NAMUS BAHANEL ø CøNAYETLER øN TÜRK øYE’DEK ø BASINDA HABER OLARAK YAPILANDIRILI ùININ ANALøZø Çiçek TAùLIÇUKUR (Yüksek Lisans Tezi) Eskiúehir–2009
NAMUS BAHANEL ø CøNAYETLER øN TÜRK øYE’DEK ø BASINDA HABER OLARAK YAPILANDIRILI ùININ ANALøZø
Çiçek TAùLIÇUKUR
YÜKSEK LøSANS TEZø Basın ve Yayın Ana Bilim Dalı Danıúman: Doç.Dr. øncilay CANGÖZ
Eskiúehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mart 2009
NAMUS BAHANEL ø CøNAYETLER øN TÜRK øYE’DEK ø BASINDA HABER OLARAK YAPILANDIRILI ùININ ANALøZø
Çiçek TAùLIÇUKUR
YÜKSEK LøSANS TEZø Basın ve Yayın Ana Bilim Dalı Danıúman: Doç.Dr. øncilay CANGÖZ
Eskiúehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mart 2009
ii
YÜKSEK LøSANS TEZ ÖZÜ NAMUS BAHANELø CøNAYETLER øN TÜRK øYE’DEK ø BASINDA HABER OLARAK YAPILANDIRILIùININ ANALøZø Çiçek TAùLIÇUKUR Basın ve Yayın Ana Bilim Dalı Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mart 2009 Danıúman: Doç. Dr. øncilay CANGÖZ
ønsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmı ú olan úiddet olgusu, günümüzde de hala varlı÷ını arttırarak sürdürmektedir. ùiddetin en uç noktasını olu úturan, insanın yaúama hakkının elinden alınması ise özellikle kadınlara yönelik olarak devam etmektedir. Son yıllar da dünyada ve ülkemizde namus bahanesi ile i úlenen cinayetler bunun en önemli göstergelerinden biridir. Günümüzde kadınların bedenleri ve cinselli ÷i hala erkeklerin ve erkek egemenli ÷inin kontrolü altındadır. Erkek egemenli ÷i ise dil, hukuk, din, e ÷itim, aile, popüler kültür ve medya gibi kurumlar tarafından üretilmekte ve devamlılı ÷ı sa÷lanmaktadır. Namus bahanesi ile kadına yönelik úiddet olayları özellikle son yıllarda büyük bir artı ú göstermiútir. Bu durum gazete haberlerine de yansımı útır. Araútırmanın temelini 1 Ocak 2000 tarihinden 31 Aralık 2007 tarihine kadar olan dönemdeki Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Zaman gazeteleri örnekleminde Türk Basını’nın namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti nasıl bir haber dili/söylemi ile duyurdukları üzerine genel bir de ÷erlendirme oluúturmaktadır. Araútırma çoklu yöntem uygulanarak içerik analizi ve söylem analizi aracılı ÷ıyla yapılmıútır.
iii
ABSTRACT ANALYSIS OF STRUCTURALIZATION OF THE HONOUR KILLING AS A NEWS ITEM ON TURKISH PRESS Çiçek TAùLIÇUKUR Anadolu University, Graduate School of Social Sciences, Department of Journalism, March 2009 Advisor: Doç. Dr. øncilay CANGÖZ Violence phenomenon, emerged together with the history of still exists currently. Derogation of the right to live, the most serious kind of violence, still continues today and it is especially “women oriented”. In recent years, one of the most important indicators of this continuing violence is the murder commitment due to “chastity excuse” in the world and in our country. Today, female body and sexual relationships are controlled by male. Male control is produced and going on by education, language, religion, law, family, popular culture and media. In recent years, violance towards female has been raising especially the cover of honour. This case highlighted on newspapers. The main cover of this research is a general evaluation of how kind of news language is used in newspapers Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Sabah and Zaman, about the cover of honour by female violance that has begun on January 1, 2000, and ended on December 31, 2007. The research is made by using content analysis and discourse analysis.
iv
JÜR ø VE ENSTøTÜ ONAYI
Çiçek TAùLIÇUKUR’un “Namus Bahaneli Cinayetlerin Türkiye’deki Basında Haber Olarak Yapılandırılıúının Analizi” baúlıklı tezi ................tarihinde, a úa÷ıdaki jüri tarafından Lisansüstü E÷itim Ö÷retim ve Sınav Yönetmeli ÷inin ilgili maddeleri uyarınca,
Basın ve Yayın Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi olarak de ÷erlendirilerek kabul edilmiútir.
Ad-Soyadı
ømza
Üye ( Tez Danıúmanı) : Yrd. Doç. Dr. øncilay CANGÖZ Üye
: Prof. Dr. Halil øbrahim GÜRCAN
Üye
: Yrd. Doç. Dr. Fatime Güneú
Prof. Dr. Ramazan GEYLAN Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü
v
ÖNSÖZ Bu çalıúma sürecinde her zaman yanında olan ve deste ÷ini hiç esirgemeyen danı úman hocam Doç.Dr. øncilay CANGÖZ’e çok te úekkür ederim. Tez jürimde sundukları katkı ve önerilerden dolay Prof. Dr. Haili ø brahim GÜRCAN ve Yard. Doç. Dr. Fatime Güneú’e teúekkür ederim. Tezimle ilgili önerileri için Doç Dr. Erkan YÜKSEL’e te úekkür ederim. Bütün e÷itim ve ö÷retim hayatım boyunca bana inanan, güvenen ve desteklerini hiç esirgemeyen anne ve babama te úekkürü bir borç bilirim. Benden ya úça küçük olmalarına ra÷men bana inceden yol gösterip, yanımda olan karde úlerim Ayhan ve Hüseyin’e sonsuz teúekkürlerimi sunarım. Her zaman moral kayna ÷ım olan kuzenim Selda Yeliz KÜRTÜR’e, can dostum Sibel KAYA’ya, benim için bir karde úten farksız olan Betül CAM HEMRAYEV’e; sadece bir evi de ÷il sıkıntılarımı, üzüntülerimi her úeyimi paylaútı÷ım güzel insan Esra TÜRKOöLU’na çok teúekkür ederim. Eskiúehir’de bana ailem gibi evlerini açan, tezimi yazmam için her türlü teknik ve manevi donanımı sa ÷layan (internet, bilgisayar sabır, yemek, çay, Türk kahvesi…) ERTÜRK ve YASLAù ailelerine çok te úekkür ederim. Arkadaúlı÷ın her úeyden çok emek ve dayanı úma oldu÷unu bana hissettiren, bana kar úı hep sabırlı olan, zor günlerimde beni hiç yalnız bırakmayan canım Sema ERTÜRK’e teúekkürlerimi sunarım. Sıcacık gülü úünü ve candan dostlu ÷unu hiçbir zaman esirgemeyen Darihan MAMUH’a sonsuz te úekkürler. Moral desteklerini her zaman sürdüren ve beni motive etmek için ellerinden geleni yapan sevgili arkada úlarım Ramazan KAYA ve Ülkü KANLI’ya çok te úekkür ederim. Özellikle fotokopi çekimlerinde bütün sinirlenmelerime ra ÷men beni güler yüzle kar úılayan, götürdü ÷üm onca gazetenin fotokopisini hiç söylenmeden çeken sevgili arkada úlarım Burak, Enis ve Hakan’a sonsuz te úekkürler. Bana kar úı her zaman anlayı úlı ve yardımsever davranan Anadolu Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi’ndeki mesai arkada úlarım ve amirlerime çok teúekkür ederim.
vi
Bana olan inancını ve güvenin her zaman hissettiren, yo ÷un çalıúma temposu içinde her türlü anlayı úı ve sabrı gösteren, en mutsuz oldu ÷um anlarda benden moral, çikolata ve tatlı deste÷ini esirgemeyen Uzman Aysen KAVAK’a çok te úekkür ederim.
vii
ÖZGEÇMøù Çiçek TAùLIÇUKUR Basın ve Yayın Anabilim Dalı Yüksek Lisans
E÷itim Ls.
2004 Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Lise
1999 Ümraniye Süper Lisesi, Türkçe Matematik Bölümü
øú 2005-..........Anadolu Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi 2006–2008 Kariyer Açık Ö ÷retim Dershanesi (Davranı ú Bilimlerine Giriú ve øletiúim Bilgisi Derslerinin Ö÷retmenli÷i)
Kiúisel Bilgiler
Do÷um yeri ve yılı: Ordu 8 ùubat 1981
Cinsiyet: Kadın Yabancı dil: øngilizce
viii
viii øÇøNDEK øLER
Sayfa ÖZ ……………………………………………………………………………………………ii ABSTRACT ………………………………………………………………………………...iii JÜR ø VE ENSTøTÜ ONAYI………………………………………………………………..iv ÖNSÖZ………………………………………………………………………………………..v ÖZGEÇMøù ………………………………………………………………………………...vii TABLOLAR LøSTESø ……………………………………………………………………...xi 1.
GøR øù................................................................................................................................ 1 1.1. Problem ................................................................................................................... 1 1.1.1. ùiddet Olgusu ve ùiddet Türü Olarak Namus Cinayetleri .................... 5 1.1.1.1. ùiddet Olgusu ............................................................................. 5 1.1.1.2. Töre Kavramı ............................................................................ 8 1.1.1.3. Namus Kavramı ve øçeri÷i........................................................ 9 1.1.1.4. Toplumsal ùiddet Türü Olarak Namus Cinayetleri ............ 11 1.1.2. Feminist Açıdan Namus Kavramı .......................................................... 13 1.1.2.1. Feminist Açıdan Namus Cinayetleri ......................................... 17 1.1.3. Kültürel Çalıúmalar ................................................................................. 21 1.1.3.1. Kültürel Çalıúmaların Medyaya Bakıúı ................................ 21 1.1.3.2. Kültürel Bir Forum Olarak Medya ....................................... 31 1.1.3.3. Kültürel Bir Metin Olarak Haber ......................................... 33 1.1.4. Feminist Açıdan Haber Okunuúu........................................................... 38 1.2. Amaç ...................................................................................................................... 41 1.3. Önem ..................................................................................................................... 41 1.4. Varsayımlar .......................................................................................................... 42 1.5. Sınırlılıklar ............................................................................................................ 42
2.
YÖNTEM ....................................................................................................................... 43 2.1. Araútırma Modeli ................................................................................................. 43 2.2. Evren ve Örneklem .............................................................................................. 45 2.3. Verilerin Toplanması ........................................................................................... 46
3.
BULGULAR VE YORUM ........................................................................................... 47 3.1. øçerik Çözümlemesi ile Toplanan Veriler ve De÷erlendirilmesi ........................ 47 3.1.1. Haberlerin Gazetelere Göre Da÷ılımı .................................................... 47 3.1.2. Haber Konumlarının Da÷ılımı ............................................................... 48 3.1.3. Haberlerin Yıllara Göre Da÷ılımı .......................................................... 57 3.1.4. Haberlerin Niteliklerine øliúkin Bulgular .............................................. 58 3.1.5. Görsel Materyal Kullanımıyla ølgili Bulgular....................................... 59 3.1.6. Haber Aktörlerinin Rolüne øliúkin Bulgular......................................... 60 3.1.7. Haberlerin Kayna÷ına øliúkin Bulgular ................................................. 61 3.1.8. Haberlerin Konusuna øliúkin Bulgular .................................................. 63 3.1.9. Olayın Tanımlanıúında Kullanılan øfadeler .......................................... 64 3.2. Söylem Analizi Uygulanan Haberlere Ait Bulgular Ve Yorumlar .................. 67 3.2.1. Haberin Makro Yapıları ......................................................................... 67 3.2.1.1. Gazetelerin Haber Baúlıkları ................................................. 67 3.2.1.1.1. Cumhuriyet Gazetesi Haber Baúlıkları .............. 67 3.2.1.1.2. Hürriyet Gazetesi Haber Baúlıkları .................... 68 3.2.1.1.3. Milliyet Gazetesi Haber Baúlıklar ....................... 69
ix
3.2.1.1.4. Sabah Gazetesi Haber Baúlıklar ......................... 70 3.2.1.1.5. Zaman Gazetesi Haber Baúlıklar ........................ 71 3.2.1.2. Gazetelerin Haber Giriúleri ve Ana Olayların Sunumu ...... 72 3.2.1.2.1. Cumhuriyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ..................................................... 72 3.2.1.2.2. Hürriyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ..................................................... 73 3.2.1.2.3. Milliyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ..................................................... 75 3.2.1.2.4. Sabah Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu.................................................................. 75 3.2.1.2.5. Zaman Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu.................................................................. 76 3.2.1.3. Gazetelerin Neden Sonuç Ba÷lantısı...................................... 77 3.2.1.3.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı.................................................... 78 3.2.1.3.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı.................................................... 79 3.2.1.3.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı ............................................................... 80 3.2.1.3.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı ............................................................... 80 3.2.1.3.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı ............................................................... 81 3.2.1.4. Gazetelerin Arka Plan Bilgisi ................................................. 82 3.2.1.4.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi ............................................................. 82 3.2.1.4.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi ..................................................................... 82 3.2.1.4.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi ..................................................................... 83 3.2.1.4.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi ..................................................................... 83 3.2.1.4.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi ..................................................................... 83 3.2.2. Haberin Mikro Yapıları .......................................................................... 84 3.2.2.1. Haberlerin Aktörleri ............................................................... 84 3.2.2.1.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri ... 84 3.2.2.1.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri ......... 85 3.2.2.1.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri ........... 86 3.2.2.1.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Aktörleri.............. 86 3.2.2.1.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Aktörleri ............ 87 3.2.2.2. Haberde Kullanılan Alıntılar ................................................. 87 3.2.2.2.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar .............................................. 88 3.2.2.2.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar ................................................................. 90 3.2.2.2.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar ................................................................. 92
x
3.2.2.3.
4.
3.2.2.2.4. Sabah Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar ................................................................. 94 3.2.2.2.5. Zaman Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar ................................................................. 96 Gazetelerin Sözcük Seçimleri ................................................. 97 3.2.2.3.1. Cumhuriyet Gazetesi Sözcük Seçimleri ............. 97 3.2.2.3.2. Hürriyet Gazetesi Sözcük Seçimleri ................... 98 3.2.2.3.3. Milliyet Gazetesinde Sözcük Seçimleri ............... 99 3.2.2.3.4. Sabah Gazetesi Sözcük Seçimleri ........................ 99 3.2.2.3.5. Zaman Gazetesinde Sözcük Seçimleri .............. 100
SONUÇ VE ÖNER ø LER ............................................................................................ 101
KAYNAKÇA ........................................................................................................................ 107
1
1. GøR øù 1.1. Problem Yirminci yüzyıl insan hakları ve özgürlükleri kavramlarının insanlık tarihinde kapsamlı bir úekilde tartıúıldı÷ı ve bu alanda önemli geli úmelerin kaydedildi÷i bir dönemdir. Bununla birlikte insan hakları ihlalinin baúta gelen bir türü olan úiddet, özellikle de aile içi úiddet geliúmiú ve azgeliúmiú, bütün ülkelerin sorunu olmaya devam etmekte, siyasi, ekonomik, kültürel temelleri ve boyutları itibariyle úiddete kar úı çeúitli mücadele yöntemleri de geliútirilmektedir. Ülkemizin geleneksel yaúam tarzının sürdürüldü÷ü bazı bölgelerinde özellikle Do÷u ve Güney Do÷u Anadolu’da namus kavramı ço ÷u zaman kadın bedeni ile sınırlandırılmakta, bu kavrayıú úiddetin do÷rudan yaúam hakkına yönelen en a ÷ır türü olan namus cinayetlerine bahane olu úturmaktadır.1 Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu’nun tahminlerine göre her yıl dünyada 5000’den fazla kadın “namus” nedeni ile öldürülmektedir. Bu cinayetler Banglade ú, Brezilya, Ekvator, Mısır, Hindistan, øsrail, øtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, øsveç, Türkiye, Uganda ve øngiltere gibi ülkelerde daha çok görülmektedir. Ancak bu cinayetlerin yaygınlı ÷ının bu ülkelerden daha geniú bir co÷rafyayı kapsadı÷ını düúünmek mümkündür. Sayılan ülkeler namus bahaneli cinayetlerin toplumsal bir sorun olarak görülmeye ba úladı÷ı ve haber olma özelli÷i kazandı÷ı bölgelerdir. Özellikle Ortado÷u, Kuzey Afrika, Asya kıtasındaki bazı ülkelerde kadınların namus adına öldürülmesinin cinayet olarak görülmemesi, bu ülkelerde namus bahanesi ile iúlenen cinayetlere ait bilgiye ulaúmayı da engellemektedir. 2 Kadınların bedenlerini ya da cinselliklerini baskı altında tutmayı amaçlayan çe úitli mekanizmalar, yasaların ötesinde, kadınların giyim ya da hareket özgürlüklerini kısıtlamak gibi yaygın toplumsal davranıúlardan, cinsel organlarını kesmek ya da namus nedeniyle topluca öldürmek gibi úiddet içeren törelere kadar uzanmaktadır. Müslüman kadınların maruz kaldı÷ı ve úiddet içeren bu tip töreler, son yıllarda giderek dünya kamuoyunun da daha çok ilgisini çekmeye baúladı ve gittikçe øslam’la ya da Müslümanlarla özdeúleútirilir hale geldi. Bu özdeúleútirme, yanıltıcı olmasının yanı sıra, Müslüman toplumlardaki kadınların, bu gibi 1
Töre Cinayetleri Panel Bildirileri, (Ankara: Beyda Basımevi), 1999,s.3. T.C. Baú bakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlü÷ü, “Töre ve Namus Cinayetleri øle Kadınlara ve Çocuklara Yönelik ùiddetin Sebeplerinin Araútırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araútırma Komisyonu Raporu,” (Ankara. Aralık 2006),s.109. 2
2 uygulamalara kar úı mücadelelerine ve bu uygulamaların øslam’a aykırı oldu÷u konusunda toplumsal bilinç uyandırma çabalarına da tamamen ters dü úmektedir.3 21. yüzyılda, kadınların bedenleri ve cinselli ÷i, hala erkeklerin ve erkek egemenli ÷inin kontrolü altındadır. Kadın cinselli÷inin ve do÷urganlı÷ının kontrolünü amaçlayan mekanizmalar, ço÷u toplumda hala erkek egemen sistemin varlı ÷ını sürdürmesinin en güçlü aracıdır. Bu kontrol, dolaysız baskı ve úiddet yoluyla oldu÷u kadar, siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel manipülasyonlardan oluúan karmaúık bir mekanizmayla sa÷lanmaktadır. Bu çerçevede din, ço÷u kez bu manipülasyonun güçlü bir aracı olarak kötüye kullanılmakta ve kadınların insan haklarının ihlallerini “meúrulaútırmak” görevini görmektedir. Özellikle Müslüman ve Katolik tutucu ve köktendinci akımlar, kadın cinselli ÷inin kontrolünü amaçlayan politikaları ideolojilerinin merkezine oturtmuú durumdadırlar.4 øslam dini, di÷er birçok din gibi dura÷an ve tekil bir gelene÷e sahip de÷ildir. øslam, hayatta kalmak, yayılabilmek ve gücünü devam ettirebilmek için çe úitli zamanlarda ve co÷rafyalarda, çeúitli sosyo-politik ve ekonomik koúullarla etkileúim halinde olmuútur. Bu çerçevede, yalnızca do÷du÷u bölgedeki di÷er iki tek tanrılı dinin (Yahudilik ve Hıristiyanlık’ın) uygulamalarını ve gereklerini de÷il, aynı zamanda tutunmaya; kültürel ve siyasi bir sistem olarak güç kazanmaya çalı útı÷ı topraklardaki øslam öncesi uygulamaları ve gelenekleri de içine alarak varlı÷ını sürdürmeye çalıúmıútır. Dolayısıyla, toplumdaki cinsel davranıúları düzenleyen çeúitli faktörler arasında øslam’ın rolünü belirlemek son derece güçtür.5 Ancak namus bahaneli cinayetlerin kökeni esas olarak ataerkil toplumsal yapıya dayanmakta ve kökenleri øslamiyet öncesi döneme kadar uzanmaktadır. “Namus” cinayetlerini oluúturan kültürel yapı, örf ve adetlere dayanmakta ve aile içindeki erkek egemen yapının sürdürülmesine hizmet etmektedir. 6 Namus kavramının içeri÷i, genelde son derece katı kurallar biçiminde beliren cinsel davranıúa iliúkin gelenek ve göreneklerden kaynaklanır. Bu alanda ilk kural cinsel saflık ve sakınmadır. Saflı÷ı korumak kadına düúen bir yükümlülüktür. Sakınma ise her iki cinsin görevidir. Kadının namusu, saflı÷ını evlenmeden önce herkese kar úı koruması, evlendikten 3
Pınar ølkkaracan, “Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik”, Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik. Derleyen: Pınar ølkkaracan (østanbul: øletiúim Yayınları, 2003), s.13. 4 Aynı, s.14. 5 Aynı, s.16. 6 T.C. Baú bakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlü÷ü, a.g.e. s.109
3 sonra cinselli÷ini yalnızca kocasına sunmasıyla sa÷lanır. Bunun dıúındaki her cinsel eylem namussuzcadır.7 Tezcan, bir kız çocu÷u için “namuslu” görünmeyecek edimleri úöyle sıralar: -Ailenin iste÷i dıúında birisiyle duygusal iliúkiye girmek, -Gayri meúru bebek do÷urmak, -Kadının kocasını terk edip baúkasına kaçması, -Evlilik dıúı veya öncesi hamile kalmak, -Sevdi÷i erkekle evden kaçmak, -Kötü yola düúmek. 8 Bütün bu nedenler namus kavramının kapsamı içinde ele alınmakta, bu nedenle de törelere de ters düúen davranıúlar olarak algılanmaktadır. Namus bahaneli cinayetlerde söz konusu olan, sert ve acımasız törelerdir. Töre, sosyolojik bir kavram olan toplumsal “norm” içinde yer alır. Toplumsal de ÷erlerden, normlardan sapmalar genellikle sert ve acımasız yaptırımları içerir. Ataerkil toplumlarda kadının “iffeti”, erke÷in namus ve úerefi sayılır. Kadınlar bu yapı içinde düúük bir statüye sahiptir. Böylece kadının cinselli÷ine aúırı derecede bir de÷er atfedilmiútir.9 Namus cinayetlerinin kökenleri çok eskilere dayanmaktadır. Pek çok ataerkil toplumda “zinanın” cezası ölümdür ve zina yaptı ÷ı düúünülen insanların, hukuk kurallarında kabul gören “úüpheli, suçu ispatlanana kadar masumdur” ilkesinden yararlanmasına izin verilmez. 10 Günümüz Türkiye’sinde “namus” kavramı hem erkekler hem de kadınlar için kullanılmaktadır. Bu kavram, bir kiúinin, toplum tarafından belirlenmiú olan erillik ve diúilik standartlarına göre yaúama kabiliyetini ifade eder. Kadınların namusu ile erkeklerin namusu arasında toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrım söz konusudur. Türkiye’de namussuz bir erkek demek, güvenilmez ve gerek kendi cinselli ÷i gerekse sorumlulu÷u altındaki kadınların 7
Do÷u Ergil, Türkiye’de Terör ve ùiddet Yapısal ve Kültürel Kaynakları (Ankara: Turhan Kitabevi Yayınları, 1980), s.188. 8 Mahmut Tezcan, Türk Aile Antropolojisi (Anakara: ømge Kitabevi, 2000), s.241. 9 Töre Cinayetleri Panel Bildirileri, Ankara:Beyda Basımevi, 1999,s.23. 10 Shahrzad Mojab, “Namusun Tikelli÷i ve Öldürmenin Evrenselli÷i: Erken Uyarı Sinyallerinden Feminist Pedogojiye,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyenler: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2006), s.18.
4 cinselli÷i üzerinde denetim kurma yönündeki sosyal sorumluluklarını yerine getiremeyen erkek demektir. Bunun aksine bir kadının namusu ise yalnızca kendi cinselli ÷i ile ba÷lantılıdır. Akrabalı÷a dayalı toplumlarda namus her iki cinsiyet ba ÷lamında da ahlaki bir meseledir. Bu nedenle de namussuz bir erkek ya da kadın toplumun sosyal dokusundan ziyade ahlaki dokusuna yöneltilmiú bir tehdit olarak görülür. 11 Ataerkillik genellikle erkeklerin yanlıú, cahilce, kaba, e÷itimsiz ya da sapkın yönelimlerine indirgenmektedir. Ataerkillik psikolojik veya ki úisel bir problemden daha çok sosyal ve tarihsel bir kurumdur. Ataerkillik, eril toplumsal cinsiyetin egemenlik uygulama sistemi ve rejimidir.12 Erkek egemen toplumsal yapı, bir toplumu biçimlendiren ve i úleyiúinde erkeklerin avantajlı konumda bulunmasını sa÷layan toplumsal iliúkiler bütünüdür. Kadına ve erke ÷e farklı roller biçen bu toplumsal yapı beraberinde cinsiyetçi bir i ú bölümünü de getirir. øyi, güzel ve do÷ru olan toplumsal davranıúlar erkek ve kadınlar için ayrı ayrı tanımlanır. Erkek çocuklardan erkek gibi kız çocuklarından ise kadın gibi davranmaları istenir. Cinsiyet rollerine uymayan bir davranıú söz konusu oldu÷unda bireyler, sosyal ve kültürel açıdan belli yaptırımlarla kar úılaúırlar; çünkü kültürel normlar ve de ÷erler de erkek egemendir. 13 Erkek egemenli÷i dil, hukuk, din, e÷itim, aile, popüler kültür ve medya gibi sosyal ve politik kurumlar tarafından üretilir ve dola úımda tutulur. Örne÷in aile kurumu toplumsallaúmanın, rol ve davranıúların, toplumsal norm ve de÷erlerin ilk ö÷renildi÷i yerdir. Kadına ve erke÷e farklı roller biçen toplumsal cinsiyetçi iú bölümü ve buna uygun düúen davranıúlar aile kurumu tarafından bireylere, dünyaya gelir gelmez ö ÷retilmeye baúlanır.14 Kadına uygun görülen roller ve davranı úlar kültürel açıdan da desteklenmektedir. Kadının erkek egemen toplumsal yapının normlarını zorlaması ise kadına yönelik úiddeti besleyen en önemli unsurdur. 15 Özellikle medya erkek egemen toplumsal yapının normlarının üreticisi ve koruyucusu konumundadır.
11
Mojab, a.g.e. , s.49. Aynı, s.3. 13 Serap Su÷ur ve di÷erleri. Toplumsal Yaúamda Kadın (Eskiúehir: Açık ö÷retim Fakültesi Yayınları,2006).s.154–155. 14 Aynı, s.154. 15 Aynı, s.155. 12
5 Ataerkil úiddetin oluúmasında, devam etmesinde ve yeniden üretilmesinde hiç kuúkusuz en önemli yerlerden birine medya sahiptir. Kitle ileti úim araçları içerisinde, ulaúılan kitle açısından büyük paya sahip olan gazetelerin en önemli i úlevinin haber vermek ve kamuoyu oluúturmak oldu÷unu düúünürsek özellikle son yıllarda büyük bir artıú gösteren “namus bahaneli cinayetler” ve bu konu ile ilgili olarak hazırlanan haberlerin gazetelerde yer alıú ve sunuluú biçimleri de önem kazanmaktadır. Çünkü yukarıda da belirtildi ÷i üzere medya ataerkil yapının üretilmesini ve korunmasını sa÷lamaktadır. Bu çalıúmanın problemi, gazetecilerin töre veya namus bahanesiyle, kadına yönelen úiddeti nasıl bir haber dili/söylemiyle duyurduklarıdır. Aynı zamanda haber metinleri sosyolojik bir bakıú açısıyla da de÷erlendirilmeye çalıúılacaktır.
1.1.1. ùiddet Olgusu ve ùiddet Türü Olarak Namus Cinayetleri
1.1.1.1. ùiddet Olgusu
ønsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmıú olan úiddet olgusu, birçok bireysel ve toplumsal ö÷e ile birlikte karmaúık bir yapı sergilemektedir. Bu nedenle úiddet olgusunu tanımlamak ve ortaya çıkarmak da kolay olmamaktadır. Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen úiddet, günümüzde gerek bireysel ve gerekse toplumsal boyutta sık sık kar úımıza çıkabilmektedir.16 ùiddet, belli bir kiúi veya kiúilere bedensel, duygusal ve ruhsal olarak zarar vermeye yönelik bireysel ya da toplu saldırgan davranı úların tümüne denir. Kısacası úiddet, eylem ve sonuçları itibariyle yapıcı de÷il yıkıcı bir davranıútır.17 ùiddetin özünde; kiúilerin kendi ellerinde bulundurdukları gücü, zor kullanarak di ÷er insanların rızaları olmaksızın kendi iradelerine tabi kılması bulunmaktadır.
ùiddeti açıklamaya çalıúan çok sayıda yaklaúım bulunmaktadır. Bu yaklaúımlarda biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yaklaúımlar olmak üzere üç grupta toplanabilir: 16
Faruk Kocacık, ‘ùiddet Olgusu Üzerine,’ C.Ü. øktisadi ve ødari Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, Doç.Dr. Feramuz Aydo÷an’ın Anısına, http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/88.pdf, (17.06.2006) 17 Serap Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. , s.151.
6
1) Biyolojik Yaklaúım: ùiddeti daha çok kiúinin biyolojik ya da fizyolojik açıdan kusurlu olması ile açıklar. Bu yaklaúım çerçevesinde úiddeti uygulayan kiúilerin genetik yapısına bakılmakta, soy a÷acı çıkarılmakta, beyin ve kafa yapıları incelenmekte ve bu yolla úiddetin biyolojik nedenleri bulunmaya çalı úılmaktadır. Biyolojik yaklaúım saldırgan kiúinin merkezi ile úiddet arasında bir ba÷ olup olmadı÷ını araútırmaktadır. Bu çerçevede, özellikle erkeklik hormonlarının úiddet davranıúlarında çok etkili oldu÷u öne sürülmektedir. 18
2) Psikolojik Yaklaúım: Psikolojik yaklaúım, dengesiz ve ruhsal bozuklu ÷u olan bireylerin úiddet uygulamaya daha yatkın oldu ÷unu öne sürmektedir. Freud gibi bazı psikologlar açlık ve cinsellik gibi saldırganlı÷ında tatmin edilmesi gereken içgüdülerimizden birisi oldu÷unu öne sürmektedir. Buna göre bireyler saldırganlık içgüdüsünün yaratmı ú oldu÷u enerjiyi úiddet yoluyla kontrol edebilir ya da belirli sosyal etkinlikler yoluyla boúaltabilirler. E÷er bireyi kontrol eden mekanizmalar (norm ve kurallar) yetersiz ve i úlevsiz ise veya bu mekanizmalar bireyler tarafından algılanmıyor ya da yok sayılıyor ise saldır ganlık içgüdüsü úiddete yönelebilir. Bu durumda ruhsal bozuklu ÷u olan bireyler úiddete yönelmekten haz duyabilirler. 19
3) Sosyolojik Yaklaúım: Bu yaklaúım úiddeti toplumsal etkenlerle açıklamaktadır. Sosyolojik yaklaúım úiddeti açıklarken gelir durumu, e÷itim düzeyi, toplumsal kurumların iúleyiúi, aile yapısı, gelenek ve görenekler ile toplumsal de ÷erler gibi etkenlerin önemine vurgu yapar. ùiddeti uygulayan ve úiddete maruz kalan bireylerin içinde bulundu ÷u toplumsal ortamı irdeleyen sosyolojik yaklaúım, úiddetin kayna÷ında biyolojik ve psikolojik nedenlerden çok toplumsal nedenlerin yattı÷ını öne sürer. Bu yaklaúıma göre sosyalleúme sürecinde sürekli úiddete maruz kalan bireyler daha sonraki ya úlarda saldırgan davranıúlar gösterme e÷ilimindedirler. Sosyolojik yaklaúıma göre toplumda gelir da÷ılımında eúitsizlik, yoksulluk, gelenek ve görenekler ile toplumsal kontrol mekanizmalarının yetersizli ÷i gibi etkenler úiddetin ortaya çıkmasında ve yaygınlaúmasında son derece önemli bir rol oynamaktadır. Bu yaklaúıma göre úiddet, sosyalleúme süreci içerisinde bir davranıú modeli olarak ö÷renilmektedir. Sosyolojik yaklaúım, úiddetin göreceli bir kavram oldu÷unu öne sürmekte ve
18 19
Aynı, s.151. Aynı, s.151.
7 kimi toplumlarda úiddete yönelik belli davranıúların meúru ve normal kabul edildi÷ini, kimi toplumlarda ise aynı davranıúın çok sert bir úekilde cezalandırılabilece÷ini öne sürmektedir.20
Bir toplumun yapısı, kültürel özellikleri, norm ve de ÷erleri hangi tür davranıúların úiddet olarak nitelendirilip hangi tür davranıúlarında úiddet olarak nitelendirilmedi÷inin en önemli belirleyicilerindendir.
Ergil’e göre Türkiye örne÷ine bakıldı÷ında, úiddeti bir davranıú biçimi olarak hazırlayan ve pekiútiren birçok kültürel özellik (sosyal de÷er ve davranıú kalıbı) tespit edilebilir: — Erkeklik özelliklerinin abartılması ve yüceltilmesi. — Çocuk ve kadın dövmenin kültürel olarak ola ÷anlı÷ı. — Adak ve kurban teúhiri. — Kan davası. Kuúaklardan beri süregelen, baúlama nedenleri çoktan unutulmuú, ama “belirli di÷erlerine” kar úı duyulan nefret ile grup dayanı úmasını ayakta tutan kültürel bir úiddet türüdür. — Namus cinayetleri. Bunlar kültürel olarak onay gören, hizayı bozan aile üyelerine özellikle kadınlara yöneltilmiú olan úiddet eylemleridir. Namus cinayetleri, davranıúlarıyla ‘farklı’ olan ve kendisinden beklenen “uysal” ve “namuslu kadın” rolünü zorlayan kadınlara kar úı veya bu rolü benimseyen kadınların, namuslarına yönelik tacizlere kar úı savunma amaçlı úiddet türüdür. — Zorla bekâret kontrolleri. Bunlar, erkeklerin kadınları, ebeveyn ve kamu görevlilerinin gençler ve çalıúan kadınlar üzerinde, geleneksel kültürde kabul gören denetim ve egemenlik giriúimleridir. — Trafik kazaları ülkemizde kitlesel katliam boyutlarına eriúmiútir. Trafik kurallarının ihlali, sürücünün kendisine ve baúkalarına kar úı yöneltti÷i bir úiddet biçimi olsada, toplumsal olarak bu böyle de÷erlendirilmemektedir.21
20 21
Su÷ur, a.g.e. , s.152. Ergil, a.g.e.,s.41.
8
1.1.1.2. Töre Kavramı
Toplumsal dünyamızı biçimlendiren ve ona yön veren kurumlar, kurallar ve normlar tesadüfî olarak orada de÷illerdir. Toplumsal kurumlar, normlar ve de÷erler belli toplumsal iliúkiler sonucu oluúmuúlardır. Bu toplumsal iliúkiler bireylerin kiúiliklerini belli açılardan biçimlendirmekte, rol ve davranıúlara belli kültürel anlamlar katmakta ve bireye ve yanlı ú oldu÷unu ö÷retmektedir.22
Toplumsal düzeni sa÷lama iúlevi üzerine kurulu olarak günümüze kadar gelebilmi ú olan töreler, toplumsal geliúimin önünde de engel olu úturabilmektedir. Özellikle geliúmekte olan ve azgeliúmiú ülkelerde bu durum çok daha çarpıcı bir hal alabilmektedir. Bu olumsuz durumdan ço÷u zaman en çok zararı gören de kadınlar olmaktadır. Var olan ataerkil toplumsal yapı törelerin kadınlar üzerindeki baskısını arttırıcı bir rol üstlenmektedir.
Ataerkillik; eril toplumsal cinsiyetin egemenlik uygulama sistemi ve rejimidir. Erkek egemenli÷i dil, hukuk, din, e÷itim, aile, popüler kültür ve medya gibi di÷er toplumsal güçler ve kurumlar tarafından üretilir ve yeniden üretilir. Ataerkillik sistemiktir. Nitekim namus bahaneli cinayetlerde bir annenin, kızın, kız karde úin ya da ailenin veya sülalenin di ÷er kadın fertlerinin öldürülmesi olayına genellikle kadınlar ve hatta akrabalar da katılır. 23
Toplumun kendi yapısal temeli içinde yer alan erkek otoritesi (di ÷er bir deyimle erkek egemen veya ataerkil ideoloji), hem aile içinde hem de aile dı úında üretilerek kadını erke÷e kıyasla ikincil konuma yerleútirir. Nitekim feminist bakıú açısı kadına uygulanan úiddetin toplumdaki erkek egemen ideolojiyi aile içinde yeniden üreterek me úrulaútırdı÷ını ve yine erkek egemen ideolojinin üretti÷i yasalar ve hukuk düzeni tarafından desteklendi ÷ine dikkatimizi çeker. 24
22
Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. , s.154. Mojab, a.g.e. , s.3–4. 24 Pınar ølkkaracan, Leyla Gülçür ve Cana Arın, Sıcak Yuva Masalı Aile øçi ùiddet ve Cinsel Taciz (østanbul: Metis Yayınları, 1996 ) , s.22. 23
9 Ataerkil iktidar kendisini yalnızca erkelerin kadınlara yönelik ev içi ve ev dı úı saldırılarında ve istismarlarında de÷il, geniú akrabalık a÷ları gibi daha geniú topluluk grupları tarafından uygulanan ve kadınlara yönelik ihlallerin kültürel olarak onaylanıp te úvik edilen biçimlerinde de göstermektedir. Dünya genelinde rastlanan bu tür úiddet uygulamalarına örnek olarak kadınların cinsel organlarının mütilasyonunu, drahoma / çeyiz cinayetlerini ve namus suçlarının verebiliriz. Namus adına uygulanan úiddet, kadınlara yönelik evrensel úiddet fenomeninin en açık gösterimlerinden bir tanesidir. Kadınlar, özel ikametgâhlardan uluslar üstü arenaya kadar her yerde, gece gündüz úiddet tehdidi altında yaúamaktadırlar.25
1.1.1.3. Namus Kavramı ve øçeri÷i
Namus, kiúilerin toplumsal cinsiyeti, yaúı, yaúamını geçirdi÷i yerleúim yeri, e÷itimi, aúiret ve akrabalık iliúkileri gibi çeúitli faktörlerin etkisi altında algılanıp, yaúamlarının bir yerine oturtulmaktadır. Özellikle kırsal kökenli, aúiret ve akrabalık iliúkileri güçlü, kente göç etmiú olsalar bile çevreleri fazla de÷iúmemiú, ait oldukları aile ve toplulu÷un yaúamlarında öncelikli bir yere sahip oldu÷u gözlenen kiúilerde namusun, insanların u÷runa öldürebilece÷i çok büyük bir úey, yaúamın anlamı ve amacı oldu ÷u görülmektedir. Öte yandan, tüm kentlerde, ki úiler arasındaki farklı algılamalara kar úın, en güçlü e÷ilimin namusu kadın, kadın bedeni, cinselli÷i ve kadınların kontrol edilmesi biçiminde ele alıú oldu÷u söylenebilir. Bu çerçevede namus, bir erke÷in karısı, yani “helal”idir, kız kardeúidir, annesidir, ailedeki di÷er kadınlar, hatta yakın çevredeki kadınlardır. Erkek, bunların hepsine göz kulak olmak durumundadır. Böyle bir anlayıú, kadınları, sadece kendi babaları, a ÷abeyleri ve evli oldukları durumunda e úlerinin de÷il, aynı zamanda yakın çevredeki erkeklerin de gözetimi altına sokmaktadır. Erkeklerin sorumluluk alanları geniúlerken, kadınlar üzerindeki baskıda artmı ú olmaktadır. Hele, aúiret ve akrabalık ba÷larının güçlü oldu÷u koúullarda ya da toplumsal baskının daha fazla hissedildi ÷i daha dar ve yüz yüze iliúkiler içinde yaúanan çevreler de bu baskı daha da yo÷unlaúmaktadır.26
25
Yakın Ertürk , “Uluslararası Rejimler Ba÷lamında Namus Adına Uygulana ùiddet” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyenler: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2006), s.176. 26 Birleúmiú Milletler Kalkınma Programı ve Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu, “ Türkiye’deki Namus Cinayetlerinin Dinamikleri Eylem Programı øçin Öneriler Sonuç Raporu,” (Ankara: 2005),s.62-63
10 Dünyanın her yerinde farklı bir anlama sahip olan namus kavramı, bireyin gruba entegrasyonu açısından çok önemlidir. Bu konudaki bir ba úarısızlık, kiúinin utanç duymasına ve statü kaybetmesine neden olur. Bazı toplumlardaki erkekler için namusunu kaybetmek, erkekli÷ini kaybetmek anlamına gelir. Namus suçları genellikle ihtiras suçları il e kar úılaútırılır fakat kadınlara yakın çevrelerindeki erkekler tarafından úiddet uygulanması anlamına gelen ihtiras suçlarının aksine namus suçları, kolektif kimli÷in ve eylemin somutlaúmasıdır ve bu eylem olaya karıúan herkesin kamusal alandaki úerefi konusunda sonuçlar do÷urur. Öyle ki namus, içinde bulunulan toplulu÷un iliúkilerini belirleyen yaygın de÷erlerin ve normların içine iúlemiútir. Namus suçlarının bu derece karmaúık ve kemikleúmiú olmasının sebebi, bu suçların normatif özelli÷inden ve kolektif do÷asından kaynaklanmaktadır. 27
Günümüz Türkiye’sinde “namus” terimi hem erkek hem de kadınlar için kullanılmaktadır. Bu terim bir kiúinin, toplum tarafından belirlenmiú olan erillik ve diúillik standartlarına göre yaúama kabiliyetini ifade eder. Kadınların namusu ile erkeklerin namusu arasında toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrım söz konusudur. Türkiye’de namussuz bir erkek demek, güvenilmez ve gerek kendi cinselli÷i gerekse sorumlulu÷u altındaki kadınların cinselli÷i üzerinde denetim kurma yönündeki sosyal sorumluluklarını yerine getiremeyen erkek demektir. Bunun aksine bir kadının namusu ise yalnızca kendi cinselli ÷i ile ba÷lantılıdır.28
E÷er de÷erlerimizi hiyerar úik bir sıralamaya tabi tutacak olursak, kuúkusuz yurtseverlikten sonra ikinci olarak veya onunla e úit derecede namus de÷erinin baúlarda yer aldı÷ını görürüz. ùu halde namus, çok önem verilen, geni ú kapsamlı bir de÷er olarak kar úımıza çıkıyor. Öyle ki toplumumuzda “Namus için yaúanır, namus için ölünür” deyimi bu de ÷erin önemini açıkça ortaya koymaktadır. 29 Özellikle son yıllarda “namus için öldürülür” anlayı úında artıú gözlenmektedir. Kadınları ma÷dur duruma düúüren bu anlayıú toplumsal cinsiyete dayalı eúitsizli÷inde etkisiyle giderek güçlenmektedir. Kadının kendi bedeni üzerindeki hâkimiyet hakkının hiçe sayıldı÷ı bu anlayıúta,
úüphesiz toplumun derinine nüfuz etmiú “namus”
kavramına bakıú açısının ve toplumsal de÷erlerin de etkisi büyüktür.
27
Ertürk, a.g.e. , s.176 Nükhet Sirman, “Akrabalık, Siyaset ve Sevgi: Sömürge Sonrası Koúullarda Namus – Türkiye Örne÷i” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyenler: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2006), s.48–49. 29 Mahmut Tezcan, Türklerle ølgili Stereotipler (Kalıp Yargılar) ve Türk De÷erleri Üzerine Bir Deneme (Ankara: Ankara Üniversitesi E÷itim Fakültesi Yayınları, 1974) ,s.90. 28
11
En yaygın namus anlayıúı, kadınların hayatına sıkı bir kontrol getirerek ve ailedeki erkeklere onları bir mal gibi kullanma hakkını vererek kadınların ezilmesine neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak kadınlar okula gönderilmiyorlar, erken ya úta evlenmeye zorlanıyorlar (ço÷unlukla tanımadıkları erkeklerle ve resmi nikah olmadan), bazen aileler arasındaki anlaúmazlıkların çözümünde de÷iúim aracı (berdel) olarak baúka bir aileye veriliyorlar ve kocalarının ikinci eúlerini (kuma) kabul etmek zorunda kalıyorlar. Sosyalizasyon süreçlerinin ilk yıllarından itibaren kendi topluluklarında geçerli olan namuslu kadın davranıúı normlarını ö÷renen kadınlar, bu kurallara uymadıkları veya biraz dı úına çıktıkları koúullarda cezalandırılmayı hak ettikleri düúünülüyor. Namus adına öldürülmeseler bile, yaúadıkları köy ve kasabayı terk etmeye veya kendilerine uygun olmayan ki úilerle evlenmeye zorlanabiliyorlar. Kadınlar üzerinde a÷ır bir baskı kurulmasına yol açan namus anlayıúı, erkeklerinde yaúamlarının oda÷ına kadınların “namus bekçileri” olma görevini koyarak, bu görevi içinde yaúadıkları toplulu÷un beklentilerine uygun yerine getirmedikleri, ya da getiremedikleri durumlarda a÷ır baskı altına girmekte, hatta ma÷dur konumuna düúebilmektedirler. Namusun kadınların bedeni üzerinden kurulması ve kadın cinselli ÷inin erkekler tarafından kontrolü, özellikle kadının zina yaptı÷ının bilindi÷i durumlarda, insanların kafasında namus cinayetlerini bir anlamda me úrulaútırmaktadır.30
1.1.1.4. Toplumsal ùiddet Türü Olarak Namus Cinayetleri
Her kültürde toplumsal düzeni sa÷layan, bireylere yol gösteren, do ÷ru ve yanlıúı olumlu ve olumsuzu belirleyen kurallar, standartlar ve fikirler bulunur. Bütün bunlara norm adı verilir. Norm yaptırımı olan kurallar sistemidir. 31
Bu kurallar sistemi içerisinde yer alan en önemli olgulardan bir tanesi de töredir. Töre, bir toplumun üyelerinin ço÷unun inandı÷ı, terbiye standartlarını sa÷lama da esas olan ahlaki kurallarını ve davranıú biçimlerini anlatır.32
30
Birleúmiú Milletler Kalkınma Programı ve Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu, a.g.e, (Ankara 2005),s.25. Enver Özkalp, Sosyolojiye Giriú ( On dördüncü basım. Bursa : Ekin Kitapevi Yayınları , 2005 ),s.99. 32 Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlü÷ü. Çevirenler: Osman Akınhay, Derya Kömürcü ( Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1999) , s.763. 31
12
Toplumun genel olarak sahiplenip, benimsedi ÷i de÷erlerin ve törelerin ihlal edilmesi veya çi÷nenmesi durumunda ço÷u zaman acımasız yaptırımları da içerebilen ceza sistemi devreye girmektedir. Kınama, ayıplama ve dı úlama bu cezalandırma iúlemlerinden sadece birkaçıdır. Bazı durumlarda ise öldürme olayı da uygulanan cezalar arasında yer alabilmektedir.
Kadına yönelik úiddeti en çok besleyen unsur kadının erkek egemen toplumsal yapının normlarını zorlamasıdır denebilir. Bu normları zorladı÷ı ölçüde kadın úiddete maruz kalabilmektedir. Örne÷in, ülkemizde namus davasına ba÷lı töre cinayetlerinin merkezinde hep kadın vardır. Çünkü burada dava konusu olan namus erke ÷in de÷il “kadının” namusudur ve kadının namusunun hesabını kadından soranda erkektir; çünkü namus davasına konu olan kadın, törelere (erkek egemen yapıya) aykırı bir davranı úta bulunmuútur. Bu aykırı davranıú törelere göre cezasız kalmamalıdır. Benzer úekilde pek çok yörede töre gere ÷i evlilik dıúı veya evlilik öncesi bir iliúki (duygusal boyutla sınırlı olsa bile) kültürel normlar çerçevesinde kesinlikle yasaklanmıútır. Bu kültürel normları ihlal eden kadınlar, erkeklere göre daha büyük tepkilerle kar úılaúmaktadırlar. Yapılan bilimsel çalıúmalar, ülkemizin kimi yörelerinde genç kızların intihar etmelerine yol açan temel nedenin intihar eden kızların ki úisel ve ruhsal bozukluklarının olmadı÷ını, kızları intihara sürükleyen töreler oldu ÷unu göstermektedir. Baúka bir deyiúle duygusal iliúkileri ve yaúadıkları aúk nedeniyle baskı altında kalan kimi genç kızlar ailelerin zoruyla intihar etmeye zorlanmaktadır. Pek çok intihar vakası aslında üstü örtük birer töre cinayeti olarak geliúmektedir. Bu da göstermektedir ki, geleneksel iliúkilerin daha etkili oldu÷u yerlerde erkek egemen yapıların kadına uyguladı ÷ı úiddetin boyutları, ölümlere neden olabilecek düzeylere kolayca varabilmektedir. Kısaca belirtmek gerekirse kadınlar toplumda kendilerine uygun görülen rollerin ve davranı úların dıúına çıktıkları andan itibaren úiddetin çeúitli biçimleri ile kar úılaúmaktadırlar.33
33
Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. , s.155.
13
1.1.2. Feminist Açıdan Namus Kavramı
Feminizm, kadın ve erke÷in (cinslerin) eúitli÷i kuramına dayanan ve kadınlara e úit haklar isteyen bir akımdır. Bu akım, insanlı÷ın yarısını oluúturan bir demografik grubun ve uygarlık tarihinin ço÷unda hep ikincil konumda yaúamak zorunda kalan kadınların bu durumdan kurtuluú hareketinin ö÷retisidir. Feminizmin ilgi oda÷ı, kadınla erkek arasındaki toplumsal farklılık; bu farklılık olgusunun anlamı, nedenleri ve sonuçlarıdır. Bu toplumsal farklılık hiç kuúku yok ki geleneksel siyasal ideoloji tarafından yaratılmakta, peki útirilmekte ve yeniden üretilmektedir.34
Feminizm, teorik olarak özgül, politik olarak da özgül bir harekettir. Kadınların erkeklere göre dezavantajlı, eúitsiz ve ikincil bir konumda oldu÷u, ezildi÷i, sömürüldü÷ü noktasından hareket eder. Daha önceki ideolojilerden ve toplumsal hareketlerden farklı olarak, temel bir kategori olarak “toplumsal cinsiyet hiyerar úisi”ni ortaya çıkarır. Bu hiyerar úinin, sınıf çeliúkisi gibi toplumları biçimlendiren temel bir egemenlik/iktidar iliúkisi yarattı÷ını, erkeklerin egemen, kadınların ba÷ımlı oldu÷u sosyal ve siyasal bir düzende yaúandı÷ını açı÷a çıkarır. Kadınların içinde bulundukları bu durum do ÷al de÷ildir, biyolojik farklılıkların de÷iúmez sonucu olarak oluúmamıútır; de÷iúebilir, de÷iútirilmelidir ve bu duruma baú kaldırılmalıdır.35
Feminist teori çeúitli yaklaúım ve teorileri bünyesinde barındırmaktadır. Feminizmler liberal, Marksist, sosyalist, radikal, psikanalitik, anar úist, varoluúçu, kültürel, postmodern feminizm baúlıkları adı altında ele alınabilir. Bütün bunlara eko-feminizm ve siyah feminizmi de eklenebilir. Ancak bu çalı úmada liberal, sosyalist ve radikal feminizmin temel varsayımlarına kısaca de÷inilecektir.
Liberalizm bireysel özerklik, özgürlük, eúitlik, hukukun üstünlü÷ü gibi temel ilkeleriyle bütün feminizm türlerini baúından itibaren çok etkilemiú, bugün de gündemde olan bir
34
Necla Arat, Feminizmin ABC’si (østanbul: Simavi Yayınları, 1991), s.12. Serpil Çakır, “Feminizm Ataerkil øktidarın Eleútirisi,” 19.Yüzyıldan 20.Yüzyıla Modern Siyasal ødeolojiler. Derleyen: H.Birsen Örs (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2007, s.415-416. 35
14 ideolojidir. Liberal feminizm Mary Wollstonecraft, HarrietTaylor, John Stuart Mill, Frances Wright, Elisabeth Cady Stanton veSarah Grimke tarafından geliútirilmiútir.36
Liberal feminist söyleme göre, kadınların eúler ve anneler olarak güya do÷al rolleri hakkındaki saçma yargılar ve stereotipler kadınların toplumdaki e úitsiz konumunun göstergeleridir. Özgürlük ve eúitlik ile ilgili genel liberal ilkeler kadınlar için de uygulanmalıdır.37
Liberal feministler, toplumun var olan yapısını ciddi biçimde sorgulamaksızın, kadınlara daha ileri haklar ve olanaklar sa ÷lamak için kampanyalar yürütme gelene ÷ine sahiptirler. Liberal feminizm, kadınların cinsiyetlerinden dolayı haksızlı ÷a u÷radıklarına inanır ve eúitlik, eúit ücret, eúit insan hakları, e÷itim ve sa÷lıkta fırsat eúitli÷i ve demokratik politik sürece eúit katılım konusundaki kampanyalar çevresinde örgütlenir. Liberal feminizm, kadınların cinsiyetlerinden ötürü ayırıma u÷radıklarını kabul eder ama cinsler arası iliúkileri bir güç iliúkisi olarak görmez. Bu yönden liberal feminizm, cinsel politikadaki güç ili úkileriyle do÷rudan ilgilenen radikal ve marksist feminizmle hem teori hem de politik pratik açısından çeliúir.38
Radikal feminizm, kadınların ezilmesine –ki bunu toplumdaki en yaygın ve en derin baskı biçimi olarak görür- ve kadınlara uygulanan baskının nedenlerini anlamaya yönelik kavramsal bir çerçeve sunar. Kadınların ezilmesi, baskı altına alınması sistematiktir. Erkek iktidarı, erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenli ÷ine dayanır. Bunun adı “ataerkil sistem” ya da “erkek egemen düzen”dir. Bu düzende, toplumsal ili úki, ezen ve sömürenin erkek, ezilen ve sömürülenin de kadın oldu÷u, iki toplumsal özne arasında cereyan eder. “Cinsel olan politiktir” der Kate Millet, çünkü kadın/erkek iliúkisi bütün iktidar iliúkilerinin temelinde yer alır. Ataerkil ideal, kadın erkek arasındaki biyolojik farklılı÷ı abartarak erke÷in hep birincil olmasını sa÷lamıútır. Bu durum kadınlar tarafından bile içselleútirilmiútir. Toplumsal cinsiyetin ilk ve önemli taúıyıcısı ailedir. Aile içindeki hiyerar úik güç iliúkileri çiftler
36
Aynı., s.438. Liesbet Van Zoonen, “Medyaya Feminist Yaklaúımlar,” Medya Kültür Siyaset. Derleyen: Süleyman ørvan (Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997,s.305) 38 Caroline Ramazano÷lu, Feminizm ve Ezilmenin Çeliúkileri. Çeviren: Mefkure Bayatlı (østanbul: Pencere Yayınları, 1998), s.28–29. 37
15 arasındaki cinsel iliúkiye de yansımaktadır. Fiziksel güç üzerinden kurulan ve desteklenen cinsel politika, biyolojik özelliklere dayanarak kültür temelli ayrımlara da neden olur. benzer bir saptama da, ataerkillik bütün baskı modelleri için paradigma olarak açıklanır. Cins baskısı, sınıf ve ırk baskısına önseldir. Bir kez erke÷in kadın üzerindeki egemenli÷i meúrulaútırıldı mı, tüm egemenlik biçimleri de meúrulaútırılır.39
Radikal feminist söylemde, tüm erkeklerin tüm kadınları tahakküm altına aldı ÷ını onlara zulüm yaptı÷ını niteleyen bir kavram olan “ataerki”, kadınların toplumdaki konumunu açıklamak için kullanılır. Ataerkinin, erkeklerin kadınları do ÷uútan saldırgan bir e÷ilimle tahakküm altına almaya çalıúmalarının sonucunda ortaya çıktı÷ı düúünülür. Kalıtımsal olarak belirlenen bu gereksinim –son kertede- fiziksel güç kullanılarak giderilir. Radikal feministler, kadınlara tecavüz olaylarını teúhir edenlerin ve daha önceleri ki úisel olarak nitelenen cinsel úiddet, kadına dayak atma, zina, pornografi ve son zamanlardaki seks turizmi ve kadın ticareti gibi sorunları siyasallaútıranların baúında gelmiúlerdir. Radikal feminist ütopyalarda erkeklere yer olmadı÷ı gayet açıktır. Kadınlar, kendilerini tümüyle özgürle útirebilmeleri için erkeklerle ve erkek toplumuyla tüm iliúkilerini kesmeli ve kendi topluluklarını oluúturmalıdırlar.40
Radikal feminizm, kadının engellenmiú, bastırılmıú kimli÷inin ortaya çıkarılmasını; kiúisel olanın kamusal alana aktarılmasını ister. Bu ba ÷lamda kadının bedeninin, kimli÷inin farklı olarak temellendirilmesi, büyük bir önem taúır. Radikal feministler, “Biz farklıyız”, “Kiúisel olan siyasaldır” derken, evrensel olanın erkek oldu ÷unu söyleyen kültürün yadsınmasını ve endüstri uygarlı÷ının karanlıkta kalmıú yüzünün aydınlatılmasını istemektedirler.
41
Radikal ve liberal feminizmin aksine, sosyalist feminizm kadının konumunu açıklamak için yalnızca toplumsal cinsiyet üzerine odaklanmaz, kadınların sınıfsal ve ekonomik koúullarını da çözümlemelerine dâhil etmeye çabalar. Temel kavramları, “eme ÷in yeniden üretimi” ve “evdeki eme÷in ekonomik de÷eri”dir.42 Genel olarak kadın eme÷inin maddi temelini analiz ederler.
39
Çakır, a.g.e.,s.448-449. Zoonen, a.g.e., s.307-308. 41 Arat, a.g.e., s.64-65. 42 Zoonen, a.g.e., s.310. 40
16 1960–70 yılları arasındaki bu yeni feminist hareket, ya úanan dönemin toplumsal koúullar bütününe belli bir tepkiyi dile getirmektedir. Nitelik olarak antiemperyalisttir; ulusal ve uluslar arası ilerici hareketlerle dayanıúma içindedir.43
Sosyalist feminizm etnik farklılık, cinsel tercih, yaú ve fiziksel yetenek hatları boyunca ortaya çıkan di÷er toplumsal parçalanmaları da birleútirmeye çalıúmıútır. Ekonomik koúulların kar úısında aile, okul, kilise ve medya gibi ideolojik aygıtların göreceli özerkli ÷ini vurgulayan Althusser’in çalıúmaları ve egemen ideolojinin nasıl sa÷duyu (hegemonya) biçimini aldı÷ını çözümleyen Gramsci’nin çalıúmaları, sosyalist feminizm üzerinde özellikle etkili olmu útur.44
Çalıúmanın ilerleyen bölümlerinde de÷inilen Kültürel Çalıúmalar yaklaúımının toplumsal cinsiyet ve medyayla ilgili de÷erlendirmeleri bu ideoloji kavramları üzerine inúa edilmiútir. Her iki yaklaúımda sadece toplumsal cinsiyet üzerine durmamıútır. Kadının toplumsal konumunu açıklamada maddi ve kültürel ko úulları birleútirmeye çalıúmıúlardır. Kadının toplumsal ve kültürel konumunu ele alırken kar úımıza çıkan en önemli kavramlardan bir tanesi –belki de bu konuda en belirleyici kavram- “namus” kavramıdır.
Namus; kadın, kadın ve erkek arasındaki cinsel iliúki, kızların iffeti ve bekâreti ve evlilikteki sadakatsizlikle ba÷lantılı bir kavramdır. Kadınlar, ailenin, toplumsal normların ve geleneklerin korunması adına erkeklerin kontrolü altında tutulurlar. Namus, toplumda, çalıúma yaúamında ve aile içerisinde dürüst bir hayat sürmekle ba ÷lantılı olan ahlaki de÷erleri ve uygun davranıúları kapsaması gereken daha geniú bir kavramdır. Bireyler istedikleri takdirde bu niteliklere sahip bir yaúam sürdürmeyi seçebilirler. ønsanlar bazen bunu kendileri ve çocukları için, bazen de toplumları, milletleri, ülkeleri veya tümü için yaparlar. Toplumumuzda genel olarak anla úıldı÷ı biçimiyle namus yıkıcı bir kavramdır, çünkü insanların özellikle de kadınların özgürlü÷ü onların yalnızca aile içinde de÷il, tüm toplum içinde erkeklerin kontrolü altında olmaları sonucunda kısıtlanmaktadır. 45
43
Arat, a.g.e., s.60. Zoonen, a.g.e., s.310-311. 45 Birleúmiú Milletler Kalkınma Programı ve Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu, a.g.e. s.24. 44
17 Nebahat Akkoç’a göre “namus” kadınları kontrol altında tutan bir kültürel normdur. Namusun anlamı gülmemek, gezmemek, sevmemek, bir úarkı istememek, e÷itim ya da bilgi istememek, konuúmamak, cinsel zevki tatmamak ve daha bir sürü úeydir. Namus birçok insanın düúündü÷ü gibi sadece bekâret anlamına gelmez. Bekâret meselesi, yüzlerce úiddet sebebinden sadece bir tanesidir. ‘Namusun’ anlamı itaat etmektir, boyun e ÷mektir. Tüm bu normların dünya çapındaki kayna ÷ı ise; çok çeúitli kültürel uygulamalar yoluyla kadınları baskı altına alan ‘ataerkil sistemdir’. 46
Ataerkil sistemin erke÷e yükledi÷i en önemli görev özellikle ailesinin ve de aile içerisindeki kadınların namusunu korumaktır. Adetlerin, törelerin ve geleneklerin baskın oldu÷u, ülkemizin de içinde yer aldı÷ı geliúmekte olan ve geleneksel toplumlarda “namus” kavramı ayrı bir öneme sahip olmaktadır. Yukarıda da de ÷inildi÷i üzere kadının toplumdaki ikincil statüsü, erke÷e oranla kamusal alanda daha az ve e úit olmayan haklara sahip kılınması “namus” kavramını bir tabu haline getirmektedir. Bu durum son yıllarda büyük bir ivme kazanan “namus bahaneli cinayetler”de de zemin olu úturmaktadır. Namus kavramının kadınlara ait olarak gösterilen iffet ve bekâretle ço÷u zaman eú tutulması var olan ataerkil sistemin de erkek lehine yeniden üretilmesini kolayla útırmaktadır. Çünkü kadının erke÷in tahakkümü altına alınmasını onaylayan bir kavramdır “namus” kavramı. Erke÷e yüklenen kadının koruyuculu÷u görevini ve bu koruyuculu ÷u gerçekleútirirken yaptı÷ı her úeyi bir anlamda meúrulaútırmaktadır.
1.1.2.1. Feminist Açıdan Namus Cinayetleri Kadına yönelik úiddet, erkek ve kadın arasında tarihsel olarak e úitli÷e dayanmayan güç iliúkilerinin bir göstergesidir. Erkekler iki cinsiyet arasındaki bu e úitsizlikten güç alarak kadınlar üzerinde hâkimiyet kurmuúlar, onlara kar úı ayrımcılık uygulamıúlar ve onların gerçek anlamda ilerlemesini önlemeye çalıúmıúlardır. Kadına yönelik úiddet, kadınları erkeklere göre daha aúa÷ı bir statüde var olamaya zorlayan en önemli sosyal mekanizmalardan bir tanesidir. “Erkek ve kadın arasında tarihsel olarak e úitli÷e dayanmayan güç iliúkileri”, úiddeti üretir ve úiddet tarafından yeniden üretilir. Bu eúitsiz iliúki türü, modern ve modern-öncesi ya úamın tüm yönlerine nüfuz ederek kendi dayanaklarını olu úturmuútur. Cinsiyete dayalı iktidarın 46
Nebahat Akkoç, “Namus Adına Uygulanan ùiddetin Kültürel Dayanakları,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyenler: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2006),s.128.
18 eúitsiz da÷ılımı dil, sanat dalları, kültür, hukuk, sınıf, ulus, din, bilim ve tüm di ÷er sosyal yapılar tarafından üretilir ve yeniden üretilir. 47
Nicole Pope’e göre namus bahaneli cinayetler, en uç ataerkil denetim biçimidir. Namus cinayetleri hayata geçirilmeleri açısından ortaya çıktıkları kültürlere özgüdürler. Topluluk düzeyinde, namus suçları, kadınlara yönelik di ÷er ayrımcılık úekillerinden ayrı olarak ele alınamaz. Zoraki evlilikler, berdel, küçük ya úta yapılan evlilikler ve rutin aile içi úiddet, ucu cinayete kadar giden koúulların oluúmasında etkili olan uygulamalardır. Özünde bunların hepsi aynı sorunun parçasıdır. Bu sorun ise kadını bir e úya olarak gören ve kadının sahiplerini –yani erkek akrabalarını- kendisine danıúmadan bu kadın adına karar verme yetkisini elinde tutan kimseler haline getiren zihniyettir. Bu eúyanın ahlaklı ve namuslu kalmasını sa÷lamak görevi, toplulu÷un erkek üyelerine emanet edilmiútir. Zira ahlaklı ve namuslu olmayan bir kadın hem kendi de÷erini hem de klanın erkek üyelerinin de ÷erini düúürmektedir. E÷er erkekler bu görevlerini gerekti÷i gibi yerine getirmezlerse úerefleri iki paralık olur ve erkeklikleri zedelenir. Bu baskının temelinde yatan unsur ise kadın cinselli ÷inden duyulan korkudur. Kızların erkek akrabaları tarafından kontrol edilmedikleri zaman topluluk sözleúmesinin dıúına çıkıp, yanlıú yollara sapmaları ihtimali çok mümkün görünmektedir. Kadınların kendi baúlarına do÷ru seçim yapamayacaklarına ve kendi iffetlerini koruyamayacaklarına inanılır. 48
Sözde “namus cinayetleri”, kadınlara yönelik (cinayetin de aralarında bulundu ÷u) bu aúırı cinsel úiddet formlarından ve uygulamalarından yalnızca bir tanesidir. Genel olarak cinsel úiddet gibi “namus cinayeti” de, zaman zaman iddia edildi ÷i üzere yoksul, e÷itimsiz ve cahillere has bir olgu de÷ildir. “Namus cinayeti” bu tür ko úullar altında daha fazla iúleniyor olsa da bu fenomen, tüm kültürel sınırlarla, sınıflarla, ırklarla ve milliyetlerle çaprazlama kesiúen bir fenomendir. Bu, genellikle ilgili devletlerin hukuki yapıları, devlet politikaları ve ulusal karakterleri tarafından meúru kılınan ve eril kararlar ve ataerkil normlar ve adetler tarafından úekillendirilen bir fenomen olarak gerçekte yalnızca ve yalnızca cinsel bir fenomendir. Kadına yönelik úiddetin tarihsel kökleri, ataerkillik ve özel mülkiyet kadar
47
Shahrzad Mojab, a.g.e.,s.26. Nicole Pope, “Namus Cinayetleri: Ataerkil Denetim Araçları,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyenler:Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,2006),s.108-109.. 48
19 eskidir.49 Namus bahaneli cinayetlere bütün Akdeniz boyunca hem Hıristiyan olan hem de Müslüman olan topluluklarda rastlanır ve tamamen øslam dini ile ba÷daúmaz. Genel kabul gören görüú ise namus bahaneli cinayetlerin Kuran-ı Kerim’de de onaylandı ÷ı yönündedir. Fakat kadının iúledi÷i zina suçunun gerçek yaptırımına bakıldı ÷ında, Kuran’ın gösterdi÷i yolun yaygın inanıútan daha az úiddetli oldu÷u görülmektedir. Kuran-ı Kerim’de: “ Zina yapan kadın veya erkek 100 kırbaç ile zina i úledi÷i gün kadar cezalandırılır ve son gün onlara inananların úahitli÷i ile cezalarını çekmiú sayılırlar.” ibaresi yer alır.50 Buradan da anlaúıldı÷ı üzere kadına yönelik úiddeti sadece belli etnik gruplar, ırklar ya da toplumlarla ba ÷daútırmak bu konuyu oldukça sınırlı bir hale sokmaya çalıúmaktır. Ancak kadına kar úı uygulanan her türlü úiddet ve ayrımcı muamele dünya genelinde var olan bir gerçektir.
Feminist yaklaúımlar perspektifinden kadına yönelik úiddet ile ilgili de÷erlendirmelere göz attı÷ımızda, úiddetin nedenlerini açıklamada farklı görüúler içerisinde olduklarını görmekteyiz. Örne÷in Liberal Feminist Yaklaúım kadın-erkek eúitsizli÷ini daha çok hukuksal ve siyasal eúitsizliklerde gördü÷ü için úiddetin nedenini de erke÷in hukuksal ve siyasal yönden kadına göre daha avantajlı konumda olmasıyla açıklamaktadır. Bu çerçevede hukuksal ve siyasal açıdan güçlü olan erkek güçsüz olan kadına úiddetin belirli biçimlerini uygulayabilme gücünü kendinde görebilmektedir. 51 Namus bahanesi ile iúlenen cinayetleri Liberal Feminist Yaklaúım çerçevesinde de÷erlendirirsek, erkek egemen düúüncenin toplumun genelinde varlı÷ını hissettirmesi ve özellikle de önemli karar mekanizmalarında etkili olması bu tür suçların iúlenme olasılı÷ını arttırabilmektedir. Özellikle bu tür suçların iúlenme nedenleri ve toplumun kültürel, geleneksel özellikleri göz önüne alınarak, suçu iúleyen kiúilerin cezalarında indirim uygulanabilmektedir. Ancak son yıllarda namus bahanesi ile iúlenen cinayetlere iliúkin Türk Ceza Kanunu’nda birtakım düzenlemeler yapılmı útır; fakat bunun ne kadar caydırıcı olaca ÷ı ayrı bir tartıúma konusudur. Netice de erkek egemen zihniyet yine aynı kalmaktadır.
Sosyalist Feminist Yaklaúım ise, ekonomik açıdan sömürülen erkeklerin çalı úma yaúamına iliúkin yaúadıkları tüm stres ve sıkıntılarını kadın üzerinden gidermeye çalı útıklarını öne 49
Nahla Abdo, “Namus Cinayetleri, Ataerkillik ve Devlet: øsrail’de Kadın,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Derleyen: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo (østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, s.63–64.) 50 Clementine Van Eck, Prufied By Blood: Honour Killings Amongst Turks In The Netherlands (Amsterdam Universty, 2003) ,s.37. 51 Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. , s.153
20 sürmektedir. Erke÷in kadına yönelik úiddetinin temelinde erke÷in maruz kaldı÷ı sınıfsal eúitsizlik ve sömürü iliúkisi yatmaktadır. Bu nedenle sosyalist feminist yakla úım, ekonomik eúitsizlik bitmedikçe erke÷in kadına yönelik uyguladı÷ı úiddetin de sona ermeyece÷ini öne sürmektedir.52 Sosyalist feminizm açısından namus bahanesi ile i úlenen cinayetleri de÷erlendirirsek, bu tür olayların genellikle düúük gelir seviyesine sahip, ekonomik anlamda oldukça zor úartlarda yaúamlarını sürdüren insanlar tarafından iúlenme olasılı÷ının daha yüksek olabilece÷i sonucuna varabiliriz.
Radikal Feminist Yaklaúım ise, erke÷in kadına yönelik úiddetini daha çok erkek egemen yapı çerçevesinde ele almaktadır. Radikal feminist yakla úıma göre erkek egemen toplumsal yapı (ataerkil sistem) kadına yönelik úiddetin kayna÷ını oluúturmaktadır. Bu nedenle erke÷in egemen oldu÷u toplumsal iliúkiler sona ermedi÷i müddetçe kadının maruz kaldı÷ı úiddet de kolayca ortadan kalkmayacaktır. 53 Namus bahanesi ile iúlenen cinayetlerde de var olan erkek egemen düúünce yapısının, toplumsal iliúkiler ba÷lamında yeniden üretiminin (e÷itim, medya, aile vb...) etkisi büyüktür. Çünkü belli bir zaman sonra iúlenen bu cinayetler toplum tarafından meúru görünmeye baúlayabilmektedir. Buna sebep olanda ataerkilliktir. Erkek egemen düúüncenin toplumun bütün kurumlarında etkisini hissettirmesi hatta önemli karar mekanizmalarında
söz
sahibi
olması
bu
tür
olayların
me úruiyet
kazanmasını
kolaylaútırabilmektedir.
Birleúmiú Milletler’in, Kadın ve Kız Çocuklarının ønsan Hakkı Projesi’nde Urfa, Van, Kars, Trabzon, Nevúehir ve øzmir’de yaptı÷ı araútırma neticesinde Urfa’da kadınların %26,8’inin, erkeklerinde %30,5’inin namus bahaneli cinayetleri do ÷al kar úıladı÷ı sonucu ortay çıkmıútır.54 Bu araútırma sadece 6 ili kapsamasına ra÷men ortaya çıkan sonuçlar namus bahanesi ile iúlenen cinayetlerin do÷al kar úılanması açısından önemlidir. Ataerkil kültürün ne kadar güçlü ve içselleútirilmiú oldu÷unun bir göstergesidir. Kadınlara ve erkeklere do ÷dukları andan itibaren birtakım davranıú kalıplarının ve cinsiyetlerine ba÷lı olarak rollerin (kadınlık ve erkeklik rolleri) ö÷retilmesinin etkisinin büyük oldu÷u görülmektedir. Toplumsal cinsiyete ba÷lı olarak içselleútirilen erkeklik ve kadınlık rolleri, ço÷u zaman úiddetin dahi (kadınlara yönelik úiddet) normal kar úılanmasına neden olmaktadır. 52
Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. ,s.153. Aynı, s.153–154. 54 www.bianet.org 53
21
1.1.3. Kültürel Çalıúmalar
1.1.3.1. Kültürel Çalıúmaların Medyaya Bakıúı
Sosyal bilimlerdeki Kültürel Çalıúmalar yaklaúımı köken olarak 1930’larda oluúan Frankfurt Okulu’na kadar uzanmakla birlikte, kültür temelli analizler özellikle 1980’li ve 1990’lı yıllarda artmıútır. Bu artıúa yol açan etkenlerin baúında toplumsal de÷iúimde “de÷er” (value) bazlı hareketlerin yer alması gelir. Reel sosyalizmin çökü úü ile beraber izm’ler arasındaki mücadelenin gerilemesi; cinsiyet, etnik köken, ırk, din gibi kültür a ÷ırlıklı toplumsal taleplerin ve çatıúmaların ortaya çıkmasına olanak tanımıútır. Yeni medya teknolojileri de bir yandan kültürel çeúitlilik ve özerkli÷e olanak tanırken, di÷er yandan kültür üzerindeki müdahaleleri kolaylaútırmıútır.55
Kültürel çalıúmalar, kültürün ve toplumun incelenmesine yönelik disiplinler arası bir yaklaúımdır. Özellikle øngiltere’nin Birmingham Üniversitesi’nde, 1964 yılında Richard Hoggart’ın yönetiminde kurulan Ça÷daú Kültürel Çalıúmalar Merkezi’nin çalıúmalarıyla birlikte anılır.56 1970 ve 1980’li yıllarda øngiliz Kültürel Çalıúmaları, eleútirel teori çerçevesinde özellikle toplumsal cinsiyet, etnik kimlik kültürel formlar gibi konuları oldukça geniú bir úekilde incelemiútir.57 Kültürel Çalıúmalar buna paralel olarak alana yönelik farklı bakıú açılarını da beraberinde getirmektedir.
Kültürel çalıúmaların alana kazandırdı÷ı iki önemli úeyden biri; kültürü toplumun tümünden yalıtılmıú yüksek sınıflar olarak algılanmaktan kurtarıp, antropolojik bir yaklaúımla gündelik yaúamın pratiklerine karıúmıú bir olgu olarak incelemesidir. økincisi de kültürü Ortodoks Marksist ekonomik belirleyicilikten kurtarıp, ekonomik yaúamla ba÷lantılı olmasına kar úın, dünyayla iç içe bir kültür olgusunu kavramla útırmasıdır. Temel konu, anlam kurma ve temsil, anlam inúası ve temsil etme süreçleri ve sistemlerinin anlaúılmasıdır. Kadın 55
Banu Da÷taú, “Reklâmda ødeoloji Çözümlemesi.”(Yayınlanmamıú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999),s.8–9. 56 ùermin Tekinalp ve Ruhdan Uzun, øletiúim Araútırma ve Kuramları (økinci Basım. østanbul: Beta Basım, 2006), s.135–136. 57 Douglas M.Kellner ve Meenakshi Gigi Durham, “Adventures In Media And Cultural Studies: Introducing The Key Works,” Media And Cultural Studies: Key Works. Ed.: Meenakshi Gigi Durham and Douglas M.Kellner (United Kingdom: Blackwell Publishing, 2001,ss.16)
22 dergilerinin, televizyondaki kurgu ve haber programlarının, yazılı basın söylemlerinin çözümlenmesi gibi metin odaklı çalıúmalar kültürel çalıúmaların oda÷ını oluúturur.58
1960’lar ve 70’ler boyunca kültürel çalı úmaların geliúmesinde kültür kuramı içinde idealist olmayan bir ideoloji olgusunun ortaya çıkması ve klasik Marksist altyapı/üstyapı formülünün yeniden kavramlaútırılması önemli bir yer tutar. 1970’li ve 1980’li yıllardaysa merkez, özellikle yapısalcı Marksist bakıú açısıyla, dilbilimsel geliúmelerin ıúı÷ında ideoloji, dil ve özne sorununu dinamik ve bütüncül bir yakla úımla ele almaktadır. Kültürel çalıúmalar, çözümlemelerinde metin odaklı çalıúmaktadır, ancak Hall’un geliútirdi÷i üçlü okuma modeliyle baúlayan paradigmatik kopuú medya metinlerinin okuma ve alımlama süreçlerinin de çözümleme düzeyi olarak ele alınmasına yol açmı útır. Disiplinler arası bir çalıúma alanı olarak kabul gören kültürel çalıúmalar, Raymond Williams’ın kültür sosyolojisinden, Bakhtin’in metinlerarası kavramından, Volosinov ve Kristeva’nun dilbilime kazandırdıkları yeni yaklaúımlardan, Barthes’in yapısalcı sonrası tartıúmalarından, Gramsci’nin hegemonya konusundaki görüúlerinden, Althusser’in ideolojiyi maddileútirmesi ve Lacan’ın Freud’u yeniden okumalarından etkilenerek tümlüklü bir medya analizi geli útirmeye çalıúmaktadır.59
Hoggart ilk çalıúmalarında kültürün yönlendirici oldu÷u ve halkın tümüyle edilgenli÷ini savunan yaklaúıma kar úı çıkmıú, örnek olarak da ça÷daú iúçi sınıfının yaúamının yaratıcılı÷ını ve yapay olmayan yönlerini ele almı útır.60 Richard Hoggart (1958)’ın “Edebiyatı Kullanmak” adlı çalıúmasında bireylerin kültürel kaynaklarla nasıl yaúadıkları ve nasıl kimlik oluúturdukları incelenmiútir. Çalıúmanın ilk yarısı øngiltere’de iúçi sınıfının dahil olan toplulukların nasıl geleneksel olarak kar úıt kültür geliútirdikleri ve bu toplulukların devlet, okul ve medya aracılı÷ı ile ulusal kültüre dahil edilme süreçlerinin incelenmesine ayrılmı útır. Bu ilk çalıúmalar sınıf ve ideoloji kavramlarından hareketle alt kültürlerin (özellikle i úçi sınıfı çalıúılmıútır) medya aracılı÷ı ile sisteme dâhil edildi÷i ile ilgilenirken, yeni toplumsal hareketler çalıúmaları etkilemiú; feminizm, ırk, e÷itim ve pedagoji ve Thatcher hükümeti ile beraber yeni muhafazakâr hâkimiyet gündeme alınmı útır.61
58
Tekinalp ve Uzun, a.g.e.s.138. øncilay Cangöz, “Kitle øletiúim Kuramlarında Etki Sorunsalı ve Bir øzleyici Araútırması.”(Yayınlanmamıú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999), s.31–32 60 Tekinalp ve Uzun, a.g.e. , s.136–137 61 Da÷taú, a.g.e., s.10-11. 59
23 Williams, The Long Revolution (Uzun Devrim) (1961) eserinin büyük bir bölümünü kültürü incelemeye ayırır. Burada kültür olgusunu toplum bilimsel açıdan inceler. Kültürü en geniú anlamda “bütün bir yaúam biçimi” olarak ele alır ve edebiyat ve sanat gibi olguları bu genel yaúam biçimi ile iliúkisi içerisinde inceler. Burada kültürün hem üretim ve da ÷ıtımını hem de içeri÷ini dikkate alır. Kültürü tarihsel ba÷lamına yerleútirerek günümüz kapitalist kültürünün oluúumunda sanayi devrimi, okuryazarlık ve i úçi sınıfının mücadeleleri ile Batı tipi burjuva demokrasilerinin geliúimi ve kurumsallaúmasını tarihsel süreç içerisinde oluúan bir olgu olarak ele alır. Toplumun düúünce ya da his yapısının oluúumunda yaúanan tarihsel geliúmelerin etkilerini anlamaya çalıúır. Kültürü kolektif bir olgu olarak de÷erlendirir ve sosyalleúme süreciyle edinildi÷ini belirtir. Raymond Williams 1970’li yıllarda Yeni Sol ya da Neo-Marksist yaklaúımlara dayanarak çalıúmalarına devam eder. Althusser ve Lukasc gibi Batılı Marksistler kültür incelemelerinde Williams’a dayanak olur. 62
Sınıf farklılıklarına dayalı olarak farklı düúünce ve his yapılarını açıklamada kültürün, ideolojinin ve sınıfsal tahakküm ve hegemonyanın önemine dikkat çeker. Ancak bu okulun çalıúmalarının dünya çapında úöhret kazanması Stuart Hall yönetici olduktan sonra gerçekleúmiútir. Kültürel Çalıúmalar gelene÷i özellikle medya tarafından sunulan içeri ÷in metin olarak analizini yapmıútır. Bu metinler kapitalist sınıfın hegemonyasını ve kapitalist ideolojiyi yeniden üreten materyaller olarak görülmü útür. Bunun yanında popüler kültür ba÷lamında iúçi sınıfının gündelik yaúamı ve düúünceleri incelenerek buradaki toplumsal eúitsizlikler ve iktidar iliúkileri ortaya konmuútur. Bunun yanında özellikle neo-liberal muhafazakâr ideolojiyi açı÷a çıkaran çok çeúitli çalıúmalar bu okulun çatısı altında gerçekleútirilmiútir.63
Williams, geleneksel kültür tanımını daha da geni úleterek “belirli bir halkın ya da sosyal grubun genel hayat tarzı” olarak tanımlamaktadır. Williams, kültürü toplumun üstünde ya da olmaktan kurtararak gündelik yaúam pratikleri ve simgelere kadar kazınmıú bir kültür anlayıúını benimsemektedir. Williams’a göre kültür, ‘kültürel paratik’in ve ‘kültürel üretim’in baúka pratiklerce kurulmuú toplumsal düzenin basit bir ürünü olmayıp tersine, onun kuruluúunda bizzat yer alan temel ö÷eler arasında yer almaktadır. Ayrıca Williams, kültürü bir
62 63
Levent Yaylagül, Kitle øletiúim Kuramları (Ankara: Dipnot Yayınları, 2006), s.113–114. Yaylagül, a.g.e, s.113–114.
24 anlamlandırma sistemi olarak görmektedir. 64 Kültürün kendisi anlamlama prati÷idir. Belirledi÷i ürün: anlamdır.65
Anlam, toplumsal bir üretimdir, pratiktir. Dil ve simgeleútirme, anlamın üretildi÷i araçlardır.66
Hall’a göre anlamın verili olmayıp üretilmesinden çıkan sonuç, aynı olaylara farklı türden anlamların atfedilebilece÷iydi. Nitekim bir anlamın düzenli olarak üretilebilmesi için, bu anlama bir tür güvenilirlik, meúruluk ya da sorgulanmaksızın kabullenirlik sa ÷lanması gerekmekteydi. Bunun yolu ise, alternatif anlam inúalarının marjinalleútirilmelerinden, önemsizleútirilmelerinden ya da meúruluklarından arındırılmalarından geçiyordu. 67
Anlamlandırma toplumsal bir pratikti, çünkü medya kurumları içinde, üreticilerin bir ürün ortaya koymak için, ellerindeki anlam üretimi araçlarını (teknik donanım) belirli bir tarzda kullanmalarını sa÷layan özel bir toplumsal örgüt evrimleúmiúti.68
Yukarıda da de÷inildi÷i üzere anlamın toplumsal bir pratik olması ve genel olarak kitle iletiúim araçlarının da, üretilen bu anlam ya da anlamların tekrar topluma aktarılmasında önemli bir role sahip olması birçok tartıúma konusunu da beraberinde getirmektedir. Örne ÷in bu çalıúmanın da konusunu oluúturan “namus bahaneli cinayetler”le ilgili medya da yer alan haberlerin söylemi, kullanılan dil, kadının temsil úekli vb. birçok soru iúareti taúıyan konular Kültürel Çalıúmalar Okulu’nun ve özellikle de Hall’un tespitlerinden yaralanılarak açıklanmaya çalıúılabilir. Özellikle anlamın kuruluúu, gerçe÷in inúa ediliúi, iktidar ve ideoloji, gerçe÷in temsili gibi kavramlarla ilgili yapılan çalıúmaların yol gösterici olabilece÷i düúünülmektedir.
64
Raymond Williams, Kültür. Çeviren: Suavi Aydın (Anakara: ømge Kitabevi, 1993). s, 11. Graeme Turner. British Cultural Studies an Introduction (London: Unwin Hyman, 1990). s.16 66 Stuart Hall, “ødeolojinin Yeniden Keúfi: Medya Çalıúmalarında Baskı Altında Tutulanın Geri Dönüúü,” Medya øktidar ødeoloji. Derleyen ve Çeviren: Mehmet Küçük (Anakara: Ark Yayınevi, 1999a), s.93 67 Aynı, s.93. 68 Aynı, s.94. 65
25 Kadının medyada temsili ve bununla birlikte “namus bahanesi” ile i úlenen cinayetlerin yine medyada sunumu özellikle Hall’un da üzerinde önemle durdu ÷u gerçek ve anlamın yeniden kuruúu ile yakından ilgilidir. Çünkü Hall’a göre gerçek, gerçekli ÷in belli bir tarzda kurulmasıydı. Medya, ‘gerçekli÷i’ yalnızca yeniden üretmiyor, tanımlıyordu. Gerçeklik tanımları, tüm bir (geniú anlamda) dilsel pratikler yoluyla desteklenip üretiliyordu ve bu dilsel pratikler aracılı÷ıyla ‘gerçek’in seçilmiú tanımları temsil ediliyordu. Ama, temsil etme (representation), yansıtmadan çok farklı bir nosyon. Temsil etme, aktif bir seçme ve sunma, yapılandırma ve biçimlendirme iúini ima eder. Yalnızca zaten varolan anlamı aktarma de ÷il, ama daha aktif bir úey, úeylere anlam verme iúini ima eder. Söz konusu olan bir anlam prati÷idir, anlam üretimidir. Daha sonraları ‘anlamlandırma prati÷i’ (signifying practice) olarak tanımlanan iú. Medya anlam üreten kurumlardan biridir. 69
øngiliz Kültürel Çalıúmaları’nın ideoloji, hâkimiyet, direnç ve kültür politikası çalı úmaları, kültürel ürünler, pratikler ve kurumlara yöneliktir ve bu çalı úmalar varolan güç iliúkileri içinde de÷erlendirilir. Bu yaklaúımla kültürün, hâkimiyet yapılarının hem kurulmasında bir araç oldu÷u hem de hâkimiyet yapılarına direnç göstermenin kayna ÷ı oldu÷unu gösterilmesi amaçlanmaktadır.70
Kültürel øncelemeler gelene÷i içerisinde kültür kavramı siyasal bir yaklaúımla ele alınır. Burada kültür gündelik yaúama konu olan içerik ve pratikleri kapsar. Dolayısıyla kapitalist toplumlarda medya içeriklerinin tüketimi gündelik ya úamın ayrılmaz bir parçasıdır. Gündelik yaúam bir eúitsizlikler ve tahakküm alanıdır ve medya da bu e úitsizlikleri ve egemen sınıfın hegemonyasını yeniden üretmek için çalı úır. Kültürel çalıúmaların anlayıúına göre, iktidar hâkimiyetin rızaya dayalı olarak üretildi÷i hegemonya kavramsallaútırmasıyla açıklanır.71
Gramsci’nin siyaset ve ideoloji konularındaki görü úlerinin temelini oluúturdu÷u kabul edilen hegemonya kavramının kökleri Devrim öncesi Rusya’da sermayenin baskısına kar úı proleteryanın di÷er sömürülen kesimlerle, her úeyden önce köylülerle, sınıf ittifakı anlamına kadar uzanır. Ancak Gramsci “Hapishane Defterleri”nde kavramı Batıdaki burjuva iktidarlarının yapısını ayrıntılı biçimde çözümlemek amacıyla, burjuvazinin i úçi sınıfı 69
Hall (1999a), a.g.e. ,s.88. Banu Da÷taú, Reklâmı Okumak (Ankara: Ütopya Yayınevi, 2003), s.20. 71 Yaylagül, a.g.e. s,116. 70
26 üzerindeki egemenli÷ini kapsayacak úekilde geniúletir. Hegemonya, bir yönetici sınıflar fraksiyonları ittifakının (tarihsel blok) ba÷ımlı sınıflar üzerinde, yalnızca kendi çıkarlarına uyulması için zor kullanarak de÷il ama bütünlüklü bir otorite kurması sonucu ortaya çıkar. Bu otoritenin temel kayna÷ı, ba÷ımlı sınıfların “rıza”sıdır. Hegemonya hakim sınıf fraksiyonlarının yönetimi altında geçerlidir. Böylelikle zor kullanma gücüne sahip olmanın ötesinde, bu sınıflar ba÷ımlı sınıfların rızasını biçimlendirmek ve kazanmak için aktif olarak örgütlenme úansına sahiptir. ùiddet ya da zora baúvurmaksızın kazanılan rıza, hakim sınıfın iktidarının meúru ve do÷al görünmesine yol açar. Gramsci’ye göre hegemonyanın yalnızca üretim ve ekonomi alanlarında kazanılması yeterli de÷ildir; hakim sınıf iktidarı toplumun bütününde egemen olur. Bunun için de devlet, politika ve üst yapılar alanında organize edilmelidir. Üst yapı kurumları, yani aile, e ÷itim sistemi, dinsel kurumlar, hegemonyanın iúlemesinde etkili olarak yeni birey ve uygarlık biçimleri yaratarak kapitalizmin egemenlik alanını geniúletirler. Bu yalnızca ekonomik çıkar sorunu de ÷ildir; çünkü Gramsci Marksizm’in ekonomik indirgemecili÷ine kar úı çıkar ve daha önce de belirtildi ÷i gibi, hegemonyayı siyasal, kültürel ve toplumsal otorite olarak kavramlaútırır.72
Gramsci’nin hegemonya kavramı (ve kuramı) medyaya uygulandı ÷ında görülür ki medya, okuyuculara/dinleyicilere egemen sınıfın de÷erlerini aktaran bir araçtır. Medya genel olarak egemen yapıya ve egemen de ÷erlere kar úı olan ve bunları tehlikeye atan her türlü olaya kar úıdır. Kitle iletiúim araçları egemen temel de÷erleri kabul eder ve sa÷duyuya uygun olarak yani herkesin bildi÷i bir dünya tasarımı sunar. Sonuç olarak medya egemen de ÷erleri aktararak hegemonyayı yenide üretir. 73 Medya belli bir sınıf ittifakının yerine, bir bütün olarak hakim toplumsal ve ekonomik sistemin de÷erlerinin yeniden üretilmesi ve bu konuda rıza sa÷lanması açısından iúlev görür. Medya “herkesi anlaútı÷ı úeyin”in genel çerçevesine duyarlı oldu÷u sürece varolabilir ve bu da uzla úma’dır ve devlet’tir. E÷er medya özel bir partiyi ve onun düúüncelerini savunursa partizanlıkla suçlanır. Ancak bu parti ve partilerin çıkarları ve güçleri devletle çakıúır ve meúruluk kazanırsa medya tarafından desteklenir. Medyanın yansızlı÷ı; devletin dolayımını, yani özel çıkarların genelleútirildikten ve ulusun rızasını kazandıktan sonra meúrulaúan bir süreci gerektirir. Böylece özel çıkarlar genelle úir ve meúrulaúır, yöneten sınıfın genel çıkarları haline gelir. Hall devletin çatı úmalı konulardaki bu rolünden dolayı medyanın “devletin ideolojik aygıtı” oldu ÷unu söyler. Hall ve Kültürel 72 73
Cangöz, a.g.e. ,s.34–35. Yaylagül, a.g.e. , s.101.
27 Çalıúmalar medyanın bir partiyi, bir özel grubu me úrulaútırmasının yolu; o özel grubun çıkarlarını ortak duyuya, hakim de÷erlere, üzerinde uzlaúılan de÷erlere referansta bulunmasından geçti÷ini söyler. Üzerinde uzlaúılan de÷erler devlet de olabilir erkek egemen ideoloji de ya da beyaz ırkın üstünlü÷ü. Hegemonya kavramı Gramsci tarafından sınıf’a eklemlenen güç iliúkilerini açıklamak için kullanılırken; kültürel çalıúmalarla beraber cinsiyet, ırk, din, etnik köken ve anlama eklemlenen güç ili úkilerini açıklamak için kullanılmaktadır.
74
Gramsci, ça÷daú toplumsal güç/iktidar yapısını, siyasal, kültürel ve ideolojik kertelere iliúkin bir sorun olarak vurgularken, bu güç/iktidarın ortaya çıktı ÷ı özgün tarihsel koúullara duyarlı bir analizin öneminin altını çizmektedir. Gramsci, varolan kültür ve ideolojiyi reddetmek yerine, bu ideolojinin parçacı niteli ÷ini ortaya çıkaracak biçimde eleútirmek gerekti÷ini vurgularken, medya metinlerine yönelik görgül çalıúmaların gerekti÷i konusundaki vurguyu da örtük olarak beraberinde getirmi útir. Gramsci’ye göre “kültürü ansiklopedik bir bilgi, insanları da yalnızca dıú dünyadan gelen çeúitli dürtülere yanıt veren, kafaları bir sözlük sütunu gibi görgül verilerle ve bir yı÷ın ba÷lantısız ham malzemeyle doldurulacak alıcılar olarak görmek alıúkanlı÷ından kendimizi kurtarmamız gerekmektedir”.Gramsci, “Ya úamak yan tutmak demektir” derken, gerek tüm insani konumlara ili úkin gerekse araútırmacının bilgibilimsel konumuna iliúkin tavrını kesin olarak ortay koyar. Gramsci, bu tavrı ile de kültürel araútırmalar gelene÷i içinde yer alan kuramcıların toplumsal sorunlara yönelik tavırlarını etkilemiútir.75
Neo-Marksist gelenek içinde yer alan bir di ÷er düúünür ise Louis Althusser’dir .
Althusser, yapısalcı bir kültürel Marksizm’i savunur. Kültür, ideoloji, iktidar ve toplumsal yapı arasındaki iliúkiye vurgu yapar. Toplumsal iliúkilerde ekonominin tek belirleyici oldu÷u yönündeki yaklaúımı reddeden Althusser, devlet ve kültürel ya úam arasındaki iliúkilere dikkat çeker. Kapitalist devlet varolan sistemin yeniden üretimi için iki tip aygıt kullanır. Bunlardan ilki kaba güce dayalı fiziksel úiddeti kullanan asker, polis, mahkeme ve hapishane gibi kurumlardan oluúan Devletin Baskı Aygıtlarıdır. Bunlar her türlü eylemin bastırılması ve denetim altına alınması için kullanılır. økincisi ise egemen görüú ve düúüncelerin topluma 74 75
Da÷taú, (2003), a.g.e. ,s.29–30. M.Ayúe ønal, Haberi Okumak (østanbul: Temuçin Yayınları, 1996), s.62.
28 yayılmasını sa÷layan medya, e÷itim ö÷retim kurumları, kilise, aile ve siyasal partiler gibi Devletin ødeolojik Aygıtlarından oluúur. Bu kurumların hepsi devletin örgütlenmesi içerisinde yer alır. Devletin ødeolojik Aygıtları, insanların içinde yaúadıkları dünya ve toplum hakkında yanlıú fikirlere sahip olmalarına neden olur. 76 Louis Althusser’e göre ideoloji, toplumsal yaúantıyı farklı biçimde fakat her zaman ve her a úamada otomatik olarak etkileyen bir oluúumdur ve toplumsal pratik ile ideoloji iç içedir. ødeoloji tüm sisteme yayılmıú, toplumsal var oluúun her aúamasında yer etmiútir. Althusser, ideolojiyi gerçekli÷in çarpıtılmıú, yönlendirilmiú, dayatılmıú bir biçimi olarak tek bir öze indirgemenin yanlı ú oldu÷unu, aksine çarpıtılanın gerçeklik de÷il, insanın var oluú koúulları içinde karmaúık birçok prati÷in bileúiminde oluúmuú yaúamın biçimi oldu÷unu savunur. ødeolojinin tarihi, yoktur; her pratik belirli dönemlerde farklı yapılarla eúleúir ve farklı biçimler alır. Özne, ideolojini kurucusudur. Çocu÷un özne olarak ça÷ırılması do÷umuyla aileden baúlar, aile yapısıyla belirlenir; daha sonra toplum onu kendinden beklenen role hazırlar. Bu böyle ya úamla birlikte sürüp gider. Althusser’in ana tezleri: a)ødeolojini tarihi yoktur; b)ødeoloji bireylerin gerçek varoluú koúullarıyla aralarındaki hayali iliúkiyi temsil eder; c)ødeoloji bireyleri özne olarak ça÷ırır, biçiminde özetlenebilir. 77
Neo-Marksist düúünürler arasında yer alan Althusser’in medyayı devletin ødeolojik aygıtı olarak belirtmesi ve tanımlaması; Gramsci’nin hegemonyanın medya aracılı ÷ıyla kurulup yeniden üretildi÷i görüúü kültürel çalıúmaların ve medya araútırmalarının önemli dayanak noktalarındandır.
øngiliz Kültürel Çalıúmaları’nın önemli bir temsilcisi olan Stuart Hall da, ideolojiyi anlamlar çerçevesinde geçen bir mücadele alanı olarak görür. Bu ba ÷lamda Gramsci’nin bireylerin kendi konumlarının bilincine vardıkları, mücadele ettikleri bir alan olarak gördü ÷ü ideoloji nosyonuna dayanır. Hall, ideolojinin kökenlerini bulmaktan ziyade somut etkilerini tanımlamaya çalıúır.78
Hall’a göre 20.yüzyıl ileri kapitalizminde, medya nicel ve nitel olarak kültürel alanda belirleyici ve tanımlayıcı bir yere sahiptir. Medya ekonomik, teknik, toplumsal ve kültürel 76
Yaylagül, a.g.e. s.104–105. Tekinalp ve Uzun, a.g.e. , s.171. 78 Da÷taú, (2003), a.g.e. ,s.14. 77
29 kaynaklardan ayakta kalabilmi ú daha eski ve daha geleneksel kanallardan önemli bir dilimin yönetimini ele geçirmiú ve toplumsal bilginin üretimi ve tüketimi medyaya muhtaç duruma gelmiútir. Böylece medya kültürel ve ideolojik alanı kolonile útirmiútir. Toplumsal gruplar ve sınıflar üretici iliúkilerinde olmasa da toplumsal iliúkilerinde giderek parçalanan ve farklılaúan bir yaúam sürdürürken medyada grupların ve sınıfların öbür gruplara ve sınıflara ili úkin yaúam, anlam, pratik ve de÷er ‘imgesi’ inúa etmenin temelini sa÷lamaktadır.79 Hall’un “Encoding-Decoding” adlı klasikleúen makalesinde geliútirdi÷i modele göre, televizyon haberleri basitçe olan biteni anlatmamaktadır. Medya bir hammadde olan olayı, bir ürün olan habere dönüútüren kurumsal ajandır. Neyin haber de÷eri taúıdı÷ına karar veren zımni mekanizmalar, ideolojik ve mesleki kodlar vardır; haber ya da enformasyon her zaman bu kodlar içinde üretilmekte ve iletilmektedir. 80
Medya, iletilerin üretilmesi için toplumsal, ekonomik ve teknik olarak örgütlenmi ú aygıtlardır. Sembolik iletilerin üretimi, geniú bir úekilde anlam ileten göstergeler sistemi olarak anlaúılan dilin aktarımından geçmeksizin gerçekleútirilemez. Olaylar kendi baúlarına anlam iletmez. Olayların, ister gerçek ister kurmaca olsun, anla úılabilir kılınması için sembolik biçimlere dönüútürülmesi gerekir. Bu iúleme kodlama adı verilir. Kodlama, olaylara anlamlar yükleyen kodları seçmek, olayları kendilerine anlam yükleyen göndergesel bir ba÷lama yerleútirmek demektir.81
Çoban’ın da belirtti÷i üzere, bir iletinin anlamlandırılması kodlar yoluyla gerçekle úir ve bu kodlar iletileri oluúturan göstergelerin seçilmesi ve bir araya getirilmesine yararlar. øletilerin anlamlandırılması sürecinde kodlama ve kodaçım önemli anlardır. Bu süreç ve anlar toplumsal yaúamdan, üretim iliúkilerinden, üretim ve di÷er gerçekliklerden ayrı ele alınmaz. Bu ba÷lamda Hall’ın belirtti÷i gibi kodlama-kodaçım sürecinde temeli teknik iç yapı (dilsel, iletiúimsel edinç ve edim), üretim iliúkileri ve bilgi yapısı (dünya bilgisi) oluúturur. Kodlama sürecinde bu temellere dayanılarak verici- kodlayıcı anlamlı bir söylem kullanarak iletiyi alır ve çözümler. Anlamlı bir iletiúim olabilmesi için kodlama ve kodaçım sürecinde aynı kodun kullanılması gerekir, ancak bu süreçler simetrik bir benzeúim göstermezler. Benzeúme dereceleri vericinin ve alıcının bireysel yapısına (ideolojik bilinç, dil bilgisi, dünya bilgisi vb.) 79
Stuart Hall, “Kültür, Medya ve ødeolojik Etki”,, Medya øktidar ødeoloji. Derleyen ve Çeviren: Mehmet Küçük (Anakara: Ark Yayınevi, 1999b), s. 200. 80 Mahmut Mutman, “Televizyonu Nasıl Sorgulamalı” Toplum ve Bilim (67 Güz 1995), s.28. 81 Hall, (1999b), a.g.e.,s.204.
30 ba÷lıdır. Bir iletinin oluúturulması ve aktarılmasında kullanılan kodlar bu kodu alan ve açan grubun kullandı÷ı kodlardan farklı ise iletinin anlamı tamamen de÷iúir. Yanlıú anlama ve iletinin aktarılmasında yaúanan kırılmalar iletiúimsel de÷iúim sürecinde iki taraf arasındaki “denklik yoklu÷undan” kaynaklanır. Gerçeklik dilin dı úındadır, ancak dil yoluyla anlaúılır, bildi÷imiz ve söyledi÷imiz her úey, söylem alanında ve söylem tarafından üretilir. Söylemsel bilgi ‘gerçek’in dilde úeffaf bir temsilinin ürünü de÷il, fakat gerçek iliúkiler ve durumlarla ilgili dilin ifadesinin bir ürünüdür. Sonuçta kodlama i úlemi olmayan anlaúılır bir söylem yoktur. ønsanların nasıl bir eylem içerisinde olacakları eylemin ve eylem içerisinde bulundukları durumların nasıl tanımlandı÷ı ve anlamlandırıldı÷ına ba÷lıdır. Bu yüzden bazı belli eylem, olay ve ko úullar birbirine kar úıt ideolojilerin çatıútıkları durumlarda “tekrar tekrar özel úekillerde anlamlandırılır”. Bu çatıúmada söz konusu olan ideolojik bir iktidar –olayları belli bir yönde anlamlandırma iktidarını ele geçirme- mücadelesidir. Anlamlandırma prati÷inin ele geçirilmesi mücadelesi ideolojiler için oldukça büyük bir önem taúır, ideolojiler bu süreçte birçok sürece müdahale eder ve sonuçlarını etkiler. “Olayların anlamlandırılması, u÷runa mücadeleye girilen úeyin bir parçasıdır çünkü anlamlandırma kolektif toplumsal anlamların yaratıldıkları araçtır”. Burada önemli olan rızanın üretilmesinde etkin olarak kullanılan bu araçların iletiúim etkinlikleri içerisinde çoklu iletiúim aygıtlarını kullanarak toplumsal rızanın sa÷lanmasıdır. Rızanın sa÷lanmasında etkili olan devletin ideolojik aygıtları iktidarın söylemini kullanarak özneleri úekillendirir, anlamlandırmanın iúlevlerinden birisi de söylemin baúvurdu÷u bu öznelerin inúa edilmesidir. Bu inúadan sonraki süreç ise öznelerin ideolojik merkezlerce örgütlenmesi ve bilinçlerinin biçimlendirilmesidir, bu da ideolojiler arasında bir mücadelenin do÷masına neden olur. 82
82
Barıú Çoban, “Söylem, ødeoloji ve Eylem: øktidar ve Muhalefet Arasındaki Mücadeleyi Çözümleme Denemesi,” Söylem ve ødeoloji Mitoloji, Din ve ødeoloji. Derleyen: Barıú Çoban ve Zeynep Özarslan (østanbul: Su Yayınevi, 2003, s. 250–251.
31
1.1.3.2. Kültürel Bir Forum Olarak Medya
Medya ve kültür neyi nasıl algılayaca ÷ımızın, anlayaca÷ımızın, anlataca÷ımızın bütün araç ve gereçlerinin; yol ve yöntemlerinin ortak adıdır. Biri di ÷erinden ba÷ımsız düúünülemez. Biri di÷erini etkiler ve belirler. Biri di÷erinin içinde yer alır. 83
Medya yeni kültürel biçimlerin yaratılmasına katkıda bulunur. Ama aynı zamanda hâlihazırda var olan kültürlerden etkilenir ve onlara tepki gösterir. Yerle úik bir kültürel çerçeve içinde yeni bir kültürel çerçeve oluúturarak iúlev görür.84
Kültür ve iletiúim kavramları arasındaki iliúki, modern iletiúim araçlarının rolü konusundaki çalıúma ve araútırmaların rolüne iliúkin tartıúmanın odak noktasını oluúturmaktadır. Kültür, ritüelleriyle, deneyimlerle ve gündelik hayatın pratikleriyle a úa÷ı kültürden yüksek kültüre, seçkinciden popülere de ÷iúen be÷enileri içeren sanatsal alanı ifade eder. øletiúim, hem kiúiler arası hem de kitle iletiúim ba÷lamında dili, yazıyı, sesi ve görüntüleri kullanan tüm söylemleri içerir. øletiúim örüntüleri, kültürel biçimler ve toplum arasındaki ba÷lantıyı oluútururlar. Do÷al dillerden en geliúkin teknolojik medyaya kadar tüm iletiúim araçları, toplumsal ve maddi koúulları izlemezler, tam tersine bu koúulların yaratılmasına katkıda bulunurlar. øletiúimin bir ö÷e olarak yer almadı÷ı hiçbir toplumsal örgütlenme veya toplumsal üretim biçimi düúünmek mümkün de÷ildir.85
Modern
iletiúim
araçları
asla
toplumsal
yapılar
ve
pratikler
alanı
dıúında
kavramsallaútırılamazlar, çünkü giderek artan oranda bu alanın bir parçası haline gelmektedirler. Günümüzde iletiúim kurumları ve iliúkileri toplumsal alanı tanımlıyor ve inúa ediyor; siyasal alanın inúasına yardım ediyor; üretken ekonomik ili úkileri dolayımlıyorlar;
83
Sadık Güneú, Medya ve Kültür Sessiz Yı÷ınların Kültürel øntiharı ( økinci Basım. Ankara: Vadi Yayınları, 2001), s.121. 84 Knut Lundby ve Helge Ronning, “Medya Kültür øletiúim: Medya Kültürü Aracılı÷ıyla Modernli÷in Yorumlanıúı,” Medya Kültür Siyaset. Derleyen: Süleyman ørvan (Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997,s.13.) 85 Lundby ve Ronning, a.g.e., s.15.
32 modern endüstriyel sistemler içinde “maddi bir güç” haline geldiler, bizatihi teknolojik olanı tanımlıyorlar; kültürel olana hükmediyorlar. 86
Modern medyanın büyük kültürel i úlevlerinden birincisi: Baúkalarının dünyalarını, yaúanan gerçekliklerini algıladı÷ımız ve onların hayatları ile bizimkilerini kavranabilir bir bütünün dünyası halinde, bir yaúanan totalite halinde hayali olarak yeniden in úa etti÷imiz toplumsal bilginin, toplumsal imgenin sa÷lanması ve seçmeci inúasıdır.87 Medya bu iúlevini yerine getirirken birtakım kavramları “verili” olarak sunar. Bunda hiç ku úkusuz yaúanılan toplumun de÷erleri, adetleri, genel düúünce ve inanç úekli kısacası kültürü büyük bir etkendir. Örne÷in ataerkil toplum yapısı ve bakıú açısı kadın ile ilgili hazırlanan haberlerin dilinde önemli ölçüde belirleyicidir.
Ayúe Durukan BøA Haber Merkezi’nde 06 Haziran 2005 tarihinde yayınlanan “Medya Kadın Cinayetinin Teúhircisi” baúlıklı haberinde namus bahanesi ile iúlenen cinayetlerin medyadaki sunumunun sorumsuzca ve reyting kaygısıyla yapıldı ÷ını öne sürmektedir. Konu ile ilgili olarak Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu’nun yaptı÷ı araútırmaya da yer verilen yazıda Fonun østanbul Barosu’nun vardı÷ı sonuç ise “Medya cinayetleri derinlemesine incelemiyor, teúhir ediyor” úeklinde idi. Araútırmada medyanın namus bahanesi ile i úlenen cinayetlerdeki olumsuz rolüne dikkat çekilerek , namus bahaneli cinayetlerin nedenleri ile ilgili görü úme yapılan kiúilerin konu ile ilgili olarak medyanın rolüne ili úkin görüúlerine de yer verilmiútir. Kendileriyle görüúme yapılan kiúilerin medyanın rolünü provokatif, ayrımcı olarak tanımladı÷ı; medyanın konuyu derinlemesine inceleyen ve soruna çözüm önerileri getiren bir mekanizma olmasından çok sadece teúhir edici bir araç olarak görüldü÷ü ortaya çıkmıútır.88 Haberlerde úiddete maruz kalanların öyküsü yazılırken bu kadınların kimliklerine, i úlerine vs. gönderme yapmak yerine yine onarlın güzelli ÷i, gençli÷i, eú ve anne olmaları, kadersizli÷i vurgulanır. ùiddete maruz kalma nedenleri zaman zaman ön plana çıkarılarak úiddet haklılaútırılır. ùiddet eyleminin aktörü erkek ve erke ÷in içinde yetiúti÷i toplumun erkek egemen de÷erleri sorgulanmaz. Medya haberleri bu olayları ev içinde ya úanabilecek küçük tatsızlıklar úeklinde, ailenin iç iúleri olarak kavrayarak kadınların özel hayatlarının politik oldu÷unu görmezden gelir. ùiddet aile içinde de÷ilse de bu sefer medya kadını 86
Stuart Hall, “ødeoloji ve øletiúim Kuramı,” Medya Kültür Siyaset. Derleyen: Süleyman ørvan (Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997,s.83–84.) 87 Hall,(1999b) a.g.e, s.233. 88 www.bianet.org
33 kurbanlaútırmaya, úiddet uygulayanı ise canavarlaútırmaya, sapkınlaútırmaya çalıúır. Bu da okuyucu / izleyiciyi kadına yönelik úiddetin kökenlerini ve yaygınlı÷ını sorgulamaktan alıkoyar. Yazılı basında kadına yönelik úiddet haberleri, gazetelerin üçüncü sayfalarında yo÷unlaúır. Özel olanın politik olarak görülmedi ÷i, bir toplumsal olgu olan úiddetin kiúisel bir sorun olarak ele alındı÷ı bir polis- adliye vakası olarak nitelendirildi÷i bu haberler de olay magazinleútirilir ve haber verme açısından klasikleúmiú kurallara bile uyulmaz. Kadına yönelik úiddet biçimlerinden öldürme, basında en çok kar úımıza çıkan úiddet türüdür.89 Özellikle son zamanlarda namus bahanesi ile i úlenen cinayetler kadına yönelik en acımasız úiddet türü olarak büyük bir artıú göstermiútir. Bu konu ile ilgili haberler incelendi÷inde de kadınların ço÷unlukla kurban olarak gösterildi ÷i, fakat asıl sorunun (erkek egemen sistem) kökenlerine inilmedi÷i görülmektedir. Asıl temsil edilen kadının çaresizli÷i, zavallılı÷ı ve hatta ço÷u zamanda bunu hak etmi ú olma durumudur.
1.1.3.3. Kültürel Bir Metin Olarak Haber
Haber, farklı iletiúim araçlarının ortak paydası, hepsinde yer alan bir türdür. Haber tüm medya türleri içinde özel bir konuma sahiptir. Roman, hikâye, úiir gibi edebi türlerden haber bir yönüyle farklıdır. “Haber” dili ve söylemi profesyonel ilkelere dayanması gereken tek metindir.90 Haberi haber yapan kurallar (5N+1K ve ters piramit gibi) nedeniyle bizler gündelik hayatımızda edindi÷imiz bilgileri do÷rulamak için, di÷er televizyon programlarından daha çok ciddiye aldı÷ımız, haber programlarına yöneliriz. “Haberlerde gördüm ya da okudum” gibi ifadeleri kullanarak haber programlarına olan inancımızı göstermiú oluruz.
Haberlerde kar úısına çıkan içeriklerle, toplum bir iliúkiye girer. Kazalar, ölüm haberleri, kavgalar, tartıúmalar, aúklar, iktidar mücadeleleri, geçim derdi vb... konulu haberler insanlara içinde yaúadı÷ı gerçekli÷in de÷erlerini, de÷erleri tehdit edenleri, normal ve anormal olan arasındaki ayrımı, kabul edilebilir olan ve kabul edilemez olanlar arasındaki ayrımı, kabul edilebilir olan ile kabul edilemez olanlar arasındaki sınırları, gücün mücadele tarzlarını göstermektedir. Bu gösterimi, toplum kendisine yapmaktadır. Toplum, kendisine kendisini göstermektedir. 89
Toplum/toplumsal,
ne
oldu÷unu
haber
yoluyla
“bilmektedir”.
Mine Gencel Bek ve Mutlu Binark, Medya ve Cinsiyetçilik ( Ankara: Anakara Üniversitesi Kadın Sorunları Araútırma ve Uygulama Merkezi, 2000), 12–13. 90 ønal,a.g.e,s.23.
34 Toplum/toplumsal, haber içeriklerinde kar úına çıkanları olumsuzladı÷ı ölçüde,”bu ben/ biz de÷ilim/z” diyerek yadsıdı÷ı ölçüde kendisini bilgisini edinmektedir. Haberde kar úına çıkan türlü türlü olumsuz içerik, toplumsala kendi pozitivitesini vermekte, toplumsalı olanaklı kılmaktadır. Ancak elbette haberde olumsuzladı ÷ından kaçınaca÷ı anlamında de÷ildir toplumsalın haberle iliúkisi. Kaçınmaya çalıútıkça yakalanaca÷ı ve yaklaúaca÷ı bir dünyadır haberin dünyası. 91
Haber üretim pratikleri yapılandı÷ı için haberin de yapılanmıú bir bilgi türü oldu÷u görüúü, haber kuramcılarını, üretim süreçlerinin yanı sıra, bir metin olarak haberde hangi ö÷elerin birbiriyle ne tür iliúkilerle sürekli yapılandırıldı÷ını incelemeye yöneltmektedir. Yani haber, yapılanmıú bir metin olarak çözümlenmeye alınmaktadır. Kültürel Çalı úmalar’da kar úılı÷ını bulan bu ilgi alanı, hayatı yaúandı÷ı gibi anlamaya yönelik bir kaygıyla, belirli toplumsal formasyonlarda yaúanan deneyimin karmaúıklı÷ını gözeterek ve ideolojiyi dinamik bir toplumsal pratik olarak merkezi bir yere koyarak geli úme gösterdi. Yani anlam ve ideoloji konusu, indirgemeci olmayan bir biçimde birbiriyle ba ÷lantılı kılınmaya çalıúıldı. Toplumsal yapı denilen úeyi de, kültürün ve ideolojinin üretti÷i anlamların yeri olarak görüyordu. 92
Kültürel Çalıúmalar yaklaúımında, ideolojinin, toplumsal anlamın oluúturucusu olarak bir öznenin inúa edilmesine yönelik oldu÷u vurgusu, onun bazı aygıtlarda somut hale geliúinin incelenmesini olanaklı kılmıútır. Bu aygıtların baúında, kitle iletiúim araçları gelmektedir. Kitle iletiúim araçları, yani medya belirli türden güç iliúkilerinin yeniden üretimi için hangi anlamların ve dolayısıyla da hangi öznelliklerin in úa edildi÷ini analiz etmeye olanak sa÷layan alanlar olarak yo÷un ilgiye mazhar olmuútur.93
Kültürel çalıúmaların ortaya çıkıúı içinde güç/iktidar sorununun kavramsallaútırmasında temel paradigmayı “egemen ideolojinin” metinlerde kurulması ve alımlama sürecinde metinlerin baúat konumunun sorgulanması oluúturmaktadır.94
91
Çiler Dursun, “Haberde Gerçekli÷in ønúa Edilmesi Ne Demektir?,” Haber Hakikat ve øktidar øliúkisi. Derleyen.: Çiler Dursun (Ankara:Elips Kitap, 2004, s.59.) 92 Aynı, s.45–46. 93 Aynı, s.49. 94 ønal,a.g.e .,s.91.
35 Haber medyası, toplumsal güç/iktidarın kuruldu÷u, inúa edildi÷i araçlardır. Günlük pratikler, zamansal ve mekânsal sınırlamalara kar úı haber üretimi, profesyonel ideolojilerin sınırlarını çizdi÷i “gerçeklik” sorunsalı içinde kalmakta ve kapitalist ekonomi içinde kar eden kuruluúlar olarak haber medyası, toplumsal dördüncü güç olmak yerine, varolan güç/iktidar iliúkilerinin sürdürülmesinde güç/iktidar sahibi kiúi ve kurumlara ba÷ımlı bir konumda kalmaktadır.95 Stuart Hall, Althusser’i takip ederek medyanın gerçe÷i inúa etmesine ra÷men gerçe÷i yansıtıyormuú gibi yaptı÷ını belirtir. Stuart Hall (vd.1978) Policing The Crisis adlı eserinde medyanın anlam üretme prati÷ini, Gramsci’nin hegemonya kuramı ve Althusser’in medyayı göreli özgürlük tanıyan ve egemen ideolojinin yeniden üretilmesinde “devletin ideolojik aygıtları” olarak çalıúan (ve bu kavram çerçevesinde) Marksist kültürelci bir perspektifle analiz etmiútir. Hall’a göre medya egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden yorumları yeniden üretme e÷ilimindedir. Fakat bu yorumlar aynı zamanda ideolojik mücadele alanıdır. Medyanın anlamlar sistemi göreli olarak otonom olarak görülür. “Haber” olayları tanımlayarak önemli bir rol oynar. Fakat medya, hükümet ve di ÷er kurumlar gibi yetkili kaynaklara göre ikincil tanımlayıcıdırlar. Çünkü medya kaynak olarak önce bu kurumlara baúvurur. Dolayısıyla medya haberin ikincil tanımlayıcısıdır. Medya ayrıca kamuoyunu sesi olma ve kamuoyunun terim, kavram ve deyimlerini kullanarak uzla úımsal bakıú açısının güçlendirilmesini sa÷lar.96 Van Dijk, haberi bir söylem olarak ele alır. Haberin söylemini de toplumda var olan egemen söylemlerin bir ürünü olarak görür. Hall ise, egemen söylemlerin haber metni içinde yeniden kuruldu ÷unu söyler. Her ikisinde de vurgulanan haberin söyleminin egemen söylemlerden, yani güç/iktidar sahibi kurum ve kurulu úların söylemlerinden ba÷ımsız olmadı÷ıdır. Haber seçilmiú “öteki” kiúilerin görüúlerinin sunumuna dayanır. Bu kiúiler iktidar sahibi kurumların görüúlerini yansıtır. Hall, bu kiúileri “birincil tanımlayıcılar” olarak niteler. Gazeteciler ise birincil tanımlayıcıların oluúturdukları durum tanımlarını halkın diline dönüútüren “ikincil tanımlayıcılar”dır. 97
Kültürel çalıúmalar yaklaúımı iktidarı, maddi koúullardan ba÷ımsız olarak ortaya çıkabilen söylemsel bir pratik olarak açıklamaktadır. Aynı zamanda kadının toplumsal konumunu açıklamada maddi ve kültürel koúulları birleútirmeye çabalamaktadır. 98 Özellikle kadın odaklı
95
ønal, a.g.e.,s.75 Stuart Hall ve di÷erleri, “Policing The Crisis,” News: A Reader. Ed.:Howard Tumber (Great Britain: Bath Press, 1999, s.249-256.) 97 ønal,a..g.e.,s.97-98-99. 98 Zoonen, a.g.e. ,s.311. 96
36 olarak yapılan haberler göz önüne alındı ÷ında iki önemli kavrama daha de÷inmek gerekmektedir. Bunlar toplumsal cinsiyet ve ataerkillik kavramlarıdır.
Althusser’in devletin ideolojik aygıtlarından biri; Gramsci’nin ise hegemonyanın üretilmesinde önemli bir rol atfetti÷i medya, özellikle kadın odaklı haberler hazırlarken toplumsal cinsiyet kavramsallaútırması ve ataerkil yapının etkisinde kalmakta mıdır? Bu sorunun cevabını vermeden önce bu iki kavrama de ÷inmek gerekmektedir.
Toplumsal cinsiyet kadınların ve erkeklerin toplumdaki rol ve davranı úlarını tanımlar. Toplumsal cinsiyet erillik ve diúillik olarak nitelendirilen toplumsal ve kültürel kiúilik özelliklerini tanımlamada kullanılmaktadır. Örne÷in duygusal olma, zayıf olma, pasif olma ve ba÷ımlı olma gibi özellikler daha çok di úilik özellikleri olarak görülürken güçlü olma, cesur olma, hırslı olma, saldırgan ve ba÷ımsız olma gibi özellikler daha çok erillik özellikleri olarak görülür.99
Toplumsal
cinsiyet
rolleri
sosyal
yaptırımların
üretimidir
ve
etkileúimle
yapılandırılmaktadır. ønsanın çevresindekilerle etkileúimde bulunması sahip oldu÷u temel do÷asını kazanmasını sa÷lar. Bu yüzden, bireyler toplumsal cinsiyet rollerini olu útururken sorumlulukları nedeniyle sosyal iliúkilere baúvururlar. Böylece, kendilerinin ve di÷er toplum bireylerinin toplumsal cinsiyet rolleri ile ilgili imalarına dikkat etmeye baúlar baúlamaz kendilerini düzenleyen bir süreç içine girerler. Bu süreç toplumsal cinsiyet rolü kimliklerinin bireyler için önemli oldu÷u ve sürdürülmesi gerekti÷ini de ortaya çıkarmaktadır. Bu da, toplumsal cinsiyet rollerinin onaylanması için davranıúları ö÷renmeyi gerektirmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerinin içeri÷i, birbiriyle iliúkili erkeklik ve kadınlık kavramlarının kapsamlarından oluúmaktadır. Toplumsal cinsiyet iliúkileri, tarihsel ve sosyal iliúkilerin uygun bir duruma getirilerek üretilmesidir. Kadınlık ve erkeklik rolleri birbiriyle iliúkili yapılardır; her birinin tanımı di÷erine ba÷lıdır. Kadın ve erkek tanımlarının bazı evrensel karakteristikleri olmasına ra÷men, hem erkekli÷in hem de kadınlı÷ın sosyal yapısı di÷erinin referansı olmadan anlaúılamamaktadır. Bu ba÷lamda kadınlık ve erkeklik kavramlarının toplum tarafından simgesel olarak üretildi÷ini söylemek mümkündür. Lloyd, erkek ve kadınlı ÷ın simgesel içeri÷inin toplumsal olarak inúa edilmiú olan cinsiyet ile etkileúim içinde oldu÷unu ve bunun 99
Su÷ur ve di÷erleri, a.g.e. , s.2.
37 do÷ru bir biçimde anlaúılmasının erkek kadın ayrımının simgesel yönü ile kavranabilece ÷ini belirtmektedir. Böylece, biyolojik cinsiyet ile varolan birey toplumsal cinsiyetini içinde yaúadı÷ı toplum ve kültür ile oluúturmaktadır. Toplum bireye kadınlık ve erkeklik kavramlarının gerekliliklerini yerine getirmesi için kendi içinde olu úturdu÷u simgeleri iletmektedir. Bireyler etkileúim içinde bulundu÷u topluma sorumlulukları nedeniyle kendileri için uygun görülen toplumsal cinsiyetin gerekliliklerini yerine getirmektedir. 100
Kitle iletiúim araçları, ataerkilli÷in ve toplumsal cinsiyetin yeniden üretildi÷i en önemli araçlardan bir tanesidir. øletiúimin olmazsa olmaz aracı olan dilin iktidarların bir mücadele alanı oldu÷u düúünülürse, haberin dilinin de bu anlamda ayrı bir öneme sahip oldu ÷u söylenebilir.
øletiúimin yegâne aracı úu ya da bu dil oldu÷una ve bu dil(ler) de ataerkil dünya kurgusunun temelini oluúturdu÷una; medya çalıúanları bu egemen söylem içinde kimliklenip, bu söylem içinde biçimlenen gazetecilik kodların ö÷rendiklerine göre; ayrıca yaygın olarak egemen ekonomik, siyasal, askeri iktidar merkezleri ile iç içe geçmi ú olduklarını da hesaba katarak yaygın-medyanın belirli bir temsil stratejisinin bulundu÷u söylenebilir.101 Herhangi bir görüú, bir davranıú kalıbı, bir duygu ya da bir kimlik grubuna ili úkin olarak sahip oldu÷umuz de÷er yargıları ve /veya stereotiplerin oluúmasında úüphesiz birincil etken do÷rudan deneyimleme ya da kiúiler arası iletiúim kanallarıyla elde edilen bilgilerdir. Ancak, özellikle de yüz yıldan bu yana geli úen enformasyon ve iletiúim kanalları aracılı÷ıyla yaygınlaúan temsillerin de bu süreçte çok önemli oldu ÷u bilinmektedir. Bu nedenle medyada kadınların nasıl temsil edildikleri önemlidir. Kadınların temsil edilme biçimleri, medyanın sadece kadınlara de÷il dünyaya nasıl baktı÷ını ele verir, bu bakıúı meúru kılar ve toplumun kadınları o úekilde algılaması yönünde de bir biçimlendirme iúlevi görür.102
Haberlerde ataerkinin temsil stratejileri üzerine geli útirilen “fallusmerkezlilik” bu konu ile ilgili eleútirel bir kavramdır. Fallusmerkezlilik kavramı esas olarak kadının kimli ÷ini 100
Özlem Emine Ataman, “Sinemada Toplumsal Cinsiyet Rolleri: 1980–1990 Yılları Arasında Türk Sineması’nda Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Sunumu.” (Yayınlanmamıú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002), s.8–9. 101 Sevda Alankuú , “Neden Kadın Odaklı Habercilik ?” Kadın Odaklı Habercilik. Derleyen: Sevda Alankuú (østanbul: IPS øletiúim Vakfı Yayınları,2007).s.35. 102 Aynı, s.154.
38 tanımlayan ve onu gündelik hayata bir kimlikle yerle útiren dilin (ve onun bütün anlatılarının ve edimlerinin), erke÷in temsil etti÷i bir sözde-cinsel üstünlük dolayımıyla kadın üzerinde kurmuú oldu÷u iktidarı anlatan eleútirel bir kavramdır.103
Fallusmerkezcilik, basitçe erkek üstünlü÷ü veya “fallus”un yüceltilmesi demek de ÷ildir. Irigiray’a göre fallusmerkezcilik ‘felsefi ve teorik metinlerde ve söylemlerde kadının veya kadınsı
olanın
erke÷e
ve
erkekli÷e
ba÷ımlı
olarak
tanımlanması’
durumudur.
Fallusmerkezcilik, aynılık mantı÷ına bir örnektir. Her úeyin, erkek modeli ile olan, aynılık, kar úıtlık ve tamamlayıcılık iliúkisi ile de÷erlendirildi÷i kültürel ve temsili bir asimilasyon sürecidir.104
1.1.4. Feminist Açıdan Haber Okunuúu
1970’lerden itibaren feminist söylemlerin yaygınlaúmasında medyanın önemli bir rolü oldu. Bu dönemden önce yapılan feminist ara útırmalar medyanın anti-feminist oldu÷unu ileri sürüp, kadınları geleneksel rolleriyle temsil ederek ataerkil de ÷erleri yeniden ürettikleri için popüler kültür ürünlerini epey eleútirdi. Bu bakıú açısı medyayı, stereotip imajlar üreten bozuk, çürümüú bir sistem olarak görmekten kaynaklanır. Ancak 1980’lerden beri kültürel çalıúmaların ve yapısalcılık sonrası teorilerin gösterdi÷i gibi, 20. yüzyılın sonlarına do÷ru, bu çürümüúlük nosyonu kültür endüstrilerinin ve politikanın iúleyiúini maskeleyen bir hal aldı. Her çeúit metin, bilgi ve politik uygulama, kültür endüstrilerinin rekabet halindeki ekonomik, politik ve sosyal alanları içerisinde yapılandırıldı. Bazı feminist araútırmacıların da belirtti÷i gibi, popüler kültürü yalnızca kapitalist ve ataerkil sistemlere hizmet etti ÷i gerekçesiyle bir kenara bırakıp önemsememek yeterli de ÷il, çünkü popüler kültür aynı zamanda baskın ideolojilere kar úı koyan anlamların üretildi÷i bir mücadele alanı. 105
Kültürel araútırmalar alanında popüler kültüre ba÷lantılı olarak yapılan ilk çalıúmalar 19. yüzyıldan kalma kategorileri kullanıp sınıfsal farklılıkları teorikleútirmeye çalıúırken, 103
Alankuú , a.g.e., s.30. Asena Günal, “Irigiray’ın Beden Simgeseli Üzerinden Feminizmde Özselcilik Tartıúması,” Toplum ve Bilim, Sayı No:75,(Kıú 1997), s.146. 105 Süheyla Kırca, “Kadın Dergileri: Popüler ve Politik Söylemin Buluútu÷u Yer,” Kurgu Dergisi, Sayı:17, (2000), s.143. 104
39 seçtikleri kültürel biçimlerde kadını marjinalleútirip, buldukları sonuçların da tipik iúçi sınıfını temsil etti÷ini ileri sürmüúlerdir. Bu çalıúmalar, 1970’lerde Birmingham Üniversitesi’nde kurulan Ça÷daú Kültürel Çalıúmalar Merkezinin popüler kültür alanındaki araútırmalarını biçimlendirmiútir. Feminist araútırmacılar alt-kültür ve medya alanında yapılan erken dönem çalıúmalarını, analizlerinde kadınları ve genç kızları dı úarıda bırakıp marjinalleútirdikleri için eleútiriyordu. Feministlerin tepki gösterdikleri di÷er bir alan ise bu araútırmaların sadece erkeklere hitap eden popüler kültür biçimlerini, dolayısıyla, erkek izleyicileri ve okuyucuları kapsaması oluyordu. Bu eleútiriler paralelinde yapılan çalıúmalarda kadın ve erkek kimlikleriyle, medya, politika ve toplum arasındaki ili úkilerin altı çizilmekteydi. Ayrıca, medya ürünlerinin üretim ve tüketiminde ‘toplumsal cinsiyet’ kavramının yapısal bir unsur olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla bu kavramın analitik bir kategori olarak medya analizlerine dahil edilmesi savunuluyordu. Feminist ara útırmacılar medya metinlerini toplumsal cinsiyet, kadınlık ve ideal kadın imgelerinin tanımlanıp sunuldu ÷u bir alan olarak gördükleri için bu metinleri incelemeye aldı ve kadınlara yönelik popüler kültür biçimlerinin, örne÷in diziler, kadın dergileri, aúk romanları, reklâmlar ve bazı film türleri gibi, önemini vurguladı. Üniversitelerde kadın araútırma programlarının kurulmasıyla birlikte, bu alanda yapılan çalıúmalar artan bir hız kazanırken, kültürel çalı úmalar ve medya araútırmalarında da bu popüler kültür formları kayda de ÷er çalıúma alanları olarak önem kazandı. 106
Medyaya yönelik feminist bakıú açılarını irdelerken kendi aralarında da birtakım farklılıklar oldu÷u göze çarpmaktadır. Çalıúmanın daha önceki bölümlerinde de de ÷inildi÷i üzere feminist ideolojide belli baúlı üç baúlık altında durulmuútur. Liberal, radikal ve sosyalist feminizm olmak üzere. Görüldü÷ü üzere feminist söylem arasındaki bu farklı bakıú açıları, feminist haber okumalarının da kendi arasında de÷iúik úekillerde yapılmasına neden olmuútur.
Liberal feminist söylem ve bunun çevresinde geli útirilen medya analizlerinde cinsel rol stereotipleri, cinsiyete uygun davranıú reçeteleri, dıú görünüú, ilgiler, yetenekler ve özanlayıúları medya çözümlemelerinin merkezinde yer almaktadır. Çok sayıdaki nicel içerik çözümlemesi, kadınların medya da nadiren göründü ÷ünü ortaya koymuútur; medya da göründüklerinde de ya eú, anne, kız evlat, kız arkada ú olarak; ya geleneksel kadın mesleklerinde (sekreter, hemúire, kabul görevlisi) çalıúırken; ya da seks aracı biçiminde 106
Kırca, a.g.e. ,s. 145.
40 gösterilmektedirler. Genellikle genç ve güzeldirler, ancak çok iyi e ÷itim almamıúlardır. Medya ve aile çocuklara, özellikle kendilerine uygun cinsiyet rollerini ö ÷retmekte ve uygun davranıúlar kar úılı÷ında da onları simgesel olarak ödüllendirmektedirler. Medyanın cinsiyet rolleri ile ilgili stereotipleri sürekli kullanmasının, bu stereotiplerin egemen toplumsal de÷erleri yansıtmasından ve erkek medya yapımcılarının da bu stereotiplerden etkilenmesinden kaynaklandı÷ı düúünülmektedir. Liberal feminizmin önerdi÷i çözümler iki parçalıdır: kadınlar toplumda daha eúit konumları elde etmeli, erkek egemen alanlara girmeli ve güç kazanmalıdırlar. Belli bir süre sonra kitle iletiúim araçları bu de÷iúimi yansıtacaklardır. Medya da daha çok kadını ve erke ÷i geleneksel olamayan rollerde göstererek ve cinsiyetçi olmayan bir dil kullanarak de÷iúime katkıda bulunabilir. Bu hedeflere ula úmak için liberal feministlerin geliútirdikleri stratejiler oldukça fazladır: gazetecilik okullarında “cinsiyetçi olmayan profesyonelli÷in” ö÷retilmesi; stereotipler ve etkileri konusunda yayıncılar ve gazeteciler arasında farkındalık yaratma; medya kurumları ve özellikle reklamcılar üzerinde “tüketici baskısı” uygulama; medya kurumlarının e úitlikçi politikalar uygulamalarını talep etme gibi.107
Medya erkek patronların ve yapımcıların elinde oldu ÷u için ataerkil toplumun çıkarları do÷rultusunda iúleyecektir. Bu konuda radikal feminist bakı ú açısından yapılan çalıúmalara bakıldı÷ında odak noktanın pornografi oldu ÷u görülür. Aynı zamanda oldukça polemik içeren bir dil kullanılır: “pornografi vardır çünkü erkekler kadınları hor görmektedirler; erkekler kadınları hor görmektedirler çünkü pornografi vardır.” Erkeklerin kadınlara yönelik davranıúlarını ve kadınların kendileri hakkındaki algılamalarını medyanın etkileme gücü, radikal feminist medya çözümlemelerinde tartı úma dıúıdır. Radikal feminizmin medya stratejileri çok açıktır: kadınlar kendi iletiúim araçlarını yaratmalıdır. Basında ve görsel medyadaki teknolojik geliúmeler feminist kitaplar, haber mektupları, dergiler, radyo ve televizyon programları, video ve film gruplarının ço ÷almasını mümkün hale getirmiútir. Bu geliúmeler sayesinde birçok feminist düúünce kamusal alana taúınmıútır. Radikal feminist mantıkta hiyerar úilere yer yoktur; bunların, eril toplumun bir sapkınlı÷ı düúünülür.108
Sosyalist feminist iletiúim modeli yetmiúli yıllarda, medyayı kapitalist ve ataerkil toplumsal düzeni do÷al düzen olarak tanıtan ideolojik bir aygıt biçiminde algılayan radikal 107 108
Zoonen, a.g.e. ,s.305–306. Zoonen, a.g.e. , s.308.
41 modellere benzemektedir. Bununla birlikte, sosyalist feminizm, medya da in úa edilen diúillik ideolojilerine daha çok ilgi gösterilmesiyle ayırt edilmektedir. Yapısalcılık ve göstergebilim tarafından geliútirilen analitik araçlar kullanılarak yapılan ço÷u araútırma, medya metinlerinin ideolojik çözümlemelerinden oluúmaktadır. Sosyalist feminizmin önerdi÷i çözümler liberal ya da radikal medya stratejilerinden çok farklı de÷ildir. Genellikle ikili bir strateji savunulmaktadır: anadamar medyada reform yapma ve ayrı feminist medya üretme.
1.2. Amaç “Namus bahaneli cinayetlerin, gazeteciler tarafından nasıl bir haber dili/söylemiyle duyurdukları” sorusuna yanıt verilmeye çalıúılacak olan çalıúmanın temel amacı namus bahanesi ile úlenen i cinayetlerin Türkiye’deki yaygın basına nasıl yansıdı ÷ını –nasıl konulaútırıldı÷ını- belirlemektir. Bu temel amaç do÷rultusunda úu sorulara yanıt aranmaktadır: 1) Namus bahaneli cinayetlerle ilgili olarak yayınlanan haberlerin sayıları, gazetelerde farklılık göstermekte midir? 2) Farklı yayın politikaları ve ideolojik duruúları olan gazetelerin, namus bahaneli cinayetleri sunumları farklılık göstermekte midir? 3) Namus bahaneli cinayetlerin gazetelerdeki sunumu ataerkil söylemin etkisinde kalmakta mıdır?
1.3. Önem Türkiye’de özellikle son yıllarda büyük bir artıú gösteren “namus bahaneli cinayetler” ile ilgili olarak çok sayıda derli-toplu bir çalı úma bulunmamaktadır. Özellikle bu konunun hem sosyolojik hem de yaygın basın boyutu dü úünüldü÷ünde, bu çalıúmanın daha sonraki araútırmalara da kaynak olması umulmaktadır.
42
1.4. Varsayımlar Çalıúmada úu noktalar birer varsayım olarak kabul edilmi útir: 1)øncelenen dönemler itibariyle, namus bahanesi ile i úlenen cinayetlere dair haberlerin sayısı gazeteler arasında farklılık göstermektedir. 2)øncelenen haberlerde cinayetlerin nedenlerine dair söylemlerde farklılıklar bulunmaktadır.
1.5. Sınırlılıklar Çalıúmaya iliúkin sınırlılıklar úunlardır: 1) Farklı yayın politikası ve ideolojik duruúa sahip olan ve yaygın düzeyde yayın yapan Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Zaman gazeteleri ile sınırlıdır. 2) Adı geçen gazetelerin 01.01.2000 ile 31.12.2007 tarihlerini kapsayan baskıları ile sınırlıdır. 3) Konu ile ilgili yayınlanan haber metinleri ile sınırlıdır. Köúe yazıları inceleme kapsamı dıúında tutulmuútur.
43
2. YÖNTEM Bu bölümde araútırma modeli, evren ve örneklem ile verilerin nasıl toplandı ÷ı anlatılacaktır.
2.1. Araútırma Modeli Araútırma çoklu yöntem uygulanarak içerik analizi ve söylem analizi aracılı ÷ıyla yapılmıútır. øçerik analizi, “sosyal gerçe÷in belirgin (manifest) içeriklerinin özelliklerinden, içeri ÷in belirgin (manifest) olmayan özellikleri hakkında çıkarımlar yapmak yoluyla sosyal gerçe÷i araútıran bir yöntemdir.”109 Bir baúka ifadeyle içerik analizi “yöntem olarak, mevcut olan metinlerin nicel ve nitel boyutlarından hareketle, mevcut olmayan, yani bilinmeyen sosyal gerçe÷in bazı boyut ve kesitlerine yönelik bir takım bulguları elde etmeyi amaçlamaktadır. 110 øçerik analizi, kamusal alana yönelik üretilen ve kurgulanan metinleri çözümlemekte kullanılan bir yöntemdir. 111 Gökçe, içerik analizinin temel amacının, sayıca fazla olan metin yı ÷ınında, araútırma sorusu açısından önem arz eden ortak bilgileri tespit etmek ve de ÷erlendirmek oldu÷unu belirtmektedir. Bu anlamda içerik analizi, araútıraca÷ı metinlerin içeriklerinin her yanıyla ve tüm boyutuyla ilgilenmemekte, özellikle ve öncelikle ara útırma açısından önem arz eden boyutu üzerine odaklanmaktadır.
112
Bu kapsamda içerik analizi, araútırmanın sorusu
do÷rultusunda, metinlerin içeriklerinden önem arz eden bilgileri seçmekte, sınıflandırmakta ve yorumlamaktadır. 113 Bu çalıúma kapsamındaki haberlere uygulanan olan söylem analizinde Teun van Dijk’ın yöntemi takip edilmiútir; veriler kültürel çalıúmalar ve feminist perspektiften yararlanılarak yorumlanmıútır. Söylem analizi, ba÷lama iliúkin bir analizdir. Var olan güç iktidar iliúkilerinin söylem içinde nasıl kuruldu÷unu açıklamaya yönelirken, bu ili úkilerin eleútirisinden yola çıkar. Di÷er bir deyiúle çıkıú noktası medya metinleri de÷il, toplumsal 109
Orhan Gökçe, øçerik Çözümlemesi (Üçüncü basım. Konya: Selçuk Üniversitesi Yayınları, 2001), s.25. Orhan Gökçe, øçerik Analizi, Kuramsal ve Pratik Bilgiler (Ankara: Siyasal Kitabevi, 2006), s.20 111 Aynı, s.20. 112 Aynı, s.21. 113 Aynı, s.23. 110
44 yapıdır. Bu iliúkilerin dil ve söylem içinde kurulma biçimlerinin açı ÷a çıkarılmasını hedefler.114
Söylem tüm düúünsel üretim sürecinin dayandı÷ı temel alandır. Dil ve bilincin üretici birlikteli÷i ba÷lamında insanın bilinçli tüm etkinliklerinin bileúenlerinden bir tanesi de, diyalektik bir zorunluluk olarak, ba÷lamsal dilsel bir pratik olan söylemdir. Söylem, kültürel, ideolojik alanlar dıúında ekonomik, politik alanlarla da ilintili bir alandır ve tüm alanların kendilerini anlamlandırdıkları, yeniden-anlamlandırdıkları, ifade ettikleri ve toplumsalla ilintilendirdikleri alandır. Söylem dilsel bileúenlerin dıúında tüm di÷er ifade etme biçimlerini de kapsar, bunlar görsel, göstergesel, davranı úsal vb. de olabilir. Söylem eylemden ba ÷ımsız bir pratik de÷ildir, insan yaúamında tüm pratikler etkileúimsel olarak bir arada var olur, bu ba÷lamda insani pratiklerin söylemsel ve eylemsel olanları de÷iúik ba÷lamlarda bitiúir, kesiúir, bütünleúir. ødeolojik olan ba÷lamlarda ise söylemler arasında bir mücadele ya úanır, maddi yansımaları da olan bu mücadelenin somutlanımı ise tam olarak eylem alanında görülür. Toplumsal alan bu nedenle süre÷en bir devinim içerisindedir, toplumsal alan üzerindeki söylemsel alan ve bu alanı kesen ideolojik alan ve maddi ya úamı imleyen eylemsel alan arasındaki etkileúimler ve eklemlenimler birçok sorunsalın do÷du÷u ve çözülece÷i tarihsel ba÷lam ve anlara gönderme yapar. 115
Söylem analizi, güç/bilgi, politik ve ideolojik ili úkilere yönelip, bu iliúkilerin belli bir söylem etrafında nasıl de÷iúim ve dönüúüme u÷radı÷ını gösterir. Söylem analizi incelemeye aldı÷ı metinleri (yazılı/sözlü/sözsüz) cümle seviyesinde de ÷il, tek tek cümlelere alan, cümlelerin ötesinde bir metinsel yapı seviyesinde analiz etme arzusu 116 gösteren bir yöntemdir.
Söylem analizi varsayımlardan de÷il, belirsizliklerden yola çıkar. Di÷er analiz türlerinden ayrı olarak ayrıntılarla u÷raúan söylem analizini üç ayrı boyutta tanımlamak mümkündür. Bunlardan birincisinde, analiz dil kullanımıyla meúgul olur ; dil kullanımı, dilsel bir davranıútır; bu sebeple, dil bir eylem ve etkileúim biçimidir. økincisinde, söylem analiz dilin, açıklama, anlama ve anlamlandırmaya ili úkin fonksiyonlarıyla ilgilenir. Üçüncüsünde ise, 114
Aynı, s.96. Çoban, a.g.e.,s.245. 116 Edibe Sözen, Söylem (østanbul: Paradigma Yayınları, 1999), s.85. 115
45 analiz pragmatiktir, yani bu düzeyde “dili kullanan insanların dil ile ne yaptıkları” sorusuna cevaben, bir söylemdeki linguistik özellikler onların ne yaptıklarını anlamak amacıyla incelenir.117
Van Dijk, medya söylemini haber toplama etkinli ÷inin bir ürünü olarak görmez. O’na göre, haber üretimi, olayların yanlı ya da yansız do ÷rudan bir sunumu de÷ildir fakat söylem sürecinin bir formudur. Çünkü muhabirler olaylara nadiren tanıklık ederler ve genelde haberlerini görgü tanıklarının ifadelerinden, basın toplantılarından, akredite kaynak ifadelerinden, söyleúilerden, dokümanlardan, di÷er medya kuruluúu ve ajanslardan gelen bilgi ile oluútururlar. Dolaysıyla haberin yapılanması, ço ÷unlukla mevcut söylemlerin yeniden üretilmesini içermektedir. Yani van Dijk’e göre, haberin kendine özgü söylemi bulunmaktadır. Bu söylemde toplumdaki di ÷er söylemlerle bir biçimde ilintilidir.118
2.2. Evren ve Örneklem Araútırmanın evreni Türkiye’de ulusal çapta yayın yapan yaygın gazetelerin tümüdür. Söz konusu evrenden temsil gücü rastlantısal olmayan bir örneklem alınmı útır. Rastlantısal olmayan örneklem “örnekleme unsurlarının matematiksel olarak rastlantısal bir süreçten baúka bir úey kullanılarak seçildi÷i bir örneklemdir.”119 Örneklem úu kriterlere göre seçilmiútir: -
Gazetelerin farklı sahiplik yapısı,
-
Farklı ideolojik duruúa sahip olmaları,
Bu kriterler çerçevesinde úu gazeteler seçilmiútir: Hürriyet ve Milliyet Do÷an grubu yayın organı ve liberal oldu÷u için alınmıútır. Do÷an medya grubundan iki tane gazete seçilmi útir çünkü pazarda en yüksek pay bu gruba aittir. Zaman gazetesi Samanyolu Yayın grubu ve Feza A. ù. sahipli÷inde, øslami, muhafazakâr yayın politikasına sahip bir gazetedir. Sabah gazetesi Çalık Holding A.ù’ye ait, liberal bir duruúa sahiptir. 117
Aynı, s.85–86. Gülcan Iúık ve Ömer Özer, “øúçi ve Memur Toplu øú Bırakma Eylemlerinin Türk Basınında Sunumu”, Selçuk øletiúim, Cilt: 1, Sayı: 3, s.68–81 119 W. Lawrence Neuman, Toplumsal Araútırma Yöntemleri Nitel ve Nicel Yaklaúımlar, Çeviren: Sedef Özge, østanbul: Yayın Odası, 2008, s.321 118
46 Cumhuriyet gazetesi Yenigün Haber Ajansı Basım ve Yayıncılık A. ù. sahipli÷inde Kemalist-sol ideolojisine sahip bir gazetedir. Namus bahanesi ile iúlenen cinayetlerin sayıca arttı÷ı ve gazetelerde sıkça yer buldu÷u dönem inceleme kapsamında tutulmu útur.
2.3. Verilerin Toplanması
Araútırmada 1 Ocak 2000–31 Aralık 2007 tarihlerini kapsayan süreçteki Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Zaman gazetelerinde konu ile ilgili haberler incelenmi útir. Haberlere ulaúmak için PR-Net Mediaprof elektronik tarama programı kullanılmı útır. Gazetelerde tarama iúlemi yapılırken çeúitli anahtar sözcükler kullanılmıútır. Bu anahtar sözcükler: “namus cinayeti”, “töre cinayeti”, “aile meclisi”, “öldürüldü” Bu anahtar sözcükler çerçevesinde yapılan tarama sonucunda tüm gazetelerden toplam 591 habere ula úılmıú ve içerik analizi yöntemi aracılı÷ıyla çözümlenmiútir. øçerik analizi yöntemiyle haber sayılarının gazetelere göre da÷ılımına; haber konumlarının da÷ılımına; haberlerin yıllara göre da÷ılımına; haberlerin niteliklerine; görsel materyal kullanımına; haber aktörlerinin rollerine; haber kaynaklarına; haberlerin konusuna; gazetelerin olayların tanımlanı úında kullandıkları ifadelere yönelik kategoriler oluúturulmuútur.
Söylem analizi ise söz konusu haberlerin tümüne uygulanmamı útır; araútırma kapsamında yer alan gazetelerin tamamının haber de ÷eri atfetti÷i dolayısıyla tüm gazetelerde haber yapılan olaylar de÷erlendirilmiútir. Tüm gazetelerde tek bir olay, Güldünya Tören’in erkek kardeúleri tarafından “namus” bahanesiyle öldürülü úü ve devamındaki geliúmeler vardır. Cumhuriyet gazetesinden 4, Hürriyet gazetesinden 5, Milliyet gazetesinden 4, Sabah gazetesinden 4 ve Zaman gazetesinden 4 olmak üzere toplam 21 haber söylem analizi aracılı÷ıyla çözümlenmiútir.
Söylem analizinde de van Dijk takip edilmi ú, haberin makro ve mikro yapısal ö ÷eleri çözümlenmiútir. Haber baúlıkları, haber giriúleri ve ana olayın sunumu, neden-sonuç ba÷lantısı, arka plan bilgisi, haberlerin aktörleri, haberde kullanılan alıntılar ve sözcük seçimleri baúlıkları altında haberler çözümlenmiútir.
47
3. BULGULAR VE YORUM Çalıúmanın bu bölümünde nicel içerik analizi ve söylem analizi aracılı ÷ıyla toplanan bulgular ve bunların de ÷erlendirilmesi yapılacaktır.
3.1. øçerik Çözümlemesi ile Toplanan Veriler ve De÷erlendirilmesi Bu baúlık altında nicel içerik analizi aracılı÷ıyla toplanan veriler ele alınacaktır.
3.1.1. Haberlerin Gazetelere Göre Da÷ılımı Farklı sahiplik ve ideolojik konumlanıúa sahip gazetelerin namus bahanesi ile kadına yönelen úiddete ayırdıkları yer, bu olayın haber olarak ta úıdı÷ı de÷erin göstergelerinden biridir.
Tablo 1: Haberlerin Gazetelere Göre Da÷ılımını Gösteren Tablo Gazeteler
Haber Sayısı
Yüzde
Cumhuriyet
133
22,50
Hürriyet
144
24,37
Milliyet
127
21,49
Sabah
126
21,32
Zaman
61
10,32
TOPLAM
591
100
Araútırma kapsamında namus bahanesiyle iúlenen cinayetlere iliúkin 591 haber incelenmiútir. Bu haberlerden %22,50’si (133 Haber) Cumhuriyet Gazetesinde, %24,37’si (144 Haber) Hürriyet Gazetesinde, %21,49’u (127 Haber) Milliyet Gazetesinde, %21,32’si (126 Haber) Sabah Gazetesinde, %10,32’si (61 Haber) Zaman Gazetesinde yer almı útır. Namus bahanesi ile iúlenen cinayetlere dair haberlere en çok Hürriyet, en az ise Zaman gazetesi yer vermiútir.
48
3.1.2. Haber Konumlarının Da÷ılımı Haberlerin gazetelerdeki konumları habere verilen önemin göstergelerinden biridir. Haberin yer aldı÷ı sayfa ve sayfa içerisindeki konumu okuyucunun dikkatini çekmesi açısından oldukça önemlidir. Gazetelerde gündemde olan ve önemli olarak kabul edilen haberler birinci sayfadan ve man úetten verilirken ona göre daha az önem ta úıyan olaylar ve konular di÷er sayfalarda ve genellikle sayfada alt kısımda yer alırlar.
Tablo 2: Cumhuriyet Gazetesinin Haber Konumlarının Da÷ılımını Gösteren Tablo Sayfa No
Manúet
Orta
Alt
1. Sayfa
3
-
6
3. Sayfa
20
19
17
4. Sayfa
3
3
2
5. Sayfa
3
2
3
6. Sayfa
9
4
8
7. Sayfa
3
-
4
8. Sayfa
3
2
4
9. Sayfa
2
1
1
10. Sayfa
1
2
1
11. Sayfa
1
-
1
20. Sayfa
2
-
2
24. Sayfa
-
1
-
Toplam
50
34
49
Cumhuriyet gazetesi namus bahaneli cinayetlerle ilgili olarak yayınladı ÷ı haberlerden 3 tanesini 1. sayfadan ve manúetten verirken, 6 tanesine yine 1. sayfadan fakat bu kez gazetenin alt kısmında yer vermiútir. Gazetelerin genelinde polis-adliye, suç ve úiddet haberlerinin en çok yer verildi÷i yer 3. sayfadır. Buna paralel olarak Cumhuriyet gazetesi de konu ile ilgili
49 haberlerinin ço÷una 3. sayfada ve manúetten yer vermiútir. Namus bahanesi ile iúlenen cinayetler, kadına yönelik úiddetin bir türü olmakla beraber kökeninde toplumsal cinsiyet eúitsizli÷i, ataerkillik, kadının ikincil statüde görülmesi gibi birçok noktayı da barındırmaktadır. Bu ba÷lamda, bu konuyla ilgili haberlerin 3. sayfadan verilmesi namus bahanesi ile úilenen cinayetleri sıradan bir cinayet gibi göstermekte ve sorunun asıl nedenlerine inilmeyi engellemektedir. Tabloda dikkat çeken bir di ÷er nokta ilk 4 sayfa dıúında konu ile ilgili haberlere oldukça fazla sayıda yer verilmesidir. Gazeteler özellikle önemli gördükleri ve dikkat çekilmesini istedikleri konulara ilk sayfalarında yer ayırırlar. Cumhuriyet gazetesi de namus bahaneli cinayetlerle ilgili haberlerinin büyük ço ÷unlu÷una ilk 4 sayfanın dıúında yer vermiútir. øncelenen dönem itibariyle yayınladı÷ı 133 haberden 60 tanesi 5, 6, 7, 8, 9, 10,11, 20 ve 24. sayfalarda yer almı útır. Konuya verilen önem açısından bu sayı oldukça dikkat çekicidir. Çünkü daha önce de belirtildi ÷i üzere gazeteler önem ve öncelik verdikleri konuları genellikle ilk sayfalarda okuyucuya sunarlar.
50
Tablo 3: Hürriyet Gazetesinin Haber Konumlarının Da÷ılımını Gösteren Tablo Sayfa No
Manúet
Orta
Alt
1. Sayfa
6
7
11
3. Sayfa
6
2
5
4. Sayfa
5
2
5
5. Sayfa
10
3
3
6. Sayfa
9
10
4
7. Sayfa
12
2
5
16. Sayfa
1
1
-
17. Sayfa
-
1
1
18. Sayfa
2
-
1
19. Sayfa
3
1
1
20. Sayfa
-
-
1
21. Sayfa
3
-
2
22. Sayfa
-
1
-
23. Sayfa
2
1
-
24. Sayfa
1
-
4
25. Sayfa
-
2
-
26. Sayfa
3
-
1
27. Sayfa
-
1
1
42. Sayfa
1
-
-
48. Sayfa
1
-
-
Toplam
65
34
45
Hürriyet gazetesi konu ile ilgili yayınladı÷ı haberlerden 24 tanesini 1. sayfadan verirken 13 tanesini 3. sayfa haberi olarak yayınlamı útır. Hürriyet gazetesi ilk 4 sayfanın
51 dıúında da namus bahaneli cinayetlerle ilgili haberlere a ÷ırlıklı olarak yer vermiútir. Gazete konu ile ilgili yayınladı÷ı 144 haberin 95’ne ilk 4 sayfanın dıúında yer vermiútir. Özellikle 5, 6 ve 7. sayfalar namus bahaneli cinayetlerle ilgili haberlerin sayıca fazla yer aldı ÷ı sayfalardır. Hürriyet gazetesi sadece 49 habere gazetenin ilk 4 sayfasında yer vermi útir.
52
Tablo 4: Milliyet Gazetesinin Haber Konumlarının Da÷ılımını Gösteren Tablo Sayfa No
Manúet
Orta
Alt
1. Sayfa
2
3
6
3. Sayfa
5
2
2
4. Sayfa
4
1
4
5. Sayfa
22
4
19
6. Sayfa
1
-
1
12. Sayfa
1
-
2
13. Sayfa
-
-
2
14. Sayfa
2
1
1
15. Sayfa
1
-
4
16. Sayfa
4
2
2
17. Sayfa
2
-
3
18. Sayfa
1
-
4
19. Sayfa
3
1
1
20. Sayfa
1
-
2
21. Sayfa
-
1
22. Sayfa
1
-
4
23. Sayfa
-
1
-
24. Sayfa
1
1
-
28. Sayfa
1
-
-
32. Sayfa
1
-
-
Toplam
53
17
57
Milliyet gazetesi konu ile ilgili yayınladı÷ı 127 haberden sadece 11 tanesini 1. sayfa haberi olarak yayınlarken, kalan 116 haberi farklı sayfalarda yayınlamı útır. Özellikle namus
53 bahanesi ile úi lenen cinayetlere dair haberlerin en çok yer buldu ÷u sayfa 5. sayfadır. Görüldü÷ü üzere Milliyet gazetesi de konu ile ilgili haberlerin büyük ço ÷unlu÷una ilk 4 sayfanın dıúında yer vermiútir. Yayınladı÷ı 127 haberden 29 tanesi ilk 4 sayfada yer alırken kalan 98 haber ise gazetenin di÷er sayfalarında yer almıútır.
54
Tablo 5: Sabah Gazetesinin Haber Konumlarının Da÷ılımını Gösteren Tablo Sayfa No
Manúet
Orta
Alt
1. Sayfa
1
2
7
3. Sayfa
11
9
7
4. Sayfa
1
-
4
5. Sayfa
7
-
1
6. Sayfa
4
1
3
7. Sayfa
4
2
5
10. Sayfa
-
1
-
11. Sayfa
1
-
-
14. Sayfa
-
-
1
15. Sayfa
1
-
-
16. Sayfa
1
-
-
18. Sayfa
-
2
-
19. Sayfa
1
-
-
20. Sayfa
1
1
2
21. Sayfa
3
-
1
22. Sayfa
2
1
2
23. Sayfa
6
1
2
24. Sayfa
2
1
2
25. Sayfa
1
1
2
26. Sayfa
1
-
3
27. Sayfa
-
-
5
28. Sayfa
4
3
2
Toplam
52
25
49
55 Sabah gazetesi konuya a÷ırlıklı olarak 3. sayfada yer vermiú ve 27 haberi 3. sayfada yayınlamıútır. 1. sayfadan yayınladı÷ı 10 haberden sadece 1 tanesini man úetten verirken 2 habere gazetenin orta kısmında, 7 habere de alt kısımda yer vermi útir. Sabah gazetesi de yayınladı÷ı 126 haberden 84 tanesine ilk 4sayfanın dı úında yer ayırmıútır .
Tablo 6: Zaman Gazetesinin Haber Konumlarının Da ÷ılımını Gösteren Tablo Sayfa No
Manúet
Orta
Alt
1. Sayfa
-
-
2
2. Sayfa
1
-
1
3. Sayfa
12
4
5
4. Sayfa
3
-
1
5. Sayfa
6
-
2
6. Sayfa
1
2
-
7. Sayfa
1
1
-
11. Sayfa
1
-
-
12. Sayfa
-
-
1
13. Sayfa
-
1
-
14. Sayfa
-
1
1
18. Sayfa
1
-
1
19. Sayfa
1
-
1
20. Sayfa
-
-
1
21. Sayfa
1
-
-
23. Sayfa
1
-
1
25. Sayfa
-
-
1
27. Sayfa
-
-
2
31. Sayfa
1
-
-
Toplam
30
9
22
56 Zaman gazetesi namus bahaneli cinayetlerle ilgi haberlerden sadece 2 tanesine 1. sayfa haberi olarak gazetenin alt kısmında yer verirken di ÷er gazetelerin ço÷unda oldu÷u gibi konu ile ilgili haberleri ço÷unlukla 3. sayfada sunmuútur. Zaman gazetesi konu ile ilgili yayınladı ÷ı 61 haberden 32 tanesini ilk 4 sayfanın dı úında yer vererek di÷er gazetelerin çizgisinden gitmiútir.
Tanrıöver’e göre kadınların medyadaki temsillerine bakılması aslında bize medyanın sadece kadınlara nasıl baktı÷ını de÷il dünyaya da nasıl baktı÷ını gösterir, kadınlara yönelen bu bakıúı meúru kılar ve toplumun kadınları o úekilde algılaması yönünde bir biçimlendirme iúlevi de görür. 120 Genel olarak gazetelere bakıldı÷ında namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti 3. sayfa haberi olarak verdikleri görülmektedir. Üçüncü sayfalar cinayet, kaza, fuhu ú, tecavüz, dayak, çete gibi adli suçların konu oldu ÷u haberlerin yer aldı÷ı sayfalardır. Dolayısıyla namus bahanesi ile kadına yönelen úiddetin gazetelerde ço÷unlukla 3. sayfa haberi olarak sunulması konunun toplumsal boyutunun irdelenmesini de engellemektedir.
Bu sayfalarda kadınların genellikle “kurban” olarak temsilleri, kadınları ba úına her türlü felaket gelen, hem anne hem de “zavallı-merhamet dilenen” olarak sunarken, aslında bir yandan da “hak etmiú” olma durumunu öne çıkarır niteliktedir.
121
Çalıúmanın teorik kısmında
da de÷inildi÷i üzere, Hall’a göre anlam toplumsal bir üretimdir ve anlam dil yoluyla üretilir. Bu noktadan hareketle medya da üretilen bu toplumsal anlamı egemen sınıfın çıkarlarına hizmet edecek úekilde yeniden üretir. Üretilen bu anlam ataerkil sisteminde çıkarlarına hizmet eder. Çünkü var olan iktidar ataerkil bir iktidardır. Kadınların medya da genellikle “kurban, anne, zavallı ya da merhamet dilenen” ki úiler olarak sunulması ve belli rol kalıplarının dıúında medya da yer almamaları egemen ideolojinin etkisinden ba ÷ımsız düúünülemez.
120
Hülya U÷ur Tanrıöver, “Medyada Kadınları Temsil Biçimleri ve Kadın Hakları øhlalleri,” Kadın Odaklı Habercilik , Derleyen: Sevda Alankuú, (østanbul: IPS øletiúim Vakfı Yayınları,2007).s.154. 121 ùengül ønce ve Burcu ùimúek, “ 3. Sayfaya Feminist Bir Okuma: 3. Sayfaya Cinsiyet / Toplumsal Cinsiyet Eksenli Bakma: Suç Kadınlarda,” Galatasaray Üniversitesi øletiúim Fakültesi Medya Çalıúmaları Araútırma ve Uygulama Merkezince düzenlenen 3. Sayfa Ulusal Konferansı’nda sunulan bildir i (østanbul. 4 Aralık 2007),s.41.
57
3.1.3. Haberlerin Yıllara Göre Da Da÷ılımı Namus bahanesi ile iú iúlenen cinayetlerle ilgili olarak çalıú çalı úma kapsamında bulunan tarihler arasında belirlenen gazetelerde yer alan haber sayılarına Tablo 6’den bakıldı ÷ında; konu ile ilgili olarak en fazla haberin 2006 yılında yapıldı ÷ı görülmektedir. En fazla haberin yayınlandı÷÷ı 2006 yılında konu ile ilgili 41 haber yayınlayarak Sabah gazetesi ilk sırada yer yayınlandı almaktadır.
Tablo 7: Haberlerin Yıllara Göre Da÷ Da ÷ılımını Gösteren Tablo Gazeteler
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
Cumhuriyet
6
3
7
16
34
26
20
21
Hürriyet
4
4
12
10
35
22
38
19
Milliyet
6
11
12
9
29
21
21
18
Sabah
5
7
12
7
18
8
41
28
Zaman
2
1
2
4
17
12
20
3
TOPLAM
23
26
45
46
133
89
140
89
Yukarıdaki tabloda da görüldü÷ görüldü ÷ü üzere iú iúlenen cinayetlerle ilgili olarak 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarını kapsayan dönem di ÷er dönemlere göre haber sayılarının bir hayli arttı ÷ı dönemdir. Bunda özellikle yeni Türk Ceza Kanunu’ndaki de ÷iúiklikler, Avrupa Birli÷ Birli ÷i’ne üyelik sürecinde yaú ya úananlar ve buna ba÷ ba ÷lı olarak Avrupa Birli÷ Birli ÷i Komisyonu’nun namus bahanesi ile iú iúlenen cinayetlerle ilgili olarak Türkiye’den ønsan hakları ve özellikle kadın hakları konusunda yapılmasını istedi÷ istedi ÷i birtakım düzenlemeler etkili olmuú olmu útur. Yine bu dönemde sivil toplum kuruluú kurulu úlarının, kadın derneklerinin ve di÷ di ÷er kuruluú kuruluúların yaú yaúanan bu olaylarla ilgili protestoları da basında bir hayli yer bulmu útur. Türkiye’de yaú ya úanan namus bahaneli cinayetlerin Avrupa’da da görülmesi ve yine bu cinayetlerin özellikle Türkiye’den Avrupa’ya göç etmiú etmi ú ail ailele elerr arasında arasında ya yaúúanması ve bu duruma Avrupa medyasının geni ú yer vermesi de konu ile ilgili haberlerin sayısını arttırmıú arttırmı útır
58
3.1.4. Haberlerin Niteliklerine øli liúúkin Bulgular
øncelenen gazetelerin namus bahanesi ile i úlenen cinayetlere iliú ili úkin olarak yayınladıkları haberler de kullandıkları dil, olayları sunuú sunu ú biçimleri göz önüne alınarak olumlu, olumsuz ve nötr kategorileri oluú oluúturulmu turulmuúútur
Tablo 8: Haberlerin Niteliklerine øli liúúkin Bulguları Gösteren Tablo Gazeteler
Olumlu
Olumsuz
Nötr
Cumhuriyet
0
85
48
Hürriyet
0
114
30
Milliyet
0
33
94
Sabah
0
98
28
Zaman
0
20
41
TOPLAM
0
350
241
Yayınlanan toplam 591 haber içerisinde 350 haberin i úlenen bu cinayetleri kadınlar açısından olumsuz bir durum olarak gündeme getirmi ú ve yansıtmıú yansıtmıútır. Yayınlanan haberlerin ço÷÷unda uzman ( sosyolog, psikolog, hukukçu vb…) görü úlerine de yer verilmiú ço verilmi útir. Nitelik açısından olumsuz haberlerin gazeteler bazında sıralamasına göz atıldı ÷ında 114 haberle Hürriyet gazetesinin ilk sırada yer aldı÷ aldı ÷ı görülmektedir. Bu gazeteyi sırasıyla Sabah, Cumhuriyet Milliyet ve Zaman gazeteleri izlemektedir.
Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti herhangi bir görüú görü ú belirtmeden yansıtan haberler ise nötr olarak nitelendirilmiú nitelendirilmi útir. Nötr olan haber sayısı ise toplamda 241’dir. Gazeteler bazında de÷ de ÷erlendirildi erlendirildi÷÷inde ise Milliyet gazetesinin 94 haberle ilk sırada oldu ÷u görülmektedir. Milliyet gazetesini ise Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman ve Sabah gazeteleri takip etmektedir.
59
3.1.5. Görsel Materyal Kullanımıyla ølgili Bulgular
Haberi destekleyen bir unsur olarak foto÷ foto ÷raf kullanımı oldukça önemlidir. øncelenen gazeteler kapsamında, konu ile ilgili olarak görsel materyaller bütün gazetelerde kullanılırken; aralarındaki sayıca farklılıklar da dikkat çekmektedir.
Tablo 9: øncelenen Gazetelerde Görsel Materyal Kullanımını Gösteren Tablo Gazeteler
Var
Yok
Cumhuriyet
20
113
Hürriyet
104
40
Milliyet
85
42
Sabah
83
43
Zaman
16
45
TOPLAM
308
283
Tablo 8’de görüldü÷ görüldü ÷ü üzere Hürriyet gazetesi namus bahaneli cinayetlerle ilgili olarak yayınladı÷÷ı haberlerin 104 tanesinde foto÷ yayınladı foto ÷raf kullanırken, bu gazeteyi sırasıyla Milliyet, Sabah, Cumhuriyet ve Zaman gazeteleri izlemektedir. Haberlerde kullanılan foto ÷raflara göz atıldı÷÷ında daha çok kurbanların ve onların katil zanlılarına ait oldu ÷u görülmektedir. Konu atıldı ile ilgili uzman görüú görü úlerine yer verilen haberlerde ise uzmanların vesikalık foto ÷rafları kullanılmıúútır. kullanılmı
60
3.1.6. Haber Aktörlerinin Rolüne øliúkin Bulgular
Kadınların yazılı basında temsil edilme biçimleri genellikle duygu sömürüsü odaklıdır. Bu nedenle kadınlar genellikle çaresiz, zavallı gösterilerek “kurban” rolünde haberlerde yer alırlar. Bu noktadan hareketle araútırma kapsamında incelenen haberlerde kadınların erkeklerden daha fazla haberlerde yer aldı ÷ı ancak ço÷unlukla “kurban” rolünde haberlerde temsil edilmiútir. Kadın namus bahanesi ile iúlenen cinayetlerle ilgili haberlerde nesne konumda yer almıútır.
Tablo 10: Haber Aktörlerinin Rolüne øliúkin Bulguları Gösteren Tablo Haber Aktörlerinin Rolü
Kadın
Erkek
Uzman
80
38
Kurban
344
-
Zanlı
-
334
Olay Tanı÷ı
3
9
Toplam
427
381
øncelenen gazetelerde haber aktörlerinin rolüne ili úkin bulgulara göz atıldı÷ında toplam 427 kadına haberlerde yer verildi ÷i ve bu 427 kadından 344 tanesinin kurban olarak haberlerde yer aldı÷ı saptanmıútır. 80 kadın ise uzaman konumunda, namus bahaneli cinayetlerin nedenlerine iliúkin görüúleriyle haberlerde yer almıútır. 3 kadın ise cinayetlere tanık olarak dahil olmuú ve haberlere yansımıúlardır. Haberlerde 381 erkek de uzman, zanlı ve olay tanı÷ı olarak yer almıúlardır. 334 erkek zanlı olarak yer alırken, 38 erkek konu ile ilgili görüú bildiren uzman statüsünde haberlerde yer almı ú, 9 erkek ise olaya tanık oldukları için haber konusu içerisinde yer almıútır.
61
3.1.7. Haberlerin Kayna÷ına øliúkin Bulgular
Tablo 11: Haberlerin Kayna÷a øliúkin Bulguları Gösteren Tablo Gazeteler
Muhabir
Haber Merkezi
Belirsiz
Cumhuriyet
35
91
7
Hürriyet
109
26
9
Milliyet
82
37
8
Sabah
82
21
23
Zaman
32
18
11
TOPLAM
340
193
58
øncelenen gazete haberlerinde kayna ÷a iliúkin bulgulara göz atıldı÷ında muhabirler tarafından hazırlanan haberlerin en fazla oldu ÷u gazete 109 haberle Hürriyet gazetesi iken, Sabah gazetesinde 82 haberin, Milliyet gazetesinde 82 haberin, Cumhuriyet gazetesinde 35 haberin, Zaman gazetesinde ise 32 haberin muhabirler tarafından hazırlandı ÷ı sonucuna ulaúılmıútır. Haber merkezleri tarafından hazırlanan haberlerin en fazla oldu ÷u gazete ise 91 haberle Cumhuriyet gazetesidir. Bu gazeteyi ise sırasıyla Milliyet, Hürriyet, Sabah ve Zaman gazeteleri izlemektedir. Herhangi bir kayna ÷ın belirtilmedi÷i haberlerin oldu÷u gazetelerde ise ilk sırada 23 haberle Sabah gazetesi yer alırken, ikinci sırada 11 haberle Zaman gazetesi yer almaktadır. Bu gazeteleri ise sırasıyla Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleri takip etmektedir.
Kadınların erkeklerle hayatın her alanında eúit var olmadı÷ını ve kadınların gazete haberlerinde temsil edilme biçimlerini etkileyen en önemli unsurlardan biride haber kayna ÷ı olarak ço÷unlukla erkeklerin tercih edilmesidir. Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddetle ilgili haberlerde de bu durum de÷iúmemiútir.
62 Kadın ve erkek muhabirlerin gazeteler bazındaki da ÷ılımı de÷erlendirildi÷inde ise ortaya çıkan tablo aúa÷ıdaki gibidir:
Tablo 12: Kadın ve Erkek Muhabirler Tarafından Hazırlanan Haberlerin Da ÷ılımını Gösteren Tablo
Gazeteler
Kadın
Erkek
Cumhuriyet
15
20
Hürriyet
32
77
Milliyet
26
56
Sabah
13
69
Zaman
4
28
Toplam
90
250
Tablodan da görüldü÷ü üzere muhabirlerin hazırladı÷ı 340 haberden 90 tanesini kadın muhabirler hazırlarken 250 tanesini erkek muhabirler hazırlamı útır. Dolaysıyla bu durum kadınların yazılı basında temsil edilme biçimlerini de büyük ölçüde etkilemektedir.
63
3.1.8. Haberlerin Konusuna øliúkin Bulgular
Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti ele alan gazetelerde, haberlerin 4 kategoride oluúturuldu görülmüútür. Kadın katli (cinayet); konu ile ilgili Ba ú bakanlık açıklaması; sivil toplum kuruluúlarının gösterileri ve konu ile ilgili olarak yapılan ara útırmaların, hazırlanan raporların sunuldu÷u ve tartıúıldı÷ı sempozyumlar olmak üzere.
Tablo 13:Haberlerin Konusuna øliúkin Bulguları Gösteren Tablo Gazeteler
Kadın Katli
Baúbakanlık
STK Gösterisi
Sempozyum
Açıklaması Cumhuriyet
62
23
4
44
Hürriyet
76
20
47
1
Milliyet
89
14
-
24
Sabah
91
3
2
30
Zaman
19
29
6
7
Toplam
337
89
59
106
Tablo 13’de de görüldü÷ü üzere kadın katlini konu alan haberlerin sayısı 337’dir. Bu konuyu haberlerinde en çok i úleyen gazete 91 haberle Sabah gazetesidir. Bu gazeteyi sırasıyla Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet ve Zaman gazeteleri takip etmektedir. Konu ile ilgili Baú bakanlık’ın yaptı÷ı açıklamaların en fazla yer aldı÷ı gazete ise 29 haberle Zaman gazetesidir. Bu gazeteyi sırasıyla Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazeteleri izlemektedir. Sivil Toplum Kuruluúları’nın konu ile ilgili yaptı÷ı gösterilerin yer aldı÷ı haberlerin sayıca en fazla oldu ÷u gazete Hürriyet gazetesidir. Milliyet gazetesinde yapılan bu gösterilerle ilgili hiçbir haber yer almamıútır. Zaman gazetesinde 6 haber, Cumhuriyet gazetesinde 4 haber ve Sabah gazetesinde ise 2 haber yer almı útır. Namus bahanesi ile kadına yönelik úiddetle ilgili düzenlenen sempozyumların en fazla haber yapıldı ÷ı gazete Cumhuriyet gazetesidir. Hürriyet gazetesi bu tür haberlere sadece 1 haberinde yer verirken Sabah gazetesi 30 haberini bu konuya yönelik yapmı útır. Bu gazeteyi ise sırasıyla Milliyet ve Zaman gazeteleri izlemektedir.
64
3.1.9. Olayın Tanımlanıúında Kullanılan øfadeler Gazeteler, namus bahanesi ile kadına yönelik úiddetin nedenini farklı úekillerde ifade etmiúlerdir. øncelenen 591 haberde kullanılan ifadeler 19 kategoride toplanmı útır. Oluúturulan bu kategoriler aynı zamanda i úlenen cinayetlerin nedeni olarak da sunulmu útur.
65
Tablo 14: Olayın Tanımlanıúında Kullanılan øfadeleri Gösteren Tablo Olayın Tanımlanıúında Kullanılan øfadeler
Haber Sayısı
T.C.K.’da Namus Bahanesi øle Cinayet øúleyenlere Dair Hüküm (A÷ır Tahrik
107
øndirimi) Toplumsal Baskı (Aile, Aúiret vb…)
31
Toplumsal Cinsiyet E÷iúsizli÷i
18
Toplumsal Yapı ( Feodal ve Ataerkil)
57
Tecavüze U÷rama
23
Tecavüz Sonucu Hamilelik
29
Evlilik Dıúı øliúki
16
Evlilik Dıúı Hamilelik
52
Kötü Yola Düúme
27
Bakire Olmama
8
Eúini Terk Etme
37
Ailenin østemedi÷i Biri øle Evlenme
49
Aldatma
8
Yasak Aúk
19
øtaatsizlik
22
E÷itimsizlik
32
Erkek Arkadaúının Olması
14
Dedikodu
18
Boúanma øste÷i
24
Toplam
591
66 Araútırma kapsamında incelen 591 haber de konu ile ilgili en çok kullanılan ifade T.C.K.’daki tahrik indirimi ile ilgili hükümdür. Töre veya namus bahanesi ile cinayet iúleyenlere a÷ır tahrik indirimi sa÷layan bu yasa, bu tür cinayetlerin fazla görülmesine yardımcı oldu÷u gerekçesiyle eleútirilmiútir. øncelenen dönem kapsamında konu ile ilgili 591 haber içerisinde 107 haber T.C.K.’daki bu tahrik indirimine yöneliktir. 57 haberde ise toplumsal yapıya de÷inilmiú ve feodal ve ataerkil sisteme yer verilmiútir. 52 haberde ise bu tür cinayetlerin nedeni olarak evlilik dıúı hamilelik ele alınmıútır. 49 haberde ise ailenin istemedi÷i biri ile evlenme ifadesi kullanılmıútır. 37 haberde eúini terk etme ifadesi kullanılırken 32 haberde e÷itimsizlik üzerinde durulmuútur. 31 haberde aile ve a úiret baskıları ifadeleri kullanılırken 29 haberde tecavüz sonucu hamilelik ifadesine yer verilmi útir. Kötü yola düúme ifadesi 27 haberde kullanılırken boúanma iste÷i ifadesi 24 haberde kullanılmıútır. 22 haberde itaatsizlik ifadesi kullanılmıú, 19 haberde de yasak a úk ifadesi kullanılmıútır. Dedikodu ifadesi 16 haberde kullanılırken, 18 haberde erkek arkada úının olması ifadesi kullanılmıútır. Aldatma ve bakire olmama ifadeleri ise 8’er kez kullanılmı útır.
67
3.2. Söylem Analizi Uygulanan Haberlere Ait Bulgular Ve Yorumlar Çalıúmanın bu bölümünde söylem analizi yöntemi uygulanan haberlere yer verilmi útir. Seçilen haberler van Dijk’ın söylem analizi ilkeleri do ÷rultusunda, haberin makro yapıları ve mikro yapıları ba÷lamında çözümlenmiútir. Haberlerin makro yapıları içerisinde gazetelerin haber baúlıkları, haber giriúleri ve ana olayı sunumları, neden-sonuç ba ÷lantısı ve arka plan bilgilerine bakılmıútır. Haberin mikro yapıları içerisinde ise haberlerin aktörleri, yapılan alıntılar ve sözcük seçimleri incelenmiútir.
3.2.1. Haberin Makro Yapıları Bu baúlıkta haberlerin makro yapısal ö÷eleri, haber giriúleri ve ana olayların sunumu, neden-sonuç ba÷lantısı ve arka plan bilgileri ele alınacaktır.
3.2.1.1. Gazetelerin Haber Baúlıkları Haber söylemlerinin yapılandırılıúında bir hiyerar úi vardır; ters piramitte metaforu da zaten bu hiyerar úiyi anlatmak için kullanılır. Van Dijk, baúlıkların daha koyu ve daha büyük puntolarla yani okuyucuların rahatlıkla dikkatini çekecek tarzda yapılandırıldı÷ını; haber giriúine öncülük etti÷ini belirtir. Ona göre haber baúlıklarının iúlevi açıktır; giriúle birlikte olaya iliúkin en önemli bilgiyi vermektir. 122 øúte bu yapılandırmada yani olaya ait en önemli bilgini kurulması objektif de÷il gerçekte sübjektiftir.
3.2.1.1.1. Cumhuriyet Gazetesi Haber Baúlıkları
Cumhuriyet gazetesinin olayla ilgili kullandı÷ı baúlıklar haber metninin içeri÷ini ve gazetenin olaya yönelik tavrını yansıtmaktadır. Gazete haberi ilk gün birinci sayfadan duyururken daha sonra ki günlerde iç sayfalara çekmi útir. Cumhuriyet Gazetesi’nin haber baúlıkları úunlardır: Polise sı÷ınmak kurtarmadı (28 ùubat 2004) Ölüsüne sahip çıktılar (29ùubat 2004) 122
Teun A. Van Dijk, News As Discourse.(New Jersey, Hillsade:1988a),s.53.
68 Güldünya omuzlardaydı (1Mart 2004) Türk Kadını Töre ve Din Kıskacında (1Mart 2004)
Baúlıklar bütün olarak incelendi÷inde Güldünya’nın öldürülmesine yönelik ele útirel bir tavır varmıú gibi görünmektedir. Ancak ilk günkü baúlı÷ın (Polise sı÷ınmak kurtarmadı) öznesi düúünüldü÷ünde buradaki gizli özne Güldünya’nın bizzat kendisidir. Masumla útırılan ve yapabilirli÷i olmayan olarak ifade edilen yine Güldünya’nın bizatihi kendisidir. Oysa kadın polise baúvurmuú, yapması gerekeni yapmıú ancak resmi kurum onu korumaya alamamı útır. Farklı bir anlatımla devletin resmi bir kurumu bir sorumlulu÷unu yerine getirmemesine ra÷men bu kurumum yani Emniyet Teúkilatı’nın ihmaline iúaret edilmemektedir. Baúlıkta kullanılan özne-yüklem iliúkisi gere÷i polisin yapması gereken koruma edimi dolayısıyla kurum sorumlulu÷u pasifleútirilmektedir. Olayın bu boyutu dört gün boyunca haber baúlıklarına yansıtılmamaktadır.
3.2.1.1.2. Hürriyet Gazetesi Haber Baúlıkları Hürriyet gazetesinin aynı olaya iliúkin haber baúlıkları úunlardır: Töreniz Batsın (27 ùubat 2004) Ölmeden önce bebe÷ini sakladı (28 ùubat 2004) Töre katilleri artık kolay kurtulamayacak (28 ùubat 2004) Güldünya’nın o÷lu Umut’u polis emzirdi (29 ùubat 2004) 60 araçla kar úıladılar (1 Mart 2004)
Hürriyet gazetesinin haber baúlıklarında da “töreniz batsın”, “töre katilleri kolay kurtulamayacak” ifadelerine yer verilerek olaya ili úkin bir eleútirel duruú var gibi görünmektedir. “Ölmeden önce bebe÷ini sakladı”, “Güldünya’nın o÷lu Umut’u polis emzirdi” ve “60 araçla kar úıladılar” ifadeleriyle olay duygusallaútırılarak verilmektedir. Olayın dördüncü gününde ise olay daha da duygusalla útırılmakta “Güldünya’nın o÷lu Umut’u polis emzirdi” baúlı÷ı kullanılmaktadır. Bu baúlıkta “polis” emzirme edimiyle aktif bir özne olarak verilmektedir. Bebe÷in annesinin ölümünde polisin ihmali Hürriyet gazetesinin hiç bir baúlı÷ında kullanılmamaktadır.
69 W.Lance Bennett haber söylemlerinin, dramatize etme, parçalama, normalle útirme yoluyla olayı, olguyu, söylemi kiúiselleútirdi÷ini savunur. Buna önek olarak da yolsuzluk haberlerini verir. Örne÷in, resmi yolsuzluklar ve düzenbazlıklar “ender görülen, ki úisel kusur” söylemiyle verilir. Buna yol açan sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yapı sorgulanmaz. “Sistem iúledi”, “kötüler cezasını buldu” söylemiyle sorun kapatılır. 123 Buna paralel olarak Hürriyet gazetesinin Güldünya cinayeti ile ilgili olarak kullandı ÷ı bu baúlıkta ve devamındaki haber metninde var olan sosyal yapıyı sorgulamaya yönelik bir duru ú söz konusu de÷ildir. Olay suçu iúleyenlerin cezasını bulaca÷ı söylenerek kapatılmaya çalıúılmıútır.
Hürriyet gazetesinin kullandı÷ı bu baúlık da kullandı÷ı di÷er baúlıklar gibi namus bahanesi ile iúlenen bu cinayeti dramatize etmeden öteye gidememi útir. “Ölmeden önce bebe÷ini sakladı” ve “Güldünya’nın o÷lu Umut’u polis emzirdi” kamuoyunun dikkatini öldürülen genç kadının bebe÷ine çekmeyi amaçlamıútır. Hem kadın katli hem de devletin ihmali görünmez kılınmıútır.
3.2.1.1.3. Milliyet Gazetesi Haber Baúlıklar Milliyet gazetesi ise olaya iliúkin úu baúlıkları kullanmıútır: Gül’ün katili kim? (27 ùubat 2004) Vurmadan önce de asmayı denemi úler (28 ùubat 2004) Ümit’i devlet koruyor (29ùubat 2004) Kurban da çocuk katil de (1 Mart 2004)
Milliyet gazetesinin kullandı÷ı baúlıklarda da Güldünya Tören cinayetini sorgulamaya yönelik bir tavır varmıú gibi görünmektedir. Ne var ki kurulan ifadeler veya haberin en dikkat çekici ö÷esi olan baúlıklarda olayın ön plana çıkarılan boyutları açısından de ÷erlendirildi÷inde aslında gazetelerin yeterince eleútirel ol(a)madıkları görülmektedir. ølk günkü baúlıkta örtük olarak devletin ihmali vurgulanmakla birlikte daha sonra ki günlerin haber ba úlıklarında cinayeti iúleyen erkek kardeúler ve Güldünya’nın bebe÷i ön plana çıkmaktadır.
123
W.Lance Bennett, Politik øllüzyon, Çeviren: Seyfi Say, (østanbul: Nehir Yaınevi, 2000), s.133–134–135.
70 “Ümit’i devlet koruyor” baúlı÷ında ilk olarak dikkat çeken Güldünya Tören’in bebe÷inin ismidir. Di÷er gazetelerde Umut ismiyle gündeme gelen bebek Milliyet gazetesinde Ümit ismiyle yer almıútır. Bu da haberde bir özensizlik oldu÷unu göstermektedir. Bunun dıúında yine gerçek sorun üzerinde durulmamı ú aksine kimsesiz kalan küçük bebek üzerinde olay yine dramatize edilmeye çalıúılmıútır. Bu bebe÷in neden annesiz kaldı÷ı ve bunda nelerin etkili oldu÷u haberde kapsam dıúı bırakılmıútır.
3.2.1.1.4. Sabah Gazetesi Haber Baúlıklar Sabah gazetesi ise olaya iliúkin úu baúlıkları kullanmıútır: ønfaza beú kala (27 ùubat 2004) A÷la dünya (28 ùubat 2004) Güldünya’ya devlet töreni (29 ùubat 2004) Elveda Güldünya (1 Mart 2004)
Sabah gazetesi haber baúlıklarında en fazla sansasyonel ve dramatik ö ÷eler kullanan gazetedir. Namus bahaneli cinayet Sabah gazetesinde “infaz” kavramıyla ifade edilmi útir. Baúlıklar da olayın niteli÷ine de÷in yani bir namus bahaneli cinayet olması hiç vurgu almayan bir boyuttur. Dolayısıyla sıradan bir cinayet haberiymi ú gibi baúlıklar kurulmuútur. ølk günkü haberin alt baúlı÷ında “Töre nedeniyle önce sokakta ardından da hastane de kur úunlanan Güldünya’yı Sabah kamerası infazdan az önce böyle görüntüledi” ifadesi ise olayı iyice sansasyonel ve dramatik kılmaktadır. “A÷la dünya” baúlı÷ı ise Güldünya’nın ölümünden hemen sonra yayınlanan haberin baúlı÷ıdır. Gerçek sorunu unutturan, duygusal yönü a ÷ır basan bir ifade kullanılmıútır. Gazetelerin genellikle üçüncü sayfalarında yer alan sıradan bir cinayet haberinin dramatize edilmiú úeklidir. Kullanılan baúlık ve devamındaki haber metni kurban olarak gösterilen Güldünya’nın neden öldürüldü÷ünün sorgulanmasından çok uzaktır.
71 Güldünya Tören’in cenazesine devlet erkânından ki úilerin de katılaca÷ını dile getiren “Güldünya’ya devlet töreni” baúlı÷ı ise devletin olayda sorunluluk alması, konuyla ilgilenmesine vurgu yapmaktadır.
3.2.1.1.5. Zaman Gazetesi Haber Baúlıklar Zaman gazetesinin olaya iliúkin kullandı÷ı baúlıklar úunlardır: Vurdukları kız kardeúleri ölmeyince hastanede tekrar ateú ettiler (27 ùubat 2004) Hastanede iúlenen cinayetle ilgi polise soruúturma açılmayacak (28 ùubat 2004) Bakan Ak úit: Güldünya Tören’in çocu÷una sahip çıkaca÷ız (29 ùubat 2004) Güldünya’nın cenazesine devlet erkânı da katıldı (1 Mart 2004)
Zaman gazetesinin kullandı÷ı tüm baúlıklarda Güldünya’nın öldürülüúünün sıradan bir cinayetmiú oldu÷u vurgusu hakimdir. Cinayete dair herhangi bir niteleme kullanılmamı útır. Baúlıkta ve haberde “töre”, “namus” kavramlarına hiç de ÷inilmemiútir. “Hastanede iúlenen cinayetle ilgi polise soruúturma açılmayacak” baúlı÷ı gerçekte polise yönelik bir eleútirellik taúımaktadır. Ancak daha sonra ki günlerin haber ba úlıklarında devletle ilgili farklı bir ba÷ kurulmaktadır. Tüm gazeteler içerisinde ilk kez bir resmi ki úiden, bakandan alıntı yapılmaktadır: “Bakan Ak úit: Güldünya Tören’in çocu÷una sahip çıkaca÷ız” Bakandan yapılan bu do÷rudan alıntı bir taraftan resmi kurumun sesini habere ta úırken di÷er taraftan da resmi kurumların ihmalini görünmez kılarak, sorunluluklarını yerine getirdiklerini ima etmektedir. Son gün Zaman gazetesinin ba úlı÷ı yine devletle iliúkili olarak verilmektedir. “Güldünya’nın cenazesine devlet erkânı da katıldı”
72
3.2.1.2. Gazetelerin Haber Giriúleri ve Ana Olayların Sunumu Haber giriúleri, ana olayı özetledi÷i gibi haberin ana fikrini de okuyucuya sunmaktadır. Bu nedenle haber giriúleri haber anlatısının önemli bir parçasını oluúturmaktadır. Haber giriúleri aynı zamanda metne giriú görevini de yürütmektedir. Baúka bir deyiúle haber giriúleri özetleme yapar, ana olayı duyurur, en önemli bilgileri verir, metnin ana temasını yansıtır. 124
3.2.1.2.1. Cumhuriyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ølk günkü haber giriúi úöyledir: “ Bir akrabasından çocuk do ÷urması nedeniyle kardeúleri tarafından Küçükçekmece’de öldürülen Güldünya Tören’in 3 ay önce polise sı÷ındı÷ı ortaya çıktı.” Cumhuriyet gazetesinin haber giriúi “Polise sı÷ınmak kurtarmadı” olan haber baúlı÷ıyla benzer içeriktedir. Haberin giriúi olayın nedeni hakkında da bilgi vermektedir. Ancak devletin resmi bir kurumu olan Emniyet Te úkilatı’nın bu olayla ilgili ihmaline de÷inilmemiútir. Baúlıkta oldu÷u gibi haber giriúinde de polisin sorumlulu÷u pasifleútirilmektedir.
Cumhuriyet’te daha sonraki gün yayınlanan haberin giri úi ise úöyledir: “ Bitlis’in Güroymak ilçesine ba÷lı Budaklı köyünde yaúayan ve østanbul’da hastane odasında töre cinayetine kurban olan Güldünya Tören’in ailesi kızlarının cenazesini kabul etti.” Cumhuriyet gazetesinin haber giriúi “Ölüsüne sahip çıktılar” olan haberin ba úlı÷ıyla benzer içeriktedir. Kadının kurban olarak temsil edilmesi bu haber giri úinde de görülmektedir. Konu ile ilgili bir bilgilendirme yapılmamıú duygu sömürüsü odaklı bir anlatımla haberin giriúi yapılmıútır
Güldünya Tören ile ilgili yayınlanan bir di ÷er haberin giriúi ise: “østanbul’da töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören’in cenazesi memleketi Bitlis’in Güroymak ilçesine ba÷lı Budaklı köyünde törenle topra÷a verildi.” úeklindedir. Cumhuriyet gazetesinin haber giriúi “Güldünya omuzlardaydı” olan haber ba úlı÷ını tamamlar niteliktedir “Töre cinayetine kurban giden Güldünya” ifadesi ise bir önceki haberin giri úinde oldu÷u gibi duygu sömürüsü içeren ve olayı dramatize eden bir úekildedir.
124
Van Dijk (1988a), a.g.e.s.53
73 Cumhuriyet’in Güldünya ile ilgili son haberini giriúi ise úöyledir. “Türk kadınının, Cumhuriyet’in kurulmasıyla kazandı÷ı yasal hak ve özgürlüklerden gerekti ÷i úekilde yararlanmadı÷ı, bu hak ve özgürlükleri ço÷u batılı ülke kadınlarından önce elde etmesine kar úın geleneksel yapı, kültür anlayı úı, töre ve din baskısının altında silik kaldı÷ı, ezildi÷i belirtildi.” Cumhuriyet gazetesinin haber giriúi “Türk kadını töre ve din kıskacında” olan haber baúlı÷ıyla benzer niteliktedir. Haberin giriú kısmında geleneksel yapı, kültür anlayı úı, töre ve dinin kadınlar üzerindeki etkisinin gündeme getirilmesi açısından önemlidir.
3.2.1.2.2. Hürriyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ølk günkü haber giriúi úöyledir: “Bitlis’te yasak aúk sonu hamile kalınca østanbul’a kaçan 22 yaúındaki Gül Dünya Tören kardeúleri tarafından önce yol ortasında, ölmeyince kaldırıldı÷ı Bakırköy Devlet Hastanesi’nde ilk olaydan 13 saat sonra kur úun ya÷muruna tutuldu.” Hürriyet gazetesinin haber giriúi “Töreniz batsın” olan haber ba úlı÷ıyla benzer bir içerik taúımaktadır. Giriú cümlesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi olayı olabildi ÷ince özetlenmiú, nedeni de verilmiútir. Hem baúlıkta hem de giriúte eleútirel bir duruú var gibi görünmektedir ancak çalıúmanın teorik kısmında da belirtildi÷i gibi var olan kültürel yapıya eklemlenen bir anlatı kurularak “Güldünya’nın yasak bir úak ” yaúadı÷ına da iúaret edilmektedir. Böylelikle ilk yasayı çi÷neyen kadın olarak gösterilmektedir. Hürriyet gazetesinde Güldünya ile ilgili yayınlanan ikinci günkü haberin giri úi ise úöyledir: “Küçükçekmece’de töreye kar úı geldi÷i gerekçesiyle a÷abeyleri ørfan ve Ferit Tören tarafından önce sokakta, sonra da tedavi gördü ÷ü hastanede kur úunlanan Güldünya Tören’in ölmeden önce, 3 aylık bebe ÷ini yerini yanlarına sı÷ındı÷ı kiúilerden bile gizledi÷i bir aileye vererek sakladı÷ı ortaya çıktı.” Gazetenin haber giriúi “Ölmeden önce bebe÷ini sakladı” olan haber baúlı÷ıyla benzer içerik taúımaktadır. Giriú cümlesinde Güldünya’nın “töreye kar úı geldi÷i gerekçesi” ile öldürülmesi ifadesi kullanılarak genç kadının toplumun kurallarına itaat etmedi÷ine dikkat çekilmektedir. Böylelikle toplumun genelinin kabul etti ÷i düúünülen kurallara, adetlere uymayanın genç kadının oldu ÷u ve bu durumunda cezayı gerektirdi ÷i haberde ifade edilmektedir. Dolayısıyla i úlenen bu cinayet meúru bir zemine oturtulmaya çalıúılmıútır.
74 Güldünya ile ilgili yayınlanan bir di÷er haberin giriúi ise úöyledir: “ Töre cinayetinin son kurbanı Güldünya Tören’in katillerinin yaralanaca ÷ı ceza indirimi, yeni Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) kaldırılıyor.” Hürriyet gazetesinin haber giri úi “ Töre katilleri artık kolay kurtulamayacak” olan haber baúlı÷ıyla içerik olarak benzerdir. Giriú cümlesinde yer alan “töre cinayetinin son kurbanı Güldünya Tören” úeklinde bir anlatının kurulması çalıúmanın teorik kısmında da belirtildi÷i üzere kadınların yazılı basında da temsili açısından de÷erlendirilebilir. Bu temsil içerisinde kullanılan dil oldukça önemlidir. Çünkü var olan ataerkil sistemde bu dil içinde yeniden üretilir. Kadınların medyada güçsüz, pasif, kurban vb… olarak yer alması ço ÷u zamanda özne olmaktan çok nesne olarak gösterilmesi toplumdaki ikincil statüsünü me úru kılmakta ve bu durumun devamlılı÷ını sa÷lamaktadır. Hürriyet gazetesi de buna paralel bir dil kullanmıú ve bu haber giriúinde Güldünya Tören’i bir kurban gibi göstermiútir . Hürriyet gazetesinin konu ile ilgili dördüncü haberinin giri úi úu úekildedir: “ Teyze kızının kocasıyla yaúadı÷ı yasak iliúki sonucu hamile kaldı÷ı için öldürülen Güldünya Tören’in bıraktı÷ı aileden savcının emriyle alınan 3 aylık o ÷lu Umut’u bir gün boyunca yeni anne bir polis memuru emzirdi.” Hürriyet gazetesinin haber giri úi “ Güldünya’nın o÷lu Umut’u polis emzirdi” olan haber ba úlı÷ıyla benzer bir içerik taúımaktadır. Ancak haber giriúinde “Güldünya’nın yasak bir iliúki” yaúadı÷ına da dikkat çekilmeye çalıúılmıútır. Toplumun kabul etti÷i de÷erleri ve normları ilk çi÷neyenin kadın olarak gösterilmesi durumu söz konusudur. Aynı zamanda di ÷er haberlerde pasif bir konumda sunulan polis bu haberin giriú cümlesinde aktifleútirilmiú ve özne konumunda yer almı úken Güldünya nesne konumuna getirilerek pasifleútirilmiútir. Hürriyet gazetesinin konu ile ilgili son haberinin giri úi ise úöyledir: “Güldünya Tören’in töre cinayetine kurban gitmesi, Türkiye’yi aya ÷a kaldırırken ailesi, beklenenin aksine cenazeye sahip çıkma kararı aldı”. Hürriyet gazetesinin haber giri úi “60 araçla kar úıladılar” olan haber baúlı÷ını tamamlar niteliktedir. Haber giriúinde di÷er gazete haberinde de oldu÷u üzere kadının kurban olarak temsili söz konusudur. Ayrıca haber giri úinde kullanılan “beklenenin aksine” ifadesinin kullanılması sanki normal olmayan bir úeyin yapıldı÷ı imasını taúımaktadır. Ailenin kızlarının cenazesine sahip çıkması ola÷an olmayan bir durummuú gibi gösterilmeye çalıúılmıútır.
75
3.2.1.2.3. Milliyet Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ølk günkü haber giriúi úöyledir: “ Bitlis’te bir akrabasından hamile kalan 22 ya úındaki Güldünya, østanbul’a kaçıp polise sı÷ındı.” Haberin giriúinde olayın nedeni özet bir úekilde verilmiútir. økinci günkü haber giriúi úöyledir: “Kuzeninin kocasından hamile kaldı ÷ı gerekçesiyle kardeúleri tarafından vurulan ve beyin ölümü gerçekle úen Güldünya Tören’in hayati deste ÷i dün kesildi.” Giriú cümlesinde Güldünya Tören’in öldürülmesinin nedeni verilmi útir. Güldünya ile ilgili bir di÷er haber giriúi úöyledir: “Töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören’in üç aylık bebe ÷i Ümit bulundu.” Milliyet gazetesinin haber giriúi “Ümit’i devlet koruyor” olan haber baúlı÷ıyla benzer içerik taúımaktadır. Giriú cümlesinde kullanılan “töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören” ifadesinde Güldünya’nın kurban olarak sunulması ve kadının çaresizli÷i üzerinden anlamın oluúturulması toplumda var olan egemen söylemin (ataerkil söylemin) yeniden haber metni içinde kuruldu ÷unun bir göstergesidir. Milliyet gazetesinin Güldünya ile ilgili son haberinin giri úi ise úöyledir: “østanbul Valili÷i ønsan Hakları Masası Sorumlusu Avukat Vildan Yirmibeúo÷lu’nun dava dosyalarına bakarak yaptı ÷ı incelemeye göre, namus cinayeti nedeniyle öldürülenlerle cinayeti iúleyenlerin yarısına yakını 17 yaúın altında.” Milliyet gazetesinin haber giriúi “Kurban da çocuk katil de” olan haber ba úlı÷ıyla benzer niteliktedir.
3.2.1.2.4. Sabah Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu
ølk günkü haber giriúi úöyledir: “ Bitlisli Güldünya Tören, eúine az rastlanır bir töre cinayetinin kurbanı oldu.” Giriú cümlesinde kullanılan “töre cinayetinin kurbanı oldu” ifadesi kadını zavallı, çaresiz olarak sunmaktadır. Haberde egemen olan söylem (ataerkil söylem) kadının çaresizli÷i üzerinden yine ve yeniden kurulmaktadır.
økinci günkü haber giriúi ise úöyledir: “ Tecavüze u÷rayıp hamile kaldı÷ı gerekçesiyle aile kararıyla kur úunlanan ve beyin ölümü gerçekle úen Güldünya Tören’in ailesi ‘Fiúi çekin’
76 dedi.” Giriú cümlesinde kullanılan “aile kararıyla kur úunlanan” ifadesi oldukça dikkat çekicidir. Çalıúmanın teorik kısmında da de÷inildi÷i üzere aile kurumu kültürel açıdan büyük önem taúıyan bir kurumdur. Çünkü aile bireylerince alınan kararların geçerlili ÷i yüksektir. Ailenin belirledi÷i kuralların dıúına çıkılması ise a÷ır yaptırımları da beraberinde getirebilmektedir.
Üçüncü günkü haber giriúi úöyledir: “ Töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören’in dramını konferans için gitti÷i ABD’de ö÷renen Diyanet øúleri Baúkanı Bardako÷lu, yardımcısına telefon etti, ‘Cenazeye yetiúip namazı ben kıldıraca÷ım’ dedi.” Sabah gazetesinin haber giriúi “Güldünya’ya devlet töreni” olan haber ba úlı÷ıyla benzer içeriktedir. Devletin resmi kurumundan birinin cenazeye katılacak olması ve bu ki úinin Diyanet øúleri’nin Baúkanı olmasının vurgulanması açısından önemlidir. Ancak haber giri úinde kullanılan “töre cinayetine kurban giden Güldünya Tören’in dramı” ifadesi olayı oldukça dramatize eder bir niteliktedir. Bilgi vermekten öte duygu sömürüsü odaklıdır.
Sabah gazetesinde Güldünya ile ilgili yayınlanan son haberin giri úi ise úöyledir: “ U÷radı÷ı tecavüz sonucu hamile kalan ve dünyaya bir çocuk getirdikten sonra da karde úleri tarafından öldürülen Güldünya Tören’in cenazesi, memleketi olan Bitlis’in Güroymak ilçesine ba÷lı Budaklı köyünde çevre il ve ilçelerden gelen, 5 bin ki úinin katıldı÷ı törenle topra÷a verildi.” Sabah gazetesinin haber giri úi “Elveda Güldünya” olan haber baúlı÷ıyla benzer niteliktedir. Haberin giriúinde Güldünya Tören’in öldürülmesi olayı olabildi ÷ince özetlenmiú, nedeni de verilmiútir.
3.2.1.2.5. Zaman Gazetesi Haber Giriúi ve Ana Olayın Sunumu ølk günkü haber giriúi úöyledir: “ østanbul Küçükçekmece’de, akrabası ile yasak ili úki kurdu÷u iddia edilen genç bir kadın, kardeúleri tarafından sokak ortasında kur úunlandı.” Zaman gazetesinin haber giriúi “Vurdukları kız kardeúleri ölmeyince hastane de tekrar ateú ettiler” olan haber baúlı÷ıyla benzer bir içerik taúımaktadır. Giriú cümlesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi olayı olabildi÷ince özetlenmiú, nedeni de verilmiútir. Çalıúmanın teorik kısmında da belirtildi÷i gibi var olan kültürel yapıya eklemlenen bir anlatı kurularak
77 “Güldünya’nın yasak bir ili úki” yaúadı÷ına da iúaret edilmektedir. Böylelikle ilk yasayı çi÷neyen kadın olarak gösterilmektedir. økinci günkü haber giriúi ise úöyledir: “ østanbul Kanarya’da bir kadının, kız kardeúinin eúinden hamile kaldı÷ı gerekçesiyle kardeúleri tarafından hastanede öldürülmesi, güvenlik konusunu tartıúmaya açtı.” Zaman gazetesinin haber giri úi “Hastanede iúlenen cinayetle ilgili polise soruúturma açılmayacak” olan haber ba úlı÷ıyla benzer bir içerik taúımaktadır.
Zaman gazetesinde konu ile ilgili üçüncü gün yayınlanan haberin giri úi ise úöyledir: “Devlet Bakanı Güldal Ak úit, østanbul’da yakınları tarafından öldürülen Güldünya Tören’in çocu÷una sahip çıkacaklarını söyledi.”
Zaman gazetesinin konu ile ilgili son haberini giriúi ise úöyledir: “Bitlis’in Budaklı köyünde u÷radı÷ı tecavüz sonrası kaçtı÷ı østanbul’da kardeúleri tarafından öldürülen Güldünya Tören’in cenazesi dün topra ÷a verildi.” Haberin giriúi olayın nedenini özetler niteliktedir. Zaman gazetesini bu haber giri úinde dikkat çeken önemli bir nokta görülmektedir. Zaman gazetesi Güldünya ile ilgili yayınladı ÷ı ilk haberinde olayın nedeni olarak “yasak iliúki”yi gösterirken, yayınladı÷ı bu son haberde Güldünya’nın öldürülme nedeni olarak u÷radı÷ı tecavüzü göstermiútir. Bunda resmi kurumların ve o dönemki iktidarın konuyla yakından ilgilenmesinin etkisi oldu÷u söylenebilir.
3.2.1.3. Gazetelerin Neden Sonuç Ba÷lantısı
Sonuçlar haber söylemlerinin bir baúka rutin kategorilerdir. Toplumsal ve politik olayların haber de÷eri taúıyıp-taúımaması önemli oranda sonuçları tarafından belirlenir. Gerçek veya olası sonuçları tartıúmada haber söylemleri olayla nedensel ba ÷lar kurabilir. Bazen sonuçlar olayın kendisinden daha önemli olabilir. 125 Tıpkı “namus” bahaneli olarak kadınların öldürülmesi olayında oldu÷u gibi. Haber söylemleri salt sonuca iúaret etti÷inde olayın nedeni ve nedenin çözümü için gerekli siyasi kararlar görünmez kılınabilir.
125
van Dijk , a.g.e.,s.54
78
3.2.1.3.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı
Güldünya Tören ile ilgili, 28 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan ilk haberde cinayetin nedeni olarak bir akrabasından çocuk do ÷urması gösterilmiútir. Evlilik dıúı çocuk dünyaya getirdi÷i için ailesi tarafından istenmemiú ve úehir dıúına yollanmıútır. Daha sonra ise kardeúleri tarafından bulunup hastanede öldürülmü útür. Cumhuriyet gazetesinin 29 ùubat 2004 tarihli haberinde ise tecavüz sonucu hamile kalıp daha sonra öldürülmemek için østanbul’a yerleúti÷ine de÷inilmiútir.
Cumhuriyet gazetesinin 1 Mart 2004 tarihinde yayınlanan haberinde ise Güldünya Tören’in cenazesinden söz edilmiútir. Kimlerin katıldı÷ına, nasıl topra÷a verildi÷ine de÷inilmiútir.
Cumhuriyet gazetesinin 1 Mart 2004 tarihinde yayınlanan bir di ÷er haberinde ise di÷er yayınladı÷ı haberlerden farklı bir durum söz konusudur. Kadınların toplum içindeki konumlarına yer veren bu haberde, kadın haklarına de ÷inilmiú ve günümüzde kadınların neden ikincil konumda yer aldıklarına açıklık getirmeye çalı úmıútır.
Cumhuriyet gazetesi neden-sonuç iliúkisine de÷il ana olaya iliúkin bilgilere ve sonuçlarına yer vermiútir. Özellikle sonuç kısmının öne çıkarılması gerçek nedeni görünmez kılmıútır. Dolayısıyla toplumsal ve politik çözümler üretilmesini engellemektedir.
79
3.2.1.3.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı
Güldünya Tören ile ilgili 27 ùubat 2004 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan ilk haberde Güldünya’nın öldürülme nedeni olarak ya úadı÷ı yasak aúk sonucu hamile kalması gösterilmiútir. Sonuç olarak da cinayetin töre gere ÷i iúlendi÷i belirtilmiútir.
28 ùubat 2004 tarihli haberde ise Güldünya Tören’in ölmeden önce bebe ÷ini neden sakladı÷ı ve kime emanet etti÷i üzerinde durulmuútur.
28 ùubat 2004 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir di ÷er haberde ise Güldünya Tören’in öldürülmesine ba÷lı olarak yeni T.C.K.’deki tahrik indirimi ile ilgili kanundaki de÷iúikli÷e yer verilmiútir.
29 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan haberin neden ve sonuç ba ÷lamına göz atıldı÷ında Güldünya’nın öldürülmesi sonucu bebe ÷inin kimsesiz kaldı÷ı ve bunun sonucunda da devletin bu bebe÷i koruma altına aldı÷ından söz edilmiútir.
1 Mart 2004 tarihinde yayınlanan bu haberde ise Güldünya’nın bir zamanlar kovuldu÷u köyünde nasıl kar úılandı÷ına ve nasıl topra÷a verildi÷ine yer verilmiútir. Hürriyet gazetesi yayınladı÷ı haberlerinde genellikle ana olaya de÷inmiú ve olayın genel sonuçları üzerinde durmuútur. Ancak Hürriyet gazetesi Güldünya ile ilgili yayınladı ÷ı ilk haberinde neden-sonuç ba÷lantısını kurmuú ve Güldünya’nın öldürülme nedeni olarak yaúadı÷ı “yasak aúk”a ve sonuç olarak da öldürülmesine de ÷inmiútir. Hürriyet gazetesinin neden-sonuç ba÷lamında kullandı÷ı bu söylem yasayı ilk çi÷neyenin kadın oldu÷una dikkat çekmektedir. Egemen olan kültürel yapıya (ataerkil yapı) eklemlenen bir söylem kullanılmıútır.
80
3.2.1.3.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı
Güldünya Tören ile ilgili 27 ùubat 2004 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan ilk haberde neden-sonuç ba÷lamında Güldünya’nın neden öldürüldü ÷üne de÷inilmiútir. Haberde genel olarak olay anına iliúkin bilgilere yer verilmiútir.
28 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan bir di ÷er haberde ise Güldünya Tören’in öldürülme úekli üzerinde durulmuútur.
29 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan haber de ise Güldünya Tören’in dünyaya getirdi ÷i bebe÷e de÷inilmiútir. Güldünya’nın öldürüldü÷ü ve sonuç olarak da bebe ÷inin kimsesiz kaldı÷ı neden-sonuç ba÷lamında haberde yer almıútır.
1 Mart 2004 tarihinde Milliyet gazetesinde yer alan bir di ÷er haberde ise Avukat Vildan Yirmibeúo÷lu’nun namus bahanesi ile iúlenen cinayetlere dair araútırmasına yer verilmiú ve bu tür cinayetlerin görünen nedenlerine de÷inilmiútir.
Milliyet gazetesi Güldünya Tören ile ilgili haberlerinde ana olaya ili úkin bilgilere ve olayın genel sonuçlarına de÷inmiútir.
3.2.1.3.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı
27 ùubat 2004 tarihinde Sabah gazetesinde Güldünya Tören cinayeti ile ilgili yayınlanan ilk haberde Güldünya’nın tecavüze u ÷rayıp hamile kalması ve sonucunda da kardeúleri tarafından öldürülmesi neden sonuç ba÷lamında verilmiútir.
81 Güldünya T ören ile ilgili olarak 28 ùubat 2004tarihinde yayınlanan bir di ÷er haberde ise Güldünya’nın nasıl öldürüldü÷ü ve ölümünden sonra ailesinin tutumu de ÷erlendirilmiútir.
29 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan konu ile ilgili ba úka bir haberde ise Güldünya Tören’in cenazesinin nasıl yapılaca÷ı, Diyanet øúleri’nin bu konudaki tavrına de÷inilmiútir.
1 Mart 2004 tarihinde yayınlana haberde nedeni Güldünya’nın tecavüze u ÷radı÷ı için öldürülmesi sonucu ise bir zamanlar kovuldu÷u köyünde büyük bir kalabalı÷ın katılmasıyla gerçekleúen cenazesine de÷inilmiútir.
Sabah gazetesi olayı dramatize edecek ifadelerle ana olay ve sonuçları üzerinde durmuútur.
3.2.1.3.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Neden Sonuç Ba÷lantısı
27 ùubat 2004 tahinde Zaman gazetesinde yayınlanan haberde neden-sonuç ba÷lamında Güldünya’nın öldürülmesi yaúadı÷ı yasak iliúkiye ba÷lanmıú sonuç olarak da öldürülmüútür.
28 ùubat 2004 tarihinde yayınlanan, Güldünya Tören’in hastane de öldürülmesi ile ilgili haber de ise polislerin bir ihmali olup olmadı÷ı üzerinde durulmuútur.
29 ùubat 2004 tarihli haberde ise Devlet Bakanı Güldal Ak úit’in Güldünya Tören’in kimsesiz kalan bebe÷i ile ilgili olarak yaptı÷ı açıklama yer almıútır.
1 Mart 2004 tarihli haberde ise Güldünya’nın cenazesine kimlerin katıldı ÷ı konu edilmiútir.
82 Zaman gazetesi Güldünya Töre ile ilgili haberlerinde di÷er gazetelerin yaptı÷ı gibi ana olay üzerinde durmuú ve sonuçlara de÷inmiútir.
3.2.1.4. Gazetelerin Arka Plan Bilgisi
Haberlerin arka plan bilgisi gerçek olayların ve bunların ba ÷lamının tarihini içerebilir. Haberde arka plan bilgisi gerçek olayın hemen ardından verilir. 126
3.2.1.4.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi
Cumhuriyet gazetesi Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınladı ÷ı 4 haberde de olayın nerde, nasıl, kimler tarafından gerçekle útirildi÷ine de÷inmiútir. Bu cinayetin iúlenme nedenine de haberlerinde yer vermi útir. Yetkili kiúilerin konu ile ilgili açıklamalarına da yer veren Cumhuriyet gazetesi namus bahanesi ile i úlenen bu cinayetin toplumsal, kültürel nedenlerine ise haberlerinde yeterince de ÷inmemiútir. Bu anlamda arka plan bilgisi yetersizdir.
3.2.1.4.2.Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi
Hürriyet gazetesi Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınladı ÷ı 5 haberde olayın neden, nerede, nasıl, kimler tarafından gerçekle útirildi÷ine de÷inmekle beraber olayın toplumsal boyutlarının irdelenmesi açısından yetersiz bir arka plan bilgisi verilmi útir.
126
Van Dijk, a.g.e.s.53.
83
3.2.1.4.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi
Milliyet gazetesi Güldünya Tören ile ilgili yayınladı ÷ı haberlerde olayın nedeni, nerede, nasıl, kimler tarafından gerçekle útirdi tirdi÷÷ine denmiú denmiútir. Di÷ Di÷er gazetelerin haberlerinden farklı olarak arka plan bilgisinde iú i úlenen cinayetin arkasında Güldünya’nın ailesine, ihmali oldu÷÷u dü oldu düúúünülen polislere ve “töre cinayet”lerinde tahrik indirim uygulayan T.C.K.’na da yer vermiú vermiútir. Ancak cinayetin toplumsal boyutu yine göz ardı edilmi útir. Bu anlamda arka plan bilgisi kısmi ve yetersizdir.
3.2.1.4.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Haberlerinin Arka Plan Plan Bilgisi
Sabah gazetesi Güldünya Tören ile ilgili haberlerinde Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet gazetelerinde oldu÷ oldu ÷u gibi olayın nedeni, nerede, nasıl, kimler tarafından gerçekle útirildi tirildi÷÷ine de÷÷inmi de inmiúútir. Konu ile ilgili olarak yetkililerin de görüú görü úlerine de÷ de÷inmi inmiúútir. Fakat di÷ di ÷er gazetelerde oldu÷ oldu ÷u gibi genç kadının öldürülmesinin altında yatan toplumsal baskı, bölgenin feodal yapısına dair bilgiler verilmemiú verilmemi útir. Bu nedenle arka plan bilgisi yetersizdir.
3.2.1.4.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Arka Plan Bilgisi
Zaman gazetesi Güldünya Tören cinayetini sıradan bir cinayet gibi yansıtmı útır. Olayın nedeni, nerede, nasıl, kimler tarafından gerçekle útirildi tirildi÷÷ine de÷ de÷inmekle beraber yetkililerin Güldünya’nın bebe÷ bebe ÷inin gelece÷ gelece÷i ile ilgili yaptı÷ yaptı÷ı açıklamalara açıklamalara da yer vermi vermiúútir. Zaman gazetesi olayı sıradan bir cinayet haberi olarak yansıttı ÷ı için törelere hiç de÷÷inmemi de inmemiúútir. Dolayısıyla arka plan bilgisi di÷ di ÷er gazetelere nazaran çok daha yetersizdir.
84
3.2.2. Haberin Mikro Yapıları Haberin mikro yapıları içerisinde haberlerin aktörleri, yapılan alıntılar ve sözcük seçimleri incelenmiú incelenmiútir.
3.2.2.1. Haberlerin Aktörleri Haber metni içerisinde yer alan kiú ki úi ve kurumlar haberin aktörleridir. Van Dijk olay ve konulara ba÷ ba ÷lı olarak aktörlerin niteliklerinin de÷ de÷iúiklik gösterdi÷ gösterdi÷ini; elit kiú kiúilerin habere eriúúiminin daha ayrıcalıklı olduklarını belirtmektedir. 127 Konumuz özelinde kültürel eri çalıúúmalara da yaslanarak haber üretimindeki bu yönelimi daha da açarak ifade edersek, çalı toplumsal/kültürel yapıdaki daha güçlü konumdaki ki úilerin, kurum ve kuruluú kurulu úların, toplumsal cinsiyetlerin haber söylemlerine eriú eri úimleri daha ayrıcalıklıdır.
3.2.2.1.1. Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri
Cumhuriyet
gazetesinde
yayınlanan
haberlerin
aktörleri:
Güldünya
Tören,
Güldünya’nın kardeú karde úleri ørfan ve Ferit Tören, Güldünya’nın babası ùerif Tören, Güldünya’nın annesi Altun Tören, Güldünya’nın tecavüz sonucu dünyaya getirdi ÷i bebe÷ bebe÷i Umut, Güldünya Töen’e tecavüz eden Servet Ta ú, olayda ihmali oldu÷ oldu ÷u dü düúúünülen polisler, øl Sa Sa÷÷lık Müdürlü÷÷ü, Güldünya’yı belli bir süre koruyan imam Alaattin Ceylan, østanbul Tabip Odası Müdürlü Baúúkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, østanbul Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araú Ba Ara útırma Vakfı Baúúkanı Pof. Dr. Necla Arat, Devlet Bakanı Güldal Ak ú Ba Ak úit, Güldünya Tören’in ve ailesinin mensubu oldu÷ oldu÷u ùego Aú Aúiret ileri ileri gele geleni ni ve Bitlis’in Bitlis’in Güroymak Güroymak øølçesi øl Genel Genel Meclisi Meclisi üy üyesi esi Abdullaziz Sabaz, Güroymak Kaymakamı Okan Leblebiciler, Belediye Ba úkanı Burhan Yavuz, øl Müftüsü Halil Arık, ølçe Müftüsü Mehmet Uzun, Kadın øçin Destek Oluú Oluúturma Grubu.
Cumhuriyet gazetesi yukarıda isimleri sayılan ki úilere yer vermekle beraber bazı kiúúilerin görüú ki görüúlerine de haberlerinde yer verdi÷ verdi ÷i görülmektedir. Bu kiú ki úiler arasında alanında
127
Teun Van Dijk, News Analysis Case Studies of the International and Natio nal News in the Press, (London: Lawrence Erlbaum Associates, 19888), s.55
85 uzman isimlerde bulunmaktadır. Haberlerin aktörleri olayın tarafları olmakla beraber belli yetkililerinde haberler de yer aldı÷ aldı ÷ı dikkat çekmektedir. Bu yetkililer, olayda ihmali oldu ÷u düúúünülen polisler, øl Sa dü Sa÷÷lık Müdürlü÷ Müdürlü÷ü, østanbul Tabip Odası Baú Ba úkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Devlet Bakanı Güldal Ak úit, Güroymak Kaymakamı Okan Leblebiciler, Belediye Baúúkanı Burhan Yavuz, øl Müftüsü Halil Arık, ølçe Müftüsü Mehmet Uzun. Cumhuriyet Ba gazetesinde Güldünya Tören ile ilgili haberlerin hepsinde erkek aktörlere çok daha fazla yer verilmiúútir. Gerek zanlı gerekse aile yakınları ve resmi kurumlarda görevli olan ki úiler verilmi erkektir. Dolayısıyla Cumhuriyet gazetesi erkek egemen söylemin hakim oldu ÷u haberlere yer vermiúútir. vermi
3.2.2.1.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri
Hürriyet gazetesinde yer alan haberlerin aktörleri: Güldünya Tören, Güldünya’nın kardeúúleri ørfan ve Ferit Tören, Güldünya’nın babası ùerif Tören, Güldünya’nın tecavüz karde sonucu dünyaya getirdi÷ getirdi ÷i bebe÷ bebe÷i Umut, Güldünya Töen’e tecavüz eden Servet Ta ú, Güldünya Tören’in amcası Mehmet Tören, Güldünya’yı belli bir süre koruyan imam Alaattin Ceylan, Alaattin Ceylan’ın kızı Keramet Ceylan, Güldünya’nın halası Fecmiye Hanım, Tören ailesinin yakını ùerif Çelik, Güldünya’nın annesi Altun Tören, Küçükçekmece ølçe Emniyet Müdürlü÷÷ü Çocuk Bürosu Amirli÷ Müdürlü Amirli ÷i,
Polisler Özlem Çakar ve Esma Talay, øl Sosyal
Hizmetler Müdürü Kahraman Ero÷ Ero ÷lu, Güldünya Tören’in ve ailesinin mensubu oldu ÷u ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz, ølçe Müftüsü Mehmet Uzun, ùiddete Kar úı Kadın Platformu Üyeleri, østanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah.
Hürriyet gazetesinin Güldünya Tören cinayetiyle ilgili olarak yayınladı ÷ı haberlerin aktörleri Cumhuriyet gazetesinde oldu÷ oldu ÷u gibi erkek a÷ a÷ırlıklıdır.
86
3.2.2.1.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinin Aktörleri
Milliyet gazetesinde yer alan haberlerin aktörleri: Güldünya Tören, Güldünya Tören, Güldünya’nın kardeúleri ørfan ve Ferit Tören, Güldünya’nın babası ùerif Tören, Güldünya’nın tecavüz sonucu dünyaya getirdi ÷i bebe÷i Umut, Güldünya Töen’e tecavüz eden Servet Ta ú, Güldünya Tören’in amcası Mehmet Tören, Güldünya’yı belli bir süre koruyan imam Alaattin Ceylan, Alaattin Ceylan’ın kızı ve o÷lu Keramet ve Ahmet Ceylan, Devlet Bakanı Güldal Ak úit, Tören ailesinin yakını ùerif Çelik, øl Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Ero ÷lu, Avukat Vildan Yirmibeúo÷lu.
Milliyet gazetesinin Güldünya Tören cinayeti ile ilgili olarak yer verdi ÷i isimler aile üyeleri ve yakınlardan oluúmaktadır. Resmi kurum ve kuruluúlarda görevli kiúilerinde aralarında bulundu haberlerin aktörleri Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinde oldu ÷u gibi erkektir.
3.2.2.1.4. Sabah Gazetesi Haberlerinin Aktörleri
Sabah gazetesinde yer alan haberlerin aktörleri: Güldünya Tören, Güldünya Tören, Güldünya’nın kardeúleri ørfan ve Ferit Tören, Güldünya’nın babası ùerif Tören, Güldünya’nın annesi Altun Tören, Güldünya’nın tecavüz sonucu dünyaya getirdi ÷i bebe÷i Umut, Güldünya Töen’e tecavüz eden Servet Ta ú, Güldünya Tören’in amcası Mehmet Tören, Güldünya’yı belli bir süre koruyan imam Alaattin Ceylan, Güldünya vurulurken odada olan üç hasta, Devlet Bakanı Güldal Ak úit, Diyanet øúleri Baúkanı Ali Bardako÷lu, Diyanet øúleri Baúkan Vekili Mehmet Görmez, Güroymak Kaymakamı Okan Leblebiciler, Belediye Ba úkanı Burhan Yavuz, øl Müftüsü Halil Arık, ølçe Müftüsü Mehmet Uzun, ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz, Güldünya Tören’in cenazesine katılan 5 bin kiúi.
Sabah gazetesinin Güldünya Tören cinayeti ile ilgili olarak yer verdi ÷i isimler aile üyelerinin yanı sıra belli kurumların yetkilileridir. Ancak konu ile ilgili uzman ki úiler Sabah
87 gazetesinin haberlerinde yer almamıútır. Ayrıca Sabah gazetesinin konu ile ilgili haberlerinde yer alan aktörlerde di÷er gazetelerde oldu÷u gibi erkek a÷ırlı÷ı söz konusudur.
3.2.2.1.5. Zaman Gazetesi Haberlerinin Aktörleri
Zaman gazetesinde yer alan haberlerin aktörleri: Güldünya Tören, Güldünya Tören, Güldünya’nın kardeúleri ørfan ve Ferit Tören, Güldünya’nın tecavüz sonucu dünyaya getirdi ÷i bebe÷i Umut, Güldünya’yı belli bir süre koruyan imam Alaattin Ceylan, Alaattin Ceylan’ın kızı Keramet Ceylan, Güldünya Tören’in amcası Mehmet Tören, Devlet Bakanı Güldal Ak úit, Güroymak Kaymakamı Okan Leblebiciler, Belediye Ba úkanı Burhan Yavuz, øl Müftüsü Halil Arık, ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz.
Zaman gazetesinin Güldünya Tören cinayeti ile ilgili olarak yer verdi ÷i isimler aile üyelerinin yanı sıra belli kurumların yetkilileridir. Ancak konu ile ilgili uzman ki úiler Zaman gazetesinin haberlerinde yer almamıútır. Haber aktörleri arasında erke egemenli ÷i söz konusudur.
3.2.2.2. Haberde Kullanılan Alıntılar Gazeteciler haber yaptıkları olayların tümüne tanılık edemezler; özellikle tanık olamadıkları olaylar da konu veya olayla ilgili kaynaklara ba úvurarak haber söylemini inúa ederler. Kaynaklardan, görgü tanıklarından veya taraflardan yapılan alıntılar retoriksel olarak habere inandırıcılık katar. Alıntılar bir ikna unsuru olarak kullanılır. 128 Tıpkı haber aktörlerinde oldu÷u gibi alıntılarda da bir hiyerar úi sözkonudur; elit veya daha güçlü olanlardan daha fazla alıntı yapılır. Alıntılar tırnak iúaretleri içerisinde do÷rudan yapılabildi÷i gibi tırnak iúaretleri kullanılmaksızın dolaylı olarak da yapılabilir.
128
Van Dijk (1988a), a.g.e., s.87.
88
3.2.2.2.1.Cumhuriyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar
Cumhuriyet gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınlanan haberler de kullanılan alıntılar:
øl Sa÷lık Müdürlü÷ü: “ øhmalkarlık olup olmadı÷ının araútırılması...”
Güldünya Tören’in babası ùerif Tören: “ Kızımızı köyümüzde bir süre imamlık yapan Alaattin Ceylan’a verin.”
østanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araútırma Merkezi Baúkanı Prof. Dr. Necla Arat: “ Töre denmesi bile çok saçma. O bölgelerin erkeklerini e÷itmek gerekiyor.”
Devlet Bakanı Güldal Ak úit: “ Devlet olarak bu konuda bir mahkeme kararı çıkartarak çocu÷u koruma altına alaca÷ız. Ölen kadının yakınları bizim bu giriúimimize kar úı çıkarsa yapacak bir úey yok. Ama çocu÷un ortada kaldı÷ı anlaúılırsa mahkeme kararına gerek kalmadan çocu÷a sahip çıkaca÷ız.”
ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz: “ Böyle bir aile meclisi kararı olmu ú olsaydı cenazeyi de istemezlerdi. Cenazeyi isteyerek olayın aúiretçilikle ilgili olmadı÷ını kanıtlamak istiyoruz.”
ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz: “ Biz aúiret büyükleri olarak o niyetteydik. ùego aúireti olarak, olumsuz bir olayın meydana gelmemesi için Servet Ta ú’ın, Güldünya Tören’i ikinci eú olarak alması kararını vermiútik. Aúiret büyükleri olumsuz bir olayın meydana gelmemesi için tek çözüm yolu olarak, kızı bu suçu iúleyen kiúiye verelim dava kapansın, diye dü úünmüútü. Bu konuda 1.5 ay önce büyük bir toplantı yapıldı. 100 ki úinin katıldı÷ı toplantıda –Servet Taú denen kiúi bu kızı alacak ve bu köyü terk edecek- kararı, çıkmı útı.”
89 ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz: “ E÷er aile meclisinin böyle bir kararı olsaydı aile cenazeyi yanına almayacaktı. Bu haberler bizim dıúımızda geliúiyor. Bunu düzeltmek istiyoruz. Böyle bir aile meclisi kararı olmuú olsaydı cenazeyi de istemezlerdi. Bu münferit bir olaydır. Biz bu olayın úokundayız.”
ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz: “ Güldünya’nın babası bana, ( Ben evladımın ölmesini ve bu olayın ya úanmasını istemiyordum. Yapılan úey cehalet ve çocukluktu. Böyle sonuçlanması gerekmiyordu. ), diyor. Biz de aynı kanıdaydık.”
ùego Aúiret ileri geleni ve Bitlis’in Güroymak ølçesi øl Genel Meclisi üyesi Abdullaziz Sabaz: “ Güroymak halkı ileri görüúlü insanlardır. Böyle bir cahillik yapmazlar. Bu tür törelere kar úıyız. Son derece üzüntülüyüz.”
Güldünya Tören’in babası ùerif Tören: “ Ben halen inanmıyorum. Ama e ÷er o÷lum bu cinayet iúlediyse onu evlatlıktan reddediyorum. Benim böyle bir o ÷lum yoktur.”
Görüldü÷ü üzere alıntılar ço÷unlukla Güldünya Tören’in mensubu oldu÷u ùego Aúireti ileri geleni Abdullaziz Sabaz’a aittir. Sabaz’ın, aile meclisinden Güldünya’nın kendisine tecavüz eden kiúiye kuma olarak verilmesi kararının çıktı÷ını belirtmesi ve bunun Cumhuriyet gazetesinde yer alması kadına verilen de ÷erin sorgulanması açısından oldukça önemlidir. Kadının ikinci sınıf bir vatandaú olarak görüldü÷ünün bir kanıtıdır. Kadının istekleri geri planda tutulmuú ve aile meclisinin kararı en do÷ru kararmıú gibi sunulmuútur. Böyle bir düúüncenin do÷rudan alıntı yapılarak haber metni içerisinde verilmesi kültürel açıdan aile ve aúiret baskısının nedenli etkin oldu÷unun da bir göstergesidir. Bu úekilde bir söylemin haber metni içerisinde yer alması ise ataerkil söylemin yeniden kurulmasına yardımcı olmaktadır. Cumhuriyet gazetesinin Güldünya Tören ile ilgili yayınladı ÷ı haber metinlerinin ço÷unda kullandı÷ı alıntılar ataerkil yapının etkisinde dile getirilen düúüncelerdir. Bu tarz söylemlerin haber metni içerisinde verilmesi ise egemen söylemin yeniden üretilmesine olanak sa÷lamaktadır.
90
3.2.2.2.2. Hürriyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar
Hürriyet gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınlanan haberler de kullanılan alıntılar:
ørfan Tören: “ Çanta almana gerek yok.”
Mehmet Tören: “ Kan bulmaya gidiyorum.”
Keramet Ceylan: “ Güldünya aralık ayında do ÷um yaptı. Çocu÷unu kuca÷ına aldı÷ında, ‘ Ben alıúmadan bunu götürün. Zaten amcam bebe ÷i öldürmek istiyor ’ diyordu. Sonra da çok güvendi÷i bir arkadaúına evlatlık verdi. ‘ Kimsenin yerini bilmemesi en iyisi ’ diyordu. Çocu÷u verdikten sonra iki gün a÷ladı.”
Keramet Ceylan: “ Kendi umudu olmadı÷ı için bebe÷inin adını Umut koymuútu. Hayatını kurtarmak için Umut’u bizim bile bilmedi÷imiz bir arkadaúına evlat verdi. Üzüntüden iki gün boyunca yemek yemedi.”
Alaattin Ceylan: “ Gül benim yedinci çocu ÷umdu. Biz 6 ay koruduk, devlet bir gece koruyamadı. ”
Alaattin Ceylan: “ Amcası Mehmet Tören 6 ay önce bize getirdi. Bir hafta önce de babası úerif tören gelerek ‘ Kızıma hiçbir zarar vermem ’ diye yemin etti. øki gün bizde kaldı ama kızıyla görüúmeden gitti. Olay günü a÷abey ørfan Tören eve geldi. Hiç úüphelenmedik, kahvaltı ettik. Ö÷le namazından sonra Güldünya’yı Bursa’daki halası Fecmiye’nin yanına götürece÷ini söyledi. Ben de ‘ Otogara kadar sizinle geleyim ’ dedim. Kanarya otobüs dura÷ında ørfan sigara alaca÷ını söyleyerek markete girdi. Yavaú yavaú yürümeye baúladık. Bu arada biri arkadan ateú etti. Güldünya yaralanarak yere dü útü. Ateú edenin peúinden koútum. Bana ‘ Takip etme, seni de vururum ’ dedi. O sırada ørfan da ortadan kayboldu. Ateú
91 edeni tanımadım ama Gül, küçük a ÷abeyi Ferit Tören oldu÷unu söyledi. Çok büyük bir günah iúlediler. Böyle olaca÷ını bilsem hayatım pahasına korurdum. Allah’ın verdi ÷i canı ancak Allah alır.”
Tören ailesinin yakını ùerif Çelik: “ Töreyi yerine getirmelerinin sembolü olarak kızının cenazesinin köye getirilmesini istedi÷ini, ama ailenin mensubu oldu÷u ùego Aúireti önde gelenlerinin kabul etmedi÷ini ” söyledi.
Anne Sultan Tören ile baba ùerif Tören: “ Organ nakli falan yapılmasını istemiyoruz. Cesedini de buraya göndermeyin. Orada bir yere gömün.” dedi.
østanbul Emniyet Müdür Celalettin Cerrah: “ Olayda polisin ihmali yoktur. Soru úturma açılmasına da gerek yok. Genç kızın yaralı yattı ÷ı yerde polis bekleyemez. Zaten orada ba úka yaralılar da yatıyor. O zaman hepsinin ba úına polis dikmek lazım. Yaralı tedavi görürken ekipler di÷er iúlemlerle ilgileniyordu. Zaten kız yaralı haldeki ifadesinde kendisini vuranın a÷abeyi oldu÷unu saklamıú. Polis görevini yapmıútır.”
ùerif Tören: “ Kızımı o÷ullarım öldürdüyse, onları evlatlıktan reddediyorum. Aile meclisi kararı yok. Böyle törelere kar úıyız.”
Abdullaziz Sabaz: “ Cenaze bizim. Alıp, gelene ÷imize yakıúır úekilde Budaklı’da topra÷a verece÷iz. Hiçbir olay olmayacak.”
Güroymak Müftüsü Mehmet Uzun: “ Hakkınızı helal ediyor musunuz? Diye sorunca herkes bir a÷ızdan “Ediyoruz” dedi.
ùerif Tören: “ Yazılıp çiziliyor ama, aile meclisi kararı diye bir úey yok. Ben babayım, çocuklarıma gidin kardeúinizi öldürün der miyim? irfan ve Ferit köyde de ÷ildi, østanbul’da bulunuyorlardı. Güldünya’yı neden ve niçin öldürdüler, aklım almıyor. Belki bu olayı yapan onlar da de÷ildir. Ben kızımı o÷ullarımın öldürdü÷üne inanmıyorum. Böyle töreye kar úıyız.
92 Daha önce buna benzer olaylar bölgemizde vardı. Ama biz artık böyle olayların ya úanmasını istemiyoruz. Ayrıca kar úı taraftaki çocu÷un ailesiyle de barıúmıútık. O çocuk bir türlü kızımla evlenmeyi kabul etmiyordu. Fakat bunu tatlıya ba ÷lamaya çalıútık. Sonra bu olay oldu. Bir baba olarak çok üzgünüm. E÷er benim o÷ullarım bu cinayet iúlemiú ise ben baba olarak bu çocuklarımı evlatlıktan reddederim.”
Hürriyet gazetesinin konu ile ilgili olarak yaptı÷ı alıntılar ço÷unlukla Güldünya Tören’i koruma görevini üstlenmiú olan aile üyelerine aittir. Ayrıca ailenin yakını olan ki úinin aúiret ba÷larının ne kadar güçlü oldu÷unu vurguladı÷ı sözlerinin haberde yer alması dikkat edilmesi gereken bir di÷er ayrıntıdır. Çünkü bölgede hakim olan feodal yapının önemli bir göstergesidir. Ayrıca østanbul Emniyet Müdür Celalettin Cerrah’ın olayla ilgili yaptı ÷ı açıklama yetkililerin iúlenen bu cinayeti sıradan gördüklerinin bir kanıtıdır. Neticede Güldünya Tören’in öldürülmesi sıradan bir cinayet de ÷ildir. Üzerinde durulması ve araútırılması gereken toplumsal bir olaydır. Hürriyet gazetesinin kullandı ÷ı alıntılarda dikkat çeken bir di÷er nokta alıntıların duygusal yönü a÷ır basan alıntılar olmasıdır. Özellikle “Çocu÷u verdikten sonra iki gün a÷ladı.” ve “Üzüntüden iki gün boyunca yemek yemedi” gibi olayı dramatize eden alıntıları kullanması genç kadının çaresizli ÷inin ve zavallılı÷ının dile getirilmesi açısından önemlidir. Güldünya’yı uzun süre koruyan ki úinin söyledi÷i “Gül benim yedinci çocu÷umdu. Biz 6 ay koruduk, devlet bir gece koruyamadı. ” sözlerine haber metni içerisinde ver vermesi eleútirel bir tavır gibi görünse de kullanılan di÷er alıntılarda ço÷unlukla duygu sömürüsü odaklı anlatımı güçlendirmeye yönelik cümlelere yer verilmi útir.
3.2.2.2.3. Milliyet Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar
Milliyet gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınlanan haberler de kullanılan alıntılar:
Ferit ve ørfan Tören: “ Onu Bursa’ya götürece÷iz.”
Ferit ve ørfan Tören: “ Refakatçiyiz.”
93
Alaattin Tören: “ Eúyaları hazırlıyoruz, biraz bekle ”
ørfan Tören: “Eúyaya gerek yok.”
Polis: “ Cenazeyi teslim alın.”
Tören ailesi: “ Kızımızı kuma al.”
Servet Taú: “ ùikâyetçi olaca÷ım. Güldünya ile iliúkiye girmedim.”
Servet Taú: “ Çocuk benim de÷il.”
Ahmet Ceylan: “ Ona hepimiz alıúmıútık. Bize sürekli ‘ Ailem sizsiniz ‘ diyordu. Gidecek yeri olmadı÷ını, önünde sonunda öldürülece÷ini söylüyordu.”
Keramet Ceylan: “ Güldünya sürekli ailesinden bahsediyor ve onları özledi ÷ini söylüyordu. Fakat oraya artık gidemeyece÷ini, kendisini öldüreceklerini anlatıyordu.”
Devlet Bakanı Güldal Ak úit: “ Devlet olarak bu konuda bir mahkeme kararı çıkartarak çocu÷u koruma altına alaca÷ız. Ama çocu÷un ortada kaldı÷ı anlaúılırsa mahkeme kararına gerek yok. Ölen kadının yakınları giri úimimize kar úı çıkarsa da yapacak bir úey yok.”
ùerif Çelik: “ Annesi be babasının olaydan haberi yoktu. Karde úleri kendi aralarında karar alarak cinayeti iúlemiúler.”
Milliyet gazetesinin konu ile ilgili olarak yaptı÷ı alıntılar ço÷unlukla olayda taraf ve tanık olan kiúilere ait sözler oldu÷u görülmektedir. Konu ile ilgili uzman görü úleri
94 haberlerinde yer almamakla beraber, Güldünya’ya tecavüz etti ÷i öne sürülen kiúinin sözlerine yer vermesi açısından inceleme kapsamındaki di ÷er gazetelerden farklıdır. Milliyet gazetesinin konu ile ilgili kullandı÷ı alıntılar ço÷unlukla olay anını yansıtmaya yöneliktir. Milliyet gazetesi kullandı÷ı alıntılarda yer yer olayı dramatize eden cümlelere de yer vermiútir.
3.2.2.2.4. Sabah Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar
Sabah gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınlanan haberler de kullanılan alıntılar:
Aile Meclisi: “ Ailemizin namusu söz konusu ”
Güldünya vurulurken odada olan üç hasta: “ Biz görmedik.”
Güldünya vurulurken odada yatan üç hasta: “ Fark etmedik.”
Güldünya Tören’in ailesi: “ Fiúi çekin.”
Güldünya Tören’in ailesi: “ Ondan hiçbir iz kalmasın.”
Keramet Ceylan: “ Polisi defalarca uyardık. Biz onu altı ay koruyup sakladık. Polis bir gece bile koruyamadı.”
ùerif Gören: “ Güldünya’nın bu úekilde yaúamasını istemiyoruz. Yaúam destek ünitesinin fiúi çekin. Maddi durumumuz da onun parasını kar úılayacak kadar iyi de÷il. Ayrıca organlarını da ba÷ıúlamak istemiyoruz. Organları da onunla birlikte topra ÷a verilsin. Ondan bir úey kalmasın. Öldükten sonra cenazesini buraya göndermeyin. Belediye kaldırsın.”
95
Diyanet øúleri Baúkanı Bardako÷lu: “ Cenazeye yetiúip namazı ben kıldıraca÷ım.”
Güldünya Tören’in dayısı: “ Cinayet onaylamıyorum. Çocu ÷una da sahip çıkaca÷ız.”
Devlet Bakanı Güldal Ak úit: “ Devlet olarak bu konuda bir mahkeme kararı çıkartarak çocu÷u koruma altına alaca÷ız. Ölen kadının yakınları bizim bu giriúimimize kar úı çıkarsa yapacak bir úey yok. Ama çocu÷un ortada kaldı÷ı anlaúılırsa mahkeme kararına gerek kalmadan çocu÷a sahip çıkaca÷ız.”
Ailenin ileri gelenlerinde Abdül Sabaú: “ Bu kadar kalabalı÷ın burada toplanması da bu cinayetin töre cinayeti olmadı ÷ını ispat ediyor. Alınan kara ve i úlenen cinayet yanlıú. ùu an burada bulunan hiç kimse bunu tasvip etmiyor.”
Cenaze törenine katılan grup: “ Evet helal ediyoruz.”
Köy halkı: “ Sadece cenaze törenini izleyebilirsiniz. Köyden görüntü almanıza hiç kimse izin vermiyor.”
Sabah gazetesinin alıntı yaptı÷ı kiúiler Güldünya Tören’in ailesi ve yakınlarının yanı sıra Devlet Bakanı ve Diyanet øúleri Baúkanı’dır. Alanında uzman kiúilerin görüúlerine inceleme kapsamındaki haberlerinde yer vermemi útir. Dolayısıyla olay anına ve sonrasına iliúkin açıklama ve yorumlara de ÷inilmiútir. Yapılan alıntıların ço÷unda görüldü÷ü üzere ailesi ve çevresi tarafından istenmeyen ki úi olarak ilan edilen Güldünya’nın kurban konumu güçlendirilmiú, çocu÷u ile ilgili olarak Devlet Bakanı Ak úit tarafından yapılan açıklamalarla yetkililerin görevlerini eksiksiz yaptı÷ı izlenimi yaratılmaya çalıúılmıú ancak Güldünya’nın bir hastane odasında öldürülmesinin sorumlularına dair bir söyleme yer vermemi útir.
96
3.2.2.2.5. Zaman Gazetesi Haberlerinde Kullanılan Alıntılar
Zaman gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili olarak yayınlanan haberler de kullanılan alıntılar: Ferit Tören: “ Yaralı Güldünya Tören’in refakatçisiyim.”
Ceylan Ailesi: “ Polisi Gül’ün yanına kimseyi almaması için uyarmıútık.”
Güldünya Tören: “ Kardeúlerim beni öldürmek istiyor.”
Keramet Ceylan: “ Biz onu altı ay sakladık, polis bir gün saklayamadı. Kızı ba úıboú bıraktılar. Hastanede ‘ Beni yalnız bırakma diye yalvardı.’ ‘ Beni öldürecekler.’ dedi. Ama biz durumu polise anlattık. Gül’ü yalnız bırakmamaların istedik. Ke úke onun yanında kalsaydım. Biz polise güvendik, içimiz rahattı.”
ùerif Tören: “ Kızı Bursa’ya gönderece÷iz.”
Alaattin Ceylan: “ Yanına hiç kimseyi sokmamaların söyledim.”
Devlet Bakanı Güldal Ak úit: “ Devlet olarak bu konuda bir mahkeme kararı çıkartarak çocu÷u koruma altına alaca÷ız. Ölen kadının yakınları bizim bu giriúimimize kar úı çıkarsa yapacak bir úey yok. Ama çocu÷un ortada kaldı÷ı anlaúılırsa mahkeme kararına gerek kalmadan çocu÷a sahip çıkaca÷ız. Yaúanan olay çok üzücü. Devletin asli görevi böyle durumlarda olayın ma÷duru olan insanlara sahip çıkması.”
Abdullaziz Sabaz: “ Bireysel bir davranıú.”
97 Zaman gazetesi de di÷er gazeteler gibi Güldünya Tören’in ailesinin ve aile yakınlarının konu ile ilgili görüúlerini alıntı yapmıútır. Olay anına iliúkin açıklamalara yer vermiútir. Zaman gazetesi aynı zamanda Emniyet Teúkilatı’nı eleútirmeye yönelik ifadelere de haber metni içerisinde yer vermiútir. Emniyet Teúkilatı’nın görevini yeterince yapamadı ÷ı ve ihmalde bulundu÷unu öne süren cümleleri haber metni içerisinde kullanmı útır. Bakandan yapılan do÷rudan alıntıda ise bir taraftan resmi kurumun sesi habere taúınmıú di÷er taraftan da resmi kurumların ihmalini görünmez kılarak, sorunluluklarını yerine getirdikleri belirtilmi útir.
3.2.2.3. Gazetelerin Sözcük Seçimleri Bu baúlık altında araútırma kapsamındaki gazetelerin haber söylemlerinde seçtikleri sözcükleri analiz edilecektir.
Sözcük seçimleri haber söyleminin mikro yapıları içerisinde anlamın olu úmasıyla do÷rudan iliúkilidir. Bazı sözcükler profesyonel pratiklerin bir bölümü olarak kullanılırken okuyucunun olaylar hakkında bir çerçeve kurmasını sa ÷lar. ønal’a göre her sözcük bir çıkarı temsil eder. Her sözcük söylemsel toplulu÷un vurgusunu taúır. Her sözcük kullanıldı÷ı anda bir söyleme eklemlenir. Aynı sözcük farklı söylemler içinde farklı vurgular taúır. Dil içinde süren mücadele sözcüklerin vurgusunu de ÷iútirmeye yönelik bir çabanın sonucudur. Mücadele söylem içinde verilmektedir. Sözcüklerin vurgularının olu útu÷u yer söylem, söylemlerin
eklemlendikleri
yer
ise
hegemonik
mücadele
alanıdır. 129
3.2.2.3.1. Cumhuriyet Gazetesi Sözcük Seçimleri Cumhuriyet gazetesinde Güldünya’nın öldürülmesi olayıyla ilgili yayınladı ÷ı haberlerde seçilen sözcükler ve ifadeler: “Töre kurbanı”, “töre”, “aile meclis”, “a úiretçilik”, “töre cinayeti”. Kadınların “töre” veya “namus bahanesiyle” öldürülmesi olayında kadın grupları hangi sıfatla anılması gerekti÷i konusunda bir çalıúma yürütmüú ve olayın “namus cinayeti” olarak adlandırılması için çaba sarf etmiúlerdir. Yasal süreçte “töre cinayeti” olarak nitelendirildi÷inde, mahkeme aileler veya bireyler üzerinde törenin baskısını hafifletici neden 129
ønal (1996), a.g.e., s.123.
98 olarak kabul etmekte ve ceza indirimi uygulamaktadır. øúte bu nedenle kadınların yaúam hakkını elinden alan bu olayların namus cinayeti olarak adlandırılması ve haber söylemlerinde bu tanımlamanın kullanılması bu toplumsal sorunun kamusal alanda nasıl tartıúılaca÷ı açısından da önem taúımaktadır. Ayrıca, “töre” sözcü÷ü anlam olarak toplumca onaylanan, kabul edilen adet, gelenek ve örflerdir. Töre bahanesi ile iúlenen bu cinayetlerde gerçekte bir uzla úı da zaten yoktur. “töre cinayet”i olarak nitelendirilmesi bu úiddet eylemini daha kabul edilebilir bir görünüm kazandırabilmektedir. “Aile meclisi” kavramı da benzer bir uzlaúıya gönderme yapmaktadır; kararların ailedeki kiúiler ve aile büyükleri tarafından alındı ÷ını dolayısıyla ailenin içinde de bir uzlaúı oldu÷unu ima etmektedir. Oysa öldürülen kadının veya ailedeki kadınların karara bakı úı tümüyle konu içinde ihmal edilmektedir.
3.2.2.3.2. Hürriyet Gazetesi Sözcük Seçimleri Hürriyet gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili yayınladı ÷ı haberlerde kullandı÷ı sözcükler ve ifadeler úunlardır: “Töreniz batsın”, “töre u÷runa”, “aile meclisi”, “aúiret”, “yasak iliúki”, “töre cinayeti” Hürriyet 3. Sayfa haberlerinde sıklıkla kullanılan “yasak ili úki” kavramını bu olayda da kullanmaktadır. Gazetelerin sözcük seçimleri gerçekte Türkiye’de egemen olan ataerkil kültüre ve onun söylemlerine eklemlenmektedir. Erke ÷in evliyken veya evli olmaksızın âúık olması, bu aúkını yaúamasının bir sakıncası ve bedeli de yoktur. Oysa kadınların aúk yaúamları sınırlıdır; evli olmayana kadın cinsel yaúamının olması hala geniú bir bölgede sorunludur. Hele ki evli bir kadının aúık olması veya bu aúkı yaúaması yaúam hakkının ortadan kaldırılması kadar a÷ır bir bedele sahiptir. Dolayısıyla kültürel yapıdaki bu eúitsiz yaklaúım haber söylemlerin de “yasak aúk” gibi kavramlarla ifade edilerek, ataerkil söyleme eklemlenmektedir. “Töreniz batsın”, “töre u÷runa”, “töre cinayeti” gibi sözcük ve ifadeler ilk bakı úta eleútirel bir tona sahipmiú gibi görünmektedir. Oysa daha önce de belirtildi ÷i gibi bu sözcüklerin seçilmesi haber söyleminin kadın odaklı bir bakıúla kurulmadı÷ını göstermektedir.
99
3.2.2.3.3. Milliyet Gazetesinde Sözcük Seçimleri Milliyet gazetesi Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili yayınladı÷ı haberlerde kullandı÷ı sözcükler ve ifadeler úunlardır: “Töre cinayeti”, “töre vah úeti”, “töre”, “aile meclisi”, “yasak aúk”, “kuma”, “namus cinayeti” gibi sözcük ve ifadelere yer veren Milliyet gazetesi yukarıda de÷inilen gazetelerden farklı davranmamıú hemen hemen aynı sözcük ve ifadeleri haberlerinde kullanmıútır. Ancak “ namus cinayeti ” kavramına yer vermesi “ namus ” kavramının gündeme taúınması ve “ kimin namusu?”, “kime göre namus?”, “kadın ve erkek açısından namus kavramının taúıdı÷ı anlam ” ın sorgulanması açısından önemlidir. Çünkü bu ve benzeri sorular olayın toplumsal boyutunu da tartı úmaya açmak açısından önemlidir. “ Namus cinayeti ” nitelemesi eleútirel oldu÷u kadar sorgulayıcı bir kavramdır da. Çünkü gerek Türk toplumunda gerekse di÷er toplumlarda namusun tanımı kadın ve erkek için oldukça farklıdır. Namusun kadına göre tanımında, erke÷in kadın bedeni üzerinde kurmuú oldu÷u hakimiyet ve kontrolün bir aracı olarak görülmesi durumu söz konusudur. Erkek ise burada gücün ve hakimiyetin sahibi konumundadır.
3.2.2.3.4. Sabah Gazetesi Sözcük Seçimleri Sabah gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili yayınladı ÷ı haberlerde kullandı÷ı sözcükler ve ifadeler úunlardır: “Aile meclisi”, “töre kur úunu”, “töre cinayeti”, “aile namusu”, “namusunu temizlemek”, “töre kurbanı”, “töreye aykırı ya úadı” Sabah gazetesinin seçti÷i sözcüklerde de “töre” vurgusu görülmekte; dolayısıyla toplumun örf ve adetleri bilinçli veya bilinçsizce hatırlatılmaktadır. Sabah gazetesinin sözcük seçiminde bir farklılık ise “töreye aykırı ya úadı” ifadesine de yer verilmesidir. Güldünya Tören’in maruz kaldı ÷ı úiddetin gerekçesi örf ve adetlere veya uzlaúılan de÷erlere aykırı yaúamak olarak ima edilmektedir. “Aile namusu, namusunu temizlemek ” gibi ifadeler de ise herhangi bir açıklamaya yer verilmeksizin kadının toplum içindeki konumunun namus ölçüsü olarak alındı ÷ının bir göstergesidir. Buradaki namus erke÷e göre tanımlanmıú bir namustur. Ataerkil sistemin belirledi÷i ölçülerdeki namus anlayıúıdır. Bu anlamada Sabah gazetesinde, Güldünya Tören ile ilgili yayınlanan haberlerde kullanılan sözcük ve ifadeler bazında egemen sistemin de÷erlerine ters bir anlayıúı yansıtılmadı÷ı aksine bu de÷erleri yeniden üretilmektedir.
100
3.2.2.3.5. Zaman Gazetesinde Sözcük Seçimleri Zaman gazetesinde Güldünya Tören’in öldürülmesi ile ilgili yayınladı yayınladı÷÷ı haberlerde kullandı÷÷ı sözcükler ve ifadeler ú kullandı ifadeler úunlardır: “Yasak iliú iliúki”, “aile meclisi”, “aú “a úiret”, “töre” Zaman gazetesi sözcük seçimlerinde di÷ di ÷er gazetelerin sıklıkla kullandı÷ kullandı ÷ı “töre cinayeti, töre kurbanı” gibi ifadelere yer vermeyerek olayı dramatize etmemi útir. Ancak “yasak iliú ili úki” sözcü÷÷üyle nitelendirerek toplumsal de÷ sözcü de ÷erlerin ve uzlaú uzlaúını dıú dıúına çıktı÷ çıktı÷ı iú iúaret edilmektedir. Ayrıca Zaman gazetesi de “töre” sözcü ÷ünü tercih ederek, çalıú çalı úmanın teorik kısmında ve yukarıdaki sözcük seçimleri analizinde oldu÷ oldu ÷u gibi haber söyleminin inú in úasında kadın odaklı bir duruú duruú göstermemektedir. Güldünya Tören cinayetini sıradan bir cinayeti olarak yansıttı yansıttı÷÷ı görülmektedir. Ancak yayınladı÷÷ı haberlerinde sıradan bir cinayet izlenimini okuyucularında olu úturabilecek bir yayınladı üslup kullanmıú kullanmıútır.
101
4. SONUÇ VE ÖNER øLER Araúútırmada “Gazetecilerin kadına yönelen úiddeti nasıl bir haber dili/söylemiyle Ara duyurdukları” dolayısıyla namus bahaneli cinayetlere ili úkin haber söylemlerinde nasıl bir ideolojik inú inúa oldu÷ oldu÷u açı÷ açı ÷a çıkarılmaya çalıú çalı úılmı ılmıúútır. Elde edilen bulgular neticesinde namus bahanesi ile kadına yönelik úiddetin yer aldı÷ aldı ÷ı toplam haber sayısı 591’dir. Konu ile ilgili il gili olarak en çok haberin yer aldı ÷ı gazete 144 haberle Hürriyet gazetesidir. Hürriyet gazetesinin 133 haberle Cumhuriyet gazetesi, 127 haberle Milliyet gazetesi, 126 haberle Sabah gazetesi ve 61 haberle Zaman gazetesi izlemektedir. Zaman gazetesi konu ile ilgili haberlere en az yer veren gazete olmu útur. Haber konumlarının da÷ da ÷ılımına bakıldı÷ bakıldı÷ında ise namus bahaneli cinayetlerle ilgili haberlerin genellikle gazetelerin 3. sayfalarında yer aldı ÷ı sonucuna ulaú ulaúılmı ılmıúútır. Cumhuriyet gazetesi yayınladı÷ yayınladı ÷ı toplam 133 haberden 56 tanesine 3. sayfada yer vermi útir. Hürriyet gazetesi ise 3. sayfa haberlerini 5. ,6. ve 7. sayfalara kaydırmı ú ve yayınladı÷ yayınladı ÷ı toplam 144 haberden 58’ine bu sayfalarda yer vermi útir. Milliyet gazetesi de konu ile ilgili 45 haberi genellikle 5. sayfadan vermiú vermi útir. Sabah gazetesi ise 27 haberini 3. sayfadan yayınlarken Zaman gazetesi 21 tanesini bu sayfadan vermi útir. Daha öncede de÷ de ÷inildi inildi÷÷i üzere gazetelerin 3. sayfaları cinayet, kaza, fuhu ú, tecavüz, dayak ve çete gibi adli suçların konu oldu ÷u haberlerin yer aldı÷ aldı ÷ı sayfalardır. Bu sayfalarda kadınlar genellikle suçun öznesi ya da nesnesi olarak temsil edilirler. Ancak namus bahanesi ile kadına yönelen úiddetin 3. sayfa gibi sıradan cinayet haberlerinin ve adli olayların yer aldı÷ aldı ÷ı sayfalara yerleú yerleútirilmesi sorunun toplumsal boyutunun da görmezden gelinmesi demektir. Nitekim Ni tekim haberler incelendi ÷inde de ço÷ ço ÷unlukla bu tür cinayetlerin nedenlerinin çok fazla irdelenmedi÷ irdelenmedi÷i, kayda de÷ de ÷er bir eleú eleútirel duruú duruúun olmadı÷÷ı sonucuna da ulaú olmadı ula úılmı ılmıúútır. Gazetelerin incelenen dönem içerisinde namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti en fazla haberleúútirdikleri yıl 2006 yılıdır. Toplam 591 haberin 140 tanesi 2006 yılı içerinde haberle yayınlanmıúútır. Haber sayılarının 2006 yılı içerisinde daha fazla olmasında Avrupa Birli ÷i yayınlanmı Komisyonu’nun namus bahanesi ile i úlenen cinayetlerle ilgili olarak Türkiye’den özellikle kadın hakları konusunda yapılmasını istedi ÷i birtakım düzenlemeler etkili olmuú olmu útur. Yine bu dönemde sivil toplum kuruluú kurulu úlarının, kadın derneklerinin ve di÷ di ÷er kuruluú kuruluúların yaú yaúanan bu olaylarla ilgili protestoları da basında bir hayli yer bulmu útur. Ayrıca konuya Avrupa medyasının geniú geni ú yer vermesi de konu ile ilgili haberlerin sayısını sa yısını arttırmıú arttırmı útır.
102
Yayınlanan haberlerin niteliklerine iliú ili úkin sonuçlara bakıldı÷ bakıldı ÷ında yaú yaúanan bu tür cinayetlerin kadınlar açısından olumsuz bir durum oldu ÷u vurgusu göze çarpmaktadır. Toplam haber içerisinde 350 haber bu olumsuzluk durumunu dile getirmektedir. Ancak haberlerin genelinde böyle bir olumsuz durumun olu úmasında etkin olan egemen sistem yani erkek egemen yapının etkileri ve ya úanılan toplumun kültürüne iliú ili úkin eleú eleútirel bir duruú duruú da söz konusu de÷ de ÷ildir.
Haberlerde, haber metnin destek ö÷ ö ÷esi olarak kabul edilen foto÷ foto ÷raflar namus bahanesi ile iúlenen cinayetlere iliú ili úkin haberlerde de kullanılmıú kullanılmı útır. Konu ile ilgili yayınlanan 591 haberden 308 tanesinde görsel materyal kullanımı mevcut iken 283 haberde foto ÷raf kullanılmamıúútır. En fazla görsel materyalin kullanıldı÷ kullanılmamı kullanıldı ÷ı gazete Hürriyet gazetesidir. Hürriyet gazetesi 104 haberinde görsel materyal kullanmı útır. En az foto÷ foto ÷raf kullanan gazete ise Zaman gazetesidir. Haberlerde kullanılan foto÷ foto ÷raflar ço÷ ço÷unlukla kurbanlara ve zanlılara ait foto÷÷raflardır. Ancak resmi kurum görevlilerinin ve konu ile ilgili ara foto araúútırma yapan uzmanların yer aldı÷ aldı ÷ı haberlerde ise bu kiú ki úilerin foto÷ foto÷rafları da kullanılmıú kullanılmıútır.
Araúútırmada oluú Ara oluúturulan kategorilerden biri de haberlerin aktörlerine ili úkin olan kategoridir. Haberlerde yer alan aktörler cinsiyetleri ba ba÷÷lamında da ele alınmıú alınmı útır. Elde edilen bulgular çerçevesinde kadınların 334 kez haberlerde kurban, 80 defada uzman konumunda haberlere konu oldu÷ oldu ÷u bulgusuna ulaú ula úılmı ılmıúútır. Haberlerde genellikle kurban rolünde temsil edilen kadınlar aynı zaman da haberin öznesi de ÷il nesnesi konumunda pasifleú pasifle útirilmi tirilmiúúleridir.
Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddetin konu edildi÷ edildi ÷i haberlerde, haberin kaynaklarına iliú iliúkin bulgularda erkek muhabirlerin sayıca kadın muhabirlere göre çok daha fazla oldu÷ oldu÷u sonucuna ulaú ula úılmı ılmıúútır. Erkek muhabirler tarafından hazırlanan haber sayısı 250 iken kadın muhabirlerin hazırladı÷ hazırladı ÷ı haber sayısı 90 tanedir. Haberin sa÷ sa ÷landı landı÷÷ı kaynaklarda erkek egemenli÷ egemenli ÷i söz konudur. Dolayısıyla yayınlanan haberlerde erkek bakı ú açısı ve dilinin hakimiyeti söz konusudur. Bu durum erkek egemen söylemin haberlerde oldukça fazla görülmesinin kanıtıdır.
103 Gazetelerin yayınladıkları haberlerin konusuna iliúkin elde edilen bulgulara bakıldı÷ında kadın katlinin (cinayetin) konu edildi÷i haberlerin sayısının 337 oldu÷u sonucuna ulaúılmıútır. Baú bakanlık tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamaların yer aldı÷ı haber sayısı ise 89 iken sivil toplum kuruluúlarının açıklamaları ve gösterilerinin konu edildi÷i haber sayısı 59’dur. Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddet hakkında yapılan araútırmalar ve uzman görüúlerinin yer aldı÷ı haber sayısı ise 106’dır. Çalıúmanın daha önceki bölümlerinde de de÷inildi÷i gibi aldatılan, tecavüze u÷rayan, baúına bin bir felaket gelen kadınlar medyanın en bol kullandı÷ı malzemelerdendir. Konu ile ilgili olarak incelenen haberlerde de kadınların ço÷unlukla “kurban” rolünde haberlere konu edildi ÷i ve haberlerin kadın katlini oldukça duygu sömürüsü odaklı konulaútırdı÷ı görülmüútür.
Namus bahanesi ile kadına yönelik úiddetle ilgili olayların tanımlanıúında kullanılan ifadeler ise aynı zamanda bu cinayetlerin i úlenmesinin nedenleri olarak da sunulmuútur. Araútırma kapsamında 591 haberde olayla ilgili en çok kullanılan ifade T.C.K.’daki tahrik indirimi ile ilgili hükümdür. Cinayeti iúleyenlere a÷ır tahrik altında bu cinayetleri iúledikleri gerekçesiyle ceza indirimi öngören bu yasanın varlı ÷ının cinayetlerin sayısını arttırdı÷ı yönünde ifadeler gazete haberlerinde çokça kullanılmı útır. Haberlerde bu úekilde kullanılan ifadelerin sayıca fazla olması indirimi öngören bu yasanın da daha sonra de ÷iúmesinde etkili olmuútur. Gazetelerin bu durumu sıkça gündeme getirmesi bu maddenin tartı úılmasını da beraberinde getirmiútir. Özellikle Avrupa Birli÷i’ne üyelik sürecinde Avrupa Birli÷i Komisyonu’nun kadın haklarının iyileútirilmesi ve bu konu ile ilgili ceza yasasının de÷iútirilmesi yönündeki isteklerini dile getirmeleri gazetelerde oldukça geni ú ölçüde yer bulmuútur. Yayınlanan 57 haberde ise konu ile ilgili olarak toplumsal yapı, ataerkil ve feodal sistem ifadeleri kullanılmıútır. Ancak bu ifadelerin kullanıldı÷ı haber sayısı genel toplam içerisinde oldukça yetersiz kalmaktadır. Çünkü namus bahanesi ile kadına yönelen úiddetin temelinde yatan ataerkil yapının ve di ÷er etmenlerin daha çok gündeme getirilip ayrıntılarıyla incelenmesi sorunun çözümü açısından da ayrı bir önem ta úımaktadır. En azından sorunun gerçek temellerine inilmesi açısından oldukça önemlidir. Namus bahaneli cinayetlerle ilgili olarak yayınlanan 52 haberde ise evlilik dı úı hamilelik ifadesine yer verilmiútir. Evlilik dıúı hamileli÷in kadın için bir sorun teúkil etti÷ine de÷inilmiú ancak kadını hamile bırakan erke÷e haberler de herhangi bir atıfta bulunulmamıútır. Evlilik dıúı hamileli÷in tek sorumlusu kadınmıú gibi gösterilmiútir. Yayınlanan 49 haberde ise ailenin istemedi÷i biri ile evlenme ifadesi kullanılmıútır. Burada vurgulanan ailenin isteyip istememesidir. Kadının evlenece ÷i
104 kiúiyi seçme hakkı yok sayılmıú ve ailenin istekleri üzerinden haberde anlam kurulmu útur. Bir kadının en do÷al hakkı olan evlenece÷i kiúiyi seçme hakkına haber metinlerinde yer verilmemiútir. 37 haberde ise kullanılan eúini terk etme ifadesidir. Ancak haberlerde kadının eúini niçin terk etti÷ine ayrıntılarıyla de÷inilmemektedir. Kadının eúiyle birlikte yaúamak istememesi bir suçmuú gibi ifade edilmektedir. Olaylarda kullanılan bir di ÷er ifade ise e÷itimsizlik ifadesidir 37 haberde yer verilen bu ifadeyle bu tür cinayetlerin ya úanmasında asıl faktörün e÷itimsizlik oldu÷u vurgulanmaya çalıúılmıútır. Böyle bir ifadenin kullanılması sorunun temellerine inilmesi açısından önemlidir. Var olan kültürel ve toplumsal yapının en önemli ö÷elerinden biri aile ö÷esidir. Aynı zamanda üyesi olunan aúiretlerde insanların davranıú ve düúüncelerinde oldukça etkilidir. Konu ile ilgili yayınlanan 31 haberde ise aile ve aúiret baskısı ifadelerine yer verilmiútir. Bu durum özellikle ülkemizde belirgin olan aile ve aúiret baskısının dile getirilmesi açısından önemlidir. Yayınlanan 29 haberde ise tecavüz sonucu hamilelik ifadesine yer verilmiútir. Kadının ma÷duriyeti üzerinden haber kurulmuútur. Kötü yola düúme ifadesinin yer aldı÷ı haber sayısı ise 27’dir. Boúanma iste÷i ifadesi 24 haberde kullanılırken 22 haberde itaatsizlik ifadesi kullanılmı útır. Kullanılan itaatsizlik ifadesi bu durumu “hak etmiú” olma gibi bir izlenim yaratmaktadır. Çünkü itaat etmesi gerekenin kadın oldu÷u vurgusundan hareket edilmiútir. øtaat edilmesi gerekende ataerkil yapının ortaya koydu÷u kurallardır. Böylece kadın kuralları koyan konumunda de ÷il uygulayan konumunda haber içerisinde temsil edilmiútir. 19 haberde kullanılan yasak a úk ifadesi de bunu destekler niteliktedir. Bu ifadeyle yasayı çi÷neyenin kadın oldu÷u belirtilmektedir. Böyle bir durumun erkek açısından herhangi bir yaptırımından söz edilmemektedir. Toplumsal yapıdaki bu eúitsizlik durumu ataerkil söyleme eklemlenmektedir. Dedikodu ifadesi 16 haberde kullanılırken, 18 haberde erkek arkada úının olması ifadesine yer verilmiútir. Aldatma ve bakire olmama ifadeleri ise 8’er haberde kullanılmıútır. Özellikle kullanılan aldatma ve bakire olmama ifadeleri kültürel yapıdaki eúit olmayan durumu erkek egemen söyleme eklemleyerek eúitsizli÷i yeniden üretmektedir. Kadınların haberlerdeki temsillerinde kullanılan bu ifadeler erkek bakıú açısından úekillendirilmektedir. Aldatma eylemini gerçekleútiren erkek olsaydı bu çapkınlık olarak de÷erlendirilirken kadının böyle bir eylemde bulunması ahlak dı úı ve namussuzca olarak de÷erlendirilir ve gerek ceza ile cezalandırılması öngörülürdü. Aynı úekilde bir kadının evlenmeden cinsel iliúkide bulunması toplum tarafından ho ú kar úılanmazken bir erke÷in evlenmeden önce cinsel ili úkide bulunmaması hoú kar úılanmaz Buda toplumsal yapıdaki eúitsizlik durumunun bir göstergesidir ve ataerkil söyleme eklemlenmektedir.
105
Güldünya Tören ile ilgili haberlere uygulanan söylem analizi yönteminden elde edilen bulgularda içerik analizi ile elde edilen bulguları destekler niteliktedir. Güldünya ile ilgili haberlerde kullanılan baúlıklar, haber giriúleri, haberlerde verilen arka plan bilgisi, nedensonuç ba÷lamı, haberin aktörleri, kullanılan alıntılar ve sözcük seçimlerine ait bulgular haberin söyleminde etkili olan erkek egemen dilin etkisi altındadır.
Güldünya Tören ile ilgili haberlerin baúlıkları bütün olarak incelendi÷inde öldürülem olayına yönelik eleútirel bir tavır varmıú gibi görünse de ço÷unlukla namus bahanesi le iúlenen bu cinayeti dramatize etmeye yönelik ifadelere yer verilmiútir. Hem kadın katli hemde devletin ihmali görünmez kılınmıútır. Gazetecilerin yeterince eleútirel ol(a)madıkları görülmektedir. Sansasyonel ve dramatik ö÷eler baúlıklarda sıkça kullanılmıútır. 3. sayfada yer alan sıradan bir cinayet haberi gibi olay yansıtılmıútır. Özellikle Zaman gazetesinde Güldünya’nın öldürülüúüne dair herhangi bir nitelemeye yer verilmemi útir. Zaman gazetesi aynı zamanda haber baúlıklarında resmi kurumlarla iliúkili olarak olumla anlamlar inúa etmiúitir. Bunda siyasi iktidarla olan iliúkisinin etkisi büyüktür. Çünkü Zaman gazetesi muhafazakar çizgide olan bir yayın anlayı úına sahiptir. O dönemki siyasi iktidarda bu yönde bir görüúe sahiptir.
Gazetelerin Güldünya’nın öldürülüúü ile ilgili yaptıkları haberlerin giriú cümlelerinde ise eleútirel bir duruú varmıú gibi görünen ancak dahaçok duygu sömürüsü odaklı ve kültürel yapıya eklemlenen bir anlatı kurulmu útur. Kadın bir “kurban” olarak temsil edilmiú ve kadınının çaresizli÷i üzerinden anlam kurularak ataerkil söylem yeniden üretilmi útir. Fakat Zaman gazetesi di÷er gazetelerden farklı olarak olayı dramatize eden haber giri úlerini kullanmayıp o dönemki siyasi iktidarı olumlayan haber giri úlerini kullanmıútır. Daha öncede belirtildi÷i üzere bunda sahip oldu ÷u yayın anlayıúı ile iktidarın siyasi çizgisinin örtüúmesinin payı büyüktür.
Gazetelerin tümü neden-sonuç iliúkisini haberi çerisinde kurmamıú daha çok ana olaya ve sonuca iliúkin bilgilere yer vermiútir. Aynı zamanda Güldünya’nın öldürülüúü ile ilgili haberlerin arka plan bilgileri de yetersizdir.
106
Namus bahanesi ile öldürülen Güldünya Tören ile ilgili haberlerde kullanılan alıntılar erkek egemen söylemi olumlayan ve yeniden üretilmesine yardımcı olan alıntılardır. Alıntıların yapıldı÷ı kiúileri ise ço÷unlukla erkeklerdir. Gazetelerin sözcük seçimleri de bu cinayeti toplumca onaylanan ve bu úiddet eylemini kabul edilebilir kılan úekildedir. Özellikle Hürriyet gazetesi 3. sayfa haberlerinde sıklıkla kullanılan sözcükleri tercih etmi útir. Sabah gazetesi “töre” vurgusu hakim olan sözcükleri kullanmı ú ve toplumsal örf ve adetleri bilinçli ya da bilinçsiz bir úekilde hatırlatma yoluna gitmiútir. Zaman gazetesi di÷er gazetelerden farklı olarak olayı dramatize edecek sözcükleri haberlerinde kullanmamı útır. Ancak okuyucuda sıradan bir cinayet izlenimi uyandıracak ifadelere haberlerinde yer vermi útir.
Özetle, gazetecilerin namus bahanesi ile kadına yönelen úiddeti erkek egemen bir söylem/dil kullanarak haberleútirdikleri sonucuna ulaúılmıútır. Kullanılan bu söylem aynı zamanda ataerkil sistemi de yeniden üretmeye yardımcı olmaktadır. Ara útırma kapsamında uygulanan içerik analizi ve söylem analizi yöntemleri neticesinde elde edilen bulgular birbirini destekler niteliktedir. Namus bahanesi ile kadına yönelen úiddet ile ilgili haberler egemen kültürel yapıya eklemlenmekte ve bu yapının devamlılı ÷ının sa÷lanmasına yardımcı olmaktadır.
Bu çalıúma ile Türkiye’de namus bahanesi ile kadına yönelik úiddetin, Türk basınına nasıl yansıdı÷ı, nasıl bir haber söylemi kullanıldı÷ı içerik analizi ve söylem analizi yöntemleri kullanılarak çözümlenmeye çalıúılmıútır. Elde edilen bulgular neticesinde kullanılan haber söylemlerinde ataerkil sistemin etkisinin oldu÷u saptanmıútır. Oysaki gazetelerin en önemli iúlevlerinden biri toplumu bilgilendirmektir. Gazeteler bu bilgilendirme i úlevini yerine getirirken aynı zamanda toplumu yönlendirme görevini de üstlenebilmektedir. Bu nedenle haberlerinde kullandıkları dile ayrı bir önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü olu úturulan haber söylemi meúru olmayacak bir olayı dahi insanların gözünde me úrulaútırabilmektedir. Tıpkı namus bahanesi ile kadına yönelik úiddet haberlerinde oldu÷u gibi. Bu nedenle gazetecilerin haberleri hazırlarken kullandıkları dile ayrı bir önem vermeleri gerekmektedir. Özellikle de toplumun çok hassas oldu÷u konuları haberleútirirken duyarlı ve ölçülü olmaları gerekmektedir.
107
KAYNAKÇA Abdo, Nahla. “Namus Cinayetleri, Ataerkillik ve Devlet: øsrail’de Kadın,” Namus Adına
ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. ___________ve Mojab Shahrzad,Giriú, ,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal
Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Akkoç, Nebahat. “Namus Adına Uygulanan ùiddetin Kültürel Dayanakları,” Namus Adına
ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Alankuú, Sevda ve di÷erleri. Kadın Odaklı Habercilik . østanbul: IPS øletiúim Vakfı Yayınları, 2007. Arat, Necla. Feminizmin ABC’si . østanbul: Simavi Yayınları, 1991. Ataman, Özlem Emine. “Sinemada Toplumsal Cinsiyet Rolleri: 1980-1990 Yılları Arasında Türk Sineması’nda Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Sunumu”, Yayınlanmamı ú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002. Bek, Mine Gencel ve Mutlu Binark. Medya ve Cinsiyetçilik. Anakara: Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araútırma Merkezi, 2000 Birleúmiú Milletler Kalkınma Programı ve Birleúmiú Milletler Nüfus Fonu, “ Türkiye’deki
Namus Cinayetlerinin Dinamikleri Eylem Programı øçin Öneriler Sonuç Raporu,” Ankara: 2005. Cangöz, øncilay. “Kitle øletiúim Kuramlarında Etki Sorunsalı ve Bir øzleyici Araútırması” Yayınlanmamıú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999. Çakır, Serpil. “Feminizm Ataerkil øktidarın Eleútirisi,” 19.Yüzyıldan 20.Yüzyıla Modern
Siyasal ødeolojiler. Der.: H.Birsen Örs østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2007. Çoban, Barıú. “Söylem, ideoloji ve Eylem: øktidar ve Muhalefet Arasındaki Mücadeleyi Çözümleme Denemesi,” Söylem ve ødeoloji Mitoloji, Din ve ødeoloji. Der: Barıú Çoban ve Zeynep Özarslan østanbul: Su Yayınevi, 2003. Da÷taú, Banu. “Reklamda ødeoloji Çözümlemesi”, Yayınlanmamıú Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999
___________ . Reklamı Okumak . Ankara: Ütopya Yayınevi, 2003.
108 Dursun, Çiler. “Haberde Gerçekli÷in ønúa Edilmesi Ne Demektir?” Haber Hakikat ve
øktidar øliúkisi. Der.: Çiler Dursun Ankara:Elips Kitap, 2004. Eck, Van Clementine. Prufied By Blood: Honour Killings Amongst Turks In The
Netherlands, Amsterdam University, 2003. Ergil, Do÷u. Türkiye’de Terör ve ùiddet Yapısal ve Kültürel Kaynakları . Ankara:Turhan Kitabevi Yayınları, 1980. Ertürk, Yakın. “Uluslar arası Rejimler Ba÷lamında Namus Adına Uygulanan ùiddet,” Namus
Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Gökçe, Orhan. øçerik Çözümlemesi. Konya: Selçuk Üniversitesi Yayınları, 2001.
__________ .øçerik Analizi, Kuramsal ve Pratik Bilgiler . Ankara: Siyasal Kitabevi, 2006. Günal, Asena. “Irigiray’ın Beden Simgeseli Üzerinden Feminizmde Özselcilik Tartı úması,”
Toplum ve Bilim, Sayı 75. Kıú 1997. Güneú, Sadık. Medya ve Kültür Sessiz Yı÷ınların Kültürel øntiharı . økinci Basım. Ankara:Vadi Yayınları, 2001 Hall, Stuart. “ødeoloji ve øletiúim Kuramı,” Medya Kültür Siyaset. Der: Süleyman ørvan Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997.
__________ . “Kültür, Medya ve ødeolojik Etki,” Medya øktidar ødeoloji. Der: Mehmet Küçük økinci Basım. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1999.
__________ . “ødeolojinin Yeniden Keúfi: Medya Çalıúmalarında Baskı Altında Tutulanın Geri Dönüúü,” Medya øktidar ødeoloji. Der: Mehmet Küçük økinci Basım. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1999. __________. “Policing The Crisis,” News: A Reader. Ed.:Howard Tumber (Great Britain: Bath Press, 1999 . Iúık, Gülcan ve Ömer Özer. “ øúçi ve Memur Toplu øú Bırakma Eylemlerinin Türk Basınında Sunumu,” Selçuk øletiúim. Cilt:1, Sayı:3. ølkkaracan, Pınar. “Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik,” Müslüman Toplumlarda
Kadın ve Cinsellik . Der: Pınar ølkkaracan. østanbul: øletiúim Yayınları, 2003. __________. ve Leyla Gülçür ve Cana Arın. Sıcak Yuva Masalı Aile øçi ùiddet ve
Cinsel Taciz. østanbul : Metis Yayınları, 1996. ønal, M.Ayúe. Haberi Okumak . østanbul:Temuçin Yayınları, 1996. ___________.“Yazılı Basın Haberlerinde ‘Yapısal’ Yanlılık Sorunu,” Toplum ve Bilim, Sayı 67, Güz 1995.
109 ønce, ùengül ve Burcu ùimúek. “ 3. Sayfaya Feminis Bir Okuma: 3. Sayfaya Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet Eksenli Bakma: Suç Kadınlarda,” 3. Sayfa Ulusal Konferansında Sunulan Bildiri . østanbul: Galatasaray Üniversitesi Yayınları, 2008. Kocacık, Faruk. ‘ùiddet Olgusu Üzerine,’ C.Ü. øktisadi ve ødari Bilimler Dergisi, (Cilt: 2, Sayı:
1)
Doç.Dr.
Feramuz
Aydo÷an’ın
Anısına,
http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/88.pdf, (17.06.2006) Kellner, Douglas M. ve Meenakshi Gigi Durham, “Adventures In Media And Cultural Studies: Introducing The Key Works,” Media And Cultural Studies: Key
Works. Ed.: Meenakshi Gigi Durham and Douglas M.Kellner United Kingdom: Blackwell Publishing, 2001. Kırca, Süheyla. “Kadın Dergileri: Popüler ve Politik Söylemin Bulu útu÷u Yer,” Kurgu
Dergisi, Cilt: , Sayı:17, 2000. Lundby Knut ve Helge Ronning, “Medya Kültür øletiúim: Medya Kültürü Aracılı÷ıyla Modernli÷in Yorumlanıúı,” Medya Kültür Siyaset. Derleyen: Süleyman ørvan Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997. Marshall Gordon. Sosyoloji Sözlü÷ü. Çev: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları,1999. Mojab, Shahrzad. “Namusun Tikelli ÷i ve Öldürmenin Evrenselli÷i: Erken Uyarı Sinyallerinden Feminist Pedogojiye ,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve siyasal
Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Mutman, Mahmut. “Televizyonu Nasıl Sorgulamalı” Toplum ve Bilim, Sayı 67 Güz 1995. Neuman, W. Lawrence. Toplumsal Araútırma Yöntemleri Nitel ve Nicel Yaklaúımlar, Çeviren: Sedef Özge, østanbul: Yayın Odası, 2008. Özkalp, Enver. Sosyolojiye Giriú . 14.Basım. Bursa : Ekin Kitapevi Yayınları, 2005 Pope, Nicole. “Namus Cinayetleri: Ataerkil Denetim Araçları,” Namus Adına ùiddet
Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Ramazano÷lu, Caroline. Feminizm ve Ezilmenin Çeliúkileri. Çev: Mefkure Bayatlı østanbul: Pencere Yayınları, 1998. Sirman, Nükhet. “Akrabalık, Siyaset ve Sevgi: Sömürge Sonrası Ko úullarda Namus-Türkiye Örne÷i,” Namus Adına ùiddet Kuramsal ve Siyasal Yaklaúımlar. Der: Shahrzad Mojab ve Nahla Abdo østanbul: østanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006. Sözen, Edibe. Söylem. østanbul: Paradigma Yayınları, 1999.