HEDİYENİZ BİR BEDEN İNCELTEN FİTNESS KARTLARI www.formsante.com.tr
112413 OCAK SAYI: 2013/1
AÇLIK
HİSSETMEDEN
kilo verdiren
diyet programı Estetikte
2013 trendleri
✚ AĞRILARLA
SAĞLIKLI YAŞAM
Ünlülerin kışa özel
GÜZELLİK SIRLARI Ebru
Şallı’dan maske&
bakım önerileri
Cinsel hayatı geliştiren
SE S EK S
kitapları
Fiyatı: 6.00 TL
vedalaşmanın
KOLAY YOLLARI
Yıldı Yıl dızz Çağ Çağrı rı At Atik ikso soyy Cilt sorunlarından nasıl kurtuldu?
KKTC: 7.25 TL
Bağışıklığı güçlendiren
9 besin
formsantéeditör formsanté editör
YA YI NC I
DOĞAN BURDA DERG‹ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş. ‹CRA KURULU BAŞKANI YAYIN DİRE DİREKTÖR KTÖRÜ Ü YAYIN YÖNETMENİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ GÖRSEL YÖNETMEN HABER MÜDÜRÜ MARKA MÜDÜRÜ EDİTÖR
Mehmet Y. Yılmaz Ferhan Kaya Poroy fkaya@doganburda.com Ruken Akbay Gürtaş (Sorumlu) rakbay@doganburda.com Deran Çetinsaraç dcetinsarac@doganburda.com Oya Paker opaker@doganburda.com Yaprak Yapr ak Çetin Çetinkaya kaya ycetinkaya@doganburda.com Arzu Sözeri asozeri@doganburda.com Ayşegül Uyanık Örnekal auyanik@doganburda.com
KATKIDA BULUNANLAR Aytaç Özkardaş Gozzi aytac.gozzi@gmail.com Ebru Şallı Tan, Nevin Yönter, Şenay Bakın, Ozan Kutsal, Nuran Anette Batu, Mustafa Güldağ, İlknur Kaşdemir ANKARA TEMSİLCİSİ
2013’te hayat sağlıklı&fit& güzel olsun
Erdal İpekeşen Tel: 0312 207 00 70 - 207 00 95
YÖNETİM Yeşim m Denize Denizell Genel Yayın Koordinatörü Yeşi İş Gel. ve Projeler Direktörü (Tüz (T üzel elK Kiş işi iTe Tems msil ilci cisi si) ) Ferit Özkaşıkçı Satış Direktörü Orhan Taşkın Finans Direktörü Didem Kurucu Üretim Direktörü Servet Kavasoğlu REKLAM Grup Başkanı Viki Habif Grup Başkan Yardımcısı Hatice Erdinç Satış Koordinatö Koordinatörü rü Evrim Yücesoy, Belkıs Güdül Satış Müdürleri Neslihan Can, Ebru Elçi Satış Yönetmeni Pınar Can Teknik Müdür Nusret Kırımlıoğlu Tel: 0212 336 53 60 (3 Hat) Faks: 0212 336 53 90 Neslihan Sadıkoğlu Rezervasyon Tel: 0212 336 53 00-57-59 Faks: 0212 336 53 92-93 Ankara Reklam Bölge Temsilcisi Sezinur Bal›kç›oğlu Tel: 0312 207 00 72-73 Hedef Sayfalar Tel: 0212 336 53 70 Faks: 0212 336 53 91 Trump Towers Kule 2, Kat: 24 34387 Şişli/İstanbul Kurumsal İletişim Direktörü
YÖNETİM YERİ Trump Towers Kule Kule 2, Kat: 21-24 34387 Şişli/İstan Şişli/İstanbul bul Tel: 0212 410 34 70 - 410 33 82 Faks: 0212 410 34 68
Baskı: Doğan Ofset Yayıncılık ve Matbaacılık A.Ş Sanayi Mahallesi 1650.Sokak No:2 Doğan Medya Tesisleri Esenyurt/İstanbul Esenyurt/İst anbul Tel: 0212 622 19 00 Dağıtım: Yaysat A.Ş. 0212 622 22 22 Yayın Yayı n Türü: Türü: Yerel, süreli, aylık üyesidir DB Okur Hizmetleri Hattı: (0 212) 478 0 300 okurhizmetleri@doganburda.com DB Abone Hizmetleri Hattı: (0 212) 478 0 300 Faks: (0 212) 410 35 12 - 13 abone@doganburda.com abone@doganburda.c om - www.doganburda.c www.doganburda.com om Pazar hariç her gün saat 09:00 - 18:00 arasında hizmet verilmektedir.
Bol kutlamalı ve eğlenceli, dolayısıyla da kaçamak dolu bir aralık ayını geride bıraktık. Önümüzde yeni başlangıçların ayı “ocak” var. Üstelik birbirinden güzel dileklerimizi barındırıyor bu ay. Yepyeni başlangıçlar yapmayı hayal ediyoruz. Bu hayallerin içinde diyet programlarımız, programlar ımız, denemeyi istediğimiz yeni fitness trendlerimiz ve çok daha fazlası var. Öncelikle biz formsanté kadınları 2013’te daha da enerjik olmayı diliyoruz. Bitip tükenmeyen bir enerjimiz olsun. İşten ne kadar yorgun çıkarsak çıkalım spor yapmaya vakit ayırabilmeyi, daha sağlıklı besinler tüketebilmek için, hızlı çözümler sunan fast food tarzı yemeklerden uzak kalabilmeyi diliyoruz. Kendimize daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Ebru Şallı Tan’ın her ay bizler için kaleme aldığı doğal ve birbirinden faydalı faydalı tüm maskeleri tek tek, keyfini çıkara çıkara yapmak istiyoruz. Uzmanların editörlerimize sıraladığı tüm sağlıklı yaşam önerilerini hayata geçirmek istiyoruz. Kısacası 2013’te daha sağlıklı, daha fit, daha güzel olmak istiyoruz... Bu dilekleri gerçekleştirebilmek gerçekleştirebilmek için yapmanız gerekenleri geçen 18 yılda olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam dergisi formsanté’den öğrenmeye devam edebilirsiniz. Hadi o zaman, tüm sayfaları keyfini çıkara çıkara okuyun, ocak ayı boyunca da uygulamaya devam edin...
Ruken Akbay Gürtas· rakbay@doganburda.com
Formsante dergisi Doğan Burda Dergi Yayıncılık v e Pazarlama A.Ş. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Formsante dergisinin isim ve yayın hakkı Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.
OCAK 2013
3
içindekiler 104 10 4
Bu ay kapakta 18 Ebru Şallı Tan
Yeni yıla özel bakım önerileri verdi 20 Diyet Bütüncül Beslenme yaklaşımı ile ömür boyu formda kalın 30 Estetik 2013’ün estetik trendleri neler? 44 Yıldız Çağrı Atiksoy Oyunculuktan Oyunculukt an beslenme şekline, cilt sağlığından özel hayatına kadar her şeyi konuştuk 48 Sağlık Ağrıdan kurtulmak için onu küçümsemeye ne dersiniz? 66 Ünlüler Kışa özel bakım sırlarını formsanté okurlarıyla paylaştılar 72 Cinsellik Neden erotik romanlar okuyoruz? 104 Beslenme 9 süper besinle bağışıklık sisteminizi güçlendirin
Kapak fotoğrafı: munetaka c/o brigitta-horvat.com/FIT FOR FUN
Yenile Yen iler, r, yeni yeni fik fikirl irler er 16 Yeniler Ocak ayının öne çıkanları
Röportaj 80 Özge Nur Yurtdagülen
Galatasaraylı genç voleybolcuyla spordan beslenmeye birçok konuda konuştuk 92 Stil Üç yakın arkadaş Zeynep Mutlu, Esra Tümen Dinçkök ve Aslı Tümen’le sağlık üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik
106
44
Güzellik 60 Makyaj Doğru tonlardaki göz
makyajıyla anlamlı bakışlar mümkün! 62 Argan yağı Fas’tan tüm dünyaya yayılan güzellik sırrı 64 Göz altı morlukları Nedenleri ve çözüm yolları 102 Spa Kış soğuğunda cildinizi şımartmaya ne dersiniz?
Beslenme 68 Vejetaryen
beslenme Sağlığınızı bozmadan vegan beslenmenin yolları 82 Metabolik balans Güzel bir vücuttan daha fazlasını isteyenlere...
Spor 24 Fitness TRX’e asılarak daha fit bir
vücuda sahip olabilirsiniz 28 Kayak Kışın en gözde sporunu yapmaya hazır mısınız?
Estetik 63 Boyun
estetiği Yeni yöntemlerle, yerçekiminin etkisini tersine çevirin 65 Meme estetiği Kişiye özel tasarım devri başladı
60
Sağlık 17 Tarama testleri Gebelikte yapılan
tarama testleri bir günde sonuçlanıyor 29 Sağlık Egzersiz yaparak, sağlığınıza kavuşun 40 Yüzleşme Diş hekimleri ağız ve diş sağlığında nelere dikkat ediyor? 52 Alternatif Hasta olmadan yaşamak mümkün mü? 96 Hormonlar Kadınların karmaşık hormonal sistemindeki arızalar ciddi sorunlara yol açabiliyor 100 Seçim Yatağınız yaylı mı olsun, viskoelastik mi?
Psikoloji 76 Psikoloji İçinizdeki anarşiste kulak
verin, hayatınızdaki tıkanıklıkları çözün! 86 İlişki Şiddet yalnızca fiziksel olmaz!
Her ay 6 Ajanda Yeni yılın ilk etkinlikleri
Fitness raporu Güçlü karın kasları için sırtınızı çalıştırmayı unutmayın 10 Beslenme raporu Omega 3 yemenin tam zamanı! 12 Sağlık raporu Her iki kişiden biri antidepresan kullanıyor 14 Vitamin raporu Kötü beslenme Alzheimer’ı tetikliyor 34 Moda Kışın da şıklığınızdan ödün vermeyin! 56 Mercek altında Sizin kahvaltınız kaç kalori? 106 Yemek Farklılık arayanlara, dünyadan kahvaltı önerileri 114 Kültür-Sanat Yeni çıkan kitaplar, albümler ve filmler 8
✎
ŞUBAT
OCAK
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EY EYLÜ LÜL L
Ayşegül Uyanık ÖRNEKAL
EKİM EK İM
KASI KA SIM M
ARAL AR ALIK IK
AJ AN DA Ocak ayını en iyi şekilde geçirmek için önerilerimize göz atın...
‘‘Transformal Nefes’’ tekniğini, en az süre ve çabayla derinlemesine tanımaya, deneyimlemeye ne dersiniz? Transformal Nefes Eğitmeni Nilgül Tavsel ve ekibinin 4-6 Ocak tarihleri arasında yapacağı “Nefesini Yeniden Kazan” çalışması, solunum sistemini büyük oranda açarak evrende sizin için var olan 4 iyilik ve güzellikleri kabul edebilmenize yardımcı olacak. Eğitimlerle ilgili ayrıntılı bilgi için, www.transformalnefes.net sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Katılın
OCAK
Öğrenin Sinema ve televizyon sektöründe 20 yıldır hizmet veren Kulis Makyaj Akademi, profesyonel makyaj sanatçılarından oluşan eğitimci kadrosuyla plastik makyaj semineri düzenliyor. Seminer kapsamında; kozmetik, efekt ile plastik makyajın yanı sıra sahne ve televizyondaki makyaj uygulamalarına dair bilgiler verilecek. 22 Ocak Salı günü, 16.00-21.00 saatleri arasında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Salonu’nda yapılacak seminer hakkında ayrıntılı bilgi için, www.kulismakyaj.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Deneyin Bakımlı bir ten ve bedenle beslenen ruhun kişiyi huzurlu, mutlu edeceğini bilmeyen yok! Bırakın Kozyatağı City Beauty Spa’nın uzman kadrosu size cilt bakımından solaryuma, masajdan zayıflamaya kadar her türlü bakımı yapsın. Siz de kendinizi şımartmanın tadını çıkarın…
OCAK
20
Tadın
Hangisini yesem diye kararsız kalacağınız, birbirinden leziz kekler, kekl er, Mrs. Cupcake’te sizleri si zleri bekliyor… Profesyonel P rofesyonel iş yaşamına yaşamı na son vererek, ver erek, hayallerini gerçeğe dönüştüren Şirin Üzdiyen’in Trump Towers Mall’da açtığı Mrs. Cupcake’te satışa sunulan ürünlerde, dünyaca ünlü çikolata ve kakao markalarının yanı sıra organik besinler kullanılıyor. Diyet listenize bir cupcake hakkı ekleyip kendinizi ödüllendirebilirsiniz.
Ziyaret edin ed in STFA İnşaat Grubu, 75. kuruluş yıldönümünü “KM. 441-İlkler” sergisiyle kutluyor. 20 Ocak tarihine dek İstanbul Modern’de ziyaret edilebilecek sergi; şirketin kurucularından Feyzi Akkaya’nın yaşamı boyunca elinden düşürmediğii fotoğraf düşürmediğ makinesiyle çektiği fotoğrafların yanı sıra firmanın geniş arşivinden seçilen çok sayıdaki fotoğraf, çizim, plan, dia pozitif ve 8 mm filmden oluşuyor.
Kayıt olun Türkiye’nin ilk ve tek cam atölyesi Cam
Ocağı Vakfı; geleneksel mine, telkari ve kazaziye sanatlarını ocak ayında sanatseverlerle buluşturuyor. Özel atölyelerin yanı sıra boncuk füzyon ve cam üfleme dersleri de hafta sonları her yaştan katılımcıyla devam ediyor.
6
OCAK 2013
Şimdi trend
Arçelik in in love.
Teknoloji ve tasarımın eşsiz uyumu in love serisi küçük ev aletleri. Hayatınıza kolaylık ve güzellik katar katar.. K 8135 HB Hand Blender Set üstün tasarım ödülüne, K 8175 EK Ekmek Kızartma Makinesi, K 8115 KM Kahve Makinesi ve K 8105 KL Su Isıtıcı iyi tasarım ödülüne layık görülmüştür.
Arçelik Yetkili Satıcıları arcelik.com.tr/inloveserisi
Yeniliği aşkla tasarlar
fitness raporu
Güçlü abdominaller için sırtınızı çalıştırmayı unutmayın Güçlü karın kaslarına sahip olmak istiyorsanız bir çiz çizgi gi hali halinde nde ola olacak cak şek şekild ildee yere yere yüzü yüzüstü stü uza uzanın nın.. egzersiz rutininize alt sırt kaslarınızı da çalıştıracak Kollar ve bacaklar uzun. Nefes verirken kollarınızı ve hareketler eklemeyi unutmayın. Örneğin bacakl bac akları arınız nızıı aynı aynı anda anda haf hafifç ifçee yerde yerden n kald kaldırı ırın, n, sonr sonraa “süpermen” harika bir sırt egzersizi. Vücudunuz düz yavaşça indirin.
➧
BAŞARININ SIRRI Eğer kilonuzu ideal düzeyde tutmak istiyorsanız 10 binden fazla başarılı diyette yer alan ilk dört temel formülü uygulayın:
Her gün ortalama bir saat
90
egzersiz yapın
%
Her sabah kahvaltı yapın
%
Kilonuzu kontrol altında tutun! Haftada bir kez tartılın
%
Hareketsizliğe yönelten aktivitelerden kaçının! Örneğin, haftada 10 saatten az
78 75
62
Topuklu mu giyiyorsunuz? Uzun süre topuklu ayakkabı giyince baldır kasları (kalfler) ile aşil tendonu kısalıyor ve geriliyor. Bu da bacaklarda ağrılara ve kaslarda sertliğe neden oluyor. Bunu önlemek için basit bir esneme egzersizi yapabilirsiniz: Bir merdivenin kenarına ayaklarınızın ön kısmını koyarak durun; topuklarınız boşlukta… Bir elinizle duvarı ya da tırabzanları tutun. Ayaklar birbirine paralel olmalı. Topuklarınızı aşağı doğru itin, konforlu bir şekilde durabildiğiniz pozisyonda 30 saniye kadar baldırlarınızın arkasını ve bileklerinizi esnetin.
8
OCAK 2013
Ayın ürünü Tanita BC545-N
%
televizyon izleyin
Standford Üniversitesi’nin araştırmalarına göre; egzersiz yaparken ellerinizin soğuk olması daha uzun süre spor yapmanızı sağlıyor. Böylece daha hızlı kilo kaybı görülüyor.
15 saniyede 10 ayrı parametre için ölçümleme yapabilen Tanita BC545-N ile tüm vücudunuz kontrol altında. Ev kullanımına uygun olan aletle beş ayrı bölgedeki (kollar, bacaklar, gövde) kas ve yağ miktarını gözlemleyebiliyorsunuz. Detaylı grafik veriler sunan aletle fitness durumu, metabolik yaş, kemik mineral ağırlığı, vücut su yüzdesi ve iç yağlanma oranı da görüntülenebiliyor. Fiyatı: 415 Euro + KDV (Tartı)
beslenme raporu Tarçın, ağız içindeki bakterilerle mücadelede en önemli silahlardan biri. Siz de içeceklerinize toz tarçın ya da tarçın çubuğu ekleyebilirsiniz...
Ayyın güzeli A Brüksel lahanası
PÜF PÜ F
NOKTASI Bu minerale dikkat! Kükürt tüketimi, vücudun oksijen dengesini ve bağışıklık sistemini koruyarak beyin fonksiyonlarının çalışmasını destekliyor. Bu mineralin bazı zararlı bakteriler üzerinde öldürücü etkisi de bulunuyor. Kalp ve damar hastalıkları riskini de düşüren kükürt; havuç, soğan, sarımsak, kereviz, turp, lahana, ıspanak, muz, maydanoz, marul, patatesin yanı sıra kırmızı et, tavuk, balık ve yumurtada bulunuyor.
Bu minyatür lahanalar, içeriğinde tümör gelişimini baskıladığı bilinen sülforan adlı kimyasal madde nedeniyle, güçlü kanser savaşçıları olarak tanınıyor.. Ancak bu etkisinden faydalanmak için tanınıyor nasıl pişirdiğiniz çok önemli… Brüksel lahanası kaynatılarak pişirildiğinde, değerli içeriğinin yaklaşık yüzde 80’ini suya bırakıyor. En yüksek faydayı sağlamak için buharda pişirilmesi öneriliyor ö neriliyor.. Satın alırken ise yapraklarının solgun ve sararmış olmamasına, parmaklarınızla sıktığınızda içinin sıkı olmasına dikkat etmelisiniz. İyi bir lif kaynağı olan Brüksel lahanasının dört-altı adedi günlük C vitamini ihtiyacını karşılıyor. C vitamininin yanı sıra A vitamini içermesi sayesinde cilt sağlığını da destekliyor. Besin tablosu
100 g haşlanmış Brüksel lahanası
Omega 3 yemenin tam zamanı
*
Enerji
36 kcal
%2
Yağ Toplam karbonhidrat Diyet lifi Şeker Protein
0,5 g 7,1 g 2,6g 1,7 g 2,5 g
%1 %2 %10
775 IU 0,2 mg 62 mg 140 mcg 0,6 mg 60 mcg
%15 %9 %103 %175 %3 %15
36 mg 1,2 mg 20 mg 56 mg 317 mg 21 mg 0,3 mg 0,1 mg 0,2 mg 1,5 mcg
%4 %7 %5 %6 %9 %1 %2 %4 %11 %2
%5
Vitaminler
A vitamini B6 vitamini C vitamini K vitamini Niacin Folat
Bağışıklık sisteminin önemli destekçilerinden Omega 3, uskumru, somon, ton gibi derin ve soğuk sularda yaşayan balıklarda; ceviz, badem fındık, fıstık gibi yağlı tohumlarda ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.
Mineraller
Kalsiyum Demir Magnezyum Fosfor Potasyum Sodyum Çinko Bakır Manganez Selenyum
10
Satır sonlarındaki yüzdeler, günlük ihtiyacın ne kadarını karşıladığını gösterir. *
OCAK 2013
sağlık raporu
Her iki kişiden biri antidepresan kullanıyor Bilinçsiz antibiyotik kullanımından sonra yanlış antidepresan kullanımı ile de rekora koşuyoruz. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nazan Aydın, 2003 yılında 14 milyon 238 bin kutu antidepresan satılırken, 2012 yılında bu rakamın yüzde 160 artışla 36 milyon 881 bine ulaştığını söyledi. İnsanlar, reçetesiz olarak da satılan bu ilaçları, mutsuz oldukları anda birbirlerine tavsiye ederek kullanımını yaygınlaştırıyor. Oysa yanlış antidepresan kullanımı panik ataktan cinsel problemlere, ilaç bağımlılığından intihar eğilimi eğilimi riskine kadar birçok soruna davetiye çıkarabiliyor.
DİKKAT!
Kış geldi, sakatlanmalar arttı. Yağmurlu ve karlı havalarda kaygan zeminde yürürken ekstra özen göstermeyi unutmayın...
Zayıflama hapları hapları bağımlılık yapabiliyor
Lensinizi doktor
onayında kullanın Lensler, kişinin gözüne uygun olmadığında ya da doğru kullanılmadığında, körlüğe hatta gözün kaybedilmesine varan ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Yasalara göre kontakt lenslerin, tek yetkili olarak mutlaka bir göz doktoru tarafından uygulanması ve reçete edilmesi gerekiyor. Türk Oftalmoloji Derneği tarafından üç yıl önce başlatılan ve halen çalışmalarına devam edilen “Kontakt Lens Bilgilendirme Projesi” ile rastgele ve reçetesiz lens satın alınmaması, doktor kontrolünde kullanılması gerektiği önemle vurgulanıyor. Proje kapsamında halkı biliçlendirmek üzere hazırlanan www.todnet. org/todlens adresinden, kontakt lensler hakkında en doğru ve kapsamlı bilgiye ulaşabilirsiniz.
12
OCAK 2013
Zayıflattığı gerekçesiyle piyasaya sürülen bazı bitkisel ürünler, bağımlılığa yol açabiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gül Eryılmaz, zayıflama haplarının bazılarında uyuşturucu ve keyif verici özelliğe sahip maddelerin bulunabildiği uyarısında bulunuyor ve ekliyor: “Bu ürünleri kullanmak, zamanla doz artırımına sürüklenilmesine ve ürüne bağımlı hale gelinmesine yol açabiliyor. İlaçlar alınmadığında kişide terleme, sıkıntı, telaşlı hal, hareketlilik ve epileptik nöbet geçirimi durumları görülebiliyor.” Zayıflama haplarının mutlaka doktor kontrolünde kullanılması öneriliyor.
vitamin raporu
Bağışıklığınızı güçlendirin Kış hastalıklarından korunmak için C vitamini ve antioksidan içeren besinlerden bolca tüketmelisiniz. O zaman haydi sıradaki market alışverişinizi bağışıklık sisteminize adayın. Market arabanızı sizi hastalıklardan koruyacak bu kalkanlarla doldurun: Domates, soğan, şalgam, sarımsak, biber, kekik, havuç, tatlı patates, pazı, turp, bal kabağı, lahana, kivi, nar, portakal, mandalina…
%100
DOĞAL
Kötü beslenme Alz Al zhe heim imer er’ı ’ı tetikliyor Özellikle çağın hastalığı olarak kabul edilen diyabet ve kötü beslenmenin Alzheimer’ı tetiklediği ortaya çıktı. Vücutta insülin direncine yol açan bol miktarda şeker içeren gazlı içecekler, içerisinde zararlı yağların olduğu kızartmalar ile çok sayıda işlemden geçmiş besinler, vücudun damar duvarında ve sinir hücrelerinde tahribata yol açıyor. Oluşan bu tahribat yüzünden hafıza ve bellekle ilgili birçok sorun da kendisini göstermeye başlıyor. Bu belirtiler zamanla Alzheimer’ın ortaya çıkışını hızlandırıyor.
Deepre D ressyondan uzak durun! Psikolojik bozukluklar genellikle; B1, B3 ve
B12 vitaminlerinin eksikliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Depresyondan korunmak için öncelikle bu vitaminlerin eksikliğini gidermelisiniz. Peki nereden karşılayacaksınız? ● B1 Vitamini: Pirinç kabuğu, sebze-meyve ve tam tahıl ürünlerinde bulunuyor. ● B3 Vitamini: Süt, peynir, yumurta ve kırmızı ette yer alıyor. ● B12 Vitamini: Karaciğer, böbrek ve kırmızı ette daha fazla bulunuyor.
DİPNOT! Greyfurt suyunun düzenli alınan ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabildiğini unutmayın. Bu yüzden ilaç kullanırken greyfurt tüketmemeye özen gösterin. 14
OCAK 2013
Ab A bone
olunkazanın
Sağlıklı, aktif ve dinamik bir yaşam için; SAYI FİYATINA
1012
AYLIK AY AB A BONELİK
HEMEN ARAY AR AYIN IN
0 212 478 0 300
SADECE
60
.00 TL.
ADI SOYADI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : FİRMA ADI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : DOĞUM TA TAR RİH İHİİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : MESLEĞİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : DOĞUM YERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : DERGİ TES. ADRESİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . :
GÜN: N:..................
FATURA BİLGİLERİ ❑
SEMT . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : POSTA KODU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : ŞEHİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : TEL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : FAKS . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : E-MAİL . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : İŞ/EV ADRESİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : FATURA BİLGİLERİ SEMT . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : POSTA KODU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : ŞEHİR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : VERGİ NO . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . : VERGİ DA DAİRESİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . :
AY: Y:.................. YIL IL:.:.................
ADIMA DÜZENLEYİNİZ
❑
FİRMA ADINA DÜZENLEYİNİZ
ÖDEME ŞEKLİ ❑
Havale gönderiyorum
(Türkiye İş Bankası - İstanbul Ticari Şube - Şube kodu: 1111 - Hesap no: 0039936 Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.) Bu hesaba ödeme yaptıktan sonra dekontla birlikte abone formunu aşağıdaki adrese postalayın veya fakslayın. ❑
Abonelik bedelini kredi kartımdan çekiniz.
❑
VISA
❑
imza
MASTERCARD
KREDİ KARTI NO : GEÇERLİLİK TARİHİ :
●Her
ayın 20’sine kadar ulaşan abone başvuruları, çıkacak ilk sayıdan itibaren uygulanacaktır. ● Derginiz abone işlemlerinin tamamlanmasından sonra özel ulaşım sistemi ile düzenli olarak adresinize teslim edilecektir. ● Yurt dışı ve KKTC aboneliği ve sorularınız için (212) 478 0 300 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
ADRES: Trump Towers Towers Kule 2, Kat: 21-24 34387 Şişli/İstanbul Tel: (0 212) 478 0 300 Fax: (212) 410 35 12 - 13 E-posta: abone@doganburda.com Web: www.doganburda.com
yeniler
Etkili bakışlar Maybelline New York’un yeni ürünü Eye Studio Lasting Drama Gel-Liner’ın kolay uygulanabilen, yumuşak yapısı sayesinde, istediğiniz kalınlıkta bir çizgi elde edebilirsiniz. Hafif ve kremsi dokusu, yoğun pigment içeriğiyle öne çıkan ürün, suya dayanıklı. İnce ve pürüzsüz bir çizgi için kirpik diplerine yakın, daha farklı bir görünüm yaratmak için ise yine dibe yakın ama kalın bir çizgi tercih edebilirsiniz. Siyah, mavi, kahverengi ve pembe renk seçenekleri var. Fiyatı, ¨ 24,99. 24,99.
Ocak
alışveriş listesi ✎
SAÇ SA Ç
Deran ÇETİNSARAÇ
CİLT
M. Asam
Aqua Intense
hyaluron
kremi, ¨ 120 120
Jane Iredale Pom
Schwarzkopf BC nem sprey krem, ¨ 62 62
Oriflame Milk & Honey Gold şampuan, 16,90 ¨ 16,90
L’Oréal
Professionnel Get Dusty saç 38 pudrası, ¨ 38
Osis
Flatliner düzleştirici
serum,¨ 42 42
Özel bir krem! Cumlaude Lab, dermo hijyen serisiyle kadınların özel problemlerine etkili çözümler sunuyor. Bu serinin en çok tercih edilen ürünlerinden biri olan Mucus kayganlaştırıcı jel, vajinal kuruluk ve ağrı sorununa yardımcı olması amacıyla geliştirilmiş. Ağrılı cinsel ilişkiler, tampon kullanımı, hormonal değişiklikler, menopoz, doğum sonrası ya da stresli dönemlerde, ilaç kullanımı nedeniyle sorun yaşayan kişilerde etkili sonuçlar veren Mucus, nem tutma, nemlendirme özelliğiyle acı ve hassasiyetin giderilmesine yardımcı oluyor. Tamamen şeffaf olan jel,, kokus jel kokusuz, uz, yağ yağsız sız ve leke leke yap yapmıy mıyor. or. Fiyatı ¨ 29,50 29,50
Cosmed
Leke Karşıtı krem, ¨ 65 65
OCAK 2013
Mist Hydration Spray makyaj sabitleyici, ¨ 62 62
akneye karşı
etkili krem, ¨ 54 54
VÜCUT
The Body Shop Spa Fit 49,90 vücut peeling’i, ¨ 49,90
Krauterhof Mit Bio ArganOil-
Shea Butter sıkılaştırıcı vücut losyonu, ¨ 24,90 24,90
16
Bioderma Sebium Global
Molton Brown Celestial
Maracuja Sugar Polish krem, ¨ 145 145
Yves Rocher Bitkisel İçerik vücut yağı, 42,90 ¨ 42,90
sağlık
An A nne adaylarına iyi haber! Tarama testleri artık Ta aynı gün sonuçlanıyor Hamileliğin birinci ve ikinci üç aylık dönemlerinde yapılan tarama testleriyle bebekte kromozom bozukluğuna bağlı hastalıklar rutin olarak taranıyor. Tahliller için kan veren anneler daha sonra gergin bir bekleyiş sürecine giriyor. Laboratuvar teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sayesinde eskiden 10 güne kadar uzayabilen bu stresli süreç artık aynı gün içinde yaşanıp bitiyor. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
ünümüzde kullanılan görüntüleme Yaş yükseldikçe risk artıyor cihazları ve tahlil teknolojileri Halk arasında Down Sendromu ya da sayesinde bebek henüz anne mongolizm olarak bilinen Trizomi 21’in karnındayken yaşanabilecek sağlık kromozom bozukluğuna bağlı bir hastalık sorunlarından haberdar olunabiliyor. Hamilelik olduğunu belirten Dr. Keskineğe, “Bu hastalık süresince anne adaylarını yakından ilgilendiren her 700 hamilelikten birinde görülüyor. önemli konular arasında bebekte Down Özellikle daha önce kendisinin veya yakın Sendromu (mongolizm), Trizomi 18 veya Nöral akrabalardan birisinin Trizomi 21’li bebeği Tüp Defekti (omuriliğin gelişmemesi) risklerinin dünyaya gelmişse, bu risk daha da artıyor. belirlenmesi yer alıyor. Hamilelik sırasında Dr. Aytaç Keskineğe 20 yaşındaki anne adayında bu risk yaklaşık çeşitli dönemlerde yapılan tarama testleriyle 1500’de 1 oranındayken, 35 yaşında bir annede riski yüksek anneler saptanarak, daha ileri 380’de 1, 40 yaşında bir annede ise 95’te 1 tanı testleri yapılabiliyor. Tarama testleri arasında olarak görülüyor” diyor. ilk üç ayda yapılan ikili test ve ikinci üç ayda yapılan Dr. Aytaç Keskineğe, Trizomi 21 gibi genetik bozuklukların üçlü veya dörtlü testin, en sık başvurulan yöntemler taranmasında günümüzde yaygın olarak kullanılan iki ayrı olduğunu belirten E-lab Laboratuvarları Yönetim Kurulu test hakkında ise şu bilgileri veriyor: “Bunlardan birincisi Başkanı Dr. Aytaç Keskineğe, “Son yıllarda bu testler anne adayının 11-14. hafta arasında yaptırdığı detaylı tamamen otomatik sistemlerde yapılmaya başlandı ve ultrasonografi ve kan testi. Diğeri ise 16-22. haftalarda böylece aynı gün sonuç verilir hale gelindi. Burada en yapılan üçlü veya dörtlü test olarak bilinen kan testleri. önemli konuyu, kullanılan cihazlar ve risk hesaplama Özellikle hassasiyetin daha yüksek olması ve tanının daha programının FMF (Fetal Maternal Tıp Merkezi) erken konması sebebiyle 11-14. haftada yapılan test son tarafından onaylanmış olması oluşturuyor” diyor. Anne yıllarda daha çok tercih ediliyor. Tanının erken konması adayları günün herhangi bir saatinde verilen kan örneği yapılacak girişimin de risklerini azaltıyor. Hamileliğin ile bu testi yaptırabiliyor. Toplumda kadınların iş ve 11-14. haftasında yapılan testle anne karnındaki bebeğin akademik yaşantıda daha aktif görevler üstlenmesine öncelikle yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi ile NT değeri bağlı olarak ortalama hamilelik yaşının 30’un üzerine (ense kalınlığı) ölçülüyor. Anne adayları bu değerle birlikte çıkması, genetik geçiş gösteren bazı hastalıkların ortaya laboratuvara başvurarak kan örneği veriyor ve ileri çıkma riskini de beraberinde getiriyor. merkezlerde aynı gün içinde sonuçlarını alabiliyor.”
G
OCAK 2013
17
yazar
Ebru Şallı Tan Enerjisi yüksek, güzel ve sağlıklı bir yıl geçirmenizi diliyorum. Yeni yılın gelmesiyle birlikte yepyeni kararlar almak kaçınılmazdır. Tabii, sağlıklı
beslenme, düzenli spor ve pilates vazgeçilmezimiz olmalı.
K
ışın olumsuz yönleri var biliyoruz ama bizim de tüm bu olumsuzlukl olumsuzlukları arı yenecek gücümüz var. Haydi o zaman iş başına! Bu ay sizler için pozitif kararlarla dolu upuzun listeler hazırladım. Hepsini uygularsanız 2013’ün size sağlık ve güzellik getireceğini garantilemiş olursunuz. olursunuz.
İşte 2013 kararlarımız: ● Sevin,
sevilin. ● Gülümseyin ama her anlamda gülümseyin. Yüzünüz de gülsün, kalbiniz de… ● Sağlıklı beslenin. ● Enerjinizi yüksek tutun. ● Yemediğiniz besinlerin tadına bakın. Belki sevip yemeye başlarsınız. ● Ceviz ve balık sofranızın vazgeçilmezi olsun. ● Pilatese başlayın. ● Doğru nefes terapilerine katılın. ● Uykunuza özen gösterin. ● Daha fazla su için. ● Daha fazla kitap okuyun. ● Her hafta kendinize iki saat ayırın. Bu özel saatlerde kendinizi ve ruhunuzu şımartın. ● Sosyal olun, arkadaşlarınızla bolca vakit geçirin. ● Ayda iki kez tiyatroya ya da müzikale gidin. ● Doğal maske ve bakım ürünlerine yönelin. ● Kendinizi sevin, güzel olduğunuzu hissedin. ● Mutlu olmak için hep bir nedeniniz vardır, unutmayın!
Evli olun, çocuklarınız olsun ama özgür olun. Ne dediğinizi duyar gibiyim. “Ebru işte bu olmadı” diyorsunuz değil mi? Aslında hiç zor değil. Zamanınızı verimli kullanıp iyi organize olursanız bunu başarabilirsiniz. Evet kabul ediyorum, hiç kolay değil ama istenilen her şey itina ile başarılır.
18
OCAK 2013
Mayalı leke maskem ● 2 yemek kaşığı bira
mayası ● 2 yemek kaşığı süt ● 2 yemek kaşığı limon suyu Tüm malzemeleri bir kasede karıştırıp ezin. Yüzünüz ve vücudunuzdaki lekelerin üzerine sürüp bekletin. Ilık su ile durulayın.
Kronik yorgunluktan kurtulma reçetesi Kışın gelmesiyle birlikte hepimizde bir uyku hali, hareketsizlik, iştah artışı, karbonhidrata ve tatlıya düşkünlük, havaların kararmasıyla birlikte bir uyuşukluk hissi oluşuyor. Yorgunluk hissi enerjimizi düşürüyor, bizi hayata karşı isteksiz bir hale getirebiliyor. Hatta bazı kişilerde, bu yorgunluk hissi depresyona bile dönüşebiliyor. İşte bu yorgunlukt yorgunluktan an korunmak için sağlıklı beslenmek, enerji veren gıdaları tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak şart. ● Kış
Canlandıran maskem ● 2 yemek kaşığı nar tanesi ● 1/2 muz ● 1 tatlı kaşığı bal ● 3 damla avokado yağı
Tüm malzemeyi robota koyup püre haline getirin. Göz etrafı hariç cildinize uygulayın. 20 dakika beklet bek letip ip yık yıkayı ayın. n.
Kuruyan ciltler için tarifim ● 1 yumurta sarısı ● 2 kaşık yağsız süt tozu ● 1 kaşık taze süt ● 1/2 kaşık bal
Hepsini bir fincanda karıştırın. Mayonez kıvamına gelene kadar çırpın. Yüzünüze ve gerdanınıza bolca uygulayın. 15 dakika bekleyin, sonra sıcak su ile temizleyin. En sonunda soğuk su ile yıkayın.
sebzelerinden yararlanın! Koyu yeşil yapraklı sebzeleri tüketin. Ispanak, pazı, lahana başta olmak üzere bol bol yeşil tüketin. ● Aç kalmayın! Öğünlerinizi yavaş yavaş yiyin. Günde yedi ya da sekiz öğün yiyin ve metabolizmanızı hareketli tutun. ● Yoğurdunuzu evinizde kendiniz yapın. Kefirle mayaladığınız yoğurt prebiyotik olacaktır. ● Ana öğünlerinizde proteine yer verin. Sebze yemeklerinin yanında yoğurt tüketin. ● Her gün doğal mineralli su için. ● Kendi ekmeğinizi kendiniz yapın. Ekmeğinize ceviz ve öğütülmüş keten tohumu katın. ● Sabah kahvaltısında çörek otuna yer verin. ● Hareketlenin. Canlanın. ● Uykuya önem verin. Günde yedi ya da sekiz saat uyuyun. Gece 12’den önce yatağa girin. ● Duş alırken en son durulanma suyunun ılıktan soğuğa doğru olmasına özen gösterin hatta en son su soğuk olsun. Soğuk su cildinizi ve zihninizi canlandıracaktır. ● Havanın açık olduğu her an kendinizi dışarı atın. Güneş enerjisi yorgunluğu alır. Aynı zamanda depresyonu engeller. ● Badem, ceviz ve fındık hayatınızda hep olsun.
Bana her zaman Twitter’dan ebrusallitan ya da www.ebrusalli.com.tr den ulaşabilirsiniz. OCAK 2013
19
diyet
e y i k r ü T s e g a m I y t t e G : f a r ğ o t o F
Aç A ç kalmadan
kilo verin
Yaş ilerledikçe özellikle kas kitlemizdeki azalmanın da etkisiyle metabolizma yavaşlamaya başlıyor. Yiyeceklerin miktarından çok kalitesi ile ilgilenen Bütüncül
Beslenme yaklaşımı, ömür boyu sürdürülebilen, aç bırakmayan ve metabolizmayı daima ayakta tutan bir beslenme düzeni vadediyor. ✎
20
OCAK 2013
Yaprak ÇETİNKAYA
B
irçok kronik hastalığın kökeninde kronik enflamasyonun (iltihap) yattığını belirten Bütüncül Tıp ve Kadın Hastalıkları & Doğum Uzmanı Dr. Ebru Aydın, “Enflamasyon, normal koşullarda vücudun travma veya dış etkenlere verdiği kısa süreli ve sınırlı cevap anlamına geliyor. Örneğin eliniz kesildiğinde o bölgede oluşan kızarıklık ya da solunum yolu enfeksiyonu sırasında bademciklerde oluşan şişlik böyle değerlendiriliyor. Ancak bir de sinsi enflamasyonlar var ki bunlar diyabet, kalp hastalıkları,
artrit, Alzheimer ve bazı kanser tiplerinin gelişimine neden oluyor. Hastalık yapıcı bu kronik enflamasyona yediğimiz yiyecekler, hayat tarzımız ve stres seviyemiz neden oluyor” diyor. Bu nedenle antienflamatuar beslenmenin benimsenmesi gerektiğini belirten Dr. Ebru Aydın, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yöntemde hastalık yapıcı besinleri diyetinizden çıkarıp, yerini enflamasyon karşıtı belirli yiyeceklerle dolduruyoruz. Bu kesinlikle bir açlık diyeti değil, aksine hayat boyu uygulayabileceğiniz sağlıklı bir beslenme programı... Yenilenlerin miktarından çok kalitesiyle ilgileniyoruz.”
BÜTÜNCÜL BESLENME İLE METABOLİZMAYI AKTİVE ETMENİN YOLLARI Her gün yeşil çay için Su ve içeceklerin hacimsel olarak mideyi doldurup daha az yemek yemenizi
Günde en az 1000 kalori alın
sağladığını biliyorsunuz değil mi? Ancak yakın zamanda yayınlanmış bir çalışmaya göre yeşil çay suya göre iştahı daha fazla baskılıyor. Yeşil çay ayrıca metabolizmanızı da aktive ediyor. Kalori yakıcı etkisini ortadan kaldırmamak için yeşil çayınıza şeker koymayın. İçerdiği kateşin sayesinde vücuttaki enflamasyonu da azaltan yeşil çayın bu güzel etkisini arttırmak için çayınızı limonla tatlandırabilirsiniz. Kilo vermek isteyenlere günde üç bardak yeşil çay içmeleri öneriliyor.
Vücudunuz ve metabolizma hızınız doğrudan yediğiniz yiyeceklerle bağlantılı… 1000 kalorinin altında tüketmenizi öneren açlık diyetlerini uyguladığınızda, vücudunuz bunu bir dış tehdit olarak algılıyor ve enerjiyi tasarruflu kullanmak için metabolizmanızı yavaşlatarak cevap veriyor. Metabolizmanızın sürekli yanan kuvvetli bir ateş olduğunu düşünün. Ateşin sürekli yanmasını sağlamak için onu odunla (yani besinlerle) sürekli beslemelisiniz. Ancak ateşe odun atmayı keserseniz ateş söner. Kilo vermek için aldığınız kaloriyi kısıtlasanız bile metabolik ateşinizin yanmaya devam etmesini sağlamalısınız ve bunun için alt sınırınız 1000 kalori olmalı. Her dört-beş saatte bir yiyeceğiniz ana öğün veya atıştırmalıklarla metabolik ateşinizi aktif tutun.
Her öğünde sağlıklı proteinler tüketin Yediğiniz her tipte yiyecek vücudunuzda bir ısı artışı etkisi yaratıyor ve metabolizmanızı hızlandırıyor. Bu etki proteinlerde, karbonhidratlar ve yağlara göre daha fazla oluşuyor. Ayrıca günlük beslenmenizde doğru miktarda sağlıklı proteinlerle beslenmek kas kitlenizi de arttırarak metabolizmanızı hızlandırıyor. Her öğününüzde doğru miktarda ve sağlıklı kaynaklardan elde edilen proteinlerden tüketmelisiniz. Derisiz tavuk veya hindi eti, yumurta, balık ve deniz ürünleri, yağsız kırmızı et, yağsız süt ve süt ürünleri, baklagiller, mercimek ve soya, sağlıklı protein seçeneklerini oluşturuyor.
Yemeklerinize antienflamatuar baharatlar ekleyin Yeni çalışmalara göre yemeklerinize baharat eklemeniz iştahınızı azaltırken, metabolik ateşinizin artmasını sağlıyor. Günlük hayatında baharat kullanmayan kişilere, öğle yemeğinde acı biberli ve baharatlı çorba verilen bir çalışmada, bu kişilerin akşam yemeklerindeki kalori tüketimlerinin 60 kalori azaldığı ve çorbayla da ekstra 10 kalori yaktığı ortaya çıktı. 60 kalori kulağa düşük gelebilir ancak günde üç öğün ve yılda 365 günle çarpınca fark yaratabileceğini göreceksiniz. Antienflamatuar özellikleri belirgin olan baharatlar arasında zencefil, sarımsak, zerdeçal, pul biber ve kekik bulunuyor. OCAK 2013
21
Haftada üç kez ağırlık çalışın Kas dokusu, yağ dokunuzdan daha fazla kalori yakıyor. Ne kadar fazla kasa sahip olursanız vücudunuz yedi gün 24 saat yağ yakar modda kalabiliyor… Bu nedenle haftada beş gün 30 dakika yapacağınız kardiyo egzersizlerinizden iki-üç tanesine 15 dakikalık ağırlık egzersizleri eklerseniz, metabolizmanızı hiçbir şey durduramaz. Evde kendi vücut ağırlığınızı kullanarak yapabileceğiniz squat ve plank egzersizlerinin yanı sıra spor salonlarındaki ağırlık egzersizleri deneyebilir ya da aletli pilates yapabilirsiniz.
rağmen tam tahıllı ekmek yiyen grup sindirim için yüzde 50 daha fazla kalori harcamış. Yani her zaman aynı miktarda günlük kalori almaya devam etseniz bile sadece yediğiniz yiyecek tipi ve kalitesini değiştirerek kilo verebilirsiniz. Bu nedenle beyaz ekmek, makarna, beyaz pirinç, cips, kraker, bisküvi tüketiminizi azaltın ve daha çok esmer makarna, pirinç, tam tahıllılar ile taze sebze ve meyve tüketin.
Haftada beş kez kardiyo egzersizleri yapın Koşmak, yüzmek, bisiklete binmek gibi egzersizlerin metabolizmanızı hızlandırdığını biliyorsunuz. Peki metabolizmanızın egzersiz bittikten sonra bir süre daha aktif ve kalori yakar modda çalışmaya devam ettiğini biliyor musunuz? Haftada beş kez en az 30 dakika sevdiğiniz bir kardiyo egzersiz rutinini hayatınıza sokarsanız metabolizmanız sizi utandırmayacaktır.
Hayatın vazgeçilmezi su… Vücudumuzun yüzde 60’ının sudan oluşması nedeniyle sağlıklı bir metabolizmanın olmazsa olmazı da tabii ki su… Amerika Tıp Enstitüsü’ne göre kadınlar için günde dokuz bardak, erkekler içinse 13 bardak su içmek yeterli. Ancak gün içerisinde uzun süre spor yapanlarla, sıcak iklimde yaşayan insanların bu miktarı artırması gerekiyor. İçeceklerin arasında en çok suyu içmenizi tavsiye etmekle birlikte gün içerisinde içtiğiniz çay, kahve ve süt gibi içeceklerin de bu miktarın içinde değerlendirileceğini değerlendirileceğ ini unutmamalısınız.
Yatağa daha erken gidin Doğal yiyecekleri tercih edin
Vücut, sebze, meyve ve tam tahıllar gibi doğal yiyecekleri sindirmek için rafine yiyeceklere göre daha çok çalışmak zorunda kalıyor. Yani doğal ürünler metabolizma ateşimizi daha çok körüklüyor. Yapılan bir çalışmada katılımcıların bir grubuna tam tahıllı ekmek ve doğal peynirle kahvaltı verilirken diğer gruba beyaz ekmek ve rafine peynir dilimleri ile kahvaltı yaptırılmış. Her iki kahvaltı seçeneği de eşit kaloride olmasına
Çalışmalara göre uykusuzluk, kilo vermenin önündeki önemli etkenlerden biri… Uykusuzluk vücuttaki leptin ve grelin hormonlarını etkiliyor. Leptin hormonu iştahı baskılarken, grelin ise ona karşı etki ederek midedeki gurultuların başlıca kaynağını oluşturuyor. Daha az uyuduğunuzda daha çok yemek yemenizin nedeni, vücudunuzdaki leptinin azalması ve grelinin artması oluyor. Ayrıca uykusuz kaldığınızda karar verme kabiliyetiniz de azalıyor ve eliniz sağlıksız yemek tercihlerine uzanmaya başlıyor.
Günlük rutininizi değiştirin Uzun süredir diyet yapıyor, düzenli egzersiz yapmaya devam ediyor ancak tartıya çıktığınızda kilonuzun değişmediğini görüyorsanız, vücudunuz size bir şeyleri değiştirme sinyali veriyor demektir. Bu durumdaysanız market alışverişlerinizde farklı
22
OCAK 2013
yiyecekler almayı deneyin. Sağlıklı yeni yemek tarifleri bulup deneyin. Yeni restoranlara gidin. Egzersiz programınızı değiştirin. Çoğu zaman yapacağınız ufak değişiklikler sönmeye yüz tutan metabolik ateşinizi aktive etmeye yetecektir.
METABOLİZMA HIZLANDIRICI 7 GÜNLÜK ÖRNEK ANTİENFLAMATUAR ANTİENFLAMATU AR BESLENME LİSTESİ + 1 kaşık light krem peynir + 1 portakal + 1 bardak yeşil çay ÖĞLE: Karides ve avokadolu ıspanak salatası + 1 dilim tam tahıllı ekmek AKŞAM: Domates soslu esmer makarna + salata + 1 küçük yağsız yoğurt
6. GÜN
KAHVALTI: Mantarlı omlet + domates + salatalık + 1 dilim tam tahıllı ekmek ÖĞLE: Mercimek salatası + 1 küçük yağsız yoğurt AKŞAM: Izgara somon + 4 kaşık esmer pirinçten pilav
7. GÜN
KAHVALTI: 2 dilim tam tahıllı ekmek
1. GÜN
3. GÜN
tahıllı ekmek + 2 tatlı kaşığı light krem peynir + 2 tatlı kaşığı şekersiz reçel + 1 portakal + 1 bardak yeşil çay ÖĞLE: Izgara tavuk + çoban salata + 1 küçük yağsız yoğurt AKŞAM: 5 adet ızgara köfte + 4 kaşık esmer pirinç pilavı + 1 meyve
içine lor peyniri ve domatesli tost + 1 bardak yeşil çay ÖĞLE: 1 kase sebze çorbası + yeşil salata + yağsız yoğurt AKŞAM: 2 dilim kabaklı pizza+ salata
KAHVALTI: 2 dilim kızarmış tam
2. GÜN
KAHVALTI: 2 kaşık şekersiz müsli + 1 elma + 1 küçük yağsız yoğurt ÖĞLE: Lor peyniri, ceviz, yaban mersinli yeşil salata + 1 dilim tam tahıllı ekmek AKŞAM: Izgara somon + 4 kaşık esmer pirinç pilavı
HAFİF PİZZA
KAHVALTI: 2 dilim tam tahıllı ekmek
4. GÜN
KAHVALTI:
1 kase meyve salatası + 1 küçük yağsız yoğurt ÖĞLE: 6 kaşık nohut yemeği + salata + 1 kutu light ayran AKŞAM: Izgara tavuk göğsü + salata + 1 haşlanmış patates
5.GÜN
KAHVALTI: 2 dilim tam tahıllı ekmek
*
4 kişilik Malzemeler: ● 100 g keçi peyniri ● 1 kabak ● 1 soğan ● Dereotu Hamur için: ● 3,5 bardak tam tahıllı un ● 1 bardak ılık su ● Yarım paket yaş maya ● 2 kaşık zeytinyağı ● Tuz Yapılışı: Geniş bir kapta önce yaş maya ve ılık suyu karıştırın. Üzerine un, tuz ve zeytinyağını ilave edip yumuşak bir hamur elde edene
+ 2 kaşık lor peyniri + 1 haşlanmış yumurta + domates + 1 bardak yeşil çay ÖĞLE: 1 porsiyon zeytinyağlı kereviz + salata + yağsız yoğurt AKŞAM: 5 ızgara köfte + 4 kaşık esmer pirinç pilavı
100 kalorilik atıştırmalıklar atıştırmalıklar Ara öğün olarak her biri 100 kalori olan bu atıştırmalıklardan seçim yapabilirsiniz. ● 12 badem ● 12 antep fıstığı ● 12 yarım ceviz ● 1 muz ● 1 elma ve 6 badem ● 1 küçük kap az yağlı yoğurt ve kırmızı biber dilimleri
kadar yoğurun. yoğurun. Kabın üstünü kapatıp bir saat boyunca oda ısısında mayalanmasını bekleyin. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin ve ince halkalar halinde kestiğiniz soğan ve kabak dilimlerini 30 dakika 175 dereceye ısıtılmış fırında karamelize olana kadar fırınlayın. Hamuru dört eşit parçaya bölüp unlanmış düz bir zeminde ince pizza hamurlarınızı açın. Üzerlerine kabak, soğan ve keçi peyniri serpip önceden 175 dereceye ısınmış fırında 30 dakika pişirin. Üzerine dereotu serperek servis yapın. Dışarıda yediğiniz klasik bir pizzanın dilimi yaklaşık 250-300 kalori iken, bu hafif pizzanın tamamı ise sadece 230 kalori. OCAK 2013
23
fitness
Daha ince&güçlü&esnek olmak için
Sıkı asılın! Alışılanın aksine “asılarak” antrenman yapacağınız, yerçekiminin gücüne karşı kendi vücut ağırlığınızı ve kuvvetinizi kullanacağınız bu aletle egzersiz yapmak çok keyifli. Sağlam bir kancaya TRX’inizi takın, sıkıca asılıp tepeden tırnağa tüm kaslarınızı çalıştırın. ✎ Aytaç Özkardaş GOZZI Fotoğraflar: Ozan KUTSAL
RX son yılların popüler egzersiz aletlerinden biri. Tavana, kapıya ya da bir ağaca asılabilen ve ayarlanabilir bantları sayesinde yüzlerce farklı açıda yüzlerce farklı egzersiz yapmanızı sağlayan alet, etkili sonuçlar almayı vadediyor. Ayrıca taşınabilir olması nedeniyle istediğiniz her yerde antrenman yapabiliyorsunu yapabiliyorsunuz. z.
T ●Alet
bir karabina (duvara asmaya yarayan halka), o karabinaya bağlı iki bant ve uçlarda ayak ya da ellerinizi takmanıza yarayan kulplardan oluşuyor. Eğitmen Levin Tahmaz, “Karabinaya ne kadar yakınsanız egzersizin şiddeti o kadar artıyor. Eğer bir egzersizi zorlaştırmak istiyorsanız öne doğru adım atın, böylelikle vücudunuzun
24
OCAK 2013
PLAN Her egzersizi 30 saniye
boyunca uygulayın. Hareketler arası 30 saniye dinlenin. İlerleyen günlerde 40-50 saniye
boyunca uygulayıp yine aralarda 30'ar saniye dinlenebilirsiniz ya da set
sayısını artırabilirsiniz.
eğimini, dolayısıyla egzersizin şiddetini artıracaksınız” diyor. Tahmaz’ın hatırlattığı bir diğer önemli nokta ise kulpların her zaman eşit uzunlukta olması gerektiği. İki kulbun ayrıldığı kısımda dengeyi sağlayan bir terazi bulunuyor; her hareket sırasında bu terazinin düz olduğundan emin olmak gerekiyor. ●Bildik egzersizleri
çok farklı açılarda yapabilmenizi sağlayan aletin en önemli özelliği yerçekimine karşı vücudun gücünü kullanması. Yani burada dambıl gibi kaldırdığınız bir ağırlık yok, kendi vücut ağırlığınız ile çalışıyorsunuz. Tabii bu sırada dengenizi de sağlamak zorunda olduğunuzdan karın kasları sürekli çalışıyor, dengeniz gelişiyor, vücudun esnekliği artıyor.
BASİT AMA ZORLU
Egzersiz aletinin son derece basit bir mekanizması var, ancak onunla çalışmak bir o kadar zorlu. Tüm vücudunuzu bir egzersiz makinesine dönüştüren bu basit alet, performansınızı ve kuvvetinizi artırmakla kalmıyor, bantları sabit tutabilmek için gösterdiğiniz efor dengenizi de geliştiriyor.
Eğitmen: Levin TAHMAZ (Mooi Sports Klüp Müdürü- Master Trainer) Model: Sara-Ice Model Kıyafetler: Atlet Hummel, şort ve ayakkabı Puma, sporcu sutyeni Nike Makyaj: MAC Saç: Serpil KÜÇÜKELÇİ Saç Tasarım OCAK 2013
25
1- Squat
2- Öne lunge
Avuçlar birbirine bakacak şekilde TRX’in kauçuk kulplarından tutun, ayaklarınızı omuz hizasında aralayın, sırt dik… Bu pozisyondayken sandalyeye oturuyormuş gibi, kalçanız yere paralel olacak şekilde çömelin. Çömelme sırasında öne değil, kalçanızı dışarı çıkararak geriye doğru inin ve dizlerinizin ayak parmaklarını geçmemesine dikkat edin. Kalçalarınızı sıkın ve topuklarınıza ağırlığı vererek doğrulun. Çalıştırdığı bölgeler: Bacak, kalça, karın
Ellerinizle aletin kulplarından tutun, dirsekler çok hafif bükülü, kilitli değil… Ayaklarınızı omuz genişliğinde aralayın. Öne bir adım attıktan sonra öndeki diz ayak parmak ucunu geçmeyecek şekilde her iki bacağı da 90 derecelik açıyla dizden bükün ve öndeki bacak yere paralel oluncaya kadar alçalın. (Öndeki ayak yere tam basıyor, arkadaki ayağın ise parmak ucuna basıyorsunuz.) Bu esnada dizinizin ayak parmaklarını geçmemesine dikkat edin. Öndeki ayağın topuğundan güç alarak doğrulup başlangıç pozisyonuna dönün ve diğer bacakla tekrarlayın. Çalıştırdığı bölgeler: Ön bacak, arka bacak, kalça, karın
3- Sırt çekiş
4- Omuz açış
TRX’in kauçuk kulplarından avuçlar birbirine bakacak şekilde tutun. Ayaklar omuz genişliğinde aralı, sırt dik… Kendinizi geriye doğru bırakın, kollar gergin ve vücuda yakın. Bu pozisyondayken dirsekleri dışarı doğru açmadan, vücuda yakın olacak şekilde bükerek geriye doğru çekin (kürek çeker gibi) ve arkada kürek kemiklerini sıkıştırın. Çalıştırdığı bölgeler: Sırt, bacak, ön kol, karın
TRX’in kauçuk kulplarından avuçlar birbirine bakacak şekilde tutun. Ayaklar omuz genişliğinde aralı, sırt dik… Kendinizi geriye doğru bırakın. Bu pozisyondayken gövdenizi öne doğru çekerken kollarınızı da dirsekler hafif bükülü bir şekilde, omuz hizasında yanlara doğru açın. Oldukça zorlu bir hareket olduğundan başlangıçta ayaklarınızı çok fazla içeri almadan uygulayın. Çalıştırdığı bölgeler: Omuz, kol, bacak, karın
26
OCAK 2013
6- Arka kol itiş Alete sırtınızı dönün, avuçlar yere bakacak ve dirsekler omuz hizasında bükülü olacak şekilde kulplardan tutun. Kendinizi öne doğru hafifçe bırakın (başlangıç düzeyinde olanlar vücut dike yakın bir konumda harekete başlayabilir). Bu pozisyondayken kulpları iterek kollarınızı düzleştirin. Çalıştırdığı bölgeler: Göğüs, arka kol, karın, bacak
Dirsekleri 90 derece açıyla bükün, dirsek başları omuz hizasında birbirine paralel olacak ve avuçlarınız karşıya bakacak şekilde TRX’in kulplarından alın hizanızda tutun. Dirsekleri düzleştirip kollarınızı ileri doğru itin ve başlangıç pozisyonuna dönün. İtiş esnasında kalçanızı geriye doğru alarak hareketten çalmayın, postürünüzü bozmamaya dikkat edin. Çalıştırdığı bölgeler: Arka kol (triceps), omuz, karın, bacak
7- Ön kol çekiş
8- Ters crunch
Avuçlar yukarı bakacak şekilde aletin kulplarından tutun, öne bir adım atın, kendinizi geriye doğu bırakın. Sırt dik, kollar omuz hizasında uzun… Bu pozisyondayken dirsekleri bükerek kulpları alnınıza doğru çekerken kendinizi de öne doğru itin. Bu esnada dirseklerin yere paralel olmasına dikkat edin. Geriye doğru açılarak başlangıç pozisyonuna dönün ve hareketi tekrarlayın. Çalıştırdığı bölgeler: Ön kol (biceps), omuz, karın, bacak
Ayaklarınızı yere koyarak sırtüstü uzanın, TRX’in kauçuk kulplarından avuçlar aşağı bakacak şekilde tutun. Kollar omuz hizasında birbirine paralel… Gövdenizi yukarı doğru çekerken kolları da geriye kulak hizanıza kaldırın. Hareket sırasında karın sıkı olmalı. Tekrar başlangıç pozisyonuna dönerek hareketi tekrarlayın. Çalıştırdığı bölgeler: Karın, sırt, omuz
5- Ayakta şınav
OCAK 2013
27
ayın sporu
Kaymaya hazır mısınız? ✽
Yılda bir kez kayak yapıyorsanız… Bu yıl bir kayak merkezine gitmeyi planlıyorsanız şimdiden vücudunuzu hazırlamaya başlasanız iyi olur. Araştırmalar kış sporlarında meydana gelen yaralanmaların en önemli sebebinin yorgunluk, diğerinin ise ısınma-esnemenin ihmal edilmesi olduğunu ortaya koyuyor. Menisküs yırtıkları başta olmak üzere kırık, çıkık gibi yaralanmalar yüzünden tatilinize gölge düşmesini istemiyorsanız önerilerimize kulak verin...
KAYAK ALIŞVERİŞİ Kayak yapmak için
yola çıkmadan önce dağ koşullarında size maksimum konfor sağlayacak ürünleri yanınıza almalısınız. Kayak yaparken doğru ürünleri kullandığınız takdirde daha sorunsuz ve rahat bir kayış keyfi yaşayabilirsiniz.
15-20 dakika
ısınmadan kayağa başlamayın.
Kayak tatilinizden beş-altı hafta önce yapacağınız egzersizlerle egzersizlerl e kaslarınızı güçlendirin. Böylece eklemlerinizin eklemlerini zin hareket kabiliyetini artırarak yaralanma riskini kayda değer bir oranda azaltabilirsiniz. Ayrıca kardiyovasküler kapasitenizi artıran egzersizlerle pistlerde daha uzun süre kalabilirsiniz.
Wedze Mid kar gözlüğü, 64,90 (Decathlon) ¨ 64,90
Adidas by Stella McCartney kayak 120 eldiveni, ¨ 120 Columbia 74 bere, ¨ 74 Salomon kayak ayakkabısı, ¨ 749,99 749,99 (Intersport)
ÖNCE GÜVENLİK! NASIL KAYACAĞINI BİLMEK KADAR NASIL DÜŞECEĞİNİ BİLMEK DE SİZİ SAKATLIKLARDAN KORUYACAKTIR. BU NEDENLE EĞİTMENLERİNİZDEN ÖNCE NASIL GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE DÜŞECEĞİNİZİ ÖĞRENİN.
28
OCAK 2013
haber
Hareketsizlik kronik hastalıkların ve sağlık harcamalarının hızla artmasına neden oluyor. Amerikan Spor Hekimliği Derneği’nin dünyada üç yıldır sürdürdüğü “Exercise is Medicine-Egzersiz
İlaçtır” Hareketi, Aktif Yaşam Derneği’nin girişimiyle dünyanın en hareketsiz ülkeleri arasında yer alan Türkiye’ye geliyor. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
Aktif Yaşam Derneği’nin önderliğinde “Egzersiz İlaçtır Hareketi”nin temsilcileri Dr. Adrian Hutber, Dr. Scott K. Powers, Dr. Robert E. Sallis ile Türk hekimlerin ve Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin katıldığı bir çalışma toplantısı düzenlendi. Hareketin duyurulması için basın mensuplarına yönelik bir bilgilendirme toplantısı da gerçekleştirildi.
Egzersiz İlaçtır Hareketi bizi yerimizden kaldırmaya geliyor zun ve sağlıklı bir ömür sürmek için sadece ideal kilonuzu korumanın yeterli olmadığını biliyor muydunuz? Araştırmalar kilolu ama hareketli olan bir insanın, zayıf ancak hareketsiz bir insandan daha uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. Bu çarpıcı araştırma, egzersizin, t ıpkı doktorunuzun reçete ettiği ilaçlar gibi kronik hastalıklarınıza şifa sağlayabileceğine ya da bu hastalıkların ortaya çıkma riskini büyük oranda azalttığına işaret ediyor. Bu anlayıştan hareketle dünya genelinde başlatılan “Egzersiz İlaçtır” Hareketi, Türkiye’de de Aktif Yaşam Derneği’nin öncülüğünde başlıyor. Dernek Başkanı Prof. Dr. Haydar Demirel, “Türkiye’nin artık gecikmeye tahammülü yok. Nasıl ki sigaranın sağlığa zararlı olduğuna dair kampanyalar yürütülüyor, hareketsizliğin de aynı şekilde zararlı olduğunu halka anlatmak gerekiyor” diye anlatıyor. Prof. Dr. Demirel, “Doktorlar hasta öyküsünü alırken nasıl sigara içip içmediğini soruyorsa egzersiz
U
Diyabetteki artışı egzersiz önleyebilir Hareketin destekçilerinden Türkiye Endokrinoloji ve
Metabolizma Derneği’nin Genel Sekreteri Prof. Dr. Bülent Okan Yıldız’ın verdiği rakamlar Türkiye’deki durumun vahametini gösteriyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar diyabet sıklığının 2010 yılında 1998’e oranla iki kat artarak yüzde 13,7 olduğunu ve hastaların yarısının hastalığının farkında olmadığını gösteriyor. Diyabetli hasta sayısı bugün 6,5 milyon iken her üç kişiden birinin de gizli şeker hastası olduğu biliniyor. Prof. Dr. Yıldız, haftada beş gün toplam 150 dakikalık egzersizin diyabet riskini yüzde 30 azalttığını, bazı hastaların ise doğru beslenme ve egzersiz sayesinde diyabetten kurtulabildiğini vurguluyor.
EGZERSİZ REÇETESİ “Egzersiz İlaçtır Hareketi”nin Başkanı Dr. Robert E. Sallis’in FITT kelimesinden oluşturduğu egzersiz reçetesi, egzersizin ne kadar kolay kullanılabilecek bir ilaç olduğunu gösteriyor. Frequency (sıklık): Haftada beş gün Intensity (yoğunluk): Şarkı söylemeyecek ancak konuşabilecek kadar Type (Tür): Büyük kas gruplarını çalıştıran egzersizler; yürüyüş, tenis hatta bahçe işi olabilir Time (Süre): Aralıksız 30 dakika
yapıp yapmadığını, hangi sıklıkta ne kadar süreyle yaptığını da sorsun istiyoruz. Biz harekete doktorları bilinçlendirme yoluyla bilimsel destek veriyoruz. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın da desteği ile bu büyük sorunun üstesinden geleceğimize inanıyoruz” diyor.
Haftada 5 gün 30 dakika yeter Egzersiz deyince hemen aklınıza pahalı spor salonları ya da nefes nefese kalmış insanlar gelmesin. Hareketin başkanı Dr. Robert E. Sallis, egzersizin ilaç olabilmesi için haftada 5 gün 30 dakika yürümenin yeterli olduğunu söylüyor. Dr. Sallis’in Avustralya’da 70 yaş üzeri 1.500 hasta üzerinde yapılan bir araştırma ile ilgili verdiği bilgiler de çok ilginç. “Azrail ne kadar hızlı yürür?” adlı araştırmaya göre ölüm meleği saatte üç kilometre hızla yürüyor. Bir erkek saatte beş kilometre hızla yürüyebiliyorsa Azrail onu yakalayamıyor. “Egzersiz İlaçtır Hareketi”nin başkan yardımcılığını yürüten Dr. Adrian Hutber ise “Egzersiz yapmıyorsanız ölüm riskiniz, obezitenin yarattığı ölüm riskine oranla yedi-sekiz kat artıyor. İdeal kilonun da tek başına yeterli olmadığını bilmek gerekiyor” diyor. OCAK 2013
29
estetik
e y i k r ü T s e g a m I y t t e G : f a r ğ o t o F
2013 güzellik takvimi
55
OCAK 2013
Modada olduğu gibi estetik dünyasında da trendler değişiyor. Yeni içerik ve uygulama yöntemleriyle maksimum güzellik sunmayı hedefleyen 2013 estetik trendlerini sizin için araştırdık. Yeni yılda estetik cerrahiye yön verecek olan “Altın Harmoni” kuralını da uzmanına sorduk. ✎
Deran ÇETİNSARAÇ
eknolojik gelişmelerle birlikte estetik sektöründeki uygulamalar da sürekli yenileniyor. Ameliyatsız ve ameliyatlı estetik yöntemlerinde bu yıl hangi uygulamaların öne çıkacağını M-Onep Etiler Kliniği’nden Dermatolog Dr. Ömür Tekeli ve Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir formsanté okurları için anlattı.
T
CİLT BAKIMINDA MEDİKAL ÜRÜNLERİN PAYI ÇOĞALACAK Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık kadınlar hem gıda hem de kozmetik ürün alırken ürünün etiketine dikkat ediyor. Dr. Ömür Tekeli, 2013’te içeriklerin önem kazanacağını söylüyor. Dr. Tekeli, bir içeceğin veya yiyeceğin bitkisel içerikli olmasının, onun illa yararlı olduğu anlamına gelmediğini belirtiyor: “İçerikler önem kazanacak ve cilt ürünlerini kokusuna, ambalajına göre değil, içeriklerine bakarak kullanacağız. Biz doktorlar da tedavilerimizi destekler nitelikte ürünlerle hastalarımızı desteklemiş olacağız.”
CİLT GERME İÇİN AMELİYATSIZ YÖNTEM YÖN TEMLER LER YÜK YÜKSEL SELİŞT İŞTE E Estetik cerrahinin en başarılı operasyonlarından biri olarak gösterilen cilt germe ameliyatı, yeni teknolojiler sayesinde ileri yaşlara öteleniyor. Dr. Ömür Tekeli, 2013’te de monopolar radyofrekans teknolojisi ile tek seansta cildi daha gerginleştirip sıkılaştıracak Thermage gibi uygulamaların artacağını söylüyor ve ekliyor: “Bunun dışında aslında leke tedavisi, gözenek
sıkılaştırma gibi alanlarda kullandığımız lazerlerin cilt yenilemedeki etkilerini de tecrübe ettiğimiz için, farklı dozlarda anti-aging amaçlı kullanıyor olacağız.”
BOTOKS KULLANIMI TAHMİNLERİN ÜZERİNDE ARTACAK Uzmanlar botoksun, hem estetik cerrahların hem de dermatologların gözde uygulaması olmaya devam edeceğini belirtiyor. Dr. Tekeli, 2013’te en ciddi yükselişin yine botoks kullanımında olacağını beklediklerini söylüyor. Amerikan Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin geçtiğimiz aylarda yapılan toplantısında botoks kullanımındaki artışın bir önceki yıla oranla yüzde 1247 olduğu belirtildi.
SAÇLARA PRP DESTEĞİ Dr. Ömür Tekeli, anti-aging amaçlı uygulanan PRP’nin saç köklerini uyarmak, yeni saç çıkışını desteklemek ve var olan kökleri güçlendirmek için kullanılacağını anlatıyor. Yüksek E vitamini içeriğiyle son yılların gözde bakım ürünü argan yağı maskeleriyle de desteklenen saç güçlendirici PRP bakımında, stres, sık sık kilo alıp vermek, düzensiz beslenmek ve kuaför uygulamaları dolayısıyla güçsüzleşen saçlar için bakım desteği sunuluyor.
SOĞUTARAK İNCELTEN SİSTEM Bölgesel incelmede soğutarak incelten sistem Zeltiq, kısa süreli ve dinlenme gerektirmeyen bir uygulama olarak yükselişini sürdüreceğe benziyor. Vücuda zararı olabilecek ya da faydasının gözlenemediği birçok radyo frekans uygulaması kullanılmayacak.
YENİ İÇERİK VE UYGULAMA YÖNTEMLERİ İLE MAKSİMUM GÜZELLİK Ameliyatsız estetikte botoksla birlikte en sık kullanılan yöntem olan dolguların yepyeni içeriklerle kullanım alanları genişlerken; ödem, morluk gibi etkilerin en aza indirgenmesi amaçlanıyor. Dr. Tekeli, dudak kontürünü belirginleştirme, Nasolabial çizgiler denilen burun kenarlarından dudaklara inen kırışıklıklar ile derin kırışıklıkların doldurulması dışında birçok yeni kullanım alanı keşfedilen dolguları anlatıyor: Kaşa şekil vermek: Kaşın altına koyulabilecek küçük miktarlar, bakışlarda derinlik sağlama konusunda başarılı sonuçlar verebiliyor. Elmacık kemiklerini belirginleştirmek: Sıklıkla uygulanan, kişinin güzelliğini daha ilgi çekici hale getirmek için yapılabilecek ya da hızlı zayıflamalarda
çok genç yaşlarda bile ortaya çıkabilen elmacık kemiklerindeki erimelerde bu yönteme başvuruluyor. Yüz, sonucun en hızlı olarak alındığı bölgelerden biri olarak kabul ediliyor. Göz çevresindeki kırışıklıklar: Botoksun yeterli gelmediği ve tedavisi için geç kalınmış göz çevresi kırışıklıklarında çok küçük miktarlarda uygulanan dolgular, göz çevresindeki ince derinin neminde ve kalitesinde belirgin artış sağlıyor. Akne izleri: Vaktiyle derin izler bırakmış ve belirginleşmiş çukurların içlerinin, tek tek doldurulması hedefleniyor. Yüzdeki asimetrinin giderilmesi: Kaza veya travma sonucu oluşan deformitelere karşı yüz, diğer yarısıyla simetrik olacak biçimde doldurulabiliyor. d oldurulabiliyor.
OCAK 2013
31
MONA LISA TABLOSUNDA ALTIN ORAN Mona Lisa tablosunun boyunun enine oranı Altın Oran’ı veriyor. Mona Lisa’nın yüzünün etrafına bir dikdörtgen çizdiğinizde ortaya çıkan dörtkenar bir altın dikdörtgendir. Op. Dr. Özdemir, bu dikdörtgeni, göz hizasında çizeceğiniz bir çizgiyle ikiye ayırdığınızda yine bir Altın Oran elde edeceğinizi anlatıyor. Leonardo Da Vinci’nin bu sanat eserinde matematiği kullanarak kullanarak eserine daha derin bir anlam kattığını kattığını belirten Op. Dr. Dr. Özdemir, güzellik kavramını matematiksel kalıplarla anlatıyor: “Doğada her şey bir sayısal değere karşılık gelir. Matematiğin eski kuramcıları da doğanın işleyiş yasalarını, varoluş ve nedenleri açıklamak için sayıları kullandı. Buldukları kimi evrensel kodları ise Altın Oran, Altın Sarmal, Phi sayısı, Fibonacci Dizilimi gibi sayıların dizilim kalıplarıyla açıkladılar. Örümcek ağlarının örgüsü Arşimed Spirali’ne; papatyaların büyümesi, ışığın yansıması Fibonacci Dizilimi’ Dizilimi’ne; ne; salyangoz kabuğu, kozalak biçimi Altın Sarmal’a örnektir. Bu matematiksel kalıplar, insan bedeninde ideal oranı hesaplamak için de kullanılmıştır. Eski Mısır rölyefleri, Antik Yunan ve Roma sanat eserlerinde oldukça belirgin olan bu uyum prensibi, 1,618 olan Phi sayısına dayanır. Bu sayının bulunduğu orantı, tüm çağlarda mimari ve plastik sanatlarda harmoni ile estetiğin belirtisi olarak kabul edilmiştir. Bir sanat eseri ya da doğada izlemekten hoşlandığımız ve uzun süre izlediğimizde dahi bıkkınlık yaratmayan güzelliklerin temelinde temelinde ‘Altın Harmoni’nin izleri vardır.”
“ALTIN HARMONİ” YAKLAŞIMIYLA MONA LISA GÜLÜMSEMESİ Güzelliğin gizli kuralı oran ve uyumun ön planda olduğu “Altın Harmoni” yaklaşımının 2013’te estetik cerrahiye yön vereceği öngörülüyor. Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir, “Altın Harmoni”nin yüzde oranları birbirine en uyumlu hale getirecek şekilde bir dizi dokunuş olabileceği gibi, planlanan tek bir işlemin yüzün diğer kısımlarıyla bütünleşecek şekilde yapılmasıyla da sağlanabildiğini anlatıyor. Op. Dr. Özdemir, “Altın Harmoni; Altın Oran Prensibi’nden ilham alan ancak daha geniş sanatsal ve matematiksel bir anlayışı ifade ediyor. Pitagoras; doğada güzel bulunanın anlamlı sayısal tekrarlar ve orantı sayesinde övgüyü hak ettiğini söylüyordu. Antik çağlardan günümüzdeki teknolojik tasarımlara kadar ilham kaynağı olan Altın Harmoni; günümüzde estetik operasyonların planlanmasında da kullanılıyor” diye anlatıyor.
“Altın Harmoni” yaşlılıkla birlikte bozulmaya başlıyor Op. Dr. Orhan Murat Özdemir, yaşlılık belirtileri belir tilerinin nin “Altın “Altın Harmo Harmoni”y ni”yii bozacağ bozacağını ını ve bunlarla savaşılması gerektiğini söylüyor. Üstelik kadınların beğenmediği birçok estetik operasyonun ise bu yaşlılık belirtilerinin bir uyum uyum ve ve oran göze gözetmeks tmeksizin izin ortad ortadan an kaldırılmaya çalışıldığında meydana geldiğini ekliyor. Bir kısım gençleştirilirken vücudun kalanıyla uyum bozuluyor; buna da “Anti Harmoni” deniyor. Estetikte sadece “Altın Harmoni” yasaları değil kişinin karakteri, sosyo-kültürel durumu, yaşam tarzı ile uyumlu bir planlama yapmak gerekiyor.
“Altın Harmoni” ile doğal ve zamansız güzellik Aslında yüzümüzde beğenmediğimiz yeri tarif ederken bilerek ya da bilmeyerek “Altın Harmoni” oranlarına uygun bir değişim istiyoruz. Op. Dr. Özdemir, “Altın Harmoni”yi “Estetik cerrahinin vardığı nokta bu uyumu yüzümüzde yakalamamıza yardımcı oluyor. Dahası estetik cerrahınız istenen burun ameliyatı, yüz germe, dolgu uygulamalarında ‘Altın Harmoni’ prensibini uygularsa, doğal ve zamansız bir güzellik elde edersiniz. İnsanlar sizi çekici bulur ama bunun bunu n nedenini nedenini tam olarak olarak da açıkla açıklayama yamaz. z. Tıpkı yüzünde tek tek her yeri güzel olan kimi insanların bize çekici gelmezken daha mütevazı ölçülerin kombininin (iri olmayan gözler, ince dudaklar gibi) çekici gelmesi gibi” şeklinde açıklıyor.
ADIM ADIM “ALTIN HARMONİ” BURUN: Yüzde estetiği belirleyen organ.
Yüzün diğer organlarına ve tamamına oranı yüz güzelliğinde önemli yer tutuyor. Alın burun-çene üçgenindeki bölgenin yaklaşık 1/3 1/3 oranında birbirine yakın dengede olmasına dikkat ediliyor. Kulak ile burun, aynı paralel eksende ve yaklaşık uzunlukları birbirine yakın olmalı. Aynı şekilde; burnun eni, iki burun kanadı arasındaki mesafeden fazla olmamalı; burun sırtı, kaş kavisi ile uyum içinde paralel olmalı. Bu oranları sağlamak için burun küçültülebiliyor, büyütülebiliyor, ucu kaldırılıp indirilebiliyor indirilebiliyor veya burun uzatılıp kısaltılabiliyor. ALIN: Düz bir alnınız var ise yağ enjeksiyonları
ile alın konveks bir şekle getirilebiliyor. KAŞLAR: Düşük kaşlar, botoks ya da minik germe operasyonlarıyla kaş ucunun mesafesi artırılarak gözler açığa çıkartılabiliyor. YANAKLAR: Yaşlı bir yüz ise sarkmış olan yanaklar asılarak kaldırılabiliyor, şişman görünümlü yanaklar daha zayıf görünümlü hale getirilebiliyor. DUDAKLAR: Anatomik olarak üst dudak
hafifçe alt dudağın (1-2 mm) önünde yer alıyor ve alt dudak üst dudağa göre daha kalın oluyor. Bu oran dolgularla güvenli bir şekilde sağlanabiliyor ya da Eros Yayı Estetiği ile hem kalıcı bir dolgunluk hem de kıvrım kazanması hedefleniyor. ÇENE: Çene geride ise dolgularla desteklenebiliyor. Fazla çıkıntılı ve erkeksi (kadınlar için) ise törpülenebiliyor törpülenebiliyor.. KULAKLAR: Kepçe kulak görünümü basit bir operasyonla giderilebiliyor.
İnsan bedeninde “Altın Harmoni” her zaman bulunur mu? Hayır. Özellikle de yüzü “Altın Harmoni” oranlarına sahip kişiler hemen tüm kültürel değerlendirmeleri aşarak güzel kabul ediliyor. Yüzde “Altın Harmoni” estetikte mükemmelin temsili olarak gösteriliyor. Jessica Alba, Charlize Theron, Megan Fox, Rihanna, Adriana Lima, Liz Hurley gibi ünlülerde bu oran bulunuyor.
OCAK 2013
33
moda
Soğuk havada da
spora devam Hem sizi soğuğa karşı koruyacak hem de konfor sağlayacak ürünlerle
kış aylarında da açık havada spor yapmanın keyfine devam edebilirsiniz. ✎ Tülin DEMİR Fotoğraflar: Metin BAKIRKAYA
Puma, ¨ 264,50 264,50
55
Adidas, ¨ 304 304
Columbia, ¨ 299,25 299,25
OCAK 2013
429 The North Face, ¨ 429
Wedze, ¨ 39,90 39,90 (Decathlon)
111 Reebok, ¨ 111
Quechua, ¨ 29,90 29,90 Mc Kinley, ¨ 49,99 49,99
84 The North Face, ¨ 84
Quechua, ¨ 9,90 9,90
Puma, ¨ 32,50 32,50 33 Adidas, ¨ 33
OCAK 2013
55
Oxylane, ¨ 14,90 14,90
Puma, ¨ 44,50 44,50
O’Neill, ¨ 39,99 39,99
Chaos, ¨ 65 65 79 The North Face, ¨ 79
Firefly, ¨ 89,90 89,90
74 Columbia, ¨ 74
Wedze, ¨ 22,90 22,90
55
OCAK 2013
Nike, ¨ 159 159
New Balance, ¨ 180 180
Adidas, ¨ 206
Puma, ¨ 209,50 209,50
Roxy, ¨ 89,90 89,90
186 Adidas, ¨ 186
Puma ¨ 134,50 134,50
O’Neill, ¨ 124,99 124,99
55
OCAK 2013
Reebok, ¨ 107 107
Amerikan Hastanesi A€›z ve Difl Sa€l›€› Bölümü
Herkes farkl› güler, siz sa€l›kl› gülün.
yüzleşme
Diş hekimleri
kendi dişlerine nasıl bakıyor?
Çoğunlukla dişimizin ağrısından ne yapacağımızı şaşırdığımızda başvurduğumuz, bembeyaz dişleri ile bize gülümseyen ve hayatlarında hiç diş ağrısı çekmemiş gibi görünen diş hekimleri… Bu beyaz gülüşlerini neye borçlular? Ağız ve diş sağlığı için günlük hayatlarında nelere dikkat ediyorlar? Hiç diş ağrısı çektiler mi? O malum koltuktan bizler gibi korkuyor olabilirler mi? Diş bakımı konusunda en yakınlarına dahi söz geçiremedikleri oluyor mu? Tüm bu soruları Amerikan Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü uzmanlarına sorduk, samimi cevaplar aldık. ✎
40
OCAK 2013
Yaprak ÇETİNKAYA
◗
Diş Hekimi PINAR CEBE
Sigarayı bırakan arkadaşlarıma diş beyazlatma hediye ediyorum “Bir diş hekimi olarak doğaldır ki ağız sağlığıma çok önem veriyorum. Bence temiz ve sağlıklı olmanın ilk adımı bakımlı bir ağız ile sağlıklı dişler... Sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez dişlerimi fırçalıyorum. Diş ipi ve ara yüz fırçasını ise gün aşırı mutlaka kullanıyorum. Gün içinde bir şeyler yiyip içtiğimiz için dişlerimiz, tükürüğün temizleme etkisiyle temizleniyor. Ancak gece tükürük akışı azaldığından uyumadan önce dişlerin fırçalanması son derece önem taşıyor. Dişlerimle ilgili bir sıkıntım olduğunda kendime sadece teşhis koyabiliyorum. Dolgu veya diş çekimi gibi işlemler için arkadaşlarıma başvuruyorum. Hatta şu anda ortodontik tedavi görüyorum. Üniversite yıllarında tedavi edilmiş bir dişimi, 15 yıl sonra iltihaplanınca çektirmek zorunda kaldım. Çekim yapılmış boşluğa da çene cerrahı arkadaşım implant uyguladı. Bu arada, dişlerimdeki çapraşıklığı düzeltmek için bu boşluğu kullanmayı düşündük ve ortodontik tedaviye başladık. Yaklaşık altı aydır diş teli takıyorum ve tedavim neredeyse bitmek üzere. Bu yüzden dişlerime bugünlerde ayrı bir özen gösteriyorum.
Diş sağlığı tüm vücudu ilgilendiriyor Ağzımız; hem sindirim sisteminin başlangıcı hem estetik görünümün önemli bir parçası hem de insanlarla iletişimimizin temel taşı… Ancak hayatımızı doğrudan tehdit edene kadar onu ihmal ediyor, gereken bakımı göstermiyor ve sonunda daha büyük sorunlarla diş hekiminin kapısını çalıyoruz. Amerikan Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölüm Başkanı Diş Hekimi Pınar Cebe, dişlerin domino taşlarına benzetilebileceğini benzetilebileceğ ini belirterek şunları söylüyor; s öylüyor; “Tıpkı domino taşları gibi biri yıkılınca diğerleri de yıkılıyor. Yani eksik dişler önce konuşmada bozukluğa ve estetik görünümde kayıplara neden oluyor. Bir sonraki adımda çiğneme ve ısırma zorluklarına, devamında da mide ve bağırsak sorunlarına yol açıyor.” Ağız ve diş sağlığının en önemli hastalıkları olan diş çürükleri ve dişeti iltihaplanmaları tedavi edilmedikleri sürece diş kayıplarına, çene kemiğinin erimesine ve iltihaplanmasına yol açabiliyor. Aynı zamanda kalp, böbrek, eklemler gibi vücudun bazı diğer organlarında da önemli sorunlara neden olabiliyor.
Doktorumun sözünden çıkmıyorum Diş sağlığı açısından beslenmeme de çok dikkat ediyorum. Özellikle asitli içeceklerden, karbonhidratlı yiyeceklerden, şeker ve çikolatadan uzak duruyorum. Sert ve kabuklu yiyecekleri mümkün olduğunca tüketmiyorum. Kontrollerimi hiç aksatmıyor ve doktorumun sözünden hiç çıkmıyorum. Çünkü böyle uzun tedavilerde bir yeri düzeltirken diğer dişlere zarar vermemek ve onları korumak çok büyük önem taşıyor. Diş hekimi koltuğuna karşı olan korkum herkesinki kadar… Koltuğun öbür tarafında yer almam, korkmama tabii ki engel olmuyor. Hasta olunca işler değişiyor. Yine de dişime ne yapılacağını bilmek korkumu hafifletiyor.
Dişler, estetiğin önemli parçası… Günümüzde diş estetiği, yüz estetiğinin en önemli bölümlerinden birini oluşturuyor. Çok diri ve pırıl pırıl görünen bir cilde sahip olsanız bile dişlerinizdeki en ufak kusur hemen dikkat çekiyor. Bunların en başında da diş renginin sarı olması geliyor. Bunun için en sık uyguladığımız ve hemen cevap aldığımız yöntem diş beyazlatma oluyor. Ben de kendime uyguladım ve çok memnunum. Hatta ortodontik tedavim sonrası tekrar yaptıracağım. Ağız ve diş bakımı konusunda çevremdekileri en çok doğru diş fırçalamaları konusunda uyarıyorum. Sekiz yaşında bir kızım var ve diş fırçalama alışkanlığını kazanması için uğraşıyorum. Önceleri dişlerini ben fırçalıyordum ama artık kendisi yapabiliyor. Arkadaşlarıma çocuklarını özellikle asitli içeceklerden uzak tutmalarını ve düzenli olarak diş hekimine muayene ettirmelerini öneriyorum. Üzerinde en çok durduğum konu ise sigara. Arkadaşlarıma sigarayı bırakmaları karşılığında diş beyazlatma hediye ediyorum.”
Diş ve diş eti sağlığının temel adımları Günde iki sefer, üçer dakikadan toplam altı dakikayı dişleriniz için ayırın. ● Diş ipi kullanın. ● Sorunların erken teşhisi için yılda en az iki kez diş hekiminin kapısını çalın. ● Ağız sularını zaman zaman ferahlık için kullanabilirsiniz ancak diş temizliği için yeterli olmayacaklarını unutmayın. ● Şekerli, asitli yiyecekler ile sigara ve diğer tütün ürünlerinin diş sağlığının baş düşmanı olduğunu unutmayın. ● Eğer asitli veya şekerli bir gıda tükettiyseniz ardından dişlerinizi suyla çalkalayın ya da fırçalayın. ● Peynir, süt ve yoğurt gibi kalsiyumdan zengin diş dostu besinlere ağırlık verin. ● Marketlerde satılan diş beyazlatıcı ilaçlardan uzak durun. ●
OCAK 2013
41
◗
Diş Hekimi Doç. Dr. ZEKAİ YAMAN
◗
Diş Hekimi ERDİL KÖKSÖKEN
Dişlerimi film sahnelerindeki gibi fırçalıyorum
Şekerli ve asitli gıdalardan uzak duruyorum
“Ağız ve diş bakımım için günde üç defa, en az üç dakika dişlerimi fırçalıyorum. Her sabah ve akşam ağız duşu ile bakımı takiben tüm dişlerimin arasını temizleyecek şekilde düzenli diş ipi ve dezenfektanlı gargara kullanıyorum. Bunları yıllardır ve her gün hiç sıkılmadan yapıyorum. Hiç çürük veya dolgulu dişim yok. İnanmadınız değil mi? Ben de inanmadım, hatta söylerken içimden güldüm. Ağız ve diş bakımını, kozmetik bir işlem olarak değil de, vücut sağlığımızın bir parçası olarak gördüğümüz zaman önemini tam anlayabiliriz. Evde uyguladığım bakım aslında sabah ve akşam diş fırçalamadan ibaret. Zaten özel bir durum yoksa fırçadan daha fazlası nadiren gerekli oluyor. Benim de ağız ve diş bakımı için öncellikli tercihim diş fırçası oluyor. Özellikle tadını ve kokusunu sevdiğim bir diş macunu eşliğinde bolca köpürterek, bir film sahnesi kıvamında dişlerimi fırçalamaktan hoşlanıyorum. Bazı filmlerde oyuncunun fırçayı sallayarak yanındakine bir şeyler anlattıktan sonra fırçalamaya devam etmesi, arada durup dışarıyı seyretmesi hoşuma gidiyor.
“Bence ağız ve diş sağlığı, genel sağlığımızın çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Düzenli yapılan çürük kontrolleri ve diştaşı temizliği, oluşabilecek sorunların erken teşhisi ile dişlerin ağızda uzun vadede sağlıklı kalmasını sağlıyor. Ben de kendi ağız bakımımı bu çerçevede ele alıyorum. Ağartıcı veya granül içeren, günlük kullanıma uygun olmayan diş macunlarını tercih etmiyorum ve önermiyorum. Hastalarıma da günlük kullanıma uygun, kendilerinin tercih edebilecekleri diş macununa ilave olarak diş ipi kullanımının önemini hatırlatıyorum. Aynı kurallar kendi ağız sağlığım için de geçerli oluyor. Günlük diş bakımının en önemli kısmı tabii ki diş fırçalamak… Günde en az iki kere dişlerimi fırçalıyorum ve iki dakika fırçalamanın günlük diş bakımı için büyük oranda yeterli olduğunu düşünüyorum. Bununla beraber günde bir kere diş ipi kullanımına özen gösteriyorum. Düzenli ağız kontrolümü kendim yapıyor ve gerekli önlemleri alıyorum. Gerekiyorsa tedavilerimi aksatmıyorum. Beslenme konusunda şekerli ve asitli gıdalardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum. Herkes gibi çocukluğumda diş ağrısı ile tanıştığım oldu ancak diş hekimi fobim hiç oluşmadı. Buna rağmen tedirginlik duyan hastalarımı daima anlamaya çalışıyorum. Hastalarıma verdiğim tavsiyeler ve güncel tedavi yöntemlerini, ailem ile yakın çevremle de sürekli paylaşıyorum; bunun etkili olduğunu düşünüyorum.”
Kalp için iyi olan diş için de iyidir Ağız ve diş sağlığını korumanın en kolay yolu hastalık oluşmadan önlem almak… Yani koruyucu diş hekimliği veya düzenli kontroller ve muayene önem taşıyor. B en de iyi bir hasta olarak düzenli diş hekimi kontrollerine gidiyorum. Bazen bu kontroller, bir yandaki odaya geçip ‘Pınar, şu dişimde bir şey var mı?’ düzeyinde kalabildiği gibi, detaylı bir temizlik, dolgu gibi işlem de olabiliyor. Diş sağlığı ile beslenmenin doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. En basit anlatımla, kalp sağlığınız için yapmanız gerekenler diş sağlığınız için de geçerli... Kaçınılması gereken temel gıda ise şeker ve ürünleri… Bugüne kadar ağız ve diş sağlığına dair önemli bir problem yaşamadım, hiç diş ağrısı çekmedim ama çok çeken gördüğüm için “Allah kimseye vermesin” diyorum. Diş hekimi koltuğundan korkmuyorum. Koltuğa oturduğumda, ne yapıldığı ya da yapılacağını düşünmeyip, deniz kıyısında yürüyüşe çıkıyorum. Tükürük emicinin sesi dalgalar; ağızımdaki sular deniz suyu; reflektör güneş; koltuk da bir şezlong olunca işler kolaylaşıyor. Diş konusunda çevremdeki herkesin üzerinde önemli bir etkim olmasına rağmen beş yaşındaki kızıma karşı etkili olamadığımı itiraf etmeliyim. Fırçalama alışkanlığı aileden gelen ve görmek suretiyle kazanılan bir alışkanlık. Birlikte banyoya gidip, dişleri ailecek fırçalamak en etkili yöntem…”
42
OCAK 2013
Dişleri doğru fırçalamanın püf noktaları Diş hekiminiz özellikle bir fırça tavsiye etmediyse kılları naylon, orta sertlikte bir fırça seçin. ● Fırçanın tüm diş yüzeylerine ve arka bölgelere kolay ulaşabilmesi için kafasının çok büyük olmamasına dikkat edin. ● Çok sert darbelerle değil, yumuşak ve dairesel hareketlerle ve diş eti hizasından başlayarak fırçalayın. ● Dişlerin ağız içindeki tüm yüzeylerini yani bütün beyazları fırçalayın. ● Dil yüzeyindeki papillalar arasında bakteri birikimi olabileceğinden özel dil fırçası ya da diş fırçası ile dilinizi de fırçalayın. ● Çürükleri önleyeceği ve diş yapısını güçlendireceği için florlu bir diş macunu kullanın. ● Fırçalama tamamlandıktan sonra dişlerin ara yüzeylerini diş ipiyle temizleyin. Diş ipinin diş etlerini kesmemesine dikkat edin. ● Diş fırçanızı üç ayda bir değiştirmeyi ihmal etmeyin. ●
Çocuğunuzu iki yaşından itibaren diş hekimi ile tanıştırın Dişleri sağlıklı, diş hekimini seven ve güvenle diş tedavisi yaptırabilen nesiller yetiştirmek için en büyük sorumluluk ailelere düşüyor. Diş bakımı konusunda örnek olmak ve beslenme hatalarından kaçınmak, sağlıklı dişler için en önemli adımları oluşturuyor.
Y
etişkinlikte diş ve diş eti hastalıkları ile uğraşmamak için aslında çocuk doğduğu andan itibaren koruyucu önlemler almak gerekiyor. Çocuklarda ağız hijyeni sağlanmasının önemi, diş fırçalama alışkanlığı, etkin fırçalama tekniklerinin öğretilmesi, bu konuda eğitimin verilmesi sağlıklı süt dişleri ve daimi dişler için en temel rehberi Çocuk Diş Hekimi oluşturuyor. Amerikan Hastanesi Ağız Nihal Çetin Turan ve Diş Sağlığı Bölümü’nden Çocuk Diş Hekimi Nihal Çetin Turan, çocuklarda sağlıklı dişlerin, sağlıklı çiğneme, sağlıklı beslenme, estetik ve konuşma açısından da çok önemli olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Pedodonti yani çocuk diş hekimliği, 0-14 yaş arası çocukların süt ve daimi dişlerinin sağlığını koruyan, oluşan hastalıkları tedavi eden bir branş… Bebeklerde ilk süt dişlerinin ağız içerisinde görülmesiyle beraber düzenli olarak çocuk diş hekimlerinden yardım almak, sağlıklı bir ağız hijyenine sahip olmayı da beraberinde getiriyor. İlk dişler ile birlikte temel bilgilendirmeler yapıldıktan sonra, iki yaş sonrası rutin olarak altı aylık kontrollerle florür ve fissür örtücü gibi koruyucu uygulamalar için çocuklar takip altında tutuluyor. Böylece bir sorun oluşmadan, oluşsa dahi sorun ilerlemeden basit müdahaleler ile ağız sağlığı korunmuş oluyor.” Çocuklarda ağız-diş sağlığı, yaş grupları ve
çürük risk faktörlerine göre farklı yöntemler kullanılarak sağlanıyor. Çocuk için doğru yöntem ve tekniği uzman hekime danışarak öğrenmek gerektiğini belirten Çocuk Diş Hekimi Turan, “Diş fırçası kullanırken çocuklar fırçayı ısırarak deforme edebilir. Bu nedenle yaş grubuna uygun fırçaları ortalama üç-dört aylık aralıklarla değiştirmek gerekiyor. Ağız suyu, gargara gibi yardımcı temizlik ürünleri ise çocuklarda rutin olmadan, ihtiyaç olduğu dönemlerde kullanılıyor. Diş ipi kullanım tekniği çocuklar için oldukça zor olduğu için daimi dişlerin çıkmaya başlaması ile birlikte diş ipi kullanımının sağlanması gerekiyor” diyor.
Dişler çıkınca gece beslenmesi kesilmeli Günümüzde market raflarında çocukları cezbeden şekerli gıdalar, yapışkan şekerler ve asitli içecekler çocukların dişlerinde çürük oluşması riskini artırıyor. Öte yandan halen çok sık rastlanan bebeğe gece boyu şekerli içecek, mama veya süt vermek gibi alışkanlıklar da çürükleri artırıyor. Çocuk Diş Hekimi Nihal Çetin Turan, dişler çıkmaya başladıktan sonra gece beslenmesinin mutlaka kesilmesi ve şekerli abur cuburların tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurguluyor.
OCAK 2013
43
röportaj
Yıldız Yıld ız Çağrı
Atik At ikso soy y
“Berrin’in
tam tersiyim;
44
ben gülmeyi çok severim” OCAK 2013
“Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinde Berrin karakterini canladıran Yıldız Çağrı Atiksoy ile yoğun set çekimleri arasında buluştuk. Oyunculuktan beslenme şekline pek çok konuyu konuştuğumuz Atiksoy, herkesin merak ettiği cilt problemini nasıl çözdüğünü de anlattı. Deran ÇETİNSARAÇ Fotoğraflar: Serkan ŞENTÜRK
Sizi seçmelerinin sebebi sizce neydi? Seçmeler çok kötü geçmişti aslında. İnanılmaz heyecanlandım, yapamadım. Normalde ezberim çok kuvvetlidir ama heyecandan ezberi bile yapamadım. Yönetmenimiz bana teşekkür edip “Çıkabilirsiniz “Çıkabilirsiniz”” dedi. Çıktım ve nasıl ağladım anlatamam size... Akşam telefon geldi ve seçildiğimi söylediler. İnanılmaz şaşırdım, sürpriz oldu benim için. Yönetmenimiz Zeynep Günay Tan, bana “Sende Berrin’in bakışları var” dedi. Eminim “Berrin”i benden daha iyi oynayacak çok kişi var ama bu şans işi.
✎
Ü
ç yıl önce tüm Türkiye’ye deyim yerindeyse gözyaşlarına boğan “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisi yeni yüzlerle tanışmamızı sağladı. İzmirli genç oyuncu Yıldız Çağrı Atiksoy, baba sevgisinden mahrum yetişmiş evin büyük kızı “Berrin” karakteriyle bütünleşmiş durumda. Daha ilk sezon çekilirken bile insanlar Atiksoy’u çevirip “Sen gülebiliyor musun?” diye sormuş. Oyunculuk kariyerinde daha yolun başında olduğunu söyleyen Yıldız Çağrı Atiksoy’u Beykoz’da dizinin setinde ziyaret ettik ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Diziniz yayınlandığı ilk günden bu yana bir fenomen haline geldi. Neler değişti hayatınızda? Diziler sayesinde Türkiye’de kesinlikle ünlü oluyorsunuz, tanınıyorsunuz ama ben ünlü olmayı çok fazla umursayan biri değilim. Görsel olarak tanınıyor olmak beni ilgilendirmediği için bu anlamda bir şey değiştirmedi hayatımda. İçsel anlamda ise çok güzel dostluklar edindim; bu dizi benim için okul gibi oldu. Hoca diyebileceğim oyuncu ablalarım ve ağabeylerimden çok şey öğrendim. Hem hayata hem de oyunculuğa dair her şeyi konuşuyoruz. “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” setinde, her şeyi paylaşabileceğimiz bir ortam oluştu. Kendimi geliştirmek adına bu üç senede çok fazla birikimim oldu. Bu dizinin kariyer planlarınız arasında bu kadar büyük yer tutacağını tahmin etmiş miydiniz? Ben hayatım boyunca hiç plan yapmadım, plan yapmayı hiç sevmem. Sadece bu dizide olmayı çok fazla istedim. Dizinin daha ilk oluşum aşamasında Kanal D İç Yapımlar’dan nasıl olacağını dinlediğimde zaten büyük bir iş, büyük bir proje olacağını anlamıştım.
Şimdi son sezonu oynuyorsunuz değil mi? Üç sezonluk bir işti ama biliyorsunuz yapım şirketi veya kanal değişiklik yapabiliyor isterlerse. Erkan Petekkaya’nın diziden ayrılışı sizi nasıl etkiledi? Erkan Petekkaya’nın dizide büyük bir ağırlığı vardı; hem izleyici açısından hem de sette oyuncular arasında. Sadece Erkan ağabey değil, Farah Zeynep Abdullah ve Emir Berke Zincidi’nin ayrılığı da etkiledi. Bizim dizi domino taşı gibi; bir taşı çektin mi hepsi devrilebilir. Bir anda üç ana karakter gitti. Yeni gelen oyuncularımız inanılmaz iyiler ama sanki gidenlerin yeri dolmuyor. Üç sezondur birlikteydik, beraber büyüdük gibi bir şey... Oynadığınız karakter de sizinle birlikte büyüdü dizide; sizce “Berrin” nasıl biri? Berrin, bana çok asi bir karakter gibi geliyor. Çok isyankar ve negatif biri aslında. Berrin’i ya çok seversiniz ye da nefret edersiniz; ortası yok. Bunun da sebebi baba sevgisi görmemiş olması. Ayrıca dizide bu kadar sert duran bir kızın, aşkın karşısında ne kadar güçsüz olabileceğini de görüyoruz. Siz “Berrin”in yaptığı gibi aşkının peşinden böyle koşup gider misiniz? Ben o kadar kör aşık olamazdım herhalde. Berrin, ailesinde huzur olmadığı için Ahmet’in peşinden bu kadar koşuyor. Hayata karşı hep katı duruşu var. Ben Berrin’in tam tersiyim bu arada. Berrin gülmez, ben hep gülerim. Çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Tiyatro okumayı, İstanbul’da oturmayı ve bu dizide oynamayı çok istedim. İstediğim her şey oldu. Sanırım insan kalben istemeli. Tabii istek ve şansın yanında aklınızı da kullanmalısınız. Benim doğru kararlar vermemde ailemin desteğinin de büyük etkisi var.
OCAK 2013
45
Her zaman spor yaparım. Oyunculuk yaptığınız için dinç olmak zorundasınız. Stretching bale yapıyorum, şimdi aletli pilatese geçtim. Bir de at binmeyi çok seviyorum; huzur buluyorum. Dizi sonrası için plan yaptınız mı? Akıl danıştığım hocalarım var; hem okuldan hem de önceki dizilerden. Atacağım adımı her zaman onlara danışırım. Bundan sonrası riskli çünkü üç sene boyunca insanlar sizi Berrin olarak kabul etmiş. Seyirci, bir sonraki karakterinizi hazmedemeyebilir. hazmedemeyebilir. Hatta başıma şöyle bir şey geldi; bir kafede arkadaşlarımla oturuyordum. Kahkahalar atıp gülüyordum, yan masada oturan bir teyze dönüp bana “Sen gülebiliyor musun?” dedi. Daha dizinin ilk senesi, yani birinci sezondaydık. Benim normal hayatta da roldeki gibi olduğumu zannediyor... Diziden sonra belki yurt dışında eğitim alabilirim ama bilemiyorum. Siz plan yaparsınız, tam o anda öyle bir karakter teklifi gelir ki tüm planlarınız iptal olabilir. İleride birlikte rol almak istediğiniz oyuncular var mı? Şener Şen veya Çetin Tekindor ile birlikte oynamayı çok isterim. Dizi oyuncuları çoğunlukla çalışma saatlerinden ve yoğun makyaj dolayısıyla cilt problemlerinden şikayet eder. Sizin var mı böyle sorunlarınız? Bir rahatsızlık geçirdim, yüzümde kist oluştu. Seyirci ergenlik sivilcesi olduğunu düşündü ama aslında kistik bir durumdu. Bir senelik ilaç tedavisi uygulandı. Bu arada benim ismimi kulanıp uydurma bir maskenin tanıtımını yapmaya çalıştılar, kesinlikle hiç alakam yok. Doktorumun bana verdiği ilaçlarla cildim düzeldi. Hiç kolay bir süreç değildi. Cilt bakım ürünlerinde neye dikat edersiniz? Doktorumun bana verdiği dermokozmetik ürün veya ilaçlar dışında hiçbir şey kullanmıyorum. Onun önermediği bir şeyi kesinlikle yüzüme değdirmem. Cilt bakımı yapıyor mu doktorunuz? 15 günde bir cilt bakımı uyguluyor. Oksijen maskesiyle yüzümü temizliyor, böylece cildim daha canlı görünüyor. Saçlarıma badem yağı sürüyorum çünkü sette çekilen fönler yüzünden saçlar yıpranıyor. Bir de masaj yaptırmayı çok severim. Spor yapıyor musunuz? Her zaman spor yaparım. Oyunculuk yaptığınız için dinç olmak zorundasınız. Strecthing bale yapıyorum, şimdi aletli pilatese geçtim. 15 günde bir vakit buldukça
46
OCAK 2013
yüzmeye gidiyorum. At binmeyi çok seviyorum. At binerken sessiz, sakin bir ortam bulduğum için huzur buluyorum. Kendinizi yenilemek ve düşüncelere dalmak istediğinizde at binmek çok işe yarıyor.
Nerede at biniyorsunuz? Polonezköy’de Saklı Bahçe’ye gidiyorum, hatta bazen orada kalıyorum. Bir nevi kaçış noktam. Beslenmenize dikkat ediyor musunuz? Ben o şanslı kesimde bulunuyorum, yediklerime hiç dikkat etmem. Hatta çoğunlukla kilo almaya çalışıyorum. Hayatımda hiç rejim yapmadım. Çalışma süreleriniz yüzünden enerjinizin sürekli yüksek kalması gerekiyordur. Enerjinizi yükseltmek için neler tüketiyorsunuz? Meyveli yoğurtları çok seviyorum, sette aralarda yerim. Kuru kayısı, kuru üzüm de bol tüketirim. Takviye olarak enginar hapı alıyorum. Bir de bol bol su içiyorum. Özel hayatınıza vakit ayırabiliyor musunuz? Erkek arkadaşım yok. Olacağı zaman benim çalışma tempomu bilip hayatıma gireceği için sorun yaşayacağımı düşünmüyorum. Bunu bilip de sorun ederse, geldiği gibi gider. Zaten ailem ve arkadaş çevrem sürekli yanımda olduğu için sıkıntı çekmiyorum. Benim yalnızlık fobim var, kitap okurken bile biri mutlaka yanımda olmalı. Tek başıma kitap bile okuyamam.
Bir rahatsızlık geçirdim, yüzümde kist oluştu. Doktorum bir senelik ilaç tedavisi uyguladı. İsmimi kullanıp bir maske ile düzelmişim gibi uydurma haber çıkardılar; kesinlikle hiç alakası yok. Doktorumun verdiği ilaçlarla cildim düzeldi ve hiç kolay bir süreç değildi.
OCAK 2013
55
sağlık
Ağrınızla vedalaşmak için önce onu
küçümsemeyi öğrenin Bel, baş ve boyun ağrıları... Türkiye’de en sık görülen şikayetlerin başında geliyor. Çaresini ağrı kesicilerde arayanlar bir süre sonra bu ilaçların bağımlısı oluyor. Doktor doktor gezenlerin kaderini ise doğru kapıyı çalabilme olasılığı belirliyor. Aslında çözümü sandığınız kadar zor değil. Önce onu küçümsemeniz, “Seni yenebilirim” demeniz gerekiyor... ✎
Ruken Akbay Gürtaş
A
ğrı, büyük filozofları bile üzerinde düşünmeye itecek kadar hayati bir olgu. Dindirilmediğinde, Dindirilmed iğinde, sürekli hal aldığında, “ insana hayatı zehir edebiliyor. İşin ilginci ağrının standart bir çözümü yok. Ağrı kişiye özel! Dolayısıyla ağrıyı yakından tanımak doğru tanımlamak gerekiyor” diyor Prof. Dr. Serdar Erdine. O Türkiye’de ağrı bilimi denildiğinde ilk akla gelen isim. Dile kolay sekizi İngilizce, 23’ü Türkçe 31 kitabı bulunuyor. Şimdi ise son kitabı ile okurlarına ve hastalarına sesleniyor. Ağrıyı korkulan, gizlenen, kaçınılan bir hastalık olmaktan çıkarmak istiyor. Bu yüzden durmadan ağrı hakkında yazıyor, bilimsel çalışmalar yapıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Ağrı Ünitesi’nin Kurucusu olan Prof. Dr. Erdine ile buluştuk, “ağrılarımızı” mercek altına aldık.
48
OCAK 2013
En basit tanımıyla ağrı nedir? Ağrıyı iki şekilde ele almak gerekiyor. Birincisi vücudun bir alarmı olan yani hastaya beni hekime götür diyen bir sistemdir. Buna “akut ağrı” diyoruz. Örneğin bir insanın apandisti delindiğinde karnı ağrımaya başlıyor, böbrek taşı kendine göre bir ağrı veriyor. Bu akut ağrı bir alarm sistemidir. Diğer ağrı ise kronik ağrı dediğimiz yani artık alarm sistemi olmaktan çıkan doğrudan doğruya hastalık olarak kabul edilen türüdür. Kronik ağrı ise başlı başına hastalıktır. Bel ya da baş ağrısı düşünün; hastanın hekime gitmesinin nedeni nedir? Ağrısıdır. Ne ister? Ağrısının tedavisini ister. İşte o yüzden akut ağrı bir alarm, kronik ağrı ise bir hastalıktır.
Ağrı ile acıyı nasıl ayırt edebiliriz? Ağrı ile acının ayrımı bundan 10 sene önce yapılabildi. Bir insanın benliğine karşı olan her türlü tehdit acıdır. Örneğin bir yakınınızı yitirdiğiniz zaman acı çekersiniz, sevdiğiniz insan giderse acı çekersiniz. Ama her acı ağrı değildir. Acı daha çok hissiyat yönüyle ortaya çıkıyor. Ağrı ise daha objektif, daha elle tutulan, daha nesnel bir olaydır. Yani insanın canı acıdığı zaman o bir ağrıdır. Bir yere vurursunuz canınız acır, bu ağrıdır. Ama birini kaybettiğiniz zaman çektiğiniz acı ağrı değildir. İkisinin arasında bu fark var. Ağrıyı psikolojik ve fizyolojik olarak ayırabiliyor muyuz? Özellikle hasta yakınları arasında çok sık görülen bir yanlış var. Yakınlarının ağrısı çok uzun zaman devam ettiğinde, mesela yıllarca baş ağrısından yakınan bir hasta için hasta yakınları hemen “Bu psikolojiktir” demeye başlıyor. Bunu tedavi edemeyen hekimin de en kolaya kaçıp söyleyebileceği şey yine bu ağrının psikolojik olduğudur. Bu son derece yanlış. Hasta hekime geldiğinde “Benim ağrım var” dediğinde öncelikle ağrı gerçek olarak kabul edilmeli. Daha sonra gerçek gerçek olup olmadığı araştırılmalı. Burada iki şey ortaya çıkıyor. Birincisi kronik ağrıların yani yıllarca ağrı çeken bir insanın depresyona girmesinden ya da psikolojisinin bozulmasından daha doğal bir olay yoktur. Düşünün bir kişi sabah kalkıyor ve işe gidecek ama ağrıyla güne başlıyor. Bu insanın psikolojisi tabii ki bozulur. Bu doğal bir olaydır ve psikolojik bir sonuçtur. Diğer grup ise, ki en tehlikeli grup odur, psikolojik birtakım sorunları ağrı olarak adlandırır. Biz buna somatizasyon deriz, fiziksel bir olay yoktur. Örneğin her tarafım ağrıyor diyen bir insanda genelde ağrıdan şüphelenmeyiz. Burada ağrı bir kazançtır. Hasta ilgiyi kendisine çekmek için ağrıyı kullanabiliyor. Bu durum daha çok kadınlarda görülüyor. Bunun sebebi de toplumsal baskıdır. Herkesin ağrı eşiği farklı olabiliyor. Neye göre değişiyor bu eşik? Mesela elinizi bir ısıya değdirdiğiniz zaman vücuttaki belli reseptörler o ısıyı algılıyor. Aynı şekilde nosiseptör dediğimiz ağrı algılayıcıları var. Bu ağrı algılayıcıları ağrıyı algılıyor, beynin sinir uçları bu ağrıyı önce omuriliğe sonra beyne taşıyor. Her insanın bir mimarisi var. Beynin de bir mimarisi var. Bu beynin mimarisi aynı imzanız gibidir. Herkesin imzası birbirinden farklı. Beynin olaya yanıt verişi de farklı. Ağrı eşiği dediğiniz olay insanın ağrıya verdiği yanıtın boyutudur. Çok düşük ağrı gören de büyük tepki verebilirken, diğerinin çok ağrısı vardır ama dayanıklıdır az tepki verir. Bu beynin sinir sistemi yapısından tutun doğduğu andan itibaren aldığı tüm kültür, eğitim, cinsiyet, din hepsi bu mimari içerisinde belli bir yapıya oturur ve ağrıya cevap verir. O yüzden de ağrı eşiği insandan insana farklılık taşır. Ağrı eşiği sonradan güçlendirilebilir. Ağrıyı yenmek için neler yapılabilir? Böbrek taşı ağrısı en ciddi ağrılardan biridir. Ben taş düşürürken ağrı kesici kullanmıyorum. Beynimle ağrıyı kontrol altına alabiliyorum. Bu öğrenilen bir
Buda, ‘Her şey ağrıdır’ diyor. Doğum ağrıdır, sevdiğinden ayrılmak ağrıdır, nefret bile ağrıdır. Fransız şair Alfred de Musset, ‘İnsan çıraksa ağrı onun ustasıdır!’ diyerek özetliyor ağrıyı. Nietzsche ise kendisinden bekleneni yapıyor, ağrısına bir isim veriyor. Ona ‘köpek’ diyor. Ağrıyı aşağılayarak tedaviye çalışıyor. Ağrının kölesi olacağına, sahibi olmayı yeğliyor. olaydır. Bunun eğitimleri var. Beyninizi belli noktalara odaklayarak, pozitif düşünerek ağrınızı kontrol altına alabilirsiniz. Bu sayede ağrı eşiğinizi yükseltebilirsiniz. Bir kitapta Nietzsche “Ağrıma köpek diyorum” diyor. Ağrıyı aşağılıyor ve başarılı oluyor. Bu şekilde ağrılarını kontrol altına alabilirsiniz. Örneğin ateş üzerinde yürüyen insanlar var. Bunlar tıkır tıkır sanki Bağdat Caddesi’nde yürür gibi yürüyor. Onlar ağrı çekmiyor. Çünkü ağrı eşikleri beyin tarafından kontrol altına alınarak çok kuvvetli oluyor. Bunun sebebi, vücudun ağrıya karşı birçok kimyasal madde salgılaması. Onların içinde belki de en ilginci olan endorfin dediğimiz morfin türevleri. Yani vücut, kimyasal yapısı neredeyse morfinle birebir eşdeğer olan maddeler salgılıyor.
Endorfini yükseltmek için sizin önereceğiniz şeyler var mı? Egzersiz yapan insan her zaman daha sağlıklı oluyor. Sonuçta bir sürü kimyasal madde salgılanıyor ve bu maddeler ağrıyı dindirmek için işe yarıyor. Ne zaman uzmana başvurulmalı? Ani başlayan ağrılarda mutlaka hastaneye gidilmeli. Akut (alarm) ağrılarda da gidilmeli, kronik ağrılarda ise üç aydan sonra mutlaka gidilmeli. Bu uzmanlar genelde dalına bağlı olarak fizik tedavi, nöroloji, nöroşirürji ya da romatoloji bölümlerinden olabilir. Ağrının tedavisi o hekimin alanına girmiyorsa, hekim hastayı mutlaka doğru branştaki meslektaşına göndermeli. OCAK 2013
49
Kronik ağrının işaretleri Öncelikle uyku düzeniniz bozulur. ● Enerjiniz azalır. ● Sinirlilik hali başlar. ● İştahsızlık başlar. ● Depresyon gelişir. ● Gelişigüzel ağrı kesici kullanmaya başlarsınız. ● Ailevi sorunlar baş gösterir. ● Sağlık sistemi ve hekimlerle sorunlar baş gösterir. ● Hasta tıp dışı yöntemlerden, alternatif tedavi yöntemlerinden medet ummaya başlar. ●
“Ağrı kesicilerin fazla alınması da baş ağrısını artırır. Ağrı kesiciler bir noktadan sonra yanıt vermemeye başlar. Bunun tedavisi morfin tedavisi ile aynı. İlacı kesersin, ilk 15 gün çok acı çekersin ondan sonra ağrı pat diye kesilir. Hastaların ilk 15 gün gerçekten çok canları yanar. Daha sonra ağrı yavaşlar ve sonra tamamen kaybolur.” Ağrı kesici kullanımında nelere dikkat edilmeli? Türkiye’de en çok yapılan yanlışlardan biri ağrı kesici ve antibiyotiklerin yanlış kullanılması. Hesaplanan rakam senede iki milyon. Ağrı kesiciler sonuçta bir zehirdir. Arenos’un çok güzel bir lafı var: “Her ilaç zehirdir dozu ayarlanmadığı sürece.” Hastalar hekime sormak yerine ya eczaneye ya da yakınlarına soruyor. İlaç işe yaramazsa başkasını alıyorlar. Bu da ağrı kesicilerin yanlış kullanımlarını getiriyor.
Kronik ağrı ile başa çıkma yolları Kronik ağrınız olduğu gerçeğini kabul edin. Kendinize hedefler bulun, hobi ve toplumsal etkinliklerinizi artırın. ● Kronik ağrı yüzünden kendinize ve ailenize kızmayın, ağrınıza kızın. ● Ağrı kesicileri hekimin tavsiyesine göre düzenli olarak alın. Daha sonra yavaş yavaş kesmeye çalışın. ● Fiziksel durumunuzu en iyiye getirmeye çalışın. ç alışın. Kondisyonunuzu artırın. ● Gevşemeyi öğrenin, gevşeme egzersizlerini düzenli olarak uygulayın. ● Kendinizi sürekli meşgul edin. ● Aktivitelerinizi artırın. ● Aile ve yakınlarınızla sağlıklı ilişkiler kurun. ● Hekiminizle açık ve düzgün bir ilişki kurun. ● Diğer ağrı çeken insanlarla bir araya gelin, onlarla dertlerinizi paylaşın. ● Umudunuzu yitirmeyin. ● ●
50
OCAK 2013
Bel ağrısından korunmanın yolları ● Ağır bir cismi hareket ettirmek için kollarınızla itmeyin. Arkanızı dönüp geriye doğru itin, böylece ağırlığı bacaklarınıza vermiş olursunuz. ● Arkası düz bir sandalyede oturun ve omurganızı sandalyenin sırtlığına düzgün bir şekilde dayayın. ● Ağır bir cismi kaldıracağınız zaman dizlerinizi ve kalçalarınızı bükün ve belinizi düz tutun. ● Ağır bir cismi belinizden daha yükseğe kaldırmayın. ● Taşıdığınız paketleri kolunuzu bükerek vücudunuza yakın tutun. ● Uzun süre aynı pozisyonda oturmanız gerekiyorsa bir ayağınızı hafif yükseğe dayayın. Bu belinizin düzgün durmasını sağlar. ● Öne eğileceğiniz zaman dizleriniz bükün. ● Araba kullanırken pedallara yakın oturun, emniyet kemerinizi takın ve belinizin arkasına yastık gibi bir destek koyun. ● Uyurken yan yatın ve dizlerinizi bükün. Dizlerinizin arasına bir yastık da koyabilirsiniz. ● Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun. ● Başınızı yüksekte tutmanızı gerektiren başka bir sağlık probleminiz yoksa uyurken yüzüstü dönmeyi önlemek için yatağınızın ayak kısmını 20 cm yükseltin.
Sık görülen kronik başağrılarının özellikleri Ağrı tipi:
Görülme sıklığı:
Cinsiyet farkı:
Ağrının karakteri:
Ağrının şiddeti:
Ağrının yeri:
Ağrının süresi:
Ağrının sıklığı:
Ek özellikler:
Migren
%15-23
Kadınlarda 2-3 kat daha fazla
Zonklayıcı
Şiddetli dayanılmaz
Genellikle tek taraflı
4-72 saat
Bir ayda en az 2-5 atak veya daha fazla
Genellikle bulantı, kusma ve ışığa, sese duyarlılık olmuyor.
Gerilim tipi baş ağrısı
%79
Kadınlarda daha fazla
Sıkıştırıcı
Hafif - çok şiddetli
Genellikle çift taraflı
30 dakika 7 gün
Bir ayda en az 10 gün veya daha fazla baş ağrısı
Sıklıkla bulantı, kusma ve ışığa, sese duyarlılık olmuyor.
Küme tipi baş ağrısı
%0,040,09
Erkeklerde 5 kat daha fazla
Oyucu, batıcı
15-180 dakika
Birkaç hafta süren, gün içinde pek çok kez gelen baş ağrısı atakları, ardından birkaç ay süren ağrısız dönemler
Gözde sulanma, batma ve burun tıkanıklığı oluyor.
Boyundan kaynaklanan baş ağrısı
%4-6
Kadınlarda biraz daha sık
Zonklayıcı ve batıcı olmayan ağrı
Değişken
Değişken
Boyun hareketleriyle ağrı ortaya çıkıyor, boyun hareketlerinde kısıtlılık olabiliyor, lokal anestezik ilaçlarla ağrı bloke ediliyor.
Çok Her zaman şiddetlitek taraflı dayanılmaz ve göz çevresinde
Orta şiddetli
Enseden başlayıp yukarı çıkar, her zaman tek taraflı
Prof. Dr. Serdar Erdine kimdir? 1972 yılında Kadıköy Maarif Koleji’ni, 1978 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1991 yılında profesör oldu. 1985 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Ağrı Ünitesi’ni kurdu. 1991 yılında bu ünite YÖK tarafından Türkiye’nin ilk Algoloji Bilim Dalı olarak kabul edildi. Prof. Dr. Erdine, 1991-2011 tarihleri arasında Algoloji Bilim Dalı’nın başkanlığını yürüttü. 1997 y ılında İstanbul Ağrı Merkezi’ni kurdu, halen burada çalışıyor. 2011 yılında İstanbul Üniversitesi’nden emekli oldu. 1994’te kurulan Dünya Ağrı Enstitüsü’nün dört kurucu üyesinden biri. Genel sekreter ve ikinci başkanlık görevlerinden sonra 2008-2011 döneminde enstitünün başkanlığını yürüttü. 2009 yılında kurulan kurulan Dünya Ağrı Enstitüsü Enstitüsü Vakfı’nın CEO’luğunu CEO’luğunu yürütüyor. Ağrı konusunda yayınlanmış sekiz İngilizce, 23 Türkçe kitabı bulunuyor. OCAK 2013
51
alternatif
Hasta olmadan yaşamak
mümkün mü? Aslında mümkün… Sağlıklı ve dengeli beslenerek, düzenli egzersiz yaparak, iyi uyuyarak, stresten uzak durarak hastalanmayacağımızı hepimiz biliyoruz. Gelin görün ki bildiğimiz onlarca şeyi hayatımıza adapte etmekte zorlanıyoruz. Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı olan, şifanın ancak hastalara bütüncül yaklaşarak sağlanabileceğine inanarak birçok alanda eğitim alan Dr. Ender Vardar’a sorduk:
Bildiklerimizi nasıl hayatımızın parçası haline getireceğiz? ✎
S
izin hikayeniz nedir? Neden tamamlayıcı tıbbı seçtiniz?
Yoğun bakım anestezi uzmanıyım ve çok ağır hastalıkların tedavisi ile uğraşıyoruz. Bizim en çok zorlandığımız kısım, hasta yakınları ile konuşmaktır. Onlar hep iyi haberleri duymak ister ve eğer hasta hakkında olumsuz gelişmelerden bahsetmek zorunda kalırsak hep şöyle cümleler duyarız: “Keşke sigara içmeseydi, keşke alkolü bıraksaydı, keşke kendine daha iyi baksaydı…” Bu keşkeleri ortadan kaldırmanın bir yolu olmalı diye düşünürdüm. Bunun yanı sıra kendi deneyimlerim de oldu. Asistanlığım döneminde anestezi cihazlarından sızan gazlar nedeniyle karaciğerimdeki enzimlerin normalin sekiz katına çıktığı anlaşıldı. Bütün tedavilere rağmen uzun süre iyileşemedim.
52
OCAK 2013
Yaprak ÇETİNKAYA
Bu süreçte fitoterapi yani bitkilerle tedaviye ilgi duymaya başladım. Karaciğer hücrelerini iyileştiren silmarin maddesini içeren bir bitki keşfettim ve onunla iyileştim. O zaman bize öğretilen tıbbın dışında bir tıp daha olduğunu, hastalıkları tedavi etmenin yanı sıra onlardan korunmanın da önem taşıdığını fark ettim. Diğer yandan psikoloji okudum, hipnoz eğitimleri de aldım. Batı tıbbını reddetmiyorum, her şeyi bitkilerle tedavi etmenin mümkün olduğunu da düşünmüyorum. Bütüncül tıp anlayışı ile hem modern tıbbın tanı ve tedavi yöntemlerini kullanmayı hem de bilimselliği kanıtlanmış akupunktur, hipnoterapi, psikoterapi, yaratıcı imgelem, homeopati, fitoterapi gibi yöntemleri kullanarak hastalıkların önlenebileceğini, daha faydalı ve yan etkisiz tedaviler gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum.
DENGELİ BESLENMEK NEDİR? Çok basit; her besin grubundan tüketeceğiz ama dengeyi bozmayacağız. Suyu örnek verelim; günde iki-üç litre su içmek faydalıdır. Hiç içmezseniz böbreklerini böbrek lerinize ze zarar zarar verirs verirsiniz. iniz. Günde altı litre litre içerseniz su komasına girersiniz. Besinlerde de durum böyle... Günde üç kilogram karbonhidrat yerseniz dengesiz beslenmiş olursunuz; yanına protein de koymanız gerekir. Besinleri kabaca beş gruba ayırabiliriz: Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller… Ve çocuklarımıza daha ilkokuldayken bunların ne olduğunu öğretmeliyiz. Bugün 40 yaşındaki bir insan halen doktoruna sağlıklı yağlar hangileri diye sormamalı. Özel durumlar dışında herkesin bu besin gruplarını ve porsiyonlarını dengeli tutarak beslenmesi gerekiyor. Neden hastalanıyoruz? Hücrelerimiz gerektiği besini alamaz ve atıkları atamazsa hastalanıyoruz. Şöyle düşünün; otomobile benzin koyuyorsunuz ama çamurlu… Yağını koymadınız, üstelik egzozu da tıkadınız. Sonunda ne olur, motor yanar… İnsan vücudunda da durum aynı. Bizim en basit yapımız hücrelerimiz. Bu hücrelerin benzine yani besine ihtiyacı var. O besin maddelerinin hepsini almalı ve atıkları atabilmeliyiz. Hücrelerin arasında bir mesafe var. Bu mesafe toksinlerle, zehirli maddelerle tıkalıysa, atıklar atılamıyor, besin maddeleri de hücreye giremiyor ve sonunda hücre ölüyor. Ölmemek için de son bir gayret ile çoğalıyor. Bölünemezse çöküyoruz. Bazen de kötü bölünüyor ve kanserleşiyor. Kanser hücresi ise ilkel bir hücre. Her hücrenin bir görevi var. Örneğin akciğer hücresi nefes alıp vermeyi sağlıyor. Ancak bu hücre “Ben bütün yemeği yerim ama çalışmam” diyor. Bütün besini alıyor ve yayılıyor. Bunları önleyebilmek için tıpkı vücudumuzun dışını temizlediğimiz gibi içini de temizlememiz gerekiyor. Atıkları vücuttan atabilmemiz için öncelikle yeterince su içmemiz gerekiyor. Dengeli beslenir, iyi uyur, hem bedeninizi hem de ruhunuzu temizlerseniz hastalanmadan yaşayabilirsiniz.
Sağlıklı gıda konusunda içimizde şüpheler var artık. Herkesin köy tavuğu veya köy yumurtası yeme şansı yok. Doğru seçimleri nasıl yapacağız? Sağlıklı gıda konusunda biz hekimler doğruları anlatacağız, halk da yöneticilerden sağlıklı gıdaya ulaşma hakkını talep edecek. Tıpkı organik tarımda olduğu gibi… Talep ettik ve organik tarım başladı. Çok yüksek fiyatlar daha makul olmaya başladı, önümüzdeki yıllarda daha da ucuzlayacak. Alışveriş yaparken alabileceğiniz önlemlerin başında paketli, işlemden geçmiş ürünlerden uzak durmak yer almalı. Örneğin tuz… Doğal tuzun içinde 84 mineral bulunur bulun ur ancak ancak piyasada piyasada satıla satılan n rafine rafine tuzlarda tuzlarda sadece sodyum klorür ve iyi akması için de alüminyum var. Oysa sadece doğal tuz kullanarak günlük mineral ihtiyacımızın hepsini sağlayabiliriz. Başbakan olsam ilk işim tuz yönetmeliğini değiştirip tuzu temizlemek olurdu. Ayrıca şarküteri ürünlerinden uzak durulmasını, meyve-sebzenin mevsimine uygun olmasını, özellikle doğal güneş görmüş, koyu renkli meyve sebzelerin tüketilmesini öneriyorum. Ailemizden getirdiğimiz genetik riskleri ne yapacağız? Hem anneden hem babadan gelen genetik bir hastalık çocukta ortaya çıktığında yapacak bir şey yok, çocuğa gelen iki yarım bir tam oluşturuyor ve hastalık ortaya çıkıyor. Ancak bu tablolar çok nadir görülüyor. Bunun dışındaki durumlarda ise ailede hastalık öyküsü olsa dahi sizde bu hastalığın ortaya çıkmasını önlemek yine sizin elinizde.
Bitkilerle tedavide nelere dikkat etmek gerekiyor? Gevşemek için günde üç-beş bardak ıhlamur ve melisa çayı içmemiz gerekiyor. Oysa öyle hızlı bir tempoda yaşıyoruz ki gün içinde yemek yemeyi bile atlayabiliyoruz. atlayabiliyo ruz. Farmakoloji bilimi ise melisanın içindeki özü konsantre olarak kapsüle koyuyor ve bir kapsül beş bardağa denk geliyor. Kapsülün içerdiği melisa özü, kişiye ihtiyacı olanı veriyor. Bu tarz beslenme destekleri faydalı… Ancak bitkilerin bu şekilde şekilde kullanımını suistimal suistimal edenler de var. Çok tanınmış, araştırmala araştırmalarr
yapan, yayınları bulunan ve köklü firmaları tercih etmek gerekiyor. Bir de her yıl yaza doğru, yani zayıflama sezonunda yeni haplar çıkıyor piyasaya. Bu hapların içinde yüksek dozda kimyasal ilaçlar bulunuyor ve ölümler de bu kimyasallar nedeniyle gerçekleşiyor. Büyük bir furya, büyük bir ticaret… Bu tür ilaçların kesinlikle kesinlikle hekim önerisi ve reçete ile alınması gerektiğini düşünüyorum. Hekim önerisi ile uygun dozlarda ve güvenli marka tercih etmelisiniz.
OCAK 2013
53
UYURKEN ŞARJ OLUYORUZ Uyku ihtiyacı yaşa göre değişiyor ancak kaliteli uykunun tanımı tek; yatınca kolayca uykuya geçmek, sık sık uyanmamak, sabah da dinlenmiş olarak zımba gibi kalkmak. Eğer 10 saat uyuyup yorgun uyanıyorsanız bu kaliteli bir uyku olmuyor. Kaliteli uykunun da belli şartları var. Birçoğumuz akşam yatmadan önce uzun uzun televizyon izliyor, bilgisayar bilgis ayar başında başında kalıyo kalıyorr ya da oyun, oyun, oynuyoru oynuyoruz. z. Ekranlardan gelen ışık ve radyasyon uyku kalitemizi bozuyor. bozuyo r. Dr. Varda Vardarr şunları şunları söylüyor söylüyor,, “Oysa “Oysa bizler bizler gece uyuyup dinlenen, sabah güneşle kalkan canlılardık. Yatmadan bir saat önce bu uyaranları kesmek, yatağa girip belki biraz kitap okumak ya da loş bir ışıkta müzik dinlemek, rahatlamak gerekiyor. İdeal olan gece 22.00-23.00 gibi yatıp sabah güneşle uyanmak… Uyku hem zihinsel hem fiziksel hem de ruhsal açıdan dinlenme zamanıdır. İyi uyuyamayan insanın stresi artar. Stres adrenalin ve kortizol hormonlarını artırır, kortizol de kan şekerini yükseltir ve yağ yapar.“
Hasta olmadan yaşamak için bunları yapın! Alkol ve sigaranın kabul edilebilir bir miktarı var mı?
Alkol bir zehirdir, karaciğer hücrelerine ve tüm sisteme zarar verir. Bir doktor olarak alkolü asla tavsiye edemem. Belli aralıklarla bir kadeh kabul edilebilir. Her gün alkol alıyorsanız karaciğeriniz onu temizlemek, suyla seyreltip atmak için sürekli çalışıyor demektir. Sigarayı konuşmaya bile gerek yok. Eğer sigara içiyorsanız Çernobil’i uzakta aramayın çünkü içinizde…
Psikolojimizin Psikoloji mizin sağlığa etkisi nedir?
İnançlı ve olumlu insanların daha az hastalandığı ve daha hızlı iyileştiği biliniyor. Yoğun bakımda bunun örneklerini görüyoruz. Üç kalp damarı tıkalı olduğu için ameliyat olmuş, neşeli bir hasta aynı gün yoğun bakımdan çıkarken, daha hafif bir ameliyat geçirmiş ancak sürekli şikayet eden diğer hasta türlü çıkamıyor. Çünkü gerginlik damarların da gerilmesine neden oluyor; damarlara yeterince kan gitmeyince iyileşme gerçekleşmiyor. Herkes kendi rahatlama yolunu bilir aslında. Bazıları için dua etmek, bazıları için güzel bir kitap okumak hatta bulaşık yıkamak bile olabilir. Yeter ki kendinize vakit ayırın.
54
OCAK 2013
D VİTAMİNİ OLMAZSA OLMUYOR Dr. Ender Vardar: “D vitamininin artık bir hormon olduğunu keşfettik. Bugüne kadar kalsiyumun emilimini artırdığını, kemik gelişimi için faydalı olduğunu biliyorduk. Artık bağışıklık sistemi için de çok önemli olduğunu biliyoruz. Birçok kanser hastasında D vitamininin düşük olduğu tespit ediliyor. D vitamininin en iyi kaynağı güneş. Yazın sadece kollarımızın 1015 dakika güneş görmesi vücudun D vitamini üretmesine yetiyor. Ancak kışın sorunlar başlıyor. Balık, ceviz ve yumurta sarısı gibi gıdalarda bulunsa da yetersiz kalıyor. Bu nedenle ben hastalarıma D vitamini desteği öneriyorum. Özel durumlarda bu miktar artırılabiliyor” diyor. Dr. Vardar, Omega 3’ün de çok önemli bir yağ asidi oluduğunu belirterek, şunları söylüyor: “Batı toplumları balık toplumu, biz ise ekmek… Eğer balık toplumu olursak fark yaratırız.”
Ruhunuzu da arındırın
BİR ÖNERİ Dr. Ender Vardar, evde ve ofiste yanında bir sürahi su bulunduruyor. Bir litre suyun içine bir limonun suyunu ve bir çay kaşığı karbonat ekliyor. Karbonat vücuttaki asitliği ortadan kaldırırken, limondaki sitrik asit de alkalizasyon yani asitliğe karşıt görev yapıyor. Midesi limona karşı hassas olanlar bir kaşık elma sirkesi de kullanabilir.
Affetmek neden önemli?
Öyle hastalarım var ki annesine, eşine, patronuna öfkeli ve bu duyguyu sırtında yük gibi taşıyor. Affedin… Gerçek şifa burada… Karşı taraf hak ettiği için değil, siz yüklerinizden kurtulmak için affedin. O kişilere karşı öfkeyi devam ettirmek sadece bizim yükümüzü artırıyor, bu da bizi hasta ediyor. Kendi özgürlüğünüz için affedin. Aksi takdirde içinizde sürekli sizi kemiren bir kurt oluyor ve onun yarattığı stres damarları daralmış, kanlanması bozulmuş, asitlenmesi artmış ve sonunda hastalanmış bir vücuda neden oluyor. Bilimsel araştırmalar kendini sevmeyen, değersiz hisseden, güvensiz, evhamlı, endişeli, sürekli olumsuz düşünen kişilerin de hastalıklara daha sık yakalandığını gösteriyor.
Hastalanmadan yaşamanın bir diğer şartı da ruhu temizlemek… Beden zaten kendini böbrekler, akciğerler ve karaciğer sayesinde temizliyor. Ancak ruhsal çöplerden bir türlü arınamıyoruz. Bunun için bir uzmana ihtiyacınız da yok, tek başınıza yapabilirsiniz. Güzel bir müzik dinleyebilir, biriyle güzel bir sohbet edebilir ya da rahat bir yere oturup gözlerinizi sabit bir noktaya odaklayabilirsiniz. Beynimiz elektrik üreten bir makine ve şuurlu iken saniyede 12 beta dalgası yayıyor. 12’nin altına indiğinde ise alfaya yani sakinliğe geçiyoruz. Ve bu sakinliğe sakinliğe ihtiyacımız ihtiyacımız var var çünkü beyin o zaman zaman mükemmel çalışıyor. Şöyle yapabilirsiniz; odayı havalandırın, rahat bir şekilde oturun ve gözlerinizi sabit bir yere dikin. Sonra gözlerinizi yukarı çevirin ve 10 saniye kadar kaşlarınızın arasından yukarı bakın. Derin bir nefes alıp gözlerinizi kapatın. Gözleriniz kapalıyken sol tarafa doğru bakıp olumlamalar yapın: “Kendimi seviyorum, zihnim berrak, ben iyi bir insanım, insanım, faydalı faydalı bir insanım, mükemme mükemmell değilim, değilim, kimse değil. Elimden geleni yapmayı seçiyorum ve huzur içindeyim” gibi… Beyin bu sakinlik halinde daha iyi çalıştığı için telkinleri almaya da daha uygun hale geliyor. Gün içinde kendinize 15 dakika ayırıp böyle rahatlayın rahatlayın ki şarj olun.
Egzersiz yapmaya nasıl motive olacağız? Aslında herkes egzersiz yapabilir. Şu an sizinle konuşurken 10 kere çömelip kalkabilirim. Hastalarımla konuşurken de bazen onları camın önüne alıyorum, beraber çömelip kalkıyoruz. İnsanlar kilo vermek için diyetisyene gidiyor, beslenme listelerini ve spor önerilerini alıp geliyor. Peki nasıl yapacaklar, nasıl egzersizi sever hale gelecekler? Bütüncül yaklaşımın bir parçası olarak bunun için bilinçaltı çalışmaları yapılmalı. Böyle bir çalışmanın sonunda kişi şuna şartlanıyor; televizyon izlerken egzersiz yapabilirim, koşu bandına çıkabilirim. Bu fikir bilinçaltına yerleşince o kişi televizyon izlerken birden aklına geliyor ve bir yandan egzersiz yapmaya başlıyor. Bence herkesin evinde bir koşu bandı veya bisiklet olması şart. Biz hareket etmek üzerine yaratılmış bir makineyiz yüzlerce kemiğimiz, eklemimiz var. Panda değiliz ki bütün gün hareketsiz duralım… Ancak sporda da aşırıya kaçmamak gerekiyor. Bu eklemler bize 60 yaşında da lazım, onlara aşırı sporla zarar vermemeliyiz.
OCAK 2013
55
mercek altında
Simit
Geleneksel lezzetlerimiz arasında yer alan simidi bir parça peynirle birlikte tüketmek daha uzun süre tok kalmamızı sağlıyor. Üzerinde bulunan susam, içerdiği sağlıklı yağlar, vitamin ve antioksidanlarla son derece faydalı bir tohum. Ancak kilo kontrolü açısından fazla tüketmemekte, yarım simitle yetinmekte fayda var. 1 adet: Enerji 275 kcal, yağ 1,6 g, karbonhidrat 53,5 g, protein 10,5 g.
Kahvaltınız
kaç kalori?
Günlük kalori ihtiyacının yüzde 20-25’ini kahvaltıda almak gerekiyor. Bu da kişiye ve yaşam tarzına göre değişse de ortalama 300-500 kalori anlamına geliyor. Peki, siz kahvaltıda kaç kalori alıyorsunuz? İşte market raflarındaki popüler kahvaltılıkların besin değerleri… ✎
Aytaç Özkardaş GOZZI
Fiskobirlik Fındık Ezmesi
Fiskobirlik tarafından uzun yıllardır üretilen fındık ezmesinde fındık parçacıkları ağızda hissedilebiliyor. Giresun’da üretilen ezmenin içeriğinde ise fındık (yüzde 70 oranında), şeker ve vanilya aroması bulunuyor. Fındık E vitamini yönünden son derece zengin bir besin. 100 gr ezmede 22 mg (günlük ihtiyacın yüzde 220’si) E vitamini bulunuyor. 100 g’da: Enerji 655 kcal, protein 11 g, karbonhidrat 8 g, yağı 44 g, fosfor 210 mg, demir 4,1 mg, kalsiyum 140 mg.
Nutella
Kakao ve kavrulmuş Karadeniz fındıklarının birleşiminden oluşan Nutella’nın içeriğinde koruyucu, renklendirici ve GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) bulunmuyor. Ancak bu lezzetli kahvaltılığı tüketirken kilo kontrolü açısından dikkatli olmak gerekiyor. Bir tatlı kaşığı Nutella (15 g): Enerji 81 kcal, yağ 4,6 g, karbonhidrat 8,6 g, protein 0,9 g, diyet lifi 0,5 g.
Alpen Şeker İlavesiz Müsli
1920’den beri İngiltere’de tam tahıl gevrekleri ve tahıl barları üreten Weetabix tarafından orijinal İsviçre kahvaltısından esinlenerek hazırlanmış. Dolfin Gıda tarafından ithal edilen üründe tam buğday, tam yulaf, çekirdeksiz üzüm, yağsız süt tozu, kavrulmuş badem ve fındık ile malt arpa ekstresi bulunuyor. Şeker ilave edilmeden hazırlanan yüksek lifli kahvaltı gevreğine çekirdeksiz sultani üzüm tat katıyor. Sütle ya da yoğurtla tüketebileceğiniz müsliye isteğe göre bir avuç taze meyve de katabilirsiniz. 45 g’lık porsiyonda: Enerji 168 kcal, yağ 2,8 g, karbonhidrat 29,1 g, protein 5 g, lif 3,5 g.
Gelibolu Organik Beyaz Peynir
Gelibolu yarımadasının organik florasında serbest dolaşan keçilerden elde edilen organik sütle yapılıyor. Ürün kimyasal katkı, pestisit, antibiyotik hormon ve GDO içermiyor. 100 g’da: Enerji 320 kcal, yağ 25 g, karbonhidrat 1 g, protein 22 g.
Muratbey Taze Kaşar Peyniri
Tamek Kahvaltım
Beş farklı çeşidi bulunuyor. Kan Portakalı-Nar’ın bir porsiyonu ile günlük C vitamini ihtiyacınızın yüzde 58’ini, A vitamininin yüzde 53’ünü, E vitamininin ise yüzde 58’ini karşılayabiliyo karşılayabiliyorsunuz. rsunuz. 100 ml’de: Enerji 49 kcal, karbonhidrat 12,2 g.
Seleköy Sele Zeytin
Zeytin geleneksel kahvaltımızda yer alan sağlıklı bir besin. E vitamini, demir, bakır, lifin yanı sıra antioksidanlar ve Omega 3 gibi sağlıklı yağlar yönünden de son derece zengin. Gemlik bölgesinden elde edilen Seleköy zeytinleri, yağlı, etli ve yoğun bir aromaya sahip. 100 g’da: Enerji 422,76 kcal, yağ 35,3 g, karbonhidrat 0 g, protein 1,51 g, lif 2,18 g.
Ready Brek Orijinal Yulaf Lapası
Özellikle çocuklar için üretilen yulaf lapasını büyükler de severek tüketiyor. Sıcak sütle birlikte hazırlanması ve sıcak olarak tüketilmesi öneriliyor. Yulaf ezmesi (yüzde 60), tam yulaf unu, kalsiyum, niasin, demir, B2, B6, B1, B12 vitaminleri, folik asit ve D vitamini içeriyor. Her bir porsiyon çocukların sağlıklı kemik yapısı için ihtiyaç duyduğu günlük D vitamini ihtiyacının yüzde 26’sını, kalsiyum ihtiyacının yüzde 50’sini karşılıyor. Yulaf lapasına sütün yanı sıra kahvaltınızı renklendirmek için bal, çikolata parçacıkları, öğütülmüş badem ve meyveler, fındık, keten tohumu da ekleyebilirsiniz. 30 g’lık porsiyonda: Enerji 112 kcal, yağ 2,6 g, karbonhidrat 17,4 g, protein 3,5 g, lif 2,4 g.
Tam yağlı taze kaşar peyniri pastörize inek sütünden üretiliyor. 100 gramı günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 90’ını karşılamaya yetiyor. 100 g’da: Enerji 64 kcal, yağ 23 g, karbonhidrat 1,51 g, protein 27,40 g, kalsiyum 700 mg, fosfor 650 mg.
Yumurta
Yumurta riboflavin, riboflavin, B12 vitamini, fosfor, protein protein ve selenyum yönünden son derece zengin bir kaynak. Sarısı beyni güçlendiren kolin, göz sağlığını koruyan lutein – zeaksantin ve özellikle kış günlerinde çok ihtiyacımız olan D vitaminini içeriyor. Haşlanmış 1 yumurta (50 g): Enerji 77 kcal, yağ 5 g, karbonhidrat 1 g, protein 6 g, diyet lifi 0 g.
Moova Tam Yağlı Süt
Moova’nın kendi çiftliklerinde yetiştirilen inekler katkı maddesi içermeyen yemlerle besleniyor ve antibiyotik kullanılmıyor. Tam yağlı süt yüzde 3,5 yağ oranına sahip. 100 ml’de: Enerji 63 kcal, yağ 3,6 g, karbonhidrat 4,6 g, protein 3,3 g, kalsiyum 110 mg.
Fresh Garden Kurutulmuş Elma
Doğal yöntemlerle kurutulan ve paketlenen meyve çeşitleri arasında armut, ayva, çilek, elma, kiraz, kivi, muz, portakal bulunuyor. Sağlıklı bir atıştırmalık olarak ya da kahvaltılarda yoğurtla, yulaf-buğday ezmesinin içine katılarak sütle tüketilebiliyor. 100 g’da: Enerji 243 kcal, yağ 0 g, karbonhidrat 66 g, protein 1 g, lif 9 g, şeker 57 g.
Nar Gourmet Ahududu Reçeli
Uludağ’ın eteklerinde, 1000 metre yükseklikte yetiştirilen ahududular, bakır kazanlarda pancar şekeri kullanılarak reçel haline getiriliyor ve sofralara ulaşıyor. Yapımında hiçbir katkı maddesi, kıvam arttırıcı kullanılmıyor. 100 g’da: Enerji 295 kcal, yağ 0,17 g, karbonhidrat 72,7 g, protein 0,59 g.
Eti Lifalif Çıtır Müsli (Meyveli Ballı)
Yulaf ve buğday ezmesi sayesinde yüksek lif oranına sahip. Sütle, yoğurtla ya da tek başına çıtır bir atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz. 100 g’da: Enerji 410 kcal, yağ 11,9 g, karbonhidrat 62,7 g, protein 8,5 g, lif 9,1 g, şeker 23,6 g.
Nestlé Cappuccino & Çikolatalı Çıtır Müsli
Yüksek lif oranına sahip müslinin içeriğinde bitter ve beyaz çikolatalı gevrekler, çıtır granola, kıtır yulaf taneleri ve cappuccino aromalı buğday gevrekleri bulunuyor. 40 g müsli, 125 g yarım yağlı sütle birlikte: Enerji 225 kcal, yağ 5,7 g, karbonhidrat 33,8 g, protein 8 g, diyet lifi 3,3 g, şeker 14 g.
58
OCAK 2013
Kahvaltılıklarınızı seçerken… ●
Aktivite durumuna, kiloya, yaşa göre değişse de birçok uzman kişinin günlük kalori ihtiyacının yüzde 20-25’ini kahvaltıda alması gerektiğini gerektiğini belirtiyor. Bu da 300 ile 450 kalori arasında bir rakama denk düşüyor. ● Tabii rakamlar kadar bu kalorileri hangi kaynaklardan aldığınız da büyük önem taşıyor. Sağlıklı bir kahvaltıda kalorilerin tam tahıllar gibi kompleks karbonhidratlar karbonhidratlardan dan ve süt, yoğurt, peynir gibi proteinden alınması öneriliyor. ● Sağlıklı bir kahvaltı için rafine edilmiş tahıllardan, beyaz unla üretilmiş yiyeceklerden, şeker deposu gıdalardan uzak durun. Kahvaltıda sadece meyve ya da meyve suyu içmek, bir parça reçelli ekmek yemek kan şekerini hızla yükseltir ve kısa bir sürede hızla düşmesine neden olur ve mideniz zil çalmaya başlar. ● Bunun yerine daha akıllı, sizi uzun süre tok tutarken vücudunuzun ihtiyacı olan besinleri almanızı sağlayan gıdaları tercih edin. Meyve yiyecekseniz yanında bir bardak süt ya da yoğurt tüketin. Tam tahıllı ekmekle ve peynirle yaptığız tostunuzu meyve suyuyla birlikte yiyin. Yumurta, tam tahıllı ekmek, peynir, zeytin, domates, yeşillikler yine yerinde bir kahvaltı seçimi olabilir. Kahvaltılık gevrek alırken alırken mümkün olduğu kadar tam tahıllardan üretilmiş ve şeker ilave edilmemiş ürünleri tercih edin.
güzellik
Göz rengine göre
makyaj
Doğru tonlardaki göz makyajıyla gözlerinizin rengini ortaya çıkarıp, daha etkili bakışlara sahip olabilirsiniz. Birkaç
fırça darbesiyle daha anlamlı bakışlar elde etmek çok kolay...
MAVİ GÖZLER
YEŞİL GÖZLER GÖZLER
Deniz mavisi gözlerinizi öne çıkarmak için metalik ve mavi renkli farları kullanabilirsiniz. Gözlerinizin daha etkili görünmesi için mavi göz kalemi kullanmaktan çekinmeyin. Göz kapağınızın üzerine açık tonlarda far sürdükten sonra gri gölgeler verebilirsiniz.
Lacivert ve gri tonlarını birlikte kullanarak yeşil gözlerinizi öne çıkarabilirsiniz. İstediğiniz güçlü
etkiyi elde etmek için mor tonlarını da mutlaka deneyin. Çarpıcı bakışlar için rimeli iki veya üç kat sürün.
Giorgio Armani Eyes To Kill dörtlü far
paleti, ¨ 155 155
Golden Rose Style Colored
Golden Rose
Terracotta göz farı, ¨ 19,20 19,20
mavi rimel, ¨ 10,90 Physcians Formula krem üçlü eyeliner, ¨ 48 48
Nars kalem göz farı, ¨ 60 60
Essence smokey set, ¨ 7,99 7,99 Giordani Gold siyah göz
kalemi, ¨ 16,90 16,90 Estee Lauder Sumptuous
Extreme rimel, ¨ 88 88
Doğru Doğr u göz fa far rıy ıyla la göz ren r eng gin iniz izii ön öne e çık ıka art rttı tıkt kta an son s onr ra ey eyel elin iner er ya da göz g öz kal alem emii ve rim imel elle le ba b akı kış şla ları rını nız za anl nla amlı ve gü güç çlü bi bir r et etk ki kaz k aza and ndır ıra abil ilir irsi sin niz iz.. Bi Biti tir ric icii vur vu ruş iç için in kaş kale lem mi sür s ürme meyi yi un unut utma mam malı lısı sını nız. z.
KAHVERENGİ GÖZLER
ELA GÖZLER
Kahverengi gözlerinizi belirginleştirmek için altın ve kahverengi tonlarını birlikte kullanabilirsiniz. Üst
Ela gözlü kadınlar güneşe çıktıkları zaman gözlerinin renginin yeşile dönmesinden hoşlanır. Makyajınızla güneşin etkisini yaratmanız mümkün; göz kapaklarınıza
kirpik dibine siyah kalem çekip, alt kirpik dibine altın veya kahverengi tonlarında likit far sürebilirsiniz.
sarı ve turuncu tonlarında far sürerek ela gözlerinizin yeşil görünmesini sağlayabilirsiniz.
Lush Azimli
Pastel Terracotta
eyeliner, ¨ 42 42
göz farı, ¨ 19,35 19,35
Tom Ford dörtlü far
paleti, ¨ 190 190
Max Factor False Lash Effect 24
The Body Shop göz
rimel, ¨ 45,50 45,50
kalemi, ¨ 19,90 19,90
Inglot Freedom System üçlü göz farı paleti, ¨ 65 65
Lancome göz farı, ¨ 72 72 Oriflame 2FX rimel, ¨ 24,90 24,90
OCAK 2013
61
güzellik
Güzellik dünyasının “Her derde deva” yeni ürünü argan yağı. Cildinizin daha genç bir görünüme kavuşmasına olumlu etkileri olan bu yağın beslenmenize, vücudunuza ve saçınıza da faydaları bulunuyor. İster aktarlardan saf argan yağı alın, ister içeriğinde bu yağı bulunduran ürünler kullanın. Seçim sizin... ✎
Deran ÇETİNSARAÇ
Faslı kadınların
güzellik kaynağı
Faslı kuaförlerin yıllar boyu sır olarak sakladığı argan yağı, E vitamini ve doymuş yağ içeriyor. Bu yağ, argan ağacının fındıklarının kırılmasıyla elde ediliyor. Argan ağacından elle toplanan 50 kilogramlık fındık işlendikten sonra yalnızca yarım litre yağ elde ediliyor. Fas’ın güneybatı bölgesinin dışında neredeyse hiçbir yerde yetişmeyen argan ağacından elde edilen yağ, hem kozmetik hem de gıda sektöründe kullanılıyor.
Cildiniz parlaklığını mı kaybetti?
Faydası: Yüksek miktarda E vitamini içeren argan yağının kullanılması kırışıklıkların önlenmesine yardımcı oluyor. Omega 3 ve 9 asitleriyle birlikte çalışan antioksidanlar, cildinizin yumuşak olmasını sağlıyor. Nasıl kullanılır: Temiz cildinize her gün iki damla argan yağıyla masaj yapabilirsiniz.
Diyetinize takviye bir güç alır mısınız?
Faydası: Argan yağının zeytinyağının neredeyse iki katı kadar E vitamini içeriyor olması onu son dönemde mutfaklarda da popüler hale getirdi. E vitamini bağışıklık sisteminizin güçlenmesine destek olurken, antioksidanlar uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek için vücudun detoks yapabilmesine katkıda bulunuyor. Ayrıca argan yağını mutfağınızda kullandığınız takdirde içeriğindeki doymamış yağ asitleri (Omega 3 ve 6) selülit oluşumlarının engellenmesine yardımcı oluyor.
Kiehl’s saç maskesi, ¨ 73 73
Live Clean Oil Organix Moroccan ince telli saçlar için 58 argan yağı, ¨ 58
HairMafia French
için bakım yağı, ¨ 35,90 35,90
Argan saç için nem
Faydası: İçeriğinde bulunan E vitamini saçınızın güçlenmesine yardımcı olurken fön, saç düzleştirici gibi ürünlerin oluşturabileceği hasarlar konusunda da koruyucu etkileri bulunuyor. Argan yağının kullanımı, aynı zamanda saç derisinde bulunan foliküllerin canlanmasına ve saçların daha hızlı uzamasına katkı sağlıyor.
Darphin yaşlanma karşıtı dudak kremi, ¨ 107 107
Lush Ro’s Argan durulanan vücut nemlendiricisi, ¨ 66 66
organik argan
yağı, ¨ 54,90 54,90
Ansee argan
yağı içeren bakım kremi, ¨ 50 50 OCAK 2013
bakım serumu, ¨ 68 68
Düz ve ipeksi saçlara sahip olmak ister misiniz?
Yves Rocher Bitkisel İçerik
62
Treatment saç
The Body Shop Argan yağlı vücut yağı ve kremi, ¨ 22,90 22,90 ve ¨ 37,90 37,90
Nivea Pure & Natural Kırışık Karşıtı gündüz kremi, ¨ 46 46
estetik dudak kenarları derinleşiyor, yüz bölgesine daha yorgun ve üzgün bir ifade yerleşiyor. Boyun kontürünü kaybederken, boyun çene açısı azalmaya başlıyor. Özellikle gıdı altında yağ birikimi, genetik yatkınlığı olan ve kilo alan kişilerde Estetik ve Plastik daha yoğun olmak üzere başlıyor. Cerrahi Uzmanı Sadece yaşlanma mevcutsa lokal Op. Dr. Ayşen Bilge Sezgin anestezi yapıp, liposuction ve lazer ile yağları alıyor, sıkılaştırma işlemini de aynı anda gerçekleştirmiş oluyoruz.”
Hem doğal hem de izsiz operasyon
Boyun estetiğinde yeni konsept Yerçekiminin gücüne en dayanıksız bölgelerden biri de boynumuzdur. Yeni konsept estetik yöntemlerle yerçekiminin etkisi tersine çevrilip özellikle boyun bölgesinde doğal gençleşme sağlanabiliyor. adınlarda yüz ve boyun bölgesi, özellikle belirli bir yaştan sonra deforme olmaya, sarkmaya başlıyor. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ayşen Bilge Sezgin, yüz bölgesinin yaşlanmasının kişilere ve yaşam şekline göre değiştiğini, ancak güneş ışığı, sigara, stres ile kötü beslenme gibi faktörlerin hızlı yaşlanmanın en önde gelen sebepleri olarak sayıldığını söylüyor. Op. Dr. Sezgin, boyun bölgesinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların artışında yatış pozisyonu ile yastık yüksekliği gibi faktörlerin önemli olduğunu belirtiyor. Op. Dr. Sezgin, çizgi oluşumunu önlemek için sırtüstü yatmanın, yüksek yastık kullanmamanın ve güneşten korunmanın önemli olduğunun altını çiziyor. Boyun bölgesindeki yaşlanmanın oluşumunu ise şu şekilde açıklıyor: “Yüz bölgesinde, özellikle yanak alt bölgelerinde yaşlanma oluşuyor, yanaklar aşağıya doğru yer değiştiriyor ve göz altı boşalıyor. Yanak kenarları ile
K
En önemlisinin yanak altı ve boyun gıdı sarkmaları olduğunu söyleyen Op. Dr. Sezgin, sarkma ileri derecede ise asma ve telleme işlemi yaptıklarını anlatıyor. Böylece ufak bir operasyonla hastanın daha genç bir ifadeye kavuşabilmesi mümkün oluyor. Telleme, saç içerisinden ufak infüzyonlarla girilerek, yanak ve boyun bölgesinin gerilmesi işlemine deniliyor. Bu işlemde kullanılan tellerin en önemli özelliği altı ay içinde eriyebilmeleri. Bu özelliği sayesinde ise yerine fibrozis yani bağ dokusu oluşumu gerçekleşiyor ve böylece aşağıya olan yerçekimini yukarıya doğru değiştirerek gençleştirme sağlanıyor. Op. Dr. Sezgin, bu işlemi şu şekilde anlatıyor: “Hem doğal hem de izsiz ufak bir operasyondur. Aynı esnada gerekiyorsa yanak altından ve gıdı bölgesinden yağ alımı işlemi yapıyoruz; bu şekilde yüzde dinamik bir gençleşme elde ederken izden de korunmuş oluyoruz. Yüz ve boyun bölgesindeki kırışıklıklar için botoks ve dolgu yani hyalüronik asit uygulaması da yapıyoruz, bu işlemlerin altısekiz ayda tekrarı gerekiyor. Lekeler için lazer, sıkılaştırma işlemi için de lazer endermoloji işlemi uyguluyoruz. Bu işlemler kişinin kırışıklık ve leke yaygınlığına göre birkaç seans gerektirebilir. Uygulama sonrası özel bir dinlenme gerekmiyor; hasta gerekirse kapatıcı veya fondöten kullanarak işine ve sosyal yaşantısına devam edebiliyor.”
İleri yaşlarda asma ve germe işlemi eklemek gerekiyor Op. Dr. Ayşen Bilge Sezgin, ileri yaşlardaki hastalarının pek çoğunda ekstra işlemler uyguladığını anlatıyor: “Hastamız 40 yaş üzerindeyse, boyun bölgesinde deformasyon ve sarkma fazla ise asma veya germe yapmak gerekiyor; sadece dolgu, botoks veya lazerle sonuç almak zor.” Op. Dr. Sezgin, ileri yaş hastalarda yüz ile boyun bölgesine vitamin ve anti-aging uygulamalarının uygulamalar ının yanı sıra hyalüronik asit içeren cilt gençleştirici işlemlerin de mevcut olduğundan bahsediyor. Bu uygulamalar cilt altına çok çok özel ince iğneler ile uygulanırken, ihtiyaca göre birkaç seans veya altı aylık düzenli seanslar ile yapılabiliyor. Op. Dr. Sezgin, bu uygulamaların cilde parlaklık ve canlılık kazandırdığını söyleyip, hastalara en az üç seans uygulama yaptırmalarını tavsiye ediyor: “Çoğu kez operasyonlar sonrası cilde ışıltı kazandırmak için bu uygulamaları uygulamala rı da tavsiye ediyoruz ve uyguluyoruz uyguluyoruz.. Sonuçlar bir-üç hafta içinde görülmeye başlıyor.”
OCAK 2013
63
güzellik
Aynaya baktığınız zaman sizi en çok rahatsız eden şeylerin başında göz altı morlukları mı geliyor? Yalnız değilsiniz, pek çok kadının bu karanlık gölgelerle başı dertte. Göz altı morluklarının dört temel sebebini ve çözüm yollarını sizin için araştırdık.
Göz altı
morlukları 1
Genetik
İlkokul çağında çektirdiğiniz fotoğraflarda bile belirgin koyu halkalarınız varsa göz altı morluklarınızın sebebi genetiktir. Uzmanlar retinol içeren ürünleri kullanmanın faydalı olacağını söylüyor. Cildinizin tahriş olmaması için haftada bir defa ile başlayıp ilerleyen zamanlarda her gece kullanabilirsiniz.
2
Hiperpigmentasyon
Cilde ve saça rengini veren melaninin aşırı üretimi, ciltte lekeli görünüm ve cilt tonunda farklılıklara neden oluyor. Hiperpigmentasyon, yani ciltte koyulaşmanın sebepleri arasında güneşe aşırı maruz kalma, cilt yaralanması, hormonlar veya bazı ilaç kullanımları yer alıyor. Hidrokinon içeren ürünlerin kullanımı, bu kahverengi lekelerin giderilmesinde etkili oluyor. Her gece göz çevresine sürdükten sonra gündüzleri güneş koruma faktörlü ürünler kullanmayı ihmal etmeyin.
3
1
Yaşlılık
Alerjiler
Evinizde beslediğiniz kedinin göz altı morluğunuzun sebebi olabileceğini biliyor musunuz? Alerjinin semptomlarından biri de göz yaşarmasıdır. Gözleri yaşaran insanlar normal insanlardan daha fazla gözlerini ovuşturur ve bu ovuşturma hareketinin sık yapılması göz altı morluklarına neden olabilir. Alerjiniz yüzünden koyu halkalar ortaya çıktıysa, doktorunuzun önereceği antihistaminik ilaç bu etkinin ortadan kalkması için yardımcı olacaktır. Kafein içerikli göz kremlerinin sürülmesi ise göz çevresindeki fazla suyun daha hızlı kurumasını sağlıyor.
64
3
1- Harangvölgyi HydroCare serum, ¨ 275 275 2- Vichy Aqualia Thermal göz roll-on’u, ¨ 52,90 52,90 3- Neutrogena Radiance Boost aydınlatıcı göz kremi, ¨ 18,70 18,70 4- Estee Lauder Idealist Cooling göz kremi, ¨ 190 190 5- Bioderma Sensibio göz çevresi bakım jeli, ¨ 59,50 59,50 6- Decleor Aroma Solutions Anti Fatigue göz serumu, ¨ 93,50 93,50 7- Clinique Even Better Eyes koyu halka giderici göz çevresi bakım kremi, ¨ 109 109 8- Amway Essentials yenileyici göz kremi, ¨ 59 59
Yıllar geçtikçe maruz kaldığımız güneş ışınları cildimizin kolajen üretimini azaltarak, cildin daha inceleşmesine ve kılcal damarların görünür hale gelmesine sebep oluyor. Geniş çerçeveli güneş gözlükleri takmak ve SPF özelliği olan göz kremleri kullanmak kolajen kaybını önleme konusunda büyük önem taşıyor. Eğer bu konuda geç kaldıysanız, peptid, retinol, gliserin ve hyalüronik asit içeren göz çevresi kremlerinden faydalanabilirsiniz.
4
2
OCAK 2013
5
6
7
8
4
estetik
Kadınlarda meme büyüklüğü ve gelişimi; genetik nedenlere, kilo değişikliğine ya da emzirmeye bağlı olarak değişiyor. Kadınları memeyle ilgili en çok rahatsız eden konuların başında; memenin küçüklüğü, sarkıklığı ve şeklinin bozukluğu geliyor. Gelişen estetik yöntemler ile meme görüntüsünün yarattığı sorunlar kalıcı olarak giderilebiliyor.
Meme estetiğinde
kişiye özel tasarım zamanı
M
eme şekillendirme ameliyatlarında Yer çekimi, kilo alıp verme, hamilelilik ya bugün pek çok farklı teknik da emzirme gibi birçok nedene bağlı olarak kullanılıyor. Ancak meme memede sarkma oluşabiliyor. Meme askılama estetiğinde başarı, meme operasyonu, bu tür sorunları gidermede en operasyonunun kişinin isteklerine ve meme sık kullanılan yöntemler arasında yer alıyor. dokusunun yapısına özel olarak yapılmasıyla Meme askılama ameliyatları, meme bezine sağlanıyor. Başarılı bir meme operasyonu, zarar verilmeden yapıldığı için emzirmeye engel memenin ve meme başının yerleşimi, kişinin olmuyor. Op. Dr. Er, yapılacak operasyonun vücut yapısı gibi unsurlar göz önünde aşamalarını şu şekilde anlatıyor: “Yapılacak bulundurularak planlanıyor. Anatomica KBB operasyonda hedef; memeyi göğüs kafesinde Op. Dr. Ergin Er & Plastik Cerrahi Merkezi’nden Plastik ve uygun yere taşımak, meme başını yeni Estetik Cerrah Op. Dr. Ergin Er, meme estetiği şekillendirilen memeye göre ideal yerine almak operasyonları hakkında şu bilgileri verdi: “Günümüzde ve meme dokusunu bir bütün olarak bakıldığında koni göğüs büyütme amaçlı kadınlara önerilen iğne, krem, veya yarım küre şekline kavuşturmak olmalıdır. Bütün bu hap gibi yöntemler, gerçek ve kalıcı çözümler olarak noktalar göz önüne alındığında seçilecek yöntem, göğüs kabul edilmiyor. Bir vücutta gelişimsel açıdan geri kalmış dokusunda ve meme başında meydana gelen deformitenin ve oluşmamış bir meme dokusunu kalıcı şekilde takviye boyutlarına göre her kadın için özel olarak belirlenmelidir. etmenin yolu silikon meme protezleri olarak açıklanıyor. Hem sarkmış ve hem de içi boşalmış memelerde Silikon hakkındaki tüm tartışmalar ise yapılan bilimsel askılamaya bir silikon protez ilavesi gerekebilir. Meme araştırmalar sonucunda etkinliğini yitirmiş görünüyor. büyüklüğü yeterliyse silikon protez ilave etmeye gerek Silikon meme protezlerinde kullanılan silikon, bir yoktur. Bu durumda sadece sarkmış olan memenin zarf içinde bulunuyor; bu nedenle de güvenli olduğu sarkma sorunu düzeltilir ve şekli güzelleştirilir. Güzel düşünülüyor. Silikon meme protezleri, çeşitli yapılarda bir meme şekli ancak bir askılama ile sağlanabilir. ve şekillerde üretiliyor. Uygun şekilde üretilen protezin, Meme askılama ve meme küçültme ameliyatları benzer hayat boyu kullanılabilme imkanı bulunuyor.” operasyonlardır; her iki operasyondan sonra iz kalır.”
OPERASYON SONRASI HASTAYI BEKLEYENLER! ● Silikon meme protezi operasyonu
hastanede kalmayı gerektirmiyor, kişi aynı gün eve dönebiliyor. İşlem ortalama 50-60 dakika sürüyor. İyileşme dönemi ise iki hafta oluyor. Kişi, ilk günden itibaren normal ev hayatına ve ikinci
haftadan sonra sosyal hayatına geri dönebiliyor. ● Meme askılama ameliyatları, günümüzde maksimum konforla uygulanıyor. İyileşme dönemi iki hafta sürüyor. Ameliyattan sonra dördüncü
günde masa başı işlere dönülebiliyor. Ameliyattan sonraki ilk gece dışında ağrı, acı veya sızı genellikle hissedilmiyor. Hastanede bir gün kalınıyor. İkinci haftanın sonunda varsa deri üstü dikişler alınıyor ve günlük hayata dönülüyor. OCAK 2013
65
ünlüler
Pınar Aylin “Nar suyu içmeden güne başlamıyorum” “Her sabah mutlaka bir bardak nar suyu içerek güne başlarım. Peeling’imi doğal yolla kendim yaparım. Banyo sonrasında yıllardır kullandığım badem özlü nemlendiricimi vücuduma sürerim. Bol su içerim. Uykuma çok dikkat ederim ve stresten uzak durmaya çalışırım. Cildimi mümkün olduğunca fondötenden uzak tutmaya çalışırım ve günlük makyajımda sadece dudak parlatıcısı kullanırım.”
Ünlülerin kışa özel bakım sırları Havaların soğumasıyla birlikte cildimiz kurumaya ve nemini kaybetmeye başlıyor. Oysa bakımlı ellere, nemli ve sağlıklı cilde sahip olmak çok da zor değil!
Sizler için ekranların sevilen yüzlerine bakım sırlarını sorduk. Nelerden uzak duruyorlar ve kişisel bakımlarına nasıl dikkat ediyorlar? İşte ünlülerin güzellik ve bakım sırları... ✎ İlknur KAŞDEMİR Fotoğraflar: İnci Cabir, Hürriyet Arşiv, Lara Sayılgan, Yiğit Günel, Kürşad Ergan
Burcu Kara
“Toz maskelerle peeling yapıyorum” “Cildimin temizliğine özellikle makyaj sonrası temiz kalmasına çok dikkat ediyorum. Makyaj yaparsam da mineral bazlı makyaj ürünlerini tercih ediyorum. Cildim için eczanede satılan dermatolojik ürünleri kullanıyorum. Evde hazırladığım toz maskesi ile peeling yapıyorum. Cildimi ölü hücrelerden arındırmak için belirli aralıklarla profesyonel peeling de yaptırıyorum.”
İpek Özkök “Zeytinyağı ile cildimi canlandırıyorum” “Cildime haftada iki-üç kez peeling yapıyorum. Cildim kuru olduğu için özel olarak getirttiğim geleneksel zeytinyağını saçlarıma ve yüzüme haftada iki defa sürüyorum. Düzenli olarak göz altı kremi kullanıyorum. Makyajımı temizlemeden yatmıyorum ve cildimi tonikle temizleyip nemlendirici sürüyorum. Saçlarıma ayda bir kez badem yağı, klorheksidin hidroklorür etken maddeli ampul, yumurta ve yılan yağını karıştırıp sürüyorum, bekletip duruluyorum. Bazen cildime avokado ve salatalık maskeleri de yapıyorum.”
Akas Ak asya ya As Asıılt ltür ürk kme men n “Kayısı yağı favorim”
Sinem Güven Ersönmez “Makyajımı temizlemeden asla uyumuyorum” “Cildime özel olarak bakım yaptırmayı tercih etmiyorum. Alerjik bir cilde sahip olduğum için eczaneden aldığım dermatolojik ürünleri kullanıyorum. Makyajımı temizlemeden asla uyumuyorum. Bol bol su içiyorum ve sigara kullanmıyorum. Birkaç yıldır güneşin altında uzun süre kalmamaya dikkat ediyorum.”
Ece Erken “Cilt lekelerimden kurtulmak için lazer yaptırıyorum” “Mutlaka haftada bir kez cildime peeling yapıyor ve nemlendiriyorum. Günlük hayatımda makyaj yapmamaya özen gösteriyorum. Haftada üç gün spor yapıp, bol su içiyorum. Güneşin zararlı ışınlarından kendimi koruyabilmek için 50 koruma faktörlü güneş kremimi sürmeden dışarı çıkmıyorum. ayrıca, cildimdeki lekelerden arınmak için lazer yaptırmaya başladım.”
“Uzun zamandır dermatolojik ürünler tercih ediyorum. Kullandığım diğer ürünlerin organik olmasına dikkat ediyorum. Aktardan aldığım doğal yağlar için güzelliğimin temel taşları diyebilirim. Kayısı, badem ve adaçayı (acı elma) yağı en çok kullandıklarım arasında; kayısı yağı ise favorim. Saf kil ile karıştırıp cildime sürüyorum, 10 dakika beklettikten sonra yıkıyorum, cildime yumuşaklık sağlıyor. Ardından kayısı yağı kremiyle de nemlendiriyorum. Bol bol su içiyorum ve kaliteli himalaya tuzu tüketiyorum. Saç ve tırnaklarım için H vitamini (biotin) alıyorum. En büyük ilgi alanım kişisel bakımım diyebilirim.”
OCAK 2013
67
beslenme
Sağlıklı vegan yaşamın f ormülü ormülü
68
OCAK 2013
Vejetaryen olmak her zaman
sağlıklı beslenmek anlamına gelmiyor. Besin çeşitliliği iyi ayarlanamazsa başta kansızlık olmak üzere çeşitli sağlık sorunları ile karşılaşılması kaçınılmaz oluyor. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
L
inda ve Paul McCartney’nin şu meşhur sözünü duymuşsunuzdur; “Mezbahaların duvarları camdan olsaydı, herkes vejetaryen olurdu.” Yüzyıllardır milyonlarca insan gerek ahlaki gerek ekolojik gerekse kişisel nedenlerle et yemiyor. Bizim gibi et yemeye meraklı toplumlarda çok yeni bir kavram olsa da vejetaryenlik dünyada hızla yayılıyor. Bu değişimde beslenmenin sağlık üzerindeki etkisinin anlaşılması, doğu felsefelerine artan ilgi ve insanın ekolojik endişeleri rol oynuyor. Sağlık otoriteleri de sadece vejetaryen diyet uygulayan kişilerin, et yiyenlere göre daha az kalori aldığını ve kalp krizi risklerinin daha düşük olduğunu söylüyor. İngiltere Kanser Dergisi’nde yayımlanan ve 60 bin denek üzerinde gerçekleştirilen bir araştırma ise kan, mesane, Nonhodgkin lenfoma, miyelom ve mide kanserlerinin vejetaryenlerde daha az geliştiğini gösteriyor. İşlenmiş etin mide kanserini tetiklediği de uzun zamandır biliniyor. Peki vejetaryen beslenmenin sağlıklı olabilmesi için nelere dikkat etmek gerekiyor? Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, vejetaryenlerin her gün meyvesebze tüketmesi ve organik ürünleri tercih etmesi gerektiğini söylüyor. Et yemeyen kişilerin aşırı ekmek, hamur işi, pirinç, tuz ve şeker tüketme riski bulunuyor.
Demir eksikliği Kan yapımında görevli demir minerali de en çok kırmızı et, kuzu ciğeri ve yumurta gibi hayvansal gıdalarda bulunuyor. Demir eksikliği sadece vejetaryen beslenenlerle sınırlı olmuyor, dünyada bugün 2,5 milyar kişide demir eksikliği görülüyor. Et yemeyen kişilerin demir eksikliği yaşamamaları için bitkisel demirin emilimini artırmaları gerekiyor. Diyetisyen Pınar Kural Enç, bunu sağlamak için günlük beslenmede C vitamini kaynaklarına yer verilmesini öneriyor. Sebzelerin pişirilmesi sırasında C vitamini başta olmak üzere diğer vitamin kayıplarını azaltmak için elle doğramak ve buharda pişirmek gibi önlemler almak gerekiyor. Yemeklerle birlikte ya da yemeğin hemen ardından tüketilen çay, bağırsaklardan demir emilimini azaltıyor. Bu nedenle çayın öğün aralarında ve yemekten bir saat sonra tüketilmesi gerekiyor. Bazı minerallerin emilimini engellediği için, vejetaryen diyetlerde posa alımının da sınırlanması gerekiyor. Vejetaryenlerin D vitamini ihtiyaçlarını karşılamak için mutlaka güneş ışınlarından faydalanması da öneriliyor. Birçok vejetaryenin beslenmesindeki en önemli sorun, yeterli miktarda ve kalitede protein alınmaması oluyor. Hiçbir hayvansal ürün yemeyen veganlar, bu açığı soya fasulyesi tüketerek kapatabiliyor. Balık tüketmeyen vejetaryenlerin ve özellikle veganların, ayçiçek yağı yerine soya ve kanola yağı kullanması, ceviz ve yeşil yapraklı sebzeleri bol tüketmesi yararlı oluyor.
ÇOCUKLARDA RİSK OLUŞTURUYOR Vejetaryen ebeveynlerin çocuk beslenmesi konusunda çok iyi bilgilendirilmesi
gerektiğini belirten Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, şunları söylüyor: “Vejetaryen ebeveynlere çocuklarının sağlıklı büyümesi için ete de ihtiyaçları olduğu kesin bir şekilde belirtilmeli. Çocukların katı vejetaryen diyetlerle beslenmesi kesinlikle
doğru değil” diyor. Çocuklar için en uygun vejetaryen beslenme tipinin lakto-ovo
vejetaryenizm olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Enç, şöyle devam ediyor: “Vejetaryen çocuk ve gençlerin diyetine süt, yumurta, peynir, badem, ceviz gibi çinkodan zengin besinler eklenmeli. Bu çocukların protein ihtiyaçları karşılanırken amino asit örüntüsü dengelenecek şekilde besin kombinasyonları oluşturulmalı. oluşturulmalı. Ayrıca, soya ve diğer kuru baklagillerde bulunan protein protein sindirimini sindirimini engelleyici engelleyici
etmenlerin yok edilmesi için pişirme ilkelerine özen gösterilmesi gerekiyor. İki yaşından küçük çocukların posa alımlarının sınırlanması da çok önemli.” Vejetaryen çocukların beslenmelerinin çok yakından takip edilmesi, diyetlerinin mümkün olduğunca esnek olması, bu başarılamıyorsa eksikliği görülen besin öğelerinin belirlenip, beslenmelerine beslenmele rine preparat preparat olarak eklenmesi eklenmesi
önem taşıyor. Bu beslenme tipi genç kızlarda adet düzensizliklerine neden olabiliyor ve bu da ilerleyen yıllarda başka sorunların ortaya çıkmasına yol açabiliyor.
OCAK 2013
69
VE V EJE JET TAR ARYE YENL NLİİK TÜRLERİ 1-Veganlar: Katı vejetaryen olarak da nitelenen bu grup, hayvanlardan elde
edilen tüm gıda ve ürünleri kullanmayı reddediyor; deri, yün, ipek gibi hayvansal ürünleri de kullanmıyorlar. Bu kişiler, insanların kendi zevk veya ihtiyaçları için hayvanları kullanıyor olması fikrine karşı duruyor. 2-Lakto-Ovo vejetaryenler: Hiçbir hayvan
etini yemiyorlar ancak yumurta ve süt ürünlerini tüketiyorlar. Kuzey Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, vejetaryenlerin yüzde 90-95’i bu gruba giriyor. (Lakto: Süt, Ovo: Yumurta anlamındadır.) 3-Lakto vejetaryenler: Hayvan etini yemedikleri gibi, potansiyel bir hayata
son veriyor olma kaygısıyla yumurta tüketmekten de kaçınıyorlar. Süt ve süt ürünlerinde yasak bulunmuyor. 4-Ovo vejetaryenler: Et, balık, süt ürünleri yemiyorlar. Yumurta tüketiyorlar. 5-Meyve ile beslenenler (fruitarianlar):
B12 vitamini Vejetaryenlik deyince akla gelen bir diğer konu ise B12 vitamini eksikliği, çünkü bu vitamin en çok hayvansal kaynaklı besinler olan kırmızı et, tavuk, balık, karaciğer, deniz ürünleri, süt, yumurta, yoğurt ve peynirde bulunuyor. Bu gıdaların tüketilmemesi ya da yetersiz tüketilmesi halinde ise vücut yeterli kırmızı kan hücresi üretemiyor. Bunun sonucunda ise kansızlık ve yorgunluk ortaya çıkıyor. Vejetaryen beslenenlerin B12 seviyesini takip etmesi ve gerekirse takviye alınması öneriliyor.
Hamilelikte önlemlerinizi alın Vejetaryen hamilelerin ve emzikli annelerin kemik demineralizasyonu ile karşılaşmamak için kalsiyumdan zengin yiyecekler ya da kalsiyum preparatları tüketmesi öneriliyor. Düşük doğum ağırlıklarının önlenmesi için enerji alımlarını artırmaları gereken bu kişilerin gebelik sırasında demir takviyeleri kullanması ve altıncı aydan sonra bebeklerine demirden zengin yiyecekler vermesi gerekiyor.
70
OCAK 2013
Sadece botanik olarak meyve grubuna giren sebze ve meyvelerle besleniyorlar. 6-Yarı vejetaryenler: Sadece kırmızı et yemiyorlar. 7-Semi vejetaryenlik: Sadece büyükbaş hayvanları, kırmızı eti yemiyorlar; nadir olarak beyaz et tüketebiliyorlar. Bazı balık (peskovejetaryen) ve kümes hayvanları yiyen vejetaryenlere de (pollovejetaryen) rastlanıyor.
VEGANLAR UZMAN DESTEĞİ ALMALI Hiçbir hayvansal besini tüketmeyen
veganların yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlaması hemen hemen olanaksızdır. Besin gruplarından protein, B12 vitamini, demir, kalsiyum ve çinkoyu yeterince karşılayamıyorlar. Bu durumda çeşitli besin takviyelerine ihtiyaç duyulacağı için bir hekime ya da diyetisyene danışmak gerekiyor.
Leziz bir alternatif Sevdiğiniz bütün sebzeleri jülyen olarak doğrayın. Bunları derin bir kabın içinde karıştırarak tuz ve 1 yemek kaşığı zeytinyağı ilave edin. 180 derece ısıtılmış fırında yağlı kağıdın üzerine dizin. 20 dakika kaldıktan sonra, sarımsaklı, baharatlı ve az yağlı yoğurdu üzerine dökün. Yanında 1 dilim tam buğday ekmeği ile hem doyurucu hem besin değeri yüksek bir öğün sizi bekliyor.
Sağlıklı ve hayat dolu olmayı ifade ediyor Vejetaryen kelimesi, sanılanın aksine İngilizce’de sebze anlamındaki “vegetable” kelimesinden gelmiyor. Latince vegestus kelimesi, canlı, sağıklı, hayat dolu anlamına geliyor. Bazı antropologlar atalarımızın yaman birer avcı olduğunu düşünse de; son yapılan çalışmalar bunu değiştiriyor ve avcı-toplayıcı oldukları görüşü ağırlık kazanıyor. Nitekim günümüzde hala benzer ilkel şartlarda yaşayan Avustralya Aborijinleri veya Afrika’daki Kung toplulukları, yemiş, tohum, meyve ve sebze ağırlıklı besleniyor; diyetlerinin sadece dörtte birlik kısmı hayvani gıdalardan oluşuyor.
cinsellik
Ye Y eni nesil arzu nesneleri
Seks romanları Annelerimizin elinden düşmeyen Beyaz Dizi’ler yerini yoğun cinsel içerikli romanlara bıraktı. İki çocuk annesi bir ev kadınının fantezileri, pek çok kadının belki de ilk kez erotik kitaplar okumasına sebep oldu. Tüm dünyada kadınların elinden düşürmediği bu romanlarla ilgili uzmana sorduk: Neden erotik romanlar okuyoruz?
Sakıncası var mı? Cinsel hayatımıza neler katar? Daha ateşli bir seks yaşantımız olur mu ve daha fazlası... ✎
72
Deran ÇETİNSARAÇ OCAK 2013
C
insel içerikli kitapların tarihi, çok eski zamanlara dayanıyor. Fransız edebiyatının ustalarından Marquis de Sade’ın en önemli eserlerinden “Sodom’un 120 Günü”, günümüzde hala bir sapkınlık destanı olarak kabul ediliyor. Sade’ın hapishanede yazdığı bu romanın bazı ülkelerde satışı yasak. Eskiden kapalı kapılar ardında okunan erotik romanlar, iki çocuk annesi bir kadının edebiyat dünyasına adım atmasıyla farklı bir boyuta taşındı. İngiliz Erika Mitchell’ın E.L. James takma adıyla yazdığı “Grinin Elli Tonu” üçlemesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de deyim yerindeyse peynir-ekmek gibi satıyor. Edebiyat öğrencisi Anastasia’nın, başarılı bir iş adamıyla yaşadığı cinsel yoğunluklu ilişkiyi konu alan “Grinin Elli Tonu” romanını ve cinsel hayatımıza etkilerini İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan ile konuştuk.
Her tarafta cinsel içerikli kitap okuyan kadınlar görüyoruz. Türk kadını cinsel açıdan bir değişim süreci mi yaşıyor? Türk kadını cinsel açıdan komplekslidir. Sosyal açıdan bakacak olursak, bir kadın “Bu akşam dışarı çıkmak istemiyorum” diyebilir ama belki de dışarı çıkmak için ısrar bekliyordur. Cinsel olarak ise erkekler kadar rahat ve sık uyarılmıyorlar. Erkeklerin uyarılması ve hatta sertleşmesi daha kısa sürüyor. Bir fotoğraf, iç çamaşırı ya da ufak bir frikik bile erkekleri ereksiyona hazırlayabilir. Malesef Türkiye’deki kadınların yüzde 30’u hiç orgazm olamamaktan yakınıyor. Kadınlar yatağa zihinleriyle ve ruhlarıyla birlikte giriyor. Bir kadının ruhunu elde etmek her zaman çok kolay olmuyor. Mumlar yakmak, güzel şeyler söylemek gerekebiliyor. Kadının cinselliğe hazır olması için zihinsel olarak rahat olması gerekiyor. Bu da erkeğin pek beceremediği bir şey... Bundan 50 yıl öncesine kadar kadınlar, sırf kocaları istediği ve bebek doğurmak için cinsel ilişkiye giriyordu. Kadın için cinselliğin tek amacı doğurmak, üremek veya soyun devamlılığıydı. Ama şu anda öyle değil. Kadınlar artık kendi dişilikleriyle barıştı. Sosyal hayattaki etkinlikleri arttıkça, kendi doğurganlıklarını ve dişiliklerini eş zamanlı yaşamaya başladılar. Önceden cinsellik bebek için istenirdi, bebek olduktan sonra dişilik kenara atılır ve anne rolü giyinilirdi. Şimdi kadınlar, dişi olarak, anne olarak, iş kadını olarak her şekilde hayata tutunma içinde. Kadının hayatına daha fazla cinsellik mi girmesi gerekiyor?
Toplumumuzda şöyle bir anlayış hakim; cinselliği konuşan kadın basit kadındır, cinselliği isteyen kadın ucuz kadındır. Bunlar hem erkeği hem de kadını kötü etkileyen düşünceler. Bugün bu kliniğe gelen birçok kadın danışanım, kendi vajinasına bile bakamıyor. Kadın, eşinin penisini keşfetmekten de çok uzak çünkü henüz kendi erojen bölgelerini keşfetmiş değil. Önce kadının kendi erojen bölgelerini keşfedip, eşi ile bunları konuşup, vücudu üzerinde yeni bir yolculuğa çıkması gerekiyor aslında. Bu aynı zamanda ruhsal bir yolculuk da olmalı. Eşinin kadını mutlu etmesi, onun ruhunu elde etmesi, ardından da cinsel olarak onu nasıl tatmin edeceğini bilmesi; bunları kadının da talep ediyor olması gerekir. Biz kadınlar çok komplike yaratıklarız. Erojen bölgeler de kadından kadına değişir. Kadın, eşinden “Beni omzumdan öpmeni istiyorum” veya “Göğüslerimle oynamanı istiyorum” gibi taleplerde bulunmalı. Cinsellik bir dans gibi aslında. Eller ve ayaklar aynı hizada olursa, ortaya muhteşem bir gösteri çıkar. Eller dolanır, ayaklar birbirine basarsa kaos olur.
Kadınların cinsel hayatına kitapların bir katkısı var mı? Düşünün eğer bir erkek kadınına gün içerisinde “Akşam seni göklere uçurmak istiyorum çünkü seni çok arzuluyorum” diye mesaj atsa gece o kadının cinselliğe hazır olmaması zor bir ihtimal. O mesaj sayesinde kadın gün içinde seksi hayal edecek, düşünecek, arzulayacak ve buna zihnini hazırlayacak. Kitaplar da bu mesaj
“Romanlarda vajinadaki iç kasların kasılması gibi cinselliğe dair ayrıntılı tanımlar var. Kadınlar bu kitapları okuyarak cinsel hayatlarını geliştiriyor.” görevini görüyor. Amerika’da ilk çıktığı zamanlarda bu cinsel içerikli kitaplar satış rekorları kırdı. Genel söylenen şey, bu kitapları okuyan kadınların cinsel yaşamlarının daha iyiye gittiği yönünde. Kadınlar diğer bir kadının neden hoşlandığını, neyi talep ettiğini, neyi arzuladığını, nasıl tatmin olduğunu, nasıl zevk aldığını okumuş oluyor. Zihinsel olarak buna kendini hazırlıyor. Kendi zevk alabileceği şeylere, vücuduna odaklanıyor. Bu kitaplar, okuyan için cinselliği konuşabildiği yeni kız arkadaşı oluyor. Bildiğiniz gibi kadınlar, seks deneyimlerini kendi aralarında konuşamıyor. Ortaokul, lise çağındaki erkekler konuşur ama kızlar konuşmaz.
Neden konuşmazlar? Kadınlar kıskançtır. Bu yüzden cinsel deneyimlerini birbirleriyle fazla paylaşmazlar. Bu kitapları okumanın kadının orgazm yaşamasına bir katkısı olur mu? Kadınlar için orgazm öğrenilen bir şey. Kadınlar orgazmı taklit ediyor. O kitapları okuduğunuz zaman ayrıntıya iniyorsunuz. Romanda vajinadaki iç kasların kasılmasından, zihinsel olarak hissetme, ait olma gibi cinselliğe ait çok ayrıntılı tanımlar var. Kadınlar bu kitapları okuyarak cinsel hayatlarını geliştiriyor. Sizce neden film değil de kitaplar tercih ediliyor? Kadınlar görsel pornografiden hoşlanmıyor ama sözel pornografi hoşlarına gidiyor. Oysa ki erkekler görsel pornografiden daha çok etkileniyor. Kadınlar daha ayrıntıcıyken, erkekler direkt amaçlarına ulaşmak istiyor. Bugün internet siteleri arasında en çok para kazandıran sayfalar pornografik içerikler. Amerika’nın yüzde altısı sanal seks bağımlısı olarak görülüyor. Bir de kadınlar beyinlerine negatif imgeyi çok fazla yüklüyor. Yok benim selülitim var, göbeğim var gibi. Cinsellikten çekiniyoruz. Oysa ki kendimizi severek cinselliğe hazırlanmalıyız. Kadınlar kendileriyle barışık olmalı. Bence bu kitaplar kadınların kendilerine güvenlerini artırmalarına da yardımcı olacaktır. OCAK 2013
73
10 yıl sonra cinsellik konusunda kadınlar da erkekler kadar özgür olabilir mi? Kadınların gelecekte cinsel içerikli şeylere yönelmelerinin çok daha rahat olacağını düşünüyorum. Bakın nerede ilerleyen, gelişmiş toplum varsa orada kadın söz sahibi. Çünkü kadınlar yeniliğe, gelişmeye çok açık. Erkeklerin 30 yıl boyunca saçları hep aynı modeldir ama kadınlar üç ayda bir değiştirir. Cinsellik konusunda söz almaları ve yenilik getirmeleri, hem ikili ilişkileri güçlendirir hem aile ilişkilerini. Cinsel olarak mutsuz kadının ailesi de mi mutsuz olur?
Bilirsiniz elti kavgaları çok meşhurdur. Toplumun, ailenin huzurlu olması kadının mutlu ve huzurlu olmasına bağlıdır. Bunun da kökeninde kesinlikle cinsellik yatıyor. Akıllı erkek, kadını mutlu eder. Kadın mutlu olursa, ortam da mutlu olur; kadın mutsuz olursa etrafını da olumsuz etkiler. Evde, sokakta mutlu olan kadın, yatakta da mutlu olur. Çünkü kadının zihinsel olarak hazır olması gerekir. Keşke bu kitapları biraz da erkekler okusa...
Bu tarz kitapları okumanın olumsuz yanları var mı? Bağımlılık yaratabilirler mi? Uzmanlar olarak porno izlemek kötüdür demiyoruz ama kitap okuyarak ya da porno izleyerek gerçek hayattan kopma varsa kesinlikle kötüdür. İşlevsellik psikiyatride çok önemlidir. Bir kişi internette vakit geçirebilir ama gerçek hayattan kopmuyorsa biz bunu hastalık olarak görmüyoruz. Sosyal yaşamdan uzaklaşılma varsa orada sorun var demektir. Bir kişi ayak ya da eldiven sevebilir ama sadece eldiven takıp orgazm olabiliyorsa bu patolojiktir. Çünkü normal cinsellikten uzaklaşılmıştır. Bu söylediğim kitap ya da internetteki porno görüntüleri için de geçerli. Eğer gün boyu porno izleyip ya da böyle kitaplarla kendini orgazma hazırlayıp gerçek cinsellikten uzaklaşıyorsa soru işareti ile yaklaşmak gerekebilir. Daha önce bu tarz kitaplar yasaklanmıştı, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Kadın evinde ve yatakta mutlu olup sokağa çıkarsa, aileyi, toplumu birleştirir. O nedenle kadınları mutluluğa götüren yolları tıkamamak gerekir. Eskiden “Çıldırtan Öyküler”, “Beyaz Dizi” gibi kitaplar vardı. İnternet üzerinden de itiraf.com sitesinde çoğunlukla cinsel içerikli hikayeler anlatılır. Kitapların yasaklanması özgürlüğü kısıtlayan bir şey. Kadınların böyle şeyler okuması onları geriye götürür görüşünü doğru bulmuyorum.
“Cinsellik içeren kitaplarda sadomazoşist ilişkilerden bahsedilir. Ne normal, ne anormal... Bunun ayrımı iki kişiye bağlı. Eğer cinsellikte iki taraf da bu tarz yaklaşımlardan hoşlanıyorsa sıkıntı yok.”
74
OCAK 2013
“Grinin Elli Tonu”nda sadomazoşist öğeler yoğun bir şekilde kullanılmış. Sizce sakıncası var mı? Cinsellik içeren diğer kitaplarda da sadomazoşist ilişkilerden bahsedilir. Ne normal, ne anormal... Bunun ayrımı iki kişiye bağlı. Eğer cinsellikte iki taraf da bu tarz yaklaşımlardan hoşlanıyorsa sıkıntı yok. Ama kişinin ruhsal ve fiziksel bütünlüğünü bozacak cinsellik bizim için anormal, hatta riskli cinsellik dediğimiz türdür. Ruhsal ve fiziksel bütünlüğü korunarak yaşanan cinsellik, her türlü fanteziye açık olabilir. Çünkü insanlar yıllarca
evli kalıyor, çok uzun süreli cinsel yaşamları oluyor. Bazen renk değiştirmekte fayda vardır. Değişik fanteziler yapmak güzel ve keyifli olabilir. Önemli olan ruhsal ve fiziksel bütünlüğe zarar vermemek. Kitapta yoğun olarak kırbaçlar kullanılıyor; fiziksel bütünlüğe zarar verici olacağı için pek çok kadının kırbaç tercih edeceğini düşünmüyorum. Fanteziler talep edilmeli, konuşulmalı; arzular dile gelmeli ve yaşanmalı. Çiftler kliniğimize geldiğinde onlara cinsellikle ilgili neler konuşuyorsunuz dediğimizde, önce birbirlerine bakıp “Konuşmuyoruz” diyor. Işığı kapat, seks yap; oysa ki cinsellik bundan ibaret olmamalı. Biz keyif almak, zevk almak için sevişiyoruz. Işığı kapatmak yerine mumlar yakıp ortamı daha erotize etmeliyiz. Her iki cins için de üremekten daha farklı bir şey olmalı cinsellik. Bu nedenle mutlaka konuşulması gerekir. İlişkide çiftlere önce kendi sonra partnerinin vücudunda keşfe çıkmalarını öneriyoruz.
Size en çok hangi problemle geliyor kadınlar? En çok vajinismus sorunuyla gelip “Biz çocuk istiyoruz, kadın doğuma gittik ordan size yolladılar” diyenlerle karşılaşıyoruz. Daha bunun psikolojik bir sorun olduğunu, vajinasındaki o kasılmadan dolayı birleşmenin gerçekleşemediğini bilmiyorlar.
“Grinin Elli Tonu” üçlemesini sizce hangi kadın profili okuyordur? Kitapları orta yaş kadınları daha fazla talep ediyor olabilir. Çünkü orta yaştaki kadınlar, varolan cinsellik yöntemlerini kullanmış, yenilerini de geliştirmeye yönelik enerjileri bulunuyor. Artık kadınlar kendisinden 5-10 yaş büyük erkeklerle beraber değil; yaş sınırları giderek ortadan kalkıyor. 40 yaşındaki bir kadın 28 yaşındaki bir erkekle gayet doyum veren, keyifli bir cinselsosyal hayatı paylaşabiliyor. Bundan 50 yıl önce kadınlar kendinden 10 yaş büyük erkekle iyi anlaşır diye bir düşünce vardı. Bu artık yıkılmaya başladı. Danışanlarımdan şunu da görüyorum; erkekler bir şeyler öğretmektense, bilen bir kadınla paylaşımda bulunmayı tercih ediyor. Mesela şu an özellikle 40-45 yaşlarındaki bir erkekle görüştüğüm zaman “Ben 35 yaşını geçmiş bir kadınla beraber olmak istiyorum” diyor. Çünkü hayattan alacağını almış, vereceğini vermiş, cinselliği bilen, zihinsel karmaşası olmayan kadınları tercih ediyorlar. Erkekler artık tecrübesiz, bakire kızlardan daha çok dişli, ne istediğini bilen, kaprislerden ve triplerden daha uzak, kendine odaklanmış kadınları istiyor. Gelecekte erkeklerin birlikte olduğu dişi için “İlk benim olsun” düşüncesi kırılacak. Bence bir dönüm noktasından geçiyoruz.
“Üçüncü kitabın son sayfalarında kahramanlardan ayrılacağım için gerçekten hüzünlendim” “Gri’nin Elli Tonu” üçlemesini bir solukta okuyan S.Y., kitap hakkında düşündüklerini bizimle paylaştı: “Gri’nin Elli Tonu’nu okuyan kadınları üç gruba ayırıyorum. Okuduğunu gizleyenler, okuduğunu itiraf eden ancak neden okuduğuna ya da neden beğendiğine bahaneler yaratanlar, bir de okuyup çok beğendiğini göğsünü gere gere itiraf edenler… Ben de üç cildi arka arkaya bir solukta okuyanlardan biri olarak, ikinci ve üçüncü grup arasında bir yerde duruyorum. Kitabı ne evliliğime ne de cinsel hayatıma renk katmak için okudum, amacım sadece keyifli vakit geçirmekti. Çok da eğlendim. Hatta üçüncü kitabın son sayfalarında kahramanlardan ayrılacağım için gerçekten hüzünlendim. Genellikle gerçek hikayeler okumayı seven biri olarak bu hikayenin oldukça fantastik olduğunu söylemeliyim. Ne yazık ki bugüne kadar hiç aşık olmamış zengin erkeğin sıradan bir kızın dudağını ısırışı, saflığına vurulması ve kızın içine düştüğü ihtişamlı hayat bir peri masalını andırıyor. Peki bu kitabı okurken benim hayatımda neler değişti? Sevgili kocam o günlerde benim için ‘Ne okuyor da bu hale geldi?’ diye düşünmemiştir çünkü bir seks tanrıçasına dönüşmedim. Bunda cinsel açıdan uyumlu bir çift olmamızın da etkisi var mutlaka. Hep erotizm üzerinden gidilse de beni asıl vuran Anna ile Christian’ın arasındaki sevgi ve onun gücüyle aşılan engeller oldu. Bu seri, aslında erotik olduğu kadar da romantik… Kahramanlar ile kendi aramda kurduğum bağ da sevgi üzerinden oldu, kocamı tıpkı Anna’nın Christian’ı sevdiği gibi sevdiğimi düşündüm. Ancak bu önümüzdeki günlerde kitaptaki seks oyunlarını denemeyeceğim anlamına da gelmiyor. Şu sıralar hele de biraz keyfiniz yoksa hemen okumaya başlayın, kafanızı boşaltın, eğlenin, sahip olduğunuz normal ilişkilerin kıymetini bilin, ilişkinize bakım yapın, sevin ve sevişin derim.”
OCAK 2013
75
psikoloji
İmdat
İçinizdeki anarşistlere kulak verin
76
OCAK 2013
Sakın korkmayın ama şu anda içinizde onlarca anarşist dolaşıyor. Bu anarşistler yüzünden bazen kilo alıyor, bazen de terk ediliyorsunuz. Oysa ki bir nevi iç ses olan
bu anarşistlere kulak verdiğiniz takdirde hayatınızın tıkanık noktaları çözüme kavuşacak... ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
eni yıla yeni kararlar ile girmiştiniz. Kilo verecektiniz, daha düzenli bir insan olacaktınız, artık işe hiç geç kalmayacaktınız, daha az para harcayıp daha çok tasarruf yapacaktınız… Ne oldu? Yeni yıla girdik ama siz bu konuda adım bile atmadınız mı? Üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Birçok insan hedeflerine bir türlü ulaşamamaktan yakınıyor; sağa bakıyor, sola bakıyor bakıyor ama bir türlü türlü nedenini bulamıyor. bulamıyor. O zaman şimdi bir de kendi içinize bakın… İçinizde çeşitli sebeplerle sizi hedeflerinizden alıkoyan bir sürü anarşistin dolaştığını fark edeceksiniz. Kendinizden önce hep başkalarını düşünmenize neden olan fedakarlık anarşisti mi ararsınız, bir türlü doymayan mükemmeliyetçilik mükemmeliyet çilik anarşisti mi; ne ararsanız var. Tıpkı çok uluslu bir ülke gibi içinizde konuşup duruyorlar ve siz onları dinleyip ihtiyaçlarını karşılamadığınız sürece hayat boyu başınıza bela oluyorlar. Psikolojik Gelişim Danışmanı Nur Meriç, içimizdeki anarşistlerle başa çıkmanın yollarını anlattı. Diyete başladınız. Planınız hazır, şekerli ve karbonhidratlı gıdalardan uzak duracak, haftada en az üç gün egzersiz yapacaksınız. İlk günler her şey yolunda gidiyor ama bir gün geliyor ve tam öğle yemeği yemeği siparişinizi siparişinizi verirken içinizden bir ses “Ye gitsin, bir kereden bir şey olmaz” diyor. O gün onu dinleyip yediğiniz bol tereyağlı döner, ne yazık ki sonun başlangıcı oluyor. Bir sonraki diyet macerasına kadar onun istediğini yemeğe devam ediyorsunuz. Kimin mi? İçinizdeki anarşistin… Üstelik o sadece bir tanesi… Güzel bir ilişkinin tam ortasında terk edilme korkusu yaşayan anarşistiniz yüzünden, ilişkinin aniden bitmesine neden olabilirsiniz. Ya da onay isteyen anarşist yüzünden hayatınızın her alanında onaya muhtaç hale gelebilirsiniz.
Y
Herkesin anarşisti başka İçimizdeki anarşistlerin, ön ergenlik ve ergenlik dönemindeki referans yapılarına bağlantılı olarak geliştiğini, ailenin verdiği bilgilerle şekillendiğini belirten Nur Meriç, “Yetişkinlik döneminde hayatımızda bir şeyler ters gitmeye başladığında, dönüp dolaşıp hep aynı döngüleri yaşadıkça içimizdeki diğer yanlarımızı fark etmeye başlıyoruz. ‘Keşke yapmasaydım, keşke öyle söylemeseydim’ demeye başladığımızda içimizde anarşist bir taraf olduğunu olduğunu ve hayat kalitemizi kalitemizi bozduğunu bozduğunu fark etmemiz gerekiyor” diyor. Yazının bu bölümüne geldiğinizde “Galiba benim de anarşistlerim var, hayatımdaki döngüleri bir türlü değiştiremiyorum.. Ne yapmalıyım?” diyorsanız Nur değiştiremiyorum Meriç sizi şöyle yanıtlıyor; “Öncelikle onun varlığını kabul ederek onu yasallaştırmanız yasallaştırma nız gerekiyor. Eğer onu kabul eder, karşınıza alır onunla konuşur ve ihtiyaçlarını fark etmeye çalışırsanız o da sizi sabote etmez. Önce kendinize şu soruları sorun: Nerede hata yapıyorum, yaşamımda hep aynı döngüler mi var, bu durumda benim sorumluluğum sorumluluğum nedir? Yaşadığınız olayların nedeni ile fazla ilgilenmeyin. Nedenine fazla takılırsanız daha derin sorunlara sürüklenirsiniz.. İşin bu kısmını uzmanlara bırakın. Siz sürüklenirsiniz sadece çözüm üretmeye odaklanın.”
Haylaz yanınızla konuşun İş yerinde sürekli haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsunuz. Sürekli iş değiştiriyorsunuz. Her sabah işe geç kalıyorsunuz ya da verilen görevleri zamanında teslim etmiyorsunuz. Anarşistinizi karşınıza alın ve sorun: “Ah benim haylaz yanım, senin ihtiyacın nedir?” Cevap maaşın az gelmesi ya da yöneticinin hiçbir zaman olumlu geri bildirimler yapmayışı olabilir. İçinizdeki anarşist bu duruma başkaldırırken siz hiç yoktan iyidir diye düşünerek işe gitmeye devam ediyor olabilirsiniz. Nedeni tespit ettiniz diyelim… Şimdi sıra değiştirmek için neler yapılabileceğine karar vermeye geliyor. Bu aşamada yetersiz öz denetim anarşisti ortaya çıkıp sizi hemen istifa etmeye zorlayabilir. Unutmayın, size diyeti bıraktıran da oydu. Oyununa gelmeyin. Birkaç günlük tatil için bile detaylı plan yapan siz, işi bırakırken bu kadar plansız davranamazsınız değil mi? Yetersiz öz denetim anarşistine sorun: İşsiz kalmak mı istersin yoksa sabredip ileride daha mutlu olmak mı? İkinciyi seçecektir. Bu aşamadan sonra ise yeni bir davranış oluşturmak gerekiyor. Yeni bir iş arayışına girebilir ya da var olan işinizi düzeltmek için amirinizle konuşmayı seçebilirsiniz. Danışman Nur Meriç, karşı tarafı suçlamadan, saldırmadan yapılan konuşmaların her zaman başarılı sonuçlanabileceğini hatırlatıyor ve ekliyor: “Motivasyonunuzun neden düştüğünü, beklentilerinizin ne olduğunu anlatıp yardım isteyin. Bu kişi eşiniz ya da çocuğunuz da olabilir. Yeter ki anarşistinizi fark edip ihtiyaçlarını anlayıp bunu karşılamak için karşı tarafa durumunuzu anlatın.”
OCAK 2013
77
Onay anarşisti Yüksek standart anarşisti En tehlikeli anarşistlerden biri… Çünkü mükemmeliyetçiliğin iyi bir şey olduğunu sanıyor. İçinizdeki bu mükemmeliyetçi anarşistin iyi biri olduğu yanılgısına kapılıp, gelişmek için her zaman daha mükemmelini yapmak zorunda olduğunuz inancına kapılmayın. Her zaman daha iyisini talep eden bu anarşist sadece sizinle sınırlı kalmıyor, çevrenizdekileri de sürekli eleştiriyor. Anarşistinizi karşınıza alın ve şöyle deyin: “Kusur görenindir ve görmezden gelmek büyüklüktür. Hata yoktur, geri bildirim vardır. Kimse mükemmel değildir. Kendimizi yeterli görmek gelişmeye engel değildir. Ben şu an tamım ve gelişiyorum. İnsanoğlu gelişmeye programlıdır ve zaten hiçbir şekilde duramaz, gelişmek için uğraşır. Böyle düşünen insanlar daima mutludur.”
Fedakarlık anarşisti Feda ve kar kelimelerine dikkat... Bu anarşist sevilmek ve değer görmek için sürekli rüşvet (feda) veriyor. Ancak istediği karı elde edemeyince ya kendini yıpratıyor ya da karşı tarafı cezalandırmak için bir intikam meleğine dönüşüyor.
Bazen de içimizdeki anarşisti ikna edecek olan kişi biz değil, çevremizdekiler oluyor. Eğer içinizde onay isteyen bir anarşist varsa, ona yardım etmesi için başkalarından yardım yardım isteyin. Onayı Onayı patronunuzdan patronunuzdan da bekliyor olabilirsiniz, eşinizden de… Örneğin eşinizin onayına ihtiyaç duyan bir anarşistiniz varsa eşinize “Biliyor musun, benim içimde bir kız var; bu kız güzel, becerikli ve senin için çok önemli olduğunu duymak istiyor. Bunları söyleyip onu mutlu etmek ister misin?” diyebilirsiniz. Onay anarşistinizi beslemediğiniz sürece hayatınızı sabote sabote etmeye devam edeceğini, onaylamayan kişiyi bulup ona bağlanmanızı sağlayacağını unutmayın.
Bağımlılık anarşisti Bu anarşist sizi bir işe ya da bir insana, bir nesneye bağımlı hale getiriyor getiriyor ve sürekli şöyle fısıldıyor: "O olmazsa sen yoksun, o giderse sen yaşayamazsın." Bu anarşiste kulak veren insan ise bağlılık ile bağımlılığı karıştırıyor ve o nesneye bağımlı hale geliyor. Aynı anarşistin başka marifetleri de var. Bağlandığı kişi olmadan yaşayamayacağına inandığı için hiç bağlanmamayı bağlanmam ayı seçiyor. Terk edilmeyi, edilmeyi, reddedilmeyi reddedilmeyi kaldıramayacağını kaldıramayaca ğını düşünen anarşist bir koruma kalkanı oluşturup kimseye kimseye bağlanmıyor. Bağımlılık anarşistine şunu söylemek gerekiyor: “Dur bir dakika… O olsa da olmasa da sen önce varsın. O insan ya da o iş her zaman bizimle olmayabilir olmayabilir ama ama bu bizim varlığımızı ortadan ortadan kaldırmaz.”
Karamsarlık anarşisti Karamsar anarşist diyor ki; zaten her şey kötüye gidecek. Ben en iyisi her zaman bu olumsuzluğa odaklanıp tedbirli olayım. Bu anarşiste kulak veren insan ise tedbirli olayım derken hayatının hep mutsuz geçtiğini fark etmiyor. Bu anarşistin beslenme damarını kesmek için ona şöyle söylemek gerekiyor: “Bu karamsarlık senin için işlevsel mi? Bugüne kadar düşündüğün kötü şeylerin hepsi başına geldi mi? Gelmedi ama sen olabilecekleri düşünürken hep mutsuz oldun.”
78
OCAK 2013
“Anarşistlerimle barışmam için YAŞAYANLAR ANLATIYOR dibe vurmam gerekti”
“Anarşistim alışverişi çok seviyor”
“İçimde alışveriş bağımlısı bir anarşist var. Her aybaşı maaşım hesabıma yattığında durumumun vahametini görüp, ‘Hiç değilse bu ay hiç alışveriş yapmayacağım’ diyorum. Ve her hafta sonu kendimi alışverişe gitmek üzere hazırlanırken buluyorum. Önce alışveriş sonra suçluluk… Bu döngü benim hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu. Bu arada alışverişlerime o kadar güzel bahaneler üretiyorum ki şaşarsınız. Mesela biraz ince giyindim ve işe giderken üşüdüm. Tüm günü ofiste geçirdiğim halde, üşümemek (!) için öğle tatilinde koşup bir hırka alabilirim. Ayakkabı ayağımı mı acıttı; o akşam eve yeni bir çift ile dönmem kaçınılmaz. Birkaç kez borç batağından ailem sayesinde çıktım. Kendimi şöyle avutuyorum; en azından içimdeki anarşistin varlığından haberdarım. Elbet bir gün terapi almaya da hazır olacağım. O zamana kadar işsiz kalmayayım yeter...” Cansu, 28, İzmir
“İçimdeki en güçlü anarşistle tanışalı uzun yıllar oldu. Kendimi bildim bileli, bazen isteyerek, bazen de hiç istemediğim halde insanlara iyilik yapmaya zorluyor. Kendine yandaşlar da bulmuş. Örneğin kaybetmekten korkan anarşist ile araları çok iyi. Biri içime sevdiklerimi kaybetme korkusu salıyor, diğeri herkesin iyilik meleği olmaya zorluyor. Onlarla mücadele etmedim mi? Ettim… Örneğin ilk işyerimde fedakarlık anarşisti beni o kadar zorlamıştı ki bir karar almıştım. Aile içinde başaramasam da bundan sonra yeni bir işe ya da çevreye girersem onu hiç kimseyle tanıştırmayacaktım. Yeni bir işe başladım ama bu kararımda başarılı olamadım. Hatta yüzüme gözüme bulaştırdım. Önce istemediğim halde fedakarlıklar yapıyor, ardından pişman olup tamamen katı bir tavra bürünüyordum. Karşımdakiler neye uğradıklarını şaşırdıkça bana mesafeli davranmaya başladı. Haklılardı… Bir süre dünyanın en verici insanıyken ardından günlerce beş karış suratla dolaşıp sorulan soruları bile duymazdan geliyordum. Tam da dibe vurmak vurmak üzereyken hayatıma o girdi. girdi. Bir doktor veya terapist değil; sevdiğim adam… Adeta bir bilge kişi gibi bana bir ayna tuttu, tüm anarşistlerimle yüzleşmemi sağladı. Yeri geldi ondan nefret ettim, yeri geldi bir kere daha aşık oldum. Sancılı bir sürecin ardından ilişkimiz bitti ama bugün anarşistleri ile barışık, huzurlu bir kadın olarak onu hep sevgiyle anıyorum.” Begüm, 42, İstanbul
“Değişiklik diyor, hep değişiklik…” “Anarşistim değişikliği çok seviyor. Ne bir insana bağlanabiliyor, ne bir eve, ne bir işe, ne de bir şehre… Hep hareket etmek istiyor, yeniden, hep yeni baştan başlamak istiyor. Başlangıçta bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyordum. Büyüdükçe fark ettim ki bazı insanlara ve bazı yerlere bağlı olarak da hareket edebilirim. Değişiklik tutkunu anarşistimin ihtiyacını yapacağım işle karşılayabilirim. Öyle bir işe girdim ki evime ayda birkaç gün uğrayabiliyorum. Öyle bir adam sevdim ki ki kasmıyor… ‘Yine hangi şehre gidiyorsun, yanında kim var, bu ilişki böyle yürümez’ demiyor. Ve ben çok sevdiğim işim için diyar diyar gezerken canım evime, evime, mahalleme, şehrime ve O’na ne kadar bağlı olduğumu fark ediyorum.” Betül, 37, İstanbul OCAK 2013
79
spor
“Galatasaray’a gelerek
ilk hayalimi gerçekleştirdim”
2013 CEV Champions League’de mücadele eden Galatasaray Daikin Bayan Voleybol Takımı’nın geçtiğimiz sezon transferlerinden başarılı orta oyuncusu Özge Nur Yurtdagülen ile Fransa’da kazandıkları zafer sonrasında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. ✎
Deran ÇETİNSARAÇ
G
alatasaray Daikin Bayan Voleybol Takımı, geçtiğimiz ay 2013 CEV Champions League C Grubu’nun son maçında, ASPTT Mulhouse ile deplasmanda karşılaştı. Biz de formsanté olarak voleybolcularımızı desteklemek üzere maçta hazır bulunduk. Takıma sponsor olan Daikin firmasının Genel Müdür Yardımcısı Tuna Gülenç de voleybolda son yıllarda elde edilen başarıların onlara ilham verdiğini anlattı. Türk voleybolunun desteklenmesi gerektiğine yürekten inanan Gülenç, Galatasaray Daikin’in başarılarının özellikle kız çocukları için rol model olacağına, aileler için ise teşvik edici bir etki yaratacağına gönülden inandıklarını belirtti. Müsabakadan 3-0 galip ayrılıp, bu sonuçla grup aşamasını lider olarak tamamlayan takımın en genç
80
OCAK 2013
oyuncularından Özge Nur Yurtdagülen ile konuştuk. Özge Nur, 11 yaşında başladığı voleybol kariyerini ve profesyonel kadın sporcu olmanın nasıl bir şey olduğunu formsanté okurları için anlattı. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
1993 doğumluyum. İlkokul dördüncü sınıfta başladım voleybol oynamaya. Okuduğum okulda amcam müdürdü ve voleybol seçmelerinde benim yaş grubum olmamasına rağmen ısrar etti oynamam konusunda. 11 yaşından itibaren voleybol oynuyorum.
Unutamadığınız bir maç var mı o yaşlarınızdan? İlk defa Türkiye Şampiyonası’na gittiğim zaman kendimden büyüklerle oynamıştım. Çok güzel bir duyguydu, hiç unutamıyorum. Profesyonel voleybol hayatına hangi takımda başladınız? 2004 yılında Yeşilyurt Spor Kulübü’nde başladım. Sekiz seneye yakın orada oynadıktan sonra geçtiğimiz yılın başında Galatasaray’a transfer oldum. Son üç yıldır da A Takımı’nda oynuyorum. Voleybol oynamak bir insanın hayatına ne katar? Dışarıda ne yaşarsanız yaşayın, sahaya girdiğiniz anda hiçbir şey aklınızda kalmıyor. Sadece maçı
düşündüğünüz zaman bu başarıyı da beraberinde getiriyor. Takım oyunu, insanın karakterine çok şey katıyor. Sizi hem olgunlaştırıyor hem de topluma daha yararlı bir birey haline getiriyor. Kendinden önce takım arkadaşını düşünmeye başlamak bence hayatta en önemli erdemlerden biri.
Karbonhidratı ne zaman tüketiyorsunuz? Maç öncesi mutlaka tüketiyoruz. Pilavdan ziyade yağsız makarna inanılmaz enerji veriyor. Sürekli spor yaptığım için hamur işlerini de çok kolay tüketebiliyorum. t üketebiliyorum. Bir de maç öncesi kahve içmek iyi geliyor. Müzik dinleyerek, tek başıma maça konsantre olmayı seviyorum.
Profesyonel bir sporcu olmak nasıl bir şey? Maçlarda sürekli seyirci önündesiniz, güzellik ve Profesyonel sporcu olmak, hele ki Galatasaray gibi bakım ihtiyaçlarınızı nasıl hallediyorsunuz? büyük bir kulüpte oynamak çok güzel bir his. Taraftarla Sadece seyirci önünde değil insan aynaya baktığında bütünleşip, onların arkanızda olduğunu hissetmek de güzel hissetmek istiyor. Hem stresten hem de çikolata güzel. Tabii Türkiye’de yaşıyoruz, dolayısıyla rakip bağımlısı olduğum için şu an inanılmaz sivilce problemi takımın taraftarları da var işin içinde. Sosyal medyada yaşıyorum. Fırsatını bulursam cilt bakımına gidiyorum. yazdıklarımıza kadar bazı şeylere dikkat Voleybolcuların basketbolculara göre etmek zorundayız. Tüm kas daha kadınsı fiziği oluyor değil mi? gruplarımızı Şu an Avrupa’dayız, Türkiye’de de Kesinlikle öyle, bu açıdan şanslıyız. maçlarınız var. Yoğun bir programınız çalıştırıyoruz ama mı var? Voleybolcular en çok hangi kaslarını özellikle sırt, bacak Haftada iki gün maçımız var; ne zaman çalıştırıyor? tatil yapıp ne zaman antrenman Tüm kas gruplarımızı çalıştırıyoruz ama ve karın kaslarına yapacağımız genellikle belli olmaz. özellikle sırt, bacak ve karın kaslarına ağırlık veriyoruz. Antrenörümüz bir gün tatil vermeye ağırlık veriyoruz. Sıçrama yaparken çalışıyor ama işin içine yolculuk girince karın ve sırt kasları, stabilizasyonumuz Sıçrama yaparken bazen onu da yapamıyoruz. açısından önem taşıyor. Peki bu yoğun tempoda beslenmenizde nelere dikkat ediyorsunuz? Şu anda yoğun bir dönem yaşıyoruz. Çok fazla efor harcadığımız için protein ağırlıklı beslenmemiz gerekiyor. Nasıl besleniyorsunuz? Bir sporcu için kötü bir şey ama ben kırmızı et yiyemiyordum. Bu yıl ızgaralarla yeni yeni aşmaya başladım. Maçların yoğun olduğu dönemde protein ağırlıklı beslenmemiz gerekiyor. Maç sabahları mutlaka yumurta, beyaz peynir, kaşar peyniri ve ekmek tüketiyorum. Hem sabah hem de antrenman aralarında tahin-pekmez yiyorum; üstelik çok severim. Peki yemek yerken kalori hesabı yapar mısınız? Ben yapmıyorum açıkçası. Kalorilerle hiç alakam yok.
karın ve sırt kasları, stabilizasyonumuz açısından önem taşıyor.
Modayı takip eder misiniz? Sürekli eşofmanlarla gezdiğimiz için özellikle tatil günlerinde daha farklı, şık ve özenli giyiniyorum. Boş günlerinizde neler yapmaktan hoşlanırsınız? Ailem antrenman yaptığımız salona uzak oturduğu için kulüp evinde kalıyorum. İzin günlerimde annem ve babamın yanına gidiyorum. Evde kaldığım zamanlarda yemek yapmaktan çok hoşlanıyorum. Sizin için kazanmak ve kaybetmek ne anlama geliyor? Kaybetmek hayal kırıklığı, kazanmaksa her şey… Başarınızın sırrı nedir? Kurduğum tüm hayaller gerçek oldu. Bence işe kesinlikle hayal kurarak ve de hedefleri yüksek tutarak başlamak gerekiyor. Kurduğunuz hayale inanmalısınız. Galatasaray’da oynayarak ilk hayalimi gerçekleştirdim.
Sonrası için hayaliniz nedir? Öncelikle dört yıl sonra kendimi Rio’da gerçekleşecek olimpiyatlarda görmek istiyorum. Her sabah uyandığımda kendime “Haydi Özge, Rio için!” diyerek motive oluyorum. Sonrası için A Milli Takım’da değişmez bir oyuncu olmak istiyorum. OCAK 2013
81
beslenme
Beden kimyanızla dost program
Metabolik Balans Dar kesim jean’in içinde daha güzel
görünmekten fazlasını hedefliyor, sağlığınıza önem veriyor, kan değerlerinizi takip ediyor ve hayat boyu sağlıklı bir şekilde aynı kiloda kalmak istiyorsanız, sadece size özel programa ihtiyacınız var demektir. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
ilo vermeye çabalarken öncelikli amaç genellikle daha ince görünmek olsa da aslında o fazlalıklar buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Vücutta yağ birikiminin hem nedeni hem de sonucu olan insülin direnci, bir süre sonra diyabet, obezite ve yüksek tansiyonun bir arada bulunduğu metabolik sendrom tablosunu oluşturuyor. Alman Doktor Wolf Funfack’in geliştirdiği ve dünyada 2002 yılından beri sadece tıp doktorları tarafından uygulanan Metabolik Balans sistemi, danışanların kilo vermesini ya da var olan kilosunu korumasını sağlarken metabolik sendrom tablosunun da önüne geçmeyi amaçlıyor. Türkiye’de sadece uygulayanların yakınlarına anlatması yoluyla, yani kulaktan kulağa tanınmayı tercih eden Metabolik Balans uygulayıcılarından İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Onur Yozbatıran’a kişiye özel bir beslenme planı ile işleyen bu sistemi sorduk.
K
55
OCAK 2013
Metabolik Balans’ın amacı nedir? Bu sistemin çıkış noktası, hastanın sağlık sorunlarını çözmek, hatta ortaya çıkmasını engelleyerek hastaya koruyucu hekimlik yapabilmek… Amaç, metabolik sendromu yani kolesterol, kan şekeri, tansiyon yüksekliği ve obeziteyi tedavi etmek. Bu dörtlünün oluşturduğu metabolik sendromun altında yatan neden ise insülin direnci oluyor. İnsülin salınımında denge sağlandığında bu dört hastalığın önüne ilaç kullanmadan geçilebiliyor. Danışanlarınızdan en çok hangi hikayeleri duyuyorsunuz? Genellikle birden fazla yöntem deneyip kilo verip tekrar kilo alan ya da hiçbir şekilde kilo vermeyi başaramayanlar ile karşılaşıyoruz. Bu kişilerin en büyük şikayeti ise daha önce uyguladıkları programların sürdürülebilir olmaması. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de mevcut kilonun yüzde beşini kaybedip bunu bir yıl koruyabilmeyi “sağlıklı kilo kaybı” olarak nitelendiriyor. Yani aslında mesele ne kadar kilo verdiğinizden çok bunu ne kadar koruyabildiğiniz… Metabolik Balans’ın farkı nedir? Diyet; belli bir süre uygulanacak bir sistem anlamına geliyor. Diyetlerde kalori kısıldığı sürece mutlaka kilo kaybediliyor. Ancak eğer kalori kısıtlaması hatalı yapılırsa, vücut kas ve bağ dokusu kaybederse diyet bırakıldığı an hemen geri toparlıyor. Bu nedenle uygulanan diyetin dengeli ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Metabolik Balans ise, adı üzerinde, metabolizmanın dengelenmesini amaçlıyor. Öncelikle danışanlara detaylı kan testleri uygulanıyor; karaciğer, böbrek, pankreas fonksiyonlarına, elekrolit dengesine ve tiroit bezlerinin durumuna bakılıyor. Yani önce danışanın vücudunu tanıyoruz. Eğer aksayan bir durum varsa önce ona müdahale etmek gerekiyor. Tahlil sonuçlarında kandaki şeker ve insülin düzeyi bizim için çok önemli çünkü kişiye özel beslenme programını belirlerken gıdaları bu değerlere göre seçiyoruz. Ayrıca bu programda vücudun yağ, kas ölçümüyle elde edilen değerleri kullanmıyoruz. Göbek, kalça, üst bacak ölçülerini takip ediyoruz. Danışan programda hatalı bir uygulama yapıyorsa, bu ölçümlerden durumu fark ediyor ve nerede hata yaptığını buluyoruz. Günlük beslenme programı nasıl ilerliyor? Kişiye ihtiyacı olan gıdaları, yani tahılı, proteini, meyveyi ve sebzeyi üç öğünde mutlaka veriyoruz. Tek çeşit beslenmeye, bir öğünü sadece salata ile geçirmeye izin vermiyoruz. Bu programda az yemek bir başarı değil. Belirtilen gıdaların mutlaka tüketilmesini istiyoruz. Kişinin özellikle tüketmek istediği gıdalar varsa onları da programa uygun şekilde ekliyoruz. Birçok diyetten farklı olarak sorunumuz yağ değil. Çünkü kilo almanın temel nedenini yağlar oluşturmuyor. Kolesterolün yükselmesine de kolesterolden zengin gıdalar neden olmuyor. Bir kişi bardak bardak yağ içse, koli koli yumurta yese bile bağırsaklardan günlük emilecek miktar sabit oluyor, kalan ise atılıyor. Oysa vücut yenilen şekerli gıdaların yani ekmek, patates, meyve, makarna ve pilav gibi karbonhidratlı gıdaların bir gramını bile atmıyor. İnsülin sayesinde yağa dönüştürüp depo ediyor. Bu nedenle biz de insülinin aşırı salgılanmasını engellemeye çalışıyoruz. OCAK 2013
55
Günde sadece üç öğün mü? Azar azar, sık sık yemek, insülin kullanan diyabet hastaları için doğru olabilir. Çünkü kişi insülin kullandığı zaman şekeri bir süre sonra düşüyor ve ara öğün alması gerekiyor. Ancak şekeri dengeli giden bir kişide buna ihtiyaç yok. Vücutta insülin hormonu alınan şekerli gıdalara cevap olarak yükseliyor. Siz şekerli bir gıda aldığınız zaman, bunu düşürmek için insülin yükseliyor ve normale dönüşü tam beş saat sürüyor. Alınan her gıdanın sindirilebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç var. Sindirimi ağızda başlayıp makatta biten bir yay gibi düşünün. Alınan her gıda yaya verilen titreşimdir; ilerler, gider ve biter. Fakat henüz dalga ortadayken, yeni bir dalga verdiğiniz takdirde denge bozuluyor. Sindirim de aynen böyle… Vücuda ilk aldığı gıdayı sindirmesi için zaman tanımak gerekiyor. Beş saat boyunca acıkmamak mümkün mü? Bu beş saatlik sürede kişinin acıkmaması için Metabolik Balans sisteminin birtakım prensipleri var; yemeklere neyle başlanacağı bile önem taşıyor. Yemeğe mutlaka bir-iki lokma protein ile başlanmasını istiyoruz. Çünkü mideye giren ilk besin şekerli gıda yani karbonhidrat olursa, şeker hızlı yükseliyor. İnsülin de bunu düşürmek için hızla yükseliyor. Oysa amacımız şekerin yükselişini ve insülin cevabının yavaş olmasını sağlayarak acıkmayı geciktirmek. Şeker içermesi nedeniyle meyvelerin de yemeğin üzerine yenilmesi gerekiyor çünkü mide boşken yenilen meyve kan şekerini hızlı yükseltirken, yemeğin üstüne yenilen meyvenin emilimi çok daha yavaş oluyor. Metabolik Balans’ın gerekli prensiplerine uyan bir kişi, beş saat boyunca acıkmıyor. Kişi günde üç öğün yemek yiyor, her öğün tüm besin gruplarından tüketiyor ve akşam saat 21.00’den sonra artık bir şey yemiyor.
Bu beslenme programında şekerli gıdalardan kaçınmak önem taşıyor. Örneğin limon temkinli yaklaşılması gereken gıdalardan, çünkü 100 gram limonda 100 gram çilekten daha fazla meyve şekeri bulunuyor. 84
OCAK 2013
Öğlene kadar acıkmamak için sabah kahvaltısında neler olmalı? Miktarlar, kişinin tahlil sonuçlarına ve vücut yüzey alanına göre belirleniyor. Sabah mutlaka glisemik indeksi yani kan şekerini yükseltme gücü düşük olan çavdar ekmeği veriyoruz. Yanında protein, sebze ve meyve bulunuyor. Böyle bir öğün kişiyi öğlene kadar tok tutabiliyor. Her öğünde bu besin grupları mutlaka bulunuyor. Kişi ekmek hakkını bir öğünde kullanmadıysa, o hakkı bir başka öğünde kullanabiliyor. Meyve türü ve adedi için önerilerde bulunuyoruz. Ancak öğünlerden birinin sonunda mutlaka elma tüketilmesini istiyoruz. Elma, günlük mineral ihtiyacını karşılıyor, içindeki pektin maddesi sayesinde vücutta oluşan toksik maddeler atılabiliyor.
İNSÜLİN DİRENCİ NEDİR? Gıdalarla alınan şekerin hücre içine girip yakılabilmesi için pankreastan salgılanan insülin hormonuna ihtiyacı var. İnsülin, hücredeki insülin reseptörlerine yapışıp orada bir delik oluşturuyor ve şekerin hücre içerisine girmesini sağlıyor. Ancak beslenme hataları nedeniyle aşırı miktarda ve dengesiz salınan insüline karşı hücredeki
reseptörler bir süre sonra duyarsız hale geliyor, insülin o reseptörlere yapışamıyor. Bunun sonucunda hücre içine giremeyen şeker kanda yükseliyor. Bu durumu algılayıp pankreasa emir gönderen beyin, tekrar insülin salınmasını sağlıyor. Böylece hem insülin hem de şeker düzeyi sürekli yüksek hale geliyor ve bu durum bir süre sonra da yağ birikimine neden oluyor. İnsülinin
sürekli yüksekliği bir süre sonra pankreası da tahrip ediyor ve insülin salgılanamaz hale geliyor. Kişi, dışarıdan insülin kullanmak zorunda kalıyor. Bu sürecin sonucunda damarlarda kasılma meydana geldiği için tansiyon problemi başlıyor. Öte yandan kolesterol de yükseldiği için Metabolik Sendrom tablosu ortaya çıkıyor.
21.00’den sonra yemek yemenin sakıncaları nedir? Vücudun iki programı var; biri gündüz, biri gece… Vücut gün içerisinde kullandığı enerjinin yüzde 90’dan fazlasını karbonhidratlardan alıyor. Spor bile yapsanız kullanılan enerji kaynağı karbonhidrat oluyor. Gece uykudaysa bazal metabolizmanın sürdürülebilmesi için kullanılan enerjinin yüzde 90’dan fazlası yağdan sağlanıyor. Yeter ki uyumak için yatağa gitmeden önce vücudu karbonhidrat ile yüklemeyin.
Üçüncü aşamada hedefe ulaşıncaya kadar daha rahat bir dönem yaşanıyor. Danışanın günde en az üç çorba kaşığı sızma zeytinyağı kullanmasını istiyoruz. İkinci aşamada kısıtlanan gıdalar varsa onlar ekleniyor. Karbonhidrat çeşitlerinin nasıl tüketileceği öğretiliyor. Dördüncü dönem olan koruma döneminde ise artık programın günde üç öğün yemek, 21.00’den sonra yememek, yemeğe protein ile başlamak gibi prensiplerine uygun olarak devam etmek gerekiyor.
Program hangi aşamalardan oluşuyor? Toplam dört aşamadan oluşuyor. İlk aşama, vücudu arındırmak ve yeni beslenme düzenine alıştırmak için uygulanan iki günlük detoks süreci. İki gün boyunca tek bir çeşit meyve, karışık salata ya da hafif öğünlerle geçiyor. Ardından 14 günlük yağsız süreç başlıyor. 14 gün boyunca yemeklere ve salatalara ekstra yağ koyulmamasını ancak süt ürünleri ile peynirin normal yağlı olmasını istiyoruz. Kişilerin tahlil sonuçlarına göre bu dönemde kısıtladığımız bazı gıdalar olabiliyor.
Kimler uygulamamalı? Metabolik Balans’ı, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlar ile hamile ve emziren annelere önermiyoruz. Çünkü bu bir yağ yakım programı ve oluşan atıklar, karaciğer ile böbrekten elimine oluyor, bebeğe zarar verebiliyor. Dokuz yaşından itibaren çocuklar da uygulayabiliyor. uygulayabiliy or. Büyüme çağında çocuklarda insülin salınımının dengelenmesi boy uzamasını tetikliyor. Aksi takdirde insülin arttıkça büyüme hormonu azalıyor. Bu nedenle çocuklara da öneriyoruz. OCAK 2013
85
ilişki
Adını Ad koyamadığınız
o şey
E T ŞİDDolabilir Bugünlerde herkes “Kadına şiddete hayır!” diyor.
önce onun ne olduğunu çok iyi kavramamız gerekiyor.
Bu iyi bir şey ama az sonra görüşlerini okuyacağınız
Bahsettiğimiz Bahsettiğim iz şiddet türü sadece bir erkeğin bir kadına
Psikolog Feride Güneri’nin dediği gibi biraz da moda…
vurmasından ibaret değil, belki aklınıza gelmeyen ya
Yani bir süre sonra belki de kadına karşı şiddeti
da getirmek istemediğiniz birçok davranış da şiddet
kınayan ünlü isimlerin, yerel yönetimlerin, sivil toplum
kapsamına giriyor.
kuruluşlarının kuruluşlar ının sesi daha az çıkmaya başlayacak.
1990 yılından beri kadına yönelik şiddet üzerinde
Geriye sadece biz kalacağız; şiddete daima dur demesi
çalışan, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü
gereken biz kadınlar. Şiddete dur diyebilmek için ise
Psikolog Feride Güneri’ye sorduk; şiddet nedir? ✎
86
OCAK 2013
Yaprak ÇETİNKAYA
adınların şiddet görmesi ile eğitim seviyesi arasında ters bir orantı olduğunu düşünmek yanlış mı olur? Bir kadının eğitim seviyesinin yüksek olması onun şiddetten muaf olduğu anlamına gelmiyor. Sizin okurlarınız arasında da her dört kadından biri fiziksel, her iki kadından biri ise duygusal şiddete maruz kalıyor. İstatistikler şiddetin kültür ya da eğitim seviyesi farkı gözetmediğini gösteriyor. Bugün burada tarif edeceğimiz şiddet türlerini okuyan kadınların birçoğu bunların kendi yaşadıklarıyla birebir örtüştüğünü görecek.
K
Gördüğümüz şiddeti kabullenmek bizim için neden bu kadar zor? Birçok kadın şiddete uğradığını biliyor. Bazen de söz konusu duygusal şiddet ise yaşadığının şiddet olduğunu adlandırmakta zorlanıyor. Bir şeylerin ters gittiğini biliyor ancak onu şiddet olarak tanımlayamıyor. Eğitim seviyesi ve ekonomik durumu daha yüksek olan kadınların şiddete uğradıklarını açıklaması, itibarı, iş bağlantılarını, sosyal statüyü kaybetmek korkusuyla bazen daha da zor oluyor. Ne yazık ki bahsettiğimiz kadınlar bu endişelerinde haklı oluyor. Şiddete uğradığını açıklayan tüm kadınlar için bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz. Şiddetin kadınların suçu olmadığını ve bu görüşün değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak bu çabalarımız tam da amacına ulaşmadığı için tabii ki şiddeti yaşayan kadın, hala şiddeti uygulayan erkekten çok daha fazla yargılanıyor. Şiddetin çeşitleri nelerdir? En çok hangi türüne şahit oluyorsunuz? Şiddeti tanımlarken önce amacına bakmalıyız. Şiddeti şöyle tanımlıyoruz; öfke göstermek, güç göstermek, cezalandırmak ve kontrol etmek amacıyla bir erkekten bir kadına sistematik olarak yöneltilen her türlü şiddet. Genellikle ilk akla gelen fiziksel şiddet oluyor çünkü bu ölçülebilen bir şiddet türü. En yaygın türleri ise fiziksel ve psikolojik şiddet…. Fiziksel şiddetin olduğu her ilişkide psikolojik şiddet vardır ama psikolojik şiddetin olduğu her yerde fiziksel şiddet olmayabiliyor.
Şiddetin bitebilmesi için yeni gelen kuşaklar şiddetten uzak yetiştirilmeli ve toplum da şiddeti desteklemeyecek şekilde yeniden yapılandırılmalı. Şiddete sıfır toleransa yürekten inanmak, sadece belli tür kadınlar şiddete uğramasın ama diğer kadınlar zaten hak ediyor gibi ayrımlara girmemek ve kadını ailenin dışında da bir birey olarak kabul etmek gerekiyor.
EKONOMİK ŞİDDET
Psikolojik şiddeti tanımlar mısınız? Bu şiddet türünü anlamak için anahtar olarak “amaç”ı kullanmak gerekiyor. Psikolojik şiddette de amaç güç göstermek, öfke boşaltmak ve cezalandırmak, ancak burada kullanılan araç duygular… Herkesin güvende hissetmek, ait hissetmek, sevilmek, şefkat görmek ve desteklenmek gibi ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarımızın karşımızdaki erkek tarafından kendi çıkarlarına hizmet etmek üzere, bazen karşılanması bazen karşılanmaması, farkına varıldığı halde karşılanmaması ya da “Benim istediğimi yaparsan yaparım” gibi yaklaşımlar psikolojik şiddete giriyor. Konuşmayı reddetmek, küsmek, çok uzun süre sessiz kalmak, sık sık aldatmak, kadının güvenini kırıcı davranışta bulunmak veya sözler söylemek de psikolojik şiddetin içinde yer alıyor. “Çirkinsin”, “Aptalsın”, “Eğitimsizsin”, “Benden başka kim sana bakar” gibi sözler, toplum içinde aşağılamak, “Kötü kokuyorsun”, “Kötü görünüyorsun” gibi kadının güvenini kırmaya yönelik sözler, “İstediğimi yapmazsan başkalarına giderim” gibi tehditlerde bulunmak ve aşırı kıskançlık da psikolojik şiddetin kapsamında yer alıyor.
Ekonomik şiddette de amaç aynı ancak araç olarak para kullanılıyor ve çeşitli şekillerde görülebiliyor. Örneğin kadın istediği halde çalışmasına izin vermemek ekonomik şiddetin bir türü… Özellikle eğitimli kadınlar bu tür şiddete “Sen bir çiçeksin, sen yorulma, ben ikimiz için de yorulurum, sen çocuklarımıza bak” gibi bahanelerle maruz kalıyor. Kadın çalışıyor ise mesaiye kalmasına ve iş seyahatlerine gitmesine izin vermemek, iş yeriyle ilgili çeşitli paranoyalar geliştirmek söz konusu olabiliyor. “Senin patronunla ilişkin var” ya da “Sen orada başkasını buldun, beni b eni aldatıyorsun” gibi paranoyalar geliştiren erkek, kadına bu şekilde aslında şiddet uyguluyor. Kadının erkekten daha fazla para kazanmasını desteklememek de ekonomik şiddetin bir parçası… Bunların yanı sıra bir erkeğin kadının tüm parasına p arasına el koyup ona bir miktar harçlık vermesi, kadının birikimlerini elinden alması, kadına ihtiyacının çok altında harçlık bırakmak da ekonomik şiddetin örnekleri. Bu şiddet türü erkeğin cebindeki paranın miktarından bağımsız olarak gelişiyor. Yani cebinde 10 lira olan bir erkeğin bunun yarısını eşiyle paylaşması ekonomik şiddete girmiyor.
OCAK 2013
87
CİNSEL ŞİDDET Cinsel şiddette de amaçlar tamamen aynı ve araç olarak cinsellik kullanılıyor. Bu şiddet türü aile içinden ya da dışından gelebiliyor. Hem kız hem de erkek çocuklar cinsel şiddete maruz kalabiliyor. Sık sık aldatmak, kadını porno izlemeye zorlamak, porno izleyerek kadını kötü hissettirmek, pornoyla kadını aldatmak hem duygusal hem cinsel şiddetin içine giriyor. “Kötü kokuyorsun”, “Şişmansın”, “Başka kadınlar gibi değilsin, beni baştan çıkartamıyorsun” gibi sözlerle kadını kötü hissettirmek de cinsel şiddet tanımının içine giriyor. Yeni cinsel şiddet tanımları içinde kadını uzun süre doyumsuz bırakmak da yer alıyor. Birçok kadına yabancı olmayan bir kavram ise evlilik içi tecavüz... Bir erkekle evli olmak o erkeğin kadına tecavüz etmeyeceği anlamına gelmiyor. Yeni Medeni Kanun’da da kabul edilen bu kavram, cinsel birlikteliğin karşılıklı onaya dayanması gerektiği anlamına geliyor.
İlişki içinde şiddet şekil değiştirebiliyor. Mesela ilişkinin başında fiziksel şiddet yaşanırken aile büyüklerinin müdahale etmesiyle fiziksel şiddet durabilir. Bu defa da uygulanan şiddet psikolojik ve cinsel olarak devam edebilir. Bir kadının psikolojik şiddeti tanımlaması daha mı zor? Psikolojik şiddet şöyle tehlikelidir; ortada hiçbir şekilde görünen bir şey yok ama o ilişkide hoş olmayan bir şeyler var. İlişki bazen güzel, bazen kötü… Kadın psikolojik şiddeti uygulayan erkek tarafından sürekli suçlanıyor; senin yüzünden, sen böylesin, sen beni böyle yapıyorsun, sen delisin, sen hastasın, senin psikoloğa gitmen lazım... Hatta bir süre sonra kadın da kendi gerçekliğinden şüpheye düşebiliyor ve kendini suçlamaya başlayabiliyor. Şiddete uğrayan her kadın bizimle yaptığı birinci görüşmenin sonunda istisnasız “Sizce ben deli miyim?” diye soruyor. Çünkü onlara hep bu söylenmiş. Psikolojik şiddete maruz kalan kadının delil göstermesi çok zor… Bu kadın ne yapmalı? Önce yaşadıklarının şiddet olduğunun farkına varmalı. Başvurabileceği Mor Çatı gibi pek çok kuruluş var. Bu durumdaki kadınlar işe bu konuları bilenlerle konuşarak başlayabilir. Kadının tanık ve delil delil toplaması önemli. önemli. Kadınların şiddetin çekilmesi gereken bir durum olmadığını, birçok seçenekleri olduğunu unutmaması gerekiyor. Her türlü şiddete uğrayan kadın polise başvurduğunda beyanı esas kabul edilerek sığınağa yerleştirilmek zorundadır. Ya da şiddeti uygulayan kişiyi evden uzaklaştırma hakkı vardır. Şiddete uğrayan kadının öncelikle haklarını bilmesi ve bir hazırlık planı yapması gerekiyor.
88
OCAK 2013
Kadınlar şiddete neden bu kadar uzun dayanıyor? Kadınlar çoğunlukla ilişkilerinin sürmesini ancak şiddetin bitmesini istiyor. O ilişkinin de artısı, eksisi, kökleri, dalları, geçmişi, geleceği, ümitleri var. Kadınlar ilişkiyi sürdürmek istiyorlar ama şiddeti durdurmak için de çok uğraşıyorlar. Kadın, sebep görülen her şey için önce uğraşıyor. Kilo alıyor veya veriyor, saçının rengini ve modelini değiştiriyor, işini bırakıyor ya da işe giriyor, okulunu bırakıyor ya da okula geri dönüyor, mutfak alışkanlıklarını değiştiriyor, seksi iç çamaşırları giyiyor ya da giymiyor, makyaj yapıyor ya da yapmıyor. Yani ona sunulan bahaneleri değiştirmek için uğraşıyor. Hatta kendi yaptıkları yetmiyor, aile büyüklerinden destek almak istiyor, o yetmiyor evi terk ediyor, boşanma davası açıyor, geri çekiyor, hiçbiri olmazsa intihar ediyor. Ancak sorun kendinde olmadığı için kadın ne yaparsa yapsın sonuç değişmiyor.
DİJİTAL ŞİDDET Dijital teknolojinin hayatımıza iyice girmesi ile son 10 yılda artan bir şiddet türü de dijital şiddet… Dijital cihazların gelişimiyle birlikte kadınların artık 7 gün 24 saat kesintisiz şiddete uğrama ihtimalleri bulunuyor. En basitinden cep telefonlarında bulunan programlar ile nerede olduğunuzun belirlenmesi, sürekli olarak telefonla veya mesajla rahatsız edilmek ya da sosyal medya üzerinden iftiralara, tacizlere, hakaretlere maruz kalmak, dijital bilgilerin çalınması, cinsel ilişki görüntülerinin gizlice kaydedilmesi veya edilmiş gibi yapılıp şantaj yapılması bu başlık altında değerlendiriliyor.
Birinci aşama Şiddet uygulayan kişi, gerilim yaratır, kıskançlık gösterir, kadının davranışlarını davranışla rını kontrol eder, tehdit eder.
İkinci aşama Gitgide kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışır. Küçük şeylerden kavga çıkarır. Duygusal ve psikolojik şiddet uygular.
ŞİDDETİN DÖNGÜSÜ Dördüncü aşama Şiddet uygulayan erkek gönül almaya çalışır. Gerilim azalır. Şiddet uygulayan durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim artma aşamasına ve en başa döne dönene ne kadar. kadar.
Üçüncü aşama Fiziksel şiddet başlar. Şiddetin boyutu değişebilir. Hemen sonrasında şiddeti uygulayan kişi yaptıklarına bahane baha ne bulu bulur. r.
Mor Çatı Derneği’nin web sayfasından alınmıştır.
Bir kadının şiddeti tek başına durdurması mümkün mü? Şiddeti ancak şiddeti uygulayan durdurabilir. Şiddetten kurtulmaya karar veren kadın için genellikle bir son nokta oluyor. Birçok kadın, “Ne zaman ki çocuklarımın zarar göreceğini anladım, o noktada dur dedim” diyor. İşte bu son noktaya geldiği anda ise kadını hiçbir şey durduramıyor, ölümü bile göze alıyor. Bir kadın şiddet uygulayan eşini uzmana nasıl götürebilir? 22 yıldır Mor Çatı’da çalışıyorum, özel hastalarım da var ve bugüne kadar tek bir erkeğin dahi “Eşime şiddet uyguluyorum, terapiye gidip değişmek istiyorum” dediğini görmedim. Sadece şiddet döngüsündeki balayı döneminde “Ben tedavi olacağım yeter ki geri dön” diyorlar ama samimi olmuyorlar. Birkaç seanstan sonra devam etmiyorlar. Ya da “Senin bir şeyin yok, eşin hasta” cümlesini duymak için terapiste gitmeyi kabul ediyorlar. Şiddete başvuran bu erkekleri de kadınların yetiştirdiği söylenir hep… Anneler erkekleri yetiştirmez, onlara bakar. Yetiştiriyorlarsa da bunu tek başlarına yapmazlar. En basitinden kaç anne çocuğuna istediği ismi koyma hakkına sahip, kaç anne oğlunu kendi başına karar verip baleye gönderebilir, kaç anne kendi başına oğluna pembe renkli giysi giydirebilir, kaç anne eşine sormadan oğluna evcilik köşesi kurabilir? Çocuğun yetiştirilmesinde
FLÖRT ŞİDDETİ Şiddet, flört döneminde “Geliyorum” diyor Dijital şiddet ile birlikte kabul edilen bir şiddet türü de flört şiddeti… Kızlar ile erkeklerin birbirlerini yeni yeni tanımaya başladığı, kendilerini yeni yeni bir çift olarak tanımladığı 13-23 yaş döneminde yaşanan şiddete işaret ediyor. Ancak bu yaşlarda flört zaten kendi başına gizli bir konu olduğu için şiddeti konuşmak pek mümkün olmuyor. Flört bu yaş grubunun dışında ele alındığında, yani resmi bir ilişki kurulmadan önceki dönemden bahsedildiğinde evlilik içinde yaşanabilecek şiddete dair ipuçları ortaya çıkıyor. Ancak burada önemli olan bunları görebilmek oluyor. Bunları fark eden kadınların birçoğu evlendikten sonra erkeğin değişebileceğine dair umut taşıyor. Erkek de davranışlarını genellikle askerlik, iş stresi, işsizlik, kötü patron gibi nedenlere bağlıyor. Psikolog Feride Gürsoy, flört dönemindeki ipuçlarını şöyle sıralıyor; ● Küçüklü büyüklü öfke patlamaları… (Size çok iyi davransa da diğer insanlara karşı olabilir) ● Erkeğin sizi çok yüceltmesi… Özellikle diğer kadınlarla kıyaslarken onları aşağılayıp sizi övmesi. “Bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”, “Diğerlerinin hepsi şöyleydi, sen böylesin” gibi kalıplarla konuşuyorsa bilin ki sizden beklentileri yüksek ve gerçek dışı olduğu için bir süre sonra sizi birden bulutlardan aşağı bırakacaktır. ● Geçmiş ilişkilerinde şiddet uygulamışsa ya da uyguladığına dair söylentiler varsa bunları mutlaka ciddiye alın ve araştırın. ● Birkaç ay içinde hemen evlenmeye zorluyorsa kesinlikle kırmızı alarm! Gerçek yüzü ortaya çıkmadan sizi kendisine bağlamaya çalışıyordur. ● Olayların sorumluluğunu üstlenmeyen erkekler yine şiddet uygulayan erkeklerdir. Hayatında ters giden şeylerden hep ailesini, arkadaşlarını, patronunu, hayatı veya kaderi sorumlu tutuyorsa dikkat edin. ● Aşırı kıskançlık, sık sık iş değiştirmek, fazla arkadaşının olmaması ya da hep çok yeni arkadaşlarının olması da ipuçları arasında yer alıyor. ● Bu ipuçlarından birkaçı bir arada görüldüğü zaman kafanızda mutlaka soru işareti oluşmalı.
annenin yanı sıra baba, aile büyükleri, içinde yaşanılan toplumun üyeleri, okul, eğitim sistemi ve televizyon da yer alıyor. Tabii ki anne-baba ortak bir kararla çocuğunu eşitlikçi yetiştirirse çocuk bunu hayatına uygular ama sizin verdiğiniz her teze karşılık bir antitez de mutlaka gelir toplumdan… Şu anda da biz şiddet odaklı, öfkeli bir toplumuz. OCAK 2013
89
fitkart
50 fitf it-kar kartla tla 1 beden incelin KARTLARI NASIL KULLANACAKSINIZ?
Spor salonuna gidemiyorum mazeretine son! Formsanté’nin
hediyesi fitness kartlarıyla evde kolaylıkla form tutup, bir beden incelebilirsiniz…
* Egzersizlere başlamadan önce kardiyo- ısınma kartlarının yardımı ile vücudunuzu egzersize hazırlayın. * Yeni başlayanlar her gün bir renkten 2-3 kart seçerek tek kas grubunu çalıştırabilir. Örneğin bir gün kol, diğer gün karın gibi. Tek grup çalışıldığında ara verilmesine gerek yoktur. Her gün farklı bir kas grubu çalıştırılabilir. * Yine yeni başlayanlar, her gruptan 1 kart seçip (esneme ve ısınma hariç, ısınma kartlarını egzersizin başında, esneme kartlarını sonunda kullanın) farklı kasları bir defada çalıştırabilir. Bu durumda egzersizler arasında 1-2 gün dinlenilmesi
Aytaç Özkardaş GOZZI Fotoğraflar: Ozan KUTSAL ✎
acaklardan kalçaya, göğüsten kollara vücudun tüm bölgelerine yönelik 50 farklı egzersizin yer aldığı kartları seçin, sıralayın, uygulayın… Sports International Şişli Fitness Koordinatörü Efsel Baran ile birlikte hazırladığımız kartlarda her kategoriye farklı bir
B
renk verdik. Böylelikle kendiniz için
bir program oluşturmak istediğinizde işiniz kolaylaşacak. Örneğin o gün tüm vücudu çalıştırmak istiyorsanız her renkten birer kart seçebilirsiniz.
Ya da sadece karın kaslarını çalışmak istiyorsanız yeşil kartlardan bir program hazırlayabilir; tekrar sayılarını ve setleri vücudunuzun fitness düzeyine göre ayarlayabilirsiniz.
HANGİ RENK HANGİ BÖLGEYİ ÇALIŞTIRIYOR? KARDİYO-ISINMA ■ BACAK-KALÇA ■ GÖĞÜS ■ SIRT ■ OMUZ ■ KOLLAR ■ KARIN-BEL ■ ESNEME-SOĞUMA ■
gerekir.
* Daha ileri fitness düzeyinde olanlar tüm renklerden 2-3’er kart harmanlayabilir.
* Eğer yağ yakımını hedefliyorsanız seçtiğiniz programı 1 tur olarak hiç durmadan dinlenmeden yapın.
UYARILAR * Egzersizleri her zaman temkinli,
dikkatli bir şekilde uygulayın. Yanlış bir hareketin ya da vücudu fitness düzeyinden fazla zorlamanın yaralanmalara neden olabileceğini
unutmayın. * Yeni başlayanlar tekrar sayılarını daha düşük tutabilir, zamanla artırma yoluna gidebilir. * Egzersizleri uygularken karın kaslarını sıkı, kalçayı aktif, omurgayı dik tutun. Omuzlarınızı rahat bırakın; yukarı, kulaklarınıza doğru kaldırmayın. Boynu rahat, iki omzun ortasında doğal pozisyonunda tutmaya özen gösterin.
* Önemli bir sağlık sorununuz varsa, özellikle bel ve boyun bölgenizde problem yaşıyorsanız egzersiz planınızı oluşturmadan önce lütfen hekiminize danışın.
Ne gerekiyor? Kartlarda yer alan egzersizleri uygulamak için 1 adet esnek bant (egzersiz bandı), pilates topu, 2 adet 2,5-3 kilogramlık dambıl ve 1 mata ihtiyaç duyacaksınız. Eğitmen: Efsel BARAN (Sports International Şişli Fitness Koordinatörü) Kıyafetler: Atlet ve tayt Reebok, ayakkabı The North Face
OCAK SAYI: 2013 - 01 112567 7,00 TL
SEKS
Tuba Ünsal
BENİM İŞİM OYUNCULUK
YATAK
K .K
YAŞINIZ KAÇ?
.T . C . 8 , 5 0 T L
Kimliğinizdekinden çok farklı çıkabilir!
HEDİYE
MELEKLER AJANDASI
RÖPORTAJ
Ayşe Arman
ORHAN GENCEBAY
Afrodizyak Af rehberi Cinsel hayatınıza renk katacak en etkili silahlar
Mehmet Erdem Yıldız Çağrı Atiksoy Murat Dalkılıç Fulya Zenginer İlker Kaleli Derya Karadaş Alper Kul
GÜZELLİK ROTALARI KENDİNİZİ
Hayat böyle geçmez!
ŞIMARTMANIN TAM ZAMANI!
ANI YAŞA, KEYFİNE BAK
onlin o nline e
EN ÇOK ONLARI KONUŞTUK!
www.elele.com.tr www.elele.com .tr
www.facebook.com/EleleDergisi twitter.com/eleledergisi
stil
“Sağlıklı beslenme, hayat stilimiz oldu”
Üç yakın arkadaş Zeynep Mutlu, Esra Tümen Dinçkök ve Aslı Tümen’le sağlıklı yaşam üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Mutlu, Dinçkök ve Tümen, formda kalma sırlarını ve güzellik önerilerini formsanté ile paylaştılar.
Saraç’ın yemek kitabındaki tarifleri çok seviyorum. Sağlıklı, aç kalmadan, mutlaka lezzetli ve yararlı yemeklerin yer aldığı bir diyet benim için işe yarıyor. Aslı Tümen: Ben bu yıl tam 22 kilo verdim.
Birlikte kurdukları siteyi geçtiğimiz aylarda yayın hayatına sokan bu üç güzel kadın, sağlıklı beslenmeyi hayat tarzı haline getirmeyi başarmış.
19.00’dan sonra yemek yemeyi kestim.
Deran ÇETİNSARAÇ Fotoğraflar: Emre KARAKAŞ ✎
F
ormda kalma sırlarınızı öğrenebilir miyiz? Zeynep Mutlu: Genel olarak sağlıklı besleniyorum ama ani kilo kilo vermem gerekirse
zencefilli sebze karışımı içtiğim bir diyetim var ve gerçekten işe yarıyor. Hatta erkek arkadaşım İlker İnanoğlu da bu şekilde beş kilo verdi. Üç gün boyunca bu karışımdan içip, içip, acıktığınızda iki yumurta yumurta yiyip, günde 40 dakika da koşu bandında yürüyüş yapmanız gerekiyor. Özel karışım için ise semizotu, fesleğen, nane, salatalık, yeşil elma, limon ve zencefili katı meyve robotunda sıkıyorsunuz. Spor eğitmenim vermişti bana bu tarifi. Bu arada eski yüzücüyüm yüzücüyüm ve sporsuz sporsuz bir hayat düşünemiyorum.. Her gün mutlaka spor yapıyorum. düşünemiyorum Esra Tümen Dinçkök: Bir yılda 14 kilo verdim. Az yemeden kilo verilmediğini öğrendim. Spor yapmak inanılmaz önemli. Haftada bir-iki gün öğle veya akşam yemeğinde canım ne isterse onu yiyorum; bu pizza da olabiliyor hamburger de. Ama bir sonraki öğünde Zeynep’in bahsettiği sebze suyunu içiyorum. Dengelersem her istediğimi yiyebiliyorum. Bir de Ender
22 kilo vermiş olmanız gerçekten çok etkileyici, diyetisyene mi gittiniz? A.T: Diyetisyene gitmedim. İçkiyi ve akşam saat
Spor yaptınız mı? A.T: Spor yapmadım ama bu demek değil ki hiçbir
zaman spor yapmayacağım. yapmayacağım. Sağlıklı vücut ve akıl için herkesin spor yapması gerekiyor. Sadece bu bir sene için kendime izin verdim diyelim. Benim gibi pek çok kadının aklına eminim şu soru geliyordur: 22 kilodan sonra vücudunu vücudunuzda zda sarkma oldu mu? A.T: Hayır vücudumda herhangi bir deformasyon
olmadı. Bunun için annemden bana geçen genlere teşekkür ediyorum. Siz spor yapıyor musunuz? E.D: Haftada dört veya zaman bulabilirsem beş gün
Hillside City Club’da Noyan Hoca’nın derslerine giriyorum. 5 D adında, yüksek performanslı, 50 dakika süren, tüm vücudu çalıştırıp aynı zamanda kardiyo içeren bir ders. Z.M: Haftada beş ya da altı gün kardiyo, ağırlıklı çalışma ve crossfit yapıyorum. Bazen de pilates ekliyorum. Kardiyoda yürüme bandını tercih ediyorum ve yaklaşık 45-50 dakika yürüyorum. Sonra bazen biraz ağırlık ve aletler ile streching yapıyorum. Bazen de üye olduğum spor salonunda veya özel hoca ile circuit training (dairesel antrenman) egzersizleri yapıyoruz. Kısa sürede kas yapmak isteyen kadınlara nasıl hareketler önerirsiniz? Z.M: Kısa sürede kas çok iyi bir şey mi
bilemedim ama ama diyetlerinde bir süre sadece protein ağırlıklı ve ödem atıcı meyvesebzelerle beslenip, kardiyo yapıp, üzerine de düşük ağırlıklarla çok tekrar yaparlarsa sanırım işe yarar. Bu sırada bol bol su içmeyi unutmamalı. Kilo almaya müsait bir yapım olduğundan hamilelikten sonra bu şekilde egzersiz yapmıştım ve ara ara da devam ediyorum. Cilt bakımınızın olmazsa olmazları nelerdir? E.D: Filorga kremlerim. Z.M: Obagi’nin ürünleri cildime iyi geliyor.
Esra Tümen Dinçkök, Aslı Tümen, Zeynep Mutlu
Gönül Ergenekon ve Dermamed’den Filizcan Kurtiş’in yaptığı dermatolojik bakımlarla da cildime derinlemesine derinlemesine temizlik yapıyor ve vitamin takviyesi sağlıyoruz. OCAK 2013
93
Peki hangi besinleri tüketirsek cildimize iyi gelir? Z.M: Avokado, somon, balık, sebze, meyve, fındık
yemek ve bol su içmek hem cilt güzelliğinde hem de sinir sistemi üzerinde olumlu etkiler sağlıyor. Özellikle adet dönemlerinde kadınların bol bol bu gıdalardan tüketmesini öneririm. Üçümüzün kurduğu Mutlu Mikrop sitemizde de dünyadaki son sağlık, güzellik ve anti-aging trendlerinden bahsediyoruz. Mutlu Mikrop ne zaman yayın hayatına başladı? Z.M: Mutlu Mikrop sitesi aslında geçtiğimiz yıl açılmıştı
ama iki ay önce sıfırdan yayın hayatına tekrar başladı. Esra, Aslı ve ben bir araya gelip mutlumikrop.com’u mutlumikrop.com’u şu anki haline getirip, sanal yayıncılığa başladık. Görsel tarafını Aslı, editörlük kısmını Esra yapıyor, ben de sağlık sektöründen geldiğim için sağlıkla ilgili bölümleri yapıyorum. tamamlamış olduk A.T: Çok eski arkadaşız, birbirimizi tamamlamış bu site sayesinde. sayesinde. E.D: Fikir Zeynep’indi, kardeşimle ben de siteye bayıldık ve dahil olduk. Biz bu sitede tamamen özgün içerik kullanıyoruz. İçerik olarak takma kirpikten Harvard Medicine’ın araştırmasına, Alzheimer’dan Alzheimer’dan en yeni çıkan detokslara kadar geniş bir yelpaze sunuyoruz. Asıl kriterimiz sevdiğimiz ve ilgimizi çeken şeyler olması. “Kurduğumuz sitede ana kriterimiz sevdiğimiz ve ilgimizi çeken şeylerin yer alacak olması.”
Evde hazırladığınız doğal bakım yönteminiz var mı? Z.M: Eskiden cildime soda sürerdim ama şimdi
yapmıyorum. Bir de sivilcem olunca talk pudrası çok iyi geliyor. Pudranın yeterli gelmediği durumlarda akne tedavisinde kullanılan bir ilaç ile metilprednisolon aseponat içeren kremi ödemli sivilcenin üzerine sürerek tedavi ediyorum. Üzerine de yumuşatıcı olarak gül suyu sürüyorum. Gül suyu sürmek, gerçekten cildime hoş bir his veriyor. Saçlarınız için özel bakım yapıyor musunuz? E.D: Çok az kuaföre gidiyorum bu sayede saçlarımın fön
yüzünden kurumasının önüne geçiyorum. Z.M: Saçlarım eskiden sarıydı ve boyama işlemleri yüzünden çok yıprandı. Şimdi bolca keratin bakımı yaptırıyorum. Kerastase’ın havyarlı bakımını ve Aveda ürünlerini kullanıyorum. Saçlarım oldukça düzeldi. Cildimizin güzel kalması için hangi besinlerden uzak durmalıyız sizce? Z.M: Sigaradan kesinlikle uzak durmalıyız ama maalesef
ben arada içiyorum. içiyorum. Şu an elektrikli elektrikli sigarayı kullanmaya kullanmaya başladım, özellikle özellikle yemek sonrası sonrası işe yarıyor. Uzak Uzak durmamız gerekenler ise kızartma, kızarmış yağlar, şeker ve beyaz un; bu yiyecekler vücutta şişkinlik yapıyor. Fazla alkol tüketimi ve yetersiz uyku da yine cildimize iyi gelmeyen şeyler.
94
OCAK 2013
Siteniz üzerinden ürün satışı da olacak mı? E.D: İleride site üzerinden satışa da başlayacağız.
İnsanlar okuyup beğendikleri ürünleri bu site üzerinden direkt satın alabilecek. Gwyneth Paltrow’un sitesini çok beğeniyorum; insanlar insanlar biliyor ki Gwyneth reklam amaçlı amaçlı değil, deneyip gerçekten beğendiği ürünleri satıyor orada; bizimkinde de öyle olacak. Sitenin haricinde nelerle uğraşıyorsunuz? E.D: Rahmetli babam Eser Tümen’in başkanı olduğu
FATEV’in (Feyzi Akkaya Temel Eğitim Vakfı) başkanlığını yapıyorum. yapıyorum. Teknik liselerde liselerde okuyan yaklaşık üç bin kişiye burs veriyoruz. Babam vefat ettikten sonra Aslı ile devraldık vakıf işlerini. Vakıftan önce 11 yıl televizyonda uluslararası piyasalar editörlüğü yaptım. Z.M: İlaç ve medikal şirketimiz var, orada kardiyoloji ve nöroloji bölümlerine bakıyorum. A.T: Ressamım. FATEV’in yanı sıra FABED’in (Feyzi Akkaya Bilimsel Etkinlikleri Destekleme Fonu) fonuyla da ilgileniyorum. Sinema ve dizi filmlerinde prodüksiyon tasarımı yapıyorum. Sizin beğendiğiniz siteler hangileri ve internetten alışveriş yapar mısınız? E.D: İnternetle yaşıyorum, hemen hemen tüm
alışverişimi internetten yaparım. Cep telefonumu elimden düşürmem, sürekli sitelere bakarım. A.T: Elektronik ürünlere aşığım, sabahtan akşama kadar teknoloji sitelerinde gezinirim. İnternetin şöyle güzel bir tarafı var; beğendiğim ürünleri sanki satın alıyormuş gibi sepete ekliyorum, alışveriş arzumu tatmin ediyorum, sonra da hiçbir şey almadan siteden ayrılıyorum.
EL LE DÜN DÜ NYAN ANIN IN 1 NUMARALI MODA DER ERG GİSİ * Laga Lagarde rdere re Act Active ive ve TNS Seco Secodip dip Mag Magtra track’ ck’in in dün dünya ya gen genelin elindek dekii son verilerine lerine göre
+
2 DERGİ
BİR Bİ R AR ARAD ADA A
9 TL!
*
sağlık
Erkeğinkine oranla çok daha karmaşık bir yapısı olan kadın bedeninde yüzlerce hormon, hipofiz bezinin liderliğinde uyum içinde müthiş bir performans sergiliyor. Ancak bu karmaşık sistem herhangi bir sebeple arızalanırsa kadının yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri hem çok yönlü hem çok güçlü oluyor. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
Kadın V bedeninin çalışkan koordinatörleri HORMONLAR 96
OCAK 2013
ücudumuzu, birbiri ile sürekli
etkileşim halinde olan hormonlar yönetiyor. Dış görünüşümüz, metabolizmamızın işleyişi ve psikolojimiz hormonların etkisi altında bulunuyor. Aslında bir haberleşme sistemi olan hormonlar, beyinle çevresel organlar ve diğer bezler arasında iletişim kurarak metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlıyor. Kafatasının tam ortasında yer alan hipofiz bezi, adeta bir orkestra şefi gibi, kendi aralarında hiyerarşik bir düzeni olan hormonları düzenliyor, aralarındaki haberleşmeyi koordine ediyor. Ancak söz konusu kadınlar olduğunda durum çok daha karmaşık bir hale geliyor. Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, formsante okuyucularını aydınlatmak için kadınların hormon haritasını genel hatları ile çizdi.
BESLENME VE
EGZERSİZİN ETKİSİ Hormonların çoğunun kaynağını proteinlerin yapı taşı olan aminoasitler oluşturuyor. Vücudun yeterince hormon üretmesi için yeteri kadar protein almak gerekiyor. Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, cinsellik hormonları başta olmak üzere birçok hormonun kaynağının kaynağının yağlar olduğunu belirterek, hem bitkisel hem de hayvansal yağların dengeli şekilde tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. Egzersizin de hormon dengesi açısından önemine değinen Prof. Dr. Taşan, sadece düzenli yürüyüşün dahi insülin direnci ve obezite riskini düşürdüğ düşürdüğünü, ünü, hormonları düzenlediğini, düzenlediğin i, kas kitlesini güçlendirdiğ güçlendirdiğini, ini, vücut direncini artırdığını ve psikolojiye olumlu katkı sağladığını hatırlatıyor.
Prof. Dr. Taşan, kadın ile erkeğin hayattaki rollerinin farklı olması nedeniyle, özellikle de üretkenlik açısından hormonal sistemlerinin tamamen farklı olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Taşan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kadın, hormonların yumurtalıkları uyarması sayesinde üç-dört haftada bir adet görüyor. Önce yumurtalıklar uyarılıyor, yumurta oluşuyor, ardından seçilen uygun yumurta olgunlaşıyor ve tüplerden rahme doğru ilerliyor. Bu aşamada döllenme olması bekleniyor. Döllenme gerçekleşmezse sistem adet ile temizlenip tekrar başa dönüyor. Bu döngünün koordinasyonunu da hormonlar sağlıyor. Bir bilgisayar programı gibi çalışan bu sistem her ay yeni baştan başlıyor.” Hormonlardaki bu ani değişimler, bazılarının birden düşüp bazılarının aniden yükselmesi, psikolojik etkiler yaratarak biz kadınların daha duygusal varlıklar olmamıza neden oluyor.
ADETİ GECİKTİREN DE ONLAR, DURDURAN DA... İnsan vücudundaki tüm hormonların bir uyum içinde olması gerekiyor, aksi takdirde bu uyumsuzluk kendini mutlaka gösteriyor. Örneğin ağır stres altında olan kadınlarda adetin gecikmesi ya da bir sonraki aya kayması mümkün olabiliyor. Prof. Dr. Taşan, konuyu şöyle açıklıyor: “Beynin duygu merkezi olan hipotalamustan salınan bazı hormonlar, hipofiz bezi aracılığı ile yumurtlama sistemine müdahale ederek adet döngüsünü bozabiliyor. Bunun yanı sıra atletler, uzun koşucular, ağır spor yapan kadınlar ile ani basınç değişikliklerine sürekli maruz kalanlarda da hormonal sistemdeki dengesizlik nedeniyle adet gecikmeleri görülebiliyor.”
KADINLARIN BÜYÜK DERDİ İNSÜLİN DİRENCİ Çağımızın “salgın” olarak tanımlanan hastalıklarından biri de insülin direnci… Genellikle polikistik over sendromu ile birlikte seyreden bu tablo, kadın metabolik sendromu olarak da tanımlanıyor. İnsülin direncinin kadınlarda daha fazla görülmesinden de yine hormonlar sorumlu. sorumlu. Neden mi? Çünkü aynı boy ve aynı kiloda olsalar dahi, bir erkek ile kadının vücut kompozisyonları yapısal açıdan tamamen farklı… Erkekte kas kitlesi fazlayken, kadında erkeğe oranla iki kat daha fazla yağ bulunuyor. Üremeye programlı kadın metabolizması, bebeğin büyümesi için yağ, protein ve kas üretmek üzere çalışıyor. Erkek ise avcı-toplayıcı dönemden bu yana avlanmak ve eve yemek getirmeye programlı olduğu için daha güçlü kas ile kemik yapısına sahip. Bu yapısal farklılık kadınları, kilo alma, diyabet ve diğer hormonal hastalıklara yakalanma riski ve bağışıklık sistemi hastalıkları açısından dezavantajlı hale getiriyor. Prof. Dr. Taşan, “Hormonal hastalıkların ve bağışıklık sistemi sorunlarının kadınlarda daha fazla görülmesi bir tesadüf değil. Hormonal sistemdeki oynamalar, bağışıklık sistemine dengesizlik getiriyor. Şöyle düşünün; bir cihazda elektronik sistem ne kadar karmaşıklaşırsa arıza ihtimali o kadar artar. Oysa mekanik sistemlerde fazla sorun yaşanmaz. Kadınlar da karmaşık, sofistike bir yapıya sahip oldukları için sistemlerinin şaşması daha kolay oluyor.” Hamilelik de kadınların bağışıklık sistemine müdahale eden bir süreç oluyor. Rahimde yeni ve vücuda yabancı bir canlı büyürken, plasentadan salınan hormonlar, annenin bağışıklık sisteminin çocuğa tepki vermesini engelliyor.
MENOPOZUN BELİRTİLERİ HORMONLARLA İLİŞKİLİ Kadınlar ortalama 47 yaşında menopoza giriyor ve yumurtalıklar aylar içinde kendilerini sıfırlayıp devre dışı kalıyor. Yumurta oluşmadığını oluşmadığını fark eden hipofiz bezi, yumurtalıklara oluşum için daha fazla sinyal göndermeye başlıyor. Bu hormonal etki, damarlarda büzüşme ve kasılmalara neden olduğu için menopoza giren kadınlarda ani sıcak basmaları ya da sıcak ortamlarda üşüme gibi belirtiler görülüyor. Prof. Dr. Taşan, “Bu ani hormonal değişimlerin yarattığı bedensel ve psikolojik değişikliği düşünün. Kadınlarda depresif hastalıkların, psikososyal problemlerin daha fazla görülmesine şaşırmamak gerekiyor” diyor.
OCAK 2013
97
KADIN VÜCUDUNU YÖNE YÖ NETE TEN N TEM TEMEL EL HORMONLAR
Hipofizden salınan hormonlar Hipofiz bezi: Tüm
Tiroit bezinden salınan hormonlar T3 ve T4: Tiroit bezinden salınan bu hormonlar metabolizmayı ayarlıyor, vücuttaki tüm organların ve hücrelerin çalışma hızını belirliyor.
Yumurt Yumu rtal alık ıkla lard rdan an salınan hormonlar Östrojen: Kadınlık vasfını veren, bedensel yapıyı düzenleyen hormon. Hipofiz bezinin kontrolünde yumurtalıklardan salınıyor.
Progesteron: Yumurtanın rahim içinde kalmasını ve gebeliğin devamını sağlıyor.
HORMONAL BOZUKLUĞU DÜŞÜNDÜREN BULGULAR ➤Adette
üç aydan fazla süren düzensizlik (erken veya geç başlaması, miktarın artması) ➤Aşırı kıllanma (erkekte kıl olan bölgeler yani sakal, bıyık, göğüs arası, karından göbeğe çıkan orta hat, omuz, sırt ve bel bölgesi) ➤Aşırı sivilcelenme ➤Bacaklarda, göğüs ve kalçada kırmızımor çatlaklar oluşması ➤İştah kapanması ve kilo kaybı ➤Kasık ve koltuk altı bölgelerinde tüylerin seyrelmesi ➤Aşırı saç dökülmesi *Bu bulgulardan bir veya daha fazlasını uzun zamandır gözlemliyorsanız, vakit kaybetmeden endokrinoloji uzmanına başvurmanız gerekiyor.
98
OCAK 2013
hormonları düzenliyor ve aralarındaki haberleşmeyi kontrol ediyor. Cinsellik hormonlarının salgılanmasını sağlıyor.
FSH (Folikül Stimülan Hormon): Hipofiz bezinden salınan FSH, östrojen hormonunu tetikleyerek yumurtlamayı devreye sokuyor.
LH (Luteinizan Hormon): FSH’nin ardından devreye giriyor ve uygun yumurtanın olgunlaşmasını çatlamasını sağlıyor.
Prolaktin: Süt salgılanmasından sorumlu hormon. Gebelik başladığı andan itibaren meme dokusunu süt salgılanmasına hazırlıyor. Doğumdan sonra sütün gelmesinde rol oynuyor.
Oksitosin: Üretilen sütün fışkırmasını sağlayarak emzirmeyi destekliyor.
TSH: Tiroit bezini tiroit hormonu üretmesi için uyarıyor. Büyüme hormonu: Sadece bebeklik ve çocukluk dönemine ait olduğunu düşünmeyin. Diğer hormonlarla ahenk içinde çalışıp kas kitlesi geliştiriyor, göbek bölgesindeki yağların artmasını ve kemiklerin erimesini engelliyor, kan basıncını dengeliyor.
Temel hormonlar yukarıda açıkladıklarımız olmakla birlikte kadın vücudunu aslında yüzlerce hormon yönetiyor ve her geçen gün yeni bir hormon daha keşfediliyor.
EVBAHÇE EVİNİZ VE BAHÇENİZ İÇİN STİL ÖNERİLERİ EVBAHÇE’DE...
DEĞİŞTİ D EĞİŞTİ YENİLENDİ! YENİ YILA
YENİ BİR DERGİ
VBAH AHÇE E VB
HEDİYE 2013 BAHÇE AJANDASI en ye yenİ nİ dek dekor oras asyo yon n habe haberl rler erİİ
sTİl sT İl sah sahİb İbİİ evle evler r
İlham İlh am vere veren n bahçe bahçeler ler
www.evbahce.com.tr
2013
Bahçe ajandası Ay ay, ekim dikim zamanları... Bahçenizi mutlu edecek pratik fikirler... Bitkilerinize bakım önerileri...
Trend Tre nd yara yaraTan Tan Tas Tasarı arım m adres adresler lerİİ
seçim
Ömrümüzün neredeyse üçte birini alan uykunun sadece süresi değil, kalitesinin de önem kazanması, iyi uykunun önemli parçalarından biri olan yatak konusundaki tercihlerimizi de etkiledi. Özellikli yatak çeşitlerinin artması, yatağını yenilemek isteyenlerin işini zorlaştırıyor. Halen ağırlıklı olarak kullanılan yaylı yataklar mı yoksa viskoelastik akıllı yataklar mı? Soruyu İşbir Yatak Pazarlama Müdürü Arzu Çopur yanıtladı. ✎
Yaprak ÇETİNKAYA
Ya Y aylı yatak mı?
Viiskoelastik mi? V
Y
iskoelastik özellikli akıllı yatakları paket yaylı yataklardan ayıran en önemli özellik uzay teknolojisinin kullanılıyor olması. Uzay teknolojisi olarak kabul edilen basınç azaltıcı viskoelastik malzeme ilk olarak NASA tarafından astronotların uzay yolculuğu sırasında maruz kaldığı basıncı indirgemek için keşfedildi ve kullanıldı. Bu teknolojinin yatakta kullanılmasıyla geliştirilen viskoelastik akıllı yataklar özellikle sağlık, konfor ve rahatlık açısından bir bütünün arayışı içinde olanlara hitap ediyor. Akıllı yatakların üst kısmında kullanılan bu viskoelastik malzeme, basınç azaltıcı özelliğe sahip… İçeriğindeki hafıza hücreleri, vücut ile temas ettiği anda ısı ve ağırlığa bağlı olarak hareketlenmeye başlıyor. Bu hareketlenme, yatak vücudun şekline ve yapısına göre ergonomik hale gelene kadar devam ediyor. Basınç azaltıcı etki sağlayan hafıza özelliği ile akıllı yatak olarak adlandırılıyor. Vücuda tam uyum sağlayan bu yataklar, vücut üzerindeki basıncı azaltarak sağlıklı kan dolaşımına zemin hazırlıyor. Yataktaki istenmeyen dönme hareketlerini azaltarak uyku kalitesini de artırmaya yardımcı oluyor. Mükemmel destek için, kilo ve değişik tercihlere göre ideal yoğunluklarda üretildiğine ve aynı zamanda yoğun hava geçirgenliği için özel kesimli destek katmanına dikkat edilmesi gerekiyor.
atağın ana dolgu malzemesinin yaydan oluştuğu, vücuda destek ve yatağa esneklik sağlamak için çelik yay mekanizmasının kullanıldığı yataklar, yaylı veya paket yaylı yatak olarak adlandırılıyor. Bu sistemde üretilen yatakların öne çıkan özelliği ekonomikliği oluyor. Yaylar arasına deformasyonu engellemek için konulan destek süngerleri fazlalaştıkça yatağın sertliği artıyor. Yatak sertleştikçe ortopedik etkisinin arttığı yanılgısı da bundan kaynaklanıyor. Paket yay sistemleri ise daha yumuşak ve esnek olan çelik yayların küçük paketler içerisine konularak yatak içinde kullanıldığı sistemi oluşturuyor. Bu sistemde paketler birbirinden bağımsız yaylanma sağladığı için yaylı yataklara oranla daha ergonomik oluyor. Ayrıca vücudun bel, boyun, sırt ile kalça gibi değişik noktalarına farklı sertliklerde paket yay kullanılarak ekstra dayanıklılık ve esneklik sağlanabiliyor. Yaylı yataklarda sıkça karşılaşılan soft ortopedik, yarı ortopedik, full ortopedik gibi kavramların aslında yatağın ergonomisinden çok dayanıklılığına işaret ettiğini, ayrıca sert yatağın ortopedik yatak anlamına gelmediği bilinmeli. Paket yaylı yataklar, vücudun değişik bölgelerine farklı basınç uyguladığından yaylı yataklara oranla daha uygun ergonomi sunuyor. Buna karşın yaylı yataklar, paket yaylılara göre her zaman daha ekonomik oluyor.
V
SONUÇ Visko özellikli yataklar yatağın vücudunuzun özelliklerine göre tepki vermesini sağlıyor. Kişiye özel konfor sağladığı, sağladığı, daha iyi birr uy bi uyku ku de dene neyi yimi mi su sund nduğ uğu u ve uy uyku ku es esna nası sınd ndaa ya yata tağın ğın vü vücu cuda da uyguladığı karşı basıncı engellediği için de yaylı veya paket yaylı yatakların önüne geçiyor. Ancak, uyku teknolojisinde hızlı
100
OCAK 2013
gelişen yenilikleri ve getirilen uyku çözümlerini ç özümlerini sınırlandırmak, kişiye özel en uygun desteği sunan yatağı belirlemek neredeyse imkansız. Bu nedenle kendinize en uygun yatağı yatağı bulmak için yatak ürünleri konusunda deneyimli firmaların yetkili satış uzmanlarına danışmanız öneriliyor.
Kadının dünyası bu dergİde!
! E Y n Y İ D u H E Ö z k o l ’ ’ u a l a z z i i y y l l ı i r F u m l a a i i j o o y o r t r l o r o
A s i t t a a b ı K
RöpoRtaj l moda l güzellİK l yEmEK l PSİKOlOJİ l dEKoRasyon
www.eile.c.r
gezi
Spa’ya
Soğuk havalarda içimizi ısıtmak, vücudumuzu toksinlerden arındırıp nemlendirmek gibisi var mı? Haydi o zaman en rahat giysilerimizi bavula
doldurup Spa tatiline çıkıyoruz. ✎
Ruken Akbay GÜRTAŞ
kaçmanın K tam zamanı
ış tatillerinden sadece dinlenmiş ve biraz da kilo almış olarak döndüğümüz zamanlar çok geride kaldı. Şimdi trend, tatilden daha güzel ve formda dönmek. Neyse ki Türkiye Spa otelleri, termal ve kaplıcaları ile diğer ülkeleri kıskandıracak bir zenginliğe sahip. İşte bu yüzden fazla uzaklarda aramadan ruhunuzu kolayca dinlendirebilirsiniz...
Spa tatili için masaj sözlüğü!
Latince “Salus Per Aquam” kelimelerinin kısaltması olan Spa, “Sudan Gelen Sağlık” anlamına geliyor ve Romalılardan günümüze kadar uygulanıyor. Sağlıklı olmayı, stresten uzak yaşamayı, beden ve zihni mümkün olduğunca dinlendirmeyi ve güzelleşmeyi esas alan Spa kültüründe birbirinden farklı masaj türleri ve teknikleri kullanıyor. Tatilinizde seçiminizi daha kolay yapabilmeniz için en fazla tercih edilenleri sizler için mercek altına aldık.
Sıcak Taş Terapisi Kökeni eski Şamanlar’a dayanıyor. Sıcak volkanik taşlar vücuttaki enerji noktalarına diziliyor ve tüm vücut masajıyla destekleniyor. Faydası: Derin rahatlık sağlıyor, enerjiyi dengeliyor.
Geleneksel Bali Masajı Bali Masajı, noktasal baskı ve avuç içi basınç teknikleri kullanılarak uygulanıyor. Faydası: Vücudun oksijen, kan ve enerji akışını dengeliyor. Derin rahatlık ve zindelik veriyor.
İsveç Masajı Sporcu masajına yönelik yapılan bu masaj uyarıcı teknikler içeriyor. Hafif ya da orta baskı ile uygulanıyor. Faydası: Kan sirkülasyonunu artırıyor, kas ağrıları ile gerginliği azaltıyor ve enerji veriyor.
Anti Selülit Masajı Özel tekniği ile selülitli bölgelerdeki fazla yağları yok etmeye yönelik yapılıyor. Faydası: Sorunlu bölgelerdeki kan dolaşımını hızlandırarak fazlalıkları gideriyor, tene pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor.
Spa’da nelere dikkat etmelisiniz? Spa tatilinizden yüksek oranda verim almak istiyorsanız bazı küçük püf noktalarına dikkat etmelisiniz. Richmond Nua Wellness Spa’nın uzmanlarına sizler için Spa’nın altın kurallarını sorduk.
Çikolata Masajı Ginseng ve E vitamini içeren özel “Hot Chocolate” yağı ile uygulanıyor. Faydası: Kakaonun yaşlanmayı geciktirici etkisi ile cildi yeniliyor ve yumuşatıyor.
Thai Masajı Yoga esnetme hareketlerinin kombinasyonu sert futon minder üzerinde özel tek kişilik odada uygulanıyor. Faydası: Kan dolaşımını hızlandırıyor, vücudu, kasları esnetiyor, eklemleri güçlendiriyor, stres ve endişeden arındırıyor, enerji veriyor.
Shiatsu Terapisi Shiatsu Japonca’dan tercüme edilmiş Shi (parmak), Atsu (baskı) anlamına gelen iki kelimenin birleşiminden oluşuyor. Vücudun akupressur noktaları üzerinde çalışarak vücuttaki chi enerjisinin akımını arttırıyor, tüm organları güçlendiriyor. Faydası: Beden ve zihni sakinleştiriyor. Stresi azaltıyor, yorgunluk hissini gideriyor, sindirim sistemini düzenliyor, konsantrasyonu güçlendiriyor.
Bedensel ve zihinsel rahatlamayı tam olarak sağlamak için Spa’ya gitmeden önce bazı hazırlıklar yapmak gerekiyor mu? Bedensel rahatlık için önceden hafif yiyecekler tercih edilmeli, bitki çayları ve bol su içilmeli. Sindirim sistemi ne kadar rahat olursa Spa’dan elde edeceğiniz dinlenme oranı da o kadar yüksek olacaktır, hem de yüksek ısı-nemli buhar odaları ile jakuzi jak uziler lerin in kull kullanı anımın mında da ve ve masaj masaj bak bakıml ımlar ar esna esnasın sında da daha daha rahat olunuyor. Zihinsel olarak rahatlamak için günlük işler ve sorumluluklar Spa’da unutulmalı. Cep telefonlarından, e-postalardan uzak kalarak Spa’daki zamanınızı tamamen kendinize ayırarak tam bir rahatlama yaşamalısınız. Bu yüzden Spa’ya gelmeden önce mümkünse yarım kalan tüm işler, yazışmalar ve konuşmalar tamamlanmalı. Sauna ve buhar odalarını kullanmadan önce nelere dikkat edilmeli? Vücudu sauna ve buhar odalarındaki sıcaklığa yavaş yavaş alıştırmak için öncelikli olarak daha düşük ısılı jakuziler ve Laconium, Herbal Steam Bath gibi kabinler kullanılmalı. Tabii, yüksek tansiyon, kalp damar rahatsızlıkları rahatsızlıklarında nda ve hamilelik durumunda sauna ile buhar odaları kullanımı önerilmiyor. Masaj ve terapi seçimi nasıl yapılmalı? Masaj ve bakım seçimleri vücudunuzun ihtiyaçlarına göre belirlenmelisiniz. belirlenmelisi niz. Kendinizi biraz dinlenerek rahatlamaya ihtiyaç duyan bölgelerinizi belirleyerek Spa görevlilerinin de yönlendirmeleri yönlendirmele ri ile en uygun bakımı ve masajı seçebilirsiniz seçebilirsiniz.. Kaslarınız çok gerginse ve düzenli masaja alışık değilse daha yumuşak baskılı masajlar öneriliyor. Alışık olmayan kaslar üzerine bir anda uygulanan sert baskı masajlar kas tutulmalarına yol açabiliyor. Spa tatili süresince beslenmeye ve dinlenmeye nasıl özel gösterilmeli? Mümkün olduğunca mevsimsel taze sebze ve meyveler ile salatalar tüketilmeli. Alkol, gazlı içecekler, kahve ve çaydan uzak durulmalı, bol bol su içilmeli. Spa’da geçirilen sürede dinlenme odalarında dinlenilmeli, vücut yorgunsa akşam erken saatte uyunmalı.
Aroma Terapisi Masajı Seçmiş olduğunuz aromatik esanslar ile yapılan, zihni, ruhu ve bedeni dinlendiren, hafif baskılı, noktasal teknikleri de kullanan tüm vücut masajı olarak uygulanıyor. Faydası: Beden ile ruh arasında uyum ve denge sağlıyor, kasları gevşetiyor. OCAK 2013
55
öneri
9 süper besinle bağışıklık sisteminizi güçlendirin Kışın olumsuz etkilerinden korunmak için bağışıklık sisteminizi güçlendirici besinler tüketmeye özen göstermelisiniz. Güçlü
bağışıklık sistemi için
kaliteli uyku ve sağlıklı beslenme şart. Bu yüzden buzdolabında bağışıklık sisteminizi destekleyici besinler bulundurmakta fayda var. İşte o besinlerden bazıları...
55
OCAK 2013
1
Ananas
2
Kara turp
Moraliniz mi bozuk? Moralinizin bozuk olması da bağışıklık sisteminizi olumsuz etkileyebilir. Ananas tüketmek, amino asit ihtiyacının karşılanmasına ve mutluluk hormonunun salgılanmasına yardımcı oluyor.
Kara turp, antibiyotik özelliklerine sahip yağları içeriyor ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruyor. Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisinin yanı sıra karaciğeri kuvvetlendirici, safra söktürücü etkilere de sahip.
3
Probiyotik yoğurt
4
Yulaflı bar
Yararlı bakterilerden zengin olan probiyotik yoğurt tüketmek, bağırsaklara iyi geliyor. Bu yararlı bakteriler, zararlı bakterilerle savaşarak bağışıklık sisteminin güçlü olmasına katkıda bulunuyor.
Uykunuzu iyi alamadığınız zaman gribe yakalanma riskiniz üç kat daha artıyor. Gece yatmadan önce triptofan açısından zengin olan bir adet yulaflı bar yemeniz, rahat bir uyku uyumanıza yardımcı olacak.
5
Kivi
6
Tatlı patates
7
Lahana
8
Uskumru
9
Sarımsak
Kış aylarının vazgeçilmez meyvesi kivi, mikropları parçalara ayırma ve yok etme konusunda güçlü bir kaynak. C vitamini yönünden de oldukça zengin olan kivi tüketmek, virüslere karşı vücudunuzu kalkan gibi koruyor.
Kışın etrafta bolca bulunan mikroplarla başa çıkamadığınız zaman A vitamini desteği almalısınız. A vitamini ve beta karoten zengini tatlı patates tüketmek, bağışıklık sisteminizi korumanıza yardımcı olacaktır.
Lahana, C, B3 vitaminleri, kükürt gibi mineraller açısından zengin bir besin. Vücut direncini artırarak bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor.
Omega-3 zengini uskumru tüketmek, beyaz kan hücrelerinin çoğalmasına yardımcı oluyor. Kansere karşı koruyup, cilt hücrelerini yeniliyor. Vücuttaki bakterileri yok ederek cildin ve organların güçlenmesini sağlıyor.
Sarımsak ile virüslerin ve bakterilerin vücuda yerleşmesi engelleniyor. Zengin sülfür içeriği mikroplarla savaşa yardımcı oluyor.
yemek
Kahvaltı saati! Sabahları hep aynı şeyleri yemekten sıkıldıysanız beş farklı ülkeden beş farklı ve lezzetli kahvaltı tabağından birini seçin. İster tuzlu, ister
biraz tatlı, seçiminiz ne olursa olsun güne depoyu doldurmadan başlamayın. Aytaç Özkardaş GOZZI Fotoğraflar: Ozan KUTSAL ✎
S
ağlıklı beslenme konusunda pek çok farklı yaklaşım bulunuyor. Ancak uzmanlar, güne sağlıklı bir kahvaltıyla başlamanın önemi konusunda fikir birliği içinde. Özellikle de kilo kontrolü üzerine kafa yoruyorsanız… Çünkü sağlıklı bir kahvaltı ile hem metabolizmayı metabolizm ayı hızlanıyor hem de vücut belli bir doygunluğa ulaştığı için sonraki öğünlerde “saldırarak yeme” davranışı önleniyor. Yapılan araştırmalarr aşırı kilonun düzenli araştırmala olarak kahvaltı yapan kişilerde, yapmayanlara yapmayanla ra göre dört kat daha az görüldüğünü gösteriyor. Ayrıca kahvaltı bağışıklık sistemini de destekliyor. Oysa modern hayat, insanların kahvaltı alışkanlıklarını değiştiriyor. Büyük kentlerdeki koşturmaca içerisinde artık çok az kişi sabahları kahvaltı yapabiliyor. Bu kıymetli öğün çoğu zaman besin değeri düşük hazır yiyeceklerle ayaküstü geçiştiriliyor. Uzmanlar, uzun süre tok tutacak bir kahvaltı için tam tahıllar, sütpeynir gibi protein kaynakları, ceviz-badem-fındık ceviz-badem-f ındık gibi kabuklu yemişler tüketilmesini öneriyor. Siz de güne sağlıklı başlamak istiyorsanız, mazeretlerini mazeretlerinizi zi gözden geçirin ve kahvaltı konusundaki önerilerimizi mutlaka dikkate alın.
106
OCAK 2013
MEKSİKA Baharatlı mısır ekmeği Genişçe bir kapta mısır unu, un, kabartma tozu, ●3/4 bardak mısır unu, şeker ve tuzu karıştırın. Bir başka ●2/3 bardak un, kapta yoğurt ve yumurtaları ●1 paket kabartma tozu, çırpın. Mısır unlu karışıma ●1 tatlı kaşığı şeker, yumurta ve yoğurtlu karışımı ●1 çay kaşığı tuz, ekleyin, iyice karışana kadar ●2 yumurta, çırpın. Bu karışımın içine mısır ●2/3 bardak yağsız yoğurt, tanelerini, sosisi, biberleri katıp nazikçe bir kaşıkla karıştırın. ●1/3 bardak mısır tanesi, ●1/2 kase doğranmış kırmızı biber, Yuvarlak bir pişirme kabına ●1/2 kase doğranmış hindi ya da tavuk sosis, boşaltın. Önceden 180 180 derece ●2 yemek kaşığı doğranmış jalapeno biber. ısıtılmış fırında 30 dakika pişirin. 4 porsiyon Malzemeler:
Hazırlanışı:
İTALYA Meyve salatası,
biscotti ve ricotta ile 4 porsiyon Malzemeler:
●4 kase doğranmış mevsim meyvesi, ●6 yemek kaşığı portakal suyu, yemek kaşığı taze kıyılmış nane, ●1/2 kase ricotta peyniri, ●2 yemek kaşığı pudra şekeri, ●1/4 çay kaşığı vanilya, ●4 adet biscotti ●4 tatlı kaşığı çikolatalı fındık kreması. ●1
Hazırlanışı: Biscotti’lere birer tatlı kaşığı çikolatalı fındık kreması sürün. Çeşitli meyveleri küçük parçalara ayırın, portakal suyunu ve kıyılmış naneyi ekleyin ve karıştırın. Ayrı bir kapta ricotta peyniri, şeker ve vanilyayı çırpın. Meyve salatasını dört kaba bölüştürün. Ricotta’yı Ricotta’yı üzerine bir kaşıkla koyun. Çikolata-fındık kremalı biscotti ile birlikte birlikte servis edin.
Patatesli omlet
İSPANYA
5 porsiyon Malzemeler: ●1 patates, ●2
yemek kaşığı zeytinyağı,
●1/2 kırmızı kapya biber, ●1/2 kabak, ●6 yumurta, ●3-4 çeri domates, ●50
g keçi peyniri, ●Tuz, karabiber. 1 cm kalınlığında doğradığınız patatesleri üzeri kapanacak kadar su ile doldurup yumuşayıncaya kadar haşlayın. Tavaya yağı koyun. Sırasıyla, küp küp doğranmış kırmızı biberleri, ince halkalar halinde doğranmış kabakları, ikiye bölünmüş çeri domatesleri ekleyip, tuz ve karabiber ilave ederek soteleyin. En son içerisine patatesleri ve peynirleri koyun, bir kere daha tavada çevirin. Yumurtaları ayrı bir kapta çırparak çı rparak tavadaki karışıma ekleyin. Tüm malzemeyi 180 derecelik fırında kızarıp kabarana kadar pişirin. Hazırlanışı:
OCAK 2013
107
Sabahları canım bir şey istemiyor… Eğer sabahları midenizin alabildiği tek şey kahveyse, sütlü kahve içmeyi deneyin. Böylelikle iyi bir protein kaynağı olan sütten, sabah sizi güne başlatacak kadar enerjiyi alabilirsiniz. Bir saat içinde 1 dilim tam tahıllı ekmek ve 1 kaşık şeker ilavesiz marmelat, bir parça peynirden oluşan hafif bir atıştırmalık tüketebilirsiniz. Sabah saatlerinde doyurucu bir kahvaltı yapmak, gün içinde açlık krizlerine girerek gereğinden fazla yemek yemenizi engeller.
RUSYA Kahvaltı hazırlayacak zamanım yok! Bir gece önceden kahvaltınızı hazırlayarak zaman problemiyle baş edebilirsiniz. Bir kaseye 2-3 kaşık yoğurt, 2 yemek kaşığı badem, dilimlenmiş 1 adet muz koyun, ağzını kapatın. Sabah karıştırıp yiyin. Geceden tam tahıllı ekmek, 1 dilim peynir, domates ve yeşilliklerle minik bir sandviç de hazırlayabilirsiniz.
Çilekli krem peynirli krep 4 porsiyon Malzemeler:
adet krep, ●1/4 su bardağı portakal suyu, ●1/4 su bardağı limon suyu, ●2 yemek kaşığı pudra şekeri, ●1 kase çilek, ●1/2 su bardağı mascarpone ya da labne peynir, ●1 tutam vanilya ve tarçın.
vanilyayı karıştırın. Her bir krebin arasına 2 yemek kaşığı bu karışımdan sürün. sürün. Şuruplu çileği çileği üzerine bir kaşıkla yayın. Son olarak biraz tarçın serpip servise hazır hale getirin.
●4
Portakal ve limon suyu ile 1 yemek kaşığı şekeri küçük bir sos tenceresine koyup 3-4 dakika şurup haline gelinceye kadar kaynatın. Temizlenmi Temizlenmiş, ş, ikiye bölünmüş çilekleri çilekleri bu şuruba atıp karıştırın. Bir başka başka kapta peyniri, 1 yemek kaşığı pudra şekerini ve bir tutam Hazırlanışı:
108
OCAK 2013
Krep tarifi: 3 su bardağı unu ve 1/2 çay kaşığı kabartma
tozunu derin bir kaba boşaltın ve 2 yumurtayı teker teker karıştırın. 2 çorba kaşığı sıvı yağ, 1/2 çay kaşığı tuz ve 1 tatlı kaşığı şekeri (dilerseniz) ekleyin, 2 su bardağı süt ile yavaş yavaş karıştırarak sulandırın. Krep hamurunun pütürsüz olması gerekiyor. Bunun için çırpma teliyle ya da mikserde karıştırın. Krepleri pişirmeden önce bu karışımı buzdolabında en az 2 saat dinlendirin. Yapışmaz tavaya çok az yağ sürerek kızdırın, bir kepçe ile krep hamurunu boşaltın ve sıvı tavanın çeperlerine doğru akacak şekilde tavayı hareket ettirin. Spatula yardımı ile çevirerek diğer tarafını da pişirin.
Bircher müsli İsviçreli doktor Max Bircher’in 1900’lü yılların başında hastalarını tedavi etmekte kullandığı karışım olan müsli, bugün tüm dünyada dünyada sağlıklı bir kahvaltı kahvaltı alternatifi olarak tüketiliyor. Zaman içerisinde birçok farklı tarif ortaya çıksa da müsli genel olarak tahıllar, kuru-taze meyveler ve süt, yoğurt gibi protein kaynaklarının bir karışımından oluşuyor. Siz de evde kendi müslinizi hazırlayabilirsiniz. hazırlayabilirsiniz. (12 porsiyon) Malzemeler: ●1/2
bardak arpa ezmesi,
●2 bardak yulaf ezmesi, ●1/2 bardak keten tohumu, ●1/4 bardak ruşeym, ●3 bardak su, ●1/2 bardak çiğ
badem (irice parçalanmış), ●1/4 bardak çekirdeksiz sultan üzümü,
●4 adet doğranmış hurma, ●1/4 bardak bal ya da agave
nektarı (isteğe bağlı),
●1 bardak az yağlı yoğurt, ●1/2
çay kaşığı tarçın, ●1 büyük sert elma, kabuğuyla küp şeklinde doğranmış. Gece yatmadan önce arpa ezmesi, yulaf ezmesi, keten tohumu, ruşeym ve bademi geniş bir kapta karıştırın. Üzerine suyu dökün. Ağzını kapatıp buzdolabına koyun. koyun. Ayrı bir kapta üzüm, hurmayı, hurmayı, tarçını karıştırın, ağzını kapatıp bir kenara k oyun. Sabah elmayı doğrayın. Tahıl ezmelerini, meyveleri, bal ve yoğurdu karıştırın. Limon kabuklarıyla servis edin. Buzdolabında dört gün dayanabilir. Eğer müslinizi çıtır seviyorsanız, elma hariç tüm kuru malzemeleri malzemel eri karıştırıp ağzı kapaklı bir kapta saklayın. Her sabah bir miktarını su ile ıslatıp (dilerseniz taze sıkılmış 1 kaşık limon ya da portakal suyu da ekleyebilirsiniz), ekleyebilirsiniz ), elma, bal ve yoğurtla karıştırın. Hazırlanışı:
İSVİÇRE O kalorileri günün başka saatlerine saklıyorum Sabah kahvaltısı yapmayarak daha hızlı kilo vereceğinizi düşünüyorsanız uzmanlar tam aksini söylüyor. Güne kahvaltıyla başlamanın kilo kontrolüne yardımcı olduğu gerçeğinin yanı sıra, kahvaltı, güne daha enerjik başlamanızı ve sabahlarınızın daha verimli olmasını sağlıyor.
d n a l r o P : r a l k a b a T
Profesyonel aşçılık eğitimleri veren KitchenStudio Academy’nin kurucularından Selin Drin İçigen’e hazırladığı bu nefis kahvaltı alternatifleri için teşekkür ederiz. OCAK 2013
109
postakutusu posta kutusu
son dakika haber son dakika haber son dakika haber Yaysat ve DPP’nin
yeni yaşları kutlandı Türkiye’nin en büyük gazete ve dergi dağıtım şirketi Yaysat’ın 20. yılı İstanbul Hilton Otel’de düzenlenen görkemli bir geceyle kutlandı. Yaysat çalışanları, bayiler, nakliyeciler ve yayınevi yetkililerinin bir araya geldiği gecede konuşma yapan Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, gecenin özel konukları olan bayilere “Çok önemli bir iş yapıyorsunuz, çok değerlisiniz. Siz olmasanız ne gazeteler ne dergiler olur. O zaman demokrasinin de insanın da bir kolu, bir kanadı kırık kalır” şeklinde seslendi. Törende 20. yılını dolduran bayi, nakliyeci ve personele plaket verildi. Kubat ve Funda Arar’ın sahne aldığı gecede herkes doyasıya eğlendi. 2002 yılında Doğan Grubu bünyesinde, dergiler ve yabancı yayınlar için planlama ve pazarlama hizmeti vermek üzere kurulan DPP’nin 10. yaşı da personeli ve iş ortaklarıyla birlikte kutlandı. Gecede DPP personelinin yanı sıra hizmet verdikleri yayınevlerinin temsilcilerine de plaket verildi.
Modaya yeni bir bakış açısı: Stilgiyin.com
Online alışverişe yeni bir bakış açısı kazandırmayı hedefleyen stilgiyin. com, “aggregator” (toplayıcı) site özelliğine sahip. Bir arama motoru olarak çalışan Stilgiyin.com, Eylül 2012’den bu yana Türkiye’nin önde gelen online mağazalarını tek çatı altında toplayarak faaliyet gösteriyor. Sitede; ayakkabı, çanta, parfümeri ürünleri ve aksesuarlar bir araya getirilerek, ziyaretçinin istediği ürüne en kolay yoldan ulaşması hedefleniyor. Şu anda 1000’in üzerinde marka, 20 alışveriş sitesi ve 100.000 ürünün bulunduğu Stilgiyin.com, Stilgiyin.com, hızla büyümeye, ilgi görmeye ve farklılaşmaya devam ediyor.
Ev hayatınıza renk geliyor Yıllardır plajlara renk getiren tasarımlarıyla tanınan Kyo My Friend, müdavimlerine ev tekstili ürünlerini de sunuyor. Her yaştan kadına ev hayatında şık, rahat, enerjik ve renkli ürünler sunan firmanın kış sezonu için hazırladığı beş ayrı konseptten oluşan koleksiyonunda koleksiyonund a fitness, flanel, polar sleep, sleepwear ve lounge wear grupları yer alıyor. Tasarımlarıyla Tasarımlarıy la dikkat çeken bu özel koleksiyonda yer alan birçok ürünün ev dışında da rahatlıkla giyilmesi amaçlanıyor.
110
OCAK 2013
Yılan yılına Yılan yılına özel kalem!
Ünlü kalem üreticisi Cross, Çin takvimine göre yılan yılı olan
2013’e özel bir kalem üretti: Cross Snake! Tasarımında Çin kültürüne göre ciddiyet ve prestiji
simgeleyen siyah ile sonsuzluk, dinginlik ve entelektüelliği çağrıştıran mavinin kullanıldığı Cross Snake kalemleri; dolma kalem, tükenmez kalem ve roller kalem çeşitleriyle ömür boyu mekanik garantiye sahip olarak satışa sunuluyor.
Uno Büyümek artık eğlenceli ambalajda Çocuklara yönelik hazırlanan Uno Büyümek’in ambalajı Looney Tunes karakterleriyle yenilendi. Uno Büyümek, içerdiği kalsiyum ile kemiklerinin güçlenmesine yardımcı olurken, çinko ile zeka gelişimine katkı sağlanıyor. Folik asit ile de bağışıklık sistemi ve bedensel gelişim destekleniyor. Çocuklar için tasarlanan ambalajlarda Tweety’den Bugs Bunny’e, Tazmanya Canavarı’ndan Sylvester’a sevimli karakterler bulunuyor.
son dakika haber son dakika haber son dakika haber Kurabiye tutkunları bir araya geldi Luna ve Lezzet Dergisi işbirliğiyle gerçekleşen “Luna ile Lezzet Mutfak Atölyesi”nde 10 şanslı tüketici İstanbul Sheraton Maslak Otel’de bir araya getirdi. Lezzet dergisinin web sitesi ve Luna’nın twitter hesabından başvurarak, birbirinden lezzetli kurabiyeler yapma şansını kazanan katılımcılar, bir yandan leziz kurabiyeler hazırlarken bir yandan da Şef Ömer Esen’den mutfaktaki püf noktalarını öğrenme fırsatı yakaladı.
Çay ile kahvenin bitmeyen birlikteliği Korkmaz’ın yeni ürünü ÇayKahve ile bitki çayı ve demleme Korkmaz’ın çayın en doğru sıcaklıkta hazırlanması hazırlanması amaçlanıyor. Su sıcaklığını; demleme çay için 95 ºC, bitki çayı içinse 80 ºC’de tutacak şekilde özel olarak tasarlanan ürün, fonksiyonelliğinin yanında şık tasarımıyla da dikkat çekiyor.
Elmas görünümlü bardak
Bu fuara gitmeden evlenmeyin!
Ünlü İtalyan cam ürünleri markası Bormioli Rocco’nun yeni koleksyonunda yer alan Diamond serisinde mutfakta şıklık arayanların beğenisi karşılayacak çok fazla seçenek bulunuyor. İnce tasarımı ve mor rengi ile hoş bir görünüme sahip olan seri, uygun fiyatlarıyla Türkiye’nin Türkiye’nin genelindeki tüm mağazalarda satışa sunuluyor.
Eski şehre, yeni otel 1885’te inşa edilen, 1994 yılında geçirdiği yangının ardından restorasyona giren Şire Hanı, restorasyonu restorasyonun n ardından otel olarak faaliyete girecek. Gaziantep’te yer alan Şirehan Otel’de; bir kra krall dai daires resi, i, üç sui suitt ve 11 1166 adet adet sta standa ndart rt oda yer ala alacak cak.. 800 800 kişilik çok amaçlı
salon, yüzme havuzu, hamam, fitness center ve
SPA’ya bulunacak olan otelin, 2013 yılında açılması hedefleniyor.
Bugüne kadar 300 binden fazla çiftin evlilik hazırlığına rehberlik eden Evlilik Dünyası Fuarı, bu yıl 11-13 Ocak 2013 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ile İstanbul Kongre Merkezi Salonları’nda ziyaretçilerine kapılarını açacak. Fuarda geçen yıllardan farklı olarak ev dekorasyonu firmaları da tüketicilerle buluşacak. Ünlü tasarımcıların koleksiyonlarından oluşan ve ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gören gelinlik defileleri, bu yıl da fuarın vazgeçilmezleri arasında yer alacak.
postakutusu posta kutusu
son dakika haber son dakika haber son dakika haber Vonalı Celal’de Karadeniz lezzetleri Şehir koşturmasına müthiş lezzetlerle ara vermek ya da ailenizle güzel bir akşam geçirmenin yanı sıra toplantı ya da buluşmalar için “farklı” bir restoran olan Vonalı Celal’i deneyebilirsiniz. deneyebilirs iniz. Sapphire AVM’de yer alan restoranda Karadeniz mutfağının leziz örnekleri sunuluyor.
Diyet programınız artık cebinizde! “13. Bayındır Hastaneleri Tıp Ödülleri” sahiplerini buldu Özel sağlık sektörünün tıp alanında ilk bilim ödülü olan “Bayındır Hastaneleri Tıp Ödülleri”nin 13.’sü Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. İş Bankası iştiraki olan Bayındır Sağlık Grubu tarafından Türkiye Cumhuriyeti uyruklu, tıp eğitimi almış bilim insanlarının tıp alanındaki seçkin araştırma, çalışma ve hizmetlerini kamuoyuna duyurmak ve bilimsel çalışmalarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen ödüller; hizmet, bilim, teşvik ve araştırma desteği olmak üzere dört dalda veriliyor. Bayındır Hastaneleri Tıp Ödülleri’nde şimdiye kadar Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Türkan Saylan ve Prof. Dr. Ziya Kırkalı gibi birçok başarılı bilim insanı ödül kazandı. Bu yıl ise “Hizmet Ödülü” Prof. Dr. Yahya Laleli’ye; “Bilim Ödülü” Prof. Dr. Cihan Yurdaydın’a; “Teşvik Ödülü” Doç. Dr. Ethem Murat Arsava ile Doç. Dr. Yusuf Yılmaz’a; “Araştırma Desteği” ise Prof. Dr. Neşe Atabey’e verildi.
Amino asit Amino asit anali analizin zinizi izi yaptırdınız mı? Günümüzde birçok kişi daha zinde olmak veya antiaging amacıyla vitamin, mineral desteği alıyor. Ancak standart olarak hazırlanan bu besin destekleri kimileri için az, kimileri için fazla olabiliyor. Oysa herkesin genetiği, biyokimyası, beslenme ve yaşam tarzı birbir bir birin inde den n fark farklı lı oluy oluyor. or. Ama iht ihtiy iyacı acınız nız ol olan an ami amino no asit ve bununla ilişkili vitamin, mineral desteğinin ne kadar olduğunu öğrenmek artık mümkün! Almanya ve Avusturya’dan sonra Türkiye’de uygulanmaya başlay baş layan an ami amino no asi asitt anali analizz yön yöntem temi, i, bas basit it bir bir ka kan n testiyle yapılabiliyor. Bu sayede ihtiyaca uygun amino asit, vitamin ve mineral desteği kullanılabiliyor. Amino asit analizi hakkında ayrıntılı bilgiyi, (0212) 219 32 41 numaralı telefondan öğrenebilirsiniz.
112
OCAK 2013
Dr. Murat Topoğlu, sağlıklı beslenme ve diyet üzerine yapılmış en kapsamlı iPhone ve iPad uygulamasını hayata geçirdi. Bu yeni uygulama, kullanıcıların telefonlarından rahatça ideal kiloda olup olmadıklarını, metabolizma hızlarını, günlük ne kadar kalori ve proteine ihtiyaç duyduklarını, ideal nabızlarını, vücut yağ oranlarını, vücut kitle indekslerini öğrenmeleri öğrenmelerini ni hedefliyor. Dr. Topoğlu imzalı bu uygulama, Appstore’dan ücretsiz indirilebiliyor.
Paris’in müthiş sesi 2007 yılında Paris’te kurulan Devialet bünyesinde High-End ses dünyasına sunulan ADH amplifikatör teknolojisi, olağanüstü performansa sahip cihazları, yenilikçi tasarımı ve kullanım kolaylığı ile tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Dünyadaki tüm müzik tutkunlarının müziğe olan aşkını perçinleyen Devialet cihazları şimdi Extreme Audio güvencesiyle Türkiye’deki meraklılarıyla buluşturuluyor.
Sevdiğiniz lezzetler şimdi evinizde 40 yıldır farklı tatları müşterileriyle buluşturan Sahan Restoran’ın lezzetleri artık dondurulmuş gıda olarak sunuluyor. Restoranın mönüsünde yer alan birbirinden değişik lezzetlerii seçkin marketlerde lezzetler bulabi bul abilec leceks eksini iniz. z. Böy Böylec lecee Sahan müdavimleri evlerinde de sevilen lezzetlerinin lezzetler inin keyfini yaşayabilecek.