EDEB! HAZ VE ROLAND BARTHES
AL! FUAT KISAKÜREK
113667009
!STANBUL B!LG! ÜN!VERS!TES! SOSYAL B!L!MLER ENST!TÜSÜ KAR "ILA"TIRMALI EDEB!YAT YÜKSEK L!SANS PROGRAMI
SÜHA O#UZERTEM HAZ!RAN 2015
Bütün hakları saklıdır. Kaynak göstermek ko !uluyla alıntı ve gönderme yapılabilir. yapılabilir. © Ali Fuat Kısakürek, 2015
26 Temmuz 2011 günü yazlık evin çatı katında istedi !i gelece!e dair yazdı !ı notu dilek a!acı niyetine ah"ap tavanın bo"luklarına sıkı"tıran çocu!a. Sen istersen her "eyi ba"arırsın.
Ve koruyucu mele!im, canım Mındıkısı’ma.
ÖZET YÜKSEK L!SANS TEZ! EDEB! HAZ VE ROLAND BARTHES AL! FUAT KISAKÜREK Danı"man: Dr. Süha O#uzertem 2015, 55 Sayfa Jüri: Doç. Dr. Ayten Zara Yrd. Doç. Dr. Bülent Somay
Roland Barthes 1973 tarihli eseri Metnin Hazzı’nda ( Le Plaisir du texte) kendinden önceki estetik haz fikirlerinin izinde bir metinsel haz kuramı sunar. Bu haz iki türlüdür: Ya kültürün içinden gelip ho !nut bırakır, ya da toplum dı !ı nitelikler kazanıp kültürel dayanakları sarsar, okurun rahatını kaçırır. Barthes’ın okurun aldı"ı hazza dayalı esteti "i bir tarafta bu ayrımı takibe alarak sosyo-politik göndermeleriyle hazcılık savunusu yaparken di "er tarafta metnin verdi"i hazzı maddele !tirme çabası güder. Eserin, estetik hazzın tarihsel sürecindeki yerini Platon’un, Aristoteles’in, Immanuel Kant’ın, Edgar Allan Poe’nun, Oscar Wilde’ın, Rus Biçimcilerinin ve Sigmund Freud’un konu hakkındaki dü!ünceleri ı!ı"ında de"erlendirmek, yayınlandı "ı zaman iki uçta tutkulu ele!tirilerle kar !ıla!an bu metnin anla !ılması için gerekli perspektifleri sunmaktadır. Yine Barthes’ın ardından metinsel haz hakkında görü ! bildiren HansRobert Jauss ve Peter Brooks’un katkılarıyla Metnin Hazzı günümüzde okuma hazlarının ifadesi için önemli bakı ! açıları üretir. Barthes’ın eseri metnin haz veren özelliklerine dair bir katalog niteli "i ta!ımasının yanı sıra, okurun hazzı bir hak iddiası olarak talep etmesi gerekti "inin de altını çizerek bir edebi haz nosyonu ileri sürer.
Anahtar Sözcükler: Doyum, Edebi Haz, Estetik Haz, Hazcılık, Metinsellik
v
ABSTRACT MASTER’S THESIS LITERARY PLEASURE AND ROLAND BARTHES AL! FUAT KISAKÜREK Supervisor: Dr. Süha O#uzertem 2015, 55 Pages Jury: Assoc. Prof. Dr. Ayten Zara Assist. Prof. Dr. Bülent Somay
In his Le Plaisir du texte, published in 1973, Roland Barthes presents a theory of textual pleasure. The notion of pleasure gained through reading a text comes two-fold: it either comes from culture and contents the reader, or it manifests an asocial nature, unsettles his cultural assumptions and disturbs him. On one hand Barthes’s aesthetics, based upon readers’s pleasure, follow this dual nature and provide socio-political arguments to defend hedonism; on the other, its effort is to materialize the pleasure of the text and to come up with the concept of literary pleasure with its varied features. For that matter, Le Plaisir du texte is much like a catalogue for pleasures of reading a text. Barthes also puts emphasis on the readers’s right to pleasure, for the notion of literary pleasure needs readers’s awareness. In order to understand his work and its position among other studies of aesthetic pleasure, one could refer to the ideas of this eclectic list of philosopers, thinkers, theoricians and writers: they include Platon, Aristoteles, Immanuel Kant, Edgar Allan Poe, Oscar Wilde, Russian Formalists, Sigmund Freud, Hans-Robert Jauss and Peter Brooks. Reading through their works elucidates Barthes’s much discussed, much criticized book and provides an understanding of literary pleasure in the here and now. Keywords: Aesthetic Pleasure, Jouissance, Literary Pleasure, Hedonism, Textuality
vi
TE$EKKÜR
Tez çalı!mama ele!tiri ve önerileriyle katkısını eksik etmeyen, bilimden kaçıp misti"e sarılmaya gelmi ! ö"rencisinin ayaklarını yere bastıran danı !manım, kılavuzum Süha O"uzertem’e çok te !ekkür ediyorum. Jürimde yer alan Ayten Zara’ya, #stanbul Bilgi Üniversitesi’nin Kar !ıla!tırmalı Edebiyat Bölümü’nde tanıdı"ım, deli çılgın harikalıkları ile bende yer etmi ! hocalarım Ayhan Aktar, Selen Ansen ve Bülent Somay’a da ne kadar te !ekkür etsem az. Di "er yanda, kendimi bulma arzumdaki inatçılı "a !a!kın ama gururlu bakan aileme desteklerini hiçbir zaman eksik etmedikleri için sevgilerimi sunuyorum.
vii
!Ç!NDEK !LER
Özet .
.
.
.
.
.
.
.
.
v
Abstract
.
.
.
.
.
.
.
.
vi
Te!ekkür
.
.
.
.
.
.
.
.
vii
Tablolar
.
.
.
.
.
.
.
.
ix
Giri" Giri" .
.
.
.
.
.
.
.
.
1
Birinci Bölüm: Estetik Haz .
.
.
.
.
.
4
!kinci Bölüm: Roland Barthes ve Haz Meselesi
.
.
.
23
Üçüncü Bölüm: Edebi Haz .
.
.
.
.
.
35
Sonuç .
.
.
.
.
.
.
.
.
48
Kaynaklar
.
.
.
.
.
.
.
.
52
Özgeçmi !
.
.
.
.
.
.
.
.
55
viii
TABLOLAR
Tablo 1: Metnin Hazzı’nda haz ve doyum
.
.
Tablo 2: Roland Barthes’a göre haz alan okuyucu türleri
ix
.
.
25
.
.
28
G!R !$ !$
Aslında her edebiyat teorisi açıkça ya da dolaylı olarak eserin okurda yansıttı"ı etkiler üzerine, onları tanımlayıp açıklamak için, ve zihniyetine göre nasıl olması gerekti "i hakkında da görü !lerini eksik etmeden, bir yorum getirir. Edebi ele!tirinin merak konusu zaten, okumanın kendisidir. Ve esasen her ele !tiri bir !eyin, bu ba"lamda okumanın, nasıl yapılması gerekti "ine dair üstü örtük de olsa bir açıklama getirir. Roland Barthes’ın Metnin Hazzı’nda ( Le Le Plaisir du texte) tutuldu"u hedonist e"ilim, yapısalcılı"ın gittikçe politikle!en usandırıcı teknik yöntemlerine bir tepki olarak görülebilir. görülebilir. #lginç olan, Barthes’ın zamanında bu yapısalcılık oyununun en yetkin oyuncularından biri olmasıdır. olmasıdır. Kültür kodlarını bilimsel anla!ılırlıkla gözler önüne sermi ! yazar önce, 1967’de, “yazarın öldü "ü” çıkarımında bulunur. bulunur. Altı yıl sonra Metnin Hazzı gelir. Bu metinde de yazarın ölümü anılır: Bir kurum olarak yazar ölmü !tür artık: sivil kimli"i, tutkuları, ya!amöyküsü silinmi !tir, artık yokolan bu kimlik, edebiyat tarihinin, edebiyat e "itiminin ve yaygın görü !ün, yapıtla kimlik arasında kurma görevini üstlendikleri babalık ili !kisini sürdüremeyecek sürdüremeyecek ve anlatıyı yenilemeyecektir. (114)
1
Aslında Barthes’ın ölüm ilanını verdi "i yazar de "ildir, bir mentalitedir ölmü! olan. Barthes post-yapısalcılı "ın be!eri bilimlerin istikrarsızlı"ını tebli" etti"i bir zamanda edebiyatın perspektif de "i!imine katkıda bulunmu!tur. O, Fransız filozof Gaston Bachelard’a atıfta bulundu "u satırlarda !öyle söyler: “Bachelard’a göre, yazarlar hiçbir zaman yazmamı ! gibidirler: tuhaf bir kopma söz konusudur ve yazarlar sadece okunurlar” (121). Bu, Barthes’ın hayalindeki mutlak okuma ele!tirisinin ilk adımıdır. Bir tüketici olarak okurun aldı"ı hazza dayanan bir okuma ele!tirisi. Metnin Hazzı bazen savruk, çokça co !kun, onulmaz bir hevesle hazza
do"ru ko!ar. Aldı"ı tutkulu tepkilerden de anla !ılacaktır ki, ba!arısı kuram kaygısı ta!ımadan kuram olabilmesinde yatar. Barthes kendinden önceki estetik haz fikirlerinden hareketle okuma edimini güzelle !tiren bir edebi haz algısı olu !turma arzusundadır. Estetik deneyim, estetik haz gibi modern konseptleri tarihsel hareketi içinde, ba!langıç a!amalarına uzanarak, sanat eserinden alınan haz ba "lamında ele aldı"ımızda Roland Barthes’ın çalı !masının aslında bir sürecin nihai dönüm noktası gibi ortaya çıktı "ı görülebilir. Platon ve Aristoteles’ten Sigmund Freud’a uzanan estetik haz dü !ünüsü Barthes’ta postmodern dayanaklarını bulur. Metnin Hazzı’nı bu estetik haz fikrinin ı !ı"ında irdelemek, yazılı!ından itibaren oda "ına
yerle!ti"i ele!tirilere kulak vermek, onu anlamak ve onun edebiyat fikrini de"erlendirmek için gereklidir.
2
Barthes artık yazarın bir kurum olarak öldü "ü edebiyat idrakında okuru haklarını almaları adına galeyana getirir. “Ben hazzın kazanaca "ını dü!ünüyorum ve her zaman bu dü !üncede olaca "ım” diyerek metin sahnesinden çekildi "i sanılan Philebos’tur o. Modern edebiyatın Philebos’u. Üç bölüme ayrılan bu çalı !manın ilk bölümünde Barthes’tan önceki estetik haz fikrinin tarihçesine odaklanılarak bir arka plan çıkarılmı !; ardından Metnin Hazzı’na gelen ele!tiriler do"rultusunda Barthes’ın haz meselesindeki yeri ve bu
meselenin sosyo-politik düzlemi de "erlendirilmi!; son bölümünde ise Barthes’ın eserinin tanıttı"ı metinsel haz teorisinin özelliklerinin üzerinde durulmu!tur.
3
Birinci Bölüm
ESTET!K HAZ
Bir sanat deneyimi olarak edebiyat eserlerinden alınan keyfe dair farkındalı"ı, on sekizinci yüzyılda tanınırlı "ını ve disipliner olu!umunu kurmu!, kurumsalla!ma adımını atmı! “edebiyat”ın çok daha öncesinde gözlemleyebiliyoruz. Yazınsal estetik tarihini bütünlüklü bir edebiyat nosyonu bulunmasa da klasik ça"dan, Aristoteles’in Poetika’sıyla ba!latmak kaçınılmaz. Fakat ondan önce, sanat fikrine olumlu olumsuz katkılarıyla Platon’u es geçmemek gerekiyor. Aristippos ve Epikür’ün mutlulu"un ölçütünü hazda gören “iyi hayat” felsefelerine kar !ılık Platon hazcılık aleyhtarlı "ı ile bilinir. Bununla birlikte bu yönelimini açık etti"i diyaloglarından Devlet ve Philebos’ta sanat esteti"ini, eser vermeyi ve bu eserlerin insanlar üzerindeki duygusal etkilerini küçümsemeyen bir dü!ünürle kar !ıla!ırız. Devlet ’te resim, !iir, tragedyalar, komedyalar “sanat taklidin taklididir; do"rudan, görüngünün ideasından üç derece uzakta, üç sıra a!a"ıdadır” (339) görü!ünden nasiplerini alırlar. Me !hur sedir örne"ine göre Tanrı sedir ideasının yaratıcısı, dülger sedir i !çisi olurken, ressam ( !air, yazar, masalcı) onun sadece bir benzetmecisi, taklitçisidir (338-39). Platon’a göre poesis’in, hikâyecili"in iki yolu vardır: yalın anlatma ve taklit. #lkiyle (diegesis, anlatı) o zamandan anlatıbilime göz kırpan filozof mimesis 4
(taklit) yakla!ımıyla da sanat fikrinin zeminini hazırlamı !tır. (Nitekim ö"rencisi Aristoteles’in Poetika’sının anahtar sözcüklerinden biridir mimesis). Platon yalın anlatma ve taklit yollarını !öyle açıklar: %air bize ba!kalarının söyledi"i sözleri, bu sözlerin nerede, nasıl
söylendi"ini anlattı"ı zaman, yaptı "ı i! bir anlatmadır sadece […] Ama !air bu sözleri söylerken, kendisi de "il, bir ba!kasıymı! gibi davranırsa, nedir o zaman yaptı "ı !ey? Bir ba!kasının yerine geçmek, sözünü bir ba !kasının ki!ili"ine, elinden geldi "i kadar uydurmak de"il mi […] Peki, bir insan sesini, davranı!ını bir ba!kasına uydurmaya çalı !tı mı ne yapmı! olur? Benzetmek istedi"i kimseyi taklit etmi! olmaz mı […] Demek ki, Homeros da, bütün !airler de anlatmalarında taklide ba !vururlar. (83) Filozof bu iki yolun biçem özelliklerine de de "inmeyi ihmal etmez: Birincisinde az de "i!me olur, çünkü insanın anlatmasına verdi "i düzeni, sesi devam ettirebilir. Taklide az ba !vurdu"u için, düzen sık sık bozulmaz […] #kincisindeyse tersine, insan bütün düzenlere, seslere ba!vurmak, boyuna söyle !ini de"i!tirmek zorundadır. (88) Ona göre !airler, yazarlar ve tüm söz söyleyenler ya biri ya öbürü ya da ikisine birden ba!vurarak eserlerini verirler. Hatta Platon bu iki yolu katı !tıran Homeros’u örnek göstererek “Bunu yapamayan iyi bir hikâyeci olamaz” der (88). Aslına bakılırsa taklidin olmazsa olmazlı "ının farkındadır filozof, ama onun çekicili"ine temkinli yakla!ır. Platon’a göre sanat aldatır, büyüler, insanın 5
ta!kın yanını sergiler, akıldan yana de "ildir, “bir sürü görüntüler, kuruntular yaratır, her zaman alabildi "ine uzak kalır do "rudan” (349). Ama itiraf da pe !i sıra gelir: “Bilirsin nasıl ho!lanırız bundan, kanımız kaynar dinlerken, bize en co !kun heyecanları ya!atan !aire hayran oluruz gerçekten” (349). Tragedyalar üzerinden savını !öyle derinle!tirir Platon: Felakete u"rayınca zorla tutmaya çalı !tı"ımız neydi içimizde? Gözya!ı dökmek, diledi"i gibi inlemek, acıdan ba "ırmak isteyen yanımız de"il mi? #!te yaradılı!ımızdan bu isteklerle çevrili yanımızı doyurmak ister !airler. Tiyatrolarda budur co !turdukları yanımız. (350) Filozofa göre kitle “!iirden aldı"ı zevkin faydalı bir zevk oldu "una, bütün !iiri atmakla bu zevkten yoksun kalaca "ına inanır” (350). Zevk alınmasına alınır, ama belli ki Platon’a göre bu, suçlu hazlar kategorisinde de"erlendirilmelidir. Platon’un “edebiyat”ı ta !kın zevklerin, ölçüsüzlük ve düzensizli "in mecrasıdır. #!te bu sebeple “bu ba !ıbo! sanatı” devletinden uzakla !tırmakta kararlıdır filozof.
Tutku gibi, öfke gibi içimize ho ! veya acı gelen ve ister istemez gündelik hayatımıza giren duygular !iir benzetmesinin etkisi altında kalmaz mı? Benzetme bu duyguları kurutacak yerde sulayıp besler, dizginlenmesi gereken tutkulara içimizin dizginlerini verir. […]
6
Ne kadar ho! da olsa […] !iirlerin perisi senin devletine girdi mi, acı tatlı duygular kanunların yerini alır, toplum her !eyde en iyiyi arayacak yerde acıya, tatlıya bakar. (351) Platon’un görü!lerinin yankılanı!ı roman okumanın tehlikeli zevklerden sayıldı"ı on sekizinci yüzyıla dek uzanıyor. Bugün hâlâ sanatın insan tabiatına etkileri tartı!ma konusu. Platon’u takiben idea’ lar kuramından, felsefi ve ahlaksal kaygılardan uzakla !arak sanata daha seküler bakan, mimesis’in estetik etkinlik olarak de "erini ona iade eden Aristoteles Poetika ile edebiyatın teorile!mesinin ilk adımlarını atıyor. %iir sanatı üzerine dizgeci yakla !ımıyla modern edebiyat nosyonuna yakla!an dü!ünür mimesis ve katharsis kavramları ile estetik haz farkındalı"ını peki!tiriyor. Sanatı taklit olarak yaftalayan ve mimesis’in büyüleyicili"inden, aldatıcılı"ından, zararlı hazlarından yakınan Platon ile edinilen izlenim Aristoteles’de küçültücü yakla !ımlarından silkiniyor: Taklit, daha çocukluktan ba !layarak insanın do"asında vardır; ‘öteki’ hayvanlardan, taklide duydu "u büyük e"ilimle ayrılır insano"lu ve ilk bilgilerini taklit yoluyla edinir; taklitten büyük bir haz alır. Bunun açık bir kanıtı, gerçekte çok zor seyredebilece "imiz !eylerin, örne"in en korkunç canavar görüntülerinin ya da
kadavraların birebir taklidinden bile çok ho !lanmamızdır. Bunun nedeniyse, ö"renmenin çok ho ! bir !ey olmasıdır: yalnızca felsefeciler için de"il -ortak çok yanları olamasa da- tüm insanlar 7
için. Resimlere bakmaktan ho !lanırız, çünkü onlara bakarken ö"renebiliriz, akıl yürütebiliriz ve örne "in !u resimden, onun falanca ki!iyi betimledi"i sonucunu çıkarabiliriz. O adamı daha önce görmediysek bile yapıt, bu kez taklit olarak de "il, yapılı!ındaki ustalıkla, renkleriyle ya da ba !ka bir özelli"iyle ho!umuza gidecektir. (24) Aristoteles’in metninde bir kavram daha var ki kendinden ba !layarak tüm estetik kuramlarının kilit noktası haline gelmi !: katharsis. Aslında eserde tek bir yerde (altıncı bölümde) geçen bu kavramın ifade ettiklerine ve kapsamına dair mutabakata varılmı! de"il. Eva Schaper “Aristotle’s Catharsis and Aesthetic Pleasure” (Aristoteles’te Katharsis ve Estetik Haz) adlı makalesinde katharsis’in anlamları üzerine bir çalı !ma yapmı!. Schaper terimin Poetika’dan önceki Yunanca kullanımlarının iki ba "lamı oldu"undan bahsediyor: gerçekçi, medikal ifadesiyle “temizlenme, bo !alım, zararlı elementlerin tasfiyesi”; dini ba "lamında ise “arınma, duyguları arıtarak bir tür co !kunluk durumuna eri !mek” (132). Aristoteles’in terimi kullanırken kastı ikisinden biri olabilece"i gibi, ikisini de ima eden metaforik bir ifade de olabilir diyor Schaper (133). Bu noktada katharsis’in ne medikal ne de dinsel, aslında estetik bir konsept oldu "u iddiasında bulunuyor (134). Psikolojinin terimi sahipleni !ine de so"uk bakan yazar, Aristoteles’in metninin amacına da istinaden bunun yapısal bir estetik fikrinden ba !ka bir !ey olmadı"ına inanıyor. Buna göre sanat eserlerinin kathartik etkisi, eserin yapısının farkındalı"ından ve takibinden gelen ho !a giden bir duyum, eserin yapısal
8
formunun kitlesi üzerinde olu !turdu"u estetik deneyim (136). Schaper katharsis’in sa"ladı"ı hazzı do"rudan eserin kurulu ! biçimine ba"lıyor. Eserin
sebep oldu"u duygular hikâyede ya !ananları gerçekmi! gibi algılatan ama aynı zamanda mesafesini de koruyarak anlayı ! hissi veren estetik duygulara dönü !üyor (139). Platon’un Philebos diyalo"unda dedi"i gibi “Tragedyalar oynanırken insanların hem a"ladıklarını hem de zevk aldıklarını bilirsin […] Komedyalarda da haz ve acı iç içe geçer” (88). Sanatın mimetik sunumla takdim ettikleri insanın duygusal ya!amını körüklüyor. Burada Platon’un ifade etti "i iç içe geçen duygular Schaper’in açıkladı "ı gibi Poetika’da estetik haz olarak kar !ılı"ını buluyor: “Çünkü tragedyadan her türlü hazzı de "il, kendine özgü bir hazzı vermesi beklenir” (47). Gerçek hayatta ıstırap veren trajedi, sanat yapıtının formu içinde katharsis yoluyla haz veren bir tecrübeye dönü !üyor. Schaper’e göre Aristocu
yakla!ımda edebi eser mimetik bir bütün ve katharsis taklide verilen yanıt (141). Aristoteles’in kurgunun olu !turulması ve öyküleri biçimlendirmeye dair sundu"u di"er bazı detaylara da dikkat çekmek gerek: Adlandırmalarda egzotik, ender bulunan sözcüklerin ( ksenikon) yaygın olanlarla kayna !tırılması, anlatımda analojiler ve e"retilemelerle metne derinlik kazandırmak ve onu sıradanlıktan kurtarmak (68). Poetika’da katharsis bahsi ile açılan altıncı bölümde üzerinde durulan,
kurgunun zevk veren oyunlarını açık eden iki kavram daha var. Aristoteles !öyle açıklıyor: “Bir tragedyada en çok ho !a giden !eyler öykünün bölümleridir: Olayın
9
gidi!ini tersine çeviren anlar ( peripeteia), tanınmalardır (anagnorisis)” (31). Sürprizle gelen, !a!ırtan gidi!at de"i!imleri ve heyecan yaratan, duygu uyandıran, sonu hazırlayan tanınmalar. Bu ikisinin gerekirli "i ve okuyucu üzerindeki etkinli "i Aristoteles’in estetik hazzı kurmaca kompozisyonun formlarından alınan zevke dayandırdı"ının göstergesi. #kisinin de sadece tragedyalara özel numaralar olmadı"ı ortada: tempoyu sürdürmek, okuru/izleyiciyi metnin içine çekmek, ona “sayfa çevirtmek”, ilgiyi koruyarak yapıtı sona ula !tırmak için varlar. * * * Platon ve Aristoteles’ten sonra estetik haz konusu yolculu "unu az çok bu iki dü!ünürün fikirlerinin izinde devam ettiriyor. Hatta deyim yerindeyse sıralı bir izlek var gibi. On sekizinci yüzyıl biterken gerçekle !en romantik devrim ile beraber Aristoteles’in yüzyıllar önce ilk adımlarını attı"ı sanatın sistematikle!tirilmesi çabası bir süreli"ine rafa kalkıyor. Massimo Fusillo Edebiyatta Estetik adlı eserinde “özgür yaratımla ele !tirel dü!ünü!ten olu!an bir
yumakta, farklı bakı! açılarını birbirleriyle ili!kilendiren bir devrim” olarak tanımladı"ı romantik akımın gidi !atını !u sözlerle özetlemi !: Romantik estetikte, kuralların belirlenmesine kar !ı çıkan bir Platonculuk yaygınla!tıktan sonra poetika gerçek deha efsanesine kar !ı çıkarak teknik özelliklerle yaratıcı özgürlü "ü uzla!tırmaya çalı!an Edgar Allan Poe’nun kuramsal metinleriyle zirvesine ula !ır. (36)
10
Romantik esteti"in en önemli isimlerinden Immanuel Kant Yargı Yetisinin Ele !tirisi’nde hazzı estetik be "eni yargısı içinde konumlayıp bir ho !lanma
duyumu olarak ele alıyor. Kant estetik be "eni yargısının kavramla !tırılamayaca"ı imasıyla Fusillo’nun da belirtti "i gibi Platonculuk izleri ta !ır. " dea’lar geri gelmi!tir. Buna ra"men Kant esteti "i sanatı ahlaki yönden Platon’unki kadar sınırlamaz. Kant’a göre “be "eni, bir nesneyi ya da tasarım ürününü hiçbir çıkar olmaksızın bir ho!lanma ya da ho !lanmama yoluyla yargılama yetisidir” (62). Yargı Yetisinin Ele !tirisi’nde çıkardan arınmı!lık anlayı!ı “ereksel ereksizlik”
kavramı ile sunulur. Ho !lanma, hazzın duygusu, “hiçbir erek olmaksızın bir nesnenin tasarımındaki ereksellikten, ve böylece bilincinde oldu "umuz sürece bize bir nesnenin onunla verildi # i tasarımdaki salt ereksellik biçiminden ba !ka hiçbir !ey olamaz” der Kant (74). Filozofun fikirlerini isteyerek veya istemeyerek daha açık ve anlamlı kılan bir tenkide burada yer vermek gerekiyor. Kant’ın haz fikri en sert ele !tirisini Theodor Adorno’nun #ngilizceye Aesthetic Theory (Estetik Teorisi) adıyla çevrilen eserinde bulmu !tur. Adorno,
Kant’ın Yargı Yetisinin Ele !tirisi’ndeki haz fikrini içeriklerinden kırpılmı!lı"ı, ereksizli"i, salt biçime indirgenmi!li"i gerekçesiyle sorunlu bulup onu “kısırla!tırılmı! hazcılık” olarak yorumlar. Aslında Adorno’nun estetik deneyimden hazzı soyutlama dü !üncesidir Kant esteti"iyle çatı!an. Çünkü ona göre sanat eserinden alınan haz, kültürsüzlük, burjuva reaksiyonudur. Adorno’nun “kısırla!tırılmı! hazcılık” ifadesi Kant felsefesinde dizginlerinden hürle !mi! bir
11
tür hazcılı"ın kabulüdür âdeta. Buna göre diyebiliriz ki Kant için haz ko !ulsuzca estetikle bütünle!ir. Biçimin estetik deneyimi hazzı beraberinde getirir. Dü!ünür, estetik yargılardaki hazzı salt seyredici üzerinden nesnedeki çıkardan ayrı ele alır: “Öznenin bilgi yetilerinin oyunundaki salt biçimsel erekselli"in bilinci, bir nesnenin onunla verildi "i bir tasarım durumunda hazzın kendisidir” der (75). Tasarımın kendi içinde iç nedenselli "i haz için yeterlidir. Kant için güzel sanat bir tasarım ürünüdür, ereksizdir, bir hedefe yönelmez, esteti"ini çıkardan ba"ımsız sunar, kendi için erekseldir. Güzel sanatta özsel olan biçimdir onun için, haz da “ruhu idealara uyarlar ve dolayısıyla onu böyle haz ve e"lencenin daha da ço "una alıcı kılar” (198). Kant tüm güzel sanatlar içinde !iir sanatını en üst konuma yerle !tirir. Yaratıcı yetene"i ululayarak romantiklerin “deha” fikirlerine katkıda bulunan dü!ünür, !iir sanatının kökenini bütünüyle dehaya ba "lar (199). Kant’ın poetikası Aristoteles’inki kadar dizgeci olmasa da gözlemcidir: !iir sanatı “diledi"i gibi ortaya çıkardı"ı görünü! ile oynar, ama onun tarafından aldatılmaksızın; çünkü yaptı"ının kendisinin salt bir oyun oldu "unu açıklar” (199). Aristoteles’in Homeros’un di"er !airlere nasıl yalan söylenece "ini, yanlı! akıl yürütmelerle seyircinin/okuyucunun nasıl kandırılaca "ını (ve dolayısıyla nasıl moda sokulaca "ını) ö"retti"ini açıkladı"ı yüzyıllar öncesinin Poetika’sına göre Kant’ın !iir sanatı fikri pek naif kalıyor. Ama zaten romantik akımın getirisi olarak artık
sanatın iç sorunlarından çok özde !le!me ve ele!tiri fikirleriyle yönlenen bir sanat anlayı !ı döneminin dü!ünürü Kant. Onun için !iir sanatı salt e"lendirici bir oyun
12
olsa da alınan estetik hazzın kaynaklarına dair görü !leri bellidir. Güzel sanatlar için ifade etti"i, sanatlı"ının bilincinde ama do "a olarak görünmelidir, ifadesini onun mimesis’e yakla!ımı olarak ele almak mümkün. “Nesnenin yüklemleri” olarak ifadelendirdi"i estetik form fikrinin, biçimin onun için önemi zaten açıktır. Sonra sanat ürününün olanaklı olma yolunu, her ne kadar açıklama gere "i duymasa da, ki zaten deha “ürününü nasıl ortaya çıkardı "ını kendisi betimleyemez ya da bilimsel olarak belirtemez”, her sanatın kurallar varsaydı "ını ve bunların izin verdi"i ölçüde tasarımlanaca "ını ifade eder (177). Ona göre !iir sanatı üzerine dü!ünmek için geriye bir !eyler bırakmalıdır ve “her keyif gibi, sık de "i!im ister ve bıkkınlık yaratmadan sık yinelemeyi kaldıramaz” (201). Kant’ın deha fikrinin tam kar !ıtında bir sanatçı görü!üne, on dokuzuncu yüzyıl edebiyatının romantik anlayı !ına sembolizm akımının öncülü "ünü yaparak katkı sa"layan Amerikalı !air yazar Edgar Allan Poe’nun poetika nosyonunu kuvvetlendiren kuramsal metinlerinde rastlıyoruz. Fusillo’nun bahsetti "i dönü!üm burada kendini açıkça belli ediyor. Poe “The Philosophy of Composition” (Kompozisyon Felsefesi) (1846) adlı makalesinde bir yazarın eserinin son haline kavu !ma sürecine, yaratım a!amasında ne gibi yolaklardan geçildi "ine dair merakını ifade ederken, neden dünyaya daha önce böyle bir çalı !ma arma"an edilmedi"ini bilmedi"ini belirtir (515). Bunu yazarın kendini be "enmi!li"ine yoran açıklamalarından sonra, Poe, ço"u yazarın, !airin, kitlelerini esrik bir içe do"ma anı ya!adıklarına, yaratılarının bir tür çılgınlık sürecinin ürünleri oldu"una inandırmak istediklerini, onların perde
13
arkasında olanlardan habersiz kalmalarını ye "lediklerini, sürecin tereddütlü, kabataslak fikir hallerine, bütünlükten uzak, temkinle seçilen veya elenen parçalara, a"rılı ekleme çıkarma i !lemlerine tanıklık etmelerini istemediklerini dile getirir (515-16). “The Philosophy of Composition”da Poe yazarlı "ı kibirli dehalık mertebelerinden alıp ayakları yere basan bir sanat i !çili"i fikrine oturttuktan sonra “The Raven” (Kuzgun) !iirinin modus operandi sini1 açık etmeye giri!iyor. Onun estetik haz görü !lerine de bu sayede ula !mı! oluyoruz. Yazısında yazaca "ı !iirin uzunlu"unun öneminden (etkisini koruyabilmesi için kısa olmalıdır) eserinin verece "i izlenimin belirlenmesine, güzellik dü !üncesini !iirin alanı ilan edi!inden poetik tonu belirleyi!ine kadar her a !amada kitlesini etkileme mekanizmalarına hassaslıkla yakla !an bir sanatçı gözler önüne seriliyor. Poe’ya göre eserden alınacak estetik haz önce sonuçta gizli. O, her sanat yapıtının öncelikle bir son fikriyle ba !laması gerekti"ine inanıyor (529). Poe için son, bir eserin dönüm noktasıdır; çünkü peyderpey artan etki biti !le beraber okura duygusal zirveyi tattırmı! olur. Sonra eserin uzunlu "u önem kazanıyor; düzyazının olmasa bile !iirin mümkünse bir oturu!ta okunabilmesi gerekiyor. Poe metindeki özde!likleri, tekrarları, ses ve ritim hissini de düzenlemesi açısından haz kaynaklarından sayıyor (523). Güzel’in fikri ise sanat eserinin can damarı. Haz, diyor Poe, en yo"un, en yüceltici, en katı !ıksız halini güzelin tefekküründe bulur (520-21). Bir ba!ka kuramsal makalesi “The Poetic Principle”da ( %iirselin #lkesi) 1
Lat. i!leyi! biçimi
14
(1850) bu görü !ünü !öyle detaylandırıyor: Güzeli dü !ünmek haz veren, ruhu heyecanlandıran bir yücelticili"e sahiptir; poetik duyarlılık budur, !iir güzelin ritmik kreasyonudur (479). Ona göre insano "lunun ölümsüz içgüdülerinden biridir güzellik hissi; bu his haz duyumuna ister sözlü ister yazılı olarak çe !itli formlarda, seslerde, kokularda, dü !üncelerde e!lik eder (475-76). Poe’nun poetik prensibi, kendi sözleriyle “kalbin tutkusundan, aklın do"rusundan ba "ımsız”, katı!ıksız bir estetik haz fikrinin üzerine kurulmu !tur. Bu yönüyle Kant esteti "iyle de örtü!me gösterir. Aynı zamanda “sanat sanat içindir” inancının ilk savunucularından biridir o. Slogan ilk kullanımlarından birine “The Poetic Principle”da kavu !uyor: !iir sadece !iir, ba!ka bir !ey de"il, aslıyla ve kendili"inden, sırf !iir hatrına yazılmı! !iir (473). Ahlaki ve didaktik amaçlardan ba"ımsız olarak, sanat deneyimi için, estetik duyum için. Poe gibi yazınsal estetik üzerine kuramsal metinler yazan “bir sanatçı olarak [bir ba!ka] ele!tirmen”, sanatı ahlaktan kopartan poetikasıyla esteti "in tavizsiz ve co !kulu savunucusu Oscar Wilde’dır. #smi estetizmle bir anılan ele!tirmen-yazar, geç-romantik kültürün mahsulü dekadan hareketin de temsilcilerinden sayılmaktadır. Yine Poe gibi Wilde’ın da ele !tiri kuramı “sanat için sanat” sloganını amentüsü bilir. Di "er yandan “kendinde bir sanat eseri olarak sanatçı” görü !üyle de Baudelaire ile birlikte döneminin avangard artistleri olarak dandyism doktrininin de öncülü "ünü ederler. Estet ele !tirmen, dekadan yazar, realizm kar !ıtı bu geç-romantik on dokuzuncu yüzyıl sona ererken “Yeni Hedonizm”in de yolunu açmı !tır. Romantik hareketi izleyerek eserle özde !le!me
15
ve sanata ele !tirel yakla!ma fikirlerini payla!an Wilde’ın kurmaca eserlerindeki ki!i - sanat eseri ili!kisi özde!lik kurmaya uzanan bir ileti !ime sahiptir. “Yeni Hedonizm”in ba !ucu metinlerinden Dorian Gray’in Portresi’nde (1891) ressam Basil Hallward’ın izlenimleri, Lord Henry Wotton'un Dorian Gray’e verdi "i nasihatler bütünlüklü bir hazcılık ö "retisinin yasaları gibidirler. Basil Hallward’ın Lord Henry’ye yeni tanı !tı"ı ve portresini yapmaya giri!ti"i genç Dorian Gray’den bahsedi !ini aslında Oscar Wilde’ın, kendi eseri olarak Dorian Gray’in Portresi’nde de temsilini bulan sanat görü !ünün bir açıklaması olarak okuyabiliriz: Kendi de bilmeden bu çocuk yepyeni bir sanat ekolünün çizgilerini tanımlıyor sanki: romantik ekolün tüm ate !iyle antik Yunan ekolünün tüm kusursuzlu "unu birle!tirecek bir okul. Bedenle ruhun uyumu… Nasıl da önemlidir bu! Biz, beyinsizli "imiz yüzünden bunları birbirinden ayırmı!, kaba bir gerçekçilik icat etmi !iz, bombo! bir idealcilik. Ah, Harry, Dorian Gray’in benim gözümde neyi simgeledi"ini bir anlayabilsen! (22) Alter ego Lord Henry’nin de Dorian Gray’i yakalamı !ken diyecekleri vardır: Ben !una inanıyorum ki bir tek adam çıkıp hayatını eksiksiz ve tam olarak ya!asa, her duyguya bir form verse, her dü !ünceyi dı!a vursa, her dü!ü gerçekle!tirse… Bence dünyamız öyle taptaze bir sevinçle silkinir ki, insano "lu ortaça"dan kalma tüm marazlarını unutarak gene Helenistik ideale döner… (31) 16
[…] Ya!ayın! #çinizdeki !ahane ömrü sürün! Hiçbir !ey bo!a gitmesin. Her an yeni heyecanlar arayın. Hiçbir !eyden korkmayın… Yepyeni bir hedonizm: #!te yüzyılımıza gerekli olan bu. (36) Wilde’ın estetizmin manifestosu olarak kabul gören metni “Sanatçı Olarak Ele!tirmen”de (1891) ise yazar, sanat duyumu ve estetik haz üzerine fikirlerini yaratıcılık ve ele!tiri nosyonlarıyla de "erlendiriyor. Aristoteles’in Poetika’sı estetik ele!tirinin küçük ama mükemmel bir örne "i olarak övülüyor (51), onun katharsis üzerinden esas olarak sanat eserinin yarattı "ı izlenime, etkiye
odaklanması vurgulanıyor (53). “Sanat bir tutkudur ve sanat meselelerinde, dü!ünce duyguyla renklendirilmi !tir. Ayrıca mutlak ve de "i!mez olmayıp, ola"anüstü ruh hallerinde ve harikulade anlarda akı !kanla!ır; yani bilimsel bir formülün ya da teolojik bir dogmanın katı, dar sınırları arasına hapsedilemez. Sanat ruha seslenir” (108) denip Platon’un sanat idrakının altı çizilerek sanatın kitlesinde bir tür ilahi çılgınlı "a sebep oldu "u teyit ediliyor (109). Yine Aristoteles ve Kant’ın sanatçı yaradılı !lı dü!ünürler oldu"undan behsedilerek ele !tiri esteti"i ve ele!tirmenin sanatçılı"ı üzerinde duruluyor (95). Wilde “Sanatçı Olarak Ele !tirmen”de sanatın sundu "u hazzı, payla !ımda, eserle bütünle!mede, yazarla okur arasındaki duygu aktarımında ve eserin tamamlanmamı!lı"ında buluyor: “Yarım bırakılmı !lı"ı sanata olgunla !mı!, eksiksiz güzellik kazandırır. Böylece akla ya da algılama yetene "ine de"il, yalnızca estetik duyulara seslenir” (78). Eser bizde olu !turdu"u duyusal etkilerle
17
bizim için bir bütünlü"e kavu!ur. Böylece bir edebi eserle birlikte “hissedemeyece "imiz hiçbir tutku, tatmin edemeyece"imiz hiçbir haz dü!ünülemez” (91). “Duygu için duygudur sanatın amacı çünkü” (92). Wilde’a göre estetik hazzın temelinde form, teknikle birlikte gelen ki !ilik, daima yenilik ve !a!ırtıcılık, okuyucuya heyecan verecek bir de "i!im vardır (122). Sanatçı hep yeni !eyler sunarak ilgiyi korumalıdır. Dizginlenemez bir yaratıcılıkla sunulmu! hayalgücünden alınan keyif okuyucuyu sürüklemeli, ona farklı duygu bedenler sunmalıdır. * * * Bir yandan biçimle, tasarım süreci ile içli dı !lı bir poetika fikriyle, di"er yandan bireysel özerkliklerin, duygu durumlarının, ruhun hallerinin, hayalgücünün, duyguda !lı"ın akisler bıraktı"ı bir sanat dü !üncesiyle yolunu çizen romantik akımının ardından estetik haz görü !ünde yüzümüzü formalizm ve psikanalize çevirmemiz !a!ırtıcı olmasa gerek. Rus Biçimcili"i yirminci yüzyılın hemen ba !ında edebiyat sahnesini etkisi altına alırken yapıtı u "ra!ının merkezine yerle !tiren, yazın dilini estetik bir olgu olarak inceleyen, edebi dilin yaratıcı ve erekçi özelllikleri üzerine dü !ünen anlayı !ıyla bir edebiyat bilimi kurmaya çalı !mı!tır. Estetik hazzı algıda de"erlendirip sanat deneyimi bilincini teknik yönden inceleyen kuramsal çalı!malarıyla biçimciler poetikanın iç yasalarını derece derece de !ifre etmeye giri!mi!ler ve metnin kendi içinde de "erlendirilmesi görü!ünü öne sürmü !lerdir.
18
Tzvetan Todorov’un Yazın Kuramı: Rus Biçimcilerin Metinleri derlemesinde yer alan “Biçimsel Yöntem’in Kuramı” (1925) adlı yazısında Boris Eichenbaum sanatın estetik algılamayı biçimin hissedili !i yoluyla gerçekle!tirdi"ini söyler (42). Biçimcilerinin bazen birbirleriyle çeli !en fikirlerinin içinde Eichenbaum’un !u sözlerinin ortak bir çerçeve olu !turdu"unu söylemek mümkün: “Sanat algılama otomatizmini yıkma aracı olarak anla!ılır” (44). Biçim bilinci ve eserin estetik duyumuna dair Viktor Shklovsky’nin “Teknik Olarak Sanat” (1925) yazısındaki izahına bir göz atalım: Ya!am duygusunu vermek, nesneleri hissettirmek, ta !ın ta!tan oldu"unu duyurmak için, sanat dedi "imiz !ey vardır. Sanatın amacı, nesne duygusunu, görünen !ey olarak vermektir, tanınan, bilinen olarak de"il; sanatın tekni"i nesneleri farklıla !tırma (yabancıla!tırma), biçimi anla!ılmaz kılma, algılamanın güçlü "ünü ve süresini arttırma tekni"idir. (78) Ostranenie yani yabancıla !tırma kavramı ile Rus Biçimcileri kendi
estetiklerini ürettiler. Bu estetik özellik, ki Shklovsky de “Aristoteles’e göre !iir dili farklı, !a!ırtıcı bir nitelik ta!ımalıdır” referansıyla bu benze !imi onaylar, Poetika’dan ksenikon’u (egzotik, bilinmeyen sözcükler kullanma) hatırlatıyor.
Biçimcilerin biçimin somut olarak incelenmesinin yanı sıra vurgulamak istedikleri !u: bir edebi eserdeki dil kullanımı ile günlük dil arasında farklar var. #çinde
bulundu"umuz ba"lamda yabancıla !tırma eserden alınacak hazzın farkındalı "ı için gerekli. Hissetme anlarımızın kendimizi bir !ekilde sıradanlı"ın dı!ına 19
çekmeyi ba!ardı"ımız anlar oldu"unun altını çizen biçimciler için sanat sıradanlı"ı kıracak alı!ılmadık hamlelere ihtiyaç duyar. Algıda farklılıklara yol açıp, bir çe!it duygusal sismografın çalı !masına sebep olan de "i!imler, metinde dilin yapısında gerçekle !en ve okuru dikkat etmeye sevkeden yabancıla !tırıcı etkiler gerekiyor. Boris Tomashevsky’nin duygu ö "esine dair açıklamaları önemlidir: #lginçli"i sürdürmek, okurun dikkatini canlı tutmak gerekir. #lgide
çekicilik vardır, dikkat ise ba "layıcıdır. Duygu ö "esi, dikkatin toplanmasında büyük rol oynar […] Sevmek, kızmak, zevk almak, ba!kaldırmak gerekir […] Ayrıca, duygusal ö "enin yapıtın içinde yer aldı"ını, oraya okur tarafından konmadı "ını da unutmamak gerekir. (250) Di"er yanda, eserin yanı sıra sanatçının kendisinin de dikkati çekti "i bir ortamda geli!tirdi"i psikanalizi edebiyata uyarlayan Sigmund Freud’un yaratıcı yazarın psi!esine dair yorumları dikkat çekicidir. Freud zaten dü !ünsel geli!iminin dönüm noktalarından Haz " lkesinin Ötesinde adlı eserinde ruhsal süreçlerin bir boyutuyla haz ilkesiyle yönlendirildi "ini iddia etmi!ti. Ona göre ruhta haz ilkesine yönelik güçlü bir e"ilim bulunmakta ve haz ilkesi, ölüm dürtüsü ve yineleme zorlantısı ile beraber çalı !maktadır. Freud edebiyat esteti "ini de özellikle haz ilkesine dayandırır. Uygarlı # ın Huzursuzlu # u isimli çalı!masında !öyle der:
20
Fantazi tatminleri içinde ilk sırada, sanatçı aracılı "ıyla kendisi yaratıcı olmayan ki !iler için bile ula!ılabilir kılınan sanat eserlerinden alınan zevk gelir. Sanatın etkisine açık ki !iler için, buna haz kayna"ı ve ya!amsal teselli olarak ne kadar de "er biçilse azdır. (40-41) Edebiyatı imgelemsel biçim yaratma sanatı olarak tanımladı "ı “Yaratıcı Yazarlar ve Gündüz-Dü !leri” (1908) adlı yazısında Freud yaratıcı yazarın malzemesini nasıl elde etti "ini, üretiminin okurda duygular uyandırmayı nasıl ba!ardı"ını sorgularken edebiyat ile oyun arasında bir ba " kurar. Bu teoriye göre oyun esnasındaki çocukla yaratıcı yazarın yaptı "ı !ey arasında önemli bir benzerlik vardır: Fazlasıyla ciddiye alınan bir dü !lem dünyası yaratmak, onu yine yeniden düzenlemek ve bunun sonucunda yüksek bir haz ürünü elde etmek (126). Yaratıcı yazarların yazılarının sebep oldu "u duygusal etkileri nasıl gerçekle!tirdikleri üzerine görü!leri ise !öyledir: Dü!lemler eserin malzemesini olu!turacak hammaddeyi verir vermesine, ancak bunun direkt aktarımı, düz anlatımla ifade edili!i bize haz vermez, hatta mesafeli ve so "uk yakla!mamıza sebep olur; ki !isel gündüz dü !leri bir oyun gibi sunulmalıdır (133-34). Freud’un ars poetica görü!ü ars est celare artem2’e çıkıyor. “Yazarın bunu nasıl ba !ardı"ı
onun en gizli sırrıdır” der dü !ünür, !öyle de bir tahmini vardır: Yazar de"i!tirerek ve kılık de"i!tirerek bencil gündüz dü !lerinin karakterini yumu!atır ve dü!lemlerinin sunumunda sa "ladı"ı 2
Lat. Asıl sanat sanatı gizlemektir. 21
tümüyle biçimsel -yani estetik- haz ürünüyle bize rü !vet verir. Daha derin ruhsal kaynaklardan yükselen çok daha büyük hazzın bo!alımını olası kılmak için bize sunulmu ! olan bu türden bir haz ürününe te !vik ödülü ya da ön-haz adını veririz. (134) Eserden alınan ve bir tür ön-haz niteli "i ta!ıyan estetik haz Freud’a göre de büyük ölçüde biçimseldir. * * * Roland Barthes’ın haz esteti "i böyle bir arka plana dayanmaktadır.
22
#kinci Bölüm
ROLAND BARTHES VE HAZ MESELES!
Edebiyat bilimi kurma gayretinin iyice baskın çıktı "ı, Marksizmin, neoMarksizmin, fenomenolojinin yıldızlarının parladı "ı bir dü!ünce ikliminde kültür çözümlemeleri, yazınbilimsel ve göstergebilimsel çalı !malarıyla yapısalcı sanat ve edebiyat ele!tirisinin önemli figürlerinden biri haline gelen bir dü !ünür, 1973’te, dizgelerden, prensiplerden ve siyasetten usanıp, sonradan bir söyle !ide ifade etti"i üzere, “belirli bir hazcılı"ın, yüzyıllardır bastırılan, gözden dü !mü! bir felsefeye geri dönü!ün sorumlulu"unu alma” (aktaran Culler 103) iste "ini hayata geçirerek metnin verdi"i hazza dair bir kitap yayımlar. %ahıs Roland Barthes, eser Metnin Hazzı’dır ( Le Plaisir du texte).
Barthes “Haz üzerine yazılacak bir metin ancak kısa olabilir, çünkü haz, sadece, dolaylı bir hak arayı !ı olarak iddia edebilir kendini” demi !tir. Büyük ilgi uyandıran kitabın Fransızca ilk baskısı bu anlayı ! do"rultusunda 105 sayfalık bir metin içerir. Eser sadece içindekiler kısmında ba !lıklandırılmı!, alfabetik sıra izleyen kırk altı kısımdan olu !ur. Parçalı formuyla kuram kaygısı ta !ımayan, spontane geli !mi! bir dü!ünceler serisi gibi okutur kendini. Ba !lıklar arasında Communauté (Cemiyet), Droite (Sa "), Politique (Politika), Résistances (Dirençler) gibi politik ifadeler, Émotion (Heyecan), Ennui ( #ç Sıkıntısı), Peur (korku) gibi duygu sözcükleri, Commentaire (Yorum), Dire (Anlatım), Inter-texte 23
(Metinlerarasılık), Nomination (Adlandırma), Signifiance (Anlamlılık) gibi dilbilim ve edebiyat terimleri yer almaktadır. Dizindeki sıralama, eserin uzamsal kurulumuyla Barthes’ın yapısalcı e "ilimlerine göz kırparken, içeri "in dü!ünsel çok yönlülü"ünü de açık eder. Barthes bu eseriyle döneminin sosyo-ideolojik kaygılarından sıyrılıp, sınıf, grup farkı gözetmeyen, dil, kültür ayrımına gitmeyen, okurun alaca "ı haz üzerine kurulu bir estetik hayaliyle edebiyatı hazcılıkla bulu !turmaya giri!ir. Ama susturulmu!un savunulu !u kolay de"ildir, çünkü ona göre haz alan okur sırf haz almakla neler ba !ardı"ının farkında de"ildir. Duvarları, sınıfları ve ayrımcılı"ı yıkıp, kendisiyle çeli !meyi, mantıksızlık ve sadakatsizlik suçlamalarına hedef olmayı dert etmeyecek bir birey, bir anti-kahraman gerekmektedir. Barthes’a göre bu imkânsız de"il, halihazırda vardır zaten: okur okudu "undan aldı"ı haz sayesinde bu anti-kahramana dönü !ür (97). Haz alan okurları bir araya toplayan bir dernek (“Metin Sevenler Derne"i”) hayal etti"inde ise Barthes asıl sıkıntıyı !öyle açıklar:
Böyle bir derne"in üyelerinin, hiçbir ortak noktası olmazdı (çünkü haz veren metinler konusunda her zaman hemfikir olunmayabilir), ama dü!manları aynı olurdu: ya kültürel konformizme dayanarak, ya katı bir usçulukla (edebiyatta ‘mistik’ bir unsurun bulunmasından ku!ku duyarak), ya politik bir ahlakçılıkla, ya göstereni ele!tirerek, ya aptal bir yararcılıkla, ya soytarılara yakı !ır bir çi"likle, ya da söylemi yıkarak, söz arzusunu yok ederek, metni 24
ve metnin verdi "i hazzı tartı!ma konusu olmaktan çıkaran her türlü ba! belası. (105) Barthes’a göre kim ne derse desin, dü !manı ne olursa olsun estetik haz bütün ideolojilerin ötesinde vardır ve onların ardından da varolmaya devam edecektir. Eserinin ba!ında terminolojik açıdan ya !adı"ı zorlu"a de"inen yazar metnin verdi"i hazzı (bazen iç içe geçen) iki düzlemde incelemeye alır: plaisir ve jouissance (Türkçe kar !ılıklarıyla haz ve doyum). Buna göre haz veren metin
memnun edip esenlik veren, kültürle ba "ını koparmadan i !leyip rahat bir okuma sunan bir metinken, doyuma ula !tıran metin kaybetme duygusu vererek huzursuz eden, tarihsel, kültürel ve psikolojik dayanakları sarsan, zevk ve de "erlerdeki kararlılı"ı bozan, dille ili !kiyi krize sürükleyen bir metindir (104) (Tablo 1). Metindeki, toplumsal i!levin ve yapısal i!leyi!in ötesine geçen a !ırılıklara doyum e!lik eder, kültürün rahatça yayılabildi "i durumların sundu"u esenlik ve memnuniyet hissi ise, doyumun travmatikli "inden ayrı olarak, hazzı beraberinde getirir. A!a"ıda tablo halinde sunulan haz/doyum kar !ıla!tırması metnin altı, on bir, yirmi bir, yirmi altı ve otuz dördüncü bölümleri gözetilerek hazırlanmı !tır: Haz (plaisir)
Doyum (jouissance)
Memnun eder.
Bozguncudur.
Kültürün içinden gelir.
Kültürün yıkımına katılır.
Anlatılabilir.
Anlatılamaz.
Elde edilir.
Elde edilemez, yitimden ayrılamaz.
Toplumsalın onayı ile güvence verir.
Geçi !sizli"i ve sapkınlı"ı ile rahatsız eder.
Tablo 1: Metnin Hazzı’nda haz ve doyum
25
“Metnin verdi"i hazzın, olay yarattı "ı açıktır” der Barthes, “bunun nedeni ahlakdı!ı olması de"il, konudan ba # ımsız olmasıdır” (111). Onun haz veren metin kuramı sapkınlı"ı ile övünür, bedeni bünyesine alır. Bu sebepledir ki metnin verdi"i haz bedensel, ben’in ideolojilerine kar !ı tarafsızdır: Ne zaman, bana haz veren bir metni ‘çözümlemeye’ giri !sem, kar !ıma çıkan, ‘öznelli "im’ de"il, ‘birey’ olarak varlı"ımdır, bedenimi di"er bedenlerden ayıran ve ona kendi acılarını ve kendi hazzını teslim eden bir veri: doyumu ya !ayan bedenimdir kar !ıma çıkan. (139) […] Metnin hazla bulu!tu"u an, bedenimin kendi dü !üncelerini izleyece"i andır - çünkü bedenim, benimle aynı dü !ünceleri payla!maz. (106) Barthes’ın estetik haz deneyimi, duyuma gönderme yapan bedenselli "i ile, çıkardan arınmı!lı"ı hatırlatan konudan ba "ımsızlı"ı ile Kant’ın görü!lerini anımsatır. Haz ve ele!tirinin diyalo"una ise !öyle yakla!ır Roland Barthes: “Bir metni, ondan aldı"ım hazza göre de "erlendirmeye kalktı"ım zaman ‘bu iyidir, !u kötüdür’ deme hakkım olmaz”, yanıt ancak “bu, budur” olabilir, “Hatta daha ileri gitmek gerek: Bu, bana göre budur!” (104). Ancak yine de metnin verdi "i hazzın “hukuku, ele!tirel bilime dayalıdır”, çünkü estetik hazzın kolay da "ılırlı"ı ve geçicili"i yüzünden güvenilmezli "i pozitif bilimin bakı ! açısına uymaz (132). Bu 26
sebeple metin prati"inin hem erotik hem de ele !tirel de"erini vurgulayacak bir metin kuramının “pek fazla kuramsal gelece "i yoktur: kurdu"u, amaçladı"ı, dayandı "ı !ey, bir uygulamadır (yazarınki), kesinlikle bir bilim, bir yöntem, bir ara!tırma, bir e"itim de"ildir” (137). Barthes metnin hazzının bilimsel bir çerçevede de "erlendirilemeyece"i vurgusuyla kendisini hedef alacak hazcılık ele !tirilerinin önünü biraz olsun kesmek ister görünür. Ama bilimselin övgüsü gibi ba !layan dü!ünceler vurucu bir sonuca ba "lanır: “Bilimselli"imiz, zeki olmayı !ımızdan kaynaklanıyor olsa gerek” (138). Yine Barthes eserinin ba !ında ifade etti"i gibi kendisiyle çeli !mekten korkmaz. Metin konu dı !ıdır, onun söylediklerinin arkasında hiçbir ses (Bilim, Dava, Kurum) yoktur, metnin verdi "i haz belirli bir ideolojiye ba"lı de"ildir, der ama “hâkim ideolojiden” ba "ımsız metni kısır, üretmeyen addeder: “Metnin, gölgesine gereksinimi vardır: bu gölge biraz ideolojidir, biraz temsildir, biraz öznedir” (117). Buradaki sıkıntı haz-doyum ikili "ine dayanır. Barthes kültürün klasiklerin okunması yoluyla sundu "u esenli"in haz katkısını gözardı etmek istemez. Bu haz (doyumun getirdi "i) ego-yıkıcı bir sarsıcılıktan çok uzak, ben’in kültürdeki yerini onayan, huzur verici bir deneyim olarak edebiyattan alınan zevki peki!tirir. Haz - doyum belirsizli "ini bir tarafa bırakıp bir edebiyat eserinden alınan keyfe edebi haz olarak yakla !tı"ı zamanlarda Barthes’ın tutumu daha çok alımlamacıdır. Edebi hazza okur perspektifinden de "er biçer. Okuru türlere ayırır,
27
herbirinin kendine has metinsel bir haz fikri oldu "unu ifade eder: feti !ist okur metni parça parça de "erlendirir, söz gruplarının, alıntıların, sözcüklerin kullanımlarının sevdalısıdır; saplantılı okur üstdillerden, çözümleme ve yorumlardan haz alır; paranoyak okur akıl yürütmecelerin, kurgu oyunlarının pe!inden gider; histerik okur ise metne ele !tiri gözlü"ünü çıkararak, dil beklentisi gütmeden, tüketim zihniyetiyle yakla !ır (139) (43. bölüm) (Tablo 2). Okur Türleri
Haz Kaynakları
Feti!ist okur
Parçalar, alıntılar, söz grupları
Saplantılı okur
Üstdiller, çözümleme ve yorum
Paranoyak okur
Akıl yürütmece, kurgu oyunları
Histerik okur
Herhangi bir ele!tirel bakı!sız tüketim
Tablo 2: Roland Barthes’a göre haz alan okuyucu türleri
Okumayı bir çe!it nevroz olarak de "erlendiren, metnin hazzının ideolojik ba"ımsızlı"ını her fırsatta vurgulayıp bunun sebebiyet verdi "i tutarsızlıkları liberalizmden çok sapkınlı "a ba"layan Barthes, Freud (“haz ilkesi”, “Oedipus”) ve Lacan (“ jouissance”) göndermeleri ile psikanalitik terminolojiyi, her sa "cısolcu çatı!masını fırsat bilen toplumbilim argümanlarını etkileyici ve bir o kadar provokatif bir dille kullanır. Yayımlandı"ı dönemde çok ses getiren ve bugün Roland Barthes’ın ismiyle bütünle !mi! bir eserdir Metnin Hazzı. Döneminin edebiyat kuramı sahnesi de göz önüne alındı "ında o tarihten bu yana çe !itli ele!tirilerin hedefi oldu"unu tahmin etmek güç de "il. Barthes ise daha metni
28
yazarken gelecek tepkilerin ve hangi çevrelerden geleceklerinin farkında. Eserinin bir yerinde !öyle söylüyor: Herhangi bir yerde, metnin verdi "i haz üzerine bir tek sözcük söylemeye kalktı "ınız an, iki jandarma hemen tepenize iner: politika jandarması ve psikanaliz jandarması: bir bo !unalık ve / ya da suçtur haz, ya ba !ıbo!tur ya da bir sonuç getirmez, sınıfa ba "lı bir dü!üncedir ya da bir yanılsamadır. (135) Ba"lama psikanaliz jandarmasını davet eden bir ele !tiri Fransızca profesörü Betty R. McGraw’dan geliyor. Barthes’ın çalı!masına psikanalitik bir elbise diken McGraw, yazarın hedeflerini de bu minvalde okuyor. “Barthes’s The Pleasure of the Text: An Erotics of Reading” (Barthes’ta Metnin Hazzı: Bir
Okuma Eroti"i) adlı makalesinde, Barthes’ın eseriyle birlikte elimizde okumanın hem bir poetikasını hem de bir erotizm bilgisini tuttu "umuzu ifade ediyor. McGraw, Barthes’ın, öncesinde, yapısalcılı "ın baskısıyla dilbilimsel modeller üzerine çalı!arak edebiyat kuramına bir bilim berraklı "ı ve özeni getirdi "ini söylüyor. Yeni Barthes ise metinsel hazzı ihmal edilmi !li"inden kurtararak edebiyata ve göstergebilime rahat bir nefes aldırıyor. McGraw, Barthes’ın döneminin psikanalitik e "ilimlerinden etkilenerek metni anlamlandırma sürecini rasyonel mantı"ın ba!atlı"ından özgür bırakmayı amaçladı "ını vurguluyor (945). Böylece metin prati"inin bastırılmı! erotik de"eri Metnin Hazzı’nda geri dönüyor. McGraw yine Barthes’ın okuma eroti "ini kurgularken okuyucunun psi !esini kavrayı!ına dahil ederek psikanalitik bir süreç yürüttü "ünü ve böylece psi !ik 29
dürtüler ve sosyolojik saptamaların efektleri üzerine ihtimamlı bir analize ula!tı"ını iddia ediyor (948-49). Barthes’ın çabasının bo !unalı"ını, sonuç getirmezli "ini ifade eden bir incelemeye ise edebiyat ele !tirmeni Carlo Ossola’nın Metnin Hazzı’nın #talyanca çevirisine yaptı"ı “Etkili Araç” ba!lıklı sunu!unda rastlıyoruz. Ossola, Barthes’ın kuramla!tırabileceklerinin tutsa"ı oldu"unu ileri sürüyor. Ona göre Barthes’ın çalı!ması istedi"i sonuca ula!amadı"ı için ta!kınlı"a dönü!mü! bir edim gibidir; kuram parça parça olmu !tur, haz veren metin fikri, ele gelmeyen bir hipoteze dönü!mü!, dolayısıyla sonuç eksik kalmı !tır (16). Postyapısalcılık kuramcısı Jonathan Culler ise Roland Barthes üzerine yazdı"ı monografta eseri metinsel hazza dair bir kuram olarak de "erlendirmesinin yanı sıra bir rehber, hatta bir itiraf olarak okur. Culler, “[Barthes] tüketicinin hazzına ve okuma hazlarının tipolojisine ya da haz alan okuyucuların hazzına dayanan bir estetik hayal etmekteydi” diyor (104). Culler’ın da ifade etti "i gibi bu, Barthes’ın en zor projesi: Bir taraftan daha önce yapısökümcü çalı !malarıyla if !a etti"i gizemlile!tirmelere kendini kaptırmı! izlenimi verirken di "er yandan entellektüel gelenekselcili "i bozmak hedefinde bir Barthes var sahnede. Her anlamda radikal bir adım. Feminist ve psikanalitik edebiyat teorisi üzerine çalı !malarıyla ünlü Jane Gallop bu radikal adımı, Barthes’ın haz meselesi üzerine cinsel politikaları davet eden “The Perverse Body” (Sapkın Beden) adlı yazısında de "erlendirir. Gallop, Barthes’ın sol meyilli ideolojik kültür ele !tirilerinin ardından hazcılı"a geçi!ini
30
epistemolojik bir kopu! olarak ele alırken yazarın yeni stilindeki sübjektifli "e odaklanır. Gallop, Barthes’a gelen ele !tirilerin Metnin Hazzı’ndaki bedenler ve hazlar fizyolojisine tutkulu bir sa"-sol ahlak sorgusu çerçevesinde yakla !tı"ını vurgularken, negatif ve pozitif ele!tirilere iki uç olarak Annette Lavers’ın Roland Barthes: Structuralism and After ’ı ile Steven Ungar’ın Roland Barthes: The Professor of Desire’ını gösterir. Lavers, Barthes’ın bir ele !tirel entellektüel olarak
sürdürdü"ü mücadeleci pozisyonuna burjuva yazar imajı takınarak ihanet etti "ini söylerken, Ungar onun bu eserle birlikte eskisinden çok daha mücadeleci davrandı "ına, objektif bilimsel ele !tirinin otoritesini sorguladı"ına i!aret etmektedir (alıntılayan Gallop 102). Gallop ise eserin her iki yönde de hararetli ele!tiriler üretebilmesinin Barthes’ın yeri geldi"inde malzemesinin politika ile ili!kisini kesti"inden, yeri geldi "inde de okuyucusunu beklenmedik bir politikle!me ile kar !ıladı"ından kaynaklandı "ını belirtir (104). Vardı"ı sonuç ise yazarın, hazzı her !eyin ötesinde ciddi bir politik soru olarak tekrar sundu "udur. Hazza politik bir perspektiften bakan bir isim de Marksist edebiyat teorisyeni Fredric Jameson’dır. O “Haz: Siyasal Bir Mesele” isimli makalesinde Barthes’ın eserini arzu ve hazların metala !ması sorunsalı üzerinden de"erlendiriyor. Kendi ba!ına hazzın bir !ey ifade etmedi "i, etkinlikler yoluyla hissedilen ve zaman geçtikçe zayıflayan bir haz etkisinin söz konusu oldu "unu vurgulayarak ba!lattı"ı yazısını, insanların bugün haz diye dü !ündükleri !eyin bir meta saplantısından ba !ka bir !ey olmadı"ı iddiasıyla sürdürür (83). Jameson Barthes’ın hazcılı"ını halinden memnun, inatçı bir keyfimbilircilik olarak ifade
31
eder. Onun okuma ve yazma ânına a !ırı ba"lılı"ı bir keyfimbilircilik teorisi haline getirdi"ini söyler. Jameson tüm bu hazcılık yöneliminin ardında ise daha derin bir siyasal ve ideolojik konumun araçlarını görmektedir. Ona göre, teorik yöntemleri solun felsefi gelenekleriyle tarihsel bir ili !ki içinde olan Barthes sol siyaseti reddedi!inin teyidini fiziksel hazzı te !vikte bulur (86). Jameson bu süreci “bir orta sınıf deneyimi, vicdani bir kaçı !” olarak niteliyor (93). Bu yolda solcu siyasetten sıkılıp ki!isel kurtulu!u bireysel doyum konularında arayan bir Roland Barthes portresi sunuyor Jameson. Ele!tirmen argümanını peki!tirme hedefinde, Metnin Hazzı için !u övgüyü yapmayı ihmal etmiyor: “Barthes’ın kitapçı "ının tarihsel
erdemlerinden biri […] solda bir tema olarak hazzın açıkça tartı !ılmasını me!rula!tırmı! olması” (88). Hazcılıkla beraber Barthes’ın tarih ve siyasetten kaçar görünümünün bir görünümden öte olmadı "ını savunuyor Jameson: Her durumda, tarih ve siyasetten kaçı! bile, o gerçekliklere bir tepki ve onların her yerdeki varlıklarını kayda geçirmenin bir yoludur; zaten Barthes’ın denemesinin büyük erdemi de, jouissance deneyimine siyasal açıdan belli bir de "eri yeniden
kazandırması, jouissance’ı ancak siyasal ve tarihsel bir ikileme bir yanıt olarak okumayı olanaklı kılmasıdır. (90) Jameson, Barthes’ın hazcılı "ını ütopyanın, ve bir bütün olarak toplumun sistemli devrimci dönü!ümünün mecazı olarak okur. Yani, haz, her durumda, siyasal bir slogan.
32
Metnin Hazzı üzerine görü! bildirmi! bir ba!ka edebiyat teorisyeni,
ele!tirmen Terry Eagleton. Barthes’ın anlayı !ında okumayı yatak odasına benzeten Eagleton, onun kuramını özel, asosyal ve esasen anar !ik bir deneyim olarak tarif ediyor (95). Okumanın bir çe !it esriklikle, cinsel orgazm metaforu ile de"erlendirildi"i vurgusundan sonra, “Ba !kalarının sadece kitaptan de "il, yiyecekten bile mahrum kaldıkları bir dünyada bu tuzu kuru avangard hazcılı "ın biraz rahatsız edici bir tarafı vardır” diyor (95). Eagleton’a göre Barthes’ın kuramındaki sorun sistematik dü !ünceye kar !ı sergilenen liberal bir ho!nutsuzluk ve okurun tarihsel ve toplumsal konumunun görmezden gelinmesidir. Yine Jameson gibi o da Barthes’ın hazcılı "ında siyasi bir neden aramaktadır. Eagleton, Barthes’ın “Metin, Politika Baba’ya gerisini gösteren vurdumduymaz bir ki !idir” lafına gönderme yaparak siyasi babaları köklerinden sarsan toplumsal bir patlamayı, 68 Fransa’sındaki otoriterlik kar !ıtı ö"renci ayaklanmalarını hatırlatır (152). Metnin Hazzı’nda onu solculu "un ciddi ideolojik mücadelelerinden kaçıp
hazcılı"ın nefsine dü!kün alemine sı "ınır addeden ele !tirmenlere Barthes’ın cevabı ise yine metninin içinden gelir: Hazzın (özellikle metinden alınan hazzın), sa " kanada ait bir dü!ünce oldu"unu kabul ettirmeye çalı !an bir mitoloji var. Sa" taraf, soyut, sıkıcı, politik olan her !eyi bir çırpıda sol tarafa atıyor ve hazzı kendine saklıyor: sonunda edebiyattan haz alma yolunu bulanlar ho! geldiniz aramıza! Sol tarafta da, ahlakçı bir yakla !ımla 33
(Marx’ın ve Brecht’in puroları unutularak), her türlü ‘hazcılık kalıntısına’ !üpheyle, horgörüyle yakla !ılıyor. (110) Halbuki Barthes’a göre haz “naif bir kırıntı de "ildir; sa"duyunun ve duyumun mantı"ından ba"ımsızdır; haz, bir sürüklenmedir, hem devrimcidir hem de toplumdı!ıdır, ve hiçbir toplulu"un, hiçbir anlayı !ın, hiçbir özel söyleyi ! biçiminin hesabına çalı !maz” (111). Bu anlayı! Barthes’ı politik içeriklerinden mümkün mertebe arınmı !, metinsel nitelikleriyle öne çıkan, okuma odaklı bir “edebi haz” fikrinin arayı !ına itmektedir.
34
Üçüncü Bölüm
EDEB! HAZ
#ster haz ister doyum olarak ifade etsin, Barthes metnin zevk
mekanizmalarının üzerindeki örtüyü kaldırırken insan bedeninin erotik yanını ortaya serer gibi çalı!ıyor. Onun yapısöküm ve çözümleme birikimi bu sefer okumanın erotik bilgisinde i !liyor. Haz alma hakkından ba !ka bir iddiayla harekete geçmedi "i için de bizi, tuzu kuru bir hazcılık övgüsünden ziyade e"ilimlerin genel akı!ına kapılmamı!, bireysel, ama öznel olmayan bir metinsel haz kuramı kar !ılıyor. Barthes metinde neyin haz verdi "ine, yazarların yazılarının hangi yollarla bizi keyiflendirdiklerine cevap arıyor. Bu u "urda “harcanan tüm çabalar, metnin verdi "i hazzı maddele !tirmek, metni […] bir haz nesnesine dönü!türmek amacı ta!ıyor” (136). Barthes’ın estetik haz nosyonu, metne, edebiyat eserine odaklanmasıyla bir “edebi haz” kavramı do"urur. Metnin Hazzı bu bakımdan bir bütün olarak öncesizli"i ile neredeyse bir envanter niteli "indedir. Bununla birlikte açık edilmi ! haz kodlarını sosyo-politik göndermelerin arasından çekip çıkarmak ve onların dökümünü yapmak gerekiyor. Onun “edebi haz” anlayı !ı kendinden önceki estetik haz fikirlerini de harmanlamı!tır. Aristoteles’ten Freud’a uzanan etkile !im a"ı Barthes’ın metinsel haz teorisine çe !itli kavramlarla yön verir: Mimesis’ten metnin biçimsel 35
özelliklerine ve kurgunun yazımına, “yabancıla !tırma” etkisinin kullanımlarından okuma biçimlerine, kurmaca hazzı ve katharsis’ten “son”un önemine uzanan bir yelpazedir ortaya çıkan. Bu bölüm de "inilen kavramlar üzerinden Metnin Hazzı’nda u"ranmı! her bir haz dura"ını, Barthes’tan sonra edebi haz mevzuunda
yazmı! di"er bazı yazarlardan da görü !ler alarak tekrar ziyaret etmi !tir. * * * “Metin bir feti! nesnesidir ve bu feti ! beni arzular ” diyor Barthes (114). Ona göre yazılan metin okurunu arzuladı "ını kanıtlamalıdır ve bunu ancak yazının kendisiyle yapar: “Yazı, dilin ya !ataca"ı doyumların bilimidir, dilin kamasutrasıdır (bu bilimin yazılı tek kayna"ı da yazının kendisidir)” (99). Barthes’ın edebi haz kaynaklarını okurda de "il de metnin içinde arama fikri Rus Biçimcilerinin çalı!malarını hatırlatır. Metnin Hazzı Rus Biçimcileriyle estetik ve fikirsel yakınlıklarına ula !madan evvel açılı !ı Poetika’ya selam göndererek yapıyor. Aristoteles’in metninin sanat ediminin kalbi olarak niteledi "i mimesis, Roland Barthes’ın eserinde de haz kaynaklarının ilki olarak kendini
gösteriyor. Dil büyük hazlara gebe olan mimesis kabiliyeti ile öne çıkıyor. Sözcükler, dolambaçlar, tümceler, sıfatlar, kopmalar, göstergeler ve onların temsil ettikleri nesneler bir tür serap yaratıyorlar. Okur büyük bir co !kunlukla kendini temsil dünyasının içine bırakıyor. Mimesis Aristoteles’in metninde oldu"u gibi Barthes’ın eserinde de etken, üretken bir anlam ta !ıyor. Fusillo Edebiyatta
36
Estetik ’te Aristotelesçi mimesis görü!ü için “temsil”, “simulakr”, “alternatif in !a”
ve “kandırma özelli "ine sahip simülasyon” gibi ifadeler kullanıyordu (22). Barthes da bu yakla !ımları do"rular nitelikte bir mimesis denklemi kuruyor: “Metinsel hazzın mekânı, taklitle örnek arasındaki ba "ıntı de"ildir (taklit ba"ıntısı), ama kandırılanla taklit arasındaki ba "ıntıdır (arzu ve üretim ba"ıntısı)” (134). Yazar adlandırma ve imgelem yoluyla metnin gerçekli "ini kuruyor, burada basit bir taklit veyahut temsilden öte bir bilinç devrededir. Barthes okudu"u eski bir metinden örnek vererek yemek adlarının geçti "i bir parçayı oldu "u gibi sıralamı!: süt, ya"lı ekmek, krem !antili peynir, reçel, Malta portakalı, !ekerli çilekler… Sonra bu kısmı okumaktan aldı "ı keyfe dair !unu soruyor: “Bu […] sadece temsilin verdi "i bir haz mıdır (yani sadece obur okurun payla !aca"ı bir haz mı)?” (127). Cevap yazarın mimesis görü!üne ı!ık tutuyor: Ama ben ne sütü ne de !ekerli besinleri severim ve bu tür sofraların ayrıntılarıyla ilgilendi"im pek enderdir. Burada “temsil” sözcü"ünün ba!ka bir anlamına dayalı, farklı bir !ey gerçekle!mektedir. […] Romancı […] yemekleri sıralayarak, adlarını söyleyerek, tebli " ederek (bunları tebli" edilecek !eyler olarak görerek), okura, maddenin son durumunu dayatmı ! olur. (127) Yazar metin aracılı "ıyla okura seçilmi ! bir yüzey sunuyor; maddelerini kendi seçti"i ve okuyucusuna kabul ettirdi "i, bu maddelerin metin içi 37
gerçekliklerine ve ereklerine onları ikna etti "i bir düzenek, bir simülasyon. Duygu i!lerli"i de, alternatif duygu ya !amları vaat eden, gerçekli "in fantazmatik uzantılarından beslenen bu kurgu dünyası ile aktive edilmi ! oluyor. Barthes, “bitimsiz olan metnin dı !ında ya!amanın olanaksızlı "ı”nın altını çiziyor: “[K]itap anlamı yaratır” diyor, “anlam da ya !amı” (120). Mimesis aslında anlamlardan anlamlılık üretme prati"i. Peki Barthes’a göre anlamlılık nedir? “Anlamın duyular aracılı # ıyla üretilmi !li # idir ” (138).
* * * Aristoteles gibi Barthes da mimesis’i takiben kurgunun yazımına yöneliyor. #ster sözcük ve cümle düzeyinde olsun, ister pasajlar ve bölüm geçi!lerinden bütüne yayılsın, haz veren kullanımların izinden gidiyor. “Sözcü "ün erotik özellik kazanmasının, birbirine kar !ıt iki ko!ulu vardır ve iki ko!ul da a!ırılık düzeyindedir” diyor Barthes. Buna göre sözcü "ün “ya abartılı ölçüde tekrarlanması gerekir ya da beklenmedik olması, yenili "in getirdi"i tadı ta!ıması” icap eder (124). Kant yenilik ve sürekli de "i!imin keyfini savunurken, Poe tekrarların sundu "u ses ve ritim duygusunu zevkle ba "larken, Barthes, Freud referansını da eksik bırakmayarak iki seçene "i de haklı çıkarıyor. Freud “Haz #lkesinin Ötesinde”de çocukluk ve yeti !kinli"in haz kaynaklarında olu!an farklılıklara de"inirken çocukların yinelemelere doymadıklarını, özde! bir !eyin yeniden ya !anmasından haz aldıklarını belirtmi!tir. Yeti!kinler ise hep yenilik isterler, bu onlar için ho !lanmanın
38
ko!uludur (46). Barthes’a göre ise “doyum ancak mutlak yenilik aracılı"ıyla gelebilir, çünkü bilinci sarsacak (çürütecek) tek !ey yeniliktir” (123). Bununla birlikte, söylenenlerin tam tersinin de do"ru olma ihtimalini hesaba katmamazlık etmez. Biçimsellik ve birebirlik ko!uluyla “doyumu getirenin aslında tekrarın kendisi oldu"u da ileri sürülebilir. Birçok etnografik örnek var: saplantılı ritimler, büyü müzikleri, dualar, ayinler, buda törenleri” (124). Barthes’ta “doyum getiren olarak bilincin sarsılı !ı” Rus Biçimcilerinin “algılama otomatizmini yıkma” nosyonu ile örtü !üyor. Yazarın !öyle bir açıklaması var: “Edebiyat dili, “salt” dile, dilin özüne, dilbilgisine (böyle bir dil, elbette, sadece bir dü !ünceden ibarettir) uyum gösterdi "i ölçüde, sarsıntıya u"ruyor, kendini a!ıyor, kendini yok sayıyor ” (113). Ona göre biçimi bozulan dil doyuma ula!tırıyor (121). “Söylemi, mantı"a zarar vermeksizin kesmek, oymak” (100). Tümce yapısındaki kopmalar ve ba "lantısızlık, bir çe!it uyu!mazlık, yersizlik hissiyle beraber dikkati yeniden metne ça "ırıyor. Yerle!ik kurallarla oynanan oyunlar, yenilik, dolaylı yıkım… Adlandırmayı bozmak. “Anlatım yapısı bozulmu !tur […] haz okura bundan daha iyi sunulamaz” (101). Dilde teknik düzeyde gerçekle !en bilimum dönü!ümler algıda farklılı"ın yolunu açıyor; dolayısıyla edebiyat dili kendine özgü bir kurulum içinde okurun duyumunu !ekillendiriyor. Bu dille her kar !ıla!ma bir ilk defalık özgünlü "ü kazandı "ı için de haz kaçınılmaz oluyor. Barthes bu algıda farklılık yaratma mevzusunu metnin yapılandırma ve ba"lantılandırma süreçleri için de ele alıyor. “Hazzın kayna "ında bulunan ya da
39
ona biçim veren tmesis” kavramına odaklanıyor (102). “Yazı Üzerine Çe!itlemeler”de “Tmesis” olarak ba !lıklandırdı"ı bölümde !öyle söylüyor: “Yazı, aslında, yüzeyin üzerindeki bir çatlaktan ba!ka bir !ey de"ildir […] Yazının süreksizli"e gereksinimi vardır, süreksizlik bir bakıma yazının ortaya çıkmasının do"al bir ko!uludur” (54). “Tmesis” Yunan kökenli bir sözcük. “Kesmek” anlamına geliyor. Dilbilimsel uygulaması bir bile!ik sözcü"ün ya da söz grubunun iki parçaya ayrılarak aranın ba !ka sözcüklerle doldurulması olarak gerçekle !iyor. Barthes bu ba"lam içinde tmesis’i yazının iki ucunu bir araya getiren eklem noktalarını belirtmek için kullanıyor. Onun için tmesis aralara ekler yapma e "ilimidir. Barthes metni “dokuma” olarak tanımlarken tmesis bu a" örgüsünün kurulumunda önemli bir i!leve sahip. Aslında noktaları birle !tirme oyunu gibi bu; bir olaydan di "erine geçi!i sa"layan, metni yürüten ara bölümler. Eklenen geçi !lerle birlikte hem yazının ihtiyacı olan süreksizlik sa "lanıyor hem de bu durum, ini !leri ve çıkı!larıyla kendine has bir doku vaat ediyor. Robert Miklitsch, Roland Barthes’ın eseri üzerine yazdı "ı makalede tmesis’in yapısal düzeyde metnin hazzına katkılarından bahsediyor. Miklitsch,
metinsel haz tanımını farklılıkların tmetik oyunu olarak açıklıyor (111). Farklı stillerin art ardalı"ı ve geçi!sizli"inin yazıyı olu!turan kırılmalara, kopmalara, düzensizliklere sebebiyet verdi "inin üzerinde duruyor. Metin kimi zaman okura derin bir nefes aldırıp onun olan biten üzerine dü!ünmesine fırsat verirken, kimi zaman onu rahat bırakmıyor, istenen izlenimi
40
verebilmek için darbe üstüne darbe vuruyor. Tmesis metni hem duygu hem de enerji bakımından zenginle !tiriyor. Tmesis, faaliyetini okuma biçimlerine de yansıtır. Barthes okumanın bir
etkinlik olarak kitabın üzerinde birtakım izler bıraktı "ını söyler. Onun ho !una giden de bunlar: satırlar üzerinde hızlanmak, zıplamak, ba !ını kaldırıp ara vermek, sonra metne tekrar dalmak. Buradan Barthes’a göre iki farklı okuma biçimi türüyor: Birincisi, do"rudan hikâyenin dü "üm noktalarına gider, metnin yüzeyini dikkate alır, dil oyunlarını gözardı eder […] öteki okuma biçimi, hiçbir !eyi atlamaz: a"ırdır, metne yapı!ır, ba!ka bir deyi!le, kendini vererek ve iyice kapılarak okur, metnin her noktasında dili bölen ba "lantısızlıkları kavrar - ama hikâyeyi kavramaz; (mantıksal) geli !im de"ildir onun ilgisini çeken, do"ruları örten kabu"u sıyırmak istemez, kabuklardan olu !an anlamlamayı inceler. (103) Barthes’a göre metindeki geçi !lerin, dönü!ümlerin sebebiyet verdi "i ritim duygusu alınan hazzı peki !tirir. Daha hızlı okunup çabuk geçilen bölümler ile dikkat kesildi"imiz, heyecanla sarıldı "ımız kısımların art ardalı"ı ritmik bir bütün olu!turmaktadır. Okuma biçimleri konusunda detaylı bir incelemeye Brian L. Ott’un medya çalı!malarında hazzın yerini sorguladı "ı makalesinden ula !abiliyoruz. Bu makalede Barthes’ın okuma erotizmi, sundu "u okuma biçimleri vasıtasıyla ele 41
alınıyor. Ott, Barthes’a göre metin fikrinin metaforikli "inden bahsediyor; öyle ki metnin kendisi dile kar !ı belli bir tavır alı!ı, bir perspektif olu!turmayı simgeliyor (201). Metin deneyimi bir üretim faaliyeti. Hazza önayak olan da bu üretim. Yine de bunu bir metodoloji ya da teknik olarak benimsememek gerekiyor. Ott’a göre okuma erotizmi ele!tirel bir uygulama, tutumlara, bakı ! açılarına ihtiyaç duyan bir süreçtir (202). Barthes’ın okuma biçimleri iç içe geçmi ! üç duyarlılıkta ele alınıyor Ott’un makalesinde. Bunlar anlamlılık ( significance), seyir (cruising ) ve savrulma (drifting ) (203). Barthes’ın eseri bu üçünü de açıkça belli ediyor. Metin söz da"arcı"ı, göndermeler, okunabilirlik gibi özellikleriyle okurunu seçerken, mesajların, imaların, göndermelerin sundu "u anlamlılık laf kalabalı"ının ötesinde, adların, sıfatların hâkimiyetini ta!ıran anlamın geri kazanım operasyonuna dönü!üyor. Seyir ise haz pe !indeli"in bir getirisi; sürekli tetikte olmak ve detaylarla ilgilenmeyi, dildeki de "i!imleri anında tespiti gerektiriyor. Savrulmaya gelince, o, Barthes’ın deyi !iyle “bütünlü # e dikkat etmedi # im an kendini gösterir, dildeki yanılsamalara, ba !tan çıkarıcılı"a, !a!kınlı"a kapılıp” oradan oraya sıçramaktır (107-08). Bu minvalde okuma biçimleri fikrini derinle !tirmek üzere Eric Livingston’ın “The Textuality of Pleasure” adlı makalesine ba !vuralım. Livingston’a göre okuma biçimleri ile beraber metin kendi farkındalı "ını da kurmu! oluyor. Bu çift yönlü süreçte metin kendini okuttukça metin olma özelli"ini peki!tirirken, hissedilen metinsellik okuma bilincini olu !turuyor. “Bir
42
metin nasıl okunaca "ının bilinciyle beraber ke!fedilir” diyor Livingston (657). Metin aslında okunma biçimini içinde ta !ımıyor, sadece onun tarifini yapıyor. Livingston metinden alınan hazzı okuma etkinli "inin adım adım, zamanla gözler önüne serilen ürününe kavu !maya ba"lıyor (660). Metinsellik mimetik fonksiyon kazanıyor ve böylece okur kendisini devam eden bir yaratım sürecinin içinde buluyor. Metinselli"e zaman fikri üzerinden de de "iniyor Livingston. Okur metnin içinde gerçek zamanı unuttukça okumaktan haz alıyor (664). Gerçek ya !amın sürekli dalgalanmalarına katlanmaya çalı !ırken, kendi ritmine göre okuyarak kurgusal ya!amın akı!ına söz geçirebilmek burada önemli olan: metni durdurabilmek, hızlandırabilmek ya da yava !latıp duraklatmak, geriye dönmek veya gelece"e sıçramak bir çabukta. Okur olarak bu tanrı gücünün farkına varmak haz veren. Zamanın boyun e "i!ine tanıklık edebiliyor olmak. * * * Zamanı kontrol etme, kendi keyfine göre düzenleyebilme ilüzyonu, kurmacanın sundu "u haz fırsatlarından biridir. Burada kurmaca hazzı fikri perspektifini geni!leterek önümüze seriliyor. Freud yaratıcı yazarlı "ı çocuk oyunlarının, yeti!kin gündüz dü !lerinin bir devamı olarak görüyordu. #nsanın hayalgücü yelpazesinin yönetiminde bu ho !a giden kaçı!lar egonun bazen izleyici rolüyle yetindi"i bazen de aktif olarak katılıp kendini güçlendirdi "i yaratıcı aktivitelere dönü!üyor.
43
Barthes da Metnin Hazzı’nda Freud’u onaylayarak okumayı dü ! kurmaya denk tutuyor (121). Kurgudan alınan haz dü !te kendini gösteren bir dilek doyurma fantazisi gibi i!liyor. Fantazma, ayrıntıyı, okurun rahatlıkla içinde yer alabilece "i küçük, özel sahneyi davet ediyor. Gerçek dünyadan sıyrılmı !, rollerin, maskelerin da"ıtıldı"ı, dü!gücünü pe!ine sürmü! kurgu faaliyetlerinin emrinde üretilmi ! bu yeni düzenekte özne tekrar beliriyor, bir “yanılsama olarak de "il, kurmaca olarak. Kendini birey olarak dü !lemekten, e!siz bir kurmaca daha üretmekten: bir kimlik kurmaktan özel bir haz alınır” diyor Barthes (138). Okumanın sapkınlı "ını bu sürecin yarattı"ı bölünmeyle alakalandırıyor o. Okur aslında okudu "unun sözcüklerden ibaret oldu "unun farkında ama bu sözcükler bir gerçekli "i açıklıyormu! gibi heyecana kapılıyor. Samuel Taylor Coleridge’in yazınsal görü!lerini sundu"u otobiyografik denemesi Biographia Literaria’da ilk ifadesini bulan “inanmayı!ı askıya alma” ( suspension of disbelief ) görü!ü, Barthes için de fantazmatik hazzı körükleyici bir ilke olarak kendini sunuyor. Kurmaca, metin ile okur arasında kar !ılıklı bir ileti!imi de beraberinde getirir. Barthes’a göre “[m]etin sahnesi, seyirciden ayrı de "ildir: metnin ardında etken bir ki!inin (yazarın) ve önünde edilgen bir ki !inin (okurun) bulundu"u do"ru de"ildir; metinde bir özne-nesne ili !kisi yoktur” (106). Okur bu süreçte bir bakıma metni tekrar yazar, bo!lukları kendince doldurur. Onun hayalgücü kurgusal üretimin tetikleyicisidir. Metin okurun üretimi olmadan i !levine kavu!amaz. Bu ba "lamda okur çe!itli !ekillerde kurgusal yaratıma dahil olur.
44
Benzer bir görü!e Hans-Robert Jauss’un #ngilizceye Aesthetic Experience and Literary Hermeneutics (Estetik Deneyim ve Edebi Yorumbilim) adıyla
çevrilen eserinde rastlamak mümkündür. Jauss da kurmaca - okur ili !kisini Barthes gibi (ki Metnin Hazzı’na da atıf yapar) haz almada temellendirir. Jauss bunu takiben özde!le!me görü!ünü açıklar. Onun fikrince estetik haz bir ba !kası üzerinden alınan kendilik hazzıdır (32). Özne her zaman kendinden daha fazlasıyla memnun olur, anlamlar içinde kendi mevkiini deneyimleme sürecinde üretici aktiviteler ve ba!kalarının deneyimlerinden alımlamalar yoluyla kendini bir ba!ka “ben”de tecrübe etme fırsatı kazanır. Jauss da Freud’dan alıntı yaparak edebiyat - gündüz dü !leri ba"lantısını kurar. Dolayısıyla bu dü !lerin kahramanları olan okurlar, yeri geldi "inde kurguyla aralarındaki estetik mesafenin koruyuculu"unu da kendilerine hatırlatarak, özde!le!menin hazzına uzanırlar (33). Jauss’a göre Aristoteles’in katharsis görü!ü Freud’un gündüz dü !leri teorisinde psikanalitik yeniden söylemine kavu !mu!tur (33). Jauss’un estetik deneyim kuramında katharsis ba!ı çeker. Ona göre estetik hazzı tetikleyen üç kavram vardır: poiesis, aesthesis ve katharsis. Poiesis ile kurmaca üretiminin altı çizilir, artistik aktivite onurlandırılır; aesthesis gördü"ünü kavrama ve kavradı "ını görme odaklı duyusal algı ve izlenim fikrini sunar; katharsis ise duygusal etkilenim yoluyla getirdi "i haz ile özde !le!imsel ve
ileti!imsel estetik deneyimin temel ilkesini olu !turur (34-35).
45
Yine Jauss özde !le!me faaliyetini be! ana ba!lıkta de"erlendirerek bunları birle!meli (associative) (164), hayranlık uyandıran ( admiring ) (167), duyguda!lı ( sympathetic) (172), kathartik ( cathartic) ve ironik (ironic) özde!lemeler olarak tanımlar. #lkinde kurmacadaki tüm rollere bürünülür; hayranlık uyandıranda gıpta edilen karakterle aradaki mesafe gözetilir; duyguda !lı özde!le!mede ben fikri ba!kasına projekte edilir; kathartik olan, okurun gerçek hayatı unutmasının yolunu açar ki bu sebeple etkisi en kuvvetlisidir; ironik özde !le!me ise bilahare reddedilecek, dalgası geçilecek olan kısa bir özde !le!im sürecini öne sürer. Jauss’un özde !le!me üzerinden detaylandırdı "ı edebi haz görü !ü Barthes’ın eserinin metin-okur ileti !imine temel olu!turan kurmaca hazzı fikrinin bir devamı gibidir. Jauss için estetik deneyimin zirvesi özde !le!im sürecinde tadılır. Katharsis vurgusuyla da Jauss, Roland Barthes’ın metinsel haz dü !üncesini Aristoteles poetikasıyla birlikte okudu "unu belli etmektedir. * * * Metnin Hazzı’nın sundu"u okuma hazları içinde bir di "er önemli unsur
“sonuç”tur. Kurmaca, bir !ekilde rayına oturduktan, biçimsel kaygılar çe !itli mekanizmalarla atlatıldıktan sonra okur için kurulan Odipal yapıda eserin son noktasına ula!ma dü!üncesi etkili bir itkiye dönü !ür. Her !ey teker teker açı "a çıkarken, Barthes duyulan heyecanı öykünün sonunu ö "renme umuduna ba "lıyor (101). Çünkü bir eserin verdi "i tatmin duygusunun büyük bir bölümü onun sonundan kar !ılanıyor.
46
Benzer bir kanaate sahip Peter Brooks sonu ö "renme merakına anlatıbilimsel baktı"ı eseri Reading for The Plot: Design and Intention in Narrative’de (Kurgu için Okumak: Anlatıda Plan ve Niyet) Freud’un “Haz #lkesinin Ötesinde”de sundu "u ben dürtülerinin metnin erotizmi için en iyi model
oldu"unu ileri sürer (37). Haz ilkesi anlama ula !ma hevesinde anlatının sistemati"ini yönlendirirken, yineleme zorlantısı tekrarlar ve ara doldurmalarla ba!langıçtan sonuca mesafeyi uzatarak (hazzı erteleyerek) keyfi sürdürür (çünkü ba!ı sonu bir olan !eyden bir izlenim alamayız); ölüm dürtüsü ise metin üzerinde mecazi olarak i !ler ve sona ula !ma hazzına dönü !ür. Brooks, Barthes için de Aristoteles için de sonun sundu "u tanınmanın tatmin edici bir aydınlanmayı beraberinde getirdi"ini söyler (92). Zaten Aristoteles’in anagnorisis’i (tanınma) Barthes’ın metninde Oedipus hazzı olarak kar !ımıza gelir (102). Bu haz açı "a çıkarma, ortaya serme, ba !ını ve sonunu ö "renme hazzıdır.
47
SONUÇ
Barthes ile birlikte metinsel ifadesini bulan okuma hazzı onun öncesinde sanat eserlerinden alınan keyfin bilinciyle öne çıkmı !tır. Platon ve Aristoteles’in metinlerinde dillendirdikleri estetik hazzı sanat deneyimine içkin kabul etmeleri bu hususta atılan ilk adımlardır. Bu iki dü!ünürün etkileri romantik estetik fikrinde de kendilerini hissettirirler. Immanuel Kant “çıkardan ari ho !lanma” kanaatiyle hazzı estetik be "eni yargısı içinde ele alır ve sanatı haz ile bütünler. Romantik esteti"in yönlendirdi"i “bir sanatçı olarak ele !tirmen” dü!üncesi Kant’tan sonra Edgar Allan Poe ve Oscar Wilde’ın kuramsal metinleri ile doru "una ula!ır. #ki yazara göre de sanatçı yaratım sürecinin farkında olup sanat edimine ele !tirel yakla!malıdır. Öyle ki, verilecek eserin kitleler üzerindeki etkisi, zevk ve ilgi mekanizmaları iki yazarın da fikirlerini derinden etkilemi!tir. Ele!tirel yakla!ım, dikkati hem eserin biçimi ve kurulu ! i!lemlerine, hem de sanatçının hayalgücüne yönlendirmesi ile beraber estetik haz meselesine formalizmi ve psikanalizi davet eder. Rus Biçimcilerinin metinleri yazın dilini estetik bir olgu olarak ele alıp algı düzenekleriyle ilgilenirken Sigmund Freud haz ilkesinin edebiyat esteti "ini yönlendiri!ine dair görü!leriyle estetik haz anlayı !ına katkı sa"lamı!tır.
48
Böyle bir arka planın üstüne Barthes’ın çokça tartı !ılmı!, okurun alaca "ı hazza odaklı edebiyat kuramı, Metnin Hazzı’nın yayımlandı"ı dönemin siyasi iklimi de göz önünde bulunduruldu "unda çı"ır açıcı bir nitelik kazanmı!tır. Belirli oranlarda ideolojik kaygılarından silkinmi !, kısıtlamaya tahammülü olmayan bu hazcılık özellikle Marksist edebiyat ele !tirmenlerini rahatsız etmi !, psikanalitik okumalar yapanlarının gözlerini üzerine çevirmi !tir. Barthes gelecek tepkilerin farkında ama kayıtsız, politik söylemleriyle argümanını zenginle !tirerek ve zamanı geldi "inde hepsini bir kö!eye savurarak okuru okumaya dair her türlü tüketim hazzı hakkını talebe ça "ırmı!tır. Barthes sadece bununla da yetinmez. Okuma hazzının metinsel özellikleri hakkında görü!lerini bildirirken kuram olma endi !esi ta!ımayan bir “edebi haz” teorisi de sunar. Kendinden önceki estetik haz fikirlerini kayna !tıran bu teori, metnin mimetik üretkenli"i, kesmeler, ara doldurmalar, yabancı sözcük kullanmalar aracılı"ıyla anlatı düzenini bozarak gelen sürekli yenilik hissiyle ya da tersine, gerekli ve yeterli miktarlarda yapılan tekrarlarla haz almanın tetikleni!i, hayalgücüyle beslenen kurmaca hazzının sanat deneyimindeki önemi ve bir eserdeki “son” fikrinin okuyucuyu metne nasıl ba "ladı"ı üstüne dü!ünür. Yine de tüm bu söylenenlerin ardından hazzın kendisinin netice oldu "u bir konuda sonuç aramak anlamsızla !ıyor. Barthes, “metin kuramlarında hazza bir yer ayrılaca"ı kesin de"ildir” der ve ekler: “Sadece, bir gün gelir ve kuramın tekrarlaya tekrarlaya kalıcılık kazanan söyleyi ! biçiminin biraz yer
49
de"i!tirmesinin ve bir soruyla sarsılmasının elzem oldu "u hissedilir. Haz, bu sorudur” (140). Barthes Metnin Hazzı ile bu soruyu sormu !tur. Hedef, söylemin tutarlılı"ına sekte vurarak, onu inkâr ederek, anlamı açmak ve okuru imleyenin hedonistik oyununa ça "ırmaktır. Yeni bir uygulamanın yolunu açmak istemi !tir Barthes: metnin erotik ve ele !tirel prati"i. Ba!rol edebiyatın ideolojik fonksiyonundan geri alınır, metnin haz veren özellikleri açık edilerek okur “bilinçlendirilir”. Barthes’ın okuru bir cemiyetin mensupları de "ildir. Metnin keyif veren özelliklerinde tetikleyici ortak e "ilimler tespit edilebilse de alınan hazda aslen hazzın alımı mü !terektir. Metne dayalı hazzın esteti "i ortakla!a giri!ilen bir hasadın ürünü olamaz; o bireysel bir sürecin getirisidir. Bununla birlikte edebi hazza dair ne söylense bo !lukta asılı kalmaya mahkûm gözükür; hiçbir zaman ele gelmeyecek hissi verir. Yerine oturmayan, bir düzen olu!turmayan sözler bütünü gibidir. #!te bu yüzden metnin verdi "i hazdan bahsederken “tek ba!ına çalı!mak ve söyleyeceklerini uzatmadan söylemek” gerekir (119). Barthes 1973’te o dönem için hazza dair bir bilimi tasarlamakta yeterli olmadıklarını itiraf etmi!tir. Gerçi post-yapısalcılık o zamandan bu yana fikirleriyle söylemi sıkı!tırmı!, edebiyat kuramını sorgulayıp zorlamı !, yeni yollar talep etmi!tir. Ama bugün hâlâ hazza dair bir bilimi ancak hayal edebilmekteyiz. Kim bilir, belki okur aynı anda metinden haz aldı "ı, bu hazzın farkında oldu "u ve
50
bunu tereddüt etmeden onayıp itiraf edebildi "i zaman o a !amaya daha bir yakla!mı! olaca"ız.
51
KAYNAKLAR
Aristoteles. Poetika. Çev. Samih Rifat. #stanbul: Can Yayınları, 2013. Adorno, Theodor W. Aesthetic Theory. Çev. Robert Hullot-Kentor. Minneapolis: University of Minnesota Press, 1997. Barthes, Roland. “Metnin Hazzı”. Yazı Üzerine Çe !itlemeler / Metnin Hazzı. Çev. %ule Demirkol. #stanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2006. 95-142. ——. “Yazı Üzerine Çe!itlemeler”. Yazı Üzerine Çe !itlemeler / Metnin Hazzı. Çev. %ule Demirkol. #stanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2006. 25-94. Brooks, Peter. Reading for the Plot: Design and Intention in Narrative . Cambridge: Harvard University Press, 1992. Coleridge, Samuel T. Biographia Literaria. (26 Ocak 2003) 15 Mart 2015. http://www.gutenberg.org/files/6081/6081-h/6081-h.htm Culler, Jonathan. Barthes. Çev. Hakan Gür. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2008. Freud, Sigmund. Haz " lkesinin Ötesinde. Haz " lkesinin Ötesinde / Ben ve " d. Çev. Ali Babao"lu. #stanbul: Metis Yayınları, 2011. 19-70. ——. Uygarlı # ın Huzursuzlu # u. Çev. Haluk Barı !can. #stanbul: Metis Yayınları, 2013. ——. “Yaratıcı Yazarlar ve Gündüz-Dü!leri”. Sanat ve Edebiyat. Çev. Emre Kapkın ve Ay!en Tek !en Kapkın. #stanbul: Payel Yayınları, 1999. 121-34. Fusillo, Massimo. Edebiyatta Estetik. Çev. Fisun Demir. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2012.
52
Eagleton, Terry. Edebiyat Kuramı: Giri !. Çev. Tuncay Birkan. #stanbul: Ayrıntı Yayınları, 2011. Eichenbaum, Boris. “Biçimsel Yöntem’in Kuramı”. Todorov 31-70. Gallop, Jane. “The Perverse Body”. Thinking Through the Body. New York: Columbia University Press, 1998. 100-15. Jameson, Fredric. “Haz: Siyasal Bir Mesele”. Modernizm " deolojisi: Edebiyat Yazıları. Haz. Orhan Koçak ve Tuncay Birkan. Çev. Kemal Atakay ve Tuncay Birkan. #stanbul: Metis Yayınları, 2008. 80-98. Jauss, Hans Robert. Aesthetic Experience and Literary Hermeneutics. Çev. Michael Shaw. Minneapolis: University of Minnesota Press, 1984. Kant, Immanuel. Yargı Yetisinin Ele !tirisi. Çev. Aziz Yardımlı. #stanbul: #dea Yayınevi, 2011. Livingston, Eric. “The Textuality of Pleasure”. New Literary History 37 (2006): 655-72. McGraw, Betty R. “Barthes’s The Pleasure of the Text : An Erotics of Reading”. Boundary 2. 3 (1977): 943-52. Miklitsch, Robert. “Difference: Roland Barthes’s Pleasure of the Text , Text of Pleasure”. Boundary 2. 1 (1983): 101-14. Ossola, Carlo. “Etkili Araç”. Yazı Üzerine Çe !itlemeler / Metnin Hazzı. Çev. %ule Demirkol. #stanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2006. 9-24. Ott, Brian L. “(Re)Locating Pleasure in Media Studies: Toward an Erotics of Reading”. Communication and Critical/Cultural Studies 2 (Haziran 2004): 194-212. Platon. Devlet. Çev. Sabahattin Eyübo "lu ve M. Ali Cimcöz. #stanbul: Türkiye #! Bankası Kültür Yayınları, 2015. ——. Philebos. Çev. Furkan Akderin. #stanbul: Say Yayınları, 2013. Poe, Edgar Allan. “The Philosophy of Composition”. Edgar Allan Poe's Complete Poetical Works. (10 Kasım 2003) 11 Mart 2015. http://www.gutenberg.org/files/10031/10031-h/10031-h.htm
53
——. “The Poetic Principle”. Edgar Allan Poe's Complete Poetical Works. (10 Kasım 2003) 11 Mart 2015. http://www.gutenberg.org/files/10031/10031-h/10031-h.htm Schaper, Eva. “Aristotle’s Catharsis and Aesthetic Pleasure”. Philosophical Quarterly 18 (1968): 131-43. Shklovksy, Viktor. “Teknik Olarak Sanat”. Todorov 71-90. Todorov, Tzvetan, der. Yazın Kuramı: Rus Biçimcilerinin Metinleri. Çev. Mehmet Rifat ve Sema Rifat. Cogito 36. #stanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2005. Tomashevsky, Boris. “Tema Örgüsü”. Todorov 247-87. Wilde, Oscar. Dorian Gray’in Portresi. Çev. Nihal Ye"inobalı. #stanbul: Can Yayınları, 2011. ——. “Sanatçı Olarak Ele!tirmen”. Sanatçı: Ele !tirmen, Yalancı, Katil . Estetik ve Etik Üzerine. Haz. Elçin Gen. Çev. Esin So "ancılar. #stanbul: #leti!im Yayınları, 2008. 35-129.
54