ZAMAN VE
RÖLATiViTE
BILiM
ARAŞTIRMA MERKEZİ
ZAMAN VE
RÖLATiViTE
BiLiM ARAŞTIRMA MERKEZi Yayınevi
-
Istanbul
Kitap No
« • ••
:
44
-
ZAMAN VE RÖLATiViTE
Her çocuğun yaşamı, hall hazırda, Astral Işık'ta (') kazın
olgu olmayıp, sadece, Geleceğin de yaşıyor olmasından ötürüdür.• Mme H.P. Blavatsky
mıştır - fakat bu, koderel bir Geemiş
gibi
Şimdiki Zaman'da daima
Seeret Doctrine, Vol. ı. Pasadena, California, T.U.P., 1970, p. 105.
(1) Bkz: BUgeler Planı, tebligat -\7
1 ncı Baskı
:
...
Ek- 3.
Şubat 1980
Dlzgi - B�kı :
Işık Matbaası
Kapak Baskı :
CoşKun Matbaası
Ciit Yapımı
Kardeşler Ciltev:
:
iCINDEKiLER
1.
BÖLÜM
RÖLATiF HlZLAR
ve
RÖlATIF ZAMAN
o
-
Rölativistik Hızlarda O l uşan Zaman Acılması
b
-
Zaman Acılması'nrn, Yer Deney Uydusu i le
Kanıtionması
c - Hız ve Mekan'ın, Zamon'ı Rölatifleştirmesi
d - Kozmik Işınlar ve Zaman Acılması Kanıtı e
-
lvme'de, Zaman Acılması ve U z a y - C: sim Büzülmesi
f
-
Rölativistik Hızlardo, Kısalma Faktörü
g h k 1 -
-
2.
Rölativistik Hızlarda, Kücülen Roketler
-
Rölativistik Hızlarda, Obje ve Zaman Büzülmesi
-
Zaman Acılması ve Rölatif Za m a n
Yavaşlayan Süreeler
ve Döniken
-
Lüscher
Diyaloğu
BÖLÜM
ZAMAN TV'sl o
-
ve
ZAMAN'IN iZLENMESi
Zaman Roketi ve Geçmişe Yolculuk
b - Enfraruj Kamerası ve Geçmişin Fotoğrafları c
- Zaman Televizyonu ve Geçmişin Sayredilme si
d
-
Tibet'te Zaman TV'si ve Zomamn Sayredilmesi
e - Bilge Tooist ve Zaman TV'si Oluşturması
f
-
Narabanchi Hutuktusu ve Zaman TV'si Oluşturması
3. BÖLÜM RUHSAL KAINAT o
-
b
-
c
ve
ZAMANIN TEMAŞASI
Tanrısal Yükse k Mekanlar ve Zamonları
Ouspensky ve Ebedi Şimdi'nin Sonsuz - Ouspensky ve Yaşom-Zaman Özdeşliği
ihtimalleri
d - Yoradılış ve Zaman-Mekan Devreleri e - Efiotun ve Tanrısal imojın Zamanı
f - Birleşik Şimdiki Zama.n ve Acılımı
g - Hopi Kızılderilileri ve Zamon Kavramları William Bloke ve Yüksek Zaman An layışı k - Boethius ve Tanrı'nın Ebedi Şimdi Zamanı
h -
ı - Ebedi Şimdi
ve
Geçmiş-Gelecek Yokluğu
m - Dzyon Kıtaları'nda Zaman Kavramı n - Kehanet ve Zamanı Tamoşa Edenler
ONSOZ Tüm Sonsuz ve Sonsuz Yaradılış için, öylesine bir, biranda'lık sözkonusudur ki, o'nun içerisindeki sonsuz ortaya �ıkışlar, oluşumlar, süreçler, ilişki · ve zaman boyut- mekan vb . . özellikler, gene o'nun içindeki varlık larca kendi özzaman - mekanları ile algılanmaları ne deniyle bir süreklilik ve rölatif sıralanmalar arzetmelc tedir. Mutlak Yaradan, Mutlak Bilgisi ile yaratmıştır; Yaradılanlar, sonsuzdan sonsuza bu yaradılış için de evrim yolcusu olarak, o'nun yapılışındaki Müteal Yazgı'ya ba(jlı .evrim ve gelişim ile, onun yapısına her an, her biri daha bir yükselerek katılmaktadırlar. Yaradan'ın zamansız Yaradılışı'nı yaradılanlar son suz zaman boyunca yaşayacaklar ve bu Yüce Yaradılış' ın her bir adımda biraz daha Yüce Oluşumu'nu, Güzel likleri'ni ve Bitimsiz Anlamları'nı temaşa edeceklerdir. Kainatları evrim düzeyi içinde toplamış olan bir Yüksek Varlık ile, sözgelimi bir beşer varlı(Jı için Mut lak Yaradan, aynı derecede Bilinmez ve Mutıak'tır. Varlıklar içi� zaman, onların bilgileri ve bilgilerin aksiyon ölçüleri ile orantılıdır. Ve varlıklardaki bilgi nin, cevheri olanlarının boyutlar içindeki tavırlanışları, alt boyutlar için zaman-üstülük, ve /ı st boyutlar için onların zaman süreçlerine tabilik şeklinde ortaya çıkar. Dolayısıyla, Mutlak Yaradan dışında, tüm varlıklar, varoluşun zaman-mekan süreçleri dahilinde kalmak ebedi yazgısını taşırlar. ·f';u.!�k f::g:m:an S&rıWii ---·*·---
1. BÖL'ÖM
RÖLATiF HlZLAR
ve
RÖLATIF ZAMAN
«Gordon Cooper'in uzayda yaptığı gezinin, hiç kimsenin düşün mek zahmetine d(Ihi katl a·n m ad ı ğ ı çok ilginç bir yanı vardı: Bu uçuş Cooper'ı gençleştlrdl. Ayrıca, saatini de yavaşlattı. N e Coo p er ne de a rkadaşları bu değişikliği farkedemeyeceklerdir. Cooper, 90 dakikalık yörüngeyi . h er tam am l ayış ı nd a Cape Canavera l'dakl b i r arkadaşın dan sa·n ly e n in milyonda biri kada. r daha az ya şlandı 24 saat süren yörünge uçuşu sırasında da sa at i sadece 1/60.000 san i y e kadar bir yavaşlama gösterdi.» (1) ,
,
.
a - Rölativistik Hızlarda Oluşan Zaman Açılması
Hareket eden sistemlerdeki zaman hızının azalma yıldızlararası gezilerde pek ilginç sonuçlar ortaya çı karır. Farzedelim ki, güneş sistemimizden 8, 8 ışık-yılı uzakta olan Sirius yıldızının bir uydusunu ziyaret e tmeyi tasarladınız ve bunun için ise ışık hızı ile hareket ede bilen bir roket kullanıyorsunuz. Sirius yıldızına gidiş gelişin 1 7 ,6 yıl sürece�ini düşünmeniz do�aldır. Bu yüz den yanınıza çok fazla yiyecek maddesi almak isteye� ceksiniz. Eğer gerçekten ışık hızına yakın bir hız la gi debilecekseniz, yiyecek konusunda bir tedbir alma mza gerek kalmayacaktır. Gerçekten ış ık hızının % 99,999999999 'u bir hızla hareket edebilirseniz saatiniz, kalbiniz, sindirim sisteminiz ve ruhsal gelişiminiz 70.000 faktörü kadar yavaşlayacak ve dünya küresinden Sirius'a ve oradan tekrar dünya planetine kadar olan uzaklı�ı katetmek için gerekli olan 17,6 yıllık (dünya küresi üzerinde bıraktı�ıruz kimselerin görüşline göre) zaman size ancak birkaç saatmiş gibi gelecektir. Sabah kahvaltısından sonra yeryüzünden hareket etseniz, sı,
5
Sirius'un gezegenine vanşın ızda kendinizi ö�le yeme�i ne hazır hissedeceksiniz. Ö�le yeme �inden s onra yola tekrar çıkarak akşam yemeği � zam anında ye ryüzüne dönmüs olacaksınız. Fakat, Rölativite yasasını unutmus sanız, büyük bir sürpriz ile karşıla Şacai�::sinız. Yakınlari. mz sizden ümitlerini kesmişler ve siz olmaksızın 6570 defa yemek yemiş olacaklardır. Işık hızına yakın bir hızla yol aldığınız için 17,6 dünya yılı size sadece bir gün gibi gözükecektir. ·
·
b
-
Zaman
Açılması'nın,
Yer
Deney
Uydusu
He
Kanıtlanması
Zaman geçişinin hareket hızına bağlı olması de mek olan «zaman açılması, » (time dilation) her ne ka dar büyük hızlarda belirgin bir sonuç göstermekteyse de, gene her hız için sözkonusu olan ayrı bir zaman açılması değ e ri ortaya çıkmaktadır. Yapma yer uyduları izafi olarak hızlı hareket eden a raçla rdır Yer yörünge hızları ortalama 8 km/sn. dolaylarındadır ve ışık hızı ile k arşılaştır ılırsa küçük bir hızdır ve böylece zaman açılması önemsizdir. Fakat gene de bu küçük değer bulunabilir. Sovyet bilim ada mı V. Ginsburg, çok doğru bir saatin yapay yer uydu suna yerleştirilerek ölçümlerinin bir yıllık süre için ye rdeki bir saatin ölçümleri ile karşılaştırılmasım öner di. önceden tahmin edilen, s aniyenin 1/100'ü kada r ola rak ortaya çıkan bir fark, Özel Rölativite Teorisi'nin
c
-
Hız ve Mekôn'ın Zaman'ı Rölatifleştirmesi
Zamanın mutlak olmadığını do ğrulayan birçok de neyler yapılmıştır. Atomik partiküller, büyük bir hızla sey rettiklerinde, duran bir gözlemciye, daha düşük hız6
larda seyrettikleri zamana nazaran daha yavaş bozunu• yormuş ( 2) gibi görünürler. Bir başka örnek olarak, yar kın zamanlarda yapılmış bir deney verilebilir.
Bu de�
ney sırasında, son derece dakik iki saat, ayrı ayrı,
iki
klasik uça�ın içine yerleştirilmiştir. Bir uçak dünyanın çevresinde dogudan batıya doğ'ru uçarken diğ'eri bu s& yahati batıdan doğ'uya doğ'ru yapmıştır.
Hareket nok�
tasına vardıklarında görülmüştür ki, bu iki saat artık aynı zamanı göstermemektedir. Hareket eyleminin ken disi, saatlerden birinin ötekine· göre saniyenin milyarda biri kadar yavaşlamasına neden olmuştur. İşte zaman, mekana ve hıza göre rölatiftir. Standart zaman diye bir şey kesinlikle yoktur. Herkes kendi içsel zamanını ken disiyle birlikte taşır. Siz birinin yanından geçseniz bile, o anda yalnızca değ'işik bir mekan parçasında yer al
makla kalmıyor, ayrıca değ'işik bir zaman-mekanda da bulunuyorsunuz. d - Kozmik Işınlar ve Za ma n Açılması Kanıtı
Atom-altı partiküllerin bir özelliğ'i de, bunların ışık hızına yakın bir hızla gitmeleridir. Partiküller b1-t'kritik hız sınırına yaklaştığ'ı zaman, rölativistik tesir önemli bir rol oynamaya başlar.
Çeşitli şekillerde etken olan
rölativistik tesir, partiküllerin ışık hızına yaklaşınaları halinde sözkonusu olan hız ve zaman ilişkisinin para. doks gözleminde belirir. Kozmik ışınlar, farklı
tür.de
partiküllerin düzenli
sa��akları halinde, dünyayı bombardıman ederler. Bi leşimine, çok yüksek frekanslı
gamma
birlikte, pozitif ve negatif elektronlar,
ışırumlan ile
protonlar,
nöt
ronlar, kitleleri elektron ve protonların kitleleri ara sında (çeşitli mezonlar)
veya
protonlarınkinden
yük
sek (çeşitli hiperonlar gibi) olan çeşitli temel (elemen tary) partiküllerin ( 3) girdi�i giderek anlaşılan kozmik
7
ışınlar, atmosfere daldıklan zaman, hava mol e külleri çarparak çeşitli çekirde k reaksiyonlarınaneden olur� lar. Böylece, primer kozmik ışınlar, gerçekte kökeni dünya atomlarının yapılarına ba�l ı olan sekonder (ikincil) ışımaya neden olurlar. Bu çarpışmalarda, di �erleri ile birlikte, mezonlar ve hiperonlar adı verilen partikü ll e r oluşturulur Bunlar kararsız partiküllerdir: çok kısa bir süre içinde di�er temel partiküllere bozu·
ne
.
Şekil- 1 Kozmik ışınlar, uzaydan gelen ve sürekli olarak Dünya'yı bombalayan atom çeklrdekleridlr. Atmosferin yukarıların da parçalanı�lar ve tali partiküller oluştururlar. Bunlar da birbirleriyle çarpışarak yer seviyesinde partikül yağmuru na yol açarlar. Bu süreç içersinde «mu-mezonlanı meyda na. gelir. Bunların yaşam süreleri çok k ısadır. Fakat, koz mik ışınla · r ın oluşturduğu «mu-mezonlanı o kadar büyük bir hızla hareket ederler ki, zaman onlar için bizimkine göre daha yavaş geçmeye başlor ve yere vorocak k od ar uzun bir süre daho yoşqmların ı sürdürürler.
nurlar. ((Qrtanca>> anl amına gelen mezonlar'dan dog-an
müonlar'ın yarı-ömürleri ( 4) büyük bir doğrulukla öl çülmektedir ve çok kısa .olan bu yarı-ömürleri ile, mey dana geldikleri yüksek atmosfer katmanlarından çok uzaklara yolculuk etmeleri mümkün değildir. Sükünet halinde, saniyenin milyanda biri gibi bir zamanda bo zunurlar. Bu kısa yaşam süresi ile ışık hızında gitseler bile ancak birkaç yüz metre gitmeleri gereken müon lar'ın, yüksek atmosfer katmanlarından yeryüzüne ka dar ulaşabilmelerinden anlaşılıyor ki, ışık hızına yakın hızlarda, zaman, müonlar için yavaşlamaktadır. Böyle bir partikül ile seyahat eden saat, ne fazla ve ne eksi.k, partikülün ömrü ne ise tam onu gösterecektir. Zaman geçişinin hareket hızına bağımlılığı olarak bilinen za man açılması olgusuna göre, müon'un kendi zamanı, yeryüzündeki ölçü saatine nazaran daha ağır ilerliyor gözükür. Yeryüzündeki saatte ise daha uzun bir zaman geçmiş görünür ve partikül uzun bir yol kateder ( Bkz: Şekil - ı). Buradan anlaşılıyor ki, ışık hızına yakın hız larda, zaman bu partiküller için yavaşlamaktadır. e - i vme'de, Zaman Açılması ve Uzay-Cisim Büzülmesi
Direnç gösteren bir ortamda hareket eden bir cis ınin büzüldüğünü kabul ederiz. Sözgelimi, gölde yarışan bir motor-bot, arkasındaki pervaneDin sürücü kuvve tiyle baş tarafında direnç gösteren suyun etkisi arasın da sıkışmaktadır. Fakat bu mekanik büzülmenin mik tarı, motor-botun yapılmış olduğu maddenin cins ve sertliğine bağlıdır. Çelik bir kayık, tahta bir kayıg-a na zuran daha az sıkışır. öte yandan, aşağıdaki anlatımlarda mekanik bir bUzülmeden ziyade, hareket eden bütün cisimleri aynı dı!recede büzen bir genel etki sözkonusudur. Einstein'ın sözleriyle konu şudur: etEurada uzayın kendisinin büzülmesi ile ilgiliyiz
ve hareket eden bütün cisimler büzülmüş olan bu uzay iÇine gömülü oldukları için, aynı yolda, aynı miktarda büzülmüşlerdir .»
Uzayı, içinde çeşitli cisimlerin sırurları çizili olarak bulundukları elastik jelatin özelligi gibi bir özelli�e sa hip oldu�u farzedelim. Eger uzay ( burada jelatin) sı kıştırılmak, döndüıülmek veya çekilmek suretiyle şekil degiştirirse içinde gömülü bulunan bütün cisimlerin şekilleri de aynı yolda otomatik olarak degişmelidir. Fakat, uzayın bu şekil de�iştirmeleri ile meydana gelen, cisimlerin şekil degiştirmelerini, dış güçler etkisiyle ci simlerin içinde meydana gelen iç gerilme ve iç egilme tarzındaki de�işmelerden ayırt etmelidir. Fizigin prensiplerini anlayabilmek için gerçekte pek önemli olan 'uzayın büzülmesi olayı: günlük ya şamda hiç de farkedilmeden geçip gitmektedir. Çünkü, günlük gözlemlerimize etki eden en büyük hızlar, ışık hızı ile karşılaştırıldı�ında dikkate alınmayacak kadar küçüktür. Sözgelimi, 80 km. hizla giden bir otomobil, tampondan tampona ölçüldügünde bir atom çekirdeği çapı kadar küçülür ve bir jet uçagı saatte 1000 km. hız la uçtuğunda bir atarnun çapı kadar boyundan küçü lür, ve boyu 100 metre olan ve saatte 40.000 km . hızla giden bir yıldızlararası raketin boyu ise bir milimetre nin yüzde biri kadar küçülür. % 50 ışık hızı ile giden bir otonun boyu, % 14 kısalacaktır. % 9 0 ışık hızı ile giden bir jetin boyu, % 45 kısalacaktır. % 99 ışık hızı ile giden bir raketin boyu % 86 kısalacaktır. Fisk adında bir genç vardı, Ve ç ok seri eskrim yapardı;
H areketleri öylesine Sonun da Fitzgerald
hızlıydı ki, büzülmesi
Kılıcını kamaya çevirdi.
f
-
Hızlarda, Kısalma Faktörü
Rölativistik
Objelerin uzunlukları, rölativistik hızlarda ( 5) ha reket ederek yanımızdan geçtikleri takdirde, kısalıyor gibi görünürler. ö rne�in, Dünya üzerinde 175 cm. uzun lu�unda (boyunda) olan bir kimse, büyük bir hızla yol alan. bir 1;1zay aracının içinde hala daha 175 cm. gele cektir. Çünkü, hem bu kişi ve hem de elindeki cetvel
ııea D ltel b
(c)
ı�
(d)
!W
(c) Şekil-
2
Objeler, h ızları arttıkça büzülürler.
(a) Hız
Hız Hız Hız (e) Hız
(b) (c) (d)
=
O
=
1,5X1010 cm/sn 2,25X101D cm/sn 2,04X101D cm/sn
=
Işık Hızı !
= =
sürekli aym hızda hareket eden tek bir referans siste- min parçalarıdırlar. Fakat astronot ve cetveli, Dünya üzerindeki bir gözlemciye kısalmış gibi görünecekler dir. Bu kısalma, bir obj e bir di�er objenin yanından geçerek gitti�i zaman görülecektir. Ancak, sadece ışık hızına yakın hızlarda belirgin bir hil.l alır. Uzay aracı ışık hızına yaklaştıkça ne olaca�ı sorusu oldukça ilgi çekicidir. Einstein'ın teorisine göre, araçtaki objeler ile aracın kendisi kısalmaya devam ederek sıfıra yakla şacaktır. ( Bkz : Şekil - 2 ) g
-
Rölativistik Hızlarda, Küçülen Raketler
Yıldızlararası iki roket içinde bulunan iki kişi, her
iki roket de çok yüksek hızlarla yol alırlarken birbir Ierine rastlarlarsa, her bir roketteki astronot kendi bu
lunduldarı rokette bir kısalma farketmemelerine ra�-
·� · *'�D �· Şekli - 3 Uzunluğun büzülmesi sadece gidiş yönün· ol uşu r Hızı 'O' olan bir rakete gö re hızı 'ışık hızına y a kın olan bir roketteki Gstronot, roket Içindeki duruş şekl i ne
de
.
'
göre: (a) eni ne büzülür '
'
(incelir):
(b) 'boyı.na• büzülür (kıscılır).
men, yan pencereden görünen di�er roketi önemli bir miktarda kısalmış olarak göreceklerdir. öte yandan, bu durumda hangi roketin gerçekten kısalmış oldu� nu tartışmak faydasızdır, çünkü roketlerden her biri _ dig-er. roketteki astronotun görüşüne göre kısalmış ola cak, fakat her roket kendi astronotuna göre ise kısal mamış görünecektir. (Bkz: Şekil· 3 ) h
-
Rölativistik Hızlarda, Obje ve Zaman Büzülmesi
Hareketli bir sistem içinde bulunan bir saat, hare ketsiz bir sistem içinde bulunan bir saatten ayrı bir hızda çalışır. Hareketli bir sistem i çindeki bir ölçü çu bug-unun boyu hareket yönünde küçülür. Bu ilginç de �işiklikler saatin veya çubug-un kendi özelliklerinden ötürü de�ildirler. Buradaki saat bir sarkaçlı saat, yaylı bir saat veya kum saati olabilir; ölçü çubu�u ise tahta bir cetvel, bir metrelik metal bir çubuk veya herhangi bir uzunlukta bir kablo olabilir. Bu olayda, hareketli sistem içindeki saatin yavaşlaması ve çubuğun kısal ması mekanik olaylar değildir. Ne var ki, aynı hare ketli sistem içinde olup da saati ve çubu�u gören bir kişi, onların kısaldıklarını anlayamaz ve ayrıca kendisi de gidiş yönündeki durumuna göre enine veya boyuna aynı oranda küçülmektedir. Fakat hareketli sisteme gö re hareketsiz bir sistemde bulunan bir gözlemci, hare ketli sistem içindeki saatin, kendi yanındaki saate gö re yavaşladığını ve gene hareketli sistem içindeki ölçü çubu�unun, kendi yanındaki ölçü çubuğuna. göre küçül düğünü görecektir (Bkz: Şekil- 4 ). Bu durumda, hare ketli saatierin ve ölçü çubuklarının bu davranışı, ışı�ın de�işmez hızını belirler ve niçin bütün sistemlerdelq bütün gözlemcilerin, hareket durumları ne olursa ol sun, ışı�ın araçlarına aynı hızla gelip aynı hızla ayrıl13
�:::�i::l::::§l!::::::d!ı:i:�i
i:�!:::�!:::�!�i (b)
{a)
Şekli- 4 Zaman ve uzaklık, hareket lle değişikliğe uğrar.
(a) Sabit haldeki sı:ıat
ve
cetvel.
(b) Sabit haldeki referans sistemine gö re hareket halinde olan referans siste mindeki saat dara l ı r ve yavaşlar, cetvel de kısalır.
dı�ını gördüklerini açıklar. Çünkü kendi hızları ışık hı zına yaklaştıkça saatleri yavaşlar, ölçü çubukları kısa lır ve bütün ölçü sonuçları daha hareketsiz bir gözlem cinin elde etti�i gözlemsel de�erlere eşit olur. Lorentz dönüşümü, bu azalmaları yöneten kanunları tanımlar. Bu kanunlar çok basittir: Hız ne kadar büyürse, zaman azalması ve objelerin büzülmesi o kadar çok olur. Işık hızının % 90'ı kadar bir hızla hareket eden ölçü çubu� yarı uzunlu�una iner. Bu hızdan sonra azalma derecesi artar ve çubuk ışık hızına erişebilirse tümüyle yok olur. Aynı şekil de, ışık hızında giden bir saat tümüyle du rurdu. Tüm bunlardan, ne türlü güçler kullanılırsa kul· lanılsın, hiçbir şeyin ışık hızından daha hızlı gideme yece�i sonucu çıkar. Bu durum temel bir evrensel yasa14
yı ortaya çıkarmaktadır: <
evrende ki . en
yük
sek ve sınır hızıdır.»
k
-
Zaman Açılması ve Vavaşlayan Süreçler
Mekan-zaman eksenler sisteminin dönüşü, uzunluk-· ları oldu�u gibi, zaman aralıklarının ölçülerini de etki· ler. Bununla birlikte, buradaki dördüncü koordinatın sırf hayali mahiyette oluşu nedeniyle, mekan aralıklan kısalırken zaman aralıklarının uzadıklarını göstermek mümkündür. Şöyle de denilebilir ki, dört boyutlu me· kanda Fisagor formülünün zaman terimi eksi (-) işa retlidir. Çok hızlı gitmekte olan bir otomobildeki saat,. araba dururkenki işleyişinden daha yavaş işler; iki tık· layış arasındaki zaman aralı�ı uzar. Uzunlukların kı salması gibi, saatin yavaşlaması da yalnızca hıza ba�lı olan evrensel bir etkidir. Hızlı ortamda, hangi türden saat olursa olsun aynı ölçüde yavaşlayacaktır. Hızlı or tamda yalnızca mekanik_ araçlar de�il, tüm biyoloj ik,. fiziksel ve kimyasal olaylar yavaşlar. Pişmekte olan bir yumurta kaynar su içinde daha uzun bir zaman kala rak rafadan bir yumurta haline gelecektir. ö te yandan gene belirtmekte yarar vardır ki, hareketli bir sistem içindeki bu türlü uzunlukların kısalması ve zamanın uzaması ancak ışık hızına yaklaşan hızlarda fark edile bilir bir de�ere ulaşır. 1
-
Rölatif Zaman ve Dönlken-Lüscher Diyalogu
Erich von Döniken, «Kanıtlara Göre»
«Uzay gemileri yıldızlar arasında çok yüksek hızla 'zaman açılması' [time dilation]
ulaştıklarında,
ı�
adı verilen bir fenomen oluşur. Yüzyılımız için yepyeni. olan bu bilgi, kadim mitolojiler ile dinlerin kutsal me tinlerinde sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslın da yeni bir bulgu olmayıp da sadece yeniden ortaya ko nulduğunu söyleyebileceğimiz 'zaman açılması etkisi'ni kavramak oldukça güçtür. <
16
Soru- «'Neden? Bunu böyle herkes anlayamıyor!' -«'Uzay gemisindeki ikiz kardeş, Dünya'da ki kardeş in e nazaran daha de(Jişik bir hareket sürecini Yanıt
tamamlamıştır. Zamana ait ölçümdeki de(Jişime 'hız' neden olmaktadır. Çünkü, tüm fiziki süreçler, de(Jişik
Şekil- 5 (a) Yıldıza gidiş: Genç uzay yolcusu çolt hızlı bir roket lle uzaktakl bir yıldıza doğru yola çıkıyor. (b) Dünyaya dönüş: Döndüğünde, Dünya'dL'l çok uzun bir zaman geçmiş olmasına rQğmen kendisinin pek yaşlan madığı-m görüyor.
Sistemler dahilinde de{Jişik .hızlarda gelişirler.' Soru- <<'Fizik fakülteleri dışındaki fakültelerde bulunan bazı bilim adamları bu zaman açılması teorisi nin do�ru olamıyaca�ını iddia ed i yo rlar Einstein'ın bu noktada hata yaptı�ını söylüyorlar.' Yanıt {('Einstein hata yapmamıştır. Fizikte ta savvur etmek diye bir şey yoktur ; daima en yüksek yargıç 'deney'dir. Einstein'ın, Genel Rölativite Teorisi'n de ihtiva olunan tahmini, günümüze de(Jin, giderek bü yüyen bir dakiklikle sayısız kereler kontrol edilmiştir.' .
-
Soru
- «'Buna da bir örnek vermek mümkün mü
dür acaba ?'
Yanıt - {('Bildi(Jiniz gibi, elimizin altında, zamanı ölçmek için kullanılan son derece dakik metodlar var dır. Yıldızların izledi(ji yöndeki sapmaları dahi gözler önüne: serebil.iriz. 1971 yılında, Washington Vniversitesi ile Amerikan Deniz Kuvvetleri Laboratuvarı'ndan bir grup fizikçi, zamanı ölçen böyle bir dakik cihazı bir Boeing 707 uça(Jına yerleştirdiler. Boeing uçajJı, önce saat yelkovanı yönünde, daha sonra da saat yelkovanı' nın aksi yönünde olmak üzere ikj, kez Dünya'nın çevre sini dolandı. Uçak yere indi!Jinde, zamanın ölçümünde gerçekten de bir farklılık gözlemlendi. UçajJa yerleştiril miş bulunan cihaz, Dünya'da duran cihaza nazaran be lirli bir miktar daha geri kalmıştı. Geri kalma miktarı, 59 ve 237T- 7 'nano saniye' (6) mertebesindeydi. << 'Zamandaki bu farklılık, nispeten kısa bir mesafe dahilinde gerçekleştirilen, saatte 900 km'lik bir hız so nucunda oluşmuştu.' Soru - «'Hız arttıkça zaman açılması neden daha belirgin bi r hale gelmektedir ?'
Yanıt- << 'Bu husus, bajJlı oldu{Ju ve 'Lorentz dönü denilen yasayla ilgilidit·. Bu, nispeten duralJan
şümü'
18
olan bir sistemi, hareket halindeki bir sistemle irtibat landıran bir denklemdir. Her iki sistemi kıyaslayabil mek için bir tür 'çeviriye' ihtiyacımız vardır. Lorentz dönüşümü bir sistemden ötekine sanki bir köprü oluş turur. Formülü şudur:
Soru edebiliriz ?'
-
«'Bu denklemden ne gibi rakamlar elde
Yanıt- « 'Size bir 'zaman açılması tablosu' göste reyim. Bu tabloda, belirli bir hız ve de{jişik mesafeler için Dünya'da ve hareket halindeki uzay aracında ne kadar zaman geçtiğini gösterebilirsiniz: Uzay kapsülü nün mürattabatı
Geride kalan
için hedefe doğru
Dünya Sakinleri
ve hedeften Dünya'ya
Icin toplam
Hedefe
doğru uçuş süresi
uçuş süresi
olon mesafe
1 2 5 10 15 20 25 30 35 40 45
yıl
1
yıl
2,1 yıl
yıl
6,5 yıl
yıl
O,Q18 pc 0.075 pc 0,52 pc
yıl
24
yıl
3
pc
yıl
80 270 910 3100 10600 36000 121000 420000
yıl
11.4
pc
yıl
42
pc
yıl
140 480 1600 5400 18400 64000
pc
yıl yıl yıl yıl yıl yıl
50 yıl
yıl yıl yıl yıl yıl
pc pc pc pc pc
i\'me= 9,81 mjsnı.
1 pc ( parsek ) = 3,262 ışık-yılı = 30857 x 109 km. Soru- «'İlgimi çeken bir husus da fizik ve mate19
matik e�itimi görmemiş olan insanlarm bu inanılmaz süreci kavrayamamalarıdır. Zaman açılması, herh.angi bir kimseye basit bir şekilde anlatılabilir mi?' Yanıt - « 'Diyelim ki, önümüzde duran ve yükleme yüzeyinde ufak bir küre bulunan ufak bir arabamız var. Eğer bu küreyi yavaşça itecek olursam, küre yükleme yüzeyinde hareket edecektir. Fakat, arabanın kendisine ivme kazandırdı{Jımda, yükleme yüzeyindeki küre, ara banm hızı tarafından etkilenecektir. Bu bir fiziki süreç tir. Bir raketin hızı da aynı şekilde fiziki süreçleri etki leyecektir.' Soru - «'İnsanların anlayamadıkları bir şey de şu
dur: De�işik sistemlerde de�işik şekillerde gelişen bu fiziki olayların, neden olaylara katılanlarm biyolojik ya
şı üzerinde de etkisi olsun?' Yanıt << 'Bunu1,anlayabilmek iÇin, bir adım daha atarak kimyanın karmaşık sistemine girmeliyiz. Esa sen, kimyasal süreçler fiziki süreçlerden başTea bir şey değildir. Çünlcü, kimyasal süreçler de fizik yasalara 'itaat ederler.' Mineral tuzları ve fosfatları kimyasal olarak tanımlayabilirim. Fakat bu bir 'maddenin bile şimleri' hali olduğuna göre, son, tahlilde. fizikidir ler ... ve bundan dolayı da fiziki yasalara tabidirler. Kısa bir adım daha atalım: Biyolojik süreçler de gene lcarma şık kimyasal süreçlerin nihai sonuçlarından başka bir şey de(Jildir. Böylece, biyolojik süreçlerin gelişmesi de sistemin hareket haline göre oluşur. Dolayısıyla, insa nın yaşı da.' Soru - «'Böylece, biyolojik süreçler ve sübjektif -
deneyim, uzay gemisindeki ikiz kardeş için de Dünya' daki kardeşi için geçerli olanların aynısı olacaktır. Her ikisi de bir saatin tamamen normal bir şekilde geçti� izlenimini ve ayrıca normal yoldan yaşlandıkları duy gusunu edineceklerdir.' 20
Yanıt- cc'Tabiatıyla. Uzaydauçan kardeşin Dünya' ya dönmesinden sonra saatlerinin kıyaslanmasına kadar da iki ayrı zamanın oldukça detJişik hızlarda geçmiş ol· dutJunu jarkedemeyeceklerdir: Soru· - «'Uzay aracındaki kardeş, yaşımn Dünya' daki kardeşininitine nazaran nasıl değ;iştiğ;ini kontrol etmesi için ne gibi imkanlara sahiptir?' Yamt- «Astronot olan kardeşin zaman zaman saatini Dünya'daki saatlerle kıyaslaması gerekmekte dir. Uzay aracı radyo ile haberleşme menzili dahilinde bulunduğu sürece, bu, radyo ile yapılabilir.' Soru - << 'Sürekli olarak, zaman açılmasımn sade ce tek bir yönde geçerli olacağ;ı ve Uzay Gemisi geriye dönüş için yönünü değ;iştirir değ;iştirmez de dönüş yol culuğtinun etkisi ile bunun telafi edileceğ;i iddia edil mektedir!' Yanıt - cc 'Bunu söyleyen kişi, her kimse, rölativite teorisini anlamış değildir. Bu savı ortaya süren şahıs, muhtemelen, ivme kazandırılınayan sistemlere dayalı olan O zel Rölativite Teorisi'ne değinmektedir. Ozel Rö lativite Teorisi, değişmeyen, sabit bir hızla birbirine doğru yaklaşan sistemleri ele alır. Ancak, zaman açıl ması sözkonusu olduğunda, iki sistem artık es' deijerli olmadıkları için, O zel Rölativit e Teorisi'nin öte sine geç memiz gerekmektedir. Yaşıanma süreçlerinin dönüş yolculuğu sırasında teltl/i edileceği fikri tamamen hata lıdır.' Soru - «Profesör, zaman açılmasımn pratikte na sıl geçerli olduğ;unu zeki bir biyoloğ;a açıklamak zorun da kaldığ;ımz hiç oldu mu?' Yamt- cc 'Hayır. Çünkü, bu biyolog zaman açılması olgusunu çoktan beridir massetmiş olmalıdır. Modern bir biyolotJun muazzam miktarda fizik bilgisine sahip olması gerekmektedir. Moleküler biyolojiyi, fizik bilgi sine sahip olmadan anlamak sözün tam anlamıyla im kdnsızdır .' ,
2 .BÖL'OM
ZAMAN TV'si
ve
ZAMAN'IN IZLENMESI
ingiliz bilim adamı Arthur C. Clarke, «Geleceğin Kesitleri» (Pro files of the Future, New York, 1960) adl ı kitabında, tüm olayların, ci hazlarım ızın henüz ulaşamayacağı bir seviyede, Evren'in üzerinde be UrU bir Iz bırakabileceğinden söz etmektedir. Ünlü bilim ada m ı ve bilim kurgu yazarı lsaac Asimov da, «neutrino akımı»nın (7), madde ıcınden sürekli geçişi sırasında madde tarafın dan etkilenlp saptırıldığı fikrinden yola çıkarak, bu sapmaların, sap maya yol açan maddenin görüntülerine dönüştürülmesi halinde geç mişin izlenebileceğini düşünmüş ve bu konuııun işlendiği bir de öykü yazmıştır.
a- Zaman Raketi ve Geçmişe Yolculuk Zaman Roketi, Zaman Makinası ve Zaman Televiz.. yonu'na sadece bilimkurgu kitaplarının sayfaları ara sında rastlanmaz. Zamanda seyahat edebilen araç, H. G. Wells'in ceZaman Makinası» ve Sovyet yazarı Nikolsky' nin ccBin Yıl Sonra» adlı kitaplarının ana tema'sını oluş turmasının yanısıra, Emile Drouet adındaki bir Fransız mühendis ve astronomunun üzerine ciddi bir şekilde e�ildi�i bir proj eye de konu olmuştur. Emile Drouet, geçmişe uçan bir roketle ilgili bu ecZaman Roketi» proj esini, 1946 yılında, Vigneux-sur Seine'de sergiledi. Karmaşık matematik formüllerle do lu o lan bu hacimli proj ede Drouet şunları yazıyordu:
ceKabul etmeliyiz ki, birkaç yüzyıl ya da bin yıl içe risinde, Zaman'da seyahat bir gerçek ve uygulanabilen bir olanak haline gelecektir.» Kendi ekseni çevresinde dönmekte olan Dünya, ay anda Güneş'in çevresinde de saatte 107.181 km.'lik bir hızla dolamr. Tüm Güneş Sistemi de uzayda saatte
m
22
69.198 kin'lik bir hızla, Hereules takımyıldızındaki Vega yıldızının yakınındaki bir noktaya do�ru yol almakta dır. İ şte, Dünya, hem Güneş'in çevresinde döner hem de yıldızlararası uzayda hareket ederken bir sarmal ( spi ral) çizer (8). Drouet'in Zaman'da seyahat tekni�i, Dünya'nın uzayda izledi�i bir sarmal yol ile Zaman'ın dura�an ol du�u düşüncesine dayanmaktadır. Drouet de birçok bi lim adamı gibi, Zaman'ın durdu�tinu ve hareket edenin bizler oldu�unu ileri sürmektedir. Geçmişe seyahat et mek için, adımlarımızı geriye do�ru izleyerek belirli bir tarihde Dünya'nın bulunmuş oldu�u tam o noktaya gitmemiz gerekmektedir. Bu Zaman yolculu�unun dö nüşü yoktur ve insanların yerini makinaların alması zorunludur. Drouet'in . teknigi.ni anlamak ıçın, gezegenımızın uzayda izledi�i sarmal yolu, öme�in yaylı yataktan çı karılmış bir yay ile kıyaslayalım. Yayın her bir dönüşü Güneş'in çevresindeki bir yörüngeye tekabül etsin. Za man açısından, bu yay üzerinde ne kadar dönüş varsa biz de o kadar geriye gidebiliriz. Şimdi, elimize bir ka lem alıp, tüm dönüşlere dışarıdan değecek şekilde bu ya ya dayayalım. Bu durumda, kalemimiz Drouet'in roke tinin rotasını belirler. Roket, geriye, sarmalı de�il de kalemin temsil etti�i kestirme bir yolu izleyerek gide cektir. Drouet'in sistemine göre, Zaman Roketi, tutulum'a
Roket'in 1979 yılında fırlatıldı�ını ve Fransız ihti lali'nin oldu� ı 789 yılına gidece�ini düşünürsek, 1789 yılınd a Dünya'nın bulundu� noktaya varabiirnek için Düny a'nın izlemiş oldu�u sarmal yolun 190 çemberine yada dönüşüne de�mesi gerekecektir. Roket, yıldızlar• arası uzayda bu noktaya vardı�ında, cihazlar, Dünya'nın o tarihteki görüntülerini tespit etmeye ve Fransız ihti lali'ni göstermeye başlayacaklardır. Bu görüntüler de şimdiki yerinde bulunan Dünya'ya nakledilecektir.
Teknik yanına hiç dokunmadan kısaca de�inilen bu Zaman Araştırma Aracı'nın gerçekleştirilmesi oldukça pahalı ve zor olmalıdır. Aslında, rölativistik görüşe gö re, uzayda hareket geçmişe gitmeyi ima etmez. Bu cesur projenin teorik temelinin kusursuz oldu�u söyle-neme yece�ine göre, uygulamada ne kadar geçerli oldu�u da kuşku götürür. Bright .qdında genç bir bayan vardı,
KI ışıktan daha hızlı yol alırdı; Bir gün rölatlvistik hızla yola çıktı, Ve evvelsl gece geriye döndü.
b - Enfraruj Kamerası ve Geçmişin Fotoğrafları
Aslında, bir ·tür cc geçmişin fotoğrafının çekilmesi» olarak nitelendirebilece�imiz bir uygulama günümüzde yapılmaktadır. Amerikan Hava Kuvvetleri'nin geliştir. di�i özel bir enfraruj kamerası ile bir keşif uça�ından, örne�in, yerdeki boş bir araba park yerinin foto�rafı çekildiğinde, birkaç saat önce park etmiş olan ve çekim anında orada bulunmayan arabaların bir görüntüsü el de edilmektedir ! Bu kameralarda kullanılan özel film, bildi�imiz fo to�raf filmlerinin ışı�a karşı hassas olmalarına karşı lık, katı cisimlerin neşrettiği ccısı ışınlarına>> karşı has· sastır. Son derece hassas olan bu ısı kameraları ( the r mo graph) , objeler ile fonları arasındaki ısı {{koyuluk derecenin binde biri hassasiyetinde ayırt farklarını>>
fo t o �raf da net- leşir. Boş bir mekamn foto�rafını çekip de arabanı zın iki _ saat önce bulundug-u yerdeki bir görüntüsünü elde et- meniz gerçekten de Zaman Sınırı'nı aş makt ır . Belki de. atomların fizi k dünya üzerindeki tüm de�isimleri kay d etmei e ri halinde, bir Zam an İzleme Makinası 'nın ya pılması mümkün olabilecektir. edebilirler. K oyuluk farkı büyüdükçe
c - Zaman Televizyonu ve
G eç miş i n Sevredilmesi
B elki bir Zaman Raketi de�il ama bir ecZaman Te levizyonu», birkaç yüzyıl sonra, geçmişin görüntülerini gözlemlerimizin önünde canlandırmak için kullanaca �ımız bir araç olabilir. Daha 1930'larda, Amerikalı filo zof Manly P. Hall, ((Elektriğin Esrarı » ( Th3 Mystery of Elec tri city, Los Angeles, 1929) isimli kitabında , Zaman İzleme Makinası hakkında şunları yazıy ordu:
ccGeçmi�, fiziksel duyularımızla nüfuz edemeyece ğimiz gölgelere gömülüp gitse bile yine de mevcuttur. Eğer geçmi�in vibrasyonları elektriksel yükseltme [amplifikasyon] yoluyla �iddetlendirilirse, çağlar tek rar canlandırılabilir. Canımız istediği zaman, ufacık bir dü(Jmeye basmakla, geçmi�in en ilginÇ) sahnelerini izle yebilirdik . . . » Günümüzd e, olanaksız olanla o lan ak dahilinde ola mn arasına kesin bir çizgi çizen çok az bilim adamı vardır. Bilim son yarı yüzy ıl da öylesine ilerledi ki, 19. Yüzyıl'ın tüm olanaksızlıkları bu bilim çağının sıradan buluşları haline geldi . Bugünün, Zaman T el evi zyonu gi bi en fantastik fikirlerinin bile yarın uygulanamayaca �ını kimse söyleyemez.
d
-
Tibet'te Zaman TV ' s i ve Zamanın Sevredilmesi
Acaba, bugün bizim üzerinde ancak spekülatif dü şünceler yürüt ebi l diğimiz Zaman Televizyonu, bir za manlar, kadim dünyanın bilgelerince kullanılan gerçek
bir o lgu olarak mevcut muydu? Nitekim, çeşitli efsan� ler, <>dan bahsetmektedir. A .P. Sinnet'in derledi ği <
Yazar Andrew Tomas, bir arkadaşının , geleceğe ait sahneleri bir tür Zaman Televizyonu üzerinde gerçek ten de izlediğinden bahsetmekte ve bu olayı şöyle nak letmektedir : «Bir Rus göçmeni olan arkadaşım, 1920'lerde, Çin Dofju Demiryolları hesabına Mançurya'da çalışırken, teftiş gezilerinin biri sırasında, tepelerin ve ormanların arasında yer alan ufak bir tren istasyonunu ziyaret eder. Orada, Çinliler'in 'hayat iksiri' olarak kabul ettikleri ve çok defjer verdikleri, ender bulunan bir şifalı köle olan 'j en-s eng' kökünü arayan yaşlı bir Çinliyle karşı laşır.
« Yaşlı Taoist, sohbet sırasında, Batı bilimine duy duğu hayranlığı ifade eder ve aynı zamanda, Doğu'nun da, Batınınki kadar yeterli olan, kendine ait bir bilime sahip olduğuna ilişkin üstü kapalı bir imada bulunmak tan da geri kalmaz. << Yaşlı Taoist, 'Lütfen, mendilinizi bana verin der. Arkadaşımın uzattığı mendili alır, açarak arkadaşımın önüne serer ve kendisinden mendiline bakmasını rica eder. Birden, sanki minyatür bir sinema perdesiymişçe sine., mendilin üzerinde resimler belirmeye başlar. « Once, Japon ve Çin üniformaları içindelci askerler arasında meydana gelen çarpışmaZara tanık olur. Son ra, kendisini, Çin'in daha ılıman bir bölgesine seyahat ederken görür. Arkadaşımın gözleri önünde yüzlerce sahne geçerken, bombardımanların ve top atışlarının yer aldığı dehşetli savaş sahnelerinin farkına varır. Bu Zaman filminin daha başka kareleri de geçer -kendisi ni uzun bir yolculuk sırasında görür ve sonra da yaşa mının son bölümünü izler ! «Bu deneyimin en şaşırtıcı yanı da, arkadaşımın, mendili üzerinde gerçekte, Mançurya'nın Japonya ta rafından işgalini, yaşamının bunu izleyen ve Şangay'da geçen bölümünü, Büyük Okyaiıus'taki 2. Dünya Savaşı' nı ve en sonunda da Avrupa'ya gitmek üzere Asya'dan ayrılışını seyretmiş olmasıdır. Daha sonra da kendisi nin izini kaybettim. Bu olay, doZaylı bir şekilde, Zaman Televizyonu'nun bilimsel olarak imkan dahilinde oldu ğu hipotezini desteklemektedir.» ,'
f
-
Narabanchi H utuktusu v e Zaman TV'si Ol uşturması
Ferdinand essendowski «Hayvanlar, İ nsanlar ve Tanrılar>> < Betes, Hommes et Dieux, Paris, 1 970 ) adlı eserinde, vaktiyle Dünya'nın Kr alı'nın görünmüş oldu � Mog-olistan'daki Narabanchi Kure Manastırı'nd.a, za man televizyonu konusunda başından geç en ilginç bir
tecrübeyi nakletmektedir. Narabanchi Kure Hutuktusu Ossendowski'yi manastırın, içinde bir Buda heykeli bu lnnan kutsal bir odasına götürür. Ossendowski olayı şöyle anlatmaktadır : - Hutuktu bana dönerek : Bana hatiğinizi veriniz, dedi. Anlıyorum ki, aiZenizin mukadderatı hakkında kaygılanmaktasınız. Onlar için dua etmek istiyorum. Siz de dua etmelisiniz, Tanrı'ya yakarmalı ve kalbinizin bakışlarını, buradan geçip bu yere kutsZliğini izaje et miş olan Dünya'nın Kralı'na çevirmelisiniz. Hutuktu, hati�i, Buda heykelinin omuzuna koydu ve mihrabı n önündeki kilimin üstünde secde ederek duaya başladı. Sonra, başını kaldırdı ve eliyle işaret ederek : - Buda heykelinin arka taratındaki karanlık ·yere ( boşluğa) bakınız. O size sevdiklerinizi gösterecektir,' dedi . Kalın b ir ses tonuyla verilen emre derhal itaat ede rek, Buda heykelinin arkasındaki karanlık yere göz lerimi diktim. Az sonra, karanlıkta duman . bulutla rı ve şeffaf ipliksi [ görüntüler ] ortaya çıkmaya başladı. Bunlar havada dalgalanıyor, gittikçe yo�unlaşıyor, git. tikçe ço�alıyor ve yavaş yavaş, insan ve eşya şekilleri al ıyor l a rdı [ Görüntüler son şeklini alınca, ] bana ya bancı gelen bir oda gördüm ki, içinde, tanıdı�ım dost lar ve daha b aşka kimselerle birlikte ailem bulunuyor du. K arımın giymiş o l du�u elbiseyi hemen hatırladım. Sevgili çehresinin tüm çizgileri açık ve seçik olarak gö rünüyordu. S onra, vizyon karardı, duman ve şeffaf ip liksi [ görüntü ] dalgal a rı arasında da�ılıp sonunda kay boldu. Hutuktu aya�a kal kt ı. Hati�imi Buda heykelinin omuzundan alıp geri verirken şöyle dedi : - Sizin ve aiZenizin talihi her zaman yaver gide cektir. Tanrı'nın inayet ve keremi sizden yanadır. .
28
3. BÖL'ÖM
RU HSA L KA i NAT
ve
ZAMAN I N TEMAŞAS I
« Hala d ü n ya bedeni içinde y aş a ya n l ar, bu sözüme d ikkat edin; dünya bedeni realitesi içinde yaşaya n varlıklar, zaman kavramı bakı m ı n dan az çok bir rüyada y aşay a n i n sa.na b e n z er l e r. cıBu rüy an ın üstüne çıkanlar Ise, z ama n ı temaşa ederler. «Zamanı temaşa eden bir varlık, belirli bir hadise içinde yoşaya bllmek v eya onu yaşat a bi l m e k içi n, za m a n ı n e zi c i hü kü m l e ri n den k en di s in i k u r tarm ışt ır. «Zamanı temaşo eden varlık, istediği zama n gelecekte, şi m dide, geç m işte ve bu h ::ı l l erin bile üstündeki halleri kendi n efsinde (benli ğinde) canlandır-abiirnek kudretine ha iz di r. «Zamanı temaşa eden varlıkl a r için bu yüzden, sizin geçmiş, ge lecek, şimdi gibi rölatif zaman anlayışın ızla ka bi l i telif bir duru m söz konusu değildir. uZamanı te maşa e d e n öyle varlıklar vardır ki, b unda n milyonlarca sene sonra Kainatta vukubu!abilecek d eğ işikl ikl er i tam bir canlılıkla imajinasyon (tahayyül) kudretine haizdirler.ıı
Dostla r Plônı o - Tanrısal Yü ksek Mekanlar ve Zaman ları
En eski kutsal metinlerde dahi, Tanrı, olarak tanımlanır. Bizim için, başlangıç ve son, zamanın geçişinden ötürü birbirinden ayrılmıştır. Başlangıç ve sonun bir likte var oluşu bize hemen ((yüksek bir mekan» fikrini verme ktedir. Çünkü, Zaman'ın kendisini bir boyut ola rak ele alırsak, herhangi bir olayın ya qa · bir kimsenin ba ş langı cı ve sonu bu boyut içerisinde mevcut olmalı dır. Bir sapanın 'başlangıcı' ile 'sonu'nun üç b oyutlu mekan içerisinde birlikte var oluşunu muhakkak ki an layabiliyoruz. Bu, duyularımız için aşikar bir olgudur. Fakat, Zaman-boyutu duyular için aşikar deg-ildir. 29
Tanrı 'nın bu tanımı niteliklere de�il de, duyuları mı za · açık olan boyutların ötesindeki b oyutl ara de� mektedir. Tanrı ya da . Yüce Gerçeklik, bizlerce bilinen boyutların yukarısındaki boyutlann yönünde yer alır. Bu tanım, düşüncelerimizi yüksek boyutlara yönelt mektedir. Bhogovot G ito: Krls h n a 'rı ı n sözleri.
«Her şeyin yaşamı bu Yaşam'ın Içindedir ve ben onların başlan gıcı ve sonuyum.» (7 /6) « Böylece, mcıhiyetimden ötürü tüm Yaradıl ış'ı dağururum ve bu, zorncının daireleri Içinde yultarlanır.» (9/8) « . . . Ben zamanı m, hiç bitmeyen zaman. Ben, herşeyi gören Yaro tıcı'yım.» ( 1 0/33) «Ben, her şeyi yok eden çok güçlü Zaman'rm ve buraya bu in sanları öldürmek için geldlm . . . » ( 1 1 /32) Svetosvo t a ra U p a n i ş o d : 3/ 1 5
«Tanrı, gerçekte, tüm ötede olacak alandır . . . »
Evren'dir;
olmuş olan, olmakta olan ve
Chond ogyo U p a n i ş a d : 3/ 1 4
«Tüm b u Evren gerçekte Brahman'dır. O, herşeyiri başlangıcı sonu ve yaşcımıdır . . . >>
ve
M ı s ı r Ö l ü l e r K i ta b ı :
«Ben, d ü n , bugün v e yarın'ım. . . Ona ait olandan yoksun olan tek gün bile yoktu r. . . Şimdiki zaman, Benim açtığım yoldu r.» H e rmetica
,
Ascl e p i u s l l l
« Ebediyet zaman içerisine girer ve ttim hareketler zaman içeri· sinde yer alır . . . Ebediyet zamanın şartları lle sınırlandırılmamıştır ve zaman da devreler halinde yinelenmesi sayesinde ebedidir.» E s k i A h i t : Vaiz
•
3/ 1 5
«Var olan eskidendir; ve olacak olan eskiden olmuştur; v e A llah geçmiş olanı gene a rıyor.» Esk i Ah it:
işay a - 4 8/3
«Önceki şeyleri eski za·mcında n beri bildirdim; evet, ağzımdan çıktılar, ve onları işlttirdlm; onı.a rı ansızın · yaptım, ve vaki oldular.» Eski Ahit: işayo - 46/ 1 0
«Sonu başlangıçtan, ren.»
ve
henüz olmayı:sn
şeyleri
geçmişten bildi·
Eski A h i t : işaya - 41 /4
«Ben, Rab, birinci
30
ve
sonu.ncularla bertıber, Ben O'yum.»
Eski A h lt: Mezmurl a r - 90/40 uÇünkü senin gözünde bin yri, geçen dünkü gün, nöbeti gibidir.» Kur'a n:
ve
bir gece
54/ 50
«Ve bizim emrimiz birdir, ancak bir göz kırpış, bir göz yumup oçış gibi tezdir.» K u r'an:
22 / 47
«( . . . ) Rabbinin katında bJr gün, sizin sayıp durduSjunuz bin yıf gibidir.ıı Kur'a n : 6/73
ııÖyle bir Tanrı'dır kl (
••.
) , OJ dediği gün h erşey oluverir.»
Bütün bu örneklerde, açık bir şekilde, do�al idraki mizin yukarısındaki bir varoluş mertebesine de�inil mektedir - ki, ünlü mistik Meister Eckhart [ ( ? ) 1260 1327 ( ? ) ]bu varoluş mertebesi hakkında şöyle der : «Birinci gün ile sonuncu, her ikisi birden, oradaki [Tanrı katındaki ] şimdiki anda oluşmaktadır. » Kutsal yazılarda son derece ilginç bazı cümlelere ve ifadelere rastlıyoruz : Yeni Ahit'te, Tanrı'nın ccça{j ları» ( reon ) yarattı�ına dair bir ifade geçmektedir. Bu, çok tuhaf bir düşüncedir. Bunun ne anlama geldi�ini kavramak gerekir. ccÇağ,» bir zaman birimidir. Bizler ise, muhtemelen, dünyaları yaratan Tanrı'nın, uzun bir süre önce, belirli bir anda, uzaydaki küreleri yarattı�ı nı tahayyül etmekteyiz. Apocrypha'nın II. Esdras kitabında şu ifade yer alır : «Praeparatum est tuturum tempus, » yani, <(gele cek zaman hazırlanmıştır>> ( 8/52 ) . Aynı kayna�ın bir başka yerinde de, dünyanın «Zaman'ın tüm bölümleri içinde» yaratılı ş ını ima eden şöyle bir cümleye rastla nır : Çünkü, eb edi çat}lar içerisinde, şimdi var olanlar için hazırlık yaptıiiım bir zaman vardı.>> ( 9/ 1 8 ) <mın İ slav diliyle yazılmış versiyo nunda, tüm beşeriyetın -bizim görüş şeklimize göre, zaman içerisinde birbirini art arda izleyerek var olan 31
tüm kişilerin- hali hazırda yaratılmış olduklan söy lenmektedir : cc H er ruh, dünyanın kuruluşundan önce
ebedı olarak yaratılmıştı.» Ruhlar ccZaman-alemi»ne, başlangıçtan sona kadar ekilirler. Çünkü, denilmektedir ki, İ lahi Zihin için, her şey cc birdendir-birliktedir, >> ardışıklık sözkonusu de�il· dir. Bu bakış açısından baktı�ımızda, dünyanın, cc baş langıç >> t an cc son>>a kadar, cekendisine ait bütün Zaman uzunluğunun içinde >> bulundug-u bir görüntüyle karşıla şırız. Her bir nokta üzerinde mevcut oldu� kabul edil mektedir. Bu, tarihin canlı oldu�, hep yaşamakta ve de�işrp.ekte oldu�u anlamına gelir. Bu durumda, ((Çağ,» bir canlıdır. Ünlü İ ngiliz şair ve misti�i William Blake ( 1 757 1 827 ) de dünyayı bu şekilde görürdü - altı bin yıllık süreler dahilinde, zamanın tüm noktaları üzerinde ken di kendini inşa eden ya da yıkan bir dünya. Blake'e gö re, 'Dünya' bir küre de�ildir. ccDuyularımızın algılama hızı,>> öyle görünmesine yol açar. Evren, muazzam me safelerle birbirinden ayrılmış birtakım noktalar demek deg-ildir. Enoch, bir vizyon [ temaşasında] (( başlangıçt an so na Teadar herşeyi>> görür. Ayrıca, zamanın ( bizim dene yimledi�imiz şekliyle ) cc artık bulunmadığı >> yeri görür. Orada «zamanlar ortadan kaybolur>> ve ccyıl, ay ya da gün, saat [ yoktur ] , ne de hesap edileceklerdir.>> Geçen zamana ait olan ve belki de sadece şimdiki ana dayalı varoluş yanılgısından dog-an tüm bu duygular kaybolur. Endişe, üzüntü ya da şiddet diye birşey yoktur. Zamanla ilgili bu olag-anüstü fikri kavramak son derece zordur. Zaman'ın bir başka bölümünü, Zaman'ın tüm bölümlerini kapsayan bir varoluşu tahayyül ede meyiz. Bizim için yüzlerce yıl geçmişte yer alan bir şe32
yin başka varlıklar için yüzlerce yıl gelecekte yer alabi leceğine inanmak imkansız gibi görünmektedir. Böyle bir görüş, bizim ccolmuş,>> ccolmakta» ve ccola cak»larımızın rölatif oldukları anlamına gelir. Mutlak bir geçmiş ve gelecek yoktur. « Tanrı için zaman yoktur.
O'nun için her şey ahenktar bir bütündür » (Meykanda, Onuçüncü Yüzyıl ) . Her şey «şimdiki zamandır.» Bu en gin «şimdiki zamam> da yaşamaktayız. Gerçekte, üç bo yutlu dünyada değil de, « yaşayan>> tarihin bir bölümün de yaşamaktayız. Upanişadlar'ın birinde, Brahma. ccgün ler, aylar, mevsimler, yıllar ve çağlar ve tüm yaratıkları yöneten, yıkılmaz zaman çarkı » ile çevrelanmiş bir hal de tasvir edilir. Sebastian Franck ( XVI. Yüzyıl ) , tüm beşerlerin gerçek yaratılışımn <me değinmektedirler. Yüksek mekanlar zaman-dışıdır. Olağan bilincimiz, yük sek mekanlardaki komple gerçeğin sadece küçücük bir bölümüne dokunur. Bu, aynen, çevresindeki manzara nın sadece bel irli bir kısmını yansıtan ve zahiri olarak harekete geçiren bir döner aynaya benzer. Duyularımı zın algılama hızı « Zamama harekete geçirir ve Zaman 33
da «geçen zamam> haline gelir . Yüksek mekanlar zaman haline gelir. E�er zamanın bir anında durabi l seydi k, her şey ol
Hiçbi r şey hareket etmeyecekti. Bu deneyimlendi�ini gö rüyoruz . Ola�an zaman bilincimiz dahi hep aynı mertebede kal du� gibi kalacaktı.
tür anların b ilinçl i
maz . Nitekim,
olarak
ccApokrifal Yeni Ahit»te ( The Apocryphal çev. M.R. James, Oxford . University
New Testament, Press,
1 926 ) , şimdiki anın geni şledi�i
mevcu tmuş gibi hissedildi�i bir
ve
ebedi.yyen
eczaman durması» ta
rifine rastlamaktayız :
cc Şimdi ben, Yusuf, yürüyordum ve yürümedim. Ve havaya baktım ve havayı gördüğümde hayretler içer sinde kaldım. Ve göğün direğine baktım ve durduğunu ve gökteki kuşların hareket etmediğini gördüm. Ve ye re baktım ve hazırlanmış bir tabak ve yanında işçiler gördüm ve elleri tabağın içindeydi ; ve yemeğini çiğne yenler çiğnemiyordu ve yemeği tabaktan alanlar almı yordu ve ağızlarına götürenler götürmüyordu, fakat hepsinin de yüzü yukarıya doğru dönüktü. Güdülmekte olan koyunlar gördüm ve ilerlemeyip duruyorla1·dı ; ve çoban, değneğiyle koyunlara vurmak için elini kaldır mış ve eli yukarda kalmıştı. Ve ırma(Jın akışına b aktım ve çocukların suya uzanan a(Jızlarını gördüm ve içmi yorlardı. Ve birden her şey yoluna devam etti.» Bu, cczamansız süre»dir. Bu ra da, beşeri anlarımız.. dan birini bir sonraki an izlemez. Bilinç bir andan öte kine adımını atmayıp,
Ebedi
Zaman'ın bir parçasında
durur. Bizim beşeri anımız belirli bir
ceZaman ölçnsü »dür.
Dolayısıyla, bi zi mkin den daha de�işik b i r öl�ü de söz
konu su olabilir. Dünyanın tüm tarihi belirli bir v arlı�a
için, 34
am> gib
i
gelebilir.
bin yıl bir
gün
Kutsal metinler der
ki, Tanrı
gibidir. Bizim geçen bir ardışıklık
içinde gördügümüz her şey, bir başka varlık için, bizim gördügümüzden çok daha farklı bir değişimi içeren bir sürekliliği oluşturabilir. Her bir şeyin Zaman içindeki uzantısının ne yaptığını göremiyoruz. Bir yaşam, bir çağ, şimdiki anların art arda gelişi içinde değil de bir bütün olarak değişime uğruyor olabilir. Meister Eckhart şöyle der : << e(Jer bir kimse, son altıbin yılın ve dünya sona erene kadarki gelece(Jin za manını ve tüm olaylarını toplayacak bilgiye ve .güce ·sa hip olsaydı, bütün bunların 'tek bir şimdiki an' halin de toplanması 'zamanırı bütünlüğünü' verecekti., Bir yüzyılın tüm tarihi, bir başka tür bilinç için bir an ya da bir gün olabilir. Bunun ne anlama geldiğini bir düşünelim. Zama mn saat ile bağıntılı bir şey olduğu fikrinden tamamıy la uzaklaşmamız gerekecektir. Herşeyi, bize, gördüğü müz şekliyle gösteren, nesilden nesne miras olarak ge çen o kesin zaman ölçüsüdür. En küçük zaman ölçü müzden ötürü, dünyayı belirli bir şekilde görürüz. Du Prel, ((Mistisizmin Felsejesi>mde < Philosophy of Mysti cism, 1889 ) şunları yazmaktadır : ((E(jer zaman v e algılama ölçüleri bizimkilere uy mayıp daha kısa ya da daha uzun olan varlıklar bulun saydı, dünya onlara, bize göründü(Jünden çok daha de (Jişik gelecekti. Bu sorunu etüd eden E. von Baer gös te rmiştir ki, zaman ve algılama ölçümüz de(Jişseydi, je nomenler dünyası güçlü bir dönüşüme u(Jrardı., Sözkonusu ölçünün bir yönde değişime uğraması halinde M�nkowski'nin (( dünya-çizgileri>mi ( 1 0 ) görmeye başlardık, yani dünyanın bir başka biçimi ortaya çı kardı. ((Bir zaman dilimini, kapsadı(Jı Doğa de(Jişimleri adedine göre belirleriz. Ancak, bu de(Jişimlerin adedi de bizim sübjektij idrilk hızımıza, yani jıtri zaman mikya sımıza ba(Jlıdır» C Du Prel ). Eğer fıtri ( doğuştan olan ) • • .
·
35
zaman mikyasımız daha de�işik olsaydı, dünyanın biçi mi de ister istemez de�işecekti. Bin yıl bize bir gün gibi gelseydi, dünyanın yüzeyi, sürekli bir dal gasal ha reket içindeymiş gibi g el s ey di , dünyanın yüzeyi, sürekli bi r dalgasal hareket içindeymiş gibi görünebilirdi. ünlü okült araştı rı cı s ı P.D. Ouspensky ( 1 878 - 1 947 ) ,
«yüksek boyutlar» il e ilgili yazılarında ve özellikle, «Evrenin Yeni Bir Modeli>> ( A New Model of the Uni ver se, New York, Vintage Books, 1 97 1 ) adlı k it abının 1 0 . Bölümü ' n de , defaatıe, basit bir tekdüze dünya gör medi�imiz hususunu vurgulamaktadır. Ouspensky'ye göre, bazı du ruml arda, obj elerin cczaman-uzunlukları>>nı görmekteyiz. ö rne�in, şimdiki an'ımız elektronların zaman-uzunluklarını ( yaşam sürelerini ) k ap s adı�ı için, m addeyi ccmücessem>> halde görürüz. Maddeyi oluştu
cc ancak kendi zaman-boyut ları vasıtasıyla>> ulaşırlar ; ec diğer bir deyişle, bilincimi ze ancak hareketleri ve hareketlerinin tekrarı sayesinde ulaşırlar. >> Elektronların sürekli tekrarlanan ccya�amla rını>> görürüz. Bir elektron b izi m üç boyutlu dünyamız ran partiküller bilincimize
yer almaz. Do�a'nın süreci hızlandırılmış ol sa ve bizim zaman ölçümüzde de buna tekab ül eden bir de�işim oluşsaydı, bizler bu durumun farkına varmayacak ve yaşamları mızın bugünkünden daha uzun ya da daha kısa bir hale geldi�ine inanamayacaktık. Fakat, Do�a'nın hızlılı�ı ve bizim fıtri zaman ölçümüz gerçekte aynı şey o lmal ı dı r: Yani, Do�a'yı, bize göründü� ş ekil de gösteren, bizim kendi zaman ölçümüzdür. D o� a'nın , kendisi aç ısın dan nasıl oldu�u ise apayrı bir konudur. Bizim deneyimi mizde yüzyıllar alan süreçler, Do�a'nın yaşa mının an cak bazı anlarını oluşturuyor olabilir. da
b - Ouspensky ve Ebedi Şimdi'nin Sonsuz ihtimalleri
P.
D . Ouspensky, _
«Evrenin Yeni Bir Modeli >> adlı
kitabında, tüm yaşam ihtimallerinin mevcut oldu�unu, ancak bizim bunlar arasında sadece tek bir çizgiyi izle di�imizi söylemektedir :
ceZaman mevcut değildir ! Fenomenlerin daimi ve ebedi ortaya çıkış ve ortadan kayboluşları, hiç durma . dan akan bir ' sürekli ortaya çıkan ve sürekli yok olan olaylar çeşmesi' diye bir şey yoktur. Herşey hep mev cuttur ! Sadece tek bir ebedi şimdiki zaman : Ebedi Şim di ( Eternal Now ) vardır, ki zayıf ve sınırlı olan beşeri zihin bunu hiçbir zaman kavrayamaz ve tasavvur ede mez. Ancak, Eb e di Şimdi fikri, hiç bir şekilde, her şeyin soğuk ve acımasız bir şekilde önceden belirlenmesi, ke sin ve yanılmaz bir önce-varoluş fikri değildir. Her şe yin hali hazırda mevcut olması, uzak geleceğin mevcut olması halinde . . . yaşam, hareket, gelişim, evrim yok tur demek çok hatalı olur.» Ouspensky için, ccgerçek dünya,» bir sonsuz ihti maller dünyasıdır :
bütün yönlerde yol alan ne kadar sonsuz bir zaman zenginliğinin gerekli olduğunu anlayacafjız. . . . Dünya nın öylesine sınırsız bir şekilde geniş oldu{junu hissede ce[Jiz ki, içinde herhangi bir sınırlamanın yer alabile-· ceğine, içermedi{ji herhangi bir şeyin bulunabilece[Jine dair bir düşünce bize saçma gelec(}ktir. » Ouspensky, ebediyet ile, 'zaman'ın ikinci bir boyutu dediği cc beşinci» bir boyut arasında bir bağlantı kurar. Evreni, en yüce haliyle ( 1 1 ), ccaltı boyutlw> olarak gören Ouspensky'ye göre, Evren'in, bu düzeyde, üç mekan bo yutunun yanısıra b ir de ccüç zaman boyutu >> vardır. Bir dizi ihtimalin gerçekleşme çizgisi, cezamandaki bir çiz gidir.>> Bu durumda, bir yüzey bir çizgi için sonsuzluk tur, çünkü bu yüzey sonsuz sayıda çizgiyi içerebilir : <> ihtimalierin zamanın her anından nasıl her yönde dal saldıklarını anlayabilmek için b i r <> haline gelir. Mekan içersinde algıladı ğımız 38
her obje, mekan içersindeki gözle görülür haldeki uzan tısının dışında bir de Zaman'ın üç boyutu içersinde uzanmaktadır. Bazı şeylerin «zaman-bedenleri»ni -ör ne�in, atom-altı partikülleri «mücessem madde» halin de- görmemiz sözkonusudur. Her şeyin komple biçimi altı boyutludur.
<mi tahay yüZ etti{Jimizde şunu da unutmamalıyız ki, [bizim Evre nimiz'de ] bunların ötesinde hiçbir şey olamaz. Sonsuz Evren'in sınırlılı{Jı sözüyle anıatılmak istenen de bu dur., Böylece, Ouspensky'nin bakış açısına göre, komple «zaman-mek;an,» üç mekan boyutu ile üç zaman boyutu nu bir bütün halinde içeren, 'herşeyin her yerde ve her zaman var oldu{ju' altı boyutlu bir «yüksek mekan» ya da tüm ihtimalierin gerçekleşme mekanıdır. c - Ouspensky ve Yaşam-Zaman
Özdeşliği
Ben neyim ? Ben yaşamımım. « Tüm yaşamım benim zamanımdır.» Yaşamıının şimdiki anı, yaşamıının bü tünlü�deki, mevcudiyetimin cesametindeki bir nok tadır. Bu bütünlük benim tek «Zamanım»d.ır. P. D. Ous · pensky'ye göre, « Yaşamın ta kendisi insan için 'zaman dır.' İnsan için, yaşamının ' zamanı' dışında başka her hangi bir zaman yoktur ve olamaz. 'İnsan, kendi yaşa mıdır.' Kendi yaşamı kendi zamanıdır.» Bu da onun için ccyaşamdır.» Bir insan için, yaşamının zamanı öte39
sinde hiçbir yarın yoktur. «Insan, zamanı sona erdi(li için ölür. O lümden sonra hiçbir yarın olamaz» - ancak kişinin yaşamı olabilir. << Yaşamın» kendisi yok edilemez. «Geçen zaman» bizleri, « bizim için>> ötesinde hiçbir şey bulunmayan ya şamın sonuna getirir. Bu bir sondur ; aynen, üç boyutlu objeler dünyasında bir masanın kenarımn bu masamn bilinen mekan içersindeki sonunu oluşturması gibi. Da ha ötede masa yoktur. Masamn üzerinde gezdi ri l en bir el artık bu masaya dokunamayacak ve böylece bu el için masa varlı�ını yitirmiş olacaktır. Ancak, içinde bulundu� �u mekanda masayı bütünüyle gören gözler için böyle bir sonuca varmak sözkonusu olamaz . Aynı şekilde, ya şam da yok edilmiş, sona ermiş gibi gelir. Aslında, so na erer. Fakat, dört boyutlu dünyada ( 1 2 ) hala daha mevcuttur ve yok edilemez. Bu, aynen, dünyanın yok edilemez oluşu gibidir. İnsanlar , atomik güçlerin açı�a çıkarılmasıyla dün. yanın yok edilebilece�ini tahayyül ederler. Bu imkan s İzdır. Geçen zaman içinde· sona erebilir. Fakat bu sa dece, «zaman-uzunluğunun>> ya da «yaşamının>> o nokta dan öteye uzanmadı�ı anlamına gelir. Dünyanın gerçekten yok oluşu, daha yüksek bo yutlarda, zaman-uzunluğunun tüm noktalarında başlan gıçtan sona kadar yok edilişi demektir ve böyle bir yok ediş için gerekli olan güç fizik enerj ilerde mevcut de ğildir. Hiçbir patlama ya da elektronik bombardıman bu etkiyi oluşturamaz. cc Şimdi» bir insana ateş etmekle onun zaman içersindeki «yaşamını>> nasıl yok edemi yo r s ak aynı şekilde dünyamn yaşamı da yok edilemez. Zaman'ın içersine ateş edemeyiz. Hiçbir kurşun ccyaşa mı>> öldüremez. Hiçbir yok etme fiili «ya şa mı>> yok e de, ,
mez.
40
d
-
Varadılış ve Zaman-Mekôn Devreleri
Yeni Ahit'te Tanrı'nın caeon»ları ( burada, ccça!}lan1 yarattı�ı söylenmektedir . T an rı 'ya cc.IEonlar'ın Kralı» denilir. diye çevril miş t i r )
Birçok kadim metne göre, hiyerarşik yaratı lış dizi lişinde, cc ilk yaratılan, bu ceon gerçeğidir.» Zaman ve mekan içinde herhangi bir va�lı�ın kökeni de kendi ccceommndan gelir -fakat, varlı�n kendisi Zaman'ın sınırlayıcı şartları içersine girmiştir . Yunanca'daki aion -reon- kelimesi ço �unlukla ccebe diyet» olarak çevrilir. Ayrıca, yukardaki örnekte oldu�u gibi, ccçağ» kelimesi ile açıklandı�ını da görüyoruz. Kut sal metinlerin çevirilerinde çok ç eşitl i anlamlar alan ccceon» kelimesinin gerçek anlamını, aslında, geçen za manın içindeki üç boyutlu dünya da de�il de, Zaman'ın ötesindeki ec daha yüksek mekanlar>nn varoluş düzenin de aramak gerekir.
İ ngiliz yazarı Thomas De Quincey'e ( 1 785- 1 859 ) gö re, herhangi bir yaşamın devresi, ccceon>> tarafından tes pit edilir. Ü ç boyutlu dünyadaki her ş ayin yaşam uzun lu�unu, gelişme ve çözülme aşamalarını tespit eden bir şey vardır ; bu da onun cc ceon >m, yani yaşam-devresinin süresidir. Aynı durum, birbiri ardına, Altın, Gümüş , Bronz ve Demir Ça�ı'nı izleyen Dünya için de geçerli
dir : ceKesin zaman süreleri ile yarattığım dünyaya ta sarruf ettim » ( Apocrypha : Esdras ) . Kadim Yunan düşünürlerine göre d e ccceon>>, her şeyi, tüm ihtimalleri -ccher şeyin sonsuz veçhesini» içerir. > kavramına daha bir yaklaşmı ş oluruz. Aristoteles ( İ .Ö. 384-322 ) , evrenin ccceommnu şöyle tanımlar : cc Tüm evrenin kapsayıcı sını41
nnı oluşturan ve sonsuz süreyi ve her şeyin sonsuzlu ğunu . kucaklayan, ZEon'dur.» 1Eon kelimesinin İ branice karşılı�ı «olam»dır. Apocrypha'da cc olam» kelimesinin geçti�i bölümlerin son derece anlamlı oldu�unu görüyoruz : ccÇünkü, Kutsal Kişi 'olam'ı tarttı ve zamanlan öl çüyle ölçtü, ve mevsimleri rakamlar ile numaraladı, bu rakam gerçekleşene kadar ne dinlenecek ne de yerin den kalkacaktır>> (Esdras ) . ccBiliyorum ki, Tanrı her n e yaparsa, bu, 'olam'a ait olarak yapılacaktır: Ona ne bir şey eklenebilir ne de ondan bir şey çıkarılabilir» ( Ecclesiastes ) . Tanrı ccolam» y a d a ccreon>>a ai t olan Seviye'de yara tır, yani 1Eon'un arkasında Tanrı, fenomenler realitesi nin arkasında ise lE on vardır : « Tanri, A:on'u yaratır ; /E on, Kozmos'u yaratır ;
Kozmos, Zaman'ı yaratır ; Zaman, Tezahür Ediş'i yara tır. Tanrı'nın özü İyi olandır ; /Eon'un özü tekdüzelik tir ; Kozmos'un özü düzendir Zaman'ın özü şanstır ve Tezahür Ediş'in özü yaşamdır. Tanrı'nın işleri, zihin ve ruhtur ; /Eon'un işleri, ölümsüzlük ve sürekliliktir ; Kozmos'un işleri, özdeşlik bakımından eski haline dön me ve başkasının yerini alma yoluyla eski haline dön· medir ; Zamanın işleri, çoğalma ve azalma ve Tezahür Ediş'in işleri ise, nitelik ve niceliktir. O halde, /Eon, Tanrı'nın ; Kozmos, ZEon'un ; Zaman, Kozmos'un ve Tezahür Ediş de Zaman'ın içinde yer alır» ( Hermeti ca, Cilt. I, Libellus XII ) . ,·
Bu, rütb e ya da heyerarşik diziliş ya d a mükemmel
lik mertebesinin neden oldu� t ezahürdür ( causation ). Her şeyi daha yüce bir şey içerir. Bu daha yüce bir şey, geçmiş -şimdiki zaman- gelece�n yatay çizgisinden faaliyet göstermeyip bizleri cc dikey» olar ak karşılar. Bu
dikey ile yatay çizgilerin kavuştugu yerde, ccşimdi»nin noktası üzerinde beser durur : Beserin bu cc simdisi» içersine cezaman çizgisinden, geçmiş ve gelecekten» neden ve sonuçlar ve cc dikey yönden, zaman mertebesinin yukarsındaki hiyerarşik kademeden de>> tesirler girer. Bu bakış açısına göre, sadece geçmişin ürünleri olma� mız gerekmez. Mevcudiyetimizin ccnedeni>>ni sadece geç miş nesillerde a.ramamalıyız. Ya tay zaman - çizgisi üze rinde ebeveynler, atalar, vs. yer alır - bunlar, neden lerin kaynaklarından sadece birini oluştururlar. Dikey çizgi üzerinde i s e bir başka yönden -ccreom>dan- gelen ve her an şimdiki zamana giren nedenler yer alır : " O halde, Tanrı, her şeyin kaynağıdır ; /Eon, Tanrı' nın gücüdür ; ve /Eon'un işi, hiçbir zaman var olmamı' olan, fakat /Eon'un eylemi ile her zaman var olmalcta olan Kozmos'tur, ve evreni bir arada tutan da /Eon'dıır» ( Hermetica) . .
e
-
.
)
.
Efiotun ve Tanrısal imajın Zamanı
Eflatun, zamana ait her şeye, cc ebediyetin hareket halindeki bir imajı» der. Bizim içinde yaşadıgımız da hareket halindeki bu imaj dır. Eflatun, Timaeus'da.ki yaratılış alegorisinde, Ev ren'deki hiyerarşik diziliş düzenine deginerek, Tanrı, ccsabit olan ebediyetin [ lEon] hareket halindeki bir imajını yapmayı düşündü ; ve gökleri düzenlerken , e be diyetin kendisi hep teklik [yani, ardışıklık sözkonusu olmaksızın] halinde kalacak şekilde, ebediyetin, sayılar halinde (yani, ardışıklık il e ] ilerleyecek bir imajını yap tı, ki biz burıa Zaman diyoruz,» der. f
-
Birleşik Şimdiki Zaman
ve Açılımı
st. Augustine ( 354-430 ) , Zaman'ın, üçe bil' şimdiki zaman oldugunu söylemişti :
katlanmış 43
Deneyimledi(Jimiz şekliyle şimdiki zaman ; Şimdiki zamanın hatıraları halindeki geçmiş zaman ; Şimdiki zamanın umutları halindeki gelecek zaman. g
-
Hopi Kızılderi l ileri ve Zaman Kavra m l arı
Kendilerini Dünya planetinin bakıcıları olarak kabul eden Hopi Kızılderilileri'nin dilinde sadece şimdiki zaman kullanılır. Geçmiş zaman,· caezahür etmiş şimdi ki zaman>> olarak ve gelecek zaman da « tezahür etmek te olan şimdiki zaman>> olarak belirlenir. Aşag-ı yukarı İ .Ö. 800 yıllarına kadar geçmiş ya da gelecek zaman şeklinde düşünen pek az kültür vardı : Tüm deneyim ler şimdiki zamanda sentez edilirdi. Görünüşe göre, çağdaş insandan başka hemen herkes zaman-mekan sürekliliğini sezgisel olarak anlıyordu . h
-
Wil l iam Blake ve Yüksek Zaman An layışı
Ünlü İngiliz şair, ressam ve mistiği William Blake ( 1 757 - 1 827 ), tüm muhtemel beşeri durumlan İ nsan'ın
yaratılışının bir parçası olarak görüyordu. Beşeri ya şamın her veçhesini, her entrika ve dramını hali hazır da hazırlanmış bulunan ve içlerinde bulunmadı�ımız sürece cc sadece ihtimallen> olarak kalan, ancak içlerin de olduğumuzda da çok güçlü bir şekilde «gerçek» ola rak beliren desenler, örgüler ya da kendi deyimiyle ccheykellen> halinde görüyordu :
cc Yeryüzünde yapılan her şey Los'un Salonları'nın parlak Heykelleri'nde görülür, ve her Ça(J, Nefret ya da inatçı Aşk'tan ötürü meydana gelmesi muhtemel olan her acıklı öykü ile, kudretini bu Eserler'den yeniler ; & her üzüntü & keder burada yontuZmuştur ; Aileler'in her Ba(Jlılı(Jı, Evlilikler ve Arkadaşlıklar buradadır. Yetmiş yıllık haccı sırasında lnsan'a olabilecek olan her şey, 44
tüm çeşitli bileşimleri halinde, görkemli bir Sanat ile işlenmiştir» ( Jerusalem : 1 / 1 6 ) . Blake, burada, Zaman'ı, ola rak kişileştirmiştir. Bu alıntıdakine benzer bir fikre, ctEnoch'un Kitabı »nın İ slav dilinde yazılmış olan çeşit lernesinde de rastlıyoruz : Enoch'a, başlangıçtan sona kadar, Zaman içindeki bütün dünya v e ccinsanla ve in sanların yaşamlarıyla ilgili her şeyin» gösterildiğinden bahsedilmektedir ( 23/2 ) .
Blake, « geçen zaman >> yanılgısına nüfuz eder. Ge çen zamanın şairi ya da pişmanlıkların şarkıcısı değildir. Düşüncesinin tümü, « daha yüksek boyuttaki>> b i r ale min duyumu ile sağurulmuştur : « O nümde, hepsi birden mevcut bir · halde, Geçmiş'i Şimdiki Zaman'ı ve Geleceği görüyorum>> ( Jerusalem, 1/15 ).
ccAltı bin yıllık süre içinde mevcut olmuş oları her şey daimidir ve kaybolmamıştır, ne kaybolmuş ne de yok olmuştur, ve var olmuş olan her küçük fiil, kelime, iş ve dilek öylece kalır. >> ccHer şey mevcuttur, ve ne bir iç çekme, ne bir gü lümseme, ne bir göz yaşı, ne bir saç, ne de bir toz zer resinden hiç biri yok olamaz.>> Los : «Zaman ile mekanın her ikisi birden benim irademe boyun e{Jerler. Ben, Altıbin Yıl süreyle bir yu karı bir aşa{Jı dolaşırım ; çünkü, ne Zaman'ın bir anının kaybolması, ne de Mekan'ın bir Olayı'nın daimi olma ması sözkonusu olmayıp hepsi kalır ; Altıbin Yıl'ın her dokusu oldu{Ju gibi kalmasına ra{Jmen, Yeryüzü'nde . . . her şey yok olur ve artık görülmez. Onlar benden yok olmazlar . . . >> ( Milton, 1 124 ) . k
-
Boethius ve Tanrı'nın Ebedi Şimdi Zamam
5. Yüzyıl'da yaşamış olan Romalı senatör Boethius,
45
hapishanede ölümünü beklerken yazdı�ı
-
Ebedi Şimdi
ve Geçmiş-Gelecek Vokluğu
Do�'nun ermiş kişileri, yüksek şuur halleri · içer· sindeyken dünyayı deneyimleyişlerinde oluşan bir ge nişleme, bir açılmadan söz ederler ve bu hallerin, tama men de�işik olan bir zaman ve mekan deneyimini kap sadı�ını do�rularlar. Meditasyon sırasında, bildi�imiz üç boyutlu mekanın ötesine geçmekle kalmadıklarını, ayrıca, hatta daha da güçlü bir şekilde, ola�an zaman bilincinin aşıldı�ını vurgularlar. .Anların do�rusal ( li· near ) bir ardışıklı�ı yerine, sonsuz, zaman-dışı ve yine de dinamik bir şimdiki zaman deneyimlerler. Aşa�ıdaki alıntılar üç Do�u misti�in bu
Chuang Tzu :
«Zamanın geçişini un u talım ; jikirlerin çatışmasını unutalım. Yakarışımızı sonsuza yöneltelim ve orada ye r"imizi alalım. » ( 1 3) Hui-neng :
«Mutlak süktin şimdiki andır. Bu anda yer alması ra(Jmen, bu anın sınırı yoktur ve ebedi. sevinç bun dadır.» ( 1 4 )
na
D . T. Suzuki :
şimdiki zaman ve gelecelc gibi zaman dilimleri yoktur ; çünkü bunların hepsi de şimdiki zamanın, yaşamın gerçek anlamıyla titreşti(Ji tek bir limiti içine büzülmüşlerdir . . . . Geçmiş le gelece(Jin her ikisi birden bu şimdiki aydınlanma anı içinde katlanmışlardır ve bu şimdiki an tüm içerikle riyle durup kalan bir şey de(Jildir, çünkü hiç durmaksı zın ileriye gider.» ( 1 5 ) m --- Dzyan Kıtaları'nda Zaman Kavramı
«Zaman yoktu, çünkü süreklili(Jin sonsuz gö(Jsünde uyuyordu» ( Dzyan Kitabı : 1 1 2 ) . Madam H .P. Blavatsky, «Gizli Doktrim> ( The See ret Doctrine, Pasadena, California, T.U.P., 1 970 ) adlı kitabımn 1 . Cildi 'nde, yukarda geçen dizeyi şu şekilde yorumlamaktadır :
«Zaman, sadece, ebedi süreklilik içersinde yol alan şuur hallerimizin art arda gelişiyle oluşan bir yanılgı dır ve bu yanılgıyı oluşturabilecek şuurun mevcut ol madı(Jı yerde zaman da mevcut de(Jildir. Şimdiki za man, ebedi süreklili(Jin gelecek zaman diye adlandırdı ğımız kısmını, geçmiş zaman dedi(Jimiz kısmından ayı ran matematiksel bir çizgiden ibarettir. Yeryüzürıdeki hiçbir şeyin gerçek bir süreklili(Ji yoktur, çünkü htçbir şey, saniyenin milyarda biri kadarlık bir süre için dahi 47
detJişmeksizin ya da aynı kalamaz. Zamanın, şimdiki za man diye bilinen bölümünün gerçeklitJine dair bizlerde mevcut olan his, duyularımızın bize ilettitJi şeyler gele cek zaman deditJimiz o idealler bölgesinden, geçmiş . za man diye adlandırdıtJımız o hatıralar bölgesine dotJru geçerken, bu şeylerin bir anlık görülmesinin ya da gö rülmelerinin ardışıklığının flulaşmasından ötürüdür . .A,ynı şekilde, bir anlık bir elektrik kıvılcımı örneğinde de retinanın üzerindeki sürekli ve flulaşan izlenirnden ötürü bir süreklilik hissi deneyimleriz. Gerçek kişi ya da eşya sadece belirli herhangi bir anda görülenden iba ret olmayıp, maddi biçim içinde ortaya çıkışından, yer yüzünden yok oluşuna kadarki bütün çeşitli ve değiljik şartlarının toplamından oluşmaktadır. Ezelden beridir 'gelecek'te mevcut olan ve ebediyete kadar 'geçmiş'te mevcut olmak üzere derece derece maddeden geçen de işte bu 'toplamlar'dır. Denize atılan metal bir çubuğun, havadan ayrılırken mevcudiyet kazandığını ve suya gi rerken de mevcudiyetini yitirdiğini ve böylece, çubuğun kendisinin, sadece, havayla suyu ayıran ve aynı zaman da birleştiren matematilesel düzlemle belirli herhangi bir anda kesişen kesitten meydana geldiğini hiç kimse iddia edemez. Ezelden ebede uzanan yollarinda ( madde olarak) zaman ve mekan içersinden geçerlerken, olacak olandan çıkıp olmuş olana, yp,ni gelecekten çıkıp geçmi şe girerek, bütünlüklerinin sanki bir kesitini bir an için duyularımıza sunan kişiler ve eşya için de aynı şey söz konusudur. Ezel ile ebedin oluşturduğu o 'süreç'tir ki, herhangi bir şeyin gerçek mevcudiyeti ancak orada bu lunur. Eğer duyularımız mevcudiyetimizi orada idrak edebilseydi bunu anlayabilecektik.» n
-
Kehanet
ve
Zamanı Temaşa Edenler
Eğer Zaman'a nüfuz edebilseydik -eğer bu görün48
meyen mesafeyi kavrayabilseydik- Zaman'ın öteki bö lfu:nlerini . ve o bölümlerde . olup biten herşeyi görecek tik. Eski zamanların kahin ve kahineleri, böyle bir viz yon kudreti kendilerine bahşedilmiş
olan
varlıklardı.
((Zamanı görürlerdi. >> Zaman içindeki 'Dünya'yı görür lerdi . Çok ilerde oluşacak olayları görürlerdi.
İki tür
<me, yani üç boyutlu bir dünya algılayan, 'Qildi�imi� , görme yetene�inin yanısıra, dördüncü boyu tu ( 1 2 ) algılayan bir güce de sahiptiler. Çünkü, Zaman, sadece bir noktada temas edebildi�imiz
bir
boyut ol
« içinde tüm dünya"noktalarırtın var oldu �» bir «yüksek mekan>> ortaya koymaktadır. Bu şu an
ması halinde,
lama gelir , ki, mekansal bir aralık ile birbirinden ayrı lan objelerin yine de var olmaları gibi, dünyaya ya da kişinin kendisine ait olan olay ya da haller, bir zaman aralı�ı ya da zamandaki bir mesafe
ile
birbirlerinden
ayrılmış olmakla mevcudiyetlerini . asla yi ti rmezle r
nu
.
Bu
kendimiz üzerinde uyguladı�ımızda da yaşamın za
man
içinde var oldu� sonucu
çıkmaktadır.
49
D i P N O T L A R ( 1 ) Rosenfe l d , Albert. «A 3,000,000 - Year Trip in One Lifetime,» Life, Vol. 34, N o . 11 ' (J une 1 7 , 1 963) , p. 26. (2) Bozunmak : disintegratlon : B i r atomun çe kird e !} i n i n , ya kendl ii!}inde n oluşan radyoaktiviteden ötürü ya da b i r çarpışman ı n sonucuflda b i r y a da daha fazla pa r ti k ü l y a da foto n l a r neşret mesini kapsayan herhcı ngi bir sü reç.
(3) Temel partiküller : Protonlar, mezonlar, ele kt ronlar, pozitronlar, n ö t ron l a r ve d i ğer b i rçokları g i b i , çeşitli temel form lar h a l indeki madde ü n i tele rind e n bahseden genel tarim. (4) Yarı-ömür : Half-life : Ya rı -d e!} e r periyodu. B i r radyoaktif ize topun, orijinal d e !} e r i nin yarı m i ktarına kadar çözünmesi, yan i mevcut olan atomların yarısının bozun mas ı icin b u izetopun a k tifl i ğ i n i n gereks i n d i ğ i za m an . Bazı izetopla rın yarı-ömrü san iye n in
milyanda
birinden
daha
kısayken,
baz ı lar ı n ın- ki
ise
bir
milyon
yıldan daha uzundur. (5)
Rölatlvistik hız :
I ş ı ğ ın h ı z ı n a yaklaşan b i r hız, ki bu hızda Rö
lativite Teorisi' n i n etki l eri belirgin bir h a l e gelece k t i r.
(6) Nano saniye : 1 0-9 san iye. 17) Neutrlno : H i ç . b i l' e l e k t r i k yü k ü yı:ı da d urgun kitlesi ( rest mass) bulun mayan , fakat Y2 d e ğ eri nd e bir s p i n gösteren , k a ra r l ı bil' teme l partikül. Daha önceden, kitle ile e nerjin i n s a k ı m ı ve mo m en t i n s a k ı m ı yasa l a r ı n a uyduğu varsay ı ian bu partikülün var l ı ğ ı a r t ı k deneysel ·olarak tespi t e d ilmi ş t i r. (8) B kz: Kapak res m i . (9) Ecllptic : B i r y ı l boyu n c a G ü n eş ' i n g ö k k ü res i üzerinde ç izd iği çemberin s ı n ı ri o d ı ğ ı d a ire. (10) Her ob jenin, zamanda var olduğu s ü re c e , görü n d ü !} ü gi b i görsel üç boyutlu bir elsim ol maktarı ç ı karak, zaman boyutu içerisinde ç iz d i ğ i d ü şü n ü l e n b i r 'çizgi'. Bu tür 'dünya-çizgileri' d ör t boy u t l u d ü nyada y er alırlar ( B kz: Di pnot - 1 2) . (1 1 ) B u , sadece, b izim Evren i m iz icin sözkonusu olabiiecek b i r cen yücel i k » tir.
DOSTLAR PLANI - 1 . . . Böl: 7 PARAPS i KOLOJ i VE B i TK i LER, kitap · 40 Böl: 3/c Bkz: S PATY O M , kitap - 42 . . . Böl: 3 ( 1 3) L e gg e , J a mes. çev Chuang Tzu, New York, Ace Bo oks , 1 971 . ( 1 4) Watts, A. W. The Wav of Zen, New York, V i n tage Books, 1 957. ( 1 5 ) Suzuki, D.T; On lndian Mahaycına Buddhlsm, der. Edward Conze. N ew York, H a rp e r & Row, 1 968.
( 1 2) Bkz:
B kz :
•• .
.•
50
KAYNAK VE DANIŞMA KİTAPLARI
1 - BLAVATSKY, H. P. The Seeret Doctrine, Pasade na, C alifo rni a, T.U.P., 1970. 2 - CAPRA, Fritj of. The Tao oj Phys cis, Nevi York,
Bantarn Books, 1977. COLEMAN, J ame s A . Re la tivity for the Layman, New York, William-Frederick P re ss , 1 954.
3
-
4
- DANIKEN, Erich von. According to the Evidence,
London, C oTgi Books, 1 978.
5 - MASCARO, Juan. çev., The Bhagavad Gita, B alti more, Maryland, Penguin Clas s i cs, 1 975.
. The Upanisfıads, Baltimore, Maryland, Penguin C l assic s, 1 9 7 5 . 7 - NICOLL, Maurice. Living Time , London, Stuart & Watkins, 1959. 8 - O SSENDOWSK I , Ferdinand. Bates, Hommes et Dieux : L'Enigme du Roi du Monde, çev. Robert Renard, France, Editions J'ai Lu, 1 970. 9 - OUSPENSKY, P. D. A New Model oj the Universe, N ew York, Vintage Books, 1 97 1 . 6
-
ıq
-
SCOTT, Waıter, der. v e çev., Hermetica, Ciaren don Press, 1924.
i i - TOMAS, Andrew. Beyand the Time Barrier, Lon don, Sphere Books, 1 9 7 7 .
12
-
Jonathan ve A mo s . Physical Philadelphia, W. B. S aunde rs Co ., 1977.
TURK,
Scien ce ,
51
A C I K L A M A Yeryüzü yen ı bir Cağ'a girmektedir. Bu Yeni Çağ, dünya beşerl yetinin, gerçek kendini bulacağı, benllğini ışıtacağı, yersel ve göksel yasalar ile bütünleşeceğ i, yaşamı n ve e v rimin gerÇek veehesini tanı yacağı, velhasıl, gerçek beşeri tablota geçeceği ve böylece diğer dünyaların ve y a yen i . okulların ışıl ışıl beşer sistemlerine dahil edile ceği bir kutlu olguyu ve geleceği m ü jdelemek t e di r -
.
Beşeriyeti bu kutsal ve yüce geleceğe hazırla mak, gene beşeriyel içinde olup, yüksek spiritü e l ve maddesel yaşam ve evrim bilgileri y le yetişmiş ve yetişt i ritmiş az sayıdcı ve hızla çoğalacak Vazifedarlar Kadrosu tarafı ndan gerçekleştirilecektir. Milyarlarca bedenli beşer k ardeş i miz, ve milyarlarca bedensiz beşer kardeşimiz, Tanrı'nın kulu kardeşlerimiz, nice derin ızdıraplar, çileler, g erilikler ve lğva lar içinde çırpınmaktadırlar. Onlar, bir ümit, ku rtu luş ışığı ve ellerinden tutacak hamiler beldemektedirler. Artık d ü n ya çamurundan arınmak ve a rtık do ğ ru yola girmek istemektedir ler ve onlar işte, rehberleri beklemekte ve onların yolunu gözlemek ted i rl er .
B izim öğ ret i m i m i z o'd u r ki, beşeriyeti b i lg il e n di rme k , bilinçlendlr mek, i d r ô kle n dirme k ve doğru yolun yolcusu olacak şeklide, onların içlerinde Evrensel Işıklar ya k m Q k ve I ç ler i nde n benliklerini aydı nlat mak. i şte bu kişiler, aldıklarını verecek, verdikçe alacak ve Evrensel Işleyişin birer örneği ol ar ak, ışık yayıcıla r haline geleceklerdir. Ancak bu beşerler ki, kendilerini kendilerinden başkalarına adamışlardır, bunlar yaşamı yeniden ve tüm insa·n lar için kuracak, bilgiyi, sevgiyi ve dostluğu, varolmanın birer ö ges i yapacaklardır. Yeni Çağ'ın ışık ları, bu Vazlfell Varlıklar tarafından oluşturulacaktır. Biz şiddetle kar şısındayız ki, o kişiler kendileri için ç(llışırlar, kendilerine dönük öğ renirler. Biz, beşer kardeşlerimize çeşitli melekeler öğreterek, onları hayatı n gerçeklerinden alıkoyucu şekilde b aşka ve kısır yollara, ben cilliğe, otomatizmaya, bilgisizliğe iteleyenlere şiddetle karşıyız. Onlar eğri ve gerici yoldad ırla r Onlcır, y üre klerind e Insan sevgi si taşıma maktadırlar ve hem kendilerini ve hem de çevrelerini aldatmaktadır
.
iar.
52
Eğer, havada uçmak, ışınlanmak, telepatlık, durugörürlük gibi me lekeler, şu beşerivet Için gerekli olsaydı, bu beden organizma l a r ı o melekeleri tezahür ettirecek şekilde oluştu ru lurdu Yüksek Yönetici Rab Mekanizması tarafından. Ve o diğer üst melekeler, ancak belirli bir beşer evrim seviyesine çıkmış varlıkların, daha yüksek tat�iı
O r g a ·n i z O: s y o n
M e k a n i z m a s ı
B i l g i s i.
B i l g i s i.
Bu konulara giren Yüce Öğreti, tüm beş e ri y ete B i l g i Kitabı i le öğretilecek, tanıtılacak ve ldrôk ettlrtilecektir. Ancak . böyle bir son eğitim devresinden sonra p ırıl pırıl olan beşer varlıkları, çeşitli me l ekelerin gerçekten sahibi ve onların olanaklarından birşeyler alıcı olurlar. Biz size bilgi veriyor ve bilginin bilgeliğini öğretiyo ru z . Yakın yarınlarda ise, bu bllgi ve bilgeliğin h ayata nasıl uygulanacağ ını ve insanlığa nasıl kardeş ve yoldaş olunacağını öğreteceğlz. Bizi bekle yiniz . . . Hep birlikte, kendilerlmizl beşeriyete adamış ola ra k , milyarlarca beşer kardeşimizin rehberleri, yardı.mcıları, ham i le ri ve yolgöstericileri olacağız ve onları Tek bir Göksel Öğreti altında ve tek bir yürekte blrleştl receğiz ...
YAYlMLANMlŞ KITAPLARIMIZ 1.
A.GA R TA
2.
U FO BILiMSEL KU RA M LA RI
4. Ö L Ü M
..
.
(Yeraltı Uygarh(lı)
�TES I
ve
...................... .............
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .
(Bilimsel lncelenimi) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
...
.
5.
REENKARNASYON. . . (GenedoOmak Bilimsel lnceieniml) . . .
9.
EK M iNEZi . (Geçmiş Yaşamiara Transic Geri Dönüşler) . ..
.. .. ..
..
. .. ... .
10.
MU . . . (Ta rih öncesi Evrensel Uygarlık)
11.
NEO SPiRITIZM - MODERN SPIRITIZM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
1 2.
U FO APOLLO . (Ortak Uzay Uçuşları ) .
.
1 3.
SPEKTRA - URl GELLER. . . ( Hoova Planeti M isyonu) . . . . . .
14.
UZAYLILAR . . . (Genel B i l g i l e r)
15.
ÖLÜM VE AHRET
•
.
..
1 6. UZAYLI
...
I NSANLAR
.
.
. .
...
..
... .. .. . .
.
.
.
. .
..
.
.
.
.
. .. .
. . .
.
. .
...
.
.
.
..
..
.
. .
..
.. ..... ... ... .
.
(Temel B i l g i l er) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
.
(Bil imsel I neelenimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
17.
K OZ M O S DAN DÜNYALILARA . . ( U m m o P l a n eti M isyo n u )
1 8.
D Ü NYA ÖGRETMENi. . . (Al tın C a (l Reh�erl iği) . . . . . . . . . . . . . .
19.
TELEPATi . . . ( U y g u l a m a Deney ve Yönteml eri) . , .
20 .
USO - OINT. . . ( D e n i za l t ı Uygarl ı ğ ı ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
'
21 . LEViTASVON . . . (Yerçek i m i n i Yenen insanlar)
. .
.
. .
.......
....
SOVYETLER U FO KU RAMLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
23.
Si R i U S MiSYON U . . . ( - B i l d i rge·)
24.
KIRUAN PHOTOGRAPHY
25.
ÖNCÜ · U FO GENEL YAPILARI
21).
EVRE N UYGARLIKLARI
'1.1.
iNSAN VE. KEHANET. . . ( K a n ı t l ı Öngörü m l er)
2ıl . UZAY 29.
.
.
. .
.
. . .
.
.....
.
...................... ..........
.
.
. . . . . . . . . . . . . .
Bedenler)
.
.
.
, . . . . .
üssü AY . ( G izemli Yapay Pla net)
I$1NLAMA. . . (Olaylar. Gözlemler)
.
. . . .
............
(Biyoplozmi k
. .
.
. .
......
22.
.
.
............... ................ . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .
30. MEDiTASYON. . . (Transandantal)
31
.................................
GÖRÜNEN RUHLAR. . . (Bilimsel incelemeler)
32. EVRIM ÜST ADLARI
•••
..............
(Venüs P l aneti M isyonu)
. .... . . .
.
.
.
.
.
.
.
.
33.
AGARTA... (Mahatmalar M isyon u )
34.
UFOLOJ I ( Uzay f ı l a r B i l i m i) . .
35.
DURUGÖRO (Zaman M eka n D ı ş ı Ruhsal Gözle Görü m)
36.
AGARTA
37.
EVRENSEL EVRIM YOLLARI
38.
PSI-TIP (Ruhsal Cerrah i )
39.
APORLAR (Ruhsa l lş ı n l a m a lar) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
40.
PARAPSiKOLOJ I BITKILER ARAŞTIR MASI . . . . . . . . . . . . . . . . .
41.
MEDYOMLUK (Ruhsal Celseler) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. .
. . .
. . .
. . . . . . . . . . . . . . . .
. . . .
. . . .
. . . . .
.
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . .
. .
..
.
. .
. . . .
.
. . .
... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
. . . .
.
.
.
.
.
. .
..
.
.
.. . . .
. .
... ........ .
.
.
.
.
. .
.
.
.
. . . .
.
.
. .. . . . . .
. .
.
.
. .. ... ........
42. SPATYOM (Öte Ale m M e ka n ı ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 43.
1.
....................... ..................
PSiKOKINEZI (Aktif Zlh in Gücü ) . . . . .
. . .
.
. .
. .
.
. . .
Cilt : SADlKLAR PLANI (Altın Çağ M isyon u )
. .
.. .
.
.
.. . .
.
.
..
.
.
4. 1.
.
.
.
.
. .
.......... ... . .
2. C i l t : SAD lKLAR PLANI (Al t ı n Çağ M isyon u ) . . . . ... . . . . . . . . . . . 3.
.
EVRENSEL YÖNETiCi MEKAN i ZMA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
44. ZAMAN ve RÖLATiViTE 45.
.
.
Cilt : SADlKLAR PLANI (Altı n Çağ Misyo n u ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cilt
:
SADlKLAR PLANI (Al t ı n Çağ M isyonu)
Cilt : DOSTLAR PLANI (Al t ı n Çağ M i syon u)
DOSTLAR PLANI (Altın Çağ Misyonu)
2.
Ci l t
1.
Cilt : BiLGELER PLANI (Al t ı n Çağ M isyon u )
:
.
. . .
.
. . .
. . .
. . .
.
.
.
. . ,
. . . . . .
..
.
. . .
. . . .
.
1.
C i l t : ÖNCÜLER PLANI (Al t ı n Çağ M isyonu )
BILiM A RAŞTIRMA MERKEZI
P.K. 1 072
-
•.. • . . • • . , . . . . . . . .
I STAN B U L
.
BIJIDAB14S1011 GENEDoGMA& BlıJ.ıısE t INtELENIMI
EKM I N E Z I
CiÇII I$ 1A$AIILAI.\ DAlilLA Gul DWıaıın
��
. tB"�l\':ilEl . .,._:.....
ÖLÜM
n AHRET TliEL llLilLER
OLUM ve ÖTFSI
BILIMSEL INCELENIMI
�
; !
ı
SJ�Eir!!'Bı . �
;--....
-=-- ·
. -"��EJ 1!1 .....
GÖRÜNEN RUHLAR . aıııMIE.L ıwtEUMELER
.
..... ...
, K I R LIAN PHOTOORAPHY
BEDENLERI N aıYOPUZMIK "ŞJ.Eal
.... __
MEDhASYON
T E L E PAT i
-TRANSANDANTAt-
UYGULAMA DENEY YE YÖNTEMLERI
A '
- - - -
A C I K L A M A
O k u rl a rımızın uzu n za mandır talep ettikleri blr husus olan, kitap ıa rım ızın d ü ze n l i o l a ra k n e reden b u l u n a c a ğ ı sorun u , a rtı k cözü m l e n · m iştir. A ş a ğ ı d a a d re s i n i verece ğ i m i z kita pevinde, mevcut tüm kitap ıarımızı d üzen l i olarak b u l a b i l i rs i n iz. Ayn ı k itapev i n d e b u l u nan pek çok b i l i m s e l d iğer eser, yayınlarımızın a n i a ş ı l m a s ı n a y a rd ı mcı o l a c a k çok değerli b i l g i ve b i l i m l e ri kapsamaktad ı r l a r. K a l d ı ki, bizi m o k u r l a r ı m ı z ı n , k en d i l e ri n e çok geniş b i r b i li m se l e s e r l e r k ü t ü p h a nesi oluşturmo la r ı son d e rece gerek l i di r. i şte b u kitapevinden bu i\ltiyaç l a r ı n ızı bü yük ölçüde giderebil!!ceksin iz. Yakın gelecekte çok önem l i cal ışmalar sözkon usu olacağı i ci n , dostl a r ı m ı z ı n kendilerini olanca bir bilimsel bilgilerle ve ciddi eserl er ile - teçhiz etmeleri g e reki y o r .
.
Kitapev i'nin a d resi:
Vali Konağı Caddesi Halil Bey Pasa j ı , No: 40 (Alt Katı N işantaşı
-
I stanbul
Zaman olayı ve zaman kavramı, insanın düşünmeye boşlomosın· don bu yana en önemli sorunlardan ve üzerinde en çok düşünülen hususlardan biri olmuştur. Ve zaman olayı, her defasında, o anloşıl· moz potasında bu, zaman'o Ilişkin çeşitli düşüncelerı daima eritmiş, değiştirmiş ve yeni yenı çözümler bulmaya yöneltmiştir Insan man· lığını. Zaman, olayların ve eşyanın bir dizisi ve birbirleriyle ilişkisidir, dersek, bunun sonucunda, zaman olayı ve kavramı gene hem var olon ve hem de olmoyan bir Zaman, hem
kuran ve hem
parodoks
olarak ortoya çıkmaktadır.
de dağıton ve yegane eskimeyen ve
YO\llonmoyon bir usto'dır. O, Koinot'ın yüce ohengi ve düzenl'dir. öte yandan, zomon'ı aşan ve zomon'o tasarruf edeblllp, zomon'ı tamoşa eden Yüksek Varlık Sistemlerı bile, kendilerini kuşatan, daha de!)lşlk zaman kombinezonlorı Içinde bulunurlar. Ne var ki, zaman'ın hlc bir türlüsüne bağlı ve onun tarafındon kuşotılmomış olon varlık· lar ve varlık halleri ve olayları do mevcuttur. Bunlar, gelecekte, birer birer anlaşılacak ve beşer muhokemesl, daha yüksek zaman boyut· ları içinde sürekli olarak yükselerek, içinde bulunduğu Yarodılış Olayı'· nı adım adım izleyecektir. Bu yapıila şu hususlara Ilişkin bilgi edinebilirsin i z : Hız v e Kütle'ye Bağlı, Zaman Porodokslorı. Geemiş ve Gelecek Zomonlor'o Seyahatler Sorunları. Zornon Sorunu üzerine Çeşitli Bilimsel Spekülasyonlar. Zaman · Mekan
Birimleri Aralarında KorşıloştırmoJor.
Kutsal Metinler'deki Zaman Kavramları'nın Analizleri. Zomon'o Tasarruf ve Hükmeden Tanrı Sistemleri.
1s n