilini
izzi
Resulûllah Efendimiz hadisi erifinde
meyiniz, çünkü
Ötftîi
dua etmekle kimse
"Dua etmekle
acizlik getir-
helak olmaz" buyurmutur.
ER'REZZAK: smi erifinin manas;
Er'Rezzak rzklar yaratan ve ihsan edendir. Er'-Rezzak ismi celilini
308 defa
servet
bolluu
mü
tilavet
eden, kimseyi Cenab- Allah rzk mal ve
ve ihsan buyurur. Darlk ve zarurete düondan kurtulur. Bir daha sefalet ve perianla
ile taltif
ise biiznillah
düçar olmaz. Kar ve kesbi kazanc
gamber lerin
de
artar.
Hadisi erifte Pey-
Efendimiz: "Dua mü'minin silah dinin direi yer ve göknurudur." buyurdu.
£&J
EI'FETTAH: smi erifinin manas;
EI'Fettah,
hayr kaplarn rahmet hazinelerini her
türlü
açan,
mükülleri halledendir.
489 defa tilavetle dergah ilahiyeye teeden kimseye Cenab- Allah hayr ve hasenat
EI'Fettah ismi celilini
vessül
ve
iltica
228
mam-
kaplarn
Gazalî
açar.
lerinde mükülat ve zorluk görmez.
Hz. Resülüllah bir hadisi erifinde "Allah Teâlâ'nn takdirin-
Amma
den saknmak fayda vermez.
olmam ve
vaki
yaplan da
nazil
belâ ve musibeti def edip gidermeye fayda
olmu
bete mani jUtfî
belây
Henüz
giderir,
nazil
olmu ve
verir. Nazil
olmayan belâ ve musi-
buyurmulardr.
olur."
EfALM smi
manas;
celilinin
dn,
ve sonunu çok iyi bilendir. ElTm ismi erifinin kraatine devam edenin kalbi, nur, ilim, ziya ve irfanla dolar. Zihni ve fikri açlr. Cenab- Hak
Alim,
gizli
ve
aikar, her
iç
ve
dua ediniz ve benden
Kur'an- Kerim'de "Siz bana
de duanz
eyin
ilk
isteyiniz,
kabul edeyim. Dileklerinizi yerine getireyim."
b
du.
l/t0\ EL'KABIZ: smi erifinin manas; El'Kabz diledii
baz
insanlardan servet
ve genilii
ölür
annda da bütün yaratklardan ruhlar alandr. El'Kabz esmasn 903 defa çekmeye devam edene Cenab- Allah, heybet ve
Ondan yaratklar mak isteyen dümanlarnn
celal verir.
korkar.
Kendine zulüm ve
hile
yap-
emin eder. Fenalk yapmak isteyenler kahru perian olup düer. bni Kesir tefsirinde demitir ki; Esma-i Hüsna'nn 99 isme münhasr olmadna mma- Ahmed-bn-i Hanbel, Müsnedinde senediyle Abdullah kötülüklerinden
bn-i Mesud'dan rivayet ettii delâlet eder. Allah Teâlâ'nn Esr i
Hüsna'snda
kitapta
gaybde yalnz velki
indirmedii
buyurmas
bildirmedii
kendisinin bildii isimleride vardr.
hadiste Allah Teâlâ'nn
üzere 100
kimseye
ismi vardr.
Allah'n
99
Onlar
malûm
ismi yani bir
ihsa
u halde ev-
müstesna olmal
eden, sayan cennete
olabilen Esma-i
ilr
girer,
Hüsna'sndan 99'unu
eden, yani ezberleyip sayan yahut Allah'la muamelesinde onlarn hududunu muhafaza edip güzelce riayet eyleyen kimse ihsa
cennete
girer
manasna olmak
gerektir.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
EL'BASID: smi EI'Basid
baz
celilinin
mânâs;
insanlara rzk, servet genilii, cesetlere
ruhlan verendir; EI'Basid ismi erifinin
binden
gam ve
229
72 defa
kasaveti giderir. Ferah
insann
kraati
ve surûru
arttrr.
Rzk
de kal-
kâr
ve kesbi çoaltr. Merak ve endieye mübtelâ olan kimsenin kalbinden o merak ve endieyi giderir. Yerine nee getirir. EsmaHüsna'nn tam 100 saylmaypta biri müstesna olarak 99 saylmasnn hikmetide o tektir, teki sever, diye beyan buyurulmu olmasdr ki, Allah Teâlâ tek olduu için Esma-il Hünsâ(snn sai
ylmasnda da mtr.
jt4^
etmek müstehab olduu anlal-
tek adete riayet
EL'HAFID: smi erifinin mânâs.
dümanlarn lanetle ahirette de azapla alçaltan ve indirendir. EI'Hafd esmasn kendini bilmeyen, karanla, zulüm ve kibre bürünmü olan bir sahibi makam cebbare beddua niyetiyle 1480, defa çekilir ise Cenab- Hak onun layk olduu cezay tertib buyurur. Dümann kahru perian olmasnda bu esmann tesiri vardr. Namazlardan sonra EI'Hafd,
kafirleri
akilikle
tebih dualarnda 33 defa sübhanellah 33 defa
elhamülillah,
defa Allahü Ekber Allahü Ekber diyerek teker teker
99 adetine
33
mecmuunun
tek olarak ibla edilmeside Allah Teâlâ
tektir,
teki
sever, hikmetiyle mütenasiptir. o
ER'RAFIU:
Er'Rafiu,
smi
erifinin
mânâs.
Müminleri, saadetle, dostlarn izzetle ahirette
ni-
sabah namazndan sonra 351 defa okuyan kimsenin derecesi yüce ve insanlar katnda sözü geçerli olur. Bu esmann bereketiyle o kimseye mintarafllah dünya ve ahirette yüksek rütbe ihsan buymetleriyle kaldran
rulur.
Hadisi
ve
erifte
Esmaullahdan birininde
yükseltendir.
"O
Tektir,
elvitru
Er'Rafiu
Teki
olduu
ismi
sever"
i'ar olurak
celilini
buyrulmakla
100
isim anla-
tlm
ancak saylmakta
suretle Esmâ-i
ten
anlalm
istisna
edilerek 99'u
Hüsna'nn 99'a münhasr
olmad
saylmtr. B
da ayn
hadis-
demektir.
EL'MUZ: smi
J5I1
biri
celilinin
mânâs.
eden ve yükseltendir. "Muiz ismi erifini 117 defa okumaya devam eden kimse dünya ve ahirette aziz olur. Ona kötülük ve hakaret etmek isteyen fikir maksadndan vazseçmeye mecbur olur. Çünkü Cenab- Hakk'n aziz kld kulunu kimse zelil edemez. zzet bir nurdur ki, o zalimlerin özlerini görmez klar. Allah Teâiâ Hazretlerinin 99 Esma-i EI'Muiz itaat edenleri aziz
Hüsnâ'sn ezberleyip ihsa etmenin marifetullah hususunda ve duann müstecab olmasnda tesiri ve fazileti bulunduu var olan müteaddit rivayetlerle haber verilmi ve o babta mütak eserler yazlm olmakla Allah Teâlâ'nn bildirdii ve bildirmedii
daha birçok Esma-i Hüsnâ's vardr. t
*0
JJl» 1
EL'MUZL: smi erifinin mânâs.
Muzil,
El
EI'Muzil
ve
suçlular hor sören
esmasn 770
defa çeken
hakir
dümann
eden düürendir. kahru perian et-
mek hususunda Cenab- kibriyann muavenetine nail olur. Düman kötülüünden, zalimin zulmünden korkmaz, her gün alessabah bu esmaya devam ederse korktuundan emin olur. Kimse ona zarar ve ziyan ulatramaz. Beyhâki'de EPEsma ve sfat tabnda bu hadisi Abdullah bn-i Mesud'a muttasl senedi
öyle
rivayet
eylemitir.
Resulûllah
buyurdu
ki
"Herhangi
merak veya hüzne duçar olur da Allahm ben se kulunum. Ve kulunun olu ve cariyenin oluyum. Nasiyem (Almüslim
nm) lettir.
bir
senin elindedir.
Bende hükmün
cari,
hakkmda kazan ada-
Senin olan kendine tesmiye ettiin veya kitabnda indirdi-
in veya halkndan birine bildirdiin veya kendi katnda ilmi gaybde kendine tahsis buyurduun her isimle senden dileri Kur'ani; kalbimin bahar, hüsnümün cilas, hem ve gamm ki,
Esmâ-i Hüsnâ erhi
gidericisi
merakn ki;
k lasn." diyerek dua ederse herhalde Allah Teâlâ onun giderir.
"Ya Rasulallah!
kimsenin
Gam
ve hemminin yerine ferahlk verir. Dediler Bu kelimeleri örenelim mi? "Evet bunlar iiten
örenmesi lâzmdr." buyurdu. Es'SEAA: smi
lar
suz
231
erifinin
mânâs.
Es'Semi karncann ta üzerinde yürüyüündeki ayak admseslerinden daha az, her sesi ve her eyi nihayetsiz ve soniitendir.
jrP^ EL'BASR: smi EI'Basir,
celilinin
mânâs.
sonsuz ve nihayetsiz her eyi görendir.
EI'Basir ismi
302 defa okumaya devam edenin basar ve basireti nuru ilahi ile münevver olup her eyi görür. Vukuundan evvel his ve idrak eder. Ulum ve fünuna vakf olur. Esrar gizli melekutu müdrik olur. Zihni ve idraki kuvvet kazanr. Düündüü eylerde do-
celilini
ruyu görür.
Hataya
dümez.
Beyhaki
muttasl
senediyle Hz.
Aie'den rivayet ederek dedi ki: "Ya Resulûllah Allah Teâlâ'ya dua edildii zaman icabet buyurduu esmasn bana öret demitir." Resulûllah'ta "Ya Aie abdest al, mescide gir. ki rekat namaz kl. Sonra dua et. Dinleyeyim buyurdu" O da öyle yapt. Sonra dua için oturduunda Resulûllah "Allah'm O'nu muvaffak kl" dedi O'da dua etti. Hz. Peygamber "sabet ettin." buyurdu demitir.
J EL'HAKEM: smi erifinin mânâs. EI'Hakem, hükmeden, hakk batldan ayran
ve yerine
geti-
68 defa okuyan kimse ilerinde muvaffakiyete nail olur. Rzk ve kar artar. Ondan belâ gazap gider, yerine nimet hilim verilir. Duann kabul olmasnn adap ve rendir.
EI'Hakem ismi
celilini
artlar:
Abdestli ve temiz olmak, kbleye
kar oturmak.
232
m am- Gazalî
Suç ve günahlarna piman olup tevbe etmek.
lememeye niyet etmek. Böylece duas kabul olur. J!x_*JÎ EL'ADL:
smi
erifinin
Bir
daha
kendini temizleyenin eü
mânâs.
ve adaletle hükmedendir. El'Adl ismi celi edenin gönlü nur ve adaletle dolar. lerinde
ElAdl, denklik
14 defa
tilavet
mizan adle uygun hareket eder. Düçar gadr ve zulüm olmas
daha baka baz adaba riayet etmek faydaldr. Duadan evvel sadaka vermek veya bir hayr ilemek duay inançla sidik ve ihlâsla yapmak. Kendisinde eksiklik ihtimali
olmaz.
düünmeyip
Duann
kabulü
için
himmetini yüce etmek.
cÂJaJ EL'LATIF: smi erifinin, mânâs.
lâtif, en ince ilerin bütün inceliini bilen. nce,
gizli
sezilmez yollardan kullarna çeitli faydalar ulatrandr. ismi erifinin tilavetine
devam eden
ve
Eltâtif
lütfü ilahiyeye nail olur.
Zor-
lua belâya afete darla düçar olmaz, Mükülât ve felâkete maruz kalan kimse bu esmann bereketiyle felaketten kurtulur. Refah ve saadete kavuur. Duann kabulü için ayrca yapaca eyler. Duann banda Allah Teâlâ'ya hamdü ükür, Peygambere de salavati erife, ve duann sonunu da amin diyerek salavat erife ile bitirmek. Duay her: zaman tekrar etmek ve meru yerlerde kullanmak.
js£ j! EL'HABR: smi EI'Habir, her
erifinin
mânâs.
eyin içyüzünden
gizil
taraftarndan haberdar
olandr. EI'Habir ismi celilinin terin
811 defa kraatine devam eden, ale
srrna vukur peyda, eder. Tedbiri
maslahatna uygun
lerinde mükülât
olur. Giritii
belirirse
isabetli,
görü ve
ilerde muvaffakiyet hasl
bu esmann
kar olur.
bereketiyle ondan, kur-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
tulur.
Duann
kabulü
için tesirinin
233
beklenmesinde acele etmemek
kabulününde seçikmesinde ümidi kesmeyip duay
tekrar icra
etmektir.
pjSfc
S EL'HALM:
smi
erifinin
mânâs.
suç ileyenleri sörüp dururken cezalandrlmalarn ihmal etmeyip acelede etmeyendir. EI'Halim,
88 defa okumaya devam eden, dert, gazab ve hiddetten kurtulur. Ona kar olan zalim ve cebbarda hiddet ve gazap gösteremez. nsanlar tarafndan rfk ve hilim ile muamele görür. Kendinin hilm tabiat kerem, cömertlii ve sehas dillerde destan olur. Dua ederken konuyu deitirmemek dileini isterken huzuru ilahide huu ve boyun emekte olduunu unutmamak dilini de küfür, gybet ve kötü sözlerden korumak icab eder. EI'Halim ismi
pejttli
EI'AZM: smi erifinin mânâs.
ve
El'Azim, akl
kadar,
celilini
hayalin
düünemedii, gözün göremedii
sonsuz büyük ve azametli olandr. El'Azim
ismi erifinin
1020 defa okumasna devam edene Cenab- Hak mükülâtn giderecek bir kuvveti azime ihsan buyurur. Herkese kar sözü nafiz olur. tibari
olup herkes ona hürmet gösterir ve tazim eder.
Duadan
abdest alrken
veya
evvel,
parma
ile
temizleyip
azn
az
ve
dilerini
misvak, frça
kokusunu gidermek
elbisesini
temiz tutmak lazmdr. EL'GAFUR: smi erifinin manas. EI'Gafur,
ismi
celilinin
Cenab- Hak
balayandr. EI'Gafur devam edenin günahlarn
suçlar ve günahlar örtüp
1286 defa
tilavetine
ve mafiret buyurur. Dünyadaki tesiri zalim ve cebabirenin hrs ve gazabn söndürür. Kendine kar gazab ve
dümanlk
afv
zarar
ve
tesir
edemez. Gazab annda
kendini gören
234 Imam-
Gazalî
sükunet bulur. Hiddetinden eser kalmaz. Dua etmek
ve tenha yer seçmek; dua ve suretiyle alçak
sönül
&t E'EKÛR smi E'ekûr, rzas
için
yavaça ve yalvarmak ile yapmak lazmdr.
mânâs.
erifinin
yaplan
temi
dileini
mahzuni kalb
ile,
için
iyilikleri
art
ile
karlayan, yüksek
derece ve bol mükafat verendir. E'ekûr ismi celilini 256 defa tilavet edenin elindeki rzk ve nimeti ziyade olur. Hayr ve sel artar. Çünkü ükür nimetin artmasna sebeptir. Allann nimet \ ihsanna daima ekür olmak kulluk, zimmeti farz olmasndan baka ükür nimetini arttrdndan kulun menfaatine mütabktr. '
Duay yaparken mümkün olduu kadar alayarak duay ic etmek ve Allah'tan ne istediini anlayarak dua etmek daha tes' lidir.
EL'ALyyÜ: smi erifinin mânâs.
BAliyyü bütün rütbelerden üstün, derecesi, pek yüksek rütbeli olandr. ElAliyyü ismi erifini
1 1 0,
defa okuyan yüce mer-
Meslei dahilinde terakki eder. nsanlar arasnda kadri yüksek sözü geçerli olur. Kur'an-. Kerim'de mez: olan dier isimleriyle Esma-i Hüsna ile her kim dua ederse m lûbuna nail olur. Sure-i Fatihada mevcut olan isimler Ya Allah, tebelere
nail olur.
\
Rabbi, Ya Rahman, Ya Rahim, Ya Malik isimleridir.
>bî
EPKEBR: smi
celilinin
El'Kebir, kibriya sahibi
mi
celilinin
232 defa
mânâs.
pek büyük olan demektir.
tilavetine
devam eden
rütbesini kazanr. nsanlar arasn Sure-i Bakara'da
mevcut olan Esma-i Hüsnâ, Ya Muhit, Ya
Kafi,
Ya
Basit,
Ya
Raûf,
Ya akir, Ya
Basir
Vahit,
Ya Hayyu, Ya Kayyumu, Ya
Ya Ganiyyu,
isimleridir.
Ya
L
büyüklük ve riyas_
da muteber ve hatr saylr
Ya Alim, Ya Hakim, Ya Tevvab, Ya Ya
El'Kebir
Vasi,
olur.
Kadir,
Ya Semi, Ya Bedi,
Ya Afuv, Ya Halim, Ya Kabz, Aliyyu,
Ya Azimü, Ya Veliyyu,
Esmâ-i Hüsnâ erhi
sm celilinin mânâs.
Ja-^ J> EL'HAFZ
yanlp unutmayan, yaplan
EI'Hafiz
ve bütün
varlklar belli vaktine kadar,
ve beladan, saklayandr.
devam edenin
235
ileri tutan, yeri
ve
gökleri
bozulmaktan koruyan,
EI'Hafiz ismi erifini
afat
988 defa okumaya
ve evlâd mahfuz
Okunan hane ve dükkan hrszlktan, yangndan ve yklmaktan emin ve salim olur. Karada, denizde seferin selametini temin eder. nsan ve cin errinden belâ ve afattan muhafaza olur. Sûre-i Ali mran'da bulunan Esma-i Hüsna, Ya Kaim, Ya Vehhab, Ya Seriu, nefsi, mali, ehli iyâli
da bulunan Esma-i Hüsna, Ya
Sûre-i Nisa
isimleridir.
Habib, Ya ehid, Ya Gafur, Ya Mugis, Ya
Vekil,
olur.
Rakib,
Ya
Esma-i Hüsna-i
erifeleridir.
o#î
smi
EI'MUKÎT:
erifinin
mânâs:
beden ve ruhlarn azk ve gdalarn verendir. Elcelilini 550 defa okuyann rzk bol, kâr ve kesbi artar.
EI'Mukit,
Mukit ismi
Malnda bereket na,-
Ya
Fatr,
hasl olur. Sure-i En'am'da bulunan Esma-i Hüs-
Ya Kahr, Ya
Zahir,
Ya
Kâdir,
Ya
Lâtif isimleridir.
EL'HASÎB: smi erifinin mânâs. EI'Hasib herkesin
yapt
ilerin
hesabn
bilen. Ahirette
he-
saba çeken. Ceza veren ve tevekkül edenlere de yetendir.
edenden, Cenab- Allah düman kötülüünü hasidin hasedeni, der ve reddeder. Daima mansur ve muzaffer olur. Sûre-i Arafda bulunan Esmâ-i Hüsnâ Ya Muhyi, Ya Mumit isimleridir. EI'Hasib
ismi
Sûre-i ve'ni'mel $
celilini
Enfal'da
Nair
bulunan Esmâ-i Hüsnâ Ya
Nimel
Mevla
ve
celâlet
isimleridir..
* $
l
J-U-î EL'CELIL: El'Celil,
tilâvet
anna
smi
erifinin
mânâs.
yaramayan eylerden uzak,
ululuk
mam- Gaz alî
236
72 defa devam kraati, dünya ve eref ve izzete yüce rütbe ve deere kavuturur. \As
sahibidir. El'Celil ismi erifinin ahirette,
Hûd'da mevcut olan Esmâ-i Hünsâ, Ya Hafz, Ya Rakib, Ya Mucib, Ya Hamid, Ya Mecid; Ya Fealûn, limayürid, Ya Vedûd, Esmâ-i erifeleridir. heybeti
Sûre-i
arttrr.
ijÜ» EL'KERM: smi
erifinin
mânâs.
'Kerim, istemeden veren vesilesiz ihsan eden, cömert keremi bol olandr. El'Kerim ismi erifini
Cenab- Hak
270 defa
edene
tilavet
ve kereminden her eyi ihsan eder. Rzk ve maieti keremi Hüdadan in'am ve ihsan buyurulur. Yaratlnda lütuf
keremlik tecelli eder. Müracaat ettii yerden
kerem
sörür. Sûre-i
Ra'dde, mevcut olan Esmâ-i Hüsnâ, Ya Kebir, Ya Müteal
brahim'de bulunan Esmâ-i Hünsâ Ya Mennan
Sûre-i
dir.
isimleri-
erifidir. Sûre-i
ismi
Hicr'de bulunan Esmâ-i Hüsnâ Ya Hallâk ismi eri-
fidir.
ER'RAKB: smi Er'Rakib, varlklar
Er'Rakib ismi celilini
korumak
lir.
gibi,
sözcü,
sr ve hakikatlere vakf
varis isimleridir.
ismidir. Sûre-i
için
ileri
gözetici olandr.
Allah Tealâ tarafndan
olur.
Kur'an- Kerim'de Sûre-i
Sadk, Ya
mânâs.
312 defa okuyana
rütbe ve mertebe hasl
Bunun
celilinin
olur.
Basar
ve
basireti
Meryem'de bulunan Esma-i Hüsnâ, Sare-i
Hac'da bulunan
isim,
Ya B~
Mü'minin'de bulunan Esma-i Hüsnâ Ya Kerim, ismi
erifidir. ,
*
.
EL'MUCIB: smi erifinin mânâs. EI'Mucib,
yalvaranlarn
edendir. EI'Mucib ismi lar
celilini
isteklerini
55 defa
veren, tilavet
dualarn
edenin
meru
kab dua-
kabul olur. Haceti reva, olur. Kuran- Kerim'in Sûre-i Nur'da
bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya Hakku, Ya Mûbin, Ya Nur
isimleridir
237
Esmâ-i Hüsnâ erhi
bulunan Esmâ-i Hüsnâ
Sûre-i Fürkan'da Sûre-i
ise
Sebe'de bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya
y\j\ ELVASU:
smi
erifinin
erifidir.
Fettan, ismi erifidir.
mânâs.
eyden geni
rahmeti her
El'Vasiu, ilmi
Ya Hadi ismi
olandr. ElVasiu ismi
137 defa okuyann mükül ileri kolaylar. Skntdan genilie, fakir ve zaruretten, servet ve zenginlie, esaretten celalini
hapislikten kurtulmaya
hürriyete,
eder. Kur'an- Kerim'de
intikal
Sûre-i
Mü'min'de bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya
tevbi,
Ya edidül kab, Ya
Zettavli
isimleridir.
bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya Rezzak, Ya Zül dir.
Sûre-i Tur'da
Ya Kabilu
Gaffar,
Sûre-i Zariyat'ta
kuvvetil
Metin
da mevcut olan Esmâ-i Hüsnâ Ya
isimleri-
Vitir,
ismi
erifidir.
S
EL'HAKM: smi
EI'Hakim, buyruklar
erifinin
ve her eyi
manâl. hikmetli olandr.
SjS)J EIVEDUD: smi erifinin mânâs.
El'Vedûd,
iyileri
seven,
rahmet ve
20 defa okunmas
ElVedûd
ismi erifinin
bet
ve temini meveddede
kalbi
teshir
meyleder.
Ve
kabul olur. Aradaki sevmelerini
ve
erdirendir,
celbli kulûb,
muhab-
Ona
herkesin
icrai tesir
sevgiyle dolar. Her
buz
rzasna eder.
yerde mazhar hürmet ve
dümanl
izale eder.
ve dost olmalarn temin eder.
Sûre-i
lunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya Melik, Ya Muktedir,
Yekdierini
Kamer'de bu-
isimleridir.
Sûre-i
Rahman'da bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya Rabbul merikayni ve Ya Rabbül maribeyni, Ya Zelcelalivelikram
EL'MECD: smi
celilinin
EI'Mecid, azameti kadri
zat erefli
ileri
an
güzel alandr.
isimleridir.
mânâs. büyük ve yüksek, samahati
bol,
M
mam-
238
M
Gazali
EL'BAIS:
1
smi
mânâs.
erifinin
Peygamber gönderen, ölüleri diriltendir. EI'Bais ismi celilini 573 defa okumaya muvaffak olann ileri nizama girer. Maksat ve meramna nail olur. Kemale ular. Kur'an- Kerim'de EI'Bais,
Sûre-i Zahir,
Hadid'de bulunan Esmâ-i Hüsnâ Ya
Ya
Ahir,
Ya
Har'de bulunan, Esmâ-i Hüsnâ Ya Kuddûs, Ya Selâm, Ya Mü'min, Ya Müheymin, Ya
Ya Bâtn,
Ya Melik,
Evvel,
isimleridir. Sûre-i
Aziz, Ya Cebbar, Ya Mütekebbir, Ya
Halik,
Ya
Bariu,
Ya Musavvir
isimleridir.
E EHD: smi
i-f^îi
E'ehid de herkese
mânâs.
her yerde hazr, her eyi bilen ve gören. Ahirette
haddini bildirendir.
Jt EL'HAK:
EI'Hak,
celilinin
smi
erifinin
mânâs.
varl deimeden
duran, ahirette
de hakk batldan
ayran, hak sahiplerine, haklarn alverendir.
J-OJÎ
ELVEKL smi
celilinin
mânâs.
ElVekil, yaratklarn ilerini üzerine alan
ve daha
iyisini
yapan
ve kullara yardm etmesine yelendir. ElVekil ismi erifini 66 defa okumaya devam eden kimseye Cenab- Hak ilerinde muvaffakiyet ihsan eder. Rzk bol, kâr ve kazanc geni, saadeti çok olur. Darda ise ferah ve sürura eriir. Kuvvet ve kudreti, izzet ve lifati artar.
Kur'an- Kerim'de Sûre-i Buruç'da bulunan Esmâ-i Hüsnâ, Ya
Mubdiu, Ya Muidu
Hüsnâ
ise
Ya Ahad, Ya Samed
okuyan sm-i
U jâii
isimleridir.
Azam duas
ile
EL'KAvYYU: smi
Sûre-i
ihlasda
bulunan Esmâ-i
ismi eriflerinden ibarettir. Bunlar
dua etmi erifinin
olur.
mânâs.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
239
pek güçlü olan demektir. El'Kaviyyu ismi erifini 116 defa tilavet edenin maddi ve manevi kuvveti artar. an El'Kaviyyu,
yüce, nüfusu leri
cari olur.
Kaviyyu isminin srrna mazhar olur. Kalp-
teshir kudretine nail olur. Allah Teâlâ'nn
4000
ismi
olup,
baka kimse bilmeyip, dier bininin Allah Teâlâ ve meleklerden baka kimse bilmez. Ve bininin Allah Teâlâ, binini Allah'tan
melekler ve enbiyadan
maada
olmad
ve dördüncü binini mü'minler bilip üç yüzü Tevrat'ta, üç yüzü ncil'de, üç yüzü Zebur'da ve yüzü Kur'an- Kerim'de mezkur olduu ve Kur'an- Kerim'de mezkur plan yüzden doksandokuzu zâhir olup birisi gizli ve sakl bulunduu Fahri Razi tefsirinde yazldr.
^
bilen
EL'METN: smi erifinin mânâs.
çok salam olandr. EI'Metin ismi erifini 500 defa okuyann tabiatnda, hal ve hareketinde metanet ve salamlk hasl olur. Kuvvet ve kudreti artar. Halk katnda muteber görünür. EI'Metin,
Jjiî ELVELlVyU:
erifinin
mânâs.
dost olup yardm edendir. ElVeliyyu 46 defa okuyana Allah Teâlâ tarafndan yüksek mer-
El'Veliyyu,
ismi erifini
smi
iyi
kullarna
tebeler ihsan buyrulur. Dünya ve ahirette makbul ve muteber olur.
h$ EL'HAMD: smi EI'Hamid,
erifinin
hamdü sena
mânâs.
olunan bütün varlklarn
öülendir. .^Akiî
EL'MUHS: smi
EI'Muhsi, her
S$
eyin saysn
EL'MUBDU: smi
mânâs.
erifinin
bilen
erifinin
ve sayandr.
mânâs.
diliyle biricik
mam-
240
Gazalî
her eyi maddesiz örneksiz olarak yoktan var
EI'Mubcliu,
eden, meydana
getirendir.
EL'MUIDU: smi erifinin mânâs. EI'Muidu,
öldürüp yeniden
EL'MUHY: smi EI'Muhyi,
dirilten, tekrar
erifinin
yaratandr.
mânâs.
yoktan hayat veren, can balayan, salk veren-
dir.
c~r4<
EL'MÜMT: smi
EI'Mümit,
canl
erifinin
yaratklarn
mânâs.
ölümünü yaratan
hayat
yok
edendir.
EL'HAYyU: smi erifinin mânâs. EI'Hayyu ebedi hayat sahibi,
hakiki
hayat ona mahsustur
demektir.
f
jii EL'KAvyUMU
El'Kayyumu, hiçbir ri,
yeri,
bütün yaratk ve
lr»j)î
:
smi
mânâs.
eye ve mekâna
muhtaç olmayan, gökle-
varlklar yerlerinde tutan
ELVACDU: smi
ElVacidu, kimse
erifinin
erifinin
ve koruyandr.
mânâs.
ondan kaçp
gizlenip saklanamayan, iste-
diini bulandr.
krii
EL'MACDU smi \
mânâs.
erifinin
EI'Macid, azameti kadri
ve
an
büyük eref kerem, fadl ve
semahati bol olandr.
f
î^i
ELVAHDU: smi
erifinin
mânâs.
Esmâ-i Hüsnâ erhi
241
ElVahid; zatnda, sfatnda, isimlerinde, ilerinde ve hükümlerinde benzeri
orta ve dengi olmayan
ES'SAMEDÜ: smi Es'Samed, ihtiyaçtan dirilmesi için tek
dert, zaruret
erifinin
beri,
tektir.
mânâs.
âlem ona muhtaç, hacetlerin
merci odur. Es'Samed ismi
bil-
erifini darlk, keder,
ve iddet zamannda 134 defa okuyan kimseye
selamet ihsan buyurulur. Dert ve darlk görmez, aç kalmaz. j^ui!
EL'KADR: smi erifinin mânâs.
El'Kadir, istediini
j^î
diledii gibi
EL'MUKTEDR: smi
yapmaya gücü
erifinin
'Muktedir, kuvvet verip, ettirendir. El'Kadir ismi erifini
kullar
205
yetendir.
mânas. vastasyla
baz
eyleri icat
defa, EI'Muktedir ismi erifini
de 744 defa tilavet edene fenalk edilemez. Cenabyardm ile düman errini ve belây defe kadir olur.
0â
EL'MUKADDM: EL'MUAHHR: smi
eriflerinin
stediini var veya yok etmekte
bede
ileri
Hakk'n
geçiren,
öne
alan
ve
mânâs.
zaman mekân eref ve
istediini
de
geriye koyan, arka-
ya brakandr.
El'Ahir,
rüt-
ebedidir. Tükenmesi ve sonu yoktur.
mam-
242
Gazalî
>Caii EZ'ZAHR Ez'Zahir
varl
Jijîi
ile
smi
mânâs.
erifinin
kudretiyle aikar olandr.
EL'BÂTIN: Kibriyas
s
smi
insanlarn
ELVAL: smi
erifinin
mânâs.
gözüne görünmeyen ve
erifinin
gizli
olandr.
mânâs.
Bütün olaylar ve yaratklarn
ilerini
tek
bana
tedbir ve ida-
re edendir.
Jua! EL'MÜTEAL: smi
Gücü her
kuvveti
üstün yaratlmlar
ile
eyden yüksek ve yüce EL'BERR:
j)\
yilii
smi
mânâs.
erifinin
için,
mümkün
görülen
olandr.
erifinin
mânâs.
ve bahii bol olandr.
ET'TEVVAB
Tevbe
!
smi
erifinin
mânâs.
sebeplerini kolaylatrarak, tevbeleri kabul eden, suç
ve günahlar balayandr. £pfi EL'MÜNTEKM
Dümanna ra hâlâ,
alan
s
smi
erifinin
mânâs.
vermek ve ihtar ettikten sondevam ve srar edenlerden intikam
hatrlatmak, mühlet
suç ve kötülüklerine
ve onlar layk olduklar cezaya çarptrandr.
j&î EL'AFUVVU: smi Günahlar geçendir.
erifinin
mahveden,
mânâs.
kullarn
kötülüklerinden
kercmiyle
Esmâ-i Hüsnâ
^j^
1
243
erhi
ER'RAUF: smi erifinin mânâs.
Afv edeni
af eder,
cömert ve merhametli alandr.
#0 U> /v\ALKÜLMÜLKÜ
:
smi
ve servetin hakiki hikmetine kimse karamayandr. Kainat mülk
J^r
erifinin
sahibi,
mânâs.
bütün varlk emrinde,
ZÜLCELÂL- VEL-KRAM
:
smi
erifinin
mânâs. Büyüklük fadlü kerem sahibi alandr.
%M EL'MUKSDU
:
smi
erifinin
mânâs.
lerini denk, yerli yerinde yapan, mazlumlarn haklarn za-
limlerden alverendir.
S
EL'CAMU smi :
Dünyada -
yaratklar
ate, toprak
sap ve ceza
-
erifinin
ve her
istediklerini hatta birbirine zt,
hava sibi eyleri
için
mânâs.
toplad
gibi, ahirette
de
hepsini toplayandr. El'Camiu ismi erifini
su
he-
umur
ve hususu darmadank. leri karmakark, duçar yeis ve hayret olan kimse 114 defa okursa biizniliah her eyi yoluna girer. O danklk ve perianlk kalmaz.
*M
EL'GANyyil: smi erifinin mânâs.
i*.
Zengin olan, eksii olmayp herkes ona muhtaç olandr. t*
.
.
EL'MUGNI: smi erifinin mânâs. stediini zengin celilini
1060
ihtiyaçtan
eden ve
ihtiyaçtan koruyandr. EI'Gani ismi
defa, el'Mugni ismi
de 1100 defa erbab bakasna muhtaç ve fakirlik-
celilini
veyahut Allah Teâlâ'dan
244 lmam- Gazalî
ten korkan kimse okursa, mahlukatn kâffesine istina hasl olur.
Rzk
kazanç ve kâr ziyade
bol,
çÂ\ EL'AAANU
:
smi
Din ve bedenleri
olur.
mânâs.
erifinin
bozulma ve helâktan meneden,
istediini
koruyandr.
$k\ EZ'ZARRU: smi
mânâs.
erifinin
Dilediine belâ, zarar ve ziyan veren zararl eyleri yaratandr. Esra suresinin 110. ayeti kerimesinde Allah Teâlâ Hazretleri
Resulüne hitaben buyuruyor
dua
ediniz.
nz dua dur.
O
Allah Ya
"De
ki:
Veya Rahman diye dua
etseniz güzeldir. Çünkü
O
ki:
Ya habibim Allah diye
ediniz. Hangi isme
en güzel
zat ehaddir." Resulûllah (SAV.)
bir
Rahman diye dua ederken mürikler
isimler
çarsa-
hep O'nun-
gün Mekke'de Ya iitmiler,
Muham-
davet ediyordu. Halbuki kendisi iki ilâha dua ediyor demiler. Cevaben bu emri ilâhi nazil olmutur. Yani Alla Teâlâ'nn birçok isimleri vardr ki, en güzel isimlerdir. En yüksek
med
bir ilfâha
cemal ve
celâl
ve ikram
ifade
eden
Esmâ-i Hüsnâ
hep onundur.
dua caizdir. Çünkü ismin taaddüdünden müsemmann taaddüdü lâzm gelmez. Bütün Esmâ-I Hüsnâ ile dua Lâ erikeleyk olan o zat ehade duadr. Bunlarn herhangisi
ile
olursa olsun,
y$\ EN'NAFU: smi
erifinin
mânâs.
Dilediine menfaat temin eden ve faydal eyleri yaratandr.
EN'NUR: smi erifinin mânâs. Âlemleri ay randr.
ve günei
ile
gönülleri
iman ve
ilimle
nurland-
Esmâ-i Hüsnâ erhi
EL'HAD: smi
csM$-J»
stediini imana,
erifinin
doru
iyi
ve
245
mânâs. kârl yollara
muvaffak ve hida-
yet edendir.
EL'BEDU: smi erifinin mânâs. Örneksiz; maddesiz, icat edendir.
3Üî EL'BAK
:
smi
erifinin
O vardr. Varlnn nihayeti ve sonu olmayandr,
Ancak
kjijli EL
VARS
:
smi
erifinin
Servetlerin geçici sahipleri lan
smi
mülk ve servete celilini
hakiki
mânâs.
elleri
bo
yoklua dönünce
ka-
sahib malik ve varis olandr. ElVaris
707 defa okuyan kimseye
ve mehasini
kemal-i
ilim fazilet
ve
hilim
ahlâkiyeyi ihsan eder.
ER'RAD: smi lerini
mânâs.
doru
erifinin
mânâs.
nizam ve hikmet üzere yürütüp sonuna ulat-
ran, dilediini iyilie
doru yola
götüren,
yöneltendir.
ES'SABUR: smi erifinin mânâs. Suçlulara mühlet verip,
cezalandrmalarn sonraya brakan,
acele etmeyip sabredendir.
okuyan kimseye Cenab- Hak suz acele ve telâ
emin
olur.
ile
Es'Sabur ismi erifini
298 defa
nimeti sabr ihsan buyurur.
Lüzum-
mutazarrr olmaz. Hiddet ve gazaptan
Hamd olsun Allah (c.c.)'a ki Kitab- Celilinde "Allâh, Esmâü'l Hüsnâ
sahibidir;
çarn!"
O'nu bu güzel
isimleri ile
buyurdu.
Selâm olsun Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.) ki, yaratklar arasnda Allâh (c.c.)' en iyi tanyan O 'dur. Hidayet bulan ve ayn zamanda hidayet vesilesi olan âl ve ashabna da salât ve selâm olsun! Salât ve
Esmâü'l Hüsnâ okuyan ve ezberleyen cennetle müjdelenmitir. Hadis-i erif
Eser büyük
slam Alimi
çalmas
mam- Gazali 'nin titiz bir
sonucu hazrlanmtr.