Sohbet 2
(Bismillâhirrahmânirrahîm) Fehmi Özden Efendimizin 30/08/2006.Ustrumca/ 30/08/2006.Ustrumca/ Sohbeti.
Muhabbet duyarız, duyarız, o zaman şu fani gördüğümüz hayat bakileşir ,ebedileşir, o o zaman dunya dediğimiz ukbanın ta kendisidir. Ahireti A hireti biz dünyaya getiririz. Ne var ahiret’ ahiret ’te ? cennet var, dünyaya getiririz cenneti. N e var ahirette ? Allah’ın Allah’ın huzuruna çıkacakmışız, çıkacakmışız, dünya da çıkarız biz Allah’ın Allah’ın huzuruna. Nasıl çıkarız ? (Mürşidi) (Mürşidi) kamilin huzuzru Allah’ın Allah’ın huzurudur. Hacı baba şöyle dedi bir gün: gün: “Allah “Allah bana sorarsa, sorarsa, soruyor şimdi; Ey şimdi; Ey sabrim, benim muhammedim yedi kat gökleri aştı geldi, geldi, benimle buluştu, buluştu, sen neye gelmedin gelmedin ver cevap !!!.. Ben yaşlıydım lambayı deiğiştirecem başım dönüyor düşecem, lambayı deiğiştireniyen, deiğiştireniyen, ben nasıl nasıl çıkarım çıkarım ben yedi kat köklerin üzerine!.. Ama ben mirac ettim , sen demedinmi “Ve nahnu akrebu ileyhimin hablil verid” ben size şahdamarınızdan daha yakınım.. . Hem biliriz allah bize şah damarımızdan daha yakındır , sonra allahı yedi kat göklerin üzerine oturturuz, üzerine oturturuz, muhammedi de yer yüzüne oturturuz, bu yedi kat göğün üstünde üstünde ki Allah’la Allah’la muhammedin arasına birde cebrail koyarız, koyarız, oda gider gelir, gider gelir, e nerde kaldı: “Ve nahnu akrebu ileyhimin hablil verid” Allah bize anlayış versin, akıl fikir versin. versin. Vermiş aklı fikri de biz onunla maaişteimizi kazanıyoruz. Bizi o aklı maaştan maaişete, maaişete, para kazanmaya yarayan akıldan, aklı maata, maata, yani ait olduğun yere ağıt olmak. Ahirete mutalik; Ondanda aklı külle. Aklı kül, kül, (Mürşidi (Mürşidi)) kamilin aklıdır. Mürşidi kamil, kamil, aklı külün mazharıdır. Aklı kül, kül, Allahın Allahın aklıdır . Sende S ende aklını ona baladıysan kime ? kamile. ? kamile. O aklını nereye balamıştı ? balamıştı ? Allaha bağlamıştı. bağlamıştı. O da istiyor ki sende aklını Allaha bağlayasın. Sadece aklınımı canım, canım, her şeyini. şeyini. Tüm sıfatlarını, ve bütün sıfatların kaynağı olan zatını ona döndüresin, her şeyinle ona dönüp ona yönelesin... Canım sen anlat diyor şimdi benim kulağım sende, ama gözü başka yerlerde, ben anlatmam diyorum, diyorum, öyle şey olmaz. K ulağın ulağın ben de, de, gözün başka yerde, yerde, olmaz; Huuu dost k ulağın ulağın bende mi ? o zaman gözünde bende olsun, ah şimdi oldu. Her şeyinle bana dönmelisin “İ nni nni ve cehtu vechillezi fetarad semavati vel ard haifen minel müşrikin ” … Eğer kulağın bendeyse, bendeyse, gözün başka yerdeyse, ozaman şirktesin kardeşim. kardeşim. Gözün bende, ama aklın başka yerde, şirktesin kardeşim. Bedenin kardeşim. Bedenin burda, amma aklın başka yerde, yerde, şirktesin kardeşim. Her şeyinle bende olacaksın. Bak ne diyor İbrahim halillulla, Allah öyle kolay kolay herkeze halilim demez, sen demiyorsun ki Allah desin. Sen demiyorsun ki “Dostum “Dostum”” eee o hiç demez. Bak sen neysen, Allah odur onun için diyor “ Men arafe nefsehu fekat arafe rabbehu” nefsini bilen kendini bilen rabbisini bilmi ş ş demektir… Damlayı bilen deryayı bilmiş demektir. Çünkü damlanın bütün hususiyeti, hususiyeti, özellikleri, deryadandır , ondandır , ona aiğ aiğttir. Senin Senin deryayı,, deryayı,, hepsini böyle ihata etmen etme n mümkün deiğil, ama damlayı, kendini bilebilirsin, kendini tanıyabilirsin, tanıyabilirsin, Onuda kamilin himmetiyle, “ Geldi kamil
himmetiyle etti hasrumman bizi”.. Kamilin himmetiyle biz adam olduk, adem olduk. Ademliğimizi öyle bildik. Yoksa biz kendimizi et’ten kemikten bir şey olarak zannederdik. Ve o bedene çok ehemmiyet verirdik. v erirdik. Manadan haberi olmayan insanlar insa nlar madeye yönelince öyle ö yle olur. Netice de insanı tanrılaştırırlar, tanrılaştırdılar. Yok tanrılaştırdılar. Yok aşk tanrısı, yok gök tanrısı, yok yer tanrısı, yok savaş tanrısı, yok bilmem ne tanrısı, insanlar bunlar ; Ne yaptılar ? ? sonra heykeller yaptılar. yaptılar. Ben gittim, İtalya’da talya’da aman Allah Allah’ım ’ım,, adam mermeri öylesine yontmuş, yontmuş, öylesine yontmuş ki, ki, meşhur Musa heyk eli eli var orada , yapan heykel traş en sonun da adam kafayı yiyecek , öylesine muhteşem bir şey çıkmış ki almış çekiçi fırlatmış, fırlatmış , konuşsana be diyor konuşsana! konuşsana! Nasıl konuşacak , taş konuşurmu be ?.. be ?.. Ama Allah Allah isterse konuşturur taşıda, Allah Allah isterse (konuşturur (konuşturur ) ağcıda, Allah Allah isterse konuşturur insanıda, konuşurda. A konuşurda. Ama ma konuşa bilmek için ne yapmak lazım ! lazım ! Asay-ı Asay-ı Musayı vurmak lazım. lazım. ” F F ekul vad vadr i p bi asak asakel haccar haccar ” biz dedik ki diyor, “vur o fışkırdı. Bizimde kas taşa” oda vurdu, “ fen fen fererel min husnete haşrete aynehu” Pınarlar fışkırdı. Bizimde katı kesilen kalbimize, kalbimize, zikrullah asasıyla asasıyla vuracak olursak , bak o kalpten, o gönülden, ne hikmet pınarları fışkıracak… Gelmişsin sen şimdi pınarın başına, başına, elin de kap var , ama kabında su su var, testin dolu, dökmüyorsun bir türlü eskileri, eskileri, ki tazesinden doldurasın!... Dolu Dolu testi su almaz; gelmek istiyor bana, diyor ki: “Benim “Benim destim dolu, sen bunun üstüne bir şeyler daha doldur” doldur” ben diyorum ki dostum, olmaz böyle şey , olmaz diyorum dostum, sen bunu boşalt, boşalt , yahu korkma bu biraz bayatlamış bayatlamış olabilir, tafun etmiş olabilir, olur olur , azı açık kalır destinin içine bir şey düşer , şu olur bu olur. Bak terü taze, yeni, kaynaktan daha yeni çıkıyor, pınar burda (Doldurmaya bak).. Siz bir er çay içtiniz, arkadan ikincisini de içtiniz, ben daha bir tane çay içemedim, bu Hazreti Cafere vereyim, bende bende bir çay içeyim ya...
(Cafer Efendi, Ustrumca Melami Efendilerinden.) C afer efend efendii : Bu kaninat ka ninat ’ın ’ın varlığı bir çekirdek mesabesindedır . İşte o çekirdek mesabesinde ki olan büyük varlık , hazreti muhammed Mustafa (s.a.v) dir. O tohum, her zaman var olacaktır . Y ere ere düşmüştur her zaman var olacaktır… Bu bitmeyecektir, (Bu kainatin) Hazreti Muhammed ’ten , ve sonuna kadar öyle ’ten var olduğunu , ve halen de varlık ondan devam eder olacakt ır.. ır.. Bu dünyanın toprağı hazreti muhammedin (s.a.v) efendilerimizin vücudi’dır. Bütün toprak, oprakta ne türlü dünya toprağı , , onun vücudi’dır. Ve bu güne kadar , ve öte kıyamete kadar bu t oprakta sebze, meyve, bunun üstün de yaşayan canlı , , cansız , varlıklar ne varsa hepsi bundan vardır , bundan var olur. V e bundan necata erecektır .. .. E ğer onu tanırsa, işte bu toprakta var olan hepsi muhammedi’dır. Senin geldin yer muhammed ’tır ’tır , dönüşün de yine muhammed olacak. Sen tanıdınmi kendini varlığın nerdendır , nedendır,? kendini bilmen için, biraz önce efendi (Fehmi efendi) bize konuştu , biz duyduk dinledik, bizde sizlere çok zaman söyledik, bizi her zaman dinliyorsunuz onun için lüzüm yok benim konuşmama… “Ben size sizden daha yakınım” Effendi, (Fehmi efendi) söyledi. “Ben dağlara taşlara sığmadım mü’ min min kulumun kalbine sığıdım”... Bunu anladınmı nedir ! kalp sensin, ama sen nesin? işte onu anlamaya çalış. E ğer en aref ” dersine ermiş demeksın. (Fehmi) Efendinin deiği senin senliğini bildin ise , o zaman “M en gibi “ Men arafe nefsehu fekat arafe rabbehu” Sen, senin benliğini biliğinden sonar, “M en aref ” ” dersini dersini bileceksin. Y ani ini, ani arif olacaksın, kendini tanıyacaksın. Ondan sonra senin senl iğ iğ ini, ve sen ne olduğunu bileceksin. Ama senin senl iğini iğini sana bildiren biri vardır; birisi seni kendi
kontorölü altına alması için , mecburen birisine ( ihtiyaç) ihtiyaç) vardır. “Ben nefsimi temize çıkaramam zira nefsiz her zaman kötüğülü emreder” Demek ki, sen kendi nefsini terbiyeye koyamazsın. Meğer ki Meğer ki lazım olan bir mürşidi kamil, bir insanı kamil, sen onun kontörölü altında olacaksın taki senin nefsini terbiyeye koysun, daha dorusu seni terbiyesi altına alsın. İşte sen onunla var olacaksın… Efendim serçenin biri çok alçakta böyle bir yuva yapar, bir kaç tane yavru edınecek, edınır ed ınmez ınmez yılan (yuva) alçakta olduğu için gelir, onun yavrularını yer. Çok seneler böyle geçmiş. Bir zaman sonar, çok geç, düşünür ki “Ben niye gidip leylek yanında yuva kurmuyorum yılan oraya gelemezk i benim yavrularımı yesin.).. Y uvayı aaa, nasıl ? uvayı kurmuş, yavrular edinmiş; H aaa, serçe bir ihvandır , yavruları da onun amelleridir, amel etti işlerdir, yılanda onun nefsidır. Amel
ettiği işleri hep kendi nefsi yemiş bitirmiştir. Ama en sonunda mürşidin yanına gitmek istemiş, leyleiğin yanına leyleiğin yanına gidecek , işte orada nefsinin terbiye edicisi mürşidi kamil olacaktır. Ondan sonra sende evlat edineceksin, sende bu alemde mürşid olacaksın, ondan sonra sende onun gibi olacaksın, ama eğer efendinin kontörölü altında olursan, olmazsan sen bir şey yapmamış olursun... Haa onuda diyecem, efendi (Fehmi efendi) burda maşallah , Allah bizi ondan on dan eksik etmesin. Ama sakının , o size mutlaka dememiştır “ dememiştır “Ç ocuklar ocuklar siz oruç tutmayın, çoçuklar siz namaz kılmayın,”
onu dememiştir. Bu ibadetlerden geri kalan efendisinden de geri kalmıştır, bunuda unutmayın. Büyük insan, sizin karşınızda var ise, bir emir sahibi var ise , mutlaka onun emrının altında olacaksınız. Ve onun her dediğini yapacaksınız. Ç ünkü ünkü o öyle bir varlıktır, öyle bir kaynaktır her tarafa çoğalmıştır, her tarafa yollar açmıştır, açmıştır, her tarafa onun suyu akmaktadır, ne mutlu mutlu onun çin, kana kana için. Nereye kadar irşada eresiniz. kaynağından su içenlere. İ çin, Fehmi’yi başka türlü ben anlatamam , onun fehmi oldunuğu siz görürsünüz. O ete kemiye bürünmüş insan gibi , , Fehmi gibi görünmüş. A ma onun ne olduğunu celal (cemali celal gülçiçek efendi) bilirimiş. Ben derim ki fehmi efendi buradadır , o sizlere güzel bir sohbet etsin bende arzedrim onu dinlemeye… Fehmi Efendi : Bende isterimki fehmi konuşsun “Fehmi’ yi siretle görmek, herkeze olmaz nasip” diyen fehmi konuşsun.Bende konuşsun.Bende isterim ki fehmiyi fehmiyi irşad eden fehmi konuşsun. konuşsun. Hani yunus’un yunus’un dediği: dediği: “Bir ben vardır bende benden içeruh” dediği dediği gibi isterim ki o konuşsun. E konuşsun. Eğer ğer onu ayırmıyorsak , fehmi diyor ki talibi adını kullanıyor, talibi mahlasını,: mahlasını ,: “ Talib-i bu sözü kendinden demez, Lisanı hak ile söyledi meğer ” kendinden dese ne olur! kendinden diyemezmi! Söyler. Kendinden de der... Ya Allah Allah konuşur kulun dili ile, yada kul, abdullah konuşur Allah Allah’ın ’ın dili ile. Allah konuşur kulun dilinden; (Resulullah (Resulullah efendimiz diyor ki): “Men reaani fekad real hak” . “İnnallahe yekulu bilisani abdihi , sem semi A lllah hulimen hamide ” “İnnallah” , muhakkak ki Allah “ ye yekuli ” ”, söyler, der “ bi lisa li sani ni abdi hi ” , abdinin, kulunun dili ile der , ne der ? neyi, kimi işitti ? işitti ? hamd eden kulunu işitti... işitti... Biz “Semi Allah,” Allah Allah işitti ... “Limen hamide” neyi, namaz kılarız ya, hani rukuya gideriz ya, la mevsufe illahu zevkiyle gideriz ya, önünde iki büklüm oluruz ya, “ sub subuhane uhane rabb rabbil el azim azim , sub subuhane uhane rabb rabbil el azi azi m, sub subuhane uhane r abbi l el el azim” , deriz ya, ne demektir o ? Allahı övmek demektir. Allah’ım sen her türlü noksanlıktan, sin; “İnnallahe tahirun ” kusurlardan, münezzehsin, berisin, ter temizsin, pir u paksın, temiz sin; Allah temizdir, ve dahi temizlenenleri, temiz olanları sever. “İnnallahe yuhibbul tevvabin ve
yuhibbul mutatahirin” Allah tevbe edip gönlünü iç dünyasını temizliyenleri; ve dahi sonra “Ve yuhibbul mutatahirin” ve dış yüzünü temizleyenleri allah sever. “Subhanallah” dedin, Allah’ın Allah’ın ter temiz olduğunu ilan ettin, etti n, ve azimsin yarabbi sen dedin. Senin önün de iki büklüm oluyorum, eiğliyorum azametin karşısında. Fil karşısında. Fil fillullah dedim, kıyamda durdum ellerimi bağladım, bağladım, faiğilin hak olduğunu bildim belledim, anladım. Yetmedi önünde iki büklüm eğiliyorumö eğiliyorumö “La mevsufe illalla’ hu hu” zevkiyle, “S ubuhane ubuhane rabill el azim” dedim, onu övdüm, ona hamd ettim; Ve Allah diyor ki: “S emi emi Allahulimen hamide”.. Kul diyor ki: “Rabbenale kelhamd” ... ... Hem “Semi Alla A llahu hulim lime en ham hami de” Hem Hem de “Rabbenale kelhamd ” ”... . .. Aynı Aynı dilden çıkyor ;... ;... Allah her an işitmektedir , her yerde hazır ve nazır olarak eni görmektedir, seni işitmektedir . Bende isterim ki işitende kednisi olsun, olsun, söyleyende kendisi olsun. Fehmi söylesin, fehmi dinlesin. Fehmi söylesin fehminin dilinden, fehmi dinlesin, hak kulağıyla dinlesin. Mana Mana fehmi, fehminin manası konuşacak kim dinleyecek ? öbür fehmi; fehmi; yahu galiba kafayı karıştırıyoruz, karıştırıyoruz, biraz bu fehmiyi ikileştirdik bu bitane deiğilmi !! İkileştiriyoruz ki anlaşılsın diye, hadi ayır bakayım sen beni, hadi ayır bakayım kendini, kendini, de ki bu tarafım maddedir , bu tarafım (manadır) ayiramazsın ayiramazsın;; made ayrı mana ayrı deiğil. deiğil. Zaten bir, amma anlaşılsın diye, anlayalım diye öyle... öyle ... Allah ezelden ebede birdir, ehadtır, tektir, bölünmez, parçalanmaz, ama bir de vahidiyeti vardır ; Bak şu elma bütündür , ehadtır , ama sen onu dilim, dilim, dilimlersin her bir dilimi gene elmadır, gene elmadır, gene elmadır. Ama artık vahidiyete bürünmüştür. Hepimiz birer insanız , tek insan adı altında toplanırız. toplanırız . Ama yedi miliyar insan var, vahidiyeti var! Ama Ama insanlık bi bütündür. bütündür. Onun için tevhid edenler parçaya bakmazlar, parçalara vüvud vermezler. Neye bakarlar ? biz hepimiz insanlık aylesinin bir ferdiyiz, hepimiz insanız, hepimiz abdullahız, A llah’ın llah’ın kuluyuz. kuluyuz. İnansada inanmasada. İster kafir olsun, ister mü’min. mü’min. İster İster makdonyada, ister türkiye de, nereli olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, hangi yurttan olursa olsun, boyu, boyu, postu, şekli, şekli, hali, endamı, endamı, ne olur sa olsun, Allah’ın Allah’ın en muhteşem, en mutena, en en harika bir eseridir insan. E Allah bu eseri meydana getirmiş, getirmiş, yaratmış, yaratmış, adına kul demiş, demiş, yaratmışta kendisi başka bir yere mı gitmiş ? yok be girmiş içine oturmuş. Gözünden görür, kulağından işitir , sen onu hala ötelerde arıyorsun... arıyorsun... Ahmed (Kumanlıoğlu) (Kumanlıoğlu) efendi dermiş “Abe “Abe gafil derviş Allah senin çibeliyetine gözümüzü, (mürşidi (mürşidi)) kamilde. Söylemeyen suskun dilimiz bizim söyler işlemiş”. E biz açtık gözümüzü, konuşur hale geldi… Ben iki lafı bir araya getirip konuşamazdım bak söyliyeyim size yani; Ç yani; Çıkacam ıkacam camide bir şeyler anlatacam, ooo üç beş gün evvelden başlardım kitaplar karıştır maya, maya, ayet bulayım, bulayım, hadis bulayım, yazayım kağıda, önce bir okuyayım, okuyayım, bir daha okuyayım, okuyayım, bir yanlışı varmı, varmı, yok mu, ondan sonra çıkacam da, da, bir saatlik, yarım saatlik bir konuşma yapacam camide yapacam camide cemata... Yahu bir efendiye gittim ilk mektep yok, orta yok, lise yok, ünüversete yok; Bende hepsi var, bide medrese tahsili yapmışım, yapmışım, arapca, ayet, kuran, hadis, tefsir, neler var neler. Ama gidiyorum, adamın yanına oturuyorum, oturuyorum, bir başlıyor sohbete muhabbete bir saat, iki saat, üç saat, dört saat, beş beş saat, sabah namazı oluyor hala konuşuyor , yarabbi nerden gelir bu, nerden gelir yahuu !.. Ben bir saatlik bir konuşma için günlerimi harcıyorum. harcıyorum. Nerden geliyor nerden, şimdi anlıyorum nerden geldiğini; geldiğini; önce nefsimden konuşuyordum, konuşuyordum, hele de biraz böyle böyle güzel konuşursam, konuşursam, bide derlerse ki bana: “Hocam ne güzel konuştun bu hafta” ufff hafta” ufff uçtum gittim, artık ayaklarım yerden kesilir. Şimdi diyor ki “Hocam ne güzel konuşuyorsun” geç konuşuyorsun” geç diyorum ya ne hocası... hocası... Biliyorum kimin konuştuğunu, konuşanın kim olduğunun idrakı içersindeyim... içersindeyim... Geçenlerde hacı babaya (H.Sabri soyyiğit efendi’ye) efendi’ye) bir sohbet ettim, bana dedi ki: “K alk alk sen hocana anlat bu sohbeti anlatabileceksen”. anlatabileceksen”. Benim hocam tanırsınız, tanırsınız , görmüşsünüzdür
televizyonlarda, Fethullah gülendir benim hocam, beş sene zahiri beraber oturmuşuz, oturmuşuz, bana arapça öretmiş, öretmiş, ve sayre neyse. Sen dedi git bunu hocana anlat, nereye anlatacam hocama ya; G er ek alim li m gerek gerek zahit hi t ,Ki ,K i bi lme lmez nefsi nefsini ni tahki k Onların imanı hep taklit , Eder inkar evednayı Hasan Fehmi Hazretleri… Hazretleri… İster zahid olsun, isterse alim olsun, ister pröfösör olsun, ister şeyhul islam olsun, olsun, ne yazar. Bir kamil mürşi de varmayınca, varmayınca, varıpta sözünü tutmayınca, tutmayınca, hep taklittir. Taklidin de tahkikin yanında iki paralık deyeri yoktur. Hiç kimse taklidi varken tahkikine yönelmez. Tahik-I, haki ki varsa, sahtesine yönelmez… yönelmez… Hiç biriniz aldatılmak istemezsiniz, iste mezsiniz, aldanmak istemezsiniz. Birisi Birisi sizi aldattımı, aldattımı, sizi aldatandan çok kendinize kızarsınız niye aldandım diye... diye... Sen dedi git hocana anlat, G er ek alim li m gerek gerek zahit hi t ,Ki ,K i bi lme lmez nefsi nefsini ni tahki k Onların imanı hep taklit , Eder inkar evednayı” Yahu Ev’ Ev’ed’nayı ed’nayı inkarla kalsa iyi, iyi, kavseyni de inkar eder o, hazreti de inkar eder, cemide inkar eder. Ne yapar ? fenafillahı da fenafillahı da inkar eder. O bir kendisini bilir, bir bilir, bir ben varım bir de de allah var.. Var yarın görürsün.. görürsün.. Ne var, ne yok ? Ne var ? Allah var. “ Allah ve la sıva”. Ne olacak, nasıl olacak, nasıl anlayacaz, anlayacaz, “Allah “Allah ve La sivayı” sivayı” ? İşte diyor ki: ki: “ Men arafe nefsehu fekat arafe rabbehu”
Men aref sırrına er ko gafleti, Gör ne remz eyler şu insan sureti, Haşr u neşri tamuyu hem cenneti Gayre bakma sende iste sende bul
Cehennemmi ! var sende, yanıyorsun. Komşuya bir şeyler geldi bize gelmedi, gelmedi, bir şeyler daığıtıldı, ama dağıtan biraz (kendisine ) fazla aldı; K omşunun omşunun tavuğu komşuya kaz görünür, yahu onda ki kaz, bende ki tavuk. Cehennemmi Cehennemmi arıyorsun al sana cehennem işte, işte, daha ne (arıyorsun). Yahu gelmiş amma once bana gelmedi, ona geldi, yahu ona gelse ne olacak, sana gelse ne olacak, bir gün ona gider, yarın sana gelir , kavga kavga etmeye gerek yok… Biz bu aleme niçin gelmiştik gelmiştik ? kavga etmeye gelmemişiz. gelmemişiz. “ Ben gelmedim dava için benim işim sevgi için” Hep böyle kafa sallıyorsunuz amma sevmeye gelince o kafa sallamalar olmuyor işte. Sevemiyoruz bir türlü, gidiyoz gidiyoz, bir yere geliyoruz g eliyoruz bir tane put çıkıyor karşımıza bir karşımıza bir türlü o putu deviremiyoruz. Bir Bir türlü o hendeyi atlayamıyoruz. Ya atlayamıyoruz. Ya geç be geç be kardeşim kardeş im,, hani La mevcude illallahtı, bunun istisnası varmı ?, hani la mevsufe illallahtı, hani la faile illallahtı, illallahtı , bunun istisnası (gayrısı) varmı ? yok. Ama sen takılıp kalıyorsun bir yerde. Takılmıyalım, hiç bir şey bizi bulandırmasın, bulandırmasın, yani, müsade etmiyelim. etmiyelim. Öyle sım sıkı sarılalım ki şu tevhide, şu rabıtamıza bizi hiç bir şey yolumuzdan döndüremesin, hiç bir şey... şey... Delikanlı aşık olmuş bir kızcaza, kızcaza, döner durur mahallenin etrafında, etrafında, evinin civarlarında, e tabi kısa sürede sürede hemen fark edilir, kim bu! niye niye dolanıyor buralard a buralard a ? Haa falancanın falancanın kızına aşıkmış. Haaa mahallenin kabadayısı yokmu, “hem “hem şerim ne iş bizim mahallede, mahallede, dolaşma dolaşma burda bacaklarını kırarız”. Aşıksa, deiğilse bir daha görünmez o mahallede. Kardeşleri vardır “sen ne dolanıyorsun bizim kızımızın (etrafında ?) (etrafında ?)”” Aşıksa, Aşıksa, ayrılmaz o mahalleden, ayrılmaz o sokaktan. İster kesin, ister öldürün, sevdalanmışım dönemem gayrı... gayrı... “Geç bu sevdadan dediler Salma kavgaya başın
Ben geçerim sevda geçmez Uradım emrazı aşka ben”..
Bu yol çileli yoldur , bu yol belalı yoldur, bu yolda kavga çoktur, bu yolda kan töhmet çoktur, meşakat çileler çoktur, gel kardeşim vakit erken iken erken iken dönelim biz bu yoldan… yoldan… Gideceksin Gideceksin demiş başlı döneceksin başsız varmısın ? varım demiş öyleyse buyur...
“Kıyamazsan baş’ü câna Uzak dur girme meydana, Bu meydanda nice başlar Kesilir hiç soran olmaz” Senin canın çok tatlı o zama o zamann gelme kardeşim diyorum.. diyorum.. Maldan candan geçmedik çe Allah sana cennet vermiyor yahuu. Öyle diyor : ” H H el edull edulluk ukum um alâ alâ titi câr câr etin tin tuncîk tuncî kum mi n azâb azâbii n elîm Tû'minûne billâhi ve resûlihî ve tucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlikum ve enfusikum” Bir cennet verecem ben size ama, karşılık ! ! Bedava Bedava deiğil diyor. Mallarınız ve canlarınız karşılığında sizlere cennet verecem. Mallarımız Ef Ef ’ali’miz, ali’miz, Sıfatlarımız, canımız, varlığımız, enemiz, variyetimiz, bunları vermeden yok, o irfan cennetine girmek… Giremezsin... “Ölmeden FEHMİ bu devlete nail oldu sanmayın” Burda ölmek var kardeşim, kardeşim, dönmek, dönmek yok. Burda ben oldum yok, ehli zahirde ben oldum var. Ben Ben müdür oldum, ben amir oldum, ben hoca oldum, ben diyanet işleri reyisi oldum, orda o vardır , burda yoktur. Burda olmak yok burda ne var ? “Mutu kable ente mutu” Bura da ölmeden evvel ölmek var. Varmısınız Varmısınız ölüme ! varım diyorsanız buyurun diyorum ben. Ama ben. Ama al dediğimi alacaksın, alacaksın, at dedimi atacaksın. atacaksın. Mustafa kemal diyor ki: “Ben size ölmeyi emrediyorum.” Bak mehmetçiye, böyle bir ordu görülmemiştir . Diyor ki mustafa kemal, canak kaleyi kaleyi anlatıyorda, “Ön siperdekiler kamilen gidiyor takır takır, arkada ki onun yerini alacak, hiç birind e diyor en ufak bir endişe , futur yok, bilen yasin okuyor, kuran okuyor, zikrullah yapıyor. Ve hucum emri verildimi Allah Allah Allah zikrullah ile gidiyor ön safa, oda gidiyor.” Ve buna hazreti peygamber “Cihad-i asğar” diyor, Küçük cihad. Ya “Cihad -i ekber” “Ömür ahir olunca ta” süreci bulan nefsi mücadele, nefsi mücahede. Nefis ile yapılan savaş, Silahın zikrullah, silahın rabıtan, la faile illallah, la mevsufe ilallah, la mevcude illallah, sarıl bakalım sım s sım sıkı ıkı bak gör ne olacak, bak gör Allah Allah sana neler ihsan, neler ikram eedecek bir gör ya göreceksin yani. Ama Ama şakacıktan, şakacıktan olmaz. Şakacıktan seni götürür ler ler cennettin kapısına koyarlar ,içeriye almazlar babam. K babam. K apıda apıda kalırsın, kalırsın, oh dersin ya burası ne güzel yermiş, yermiş, amma içeriye bir türlü giremezsin... Allah sana cennetini sunuyor, cemalini sunuyor , kendini sunuyor, sen sırt dönüyorsun. dönüyorsun. Yahu alın diyor tevhidi Bir mürşidi kamilden, kamilden , Bu böyle gelir diyor ta hazreti ademden… ademden … Bu iş peygamber mesleyidir. Şu sizin geçtiğiniz yollar varya, bu adına seyri sülük dediğimiz yollar varya, yani sırat varya şu sırat, sırat, hani cehennemin üstünde kurulu kurulu olan sırat, işte bu sırat köprüsü tevhit yoludur, nisbetine düşersen, nefsine yenik düşerse, düşerse,n düştün cehenneme; cehenneme; cehennem nedir nisbetlerindir. . “Hak cehennem vermez hiç kuluna ,Câhilin ,Câhilin cehlini nîrân eylemiş”… Evet azizler söz çok, söyleyecek söz çok, denizler mürekkep olsa, ağçlar da da kalem olsa Allahın Allahın kelimeleri yaz yaz bitmez. Bir o kadar daha da olsa denizde biter, ağçlarda biter, mürekkepte biter, kalem de bite,r amma kelamullah o bitmez; neden ? çünkü Allahın kendisi bitmez. Kendisi bitmez. Kendisi bitmediği gibi, yani ezeli ve ebedi olduğu gibi, gibi, onun sıfatları dahi hem ezeli hem ebedidir. İşte
ezeli ve ebedi olan Allah Allah şu hanelere misafir olmuş, misafir olmuşta bu hanelerden kendisini ilan ediyor, hey diyor kulum bana bak;
“Aç gözün ibretle bak, Görünen değil mi Hak? FEHMİ'nin sözü mutlak, Z âhirim âhirim dedi Allah”. Yahu Allah’ın Allah’ın sözü mutlak be, fehminin sözü mutlakmı olurmuş. İki İki fehmiden bahsettik ya, bir fehmi vardır muk ayyet ayyet nedir o ? mukayyet yemek yemeden duramaz, su içmeden duramaz, (dört0 anasırdan müteşekkir fehmi, unsurandan mürekkep fehmi; fehmi; Ama bir fehmi daha var, işte o konuşur mutlak olarak . Nerden Nerden konuşur ? hakkı diyet ederde dilinden onu konuşturur. Mutlaktan konuşur ayettir, mukayyetten konuşur hadistir, bazen ayıramazsın nerden konuştuğunu, konuştuğunu, o da kutsi hadistir kavseynden konuşur. Fehminin Fehminin sözü mutlak zahirim dedi Allah. ”Sen münezzeh biz zuhurda Utanırız ey ulu Kur ’ an-ı keriminde buyurdun Hüve zahiru” ’ an-
Hüda gün gibi aşikar arada sen olma perde Var iken arada perde allahın nerde sen nerde... İstersen yârı kaldır hicabı Seyret cânanı aşk ateşinde Aşıksan candan korkma sen nârdan Yan çık evhâmdan aşk ateşinde Fehmi kıy cana Gir bu meydana Yan ol pervane aşk ateşinde Allah aşkınızı muhabbetinizi bol eylesin .
Bir kez Allah dese aşk ile lisanın Dökülür cümle günah misli hazan… Aşk ile, yani Allah ile, Allah ile Allah A llah diyelim. Allah’sız Allah ’sız Allah demek mümkün deiğil, Allah ile Allah diyecez. Allah’tan Allah’tan ayrı gayrı olmadığımızın bilinci için de olacaz. Ve varlığı evvel emirde tamamen ona vermedikçe, yokluğa, yokluğa, hiçliğie uramadıkça, yani fenafillah zevkiyle zevkiyap olmadıkça, yani ölmeden evel evel ölmedikçe cennete girmek yok, Ebedi hayatA geçmek yok... Ölümü öldürmek lazım evvel diyor şair… Şu olümü öldürmek lazım. Biz ölümü öldürenleriz, biz ölmeyiz. Ölen hayvandır diyor aşıklar, mü’minler mü’minler ölmez. Allah ölürmü ölmez, sende Allah ile berabersen, sende katreni deryaya attıysan, o deryaya karıştıysan sende ölmüceksin yahu. Bırak şu ölümü takma kafana. Efendim ruhu şad olsun derdi: “ Çocuklar sakın ha cennete kafanızı takmayın derdi , , çok matah bir yer deiğil, çok tamah edilecek bir şey deiğil derdi. Cehennem de sizi okadar korkutmasın oda o kadar (korkulacak) bir şey (bir yer) deiğil. Eee siz cennet ve cehennemin halikine bakın, Yaratanına bakın (ondan korkun)…” Cenneti cehennemi yaratan Allah seni de yaratmış. yaratmış. Hem özene bezene yaratmış, hem nesi var nesi yoksa hepsini vermiş. vermiş. Sana hem birde adresini söylemiş demiş demiş ki: “Ben be, uslan artık deli gönül diyor, bak gelip geçiyor sendeyim beni gayride arama.” Eee artık yeter be,
ömür uslan artık ey deli divane gönül, gönül, Orhan abi diyor. Ne orhan abisi be “ Hikmet mü’ minin minin olan , hikmetini kulunun dilinden yitiğidir” hikmet Allahın’dır. Hakim olan Allahtır. Hakim olan, döker. Tevhit ehli hep böyle böyle kappa kaptır, hep kapar. Na ehillerse böyle baka baktır bakar sadece. Bakar ve “La” deyip geçer inamaz.
Münâfık bu söze"Lâ" deyip geçer Cevâhir sözümü kara pul eder
Furûhât eylese mangıra satar Onun aldangıcı unsuran meğer Unsur, madde, madde bizi aldatır , maddenin bizi aldatmasına fırsat vermiyecez. Maddeyi Madde yi ayakta tutan manadır , yüzümüzü gözümüzü gönlümüzü manaya cevirecez; Mana bizim kamilimizdir, Bizim manamızı düzeltecek olan kamilimizdir. Bizim mana vücudumuzu inşa edecek olan mütahidimiz, mimarımız, inşat mühendisimiz kamilimizdir. Biz bu arsayı ona verecez, teslim edelim, arsayı ona bırakalım, bırakalım, bakalım bize ne saray saray yapacak bir görelim yani... Amma var bir gece kondumuz bizim, içine girmişiz girmişiz,, nerdeyse başımıza çökecek . Mütait diyor ki: “Yahu gel be senin şu gece konduyu yıkalım, yıkalım, kat karşılığı yüzde elli sana vereyim, vereyim , buraya altı katlı bina yapalım. yapalım. Üç katı senin, senin, olsun üç katı benim olsun”.. olsun”.. Sen diyorsun ki: “Yooook ben gece kondumu kimselere vermem” vermem” eee vermezsin neticede ne olur ? gece kondun bir gün başına yıkılır , sende altında geberir gidersin... gidersin... Gece konduyu teslim ettikmi, ne yapacak mütait ? evvela o gece konduyu bir yıkacak, o enkazı bir kaldıracak, bir de haffiyet yapacak, güzel bir temel atacak, o temel bizim şeriyatımızdır. O şeriyat temeli üzreine islam binasını, tevhit binasını, tevhit sarayını kuracak. Ondan sonra artık içine gir otur , hepsi senindir rahat et... Sizler eskiden güzel güzel ilahiler okurdunuz, okumaz oldunuz ya. Miktat hadi bismillah al bakayım şu mikrofunu, mikrofunu, vereyim size hu deyince kurtulursunuz, ben deyince dayak yersiniz. Sen derseniz sapık derler , ama huuu derseniz pacayı yırtarsınız ehli zahirin elinden. Çünkü onlar sadece huyu bilir, onlar sadece Allahı Allahı huda bilir, gayıpta bilir, hazırda ki hazırda ki Allaha gelince oraya gelemezler. Hem derler ki Allah Allah her yerde hazır ve nazırdır, hazırdır ve nazır, nazır bakıyor yani, bak böyle görüyor. Desen ki yahu göster bakayım nerde ? hemen kaçar gayba, yok diyor ya Allah görünmez; hemen kaçar münezzehe. Eee baba sen demiyormuydun her yerde hazı ve nazır ? onun için dedim hu dedinmi iş biter. Ama ben dersen, ben hakkım dersen dayağı yersin. Yada sen haksın dersen gene dayağı yersin. Onun için kaç nereye ? sende huya kaç, Sende huda saklan. Sende huuu ol bilmesinler bilmesinler seni, namsız, nişansız.. “ Âr u nâmusun bırak şöhret kabâsından soyun Giy Melâmet hırkasın kim ol nihân etsin seni Melamet levm etmektir, kimi ? Ahmedi, mehmedi değil de ğil kendini; “lûmû enfusekum” diyor şeytan. şeytan. Ulan şeytan bu insan olğuna pek hayırlı bir şey yapmaz amma bak burda yapıyor. Ama yapıyor. Ama şeytan yapmıyor kim ? Allah yapıyor. İbrahim süresinde şeytan diyor ki: ki: “Fe lâ telûmûnî ve” ey beni kınayanlar , ulan kahrolası şeytan, kör olası şeytan, uydum ona bak beni ne hale getirdi, diyenlere diyor : “ Arkadaşlar biz sizinle biraz arkadaşlık yaptık , ama ben “İnnî ehâfullâh” diyorum. Ben Allah’tan korkarım. Bak, bak, bak, şeytana bak , Allah’tan Allah’tan korkarmış. Ben sizin şeytan.. “İnnî berîun” Benim bir gücüm kuvvetim bana yakıştırdıklarınızdan uzağım; diyor şeytan.. yoktur, benim size zorla buraya getirme gücüm yoktur, Allah bana bir yetki vermiştir oda nedir ?
derim ya ben sadece diyor çağrırım sizi. Süslü sözlerle, güzel sözlerle çağırırım. Boş ver derim gideceksin şimdi Demir Ahmed’in Ahmed’in evine Allah Allah diyip napıcan, napıcan , boş ver orda, orda, bak yorgunsun da, işten geldin yat aşağaya yarın erken işe gideksin yat aşağaya.. Okadar. Okadar. Ensemize tabanca dayamıyor ya, bıcak dayamıyorlar öyle deiğilmi ? sadece davet ediyor, telkin yapıyor yani. yani. Kamilin telkin yaptığı gibi, gibi, oda bir telkinler yapıyor ve sen onun peşine takılıp gidiyorsun. Rahmanın peşine takılıp gidecene, gidecene, şeytanın peşine takılıp gidiyorsun. Sonra da onu kınıyorsun: “Ulan şeytan sen yaptırdın”, yok diyor arkadaş beni kınamayın “Fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum” diyor. Siz kendinizi kınayın… Melami kendisini levm eden, kendini kınayan, nisbetlerini kınayan, kınay an, nisbet Ef ’al’ al’ini, nisbet sıfatını, nisbet vücudunu, vücudunu, bunları kınayan, yanlışlıklarını kınayan, ve böylelikle doğru yolu varan; Çün bildim vech-i cânânı kamûda sezdim Allâhı, Fenâyım Hakk -ta Vallâhi ne bilim kaldı ne dânım
Fenay-ı Fenay-ı hak ne demek ? La mevcude illa huuu demek. Onun için dedim huuu. Evvelimiz nedir bizim ? evvelimiz huuu’ huuu’dur, Öldük ve dirildik. Ahirimiz ? gene huuu’ huuu ’dur, gene ona döneriz, “Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın” o evveldir, o ahirdir, o zahirdir, ve o batındır, Öyleyse bizi bir şey kalmadı. Madem Madem ki fenada yoksun, bekada hepten yoksun. Var olan her dayim allah... Allah bizi kendinden kendinden ayırmasın (Amin). (Amin). Allah bizi bizden ayırmasın (Amin). (Amin). Allah sizden razı olsun aşk ile şevk ile allah dediniz; dediniz ; bana bir faydası yok , faydası size. Kim ki allah der faydası onadır. Çünkü her koyun kendi bacağndan asılırmış, herkez hesabını, kendi hesabını hesabını kendi verirmiş, verirmiş, benim hesabımı senden sormazlar , senin hesabın ıda benden sormazlar. “Ahmed “Ahmed gel buraya sen bunu bunu yapmışsın” yapmışsın” ; sen diyeceksin ki : “onu ben yapmadım.” yapmadım.” Kim yaptı ? Ayrullah yaptı diyeceksın. Nitekim o işi, işi , o yapmıştır . Ama sana iftira atmışlardır atmışlardır ahmed yaptı. Gel bakalım buraya ahmed, ahmedi ahmedi hesaba çekerler sen dersin ki: “Yok ben yapmadım Hayrullah yaptı”. yaptı”. Hemen giderler hayrullaha. Hayrullah bir şey yaptıysa senden hesap sormazlar , hayrullahtan sorarlar. Onun için peygamber diyor ki kızı fatımaya: fatımaya: “ Bak diyor kızım hiç babanım peygamberliğine güzenme,vallahi diyor ben senin için bir şey yapamam. Sen nefsini allahtan kurtaramam, sen satın almaya bak diyor. ” Arkadaş ben senin için bir şey yapamam, ben seni kurtaramam, seni kurtaracaksın, seni kur taracak taracak olan sen, sensin. “Şeyhi ona ancak bir yol göstermiş” Ben sana bir gösterdim, bak diyorum bu yol tevhit yolu, sıratel mustakim yolu, “Melamet” olan bu yoldur. Bu yolda sen yürüyeceksin . Haa Haa düştün elinden tutar kaldırırım, kaldırırım, ama gene sen yürüyeceksin. Hadi beraber gidelim, ama bir bir yere kadar beraber gideriz… Çocuk küçüktür babasının elini sım sıkı tutar yürür , ama bir yaşa geldimi artık kendine güveni geldimi sen tutmak tutmak istersin o bırakır , çeker elini. elini. Tutme der elimi ben kedim yürüyecem. İki adım gider düşer,üç adım gider düşer, ama düşe kalka yüyümesini öğernir. Düşelim kalkalım ama bu yoldan şaşmayalım, bu yolda ber devam olalım. Allah bizi bu yolda bulsun. Karınca misali. misali. Yahu demişler sen bu cisminle ibrahimin ateşine su götüreceksin öylemi, o ateşi sen söndüreceksin öylemi ? “Ben söndüremem diyor, ama tarafım benli olur diyor , Nemrut tarafındamıyım ibrahim tarafındamıyım o benli olur.”.. Gidemezsin demişler , vallahi demiş ben de bilirim ömrüm vefa etmez, amma Allah beni bu yolda bulsun. Girdik bu yola aşk ile Allah aşkımızı muhabbetimizi bol eylesin... eylesin. .. (Amin)...
Neylesin gafil o aşk olmayınca Muhabbet kapısı açılmayınca (Ahmet Kumanlıoğlu) Muhabbet kapısını açacak olan zikrullahınızdır. Kapıyı çalacaksınız. Recep tayip erdoğan öyle diyordu: “Biz diyor kapıyı çalacaz avrupaya, biz burdayız.” Sen unutmayacaksın unutturmıyacaksın. Ey Allahım ben burdayım diyeceksin aç kapını..
İlâhî feth-i bâb eyle künûz-ı ilm-i hikmetten Muhabbet kıl derûnumda mücellâ eylesin irfân İlahi hâcetim Sen'den bu FEHMİ'ye nazar kıl sen Elimden tut de "Yâ abdî" ki Sen'sin lûtfu çok mennân.
Lütfü çok olan ,hannan, mennan olan Allah’ Allah’tan dileyimiz odur ki bizi kendine kul, habibine ümmet, kamiline de aşık , sadık , birer derviş eylesin amin. amin. Allah hepinizden razı olsun….. Evet arkadaşlar sağ olun sağ olun var olun. Allah Allah hepinizden razı ve memnun olsun. Söyledik, söyleştik, dertleştik, dinledik evvela ben dinledim yani. “Semi’nâ ve ata’nâ ” diyoruz. bunu her yatsı namazının sonunda, sonunda, imam okuyorsun deiğilmi ! “Semi’nâ ve ata’nâ ” Biz seni işittik ve sana itat ettik. Öyle bir ayeti kerime, gelmiş ki “Amenerreslu “Amenerreslu”” diye başlayan, başlayan, hemen bir üstünde diyor ki : “Yaptığınız amellerden sorumlusunuz.” Sadece onlardan değil değil kalbinizden, kalbinizden, gönlünüzden geçirdiklerinizden de sorumlusunuz sorumlusunuz diyor ayette. Sahabenin dizinin bağı çözülmüş diyorlar ki ki : “Ya “Ya rasullallah” rasullallah” diyemiyorlar da, kendi kendilerine kendilerine demeye çalışıyorlar, “Yahu “Yahu sen bize bir şeyler söyledin, söyledin, namaz kıl eyvallah, oruç tut eyvallah, iyi amellerde bulun eyvallah, başka ? başka ? birde menhiyattan kaçınız. Elimizi, Elimizi, ayağmızı, ayağmızı, gözümüzü, kulağımız, kulağımız,ı haramdan sakındırmak; sakınamadık tevbe ederiz. Ama diyor ki: ki: “Gönlümüze, “Gönlümüze, kalbimize, nasıl sahip çıkacaz ? Allah bizi bunulada soracak olursa biz yandık , kurtuluş yok , perişanız.”.. Birimiz söylesin, ama kim söyleyecek ? demişler ki biz bunu bunu üsameye söyletelim bu işi. Peygamberin evlatlığı zeydin çocuğu. Sever onu hasan ve hüseyinden ayırmazdı. Oda tamam demiş ben söylerim; söylerim ; gitmiş huzuruna meseleyi arz etmiş, etmiş, ama peygamberin şekli şemali deiğişmiş, “Eyvah demiş, demiş , yoksa sizler diyor hazreti musanın kavminin dediği gibi mi diyeceksiniz”, “Semi’nâ ve aseynâ” sen bize bir şeyler söylüyorsun amma, işittik amma biz yapamayacaz bunu. yapamayacaz bunu. İşittik ama isyan ettik öylemi diyeceksiniz ? deyince hemen heme n nadim olmuşlar, pişman olmuşlar da hemen diyor demişler... İşittik ve itat ettik. İtiraz yok itirazı bırak. İtirazı öyle havi “Semi’nâ ve ata’nâ ” demişler... sesini yükseltmekte yok. “Ya eyyuhâllezîne âmenû lâ terfeû asvâtekum fevka savtin nebiyyi ve lâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba’dıkum li ba’dın en tahbeta a’mâlukum ve entum lâ teş’urûn” S esinizi esinizi öyle diyor çok yükseltmeyin, biri birinize çaığırır , bardığınız gibi “ey muhammed ” falan öyle söylemeyin diyor. Edebinizi takının, kiminle konuştuğunuzun farkına varın. Evet “İnnemâ ene beşerun mislukum” sizin gibi bir beşerdir amma “Leyseker beşer” beşere benzemez bir tarafı vardır onun. Siz onun o tarafını görseniz, veysel görmüşte kızı görememiş o tarafını. Gelmiş gitmiş “Kızım demiş babanı sen gördünmü ?” Ya amca o nasil söz insan hiç babasını görmezmi.!!! görmezmi.!!! Şöyle bakmış “görmemişsin sen demiş, demiş, selam söyle babana” babana” gitmiş. Peygamber gelmiş, var biri demiş gelmiş gitmiş, kim geldi kızım ! “Valla demiş bir arap
geldi ve bana garip bir laflar etti “kızım sen babanı gördünmü” dedi ? bende ? bende dedim ki “amca o nasıl laftır , sözdür, insan hiç babasını görmezmi.”!! Babacım demiş söyle bana ben mi haklıyım yoksa arapmı haklı. Demiş ki “Kızım arap haklı. Ney şimdi ben seni görmedimmi ?” yok (görmedin).”. (görmedin).”. Peki Peki görmek istermisin ? tabi demiş. Efendimiz gözündeki perdeyi çeki vermişte bir bakmış ki oooo sağa bakar muhammed, sola bakar muhammed, yukarı bakar muhammed, aşağı bakar aşağı bakar muhammed, her tarafı muhammed kaplamış. Bir melami efendisi varö o melami efendisinin efendisi de asker olarak ustrumcadaymış. Daha sonra Selaniye nakletmışiler. Bu ustrumca kahvelerinde oturuyor ö birileri sohbet ediyor böyle allah muhammed sohbeti oda oturuyor yanlar ınaö ınaö hemen sohbet deiğişiyormuş. Yahu demiş arkadaşlar ben sizden bir laflar işittim onun için diyor buraya geldimö geldim ö ama siz ben gelince sohbeti muhabbeti deiğiştiriyorsunuz, bu sohbet muhabbt güzel muhabbet kimdir bunun menbaı kaynağı ? oda bir yüz başıyış orda melami efendisi. Demişlerki birazdan gelecek, yüz başı gelmiş ve oda...