Enerjinin On İki Çeşidi Enerjileri neden araştırmak istiyoruz? Çünkü bizde ve dünyada yapılan her şey enerji dönüşümü sonucu oluşuyor. Eğer küçük veya büyük herhangi bir şeyi nasıl yapacağımızı öğrenmek istiyorsak, gerçekten öğreneceğimiz şey enerjileri nasıl kullanacağımızdır. Bir bebeğin nasıl yürüyeceğini öğrenmesi esnasında enerjiyi nasıl kullanacağını öğrenmesi gibi, çok defa ne yaptığımızın farkına varmayız. Sadece enerjilerle ne yapılaması gerektiğini bilen bir kişinin yönelebileceği bazı işlemler vardır. Bu bizim için çok önemli olabilir. Amacımız nihai olarak kendi işimizi yönetebilmemiz ve her zaman ne yapmamız gerektiğinin başkaları tarafından bize söylenmesine ihtiyaç duymamamızdır. Bu yönde kendimize yardım edecek enerjiler ve dönülümler konusunda bilgi sahibi olmakla yapabiliriz.
Enerji Nedir? Mekanik konusundaki sıradan okul kitaplarında enerji “ İş yapmaya yönelik güç” olarak tarif edilir. Burada mekanik bir işten bahsedilmiştir. Fakat aynı tamim mekanikle ilgisi olmayan sıradan enerjiler konusunda da geçerlidir. Ne çeşit iş yapacak olsak bunu gerçekleştirmek için enerjiye gereksinim duyuyoruz. Enerji uygun ya da doğru türen olmalı. Örneğin saatimin çalışmasını istiyorsam saatin ayını kurmak gerekir. Bu yaya enerji verdiğimi gösterir ve saat çalışmaya başlar. Saati kurmak için başka bir çeşit enerji kullanamam. Eğer yumurtayı pişirmek istiyorsam suyu kaynatmam gerekir fakat saatimi kurmak için onu gaz fırınının üzerine koymanın bir yararı olmaz. Eğer arabamı hareket ettirmek istersem, yanan petrolden elde edilen enerjiyi onun içine koymam gerekir. Eğer vücudumun hareket etmesini istersem yiyecekten elde edilen enerjiyi içime koymam gerekir fakat arabamın deposuna yiyecek kuramam ve kendimi petrolle besleyemem. Aynı şey psişik fonksiyonlarımız için de geçerli. Her çeşit içsel çalışma özel bir niteliğe sahip bir enerji gerektirir. Bir şey hissetmek istediğimizi farz edelim. Alışılmış otomatik tepkilerimizin ötesinde belirli bir duygusal şekli hissetmek için gerekli özel nitelikte enerji vardır. Bu ayrımın farkında olabiliriz. Fakat ne gerektiğini bilemeyiz. Sonuçta yapmaya niyetli olduğumuz şeye hiç benzemeyen tepkilerin olduğunu göreceğiz. Eğer otomatik fonksiyonumuz otomatik görme, otomatik zihinsel bağlantılar için yeterli olan enerjiyi kullanırsak ve onunla hissetmek istersek, duygularımız saatin gaz fırınının üzerine konulduğunda çalışmayacağı örneğinde olduğu gibi çalışmayacaktır. Enerji iş yapma gücüdür. Fakat her çeşit iş için uygun enerji çeşidi gereklidir.
Enerjinin Özellikleri Değişik türde değişik nitelikte enerjilerin olduğunu ve her çeşit iş için özel nitelikte enerjiye ihtiyaç olduğunu gördük. Enerjiler yalnızca nitelik olarak değil, aynı zamanda miktar ve yoğunluk olarak da farklıdır. Elde edilecek veya belirli bir için gerekli enerjiye karar vermek için bilmemiz gereken üç şey var: birincisi hangi nitelikte enerji kullanacağımız, ikincisi miktarı ve ölçüsü ve yoğunluğudur.
Enerjilerde Yoğunluk Bu üç şeyde size ne kast ettiğimizi anlamak için ısıdan bahsedeceğim. Yumurta kaynatmak istediğimde ısıtma enerjisine ihtiyacın olduğunu biliyorum. Sıradan enerjiye ihtiyacın olduğunu ve başka nitelikte enerji kullanamayacağımı biliyorum. Ayrıca belirli yoğunluğun gerektiğini de biliyorum. Isının yoğunluğu ile genellikle derece olarak bilinen şeyi kastediyorum. Örneğin sıcak suyun yemeği kendiliğinden pişirmediğini biliyorum. Su belirli ısıda olmalı ve bunun anlamı kaynama denen belirli yoğunlukta olmasıdır. Eğer bundan daha yoğun ise yumurtayı kurutur ve kül haline getirir. Demiri eritmeyi istediğimi farz edelim: demi çubuğunu kaynayan suya koymakta bir fayda yoktur, demi erimeyecektir. Görüldüğü gibi yumurtayı pişirmek için yeterli olan yoğunluk demiri eritmek için yeterli değildir. Daha çok sıcak olması kırmızı sıcaktan daha fazla yani beyaz sıcak olması gerekir. Kırmızı sıcaklık ve beyaz sıcaklık terimlerini kullandığımızda değişik yoğunluktaki ısının varlığının farkında olduğumuz anlaşılmaktadır.
Enerjilerin Miktarı Enerji yalnız yoğunlukla ilgili değil aynı zamanda miktarla da ilgilidir. Biliyoruz ki havagazı basıncı düşük ise suyu ısıtmak uzun zaman alır. Ya da kibrit örneğinde olduğu gibi küçük bir alev kullanıyorsak suyu hiçbir zaman kaynatamayız. Isının miktarı denen bir kavram olduğunu biliyoruz ve onun için ödeme yapıyoruz. Havagazı için kömür için miktar başına para ödüyoruz.
Enerjilerin Kullanımı Enerjiden elde ettiğimiz yoğunluk belirli dereceye kadar bize ve kullandığımız yönteme bağlıdır. Eğer havagazı ve hava karışımını iyi ayarlarsak sıcak bir alev elde deriz. Eğer çok aşırı derecede havagazı ve çok aşırı derecede hava kullanırsak elde edilmesi mümkün en yüksek dereceyi elde edemeyiz. Bizim incelemekte olduğumuz her çeşit enerji konusunda her zaman üç unsur vardır: nitelik, yoğunluk ve miktar. Aynı şey elektrik enerjisi için de geçerlidir. Elektrik enerjisi kolayca başka niteliklere dönüşür. Elektrik enerjisinin sıcak olmadı yada tekerlekleri döndürmeye yetmediği bunun için bazı araçların kullanılmasının gerektiğini bazen unuturuz. Elektrik enerjisi diğer enerji çeşitlerinden farklı olarak kendine özgü bir niteliğe sahiptir. Elektro motif güç dediğimiz bir yoğunluğu vardır ve bunu genellikle voltaj olarak ölçeriz. Çok büyük parlama elde etmek için biliyoruz ki çok yüksek voltaj kullanmalıyız. Bulutlardan gelen şimşeğe göz attığımızda biliriz ki, bulut ile yer arasındaki direnci kırmak için belki milyonlarca voltaja ihtiyacımız vardır. Oysa bir lambayı parlak bir şekilde yakmak için birkaç volt yeterlidir. Elektrik satın alış tecrübelerimizden çok iyi biliyoruz ki, birimleri halinde ölçülen miktarı vardır, kilovat saatler gibi. Bütün enerji çeşitlerini inceleyeceğiz. Bu yalnızca mekanik ve fiziksel enerjileri değil, aynı zamanda hayat enerjilerini içeriyor. Eğer belirli bir miktarda beyinsel bir işlem yapmak
istersek biliyoruz ki bunu yapacak yeterli enerjiyi toplamamız lazım. Enerji tüketildiğinde ise işleme deva edemeyiz. Bu düşünce veya duygu enerjilerinin sınırlı odluğunu gösterir. Isı ve elektrikte olduğu gibi onlarında yoğunluğu ve miktarları var. Düşünce enerjisine ait birkaç dereceyi kullanarak her an belirli bir fikri düşünebiliriz. Eğer iki veya üç veya dört düşünceyi birlikte yürütmek istersek daha fazla yoğunluğa ihtiyacımız vardır. Belirli bir anda pekiyi biliyoruz ki istenen yoğunluğa ulaşamayız. Ve düşünmemiz güncü yitirir. Hiç birimizde her an yedi veya sekiz düşünce yürütecek yeterli voltaj yoktur. Buna rağmen yeterince yüksek yoğunlukta düşünce enerjisini nasıl üreteceğini bilen birinin bunu yapabileceğine inanırız. O zaman bizim yapabildiğimizden daha karışık ve zengin düşünceler elde edebilecektir. Fakat aynı tür enerji olacak; daha yüksek şuur seviyesinin ya da şuur yansımalarının enerjisi olmayacaktır. Her zaman düşünce enerjisidir. Fakat daha düşük ya da yüksek voltajda olabilir. Kısaca yapmamız gereken her şeyde enerji, üç değişik yöne doğru olmalıdır. Doğru türde olmalı, gerekli yoğunluğa sahip olmalı ve yeterli miktarda olmalı. Daha ileride farklı amaçlar için gerekli enerjilerin nasıl üretileceği, depolanacağı ve kullanılacağı pratik sorunlarına geleceğiz. Buna gelmezden önce bu olguları konuşacak dile sahip olmamız gerekir. Bu dili niteliklerine ve özelliklerine bağlı olarak enerjileri sınıflandırarak inşa edeceğiz.
Başlıca Bölünmeler İki bölünme nitelikleri bakımından enerjilerin mekanik veya fiziksel enerjiler hayat enerjileri ve kozmik veya evrensel enerjiler olarak sınıflandırılmasıdır. Bu ana grupların her birinde pek çok enerji çeşitleri vardır. Üç grup enerjiyi dört çeşit veya niteliğe ayırarak, enerjiler hakkında söylememiz gereken hemen hemen her şeyi söyleyebiliriz. Dörde bölmenin temelinde kendimiz için bir tür enerji dizisi veya skalasının olduğunu görebilmemiz yatmaktadır. Düşük ve yüksek nitelikli enerjiler vardır. Hayat enerjilerinin mekanik enerjilerden ve kozmik enerjilerin hayat enerjilerinden daha yüksek seviyede olduğunu söylemek bizim için bir anlam ifade diyor. Bu her bir sınıf içinde de ayrıca değişik aşamalar vardır. Her bir sınıfın en üst noktasını ve en düşük noktasını karakterize eden bir şey vardır ve bunlar enerjilerin artı ya da eksi tarafları olarak adlandırılır. Örneğin mekanik enerjilerde eksi taraf veya karakter demek, o enerjilerin şekil ve organizasyona sahip olmaması demektir. Bunları dağılmış olarak adlandırabiliriz. Yani gelişigüzel ve kaotiktirler. İşte bu mekanik enerjinin eksi veya negatif tarafıdır. Diğer yandan organize olabilirler, belirli bir örnek grup oluşturabilirler ve çok özel kesin bir şekilde kullanılabilirler. Bundan dolayı organizasyonu mekanik enerjinin pozitif veya artı tarafı olarak tanımlarız. Bu ayrım bizi basit bir sınıflandırma metoduna götürür ve her ana enerji grubu için dört çeşit ortaya çıkarır.
Tablo 1 Artı Ve Eksi Özellikleri + + artı artı veya pozitif özelliğin baskın olması + - artı eksi veya her iki özelliğin ortaklaşa olması ve pozitif tarafın güçlü bulunması - + eksi arı veya her ikisi ortaklaşa olup negatifin güçlülüğü - - eksi eksi veya negatif özelliğin baskın olması
Niteliklerin bu şekilde ayrımı yararlıdır, fakat açıklık getirmem gerekir ki, bu yaklaşık bir değerlendirmedir. Birçok ara dereceler de vardır ve belirli türdeki enerjinin doğru bölümüne ait olduğuna her zaman dikkat etmeliyiz. Çok seyrek olarak enerjileri saf halde bulunuruz, genellikle karışmış şekillerdedir. Ve bu çeşit enerjileriyle karşılaştığımızda onu anlamamız güçleşir. Daha radikal bir sınırlama vardır ve bu yüksek ve düşük ayrımının kısmen doğru olmasından ileri gelir. Artı-eksi, eksi-artı nitelikleri birçok amaç için aynı seviyede ele alınmalıdır. Bütün bu ayrımların içine ayrıntılı olarak girmek istemiyorum ve olayı daha basit bir şekilde açıklayacağım.
Mekanik Enerjiler - Dağılmış Enerji Eksi-eksi mekanik enerjileri dağılmış enerjidir diyebiliriz. Çünkü ana ve tek özelliği dağılmış olmasıdır ve organizasyon eksikliğidir. Bu bizim ısı olarak bildiğimiz enerji çeşididir. Isı enerji türleri arasında en düşük, en az organize olmuş ve en az duygusal enerjidir. Kendine ait bir yeri bir şekli bir kalıbı yoktur. Var olan her şey ısı içerir; hava, su bizim vücudumuz, gezegenler ve yıldızlar. Isı her şeyin içinden pasif bir şekilde geçer. Derece diye adlandırdığımız belirli bir yoğunluk özeliği vardır ve her zaman çok yoğun olan yerden daha az yoğun olan yere geçer. Bu kendi yönü ve organizasyonu olmadığı anlamına gelir. Bundan dolayı onu eksi-eksi olarak işaretledim, çünkü ne içi ne de dış organizasyonu vardır. Isı denen olgunun oluşması sırasında, maddenin her küçük parçacığı hareket halindedir. Titremekte bir yerden bir yere hareket etmekte, sürekli dönmektedir. Ve bütün bu küçük hareketlerde belirli bir enerji miktarı vardır. Fakat rastgeledir, kaotiktir veya dağılmış olarak adlandırdığımız şekildedir. Bunlar bu enerjinin yararsız olduğu anlamına gelmez çünkü biliyoruz ki her şeyin olduğu şey olabilmesi için belirli bir ısıya ihtiyacı vardır. Vücutlarımızın doğru ısı deresinde olmaya ne kadar bağlı olduklarını biliriz. Bunun anlamı kaybettikleri şeylerin yerine gerçek miktarda ısıyı almaları gerektiğidir. Her ne kadar ısı gerekli ise de, kendi başına yapacağı hiçbir şey yoktur. Bu mekanik enerjinin ilk ve en düşük niteliğidir.
Yönlenmiş Enerji Yön olan her yerde enerjinin ikinci niteliği ortaya çıkar. Örneğin eğer bir tren rayların üzerinde hareket ediyorsa hareketinden doğan bir enerji vardır. Bu enerji trenin gittiği yöne sahiptir. Masa üzerinde duran şeylere bakacak olursak bardaklar sürahiler hepsinin “dünyanın yerçekimi alanı” olgusundan gelen belirli bir miktarda enerjileri vardır. Bunun anlamı dünyanın merkezine doğru çekilmeleri ve bu olaydan kendine özgü bir enerjiyi elde etmeleridir. Bu masa üzerinde duran eşyaların enersinin yalnız belirli miktarda ve belirli yoğunlukta olduğunu değil aynı zamanda yönlendiğini gösterir. Bu tür enerji bazen dinamik olarak adlandırılır, fakat biz yönlenmiş enerji tabirini kullanacağız. Yön olması ısı enerjisinden yoksun belirli niteliğe sahip enerjinin varlığını gösteren ilk adımdır. Elektrik enerjisiyle nasıl olduğunu bilirsiniz. Eğer belirli malzemelere elektrik verirsek hafif varlıkları kendine doğru çekecektir. Aynı şekilde mıknatıs, demir parçalarını çeker. Elektriklenmiş ve manyetize olmuş eşya tarafında çekim enerjisi vardır. Daima için belirli bir yöne doğrudur ve onlara yaklaştıran şey daima belirli bir yönde hareket eder. Yön değişik iki şeyin birleşiminden ortaya çıkar; biri bu eylem diğeri ise kendi hareketidir. Örneğin oturduğum yerden bir top atacak olsam, attığım yöne doğru gitmeye başlayacak ve yavaş yavaş hareket ettiği çizgiler eğilecek ve sonunda yere düşecektir. Aynı şey güneşin etrafında dönen gezegenler için de geçerlidir. Harekete, yerçekimine elektriğe ve manyetizme bağlı yönlenmiş enerji çok önemlidir. Yönlenmiş enerjiler çevrelerinde dağılmış ısı enerjisinden daha organize bir şeye sahip olmaya başlamışlardır. Aynı zamanda herhangi bir şekilde birlikte durmazlar. Hangi yöne sahip olurlarsa olsunlar, bir şeye doğru yönelmelerinden başka herhangi bir kalıba sahip değildirler. Bunu yönlenmiş enerji olarak adlandıracağız, dağılmış karakteri, organize olmuş olandan daha baskın olduğunu göstermek için tablo-1’de eksi-artı mekanik enerjisi şeklinde belirteceğiz.
Bağlayıcı Enerji Üçüncü tür enerji artı-eksi olarak işaretlenmiş olanıdır. Bu enerji çeşidi daha önceki her iki enerji çeşidinden daha farklıdır. Her şeyi bir arada tutan bütün enerjileri içerir. “kimyasal enerji” diklerimizi de kapsar. Etrafımızda gördüğümüz her şey, bütün katı cisimler, toprak ve yeryüzünde olan her şeyi, bütün sıvılar, nehirler, denizler belirli bir şekilde bir arada tutulurlar, çünkü onları bağlayan enerjileri vardır. Bu enerjiler incelendiğinde onların başka özellikleri olduğunu görürüz. Her zaman için içlerinde paylaştıkları bir şey vardır; bundan dolayı artı tarafı dışarı konulmuştur. Onlar birbirine bağlıdırlar çünkü burada her şey paylaşılmaktadır. Birbirine balı oluşları çok gerekli olan her çeşit şeyi yapabileceklerini gösterir. Örneğin şu anada vücudumuzun içinde bu enerji birlikteliği olmasa burada oturur olmazdık. Eğer sandalyelerde enerji birlikteliği olmasaydı sandalyeler üzerinde oturamazdık. Bu üçüncü çeşit enerjiyi bağlayıcı enerji olarak adlandırıyoruz. Bu enerjinin bir çeşidi kimyasal
bağlılıktır. Bağlayıcı enerji bütün cisimlerin süreklilik kaynağıdır. Yönlenmiş enerjiden daha fazla organize olmuştur.
Plastik Enerji Artı- artı olarak işaretlendirilmiş olan dördüncü çeşit mekanik enerji iki karı organizasyona sahiptir. Bu durum kendine özgü kalıbı sürdürmesini sağlar ve bununla kendisini bir arada tutabilir. Etrafına doğru hareket eder ama olduğu gibi kalır. Bundan dolayı bu dördüncü çeşit enerjiyi plastik enerji olarak adlandıracağım. Plastik deyimiyle bütünüyle kaybetmeden şekil değiştirmeyi kast ediyorum. Maddenin esnekliği katılığı ve sıvı hali plastik enerjinin varlığının sunucudur. Örneğin vücutlarımızda plastik enerji hâkimdir ve kendini vücutlarımızın kalıbına adapte der ve onlarla birlikte dolaşır. Dördüncü çeşit enerji böyle bir enerjidir. Yalnız vücudumuzda değil her şeyde bu vardır. Bazen bunu serbest yapısal veya akıcı enerji olarak adlandırırlar, fakat ben bunu plastik enerji olarak adlandıracağım. Çünkü o deyim bize sabit bir şekle bağlı olmadığını hatırlatmaktadır. Organize olmuş olarak adlandırabilirdim fakat bütün enerjiler az veya çok organizedirler, öyle ki niteliklerinde ki farklılıklar, organizasyonun türüne bağlıdır, çok organize olmuş bir enerji yüksek bir enerjidir. Organize olmamış enerji de düşük enerjidir. Plastik enerji hayat olmadan mümkün olabilen en yüksek türdeki enerjidir. Bu sonuçları şimdi diyagramda özetleyebiliriz.
Tablo 2 Mekanik Enerjinin Dört Çeşidi Karakteri ++ +-+ --
Enerjinin Adı Plastik Enerji Bağlayıcı Enerji Yönlenmiş Enerji Dağılmış Enerji
Örnekler Esneklik Kimyasal Hareket, Çekim, Manyetizm Isı
Bu dört enerji her tarafta varlığını gösterir. Yüksek enerjiler daha fazla organize olmuş varlık çeşitlerinde daha fazla yoğunlaşmışlardır.
Hayat Enerjileri Hayatın en temel özeliği organize oluşudur. Her yaşayan şey belirli dereceye kadar organize olmuştur. Bundan dolayı mekanikliğin en yüksek derecesinin ötesinde hayatın en düşük veya eksi özelliği vardır. Hayatın en yüksek özelliği şuurdur ve bu artı-artıdır. Tekrar toparlarsak, dört hayat enerjisi kademesi oluşturan; artı-artı, artı-eksi, eksi-artı ve eksi-eksi vardır.
Yapıcı Enerji Hayatın enerjisinin birinci ve en basit seviyesi organizasyon gücünü verenidir. Hayat aldığı materyalleri her zaman organize eder, mesela bitkiler hayvanlar vs. için gereken farklı beden türlerini üretmek gibi. Bu organize den enerjinin elbette kendisini de organize olması gerekir. Yalnız kendi kalıbına sahip değildir. Aynı zamanda başka şeyler de kalıp üretme gücüne sahiptir. Bu güç bazen katalitik olarak adlandırılır. Bunun anlatımı kendisinin değişmeksizin hızlandırma ve değişikliğe uğratma gücüne sahip olmasıdır. Canlı olan her şey bu organize den güçlere bağlıdır ve hayat hakkında öğrenebileceğimiz her şey bize, hayatın temelinde bütün bu organize edici enerjilerin ne kadar önemli rol oynadığını gösterir. Bunları yapıcı enerjiler olarak adlandıracağım Yakın bir zamana kadar yapıcı enerji bilim tarafından biliniyordu. “dramatik evren” kitabımı yazdığımda, bunun varlığı hakkında vereceğim tek delil hayati sıvılarda değişiklik meydana getiren enzimler ve hormonlardı. Bunlar cansız dünyanın maddelerini hayat tarafından gerekli olan maddelere bağlar. Dramatik evren’in yayınlanmasından beri biyolojik bilim dalı bedenleri inşa eden ve hayatı devam ettiren yapıların anlaşılması yönünde büyük bir adım attı. Yani canlı hayatın özünün protein sentezi yapan ve onu düzenleyen nükleik asitleri buldu. Şimdi bu buluşun, yapay formaların üretimine götürmesi beklenmektedir. Bu gücün tabiatı hakkında kesin görüşler yoktur ama planlı olduğunu biliyoruz. Öyle görünüyor ki bu buluşu ana hayat enerjisini kendi çevresindeki malzemeyi bozup onları kendi hücresi şekline getirmesi gücünü vurgulamak açısından yapıcı olarak tarif edebiliriz şeklinde tarif ettiğim zaman önceden kestirdiğimi iddia edebilirim. Nükleik asitler alanlında çalışanlar organize olmuş ve organize den enerjinin geçerli olduğu konusunda anlaşıyorlar. Yapıcı enerjinin hayatın ortaya çıkmasında rolü vardır. Şuurla bağlantılı olumlu özellikler belirmeden önce, hayat başlamaz. Daha düzgün bir şekilde ifade etmek gerekirse hayat vücuda girmez.
Hayati Enerji İkinci aşamayı basit bir şekilde hayati enerji olarak adlandıracağım. Hayati enerji yapıcı enerjiden tamamen değişik niteliktedir ve aynı zamanda da cansız şeyler de bulunabilir. Hayati enerji hayatiyet ve basit bir şekilde enerji diye adlandırdığımız şeyin tecrübe edilmesinde anlaşılır. Bizim kanımızda ve sinir sistemimizde akar. Ölü olan her şeyde değişik seviyede canlı olan her şeyin kendini ayakta tuttuğu ateştir. Bu enerji vücuttaki organizasyonu kaybettiğinde, vücut ölür ve hayati enerji özgürleşir ve başka canlı varlıklar tarafından emilir. Buna açıklık getirmem gerekir. Hayati enerji Driesch Entelechy veya Bergson’un Elan
hayatisindeki maddi olmayan bir ilke değil maddi bir özdür. Hayati enerji diğer enerjiler gibi niteliğe yoğunluğa ve miktara sahiptir ve daha düşük şekillerden karşılaştırmayacak yüksek derecedeki organizasyonuyla ayrılabilir. Rolü en iyi şekilde yumurtanın döllenmesinden sonra organizmaların gelişmesinde görülebilir.
Otomatik Enerji Hayat enerjisinin üçüncü çeşidi, hayatın kendisinden ziyade hayati fonksiyonlarla bağlantılıdır. İyi bir kelime seçmek güç fakat zannediyorum ki en doğru olanı, otomatik enerjidir. Bu, bütün otomatik fonksiyonlarımızın enerjisidir. Mekanik olayların otomatik olduğunu düşünmemeliyiz. Otomatik kelimesi kendi kendine hareket eden anlamına geliyor. Sözde mekanik otomat olarak adlandırılan şeyin saat gibi kurulması gerekirken asıl otomat olan hayvanlardır. Çünkü onları çalıştıran özel bir enerji türüdür. Son derece organize olmuş ve çok duygusal bir enerji çeşididir. Bütün otomatik bağlantılarımız, bütün duyularımızın otomatik işlevleri bütün otomatik görmeler duymalar ve içinde niyet ve seçim bulunmayan bizim bazen refleks dediğimiz hareketlerimiz bütün bunlar otomatik enerjiye bağlıdır. Bildiğimiz üzere hayatımızın büyük bir bölümünü, içimizde bundan daha nitelikli olmayan enerjiyle geçiriyoruz bu tür enerji dışta artı olmasına rağmen içerde eksidir. Dışa karşı bizi hareket ettiğimiz gibi hareket ettirir, sanki serbest ve bağımsız varlıklar gibi. Fakat içimizde hiçbir şey yoktur içsel olarak hala makine gibiyiz. Bundan dolayı bu artı-eksi olarak belirtilmiştir ve bunu otomatik enerji olarak adlandırıyorum.
Duyusal Enerji Hayatın artı - eksi enerjisi, iç ve dış açılardan bizim bir parçamız olmaya başlar. Bunu duyusal enerji olarak adlandırıyorum. Bana ne olduğu konusunda duyusal olmaya başladığımda düşüncelerimden duygularımdan vücudumdan ve duyularımdan haberdar olduğumda bu enerji içimde çalışmaya başlar. Bu dördüncü veya duyusal enerji olmadığında makineden farkımız kalmaz. Bu notaya kadar mekaniklikten başka bir şey yoktur. Duyusal enerji girdiğinde ise, kendi otomatikliğimizden ayrılma imkânı başlar. Bu imkâna sahip olmak için gerçekten hayatta olmak gerekir. Bir et parçasının canlı olması gibi olmak yetmez. Çünkü onun için ikinci ya da hayati enerji yeterlidir. Hayvanın hayatta olması gibi olma da yetersizdir. Onun üçün de üçüncü çeşit hayat enerjisi yeterlidir. Varlığının şuurunda olan varlık gibi hayatta olmalıdır. Yalnızca hayatta değil aynı zamanda bunun ne olduğunu bilmelidir. Geçmişini bilmeli ve geleceğe bakabilmelidir. Bütün bunlar dördüncü ya da duyusal enerjinin varlığı veya artı-artı hayat enerjisi olarak adlandırdığımız şey sonucu gelir. Şimdi dikkatinizi kendimizi anlama yolundaki tehlikeli bir tuzağa çekmeliyim. Bu duyusallığı ve şuurluluğu karıştırma eğilimidir. Şuuru duyunun duygunun ve düşüncenin fonksiyonel faaliyetleri hakkındaki bilgi sahibi olma durumu olarak mütalaa etmeye alışığız.
Psikologlar “şuur akıntısı” deyimini kullanırlar. Ve bu duyusal enerjinin akışından başka bir şey değildir. Gurdjieff öğretilerinde sürekli olarak bunu gerçek şuurlulukla karıştırma olasılığına değinir ki insan buna çok seyrek olarak dikkat eder. Duyusallık hayatın doluluğundan başka bir şey değildir şuurluluk ise kendi bireyselliğimizin merkezi gerçeği ile temastır.
Tablo 3 Hayat Enerjisinin Dört Çeşidi Karakteri ++ +-+ --
Enerjinin Adı Duyusal Enerji Otomatik Enerji Hayati Enerji Yapıcı Enerji
Örnekler Tecrübenin Şuurunda Olmak Otomatik Hisler ve Hareketler Sinir Enerjisi, Canlılık DNA , Enzimler ve Hormonlar
Evrensel Enerjiler Şimdi kozmik ya da evrensel enerjilere geldik. Evrensel enerjilerin en düşük özelliği veya eksi- eksi si şuurluluktur ve bu hayat enerjisinin en yüksek noktasıdır. En yüksek enerji, bütün varoluşu meydana getirmiş ve onu bir bütün olarak kendi içinde sabit şekilde muhafaza eden enerjidir. Böyle bir enerjinin kökleri var oluşun ötesinde bulunmalıdır ve biz bunu aşkın olarak adlandırıyoruz. Evrensel enerjiler kavramının kendisinde tecrübelerin ötesinde olan bir şey vardır. Bütün kozmik enerjilerde değişik seviyede aşkınlık vardır. Yalnız artı-artı limitinde kozmik enerji, kendine arkada bırakan var oluştur. Aşkın enerji için başka bir isim, “tanrısal yaratıcı güç” tür. Fakat bu böyle enerjilerin tartışmalarına girmeyen bir tür tanrısal inancı içeriyor görünmektedir. “bütün varoluşun” dinamizmini mümkün olabilen en yüksek enerji türüyle bağdaştırmamız yeterlidir.
Şuurlu Enerji Şuurun hayat enerjisinden ziyade kozmik olarak kabul edilmesi garip görünebilir ve şu soruları sorabilirisiniz: “nasıl olur da biz insanlar şuura sahip olabiliriz? Nasıl olur da kozmik enerji bize ait olabilir?” şuura sahip oluşumuz doğru değildir. Şuura katılabiliriz fakat şuur bizim şuurumuz değildir ve bunu biraz olsun anlayan ve tecrübe eden herhangi bir kimse benim ne demek istediğimi anlayacaktır. Bizim duysallığımız-kendimizi gözleyen ve ayıran gücümüz-bizim olabilir; şuur ise hiçbir zaman bizim değildir. Şuur her zaman için bizden yücedir. Ne kadar yüce olduğunu bilemeyiz; çünkü şuuru her yer göremeyiz ve yalnızca bir bölümüne sahip olabiliriz. Aynı zamanda, dört kozmik enerji arasında eksi-eksi enerji oluşundan dolayı ona ulaşabiliriz. Ve
onun tecrübesi içimize girebilir. Bize geldiğinde de, her zaman bizden daha yüce olma özelliğine sahiptir. Kozmik enerjilerin ikincisi şuuru aşar ve gizli bir özelliği vardır. Bu özellik, evrenin durmaksızın kendini yenilenen yaratıcı faaliyetidir. Bundan dolayı bunu yaratıcı enerji olarak adlandıracağım. Aşkınlık özelliği bir tarafa, bu enerji hayatlarımızda, hayatın meydana getiren gücü kaynağı olarak önemli bir rol oynar. İnsanın seks fonksiyonu aracılığıyla harekete geçer ve çok az insan seks gücünün duyusallıktan ve şuurdan daha öte bir şey olduğunu bilir. Farz edebiliriz ki, bu enerji yalnızca şuurlu değil, aynı zmanda hepimizin bildiği bir şeydir. Fakat biz, seks tecrübesiyle bağlantılı duyusallık enerjisini, seks gücünü taşıyan yaratıcı enerjiyle karıştırırız. Her şeyiyle önemli olan yaratıcı enerji bütün insan yaratıcılığının kaynağıdır ver insanın çoğalması bunun en önemli göstergesinden başka bir şey değildir. İnsanın pratik işlerde bilimde ve sanatta yaratığı şeyler yaratıcı enerjinin çalışmasına bağlıdır. Daha başka bir anlamda, yaratıcı enerji, bütün yaratılmışları kaplayan hayatın yüce gücüdür. Bu enerji, üzerinize Gurdjieff’in ikinci şuur şoku olarak adlandırdığı şekilde gelir. Ve bununla tabiatımız saflaşır. İnsanın tecrübelerinde direkt rol oynayan en yüksek enerjidir. Kozmik enerjinin en yüksek iki çeşidi konusunda bir şey bilmiyoruz. Ama onların hareketi her yere hâkimdir. Anlamalısınız ki, bizler onların dolaylı varlığından daha fazlasının farkına varamıyoruz, çünkü insanda bu enerjilere direkt tepki verecek bir şey yoktur; belki bir an için bir ışık parlamasını görmek gibi şeyler olabilir. Üçüncü enerji birleştirici olarak adlandırılır. Çünkü bu enerji aracılığıyla her şey her yerde bütün kâinatta sürekli olarak birleşik bir bütün olur. Artı-eksi olarak işaretlidir. Çünkü her şuur üzerine etki yapan iç enerjidir. Bunun anlamı, her canlı varlığın en derin bölümünde bizim gerçek iyiliğimize yönelmiş bir gücün varlığının şuuruna varmaktadır. Aynı zamanda unutmayalım ki, bu yüksek enerji insan gücünün ulaşamayacağı bir yerdedir. Birleştirici güç enerjisi bize dolaylı olarak ulaşır. İleride bahsedeceğimiz üzere bize başka bir şey aracılığıyla aktarılmak zorundadır. Dördüncü yüksek enerji bizim için daha zor anlaşılır, çünkü onun hareketini ve kâinatta nasıl organize olduğunu bilemiyoruz. Anlamlı bir bütünün içinde, parçalarında anlamlı olan her şey bulunmalıdır, bizi ilgilendiren de budur. Eğer dinamizm her seviyede önemli ise, o zaman en yüksek seviyede de en önemli olması gerekir. “aşkın enerji” deyimi; eğer hareket varsa baş hareketçi vardır; eğer yaratılış varsa, yaratıcı kaynak vardır inancını ifade eder. Dört çeşit kozmik enerjiyi bir tabloya koyabiliriz.
Tablo 4 Dört Çeşit Kozmik Enerji Karakteri ++ ++ -
Enerjinin Adı Aşkın Birleştirici Yaratıcı Şuurlu
Örnekler Mutlak İrade Evrensel Sevgi Üreme, Yaratılış İnsanın 'ben'i İradesi
ON İKİ ENERJİNİN TABLOSU Şimdi kâinattaki bütün enerji çeşitlerinin tam bit tablosunu yapabiliriz: Tablo 5 ON İKİ ENERJİ Kozmik Enerjiler Aşkın enerji E1 Birleştirici enerji E2 Yaratıcı enerji E3 Şuurlu enerji E4 Hayat Enerjileri Duyusal enerji E5 Otomatik enerji E6 Hayati enerji E7 Yapıcı enerji E8 Mekanik Enerjiler Plastik enerji E9 Bağlayıcı enerji E10 Yönlenmiş enerji E11 Dağılmış enerji E12 Bu on iki enerji çeşidi ve onları karakterize eden özellikler, var olan her şeyin sonsuz karışık faaliyetini arttırırlar. Bu tabiî ki bizleri ve insan tecrübesine giren bütün enerji vasıflarını içerir. Bu on iki enerjinin her biri bizim için önemlidir, ister en yüksek enerjiler olsun ister en basit mekanik enerjiler olsun. İleride bu enerjilerin nasıl birbirine dönüştürülebildiğini ve enerjinin bir niteliğinden başka bir niteliğe dönüşmesinin ne demek olduğunu göreceğiz. Var oluşumuzun bütün sırrı enerjinin bir özellikten diğerine dönüşümü gerçeğinde yatar.