T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
EAG THE DOG FİLMİNİN HALKLA İLİŞKİLER YAKLAŞIMLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ
DOKTORA PROGRAMI ÖDEVİ
YAZAN: HAKAN KISACIK
YRD.DOÇ.DR.GÜRDAL YRD.DOÇ.DR.GÜRDAL ÜLGER
İSTANBUL, NİSAN 2013
Filmin Kısaca Özeti
Film, bir Halkla ilişkiler uzmanı veya propaganda uzmanı olarak nitelendirebileceğimiz devlet başkanı danışmanının (Conrad Brean), başkanın cinsel taciz skandalını örtbas etmek için nasıl kurmaca bir savaş tertiplediğini ve medyayı bu amaç için nasıl kullandığını anlatıyor. Filmi halkla ilişkiler stratejisi ve yaklaşımları ışığında daha rahat
inceleyebilmek için, Etki-Tepki ilişkisini gözeterek filmi üç bölüme ayırdım. Her bölümü değişen şartlara uygun geliştirile n stratejilere göre grupladım.
1. Taciz skandalının ortaya çıkması ile medyada ve halkta uyandırdığı etkiyle mücadele etmek için dikkatlerin Arnavutluk ile sözde savaş durumuna çekilmesi.
2. Sözde savaşın öngörülemeyen bir güç olan CIA tarafından bitirilmesi ile başlayan yeni bir kahraman figürüne doğru algıların yönlendirilmesi. 3. Ortaya çıkarılan kahramanın ölmesi ile içine düşülen çaresiz durumdan vatansever bir kahraman imajının yaratılıp, büyük bir
cenaze töreninin düzenlenmesi. Filmin Halkla İlişkiler Yaklaşımları Açısından İncelenmesi Film ABD Başkanı’nın seçimlere 11 gün kala adının bir taciz skandalına karışmış olması olgusuna dayanır. Buradan hareketle başkanın itibarını ve seçimleri yeniden kazanması için faaliyetler başlar.1900’lerin başında iş dünyasının yeni yasal düzenlemelere uymak zorunda kalması ve muckraker (Haksızlıkları ortaya çıkaran Kişi) adını verdiğimiz gazetecilerin (ki bunların kamuoyu üzerine olan etkileri çok
büyüktü ve belli kurallara uyması gerekirdi tabi uyması istenirse. Örneğin kendi çıkarları konusunda bilgi akışı sağlamamak ve tarafsız olmak gibi. ) çalışmalarının işletmelerin kirli yüzünü ortaya çıkarması ile güven ve itibar kaybeden 20. Yüzyılın işletmelerinde halkla ilişkiler faaliyetleri zorunlu olarak başlamıştır. Halkla İlişkilerin ortaya çıkışına paralel olarak Başkanın Adamları adlı filmde, başkanın adının karıştığı taciz skandalı basının katı eleştirilerine maruz kalması başkan içinde bir dizini halkla ilişkiler faaliyetinin başlamasına neden olmuştur. Basının etkisi öz ellikle o
dönemde öyle büyüktür ki hiçbir yargılama ve mahkum etme gibi bir yasal gücü olmamasına rağmen medyada olumsuz yönleriyle yer alan bir kişinin
özelliklede
politikacının
kamunun
gözünde
itibarının
zedelenmesine ve hatta yok olmasına bile yol açar. Stratejik bir iletişim
dizisine dayanan faaliyetler Beyaz Saray’a çağrılan danışman Conrad Brean tarafından geliştirilir. Davson kamuoyunu “Toplumdaki kişi ve gruplar arasında bir değerleme, ortak gelişen bir tutum ve tavır oluşumu” olarak tanımlamıştı. Bu tutum ve tavır oluşmadan önce Brean ilk olarak zaman kazanmaya çalışır. Tıpkı Ivy Lee’ın kamuyu bilgilendirme
metodundaki şeffaflık ilkesi 1 gibi, başkanın hasta olduğunu ve Çin’den bir gün geç döneceğini belirten basın bültenleri hazırlatır ve medyaya se rvis eder. Bundan sonra ise halkı, başkanın genç kıza taciz edip etmediği noktasında ikna etmek yerine, toplumun dikkatini kolayca çekecek ve genel algıyı kolayca yönetebilecek Walter Lipmann’ın “public opinion” adlı eserindeki kesin kanaatler yerine şekil siz hayallere dayana bir “Hayalet Kamu” (Kurgusal bir savaş) yaratarak artık insanların bu olaya olan düşüncelerini başka bir yöne çekmeyi planlayan Conrad Brean, işi inandırıcı yapması için bir Hollywood yapımcısı olan Stanley Motss'a ulaşır ve ondan bu üretilmiş savaşa ait görüntüler ister. Zaten o dönemde 1
http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/halkla_iliskiler/moduller/halkla_iliskiler_kavrami. pdf s-13
insanlar Televizyonda ne görürse sorgulamadan inandığını evet yada hayır demek zorunda kaldığını filmde geçen şu sözlerle de anlamak
mümkündür ; “-savaş bitti
-hayır -bitti, televizyonda gördüm. -hayır savaş bitmedi -bitti televizyonda gördüm.” Motss çekilen görüntülere montaj ile savaşta kedisi kucağında kaçan genç kız süsü verir. Savaş için akıllarına ABD ile pek bir işi olmayan Arnavutluk gelir. Plana göre, Arnavutluk ABD’ye saldıracaktır ve başkan kahraman olacaktır. Uzun bir süre işler böyle yürür. İnsanlar gittikçe savaşa inanmakta ve skandalı unutmaktadırlar. Özellikle şarkıcıların besteleri olayı daha inandırıcı yapmaktadır. Lawrence Lowell’e göre “bir görüşün kamuoyu haline gelebilmesi için bü yük çoğunluk tarafından kabul edilmesi gerekir ve bu kabul korku ile değil ikna ile olursa sağlam temellere dayanır” demiştir. Bundan yola çıkarak Sinema, müzik, grafik tasarım gibi alanların rızanın üretilmesinde ve algıların inşaa edilip yönetilmesinde ne denli etkili kullanıldığı filmde görülmektedir. İkna, tacizin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında kullanılmasa da diğer bir stratejide yani bir savaşın varlığı konusunda kullanılan temel kaynak olmuştur. Hatta ikna burada propaganda kavramına dönüşmüştür. Çünkü spin doctor olarak adlandırdığım danışman Brean, savaşın gerçeklik olarak algılanmasını başarmak için algıları biçimlendirmiş, manipüle etmiş ve davranışları yönetmek için
kasti ve sistematik bir şekilde çalışmıştır.
Üretilmiş gerçekliklere sürekli bir yenisi eklenmiştir: Arnavutluk Hasat Bayramı sebebiyle Başkan’a verilen hasat demeti ve Başkan’ın paltosunu ihtiyar Arnavut kadına vermesi. Savaşın sona ermesi ile bir kahraman yaratılmaya çalışılması, Başkan’ın kurtarıcı rolü oynaması ve sokaklarda ağaçlara atılan eski ayakkabılar. Hepsi ama hepsi rızanın üretilmesi ve algıların yönetilmesi için manipülasyon ve propagandanın kullanılmasıdır.
Chomsky, Rampton ve Stauber’ın “halkla ilişkiler; iş ve endüstri dünyasının çıkar alanını topluma rağmen genişletme tekniklerini kullanan bir zihniyete göre hareket eder”2 ifadelerini kullanacak olursak, Brean halkı uyutmak ve taciz skandalını unutturmak için rasyonel düşünen
beyinleri by-pass etmeye çalışmış ve Hollywood Yapımcısı Stanley Motss’a çektirdiği görüntüler hazırlattığı şarkıda geçen “Demokrasi için savaşma ve ülkemizi hür tutma hakkımızı kullanıyoruz” sözlerinin desteği ile halkı ilkel düzeyde, duygusal sembolizme yöneltip, düşüncelerini
manipüle etmiştir. Bu durum Pratkanis ve Aronson’a göre propaganda ve psikoloji üzerine yaptıkları çalışmalarında propagandayı, “iknanın istismarı” olarak tanımlarlar ve yaşamsal enformasyonun elde edilmesini, heuristik (sezgisel) yöntemlere başvurulmasını, anlamı olmayan ilişkilerin kullanımını ve diğer etik açıdan sorgulanabilir stratejilerin kullanılmasını propaganda taktikleri olarak ele alırlar. 3 “Bir köpek kuyruğunu neden sallar, Çünkü köpek kuyruğundan daha akıllıdır. Eğer kuyruk akıllı olsaydı,
Kuyruk köpeği sallardı.” Süllü,Z.“Küresel Ekonomik Kriz Bağlamında; Halkla İlişkiler ve Ekonomi İlişkisi” Gazi üniversitesi iletişim fakültesi iletişim kuram ve araştırma dergisi, Güz 2010 sayı:31 sayfa:206 2
3
http://alternatifiletisim.blogspot.com/2010/01/kuresel-halkla-iliskiler-sirketleri-ve.html
Bizi filmde ilk olarak karşılayan şu cümleler aslında, iktidar ve gücün akıllı olduğu için yönetme yetkisine sahip olduğunu, yönetilen yani halk olarak değerlendirdiğimiz kesimin ise gücü elinde tutan kadar akıllı olmadığı için kuyruk gibi sallanmaya, düşüncelerinin adeta bir yap -boz misali dağıtılıp, birleştirildiğini bize sunuyor. Zaten Gustave Le Bon da “Kalabalıklar akıl kullanmaksızın hareket eder” demiştir. Filmde geliştirilen kurgusal savaş, kahraman yaratma, görsel olarak durumu
destekleme,
1930’lardan
kalan
bir
plağın
Meclis
Kütüphanesi’nden çıkarılması olarak karşımıza çıkan halkla ilişkiler yöntemleri tek taraflı bir baskı altına almayı, manipüle etmeyi, hükmetmeyi ve kandırmayı amaçlamıştır. Basın ve halk, başkanın danışmanı tarafından algıları sömürülecek insanlar olarak görülür. Halkın tepkilerine göre teknikler geliştirilse de geri -beslenme alıcının aktif katılımıyla gerçekleşmemiş ve tüm iletişim süreci boyunca savunmacı bir
tutum ile hep kaynağın yani başkanın hakları gözetildiği için filmin Monolojik Yaklaşım içinde düşünmek yerinde olacaktır. Aslında Lippman sanki filmi izlemiş gibi yıllar öncesinden filmde yapılanları kısaca şu sözlerle özetlemiştir “ Eğer halka gerçeği sunarsan işleri karıştırırsın. Çünkü onu tartışmak isteyeceklerdir. Halk tartışmaya başladığında problemlerle karşılaşırsın. Gerçeği vermek yerine hayali yeterli olacaktır”. Filmde danışman tarafından olayların gidişatına uygun hazırlanan basın bültenleri, bilgilendirici bir amaç için oluşturulduğu düşünülse de aslında siyasi bir haber yönetimi ve spin niteliği kazanan çok güçlü ve bir o kadar da tehlikeli stratejik iletişim fonksiyonudur. Film boyunca
danışman, medyanın zayıflıklarından yararlanıp bir mesajın olgusal derinliğine aldırmadan, etiksel kaygıyı göz ardı ederek ve politikacının çıkarlarının her şeyin üzerinde olduğuna inanıp daha iyi sonuçlar elde etmek amacıyla mesajları istediği gibi şekillendirip yayar. Sonuç olarak Başkan bu etkili halkla ilişkiler ve propaganda faaliyetlerinin sonuc unu alır. Seçimin sonucu %89’dur.