describe los complejos de tucume y batan grande teniendo en cuenta su ubicación dentro de la ciudad como se fue formando y accediendo dentro de la ciudad, cuales fueron sus creencias
docxFull description
ddd
stt batanDeskripsi lengkap
Full description
baştan çıkarma Üzerine jean baudrillard
A
Y
R
I
N
T
I
Y
A
Y
I
N
L
A
R
I
-
SL
q -iw w w io w iç
l/Cl vcK
® ii.> u ljiít u » p í!a
HVlNJAVAllÄrtJlV
iiiuiB'!x;u(F3 y »luwritqifcírkwiií»)««.»
'S T O Í l H 1 I Ï Î Î U W
İçindekiler
I. C İ N S E L L İ Ğ İ N T U T U L U M U
...............................................I I
lıuan topluluğunun *c*mız ironisi ..........................................,21 P on» st«ıeo ........... ........................................................... 10 Bajtarı çıkarma/tıretjm ...................................... ...................... *5 1 D
Y Ü Z E Y S E L U Ç U R U M L A R ................................................ 67
Görünıitnlenıı kuüJİ ufku .........................................................(A O ûzıldttım y ı d» boyöleyicl »imdlaa y o n ..................................77 I II be y o m m i r r o f ................................................................ İ S
SfiM tkand'dı ö lü m ..................................... ............................. 91 5
- Sır ve meydan okuma .........................................................98 -
Büfian {¡kdratt kadının porueiî
....................................... 105
B a l l ı n çıkaran erkeğin ironik s lr a ie j U i................................. J 2I B ık t ın çıkarılm a k o r k u m .................................................... 146 D I.. B A Ş T A N Ç I K A R M A N I N S l Y A S A L K A D E R İ ....................159 Kura] lıılk u a u ......................................................................161 -
D İ Z İ N ................................................................................222
/'T'Najtan çıkarına, silinemeyecek bir alınyazısının a£ulı£ı alımda 'G e z iliy o r . Dine güre taşlançıkarma şeytanın suatejisi ydi; şey tanın bu stratejiyi bir büyticO ya da bir âşık edasıyla ta.vnılaınış o l masının ftneıni yüktü. Baştan çıkarma, daima kötülüğün bir strate jisi olarak kab il edildi. Ya da dünyanın bir slıatejisi olarak gûtilldü. O, dünyevi hayalın bir hilesi oldu ber zaman. Öyle bir lanet ki. ahiakbilime vc felsefeye, günümüzde ise psikanalize ve ‘ arzunun üzgüıle$mesi’'ne karcın hiç değilmeden kalabilmişti Günümüzde cinselliğin, kötülüğün ve sapkınlığın değeri arlarken, lanetlenmiş olan hcı şey genellikle programlanmış bir dirilişi kullarken haşlan çıkarmanın karanlıkta kalması -hatla kesin olarak karanlığa giknülm(J$ olması- paradoksal bir durum gibi görünebilir. 7
Zira, X V III. yüzyılda bile, hâlâ baştan çıkarmadan söz edili yordu. Hatla, aristokrat çevrelerin, bir lür meydan okumayla ve gururia sürdürdükleri cn hararetli uğraşlarından biriydi başlan çıkarma. Burjuva Devrimi bu duruma son verdi (diğerleri, yani daha sonraki devrimler de onu kesin olarak sonlandırdılar -ç ü n kü bütün devrimler. Öncelikle görünümlerin baştan çıkarmasına son verirler). Burjuva çağı, doğaya ve üretime adanmıştı: oysa, gerek doğa gerekse üretim, baştan çıkarmaya tümüyle yabancıy dı: hatta başlan çıkarma için Öldürücüydü. Foucault'nun da be lirttiği gibi, cinselliğin kendisi de bir üretim (söylemin, sözün ve arzunun üretimi) sürecinin sonucu olduğuna göre, bu çağın baş lan çıkarmayı daha büyük bir karanlığa gömmesine şaşmamalı. Hâlâ, doğanın değerinin arttığı koşullarda yaşıyoruz -gerek es kiden olduğu gibi, ruhun iyicil doğasının değerinin arttığı, gerek şeylerin iy icil maddi doğasının değerinin antiği, gerekse arzu nun psişik doğasının değerinin arttığı- doğa, bastı alm ışlığın her tüt başkalaşımından; psişik, toplumsal ya da maddi bütün ener jilerin özgürleştiği bir ortamdan geçerek hâlâ yükseliyor. Oysa baştan çıkarma, hiçbir ¿aman doğayla aynı nitelikte de ğil, tam tersine hile niteliğindedir -hiçb ir zaman enerji niteliği göstermez; işaret ve rittlel olma nitelikleri taşır. Bu yüzden de, bütün büyük üretim ve yorum sistemleri onu, hep kavıaınlann var olduğu alanın dışına atmışlardır - böyle olması da kendi ya ra m a d ır çünkü ancak dışarıya, bu terk edilmişlik duygusunun derinlerine yerleşerek onlan meşgul etmeye devam ediyor ve onlan yok etme tehdidini sürdürebiliyor. Başlan çıkarma daima, Tannnın kurduğu düzeni ortadan kaldırmaya bakar; bu düzen, üretimin ya da arzunun düzeni haline gelmiş olsa da Bugün bi le, her tür ortodoks görüş onu, bir lanet vc hile olarak görmek tedir; bütün hakikatleri yoldan çıkaran bir kara büyüdür o; işa retleri efsunlar; işaretlerin uğursuz kullanım ların yüceltir. Her bir söylem, bu ani tersinirlikle ya da anlaına dair hiçbir iz bırak maksızın kendi işaretleri tarafından soğurulmakla tehdit edilir. 8
Bu yüzden de, kentli söylemlerinin tutarlılığını ve erekliliğini belit olarak kabul eden bütün disiplinlerin lek yapabildiği, onun ilstOndeki laneti kovmak olmuştur. İşte tam bu noktada baştan çıkarma İle dişilik birbirine karışır ve bugüne dek daima birbi rine karışmıştır. Her (Ur erillik, dişilikteki bu ani tersinirlikle meşgul olur. Cinselliğin, anlamın ve iklidann arka yü2ü olan baştan çıkarmanın ve dişiliğin önüne geçmek imkânsızdır. GünUmilzde, laneti kaldırmak İçin çok daha şiddetli ve sis temli yöntemler kullanılıyor. Nihai çözüm yollan bulma çağına giriyoruz; cinsel devrim çağı; eşikte ve eşik alımda yer ulan bü tün hazlar üretme ve yönetme çağı: arzu alanında mikroiştemden yararlanma çağı: en son serüven de, kadınlığı ve cinselliğiy le kendinden üreyen kadındır, Baştan çıkarmanın sonu. Ya gevşek bir baştan çıkarma zafer kazanacak ve öfkeli bir toplumsal evrende bütün ilişkiler kadınsıluşma. boş ve dağınık bir tür erotikleşme sürecine girecekler. Ya da bunlardan hiçbiri olmayacak. Zira. Iıiçbir şey başlan çıkarmanın kendisinden ılnha hüyllk olmayı beceremeyecek; onu yok eden düzen bile.
I
Cinselliğin tutulumu
a
9
Unümüzde. Özgürleşen söylemiyle cinsellikten daha az güve nilir başka bir olan yoktur. Günümüzde, çoğalan suretleriyle arzudan daha az güvenilir başka bir alan da yoktur. Cinsellik alanında çoğalma, bütünsel yok oluşa yakın bir an lam ifade ediyor. Cinselliğin, cinselliğin işaretlerinin üretiminin bu biçimde anınlmasmm sim burada: hazzın, özellikle de dişil hazzın aşın gerçekliği burada: Belirsizlik ilkesi, yalnızca siyasal akla ve iktisadi akla değil cinsel akla da el attı. Ö nselliğin özgürleşme evresi, aynı zamanda onun belirsiz* ieştiği evre halini aldı. Artık ne yokluk var. ne yasak, nc de .sı nır: Bütün gönderim ilkeleri yok oldu. İktisadi aklın tek dayana ğı kıtlıktır ve hedefine ulaştığı, yani kıtlık hayaleti ortadan kalk ış
tığı an bu akıl da buharlaşır. Arzunun da lâk dayanağı yokluktur. BUtÜn varlığıyla talebin içine sokulduğunda, hiçbir kısıtlama o l maksızın kendini işlemselleş!irdiğinde bütün gerçekliğini yitirir çünkü imgelemi olmayan arzu her yenle, ama aynı zamanda da genelleşmiş bir simülasyon ortamındadır. Arzunun hayaleti, cin* selin OIU gerçekliğine musallat olur. Cinsel her yenledir, cinsel lik hariç (Banhes) Cinsel mitolojide dişile geçiş, belirginlikten genel belirsizli ğe doğru geçişle aynı döneme rastlar. Dişil olanın erilin yerini alması, yapısal terselmedeki gibi bir cinsiyetin yerini diğerinin alması değildir. Bu süreç, cinsiyetin belirgin bir gösteriminin so nudur: cinsiyet aynmını belirleyen yasanın su üstünde kalan bö lümüdür. D işilin göğe yükselmedi, hazzm doruk noktasına ulaş masına ve cinsiyet gerçekliği ilkesinin felakete uğramasına denk dilşer. O halde, cinsiyetin aşıngerçekliğinin ölümcül bir özellik ka zandığı bu koşullarda tutkuyu yaratan dişiliktir, tıpkı eskiden ol duğu gibi, ama bunun tam tersi bir ortamda: yani ironinin vc baştan çıkarmanın varolduğu koşullarda.
Freud haklı: Aslında tek bir cinsellik, tek bir libido var -e ril ola nı. Ö nsellik de bu kuvvetli, aynmcı yapıdan; fallusa, hadım edilmeye, baba adına, baslınlmışlığa odaklanmış bu yapıdan başka bir şey değil. Ondan başka yapı da yok, Fallusa dayanma yan, engellenmemiş, damgalanmamış başka bir cinsellik hayal etmek boşuna. Bu yapının içinde dişili engelin öbür yanına ge çirmeyi istemek ve öğeleri birbirine kanşiırmak hiçbir işe yara maz -y a yapı aynen kalır ve dişilin tamamı eril tarafından soğu rulur ya da yapı çöker ve ne dişil kalır ne de eril: Yapının sıfır noktası. Günümüzde aynı anda birçok olay yaşanıyor: Erotik çofcdeğeılilik, arzunun sonsuz potansiyel gücü, dallanma, kırı nımlar, libidonun yeğinlikleri -özgürleştirici bir seçenek için akH
la gelebilecek bütün vary antlar; Freurt'dan özgürleşmiş psikana lizin sınırlarından ya ds psikanalizden Özgürleşmiş arzunun sı nırlarından gelen özgürleştirici bir alternatifin çeşitli değişkele ri; tümü, cinsel paradigmadaki kaynamanın ardında ve yapının farksız] aştın İm abında ve potansiyel yansızlığında birleşir. Dişil olana gelince; cinsel devrim onu tuzağa düşürtlr: Onu bu tek yapıya hapsederek, yapı kuvvetliyse negatif ayrımcılığa, zayıflamışsa müstehzi bir zafere mahkûm eder. Bununla birlikte dişil başka bir yerdedir ve bugüne dek hep başka yerlerde olmuştur: Gücünün sim da buradadır. Tıpkı her hangi bir şeyin, varlığı özüne yelmediği için kendini sürdürme si gibi, dişil dc hiçbir zaman olduğunu sandığı yerdi olmadığı için baştan çıkanctdır. Yani aslında dişil, kendisine atfedilen acılann ve baskıların tarihinde de -kadınların çektiği tarihsel azap ta (bütün kurnazlığı orada gizlcnebilmesidir)- değildir. Dişil, kölelik oyununu, kendisini bir kenara ayınp bastıran ve cinsel devrimin daha da acıklı bir şekilde ayınp bastırdığı bu yapı için de kabul eder yalnızca -suça ortak olan hangi sapmadan (Neyin sapması? Yoksa erilin mi?) güç alarak dişilik tarihinin bundan ibaret olduğuna bizteri inandırmaya çalışıyorlar? Bastmlmışlık, zaten eksiksiz olarak burada; güce ve egemenliğe dair diğer bi çimlerin dışında, kadınların cinsel ve siyasal sefaletinin anlatı sında varlığını sürdürüyor. Cinselin ve iktidarın bir alternatifi var ve psikanalizin bunu bilmesi mümkün değil; çünkü onun belit dizgesi cinselliğe dair özellikler gösteriyor ve bu başka yer. hiç kuşkusuz erillik/dişilik karşıtlığının -ÖzU bakımından eril, hedefleri bakımından cinsel ve varlığı sonlanmadıkça yıkılm ayan bu karşıtlığın- dışında kalan bir dişilik düzleminde yer alıyor. Dişilin bu gücü, baştan çıkarmanın gücünden başka bir şey değil.
ıs
Kuvvetli yapılar d a n psikanalizin ve cinselliğin gerilemesi, her ikisinin de psi ve moleküler bir evrende (kesinkes özgürleşme lerini sağlayan bir evreııde) gözden düşmesi, başka bir evrenin (bu ikisinin asla bulunamadığı yöne paralel bir yönde bulunan bir evrenin) kapı s un aralıyor, bu evren de, psişik ve psikolojik ilişkilere göre, bastınlmışlığa ya da bilinçdışma göre değil oyu nun kurallarına, meydan okumaya, ikil ilişkilere ve görünümle rin stratejisine {{öre yorumlanıyor: Baştan çıkarmaya göre -y a pıya ya da ayırt edici karşıtlıklara göre de değil, başlan çıkarıcı tersinirliğe göte- bu evrende dişil, erile karşıt olan değil, onu baştan çıkarandır,
Baştan çıkarmada dişil, ne vurgulanmış ne de vurgulanma mış bir Öğedir. Dişil, arzunun ya da hazzın belli bir “özerkliği”ni: bedende, sözde ya da yazıda yitirdiği (?) bir Özerkliği kap samaz; kendi hakikatini de talep etmez; baştan çıkarır. Elbette, başlan çıkarmanın egemenliği, kabul gereği dişil sa yılabilir; aynı kabul cinselliği de. esas olarak eril saymayı gerek tirebilir; burada önemli olan böyle bir biçimin her zaman var o l muş olmasıdır -v e kendinden uzakta resmettiği dişil hiçbir şey olmayan, hiçbir zaman kendini ‘'üretmeyen” , hiçbir zaman ken dini ürettiği yenle olmayan (o halde, elbeıie. hiçbir "feminist" taleple yer almayan) şeydir üstelik de, psişik ya da biyolojik bistksütUik perspektifiyle değil, baştan çıkarmanın transseksüelUği olması perspektifi doğrultusunda bunu yapar. Bütün cinsel düzenlemeler bu alanı etkisizleştirmek isterler hatta, cinsellik ten başka bir yapı olmadığı belitine dayanan vc bu kurala uygun olarak başka hiçbir şeyden söz edemez hale gelen psikanalizin kendisi bile.
Kadınlar, karşıt hareketler oluştururken, fallokralik yapının kar şısına ne koyuyorlar'? Belli bir özerkliği, bir farkı, arzudaki ve hazdaki özgüllüğü, bedenlerine dair başka bir kullanım biçtmi16
ni, bir sözü, bir yazjyı -ama, asla bastan çıkarmayı değil. San ki başlan çıkamıa kendi bedenlerinin yapmacıklı bir üslupla sah neye konmasıymış gibi; vasalhğm vc fuhşun yalgısıym ış gibi, ondan utanıyorlar. Şunu anlamıyoılar: Boştan çıktırma simgeler evrenine hükmetmeyi temsil eder: oysa iktidar, gerçek evrene hiibnetnıeyi temsil ermekten ibarettir. Baştan çıkarmanın sağla dığı egemenlik, siyasal ya da cinsel iktidarın sağladığı egemen likle bir tutulamaz. Feminist hareket lıakikaiin düzeniyle garip ve acımasız bir işbirliğine girer. Sanki baştan çıkarma. kadın hakikatinin yapay alarak yoldan çıkmasıymış gibi onunla mücadele eder ve onu dışlar; oysa baştan çıkarma, son tahlilde onun bedenine ve arzu suna kazınmıştır. Böylelikle, dişilin o müılıiş ayrıcalığını; haki kate, anlama asla erişememiş olma ve görünümler h ü k ü m d a r l ı ğının mutlak efendisi olarak kalına ayrıcalığını bir kalcımle si ler. Baştan çıkarmanın içkin gücü; baştan çıkarmanın, hakikatin elindeki her şeyi almaya, onu yeniden oyunun içine; göniniltn* lerin katıksız oyununun içine sokmaya ve buradn, bir anda bü tün anlam ve iktidar sistemlerini bozmaya dayanan güctl: Başlan çıkarmanın gücü, görünümleri kendi çevrelerinde döndürür, be denin, ur2u derinliği olarak değil, gÖrtJnüm olarak hareket etme sini sağlar -oysa bütün görünümler tersinme özelliği gösterirler -sisiemler, yalnızca bu düzJemde kırılgan vc dayanıksızdırlaranlam ise yalnızca büyü karşısında dayanıksızdır. Bütün diğer güçler karşısında tek başına onlara eşit ve onlardan üstün olan, basit bir görünümler stratejisi oyunuyla hepsini alaşağı edebilen bu gücü inkâr etmek inanılma?, bir körleşmedir.
Freud, anatomi kaderdir, diyordu. Kadın harekelinin, tanımı ge reği fallik olan ve anatominin damgasını taşıyan bu kaderi red detmesiyle birlikte, esas olarak anatomik ve biyolojik bir seçe neğin kapılarının açılması şaşırtıcı gelebilir
111“"**
|^
"K a J ın u .ık i haz. k liM r iiir e t k in b jiy lf vajiturcn edilgenli]?! a m i n d i seçim yapm ak dujuııuında d e lildir. Vajlııat okşam adaki hazcın, k la o lis o k f*ır a s ın d a k i
hazzııı yerini a t ın u ı
gerekmez. H e ı biri, yeri d o ld u
rulm az biçim de k p d ın r h az du ym asına k a tk ıd a U u k ru ırta»... Örne£ın. gtfgüvlerın o k 'u ım a ıı, v u lv a y a do ku n ulm ası. dudakların aralanma«!, vajinanın d ıj çeperi üstünde gelgit haıekeii yapan bir b asın cın olman. duLyaıaJı boynun« lıst'ıf dûktimıjlar. vb., yalnızca kadına i>2 gli bazı hazlar y aıa lın a k içindir' (Lııco İrigaray).
Bir kadının sözleri mi? Evet ama hep anatomiye ve bedene dair sözler. Dişinin Özgüllüğü erujerı bölgelerin dağınık olma sında; hazzın yaygın çokdeğerliği ve arzu sayesinde bütün bir bedenin çehre değiştirmesi anlamına gelen kendi merkezinden uzaklaşmış emjenliktedir: Cinsel devrimin ve kadın devriminin laytmotifi budur; Bellm er'in A najram lan’ndan Deleuze'ün ma kineleşmiş bağlantılarına kadar bütün bir beden kültürümüz bu laytmotifin etkisi altındadır Hep bedenden söz e d ilir Anatomi siyle olmasa bile organik ve erojen Özellikleriyle bedenden; iş levsel bedenden; böylesino patlamış ve eğretilemeli haliyle bile, onun temel yönelimi haz. doğal tezahürü de arzudur. İkisinden birini kabul etmek zorundayız: Bütün bunlarla birlikte, ya beden bir eğretilemeden ibarettir (öyleyse, cinsel devrimin ve beden kültürüne dönüşmüş kültürümüzün anlamı ne?), ya da, beden vc kadın üstünde bunca laf etliğimize göre, anatominin başat oldu ğu bir kader sürecine, başka bir deyişle kader olarak kabul etti ğimiz anatomi sürecine kesinkes girmiş olmalıyız. Bütün bu saydık] an m ız arasında, Freud'un formülüne kökten karşı çıkan hiçbir şey yok. Hiçbir ycıde baştan çıkannadan söz edilmiyor; bedenin ar zuyla değil hileyle işlemesinden, baştan çıkanlmış bedenden, baştan çıkarılacak bedenden, kendi hakikatinden tutkuyla uztık1aanrılmış bedenden, kafamızı kurcalayıp dunuı vc arzu denen etik hakikatten söz edilmiyor -cid d i olan, bir o kadar da dinsel özellik taşıyan bu hakikat, günümüzde bedende cisim leşiyor ve eskiden, din bedeni nasıl uğursuz ve aldatıcı saydıysa bugün de 18
(iu n u llıa t ı
baştan çıkarma beden için aynı anlama geliyor: hiçbir yerde, gî3 ıtinümlcrc terk edilmiş bedenden söz edilmiyor. Oysa, kader sayılan anatomiye kökten karşı çıkan tek ¡ey ba4ian çıkarmadır. Yalnızca baştsın çıkarma, bedenleri birbirin den ayıran cinsclleşmeyi ve bundan doğan kaçınılmaz fallik ik tisadı parçalayabilir. Sistemleri, altyapılarından boşlayarak alaşağı edebileceğini » n a n bütün hareketler nahiftir. Boştun çıkanna. hepsinden daha zekidir, adeta kendiliğinden zekidir, şiddetli ve ani birkendinden-gerçekliktir -kendini kanıtlamaya, temellenil itmeye ihtiyaç duymaz- gerçeğin sözde derinliklerinin, çeşitli nıh hallerinin, anatomilerin, hakikatlerin, iktklarların altüst oluşu içinde bir denbire belirir. Şunu çok iyi b ilir ki, -bu onun sırrıd ır- ne ana tomi vardır ne de psikoloji; bölün işaretler tersinebilir. G örü nümlerden başka hiçbir şey ona ait değildir -bütün iktidarlar onun elinden kurtulabilir, ancak o da, bu iklklaıiam ı bütün işa retlerini tersinir duruma getirebilir. Kim ona karşı koyabilir ki? Tek gerçek koz görünümlere hUkınedişte ve onlara yönelik stra tejide, varlığın ve gerçeğin iktidarına karçı dunnaktadır. Varlığı başka bir varlığın, hakikati de başka bir hakikatin karşısına koy mak işe yaramaz: İşte bu noktada, temelleri yıkmak bir tuzaktır; çünkü, görünümlerle hafifçe oynamak yeterlidir Oysa kadın, görünümden başka bir şey değildir. Ve görilnüm olarak dişil erilin derinliğini tamamen başarısızlığa uğratmak için yeterlidir. Kadınlar "aşağılayıcı" saydıklan bu fomıtılün karşısına dikilınektense, bu hakikatin baştan çıkarıcılığım kabullenselcr çok daha iyi olacak; çünkü güçlerinin sırrı burada ve onlar, erilin derinliğinin karşısına dişilin derinliğini koyarak bu gıiçlerini yitiriyorlar. fiatta, derinlik olarak erile zıt olan şey, yüzey olarak dişil de değildin daha çok, yüzeyi ve derinliği birbirinden ayırt edileme yen dişildir erile zttolan Yada, otantik olanla yapay olanın bir birinden farkstz olmasıdır. Joan Riviene’in, "Kadınlık: Maskeli 19
Balo" (¿<3 Psychanalyse, sayı 7 ) aJlı yazısında onaya attığı te mci fjncımc suydu ve her Kir baştan çıkarmayı kapsıyordu: "D i şiliğin otantik ya da yüzeysel olması, esas olarak aynı şeydir.” Bu, yalnızca dişil için söylenebilir. Eril, kesin bir ayrım cılı ğın ve mutlak ölçütün ne olduğunu bilir. Eril kesindir, dişil ise çözülemez Oysa dişile ilişkin bu önerme, yani otantik olanla yapay ola nın dişilde temdsi2 olarak var olduğu önermesi, aynı zamanda -ilg in çtir- simülasyonun alanını tanımlar: Simülasyonda da, gerçekle modeller âlâsındaki ayırımı ortaya koymak imkânsız dır; simülasyon modellerinin ortaya koyduğu gerçekten başka bir gerçek yoktur; tıpkı, görünümlerin dişiliğinden başka bir di şilik olmadığı gibi, Simülasyon da çözümsüzdür. Bu tubaf çakışma dişili, kendi anlamındaki belirsizliğe gön derir: O. hem simülasyonun en kesin belirtisidir hem de simülasynnun Ötesine geçmek için tek çıkar yoldur -özellikle de baş tan çıkanna söz konusu olduğunda.
20
İnsan topluluğunun sonsuz ironisi
Şu dişilik;
intan topluluğunun sonsuz Iranla. Iflcfcl
(^ p .e lirsizliğ in ilkesi olarak dişilik. ' O Dişilik, cinscl kuiuplann bocalamasına yol açar O, erilin karşıt kutbu değildir: o, ayırt edici karşıtlığı ve böylelikle cinsel liğin kendisini ortadan kaldırandır; tarihsel olarak eril fallokraside kendim böyle cisimle$ıirdiği gibi, yann da dişil fallokıaside kendini bu şekilde cisimle^tirebilir. Dişilik, kararsızlığın ilkesi olduğuna göre, kendisi de karar sız olduğu yerde, yani dişilik oyununda en bilyiik kararsızlığı yaşayacaktır. Travcstilik. Onlar ne eşcinseldir ne de transseksilel: travestilerin hoşlandığı şey, cinsiyetin ayırt edilemediği bir oyundur. Başkalannda yarattıktan ve kendilerini de etkileyen cazibenin 21
kaynağı, alışılageldiği gibi bir cinsiyetin diğeri karşısındaki çe kiciliği değil cinsel bocalama halidir. Onlar, gerçekle ne er kek/erkeklerden, ne kadın/kad mİ ardan, ne de faiklı cinsel var lıklar olarak kendilerini aşın derecede vurgulayarak tanımlayan lardan hohlanırlar. Cinsiyetin olması için, işaretlerin biyolojik varlığı çogallmıtsı gerekir. Burada ise işaretler biyolojik vatlık tan ayrılır ve gerçek anlamda cinsiyet kalmaz: travestilerin âşık olduğu şey bu işaretler oyunudur: onlan cezbeden ise bu işaret leri baştan {¡karmaktır. Onlar için her şey makyajdan, tiyatro dan ve baştan çıkarmadan ibarettir. Cinsiyet oyunlarına karşı saplantılı bir bağlılıkları varmış gibi görünürler: ancak onlann asıl .saplantısı oyundur ve onların yaşamlarının, bizimkinden çok daha fazla cinselliğe adanmış gibi görünmesinin nedeni cin selliği, bedenlerinin her hareketiyle, duygularıyla ve ritüeliyle bir oyun; coşkulu Ama m inik bir çağn olarak görmeleridir. Nico'nun bu denli güzel görünmesinin tek nedeni, dişiliğinin bir oyundan ibaret olmasıydı. Onda güzellikten de öte. yüce bir şey vardı ve bu. farklı bir baştan çıknncılık yayıyordu. N ico’nun sahte bir travesii olduğunu, travesti rolü yapan gerçek bir kadın olduğunu öğrenen herkes şaşkınlığa uğradı. İşaretler içinde ha reket eden ve kadın olmayan/kadın, baştan çıka rcılığ ın sınırla rına, cinsiyetiyle kendini kanıtlamış hakiki bir kadından çok da ha fazla ulaşabilir. Yalnızca o. katıksız cazibeyc sahip olabilir çünkü o, cinsel bakımdan çekici olmaktan çok baştan çıkarıcı dır. Gerçek cinsellik belirince cazibe de yok olur; kendine uygun başka bir arzu yaratabilir elbette, ama yapmacık!ıktan gelen mü kemmellik yoktur artık Başlan çıkarma, cinselliğe göre çok daha eşsiz ve soyludur ve bu nedenle (mu çok daha değerli buluruz Travesii ligin temcilerini biseksüellikte .ıramak yanlış olur. Çünkü, ister kamın olsun ister ikideğerii, ister belirsiz olsun is ter dönüşmüş, cinsiyetler ve cinsel karakterler gerçekliklerini korurlar ve cinsiyete ilişkin psişik bir gerçekliğe tanıklık etmeyi 22
sürdürürler. Huna karcın, cinselin hu tanımı gölgede kalmıştır. Ve bu oyun, çapkınlığa denk düşmez. Sapkınlık. Öğelerin düze nini yoldan çık a n r aktır. Oysa burada, yolundan çıkan lan her hangi bir Öğe yoktur: yalnızca baştan çıkan lan işaretler vardır Bilinçdışında ve "Örtülü homoseksüellik” alanında araştırma yapmak da boşuna. Örtülü olmayı ele alan bu eski kazüistik. bir yandan yüzeyin ve derinliğin cinsel imgelemini üreli iken. diğer yandan da, belirtisel bir okumayı ve düzeltilmiş bir anlamı ima eder. Burada hiçb ir şey örtülü değildir, her şey. cinsiyetin gizli ve belirleyici ısranna ilişkin bir varsayımı, işaretlerin yüzeysel oyununu çekip çeviren derin fantazmalar oyununa dair bir var sayımı tartışmaya yöneliktir -oysa oyunun tamamı bu geri dö nüşlülüğün baş döndürücü ortamında gerçekleşin bu ortamda cinsiyet, işaretlerde t
Her halükârda, dişilin bu parodisi sanıldığı kadar kıyıcı de ğildir, çünkd o, erkeklerin, kendi famazmslannda aşılmış, bo zulmuş. parodi haline getirilmiş D ik lik olarak imgeledikleri ve .sahneye koydukları şekliyle dişiliğin parodisidir (Barcelona'nın travestileri bıyıklannt kesmezler vc kıllı göğüslerini rahatça ser gilerler); bu parodi, bu toplumda dişiliğin, erkeklerin gülünçleş tirdiği işaretlerden başka bir şey olmadığını onaya koyar. D işi liğin üst-simülasyonunu yapmak kadının, simülasyonuneril mo delinden başka bir şey olmadığını söylemektir. Bu, kadının oyu nu aracılığıyla kadın modelmç\ kadın/işaret aracılığıyla kadırvkadına meydan okumaktır. Oyununu yapayın sınırlarında oynayan, mükemmelliğe varacak ölçüde hem dişiliğin mekaniz maları içinde oynayıp hem de onJan bozan bu capcanlı ve simülasyona dayanan meydan okuma, "kendi varlığı içinde yabancı laşmış” bir dişiliğin ideolojik-politik taleplerinden daha berrak ve radikal olabilirdi. Burada dişiliğin heıhangi bir varlığının (kendi doğası, üslubu, kendi hazzı ve Freud’un dediği gibi, öz gül libidosu yoktur) olmadığı ifade edilir. Her tür otantik dişilik arayışı, kadınlann sarf ettiği söz. vb. karşısında, kadının b ir hiç olduğu ve gUcünt) de buradan aldığı söylenir. Feminizmin hadımlık kuramını toptan inkâr etmesinden çok daha etkili bir yanıt. Çünktl bu inkâr, anatomik değil de simge* sel olan ve her tür sanal cinsellik üstünde ağırlığını hissettiren bir kaderi karşısında bulur. Bu yasanın alaşağı edilmesi, yalnız ca kendi paredik kararlılığına, dişilik işaretlerinin ayrıksılığına, cinsiyetlerin çözülemeyen biyolojisine ve metafiziğine son ve ren işaretlerin çoğalmasına bağlıdır -makyaj, bundan ibarettir: Muzaffer parodi, ölçüsüz kararlılık, hadımlığın simgesel yasa sından başka bir şey olmayan bu derin simülasyonun yüzeysel hipersimülasyonu- baştan çıkarma alanında oynanan transseksüel oyuıı. Yapay uygulam.ılann ironisi -m akyaj yapmış ya da fahişe kadının bir çizgiyi vurgulayarak bir işaretten fazlasını yaratma* u
sı ve bu yolla doğrunun karşıtı olan yanlıştan değil, yanlıştan da ha yanlış olandan yola çıkarak cinselliğin doruğunu canlandır ması ve aynı zamanda, simülasyonun içinde kendini ortadan kaldırma;;]. Kendi kapalı yetkinliğinde bile cinsellik oyununa son vererek ve cinsel gerçekliğin sahibi vc efendisi olan erkeği hayali Özne saydamlığına havale ederek, kadını idol ya da cin sel nesne halinde biçimlendirme ironisi. Nesnenin ironik giicU; kadının öznel iğe lerfi ederken yitirdiği güç. Her lUr eril güç, üretimden gelen güçtür, isterse kendini ka dın olarak üreten kadın söz konusu olsun, kendini Üreten her şey eril gücün siciline işlenir. Dişiliğin tek ve karşı konmaz gücü, bunun tersi olan baştan çıkarmadır. Baştan çıkarma, tlrclimin gücünü geçersizleşlinne dışında özgül değildir ve özgül olaıı hiçbir şeye sahip değildir. Ancak daima bu gücü geçersizleşii ri r, Zaten, fallusun iktidan bugüne dek hiç var olmuş mudur? Bütün biı ataerkil egemenliği, fallokrasiyi, erilin hatırlanamayacak kadar eskilere dayanan ayrıcalıklarını konu alan tarih, belki de ayaküstü uydurulmuş bir yalandır. Örneğin, ilkel toplumlarda kadıntann değiş tokuş edilmesi konusunda aptalca bir değer lendirme yapılarak, bunun nesne-kadının ilk evresi olduğu söy lenir. Bu konuda bize söylenen her şey. eşitlikçi ve devrimci mo dernliğin laytmotifi olan, cinsiyetlerin eşitsizliğine dayanan ev rensel söylem, günümüzde enerjisini, devrimin başarısızlığa uğ ramı i olmasından alır ve bunların tümü koskocaman bir yanlış anlama yaratır. Bunun tam tersini öne süren -dişilin, hiçbir za man egemenlik altlıyla kalmadığını; her zaman egemen olduğu nu öne süren- varsayım çök daha makul ve bir bakıma çok da ha ilginçtir. Elbette burada dişil, yalnızca cinsiyeti değil, her tür cinsiyeti kesen biçim: cinsiyetsizlifjin gizli ve etkili biçimi ola rak her ttlr iktidar anlamına gelir. Yol açtığı tahribatla cinselliğin bütün boyutlarında bugün kendini hissettiren meydan okuma -aynı zamanda baştan çıkarmaya da ait olan meydan okuma, bu 25
güne dek daima muzaffer olmadı mı?— anlamına gelir. Bu anlamda eril, bugüne dek yalnızca bir tortu; siperlerde, kum m lard a. yapaylıklarda savunulacak ikincil ve kınlgan bir oluşum olabilmiştir. Nitekim fallus kalesi de bir kalenin, yani zayıflığın bütün işaretlerini Survır. Varlığını, ancak aşikâr bir cin selliğin, Uıemc ya da hazla kendini tüketen cinsel bir erekliliğin surfannda sürdürebilir. Yalnızca dişi cinsiyetin var olduğu ve erilliğin, bundan kur tulmak için gösterdiği insanüstü bir vahayla varlığını süıdünlü ğü varsayımı da öne sürülebilir. B ir anlık dalgınlıkla yeniden di şilin parçası oluverir insan. Dişil kesinkes ayrıcalıklı. eril de ke sinkes tehlike altındadır -ortaya gülünç bir durum çıkar: Bunlar dan birini ''kurtarma")'! islemek onu, diğerinin “ik tid arın ın kı rılganlığına ulaştırmaktan başka lıiçbir işe yaramaz: erilin içine düştüğü bu durum kısaca ayrıksı, çelişkili, paranoi! ve yorucu dur. Cinsel fabl fallik fablın tersidir buna göre, bir çıkanna işle minin sonucunda kadın erkekten doğar -oysa fallik fablda, istis nai olarak erkek kadından doğar. Bu fabl, Betlelbcim ın Blessu res symboliques'le yer alan çözümlemelerini de pekiştirir: E r kekler. kadının çok daha üstün olan ilk iktidarıyla baş edebilmek için onun karşısına kendi iktidarlannt ve kuıumlanm dikerler. Devindirici güç, bir penise sahip olma isteği değil, tersine, kadı nın döllenme gücıi karşısında erkeğin duyduğu kıskançlıktır. Kadının sahip olduğu bu ayrıcalığı on adan kaldırmak olanaksız dır. bu yüzden dc ne pahasına olursa olsun İki doğal ayncalıgı gözden düşürecek farklı bir toplumsa!, siyasal, iktisadi eril dü zen yaratmak gerekmiştir. Riıüel düzende,karşı! cinsiyete ilişkin işaretleri lıelli bir düzene koyan uygulamalar, büyük ölçüde eril dir: Çizip kanatma, sakatlama, yapay diMyolu açma, couvade, vb * Oogumdan sonra & v t* ıin lopVjm&ûl roltairu haberim vjiüannıotir« dayanan; o siıd a ı Avrupa'da d a gârtılan. sntA k o-fiC-r Cide ya’ \ k j Güney A l'k a va Gû rxy Doftıi A îy a dflk bazı lopiuVj klanla v a r '^ r ıfııdCtan ptlenafc. (ç n )
26
Paradoksa dayanan bir varsayım ne denli ikna ediciyse, bun lar da o ölçüde ikna edici olabilir (yine de. kabul edilmiş varsa yımdan çok dalıa ilginçtir), ancak, özünde öğelerin yeri değiş tirilmiştir yalnızca ve dişili, ilksel bir löz, bir tilr antropolojik altyapı haline getirir; anatomiye ilişkin saplamaları tersyüz ede rek onlan yeniden belirler ancak bunu bir kader olarak bırakır ve bir kez daha "dişilik ironisi" her şeyini yitirir. Dişil, bir cinsiyet olarak kurulduğunda, hatla bu, Özellikle, onun üsIündeki baskıyı ortaya koymak için yapıldığımla ironi de ortadan kalkar. Aydınlanma daki insancılığın ebedi aldatmacası da budun Krtle cinsiyetini,
Ve haz içimle. Kadınlara baskı uygulandığına dair önemli gerekçelerden b i ri de haz yoksunluğu. haz duyma eksikliğidir Bir (Ur mukave met yarışı ya da cinsel ralli şemasına uygun olarak bu aşikâr haksızlığt derhal ortadan kaldırmak için herkes çaba göstermeli dir. Haz. giderek bir gerekirtik ve temel bir hak görünümü alma ya başladı. İnsan haklarının son evladı olarak kesinkes uyulma sı gereken bir buyruk saygınlığına ulaşiı Ona karşı çıkmak ah lâka ters düşmek olarak görül meye başlandı. Oysa. Kant’taki creksiz ereklilikler kadar bile sevimli değil. Haz. arzunun yöne timi ve özyönetimi olarak kendini dayatıyor ve herkesin, tıpkı yasalarda olduğu gibi onu bilmek zorunda olduğu varsayılıyor. Bu, hazzııt da tersinir olduğunu, yani haz yokluğu ya da ret' dinde daha büyük bir yoğunluk olabileceğini bilmezden gelme lidir. Oysa bu noktada, yani cinsel erek rastlantısal hale geldi ğinde. baştan çıkarma ya da zevk olarak adlandırılabilecek bir şey çıkıveıir oıtaya. Hatta haz. daha tuıku verici ve tutkulu baş ka bir oyunun gerekçesidir yalnızca - Duygu İntjtararorltığu'nĞi <1a böyleydi; haz aracılığıyla ulaşılmak istenen yer, hazzın en uç noktası ve Öiesiydi; haz, arzunun saf işleyişine üstün gelen bir meydan okumadır: çünkü onun mantığı daha da baş döndürücü dür, çünkü haz bir itkiden başka bir şey değilken, arzu bir tutku dur. Ancak bu sarhoşluk hazzın m /dinde de etkili olabilir. "Yok sunluk" şöyle dursun kadınlann, büyük bir başarıyla daima cin sel sakınım hakkından yararlanmadıklarını, yani hazsızlıklarmın Özü sayesinde meydan okumadıklarını ya da daha doğrusu, er keklerdeki hazzın, mevcut haline meydan okumadıklarını kim bilebilir? İliç kimse, böylesi lıir kışkırtmanın ne ölçüde yıkıcı olabileceğini ve mutlak kudretinin nelere kadir olduğunu bile mez. Tek başına haz duymaya, zevklerin ve fetihlerin toplamına kapanmaya in d ire n m iş olan erkek bu sorunun içinden hiçbir zaman çıkamamıştır. :s
Peki, çeşitli stratejileri olan bu oyunun galibi kim? Görünür de, bütün saflarda erkekler var. Ne var ki, yolunu yiliım edigi ve bu topraklarda balağa saplanmadığı pek söylenemez; tıpkı ikti dar mücadelesinde olduğu gibi bir bakıına ileri cephelere kaçış halinde; burada hiçbir birikim, hiçbir hesap onu kurtarmıyor ve elinden kaçm lıklan için duyduğu gizli umutsuzluğu gidermiyor. Artık bütün bunlara bir son verilmesi ve kadınların da haz duy ması gerekiyor. Onları özgürleştirmenin ve onlara haz vermenin yollan bulunmalı -çünkü, hazsızlığa dair herhangi bir stratejiy le karşı karşıya kalınınca, eninde sonunda haz onadan kalkar ve bu yüzden bu dayanılmaz meydan okumaya bir son vermek ge rekir. Çünkü hazzın stratejisi yoktur O, kendi ereğinin arayışın da olan bir enerjiden başka bir şey değildir. O, kendisini bir araç, arzuyu da Mktik bir öğe olarak kullanacak herhangi bir strateji den çok daha zayıftır. Laclos’dan Casanova’ya vc Sadc'a (halta. Başlan Çıkarıcının Günlüğü ile Kierkegaard'a) kadar, X V III. yüzyılda benimsenen serbestiyetçi cinselliğin ana konusu da btıdur; cinselliği hâlâ bir töFen, bir ritüel ve bir strateji olarak gö ren bu anlayış, cinsellik hakikatini onaya koyan İnsan Hakları ve psikolojiyle birlikte yok oltnuşlur.
Hazza çağn ve hap çağında yaşıyoruz. Cinsel sakınım çağının sonu. Kadınların, büyük bir gayret göstererek karşı koydukları temel bir şeyden, şimdi yoksun bırakıldıklarını anlamış olmala rı gerekiyor; onlar, hapın «akılcı nedenlerle»* benimsenmesine «ba$ansız> eylemler tayfı sayesinde karşı koymuşlardı. Pek çok kuşak okula, tıbba, güvenliğe, çalışmaya karşı da aynı direnci göstermişti. Sınırsız özgüllüğün, sözün ve hazzın yol açabilece ği yıkım karşısında aynı derin sezgi vardı: Meydan okuma, baş ka bir meydan okuma aruk mümkün değildi; sürekli ereksiyon * Rupan Çtkaactfltn Günlüğü, Söfflo Kl**k»gâard. çav Stha Soilabfcûfllu. Aynrtı VJyınlaıı. 1997. 29
halinin lehine şantaj yapmak için her tıır simgesel m antılın kö kü karındı (haz oranının d Üşme eğilimi gösterdiği güz ¿kitine alınmadı mı?). •Geleneksel* kadın nc bastırılmıştı ne de ona haz yasağı ge tirilmişti: Kendi konumu içinde bir bütündü: ne yenik düşmüştü ne de edilgendi; üstelik. cr geç «kurtuluş* gününü göreceğini de hayal etmiyordu. Bazı saflar, geçmişe şöyle bir bakarak butun samanlarda kadının kendine yabancılaşmış olduğunu ve sonra arzusu sayesinde kurtulduğunu söylüyorlar. Oysa, bu bakış açı sında derin bir küçümseme var; tıpkı, «yabancılaşmış» olduğu söylenen ve hiçbir /»man gizemli bir sürtıdeıı başka bir şey ola madıktan varsayılan kitleler karşısında benimsenen bakış açı sında olduğu gibi. Bütün çağlan aşarak yabancılaşmış kadın tablosunu yapmak hiç de zor değil: devrimi ve psikanalizi himayesine alarak ona ar zunun kapılarım açmak da son derece kolay. Bütün bunlar o den li yalın ve bu yalınlıktan içinde o denli müstehcen ki -bundan da ha kdtü olan bir şey varsa, o da cinsiydçiligin ve ırkçıhğuı ifade edilmesi: mertıamct. Neyse ki. dişil, hiçbir zaman merhametin imgesi olmadı. Onun, daima kendine özgü bir stratejisi oldu: meydan okumanın durmak bilmeyen ve muzaffer stratejisi (bu stratejinin en temel biçimi dc başlan çıkarmaydı). Haksızlığa maruz kaldığını düşü nerek ağlamak ve bu haksızlığı gidermeye çalışmak boşuna C iııs-i latif uğruna adalet mücadelesi verme oyunu oynamak da. Her şeyi, sırrı X X . yilzyılda anlaşılan bir tür kurtulura ve arzu ya konulan ipoteğe bağlamak da. Oyunlar tarihin her bir anında, hep başından sonuna kadar oynandı; üstelik bütün kartlarla ve bütün kozlarla H içbir oyunu erkekler kazanmadı; hiçbir zaman Aslında esas şimdi, sırf hazzın işareti yüzünden kadınlar kaybet mek üzereler -h u da ba$ka bir tarih.
30
Bu. her şeyi ürelen, her şeyi konuşlu ran. her şeyin haz alma sını sağlayan, her şeye söylem bulan bir kültürde dişilin güncel tarihidir. Ayn bir cinsiyet olarak dişilin, değer olarak dişilin be llisizlik ilkesi olan dişil aleyhine ilerlem ezdir (eşil haklar, eşit haz). Cinsel kurluluş. yalnızca dişil hukukun, konumun, hazzın dayatıldığı bu stratejiyle mümkündür. Cinsiyet olarak dişil ile cinselliğin çoğaltılmış kanılı olarak hazzm aşın ışıklandınlmıısı vc sahneye konması. Pomo ise hepsini açıkça sergiler. Apaçıklık, haz ve anlamlı lık üçlemesi olarak pomo, har. duyan dişilin bu denli kuvvetli bir biçimde yükseltilmesinden başka bir şey d e lild ir sırf, «siyah kıta» üstünde öletlen beri dolaşan belirsizliği gömebilmek için yapılır her şey. Hegel'in sözünü ettiği, «insan topluluğunun son suz ironisi» dc bitti anık. Bundan böyle kadın haz duyacak ve neden haz duyduğunu da bilecek. Bütün dişillik gtirünür hale getirilmiş olacak -hazzm amblemi kadın olacak, haz ise cinsel liğin amblemi Belirsizlik de son buldu, sular da. Kökten müs tehcenlik başlıyor artık.
Pısolıni'nin Sodom'un i 20 Günü adlı eseri -baştan çıkaımamn gerçek çöküşü: Her tür tersinirlik acımasız bir mantık uyarınca ortadan kaldırılır. Orada her şey. geri dönüşü olmayım bir biçim de eril ve ölüdür. İşkencede bile cellatlarla kurbanların suç or taklığı vc iç ¡çeliği yok olmuştur: Her şey cansız bir işkenceden, duygusuzca işlenmiş bir suçtan, soğuk bir entrikadan ibarettir (lıazzıu. bedenlerden bolca yararlanma hakkı ve her tür baştan çıkarmanın karşıtı olduğu hemen dikkat çekiyor: Haz, yatağın dan çıkan lan bir maden, bedenlerdeki makine sisteminin tekno lojik bir ürünü, zevklere dair bir lojistiktir; dosdoğru hedefe gi diyor ve kendi ölü nesnesinden başka hiçbir şey bulamıyor ora da). Film, işte bu hakikati resmediyor: Egemen olan eril sistem 31
de, her tür egemen -yâlnızca bu özelliğiyle eril olma özelliği ka zanan- sistemde tersinirliği, oyunu ve simgesel içermeyi cisimleştiren etken dişillikıir. Sodom, yalnızca cinselliğin değil. Ölüm ve Ölüm alışverişi de dahil her (Ur ilişkinin hedef olduğu bu as gari başlan çıkarmadan bile anndtnlmış bir evren (bu durum, Sade'da olduğu gibi SoJonı'da da. sodomiııtn hâkimiyetiyle ifa de ediliyor). Tam bu noktada dişilliğin, diğer cinsiyetin karşıtı olmadığı ortaya çıkıyor, dişillik, her tür hak ve tasarrufu elinde tutun cinsiyete, cinsellik lekelini elinde tutan cinsiyete gönder me yapımdır: Eril, başka bir şeye duyulan saplantı ve cinsellik onun hayat kırıttığına uğramış biçiminden, baştan çıkarmadım başka bir şey değildir. Baştan çıkanna bir oyun, cinsellik ise bir işlevdir. Raştan çıkanna riıüel, cinsellik ve arzu ise doğa niteli ğindedir. Dişil ve erilde bu iki temel biçim arasında bir çatışma vardır, herhangi bir biyolojik farklılık ya da nahif bir iktidar re kabeti değildir.
Dişil, baştan çıkarmadan ibaret değildir; o. aynı zamanda, erilin cinselliği temsil etmesine, cinselliğin ve hazzjn lekelini elimle tutmasına meydan okur, aynı zamanda o, erilin kendi egemenlik alanını sonuna dek ve öldüresiye kullanmasına meydan okur. KUltUrüınüzün bütün cinsellik tarihi boyunca hiç fasıla verme den süren bu meydan okumanın yarattığı baskı yüzünden fallokrasi yıkılıyor; üstelik de sırf onu gözden kaçırdığı için. Cinsel liğe dair bütün düşüncelerimiz fallik işlev ve cinselliğin olumlu tanımı çevresinde yapılandığına güre, fallokrasiyle birlikte bu düşüncelerin de yıkılması mUmkUndür Her olumlu biçim, kendi olumsuz biçim iyle sıkı bir uyum içindedir; Ancak lersinir b içi min ölümcül meydan okuyuşunu da bilir. Her yapı kendi üğelerinin tersyüz olmasına ya da altüsı olmasına razı gelir, ancak cersinmeye razı olmaz Söz konusu olan bu tersinir biçim, baştan çıkarmanın biçimidir. 32
Kadınların tarihsel olarak sürgün edildikleri hiçim değil; gyııaikonitis kültürü, pudralar ve danteller, ayna evresiyle ve ka dın imgelemiyle yeniden değer kazandırılan baştan çıkarma, cinsel oyunların ve kumazlıklann sergilendiği alan (nezakel de dahil olmak üzere, bütün diğer ritücller ortadan kaybolduğu hal de, Balı kü lllınilndcıı kalan tek beden riıüeli bu alanda muhafaza edilmiş olsa da) değil: cinsellik referansını paramparça eden ironik ve alternatif bir biçimdir baştan çıkanna: arzunun değil, oyunun ve meydan okumanın alanıdır baştan çıkarma. Haşlan çıkaımamn cn beylik oyununda hile öne çıkan odur: Ben kaçacağım, sen ise bana haz veremeyeceksin, ben sana oyun edeceğim ve ha2zı elinden alacağım. Bu. hareket kazandı ran bir oyundur onun yalnızca cinsel bir strateji olduğunu dü şünmek yanlış olur. Daha doğrusu bir y e r değimlimle stratejisidir (st-ducere: uzaklaştırmak, yolundan çevirmek), cinsellik haki katini saptınma stratejisidir: Oyun oynamak haz almak değildir. Burada söz konusu olan, i$arct niteliğinde bir (utku, bir oyun olan baştan çıkarmanın bir tür hükümranlığıdır, baştan çıkantıa uzun vadede oyunu kazanır, çünkü işaretler tersinir ve belirsiz olma Özelliği (aşırlar. Baştan çıkarmanın saygınlıkları, Hıristiyanlığın hazza dair tesellilerinden çok daha üstündür Onlar, hazztn doğal bir amaç olduğunu düşünmemizi isterler ve pek çok insan, bu amaca bir türlü ulaşamadığı İçin deliye döner Oysa, bizim kültürümüzün libido dizaynı bir yana, sevmenin itkiyle hiçbir alakası yokiur -sevmek bir meydan okuma ve bir kozdur Ötekinin de bizi sev mesi için ona meydan okumaktır; baştan çıkmak, ötekinin de baştan çıkacağı konusunda onunla bahse ginnektir (bir kadını, baştan çıkmayı becerememcklc suçlamaktan daha etkili bir ar güman yoktur) Bu bakımdan sapkınlık başka bir anlam kazanır: Sapkınlık, baştan çıkmadan ve baştan çıkma becerisine sahip o l madan baştan ç ıkm i{ gibi yapmaktır. Baştan çıkarmanın kuralı, her şeyden önce, ritüele dayanan 33
kesintisiz bir değiş tokuşun: baştan çıkaranın da baştan çıkanın da hiçbir oyun oynamadığı bir yeniden değer artırma sürecinin kuralıyla aynıdır, çünkü, birinin kazandığı zaferle ötekinin uğra dığı bozgunu birbirinden ayıran çizgi ayırt etlilemez durumdadır -v e daha çok baştan çıksın ve benden dalı a çok sevsin diye öte kine yönelen bu meydan okumanın Ölüm dışında hiçbir sının yoktur. Oysa cinselin yakın ve sıradan bir amacı vardır: Haz, ya ni arzunun yerine getirilmesinin doğrudan biçimi. Un disiin
ji
fun t sit
(s. 142- M 3) *111 kitabında R o ’js la n g ju yle der:
«Ç özü m len;« y ap ılıiK n, kad ın ın haz talebini d u ym aya b a k a y a n bir er keğin ne bUyük U r tehlikeyle karjı k ûrfiya k a ld ığı g&fülecekıir. Ryer kadın, Arzusu yüzünden, erkeğin onu kapaım uktan kendini al ı koy im
ı■
ma»ından ileri gelen bo zu lm a zlığın ı b o z u y o e u ; eğer k ad ın ın Jceıvdjji doğrudan vo sınırsız bit talep haline g e liy o r » ; «ger kadın kendine e d e men olm uyorsa ve talep haline gelişine de egenten olnvu yo rij, eıkek
ijy ih ın o «|i£inde bulacaktır. H iç b ir o y a lu n ıy j , h içb ir m a
zerete taham m ül etmeyen; fiilden ve lu rosi bikırnırxL»n sın ırsız olan bir taleç kadının, kadın cin se lliğin in ve bJlta kadına tizgil hazzı n... temsil ctıigi m uılakı paramparça «der
K a d ın a tizgfl haz, daim a a n i
den yucelltlebiliı; oyaa, erkeğin bağlı olduftu vc kaçış yolu bu lam adı $ı böyle b iı kad ın ın Hak talebi, erkeğin dayan ak noktalarını yitirm e si ne ve lam bir olu m sallık d u ygu su na y o l açaı... Bûltln ı n ı ı lalebe ge ç tiğinde tlûnya tcrsyllz o lu j ve p.ıtlar. H iç kuşkusuz bu nedenle k ü ltü rü müz, kadınlara hiçbir $ey istem em eyi ö £ « u t;i)iir , j i t le n k h içb ir şey arzulam asınlar diye.»
«Bütünüyle lalebe geçen arzu* dn neyin nesi“* Yine kadının «arzu»sundan mı söz ediliyor? Burada deliliğin ayırt cdici bir biçimi yok mu ve bu biçimin «özgürleşme» ile ilişkisi pek z-ayıf değil mi? Sınırsız bir cinsel talebin, hazza ilişkin sınırsız bir ge rekliliğin bu yeni ve dişil biçimlendirilişi de neyin nesi? İşte b i zim kültünlmUzÜn saplanıp kaldığı sınır noktası -v e Roustang'ın haklı olarak belirttiği gibi kültürümüz intihamı eşiğinde* ki toplu bir şiddet biçimini kapsıyor- ancak yalnızca erkek için değil: Kadın ve genci olarak cinsellik için do bir sınır noktası bu. 34