AVRUPA HUN ĠMPARATORLUĞU (IV.-V. YÜZYIL)
Abdullah Abay
T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNĠVERSĠTESĠ EDEBĠYAT FAKÜLTESĠ TARĠH BÖLÜMÜ
2017 VAN 1
ÖZET Hunlar, Büyük Hun (Asya) ve Avrupa Hun olmak üzere tarihte iki büyük devlet kurmuştur. Avrupa’nın bugünkü etnik yapısını oluşturan kavimler göçünde ana unsur olarak bulunmuşlardır. IV. ve V. yüzyıllarda Doğu ve Orta Avrupa’nın şekillenmesinde önemli rol oynamışlardır. Hunların önüne kattığı kavimler tüm Avrupa’da dengeleri değiştirmiş, etnik kaynaşmalar sonucu bugünkü Avrupa milletlerinin temeli atılmıştır. Asya’dan Kafkaslara, Avrupa’ya, Anadolu’ya kadar uzanan akınlar düzenlemişlerdir. En önemli hükümdarı olan Attila döneminde Orta Avrupa’ya diz çöktürmüş, Batı Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu’nu itaat altına almış. Avrupa kavimleri, Hunlardan çok fazla tedirgin olduklarından dolayı Attila’ya Tanrının Kırbacı adını vermişlerdir. Attila birçok destanlara konu olmuş ve birçok halk efsanesi türemiştir.
Anahtar Kelimeler: Kavimler Göçü, , Hunlar, Türkler, Germen kavimleri, Balamir, Uldin (Uldız), Rua, Attila, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu, Batı Roma İmparatorluğu
2
İçindekiler AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU ............................................................................................................... 4 Batıya Akınlar.....................................................................................................................................................4 Avrupa Hunları ...................................................................................................................................................6
I.Balkan Seferi..................................................................................................................................................11 II. Balkan Seferi. ...............................................................................................................................................11 Batı Roma (Galya) Seferi ..................................................................................................................................12 Batı Roma Seferi……………………………………………………………………………………….......................................14 Avrupa Hun İmparatorluğu’nun Yıkılışı……………………………………………………………………………………………..15 Bibliyografya…………………………………………………………………………………………………………………………………17
3
AVRUPA HUN ĠMPARATORLUĞU
Batıya Akınlar Büyük Hun Devleti’nin dağılması sonunda Hun tigininin ve yabgularının kendilerine bağlı illeri ve boyları alarak bozkırdan güneybatı ve batı doğrultusunda yeni yurtlar aramaya çıkmışlardır. Bu dağılışa Çin baskısının önemli etkisi vardır. Zira M.S. 73 yılında PanÇao’nun Bargöl çevresinde Hunları yenilgiye uğratmıştır. 216’da büyük bir Hun kitlesi Kazakistan’ın batı kesimlerine yerleşmişlerdir1. Asya’daki Hiung-nu’lar ile Avrupa sahasında görülen Hunlar aynı menşeidendirler2. Avrupa Hunlarına verilen Hun adı, Strava-yani “cenaze alayına ait” manasınsa gelmektedir3. Ammianus Marcellinus’un Res Gestae adlı tarihî eseri Türk tarihî açından önemlidir. Hunların Avrupa önlerinde görüldüklerine dair bilgi veren ilk Roma kaynağıdır4. Hunların Kafkasya’ya gelişi yazılı kaynaklarda milat öncesine tesadüf etmektedir. Bulgarlar, Kafkasya’da meskûnlarmış ilk Hun boyu olmuşlar. Proto Bulgarların Kafkasya’da yerleşmesi konusunda IV. yüzyılın Süryani yazarı Mar Akpas Katına: “Milattan önce, Bulgarların Kafkasya sıradağlarındaki topraklarında büyük karışıklıklar yaşandı. Onların büyük çoğunluğu ayrılıp bizim topraklara geldiler. Koh’un güneyindeki verimli topraklara yerleşerek uzun yıllar orada yaşadılar.” der5. Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya giden ticaret kervanlarının geçiş noktasında olan Kafkasya ve Karadeniz, özellikle Hindistan’a bağlayan ticari yolları gelir kaynakları olmuştur6. Hunlar, 4.Yüzyılın sonunda Avrupa’da görünmeye başladılar. İç-Asya’dan batıya gelen ilk Türk kavmidir. Daha sonra Avrupa Hunlarını başka Türk kavimleri izleyecektir. Bi1
İsmet Parmaksızoğlu-Yaşar Çağlayan, “Avrupa Hunları”, Genel Tarih I, Eski Çağlar ve Türk Tarihinin İlk Dönemleri, Ankara: Funda Yayınevi, 1976, 311. 2 Sait Yılmaz, “Jeopolitik ve Türkiye”, Ankara 2007, 1. 3 Bahaeddin Ögel, “Orta Asya Türk Tarihî Hakkında Bazı Yeni Araştırmaların Tenkidi”, Ankara 1959, 261. 4 Ali Ahmetbeyoğlu, “Roma Tarihçisi Ammianus Marcellinus ve Türkler Hakkında Verdiği Bilgiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XVIII, Sayı:1 Ankara Temmuz 2003, 2. 5 Tarık Dostiyev, “Kafkasya’da Hunlar” Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, 1468. 6 Ali Ahmetbeyoğlu, “Avrupa Hun Ve Hazar Devletlerinin İktisadî Gelir Kaynakları”, Türk Tarih Kurumu, Belleten, LXIX, Ankara Nisan 2005, Sayı:254 1.
4
zans ve Roma tarihçileri Hunlarla yakından ilgilenmeye başlamışlardır. Uzun zaman Doğu’dan gelen kavimler İskit adı altında tanımlanırlardı ve bu isim Milattan önceki 7. yüzyıldan beri bilinirdi. Milattan sonraki yüzyıllarda Sarmatlar ortaya çıkarlar. Bölgede yaklaşık 80 yıllık bir ömürleri oldu. Bu 80 yıllık ömürlerinde önemli olaylara imza attılar. Batı-Asya’nın Türkleşmesini sağlamışlardır. Avrupa’nın o zamanki durumunu alt üst etmişlerdir. Daha sonra Batı ve Doğu Roma İmparatorluklarını temelinden sarsmışlardır. İlk ortaçağ tarihinde fırtına gibi esmişlerdir7. Hunlar Kazakistan bozkırlarında topladıktan sonra 350 yılından başlayarak 375 yılında Avrupa’ya inmişlerdir. Bu göç, dünya tarihi açısından önemli olan Kavimler Göçü’nü tetiklemiş ve Hunların önüne kattığı kavimler tüm Avrupa’da dengeleri değiştirmiştir. Germen kavimlerini birleşmemek üzere dağıtmışlardır. Etnik kaynaşmalar sonucu bugünkü Avrupa milletlerinin temeli atılmıştır8. Aral gölü ve Don ırmağı arasında hüküm süren ve İranî bir kavim olan Alanları yurtlarından çıkardılar. Daha sonra Don ile Dinyester ırmağı arasında hüküm süren Ostrogotlara son verdiler. 363-373 yıllarında, Kafkasya üzerinden Ermenistan’a hücum ederek, Doğu Roma İmparatorluğu’nun Mezopotamya eyaletine akınlar yapan Hunlar, Urfa’ya kadar ilerlediler. Urfa’da bulunan Süryanî rahibi Sent Efraim, Batı’da Hunlar hakkında ilk görgü tanığı oldu. Hunlara karşı uyanan alaka Alanları yendikten sonra başlamış, Attila’nın başa gelmesiyle doruğa ulaşmıştır. Alan ve Ostrogot ülkelerini fethettikten sonra Hunlar, Vizigotlarla komşu oldular. Vizigotlar kralı Athanarik, Hunlara karşı ciddi savaş tedbirleri aldı. Fakat Vizigotların beklediği gibi göğüs göğüse bir çarpışmaya girmeyen Hunlar, uzaktan attıkları ok yağmuru ile Vizigotları mağlup etmişlerdir9. Hunlar, Batı’ya göç ettiklerinde Soğd ve İran kültürleriyle etkileşim içine girdiler10. Avrupa Hunları birçok kavmi yerinden ettiler. Kafkasları aşarak Anadolu’ya girdiler. Hunların, bir kısmı Kapadokya, diğer bir kısmı ise Malatya, Kilikya, Antakya’ya kadar ilerlediler. Suriye ve Filistin’e kadar uzanan akınlar yaptılar. Hunlar, Hun Devleti kurlumdan önce de Avrupa’ya göçmüşlerdir. Roma ordusunda göreve getirilmişlerdir. Yani Kavimler Göçü mey-
7
Şerif Baştav, “Avrupa Hunları”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, 1356. Sait Yılmaz, 1. 9 Şerif Baştav, 1356. 10 Mehmet Tezcan, “Yabgu Unvanı ve Kullanımı (Kuşanlardan İlk Müslüman Türk Devletlerine Kadar)”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], ERZURUM 2012,Sayı:48, 310. 8
5
dana gelmeden 350’lerden önce de Hunlar Avrupa’da bulunmuşlar. Fakat bunlar İskit adıyla tanınmışlar, daha sonraları bu Hunlar, diğer kavimler arasında eriyip gitmişlerdir. Avrupa Hunları Ağırlık merkezleri Pannonia ile Karpatlar olan, İstanbul önlerinden Roma’ya kadar Avrupa coğrafyasının büyük bir bölümünü elinde tutan, sınırları Alpler, Ren ve Vistül nehirlerine genişleterek, Atlas Okyanusu’na üzerindeki adalara diğer taraftan, Sasanî ülkesine ve Altaylara kadar uzanan büyük imparatorluk tesis ettiler11. Kaynaklardan ismini bildiğimiz ilk Hun hükümdarı Balamir’dir12. 9 Ağustos 378 yılındaki Hadrionopolis (Edirne) savaşında, Roma İmparatoru Valens (364-378) öldü. Roma Tarihçilerinin ilk kaydettikleri Avrupa’daki ilk Hun lideri ise Uldin’dir. Uldin, 401’de Batı Roma İmparatoru Arcadius (395-408) ile diplomatik temaslarını sağlamlaştırdı13. 9 Ağustos 378 tarihindeki Hadrionopolis (Edirne) Savaşı, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün başlangıcı sayılmaktadır. Roma tarihçileri Tuna boyunda oturan boyların hükümdarı Uldin’i “Regulus” (Küçük kral) diye zikrederler14. Uldin (Yuldız-Uldız) Karpatları aşarak Tuna havzasına girdi. Bu bölgede çabuk bir yerleşme ve örgütlenme kurmayı gerçekleştirdiği görülüyor. Bu da Hun İmparatorluğu’nun hızlı ve sağlam temeller üzerine kurulmuş bir devlet olarak görüyoruz. Çok hızlı bir devlet kuruluşu ve hemen ardından imparatorluk oluşuyla karşımıza çıkıyor. Hunların 381’de Bizans arazisine yaptığı hücumları Büyük Theodasios püskürttü. Büyük Theodasios’un ölüm ile (17 Ocak 391) patlak veren olayları fırsat bildiler. Hunlar, Bizans İmparatorluğu üzerine akınlar yaptılar. Hunlar, iki koldan imparatorluk arazisine saldırdılar15. Roma İmparatorluğu 395'te ikiye bölündü16. M.S. 400’lerde Hun başbuğu Uldin Kağan Doğu 11
Ali Ahmetbeyoğlu, 2. Öner Tolan, Avrupa Hunlarında Devlet Teşkilatı Ve Sosyoekonomik Yapı”, Tarih Okulu Dergisi, XX. Sayı, Aralık 2014, 99. 13 Christopher Kelly, “Romalılar ve Barbarlar”, Attila: Hunlar Ve Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü, İstanbul: Turkuvaz Yayınevi, 2011, 568. 14 Gyula Németh, “Attila Ve Hunları “, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları 2002, 1413. 15 Şerif Baştav, 1359. 16 Ahmet Bircan Ercilasun, “Avrupa Hunları”, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihî, Ankara: Akçağ Yayınları, 2004, 69. 12
6
ve Batı Roma İmparatorluklarını baskı altına almaya başladı. Roma’da isyan ve kargaşa başladı. Uldin, karşısında korkak ve düzensiz bir düşman istemeyerek, Roma’ya yardım etmiştir. Daha sora Doğu Roma üzerine yürümüştür17. Roma’yı yeryüzünden kaldıracağını ifade eden Radagais’i Stilicho bile durduramadı. Fakat Uldin kumanda ettiği Romalı kuvvetlerle takviyeli Hun ordusu Büyük Fegsulae muharebesinde Radagais mağlup oldu. Ağustos 406 yılında yakalanan Radagais idam edildi18. Alarik Roma İmparatorluğu’nun bütün kuvvetlerini İtalya’da toplamıştı. 405’te Gotlar, Roma’ya karşı ayaklandılar. Stilicho, Alarik’ in kuvvetleri yetersiz kalınca, Hun hükümdarı Uldin’den para karşılığında yardım istedi. Bu yardım sayesinde, Roma kumandanı bu Gotları yok etti (406). Fakat başkenti korumak için Ren bölgesinden orduların çekilmesini fırsat bilen birçok germen kavmi Ren’i geçerek, Galya’yı istila etti. 408’de saraydaki bir ayaklanmada Stilicho öldürüldü. Uldin, 408’de Arkadius’un ölümüyle meydana gelen durumdan faydalanarak Doğu Roma’ya saldırdı. Olt ve Demir Kapı’ya olan yerleri zapt etti. Mösya’da anahtar mevkiinde Castra Martis kalesini zapt etti. Doğu Roma barış istiyordu. Fakat Uldin’nin istekleri çok aşırıydı. Uldin, yılda yüklü bir vergi ve sınır boyundaki kalelerin boşaltılmasını istiyordu. Uldin güneşi göstererek “İstersem güneşin doğduğu yere kadar olan yerleri feth edebilirim.” diyordu. Fakat Uldin’in baskıları sonuçsuz kaldı. Bizans harekete geçerek, Castra Martis’i geri aldı. Uldin’i Tuna’nın karşı tarafına geçmeye zorladı (409). Kısa bir zaman sonra Bizans, Tuna’nın sağ sahilindeki kaleleri tahkim etti ve 412’de Tuna donanmasını takviye ederek ırmak boyunun savunmasını pekiştirdi. II. Theodosios İstanbul’un surlarını güçlendirdi. Bu surlar 1000 yıldan fazla İstanbul’u savundu19. 410 yılında Udin ölünce, yerine Karaton geçmiştir. Karaton hakkında pek bilgi yoktur. Gyula Németh’e göre, Karaton’un ismini yalnız Olympiodoros ve 412 hadiseleriyle alakadar olarak kaydeder. Karaton da 422’de ölünce, yerine Rua geçmiştir20. Rua'ya kadar (422) devletin merkezi İdil bölgesindeydi21. 420. yıllardan sonra iktidara gelen Rua, kardeşleri
17
Saadettin Gömeç, “Attila’nın Çocuklarının Adı”, Ankara 2004, 118. İbrahim Kafesoğlu, “Batı (Avrupa) Hunları “, Türk Millî Kültürü, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2003, 73-74. 19 Şerif Baştav, 1360. 20 Gyula Németh, 1417. 21 Ahmet Bircan Ercilasun, 71. 18
7
Muncuk ve Oktar ile birlikte hüküm sürdü ve kardeşlerinin ölümünden sonra 432’de tek başına kağan oldu22. 422-434 Hun imparatorluğunun başına geçen Rua, bölgede Bizans entrikalarını bertaraf için çıktığı Balkan seferi sonunda Bizans’ı yıllık vergiye bağlamıştır (422). Batı Roma tahtına henüz 4 yaşındaki Valentinianus III’ün getirilmesini kabul etmeyen Bizans imparatoru Theodosios II’nin 423 yılında İtalya üzerine ordu ve donanmasını sevk etmesi Hun-Roma yakınlaşmasını daha da arttırdı. 60 bin kişilik Hun süvarisinin İtalya’ya yardım için yönelmesi, Bizans’ın derhal savaşmadan çekilmesi ile neticelendi. Üstelik Hunlara ağırca bir harp tazminatı da ödemek zorunda kaldılar. Görüldüğü üzere Rua’nın kuvvetli şahsiyeti ile bölgede kısa sürede belirleyici güç durumuna yükselen Hunlar, Her iki Roma Devleti’nin iç ve dış siyasetine yön vermeye başladılar. Yine Hunlara tabî barbar kavimleri de ne Roma, ne de Bizans’a güvenerek kalkışma gücünden mahrum kaldılar. Hunlar, Vizigotların yenilgisinden sonraki yarım yüzyıl içinde Orta Avrupa’daki Germen kökenli halkların çoğunu egemenlik altına alarak Romalılar adına savaşmaya başladılar. 432’ye gelindiğinde çeşitli Hun gruplarının önderleri, Rua (Rugila) adlı tek bir hükümdarın yönetiminde birleşmiş bulunuyordu23. Rua döneminde Hun devlet sınırları, Danimarka ile Ren bölgesinden Kafkas dağlarına kadar uzanıyordu. Rua’nın Costantinapolis’e sefer yapmaya hazırlandığı sırada öldü (434)24. Rua’nın kardeşi Oktar 429-430’da Ren ırmağının sağ sahilinde bulunan Burgundlara hücum etti, fakat kendisi de bu sefer esnasında vefat etti. Oktar’ın ölümü Burgundlar arasında bir ferahlık yarattı. Bu arada Aetius merkeze alındı ve orada ordu başkumandanı ilan edildi25. Rua’nın ölümünden sonra Muncuk’un en yaşlı oğlu Bleda tahta çıkar. Fakat iktidara gelir gelmez Attila’yı ortak hükümdar olarak yanına alır. Bleda’nın bu acelesinin sebebi iyi bilinmemekle beraber, zorba ve iktidara haris bir adam olan Attila’yı tatmin etmeyi düşündüğü tahmin ediliyor. Fakat Bleda, bu tutumu ile akıbetten kurtulamamış ve ağabeyinin vesayetini ziyadesi ile hakaret verici sayan Attila, ağabeyini ortadan kaldırarak tek başına kağan olmuştur (445)26.
22
Şerif Baştav, 1368. Şevket Koçsoy, “Türk Tarihî Kronolojisi”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, 45-46. 24 Christopher Kelly, 568. 25 Şerif Baştav, 1373. 26 Gyula Németh, 1417. 23
8
Rua zamanında başlayan Doğu Roma ile barış görüşmeleri, onun ölümü üzerine Attila tarafından neticelendirilmiştir. Attila, derhal yola çıkarak Illyriada, (Arnavutluk ve Dalmaçya sahası) Morava ile Tuna’nın birleştiği yerde, Tuna’nın diğer kıyısına tanzim edilmiş olan Constantia surları karşısında kurulmuş olan Margos (Bugünkü Orasje-Dobruca) şehrinde, bütün halkın gözleri önünde at üzerinde olduğu halde isteklerini elçi Plinthas başkanlığındaki Doğu Roma heyetine barış şartları olarak kabul ettirdi (434)27. Tarihte Margos Barışı olarak bilinen olarak bilinen antlaşmanın şartları şunlardır: 1- Hunlarca esir edilmiş Romalılar ile çeşitli nedenlerle ülkelerini terk eden terk Hunlar, Doğu Roma ülkelerine kabul edilmeyecekler. 2- Romalı mülteciler ve esirler için Avrupa Hunlarına 8 altın fidye ödenecektir. 3- Romalılar Hunların hâkimiyeti altındaki kavimlerle iş birliği yapmayacaklar. 4- Ticaret yapmak için eşit şartlar altında bir araya gelinecek ticari faaliyetler belirli sınır kasabalarında devam edecektir. 5- Yapılan antlaşma devamlı olacak ve antlaşmaya her iki tarafta uyacaktır. 6- Romalılar tarafından Avrupa Hun Devleti’ne ödenen vergi 300 libre altın yerine 700 libre altın ödenecektir.
Rua zamanında izlenen politikalar Attila zamanında da devam emiştir. 434/435 yıllarında Aetius, Roma’da bulunan Hun elçilerine Valeria ve Pannonia Prima (bugünkü Macaristan Tuna ötesi) bölgelerini bıraktı. Bunun yanında oğlu Carpilio’u da Hun sarayına rehine olarak gönderdi. Bunun en büyük sebebi ise verilen sözlerden dönülmesine mani olmaktı. Attila ile iyi ilişkilerine devam eden Aetius, Galler bölgesinin barbar kabilelerden temizlenmesi için çaba sarfetmeye devam etti. 435 yılında Ren nehrini geçerek Roma İmparatorluğu topraklarına girmeyi ve Burgund beyi olmayı başaramayınca tekrar Hunların yanına döndü. Hunların yardımını temin ederek, Burgundları, kralları Gendicharius (Gundaher, Gunther)‟la beraber son ferdine kadar katletti28. Gepid kralı Ardarik ve Doğu Gotları kralı Valamer kağanın en mahrem müşavirleri idiler. Skir kralı Edeko da Atilla’nın en itimadını kazananlardan biriydi. Elçilik yapıyor ve sıra kendisine geldiğinde efendisinin sarayı önünde nöbet bekliyordu. Göçebe dünya gördüğün27 28
Ali Ahmetbeyoğlu, “Büyük Hun Hükümdarı Attila”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, 1429. Ali Ahmetbeyoğlu, 1429.
9
de mağlubu ölüm derecesinde yere sermek hata idi, bunun yerine onu talih ortağı yapmak vardı. Bu sayede Cermen hükümdarlarından çoğu Attila’yı en yüksek efendileri sayıyorlardı29. Margos barışı yapıldıktan sonra, Slav, Fin, Germen, Türk asıllı birçok kavmi itaat altına alan Attila, arkasını sağlamlaştırdıktan sonra, 440 yıllarına gelindiğinde yeniden ortalarda görünmeye başladı. 439 yılında Vandallar, Kartaca'yı, Afrika'nın birçok yerleşim bölgelerini ele geçirmişler ve oradaki önemli bir Roma donanmasını da yağma etmişlerdi. Bunun üzerine Doğu ve Batı orduları birlikte 440 yılı ilkbaharında, Vandalların saldırısına uğrayan Sicilya'yı korumak için harekete geçti. Bu durumu öğrenen İranlılar da uzun suredir hevesli oldukları Ermenilere saldırdı. İranlıların bu saldırılarına karşı Doğu Romalılar, elle tutulur tüm askerlerini harekete geçirdi. Bütün bunlardan haberdar olan Attila, harekete geçti. Tuna’da bulanan Doğu Roma mevziisi Castra Contantia’ya saldırdı. Bir Pazar yeri olan burada Romalılara hücum etti ve birçok kişiyi esir aldı. Bunun üzerine Doğu Romalılar derhal, Hunlara elçiler gönderdiler. Elçiler Hunlarla müzakerelere başladılar. Attila, harekâtın niçin yapıldığını izah etti. Margos piskoposu Hun sınırlarına girerek Hunların kutsal saydıkları mezarları soymuştu. Bu sebeple piskoposu ve kaçakları Margos antlaşmasına göre iade etmedikleri takdirde savaş ilan edilecekti. Doğu Roma söylenenleri inkâr etti. Hunlar da bu görüşlerinde ısrarcı oldular. Bir antlaşma olmadı ve savaş çıktı. 440 sonbaharında Hun orduları Tuna’yı geçerek Viminacium’u ele geçirdi. Bunun üzerine Doğu Romalılar tek bir kişi için devleti tehlikeye atmamalarını ve piskoposu vermelerini belirttiler. Bunun üzerine piskopos Hunlara kaçtı. Attila kendisine iyi davranırsa Margos şehrini teslim etmeyi vaat etti. Antlaşma sağlanınca piskopos pek çok Hunla Roma sınırına döndü ve Tuna’nın kıyısında onları pusuya yatırdı. Geceleyin işaret vererek, Hunları harekete geçirdi ve şehri teslim etti. Bu hareketle Hunlara Trakya ve İstanbul’un yolu açılmış oldu30.
29 30
Şerif Baştav, 1370. Ali Ahmetbeyoğlu, 1432-1433.
10
I. Balkan Seferi Doğu Roma'nın siyasi, iktisadi olarak içinde bulunduğu güç durumdan, Vandal Kralı Geiserik'in Romalılara karşı kendisinden yardım istemesinden ve Hunlar karşısındaki aczinden yararlanan Attila, Margus'un ele geçirilmesiyle başlayan hareketine devam ederek Balkanlara doğru ilerlemeye başladı (441). Tuna nehrinin güney tarafında, batı istikametine doğru saldırılarına devam etti. Bu hareketini İllyria bölgesine kadar genişletti. Singidunum (Belgrad)'u kuşatarak ele geçirdi ve bütün ahalisini esir aldı (441). Daha sonra Sirmium (Sermska Mitrovica)'u fethetti31. 445-446 yıllarındaki Sasani-Hun savaşları daha çok Hazar Denizi kıyılarında cereyan ettiği görülüyor; öyle anlaşılıyor ki Hunlar, Kafkas geçitleri Sasanîler tarafından tutulduğu ve oradan geçemedikleri için, Hazar Denizi doğusundan İran’ın kuzeydoğu topraklarına saldırıyorlar, savaşlar da daha çok Hyrcania (Gürgan) ve Balhan Dağları bölgelerinde cereyan ediyordu32.
II. Balkan Seferi M. S. 447 yılına doğru Attila’nın Doğu Roma politikasının daha da sertleştiği görülmektedir. Çünkü I. Balkan Seferi’nden sonra İmparator II. Theodosios,22 Balkan Yarımadasında Hunlara karşı bir müdafaa hattı oluşturma teşebbüsünde bulunmuş ve MagisterOfficorum olan Nomus’u görevlendirerek yeni bir tanzime girişmişti. Diğer taraftan Doğu Roma’nın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, salgın hastalıklar, büyük İstanbul depremi gibi faktörler sebebiyle Roma perişan bir durumdaydı. Bu durumu göz önünde bulunduran Attila’nın asıl amacı; Doğu Roma’yı kesin bir şekilde hâkimiyeti altına alarak Batı Roma’ya yönelmekti. Mektuplaşmalar ve yapılan görüşmeler sonucunda II. Theodosios, Attila’nın isteklerini geri çevirince Attila ordusuyla Tuna’yı geçti ve birkaç küçük kalenin alınmasından sonra Ratiara’ya saldırdı. Burası jeopolitik konumu gereği, Tuna Nehri’nin kilit bölgesiydi. Bu sırada saldırıyı her aşamada daha da güçlendiren Attila, Hun ordusu ile birlikte Nikopolis (Niğbo-
31
Ali Ahmetbeyoğlu, 1433. Mehmet Tezcan, “V. Yüzyılda Ermenî – Sasanî Savaşları ve Ermenilere Hun Desteği”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], ERZURUM 2007, Sayı:32, 185. 32
11
lu), civarındaki Asemus (Osem) kalesini muhasara etti. Hun orduları güneye inerek, burada Sardicae (Sofya)’yi, Philippolis (Filibe)’i zapt ederek Adrinapolis (Edirne)’i kuşattılar. Daha sonra Hun ordusu Durustorum (Silistre)’u, Marcinapolis (Preslav)’i ele geçirdikten sonra İstanbul istikametine yönelerek, Arcadiopolis (Lüleburgaz)’i, Kalipolis (Gelibolu)’i ve Sestos (Akbaş Limanı) şehrini fethettiler. Artık Hun tehlikesi başkent İstanbul’u tehdit etmekteydi. Doğu Roma, Hunların karşısında tamamen etkisiz kalmıştı. Prens Aspar komutasındaki güçlerin M. S. 447 yılında Khersonessos (Gelibolu)’ta Hunlara mağlup olması Roma için her şeyin sonu olmuştu. Bunun üzerine İmparatorun doğu ordusundaki senatörü Anatolius vasıtasıyla, Athrya (Büyükçekmece)’da Hunlar ve Doğu Romalılar arasında barış görüşmeleri yapılmıştır.33 447'de imzalanan ve tarihte Anatolius Barışı diye bilinen antlaşmanın maddeleri şöyle idi: 1- Kacaklar derhal Hunlara iade edilecek. 2- Geçmiş vergiler karşılığında 6000 libre altın Hunlara ödenecek. 3- Hunlara ödenen senelik vergi 2100 altına çıkarılacak. 4- Parasını ödemeden Romalıların ülkesine kaçmış olan her Romalı esir başına, altın ceza ödenecek ve bu ödenmediği takdirde esir sahibine iade edilecek. 5- Romalılar, Hun ülkesinden kendi tarafına kaçanları bir daha kabul etmeyecek34. 448'de Bizans, Attila'nın bugünkü Macaristan'da bulunan başkentine bir elçilik heyeti gönderdi. Heyette, Hun tarihi hakkında en önemli bilgileri bırakan kâtip Priskos da vardı. Heyetin asıl maksadı ise bir suikast ile Attila'yı ortadan kaldırmaktı. Ancak Attila bunu tespit etti ve Bizans hükümdarı Theodosios'a şu mesajı gönderdi: "Theodosios, Attila gibi, asil bir babanın oğludur. Attila babası Muncuk'tan aldığı asaleti muhafaza etmiş, fakat Theodosios Attila’nın haraç-güzârı (haraç vereni) olmakla köle durumuna düşmüştür. Theodosios kölelik haysiyetini de koruyamamış-tır, çünkü efendisi olan Attila’nın canına kıymak istemiştir."35.
Batı Roma (Galya) Seferi Batı İmparatoru III. Valentinianus’un kız kardeşi prenses (Augusta) Honoria, iktidarın ortağı idi. Honoria evlenirse çocuklarının imparatorun çocukları ile taht kavgasına tutuşma33
Ahmet Yılmaz, Attila’nın Siyasi Hayatı, Şahsiyeti Ve Karakteri, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, II. Cilt, I. Sayı, 2016, 148. 34 Ali Ahmetbeyoğlu, 1434. 35 Ahmet Bircan Ercilasun, 70.
12
sından korkulduğundan evlenmesine müsaade edilmiyordu. 449’da İstanbul’a gönderildi. Ayrıca prenses zorla, yaşlı fakat muteber ve zengin bir adam olan Herculanus’la nişanlandı. Haysiyeti kırılan prenses, bu durumdan kurtulmak için adamlarından birini Attila’ya göndererek bu dayanılmaz izdivaçtan kurtarılmasını rica etti ve Atila’yı inandırmak için ona yüzüğünü de gönderdi. Attila teklifi ciddiye aldı ve Roma’ya başvurarak “Nişanlısına” ait imparatorluğun yarısının çeyiz olarak kendisine verilmesini istedi. Honoria’nın zalim kardeşine karşı onu himaye edecekti. Attila’nın durumu tartışmasız kuvvetlenmişti. II. Theodosios da Valentinianus’a Honoria’yı Attila’ya vermesini ve böylece ileride iktidara ortak olmak iddiasından vazgeçirilmesini istiyordu. Theodosios’a fazla güvenmeyen Valentinianus, Honoria’yı güç kullanarak 450 Şubatı’nda Roma’ya götürdü ve orada nişanlısıyla evlendirdi. Attila ise, nişanlısının hukukunun savunucusu kesilerek gittikçe dozunu arttıran bir tehdit ile işi muharebeye dökeceğini söylüyordu. Attila’nın bu teklifi III. Valentinianus tarafından kararlılıkla reddedildi. 450 baharından başlamak üzere Attila’nın artık Batı Roma’ya karşı harp açmaktan başka çaresi yoktu36. 451’de hareket eden Türk ordusu, Galya’ya girdi. Haziran 451’de Attila’nın kuvvetleri Batı Roma’yı turan taktiğiyle yendi37. Batı Roma imparatorluğunun elinde kalan birkaç alayın Attila'ya karşı ülkeyi savunması beklenemezdi, ama general Aetius en azından direnç gösterebilecek bir ortak güç oluşturmayı başardı. Bu ordunun belkemiğini Vizigotlar oluşturuyordu. Ayrıca Savoy'daki Burgonlarm ve kuzeydoğu Galya'daki Frankların birlikleri vardı, Aetius da hâlâ Roma'nın hizmetinde olan birliklerle katkıda bulunmuştu. Müttefik güçlerin yaklaşmasıyla Attila, Altaylı fatihlerin şimdiye kadar ulaştıkları en uç batı noktası olan Orleans'dan geri çekildi, iki taraf Seine Irmağı vadisindeki Campus Mauriacus'ta karşılaştı. Şiddetli bir çatışma oldu, ama kesin bir sonuç çıkmadı. Attila ihtiyatlı müttefik birliklerini muharebe hatlarından kımıldatamadı, hatta ne Hunlar ne de Germen yardakçıları onları geri püskürtebildi. Vizigot kralı öldürüldü, ama adamları direniyordu. Attila hayatında ilk kez durdurulmuştu. "Son Romalı" Aetius Galya'yı Balkanlar gibi mahvolmaktan kurtarmıştı38.
36
Şerif Baştav, 1379-1380 Saadettin Gömeç, 118-119. 38 Colin McEvedy, Ortaçağ Tarih Atlası, Sabancı Üniversitesi Yayınları, I.Basım, İstanbul, Ocak 2004, 14. 37
13
Roma Seferi 452 yılının ilkbahar sonlarında Attila, ordusu ile Pannonia'dan hareketle ve Aetius tarafından çok az müdafaa edilen Juli Alpleri'nin dağ boğazını geçti karışıklıklar ve saray entrikaları sebebiyle Aetius, Attila'nın ilerlemesine karşı tedbir alamadı. Attila, surlarla çevrili, ileri harekâtına mani olan Aquileia şehrinin önlerine kadar kolayca ulaştı. Bu şehir, imparatorluğun doğu sınırlarını müdafaa eden bir konumda idi. Bu yüzden çok iyi tahkim edilmiş bir vaziyette idi. Burayı koruyan askerler, Alarik ile Antala'nın komutası altındaki Gotlar idi39. Attila, üç aylık sıkı bir kuşatmadan sonra deniz, nehir ve bataklıklarla korunan, Şiddetle hiçbir zaman ele geçirilememiş, bütün imparatorluğun büyük şehri Aquileia’yı ele geçirerek tahrip etti. Bu şehir düştükten sonra, Attila İtalya’ya girdi. Altinum, Padua yahut Concordia gibi şehirleri de harabeye çevirdi. Buradan Vicentia (Vicenza), Verona, Brexia (Brescia), Pergamo ve Mediolanum (Milona) üzerinden Ticinum (Pavia)’a kadar uzandı. Kendisine kapılarını gönüllü olarak açmayan kentleri ateşe verdi. Bu durumda ise çoğu teslim olmayı tercih etti. Hunların ilerlemeleri İtalya’yı korkuttu ve dehşete boğdu. İmparator Valentinianus, Ravenna’deki saraydan kaçtı. Bu arada Aetius, Doğu Roma imparatoru Marcianus’dan yardım istedi. Erişim Tarihi: 25.10.2015Fakat onun askerleri ile yardıma gelmesi çok uzun zaman alacaktı. Bu durum karşısında Batı Roma imparatoru III. Valentinianus Roma hükümetini topladı. Doğu Roma’nın yaşadığı tecrübelerden de yararlanarak bir çözüm yolu bulmaya çalıştı40. Papa Leo başkanlığındaki heyet, Attila’nın şehre girmemesi ve askerlerinin geri çekilmesini istedi. Attila, uygarlığa ve kültüre duyduğu saygı ile geri çekildi41. Hunlar, Avrupalı tarihçiler tarafından hep barbar olarak gösterilmiştir. Fakat 452’de Got kralı Alarik, Roma’yı harap etti. 453’te ise Vandal kralı, Gieserik tarihî şehir Roma’yı yakıp yıktı. Bundan da şu anlaşılıyor Attila, isteseydi Roma’nın bütün zenginliğinden yaralanabilirdi. Fakat hâkimiyet göstergesi olarak altın almıştır. Bundan sonra Attila, Batı Roma’yı da hâkimiyeti altına aldığına inanarak İtalya’yı terk etti ve Tuna nehri gerisine geri döndü. Aquilaea’nın kuşatması sırasında ordu epey kayıp verdi42.
39
Ali Ahmetbeyoğlu, 1446. Ali Ahmetbeyoğlu, 1447. 41 İsmet Parmaksızoğlu-Yaşar Çağlayan, 311. 40
14
Attila, İtalya’dan dönerken yolda sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli ve son derece güzel bir kızla karşılaşmıştı43. Bu kız Burgundlar’ın prensesi İldiko’ydu. Prensese Germen efsanelerinde Hildegung ismi verilmekteydi. Attila bu kızla evlenmek istemesi üzerine prensesi de Macaristan’a götürmüştü. Attila, İtalya seferinin yorgunluğu geçtikten sonra düğün meresimi hazırlıkları için emrindekilere talimat verdi44. 453’te 67 yaşlarındayken bu kız tarafından zehirlenerek öldürüldü. Böylece Hristiyan dünyasında “Tanrının Kırbacı” diye anılan Attila, yok edilmiş oldu45. Attila öldüğü zaman Avrupa Hun İmparatorluğunun sınırları, Balkanların da büyük bir bölümünü içine alarak Orta Avrupa'dan İdil'e dek uzanmaktaydı. Manş ve Kuzey Denizine dek Batı Avrupa da Hun nüfuzu altındaydı. Rasonyi'ye göre "Hun devleti sınırları Danimarka, Ren nehri çevresinden İran'a, belki de Altaylara kadar uzanıyordu.". İmparatorluk, çoğunluğu Germenlerden oluşan 45'e yakın kavmi içinde barındıran büyük bir konfederasyondu46. Attila’nın sarayı, bir kısım savaşları ve aşk hayatı, Germen destanı Nibelungen’e işlenmiştir. Alman destanı Lied’e göre Attila, Hunlar ve Germenlerden oluşan büyük bir devlet kurmak istiyordu. Bu Hun-Germen Devleti de Batı Roma İmparatorluğu’nu kendine bağlayacak ve onlardan harç alacaklardı. Ancak Attila, bütün germen kavimlerini aynı bayrak altında birleştiremedi. Ostrogotlara, Attila’ya yardımcı oldularsa da, diğer kavimler Attila’ya karşı çıktılar. Attila’nın Galya’da durdurulması ve ani ölümü, Hun-Germen Devleti kurma davasını yarım bıraktı47. Avrupa Hun ülkesine gelen elçiler Attila’nın eşi Arıg-Han (Arıkan) “Temiz prenses” tarafından kabul edilerek devlet işleri görüşülebilmektedir. Kabul töreninde, ziyafetlerde, şölenlerde hatun hakanın solunda oturur. Siyasî ve idarî konulardaki görüşmeleri dinleyerek fikrini beyan eder hatta harp meclislerine bile katılırdı48. Avrupa Hun Ġmparatorluğu’nun Yıkılışı Attila’nın ölümü üzerine Hun tahtına büyük oğul İlek çıktı (453). Şehzadeliğinde Ural (Yayık) ve Balkaş Gölü’ne kadarki sahayı kapsayan Doğu Kanadı Beyi olan İlek, daha sağlığında Attila tarafından veliaht olarak işaret edilmişti. İlek bazı beylerin itirazlarına rağmen,
42
Ali Ahmetbeyoğlu, 1447. Mustafa Baydar, Attila, Üstünel Yayın Evi, İstanbul, 1953, 25. 44 Ahmet Yılmaz, 161. 45 Saadettin Gömeç, 119. 46 Ahmet Bircan Ercilasun, 71. 47 Ahmet Adıgüzel, “Doğu Batı Algısında Attila”, Ankara 2003, 4. 48 Ahmet Gündüz, “Tarihî Süreç İçerisinde Türk Toplumunda Ve Devletlerinde Kadının Yeri Ve Önemi”, Kayseri 2013, 131. 43
15
yönetim kademesinde ikinci adam olan Onegesius başta olmak üzere devlet erkânının desteğiyle hükümdar oldu. Kısa süren hâkimiyet döneminde İlek, hızla zayıflamaya başlayan merkezî gücü ayakta tutmaya çalıştı ve tâbi toplulukların, kavimlerin isyan teşebbüsleriyle uğraştı. Devlet idaresindeki zafiyet, hâkimiyet altına alınmış Germen kavimlerine tebaalıktan kurtulma yolunu açtı. Bu durum Avrupa Hun Devleti’ni kesin yıkılışa sürükledi. ilk başkaldırma hareketi Gepid Kralı Ardarik’te görüldü. Ardarik’i iki kardeşi ile birlikte Tisa Vadisi’ndeki Doğu Got Kralı Valamir takip etti. Böylece kısa sürede yabancı kavimlerin çoğu bu iki kral etrafında toplanarak mücadeleye başladılar. Nitekim İlek, Burgund ve Skirler’den küçük bir grubunda bulunduğu kuvvetlerle Hun Devleti’ne isyan eden Gepid Kralı Ardarik’e karşı mücadele etti. 454 yılında Tuna Bölgesi’nden Güney Pannonia’ya döndü. Bu sırada Germen ve Sarmatların da yardım ettiği Ardarik’in komutasındaki Gepid ordusu ile Karpat Havzası’nda karşı karşıya geldi. Hun Devleti’nin parçalanma aşamasında hayatî önemi bulunan Pannonia’da Nedao (Neato) Nehri civarındaki savaşta ordusu mağlup oldu (454). Hunlar geri çekildiler. Boşalan Hun merkezleri Geridler tarafından işgal edildi49. 454’te Nedao ırmağı kıyısında Hunlar Germen kavimlerine mağlup oldu. Bu savaşta Ellak (İlek) öldü (454). Bu mağlubiyetle Hunlar, Karpatların doğusuna çekildiler. Ellak’ın ölümünden sonra Dengizik hükümdar oldu. İrnek ise 454’te Küçük İskitya’ya gitti. Dengizik bugünkü Romanya topraklarında, İrnek ise daha doğuda hüküm sürmeye başladı. Dengizik ile Doğu Roma arasındaki mücadeleler 466’da tekrar başladı. Dengizik bu mücadeleler sırasında 469’da ölümüyle sadece İrnek hayatta kaldı50. 455’te bir bozgunla İrnek, artık Orta Avrupa’da tutunamayacağı inancıyla, kendisine bağlı Hun kütleleriyle Karadeniz’in batı kıyılarına döndü (469). Bu da Avrupa Hun İmparatorluğu’nun tarihe karıştığı anlamına geliyordu51. Dağılan Hunlar, doğuya asıl yurtlarına dönmek isteseler de bu kez doğudan gelen Avarlarla karşılaştılar. Bu yüzden Tuna boylarında sıkışıp kaldılar. Batı Roma İmparatorluğu da, 376 yılında yıkıldı. Avrupa Hun İmparatorluğu, bu kadar kısa sürede imparatorluk haline gelmiş ve Kafkaslardan, Avrupa’nın içlerine kadar bu bölgelerin etnik yapısını ve sosyal yaşantısını bu şekilde değiştirmiş ve etkilemiştir.
49
Ali Ahmetbeyoğlu, “Dengizik’in Devleti İhya Mücadelesi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXVII, İstanbul Aralık 2012, Sayı:2 305-306. 50 Umut Üren, “İrnek’in Hunları ve Bulgarlaşma Hadisesi”, Tarih Okulu Dergisi, VII, Kırklareli Mayıs-Ağustos 2010, 41. 51 Şevket Koçsoy, 49.
16
Bibliyografya Adıgüzel, Ahmet, “Doğu Batı Algısında Attila”, Ankara 2003 Ahmetbeyoğlu, Ali, “Roma Tarihçisi Ammianus Marcellinus ve Türkler Hakkında Verdiği Bilgiler”, Tarih Ġncelemeli Dergisi, XVIII, Sayı:1, Ankara Temmuz 2003 Ahmetbeyoğlu, Ali, “Avrupa Hun ve Hazar Devletlerinin İktisadî Gelir Kaynakları”, Türk Tarih Kurumu, Belleten, LXIX, Ankara Nisan 2005. Ahmetbeyoğlu, Ali, “Büyük Hun Hükümdarı Attila”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002 Ahmetbeyoğlu, Ali, “Dengizik’in Devleti İhya Mücadelesi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXVII, Sayı:2, İstanbul 2012 Baştav, Şerif, “Avrupa Hunları”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002 Bircan Ercilasun, Ahmet, “Avrupa Hunları”, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla, Türk Dili Tarihi, Ankara: Akçağ Yayınları 2004 Baydar Mustafa, Attila, Üstünel Yayın Evi, İstanbul 1953 Dostiyev, Tarık, “Kafkasya’da Hunlar”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002 Gömeç, Saadettin, “Attila’nın Çocuklarının Adı”, Ankara 2004 Gündüz, Ahmet, “Tarihî Süreç Ġçerisinde Türk Toplumunda ve Devletlerinde Kadının Yeri ve Önemi”, Kayseri 2013
17
Kafesoğlu, İbrahim, “Batı (Avrupa) Hunları”, Türk Millî Kültürü, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2003. Kelly, Christopher, “Romalılar ve Barbarlar”, Attila: Hunlar ve Roma Ġmparatorluğunun Çöküşü, İstanbul: Turkuvaz Yayınları, Çev: T. Kaçar, 2011 Koçsoy, Şevket, “Türk Tarihî Kronolojisi”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002 McEvedy Colin, Ortaçağ Tarih Atlası, Sabancı Üniversitesi Yayınları, Çev: Ayşen Anadol, I.Basım, İstanbul, Ocak 2004, Német, Gyula, “Attila ve Hunları”, Türkler, I, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002 Tezcan, Mehmet, “V. Yüzyılda Ermenî-Sasanî Savaşları ve Ermenîlere Hun Desteği”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 32, Erzurum 2007 Tezcan, Mehmet, “Yabgu Unvanı ve Kullanımı, (Kuşanlardan İlk Müslüman Türk Devletlerine Kadar)”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 48, Erzurum 2012 Tolan, Öner, “Avrupa Hunlarında Devlet Teşkilatı Ve Sosyoekonomik Yapı”, Tarih Okulu Dergisi, XX. Sayı, Aralık 2014 Ögel, Bahaeddin, “Orta Asya Türk Tarihî Hakkında Bazı Yeni Araştırmaların Tenkidi”, Ankara 1959 Üren, Umut, “İrnek’in Hunları ve Bulgarlaşma Hadisesi”, Tarih Okulu Dergisi, VII, Kırklareli 2010 Parmaksızoğlu, İsmet-Yaşar Çağlayan, ”Avrupa Hunları”, Genel Tarih I, Eski Çağlar ve Türk Tarihinin Ġlk Dönemleri, Ankara: Funda Yayınları, 1976 18
Yılmaz Ahmet, Attila’nın Siyasi Hayatı, Şahsiyeti Ve Karakteri, Ağrı Ġbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, II. Cilt, I. Sayı, 2016 Yılmaz, Sait, “Jeopolitik ve Türkiye”, Ankara 2007
19