B İ L İ NMEYEN GÜÇLER
Halûk Akçam
Bravo dergisi, sayı 28-30 – 1983 Ekim-Aral ık
(Üç bölümlük bu uzun makalemde, ropörtajlar ve düzenleme açısından sayın gazeteci Aydan Sümercan'ın yardımı olmuş olmuştur.)
1
1. BÖLÜM
15 Aralık 1961 Cuma günü, İstanbul'da Metapsiş Metapsi şik Derneğ Derneği çalışma salonunda, Dr. Refet Kayserilioğ Kayserilioğlu yönetiminde bir medyum vas ıtasıyla ruhsal âlemle irtibat kuruluyor. Celseyi izleyen konuklar sessizlik içinde, transa geçen medyumun a ğzından konuş konu şan ruhu dinliyorlar: "Derin bir karanl ık içindeyim. Ne oldu bana? Bu şang şang ırt ı nedir? Etrafta cam parçalar ı görüyorum. Her ş Her şey ey darmada ğ darmada ğ ınık... Bacaklar ım yanı yor galiba... Alt ında kald ı. Ah...Kurtulsa ş Ah...Kurtulsa şuu baca ğ baca ğ ım!..." "Kiminle görü ş görü şüyoruz?" üyoruz?" "Ümit... Kurtar ın şu şu baca ğ baca ğ ımı , , alt ında kald ı." "Neyin alt ında?" "Tayyarenin alt ında... Yanı yorum... yorum... Yan ı yorum..." yorum..." Konuş Konuşma uzadıkça, ölen kiş ki şinin Ümit Soysal adında bir pilot üsteğ üsteğmen olduğ olduğu ve 20 Temmuz 1953'de, bir uçuş uçu ş sırasında yere çak ılarak öldüğ öldüğü anlaş anlaşılıyor. Ölen kiş kişi, kaza an ının etkisini devaml ı hatırlamakta...
2
Yine aynı dernek binas ında, 24 Şubat 1963 Pazar günü yap ılan bir baş başka ruhsal irtibat çalışmasında, adının Süleyman Altın olduğ olduğu öğ öğrenilen ölmüş ölmüş bir kiş kişinin, medyum vas ıtasıyla anlattıklar ını dernek kayıtlar ından buluyoruz: "Bizimle nasıl kar şıla ş la şt t ını z?" z?" "Dola şı yordum. şI ık gibi bir şey şey çekti beni, bakt ım siz vars ını z. Sahi, nasıl konu ş konu şuyoruz uyoruz biz? Çok enteresan. Ben ailemle ilk ba ş ba şta ta o kadar çabalad ım, bunu yapamad ım. Duymazlard ı beni." "Etraf ını z zı bize anlatabilir misiniz?" "Bulundu ğ um um yer alacakaranl ık. Ş afak afak yeni sökmü ş sökmü ş gibi bir durum. Sizi böyle tepeden seyrediyorum. seyrediyorum. Bulan ık..." Öldükten sonra insan ın nereye gideceğ gidece ği sorusu, çoğ çoğumuzun yan ıtlayamadığı bir bilmece gibidir. Aramızdan ayr ılan dostlar ımızdan, yak ınlar ımızdan haber alamaman ın verdiğ verdiği ezikliğ ezikliğin altında, ölüm olayına dokunmak isteyemeyiz çoğ ço ğu kez. Oysa, bu konuyu araş araştırarak bir açıklama bulmaya çal ışanlar ın sayısı hiç de az değ de ğildir. İnsanın ruhlarla iliş ilişki kurma çabas ı ve ruhlar ın varlığını kanıtlayan olaylar, tarih boyunca her devrede kar şımıza çıkmaktadır. Ama, özellikle 1948'de Amerika'da meydana gelen bir olay, bat ı dünyasında kamuoyunun dikkatini çekti.
Fox ailesinin evlerinde, "bedensiz bir varl ık" iki küçük k ızla irtibat kurmuş kurmuştu. Bu olaydan sonra, sistemli bir ş bir şekilde "ruhlarla ba ğ ba ğ lant lant ı kurma" çal kurma" çalışmalar ı geliş gelişmiş miştir. Yaklaş Yaklaşık bir buçuk yüzyıldan beri yapılan araş araştırmalar ın sonuçlar ına bak ılırsa, ortada gerçekten bir bağ bağlantı var, "öbür dünya" ile bizim aramızda. Bat ı ülkelerinde baş başlayan bu araş araştırmalar, giderek bütün dünyay ı ilgilendirir oldu. Böylece, "spiritizma" deneylerinde yuvarlak masa etraf ına toplanı p p ruh çağ çağıranlar ın açtığı yoldan, bugün süper devletlerin savunma projelerinde bile yer alan "parapsikolojik güçler"in tan ımını yapmaya kadar gelebildi insanoğ insano ğlu. Ülkemizde bu tür olaylar ın bilimsel açıdan incelenmeye baş ba şlanması yeni sayılır. Özellikle İslam âlemi içinde yer ald ıktan sonra, Anadolu'da "tasavvuf" anlayışının ışığında yapılan açıklamalar, bize bu konularda geniş geni ş bir bilgi hazinesi b ırakmıştır. Örneğ Örneğin, XVIII. yüzyılda yaş yaşamış olan Erzurumlu İbrahim Hakk ı Efendi "Marifetname" sinde sinde ölüm ve ruh hakk ında şöyle diyor: "Ruhun iki hali vard ır. İ r. İ sterse bedenine tasarruf eder, isterse etmez. Bedeni kulland ı ğ ı zaman hayat, kullanamay ınca ölümdür. Melekler âleminden bu dünyaya gelen ruh, olgunlu ğ olgunlu ğ u ö ğ renip renip Allahını bilir, evvelki yerinden yükse ğ yükse ğ e ula ş ula şır. Ölümden sonra, ruhlar âleminde, dünyadaki i şlerine şlerine ve ahlak ına göre kal ır. Dünyadaki hal ve ahlak ı kötüyse, ac ı bir zindan hayat ı ya ş ya şar. ar. E ğ er er i ş i şleri leri ve ahlak ı iyiyse, kâh melekler âlemine, kâh dünya âlemine sevinç ve huzur içinde uçup, gelir gider." "Ölümden sonra, ruh her iki âlemin hallerini daha iyi anlar. Ruh bedenden ayr ıl ınca, uçup dola ş dola şmas ması kolay ve h ı zl zl ı olur. Ölümün iç yüzünü, ruhun ba ş ba şlang lang ıç ve sonunu bilmeyen, bedenin erimesiyle kendinin (ruhunun) yok olaca ğ olaca ğ ını zanneden, ölümden korkar ve kaçar." Ancak, o devirlerin anlay ışına göre, bu konuya eğ e ğilenlerin dini inançlara bağ bağlı kalması ve geleneksel aç ıklamalarla yetinmesi gerekiyordu. 3
Türkiye'de "Neo-Spiritüalizm" in in kurucusu olarak bilinen Dr. Bedri Ruhselman, 1946-1953 aras ında yayınladığı beş beş eser ve ruhsal konularla ilgili araş ara ştırmalar ında gösterdiğ gösterdiği baş başar ısından dolay ı, ülkemizde ilk ve belki de tek bilim bili m adam ı olma niteliğ niteliğini korumuş korumuştur. Hayatı boyunca ruhsal konularla ilgili incelemeler peş pe şinde koş koşan Dr. Ruhselman, 1946'da "Ruh ve Kâinat" ı yayınlar, 1950 y ılında da "Metapsi şik şik Tetkikler ve İ ve İ lmi lmi Ara şt şt ırmalar Cemiyeti" ni ni kurar. 1957'de annesinin ölümü üzerine, kendi kurdu ğu dernekten ayr ıldıktan sonra da araş araştırmalar ını ilerletmek için baz ı medyumlarla çalışmaya devam eden Ruhselman, 1958 sonbahar ında tanıştığı 19 yaş yaşındaki bir üniversite öğ ö ğrencisinde, ruhsal âlemle irtibat kurabilecek nitelikler görünce, onu eğ e ğiterek medyumluğ medyumluğa hazırlar. Bu genç medyum arac ılığı ile ruhsal âlemdeki bir bilgi kaynağ kayna ğından aldığı bilgileri çok değ değerli bulan Dr. Ruhselman, yoğ yo ğun bir çal ışma sonunda bir kitap haz ırlar. Müsveddelerini de üç nüsha halinde, 1959 y ılında İstanbul'da bir notere, üç arkadaş arkada şı adına emaneten b ırak ır. Sonra da, yurt d ışında bulunan yüzlerce dernek ve ki şiye gönderilmek üzere bir duyuru metni hazırlar. Bu metne göre, kitab ın yayınlanmas ı için uygun olan zaman, yine aynı medyum kanal ı ile alınacak bir uyar ı işaretiyle bildirilecektir. Yaklaş Yaklaşık 300-400 sayfadan ibaret olan bu kitab ın içinde, bugüne kadar ruhsal konularda bilinenlerin çok üstünde baz ı açıklamalar ın olduğ olduğu ve bunlar sayesinde insanl ığın eriş eriştiğ tiği düş düşünce alanının yeni boyutlara ulaş ula şacağ acağı zannedilmektedir. Kendine göre hakl ı bazı nedenlerle kitabının yayınlanmasında böyle bir yol seçen Dr. Ruhselman' ın ölümü üzerinden 23 yıl geçti. Bu süre içinde Dr. Ruhselman' ın açtığı yolda birçok grup türedi: Örneğ Örneğin bir grup, dünyan ın Sirius yıldızındaki bir "Rab mekanizmas ı" taraf ından yönetildiğ yönetildiğini iddia etmekte. Hatta Dr. Ruhselman da, grubun inanc ına göre, mekanizman ın içinde bir yerdeymiş yerdeymi ş. Zamanı gelince aç ıklanacak olan kitap, onlara göre, her tür din kitabından üstünmüş üstünmü ş. Burada, uçan daireler de söz konusu ediliyor. Bir baş başka grup da, 33 y ıl önce Dr. Ruhselman' ın açtığı derneğ derneğin olanaklar ından yararlanarak çal ışmalar ını sürdürüyor. Onlar da "Psiloji E ğ itim itim Merkezi" ni ni kurmuş kurmuşlar. Metapsiş Metapsişik Derneğ Derneğinin yayın organı, "Ruh ve Madde" dergisi, piyasaya sürdüğ sürdü ğü pek ucuz olmayan kasetler sayesinde şunlar ı elde edeceğ edece ğinizi garantiliyor: "Psiloji e ğ e ğ itimi itimi ile sizde bulunan, ama gere ğ gere ğ ince ince tanımad ı ğ ını z psi şik şik güçlerinizi kullanmayı ö ğ renebilirsiniz. renebilirsiniz. Tamamen ki ş ki şisel isel çal ı şma şma ve ara ş ara şt t ırma yöntemine uygun olarak, en yeni tekniklere göre haz ırlanan 'Psiloji E ğ itim itim Kasetleri'ni dinleyiniz, uygulay ını z, z, izleyiniz. Güvenli, huzurlu, güçlü ya ş ya şam am ve geli ş geli şim im için psiloji e ğ e ğ itimi itimi art ık bir ihtiyaçt ır." "Psiloji e ğ itimi" itimi" nin, nin, derneğ derneğin uzmanlık hizmeti olduğ olduğunu belirten bu grubun, hangi uzmanlardan faydaland ığını öğrenmemiz mümkün olmad ı. Kasetlere gelince: İlk iki kasetle durmadan gevş gev şiyorsunuz. Sonra "psi" ş ulaşı p p "psi" şuuruna ulaş derinleş derinleşerek beden d ışına taş taşıyorsunuz. Daha sonraki kasetler de sizi, uzaktan haber verecek, şuur altını yönetecek, telepatik şifalar yayacak bir güce ulaş ula ştır ıyor. Son üç kasetle birlikte, kendinizi hipnotize ederek fiziki kontroller sağ sa ğlıyorsunuz. Bu arada "kayıkla gezinti" ler, ler, "balonla yükselme" ler ler de söz konusu. Son kasetle birlikte "kozmik şuur şuur deneyi" de deneyi" de baş başlıyor. Ruhsal çalışmalarda, irtibat kurulan ruhsal kaynak kadar, arac ı olan medyumun güvenilirliğ güvenilirliği de önem taş ta şır. Deneyleri yöneten uzman kiş ki şi, birlikte çalıştığı medyumun dürüst, içten ve ç ıkar gözetmeyen birisi olmas ına özen gösterir. Türkiye'de, çal ışmalar ı boyunca bu
4
nitelikleri korumuş korumuş değ değerli medyumlar aras ında Macid Aray ve Recai Öktem beyleri belirtmek gerek. Fakat, bu konu öylesine çetrefil bir duygu karma şası yaratmaktadır ki, bazen çoğ çoğu medyumda görüldüğ görüldüğü gibi baş başında iyi niyetle iş işe koyulan medyumlar, daha sonra çeş çe şitli çıkarlar ın peş peşinde arzular ının esiri olup aldat ıcı birer vasıta haline gelebilmektedirler. Ruhsal irtibatlar konusunda geniş geni ş deneyimleri olan Dr. Ruhselman, medyumlarla ilgili olarak ş olarak şunlar ı yazmış: "Spiritizma celselerinden bir insana gelebilecek yegâne zarar, o insan ın tecrübesizli ğ ğ i neticesinde kötü ve geri bir ruhun tesirine t esirine kap ılarak ve o ruhun yalan yanl ı ş telkinlerini do ğ do ğ ru ru zannederek, zannederek, bütün davran ı şlar şlar ını o telkinlerin istikametinde uydurmas ıd ır." "Tahakküm h ırsı yla yanan ruhlar, arzular giri şebildikleri ebildikleri ını ancak münasebete giri ş insanlar ın üzerinde tatbik etmeye çal ı şırlar. E ğ er er bir insan kendisine bu cesareti verirse, o ruh, bu insana kuvvetle ba ğ ba ğ lanm lanmı ş , onu da kendisine ba ğ ba ğ lam lamı ş olur." "Görünmeyen âlem" le le iliş ilişki kurmada en güvenilir yöntemlerden biri, "medyum" la la yapılan çalışmadır. Yani, belirli frekanstaki radyo dalgalar ını duyurabilmek için nas ıl bir radyo alıcısı araç olarak kullan ılıyorsa, ruhsal âlemden yay ılan tesirleri algılayabilmek için de, ruhsal duyarl ılığı diğ diğer insanlardan farkl ı olan medyum kullan ılır. Genel olarak herkeste ruhsal tesirleri alabilme özelli ği vardır. Ancak, belirli tesirlere konsantre olup, bunlar ı diğ diğer insanlara aktarabilmek, herkesin yapabileceğ yapabilece ği bir iş iş değ değildir. Bu işe uygun medyumlar da, çoğ ço ğunlukla irtibat tekniğ tekniğini iyi bilen bir uzman ın kontrolünde çalışırlar. Yine aynı biçimde, öldükten sonra varl ıklar ını bedensiz olarak devam ettiren kiş ki şilerle de irtibat kurmak mümkündür. Ölümden sonra ya şamın varlığına inanı p inanmamak bu imkânı etkilemez. Öldükten sonra her şeyin bittiğ bittiğine inanan bir varl ık bile, "öbür dünya" da da içine girdiğ girdiği ortamda, yavaş yavaş da olsa, öldüğ öldü ğünün fark ına var ı p fiziki dünya ile ilişki kurabilmektedir. Ruhselman'ın "Ruhlar Arasında" adlı kitabından aldığımız bir deney, buna örnektir. Paris Spiritizma Cemiyeti" nde nde Alan Kardec taraf ından yönetilen medyum, 1858 Nisan ında Paris'te, boğ boğazını usturayla keserek hayat ına son veren biriyle ölümünden alt ı gün sonra irtibat kurmuş kurmuştur: " Ş Şimdi imdi nerede bulunuyorsunuz?" bulunuyorsunuz?" "Bilmiyorum, siz söyleyin, ben neredeyim?" "Spiritizmayla me ş me ş gul olan bir insan toplulu toplulu ğ ğ u içindesiniz." "Ben ya ş ya şı yor yor muyum, söyleyin? Tabutumun içinde bo ğ bo ğ uluyorum." uluyorum." "Bizim yanımı za za gelmenize kim sebep oldu?" "Yanını zda zda teselli duydu ğ duydu ğ umu umu hissediyorum..." hissediyorum..." " İ ntihar ntihar ını z zın sebebi nedir? " "Ben öldüm mü? Hay ır, hâlâ bedenimdeyim. Merhametli bir el ç ıksa da, şu şu i şi şi
5
bitirse..." "Hayat ını z zın sönmek üzere oldu ğ oldu ğ unu unu hissetti ğ ğ iniz iniz an neler dü ş dü şündünüz?" ündünüz?" "Hiçbir ş "Hiçbir şey! ey! Hem benim hayat ım sönmü ş sönmü ş de ğ il il ki! Ruhum bedenime ba ğ ba ğ l lı . Kurtlar ın bedenimi kemirdi ğ kemirdi ğ ini ini duyuyorum!" Ölümle her şeyin biteceğ biteceğini zanneden bu adam, öldükten sonra bile, hâlâ içinde bulunduğ bulunduğu durumu anlayamam ıştır. İstanbul'da Metapsiş Metapsi şik Derneğ Derneği'nde, 13 Ekim 1961, 30 Mart 1962 ve 22 Haziran 1962 tarihlerinde, kalabal ık bir dinleyici huzurunda yap ılan deneylerde, ölen kiş ki şinin zamanla hangi aşamalardan geçtiğ geçtiği görülmekte. Medyum, rehber varl ığının yardımıyla, dünyadayken ilkel duygular ı olan biriyle iliş ilişki kurmuş kurmuştur: "Dünyada hangi hüviyetle ya ş ya şad ad ını z?" z?" "Ne dünyas ı?" "Bizim dünya." "Hadi canım... Ne ya ş ya şamas amasından bahsediyorsunuz? 26 y ıl Trabzon'da hapis yatt ım." "Sebebi neydi?" "Camide birini vurdum, namaz k ılarken... Erkek olan, insan ın ci ğ erini sökmeli. ğ erini Damardan f ı şk şk ıran kanı seyretmek ne büyük zevktir." "Bunun neresi zevk?" "Do ğ ru ru bulmuyorsan ı z, z, niye kurban kesiyorsunuz? kesiyorsunuz? Hepinizde bir parça bu zevk var..." Beş Beş ay sonra, ayn ı ölmüş ölmüş kiş kişi, dünyadayken yaş ya şadığı olaylardan birtak ım sonuçlar çıkarmaya baş başlamıştır: "...Sa ğ ına bakars ın kötüdür, soluna bakars ın kötüdür. Selam verirsin kötüdür, adam öldürürsün kötüdür. Kötülük mevcut, iyilik mevcut de ğ de ğ il. il. Mesela, beni mahkûm eden o hakim iyilik mi yapı yordu?" yordu?" "Daha iyi bir şekilde şekilde anlar ı z z kendimizi..." kendimizi... " " İ htiyac htiyacımı z z kald ı mı ki art ık kendimizi anlamaya?" "Kasıt ile adam öldürdü ğ öldürdü ğ ünüz ünüz oldu mu acaba?" "Oldu ya, söyledim sana. Ama kötü bir ş bir şey. ey. Hakk ım yoktu da, ondan. Sen söyledin bunu bana. Neden söyledin? B ırak, ne olursun, b ırak art ık beni. Bıkt ım hepsinden. B ıkt ım bunlardan... İ bunlardan... İ stemiyorum, dü ş dü şünmeyi ünmeyi istemiyorum. Konu ş Konu şmay mayı istemiyorum..." Önceki deneyden üç ay sonra, ayn ı ölmüş ölmüş kiş kişinin, hatasını anlayarak içine düş dü ştüğ tüğü vicdan azab ını dinliyoruz: "Yeter Rabbim, yeter art ık... Neden terk ediyorsunuz, ha? Beni ne hallere getirdiniz... 6
Siz de ğ de ğ il, il, yapt ıklar ım getirdi bu halleri..." "Nasılsını z ş z şimdi?" imdi?" "Berbat! Layık de ğ de ğ ilim ilim bunlara! Çektiklerimin olmamas ı lazımd ı. Bitmeliydi art ık. Ah!..." "Bu ı st st ıraplar ı çekince, bir daha hata yapmamaya al ı şı yoruz." yoruz." "Oh!... Yapmazd ım, bir daha... Ama niye, niye böyle cezaland ır ılayım? Çok fazla bu." "Kimse cezaland ıramaz sizi." "Evet, evet, evet.. Ben, kendim... Ah!..." Öldükten sonra, dünyadaki yaş ya şamlar ına benzer bir ortam ın içinde olduklar ını zannedenler de vard ır. Dünya yaş yaşamına aşır ı bağ bağlı olanlar için öbür dünyadaki yaş ya şam, buradak ının bir devamı gibidir. Aslında bu, dünya görüntülerini kendi şuurlar ında aktif olarak tutanlar ın içinde bulunduklar ı hayali bir ortamdır. Örnek olarak, Metapsiş Metapsi şik Derneğ Derneği'nde 1963 y ılında yapılan bir irtibat çalışmasında, gelen varl ığın anlattıklar ını veriyoruz: "Ayaklar ını z zı silin, kirlettiniz buralar ı..." ..." "Özür dileriz... Kiminle tanı şı yoruz?" yoruz?" "Ahmet Baran. Evimi be ğ be ğ endiniz endiniz mi? Ufac ık! Tam kafam ı dinlemek için. Üç oda, bir hol. Tek ba ş ba şıma oturuyorum. Rahat ettim. A ş A şaa ğ ıda bulamamı şt şt ım bu rahat ı." "Yani, dünya demek istiyorsunuz..." "Tabii! Oraya tepeden bakt ı ğ ıma göre... Dünya ayaklar ımın alt ında. Ben de dünyada sayılmaz mı y yım?" Son bir örnek olarak da, dünyada iken gururlu ve kibirli bir adam ın öldükten sonraki durumunu, ayn ı dernekte 1963'te kendisiyle kurulan irtibattan izleyelim: "Neydi ad ını z z sizin, rica etsek..." etsek... " "Söyleyeyim: Sami derler bana..." "Nasıl öldünüz?" "K ı zd zd ım, ayr ıld ım oradan. K ı ymetimi ymetimi anlamad ılar, terk ettim dünyay ı. Zaten bana dar geliyordu. Kabiliyetlerimi gösteremiyordum gösteremiyordum orada." "Orada ba ş ba şka ka varl ıklar da var m ı?" "Var. Ba ş Ba şka ka varl ıklar da var, ukalalar da var. Sözde bana yard ım etmek istiyorlar. Onlar kim, ben kim?" Anlaş Anlaşıldığı kadar ıyla, bu dünyada ne kadar çok değ de ğişik tipten insan varsa, orada da 7
aynılar ına rastlamak mümkün... Duygular ve geçen ya şama ait anılar, eğ eğer ağır ve çok hatal ı birikimler yapmışsa, öbür dünyaya gidildiğ gidildi ğinde bunlar ın sık ıntısı da fazla oluyor. Metapsiş Metapsişik Derneğ Derneği'nin en yoğ yoğun çalışma devresinde dernek baş ba şkanlığı yapmış olan kimyager Feridun Tepeköy ile yaptığımız görüş görüşmede, spiritüel çal ışmalar ın yalnız ruhlarla iliş ilişki kurmak anlamına gelmediğ gelmediğini de öğ öğrendik. Kendisi, bu çal ışmalardan alınan sonuçlar ı şöyle özetledi: "Dünya hayat ı , insan dedi ğ ğ imiz imiz varl ı ğ ın ruhsal tekâmülünde geçirdi ğ geçirdi ğ i safhalardan biridir sadece. Bildi ğ Bildi ğ imiz imiz maddeden ayr ı bir cevherden olu ş olu şan an 'ruh', insan safhas ında bedenlenir ve bu sayede fizik ortamda ya ş ya şayarak ayarak maddeyi tan ıma ve ona tasarruf edebilme imkânına kavu ş kavu şur." ur." "Bu tecrübe, bir hayat içinde yap ılamayacak kadar de ğ de ğ i şik şik türden ve seviyeden ili şkilerle şkilerle kazanılabilece ğ inden, inden, insanın tekrar tekrar bu dünyaya de ğ de ğ i şik şik bedenlerle gelmesini gerektirmektedir. Her bedeni terk edi şinde, şinde, yani her ölümle birlikte, ruhun son hayat ında ya ş ya şad ad ı ğ ı olaylar ın bir de ğ de ğ erlendirmesini erlendirmesini yapabilmesi için, bir süre bedeni olmaksı z zın 'spadyum' denilen öbür âlemde bulunmas ı gerekmektedir." "Dünya okulunda tekâmülünü tamamlayan ruhlar ın, sonunda art ık tekrardan bedenlenmelerine bedenlenmelerine gerek kalmaz. Bundan sonra, daha ileri ve üst seviyelerde, ruh için tekâmül söz konusudur. Ancak, insanın bencillikten ve maddeye olan tutsakl ı ğ ından kurtulabilmesi, defalarca dünyaya gelip gitmesini gerektirmektedir." "Kâinat ın içinde her canl ı , belirli bir düzen ve uyum içinde kendi yolunda tekâmül etmektedir. Bu düzen, ilahi irade kanunlar ı ile tespit edilmi ştir. ştir. Bu kanunlar ın i şlerli şlerli ğ ğ ini ini sa ğ sa ğ layan layan ruhsal idare mekanizmas ı , , tekâmül etmekte olan varl ıklara sürekli yard ım etmekte ve onlar ı gözetim alt ında bulundurmaktad ır. Tekâmül kanunlar ına ters dü ş dü şen en her davran ı şımı z, z, bize hatal ı oldu ğ oldu ğ umuzu umuzu gösterir ve hatam ı z zı düzeltmek için bize yeni bir tecrübe t ecrübe ortamı hazırlanır." "Bu ortamda eksiklerimizi giderirken, ço ğ ço ğ u kez ac ı çeker, üzülürüz. Ancak, bütün bu sık ınt ılar bizim şuurlanmam şuurlanmamı z için gereklidir. Bunlar ı bir ceza olarak nitelemektense, yapt ı ğ ımı z z i şlerin şlerin kar şıl ı ğ ında, layık oldu ğ oldu ğ umuz umuz durumu göstermesi bak ımından, bir imkân olarak de ğ de ğ erlendirmemiz erlendirmemiz gerekir." ---
8
2. BÖLÜM
Genç adam, uzman ın kontrolünde transa geçmiş geçmi ş, günümüzden gerilere doğ do ğru gidilerek bebekliğ bebekliğine kadar ulaş ulaşılmıştı. Kar şılıklı konuş konuşuyorlar, biz de sessizce onlan izliyorduk. Ancak, A.H.M. adl ı süje doğ doğumundan üç gün öncesine gelince, oturdu ğu koltukta k ıvr ılarak ana rahmindeki pozisyonunu ald ı... Uzman, o anki bedeninin etkilerinden onu telkinleriyle kurtardıktan sonradır ki, daha eski tarihlere do doğğru yolculuk baş ba şladı: " Ş yorsunuz... 1951 y ıl ı Ekim ayının ilk günü, ö ğ ö ğ le le vakti, saat Şimdi imdi daha öncesini hat ırl ı yorsunuz... 12. Ne yap ı yorsunuz?" yorsunuz?" "Buradan dünyay ı seyrediyorum. Çocuklar ı olarak do ğ do ğ aca aca ğ ım annemle babam ı tanımaya çal ı şı yorum. yorum. Annem olanı daha önceden biliyorum, onunla birlikte daha önce bir ba şka şka hayat ımda beraberdim. Babam olan ı ise yeni... Bu benim dünyaya ilk geli ş geli şim im de ğ de ğ il." il." "Bulundu ğ unuz unuz yeri tarif edin!" "Burası bedensiz varl ıklar ın oldu ğ oldu ğ u bir yer. Do ğ Do ğ umdan umdan önce biraz daha a ş a şaa ğ ı ya ya inece ğ im. İ im. İ ndikçe ndikçe etraf sisle kaplan ı yor. yor. Rahat ım, bir sık ınt ım yok." " Ş Ş imdi imdi geriye gidiyoruz. 1949 y ıl ı , , Eylül ay ının 24'ü, ak şam şam vakti. Ne yap ı yorsunuz?" yorsunuz?"
9
"Burada öyle bir zaman ölçüsü yok ki!... Dünyaya bak ınca zaman anla ş anla şıl ı yor, yor, ancak. Ama, ben oraya bakmak istemiyorum. Burada yeni gelenlere, yani orada ölüp de gelenlere yard ım ediyorum. Ne kadar da korkuyor zavall ılar!... Oysa, zaman ı gelince hepsi gidecek yine oraya..." " Ş Şimdi imdi 1947 yıl ındayı z... z... Eylül ay ındayı z, z, ay ın 15'i. Neredesiniz?" " İ çinde çinde bulundu ğ bulundu ğ um um ı şıkl ı küre öylesine güzel ki, anlatamam. Uzun bir süredir buradaki arkada ş arkada şlar lar ımla kâinat ın yapı s sını inceliyoruz. Ço ğ Ço ğ unu unu eskiden, çok eskilerden tanı yorum. yorum. Burada tekrar bulu ş bulu ştuk. tuk. Sanki, geçen as ırlar arada eriyip gitmi ş gitmi ş gibi... Yak ında daha a ş a şaa ğ ılara inmemiz gerekecek, orada bize ihtiyaçlar i htiyaçlar ı var..." " Ş Şu an, iki y ıl daha geriye gidiyoruz. 1945 Eylül ay ının 8''i. Sabah uyan ı yorsunuz. yorsunuz. Neler hissediyorsunuz?" hissediyorsunuz?" "Sabah uyanmak için dünyada ya ş ya şamak amak gerekli. Daha dur bakal ım karde ş karde şim, im, oradan kurtulal ı ne kadar zaman geçti ki?... Dünyada çekti ğ çekti ğ imiz imiz ı st st ıraptan yeni kurtulduk!... Ne vah şetti şetti o, ya Rab!... İ stemem bir daha. Sabah uyanmak da istemem, yeniden oraya gelmek de." "Hangi vah ş vah şetten etten bahsediyorsunuz? Dünyadan ayr ıl ı şını z zı anlat ın bize..." "Hat ırlamak bile istemem! Ş imdi imdi burada rahat ım. Tanr ının yaratt ı ğ ı güzelli ğ ğ i görüyorum art ık. Beni bu güzellikten, adaletten, ı şıktan kimse çekip uzakla ş uzakla şt t ırmasın..." Genç adam burada konuş konu şmayı keserek, dua etmeye baş ba şladı. Devamlı Tanr ıya şükrediyor, geriye dönmemek için ona yalvar ıyordu. Sakinleş Sakinleşmeye baş başladığında, uzman ın sorusunu duyduk yeniden: "...Ş "...Ş imdi imdi yıl 1942... Eylül ay ının 12. günü..." "Geleli bir buçuk sene oldu, de ğ de ğ il il mi? Buraya geldi ğ geldi ğ imizden imizden beri ikinci Ro ş Ro şha ha şena... şena... Ölümü istemek günah, ama art ık ba ş ba şka ka bir dile ğ dile ğ im im kalmad ı. Zaten hepimizi öldürmeyecekler mi? Ne bekliyorlar?... Yakop'la Yozef'ten art ık hiçbir haber yok. Onlar ı öldürdüler mi?" Alacakaranlıkta, yüzünün ac ıyla gerildiğ gerildiğini farkettik... Uzman ın, "Neredesiniz?" sorusunu duymam ış gibi, konuş konuşmasını sürdürdü: "... Bu "... Bu Naziler bizi yok etmeye kararl ılar... Bir buçuk senedir buraday ım, Auschwitz... Oradan oraya sürüklenip durdum. Sonunda Polonya'ya att ılar bizi... Öldürecekler... Ama, niye bu i ş i şkence?" kence?" " İ sminizi söyleyin, lütfen! Nerede do ğ do ğ dunuz, dunuz, kaç ya ş ya şındasımz?" "Abraham Kohen. 1891'de Berlin'de do ğ do ğ dum. dum. Dini, felsefi kitaplar satt ı ğ ım bir dükkân ım vard ı. Ama, ş Ama, şimdi imdi hiçbir şeyim şeyim yok. Kar ım Sara'yı öldürdüler... Bu Naziler..." Artık kendini o zaman ın havas ına kapt ırmış, ağ a ğlıyordu... Uzman, onu sakinleş sakinle ştirmeye çalışıyordu ama, genç adam bir süre daha İ branice branice dualar ederek a ğlamaya devam etti: "Bu cellatlar... Yahve memit morid ş morid şeol..." eol..."
10
A.H.M., uzmanın telkinleriyle yavaş yavaş yavaş yavaş sustu. O andan itibaren, zaman ımıza doğ doğru bir baş başka yolculuk baş ba şladı. Hepimiz kendimizi öylesine kapt ırmıştık ki bu olaya, günümüze hep birlikte geldiğ geldiğimizi hissettik. Uzman, içinde bulunduğ bulundu ğumuz yeri ve oturduğ oturdu ğu koltuğ koltuğu bile ona telkin ettikten sonra A.H.M. transtan ç ıkabildi. Daha sonra kendisiyle konuş konu ştuğ tuğumuz uzman, bize A.H.M. konusunda ilginç açıklamalarda bulundu: "Burada verdi ğ verdi ğ imiz imiz örnekteki ki ş ki şi, i, çocuklu ğ çocuklu ğ undan undan beri üniformal ı insanlardan ve özellikle de askerlerden sebepsiz yere korkmakta, yine sebepsiz yere yak ınlar ının her an ölebileceklerini dü ş dü şünerek ünerek bunal ıma dü ş dü şmektedir. mektedir. Buna benzer s ık ınt ı ve kuruntular ına hiçbir ruh doktoru çare bulamam ı ş. ş. Yapt ı ğ ımı z z 'ekminezi' çal ı şmas şması , , sebepsiz korkular ının kayna ğ kayna ğ ını ortaya çıkard ı." "Bu genç, bir önceki hayat ında Nazi Almanya's ında uzun süre s ık ınt ı çekmi ş ş ve toplama kamplar ında öldürülmü ş öldürülmü ş.. O zamanlar dindar bir Yahudi oldu ğ oldu ğ u bu seansta da belli oldu. Ş imdi imdi de kendisi, dini de ğ de ğ erlere erlere önem veren bir Müslümand ır." "Bu örnekte de görüldü ğ görüldü ğ ü gibi, tekrar bedenlenmede bir önceki hayat ın cinsel, kültürel ve ırksal şartlar şartlar ı sonraki hayat ı da etkilemektedir. Hatta, bir sonraki hayat ın nerede ve nas ıl olaca ğ ı konusunu da... İ nsan, nsan, dünya de ğ de ğ erlerinden erlerinden ne derece kendisini s ı y yırabilirse, o oranda sonraki hayat ında de ğ de ğ i şik şik bir ortamda do ğ do ğ mas ması mümkündür." Bu satırlar ı okurken kiminizin gülüp geçtiğ geçti ğini, kiminizin de içinden, "Acaba ben de daha önce dünyaya geldim mi? Nas ıl ve nerede? Neden hat ırlamı yorum?" yorum?" dediğ dediğinizi görür gibiyiz... Bilim adamlar ına göre, "Reenkarnasyon" ad "Reenkarnasyon" adı verilen yeniden bedenlenme olay ı herkes için geçerli. Çünkü, tek bir bedenle yaş ya şamak, tüm dünya tecrübelerini insana kazand ıramıyor! Bu nedenle de, öldükten bir süre sonra, ana rahminde geli şen bedenle tekrar dünyaya dönmek gerekli oluyor. Bilim adamlar ı, sürekli olarak tekrarlanan bu gidiş gidi ş geliş gelişler içinde, her hayatta değ değişik bir kiş kişiliğ iliğe bürünerek dünyada yaş ya şadığımızı söylüyorlar. Ama, şu anki kiş kişiliğ iliğimiz ve içinde bulunduğ bulundu ğumuz ortam, bir önceki ve daha önceki hayatlar ımızda yapt ığımız şeylere göre biçimleniyormuş biçimleniyormuş... Eğer bu düş düşünce geçerliyse, neden daha önceki hayat ımızı hatırlayamıyoruz. İşte İşte bütün mesele bu noktada düğ düğümleniyor. Bilim adamlar ına göre, bu kaç ınılmaz bir sonuçtur. Olaylar ın hatırlanması, olayı yaş yaşayan kiş kişinin beyninde biriken izlerle normal yoldan mümkündür. Bu izler bozulduğ bozuldu ğunda, yaş yaşanmış olayın haf ızadaki kayd ı değ değişir ya da silinir. Bu durumda kiş kişi, yaş yaşadığı halde geçmiş geçmişteki olayı hatırlayamaz hale gelebilmektedir. Eski hayatlara ait olaylarla ilgili bilgiler insan şuurunda mevcut olduğ oldu ğu halde, yeni bedenindeki şuur sahasında bu bilgilerin kayd ı yoktur. Yeni beden doğ do ğduğ duğunda, henüz işlenmemiş lenmemiş bir gramofon plağ plağı gibidir. Yaş Yaşayacağ ayacağı olaylar ı derinlemesine değ değerlendirebilmesi için, kiş kişinin bir önceki hayat ıyla ilgili olaylar ı hatırlamaması gerekmektedir. Oysa, bir önceki hayatta edindiğ edindiği bilgiler kiş kişinin şuurunda kaybolmam ıştır. Ancak, ruhun olgunlaş olgunla şması için geçmiş geçmişteki olaylar değ değil, onlardan kazan ılan bilgi gerekli olmaktad ır. Bu yüzden de, yeni hayatımızda eskiye ait olaylar ın hatırlanmasına yer yoktur.
Dr. Bedri Ruhselman'ın "Ruh ve Kâinat" adl Kâinat" adlı eserinden özetlediğ özetledi ğimiz bu aç ıklamada, geçmiş geçmiş hayatlar ın hatırlanmasının yarardan çok zarar verebileceğ verebilece ği de anlat ılmakta:
11
"Önceki hayat ında şimdikine şimdikine oranla de ğ de ğ i şik şik bir ortamda ya ş ya şam amı ş olan ki şi, şi, geçmi şi şi hat ırlad ı ğ ında, gerek ihtiraslar ı ve bencilli ğ ğ i yüzünden, gerekse yanl ı ş de ğ de ğ erlendirmelere erlendirmelere kapılması nedeniyle, sürekli bir özlem veya nefret içinde kalabilir. Bu durumda da yeni hayat ın getirece ğ getirece ğ i olaylar ı , , hep eskisiyle kar ş şıla şt şt ırmaktan kendisini alamaz." "E ğ er er geçmi şi şi hat ırlayacak olsayd ık, bu belki de ço ğ ço ğ umuz umuz için dayan ılmaz bir ı st st ırap olurdu. Bir tek hayat ımı zda bile, unutulmasını istedi ğ ğ imiz imiz ne kadar çok olay vard ır... Bu bak ımdan, her yeni hayat ı yeterince de ğ de ğ erlendirebilmek erlendirebilmek için, geçmi ş geçmi şte te kalmı ş olaylar ın unutulması gerekmektedir." Bazen insan, ilk gördüğ gördü ğü yere daha önce gelmiş gelmi ş gibi hisseder kendisini. Bazen, gecelerimizi açıklayamadığımız rüyalar doldurur... Hayat ımız böyle açıklayamadığımız duygular ve olaylarla ak ı p p geçmekte... Bu nedenle, şimdi de spiritüalistlere kulak veriyoruz: Spiritüalistlere göre de, insan yaln ız canl ı bir bedenden ibaret değ de ğildir. "Ruh", yani asıl öz, bir beden kullanarak bu dünya ortam ına girebilmekte. İşte, İşte, insanı canl ı bir beden olarak görebilmemizi sağ sağlayan da bu özelliğ özelli ği. Ama, dünyaya bedenle öylesine yoğ yo ğun bir biçimde bağ bağlanıyoruz ki, bu dünyadan baş ba şka bir ortamı idrak edebilmemiz ya da bedenden ayr ı bir özümüz olduğ olduğunu fark etmemiz bile imkans ızlaş zlaşıyor. Ancak, zaman zaman bu yoğ yo ğun iliş ilişki gevş gevşemekte. Özellikle uyku an ında, ruh-beden iliş ilişkisi değ değişik bir boyuta uzand ığında, rüyalar kanal ıyla geçmiş geçmiş hayatlara ait bölük pörçük anılar hatırlanabilmekte. Eskiler, uyku için "küçük ölüm" deyimini bu nedenle kullanm ış olmalılar... Çocukluk çağ ça ğında, geçmiş geçmi ş hayatla ilgili rüyalara daha s ık rastlanıyor. Çünkü, çocuklarda henüz yeni hayat ın olaylar ıyla kalabal ık bir haf ıza birikimi oluş oluşmamıştır. Bu nedenle de, uyku an ında "hat ıralar kutusu" kolaylıkla açılı p p eskiden kalma sahneler ortaya çıkabilmektedir. Ama, insan büyüdükçe, yeti şkinliğ kinliğe doğ doğru atılan her adımla birlikte, yaş yaşanan olaylar haf ızada üst üste y ığılarak bu kutunun giderek aç ılamaz bir hale gelmesine yol açar. Bazen, günlük yaş ya şamda da insan ın baş başına gelir buna benzer hat ırlamalar. Ancak bunu, psikolojide kullanılan "déja vu" (daha önce görülmüş görülmü ş) terimiyle kar ıştırmamak gerekir. Kiş Kişi daha önce hiç görmediğ görmedi ği, işitmediğ itmediği bir yerdeyken, ya da ilk kez gördü ğü bir eş eşya ile kar şılaş laştığında, geçmiş geçmişten bir ş bir şeyler hatırlarsa, açıklayamad ığı bir tanıma duygusuyla dolarsa, işte bu önceki hayattan kalma bir an ı olabilir. Bu konuda uzmanlar ın bir uyar ısı var: Bazı insanlar geçmiş geçmiş hayatlar ında ünlü bir kiş kişi olduklar ını iddia ederler. Üstelik, tarih kitaplar ından edindikleri bilgileri fantazileriyle süsleyerek anlatma yoluna giderler. Bu gibi sahte an ılara değ değer vererek bilimsel bir araş araştırma yapman ın imkânı yoktur. Geçmiş Geçmişin kiş kişiye nasıl yaş yaşatıldığını, yazımızın baş başında bir örnekle anlatmaya çalışmıştık. Geçmiş Geçmişin hatırlanması için uygulanan yöntemlerden biri ve uzmanlara göre de en güvenileni "ekminezi" yöntemi. Ekminezi yapılacak kiş kişinin önce hipnoz veya "psikolojik infisal" yöntemiyle, bir uzman kontrolünde ruh-beden ili şkisi gevş gevşetilir. Sonra da, bu özel uyku hali içinde, zamanda geriye doğ do ğru gidilerek eski olaylar zihinde yeniden yaş ya şatılır. Uzmanlar, bu gevş gev şeme halinde, zaman içinde geriye do ğru gidilerek doğ doğum öncesine, bazen de yüzyıllar öncesine inebilmenin mümkün olduğ oldu ğunu söylüyorlar. Ülkemizdeki "yeniden bedenlenme" olaylar ı yabanc ı araş araştırmacılara da konu olmuş olmu ştu. Reş Reşat Bayer'in Hintli Dr. Banerjee ve ABD'den gelen parapsikolog Prof. Dr. I. Stevenson'la birlikte Adana'da incelediğ inceledi ği yeniden bedenlenme olaylar ının ilki, İsmail
12
adındaki bir çocukla baş ba şlamıştı. Konumuza iyi bir örnek olarak, küçük İsmail'in ilginç öyküsünü hep birlikte izleyelim...
Süzülmüş adında varl ıklı bir adam, iki eş Adana'n ın Bahçe semtinde, Abit Süzülmüş eşiyle birlikte yaş yaşarmış. 1957 yılında tarlasında çalışan iki iş işçi taraf ından, ahırda baş başına baltayla vurularak öldürülmüş öldürülmüş. İlk eşi Şehide de, aynı kiş kişilerce katledilmiş katledilmiş. Suçlular yakalanm ış ve bunlardan Ramazan adlı işçi idam edilmiş edilmiş. Abit'in ölümünden yaklaş yakla şık bir yıl sonra, olay yerinden birkaç kilometre uzakl ıktaki Mıdık'ta Mehmet Alt ınk ılıç'ın bir oğ oğlu dünyaya gelmiş gelmi ş. Çocuk doğ doğduğ duğunda, baş ba şında kapanm ış bir yara izi varmış. Küçük İsmail yürümeye baş başladıktan sonra da, omzunda bir havlu taş taşımayı adet edinmiş edinmiş. Daha sonraki soruş soru şturmalarda, aynı alışkanl ığın Abit Süzülmüş Süzülmüş'te de olduğ olduğu ortaya çıkmış. Dört yaş yaşına geldiğ geldiğinde İsmail, sürekli olarak Abit'in ailesinden söz etmeye baş ba şlamış. Bu, çevrede dikkat çekince, İsmail bilim adamlar ının kulağ kulağına kadar gitmiş gitmiş. Bilim adamlar ı çocuğ çocuğu olay yerine götürmüş götürmü şler. Beş Beş yaş yaşındaki İsmail, ilk kez geldiğ geldiği yerde, doğ doğruca ahıra giderek olayı anlatmış. Eski eş eşi Hatice'yi görünce, ona sar ılarak ağ ağlamış, çocuklar ını sevmiş sevmiş. Ticaret yapt ığı kiş kişilere borçlar ını hatırlatmış. Araş Araştırmayı yürüten bilim kurulunun İsmail ile ilgili raporunda, ayn ı olayla yak ından iliş ilişkisi olan Cevriye Bayrı da yer al ıyor. İsmail ile aynı yaş yaşta olan Cevriye'nin babas ı, k ızının doğ doğumundan önce bir rüya görmüş görmü ş. Sağ Sa ğlığında sadece selamlaş selamla ştığı Abit Süzülmüş Süzülmüş, rüyasında kendisine bir emaneti olduğ oldu ğunu ve ona iyi bakmas ını öğütlemiş ütlemiş. Adam rüyaya önem vermeyip, unutmuş unutmuş. Cevriye, baş başında bazı yara izleriyle dünyaya gelmiş gelmi ş. Çocuk uykusunda sürekli kabus görüp, "Ramazan geliyor!" diye geliyor!" diye feryatlarla uyan ıyormuş yormuş. Küçük k ız bir süre sonra, kendisinin Şehide olduğ olduğunu ve çocuklar ını özlediğ özlediğini söyler olmuş olmuş. Bilim adamlar ıyla tanıştır ılan Cevriye de, İsmail gibi, Abit Süzülmüş Süzülmü ş'ün evine götürülmüş götürülmü ş. K ız onlara ölümünü anlatm ış, çocuklar ını görünce sevincinden ağ a ğlamış. Şehide'nin daha önce hiç görmediğ görmedi ği akrabalar ıyla kar şılaş laşınca eski an ılar ını anlatmış. Bir keresinde, Şehide'nin k ız kardeş kardeşiyle kar şılaş laştır ılarak, Cevriye şaşırtılmak istenmiş istenmiş. Kadın, önceden öğ ö ğretildiğ retildiği gibi çocuğ çocuğa şöyle demiş demiş: "Madem ki sen benim k ı z karde şimsin, şimsin, neden evvelki hayat ında ben hastaland ı ğ ım zaman hastanede beni yoklamaya gelmedin?" Cevriye bu sitem üzerine üzülerek ş üzülerek şu cevab ı vermiş vermiş: "Nasıl gelmedim, Fehime? Üstelik, o gün bir de araba bulup iki çocu ğ çocu ğ umla umla birlikte gelmedim mi?" K ızın söyledikleri kar şısında, Şehide'nin k ızkardeş zkardeşi heyecanlanarak olay ın doğ doğruluğ ruluğunu belirtmiş belirtmiş. Adana ve çevresinde tesbit edilmiş edilmi ş olaylardan sadece iki örnek, bunlar.
Prof. Dr. Ian Stevenson 'un Güney Anadolu'da yap ılan araş araştırmalarla ilgili raporunda Reşat Bayer ve Zekeriya K ılıç'ın yardımlar ıyla gerçekleş 71 olay yer almakta. Ancak, Reş gerçekleştirilen incelemeler sonunda, 52 olay ın doğ doğruluğ ruluğu teyit edilmiş edilmiş. 52 olayda, önceki hayatlar ını hatırlayan çocuklardan 44'ü erkek. 41 olayda, eski kiş kişiliğ iliğiyle çocuk aras ında akrabal ık yok. 39 olayda, bir önceki ölüm ani ve şiddetli olmuş olmuş. 28 olayda, bir önceki ölüme ait yara izleri var. 23 olayda, do ğacak çocuğ çocuğun annesi hamileliğ hamileliğinde işaret edici bir rüya görmüş görmü ş. 45 olayda, bir önceki kiş ki şilikle ilgili tam bilgi toplanabilmiş toplanabilmiş. 50 olayda, kiş kişinin önceki hayat ındaki öldüğ öldüğü yaş yaş ortalaması otuz. 34 olayda, ölümle doğ do ğum
13
arasındaki ortalama süre dokuz ay. Son sözü, yine bilim adamlar ına veriyoruz: "Reenkarnasyon, insan tekâmülünün bir gere ğ gere ğ idir. idir. Reenkarnasyon olay ında insan, yine insan olarak bu dünyaya yeniden gelmektedir. Bir önceki hayat ında ba ş ba şka ka bir gezegende ya ş ya şam amı ş oldu ğ unu, unu, ya da bir ev kedisi oldu ğ oldu ğ unu unu iddia edenlere de rastlanmakta. Ancak bu tür iddialar ın şimdiye şimdiye kadar deneylerle kan ıtland ı ğ ı bir olay yoktur." ---
14
3. BÖLÜM
İstanbul Boğ Boğazı'nın Anadolu yakas ında, dik bir yamac ı tırmanıyoruz. Ağ Ağustos sıcağ cağında, alnımızdan sicim gibi ter süzülüyor. Eski tarikat şeyhlerinin kerametlerinden söz ederek, Kadiri-Rufai şeyhi Zeynelabidin'in evine gidiyoruz... Evin bahçe kap ısını açı p içeri girdiğ girdiğimizde, hal ılarla kaplı bir çardak ç ık ıyor kar şımıza. Çardağ Çardağın gölgesindeki adam, bizi görünce doğ do ğruluyor. Beyaz bir elbise giymiş giymi ş yaş yaşlı bir adam bu. Aksakall ı yüzünde beliren içten gülümseyiş gülümseyi şle, bizi beklediğ bekledi ğini söylüyor... Oysa, tanışmıyorduk kendisiyle. Görüş Görü şeceğ eceğimizi de kimseye söylemeden, ans ızın gitmiş gitmiştik evine... Bize ikram edilen soğ so ğuk ş uk şerbeti yudumlarken, bir an göz göze geliyoruz ve o an hiç aklımda olmayan, düş düşünmediğ ünmedi ğim bir yak ınımdan söz ederek bizi şaşırtıyor: " İ brahim brahim beyin ameliyat ını geciktiriyorlar, kalbinde bir ar ı za za var, diye. İ ki ki ay sonra prostat ını alacaklar. Bo ş Bo şuna una bekleyip adama ı st st ırap çektiriyorlar asl ında. Göreceksin, kalbi sa ğ sa ğ lamd lamd ır. Ama, bekleyip ac ı y yı tatması lazım diye, Kadir Allah böyle nasip etti..."
Şeyh Zeynelabidin ile görüş görüşmemizden iki ay sonra, onun sözünü etti ği yak ınım gerçekten ameliyat oldu. Ameliyattan sonra da ortaya ç ıktı ki, doktorlar kalp yetmezliğ yetmezli ği teş teşhisinde yanılmışlar!
15
Normal ile anormal aras ındaki sınır Marmara Üniversitesi öğ öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Doksat , bu tür ruhsal yeteneklerle ilgili olarak bize şu bilgileri verdi: " İ nsanlarda nsanlarda görülen normal davran ı ş ve kabiliyetlerin d ı şına çıkan anormal özellikler, psikoloji ve psikiyatrinin tetkik sahas ına girer. Zekâ gerili ğ gerili ğ i, i, epilepsi gibi bozukluklar bu türe dahildirler. Oysa öyle olaylar vard ır ki, normalin d ı şında kal ırlar; ama yine de anormal sayılmazlar. Ruh hastal ı ğ ı da denilemez bu tür olaylara. Bunlar, 'paranormal' yani 'normalin yanında ortaya ç ıkan' olaylard ır ve parapsikoloji bu tür olaylar ı tetkik eder." İnsanlardaki "paranormal" yeteneklerin bir k ısmının "duyu dışı idrak" şeklinde ortaya çıktığından söz eden Say ın Doksat, belirli sınıflandırmalar da getiriyor. Anlatt ıklar ına göre, bazen bir insan, öyle bir yeteneğ yeteneğe sahip olabilirmiş olabilirmiş ki, bu yetenek sayesinde, bilmediğ bilmedi ği bir cisim ya da olay hakk ında normal duyular ını kullanmaksızın bilgi edinebilirmiş edinebilirmiş. Bilim adamlar ının "clairvoyance" dedikleri bu yeteneğ yetene ğe sahip kiş kişi, kapal ı bir kutu içinde duran şeyin ne olduğ olduğunu görmeden, bilmeden söyleyebilmekte ya da o s ırada çok uzaklarda bir yerde olup biten olaylar ı sanki görüyormuş görüyormuşçasına anlatabilmekteymiş anlatabilmekteymiş. Halk arasında "kehanet" "kehanet" olarak bilinen ruhsal yetenek de, "duyu " duyu d ı şı idrak" sınıflandırmasına dahil. Burada, geleceğ gelece ğe yönelik bilgi vermek söz konusu. Say ın Doksat'ın bu yeteneklerden biri olarak sayd ığı "telepati" ise, telepati" ise, iki insan aras ındaki düş düşünce nakli... Bunlar ın dışında kalan baz ı " paranormal" olaylarda paranormal" olaylarda da, düş dü şünce kudretiyle cisimlere tesir edilebildiğ edilebildiği görülmüş görülmüş. " Psikokinesis" denilen Psikokinesis" denilen bu tür olaylarda, cisim ya hareket halinde ya da hareketsizdir. Örneğ Örne ğin, zar at ılıyor... Zarlar yuvarlan ırken, zihinsel bir tesirle istenen sayının gelmesini mümkün k ılmak, psikokinetik bir olayd ır. Keza, masan ın üzerinde duran bir kibrit çöpünü yaln ız düş düşünce gücüyle harekete geçiren de ayn ı özelliktir. Psikokinesis olayının canlı organizmalara da uyguland ığına rastlanmış... Zihnen tesir alt ına alarak, bir bitkinin büyümesini hızlandıran ya da hasta bir uzvu bu şekilde tedavi eden kiş ki şilere rastlanıyor.
Şifacı medyum Araş Araştırmalar ımız sırasında kar şılaş laştığımız bir hastanın, " şifac larla ilgili şifacı medyum" larla olarak anlattığı olay da çok ilginçti. Doktorlar ın rahim kanseri teş teşhisinden sonra, uzun süre ışın tedavisi uygulanm ıştı hastaya. Ama, kanseri durdurmak mümkün olmam ış. Şimdi bu hastanın kendisine kulak verelim: " İ ki ki y ıl önce doktorum bana, art ık ı şın tedavisine devam edilemeyece ğ edilemeyece ğ ini, ini, çünkü daha fazla radyasyona vücudumun tahammül edemeyece ğ ini ini söylemi şti. şti. Tedavinin yan etkileri nedeniyle saçlar ım da dökülüyordu. Zihnen ve bedenen anlat ılmaz bir bitkinlik içindeydim. A ğ A ğ r rı lar her geçen gün art ı yordu.." yordu.." "Bir arkada ş arkada şım bana, bir ' şifac şifacı medyum' han ımdan söz etti. Uzaktan hastal ıklar ı tedavi ediyormu ş ediyormu ş.. Çaresizlik içinde bir gün ona telefon ettim. Görü ş Görü şmek mek istiyordum, kabul etti. Evine gittim." "Bu hanım, beni bir divana yat ırd ı. Yanıma oturdu ve sanki havay ı yokluyormu ş yokluyormu ş gibi, bedenim üzerinde elini gezdirdi. Bir an durup, 'K ı z zım senin bir böbre ğ böbre ğ imi imi almı şlar, şlar, bana 16
söylemedin!...' dedi. Gerçekten bunu söylemeyi unutmu ş unutmu ştum. tum. Sonra elini karn ımın alt k ı sm smına yakla ş yakla şt t ırarak, ' İ yile şecek şecek buras ı , , hiç merak etme sen' dedi." "Anlatt ı ğ ına göre, seans esnas ında transa geçiyormu ş geçiyormu ş ve o sırada benim vücudumdan birtak ım renkli ı şıklar ın çıkt ı ğ ını görüyormu ş görüyormu ş.. Bu renklere göre de nas ıl iyile şece şece ğ ğ imi imi anl ı yormu yormu ş. ş. Birkaç defa evine gittim. Her seferinde elini karn ımın üstünde tutarak, gözlerini kapayı p p uzun bir süre yan ımda oturuyordu." Hasta hanımın anlattıklar ına bak ılırsa, tedavi alt ı ay sürmüş sürmüş. Bu arada ağ a ğr ılar dinmiş dinmiş, hasta kilo almaya baş ba şlamış. Sonucu, söz konusu han ımın kendi ağ a ğzından dinleyelim: "Geçenlerde kontrole gittim. Doktor, kanserli bölgenin iki y ıl önceki halinde durdu ğ unu unu ve ilerlemedi ğ ilerlemedi ğ ini ini söyledi. Tehlikeyi atlatm ı şım... Ama doktora bak ıl ırsa, bu bir mucize!" Ülkemizde bu gibi yetenekli kiş ki şilerin baş başar ı oranı hakk ında bir bilgi edinmemiz mümkün olmadı. Gerçekten her olayda ayn ı ölçüde baş başar ılı olabilirler mi? Eğ Eğer böyle bir olanak varsa, akademik çevrelerde neden dikkate al ınmamaktadır bu? Sayın Doksat'ın bu konudaki görüş görü şü şöyle: "Parapsikoloji bugün gerek bat ı dünyas ında, gerekse do ğ do ğ u blokunda titizlikle üzerinde durulan bir ilim olmu ş olmu ştur. tur. Do ğ Do ğ u blokunda ruhun varl ı ğ ı kabul edilmedi ğ edilmedi ğ i halde, devletin te ş te şvikiyle vikiyle parapsikolojik olaylar sürekli ara ş ara şt t ır ılmaktad ır. Uzay çal ı şmalar şmalar ından milletlerarası casuslu ğ a kadar geni ş geni ş bir sahada, bu yeni bulunan güçleri kullanma imkân ı aranmaktad ır." "T ı p alanında da parapsikolojik deneyler ba ş ba şlat lat ılmı şt şt ır. Vaktiyle, akupunktur veya hipnoz şüpheyle şüpheyle kar şılanı yordu. yordu. Ama, bugün bildi ğ bildi ğ iniz iniz gibi, birtak ım özel i ğ ğ nelerin nelerin vücudun bazı yerlerine tatbikiyle hastal ıklar ın tedavisi yoluna gidilmekte, hipnozla ameliyatlar yapılabilmekte, ruhi hastal ıklar tedavi edilmektedir." "Türkiye'de ilmi zihniyet, henüz d ı ş ülkelerdeki parapsikolojik çal ı şmalar şmalar ı takip edecek imkâna kavu ş kavu şmam mamı şt şt ır. Ülkemizde bu sahada e ğ e ğ itim itim görmü ş görmü ş yetkili ki şiler şiler yoktur. Ara ş Ara şt t ırma yapacak maddi imkân ve zaman da yoktur. Paras ı z z da ilim yap ılamaz..." Yaklaş Yaklaşık dört yıl önce, Cerrahpaş Cerrahpa şa Tı p p Fakültesi'nde Biyofizik Kürsüsü'nde, Prof. Dr. Muammer Bilge'nin önerisiyle yurt d ışından bir "Kirlian Fotografi" aleti getirtilmiş getirtilmiş. Bu aletle, canlı bir organizmadan yay ılan bir tür hayat enerjisi ışınlar ının fotoğ fotoğraf ını almak mümkün oluyormuş oluyormuş. Kullanmasını bilen olmadığı için, bu alet halen fakülteye bağ ba ğlı hastanenin alet deposunda paslanmakta. Oysa parapsikolojinin en son geli şmelerinden biri...
Zehra hanım olayı Ülkemizde bu alanda yap ılan deneyler, genellikle amatör kiş ki şilerin hipnoz ve telepati çalışmalar ı içinde kalmakta ve bilimsel bir rapor ile duyurulmamakta. Türkiye'de bilimsel bir araş araştırmanın yapılmadığını belirten Sayın Doksat, henüz bir t ı p p öğ ö ğrencisiyken baş başından geçen bir olayı bize şöyle anlattı: " İ zmir'de hipnozla tedavi etmeye çal ı şt şt ı ğ ım bir kom ş kom şumuz umuz vard ı: Zehra han ım. ı şmalar Clairvoyante (durugörücü) özelliklerinden dolay ı , bu hipnoz çal şmalar ını ilerletmek
17
istedim." "Bir gün, İ gün, İ stanbul'dan trenle gelen bir yak ınımın o an nerede ve ne durumda oldu ğ oldu ğ unu unu ö ğ renmek renmek için, Zehra han ımı hipnotik transa soktum. Gelecek ki ş ki şiyi iyi tanımı yordu. yordu. Yak ınımın ad ını vererek, o an bir trende oldu ğ oldu ğ unu unu ve bulundu ğ bulundu ğ u yerle, giysilerini bize tarif etmesini istedim ondan." "Zehra han ım, yak ınımın bindi ğ ğ i trenin o an Kar şı yaka istasyonuna yakla şt şt ı ğ ını , , yolcumun birinci mevkide bulundu ğ bulundu ğ unu, unu, üzerinde ye ş ye şil il manto, kolunda bir saat oldu ğ oldu ğ unu, unu, bir askerin kar şı s sında oturdu ğ oturdu ğ unu, unu, yerde de bir sepet elma bulundu ğ bulundu ğ unu unu söyledi." "Biz treni o saatte beklemiyorduk. Hipnozu seyredenler Kar ş şı yaka istasyonuna ko ş ko ştular. tular. Her şey şey Zehra han ımın anlatt ı ğ ı gibiydi..." "Hipnoz alt ında yapılan telkinler, uyand ıktan sonra ki ş ki şii taraf ından hat ırlanmaz. Ama, şuuralt şuuralt ına yerle ş yerle şerek erek zaman ı geldi ğ ğ inde, inde, o ki ş ki şiyi iyi telkin edilen biçimde davranmaya zorlar. Bu nedenle hipnoz çok ciddi bir çal ı şmad şmad ır ve olur olmaz tatbik edilirse sonunda beklenmedik durumlar ortaya ç ıkar." Günlük yaş yaşamımızı zaman zaman etkilediğ etkiledi ği söylenen bilinmeyen güçler aras ında, büyüler de söz konusudur. Ans ızın ortaya çıkan hastal ıklar ve aksilikler kar şısında büyülerden söz edildiğ edildiğini duyar ız. Büyüye inananlar, her at ılan düğ düğümün çözülmesi gibi, büyünün de etkisiz k ılınabileceğ nabileceği görüş görüşündeler. İstanbul'da amans ız hastalıklar ı tedavisiyle tanınan bir baş ba şka medyum han ımın, "Madam S"nin, büyü çözmedeki ününü duyarak kendisiyle görü ştük. Yurt dışında her yıl bir parapsikoloji kongresine davet edilen ve ruhsal yetenekleriyle tan ınan bu han ımın yaptığı bir çalışmaya tanık olduk... Bizim kendisini ziyaret ettiğ etti ğimiz gün, doktorlar ın kendisine şizofreni teş teşhisi koyduklar ı zayıf ve bitkin bir genç k ız, annesiyle birlikte Madam S'ye gelmiş gelmi şti. Yapılan tedavinin cevap vermemesi üzerine, bir de bu yolu denemek istemi şler...
Büyü çözülüyor Madam, üstü boş boş ve ağır bir masanın baş başına geçti. Ellerini masan ın üzerine koydu. Biraz bekledikten sonra, "Tamam, ş "Tamam, şimdi imdi cevap verecek" dedi. verecek" dedi. Salonun ortas ındaki masaya hepimiz pür dikkat bak ıyoruz. Etrafta hiç eş eşya yok. Madam bir eliyle masan ın kenar ından tuttu ve aniden koca masa havaya kalkt ı, yerden bir metre kadar yükselerek tek ayağ aya ğı üzerinde dönmeye baş ba şladı. Madam tek eliyle, hatta parmaklar ıyla tutarak on iki kiş ki şilik yemek masas ını havaya kaldırmıştı. Daha önce ve olay anında masa ve çevresini iyice araş ara ştırmıştık. Bu olayın bir gözbağ gözbağcılık olmasına mantıken imkân yoktu... Masa havadayken, Madam genç k ızla ilgili sorular sordu. Kendi ağ a ğzından sorulara cevaplar verdi ve kimin neden ve ne zaman büyü yapt ığını açık tarifiyle söyleyip çaresini de belirtti. Masa indi. Çare, yap ılan büyünün bulunduğ bulundu ğumuz yere getirilmesiydi. Geldi de... Çalışmanın ikinci bölümünde, ortaya boş bo ş leğ leğen kondu. Medyum, k ızın ve annesinin adlar ının boş boş bir kâğ kâğıda yazılmasını istedi. Leğ Leğen suyla doldurulup içine bu kâğ kâ ğıt atıldı ve üzeri bezle örtüldü. Leğ Le ğenin yanında duran medyum, "Bak ın şimdi şimdi mezara gömülmü ş gömülmü ş büyüler buraya gelecek!" dedi. gelecek!" dedi. Gözlerini kapad ı ve öylece kald ı...
18
Bezin altından birtak ım tık ırtılar duyuldu. Medyum han ım gülümseyerek, bezi kaldırmamızı istedi. Leğ Leğenin içindeki bulan ık suda pasl ı bir kilitle düğ düğümlenmiş ümlenmiş bir ip parçası ve bir muska vard ı...Leğ ...Leğenden ç ıkan paslı kilit, düğ düğümlü ip ve muska teker teker taraf ımızdan incelendi. Muskan ın içinde Arap harfleriyle yaz ılmış dualar ve baz ı işaretler arasında genç k ızın adı da görülüyordu. Daha sonraki görüş görü şmelerimizde, Madam S ile, oturup uzun uzun konuş konu ştuk: "Bedensı z z varl ıklar arasında, tesir yetene ğ yetene ğ i yüksek olan bilgili ruhlar sürekli olarak insanlara yard ım ederler. Ben, 36 y ıl önce, hamileli ğ hamileli ğ im im sırasında ruhsal irtibata geçtim ve bu konuda bana yard ımlar ı dokunan ruhlar taraf ından e ğ e ğ itildim... itildim... Her yerde ve her zaman kötü ruhlar ın etkisiyle büyü yapmay ı ö ğ renen, renen, topluma zararlar ı dokunan kötü insanlar vard ır." Ruhlarla yapılan görüş görüşmeler konusunda, Say ın Doksat'ın da fikirlerini aldık: "Bir insanın mekân ve zaman ı a şabildi şabildi ğ ğ i,i, deneylerle ortaya ç ıkmı şt şt ır. Bu bak ımdan, insanın kudretinin sınırlar ını bilmemekteyiz. Bir ispritizma celsesinde, irtibat kurulan şeyin şeyin ne oldu ğ oldu ğ unu unu kesinlikle söylemek mümkün de ğ de ğ ildir. ildir. Üstelik, teozoflara göre, öbür âlemde yaln ı z z ruhlar yoktur. Astral varl ık dedikleri cinler, periler gibi ba ş ba şka ka varl ıklar ın da mevcudiyetinden söz edilir. Ama ispritizmac ılar bunu kabul etmiyor, sadece iyi ve kötü ruhlar vard ır, diyorlar. Bütün bunlar, tetkik edilmesi gereken mevzulard ır. İ lk lk anda ne hemen kabul edebilirsiniz, ne de reddedip atabilirsiniz." Gerek tanık olduğ olduğumuz olaylar, gerekse Madam S'nin ve Say ın Dr. Recep Doksat' ın açıklamalar ı gösteriyor ki, ülkemizde de insanüstü güçlerin bilimsel olarak incelenmesi yararl ı olacaktır. Araş Araştırmamız süresince yaş ya şadığımız olaylar ve bize anlat ılanlar, bu tür konular ın ilk yaklaş yaklaşımda kabullenilmesinin zor olduğ oldu ğunu ama kay ıtsız şartsız reddinin de doğ do ğru olmayacağ olmayacağını ortaya koyuyor. ---oOo---
19