_______
imam Mâlik M
U
V
A
T
T
BEYAN YAYINLARI
A
أﺳﺎ K â ğ. M at. $٠ ٨ . Tic. Ltd. Sti. T el: 517 13 18 “ 6 3 8 27 22 Eylül - 1994 t$tanbul
MUVATTA’
BEYAN YAYINIjAKI, 184/3
Dizgi ve O fset H azırlık: Bey A jans 512 76 97
ISBN 975-473-090-3 (Tk. No) ISB N 975-473,093-8 (3.Cilt)
BEY A N YAYINLARI A nkara Cad. 49/3. 34410 C ağaloğlu-îstanbul Tel: 0.212.512 76 97 Tel-fax: 0.212. 526 50 10
MALİK B. E N E S (R A .)
MUVATTA’
Çevirenler: A h m e t M. BÜ Y Ü K ÇIN A R, D o ç .D r.V e c d i AKYÜZ A h m e t A R PA , D r. D u r a k PU SM A Z, A b d u lla h YÜCEL
Redaksiyon ve Düzenleme: D o ç.D r. V ec d i AKYÜZ (M .Ü .İlâhiyat F akültesi Ö ğretim Üyesi) Son O kum a D ü c a n e C Ü N D İO Ğ LU
İÇİNDEKİLER
NİKÂH KİTABI 1. Evlilik Teklifi............................................................................ 2. B akire K ızın ve Dul K adının Evlenm eleri H u su su n d a M üsaadelerinin alınm ası........................................................ 3. M ehir ve M ehirsiz Evlilik H akkm daki R ivayetler 4. Zifaf O dasında E şlerin B aşbaşa K alm ası H alinde M ehrin Vacip O luşu................................................................. 5. Yeni Evlenen Kimse B akire veya D ul K an sım n Y anında A ralıksız Kaç Gün K alm alı? ...................... 6. N ik âh tan Sonra Yerine G etirilm esi G erekm eyen Ş a rtla r.................... 7. M uhallil ve B enzerinin N ikâhı.............................................. 8. B ir A dam ın N ikâhında T oplanm ası Caiz O lm ayan K adınlar.................... 31 9. B oşanılan K adım n Annesiyle E vlenm enin Y asak O luşu 10. H aram O larak Tem as E ttiğ i K adım n Kızıyla Evlenm ek „...................... 11. Ş er’a n Caiz O lm ayan Nikâhlar...„........................................ 12. B ir K im senin, H ü r K an sım n Ü zerine C ariye Alması 13. B ir K im senin Boşadığı K an am a -Cariye OlarakM alik O lm ası : ......................................................... 14. Cariye O larak M ülkünde O lan îk i Kız K ardeş veya Anne ve Kızı ile Tem as Y asağı................ 15. B ir K im senin B abasının Cariyesi ile Temas E tm esinin Caiz Olmayışı................................ 16. Y ahudi ve H ristiyan Cariyeleri N ikâhlam ak Yasağı 17. İh san (Evlilik)...................................................... 18. M ü ta’ N ikâhı ................................... 19. Kölelerin Evlenmesi...„..........................................................
17 19 21 25 26 28 29
32 35 36 38 39 41 43 45 47 49 50
20. K a rısı K e n d is in d e n ö n c e M ü s lü m a n O la n M ü § rik in
N ik â h ı............................................................................................. 21. D ü ğ ü n İle İlgili H ü k ü m le r...................................................... 22. N ik â h la İlgili D iğer H a d is le r
52 55 57
TALAK (BOŞAMA/BOŞANMA) K İTA K I 1. T alakı Bainle Boşam a............................................................. 2. E rkeğin (Boşama Niyetiyle) K arısına Serbestsin, K u rtu ld un Gibi Sözleri............................................................ 3. Boşam a Y etkisini K adına V erm ek Suretiyle B oşanm a 4. Boşam a Y etkisini K adına V erm ekle B ir T alak H akkını K ullanm a.................................. 5. K adına Boşam a Y etkisini Vermek, Boş olm asını G erektirm ez............................................................................... 6. !la’ (K arışm a Y aklaşm am a İçin Yemin E dilm esi)... ........ ......
63
72 74
7. K 5lenin îla ’sı..................................................................................
73
8. H ü r K işinin Z ıharı................................................................... 9. Külenin Z ıh an ........................................................................... 10. K adının M uhayyerliği........................................................... 11. Hul* (K adının Bedelli Boşam ası)........................................ 12. Bedel (Mal) V ererek B oşanan K adının T a la k ı............................. 13. Lian (Lânetleşm e Yoluyla Boşanm a)................................. 14. L ian N etiçesinde A nnesi ü z e rin e K aydedilen Çocuğun M irası............................................. ■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■ 15. B akire B ir Kızı Boşama........... .............................. 16. H astan ın Boşaması.............................................................................................................. 17. B oşadıktan Sonra V erilec^ ؛M ut’a (Hediye).................... . ...... .. 18. Kölenin Boşaması................................................................................................................ .... 19. H am ileyken B oşanan C ariyenin Nafakası......................................... 20. Kocasını Kaybeden K adm m İddeti.................................... 21. H ayızlar, Boşam a îddeti ve Aybaşı H alindeyken K adını Boşam ak..................................................................... 22. Kendi Evinde B oşanan K adm m îddeti..................................................... 23. B oşanan K adm m N afakası:................................................. 24. Kocası T arafindan B oşanan C ariyenin îddeti............................... 25. Boşanm a îddeti ile ilgili Konular..................._................................................. 26. H akenüer.................................................................................
79 83 84 88 90 92
66 69 70
97 98 101 104 105 107 108 110 114 116 118 119 122
27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35.
H enüz Evlenm eden B oşam aya D air Yem in..................... K arısıyla Cima Edem eyen Kocaya T anınacak Z am an T alak la A lakalı H adisler ................................................... Kocası Ölen H am ile B ir K adının îd d eti............................ Kocası Ölen K adım n îddeti Bitinceye K ad ar Kendi Evinde D urm ası....................................... -................... Efendisi Ö len Ü m m ü Veledin îd d eti.................................. Kocası Ya da Efendisi Ölen C ariyenin îd d eti ............ Azil.............................................................. Kocası Ölen K adının B ir S üre Süslenm em esi.................
123 124 125 130 133 136 137 138 141
SÜ T EMME KİTABI 1. Çocuğun Em m esi...................................... ............................... 2. Em m e Ç ağından Sonraki E m m e........................................... 3. Em m e île îlgili H üküm leri îh tiv a eden B aşka Hadisler..
149 154 157
ALIŞ VERİŞ KİTABI 1. 2. 3. 4. 5. 6.
Pey (Kaparo) V erm ek.............................................................. Kölenin M alı............................................ S atılan Kölede Z uhur E den H aller....................................... Kölede K u su r............................................................................. Ş a rtla S atılan Cariye....„........................................................... Evli b ir Cariyeye E fendisinin Y aklaşm asının H aram O luşu........................................................................................... 7. Ağacı S atılan M eyvenin D urum u......................................... 8. A ğaçtaki M eyvenin O lgunlaşm adan Once S atışının Y asak oluşu................................................................................ 9. Ariyye Bey'i île îlgili H adisler ........................................... 10. S atılan Meyve ve H ubûbatı A fetin H elak E tm esi 11. Meyve S atışında îs tisn a ....................................................... 12. H urm a S atışının Caiz O lm ayan T ü rü ............................... . 13. M üzâbene ve M uhâkale............. 14. Meyve S atışları île îlgili D iğer H adisler.........................
161 164 165 167 172 174 175 176 178 180 182 184 187 191
15. 16. 17. 18. 19. 20. 21.
Meyve S atışı................................................................. Külçe ve Sikke H alindeki Altını G üm üşle D eğişm ek S a rf (Para Bozdurm ak) ...........;......................................... ta rta ra k A ltınla A ltın ve G üm üşle G üm üş Alışverişi Iyne Yoluyla Alış.Veriş............. 207 Vadeli Satışı M ekruh O lan Yiyecek M addeleri P eşin P a ra île S onradan Teslim E dilm ek Ü zere G ıda M addeleri A lm ak................ 213 22. Yiyecek M addelerinin B irbirleri İle E şit O larak Alınıp Satılm ası........................................ 23. Yiyecek M addeleri Satışı île îlgili D iğer H adisler 24. İh tik a r ve M alın P ah alan m asın ı Beklem ek..................... 25. H ayvanın H ayvan K arşılığı S atışı ve Selem .................... 26. H ayvan S atışlarında Caiz O lm ayan Şeyler..................... 27. H ay v anlan E t K arşılığında S atm ak .................................. 28. E ti E t K arşılığında S atm ak ................................................. 29. Köpek Satışından A lınan P a ra ............................................ 30. Selem (AlaSıya) ve Malı M al K arşılığında S atm ak 31. T icaret M allan n d a Selem .................................................... 32. Bakır-D em ir ve Benzeri M adenlerin S atışı..................... 33. B ir P azarlık ta îk i S atışın Y asaklığı.............. 34. M eçhul Alış V eriş.................................... 35. M ülâmese ve M ünabeze Yoluyla S atış ............ 36. M urâbaha (Alış V erişte K âr)............................................... 37 F a tu ra Ü zerinden S atış......................................................... 38. Alış V erişte M uhayyerlik..................................................... 39. Borç ve Faiz.................................. 40. Borç ve H avale........................................................................ 41. Şirket, Tevliye ve îk ale ٠٠ ...... 42. Borçlunun iflas E tm esi......................................................... 43. Borçlarda Caiz O lan Şeyler.................................................. 44. Borçlarda Caiz O lm ayan Şeyler......................................... 45. P azarlık ve Alış V erişte Y asaklanan Şeyler.................... 46. Alış Veriş H akkm daki D iğer H adisler..............................
195 196 201 203 211
216 220 224 225 228 230 232 233 234 236 239 242 245 249 251 254 256 259 262 265 268 272 274 277 280
KIRÂD (SERMAYE-EMEK ORTAKLIĞI) K İT A B I 1. K âr Ortaklığı
287
2. K âr O r t a k l ı n d a Caiz O lan Şeyler.................................................................... 289 3. K âr O rtaklığında Caiz O lm ayan Şeyler......................... 291 4. K âr O rtaklığında Caiz O lan Ş a rtla r................................ 293 5. K âr O rtaklığında Caiz O lm ayan Ş a rtla r........................ 295 6. T icaret M allan n d a K âr O rtaklığı......................................... 300 7. K âr O rtaklığında Kiralama.......:........-..................-..................-..................-.............. 302 8. K âr O rta k lı^ n d a Y etkisini A şm ak...................................... 303 9. K âr O rtaklığında Caiz O lan M asraflar............................... 305 10. K âr O r t a k l ı n d a Caiz O lm ayan Masraflar................................... 306 11. K âr O rtaklığında B orçlar..................................................... 307 12. K âr O rtaklığında Serm aye Sahibi A dına M al Alıp S a tm a k __________________________________________ 308 13. K âr O r t a k l ı n d a Alacaklar.......„.................-........—.............-.......................—... 309 14. K âr O rtaklığında M uhasebe................................................ 310 15. K âr O rtaklığıyla İlgili Çeşitli Meseleler................................................. 312
MÜSAKAT (BAHÇE ve AĞAÇ ORTAKLIĞI) KİTABI 1. M ü sakat île îlgili H adisler..................................................... 2. M ü sak atta Kölelerin Ç alışm ası............................................
317 327
ARAZİ KİRALAMA KİTABI 1. Arazi K iralam akla îlgili R ivayetler....................................
331
Ş U F ’A (ÖNALIM)،KİTABI 1. Ş u fa H akkının B ulunduğu Yerler...........—................—................................. 335 2. Ş u fa H akkı B ulunm ayan Yerler...:...........-...................................—.................- 341
AKDİYE (YARGILAMA) KİTABI 1. Doğru H ükm etm eye Teşvik................................................... 2. Şahidlik.................................. 3. H add Cezası Gören K işinin Ş ahitliği......................... 4. Şahidle B eraber Yemin Edilm esi ............................. 5. Borçlu ve Alacaklı O larak Olen ve Tek Şahidi O lan Kişi 6. D avada H üküm Verme U sulü............................................... 7. Ç ocukların Şahidliği................................. 8. Peygam ber Efendim izin (s.a.v.) M inberi Y anında Y alan Yere Y em in................................................. 9. Peygam ber Efendim izin M inberi Y am nda Yemin 10. Rehine El K onulam am ası.................................................... 11. Meyve ve H ayvanın R ehin V erilm esi................................. 12. H ayvanın Rehin B ırakılm ası............................................... 13. îk i Kişi A rasında O lan R ehin.............................................. 14. Rehin İle İlgili D iğer H üküm ler......................................... 15. H ayvan K iralam a ve Sözleşmeye U ym am a..................... 16. K adının Tecavüze U ğram ası................................................ 17. H ayvan ve Yiyecek Gibi Şeyleri Zayi E tm ek ................... 18. İslam 'dan Dönen Kişi (M ürted)........................ 19. K an sım n Y anında Y ab an a B ir A dam Y akalayan Kişi 20. Sokağa A tılan ve Kimin O lduğu Belli O lm ayan Çocuk 21. B abası Ü zerine K aydedilen Çocuk..................................... 22. Nesebi İddia E dilen Çocuğun M irası................................. 23. Ü m m ü Veled O lan K adınlar................................................ 24. Boş Araziyi İm ar ve Islah E tm ek ....................................... 25. S u lar...................................... ٠................................................. 26. İn san la ra Faydalı Olm ak ve Z arar V erm ekten S akınm ak................. 27. M allan n Taksim Edilm esi................................................... 28. H ay v an lan n B a şk a la n n m M alına Z arar V erm esi 29. H ayvanlara Z arar V erenler................................................. 30. işçilere (S an atk ârlara) V erilen Şeyler............................... 31. Borcu H avale E tm e ve Y üklenm e...................................... 32. Ö zürlü B ir K um aşı Alma..................................................... 33. K işinin Ç ocuklarından B irine F azla B ir Şey Bağışlam ası..............................................
347 349 351 352 358 359 360 361 362 363 364 366 367 368 371 373 374 375 377 379 380 384 386 387 388 389 392 393 394 395 396 397 399
34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41.
Caiz O lm ayan B ağış.............................................................. H ibe........................................................................................... S ad ak adan D önüş.................................................................. U m ra......................................................................................... B u lu n tu Mal B ulduğu Yitiği H arcayan Köle............................................ Y itik H ayvanlar...................................................................... Ö lm üş Kimse A dına S adaka Verilmesi....................................................
401 403 404 405 407 409 41 o 411
VASİYYKT KİTABI 1. V asiyyet Edilm esini Emir.........................................._...................................................... 2. Çecuğun, Aklı E m ıeyen, Deli ve A hm ak K im selerin Vasiyeti.............................!...................................................-.......................................................................... 3. V asiyyetin, M alın ü ç te B irini Geçeme^şi............................................... 4. Gebenin, H astan ın ve Cephede B ulunan K işilerin M allarının D urum u................................................................. 5. V arise ve Y akınlara V asiyyet................................................ 6. K adınlaşm ış E rk ek ler ve Çocuğu Alma H akkı O lanlar 7. Caiz O lm ayan Satış H alinde M alm ladesi.............................................. 8. İsabetli ve İsabetsiz H üküm ler............................................. 9. Kölelerin Z arar V erm esi ve Y aralam ası............................. 10. Geçerli O lan B . ş .................................................................
415
422 424 427 429 431 433 434
İn d ek s..............................................................................................
435
417 419
-٢٨
ﻛﺘﺎب
KİTABI
اﻟﻨﻜﺎح
ﺷﺄل ؛^
17
K IZ İST E M E K
ﻏﺬ اﺑﻰ
*
ﻏﻦ اال ﻏﺮج٠ ﺣﺒﺎن ﻟﻬﻢ
ﺗﺺ ﺗﻦ
ﻣﺤﻚ
ﻏﺮ
ﺳﺪ ﺗﻦ
آﺧﺬﺗﻢ
;ﺷﺒﻲ
ﻏﺬ٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻳﻨﻰ ﻏﺬ
ﺣﺪﺛﻨﻰ
زﺗﺪل اش ﺧﺺ ﻧﺎﻟﻦ
ال
أن
:«
•
١
-
؛
ﻗﺰﺗﺰة
..
1. E bû H üreyre (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v.) « H iç b irin iz , (m ü s lü m a n ) k a r d e ş i n in e v lilik t e k l if e ttiğ i k a d ın a e v lilik te k l if e tm e z » 1 buyurdu. 2 اذ ﻧﻨﻮل اﻓﻪ ﺧﻠﺞ ﻗﺎل
؛
ﺋﻨﺰ
ﻳﺪ اش ي
ﻏﺬ
، ﺛﻨﻲ
ﻏﺬ٠ وﺣﺎ؛ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻤﻲ
٠ ٢
ﻗﻈﻴﺄأﺧﺬﺗﻢ ﻏﻠﻰ ﺧﻄﺒﺔ أﺧﻴﻪ
ال٠•
.
ال ﺷﻒاﺧﺬمتﻏﻠﻰ٠زاد'ام، ئﻨﺎﺛﺮى ﺖ مبﻦﻣﻞزﺗﻮزهﻏﻴ:ﺎ'ﺑﻠ ﺗل ﻓﺎ ﻟﺰأ•ذ ﻗرتﻛﻰ إﻟﻴﻪ •ذميممﺎنﻏﻠﻰﻣﺪاقﺑﻴﺪ ﻧﺶ اﻞ أذﻳﻨﻠاﺐﻟﺰﺟ. • ﺟﺪت أﺧﻴﻪ ﺧﻠﺔ
اﻟﺰﺟﻞ ﻏﻠﻰ
ائ٠ ﻧﻨ ﻢ إ ﻓﻲ
د إل
ﻧﻤﺤﺎ
٠اوة
ﻇﻚ اﻟﺘﻰ ﻧﺤﻨﻖ اط ﺗﻮاﻧﺤﺎ
م
•
ﻧﺜﺮا ﻏﻲ
ﻟﺘﺠﺎ
اﻟﻨﺒﺬ اﻟﻨﺰأذ ﻧﻨﺤﻞ ﻏﻠﻰ ا ﻟﺘﺎرؤ
ﻃﻴﻖ
إذا
،
ض ﺑﻨﻚ
.
ﻧﻘﺬ
ﺛﺰاﺧﺎ
ؤإل ﻧﺶ
ﻗﻬﺬا ﻳﺎﺑﺄ ﻧﻨﺎب٠ ﺗﻨﺌﻬﺎ أﺧﺖ
.
أﺧﻴﻪ
ال.
2. A bdullah b. Ö m er(r.a.) den: R esûlullah (s.a.v.): «H iç b irin iz , (m ü s lü m a n ) k a r d e ş in in e v lilik te k lif e ttiğ i k a d ın ı iste m ez» buyurdu. 3 îm a m M alik (r.a.) d er ki: —Allcıhu cı’lem — R esû lu lla h (s.a.v.)'in « ^ iç b ir in iz , k a r d e ş in in e v lilik te k lif e ttiğ i k a d ın ı iste m e z » sözünün izahı şöyle olsa gerek: >ﺀﺀadam bir ka d ın a evlenm e teklifeder, o da ona meyleder, belirli bir m ehir üzerinde (1) B uhari, N ikâh, 67/45; Şafii, Risale, ne: 847 ؛Şeybanî, 528. (2) Evlilik teklif etmez demek, evlilik tek lif etmesin dem ektir. Resûlü Ekrem'in ta b iri d a h a nazik, d a h a beliğdir. Yani: Siz m ü’m in ler yasak olan şeyleri yapm ayın dem eye lüzum kalm adan, zaten yapm azsım z dem ektir. (3) B uhari, N ikâh, 67/45; Şafiî, Risale, 48.
18
IM A M M A L IK / MU V AV l'A
’ ve karşılıklı rıza gösterirler, artık kadın kendisini ona bağlar. îşte peygam berim iz o zam an bu kadına başka bir adam ın evlenme te k lif etm esini yasaklam ıştır. Resûl-i E krem (s.a.v.) kendişine evlenme teklifed ilip de rıza göstermeyen ve aralarında hiçbir anlaşm a olmayan kadına hiçbiriniz talip olmayın, demek istem em iştir. Yoksa insanlar arasında huzursuzluk çıkardı. ه ﻛﺎ ن ﻧﻌﺪل ﻓﻰ
؛
ﻋﻦ ﺑﻲ٠ ﻏﻰ ﻏﺜﺪ ا ﻟﺘﺤﻤﻦ ﺛﻦ ا ﻟﻌﺎ م٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﺻﻨﻢ ﺑﻪ ﻣﻲ ﺧﻤﻠﻨﺔ ا ﻟﺜﻨﺎﺀ أؤ أ ﻛﻨﻨﻢ ﻧﻰ
أن
و ﺣﺪﺛﺘﻰ ﻏﻦ
ﻧﺎرك ز ﺋﻨﺎﻟﻰ ؤ زال ﺟﻨﺎح ﻏﻠﻴﻜﻢ ﻏﻴﻨﺎ
-٢
ﻓﻨﻲ اﻓﻪ
ذﻧﻢ ﻳﻴﺮ إال أن‘ ﺗﻘﻮى ﻳ الم ﻧﻮوئ/ ^ ﺋﺰاﺀد٠* أ ﺳﻢ ﺀ م وﻏﻢ‘ ﺛﺬ وش• ن؛ﻛﻨﻢ
}
ن؛ﺗﻰ ﻏﻴﻚ
•ﻧﻴﻨﻪ
إ ﺗﻚ ﻏﻠﺊ د
؛
رد ﺟﻔﺎ
ﻣﻦ* زﻓﺎ ؛
زﺛﻤﺌﺰ ﻫﺬا ﻣﻲ اﻟﻘﻮل
ﻋﺠﺎ
•د ررﻓﺎ
د ﻣﻰ ﻓﻰ٠ ﻗﺌﻮل ا ﻟﻨﻴﻞ ﺑﻤﺮأة
زإذآ اﻓﻪ ﻟﻨﺎس إ ﻟﻴﻚ ﺧﻴﺮا
•• ﻟﺮاﻏﺐ
3. A b d u rra h m a n b. K asım , b a b a sın d a n riv ay eten A llah T eâlânın (kocası ölen ve beldeme m üddetinde olan k adınlar hakkında) «(Bu m ü d d e ti b ekle y e n ) k a d ın l a r a k in a y e ile h isse ttir m e n iz d e veya o n la r ı a lm a k iç in iç in iz d e b ir a r z u b e sle m e n iz d e g ü n a h y o k tu r . A lla h s iz in o n la r ı a n a c a ğ ın ız ı b iliyor. L â k i n o n la r a g i z l i v a a d le r d e b u lu n m a y ın . A n c a k onla r a m e şru ve ö rfe u y g u n şeyler sö yleyin » a/a kavli şerifinin tefşirinde der ki: Böyle bir kadınla evlenmek isteyen kimse ona ölen kacasının vefatından sonra beklem e m üddetinde iken «Benim yanım da sen çok kıym etlisin. G erçekten san a yakınlık duyuyorum . Allah sana m al ve bol n z ık verecek» gibi sözler söyleyebilir.
(3/a) B akara, 2/235.
2. BAKİRE KIZIN VE D U L دس ELENM ELERİ H U SU SU N D A M ÜSAADELERİNİN ALINM ASI
م
، ﺗﻠﻢ
ص ﺋﺎ م ﺋﻦ ﺟﺴﺮ ﺋﻦ، ي اش ﺑﻦ ا ﻟﻔﺘﻞ
زا ﻟﺒﻜﺰ ﺳﺎ دن. ﻳﻨﻨﺠﺎ ﻋﻦ ز ﻟﺘﻬﺎ
ه ﻓﺎ ل « ا ال ﻧﺄ أ ﺣﻖ
-ﺀ
ﻏﻦ٠ ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻚ ﻧﻨﻮ ل اش
ﻏﺘﺪ اش ﺛﻦ ﻏﺘﺎس ؛ أن
٠ ٠٠ﻧﻐﺎ • زإ ﺗﻐﺎ ﻫﺜﻨﺎﺋﻔﺎ
ﻓﻰ
A bdullah b. Abbas (r.a.) dan: R esûlullah (s.a.v.) (Evlenme .4 -hususunda): «Dul k a d ın ın n z a v e m ü s a a d e si) v e lis in d e n d a h a ö n e m lid ir. B a k ire k ız la r ın d a m ü s a a d e s i a lın ır , © n la n n s ü k û t um ü s a a d e s a y ı l ı ı • » buyurdu 4. ن
ﻗﻨﺰ
ﻧﻌﻴﺪ ﺑﻦ ا ﻟﻨﻨﻴﺐ أﺑﺔ ﻓﺎ لت ﻓﺎ ل
ﻣﺎﻟﻚ ؛ أﻣﺔ ﻳﺜﻨﺔ ﻏﺬ
أب ا ﻟﻈﺜﺎ ن. أن زى ا ﻟﻨﺄ ي ﻣﻦ‘ أﺧﺒﻤﺎ. إذن ز ﺑﻤﺎ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ- ٥
ﻟﻨﺘﻲ إ ال ' ا
ﻗﻲ
ال
:
ا ﻟﻨﺪ ب.
5. Ö m er b. H attab (r.a.) der ki: .Kadınlar, velisinin veya ailesinden süz sahibinin veyahut Sultan'ın (mülki am irin) ‘ • olm adan evlenem ez.5 ﻛﺎﻧﺎ
، _ه اش
زم ﺛﻦ
، ﻧﺚ
ه ;ض أن' ا ﻟﻘﺎ م ﺛﻦ 'ص .
. ؛ ﻛﺎﻋﺎ ال' ﺑﻤﺎ ر . ﺧﺎﻳﺎ
ز ﺑﻤﺰ ئ ﻣﻦ٠ ﺛﻰ د ﺣﻞ ﻣﺤﺎ
،ﻧﺎﻳﺎ
٠ رﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻲ
زال ﺑﻤﺘﺄﻣﺰ
،
'ﺗﺠﻨﺎ ا ال ﻧﺠﺎ ز
زذ'ﻳﻢ ا آل وش 'ﺛﺎ ﻓﻰ:ﺟﺬ ﺑﻴﺌﺐ ﺟﺰان ؛ ى
ﻫﻞ
ﺟﺬ؛
-٦ ; ﺗﺠﺎ ز
ﻓﺶ ﻓﺎ ل
-M alik (r.a.) der ki: B ana M uham m ed oğlu K asım 'm ve A b .6 -dullah oğlu S a lim 'in , kızlarını müsaadelerini alm adan evlendir .dikleri rivayet olundu -İm am Malik der ki: Bize göre bu hüküm , bakire kızların n ika .hı h a kkın d a d ır M üslim , N ikâh, 16/8, Şeybanî no 540 66 )4.,(؛: Ş eybanî) 542 )5 ,
20
İM A M M A LİK / M U V A 'lTA
İm am M alik der ki: Bakire kız, evlenip evine gidinceye ve ، ٠ sa rru fk u d reti bilininceye kadar m alında ta sa rru f yapam az. و ﻧﺸﺎ ز٠ زﻧﺎﻧﻤﻲ ﺗﻦ ب اش، اﻧﺔ ﻃﻨﻨﺔ أن؛ ؛ﻟﻤﺎﺳﻢ ﺛﻦ ﻧﺨﻨﺪ٠ وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﻟﻚ
. إن' د ﻟﻚ الزﺀ ﻣﻤﺎ:ﻳﻨﻲ ﺑﻤﺎ
ث ز ﻧﻬﻢ مدم،أم
م
-٧
ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺘﻮﻟﻮن٠اﺋﻦ ﺑﻤﺎر
-îm am Malik'e rivayet edildiğine göre, M uham m ed oğlu K a .7 -sim, Abdullah oğlu Salim ve Y esar oğlu Süleym an bakire hakkın da şöyle derlerdi. O nu m üsaadesini alm adan babası evlendirir, bu da onun için b ağ la^ cı olur6.
(6) E ğer kızı b ab asın d an başka b ir velisi evlendirir, kız da istem ezse nikâhı bozar.
21
3. M EHİR VE M EHİRStZ EVLİLİK HARKINDAKİ RİVAYETLER
ث أا —أﻋﺪى؛
ﻓﻨﺎﻧﺖ
.ﺋﻠﺌﺈ
ﻓﻘﺎل •
.ﺟﺔ
1;ﻏﺬ ﻣﻴﻞ ﻧﻤﻰ
؛ذ ﻟﺰ ﺗﻜﻦ ﻟﻚ ﻫﺄ ر
.٠ﻧﺚ
ﻧﺸﺊ
•ﻛﺪأ
. ﺟﺘﻴﻪ
ﻓﻨﺎل؛ . ﻧﻚ
ﺭﺣﻮﻝ ﺷﻚ •ﺇﺫﻥ ﺛﻦ م
ﻏﺊ أﺑﺮم ﺧﺄزم*ﻳﻦ٠ ﻏﺬ زاﺑﻠﺐ.
مبىي
ﺣﺬﺛﻨﻰ
-٨
ﻧﺮأث ﻓﻤﺎ كت ﻳﺎ زﺳﻮل اﻗﻪ■' إﻧﻰ ﻓﺪ و ﻏﺒﺖ، أئ ز ﻧﻮد ؛ف ﺧﻎ ﺟﺎﺀﺋﺔ
ﻧﺎ ﻏﺪ ى إال إزارى ﻣﺬأ :ذ ' ل
،د ﻳﻨﺎر
إ ﺋﺎ؛" ؟
ﺟﻨﺘﻦ ال ' ;ن'ر
د ﻧﻮ زة٠ ض ﻧﻮرة ى
ﺭﺣﻮﻝ ﻓﻨﺎ ل ﻳﺎ
ﻧﻤﻨﺪﺋﺘﺎ
.
*ﺛﻰ
،ز ﺟﻞ
ﻏﺰ ﻣﻨﺬﻟﺬ ﻋﻦ
٠ ئ ﺀ م ؛ ة أ ﻏﻠﺘﻲ إ؛ات
ﺻﺎم -<
;ئ
.ﻃﻮﻳ ال
ﺑﻢا
ﺭﺣﻮﻝ اف
ث'ل ز ﺗ ال ■ض
'• اﻟﻲﺀئ زﻟﻦ ﻓﺎﺋﻨﺎ ؟ ذ ﺧﺪﻳﺐ1،: ﻓﺎل.م أﺟﻦ ﻧﺘﻲ
ﺗﺠﺬ٣ ﻧﺎﺷﺰ
•
أﻫﺐ زو
•ﻧﻢ
ﻓﻨﺎﻟﺖت
ﺛﻜﺬﻛﻔﺎ ﺑﻨﺎ ﻧﻨﻠﺘﺂ ﻣﻦ اﻟﻨﺰآب
ﺛﻰ ؛ ﻟﻨﺰ ر * ؟
ﻏﺰ ﻧﻨﻠﺬ ﻣﺬ ا
ﻗﺬ أ٠ :ﻓﻨﺎل ﻟﺔ زﻧﻮن اأﻟﺒﻢ ﺧﻤﻘﻮ
ضض*غ؛ .ﻧﺂﻏﺎ
S a ’d oğlu Sehl es-Sâidî anlatıyor: K ir k a d ın R esûlullah .8 s.a.v.)'in h u zu ru n a gelerek: «Ya ResûlallahJ K endim i san a hihe ( )ettim » dedi ve ay ak ta durdu bekledi. B unun üzerine (ashabdan :biri ayağa kalkıp »Ya Resûlallah! Eğer sen alm ayacaksan, onu bana nikâhla — « :).deyince Resûl-i E krem (s.a.v :O n a m e h ir v e r e c e k b i r ş e y in v a r mı?» dedi. A dam — « .Şu üzerim deki elbisem den başka b ir şeyim yok» dedi — « :).R e s ^ u lla h (s.a.v E lb is e n i o n a v e r ir s e n ç ıp la k k a lırs ın . B a ş k a b ir ş e y — « :a r a ş tır » dedi. Adam :B ir şey bulam ıyoram .» dedi. R esûlullah — « B ir d e m ir y ü z ü k d e m i b u lam azsın ?» buyurdu. Adam —« ).araştırd ı bir şey bulam adı. Bum m üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v d a m a «:
>٠
K ur*an -1 K e rim 'd e n b i r ş e y le r b iliy o r m u su n ?» dedi.—
İM A M m a l i k / M U V A T T A
22
Adam ism ini söylediği sûrelerden: ٠٠ —
F alan falan sûreleri bilirim» deyinee Resûl-i E krem (s.av.):
٠٠ — B ild iğ in s û r e l e r i k e n d is in e ö ğ r e tm e n ş a r t ı y l a o n u
s a n a n ik â h la d ım » buyurdu.7 ﺗﺎ ل
. ﻋﺎل
'ﺗﻠﻪ
. ﻣﻬﺎ
ﻣﺤﺐ ؛ أﺛﺔ
'
،'و ز ﻣﻦ
ﺳﻴﺪ *ﺑﻦ
ﻏﺬ
، اؤ ﺟﺬ ام
،
ﻏﻦ ﺑﻤﺺ *ﺑﻦ ﺳﻌﻴﻲ
،ﻟﺠﻮ ن
،
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻧﺎﻟﻚ
ا ﻳﺎ ز ﺟﻞ ﺗﺮ وج ا ﻧﺮ اة و ﺑﻤﺎ • ز ﻳﻴﻬﺎ
و
١
-
: ا ﻟﺨﻄﺎ ب
ﻏﻤﺰ *ﺑﺬ
زذ ﺑﻚ ﻟﺰو ﺟﻬﺎ ﻋﺰم ﻏﻠﻰ. ﺻﺬا ﺋﻬﺎ ﻛﺎﻣ أل
٠ إذا ﺛﻢ'ن و ﻟﺘﻲ ا ﻟﺬ ى أ ﻣﺤﺎ٠ وإ ﻧﻨﺎ ﻳﻜﻮ ن ذ ﻟﻚ ﻏﺰﻧﺎ ﻏﻨﻰ و ﻟﺘﻲ ﻟﺰز ﺟﻬﺎ
: ﻧﺎﻟﻚ
ﻓﺎ ل
ﺍ*ﺑﻦ٠ ' ﻣﺄﻥ ﺇﺩ'ﺍ ﻯ'ﻥ' ﻭﺹ ا*ﻟﻨﻰ أ ص. ﺃﺯ ﻧﺊ ﻧﺮ ﺃﻧﺔمن ﺫﺑﻚﻣﺺ٠ 'ﻓﻮ ﺃﺛﻮﺕ ﺃﻥ ﺃﺯﻍ 'وﺗﺆذ
. ﻧﺘﻲ ﻏﻠﻪ ﻋﺰم
٠ ﻧﻢ د ﻟﻒ ﻣﺘﻲ . ﺑﻪ
ﻧﻔﺬ
ﻣﻨﺬ ﻧﺮى أﺛﺔ ال ز ﻧﻨﺰ ئ ﻟﻬﺎ ﻧﺬ ز ﻧﺎ
، أؤ ﻣﺬ ا ﻟﻬﺮ ة . ﺻﺬا ﺗﻬﺎ
ﻣﺰﻟﻰ ، أز٠ ﻏﺰ
ﺑﻠﻚ اﻟﻤﺮأة ﻣﺎ أ ﺧﺬﺋﺔ ﻣﺬ
9• Ömer b. H attab (r.a.) der ki: B ir adam , kendisinde delilik, eüzzam veya alaea hastalığı olan bir kadınla evlense ve onunla tem aşta bulunsa, onun m ehrini tam am en verm esi gerekir, kadının v ؟lisi ise (aldatan durum da olduğu için) m ehrin tam am ını koeaya öder.8 îm am M alik der ki: Eğer adı geçen kadını nikahlayan velisi, babası, ya h u t kardeşi veyahut kusurunu bilen biri olursa m ehrin ta m a m ın ı kocaya öder. A m a nikahlayan veli, amcasıoğlu, y a h u t mevlası (kendisini azat eden efendisi), ya h u t da kusurunu bilm e ٠ yen ya kın kim selerden ﺀﺀ'ﺀmehri ödemez, ka d ın ın kendisi mehirden aldığını iade eder, koca da bir kısm ını tazm inat olarak kadına bırakır. زاي ﺑﻨﺖ ر ﻧﻲ ن٠ أﺑﺜﻖ ﻏﺴﻲ اﻧﺐ ﺑﻦ ﺋﻨﺰ٧٢ ﻏﺊ ﺋﺎﺗﻰ ؛٠ و ﺣﺬﻟﺌﻰ ص ﻧﺎﺑﻠﺊ؛
٠م ﻧﻢ ي ض'اﺋﺎ
. ﺗﺪﺗﻞ ﺑﻬﺎ
‘ . ﻧﻨﺎ ذ. ﻛﺲ ﺋﻐﺖ ي ﺑﻨﺬ ه ﺛﻦ ﻏﻨﺮ زﻟﻢ
ﻟﻠﻢ- زﻟﻦ ﻛﺎن' ب 'ثاق٠ ض'ات
g
ﻫﺶ أن
ﻓﺠﻨﻠﻮا
•ﺛﺎﺑﺖ
ﻳﻘﻠﻢ ر ﻧﺪ ﺋﺊ
ﻟﺘﻲ
:
ﻳﺬ أد ئ ﻗﺘﺖ
■ﺑﻚ
ﻧﻴﻞ ذ
أي أئ
ﻗﺎ ل ﻧﺄﺑﺖ •اذ
)ة
.
-١٠
، ﻛﺌﺎ ب1
ﻫﻴﻨﺘﺄ آي ﻣﻨﺬاﻧﺤﺎ . ﻇﻠﻨﻬﺎ
ﻣﺤﺎ ا ﻟﻬﺮ
م g .
، ﻧﻨﺒﺘﺔ
ال ﻧﺬا ق
B uharı, Nikâh, 6?/40; M üslim, N12/12 ikâh,٨٠ ,)?(: 76 . Said b. M useyyeb'den rivayet edilen benzeri için bkz. Şeybanî 539 ,(
23
2H I N İK Â H K İT A B I
10. N afı’ anlatıyor: U beydullah b. Ö m er’in kızının annesi, Zeyd b. H attab'ın kızıdır. Abdullah b. Ömer'in oğlu ile evlenm işi. Henüz onunla gerdeğe girmeden oğlan öldü. M ehri de tayin etmemişti. Anası kızım n m ehrini istedi. Abdullah b. Ö m er (r.a.): «Ona m ehr gerekmez. Eğer m ehr gerekse idi elbette verirdik. O na haksizlik etmezdik» dediyse de anası kabul etm edi. B u n u n üzerine aralarında Zeyd b. Sabit (r.a.)’i hakem tayin ettiler. Zeyd b. Sabit (r.a.): M ehirin d ü şm ed i^ n e, koeasının m irasını alm asın a fetva verdik - ١١ ﻗﺘﺎ ال:
و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ م ﻧﺎ ا ﻗﺰ ل ا
أن‘
،
أﻧﺔ ﺑﻢ* أن ﻏﻨﺰ نﺀﻋﺒﻢ ا ﻟﻌﺰﻳﺰ ﻫﻤﺂ
م ﺧ ال ﻧﻪ إ ﻟﻰ ﺑﻤﺺ
ﻣﺎ .أن
واو .ﻣﺤﻦ ﺷﻨﺄ ؛ إن
و ص ي ا ﻧ ﺘ ﻲ؛ .ئ
ﻟﻘﻲ ؛ ،
ا ﻳﻨﺘﺔ ٠ ﻗﺎل^ JÜU
٠ﻓﻰ ا ﻟﻨﺰأة
ﻣﻦ ﺷﺮط ﻧﺘﺦ ﺑﻪ اﻟﻤﺤﺎخ
،
ﺑﺠﺄ أ :ﻣﻐﺎ
ز :ﺗﺮ ل ﻓﻰ ﻣﺪا ﺗﻐﺎ ا
،
ﻧﺤﺰ ال ﺑﻤﻪ إن ا
ﻓﺰوﺟﻬﺎ ﻧﻄﻞ ا ﻟﻴﺎﺀ اإلى ﻧﻘﻊ ﺑﻪ ا ﻟﻤﺤﺎخ
ﺗﺠﺔ•
زإن ﻧﺎ ز ﻳﺎ ز ﻣﺤﺎ ٠
آل ال
ﻧﺰ ;" :خ ال
ا س-ا•؛ ﺀك.؛ ﻧﻒ
.
أل ذا ت'ا ت ﻓﻰ ﻧﺎ ل اﻟﻨآلم ٠إ ال ان ﺑﻤﺶ
م ﻃ ال ق ا ﻟﺰﺟﻞ اﻧﺰاﺛﺔ إل ل *ان
'ﻣﻌﺴﺎاق ؛ إن ذﺑﻠﻦ ﺟﺎﺑﺰ ﻟﺰوﺟﻬﺎ ﻣﻦ ﺑﻴﻐﺎ>
ا أل ب' ان•
ﺑﺎﻟﻴﺖ ﻓﻰ أج ﻧﺎﺑﻠﺬ:
ﻧﻨﺤﻞ ﺑﻬﺎ
زم
ﺑﻢ ٠ﻧﺒﻤﻮا ﺑﻮﺧﺎ ﻏﻦ ﻳﻨﻒ
ﻳﻨﺎ زﺀﻧﺦ ﻏﻨﺔ ٠
ت زذ ﺑﺬ أن ٠٤١؛ دم-ارﻟﻎ ز ﺛﻨﺎﻟﻰ
اﻟﺘالش ﻓﺬ ذ ﺑﻞ ﺑﻬﻦ ؤ أز ﺑﻤﻨﺰ اﻟﻮ ى
ﻓﺎل
ﻟﺔ:
إن• ا ﻟﻨﺬا ق ﻏﻠﻰ اﻣﺤﻪ إذا ﻛﺎ ن اﻟﺜآلﻟﻢ
ﻧﺬﻟﻚ ا ﻟﻘﺎ خ ﺛﺎﺑﺖ ﻏﻠﻰ االﺑﻦ إذا ﻛﺎ ن ﻣﻴﺰا ،زﻛﺎن ﻳﻰ والﻳﺔ اﺑﻤﻪ .
ﻧﺎﺑﺬ ٠
؛ JJU J Üt
ﻳﻞ أن
ﻧﺪﺣﻞ ﺑﺔا'م
.
ﺗﺎل أ ﻟﻠﺖ ،ﻧﻰ ا ﻟﺠﻞ ﺗﻨﺘﺞ ا;ﻧﺖ ﻣﺘﺠﺰا ال ﻧﺎ ل ز؛ﻧﻢ ﻛﺎ ن ﻟﻠﻤﺘآلم
ﻟﻴﺎﺀ'
ﻳﺨﻮ ;
ﺑﻲ ؛إ ﻧﻤﻨﺎ ﻛﺎ ن
ﻳﺪ ؛
JÛ
ﻧﻰ ﻫﻤﻲ و إال أن ﺑﻤﻮ ذ ى ﻧﺤﻦ ٠٧١
ﻏﻨﺬم ا ﻟﻨﻜﺎ ح إي ﻧﺤﺰ ا ال ﺑﺂ ﺗﻰ اﺑﻨﺘﻪ ا ﻟﺒﻜﺮ٠
.
زﻋﺬآ ا إل ى
ﻧﺒﺖ ﺗﻰ
ذا ﻟﻤﺎ ال ق ،ﻓﻰ ﻣﺤﻮدﺛﺔ أو
ذ ﺑﻠﻦ.
زاإلى ﻏﻴﻪ ا ال ﻧﺰ
ﻋﻨﺬﻧﺎ. ﺷﺺ،
ﻣﺤﺎ و ﻧﺨﺖ ﻣﺤﻮدئ أو
ﺛﻢ
ﻳﻞ
أن*
ﺑﻤﺜﻞ
ﺑﻐﺎ :إﻧﺔ ال ﺀﻧﺬاق ﻧﺤﺎ ٠
الل م-اﻟﻚ :دا أزى أن
ﻧﻨﻜﺢ اﻟﻨﺰ؟م ﺑﺄﻧﻞ ﻣﻦ ﻧﺘﺢ د
ﺛﺮ.
زذ ﺑﻨﺬ أذ ﻧﻰ ٧٠ﻧﺠﺐ
أل،ﻋﻠﻊ.
)Şeybanî 543 )9.,
ﺗﻴﻪ
24
İM A M M A IJ K / M U VATT A
11. Ö m er b. Abdulaziz, halifeliği zam anında valilerine şu n u yazdı: B ir kadım evlendiren velisi, babası veya b aşka biri n ik âh kıyarken m ehir, bağış ve sa ir neleri ş a rt koşm uşsa kadının m alı dır. K adın onu istediği zam an alabilir. îm am Malik, m ehir hususunda kadına verilmesi belirtilen bir bağış şa rt koşarak babası tarafından evlendirilen kadın hakkında d er ki: N ikâ h kıyarken neler şart koşulm uşsa kadınındır. îsterse onu alır. Gerdeğe girm eden kendisinden ayrılan kocası, nikâh es nasında kadına neyi vermeyi şart koşm uşsa onun yarısını vermesi gerekir. îm am M alik der ki: B ir baba, m alı olm ayan kiiçük (büluğa ermemiş) oğlunu everirse, m ehri babasının vermesi gerekir. Eğer çocuğun m alı varsa, m ehir çocuğun m alından verilir. A ncak baba mehri üzerine alm ışsa, büluğa erm em iş çocuğun nikâhı sahihtir, babasının velayetinde olur. îm am M alik d er ki: Bakire bir kızla evlenen bir kim se —ger dekten önce— karısını boşarsa, k ızın babası m ehrin ya rısın ı bağışlasa, caizdir. Kocasından m ehrin yarısı düşer. îm am M alik bu h ü km ün tahlilinde der ki: A lla h Teâlâ k ita bında: «... M eğerki o n la r b ağışlam ış olsunlar.» buyurm uştur, B urada kastedilenler, kendileriyle gerdeğe g irilen kadınlard ır. Yine Allah: «Veya n ik â h düğüm ü elin de o lan b a ğ ışla m ış ol sun. » buyurur. B u da, bakire kızın babası ve cariyenin efendisi dir. îm am M alik der ki: B u hususta işittiğim budur. Bize göre h ü kü m böyledir.10 îm am Malik der ki: Yahudi veya H ıristiyanın nikâhlısı Y a h u d i veya H ıristiyan kadın, kendisiyle gerdeğe girilm eden m ü slü m an olursa m ehir düşer. îm am Malik der ki: K adının mehri çeyrek dinardan eksik ola maz. H ırsızlıkta el kesilm esini gerektiren en a z meblağ d a budur. (10) Y ukandaki âyet B ak ara sû resinin 237. âyetidir. M eâli şerifi şöyledir: «Mehir tayin etm iş olduğunuz kadınları, kendileriyle gerdeğe girm eden bo şarsanız, o zam an tayin etm iş olduğunuz m ehirlerin y arısı o n lan n d ır. Me ğer ki onlar, veya nikah düğüm ünü elinde tu tan (veliler) bunu bağışlam ış ol sunlar. Bağış takvaya daha yakındır. Kendi aranızdaki iyiliği unutm ayın. Allah işlediklerinizi görür.» îm am M alik 'in :«—.. Kendileriyle gerdeğe girilen kadınlardır...» sözü kendi anlayışına göredir. Ayetin zahiri, m eâlde de yazdığım ız gibi kendileriyle gardoğe girmeden boşanan kadınlardır. Alimlerin çoğu da böyle anlam ıştır.
4. ZİFAF ODASINDA EŞLER İN BAŞBAŞA KALMASI HALİNDE M EHRİN VACİP OLUŞU
أن ﻏﺘﺰ٠ . ﻟﻨﻴﺐ ﻓﺪ و ﺟﺐ
،
ﻏﺬ ﺛﺒﻤﺐ ؛ن ا٠ ﻏﺬ ﺑﻤﻴﻰ ﺑﻦ ﺳﻤﻴﻲ٠ ﺣﺪﺗﻨﻢ ﺑﻤﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻢ
اﻧﺔ إذا أر ﺧﻴﺖ ا ﻟﺜﺌﻮ ز٠ ص ؛ى اﻟﻨﺰأة إذا ﻧﻴﻦ"ﺑﺠﺎ ا ﻟﺰظ
- ١٢
ﺋﻦ ا ﻟﺤﻄﺎ ب .
ا ﻟﻨﺬا ت
Hz. Ö m er (r.a.), zifaf odasına girip b a şb a şa k a la n eşler .12 h akkında m ehir vaciptir diye hüküm verdi 11. ﻧﻐﺰ
؛ة
: ﻧﺜﻮأل
أذ ر ﺗﺬ ﺗﻦ ﺛﺎﺑﺖ ؛ ﻛﺎ ن . ﻟﻬﺘﺬ اة
ﻧﻐﺰ ا ﻟﺰ ذ أاﻟﻨﻦ!ة ﻓﻰ
إذا
: ﺛﻮن
ﺷﻬﺎب ؛
ﻏﻦ اﺛﻦ٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺊ ؛٠ ١٢
ﻗﺪ‘ ﻧﺠﻤﺔ ا٠ﻏﻴﺎ ا ﻟﺶ
: ﻟﻤﺒﺐ ﻛﺎ ن
ب ﺋﺬ ا
-ان
ﻣﺄر ﺧﻨﺖ٠ ا ﻟﺮﺟﻞ ﻳﺎﻧﺮأﺗﻪ
ه ﺑﻤﺔ٠ و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
٠ ﻫﺘﺬﻓﺖ ﻇﻴﻪ٠ زإذا ذ ﺣﻨﺘﺄ ﻏﻠﺘﻪ ؛ى ض٠ 1 ﺻﺪق ا ﻟﻨﺠﻞ ﻏﻠﺘﻢ٠ ﻳﻤﺎ ﻧﺘﺶ ﻟﺰ
،
ﺗﺄ ﻓﺬ ﻣﺘﻨﻰ-ا ﻧﻰ ﻳﻔﻪ ﺻﺎل4 ﻧﺤﺪ ﻏﻠﻲ١^ ٠ ي-ﻓﺶ ذاﻟﻞ؛أت أزى ذ ﺑﻤﺄ ؛ى اﻟﻨﺴﻲ
ﺀﻧﺬﻓﺖI ﻧﻨﻲ
ز ﻓﺎﻟﺘﺄ ﻓﺢ٠ ﻓﻨﺎل ﻧﺰ أ ﻧﺤﻔﺎ٠ ﻧﺈئ ذ ﻧﻠﺘﺄ ﻏﻠﺘﻪ ؛ى ﺑﻨﺘﻪ٠ ﻧﺬ ق ﻏﻠﻬﻔﺎ٠ ا ﻧﺤﻔﺎ .
ﺀ
Zeyd b. S ab it der ki: B ir kişi zevcesinle zifaf odasına girip .13 .perde indirilince (kapı kapanınca) m ehir farz o lu r Said b. Müse^yeb der ki: E rkek kadının evinde zifafa girince -tem as hususıında erkeğin sözü, erkeğin evinde zifafa girince kadı .m n sözü m uteberdir İm am M alik der ki: K adının evinde erkek z ifa f odasına girse de kadın: Zevcem bana dokundu dese, erkek de ٠٨٠ dokunm adım dese erkeğin sözü kabul olunur. Erkeğin evinde ka d ın ﺀﻛﻬﻤﺤﻤﻢ»ﻣﻤﺢ٨٠ girse, erkek : ٠ ٨ ٠ dokunm adım dese, kadın ﻫﻚ: ^ ٠٨٠ dokundu dese ^ ٠٤^٤٨٤٨ sözü kabul olunur ,
(ll)Ş e y b a n î, 532.
5. YENİ EVLENEN KİMSE BAKİRE VEYA DUL KARISININ YANINDA ARALIKSIZ KAÇ GÜN KALMALI?
ﻇﺮ د ﺑﻦ
؛
ﺗﻜﺮ ﺑﻦ ﻣﺤﻤﺪ 'ﺑﺰ
ﻣﺪ اش ﺑﻦ أ ﺑﻰ
ﻏﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻧﺤﻴﻰ ﻋﻦ
ﺣﺪﻟﻨﻰ
-
ﺿﺄ٠ ﻣﺪ ا ﻟﻨﺒﻚ ﺋﺰ؛ أ ﺑﻰ ﺑﻜﺮ ن ﻣﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﺑﻦ ا ﻟﺨﺎرث ﺑﻦ ﺟﺬ ام ا ﻟﺤﺮﻟﺠﻰ ' ﻟﻴﺲ ﺑﻚ ﻏﻠﻰ٠ ﻓﺎل ﻧﺤﺎ؛٠ ؤأ ﺻﺤﺖ ﻋﻨﺬم٠ ئ ﺟﻴﻦ ﻧﺰوج أم ﻇﻨﻪ ١٠ ﺛﻨﻨﺈ ﺛﻠﻤﻠﺚ ﺀﻧﺬ ك وذرت
زإ ﻧﺄ
•ﻣﺪﻓﻦ
ﺛﻨﺖ ﺷﺒﻤﺖ ﻋﻨﺪك و ﻧﺘﻌﺖ
U
ﻏﺊ٠ ﺣﺰم
أﺑﻴﻪ؛ أزت ﻧﻨﻮ ل؛ش إن
. •
أ ﺗﺒﻠﻎ؛
ﻓﻮان
ﺛﻠﺚ
:
ث' ﻟﻦ
لA bdurrahm an oğlu Ebû Bekir el-M ahzumî (r.a.) den şöyle .4
rivayet olundu: R esûlullah (s.a.v.) ü m m ü Seleme ile e v le n d i^ d e ona : ٠٠— -Y a n ım d a h e r z a m a n k ıy m e tli o la c a k s ın , is te r s e n s e
-n in y a n ın d a y e d i g ccc k a la y ım , y e d i g e c e d e d iğ e r z e v c e le rim in y a m n d a k a la y ım , is te r s e n ü ç gece s e n in y a n ın d a y a n ın a d gikidt ae ny im s o,nür aç üg üb nü rsl eo rnirnai ؟ :t e k r a r geleyim .» d e ^ n e e ü m m ü Selem e Üç gece kal» dedi — «.**
(1) M üslim, R adâ, 17/12, no: 41-44; Şeybanî, 525. İşte din, h e r şeyde adaleti ön planda tu ttu ğ u gibi, birden fazla kadınla evle nen kim senin de zevceleri arasında adâleti eksiksiz uygulam asını em reder. H er şeyde üm m etine örnek olan Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bu h u su sta da örnek olm uştur. M üteaddit zevceleri olan kim senin geceleri de hanım ları a ra sın da adilâne taksim etmesi gerekir. Yalnız yeni evlendiği karısına kaynaşm a ları için ilk günlerde özel hak tanım ıştır. O da gelecek hadisde de belirtildiği gibi, bakire için yedi gece, dul kadın için üç gecedir.
27
2H / N İK Â H K IT A M
:
أﻧﻦ ﻛﺎ ن ﻧﻘﻮل
ﻧﺎﺑﻚ؛
م
ا ﻧﻢ
ﻓﺊ٠ ^ . ^
١ ﺧﻲ
*ض٠ ﻧﺎ م
و ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺬ
إل ﻗ ﺐ ﺛ ال ث، ﻧ ﺦ
ﻧﻨﺜﺌﺎ ﺑﻤﻦ أئ ﺗﻨﻤﻰ أ ﺛﻢ
. ﻇﻨﺎ
ﻳﻤﻢ
ﻣﺤﺎﻧﺔ. ﻓﺰ ا ﻟﻨﻲ ﺗﺰ وج
ﻣﺤﺎ أل
ز
:
ﻧﺈئ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﺔ اﻧﺮأة
ﻧﺎ أ ﻧﻢ ﺑﺬﺧﺎ٠ ﻳﺐ ﻏﺌﻰ ا ﻟﻨﻲ ﺛﺰزخ
زال
.
“١٥
ﺑﻤﻦ
.
ذا آل ا ﻟﻒ. :
ﻧﺎرإ ﻣﺎﺑﻠﺬ
ا ﻟﻨﻲ ﻧﺰزخ ﺑﺎﻟﻐﻨﺎﺀ
.
15. E nes b. M alik (r.a.) der ki: (Yeni evlenen k ad ın lara tanın a n özel hak) bakire kız için yedi gece, dul kadın için üç gecedir.13 im am Malik der ki: Bize göre de h üküm böyledir. Yeni evlendiği karısından başka zevcesi varsa yeni evlendiği kadının ilk günleri geçtikten sonra, geceleri aralarında eşit bir şekilde taksim eder. Yeni evlendiği karısının yanında geçirdiği ilk geceleri hesaba katmaz.
(13) B uharı, N ikâh, 10167/؛ 00 ل
M üslim, R adâ, 17/12, no: 45-46.
6. NİKÂHTAN SONRA YERİNE GETİRİLMESİ GEREKMEYEN ŞARTLAR
ﺳﺮ
ط اﻟﻨﺰ ﻧﺒﻴﺬ ﺗﻰ ا ﻟﺘﻨﻴﺐ ﺳﻞ ﻏﻦأة •ﻧﺎ م
ﻟﻨﻴﺐ ؛ ﺑﻤﻤﺞ ﺑﺎ إذ
أن اﻧﺔ ﺗﻠﻨﻪ، ﻣﺬﻟﺾ ﺗﻤﺺ ﻏﻰ ﻧﺎﻟﻚ
ﻗﺎﻟﺖ ﻧﺒﺖ ﻧﻰ ا
٠ ﺳﻴﻦ' ﻃ ال ق:ﺑﻤﺪ ن ﻓﻰ ذ ﺑﻚ
اذ
إال
؛.ﺑﺶ
ﻏﻠﻰ رد ﺟﻤﺎ ه ال ﻳﻤﻤﺞ ﺑﻤﺎ ﻣﻦ
•ﻧﻠﺪﻣﺎ
م، ذ؛ﻧﻢ 'ض ذ ك ثة ﻗﺬ. !ﻛﻞ ﻟﺪن.ﻓﺰ ة ات
- ١٦
؛ةل أ ﻧﺔ ث
إذ ذ ﺑﻠﻦ ﻳﺲ
:
ذاال'ﻧﻦ٠ ﺗﻴﻖJÛ
ذ ال أ ﻣﺢ ر،٠ ﺑﺠﻚ
٠ ؤﻧﻠﺰﻧﺔ
، ﻏﻠﺘﻪ
ذﺑﻚ
ﻏﻴﺠﺖ
إذ ال أﻣﺤﺢ ، ﻋﻨﺎﻧﺰ
از
Said b. Müseyyeb'e sordular .16 : ٠٠— B ir k ad ın evlenirken koeasına kendisini m em leketinden
çıkarm am ayı (gurbete getirm em eyi) şa rt koşarsa, hüküm nedir?« ٠— .Kooası isterse onu çıkarabilir» dedi
im am M alik der ki: B ize göre o şartı kocası söylediği zam an h ü k ü m böyledir. N ik â h kıyarken karısına: üzerine başka ka d ın -alm ayacağım , cariye edinmeyeceğim, diye şart koşsa, şartını yeri ne getirm esi gerekmez. A ncak bu şartını talaka (boşamaya) ya h u t -köle azat etm eyeyem in ederek pekiştirirse, m ezkûr şarta bağlı ka l m ası gerekir. (Yani ancak ٠ -zam an karısının üzerine başka bir ka d ın la evlenemez ve cariye edinem ez .(
7. M¥T»A¥.T.tT.ı« VE BENZERİN İN NİKÂHI
ض ا ﻟﺰﻳﺮ أن٠ ص
ض ا ﻟﺤﻮ ر ﺗﻦ رﻧﺎﻏﻖ ا
•
.
ﻧﺎﻟﻚ
ﺑﻤﻨﻰ ﻏﻦ
ﻧﻤﻨﻪ ﺑﻨﺖ ؤ ﻧﺐ ﻓﻰ ﻏﻴﺪ ر ﻧﻮ ل٠ ﺗﻮال ﻃﻠﻰ ﺍﻧﺮﺃﺗﺔ- أذ رﻧﺎﻏﺚ ﺑﻦ ٠ ﻳﺘﻔﺎ
ﺗﺜﻄﻊ أن
ﻧﻠﻤﺄ
٠٥١١ ﻓﺪﻛﺰ ذ ﺑﻚ ﺑﺰﻣﺘﻮد
.ﻧﺤﺎ
.<ﻟﺜﻨﺤﺎ . U ﻛﺘﻨﻒ
ﻧﺎﻋﺘﺮض
•اﻟﺮﻣﺤﺮ
ذم ﺍﻟﺮ ض؛
ﻓﻤﺬ ﻏﺘﺪ ا ر ض ﺑﺊ
ﻧﻜﺤﻬﺎ ز ﺋﺰ زوﺟﻬﺎ اال ؤل اﻟﺰى ﻛﺎ ن ال ﺋﺤﺮأ ﻟﻠﺬ ﺧﺘﻰ ﺛﺬوق ا
«
زﻓﺎل
ﻏﻨﻲ ﺍﻟ مبﺰ؛ ﺑﻦ •ﺛالﺗﺎ
ﻓﺄزاذ رﻧﺎﻋﻦ أف .ﺗﺰو ﻳﺠﻬﺎ
١٧
-
اد ﺧﺞ ■ﻓﻨﺎرﻧﺤﺎ
ﺧﻤﺎت ﻏﺬ
•ﻏﻎ
17. A bdurrahm an b. Zebiyr'in ﺟﻪ1 ﺗﺎZebiyr anlatıyor: Sim val oğlu R ifaa —R esûlullah zam anında— zevcesi V ehb kızı Temime'yi üç talak ile boşadıktan sonra Temime Zebiyr oğlu Abdurrahm an 'la evlendi. A bdurrahm an, cinsî k u dretinin zayıflığından doia^n Temime ile cinsî m ünasebette bulunam adı. Tem im e’^ boşadı O nu daha önce boşam ış olan ilk kocası Rifaa T em im e'^ te k ra r nikâhlam ak istedi. B unu R esûlullah (s.a.v.)'a sorduğunda Resûl-i E krem (s.a.v.) bu evliliğe razı olmadı ve: «T em im e ik in e i k o c a s ıy la f iile n m ü n a s e b e tte b u lu n m a d ık ç a s a n a h e lâ l o lm a z . (Yani onunla evlenemezsin)» buyurdu.15 ﻏﺬ ﻏﺎﺑﺬذ٠ ﻧﺚ .
آي
ﺧﺘﻰ
ر ﺑﺪ . ال
ث؛ :
ﻏﺰ ا ﺗﺎ م ﺑﻦ ; ذز* ﺋﺨﻔﺎ
ﻓﺎﻟﺘﺄ ﻏﺎﺑﻨﻦ
،
'٧. ١ ؟
ﻓﺺ ﺑﻦ ﺳﻌﻴﻲ
ﻇﻖ ؛ﻧﺮاﺗﺔ
ﻏﺬ٠ ﻧﺎﻟﻚ ر م
ﺛﻠﺚ ﻏﺬ
د ص" ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﺗﻬﺎ
ﻓﻨﻌﺎ ﻣﻞ ﻳﺼﻠﺢ ﻟﺰو ﺟﻬﺎ ا ال ول أن ﻧﺘﺰز ﺟﺆ
؛
ئ
"١٨
ز ﻧﺞ_ ا ﺷﺊ
ﻣﻄﻠﻌﻬﺎ *ﺟﻞ أن
٠ ﻣﺒﻤﻬﺎ
ﻳﺬوى
(14) M uhallil: Hulleci dem ektir. Yani kocasından üç ta la k la boşanan kadının ikinci kocası bu n u n la evlenir, k arı koca h ay atı y aşar, bu kocası da boşarsa te k ra r eski kocası ile evlenebilir. (15) B u h arı, Libas, 87/6; M üslim , N ikâh, 16/16, no: 111-115.
30
İM A M M A L I K / MU V A' IT A
18. M uham m ed oğlu Kasım, Hz. Aişe'den rivayet ediyor: Aişe (r.a.)'ye sordular: «Bir adam k an sım bir daha alam ıyacak şekilde (üç defa) boşadıktan sonra bu kadını b aşka bir adam nikâhladı, kadına dokunm adan boşadı, tik kocası bu kadını te k ra r alabilir mi?» Aişe (r.a.): «Hayır, ikinci kocası onunla fiilen cinsî m ünaseb ette b ulunm adan alamaz,» diye cevap verdi. ﺳﻞ ﻏﻦ زﺟﻞ ﻃﻠﻮ اﻣﺮأﺗﻪ
٠ اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ أرز اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﻧﺤﻨﻲ
ال ول ان1 ﻏﻞ ﺑﻤﺤﻞ ﻟﺰزﺟﻤﺎ
•
زاﺟﺎ: ٠ ﺣﺪﻳﺪا
ﻧﻜﺎﺧﺎ
ﻧﻈﻞ
ﺣﺶ
ﻳﻨﻤﺎ *ان
،
ﻳﻞ إن
*
ﻓﻨﺎ ت ﻏﻨﻴﺎ
ﻳﺤﻞ ﻟﺮزﺟﻬﺎ اال زل ﻧﻜﺎﺣﻪ زﻟﻠﻦ
ال
•
:
،
ﻧﺎﻳﻢ
وﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ
"
ﺛﻢ ر و ﺟﻤﺎ ﺑﻨﺪم ز ﺟﻞ ا ﺧﺰ اﻟﺘﺎم ﺗﻦ ﻧﺤﻨﻲ
ﻗﺎل
إﺛﺔ ال ﺑﺠﺰ ﻏﻠﻰ: اﻟﻄﻞ ٠ ﻧﻠﻬﺎ ﻧ ﻬﺰه
■
راﺟﻨﺆ ؟
ﻏﻲ، أﺑﻠﻦ ،
١٩
اﻟﺒﺘﺔ •
ﻓﺎل
ﻧﺈن أﺻﺎﺑﻬﺎ ﻓﻰ ذﻟﻚ
ول. İm am M alik'e rivayet edildi: M uham m ed oğlu K asım ’a
sordular: Bir adam karısını üç defa boşadıktan sonra kadınca başka bir adam evlendi. F ak at kadına yaklaşam adan öldü. Bu kadını ilk kocası te k ra r alab ilir mi? Kasım: «— H a ^ r alm ası caiz olmaz» diye cevap verdi. İm am M alik «Muhalifi» konusunda der ki: K arısını ٤٤ ؟talak ile boşayan kimse, yeni bir nikâh ile karşılaşm adıkça eski karısı ile evliliğini devam ettiremez. Şayet başka birisi ile evliliğinden sonra boşanan karısı ile yeniden nikâhlanırsa, karısına m ehrini vermesi gerekir.
31
8. B İR ADAM IN NİKÂHINDA TOPLANMASI CAİZ OLMAYAN KADINLAR
أن
؛
م ﻏﻦ أض ﻫﺮﻳﺮة. ﻏﻦ ا ال و ج٠ ﻏﺖ أ ﺑﻰ ؛ز ﻧﺎ د٠ ﻳﺨﻰ ﻏﻦ ﻣﺎﻟﻚ •
"
زال ﻳﻦ ا ﻟﻤﺮأة و ﺧﺎﻟﺘﻬﺎ
،
ﺑﻤﻎ ﻳﻦ ا ﻟﻤﺮأة ز ﺟﺎ
ال
ﺣﺬﺗﻨﻰ ■< :
و٠ ٢٠
ﺧﻎ ﻧﺎل
>
ر ﻧﻮد اف
-E bû H üreyre'den: R esûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: «B ir k a .20 d in b i r a d a m ın n ik â h ın d a h a la s ıy la v e te y z e siy le b i r a r a d a b u lu n a m a16.« z ﻛﺐ ؛ أﻧﺔ ﻛﺎن
ﻧﻤﺪ ﺑﻦ ا
ﻏﻦ، ﻏﻦ ﺑﻤﻴﻰﻣﺤﻲ ﻧﺠﻴﻲ٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺐ
ز؛ى. ^؟؛ ﻏﻠﻰ ﺗﺠﻰ• ان ﻏﻠﻰ ■<اﻛﻤﺎ • زان ﻧﻄﺎ ؛ز ﺟﺪ ز ﻳﺬ ة١ ﻳﻤﻰ أن ﻗﺘﻤﻎ
-٢١ ﻧﻌﻮدت
•ﺑﻤﺎ ﺟﻴﻦ ﺑﻤﻨﻲ -Said b. Müseyyeb'den: B ir kadın, halasının y ah u t teyzesi .21 n in üzerine nikâhlanam az. Bir erkek de bir başkasından ham ile olan cariyesiyle m ünasebette bulunam az1.آ
(16) B uhari, N ikâh, 6?/2?; M üslim , N ikâh, 16/3, no: 33; Ş eybanî, 526. (!? )Ş e y b a n i, 52?.
BOŞANILAN K ADININ ANNESİYLE EVLENM ENİN YASAK OLUŞU
ﻧﻌﻴﺪ ؛ ه ﺀال ؛ ﺀ ل ر ﺑﺪي أذ
ي؛
ﻧﺺ
ﻏﺬ٠ ﻗﻴﻦ ﻏﺬ ﺗﺎﺑﻠﻲ
ﺧﻞ ﻓﺠﻞ ﻟﺔ أﻣﺤﺎ ؟ل ﻣﺤﺎ رﻗﺖ ئ آ م ﺀ. ﺗﺠﻪ *ﻟﺮﺑﺎﻳﺐ
وﺣﺖ ﺛﻨﻰ
أذ إل ﻣﺘﻲ ﺗﺮ
زإ ﺗﻨﺎ ا ﻟﺜﺰ ل ﻓﻰ ا
•ﻓﺰ ل
-
٢٢
؛٠أ رﺗﺰ- زح زﺟﺮ ﺛﺰ ئ
ﻟﻢ ﻧﻤﺎ
.
االز ﻣﻬﻨﻪ
،
ال
Said oğlu Yahya rivayet eder: S abit oğlu Zeyd'e sordular .22 : B ir adam bir kadınla evlendikten sonra, yaklaşm adan onu boşadı. B u adam a boşadığı kadının an ası helâl olur mu?» Zeyd r.a (.(: ٠-
٠— H ayır (kayınvalidesi sayılır), asla caiz olmaz. Bu h u su sta
-hiç b ir ş a rt yoktur. Ş a rt yalnız «Rebaib» (üvey kızlar) hak k ın d a dır. dedi 18. ﻣﻢذم ا ﺳﻢ م إذ ا ﺗﺬ
•
ذم
ﻏﺘﺪ اﻟﻠﺐ ﺑﺬ ذأرﺧﺺ ﻧﻰ
.
ﻳﺮ ؛زاﺟﻲ اذ
إذا ﻧﺈ ﺗﻐﺬ ا إل ﺛﻢ ﻧﺘﺖ٠ اإل ﺛﻢ
• ﻟﻢ ﻛﻨﺎل ﻗﺎ •ل ؤإﺛﻨﺎ ا ﻧﺰ زى اﻟﺮﺑﺎﺑﺐ •ﺑﺬﻟﻚ
ض أ س ا ﻟﺠﻞ اﻟﺬﻳﻰ أﺛﺎ ت
ﻣﺤﻢ ﻏﻲ
ﻳﺂ ﻟﻠﻢ ﺑﻤﺐ
ا ﺗﻲ
سم :
ﻓﺄﺧﺠﺰ اﻧﺔ
األم ' ﺑﻨﺬ
ذم ﻏﺬ٠
ﻏﺬح ﻳﻜﺎ، ﻟﻜﻮﻧﺔt «
ﻧﺎ. ﻧﻨﻨﻮبم ﻗﺪ اﻟﻨﻲ ﺛﻢل
٠ ﻗﻠﺰ ﻗﺼﻞ إ ﻟﻰ ﻣﺰﻟﺐ٠ ^ ٤١١ ﻧﺌﻨﻲ إ ﻟﻰ
ﻗﺜﺊ ص
• ﻗﺪز أ ﻫﺂﺑﺄ اال
ﻏﺊ، و ﺣﺬﻧﻨﻰ ﻓﺬم ﻧﺎ- ٢٣
ﻛﺎ
؛ مﺗﻢ٢ ١ ﺗﺜﻖ
ﻗﺌﺊ
أدا ﻏﻲ. ز ﻗﺰﻧﺎن إذا
ﻓﺰﺣﻊ ا*ﺑﺬ
؛؛ز ﻳﺪ
ﺗﺎﻟﺔﻗﻢ
.ﺑﺠﻨﺎ ن
ز ﻳﻨﺎﺑﻨﺨﻨﺎ
ﺀ،:
اﻧﺮأﺋﺔ.
)ل-M esele şöyledir: Bir kızı nikahlam ak, m ünasebet olm adan boşanm ası h a )8 inde dahi anasını O kâhlam ayı haram ^ılar. F a k a t kızın anasım nikâhlar ! da —m ünasebette bulunm adan— onu boşarsa, kızı ile (ki bir yerde adam ın -üvey kızı oluyor) evlenm esi caizdir. F ak at, anasıyla m ü n aseb ette b u lu n d u k tan sonra boşarsa kızı ile evlenem ez .
33
İ M / N İ K Â H K IT A M
*اآلم .
إ'ا آل ﻧﻤﻦﻟﺔ ص:ﻧﺘﺠﺘﻲ .
ﺑﺎ ر ﻟﺬ ر ﻧﻤﺎﻟﻰﻓﺎف .ﺑﺢ
ﻓﻞﺗﺰ دد
ﻗﺌﺦ ص
اﻧﺰأﻧﺖ،دﻧﺤﺰﻟﻢ ﻗﻲ
ألن' اﻓﻪ
■ اﻟﺮﺋﺎ
. ﻟﻚ
ﻧﻨﻔﺮ ﺗﺤﺮﻳﻢ •
' ﺗﻤﻢ. ؛ﻟﺰأت
ا ﻟﺤ الل
^^^
،
إل ﺋﺘﺰﺀأ ﻏﻴﻢ اﻧﺰأﺛﺖ
•األم ،
ﻳﻞ.م
ﻓﻲ
اﺑﻤﺤﺎ. زال ﺗﺠﻞ' ﻧﺔ.زال ال ب
ﺛﻆ ﺟﻦ ذ ﻧﻠﻢ
ﺑﺠﺊ
زﻧﺎزق
ﻟﻨﻨﺎ ﻧﺈﺗﺔ ال ﻳﻤﺰم1
، . ﺗﺰوﻳﺠﺎ
١ ﻧﺤﻮ ﺑﻨﺰ ل
،
ﻧﺎن ﻓﺎ،ﻧﺈﺋﻨﺎ ﺣﻦ ن; ﺻﺎﺣﻨﺔ ا ﻧﺮأﺗﺔ,. ﻛﺎ ن ﻏﻠﻰ زﺟﻪ اﻟﺨالب ي
U l u p .؛ ض
ز؛ﻟﻨﻰ ﻏﻠﻲ ؛ أ ﻧ ﺰ
.
ﻧﺤﻦ! اﻟﻠﻢ؛ى ﺻﻨﺖ
.İm am Malik birden fazla ra d d e n rivayet eder: Abdullah b .23 :M es’ud Kufe'de iken ona sordular -B ir İrimse nikâhladığı kıza dokunm adan boşarsa onun an — « nesiyle evlenebilir mi?» A bdullah : —»£ ٧ -eaizdir.» ^، diye buna m üsaade etti. Sonra Medine'ye gi :dince m eseleyi büyük sahabilere sorduğunda ».H ayır caiz olmaz. Ş a rt yalnız üvey kızları h ak k ın d ad ır — « Y ani nikâhladığı kadına dokunm am ak şartıyla onu boşarsa kızı( .ile evlenebilir) diye cevap verdiler. B unun üzerine A bdullah b Mes’ud (r.a.) Küfe'ye dönünce e^dne itm e d e n fetva v e rd i^ adam a -geldi, (dokunm adan boşadığı kızın annesiyle evlenm esinin caiz ol .m a d ı^ n ı söyledi ve) k an sın d a n aynlm asım e m re tti
İm am Malik der ki : <أﻣﻢadam karısının anasını nikâhlasa ve Her onunla m ünasebette bulunsa, karısı kendisine ha ikisini de bırakması gerekir. A rtık ikisi de ona ebedi olarak haram ,olur. E ğer nikahladığı kayın validesine henüz ya kla şm a m ışsa .onu boşar ve karısı haram olm az îm am M alik der ki: B ir adam karısının anasını, ya n i kayın validesini nikahlayıp ona dokunsa (onunla tem asta bulunsa ( ٥ ka d ın kendisine, babasına ve oğluna ebedî olarak haram olur . ٠ kadının başka kızı varsa, kendisine ٠ -da haram olur, karısı da h a .ram olur îm am Malik der ki: F akat bir kadına yaklaşm a nikâhla değil de zin a ile olm uşsa bunlardan hiç birini haram kılm az. Z ira
34
İMAM MAt.iK / MUVAri'A
A llah Teâlâ (nikâhlanm ası haram olan ka d ın la rı sayarken 19’.ل « K a rıla rın ızın a n a la r ı d a size h a ra m d ır >>19/a buyurm uştur. B urada n ikâhla a ldığınız karılarınız, anaları haram kılar, demektir„ zin a ile haram kılındığı zik r olunm am ıştır. D olayısıyla n ikâ h la helâl ve m eşru yoldan olan evlilik helâl evlenm e sayılır. İşittiğ im budur, bizde de (Medine'de) halkın tatbikatı böyledir.
(19) Dinim izde zina büyük g ü n ahlardandır. En ağır cezayı gerektirir. Y ukarıdaki meselede, cehaleti veya gafleti sebebiyle zina eden kimse, şeri cezasını görüp veya tevbe edip zinaya son verdikten sonra, m anen g ü n ah tan temizlenm iş sayılır. Dolayısiyle m ezkûr kadının anasıyla veya kızıyla evlenmesi caiz olur. (19/a) N isa, 4 2 ةم.
10. B İR KİMSE, HARAM OLARAK TEMAS ETTİĞİ KADININ KIZIYLA EVLENEBİLİR Mİ?
. ﺀ ا:ﺿﻊ ا
إ؛ة
٠ ﻓﻪ
ﺀهﺀ ﻏﻲ < ك٠ ز ﻧﻰ _ةﺗﻨﺎأ: ﻣ ﻢ
ظ ﻟﺒ ﻤﺐ ﺑﻤﺘآلل از٠ز؛ ﺗﻨﺎﻫﻰ < م ه ﻣﻰ
ﺋﻜﺢﺟﺆﻍ ‘
ﻫﺪ ﺗﻴﻖ اﺗﺎ.< زذ ﺑﺬ ه اذا'ه. ; ما و ﺑﺠﻪ ث ؛ن‘ ث
ذت؛ﻳﺘﺮا ظVj ﻧﺎﻟﻰ ؤ، ^ ذا؛ ﺑﻢ زق١
ﻓﻰ
،
JÛ. ﺛﺜﺎ ح1 ﻟﺜﻬﺖ ب1 ش زﺟﻪ
. > اﻓﺎث ﺧﺰﻧﺖ ﻏﻠﻰ اﺑﻨﻪ ز ﺛﻠﺨﺊ ﺑﻪ
. ﺛﺄﻣﺂ. آلأل ﻓﻠﺰ أذ زﺧآل ﺛﻜﻤﺦ اﻧﺮأئ ؛ ى ﻋﺪ ه ﺑﻜﺎﺧﺎ ﺧ ذ: ﻓﺎل ﻧﺄﺑﻠﺬ
ﻟﺦ؛. ال ﻳﻤﺎم ﻏﻲ ب ا٠ ﻧﻜﻲ ﻏﻠﻰ زج اﻟﻤآلل؛
ﺟﻴﻦ رو ﺟﻨﺎ ؛م ﻓﻰ٠ﻓﺰ د ه .
ذ ى ﺧﺰﻧﺊ ﻏﻠﻰأذ اﻳﻪ
زذﺑﻠﺜﺂ أئ أﺑﺎت. أن ﺗﻴﺜﺰؤي
. أ ﻳﻪ، اﻟﺰﻟﺬ اﻟﺬى ﺋﻮك ﻏﻴﻪ
ﻣﻨﻒ ﺗﻤﺌﺰم ﻏﻠﻰ ا أل ب أ ﻳﺘﻴﻤﺈذ'ا ﻧﺰ أ ﻧﺎ ت أي
،
ﻓﺄﻣﻨﺎ ه
،
ﺀدم ه
M alik der ki: B ir kim se bir kadınla zina etse de, bunun üzerine had yapılsa (şeriatın verdiği ceza tatbik edilse), ٠ ka d ın ın kızı ile evlenebilir. Zina ettiği kadınla da هadam ın oğlu evlenebilir. Zira ٠ ka d ın la tem ası haram yoldandır. A lla h Teâlâ ancak babasının m eşru n ikâ h la y a h u t şüphe ة?ﺀevlendiği kadını, oğluna haram kılm ıştır. A lla h teâlâ: «K adın lardan b a b a n ızın n ik a h la d ığ ı k a d ın la evlen m eyin iz .» buyuruyor 20م M alik der ki: B ir adam bir kadınla «iddetinde» (bekleme süresi içinde) helâl nikâhla evlenip onunla tem as yapsa, ٠ ka d ın la o ğ lu n u n evlenm esi haram olur. Ç ünkü babası ٠ k a d ın la ceza gerektirm eyen m eşru nikâhla evlenmiştir. Doğan çocuk babasına a it olur. N ikâhladığı ve tem as ettiği ka d ın ile evlenmek ٠ adam ın oğluna haram olduğu gibi, oğlan bu ka d ın la tem asta bulunursa bu ka d ın ın kızı da bu adam a haram olur.
(20) N isa: 22.
36
11. ŞE R ’A N CAİZ OLMAYAN NİKÂHLAR
أن رﻧﻮف أش ﺧﺞ ﻳﻨﻰ
ا ﺧﺬ
•
؛
ﻏﺬ ﻧﺎ' ﺑﻤﻢ ﻋﺬ ﻧﺠﺪ اش ﺑﻦ ﻏﻨﺮ
ش ' ن* ﺋﺰد ﺟﺔ اآل ﺧﺮ ا ﺑﻆ
،
ﻧﺎﻟﻚ
ص ﻏﻦ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
-
٢٤
٠ ﻧﻬﻰ ﻏﻦ ا ﻟﺜﻐﺎب • زا ﻟﺜﻐﺎن ان* ﺛﺰؤخ ا ﻟﺠﻞ اﺋﺘﺘﺔ ﺻﺪاﻳﻰ.
24. A bdullah b. Ö m er'den: R esûlullah (s.a.v.) «şigar» usulü nikâhı yasakladı. Şigar: K arşılıklı m ehir verm eden, iki kişinin birbirlerinin kızları ile evlenm eleridir.21
ا ﻟﺮ ص
ﻏﺬج
أﺑﻨﺄ أ ﺑﺎﻧﺎ ر دﺟﺦ
أﺑﻴﻪ٠ ﻏﺬ٠ ﻏﻦ ﻏﺒﺪ ا ﻟﺒﻤﻦ *ﺑﻦ ا ﻟﺨﺎم٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻣﻨﺎﺑﻠﻢ- ٢٥ '•
ﺑﻨﺖ ﺧﺬ ام ا ال ﻧﻤﺄ ر ﺗﺔ ﻧﻜﺎﺧﺔ
، ﺧﻨﺎ
ﻧﺮد٠ ئ
ﻏﺬ
،
ﻳﺰﻳﺪ ﺑﻦ ﺟﺎ ر ﻳﺔ ا أل* ﻣﻤﺎﺑﺊ
ﻧﺄﺗﺖ ر ﻧﻮ ل اش
.
ﻧﻜﺮﺧﺖ ذ ﺑﻠﺬ
’و ﻧﺤﻨﻴﺎ س ٠ • ز ﻫﻰ ﺳﺐ
25. E n sard an H ıdam kızı H an sâ anlatıyer: Duldum . B abam —istem ediğim halde— beni birine nikâhladı. R esûlullah (s.a.v.)e gidip b u n u anlatınca Hz. Peygam ber (s.a.v.) nikâhı bozdu.22 أل.أذ ﻏﻤﺮ ؛ذ ا ﻟﻈﺄب أ ﺗﻰ ﺑﻴﻜﺎح ،
ﻏﺬ ﻧﺠﻪ
زﻟﻦ ﻣﺤﻦ
; ﺟﻴﺰ .
؛
ﻏﺊ أ ﺑﻰ ا ﻟﺰﺑﻴﺮ ا ﻟﻤﺶ٠ ﻧﺎﺑﻢ
وال أ
'.
ﻟﻨﻦ٠1 ^;
ث
ﻗﺶ
.
ﻋﺬ
و ﺣﺖ ﺛﻨﻰ
ر ﺟﺰ و ﻣﺄ ة
-
٢٦
Vﻗﺾ ﻏﺘﻲ؛ . ﻟﺰﺟﻨﺖ
2b. E bu’z-Zübeyr el-Mekkî anlatıyor: Ö m er b. H attab (r.a.)'m h u z u ru n a b ir erkek ve b ir kadının şahitliği ile k ın la n b ir n ik âh davası getirildiğinde: «Bu gizli n ik âh tır .2 ةCaiz kılmam. Eğer benden âncekilerden görseydim , böyle n ik â h la evlenenleri «Recm» (21) B uharı, N ikâh, 67/28 ؛M üslim , N ikâh, 16/6, ٨٥ : 57; Şeybanl, 533. (22) B uharı, N i^â^, 67/^2 ؛Şeybanî, 528. Bu hadise göre, b ir kim se evlenm ek istem eyen kızını z©rlayamaz. Rele dul ise hiç zorlayam az. (23) Bu n ik âh ın gizli ه1 الوال, şahidin eksikliğinden geliyor. Bilindiği gibi, şer’i n ik â h ta ya iki erkek, y a h u t bir erkek ve iki kadın şahidlik y ap acak tır.
37
2H / N t K Â H KİTAIH
ederdim (taşa tu ta ra k üldürürdüm)» dedi.24 ﻳﺪ أ أن
ﺀن ﻧﻤﻴﺪ ﺑﻦ ا ﻟﻨﺴﺐ • دﺀﻳﻰس، ﻏﻦ اﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب
ﻣﺢ'ﺛﻤﺎ
•ﺻﻦ ﻓﻰ ﺀ ص
م أرأ
م دال
ﺀرق٠ ا ؤب
•
ا-ﺑﺒﺞ
زؤي أم
. ﻟﻈﺎ ب1 ﻧﺎﺑﻨﺎ ض •ﻗﺰ ا ﻏﺘﺪت ص اال ﺧﺮ
إل
ف زش ا أل ش
٠ ﻓﻬﺎ
دﻣﻰ
•
ﻣﺰﺑﺎ ت
ﺑﻠﺖ؛ ، و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦ آ- ٢٧
ﻛﺎﺋﻦ
٠ 'أن ﻟﻠﺒﻤﺚ أ أل ب٠ﺑﻤﺎر
وﺻﺰب زؤ ﺟﻔﺎ ﺑﺎﻟﻤﺤﺾ
ﻓﺈن ﻛﺎ ن زد ﺟﻔﺎ ا إل ى
•ﺋﻜﺨﻦ ﻓﻰ ﺀﻧﺤﺎ
0أ ﺛﻂ ا ﻧﺰأ
ﺧﺰVI ﺋﺄ ﻛﺎ ن. ﻳﻦ ﻋﺪﻣﺎ ﻣﻦ زؤ ﺟﻔﺎ أ ال م •ﻣﺤﺎ ﻣﻦ أ ال م
ﺗﺄ ا ﻋﺘﺪ ت ﺑﺐ. ﻳﻨﻂ
ﻏﻤﺰ ﺑﻰ ا ﻟﺨﻌﻨﺎ ب
.
م ماش ت
:اك«ﻧﺎرا .ﺗﻴﻴﻨﻢ
ﻧﺰق٠ ﻛﺎ ن ذ ﺧﺮ ﺑﻂ ٠ ﻳﺨﻤﻨﺎ ن أﻳﺬا
٠ ﻟﺨﺘﻞ ﻣﻬﺎ
ﺳﺪ ار'ﺑﻨﻒ أ ﺛﻨﺐ إذا
٠ ﻧﺤﺎ زؤ ﺟﻔﺎ
،ﺷﻔﺎ ص ﺗﻠﻚ ا ﻟﺰﻳﻨﺔ
ﻛﺒﺐت وﻟﻬﺎ ﻣﺘﺮﻓﺎ ﺑﻤﺎ
و؛ﻧﺎل ﻧﻌﻴﺖ ﺑﻰ: ﻧﺎﻟﻞ ؛أJÛ
ﻳﺰ س٠ ا ال ﻧﺰ ﻋﻨﺪﻧﺎ ﻓﻰ ا ﻟﻨﺰأة اﻟﺨﻦ؛
ﺣﻨﻰ ﻧﻨﺴﺮ ئ
،ﺧﺒﻤﻨﺠﺎ
ال
:ﻣﺎﻟﻚ
إﺛﻔﺎ ال ﺗﻨﻜﺢ إن از ﺛﺎﺑﻤﺄ ﻣﻦ
ﻓﺎل :زﻏﻨﺰا
ﺧﺎﻧﺖ ا ﻟﺨﺘﻞ.
27. Said b. el-M üse^eb ve Süleyman b. Yesâr'dan: Esed Kabileşinden Tuleyha, Sakif kabilesinden Rüşeyd’in nikâhlı karısı idi, onu boşadı, o da iddeti (bekleme süresi) bitm eden (başka biriyle) evlendi. B unu duyan Hz. O m er (r.a.) (iddeti bitm eden evlendiği için) Tuleyha'yı ve evlendi^ kocasım kırbaçladı. Birbirinden ayırdı. D aha sonra şöyle dedi: Hangi kadın iddeti bitm eden evlenirse ev len d i^ kocası henüz ona yaklaşm am ışsa birbirlerinden aynlırlar. S onra ilk kocasından beklem e sü resin i b itird ik ten sonra beklem e süresinde evlenip ayrıldığı adam b a şk a la n gibi kendisine evlenme teklifi yapabilir. E ğer evlendi^ adam la m ünasebette bulunm uşsa nikâh fesh edilip (bozulup) ayrılınca, önce ilk kocasının bekleme süresini bitirir, sonra d a diğer kocasından dolayı iddeti bitinceye k ad ar bekler, bir daha da biraraya gelmezler, (yani birbirlerine yabancı olurlar). İm am Malik, Saîd b. Müseyyeb'den rivayetle; Aynı zam anda —tem as ettiği için— bu kadına m ehir verm esi gerekir, dedi. İm am Malik der ki: Bize göre, kocası ölen h ü r kadın, dört ay on gün bekledikten sonra henüz ölen kocasından ham ile ka lm a şüpIıesi varsa, şüphesi gidinceye kadar bekler ve başkasıyla evlenemez. (24) Şeybanî, 534
12 مB İR K İM SENİN H Ü R K A R ISIN IN ÜZER İNE CARİYE ALMASI
٠زم اﻟﺜﻢ ن ﻏﻨﺮ
٠ ج اﻟﺜﻢ ﺑﻦ ﻋﻨﺎس
ﻣ ﺨ ﺎ أذ ﺑﺨﺘﻲ ﺑﺠﺚ. ﻏ ﻤ ﻤ ﺎ أ ذ آ
اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ أن٠ ﺣﻨﺜﻨﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﻦ ﻣ ﺎ ﻟ ﻚ
'ﺑﺜﻲ
ﻓﺄزرذ أئ
.
ئ
<اذز!ئ
ﻧﺚ
ﺀﺗﺚ
-٢٨
ﺛﺔ ﻏﺬ ر ﺧﻞ
.
28. Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Öm er'e b ir ad am ın h ü r karısının üzerine cariye alm ak istediği sorulunca, o ikisini bir araya getirm eyi hoş görm ediler.^5 ﻟﻨﻴﺐ ؛ اﻧﺔ ﻛﺎ ن
ﻣﺮ
ﻓﺘﻲ نا ﻫﺎ
ﻏﺬ ﺳﻌﻴﺪ ﺛﻦ ا، ﻏﺬ ﺑﻤﺺ ﺛﻦ ﺳﻌﻴﺪ، ﻧﺎﻳﻠﻢ ،؛
٧ ١ ﻏﺖ
زال ﻣﺤﻦ;غ أﻧﻦ إذا ﻟﻢ
؛٧•
. ؛٧ ١ ; ظ
0 <ذ، ﻓﺎ
أذ
Y؛
و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ
. ٠٧١ ' ال 'ﻗﻨﻲ اال'ذأ ﻏﻨﻰ: ﻳﻨﻮن
زﺋﺰ ﻧﺠﺪ ﻃﻮال٠ أن ﻗﺘﺰدج أﻧﻦ٧
ﻣﺎل ﻧﺎﺑ آلت دال ﺑﻤﻨﻰ
ﻧﺬﻟﻚ أذ اﻓﻦ ﻧﻴﺎز ك ز ﻧﻨﺎﻟﻰ ﻣﺎل ؛ى ﻣﺠﺎب ؛ ؤ ز ﻧﺊ
• إال أئ ﻳﺨﺶ ا ﻟﻨﻨﺖ
ﻳﺎ; ﻗﺄ
ﻛﺎ
ﻧﺎ م ﻣﺬ: ﻃﻜﺖ أ
ﻣﺚ
ت؛.ﻟﺘﻴﺎ .
ت ا
ﻣﻢ ب
٢١ -
١ ﺗﻜﺢ
؛٧،
ﻣﻢ ﻳ الم أذ
ﻣﺰﻓﺎﻟﻢ (ذ ﺑﻜﺪ ذ ﺧﺾ آ ك .ﻟ ﺰ ﻧ ﺎ
ﻳﺨﺪم ﻃﺰال ﻧﻀﻴﻊ
*ﻟﻢ
ﺛﺖ ﺀ. ا ﻟﻦ
زا ﺻﻤﺰ ا: ﻗﺶ ﻧﺎﻟﻚ
2 وSaîd b. Müseyyeb'in şöyle dediği rivayet edilir: H ü r kadın . istem eden, üzerine cariye nikâhlanm az. E ğer isterse, (geceleri ,taksim de) kendisine üçte iki düşer, (yani koca b ir gece cariye ile ).ik i gece, h ü r k a n sı ile k a lır İm am Malik der ki: H ür kadınla evlenebilen ٨٤٤٢ ٨٤٢ kim senin -cariye ile eklenmesi uygun olmaz. H atta nefsine hakim olabiliyor sa ٨٤٤٢ kadınla evlenemeyenin bile cariye ile evlenmesi ٤٤٠^ ٢٧ de ، ٤٧٤٢٠ ؟٤٤٨٨٤٤^ ٤٧٨ :Teâlâ kitabında şöyle b uyurm uştur Sizden kim « ٨٤٤٢ -k a d ın la rla evlenm eye m ali im kân bu -lamazsOy sah ip olduğunuz m üslüm an cariyelerle evlenebi lirsin iz . Bu m ü saade , gü n ah a girm ek (zin a etm ek) k o rk u »ﺀo la n la rın ız içindir.»26/a 25) Şer’an ( ١١٥٢ kadının üzerine cariye ile evlenm enin1 وﻫﺎ-görülm eyişlrin sebe bi ,ه zam anlarda bütün dünyada yaygın ©lan köle ve cariyelik m üm kün 1© .duğu k a d a r azaltm ak ve y©k etm ek tir a) N isa4/25 /25 (.,
39
13. B İR KİM SENİN BOŞADIĞI A R I S I N A ﺳﻤﺎ ه —•CARİYE — MALİK OLMASI
٢٠
ض ﻳﺨﺺ ﺀ ذ
ذ
٠ى ﻛﺎ ن :ﻧﻮد ٠ ﻗﺎ م •
ﺑﺎب
ﻧﺎﻟﻚ ٠ .ﻏﻦ* أ ﺑﻦ
ﻏﺬ ﻟﻰ ﺑﻤﺪ اﻟﺮﺧﺺ ٠ﻏﺬ ز ﺋﺪ ﺛﺮ
،
م ا د م ﻧﻄﻠﻖ األ ﻣﺔ ﻓالق ٠ﻧﺰ
ﺛﺐ *ه ؛ إﺗﺎ ' ال ﻧﻤﻞ ﻟﺔ .
:
ض
• ﺗﻨﻜﺢ رأ -ب' ﺑﻤﺮذ
30. Zeyd b. Sabit, cariyesini üç talak la boşadıktan sonra tek cariye b aşk a bir adandaه ra r satın aian kim se hak k ın d a der ki: evlenip boşanm adan kendisine heiâl olmaz ( o cariye ile evlenemez). - ٢١
ﻏﺮا •ا
ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠أﺛﺔ ﺛﻠﺜﺔ أذ
و ﺣﺪ ' ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
رم زؤخ ﻏﺒﺬا ﻟﺔ ﺟﺎ ر ﻳﺔ ﻟﻴﻤﻴﻦ ؟
ﻧﻘﺎ ال
:
ﻧﺒﺖ ئ ا
ﻧﻄﻬﻤﺎ ا ﻫﻤﺬ ا ﻟﺒﺘﺔ ٠م ز ﻓﻨﺠﺎ
،
ﺣﺰ
ال ﺗﺤﻞ ﻟﺔ
ﻟﻨﻴﺐ ٠ز ﺧﻠﺒﻤﺎن *ﺑﻦ ﺑﻤﺎ ر ٠ﻧﺒ ال ﻧﻨﺒﻬﺎ ﻟﺔ
.
ﻓﻞ
ﺑﺒﻠﻚ
ﻧﺞ ﻟﺖ
ﻧﻨﻜﺢ زؤ ﺟﺎ ﺑﻤﺰذ
31. Said b. Müseyyeb ve Süleym an b. Y esar'a sordular: «Bir adam cariyesini kölesi ile evlendirse, köle k arısın ı boşasa, sonra da ٠ cariyeyi efendisi kendisine hibe etse, kendisine helâl olur mu?» dediler. Onlar: «Başka biriyle evlenip boşanm adan helâl olmaz» diye cevap verdiler. ٣٢
-
ﻣﺎﻟﻚ
و ﺣﺪ ' ﺛﻨﻰ ﻏﻦ
أﺛﺔ ﻧﺎ ل ا*ﺑﺊ ﺷﻬﺎ ب ﻏﺬ ر ﺑﻞ
،
ﻧﺎﺛﻨﺮا ﺧﺎ ﻧﻔﺬ ﻛﺎ ن ﻃﻨﺤﺎ زا ﺣﺬة ﻓﻨﺎ ل ﻃالﻫﻤﺎ
‘
ﺑ ال ﻧﺤﻞ ﻟﺔ
ﻓﺎ ن ﻧﺎﻟﻚ ٠
ﺑﻠﻚ ﻳﻤﻴﻨﻪ
م ا ﻟﻴﺨﻞ
ﻓﺎل ﻧﺎﺑ أل
ﻳﻨﻜﺢ اآلﻣﺔ ض ث
ا ﻟ ﻤ ﻨ ﻞ ٠ﺗﺠﺎ
وإ ن ا ﺛﻨﺮاﻫﺎ زﻫﻰ
ﻧﺮى ،
و'ﻟﻨﻪ
ﺛﻨﻜﺦ ز ﻧﻲ
•^
:
ﺣﺰ
ا ﻟﺰﻧﺪ ا ﻟﺬ ى وﻟﺬ ت ﻣﻨﺔ ،و ﻫﻰ ﺑﺠﺮه، :
ﻧﺞ ﻟﺔ
ﺑﻤﻠﻚ
أ ﺋﻠﺰ .
ﺣﺰ
ﺛﻢ'
ﺗﺠﻨﻪ ﻧﺎ ﻟﺰ ٧
ﻛﺎﻧﺖ
ث أ ﻣﺄ
ﺳﺖ ﻃالﻫﻤﺎ
ﻃﻮ ئ ﻧﺈ ذ ﺑﺖ
.
.
ﺗﺠﺎ ب
:
ﺑﻢا
ال '
ﻣﺬ أم‘ زﻟﻲ ﻟﺔ
.
ﺑﺪ'ﻟﻠﺶ
ﺗﻠﺬ ﻣﻨﺔ ،ﻧﻤﻰ ﻓﻰ ﻣﻠﻜﻪ .ﺑﻤﻦ ا ﻳﻴﺎﻋﻪ إ ﻳﺎﻫﻢ .
ﺣﺎﻣﻞ ﻣﻨﺔ
،
ﻗﺰ ز ﻓﻌﺘﺂ ﻋﻨﺬة ٠
ﻛﺎﻧﺖ ام وﻟﺪت
ﺑﺬﻟﻚ
40
IMAM M A U K / MUVATTA
32. im am Malik, Ibn Şihab'a: «Bir adam nikâhında olan bir cariyeyi bir talakla boşadıktan sonra, satın alsa kendisine helâl olur mu?» diye sordu. O da: «Uç talakla boşamadıkça, m ülkiyetine geç mesiyle kendisine helâl olur. (Onunla k a n koca hayatı yaşar) Eğer üç talak la boşamışsa, boşadığı cariye başka biriyle evlenip te k ra r boşanm adan kendisine helâl olmaz» dedi. im a m M alik d er ki: B ir a d a m başka b irin in cariyesini nikâhlasa ve ondan bir çocuğu olsa, sonra onu satsa, o cariye, baş ka sın ın m ilkin d e olarak kendisinin üm m üveledi olm az. A ncak cariyeyi satın aldıktan sonra kendisinin m ilkinde olarak çocuğu doğurursa o zam an cariye kendisinin üm m ii veledi olar.2e im am M alik der ki: N ikâ h ın d a iken kendisinden ham ile k a lan cariyeyi satın alıp çocuğu yanında doğurunca da üm m ü veled sayılır.
(26) Kişinin milkinde olan bir cariye, efendisinden bir çocuk doğurursa, «ümmü veled» ism ini alır. Böyle bir cariye satılm az, hibe edilmez. Efendisi öldük ten sonra da h ü r olur. İslâm dininin cariyeleri h ü rriy ete kavuşturm ak için koyduğu k u rallard an biri de budur.
4
ل
14. CARİYE OLARAK MİLKİNDE OLAN İKİ KIZ KARDEŞ VEYA ANNE VE KIZI İLE TEMAS YASAĞI
ﻏﺬ ﻋﻨﻴﺐ اﻟﻢ ﺛﻦﻏﻤﺐ اﻓﺦ ﺑﻦ ﻗﺘﺒﺔ ﺑﻦ٠ ﻏﺬ اﺛﻦ ﺟﻤﺎ ب٠ ﻳﺨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑال؛
* ﺑﺬ ﺑﻠ ال؛ ا ﻟﺒﻴﻦ، ﻧﺎﺋﻲ
ﻣﻄﺄ
ﺣﺪﺗﻨﻰ
-٣٢
ﻏﺬ أ ﺑﻴﻪ ؛ آذ ﻏﻨﺰ ن ا ﺿﺎ ب ﺳﻞ ﻏﻦ ا ﻟﻨﺰإل، ﻣﺤﻨﻮب
* ﻗﻨﺰت ﻧﺎ أ ﺟﺐ اذأ ﺧﺒﺮﺗﻨﺎ ﺟﺒﻴﺘﺎ • زﻧﺤﻰ ﻏﺬ ذ ﻟﻚ
ﻓﻨﺎ
اآلز ﻳﻰ. ﺑﻤﺬ إﺀﻧﺬاﺋﻨﺎ ل
-H z . Ö m e r 'e : « A n a s ı ile k ız ın ı c a r iy e o l a r a k m ü l k i y e t i n e g e .3 3 -ç i r e n k i m s e b u n l a r d a n b i r i i le b i r l e ş t i k t e n s o n r a ö b ü r ü n e y a k l a ş a b i l i r m i? » d i y e s o r d u l a r . هd a : « î k i s iy l e b i r d e n b i r l e ş m e ^ d o ^ u -b u lm a m » d iy e c e v a p v e r d i v e h e m a n a h e m d e k ız ı ile k a n k o c a h a y a tı y a ş a m a ^ y a s a k la d ı,
ال زﺟآل ﻟﻐﻠﻨﺤﻨﺎ
ﺛﻦاذ ؛أو ﺑﻲ
:ﻓﻨﺎل ﻏﻠﻨﺎن
ﻓﺒﻴﺚ
ﻏﺬ٠ ﻏﺬ اﺛﻦ ﺷﻬﺎب٠ “ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﺐ٢،
ﺧﻞ ﺑﻤﻨﻊ ﻳﻨﺤﻨﺎ؟
،ﺷﺎ ن ﺋﺬ ﻏﻨﺎن ﻏﻦ اال ﺧﺘﻴﻦ ﺑﺬ ﺑﻠ ال؛ ا ﻗﻦ
. ا ﺟﺐ' ان*ا ﻧﻨﻲ ذﺑ ال% ا1 ز < ﻧﻴﺎ ا ﻳﺂ ﻓﻚ. ا ﻧﺄ إ ﺳﺄﻟﺔ ﻏﺬ ذ ﺑﻚ ؟
،ﺧﺈ؟ﻗﻮ الالم. ﻟﺠﻨﻚ ة
اد ؛ ﻧﻠﻨﻲ رﺟأل ﻣﻦل أ ﻧﺨﺎﺑﻲ ﻧﻨﻮ٠ﻧﻤﺞ ﻣﻦ ﺑﺪ م ، ﺋﺄ ز ﺑﻤﺘﺄ اﺧﺪ*ا ﻓﻨﻞ ذ ﻳ ال: ض
،٠ ﻓﺎل
ﻓﻨﺎل ﺛﻠ من ﺢ'ﻓﻴﺒﺬم’اال
٠ازات ﻏﺮم ﺛﺬ أﺑﻰ ﻣﻨﺎﺑﻲ: ب اﺛﻦ ﺛﻨﺤﺎ ﻓﺎل K a b i s a b . Z ü e y b r i v a y e t e d e r : B i r a d a c ı O s m a n b. A f f a n 'a .3 4 :r . a . ) s o r d u ( -Cariye olan iki kız kardeşle, efendisi k a n koca hayatı y a ş ı :y a b i l i r m i? » O s m a n b . A f f a n ( r .a .) ş ö y le c e v a p v e r d i
—«
İ k i k ız k a r d e ş c a r iy e ile k a n - k o c a h a y a t ı y a ş a m a y ı b i r â y e t ' « »h e l â l k ı l d ı , b a ş k a b i r â y e t h a r a m k ı ld ı. B e n b u n u c a iz g ö r m e m d e d28. i Hz))28 . م3 ﺻﺄ-ü .a.) cariye olan iki kız kardeşle birden zevciyet hayat• y aşam a yı helâl kılan âyetle «Nisa Sûresi 24.» âyeti kasdediyor. Allah Teâlâ b ir ٥٨:ceki â y e te nikâhlanm ası İm ram olan kadınları beyandan sonra bu âyette A ncak cariyeleriniz m üstesna...» buyuruyor. C ariyeler kayıtsız olarak ...« m utlak söyleniyor. İki kız kardeş de olsa efendilerine helâl olur m u, olmaz mı belirtilm iyor. H aram kıldı dediği âyet de «Nisa Sûresi 23.» ây etid ir ,
42
IM A M M A L IK / M IJVA'ITA
K abîsa devam ederek der ؛١٤ : Adam, Hz. O sm an'ın yam ndan çıkınca Resûlullah'ın (s.a.v.) ashabından birine rastladı, aynı meseleyi ona da sorunca: «— E ğer benim selahiyetim olsa da b u n u yapanı (iki kız kardeşle evleneni) bulsam ağır ceza veririm» diye cevap verdi. îbn Şihab: Bu sahabinin Ali b. Ebî Talib olduğunu sanıyorum, dedi.29
.
إﺛﻤﺎ .
ﺛﺒﺖ أ ﺣﺜﻬﺎ ؛
أز ﻧﺎ أﺷﻨﻦ ذﺑ ال
ذ ﻟ ال
ﺑﻦ ا ﻟﺰ ام ﻣﺜﻞ
ه ﺑﻤﻨﺔ ﻏﻦ ا ﻟﺰﻧﺮ
.٠ ض ﻏﻦ ﻧ ﺎ ﻟ ﻚ
ﺗﻤﺰ ﺑﺮﻳﺖ أن، ﻧﻰ ا ال ﻧﺔ ﻧﻜﻮ ن ﻣﻨﺬ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻧﻨﺼﻴﻴﺨﺎ ،
أز ﻛﺘﺎﺑﺔ
،
أز ﻣﺜﺎﻓﺰ٠ ﺑﻨﻜﺎح
.
وﺣﻦ
٠ ٢٥
، ﻓﺎ ل ﻧﺎﺑﺊ
ﺣﺘﻰ ﺗﺤﺰم ﻋﻠﻨﻪ ﻓﻨﺢ أ ﻧﻴﺎ
٠ ﻧﻨﻲ ﻟﺔ
ال
. از ي ﻏﺪﺀ،ﺗﺰوﺟﻬﺎ ﻏﻨﺬم -İm am M alike, Zübeyr b. Avvam'dan da bu gdrüşün benze .35 .ri rivayet olundu İm am M alik der ﻧﻂ: -B ir adam ya nındaki cariyesi ile temas et tikten sonra aynı cariyenin kardeşi ile de temas etmek istese helâl -olmaz. A ncak cariyesini —a za d ederek, y a h u t m ukâtebe a kd i y a parak,30ya h u t kölesi ile veya başka biri ile evlendirerek— kendine haram kılarsa , ٠ zam an cariyesinin kız kardeşi de temas edebilir ,
(29) Şeybanî, 537 (30) M ukâtebe akdi, bir kimsenin, cariyesi veya kölesi ile belirli bir m eblağ öde dikten sonra h ü r olması üzerine anlaşm asıdır.
43
15. B İR KİM SENİN, BABA SIN IN CARİYESİ İLE TEMAS ETM ESİNİN CAİZ OLMAYIŞI
•
أﺗﺔ ﻧﻠ ﻨﺔ أن ﻏﻨﺰ ﺑﻰ ا ﻟﺨﻤﻨﺎﺑﻲ و ﺧﺐ إل ﻳﻪ ﺟﺎر ﻳﺔ
ﻧﺎﺑﻠﺚ؛ ؛
ﺣﺪﻟﻨﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﺊ
٠ ٢٦
ش ﻧﺪ ﻣﻤﺘﻲ٠ ﺷﺊ. V : ل1ﻓﺬ ؤﺧﺐ ﻧﺎ إل ن ﻏﺘﺪ ا ﺑﺪ الﺑﻨﻪ ■ﺟﺎﺑﻘﺊ
:ﻓﺎل
أﻧﺔ٠ . ﻛﻤﺮ
ﻛﺰ ه
و ﺣﺪﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻋﻨﺪ ا ﻟﺘﺤﻤﻦ ﺑﻦ
•
م، ﻧﺈ’ﺑﻰ ﻓﻦ از ﺋﺘﻲ. آل ئ؛زﺑﻢ: ﻓﻨﺪ.
36. îm am M alik'e şöyle rivayet olundu: Ö m er b. R a tta b (r.a.) oğluna bir esriye hibe etti ve kendisine: «Ona dokunma. A vret mahalline baktım , (sana helâl olmaz)» dedi. M alik (r.a.), A bdurrahm an b. el-M ücebber'den riv ay et eder: Salim b. Abdullah oğluna bir cariye hibe eder ve ona der ki: «Ona yaklaşm a. Ç ünkü onunla tem as etm ek istedim . F a k a t vücudunu gördükten sonra vaz geçtim.31 ﺿﻢ
ﻓﺎل٠ ﻣﺤﻞ ن ا ال ش
ا'ﺑﺎ٧١ ﻏﺬ ﺑﻤﻨﻰ ﺑﻦ ﻧﻌﻴﺪ؛٠ ﺣﺒﻠﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ﺗﺠﺬ ﻣﻤﺎ ﺗﺠﺊ • ذم ﻧﻰ ا ﺷﺮ٠ ﺟﺎرﻓﺔ ﻟﻰ ﻇﺒﻨﺎ ﻧﺤﺎ ﻧﻲ ﺗﻂ[ﻏﺎ ؟: ائ؛ﺧﻴﺎ إل٠ ﻇ ﺈ مأ رﺑﻤﺎ ﺑﻤﻦ. ﺛ ﺌ ﺬ.ﺧﻢ \ل: 'ش
و
-٢٧
زاذ إﺗﻰ اﺛﻦ ﺋﺚ ؛ اﻧﺰ!ﺑﻢ. ﻟﺰﻳﻠﻢ ذﻣﻦ1 'ﺑﻢ.
ﻣﺤﺎ م' ﻏﺬ ذ
; ﻧﻴﺎ
3?. Esved oğlu E bû Nehşel, Sa’id oğlu Yahya'ya şöyle anlattı: «M uhammed oğlu K âsım ’a: Ay ışığında cariyemi çıplak (m ahrem yerlerini) gördüm. Hemen ona, bir erkeğin karısına yaklaştığı gibi yaklaştım . B unun üzerine cariyem: «Bana yaklaşm a, â d e t halindeyim (hayz görüyorum)» dedi. Ben de hem en kalkıp ondan uzaklaştım . Şimdi Oflu oğlum a hibe etsem onunla cinsî m ünasebette bulunabilir mi?» dedim, o da (onun m ahrem yerlerini gördüğüm (3 )لY ani, ben m ahrem yerini gOrdüm, senin ona yaklaşm an caiz olmaz demektir.
İMAM M A IJK / MUVATTA
44
İçin) onu oğluma verm em e m üsaade etm e d i.^ ج ا ﻟﻤﻠﻚ ﺛﻦ < دأن ؛
ﻏﺬ٠ إ*ﺑﺮاﻣﻢ ﺛﻦ ﻟﻰ ﺑﻤﻠﺔ٠ ﻏﺬ
ﻳ ﺘﺴﻞ ﺑﻬﺎ٠ ﺳﺖ 'أن أﻏﺒﻬﺎ ال ش
ﻓﺎل
٠٢٠؛
.ﺟﺎ ر ﻧﺄ
ال ي
و ﻏﺐ
.
'ﻧﺪ: ﻧﻨﺎ ل
.ﻧﺎﺑﻚ ٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
. م آ ﻟﺔ ﻏﻨﺎ. ﺑﻤﻨﺎ م ﻟﺔ ﺟ ﺎ رﻧ ﺔ
أل ﻛﺎ ن أززغ ﺛﻒ1ﻣﺢ
: ﻗﺎ ل ﻏﺪ ا ﻟﻤﻠﻚ
.
-٢٨ اﻧﺔ ز ﻏﺐ
ﻛﺬا زى'ا:
ت:ال'ﻣﺢ. ﻟﻤﻜﻨﻨﺔ
<اﻓﻬﺎ- ﻣﻰ ﻓﺬ ر ﻧﺖ1ذ.
38. M ervan oğlu Abdulmelik ark ad aşın a b ir cariye hibe eder. B ir süre sonra arkadaşına: « - C ariyeden ne haber?» der. o da: «-—Onu oğluma hibe etmek istiyorum. O nunla karı koca hayatı yaşıyacak» d e^n ce, Abdülmelik: «— ^ ^ ٦٢١ ٨^(babam ) senden d ah a m ü ttak i im iş. O ğluna (bana) b ir cariye hibe etti, sonra da, ona cariyenin bacaklarını açık olarak gördüğünü ve ona yaklaşm am asını tenbih etti» dedi.
(32) K âsım in m üsaade etm eyişinin sebebi babanın, m ahrem yerlerini gördüğü bir k ad ın la oğlunun evlenm esinin caiz olm am asıdır. Bu yüzden b ir k ad ı nın; kayın babasının y an ın d a örtünm eden açık d u rm ası caiz ise de, ona m ahrem yerlerini (vücudunu) gösteremez.
45
16. YAHUDİ VE HIRİSTİYAN CAHİYELERİ NİKÂHLAMAK YASAĞI
الن اش ﻧﺎ رك ﻧﻨﻨﺎﻟﻰ ﺑﻨﻮن ﻓﻰ. ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻚ ت ال ﺑﻤﻴﻞ ﻧﻜﺎ م أﻧﺰ ﻧﻤﻮدﺗﺔ زال ﺷﺮاﺳﺔ
ﻓﻬﻦ
^ئ ﻣﺠﻠﻜﻢ، ﻧﺎﺗﺈ زا ﻟﻤﻬﻨﺎ ت ﻣﻲ اﻟﺰﻳﺊ أوﺋﻮا ا ﻟﻜﺘﺎ ب،ﻛﺘﺎﺑﻪ ؤ وا ﻟﻤﻤﻨﺎ ت ﻣﻲ ا ﻟﻨﻦ زﻧﻰ إلf اﻟﺤﺮاب ﻣﻞ ا ﻟﻴﻤﺒﺪﺗﺎت ﺑﺎ أل ﻧﺮ ؛ ﺑﻤﺈ* زﻓﺎل اب ﻳﺎ ؛ب ز ﻧﻨﺎﻟﻰ
ﺳﻄﺢ ﻣﻜﻤﺄ ﻃﺰال ﻓﻤﻦ اإلﻧﺎﺀ
^ ﺗﺈ ا ﻟﻨﻮﻣﺎ ت ﻧﺒﻨﺎ ﻧﻠﻤﻜﻨﺄ أ ﻟﻤﻢ ﻣﻦ ﻓﺘﻴﺎذ ﻓﺈ ا ﻟﺘﻮﺑﻨﺎ ت، أن ﻳﻨﻜﺢ ا ﻛﻬﻨﺎ ٠
اخ ؛ ظ5ﻳﻨﻢ ث
ذ إل. ﻟﺜﺜﺖ
' ا،ح اإلىا1غ
.ﻧﻚ ا ﺧﺪ' ه' > ﺑﻤﺎ ز ى
ا ﻟﻨﻮﻣﻨﺎت
:ﻓﻴﻦ ﻧﺴﻦ.
ا ﻟﺒﺠﺪ ه ﻧﺎﻟﺌﺌﺰا؛ ﺑﻢ. أ ﻧﻞ ا ﻟﻜﺘﺎ ب.
أﺳﺖ1ر آل ﻳﻌﺮ' ﻟﻂ
' ﺑﻤﻴﻦ
.
ﺑﻤﺪ ه ﻳﻤﻚ
ذرألﻧﺄبا ﻣﺢ ﻧﺊ را ﻧﻴﺎﺑﻤﺚ ﻧﻤﻦ: ﻗﻴﻦ ﻧﺴﻦ ﺑﻌﻨﻚ ا ﻟﻴﻤﻴﻦ
ﻣﺒﺨﻮﺳﻨﺰ
-
îm am M alik der ki: Y ahudi ﻣﺎ،? hıristiyan cariye ile evlenmek caiz değildir.93 Ç ünkü A llah Teâlâ K u r’an-ı K erim 'de şöyle buyu-
rur:«Mü*tnin k a d ın la rın h ü r olan larıyla, sizden evvel k itab ve rilen ü m m etlerin (y a h u d ile rin ve h ris tiy a n la r ın ) h ü r k a d ın la r ı (...) size h elâldir.»M B u âyette ya h u d i ve hıristiyan h ü r kadınlarla evlenmeyi helâl etmiş, «Hür m ü ’m in k a d ın la rla (33) İm ara M alik e göre ekli k itap tan kir cariye ile —yukarıdaki h ad isteg ö rü ldüğü gibi— nikâh akdi ile evlenilmesi caiz değildir. Bir sözünde ise «nikâhla evlenmesi caiz olmayan ehli kitap (Yahudi ve H ıristiyan), kendi cariyesi olması b akım ından o nunla cinsi m ü n aseb ette bulunabilir» der. Aradaki fark şudur: Gayri m üslim cariyeden olan çocuk h ü r olur; çünkü doğan çocuğun babası m üslüm an olduğu için çocuk ona tabidir. Bir kâfire köle olmak ihtim ali olmaz. Aynı cariye ile nikâh akdi ile birleşirse, doğan çocuk köle olur, babasına tabi olarak da m üslüm an olur. Böyle olunca, b ir m üslüm an kölenin kâfirin eline düşm e ihtim ali belirir. Doğan b ir çocuk, nesepde b ab asın a tâb i, köle ve cariyelikte an a sın a tâbi, dinde de, hangisinin dini ü stü n se ona tâbidir. (34) M âide S ûresi, 24.
46
ÎM A M M A L İK / M U V A İT A
evlenm eye gü cü n ü z yetm ezse, mü*min c a riy ele rin izle evle n in »35 âyetinde ise, m ü slü m a n cariyelerle evlenm eye m üsaade etm iş ve fakat yahudi ve Hıristiyan cariyelerle evlenmeye m üsaade etm em iştir.36 îm am Malik der ki: K işinin Y ahudi ve H ıristiyan cariyesi ken disine helâldır. O nunla karı koca hayatı yaşayabilir. Fakat Mecûsi cariyesi helâl olm az.36/&
(35) N isa S ûresi, 25. (36) Bu âyeti kerim eyi îm am Şafii' de, İm am M alik gibi an lay arak (yani Y ahu diliği ve H ıristiyanlığı şirkten sayarak) gayri m üslim cariyelerle evlenmek (m ü n aseb ette bulunm ak) caiz değildir dem iştir. E bû H anife ise cariye h u su su n d ak i hükm ün um um i oluşunu esas olarak, aşağ ıd ak i h ad ise de d a y a n a ra k —m üslüm anı tercih etm ekle b erab er— gayri m üslim cariyelerle de evlenm ek caizdir dem iştir: îbn A bbas'tan şöyle riv ay et olundu: «Allah bu üm m ete hüküm leri geniş bıraktığı içindir ki, Yahudi veya N asrani de olsa cariyelerle evlenm ek caizdir.» (E bussuud T efsiri, c .l, s.333). (36/a) N ikâh yoluyla h ü rleriy le cinsî m ünasebetin caiz olduğu din m en su p la rın ın cariyeleriyle cinsî m ü n aseb et (nikâh değil) caizdir. N ikâh yoluyla hürleriyle cinsî m ünasebetin caiz olmadığı din m ensuplarının cariyeleriyle cinsî m ünasebeti de caiz değildir. (Z ürkarî, III/196).
47
)17. İHSAN (Evlilik
ﺣﺪ ض
-٢٩
ﻧﺺ ﻓﺊﻧﺎﺑﻠﺚ؛ ٠ﻓﻲ
زؤاج . ا ﻟﻤﺜﻤﻨﺎ ت ﻣﻦ ا ﻟﻤﻨﺎم ﻗﺬ أد ال ت اال •
اﺋﻦ
ﻧﻬﺎ ب ،ﻏﺬ
ﻧﺠﻴﺪ ﺑﻦ
ا
ﻟﻤﻴﺐ ٠أﻧﺔ J ü :
و ﻧﺮﺟﻊ ذ ﺑﻠﻦ إ ﻟﻰ أئ اﻓﻦ ﺣﺮم اﻟﺰﻧﺎ•
:S a îd b. el-M üseyyeb der k i .39 .K ad ın iardan m u h san a olanlar, koeası olan evli k ad ın la rd ır B unlarla da evlenmek eaiz değildir. Evlenince nikâh batıldır, zina sayılır. Zinayı İ8e A llah h a ra m k ılm ıştır ,
• - tو ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠ﻏﺬ ا*ﻳﻦ ﺛﻴﺎ ب ،ز ﻳﻠﻨﺔ ﻏﻦ ا ﻟﺜﺎﻣﻢ ﺑﻦ
ﺑﻤﺮآلن; إذ' ا؛ي ا ﻟﻨﻨﺎ ال ' ط ﻓﺬ
ﻧﺴﺄ:
ﺻﺪ أ ﺧﻬﻨﺔ JÛ
ﻓﺖ ،حم؛ﺿﻆ
ذم ﻧﺬ اذ رئ ﺀ ذ ﻳﻐ ال
ﻧﻐﻨﻢ ؛ أ ﻟﻤﺎ ﻛﺎﺋﺎ
.
ذﺑﻚ
ﺗﺠﺬ
:
اال'ﻧﻢ ال < .إذ'ا
ﻫﺘﻲ
ﻧﻤﻴﻢ<
-
ﻧﺎﺑﻠﺬ :
ﺍﻟﻴﺪ اﻟإلذ
ﺗﺠﺬ
زﻗﺰ ﻧﻦ-إﻓﺎ،
إذا
ﻧﻴﺎ ﺟﺎﺡ . .ﺯال'
ﺗﺠﺬ ا ﻟﻢ؛ ﺍﻟﻴﺬ ٠إال أذ مبﻦ ٠
ﻳﻨﻴﺎ ﺑﻨﻦﻋﺘﻤﺐ• ﻧﺈئ ﻧﺎﻧﺤﺎ ﻣﻞ أئ ﺑﻤﻖ ﻣﺤﻦ
ص ﻳﻤﺮﺗﺢ ﺑﻤﻦ
ﺑﺴﻦ•
ﺧﻪ ٠ز ﺑﻤﺊ اﻧﻨﺄﺛﺔ• ﺗﺨﺰ; ﻗﺈﺛﺔ ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ :واأل ﻣﺄ إذا ﻛﺎ ث ﺗﻨﺖ ا ﻟﻢ ﺋﻢ‘ ﻧﺎ ر ﻳﺎ ﻳﻞ أذ . إ ﻳﺎﻧﺎ
ﻧﺠﺊ أﻧﺔ
.ﺧﺘﻰ ﺋﺌﻜﺦ ﺑﻤﻦ
ﺛﺨﺖ ا ﻟﻢ ٠ﻧﺘﺨﺊ ﻧﺠﺊ ﻏﺰ
ﻟﻤﻤﺎ ﺑﺦ أد رﻓﺎل' ﻧﺴﺖ:
ﺛﻢ إدا ﻓﺬ .
ﻓﻨﻖ
ﺛﻨﺘﺔ.
ﻋﺘﺒﺎ ز ﺗﺠﺒﻴﺎ ز ﻧﺠﻴﺎ. ﻳﻞ أذ ﺗﻤﺎ ر ﻳﺎ.
ﻧﺈﺋﺔ
ﻧﺬﺑﻠﺌﺂ إ ﻃﻨﺎﻧﺤﺎ.
ﻳﺘﺠﺘﺤﺎ إذا
ال'
ﺗﺠﻨﺤﺎ ﻧﻜﺎﺧﺔ زأ ال ﻧﺄ إذا ﻛﺎﻧﺖ
ﻏﻔﺖ زﻋﺊ ﺟﻨﺬئ،
إذا
.
زاﻟﺌﺰة ا ﺛﺰ اج، ﻓﻤﺤﺎ .
ﺗﺊ .ذاألﻧﺄ ا ﻛﺒﻤﺈ ﻧﺎﻣﺤﺪ .
ﺗﺠﺬ ا ﻟﻢ ا ﻟﺨﻢ إذا
48
IM A M M A L IK / MIJVATI'A
40. lbn Şihab ve Kâsım b. M uhammed derler ki: H ü r kim senin nikâhlayıp da tem as ettiği cariye a rtık m u h san a sayılır. îm am M alik der ki: K endisine yetiştiğim âlim lerin hepsine göre, cariye ile evlenen h ü r kim se m uhsan sayılır.37 Köle ile evlenen h ü r kadın da m uhsana sayılır. îm am M alik der ki: H ü r bir kadın kölesi ile evlenirse ٠ köle m u h sa n sayılam az. A ncak n ikâ h ın d a iken kölesini a za d eder, kölesi de a zad edildikten sonra onunla m ünasebette bulunursa o zam an m u hsan sayılır. A za d etmeden önce köle, hanım ından ayrılırsa m uhsan sayılmaz. Kendisini azad ettikten sonra hanım ı de evlenir, onunla tem as ederse o zam an m uhsan sayılır. B ir cariye, h ü r efendisi ile evlenir, azad edilmeden boşanırsa m uhsana sayılm az. A za d edildikten sonra evlenip, kocası ile m ünasebette bulununca m uhsana sayılır. Çünkü bir cariye hür bir kim se ile evlenir, kocası onu azad eder ve azad ettikten sonra onunla m ünasebette bulunursa m uhsana olur. îm am M alik der ki: H ü r bir m üslüm an h ü r bir ya h u d i veya hıristiya n ya h u t m ü slü m a n cariye, ile n ikâ h kıyıp, onlardan biriyle m ünasebette bulunduğunda m uhsan olur.
(37) Evli kadına m uhsana, evli erkeğe m uhsan denilir. B unların h er ikisi de zi na y a p a rsa —şer’a n — recim (ölüm) cezasına çarp tırılırlar.
49
MÜTA’ NİKÂHI .18؛48
ﻧﺚ اش
ا ﺑﻨﻰ
‘ ﻛﻦ
ﻏﺬ٠ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻴﺎ ب٠ .ﻳﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻚ
ج اﻓﻢ دا
ﻏﺬ ﻏﺮ ﺛﻦ أﺑﻰ ﻣﻨﺎﻟﺐ ر ﺀ ى 'ﺷ ﻀ ﺄ ائ رﻧﻮل •ﺋﺐ
، -١
‘ ﻏﺬ أ ﻳﻬﻨﺎ٠اﺑﻦ ﻏﺜﻰ ﺛﻦ أﺑﻰ ﻃﺎﻟﺐ
ﺧﺮ• ذﻏﺬ
أم ﻟﺘﻮم ا ﻛﺐ ا إل
ﺛﻨﻰﺣﺪ
ﻧﺚ ا ﻟﻨﻨﺎﺀ ﻳﺆم
ﺧﻎ ﻧﻤﻰ ﻏﺬ
Ali (r.a.)'den rivayet olundu: R esûlullah (s.a.v.) H ayber .41 savaşı g ü n ü M üta’ n ik âh ın ı ve ehli m erkep etin in yenilm esini ﻫﻤﺪ8ﻫﻞﺀﻟﻪ،ﻣﻤﺎأ ﻣﻤﺮ
اذ ﺧﻮﻟﻪ ﺑﻨﺖ
ﻧﻤﻨﻨﻠﻦ ﻣﻨﺔ ﺑﻴﻴﺎ
ﺗﻔﺄﻧﺖ
؛
ي ؛ ي؛ اﻟﺮﺑﺠﺮ
. ﻣﺮأة1ﻧﻘﺦ ب
وﻟﻮ ﻣﺤﺚ
1
. ﻟﺘﺜﻨﺔ
ﻏﺬ٠ ﻏﻦ اﺛﻦ ﻧﻬﺎ ب٠ دذ ﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺐ
؛ذ ﻧﺒﻴﻨﻪ ﺗﺊ أ ﻣﻪ ﻣﺬه ا
:ل
ﻓﺎ
: ﺻﺎالذ
. رذاﺀئ
ﺗﻤﻢ
. ذا ﺑﺈ، ا ﻟﻎ ، ﻓﺰﻏﺎ
”
،٢
ذ ﻏﻠﺬ ﻏﻠﻰ ﻗﻨﺰ ﺗﻦ.
ﻧﻤﺞ ﺋﻨﺰ ن ا ﻟﻨﻠﻤﺎ ب
١
،
.ﻟﺰﺟﻨﺖ
42. Zübeyr oğlu Urve anlatıyor: H akim kızı H avle, Hz. fim er’in h u zuruna girerek: «— üm eyye oğlu Rebîa bir kadınla M üta’ usulü birleşti, kadın ham ile kaldı» deyince, Hz. Ö m er kızdı, h ırk asın ı sürükleyerek çıkarken şdyle söyledi: «— Bu m ü t’adır. ö n ced en hükm ü b an a b ırak ılsa idi, bunu yapanlara recm ederdim . (T aşlayarak öldürürdüm.)»
(38) M üta nikâhı, bir kadını belirli bir mal, para veya kadının m asrafını üzerine alm a karşılığ ın d a, geçici b ir süre için nik âh lam ak tır. İslam ’dan önce bu yapıhyerdu, senra da bir süre serbest kaldı, daha sonra H ayber Savaşı sırasın d a nihâi olarak yasaklandı. (39) B uhari, 64- Megazi, 38; M üslim, 16-Nikâh, 2; no: 29-32. Ö n c e le ri-z a ru re t ve ihtiyaç g e re ^ — ehli m erkep eti helâldı, sonra yasaklandı. Vahşi eşeğin eti h elâl kılındı.
50
19. KÖLELERİN E L E N M E S İ
ﺑﻤﺢ
؛
ا ﻧﺄ ﻳﻴﺮ ر ﺑﻴﻨﻪ ﺋﺬ أ ﻳﻰ ﺀﺑﻢ ' ﻟﺮﺧﺾ ﻧﻤﻮل٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻏﺬ
ﻧﺺ
ﺣﺪﺛﻨﻰ
“
٤٢
. ا ﻟﺒﺪ أرزخ ﺳﻮة ذﺑال. زإئ إل ﻳﺄ ذن ﻟﺔ .اﻟﺘﻤﻤﺤﻠﻴﻞ
•ﻳﺖ ذ ﻓﺎﺧﺔ
٠ ﺛﺬ ة
ﺗﺒﻨﺖم
إئ أ ﺑﺚ ه.ﺑﻨﻤﺜﻞ
إذا أ رد ؛ اﻟ ﻤ ﺤ ﺎ ج٠ ﻓﻨﻤﺎ ﻏﻠﻰ ﻛﻞ ﺧﺎﻟﻲ
أﻣﺼﻦ U ز ث: ﻟﻚ1 ﻗﺎلذ ﺛﻨﺎﺑﻤﺔ
زا ﻣﺤﺬ
وا ﻟﺤﻠﻞ ﺑﻤﺮﻳﻰ
*ﻣﺤﻨﺎ
:ﻓﺎل' ﻧﺎﺑ أل ﺛﺮﻳﻰ
،< •ﺳﺒﻢ
؛ئ ﻣﻨﻚ ﻛﺪامو: ﺗﺔ- ؤ ئ ﺑﻤ أل اﻧﺰا1 أو، ﻓﻰا ؛ﻣﺤﺪ إذ' ﻧﺌﻜﻘﺬ اﻧﺮ!ﻧﺔ، ﻗال ﺗﺠآل ^^
١ ﺑﻚ
ﻓﺬ
ﻟﺰ، ؛ ﻳﻜﺎ ح ﺑﻨﺬ
^
١ ^ ﻧﺮ ﻃالق • زإ<ﻧﺂ
ﻣﺚ
ﻇﻮ ذ
،<ﻧﺎﺟﻨﺔ
.
ص ﻟال
٠إمث
ﻓﻰ ﺀ دةم
و ﻣﻰ
٠ﻣﻠﺦ
ﻣﺾ
ﻃالق
' اﻧﺮ؟ﺛﺔ إذ،ﻣﺤﺚ ا وﺷﺒﻤﺖ إذ'ا: İUU 'ﻫﺪ
E b û A b d u r r a h m a n o ğ lu R e b î a ’: «K file .4 3> ﻫﺎ ااk a d ı n a k a d a r .n ln b ilir » d e r İm a m M d d ؛؛.d e r k i:
B u hususta duyduğum un en güzeli budur
«(Köle h u su su n d a ) K ölenin d u ru m u .M uhallil»40 gibi değildir. E fendisi izin verirse nikâhı sahih d ir « îzin vermezse sahih değildir. K arısından boşatılır. M uhallil ise im a m
M a lik d e r k i:
-M uhallil, kacasından üç talak la başanan kadın}, - k o c a s ı ila tekı*aı* evlen )40 ( -m esi caiz olsun diye— boşam ak şartıy la n ik âh lay an kim sedir. Bu tü r ev lenm eye, «tahlil» denir. R esûlullah bu niyetle evlenen erkeğe ve k ad ın a .lâ n e t e tm iştir -Kocasından üç ta la k la boşanan bir kadın, b aşk a biriyle evlenip boşanm a dan eski kocasıyla evlenemez. F ak at yeni koca b u kadınla gerçekten sürekli k a rısı olması niyetiyle evlenm elidir. H erhangi b ir sebeple kendi isteğiyle -karışım boşarsa, b u kadın te k ra r eski kocası ile evlenebilir, ikinci koca k a d in in eski kocasıyla evlenebilm esi için nikâhlayıp te k ra r boşam ak üzere anlaşm alı evlenirse, bu adam a «muhallil» denir ki, R esûlullah tarafın d an lân etlen m iştir .
28 / N İK Â H K IT A M
51
«Tahlil» niyeti ile evlenm iş ise m u tlaka boşatılır.
İm am Malik der ki: B ir kadının kocası köle olarak m ülkiyeti ne girerse y a h u t bir a d a m ın karısı cariye olarak m ülkiyetine geçerse, boşama olm aksızın bu m ülkiyet hüküm süzdür. Yeni bir n ikâhla birleştiklerinde birbirinden — hadiseler yü zü n d e n iste meyerek— ayrılm aları boşanm a sayılm az.41 im am M alik der ki: B ir ka d ın köle olan kocasını m ülkiyetine geçirdikten sonra azat ederse onun iddetinde (ayrıldıktan sonra bekleme süresinde) sayılır. Ancak yeni bir nikâhla birleşebilirler.
(41) B oşadıktan sonra köle veya cariye olarak m ülkiyetine geçerse, bu mülkiyet h ü k ü m ifade eder. Y ani k ad ın ın boşandığı kocası k e n d isin in kölesi ve ad am ın boşadığı k arısı da cariyesi olur.
52
KARISI K EN D İSİN D EN ÖNCE M ÜSLÜM AN .20 ﺳﺎ ه m ü ş r i k i n NİKAHI
ئ
ﺑﻴﻦ ﺑﻨﺖ ' ﻟﺪﻳﻖ
•ر
ﻟﻨﻲ • ﺋﺎﻇﻨﺘﺂ ﺗﺆم ا
ز ﻧ ال اﻟﻠﻪ٠ ٩ ؟. ﻏﻢ
ﻓﺈذ ﻧﺠﺊ أﻣﺮا
.
.
إﻟﻰ ا إلﻧ آلم
.
^ ٧،
•ﻣﻤﺎﺟﺮات
ي
^ﺣﻨﺜﻨﻰ
و ﺗﻰ
ﺗﻨﺖ ﻣﻐﺬ ان *ﺑﻦ أ ﻧﺘﻪ
ئ ا ئ ﻏﻨﻪ و ﻧﺐ ئ
ﻧﺄى ﺷﻢ ﻏﻠﻴﻲ
•
ﻏﻦ ﺑﻲ ﺛﻤﺄ ب ؛ اﻧﺔ ﻳﻨﻨﺔ
ﺋﺎ٠ ﺀﻣﻦ ا ﺣﻢ٠ وأروا ﺟﻨﻦ
زﺧﺮت ز ﻧﺘﻤﺎ ﻣﻐﺬا ر ﺋﻦ •ئ
أئ
ﺑ ﻨ ﺎم ﻛﺬ ؛ ى ﻏﻤﺪ ﻧﻨﻮ ل اش
it -
•ﺑﺂﺑﻤﻤﺊ
و ﻛﺎﻧﺖ
ﻣﺤﻨﺚ إي ر ﺣ ال اش
ﺑﻤﺒﻨﺬ
ﻟﻨﻴﻴﻦ؛ .
اﺋﻦ ا
أ ف ﻣﻦ اإلﺣالم
.
زذﻏﺎت ز ﻧ أل اﻓﻪ. اﻧﺎﺛﺎ ﺑﻌﻨﻨﺰان ﺗﻦ أﻧﺘﻪ
ﻃﻐﺬاث ﻏﻠﻰ ز ﻧﻲ اﻟﻠﺐ ض ﻗﻠﺘﺎ٠ﻣﺤﻠﺔ * ذإال ن؛زت ﺛﻨﺰئﺀ إذ ﻣﻨﺎ ذ ﻧﺐ ﺑﻰ ﺗﻨﻴﺮ ﺟﺎض ﺑﺮذاﺑﻚ٠ ■ ﻓﺎ ﻧﻐﺘﺬ٠ ﻗﺎﻟﺖ٠ اﻟﻨﺎس
ﻏﻠﻰ ردرص٠ ﺛﺎذات٠ه ﺑﺮذاﺑﻲ ﻧﻐﺰﺗﻲ إ ﻟﻰ
زذﻏﻢ أﺗﻠﺊ
ئ “ ما ر ل
٤١ﻗﺶ زﻧ أل؛
•
•
ز؛ال ن؛ ﻧﺘﻲ ﺛﻨﺰﺋﻦ٠ ﺗﻨﺎ ﻣﺤﻚ،ص ر ﺿﻴﺖ ا
ذ ﻟﺨﺄ ﻟﻬﻦ٠ :ﻗﺊ ز ﺗﺬ د ﻏﺞ ﻛﻌﻴﺰت
أم
ﺀ د
ﺛﻰ
؛ي ٧ ١أي ٣ ؛ة ﻧﻨ أل؛ ﻟﻰ • ﺑﻤﺘﻨﻲ
ﻫﺎ ز; األداة ،ﻟﻠﻤﺎﻳﻨﺂ
.
.
ﺧﻴﺎ زا
ﺧﺘﻰ
•
٠
ﻟﺰﺋﺎ ﻧﺜﻬﺬ
‘ ﺑﻞ-٠ ٠ ﻗﺎ ل .
ﻧﻘﺬ ﻛﺎﻳﺰ
ﻳﺔ ز ئ اﻧﺮأت ؛
ﻛﻨﺘﺎ؟ .
آل ﺗﻲ
ي ﺧﺬ ه ﻣﺪ
ا ﻧﺰﺋﺎ ام
.ز ه
آل
:ﻧﺌﺬائ
ﻗﺎ ل
ﺧﺞ٠٤١ ﺗﺜﺒﺘﺄ • ذﻟﺰ ﺑﻤﺮﻳﻰ ز ﻧﺬ ﺑﺬﺑﻠﺜﺂ ا ﻟﺌﻜﺎ ح
:ال
ﻏﻠﺒﻤﺖ٣ ٠١١^
ﻗ٠ذب
ا'ﺑﺎ
٤١ ﻓﺰ خ ز ﺗﺬ؛٠ار ف ﻣﺤﺐ .ث
٠٠٤١ ﻗﺰ ﺧﻨﺞ ﺿﺰاث ﻣﻊ ز ﺗ ال
.
•
•ﻋﻨﺬم
آذان وﺳآلﺧﺎ زا ﻟﺘ آل خ ا ر
ذﺗﺰ ﻛﺎ ر • زاﻧﺮأﻧﺔ
ﺑﺬ ئ اﻧﺰأﺋﺔ
ﻧﺎﺣﺮ ت
.
ﻧﻨﺰ ان
İbn Şihab'dan şöyle rivayet olundu: R esûlullah (s.a.v.)'in .44 -zam anında kocalan henüz kâfir olan bazı kadınlar hicret etm eksi zin m ü slü m an o lm u şlard ır. O n la rd a n biri de M ugıyra oğlu -Velid'in kızıdır ki Umeyye oğlu SafVan'ın k a n sı idi. M ekke'nin fet hi günü m üslüm an oldu. Kocası Safv.؛؛ n İslam a girm edi ve k açtı R esûlullah (s.a.v.) S a fra n a , am cası Umeyy oğlu Vehb'i —güven altında olduğuna işaret olmak üzere hırkasını vererek— peşinden gönderdi ve İslâm 'a davet etti. Vehb'e şöyle ta lim a t verdi. S afran -razı olursa İslâm'ı kabul edecek, gelmek istem ezse ona iki ay m üd .d et ta n ın m ıştır S afran , elinde h ırk a ile R esûlullah (s.a.v.)'in yan ın a gelince :c e m a a t a r a s ı n d a
-Ya MuhammedJ İşte şu Umeyr oğlu Vehb, hırkam bana ge — « tirerek beni çağırdığını, razı olursam Islam a ^ re c e ^ m i, olm az -
ى
2H / N İK Â H K IT A M
sam bana iki ay süre tanıyacağını söyledi» deyince Resûl-i Ekrem (s.o.٧٠): «— E y E b û V ehbi B in e ğ in d e n in e b ilir sin .» buyu rd u . SafVan: «— Hayır. B ana k ararını açıklam adan vallahi inmem» deyince R esûlullah (s.a.v.): «— S a n a d ö rt a y sü r e tanıdım » buyurdu. B unun üzerine R esûlullah (s.a.v.) Hevâzin kabilesini İslam a davet etm ek üzere H uneyn'e h arek et etti. O rad a Safvan'a haber göndererek em anet olmak üzere silah ve bazı m alzem e getirmesini söyledi. Safvan gelince: ٠— B unları kendi rızam la mı vereceğim, yoksa zorla mı alaçaksın?» dedi. R esûlullah (s.a.v.)'da: « - K en d i rızanla» buyurunca, yanındaki silah ve malzemeyi verdi. D ah a so n ra S afv an —k en d isi k â fir, k a rıs ı " ذ olarak— R esûlullah ile birlikte H uneyn ve T aif savaşlarına katıldı. M üslüm an oluncaya k a d a r da Resûl-i E krem (s.a.v.) karısını ondan a ^ rm ad ı. İslam 'a girdikten sonra eski nikâhlarıyla hayatla n n ı sü rd ü rd ü ler.42 اﻧﺔ ﻓﺎلت ﻛﺎ ن ﻧﻰ إ ﻧ أل م ﺻﻐﺪان د ﻧﻰ
؛
ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻤﺎ ب
،
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﻤﺐ
درد ﺟﻤﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﺗﺘﻢ ﻳﺬاب٠ أن اﻧﺰأن ﻏﺎﺟﺰت إ ﻟﻰ اﻓﻪ ورﺳﻮﻟﻪ ﻧﻨﻲ
إ ال أن ﺗﻘﺪم رؤﺟﻤﺎ ﺗﻬﺎﺟﺮا ﻣﺤﻞ أن
•زب
ﻳﻤﺎ وﻧﺺ
،٠ -
ﻧﺎ ل* از٠٠ ﻳﺨﻔﺎ
إال ر ﻣﺖ٠ا ﻟﻜﻨﺐ ﻋﺒﺌﻬﺎ.
45. İbn Şihab der ki: Safvan, k a n sın ın m üslüm an oluşundan b ir ay k a d a r sonra İslam 'a girm iştir. (42) İbn A bdilber der ki: Sahih b ir yoldan m uttasıl olduğunu bilmiyorum. Bu, siyer b ilen lerin ce bilinen b ir hadistir, ibn Ş ihab, bu bilginlerin im am ıdır. Bu hadisin şöhreti, isnadından daha güçlüdür. Ayrıca bkz. Müslim, 43- Fedâil, 14, no: 59. Resûl-i E krem 'in kâfir oian Saı’V an'ın m üslüm an karısını ayırm ayışı ogün ü n d u ru m u n a göre idi. Bern de Safvan'ın İslam 'a gireceğine inanıyordu. Yoksa İslâm dininin kesin hükm ü, bir m üslüm an kadın, — dini ne olursa olsu n — m üslüm an olmayan bir adam m karısı olam az, şeklindedir.
54
İMAM MALIK / MUVATTA
îb n Şihab der ki: Kocası küfFar m em leketinde kâfir olarak k a lan bir kadın, A llah ve R esûlü u ğ ru n d a h icret edip m ü slü m an olunca kocasından kesin olarak ayrılıyordu. Ancak kocası —iddeti bitm eden— m üslüm an olarak hicret eder gelirse ayrılık olm uyor du.
٠ أن أم ﺧﻜﺘﻤﺮ ﺑﻨﺖ ا ﻟﺤﺎر ث ﺑﻦ ﺑﺸﺎم ﺧﻞ
أ ﺑﻰ
إزط ﺑﻰ
ﻓﺬﻏﺘﺔ إ ﻟﻰ. ﺑﺎﻟﻨﺘﻦ ؤب إي
ى
ﻧﻐﺮ ب ر ؤ ﺧﺎ
ﻃﻪ
ﻓﺪﻧﺖ
٠
ﻫﺎ اإلﺣآلم
ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻤﺎ ب٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ص ﻧﺎﻟﻚ
ﻟﻨﻲ * ﻓﺄﻧﺚ ﻳﺆم ا
ﺧﺘﻰ
ﻇﻨﺎ رآت رﺳﻮل اﻟﻠﻪ
؛
. ﺧﻜﻤﻢ •
ﻟﺠﺪ ا ؛ ﺑﻔﻢ
ﺟﺮﻧﻪ ﺋﻦ اﻳﻰ ﺧﻞ
و ﻛﺎﻧﺖ ﺋﻤﺜﺖ
ﻧﺎر ﺷﻤﻠﺖ أم. ﺧﺘﻰ ﻓﺪم أﻟ ﻨ ﺺ
اد ﺧﺞ ﻋﺎم ا ﻟﻨﻲ
ﻧﺎ ذ ﻟﻚ4 ﺗﻴﻨﺎ ﻏﻠﻰ ﻧﻜﺎ ح
ﻣﺤﻨﺎ‘ إذا رص • ؤ ف اﻟﻨﺰق
اﻟﻜﺆاﻧﺐﻩ
•
ؤ ﻓﺒﺰ ﻏﻠﻰ ﻧﺤﻮﻟﻲ ٠
ﺣﺘﻰ ﺗﺎﺗﻨﺔ
•أم ا ﻟﺰﺟﻞ ﻣﻞ اﻧﻬﺐ
٠
،٦ -
. ا إلﻧ آل م •
ﻓﺄ م
زﻧﺎ ﻏﻠﻴﻲ ﺑﺬ ؛م زإذآ
من
ا إلﻧ أل م ٠
ﻗﺮﺣﺄ
:ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
ك ز ﺛﻨﺎﻟﻰ ﻳﻤﻮل ﻓﻰ ﻛﺘﺎﺑﻪ ؤ زال " الئ اﻓﻦ ﻧﻴﺎز
• ﺛﻢ
٣
•
46. İbn Şihab der l؛i: H âris b. Hişam’ın kızı س Hak£m, Ebû Cehil oğlu ikrim e'nin k a n sı idi, M ekke’nin fethi günü m üslüm an oldu. Kocasj îkrim e m üslüm an olmadı, kaçtı Yemen'e gitti. Peşinden k a n sı Um m ü H akîm , Yemen'e k ad ar giderek onu İslam a dav et etti. O da Islam ı kabul etti. F etih senesi M edine'ye g e le le r. H uzura girdiğinde R esûlullah onu görünce sevinerek kalktı, onu karşıladı. Îkrim e de R esûlullah'a b iat etti, (ö m rü n ü n sonuna kad ar din uğrunda mücadele ve cihad yapacağına söz verdi.) B undan sonra k an sıy la eski n ik â h la n y la yaşadılar. İm am M alik der ki: Koca m üslüm an olur, k a n sı kâfir kalırsa k a n s ı İslam 'a çağnlır, kabul etm ezse n ik â h la n bozulur. Ç ünkü Allah Tefllâ: «— K â fir k a d ın la r ı n ik â h ı n ız d a tu t m a y ı n » (M um tahine, 60/10) b u y u rm u ştu r.43
(43) Şeybanî, 602. B urada kâfir demek hiç bir semâvi dini kabul etm eyen, y ani ehli kitap ol m ayan dem ektir. Yoksa m üslüm an bir erkeğin Yahudi veya H ıristiyan bir kadınla evlenmesi caizdir. Yine k a n koca H ıristiyan olur veya Yahudi koca m üslüm an olur, k a n s ı kendi dininde kalm ak isterse nik âh ları bozulm az, evlilik h ay atları devam eder.
21. DÜĞÜN İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
اد
؛
ﻣﺤﺮ م
•
ﻧﺎﺑﻠﻢ . •
ﻏﻦ اض ﺑﻦ
،
ﻣﻨﻪ ا ﺳﻮﻳﻞ
ﺿﺮة ﻧﻨﺄﻟﺔ
ر ﻧﺮل اد
ﻏﺬ٠ ﻧﺎ م
ئ وﺑﻪ اﻗﻦ
ذب ﻧﻒ إ ﻟﻴﺈ ؟ » •ل ﻗﺎ تا زﻧﺔ ﻧﺰ ؛ ﻣﺬ
ﺗﻨﻲ ﻏﺬ
و ﺣﺪﺛﻨﻰ
IV -
ج ا ﻟﺒﻤﻨﻲ ﺑﺬ ﻏﺰف ﺟﺎن إ ﻟﻰ ر ﻧﻮل اد
ﻛﺰ
٠
:
ش1. ﻗﺶ ﻟﺖد ز ﻧﻮ
.٠ ﻫ ﺞ ; ا أ زﻳ ﺰ ز ﻟ ﻦ ﺑﺜﺎ؛م
. وج أﻧﺔ ﻧﺰ
'ل' ﻧﻨﻮ ل
ﻓﺊ
47. E nes b. M alik)٢٠^ ٠ ).anlatıyor: ( A bdurrahm an b. A v f(r.a R esûlullah (s.a.v.)'in h u z u ru n a geldi, üzerinde evlilik belirtisi vardı. R esûl-i E krem sorunea evlendiğini söyledi. R esûlullah s.a.v.) ne k a d a r m ehir verdiğini sordu (,٥ :d a B ir hurm a çekirdeği ağırlığında altın verdim» dedi. Bunun — « üzerine Hz. Peygam ber : —»B ir k o y u n da o lsa k es, d ü ğ ü n y « ﺀ ه b u y u rd44. u اف
ﺑﻤﻨﻲل أ د زﺣﻮ
ﻛﺄ
: ﺳﺒﻴﻢ؛ ل أﻣﻦ ﻓﺎ
ﻳﺨﻴﻰ ﺑﻦ
ﻏﻦ
،ﻧﺎ م
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
٨، -
. ﻧﺎﻓﻪ ﺗﻲ وال■ ﻟﻢ, ؤج ﺛﺎ أل ﺋﺪ إل ﺑﺎﻟﻨﻴﺔ Said oğlu Y ahya'dan şöyle rivayet edildi .48 : ٠— -B ana nakledildiğine göre R esûlullah (s.a.v.) düğüne ge lenlere et ve ekm ek yedirirdi 45. أئ ﻧﻨﻮ ل اﻓﻢ ﻏﻎ آ 'ل
؛
ج اف ﺑﻦ ﻏﻨﺮ
ﻏﺬ٠ﻏﺬ ﺋﺎﻧﻌﻢ ﻓﻠﺒﻲ
،
ﻧﺎ م
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
- ٤١
»إذا ﻧﻌﻰ أﺧﺖ ﻛﺰ إ ﻟﻰ ز ﺑﻴﻨﺆ.
»
49. Abdullah b. Ömer, R esûlullah (s.a.v.)'in şöyle dediğini rivayet etti: «— H erh a n g i b irin iz d ü ğ ü n e d a v e t e d ilir se , gitsin .» 40 (44) B uharı, N ikâh, 67/54 ؛M üslim, N ikâh, 83-79 :ام ل6/ ل2 ﻫﺎ. (45) tb n Mace (N ikâh, 9/24), m evsul olarak riv ay e t eder. (46) B uhari, N ikâh, 67/71 ؛M üslim, N ikâh, 16/15, no: 96.
56
İM A M M A U K / M U V A Tl'A
*أﻧﺔ ﻛﺎ ن
م أ ﺑﻰ < ﺗﺮ ة؛
و ﻣﻦ إل ﻳﺄ ت
.ﻟﻨﻲ
، ﻏﻦ االﻏﺮح٠ ﻏﻦ اﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب٠ د ﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ س
و ﻳﻠﻦ ا
.ﺑﻢ*ض ﻓﻲ ا آل ﻧﻴﺎ ن
.ﻓﻨﺎ م' ا ﻟﺰﻳﻨﺔ
■٥
ﻓﻦ ا ﻟﺸﺎ م
:ﻧﻨﻮل
اال ﺋﺰة ﺳﺪ ﻏﺺ اﻓﻦ زز ﻧﻮﻟﺔ.
50. E bû H üreyre'nin şöyle dediği rivayet olundu: ٠— E n kötü sofra fakirlerin çağırdm ayıp sadece zenginlerin
davet edildiği düğün y e m e z d ir. Kim d av et edilir de itm e z s e , A llah'a ve Resûlüne âsi olmuş olur.»47
ﺗﺔ ﻧﺦ أ ﺑﻰ ن٠ ﺷﺔ ﻗﺠﺊ ﻧﻎ ﻧﻨﻮ ل اش
ﺑﻤﺎ ق ﺑﻦ ﻏﻨﺪ اش ﺗﻦ أ ﺑﻰ :م
ﻓ ﺎ أل. ﻣ ﺾ
ﻣ ﺄ ت: ' ﺛ ال ﻣﺤﺲ. ﻓ ﺎ ﻟ ﻞ؛اﺀ .
ذ ﺑﻚ ا ﺑﻲ-د
; م.
ز ﻧﺔ
.
ﻣﺌﻴﺪ ا
ﻗﻴﺐ
ﻧﻢ أذد اا ﺟﺈ ال ﺀ
•ﺑﻦ .
ﻗﺘﻲ
ﻏﺬ، و ﺣﺬ ض ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻠﺐ ﻳﺎﺛﺎ ذﻏﺎ ﻧﻨﻮ ل ا ﻫﺒﻲ ؛ي
. ﻋﻠﺘﻢ
ﺑﻦ < ل ا ﻛﻨﺖ: ﻗﻲ' ال ﺀ
-إن
:
-٥١
ﻧﺎﺑﻚ 'ﻳﺌﻮن
ﺧﺞ إ ﻟﻰ ن'الف :ﺧﺆ
ﻧﺰ ل' اد
:E nes b. M alik anlatıyor .51 -B ir terzi R esûlullah (s.a.v.)'ı, hazırladığı b ir yemeğe davet et ti. Ben de beraber gittim . Ev sahibi a rp a ekırıe^ ve kabak çorbası -çıkardı. ¥ erken R esûlüllah (s.a.v.)'in çorbadaki k ab ak la n topladı ğını gördüm, o günden sonra kabağı sevmeye b aşlad ım 48.
(47) B uharî, N ikâh, 67/72; M üslim, N ikâh, 16/15, ٢١٠: 167. (48) B uhar!, E t’ımi, 76/4 ؛M üslim, E§ribe, 36/21, no: 144.
5?
22. NİKÂHLA İLGİLİ DİĞER HADİSLER
ه ﻧﺎﻟﺖ ؛ إذا ﺗﺰوج ٠زإذا اﺛﺘﺰى ا ﻟﻴﺒﻴﺰ
اد .
ﻏﻦ رﻧﺪ ﺗﻦ أم ؛ ائ ﻧﻨﻮل٠ ﺣﺬﻟﻨﻰ ﺑﻤﻴﻰ‘ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻲ-٥٢ زﻟﻴﺬغ ﺑﺎﻟﺮﻗﺔ٠ ذﻟﻨﺄﺧﺪﺑﻨﺎﺻﻴﺘﻬﺎ٠ أﻣﻐﺬﻛﻢ ؛اﻟﻨﺰأ • أب اﺛﺘﺰﻳﻰ ال؛ﻧﺎﺑﻘﺔ .
ﺛﺎ ن،ا ﻣﺢ
و ﻟﻴﻆ ﺑﺎ؛د ﻣﻦ
.
ﻧﺂﻣﻢ
ﻓ إل ﺋﻦم ؛د ﻧﻮ
-Eşlem oğlu Zeyd'den R esûlullah (s.a.v.)in şöyle dediği r i .52 :vayet olundu -Sizden biriniz bir kadınia evlenir veya bir eariye satm alır — « sa, * (kakülünden) tutsun. U ğurlu ve bereketli olması -için dua etsin. Deve satın alınca da elini hörgücüne koysun, ş e ^ a ınn şerrinden (devenin tekm e ve ısırm asından) A llah'a s ı^ n s ın .« . ﻏﺬ اﺑﻲ < ﻳﺮ ا ﻟﺶ ؛ ال ز ﺟ ال ﻓﻒ إﻟﻰ زﺟﻞ أ ﻧﺔ،ﻧﺎﺑﻚ ، د ﺣﺬ ض ﻏﺬ ﺗﻤﺄ. ﻧﺼﺮﺑﺔ
ﻛﺎذ
أز
٠ ﺳﺰﺑﺔ. ﺛﻨﻦ ﺑﻰ اﻟﺨﻄﺎب- ذﺑﻠﻦ
ﻣﺤﻠﻊ. أ ﺣ ﺪ ﺑ ﺖ
-٥٣
ﻓﺬ م آﺗﻬﺎ ﻗﺬ ﻛﺎﻧﺖ . زم 'ﻧﺎﻟﻚ: ﻓال
:Ebû Zübeyr el-M ekkî der k i .53 B ir adam birinin kız kard eşin i istedi. K ardeşi de bacısının zina ettiğini söyledi. B unu işiten Hz. Ömer (r.a.) neden unutulm uş -hadise^d söyledin diye kızın kardeşini dövdü (veya neredeyse döv inek üzereydi(.
٠ ﻏﺬ ز ﺑﻴﻨﺔ ن أ ﻳﻰ ﻏﻨﺪ ا ﻟﺒﻤﻦ ؛ أذ ﻫﺎ م' ﺛﻦ ﺗﻐﻨﻲ٠ ر ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻳﻠﻢ- ٠ ، :ﻣﺤﻄﺘﻲ ﺑﻢ'ا ﻧﺬ اﻟﺘﻲ٠ ﻧﻰ اﻟﺮﺟﻞ ﺑﺠﻦ ث ازئ ﻧﺤﻮ؛٠ ﻛﺎﻧﺎ ﻳﻨﻮالن، وﻏﺮد؛ ﺑﺬ ا ﻧﻢ ٠ ا4ﺗ ﻄ ﺮ آ ذ ﺛﻨﻨﺘﻲ ﺀ د د Vj ٠ آﻣﺔ ﻧﺘﺰوج |ذ ثﺀ :R ebia b. E bi A b d u rra h m a n ’d a n şöyle riv ay et ed ild i .5 4 M uham m ed oğlu Kasım ve Zübeyr oğlu Urve şöyle derlerdi: Dört k a n sı olan b ir adam zevcelerinden birini boşasa, istediği takdirde evlenebilir. O nun iddetinin bitm esini beklem esi gerekm ez ,
IM A M M A L İK / M U V A T l'A
٠ ﻧﺚ
اذ ا ﻟﻨﺎﺑﻢ ﺑﻦ
ﻟﻤﻨﻲ ؛
و ﺣﺪﻟﻨﻰ ﻏﺬ٠ ٥٥
ﻏﺬ ر ﺑﻴﻌﺔ ﺑﻦ ا ﺑﻰ ﻏﺬ ا٠ ﻧﺎﺑﻠﻢ
. ﻳ ﻢ ﺗﺪم ا ﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﺑﺬﺑﻚ٠ ا ﺋﺘﻴﺎ ا ﻟﺰﻳﺬ 'ﺑﻦ ﻏﺬ ا ﻟ ﻈ ﻚ، ﻧﻢ
ﺗﻴﻢ أن ا ﻟﻨﻢ؛ ئ
ور زة ن ا
ﻟﻤﺤﺎ ﺗﻰ ﺗﺠﺎﻟﺲ ﺛﻨﻰ
:ﻓﺎل
ﻧﺚ
.
55. Kasım b. M uhammed ile Urve b. Zübeyr yukardaki fetvayı, M edine'ye g e ld i^ sene Abdülm elik oğlu Velid h ak k ın d a verm işlerdi. Şu k a d a r v ar ki, M uham m ed oğlu Kasım : «Velid karesini m u h telif m eclislerde boşadı» dedi. : ﻟﻨﻴﺐ ؛ أﻧﺔ ﻓﺎل
ﺑﻴﺐ ﺋﻦ ا
ﻏﺬ، ﺑﻴﺐ
ﻏﺬ، و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺖ؛
ﺑﺶ ﺑﻦ
زا ﻟﺘﻲ٠ زا ﻟﻠ ال ت
،ا ﻟﺌﻜﺎ خ
-٠٦
:ﻧآلث ﻟﺾ ﻓﻴﻬﻦ ﻟﻌﺐ
-Said b. M üse^^eb der ki: ü ç şeyle o n a n m a z , şak a yapıl .56 maz: N ikâh, talak ve kâle âzad etm ek. (B unlarda çok eiddi olmak gerekir 49.(٠
٧
• إ_خ ﺑﺖ١ ■■ ﻏﺬ راﺗﻊ ﺛﻦ ﺧﺪﺑﻤﺄ_؛، ﻏﺬ اﺑﻦ ﺷﻬﺎب٠ “ و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﺊ؛٥٧
ﺷﺚ
ﻓﺂﺛﺰ ا ﻟﻨﺎﺑﻪ ﻟﺰ ﻏﺎذ
.
ﻋﺄﺛﺬﺋﺔ
.
،
ﻧﺤﺰ ^ زا ﺟﺔا., ﺧﺘﻰ إذا ﻛﺎذ ﺟﻢ
وﻧﺰ
ﻓﻜﺎﻧﺖ ﺟﻨﺬئ ﺣﺘﻰ ﻛﺒﺮ ت
• .
ﺗﻢ ﻟﻤﻬﻠﻬﺎ
ﺗﻤﺰ ﻏﺎذ ﻧﺂﺛﺰ آ؛ ﻧﺎﺑﺔ. ﺗﻢ زا ﺟﻨﻤﺄ
ﻏﻠﻰ ﻧﺎ ﻧﺰﺋﺊ ﻣﺊ ﻧﺮ
'ﻧﺘﺰؤخ ﻏﺘﻲ
.
ذﺑﻚ
،
ﺳﺖ ا ﻧﺜﺰ ز ت
ﻏﺎ' ﻧﺌﺘﻲ ﻏﻠﻰ
ﺋﺰ؛ . 'اال
ﻓﺈ ذ
.
.
■زاﺟﺬم
ﻧﺒﺬ ة
ﻃﻠﻠﻤﺎ
ذ
ﻃﻨﺔ اال ﺛﻤﻨﺎ رئ
ﻧﺎﺛﺬﺋﺔ ا ﻟﻠ آل ق
ا4 ة1 ا ﺛﺬﺋﺖ ا ث ؛ ق < ك1ة
إ ﻟﻤﺎ ﺑﻐﻴﺖ زاﺟﺬئ
أم ﻏﻠﻰ
.
: ﻓﻚ
• االﻣﺰة
.
ﺛﻨﻲ
ﻧﺎ
؛
٠ ﺛﻨﺖ ذا ر؛ ﻧﻢ
.
اﺑﻦ ،
ﻏﺼﺎ
ﻧﺂﻓﺰ ا ﻟﺜﺎﺗﺔ
ﻓﻨﺎ ل ز؛ ﻧﻢ
.
ا ﻟﻠ آل ق <؛.٩٢١
ﻏﻠﻰ0زاﺗﻊ ﻏﻲ إ ﻟﻤﺎ ﺟﻴﻦ ﻓﺰت ﺀﻧﺬ
5?. Hadîc oğlu Râfi anlatıyor: E n sard an (M edine’li) M esleme oğlu M uham m ed!in kızıyla evlendim. Yaşlam nea üzerine genç bir kızla evlendim. Genç k an m a daha fazla ânem veriyordum, ilk ka اأاااa ^ l m a k istedi, onu bir talak ile boşadım. Iddeti bitm ek üzereyken onunla te k ra r birleştim . Sonra yine genç k a n m a yakınlık gâsterinee te k ra r a ^ l m a k istedi, onu bir talak daha boşadım. îddeti bitm eden onunla tekrai* birleştim . D aha sonra genç k a n m a yakınlık ve iltifatım devam edince yine boşanm ak istedi. B unun üzerine ona: ( ) وهEbu Davud, T alak, 13/9; T üm izi, T alâk, 11/9 ؛îbn Mace, T alâk, 10/13.
2H / N İK Â H K IT A M
59
٠،— Ne diyorsun? îyi düşün. Bir talak kaldı. (Seni tek rar bdşar-
sam bir d ah a birleşem eyiz.) Genç hanım dan d ah a az iltifat göre rek yaşam aya razıysan evliliğimiz devam etsin. B una razı olmaz san bir d aha birleşm em ek üzere seni üçüncü kez boşayacağım» dedim. O da: «— Ben bu hale razıyım, evliliğimiz devam etsin» dedi, ben de onu b ir d aha bırakm adım . Bu hale razı olduğunu söyleyince ben de b u n d a b ir vebal görm edim .50
(50) Şeybanî, 586.
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﻄ ال ق- ٢١ 2و
TALAK (BOŞAMA/BOŞANMA) KİTABI
63 .٠
TALAKI B A İ ^ E BOŞAMA1
ﻃﻠﻤﻨﺄ
إ ﺛﻰ
: ﻟﺴﺪ اش ﺛﻦ ﻏﺘﺎسJÜ اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ أن ر ﺟ أل
ﻧﺴﺢ
. ﻣﻨﻚ ﻛ أل ث
ﻃﻠﻨﺘﺄ
: ى.ﻟﺔ ؛ﺑﻦ ﺀﺗﺎ
ﻧﺎﻟﻚ؛
ﺣﻴﻰ ﻋﻦ
ﺗﺰ ى ﻏﻠﺊ؟1ﻧﻨﺎ ذ
.ﻣﺤﺪآنﻫﻢ
.ﻧﺸﻪ م
-
١
،JU ا*ﺗﺰأﻳﻰ
ز ﺗﻨﺘﻮ ن ا ﺋﺨﺬ ت ﺑﻤﺎ آﺑﺎ ب اش ﻧﺰ ؤا.
1. M alik, şu n ları rivayet etti: B ir kişi A bdullah b. Abbas'a: «Ben k a n m ı yüz talak ile boşadım. H akkım daki görüşün nedir?» deyince îb n Ahhas ona: (1) T alak, lugatta, bağı kaldırm a ve serbest bırakm a anlam ındadır. Şer’an: özel lafızla gelecekte ya da boşadığı anda nikâh bağım ortadan kaldırm aya talak denir. Boşam a üç şekilde olur: 1 - En uygun boşama, 2- Uygun boşama, 3- Bid’atboşam a. En uygun boşam a: K oeanın, k arısı tem izken ona y ak laşm ay a rak b ir defa boşam asından ib a re ttir ki, k arısı bu boşam adan sonra iddet bekler, iddeti bitince a rtık kesin olarak boş olur. Geride iki talak d a h a kalır. T araflar iste rle rse yeni b ir n ik âh la ve yeni m ehirle evlenebilirler. Uygun boşam a ise, kocanın, karısıyla birleşm e yapm adan h e r tem izlik halinde bir defa olmak üzere üç tem izlik halinde üç talak la boşam asıdır. Buna s ؟n n e t üzere olan yani Resûl-i Ekrem 'in tavsiye ettiği şekilde boşam a da de١١١٢. B idat talak , kocanın, k arısın ı bir sözle üç y a da iki ta la k ile boşam ası veya kadının temiz halinde talak -1 bain ile boşaması ya da ha^ız halinde boşamasidir. Bu ta rz boşam ak bid’a t ve g ü n ah tır. Bir b aşk a yönden ta la k ikiye ayrılır: 1 - S arih ibare ile boşam ak. 2- Kinaye olarak ta la k ta k u llan ılan lafızla boşam a. S arih ibareyle verilen talak; boşam ada kullanıldığı için boşam aya ni^yet etmeye gerek yoktur. Bir vasıfla m ukayyed olmadıkça ric’î talak m eydana gelir. K inaye lafızlarla boşam a, ta la k a niyyet etm ekle veya d u ru m u n delâletiyle olur. Genel olarak bu şekilde verilen talak , ta la k -1 b ain d ir, y ani yeni bir nikâhı gerektirir. T alak ihtiyaç halinde m übah olm akla birlikte, Allah'ın en çok buğzettiği b ir hadisedir. R esülullah «ft^übahlar içerisinde A llah'ın en s e ^ e d i ğ i m übah, boşamadır» buyurm uştur. Y ukardaki izahlar, boşam aya k a r a r v erildikten sonra yapılacak h arek etin safh aların ı açık lam ak tad ır. Yoksa boşam ak aslında sevilmeyen b ir olay o l d u ^ için ^ iz e l tarafı yoktur.
İM A M M A L IK / M UVA’r i'A
64
٠٠— Kadın senden üç talak de boş oldu. (Geri kalan) doksanye آلtalak la da A llah'ın âyetlerini alaya alm ış oldun» dedi. 2 إ ﺗﻰ
:ل
ﻧﺎ
.ﺗﻦﻣ ﺸ ﻨ ﻮب
ﻣﺤﺪﻓﻴﺈﺗﻴﺊ ﻟﻴﻦ
ز ﻧﺪ
اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ أد زﺟال ﺟﺎﺀ إ ﻟﻰ ﻏﺒﺐ اش
ﻧﺘﻪ
ﻳ ﺪ ﻫ ﺬ ؟ أ ال ؛ •ﻟﺔ
:ب
ﻗﻴﻦ ا*ئ ﺛﻮ
ﻧ ﺪ ﻃﻠﻖ ﻛﻨﺎ أﻧﺰت اﻓﻦ ﻗﺢ ﺑﺠﺪ اﻓﻦ
و ى. آلت ﺑﻴﺎ ﻏﺪ أ ﺷﻢ زﺛﺨﻈﺔ ﻃ ﺔ إ
. ﺗﻠﺒﻤﺖ
•ﻣﺬﺛﻮا
. ﺑﻪ
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺪ
ﻧﺎﻟﻚ؛
ﻫﺖ ! ﻧﺮأ ﺗﻲ ﺛﻨﺎ؛ ى
:ﻣﺤﻨﻮب
ﺷﺚ
ﻟﺒﻤﺔ
-٢
ﻧﻤﺎل اﺗﻞ
ﺟﺚ
،
. ﻣﻨﻰ
ﺑﺎﻧﺖ
ﺷﻪ ي
ﻏﻠﻰ
2. îm am M alik'ten rivayet olundu: B ir adam A bdullah b.* " M es’ud'a gelerek: «— K arım ı sekiz talak boşadım» deyince îbn M es’ud: «— S ana nasıl fetva verildi?» diye sordu . هda: «— K arın üç ta la k la boş olm uş denildi» diye cevap verdi, ib n M es’ud devam la şöyle dedi: «— Doğru söylemişler, kim Allah'ın em rine uygun olarak boşarsa A llah (bu boşam anın hükm ünü) açıklam ıştır. B ir kim se de kendi aleyhine gevezelik yaparsa, bu hatası kendine aittir. Kendi aleyhinize m uğalata yapıp da bizi uğraştırm ayın. H üküm , onlan n d e d i^ ğ b id ir. (K arın senden üç talak ile boştur)». أ د ﻏﻤﺮ ﺑﻦ ﺗﺬ
ص أ'ﺑﺎد
ﺑﺰ* ﺑﻦ• ﺧﺰم؛ :ﻟﺔ
ﻇﻖ
ﻏﺪ أ ﺑﻰ :ﺑﻢ
،
ﻋﻴﺐ- ﻳﺨﻴﻰ ﻳﻦ
ﻓﻴﻦ أﺗﻮ
ﻧﻪ؟
ﻏﺪ
ﻳﻨﻮل ا ﺷﺪ
،
ﻧﺎﺑﻚ
U
و ﺣﺪ' ﺋﻨﻰ ﻏﺪ
٠ ﻣﺤﻖ
:ﻧﺔ
ﻓﻴﻦ
-٣
ﺹﺀﺡ ﺟﺪ
ﺧﺎ ن ﺗﺠﻌﻠﻬﺎ زا ﻣﺬة ﻧﺪ ﻓﻴﻦ ﻣﺤال. ﻧﺰ
أ ﻳﺖ ﻣﺤﻖ ﺑﺘﻲ
U
٠ﺀ أك ﺣﻖ
ﻟﺰ ص ا
:آي
.
ق)ل ﻏﻢ ﺗﺪ ﺟﺐ ﻧﻤﺢ ز ﻧﻰ ا ﻟﻨﺎﺑﻪ ا ﺷﺘﺰ ى.
3 مEbû Bekir b. Hazm şöyle demiştir: Ömer b. Abdülaziz bana: «Elbette (kesinlikle) sözü (Talak -1 bain) hakkında âlim ler ne h ü k ü m veriyor?» diye sorunca, ben ona şöyle cevap verdim: «Ebân b. O sm an e lb e tte ^ bir tala k sayıyor.» B unun üzerine O m er b. Abdülaziz: (2) Çünki İslâm'da kocanın karısını en fazla üç talakla boşama yetkisi vardır. Bunun üstünde süylenen sâzlerin bir değeri yoktur.
6ه
29 / TAl*AK K tT A lU
«Şayet ta la k (Boşam a hakkı) bin tan e olsa, elbette kelim esi hepsini içine alır. E lbette sözünü kullanan, son sözü söylemiş o l u r . (Yani k arısı üç ta la k ile boş olur).» dedi،-
ﻳﻨﻲ ﻓﻰ ا ﻟﻨﻰ
أن ﻣﺮﻧﺎن ﺗﻦ ا ﻟﻢ ﻛﺎ ن
ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻤﺎ ب ؛٠ ﺣﺪﺗﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ
و
ص ﺛ آل ذ ﺗﻄﻠﺚ تم،£(\ ﺗﻔﻖ را ﺗﺔ. ﺗﺠﺬ إ ﻟﺊ ﻧﻰ ذ ﺑﻠﺜﺂ
ز ﻣﺬا أ ﺧﻤﺈ ﻧﺎ: ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ.
4. îb n Ş ihab’d an rivayet edildi: M ervan b. H akem , E lb ette kaydıyla karısını boşayanın karısının üç talak boş olduğuna h ü k m ederdi. İm am M alik der ki: ü ç talak hakkında duyduklarım ın en uy ٠ tfunu budur. 3
(3) Hanefi mezhebine göre, bu sözle şayet üç talak a niyet etmemişse bain talak vaki olur. Şafiî m ezhebine göre ric l talak vaki olur. MUVATTA, C.m, F.5
66
2. ERKEĞİN, (BOŞA^^A NİYE^İYEE) KARISINA SE R B E ST SİN , K URTULDUN GİBİ SÖZLERİ
أﻧﺄ
^١ ^؛١ ﻏﻦ ﻧﺎﻳﻠﺜﻲ ؛ اﻧﺔ ﻳ ﻨﻨﺔ اﻧﺔ ﻛﺘﺐ إ ﻟﻰ ﺋﻨﺰ ﺑﻦ ا ﻟﻨﻠﻤﺎﺑﻲ ﺑﻰ
ﻏﺰ ن ا ﻟﻨﻠﻤﺎﺑﻲ إ ﻟﻰ ﻏﺎﺑﺐ ؛ت أن ﺗﻨﺊ ﻓﻨﺎ ل. ﻓﻠﺰ ﻏﻲ
ض
ﺑﺮ ب
•
م ث
ﻣﻜﻨﺐ
إذ ﻟﻨﻴﺔ ا ﻟﺰ ظ٠ ﺑﺎﻟﻴﻢ
أ ﻧﺲ: ﻗﺶ' ﻟﺔ ﻏﻨﻦ ﺿﻠﺘﻨﻲ ض
ﻟﺐ
ﻧﺰ ﻧﺎ أز ﻧﺖ
:ﻟﻨﻠﺐ
■ ﻃﻠﻲ ﻏﻠﻰ
.ﻧﺎﺟﻲ
ﻗﻔﻮﻧﺂ
ﻓﻴﻴﻨﻨﺎ ﻏﻨﺰ
. أد ت أن‘ أ ﺧﻒ ﻏﻠ ال
: اﻟﺖ؛ت
ةذاد ﻟﺔ
ﻗﺎ ل ﻏﻨﻦ ﻧﻦ ا
دج ؟
*ﺀﺗﺪﻧﻰ ﻗﻤﺶ
ﻫﻰ
ﻇﻚ ﻏﻨﻰ
W:
ﻓﺎل
:إل ﻧﺰ ي
•ز ا ﻟﻨﺆﺑﻢ
ﻗﺶ
أ ﻧﺖ ؟
.ﻣﻨﺬﺛ ال
٥ رﺟال
ﺛﺰﻳﻰ
ﺑﻨﺊ
‘ﻧﻦ:ﻏﻲ
ط أز ﻧﺖ د ﺑﻚ
. اﻟﺒﺮاق٠ أز ﻧﺖ > ﺑﺬﺑﻠﻒ
“
، ﻣﺤﻲ
ا ﻟﻨﻜﺎ ن ﻧﺎ.
5. im am M alik’e şöyle riv ay et olundu: Ira k 'ta n , Ö m er b. H attab 'a bir adam ın k arısın a (boşama kasdiyle) «İpin boynunda» dediğini yazdılar. B unun üzerine Ö m er b. H atta b da (Irak'taki) valisine: G na hac m evsim inde benim le M ekke'de görüşm esini söyle diye yazdı. Hz. Omer, B eytullahı ta v a f ederken adı geçen adam , Hz. Ö m er'le karşılaşıp, selâm verince, Hz. Ömer: «— Kimsin?» diye sordu, o da cevaben: « - Y a n ın a gelm esini em rettiğin kişi^dm», defince Hz. Ömer: «— Şu K âbe'nin Rabbı h ak k ı için sa n a sorayorum , k a rın a «İpin boynunda» derken niyetin neydi?» «— B u rad an b aşk a b ir ye^de b an a yem in verseydin g e rç e ^ söylemezdim. «— Bu sözüm le k a n m ı boşam adı kasdettim » deyince Hz. Ömer: «— H üküm , is te d i^ n gibi olm uştur, (yani k a rın senden boştur)» dedi.
67
2 H / T A 1 A K K İT A B I
ﻳﻨﻮ ن
،و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺰ ﻣﺎﻟﻚ؛ أﻧﺔ ﻗﻠﻨﺔ أز ﻏﺊ *ﺑﺰ أﺑﻰ ﻃﺎﻟﺐ ﻛﺎف ﻗﻨﻮت
ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ
ﻣﺤﻬﺎ ﺛالث ﺗﻌﻠﻴﻨﺎ ت ا:ا ﺋﺖ ﻏﻠﺊ ﺧﺰﻟﻢ ﺑﺚ ﺧﻰ زﻟﻠﻦ
ذؤﻟﻠﺬ أ ﺧﻤﻦ ﻧﺎ
-٦ الﺗﺮاب؛ : .
: ﻧﺎﻟﻚ. JÛ
6. İm am M alik'e şöyle rivayet olundu: Ali b. E bî Talib, karısın a «sen b an a haram sın» diyen b ir kişi hakkında: «— K arısı üç ta la k la boştur»* diye fetva verirdi. İm am M alik der ki: ü ç talak konusunda işittiğim in en uygu٢!،، budur. أف ﻏﺪ اف ن ﻏﻨﺰ ﻛﺎن' ﻗﻨﻮت ﻧﻰ أﻟﺨﻠﺐi ﻧﺎ م
ﻏﻦ، و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺐ
ﻧﺎ4 ﺟﺬة ب-ﻛﺮ ؤإ
.
.
o
ü
u
û
a
u
-٧
ﺛ ال ث١٠٠٢١.' ذ؛ ﻟﻨﺮﺗﺔ
7. Nafı'den rivayet edildi, Abdullah b. Ömer der ki: (Bir kimsen in k arısın ı boşam a niyetiyle): «Sen serbestsin veya ben senden kurtuldum » dem esi üç ta la k s a ^ lır. أز زﺟال ﻛﺎﻧﺖ
؛
ﻏﻦ ا ﻟﻨﺎﺑﻢ ﺑﻦ ﺛﻐﺘﺐ٠ ﻧﺒﻲ
٠ ﺟﺬئ-ﻧﻠﻴﻨﺄ زا
ﻏﺬ ﺑﻤﺶ ﺑﻦ٠ ر ﺣﺬ ض ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ى ص-ﻧﺰأى اث
^إ،ﻧﺄﺛﺔ • : ﻫﺎ1ث د الغ
-٨
.ﻣﺤﻨﺔ و ﻳﺪ ه ﺑﺬزم
8. M uham m ed'in oğlu K asım 'dan riv ay et edildi: B ir ailenin kızıyla adam ın biri evliydi. Adam, karısının ailesine «alın kızınızı n e yaparsanız yapın» dedi. B unun üzerine fakihler, o kadının bir ta la k ile boş olduğuna h ü k m ettiler.5 ؛ى ا ﻟﺰﺟﻞ ﻗﺜﻮﻟﺖ إلﻧﺮأﺗﺔ ؛ ﺑﺮﺋﺖ٠ﻗﻨﻮت .
ﻧﻠﻴﻨﺎ ت
ذ إ ﻳﺎ ﺛ أل: 'أن ﻧﺎ ث
ﺛﺈىل ﻧﺎ. ﺗالق
ب آﻣﺔ ب اﺛﻦ ﺛﻴﺎ " و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺰ ﻧﺎﻟﻚ ؛١ ﻧﺎ ت ﺑﻤﻨﺰﻟﺔ ا ﻟﻎ.ﺑﻰ وﺑﺮﺋﺖ ﺑﻚت ا ﺗﺎ ﺛ ال ث ﺗﻄﺎ
ﻧﻮ ان ;ر;ئ
ازاذ ؛ا ﻧﺐ .ﻳﺬﻧﻞ'أم ﺑﻴﺎ
١٠ ر ﻣﺢ'ال ﺑﻤﺶ اﻟﻦ!ث ي ﻓﺬ ذ ﻳﻞ
.
ض
؛أﺗﺖ: ﻓﻲل ا ﻟﺒﻞ ﻓﻮ إلﻧﺰاﺗﺐ، ﻓﺎل' ﻧﺎﺑﻠﺬ ؛ل اﻟﺘﻲ ﻓﻲ
ﺑﻠﻨﺎ؛ إﻟﺘﻲ ﻓﻦ ذ ﻧﺐ ﺑﻨﺎ •؛ذ ﻧﺒﻢ
ﻗﻨﻲ ﻓﻲ
د ص. ﻧﺲ؛ ا ﻓﺔ ﻧﺮ ﻓﻒ
.)Hanefi m ezhebine g ^ e , bain ta la k vaki olur )4 Şeybanî600 )5 (.,
68
IM A M M A L IK
ﻣﺤﺎ ذ ﺑﻤﺎ
٠ ;ذ ﺗﻞ ﺑﻤﺎ
/
وا ﻓﻲ إل. ﻣﺤﺎ ت
M U V A T I’A
زا إال ﻓ ال ذ:
ﺑﻤﺎ ذ ال
زذ ﻣﺤﺎ وال
ذﺳﻴﻨﻤﺎ اﻟﻮاﺣﺪة. زﻣﺬا أ ﺻﻦ ﻧﺎ ﻧﺼﻌﺖ ؛ ى ذ ﻟﻚ
:
ﻧﺎﺑﺬ
ﻧﺎ ل
.
و. îb n Şihab, K arısına: «Sen benden, ben de senden ku rtu l-
dum» diyen b ir adam hakkında, der ki: «o kadın üç talak ile beştur. Tıpkı elbette ile beş elan kadın giîm am Malik der ki: B ir adam , «Sen serbestsin» veya «sen ku rtuldun» ya da «sen kesin olarak boşsun» derse, bu üç talak sayılır. (N ikâhtan sonra) karısına yaklaşm adan yu ka rd a ki sözleri söyle ٠ yen kim se hakkında, bir veya üç talaktan hangisine niyyetlendi ise ٠ kadar talak vaki olur. A dam «bir tane kasdettim» derse yem in ettirilir, ٠ şahıs, karısına taliplilerden biri olur. Zira kocasıyla tem aşta bulunm uş bir kadını, kocasından ancak üç talak kesin olaayırır. Böylece kadın kocasından ku rtu lu r ve serbest olur. Kocasıyla temas etm em iş bir kadın hakkında bu işi bir talak görür. îm am M alik d er ki: B u konuda işittiğ im in en uygunu Ş ih a b ’ın sözüdür.
3. B O ŞA M A Y E T K İS İN İ K A D IN A Y E R M E K S U R E T İ M E B O ŞA N M A
:
ذال
ﻓﺎ ل
ﻏﺪ ا ق ﺛﻦ ﺀ ذ ر ؟
ﻓﻤﺎذا ﻧﺮ ى
ﺛ ال ل ا*ﺑﺬ
.
،
ﺷﻔﺎ
ﻳﺪ ا ﻟﺰﺣﺾ
ﻳﺔ أذ ز ﺟ أل
ﺑﺎﺀ إ ﻟﻰ
أﻧﺔ
؛
ﻳﻤﻴﻰ ﻏﺬ
ﻧﺎﺑﻠﻢ
٠ ﺟﻨﻠﺚ أ ﻧﺮ ا ﺗﺰ ر ﻓﻲ ﻗﺪﺧﺎ
ﻫﺘﺖ ﺷﻞ ﻓﺎ أﺑﺎ
ال
: ﻗﺎ ل ا ﻟﺰﺟﻞ
.
ﻓﺎﻟﺘﺄ
ﻟﻨﻰ
ذ
- ١٠
إ ﺗﻰ٠ ﺧﻦ.ﻳﺪ م
أزات: ن ﻏﻨﺰ٠١٤١ ﺟﺬ
ﻛﻨﺎ ه
ج ي
ﺗﺬ
؟
ﻛﺎﻧﺬ د
:
ﻏﻨﺰ.
10. im am M alik'e şöyle rivayet edildi: B ir adam , A bdullah b. Ömer'e gelerek: *— Ya Eba A bdurrahm an, boşama yetkisini k an m a v e r^ m . o da kendisini boşadı. Bu konuda görüşün nedir?» dedi. Abdullah b. Ömer: «— Görüşüm karının dediği gibi (yani boştur)» deyince, adam: «— Yapma, ya E ba A bdurrahm an» dedi. Ibn Ömer: «— Ben mi yapıyorum? O nu sen yaptın», karşılığını verdi. إذا ﻧﻠﻠﺌﺄ ا ﻟﺰﺟﻞ: ﺋﻨﺰ ﻛﺎ ن ﻧﻘﻮل
ﺿﻤﻤﺬ
'وا ﺣﺪ ة
ﻳﺬ اش ﺛﻦ
أرد إال ‘ زﻗﺌﻮل إل :
ﻗﺎ
ﻧﻜﺮ
أن٠ﻏﺬﻧﺎﻏﺤﻨﻰ :
، و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺌﻲ- ١١
ﺑﻪ إال أذ . ﺷﺄ
ﻛﺎﻧﺖ ﻓﻲ ﻋﺪﺗﻬﺎ
ﻓﺎﺗﻨﺎﺀ' ﻧﺎ
. اﻧﺮأﻧﺔ أ ﻧﺰﻓﺎ
ﻧﺎ، ز ﻳﻜﻮ ذ أ ﻧﻠﻤﻠﺬ ﺑﻬﺎ٠ ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻠﺜﺄ.
1 ل. Nafi’den: Abdullah b. Ö m er şöyle derdi: «Koca, k a n sın a boşama yetkisini verirse hüküm , k an m n verdiği hüküm dür» (yani kendisini boşarsa boş olur, boşamaz ise boş olmaz). Yalnız (koca k an sın a) m ani olur. «Ben yalnız bir talakla boşama yetkisini verme^d kasdettim.» derse, yemin eder, (ric’î talak vaki olur), iddeti içerisinde karısına döner.
70
4. B O ŞA M A Y E T K İSİN İ K A D IN A V E R M E K L E B İR TA LAK H A K K IN I K U LL A N M A
١٢
-
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ؛ ﻧﻲ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠ﻏﺬ
ﻓﺎﺑﻦ؛ ﺑﻦ ز ﻳﺪ ﺑﻦ ؛
اﻧﺔ اﺧﻴﺰئ اﻧﺔ ﻛﺎﺗﺂ
ؤﺗﻲ'ئ ت د ﺗﻨﻨﺎ ن ' JÜÎ .ﻟﻪ زﻳﺖU : زﻳﺖ ؛
ﻧﺎ
ﺧﻨﻠﻠﺢ ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻠﻦ؟
ﺳﻠﻴﻨﺎ oﺑﻦ ر م ﺑﻦ ﺛﺎﺑﺖ ٠ﻏﻦ ﺣﺎر ﺟﺔ
ﻧﻌﻴﺪ ﻧﻢ
ﺛﺎﺑﺖ؛ ﺟﺎﺑﻨﺎ ﻣﻨﺬ ز ﻧﺪ ﺑﻦ . : JÛÎ
ﺷﺬ؟
ﻗﺎ ل :ا ﻟﺜﺬ ز .
ﻓﺎﺗﺎئ ﻧﺨﺘﺖ ﺑﺬ ابﺀ_ ،ﻏﺒﻴﻲ
ﻧﺊ ا ﻧﺰ! ﺗﻰ أﻧﺮ،ﺗﺎ ﺳﺎ ر ﺛﻰ.
ﻗﺎ ل زﻳﺖ:
از ﺛﺠﻨﻴﺎ إ ذ
ﺑﺜﺖ ٠
ﻗﺶ ﻟﺔ م
ﻓﺈﻧﻨﺎ
.زا"دذة .وأﺑﺖ أ ﻣ ﻦ ر4ا
12. Zeyd b. Sâbit'in oğlu H ârice şöyle riv ay et etti: o , babası Zeyd b. Sâbit'in yanında otururken, Zeyd'e, E bû A tîk'in oğlu Mu geleli. Zeyd ona:ﺳﻪ 1م h a ^ e d iki gözü yaşlı «— Bu ne bal?» diye sorunca: o da: «-— Boşama yetkisini k a n m a verdim, ٥ da benden aynldı» dedi. Zeyd ona: «— Seni böyle davranm aya ne zorladı?» diye sordu. Adam: «— Kader» cevabını verdi. Zeyd: «— İstersen k a n n a dön. o , yalnız b ir ta la k ile boş olm uştur. Senin ona dönmek hakkm dır» dedi.6 - ١٢و ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﺟﻠﺐ ٠ﻏﺬ ﻏﺒﺪ ا ﻟﻨﻨﻲ ﺑﻦ ا ﻟﺒﺠﻢ ٠ﻏﺬ أﺑﻴﻪ ﺷﺢ اﻧﺰ!ﻧﺔ أ ﻧﺰ ٠ Uﻗﺎ'
ﻟﺚ :
أ ﻧﺖ
ﻧﺊ .
.
ا ﻟﺨﺒﺰ ٠ﺛﻤﺄ ﻓﺎﻟﻦ ؛ اﻧﻒ اﻟﻠ آل ت .ﻗﺎﻟﺖ؛
ﻧﻢم
ئ:
ﻳﻠﺐ ا ﻟﺠﺰ .
أ ﻧﺖ
؛
ائ رﺟال ﻣﺊ ﺗﺠﻒ
اﻟﺶ؛ت .
ﻗﺶ
:
ﺑﻤﻚ
ﻧﺎﺗﻀﺎ إﻟﻰ ﻣﺮوان ﺑﻦ ا ﻟﺤﻜﻢ•
ﻧﺎﺷﻚ ﻧﺎ ﻧﻤﺤﺎ إال زاﺣﺬذ ٠وزآﺧﺎ إ ﻳﻪ ٠ ﻧﺎ د ذ ﻟﻠﻦ
ﻓﺎز ث ا ﻟﺰ
ﻣﺎﺑﻠﺬ ،
ض:
ﻓﻜﺎ ن ا ﻟﺜﺎﻧﻢ
ﻗﺒﺔ ث ا
ﻟﺜﻨﺎﺀ' .
زﻗﺰائ أ ﺧﻨﻰ' ﻧﺎ ﻧﺦ ﻓﻰ
.
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
؛
ز ث أ ﺧﺰ ﻧﺎ
ﺗﺬ م ذ ﻟﻠﻦ
.ز ك إم'ﻟﻰ .
)Şeybanî 567 )6.,
29 / TALAK K lT A B l
71
13. A bdurrahm an b. Kasım babasından rivayet etti: S ak îf k a bilesinden bir adam ın boşam a yetkisini karısına verm esi üzerine k an sı, ona:
٠،—Sen talak sın (boşsun)» dedi ve adam sustu. Sonra tekrar: «— Sen talaksın» dedi. Kocası: «— Ağzında ta ş (söyleyeceğin bir olay) mı var?», dedi. K adın tekrar: «— Sen talaksın» deyince, kocası (tekrar): «— Ağzında taş mı var?» dedi. B unun üzerine davalarım gör mesi için M ervan b. H akem 'e gittiler. M ervan adam a, k arısın a yalm z b ir talak la boşam a yetkisi verdiği hakkında, yemin ettirdi ve karısın ı ona verdi. A bdurrahm an der ki: «Bu hüküm (babam ) K asım ın hoşuna giderdi» ve bu konuda işittik lerin in en uygunu olduğu görüşündeydi. îm am M âlik der ki: «Bu konuda işittiklerim in en uygunu ve en hoşum a gideni budur.
72
5. K A D IN A B O ŞA M A Y E T K İS İN İ V E R M E K , B O Ş O L M A SIN I G E R E K T İR M E Z
' ﻏﺬ ﻏﺎﺑﻨﺔ أم، ﻏﺬ أ ﻳﻪ، ﻏﺬ ﻏﺬ ا ﻟﺰ ض ن ا ﻟﺒﺠﻢ، ﺣﺪﺛﻨﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻲ
-١٤
ﻧﺰﻳﻦ ﺑﻨﺖ أﺑﻰ أب• ﻧﺰوﺟﻮة• ﻧﺰ٠م ﺣﻴﺖ ﻏﻠﻰ ي ا ﻟﺒﻢ<؛ ﺑﻦ أﺑﻰ اﻫﻤﺖﺀى ؛ ص ﻓﺎ ز ﻧﻚ ﻏﺎ ؛ذ زﻟﻰ .ﻏﺎ' ذ Vﻧﺆ ت ؛ U: وذا*ﻟﻮا، ﻏﺮ ﻏﺐ ا ﻟﻨﺬ ن،؛م ﻏﻴﺪ ﻓﻠﺰ ﻧﻜﻦ ذ ﺑﻚ
.ﺧﺘﺎزت زوﺟﻬﺎ- ﻧﺎ. ﻧﺠﻌﻞ أﻧﺮ ﺛﺰﻳﺔ ﺑﻨﺪﻧﺎ. ﻧﺰﻛﺰت ذ ﺑﻠﻦ ﻟﺔ. ﺑﻤﺪ ا ﻟﺰﻧﻦ .
ﻃالق
-Hz. Aişe der ki; «Ebü Bekir'in oğlu (kardeşim ) A bdurrah .14 m an'a Ebû Umeyye kızı Kureybe'^ri (ailesinden) istedim . O nlar da :verdiler- Sonra A bdurrahm an'a sitem ederek .Biz, O nun değil, Hz. A işe'nin h a tırı için verdik» dediler — « B unun üzerine Hz. Alşe A bdurrahm an'a (haber) göndererek du ٢٧١١١^ -bildirince A bdurrahm an da boşam a yetkisini (hanım ı) K u -reybe'ye verdi. Kureybe, kocasını tercih etti. Bu olay talak sayıl m adı . ﻏﺬ أﺑﻴﻪ ؛ أذ ﻏﺎﺑﺜﺔ زوج٠ ﻏﺬ ﻏﻴﺪ اﻟﺮﺧﺺ ﺑﻦ ا ﻟﻨﺎﺑﻢ٠ وﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻣﺎﻟﻚ
ﻏﺎ'ﺑﻢ ﻏﻜﺌﺬ
ض زﻏﺬ اﻟﺰ • ا ﻟﻨﻨﺬر ﺑﻦ از ﻳﺮ٠ ا ﻟﺰﺗﻤﻦ ز ﺑﻨﻲ ﻳﻤﻨﻊ ﻣﺬا ﺑﻪ ؟ ﻧﺒﺾ ﻳﻤﺎ ت ﻏﻨﺘﻪ ؟
ﻧﻨﺎل ﻏﺪ ا ﻟﺰﻧﻦ
ﺧﻨﺚ ﺑﻨﺖج،ﻧﺒﺞ
“١٥ ه
ا ﻟﻨﻲ
:ﻧﻠﻨﺎ ﻓﺪم ﻏﺪ ا ﻟﺰﺗﻤﻦ ﻧﺎل
.ﺑﺎﻟﺌﺎم
. ﻧﺈ ذ ذ ﺑﻚ ﻳﺪ ﺑﻤﺪ ا ﻟﺨﻤﻦ: ﻓﻘﺎل ا ﻟﻨﺬ ز. ﻏﺎ ط ا ﻟﻨﺬ ر ﺗﻦ ا ﻧﻘﺮ:
ﻧﺜﺰت ﺧﻨﻤﻨﺔ ﻋﻨﺬ اﻟﻨﻨﻠﻤﺮ• زﻟﺰ ﻧﻜﻦ ذﺑ ال ﻃالق. ﺛﻨﻴﻪ
ﻣﺤﻦ ألزذ أﻧﺰ_ا. U
15. K asım 'dan şöyle rivayet edildi; Hz. P eygam berin hanım ı Hz. Âişe, A b ^ r a h m a n —Şam 'da iken— kızı H afsa'yı Zubeyr'in oğlu M ünzir'le evlendirdi. A bdurrahm an (Şam 'dan) gelince: «— Ben olm adan bu yapılır mı?» dedi. Hz. Aişe (olayı) M ünzir'e anlatınca, Münzir:
73
29 / TAI jA K K İT A B I
٠٠ — Bu iş, A bdurrahm an’m elindedir. (Yani boşam a yetkisini ona verdim , He derse ٠ olur.)» dem esi üzerine:
A bdurrahm an (Aişe'ye hitaben): ٠٠ — Senin k a r a r l a ş t ı r d ı n işi bozma gücünü kendim de gür-
müyorum» dedi. Böylece H afsa, M ünzir'in y an ın d a kaldı ve bu olay ta la k sayılm adı.7
٠م
ﺛ ال ﺀن ا ر٠ أﻧﺔ ﺑﻠﻐﺔ أن ﻣﺬ اﻟﻠﻪ ﺗﻰ ﻗﻨﺰ زأﺑﺎ ﺗﺮﻧﺮم ٠ ﻟ ﻴﻖ ذ ﻟﻚ ﺑﻄال ق
إذا ﻧﻠﻚ
: ﻓﺎ ل
أﻣﺔ
؛
ﻟﻨﻴﺐ
: ﻣﺤﺎال
ﻧﺚ ؟
م ﺳﻌﻴﺪ ن ا
. ي ذﺑ ال ﺑﻄ ال ق . ﻧﺘﻲ
ﺋﺪ *ﻣﻦ ذ ﺑ ال
ﺗﻨﻲ ب )
م ﻧﺎﺑﻠﻢ
زال٠ ي ذ ﻟﻚ إا ﺑﻢ
ﺛﻨﻰ
• *ث
ﻧﻬﻤﺖ٠ ﻧﻜﺘﻲ
و ﺣﺪ
٠
١٦
٠ ; ﻃﻠﻨﺎﻧﺰا ﺋﺔ ا ﻧﺮﺧﺎ
ﻋﻦ ﺑﻤﻴﻰ ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ٠ م ﻧﺎﻟﻚ
ؤإل، ا ؛ ﺛﺮﻗﺎ٠٢ ؛، ﻧﺰ ه ا ﺗﺰ ظ .ﺑﻤﺒﻨﺎ
؛
و « ﺀﻧﻠﻨﻰ
إة1ﻤﺰﺋﺬ.أ«ﺗﺰﻓﺎﻠ اﻟﺮ_ﺟﻞ اﻧﺰأﺛﺔ ﻓ
ﻛﻚ إذ'ا
زم ﻟﻤﺎ ﻧﺎ ذا ﻧﺎ ؛ى
ﻓﻰ٠ ﺗﻴﻖ
ﺛﺊ
٠ ﻓﻠﻴﺲ ﺑﻨﺪﻧﺎ ص ذﺑ ال شﺀ
Abdullah b .16 . ﻟﻪ -ile * Ebû Hureyre'ye, boşam a yetkisini ka n s ın a veren, bu yetkiyi kullanm adan kocasına iade eden kadının .kocası h ak k ın d a fetva soruldu :H er ikisi de .Bu boşam a sayılmaz», dediler — « :Saïd b. M üseyyeb der k i B ir adam boşam a yetkisini karısına verir de karesi da ondan « ».ayrılm az ve onun yanında k alırsa bu, boşam a sayılm az -İm am Malik, boşama yetkisi kendisine verilen, bu yetkiyi ka :bul etm eyip sonra kocasından ay rılan k ad ın h a k k ın d a der k i -O nun elinde böyle bir yetki yoktur. B u yetki, ikisi bir mecliste bu « lunduğu siirece devam eder.«
(7) Şeybanî, 569.
74
İM A M M A L IK
/
MUVATTA
6. ÎLA' (K arısın a Y ak laşm am a Y em in i) 8
ﺀذ ﺀﻳﺄ أن ﻓﻰ
‘م ي
ﻧﻤﺖ االن'ﺑﻒ
• ﻃالى
وإن
، ﻏﺬ ﺟﻨﻐﺮ ؛ن ﺗﺨﺘﻢ٠ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺤﻴﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻲ ﻟﻢ ﺷﺈ ﻏﻲ
، ا ﻧﺮ ي
إذا آﻟﻰ ا ﻟﻨﺠﻞ ﺑﻦ
ﺑﻤﺶ• زإﻧﺎ أى ضﺀ٧١ ﺛﺈﺋﺎ
: ﺑﻨﻮن
-١٧
اﻧﺔ ﻛﺎ ن
ﺀﻧﺎﻟﺐ ؛
• ﺧﺘﻰ ﻳﻮ ف. • أال ﺛﻨﺐ
ز س ا أل ذزش'ﻧﺎ: ﺗﺶ ذا ﺑﻠﺖ. ? ل. Cafer, babası M uham med'den rivayet eder: Ali b. Ebi Talib
derdi ki: «Bir kişi k arısın a yaklaşm am aya yemin ettiğinde ta la k meyd an a gelmez. D ört ay geçince bakılır, ya karısını boşar ya da cinsî m ü n aseb et yapm akla yem inini bozar, (keffaret verir) k a rısın a yaklaşır, im am M alik der ki: Fetva bizce de böyledir.9 ﻏﻦ‘ ﻋﻨﺪ اش ﺑﻦ ﻏﻨﺰ ؛ اﻧﺔ ﻛﺎ ن ﻗﺜﻮﻟﺖت أ ﻟﻴﻨﺎ ر ﺟﻞ، ﻏﺊﻧﺎﺀﻋﻢ، و ﺣﺬﺋﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﻟﻚ ﻓﺈ
أن ضﺀ' • زال، ﺛﻰﺛﻄﻨﺢ
.
ﺑﻢ
، ض األز ﺑﻤﺈ االﻧﺤﺮ
٠ . ﺛﻰ ﻗﻮ ف ﺛﻦ
ﺛﻢ
زأﺑﺎ
، ﻟﻨﻴﺐ
، ث ا ال ﻣﺤﺄ ا ال م
،
ﻧﻌﻴﺬ *ﺑﻦ
.
؛ ى ا ﻟﻌﺪ ة
ﻧﺎ ﻛﺎﻧﺖ
ﻓﺈﺋﺔ إذا٠ آ ﻟﻰ ﻣﻦ اﻧﺮأﺗﻪ
ﻧﺚ اآلز ﺑﻤﺈ آ ال م
ا*ﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب ؛ أرت إي إذا: ادم ﺋﻮﻟﻰ ﻣﻦ اﻧﺮأﺗﻪ ا
ﻏﻦ ﻏﻰ
-١٨
، ﻧﺎﺑﻲ
إذا
'ق . ﻃال
ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺊ
، ﻛﺎﻧﺎ ' ﻳﻨﻮالن، ادض
.•وﻟﺰوﺟﻬﺎ ﻏﻨﻴﺎ ا ﻟﺠﻨﺔ
ﺋﻠﺒﺔ
ﻏﻲ
و
ﺟﺪ ﻧﻬﻰ
(8) ilâ', ]ugatta yemin anlam ındadır. Fıkıh'da, karısıyla belirli bir m üddet cinsi m ünasebet yapm ayacağına dair ؟r ^ ğ i n yaptığı yemindir. ilâ’ yoluyla yemin, ya sarih ifadelerle olur; ya da kinâye ifadelerle olur. Sarih ifadelerin niyete ihtiyacı yoktur. Mesela e rk e ^ n ,k a rısın a «Sana yak* laşm am, seninle cima etmem, cünüplükten dolayı seninle yıkanm am » gibi ifadeleridir. Kinaye ifadeler ise, «Sana dokunmam, sana gelmem, seninle (bı'r odaya) girmem, seninle benim başımı hiç bir şey bir araya getirmez, seninle bir yatakta gecelemem, yatağ ına yaklaşm am vb.» ifadelerdir ki, bu ifadeler yem in kasdı ile yapıldığı takdirde ilâ olur. (9) Hanefî im am larına gâre, dört ay içerisinde yeminini bozarak karısına dönmezse, dört ayın bitmesiyle talak vaki olur.
» / TAIjAK K IT A Mه
75
A bdullah b. Ö m er şöyle derdi:؛18.N afı'den rivayet edildi «Bir kim se karısına yaklaşm am aya yem in edip de üzerinden dört ay geçinee bakılır: Ya kansım boşar, y ah u t ona dönerek yeminini bozar, keffaretini verir. D ört ay geçmeden ettiği yem in talak »sa^lm az. Ibn Şihab'dan rivayet edildi: Saîd b. Müseyyeb de Ebû Bekir b. A b d u rrah m an, k a rısın a yaklaşm am ay a yem in eden b ir adam h ak k ın d a şöyle dediler: «Dört ay geçinee kadın, ric’î talak ile boş olur. K adın iddet beklerken kocasının dönme hakkı vardır.»10 ١٩
و
-
ﺣﺘﺜﻨﻰ ﻋﺊ
ﻣﺘﻲ ا ﻧﻪ :ﻣﺤﺎ إذا ﻋﺪﺗﻤﺎ
ﻧﺎﻟﻚ
اﻧﺔ ﺑﻠﻨﺔ أن ﻧﺰ زان ﺗﻰ ا ﻟﻨﻜﻤﺮ ﻛﺎ ن
،
ﻓﺌﻴﺔ .وﻟﺔ ﻣﺤﺎ
ﻓﺖ ا الز ﻧﻨﺄ ا ال م ٠ﻧﺤﻰ
اد ﻳﺄ .ﻧﺎ ذاذ ﺗﻲ
.
ﻓﺎ ل ﻧﺎﻟﻠﺬ : JÜذ 1ﻟﻚ،
وﻏﻠﻰ ذ ﻟﻠﻦ ﻛﺎن زأئ اﺛﻦ ﻧﻬﺎ ب
ﻣﺤﺎ.
.
ﻓﻰ اﻟﺰ-ﻧﻞ ﻗﻮﻟﻲ ﻣﻦ ؛ﻧﺮأﺗﻢ ،ﻣﺤﻮف* ﻣﺤﻨﺘﻲ ﻣﻨﺬ ا ﺋﺘﻨﺎ ٠االزﺑﻨﺔ اال ﺛﻬﺮ٠
ﺛﻤﺄ ^٣ ٧اﻧﺰأﻧﺔ :أﻧﺔ إن ﺛﻤﺄ
ﺋﺠﺎ ﺣﺘﻰ
ﺑﻤﺎ ٠ﻓال ﻧﺒﻴﻞ ﻟﺔ إﻣﺤﻐﺎ•
ﺗﻨﻲ
،خ؛
إال ال ﻳﻜﻮن ﻟﺔ ﻋﺬر ٠ﻣﻦ ذزض ٠أز ﻧﻴﺎ .ﻋﺎن ﻧﺨﺖ
ازﺑﻤﻨﺎﻏﺔ اﺛﺎﺧﺎ ﻗﺎﺑﺖ
ﻧﺘﻨﻲ االز'ﺑﻨﻦ اال ث،ر ،ز ﺗﻒ أ ﻳﻨﺎ. ف اآلزﺑﻤﺈ ا آل ﺛﻢ
ﻋﺪة ﻟﺔ
ﻣﺤﺎ
ﺽ ﻧ ال ﻳﻰ
ﻧﺠﻨﻪ
زال
ﻧﻖ
ﺑﻤﺘﺤﺎ
ﻗﻨﻲ أز ﻳﻨﺄ ا ﺋﺘﻲ إل ل ال
،
ﻓ ال
.
ﻣﺈذأ
ﺛﺐ ﺧﺾ
ه ا ﻟﻠ آل ﻓﺄ ﺑﺎإلﻳ الﺀ ا ال م .إذا ﻫﻴﺎ ﻧﺄ
ﻟﻘﺎ
ﻳﻞ أن
ﻳﻤﺎ
.
ﻧآل
•
ﻣﺢ ﻧﺎﻟﻬﺎ إل ل ال زإﺛﺔ إن أ
ﻗﺼﻴﺒﻐﺎ ،
،
و إل
ﺑﻤﺄ
ذال<ك ٠ﻓﻰ ا ﻟﻦ -ﺑﻞ ؛وﻟﻲ ﻣﻦ اﻧﺰأب
.
ﻧﺎل
،
.
ﻓﻦ ال
ﻓﺈن‘ إل ضﺀ ذ ﻧﻞ آلال
زال ز ﺑﻤﻪ ﻟﺔ
■ أز ذإ أب ذالئ ص اﻟﻨﻦ؛ب
ﺑﻤﺎ ﺛﻢ ﻧﺰوﺟﻬﺎ ﺑﻤﻦ ذ ﻟﻚ* ﻗﺎﻣﺔ إن ﻟﻢ
،؛
ﻧﺰﺗﺤﺦ زال
ﺷﻨﺎ
ﻗﻨﻲ
م١
^^؛
إذا آ ﻟﻰ
ﺋﻨﺾ
ﻣﺤﻮفﺑﻢﺀ ﺗﻨﻲ
ا الز ﺑﻨﺔ اال ﺛﻨﺐ ٠
ﻣﺤﻨﺘﻲ ٠ﻗﻢ
ﺳﻤﺎت إل ال ﺛﺪ ف ٠زال ﺑﻤﻎ ﺀ م
ﺑﻤﺎ ٠ﻛﺎ ن أ ﺧﻞ
ﺑﻐﺎ •
زإن ﻧﻀﺖ
ﺑﻤﺎ إل ل ال
ﺑﻴﻞ ﻟﺖ إﻣﺤﻐﺎ • ز ﻫﺬا أ ﺧﻨﻦ ﻧﺎ ﻧﺠﺖ ض ذ ﺑﻚ ' ٠ ﻗﻮﻟﻲ ﻣﻦ اﻧﺰأﺗﺐ ٠ﺛﻢ
ﻧﺎﻟﻠﺬ ٠ﻟﻲ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻋﺪة ا ﻟﻠ ال ق
.
ﻓﺎل
ا ﻟﻌﺌأل ق إل ل االز ﺑﻨﺰ ا ال ﺛﻨﺮ
ﻏﻤﺎ
:
،
ﻧﻠﺒﻴﻨﺘﺎ ن•
ﺋﻨﻤﺤﺎ ٠
ﻓﻘﺾ ا ال ز ﺑﻂ ا ال م إل ل
إن ﻧﻮ رص ﻧﻠﻢ ﺛﻨﻲ * • زإن ﻧﻀﺖ
ﺣﻞ اإلﺑالﺀ ﺑﻄالﻧﻲ
•
ﻧﻨﺒﺬ أن ا ال ر ذ ا ال ﺛﻠﻲ ا ﻟﻨﻲ Şeybani)580 )10.,
ج
؛
ﻛﺎﻧﺖ
76
İM A M M A L IK
/
MUVATTA
٠ ﺑﺎﻧﺮأ ؛٠ ﻳﺆﻧﺌﺬ ﺑﻨﻢ أ ﻛﺜﺮ ص أم ﻣﻦ
ﻧﻜﺜﺎ
ﺣﺘﻰ
ﺧﻒ ﻏﻨﻰ
ة ال أد ى. ﺑ ﺬ ذ إل ق ﻧﻜﻦ ﻏﻠﻴﻪ
ﻧﺬ
ﺋﻢ
،
ﻧﻀﺖ و ﻟﺒﻨﺘﺎ ﻟﺔ
ﺧﻒ أن ال ﻧﻄﺄ ا ﻧﺰأ ﺛﺔ ﺗﺆﻣﺎ أؤ ﺛﺒﻨﺎ
ؤ ﻧﺊ
I
:
ﺑﻌﺪﻣﺎ
ﻧﺎﺑﻚ
ﺋﻮ ف ﻣﺎل
زإ ﺛﻨﺎ ﺛﻮ ف ﻓﻰ ا إلﻳ الم. ' ﻓ ال ﺗﻜﻮ ن ذ ﻟﻒ إﻳ ال م. ا أل ﺑﻤﺔ ا أل ﺷﻨﺮ
أن أش. اﻧﺮ!ﺗﺔ أزﺑﻤﺖ أض
زﻟﺰ٠ ﺗﺠﻪ
t
ﺧﺰح ﻣﺊ
،
ﻣﺬ م
ﻳﻮ ف
ﺗﻄﺄ
V
ﺧﻒ أن
ﻧﺄت ﻧﻦ
.
اال'ﻧﺒﻤﻲ ’اال ﻧﺢ
ال ﻧﺔ إذا ذ ﺣﻞ أ إل ﺟﻞ ا ﻟﺬ ى
.
ﻏﻚ إﻳ ال ﺀ
زف ﻧﺈئ ذ ﻟﻚ ال ﻳﻜﻮ ن٠ ﺗﻨﻄﻢ ز ﻟﺬﻏﺎ م ﻳﺮة إﻳ ال
ﺣﻨﻰ
ﻧﻨﺄﻏﺎ
ﻧﻞ ﻏﺬ ذ ﻟﻚ
ﺧﻒ ال ﻧﺮأ ﺗﻪ أئ ال أ ﺑﻰ ﻃﺎ ب
ﺋﻦ
ﻧﺊ
ﺑﻠﺺ أئ مش-
ﻧﺎﺑﻠﺜﺎ
ﻓﺎ ل
'•
و ﻓﺬ
.
.
; إﻳ الم.
ول. îm am Malik'e şöyle rivayet edildi: K arısına yaklaşm am a-
ya yem in eden bir adam hak k ın d a M ervan b. H akem : «Dört ay geçinee kadın bir talak ile boş olur. K adın iddet beklerken kocasının ric’a t (dönme) h ak k ı vardır» diye hüküm verirdi.11 Malik der ki: B ir adam karısına ilâ yaparsa bakılır, karısına dönm ez de boşarsa (ric’i talak olur) iddeti içinde dönm e hakkı vardır. İddet 'i bitinceye kadar yaklaşm azsa ،هﺀه/ ﺀbain olur. (Bu takdirde) dönm e hakkı olmaz. A ncak (yaklaşm am ası) hastalık, hapis gibi m eşru özürlerden dolayı olursa karısına dönm e hakkı devam eder. İddeti bitip bain talak ile boş olduktan sonra yeniden evlenir, yine dört ay geçinceye ka d a r karısına yaklaşm azsa bakılir, yem inini bozmazsa birinci yem inle talak bain olur, bir daha dönemez. N ikâhlayıp, karısına yakla şm a d a n boşandığı için de, karısı üzerinde bir iddet ve rickıt hakkı yoktur. İm am Malik der ki: Karısına yaklaşm am aya yem in eden kim se dört ay geçince bakılır, boşarsa talak ric’î olur. İddeti içerisinde dönebilir. İddeti bitmeden dört ay geçerse talak vaki olmaz, iddeti bitinceye kadar dönebilir. B u sırada dönm eden iddeti bitince talak bain olur ve bir daha dönemez. B u hususta işittiğim in en güzeli budur. (ll)Ş e y b a n î, 579.
ت . ا ' / TA1.AK KİTAIII
77
İm am M alik, k arısın a yaklaşm am aya yem in eden, ’ا؟ ا ظda l>؛r ta la k de boşayan ve boşam a iddeti bitm eden d ö rt ay geçen adam h akkında der ki: B u adam , yem in in i bozarak keffaret vermemişse iki talak de boşamış olur. Şayet boşama iddeti dört aydan önce biterse (bu durum da) a dam ın yem in i boşama olmaz. Ç ünkü karısı ondan boş iken dört ay geçm iş olm aktadır. îm am M alik der ki: B ir kim se karısına bir g ü n ya da ال ه <ﺀة ﻫ إل/ ؟ إم/? ﻫ ال ﻫﺴﻤﺂyem in eder de sonra dört aydan d a h a fazla (bir m üddet) geçinceye k a d a r bekler (h a n ım ın a ya kla şm a zsa ), bu yemin, boşamayı gerektiren yem in olmaz. Boşamayı gerektiren yemi.il, (hanım ına) dört آ; ﻫﻤﺤﺘﻪdaha fa zla ya kla şm a m a ya yem in eden kişinin yeminidir. F akat dört ay ya da daha az karısına yaktaşm am aya yem in eden kim senin yem in i kanaatim ce ilâ ﺀالﻣﻤﺢ/nıaz. Ç ünkü nazarı dikkata alınacak zam an, (yani dört ay) gelince yem inin gereği yerine gelm iş olur. B ir şey gerekmez. îm am Malik der ki: B ir koca, karısı çocuğunu sütten kesinceye kadar ona yaklaşm am aya yem in ederse bu yem in ila sayılmaz. Nitekim bana ulaştığına göre A li b. E bi Talib'e bu mesele sorulduğ u n d a bu yem in in ilâ olmayacağını ifade buyurm uşlardır.
7«
7. KÖLENİN İLÂSI
؟ ﻓﺜﺎ لت ﻋﺰ ﻃﻦ إﻳالم
ا ﻟﻨﺢ
ﺑﻐﺎﺑﻲ ﻏﺬ إﺑالم
اﺑﻰ •
ﻧﺄل
اﻧﺔ
ﺣﺪ ﺛﻨﻰﺋﻤﻤﺤﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ ؛
زإﻳ الﺀ ا ﻟﺞ ﺛﻨﺰ ان
•
زب
ز ﻓﺰ ﻏﻲ
•
اﻟﺨﻦ
îm am Malik der ki: Ibn Şihab'a kölenin karısına yaklaşm ayacağına d a ir e tt i^ yem inin hükm ünü sordum . İbn Şihab da şöyle dedi: « - O nun yemini de hürün yemini ^ b i sabittir. Şu k ad ar v ar ki kölenin ilâsının süresi (dört ay değil) iki aydır.»
79
8. H Ü R K İŞ İN İN ZII'IARP2
اﻧﺔ إ ل ا ﻟﻨﺎ م
ﺟﻨﺪ
ﻧﻠﺮ ا ﻟﺰ ر ﺗﻰ
'؛
ﺗﺨﺘﻲ ت إن* زﺟال
م ﺣﺠﺐ ﺑﻦ ﺻﺮب ﺑﻦ
ﻓﺎ ل ا ﻧﻤﺎﺑﻢ ﺑﻦ
•
أن، إ ن* ﻧﺰ ﺗﺰو ﺟﻬﺎ، ﻗﻨﻦ ﺑﻦ ا ﻛﻨﺎ ب
٠ ﻧﺎﻟﻚ
م
ﺗﺰﻣﺤﺎ
ﺧﺄﻧﺰة
ﻳﻤﺺ ﻏﻦ
"٢٠
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
إ ن٠ ﻏﺬ ز ﺟﻲ ﻣﻠﺘﻖ اﻣﺮأة٠ ﻧﻄﻲ
•ﻧﺰﻣﺤﺎ .
إ ن* ﺧ ﺰ، ﻛﻬﺮ أ ﺗﻪ
ﻛﺌﺎ زذ ا ﻟﻨﻈﺎﺟﺐ
اﻣﺘﺰأة ﻏﻨﻲ
ﺣﺘﻰ
ﻳﻜﻤﻦ
ا ﺑﻦ
،
ﺛﺜﺮﺑﻨﺎ
ال
2 م-İm . am Malik'e rivayet edildi: Saîd b. A m r b. Süleyb oz-^ü rekî evleneeeği kadını boşayacağım söyleyen b ir ad am hakkında .K asım b. M ııham m ed’e (fetva) sordu O da dedi k i : vlenirsem sırtm bana anam K arısına ın sırtı «seninle gibi؛؟ -olsmı» diyen adam a Hz. Omer, «Evlenirsen zıhar keffareti verin ceye k a d a r k arın a yaklaşm a» diye e m retti , ٠—
،
ﺑﺠﺎ ن ;'ن ﺑﻤﺎ ر
ﺗﻜﻤﺮ
ﺣﺘﻰ
ﺗﻨﻤﺘﻬﺎ
أﻧﺔ ' ﺑﻚ أن* ز ﺟ ال ﺳﺎت ا ﺗﺎ م ﺑﻦ
ﺷﺚ ﻣأل
i
ﻧﻜﺨﻔﺎ
إن
ال : ؟ ﻗﺎ
ﻳﻨﻜﺤﻬﺎ
ﻣﺎﻟﻚ،ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﻦ‘ ؛
اﻧﺰي ﻓﺘﻞ أن
ﻣﻦ
و
- ٢١
ﻏﺬ زﺟﺮ ﻇﺎﺧﺰ اﻟﺘﺬذﻧﺎجر . ﺗﺎزم،ك
-İm am Malik'e şöyle rivayet edildi: Bir adam , K asım b. M u .21 ham m ed ile Süleym an b. ¥ e sa r'a evlenm eden önce k arısın a zıbar y ap an b ir adam h ak k ın d a (fetva) sordu. O nlar d a : (12) Z ıhar kelimesi lugatta, sırt anlam ın a gelen za h r kelim esinden türetilm iş «zahere» fiilinin m aştandır. Aslında kocanın k a n sın a , «sırtın b an a anam ın sırtı gibi (geliyor)» demesidir. Ancak sonradan sırttan diğer azalara, an n e den de diğer evlenmesi h aram olan k ad ın lara intikal edilm iştir. F ıkıhta ise, b ir kocanın, karısını veya yüz, baş gibi b ir organını ya d a üçte bir, dörtte bir gibi vücudunun h e r yerine şamil bir cüz'ünü kendisine nikâhı ebediyen h aram olan kadınların bakm ası h a ra m bir organına benzetmesi ne, zıh ar denir.
/ M lJ V A ri'A
m a l ik
80
im a m
٠٠ — o kadınla evlenirse zıhar kefiareti verinceye k ad ar ona do-
kunam az» dediler.
-٢٢و ﺣﺪ ض ﻓﻦ* ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠ﻏﺬ ﻫﺜﺎم *ﺑﻦ ﻏﺰوة ٠ﻏﻦ أﺑﻴﻪ ؛ أﻧﺔ ﻓﺎل‘ ﻓﻰ رﺟﻞ ﻇﺎ م زاﺣﺬ ؛ إﺗﺔ ﻟﺘﺲ ﻓﻨﻨﻪ إال ﻛﻨﺎﻧﺔ واﺣﺪة. : ﻣﻦ أزﻧﻨﺔ ﻧﻨﻮ؛ ﻟﺔ ﺑﻜﻠﻤﺔ ر ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م ،ﻏﺬ رﺑﻴﻨﻪ ﺑﻦ ﻏﺪ اﻟﺮﺧﺺ ٠ﺧﻞ ذ ﺑﻚ
•
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﺬ :زﻏﻔﻰ ذﺑﻠﺜﺄ االﻧﺰ ﺑﺬﺋﺎ .ﻓﺎل اﻓﻦ ﺛﻨﺎﻟﻰ ﻓﻰ دﻣﺎرة ا ﻟﻨﻈﺎ م ؤ ﻧﺨﺮ ﻳﺮ رﻣﺔ ﻓﻨﺎﻧﺎ ي ؤ ﻓﻨﻦ ﻟﻢ ﻳﺠﺪ
ض ﻣﻞ أن
ﺣﻄﺢ ﻓﺈﺀﻧﻨﺎﻟﻢ ﺳﺘﻴﻦ
ص ﻧﺎﻟﻚ.
ﻧﻘﺎﺑﻲ ﻣﻲ ﻣﻞ أن*
ﺑﻴﺎﻟﻢ ﺛﻨﺰﻳﻦ
ﺗﻴﺎﻧﺎ * ٠ﻓﻨﻦ ﻟﻢ
ﺑﻨﻴﺎ ب.
ﻓﻰ اد ﺧﻞ
ﻇﺎ < ﻣﻦ و ﻓﻲ ﻓﻰ
ﻧﺘﺘﻲ.
ﻧﺠﻢ
ﻛﻨﺎﻧﺔ زاﺟﺬة .ﻓﺈ ذ ﻇﺎﻓﺮ ﻓﺰ ﻛﻨﺮ ،ﺋﺰ ﺗﻄﺎﺧﺮ ﺑﻨﺬ أئ ﻧﻜﻨﺰ، JÛﻣﻨﺎل-ك :زﻧﻦ
ﺗﺎل:
ﻳﻰ ﻏﺘﻲ إال
ﻧﻄﻪ ا ﻟﻜﻨﺎرة أ ﻳﻤﺎ.
ﻣﻦ اﺗﺰأﺗﻪ ﻳﻢ ﻣﻂ ﻓﺘﻞ أئ ﻧﻜﻨﺰ ٠ﺷﺬ ﻓﻨﻨﻪ إال ﻛﻨﺎ رة زا*ﺟﺬث ٠
أ ﺧﻨﺬ ﻧﺎ ﺗﺒﻨﺖ.
ﺒﻚ
ؤا ﻟﺬﺑﺎ ز ﻣﺬ ذ' زات ا ﻟﻐﺎ ر م ٠ﻣﻦ' ا ﻟﺰﻧﺎﻏﺆ و ﻗﺐ
وﻟﻴﺲ
ﻏﻠﻰ
ﻓﺎﺛﻮا؛ .
ﻓﺎل:
٠
ا ﻧﺎ ،ﻣﺤﺎز .
؛ى ﻣﻞ أﻓﻢ ﻧﺒﺎرك ز ﻧﻨﺎﻟﻰ ؤ
ﺑﻨﺖ أذ
ﺳﺰاة .
واﻟﺬﻳﻦ ﻇﺌﺮ ون
ﻣﺬ ﻧﺎ ب ﺛﻢ ﻳﻨﺒﺬ ون ﺑﻤﺎ
ﻳﻄﺎﻓﺮ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻣﻦ اﻧﺮأﺗﻪ • م ﺗﺠﻊ ﻏﻠﻤﻰ إ ﻧﻤﺎﻛﻨﺎ
ﻓﻴﺮ ذ ﺑﻚ أئ
زإ ﻣﺂ ي • ﻓﺈ ذ أ ﺟﻨﻎ ﻏﻠﻰ ذ ﻟﻚ ف و ﺟﻨﺖ ﻏﻠﺘﻪ ا ﻟﻜﻨﺎرة .زإئ ﻃﻘﻤﺎ ٠زﻟﺰ
ﻇﺎ ذ ر 0ﻣﻬﺎ، ىل
ﻏﻠﻰ إ ﻧﻨﺎ ي زإ ﻣﻨﺎ ي ٠ﻓآل ﻛﻨﺎﻧﺔ
:٠
؛ال ﻧﺎﺑﺬ ،
ﻓﻲ•
ﺋﺰﺛﻲ ﺑﻤﻦ د'ﻟﺬ‘ ،ﻟﻢ
ﺑﻤﻲ
ﻏﻲ
ﺗﺠﻊ ﺑﻤﺬ
.
ﺣﺰ ﺋﻜﻨﺮ ﻛﺘﺎ رذ١
م ا ﻟﺰﺟﻞ ﻳﻈﺎ < ﻣﺬ أﻣﺘﻪ ؛ إﺗﺔ إن* أران أن*
^^ .
ﺑﻤﻲ ،ﻓﻌﻴﻪ ﻛﻨﺎر؛ ا ﻟﺬﺑﺎب ،
ﺋ ال ئ :ﻃﺎﻣﺎ . ﻓﺎل
ﻧﺎﺑﺬ :ال
ﻧﻔﻰ ‘ ،ﻣﻦ ﻇﺎ ي
•
ﺑﻤﺜﻞ ﻏﻠﻰ ؛ ﻟﻨﺠﻞ
إ ﻳ ال
;
ﻓﻰ ﻇﺎﻓﺮ م .إال*أن ﻳﻐﻮن ﺗﻔﺎ زا آل ﺋﺮﻳﺖ أن*
2!ا/ T A İ . A K Kt'l'AHl
81
22. Hişam b. Urve babası Urvc’den rivayet eder:
Urve, dört karısına bir cümle ile «hepiniz bana annem in sırtı gibisiniz» diyen bir adam hakkında: «— O na yalm z bil’ keffaret gerekir» dem iştir. Rebia b. Ebî A bdirrahm an'dan da böyle rivayet edilm iştir. im am M alik der ki: Fetva bize göre de böyledir, A llah, zıh a r keffareti h a kkın d a şöyle buyurdu: « (K a r ıs ın a z ı h a r y a p a n ) te m a s e tm e d e n ö n c e b ir k ö le a z a d ed er. K ö le b u la m a y a n ٠ k a r ıs ın a y a k la ş m a d a n p e şp eşe ik i a y o ru ç tutar> ٠٢ » ؛؛tu ta m a z s a a ltm ış f a k i r i d o y u r u r .»3أ لm am Malik, ayn ayın meclislerde karısına zıhar yapan bir ki-
şi h akkında der ki: «Ona yalnız bir keffaret gerekir. Şayet zıhar yapar, sonra keffaretini verir, sonra da tekrar zıhar yaparsa, yeniden bir keffaret daha gerekir.» îm am M alik der İri: «Bir kim se zıhar yaptıkdan sonra, keffaret vermeden önce birleşme yaparsa, yalnız bir keffaret gerekir. Keffaret verinceye kadar karısına yaklaşm az. (Önceden yaklaştığı için de) A lla h 'ta n a fd iler. B u işittiklerim in en uygunudur. îm am M alik der ki: Gerek süt ve gerekse neseb (soy) yönünden evlenm esi haram olan kadınlara yapılan benzetme de aynıdır. (Aralarında hiç ﺳﻢ/م fark yoktur). îm am M alik der ki: K adınlar kocalarına zıhar yapam azlar. Yüce A llah'ın «K a d ın la r ın a z ı h a r y a p ıp s o n r a s ö z le r in d e n d ö n e n le r... ) ;Va âyeti hakkında îm am M alik der ki: B u âyetin tefsiri işittiğim e göre şöyledir: A danı karısına zıhar yapar (sırtın annem in sırtı gibi der), sonra da karısına yaklaşm aya karar verirse, ona keffaret vacip olur. Şayet karısına zıh a r ya p tıkta n sonra ya klaşm aya ka ra r vermeyerek boşarsa, üzerine keffaret (13)Mücadele, 3,4. (13/a) Mücadele, 3.
İ M A M M A L I K / MU VA TV A
، ﻢ ة ﺛ
vacib olmaz. B u n d a n sonra tekrar evlenirse zıh a r keffareti verm eksizin ona dokunam az. C ariyesine zıhar yapan biri hakkında da îm am M alik der ki: Şayet bu kişi cariyesine yaklaşm ak isterse, münasebetten önce zıh a r keffareti vermesi gerekir. İm am M alik der ki: Z ıh a r yapan bir kim se îlâ da yapm ışsa, ayrı ayrı keffaret gerekir. Ancak (aczinden) zıhar keffaretiyle dönmek istemiyorsa îlâ (}'emin) keffaretiyle dönebilir.
ﻏﺮدة ﺑﻰ ا ﻟﺒﺘﺮ
ظ
.ش
ﺳﺄﻝ
ﺗﻴﻴﻤﺎ
ﻳﻊ زﺟال ،
ﺃﺛﺔ
ﺑﻦ ﻏﺰوة ؛
ﻣﺎ ش
،
ﻫ ﺜﺎ م
ه
ص ري
* ﺽ٠و ﺣﺪﺛىن ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻚ م اﻧﺮ!ي
-٢٢ : ﻏﺬ رﺟﻲ ﻓﺶ الي!ﺗﻪ
ﻳﺠﺮﺑﻪ ﻏﺬ ذ ﻟﻚﻋﺘﻖ
• ﻏﺰو؛ ﺋﺬ اﻟﺮﺑﻴﺮ ؛
23. H işam b. U rve der ki: B ir adam , Urve b. ez-Z übe^'e sordu: «Bir kimse kansına: Sen yaşadıkça üzerine ^ A h la y a c a ğ ım h er kadın bana annem in sırtı gibi olsun, dedi. B unun hükm ü nedir?» Urve b. Zübeyr de: «— B ir köle âzât etm ek kâfî» dedi.
ö. K Ö L E N İ ZIHARI
ﺣﻮ:
ﻣﻤﺎ ل
ﻏﺰ ﻇﺒﻤﺎب ا ﻟﺸﺪ ؟
ﺗﻬﺎ ب
ا*ﺑﺊ
ﺛأ ﻦ ﺳ ﺄل
ﻧﺎﺑﻠﻤﻢ ؛
. اﻧﺔ ﻣﻊ ﻏﻲ ﻛﻨﺎ ﻗﺰخ ﻏﻠﻰ ا ﻟﺨﺰ •زﺀﺑﻴﺎﻟﻢ ا ﻟﻨﺒﻲ ؛ى ا ﻟﺨﺒﺎب ﺛﺘﺰ ب و ﻓ ال أﻧﺔ ﻟﻦ ذ' ﻏﺐ •’ ﺻﻴﺎﻣﻪ
ﻏﺰ
ﺛﺮﻳﺖ: ﻣﺎﻟﻚ
•زذ ﺑﻔﺎز ا ﻟﻨﺒﻲ ﻏﻠﻲ ؛ واﺟﺐ
٠. 1 ﻧﺬﺧﺪ ﻏﻲ إﻧ ال
ﻓﺒﻞ أئ ﻧﻐﻨﻎ ﻣﻲ
ﺛﻨﻰ
ﺑﻤﻴﻰ
٢،
-
ﻓﺎرآ
ذال ﻧﺎﺑ ال؛
؛ﻧﺔ آل٠ ﻣﻦ ا ﺗﺮ؟ﺑﻢ ؛. ا إلﻗ ال
ﺣﻦ
<
ﻳﻈﺎ
ﻧﺨﺰ ﻏﻲ ﻃآلت
^
١ ﻓﻰ
•ﻟﻨﻈﺎﺗﻢ
:M alik der k i .24 îb n Şihab'a kölenin yaptığı z ıh a n n hükm ünü serdum . ه:d a bidir», cevabını H ü rü n verd zıh an i^؛ ,« 1 ﺳ أل لMalik der ki: Aynen h ü r kişinin keffareti gibi olduğunu kastediyor. H ü r bir kimseye zıhardan dolayı ne gerekiyorsa köleye de aynısı gerekir, kölenin yaptığı zıhar sabittir, zıhardan ﻣﻤﺢ/ﺀﺛﻤﺪه .tutacağı oruç iki aydır îm am Malik, karısına zıhar yapan (ve ena yaklaşm am aya da :yem in etm iş olan) b ir köle hak k ın d a der k i .Z ıh a r keffaretiyle, yem in keffareti de yerine getirilm iş olm az -Köle, zıh a r keffareti olarak oruç tutarken daha orucunu bitirm e den, yem ininden dolayı talak m eydana gelir ,
ا
10. KADININ
ﻏﻦ ا ﻟﻔﺎﺑﻢ ﺑﻦ٠ ي ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﺑﻤﻦ ى
ﻧﺖ
١٠٤٠٠٠
٠
ﺗﻦ
ﺑﻤﻴﻰ ﻏﺬ
ﻏﺬ ز ﺑﻴﻨﺔ ﺑﻦ ا ﺑﻰ٠ ﻧﺎ م
ﻓﻰ ﺗﺮﺗﺆذ ﺛ ال ث
نا ﻛﺎ
تcJU ﻓﻲ
؛
^^
ﻣﻢ-د ج ; م اﻟﻨال'ﻣﻢ ﻟﻨﺬﻣﺢ
ﻧﻘال زﺗ أل.ﻗﺬ ﺗ ﻲ رزف
ﻣﻌﺎل زﺣﻮذ٠ وأذر ﻣﺬ أذم ا ﻛﺖ
ﺧﺒﺰ
ذم ﻟﺤﻢ ﺋﻬﺘﺬﻗﺂ ﺑﻪ ﻧﺨﺰ ﻟﻤﺎ
، ﻣﻨﺬﻓﺔ
ﻳﻢ •
١
-
ﻋﻦ غ؛ ﺑﺜﻪ أم
ﻓ ﻲ اض،^
٢٥ ،ﺗﺨﻨﺐ
١،<٧١
زذ ﻓﻞ زﻧﻮأل اش ﻏﻎ زاﻟﺒﺰﻧﺔ ﻧﻔﻮز
. ﻳﺎزﻧﻮل اش. ﺑﻨﻰ: ﻗﺎﻟﻮا٠٠ أﻟﻤﺈ أز ﺑﺰﻧﺔ ﻏﻴﻤﺎ ﻟﻤﺂ؟
ﻧﻠﻢ ﻏﻨﻴﺎ
ﻧﻨﺰب إم
[
ﺣﺰ ﺛﻨﻰ
ﺧﺰ
« ﻏﻎ
ﻗﺎ ل ﻧﻨﻮ ل اﻓﻢ
.
زأ ث ال ﺋﺄﻛﻞ اﻟﻤﺘﺬﻓﻒ
.اش «
> ﺑﺮﻳﺮة
ﻏﻠﻰ
> ﻓﺪﻳﺔ ا. 25. K âsım b. M uham m ed'den: Hz. Aişe şöyle dedi: «Berîre (adındaki cariye) sebebiyle üç m eselenin şerî hükm ü (üç siüm et) öğrenilm iştir. B unlardan biri şudur: Berîre azad edildiği z a m a n ' ayrılm a ile yanında kalm a hususunda muhayyer bırakıldı. İkincisi R esûlullah (s.a.v.): «V ela h a k k ı, a z a d e d e n in d ir» buyurdu.* ü çü n cüsü R esûlullah (s.a.v.) eve girdiğinde (ocakta) çömleğin içinde et k a k ıy o rd u , ö n ü n e ekmek ve evde bulunan katıklar getirîldiğinde, Resûlullah: «Ç üm lekte e t p iş tiğ in i g ö rm ü ştü m » deyince (evdekilerin): «— Evet ya Resûlallah ؛F ak at o et, Berîre'ye sadaka olarak verilm iştir. Sen sadaka yemezsin.» dem eleri üzerîne Resfılullflh: ٠٠-
هe t o n a s a d a k a , h iz e d e B e r îr e 'n in h e d iy e s id ir» bu-
y u rd u .14 ( 4 )لBuharı, Talâk, 6 8 / 4 ;لMüslim, Itk, 20/2; Ho: 4 ل. Benzerî için bkz. Şeybanî, 797-798. (*) Hz. Aişe, B erüe'yi sa tın alm ak istediğinde, Berîre'nin kocasının ‘Vela h ak k ı bize a ittir’ dem esi üzerîne, Hz. " bu sözü söylem iştir (Zürkanı, III/235).
85 رى ا ال ئ٠ ﻏﻦ ﻏﻴﺪ اش ﺋﺐ ﻏﻤﺮ؛ اﻧﺔ ﻛﺎ ن ﻳﺌﻮن، ﻧﻨﻲ. ﻏﻦ٠ ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎ س
و
-٢٦
إن اآلﻣﺔ ﻟﻬﺎ ا ﻟﻨﻴﺎن ﺗﺎ إل ﺑﻤﻴﺎ: ﺗﺨﺖ ا ﻟﻨﻲ ﺿﺘﺊ ﻧﺈﺛﻔﺎ ض وال ﺗﻤﺬ ئ
.أد ﻟﻐﺎ ا ﻟﻬﺎ ز
،ﺟﻬﻠﺘﺈ
زإن ﻧﺜﻐﺎ ز ﻧﺠﻴﺎ ﻧﺮﻏﻌﺖ أﻧﻬﺎ
ﺗﺨﻮ٠ن .
:ﻧﺎل ﻣﺎﺑ آل
• ب؛ذ ﻏ ﺖ ﻣﻦ ا ﻟﺨﺎﻟﺆ• زال ﺑﻴﺎ ن ﻟﻔﺎ ﺑﻤﻦ أن ﻳﻨﺴﻔﺎ
26. Nafî'den rivayet edildi: B ir ةآل1 حile evli olup da hürriyetine kavuşan cariye hak k ın d a Abdullah b. Omer: «Kocası kendisine yaklaşm adan önce cariyenin nikâhı fesh etme hakkı vardır» dedi. im am M alik der ki: (A za d edilen bir) cariye ile ?م. ﺀﻣﺤﻪﺀمbirleştikten sonra cariye m uhayyer olduğunu bilm ediğini iddia ederse, iddiası ka b u l edilmez, artık m uhayyer de olmaz. 'ﻏﺬ ﻗﺰزة ﺑﻦ ا ﻟﺰﺑﻴﺮ؛ أن ﻣﺰالة ﻟﻤﻲ ﻏﺪى ^ﻧﺄ ر ﻃﺘﺄل
:ﺛﺎﻟﺬ
.ب، ﻏﻦ اﺑﻲ ﻧﻬﺎ
،ﻏﻦ ا ﺗﺎﻟﻜﻢ
وﺣﻦ ﺛﻨﻰ
- ٢٧
. ﻧﻨﺘﻘﺖ. ز ﻣﻰ أ ﻧﺄ ﻧﺰﻣﺬ٠ أ ﺧﺒﺰﺗﻦ ص ﻛﺎﻧﺖ ﻧﻐﺖ ﻏﻨﻲ.ﺀ1ﺑﻲ زﺗﺰ . إ ﻧﻰ ﻧﺨﺒﺮﺋﻠﺚ؛ ﺧﺒﺰا:ﻓﻘﺎﻟﺘﺄ
ﺗﻨﻌﻰ
زأل أ ﺣﺐ أن
ﺑﻲ
ﻧﻴﺊ ﻟﻚ ﺑﻦ ا ال ر
ﻧﻚ
ﻓﺈ ذ. ﺑﻤﻨﻚ زز ﺟﻚ
ئن ث ﻓالق
.ه ﻧﺬﻏﺘﻨﻰ ﻣﺎإل
ﺧﻔﻨﺄ ززخ ا ﻟﺮ ،ﻳﺪ ك
. ﺗﻤﺰ ﺋ ال ت ﺛﺰ ا ث ؛ة.ﺷﺂ و
إن أ ﻧﺮ ك
إ ﻟﻦ .ظ
.
ﺧ ﻮ: ﻇ ﺚ، ﻓﺎﻟﻦ.
2? مUrve b. ez-Zubeyr der ki: Adiy oğullanm n Zebra adında bir cariyesi, b an a cariye iken bir kölenin nikâhlısı olduğunu h ab er verdi ve şöyle dedi: (Ben azad edilince) Hz. Peygam ber (s.a.v.)'in hanım ı H afsa, beni ç a ^ rta ra k , «— Sana bir haber vereceğim, —Bir şey de yapm anı istemiyom m —: Kocan sana yaklaşm adan önce nikâhını feshetm e hakkın vardır. Şayet sana yaklaşırsa bu hakkın elinden gider» dedi. Zebra bunu işitince: «o boş olsun, sonra boş olsun, sonra boş olsun» diyerek üç talak ile kocasını boşadı. أ ﺋﻨﺎ ر ﺑﻲ ﺗﻨﺰح:أﻧﺔ ﺛﺎل
ﻟﻨﻴﺐ
.زإد ﻧ ﺎﺀ ت ﻧﺎ ر ف
ا
ﺑﻦ
ﺳﻌﻴﺪ
ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺌﻲ؛ أﻧﺔ ﺑﺚ ﻏﻦ
. ﻓﺈ ن ﻧﺎﺀ ت ﺛﺰت
.ﻧﺈﻧﻔﺎ ﺗﺨﺌﺰ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
و
“٢٨
،اﻧﺮأة زب ﺟﻨﻮن أو ﺿﺮن
86
IMAM MALIK ! MUVA1TA
28. Saîd b. Müseyyeb der أﻛﻞ: Kendisinde delilik ve eksiklik olan herhangi bir erkek, bir kadınla evlense bu kadın m uhayyerdir: iste rse kocasım n y an ın d a kalır, isterse boşanır.15
أد٠
ﻳﺬﺣﻞ ث
ﺗﻤﻢ ﺗﻨﺒﺊ ﻓﺒﻞ أن، ﻓﻰ االﻧﺰ ﻧﻜﻮن ﻧﺤﺖ ا ﻟﻤﺪ٠ ﺑ أل1ﻓﺶ ن
•ﺗﻠﺒﻤﺄ
ﺑﺪﻟﻚ أألﺗﻦ
وﻣﻲ.ﺗﻔﺎ ﺛآل ﻣﺬا ق ﻟﻔﺎ
-٢١
‘ إﺛﻔﺎ إن ا ﺋﺎ ر ت:• ﺑﻤﺜﻬﺎ
29. îm am Malik der ki: B ir köle bir cariyeyi nikâhlasa, onunla zifafa girm eden cariye azad edilse, cariye n ikâ h ı bozm ak isterse, bir talakla boş olur ve ona mefor gerekmez. Bize göre h üküm böyle٠ dir. ، إذا ﺧﺜﺰ ا ﻟﺰﺟﻞ اﻧﺰأﻧﺔ: اﻧﺔ ﻧﻤﺒﻐﺔ ﻧﻌﻮل
ﺑﻐﺎب ؛ ﻏﻦ اﺑﻦ ؛،و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺐ .ﻓﺸﺊ ذ ﺑﻚ ﺑﻄالي .ﺗﻨﺖ
٧١• و
ﻟﻜﺘﺄ
.ﻧﺚ
ﺳﺪ٠ ﺗﻔﻪ
أ ﻧﻦ' ظ
'ﻧﺬﻟﻚ .
ذذ ﻟﻠﺬ أ ﻧﻦ' ﻧﺎ
-٣٠ .ﺛﺎزﻧﺔ-ذا
'ﻟﻚ: ﻧﺎل' آ
،ؤةا- ﻓﻰ اﻟﻦ؛ ؛ي؛ ؛ذم خ؛زﺧﺎ زز،ﻗﺶ ﻧﺎﺑﻞ؛آ .ﻧﻴﻰ ﻟﺔ ذﺑﻠﻦ . إل أ ﻳﺰ ك إال وا ﺣﺪئ:ﻗﺶ' ز ﻧﻴﺎ
ذاز ت-ذا
ﻓﺬ ﻓ ال زاﺣﺬة• زﻓﺎل ﻟﻢ أرذ ذا زإ ﺗﻨﺎ ﺧﻴﺮﺛﻚ ﻓﻰ ٠ زإل ﻳﻜﻦ ذ ﺑﻚ ﻓﺮق.ﺑﻤﻔﺂ
ث ﻏﺰ
ذ.أذا
: زإن ﻓﺜﺰﺧﺎ ﻓﻔﺎﻟﺘﺄ:ﻓﺎل ﻧﺎﻟ آل مزاﺣﺬةV إل ﻣﺤﻞ ؛y ص. ب اﻟﺜالث ٠ ال؛ن ت ﺛﻠﻰ، زن ث
؟٠ İm am M alikin, îbn Şihabı, şdyle derken duyduğu rivayet . edildi: «Bir adam , boşanıp * 1 k a rıs ın a seçme hakkı verir, o da kocasında kalm ayı tercih ederse bu, ta la k .sayılm az .İm am M alik der ki: İşittiğim in en güzeli budur -M uhayyer bırakılan kadın hak k ın d a im am Malik der ki: K a dini kocası m uhayyer bıraktığı zam an, kadın boşanmayı istese üç talak ile boş olur 16.
Şeybanî, 539, Ayrıca bkz) 538 )15.. Hanefi Mezhebine g5re, bir talak -1 bâin vaki olur))16 .
29 / TA LA K K IT A M
87
Kocası: «— Ben, seni y a ln ız bir talakta m uhayyer kıldım », dese bir talak ile boşanmış olm az (her üç talak gider). İşittiğim in en güzeli budur. İm am M alik der ki: Kocasının m uhayyer bıraktığı kadın: «— Ben bir talak ka b u l ettim , (diğerlerini k a b u l etmem)» Kocası da: «— Ben (m uhayyer bırakırken) seni üç ta la k ta m uhayyer bıraktım» dese de ka d ın ya ln ız bir talak kabul etse, nikâhına bir zarar gelmeden eski nikâhı üzere kocasının yanında kalır, inşaallah bu talak olmaz.
IX. H U L ' (K a d ın ın B e d e lli B o ş a m a s ı)17
: ب ار ض
ﻗﺲ ﺑﻦ
ﺷﻤﺎ س ﻓﻨﺎل ﻓﻲ
ﻓﺎل
؛
ﺛﺎﺑﺖ ﺑﻦ
. ﻳﺎ ﻧﻨﻮ ل اﻟﻨﻢ
اﻓﺔ أذ
ﻛﺎﺑﺖ ﺑﻦ ﻗﺲ
ﻧﻬﻞ
م ﺑﻨﺖ
ه
اﻓﻪ
ﻓﺖ
ر ﻧﻮ ل
ﺧﺒﻴﺈ
ﺑﻨﺖ
ﻳﻴﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﻟﻠﻢ
،
.ش ﻧﻬﻞ .
ﻗﺎل
ﻳﺆﺧﺬ
أﻧﺎ
ﺧﺒﻴﺠﻪ
ذﻧﻨﺎﻳﻦ.ﺑﺰﻧﺠﻤﺎ ذ ﻛﺮ ت ﻧﺎ ﻧﺎﺀ
ﻏﺬ
ﻳﻴﻰ ■ﺑﻦ
أ را ﻛﺎﻧﺖ٠ ﻣﻬﻞ ا ال ﻧﺼﺎ رى
ﺗﺤﺖ
.ث ﺗﺎﺑﻢ ﻓﻰ ا ﻟﻐﻠﺲ
زﻧﺪا ال ﺑﺚ ﺗﺬ ٠ ﺗﺬﻛﺮ
ﻏﺬ ﻏﻨﺮة٠ ﺳﻴﺪ
ﺑﻨﺖ
:ﻟﺘﺄ ئ
ﺣﺒﺴﺔ ﺑﺴﺖ
ﺣﺒﻴﺒﺔ
. ه ﺿﺢ إ ﻟﻰ ا ﻟﺤﻲ
ﻓﺎ
» ﻧﺊ ﺣﺪه ؟
-
ﻏﺬ
ﻋﻨﻪ٠
ا ﻓﻢ ﻏﻴﺆ
اﻓﻪ ﻛﺰ
ز ﺑﻠﻤﻨﺬ ؛ى
؛
٢١
أ ى أ ﺧﺒﺮﺗﻪ
•
وائ ر ﻧﻮل اش
١١ ﻏﺜﻲ
اﺑﺚت ة زآل١٢' : ﺗﺎ[ ث
•ﻧﺎ أ ﺋﻄﺎﻳﻰ ﻋﻨﺪﻳﻰ ﻳﻰ أ ﻏﺐ
ﺑﻨﺖ
ﺣﻨﺶ
ﻧﻨﻮ ل اش
»؟ ﺷﻚ
U٠
ﻓﺎ ل ﻟﺔ ﻧﺤﻮ ل٠
ﺧﺒﻴﺒﺔت ﻳﺎزﺣﻮل
ﻧﻲ
ﻗﺎﻟﺬ
. ﻧﺄﺧﺬ ﻣﺖ٠ ) ﺧﻦ ﻣﻬﺎ. >،
31. Yahya b. Saîd rivayet etti: Bana, A tau ırah m an 'ın kızı Amre, E n sar'd an Sehl'in kızı H abibe'den n akletti: H abibe, K ays b. Şem m as'ın oğlu S abit'in n ik âh lısı idi. A llah'ın R esûlu (s.a.v.) sabah nam azını lnlm aya çıkınca, Sehl'in kızı H abibe'yi sab ah ın alaca karanlığında kapısının önünde beklerken buldu. Resûlullah (s.a.v.) ona: «— K im sin?» deyince, ٠ da cevaben: «-— Ben, Sehl'in kızı Habibe'yim Ya ResûlallahJ» dedi. Resülullah (s.a.v.): «— N e y in var?» dedi. Habibe kocası hakkında: «— Kocam Sabit b. Kays de evli kalm am ız im kânsız» dedi. Kocası Sabit b. Kays gelince Resfılnllah (s.a.v.) ona: ( ر?لHul’, hal’ kelimesinden almmış, soymak anlamında isim yapılmıştır. M ânâ ile isim arasındaki m ünasebet, karı ile kocanın birbirlerine m anen elbise m esabesinde olm asındandır. Birisi diğerinden ayrılm akla, sanki elbise çıkarılmış olm aktadır. Fıkıh dilinde, kadının, a r a la n n d a anlaşacakları mal veya p ara k a r ş ı l ı n d a kocasından boşanmasını
fin
2 H / T A J A K K ITAM
«— B a k (zev cen ) H a b ib e n e le r sö y lü y o r» dedi. Habibe: «— M ehir olarak verdiklerinin hepsi yanım da (dilerse geri veririm)» dedi. B unun üzerine R esûlullah (s.a.v.) Sahit'e: «— O n a v e r d ik le r in i al» buyurdu. Sabit onlan geri aldj. Habibe kocasından ayrılarak ailesinin yanında k aldı.18
أﺋﻬﺎ ا ﺣﺘﻠﻤﺖ
؛
ﺑﺖ أ ﺑﻰ ﻏﻨﻲ
ﻟﺤﻤﻴﺔ •
ﻏﻦ ﻣﺆالة
،
ﻏﻦ ﻧﺎﻓﻊ
ذم ذ ﻟﻚ ﻏﻨﻲ اﻓﻪ ﺑﻰ ﻏﻤﺮ
٠ ﺗﻔﺘﺪ ى ﻣﺲ زؤ ﺟﻬﺎ ت أﺑﺔ إذا ﻏﻠﻢ أدأ زؤ ﺟﻬﺎ أ خ ﺑﻬﺎ •
ﻧﺎﻟﻪ
ذرئ ﻏﻨﻴﺎ
.ث .
ﺑﺄﻛﺜﺮ ﻣﺊ أ ﻗﻔﺎﻫﺎ '
،
•
ﻣﻠﻢ
ﻓﺘﻰ
ﻣﺾ ا ﻟﻄ ال ق
ﻧﺎﻟﻚ
،
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻋﻦ ﻓﻲ؛ • _،ﺛﻰ
ﻓﻰ ا ﻟﻨﺘﺪﻳﺔ
،
٢٢
ص رو ﺟﻬﺎ ﺑﻜﻞ ﻣﺎﻟﺬ
،
و ﻗﻠﻢ ﺃﺋﻦ ﻓﺎ إل ﻟﻬﺎ
وآس ﻋﺘﻲ أﻧﺰ اثس. ئ أ ﻧﺢ
-
،
ﻧﺎ ل
و ﻓﺘﻖ ﻏﻀﺎ
ت ﻣﺪ؛ آ سJÜ
ال ﺑﺎ س ﺑﺄل ﺗﻔﺘﺪ ى ا ﻟﻨﺰ أة ﻣﺊ ز ﻧﻲ
:
ﻧﺎﺑﻚ
ﺛﺎ ل
-Ebû Ubeyde'nin kızı Safiye'nin azatlı cariyesinin, h er şeyi .32 ni kocasına vererek b o şa n d ı^ ve b u n u A bdullah b. Ö m er'in hoş ^ . k a rş ıla d ı^ rivayet ed ilm iştir Bedel (m al) karşılığı kocasından b oşanan k a d ın h ak k ın d a İm am M alik der ki: Kocası ona zarar ص-sıkın tı verdiği veya h a k -sizlik ettiği bilinirse boşama geçerli olur ve karısından aldığı m al ları da geri verir. Benim duyduğum budur, fa kih lerim izin ittifak .ettiği h ü k ü m böyledir -m am M alik der ki: B ir kadının, kocasından aldığından fa z ^ lasını vererek boşanması da caizdir ,
(18) Ebu Davud, Talak, 1^/17; Nesaı, Talâk, 27/34; İbn Mace, T alak, 22. (19) Şeybanî, 562.
90
12. B E D E L (MAL) E R E R E K B O ŞA N A N K A D IN IN TALAKI
ﺟﺎﺀ ت ﻫﻰ
.ﻓﺮا ﺀ
• ﺷﺎ ن ﺑﻦ ﻏﻤﺎن . ئ ا ﻟﻨﻄﺸﺔ ٠ وا ﺑﻞ ﻏﻬﺎﺑﻢ
،
أن و ﺑﻴﻊ ﺑﺴﺖ ﻧﻨﺆ د *ﺑﻦ
ﺑﻰ ﻧﺰ ن-ﺋﻠﻨﺬ ﻣﺬ ز ﻧﺠﻐﺎ
و ﻧﻠﻤﺒﻤﺎ ن ﺑﻦ ﻳﺴﺎر
ﻋﺠﺎ
ﻧﺈ <ا ﻫﻮ
د ﺑﻰ ﻏﻠﻰ
ﻧﺎ م
ﻏﻦ
،
ﻧﺎ م
‘م
ﻳﻨﻲ
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
،
ﻟﻨﺒﺐ
.ﺟﺪﻳﺪ
ﺑﻨﻜﺎ ح
• ا ال ﺧﺮ
-٢٣
ﻓﺄﺧﻴﺮﺗﺔ أﺑﻬﺎ ا. زﻏﺜﻔﺎ إ ﻟﻰ ﻧﺠﺪ اﻓﻪ *ﺑﻦ ﻏﻨﺮ
ﻓﻨﺰ ﻧﻨﻜﺰة ■ وﻓﺎل ﻏﻒ 'ﻓﻪ ﺑﻦ ﻏﻤﺮت ﻋﺒﺜﻬﺎ٠ ﺑﻦ ﻓﺎ ن ﺗﻦ ا
. ﺑالﻓﻪ ﺛﺰوﺀ .ﻧﻜﺤﻬﺎ
؛
ﺳﻌﻴﺪ
أﺋﺔ ﺑﻠﻐﻦ أن
؛
ﻧﺎ م
ﻓﺒﻠﻎ ﻧﻨﻚ *ﻏﻦ
ﺣﺬﺋﻨﻰ
. ﻧﺌﻠﻌﺔ ﻣﺜﻞ ﻋﺰة ا ﻟﻨﻄﻨﻠﻔﺔ.ﻋﺪﺀ اأ
إﺋﻬﺎ ال ﺗﺰﺟﻎ إ ﻟﻰ زؤ ﺟﻬﺎ إ ال
ﻋﻨﻲ' ﻋﺪ*ة ﻣﻦ ا ﻃ ال ق
ﻧﻜﻦ ﻟﺖ
ﺗﻰ ' ﻟﺜ ﺪﻳﺔ ت
ﻟﺰ
، ﻧﺠﺜﻬﺎ
و
’ﻳﻤﻮﻟﻮن : ﻛﺎﻧﻮا
،
ﻣﺎ 'اذ
ﻓﻨﻞ أن
ﻓﺎل ﻓﻨﺈ ر ﻓﻔﺈ • االو ﻟﻰ
.ت ﻓﻰ د ﻟﻚ ﻗﺎﺑﻨﺎ
ﻓﻌﻨﻠﻔﺎ ﻃﻨآلﻓﺎ ﺑﻘﻰ ؛ • ﻧﺶ
. ﻃﻠﻌﻪا
ﻏﻠﻰ أن
وﻫﺬا ا ﺧﺬ ﻣﺎ: ﺗﺎل ﻣﺎﻟﻚ
،ﺑﺶ ، إذا ا ﺋﺘﺬ ت اﻟﻤﺮأة ﻣﺬ زوﺟﻬﺎ
ﻓﻨﺎ أ ﺗﺒﻨﺔ ﺑﻤﺬ ا ﺷﺎ م٠ ﻓﺈ ذ ﻛﺎ ن ﻳﻦ ذ ﺑﻠﻦ ﻫﺘﻨﺎ ت
:ﻧﺎل ﻧﺎﻟ أل
. ﻧﺬﺑﻠﺜﺂ ﺛﺎ ب ﻏﻲ٠ ﻧﻔﺎ
-Nafî’den: Muavvez b. Afrâ'nm kızı Rubeyyi’ am cası ile bir .33 likte Abdullah b. Ö m er’e geldiler. O smOna, an b. Rubeyyi AfFan ’^؛ -zam anında kocasına m al vererek boşandığını bildirdiler, o za .m an Osman b. Affan, kendisine ulaşan bu haberi hoş karşılam ıştı -Abdullah b. Ömer, «Bu kadının iddeti de, noıroal şekilde boşa n a n kadm ınki .^؛ bidir,» dedi. S aîd b. M ü s e ^ e b , S üleym an b Y esâr ve îbn Şihab da bedel (para) karşılığı boşanan bir kadının iddeti de boşanan diğer kadınlar gibi üç hayız süresidir, diyorlar İmam Malik der ki: Mal vererek boşanan kadın ancak yeni bir nikâhla kocasına dönebilir. Tekrar evlenir, kocası ile birleşmeden ayrılırlarsa, iddeti ikinci talaktan itibaren başlamaz, birinci bo şanm asından itibaren iddetine devam eder. îm am Malik der ki: B u konuda d u yduğum un en uygunu budur.
29 / T A ! A K K I T A M
91
İm am M alik der ki: B ir kadın, kendisini boşamasına karşılık bir şeyler verm esi üzerine kocası peşpeşe üç ta la k ile karısını boşarsa hepsi de geçerli olur. Şayet sükûtlerle sözüne ara verirse sü kû tten sonra verdiği talaklar vaki olmaz, (zira bain talak vaki olduktan sonra verilen talakların anlam ı n ikâ h sız kadını boşa m ak olacağından bir değeri yoktur.)
92
13. LIAN (L â n etleşm e y o lu y la B o şa n m a )20
J ؛٠^٣
؛-'
j v . j l، y
y ؛؛
j p
i
-٢٤
dDL y . L_r J>*j
■ ٨٠j ■١١٠٢■ j ٠— - j ،-١^٠’•٠ ^d' ،• •j ؛wY^-،؛ 3 y،،• ؛،،-^؛ 3٠١ J ^■ ؛ >!١١ J y~.j ،ÜJj y■ y>U k ٠^ Îj ،_âl، ؟J,— I V ij^îîiıiJ^iiîîjl؛،٠^ ؛،, j
£ >!١١ ؟؟w j İ ^ î J U- ، aI > 1
j
ajf i
- > 4 -٧
v
c r؛ 5,/؛ ~ •؛^؛
١٠؟
j J û . ؛j J^"؟ J^■؟
y> U
^٠٠٤^١
H Ü JÜ j ،dil
şyy^
■
^
:
j ^Jup. J Ü
؟؛٤.
y . JÜ » U. yy ,U؛، y:
١١ y - j'■(‘ ،- ٧
،^ <١ v ٠،^
^ •١ J j “V ١؛؟
١٠٢٠3 ٧٢* y’'1JJ•(‘٠ ^؛٤• *٠^١
.
JJ؛ - ؛-* ؛•؛
٢٠ ١^ -؛
Jûî. <;< L>؛: ٠١^ ٠îjL Jı ^
،٠•٢ ٧ ١ k l j ؛؛؛£
j l j ، r> İ)' y SJ• ^ j ’ y؛l؛
—' vUi ٠ Jli ^^؟٠٠١« >j_^lİ،Lj ؟ aIÎâj ١ ،Yk-j ٧١ ٠١^
£؛٤• ٠^' y~j J-x^•٠ “،^ ٧١ ^ ٠ ٧ .? Yi» : J4»،I*;»Jl؛-،.ol» ؛Lj،>jÛ . dlıl^-L ıi ı*İk» c J ]o،d*؛؛ .ı ı؛؛ . '؛J jij l; {4IL İ J l i y jıi ، y. û> HU< ؛: • ؛؛
~— - ، -،*j ، yr-^-Yİli' dlb oJlSl» * : ،-jl^i
٤
û l>
؛
٠١ J
I İ
yİ Jlî ، d)JU J'J؛، •.
(20) Lian, lugatta: L ânet kökünden lâan e fiilinin semaî m asdarı olup kovmak ve uzaklaştırm ak anlamındadır. M esala Allah, şeytan hakkında «kıyame te k a d a r lânetim senin üzerinedir» buyurdu. Şer’an lian: Kan-kocanm şehadet ehlinden olup kocanın k arısın a zina is n a t etmesi veya çocuğunun neksebinin kendisine a it olmadığını söylemesi neticesinde şahid de bulunm adığından a ra la rın d a geçen özel nitelikteki lanetleşm edir. T araflar dörder defa Allah'a yem in ederek kendilerinin doğru, karşı tarafın yalancı olduğunu söylerler. Beşincisinde ise kendisi nin yalancı karşı tarafın doğru olması halinde Allah'ın lanetinin üzerleri ne olmasını istemeleridir. Lânetleşen karı-koca ayrılırlar. Artık ebediyyen evlenemezler.
،j
2!1 / T A L A K K I T A M
93
34. Schl b. S a’d es-Sâidi'den: U veym ir el-Aclanî, E n sa rd a n Âsim b. Adiyye gelerek şöyle dedi: «— Ya Âsim, kansm ı yabancı biriyle yakalayan adam a ne der sin, o yabancıyı öldürse, siz de (kısas olarak) onu öldürür m üsü nüz, ya da bu adam nasıl hareket edecek? Benim adım a bu mesele yi R esûluîlah (s.a.v.)1a soruver.» Âsim, R esûluîlah (s.a.v.),a sorunca, R esûluîlah bu suallerden hoşlanm adı ve ayıpladı. Öyle ki R esûluîlah (s.a.v.)'dan işittikleri Âsım'm a ğ ın n a gitti. Asım evine dönünce U veym ir onun yanına gelerek: <،— Ya Asım! R esûluîlah san a ne cevap verdi?» dedi. Asım: «— B aşım a iş açtın. R esûluîlah sorduğum m eseleden hoşlan madı.» deyince Uveymir: «— R esûluîlah (s.a.v.)'a sorm adan bu m eselenin peşini bırak mam» dedi, b u n u n üzerine Uveym ir, R esûluîlah (s.a.v.) ash ap la birlikteyken yanına vardı ve dedi ki: <٠— Ya R esûlallah, karısını yabancı biriyle yakalayan adam a ne dersin, o yabancıyı öldürse siz de onu (kısas olarak) öldürür m ü sünüz ya da bu adam nasıl h arek et edecek?» R esûluîlah (s.a.v.) cevap olarak: «— S e n in ve h a n ım ın h ak k ın d a â y et in d irild i. G it h a n ı m ın ı getir» dedi. Sehl der ki: «Ben ashapla beraber R esûluîlah (s.a.v.)’m yanın da iken onlar da lanetleştiler.» Uveymir: «— B ununla evli k alırsam ona iftira edebilirim , ya Resûlullah» dedi. Resûluîlah ona boşamasını em retm eden üç talakla karı sını boşadı. îb n Şihab, «bundan sonra laııetleşenler bu yolu tak ip e tti ler» dedi.21
(21) B uharı, Talâk, 68/4; M üslim, Liân, 19/1.
94
u*
I M A M M A L IK / MU V A' IT A
^٧ ١
٧١ <؛٤
4-<'؛ ]
١ 5i؛^؛ • ^؛؛
،
£ ^ ؟-؛ ١
* ٧٤
*،<• ٠ I،,، «؛- L *،> ، r ^ ^ J^؛ “٣٥
0<* 4^ ٧٠٠
y
• 4^; J ؛£• ؛؟١^ ٠«-؛ ٢٧
j^-J،
•«<٨؛
•
؛V ٠ ^ ؛؛<؛ ؛؟؛L jA،؛J jİ> ^ ١١ A— • \ j J l j
llc - ،Od!
٢٠^ ١[ d il
.
j JJ
0 I I 4I،
C>Jr*jî Üİ^J ^ : >؛١١;
J - J jlla jl ،_yJ i i j 0 4j 1 Ü j l^ 1l؛$-•؛ ٢٠٠-،<-
.
4
Âj ١ ؛
yj j l j ، _ıy d-؛-
. 4
.
،
٢٠^ ٠،j U
d ir t y j . i d 0d r Bd iv ،_!؛
j j t؛
l4،؛
■؛،(؛ l ^؛،.
l'o،.، iûa2U؛ Vi y i ؛
،
iji
y
y i
•
،. ٠١ !؛؛
١
،^ Ul: —^ ٢٠ i ■؛
â jl^ Ö
،^■ ؛١^ ١ —،_ ۵،-
y
،< ٠
٧ '؛
٠،—
U > J 'j«
d dt d ، 'i d i^،*؛ ؛iu u jû
l-u> jy ، .- u]l> ١؟؛-^٢؛؛
Lito-ı v <: ١ ٠٢٠ ؛، l ،؛-j
٠٠٠
y y .J I I l
١٠^ ١
o l; •J>؛٤٤١ u. ü . £
jj& y
<؛؛
^
j
.,
i3i>l jÜ Û؛ y ؛i< : i u5u JIİ؛
u i s 'j . % u- ciısr ١؛، ؛ı ^ V .٧
٠^ -
A O
. ~ > ıy ; .ı j* u .
j y j l yJ i ١cJuvj . lo-x y،V؛Ü1
. ûSû i^ lL ; y
yCJ yyj ou • y ı yl ı«؛-٢٠١
،،:!< ^. ١ jy y ı o l
iu u yi yi ؛
٢٠٤j i 'o iı ، l y û ، y Jis ،_yy> ı،L J-،■؛ i ؛٢•٠■.? .
. ‘C s-'X *
،y
5
J U 1 ،y _ l v .
<£J * j ■ ، ü U j
J lîli: *؛ ؛
a İ jj
y V، ü ،^٧١
l ، î U J **؛
jı ilo ؛،^
Âj_r U r- o j، J_؛
ı>- î l y i- ojl» y. ،y^
1؛î # ٢٠٠٣٠
j ı > jı i3 y،<؛j j' ٠'
y
j j ı^؛
y ybJıiyy.v y؛ u : . Ji
Jv y،î*؛؛
. [ <؛١ ^١
yı
u .
iu u i ı i.v ı y ، L i i!<؛ Jı،١ ؛
yvı
ı y J ± j . z \j-)i\ j
j c j> : û; ı J y
ı^ v ، i ^؛ .
^*
•. iu u iyj ı ؛ ı y ٠ iy y ıjı
ﺭ؛ﺛﻦ/TALAK KİTA1U
ﻧﺎﻟﺰ٠ ﺗﺠﻴﺰ
ﺃﻥ،ﺗﺞ
• ﺗﻴﻨﻨﺎ U
: ؛
• ﻳﻠﻨﻲ ﺟﺒﺬ آﻟﺨﺖ
ﻧﻨﺖ اﺛﺖ؛ﺛﺔ ؛ أل ﺗﻢ ﻓﺎ ت
٢١
1
. ال' ﻧﻰا
و؛ﻧﻢ
،ﻧﻠﺆ ئ
يجن ﻳ ال م ﺍﻧﺮﺍﺛﺔ ﻏﻰ ﺍﻟ٠ ﻓﺎﻝ ﻧﺎﻟﻚ
ﺯ مب ﺪﺏ من ﻨﺔ مبﺬ٠ ﻓﻴﺊ
وﻟﻢ ﻳﻐﺮى
؛ﺋﺔ آل
:ﻧﺜﺮ ة
95
ن ﻓﺒﻞ أن
أﻣﺔ إدا
*
ﻓﺈذ'ا ،ﺧﺘﻲ
.
ﻣﻚ
ﻳﻞ أن
ﻳﻠﺘﻌﻦ ﻧﻰ ا ﻟﻨﺎ ب ؛ ي.م
م
٠ ﻧﺲ
ﻛﺜﻮ م ﺗ آل ب ز ﻧﻲ ﺗﻢ؛
م ﺟﺰ ﺍ<ﺃﺗﺔ
ﻳﻰ األﻧﺔ٠ İU
و ﻓﻚ ان• ؛ ث إذ'ا آلﻓﻦ
:
.ﻣﻠﺘﻲ
ﻓﺶ ﻧﺎ ك 1
*A b dullah b. Ö m er'den: R e sû lu lla h z a m a n ın d a b ir kişi k a .3 5 .n s ıy l a la n e tle ş ti ve çocuğ u n k e n d i çocuğu o lm a d ığ ın ı sü y led i •R esû lu llah (s.a.v.) o n la n birb irin d en ayırdı ve ç o c u ^ ı a n a s ın a v er d22. i
:im a m M a lik d e r ki: Yüce A lla h şöyle buyurdu
K a r ıla r ın a töhm et edip ken dilerin den b a şk a şa h id le «٢ ، bu lu n m ayan la rda n b irin in (k a z f cezasın a ç a rp ılm a m a » ‘ ﺀiçin) şa h a d eti , doğru kon u şan lardan olduğun a d a ir A l -l a h fa d ö rt kere yem in etm esi ve beşin cisin de y a la n konu -şa n la rd a n sa A llah'ın lanetinin üzerine olm asını istem esi d ir . K a rısın ın , kocasının y a la n k o n u şa n la rd a n olduğuna •d a ir A llah 'a d ö rt kere yem in etmesi, beşinci o la ra k d a ko ca sı doğru ko n u şa n la rd a n ise A llah 'ın g a za b ın ın üzerine o lm a sın ı istem esidir. Bu şa h a d et onu ceza d a n k u r ta r 23« ır -im a m M alik d er ki: Bizce sünnet olan şudur ki, lânetleşen çift -ler bir daha evlenemezler. Erkek, yalan olduğunu söylerse, yaban .cı bir kadına iftira ettiği için k a z f haddi (iftira cezası) tatbik edilir -Çocuk kocanın üzerine kaydedilir. K adın kocasına ebediyyen dö .nemez. H üküm bizce kesinlikle ve ittifakla böyledir îm a m M alik d e r ki: K arısından kesin olarak boşanan ve ona
) dönm e h a kkı olm ayan koca, sonradan ka rısın ın (kendisinden ham ile olduğunu inkâr ediyorsa, ka d ın (iddia edilenin aksine ( ٠ adam dan ham ile olm uşa benziyor, aradan şüphe edilebilecek < ﺀه B uharı, Talâk, 6 8 /3 5 ; M üslim, Şeybanî L iân) 587 19/8 )22 .,؛, N24/6-9 û r) )^ 2 ,
ﻓﺶ
ن‘ ا ﺗﻢ ﻧﺰﺟيت: ﻗﺶ؛.ﺣﻨﻲ
. ازم ا ﻟﻆ ؛ ﻧﻲ أل ﺗﻲ ؛ ﺑﻦ أ'ﺑﺬا،ذ ^ ١.^ ١ ذ ﻳ ﻰ إل ا إ ال ت، ﺗﺬﺋﺪ ﺑ ﺈ
ﺑﻤﺶ
؛
96
İM A M M A I J K / M U V A T I A
zam an geçtiği halde çocuğun o adam dan olduğunu iddia ediyor, fa k a t kesin olarak bilinm iyorsa lânetleşirler. Erbab-ı ilim den duyduğum budur, bize göre h ü kü m böyledir. im a m M alik d e r ki: K arısının kendisinden ham ile olduğunu
ikrar eden ve ham ileyken üç talakla boşanan, henüz ayrılm adan önce zina ederken gördüğünü iddia eden koca, yabancı bir kişiye iftira ettiğinden lânetleşmezler. B u adam a had tatbik edilir. Şayet üç talakla boşadıktan sonra kendisinden ham ile olduğunu inkâr ederse lânetleşirler. İşittiğim budur. İm a m M alik d e r ki: Zina töhm eti ve lian konusunda h ü r bir
kim se ile köle arasında fark yoktur. Ş u kadar var ki cariyeye töh m et edene had tatbik edilmez. îm a m M alik d e r ki: M üslüm an cariye, Hıristiyan veya yah u d i
h ü r bir ka d ın la evlenm iş ve m ünasebette bulunm uş olan m üslüm an h ü r kocası ile karısı arasında m ülâane (lânetleşme) yapılır. Ç ünkü Yüce A lla h , K u r’an-ı K erim 'inde —k a r ıla r ın a iftira edenler — (N u r, 24/6-9)buyurm uştur. M üslüm an cariye ve Hıris tiyan veya yahudi hür bir kadın da buradaki «karıları» kelim esi nin içine dahildir. Bizce h ü küm böyledir. im a m M alik d e r ki: Köle, m üslüm an h ü r bir kadın ile ya da
m üslüm an bir cariye veya yahudi veya Hıristiyan hür bir kadın ile evlenirse aralarında gerektiğinde m ülâane yapılır, im a m M alik, k a rıs ıy la lâ n e tle ş e n ve ak lı b a ş ın a gelip d a h a beşinci y e m in d e k en d isin e lâ n e t o k u m a d a n b ir veya iki yem in so n ra k en d isin i y a la n la y a n koca h a k k ın d a d er ki: Kocaya iftira haddi tatbik edilir,
araları ayrılm az. îm a m M alik, k a rıs ın ı boşayıp a r a d a n üç ay g e ç tik te n so n ra «ben ham ileyim» diyen k a n n ın kocası h a k k ın d a d er ki: Kocası, bu
k a d ın ın (kendinden) ham ile olduğunu in kâ r ederse karısıyla lânetleşir. Kocası lâ n e tle şe n so n ra da kocası ta ra fın d a n sa tın a lın a n ca riye h a k k ın d a d a im a m M alik d e r ki: Ona sahip olsa da m ünase
bette bulunam az. S ü n n e t, lânetleşen karı kocanın ebediyyen bir birlerine dönemeyeceği şeklindedir. İm a m M alik d e r ki: Zifafa girm eden karısı ile lânetleşen koca sadece m ehritı yarısını verir»
97
14. LİAN NETİCESİNDE ANNESİ Ü Z E R İM KAYDEDİLEN ÇOCUĞUN M İRASI
م ﺑﻠﺪ
اﻧﺔ ’ﺑﻠﻨﺔ أئ ﻋﺰزه ﺛﻦ ا ﻟﺮﻧﻴﺮ ﻛﺎ ن ﺑﻤﺪد
زإ ﺧﺰﺗﺔ الش ﻓﺎ ت ﺣﻌﻤﺎ
*
ﺧﻨﺤﺎ ؛ ى ﻣﺠﺎ ب اﻟﺜﻢ ﻧﻨﺎﻟﻰ
ﻛﺎﻧﺖ ﻏﺮﺑﻴﻪ
زإن
•
ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺰالة ﺑﻜﻴﻦ
اﻟﺸﻢ
وش ذ ﻟﻚ أذ رئ أ ﻧﻞ
أﻧﺔ
• ﺑﻚ
؛
ﻳﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﺢ
اﻧﺔ إذا ﻧﺎ ف زرﺛﺘﺔ إئ
•
ﺣﺬ د ى :
اﻟﻨالﻏﻨﺔ زز ﻟﺪ اﻟﺰﻧﺎ
ز ﻧﺮ ث أ ﻟﻨﺘﻪ ﻧﺰا ﻟﻲ أ ﻧﻪ
زﻛﺎئ ﻧﺎ ’ ﺑﻘﻰ
•ي
ﻓﺪ
- ٢٦
. • ﺧﻨﻮﺗﻨﺰ
•وزرف إﺧﺰﺗﺔ الش
ز ﻳﻨﻨﻲ ﻋﻦ ﻧﻔﺒﻤﺎ ن ﺛﻦ ﺳﺎ ر *ﻧﻞ ذ
: ﻧﺎﺑﻚ
ﻧﺎل ﻃﺚ
•
36. Malik'e rivayet edildi: Urve b. Zübeyr, lian yapan kadının çocuğu ile zinadan olan çocuk hak k ın d a şöyle derdi: «Çocuk öldüğünde m irasından annesi K ur’a n -1 K erim 'de belirtilen hissesini alır, anne b ir k ard eşleri de hisseleri k ad arın ı alırlar. Geri kalan m irası, eğer kadın azatlı cariye ise efendilerine kalır. Eğer cariye d e ^ l h ü r ise kendisi hakkını ald ık tan ve çocukla n da h ak ların ı ald ık tan sonra geri k alan hâzineye kalır, İm am M alik der ki: Bana, Süleym an b. Yesar'dan da benzeri nakledildi. Ülkemizdeki ulem anın ة٤٧ şekilde am el ettikleri za m ana yetiştim .
98
15. B A K İR E B İR KIZI BO ŞA M A K
- ٣٧ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺺ ﻏﻦ* ﻧﺎﺑﻠﻲ ٠ﻏﻦ اﺛﻦ ﺑﻐﺎﺑﻲ ٠ﻏﺬ ﻧﺨﺐ ﺑﻦ ﻏﺐ اﻟﺮﺣﻤﻦ ﺛﻮﺑﺎن ،ﻏﺬ ﻧﺨﻢ ﺋﻦ إﻳﺎس ﺛﻦ ا ﻟﺒﺠﺮ ؛ اﺋﺖ ﻓﺎل :ﻃﻠﻰ رﺟﻞ اﻧﺰأﺛﺖ ﻓآلﺋﺎ ﻳ ﻞ أن* ﻧﺪﺣﻞ
ﺑﻦ
ﺑﻤﺎ .ﺗﻤﺄ ﺑﺰا ﻟﺖ أن ﺗﻨﻜﺤﻬﺎ .ﻟﻨﺎﺀ ﻳﻤﺘﻐﺘﻰ .ﻓﺬ ﻣﺖ ﻧﻨﺔ أ ﻧﺄ أل ﻟﺔ •ل ﻧﺎ ﻧﻴﺒﺬ. زأﺑﺎ ﻓﺰﺋﺰة ﻏﻦ .ذ ﺑﻚ ﻗﺎ ال :ال ﻧﺰى أئ ﺛﻨﺤﻔﺎ ﺧﺘﻰ ﺛﻨﻜﺢ ززﺟﺎ ل
ﻏﺒﻤﺖ ام ﺛﻦ ﻏﺌﺎ س
ﻃال ﺗﻲ إﺋﺎﺧﺎ ﻧﺒﺬ ةل .ﻓﺎ اﺛﻦ ﻏﺌﺎرخ :إ ﺋﻚ أز ﻧﻠﺘﺂ ﻣﺬ ﺗﺪ ك ﻧﺎن ﻛﺎ
ﻓﺎ :ﻓﺈﺛﻨﺎ
ﻟﻚ ﻣﺬ ﻣﻤﻞ *
?. .M uhammed b. A bdurrahm an b. Scvban'dan rivayet edildiؤ
-M uham m ed b. lyas b. el-Bükeyr şöyle dedi: Zifafa girm eden ad a talak ile boşadı, sonra boşadığı bu İlanım laﺑﻤﻲ m m birisi k ansını -evlenmek istedi. Bunun üzerine (yanıma) fetva sorm aya geldi. Be ^ -aberce Abdullah b. Abbas ve Ebû Hüreyre'ye gittik. M esele^ on .la ra sordu :O n lar « — -K adın b aşka b ir koea ile evlenm eden onunla evlenem ez :d aه sin» dediler . « — :Ben onu yalnız bir talak la boşadım,» deyinee ibn A bbas Nim eti elinden kaçırdın,» dedi — «.
- ٢٨
و
ﺣﺰﺛﻨﻰ ﻏﺬ
؛ü
t U
،
ا ﻟﺸﺎ ذ ﺑﻦ أ ﻧﻰ ﻋﻴﺎ ش اال ﺋﺼﺎرئ ﺑﻦ ﻋﻨﺮو ﻳﻦ ا ﻟﻨﺎ ص ﻃألئ ا ﻟﺒﺰ وا ﺣﺪة
ﺗﺒﻴﻨﻨﺎ،
،
.
ؤاﻟﺌال ﺛﺔ ﺗﺤﺮﻧﻬﺎ
ﻏﺬ ،
ﻧﺒﺖ ٠ﻏﺬ ﺑﻤﺤﺮ ﺑﻦ ﻏﺐ اب ﺑﻦ اال ﺷﺢ ٠
ﻧﺺ ﺑﻦ
ﻏﻦ ﻏﻄﺎ
،
*
ﺑﻦ ﻳﻤﺎ ر
ﻏﻦ ر ﺟﻞ ﺀ ش ا ﻧﺮأ ﺗﺔ ﺛ ال ﺛﺎ ﺳﺎ ل ﻟﻲ ﻋﺐ*ت اش رذ ﺣﻨﻰ
م
،
؛
اﻧﺔ ﻧﺎ ل
ﺗﺒﻞ أن
:
ﻧﺴﻬﺎ
ﻏﺰ و ﺛﻦ ا ﻟﻨﺎ ص
:
ﺟﺎﺀ ر ﺟﻞ ﺳﺎ ل ﻏﻴﺪ ام •
إ ﻧﻨﺎ
ذل ﻏﻄﺎﺀ !<■
ﻇﺚ دﻣﺎ
؛
ﻧﺎ ص
1
.
ا ﻟﺰ ب
ﺛﻨﻜﺢ زو ﺟﺎ ﻋﺘﺮه •
- Yesar, şöyle dedi: Adamın biri, Abdullah b. Anır b. el-ل ' •٨
' ile zifafa girmeden, onu üç talak ile boşayan başka bilاةل -ﻟﺪىا ،،
؛
99
M / T A I A K KITAM
.şahıs h akkında (fetva) sorm ak için geldi  ta der ki: «İlk defa evlenen (ve dokunulm ayan) kızın talakı :birdir, dedim.» A bdullah b. Amr b. el-As b a n a Sen hikâyecisin (Fıkhın derinliklerinden ne anlarsın). Bir—« talak, onu bir talak -1 bain ile boş yapar. Uç talak ise, başka koeaya varıneaya k a d a r ٠ kadını h aram kılar» dedi , ﻏﺬ ﺑﺠﺮ ﺛﻦ ﺟﺐ اش ﺛﻦ األ ﺛﺢ ؛ أﻧﺔ٠ ﺳﻌﻴﺪ. ﻏﺬ ﻳﺨﻴﻰ ﺛﻦ، “ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﻟﻚ٣١ زﻏﺎﺻﻢ، ﻳﺪ اش ﺑﻦ ا ﻟﺰﺳﺮ- ﺟﺎﻟﺘﺎ ﻧﻎ اﻧﺔ ﻛﺎ ن، ا ﺧﺒﺮه ﻏﻦ ﻧﻨﺎ و ﻳﻪ ﺑﻦ أﺑﻰ ﻏﻨﺎ م ا ال ﺻﺎ رى إذ رﺟال‘ ﻣﺬ أ ﻧﻞ
:ﻗﺎ ل
.ﻟﺨﺎﻧﻤﺎ ﻧﺨﻨﺬ ئ إﻳﺎس ق ا ﻟﺒﺠﺮ
> ﺛﺬ اﻟﻦ'ضت ؛ئ،ﻗﻴﻦ ﻣﺤﺪ ا ﻓﺈﺗﻰ ﻧﺮﻣﺤﻨﻨﺎ ﺟﻨﺪ أ ﻧﻪ
:
ﺗﻤﻨﻬﺎ ﺧﺘﻰ
زا ﺛﺬﻓﺔ
ذﻧﺎذ'ا ﺗﺮﻳﻨﻲ؟.ة ﻃﺶ اﻧﺮ؛ﺗﺎ ﻓالق ﻳﻞ أن‘ ﻳﺪ*ﺗﻞ ط.ار اد
•وأﺑﻰ ﻧﺮ ﺗﺰه
م أل ﺑﻰ ﺋﺮﺋﺮة
: ﻓﺎل.اﺛﻦ ﺷﺮ ﺛﻦ ا ﻟﺨﻠﺐ
ﻗﻴﻦ ا;ن
،'ﻣﺤﺎس .
ﻧﺎذ ﻏﺚ إ ﻟﻰ ﺟﺪ اش.ﻣﺪا اال ﻧﺮ ﻧﺎﻟﻨﺎ ﻏﻴﻪ ﻓﺰل
ﺑﻦ
ﻧﺂ ﻳﺎ1
ﻧﺬﺧﺐ
، اﻟﺆاﻣﺬة ﺑﻴﻨﻤﺎ:ﻗﺎ ل أﺑﻮ ﻏﺮﻧﺮة •ﻣﻠﻞ د ﺑﻚ
زى، 'ﻧﺠﻞ ﻓﻠﺰ ﻳﺪ*ﻧﻞ ﺑﻰ1ﻃﺘﻲ ا
وش وة
.ث
٠ ﻓﺄﻧﻪ
ﻧﺰئ
ﻓﺘﻲ
.
.ﻓﺬ ﺟﺎﺀﺋﻚ ﻧﻨﻀﻠﻪ :زﻧﺎد اﺋﺊ ﻣﺤﺎس
•
.
ﺣﻒ
،ﻳﺎ أﺑﺎ ﻓﺰﺋﺰة
ﺛﺎ ﻣﺤﺮم.-ﺗﻠﻜﺢ ز؟
اال'ﺗﻦ، وﻏﻠﻰ ذ ﺑﻚ: ^ﺑ ألJÜ
. زاﻟﻠالث ﺋﻤﻤﻨﻬﺎ ﺣﺘﻰ ﻧﺒﺠﺢ زوﺟﺎ ﻣﺤﺰن، اﻟﻮاﺣﺪة ﻧﺒﻴﻨﻬﺎ. ﺗﺠﺮى ﻧﺠﺒﻰ ا ﻟﺒﻜﺮ :M uaviye b. Ebî Ayyaş el-E nsarî şdyle a n la tır .3 9 -Abdullah b. Zübeyr ve Âsim b. Ömer b. el-U attab'ın yaıunday .dım :am m ıza M uhammed b. lyâs b. el-Bükeyr gelerek şöyle dedi ¥ B ir bedevi n ik â h ta n sonra k arısın a a k la ş m a d a n onu üç« -talak ile boşadı. (Bu hususta) görüşünüz nedir?» Abdullah b. ez :Zübeyr Bu konuda bir diyeceğim yoktur. Sen, Abdullah b. Abbas —،، ile Ebü Hüreyre'ye جاا,O■nlar Hz. Aişe'llin yam ndalar. O nlara sor sonra gel neticeyi bize de bildir, dedi. Adam gitti onlara sordu. İbn :Abbas, E bû H ureyre'ye İşte m ühim bil• m esele geldi, fetvasm ı ver.» deyince, Ebû — <، H u rey re :
100
im am
M A L l k t M U V A 'r r A
- B ir talak ile onu boş yapar (yeniden evlenebilirler), ü ç talak da başka kocaya varıncaya k ad ar o kadının te k ra r nikâh edilm eşini h a ram k ılar dedi, tbn Abbas da aynısını söyledi. İm am M alik der ki: H ü kü m bize göre de böyledir. B ir ad a m , d u l bir ka d ın la evlenir, ancak birleşmezse, bu d ulun d u ru m u da bakire kızın d urum u gibidir. B ir talak, onu da talak-ı bâin ile boş yapar, üç talak da başka bir kocaya varıncaya ka d a r o kadını ilk kocasına haram yapar.
101
1«. HASTANIN BOŞAMASI
ﻟﻚ ﺑﻦ
•ه اد أن ﺀذ ف ﻟﺦ؛ أن
ﺟﺎ
ذم
-*ا
زﻏﺬ أ ﻳﻰ ﻧﻠﻨﻪ ﺑﻦ ﻣﺪ ا ﻟﺒﻤﻦ ي؛ ﻏﻨﻲ ؛ أن. ز ص أ ﻣﺢ؛ ﺑﺬﺑﻚ٠ > ﻋﺎل
ه ا ■
ﻏﺬ٠ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺷﻬﺎب، ﻧﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ﺗﻨﺪ ا ﻧﺜﻨﺎﺀ
،
ﻓﺰﻣﺤﺎ ﻓﻨﺎ ن ﺑﻦ ﻏﻨﺎن ﻣﻨﺔ
. ﻏﻨﻲ ﻃﺶ اﻧﺮأﻧﺔ ا ﻟﻴﺌﺔ زم ﻧﺮ ﻳﻢ ؛
A bdurrahm an b. Avf h asta iken, karışım tala k -1 bâinle bo .40 adı» (sonra da öldü). îddeti bitince O sm an b. Affan, talak -1 bâinle؟ boşadığı karısını ona varis yaptı 24. ﻏﺮي ا ال ش ؛ أذ ﻗﻨﺎ ن ﺛﻦ ﻏﺘﺎن، ﻏﺬ ﻏﻦ اش ﺑﻦ ا ﻟﻨﺤﺮ
،
ÜJU و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ؛٠ ٤١
•ززذ ﻧﻨﺎﺀ اﺑﻦ ﻧﻜﻤﻞ ﻣﻨﺔ • زﻛﺎن ﻣﺤﺬ ﻧﻐﺰ ﻧﺮﻗﺺ A’rec'den rivayet edilm iştir: O sm an b. AfTan, hastayken 41 boşadığı k a n la rın ı îbn M ukm il'e varis y ap25. tı
؛
ﻣﺤﻢ أذم ا ﻣﺄ
ب
م
إل ن
ﻣﺤﻞ ت
*
•ﺑﺬ ه ﻣﺎﻧﻢﺀث ﻧﻮن؛ﻣﺎ
ا د ذن
ج
أﻧﺔ ﻳﺦ ز ﻧﻌﺔ ﺑﻦ أ ﺑﻲ
؛
وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻚ
-
٤٢
ذال•• إذا. ﺛﻬﺎ ﺷﻦ ﺑﻦ ﻏﻨﻲ ا ﻟﺘﺔ أذ-ﻏﻴﺪ اﻟﺰ ا ﻟﻖ• أنW-ki ، ﻓﻚ ﻧﺤﺖ آذث. ذو ﻧﺮﻧﻰ ﻏﻦ ا ﻟﺒﺨﻦ ﺑﺬ ﻏﻨﻲ
ضد ﻣﺢ ت ﻣﺄ
•
ص-<
ذ إل
.ف ﻳﻦض. زﻣﺤﺪ ا ﻟﺦ؛ أذ ﺀن. ﺑﻨﻰ ﻟﺔ ﻣﺤﺎ ﻣﻦ ا ﻃ ال ق ﻣﺤﺰﻧﺎ . ﺑﻤﻦ ا ﺋﻴﻨﺎم ﻋﺪﺗﻬﺎ٠ ﻃﺎ ن ﻣﻨﺔ
42• Ebû A bdurrahm an oğlu Rebîa'ya şöyle rivayet edildi: «Kan s ı, kendisini boşam asını A bdurrahm an b. Avf d an istedi.» o da k arısın a dedi ki: (24) ؟؛١٣ kimse ağır hasta iken karışım boşar, bileşm eden ölürse m irastan mailrum bırakm ak için boşamış sayılır, boşadığı kadın m irasından hakkını ؟lir. İşte Hz. Osman da, bu ilükme göre Abdurrahm an'ın hasta iken ط0 ﻧﻬﻮ dığı k arısın a m irasından pay vermiştir. (25) Şeybanî, 5?5.
02
IMAM MALIK / MUVATTA
«— Hayız olup tem izlendiğinde bana bildir.» H anım ı, Abdurrah m an b. Avf hastalanıncaya k ad ar hayız görmedi. (Hayız gördükten sonra) tem izleninee kocasına h ab er verdi. Kocası da hastayken onu üç talak -1 bâin ile veya b ir ta la k ile boşadı, ^ a k a t bu son talaktı. îddeti bitince Osm an b. Affan, A bdurrahm an'a karısım varis yaptı. • ﻧﺚ ﺑﻰ ﺑﻤﺺ ﺑﻦ ﺧﺠﺎن
ﻏﺬ٠ .ﻳﺪ
ﻓﻄﻠﺊ االﻧﺼﺎرﻳﺖ و ﻫﻲ ر ﻓﻊ ﺣﺘﺼﺬا زﻟﻰ-ذا
.
ﻟﺰ أ ﺣﻨﺬ
.
ﻓﻨﺎلت ﻫﺬا ﻏﻨﺰ ا ﺑﻦ ﻏﻨﻠﻲ
.
ﻏﺬ ﺑﻤﺺ ق٠ ﻣﺤﻲ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻚ٠ ٤٢
• ﻣﻨﺎﺛﺒﺘﺖ ؤا ﻧﻤﺎر ﺗﺔ. ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻨﺬ ﺟﺪ ى ﺧﺘﺎن اﻧﺰاﺗﺎن
ل أرﻗﺔ
:
ﺛﻠﻢم
.
ﺗﺤﻨﺬ
* ال ﻧﺖ اﻟﻤﺎﺛﺒﺘﻪ ﻃﻨﺎ ن ئ' ﺑ ﻲ
.
ﻧﺔ ﺗﻤﺰ ﺧﻨﻚ ﻏﺶ زﻟﺰ .
ﻧﻘﻨﻰ ﻟﻬﺎ ﺑﺎﻟﺒﻴﺰاﻣﺤﺜﻲ ﺋﺮ
'ﻣﺤﺶ
•
ﺗﺎل ؛
ط
ﻓﻨﺬ ت
ﻓﻨﺎ ن ﺗﻦ ﻏﻨﺎن
. ﻣﺤﻜﺪﺧﺎ ةا
.
.
43. M uhammed b. Yahya b. H abban der ki: «Hedem H abban'ın biri H aşim î, diğeri E n sar'd an iki hanım ı vardı. E n sa r’lı karısını, emzikli iken boşadı. A radan b ir sene geçti sonra dedem öldü, o h âlâ h a ^ z görmemişti: «— Ben hayız görmedim, kocama varis olurum» dedi. Haşimilerden olan karısıyla Hz. O sm an b. Affan ta rafın d a n m uhakem e edildiler. Osman, E n sar'd an olan karasının varis olduğuna k a ra r verdi. Haşim i kadın, Hz. O sm an'ın aleyhinde konuşunca, Hz. Osman: «— K aranm , amca oğlunun yaptığına u y u n d u r.» (Bunu söylerken) Ali b. Ebi Talib'i kastederek bize işa re t etti.
إذا ﻃﺶ ا ﻟﻨﺠﻞ ا ﻧﺰأ ﻧﺔ ﻓألﺋﺎ ﻧﻔﺰ: ﻧﺎﺑﻢ ؛ اﻧﺔ ﺳﺢ ا ﺛﻦ ﺛﻬﺎ ب ﻧﻘﻮل
و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ- ٤٤
•ﻧﺮ ﻳ ﻐ ﺬ • ﻓﺈﻟﻬﺎ ﺗﺮﻧﺔ ﻧﻠﻬﺎ
ﻧﻤﻤﺄ ا ﻟﻤﺜﺬا ي
ا ﻟﺒﻜﺮ٠ زا ﻟﻤﻴﺰا ث
ﻣﺤﺎ *
،
ﻧﺪﺣﻞ ﺑﺘﺎ
أذ
ﻣﺤﺎ ا ﻟﻨﻨﺰ ﻛﻠﺔ٠ ﻃﻨﺤﺎ
ﻓﺘﻞ
ﻣﺮﻳﻨﻦ
زإئ ﺣﻠﻠﻌﻤﺎ زﻫﻮ
زإذ ذ ﻧﻞ ﺑﻤﺎ ﻗﺰ
. .
:
ﻧﺎل
ﻧﺎﺑﻠﺬ
زال ﻋﺪة ﻏﻨﻴﺎ
،
ا ﻟﺒﻴﺰا ث
زا ﺗﻴﺬ ﺗﻰ ﻫﺬا ﻋﻨﺬﻧﺎ ﻧﺰاﺀ
îbn Şihab dedi ki: Bir adam hastayken, karısını üç talak ile .44 de boşasa karısı ona varis olur ,
2» / T M A K K IT A M
im am M alik der ki: Koca hastayken, cima etm eden karısını boşasa karısı m ehrin yarısını alır ve kocasına vcfris olur. îddet beklemesi gerekmez. Karısı ile cima ettikten sonra boşarsa, karısı ona varis olm akla birlikte m ehrin de tam am ını alır. Bu konuda bize göre k ız ile d u l arasında fark yoktur.
104
17. BOŞADIKTAN SONRA V ER ^EC EK MUT’A (H ediye)20
.
ﻧﺤﻴﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ ؛ اﻧﺔ ﺑﻠﻨﺔ أن ﻏﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﺗﻰ ﻏﻨﻲ ﺀﻧﻠﻖ اﻧﺰأة ﻟﺔ
ﺣﺪﺛﻨﻰ
—
٤٥
. ﻧﻨﺘﻊ ﺑﺆﻟﺪة ﻧﻄﻚ
ﻏﻦ ﻏﺪ اش ﺑﻦ ﻏﻨﺰ ؛ اﻧﺔ ﻛﺎ ن ﻧﺜﻮل ؛ ﻟﻜﻞ، ﻏﻦ ﻧﺎ م، ﻧﺎ م
•ﻧﺼﻴﺎﺻﻤﺄ ﻣﺎ ﻣﺮص ﻟﻨﺎ
ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﻦ
و
» زﻧﺪ ﻧﺮص ﻟﻤﺎ ﻣﻨﺬاﺛﺂ ﻧﻠﻢ ﺛ ﻨ ﺮأ، إال ا ﻟﻨﻲ ﺋﻄﻠﻰ. ﺗﺘﻨﺂ
M alik'e şöyle rivayet edildi: A ld u rra h m a n b. Avf karısını .45 .boşadı. M ut’a (hediye) olarak ona bir eariye verd i -Nafî'den: Abdullah b. Ömer şöyle derdi: Gerdeğe ir m e d e n bo -şanan ve kendisine m ehir takdir edilen kadına, takdir edilen m eh rin y an sı verilir. (M ehir tak d ir edilmeden aynı zam anda gerdeğe girm eden) B oşanan h e r kadına M ut’a verm ek gerekir.آ ه
. ﻏﻦ ا ﺛﻦ ﻧﻬﺎ ب ؛ اﻧﺔ ﻧﺎﻟﻦ ﻟﻜﻞ ﻧﻄﻘﻲ ﺗﺘﻨﺄ٠ و ﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎ م . .
-٤٦
ز ﺑﻤﻴﻰ ﻏﺰ؛ ا ﻗﺎﻣﻢ ﺑﻦ ﻧﺤﻨﻲ ﻣﻞ ذ ﺑﻠﺬ: ﻧﺎل ﻧﺎﻟ أل
ﺗﻰ ﺗﻨﻴﻠﻬﺎ زال ﻛﺜﻴﺮﻣﺤﺎ٠ ﻟﻨﺲ ﻟﻠﻀﺔ ﻳﻨﺬﺋﺎ ﺣﺪ ﻧﻨﺰ و ﻓﺂ
: ﻧﺎﺑ أل
ﻓﺎل
îbn Şihab, «her boşanan kadına m ut’a verm ek gerekir.» de .46 ^mam Malik der ki: B ana K asım b. M uham m ed'den de bunun benzeri bir rivayet geldi. İm am Malik der ki: Bize göre, m u t’anın azının veya çoğunun belli bir sınırı yoktur. (26) Bu kısımda Maliki mezhebine göre m ut'anın durum u görülecektir. Hanefîlere göre ise, bunun h ü km ü şöyledir: Kişi nikâh akdi esnasında mehirden söz etmez veya mehir vermemeyi şart keşar da zifafa ir m e d e n karısını beşarsa m ut’a vermesi gerekir. Mut’a — sahih görüşe göre— erkeğin m âli durum una uygun olarak kadına vereceği baş örtüsü, iç elbise ve ورلelbiseden ibarettir. Ancak bu, mehr-i mislin (emsal m ehir) yarısını geçemez. (2?) Şeybani, 588.
ıofi
18. KÖLENİN BOŞAMASI
، ﻣﺤﺘﺎ
ﺑﻤﺎب ؛ أن
ﻓﻬﺘﻲ
.ة
ﻏﺬ ﻇﻴﺎ ن ﺛﻦ٠اﻟﺰﻧﺎد
<ﺗﺚ آﻧﺮأة
ﻫﺄ
أ ﺑﻰ
، ه أن ﻏﺒﻢ'ا ﻓﻲ
ﻣﺤﺎﻟﺔ ﻏﺬ، ه أن ﻧﺎﺗﻰ ﺷﺎ ن ﺛﻦ ﻏﻨﺎذ
:ﻓﻘﺎال
ﺧﺰﻧﺖ
ﻓﺎﻳﺜﺬزاة.ﻧﺎﻟﻨﻨﺎ
ﺟﻤﻴﻨﺎ
ﻏﺬ، ﺑﺶ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
اي
ﺣﺪﺛﻨﻰ
-٤٧
ﻧﺒﻲ ا ﻟﻨﻲ، ﻧﻜﻲ ص ألم' ﺳﻚ
ا ﻧﻢ• ﺋﻢ أران أن ﻧﺮاﺟﻌﻬﺎ• ﻓﺄﻧﺰة أززاخ
. ﻓﻠﻘﻴﺔ ﻋﻨﺬ اﻟألزح آ ﺧﺬا ﺗﻴﺐ ز ﻳﺪ ر؛ ﻓﺎﺑﻢ.دﺑﻠﻦ < ﻣﺚ ﻋﻜﻚ
. ﻋﻴﻚ.
47. Süleym an b. Y esar'dan rivayet edildi: Nüfey’, R esûlullah'm ham m ı أل أأل^آآSelem e'nin M ukâtebi ya da kölesi idi. K arısı h ü r bir kadındı. Onu, iki talak ile boşadıktan sonra dönmek istedi. R esûlullah (s.a.v.)'ın hanım ları, ona, Osm an b. A fîan'a gidip bu konuyu sorm asını söylediler. (Hz. O sm an'ın yanm a giderken) ona «Derec» denen bir m ahalde Zeyd b. S abit’in elini tu tm u ş olarak rastlad ı ve (konuyu) onlara sorunca h er ikisi birden: «— O sana h aram oldu, ٠ san a h a ra m oldu,» dediler.28 ﻧﻜﺎﺗﻴﺎ
،
رن ﻏﻨﺎن
ﺛﻨﻴﻨﺎ
ﺃﻥ
؛
ا ﻟﻨﺴﻴﺐ
ﻧﺎﻧﻨﻰ ﺧﺎ ن
ﻣﻌﻴﺐ ﺛﻦ
. ﺗﻄﻠﻴﻘﻜﻦ
ﻏﻦ ﺧﺰة
،
اﺑﻦ ﺛﻬﺎب و ش اﻧﺮال
ﻏﻦ
،
ر ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻚ
، ز ﺑﻲ ا ﻟﻨﻲ ﺧﺜﻲ٠ ﺳﻚ
ﺧﺰﻧﺖ ﻏﻠﻴﻚ
-
٤٨
ﻛﺎ ن ألم
: ﻓﻘﺎل.
48. Saîd b. el-M üseyyeb'den rivayet edildi: Nüfey’, R esûlullah (s.a.v.)'m hanım ı ü m m ü Selem e'nin Mükatebiydi. H ü r olan karışım iki talak ile boşadı. (T ekrar dönmek iste d i^ n d e ) Hz. O sm an b. Affan'a fetvasını sordu, o da: «— O, san a h aram oldu» dedi. (28) Şeybanî, 555.
06
İM AM MALIK / MlJVA'riA
ا ﻟﺤﺎ ر ث
ﻓﻘﺎ ل
ﺛﻦ
• ﺛﺎﺑﺖ
ﺳﺪ ﺛﻦ
ﻋﻰ٠، ﻋﻦ ﻋﻴﺪ رﺛﻪ ﺛﻦ ﺳﻌﻴﺪ، و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﻟﻚ-٤٩ ا ﻧﺾ ر ﻳﺪ ﺑﻦ٠ ﻣﻜﺎﺗﺒﺎ ﻛﺎ ن المﺳﻠﻤﺚ زؤح أ ﻟﻨﻲ ﺧﻎ، ﻟﺰ أف *ﻧﻔﺒﻤﺎ • 1ﺗﻄﻴﺶ ﻓﺎ ل زﻧﺖ ﺛﺬ ﺛﺎﺑﺖت ﺧﺰﻧﺖ ﻏﻠﻴﻚ • ﻧﻰ ﻃﻠﻤﻨﺄ اﻧﺮأة ﺧﺰة
إ ﺛﺮا ﻣﻢ
-
49. M uham m ed b. İbrahim b. el-H aris et-Teym î'den rivayet edildi: R esûlullah (s.a.v.)’ın ٦ ١٨١١^ ١ ü m m ii Selem e'nin M ukatebi Nüfey, Zeyd b. S a b ite fetva sordu ve dedi ki: «— Ben h ü r olan k an m ı iki talak la boşadım (tek rar ona döneb ilir miyim?)» Zeyd b. Sabit: «— O sa n a h aram oldu» dedi. ش ا ﻟﻤﺪ ؛
ا ﻟﺨﺰ
إذا
ﻳ ﻨ ﻐ ﺰ ﻛﺎ ذ ﻳﻘﻮ ل
:
وﻋﻨﺔ.أز أﻧﺔ
ﻛﺎﻧﺖ
ﺧﺰة
أن ﻏ ﺒ ﻤ ﺎ ف م '
.
ﻏﺬ ﻧﺎﻓﻊ٠ ﻣﺎﻟﻚ
؛.
،
ﺗﻜﺢ زوﺟﺎ ﻏﺒﺮه
ﻏﻠﻪ ﺣﻨﻰ ﺣﺘﻤﻨﺎ ن
ﻭﺣﺬﺛىن ﻏﺬ
-
٥٠
ﺳﺪ ﺣﺰﻣﺖ٠ ﻇﻠﻴﻔﺮ و ﻋﺪم أ ال ﻣﺔ
اﻣﺮأﺗﻪ ﺛ ال ث.
. ﺣﻴﺾ
50. N afı'den: A bdullah b. Ö m er'in şöyle dediği rivayet edildi: «Röle, k arışım iki ta la k ile boşarsa, (karısı) h ü r olsun eariye olsun, b a şk a kocayla evlenip b o şanana k a d a r kendisine h a ra m olur. H ü r kadının iddeti üç, cariyenin iddeti iki hayızdır.»
ﻧﺬ 'أذن ﻟﻌﺒﺪ ه
ا ﻟﺰﺟﺰ أﻧﻒ
ﻳﺂﺧﺬ
:
ﻛﺎن ﻧﺜﻮل ' أد ﻏﺪ اﻓﻪ ﺑﻦ ﻏﻨﺮ
؛
ﻧﻨﻲ
ﻏﺬ٠ .و ﺣﺪ ض ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻚ
ﻣﺄﻧﺎ أذ. ﻣﺬ ﻓ ال ﺗﻪ شﺀ،< ﺑﺎﻟﻄالو ﺑﻴﺪ ا ﻟﻨﻴﺪ • ﻟﻴﺲ ﺑﻴﺪ ﻧﻲ، . ﻏﻠﺘﻪ
ﻓال ﺟﻨﺎح
، ﺗﻪ
"
٥١
ﻳﻨﻜﺦ
أزأﻣﺔ ﻧﺒﻴﺬ
،
أذ ﻧ ال ﻣﻪ
5 ل-Nafî'den: . Abdullah b. Ömer, şöyle derdi: «Bir kimse kölesi .nin evlenm esine izin verirse boşam a hakkı kölenin elinde o lu r .O nun boşam a yetkisi kısm en de olsa hiç kim senin elinde değildir B ir adam ın küçük oğlunun cariyesi veya küçük kızının cariyesini alm ası caizdir.«
107
19. HAMİLEYKEN BOŞANAN CAKİYENİN NAFAKASI
،ض ﻃﻠﻖ < ة ﻃالﻧﺎ ﺑﺎﺑﻨﺎ
ﻏﻨﻰ
وال
،ﻃﻮﻛﺄ ﻳﺄ
*ﻏﺬ أن
ﻏﻨﻰ
ر.
< وال ﻏﻢ ذ ك
ﻏﻨﻰ
:ﻧﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
ﻳﻰ
• إل ﺗﻜﻦ ﻟﺔ ﻏﻨﻲû . y u . ﻛﺲ
زﺧﺪ ﻏﻤﺪﻣﺤﺒﺮ ﺷﺬ• زال٠م أن ﺑﻤﺰﺿﻊ الﻳﺐ . إال ﺑﺎﺑﻦ ﺳﺪه، ﺳﻨﺪه
ﻏﻠﻰ ﻳﻨﻠﻚ
*ﻧﻔﺄ وزن
ﻧﺎﺑﻤﺄ ؛
ﻓﺎﻟﺖ ﻳﻨﻖ ﻣﻦ ﻧﺎﺑﻪ ﻏﻨﻰ ﻧﺎ
ﻟﻴﻰ
و
îm am Malik der ki: Bir köle veya hür bir erkek, cariye karılarını boşasalar, bir köle de h ü r bir kadını talak-ı bâinle boşasa, £ ٠ d in ham ile م/ ﻫﻤﺢbile karısına dönm esi m ü m k ü n değilse nafaka vermeleri gerekmez. İm am M alik der ki: Küçük oğlu başka bir ka vm in kölesi iken h ü r babaya sü t annesi tu tm a sı gerekmez. B ir kölenin de kendi m alından, efendisinin m ülkiyetinde olan birine, efendisinin izni olm aksızın infak etmesi gerekmez.
108
20. KOCASINI KAYBEDEN KADININ İDDETİ
*ض ﻧﻌﻴﺪ ﺑﻦ ا ﻟﻨﻴﺐ ؛ ان ﻏﻨﺮ٠ ﻋﻴﻲ- ﻏﻦ ﺑﻤﻨﻰ ﺑﻦ، ﺣﺬ د ﺋﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ
ﺋﺄ
.ﻧﻴﻦ
ﺷﺮان;خ
ﻓﺘﻲ
ﻓﻮ؟
-٥٢
ه مم ﺋﺬب اﺛﻦ. أث اﻳﺄ؛م مﺷﺖ ﻧﻦ:ﻛﺘﻌﺐ ﻗال •م ﻧﺤﺪ
ﻓﺬ ﺣﻞ ﺑﻨﺎ زؤ ﺟﻨﺎ أو ﻟﻢ ﻳﺪ ﺣﻞ ﺑﻨﺎ• ﻓال
ماﺑﻦ
.ض؛ أرﺗﻌﻪ أ ﺛﻤﺮ وﻏﻨﻤﺮم
،'وإن ﺗﺰو ﺟﺖ ﺑﻤﻦ ا ﺳﺎﺀ ﻋﺪﺗﻨﺎ
:ﻧﺎﺑﺬ
ﻧﺎل
• ﺑﻠﻠﺮﻧﺠﺔ اا ال ﻧﻞ ؛ ﻣﺤﺎ • ﻓﻨﺰ أ ﺧﻖ ﺑﻨﺎ٠
ه
٠ م ﺑﻲ ا ﻟﺨﺘﺎ ب
أن ﺛﺘﺰؤخ
زذ ﺑﻠﺬ ' ال ﻧﺰ ﺑﺬﺋﺎ• وإن أذ ﻧﻜﻤﺎ زؤ ﺟﻔﺎ ﻓﺠﻞ:ﻧﺎﺑﺬ
ﻧﺎل
زاذزئ: ﻧﺎﺑﺬ
ﻧﺎل
ﻧﻜﺰﺑﻦ اﻟﺪق ﻧﺎل 'ﺑﻤﺺ ا ﻟﻢ ﻏﻠﻰ •م ا ﺗﻪ
ﻳﺤﻘﻨﺎ زز ﺟﻬﺎ و ﻧﻮ ﻏﺎ ب
ﻧﻔﻞ ﺑﻨﺎ
ﻧﻰ ا ﻟﻨﺈ؛
ﺀا ﺗﻬﺎ ان
اﻟﺘﺎص
ﻓﻲ٠ 'ﺑﻤﻲ ذ ص ا آل م إذا ﺧﺎﺀ
،ﻗﻨﺰ ‘ﺑﻦ ا ﻟﻄﺎ ب ؛ ﻧﺎ ل
و ﻧﻠﻨﻲ أن
:ﻧﺎل
:ن؛ل ا ﻧﺎﺑﺊ
زﻓﻦ ﻣﺤﺎ ﺑ ال ﺛﺔ إ ﺋﺎﻏﺎ ﻓﺘﺰو ﺟﺖت، ﻟﻤﻤﺎ ز ﺑﺌﺔ1 ن٠ ١^١^ ﻏﺘﻲ» م ﻓال ﺑﺪ ﺑﺘﺠﺎ اآلم اﻟﺬﻳﻰ ﻣ ﺤ ﻬ ﺎم ؛ﻣ ﺤ ﺎ م٠ذ ﻗﻦ ﺑﺎ: إل/ ززﺑﻤﺄ اال'يم
اﻧﺔ إئ
•د س ا ﻟﺨﻮ د
٠ﻣﺬا
ﻧﻰ
٠إ ال
ﺀؤﻣﺬا أ ﺣﺐ ﻧﺎ ﻧﺠﺖ: ﻧﺎﺑﺬ
ﻓﺎل
ة-Ömer b. H attab şöyle dedi: «Kocasını kaybeden ve onun ne -2
-rede olduğıınu bilmeyen her hangi bir kadın dört sene bekler, son ra da dört ay, on gün iddet bekler, bundan sonra evlenmesi helâl ».olur -am Malik der ki: Eğer kadın, iddeti bittikten sonra evlenir ^ -se, kocası ister birleşsin, isterse birleşmesin, ilk kocası onunla evle .nemez ,İmam Malik der ki: Bu hüküm bize göre böyledir. Eğer kocası .kadın daha evlenmeden yetişirse onunla evlenmeye daha lâyıktır İm am M alik der ki: Bazı kim selerin Ömer b. el-H attab'ın şu fetvası h akkındaki itirazları ulemaca hoş görülm edi: «İlk kocası geldiğinde isterse m elırini verir, dilerse karısına sahip olur.«
M I TA İ.A K K IT A M
09
îm am Malik der ki: Koca kayıpken karısını boşar; sonra ka rı sına döner; fa ka t kocasının boşadığını öğrenip, döndüğünü öğrenemediği için başka koca ile evlenen kadın hakkında Hz. Omer b. H attab: «İkinci kocası birleşsin ya da birleşm esin birinci kocası nın ona dönm e hakkı yoktur» der. İm am Malik der ki: Gurbette olanla nerde olduğu bilinmeyen h a kkın d a duyduğum en güzel fetva budur.
2 ﻣﻞHAYIZLAH, BOŞAMA İDDETİ VE AYBAŞI HALİNDEYKEN KADINI BOŞAMAK
ﻟﻠﺺ ﺛﻦ ﻗﻨﺰ ﻣﻠﺶ اﻧﺮاﺛﺔ د ﻣﻰ ﺛﻢ ؛ اذ ﻏﺒﺬ ا
ﻏﺬ٠ﻳﻤﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺐ
ﻓﻨﺎل. ﻧﺎ ل ﻏﻨﺰ ﻟﺬ ا ﻟﺨﺘﺎﺑﻲ ﻧﻨﻮ ل اﻓﺐ ﻏﻘﻮ ﻏﺬ ذﻟﻠﺜﺂ ﺛﻠﻢ إذ ﺷﺎم، ﺗﻔﺮ
ﻧﺰ، ﻧﺰ ﻧﺤﻴﺾ، ﺗﻔﺮ
ﺑﻤﺨﺎ ﺧﺘﻰ
.ه
-٥٢
ﺣﺬ ض
ش1 ﻏﻠﻰ ﻏﻴﺪ زﻧﻮي.
ﺋﺰ، ﻓﻴﺮﺑﻴﺎ
'< ﺗﺆت ئ
رﻧﻮن اﺋﺐ
: ﻓﺎ. . . ﻓﺘﻚ ا ﻟﻤﺬ ا ﻓﻰ ا ﺗﺰ اؤأ أذ ﻟﻄﻔﻲ ﻣﺤﺎ ا، وإذ ث ; ﻃﺶ ﻳﻞ أذ ﺑﻤﻦ٠اﻧ أل ﺑﻤﻦ ة-Nafî’den: R esûlullah zam anında Abdullah b. Ömer, hayız .3
b iken kansım boşadı, Ö m er b. el-H attab da bu konuyu Resûlullah ,s.a.v.)'a sordu. R esûlullah (s.a.v.) şöyle eevap verdi: «Ona söyle ( -ha n ım ın a dönsün, sonra hayzından ' tekrar hayız gö rüp tekrar temizleninceye kadar boşamasın, (iki hayızdan) sonra k i tem izlik esnasında) isterse evliliğini devam ettirir, isterse ona ( yakla şm a dan boşar. İşte bu, A lla h (c.c.)'ın ka d ın la rı boşamayı m ubah kıldığı iddet bekleme m üddetidir .ص29 ﻏﺬ ﻏﺎﺑﻨﺔ أز، ﻏﺬ ر وة ﺑﻦ ا ﻧﻢ، ﻏﻦ اﺑﻦ ﺛﻤﺎ ب، ر ﺣﺬﻛﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ ﻟﺪم1 ﺣﻴﻦ ذ ﺣﻠﺘﺄ ﻓﻰ
-٥٤
•ا ﻟﻨﺆﻣﻨﻴﻦ ؛ أ ﻳﺎ ا ﺋﺘﻨﻠﺘﺈ ﺣﺴﻦ ﺑﺖ ﻏﺒﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ ﺑﻦ أﺑﻰ ﺑﻜﺮ ا ﻟﻤﺪﻳﻖ ٠ ﻣ ﺰ اﻟ ﺨ ﻨ ﺔ اﻟﺜﺎﻟﻒ
ﻓﺘﺎﻟﺬت ﻧﺬ ق ﻏﺰزة • ﻧﻔﺬ
ﻟﻨﺨﻢ< ؛ . ﻳﺪ ا
ﺑﻨﺖ
ﻧﺬﻛﺮ ذﺑﻠﺜﺂ ﻟﺨﻨﺮة
ﻧﺎل ارذ ﺷﻬﺎب ؛
ﺟﺎدﻟﻬﺎ ﻋﻰ ذ ﻟﻚ ﻧﺎﻣﺬ ﻓﻨﺎﻟﻮات إذ اﻗﻪ ﺗﺒﺎدﻟﻦ ز ﺗﻨﺎﻟﻰ ﺑﻤﻮذ ﻏﻰ ﻛﻨﺎﺑﻪ ؤ ﺛالﺛﺔ ﺛﺰوﺀ ب ث ﻟﺬ ن. ؛ ث اال'ﻓﻴﺎت ا ال' ال
م؟، األﻓﻴﺎU ﺷﻦ
.ﺻﺬﺗﺰ
ﻏﺄ;ذإ :
Uı*ve b. ez-Zübeyr'den: Mü’m inlerin annesi Hz. Aişe, (iddet .54 -‘bekleyen) Ebû B ekir es-Sıddîk'ın oğlu A bdurrahm an'ın kızı H al -sa'yı üçüncü hayzm da kan görmeye b a ş la ^ n c a (kocasının evin den ailesinin yanına) gönderdi. Bu hadise, A bdurrahm an'ın kızı :Amre'ye an latılın ca Buharî, Talâk ﺳﻪ68/1 )ااأ؛ا 29 (؛,
Talâk, 18/1; Şeybanî 554 .,,
ﺢ . ، ﻣ ا/AI .AK Kl'I'AHI''1
٠ ٠ Urve doğru söylemiş, bu konuda ulem â Hz. Aişe ل1 هtartış-
tılar ^e dediler ki: Yüce Alkıh kitabında «Uç k u rû ’» buyurdu. ٠٠Iîunun üzerine Hz. Aişe: «— Doğru söylediniz (am a) K urû'un ne olduğunu biliyor musunuz? K u rû ’ (hayız değil) tem izlik halleridir»‘™ dedi. ﺳﻤﻨﺖ أ ﺑﺎ: ﻫﺎ ب ؛ اﻧﺔ ﺗﺎ ل.- ﻋﻦ ا ﺑﻦ، ﻧﺎﻟﻚ
ﻣﺌﻤﻦ-ﺑﻜﺮ ﺑﻦ ﺀإداﻟﻦ .
ﻏﺎﺑﺜﺔ
ﻳﺮﻳﺪ ﻓﻮل
.
ﺗﻬﺎﺑﻨﺎ إ ال زﻣﺰ ﻳﻤﻮل ﻫﺬا
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ
*■ ٥٥
ﻳﻨﻮ ن ؛ ﻧﺎ أذز ﻛﻤﺘﺄ أ ﺣﺪا ﻣﻦ
-îbn Şihab der ki: Ebû Bekir b. A bdurrahm an'm şöyle dedi .55 ğini işittim : «Fakihlerim izden karşılaştığım herkes, Hz.Aişe'nin dediğini söylerdi.«
ﻏﺬ ﻧﻢ ؛ وزﻳﺪ أن٠ﺀﺗﺪﻧﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م- ر-٥٦ ■ﻫﺎ ﻧﻔﺪ 'ﻧﺎل. ﻧﻔﻚ اﻧﺰاﺋﺔ ﺗﻲ ا ﻟﻢ ﻣﻦ ا ﻟﻨﻲ اﻟﺌﺎلﺀ د االرﺋﻮص ﻇﺬ ألأل م إﻧﻤﺎ إذا: ﻧﻜﻨﻲ إي زﻳﺪ. ﻧﻜﻨﻲ ﻧﻨﺎوﻳﺄ ﺑﺬ أﺑﻰ ﻏﺎ ز' إﻟﻰ زﺋﺐ ﺑﻦ ﻧﺎ ت ﻳﺎﻟﺔ ﻏﺬ ذ ﺑﻠﻦ • ه زال ﻳﺮﻗﻬﺎ زال. ضﺀ ﻟﺠﺎ٠ ﻗﺪﺑﺮﻗﺖ ﺑﻨﺔ، ﻧﻔﻚ ؛ ى ا ﻟﺬم ﻣﻲ ا ﻟﻐﻨﻲ ا ﻟﺌﺎ م
ا ﻧﺄ
؛j ﺑﻤﺎ
ﻇﺒﻤﺎث ﺑﻦ
ﻏﺬ، ام
-S ü le ^ n a n b. Y esâr’dan: Boşadığı karısını (iddeti esnasın .55 da) üçüncü hayızı görm eye b a ş la d ı^ b ir sıra d a A hvas, Şam 'da -öldü. B unun üzerine Muaviye b. Ebû Süfyan, Zeyd b. Sabit'e m ek :tu p y azarak bu meseleyi sordu. Zeyd de cevaben ona şöyle yazdı -K arısı üçüncü h afızı görmeye başlayınca boşanm ış olurlar, b ir « birlerine de varis olam azlar.« و ﺑﻰ، ز ﻧﺎﺑﻢ ﺑﻦ ﻋﻨﺪ اش
،ﻧﺎ م ؛ اﺋﺖ 'ﺑﻨﻨﺔ ﻏﺰ؛ ا ﻟﻨﺎﺑﻢ ﺑﻦ ﻧﺤﻤﺪ
ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻨﻮ أونت إذا د ' ﺑﻢ
ا ﻧﻤﺄ
ذال ر ﺟﻌﺔ
•
ﺛﻬﻨﺎ
زال ﺑﻴﺮا ث
،
•
زاﺑﻦ ﺛﻬﺎ ب، ﺑﻤﺎ ر
؛
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
و- ٥٧
ز ﻇﺒﻤﺎ ذ ﺑﺰ٠ ي ا ﻟﺘﺾ ‘
ﺑﻤﺮ ﺑﻦ
ﺷﺄ ﻧﺎ ث ﺑﺊ زز ﺟﻐﺎ٠ ا ﻟﻨﻄ الة ؛ ى ا ﻟﺪ م ﻣﻦ ا ﻟﻐﻨﻲ اﻟﺌﺎض
57• K âsım b. M uham m ed, Salim b. A bdullah, E bû Beki'r b. A bdurrahm an ve ibn Şihab şöyle derlerdi: «Ric’î talak ile boşanan bir kadın, üçüncü hayzına girince talak -1 bainle boş olur. E şler birbirine varis olam azlar ve koca hanım ına dönemez.» (30) Hanefî mezhebinde >> ة ﺳﻤﻪhayız (âdet) haJi oJarak değerlendirilmiştir.
ص
ش
İ M A M M A L I K / MÜVA'ri'A
إدا
:
ت ﻛﺎ ن ﻳﻘﻮ ل •
ر؛
ﻋﺪ ؛ﻟﻠﻪ *ﺑﻦ ذ
ﺷﺬ ﺑﺮﻓﺖ ﻧ ﺔ ز ﺑﺮﻓﺎﺀ ﻣﺰا
،
ﻏﻦ
،
ﻧﺎ م
ﻏﻦ
، ﻧﺎﺑﺎ ي
ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﻦ
^ ﻧﺬﺣﻠﻨﺄ ﻧﻰ ا ألم ﺑﻦ ا ' ﻟﺨﻴﻢ ا ث . ﻳﺜﻨﺎ
زذوا أل
و ،
- ٥٨
ا ﻟﺰﺟﺮ اﻧﺮأﺗﺔ
: ﺗﺎل ﻣﺎ أل
و ؛Nafı den: Abdulah b. Ömer şöyle derdi: Koca k ansım boşa -. ٣ ٢ , -k a n sı üçüncü hayzını görmeye başlayınca kesin olarak bo^a .n ırla r îm am M alik der ki: Bizce de h üküm böyledir .
ﻧﻴﻦ ا ﻧﻤﺮ ئ ؛ أن* أ ﻟﻤﺎﺑﻢ ﺑﻦ ج
1
ض ا
،
٠ ﻋﻢ أف
ﻋﻦ ا ﻟﻤﺤﻞ ﺋﻨﻲ أ ﺑﻰ
ذ ك ﻓﻰ ا أل م- ﻟﻤﻘﺖ اﻟﺰأئ س
و ﺣﻨﺶ ﻏﺰ
.ﻧﺎﻟﻚ ،
ﻛﺎﻧﺎ ﻓﻮ ال ن إذا
،
ﻣﺪ اف
٠ ﻧﺤﻚ
زم ن
ﻣﻨﺔ
٥١
،
ﺛﺨﻢ
ﻣﻤﺪ ﺑﺎﻧﺖ، اﻟﺜﺎﻟﺜﺖ
• وة-Fudayl b. Ebî Abdullah'dan: Kasım b. M uham m ed ile Sa
-km b. A bdullah derlerdi ki: «Kadın boşanır da üçüncü hayzı gör meye başlarsa, talak -1 bainle boş ve başka erkekle evlenmesi helâl olur.« و ﻃﻨﺎ ن ﺑﻦ٠ ﺛﻤﺎ ب
زاﺋﻦ، ﻟﻨﻴﺒﺈ
ﻧﺎﻳﻠﻢ ؛ اﻧﺔ ﺑﺚ ﻏﺊ ﺻﻌﻴﺪ ﺑﻦ ا ٠ ﺋﺮوﺀ
ﻏﺊ
و ﺣﻨﺾ
-
٦٠
ﻧﺔ1 ﻋﻨﺔ ا ﻟﺊ: ﺗﺜﻮﺛﻮى١^^ مم٠ا ﺳﺎر
٥٠€ Said b. el-Müseyyeb, îbn Şihab ve Süleym an b. Yesar: «Mal
vererek boşanm asını sağlayan k ad ın ın da iddeti, üç tem izlik m üddetidir» derlerdi. زإن. ، ﺀد'ة ا ﻟﻨﻄﻚ االﺋﺮا: ﺑﻨﻮن،ك ﺑﻊ اﺑﻦ ‘ ﻧﻬﺎ ب
و ﺣﻨﺶ ‘ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻚ؛
-٦١ ٠ ﺛﻨﺎﻏﺬت
)îb n Şihab «Boşanan bir kadım n iddeti, uzun bile olsa (üç .61 tem izlik m üddetidir» derdi ,
113
2» ! T A L A K K I T A M
ﻡ؛ﺗﺔ
ﻣﺢ ت
ﻣ ﺮ ر ﺟ ﻠ ﺾ أ ال ز ب؛ أئ ذال ؛ إذا
•اذ آذ ى
ﻧﻤﺪ
ﻗﻴﺎ ﺗﻦ
ذك
.ذا' ﻫﺎ
ص
ﻧﺎﺑﻠﺚ؛ ، و ﺣﺪﺛﺾ ﻏﻦ
إ ذ ا ﺣ ﻀ ﺖ:ﻗ ﺎ د ﺗ ﺤ ﺎ ﻧﺸﻔﺎ
-٦٢
.ﺳ ﺄ ث اﻟ ﺘ ال ق
.ﻧﻠﻨﺎ ﻟﻨﺰ ت آذ ﻧﺘﺔ
.ﻧﺂﺗﻴﻰ
.
زﻣﺬا أ ﺣﻨﺊ ﻧﺎ ﺳﻤﻨﺖ ﺑﻰ ﻧﺒﻠﻲ:* ﻓﺎئ ﻧﺎﺑﻠﺌﺂ
62. Yahya b. Said'den; B ir kadın E n sar'd an olan kocasından kendisini boşam asını istedi. Kocası da, «Hayız görünce b an a heber ver» dedi. Kadın hayız görünce kocasına heber verdi. (Bu sefer) kocası «Temizlenince h ab er ver» dedi. K adın tem izlenince haber verdi, kocası da onu (tem izken) boşadı. îm am M alik der ki: Bu konuda işittiklerim in en uygunu budur.
114
22. KENDİ EKİNDE BOŞANAN KADININ İDDETİ
ﻟﺺ
ﻏﻦ ا ﺗﺎﺑﻢ ﺑﻦ، ﻧﻲ
٠ ﻧﻌﺘﺪ
ﻇﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ن ﻣﺰدان ﺑﻦ
'د
ب ﺑﻦ ا ﻟﻤﺎ ص ﻃﻠﻞ ا ﻳﻪ
إﻟﻰ
٠ ﻧﻤﺎ ل ﻣﺮد ان
ﻏﺎﺑﻂ أم ا ﻟﺬ ض •
إﻟﻰ
ﻳﻤﺎ
ﺣﺪﻳﺖ ا ﻟﻤﺪ
.؛
- ﻏﻦ‘ ﺑﻤﺺ ﺑﻦ، ﺣﺬﺛﻨﻰ ﺑﻤﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ﻓﻰ
ﻧﺄ ز ﺳﻠﺘﺄ
•
٠ ز ﺑﺎ ل
وﻓﺎز
*
•
:
،
ﻳﺬﻛﺮ ان
ﻧﺠﻨﺎ
ﻓﺎﻣﻘﻠﻤﺎ ﻏﺒﻤﺖ ا ﻟﺰﻧﻤﻨﻲ ﺑﻞ ا ﻟﻜﻢ
ا ﺗﻖ اﻟﻨﻪ ؤ_ارﺷﺪ ا ﻟﻤﺮأة
ال ﻧﻀﺮك أن ال ﺗﺬﻛﺮ
ﺧﺪﻳﺚ ﻣﺎطهم
أرأ ﺑﻤﺺ ﺑﻦ
:
ﻓﺎﺋﺖ
ﻇﻨﻲ
.
ﻧﺰﻣﺬ أ ﻣﻴﺰ ا ﻟﻤﺪﻳﻨﺔ
ب ا ﻟﺰﻧﻦ
ﻓﺎﻟﺘﺄ ﺀا ﻧﺜﻪ
؟
ﻓﻌﻠﻨﻲ ﻣﺎ ﺑﺜﻞ ﻫﺪﻳﻨﻲ ﺑﻦ ا ﺛﺮ
ﻓﺾ
إن ﺑﺴﺖ
ﺑﻚ ا ﺛﺰ
،
:
-٦٢
اﻧﺔ
ا ﻟﻜﻢ أ ﻟﺒﻞ
.
و ﻓﻮ
ﻧﻔﺒﻤﺎ ن
ﻗﺎ ن ﻓﺎﻃﻤﺔ • إئ ﻛﺎن
؛ن ﺑﻤﺎ ر
؛
:
،
ا ﻟﻜﻢ
ﺣﺪﻳﺚ
ﻓﻰ
ﻧﺎ ' ﺑﻠﻐﻚ
•
o^y» ﻗﺎ ل
63. Kasım b. M uham m ed ve Süleym an b Yesâr'dan: Yahya b. Said b. el-As, A bdurrahm an b. el-H akem in kızım ta la k -1 bainle boşadı, babası A bdurrahm an kızını iddet beklem esi gereken yerden yani evinden b aşka bir yere taşıdı. U m m ü’l-M ü’m inin Hz. Aişe, o gün Medine valisi M ervan b. H akem 'e h ab er gdnderdi ve dedi ki: «Allah’dan kork ya M ervan, onu boşandığı eve geri getir.» Süleym an'ın rivayetine göl'e M ervan, «Kardeşim A bdurrahm an b. el-H akem 'in kızım götürm esine engel olamadım.» dedi. K asını'ın rivayetine göre de Mervan: «Bilmiyor m usun, Kays'ın kızı Fatım a da iddeti bitm eden boşandığa kocasının evinden ayrılmıştı» deyince Hz. Aişe: «Fatıma'nın durum unu buna karıştırm a. (Zira kocasının evinde huzursuzdu)» dedi. M ervan cevaben: «Fâtım a kocasınm evinden huzursuz olduğu için aynlm ışsa, b u n lar arasınd a da yeterli huzursuzluk m evcuttur» dedi.SJ ٠ دو ﺛﻦ ﻣﺤﻞ ذ ﺑﻚ
ب ﺑﻦ ز ﻳﺪ ﺑﻦ
اد ﺗﻘﻠﺖ ﻓﺄﺛﻜﺮ-ه .
.
ﻧﻪ
ﺑﺖ
أل
؛,
ﻋﻞ ف' ﻟﻊ
ﺷﺎف ﺑﻦ ﺀﻣﺄن ﻓﻄﻠﺐ .
،
ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﻞ ﻣﺎﻟﻠﻨﻲ
ﺩﻭ ﺋﻦ
و
“
٦٤
ك ﻧﺖ ﺗﺨﺖ ﻏﺒﺪ ؛ ﻓﻪ ﺋﻦ 1
. ﻋﻠﻤﻨﺠﺎ ﻋﻨﺬ اﻧﺘﻪ ﺗﻞ ﻏﻤﺮ
Nafi'den: Hz. O sm an'ın torunu A bdullah'ın ta la k -1 bainle .64 boşadığı kaıası, ibn Nufeyl'in torunu Said'in kızı (iddetini kocası B u h a r ı ) )3 1 , آاآ؛اا؛'ﻟﻢ6 8 /4 1 .,
ﺀل
2U / 'l'A tA K K IT A M
™n erinde beklemeyerek) taşındı. Abdullah b. Ömer, iddeti bitmeden koeasım n erin d en taşınm asını h ş ^ r m e d i . ﺑﺪم ﻧﺸﻜﻦ٠ ﻏﻦ ﻧﺎع ؛ ال ﺑﺬ اش ﺑﺰ ﻏﻤﺮ ﻃﻔﻲ اﻧﺮأة ﻟﺔ،وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎ م
• وﻛﺎن ﻃﺮﻳﻘﺔ إﻟﻰ ا ﻛﺠﺪ. ه
ص٠ ﺑﻜﺎف زﺣﺌﻠﺬ ا ﻟﻌﻠﻴﻖ أالﺧﺮى
ﺣﺘﻰ را ﺟﻤﻬﺎ
.
رم ﺑﻤﺎ ذن ﻣﺤﺎ
-٦٠
ﺣﻌﻤﺔ زؤح ا ﻟﺌﺊ
ﻛﺮ ا ت
٠ ﻣﺤﻮ ت
ﻣﺤﺎر.
65. Nafî'den: Abdullah b. Ömer, k an sım , R esûlulah (s.a.v.)'in ( اااا ﺳﻤ الkardeşi) ﺳﻢ$ ^ ' ا » ااevinde boşadı. Mescide giderken yolu o rad an geçiyordu. K arışm a dönünceye k ad ar, izin istem ek ten h o şlan m ad ı^ için evlerin arkasındaki başka b ir yoldan giderdi.
ﻟﻨﻨﺄ ؛
ﺗﺠﺬ ﺑﻦ ا ﻟﻤﺤﺐ ﺟﻞ ﻏﻦ ا
:ﻟﻨﻲ
ﻏﻠﻰ ؛
ﻗﺎ ل
؟
ﻧﻴﺸﺈ
ال
؛
ﻓﻨﺎل ﻧﻤﺖ ﺗﻦ ا د
;
ﻓﺈ ذ أل
: ﻓﺎل
.
ﻧﻰ ﺑﻦ ﺻﻴﺐ
ﻋﻦ، ﻋﻦ ﻣﺎﻟﻚ
و ﺣﺬﻛﻰ
-
٦٦
اﻟﻜﺰا؛ ﻏﻠﻰ ﻣﻦ ؟٠ ،و ﻋﻰ ﻓﻰ ﻳﺖ ﺑﻜﺮا
ﻳﻄﻠﻌﻬﺎ زو ﺟﻬﺎ
ﻣﺤﺎ
: ﻧﺎل
: ﺛﺎل
ﺗﺠﺈ ؟
ث ز
ﻳﻨﻲ
ن؛
ﻓﺈن
.
٠ ١ز ﻧﺠﻢ
ﺳﺮا ال ﻣﻴﺮ
Yahya b. Saîd'den: B ir kadını kocası kirayla oturduğu bir .66 :evde boşam ası üzerine Saîd b. M üseyyeb'e -id d e t m üddetince evin kirasını kim verecek?» diye sorul — « .d u :Saîd b. Müseyyeb de :Kocası verir» dedi. Soruyu soran — « :Kocanın parası yoksa?» dedi. Saîd de — « :K an sı verir» dedi. S oran — « :K a n d a da yoksa» dedi. S aîd — « D evlet verir» dedi — «.
116
23. BOŞANAN KADININ NAFAKASI
‘ ﻏﻦ، ﺑﺎ ن
ﻧﺪ اف ﺋﺪ ﻧﺰﻳﺪ ﻣﺬﻟﻲ أألﻧﺪب ﺋﻦ
'ﺧﺾ ﻃﻤﺤﺎ
اﺑﺎ ﻏﺮ د ن٧١
ئ، 'واش ذ ﻟﻚ ﻏﻨﺘﻲ
وأﻧﺮﺧﺎ أن ﻧﺪ اش ﺑﻦ أم ﺧﻠﻤﻠﺘﺄ
ئ
ﻧﺚ
:
ﻓﺎ ل
.
ﻧﻤﻚ
ﻣﺎ * ﻳﻞ إ ﻟﻬﺎ و ﻛﻴﻠﺖ
« ﻏﻨﻜﺮ ت د ﺑﻚ ﻟﺖ ﺛﺎ ل
II
ﻧﺂﻧﻴﻴﻰ
ذال ر ﻧﻮ ل اش .
ﻧﺠﻌﻞ اش ؛ى ذ ﺑﻠﻦ
ﺣﺬﻟﺖ
،I İ j U j
ﺗﻨﻌﻴﺊ
.ﻳﺚ أﻟﻢ ﻓﺮ ﻳﻠﺪ
.
؛ ﻟﺚ ، ﺛﻰ •
ﺗﻨﺘﺢ ﻏﻰ .ﻧﺌﻮ م
. ﻏﻠﺔ ر ﺟﺰ أ ﻏﻨﻰ
،
أذ ﻧﻌﺎ و ﻳﺔ ﺋﺬ أ ﺑﻰ ﺣﻨﻴﺎ ن
واﻣﺎ ﻣﻌﺎو ﻳﺔ ﻏﻌﻨﻨﻠﻤﻮك ال ﻧﺎ ل ﻟﺖ
.
• أذا اﺑﻮ ﺟﻬﻢ ﻏال ﻳﺤﺢ ﻏﺼﺎة ﻏﺬ ﻏﺎﺗﻘﺐ٠
.
ﺑﻨﺎ م
ﻋﻨﺬذ ؛
و ﻓﻮ ﻏﺎ ب إ ﻟﺌﺎ م
وأج ﺟﻬﻢ ﺋﻦ
.
ﺧﻴﺎﻧﻰ
ذإ<ﻧﺎ
.
ﺑﻰ ﺣﻠﻨﺔ ﺋﻦ
ﻧﺠﺎﺀت إ ﻟﻰ رﺣﻮل اش
ا ﻏﺬ ى. ﺗﻠﻚ اﻣﺮأة ﺑﻨﻨﺎ ﻓﺎ أ ﻫﺜﺨﺎﺑﻰ١١ﺋﺰ ﻧﺎ ل
: ذا' أل
ا ﻧﻜﺤﻰ اث'ذة ﺑﻦ
٠ ﺑﺘﻢ
-٦٧
ﺣﺪ ' ﺛﻨﻰ
ﻏﻦ* ﻓﺎﻃﻤﺔ ﺑﻨﺖ ﺗﻴﺲ٠ ﻧﺪ ا ﻟﺒﻤﻦ ﺋﻨﻲ ﻏﺆف
؛
»ﻟﻴﺪ ﻟﻚ ﻏﻠﻴﻢ ﺑﻔﻘﺂ
ﺑﺬ
*ﻏﻦ٠ ﻳﻴﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﻟﻠﺐ
II
رم
أ ﺗﻜﺤﻰ ا—اﻣﺔ ﺋﻦ
•I
ﻗﺰ ذال
.
ﻏﻜﺮﺋﻨﺔ
:
،
ذب ﻟﺔ
ز ﻳﺪ
ﻗﺎﻟﺖ
ﻧﺒﺪﻧﺚ ﺑﻪ-وا
.
ﺧﺠﺰ؛
.
67. F atım a b in ti K ays şöyle dedi: Kocam Ebû Amr b. H afsa Şam ’da iken, beni üç talak ile boşadı. B ana, vekili arp a gönderdi. Ben de ona sinirlendim . Bana: «— V allahi, bizde b ir h ak k ın yok» dedi. B en de R esûlullah (s.a.v.)'a giderek meseleyi anlattım . Resûlullah: «— N afakan kocana ait değil» dedi ve ü m m ü Ş erîk’in evinde iddet beklem em i em retti sonra şöyle dedi: «— A s h a b ım ü m m ü Ş e r îk ’e (iyi b i r k a d ın o ld u ğ u n d a n ) ç o k g id e r g e lirle r. (S en i g ö rm e m e le ri g e re k ) s e n , A b d u lla h b. U m m i M e k tu m 'u n y a n ın d a id d e ، b e k le , z ir a ٠ â m â d ır , o n u n y a n ın d a ö r t ü n ü ç ık a r ı r , s e r b e s t o la b ilir s in , i d d e t i n b ittiğ in d e b a n a h a b e r ver.» îddetim bitince Resûlullah'a, Muari^e b. Ebi Süfyan ve Ebû Cehm b. H işam 'ın benimle evlenmek istediklerini söyledim. R esûlullah (s.a.vO:
117
2» I T A I A K K İT A B I
٠— E b û C eh m , a s a s ım o m z u n d a n b ır a k m a z ( ألا ﻫﻤﺮk a rı ا ه ^ ﻫﺎç o k d ö v e r y a d a ç o k s e y a h a t e d e r), M u a v iy e d e h iç m a lı o lm a y a n ( c im r in in ) b ir i, s e n ü s a m e b . Z e y d 'le ٠ ٢ ■
ien» buyurdu. Ben istem edim , sonra R esûlullah: «— Ü sa m e b. Z e y d ’le evlen» buyurdular. B en de evlendim. Allah, bu e v lili^ hayırlı kıldı ve onunla m esud o ldum .^
ﻳﻨﺎ ض
أ ﻧﻤﻮﺗﺔ ال ﺗﻨﺰخ ﻣﻦ:ﻳﻘﻮد ﺧﻨﻔﻬﺎ
ﺧﺘﻰ منﻊ
، ﻏﻨﻴﺎ
.ﻧﻬﺎ ب
ﻧﺴﺲ
ﻧﻤﻊ ا ﺑﻦ
،ﺧﺎﻣ ال
ﻣﺎﻟﻚ؛ أﻧﺔ
إال أن* ﺗﺨﻮن
*ﻋﻦ
• ﻧﻔﻘﺔ
ﺛﻨﻰ 'ﻟﻪ
و ث أ ال * ﻧﻨﺜﻨﺎ
و ﺣﺪ
-٦٨
و ﺿﻦ
. • ﺗﻌﺎن
: ن'ل ﻧﺴﻤﻦ.
68. îbn Şihab der ki: ü ç talak ile boşanan kadın, iddeti bitineeye k a d a r e ^ n d e n çıkm az. K oeasından n afak a alm aya da hakkı yoktur. Ancak ham ile olursa, doğuruncaya k ad ar kocası nafakasım v en r. îm am M alik der ki: B ize göre de h ü kü m böyledir.
(32) Müslim, Talâk, 18/6, ٨٠ : 36 ؛Şafi!, Risale, ٨٠ : 766.
118
24. KOCASI TAK AFINDA^ BOŞANAN CARİYENİN İDDETİ
ﻧﺰ، ﻫﺎ ز ﻫﻰ أف
ص
إذا، ﻧﺪﻧﺎ ﻓﻰ ﻟ ال ق ا ﻟﻲ أأل ﻧﺔ
ﻛﺎﻧﺖ ﻟﺔ • ﻣﺤﺎ ز ﺟﻂ » أز ﻟﻢ ﻧﻜﻰ ﻟﺔ ﻣﺤﺎ. ﺛﻔﺎ
ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻠﺬت أألﺗﻦ- ٦١
آل ﺗﺘﻲ ﻋﺪﻧﻬﺎ. ﻧﺒﻀﺎ ﻋﺪم أالﻧﺐ٠ ﺑﻌﺪ ٠
ذإ ﺛﻨﺎ
٠
ﺟﺊ ﻳﻤﺖ أن ﺑﺰغ ﻇﻨﻪ ا ﻟﺨﺪ
ﺛﻢ
ﻧﺘﻊ ﻏﻠﻰ اﻟﻨﺒﻤﺚ
٠
٠
ا ﻟﻌﻦ
٠
ﺛﻨﺘﺜﺪ ﻋﺪ ه
' ﺑﻤﺜﺄئ
ﻧﺎ ك
. ﺑﺠﻨﻲ
ﻧﺘﺖ
.ﺑﻤﻠﻲ أآلﻧﺔ ﺛآلى
:ﻗ ال ﻧﺴﺖ
ﻧﻬﻮ
ع ﺀﺀدة أألﻣﺔ ش
زى. ﻓﺒﻤﺘﻲ
ﻗﺰ، ﻧﻜﻮن ﻓﺾ أ أل ظ م < ﻟﺰﻳﺰ
ق’ ؛ ال
ه
ﻓﺈذ أﺻﺎﺑﻬﺎ ﺑﻤﺪ ﻣﻠﺨﻪ إ. ﺗﺠﻔﺎ
ﺋ ﺎ ﺧ ﺎ * ﻓ ال ﻫ ﺎ
ر ﺟﻨﻪ
ﺧﺬن ﺧﻦ ﻏﺜﺪ
م،وﺗﻨﺘﻦ ﺛالﺛﺔ ﻣﻮ
ه
٠
ﻧﻤﻞ د ﻟﻚ: ﻧﺎل ﻧﺎﺑﺬ ٠
'ﻟﻢ؛
ال
٠
ﻧﻄﻨﻄﻘﻦ
ﻡ
٠'
.
ﻓﺶ
آ إل. ﺣﺒﻤﻤﺤﻦ ث
'ﻏﺮا ﺀ
ا ال.
69. îm am M alik der ki: B ir / ة ﻳﺔﺀ, cariye olan karısını boşar, sonra cariye azat olursa, azad olm ası iddetini deriştirm ez; iddeti, cariyenin iddeti kadardır. îster kocasının ona dönme hakkı olsun, isterse olmasın, iddeti h ü r ka d ın ın ki gibi olmaz. im am M alik der ki: }{{}leyken işlediği bir suçtan dolayı ceza çekmesi gereken kölenin azad edildikten sonraki cezası d a böyledir. Çekeceği ceza, köle cezasıdır. H ü r kocanın üç talak ile boşadığı cariye iki, kölenin iki ٤٠/«/? ile boşadığı hür kadın da İİÇ hayız iddet bekler. İm am M alik der ki: Cariye ile evli bir kim se, sonra onu satın alır ve azad ederse birleşmedikçe bu cariye iki hayız iddet bekler. Satın aldıktan sonra azad etmeden önce birleştiği cariyeye bir hayız istibra (bekleme) gerekir.
25. BOŞANMA İDDETİ İLE İLGİLİ KONULAR
ﻗ ﻔ ﻰ
ﻧ ﺐ ؛
ﻃﻘﺖ
أ
ﻳﺰﻳﺪ
د م
'• ﻧ ﻢ
ﻳﻰ
ﻏﻤﺰ ﺑﻦ ا ﻟﺨﻄﺎ ب ت ﺃﺋﻨﺎ اﻣﺮأذ
ﺗﻨﻨﺔ أ ﻧﻢ ﻓﺈن ﺛﺎن ﺑﻬﺎ ﺣﻤﻞ
ﺋﻈﺰ
أن ﻛﺎ ن
: ﻧﻘﻮ ل
ﻟﻨﻢ
؛
: ﻓﺎل
ﻧﺈﺛﻬﺎ
• *- ا
ب ﺑﻦ ا
: ﻧﺎل
ﻧﺎﻟﻚ
٠
أﻧﺔ
• ﺣﻤﺘﻬﺎ
ﻋﺬ
ﻟﻤﻴﺐ؛
ﺑﻤﺺ
ﺗﻦ ا
ﺣﺪﻧﻨﻰ
ﻏﻦ
ﻧﻌﻴﺪ
'
ﺣﺒﻤﺶ• ﺛﻤﺄ رﻧﻌﻨﻬﺎ
٧٠-
‘ﻟﻠﺒﻤﻰ . ا
ﺣﻤﺔ أز
؛ ﻧﻢ
ﺿﺪ'ذ ت
•*م‘؛hü ٠ ال ا ﻧﺔ أ آل ﻧﻢ:ﻣﺤﺪت ﺑﻤﻦ. وا*ال ا. 'رك.ﻳﺄ
٠
r
ﻏﺬ
ﻧﺺ
ﻏﻦ٠ ب
ﺑﻤﺺ ﺑﻦ
ﻏﺬ٠ و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻋﻦ ذ ﻟﻚ
ﻋﺪه.' وا. ا ﻃﺪﻳﻰ ﺑﻠﺰﺟﺎل
، .ﻧﻠﻨﺎ
Ö m er .70 ط. el-H attab der ki: «Boşanıp b ir ya da iki hayız -gördükten sonra ha^nz (âdet) görmemeye bâşiayan bir kadın, do kuz ay bekler, ham ile olduğu anlaşılırsa iddeti, çoeuğu doğurunca biter. Hamile değilse, dokuz ayı m üteakip üç ay daha bekler, sonra *^».iddeti bitm iş olur, b aşka biriyle evlenebilir -Said b. Müseyyeb derdi ki: «Boşama yetkisi erkeğe, iddet bek lem ck de kadına a ittir .« ة-ﺀا
J Û:
ان
؛
ﻟﻨﻴﺐ
ب ‘ﺑﻦ ا
ﻏﺬ
،
ﻧﻬﺎ ب
ﻏﻦ اﺛﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ - ﺣﻨﺔ
أ ﺛﻔﺎ
؛
ﻳﻄﻘﻔﺎ زؤ ﺟﻬﺄ
ﻧﺈ ذ ﺧﺎﺿﺖ ﻧﺘﻞ أذ ث ر ا ل اﻏﻨألت ﺛالﺛﺔ ئ ﻧﺰ ت <ﻫﺎ1م
. ﻧﺠﻴﻬﻦ .
ﺑﺬﺋﺎ ﻓﻰ ا ﻟﺘﻬﻨﻘﺔ ا ﺛﺒﻰ ﺗﺰﻧﻨﻔﺎ
ﺣﻤﺘﻬﺎ ﺣﻢ'ا •ﻣﺤﺐ
ا ﻗﺘﺎﺗﺖ ﺛالﺛﺔ
،ﻳﺬ
ﺑﻤﻔﺬ
ﻧﺈ ذ ﻟﻢ
•ﻧﻢ -
،٧
١^ ﺀ.ﻧﺜﻜﻤﺪ أ ﻣﺢ
ﺗﺘﻞ أئ
٧١
ﻟﻨﻨﺘﺤﺎﻓﺔ
ا
ﻧﺎل ﻣﺎ س ت أ ال ﻧﺰ
ﻟﺖ ا ﻟﻴﻦ ﻧﺈئ ﻧﺰ ت ﺑﻬﺎ ﻧﻨﻌﺔ أ ﺗﻢ ﻓﻨﻞ أذ-ا ﺋﺘﻘﺐ
ﻫﻰ،ﻧﺜﻠﻤﻴﻨﻤﺘﺎ ال-ا
-
ﺗﻨﻨﺔ أ ، اﻟﺜالﺛﺔ
c -J s U»-ﻧﺰن
ن-ﺗﻨﻆ أ ال ﺀ .ﺀ
أ
Şeybanî)611 )33., .Jl.ınefı mezhebinde, hayızdan kesilmiş bir kadının iddeti yalnız üç aydır -Kocası olmuş ise, dört ay on gün iddet bekler. Bu kadın iddeti bitmeden tek .ar aybaşı olursa, yeni başt an hayız esas alınarak iddet beklemeye b aşlar ? -Bir veya iki hayız iddet bekleyen kadın, bilahare aybaşı olmazsa, yeni baş tan ay esasına göre iddet bekler ,
ﻫ ﻞ0
I M A M M A L I K I M U V A V I ’A
ﺛﻜﻨﻠﺘﺄ ﻣألن
ﺧﺎﻓﺖ اﻟﻐﺎﺑﻨﺔ ﻛﺎﻧﺖ ﻓﺪ ا
ا ﻟﺮﺟﻨﻪ ﻣﺤﻞ
ﺟﺎ ﻓﻰ ذ ﻟﻚ
ﻓﺈن
. أ ﺛﻴﺮ
ﺋﻢ ﺧﻠﻤﻨﺄ ذﻟﺮؤ ﺟﻬﺎ
•ﺛﻴﺐ
اش*ت ﺛالﺛﺔ
. ﻧﺤﻴﺾ
ﻓﺈ ل ﺑﺄ ﻧﺤﻔﻞ ا ﺛﻨﻤﺤﺄ ﺛالﺛﺔ أ ﺿﻨﺨﺒﻤﻄ آل ﺗﻲ
ﻧﺎﺋﺸﺄ ﺑﻨﺺ
وأ ﻧﺎ
.
،
ﻣﺤﺎ ر ﺟﻨﺄ
إن ﻛﺎ ن ار ﺗﺠﻔﺎ زأل
W
أذم ا ﻟﺰﺟﻞ إذا ﻃﻠﻖ اﻧﺮأﺗﺔ وﻟﺔ
ﺀﻟﻰﻣﺎﺿﻤﻦﺀﺗﺒﻢ
أم •ﻣﺤﻮ أﺣﻖ
■
ﺗ ﻨ ﻌ ﺚ أ ﺛﻴﺮ ﻓﺘﻞ ال
أ ﻧ ﺎ ال ﺗ ﻲ ى: ﻋﺎ
ﻳﻞ ال
زﻓﺖ ﻃﻠﻢ زؤ ﺟﻤﺎ ﺷﻨﺔ زأ ﻓﻄﺄ
■
،
ظ
;
إ ال ﺑﻲ.
ا
ﻟ ﻂ
.
ا ﻟ ﺔ: ﻓﺎل ﻣﺎﻟ آل
ﺗﻤﺄ ﻓﺎرﻗﻬﺎ٠ ﻳﺤﺎ
ﻧﻈﻴﻠﺔ
. ﻟﺨﻨﻲ
ﻗﻠﻢ ا٠ ﻋﻤﺎ
ﻧﻨﺘﺎﺷﺂ ص ﻳﺆم ﻃﻠﻘﻬﺎ ﻋﺪة
إل، ا ﺀ و4 رم ﺷﺰ أة ؛ة أ ﺣﻠﻨﺚ ؤرؤج، زأآلﻧﻦ ث'ﻧﺎ: إال ' ﻟ أل
'زإن ﺗﺰ و ﺟﻬﺎ ﺑﻤﻦ ا ' ﻧﻘﺚ
. ﻧﻴﺎ
.
ﺗﺠﻞ ﻟﺔ
ﻓ ال
، ﻋﺪﻧﺎ
ﻓﻠﺠﺎ ﺑﻨﺔ أإلﻧآلﻟﻢ ﻳﻨﻲ ﻃال ق
ﻓﺈ ن ا ﺷﺚ
زإ ﺛﻨﺎ
. ﻋﺪﺗﻬﺎ
. ﻣﻠالﻓﺎ
71. Said b. M üseyyeb der ki: ﻫﺺ8ﻫﻬﺴﺎﺟﺎ س kan gelen kadının iddeti, b ir senedir.»
ﻓﻰ
دا ﻣﺖ،
إل ﺑﻤﺪ' إ ﻟﻚ
،
L
ﻋﺪﻣﺎ
dolayı devam lı
îm am Malik der ki: Kocası boşadığı zam an hayızdan kesilm iş bir kadın, dokuz ay iddet bekler, bu dokuz ay içerisinde aybaşı olm azsa üç و هdaha iddet bekler. B u üç ﺀوهtam am lam adan aybaşı olursa, hayızı esas alarak yeni baştan iddet beklemeye başlar. (Bİrinci hayızını gördükten sonra) tekrar hayızgörm eden önce ikinci dokuz ay daha geçer, sonra ٤٤ ؟ay ا ﺟﺲ'ﺀbeklerken daha ta m a m la ٠ m odan ikinci defa hayızgörürse, yeniden hayız esasına göre iddet beklemeye başlar. (İkinci aybaşısı ’ sonra) üçün ؟٤٤ hayzı görmeden üçüncü dokuz ay geçince, üç ay ، ٤٠٨٥ ﺀﺀ سbeklerken üçüncü defa aybaşı olursa, hayız itibariyle iddeti tam am lanm ış olur. Eğer adet görmezse bir ٤٤ ؟ay daha bekler, sonra evlenmesi helâl olur. Talak-ı bainin dışında (yukardaki esaslara göre) iddeti bitmeden önce kocanın karısına dönm e hakkı .٧٥٢ ٢^ M alik der ki: Bizde sü n n et şöyledir: B ir kim se karısını آ ﺀ يtalak ile boşamış ve y a ln ız bir < ﻫﻢﺀﻣﺢdönm e h a k k ı kalm ıştır. Karısı iddet beklerken ona dönm üş, birleşmeden tekrar onu boşamıştır. B u halde kadın bekleyeceği iddeti bir önceki beklediği idde ﺀ؛eklemez, ؟on boşanmadan itibaren yeniden iddet beklemeye başlur. A dam kendine haksızlık yapm ış ve hataya düşm üş olur. İstese de karısına dönemez. ﺳﻂ
2\> / T A L A K K I T A M
21
İm am M alik der ki: Karısı m üslüm an olm uş, kâ fir bir koca, sonradan m üslüm an olursa iddet beklemekteyken karısına döne bilir. İd d eti bitince a rtık ona dönemez. İd d eti b ittikten sonra onunla (İslam ölçülerine göre) evlenmek isterse (evlenebilir, önce ki) evliliği, İslam h ü kü m sü z kıldığı için talak sayılm az.
122
26. HAKEMLER
،
ﻟﺨﻨﻴﺈ
ﻧﻰ ا
ﻇﺊ ﺗﻰ أ ﺑﻰ ﻃ ﺎﺑﻲ ﻣﺎل
أي إن
ﺧﻜﻨﺎ ﻣﻦ أ ﺑﻲ ز ﺧﻜﻨﺎ ض
٠ ﺑﺠﺎ
إ ﻣﺤﺎ ﺍملﺮﻣﺔ٧١
س-م
ظت ﺑﺞ
؛
ز ﻳﻨﺎ م
اﻧﺔ ﺑﻠﻐﺔ أى
ﻳﻬﻨﺎ ﻧﺎ ﻧﻤﻮا
ﻇﻴﻨﺎ
أذل ا ﻟﻢ أن‘ ا ﻣﺤﻞ ‘
؛
ﺑﻤﺶ ﻏﻦ • ﻧﺎﺑﻲ
ﺛﻨﺎﻟﻰ ؤ زان ﺧﺼﻢ ﺷﻘﺎق
ﺑﺠﺎ إن أﻓﻪ ﻛﺎ ن
ﻣﻦ
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ
- ٧٢
ا ﻟﻠﺬﻳﻦ ﻧﺎ ل اﻓﻪ
ﻳﺮﻳﺪا إ ﻧ آل ﺧﺎ ﻳﺰﺋﻖ اﻟﺖ
ﻧﺎ ل ﻣﺎﺑﻠﺖ ز ﻧﻴﻤﺎ أ ﺀ ﻧﺎ ﻧﺬ • ﻣﻜﻠﻮﻣﺄ’ ﻳﻰﺗﻴﺎﻣﺤﻔﺰا ال ﺟﺎ ع :
72. Ali ط. Ebi Talib. Yüce A llah'ın « K a rı-k o ca n ıtı a r a l a r ı n d a k i g e ç im s iz lik te n k o r k a r s a n ız ٠ e r k e k ve k a d ı n t a r a f ı n ﺀآﺀﺀهf t î r e r h a k e m g ö n d e rin . H a k e m le r ٠ a r a l a r ı n ı ıs la h e t ﺀس isterlerse, A lla h ﺀم. ع. رk a r ı-k o c a n ın a r a s ın d a en iy is i ﺀﺀمta k d ir eder. Ş ü p h e siz k i A lla h h erşeyi b il ir ve h e r şeyden h a b e r d a r d ır .» 34 ayetindeki iki h ak em h ak k ın d a der ki: *Hakem lerin, karı-koca arasın ı ayırm ak ya da birleştirm ek yetkileri vardır.»
îm am Malik d ؟r l؛i: İki hakem in, k a n ve kocanın birletmeleri ٧٠ da ayrılm aları h a kkın d a ki sözleri geçerlidir. İlim erbabından işittiğim in en uygunu budur.
(34) N isa, 4/41-35.
23
ا
27. HENÜZ EVLENMEDEN BOŞAMAYA DAİR YEMİN
٠ ز ﻏﺘﺬ اش ﺛﻦ ﺻﺰ، ﻣﺤﻨﺌﻨﻰ ﻳﺤﻨﻰ ﻋﻦ ﻧﺎﻟﻚ ؛ اﻧﺔ ﺗﻚ أﻧﺄ ﻋﻨﺮ ﺛﻦ ا ﻟﺨﻄﺎب-و و ﻇﻨﺎ ئ ﺑﻦ
)ب
ﺛﻴﺎ
زاﺑﻦ
،
ﺗﺨﺘﻲ
إزأ د ﺑﻠﺬ الزم٠ ﻧﻨﻜﻲ ﻟﺰ أي
وا ﺗﺎﺳﻢ ﺛﻦ٠ ن ﻏﺘﺪ اﻓﻪ
و ﺳﺎﻟﻢ
ﺣﻠﻒ ا ﻟﺰﺟﻞ ﺑﻄألي ا ﻟﻨﺈ ة ﺑﺘﻞ أزأ
،
-٧٢
زب اف ﺑﻦ ﻣ ﺸ ﻨ ﻮد :ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻨﻮﻟﻮن
' إذ
. ﻧﻜﺤﻬﺎ
ﻛﻞ اﻣﺮأة: ﻓﻨﺲ ﻓﺎل
،ﺑﻚ أزأ ﻏﺘﺬ اض ﺗﻦ ﻧﻨﻨﻮ ب ﻛﺎ ن ﻳﺜﻮ ل
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻲ ؛ اﻧﺔ
. ﺑﺤﺐ ذ ال ﻧﻰ م ' ﻇﺒﻢ
ﺀﺋﺔ رة إل:ﻟﻮ
ﻳﺊ أب اﺗﺰ!ئ
'ﻳﻢ
. ﻧﺬ . ﻟﻮ
ض
ﺗﺎ،زأ
JÛ . ئ
ﻧﻜﺰ اﻧﺰ!ة أ ﻣﻤﻲ
. ﺷﻘﺔ
ﻧﻠ آل ت، اؤئ-أ خ ن
ﻳﻖ أن أ ﻧﺚ أن ﻧﻄﻮ
أن، ﻧﻲ
أ ﻧﺖ :ن'ل
. ﻧﺨﻒ
زك
'أ ﺧﺾ
زث
ﻟﺔ إذا و
أ ﻧﺤﺐ ض
،':4 ^ ﻗﺶ
: ﺑﻞ ﻳﺌﻮ ل الﻧﺮ!ﺗﻪ. ﻓﻰ ا ﻟﺊ٠ JUL'،ﺗﺶ؛ ﻛﺬ) ز •ﻛﺬ؛
_ ﺗﻢم اﻧﺮ!ئ٢' ﻣﺎ إذ'ا،ذا
٠م ذأ ﺗﻴﻨﺪ'ق* ﺑﺜﻚ
ظ
•ﻳﺂ ر
.ﻟﻮ
'ذاﺀ . 'ن
ض
ﻳﺜﺰ ئ
ﻳﻨﻐﺰ
ﺻﺬﻓﺄ |ن ﻟﺆ
ﻧﺎﺛﺔ،ز
ﻓﻲ
ﻛﺰ اي!ةم أ
: ﻓﻪ
'ذﺑﻚ .
ﻓﻴﺾ ﺗﻴﺘﺔ،ث
7d. Ö m er b. el-Hattab, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes’ud, Salim b. Abdullah, K asım b. M uham m ed, îb n Şihab ve Süleym an b. Y esar derlerdi ki: «Evleneeeği kadını boşayacağına yemin eden bir kişi, yem inini bozsa, evlendiği zam an ٠ kadım boşam ası gerekir.» Abdullah b. Mes’ud, «Nikâhlayacağım h er kadın boş olsun» diyen bir kişi hakkında der ki: «Belli bir kabile ya da belli bir kadın adı sbylemezse bir şey lâzım gelm ez»^ îm am M alik der ki: D uyduğum un en güzeli budur. K arısına «Sen boşsun, evlendiğim h er kadın boş olsun, şöyle şöyle yapm azsam m alım sadaka olsun» diyen ve yem inini bozan b ir kişi h ak k ın d a da M alik der ki: E vli bulunduğu ka d ın la r boş olur, belli bir kadın, ﺀﺳﻢ/’ج, yer vs. söylemeden, nikâhlanacağım her ka d ın boş olsun dem esinden boş olm aları gerekmez, istediği kadınla evlenir. M alının da üçte birini tasadduk eder. (35) IJancfi mezhebine göre, bir koca "ekleneceğim her kadın bo ؟0 ا$س V، k a in c e talak ka^i olur. (Mergınanî, Hidaye, c.l, s. 250).
" der^e
124
28. KAKIŞIYLA CİMA EDEM EYEN KOCAYA TANINACAK ZAMAN
اﻧﺔ ﻛﺎ ن زوال
ﻟﻨﻴﺐ
؛
، ﻧﺌﻔﺎ
ﺳﻌﻴﺪ *ﺑﻦ ا
ﻧﺰل
•ط
، ﺟﻞ
ﻏﺰ
ﻏﻦ اﺛﻦ٠ ﺑﻤﻨﻰ ﻏﺰ ﻧﺎﺑﻠﻨﻲ
ﺛﻘﺎ ب
،
ﺗﺌﺰ ب ﻟﺔ أ
ﺑﻤﺜﻴﺦ أز~ﻗﺎﻳﻦ
- ٧٤
ﺣﺬﻧﻨﻰ
ﻣﺘﻄﺔ ﻧﻨﺰ1 ﻧﺊ ؛زؤخ •
: ﻧﻤﻮل
ﺑﺒﺠﺎ
ﻧﺰق
-Said b. el-Müseyyeb der ki: «Bir kadınla evlenip eins! iliş .74 kiye m uktedir olamıyan bir kocaya bir sene m ühlet verilir. (Bu bir -sene içerisinde) birleşebilirse ne âlâ. Edem ezse birbirinden a y n lırla36.« r أ ﺑﺰ ﻳﺆم
ﺟﺰ ؟
ﻧﺘﻰ ﻳﺼﺰب ﻟﺔ ا ال
. اﻟ ﻈ ﻄ ﺎ ن
؛
اﻧﺔ ﻧﺄ ل اﺑﺊ ﻧﻔﺎ ب
'ﺑﻞ ﺑﺰ ﻗﺆم ﺋﺰاﺑﻨﺔ إﻟﻰ
:
ﺳﺎ ل
؟
ﻧﺎﺑﻠﺚ ؛ ؛
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺰ
-٧٥
أﻟﻢ ﻣﺰ ﻗﺰم ﻧﺰاﻓﻨﺔ إﻟﻰ ا ﻟﻈﻄﺎﻧﻢ،' ﻳﻰ ﺑﻖ
٠ ﻓﺈﺗﻰ ﻟﻢ ؟ﺛﻴﺦ اﻧﺔ ﻳﻤﺰ ب ﻟﺔ أ ﺟﺬ٠ ﻧﺄﻧﺎ اﻟﺬى ﻧﺊ ﻧﺊ اﺗﺰأﺛﺔ ﺋﻠﻢ ا ﻓﺰﻓﻦ ﻏﻠﻔﺎ
JUU J Û، ؛: •
ﺗﻴﻨﻨﺎ
ذ ال ﻳﻤﺆى
:M alik, îbn Şihab'a sordu .75 E rkeğe m ühlet, zifafa g ird i^ günden itib a ren mi, yoksa — « kadının onu m ahkem eye verdiği günden itib aren m i verilir?» îb n :Ş ih ab .M ahkem eye verdiği günden itibaren» dedi — « -îm am M alik der ki: Karısı daha bnee birleşmiş, sonra birleşe -m ez hale gelm iş bir kişiye m ühlet verildiğini işitm edim . B u k a rı koca birbirinden ayrılm az ,
(36) Şeybanî, 548, 538.
12
ة
29. TALAKLA ALAKALI HADİSLER
ئ
ﺑﻤﻨﻲ أن ر ﻧﻮ ل اش
:
اﻧﺔ ﻧﺎ ل
؛
ﻋﻦ ا ﺑﻦ ﺗﻬﺎ ب
ص ا ﺳﻠﻢ ا ﻟﺜﻘﻔﺊ ا< ا ﻧﺴﻚ
٠ ﻣﻬﻞ ار ﺑﻨﺎ
4
ﺳﻮ ة
،
ﺛﻨﻰ
ص ض ﺑﺎﺑﻨﻲ *
ا ﺣﻠﻢ ز ﻋﻨﺬة ﻏﺜﺰ
>
و ﺣﺪ
“
٧٦
ﻧﺎ ل ﻟﺮﺟﻞ ﻣﻦ ﺛﻘ ﻴﻔﺐ ﺑﻔﺎر ق ﺳﺎﻧﺮﻗﻦ *
"
•
76. ib n Ş ihab'a riv ay et edildi: S ak îf kabilesinden b ir kişi37 m üslüm an olduğu zam an on karısı vardı. R esûlullah (s.a.v.) ona: «Dört k a r ın k a lsın , d iğ er le r in i boşa» b u y u rd u .38 ﻟﻨﻲ
ا
،
ﻧﺒﺬ ﺑﻦ
'
ﻭﺟﻨﺎﻥﺑﻦ ؛
ي ا ﺗﺰأ ،
*
،ﻧﻨﺘﺪﺏ :
ﻧﻘﻮ د
ﺑﺚ
أﺋﺔ ﻧﺎ ل '
؛
ﺛﻴﺎ ب
ﺑﻦ ﻏﺜﺪ ﺍﺵ ﺑﻦ حمﺔ ﺃﻥ ﻗﻨﺰ ﻳﻰ ا ﻟﺬﺀﺛﺎ ب
ﻣﺤﻮ ت ﻏﺘﻲ أؤ٠ زب ﺟﺮئ ﻣﻦ ﻣﻨ ال ﺗﻴﺎ .
:
و ﻧﺘﻜﺢ
' ﺑﻘﻰ
.
ﻓﻬﺎ
ﻣﺎ
ﻏﻠﻰ
ﺑﺖ
ﻧﺞ
ض ا ﺑﻦ ﺵﺍ ﺩﺏ
؛
ﻳﻘﻮ د
ﺑﺖ أو ﺧﺰ ﺑﺰة
ﻛﻨﻬﻢ ﻧﻌﻮدت
؛
""""ار ي
ﻣﺤﺎ زو ﺟﻬﺎ ﻧﻤﺤﻖ أ ﻧﻨﻠﻴﻤﺢ<؛ ﺗﻤﺄ ﺗﺮﻣﺤﺎ ﺧﺘﻰ
ﻧﺈﺑﻰ ﺗﻜﻮ ن ﻋﻨﺬذ
ا ر ال اﻧ آل ف٠ﺷﺎ
Ömer b. H attab der ki: «Bir kadım kocası bir ya da iki talak .77 -ile boşadıktan sonra ona dönmez, nihayet kadın başkasıyla evle n ir ,٠ -da ölür ^a da kendisini boşarsa, birinci kocası tek rar o kadm la evlenebilir. Bu takdirde, o kadına geriye kaç talak kalm ışsa o k a d a r ta la k la sahip 0 ﺳﻤﺎ3.« و İm am M alik der ki: T atbikat bizce de ittifakla böyledir .
(37) Bu kişi, G aylan b. Selem e es-Sekafi'dir. (38) İbn Abdülber der ^i: M uvatta ravileri ile İbn Şihab ravilerinin çoğu böyle ri vayet ettiler: T irm izî ve İbn Mace, m evsûl olarak rivayet ederler. Tirm izî, 9- N ikâh, 33؛ İbn M ace, 9 - N ikâh, 40. (39) Hanefi m ezhebine göre, üç ta la k la sahib olur. (M ergınanî, c.2, s.11).
126
İM A M M A L IK / M lJV A 'ri'A
ﻏﻦ ﺛﺎﺑﺖ ﺑﻦ ا ال ﻧﻒ؛ اﻧﺔ ﻧﺮزح أر زﻟﻲ ﻟﻨﻢ اﻟﺮﺧﺺ ن،و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻋﻦ ﻣﺎﻟﻚﺀ
.ﻟﺨﻄﺎب . ﻓﻨﺶ ﻋﺪ اف ن ﻋﺪ اﻟﺰﺧﺾ ﺑﻰ ز ﻧﺪ ﺗﻦ ا
ﻓﺠﺜﺘﺔ ﻟﻬﺌﻌﺎ ﺃﻟﻨﺎ
-٧٨
:ل، ل.ز ﻧﺪ ﺑﻦ ا ﻟﻈﺐ
زإذا ﻳﺪ ان ئ ﺧﺪﻳﻲ • زﻏﺒﺬان ﻟﺔ ﻣﺪ. ﻓﺈذا ﺳﻴﺎ ط ﻣﺮﻓﻮﻋﺔ. • ﻓﺬﺧﻠﻤﺘﺂ ﻏﻠﺒﻪ
'ا ﻟﺘ ال ق
:ﺗﻠﺬ
ﻫﻰ
ﻧﺄ ﺧﺒﺮﺗﻪ ﺑﺎﻟﻰ ﻛﺎن ص ﻧﺎزﺟﻊ إ ﻟﻰ
ﻓﺎل.ﻓﻨﻠﺖ ﺑﻚ ﻛﺬا وﻛﺬا
•ﺑﻄﺮ م ﻣﻜﻪ
•ختﺰمل ﻏﻴﻚ
ﻟﻠﻢ
، واﻟﺪى ﻟﺨﻒ ﺑﻪ، ﻃﻤﺤﺎ زإال: ﻓﺎ ل.
،ﻓﺄدر ﻛﻦ ﻏﺪ اش ﺑﻦ ﻗﻨﺮ
ﻟﻴﺲ ذ ﺑﻚ ﺑﻄ ال ي • ز إﻧﻤﺎ
،ﻧﺎل ﻧﺨﺮﺟﺖ ﻣﻦ ﻋﺪم
:ﺷﻠﻂﻏﺒﻤﺖ اف زﻧﺎد
.ﻧﺄﺗﻲ
أ ﻳﺮ ﻋﻲ،• أ ﻧﻠﻚ• ﻓﺎل ﻓﻨﺰ ﺋﺜﺮزﻧﻰ ﺷﻰ ﺧﺘﻰ أ ﻧﻴﺖ ﻏﻂ اﻓﻪ ﺑﻦ اﻟﺮﺑﻴﺮ زﻓﺰ ﻳﺆﻣﻨﻲ ﺑﻨﻜﻪ ﻓﺎﻟﻘﺎﻟﺮﺟﺎﺷﺊ . زﺑﺎﺋﺬى ﻓﺎل ﻟﻲ ﻋﻨﺪ ا ﻓ ﺒ ﺌ ﻤ ﺢ.ﻓﺄﺗﻴﻪ ﺑﺎﻟﻰ ﻛﺎن ﻣﻦ ﺛﺄﺗﻲ ‘
دم أﻣﻴﺰ ^ل
•ا ﻟﺰﻣﺮ؛ ﻟﺰ ﺗﺨﺰﻟﻢ ﻏﻴﻚ• ﻓﺎرﺟﻊ إﻟﻰ أ ﻧﺒﻚ وأل. ﻧﺄﻧﺰة أل ﺑﻤﺎ ب ﻏﺒﺬ اش ﺑﻦ ﻏﺒﺪ اﻟﺰﺧﻤﻨﻲ، ا ﻟﻤﺪﻳﻨﺔ:
٠ زم إ ﻟﻰ ﺟﺎﺑﺮ ﺑﻦ االﺣﺰد ا ﻟﺮﻣﻰ
.أذ ﻟﻲ
ز' ﺑﺜﻢ
ﻳﻰ
ﺑﻌﻠﻢ٠ أد ﺧﻠﻨﻬﺎ ﻏﻠﻰ
ﺗﺨﻠﻰ
ﺣﺰ
٠ ا ﻣﺮأ ﺗﻲ٠ اﻣﺮأة ﻋﺒﺪ ا ﻗﻪ ﺑﻦ ﻏﻨﺮ
ﻧﻰ،' ﻟﻮ ﺑﻤ ﻨﻰ ﺗﺞ
‘م
ﻳﺆم ﻏﻦ
‘ ال ﻏﻤﺮ
•
ﻧﻈﺮ ت ﺻﻤﻴﻪ
ﻧﺄ د ﻋﺰ ذ ﻋﺜﺪ ’ ﺗﻪ
ﻓﻘﺪﻣﺖ ا ﻟﻤﺪﻳﻨﺔ
■ﺛﻦ ﻏﻤﺮ
ﻏﺒﺪ اﻗﻪ
■
78. S ab it b. el-A h n efd er ki: Ben, Zeyd b. el-H attab 'ın ﺟﻪ1ال A b d u rrah m an ’ın b ir U m m ü Veledi ile evlenm iştim . Zeyd b. elH attab 'ın oğlu * ه oğlu Abdullah beni yanına çağırdı. Gittim . Y anına girinee bir de ne göreyim. G rada bir kırbaç, iki dem ir bukağı ve benim için hazıriadığı iki köle var. Dedi ki: «Onu boşa! Yoksa A llah'a yemin ederim ki san a şöyle şöyle yaparım .» B unun üzerine, ben de: «o bin talak ile boş olsun» dedim ve yanından çıktım . Mekke yolunda A bduiiah b. Ö m er'e yetiştim ve ona başım a gelenleri an lattım . A bdullah kızdı ve dedi ki: Bu (zorlandığın) için talak sayılm az, k a n n sana helaldir. O na dönebilirsin, îçim ra h a t etm edi, o günlerde M ekke em iri olan A bdullah b. Zübeyr'e gittim. Başım dan geçeni ve Abdullah b. Ömer'in bana dediğini ona anlattım . B ana «kann san a helaldir, ona dön» dedi ve Medine valisi Câbir b. el-Esved ez-Zührî'ye Abdullah b. Abdurrahm an'ı cezalandırm asını ve benim le karım ı serb est bırakm asını yazdı. M edine’ye dönünce Abdullah b. Ömer'i izniyle k an sı Safiyye, k arım ı zifafa hazırladı. Sonra A bdullah b. Ö m er'in düğün günü, yemeğe davet ettim , o da (davetimi kabul ederek yemeğe)
12?
2 H / T A I A K K IT A M
geldi.40
ﺳﻤﻨﺖ ﻋﻨﺪ ا ﻓﻪ ﺑﻦ ﻏﻤﺮ
: ﻗﺎ ل
أﻧﺔ
؛
ﻋﺬ ﻋﻨﺪ اﺛﻨﻪ ﺑﻦ د ﻳﻨﺎ ب
ﺳﻮ س ﺑﻤﻲ ﻋﺪﺀﺗﻬﺬ
..
، ﻧﺎﻟﻚ
'ﻃﺄﺗﺰ ث ﺀ
ﻫ ﺸ ﻤ ﻲ
. < ؛
ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻋﺬ
أذ
،
و
- ٧١
ع إذ'ا أي ا ﻟﻨﻰ
ﺑﺪﺑﻚ
ﻳﻨﻰ
!ﻧﺮ U-
ﻣﺲ ة '
J
U
? وA bdullah b. D in a r d er ki: Ben A bdullah b. Ö m er'i .>م1 ﻟﻠﻨﺄ0 ﻧﺎ-h i n n o k elim esin e «kubul» kelim esini ilâve e d e re k âyeti «Ey p ey -g a m b c r, k a rıla rın ız ı b o şad ığ ın ızd a onlaı^ı id d e t e s n a s ın d a b o ş a .yın»4] şek lin d e o k u d u ğ u n u iş ittim
,İm a m M alik d er ki '.Abdullah b. Ömer, bu kıraatıyla kocanın karısını her tem izliğinde bir talak ile boşam asını kasdetm iştir . ﻛﺎ ن ا ﻟﺰﺟﻞ إدا ﻧﻌﻤﺪ ال
:
؛
أﺑﺔ ﻓﺎﻟﺰ
؛
ذ إ ن ﻃﻠﻘﻬﺎ أ ﻟﻒ ﻣﺰ .
ﻗﺰ ﻓﺎ ل
ئ:ﻓﺈﻧﺎ ا
:
.
ﻗﺰ ﻃﻠﻘﻬﺎ
ﺹ-
< ﺗﺎ ن
ض ﻛﺎ ن ﻃﻠﻖ
.
.
(
ﻏﺬ أ ﺑﻴﻪ •
،
ﻣﻨﺎ م ﺑﻦ ﻏﺰوة
ﺛﺎ ن ذ ﻟﻠﻤﺬ ﻟﺔ
،
ﻏﺬ
ﻧﺎﻟﻚ
،
ﺗﺈر ك و ﺗﻌﺎ'ﻟﻰ
؛ذ
و
-
٨٠
ﻃﺶ اﻣﺮأﺗﻪ م ار ﺋﺠﻨﻐﺎ ﻓﻨﻞ أذ ﺗﻨﻘﺤﻰ ﻋﺒﺌﻬﺎ
ﺣﺘﻰ إذا ﺛﺎ ر ﻧﺖ ا ﻗﺚﺀ ﻋﻨﺘﻬﺎ را ﺟﻌﻬﺎ <
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻧﺄﺗﺰد
.
ﻓﺎﻧﺜﺒﻞ ا ﻟﺜﺎ ئ ا ﻟﻄ ال ق ﺟﺪ ﻳﺪأ ﻣﻦ ﻧﻮﻣﻨﻲ
را
ﺗﺤﻠﻴﻦ
*
.
.
ر ﺟﻞ إ ﻟﻰ ا ﻧﺮأ ﺗﻪ ﻓﻄﻠﻤﻬﺎ
.
د ف ال أ د ﻳﻚ إ'ﻟﻰم و ال 1
٤ ﺗﺮﻳﺢ ﺑﺈ ﺣﺴﻨﺎن
ﺑﻨﻌﺰو ف أو
• ﺗ زن ﺃﻥ ﻧﺰ ﻳﻄﺶ
80. U rve'den: (isla m d a n önce) b ir a d a m k a rısın ı boşayıp d a h a idd eti b itm ed en ona dö n m ek istese bin ta la k la d a h i b oşasa k a n s ın a dönebilirdi. (O zam an ) a d a m ın bil'i (zu lm etm ek kasdıyla) k a n sim boşadı, id d etin in bitm esi y ak laşın ca o n a döndü. S o n ra te k r a r boşadı. S o n ra d a dedi ki: «Vallahi b a n a d ö n m en e en g el o la c a ^ m . İd d e tin in b itm esi y a k la şın c a s a n a dönüp t e k r a r b o şa m a k la idde(40) Ebû Hanif'e'ye g ^ e , m ükrehin (boşamaya zorlanan kişi) talakı vakidir. Nahai ve Şa’bi de aynı görüştedirler. Said b. el-Müseyyeb’den de bu şekilde bir riv ay et vardır. M alikiler, R esûlullah (s.a.v.)'ın şu h ad isin e d ay anm aktadırlar: «Zor karşısında talak vaki olmaz.» 1 ﺑﺎآhadise göre' karısını boşamaya zorlanan kim senin talak ı (delinin verdiği talak gibi) m uteber değildir. Abdullah b. Ömer, Abdullah b. ez-Zubeyr, Ö m er b. H attab, ٨١ ؛b. Ebi Talib, Ibııi Abbas ve Ömer b. Abdulaziz bu durum da olan kim senin talakı vaki ol ﻣﻤﺎ ااdiye fetva verm işlerdir. Şafii'ye göre de hüküm böyledir. M üntekac. 4
(
1:
م1ﺳ ﺔ ر
8
تل
İM A M M A IJ K / M U VATI'A
tin uzayıp gideceğinden b aşk a kocayla da e v i r m e y e c e k s i n .» Bun u n ü z e rin e yüce A llah şu ây eti in d ird i: ٠٠( V u k u u n d a n s o n r a
te k r a r k a rı-k o c a h a y a tın a d ö n ü leb ilecek ) b o şa m a ik i defad ır. (S o n ra koca k a rıs ]n a dönerek) im likle evli k alır, y a d a istediği kişiyle evlenm esi için onu s e rb e s t b ıra k ır.» ^ B u n u n ü zerin e, ٠ g ü n d en itib a re n k a n s ın ı boşayan ve ’ herkes, eski adetlerin i b ır a k a r a k A llah 'ın em ri ü z e rin e h a r e k e t ettiler.**؛
ﻳﻄﻠﻮ اﻧﺮأﺗﺔ ﻧﻠﻢ ;زب ﺑﻤﺎﺑﻤﺎ
اذ
أن” ا ﻟﺮﺟﻞ
ﻣﺤﺎ ا ﻟﻢﺀ ة
، ﺛﻚ
،
؛
ﺷﻢ.زم اﻟﺪم
ﻳﺜﻄﻨﻞ
ﻟﻤﺪ وا وص ﻓﻨﻐﻞ ؛ ذ ﺑﻠﺜﻢ ﺳﺪ ﻃﻠﻢ ﺋﻤﺴﺔ ﻱ
ﻋﻦ ﺗﻮر ﺛﻦ .
ﺛﺮﻳﺪ إ ﻧﺴﺎﻧﻴﺎ
ﺗﻨﺴﻜﻮ ص ﻓﺮا ﻧﺎ
،
ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﺀﻣﺎﻟﻚ و ال.ﺣﺎﺟﺔ ال ﺑﻪ ا
و
-
٨١
و ال
.
ف ز ﺋﻨﺂﻟﻰ ﺅ ﺯال1ﻓﺄﺭﺩ !ﻓﺖ ﻳﺎ ز
ﻧﻤﺌﺘﻲ اﻓﻦ ﻳﺬﺑﻠﻦ
.
81. S e v r b. Zeyd ed-Dîlî'de: (îs la m d a n önce) kişi, k a rıs ın ı boşar, ihtiyacı d a o lm a d ı^ n d a n o n u n la evli de k a lm a k istem ez, (sırf) id d etin i u z a tm a k su retiy le z a r a r v erm ek için ona dönerdi. B u n u n ü z e rin e ¥ ü c e A llah (c.c.) <•^٠ ٢ ٠ ٢ v e rm e k k a s d ı y la a ş ı r ı g id e -
rek ٠ k a d ın la r ı tu tm a y ın , k im böyle y a p a r s a k e n d is in i a z a b a m a r u z b ı r a k ı r .»44 b u y u rd u . Böylece A lla h o n la r a n a s ih a t ediyordu.
ز ﻣﻨﻴﺎ ئ ﺑﻦ ﺑﻤﺎ ر ﺳﺒ أل س
ﻧﺒﻴﺬ ن ا ﻟﻨﻴﺐ
أن و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﺀن ﻧﺎﻟﻚ ؛ أﻧﺔﺑﻠﻤﻌﺔ-
زان ﺗﺘﻞ ﻧﻞ ﺑﻪ- إذا ذ ﻓﻲ ا ﻟﺘﻤ آل ﺟﺎزﻃالﺋﺔ: ﻓﺎ ال ؛أل ﺗﻦ ث' ﻧﺎ، ﺷﺬﻟﻚ
ان ؟
و
٨٢
•ﻃالق ا ﻟﻔﺮ
؛.ÜJU : JÛ
82. Saîd b. el-Müseyyeb ve Süleym an b. Y esar’a sarhoşun verdiği talakın hükm ü ؟oruldu. O nlar da şöyle dediler: «Sarhoş boşarsa talakı vaki olur. Ö ldürürse kısas olarak kendisi de öldürülür.» (42) B akara: 2/229 (43) B a h ad is m ü rseld ir. Ayrıca m evsul olarak rivayeti için Bk. Tirm izi; 11 T alak, 16 (44) B akara: 2/231
ﻣﺖ.' ا/l ' A l . A K K l ' l A l l i'
آآأا؛ ﺳﻞ
ا ﻟﺮﺟﻞ
وت ا
M alik der ki:lliikiim bizce de böyledir 4.*
إذا ﻟﻢ ﺑﻤﺪ
:
ﻳﻤﻮل
ﻟﻨﻲ ﻛﺎن
اﻧﺔ ﺑﻤﺔ أن ﻧﺒﻴﺬ ﺑﻦ ا
؛
و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م
• ﻣﺎ ﺑﻐﻖ ﻏﻨﻰ اﻧﺮأﺗﻪ ﻧﺮق ﻣﺤﻨﺎ .
؛ذ رئ أ ﺧﺬ ا* ﻟﻠﻢ ﻳﻔﺪ ن
،
و ر ذس
^:
ﺗﺎا ا
Said b. Müseyyeb şöyle derdi: B ir adam karısını beslem ekten aciz ise birbirinden ayıalırlar. im am M alik d er ki: K endilerine yetişm iş olduğum M edine ulem asının görüşü de bu şekildedir.
ل ا5 رSarhoş, karısını boşarsa talak vaki olur, birini haksız >'ere öldürürse kısas olarak ö ld ürülür. O m er b. e l-lia tta b , Ali b. Ebî rfa lib , N ehaî, Ş a’bi, İbn -Şirin ve fukahanın çoğunluğunun görüşü köyledir. İm am M alik, Ebû H a nite, Evzai ve Sevr، de bu görüşledirler. bnam Şal’n>،،u bu h u su sta؛٧ -gö riişü v a rd ır ; لS arhoşun talak ı vaki -٠١٧٢. .Şafiî im am larının çoğunluğu bu g ö rü şted ir Sarhoşun ،ulak، vaki -2 ه1 ﻣﻤﺎاث-Müzenî'nin . görüşü de böyledir Osm an b. Af .fan, R abia ve Yahya b. Said el-E nsarî'den de böyle riv ay et edildi -T alak vaki olm asında asıl olan delil şudur: H ırsızlıktan dolayı elinin kesil m esi, birini haksız yere öldürdüğü için k ısas yapılm ası gereken kişinin verdiği talak da vaki ٠١٧،. Vehd d er ki: Y ukarda söz konusu olan sarhoşun şu uKadı ru tam h)bu a’'؛ men kaybolm am ıştır. A klınaı başında olup olmudiğ;, isted'gini istediği şe ,K i l d e yapabilm esinle belli olur. Ş uuru tam am en kaybolm am ış bir sarhoş bir kişiyi haksız yere öldürürse ittifcıkla kısas gerelrir. Adam bayılm a dere )•،. . ه~ ا'؛ آ؛olmuş, hiça k • ' ba •;' آ ؟ ٠٦ k.a’m •':"؟؛, j yhn• bilmiyorsa؛، neya bunun veliliği talak geçerli değildir Zaten)١١٠ şekildeki bir kişi vum ،ayı؛ 1 أ،. ن..أخ! ﻣﺤﺴﺂالن؛ر gibi, cldü'':u<:yiya d a ?‘؛ h ٢a ;؛؛:• şeyi de k astedem ez .
130
30. KOCASI ÖLEN HAMİLE B İR K ADININ İDOETİ
م أ ﺑﻰ ذ ئ أن
٠ ﻧﺐ ﺑﻦ ﻣﺤﺲ
ﻋﻦ ﻏﺪ رﺑﻲ ﺑﻦ، ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﺑﻤﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺄﺑﻠﻲ
ﻣﺎ- ض؛ ا ﻣﺤﺄم ادذا ﻣﻞ ﻳﻮ٠ وأﺑﻮ ﻣﺮﻳﺮة، ﺳﻞ ﻏﻨﺪ اش ﺑﻦ ﻏﻤﺎس
. ﻃﺚ ث أم1ﻗﺎ
إذا زﻟﺬ ت ﺷﺖ ؟
ﻓﻬﻤﺎ ﻏﻦ ذإ ال
: ﻧﻨﺎل أﺛﻮ ﺋﺰﺗﺰة. أ ﺑﺰ ا أل ﺧﻲ ه
ا ذاب-ﻧﺤﻄﻤﻬﺎ زﺟألن أ ﺣﺬﻓﻢ
ﻧﺰج ا ﻟﻨﻲ٠ ﻏﻠﻰ أر ﻃﻨﺔ
•ﺑﻤﻤﺈ ﻧﻨﻲ
:أﺋﺔ ﻧﺎل
:ﻗﺎ ل اﺛﻦ ﺟﺎ س ،< ٠٧١
ﻏﻂ ﻏﻂ ز ﻧﻴﺎ؟
ا ﻟﻴﺨﻤﻦ؛
ﻧﺬﺧﻞ أﺛﻮ ﻃﻨﺔ *ئ ﺟﺪ
ز ﻟﺬ ت ﻋﻨﻒ ا أل ﻧﻔﻊ ﻳﻨﺬ زﻧﺎة زؤﺟﻐﺎ
٠ إل ﻧﻌﻠﻰ ﺑﻤﺪ • ذ ﻣﺂ أ ﻣﺤﺎ ﻣﺤﺎ • در ﺟﺎ: ﺛﺒﺄ ﻗﺎ ل ا ﻟﺜﺊ
-٨٣
:ﻇﻨﺔ
إﻓﻰ. ذﺣﻄﺚ. زاال'ﻓﺰ ﻛﻨﻲ • أئ ﻳﻮﺛﺮوة ﺑﻐﺎ، إذا يﺀ أ ﻣﺤﺎ
'٠• ﻗﺬ ﻃﻠﺖ ﻧﺎﻣﻢ ^ا ﻧﻞ ﺳﺐ٠« :ﻗﺎﻧﺂ
.ﺑﻤﺎﺀت ﻧﻨﻮ ل اش
33• A bdullah b. Abbas ve E bû H ure^re'^e koeası ölen ham ile kadının iddeti soruldu, ibn Abbas: «iki iddetin46 sonraya kalanı ؟؛d a r b aşk a kocayla evlenm esi helâl م1 ﺳﻢ.» dedi. B unun üzerine ؟bû Selem e b. A b d u rrah m an , R esû lü llah (s.a.v.)'ın h an ım ı Ummü Selem e'nin yanm a giderek bu m esele^ ona sordu, ü m m ü Selem ؟dedi ki: Sübey a el-Eslemiyye kocası öldükten onbeş gün sonra doğurdu. O nunla biri genç, dikeri yaşlı iki kişi evlenm ek ist ؟di. K adının gönlü gence m eyletti, ihtiyar: «daha iddetin bitmedi» dedi, ihtiyarın ailesi seyahatte idi. Dönünce başkasından önce d a v ra n a ra k onu kendisine * rica etti. B unun üzerine ؛a dın R esû lü llah (s.a.v.)'a gelip d u ru m u öğrenm ek isteyince, R esülullab (s.a.v ): « id d e tin b itti e v le n e b ilir sin , is t e d iğ in le evlen » buyurdu.47
(46) İki iddetten biri, kocası ölen kadının ki dört ay on gündür. İkincisi gebe ka* dm ın iddetidir ki çocuğunu doğuruncaya k ad ard ır. Bu iki iddetin hangisi u zu n sa o m uteberdir. (47) N esaî, 27- T alâk , 56.
131
2 iH TALAK K ri'A H l
و ﺣﺪﺛﻨﻰ
-٨
ﻧﺎﻟﻚ٠
ﻏﺬ
ﺀى ز ﻧﺪ ا زﻫﻰ ﺧﺎﺑﺰ؟
ﻣ ﻲم ا
ﺧﻨﺘﻲ ﺷﺄ ﺧﻠﺖ.
ال ش
'إذاﻭﺻﺖ
ﺷﺎل ﺋﺪ' اﻓﻲ ﺗﺬ ﻏﻨﻲ: ث؛
ز ﺟﻞ ﻣﺬ ا ال ﺋﻤﺎر ﻛﺎرت
ﻏﺬ :ا ﻧﻴﻢ
ﻓﻤﻴﻰ
أ ' ا -م ﺀن ةاﻣﺢ'
ﺑﻢ ؛ ى،
أد ﻏﻨﺰ *ﺑﺬ ا ﻟﺨﺘﺎم ،-ﻓﺎل؛ ﻟﺆ وﺿﻨﺖ ﻧﺮن-ﺟﻤﺎ ض
٢٠١
.ﺑﺬﻗﻦ ﺑﻨﺖ ٠ﻟﻤﻠﻒ
84. A bdullah b. Ö m er'e kecası ölen ham ile k ad ın ın iddetini sordular. A bdullah b. Ömer: «Çoeuğunu doğurunca iddeti biter, evlenm esi helâl olur» dedi. E n sard an biri, A bdullah b. Ömer'e. Ö m er b. el-H attab'ın şöyle dediğini söyledi: «(Bir kadın), henüz kocası teneşirde iken ve defnedilmeden de doğursa iddeti biter, ev»lenm esi helâl olur.
و ﺣﺘﺜﻨﻰ
-٨٠ أﺧﺒﺰة :
ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ ,ﻏﺬ ﺟﺜﺎم
ﺑﺖ ﺑﻨﺬ زﻓﺎ ؛ زؤﺣﻬﺎ ﺑﻴﺎ ل
أد ﻧﺘﻌﺖ ا أل ﻇﻤﻢ
» .ﺣﻨﻠﺐ
ن
ﻏﺬزة ،ﻏﺬ أﺑﻴﻪ ،ﻏﻦ ا •
ﻓﺰ ر ﺑﻦ ﻣﺨﺰﻧﻪ.٠
ذذال ﻟﻬﺎ ﻧﺸﺮف ام 1رإأﺗﺆ
•
ادة
* ' ٠د
ﻓﺎﺗﺘﻤﻢ ﻧﺬ ﺳﺖ
85. el-M isverb. M ahreme'den: Sübey'a el-Eslemiyye kocası öldükten bir kaç gece sonra doğurdu. R esûlullah (s.a.v.) ona: «id d et i n b i t t i e v le n m e n h e lâ l, is te d iğ in le evlen.» buyurdu.48
-٨٦
ﻗﺶ ﺑﻦ ﻧﻌﻴﻲ ،ﻏﺬ ﻇﺒﻤﺎرح ﺑﻦ ﺑﺂب ؛ أئ ﺟﺬ اﻓﻪ
و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م ،ﻏﺬ
ئ ﺟﺎ س ذأ'ﺑﺎ ﻃﻨﻒ *ﺑﺊ ﻏﻢ ا ﻟﺒﻤﻦ *ﺑﻦ ﻋﻮف ﺑﻠﻴﺎل
.
ا أل ﻓﻦ
ﺛﺜﺎﻟﺬ أﺑﻮ ﻃﻨﺔ •
:
ذﺟﺎﺀ ' م ﺋﺮﺋﺮة
إذا ز ﻓﻨﺖ ﻧﺎ ﻓﻰ
ﻇﺂ؛
ﺟﺐ اﺧﺰ ن ﺟﺎ س ٠إ ﻟﻰ أم ﻇ ﻨﺔ ، ﻓﺎﻟﻦ
:
ز ﻟﺬ ذ
ﺧﻠﻠﺖ؛ Nﻗﺬ
أال ﻧﺦ 'ﺋﻦ أ ﻧﻨﺞ ,ا ﺗﻲ
ﻳﺒﻤﺄ ا أل ﻇﺠﺄ ﺑﻤﻦ زﻧﺎ
؛
،
ا ﺗﻨﻨﺎ ﻧﻰ ا ﻟﻨﺈ ة
ﺑﻄﻨﻬﺎ
ﺷﺄﺧﻠﺘﺄ
ﺧﻰ •
ﺑﻤﻰ ي
ئ ﺑﻤﻤﺤﺎ
ﻧﺘﺠﺎ ﺑﻴﺎ ل
.
•
ﺗﻘﺬ ﺑﻤﻦ زﻧﺎة ززﺟﻤﺎ زﺛﺎل ا ﺋﺬ
ﻇﻨﻒ •
ﻏﺬ ذ ﺑﻪ٠
ﺟﺎ س ؛
آ ﺧﺮ
ﻳﻨﻲ ﻣﺤﻲ
ﻧﻢ
ذن ﻣﺖ ذ ﺑﻠﻦ ﻟﺮﻧﺪ لشا
ﺗﻮ ﻗﺎ ل
'
ﺷﺎﻳﻢ
ﻓﺄﻧﺒﻤﺄ ﻣﺤﺎ
‘
ﺛﺌﺖ» . ﻧﺎﺋﺒﺺﻧﺬ
ﻗ الİUU :
ون'ا اال'ﻧﻦ ا*ﺗﻤﻰ إل ﻧﺰد ﻏﻠﻢ أ ﻏﺬ
م ش'ﺋﺎ. , T alâk , 68/39.؟(48) B u h ar
132
İM A M M A L IK t M UVATTA
86. Süleym an b. Y esar'dan: A bdullah b. Abbas ve A bdurrahm an b. Avf ın oğlu Ebû Seleme, kocasının Ölümünden b ir kaç gece sonra doğuran kadının iddeti hakkında ih tilaf ettiler. E bû Seleme «doğurunca iddeti biter» dedi, tb n Abbas da: «îki iddetin sonraya k alam k a d a r id d et bekler» dedi. E bû H ureyre geldi ve E bû Seleme'yi kasdederek «Ben am cam ın oğlu ile aynı görüşteyim » dedi. B unun üzerine A bdullah b.Abbas'm kölesi K ureyb'i, b u meseleyi sorm ası için R esûlullah (s.a.v.)'m ham m ı U m m ü Selem e'ye gön derdiler. Kureyb, dönünce onlara Ü m m ü Selem e'nin şöyle dediği ni bildirdi: Sübey'a el-Eslemiyye, kocasının ölüm ünden b ir kaç ge ce sonra doğurunca konuyu R esû lu llah 'a söyledi. R esû lu llah (s.a.v.) da: « id d e tin b itm iş tir , is te d iğ in le evlen » buyurd u .49 îm am M alik der ki: îlim erbabı bizde halen bu görüştedirler.
(49) N esaı, T alak, 27/56. Y ahya b. Saîd rivayeti için bkz. M üsim , T alak, 18/8, no: 57. B u h ar, ve Mü d im ile Sünen k itap ların d a b aşk a rivayetleri de vardır.
133
31. KOCASI ÖLEN KADININ İDDETİ BİTİNCEYE KADAR KENDİ EVİNDE DURM ASI
ت
ﻏﺬ٠ ﻏﺬ ﻧﻌﻴﺪ ﺋﻦ ﺑﻤﺎ ت ﺋﻦ ﻛﻨﺐ ﺑﻦ ﺀﺟﺰه
زم أ ﺧﺖ أﺑﻰ ﺳﺐ ص ﻧﻰ ض
ﺗﺠﺰ
،
ﻧﺎ م ﺑﻦ ﺳﺎ ن
ﻧﻢ أئ ر ﺟﻎ ﺀﻟﻰ
ﺑﻨﻲ اﻟﻘﺪوم
.ﻧﺎﺋﻔﺮﺋﺖ ﻛﺒﻤﺎ
"
:
اد_ ﺧﺞ
ﺧﺘﻰ إذا ﻛﺎﺗﺒﺎ
أش ق ﺑﻨﻰ ﺣﺬزة• ﻓﺈل رؤ ﺟﻰ ﻟﻠﻢ « ﺋﻨﺰ » ﻓﺎﻟﺬ.
ﻗﺎ ل ﺀ ا ﻧﻜﺶ ؛ى ﺑﺬ م
^ ﻗﺎ'ﻟﺊ ظ ﺀ ص.
•
٠ AV
ﺣﺪﺛﻨﻰ
ﻛﻨﺐ ﺑﻦ ﻋﺠﺰة '• أذ ا ﻟﻤﺰﻳﻨﺔ 'ن إ'ﻟﻰ ر ﺣﻮد،ص ﺧﺎ
.أم ﻟﺔ أﺑﺌﻮا
: ﺷﺘﻲ
ﺑﻨﺖ
أ
ز ﻳﻨﺐ ، ا * ﺛﺮ ئ
.ﻧﺬرف
ﻓﺈ ذ ز ﺑﺠﺎ ﻓﺮ خ ﻓﻰ ﻃﻠﺐ
ﻓﺎﻟﺬ؛ • ﻧﻨﺄﻟﺚ رﻧﻮل اش ﺧﺞ أئ أ ر م إ ﻟﻰ ﻓﻨﺎل ﻧﻨﻮل اﻟﺜﻢ: ﻣﻢ ﻧﻨﻠﻜﺔ زال ﻧﻌﺘﺔ ﻓﺎﻟﺘﺄ
أن أﻧﺰ ﺑﻰ
ﻗﻮﻟﻴﻦ ﻟﺔ ﻧﻤﺎل
ﻳﺘﻢ
،ﻧﺺ ﻏﺬ ﻧﺎ م
.
.ﻓﻠﻮ م
ﻳﺘﺰﻛﻨﻰ ؛ ى
ﻛﺸﺬ ﻓﻰ ا ﻟﻀﻦ ؛ ﺋﺎذاﺑﻰ زﻧﻮن اﻟﺜﻢ
ﺧﺘﻰ إذا
؟ ﻓﺰأذت ﻏﻴﻪ اﻟﻘﻤﺘﺔ ا ﻟﺘﻰ ذ ﻛﺰ ت ﻟﺔ ﺑﺊ ﻧﺄ ن ززﺟﻰ
و ﺛﺰ م
ﺋﺎ ئ; س ﻧﻴﻪ أزﺗﻨﺔ أﻏﺾ
.ﻓﺎﺗﺤﺔ وش ﺑﻪ
.ﻓﺄ ي
ذم؟
»
ﺛﻠﺖ
JÛ؛.٠:ﺛﻰ ﻇﻎ ا؛ ﻛﺘﺎ دأ أ ﻇﺔ ﻓﺄﺑﻲ ﻏﺬ
أزﺳﻞ إﺛﺊ٠ اﻣﺊ ﺛﺎ ن
-Ebû Said el-Hudrî'nin kızkardeşi, M alik b. Sinan'ın kızı el .87 F u re y a 'n ın kocası, k açan k ö lelerin i y a k a la m a y a g itm iş ve -Kadûm»™ tarafın d a onlara y e tiş ti^ n d e köleleri onu öldürm üş « -lerdi. Füreya, H udre oğullan arasındaki ailesine dönüp dönem e -yeceğini sorm ak için Resûlullah'a gitti. Kendisi b u n u şöyle an latı ,yor: Kocam bana sahibi olduğu bir ev ve nafaka bırakm adığından -iddetim i beklemek için) H udre o ^ lla n n d a k i aileme dönüp döne ( :).m eyeceğim i R esûlullah (s.a.v.)'a sordum . R esû lu llah (s.a.v E v e t (a ile n e g id e b ilirsin )» buyurdu. Dönüp odaya girdiğimde « ).R esûlullah (s.a.v.) bana seslendi (ya da em retti beni ç a ^ rd ıla r N a s ıl dem iştin?» buyurdu. Kendisine söylemiş olduğum — « .kocam ın hikâyesini tekrarladım T a k d ir e d ile n id d e t in s e n a e r in e e y e k a d a r k e n d i —« 50) M edine'ye altı ( ٨١١١ m esafede b ir yerin ism i ,
134
İM A M M A IJ K / M UVATTA
e v in d e bekle» buyurdu. Ben de evimde dört ay on gün bekledim. Hz. Osman b. Affan da haber gönderip benden bu meseleyi sordu ğunda kendisine aynen bildirdim. O da buna uyarak hüküm ver ﻣﺄ٠ ﺛﻤﺐ
ض ﺑﻦ
ﻏﺬ٠ ا ﻟﺶ
٠ ﻣﻲ ا ﻟﻲ'م
ا ﻟﺨﻄﺎ ب ﻛﺎ ن ﻧﺰد ا' ﻟﻨﻤﺢ ﻏﻨﻨﺬ أززاﺧﻤﺂ
ﻣﻰ
ﻏﺬ ﺧﻨﻲ ﻧﻲ
،
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ أ د ﻏﻨﺰ
ﺗﻦ
؛
- ٨٨
ﻧﻌﻴﺪ *ن ا * ﻟﻨﻲ
ﺑﻤﺘﻨﻲ ا ﻟﻘﺢ ﺗﺎﺑﻢ ﺑﺬ ﺀ اب ﻣﺤﺄى' ﻧﺄى-أذ ال وذ ﻣﺖ ال
٣
ﻣﺤﺞ ﻣﺬ ا* ﻟﻨﺪﻳﺎ ذب؛ ى إل ب
اﻧﺔ ' ﺑﻚ
ﺗﺠﺪ ؛
*ﺑﻦ
ﻳﺌﻰ
ﻏﺬ، و ﺣﺬ ض ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ
•ش ﻧﻦ ﺋﻨﺰ ﻓﺬﻛﺮ ت ال زﻧﺎة روﺟﻨﺎ1ﺟﺖم إ'ﻟﻰ ﻏﻨﺪ • ﻧﺘﻲ ﻓﺎ ﻏﺬ ذﺑﻠﻦ
•
ﺗﺒﻴﺖ ﻓﻴﻪ ؟
اﻧﺮ؛ذة
• زا ث ﺧﺬ ﺑﻤﺜﺦ ﺑﻲ أئ
• ﺗﻤﺄ ﺗﻨﺤﻞ ا'ﻟﻨﺒﻴﻨﺚ إذا أ ﻧﻨﺖ. ﻇﻞ ﻣﻪ ﺗﻴﻨﻬﺎ
٠ﺷﺈ ﻓﻰ ﺧﺰﺛﻬﺄ
•
88. Said b. el-Müseyyeb'den: Ömer b. el-H attab, kocalan ölen (ve iddet esnasında hacca giden) k a d ın la n el-Beyda denilen m ahalleden geri çevirir, hac y a p m a la n n a engel olurdu. Yahya b. Said’e rivayet edildi. H abban'ın oğlu Saib öldü. K ansı A bdullah b. Ö m er'e gelerek kocasının öldüğünü ve kocasının K anat denilen yerde ekili bir tarlası o ld u ^ ın u söyledi ve orada gec e ^ geçirmesinin doğru olup olmayacağım sordu. B unun üzerine, A bdullah b. Ö m er orda kalm asın a m üsaade etm edi. Bu sebeple؛ kadın se^er vakti Medine'den çıkar, sabahleyin tarlay a v a n r, gün boyu orada kalır, sonra akşam leyin Medine'ye gelir, geceyi e rild e geçirirdi.62 ﻓﻰ اﻟﻤﺮأة ا*ﻟﺒﻤﺒإل، ﻏﺬ ﻣﻨﺎ م ﻧﻦ ر زة ؛ أﻧﺔ ﻛﺎن ﺗﺜﻮل،و ﺣﺪ' ﺛﻨﻰﻏﺬ ﻧﺎ م
-٨١
٠ إ ى ﻓﻮ ى ﺟﺚ اﺋﺘﺰى أ ﻧﻲ: ﺗﺘﺰﺋﻰ ﻏﻲ زؤﺟﻬﺎ ذ ﻧﺎ ا ال ' ﻧﻨﺸﺌﺎ م: ' ﻓﺎل ذا ﺑﻚ • وةH işam b. Urve, kocası ölen ve sa h ra d a yaşayan b ir kadın
h ak k ın d a: «Ailesinin in d i^ yere iner» dedi. îm a m M alik d er ki '.Bizde de durum (fetva) .<ﺀﻣﺢﺀﻣﺔة )) اةEbu Davud, Talâk, 13/44 ؛Tirmizî, Talâk,3 س؛ Risale, no: 121. (52) Şeybanî, 583.
N esaî, T alâk, 27/60 ؛Şafi!,
13S
29 I T A I A K KİTAHI
ت- ﻏﻦ ﻧﺎﻓﻰ‘ ﻏﻰ ﺑﺪ اش ﺑﻦ ﻏﻨﺰ؛ اﻧﺔ ﻛﺎن ﻳﻤﻮلت ال ﻧﻲ، و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﺚ؛
-١٠
• اال ﻓﻰ ﻧﻲ٠ اﻟﻦ؛ﺛﻮﺛﺔY3 ٠ ﺧﻤﺎ-^^ ت ﻧﺆ
١
و-Abdullah b. Ö m er der ki: Kecası ölen ve üç talak ile boşa .0
-nan kadın (iddet beklerken) geceyi evinden başka bir yerde geçire mez .
136
32. E FE N D İSİ ftL E N ÜMMÜ VELEDİN İDDETİ
ن
ﺗﺒﻨﺖ ا ﻟﻌﺎﺑﻢ
ر ﺟﺎل
:
اﻧﺔ ﻓﺎ ل
ه أ ﻣﻬﺎت أوالد
ﻧﻌﻴﺪ
؛
•ﺑﻤﺎﺛﻬﻤﺄ
ﻓﻰ ﻳﻤﺘﺪ ول أرﻳﻤﻪ أ ﺛﻐﻲ و ﻣﺤﺎ
ﻣﻜﻢ زﻧﺬر ون
ﻳﻤﺺ ﺑﻦ
ﻏﻦ٠ ﺗﻤﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻲ
-
٩١
ﻧﺞ ﻧﻌﻮل ؛ إل ﻳﺰﻳﺪ ن ي اﻟﻨﻴﻠﻲ رق ﺗﻴﻦ رﺟﺎﻟﻲ ؤ ئ ﺧﻤﺘﻴﻦ• ﻓﻤﺮﻳﻰ ﺳﻤﻢ
ﺧﻤﺔ أن
ﻧﺰد ﺟﻮ ص ﺑﻤﺬ
ﻧﻤﻮل اش ؛ ى ﻛﺜﺎ ؛ه ؤ وا ﻟﺪ ﻳﻦ٠ ﻧﺜﺤﺎ ن اش
0 ﻳﺘﻮ م
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
: ﻧﺨﺘﻢ
• • ﻓﺘﻜﻮا
ﺛﺎﻟﺚ ا ﻟﻨﺎﺑﺢ ﺑﻦ
ﻣﺎص ﺑﻞ األ ززاح4 أززب
.•
91. Kasım b. M uham m ed der ki: Yezid b. A b d ^ m eiik ü m m ü veled oldukları halde, efendileri ة1 ﺀلﺀde bir ya da iki hayız iddet bekledikten sonra evlenen k a d ın la n d ö rt ay on günlük iddetleri k ad ar k o calan n d an ayırdı. el-Kasım b. M uham m ed: «Sübhanallah! Allah, k itab ın d a «S îz le r d e n ö le n ve (g e r id e ) k a r ı l a r ı n ı b ır a k a n la r » (B akara, 2/234) buyuruyor. B u n lar ây ette adı geçen k ad ın lard an debiler» dedi. إذا
، ﻟﻪ
ﻋﺪة ﺃمل ا
: ﻓﺎ ل
ﺃﺛﺔ
؛
ﻋﻨﺮ
ش ﺗﻦ1 ﻏﺪ
ﻏﻦ
.
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎ ﺑ آل ﻏﻦ ﻧﺎﻓﻌﻢ . ﺧﻤﺔ
ج
:
اﻧﺔ ﻛﺎن
؛
ﻧﻢ
ﻏﻦ ا ﻟﻔﺎﺑﻢ ﺑﻦ٠ ﻧﻌﻴﺪ
، ﻧﺪ ﻓﺎ
-
٩٢
ﺋﻮ س ﻏﻨﻤﺎ
ﻏﻦ٠ و ﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻣﺎﺑﻠﻲ
ﻧﻤﺺ ﺑﻦ .
و
ﺣﺬ
، .
ض ﻧﺎد ﻏﺎ
ﻧﻴﺜﺜﺎ
ﺋﺰﺋﻰ
إذ'ا٠ أر ا*ﻟﻪ
ز ﺋﻮ ا ال: ﻣﺎ أل
ﻓﺎ ل
• ﻧﻌﺪﺑﻬﺎ ﺛألﺛﻪ أم،وإل ﻟﻢ ﺛﻜﻞ ﻣﺺ ﺗﺤﺘﻔﻞ 1^ ^^ل: 92■ Abdullah b. Ömer dedi kî: Efendisi ölen ü m m ü Veled'in id* deti bir h a iz d ir . Yine K asım b. M uham m ed derdi ki: Efendisi ölen ü m m ü Veled'in iddeti bir h a iz d ir . im am M alik der ki: Bizce de h ü kü m böyledir. im am M alik der ki: ü m m ü Veled hayız görmeyen bir kişiyse, iddeti üç aydır . 53 (53) Şeybanî, 5% . Ümmü Veled'in efendisi ölür ya da azad ederse, Hanefi m ezhebine göre iddeti üç hay]zd»r. Ha^ız görmüyorsa üç aydır. (Mergınani, Hidaye, C.2, s. 29)
!37
33- KOCASI YA DA E F E ^ İ S İ ÖLEN CAKİYENİN tDDETİ
٠ و ﻃﻤﺎ ن ن ﺳﺎ ر
،
ﻟﻨﺴﻴﺐ .
أن ﺳﻌ ﻴﺬ ﺑﻦ ا
ﻧﻬﺮا ي و ﺧﺺ ﻳﺎ ي
:
،
اﻧﺔ ﺑﻠﻌﺔ
؛
ﻧﺎﻟﻚ
ﻳﺤﻨﻰ ﻏﻦ
إ ذا ﺧﻨﻒ ﻋﻨﻬﺎ زو ﺟﻬﺎ
،
ﺣﻨﺜﻨﻰ
ﻋﻨﺔ رالﻣﺔ
-
:
٩٢
ﻛﺎﻧﺎ ﻳﻘﻮال ﻧﻢ
Said b. Müseyyeb ve Süleym an b. Y esar derler ki: Koeası .93 ölen eariyenin iddeti iki ay, beş g ü n d ü r ,
.
ﺗﻢﺀ ﻳﺤﺒﺬ٠ ز ﻳﺄ ﻧﻬﺮﻳﻦ و ﺧﻤﺲ و ﻫﻲ
،
ﻏﻦ اﺋﻦ ﺛﻔﺎ ب ﻣﺘﻞ ذ ﺑﻠﺜﺂ
،
ﻧﺎﻟﻚ
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻞ
أل ﻗ ﺎ ﻣ ﻪ، م ﻣﺤﺪ ﺑﻤﺶ؛أل ﻧﺖ ﻃ آل ﺋ ﺎ إل أل ﻫ ﺎ ب •
ﺧﺘﻰ ﺑﻤﻮ ت
ﻧﺤﺎ زو ﺟﻬﺎ ،
ﺗﻨﺪ ﻋﺪة اال ﻣﺔ ا ﻟﻨﺘﻮﺛﻰ
ﻧﺨﺰ ؛زاﻓﺔ ﺑﻤﺬ ا ﻟﻨﻲ
ﻗﻢ إل
،
و
“
١٤
٠ ﻧﺎ؟ كJÛ
و ﻫﻰ ﻓﻰ ﻋﺪﺗﻬﺎ ﻣﻦ ﻃ ال ﺗﻪت إﻧﺤﺎ *
زإ ﺗﻔﺎ إل ﻏﻔﺖ زﻟﺔ ﻏﻠﻲ ر ﺟﻨﻪ
.
ﻳﺎ ي
زذﺑﻠﺜﺂ٠ ا ﺋﺎ ت ﻋﺪم اﻟﻤﺰي ا ﻟﻨﺜﺰﺋﻰ ﻧﺤﺎ زوﺟﻬﺎ> أزﻳﺨﺔ أ ﻧﺪ زﻏﺌﺰا، ﺑﻰ ﻋﺪﺗﻬﺎ ﻣﻰ ﻃالﻗﻪ
ﺛﻦ؛. ، ﻋﺪه ال1 ﻣﻌﻨﺢ، ﻏﻔﺖ1ﺗﺎ ز ﻧﻤﺖ ﻏﻠﻲ ﻋﺪه اﻟﺰ<ا'ة ﺑﻤﻦ م،ى إث . ﺌﺎ
ﻳﺨﺎ ا ال ' ﻧﻨﺜ: ﻧﺎﻟﻠﺬ
'ذال
.îb n Şihab da bunun benzerini rivayet e tti .94 ,İm am Malik, eariye^d rie’i talak ile boşayıp, dönme hakkı olan sonra boşadığı karısı iddet beklerken ölen bir köle h ak k ın d a der ki: Kocası ölen cariyenin iddeti gibi, iki ay beş gün iddet bekler. B u -cariye, kocasının dönme hakkı varken azad olsa, sonra azad olm a -yı m üteakip kocasının boşam asından ötürü iddet beklerken, koca sının ölüm üne ka d a r ondan ayrılm ak istemezse, kocası ölen hür -kadının iddeti kadar, dört ay on gün iddet bekler. B u h ü km ü n se -bebi, ölüm iddetinin azad olduktan sonra m eydana gelm iş olm a .sidir. B u sebeple iddeti, h ü r kadının iddeti kadardır İm am M alik der ki: H ü kü m bizce böyledir .
138
34- AZİL54
ا ﻟﻄﻤﻦ ﻏﺬ ﺗﺨﺘﺐ ﺑﻦ ﻳﺨﻰ٠ ﻏﺬ رﺑﻴﻨﻪ ﺑﻦج أﺑﻰ٠ ﺣﺬﻧﻨﺲ ﺑﻤﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ- ٩٠ ﻧﺒﻴﻲ اﻟﺊ؛ﺑﺊ ﺑﺠﻠﻤﺄ ي ﺛﺰأﺗﺖ، ﺟﺪ1 ﻧﺤﻚ اﻟﻦ: ل1 ان ﻏﻦن ا* ﺷﻴﺮﻳﺰ ؛ل ؛ﻧﺔ1،<- م ﻧﻨﺄﻟﺜﺔ ﻏﻰ اﻟﻨﺰل ؟ ﻧﻨﺎﻝ أﻟﻤﻮ ﻧﺒﻴﺐ اﻟﺨﺪرى ؛ ﺧﺮﺟﻨﺎ ﻧﻊ حنﻮﻱ اش ﺧﻎ ﻓﻰ ﻗﺰﺯﻱ ﺑﻨﻰ، ﺇﻱ ﻧﻜﺚ
.ﻣﻖ ﻏﻲما ﻟﻘﺖ- ﺯﺍﻕ. ; ث
ﻓﻚ ؛
ززﻧﻮو ؛ﻓﻢ ﻋﺞ ﻧﻴﻦ أ ﻧﻲ ؛ا ﻣﺪ أن ﻗﻨﺺ ؟. ﺗﻪ
زم اﻟﻬﺎﺋﺐ أ ال ذ ﻣﻲ: ﺀ ة إﻟﻰ
ﻗﻲ
ظ
ﻟﻨﺮب، .ي ‘ﻣﻦ ﺣﺶ م
ﻧﺄ ث. ﻛﺠﻖ
ﻧﺄﻧﺬ'ﻧﺎ ان ﻧﻲ
،'.ا-ا ﻟﺞ
ﻧﺎ ئ ﻧﻤﺆ. ﻧﻨﺎ « ﻧﺎ ﺋﻠﻤﻤﺄ أن• ال ﺷﻠﻮا. ص ذ سل ٠ »ﻛﺎﺋﻨﺔ
9b. îb n M uhayrîz dedi ki: M escide girdim , E bû S aid elH udrî'yi gördüm, yan m a oturdum ve ona azii konusunu sordum . B unun üzerine Ebû Saîd ei-Hudrî şöyle dedi: R esûlullah'la (s.a.v.) Benî M ustalık savaşm a gittik, Arab esirlerinden cariyeler aldık. O nlarla m ünâsebette bulunm ayı arzuladık, ailem izden uzak kalmı§tık. (Ancak ham ile k alm alarından, dolayısıyle ü m m ü ^ e le d olup sa lm a m a m ız d a n korkarak) azil yapm ak istedik. R esûlullah aranıızdayken ona sorm adan azil yapacağım ıza, konuyu (önce) ona (soralım dedik ve) sorduk. «Azil y a p m a n ız d a b i r m a h z u r y o k tu r . K ıy a m e te k a d a r , d o ğ m a s ı t a k d i r e d ile n le r d o ğ a rlar.» buyu rdu.^ ث
ﻏﺬ ﻏﺎ م ﺑﻦ٠ ﻏﺬ أﺑﻰ ا ﻟﻢ ﻧﻴﺮ ﻗﻨﻦ ﺑﻦ ﻋﻲ اد، ﻧﺎﻡ
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ‘ﻏﻦ
ﻛﺎن ﺑﺠﻞ ' ﻏﺬ أﺑﻴﻪ ؛ اﻧﺔ
-٩٦
و ﺋﺎ م، • اﻟﻤﻦ أ ﻳﻰ
96. Sa’d b. Ebî V akkas'tan rivayet edildiğine göre, o azil yapıyordu.56 (54) أ ﺀ م1 مm eniyi dışarı ak ıtm ak tır. (55) B uhari, ! ٤ ٠^49/13 ؛M üslim , N ikâh, 16/21, no: 125. (56) Şeybanî, 548.
ﻩ، ﺍI T A IJ iK ﻧﺆﻟﻰ٠ ﻣﺪ اش ﻏﻦ اﺋﻦ ﺃﻧﻠﺦ
ﺋﻢ ﺑﻦ
• اﻧﺔ ﻛﺎ ن ﻳﻐﺰل
139
K İT A B I
ﻏﻦ* أ ﺑﻰ ا ﻟﻢ ﻧﺰﻟﻲ٠ ﺣﺪﻧﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ ﻧﻬﻨﺮ ئ؛
" و١٧
ﻏﻦ* أم زﻟﻲ ال ي أ ﻳﻮ ب اال٠ أﺑﻰ أ ﻳﻮ ب' ا ال ﺗﻔﺎ ر ئ
?و. )E bû Eyyüb el-E nsarî'nin ü m m ü Veledi (çocuklu cariyesi
dedi ki: ««Ebû Eyy^b el-E nsarî azil y ap ard57.« ı زﻛﺎن
•
ﻏﻦ ﻏﺜﺪ اش ﺑﻦ ﻗﻨﺰ ؛ اﻧﺔ ﻛﺎ ن ال ﻳﻨﺰل
،
ﻏﻦ ﻧﺎﻣﻌﺮ٠ ﻧﺎ م
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦ
و
-
٩٨
. ﻫﺘﻲ ﻫﺘﻲ Nafı'den: Abdullah b. Ö m er azil yapmaz ve azli de sevmez .98 -
ﻏﻦ ا ﺗﺠﺎ ج *ﺑﺮي ﻏﺮ د ﺑﻦ، ﻧﺎﻳﺊ، ﻏﻰ ﻣﻨﺰه ﺑﻦ ﻧﺒﻴﻲ ال، ﻧﺎ م ﻓﻨﺎل. ر ﺟﻞ ﻣﺊ أﺧﻞ ا ﻓﻴﺘﻦ
ﻧﻤﻚ
:ن
ﻓ ال . ﺋﻚ ؛
.
أﻣﺘﻪ ﻳﺎخ» ﻳﺎ خ
< م
:
ﺛﻠﺚ
. ﻧﺠﺎﺀئ اﺗﻰ ﻣﻲ. ﺑﺎﻟﻨﺎ ﻋﻨﺬ ز ﻧﺪ ﺗﻦ ﺛﺎﺑﺖ؛ ﻳﻰ ﺑﻤﺎﺗﻲ اﻟالﺗﻲ أ ﻛﻦ
•ﻣﺤﺐ إﻟﻤﺄ ﻣﺨﻤﺖ
ﻧﻠﺘﻨﻲ
:
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺊ
ﺑﺖ1 ف؛ﻧﺎل ز ﺋﺬ ئ ر
ﺗ ال
. أ ﺋﺘﻪ
: ﻓ ال.
ﺑﻨﻚ
؟
ﻋﺰﺗﻪ ؛ أﺗﺔ ﻛﺎن:
٠ إدأ ﺀن ﻳﻰ ﺟﺰارئ ﻟﻲ
•ﻳﺎ اﺑﺎ ﻧﺒﻴﻲ
أﻧﺎﺋﺰرأ٠ ﺗﺠﺪ ﺑﻨﻰ
ﺗﻨﻌﻨﻲ أن
ﻓﻨﻢ
؛ث
ﺗﺠﻨﻲ ﺑﺪ ك
ﻧﺬ ق: ^؛ ز ﻧﺖ١^ ٠ ز ﻣﺤﺘﺄ أ ﻧﺢ ذ ﺑﻚ ئ ز ﻧﻲ٧^ ٠ ث أ ﻏﻄﺜﺔ
"٩١
ﻛﺜﻴﻦ
:
'ﻟﻚ. ‘ ﺷﻦال؛ت
•ﺛﻠﺖ ﻧﻘﻴﺔ
.
99. Amr b. Gaziyye'nin oğlu el-Haccâc anlattı: Ben, Zeyd b. Sabit'in yanında otururken Yemenli îbn Kahd, Zeyd b. Sabit'in yanın a geldi ve ona dedi ki: « - Ya Ebû Said, yanım da cariyelerim var, yam m a aldığım kan la rım onlardan cazip gelm iyor b an a. H epsinin benden ham ile kalm alarını da istem iyorum . Azil yapabilir mi}dm?» Zeyd b. S abit (bana): «-—O na sen fetva ver ya H accac »؟dedi. «— Allah i^ ili^ n i versin; biz senin yanına senden (bir şeyler) öğrenm ek için oturuyoruz» dedim. T ekrar: «— Fetvayı sen ver» dedi. Ben de: «— O senin çocuk ekeceğin tarlandır. Onu iste r sularsın, ister susuz bırakırsın. Ben b u n u Zeyd’den duym uştum » dedim. «— D o ^ u » dedi.5® (57) Şeybanî, 549. (58) Şeybanî, 550.
140
İM AM M A L İK I M U V A İT A
ﻏﺬ ز ﺟﻲ ﻳﻘﺎل ﻟﺔ ﻧﻤﻴﺲ؛٠ ﻳﻲ ا ﻟﺶ
ﻧﻌﺖ
ﻏﺬ ﺧﻨﻴﺐ ﺑﻦ٠ ﻧﺎ م
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻣﻜﻤﺤﺎ ا. ﻣﻀﻴﻤﻢ- أ: ﺫﺍﻝ. ﻇﺎ م ﻏﺰ؛ اﻟﻐﻨﻲ ؟ ﻧﺬﻏﺎ ﺟﺎر ﻳﺔ ﻟﺔ
ﻧﺒﻞ ا ﺋﺬ
ﺑﻤﻨﻰ اﻧﺔ ﺑﻤﻲ. أﺗﺎ اﻧﺎ ﻧﺄﺋﻐﻠﺔ. ذم ﺗﻢ
. ﻏﺬ أ ﻧﺘﻪ
وال أل س أد ﻳﺤﻲ
.
إ ال ﺑﺈذﻧﺠﺎ٠ ال ﺑﻤﻲ ا ر ﺟﺬ اﻟﻨﺰأث ا ﻟﺘﻲ ﻧ ال ﺑﻤﻲ إال ﺑﺈدﺗﻤﻢ
،ﻓﺆم
ﺋﺤﺘﺔﻧﺔ ﻛﺎﻧﺖ أ
:
-١٠٠ ﻧﺎﻝ ؛
اﻧﺔ.
ﺧﺰ:• ﻗﺎ ل ﻧﺎل ﻧﺎ م
زﻧﻦ.• إ ﻟﺠﺎ
100. Zefıf adında b ir adam dediİd: îb n Abbas'a azil (meselesi) soruldu. B unun üzerine cariyesini çağırdı ve: «— O n lara sö^le» dedi. Cariye de u ta n ır gibi olunca: «— Y ^ b d ir s in » ( k e n d is in in de azil y a p tı^ n ı kasdederek) «ben de yapıyorum» dedi. İm am M alik der ki: K işi ancak h ü r h a n ım ın ın iznini alarak a zil yapabilir. İz in siz olarak cariyesiyle m ü nasebetinde a zil yapm asında bir m a h zu r yoktur. B a şka la rın ın cariyesi ile evli kim se, ancak onların izniyle azil yapabilir.
141
35. KOCASI ÖLEN I S I N I N B İR SÜRE SÜSLENM EM ESİ
ﻧﺖ ﺛﻦ ﻏﺘﺮد ﺛﻦ
ﺑﻤﺮ ﺛﻦ
ﺛﻦ أ ﺑﻰ
شا ﻏﺪ
ﻏﻦ
،
ﻧﺎﻟﻚ
ﻳﻤﺤﻰ ﻏﺬ
ﺣﺪﺛﻨﻰ
١٠١
-
٠ ﻋﻦ ز ﻳﻨﺐ ﺑﻨﺖ أ ﺑﻰ ﻧﻠﻨﻒ؛ أﺛﻔﺎ أﺧﻴﺰﺋﺔ ﻣﺪه اال ﺧﺎد ﻳﺚ اﻟﺨالﺑﺔ4ر ﺣﻨﻴﺪ ﺛﻦ ﺛﺎ م ﺟﻦ ﻧﺪس أ؛وﺧﺎ أﺛﺪ ﻧﺘﺎ<ث ﺋﺬ ﻓﺬ ﺧﻨﺖ ﺑﻪ ﺟﺎ ر ﻳﺔ • ﺋﻢ
ﻧﺘﻨﺖ .
ﻧﺠﺖ ﻧﻨﻮ ل اش
ﻫﻤﺰ ا ﻧﻰ
ف <ى ﺛال ث ﻳﺎ دإ ال ﻇﻰ
ئ
^
١ روج
،ذ ﺛﻠﺊ ﻏﻠﻰ أم ﺟﻴﺒﻪ
. ﺣﻠﻮ ى أز ﻳﺰ ة0ﻧﻴﻪ ﺛﻌﺰ .
ﺣﺎﺟﺔ
، ﺧﺰم
ﺑﺠﺠﺖ؛iJÜ، ﻓﺬﻏﺖ أم ﺧﺒﻴﻴﺔ.ﺧﺰب
ﻧﺎﻟﻲ ﺑﺎﻟﻄﻴﺐ ﻣﻲ، ﻓﺎﻟﺘﺄ ؛ زاي
م. ﺑﻨﺎ ر« ﻧﻤﺎ
ﻣﺰ إلﻧﺮأ؛ ﺋﺆئ ﺑﺎش واش االﻣﺨﺐ!ﻧﻢ ﺋﺤﺪم ﻏﺮ: ال٠٠: ﻣﻤﻮل
•أ ﻧﺒﻤﻒ أ ﻗﻨﺐ زﻏﺌﺰا.ﻧﻨﺞ E bû Selem e'nin kızı Zeynep'den H um eyd b. Nafı'e şu İİÇ .101 -hadisi h ab er verdim (ve) dedim ki: Babacı, Ebû Süfyan b. H arb öl düğünde, R esûlullah (s.a.v.)'ın ham m ı U m m ü H abibe'nin yanına girdim , ü m m ü H abibe içinde Sufre ve h alu k denen ya da içinde başka kekular bulunan kutuyu istedi ve onu cariyeye sürdü (sonra -yüzlerine sürdü). Sonra vallahi, benim kokuya ihtiyacım yok, a n cak R esûlullah (s.a.v.)'ı şöyle derken duydum : «A llah (c.c.)’a v e k ıy a m et g ü n ü n e in a n a n b ir k ad ın a, b ir k işin in ö lü m ü n d en -d o la y ı ü ç g e e e d e n fa zla sü s le n m e m e s i h e lâ l olm az. Ş u k a d a r v a r k i, k o c a sın ın ö lü m ü n d en d o la y ı k a d ın d ö rt a y , o n g ü n sü s le n m e y i ter k e d e r .«
ﺟﺊ ﻧﺶ ﻧﺠﺖ
.
ﻫﻤﺰ ا ﻧﻰ
١^ ٠روج .
.
ﺣﺎﺟﺔ
•ﺑﻢ
ﺑﺎﻟﻌﻨﺐ
لم ﻧﻄﺘﺎ ﻏﻠﻰ ر ﻳﺐ ﺑﻨﺖ: ﻟﻰ'ﻟﺘﻢ ر ﻳﺐ٠ ١٠٢ م ﻓﺎﻟﺘﺄت زاي ﻧﺎﻟﻲ. ﻧﺬﻏﺖ ﺑﻤﺤﺠﺐ ﻓﻨﺤﺖ ﻣﻨﺔ. أ ﺧﻮﻧﺎ
ال ﺑﻤﺪ الﻧﺮأ؛ ﻧﻮﻟﻲ ﺑﺎي ﻧﺎ ش ا ال ﺑﺮ ﺗﺤﺪ ﻏﻠﻰ ﻣﻴﺖ؛ ﻓﺆﻳﻰ ﻗالث
•٠ أ ﺛﻴﺮ زﻏﺌﺰا
ﻧﻘﺒﻞ؛ •" ه
ول اي-ز
ﺑﻨﺔﺀ أر ﻟﻴﺎل إال ﻏﻠﻰ زؤح
م^ﻫﻞ-Zeynep der ki: Sonra erkek kardeşi öldüğünde Peygam
.berim iz'in (s.a.v.) hanım ı C ahş'ın kızı Zeyneb'in yanına girdim K okusunu istedi ve ondan süründü. Sonra benim kokuya ihtiya cin، yo k, fa k a t ben R esûlullah (s.a v.Vı, şöyle derken iş ittim :
142
IM AM M A L İK / MUVATTA
«Allah (c.c.)'a v e k ıy a m e t g ü n ü n e in a n a n b ir k a d ın a , b ir ö lü d en d olayı üç g ü n d en fazla sü slen m ey i ‘ h e lâ l o lm az, a n cak k o c a sın ın ö lü m ü n d en d o la y ı d ö rt a y o n gü n sü slen em ez.»
ﺟﺎﺀت ﺍﻧﺰﺃﻡ ﺇىل
•ﻣﺤﺎ
ﺛﻜﺬ
:ﺛﻤ ال
. ز ﻧﺦ ا ﻟﻨﻲ٠ ز ﻧﺒﻤﺖ ﺃىت ﺃﺭ ﻃﻨﺔ:ﻗﺎﻟﺘﺄ ز ﻳﻨﺐ
زﻧﺪ ا. ﺇﻥ ا ﻳﺘﻰ ﺗﻨﺲ ﻋﻨﻬﺎ زوﺟﻬﺎ. ﻧﺎزﻧﻮل ﺍﻓﻪ
ﺋﺄ ﻧﺎل٠٠ ال٠٠ ﺛ ال: ﺛﻞ ﺫﻟﻚ
: ﺳﺎﻟﺖ. زﻧﻮﻟﻲ ﺍﺵجخ
. من ﺤﻦ ﺃﻥ ﺛالﺛﺎ،٠ ال٠٠ : ﻓﻨﺎل ﻧﻨﻮل' ﺍﺵجخ
ﺇﺣﺪﺍﻛﻦ ىف ﺍ جل ﺎﻧﻴﺔ يش ﺑﺎﻳزن؛ ﻏﻠﻰ ﺩﺃﺹ
-١٠٢ ﺃﻗﺌﻨﺤﻨﺎ؟
ﻡ ﺃﻥ؛ﺩﻧﺚ ﺃﺛ ين ز ﻃﺰا • ﻧﻔﺬ اك ﻧﺖ
ﺇﻧﻨﺎH »ﻟﻤﺆل . ا
ﺷﻰ ؛اﻟﺒﻤﺰي ﻏﻠﻰ ز ر اﻟﺨﺆل؟
ﻗﺎﻟﺘﺄ ﻧﻨﺊ ﺻﻠﻨﺎ
زﻟﻢ
•
•ﻓﺘﻨﺘﺬئ ﺑﻪ
ذ ﺣﻠﺘﺄ ﺟﻨﺚ ز ﻟﺒﻨﻤﺘﺂ ﻓﻦ
زﻧﺎ
ﺳﻚ ﻟﺮﻳ ﺐ؛
•م
ﺛﺎل ﺣﻨﻨﺮ ﺑﻰ ﻧﺎ
.ﺟﻬﺎ- ﺋﺆﺋﻰ ﻏﻨﻂ زز٩ ؛٢ ١ دت:ﻛﺎ
:ز ﻳﺐ
•ﻣﺒﻴﻴﺎ زال ﻧﻴﺌﺎ ﺧﺘﻰ ﺛﻨﻦ ﺑﻨﺎ ﻧﺚ• ﺋﻢ ﻧﻮﻟﻰ ﺑﺪاﺑﺔ• ﺟﻨﺎب أز ذاؤ أز ﻃﻴﺮ
ﺑﻨﺪ ﻧﺎ ﻧﺎﺀ ت ئ٠ ﺷﻄﻰ ﺑﻤﻦ؛ ﻧﺘﺮ س ﻳﻨﺎ• ﺋﻢ ﻧﺮاﺟﻊ
• ﻓﻤﺞ
ﻧﻤﺄ.. م إ ال ﻧﺎ ت،ﻧﻀﻞ ي
•ﻃﻴﺐ از ﻏﻨﻲ .ﻛﺎﻟﺘﻨﻲ
ﺷﺦ ﺑﻪ ﻣﻠﺬﺧﺎ
ز ﺋﻔﺘﻔﺊ.ا$ زا ﻟﻤﺾ ا ﻟﻴﺘﺄ اﻟﻨﺐ:ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺜﺂ
Zeynep der ki: R esûlullah .103) ﺀ. ه. ﺻﻢ( مhanınn olan annem U m m ü Selem e'yi şöyle d erk en işittim : B ir k ad ın R esû lu llah -s.a.v.)'a gelerek: «Kızımın kocası öldü, gözlerinden rahatsız, sü r ( me çekebilir mi?» dedi. B unun üzerine Resûlullah (s.a.v.) iki ya da »üç defa «hayır» b u y u rd u . R esû lu llah (s.a.v.) hepsinde «hayır ,)dedikten sonra «id d et sü r e si d ö rt a y o n g ü n (d evam e d e r siz d e n b ir i c a ililiy e d e v rin d ؟se n e b a şın a k a d ar d ev e v ey a .k o y u n p isliğ i atardı» buyurdû N afî'nin oğlu H um eyd der ki: Ze^neb'e «Resûlullah (s.a.v.)'in sene b aşın a k a d a r deve veya koyun pisliği atardı» sözündeki « m aksadı nedir? dedim. Ze3meb de dedi ki: Kocası ölünce kadın ١٤٥-tü bir eve girer ve en kötü elbisesini giyer, kocasının ölümü üzerin -den bir sene geçinceye kadar koku ve benzeri bir şey sürünm ez, yı kanm az ve to m ak ların ı kesm ezdi. Sonra ٠ zam anki a d e t üzere eşek, koyun ve kuş rinsinden bir h a ^ a n getirilir, ona dokunur ve yıkanırdı. Temizlenir, tırn a k lan dokunduğu şeyi öldürecek k ad ar
2U 1 '1'AIJiK Kl'IAlil
143
uzam ış olurdu. Sonra çıkar, ona bir tezek verilir, o da tezeği a ta r dı. Böylece iddeti bitm iş olurdu. Koku ve benzeri şeyler kullanabi lirdi.59
ذ ﺧﺐ أدأ
<
م
ﻏﺬ ﻧﺎﻓﻰ » ﻏﺬ ﺻﻤﻲ ﺑﻨﺖ أﺑﻰ
٠ ﺑﻤﻲ
ا آل/ ﺗﻨﻲ ﺑﺎش ﻧﺎﻣﺢ
آل ﻳﺤﻞ إلﺗﺮأة
" ﻧﺎلت • ردجﺀم
ج
،
ﻧﺎﻟﻚ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
أن ﻧﻨﻮ ل اش
إ ال ﻏﻠﻰ
.
؛
ه
- ١٠!
ﻧﻲ1زؤ ﺟﻰ ا
ﻣﺖ ﻣﺆﻳﻰ ﻓ أل ث ﻟﻴﺎﻟﻲ
ﺛﺒﺖ ﻏﻠﻰ
-R esûlullah (s.a.v.)'m h an ım lan Aişe ve H afea’dan: R esu .104 -lullah (s.a.v.) «Allah'a v e a h ire ، g ü n ü n e İn an an b ir k a d ın k o c a sın d a n b a şk a h iç k im se n in ü lü m ü n d en so n ra ü ç g ü n d en fa z la y a s ،u tm a z » b u y u rd u .60
ذادأ الﻣﺮأة ﺧﺎب
ه
ل ' ﺗﺞ
ﺑﻜﺨﻞ اﻟﺠالﺀ
• ﺑﺎﻟﻨﻲ
زؤج ا ﻟﻨﻲ
ﺳملﺚ
أذأ أر
ا ﺷﻠﻰ
؛
•
؛ ﺃﺛﺔ ﺑﻠﻌﺔ
ﻇﻎ ذ ﻟﻚ ﻟﺠﺎ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ ،
ﻏﺒﺠﺎ
ﻗﻜﺘﺄ
-
١٠٠
ا٠ ز ﺑﺎ
ﻏﻠﻰ
-
ﺑﺎ ش
-K ocasının ölüm ünden dolayı ‘ ve gözlerin .105 -deneleri derecede rah atsız olan kadına R esûlullah (s.a.v.)'ın ham m ı آل »اآلﻟال:Seleme dedi k i Geceleri sürm e çek, gündüzleri s ü rm e ^ sil — «.« ا ﻧﻘﻨﺎ ﻧﻢ
ﻧﺸﻨﺎ ن ﺑﻦ ﺳﺎ و؛
أن٠ ﺛﺒﺎ ﻟﻰ ر ي
ش1 اﻧﺔ 'ﺑﺚ ﻏﺬ ﻧﺎ ي ﺑﻦ ﻏﻴﺪ ﺧﺒﺜﺖ ﻏﻠﻰ ﺑﻴﺖ
ت زوﺟﻬﺎت إﺛﻐﺎ إذا
ذإذ ﻛﺎ ن ب
،ﻛﺤﻞ
ﻓﺈن د ﻳﻦ اش ﻳﺴﺮ
ﻧﺎﺑﻠﺚ؛ و ﺣﻨﻐﻨﻰ ﻏﺬ ؛ ﻳﺰ ر
؛ى اﻟﻨﺰأة
ﻧﻜﺘﺤﻞ ز ﺗﺘﺬ از ى ﺑﺬؤاﺀ أز •
،
-١٠٦ ﻛﺎﻧﺎ ﺛﺌﻮالن
إﺛﻔﺎ
: ﻫﻨﺎﻳﺎ
ا
■
• ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻜﺂت زإذا ﻛﺎﻧﺖ؛ ا ﻟﺌﺰ وزة
106. Salim b. Abdullah ile Süleym an b. Y esar, kocası ölen kadin hakkında: «Gözünün ağrım asından korkarsa, kokusu dahi olsa tedavi için gözüne ilâç sü re r veya sürm e çekebilir.» îm am M alik der ki: Zaruret varsa (caiz olm ayan şey m übah olur) A lla h ’ın d in i kolaydır. ( ) وعBuharı, Talâk, 68/46; Müslim, Talâk, 18/9, no: 8 ع. (60) Müslim, Talâk, ل8/ ﻣﻮno: 63 ؛Şeybanî, 590.
* ! . ! * / M U V A TI'A
- ١٠٧
m
^١
im a m
ﻧﺎﻓﻊ ،أن ﺻﺒﺔ ﺑﻨﺖ ﺑﻰ ﻏﻲ ا و ﺣﺬﺋﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻠﻲ ،ﻏﻦ ؛
ﺣﺎة ﻏﻨﻰ زؤﺟﻬﺎ ﻏﺪ اف ﺛﻦ ﻏﻤﺮ .ﻧﻠﺰ ﺗﻜﺘﺤﻞ ﺣﺘﻰ ﻛﺎﻧﺖ ﻏﺚ ﻫﺎ ﻧﺤﺎ زو ﺟﻬﺎ ﺑﺎﻟﻦ ي
J Üﻣﺎ ﻟﻚ<ت ﺗﻞ؛ﻣﺊ ا ﻛﺰﺛﻰ
ﺋﻜﺬ
ﻳﻨﻤﺎ ن .
٠زﻧﺎ أ ﺛﻴﺔ ذ ﻟﻚ • إذا ﻟﻢ
ﻏﻨﻰ ﻧﺰﺟﻲ ﺛﺚ ﻣﻦ
ﻫﺶ
ﺑﻦ ؛ ﻟﻨﻨﺐ | .ال أن ﻗﻜﻮن ﺑﺎﻟﺜﻮاب .زال'
ﻏﺒﺠﺎ*
ﻏﻌﺘﻴﺎ
ﺛﻒ إ ال
ﻧﻤﻰ
ﺑﺠﺄ
.ﺧﺎﺗﻨﺄ ز أل
ﻇﺬ ال .زال
ﻏﻴﻄﺎ•
ذ آل ﻧﻠﺒﺲ أ ﺗﻲ ﺗﺒﺎ
ﺑﺎﻟﺜﺘﻲ .ز ﻧﺎ
ال ﺑﻤﻲ ﻓﻰ زا ﻳﺎ• .Nafı'den: E bû Ubeyd'in kızı Safiyye, kocası A bdullah bم 7ﻣﻞ -Ö m er'in ölüm ünden dolayı yas tu ta rk e n gözlerinden rah atsız ol ^. du, sürene ^ k m e d im i gözleri çapaklam i’d ı -îm am Malik der ki: Kocası ölen bir kadın iddet zam anında ko .ku su olm ayan yağ ve benzeri şeyleri sürünebilir -İm am M alik der ki: Yüzük, halhal ve diğer ziynetleri ta k ın a -maz, güzel, açık renk ve desenli elbiseler giyemez. Başını sadece te < ﺀﻣﺢ'ﺀﺀ m izlik kasdıyla ve boyası olm ayan benzeri şeylerle y ık a r ve tarar . ١٠٨ ﻏﻔﻰ أ ﺑﻰ
"
د
ﺣﺰﻧﻨﻰ ﻋﻦ ﻣﺎﻟﻚ
ﻇﻨﺔ؟ »
ﻗﺎﻟﺬ :إ ﺗﻨﺎ
ﺟﻌﻠﺘﺄ ﻃﻰ ﻏﺸﻬﺎ ﺻﺒﺰا .ﻓﺎ ل ١٠ﻧﺎ ﻫﺬا ﻧﺎ أم
ﻇﻨﻪ • و ﻓﺬ
ﺧﻒ ﺻﺒﺮ ﻳﺎ ر ﺗﻮ ل ا ﻓﻪ
؛
اﻧﺔ ﺑﻠﻐﺔ ت أن ﻧﻨﻮ ل اف ﺧﺞ ذ ﺣﻞ ﻏﻠﻰ أم
ﻇﻨﻪ ز ص ﺧﺎئ
•
ﻧﺎ ل
«
ا ﺟﻨﻴﻪ ؛ى ا ﻟﻠﻴﻞ زا ﻧﻴﺒﻪ
ﻧﺎ ل ﻧﺎﻟ أل :ا إل ﺧﺬ اذ ﻏﻠﻰ ا ﻟﻤﻔﺔ ا ﻟﺘﻰ ﻧﺰ ا
ﻧﻢ ﻣﺎ.
ﻧﺎ ل
ﺷﻆ U -
ﻣﺎﻟﻠﺬت ﺗﺤﺪ االﻣﻦ إذا ﺗﺰﻟﻰ
ﻓﺎ د ﻣﺎﺑ أل :
ﺑﻤﺎ ٠
'ﺷﺐ اﻟﻦ!ث ا*ﻳﺎﻟﻨﺊ ،إن'ا
ﺗﻬﻢ ' ا* ﺗﺠﺾ،
ﻣﺤﻔﺘﻪ ﻏﻨﻰ
ا ﻟﻰ ﻓﺬ
ﻳﺖ؛
ﺧﻠﻚ ﻏﻲ رز ﻣﻲ.
ﻏﻨﺎ زوﺟﻬﺎ‘
ﻟﻴﻰ ﻏﻠﻰ ؛ ٠٣اﻟﻮﺛﺐ إﺧﺬائ إذا
ﺑﺎﻟﻨﺎ ر٠١
.
ﺛﻠﺮﺋﻦ
ﻫﻠﻚ -ﻧﺤﺎ
ﻧﺨﺶ ﺑﻤﺎ ٠
ﻟﻴﺎي ٠ﻣﻤﻞ ﻣﺪﺑﺨﺎ■
زال' ﻏﻨﻰ
أ ﺗﻮ ﻳﺤﺪ ث
ﻏﻨﺎ
.وإ ﻧﺎ اإلم؛م:ائ ض إزات اال' ﻧﺪاج•.
(61) Şeybanî, 589.
ل4 ه
2! ﺍ/ T A İA K K IT A M
108. Malik'e şöyle rivayet edildi: R es^lullah (s.a.v.) babasının ölüm ünden dolayı süslenm eyi terkeden 1 آلأ الآلارSelem e'nin yanına girdi. Gözlerine aeı b ir ilâç olan sabir sürm üştü. «Bu n e ? Ya ü m m ü Selem e!» diye sordu. «— Sabir, Ya Resûlallah!» diye cevap verdi. Resülullah (s.a.v.) da «O nu gece s ü r , g ü n d ü z sil» buyurdu.62 im am Malik der ki: H enüz buluğa ermemiş, kocası ölen kız da buluğa erm iş ka d ın gibi süslenm eyi terk eder. im am Malik der ki: Kocası ölen cariye de iki ay beşgün olan id deti süresince süslenm ez İm am M alik der ki: E fendisi ölen ü m m ü Veled ile cariye süslenebilirler. Süslenm eyi terketm ek sadece n ikâ h la bağı olan kadınlara gerekir.
:
ﻛﺎﻧﺖ ﻧﻤﻮل
.
ززخ ا ﻟﻨﺺ ،
،
ﻇﻨﻪ
اﻧﺔ ﺛﻠﻨﺔ أن أر
؛
.
ﻧﺎﻟﻚ
م
و ﺣﺘﺜﻨﻰ
—
١٠٩
ﺗﻴﺢ اﻟﺨﺎت زاﺣﻬﺎ ؛ا ﻟﺘﺖب وا ﻟﺰﻳﺖ
-R esûlullah'm hanım ı ü m m ü Seleme: «Kocasına yas tu .109 ta n kadın başını zeytin yağı ve (sabun yerine kullanılan) sidr ile yıkar» derdi ,
(62) E b u Davud, T alâk , 13/44; N esaî, T alâk, 27/16.
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﺮﺿﺎ ع
-٣٠
30 SÜT EMME KİTABI
149
ÇOCUĞUN EMMESİ
ﻏﻦ ﻏﻨﺰة ﺑﺜﺖ؛
ﺑﻨﺖ
ﻏﺊ ﻏﻴﻲ اﻓﺐ ﺋﻦ أ ﺑﻰ
ﺗﻴﺎ.ﺑﺬﺧﺎأ ﻏﻘﺆﻛﺎن و
ﺧﺬا ر ﺟﻞ ﻗﺎﻟﺘﺄ
، ﺗﻜﺮ
• اش
. ﻟﺰﻧﺎ م
ﻗﺎ د ﻧﻨﻮ ل اﻓﻲ
ﻧﺎ زﺣﻮل
ص ا
،
زﺣﻮل اﻓﺔ
ﺛﺌﻠﺘﺂ
ﻟﻢ ﻟﺨﺴﺔ
ﻏﻠﺊ؟
ﻧﻐﻞ
ﻓﺎﻟﺘﺂ
.
ﺧﻨﻬﺦ
٠ أزاغ ﺛالﺛﺎ٠ :
، ﻟﺰﻧﺎﻏﺔ
-١
ترأ ﻟﺮﺿﻴﺊﺰﺋﻴﺎأ ﻏﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ؛أﻏنﺎﺑﺜﺔأمل ا أﺧﻨ
ﻏﺎﺑﺜﺄت .
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
> ﺑﻤﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎ س
ﻟﻨﻴﺎ ئ ا
ﻳﺖ ؛
ﺗﺜﺄ ذن ﻓﻰ
ﺳﺎ ل ﻧﻨﻮل ؛ اﻓﻪ ،ﺧﺎ
ﻟﺰ ﻛﺎ ن' ﺋآلن
.
ﺑﻨﺘﻚ
، رش
ﻧﺆ ت ز ﺟﻞ ﻧﻨﺘﺄ ذن ؛ى
ﺑﺎزﺣﻮل
» ازالذئ . إن ارﻓﺘﺎﻏﺚ ﺛﺨﺰر ﻧﺎ ﺋﻨﺰﻟﻢ.ﺛﻨﺮ
: ﻏﺎﺑﻨﺄ
.:«
A b d u rrahm an'ın kızı A m re şöyle riv a y e t etm iştir: B ana .1 m ü’m inlerin annesi Aişe (r.a.) dedi İri: R esûlullah (s.a.v.) yam m da idi. Ben H afsa'm n erin e girmek için izin isteyen bir adam ın sesini işittim ve : ٠— -Ey A llah'ın elçisi şu adam erinize girm ek için izin isti
:).yor» dedim. R esûlullah (s.a.v O a d a m ın , H a fsa 'm n s ü t a m c a sı fa la n © lduğunu — « san ıyoru m » dedi. Ben : ٠— Ya Resûlallah sü t amcam آا^ ﻟﻆsağ olsaydı benim yam m a
:).serbest girebilir miydi?» dedim. R esûlullah (s.a.v E v e t g ireb ilird i, çü n k ü n e se b in h a r a m k ıld ığ ı h e r —« ş e y i em m e de h aram kılar»1 b u y u rd u .2
(1) B u h arı, Ş ehâdât, 52/7 ؛M üslim, E adâ, 17/1, n o :l. (2) Evlenmeyi haram kılan engellerden biri de sü t emmedir. Bu, Kur’an ve sü n n etle sab ittir. K ur’an'da kendileriyle evlenilm eleri h aram k ılın an lar sayı lırken: «...Sizi e m z ir e n s ü t a n a l a r ı n ı z ve s ü t h e m ş i r e l e r in i z le e v le n m e n i z h a r a m kılındı.»(N \sb: 23) buyurulur. Konu ile ilgili hadisler de bu bölüm de görülecektir.
0ﺓ
im a m
اﻟﺘﺌﻀﺺ؛ ص
ﻏﺪ ﻏﺎﺑﻨﺔأمل
m a l ik
/
MUVATTA
‘ ﻏﺪ أﺑﻴﻪ، ﻋﻦ ﻣﻨﺎ م ‘ﺑﻦ ر زم،و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ر ﻧﺎﺑﻠﻢ
-٢
ﻓﺄﺑﻴﺖ أن أﻧﺚ ﻟﺔ ﻏﻠﻰ ص أ ﻇﺄ ز ﺀ ل ام٠ ﺟﺎن ﻏﻨﻰ ﻣﻦ ا ﻟﺰﻧﺎغ ؛ ﻧﺜﺄ ذن ﻏﻠﺊcJÛ : : إﻧﺔ ﻏﺌﻠﺚ؛ ذا؛ ﻳﻰ ﻟﺔ ﺀ ﻗﺎﺑﺂ١٠ : ﻗﻨﺎﻟﺖ. ﻧﻨﺄ ك ﻏﻦ ذﻟﻚ .ز ﻧﻮدﻣﺤﺐ ٠ ه ﻏﺪ ذﺑﺮذ
ﺻﺪ
ﻣﺤﻠﺞ
•ﺇﺛﺔ ﻏﻨﺈب
٠
:ﺋﺰﺗﺠﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ • ﻓﻨﺎ ل
ﺇﺋﻨﺄ أز ﻓﻨﺘﻴﻰ ا ﻟﻨﺰ أة ﻧﻠﻢ. ﺗﻮلﻣﺤﻢ- ﻧﺎز٠ ﺳﻚ ٠ ،ﻏﻠﺒﻢ »
.زذ ﻟﻠﺌﺂ ﻳﻨﺬ ﻧﺎ ﺻﺮب ﻏﻴﻨﺎ ا ﻟﻤﺠﺎ ب • ﺑﻤﻨﻠﻢ ﻣﺪ ا ﻟﺰﻧﺎغ ؛ ﻧﺎ ﻳﺤﺮﻟﻢ ص اﻟﻮالدة
:ﻗﺎﻟﺬ ﻏﺎﺋﺜﺔ •'ث-ؤ_ﻓﺎﻟﺘﺄ ﻏﺎﺑﺚ
Hz. Aişe (r.a.) der ki: S ü t amcam geierek yanım a girm ek için .2 -izin istedi. Ben de R esûiüilah'a sorımcaya k a d a r ona izin verm ek :ten çekindim. R esûluiiah (s.a.v.) geiince bum ı serdum . ö d a O s e » in a m c a n d ır , y a n ın a g ir m e s in e iz in v er» dedi — «. «— Ya R esûlallah beni kadın em zirdi, erkek emzirmedi» deyınce:
٠٠— ه
s e n in a m c a n d ır , y a n ın a g irsin » buyurdu.
Hz. Aişe: «Bu hâdise, ﺳﺪ ة âyeti indikten sonra oldu» dedi. Hz.Aişe der ki: «Doğum (neseb) dolasısiyle h a ra m olan şey, emme sebebiyle de h aram olur.»3 ﻏﺪ ﻏﺎﺑﻨﺔ أﻟﻢ٠ ﻏﺬ ﻗﺰزة مﻳﻦ اﻟﻦ'ﺑﺘﺞ، ﻏﻦ ا*ﺑﺰإ ﺛﻴﺎ ب، و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻲ
ز ﻗﺰ ﻏﻨﺤﺎﺹ
•ﻣﺤﺎ
ﺛﻠﻨﺎ ﺟﺎﺀ ز ﻧﻮأل اﻟﻠﻪ
ﻧﺜﺄ ذد
ﺟﺎﺀ
٠ أ ﻏﺎ أ ﺑﻰ ا ﻟﻤﺤﻲ
•ﺛﺄ ي ﺀ أئ آذن ﻟﺔﻏﻠﻬﻤﺄ
:ﻓﺎﻟﺘﺄ
،أد ا ﺛﻠﺦ
: أ ﻧﻴﺎ أ ﻓﻴﺰﺋﺔ٠ ﻟﺘﻴﻴﺬ
.ﻳﻐﺬ أد أﺗﺰوأ ا ﻟﺠﺎﺑﻦ
ﺛﺄﻧﺰﻳﻰ أد آذن ﻟﺔ ﻏﺌﻮأ
-٣
.ﺛﻨﺖ
ا
^^ . ١. ﻧﻰ،• أﻟﻤﻴﺰﺋﺔ ﺑﺎل
3. th v e b. Zübeyr, Hz.Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etti: ö rtünm e âyeti indikten sonra sü t am eam Ebû Kuays'in erkek kardeصE f lâ l^ le r e k yanım a (odama) girmek için izin istedi. Ben izin verm ekten kaçındım. R esûlullah gelince yaptığım şeyi kendisine h ab er verdim. Bunun üzerine sü t am cam E flâh’ın yanım a girm esine izin verm em i em retti.4 (3) B uharî, N ikâh, 6 ? / 1 7 ;لM üslim , R adâ, 17/2, no: 7 ؛Şeybanî, 617. ( رهB uharî, N ikâh, 67/22 ؛M üslim , R âdâ, 17/2, no:3.
ه
1 1
w / S Ü T KM M R K IT A M.
أﻧﺔ ﻛﺎن
؛
ﻏﺊ ﺑﻤﺪ ا ق ﺗﻦ ﺑﻤﺎس٠ ' ﻏﻦ ﺋﺆ ر ﺗﻦ ز ﻧﺪ ا ﻟﺪ ش٠ و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م •ﻧﻂ ؛ وا ﺟﺪه ﺀ ﻣﺆ ﺑﻤﺮم
ﻛﺎن
ؤإذ
،ﺑﻰ ا ﻟﻨﺪﻟﺘﻦ
“ا
ﻳﻨﻮنت ﻧﺎ ﻛﺎذ
A bdullah b. Abbas: «Çocuk iki yaşını bitirinceye k a d a r bir .4 defa da emse (n ik â h ı) h aram kılar» derd i , ﻏﺊ ﻏﻨﺮو ﺛﻦ ا ﻟﻨﺮﻳﺪ ؛ أذ ﺟﺬ اش أذ، ﻏﻦ اﺋﻦ ﺛﺒﻤﺎب، ﻧﺎ م وأز ﻧﻨﺖ االﺧﺰى
، ﻧﺄز ﺿﻨﺖ إ ﺧﺬا ﺋﻨﺎ ﺋ أل ﻧﺎ . ا ﻳﻘﺎ خ زاﺣﺖ. آل:ﺧﺎل
ﺑﺤﺪﺛﻨﻰ ﻏﺬ
"٥
اﻧﺰأﺛﺎز؛ ، ﺑﻤﺎس ﻧﺒﻞ ﻏﺬ ز ﺟﻞ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﺔ ﻧﺰؤخ اﺋﻨألﻟﻢ ا ﻳﺎ ؟ب'_ﺗﺔ: ‘ ﺧﻞ:' ﺗﺠﻞ ل. ﺟﺎرف ؛
:A bdullah b. A bbas'a .5 -Bir adam ın iki kansı vardı. B unlardan biri, bir erkek ÇOCU— « ğu, diğeri de bir kızı emzirdi. Şimdi b u delikanlı, kızla evlenebilir :mi?» diye sorulduğunda H ayır evlenemezler. Çünkü — « ٠ -iki kadının sü tü n ü n m eyda na gelm esine sebep olan erkek birdir» diye cevap v e rm iştir .؟ : ﻏﺊ ﻧﺎﺿﺮ ؛ أذ ﺟﺬ اش ﺑﻦ ﻏﻨﺰ ﻛﺎ ن ﻧﻌﻮل٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎ م
ال ز ﻧﺎﻏﺔ إال
— ٦
٠ زال ز ﻧﺎﻏﺔ ﻟﻜﺒﻴﺮ. ﺑﻨﺊأن<؛خ ﻓﻰ ا ﻟﻤﻢ
-Abdullah b. Ömer: «Büyüğün emmesi m uteber d ebidir. An .6 cak küçüklükte em zirilen m uteberdir» derdi .® أذ ﻏﺎ ﺑﺜﺂ أز
:
:
ﻏﺬ ﻧﺎص ؛ أذ ﻧﺎﺑﺰ ﺋﻦ ﺟﺐ اﻓﻢ ي ﻏﺘﺰ ! ﺗﻲ٠ و ﺣﻔﺂﺋﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎ م٠ ٧
. ﻧﺰ س! ﻳﻖ
ﻧﺌﺒﻔﺎ أر ﻛﻠﺜﻮم ﺑﻨﺖ؛ أﺑﻰ- ﻟﻰ أ،1 أرﻧﻨﻤﺊ ﺑﻢ ز ﺋﺰ ﻧﺮﺿﻊ٠ ^ ^؟؛١
ﺛﺎل ﺣﺎﺑﺰت ﺛﺄ ز ﻧﻨﺘﺒﻰ أم ﻛﻠﺮ م ﺛالث ﻧﺼﻨﺎ ت ﻗﺰ
ﺑﺊ أ ﺟﺮ أئ أر ﻛﻠﺜﻮم ﺛﺮ
•
ﻧﺪﺣﻞ ﻏﻠﺊ
أ ر ﻳﺐ ﻏﻨﻦ ﻧﺼﻨﺎ ت ﺣﻨﻰ
ﻧﺮﻓﺚ *ﻟﻢ ﺋﺮﺿﻌﻨﻰ ﺗﻨﻲ ﺛالث ز«ذﻧﺎﺗﺈ• ﺛﻨﺰ أﻛﻦ أ ﻧﻔﻞ ﻏﻠﻰ
زﺿﺎﺑﺖ؛ . ﻧﺒﺰ ﺑﻰ ﻏﻔﺰ Abdullah b. Ömer'in oğlu Salim der ki: Mü’m inlerin annesi .7 Aişe (r.a.) beni memede iken, kız kardeşi £ b û B ekir’in kızı Ummü G ü lsü m u n yanına gönderip ı onona: defa«Bu em zir çocuğ de؛ büyüyünce yanım a girebilsin» demişti. Ama Um m ü Gülsüm beni B u h arî )4 (, ﺟﻬﺎ ؛أ ﺀM üslim, R âdâ, 17/2, no ;3:67/22 . Tirm izî, 16- R adâ))25., Şeybanı) 616 )6.,
152
İM AM M A LIK / M U V A ll'A
.ancak üç defa em zirdikten sonra h a sta la n d ı Bir daha em zirm edi Ummü Gülsüm beni on defa emzirmediği için, Hz. ^ ş e 'n in yanına m ahrem 'i olm adan) ir m e d im (.؟ أﻟﻢ
ت
اذ
؛
ﻣﻢ ﺑﺘﺖ أﺑﻰ ﻗﻲ أزرﺋﺔ
إ ق ﻧﺎص ؛ أنﺀ, ﺗ ﻴ ﻢ
ﻓﺎﻃﻤﺔ ﺑﻨﺖ ص يبا ﻟﺨﻄﺎ، ث إ ﻟﻰ أ ﻓﺘﻲ
،
.
ﺻﺢ زدزل ﻏﻞ؛ﻣﺎ
.
،ﺷﻠﺖ
.
ﻧﺪ اش أن
ز ﺋﺰ ﺳﻴﻦ ﻧﺰﺻﻊ
،
وﺣﺖ ض
ﺑﻐﺎ ز ﺛﻦ
ﻳﻨﺤﻞ ﻏﻴﺜﺎ
-٨
ﻟﺬﻳﻦ أز ﺳﻠﺚ
ا
ﺗﺰﺿﻨﺔ ﺷﻦ رﺿﺎت؛
ﺛﺚ •ة2 مÖ m er'in kızı M ü’m inlerin annesi H afsa em m e çağında
-bulu^a^ Abdullah b. Sa’d'm oğlu Asım'ı, büyüdüğünde kendi yanı n a girebilmesi için kız kardeşi Fatım a'ya on defa em zirm ek قzere önderd-^o؛. da emzirdi. Asım büyüdüğünde H afsa'nın yanına ser bestçe girerdi. (Ç ünkü H afsa, Asım’m sü t teyzesi o lm u ştu r .(؟ أن ﻏﺎﺑﺜﺔ: ﻏﻞ أﺑﺘﻪ؛ اﻧﺔ أﺧﺘﺰه،ﻏﺬ ﻏﻨﺪ ا ﻳﺤﻤﻦ ﺑﻦ ا ﻟﻨﺎ م ﻳﻨﻔﻞ ﻣﺤﺎ ص
'ال
ﺫ
•أب
ﻣﻨﺎﺑﻠﺊ؛ ، و" ﺣﺘﺘﻨﻰ ﻋﺬ
و ﺑﻨﺎ ت، ﺣﺎ ﻧﺬ أر ﺿﻨﺘﺔ أ ﺧﺰاﺋﻐﺎ
“٩
زؤج ا ﻟﻨﺐ ﺧﺞ ﻛﺎ ن ﻧﺪ ﻓﻞ ٠ ازوذﻧﻪ ﺳﺎﺀ إ ﺧﻮﺗﻬﺎ
•وA bdurrahm an, babası K asım ’dan rivayet eder: Hz. Aişe'nin
-yam na kız kardeşlerinin sü t oğullan ile e rk e k ' kızla n m n Süt oğullan girerdi. Ama erkek kardeşlerinin h an ım lan n m emzirdiği erkekler girm ezdi .و ادم ض
•؛ب
ئ
ب
ﻓﻪ ؛ أ ﻧﺔ ﺳﺄ ل
،ذي؛ وا ﺣﻠﻨﺔ
ف
ﻛﺎ ث
إ ﺗﺮا ﻣﻢ ﻧﻦ
وإذ، ﻟﻪ؛
ﻏﺬ، ﻧﺎﻟﻚ
وذ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ئ ﻧﺎ ﻛﺎ ن ﻏﻲ ا
:ﺳﺐ
٠ ﻧﺈﺛﻨﺎ ﻏﺰ ﻟﻨﺎﻟﻢ ﺗﻴﺎ ه ﺳﺐ ﺋﺬ
ﺛﺎل
U
ﻣﺜﻞ
:ل
ﻗﺎ
ﻟﻨﻲ؟
ﺋﺄ ﺻﺄ*ﻟﺖ ﻏﺰوة ﺛﻦ ا ٠
.ئ
،ﺷﻬﻦ
-١٠
Î
JÛ ^^ ؟
١
زط 'ض ﺑﻤﻦ
ﻧﺶ إ*ر اب *ئ ٠ ﻟﻨﻴﺐ
ا
(?) Şeybanî, 623. ٣ ٢ kısım fu k ah a evlenm eyi ancak ٠٨ defa em m e h aram k ıla r dem iştir. Şafiî ise, beş defa emme nikâhı h aram k ıla r dem iştir. El؛u ؟anife ile Im ^m Malik, em m enin m iktarını tahdid etm em işler, azı ve ؟٠٤٧٠ h a tta bir defa da em se lıaram k ıla r * dbn Hüşd, B idâyetü’l-Müctehid, C.2, s.38) ™؛aaı ٨١٦ro®d b. H anbelin m eşhur görüşü de, H anefilerinki gı'bidir. (Bezlü'l-Mechud, C.IO, s. 43) (8) Şeybanî, 624. (9) Şeybanî, 618.
3ها
■10 / s ü r EMME K İT A B I
ÎO. İbrahim ط. Ukbe der ki: Said b. M üse^yeb'den em m enin h ü k m ü n ü sorduğum da Saîd: «îki sene zarfında m eydana gelen emme, bir dam la da olsa nikâhı haram kılar. Ama iki seneden sonraki emme çocuğun y e d i^ yem ek hükm ündedir. (N ikâhı h aram lulmaz)» dedi. Sonra Urve b. Zübeyr'e sordum ٠ da aynen Saîd b. M üseyyeb'in söylediğini tek rarlad ı.10 ﻟﻨﻴﺐ
ﻧﻌﻴﻦ ﺑﻦ ا
ﺑﺖ
:ﺑﻤﻴﻰ ﺛﻦ ﻧﻌﻴﺪ ؛ أﺛﺔ ﻓﺎز زإال ﻧﺎ أ ﻳﺖ ا ﻟﺜﻢ زاﻟﺬم
ﺛﺈﻟﺤﺎ و ﻣﺤﺮﻣﺎ ﻟﺤﺮم٠
ﻏﻦ
، ﻧﺎﺑﻠﻢ
.^<؛ما ﻟﺞ
م ﺑﻤﻨﺰﻟﺔ
ﺛﻴﻴﺎ و ﻣﺤﺰﻣﺎ إذا ﻛﺎ ن وإ ﻧﻤﺎ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ
٢
آل ز ﻧ آل ؛: ﻳﻘﻮد.
: ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻬﺎ ب؛ أﺛﺔ ﻛﺎ ن ﺗﻤﻮل،• و ﺣﺘﺜﻨﻰ ﻏﻦ ﻣﺎﻟﻚ ﺛﻤﻢ
م اﻟﺨﻮﻟﻴﻦ
-١١
ﻏﻦ
• ﻫﺮ ئ ال ﺑﻤﺌﺮم ﺷﻴﻨﺎ
،ا ﻟﺰﻧﺎ ط ﻓﻴﻠﺔ
زاد ﻧﺎ ذ ﻣﺊ ﻣﻞ ا ﻟﺰﺟﺎ ل
:ﻧﺒﺚ ﻧﺎﻟﻜﺎ ﻧﻤﻮل ﻓﺈرأ
: ﺑﻤﻴﻰ
•
ﻓﺎل
، ﻓﺄﻧﺎ ﻧﺎ ﻛﺎ ن ﺑﻤﻦ اﻟﻤﻘﻮﻟﻴﻦ٠ ﺛﻤﻢ ٠ ا ﻟﻠﻨﺎ م
11. Yahya b. Saîd der ki: Saîd b. M üseyyeb'in şöyle dediğini işittim : «Ancak beşikteki (emme a ğ ın d a k i) çocuğun emmesi, e t ve k a n y ap an yani çocuğa ^ d a olan11 em m e m uteberdir.»12 (Yoksa büyüğün emmesi m uteber d eb id ir.) îh n Şihâb şöyle derdi: Em m enin azı da, çoğu da h a ra m kılar. E m m enin h aram kılışı, sü t baba ta ra ftn a da geçer. İm am M alik der ki: îk i sene içerisinde ٠٨^ ٠ em m enin azı da çoğu da nikâhı haram kılar. îk i seneden sonraki emmeye gelince, bunun ne azı ne de çoğu hiç bir şeyi haram kılmaz, o ancak yemek hükm ündedir. (Yemek nasıl haram kılm azsa bu da öyledir)}*
(10) Şeybanî, 620. (11) Çocuk bir defa d a em se gıda olur. B una göre, çocuğun bir defa emmesi de nik âh ı h aram k ılar, diyenlerin görüşü yerindedır. (12) Şeybanî, 628. (13) N ikâhı haram kılan emme m üddeti İm am M âlik, İm am Şâfiî ve Hanefılerden İmam M uham m ed ve Ebû Y usuf a göre iki sene, Ebû Hanifeye göre ise iki buçuk sene (otuz ay) dır. (îbn Rüşd, Bidayetü'l-M üctehid c.2 s.31; Mey danı, el-Lübâb fî Ş erh'il-K itâb c. 3, s. 31).
154
EMME ÇAĞINDAN SONRAKİ SÜ T EMMEﺓ
ﺣﺒﻞ ﻏﺮ؛ ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻳﺤﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﺐ 4ﻏﻦ ﺍﺛﻦ ﺑﻐﺎب ؛ 'اﻧﺄ
— ١٢
ﻟﻜﺒﻴﺮ ؟ ﺳﺎل :
ﺯﻧﺎﻏﺰ ا
أ ﺟﺰﻧﻲ ﻋﺰ وة؛ذ ا ﻟﺰﺑﻴﺮ ٠أذ أﺑﺎ ﺧﺬ ﻳﻒ ئ ﺗﺠﻒ ﺋﻦ رﺳﻨﻪ• ئ ،ذ ص ﻓﺬ ﻧﺒﺬ ﺑﺬﺉ . ،ز ص ﻧﻴﺮ ﻧﺲ ^ ١؛^ ﺛﻨﺂ أل ﻟﺔ آ إل ﻧﻴﺮ ﺃىب ف; ق .
وﻛﺎل ﻣﺬ أ ﺷﺎ ب رﺣﻮل أﻓﻢ
ﺯﻧﻮﺫ اﻓﻢ
ﺗﺒﻤﻰ
ى
ز ﻳﺪ ﺑﻦ ﺣﺎرﻗﻪ ٠ﺯﺃﺛﻜﺦ ﺃملﻮ ﺧﺬ ﻟﻔﺔ ﻧﺎﺑﻨﺎ ٠زﺋﺰ ﻧﺮى اﻧﺔ اﺑﻨﺔ ٠ﺃﺛﻜﺨﺔ
ﺑﺬ أ ﺑﻴﺐ ﻓﺎﻃﻤﺔ ﺑﻨﺖ اﻟﺬﻳﺐ ﺑﻦﻳﺠﻒ ﺑﻦ زﺑﻴﻨﺚ• ﻧﺠﺊ ﻳﺆﻧﺒﻦ ﻣﺬ ا ﻟﻪ ﺟﺮات االدل • دﻣﻲ ﻡ ،ىف زﻳﺪ ﺑﻦ ^ ٧٠ ،٩أﻳﻠﻲ • ^ أزد ﻃﻦ ﻧﺶ ىف ﻣﺬ ﺃﻓين ﺃﺑﺶ ﺋﺰ م • ﻓﻨﺎل ؤ اذ ﻗﻮﺗﺰ الﺑﺎﺋﻬﺰ ﻧﺰ أ ﻧﻂ ﻋﺬ اف ،ﻓﺈذ ﻧﺰ ﺛﻈﻨﻮا آﺑﺎﺀﺧﺰ ﻓﺈﺧﺰ ادم ﺑﻰ ا ﻟﻨﻲ
زﻧﺰا ﻟﺘﻜﺰ^
رد ﻛﻞ زاﺣﻲ ﻣﺬ أ ﻳﻚ إﻟﻰ أﺑﻴﻪ•
ﺣ ال ﺑﻨﺖ
ﺣﻢ ٠زﻫﻰ ﺍﻧﺰﺃﺓ ﺃىب ﺧﺬﺑﻤﺔ• زﻫﻰ ﻣﺬ ﺑﻨﻲ ﻏﺎﻣﺮ ﺑﻦ ﻟﺆﻳﻰ• إ ﻟﻰ ﻧﺤﻮل' ﻓﻢ ﻋﺞ
ﻓﺈذ ﻟﻢ
ﺳ ﻦ ٧: :رﺣﺮل ﻃﻢ ،ى ز ى UJU-زﻟﺬم ،ز ص
ﺑﻨﺖ ﻧﺎﺟﺖ ٠ﻧﻨﺎ ذا ﻧﺰى ؛ى ﻧﺄﻧﻪ؟ ﻳﻤﻢ
ﻗﺬﺗﻞ ﻏﺮ .زأ'ﻧﺎ
ﻧﺘﻞ .و ﻳﻨﻲ' ث اال
ﻓﻨﺎل ﻟﻬﺎ زﻧﻮﻧﺄ اﻟﺜﻢ ﻏﻎ ٠١ :أ ر ﺑﻴﺐ
ﺑﻨﺊ ز ﻧﻨﺎ م
ﺑﻴﻪ ..و ﻛﺎ ت ﻧﺰ؛; ﺍ:ﺙ ض ا ﻟﻨﺚﺀ .ﻧﺄﺧﺬ ذ ﺑﺬﺑﻚ ﻏﺎ;ث ﺃﺯ ا ' ﻟﺘﻲ .ﺑﻤﻦ
ك 1ﻧﺖ حب ﺐ ﺃﺉحق ﺛﻞ ﻏﻠﻲ •ﻧﻲ ، ^ ٧ ١دك 1ﻧﺖ ﺛﺄﺗﺰ
ا ﻟﻬﺘﺬﻳﻖ•
ﺗﻢ أﺑﻮة رد إﻟﻰ ﻣﻮالة•
ﻓﺠﺎﺀت
ز ﺑﻨﺎ ف أ ﻳﻪ • ائ
أ ﻧﻮ اح .ا ﻟﻨﻲ
ه أذ
ﻗﺬﺗﻞ
ﺛﺒﻤﻨﺬ ﻧﺬ أ ﺟﺖ أئ ﺑﺢ ﺗﻞ
ﺷﺬ
م
ﺃﺗﻪ ﺃﻡ ﻛﻠﺜﻮم ﺑﻨﺖ أﺑﻰ
ﻣﺤﺎ ﺑﺬ ا ﻟﺒﺎ ل • زأﺑﻰ ﺣﺎ د
ﺑﻤﻦ ' اﻟ ﺒﺠﺎﻏﺔ أﺧﺖ ﻣﺬ ا ﻟﻨﻲ
•
دش
؛
ال
•
واش ٠
ﻧﺎ رى ﺍﻟﺬىي ﺃﻧﺮ ﺑﻢ ﻳﻮ يل اﻓﻢ م ﺣﻮ ﺑﻨﺖﺀﺟﻞ ٠إال ر ﺧﻤﻪ ﻣﺬ ﻧﺤﻮل ﺍﻓﻪ ﺧﻪ‘ زﺿﺎﻏﺰ ﻧﺎﻳﻢ ﺯﺣﺬﺓ .ال .ﺯﺍﺵ ،ال ﺑﺢ ﺧﻞ ﻏﻠﻨﺎ إ ﻫﺬ 0ار ﻓﺎﻏﺔ ا ﺧﺬ .
ﻟﻰ
ﻧﻨﻠﻰ ﻫﺬﺍ اكﻥ ﺃﺯﺯﺍﺥ ﺍ ﻱجع يت ﺯﻧﺎﻏﺆ ﺍ جب ﻴﺐ•
Ibn Şihab'a büyüğün em m esinin h ü k m ü sorulunca, bu .1 2 -hususta, Urve b. Zübeyr bana şu n lan h ab er verdi dedi: «Resûlul .iah'ın ashabından Bedir m uharebesinde bulunan Ebû H u ze^ b b ؟abia, R esûlullah'ın Zeyd b. H arise'yi oğulluk edindiği Utbe b . -edinip evlendirdi. O nu oğlu ^ b i görüأ ال 1ﻛﻐﻪ gibi» azadlısı Salim'i yordu. K ardeşi V elidin kızı F a tım a Be evlendirdi. F a tım a
.١٠
/s ( h ' KM M R K IT A M
155
Kureyş'in en güzide genç kızlarından olup ilk hicret edenlerdendi. Allah Teâlâ, Zeyd b. H arise hakkında: ٠O n ları (o ğ u llu k la rın ı zı) b a b a la rın ın a d iy le ç a ğ ır ın ٠ Bu, A lla h in d in d e d a h a doğru du r ٠E ğer b a b a la rın ı bilm iyorsan ız o n la r d in d e k a r d eşlerin iz ve d o stla rın ızd ır.» 14 âyetini indirince bu oğulluklar b abalarına verildi. B ab alan bilinm iyorsa, velilerine verildi . 81 هra d a E bû H uzeyfe'nin ham m ı A m ir b. Lüey kabilesine m ensup olan Süheyl'kızı Sehle R esûlullah'a gelerek: «— Ey A llah'ın Peygamberi, Biz Sâlim 'i çocuğumuz gibi görüyorduk. Y anım ıza serbestçe girip çıkıyordu. B enim başım açık oluyor. Evimizde yalnız b ir oda var. Sâiim h ak k ın d a ne buyurursun? Y am m ızda k alab ilir mi?» deyince, R esûlullah (s.a.v.): «— O n u b e ş d e fa e m z ir s ü t o ğ lu n olur.» (Yanm a girip çıkm ası caiz olur.) buyurdu. Sehle dediği gibi yaptı. Böylece Sâlim i sü t oğul sayanlı. Hz. Aişe de yanıma ir m e s in i arzu ettiği kimseye bu hükm ü uygulardı. Kız kardeşi Ummü G ülsüm ve erkek kardeşlerinin k ızlan n a, yam na alm asını arzu ettiği erkekleri emzirmelerini em rederdi. Ama Peygam ber Efendim iz'in (s.a.v.) diğer han ım la n bu e ^ m e ile hiç kim seyi y a n la n n a kabul etm ezlerdi ve: «Hayır, Allah'a yemin ederiz ki Resûlullah'm Sehle'ye emri sadece Sâlim 'in em m esine m ah su s bir ru h sa ttır. (B aşk alan m n bu hükm ü uygulam alan doğru olmaz.) Hayır, Allah'a yem in ederiz ki, bu em m e ile hiç b ir kim se yanım ıza giremez.» derlerdi.*5
(14) Ahzâb: 5. (15) İbn Abdilber d er ki: Bu, m üsnede (yani m evsul türüne) giren b ir hadistir. Ç ünkü U rve, Hz. A işeyle ve R asûlullah'm diğer eşleriyle görüşm üştür. M üslim , 17 - R adâ, 7; no: 26-28, 29-31; Şeybanî, 627. Sehle'nin Sâlim 'i emzirmesi, m em esinden sü t sağıp Sâlim ’e içirm esi ile ol m uştur. Yoksa yabancı b ir erkeğin yabancı b ir kadının m em esini emmesi şöyle dursun, dokunm ası, h a tta bakm ası bile caiz değildir. Bu hadisle, Hz. Aişe’nin am el ettiğini, R esûlullah’m diğer hanım larının amel etm edikleri ni, bunu R esûlullah’m Sâîim ’e m ahsus bir hükm ü kabul ettiklerini görüyo ruz. Em m e m üddetinin M aliki ve Şâfiîlerle H anefilerden îm am eyne göre iki sene, Ebû Hanife'ye göre ise otuz ay olduğunu daha önce kaydetm iştik.
156
İM A M MA1.İK
/ M UVATTA
ﺟﺎﺀ ر ﺟﻞ إ ﻟﻰ ﻏﺒﻤﺎﻃﻪ ﺑﻦ: ﻏﻦ ﻏﺘﺪ اد ﺑﻦ د ﻳﻨﺎرث أﻧﺔ ﻓﺎل٠ ﺣﺘﻢ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻲ ﻓﻨﺎل ﻏﺪ اف ﺑﻦ ﻗﻨﺰ؛ ﺟﺎﺀ
ﻧﻨﻨﺬ ت ؛ﻧﺰأﺗﻲ : ﻗﻨﻦ
ر
-١٢
ﺳﺄﻟﺔ ﻏﺬ زﺣﺎﻏﺔ ا ﻟﻜﺒﻴﺮ؟. زأﻧﺎ ﻧﻨﺔ ﻋﻨﺬ ﻧﺎر ا ﻟﺜﻨﺎﺀ. ﻏﺰ
أﺀﻧﺆ_ﺧﺎ. و ﻛﻨﺘﺄ. ﻛﻒ ر زﻳﻴﺬة أز ﺣﻨﻲ. ل_ذذال،
؛ز :
دوﻧﻚ. : ألش،1ذع اش.ﻏﻲ ٠ ﺛﻴﺮ
1ا
ز ﻧﺂﻏﺔ4ه ا ﻟﺌﻘﺎ غ
اﻟﺬ*ﺛﺎ.الﺑﻦب،ذ ز ﺟﺮ؛ ﻟﻰ ﻏﺰ ﻧﺪﺣﻚ
.إائ ﻧﺄ ز ﻧﻤﺄ
وأت ﺟﺎرن؛ك٠ ﺟﻨﺔا-أؤ
A bdullah damb.büyüğün D in ar der emki: m esinin؛؟ B ir .13 )hü k m ü n ü sorm ak üzere A bdullah b. Öm er'e geldi. (M edine'deki D ar’ul-Kaza'da ben de onun yanında idim. Abdullah 80 ™دالﻣﻞ-dinle -yinee şu fetvayı nakletti: *Bir adam babam Ö m er b. H attab'a gele -rek: Benim b ir cariyem vardı. O nunla rin sî m ünasebette b u lu n u yordum . K arım (buna m ani olm ak için gitti), onu em zirdi. D aha -sonra cariyenin yanm a girm ek istediğim de k anm : Sakın ona y ak laşm a, ben ٠ cariyeyi em zirdim , dedi. (Şimdi benim ne yapm am .gerekir?)» deyince Hz. Omer: «K anm tedip et, cariyene de yak laş Çünkü nikâhı h aram kılan emme küçüğün emmesidir.» diye fetva verdi 16. ،ﻧﺺ ﺑﻦ ﻧﻌﻴﻲ ؛ أن زﺟال ﻧﺄ ل أﺛﺎ ﺗﻮﻧﻰ اال*ﺑﺒﻴﻰ
ﻏﺬ، و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
-١
ﻗﺎ ل أﺛﺪ ﺗﻮس ؛ ال أزاﻏﺎ
• دذ ﺧﺐ ﻓﻰ ﻃﻴﻰ، إ ﻟﻰ ﺳﻨﺖ ﻏﻦ اﻧﺮأﺗﻰ ﻣﻰ دا ﻳﻨﺎ:ﻧﻘﺎل ا ﻇﺰ ﻧﺎذا ﺛﻔﻨﻲ ﺑﻪ ا ﻟﺰﺟﻞ ؟ ﺗﺎ ل أﺑﻮ: ﻧﻢ ﻧﻨﺎ ل ﻏﺒﺖ اﻣﻤﻪ ﺑﺬ. ﻗﺪ ﺧﺰﻧﺖ ﻏﻠﺒﻤﺂVI • ب ﻧﻨﺘﺪ ت أل زذاﻏﻖ إال ذا ﻛﺎن ﻟﻰ ادﻣﻤﺤﻦ ﻧﻨﺎذا ﻧﻨﻮل أﺋﺖ ؟ ﻗﺎ ل ﻏﺪ اﻃﻪ ﺑﺬ: ﻧﻮﻧﻰ ﻧﺎ ﻛﺎزن ﻫﺬا ا ﻟﻤﺮﻣﺤﻦ أ ﻣﺤﻜﻢ٠ ال ﺳﺄﻟﻮﻧﻰ ﻏﺬ شﺀ: • أﺛﻮ ﻧﻮﻧﻰ
14. Yahya b. S aîd’den: B ir adam E bû M usa el-Eşarî'ye: «— Ben hanım ım ın m em esini emdim, k a m ım a sü t g itti (bun u n hükm ü nedir?)» diye sordu. E bû M usa: «— B ana gâre ٠ kadın san a h a ra m olm uştur.» deyince Abdulla h b . Mes'ud: « - Adam a nasıl fetva verdiğine d ik k at et» dedi. E b û M usa: «— Bu hu su sd a sen ne dersin?» deyince, İbn M es’ud: «—Emme ancak iki sene içerisinde olur» dedi. B unun üzerine E bû Musa: «— Bu bü^riik alim aranızda iken, b a n a b ir şey sormadınız.» dedi.17 (16) Şeybanî, 626. (1?) Ebu O m er der ki: M u n k ah bir h ad istir, am a çeşitli yollarla m u ttasıld ır.
157
3. EMME İLE İLGİLİ SÜ R Ü M LER İ İHTİVA E D E ^ BAŞKA H A D İSLER
ﺑﻦ ﺑﻤﺎ ر ؛
‘ﻏﻦ ﻇﺒﻤﺎ ن، د ﻳﻢ
ﻳﺤﺮر ﺑﻦ
٠٠
ه ﻓﺎل ؛
ﻳﺪ اش *ﺑﻦ
ﻏﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻣﺤﺘﺂ رﺳﻮلاش أ
٠ • ﻳﺘﻰ » .اﻟﻮالدة
ﻣﻦ
ا ﻟﺰﻧﺎغ؛ ﻧﺎ ﻧﺤﺰم
Mü’minlerin annesi Hz. Aişe'den: Resûlullah (s.a.v .15 : .( »٠ ٠ ğ u m la (n e seb ) h a ra m o la n k im se le r , e m m e ile d e h a ram olur.» buyurdu .®؛
أ ﺧﺒﺮﻧﻰ:ﻧﺚ ﺛﻦ ﻏﺒﺪ ا ﻟﺰﻧﻦ ‘ﺑﻦ ﻧﺬﻧﻞ ؛ أﻧﺔ ﻧﺎل ﺧﻨﺰﺑﻬﺎ؛
ال ﻓﺎ أ
i ﺑﻨﺖ و ﺧﺐ ا أل ﻣﺪﻳﺔ
ﺟﺬ ا ﻣﻪ
ﻏﻦ
‘ﻏﻦ
، ﻟﺬﻣﻴﻴﻦ
٠ر ﺣﺬ ض ﻋﻦ‘ ﻣﺎﻟﻚ أر ا
ﻏﺎﺑﻨﺔ
ﺧﺘﻰ ذ ﻣﺖ أن اﻟﺰور. ﻟﻤﺪ ﻏﻨﻨﺖ أن أﻧﻔﻰ ﻏﻦ ا ﻟﻨﻴﻠﺔ،٠ ﻧﻨﻮل؛ : ه
ﻏﻦ اش
“١٦ ﺑﺊ
ﻏﺰذة
ﺑﺖ ﻧﻨﻮ ل
الﻏﺎ
٠ ﻟﻨﻢ
ا
» ﻧﺼﺮأؤالذﺧﺰ . ﻧآل. ز ﻧﺎﺑﻦ ﻳﺨﻨﻮ ن ذﺑﻚ
' رﺟﻊ
ﺮأﺗﻪ دﻣﻰ
Hz. Aişe der .16 ؛ﻛﻞ-Vehb'in lnzı Cüdâme, Resûlullah’dan şun -la n işittiğini bana haber verdi: E m zik li k a d ın la rla e in si b ir le ş m ey i y a sak la m a yı arzu ettim . A m a R u m larla F a rşla rın b u س-y a p tık la r ın ı v e ç o c u k la r ın a zarar v e r m e d iğ in i h a tır la d u n (da v a z g e ç tim (.19 îmam Malik der ki: (Hadiste geçen) «gîle» «erkeğin em zikli ka ٢٤^٤ ile cim ada bulunm asıdır , ﺑﺜﺖ
ﻏﺬ ﻏﻨﺮة
ﻏﺌﺰ
-اﻟﺜﺰآب
،
م اش ﺋﻦ أ ﺑﻰ ' ﺑﺰ إ ن ﺣﺰم
ﻛﺎن ؛ ﻳﻨﺎ اردم ﻣﻦ:ه؛ أﺋﻬﺎ ﺗﺄﻟﺖ
T irm izi, R ad â)) 18 , ﻣﻞ/Şeybanî ;1 , ﻟﻪ7 M üslim , N ik âh) 16/23 )18,٨٥ , : 140-142 .
ﻏﺬ
،
ﻣﺎﻟﻚ
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻋﻦ ■
-
١٧
ﻏﻦ ﻋﺎ؛ﺣﺔ ردح ا ﻟﻨﻲ٠ﻏﺮ اﻟﺰﺧﻨﻲ
158
ﻓﺘﻤﺎ
İM A M m a l i k / M U VATI'A
و ﻗﻮ
ئ
اﻟﻠﻪ
ﻣﺮ ش ر ﺷﺪ ل
“
ﻣﻄﻮﻧﺎ ت
ﺳﺤﻦ ب
ﺧﻨﻰ
م
- ﻳﺤﺰﻧﻦ
ﻣﻄﻮﻧﺎ ت
.ت
ﻳﺎ
ﺛﻘﺮا ﻣﺬ ام' ث ا ﻟﺨﺰ
، ث
ﻏﻠﻰ
، ذ ﻳﺲ: ﻣﺎﻟﻚ
ﻓﺎل، ﻧﺶ
•
ﻓﺎل.
? ل. Hz. Aişe şunları rivayet etm iştir: «Kur’an'da indirilen ler
içerisinde n ikâhı h a ra m kılan m âlum on em m e vardı. Sonra bu beş m âlum em m e ile neshedildi. (K endilerine nesih haberi ulaşm ayan b ir kısım in san lar tarafından) bunlar, K ur’a n 'd an olm ak üzere okunurken R esûlullah vefat etti.»20 îm am M alik der ki: B u hadisle am el edilm em ektedir.
(20) M üslim , R adâ, 17/6, no: 24; Şeybanî, 625. Nevevî der ki: On em m enin, beş emme ile nesh edilmesi çok gecikti. H a tta R esûlullah (s.a.v.) vefat edince, kendilerine nesih haberi u laşm ay an lar, b u n u K ur’an 'd an olm ak üzere okuyorlardı. K endilerine nesih h ab eri u la şınca, b u n u okum ayı te rk e ttiîe r Hem en belirtelim ki nesih üç çeşittir: a) H ükm ü de tilaveti de terkedilen, «On emme» gibi b) Tilaveti terkedilip hükm ü bakî bırakılan «beş emme». Bu hükm ü ulem a dan bazıları kabul etm iştir. C um hura göre b ir defa da em m ek nikâhı h a ram kılar, «Zina eden yaşlı erkek ve kadını recmedin» hükm ü de b u tü r bir n esih tir. c) H ü k m ü n e sh e d ilip tila v e ti b ıra k ıla n â y e tle r gibi. B u n u n m isali K ur’an 'd a çoktur. (Tekm iletü’l-M enhel c.3, s.201,202).
ﻛ ﺘ ﺎ ب ا ﻟﺒﻴﻮ ع
-
٢١
31 A LIŞ-V E R İŞ BİTABI
161
P E Y (K a p a ro ) V ER M EK ،
ﻧﺎﻟﻚ
،
ﻏﻦ ا ﻗﺔ ﺑﺬ ئ
ﻏﺮل ﻏﻤﺮوﺑﻦ ﺗﻌﺐ ﻏﻦ أ ﺑﻴﻪ ﻏﻦ
،
،
،
جدﻣﻢ؛ أئ ﻧﺴﺪل اﻟﺜﻢ ﺧﺞ ﻧﻤﻰ ﻏﺬ ى اﻟﻤﺮﺗﺎن• أ<ﺟﻢ أمداود ﻓﻰ ؛ -٢٢ﻛﺘﺎب ا ﻟﻤﻊ» - ٦٧ﺑﺎب ﻓﻰ اﻟﻌﺮﺑﺎن . دش ا ﺟﻪ
ى،
زاﻟﺬ
ﻓﻰ :
ﻛﺘﺎ ب ا
- ١٢
إب ﺑﺠﻊ ا
ﻟﺘﺠﺎ را ت T T -٠
ﻟﻌﺮﺑﺎ ن.
أم ،أن*
أو ا ﻟﺰﻳﻨﺔ' ٠أد
ﻳﻘﺮ ئ ا ﻟﺠﻞ ا ﻟﺠﺬ
ﺷﺎ ز ى الﺀﺋﻒ
•
ض ذ ﻟﻚ أن أ ﻧﻞ
ﻗﺰ •
م ﺑﻦ ﺛﻨﻦ ا ﻟﺪﺑﺔ
ﺑﺔ
ﺷﺄ ﻟﻠﺬﻳﻰ ا ﺷﺘﺮى
،
أز ﻗﻜﺎ ز ى ﻣﻨﺔ
ض ا ﻧﻰ إذ أ ﺧﺬ ت ا ﻟﻈﻨﻪ
أن ﺑﺮ ﻛﺰاﺀ اﻟﺬاﺛﺔ
•
؛
،
:
أ ﻏﻠﻴﻚ ﺑﻴﺘﺎ 'زا أز دز ﺧﻨﺎ أؤ أﻣﺤﺰ
أزر ﻛﺒﻤﺬ ﻧﺎ ﺗﻜﺎ ر ي ﻣﻨﻚ ﻳﻰﻓﺎ ك ،
أ ﻏﻠﺌ ال
ز إئ ﺗﺮ ش ا ﺑﻴﺎغ ا ﻟﻈﻨﺔ ٠أؤ ﻛﺰن اﻟﺬاإل
،
ث
، ﺃﻏﺌ مبال ﻡ ﻟ ال ﻧﺎﻃﻞ ﺑ يت .ﺛﻰ ;
ﺀإل د ﻟﻚ’• زاالﻣﺰ ﻋﺬﺑﺎ م • و ﻣﺬ ؛
وا ﻟﻨﻨﺮﻓﺔ
ﺑﻢ
أﻧﺔ ال ﺑﺄ س ﺑﺄئ ﻟﺨﺎخ ا ﻟﺨﺪ ا ﻟﺜﺎﺟﺮ ا ﻟﻤﺼﺘﺢ ،ﺑﺎالﺋﻴﺐ ﻣﻦ
‘
ﻣﺬ ا ال ﺟﻨﺎ س •
ﺑﺜﻮا
ﻣﻠﺔ ﺗﻰ ا ﻟﻔﺼﺎﺣﺔ وال
ال ﺑﺎ س ﺑﻴﺪا اذ ﺗﺜﺘﺮ ئ ﻣﻨﺔ ا ﻟﺌﺬ ﺑ ﺎﻟﻨﺒﻢ ن
.
م ا ﻟﻨﺠﺎ رة ،زا ﻗﺎﻟﻢ
:
.
اؤ ﺑﺎ ال ﺑﺪ
.
إ ﻟﻰ ا ﺧﻞ
ﻧﺲ
ا ﺣﺘﻒ ﻓﻨﺎ ن ا ﻧﺒ آل ﺛﺔ ٠ﻓﺈ ن أ ﺛﻴﺔ ﺑﻨﺺ د ﻟﻚ ﺑﺘﻤﺎ ﺧﺘﻰ ﻳﺘﻤﺎ زب ،ﻣآل ﻳﺄﺧﺬ ﺑﻨﺔ اﺋﻨﺶ ؛ﻟﻰ أ ﺟﺮ • ^ ۶؟ ﺋﻠﻨﺘﺂ أ ﺟﺘﻜﻬﻢ :
Û
J
u
u
i
.
إ ذا
ﺑﻮا ﺟﺪ
•
زآل ﺑﺄ س ﺑﺄئ ﻗﻴﺊ
1
U
ﻗﺰﻳﻖ ﻣﺬ ذﺑ ال
ﻳﻞ ‘أن
ﺗﺜﺆﻏﻨﺔ
.
إذ'ا اﺋﺘﺬد*ت
ﺛﻨﺔ
ﻣ ﻜ ﻴ ﻬ ﻤ ﺾ ، ,ﺳ ﺜ ﺒ ﻢ
K aparo vermek: îm am M alik'in de belirttiği gibi, satı§ tam am olm adan önce))1 -m üşteri satıcıya b ir m ik tar p ara verir: «malı alırsam bunu m alın p arasın -dan sayarız, geri k alan ı da veririm . E ğer alm azsam b u verdiğim senin ol .su n , geri istem em », dem esi şekliyle yapılün s a tış tır Hadis, bu şekilde satışın h aram olduğuna delildir. C um hurun görüşü de bu -istikam ettedir. Hz. O m er ve oğlu ile Atımed b. Hanbel'in b u satışı caiz gör ?dükleri riv ay et edilm iştir. (Şevkâni, ^ y lü 'l- E v ta r , C.5, 13 s(..
62
İMAM M A IJK / M U V A İT A
ال د رى
لن ﺗﺎ
أذم ﻓﻮ أﻟﻢ أ ﺗﻰ ■ أ ﺧﺾ ‘أم
ﻣﺢ• أن ﻧﺎﻗﻢ ؛ أن ﺗﺎم* * أن ﺧﺊ أن
ﺑﺎﻗﺔ د ﺛﺮ إ ﻟﻰ أ ﺟﻲ .؛ ٠٢ﺑﻤﺬم ا ﻟﺒﺎﺋﻊ.
ﻣﺎﻟﻚ ٠ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻧﺒﻤﺎغ ا ﻟﺚ أو ا ﻟﻮﻟﻴﺪة
ﺑﺠﺄ ز ا ﻟﻨﻴﺎ خ *أن ﺑﻤﻴﻠﺔ ﺑﻨﺨﺮة د ﻧﺎﻧﻴﺮ،
ئ•
ﺑﺬﺑﻚ ﺗﺠﻊ
ﻳﺪﺳﻬﺎ إ ﻳﻪ ﻗﺬ ا .أز إ ﻟﻰ أ ﺟﺰ.
ﺑﻤﻮ ﻏﻨﺖ ا ﻟﻤﺎﺋﺔ
ز
د ﻳﺄ ر ' ﺗﻰ ﻟﺔ• ﻗﺎ د
ﺑﺬﻟﻚ .
ﻧﺎﻟﻚ ؛ ال' ﺑﺄ س
* ' ﻧﺪ م وإ ن
ا ﻟﻴﺎ غ ،ﻧﺴﺎك ا ﻳﺎ إل أن
‘
ﺑﺠﻠﺔ ﻓﻰ ا ﺑﻴﺎ ب :ة أو
ا ﻟﻤﺪ ،ز ﺑﺰﻳﺬ ة ﻏﻔﺮة ذ ﻧﺎﻧﻴﺰ ﻗﺬ ا أ ز إ ﻟﻰ أ ﺟﻞ .أ ﺛﻨﺬ ﻣﻞ أ ال ﺟﻞ ا ﺋﺬﻳﻰ ا ﺷﺘﺮى
آ ﻟﻮﻳﺬ ة .ﻓﺈنﺀ ذ ﻟﻚ ال' ﺳﻨﺮ
ﻗﻨﻲ .وإ ﻧﻤﺎ
ي ذ ﻟﻚ ألنﺀ ا ﻟﺒﺎﺋﻊ ﻛﺎﺛﺔ ﺛﺎ غ
إي ا ﻟﻨﻲ أو
ث ﻣﺎﺋﺔ د ﻳﻨﺎ ر ﻟﺔ ،إ ﻟﻰ
ﻳﻞ أل حتﻞ .ﺑﺠﺎر ﻧﻲ ز ﺟﺮ ة ذ ﻧﺎﻳﺮ ﻗﺬ ا .أؤ إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ أ ﺑﻤﺬ ص ا ﻟﺜﺔ•
*ذ ﺣﻞ ﻟﻰ
أﺟﻞ؛ ذ ﺑﻚ ﺳﻊ ا ﻟﻎ ﻏﺐ ﺑﺎﻟﺖ ﻏﺐ إ ﻟﻰ • ﻋﺎل
ﻧﺎﺑﻠﺬ،
م ا ﻟﺰﺟﺮ ﺑﺠﻊ ﻣﻦ ار ﺟﻞ ا ﻟﺠﺎد ﻳﺚ ﺑﻤﺎﻗﻪ د ﻳﻨﺎ ب إ ﻟﻰ أ ﺟﺒﻲ•
ﺑﺄ م ئ ذ ﻟﻚ ا ﺛﻦ ا ﺋﺪ ى ﺑﺎﻋﻬﺎ ﺑﻪ إ ﻟﻰ أ ﺑﻤﺬ*ض ذ ﻟﻚ أ ال ي. ال
ﻣﻠﺢ .
و ﺗﻔﻴﺰ ﻧﺎ ﻗﺮة
أ ﺟﺪ أ ﺑﻤﺬ ﻣﻨﺔ.
ا ﻟﺬ ى ﺑﺎﻏﻤﺎ إي:
ئ ذ ﻟﻚ ٠أل ﻳﺒﺘﻊ ار ﺟﺰ ا ﻟﺠﺎر ﻳﻦ إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ•
ﻳﺒﻴﻨﻬﺎ ﺑﺜ ال ﺛﻴﻦ د ﻳﻨﺎﻧﺎ إ ﻟﻰ ﻧﺜﺮ .ﻗﺰ
ﻧﻤﺜﻒ ﺳﺘﺮ .ﺿﺎ ز ،إ ل ر ﺟﻨﺖ إى ﺳﻠﻤﺚ ﺧﻦ د ﻳﻨﺎ ن إ ﻟﻰ ﻣﻨﺮ ،أز إ ﻟﻰ
ﺑﻌﻴﻬﺎ،
ت ﺳﻨﺮ .ﻓﻬﺪا ال
ﺗﻤﺄ
ﻗﻢ
ﻳﺘﺎﺧﻤﺎ ﺑﺴﺘﻴﻦ د ﻳﻨﺎﻧﺎ إ ﻟﻰ ﺷﺮ.
وأ ﻏﻄﺎة
ﺑﻢ ﺑﺜﺎ إنﺀ ذ ﺑﻚ ﻧﺎﻧﺤﺎ إ ر أز إ ﻟﻰ
ﻧﺎﺟﺔ ﺛ ال ﺛﻴﻞ د ﻳﻨﺎﻧﺎ ٠إ ﻟﻰ ﺗﻨﺮ؛
ﻗﻌﻰ .
1• A m r b. Şuayb babası v asıtasıy la dedesinden naklediyor: «Resûlullah (s.a.v.) kaparo ile alış verişi yasakladı.» dem iştir. îm am M alik der ki: A lla h 'u alem kaparo ile alış-veriş şöyle olurdu.» Kaparo, birinin köle veya eariye sa tın alıp ya da lıa^van kiralayıp sonra m al sahibine yani malı sa ta n veya kiraya verene: «Bu satın aldığım m alı alm ak veya kiraladığım hayvana binm ek i^ e re sana bir dirhem —veya dalla az ya da daha çok— verece^m . §ayet m alı alır y a h u t hayvanı kiralarsam verdiğim kaparoyu alacadımdan düşersin ve hayvanı y ah u t malı alm aktan yahut hayvam k ira la m ak tan vaz geçersem kaparo senin olsun» dem esidir ki bu batıldır. îm am Malik der ki: B izdeki uygulam aya göre, N atıkalı, güzel konuşan, ticari kabiliyeti olan, ileri görüşlü ve bilgin bir köleyi ay٨٤ seviyede olmayan iki ya h u t daha fazla köle karşılığında vadeli
.11
/ A L IŞ
VERİŞ K IT A M
163
satın alm ak caizdir. A ralarındaki fark bilinmeyecek ka d a r azsa (faiz olma ihtim alinden dolayı) bir köleyi vadeli olarak birden fa zla köleye alıp satm ak caiz değildir. İm am M alik der ki: Bedelini peşin ödeyerek satın aldığın bir şeyi teslim alm adan başka birine satabilirsin. İm am Malik der ki: H am ile bir cariye satılınca karnındaki ce nini a kid dışı tutup istisna etmek doğru değildir. Zira bu meçhul olup aldatm acalı bir satıştır: Ceninin erkek mi, dişi mi, güzel mi, çirkin mi, tam am mı, noksan mı, diri mi, ölü m ü olacağı biline mez. B u n la r ise cariyenin değerini düşürür. İm am M alik der ki: B iri veresiye y ü z dinara köle veya cariye satın alıp sonra satıcı pişm an olarak müşteriye, pazarlığı bozm a sı için peşin veya ileride fa zla d a n on d in a r vermeyi ve y ü z d inar borcunu silm esi te k lif etse caizdir. A m a m üşteri p işm an olup, p a zarlığı bozması için satıcıya, peşin veya vadeli olarak köle ya da car iyeyi satın aldığı vadeden daha ileri bir vadede ödemek üzere bunların fia tın d a n fazla on dinar vermeyi te k lif etse, bu doğru de ğildir. îm a m M alik bunu kerih görm üştür. Ç ünkü bu d u ru m d a sanki satıcı bir sene vadeli olan y ü z dinarını zam anı gelmeden ön ce bir cariye ve on d in a r karşılığında peşin ya d a bir seneden fazla vadeli olarak satm ış olur. Vadeli olarak altının altın karşılığında satılm ası da bu hükm e dahildir. îm am M alik der ki: Biri, bir adam a veresiye y ü z dinara cariye satıp sonra aynı cariyeyi sattığı kim seden d a h a ileri bir tarihte ödemek üzere daha pahalı bir fia ta satın alsa bu doğru değildir. B u n u n sebebi ise, belirli bir vade ile sattığı cariyeyi, ondan daha u zu n bir vade ile geri alm asıdır. Zira otuz dinara bir ay vade ile sattığı cariyeyi, a ltm ış dinara altı ay veya bir sene vade ile geri alınca bu, bir vade ile otuz dinara sattığı m alının bir sene veya altı ay vade ile altm ış dinara geri kendisine dönm esi gibi olur. B u ise caiz değildir.
164
2. KÖLENİN MALI
ﻟﺨﻠﺐ
أذ ﻏﻨﺮ ﺗﻦ ا٠ﻏﺰ
ﻏﺬ ﻧﻨﻲ ‘ ض‘ ﻏﻢ اﻣﻤﻪ ﺛﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
.ﺑﺜﻪ ا ﻟﻨﻴﺎ غ
ش*ا
'ﻟﻪ. ﺷﻢ ﻧﺨﻮ
J U'ﻗﺮ ط
و؛ﻧﻢ
رئ ؛ • ي ﻧﺠﻪ
زإذ
'ﻟﻪ. ب ا
، ﻛﺎﺑﻰ
.ﻳﺤﺎل' ﻣﺤﺎﻟﺞ
أذ ا ﻟﻨﻤﺤﺎغ ؛ن؛
ﻛﺎ ن٠ ﻟﻠﻲ ﻣﻦ ﺷﺎ ل أو ﻣﻨﺎ ا ﺧﺮ ى ﺑﻪ ﺀﺋﺬ
أال أذ
،ث
ذإذ ﻛﺎ ن
ك ﻧﺤﻰ ﻏﻠﻰ أن، ذإذ ﻏﺘﻲ اﻟﺨﺖ
ﻳﺤﻴﻰ ﻏﺬ
-٢
.وﻟﻪ ﻧﺎ ل ' ﻧﺬ 'ﺑﺎخ ﻏﺒﻢ'ا
ﻟﺜﻴﺢ ﻏﻲ .ﻳﻢ
ﺣﺘﺜﻨﻰ
ﻳﻢ از ال
، ا؛ ﻧﻲ
:ﻧﻴﺔ
:ﻓﺎل
ﻓﺶ
'
.ﻛﺎ ن اؤ ﻧﻴﺘﺎ أز ﻏﺰث
ذ ﺋﺒﻤﺬ أئ ﺗ ال. ث أؤ < ﻧﺎ:ﺛﺚ ش' اأن ذ . ﺑﺜﻜﻪ إ ﻳﺎﺧﺎ
. م ﻳﺘﺢ ﺳﻢ ذ ﺑﺶﺀ ﻣﺬ ﻧﺘﻨﻪ
ﺷﻢ ﺟﺎر ﻳﺔ ا ﺷﺮ م ﻓﺰﺧﻴﺎ . أ ﻓﺬ ا ﻟﺜﺰﻧﺎﺀ ﻧﺎﻟﺔ، أ ﺛﻠﻤﻦ
Ömer b. H attab: «Kim malı olan bir köleyi satarsa bu m al sa .2 د aittir. Ancak m üşteri (köleyi alırken ( ﺳﻠﺨﺂ آاda ş a rt koşarsa , ٠ ^.zam an m ü şterin in olur» d er ,îm am Malik der ki: Bizde ittifak edilen görüş şudur: M üşteri satıcı ile kölenin m alını da alm ak üzere anlaşırsa caizdir. B u m al kölenin yanındaki para veya alacak ya h u d da eşya olsun, m iktarı bilinsin veya bilinm esin, hatta isterse kölenin m alı kendi fıa tın ın -üstünde olsun, kölenin bedeli peşin, vadeli veya eşya olsun farket mez. Ç ü n kü kölenin m a lın d a efen d isin in ödemesi gereken bir .zekât borcu yo ktu r -Kölenin cariyesi olursa m üşterinin ona sahip olmasıyla, cari .ye ile cinsi m ünasebette bulunm ası da helâl olur -Köle hürriyetine kavuşur veya m ükatep olursa, m alı da kendi .sine a it olur. Köle iflas ederse borçlular kölenin m alını alabilirler Kölenin borcundan efendisi hiç bir şekilde m esul tu tu lm a z .
(2) B uharı, Şurb, 42/17 إM üslim , B uyû, 21/15, no: 80 ؛Şeybanî, 793.
ل٠٠ ه. SATILAN KÖLEDE ZUH UR ED E N HALLER
/ ص ﻏﺜﺪ اد ﺑﻦ أﺑﻰ م ﺑﻦ ﻧﺚ ﺑﻦ ﻏﻨﺮو ن ؛خ٠ ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﺑﻤﺶ ص ﻧﺎﻟﻚ٠ ٢ ﻓﻰ،^^ . ١ ﻛﺎﺛﺎ ﺑﺬﻛﺰان ؛ى ﺣﻄﻨﺘﻬﻨﺎ ﺋﻨﺬة٠ ؤ ﺟﺜﺎم ﺗﻰ إ ﺷﻨﺎﻋﻞ٠ أن اﺑﺎن ﺗﻰ ﻓﻨﺎ ن . ض
ﻳﻘﻨﻊ
ﺟﻴﻦ
ن.
،
وﻋﻤﺪه ا ﻟﻨﺔ. اال ﺗﺎ م اﻟﺜالﺛﺔ ﻣﺊ ﺟﻴﻦ ﺑﻤﻨﺮ ﻳﻰ ا ﻟﻨﻨﺬ أب ا ﻟﺰﻳﻨﺔ
^؛؛١ ﺛﺎم.^^ ﻓﻰ األ
١ أو:^ ٠١ ﺳﻦ
ظ: ﺗﻴﻦ
JÛ
1 ةإذ.الم زال؛ﻧﺺ، ؤاﻟﺞ،^^^ ١ ﺛﺐ ﻣﺘﻲ، ^^ ززئ ﻣﻨﺔ. ١ • ^؛؛ ﻧﺤﺰ ﻣﺘﻲ١ ٢^ ﺗﻨﻨﻔﻰ أال .
ﻧﺜﻦ ﺗﺮى* ا ﻟﺒﺎ إل ﻣﻦ ا ﻟﻨﻴﺬ ؛ ﺛﻨﺤﺎ
.
ﻧﻀﺢ ؛ ا ﻟﺘﻨﻪ
ﻣﻦ، ﺻﺬ ﺑﺮش٠ أن ﻏﻴﺮم ﺑﺎﻟﻴﺰاﺀي٠ ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ؛ زﻧﻦ ﺑﺎغ ﻏﺪا أن و ﻳﺬ م ض أ ﻧﻞ ا ﻟﺒﻴﺰ اج إل، ﻧﻜﺜﻨﺔ
ﻓﺎن ﻛﺎن ﻏﻲ ﻏﻨﻨﺎ. ﻧﺌﻨﺔ .
ﺛﻆ أال ﻓﻰ اد ﻧﺠﻖ
زال ﻗﻨﺬة ﻏﻠﻨﻢ إال أرع ﺑﻨﻮن ﻏﻲ ﻏﻨﻨﺎ.ﺛﻞ ﻏﻨﺐ زال ﻏالة
.
و ص ذ ﺑﻠﻦ ؛ ﻟﻨﻲ' ﻧﺰ ذوذا
؛.اﻳﺰان
ﻗﻨﺔ
-A bdullah b. E bi B ekir b. M uham m ed b. H azm rivayet ede .3 rek d er ki: «Osman oğlu E bân ve İsm ail oğlu H işam hutbelerinde köle ve cariyenin satın alındığı andan itibaren üç gün içerisindeki -sorum lulukları ile sene içerisindeki s o ı ^ l u lu k l a r ın d a n b ah se ».d e rle rd i
-İm am M alik der ki: Köle ve cariyenin başına gelecek m usibe tin sorum luluğu satıldığı andan itibaren ؟ هgön ﻫﻚﺀﺳﻚ'ﺳﻤﻲ'ﺀ، مﺀﺀﺀ -ya aittir. (M üşterinin reddetme hakkı vardır.) B ir de bir sene bo yunca devam eden sorum luluk vardır.3 B unlar: delilik, cüzzam ve baras ﻫﻚ/ رهﺀ هhastalığıdır. B ir sene ta m a m olursa, satıcı her .türlü sorum luluktan kurtulur îm am Malik der İri: K im kendisine m iras yoluyla intikal eden ﻋﻤﺔ ;اbaşka bir köle veya cariyeyi beraet şartıyla (yani bunlarda olan y a da olacak hiç bir ayıp ve ku su rd a n dolayı sorum luluk .Bu görüş M edine fak ih leri ile Said b. Mü$eyyeb ^e Z ühri'nin g ö rü şü d ü r )3 ( .İm am M alik de bu görüşü benim sem iştir -Ahmed b. Hanbel, hadis zayıftır, diyerek bunu kabul etm em iştir. İm am Ş a -fii de satıeım n üç günlük ^e bir senelik sorum luluğu diye b ir şey kabul et mez (Sehârenfûri, Bezlül-M echûd, C 185.. ل, 83 ( م
166
İM A M M A L IK / MUVATTA
kabul etm eme şartıyla) satarsa, o zam an hiç bir ayıptan sorum lu olmaz. A ncak bildiği bir ayıp var da onu gizlem işse, o za m a n so rum lu olur. Beraeti kendisine bir fayda vermez. S a tış akdi bozu lur, köle kendisine iade edilir. B u sorumluluk, bize göre ancak köle sa tım ın d a vardır.
167
4. KÖLEDE KUSUR
٧١ J
>٤؛١
4-^ ٧ ؛
٧٤■ ٠ ^ ٠ - ٧ ؛٧ *•؛؛
٢٠١٧-
٠٤١ ju J ü l i l
؛؛b١،١،* ٧٠ <؛٤
jJl، ifcU İ l JU i ■İ_p،؛ . s'.l
>
by** ؛
،< ٠٠٤١
iu»'؛ ،•*؛ iJ؛؛٤«<
t-٣٤ ؛؛٤١ ؛ ؛٠١٣٤
؛٧١٠^^ ٤ ٠ ٠٧١ 4*'“ , ؛٠١ ٠١■ ؛٢^٨٠١٧ • j*k
i■'*؛• ٢٠ ؛٠١■؛
0İ3 • ،-Ükş >! o}*؟؛ ١١، jI s , J î . ٠٠٤» ، ١١ >j ؛L j -١٣٠١١ ؛،• ٧ •٤^١ ٠ ٠١ .٢٠٠٧.؛
C jî4، ، c i
،^؛ Jj؛jj
o، ««!؟ j jjo ü .>؛١١١ -x ş * ، •iıî. •Xx
٤١$ ، j
£i؛ y ri،؛ İ، ■ ،J؛ . dl؛؛ < ١١١ ؛٥ •■ ١ Ü،؛؛
Ç4،j * ؛١١ ؛٤ ؛Û ، j ؛il £ j & ■ öJil jl âiiJI t|jlî■ ؛ ٠^
*jj jj
” 1
،û* ٧٤٤ • •؛٧٧٠٠• ٧ ! ٧٧٠■^ •*؛$۵٠٠ •٥٠١٧٣١٧ ٠٠٠٠٧ :?٤١ •٤٣٤
،؛
d،^*
j Ux! ٠٠٠
VU؛ JL؛ ؛؛. ؛J؛؛؛ oyll i t i y ١ ؛j jl ^ilill y y
j ■ Jyl Ü Ji،؛؛j l•؛
~« L ،<٧ -،* ،؛٣ ١ ١ ،٧٠ ■؛٧٠٠
؛٤٠١ • ؛
؛٠•■ ١*1 ؛İJI -،y،^ ؛
o\j^Z.\ çy_
Ü،*5،؛٢٠٠٠١١ ؛ ■
؛، 1
l s ^<.
iLl، *؛^؛ ٧١ ؛؛،؛/•،<■ ^ ١ ؛؛b،٠٠•؛؛ LJ< \ ،$٣١
٣ ٠؛
aJtc ،--٣٠١١
“* ٤ü?^
4* ^؛ ٧b?٧٠١^٧٠ J"** ٢٧٠^
İJx.j ،ûL! ،M؛،^• ؛٧-؛
،؛١^■*؛ t ’'^ ١،؛J
١١٤١ ،٢٠٢١
Crf؛ 1
jl ،,J İİI؛ 4_؛ İl،؛ ir؛ 6
İÜ J J . jÛ jJ iîU ٠ l -4 * ٧٣٠ ؛٥١٣٠١ ■ ،<٣٣٠١١
Jo' ٧٠
blJL Jli : ؛
“، ١b ١?V <^*؛؛ '٠^ ^'■؛ ٧٠ -١١-<؛٠١١ -?' .£١٠^١؛٠^ ٠ ٠
*:••^ ١١ 4•* ؛؛ ٠J■*■ ٢٠١١ ،٧
،؛- ٠١١
?٣ £*Î>،JI^>İ ^
< ٢١ : v4،• ،i؛٠٣٠١
t؛ bb — i-•Ü، ٠٠١ ؛١
jp•٤٣٠١٧ ٧١•؛ j p^ ٠ ؛٠
؛JÜ»؛،٧ ؛
jt.^^iâ ، ol*j
v4'؛J
i . i) il4Jİ İ ، yil . JÜİoU،؛ I؛, ؛i؛؛ ■؛ y
çy. »٤٣٠١١ î* C،jl، “4 ،jû ■> ؟ ؛٤٠١ ٢٠ ؛٧١^ ٣« .٠١٠٣١ ey ç y j • ١٧٧٦ < *;؛٢٧ ^ ٠ • l j^jı . j,^1؛، ٣ : LJı
MUVA7TA
ﻧﺎل ﻧﺎﺑ أل
:
ا ال ﻧﺰ ا ﻟﻨﺠﺜﺢ ﻏﺘﻲ
أﻣﺎ'ﺑﻬﺎ :ص زن
ﺑﺬﻧﺎ .
/
IM A M M A U K
168
أن ﻣﺊ زد و ﻟﻴﺪه ﻣﻦ ﻏﻴﺐ ز ﺧﺬة
ﻛﻞ ﺑﻨﻲ ﻓﺘﺘﻲ Uﺷﻦ ﻣﺊ ﻓﻨﻨﻲ .ﻧﺰن* ﻣﺤﺖ ي
ﺑﻬﺎ•
ي
وﻛﺎن ﻓﺬ
م ﻓﻰ ﺑﻤﺎ-ﺑﺘﻪ
إ.ﺳﻢ ﻧ ﻰ ت .أل ﻟ ﻰ ﻧ ﻨ ﺎ ﺛ ﻠ ﻬ ﺎ. ﻧﺎلﻣﻨﺎﺑﻠﻤﺌﺂ :اال ﻧﺰ ا ﻟﻨﺠﺌﻨﻎ ﻏﻠﻴﻪ ﺑﺬﺋﺎ• أن ﻋﻴﺮﻫﻢ■
ﺳﺪ ﺑﺮئ
ﺟﺊ ﺑﺎغ ﻏﻨﻨﺎ أز ز ﻳﺬ ة أو ﺧﻴﺮاﻧﺎ ﺑﺎﻟﺒﺮاﺀة .ﻣﻦ
ﻣﺊ ﻛﻞ ﻏﻴﺐ ﺑﻴﻨﺎ ﺑﺎغ• أال أن ﻳﻜﻮنﻏﻠﻢ ﻓﻰ ذ ﺑﻚ ﻏﻴﺒﺎ
ﻛﺎن ﻏإل ﻣﺎ ﻣﺤﻨﺔ ،ﻟﺰ ﺗﻨﻐﻨﺔ ﺗﺒﺮﺳﺔ .زﻛﺎن ﻧﺎ ﺑﺎغ ﻧﺰذوذاﻏﻠﺘﻪ. ﺛﺎل ﻧﺎﺑ أل ٠؛ى ال؛ﻧﺎرةؤ ﻳﺎ غ ﺑﺎﻟﺠﺎر ﺑﺘﻴﻦ، تمﺍﻝ?ائﺑﺒﺚ،يف
ﻧﺎﻝ•
ﺑﻖ ﺍجلﺎﺭﺑﺖ1ﻥ .ﺿننمك ﺛ ين؟ مئ
‘
يم
‘
ﺍﻝ؛ائﺑﺈﺛﺎﺯﺇ ﺑين
ﺋﻨﺎﻧﺎن ﺿﺒﻤﺨﻨﻲ ﻧﺎﺑﻨﻨﺾ .مئ ﻳﻤﻢ ﺛﻨﻦ اﻟﺠﺎرﻳﺔ اﺛﻨﻲ ﻳﻴﻨﺖ
ا ﻟﻨﺐ اﻟﺬى ﻧﺠﺬ ﺑﺈﺧﺬا ﻏﻨﺎ. ﺑﺎﻟﺠﺎر ﻗﺘﻴﻰ ﻏ ﻴﻬﻨﺎ،
م ﺛﻮ ي ﺑﺈﺣﺪى ا ﻟﻴﺎﺑﺒﻢ ؛زإ ﻏﻴﺐ ﻧﺰ؛ ﻣﻨﺔ•
د ﻓﻨﻴﻬﻨﺎ .ﺧﺾ ﺑﺬخ ﻏﻠﻰ ﻛﻞ ؤاﺟﺬة
ﺑﻨﻤﺎ ﺟﺼﻬﺎ ﻣﺊ ذﺑﻠﻦ .ﻏﻠﻰ
ا ﻟﻨﺰﻧﺐ ﺑﻤﺪر از ﺑﻨﺎﺟﺎ• زﻏﻠﻰ األﺧﺮى ﺑﻌﺪرﻣﺎ .ﺛﻢ ﻳ ﻨ ﻈ ﺮ إﻟﻰ ا ﻟﻨﻲ ﺑﻬﺎ ا ﻣﺤﺂ• اإل ى
ﻳﺰ د ﺑﻤﺪر
ق ﻏﻤﺤﺎ ﻣﺊ ﺑﻠﻚ ا ﻟﻤﺞ .إئ ﻛﺎﻧﺖ ﻛﻴﺰة أز ﻧﻴﺌﺔ .زإ ﺋﻨﺎ ﻧﻜﻮن ﺗﻴﻨﺔ ا ﻟﺠﺎﻫﻨﻲ
ﻏﻨﻲ ﻳﺆم
ﺟﻬﻨﺎ• ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ :ﺛﺮ ى ا ﻟﺠﺬ ﻣﺤﺎ<ث ﺑﺎإل ﺟﺎر؛ ا ﻟﻌﻈﻴﻤﺔ،
ﻧﺎل ﻧﺎﻟ أل:
أو اﻟﻐﻠﺔ اﻟﻘﻠﻴﻠﺔ .ﺗﻤﺄ
ﺑﺠﻦ ﺑﻪ ﺟﺎ ﺛﺰ؛ ﺑﺔ؛ إﻟﺔ ﻓﺰذة ﺑﺬﺑﻚ ا ﻣﺤﺐ ٠ز ﻓﻮ ئ ﻟﺔ إداز ﻧﺔ زﻏﺜﺌﺔ• زﻫﺬا ا ال ﻧﺰ اإلى
ﻛﺎ ل ﻏﺘﻲ اﻟﺠﻤﺎﻋﺔ ﻳﻨﺪﻧﺎ .وذﻟﻚ ﻟﺰ أئ رﺟال اﺋﺘﺎغ ﻏﺒﻢ'ا ، ا ﻟﺘﻲ أ ﻓﻨﻨﺎﻧﺎ .ﺛﻠﻢ ﻧﺠﺬ ﻋﻴﺒﺄ ﺑﻪ ﻗﺰأ ﻣﻨﺔ ،زأئ• زال
ﺗﻐﻨﺐ
ﻳﻰ ﻟﺔ ذازا ﺑﻤﺔ ﺑﻨﺎﺗﻬﺎ ﻗﺤﺊ
ﺑﻠﺞ ﻏﺘﻲ إﺟﺎزة ﺑﻴﺎ ﻏﺒﻞ ﻟﺔ.
ﺛﻔﻨﺈﺑﻚ د ئ ﻟﺖ إ -ﻳﺰﺛﺔ ،إذا أﺟﺰت ﻣﺊ ﻓﻨﻲ .الﻧﺔ ﻓﻨﺎﻣﺬ ﻟﺔ .زﻣﺬا اال ﻧﺰ ﺟﺬﻧﺎ. ﻓﺎل ﻧﺎﺑ أل؛ ا ال ﻧﺰ ﺑﺬﻧﺎ ٠ .أز ﻧﺒﺬ
ﺑﺞ ﻣﻨﻲ
زاب؛ ﺑﻢ اﺋﺜﺎغ ز ﺗﻴﻨﺎ ﺑﻰﺻ ﻨ ﻘ ﺰ •
ﻧﺰﺟﺬ ﻧﻰ ذ ﻟﻚ ا ﻟﻨﻘﻴﻖ
ﻏﺒﻤﺎ• إﻧﺔ ﻧﻨﻄﺰ ﺑﻴﻨﺎ ﻧﺠﺬ ﻧﻨﺰ و ﺛﺎ .أز ﻧﺠﺬب ؛
ﻋﺎ ﻧﺈئ
ﻧﻨﻚ ا ﻟﺊ؛ ﻳﻖ أز أﻣﺤﺮة ﺛﺚ .أز ﻣﺊ أ ﺑﻨﻪ ﻛﺮ ى ز ﺋﺰ األ-ى ب^^ ١ ا ﻟﺜﺎئ .ﻛﺎن ز ﻟﻚ ا ﻟﻨﻲ ﻧﺰذوذا ﻛﺜﺔ .وإئ ﻛﺎن اﻟﺬى ﻧﺠﺬ ﻧﺌﺰ و ﻧﺎ .أن ﻧﺠﺬ ﺑﻪ ا ﺑﻲ ﻣﺬ ب
ذ ﺑﻚ ا ﻟﺰﺑﻴﻖ
ﻓﻰ
ا ﻟﺶﺀ ا ﻟﻬﻴﺮ ﺑﻨﺔ .ﻟﺒﺲ ﻓﺰ زﺟﺔ ذ ﻟ ﻚ ا ﻟﺰﺑﻴﻖ • زال
ﻣﺊ
ﺑﺰى
أﺟﻠﻪ ا ﺛﻨﺮ ئ •
زال ﺑﻴﻢ ا ﻟﻨﻔﻨﺰ ﻏﻴﻨﺎ ﺑﺰ ى ا ﻟﻨﺎ ي .زأ ذ ﺑﻚ ^ ١؛^ ﻧﺠﺬ ﺑﻢ ا ﻟﻐﻨﻲ• أو وﺟﺖ ﻣ ﺮ و ﺋ ﺎ ﺑﺠﻢ ٠ ﺑﻘﻨﺄر
ﺗﻴﻨﺐ ﻣﻦ ا ﺷﻦ ا إل ى ا ﺛﺘﺰ ىب؛ او ﻟﺜﻚ ا ﻟﺰﺑﻴﻖ.
31 /A L I Ş VERİŞ K İT A B I
169
4. Salim b. Abdullah'dan: Abdullah b. Ömer bir kölesini beraet şartıyla sekizyüz dirhem e sattı. M üşteri, A bdullah b. Ö m er’e: «— Köle hastalıklı, bunu bana söylemedin» dedi. B unun üzerine anlaşam ıyarak O sm an b. Affan'ın huzurunda m uhakem e oldular. M üşteri: «— A bdullah b an a hastalıklı b ir köle sattı, h a s t a l ı n ı söylemedi» dedi. A bdullah da: «— Ben köleyi beraet yoluyla sattım» deyince, O sm anb. AfTan, A bdullah’a, köleyi sattığında hastalığını bilm ediğine d air yem in teklif etti. Abdullah yemin etm ekten kaçındı. Köleyi geri aldı. Köle yan ın d a içleşin ce, onu binbeş^üz dirhem e sattı.* îm am Malik der ki: Bizdeki ittifaka göre, her kim bir cariye satın alır da cariye ham ile kalır veya köle alır da azad ederse ya da yanında giderilmesi m ü m kü n olmayan bir ku su r peyda olursa, bu ku su ru n m alın alındığında m evcut olduğu y a delil yoluyle veya satıcı ve diğerlerinin ikrarıyla sabit olursa; bunların satın ه/ ﺀسﺀğı g ü n itibariyle hasta ve sıhhatli hallerindeki değerleri ayrı ayrı ta k d ir edilir, aradaki fa rk müşteriye verilir. İm am M alik der ki: B izdeki ittifa ka göre, biri bir köle satın alır da bunda iadeyi gerektirecek bir kusurgörür, bu sırada kendi yanında da birbaşka k u su r m eydana gelirse bakılır: E ğer kendi yanında m eydana gelen ku su r elinin kesilmesi ve birgözünü ka ybetmesi gibi önemli ise, m üşteri iki şey arasında m uhayyer kılınır: Ya satanın yanındayken meydana gelen ku su r bedeli ta kd ir edilerek ödeyeceği m iktardan düşülür, yahut da kendi yanında m eydana gelen ku su ru n bedelini ödeyerek köleyi geri verir. Köle yanında ölürse geri iadesi m ü m kü n olmadığı için birinci şekli kabul etmek m ecburiyetinde kalır. Mesela köle y ü z dinara (4) Şeybanî, 774. H anefılere göre alım satım akdinde m üşteri için h ıy a r -1 ayıp (kusurlu m alı kabul veya red) h ak k ı vardır. Yani m ü şteri,satın aldığı b ir m alda satıcıda iken v a r olduğu tesb it edilen b ir noksan ve k u su r görürse pazarlığı bozup malı eski sahibine iade etme hakkına sahiptir. Ancak bir m al beraet yoluyle alınıp satılm ışsa, yani satıcı bu m alm hiç bir ayıp ve k u surundan dolayı sorum luluk kabul etm em diye satarsa, ya da m üşteri malı h er tü rü noksanı ile k ab u l ediyorum derse, a rtık pazarlık k esin leştik ten so n ra aldığı m alı geri verem ez. (Bk. Mecelle: M ad. 337, 342, 343)
170
İM A M M A L IK / M IJV A T IA
alınm ış, am a kusurlu olarak seksen dinar ta kd ir edilirse, m üşte riden yirm i d in a r eksik alır. İm am M alik der ki: B ulunduğu bir kusurdan dolayı cariyeyi eski sahibine iade eden kim se eğer cariye ile m ünasebette b u lu n m uşsa bakılır: Cariye bakire ise, değerindeki eksilme farkını sata na öder. Bakire değilse bir şey gerekmez. îm am M alik der ki: B iri kendisine m iras yoluyla veya başka yollarla in tika l eden köle, cariye veya hayvanı çıkacak ku su rla r dan sorum lu olm am ak üzere satarsa, bunlardaki hiç bir k u su r dan sorum lu tutulm az. A ncak satarken bildiği bir k u su r var da onu gizlem işse, o zam an sorum lu olur. Sattığı şey kendisine iade edilir. îm am M alik der ki: İki cariye m ukabilinde bir cariye satılır da sonra bu iki cariyeden birinde akdi bozacak bir kusur meydana gelirse, önce iki cariyenin bedeli olan tek cariyenin kıym eti satın alındığı gün itibariyle takdir edilir, sonra da ku su r nazarı dikkate a lınm adan o iki cariyenin fiatları biçilir, ikiye bölünür, böylece her bir cariyenin fia tı belli olm uş olur. D aha sonra, kusurlu cariyeye bakılır, kusuru dolayısıyla bedelinden eksilen — az olsun, çok olsun— m üşterinin vereceğinden düşülür. îm am Malik der ki: B ir adam bir köle satın alıp da çok veya az bir ücretle çalıştırdıktan sonra iadeyi gerektiren bir ku su r bulur sa, köleyi sahibine iade eder, kölenin bu m üddetteki kazancı m ü ş terinin olur. M em leketim izdeki çoğunluk bu görüştedir. Yine bir adam bir köle satın alsa, köle müşteriye kendi fiatının ka t ka t üs tünde bir bina yapsa, sonra m üşteri köleyi v â k ıf olduğu bir ku su r dan dolayı satana geri verse, bu çalışm asına m ukabil satana bir şey verilmez. B aşkasının işinde' ücretle çalıştırm ası d u ru m u da böyledir, ücreti müşteride kalır. Çünkü onun köleyi korum a m esu liyeti vardır.İşte bize göre h ü kü m budur. îm am M alik der ki: B izdeki ittifaka göre, bir akidle bir grup köle satın alan kim se, kölelerden birinin çalınm ış olduğunu veya bunlardan birinde bir ku su ru n varlığını farkederse bakılır: Eğer çalınan veya kendisinde ku su r bulunan, kölelerin gözdesi veya en pahalısı ise ya da diğer köleleri bunun için satın almışsa, akid te melden bozulur. B ütün köleler geri verilir. Eğer çalınan veya ken-
:اA I.IŞ VERİŞ K t'İ A H l / 1
71
dişinde ku su r bulunan köle, kölelerin en iyisi değil veya m üşteri ٠ bunun için o köleleri alm am ış, bilir kişilere göre de o kölelerin en iyisi değilse, o zam an kusurlu köle geri verilir veya çalınanın k ıy m eti hesap edilerek geri alınır.
ل
72
5. ŞAKTLA SATILAN CARİYE
يع ﺍﺩ *ﺑﺬ حمﻪ ﺑﻦ ﻧﻐمن؛ ٠ -٠ﺣﺪﺛىن جيﻰ‘ﺽ .ﻧﺎﺑﻚ ٠ﻋﻦ ﺍىي هن ﺎﺏ ٠ﺃﻕ اﺧﻴﺰئ ت ازأ ﻏﺪ اﻟﻨﻢ ﺑﻦ ﻧﺘﺮ ب ا ﻳﺎ غ ﺟﺎب ﻳﺔ ﻣﻦ ا ﻧﺮا ﺑﻢ زﻳ ﻨ ﺐ ا ﻟﺜﻘ *إن ؛ ﻣﺤﺎ ﻧﻬﻰ ﺑﻰ
ﺑﺎﻟﻔﻦ ا ﻟﺬ ى
.ﺍ*ﻟﻄﺎﺏ .ﻗ ال ﻏﺰ ﺛﻦ
ﺑﻴﺘﻨﺎ ﺑﻊ
.
ﻧﺎ د
إل .
زا ﺛﺘﺰﻃﺖ ﻏﻠﻴﻢ ا ﻧﻚ
م اش ﺗﺊ ﻧﻨﻨﻮ ب ﻋﻦ ذ ﻟﻚ ٠ﻏﻤﺰ ﺑﻦ
ﺫﺏ ث'ال ﺗزئ;هلﺎ ذ ه ﻓﺰ ل ألﺧﺐ
5. U beydullah b. A bdullah'dan: A bdullah b. M esud, S ak îfk abilesinden olan hanım ı Zeynep'den b ir cariye sa tın aldı. Zeynep ona: »«— Şayet bu cariyeyi satarsan sattığın fiata b an a vereceksin, diye ş a rt koştu. A bdullah b. M esud da b u n u n h ü k m ü n ü Ö m er b. H attab 'a sordu. H z.ö m er (r.a.): «Cariyede herhangi b ir kim senin şartı olduğu m üddetçe, ona yaklaşm a» dedi.5 -٦
و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻠﺊ؛ ٠ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻤﻰ ،ﻏﻦ ﻏﺬ اف ﺑﻦ ﻏﻨﺮ ؛ اﻧﺔ ﻛﺎن' ﻧﻤﻮل:
ا ﻟﺰﻋﺄ زﻟﻴﺬئ ،أ ال ذ ﻳﺬ ة ،إن* ﻧﺎﺀ' ﺑﺎﻏﻐﺎ .ز؛ق ﻓﺎﺀ'
ﻧﻘﻴﺎ.
آل ﻧﻄﺎ
زإن ﻧﺎم' أ ﻧﻔﻬﺎ .ز؛ﻧﻢ ﺛﺎن
ﺻﻨﻊ ﺑﻬﺎ ﻧﺎ ﺛﺎﺀ ٠
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺔ* ،ﻧﺘﻦ ا ﺛﺘﺰ ى ﺟﺎر ﻳﺔ ﻇﻰ ﺷﺮط أن ال ﺳﺘﻬﺎ زال ﺗﻤﺘﻤﺎ أو ﻧﺎ أ ﺛﻨﺔ ذ ﻟﻚ طدا ﻣﺢ ! ةإﻣﺢ-ال ﻗﻴﻨﻲ ﺑﻠﺜﺮ ى ائ ﻳﻄﺄﻥ ..ن(ﻟأل ,أا ' ال ﺑﻤﻮ ن(*' ان• ﻧﻴﺘﻲ زد• ان‘ ﻗﻴﺘﻲ .ﺛﺈن' ض"ال ﺑﻤﺒأل ذ ﺑﻚ ﺑﺘﻲ ،ذإل ﺑﻤﺺ ﺑﺺ ﻧﻢ .ال“ ا ﺛﺐ ) ﺛﻨﻲ ﻏﻢ ؛ ه ا
ﻣﻲ
ظ ﻧﺺ ﺑﻤﺪ ﻗﻨﻲ .ﻓﺈذا ﻧﻐﻞ ن'ا ا ﻟﺌﺰذ ،أل ﺑﻤ إل .زﺀن -؛ﺑﻤﺎ ﻃﺰ و ﺗﺎ. -Abdullah b. Ömer şöyle derdi: «Kişi ancak is te d i^ anda sa .6 tabileceği, b a v lıy a b ile c e ğ i, yanında alıkoyabileceği ve istediği «şeyi yapabileceği cariye ile birleşebilir6. )Şeybanî 790 )5., Şeybanî)79 , .ل)6
:1 ﺍ
/ A LIŞ
VERİŞ K tT M U
173
İm am M alik der ki: S a tm a m a k, bağışlam am ak ve bunlara benzer bir takım şartlarla cariye satın alan kim senin onunla cinsi m ünasebette bulunm ası caiz değildir. Zira bu adam cariyeyi satm aya ve bağışlam aya m alik değildir. B u n a m alik olmayınca, cariyedeki m ü lkiyet h a kkı tam değildir. Ç ünkü ken d i cariyesinde başkası ta ra fın d a n istisna yapılm ıştır. (Serbest tasarrufu kısıtlanm ıştır.) B u şart varken, cariyeye yaklaşm ası caiz değildir. ﻣﺪوهle şartla satış da m ekruhtur.
.E V L İ B İR CARİYE YE E FE N D İSİN İN YAKLAŞMASININ HARAM OLUŞU
ن ﺑﻦ • ﺟﻔﺎ
ﺷﺎ زد
أ ﺋﺬ ى
ﺑﻤﺎرﻣﺎ
ﻏﺎ م
ﻏﺪ ا ﻓﻪ ﺑﻦ
ﺣﺲ
ال أﻣﺮدﻫﺎ
أذ نت
ﻏﻦ ا*ﺑﻦ ﺗﻬﺎ ب ؛، ﻧﺎ م ﺷﺎ
ﻗﺎ ل
• ﺑﺎﻟﻤﺮ ة
ﻏﻦ
ا ﻳﺎﻏﻐﺎ • ﻧﺤﺎ
.
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻳﻤﻨﻰ-٧ ﻧﻠﻬﺎ زؤ خ. ﻏﺌﺎ ر ح ﺟﺎرﻳﻪ
ﻗﺎ ز٠ ﻏﺎ م زو ﺟﻬﺎ
ﻧﺄ ز ﻫﻰ اﺑﻦ
?. îb n Şihab'dan: «Amir oğlu Abdullah, O sm an b.Affan'a Basra 'd a n sa tın aldığı evli b ir cariyeyi hediye etti. O sm an (r.a.) da: ٠“ Kocası kendisinden ayrılıncaya kadar, bu cariyeye yaklaş-
deyince Jbn A m ir kocasını razı etti, o da k arısın ı boşadı.7 ي ا ﻟﻨﺼﺐ ﺑﻦ ﻋﻮف ؛
ﺷﻪ ﺑﻦ ٠
ﻣﺪﻫﺎ
ﻏﺬ أﺑﻰ، ﺑﻨﺺ ﺛﺎ ب * ﻏﻦ ا٠ ﻧﺎ م . . ﻧﺰ ج
ﻧﺰﺟﺬﺧﺎ ذا ت
. ز ﺑﻴﺬ ة
ﻣﺤﺘﺜﻨﻰ ﻏﺬ-و
-٨
أذ ﻏﺪ اﻟﺰﺣﺾ ﺗﺬ ﻏﺆ ف اﺋﺜﺎغ
و. E bû Selem e’nin rivayet ettiğine göre, babası A bdurrahm an
b. A v fb ir carice sa tın aldı. Kocası bulu n d u ğ u n u anlayınca geri verd8. i
(7) Şeybani, 795. (8) Şeybanî, 794.
ل5? 7. AĞACI SATILAN MEYVENİN DURUM U
ه
ﻏﺐ ﻏﻨﻢ اف ﺑﻦ ﻋﻤﺮ ؛ أرأ رﻧﻮل اﻟﻬﻢ، ﻏﺐ ﻧﺎﻏﻰ، ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻳﻤﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻤﻚ ٠٠ﺑﻤﺐ ا ﻟﻨﻴﺎ غ
إال ان. ﺷﺰﻓﺎ ﻟﻠﺒﺎﺋﻊ
.د وت
-١
« ﻧ ﺊ ﺑﺎغ: ﻧﺎل.
9. A bdullah b. Ö m er (r.a.)'den: R esûlullah şöyle buyurdu: «Her 1 ﻋ ألآd işi çiçek ler in e erk ek ç iç e ğ i aşılan m ış b ir hurm aİlk sa ta r sa , b u n u n m e y v e si sa ta n a a ittir . F a k a t m e y v e si m ü şte r iy e a it o lm a k ü z e r e sa tılm ış s a m ey v e m ü şte r in in ﺳﻠﻢ. « و
(9) B u h arî, Buyû, 34/90 ؛M üsbm , Buyû, 2 5 ل/ ل, no: 77; Şeybani, 792, 793.
176
8 مAĞAÇTAKİ M EYVENİN OLGUNLAŞMADAN ÖNCE SA TIŞIN IN YASAK OLUŞU
ه ض ﺀن
ﻏﻦ اﺑﻦ ﻋﺘﺮ ؛ أن ﻧﺒﻤﺪل اد، ﻏﺬ ﺛﻬﻢ، ﻳﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
-١٠
•'ﺑﺘﻲ ا ﺷﺎر ﻓﻰ ﻗﺒﻤﺆ_ ﺻالﺣﻬﺎ• ﻧﻬﻰ ا ﻟﺒﺎﺛﻎ ﻧﺈﻟﻨﻘﺮ ئ ؟أ- ﻳﻠﻄﻞ-Ö m er'den: «R esûlullah olgunlaşm ası belirinceye k a
üzerindeki meyvenin alım satım ım alıcıya da satıcıya d ar» daaa؟؟ y asak lad10.« ı
ئ
ﻏﺬ أ س مﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚم ؛ أئلر ﻧﻮ اض
ر م؟ ﻗ ﺄ ل م ؛ م ﺟ ﺬ ٠٠ آب؟JU أذم
1*اش ‘ د
،
ﻏﺬ ﺧﻨﻲ ا ﺿﺰ٠ و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻢ
-
١١
ﻧﺎ:ﻧﺠﻞ ﻟﺔ • ﺗﺰﻫﻰ ﻧﻬﻰ ﻏﺬ ى ا ﺷﺎ ر ﺣﺶ ذم ;ا غ، أرأ ﻳﻦ إذا ﻧﻊ أﻟﺖ ا ﺷﺮة: وﺗﺎل رﻧﻮت اف ﺧﺞ٠٠ﻧﻨﻲ و ﻧﺪ ل
Enes - 11 ط- M alik şöyle rivayet etti: Resûlullah dalındaki h u r .؟؛ am n satışım olgunluk belirtileri görülüneeye k a d a r y asak lad ı :K endisine Ya R esûiullah olgunluk belirtisi nasıl olur?» diye sorulun —-««-_ K ıza rın ca »cevabını verdi ve (devam la): «S ö yleyin bak ah m , A llah bu m ey v ey i h ela k e d e r se ^ a ç t a k i m ey v e afete u ğrarsa) h erh a n g i b irin iz, m ü ’m in k a r d e şin iz in p arasın ı, n e k a r şılığ ın d a alacak?»“
(10) B u h arî, 34 - Buyû, 85; M üslim , 21- Buyû, 13, no: 49; Şeybanî, 759. H anefilere göre, ağaç üzerinde tam am en beliren meyveyi, yenecek kıvam a ister gelsin, isterse gelm esin satm ak sahihdir. Meyve ve sebzelerin bir kıs mı belirm iş olup bir kısm ı belirm em iş ise, belirenlere tabi kılarak, bunları da satm ak sah ih tir. (Bk. Mecelle, Mad. 206-207). (11) B u h arî, Z ekât, 24/58, Buyû, 34/87 ؛M üslim , M usâkat, 22/3, no: 15.
??ﻝ
.'،; /A l . I Ş V E R l Ş K l T A I İ l
ﺀنم٠ ﻧﺚ ﺛﻦ ي ا ﻟﻬﺰ ﺑﻦ ﺣﺎرﺛﺔ
.ﺗﺤﻮﻣﺤﻦ اﻟﻌﺎﺧﺔ
ﺧﺘﻰ
٠ ﻏﻦ* أﺑﻰ اﻟﺰﺟﺎل٠وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻚﺀ
-١٢
أﻧﻪ ﻏﻨﺮة ﺑﻨﺖ ﻏﻨﺪ اﻟﺮﺣﻤﻦ؛ أرخ ﻧﻨﻮ ل اف ﻋﺞ ﻧﻬﻰ ﻏﺬ ﺳﻊ اﺷﺎب
. وﺑﻴﺦ ا ﺷﺎ ر ص أن‘ ﻧﺒﻢو ﻣ ال ﺟﺎ ﻣﻦم ى اﻟﻐﺮر:ﻧﺎل ﻧﺎﺑ ال A bdurrahm an'ın kızı Amre (r.a.)'den .12 »ظ: $ آ ﻟﻬﻠﻜﻠﺢafetten -kurtuluncaya k ad ar (olgunlaşıncaya kadar) meyve satışını yasak lad12.« ı -îm am M alik der İd: O lgunlaşm adan önce yapılan satış, belir siz satıştır 13. A j■*ﻏﻦ، *ﻏﻦ ﺣﺎرﺟﺔ ﺋﻦ ز ﻳﺪ ﺑﻦ ﻗﺎﻣﺖ٠ ﻏﺬ أﺑﻰ ا ﻟﻪ، وﺣﻦ ﺛ ﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ . ا: ﺗﻢ األز
ض
أئ ﺛﻨﺔ إذ'ا دم،ﻏﻨﺒﺮ ’وا ﻟﺠﺰر،ق ' ﺗﺠﺢ وا*ﻟﺚﺀ زاأ
ﺳﻊ١٢ ﺑﻦ ن ا ﺑﺖ ؛ ه ص
زاال'ﻧﻦ ث ' آ ﻓﻰ
JJUU JÜ :
.م»"ألﻣﺘﺔ ﺧ ال ن ﺟﺎﺋﺰ زذﺑال أئ زﺛﺘﺔ ﻧﻨﺰو ئ.ذﺑ ال ز ﻧﺖ ﻳﻮﺋﺖ
و ﻳﻬﻠﻚ٠ ﺋﺰ ﻧﻜﻮى ﺑﻠﻨﺘﺮ ى ﻧﺎ ﺑﻤﻴﺖ ﺣﺘﻰ ﺳﻤﻄﻊ ﻗﻨﺰة
ﻣﺤﻤﻰ ؛ ى
•
د ﺀﻃﻨﺘﺄ
^^ . ١ ﻧﺎ ذ ﺣﻠﺘﺔ، ززئ.ﺑﺪ ا ﺛﺲ
ﺀئ. ض؛
;ﺛﻨﻢ
-١٢
؟ ﻳﻤﻢ ﻧﻲ' ا ﻫﻒ
>ﻧﺒﺚ ا ﻛﻪ
ﻧﺈذا. ﺑﺪ أن ﻳﺄﺑﻲ ذ ﺑﻚ <ﻟﻨﺌﺚ
، ؛<ﻧﺊ
.ذ ﺑﻚ ﻧﺆﻓﻮﺋﺎ ﻏﺰ؛ اﻟﺬى ا ﻳﺎﻏﺔ Hârice b. Zeyd der .13 ﻛﻞ: -» Babam Zeyd b. Sabit ağaçtaki mey ».vesini Süreyya yıldızı doğuncaya k a d a r satm azdı îm am Malik der ﻛﻞ: -Karpuz, kavun, hıyar, havuç olgunlaşm a -ya başlayınca, bize göre satışı helâl ve caizdir. Sonra m ah -sü lü n hepsi arkası kesilip tükeninceye kadar müşteriye aittir. B u -n un için belirli bir vakit de tayin edilmez. Ç ünkü bunun vakti, in sanlar arasında bilinm ektedir. B azen afet vuku bulup sebzeleri derlenm e vaktinden önce yok eder. M eydana gelen afet, sebzenin üçte birini veya daha fazlasını helak ederse , ٠ zam an bu m iktarı m al sahibine ödeyeceği paradan düşer ,
(12) Bu h a d is m ürseldir, İbn A bdilber onu m evsul yapm ıştır. (13) Şeybanî, 760.
78
ل
9. AttİYYE BEY İ İLE İLGİLİ HADİSLER
؛
ﻏﻦ ز ﻧﺪ ن ﺛﺎﺑﺖ٠ ﻏﻦ ﻏﺬ ا ﻓﻪ ﺛﻦ ﻏﻤﺮ
ﻏﻦ ﻧﺎﻏﻊ
م،
• ﻳﺒﻴﻌﻬﺎ ﺑﺤﺮﺻﻬﺎ
،
ﺑﻤﻴﻰ ﻏﻦ ﻣﺎﻟﻚ
ﻟﺼﺎﺣﻤﺐ ا ﻟﻨﺮﺋﺔ أ ذ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
ﺃﺯﺧﺺ
-
١٤
أل ﻧﺨﻮل اﻓﻢ ﺧﺜﺦ
Zeyd b. S ab it dem iştir ki: «Resûiuiiah, Ariyye S ahibinin .14 -ağaçtaki toplayacağı meyvelerini tah m in ederek satm asın a m ü saade e tti 14« ﻣﻮﻟﻰ اﺛﻦ أ ﺑﻰ ﻓﻴﻨﺎ ﻧﻮن
. ﺑﻨﺒﻤﺎ
‘ ﻏﻞ أ ﺑﻰ ﺧﻨﺎ ن، ﻏﺬ داود ﺛﻦ ا ﻣﺤﻦ٠ .و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﺑﻚ ﻓﻰ 'ﺑﻨﻲ ا ﻟﻌﺮا ﻳﺎ
'ه أز ﺧﺺ
ﻧﻨﻮ ل ا ﻓﻪ
ﻏﺬ أ ﺑﻰ ﻓﺮﺋﺮة ؛ أئ، ﻟﺨﺬ
. ﺿﺔ أ ﻧﻢ ﺑﻤﺪ ك ذ ﻟﻠﺌﺂ ز ﺗﺨﺰ ص ﺧﻰ زو س
ﺑﺰﻟﺔ ﻏﻨﻢ
أن ﻧﻰ. أؤم
. ﻧﺎﺑﻠﺬ ؛ زإ ﻟﻨﺎ ﻳﺎ غ اﻟﻨﺮاﺑﺎ ﺑﺤﺮﺻﻬﺎ ﻣﻦ ا ﺛﺘﺮ
وﻓﻲ ص. واإل ﻓﺎﻟﺔ و إ ﻟﺌﺰ ك
زال زالت أ ﺧﺬا. زال أ ﻧﺎﻟﺔ ﺑﻨﺔ. ﻧﻨﺘﺆﻣﺔ
"١٤
ﺧﻨﻨﺔ ﻧﺎل
و؛ﻧﻤﺎ أزﺣﺺ ﻣﻴﻪ ألﺗﺔ أزل ز ﻟﺔ. ا ﺛﻞ ﺣﺘﻰ
ﻧﺎ أ ﺋﺰﻟﺬ أﺧﺖ أ ﺧﺬا ﻓﻰ ﻃﻌﺎﻣﻪ .
ا ﻟﺒﻴﻮ ع، ﻣﻦ
ﺧﺘﻰ ﻧﻨﺒﻀﺔ ا ﻟﻴﺎ غ
(14) B u h arı, Buyû, 34/82 ؛M üslim , h,uyû, 21/14, No: 60; Şafiî, Risale, no: 908؛ Şeybanî, 757. Ariyye: H urm anın meyvesini bağışlam aktır. N itekim h u rm a sahibi A rap ların, hurm ası olmayan fakirlere h urm a ağacının meyvesini bağışladıkları bilinm ektedir. îm am M alik e göre, ariyye alış verişi şöyledir: Bir kim se h u rm alığ ın d ak i h u rm a la rd a n bir kısm ını b aşk a sın a b ağışlar, so n ra bu adam ın bahçesine girip çıkm asından ra h a tsız olunca b u n u , k u ru h u rm a m ukabilinde geri satın alır. (S an’anî, S übülü’s-Selâm , c.3, s. 45). H anefîler de ariyyeyi İm am M alik gibi izah etm ektedirler. (S ehârenfûrî, Bezlü’l-M echud, c.15, s. 25). C um huri Ulemaya göre, ariyye alış verişi caizdir. Ama bunun şeklinde ihti la f edilm iştir.
.ار
/Aİ.IŞ
v e r iş
K IT A M
ﻝ79
14. Ebû H üreyre (r.a.)'den: «Resûlullah beş ölçek veya daha az ariyyelerin satışın a m üsaade etti.»16 Ravi Davud, beş ölçek mi, daha az mı olduğu hususunda şüp heye düştü. im am Malik der ki :Ağaçtaki yaş hurma, dikkatle tahm in edi lerek k u ru hurm a ile satılır. B una ruhsat verilm iştir. Ç ünkü bu tevliye (aldığı fiata satm a), satış akdini bozma ve aldığı mala baş kasını da ortak etme d urum u gibi sayılm ıştır. B un la rd a n başka, satış akdi içerisinde m utdla edilseydi o zam an hiç bir kimse, k im seyi aldığı yiyecek maddelerine, elde edinceye kadar ortak edemez, a kdi fezhedemez, müşteri satın aldığı şeyi eline geçirmeden başka sına aldığı fıa ta kârsız satam azdı.
(15) B uharı, Buyû, 34/83; M üslim , Buyû, 21/14, no; 71; Şeybanî, 758.
180
10. SA TILA ^ MEYVE VE H U BÛBA TI A FETİN HELAK ETM ESİ
ﻏﺬ أﻧﻪ٠ ﻧﺚ ﺑﻦ ﻏﺘﺐ اﻟﺮﺣﻤﻦ ﺧﺜﺘﻲ
ﺧﺎﺑﻂ ؛ ى ز ﻣﺎ ن ﻧﻨﻮ ل اش
٠ ﻏﺬ أﺑﻰ اﻟﺰﺟﺎي٠ ﻧﺺ ﻏﺬ ﻧﺎ م ز ﺟﻞ ﺛﻨﺰ
ﻧﺒﺎ ﺋﺜﻮ ل ت اﺗﺴﺎع
اﻧﺔ
؛
٠ ١٠
ﺣﺪﺛﻨﻰ
ﻏﺮ م ﺑﻨﺴﺐ ﻏﺒﻲ اﻟﺰﺧﺾ
•
ﻓﺨﻠﻒ٠ ﻧﻨﺎ ل ﻧﺒﺂ ا ﻟﺨﺎﺑﻂ ان ﻧﻔﻊ ﻟﺔ اؤ ان ﻳﻘﻴﻠﻤﺔ٠ ﻓﻨﺎﺗﺠﺔ زﻧﺎﻟﻢ ﻏﻴﻪ ﺧﺘﻰ ﺗﺐ^ئ ﻟﺔ ا ﻟﻨﻘﺤﺂئ
ﻓ ال زﺛ أل ض. ف'ﻣﺚ ذﻣﻤﺖ ﻟﺔ، ه ه• ﻧﻖ'لت
ﻓﺄﻧﻰ ﻧﻨﻮ ل اف
١^ ؛ﻟﻰ رﻧﺮدذ
•ﻧﺘﺦ ؛ذﺑﻠﻦ زب ا ﻟﺨﺎ م
١'٢ﺛﺘﺠﺊ ؛
. ; ﺷﺪ١١ •أن
“ ﺛﺎﻟﻰ أئ ال ﻳﻌﻨﻞ ﺧﻬﺰا٠٠ ﻏﺜﻎ ﻓﺰ ﻟﺔ
، ﻳﺎ ز ﺣﻮ ل اش.
15. A b d u rrah m an 'ın kızı A m re'den: R esûlullah zam an ın d a bir adam bir bahçe meyveyi satın aldı, bakım ım yaptı. Meyve neksan çıkınca, bahçe sahibinden ya fiatı düşürm esini, ya da akdi bozm asını istedi. M alsahibi de b u n u yapm ayacağına yem in edince, m ü şterin in an ası R esûlullah'a giderek d u ru m u an la ttı. Resûlullah da: «— H a yır işle m e y e c e ğ in e y em in m i etti?» dedi. B unu işiten bahçe sahibi, R esûlullah’a gelerek: «— Ya R esûlullah, onun olsun, b ir şey d e m iy o ru m » dedi.16 . وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م ؛ اﻧﺔ ﺑﻠﻌﺖ أئ ﺋﻨﺰ ﺑﻖ ﻏﻨﻲ ا ﻟﻌﺰﻳﺰ ﻗﻨﻰ ﺑﻨﻔﻊ اﻟﻨﺠﺎﺋﺨﺰ .اال'ﻧﻦ ث' ﻧﺎ
ذم
ال ﻳﻜﻮن ن ﻧﻮن3 ٠ ؛ﻧﺎ-ص ذﺣﺂ
،زش ذ ﻳﻌﺬ
— ١٦
:؛ ال ﺗﻤ آل
^^^ ، ١ ؤاﻟﻊ'ﻧﺤﺔ ؛ﺋﻴﻰ ﺋﻮﺻﻎ ﻏﻦ: ك1 ل ﺧﺎ1م ٠ ﺧﺎﺛﺨﺔ
İm am M alike, Ömer b. Abdülaziz'in afet sebebiyle eksilen .16 m eyvelerin bedelini m ü şte rin in borcundan d ü şü rd ü ğ ü riv ay et .edildi :Bil hadis m ürseldir; B uharî ve M üslim m evsul olarak rivayet etm işlerd ir )16 ( M üslim , 22-BM uharî, usâkat, 53-4;S 19 uno 10 lh.:؛,
X I I A L IŞ VKHIŞ K İT A III
181
îm am M alik der ki: Bizde de h ü kü m böyledir. M üşteriden in dirilm esini gerektiren m ik ta r üçte birini ve d a h a fa zla sın ı yok eden afettir ٠B u n d a n aşağı zayiat m uteber değildir.11
(17) Ağacında satılan meyveyi afet helak edince durum n e olacak? İm am Malik'in görüşünü öğrendik. îm am Şafii ve Ebû Hanife'ye göre, ağaçtaki mey ve olgunluk belirtileri görülünce satılm ış, satıcı m üşteriye h er an toplayıp götürebilm e im kânını tan ım ış ve m eyvelerin devşirilm e v ak ti gelmeden afet isab et etm işse, o zam an m ü şteri satıcıdan b ir hak ta le b edemez. (Şevkânı, Neylü’l-E vtâr, c. 5, s. 200).
ه 8ل 11. MEYVE SATIŞINDA İSTİSNA
١٧
-
ﺑﻤﻴﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م ،ﻏﺬ ر ﺑﻴﻌﻪ ﺑﻦ ﻏﺒﺪ ا ﻟﺰﻧﻢ ؛ أن اﻟﺨﺎﺻﻢ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
ﻧﺒﻴﻊ ﻓﻨﺰﺧﺎمبﺪ٠
ﻧﺚ ﻛﺎن
ﺑﻦ
ﺑﻨﺔ ' زمب ﺘﻲ
-A bdurrahm an oğlu R abia'dan «Kasım b. M uham m ed, b ah .17 çesindeki ağaçların meyvesini satar, (kendisi için) belirli ağaçlan satış dışı b ırak ırd <<. ıةآ -١٨
وﺣﺪﻟﺾ ﻏﺬ ﻧﺎ م ٠ﻏﺬ ج اﻟﺐ ﺑﻦ أﺑﻰ
ﺑﺎغ ﻓﻨﺰ ﺧﺎﻟﻂ ﻟﺔ ﻳﻤﺎل ﻟﺔ أال ﻓﺰآل .ﺑﺄرﺑﻌﺔ آال ف ﺑﺰمم •
م ؛ أذأ ﺟﺪة
ﺳﺪ أن ﻏﻤﺮد ي؛ خ
/
زا ﺛﺶ ث ﺑﺜﻨﺎﻧﻤﺎﻗﺔ ﺑﺮ م ،ﺛﻤﺮا •
د Ebû B ekir oğlu Abdullah'dan: «Dedem M uham m ed b •18 . b. H azm , E frak m avkiinde b u lu n a n bahçesindeki k u r m a y dört bin dirhem e sattı. B undan sekiz yüz dirhem lik hurm ayı satıs dışı «b ıra k19. tı وذض ﻏﺬ ﻧﺎ م ،ﻏﺬ أﺑﻰ ا ﻟﺠﺎ د ،ﺗ ﺚ ي ج ا ﻟﻨﻨﻰ ﺋﻦ ﺧﺎرﻓﺔ ؛ أذم ٠ ١٩ أﻧﺔ ﻏﻨﺰة ﺑﻨﺖ ﻏﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﻛﺎز"ا ﻧﺴﻊ ﺑﻨﺎزﺧﺎ ز ﺋﻨﺘﻲ ﻣﻨﻬﺎ . ﻓﺎل ﻧﺎ م :ا أل ﻧﺰ ا ﻟﺘﺠﻨﻲ ﻏﻲ ﻣﺘﺬﻧﺎ اذ ا ﻟﺰﺟﻞ إذا 'ﺑﺎغ ﻓﻨﺰ ﺧﺎﻟﻄﻪ ،ائ ﻟﺔ ائ ﻣﺬ
م ﺧﺎﺑﻄﻪ ﻧﺎ ﺑﻴﻨﺔ و ﺗﻰ ﺛﻠﺚ ا ﺷﺮ•
ال ﻳﺠﺎور
ذم•
ﺑﻤﻲ
زﻧﺎ ﻛﺎن ذﻣﺤﻦ ا ﻗﺚ ﺗ ال ﺑﺄس
ﺑﺬ م . ﻧﺎل
ﻧﺎ مت ﻓﺄﻧﺎ أ ﻟﺰﺟﺮ ﺳﻊ ﻓﻨﺰ ﺧﺎﺑﻤﻪ" ،ز ﺑﻤﺘﻨﻲ ﻣﺬ
م ﺧﺎﻟﻄﻪ ٠ﻓﻨﺰ ﺣﻠﺔ أن
رﻏال 0ﻧﺦم ﺗﺎزﻫﺎ ٠ز ﺑﻤﻨﻰ ﻏﺪذئ .ﺗ ال أزى ﺑﺬ م ﺑﺎﻧﺎ .ال ذ ري ا ﻟﺨﺎ م إ ﺋﻨﺎ
ﺑﻰ ﻓﻲiajU -
ﻧﻢ ه.
ززﺋﻨﺎ
ذم شﺀ ا ﺧﺘﻴﻨﺔ ﺑﺬ ﺧﺎﺑﻤﻪ.
زأ ﻧﻨﻔﺔ ﻧﺰ ﺗﺒﻌﺔ•
ﺛﻨﻲ
ﻓﻨﺌﺎ
ذﺑﺎغ ﻣﻦ
ﺧﺎﺛﻄﻪ ﻧﺎ ﻣﺰق ذ ﻟﻠﺜﺂ ٠
-M uhammed b. A bdurrahm an b. H arise der ki: «Annem Âb .19 durrahm an'ın kızı Amre, ağaçtaki meyvelerini s a ta r ve bir kısım Şeyban ?64 ,؟).8 ^yban ,؟ 62?.
ل) رول)
:il / A L I Ş V E R İ Ş K I T A M
183
ağaçlan kendisi için satış dışı bırakırdı.»20 İm am Malik der ki: Bizde ittifak edilen görüş şudur: Kişi bah çesindeki hurm ayı satarsa, bunun üçte birine kadar olan m iktarı nı satış dışı bırakabilir. B undan fazlasını bırakam az. İm am Malik der ki: Bahçesindeki hurm ayı satıp bundan seçip adedini belirteceği bir ya da birkaç ağaç hurm ayı kendisi için alı koym asında bir sakınca görmüyorum. Zira bu adam bahçesinden belirli ağaçları kendisi için ayırm ış, gerisini satm ış olur.
(20) Şeybanî, 763.
84 ﺁ
12. HURMA SA TIŞIN IN CAİZ C LM AYANTÜRÜ
ﻗﺎل
؛
ﻣﺤﺔ ﻗﺎل ﻏﺊ ﻏﻨﺎم ﺑﻦ ﺳﺎ ر ؛ أ
٠ ﻧﻠﻢ
ﻓﺊ زﻳ ﺪ ﺑﻦ أ٠ ﻓﺊ ﻧﺎﺑﻠﺚ؛
ﺗﺤﻨﻰ
ﺣﺒﺶ
-
٢٠
ﻧ ﺠ ﺪ ألﺀ إذ ﻏﺎﺷﺊ ز ﻧﺤﺰ ﺗﺄﺗﺖ ا ﺑﺘﺎع. ﻣ ﺎ ﻟ ﻤ ﺢ إ ﺛﻢ ﻓﺪ ﺑ ﻤ ﺜ ﻞ: .زﻧﻮد' ا ﻫ ﺐ ﺛ ﻠ ال ز ﺗ ال ا ﻣ ﻪ ؛ م ا ﺋﻚ. ﻟ ﻰ ﻣ ﻀ ال ; اذض٠ : ﻗﺎ ل ﻧﻨﻮل اش ﻏﺆ. ا ﻟﻨﺎ ش 1ال
ﻣﻨﺎل
.ﺛﻤﺎع •
ﺑﺎﻟﻤﻨﻊ ﺻﺎﻋﺎ
ﻟﻤﻨﻴﺐ
ﺟﻴﻴﺎ ﺀ
ا
ﻳﺎ ﻧﻨﻮل اش ال ﻧﺒﻴﺘﻮﺛﻰ
اﺑﺘﻊ ﺑﺎﻟﺪ زام
ﺑﺎﻟﺪ ر ام متﺄ .
ﻗﺎ ل؛
ا ﻳﻴﻎ
ﺑﺎﻟﻬﺂ ض» ؟
ى٠٠ ئ ة
'ض
ملﺂﻍ ﻧﻨﻮ ل
.
٠ ^. Atâ b. Y esâr'dan: R esûlullah (s.a.v.):
«— H urm a h u rm a ile e ş it o la ra k (m isli m islin e ) satıhr» buyurunca, kendisine: «— Ya R esûlullah, senin H ayber'deki zekât m em urun b ir 1 ةçek hurm ayı iki ölçek h u rm a karşılığında alıyor» denildi. B unun üzerine R esûlullah: «— Onu b a n a çağırın» buyurdu. Ç ağırdılar, h u zu ra gelince R esûlullah (s.a.v.): «— İki ö lç e k h u rm a k a r şıh ğ ın d a b ir ö lç e k h u rm a m ı, alıyorsun?» dedi. Memur: « - Ya Resûllallah, bana iyi cins hurm ayı kötü cins hurm ayla d e ^ şirk e n eşit olarak verm iyorlar» deyince, R esûlullah (s.a.v.): «— O h ald e kötü cin s hurm ayı para ile sat, son ra b u para ile iy i c in sin i al.» buyurdu.21 (2 )لH adis, m iirseldir. ib n Abdilber der ki: Davud b. Kays onu, Zeyd b. Atâ ile Ebû Saîd el-H udrî'den m evsul yapm ıştır. Hadisden, aynı cinsten farklı kalitelerdeki m em eler birbirleriyle değiştirilinçe m ik tarların ın eşit olması gerektiğini öğreniyoruz. Fazlalık faiz olur. H anefılerin görüşü de böyledir. (Bk. M eydanı, el-Lübab, c. 2, s. 38).
185
31 f A IJŞ -V E R !Ş k i t a b i
ﻏﺬ٠ ﻧﻬﻢ ﺑﻦ ﻏﺘﺪ ا ﻟﻨﺨﻤﻦ ﺑﻦ ﻏﺆف ه ا ﺛﻨﻨﻞ
ﻧﻨﻮ ل اش
X ال ؟،ﺧﻨﺰ ﻧﻚ
ﻏﺬ ﻏﺪ ا ﻟﻤﺒﻴﺪ ﺑﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻧﺮﺛﺮ ؛ زﻏﺊة أﺑﻰ أذ
اﻟﻤﺪرﻳﻰ٠ ﻏﺬ أﺑﻰ ﻧﺒﻴﻲ
أ” ﻛﻞ ﻧﻤﺮ٠ :ﻟﺔ ز ﻧﻮذ اش ﻋﺞ
. زاﻟﻤﺘﺎﻋﻴﻦ ﺑﺎ ألآل ة. ﺑﺄا ﺛﻐﻴﻦ
ث
ح و ﺣﺪﻟﻨﻰ ﻏﺬ٢١
.ﺟﻨﻴﺐ
ﻟﻨﺎﺗﺬ اﻟﻤﺘﺎع ﻣﻦ
ا ﻟﻨﻴﺐ٠ ﺳﻤﻴﻲ ﺑﻦ
ﺀم ب' ﻧﺮ1 ىذ. ر ﺟ أل ﻏﻠﻰ ﺧﻨﺰ
إﺛﺎ. ا ﻧﻨﻮ ل اش: ، ﻧﺎش. ال: ﻓﺎ ل
»ﺟﻨﻴﺘﺎ . ﺋﺰ ا ﺑﻎ ﺑﺎﻟﺪزاﻣﻢ. ﻣﺤﻊ ا ﻧﺒﻎ ؟ا ﻟﺬ زا ﺑﻢ.ﺷﻞ
* ﺀ ال.؛ ﻋﺞ٠^ ١ﻓﻨﺎل ز ﺣﻮﻟﺖ
E bû Said el-H udrî ve E b û H u rey re'd en : «R esûlullah .2 1 s.a.v.) b irini H ayber'e zekât m em uru tay in etti. M em ur kaliteli ( :h u rm a la rla dönünce R esûtullah .H a y b er'in b ü tü n h u rm a la r ı b ö y le mi?» di^e so rd u — « :M em ur d a H ay ır vallahi Ya R esûlullah, biz topladığım ız k alitesiz — « -zekât hurm alarm ın iki ölçeğini bir ölçek kaliteli h u rm a ile ve üç öl çeğini iki ölçeği ile değiştiriyoruz,» deyinoe R esû lu llah : ٠— -B ö yle yapm a. K a litesiz h u rm ayı p ara ile sa ta ra k y e r in e k a lite lis in i al» b u y u rd u .22
أ ﻳﺰ ة ؛ ه٠ ج م ﺑﻦ ;ز ﻳﻦ ؛ أن' ر ﺗﺒﺎ أ'ﺑﺎ ﻣﺎ ش
ﻓﺶ
ﺛﻨﺰ؟
أ ﺗﻴﺖ أ
- ﻧﺪ:
ﻋﺞ ﺑﻤﺄﻟﺖ ﻏﺪ ا ﺛﺒﺮا؛ ا ﻟﺌﻨﺐ ﻧﻬﻰ ﻏﺊ
.ﻧﻢ
:ﻓﻨﺎﻟﻮا
ﻟﺔ: JÛİ ﻧﺤﻮ ل اش
٠٠ ﻧﺒﺶ؟
\ﻟﺘﻠﺖ؟
ﺗﻤﻨﺖ
ﻏﺬ، ﻧﺎﺑﻠﻢ
وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
زش ﻏﻦ ا* ﻟﻴﻨﺎ؛ ب :ﻧﻨﺖ
ز ﻓﺎ ل
أ ﻳﻨﺜﺺ ا ﻟﺒﺠﺖ إذا٠ ﺧﻎ ت
.ﺑﻚ
-٢٢
ث ﺗﻦ أ ﺑﻰ ﻓﻨﻬﺎه ﻏﺬ ذ
أل .ﻟﺘﻤﺎ م
ا
ﻓﻨﺎ ل ز ﺣﻮ ل ا ف٠ ﺑ إل ﻃﺐ ذ ﺑﻚ.
22. Zeyd Ebû Ayyaş'dan: «Ben Sa’d b. Ebî V akkas'a süit23 karş ı l ^ n d a arp an ın (satın alınm asının h ü k m ünü) sordum». S a’d: «— ö lçek te hangisi d ah a çoktur?» dedi. Ben: «— Arpa» deyince, Sa’d beni b u n d an m en etti ve dedi ki: «— R esûlullah'ı (s.a.v.) işittim , K endisine yaş h u rm a karşılı(22) B u h ar؛, Buyû, 34/89 ؛M üslim , M usakat, 22/18, no: 95. (23) S üit: Buğday ile arp a ara sın d a h u b u b a t tü rü n d e n b ir şeydir. A rpa k a d a r k a p ç ı^ yoktur.
186
İM A M M A L IK
/
M U V A İT A
ğında k u ru hurm a satın alınm asının hükm ü sorulduğunda: «Yaş hurm a kuruyunca noksanlaşır mı?» buyurm uş, onlar da evet nok sa n la şır deyince buna m üsaade etm em işti.24
(24) E bu Davud, 22- Buyû, 18 ؛Tirm izî, 12- Buyû, 14 ؛N esaî, 44- Buyû, 36 ؛îbn Mâce, 12- T icârât, 53 ؛Ş arî, Risale, no: 907 ؛Şeybanî, 765. A rpanın sü it karşılığı satılm ası, ya peşin, ya d a vadeli olur. Peşin olursa Hanefilere göre, birbiriyle farklı değiştirilm esi caizdir. Zira cinsler ayrılır. Cinsler ayrı olunca faizin kapsam ına girmez. Vade ile olursa, o zam an caiz değildir. K uru h u rm a m ukabilinde yaş h u rm a alınm asına gelince, m esele Hanefılerce ihtilaflıdır. Ebû Hanifeye göre caiz, Ebû Yusuf, M uham m ed ve diğer mezhep im am larına göre caiz değildir. (Sehâranfûri, Bezlül-Mechud, c.15, s. 19-20)
187
13. MÜZÂBENE VE MUHÂKAJLE25
ه
ﻧﻌﻢ ﻏﻞ ﻋﻨﺪ اﻓﻪ ﺑﻦ ﻗﻨﺰ ؛ أذ رﺣﻮل اش ، _ ﻏﺬ دا٠ﺑﻤﻴﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻨﻲ •
ﻫﺐ ﻛ أل
و ﺑﺊ ا؛ﻣﺤﻢ
•ﺑﻤﻨﺮ ﻛ أل
ﻧﺐ،ﻧﺎﻟﻨﻨﺎ’ﺑﺌﺊ'ﺑﺊ اﻟﺚ
ﺣﻦ
ﺛﻨﻰ •
“٢٢
ا ﻟﺘﻨﺎ'ﺑﻨﺄey ﻧﻤﻰ
.Abdullah b. Ömer'den: R esûlullah m üzabene 3d yasakladı .23 -Müzabene: Ağaçtaki yaş h u rm a ^ yerdeki ku ru hurm a ve asm ada ki yaş üzüm ü yerdeki k u ru üzüm ile ölçerek sa tm a k tır 20.
د ﻟﻰ اﺗﻦ أ ﺑﻰ
، م أ ﺑﻰ ﺷﺎ ن
ز' ﻟﻨﻤﻨﺎﺋﺰ• زاﻟﻨﺰاﺑﻤﺚ
اﻟﺘﻲ ؟
٠ ن ا ﻟﺨﺶ: ﻏﺬ ذازذ٠ دذض ﻏﺬ ﺧﺄﺑﻠﻢ
ه ﻧﻬﻰ ﻏﻦ
٠ ٢٤
ﻏﺬ أم ﻧﻌﻴﺪ اﻟﺨﺬرى ؛ إذ ﻧﺤﺐ اﻓﻢ٠أﺟﻤﺪ
• اال ﻧﺾ ﺑﺎﻟﺤﻨﻄﺔ، دا ﻟﻨﺤﺎﻧﻠﺔ م؛. اﺛﺘﺰام اﻟﺜﻨﺐ ﺑﺎ ز؛ ى ;ود س ا ﻧﻤﻲ E bû Said el-H urdi'den R esûlullah (s.a.v.) m üzâbene ve .24 -m uhâkaleyi yasakladı. M üzâbene: Ağaç üzerindeki yaş hurm ay ı yerdeki k u ru h u rm a k ara lığ ın d a alm ak, m uhâkale ise buğday ile arazi k ira la m a k tır 27.
(25) H anefılere göre m üzabene, daldaki yaş h u rm an ın ölçeğini tahm in ederek yerdeki k u ru h u rm a ile sa tm a k tır. M uhakale ise, b a ş a ğ n d a k i buğdayın m ik tarın ı tahm in ederek yerdeki buğday karşılığında satm aktır. H er iki«i de caiz değildir. Ç ünkü b u n lar aynı cins m ahsuldür. Aynı cins m ahsuller eşit m iktarda ölçülmek ya da tartılm ak suretiyle satılm alıdır. Fazlalık faiz clur, aynı zam anda aldanm a ihtim ali de vardır. T ahm inen satm ak d a ise, eşitliğe ria y e t etm ek m üm kün olam ayacağından caiz değildir. (M eydan؛, C -kübab, C.2, s. 26). (26) B uhari, Buyû, 34/82 ؛M üslim , Buyû, 2 ل/ 14 مno: 72 ؛Şafiî, Risale, no: 906. Şeybanî, 778. (27) B uharî, Buyû, 34/82 ؛M üslim, Buyû, 21/17, no: 105 ؛Şeybanî, 780.
188
IMAM M ALIK / MUVATTA
٠٠٠^؛؟؛ ^ ٠؛
J>-J ،<'d' ؛-*؟ y٠٠ 0^٠*،-٢٠١٠^ iiiuJi j .^ ١٧ iLfipij . iüuJij iLijJi lybiy؛
^١١
ikUb ؛٣
j~ j i
5،«"< ؟
،٢٠٠٨١^ l3/^' ٠٧٢٤— ؛؛١y
y ;v ı ،îj^ıij< .
C-4-J1 y Ju*!- cJlli :
o" JIÎ
. ٧٧٠٧ yfc V : JÛÎ of ؛،!٢ J * ؛o ' :
<؛y <*<"؛> • ؛١١ ،<٤
033 '>"< ١ J4 & ' Of
y
>٤٠٤ ؛٠٤٠؛،
٠،^
٤
S j ؛٧٧ ’ a i jl
v
. *
y
٧ ٧ ٧ - ، ؛٧٤
y s
،<»٠١
j
:
Oj^i>،^٣^٧
ö<؛4 <١ ٠
kK، ، ٧٢٤٠٠ /"
.
y ٧٧ yOl : J Uj 4^y؛ 3 ٧٧ ,
١ Jyi
'< ؛^ ؛ ١ ٥^
٧٧٧►^ ٠^ ١
٠ )٤٧٠ yO k،. ٧٧ '<<؛ - ٧٠y
٧
l]i5 j
٤ ٤٠٠^IfJÜO
3y> .
'jS j
j*ö • öyL
0؛j . ؛١٠^٧
j 3l Uj . \y . l yjl5l^< T y iyuy J؛ ؛
٧٧١؛,
٧٠^
. ١٠٠^
j yl
. ٧٧٧ ١ ٧٧ ;
b> y -، ؛fyA، Ui . <،<0j،5 *| ؛٠ '^؛؛j ١٠١^ <؛٧ ٠
<٠٠ 3؛j
|j j y . ١٠٤٠٤; y y
yOl : yyJ 1>٠ ^■؟ ؛٠٠٢٧ J>-^ Jyj o، '١٠۵ '؛،؛٧ ■؛،j y ؛٧٧٧٠ JIÎ
٧٧
٣
•
li •٧٧ ; y
& , . ! U5T<؛١٧٤
LL y،•؛ 3S<؛ ،■ f -*" UÎ
،-<؛ J?v؛ 4 "o' ،ÜJjj ٠ 3Jt؛ JL y ٧٧ , ٧ ١ \U Jl ylH j
O ÜJ3 f <١
0^j ؛
J İ J VScSİJİ>؛؛ â i VJ i > il؛
y ^io١ ^؛
>٠ ٧ ١ ٧٧ ; ،٠^٠٢١
d■،* ٧١٤• ٧٠ ،
U ^؛İ، j
j> VJ #
ÜJU JÜ، ؛
ûJı ikli j .٧٠٧ ٧٧( y £ . 3'ju J ٧٧٤ ؛o' ٧٧ ; y y s ٧٠ J>^y> ٤٧٠ ،« y؛،^١٧٢ y>؟«-؛ ^ . y؛-< >؛-• ٢٧ iV> .١٠٧٠ ■•■؛؛،،■؛ ٠ '"**<؛؛ JJ، Ok; *olî;؛ .٧٧ ؛، JjU؛ 3i ٧ o £ ^ • ٠،< ١< 0١ <؛03İ <١'؛j £" ٧٧ ^ >[؛؛٠ £ *؛j V y ^٧٠<؛ ؛٠٠؛ ؛٧٠ yU،> JU y>>؛ o^-l> ٧٧١ ، ٧١٧ y .؛£ ٠٧ ٧٧٧; ik jL 0^ u dj .vjUii؛ i y،؛
i± J \ ٧١٧
iLy y،
j
٧٧ ؛، ٧ ١ ٧٠ ; ١
çr <٠٠ •؛
J>J'i<؛. y y >٧٠ ١٧٠٠
y
>٧٧١ .
Cf■ u 03*١*■؛
١^ ،
v ،$٧١ y n Jl ؛٠١٠٧١
٢J1 ji *■k J l y £، jl >٠٧١
>؛١١^Jjlj ، y
؛٢٠
J؛؛ 3y' ٠؛
٧٤٠٠٠٠^(٧٧.
j y؛ l٠١
Uy ^Li
jl.٧ ؛؛٧٧; <
y y i Uİ ؛٧١ . jy> Ul؛.٠٠^٤٤ VUl ٠٧،
o،<٢٠٢ k ": ®-
J،k••'<؛٠٠ j Uj
^ ^ ،١
٧٧٠١^yO-
J
3ljitl؛؛ 5> . ؛,٠١
o' ‘ ،Ü-J3،-!<؛ 4f -4"<*؟٧٧٠؛
3ji،^ <•
. ٧٧ ^ C-OO Uj
o؛؛j ؛j،iT y y i UÎ . ijj،
:١١ / A L I Ş إذا
189
VERİŞ K ITA M
و ﻛﺬﻟﻚ أ ﻳﺖ. ا ﻟﻨﻲ ال ﺗﻄﺢ زال ﺗﺶ. ﻣﺤﻨﺔ
ﻣﻦ٠ أن ﻓﺎز ﻏﺔ٠ وﻧﺎ اﺧﻤﺔ ﻣﻦ األ ﻧﺤﺎﺀ
ذاغ: أ: ﻣﺤﻞ أب ااﺷﻤﺢ أد ا! ﻣﺤﺶ' أو ا* ﻟﻤﺢ أب ﻣﺤﻒ أو ا*ﻟﺘﺬن أؤ ﻫﺬا اﻟﺌﺰى ﺑﻜﺬا ز ﻛﺬا. ﺧﺬ ﻣﺜﻞ ﺣﻨﻄﻪ ﻧﺮﺟﻊ
ﻣﺬ؛ ﻛﺜﺔ
. ﻣﺪ ذ ﺑﻚ
ﺣﻨﻂ
؛د ﺑﻤﻮﺧﺮ ﻟﺔ.م
ﻣﻦ. ﻣﻂ ﺑﻜﺬا و ﻛﺪا ﻣﻨﺎﻏﺎ
ﻣﺈ ذ\ ﻟﻜﺜﺎزإ زا* ﻟﺬﺗﻴﺈ1^^ ال ﻟﻢ
١ وﻣﻰ •
.
JÜ
ﻣﺜﻒ ﻫﺬا
ﻣﻦ ز ى ﻣﻨﻨﻪU.L،,
اﻟﻨﺰاﺑﻤﺔ
إ ﻟﻰ ﻧﺎ ز ﻣﺜﺎ ض
25. Said b. M üseyyeb'den: R esûlullah (s.a.v.): M üzâbene ve M uhâkaleyi yasakladı. M üzâbene; K uru h u rm a vererek ağaçtaki yaş hurm ayı alm ak, M uhâkale ise yerdeki buğday karşılığında başak tak i b u ğ d a y alm ak ve buğday vererek arazi k iralam ak tır.‘^ îb n Şihab der ki: Said b. M üseyyeb’e a ltın ve güm üş ile arazi k iralam an ın hükm ünü serdum da, bunda bir sakınca yoktur, deîm am Malik der ki: R esûlullah (s.a.v.) m üzâbeneyi yasakladı. M üzabene: Ölçüsü tartışı ve sayısı bilinm eyen şeylerin şu kadar gelir diye tahm inen satılm asıdır. Bu şöyle olur: Ö lçüsü bilinm e yen bir ölçek buğday, hurm a ve bunlara benzer diğer yiyecek m a d deleri, veya yine m iktarları bilinm eyen yonca, aspur, p am uk, ke ten, ipek ve bunlara benzer satılık eşyası olan kim seye biri: «Şu m alı ölç veya ölçtür, y a h u t da tart veya say. E ğer bu, şu ka d a r ölçekten veya bu ka d a r kilogram dan ya da şu ka d a r sayıdan az gelirse üzerini tam am layacağım . Şayet fazla gelirse üzeri benim olsun» der. B u satış değildir. A ldatm aca ve kum ardır. Ç ünkü cebinden bir şey vererek m al satın alm am ıştır. Sadece belirttiği m ikta rd a n az gelirse üzerine tam am lam ayı, fazla gelirse kendisi ne verilm esini ifade etm iştir. Bu ne karşılıklı satış ve ne de gönül hoşluğuyla bağışlam a olm ayıp ku m a ra benzem ektedir. B u n a benzer diğer şeylerin h ü km ü de aynıdır. îm am M alik der ki: Ş u n la r da bu h ü km e girer: B iri ku m a ş sah ib in e der ki: K u m a şın şu ka d a r gelir. N o ksa n gelirse ben tam am layacağım , fazla gelirse benim olsun. Veya kum aşından şu ölçülerde şu ka d a r göm lek çıkar. B u n d a n az çıkarsa noksanını ben ödeyeceğim, fazla gelirse benim olsun. Veya biri, sığır ve deve derileri bulunan kim seye şöyle der: Jiu derileri kesip şu adam a (28) Şeybanî, 779.
١90
İM A M m a l i k / M U V A 'ri'A
göre yiiz çift ayakkabı çıkaracağım. N oksan gelirse ben tam am lıyacağını. Fazla gelirse benimdir. Yine biri, ya n ın d a meyve b u lu narı kim seye şu meyveleri sık, şu kadar ölçekten az gelirse ben tam am lıyacağım . Fazla gelirse benim dir der. Yine biri gazel, çekirdek, p am uk, keten, yonca ve aspur gibi şeylerden birine sahip olana dese ki: Ben senin şu m iktar gazelini aynı şekilde silkelenerek dökülecek eşit m iktarda gazel karşılığında veya şu kadar ölçek çekirdeğini benzeri çekirdekle satın alacağım . —A spur, p a m u k, keten ve ^ © ^ £ ^٠ da d u ru m a yn ıd ır.— B ü tü n bunlar belirttiğim iz m üzâbeneye girer ki caiz değildir.
101
14. MEYVE SATIŞLARI İLE İLGİLİ DİĞER HADİSLER
p li؛٠jA l l j
Jau؛-«• j \ ٠ oUl-•
٠ ٤٠ ٠٠٠٠٠^
j \
J-İC' 0jS -\ ؛٠^٠ t
S
٠
٠
'3
Jrj
٠
٠ <؛ ٠
\ j ^$
ı> j sU -u5؛، y ؛r؛ ؟oi؛. j ;1 4 4
:٢
Jî^ ٤ ١ ٣ ١ ١ ٠ ^■^ ؛؛٠ ١
٣
ö j ، ٢٠^ ٠ 4£؛ ^
٧ ٣ ٣
،4
Jİj
jU ؛؟fir؛*؛
>١
،٠٠٢٠ ^١ ؛■* ؛J
4-^v'i
< Jx *
ij\
14 4
j L J ،ji؛
■؛ ٠V *^" !<٠٧١ ؛،(٠٠ ٠ Vj«4 ٠٧٤٠• ،٤ ٢ ٣
٠
٧١
>S
o
5
• 4f،\
j* *
*4 ،٠٢
“^؛ ٠^
L44uj l ،. J ، y li ı^jl— 4jy؛-
j y، j^ ؛
؛، ١١4،iU ؛
.
U—'؛٠
٠٠
^؛J ؛؛3 ٠ ،<■■؛١١
؛
٠ ٤٧٠٠
j v j . 44 i ؛vı t ı :4،؛، j y & .
jl4>، 4 4 ،■ • ٧١٣٠١٧٠ • ؛٠١ y
3
_y■ l ii j yJL*Jl ، ~•؛
٠٠ ^٤
٠٧١^-^
٠
٠^ ١٠٤١٠ ؛؛
î !/؛؛ j ؛c-A-ijl
٠
٠٠^ ١ ؛S\ < ؛٠١ ٤ ٠^' VÜJU JU ٠ \*Y
{j A
il> -JÛ i i V 5< .٧
!؛
٠
•٥٧ ٠^vi ٧ J 4 ٠^( •٠-? (^؛ 4i*؛٠ ^؟٠١ 4 4؛،٧٠ ؛؛ ؛j ٧ • *؛،^؛ ١٤١١ ؛ ٧١؛ ^٤١١ 4u) ،4 4 V j . £Û4 İj yuiı 4Ui > 4 . ،4 -i ،4-! J ؛٠ 4i * v 4 4 4 ؛٤ ٤ ٠ ٤ vj . 4 4 ،.^ ٥٣٠١١y
، ٧ -<^ ^٠
٠،(■؛٠^ ١ ul>N y، y ٠ ^^ ٠١١ ،( ٢٧١١ ،y ،٧٠٠٤ J ؛v
٠ o ^L « J ؛j
U،J1>٧٠ ؛؛
yİİİJİ < ٤
4 -• y t -.4•*•٠٣١١ ،!< ٧١
4üİ ü*؛،١٠ J<؛ ؛iTv
aJu^* j .،^-..$111 ؛٧٠ .
٠٠٣؛
^، ٢١١٠٠١٣
4*
U>.٧٠؛
4
U.L،»y4؛# Jyi، 4 i t؛ y_j
4
٧١
J y 4lJ j .
İl . liü،> 4_ C؛
L s l î i i؛؛, ،٣٠٠٤
v y،٠٢١٠ ^ ^١
JU ÎU JÜ > ؟U Î ؛y UJlİ؛
C*-4 --•** ١٠٠٠٢٠ ؛L> ؛j »54 . ،^jı؛ i J«_^»؛ 4»؛،
٢٢٠٠^ ٠ J 4 " j • ^،•ü « ،4 • ^؛٠—٠٠■ 4 ^ 4 *• ٥٣٠١١
4 4 f ،_,(،٧٠٠١١
،y ؛؛٠ ،^ ١١■*
y، ،؛D.J _ y j ٠ i 4 J l j،١٠٣٠٠٤٠١١^
VLu 4ü ؛؛. ؛: ؛،
—٠^٢
(^ ٠٣٠١١ jr °
L^•؛ <؛٧٠^• ^،٣ ١
f
**؛؟ 4
. ıS yi 4 ^؛ ؛٠ ٧٠٠٠٤١١
؛٧٠٠١١ ؛،؛ ،y J î-،* 4 4 ٧٠ ؛٠ ،^٢٧٧
iiJ،«3؛٠٧٣ 14،٧٣١١ .
jJ*?“ •^*٠١ »٣ ٠ ،٣٠٠٤١١ ü ib
،5
4-،<* • ؛٧١ ٠٠^؛٠١١
. ٤٠٤٠ ؛V l î^ î : İ Ü U J Û
il jUI . jlL -ü ^ ؛ •؛١ y)_ ؛١^
aL.^ JajUJ! . ،,-،j
ü-'؛؛ 1-٢ ؛.Jaj١٠٠٠١١ ١ ٣ ٠ -
öisr o j j . il ٣
«-؛-« ٣
،؛٣
،^?■ ٧١١ y، ٠ ؛٧ ^•
J؛-* 4،
L،» L—U4 : dUU j l < ؟JajliJ ؛،iüi L،λJ L ij
jiLjJi 4 ü i4 ı ، yu öi jîı.J ıL
y iLı? î y؛, i t* .٠٧١<؛ ^ y
١^ ١
A ijû
192
I M A M M A L I K / M U V A T l' A
أ ﺣﺪ ﺛ ال ﺛﺔ أزﺑﺎع د ﻳﻨﺎ ره ز ﻳﺎ ' ﺑﺘﻲ ﻟﺖ ﺑﺊ د ﻳﻨﺎ ره ﻣﻨﺬ ا ﻗﺐ
،
أ ﺗﺬ ث ﺑﻨﺎ
أ ﺧﻦ اﻟﺰأع اﻟﺰى ' ﺑﻘﻰ ﻟﺔ
.
ﻧﺎﺣﺐ ا ﻟﺨﺎﺑﻂ ﻣﺎ 'ﺑﺬا ﻟﺔ
ﺷﻞ الم
أز ﻳﺘﺮا ﺻﻨﺎن
.
إ ذ أ ﺧﺖ أذ
.
ﻓﺈ ذ أ ﻏﺬ ﺗﻨﺰا أن ﻧ ﺔ أ ﻧﺮ ى ﻏ ال
".
ﻧﻬﻤﺎ
ﻧﺄﺧﺬ ﺗﻨﺰا م؛ة
'
ﻓﻴﺄﺧﺬ ﺑﻨﺎ
•
أز ﺳﻠﻌﺔ ﺳﻮى
،
ﺳﺰ م ذ ﺑﻚ
ض
ث. ﻓﺎل ﻧﺎﻟ آل
:
ذإ ﺛﻨﺎ ث
ﺑﻤﺰﻟﺔ أئ
وزئ
ا ﻟﺰﺟﻞ ا ﻟﺰﺟﻞ را ﺣﻨﺘﺔ ﺑﻨﻴﻬﺎ
ﻲ ذ ﻟﻚ ﻣﺬ ا آل ﺻﺎ ل ﺑﻠﻚ ا ﻟﺰ اج
م
.
ﻧﻴﺬﺑﻚ
ﻳﺰ د رب ا ﻟﻨﺎﺣﻠﺔ أوا ﻟﺘﻲ أو ا '
.
ﺑﻨﻜﻦ
'
ﺻﺎﺣﻨﺔ ﺑﻨﺎ
ﺑﻰ ذ ﺑﻚ ﺧﻨﺚ ﺑﻨﺰ ت أؤ
ﺳﺘﺔ ﻧﺎ ض ﻣﺊ ﻛﺮاﺀ ؛ازاﺣﻨﻲ أن '
ذ ﺑﻚ
ا ﻧﺘﺰﻓﻰ ﺑﺊ
ﺒﺎﺗﻰ ا ﻟﺬ ى ﻟﺔ ﻣﻨﺬذ '
ﻓﺎل
ﻧﺎﺑﻚ :
ا ﻟﻨﺴﻒ ﺋﺎ
زال ﻧﻤﺘﻠﺦ ا
ﻗﻨﺒﺒﻰ ﻏﻮ ا
ﻧألﻧﺔ أز ﻛﻲ ﻓﻰ ا ﻟﺤﺞ ا ﻟﻤﺜﻠﻰ
ﻓﺈﻧﺔ إدا
.
ذ ﺑﻚ ا أل ﺟﻞ ا ﺗﺬ ى زأ ﻏﻲ ﻧﺨﺒﺔ
.
ﺛﺦ ذ ﺑﻚ ش ال '
ﻣﻦ ال؛زب
1
ا ﻟﺰا ﺣﺊ زال ﺛﻮ
ﺑﺖ .
ﻏﻴﻪ
ﺻﺎﺣﺒﻪ •
دل ا ﻟﺰﺟﻞ الز ﺟﻞ:
أذ ﺑﻤﻠﻨﺔ
ﻧﺠﺎ ،
إ ال أئ
دل
أز
.
ﻓﻢ ٠أؤ
ا ﺳﺺ ﻏﻰ
ﺛﺪ ن
زا ﻳﻚ
إل ذ ﺑﻚ ﻏﻰ ا' ﻟﺞ أو
ﻏﻠﻰ أ ﺋﺔ إ ن ﻧﺠﺬ ﺗﻠﻚ ا ﻟﺰا ﻃﺔ
،
زإذ ﺧﺬ ف ي
.
ﺑﻤﺺ
ﺑﻤﻠﺦ ﺃﻥ
ال
ﺿﺖ
ﺣﺬ ذ ﻣﺬ ﻧﺰ ت أز
ي
،
ﻧﺘﻦ ذ ﺑﻚ
،
٠
،
ﻫﺒﻤﺊ ٠ﻣﻦ ﺛﺒﺾ ﺗﻪ ١
ﻳﺄﺧﺬ أ ﻧﺰ
؛
ﻧﻨﺘﻮ ن
٠
؟
ذ ي
^^-
ﻧﻔﻞ ذ ﺑﻚ
أو ا -ﻗﻜﺰ ى ﻧﺲ ﺧﻤﺞ ،
أن
ﺑﻘﺤﻄﻨﺎ و؛ ﻧﻘﺬ ا ﻧﺒﺎﻳﻨﺎ ٠ﻓﺈ ن ﺣﺬ ث ﺑﻤﻨﺎ ﺣﺪ ث ﻣﻦ
ﺻﺎﺣﺒﻪ ١
ئ د ن ﺑﻚ
ﻧﺒﺬ،
ﻛﺎ ن إ ﻟﻨﺎ
زال،ﻇﺐ ال؛ى ﺗﻜﺮم
:
ﻣﻨﺎﺣﻴﻪ .
ﻓﺘﻲ ﻟﺔ ﺑﺬﻟﻚ ا ﻳﺠﺮا
،
،
ز ﻛﺎﻧﺖ ﻏﻲ ﻏﻠﻰ زﺟﻪ ا ﻟﻨﻠﻒ ﺑﺬ ة ٠
ا؛ ﻧﺒﻢ او ا ﻟﺰﺑﻴﺬة ذ ﺧﻴﺔ
،
أز أﻣﺤﺮ
ﺑﻤﻀﻎ ا ﻟﺒﺬ أو ا ﻟﺮا ﺣﻠﺔ أو ا
'
1
،
ﻣﺬ ﻫﺬا
ﻧﻴﺔ ز ﺑﻨﻦ ا ﻟﺨﺦ أ ﺟﻞ ﻣﺬ ا ﻟﺰﻧﺎ ن
ن ﻟﻚت زإث،ﻧﺎ ﻧﺮق
ﺑﻦ
ﺗﻲ
ﺳﻒ
ﻓﻴﺄﺧﺬ ﻣﻤﺔ ﻋﻨﺬ ذ ﻧﻪ ا أل ﺧﺖ إ ﻟﻰ
ﻣﺬﺀ * :و ﺗﻤﻴﺰ Uﻛﺮه JUﻧﺎ' ﻟﻚ ‘ .
•
.
ﻧﻒ ﻏﻴﻪ ﻋﻤﺬ ذ ﺛﻌﻪ ا أل ﻫﺐ إ ﻟﻰ
ﻳﻨﺬأ ﻏﻴﻨﺎ ا ﺛﻨﺮ ى ﻣﺬ ا ﻟﺰﺀﻧﺐ
إ ذ ﻛﺎ ن ا ﺣﺘﺰﻓﻰ
ز إ ذ ﻛﺎ ن أ ﻗﻞ ﻣﺬ ذ ﺑﻚ
.
ﺗﺠﺎ ب ذ ﺑﻚ ﺑﺰد إي ﻧﺎ' ض ﻟﺔ
ث ٠ز ﻧﻨﺘﻒ إ ﺟﺎرة
ﺣﺪ ث
إ ﻟﻰ ا ﻟﺬ ى
،
•
أن ﻳﺠﺮئ
.
أل زا ﺟﺮ ﻗ آل ﻧﺔ ٠
^؛؛^
ﻧﻨﺘﺮ ئ اﻟﺮ"ﺟﻞ
ﻗﻨﻨﺔ ١
ا ﺧﺬ
^^ ،
ا ﻳﺎ غ ﺑﻨﺔ ٠ﻧﻬﺪا ال ﺑﺎص ﺑﻪ ٠ز ﺑﻬﺬا ﻧﺼﻨﻨﻢ ا ﻟﻨﺔ ؛ى ﺑﻨﻲ <ا ﻟﻨﺘﻴﻖ ٠
ز ﻧﻦ ا ﺛﺄ
إي ذ ﻟﻒ ا آل م . ﻧﺒﺂ ﻟﻰ ﻧﺘﻦ ﺛﻜﻮ ى
<
امﻏﺒﻢ ﻗﺬ
ﺑﺘﻲ أن ﺗﻜﺎ رى ﻏﺰ ﺑﻤﺎ
ﻓﺎﻣﻨﺎ ﻏﻠﻰ
ال
; ﻃﺢ
ﻧﺒﺈ ٠
ﻧﺎ ﺣﺒﻪ ﺣﻨﻰ
ال
ﺑﺒﻲ ؛ ﻟﻰ أ ﺧﺪ م
ﺑﻨﻮ ب
ﺋﺺ‘ ،ﻟﻲ أو
.
ﻧﻤﻖ ظ ا ﻓﺮ م أب ا ،
•
ﻧﺄﺟﺮ ٠٠
. ر/A/L I Ş V K I t l Ş K I T A M
93
26. im am Malik der ki: Kim belirli ağaç veya belirli bahçedeki . hurm ayı ya da belirli koyunun m em esindeki sütü satın alırsa bu caizdir. Peşin alınm ışsa parasını verir, m alı alır. B u tuluktaki yağ a benzer. M üşterinin, tu lu k içerisindeki yağdan ölçek hesabıyla bir veya iki dinarlık alm ası caizdir. Pazarlıktan sonra tuluk delin ip y a ğ dökülürse pazarlık bozulur. S ü t ve hurm a gibi şeylerin her g ü n sağıldıkça veya toplandık ؟٥ teslim alm a k üzere sa tın a lın m a sın d a bir sakınca yoktur. P azarlık yapılan m ikta r testim alın m a d a n m al tükenirse satıcı, ya m üşterinin kalan parasını geri verir ya da m üşteri kalan para ile üzerinde anlaşacakları başka bir şey alır. B u aldığı şeyi testim a lm a d a n ayrılm ası m ekruhtur. Ç ünkü ٠ zam an alacağını m a h iyeti bilinm eyen bir alacak karşılığında bırakm ış olur. Bu da hoş görülmeyerek yasaklanm ıştır. Bu tü r pazarlıkta vade olm ası da m ekruhtur. A ncak alacağı şeyin vasfı ve zam anı belirtilirse caizdir. B u takdirde satıcı tayin edilen m alı zam anında testim etmekle yüküm lüdür. B u gibi hallerde, muayyen bahçe ve koyunun nıevcud olm ayan m eyvesi veya sütü, bilinm eyen şeyin satışı olduğu için ta a h h ü t edilmez. im am M alike içerisinde çeşitli kalitelerde hurm a bulunan bir bahçe hurm am seçeceği bir kaç ağacı pazarlık dışı bırakm ak üzere sa ta n kim senin durum u sorulduğunda, im am M alik der ki: Bu caiz değildir.. Ç ünkü bu durum da m üşteri onbeş ölçek yem iş veren hurm a ağacını m al sahibine bırakmış, yerine on ölçek yem iş veren ağacı alm ış olabilir.2* Şayet onbeş ölçek vereni alıp da on ölçek vereni terketse, ٠ zam an bir cins hurm ayı diğer cinsiyle fazla olarak a lm ış olur. Bu, aynen önünde çeşitti cins hurm alardan onbeş, on, oniki ölçek hurm a yığınları bulunan birine m üşterinin gelip istediği hurm a yığ ın ın ı satın alm ak üzere bir dinar vermesi gibidir. Bu ise caiz değildir. îm am M alik e b ir m üşteri bahçe sahibine peşin para vererek daldaki yaş h u rm alard an belirli m ik tard a satın alsa, sonra bunlai'dan bir kısmı teslim alınm adan helak olsa, durum ne olur, diye sorulunca im am M alik şu cevabı verdi: M üşteri bunun hesabını yaparak kalan parasını m al sahibinden geri alır. Mesela, üçte iki (29) Zira satıcı, önceden tayin edilmediği için çok hurm a veren ağacı kendine se çer. Bu da anlaşm aklığa yol açar.
194
İ M A M M A L I K / MUV A'ri'A
dinarlık ya ş hurm a alm ışsa o zam an kalan üçte bir dinarını geri alır. Eğer dörtte üç dinarlık hurm a alm ışsa kalan dörtte bir dinan n ı geri alır. Yahut da m al sahibiyle anlaşarak kalan parası yerine, ya ku ru hurm a ya da başka bir şey alır. B u d u ru m d a m üşteri aldığı şeyi teslim a lm a d a n ayrılm am alıdır. İm am M alik der ki: Bu, bir adam ın diğerine yük devesini veya evini kiraya vermesi y a h u t terzi, veya m arangaz ya da amele olan kölesini çalıştırılm ak üzere ücretle verip bunların kira ve ücretini peşin a ld ıktan sonra istenilen iş tam am lanm adan bunların başına ölüm veya başka bir felaketin gelmesi gibidir, o zam an m al sahibi kiracıya veya köleyi çalıştırana hesab ederek arta kalan hakkını verir. Eğer hakkının yarısını alm ış ise, geri kalan yarısını da öder. B undan daha az veya fazla ise yine geri kalanı hesaplayarak ka la n ın ı verir. İm am M alik der ki: üzerinde akit yaptığı köle, deve, ev ve yaş hurm ayı testim alm adan parasını peşin ödemesi değildir. İm am M alik der ki: M ekruh olan akdin izahı şöyledir: B iri diğerine: «Daha hac m evsim i gelmeden şu devene binerek hacca gitm ek üzere sana peşin para öderim,» der. Hac m evsim i gelip deveyi testim a lm a d a n devenin başına ölüm veya başka türlü bir felaket getirse m al sahibi parasını geri iade eder. Köle ve evde de d u ru m böyledir. İm am M alik der ki: Caiz olanla olm ayan arasındaki fark, testim alm aktır. K iraladığı şeyi teslim alan a ld a n m a kta n ve kerahetten k u rtu lm u ş ve üzerinde a n la ştıkla rı m uayyen şeyi a lm ış olur. B unun örneği bir kim senin köle veya cariye satın alıp parasını peşin vererek testim alm asıdır. B u n la rın başına bir sene içerisinde sorum luluğu gerektiren Hallerden biri gelirse, ٠ za m a n parasını m al sahibinden alır. B unda bir m ahzuryoktur. Ç ünkü köle satışında adet böyledir. İm am Malik der ki: İlerde testim alm ak üzere köle veya y ü k devesini kiralarsa, doğru olm ayan bir hareket ya p m ış olur. Z ira ne a kid zam anında testim alm ış ve ne de kiraladığı şeyin vasıflarını ve testim za m a n ın ı tayin etmiştir.
ل95 15. MEYVE SATIŞI
ﻣأل د ﻳﻦ٠ أن‘ ﺗﻦ ا ﻳﺎ خ ﻣﺤﻨﺎ ﻣﻦ ا ﻟﻨﺎ ي٠ ﻓﺎل ﻧﺎﻳ آل ة ا ال ﻧﺰ ا ﻛﻴ ﻨﻊ ﻏﺘﻲ ﺷﻆ
-٢٧
• إال ﻗﻨﺎ ؛ﻗﻲ٠ ﺑﺘﻴﺎ ﺑﻤﻨﺔ ﺑﺠﻨﻲ، زال ﺳﺎغ ذى. ﻧﺈﺛﺔ ال ﻳﻴﻨﺔ ﺧﺘﻰ ﺑﻤﺘﻦﻏﻴﺔ. از ﻗﺎﺑﺠﺎ ﻣ ال ﺗﻨﺎغ ﺗﺘﻤﺔ ؛ ﻗﻨﻲ• إال
• ﻧﺘﺠﻦ ﻧﺎ ي ﻗﺎﺑﺔ ﺋﺪﺧﺮ ز ﺋﻮﻛﻞ، ﺷﻞ
ﺑ ال ﺑﺎس
‘ﺗﻐﺒﻨﻲ
ﻳﻞ زال
أم• زﻧﺎ ﻛﺎ ذ ﻳﻤﺎ ﻣﻨﺎ ال
ﻣﻨﻨﻲ
إذا ﻛﺎن ﺑﻦ ﺑﺘﻦ ؛ زا ﺟﻲ • ﻧﺈئ ﻛﺎ ن ﻣﻴﺬ. زﺑﺜآل ﺑﻤﺜﻞ. ﻳﻨﺎ ﺑﻴﻲ زال ﻓﻄﺢ إ ﻟﻰ. ﻗﻨﺎ ﺑﻴﻲ. إن ﻳﺎ غ ث اﺋﻨﺎن ﺑﺰاﺟﻲ
وا ﻟﺨﻦﺑﺐ ز' ﻣﺤﺮ زاال ﻣﺤﺞ و' د ﻧﺐ ز ' ﻟﻨﺒﻢ، ﺑﻨﻲ وا ﻟﺒﻖ
•و ﻳﻜﻮ ن ﻧﺎ ي
ﻧﺪﺣﻦ
زﻧﺎ ﻛﺎ ن ﻣﻬﺎ ﺑﻨﺎ
ﻣﺤﺜﺔ ا
٠ ﺛﻮﻛﺬ ر ﻳﺎ
ﻳﺲ إل ﻧﻜﻦ ﻧﺎ ي ﺑﻤﻦ ذ ﺑ ال • ﻧﻴﺲ ﻗﺰ ﺑﻨﺎ
ﻳﻨﺤﺰ ؤإ ﻧﻨﺎ
ز؛ﻧﻢ٠ زﻧﺎ ﻛﺎ ن ﻣﻈﺔ
ا ﺗﺎ ذ؛ ؛زا ﺟﻲ • ﻗﻨﺎ ﺑﻴﻲ • ﻓﺈذا ﻟﻢ ﺑﻤﺤﻞ ب٠ ﻓﺎل ؛ ﻧﺄزات ﺧﺒﻴﺜﺎ أئ ﻳﻮﺧﺬ ﺑﻨﺔ ﺑﺬ ﺑﻨﻔ ﻲ زا ﺣﻲ
•y إ س٧ ﻗﺚ، ﻣﺲ اال* م،ﻟﻰ îm am M alik der .27 ظ: ,Yaş veya ku ru meyve satın atan kim se bunları teslim alm adan satam az. B ir de bu y a ş meyvelerle k u ru meyveler, peşin olarak alınabilir. B unlardan kuruyup saklanabi ٠ len k u ru meyvedir. A yn ı cinsten ku ru meyve biribiri karşılığında ,peşin olarak m isli m isline alınıp satılır. A m a ayrı cinsten iseler peşin olm ak kaydıyla bire iki satm ada (ölçeklerinin değişik olma -sında) bir beis yoktur. Vadeli uygun değildir. B u meyvelerden ka vun, karpuz, salatalık, havuç, turunç, m uz, nar vb. gibi kurutulup bekletilem eyenler peşin olarak ikili birli m übadele yapılabilir ,
196
16. KÜLÇE VE SİKKE HALİNDEKİ A LTINI GÜM ÜŞLE DEĞİŞM EK
ئ
أ ﻧﺰ ﻧﻨﻮل؛ اش
أز ﻛﺪ
،
:
أﻧﺔ ﻗﺎل٠ ﻧﺠﺪ
م ﻗالﺛﺔ ﺑﺄرﺑﻌﺔ ﻏﺚ
ﺑﻤﻴﻰ ﺗﻦ
ﻏﺎ1ذ .
.
ﻏﺬ
،
ﻧﺎﻟﻚ
ﻗﺶ ﻏﺬ
ﺣﺂﺛﻨﻰ
- ٢٨
ﻟﻨﻨﺎﺑﺞ ﻣﺊ د ﻓﺐ أؤ ﻏﻀﺔ1 آﻧﻨﺬ ﻣﻲ
٠ ﻟﻴﺎ ﺧﺰﻧﺎ
أ٠ :ه
ﻓﺎ ل' ﻟﻴﻨﺎ ﻧﻨﻮ ل اش
.
ث
أن'ﺀﻧﺚ ؛ ﻣﺤﺚ
Y ahya b. Said şöyle dedi: «Resûlullah (s.a.v.) Sa’d b. Ebî .28 -V akkas ile Sa’d b. Ubade'ye H ayber ganim etinden kendi hisseleri ne düşen alton veya güm üş k ap lan sa tm a lan m em retti. O nlar da h er üç dinar ağırlığındaki kabı sikke halinde dört dinara 4). و ﻫﻢ.g r -altın) veya dört dinar ağırlığındaki her kabı s i k e halinde üç dina ra sa ttık la n n d a R esûlullah: «Alış v e riş in iz e fa iz g ird i» deyince ald ık lan n ı iade e ttile 0* r
٠ ﻏﺬ أﺑﻰ اﻟﺤﺠﺎب ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﺳﺎ ر، ﻏﺬ ﺗﺪﻧﻰ ﺑﻦ أﺑﻰ ﻧﻴﻢ٠ و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م ال ﻓﺜﻞ٠ﺑﺎﻟﻢ
دأ ﻟﺘﻨﻲ، ﺛﺮ/ ا ﻟﻤﺤﻞ ﺑﺎﻟﺪ
:ج ﻓﺄل
أد ر ش اش
"٢١
ﻣﺢم أﺑﻰ ﻓﺮﺋﺮة؛ ١٠ ﻳﻬﻤﺎ
2 ﻣﻮE bû H üreyre (r.a.)'den: «Resûlullah (s.a.v.): « A ra la rın d a fa z la h k o lm a k sız ın a ltın a ltın la , g ü m ü ş v e g ü m ü ş le e ş it olar a k d e ğ iş tirilir» buyurdu.1*؛ ﻋﻴﺐ اﻟﺨﺄ رئ ؛ أد ر ش ا ه- و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎ م‘ ﻏﺊ ﻧﺎ م ‘ ﻏﺬ أ ﺑﻲ
ئ ﻓﺎل ﻟﻮﺑﻖ
1ﺗﺞ1
ﻏﺎﺋﺒﺎ. ﻧﺒﺌﺎ
ذ ال. ﺷﻴﺒﻰ
ﻣﺤﺎ
زال. ﻧﻴﻞ
ﺛ أل
ﺑﺘﻀﺎ ﻏﻠﻰ
ﺗﻨﻔﻮا
ﻧﻨﻲ
ﺑﺸﻢ • ذال ﺗﺒﻴﻨﻮا ﺑﻨﻬﺎ
-٢٠
إ ال. ﺑﻮ ا ا ﻟﻤﺤﻦ ﺑﺎ أل ب زال
•ﻧﻴﻞ
ال٠
ﺑﺎﻟﺰرق • أ ال ﻣ أل ٠٠ ، ﺑﻨﺎ ﻣﺦ
(30) Mürseldir. ibn Vehb, Leys b.Sa’d -A m r b. £ ا- ا ﻗ ال-؛$ - Yahya b. Saîd, Abdullah b. Ebî Seleme senediyle rivayet eder. (31) Altın veya gümüş, aynı einsi ile alınıp satıldığında, peşin ve misli misline elmalıdır. Vade veya fazla alıp vermek faize girer. Müslim, Musâkat, 22/150 no: 85 ؛Şafiî, Risale, no: ?59; Şeybanî, 816.
?ﻭﻝ
31 /A IJ Ş V E R İŞ K İT A B I
٠$. Ebû Said el-H udri (r.a.)'den: R esû lu llah (s.a.v.): «A ltını a ltın la a n ca k e ş it o la ra k sa tın ız . B u n la rd a n b ir k ısm ın ı di ؛e r in e k a rşı fa z la sa y m a y ın ız. G ü m ü şü d e g ü m ü şle a n ca k e ş it o la r a k s a tın ız . B u n la rd a n b ir k ısm ın ı d i ؛e r in e k a rşı fa z la sa y m a y ın ız. B ir d e b u n la r d a n b ir in i p e şin , d iğ e r in i v e r e siy e satm a yın ız» buyurdu.32
ئ ﻏﺬ ﻧ ﺠ ﺎص أﻧﺔ ﻓﺎل، ﻏﺬ ﺧﻴﺐ ﺗﻦ ﻣ ﻲ ا ﻟﺘﻲ٠ د ﺣﺪﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ٠ ٢١ إ ﻟﻰ أ ﻣﺘﺊ ا ﻟﺪﻓﺐ ﺛﻤﺄ٠ﻧﻎ ﻏﺘﺪ اش ﺗﻦ ﺋﻨﺰ ذﺟﺎﺀئ ﺻﺎﺋﻎ ش*ل ﻟﺔ ﻗﺎ أﻳﺎ ﻏﺪ ا ﻟﺮﺧﻦ ﻓﺄﺛﺌﻴﺰ ﻣﺬ ذﺑ ال ﻓﻨﺰ ﻏﻨﻞ ﻳﺒﻰ ﻧﻬﺎ ةﻏﺒﻤﺖ اش ﻏﺬ اﺳﻊ ا ش ﺀ ﻣﺬ ذ ﺑﻠﻦ أ ﻛﻨﻲ ﻣﺬ زرﻧﻪ ﺣﺘﻰ ا ﻗﻤﻰ إ ﻟﻰ ﻳﺎ ب ا ﻟﻨﻨﺠﺐ أز.ذﺑﻠﺜﺂ • ﻓﺠﻨﺐ ا ﻟﻨﺎﺑﻎ ﺗﺰدد ﻏﻲ ا ﻟﻨﻨﺘﺄل ز ﻏﺪ اف ﻧﻨﻤﺎة ﺋﺄ ﺛﺎ ل ﻏﺘﺖ اش ﺛﺬ ﻏﺘﺰ ا ال ﻳﺜﺎ ز ﺑﻢ ﻧﺎب ذاﻟﺪز ﺧﺄ إ ﻟﺪﻧﻢ٠ إ ﻟﻰ ذو ﺗﺮ ذ ائ ﻗﻤﺤﺎ ﻧﺒﻤﺎ إ ﺻﺄ ﻧﺎ ﻧﺘﺎﻏ ال ﻧﻴﻨﺎ إ ﻳﻨﺎ4ال ةذ ﻟﻲ :
؛
.
:
.
.
.
•
.
؛
.
/
؛.
؛
'
:
.
.
.
.
31. M ücahid der ١ ٤ !: A bdullah b. Ömer'in yanında idim . Ona bir kuyumcu geldi, ve: «Ey Abdullah! B en altını işliyer, sonra kendi ağırlığından daha fazlasiyle satıyorum. Böylece elim in em eğini alıyorum» deyince Abdullah bunu yasakladı. Abdulah m escide vey a bineceği hayvam n yanımı gelinceye kadar, kuyum cu ﻟﺼﺪهsoruyu tekrar ediyor, o da bunu yasaklıyordu. N ih ayet Abdullah şöyle dedi: «Altın aitm la, güm üş de güm üşle aralannda fazlalık olmaksızın satılır. B u peygam berin bize emridir. B iz de size böyle emrediyoruz.»33 ﺧﺎ ن ﺗﻦ ﻏﺌﺎن ﺑﺎﻟﺬﺑﻤﺶ
أد
؛
ﻧﺎﺑﻠﻢ اﻧﺔ ﺛﻠﻨﺔ ﻏﺬ ﺟﺪه ﻧﺎ؛ الإ ﺋﻦ أ ﺑﻰ ﻏﺎﺑﺐ
ﻧﺦﺀ:ذ ال ال
.
ﺑﺘﻮ ا ا ﻟﺪﻧﺎ ن ﺑﺎﻟﺪ' ﻳﻨﺎر ﻧﻲ
ال٠٠
.:
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻗﺎ ل ﻟﻰ ﻧﻨﻮ ل اش '
*
؛
٢٢ ﻓﺎﻟﻦ
.. .
32. O sm an b. Aftan der ﻛﻞ: R esû lu llah bana şöyle buyurdu:
«Bir dinara ik i d in ara, b ir d irh em i d e ik i d irh em e satm ayın ız.»34 (32) Buhar!, 34- Bu^ü, ?3 ؛M üslim, 22- M usâkat, 75 ل؛4 م٨٠ : Şafiî, Risale, no: ?53 ؛Şeyban!, 815. (33) Şat!؟, Risale, no: 850. Sam anım ızda, altın bilezik ve sair kullanılm ış süs eşyaları, yenisinle depiştirilerek fa rk verilm ektedir. B u faize girer. Faizden k u rtu lm a k i^in kullanılan zin et parayla satılır, sonra yenisi alınır. (34) Müslim M usâkat, 22/14, no: ?8, Ibn Vehb M ahreme b. Bukeyr- Süleyman b. Yesar ta n k ıy la rivayet eder. Altın p a ra y a d in a r, güm üş p a ra y a da dirhem denirdi. B irbirine ٠٠،، ülçülerde tram p a edilirdi, biri fazla olunea faiz doğar
İM AM M ALIK / MUVATTA
ﻧﺎﻣﻢﺀ ة ﺀﻃﺎم_ ﺛﻦ ﺑﻤﺎر ؛ أن
ﺗﻨﺎ ه ﺛﻦ اﺑﻰ ﻧﺘﺒﻞ اش
'
-٢٣
ن ﺑﺎغ ﺳﻨﺎﻳﺔ ﻣﺬ ذ ﻓﺐ أن زرق ﺑﺄﻛﺜﺰ ﺑﺊ وزﻧﻬﺎ• ﻗﺎﻟﻦ أﺛﺐ اﻟﺪرذاﺀ؛ ' ﻧﻨﺎ ﻗﺎ ل. أل ﻧﺎ. ظ أ ﻧﻰ ﺑ ﻤﺜﻞ ث: ﻗﺎ ل ال ﻧﻨﺎب;ف. إ ال ظ ﺑﻘﻲ
ﺟﻨﺖ
' 'د ﺗﺠﺰﺑﻰ ﻏﺬ زأﺑﻲ إاف ﻟﺔ3 ﻧﺬ م
، م ﺀﻗﻨﺄ ب.وﺣﺖ ﺗﺶ ﻓﺊ ﻧﺎﺑﻚ
.
ﻧﻨﺎﺑﺤﺰ<؛
•ئ
شا أﻧﺎ أ ﺧﺒﺮم ﻏﺬ ﻧﻨﻮ ل
م ﻧﻦ ا ﻟﺨﻄﺎ ب
ز
• ﺑﻤﻤﻞ
أ ال ﻣ أل
ﻧﻴﻰ ﻣﺊ ﺗﻨﺎو ﻗﺔ: ﻧﺊ ﺑﻢ
؟
م ال!زذاﺀ ض • ذ ﺑﻠﻦ
أئ ال ﺛﺒﻴﻊ
ﺗﻤﺄ ﻓﺪغ ؛
.
ﺑﺄ م أ ﻧﺖ ﺑﻔﺎ
ﻛﺘﺐ إ ﻟﻰ ﻧﻨﺎ د ﻳﻪ
ال؛ﻧﺬاﺀ ؛
ﻧﺎﻳﻠﺬ
م
•
ال أ.
ﻧﻒ ﻏﻌﺰ ن ا
•
33. A tâ b. Yesar'dan: Muaviye b. Ebi Süfyan altın veya gümüşte n yapılm ış su kabım kendi ağırlığından d ah a fazlası de satınca Ebu'd-D erdâ: ٠- Ben R esûlullah'dan işittim , هböyle yapılm asını yasakladı.
A ncak m isli m isline sa tılm a sın a (m ü saad e b u y u c u )» dedi. Bım ım üzerine Müaviye: <<_~ B u n d a b ir m a h z u r olduğunu sanm ıyorum » deyince, Ebu’d-Derdâ: B unun yaptığını kınayıp beni destekliyecek yok m u? Ben ona R esûlullah'm söylediğini naklediyorum : ةise b an a kendi görü şü n ü söylüyor. Ben senin b u lu n d u ğ u n yerde kalam am » dedi. Sonra Ö m er b. H attab 'ın yanm a gitti. O lup bitenleri an lattı. Bun u n üzerine Ö m er b. H a tta b , M uaviye'ye: «Bunu m isli m isline, eşit ağırlıkta satm asım » yazdı.36 ح
ﻏﺬ ﻏﻲ اش ﺛﻦ ﻏﻨﺰ ؛ اذ ﺋﻨﺰ ﺛﺊ ا ﻟﺨﻄﺎب، ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻲ، و ﺣﺘﺾ ﻏﻦ ذا ﺑﻠﻢ٠ ٢٤ ﺑﻤﺒﺎ ا ﻣﺔ
ذ ال
•
ﻣﺤﺎ ﻏﺮ ﻧﺺ
زال ﺛﺒﺘﻮا
-ﺑﺒﺾ
ﻓﻢ ا*ﻟﺰة إ ﻓﻲ رق أال ﺟ ال
زان ا ﺛﻨﺰ ك إ ﻟﻰ أئ ﻗﺒﻲ’ ﻳﻪ ﻣ ال ﺗﻄﺮة إﻧﻰ. زا آل ﺛﺰ ﻧﺎﺟﺰ
ال
.:ﻗﺪ
، ا ﺧﺬﺗﻨﺎ ﻏﺎﺑﻦ،ﺑﺎأل ﺧﺐ
٠ زاﻟﺰﻧﺎت م اﻟﻦ'ﺑﺎ
. ا ﻟﻴﺎ ن
ا ﻓﺎ ئ ﻏﻠﺒﻤﺄ
(35) Ebu Ömer der ki: Bu olayın, Ebu’d-Derda taralından Muaviye'ye sadece bu yoldan arzedildığini biliyorum. Şafiî, Risale, No: 1228; Şeybanî, 718.
199
m ı A L I Ş ■VEHIŞ K İT A lil
ﻧﻴﺌﺬ
؛أذ
ي
ﻏﺮ
.
ﺀﺋﺠﺎﺷﺲ
،
ذ ال ﺛﺜﺌﻮا
ﺷﻨﻬﺎ
ن د ﺑﺎ ب: ﻣ ﻐ ﺬ ﺟ ﺎ ش أ ال
ظ ﺑﺒﺾ
.
.
ﻧﺎﻟﻠﻢ
ر
دص' ض
ال ﻳﻴﺨﺪا ا أل دب ﺑﺎ آل ي
؛
٢٠
-
ا ﻟﻄﺎ ب ﻓﺎ ل
' زال ﺗﺑﻴﻧوا ﻧﻲ' ﻣﺮ.ﻧﺒﻮ ا أﻟﻮرق ب'زرذ• أال ﻣ أل ﺑﻣص• ذال ﺗﻧﺋوا ﺑﻣﻧﻬﺎ ﻏﻠﻰ ﺑﻧص ، .
ﻏﻠﻨﻜﺰ أﻟﺰﻣﺎ
ﺑ ال ﺗﻨﺬ ر
إ ﻧﻰ ا ﺧﺎﻓﺖ
؛.
•
اﺷظﺰك إ ﻟﻰ أذ ﻗﻠﺦ
ﻳﺔ
در
ﻋﺎب ﺳﺎﺟﺐ■ وإ ن
.
،ﻟﻨﻲ
ﺿﺮﺑﺎ
وا
O m er b. H a tta b şöyle dedi: «Altım a ltın la a n c a k misli .34-35 -m islin e sa tım z , b ir k ısm ın ı d iğ erin e k a rş ı fazla say m a y ın ız. G ü m ü şü de güm üşle an cak m isli m isline satım z. B ir kısm ım diğerine k a rş ı "azla s a y m a ^ n ız . G ü m ü şle a ltın ı biri peşin, diğeri veresiye .satm ad ın ız. H a tt a (m ü şteri) e ^ n e g iım e k için izin iste rse v e rm e Z ira b en sizin faize d ü ş m e n iz d e n k o rk u y o ru 36.« m ﺋﻨﺰ ﺛﻦ
ﻧﺎ ل
:
ﻧﺨﻨﻒ ﺃﺛﻦ ﻧﺎ ل
٠ د ال ﻳﺎ غ ﻛﺎ ر ﺑﻨﺎﺟﺰ
.
ﺃﺛﺖ ﺑﻨﻨﺖ ﻏﻦ ا*ﻟﺬاآم ﺑﻦ٠. ﻧﺎﺑﻢ
ﺑﻤﺜﺎ ع
وا ﻟﺤﺎ غ٠ وا أل زر ﺑﺎالز ﺧﻢ
ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻏﺬ .
ﺑﻢ ﻗﺐ /
و
٢٦
-
ا ال ﻳﻨﺎ ز
:
ا ﻟﺨﺸﺐ
36. Ö m er b. H a tta b d e r ki: D in a r d in a r ile, d irh e m d irh e m ile v e b ir ölçek de b ir ölçekle e şit o la ra k satılır. B u n la rd a n biri peşin, d iğ eri veresiye olm az.
ﺍﻟﻨﻴﺐ ﻳﻘﺪﻥ ؛ال ﺭﺑﺎ
ﺏ ﺑﻦ •
أﺛﻦ مشﺦ
ﺭﻡ أن مبﺮﺏ
؛
ﺑﻨﺎ
ىب ﺍﻟﺰﻧﺎﺩ ﻏﺬ ﺃ، ﻧﺎﻟﻚ -
ﺍﻥ ﻣﺎ مبﺎﻝ ﺍﻥ ﺑﻮﺯﻥ
•
-Said b. M üseyyeb'den: «Faiz ancak altın ve g ü m ü ş ile yeni .3 7 lip içilecek m a d d e le rin ölçü ve ta r tıy a g ire n le rin d e o lu37.« r ﺛﻄﻎ
:
ﺍﻟﻨﺴﻴﺐ ﻳﻘﻮﻥ
ﻳﻊ ﺛﻦ
ﺃﺗﺔ
؛
،ﺳ ﻌ ﻴ ﺪ
ﻏﺬ ﻗ ين ﺑﻦ٠ ،ﻭﺣﺖﺛين ﻏﺬ ﺩﻟﻚ .
إذ'ا '
.
<ا ﻧﺎ
ﻗﻨﻲ ال ﺛﻢ ﻧﺈﺋﻤﺎ ﻗﺮان ﺑﻪ
.
د ا ﻟﺚ ا ﻟﺪ ' ى
ﻓ ال ،
.
.
ﻧﺚ
م ا ال ض
وا ال ﻧﺎﻧﻴﺰ ا' ﻟﺸﻮد ث
ﻧﺈ ن ا ﺛﺘﺮ ئ ذ ﻟﻚ ﺟﺰاﻧﺎ
.
اﻟﻤﻨالوذئ .
ﺑﻤﻠﻢ ف ﺑﻤﻦ
٣٧
ا ﻟ ﺴ ﺐ واﻟﻮرق ض ا ﻟﻤﺎ د
و ال ﺑﺄ س أذ
ﻳﻨﻲ ا ﻟﻨﻢ 'ز اﻟﻦ'ﻏﺐ ا
-
Ü
J U :
ف'ل
ا ال رار ﺟﺰاﻧﺎﻣﺎﺣﺖ .
Daha Ebu Said'den merfu olarak rivayet edildi. Bu mevkuf rivayetin))36 .sebebi, uygulamanm sürdüğüne ve fazlahk bulunduğuna işarettir Bu İki hadisin lafızları abıdır. Sadece ravileri farklıdır. Onun için Perçeme .bir defa verildi Şeybanî 820 )37(. ,
İMAM M A U K / MUVATTA
ﻳﻮﻧﻦ
ﻓﺄﻧﺎ ﻧﺎ ﻛﺎف
ﻣﻴﺔ ا ﻟﻈﺔ
•ﻟﻨﺘﺒﺺ
ﻣﻊ_ ا
ﻓﻠﻴﺲ ﻫﺬا ﻣﻲ
•ﻳﺮ د ﻏﺪة و ﺑﻤﺘﺰ ى ﺟﺰاﻧﺎ
ﺣﻴﻦ٠ اﻟﻤﺰن
، وإ ﻧﻨﺎ ا ﺑﺘﻴﺎع ذ ﺑﻚ ﺟﺰاﻧﺎ. ﻧ ال ﺑﺄ س أذم ﻳﺎ خ ذ ﺑﻚ ﺟﺰاﻧﺎ. ﻣﻦ ا ﻟﻢ وا ﻟﻐﻞ
٠ ﻓﻴﻰ ؛ا ﺑﺘﻴﺎع ذ ﺑﻚ ﺟﻨﺎﻧﺎ
، ﺋﻜﺎ ز
و ﻣﻨﺤﺎ، ﻧﻴﻨﺎ ﻣﺚ ا آل ﻓﺔ ا ﻓﻲ ﻳﺎ غ ﺟﺰاق
ز ﻟﻢ ذ ■ﺑﺎس
ﻓﺄ
ز ﻧﻰ ﺛﻰ* ﻣﻦ ذ ﻟﻚ د ﺧﺐ أؤ٠ ﺗﻀﻨﺎ أز ﻧﻴﻨﺎ أز ﺣﺎﺋﻨﺎ
ﻧﺈن٠ ﺗﻴﻨﻪ
ﻓﺎﻫﻤﺔ ﻧﻨﺬﻧﺰ إ ﻟﻰ٠ﺑﺬﺛﺎﻳﻴﺰ
إذا ﻛﺎ ن. ﺑﺄس ﺑﻪ- ﻓﺬﺑﻚ ﺧﺎ ن ال ﻧﺜﻠﺮ ﺟﻢ
ﻓﺈره ﻧﺎ ا ﺛﺘﺮ ئ ﻣﻲ ذ ﺑﻠﺜﺂ ز ﺑﻴﺐ ا ﻟﺮﺧﺐ
، ﻧﺎﻳﻰﺗﻲ ا أل ﻏﺐ ا ﺷﻒ
٠ ﺑﺘﺎ ﻓﻴﻢ ا ﺛﺰر ت٠ ؤ ﻧﺎ ا ﺛﺘﺮ ئ ﻣﻲ ذ ﻟﻚ ﺑﺎﻟﻮرﻗﻲ ﻃﻚ
.
ﺷﺬ
ا؛ا ﺑﻖ
ﻓﻴﻪ ﻣ ﻦ
. م اﻟﻨﺎص ﻋﺪﻧﺎ
ﻓﺎﻧﺂ ﻧﺎ ﺑﻠﻦت ﻧﺰ؛ ا ﺛﺘﺰ ى
U
ﻓﻴﻨﺔ
و، ﻫﻢ
' ﻣﺘﻴﺔ ﺋﺄﻳﺘﺰ •
•
-
؛ذﺛ ﺎﺑﻴﺰ أو ذرا ﺣﻢ
ذ ﺑﻚ ا ﻟﻤﺤﻦ
ذ ال ﻳﻜﻮ ف ﻓﻴﻢ
ﺑﻤﺔ ذ ﺑﻚ
ص
ئ،ذا
-
ﻛﺎﻧﻦ ﻳﻨﺄ
ذ ﺑﻚ ﻓﻌﻨﺎ ﺑﻴﻲ ﺗﻴﻤﺘﻪ
\ﻝ
• زل ذ ﻟﻚ ﻣﻦ: و إل. ذا ﺑﻴﺐ: إذا ﻛﺎ ن ذ ﻟﻚ. ال ﺑﺎس ﺑﻪ
-Said b. Müseyyeb: «Yaprak altın ı a ltın la ve güm üşü gü .37 )m üşle bozarken b ir parçayı kesip eksik vercnek (faize girdigi için y er yüzünde fesad çık arm ak tır 38. -Malik der ki: Külçe veya süs eyşası haline getirilm iş, altım g ü m üşle ve g ü m ü şü de altınla tartm adan satın alm ada bir m ahzur -yoktur. A m a sayılı dirhem ler (güm üş para) ve dinarlar (altın p a ra) a gelince bunların m iktarlarının bildirilip sayılm adan toptan satılm ası caiz değildir. Şayet ﺀﻣﺮﺑﻤﻤﺢ/ ﻣﺄtartılm adan toptan satın a lı ٤٢٨ ٠^o za m a n a ld a tm a gayesi g ü d ü lm ü ştü r ve m ü slü m a n la ra helâl kılınan alış »eriştemden değildir. Tartı ile alınıp verilen ﺀ ؟ س altın, güm üş, süs eşyası tartılm adan satılabilir. B u n la r kabala ’satılan buğday, hurm a ve diğer kabala satılan gıda m addeleri g i .bidir M alik der ki: B iri içerisinde a ltın veya g ü m ü ş b u lu n a n K ur’an-ı Kerim'i veya kılıncı ya da yüzüğü altın ve güm üş para ile satın alırsa bakılır. S a tın ﻣﻢﺀ، ﺀج-şeyin kıym eti üçte iki ve içerisin -deki altın ya da g ü m ü şü n kıym eti de üçte bir ise peşin olm ak şar tıyla caizdir .
(38) Şeybanî, 829.
201
17. SARF (PARA BOZDURMAK)39
‘ض ﻧﺎﻟﻠﻲ ﺛﻦ ا ﺑﻲ ﺑﻦ ا ﻟﺨﺬﻓﺎن، ﻏﺬ اﺑﻦ ﺛﻴﺎ ب، ﺗﺌﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻢ ص
ي ﺛﺰ اؤ ث
• ا ﻟﻨﺎﺑﻪ
ﺷﺄ ئ ﻣﺤﺐ
ﻳﻦ
رﺳﻮل
ﻳﺄﺑﻤﻰ
ﻧﺎﻟﻨﻲ
.
ﺧﺎنزﺧﺎن
ﺛﻢ ﻗﺎ لت٠ ﻫﺎ ﺗﻰ ﺗﻊ ؟
ﻧﺄﺧﺬ ا أل ب. ا ﺻﺮ ف ﻣﻰ ﺋﻨﺎﺑﺔ ﺣﺘﻰ
رﺑﺎأال
زإن ،
ز ﺛﺒﺰ ﻧﺎ ﻛﺮة ﻣﺲ
ﺗﺌﺒﻨﺄ
ري إال ﻏﺎن زﺧﺎن
. زاﺋﻔﺾ ا ﻟﺌﺰﻓﺂ.ﻓﺒﻨﺈﺑﻠﺬ ﻛﺮه ذﺑﻠﻦ
.
ا أل ب٠ :*'ﻓﺎل
.ث ﻧﺎﻣﻲ
زإذ ﻛﺎ ن ﻣﻰ
.ﻧﻨﻮل اش
ا ﺛﺘﻔﺮ ظ إ ﻟﻰ أن ﻧﻠﺞ ﺗﻴﺔ ﻧ ال ﺋﺌﻈﺰة
•ﻟﻨﻈﻴﺮ
ﻛﺎن ﺑﻨﻨﺰﻟﻲ ا ﻟﺬﺛﻦ أوا ﻟﺰ م ا
ﻧﺈ ال ال٠ أن‘ ال ﻳﺎ ع ا أل ب زاﻟﺰرة زا ﻟﺌﻨﺎﻟﻢ ﻛﺜﺔ ﻏﺎﺟأل ﺑﺂﺟﻞ أؤ ﻛﺎن
:ﺰ
ﻧﺄﺧﺬ إي دﻳﻨﺎره. زرﻓﺔ
ﺑﻨﺬ أئ ﺑﻨﺎر ﻓﺔ٠ ﻧﺨﺰ إذا زذ ﻏﻲ ر ﺧﻨﺎ ﻣﻰ ﻓﺰ ف
•ﺑﻴﻨﻲ أن
.
.
: زﻓﺎل ﻏﻨﻦ *ئ ا ﻟﻈﺎ ب.٠ ; ﺑﺎﻟﻨﻲ رﺑﺎ أ ال ﺧﺎن زﺧﺎ
زإ ﺛﻨﺎ أزاذ ﻏﻨﺰ
زاﻓﻢ ال
زا ال ﺑﺎ ال. ﺧﺎن زﺧﺎن
>٠زﺧﺎت . ﻧﺎﻟﻨﻲ ؛ا ﻟﻨﻲ رﺗﺎ إ ال ﺧﺎن ذﺑﻠﺜﺄ * أذ
-٢٨
أال ا ﻟﺌﻨﺊ ﻓﺰﻧﺎ ﺑﺒﺎق ؛ د ﻳﻨﺎ ر٠ ا ﻟﺌﺌﺮ ئ
.
ﻧﺄﺧﺬ ﻣﻨﺔ •ﺛﻤﺄ ﻗﺎﻝ ؛
ﻓﺎل
ﺑﺎﻟﻨﻲ
ص
ﻗﺎل ﻓﺬﻏﺎﻳﻰ
ﺣﺬﺛﻨﻰ
،اﺑﻦ ا ﻟﻨﺌﺎ ب
. ﻣﺊ ذﺑﻠﻦ ﺗﺄﺧﻴﺰ زال ﻇﺰة،ﺗﺨﻮن ؛ى ﺛﻰ
.؛ة
ا ث
Sarf: Fıkıh ıstılahında p a ra la n birbirleri k a r ş ı l ı n d a bozmaktır. Bu konu))39 :ile ilgili hadislerden H anefiler aşağıdaki hüküm leri ç ı k a r ı ş l a r d ı r 1 - ٨ ^ ٨١ -cinsten paranın satışının caiz olması için m iktarlarının eşit ve pe -şin olmaları gerekir. Altınla atının ve güm üşle güm üşün alınıp satılışı böy .ledir -Cinsler ayn ise peşin olmak şartıyla m iktarlar farklı olabilir. Altın karşı -2 .lığında güm üş alınması gibi Cinsler aynı olunca kalite farkı alınması caiz değildir. Yine eşit olmaları -3 .gerekir -Cinsler aynı olunca para olarak kullanılanları ile kolye, küpe, bilezik gi 4 .bi zin et eşyası o larak k ^ la n ıla n la r ın ın ağırlıkları yine eşit olm alıd ır Mavsıli, el-îhtiyar, c. 2,39 s ((..
202
im am
m alik
/ MUVAİTA
38. M alik b. Evs b. H adesân en-N asrî der ki: «¥üz d in a n bozdurm ak istedim . T alha b. Ubeydullah b u n lan alm ak için beni yanm a çağırdı. U zun süren p azarlık tan sonra benden yüz d in a n aldı, elinde evirdi çe^rd i ve «kasadanm Gâbe'den40 gelinceye k ad ar b a n a m üsaade et» dedi. B unu işite n Ö m er b. H atta b : «Vallahi onun yanından karşılığını alıncaya k a d a r aynlm a» dedi. Resûlulla h : <ﻟﻬﻠﺲ g ü m ü şle d eğ iştirm ek faizdir. A n cak h e r ik isi de p e şin o lu rsa faiz olm az. B u ğd ayı b u ğd ayla d eğiştirm ek faiz o lu r. A n ca k p e şin o lu r sa fa iz o lm a z. H u rm a y ı h u rm a ile d eğiştirm ek faiz olur. A ncak p e şin olu rsa olm az. A rp ayı arp a ile d e ^ ş tir m e k fa iz olu r. A n cak p e şin o lu rsa olm az, buyurdu» dedi.41 İm am M alik der ki: B iri dinarları (altın paraları) verip d ir Kemler (gümüş, paralar) alır, sonra bunlar içerisinde düşük kaliteli dirhem bulunca bunu geri vermek isterse, bu iş temelden bozulur. D irhem lerin tam am ını vererek dinarlarını geri alır. B u n u n m ekruh olm asının delili, R esûlullah'ın: «A ltını g ü m ü şle d eğişm ek fa iz o lu r. A n ca k p e ş in o lu r sa olm az» buyruğu ile Hz. Ömer:'in: «Evine girm ek için izin istese de verme» sözüdür. Z ira pazarlık yerinden ayrıldıktan sonra sadece ayarı d ü şü k dirhem i geri verirse, o zam an borçla veya veresiye yapılan pazarlık mesabesinde olur. B u sebeple m ekru h tu r ve a k id tem elden bozulur. Omer b. H attab altın ve güm üş ile arpa, buğday ve hurm a g ib iyiyecek m addelerinin peşinin veresiyesi m ukabilinde satılm am asını istemiştir. Çünkü bunlarda, aynı cins veya değişik cinsten de olsa veresiye ve vade caiz değildir.
(40) Medine y akınların da bir yer. B uhar؟, Buyû, 34/76; Müslim, 22, M usâkat, 15; no: 70; (41) Şeybanî, 817.
203
18. TARTARAK ALTINLA ALTIN VE G ÜM ÜŞLE GÜM ÜŞ ALIŞ VERİŞİ
٢١
ﺣﺪﺛﻨﻰ
-
ص ﻏﻦ ‘
ﻟﻨﻴﺐ ﻧﺮا ﻃﻞ ا أل ب
ا
ﺋﺮاﻃﺜﺔ ذ ﻣﺔ ﺗﻲ ذاﻟﻦ ذا ﺑ ال ﺑﺬﻟﻚ
ل
.
ﺑﻨﺘﻦ •
ﻗﻚ أ ﺧﺪ
ﻣﺤﺄ ﻧﺎﺑ ال
ا ﻟﺰﻧﺎ
ال ﻧﺔ إذا ﺟﺎ ز ﻟﺔ أر ﻓﺄﺧﺬ ا ﻟﻴﺨﺎ ل
ﺑﻘﻴﺖ
ﻓﺎ ل ذا ﺑ ال '
آل ن
•
اث،ي
ﻧﺎﺑﺬ
ﻓﺎ ل
:
ز ا ﺧﺬ ﻣﻦ ﺿﺎ*ب ذ ب
.
ﺑﺮ م ذ ﺑﻚ ٠؛ﻟﻰ
ذب
أﻣﺜﺰع ﻣﺬ ﺗﻨﺮ ﺗﺠﺰ ﻣﺊ ﻳﻜﻦ
• ؛
ﻛﺒﺒﻲ
؛
ﺑﻢ
:
ز ﻣﺎﻗﺎ ﻣﺬ
ﻧﺎﺟﺖ ا ﻟﺼﺰة ٠
ذب •
ﺑﻤﺎ ض ز ﻧﻦ ش ﺧﺜﺐ
t
زﻟﺰال
،م ﺀ ٠ﻣﺤﻨﻲ
•
ﻛﻮﻣﺔ
زئ ذ ﺑﻚ ال
ز ﺗﺒﺰ ﻧﺎ ﻛﺮة ﻣﺬ ذ ﺑﻚ
ﻓﻰ ا ﻟﻢ ا ﻟﺬﻳﻰ ﻃﺮ ح ﻧﻊ
.
ﻳﺔ زﻣﺤﻦ ﻧﺎ
ﻳﺎ
.
.
ﻧﺒﻴﺢ
ﻏﻠﻰ
;
ﺻﻞ ﺷﺎ ل
زذر ﻳﻨﺔ إ ﻟﻰ
.
ﺟﺪﺗﻪ
.
ﺑﻲ ﻟﺔ أئ
.
ب,
ﻣﺰ ;
اﻗﺘﺖ
إل
،
.
ﺑﻔﺮ ا ﺷﻦ اﻟﺰى
وا ال ' ﻧﺰا ﻟﺘﻴﺄ ث
ﺑﻰ ا ﻟﻴﺨﺮ ﻳﺰ ا ﺑﻞ ا ﻟﺮﺟﻞ ٠ز ﺛﻨﻲ ا أل ب ا ﻟﻨﻲ ا ﻟﺠﻴﺎذ ٠ز ﻳﺠﻌﻞ ﻣﻨﻬﺎ؛ ﺑﺰا
ﺗﻲ ،ﺑﻤﻦ د’ ﻟﻚ ﻣﻠ ال
.
;
•
أل ﺑ ال ا أل ﺑﻴﺬ أ؛ ﻟﻰ إﺧال'ل ال <ام
.
:
' .
ﻓﺈن ذ ﻟﻚ
ﺧﺘﻰ ﻛﺎﻧﺔ ا ﻓﺮ ا
.
،
ﻓﻜﺎ ن ﻣﺤﻦ ا ﻟﻤﺤﻦ
زﻟﻦ ه :ا ﻏﺔ ذ ﺑﻚ ا ﻟﺒﻘﺎ ل ﺗﻨﺰذا ﻓﻴﺊ ﻧﻨﺔ
،
ﻣﺰ خ _ذة
•
ﺗﺰا ﻃﻠﺆ
ه ال' ﺗﺄس
'
ﻣ ال ا ﺧﺬ
ﻧﺠﻴﺰ ذ ﺑﻚ ا ﻟﺴﻊ
ال ذ
ﺑﻤﻨﻦ' ﻟﺔ ؛ ﻟﻲ
‘
ﻧﺎ ل ﻧﺎﺑ ال ذب
ﺑﺬﺑﻲ
•
*
•
،
.
إ ذا ﻏﺎ ز ز ﻧﻦ ا أل ﺧﻈﻦ ﺳﻮاﺀ
.
•
ﻧﺎﺟﺜﺔ ا ﻟﺬ ى
آ ﺧﺬ زأ ﻗﻨﻰ
ﺑﻨﺰﻟﺔ اال ﻧﺎﻧﻴﺐ
أن زرﻧﺎ ﺑﺰري
ﻳﻤﻢ ﺑﻞ ا' ﻟﺰﺑﻲ ٠أن ﺑﻦ
:
:ذا ث
.
ﻳﺎ
ا ﺧﺬ ا ﻟﻴﺨﺎ ل ؛ ﺑﺘﻪ ﺑﺰازا
اﻓﺬت ﺑﻪ
.
زا ال ز إل أ ﻣﺎ ؛ى ذ ﻟﻚ ٠
ﻧﺊ زا ﺀﺛﻞ ﻧﺨﺒﺎ
ﻣﺂ ب
.
ﻓﺈذا ا ﺷﺬ ل ﻟﻨﺎ ن ا ﻧﻴﺰ ان
ز ﻳﻨﻎ
.
ى ا أل ﺑﻲ ﺑﺎ أل ﻏﺐ ٠زاﻟﺰرق ﺑﺎﻟﺰري
م
ﻧﻨﺎﻧﻞ ا ﻟﻨﺬ ذ . ؛
•
ذر د ﻳﻨﺎﻧﺎ ﺑﻌﺜﺮة ذ ﺋﺎﻧﺠﺮ
'
زإ ن
ﻧﺘﻨﻎ ذ ﻣﺔ ﻏﻰ ﻛﻤﺔ ا ﻟﺒﻴﻨﺎ ن
۶ا آل ﺛﺰ ى
أ ال م ذ ﻧﺎ
*
ﻧﺄﻏﻠﻰ
ﺑﺎ أل ب
^٠١ ث
:
ﻧﺎﻟﻚ
ﻏﻦ
،
ﻧﺰﻳﺪ ﺑﻦ ﻏﻨﻲ اض ﺛﻦ
*
ﻧﻴﺐ
أﺛﺔ ﻧﺄ ى
؛
ﻧﻤﺪ ﺗﻦ
ز؛ ﻟﻚ اأﺧﻮ؛ﺗﺚ
ﻳﻄﺢ
' .
أئ ﺻﺎﺣﺐ ا أل ب اﻟﺠﻴﺎب أﺧﻦ ﻧﻤﺘﻞ ﺋﻴﻮ ن
ﻓﻨﻞ .
ﺷﺜﻨﺔ
.
ﻃﺰ و ﺧﺄ
ذب
م ﻛﺒﻴﺲ
ﻗﺮﻳﻦ أئ ﻳ ﺠﻴﺰ ؛
ذب
ﻏﻠﻰ
م ذ ﺑﻚ
ز؛ ﺛﻨﺎ
ﺑﺒﻤﺐ ﺿﺎﻗﺎ ﻣ ﻦ ا ﻟﺘﺠﺰ
ﻋﺬ
.
،
ﻓﻢ ﻟﺔ ﺑﺬﺑﻚ
،
ﺑﻌﺂ ع *ئ
ﻣﺂ ب
،
ﻟﺰ ﻳﺰا ﺑﻠﺔ
ﻛﻢ ر م أزن أئ :
ﻫﺬا ال
ﻳﻤﺔ
ﻧﺬﺑ أل ال
.
ﺧﻨﻔﻲ
ﻣﻠﺦ
.
.
ذب ﻧﺎ ب
ﺗﻈﺦ ﺛال ﺛﺔ ﺗﺠﻨﻞ
ﻧﻄﺢ
ﻧﺎ م ال ﺛﺔ دأ
.
ز ﻧﻲ إ ﺛﻨﺎ أ ﻏﻄﺎ
;
ذ ﻟﻚ
،
20 A
IMAM M A IJK / MUVATTA
ﺷﺘﻞ ا ﻣﺤﺲ .أن أئ ﻳﻨﻮل اﻟﺰﺟﻞ ﻧﻢ
ئ
ز«ﻫﻨﺎﻏﺎ *ئ
ﺛﺐ . ﻧﻌﻴﺮ•
ﻏﻴﺘﻲ : ﺋﺮﻳﺬ أ ئ
ص :
ث ال ﺑﻤﻨﻲ أ ال ﻧﺠﻴﺰ ٠
ﺷﺘﻞ ا ﻟﻐﺎ ش ﻏﻠﻰ ا ﻟﺨﺎ م .
ﻗﺎل ﻧﺎﺑ آل :
ﻧﺎ
ﺑﻤﺎ .ا ﺑﻲ
ﻳﻨﺎﺀ ٠ﻟﻦ ﻛﺎ ن ذ ﻟﻚ اﻟﻤﺜﺎغ ﻣﻤﺰذا .
ﻳﺨﺐ .ز ﻣﻤﻤﺜﻞ ﻧﺎ
ز ﺑﺒﺠﺬ أل ﻟﻚ ﻧﺎ ﺛﻨﻰ ث ﻣﻦ
ا أل ﺧﺐ زاﻟﺰري ؤا ﻟﺸﺎم أن ﺑﻨﺔ ٠؛ﺛﻨﻲ
ﻧﺸﺎ ﻣﻦ ا ﻫﺮ
أم
ذ ﻟﺠﺎ أ ث ؛ .
ز ﻳﺎ ﺗﺮﻳﺪ
.
ﻧﻨﺔ ٠
ﺑﺬﺗﻠﺔ ﺛﻰ ،ﻣﺬ
ﻓﻴﻨﺔ ﻏﻠﻰ
ﺻﻨﺎﺟﺔ .
ﺑﺰ ﺻﺎﺟﻴﻢ ﻏﻠﻰ
ﺑﻨﺪﺗﻞ
ﺣﺬﺗﻪ .
أ ال م
زال
اإلى'ال ﻳﺨﺐ
إذا ،
ﻣﻨﺎﻣﻲ ذ ﺑﻠﻦ أئ ﻧﺪ رك
ﻗﺒﻤﺒﻰ اﻟﺶﺀ اﻟﺬى ﻟﺆ أ ﺋﻄﺎئ زﺧﺬة ٠ﻟﺰ ﻣﺤﻠﺔ
ﻟﻬﻨﺔ ﻣﻦ أ ﺟﻞ اﻟﺬى ﺑﺄﺧﺬ أئ
ﻳﺜﻦ •
الﺛﺔ
ﺑﺠﺄ
ﺗﺠﻞ ﻧﻊ ا ﻟﻤﺘﻲ اﻟﺠﺐ ﺑﻦ ا ﻟﻨﺰﻗﻮب ؛ﻳﻢ ،،م اﻟﺶﺀ اﻟﻨﺒﻤﺢ
ذﺑﻠﺜﺂ ﻧﻊ ا ﻟﻤﺘﻲ ا ﻟﻨﺰﺛﻮ ب ؛ﻳﻢ ﺿﻎ .
ﻗﻨﻨﺎ
ال
ﻣﺪ ' ال
ﻳﻤﻠﺢ •
ط
ﻧﺎ ث .
ﻓﻜﻞ ضﺀ ﻣﻦ ا أل ب زاﻟﺰرق زا ﻟﺸﺎم ﻛﻠﻢ• اﻟﺬﻳﻰ ال ﺑﻤﻨﻲ أئ ﻳﺎ غ إ ال
ﻣﻠال ﺑﺒﺌﻞ ﺗ ال ﻣﺤﻨﻲ أئ
ذ ،ا ﻟﻄﻮ ل
ﺗﻨﺰ
ﻣﺎ ش
ﻧﻤﻞ ﻣﺎ ش ﻣﺬ
ظ ﺑﻤﺜﻞ .
ﺑﺬﻟﻚ ٠ا ﺑﻲ ﻏﻴﻨﺎ
ﻟﺒﻤﻠﻴﺔ ﻣﺎ ع ﻣﺬ ﺷﻌﻴﺮ ٠ﺻﺎﻋﺎ ﻣﺬ إ_ﺛﺎة
ض ﺛالﺛﺔ أ
ش .ﻣﺬ ا ﻟﺨﺎ م •
ﻟﺖ
ﻣﻦ 0ا ﻟﻬﺘﻢ .
ﻧﺘﻨﺎ .
ﺗﻨﻞ ﺟﺆذة
زﻟﺰ ﻳﻬﻨﺄ ﻳﺬﻟﻠﺌﺂ
ﺑﻴﻢ • ﺗ ال
ﻗﺈ ذ أزاذ
ﻳﺠﻨﻞ ﻧﻎ ذ ﺑﻠﺜﺂ
ﺑﺬﻟﻚ ٠
ﺟﻤﻞ .
ز ﻟﺠﺎ
ﺑﻤﻨﻲ ﺑﺾ ؛ ﻣﻦ
ﻣﻨﺎﺟﻲ ا ﻟﺸﺎ م ١
إذا ؛م ﻧ ال ﺑﻠﻰ
^^،؛ ٠
ﻛﺎ ن
ﻛﻨﻚ .
Yezid b. Abdullah b. K useyt'tan: « Saîd b. Museyyeb'i altın .39 ıdi altın lan n ı terazinin b ir kefe؛ ke-ه verişi yaparken gördüm .وا ك -sine, öbürleri de diğer kefesine boşaltıyor, terazinin dili denk olun ea alıp veriyordu «42. İm am M alik der ki: Bize göre, ağırlıkları eşit ve peşin olm ak dinarı dinarla ve dirhem i dirhem leﻣﻬﻤﺢ/م şartıyla, sayısı farklı da < d in a r alm adaﺳﻢ değiştirmekte, mesela on d in a r karşılığında .bir m ahzur yoktur.43 D irhem ler de bu konuda d in a rla r g ib id ir -Jmam Malik der ki: K im altını altınla ve güm üşü güm üşle tar tarak a lır da arada bir m iskallik fark olur, bunun değeri ka d a r -arkadaşına güm üş veya başka bir şey verirse bunu alm asın. Ç ü n kü bu çirkindir ve faize götürür , (42) Şeybanî, 819. (43) O zam an d inar ve dirhemler, sikke halinde olmadığı için ağırlık bakım ın dan birbirinden farklı idi.
.1/
/ A I.IŞ VKHİŞ K IT A M
205
B ir m iskal altının kıym etini alm ak caiz olunca, o zam an sanki bu nu m üsta kil satın alm ış gibi olur. Böyle olunca alışverişi caiz k ıl m ak için, onun m iskalin değerinin bir kaç m islini alm ası da caiz olur. îm am M alik der ki: M üşteriye yanında başka bir şey olm aksı zın bu bir m iskalı tek başına satsa, müşteri daha önce aldığı fiatın onda biri ile de satışı kendisine caiz kılm ak için alamaz. Bu, hara mı helâl kılm aya çare aram adır. Yasaklanm ıştır. îm am M alik der ki: B iri tartm ak suretiyle kaliteli altınla ve kalitesiz külçe altını karışık olarak verip karşılığında eşit m ikta r da in sa n la r tarafından m akbul sayılm ayan Kîıfe altını alsa, bu doğru değildir, m ekruhtur. îm am Malik der ki: Zira kaliteli altın sahibi, bu altını ile bera ber verdiği külçe a ltın ın iyilerini alm ıştır. B u n u n la beraber, b u n u n a ltın la rı yine de kalitelidir. Böyle olm asaydı, arkadaşı kendi K üfe altınları ile tartm ak suretiyle alm azdı. B u iyi cins ü ç ölçek hurm ayı, daha iyi k u ru tu lm u ş iki buçuk ölçek hurm a ile alm a g ib id ir ki, ona bu yaptığın doğru değil, denilince alış verişi caiz k ılm a k için aldığı h u rm a ka rşılığ ın d a ik i ölçek kaliteli hurm a ile bir ölçek kalitesiz hurm a verir. (Böylece alınıp verilen hurm a üçer ölçek, y a n i eşit olm uş olur). B u ise caiz değildir. Ç ün kü iyi cins hurm a sahibi bir ölçek hurm asını, bir ölçek kalitesiz hurm a için vermemiştir. Bilakis bunu kaliteli hurm a için verm iş tir. Y ahut da bu, şuna benzer: Birinin diğerine bana iki ölçek Şam buğdayı karşılığında üç ölçek beyaz buğday sat dem esi üzerine öbürü: B u caiz değildir. A ncak m isli m isline caiz olur deyince, bu defa alış verişi caiz kılm ak için iki ölçek Şam buğdayı ile bir ölçek arpa verir ki bu da caiz değildir. Ç ünkü pazarlık m üstakil olsaydı bir ölçek arpa m ukabilinde bir ölçek beyaz buğdayı vermezdi. O bunu Ş a m buğdayının kalitesinin üstünlüğünden dolayı verm iş tir. Bu ise caiz değildir. Belirttiğiniz külçe altının durum u da böyledir. îm am M alik der ki: A ncak m isli m isline sa tılm a sı caiz olan altın, g ü m ü ş ve buğdayın iyi cinslerinin yanında, denkliği sağlıyarak satışı caiz kılm a k ve yasak kılın a n şeyi helâl kılm a k için, kötü cinslerini de b u lu n d u rm a k doğru değildir. Böyle yapan,
206
I M A M M A L I K / M U V A V I 'A
b u n u n la sattığı şeyin kalitesinin iyi olduğunu belirtm ek ister. H a lbuki bunun ya n ın d a , verdiği kalitesiz şeyi tek başına verse, bunu karşıdaki kabul etmez. O halde, bunu ancak o kaliteli m alın hatırı için kabul etmektedir. A m a o kalitesiz buğdayı, başka şekil ٠ de tek başına satsa da iyilerine karıştırm asa, bunda bir sakınca yoktur.
207
ول. IYNE Y OLUYLA ALIŞ VERİŞ
ه
أذم ﻧﻨﻮل اش٠ ﻏﺬﻏﺒﻤﻢاش ﺗﻦ ﻋﻨﺰ، ﻏﺬ ﺛﻨﻲ٠ﻧﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠ ٠ ﺣﺰﻧﻨﺘﺆﻧﻴﺔ
ﺗﺒﻌﺔ
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
،٠ -
ﻣﻦ اﺛﺜﺎغ ﻃﻨﺎﻧﺎ ﻧ ال٠ ﻓﺎل
-Abdullah b. Ömer'den: R esûlullah «Kim h erh a n g i b ir gı .40 da m a d d e si s a ، m a lır sa , b u n u ،e s lim a lm a d a n b a şk a sın a satm a sın .» b u y u rd u .44
ﻏﻦ* ﻏﻢ اﻓﺐ ي ﺋﻨﺰ ؛ أئ زﺣﻮﻟﺖاش، ﻏﻦ ﻏﺬ اش ﺗﻦ دﻳﻨﺎي، ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
،١ -
» ﺑﻤﺒﻀﺖ . ﻧﻦ اﺛﺜﺎغ ﺀﻧﻨﺎﻧﺎ ﺗ ال ﻧﺒﻌﺔ ﺣﺘﻰ٠ ﺧﺞ ﻓﺎﻟﻦ ؛
-A bdullah b. Ö m er'den: R esûlullah «H erhan gi b ir y iy e .4 1 -c e k m a d d esi sa tın a la n k im se b u n u tesb m a lm a d an b a şk a sın a satm asın » b u y u rd u .45
ﻛﺘﺎ ﻓﻰ زﻣﺎن: ﻏﺬ ﻏﺪاش ﺛﻦ ﻏﻨﺰ ؛ اﻧﺔ ﻓﺎﻟﺖ، ﻏﺬ ﺛﻨﻲ، رﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ، ٢ ﺛﺜﺖ: ^^؛ اﻟﺬى ا١- ﺑﻦ4ﺑﺎﺋﺘﻌﺎل . ﺗﺒﻤﺚ ﻇﺚ ض ﻳﺎ' ﻳﺎ. زﻧﺮو ا د ئ ﻧﻈﺦ ا ﻟﺌﻴﻢ • ﻧﺒﻞ أئ ﻧﺒﻴﻨﻪ٠ ه » إ ﻟﻰ ذﻛﺎ<؛ ﻣﺒﺰائ٠٠ Abdullah b. Ö m er’den: «Biz R esûlullah (s.a.^.) zam anında .42 yiyecek m addeleri satın alırdık. B unu satm ad an önce, R esûlullah bize aldığım ız yerden b aşk a yere nakletm em izi em reden b irini gönderirdi 6«*. أﻧﺰ ﻳﺐ ﻗﻨﻦ ﺑﺬ٠ ﻃﻨﺎﻧﺎ
ﻏﺬ ﺛﻨﻲ ؛ أذ ﺣﻜﻴﻢ ﺗﻰ ﺟﺰإﻣﻤﺎ*ﻧﺎغ، و ﺣﺪ د س ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺐ- ، ٢ ﻓﻴﺎغ ﺣﻲ اﻟﺴﺎﻟﻢ ﻣﺘﻞ أذ ﺳﺆ ب• ﻓﻨﻠﻎ ذﺑﻠﺜﺄ ﻋﻨﺮ ﺗﺊ اﻟﺨﻄﺎب• ﻣﺮدة٠ا ﻟﻨﺘﺎ ب ﺑﻠﺘﺎس ٠ ^^ ﺧﺘﻰ ﻧﺜﺆﻏﻨﺔ١ ال ﺛﺒﻊ ﻃﻌﺎ ن: زﻓﺎل٠ ﻏﻠﺦ (44) B uharî, Buyû, 34/51; M üslim, Buyû, 21/8, no: 32. (45) M üsl؛m ,Buyû, 21/8, no: 33. (46) M üslim, Buyû, 21/8, no: 33.
İ M A M M A L I K / MU V A' ri 'A
43. Ö m er b. H attab'ın emriyle H akim b. Hizam in san la r için da maddeleri satın aldı ve teslim alm adan geri sattı. B unu işiten m er (r.a.) pazarlığı dudurdu ve: «Satın aldığın gıda m addelerini teslim alm adan önce satm a» buyurdu.47
S ،ﺛﻦ
ﻣﺮدان
،ﺳﻞ ﺑﻴﻊ
-
ﺷﻞ
وﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻚ ؛ اﻧﺔ 'ﺑﻨﻨﺔ أد ﺻﻜﻮﻛﺎ ﺧﺰﺟﺖ ﺑﺚ»ي ﺛﻰ زﻧﺎن؛
ﻧﺜﻤﺤﻐﺎ
•ﻗﺎ ال
ﻧﺒﺎﻳﻌﻨﺎ اﻟﻐﺎﻣﺪ م اذ ر ؛
ﻣﺪ أد
‘
ﺑﺜﻲ
ﺗﻠﺬ ا ﻟﻤﻬﺪ د
اض
ﻣﺤﺎ ئ
.
ﺷﺎ م ا ﻳﺎ ر
-٤
ﻣﺪ
٠ ﻟﻤﻜ ﻢ
• ١^ ٢ ﻏﻠﻰ ﻧﺮ دان ﺑﻦ٠ زﺋﺖ ﺋﺪ ﻓﺎﺑﺖ؛ وز ﺟﻞ ﻣﺪ أ ﻣﺜﺨﺎب ﻧﻨﻮل اش ه • اﻟﻤﻤﺤﻮﻟﺬ0 ﻋﺬ: زﻧﺎ ذاد؟ ﻓﺎ ال. أﻏﻮذ ﺑﺎش:اﻟﺰ'ﺑﺎ ﻧﺎ ﻧﺰ زاد؟ ﻗﺎ ل
ﻳﻨﺰﻋﻮﻧﻬﺎ ﻣﻦ أﻧﺪى
•ﺑﻤﻨﻮﻟﻬﺎ
ا ﻟﺨﺮ س
ﻧﺒﻌﺚ ﻧﺰ داد
•ﻳﻨﺰﻧﻮﻣﺎ
ﻓﻨﻞ أل
. ﺑﺎﻏﻮﻏﺎ.
ﻳﻤﻬﺎ إ ﻟﻰ أ ﻓﻠﻬﺎ
•و
44. M alik’e şu rivayet edildi: «(Sahilde) C âr deposunda bulun a n yiyecek m addeleri ile ilgili istih k ak belgeleri M ervan b. Hakem zam anında çıkm ıştır, in sa n la r da bu belgeleri, yiyecek maddelerini teslim alm adan satarlard ı. B unun üzerine Zeyd b. S âbit He ash ab d an b aşk a biri M ervan'ın h u z u ru n a çıkıp: «Sen faizi belâl mı kılıyorsun? Ey Mervan!» dediklerinde, M ervan: «Faizi helâl k ılm ak tan A llah'a sığınırım . Bu da nereden çıktı?» dedi. «— Şu belgeler... in şa la r o belgeleri alıyorlar, daha m allarını teslim elm adan satıyorlar» dediler. B unun üzerine Meı^'an, bunl a n ta k ip edecek zab ıta gönderdi. Z ab ıtalar bu belgeleri satın (47) Bu konudaki hadislerde, satın alınan gıda maddelerinin teslim alınm adan sanılmasının caiz olmadığım öğrendik. Acaba bu hüküm sadece gıda maddelerinde mi geçerlidir, yoksa diğerleri de buna dahil midir? İmam M alikin görüşü biraz sonra metiıı،le göl-ülecek. Hanefilerin görüşü ise şöyledir: Satın alınan şey y a gayri m enkûldür yani taşınam az m allardır, ya da menkulduı-, yani ' m allardandır. Taşınamaz m alları teslim alm adan önce satm ak caizdir. Taşınabilir malların ise teslim alm adan önce satışı caiz değildir. (Bk. Mecelle, Mad, 253) Şafiiye göl-e, gerek yiyecek m addeleri ve gerekse bun un dışındaki diğer m addeler ve h a tta taşınm az m allar da, aynı hükm e dahildir, satışları caiz değildir. Ahmed b. tl؛ıııbel'e göre ise, ölçü ve tartıya gil'enleriiı teslim alm adan önce satışları caiz değil, bunun dışındakilerin satışı caizdir, (ibn Riişd, Bidayetul-M üctehid, c.2, s . 158 ؛Sehârenfûrı, Bezlü’l-Mecbûl C.15, s. 167).
/م / م .///ﺀم م ; /ﺀ / مK I T A M
a la n la rd a n alıp sahiplerine iade ediyorlardı.4H ﺑﻚ أن ر ﻧ ال أراد أن• ﻧﺎ ع
ﻃﻌﺎﻧﺎ ض د ﺧﻞ إ ﻟﻰ ﻳﻨﻮ ن
:
ﻣﺎﻟﻢ
- ،٥
و ﺣﻦ ض
<
؛ إﻟﻰ ا ﻟﺜﻮ ق • ﻧﺠﻌﻞ ﻳﺮﻳﻪ ا ﻟﻤﻴﺮ د، ﻧﺪﻏﺐ ﺑﻊ ا ﻟﻨﺨﻞ اد ﻳﻰ ﺗﺮﻳﺪ أن ﺳﻌﺔ ا ﻟﺸﺎ. أ ﺟﺪ ﻓﺄﻳﺎ
ض م'ش ﺛﻦ وذال
د
.
ث
ﺛﺬ ؟
ﻳﺲ
ﺑﻤﻰ ﻣﺎ
ﻳﻦ
ﺗﻨﻎ ﻣﻨﺔ ﻣﺎ
ال
:
ا،
ف'ل ا ﺋﻨﺎ غ
ﺷﻴﺎ ع
ﻟﻒ ؟
ص اﻓﻪ ﺗﻦ ﻏﻤﺮ
ﺛﺐ' ل‘ أ ﻳﺎ ع ﺳﺎ ل
. ﻟﺔ
ض• أﻧﺤﺎ
ﻧﻨﻚ
م؛
:
ﻟﺔ
ﻏﻤﺮ ﻏﻦ
. ' ال ﻧ ﻴ ﻤ ﻤ ﺎ إل ى ﺛ ﻒ: ﻟﻴﺎﻟﺞ 45• M alike şöyle rivayet edildi: «Bir adam diğerinden vadeyle buğday satan alm ak istedi. B unun üzerine bu kimse m ü şte ri^ alarak p a z a ra götürdü. O rada b u lu n an buğday yığınlarını göstererek: «— Senin için b u n ların hangisinden alm am ı istiyorsun?» deyince, m üşteri: «— Sen bana kendinde olm ayan şeyi mi satıyorsun?» dedi ve Abdullah b. Ömer'in yanm a geldiler. Abdullah b. Ö m er müşteriye: «— K endisinde olm ayan şeyi bundan alma» ve satıeıya da: «— K endinde olm ayan şeyi satana» dedi. ﺟﻤﻴﻞ ﺋﺬ ﻏﻲ ' ﻟﺮﺧﺺ .
ﻧﻤﺮ ؛ ض ﺑﺎأﺟﻢ'ر
أﻧﺮي أن
:
أﺋﺔ ﺣﻊ
؛
ﺳﻌﻴﻲ
ﺑﻤﻴﻰ ؛ن
ﻋﻦ٠ ﻣﺎﺑﻢ
؛ر ر ﺧﻞ أ; ﺛﻎ ﻣﻦ أألﻧﺰ'ق آ ش
ﻗ ال ال ص
.
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ص
ﺷﻴﺐ :
ﺑﻲ ﻧﻦ
; ث
'ﻣﻦ
ﻧﻪ
أن
. ﻟﻄﻪ
ﻣﻢ ،
،
٦
ﻳﻨﻮل٠ ما ﻟﻤﺬث
ﺀﺗﻢ أرﻳﻦ ‘أن ﺑﻲ م’ا ﻟﺪ ا ﻟﺸﻮ ن ﻏﺮم إ'ﻟﻰ أﺟﻲ٠ ﻃﺚ ; ص
. ﻏﺬ دﻳﻒ-. ﻧﺘﻲ. ﻧﻢ: JÛİ
٠ ﻧﺎ،أﺗﻦ ض ا ش ﻧﻊ
-
^
' ﻛﻮ ب
١ ؛دى ال٠شم ظ ﻣﻦ
أن
ذإ أال*ﻧﻨﺎ آش شماﻃﻒ • ﻣﻦ٠٠‘ﺋﻮﺋﻲ د
. ذ ث
أ آل م ا*ﻟﻨﺘﻴﻠﺦ أن
ذرة
أن
ﻧﻦ
ﻇﺬ : أن
!ﻧﻤﻴﻦ
دÜ أن
ﺗﺘﺎ
-) M üslim , m an aca D ahhâk b. O sm an -B ukeyr b.abdullah b. el-Eşecc )48 :Süleym an b. Yesar - Ebu liu re y re senediyle mevsul olarak rivayet ed e r B uye,21/8, 40 no.: Hadisde geçen «istihkak belgesi» diye tercüm e ettiğim iz «sak»: ü ze rin d e borç <٦١٤١١١ -kâğıt dem ektir. B urad a bu ndan m ak sat ise şudur. Veliyyü’l E nir devlette alacağı olan h ak sahiplerine alacakları ^ d a m addelerini ve diğer haklarım ﻏآلﺗﻂ ا؛ظ،اا ■ -yazarak ;، tasdik edip verirdi. Onlar da bu hakları -nı devlet hâzinesinden teslim alm adan b aşkaların a satarlardı. (Bk. S ah i h u Müslim bi-Şerhin-Nevevî, c. ل0 م 11? s(..
2 هأ
<ﻧﻤﻞ
İM A M M A i.IK / MU V AT I' A
’د ' ﻓﻞ د
ﺳﺢ ﻧﺠﻨﺎ
ذا ﻟﻢ
< ﺑﻢ
ال٠ ذا ا ﻟﻨﺒﻤﺎ خ،ﻏﺎ
٠ ﺛﻲ
ﻣﻦ أ أل ذم
’ أن ﻧﻲ.ا ﻟﺒﻢ ؛م
•زﻧﺎ ا ﻧﺒﻪ ﺩﻟﻚ ص ا ال ذم
•واﻟﻠﺺ
ﺗﺠﺔ
)وا ﻟﺠﺲ وا ﻟﻨﺰ ق ر دا ﻟﻨﻴﺮ ق
ﻳﻤﻤﺔ و ﺳﺘﻮﻣﻴﺔ
ﺧﺘﻰ
، ﻣﺊ ذ ﻟﻚ.
46. Y ahya b. Saîd'den: A bdurrahm an oğlu m üezzin Cem il'in Said b. M üseyyeb'e şöyle bir sual sorduğunu işittim : «— Ben devletin C ar deposundan in sa n la ra dağıttığı yiyecek m addelerini satın alıyorum . Sonra vade d e geri satm ak istiyorum.» dedi. B unun üzerine Saïd: «— S atın aldığın ^ y ecek m addelerinin tam am ını onlara geri verm ek mi istiyorsun?» dedi. Cemil: «— Evet.» deyince Saïd b u n u yasakladı.49 îm am M alik d er ki: Bizde ittifakla kabul edilen görüş Buğday, arpa, yulaf, darı gibi hububattan birini veya nohut, merçim ek gibi şeylerden birini ya da nebati yağ, tereyağ, bal, sirke, peynir, susam yağı ve sü t ve benzeri ka tıklıkla rd a n birini satın alan kim se, bunları teslim alm adan önce '
(49) Şeybanî, 824.
• VADELİ SATIŞI MEKRUH OLAN YİYECEKه2 M ADDELERİ
-ﻣﺬ ﺛﻨﻰ
،٧ -
ﻧﺎ م ٠ﻏﺬ أ ﺑﻰ ﻟﻨﺎ ب
ﻗﺶ ﻏﺬ
ﺑﻦ ﺳﺎ ر ﻧﺘﺤﺎ ن ائ ﺗﺴﻊ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻧﺌﺒﺺ ا أل ﺧﺖ
ﺟﻠﻪ
اﻧﺔ ﻳﻊ
؛
ﺑﺬﻧﺐ إ ﻟﻰ أ ﺟﻲ
.
ﻟﻨﻴﺐ ز ،ﻇﻨﺎ ذ
ﻧﻤﺪ ﺑﻰ ا
ﺋﺄ ﺗﺜﺘﺮ ئ ﺑﺎ أل ب ﺗﻨﺰا م
ﻳﻞ أئ
٠
•E buz-Z inâd’dan: S aid b. M üseyyeb ile S ü ley m an bم 4 7 -Y esâr d an işittim . O nlar kişinin vadeyle, a ltın karşılığında buğ -day satıp altını teslim alm adan önce bunun yerine h u rm a alm ası nı yasaklıyorlardı ,
٠ ٠٨و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻧﺎ م
،
ﻏﺬ ﻣﺤﻴﺮ ﺑﻦ ر ﻓﺪ
اﻧﺔ ﻧﺄ ل أﻳﺎ ﻳﻔﺮ ن
؛
ﻧﺚ ﺑﻦ ﻏﻨﺮو
اﺋﺐ ﺧﻢمت ﻏﻦ ا ﻟﻨﺠﻲ ﺳﻊ ا ﻟﺸﺎ م' ﻣﺬ ا ﻟﻨﺠﻲ ﺑﺬ ب إﻟﻰ أﺟﻲ ٠ﺋﺄ ﻧﺘﺮﻳﻰ .؟ا أل ب ﺛﻨﻨﺎ ﻳﻞ أذ ﺑﻤﺺ األ ،ﻧﺐ؟ ﻟﻜﺒﺬ ذ ﺑﻚ ،زﻧﻬﻰ ﻏﻨﺔ . د ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻓﺎﻟﺬ ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻨﺮو ﺑﻦ ﻳﺎألق_م
زإ ﻧﻨﺎ ﻧﻤﻰ ﺣﻤﻴﺖ ﺋﺬ ا
:
ﺗﻴﺮ
ﻧﺎ م ٠ﻏﻦ اﺑﻦ ﺑﻐﺎ ب ٠مبﺨﻞ ذ ﻟﻚ
،
ﻧﺎﺑﺬ ﺑﻐﺎ ب
،
ﻏﺬ أئ
ﻟﻨﻴﺐ '
،
•
ز ﺣﻤﺤﻨﺎذ ﺑﺬ ﺑﻤﺎب ٠ذأﺋﻮ ﺗﻔﺮ ﺑﺊ
ض ا ﻟﻨﺠﻲ -ﺑﺘﻠﻦ ﻳﺬ ب ٠ﻧﺮ
ال
ﻳﻞ أ ئ ﻗﺜﺒﻔﻦ اﻟﺪ،رب ﻣﺊ ﺳﻤﻪ ا ﻟﻨﻰ ا<ﺛﺜﺰى ﺑﻨﺔ اﻟﺢ؛ﻃﻖ
ئ،ﺗﺰا .
؟ ا أل ب ا ﺗﺒﻰ ﺑﺎغ ﻳﻐﺎ ا ﻟﺠﻠﻒ ٠إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ
،
اد ى ﻓﻈﻢ
ﻧﻴﻦ
.
ﺗﻴﻦ:
^^ ٠ا ﻟﺰﺟﻞ ذأ«ﺗﺎ أذ ﺑﻤﺰ ئ
ﺛﻨﻨﺎ ﺑﺬ ﻣﺤﺐ ﻳﺎﺑﺒﻢ اﻟﺰى ﻳﺎغ ﺑﻨﺔ ا
ائ ﻳﺌﺒﻔﻦ ا[د ﻣﺐ ز ﺗﺠﻞ اﺗﻲ؛ل ا'ﺛﺘﺰى ﺑﺜﺔ ؛ ﺋﺘﺰ ﻏﻠﻰ ﻓﺮ ب؛ ﻟﺬ ى ^غ ﺑﻨﺔ ﻓ ﻴ ﺜ ﺘ ﺒ ﺎ ﺛ ﺮ .ﺗ ال ﺗﺄ س
.
؛
ﻧﺖ ﺑﻦ
ﻟﺠﻠﻒ .
ﻟﺠﻠﺚ
ﻳﺬﺑﻚ'.
ﻧﻘﺬ آ ﻟﺖ' ﻓﺬ ﻧﺒﺬ ﻳﺮ ن 1ﺀد ﺑﺌﺄ ﻧ ال ﻟﻠﻢ ا ،ﻧ إل ﺗﻨﻦ 1خ ﻧﺄت
.
.
ﻓﺜﻞ
؟ ) أل ب
212
İMAM M A U K t MUVATTA
48. K esir b. F erkad den **Ebû B ekir b. M uham m ed b. A m r b. Hazm'e vadeyle altın karşılığında buğday satıp sonra altını teslim alm adan önce yerine h u rm a alan kim senin durum unu sordum . O da bunu m ekruh görerek yasakladı.» îb n Şihab’d an d a bunun benzeri rivayet edilm iştir. îm a m M alik d er ki: S a id b. M üseyyeb, S ü leym a n b. Yesâr, Ebû Bekir b. M uham m ed b. A m r b. Hazm ve îbn Şihab, birinin p a ra karşılığında buğday satıp, parayı teslim alm adan, yerine h u r m a a lm a sın ı yasakladılar. A m a başka birinden hurm a alıp da, h u rm a sa h ib in in parasını alm ak üzere buğday sattığı kim seye gönderse, bunda bir m a h zu r yoktur. îm am Malik der ki: Ben bu meseleyi ilim sahibi bir çok kim se ye sordum , bunda bir m a h zu r görmediler.
213
21. P E Ş İN PAHA İLE SONRADAN TESLİM EDİLM EK ÜZERE GIDA M ADDELERİ ALMAK40 ، ٩-
ﻣﺾ
ﺗﺶ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ،
إن ﺑﻤﻒ ا ﻟﺰﺟﺬا ﻟﻨﺠﺪ ؛ ى ا ﻟﺘﺘﺎ م
ﻏﻦ ﺗﻤﺤﻰ ،ص ا ﻣﺤﺘﺪ ب ﺑﻤﻨﻲ
ه اد أﺗﻲ ﻧﻈﻢ إ ﻟﻰ ا ﺟﻞ
م ؛ أﻧﺔ ﺗﺎ ل ' :ال
ﻧﺎ ل؛
ﻧﺶ•
مذتﻋﻨﻰأل ﺗﺘﺬﻣ ال ﺣﺔ ٠أ ر ﺛﻨﺮﻟﺰ ﻳﺪﻣ آل ﺧﺔ• ﻗﺎل ﻧﺎﻟﻚ: *U ا أل ﺟﻞ .
ا أل ﺗﻦ ﻋﺌﺬﺛﺎ ﻧﺠﻨﺊ
^
ﺑﻤﺪ ١
ﻧﻒ ؛ى ﻟﻤﻨﺎ م ﺑﺶ
ﻧﻈﻢ •
ث ا ﻛﻤﻢ ؛ ﺑﻢ ث و خ ﺑﺌﺔ '. .ص
ﺛﻤﺔ ﺑﺌﺔ .زذ ﺑﻠﺬ أﻧﺔ إذا أﻏﺚ
ﻧﻴﺎﻟﺪﺗﺎ م ا ﻟﻨﻰ ا ﺑﻤﻎ ﺑﺘﺔ .ﻧ
ﻓﺶ ﻧﺎﺑﻠﺬ:
إ ﻟﻰ أ ﺟﻞ ذإ ﻧﺔ'ال
ﻓﻴﻦ İUU :
ﻓﺈن ذ ﺑﻠﻦ ال ﺑﻄﺦ. ما ال ﺗﻰ
ﺑﻢﺀﻓﻰ
ﻧﻨﻲ ﻟﺔ أن
ﻗﻚ
ﻧﻨﻲ ﻣﻨﺔ ﻳﺬﺑﻠﻦ ا ﻟﻨﻲ
ي ا ﻟﻨﻲ ا ﻟﻨﻰ ذﻟﻤﺦ إ ﻟﻴﻪ .أز ﻧﺰﻗﺔ ﻓﻰ إ ﻧﺆ
ئ
م ى ا ﻟﺸﺎ م ﻣﺤﺪ أن* ب ﺀﻓﻰ*
ﻛﻨﻲ ﻗﻴﻦ ﻟﺘﻮ ع؛
وأ ﻧﻞ ا ﻟﺒﺮ ﻗﺌﻬﺆث ﻏﺌﺔ.
ا ﺧﺰ ﻏﺌﺔ ﺧﺜﺔ ،ﻏﻠﻰ أئ
أش ز ﻛﺒﺰ ه زذﺑﻠﺘﺂ أﺛﺔ ﻟﺘﺎ
ﻳﻘﻮ
ك ﻧﻔﺬ ؛ ﻣﺤﻠﺬ .
ﺧﺬ ا ﻟﺴﺎﻟﻢ
ﻟﻠﺜﺮ ى ﻏﻠﻤﻰ
ﺛﺒﻠﺔ .ﻓﻜﺎ ث ذ ﺑﻠﺌﺂ ﺳﺦ ا ﻟﺸﺎ م إﻟﻰ أ ﺟﺪ ٠ﻣﺤﻞ أن
•
ز ر ة اد ﺋﻐﺎخ•
٠
•ﺗﺪ؛
ﻳﻐﺬ
ﺤﺰﺗﻲ ' اد ﻣﻴﻠﻰ ا ﻧﻢ ﺛﺜﺰﻟﻰ ٠
زﻗﺬ ض ز ﻧﻮأل اد ي ؛دﻟﻢ
ه ﻓﻰ م
ﺑﺌﺔ إ ال زرﻗﺔ أز د ﻣﻴﺔ .أو ا ﻟﻨﻲ ا ﻟﻨﻰ ﻧﻔﺦ إﻣﺤﺐ ﻳﻨﺘﺒﻪ .زإﺛﺔ ال ذ؛ ﺋﺎ .ﺧﺘﻰ
ﻟﻦ
ﻗﻴﻦ ﻧﺎﻟﻠﺔ :ز ﺛﻐﻴﺰ ذ ﻟﻠﻦ ٠أرأ ا ﻟﺘﺜﺮ ئ ﺟﻰ ﺧﺬ أ ال ﺟﺬ• ز؛ ﻧﺎ أإلﻗﺎﻟﺊ ظ أﻟﻢ ﺑﺰذذ ﻣﻪ آ ﻳﺎ إل زال زم ذ ﺑﻚ .٠٨٩٢١٠ أ ﺧﺪ*
ز ﻓﻨﺖ ﻧﺠﻪ اﻟﺰﻗﺎذث ﺑﻨﺴﻴﺌﺔ إ ﻟﻰ ا ﺟﺮ .أن
أ ﺧﺬ ﻳﺐ إد ﻳﻨﺎر
ﻛﻨﻲ.
ﻓﺈذا
ﻳﻨﻲ ﻗﺰ ذاذة أ ﺧﻨﻒ ﻏﻠﻰ ذا ﻣﺐ• أن ﺑﺶ؛
ﺷﻊ
B u alış veriş çeşidine fıkıh ıstılahında selem denilin. Selem: «Peşı'n p ara ile))40 sonradan tesJim edilmek (izere mal almaktır.» Böyle bir alış verişin sahih ı* takım ş a rtla r vardır. Hanelilere göre bu ş a rtla r şu n la r؛•olabilmesi için b a) Malın buğday einsini veya belirtm a rp a gibi ؛ ek b) Çeşidini belirtmek; sulak ve k ır arazi m ahsu lü gibi e) Malın m iktarını belirtmek; yüz ölçek veya 500 kg. ^ b i ,d) Malın Batını belirtm ek .e) Malın teslim zam anını belirtm ek O M alın teslim yerini belirtm ek (Bk. Mecelle, m 386 a d(.. H er çeşit maddede bu alış veriş caiz debidir. Ancak m iktarım ve niteliğini belirlemek m üm kün olan maddelerde caizdir. (Bk. Mecelle, m38 . (.لad Bir de bu akdin sahih olarak devam edebilmesi için, pazarlık yapılan yerde m üşterinin mal sahibine parayı vermesi gerekir. (Bk. Mecelle, m38 ad?(. .
214
İ M A M m a l i k / MlJVA'ri'A
زإ ﺗﻨﺎ ر ﺧﺺ .
أز ﻃﺮن
ذ ﻳﻤﺮﺑﻢ
،
.إذا ﻧﻨ ال ذ ﺑﻚ ﺑﻤﺎ أؤ ل ﺋﻤﺎ ن ؛
،
.زإ ﺋﻨﺎ ﺻﻴﻦ اإلﻓﺎﻟﺊ
ظ ﻣﻦ ذ ﺑﻚ ز_ﻧﺎذ؛
.ﻳﻰ ا إل ﻧﺎﻟﺔ
ظ ﻟﺰ
ﻧﺪﺣﺪ
ﻧﺈن' ﻧﻨﻚ
؛
،ﺑﻪ ا ﺧﺬﺛﻨﺎ >
• ﻳﺤﺜﺔ ﻧﺎ ﻳﺤﻞ ا ﻳﻴﺮ. ﻣﻨﺎن ﺑﻤﺎ٠ أؤ ﻧﻄﺮة٠أؤ ﺷﻨﺎ ث
إل ﻓﺎﻟﺔ1 ؛ى
، ﻧﺈئ ﻧﻐﺰ ذ ﺑﻚ •ﻧﺎ ﺗﺨﺮم اﻟﻨﺘﻊ
ﺑﻨﺪ ﻧﺤﻞ٠ ﻣﻤﺌﺘﻮﻟﺔ
ﻧ ال ﺑﺄس أن ﻓﺄﺧﺬ٠ ﻧﺎﺀ
ﻣﺘﻨﻲ
ﻧﻒ ﻓﻰ
ﻧﺊ
:ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻚ - اال ﺟﻞ
ث1ﺗﻲ
ﻏﺔ ﺗﺄس أن• ﻳﺄﺗﺖ
. أ ال ' ﺛﻒ-ث ﻣﻦ
.ﻳﻨﻒ ا ﻟﺰﺟﺰ ؛ى ﻣﻨﻨﺆ ﻧﻨﺘﻮﻟﺆ
م
ز ﺻﻴﺰ ذﺑﻠﻦت أئ
ذ ﺋﻚ' ﻧﻦ ﻧﻒ .ﻧﻤﻦ ا أل ﺟﻞ
ﺑﻤﻦ
:ﺗﻴﻦ
JÛ
ﻧﻒ ب• أؤ أذﻧﻰ
ﺗﻴﻦ ﺑﺄس أئ ﻧﺎﺧﺬ ﻣﻨﺒﻤﺎ؛ﺋﺎ، زإ(ع ﻧﻒ ؛ ى ﻧﻨﺮ ﻏﻨﻲ.ﺗﺔ- ﺑﺄس أئ ﻧﺄﺧﺬ ﺛﻤﻴﺰم أز ذأمt i ذ ﺑﻚ ﻛﺜﺔ ﺑﻤﻦ0 زذ• |دا ﻛﺎ- ﻧﺘﻦ ﺑﺄس أئ ﻓﺄﺧﺬ أ، ل|ن ﺣﻒ ؛ ى ز ﺑﻴﺐ أ ﻃﻨﺰ٠ ﺗﻨﺎ،أز ج
. ﻧﻔﺐ
ﺑﻤﻤﻤﺬ ا
.' إذ'ا ﻛ ﺎ ف ﻧﻜﻴﻨﺂ ذﺑﻚ ﺧﺎم. ﻧﺨﺰ أ آل م
Abdullah b .49 . م! ﺳﺔder ﺀل1ت-B irinin diğerine peşin p ara vere rek kalitesini, fiatm ı ve teslim zam anını belirlem ek şartıyla gıda ,m addeleri alm asında b ir m ahzur yoktur. F a k a t olgunlaşm am ış b a şa k ta k i ekin ile ağaçtaki olgunlaşm a b e lirtileri görülm em iş .h u rm an ın bu şa rtla alınm ası eaiz d e b id ir İm am Malik der ki: Biri peşin para verip teslim za m a n ın ı ve fiatını belirleyerek g ıd a m addeleri satın alsa da, teslim zam anı gelince m al sahibinde , ه/ ﺀﺟﻪﺀ هm alı tam bulam ayıp pazarlığı .bozsa, o takdirde önce vermiş olduğu parasını geri alm ası gerekir Parasını teslim alm adan önce onun yerine ^ ٠^ ٠ bir şey alırsa , ٠ -takdirde, daha önce pazarlık etm iş olduğu g ıd a m addelerini tes .lim alm adan önce satm ış gibi olur İm am M alik der ki: H albuki R esûlullah gıda m addelerinin .teslim alm adan önce satışını ya sa kla m ıştır -İm am M alik der ki: M üşteri p işm an olarak satıcıya: «pazarlı -ğı bozalım, sana verdiğim parayı ileride iade edersin \şim di iste .miyorum)» dese bu doğru değildir. F ukaha bunu ya sa kla m ıştır Çünkü pazarlığın bozulması şartıyla m üşterinin m al sahibindeki alacağını ertelemesi neticesinde, pazarlık yaptığı gıda m addeleri -m al sahibine helâl olunca, ileride alınm ak üzere parası verilip sa tın alınan gıda maddelerinin, teslim alınm adan önce satışının da
: t l / A I . / S V K I l l Ş KITAM
ل
2 5
helâl olm ası gerekir. (H albuki her ikisi de caiz değildir.) îm aın Malik der ki: B unun izahı şöyledir. M alın teslim zamanı gelip de m üşterinin, m alı beğenmiyerek daha ileri bir tarihte parasını geri alm ak istem esi pazarlığı bozmak değildir. Ç ünkü pazarlığın bozulm asıyla ne satıcıya ne de m üşteriye bir fazla lık sağlanır. M üşteri parasını,m al sahibi de m alını olduğu gibi geri alır. Şayet pazarlığı bozmada belirtilen zam anın ertelenmesi veya taraflardan birinin diğerine pazarlıkta olm ayan bir şey vermesi ya da taraflardan birine m enfaat sağlanm ası gibi fa zla bir şey olursa buna pazarlığı bozma denilmez. Pazarlığı bozma, akid ٤٠m arnlandıktan sonra olur. Pazarlığı bozmaya, aldığı m ala başkasını ortak yapm aya ve m alı aldığı fiata satmaya, ancak fazlalık eksiklik ve vade olm am ası şartıyla m üsaade edilm iştir. B unda fazla, eksik veya vade olursa satış olur. B u ﺳﻤﻤﺤﺲ£ de alış-verişi helâl kılan bunu da helâl kılar ve alış-verişi haram kılan bunu da haram kılar. İm am Malik der ki: Ş a m buğdayı için peşin para ödeyenin, vadeden sonra M ahm ûle buğdayı alm asında bir sakınca yoktur. îm am M alik der ki: ileride ٠ ^٠^٠^ m alın çeşidini belirterek peşin para veren kim senin, m alı testim alm a zam anı gelince, bun un iyisini veya düşük kalitesini alm asında bir m a h zu r yoktur. Mesela ileride M ahm ule buğdayı alm ak için peşin para veren kim şenini Şam buğdayı veya ٥ ^ ٥ alm ası caizdir. Yine acve (iyi kulit**) cinsinden hurm a alm ak için peşin para veren kim sen in seyhânt veya cem ' (düşük kalite) denilen hurm alardan a lm a sı caizdir. K ırm ızı kuru üzün için peşin para veren de siyah ku ru üzüm alabitir. B ü tü n bunların caiz olm ası için teslim za m a n ın ın gelm iş olm ası ve alınacak m iktarın önceden tayin edilen ölçeğe eşit olm ası gerekir.
216
2 2 . Y İY E C E K M A D D E L E R İN İN B İR B İR L E R İ İL E E Ş İT O LARAK A L IN IP ﻟﺴﺎ ا’ س
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻗﻤﺶ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻲ؛ أﺗﺔ ﻃﻌﻢ؛ آذ ﻇﺌﻨﺎث ﺋﺬ ﺑﻤﺎر ﻗﺎل• ض ﺀأي ﺀ ﺑﻤﺎد-٥٠ زال إط إال٠ﺑﺎ ﺛﻌﻴﺰا أ ﻧﻠﻚ ﻧﺎ.ﺣﺘﻤﻠﺔ ﺣﺪ ﻣﺬ ج:ﻧﻨﺎ ﻟﻨآلﻣﻪ ز ﺋﺎ٠ ث ﺗﻦم ا؛ىل ﻳﺊ.
50. Süleym an b. Y esâr'dan: S a’d b. Eb£ V ak k as'ın eşeğinin yemi tükenince kölesine: «— Evden buğday al. Göiür, buğday m ik tarı arp ay la değiş, üzerine fazla alm a»‘5* derdi.
آذ
؛
ﻏﺬ ﻧﻠﺒﻤﺎن ﺑﻦ ﻳﺤﺎب ؛ أﺗﺔ أﺧﻴﺰت، ﻏﺬ ﺛﻨﻲ
ﺑﻞ؛ أ ﻏﻠﻚ
ﻟﻤألﻣﺐ ؛ ﺧﺬ ﺑﺬ،ﻗﺎ ل
•ﺑﻲ ﻏﻠﻨﺂ ذي .ظ
‘
ر ﺣﺘﺜﻨﻰ ﺀذ ﻧﺎﺑﻲ
“
٠١
•ه ا ﻟﺒﻤﻦ أئ األﺣﺰب أن ﻏﻨﺪ ﻗﺌﻮ ذ ﻧ ال ﺗﺄﺛﻢ إال. ﻧﺎﺗﻴﻴﺎﻧﻴﻨﺎ . د ﻧﺎﺗﺎ
-Süleym an b. Y esâr'dan: Ahdi Yegûs oğlu Esved oğlu Ab .51 :d u rrah m an , hayvanının yemi tükenince kölesine -Evden buğday al. Sonra da bu buğday k a r ş ı l ı n d a (pazar —« dan) eşit m iktarda arpa al.» derd i .^
٠ ض اﺑﻦ مﺀﻣﺤﺐ ا ﻟﺪﻳﺊ، ه ﻋﻦ اﻟﻨﺎﺑﻢ ﺑﻦ ﺗﺨﺘﻲ
ر ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ ؛ اﻧﺄ
”
٠٢
٠ ﻣﺜﻞ ذ ﻳ ال
زذزا أل ﻳﺒﻨﺎ: ﻗالم ذا ﺑﻠﺖ . م1ألﺗﻦ ﺑﺎ، ٧ . ،
ﻛﺪ
ﺍﺍﺷﺈ
) 5 1 (ﺳﻢ
اذ'ال٠ ﻛﻴﺢ ﻏﻲ ذأ، ا ال م: ﻧﺶ ﺗﻴﻖ : ﺋﻰ ، ﻣﺤﺐ أ زآل ’ ﺷﻐﻠﺖ ﺑﺎﻟﻦVj ٠ﻳﻖ ا*ﺛﻦ٧ . ن* ا ﻟﺜﻠﺖ ﻳآلش ﻟﺜﺄ ﺑﺎﻟﺨﺎ 'ت
ﻳﺦ ا
م؛ ﺀ ؛أ ﺀ؛h'•':•it م؛٢^ ٢٢ huğ'dn y؛١•,٥ ,n rp o b i r c in s s a y ı l m a k t a d ı r . B u s e b e p l e b i r i diğ»،ri ﺀ؛>»؛ ال ' ا آ اوأة؛'ا ﺀ ” ؟؛f ı / . l a h k c a iz d e ğ i l d i r . A m a H a n e f i m e z h e b i n e , ؛؛•اأآ ج, 1. اأا! ا1•؛ آ؛ آ، ام-; ﻟﺖ ا/ ل- اc i n s l e r d i r . P e ş i n o l m a k ş a r t ı y l a f a z l a l ı k c a i z d i r , أ؛ ﻗﺎ اأ
52)( ث؛!؛؛ اا'ؤ ﻣﻮ770 .,
217
.١ /٠ I A U Ş VKHİŞ K İT A B İ
إال ﻳﺎ ﺑﻴﻲ ٠ﻓﺈ ذ ذ ﻧﻞ ٠
ﻧﻄﺢ .زﻛﺎن ﺧﺰاﻧﺎ•
ﻧﻔﺎ ﻣﺬ ذ ﺑﻚ» ا أل ﺟﻞ .ﻟﺰ
ﻛﺎ ر ﻣﻲ ﺻﻨﻒ ،زاﺟﺐ
إذا زال ذم ال،ذﻧﺎم ذ ﻓﺎﻟﺬ ا ﻟ آل ":وال"ﻳﺌﺎغ م ﺀ ﻣﻲ
زال ز ﺀ ص
اﺋﺘﻨﻲ ﻳﻨﺎﺟﻲ .
ﻧﻴﺘﻢ؛ ﺗ ال ﻳﺎ غ ﻧﺚ ﺟﻨﻄﺔ ﻳﻨﺒﺊ ﺟﻨﻌﻠﺔ .زال ﻧﺪ ﺛﻨﻲ ﻳﻨﺬى ﺛﻨﻲ • زال ﻧﺪ ر ﺑﻴﺐ ﻳﻨﺬئ * ﻛﺎ ا ﻳﺬ ﻳﻘﻲ . زإذ . ﻛﺎ ﺑﺊ ﻣﻒ نﻧﺎﺟﻲ إذا . زال ﻧﺎ أ ﺛﻴﺔ ذ ﺑﻚ ﻣﻦ ،ا ﻟﻤﺞ زأالﺋﻢ نﻛﺜﻔﺎ ﻳﺎ أل .
إ ﺗﻨﺎ ذﺑﻠﻦ ﻳﻨﺘﺰﻟﺔ ا ﻟﻨﺒﻲ ﻳﺎﻟﺬﺑﻲبب زا أل
ﻣﺬ ذ ﺑﻚ ٠ا ﻟﺜﻨﺘﻞ
ال ﻧﺠﻞ ﻓﻰ،م
ز ال ﻧﺠ إلال ﺛ آل ﺑﻤﻢ .ﺗﻬﺾ . ﻧﺎﻟ أل *.
ﻓﻞ
زإذا ا ﻧﺘﻒ ﻧﺎ ﺗﻜﺎ ل أر ﺛﺮ ئ
ﻫﺪ ألس اذ ﺋﻮﻏﺬ ﺑﺘﺔ ﻗﻨﻲ ﻳﻨﺪ م*
٠
ﺑﻨﺎ ﻳﺮﻛﻞ أز
ﻗﻪ ﺑﻘﻲ• زال إ س آذ ﺛﻮﺧﺬ ﻫﺘﺎغ ﻣﺬ
ﺟﺌﻠﺔ .زﻣﻨﺎغ ﺑﺊ ﻧﻨﻲ ﺑﻤﻨﺎﻏﻨﻲ ﻣﻲ ز ﻳﻴﺐ ٠زﻣﺘﺎغ ﻣﺬ
ا ﻟﻄﻨﺎ ن ﺑﺬ ﻧﺬا ﻧﺒﺬﺑﻚ
ذ
»
ﺗﻤﻤﻠﻤﻦ ٠ﺗ ال ﺛﺮ ﺑﺎﺋﺶ ﻣﻨﺔ ﺑﻨﺎ م
ا أل ﺟﻞ
ﻓﻞ ﻧﺎﺑ آل:
>
ﻫﺪ
ﺗﺜﺰﺑﺄ،
ﻓﺒﺎن
اﺣﺘآلﻧﺔ •
م
ﻳﻨﺎ م ﻣﺬ
ﺟﺌﻠﺆ ﻳﻤﻨﺎﻏﻨﻲ ﺑﺬ ﻧﻨﻲ .ﻓﺈذا ﻛﺎن
ان أ ﻓﺬ ﺑﺬ ذﺑ ال
*
•
ﻳﺪا ﺑﻴﺪ
ﺛ ال
•
ﺗﺠﺪ ٠
زال ﻧﺒﺬ ﻣﻨإلة ا ﻟﺠﺘﻠﺰ ﺑﻤﻨﻴﺮ؛ اﻟﻤﺘﻤﻨﻲ .زال ألﻣﻦ ﻳﻤﻨﻴﻦ؛ ا ﻟﺠﺘﻄﺰ ﻳﻬﺜﺌﺰ؛
ا ﺛﺮ .ﺑﻤﺎ ﺑﻤﺪ .زذس آة -ال ;ل أن• :ﺗﺮ ى ا ﻟﻤﻄﺊ ؟ ،ر م ﻣﻨﻪ . ص ﺗﺴﺊ: ﺑﻤﺚ
دض'U
ﺑﻤﻲ .ﻣﺰ ق.
ص ﻧﻦ ا ﻟﺪ ا.ر زأألذم .ة؛اث ﺑﻢ 1ﺑﻤﺪ .ﻓﺈن ذ ﻓﻠﺔ ا آل ﺟﻞ ﺗ ال
.٠ ١
ﻳﺮ .ي،
ل أن
ﺗﺰ ى
دل
زإ ﺛﻨﺎ ا ﺗﻪ ذﻟﻠﻦ
ﻣﻨﻪ .
ﻣﺤﺒﺮا؛ ﺑﻤﺮ ذ ﺑﻚ ﺑﺎ أل ب راﻟﻮري د ﻧﺎ• ﻓﺎل ﻧﺎﻟ ال: V ﺧالل•
ﻧﺬﻟﻚ» أﻋﻚ ﺛﺜﺘﺮى ا ﻟﺒﻨﻪ ﺑﺎﻟﺰرﻧﻲ ﺟﺰاﻓﺎ• زا ﻟﺘﻨﺰ ﺑﺎأل ﺧﺐ ﺟﺰاﻧﺎ•
ﻓﻤﺬا
ألس ﺑﻪ• م ﻗﺎﻏﻨﺎ ﻣﺰاﻓﺎ•
ﻧﻜﺘﻢ ا ﻛﺮ ئ
ﻛﺒﺠﺎ. ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻂ؛ زﻧﻦ ﻣﻨﻴﺮ ﻣﻨﻴﺰة ﻃﻨﺎﻣﺮ .زﻓﺖ ﻏﺒﺈ • ﻛﻤﺤﺎ ،ﻓﺈن ذ ﺑﻚ ال' ﻳﻄﺦ .ﻓﺈن أ ﺧﺖ ا ﻟﻄﺰﺗﻤﻢ أن ﻧﺆذ ذ ﺑﻚ اﻟﺸﺎﻣﻲ ض ا ﻟﺘﻲ ،زﻧﺔ ﺑﻤﺎ ى إلﻟﻤﺔ زﻧﺰئ ’ .زﻛﻦ ﺑﻒ ﻛﻞ Uﻏﻠﻲ ا ﻟﺒﺎ إل ﻣﺤﻨﺔ زﻏﺬذ; ﻣﻦ ا ﻟﺸﺎم وﻏﺰه،
ﺋﺄ ﺑﻤﺔ ﺟﺰاﻓﺎ .
زل؛ ﻳﻈﻢ ا
ﻛﻲ ذ ﻟﻚ .ﻓﺈ ذ ا ﻛﺪ ئ إن أ ﺧﻂ أن ﻳﺆذ ذ ﺑﻚ ض ا ﻳﺎﺗﻊ زﻧﺔ ٠وﻟﻠﻢ:زز أ ﻟﺬ
اﻟﻤﻠﻢ ﻗﻨ ال ﻏﺬ ذ ﺑﻚ . ﻓﺎل ﻧﺎﺑ ال ؛ زال ﺧﻨﺰ ﻓﻰ ا ﻟﻢ ٠ﺛﺰ م ا ﻛﻴﺰ ﻣﺬ
•
ﺑﻌﺾ
•
ﻳﻨﻤﺢ؛ ■
ؤال ﻏﻈﻢ ,ﻳﺒﻤﻴﺐ• إذا ﻛﺎ ن ﻧﺺ ﻧﺒﻂ
ﻓﺄﻧﺎ إذا ﻛﺎن ﺛﺘﺨﺰى أئ ﻗﻔﻮن ﺑﺘأل ﻳﺒﺘﺰ
•
ﺗ ال
أل س ﺑﻪ
ﻓﺎل ﻧﺎﺑ أل ':ال ﻳﻄﺦ ﺗﺊ زﺛﺪ زﺗﺬ ﻟﻴﻦ ﺑﻨﺬئ زﺗﺐ .وﻏﺰ ﻣﺜﻞ اﻟﺬى
•
زإئ ﻟﻠﻢ ﺋﻮزن• ﻧﺸ ﺎ ﻣﻦ ا ﺛﺮ اﻟﺬى
21«
:
I M A M M A L IK / M II VA 'IT A
٣
J
ز إ ذا
•
ﺟﻴﻦ
Ü
ﻟﻴﺠﻴﺮ ﻣﺤﻨﺔ
ض أدم خ ث
ﺳﺖ
اﻟﺪ'ﺑﺞ
ش م<ا ﺧﺬ ه
ﻣﻤﺲ .
؛ذل
ض ﻳﺄﺧﺬ
ﻏﻢ
0 ،
ذم •ﻧﺎﺟﻪ
شض ﺷﻞ
،
ث
ز ﻣﺎﻗﺎ ﻣﺬ
ﻳﺲ
ﻣﺎ ش ﻣﺬ
ﻳﺎ غ
,
ﻳﺎﺗﺬ
.
، ' ال ' ﺑﺄﻧﻰم. ﺧ آل ﺑﺒﺌﺰ
ز ﺿﺎ ص٠ ﺷﺄ ' ﻟﻨﺖ ﺑﺰ ﻧﻴﺘﻲ
ال ﻧﺔ إ ﺋﻨﺎ أزاذ أن
،
إ ذ ﺻﺎ ش ﻣﻦ ؟ ﺑ ﻴ ﻰ ﺑﻨ ال ﺗﻢ أ ﻃﻴﻊ ﺑﺚ ا ﻟﻌﺠﻮة ال
ﻳﻄﺦ
ﻃﻞ ز'ﺑﺪم ﻏﻠﻰ ز ﺑﺪ
دﻧﺲ آل ة ‘ ﻃﺶ
•
إ ال ﻧﺔ ا
.
ال ﻧﺼﻠﺢ ' ﺑﻤﺨﺢ
.
ز ﺑﺪه
غ- ﺟﻨﺰ ﺻﺎﺣﺖ ا ﻟﺜﺘﻲ أ ﺋﻦ
زﺻﻤﻖ زﻟﻦ ﺟﻨﻞ
ﺧﻞ ا إل ى ز ﻫﺘﺎ
ﻃﺬ ال
ﻧﺘﻔﺎ• اﻟ أل ﻳﻖ أ
.
ﺑﺨﻞ د ﻟﻠﻦ
ﺟﻌﻞ
İUU :م'"ذال ﺑﺎﻟﻄﻌﻨﺔ ﺧ أل 'نا ك
؛،
ﺧﻞ
ﺣﺘﻰ
١ ^^؛،
52• îb n Muaykıb ed-Devsî'den de yukardaki hadisin bir benzeri rivayet edilm iştir. în ıam M alik der ki: Bize göre de h ü kü m > ﺀﺳ ال ﻫﻆ. Yine îm am M alik d er ^i: B ize göre üzerinde ittifa k edilen görüş karşılıklı olarak buğdayla buğday ve hurm a ile hurm a, buğdayla hurm a ve hurm a ile kuru üzüm , kuru üzüm le buğday ve her çeşit gıda m addelerinin ve katıklıkların karşılıklı satışı ancak peşin olmaları şartıyla caizdir. B unların birbirleriyle vadeli değiştirilmeleri haram dır. îm am Malik der ki: Gıda m addelerini ve katıkları, kendi cinsleriy[e farklı olarak satm ak caiz değildir. Mesela bir ölçek buğdayı iki ölçek buğday, bir ölçek hurm ayı iki ölçek hurm a, bir ölçek kuru Üzümü iki ölçek ku ru üzüm karşılığında ve bunlara benzer bütün hububat ve katıkların aynı cinsinin bir ölçeğini iki ölçeği karşılığında peşin de olsa satm ak caiz değildir. Ç ünkü bu, g ü m ü şle g ü m uş ve altınla a d ın ın değiştirilm esi gibidir. Fazlalık ve vade caiz değildir. E şit ve peşin olm ası gerekir. îm am Malil ؛der ki: Yenilip içilecek m addelerden ölçülüp tartılabilenler çeşitli sınıflardan olup aradaki farklılık fazla İse, ٠ zam an peşin olarak farklı m iktarlarla satışları caizdir. M esela iki ölçek buğday karşılığında bir ölçek hurm a ve iki ölçek ku ru üzüm karşılığında birxölçek hurm a, yine iki ölçek tereyağ karşılığında bir ölçek buğday alm ada, peşin olm ası kaydıyla bir m a h zu ryo ktur, vadeli olursa caiz değildir. îm am Malik der ki: M iktarı belli olmayan buğday yığınını, bir
220
23. YİYECEK MADDELERİ SATIŞI İLE İLGİLİ DİĞER HADİSLER
-٥٣
ئ
ﺣﺒﻠﻰ ﻛﻴﺐ
1
ﻧﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﻢ ‘ ٠ض إز ز ﺟﻞ ا ﺑﺘﺎغ ا ﺛﻨﺎ
» : JÛ
• ؟ﻧﻴﺘﺎي ز ﻧﻤﻒ دزﻣﺤﺮ .
ﻧﺖ ﻟﻰ ﻏﻢ اش *ﺑﻦ ﺑﻰ ﻧﺰ ﻳﻢ ﺗﻜﻮن ﺑﺮح ا ﻟﻤﻤﺤﻮك ﺑﺎﻟﻤﺎر
ح.
ﺑﺎﻟﻤﻒ ﻃﻨﺎﻧﺎ .ﻗﺎﻟﺖ ﺣﺒﻴﺖت ال.
ﻓﺎﺋﻄﻰ
.
؛
اﻧﺔ ﻧﺎﻟﺖ
ﻧﺒﻴﺬ
ر ﺑﻨﺎ ا ﺑﻤﺖ ﺑﻨﺔ
و ﻟﻜﻦ أﻋﻂ ا ﺋﺖ ز ﺧﻨﺎ
.ز ﻏﺬ ﺑﻤﻨﺔ ﻃﻨﺎﻧﺎ
53. E bû M eryem oğlu Abdullah oğlu M uhaım ned'den: S a id b . M üseyyeb'e sordum : «Ben C ar'daki devlet h âzin esin in istih k a k belcelerimle dağıtım ı yapılan gıda m addelerini sa tın alıyorum . Bazen bir dinar yarım dirhem e aldığım oluyor. B u durum da yarım dirhem p a ra yerine, onun değeri k a d a r ^ d a m addesini almıyorum.» deyinee Said: «Hayır eksik alma. Sen dirhem ver, üzerine yiyecek m addesi al» dedi. — ٠،
؛ى
و ﺣﺪﺛﻨﻰ ص ﺛﻰ
ﻓﻪ
ﻧﺎل' ﻧﺎﺑﻠﺬ: ﻏﻲ ا ﻟﻠﻨﺎﻟﻢ
« ﻧﺎ ب ا ﻟﻠﻨﺎ م:
ﻧﺎﺑﻠﺖ؛ ؛
آل ة إ ﺛﻨﺎ
ﺑﺜﻨﺔ :
ﻧﺺ• ﻧﻦ ا ﺗﺮﻳﻰ
ﺳﺐ:
ﻟ ﻨﻲ
ﻃﻨﺎﻧﺎ
ﺑﻤﺮ
ﺷﻰ ﻃﻨﺎﻟﻢ.
ﻟﻨﺎﻧﺎ ﺛﻤﺄ
ﺑﻴﺐ: ﺗﻪ
إي .
ﻓﻴﻔﺮ
ئ ﻏﺬ ﻣﻊ ا ﻟﺸﺎم ﺧﺘﻰ ﺑﻤﻤﺤﺆﻓﻰ•
ﺷﺄﻧﺎ إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ
ﺧﺰ أ
ﺗﺠﻜﺔ .
ﻓﻬﺬا
'
ال
:ﺑﻄﺦ .
ن ﻟﺔ ﻏﻲ ٠ ﻓﻴﻤﻴﺰ ا أل ب ا ﻟﺬ ى أ ﻏﺺ ﺛﻨﻦ اﻟﺰى ﻛﺎ ' ﻳﺠﻨﺎ .
و ﻧﻜﻮ ن ذ ﺑﻠﺌﺄ ٠إذا
ﻓﻨآلت،
ﺗﻨﺦ ا ﻟﺸﺎ م ﻓﻴﺮ أئ
•
ﻓﺎﻟﺖ ﻧﺎﺑﻠﺜﺂ ٠؛ ى ز ﺟﺮ ﻟﺔ ’ذﺑﻠﺜﺖ ا
ﻧﺶ ٠ﻇﻨﺎ ﺧﻞ' ا أل ﺟﻞ،
ﻧﺎل اﻟﺬى
ﺑﻨﻲ ا ﻟﺜﻨﺎ ح اﻟﺬى 'ﻟﻚ ﻏﺮم إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ ٠
ﻳﻨﻲ
ز ﺑﻤﻴﺰ ا ﻟﻠﻨﺎﻟﻢ ا إل ى آﻏﻄﺎث ﻧﻐﺘ آل ؛ ﻳﻨﺎ
ﺀ ز
ﻧﻈﻢ إ ﻟﻰ أ ﺟﻲ
ﻣﺬا ال ﺳﻠﺢ .ال ﻧﺔ ﻓﺬ ﺋﻤﻰ زﻧﻮﻟﺖ اﻓﺐ
ﺗﺘﻞ اﻟﺬ ى ﻏﻲ ا ﻟﺴﺎﻟﻢ ﺑﻤﺒﻲ
اﻧﺔ
أن ﺗﺨﺘﺬ ﺑﻦ --ﻳﺮﻳﻦ ﻛﺎ ن ﻳﺜﻮﻟﺖ
ال ﻳﻴﻨﻮا ا ﻟﺨﻤﺂ
ﻟﺸﺎ م .
ﻏﺮ ز ﺟﻞ ﻃﻨﺎﻟﻢ ا ﻳﺎﻏﺔ ﺑﻨﺔ
ﻗﺎ ل ا ﻟﺬ ى ﻏﻲ ا ﻟﺤﻨﺎﻟﻢ
ﻟﺰ
ب:
•
أ ﺣﻴ ﻠﻠﺬ ﻏﻠﻰ
و ﻟﻤﺜﺐ ﻏﺮ زﺟﺮ ﻃﻨﺎﻟﻢ ر
م،
ﻟﻰ ﻏﻲ
ﻣﺜﻞ
ﺛﻞ ا ﻟﺸﺎ م
.ﺭ
/A/İ .IŞ
221
VKUlŞ K IT A M
. ﻟﺠﺎﻣﻚ ا ﻟﻖ ﻟﻠﻦ ﻏﺊ
٠ اﻟﺬى ﺳﻢ ﺀﻟﻰم
اﺑﺘﺎﻏﺔ ﻧﺄﻧﺎذ أن ﺗﺠﺪ ز ﻳﻨﺔ.إن ‘ن ﻛﺎ اﻟﺬى ﻏﺘﻲ ا ﻟﺸﺎم إﻧﻨﺎ ﻗﻮ ﻟﻐﺎ ز : ﻓﺎز ﻧﺎ ئ ذن ﻛﺎ ا ﻟﺴﺎﻟﻢ، ﻣﺎ. ﺛﻨﻴﻦ أن ود ك ﻧﻊم ا ﻟﺸﺎ ﺗﻞ. ﺑﻤﻠﺢ ﻓﺈن ذ ك. ﻟﺠﺎم ا ﻣﻤﺔ ‘
'
ا ﺷﺎ م ﻣﺤﻞ
ﺑﺄس
ال- حم
ﺑﻴﻊ ﻏﻠﻰ
ﻳﻨﺰﻟﺪه ﻏﻠﻰ ز ج
'
زال. ﻧﻠﻨﺎ ﺣﺎآل • ﺗ ال ﻳﺄ س أن ﺗﺠﺪ ﺑﻪ ز ﻳﻨﺔ • ال غ ﻧﻔﻲ ﻓﻴﻦ ﺑﻨﻴﺮ ﻳﺮ أن أ ﻓﺪ ا ؟ ﻣﻠﻤﻨﻤﺠﻤﺎ٠ ض ر ﻧﻮ و اث ئ ﻋﻦ ذ ك٠ ﻳﻨﻴﺮ أن ﻓﻰ ا ﺷﺎ م زش، ﺑﺎﻟﺌﺰ ك و ا ﺗﻴﻠﻴﺔ واإل ﻧﺎﻟﺔ.
ﻳﺤﻞ
وﻧﺰ
ﻣﺤﺤﻞ ﻟﺔ.ﻓﻪ ﻓﺘﺖ ﺣﻴﻦ
ال
زإل ا ﺛﻨﺰ ط ﻏﻲ
*
* ﻗﺎل ﻧﺎﺑﺬ ؛ وذ ئ أن أ ﻓﻞ ا ﻟﻨﻢ أ ﺗﺰﻟﺪذ ﻏﻠﻰ و ﺟﻪ ا ﻟﺰ و ف زازﺋﺄ. ا ﻗﺺ ﻣﺤﺾ ﻧﺰا ﺣﻢ. اﻟﻨﻲ وذ ك ﻧﻞ ا ﻟﺠﻞ ﺑﻤﻒ اﻟ ألرا ﻣﻢ. . ذ ﺑﻚ
ﺑﻤﺪ
• ﻟﻢ
؛زاﻳﻢ
٠ ﺷﺘﺎ
ز ﺑﻤﻮز • زﻟﻮ ا ﺛﺘﺰ ى ﺑﻨﺔم ذرإﺀ. ذ ﺑﻠﺜﺂ
ذ ك. ﻟﺰ ﺑﻤﺪ ﻟﺔ.1أﻏﻨﺎئﻟﻤﺺ
زاز؛ة ا ﺣ ﻚ.
54. M alik'den riv ay et edildiğine göre: M uham m ed b. S îrin «B aşaktaki ekini ağ an n cay a k a d a r satm ayınız» derdi. İm am M alik der ki: B ir kim se fiatını belirleyerek vade ile yiyecek m addeleri satın alsa, testim zam anı gelince m al sa h ib i:«Sana vereceğim m al bende yok. Sen bunu bana vade ile geri sat.» dese bu caiz değildir. Ç ünkü Resûlullah (s.a.v.), yiyecek m addelerinin ﺀﺀﺍlinı a lm a d a n önce satışını yasaklam ıştır. Zira m al sahibi, önce müşteriye sattığı şeyi vermiş, sonra da m üşteri geri kendisine iade etm iştir, o zam an m al sahibinin m al yerine m üşteriye verdiği pa٢٠ ve m üşterinin m al sahibinden alm adığı yiyecek maddeleri -٥٢٠ ﻣﺲﺀمم /?ﺀ/' satışı bozar. M üşteri yiyecek m addelerini geri ٠٨٥ sa٤٠٢^٠, teslim alm adan önce satm ış olur. İm am M alik der ki: B ir müşteri m al sahibinden bir m ik ta rg ıda m addesi £٥٤٤٨ ﻡ/يمda teslim alm asa, kendisinin de başka bir ﻩ/ﺀﻣﻪﺀﻩ/ ﻩ'ﺩﺇaynı m iktarda gıda m addesi borcu olsa ve bu ﻩ/مهﺀﻩ/ ﺀyı gıda m addesi satın aldığı kim seye göndererek: «Git, sana vereceğim ka d a r onda alacağım ٧٠٢, bunu ondan al», dese bu caiz değ ild ir. Ç ünkü sa tın aldığı şeyi testim a lm a d a n önce satm ıştır. H albuki bu caiz değildir. R esûlullah (s.a.v.) bunu yasaklam ıştır. F akat İsla m bilginleri ٠٨٨٠٨ m ala başkasının ortak ya p ılm a sı٨٤٨, m alın alış fia tın a satılm asının ve pazarlığı bozm asının ﻩﺀ،'ﺀ olduğunda görüş birliğine varm ışlardır.
222
İM A M M A L IK / MIIVA TI'A
İm am M alik der ki: Fakihler,bunu yardım laşm a saym ışlar, sa tış saym am ışlardır. Bu, ödünç olarak eksik d irhem ler veren kimseye, bu dirhem lerine karşılık tam dirhem lerin verilmesi gibid ir ki, bu caizdir. F akat tam dirhemlerle eksik dirhem ler satın alsa, bu caiz değildir. Tam dirhem ler ödenmek şartıyla anlaşıp da, kendisi eksik verse caiz olmaz. أ ﻧﺄ ﻧﻨﻮ ل اﻓﺐ ه ﻧﻤﻰ ﻋﻦ ﺑﻴﻊ اﻟﻌﺮاﺑﻤﺔ زأرﺧﺺ٠ “ ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺜﺄت زﺑﻨﺎ ﻧﺜﺒﺔ ذ ﺑﻚ٥٥ أن ﺗﻨﺦ اﻟﻨﺰاﺑﻤﺆ ﺳﻊ ﻏﻠﻰ زﺟﻪ ا ﻟﺘﻜﺎﻳﺤﺆ: وإﺋﻨﺎ ﺋﺮﻳﻰ ئ ذ ﺑﻚ٠ن ا ﻟﻢ، ى ال؛زاﻗﺎ ﺑﺤﺰﻣﻬﺎ ﻧﻰ
.' ﺗﺊ اﻟﻨﻮاﻳﺎ ﻏﻠﻰ زﺟﻪ ا ﻧﻤﺰدف م'ال ﻧﻜﺎﺑﻤﺔ ﻧﺠﻪ ﻧﻢ ﻣﻲ ?;زﻧﻢ• ﻏﻠﻰ أن • أم
ﺑﻨﻢ ؛ ﻟﻰ
ﺑﺰﺗﻌﻢ*ؤ ﺛﻠﺚ أز
ن- ﺑﻤﺐ
الﻧﺔ أ ﻏﻔﻰ ا ﻟﻜﻨﺰ اإلى
ﻟﻤﺎﺀ
آدم
ﺩﻩ
ﺛﺬ ى
ا ﺋﺖ ث ﺑﻦ;ﻣﻤﺄن: ﺋﺰ
ﺑﻤﺔ ﻏﻠﻰ
زإل
-س
ﻧ آل إ
.
أم
ﺷﺎﻧﺎ إ ﻟﻰ
ﺑﻤﺶ ذ ﻟﻚ
.
ﻧﺄﺧﺬ ﺑﻴﺘﻲ درﻫﻤﻪ ﺳﻠﻌﺔ ﻓﻬﺪا
ال
٠
ث ال; ﺟﻞ د ﺑﻤﺎ
ؤز.ﻳﺄس أن* ﻗﻨﻲ اﻟﻦ
. ﺛﺈذ' إل ﻧﻜﻦ ﻓﻲ ذﻳآل ﺳﻨﺰ ﻧﻔﻮ ر. ﻧﻈﺪﻧﺄا •
ﻓﻞ
Ü İ،؛- ؛
ب ا ﻟﺘﻖ ﻣﺲ ا ﻟﺘﻠﻊ، ﺳﻠﻰ ﺑﺰﻧﻨﺎ وﻳﺎ ﺧﺬ ﺑﻨﺎ ﺑﺘﻲ ﻟﺔ ﻓﻰ ﺑﺮ
٠
آﺗﺖ: ا ﻟﻨﺠﺰ
ازآل ﺑﻤﻨﻲ أن ﻳﺜﺘﺒﺊ ز ﺟﻞ
أن• ﺛﺎ غ
. ﺑﺄس ﺑﻢ ﺑﺜﻚ أن
؛زا ﺗﻴﺎز. زأن
ﻧﺮم
ﻳﻘﺪ ﻧﺰ ؛ ز ﻗﻘﺰ
•
ى ﻏﺰز
•
ﻧﺤﺪ
:
٠
ﻓﻤﻪ٠ ﻏﻲ
ﺗﻴﻦ
ﻓ ال
ﻟﺠﺄ، ﻳﻢ ﻧﻈﻮم
ﻣﺪ ' ال
٠ ﺑﻤﺐ ﻛﻞ ﺗﺆم .
ﺳﻨﺎ
وﻟﺰ ﺑﺨﻨﻲ ﻣﻨﺔ ﺳﺎﺗﻤﺰ ﻳﻨﺎ ﻟﺔ أن ﻧﺜﺘﺮئب٠ﺑﺎغ ﻃﻨﺎﻧﺎ •؟زاﻧﺎ
ﻧﻦ'إلق. ث
'ﻧﻨﻲ ﻟﻪ
ﻧﺪ
١١ﺑﻔﻨﻲ ث ؛
ﻧﻘﻰ
؛.ﺗﻢ
•أن
ﺑﻤﺪن ﻟﻦ- ظ ص١١ ؛. ؤ
ث
ط
ز؛ﻟﻰ
ﻗﻠﻰم ا ﻛﻠﺚ
إ'ﻟﻰ١^^؛ 'ار ذ ﺑﻚ
ﻳﻔﺘﻲ ث رآل ﺑﺠﺮن ﻟﺔ أن .
ا:ث
ﻧﻈﻢ
زش : ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺌﺂ
ﻗﺮ ئ: • ﺑﻤﺜﺢ ﻟﺔ أن١١• ﻧﻮ
ﻧﻤﻤﺢ ﺑﻤﻮن ﻟﺔ أن ، ﻓﻦ ﻧﺞ
ﺗﻤﺮ
ال
.
. أن • ذﻧﻮﻧﻪUİ ﻫﺖ
7 إ. ﺑﺔ ذ ث
أن■ ﻧﻘﺮ ئ
ال ﺛ أل- ز ث أ أل ﺗﻦ ا’ ﻟﻨﻰ. ث ذوﺗﻦ
األ ﻟﺚ
-im am M alik der ki: R esûlullah (s.a.v.J'ın M üzâbene a lış .55 verişini yasaklayıp, ta h m in ederek yerdeki h u rm a karşılığında .ariyye alış-verişine m üsaade etm esi de bunun benzerlerindendir B u ikisi birbirinden farklıdır. Ç ünkü m üzâbene satışı, karşılıklı -pazarlık ve ticaret esasına dayanır. Ariyye satışı ise, iyilik ve y a r d ım esasına dayanır. B unda karşılıklı m enfaat yarışı olm az 54. M üzâbene: Yaş hurm ayı aynı m ik ta r k u ru h u rm a y la d eğ iştirm ek))54 Ariyye (Arâyâ): H u rm a meyvelerinin b ağışlanm ası .
.11 / AI.H ’>؛VI•:İt 1$ K I T A M
22:
îm am Malik der ki: Hir kimse, karşılığında ileride gıda m a d desi vermek üzere çeyrek veya üçte bir ya da daha az dirheme gıda m addesi satın alsa caiz değildir. B irinin bir dirhem den az m iktar da p a ra ya vade ile buğday alm ası, sonra b u n u bir dirhem e tam am layarak verip kalan kü sü ra tın karşılığında başka bir şey alm ası caizdir. îm am M alik der ki: B ir kim senin diğerine bir dirhem verip sonra ondan dirhem in üçte biri veya dörtte biri ya da belirli k ü su ru karşılığında fia tı belirli m al alm ası caizdir. Şayet m alın fiatı belli olm az da, parayı bırakan, alacağım g ü n kü fia tın a göre a lı rım derse bu caiz değildir. Ç ünkü bunda aldanılabilir. Zira fiat bazen düşer ve bazen de yükselir. Ayrıca alıcı ile satıcı pazarlık yapm adan ayrılm ış olurlar (ki bu da caiz değildir). îm am Malik der ki: K im kabala (götürü) buğday satar da ken d isi için ayırm az, sonra ihtiyaç duyunca bunun bir kısm ını geri alm ak isterse, bu caiz değildir. A ncak kabala satarken, kendisi için üçte bir veya daha azını ayırabilir, üçte birden fazla olursa, m üzâbene ve m ekruh olan satış içerisine girer.
224
24. İHTİKAR ١^ MALIN PAHALANMASINI BEKLEMEK55
ﻋﻨﺰ ﺑﻦل ا ﻟﺨﻄﺎب ﻧﺎ ت ال ﺣﻜﺮه ؛ى ﺇىل رزق ﻣﻦ رزق اش ﺛﺰل ﺑﻨﺎ ذا ' ذ، ﻏﻨﻮد ﻣﺪ م ﻓﻰ ا ﻟﺘﺎﺀ وا ﻟﻤﻢ ﺑﻚ .
أن اﻧﺔ ﺑﻠﻐﺔ
ﻧﺎﺑﻠﺚ؛ ﻧﻤﺺ ﻏﻦ ؛
ﺛﻨﻰ
ﺣﺪ- ٥٦
أدﻧﺎ، ال ﻧﻨﺒﺖ رﺟﺎﻟﺖ ﺑﺄﻳﺪﻳﻬﻢ ﻧﻤﻮل ﻣﻰب. ٩٠ﻧﻮ ش وي أ ﻓﺘﺄ ؤ ﺑﻲ ﺟﻠﺐ ﻓﻴﺒﻲ ﻏﻲ
اﻓﻦ. اﻓﻦ زﻟﺒﻤﺴﻠﺜﺄ ﻛﺒﻤﺄ ثﺀ. ﺷﻊ ﻛﺒﻤﺔ ﻧﺎﺀ. ﺿﺒﻤﺄ ﻏﻨﺰ ).İm am M alik'e şöyle rivayet edildi: Ö m er b. H atta b (r.a .56 -d er ki: «Bizim ç a r ş ı m ı z d a ih tik a r (karaborsa) yapılam az. E lin -de fazla mal olan kim seler (fiatı }rtikseltmek m aksadıyla) bize k ar şı ih tik a r y aparak m allarım saklam azlar. F a k a t yaz-kış dışardan -p azara satm ak üzere sırtında mal getirenler (alın teriyle çalışan lar), Ö m er'in m isafiridirler. O nlar dilediği gibi sa ta r, d ile d i^ gibi elinde t.ııt.?ır■« ﻳﻤﺮ ﺑﻰ
ا ﻟﻤﻨﻴﺐ ؛ أرأ
: (أ ﻃﺎ ب
ﺗﻦ
ﻟﺔ ﻏﻨﺖ
ﻧﺒﺪ ﺑﻦ
ﻏﺮل
، ﻧﻮﻧﻨﺂ
٠ وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻢ- ٥٧ .اﻟﺨﺘﺎﻣﻲ < ﺣﺎﻃﺐ ﺛﻦ أﺑﻰ ' ﺑﻚ
ﻏﻦ ﻳﺪ س ﺋﻦ
. ذاد ﺳﻊ زي ﻟﺔ ﺑﺎﻟﺜﻮ ق
و ﻧﻮ
• ﺅﺇﺗﺎ أن‘ وذع ئ ﺗﺪﻗﻨﺎ. أن إﺗﺎ ‘ ﻧﺰﻳﺬ ض ا ﻟﻨﺜﺮ 5?. Said b. Müseyyeb'den şöyle rivayet edildi: ö m e rb . H attab (r.a.) çarşıda k u ru üzüm satm ak ta olan E bû B eltea oğlu H âtıb'a uğradı ve ona:
٠٠— Ya fiyatı a rtır, ya da çarşım ızdan m alım kaldır» dedi.5،؛ ﻛﺎ ن ﻳﻨﻬﻰ ﻏﻦ ا ﻟﻤﺘﻜﺮم
ﺑﻦ ﻏﺘﺎن
ﻣﺎﻟﻢ اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ ن أرأ ﺷﺎ :
؛
وﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺰأ
-
٥٨
.
58. İm am Malik'e O sm an b. Affan’ın ihtikarı yasakladığı rivayet edildi. (55) İh tik ar: Ilalkın ihtiyacı olan inalları ilerde pahalanacağını hesabederek yüksek fiyata satm ak m aksadıyla stok yapm ak, piyasaya sürm em ektir. (56) Şeyban!, 789. Bundan anlaşılan, normal piyasanın altında sattığı için ilıtikarcıların alıp ؛؛tok yapm ،darına meydan vermemek maksadıyla noı-mal fıyada satmasını temin olsa gerek.
؟ ?2
VE SELEM 57؛ Ş؛ ĞI SAT؛ L؛ AYVAN KARŞ؛؛ ! AYVANIN؛ 25 .
٥٩
ﺣﺪﺛﻨﻰ
-
ﻗﺶ ﻏﺬ
ﻏﺬ ﺀﻧﺎﻟﺢ ﺑﻦ ﻣﺤﺴﺎن ٠ﻏﺬ
ﻧﺎﺑﻚ
، ،
ﺋﻦ أ؛ى ﻃﺎﺑﻲ أئ ﻋﺊ ﺛﺊ أ ﺑﻰ ﻃﺎﺑﻲ ﺑﺎخ ﺟﻤال ﻟﺔ ﺛأل ﻏﻰ
ض ﺑﻦ
ﻏﻠﺬ
ﻧﺚ ﺑﻦ
ﻓﺘﺠﺰﺍ ٠؛ ﺛﺐ ﻳﻦ جتﺰﺍ ٠إ ﻟﻰ
ﺃجلﻞ•
H aşan b. M uham m ed b. Ali b. Ebî T abb’den şöyle rivayet .59 edildi: Ali b. Ebî Talip (r.a.) U sayfır denilen büyük devesini, belli bir zam an sonra alacağı yirm i yük devesine s a ttı 58. -٦٠
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ﻏﻲ ،
ﻣﻤﺘﻮﻧﺔ
ﻧﻮﻓﻴﻬﺎ
ﻣﺎﺑﻲ ،ﻏﺬ ﻧﺎﻧﻌﺮ ؛ أئ
ﺻﺎﺣﺒﻬﺎ ﺑﺎﻟﺰﺑﺪ
ﺟﺬ ي ﻳﻰ
ﻗﻨﺮ ا ﺛﺘﺮ ى زا ﺟﺔ ﺑﺄر ﺑﻌﺔ
أب
.
؛
Nafı’den rivayet edildi ki: Abdullah b. Ö m er (r.a.) sahibine .ﻡ6 ؛؟'R foeze'de- Teslim edeceği dört deve karşılığında bir yük devesi sa tın a ld ı , ٦١ أ ﺟﺒﻲ
؟
-
ﻏﻐﺎ ل ' :ال' ﺑﺄ س ﺑﺪﺑﻚ
ﻓﺎ ل ذ ﻧﺒﻲ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻏﺬ
ﻧﺎ م
.
ﻣﺎﻟﻚ
ﻳﺪا ﺑﻴﺪ
.
زااذرم إ ﻟﻰ أ ﺟﺰ ﺯﺍﻝﺀﻧﻨﺬ ﺇىل ﻧنب ﻧﺎيث ﺍإلﺵ
.
ا ال م ا؟ ﺷﺒﺠﻠﺦ
:
ﺃﻡ•
زال ﺑﺎس إ •
؛
اﻣﺔ ﺳﺄﻝ ا ﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب ﻏﺬ ﺑيت ا ﻟﻤﻴﺰ ان
،
ا ﺋﻴﻦ ﺑﺰاﺣﻲ إ ﻟﻰ
ﺑﻤﺎ ٠أ ﺛﺔ ' ال ﺑﺄ س
ﻏﻲ
ﻟﺨﺪ ﺑﺎجلﻤﻞ
ﺑﺎﻟﺨﺘﻞ
ﺛﻪ• ةور ﻳﺎذ ذرا•٢٠٠
ﺛﺎ ل وال ﺧﻴﺮ ﻓﻰ ا ﻟﻬﻢ ؟ا ﻟﺨﻢ
ﻣﻠﻪ
*
ﻧﺠﺎ ب
م
ﺑﺎﻟﺨﻞ
.
زز ﻳﺎ ذة
ا ﻟﺨﻦ ﺑﺎ ﻟﻠﺠﻤﻞ ﻗﻨﺎ ﺑﻴﻲ • ؛
ذ ﻧﺒﻲ
.
ا ﻟﺪ ر ﺑﻲ ﺷﺢ ٠
ﺯﺇﺩﺃ ﺃﺧﺰﺕ ﺍخلﻤﻞ ﺯﺍﻟﺬﺯيب ٠ال ﺣﺮ ﻡ ﺫيب ﺃ حنﺎ•
ﻧﺎﺑﻠﺬﺕ ﺯال ﺑﺄﺱ ﺃﺉ ﻗﺒﺠﺎﻍ ﺍﻟ ين زإذ اك ﻧﺖ ﻣﺬ ﻧمنﺮ
زب
؛
•
ﺍﻟﺜﺠﺐ أل ﻟﺘﺠﺰ يب• ﺃﻥ
ألال ﻳﺰ؛ ﻣﺬ ﺍخل ﻨﻮﻟﺆ ﺹ
ﻧ ال ﺑﺄﻣﻞ ﺃﺫ ﺛﺪ ىي ﻣﻠﺨﺎ ﺍﺳﺎﻥ ﻳﺰﺍﺟﺖ ﺇىل ﺃﺟﻞ
•
57) Seleni: Lugatta öne almak)٧^ -teslim etmek m anasına gelir..Istılahta ise, he delini peşin ödeyip malı belirli bir zam an sçınra teslim alm a şeklindeki alış .veriş dem ek tir Şeybanî 800 )58 (., Rebeze: Medine y ak ın ların d a bir y e rd ir))59 .
226
.
ﺋﻨﺒﻤﺄ
İM A M MAI.İK مM U V A T l' A
زا ﺋﻠﻨﺘﺄ آ ﺟﻨﺎﺣﻔﺎ أز ﻟﻤﺄ
.
ﺑﺚ
زإذ أ ﺛﻴﺔ ﺑﻨﻔﻨﺤﺎ
.
ﺛﻠﻨﺬ ﻓﺒﺎ ن ا ﺣﺘ ال ﻣﺎ
إذا ا
ﻧ ال ﺋﻮﺧﺬ ﻣﻬﺎ ا ﺋﻨﺎذ ؟زاﺟﻲ إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ ؛
ﻳﻬﻨﺎ ﻧﻨﺎﺿﻞ
دن
ﻳﻦ
ﺑﺎﻟﺨﺰ
آذ ﺛﺪﺧﺬ ا ﻟﻬﺰ٠ ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻠﺌﺂت ز ﻟﺨﺰ ﻧﺎ ﻛﺮة ﻣﺬ ذﻟﻠﺜﺂ
ﻧ أل ﺑﻤﺰﻳﻰ ﺑﻨﺔ ا ﺛﻢ زا ﺟﻲ إ ﻟﻰ٠ ﻓﺈذا ﻛﺎن ﻫﺬا ﻏﺮ ﻧﺎ ز ﺿﺖ ﻟﻚ
إذا٠ ﻣﺬ ﻋﺘﺮ اﻟﺬى ا ﺛﺘﺰﻳﺔ ﻣﻨﺔ
.م ﺗﺠﺎب؛ زال رﺟﻠﺆ
، زال ﺑﺄس أخ ﺑﻊ ﻧﺎ ا ﺛﺘﺰﺑﺖ ﻣﻨﺎ ﻓﻴﺮ أئ ﻧﻨﻦ؛ ﻳﺔ. أ ﺟﻲ ٠
زﻣﻦ٠ ذزذ ﻧﺔ زﺧآلت
،ﻧﺶ
•
زﻧﻦ ﺣﻒ ﻓﻰ ﺗﻲ ؛ ﺑﻦ ا ﻟﺨﺰان إﻟﻰ أ ﺟﺮ
اﺋﺘﺲ ت ﻓﻨﻨﻪ
:ﻧﺎﺑﺬ
ﻓﺎل
ﻧﺬ و'ال ﺑﻠﻢ ﺑﻤﺎﻟﺢ وا ﻟﺨﺘﺎع ش ﻧﺎ ز ث ز ﻟﺨﺎ • ذ إل ﻧﺪم ذ ﺑﻚ ﺑﻦ ﻏﻨﺮ. ذ ﺑﻠﻦ ﺟﺎﺋﺰ٠ ﻗﻨﻨﺔ ﻣﺒﻢ؛ ا
ظ ﻏﻲ ا ﻓﺪ ا: زاإلﻳﻰ‘ﻟﻢ. ا ﻟﻢ اﻟﻨﺠﺎﺋﺐ ﺑﺠﺰ.
61. İm am Malik, İbn Şihab'a: D aha sonra k a r ş ı l ı n d a iki hayvan verm ek üzere bir hayvan satın alm anın hükm ünü sorduğunda: «Z aran yok, olabilir.» dedi. im am M alik der İÜ: B u meselede bize göre üzerinde ittifak edilen hüküm şudur: B ir deveyi, kendisi gibi bir deve ve üste para ve• rerek peşin olarak alm ak caizdir. Yine bir deveyi, kendisi gibi bir deve ve üste para vererek, develer peşin, parayı sonradan ödemek üzere a lm akta da bir m a h zu r yoktur. Y alnız deveyi, yine deve ve üste para karşılığı, para peşin, deveyi sonradan testim etmek üzere alm ak caiz değildir. H em para, hem de deve sonradan teslim edilm ek üzere alırsa, bu da doğru değildir. im am Malik der l؛i: Her ne kadar aynı cinsten ise de, iyi bir deveyi, iki veya daha çok deve karşılığı satın alm ak caizdir. B irbirlerinden fa rklı olup, bu fa rk açıkça görülürse peşinen bir deve verip, belli bir zam an sonra iki deve alınm asında da bir m a h zu r yoktur. Eğer birbirlerine benzerler (aralarında fa rk bulunm azsa), cinsleri değişik olsun olmasın peşinen bir deve verip sonra iki deve alınam az. im am Malik der ki: B unun caiz olm ayan şekli, cinsinin iyiliği, yük ve yolculuğa ta ham m ülü hususunda aralarında hiç bir fa rk olm ayan iki devenin bir deveye alınm asıdır. S a tın aldığın bir deveyi bedelini ödemişsen teslim alm adan önce başka birisine satabilirsin.
.11 / A U Ş VKIl tŞ K I T A M
227
İm am M alik dor ki: B ir kim senin, herhangi bir hayvanın parasını peşin ödeyip vasfını ve şeklini belirterek selem yoluyla ab m ası caizdir. B u d u ru m d a alıcı ve satıcının belirttikleri esaslara uym aları lâzım dır. H alk arasındaki m uam ele tarzı böyledir. M e dine ulem asının kanaati de budur.
228
26. HAYVAN SATIŞLARINDA CAİZ OLMAYAN ŞEYLER
ئ
أذم ر ﻧﻮ ل اﻓﻲ
ج اش ﺛﻦ ض
؛
ض
•
،
ﻧﺎ م
ﻏﺊ٠ ﻧﺶ ﻏﺬ آ ﺑﻠﻲ
ﻇﻨﺎ ﻧﺤﺎﻃﺔ أ ﻫﻞ ا ﻟﺠﺎﻫﻠﺔ • ﻛﺎ ن أر ﺟﻞ ﻳﺎ غ اﻟﺠﺮدر إﻟﻰ ﺑﻤﻂ
وﻛﺎ
ﺗﺘﺤﻬﻰ ﻧﻰ
ض
ذ
-
٦٢
اﻟﺨﻄﺔ. ﺧﻴﻞ ﻧﻬﻰ ﻏﻞ ﻧﻴﺮ ن ﻧﺰ
• ؛
٠٧١ أن ﺗﻨﺘﺢ
*•
62. Abdullah ﺩﺃ. Ö m er (r.a.)'den şöyle rivayet olundu: Resûlullah (s.a.v.) gebe devenin karnındaki yavrunun yavrusunu satm ayı yasakladı. Cahıliye devrinde ﺱ1آلdevenin karnındaki yavruyu satm ak âdetti. Yine o devirde bir deveyi, karşılığı, devenin karrnndaki dişi yavru büyüytip doğurunca teslim etm ek üzere alıp satıy o rlard ı.^ ال رﺑﺎ: ﻏﻦ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ؛ ا ﻟﻨﻴﺐ ل اﻧﺔ ﻓﺎ، ﻏﻦب اﺑﻦ ﻧﻬﺎ، ﻟﻚ1 و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻏﻦم- ٦٣ • وﺧﺒﻞ اﻟﺨﻄﺔ٠,ا ﻟﻤﻨﺎﻣﻴﻦ ‘ داﻟﻤألﺗﻴﺢ ض : ان اﻟﺤﻴﻮ ﻋﻞ ﻓالﺗﻲ ﻧﻢ ا اﻟﺤﻴﻮ •و إﻧﻤﺎ ﺛﻨﻲ ﻣﻦ ان وا ﻟﺸﺎﻣﻴﺊ ﺑﺈخ ﻧﺎ ﻓﻰ ﺑﻨﻮن إ ﻧﺎ ث أ إل ؛ل وا ﻟﻤ أل ﺗﻴﺦ ﻧﻴﺮ ﻣﺎ ﻓﻰ ﻇﻬﻮر ا ﻳﻨﺎ ل .
ن؛ﻧﻢ٠ﻛﺎ ن ﻏﺎﺑﻤﺎ ث '
.
إذا ﺑﻨﺘﻲ
ان اﻟﺨﻴﺮ أن ;ذ رئ أ ﺣﺪ ﺷﺘﻲ ﻣﻦ '
‘
٠ ال ز ﺑﻤﺎ وال ﺑﻌﻴﻨﺎ٠ ﻧﻤﺔ ﺗﻚ ا ﻟ ﻈ ﻨ ﺄ
ﻣﺒﻢ.زال ﺑﻢ*رى ﺧﻞ ﺋﻮ ٠ ﺑﻤﻄﺎ
ﺷﺘﻲ
،
أل ن ا ﻟﺒﺎ إل٠ ذ ك
ﺷﻎ ا ﺷﻦ
زال أل س ﺑﻪ إ ذا ﻛﺎ ن
أن ﺑﻤﻌﺪ
•
.
ر ق ذﻟ ال
ﻳﻢ
' ﻧﻢ
>
٠
Said b. Müse^yeb der .63 ﻧﺂ: H ayvanlarda da l'âiz yoktur . ﺇ-lay :v an larla ligih üç şey y asak lan m ıştır ,Cebe develerin karnındaki y avruların sa tışı -1 ,D evelerin s ^ b ü n d e k i yavruların sa tışı -2 Doğacak obın yavrunun yavrusunun sa tışı -3.،*؛ 6) ( هB u h a r ı ,
B u y u , ةاا'وM ü s l i m , B u y â ; 1, أة/ ت, ١١٨: Ş e y b a n î7) 7661. , a l ı ş v e r i ş , ،i e v e n i n * ' v،.*yuB u z a r a r b a h i s k o n u s u اا!؛الااالﺧﺪﻣالاال !•.;دإ)أا،ااا '
C.6, s. ا)ة/ اأ ﻟﺪ؛ إل؛ اة.
Ş e y h7 a7n/؛. ،. ; < ) • ؟ ا، آ• أ أ أ ة: ؛ ﺑ ﺤ ﺄ. أآلا؛آﺀ إ 'ا١١؛/•
,k e t h ü l - K a d i r
.11 / A l.İŞ VERİŞ K IT A M
229
îm am Malik der ki: Bir kim senin daha önce görm üş ve razı ol m uş olsa bile pazarlık ânında, yanında olm ayan bir hayvanı p a rasını peşin ödeyip satın alm ası caiz değildir. îm am M alik der ki: B u m ekruhtur. Ç ünkü satıcı aldığı para dan faydalanır. Fakat, bu m alın m üşterinin gördüğü şekilde k a lıp kalm adığı belli değildir. B unun için de m ekruh olur. A m a vasfı belli olup aynen teslim edilirse bunda bir m a h zu r yoktur.
230
27. HAYVANLARI ET KARŞILIĞINDA SATMAK
٦٤
ﺣﺪﺛﻨﻰ
-
ص ﻏﻦ ، ٣ ٧ ٠ﻏﻦ ر ﻳﺪ
أم ٠ﻏﺬ ﻧﻌﻴﺪ ﺑﻦ ا
ﺑﻦ
ﻟﻨﻲ
؛
أن
ﺳﻤﺪ
ه ﺛﻨﻰ ﻏﺬ ى ا ﻟﺨﺰ ان ﺑﺎﻟﻠﺤﻢ•
اش
(s.a.v.)'in h a y v a n la n et ﺓﺓ .ال ﺳﺎ1ﻩ karşılığı satm ayı yasakladığı rivayet
٦٥
-
ﻟﺜﻢ
ﻧﺎ م ٠ﻏﺊ ذاؤذ ﺗﻦ ا
اﻧﺔ
و
ﺣﺬﻛﻰ ﻏﻦ
ﻣﻦ
ﻧﻴﺐ أ ﻏﻞ ا ﻟﺨﺎﻃﺌﻦ ٠ﺳﻊ ا ﻟﺨﺰ ان؛ ﻳﺎﻟﺌﺨﻢ ،؛اﻟﻨﺎي زا ﻛﺎﻣﻰ•
؛
ﻧﺒﻎ
ﻧﻤﺬ ﺛﺊ ا
ﻟﻨﻲ
ﻳﺌﻮ :ن
H ayvanlan Said b.etMüseyyeb karşılığı, yder a h ku it iki ؛ .65 -keyunu bir koyun k a rş ılı^ satm ak cahiliye halkının oynadığı k u m a rla rd an b irid63. ir - ٦٦و ﺣﺬﻟﻤﻰ ﻏﻦ
ﻧﺎ م ٠ﻏﻦ ﺃ؛ﻯ ازﺛﺎب ٠ﻏﻦ ﻧﺠﺪ ﺑﻦ ا
ﻧﺲ ﻏﺬ ﺀ ,اﻟﺨﺰان؛ ﻗﻠﻦ ﺑﻤﺒﻤﺪ ﺗﻦ ا ﻧﺎل أﺛﻮاﻟﺰﺛﺎب:
ﻟﻨﻲ :أرأ ﺛﺖ زﺟال ا ﻗﺮ ى
ب :إن ﻛﺎ ن' ا ﺗﺮا ﻧﺎ
ﻳﻨﻔﻲ ذ ك .
ﻟﻨﻴﺐ • ٠ﺃﺛﺔ ﻛﺎ ن ﻳﻤﻮل ؛
ﺑﺎﻟﻨﻢ •
ﻗﺎ ل
ﺑﻤﻨﻨﺎ ،ﺗ ال
ﺑﻤﺎ ﺑﻤﻘﺰة ﻓﺎﺀ؟
الل أ ﺛﻮا ﺗﻴﺎ م :ز ﻛﻞ ﻧﻦ أ ﻧﺰ ف ﻣﺮح ا ﻟﻨﺄ ي ﻳﻨﻬﺆن ﻏﺊ ى ا ﻟﺠﺰ م ﺑﺎﻟﺾ.
اﻟﺰﺛﺎم؛ زﻛﺎن
ذم ﺗﻜﺘﺐ ﻳﻰ ﻏﻨﻮد ا ﺷﺎ ي•
إ ﺣﻨﺎ ط ٠
ﻳﻰ
زم أﺑﺎن ﺑﻦ ﻓﻤﺎ ن
' ز ﻣﺎ مﺑﻦ
ﺑﻤ ال ﻏﺬ ذﺑﻠﻦ •
!2٤١٨ ( -Abdil-Berr der ki: Bu hadisin Resûlullah (s.a.v.)'den m uttasıl bir senet le rivayet edildiğini bilmiyerum. Zira yukardaki hadis m unkatı'dır. Çünkü .Said b. Müseyyeb, tabiindendir. Resûlullah (s.a.v.)'i görm em iştir Şeybanî 83?. , ?Şeyban)82 ) 63 . !,
ة)
.١ / / A U Ş VRUtŞ K ITAlil
231
66. Ebuz-Zinad'dan: Said b. Müseyyeb, «Hayvanların et karşı lığı satılm ası yasaklandı.» derdi.64 E bu’z-Zinad diyor ki: Said b. Müseyyeb'e sordum: «Bir kim se nin on koyuna yaşlı bir dişi deve alm ası hakkında ne dersin?» de dim. «Eğer onu kesm ek için alm ış ise caiz değildir,» dedi. E b u ’z-Zinad şöyle anlatıyor: Yetişip görüştüğüm kim selerin hepsi de h ayvanların e t karşılığı satılm asını yasaklıyorlardı. Bu husus, E bân b. Osman ve H işam b. İsm ail zam anlarında valilerin em irnam elerine yazılıyor, onlar da b u n u yasaklıyorlardı.
(64) Şeybanî, 781.
232
28. ETİ ET KARŞILltilNDA SATMAK
زام زاﻟﻨﻨﻢ ز ﻧﺎ ك ذﻟﻠﻦ ■ دال ﺑﺄس ﻳﺪاﻣﺤﺐ
م ﻟﺌﻢ اإل ﻳﻞ
ﻓﻢ ث'ﻧﺎ
األﺗﻦ ا ﻟﺘﻴﻨﺦ: ﻧﻴﻦ ﻧﺎﺑﻪ
■ﺑﺚ ﺑﻤﺺ• إال ﺷأل ﺑﺂ ل• ذ ﺋﺜﺎ ﺑﻮﺑﻦ ﻗﻪي؛ي
زﻧﺎ أ ﻳﺔ ذ ﺑﻚ ﺑﻦ
.زام زاﻟﻨﺘﻢ
األ ﺟﻞ. ذ ﺑﻪ. ﺧﺪ
•ﻓﺈن
■ﺑﻞ
* ال
ض اﻟﻦ ﻧﻮ ش• اﺋﺖ
زإئ ﻟﻢ ﻗﻮذئ إذا ﻓﺾ أﻧﺖ ﺑﻜﻮن ﻣ أل.• ﺑﻪ
ﻳﻠﻐﻢ ا إل ل
.ﺗﻒ ﻧﺪ
ﺛﺜﺘﺰﻳﻰ
.ﻟﺨﻢ ا ﻟﺒﻤﻨﺎي
اس- زآل
. زأﻣﺤﺰ ض ذ ﺑﻚ.ام ؛ﻧﺎﺣﺐ
'س: ﻧﻴﻦ آ . ' ا ﻟﺰﺧﻮم ﻛﺘﻲ. ب
٠ﺗ ال أزى ﺛﺎﺣﺎ إن
.ﺗﻨﺎﺑﻨﺄ ﺑﻨﺜﻮم اال ﺛﻨﺎم زاﻟﺠﻴﺜﺎﺗﻲ
إﻟﻰ أ ﺟﺮ،ذم
-٦٧
زال ﻳﺎ غ شﺀ ص.ﻳﻨﺎ ﻳﻴﻲ
ﻳﺰ
ﺗ ال.
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ•' زأزىﻟﻤﺌﻮﺀز ا ﻟﺜﻨﻲ ﻓﻠﻤﻬﺎ
.ﻧﺘﻨﺎﺿأل
.• ﺑﻤﺮ ى ﻳﻨﻔﺚ ذﻟﻠﻦ ﺑﻨﻌﺾ
?ﺓ. Îm am Malik der ki: Deve, sığır, koyun ve bunlara benzeyen diğer yabani hayvanların eti hakkın d a bize göre üzerinde ittifak edilen h ü kü m şudur: B u n la r m isli m isline, aynı ağırlıkta ve peşin olm adıkça birbirleriyle alınıp satılam azlar. A ynı cins ve peşin olm ak şartıyla, tartılm adan da satılm asında bir beis yoktur. îm am Malik der ki: B alık etinin, deve, sığır, koyun ve bunlara benzer diğer yabani hayvanların etine, birini ikiye veya daha fa z laya peşin olarak alıp satm ak da caizdir. Eğer bu, araya bir m üddet girecek olursa caiz değildir. îm am Malik der ki: Ben bütün kuş etlerini, balık ve hayvan etterinden farklı görüyorum. Dolayısıyla bunların birbirinden fazla veya eksik olarak peşin alınıp satılm asında bir sakınca görmüyorunı. A m a bunların hiç birisi veresiye satılam az.
233
29. KÖPEK SATIŞINDAN ALINAN PARA
ﺑﻦ
ض' أﺑﻲ ﺑﻤﺮ ي ﺑﺪ٠ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻨﺎ ب٠ﻧﺎﺑﻚ. ﻗﻴﻰ ﻏﺬ • ﺣﻦ ﺛﻨﻰ٦٨ اﻟﻨﺎرث ﺛﻦ ﻣﺜﺎمم> ﻏﺬ ﺍىب ﻧﺜ ين اال ﻧﻤﺎب ؛ذ ؛ ﺃﺫ ﻧﻨﻮل اﻓﻢجخ ﻧﻤﻰ ﻏﺬ ﺛنن ا ﻟﻜﺐ اﻟﻴﻦ
.
منحم حم ﺎﻡ ﺑﻤﻨﻰ ﻏﻠﻰ
زﻧﺎ٠ رﺛﺘﻲ
ﻟﺺ
ﺑﻈﺬاذ
•اﻟﺰﻧﺎ
ﻏﻠﻰ
اﻟﻨﺈ؛
ﻧﻤﺘﺄم
اﻟﻢ ﻧﺎ
. منحم
.
ﻗﻨﻲ ﺑﻨﻨﺮ ٠ ﺍﺉ ﻗمئﺤﺊ
م
ﻏﺬ
ئ
رﻧﻮو ض
ﺑﻤﻰ
. ا!ﻛﺐ با ث ﻳﻰ وﻣﺤﺐبا ﻟﺚ ى
-أم; ﺛﻨﻦ
: ﺗﻴﻖ
ﻓﻞ
ﻟﻜﺐ
- )
68. Ebu Mes’ud el-Ensarî (r.a.)1den: R esûlullah (s.a.v.) köpek parasım , zaniye kadının m ehrini ve k eh an et ücretini yasakladı. Zaniye kadının m ehri, zina karşılığı kendisine verilen şeydir. K ehanet ücreti de kâhine verilen rüşvet ve kâhinlik yapm ası için aldığı m ald ır ﺀﻡ İm am M alik der ki: S a ldırgan olsun olm asın köpekten para alm ayı m ekruh görüyorum. Ç ünkü R esûlullah (s.a.v.) köpek parası alm ayı yasakladı.66 (65) B uharî, Buyû, 34/113 ؛M üslim, M usâkat, 22/9, ٢١٠: 39. (66) H anefiler bazı köpek cinslerinin satışını caiz görmüşlerdir. Ç ünkü bir hadisi şerifle Peygamber (s.a.v.) Efendimizin, av ve çoban köpeklerinin dışmda k a rin köpeklerin satılm asını yasakladığı rivayet edilm iştir. Av v e ÇOban köpeklerinden ise, k©yunların beklenm esi ٧٠ avcılık h u s u s u n d a faydalanıklığından, onlar da mal sayılı)• ٧٠ satılm aları caiz ©lur. Ebü Y usufa göre, vahşi ٧٠ h er gördüğüne saldıran köpeklerin satışı caiz değildir. §afiîlere göre de, köpeklerin satılması caiz değildir. (Meı-ginanl, el-Hidaye, c. 3, s. 79).
234
30. SELEM (A lasıya) VE MALI MAL KARŞILIĞINDA SATMAK
-٦١ ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻠﺔ:
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﺗﺤﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻲ ؛ اﻧﺄ ﺑﻠﻌﺔ ؛ أن ﻧﻨﻮ ل اﻟﺜﻢ
ه ﻧﻤﻰ ﺀى ق .ز ﺣﻠﺐ•
ز ﺛﻨﻴﺰ ذﻟﻠﻦ أئ ﻳﻌﻮل ا ﻟﺰﺟﻞ ﻟﻠﺰﺟﻞ :آ ﺧﺬ •* ﻟﻤﻚ ﺑﻜﺬا زﻛﺬا.
ﻛﺬا زﻛﺬا.
ش أن ﺳﺈﻋﻦ ى
ﻧﺈ ذ ﻓﺬ ا 'ﺑﺒﻤﻨﻨﺎ ﻏﻠﻰ ﻋﺬا ﻧﺤﺰ ﻧﺤﺰ ﺟﺎ ر ﻧﺈن‘ ﺗﺰك اإلﻳﻰ ا ﺛﺘﺰ ل ا ﻟﻚ،
ﺑﺎال ؛ زاب ' .ﺑﻦ اإل ﺋﺮﻳﺒﺊ ،
أو ا ﻟﻤﺊ ٠أب ا ﻟﺰﻳﺘﺔ ،أب ا ﺷﻲ٩ ١
ﻳﺔ .زﻟﻠﻦ ؛;أﺑﻤﺎ ﺀ* زا ﻟﻆ'ﺗﻲ’ .زﻧﺎ أ ب
^ * ،أب ادزﺑﺒﺠﺄ إ'ﻟﻤآل ﺣﺐ
ا ﻟﻨﺎ
أن ﺍﻟﺜ آلإل .ﻗﻪ ﺑﻤﺐ •
أب ، ﺑﺎإل ﺗﻴﻦ
إﻟﻰ ﺃﺧﻞ •
زإذ ﻛﺎ ن ﻣﻦ <إ ﻧﺈ ﻧﺎﺑﻲ .ﻓﺈذ ذ ﻧﻞ ،ذﺑﻠﺜﺄ 1ﺳﻴﺌﺔ• ﻣأل ﺧﻴﺮ ب• ﻓﺊ ﻧﺎﺑ آل :زال ﺗﻄﺢ ﺧﺶ
ﻗﺌﺒﻤﺄ.
ي ا ﻣ آلال .ز ﻧﺎ أ ﻳﺔ
ا -ﺋﻠﻨﺘﺄوأ ﺷﺎ ئ .ﻧآل ﻧﺄﺣﺬ ﺑﻨﺔ ا ﺋﺶ ﺑﺰاﻣﻨﻢ إ ﻟﻰ أ ﺟﻞ•
زذﻳﻠﺬ*أن ﺑﺄﺧﺬ ا ﺷﻤﺢ؛ ﻣﻰما ﻟﺮﺑﻴﻰ
ﺑﺎألزب ﻣﻦ اﻟﺰوﻣﺤﺄ ،أو ﺍﻟوئ ﻣﺊ* ﺇىل أ ﺟﻞ• أن ﺗﺄﺧﺬ ،<^ ،<•١ ٠ ١ ^
^^
.ﻓﺈذا ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺬ ه أ ال ﺟﻨﺎ ئ ﻏﻠﻰ ﻣﺬ م اﻟﻤﺜﻨﻲ
؛LUU '٠لم :ﺛﺎ C
ب ' ﺑﺮ أن‘ ﺳﻎ ظ ا ﻗﺰ؛ ث
ﺑﻤﺄ ’ذ ﻟﻚ ; ث.
زإن
•
ﺗ ال ﺑﻤﺰ ى
ﺑﺎحمﺐ ﻣﺄ _ ا ﻣﺤﺘﻲ ٠
ﻳﺎ اﺑﻨﺎن ﺑﻮاﺟﺐ ٠إ ﻟﻰ
ي ‘ ﻣﺤﻞ أن ن ﺀﺑﻤﺄ ٠ص
م ﺿﺎﻣﻪ اإلﻳﻰ
ا ﺛﺘﺰﻧﺘﺔ ﻣﻨﺔ .إذا ا ﻳﺜﺬ ت ﺛﻨﻨﺔ. İ m a m M alik 'e, R e s û lu lla h (s.a.v.)'in, m a lı s o n r a te s lim -edilm ek üzere peşin p a r a ödeyerek y a p ıla n alış verişi (Selem'i) y a ^ , sakladığı riv a y e t ed ild i *وة
;İm am M alik b u n u şöyle açıklıyor: B ir kim se diğer bir kimsece senin m alını fila n zam anda bana teslim etm en şartıyla şu fiyatla a} ly ° f lf nı der ve bu şekilde anlaşacak olurlarsa, bu alış-veriş caiz .değildir. A m a bu şartından vazgeçerse caiz olur i: Keten, Ş a ta vî68, veya K asabî69 bir elbise؛İm a m M alik d e r l - Ebu Davud, Buyû, 22/68; Tirmizi, Büyü, 12/19; Nesaî, BuyO 44/60 )67 (., روة.ا ؟a ^a .b ir yer ismidir. Ş atavl orada yapılan kum aş d em ek tirﺟﺎ'،آﻟﺔل^ : Ketenden yapılan yum uşak bir elbisedir )69 ( .
.7/ / A l . İ Ş V Kil İ Ş K I T A l i l
235
yi Îtribî,10 K a ssî71 veya Z iyka 12 bir elbise ile sa tın a lm a kta bir m a h zu r yoktur. Yine H e r e v î73 ya h u t M erevl74 bir elbiseyi birYem en çarşafı veya izarı ile satın alm akta ve bunların birini iki veya ilç elbiseye, peşin veya veresiye alıp satm akta da bir m ahzur yoktur. A m a bun la r bir cinsten olursa veresiye alınıp satılm aları doğru olmaz. İm am M alik der ki: F akat cinsleri ayrı olur ve aralarındaki fa rk açıkça görülürse, alınıp satılabilirler. İsim leri değişik olsa bile birbirlerine benzerler, aralarında fa rk görülm ezse, onların ikisi bir elbiseye veresiye alınam az, mesela iki H erevî elbise bir Merevî veya K u h i76 elbiseye y a h u t iki F urkubî76 elbise bir Şatavî elbiseye birbirlerinden farklı olm adıkça veresiye alınıp satılamaz. îm am M alik der ki: S a tın aldığın bir elbiseyi parasını ödemiş isen, teslim alm adan önce başkasına satabilirsin.
(70) Bir k u m aş çeşidi. (71) M ısır'da bir yere nispet edilen kum aş. (72) Ziyka: N işabur'da bir m ahalleye nispet edilen kum aş. (73) H orasan'ın H erat şehrine nisp et edilen kum aş. (74) F as'ta M erv şehrine nispet edilen kum aş. (75) Beyaz bir elbise çeşidi. (76) F urkub'a nispet edilen bir kum aş, y ah u t da ketenden yapılan beyaz bir ça dır veya gölgelik
236
TİCARET MALLARINDA «ELEM
-٧٠
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ
ذ
ﺋﺬ اش ﺑﻦ ﺋﺎ
ﻧﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻚ ٠ص س٠
ﻧﻌﻴﺪ ٠ﻋﻦ ا ﻟﺜﺎﺑﻢ ﺛﻦ ﺗﺨﺘﻢ؛
ﺑﺺ ﺛﻦ
ززم ﺑﻤﺂﻟﺔ ؛ ﻏﺬ ز ﺟﻞ
ﻧﻒ
اﻧﺔ ﻓﺎل:
ﻧﻴﺎﺑﻤﺂ ﻗﺎزاذ ﻣﺤﺘﻤﺎ ﺗﺒﻞ أن
ﺗﻰ
ﺑﻨﻴﺬ ن ٠ 1ﺗﺎ ل اﺛﻦ ﺋﺎ ص :ﺑﻠﻚ اﻟﺰرﺛﺄ ﺑﺎﻟﺰرق .وﻛﺮة ذﺑﻠﻦ. ﻓﺎل
ﻣﻨﺔ،
ﻧﺎﺑﺬ:
ﻳﻨﺎ ﺛﺰﻳﻰ»
زذ ﺑﻚ
زاﻓﻦ أﻋﻠﻢ ،ﺃﺛﺔ ﺃﺯﺍﺫ أن ﺑﺒﻴﻨﻨﺎ ﻣﻦ
اﻣ ﺤﺰ ﻣﻦ ا ﻟﻨﻲ؛ ا إل ى ا ﺋﺜﺎﻏﻨﺎ ﺑﻪ•
ﺀﻧﺎﻣﻐﺎ اإل ى ا ﻧﺘﺰا ﻋﺎ
زﻟﻦ اﻧﺔ ﺑﺎﻏﻐﺎ ﺑﻦ ﻓﺘﺮ ا إل ى ا ﺛﺘﺰا ﺧﺎ ﺑﻨﺔ ٠ﻟﻠﻢ ﺑﻜﻦ
؛ذ ﺑﻚ ﺑﺎس•
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻚ:
ﺍ ال ﻧﺰ ﺍﻟ من ﻎ ﻏﻠﺘﻪ
ﻛﺎ ن لك ﺵﺀ ﻣﻦ ذ ﺑﻠﻦ ﻧﺰﻣﺘﻮﻧﺎ . ﺗﻴﻨﺎ ﻣﻦ ذ ﺑﻚ.
ﻧﺘﻒ ﻓﻴﻪ ﺇىل
ﻣﻦ ا إل ى اﺛﺘﺰائ ﺑﻨﺔ.
ﻧﺎ ﺣﻒ ﻏﻴﻪ .
أم •
ﻗﺒﻞ أن
ﻧﻒ ب•
ﻧﺎل
ﻧﺎﻟﻚ
ﻧﺶ.
ﻡ
ﻟﻔﻴﻲ.
ﺑﺎﻏﻔﺎ ﺑﻦ
ﻣﻨﺎﻣﻨﺎ ﺑﺄﻛﺜﺮ ﺑﻨﺎ
ﻧﺬ ﺳﻒ إ ﺋﺎ أن زرﻧﺎ• ﺯ ﺍ ال ﺫ.
ﻟﻰ ﺧﺒﺰ ن أن
ﺫﺇﻧﺔ'ال ﺑﺎﻣﺐ ﺃﻥ ﺑمبﻎ ﺍمل-ﻧىي ﺗﻒ
ﺁمن .ﺑﻐﻦ_ﺽ ﻣﻦ ﺍﺩﺯﺩﺽ•
ﺃﺅ مبﻦ
ﻏﻨﻢ•
ﺇﺫﺍ ﻛﺎ ن ﻧﺒﻤﻮ ﺋﺎ إ ﻟﻰ
ﺍﻟﻨﻒ ﻣﻦ ﺍﻟﻴﺎ,ين• زال ﺇ’ﻏﺨﺮ •
ﺍﻟزنﺽ .إ ال ا ﻟﻠﻌﺎ خ .ﺗﺈﻧﺔ ’ الجب ﺃﻥ ﺑﺒﻴﻨﺔ ﺧﺘﻰ ﻳﻘﺒﺼﺔ .ز ﻟﻠﻤﺜﺮ ى أن
ﺇﻥ^
ألﻉﺃﻙﺩ
ﺑﻠﻚ
ﻳﺒﻴﻊ
؟ﺍحمﺎﺽ ﺃﻥ ﺳﻊ
:مiUU،
ز ﻧﻦ
ا' ﻟﺬ رئ بت ﻳﻨﻨﺎ ﺑﻨﻦ ﺀﺷﺎﺀ ٠ﺑﻨﻲ أن ﻏﺰﻓﻲ ﺑﻴﻨﻲ ﻟﺔ ﺃﻥ
ﻧﺎل ﻧﺎﺑ آل:
•
ز ﻳﺄ أل ا ﻟﺘﻒ ﻣﻨﺎ ال
ﻗﻞ أن
ﺑﻨﻨﺎ ﻣﻦ اﻟﺬﻳﻰ ا ﺋﺜﺎﻏﻔﺎ ث.
زإن ﻛﺎﻧﺖ ا ﻟﻈﻨﺄ إل
زا*ﻟﻜﺎﻟﻲﺀ
زن ﻋىل ر م •آ < أم.
ﻧﻒ ﻧﻰ ﻣﻨﻲ إ ﻟﻰ
ﺍﻟﺘﻒ
•
ﺑﻤﺺ ذ ﺑﻚ
ﻟﻜﺎﻟﻲ، ﺑﻮﺯﺓ .ال"ﻧﺔ إد 1أﺧﺮ ذ ﺑﻚ ﺳﺦ .زذ ﻇﺔ ﻧﺎ ﻳﻜﺮم ﻣﻦ اﻣﺤﺎﻟﻰ إ • ﺍﺩﺫ ﺫﺋﻨﺎ .ﻟﺔ ﻏﺮ ر م .
أم
ﻗﻠﻞ أن ﺑ ين
ﻣﻦ ﻏﺒﺮﻣﺤﻨﺎ ﺟﺐ اﻟﺬ ى اﺑﺜﺎﻏﻔﺎ ﺑﻨﺔ ٠ﺑﺬ ب أن زري أن ﻏﺮض ﺑﻦ اﻟﻨﺰوض•
ﻣﻨﺔ .زال
ﻓﺒﺾ
ﻗﻌﻨﺎز أن زئ إﻟﻲ ؛ ﻧﺎ ﻧﻒ • ززاذة ﺑﻦ ’ج؟
ﺍ ال ﺫ.
زال
ﻳﺒﻴﻊ
«ﻧﺎز ﺍﻟ رث ﻯ ﺇﻥ أ ﻏﻄﻰ اﻟﺰى راﻏﺖ • ذﺑﺎ ﺑﻤﺮ أن
ﺧﻒ ﻏﻠﻲ ؛ ا ﻟﺘﻠﻨﺔ زﻟﺰ ﺑﺜﻴﺨﻔﺎ ا
ﻗﻨﺘﺎ
ﻗﺬ أ ال ز • ﻓﺈﻥ ﺍﻟ رث ﺉ ال
ﺑﻤﺤﺰ ﺑﻦ ا ﻟﻠﺘﻲ اﻟﺬﻳﻰ
ﻧﺬﻟﻚ اﻧﺔ ﺇﺫﺍ ﻧﻨﻠﺔ ٠ﻗﻨﻮ اﻟﺰﺑﺎ.
ذزاﻣﻤﺰ ﻓﺎﻟﺘﻨﺦ ﺑﻨﺎ. ﻧﻒ ﻳﻨﺎ•
ﺑﺬﻧﺎ»
ﻳﻨﺬ
ﻧﻒ ؛ ى ﻧﺒﻴﻲ أن ﻧﺎﺛﻴﺔ أن ﻋﺮوض • ﻓﺈﺫﺍ
ﺑﻤﻨﺒﻤﺎ ﻣﻰ ﺇال ز ﻓﻲ
ﻧﻮ م زال
م
اإلى
ﻓﺒﺚ زال
ﻧﺰ .ﺗ ال ألس ﺇﻥ ﻳﺒﺘﻨﻴﺎ ﺑﻦ
ﺑﻨﻴﻦ.
ﻓﺈ ن
ا ﺛﻦ رااف
ئ• ﻳﻮﺧﻦ
ﺻﺎ ب
ﺯﻡ
ﻡ
:ti / A l.İ Ş V K Il lŞ K I T AH !
•
ﺣﺰ
. إ ﻟﻰ أ ﺟﺮ
ﺷﺎ
ﻣﻤﺎل ﻟﺔ
.
ﺻﻨﻔﺘﺎ
إدا ا ﺣﺪ. ﺑﺪﻟﻚ ﺑﻤﻨﻲ وزن
ا ﻟﻴﺎ ب
ث
r م
,ﻧﺒﻤﻮ ة
ﻓﻰ أ ﺑﻤﺔ أ ﺋﻮ اب
زز ﺟﺬ ﻋﻨﺬئ ﺑﻴﺎﺗﺎ ؛و ﻧﺤﺎ ص
إ ﻧﺔ' ال ﺑﺎس: ﺛﻴﺎﺑﻰ ﻫﺪ ه
، اال' ﺟﻞ،
ﻟﺒﻤﺖ ئ
ذﺑال
ئ
* ذ ﺧﻞ ﻓﻲ
237
ﻗﻴﻨﺎ ذ ال ﺋﺪﺧﺰت
•
.ﺑﻤﻠﻪ د ﻧﺎﻧﻴﺮ أؤذرا ﻫﻢ
ض• ؛
ا ﺛﻮ اب
. ي
إ ال أن‘ ﺑﻤﻴﻌﺔ ﺛﻴﺎﺑﺎ. ﻳﻤﻲ أ ﺑﺚ
ﻧﺠﺪﻫﺎ
ﻧﺒﺰ
.
أن
ﻳﻞ
: ذا أل
ﻫﻨﺎﺟﺘﺎ
ا ﺷﻠﻴﻚ ﺑﻬﺎ ﺛﻨﺎﻳﺔ ﺑﻤﻲ
ﻟﻤﺎ • ﺑﻴﻦ ﺟ ال ﻣﺔ ﺗﻤﺎ ص
ﻓﺎ ل . ﺟﺰ
ا ال
'اب: ا ﻟﺬ ى ﻏﻲ ا ال ﺛﻮ ا*ش
ذإ ﺛﺔ' ال. ﻧﺤﺰ ا أل ﺟﻞ
ا أل ؛وا ب
ﻃ ال
ذﻟ ال
ﻛﺎ ن
ﻳﻞ
1 ﻟﺘﻰ ﺳﻠﻔﻦ غ؛ﻓﺎ.
٠ ? . K asım b. M uham m ed'den şöyie rivayet edildi: B ir adam
A bdullah b. Abbas (r.a.)'a: «Selem yoluyla b ir p arça kum aş satış alan bir kimse, teslim alm adan önee onu satm ak istese hükm ü nedir?» diye sordu. Ibn Abbas da: «Bu, güm üşü güm üş karşılığında satm ak ^ b id ir» dedi ve b u ta rz alış verişi hoş görm edi.77 İm am M alik diyor ki: A nladığınıza göre, ٠ adam , aldığı malı tekrar satın aldığı kimseye alış fiyatından daha fazlasına satm ak istem iştir. Eğer başka birisine satacak olsaydı, bunun bir m a h zu ru olm azdı. îm am M alik der ki: Bize göre köle, hayvan78 ve diğer mallarda selem yapan kim se hakkında ittifak edilen husus şudur: Bunların bütün vasıfları bilinerek belli bir zam ana kadar selem yapılırsa, o zam an gelince, m üşteri selem yoluyla satın aldığı malı, teslim alm adan önce aldığı fiya tta n daha fazlasına aynı adam a satam az. Böyle yaparsa bu fa iz olur. Ç ünkü m üşteri sattığı şeye d inar veya dirhem, (para) verm iş ise, satıcı bundan fa yd a la n m ış olur. M üşterinin testim alm adan önce peşin verdiği fiy a tta n daha fazlasına sattığı m al da }*enlisine katinca, onun peşin verdiği parayı iade etm ekle birlikte, kendi ta ra fın d a n biraz da fa zla verm iş olur.79 (77) Ç ünkü güm üşü gümüş, altını altın karşılığı veresiye satm ak caiz değildir. (Mavsıli, eldhtiyar: C.2, s. 39). (78) ** hayvanlarda selem caiz değildir. Çünkü değer itibariyle birbirlerinden çok farklıdırlar. İmam Şafii ise cinsi, yaşı, nevi ve sıfatı açıklanınca belli olacağından caizdir diyor. (M ergınanî, el-Hidaye: c. 3, s. 76). (79) İşte bu fazlalık faiz sayılır.
238
İ M A M MAI.İK / MUVAVI'A
İm am M alik der ki: B ir kim se vasıfları belirtilen bir hayvan veya m al hakkında belli bir zam an sonra teslim alm ak üzere peşin olarak a ltın veya g ü m ü ş vermek suretiyle selem akdi yaparsa, bu m üşteri o m alı (teslim alm adan) aldığı kimseye tayin ettikleri za m an gelm eden önce veya geldikten sonra peşin alacağı herhangi bir m al karşılığında satabilir. B u mal, ne ka d a r olursa olsun fark etmez. A ncak selem yapılan mal, buğday (yiyecek) olursa, onu teslim a lm a d a n satm ak helâl olmaz. Müşteri, henüz teslim alm adığı bu m alı başkasına veresiye bı rakm ayıp alacağı peşin altın, g ü m ü ş veya herhangi bir m al karşı lığında satabilir. Eğer veresiye bırakırsa, bu doğru olmaz. Ç ünkü o takdirde bir adam daki alacağını diğer birinde olan borcuna sat m ış olur ki, bu da m ekruhtur.80 İm am Malik der ki: B ir kim se yenilip içilmeyen bir m alı selem yoluyla satın alsa, bunu teslim alm adan önce para veya m al karşı lığ ın d a başka birisine satabilir. S a tın aldığı kim seye satam az. A ncak veresiye bırakm ayıp peşin alacağı bir m al karşılığ ın d a olursa satabilir. İm am Malik der ki: M alın teslim edilme zam anı gelmeden pe şin alınacak başka bir m al karşılığı eski sahibine tekrar satılm a sında ise bir m a h zu r yoktur. İm am Malik der ki: B ir kim se vasıfları bilinen dört elbise için belli bir zam an sonra teslim alm ak üzere peşin olarak bir m ikta r d in a r veya dirhem verse, zam anı gelince alacağı elbiseleri istedi ğinde satıcının ya n ın d a o vasıflarda elbise bulunm asa da aynı cinsten daha aşağı kaliteli elbiseler bulunsa, satıcı m üşteriye sa na bu elbiselerden sekiz tane vereyim dese, o da, oradan ayrılm a d an bu elbiseleri alsa, bunda bir m a h zu r yoktur. Eğer bu arada bir m üddet girerse doğru olmaz. Yine tayin ettikleri zam an gelm eden önce böyle yapacak olur larsa, bu da doğru değildir. Ancak parasını peşin aldığı elbisenin cinsinden bir elbise veremeyen başka bir elbise satacak olursa bu caizdir. (80) Bu şöyle olur: Bir kimse belli bir zaman sonra teslim almak üzere bir şey sa tın alır, zam anı gelince satıcı ödeyeceği malı bulam az ve onu biraz fazlası na bir müddet sonra ödemek üzere bana sat der, o da satar, fakat kendi a ra ların da malı teslim etmezler. İşte bu m ekruhtur.
239
32. BAKIR-DEM İIt VE BENZERİ M ADENLERİN SATIŞI
، . < j v_J،ll، J l j Ûiil . ö jA ١٠٠^
« . İİJ j > ٧^١ j
y^ .
٧١ ،٧٠١ X3 ^• ؛٠ ؛١^٧ •
W lü،.■؛5— ؛، jiVI : İUL Jlî
—،—، ^£ l٧٧ i . ،^ ؛٠١١٧ —،- jV Ij،İİ
- v\
۵٠١٧
٧١ ١^ f;*١٧• ؛-٠
؛-—> ٧ UJ
،<٠^•،«؛ •٤٠٠٧ ؛٧ ٧
٠٧٠١^ ؛- ٤ •٧٧٧ ؛
•٧*•° ٧ ^ ٠٧ •٧ ؛٠^J İj İ • ^i;*٠٠ ٧٧٠٧ ^؛^ ؛٠ ■،(^٠٧
،!<
؛٠^[١ . ٧٢٧
.
،- ٠٧٢١ I jli
3، •؛■؟٧١١ •. ”١٠■١٧ ؛٧١٧١
١٠
>-؛٠١٧
،!*<—، ] y•٤٠ ،٧ ■ ؛٧١ ١^ •٠٠٠ -١^-*“ ٠■^؛ 4 ٧١ ؛٧٠٧
٠
^،-
،J٠٢١ ^-؛ •[ 1f; ١٧ •؛
،^؛٠ •١٧٧
٧١
•
i؛؛-؛ • ٧ ٧ ٧^ ؛٧٠٧١
٧٠۵٠ ١^،٧ ٠
> y٠ü_ ٠ .٠^ . ؛
l U j : J JyU o؛ Jlî<؛، jjıil؛ c ،$.٧١> ,ja
،٧٠٧١ J j , j ş < ÎJ . Ü ly. o ^ ı i l
٠ £ ٧ £ ٧^ ١ ٤ ؛
٧٠١
o VJû£ .LÛ ^i؛؛ 6İ؛l^؛ <١ ٤١ İL ,
j J؛٠١ ؛£-٤J،؛٧٠٧
v3 •~ ' ؛٠^٧ !٧ ٧ ؛٠^
IIİVİ، •١٧٠ yi ^yjl cJ،،3 U_؛ ! ٠٠٢١ ü*j
٠^١ •٧٧٧ ؛٧١
ÎJ U j Iİj،J JI j& J3V؛
٧ ١^ ؛٠٠• ؛-٠?^ ٠ !٧ ٧٠ ■^■؛؛ ٧ ؛٧١ ؛٧ ١ ؛t*■ ١^ ٠ ،-١١■•؛٠ V؛•؛ ١^٠٧ ٧١ ! :٤^• ١٧ ؛٧١ ١^ y>٠٠٠٠٠٧ • ؛-^-،٠ ؛y -ö-y j V. ١٠٧ .٧ ; ،-٧ !
^"
١٠٢ ٧١- ؛؛■؛l*4~*
-x-*“3d
٧۵٢٠ ١١١١ • ٧٠٢— ؛٧١
J - İ
٧١؛
r“l،_ ؛ıjl
٤^٧ ؛٧٧ ٧ ٧
L>؛٠٧٧١ J ؛
٧١٠٠ ١^ ٠^ ٠ •٤٠٠٧ ؛٧١ ٧ ٠١^ yjî،،٧٠٠٠١٧
٧١ eri' * î. • I# jû v y؛ ؛٥٧ ، ^^ ■؛١ ٠^ ٧ ؛jj> ؛٧. j cIjl - J ؛- ٠.
UJ» ö>؛ ؛Jş-l _؛.j| _j
jV
٧٧٠ •٠^٧ •؛٧ * jU ،aJ،؛
.
JLVl J-Vl ^ u iii o؛، i؛. <. ¥ ١ ،-٧ ٧ ١ >٧
j ^ > * J \ jL
.Û ؛؛؟ 0؛
٧٧٠ ■ Vj : dUU Jlî
J)3-؛؛ -١٠٧٠١٧
.
4
I 3 IL
j L،_؛،< ؛Vl
a jj
. ،jlıL-aJ؛
، ٧٠٠
٠ >٧٠٠ ٠١٠٠٢٧٠١ t،£jjl J l
L c la، - l ؛ ؛j ؛j
؛١٠٣٠ ■'؛ 0 i،j■J ٠
.
\^S
JülaV
،٠٢'
Û^؛- 4j
=؛iLo
٠١٠٣^
f>. f؛î ؛،-^ 1^٠٠٧٧ •٧٧ ٧٠٠ • ٠٧٠٠١ ٧١١ ^^ ٠ ؛ • ١٠٧
iyJ، 3؛
V, . .,،i ٧1.3٢: ٧ ؛
3L> .؛J Î
LUU Jlî، : ؛
L ÂİÎ.>-I
،jlî .
، ٧٢١
y^ ،؛,؛U j
1>*<• ^ ٠٠٠^ ^ ،;٢٠
J ؟Tj :
İ ü U Jlî
.، ٢ ٧ JİC i .
٧^
■ (؛٢١
J \
٠ ١^<
٠٧٢١
240
im am
M A L İ K / MUV A'ri'A
71. İm am M alik d er ki: Bize göre altın ve g ü m ü şü n dışın d a tartı ile satılan bakır ve kurşun çeşitleri, demir, taze olarak kesilip yenilen bitkiler, incir, p a m u k ve benzerlerinin peşin olarak aynı cinsten bire iki a lm a kta bir m a h zu ryo ktu r. Yine bir rıtıl81 dem ir iki rıtıl demire, bir n tıl bakır iki rıtıl bakıra alınabilir. İm am M alik der ki: A ynı cinsten olursa, bire iki veresiye alınm ası doğru değildir. A m a cinsleri değişir ve bu değişiklik açıkça beli olursa, ٠ zam an iki tanenin bir taneye veresiye alınm ası caizم<ﺀﻣﺢ
İsim leri değişik olm akla beraber, ku rşu n ve â n u k 82, bakır ve şebeh83 gibi bir sın ıfd iğ er bir sınıfa benzerse, bire iki veresiye alıp satm ayı da doğru bulm uyorum . İm am M alik der ki: B ü tü n bu sınıflardan satın aldığın şeyi, eğer ölçerek veya tartarak satın alm ış isen, teslim olm adan önce başka birisine peşin paraya satm anda bir m a h zu ryo ktu r. Eğer onu ölçüp tartarak değil de götürü usûlü ile satın alm ış isen, ٠ takdirde başkasına hem peşin hem de veresiye satabilirsin. Ç ünkü götürü satın aldığın zam an ödemen gereken şeyi, tartı ile sa tın aldığında, tartıp da teslim alıncaya ka d a r ödem en gerekmez. B u konuda d u yd u ğ u m şeylerin bana göre en güzeli budur. Zaten insanların m uam elesi de bu ' ’ * İm am M alik der ki: Bize göre ölçü veya tartı ile satılan usfur (aspur)84, çekirdek, hayvan yem i olarak ağaçlardan silkelenerek dökülen ya p ra kla r ve keten85 g ib i yenilip içilmeyen şeylerin her (8 )لRıtıl: Bir ağırlık ölçüsü olup beldelere göre değişir. Mısır ölçülerine göre bir rıtıl 46 ﻣﻪgramdır. (82) Anuk: Halis ve siyah kurşun. (83) Şebeh: Altın rengi sarı bakır, bu diğerinden daha üstün kabul edilir, veyah u t sarı denilen bir m adendir. (84) Usfur: Bir yaz bitkisidir. O ndan ipek ve benzeri şeylerin beyanm asında ku llanılan kırmızı bir boya elde edilir. (85) Mersin fasulyesi fam ilyasından reyh ana benzeyen bir bitkidir. M aym un biberi de denilen bu bitki, Afrika ve sıcak ülkelerde yetişir. Eskiden boya ve m ürekkep yapım ında kullanılırdı, ü zerin de kırmızı dam galar bulunan bir bitki olup siyah boya elde edilmesinde kullanılır. Tıp * tarifi şöyledir: Dağlarda yetişen bir bitkidir. Y aprakları reyhan '* na, m e y ^ i de bibere benzer. Ondan sıkılarak elde edilen yağ, k ırlard a (çöllerde) kandile konulup yakılırdı.
.'II
/ A l. İŞ
VKRİŞ K IT AH !
241
çeşidinden bire iki peşin olanak alınıp satılabilir. A yn ı türden veresiye bire iki alınıp satılam az. B aşka başka türleri birbiriyle bire iki veresiye alıp satm ak caizdir. B ü tü n bu sın ıfla rd a n satın alınan şeyi teslim alm adan önce parasını peşin alm ak suretiyle başka birisine sa tm a kta da bir zarar yoktur. tm am M alik der ki: İnsanların faydalandığı her şey, hatta küçü k çakıl taşları ve kireç bile olsa, bunların birini veresiye iki m isline alm ak fa iz olur. B irini bir m isline ve ya n ın d a başka bir şey ilâve etmek suretiyle veresiye alıp satm ak da yine fa iz olur.
242
33. BİR PAZARLIKTA İKİ SATIŞIN YAS AKLIĞI
•
ﺑﻤﻴﻦ ﻏﻰ ﺑﺠﻨﺔ
ﺃﻣﺔ ﺑﻠﻐﺔ أنﺯﺣﻮﻝ
اف ﺧﺞ ﻧﻬﻰ ﻏﻦ
*
*
؛
ﺑﻤﺶ ﻏﺊ ﻣﺎﻟﻚ
ﺣﺬﺛىن
-
٧٢
72. İm am M alik'den: R esûlullah (s.a.v.)’in bir p azarlık ta iki çeşit satışı y a sa k la d ı^ rivayet edildi.86 ﺧﺰ
٠ ﺑﻨﺘﻲ
ا ﺑﺘﻊ ﻟﻲ ﻫﺬا ا ﻟﻤﺰ
:
ﺑﻜﺮﻫﻢ ذ ﻧﻬﻰ ﺙ
ﺃﺛﺔ ﺑﻨﻨﺔ ﺃﻝ ﺭﺟأل ﻧﺎ ل ر ﺟﻞ •
ﺑﻦ ﻏﻤﺮ
ﻏﺪشا
؛
ﻭﺣﻮ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﻤﻞ٠ ٧٢
ﺑرش ﻋﻦ د ﺑﻚ
•
ﺛﻒ ؛ ﻟﻰ ﺃﺟﺮ
• أ؛ ﺗﺎﻏﺔ
73. İm am M alik'den şöyle rivayet edildi: Bir adam diğer birine: «Bu deveyi peşin p ara ile satın al. Ben de onu senden veresiye satın alalım » dedi. B unun hükm ü Abdullah b. Öm er'den sorulduğunda, onu hoş görm edi ve yasakladı.؟*؛ ﺭﻡ ﺍﺷرتﻯ ﺳﻠﻌﻪ مل~ﺭﺓ
ﻧﻞ ﻋﻦ
ﻡ ىبحنين-ﺃﺋﺔ ﺑﻨﻨﺔ ﺃﻥ ﺍﻟﻘﺎ
ﺃﺝ • ﺗﻜﺮ ه ﺫﺑﻠﻦ و ﻧﻬﻰ ﻓﺘﺔ ﺑﻴﺘﺎﻧﺎ ا ﻟﻐﻢ ؛
ﻋﺜﺮ <
خبﻨ ﺔ
رم ﺑﻌﺜﺮ ة د ﻧﺎﻧﻴﺮ ﻧﻘﺬا ﺃﻥ •
الﻣﺔ *ﺇﻥ ﺃ٠ ﻳﻠﻤﻰ ﺫﻟﻚ
ﻏﺜﺮ ا ﻓﻰ إ ﻟﻰ
ﺇﺗﺔ ال
:
؛
ﻭﺣﻨﺜىن ﻣﺎﺑﻠﺬ
ﺑﺨﻨﺔ ﻏﺎ ز ﺑﻴﻨﺎ زا إ ﻟﻰ
ﻓﻰ ر ﺟﻞ ا ﻳﺎ ع مل ﺔ' ﻣﻦ
ﻓﻘﺮ ى ﺑﺄﺣﺪ ا ﻟﻤﺤﻦ
وإ ن ﻧﻘﺪ ا ﻟﻌﺜﺮة ﻛﺎ ن إ ﺛﻨﺎ ا ﺷﺘﺮى ﺑﻬﺎ ا ﻟﺨﻨﻒ '
.
٧٤
—
ﺃﺅ. • ذ ﻧﺎﺑﻴﺮ ﻧﻘﺬا ،
ﻧﺎﺑﻠﺦ
ﻓﺬ و ﺟﻂ
.
ﻧﺎ ل
ﺇىل أ ﺟﻞ
ﺧﻨﺚ ﻋﺸﺮ إ ﻟﻰ أ ص
ﻛﺎ ث
أج. (86) Tirmizî, (Buyû, 12/18, sahih- hasen) mevsul yapm ıştır. Ayrıca bkz. Nesaî, Buyû, 44/73. Bu şöyle olur: Meselâ bu malı sana peşin 100 liraya, veresiye 200 liraya satarım dem ek gibi. (87) Bu hadis şöyle de terceme edilebilir: «Bu deveyi benim için peşin al, (daha yüksek fiyatla) vadeli bana sat.» Anlaşıldığı gibi, ad am a deve lazım, peşin parası yok. Başka birine peşin aldırıyor, d ah a yüksek fiyatla ondan veresiye alıyor. Bunun caiz olmayışının sebebi, peşin alıp aynı celsede veresiye yüksek fiyata satınca —bunun dış görünüşü alıp satm a ise de— gerçekte faiz oluyor. Çünkü peşin alan parayı veriyor, bir m üddet sonra d a h a fazla p a ra alıyor.
243
: i l / A U Ş V K I t t Ş K IT A M
إ ﻟﻰ٠ ﺑﺜﺎ ؛ ﻣﺰﻧﻮﻋﺰ
أز
'أل ن ر ﻧﻮ ل ا ق ﻏﻖ ﻧﺪ
،ﺑﺪﻳﺎ ر
ﻧﺪ ا
.
.ﻧﻊ ى
ال
:و
"ف ﻣﺰ •
أو
.
ﻣﺎﻧﺎ
ﻋﺜﺮ
ر ﻣﺔ
أو ا ﻟﺜﺘﺎﻣﺘﺔ ﻋﺜﺮة أ ﻧﺰ ع ﺛﺬ أو ﺟﺐ ﻟﻦ ﻋﺜﺮة ﺧﻨﺔ ﻋﺜﺮ ﻣﻜﺰ وة
.
ﺧﻨﺔ ﻋﻔﺮ ﺻﺎﻏﺎ
وذ ﻟﻚ أ ﺋﻦ
.
: إز ا ﺷﻒ
إذ د ﻟﻚ
ﻣﺬ ﺑﻤﺶ ﻓ ﻰ ﻳﻤﺰ
ﻣﻨﻚ ﻫﺬﻩ ا ﻟﻌﺠﻮة
ﻟﻨﻨﻮﻟﺔ
ﻣﻨﺰ وأ ال ﻳﺤﻞ
.
•
ﻳﻤﺰ
•
أو ا ﻟﺤﻨﻄﺔ ا
إ ذ ذ ﺑﻚ
ز ﻳﺎﺧﺬ ﻋﺜﺮة أ ﻧﺰ ع ﻣﻦ ا ﺑﺌﺎﺑﺔ
و ﻓﺪ ا ﻳﺨﺎ ﻣﺘﺎ ض ﻋﻨﺔ 'ذ ﻳﻨﺎ غ
( ﻣﺬا
•
ﺑﻤﻨﻲ ﻓﻰ ﺑﻤﺰ
.
ﻳﺬﻗﻔﺎ و ﻳﺄﺧﺬ ؟
ﻧﻴﺬ غ
ا ﺋﻨﺎﻧﻢ زا'ﺣﻲ ؛
،
.أم ص ﻏﺬ
ﻧﺎل ﻧﺎ ر ك
ا ﻟﺤﺒﻤﺎ ئ ﻋﺜﺮة أ ﻧﺰ ع
ﻣﺪ و ﺟﺒﺖ ﻟﻰ إ ﺧﺬﻓﻤﺎ٠ ﺑﺪﻳﻨﺎ ر
ﺗﻰ ﻏﻨﺔ ﻣﺊ ﻳﻤﺘﺺ ﻓﻰ .
ذر‘ و ﺟﺐ ﻋﻲ
ﻧﺮ ر ش ﻓﺎل
: ﻟﺮ ض
ﺍﺛ رن ﻕ
أؤ ﺗﺠﺐ ﻋﻲ٠ ﺧﻨﺔ ﻋﺜﺮ ﺻﺎﻏﺎ ﻣﻦ ا ﻟﻌﺠﻮة
ﺑﺬ ا أ ﺑﻨﺎ
،ﻧﺎ ل ﻧﺎﺑ ﻠﺬ
ﻓﻰ ر ﺟﻞ ا ﺛﺘﺮﻳﻰ ص ر ﺑﻞ
.
ﻧﻬﻮ
•
ﻣﻨﻴﻤﺎ ﺀ.ا ﻫﻨﻨﻊ
ﻣﺊ ا ﻟﺤﻨﺒﺔ ا ﻟﺼﺒﻨﻮﻟﺔ ز ﻓﺪ ا ﺑﻤﺎ ﻣﺤﺔ ﻧﺎ •
•
ﺻﺎﻏﺎ
ﻳﻌﻞ
ﻣﺐ وا ﺟﺪ ﻣﺰ ا ﻟﺸﺎ م
ال ﻣﺊ
-İm am M alik'den: şöyle rivayet edildi: K asım b. M uham .74 med'e peşin on veya veresiye onbeş d in ara bir m al sa tın alan bir kim senin duımmu sorulduğunda bunu m ekruh gördü ve yasakla îm am M alik der ki: Peşin on veya veresiye onbeş dinara bir m al satın alan m üşterinin, bu iki fiya tta n birini ödemesi gerekir. B u ise doğru değildir. Ç ünkü on dinarı veresiye bırakacak olursa, belli bir m üddet sonra on beş dinar olur. B u on dinarı peşin ödeye cek olursa, onunla veresiye bıraktığında ödeyeceği on beş dinarı satın a lm ış olur.88 îm am Malik der ki: B ir adam birisinden peşin on dinara veya h u t veresiye vasıfları belli bir koyuna bir m al satın alsa, bu iki be delden birini ödemesi gerekir. B u ise m ektuhtur. Ç ünkü R esû lu lla h (s.a.v.) bir p a za rlıkta iki satışı yasa k la m ıştır. B u alış veriş ae bu kabildendir. îm a m M alik d er ki: B ir kim se diğer birisine: B u on beş sâ acve89 h u rm ayı veya on sâ 90 sayhânî h u rm a sın ı91 y a h u t da on (88) B una göre, birinci d u ru m d a fazla ödemiş, ikinci d u ru m d a ise fazla parayı az p a ra ile satın almış olacağından caiz değildir. (89) Bir h u rm a çeşidi. (90) Sâ،: Bir ölçek olup, şer’î dirhem e göre 2,917 kg, örfî dirhem e göre ise 3,333 (91) Bu, acve denilen h u rm a d a n d ah a kaliteli bir h u rm a çeşididir.
244
İM A M M A LİK
/
M U V A Vl'A
beş sâ m ahm ude buğdayı veya on sâ şamiye buğdayı bir dinara satın alıyorum dese bu m ekruhtur, helâl olmaz. Ç ünkü kendisine on sâ sayhanı hurm ayı gerekli kılm ış iken, onu bırakıyor, ٠٢٤beş sâ acve hurm ayı alıyor. Yahut da onbeş sâ m ahm ule buğdayı alm ası gerekirken, onu bırakıp on sâ şam iye buğdayı alıyor. B unların her ikisi de m ekruhtur. Böyle bir alış veriş helâl olmaz. Ç ünkü bu, yasaklanm ış olan bir pazarlıkta iki satış yapm aya benzer. Diğer taraftan da aynı cins buğdayın (yiyecek) iki ölçeğinin bir ölçeğe satılm asına benzer (ki bunlar da yasaklanm ıştır.)
245
34. MEÇHUL ALIŞ VERİŞE
ﺣﺬﻛﻰ
-٧٠
ﻧﺎﺑﻠﻢ ،ﻏﺬ
ﻧﺺ ﻏﺬ
أ ﻳﻰ
ﺧﺎ زم ﺗﻲ د ﻳﻨﺎ ي ٠ﻏﻦ
ﻛﻲ ؛ ا ئ
ﻧﺒﺚ إن ا
زﻧﻮل ا ر ﺑﺨﻖ ﻧﺤﻰ ﻏﺬ ﺗﻲ ,اي•
ﻓﺎ ل
ﻧﺎﺑﺊ:
ز ﺋﻨﺊ ،ﺗﻰ*
ز ﻣﻦ؛ ا ﻟﻨﻮ
ز ﺑﻦ ا ﻟﻨﺰ ر زا ﻟﻨﻐﺎﻟﺰ ؤ ،أ ئ ﺑﺬ ذ ﺑ ال ﺧﻨﻨﻮ ن
غ،
^.٥
ﺑﻤﺒﺬ ا ﻟﺰﺟﺮ ﻗﺬ
ﻧﻠﺘﺄ ذا ﺋﻨﺔ ٠أؤ أ ﺑﻰ ﺋ آل ﺗﺔ
ﺑﺒﺌﺮﻳﻦ د ﻳﻨﺎﻧﺎ .ﺛﺈ ذ
ﻓﺪ ن ﻧﺠﺰ :اﺛﻪ آ ﺧﺬة ﺑﺘﻚ
ذب ﺑﻦ ا ﻟﺘﺎﺑﻊ ﺛآلﺛﻮن د ﻳﻨﺎﻧﺎ .زإذ ﻟﺰ ﺗﺠﺬ م ٠
.
ذب ا ﻳﺎ إل ﺑﺊ ا ﻟﻨﻠﺜﺎ ع
ﺑﻤﺜﺮ ،ن ^^^•١ ﻓﺎل ﻧﺎﺑﺊت ز ﺗﻲ ذﺑ ال ﻏﺐ ا ﺧﺰ .إذ ﺑﻠ ال ا ﻟﺨﺘﺎﻟﺬ إذ ز ﺟﺬ ت ﻟﺰ ﺋﺬز آزاذت آﻟﻢ
ﻏﻨﺖ .
اﻟﻢ ﻧﺎ ﺧﻨﺚ ﻳﺘﺎ ﺑﻦ ا ﻟﻨﺘﻮب .ﻓﻤﺬ ،أﻏﻠﻬﺄ ا ﻟﺘﻨﺎ .ﻟﺰ؛ زاالﻧﺰ ﺑﻨﺬﺋﺎ ٠آذ ﺑﻦ ا ﻟﺘﻨﺎﻟﺰ؛ زاﻟﻨﺰب اﺛﻴﺰام ﻧﺎ ؛ ى أ ﻣﺶ؛ ا إل ﺛﺎﺀ .ﺑﺊ
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻚ؛
ﻯﺭ الﻧﺔ ال مب
ا ﻧﻨﺎ؛ زاﻟﺪزاب.
ص .ار
ﻧﺠﻨﻢ .ارت ا ﺗﺎ ار
ئ .ز؛ذ ص ﻏﻠﻰ ى'ا، ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻂ؛
ﺑﻠﺰﺟﻲ ؛ ﺛﻨﻦ
أﻳﺨﺰخ أﻟﻢ ال ﻧﺨﻨﺦ•
ﻓﺈذ ﺧﺰخ ل؛ ﺛﺬز أ ﻳﻮ ن
ﺧﺘﺄ أم
ذم از أ ﺗﻰ .زذﺑال ظ '.ﺽ .زئ ﻛﺎ ن ﻏﻠﻰ 'ﻣﺢا ، ؟
ﻧﺠﺚ
ﻧﺠﺚ ئ.
زال ﻳﻨﺒﻨﻲ ﻧﻊ ا إل ﻧﺎﺀ زاﺣﻴﻨﻨﺎﺀ ﻧﺎ ؛ ى
ﻗﺎﺗﻲ ا ﻟﻨﺰﻳﺰ؛ ﺛ آل ﺛﺄ ذ ﺛﺎﻧﺠﺰ .ﻓﺒﻰ ﻟﻚ
ﻳﻨﺪﻳﻨﺎ•
ﺑﺪﻳﻨﺎ ر .ي؛
زذﺑال أذ ﻣﺤﻞ اﻟﺰﺟﻞ؛
ﺛﻠﻴﻔﺎ .ﻓﻬﺬا
ز ﺑﻰ ﻧﺎ ﻓﻰ
ﻃﺰ و؛ .آلﻧﺔ ﻧﺰ ن زﺗﺬا«ﻧﺰئ. ﻓﺎ ل ﻧﺎﺑ ال :زال
ﻳﺤﻞ ﻧﻊ ا ﻟﺰﻳﺘﻮ ن
ﺑﺎﻟﺰﻳﺖ .زال ا ﻟﺠﻠﺠ أل ن ﺑﺪﻋﻦ ا ﻟﺠﻠﺠ آل ذ؛ ٠زال ا ﻟﺮﻧﻲ
ﺑﺎﻟﻢ .أل ن ا ﻛﻨﺎ :ق ﺛﺬ ظ .ز أل د ا إل ﻳﻰ :ﺗﺮ ى ا ﻟﻤﺐ' ز ﻧﺎ ﻣﺤﺔ ٠ ﺑﺜﺖ' ال ﺑﻤﺒﻴﻰ أ ﺑﺠﺢ ﺑﻨﺔ أ ﻧﺰ ﺑﺊ ذ ﺑﻚ ،أن أﻣﺤﻦ .ﻧﺤﺬم ﻏﺮ ز و ﻧﻨﺎ * ﻟﺮ ئ• ذ ق ﻧﺎﺑال ؛ ﻧﺒﺊ ذ ﺑﻚ أ ﻳﻨﺎ ،ﺍﺛزيﺍﺀ
ب ﺍﻟﺒﺎﻥ
ﺑﻐﻰ
؛
ﻧﺶ ﻣﻨﺎ
ﻗﻨﻲ
ﺑﺎﻟﺘﻲﺀ .ﻓﺬﺑﻚ إزز .الﺫ ﺍإلﻯ ﻳﺨﻨﺢ
■ اﻳﺎ ن ﺑﺎﻟﻴﺎﺀ ئ ﺧﺐ• ﺍﺯﻥ ; ,ز ا ﻟﻬﻨﺔ .زال ﺑﺄس ﻳﺨﺐ
ﺍﻟﻈﻦ .ألن' اﻳﺎث ا
ﻟﻨﻲ ذ
-itib a riy le m ü ş te rin in a ld a n d ığ ı, b a tin i t aآلوﻟﻞ ^ آل -اة ج B u n a «Bey’ul-G nrer» d e n ir. D ış )2ة ) -ra fı ise b ilin m ey e n b ir a lış v e riştir. E zh eri: *Bey'i g a re r, em n iy et ve g ü v en ta ra fi b i lin m e y e n b ir a lış veriştir«» d iy o r. Alıcı ve s a tıc ın ın e s a sın ı tam a n la m ıy la b ilm ed en y a p tık la rı a lış v e riş de b u n a d a h ild ik e l - ^ c e m ü l - V a s î t t a ise: B u sudalri balığ ın -v ey a h a v a d a k i k u ş u n sa tılm a sı gibi, m alın teslim a lın a c a ğ ın a g ü v e n ilm e d e n y ap ı la n a lış v e riş, ş e k lin d e t a r i f e d ilir , ٥٧ ؟»i t b ir ؟ ç» ١١ v e rişin y a s a k o lu ş u s a tıc ın ın , h a v a d a k i k u ş la d e n iz d e k i b a lık ta ( .وh e rh a n g i b ir m ü lk iy e ti o lm a d ığ ın d a n d ır. (M av sıtt, e l-J h tiy a r, c. 2, 2s
246
I M A M M A LI K / M U V A T T A
ا ﻟﻬﻨﺔ. ﺟﻞ ﻏﻦل ﺧﺎ ذ ﻟﻚ
ﻏﻠﻰ؛ اان؛ﺛﺎع إن
ﻛﺎ ن؛ ى ﺑﻠﻠﻦ
ف
زﺟﻞ ﻏﻠﻰ ’اﻧﺔ الن ﺷﺎ. ؛ى زﺟﻞ ﺑﺎغ ﺳﻠﻨﻪ ﻣﻦ،ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺔ
.ﺑﺮﺑﺢ اﻧﺔ ﻛﺂﺛﺔم ا ﺛﺄﺟﺰ إن: و ﻧﻤﻴﺰ ذﺑال
ﺻﻪ. ﻓﻖ; س
ﻣﻦ ؛ا ﻟﺘﻨﺎﻃﺰ . ﺳﻊ ﻧﻲ ﺟﺎﺗﺰ زﻧﺰ
. وذب ﺟﻢ أن ؛ ﻗﺘﻢ ﺗ ال ش ﺀ' ﻟﺔ
زﻧﺎ ﻛﺎ ن؛ ى ﺑﻠﻤﻠﺜﺂ ا ﻟﺘﻠﻨﺆ ﻣﻦ ﻓﺰ ﻟﺰ. ﻳﻨﺖن
ﻳﻦ
ﺗﺄغ ﺑﺮأس
٠ز؛نث
ذﺑال. ا ز ﻳﻠﻴﺎ ع ؛ ى ﻣﺬ أﺟﺰه ﺑﻤﻌﺬار ﻧﺎ ﻏﺎﻟﺦ ﻣﺊ. ال ﺑﻤﻠﺢ
١^^ c-jû؛ز٩
ذﺑال، ﺗﻜﻮ
وﻏﻠﺘﻪ. ،ﻧﻊن1 ﻟﻬﻮ ﻟﻦ٠رﺑﺢ
١^؛ ^^ أز
. ﺛﻨﺖ خم اﻟﺒﺈغ ﺿﻨﺎ ﺗﻨﺪم اا ﻟﻨﺜﺘﺮىد ﻓﻴﻌﻮ
.1ﺳﻨﻢ م،ﻧﻲ
jY* 4 . « ﻣﺬ؛ ال ﺑﺄﻣﻦ ﻝ
ﺑﻤﻨﻨﺎ • زذ ﺑﻚ أإلﻳﻰ
.ﻏﻠﻪ
ﻓﺎن
.ﺿﺦ ز ه ﻣﻦ ﻧﺠﺪ ﺳﻠﻨﺔ ﺑﻎ ﻧ أل
ﻳﻦ ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻚ ﻓﺬ ا
: ز ﻧﻌﻮد. اﻟﻨﺎ_ﺗﻊ
• ز ﻓﻨﺔ ﻟﺔ
،
ﺛﻰ
ﻓﺈﺑﻰ
زإ ﺋﻨﺎ ﻧﺰ
أن ذأاﺗﺎ : »! ﺑ ال٠ ﻗﺶ
.ض ﻟﺘﺒﺎﻃﺆ ؛ .
ﺿﻊ
: اﺑﻊ-ﺑﻠﻢ
ﻟﺒﺊ ﻣﻦ ا
. ﺀ ا ال ﺗ ﺰ ﺑ ﺬ ﻧ ﺎ Saîd b. M üseyyeb'den, R esûlullah (s.a.v.)'in Bey'i gareri .75 sonucu belli olm ayan alış verişi) y a sa k la d ı^ rivayet edildi93. ( -İm am Malik der İri: E lli dinar kıym etindeki kölesi kaçan veya h u t hayvanı kaybolan bir adam a, birisinin «onu senden y irm i dinara alıyorum» demesi de bu kabildendir. Ç ünkü m üşteri onu bulacak ﻡ/مس$ ﻩ,satıcı otuz d in a r £٥٢٠٢ ,etm iş olur. B u la m a zsa .m üşteriden yirm i dinarı boşuna alm ış olur İm am Malik der İri:B unda ikinci bir ayıp daha vardır ki ,٠ da -şudur: B u kaybolan hayvan bulunsa bile kıym etinin artıp, eksile .ceği veya herhangi bir ayıp ortaya çıkıp çıkm ayacağı bilinem ez .Bu da büyük bir tehlike ve aldanm adır İm am M alik der ki: K adınların (cariyelerin) ve hayvanların .karnındaki yavruyu satan alm ak da bu türden bir alış veriştir Ç ünkü doğup doğmayacağı bilinmez. Doğsa bile iyi veya kötü , ، ٤٤' zel veya çirkin olacağı, tam veya noksan olacağı, erkek veya dişi .olacağı da bilinemez -Ayrıca bütün bunların kararlaştırılan fiyatı başka, kıym etle -ri başka olm akla birbirlerinden farklı (fazla veya eksik) olabilir .ler .M uvatta ravilerinin ittifakıyla m ürseldir )93 ( Buyû, 21/2, yban^ 775 .n!,4o؛:
.11 / A U Ş V E IİİŞ K I T A M
247
îm am Malik der ki: Dişi bir hayvanı satıp ka rnındaki ya vru yu satış dışı bırakm ak caiz değildir. Mesela, bir adam , diğer biri ne: «Benim bu sağılır koyunum un kıym eti üç dinardır, am a k a r nındaki yavru bana kalm ak şartıyla sana iki dinara satarım» de se, bu mekruhtur. Ç ünkü bunda cehalet ve aldanm a tehlikesi var dır. (Doğacak yavru bilinm ediği için çekişmeye sebep olabilir.) îm am M alik der ki: Zeytini zeytin yağına, henüz kabuğunda bulunan toplanm am ış taze susam ı susam yağına, taze tereyağı eritilm iş sade yağa satm ak helâl değildir. Ç ünkü bu m üzâbene°4, yani kabala (ölçüp tartm adan) bir satış olur. A ynı zam anda taneli şeyleri yine onlardan elde edilen bir şey karşılığı satın alan kim se verdiğinden daha az mı, yoksa daha fazla m ı çıkacağını bilemez. B unda da bir aldanm a tehlikesi vardır. îm am M alik der ki: Sorgun95tanesini yine bir tanenin bir ko ku ile terbiye edilm em iş sade yağına satın alm ak da m eçhul a lış verişten (bey’i garerden)dir. Ç ünkü sorgun tanelerinden çıkarılan da terbiye edilm em iş bir yağdır. F akat sorgun tanelerini kokulandırılm ış yağa sa tm a kta bir m a h zu r yoktur. Ç ünkü kokulandırılm ış olan bu yağ, güzel ko ku larla karışır ve eski sadeliği değişikliğe uğrar. îm am M alik der ki: B ir kim se, diğer birine zararına sa lm a m ası şartıyla bir m al satsa, bu satış caiz değildir. Ç ünkü bu işte aldatm a olabilir. B u şu demektir: Satıcı, kâr ettiği takdirde, m üş teriyi o kâ r karşılığı kiralam ış olur. Eğer o malı ana sermayesine veya noksanına satarsa kendisi ne bir şey kalm az, emeği boşa gitm iş olur ki, bu doğru değildir. Bu d u ru m d a m üşteriye emeği oranında ücret verilir. B u m a ld a ki (94) L u g a tta m ik ta n bilinmeyen bir şeyi m ik tarı belli olan b ir şeye satm ak m ânâsına gelir. Bazılarına göre de müzabene, birbirini aldatm ak suretiyle yapılan ahş veriş demektir. Hanefılere göre ise, ağaç üzerindeki meyveyi tahm inen onun k a d a r olan toplanmış meyve karşılığında satm aktır. (Mergmanî, el-Hidaye, c.3, s. 44). M üzâbene: îmam Malik'e göre m utlak olarak ölçüsü, adedi veya ağırlığı belli olmayan bir şeyi, ölçüsü, adedi veya ağırlığı belli olan bir şeye satm ak ta n ibarettir. (95) Arapça, el-bân (sorgun ağacı) denilen bir ağaçtır. Meyvesinin tanelerinden koku karıştırılarak bir yağ elde edilir. Y apraklan söğüt yaprağına benzer ve bey av. çiçekleri olur.
248
İM A M MAI.İK / M U V A T I ’A
zarar veya kâ r ise satıcıya aittir. B u da m al elden çıkıp satıldığında olur. E lden çıkm azsa arala rındaki alış veriş feshedilir. İm am Ma}؛k d er ki: B ir adam , başka birisine kesin olarak bir m al satar, sonra müşteri pişm an olur ve satıcıya fiyatı biraz düşür der de satıcı buna yanaşm az, «sen onu sat, zararı sana ait değil» derse, bunda bir m a h zu r yoktur. Z ira bu bir a ld a tm a değil, müşteriye bırakılan bir şeydir. Zaten akitlerini de buna göre yapm am ışlardı. B u bakım dan caizdir.
249
35. MÜLÂMESE YE MÜNABEZE96 YOLUYLA SATIŞ
ﻋﻦ
زﻏﻦ أ ﺑﻰ ا ﻟﺰﻧﺎد
،
.
ﺑﻤﺺ ؛ن ﺧﺘﺎ ن
؛
ﻧﻐﺐ أن
ذ ﺋﺬ ا آل ي إن
٠ ﻳﻊ ا ﻟﻤ ال ﻣﺔ وا ﻟﻤﺎ د ة
ﻧﻨﻲ
ار ﺟﺰ ا ﻟﻨﻲ زال
٠
٠
ﻳﺔ
ﺑﻤﻴﻰ ﻏﻦ
ﺑﺎ ب
-
•ﻣﻨﺘﻨﺎ ت ﻫﺬا ﺑﻬﺬا
زام
؛
ام
“*
د ﺑﺎ ب إ ﺑﻄﺎ ل١ ٠ ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﺒﻴﻮ ع
' ﻧﻨﻲ
ﻛﻞ
ذ
ز ﺑﻤﻮل
ز
:
٧٦
ا ﺣﺮﺣﻪ ار ﺣﺎ ر ى
*
٢١
“
و ﻣﻠﻢ س
؛
:ﻧﺎﺑﺬ
زا ﻟﻨ ال ط أذم ٠
-
‘ﺗﻦ أن ﺧﺮﻳﺰة٠ ا ال ز ح
٦٢ ٠ ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﺒﻴﻮ ع
ذا ﻛﺎﺑﺬ ة أذم ﺷﺬ ا ر ي إ ﻟﻰ ا ر م
ﻏﻬﺬا ا ﻟﺬ ق ﻧﻬﻰ ﻏﻨﺔ ﻣﻦ
ﻟﻨﺎ
*
*
٠ ١ ﺣﺪﻳﺚ
زال
ﻓﻴﻦ ﻧﺎ ﻏﻴﻪ
٠
ﻧﺎﻟﻚ
،
أن رص اش ﺟﺞ ﻧﻬﻰ ﻏﻦ ا ﻟﻨ ال ئ
زا ﻟﻨﺎﺑﺬ ة
٠ ﻳﻊ ا ﻟﻤﻨﺎﺑﺬ ة
أز
م
ﺗﺎ ل
ﻳﻢ ﻣﺎ ب
ﻣﺤﺲ ﻟ أل ؤال
•ﻣﻨﻔﻨﺎ
ﺗﺆﺑﺔ ﻏﻠﻰ ﻏﻴﺮ
ﺗﺎﺋﺮ
. ا ﻟ ال ت ة وا ﻛﺎﺑﺬ
إ ﺋﺔ •
:
ﻳﻢ
ا ﻗﺒﻤ إل
ا ﻟﺬ ز ح ﻓﻲ
ى اﻟﻐﺮ ﻣﺤﻨﺎ ﻣﻦ ب
<؛
ذ ﻧﺒﻚ ا
ا أل ز ب
•
أب
.
<ا ﺑﻪ
ﻓﻰ
إ ﻟﻰ ﻧﺎ ﻓﻰ ' ﺟﻮ ا ﺑﺎ
ﺗﻲ ا ﻟﺜﻨﻲ اك؛ ﻳﺞ ز ﺛﻨﻄﺮ
•
. ﻧﺨﺎﻟﻒ' و ع ا ﻟﺘﺎ ج ﻓﻰ ﺟﺮاﺑﻪ
ز ﺑﻨﺮﻧﻞ ذ ﻟﻠﻦ ﻏﻰ ﺑﺬ و ر زاﻟﻤﺠﺎرذ
. واﻧﺔ ﻟﻢ‘ ﻳﺮل ﻣﻦ ﻧﺘﻮع اﻟﻤﺎص اﻟﺠﺎﺋﺮة
' ال ﺛﺮان ﺑﻢ. ﻧﻢ
د
ﻧﺎ
^ ، ٠٠١ ز'ﺑﺊ ا آل ﺋﺬ ال ﻏﻠﻰ
. ﺀاالﻧﺰ ا ﻟﻨﺒﻨﻮ ق ﺑﻪ، ﺑﻴﻦ ذ ﺑﻠﺌﺄ
ك؛
ﻓﺎف ال ﻳﺠﻮز
ﺣﺘﻴﺎ
:٠
ﻓﺎق
، ﻧﺮق. وﻣﺎ أ ﻧﻨﺔ ذ ﻟﻠﺜﺂ
. ض ﻣﻦ ﻏﻨﻞ ا ﻟﻤﺎﺿﻴﻦ' ﻏﻴﻪ
ض. ألن‘ ﺳﺰ ا أل ﻧﺬ ال ض ا ﻟﻴﺎﻣﺞ
ﻧﺎﻟ أل
ﻳﺨﻤﺎ ﺧﺘﻰ ﻳﺜﺮا .
واش ﻓﻰ
:
.
زﻧﺎ
. ﻳﻪ •اﻟﻤﺎس
ا ﻟ ﻢ •ال ;ز ئ ﺑﻤﺎ ﺑﺄﻧﺎ. ﻳ ﻢ . ﺑﺘﻲ؛ ﻟﺘ ال ﻧﻒ
ر ش.ر ن
)B unların ^ e r ikisi de cahiliye devrinde yapılan b irer )96 وااه-veriş tü rü idi. Ç e :şitli şekilde ta r if edilm işlerdir. Ez eüm le -Mülâmese: M üşteri ile satıeı bir m al üzerinde pazarlık yaparlar. Eğer m üş teri bu alış verişin kesinleşm esini isterse ٥ m ala elini ٧٧٢٧٢. Büylece sahibi razı olsa da olm asa da ٠٨٧ .satın alm ış sayılırdı *M ünâbeze: Eğer satıcı bu alış verişin kesinleşm esini isterse malı m ü şteri ye a ta r ve büylece satış m ٧ am e ١es نtam am lanm ış olurdu. A rtık m üşteri ٠ .)m alı geri bırakam azdı. (lbnu'l-H um am , F ethül-K adir, c. 6, s. 55/B eyrut satıcının m üşteriye: Ebû Hanife'ye «Bu malıg6re san amşu ülâm fiyata ese ؛ *satıyorum . Sana dokunduğum zam an alış verişim iz kesinlik kazanır«* d e m esiyle v eyabut m ü şterin in إلةط1 ح.dem esiyle yapılan alış verişin a d ıd ır M ünâbeze ise: Satıcının: «Bu m alı sana attığım zam an* veya m üşterinin »٠٨٧ b an a attığ ın zaman» alış verişim iz kesinleşir, demesiyle yapılan bir .alış veriş şeklidir Zeylâî, ^ b y i n ü ’l-H akâik Ş erhu Kenzid-dekâik: c. 4, s. 48, B eyrut ((.
250
İM A M M A I./K / M lJV A 'ri'A
76• E bü H üreyre (r.a.)'den: «Resûlullah (s.a.v.) M ülâm ese ve münâbeze yoluyla yapılan alış verişleri yasakladı.» 97 Mülâmese: (dürülm üş) bir kum aşı açıp içine bakm adan elifle dışından yoklayarak veyahut içinde ne olduğunu bilm eden geceleyin k aran lık ta satın alm aktır. Münâbeze ise, satıcı ve her birinin düşünüp taşınm a^an kendi kum aşım diğerine a ta rak , b u n u şu kum aş karşılığında satıyorum dem eleri suretiyle yapılan alış veriştir. îşte yasak lan an m ülâm ese ve m ünâbeze alış verişi budur. îm am M alik d er ki: A m balajında paketlenm iş bir taylesanı (ulem â ve ileri gelenlerin giydiği kaftan) veya topunda sarılı >ﺀﺓ kum aşı açıp içersine bakm adan alıp satm ak, caiz değildir. Böyle bir alış verişte aldanm a olabilir. Ç ünkü bu da m ülâm eseden sayılir. 4er ؛ﺇﺀﺃDolu çuvalları listeye göre satm ak, taylesanı (kaftan) am balajında ve ku m a şı top h a lin d e sa tm a k g ib i şeylerden farklıdır. B u fark, yapılm akta olan m uam ele tarzından, insanlar tarafından bunun bilinm esinden ve bu işi yapanla rın tatbikatından doğm uştur. Bu, insanlar arasında yapılm ası caiz ° lan bir alış veriş ve herhangi bir m a h zu r görülm eyen ticaret şekliolarak devam etmektedir. Ç ünkü çuvalların açılm adan liste üzerinden sa tılm a sın d a n m aksat a ld a tm a değildir. B u bakım dan, mülâm eseye benzemez.
(0?) B uharı, Buyû, 43/63, M üslim, Büyü, 21/1, ٨ ©: 1.
251
)36. MURABAHA9« (ALIŞ VERİŞTE KÂR
ﺍأل ﺗﻦ ﺍ خل ﻢ يغ ﻧﺰﺍخيﺚ ؛ ﺇﺋﺔ
ىف 1ﺩﻥ :ﺗﺮﻳﻪ ﺍﺍﺯﺟﻞ
خب ﺎ ﺛﺐ ؛ ﻱ ؛
' ال
ﺍﻣﺄ زال ﺍﺙ• ﺯإل ﺀﺃﺛﻨﺔ ٠زال ﺃﻡ ﺍﺷﻦ • زال خي ﺐ ﺏ رح• ﺇال ﺃﻥ ﺋﻨزب حمﺎإل ﻏﻠﻰذﺑﻚ ي• مبﻦﻳﻠﻢﺑﻪ• ﻓﺄد ﺛﺮ خ• ﻥ'ﻝ ^ ﺇﻙ؛ اﻟﺐ^زة ﺯﺍ جل؛ﺍ أل ﻧﺎ ملمبﻎ•زﻧﺎ
ﺃﺟﺰ
ﻛﺰﺍﺀ ﻣﺤﺖ • ﻓﺂﻧﺎ ﺑﺮﺍﺀ ﺍﻟينىت محالﻧﻪ ٠ﻓﺈﺗﺔ
ئ
ﻑ -.ﺍﻟﻦ:مح•
ﺏب؛خ ﻣﺎﻟﺒﺠﺈ
ذال
ني, ؛ ﺍﻟ
ﺯال
مب ﺐيغ ﺏ؛ﺥ
ﺫ؛ﻥمليق ﺷﺰ ، *
ﺫﺯﺍﻣمل مب ﺜﺎﺏ • ﻧﺬمليب
مب ﺐ•
مب ﺰﺍﺧﺎﻏﻠﻰ ىن ؛ ﻣﻦ' خيﻮن ﺑﺎﻟﺪﻣﺐ ﺃﺯ
ﻗﺒﻴﻨﺔ جنﺔ" ﺃﻥ ﺑﻠﺬﺍﺑﻴﻨﺔﻧﺰا •
ﺑﻤﺐ ﻟﺔ
ﻫﻨﺎ • ﺯﺍﻟﺌ ال ﻗﺰمل
ﺑﺎﻟﺰﺭﻕ .
ﺍﺛﺰﺍﺓ ﻏ زنﺃ
ﺧﺐ ﺍ ﺛﺰﺍﺓ • ﻧﺮﺍ جتﺂ
ﻏﺮ
ﻓﺰف
ﺏ • ﻓﺈﺋﺔ ﺇﻥ اكﻥ ﺍﺛائ ﻏﺄ ﻳﺬﺯﺍﺟﺄ .ﺯﺑﺎﻏﺔ ﺑﺬﺛﺎﻳزي .ﺃﻭ ﺍﺳﺎﻏﺔ ﺑﺬائﻳزي٠
ﺫﺑﻚ ﺍﻟمن ﺍإلﻯ
ﺇﻍ ؛
ﺯ مبﺔ ﻳﺬﺯﺍﺟمل•
ﺯﺻﺬ
ﺍﻟﻨﺜﺄﻍ ﻟﺰ
ﻧﻔﺬ .
ﻧﺎﻟﺒﺠﺎﻍ ﺍ هل ﺎﺭ .ﺇﻥ‘ ﻧﺎﺀ'
ﺍإلﻯ ﺍﺋﺜﺎﻏﺔ ﺑﺐ ﻧﺎ
خي ﺐ
;ب ﻓﻰ ﺍﻟﻎ .ﺫﺇﻥ :ا خ حمﻦ ﻭﻟمل
ﻧﺎﺑﻚ ،يف ﺍﻟﺮﺟﻞ ﺑﺚ-ﺏﺀﺍ ﺍﻙ' ﺥ
ﺍﻧﺰﺍﺓ ﺑﻪ
ﻧﺰﻥ زمبﻮة
دن ﻧ يت ﻣﻨﺎ
جب ﺎ• ﺇال ﺃﻥ
.ﻏﻠﻰ
ﺑﻨﻨﺰل ﺃﺏذﺑﻚ• ﻓﻨﺰ
مب ﺐ ﻡ
ب '.ﺇﺗﺔ' ال
• ﺫﺇحب ﺫﺍﺕ ﺍﺩﻥ ٠ﻓﺈﻥ ﺍ مل ﺎﺀ ٤ ٣
ﺎوﻧﺔ ﻧﻦ مب
ﺑﺬﺑﻠﺌﺂ لكﻪ .
ﺍﻟﺘﻨﺒﺆ؛ .ﺍﺟﺰ
ﻧﺎ ر ﺑﺤﻪ '
حمﺈإل•
ﻙ'ﺉ .ﻥ؛ﻥ ﺙ ;
ﺯ خي ﺐ ﺑﻠﻴﺐ?ﻉ
ﺋﺰﺉ ٠
ﺍﻟﺮﺡﻏﻠﻰ
ﺍﻟﻴﺎﻍ .
ﻗﺎﻝ ﺗﻌﻠﻦﺕ ﺯﺇﺫﺍ ﺭﺍﻍ ر ﺟﻞ
ﻧﻞ ﻗﺎﻧﺖ*يغ مبﺎﻓﺔ د ﻳﻨﺎ ب
،
ﺑﻠﻐين
أ ﺧﺬ ■ﻓﺰ .متﺈ ﺟﺎﺀ'ﺓ
دﻳﻨﺎرا • ﺯﻓﻦ ﻓﺎﺛﺐاﻟﻈﻨﺈ .ﺧري^ . ٧ ٢ﻡﺫﺇﻥ ﺃﺧﺐذﻧﻦ مبﺖ ﺫﺑﻚ ﺃﺑﺎ ﻓﺎﻧﺖيغﺑﻨﻴني اﻟﺜﻨﻦ اإلى ﺯﺏﻟﺔب ؛ حمﻲ ﺃﺯﻝ ﺗﻴﻨﻪ ﻧيبﻳﻨﻢ ﺻﺖﺑﻨﺔ• إال ﺃﻥذﺧﻮناﻟﺒﻞ ﺃحمﺰﺑﻦ ذﺋﺎﻳﻴﺰ • ﺫﺇﻥ أى ﺋﺊ ﻟﺖ مﻳﻨﻢ • ﺗالﻳﻜﻮنﻟﺔ أﻛينﺑﻦ ﺩﺑﻚ• ﺯﺫﺑﻚ ﻧﺎﻗﻞ ﺻﺎﺭ ﺯﻏﻔﺰﺓ ﺍﻟﺮ ح ض ﺍﻟمن • إال ﺃﻥ*ﻳﻜﻮن ﺍإل ﻯ ﻧﺘﺄ ﻧﺘﺔﺑﻦ ﺍﺛ ين ﺃﻓﺬﻣﻦ ﺍﻟﺒﻴﻨﺔ• ﻓﺒﺠﺰىف .)M urabaha: Satın alm an bir malı alış fiyatı üzerine k â r k ey arak satm ak tır )98 ( Ceztai, el-Fıkıh ale’l-M ezahibul-E rbea, e. 2, s. 278) Bu d u ru m d a satıeı .m alın kendisine kaça m al elduğunu s ^ l e r ve k â rın ı da b elirtere k s a ta r M eselâ b ir kim se kendisine 100 liraya m al olan b ir şeyi satarken: «Bu mal b an a 100 liray a m al oldu. 120 liraya satıyorum » diyerek satsa m u râb ah a ile satış yapm ış o tar ,
2*2
/M A M M A LIK / M IJVA'ITA
وذ ﻟﻚ ﺑﻤﻨﺔ و ﺗﻮ ن ﺑﻴﻤﺎت
1*
؛ز ﺟﺎﺀ ت ﺑﻤﻦ. ب،د ض
ﻳﻮ'ﻡ
ب
ادم
أن
إ ال. ﻃﻎU إ ث
ﺛﻦ
ا
ي
ض
ش
ا
ري
. ﺗﺌﻞ1 ﻓﺶ
ﻳﻨﺎ إل
ﻏﺮ
: ﻓﻨﺎ ل
ﻓﺎﺋﺖ
•
ز ﻧﻰ ز ر ﻧﺎﺑﻪ ورﺑﺤﻪ
.ﻧﺠﺰ ﺳﺌﺘﺔ ﻧﺮاﺗﺠﺔ
.
ﺑﻤﺔ
ز إ ن ' ﺑﺎ غ
: ﻧﺎﺑﻚ
اﻟﺬى ﻧﻠﻤﺲ
ﻧﺎل
ﻧﺎم أض öp‘ • ﻧﻲ ا ﻟﻴﺎ غ.ﻧﻨﻚ ص ﻣﺤﺖ ﺑﻤﺎ'ﻧﺔ ز ﻧﺪﻳﻦ د ﻳﻨﺎﻧﺎ . أش آ ﺷﻦ اﻟﺰى ا;ﺗﺎغ ﺑﻪ ﻏﻠﻰ ﺣﺎ ب ﻣﺎ ر ﺑﻤﺔ ; ﻗﺂ ؤ ئ٠ ﻧﻴﺘﻲ ﺑﻤﺺ ﺛﺖ
أن ا
ر ي
ﻟﺔ
ي ﺟﺎﺀ
ﻟﻈﻒ ز إ ﺋﻤﺎ
ﺑﻪ ا
. ﺑﺪﻟﻚ
اا؛ ﺑﻢ ا ﻳﺜﺎ غ ﻛﺎ ن ر ض
ﻳﺨﻮن ذ ﺑﻚ أ ﻓﺰ ﺑﻦ ؛ ﺷﻦ 3 ال ﻧﺔ ذ
ب؛ . ا ﻟﺰ ى ا ﺑﺜﺎ ي
• . ﺑﺄن ﺗﺠﻊ ﻣﻦ ا ﺋﺘﻲ اﻟﺬى اﺑﺘﺎع ﺑﻪ ﻏﻠﻰ ا ﻟﻆ؛ اج. ﺑﻠﻴﺎ ع ؛ ى ﻧﺬا ﺧﺌﺔ ﻏﻠﻰ ا ﻟﻴﻢ ??. İm am M alik der ki: B izdeki ittifaka göre, bu konuda üze ٠ rinde ittifak edilen husus şudur: B ir kinişe bir beldeden aldığı kum aşı başka bir beldeye getirip orada m urâbaha ile (kârla) satarken kom isyon ve a m b a la j ücretleri ile k e n d i m a sra fla rın ı ve d ü k k â n kirasını alış fiya tın a 'ﺀ/ﺟﺮﺍﻩederek hesaplayam az99 F akat nakliye ücretini alış fiyatına ilâve edebilir. Y a ln ız bunda bir kâ r aram az, kârsız olarak ilâve eder. A n ca k satıcı, kendisiyle p azarlık ya p a n kim seye b ü tü n bu m asrafları bildirir, ٠ da bunu öğrendikten sonra hepsinin üzerine satıcıya kâ r verirse bunda bir m a h zu r yoktur. îm am M alik der ki: Yıkam a, dikm e, boyama ve benzeri şeyler ku m a şla kâim dir. K um aşta hesaba katıldığı gibi, bunda d a kâr hesaba katılır. E ğer satıcı k u m a şı satar, bunlardan hiçbir şey açıklam azsa kârı da hesaba katam az. B u d u ru m d a ku m a ş elden çıkm ış ise, taşım a kirası fiya tın d a n sayılır. A m a bu kira üzerine kâ r eklenemez. Eğer kum aş elden çıkm am ış ise, aralarındaki alış ı)eriş feshedilip. F akat kendi rızalarıyla anlaşırlarsa, aralarındaki alış verişleri m uteber olur. ٠ )) وو
dükkân sadece bu ؟nal için k iralanır, aksi takdirde d ü kkâna ihtiyaç bulunm azsa هzam an k ira ücreti de m alın fiyatına ilâve edilir. Ama k â r hesaplanırken bu m iktar n a z a n itibara alınm az. Yani kârsız olarak ilâve edilir. (Cezîrî, el-Fıkh ale’l-M ezahibil-erbea, C.2, s. 279) Malik-Î ^nezh^binde m urâbaha, aslında evlâ olan a lı ؛-verişlerden değildir. Ç ünkü b urada m alın fiyatı ve yapılan m asraflar سb ir çok ؟eyleri açıklam ak icap eder ki, bu da h alk için im kânsızdır. Alış verişin fasid olm asına sebep olabilir. Hanefilere göre m urabaha, altın ve güm üşün dışındaki m allarda sahihtir. Ceziri, el-Fıkh ale'l-zahibu'l-erbea, c. 2, s. 279-299).
،1/ / A l.iş VERİŞ K IT A M
253
îm am M alik der ki: B ir kim se altın veya güm üşle, mesela on dirhem in bir d in a r olduğu bir günde, bir m al satın alarak başka bir beldeye getirip veyahut satın aldığı yerde, satacağı günün rayi ci üzerinden m ürâbaha ile sattığında, eğer o m alı dirhem ile satırı almış, d inar ile satm ış ise veyahut dinar ile almış, dirhem ile sa t m ış ise ve m al da henüz elinden çıkm am ış ise m üşteri m uhayyer dir. Dilerse alır, dilerse bırakır. Eğer m al satıcının elinden çıkm ış ise, satın alm ış olduğu fiya t üzerinden m üşteriye k a lır ve o fiy a t tan m üşterinin kendisine verdiği oranda kâ r hesaplanır. îm am M alik derki: B ir kim se kendisine y ü z dinara m al olan bir m alı onda bir (%10) kârla satsa sonra bu m alın kendisine dok san dinara m al olduğunu anlasa ve m al da elinden çıkm ış (m üşte ri ta ra fın d a n teslim a lınm ış) bulunsa m uhayyer olur. İsterse m alın, kendisinden teslim alındığı g ü n kü kıym etin i alır. Ancak, m alın kıym eti ilk satışta kararlaştırılan fiya tta n fazla olursa, bu fiyattan fazlasını alamaz. Bu da y ü z on dinar eder. İsterse de dok san d in a r üzerinden kendisine kâr takdir edilir. A ncak m alın k a rarlaştırılan fiyatı satıldığı g ü n kü kıym etinden aşağı olursa sa tı cı kararlaştırdıkları fiyat ile ana parasını ve kârını alm ak arasın da m uhayyer olur ki bu d a doksan d in a r eder. îm am M alik der ki: B ir kim se m ürabâha ile bir m al satsa ve bu m al bana y ü z dinara m al oldu dese, sonra d a bu m alın y ü z yirm i dinara m al olduğu anlaşılsa, m üşteri m uhayyer olur. İster satıcıya m alın teslim aldığı g ü n kü kıym etin i öder, isterse de ona verdiği kâr üzerinden neye ulaşırsa onu öder. Ancak bu, malı satın aldığı fiya tta n daha aşağı olursa, o takdirde m a lın sahibine k a rarlaştırdıkları fiya tta n daha noksan veremez. Ç ünkü baştan bu fiya ta razı olm uştu. M al sahibi ise, daha fazla talep etm ektedir. Aynı zam anda, m üşterinin elinde, bu konuda fatura üzerindeki fi yatı düşüreceğine dair satıcı aleyhinde herhangi bir delil de y o k tur.
ÜS4
37. FATURA ÜZERİNUFN SATIŞ
٧٨
ﻧﺎﻟﻚ' ﺀ ا ال م
ﻓ ال
-
ا ﻟﻨﻴﺊ ﺗﺌﺪ ل ﻟﻨﺨﻞ أن؛ ﺣﻚ ﻏﻰ ﻇﺰ
آ م
ﻗﺘﺰ ئ ا
ي :ا ﻳﻦ اد ى ا ﺋﺮ ; ت
م ﺋالن ف
ﻣﺴﻚ ﻛﺬا زﻣﺢ:ا
ﻣﺘﻨﻨﺎ
؟
م
ﻧﺘﻘﻮز :
ﻧﻨﻤﺈ
.
ث
.
ا ﻟﺚ أ د ا
ﺑﻤﺶ
ﺗﻲ ؛ ﻧﺔ ﺅ ﻳﻜﻮ د
ث
ﻟﻴﻦ
ﻳﺒﻤﻎ ﺑﻢ
■
ﺻﻞ ﻧﺎ د
وأﻧﻦ ؛ .
ﻣﻜﺎﻧﺖ
ﺛﻤﻴﺨﺎ ال*ﻗﻨﻢ
.
■ أن
ﻧﺈ ذا
زأة ذﺑﻲ،ﻧﺎ زا ﺛﻨ ال٠ 0
ذ ﺑﻠﻦ الزم ﻟﺔ زآل ﺧﻨﺎ ن ﻟﺔ ﻧﻴﻪ ,إذا ﻛﺎ ن ا ﻳﺎﻏﺔ ﻏﻠﻰ ر ﻧﺎ م£م وﺻﻤﺔ ﻋﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ
زﻧﻨﺎﻣﻢ؛ﻧﺔ .ز ﻧﻘﻮد :ﻓﻰ
ﻧﻌﺬم ﻟﺔ * ﺻﺎ ف ﻣﻦ ا ﻟﻴﻦ
.
ر .ﺑﻤﺼﺮه ا ﻟﻤﺪ ام
م ﻋﻨﺪ ﻛﺬ"ا وﻛﻦ ' ﻣﻠﺤﻨﺔ ﻳﻨﺮﺋﺔ .ز ى ' ل_ﻛﺬا
ﻣﻌﻠﻮﻣﺔ ٠ •
و ﻳﻤﺮ ﻏﻲ
ﻧﻴﻠﺔ — ﺑﺮﻳﻪ • اذرﺀه
ﻛﺬا ز ﻛﺬا .ز ﺑﻤﺘﻰ ﻟﻨﺰ أ ﻣﻨﺎﻧﺎ ﻣﻦ اﻟﻴﻦ ﺑﺄﺟﻨﺎﺳﻪ • دثﺀول ؛ اﺷﺘﺮوا ﻣﻨﻰ ﻏﻠﻰ ﻧﺬ م ا ﻟﺾ •
ﻣﺸﺘﺮ ون أ ال* ﻏﺎﺗﺎل ﻏﻠﻰ ﻧﺎ زض ﻟﻨﺰ .م إ ﺑﻠﺖ
ال زم -ﻟﻨﺰ .
ﺑﻤﺘﻮﻧﻴﺎ ي_ ﻧﻌﻠﻰﻫﺎ د ﻳﻨﺪ ﺗﻮ ل •
إذا ﻛﺎ ن -ﻧﻮا ث
ﻟﻴﺰﻧﺤﺢ اد ى
ز ﻣﺬا ا ال ﻧﺰ ا إل ى ﻟﺰ ﻧﺰ ل ﻏﻠﻴﻪ اﻟﺜﺎﻣﺊ ﺗﺰا ث
ﻳﻠﻴﺰﻧﺎ ج
.
وﻟﺰ
ﻳﻨﻲ
ﻧﺨﺎﻟﻨﺎ ﻟﺔ
ﺑﺬﺋﺎ
.
ﺑﺎﺧﺰ ﻳﺠﻴﺰ و ﻧﻪ
ﻏﻨﻲ . ﻳﻨﺰ .
إذا
ﻛﺎ ن' ا ﻟﻤﻨﺎخ
.
■ İm am Malik der Bizeﺓ7 ki: göre durum şudur ^; :٢ kaç kişi ٠٢ ,bunuﻡﺀ/ﻩ tok olarak bir mal, meselâ bir bez veya ince kum aş satın :duyan bir kim se onlardan birine « — -F ilandan satın aldığın kum aşın vasfını ve d u ru m u n u öğ -rendim. Senin hissene şu kadctrkâr versem bana satar mısın?» de :diğinde Evet.» der de — « ٠ kârı verip onun yerine diğerlerine ortak ٠/d u kta n sonra m ala bakınca kalitesiz görüp pahalı bulsa bile, be؛؛/ -vasıflar ve fatura üzerinden satın alm ış ise, bu alış veriş ken .disi için kesinleşm iştir. M uhayyerliği de yo ktu r B ir kimseye bir kaç çeşit kum aş gelip deﺗﻨﺂîm am M alik der1 alıcılar ya nına toplandığında onlara fa turasını okuyarak :
: ﺍA l.İŞ V EİİİŞ K IT A IİI / 1
255
« - Her balyada şu kadar Basra çarşafı, şu kadar S a b u r çarşafı var, ölçüsü de şu kadardır.» der, kum aşın cins ve çeşitlerini onlara açıklar ve: « - B u vasıflar üzere benden alınız» der, onlar da kendilerine anlatılan vasıflar üzere balyaları alırlar, sonra açınca pahalı bulurlar ve pişm an olurlarsa bile, eğer satılan şey faturaya uygun ise buna uym aları lâzım dır, cayamazlar. B u insanların tatbik ettiği m uamelelerdendir. M al faturaya uygun olup , m u h a lif bulunm adığı zam an aralarında bunu caiz görüyorlar.
256
38. ALIŞ VERİŞTE MUHAYYERLİK
م ﻏﺬ ﻓﺪ اﻟﻲ ﺗﻦ ﻗﺘﺮ ؛ أذأ رﺑﻤﻞ اد ﺧﺘﺮ. ﻏﻰ ﻧﻤﺢ٠ﺑﻤﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺐ ٠ ٠' إال ﺑﻴﻊ ا ﻟﻬﺎ ب (
1
'
•
؛
ﻧﺎ ﻟﻢ ﺗﺘﻌﺮﻓﺎ *
•
ﻣﺎﻣﺦ
زال أ ﻧﻦ ﺗﻨﻨ ال ؛ه ﻓﻲ
ﺑﺎﻟﻤﻨﺎ ر ﻏﻠﻰ •
ﻫﻨﺎ
ﺛﻨﻰ
ﺣﺪ
ﻛﺎﻳﻨﺎ ن ﻛﻞ زا ﺣﻢ
ز ﺑﻨﻰ ﺑﻬﺬا ﻋﻨﺬﻧﺎ ﺧﺪ ﻧﻨﺰ و ﻧﺂ
:
-٧٩ •
:
J Û
ﺛﺎ ل ا ﻧﺎﺑ أل
79. A bdullah b. Ö m er'den: R esûlullah (s.a.v.) Şûyle buyurm uştur: «Alıcı v e sa tıc ıd a n h e r b iri d iğ erin e karşı, b irb irler in d e n (sa tış m e c lisin d e n ) a y r ılın c a y a k a d a r m u h a y y er؛h r ؛er. A n cak m u h a y y er a lıp ü z e r in d e a n la ştık la r ı su r e y e k a d a r m u h a y y e r lik le r i d ev a m eder.»100 îm am Malik der ki: Bizde bunun belli bir hududu, bilinen bir ٤٥٢/// yoktur. B una göre herhangi bir m uam ele de yapılm am aktad ır .'01 (100) B u h arı, Buyû, 34/44 ؛M üslim , Buyû, 22/10, no: 43; Şafiî, Risale, no: 663؛ Şeybanî, 785. (101) A slında M alik iler’e göre satış m eclisinde m uhayyerlik y o k tu r. Sadece « -h ıy a r-ı şart» ve «—hıyarı ayıb» vardır. Ç ünkü onlar, bu hadis âh ad derecesinde olduğu için zan ifade eder, diyerek M edine halkının muam elesine bakıyorlar. ٠٨١٥٢١٨ m uam elesi ise, bu hadise m uhalifti F ak at onlarca te v a tü r h ü k m ü n d e olduğundan b u n u tercih ediyorlar. H anefiler'e göre, h ıy a r -1 meclis ş a rtk o ş u lu rs a sahih olur. F a k a t M alikiler’e göre ş a rt koşulursa alış veriş fa sit olur. Şafiîler'e göre ise h ıy a r -1 meclis şartsız olarak sabittir. H atta, m uhayyerli٣ ٨ olm am ası ş a rt koşulsa, alış veriş batıl olur. Ç ünkü hıyar -1 meclis, içtih ^ tla de^il, n a s'la sa b ittir. Bu yüzden de ak d in icablarından olm uştur. (C ezûî, el-Fıkh ale'l-M ezahibül-Erbea: C.2, s . ل70 -ل7 رة. Hıyar-ı Ş art: Belli bir süre içinde akdî feshetm ek veya iziıı verm ek üzere ta ra fla rd a n birinin veya ikisinin seçenekli olm a hakkı. Hıyar-ı Ayıb: Alıcının kusurlu malı satıcıya aynen geri vermesi veya kabul etm esi. H ıyar-ı Meclis: K abulden itib aren başlayan ve ta ra fla rın bedenen birbirinden ay rılm aların a k a d a r devam eden sürede tek taraflı iradeyle akitten vazgeçme hakkı.
31
ﺧﻎ
/ AUŞ
. أن ﻓﺎﻟﺘﻲ ﻧﺎد ﻓﺎ ا ﻳﺎ إل
. أ ﻳﺎ ﻳﻨﻲ ﻣﺤﺎﻗﻨﺎ٠ : '• ﻓﺎد
ﻧﻢ ا ﻟﻘﺮ ى ﻳ ﻞ أئ
زﻣﺚ. ﻏﻠﻰ ﻣﺎ. إخ ذ ﻟﻚ ا ﻟﻨﻲ الزم ﻳﻤﺎ: ﻳﺜﻴﺮ اﻣﺤﺎﺛﻎ ﺛالﺛﺎ أئ ﺗﺠﺰئ٢٧١ إئ أﺧﺐ• اد ى ا ﺗﺮ ط' ﻟﺔ
ﻳﺌﻠ ال ن ﻓﻰ ا ﻧﻢ إﺛﺔ ﺗﻘﺎ ل إ ال
.
ﻧﺪ ع ﺀ
.
ﻳﺨﻨﻨﺰ ذ ﻧﺎﻳﻴﺰ
ﺑﻚ
ﻧﺬ ب ﺑﺎش ﻏﺰ
-٨٠
ض أ ﺑﺘﻨﻚ '•, ﻳﻨﺊ ﺑﺎغ ﺑﺊ زﺟﻞ ﺟﻨﺔ •ل ﻓﻨﺎ اﻣﺤﺎإل ث ﻧﺰاﺟﻴﺔ ا ﻟﻨﻲ٠ﻓﺎل ﻧﺎﺑ أل ذ ﺑﻚ.ﻏﻠﻰ م ﻓﺸﺎﻗﻨﺎ.ﺷﺎ ﻧ ال ﺀ ن ا ﻟﻨﻲ ي زإئ. ﺟﺎ ض أ ﺷﻴﺮ ﺛالﺛﺎذ ﻓﺈ زﻧﺒﺊ
:زال
ﻳﻨﺎ
257
أئ ر ﻧﻮ ن اش: ا ﺑﺚ أئ ﻏﺪ اش *ﺑﻦ م*ﻧﻮت ﻛﺎ ن ﺗﺤﺪ ث1 ٠ و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟ أل ٠٠ﻣﺤﺺ
أئ
V KİİİŞ K ri'A J lI
زإ ﺗﺎ أئ ﻣﺤﻨﺎ
و ﺗﺪ الزم' ﻟﺔ. ﺑﻤﻨﻰ
ﺗﺮى ا ﻟﺘﻚ ﻣﻦ ا ﻟﺰﺟﻞ: ا أل ﺗﻦ ﻋﺘﺬﺋﺄ ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ ز ﻧﺘﻲ ا ﻟﻦ؛ﺛﺎغ ا ﺑﻤﺘﺤﺎ ﻳﺨﺜﺂ
ﺑﺎش ﻧﺎ
ف
.
•ازا إل
ﻛﻞ زا ﻣﺐ
ﺧﺐ
ﻓﺎ
ﺑﻨﺎ ﻗﺎ ل
أد
زذم
زإ ئ ﺑﻨﺘﺎ ﻟﺘﺜﻨﺔ .
.
ﺑﻤﺮ ة ذ ﺛﺎ ؛ ﻳﺰ
. ﻳﻨﺎ ﻓﺎ ل
ﺑﻠﻨﻨﺰ ى
ا
إ ﺗﺎ أئ ﻧﺄﺧﺬ
:ى
ﻟﺠﺎ
ﺧﻒ ﺿﻲﺀ
ﻓﺈئ
.
.
إئ ﺛﻨﺖ: ﺑﻠﻴﺎرع ﻓﺰئ ﺧﻒ
ﻗﻴﻞ
ﻓﻠﻒ
ﻓﺎ ل
•
؛٢ ٧ ١ ﻧﻴﺘﻲ
ﺑﻤﺘﺜﺒﻲ
ﻧﺄﺋﻄﺒﺎ
ﻟﻠﻘﺮ
ﻧﺎﻟ أل
;
ﺑﻴﺎ ن
ﺑﻨﺎ
.
ﺛﺰﺗﻦ
ا ﺛﻨﺰﻧﺤﺎ إ ال
ﻧﺎ
ﺣﺎ ب.
م ﻣﺔAbdullah b. Mes’ud (r.a) d e r ﻛﺎ: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Her ne zam an 1 أﻟﻖkişi alış veriş y ap arlarsa, söz satıcının sözü olur. Y ah u t da bu alış verişten vaz geçerler.»™2 îm am M alik der ki: B ir kim se başka birisine bir m al satsa ve satışın kesinleşm esi esnasında: «Bunu sana fila n kim se de istişa ٠ rf etmek üzere satıyorum. Eğer razı olursa, alış verişim iz tam am • dır. R azı olm azsa, aram ızda bir alışveriş yoktur» dese ve bunun üzerine anlaşsalar, sonra m üşteri, satıcının ٠ kim seyle istişare etm esinden önce p işm an olsa, her ikisi hakkında da bu alış veriş belirdikleri vasıflarda kesinlik kazanır. M üşteri için de bir m u hayyerlik kalm az. Satıcının şartları de kabul etm ek isterse, aynen geçerli olur. (102) T irm izî, B uyû, 12/43; Ş eybanî, 786. Yar،i satıcı m uhayyer olur, ma] da elinde bu lu n u rsa m uhayyerlik m üddeti geçtikten sonra artık bu, alış verişi geçerli kılam az. B u durum da mal m ü ؟te rin i^ elinde olursa, satış işlem i kesinlik k azan ır, satıcı هm alı geri ه1قm az. M üşteri veya h e r ikisi birden m u h ay y er olsa d u ru m yine aynıdır. (Bâcî, el-M ünteka, C.5, s. 59).
İM A M M A IJ K / M U V A İT A
im am M alik der ki: B ir kim se diğer birisinden bir m al satın aldığında fiya t hususunda ihtilafa düşseler, mesela satıcı: «— O nu sana on dinara sattım » dese, m üşteri de: «— Hayır, ben senden beş dinara aldım» dese bu durum da sa tıcıya: «îster o m alı müşteriye dediği fiyatla ver, ister m alını kendi dediğin fiyattan (on dinardan) başka bir fiyata satm adığına dair yem in et.» denir. Eğer yem in ederse bu defa müşteriye: «Ya satıcı nın dediği fiyatla al, ya da dediğinden (beş dinardan) başka bir fi yatla alm adığına yem in et,» denir. O da yem in ederse, m al ile bir ilgisi kalm az. Ç ünkü onların her biri diğerine karşı hak iddia et m iş olur.103
(103) Zira h e r ikisi de yem in edince, birinin sözü diğerine tercih edilemez. Böyle olunca da araların d ak i alış veriş fesh edilir. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 61).
39. BORÇ VE FAİZ
أﺑﻲ٠ ﺀﺀ ﺗﻢ أ ﻧﺄ ث
ﻏﺬ ذ ﻟﻚ
ﻏﺬ٠ ﺟﺪ .
•
*
ض ﺑﻤﺮ ﺑﻦ٠
إ ﻟﻰ أ ﺟﻞ٠ ﻣﻤﻠﺔ
ز ﻗﺪ و ﻧﻰ ﻧﺄ ل؛
*
ﻏﺬب أﺑﻰ اﻟﻨﺎ٠ ذم ﺑﻤﻴﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻤﺚ
ب ذ ر ب ئ أذي ذاب
:
ﻗﻞ
ه
ا ﻟﺚ ﺀ
؛
.ﻓﻨﺰﺗﻮا ﻏﺮ أن أ ﻓﺦ ﻏﺘﻲ ﺑﻤﺺ ا ﻟﺜﻨﻲ .
ﺗﻮﻛال- أ ﺗ ال أن‘ ﺗﺄﻛﻞ ن'ا زآل
' ال:
-
ﺗﺰ ر
.إ ﻟﻰ اﻣﺤﺪﻗﺰ
ﻗ ال
.
٨١ ﻣﺶ
اﻟﺰوخ
ذ ﻳﺬ ئ ﻣﺖ
؟- ة ل0 ﻫﻞ'آلﻫﺂثazatlı kölesi Ebıı Salih şöyle anJatıyer: Dâr -1 hle104 ahalisine ve esiye bir N kumaş a sattım. Sonra؛0 ﻫﻬﻬﺔﺀçıkıp Kûfe'ye gitmek istediğimde bana paranın bir kısmını düşürmemi -ve bu indirimden sonra geri kalam da ödeme zamanı gelmeden ön oe ödemeyi teklif ettiler. Bunu Zeyd b. Sabit (r.a.)'e sordum ٠ .:da -Bu parayı y ^ e n e ve başkalanna yedirmene hükmede mem» dedi.105 م آ ﺑﻲ
٠ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺷﻬﺎب٠ ﻏﺬ ﺷﺎ ن ﺗﻦ ﻓﺺ ؛ ي؛ ﻇﺬ ه، ر ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
ﺳﻞ ﻏﻦ ا ﻟﻨﺠﻲ ﻳﻜﺪ ن ﻟﻪ ا ﻟﺪﻳﻦ ﻇﻰ ا ﻟﻨﺠﻞ إ ﻟﻰ
■ذ ﻟﻰ ﻏﻨﺔ
ﻏﺬ ﻏﺪ اش ﺗﻦ ﺋﻨﺰ ؛ أﻣﺔ
•؛ أذ ﻏﻨﺰ٤١ ﻟﻜﺮة ذ ﻟﻚ ﻏﺪ. ز ﺑﻤﺠﺜﺔ اآل ﺧﺰ. ﻣﺎﺟﺐ ا ﻟﺨﺊ
-٨٢
؛٤١ ، اﺑﻦ ﻏﻨﺪ
ﻗﻴﻤﻊ ث٠ أ ﺧﻞ
ة2 م-Abdullah b. Ömer (r.a.)'den: Bir kimsedeki vadeli alacağı nm bir kısmını düşürüp diğer kısmını vaktinden önce alan bir adaklın durumu kendisinden sorulduğunda bunu hoş görmedi ve yasakladı .
(104) M edine'de bezzazların (m anifaturacıların) b u lunduğu b ir m ahalle. (105) Bu ifade, onun h aram olduğunu gösterir. E ğer m übah olsaydı, yem ekten ve y edirm ekten m en etm ezdi. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 65).
İMAM MALİK / MUVATTA
- ٨٢
د
م ،ﻏﺬ ذﺋﺐ ﺗﻦ أ ﻳﻢ ؛
ﺣﺾ
ﻣﺤﺔ إ ر ﺟﻲ ﻏﺮ ا ر ﺟﻲ ما ﻟﻖ إﻟﻰ ٠ض
أ ﺟﻲ
.
ه ﺗﺎل :ن ﻛﺎ
ﻓﺈ ذا ﺟﻞ ا أل ﺟﻞل .ﻓﺎ
ا ﺧﺬ • وإال زاﻧﺖ ﻓﻲ ت • وا ﺧﺰ ﻏﻨﺔم
اﻟﺪ/ﺗﺬ\ﻝ
أ ﺟﺪ
ﻓﻨﻲ
'
.
ﺟﺎ .ﻟﺬن ﻳﻜﻮ
ﻣﻠﻤﺖ ذﺑﻤ ﺠﻚ
ذ ﺋﺌﺔ ﺑﻤﻦ ﻧﺤﻠﻢ ٠ﻏﺬ ﻋﺮﻳﻤﻪ ي ز ﻧﻨﻴﺪةأماﻟﻨﺮ .
:
أ ﺗﻨﻲ أم
م
ﻓﺈن
•
؟
ا ال ﺟﻲ •
ﻗﺎل ﻧﺎﺑ آل :زاأل ،ﺗﻨﺎﻟﺒﺠﻮئ اﻟﺬى'الب ا ﻧ ال ف ث
اﻟﺬﺑﺎ ﻓﻰ .ا ﻟﺠﺎﻣﻴﺔ
أن
ﺷﺶ
.
ﻟﻠﺒﻞ ﻏﻠﻰ
اأذ ذ ﻧﺒﻚ ﺷﻆ ﺑﻤﺰﻟﺔ
؛ى ﺧﺌﻪ■ ﻓﺎ ل ؛ ﻓﻬﺬا ا ر ﺑﺎ ﺑﻨﺒﻤﻪ
ا ﻟﺠﻞ
.
ى ﺛﻢ < .
ال ﻧﻠﺜﺄ
م ا ﻟﻦ-ﺑﻞ :ﻓﺪن' ه ﻏ ﺮ « س إةد.ب ﻧﺎ .؛ .وأ ﺟﺪ ﻧﺶ ﺗﻴﻦ ﺿﺎﺑﻨﺢ .ﺑﺒﺎﻗﻲ ز ﺧﻨﻴﻦ إﻟﻰ أ ﺟﻞ : ﺑﻨﺘﻰ ﺳﻨﻨﻪذ ﻋﻮ ﻓﻀﺎﻣﺎﻗﻒ ؛ذ اﻟﺚ ﻟﺔ اﻟﺬى ﻏﻠﻴﻪ؛ '
ﺋﺈن'ا
.
أم ال؛أمﻳﺰد ث ﺗﺘﺈ*ال ﺑﻤﻘﺢ •ن ذ إل ﺛﺎ ل
ﻧﺎﺑﻠﺬ
:
ﻳﻨﻤﻮ
ذإ ﻧﺎ ﺛﺮن ذ ﺑﻠﻦ
ﻟﻠﻰﺀ ذم ٠.ا ﻣﺮ إ'ﻟﻰإ اال*ﺟﻲ
.
أل ن إ ﻧﺎ
ﻏﻨﺔ
ﺧﻚ
،
ﺗﻤﺪ
•
ﺑﻤﺒﻲ ﻗﻨﻦ ﻧﺎ'ﺑﺎﻏﻢ
ﻟﻪ' آ ﺧﺮ ﺀذ و:ﺗﻴﺎ ﻏﻴﻪ
ﺟﻪ
.
ﺑﻤﻦ <ﺑﻴﻨﺎﻧﺈم
ذ :د ﻧﻲ
ث ا ﻟﺒﺎﻗﺔ
ﺗﺄﺟﺮه ث .
إي ا ﻟﺨﺎﺣﺒﺜﺔ • ى ﻓﻰ آم ﻓﻤﺬا ﻧﻜﺮوه • زال ﺑﻤﻠﺦ■ ﻧﺨﺰ آ ﺑﻤﺂ ﺗﺜﺠﺔ ﺣﺪﻳﺚ ﻧﺘﺐ قأم ﺷﺊ؛ ٠ﻓﺎض ،ذ ﻗﺾأذ ز؛ﺗﺎ ةذ اﻟﻢ' :أذ ؛ﺀ ﻇﻦ٠ذ:ﻣﻤﺢ ﻓﺎ'ﻟﻮ ﺑﻠﻰ ﻏﻴﻪ ا ﺛﻨﻲا إذ' أ ﺧﺬ وا
•
وإ ال زاذدض
*
م
ﻓﻮ٢٠٠
•
زذاذدم ﻓﻰ ا أل ﺟﻞ
•
-Zeyd b. Eslem'den: Cahiliye devrinde faiz şöyle olurdu: Bi .83 risinde vadeli bir alaea^ olan kim se, alacağının zamam gelince borçlusuna : ٠٠— .Borcunu ödeyecek mfcin, yoksa arttıracak mısın?» derdi -Verirse alır, veremezse alacağının üzerine faiz ilövesi^le bir müd .det daha ertelerdi İmam Malik der ki: B u h u su sta bize göre ih tila fsız m ekruh -olan, birisinde alacağı olan bir kim senin, alacağının bir k ısm ın d an vazgeçm esine ka rşılık borçlunun geri kalan k ısm ı za m a n ı gelmeden ödemesi şeklindeki durum dur. Ç ünkü bu, ödeme za m a٨ ، geldikten sonra alacağını tehir etmesi ve borçlunun d a ٠٨٥ -d a ﺀﺀﻣﺢ*ﺀ ha fazla ödemesi m esabesindedir. B u şüphesiz doğrudanم*ﺀام ﻡ<،حمهئﻢ doğruya
ﺩ/ /
A1.IŞ V K İİİŞ K İT A B I
2 ﻟﻢ
imam Malik der ki: Bir kimsenin diğer birinde vadeli yüz di• ٨٠٢ alacağı olsa, zamanı yetince borçlu, :٠٨٠ ٠٨٠£ peşin fiyatı yüz ﻣﺢ،' سolan bir malı yüz elli ^ ٨٠٢٠
vadeli olarak sat» dese, bu alış veriş doğru olmaz. İlim adamları ﺳﺎ ةyasaklıyor. İmam Malik der ki: Bu, mekruhtur. Çünkü bu durumda borçlu, ه/ ﺀﺳﻪ، ﻫﻤﺪsattığı şeyin bedelini, ٠ şeyin aynıyla ödemiş, ه/هcaklı da ilk yüz ^ ٨٠٢٤ ikinci bir müddet için tehir etmiş, bu tehiri sebebiyle etti dinar daha alacağına eklemiş ©£٠٢ ki, bu mekruhtur,
doğru değildir. Bu ٥ ٨^ ، ﺳﺲ ،{ Zeyd b. Eşlemin calıiliye devrindeki alış verişler hakkında rivayet ettiği hadise benzemektedir. - ٠ ٨٢^ه ﺀ ه ٠ ٠٠ ٨ ٨^^٨^zamanı gelince borçluya: « - Ya ^٠٢٠٠٨٠ öde, ^٠ da artır (faiz ver)» derlerdi. Eğer öderse alırlar, ödeyemezse alacakları miktarı ه٢أﺀ٢ﺀ٢ ﻫﺜﻢ٢, müddeti uzatır• lardı.
40. BORÇ VE HAVALE106
م؛زم؛ أذأ
م أس
,‘ ﻏﺪ أ ال ﻣﺞ٠ ر ازﻧﺎب
•٠ ﻫﻨﻲ
ﻏﺬ، ﻧﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
-٨٤
ﺣﻨﺜﻨﺎ.
، ذإذا أ ﺑﻲ أ ﺣﺪﻛﻢ ﻇﻰ ﺀﻧﻠﻲ٠ ﻧﻄﻞ ا ﻟﻨﻲ ﻟﻠﻢ٠ :ﻧﻨﻮ ل اﻓﻪ ﺧﺞ ﻗﺎل
Ebû Hüreyre (r.a.)'den şöyle rivayet edildi: Resûlullah .84 -s.a.v.) «Zengin k im se n in b n rcu n u s e b e p s iz y e r e g e e ik tir ( m e si zu lü m d ü r. H e r h a n g i b ir in iz (a la c a ğ ın ın ö d e n m e s i ».için ) z e n g in b irisin e h a v a le e d ild iğ in d e b u n u k a b u l e ts in buyurdu .107 ﻋﻴﺪ ﻣﺤﺄ ا- ﻧﻴﺮ ة ؛ اﻧﺔ ﺟﻎ زﺟأل ﻳﺄ ل
٠ ﻛﺘﺐ
■
أم
ﺑﻲ إال ﻧﺎ آ ذ ﻳﺖ إ ﻟﻰ ز' ﺀﺑﻚ
ﺛﻚ ا ﻟﻈﻨﻖ إ ﻟﻰ
ﺛﻨﻲ
ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﺬ ﺗﻮﻧﻰ ﺑﻦ '■ I ﻧﻌﻴﺪ
أﺀ ؛ إن* ذ ﺑﻢ أ ب.^^ زذ ﺑﻚ ا ﻟﺘﻲ ﻏﻠﻰ اي
ذم أ ال م إل
ث ص
.إ ﺑﻰ ز ظ أ ﺳﻊ ﺑﺎﻟﺪﻳﻦ
•ﻓﻰ اد ى ﺑﺘﺮ ى ا ﻟﻨﻚ ﺑﻦ ا ﻟﺰﺟﻞ
ﻏﻠﻰ أق
إل٠ _زإ ﺗﺎ ﻟﺤﺎﺟﺖ ﻓﻰ ذ ﻟﻚ ا ﻟﻨﻢ اإلﻳﻰ ام ﺀ ام ﻏﻲ
ه؟
ذال
.ﺑﺰﺑﻮ ﻓﺎﻧﺤﺎ ﺑﻴﺐ
١ ز ﻳﺪ
-٨٥
و ﺣﻨﺜﻨﻰ
:
ﻗﺎ ل
ÜJUن؛,ﻗﺎا ،
إ ﻧﺎ ﻟﻨﻮ ق
.ﻧﻢ'ش
ﺑﻨﺚ ا*ﻟﺒﺎﺗﺦ ﻏﺬ ذ ﺑﻚ ا ال م
وزن حمﺊ ذ م ﻃﻚ٠'زﻣﻢ ﻟﺔ ﻧﺆذ!قال
;
ﺑﻠ ين
.ﻗ ﺜﻐﺎ. ^ ﻏﻠﻰ ا٧ ١ ,ﺛﻤﻦ اﻟﺪب إذ ذإ ﺑﺦ ص
ﻧﺊﺀئ
•ﺑﻤﺮﻳﺦ ب
ﺛﺄ ﺗﺄﺗﻴﻪ ﻧﺬ
:ﺗﻤﺪﻓﺔ زأ ﺧﺬ ة أ ص
•ة-أم ﻓﺈﻟﻪ ﻧﺨﺪ •إ ﻟﻰ اﻟﻦ'ﺑﺎ
•ﺻﺎﻟﺔ
ﺑﺜﺐ ا ﻟﻠﻨﺎﻟﻢ
ﻳﺮﻳﻦ ا ﻟﻴﺒﻤﺎغ أئ
زﻧﺎ ﻳﺊ ﻏﻠﻰ ﻫﺬه ا ﻟﺜﻢ إ ﻟﻰ
أم• ألﻧﺔ ذرﻳﻨﻪ
إ ﻟﻰ
ﻳﻰ ا إل ى، ﻓﺎن ﻧﺎﺑ أل
. ﻧﻨﻨﻨﺎ ة1ﺷﻪ ز
ﻳﺄﺗﻴﻪ أﺛﺔ ﻓﺪ ’ا ىﻟﺔ
ب ؛. ﻏﻠﻰ ﻫﺪم ا ﺿﺰ ﺑﺜﺜﻲ ﺗ ال ﺑﻠﻦ
ذ ﺑﻤﺎ ي اﻟﻨﻰ.ﺷﻪ
<
ﺗﺔ ' ﻟﺔ ؛ ﻟﺺ اآل
Havale: Lugatta bir yerden bir yere nakil m ânâsına gelir. İstıla h ta ise bir))106 borcu asıl borçlunun zim m etinden ٠ -borcu kabul eden başka birisinin zim m etine nakletm ektir. B unun sahih olması d a borçlu alacaklı ve havaleyi -kabul eden kim selerin rızalarına bağlıdır. H avale tam am lanınca havale ,yi yapan borçtan beri olur. Yani borç ikinci şahsın zim m etine intikal eder .artık alacaklı da ondan iste r İ07) B uhari, H avâlât, 38/İ; M üslim , M usâkat, 22/7, no 3 3(.:
. ﺭإل/A I.IŞ
وال
؛.ﻓﺈن‘ ﺛﺎ ن إ ﻟﻰ ا ﺟﻞ ﺛﻨﻮ ﻧﻜﺰ و
263
V K ItlŞ K IT A M
؛.ﻧﻢ دال رﻧﻦ
ذا '' ﻟﻮ ج؛ ﻧﻨﻲ
ﺋﺮ
ان ﺋﺬأن ذﺑﻠﻦ
. •' • ﻧﺎ،ب إال ﺑﺈﺋﺮاب ﻣﺬ اﻟﺬى.ﺧﺎﻧﻢ
ﻧﻢ ﻗﺎﺑﻲ وآل
. ' ذ ﺑﻠﻦ ﻓﺮن،وذﻟال أن‘ ا ﻗﺰا
ﻓﺮ
' ﺛﺮ ى ذ ﺋﻦ. ﻗﻨﻲ ا أل
.م اﻟﺬى ﻧﺮ ك ا ﻟﺨﻦ
وإل
،ه
ا ﻧﻚ
'ال: ﻧﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
ﻗﻠﻰ
.ﻗﻢ ا ك' ال
زال
. ال ﺗﺞ-ال ﺑﻤﻨﻰا ; ﺟﻢ ﺗﺪﻧﻰ
أﺛﺔ'ال. أو ﻣﺖ٠ اﻧﺔ إذا ا ﺛﻨﺰﻳﻰ ذ ﻳﻨﺎ ﻏﻠﻰ ﻋﺎﺗﺐ٠ ز ﻧﻤﻴﺰ ﻣﺎ ﻛﺮﺀ ﻣﺊ ذﺑﻠﺜﺂ
ذ ' ب ا أل خ ا'ﻟﻨﻰ. ﻧﺈن• ﻟﻤﻖ ا ﻟﺨﺖ ذ ﺋﻦ. ﺛﻢ ﺑﻢ
م
ذ؛ئ إل. ﻟﺔ
ﻡ
اد ى إل. ش:م اﻟﺖ
ﻗﻠﻞ ا ﻟﺨﻒ
ظ
. ا ﺋﻠﻰ ا ﺗﺜﺎ ع' ﺑﻤﺒ آل أﺛﺖ ﺛﺮ ى ﺛﺚ ﻟﺒﻰ. ﻗﻴﺌﺂﻏﺰ
ﺗﻴﻦ ؛ و ﺗﻲ ذﺑ ال أ ﺑﻤﺂ
.ﻓﻬﺬا ﻋﺰر ال ﺑﻤﻨﻲ ض
ﻓﺎل؛
ﺗﺶ اد ﺧﻞ ﻓﻰ. زان
.ث
ﻧﻴﻦ أن‘ ال' ﺳﺦ اد ﺧﻞ إال ﻧﺎ
.ﻧﻐﺐ ﺛﺚ ﻧﺎﻃأل
ذإ ﻧﻨﺎ زئ
«؛ ﻫﺐ:ﻓﻨﻤﻮل
٠
خﺛﻤﻬﺎ1ﻧﺎﺣﺐ ا ﻟﻤﻨﺔ إ ﺛﻨﺎ ﻳﺤﻤﻞ ذ ﻣﺔ ا ﻟﻨﻲ ﺑﺮﻳﺖ أن ﺗﻲ
ﺑﺨﻨﻨﺔ ﻏﺜﺰ
٠
ﻓﻜﺎﻧﺔ ﺳﻊ ﻏﻔﺰة ذ ﻧﺎﻳﺮ ﻓﺬ ا
أن
ﻧﺎﺑﺬ؛ ٠
ﻓﺘﺎ ﺛﺮﻳﺬ أن أ ﺛﻨﺮ ئ ﻟﻚ ﺛﻤﻬﺎ؟
م
. ز؛ ﺋﻨﺎ ﺗﻚ ا ﻟﺪ ' ظ زال؛ ﻟﺊ. ؛ ف
،ه
ﻗﺪ
ﻓﺎ د
ﻟﻴﻢ ﻋﻨﺬم ا ﻃﺔ ٠
ﻓﻨﺮإ ذ ﻧﺎﻳﺰ
. اد ﻳﻨﺎز ؛ ﻟﻰ أ ﺟﻲ
.M usa b. Meysere’den şöyle rivayet edildi: Bir adam Said b .85 :M üseyyeb’e sordu .Ben borçla sariş yapan bir kimseyim (ne dersin)?» Said b — « :M üseyyeb de .Teslim alıp sahip olm adığın b ir şeyi satm a» dedi — « îm am M alik der k i : <ﺀﺀkim se başka birisinden belli bir za ٠ m an sonra teslim alm ak üzere bir m al satın alsa —ki bu zaman şartı ya o m alın pazarlarda revaç bulm ası üm idiyle, yahut da bu zam ana ihtiyaç olduğundan olabilir— sonra satıcının bu tayin ﺀ،tikleri zam ana muhalefetinden dolayı müşteri ٠ m alı satıcıya iade etmek istese, bunu yapam az. B u alış verişe uym ası gerekir. Ama satıcı, bu malı, tayin ettikleri zam an gelmeden öncegetirse, müşte٢/ .onu alm aya zorlanam az îm am Malik der ki: B ir kimse bizzat kendisi ölçerek bir m iktar -buğday satın alsa, sonra ondan satın alacak biri geldiğinde kendi sinin ölçerek teslim aldığını bildirse, ikinci m üşteri de onu tasdik ederek aynı ölçü ile alm ak istese, bu şekilde peşin yapılan satışta bir m ahzur yoktur. F akat حممهﺄ ﺓ/ 'ﺀolursa, ikinci m üşteri de kendisi
264
İMA M M AIJK / MUVATTA
için ölçüp almadıkça mekruhtur. Bunun vadeli olduğunda mekruh oluşu, faize götüreceğinden ve bunun ölçüsüz, tartısız bir satış şekline dönüşeceği korkusun dan dolayıdır. Bu bakımdan vadeli olduğunda mekruh oluşu hu susunda bize göre ihtilaf yoktur. îmam Malik der ki: Borçlunun ikrarı olmadıkça huzurda bu lunan ve bulunmayan hiç bir kimsenin alacağı devralınamaz. Yi ne mal bıraktığını bilse bile, ölünün alacağı da devralınamaz. Bunda bilinmezlik vardır. Çünkü (borçlunun bizzat ikrarı olma dan) alacağını tam olarak tahsil edeceği bilinemez. Bunun mek ruh oluşunun sebebi, esas borçlunun ikrarı olmadığı için, gaib ve ya ölünün alacağının miktarı kesin olarak bilinemez, ölen kimse nin borcu çıkarsa, verdiği para boşa gider. (Çünkü ölünün bıraktı ğı mallardan önce borçlan ödenir, ona bir şey kalmayabilir.) Bun da başka bir ayıp daha vardır ki, o da şudur: Kendisi için garanti si olmayan bir şeyi devralmış olacağından tahsil edemezse, parası boşa gitmiş olur. Bu ise bir belirsizliktir, caiz olmaz. îmam Malik der ki: Kişinin yanındaki bir şeyi satması ile aslı yanında olmayan bir şey vasıtasıyla borç vermesi arasında fark vardır. tyne108 sahibi yanındaki para ile birine eşya alarak faiz elde etme maksadıyla şöyle der: îşte on dinar (ilerde karşılığında bana on beş dinar ödemen üzere) bununla sana ne satın almamı istiyor sun? Bu adam elindeki on dinarı nakden vererek ilerde faiziyle birlikte on beş dinar almış gibi olur. Bu caiz değildir. Zira dolaylı yoldan faiz olur.
(108) îyne: Bir kim senin m alını veresiye satıp, sonra yine aynı m ecliste faizden k u rta rm a k m aksadıyla peşin p a ra ile satın alm ası dem ektir. B una «Bey'i iyne» denilir. Ç ünkü malı veresiye satın alan m üşteri o malın bedelini aynen, yani peşin olarak alıyor. Eğer bu du ru m d a m üşteri satıcı ya o malı kendisinden belli bir fiyatla satın alm asını şa rt koşarsa bu h a ram olur.
41. ŞİRKET, TEVLİYE
ز ﻧﻨﺘﻨﻰ ﺑﻴﺎﺗﺎ ﺑﺮﺛﻮﻣﻬﺎ؛إن إﺗﺔ
ve
İKALE108
اﻟ ﻨﻬﻨﻒ. ؛ى 'ﻟﺰﺟﻞ ﻧﺴﻊ ا ﻟﺆ٠ ﻓﻴﻦ ﻧﺎﺑﻠﻦ- ٨٦
ﺳﺔ ﺟﺺ-• ز؛ئ إلط ﻧﺜﺘﺮ أئ ﺗﺌﺎ ز ﻧﺎ، زذﺑﻚ أرغ ال؛ؤ ﺗﻴﺈ ﺗﻜﻮن زﺋﺖ. ﻣﻨﺔ
؛ب ﺑﺄس اﻟﻨﺊ، ض ذ ﺑﻚ٠ ﻣﻲ ز، تدﺗﺎر أذ ﻳﻢ ١.،^ اﻟﺐ١^^^ ﻏﺬب ال؛ز زائ ﻓﺮ؛ﺑﻤﺎ ؛ ى ؛؛ا1 ؛زﺗﻰ٠ ؛ ﺛﺒﻰ • ز ﻳﻘﻨﺎ ﺗﻐﺎزت ﻓﻰ ا ﻛﺲ
١^زشﻓﻰ ث. ز ز؛ أل ﻧﻮ !إلذا'ﻟﺔ < ر ﺑﺄ زال ؤ ﻓﻴﻨﺂ زال' ﺗﺄV زﻟﺰ ﺑﻤﻦ.
أﺋﺔ'ال ﻧﺄس
٠
ﻧﺰأم
ذ ال، آلﻧﺰ، : CJJU د؛Û
ن إذ' ﻛﺎش ذ ﺑﻚ ﺑﺎ. ﻳﻨﻲا
إل
أن ذﺑال ﻧﻢ
ﻣﻨﺎن ﺑﻤﺎ ﺛﻤﻠﺔ ﻧﺎ ﻳﺤﻞ، ﻓﺈذ ذ ﻏﻞ ذ ﺑﻚ رئ أؤ زﺿﻴﻨﺔ أز ﺛﺄﺑﻴﺰ ﻣﻦ زاﺟﻢ ﺑﻐﻴﻨﺎ٠ ﺑﻠﻨﻲ •إﻗﺎإل
ﻳﺲ ﺑﺜﺰ م زال ﺗﺰ إل زال
• ا ﺑﻲ • د ﺑﻤﻴﻤﻪ ﻧﺎ ﺑﻤﺮم اﻟﺒﺌﻎ
Şirket: L ugatta k arıştırm ak dem ektir. Istılah ta ise iki o rta ^ n serm aye))109 ٧٠ -kazanç h u su su n d a a raların d a y ap tık lan h ir ak itten ib arettir. Ş irket, Ha .nefiler'e göre, başlıca iki k ısm a ay rılır a) Ş irk e t'i Milk b) Ş ir^et-i U kûd Şirket-i M il^, iki veya d a h a çok kim senin a ra la rın d a h erh an g i b ir şirk et akdi yap m ad an b ir m ala sahip olm alarıdır. (M iras ٧٠ .)h ibe gibi Şirket-i U kûd ise, iki veya d a h a çok kim se arasın d a, m al ٧٠ k azan çta ٠٢ta k olm ak için yapılan a k itte n ib a re ttir. Ayrıca şirket-i m ilk ٧٠ şirket-i .u k û d da, kendi a ra la rın d a çeşitli k ısım lara ay rılır M alikiler’e göre şirket, m irasta ortaklık, ganim ette ortaklık, satın alm ada ,o rtaklık k ısım ların a ay rılır H anbeliler'e göre şirket, m alda ortaklık ٧٠ akitlerde o rtak lık olm ak üzere .başlıca iki k ısm a ay rılır Şafiiler'e göre ise, şirket-i ın ân olm ak üzere bir çeşit şirk e t v ard ır ki, o da tic a re t m aksadı ile iki veya d a h a çok kim senin b ir m ald a o rtak lık akdi y ap m aları ٧٠ -kazancın m alları n isb etin d e a ra la rın d a m ü şterek olm ası dır. (Cezirî, el-Fıkh ale’l-M ezahibi’l-Erbea: c. 3,636-? s (. ,Tevliye: B ir m alı h erh an g i b ir k â r koym adan ilk alış fiy atm a s a tm a k tır lkı'ıle ise: Y apılm ış ٧٠ -kesinleşm iş b ir satış akdini karşılıklı o larak o rta d an k ald ırm ak , feshetm ektir. B u du ru m d a m al ilk fiy at üzerinden iade edilir. îlk fiy attan fazla veya noksan alm ak caiz d e b id ir ,
266
IM A M M A L IK / MUVATTA
• أن حمﻜﺔ ﺷﻞ
ز ﺟﻞ
ﺁﻟﺔ
مئ. ﻓﺒﺖ ﺑﻢ.
ﻓﺈن٠ ﻧﻨﻤﺰﻋﻤﺎ ﺑﻰ أ ﻳﺪ ﻳﻬﻨﺎ،ﻧﻰ
أز ز؛ ﻳﻨﺎ
ﻛﺰﻯ ﺳملﻪ ﻳﺰﻡ
ﺗﻤﺄ أذ ﻧﻚ ا ﻟﻈﻨﺔ. ﺟﺒﻴﻨﺎ
ﻧﻦ: ﻗﺶ ا ﻧﺎﻟﻠﺌﺂ
ز ﻗﺬا ا ﻟﻨﻲ ﺣﻨﺎ ﺟﺐ ا ﻟ ﻈ ﻨ ﺰ
ﻡ
'ث ﺑﻤﺔ ١،^ د ى أﻏﺮك ﻳﺔ، ﻃﺒﻲ:' ض. «ا*ﻟﻤﺤﻚ ﻧﺄﺋﺬ ﻣﺘﻲاد ى أ ﺛﺰﻛﺔ ز األ. زل ا ﻳﺎﺗﻊ ﺗﺈﻧﻨﻢ ز ث. إال ‘أن ﺑﻘﺮ ط ا ﻟﻤﺤﻚ ﻏﻠﻰ ا دى أ ﻓﻨﻚ ﺑﺬ ر ة ا ﻟﺘﻲ. ظ
زﻓﺎت ا ﻟﻨﻲ
ذﺑﻠﻦ. زإر ﻧﻨﺎزت. ح اﻟﺰى ا ﻳﻨﺖ ﺑﻨﺔ
ﻏﻠﻰ
ﻗﻬﺬﻧﻚ
آ ص. زﻏﻴﻢ. زأﻧﺎ
ز ﻳﻚ. ﻳﻰ
ﻧﺎ ش ﻏﻨﻰ
ﻧﻒ ١ ذ ﺑﻚ
. أن أ ز ﻟﻞ أر ﻧﺜﻨﺎزت د ﻟﻚ ﻟﻞ, ﺑﺎ
اال'ذب
ﻣﺤﻞ
اال'ﻧﻞ.
ا ﺛﺘﺮ ﻫﺬه ا ﻟﻈﻌﺔ: ﻏﻰل اﻟﺰﺟﻞ ﻗﺜﻮ ﺑﻠﺰﺟﻞ٠ﻓﺎل ﻧﺎﺑﺬ
زإئ«ﻧﺎ ذ ﺑﻚ. ؛ﺛﻨﻦ ﻏﻨﻰمؤأﻣﺎ أﻳﻴﻨﻂ ﻟﺬ: JÜ ﺣﺘﻲ.أ |ر ذ ﺑﻚ ال ﻳﺤﻨﻲ: أﺑﻴﻨﻂ ﻟﻚ أﺧﺬ.
دت-ﻧﺎ
. أؤ ﺧﻠﻜﺬ
ﻟﻨﺔ1 ﺗﻠﻚال
ا ﻟﻈﻨﻲ اﻟﺬى ﻧﺒﺚ ﻧﻨﻨﻨﺄ
أن زﻟﺰ.ﻟﺔ
أئ
ﻏﻠﻰ
.0^^ﺑﻤﺒﻨﺔ إﺗﺎ
ض ﻓﻬﺬ.ﻏﻨﺔ ا ﺋﺘﻲ »ئ ﻓﺮﻳﻜﻢ ﻧﺎ ﺛﺬ ا.• اﻟﺬى ﺛﺬ
ﺑﺞ
ا ﻧﻤﺤﻰ: ﺗﻢ' ﻓ ال ﻟﺔ ر ﻛﻞ. a ﻧﺒﻴﺬ
ئ-
'ذا
ﻓﻨﻨﻲأ ذ ﻟﻚ أن
ا4 ﻧﺒﻴﻦ
. *JiL ﻓﺊ ﻧ إل;أن زﻟﺰ ‘ زﺧأل ا'ﺑﺜﺎخ
. ﻛﺎن ذﺑ آل ﺀ آلآل' ال ألس ﺑﻢ. ﺧﺒﻨﺎ
االﺧﺰ.أرأ ﻧﺘﻲ ﻟﺔ ا ﺷﻒ
ﻏﻠﻰ
زك أﺳﻨﻴﺎ ﻟﻠﻒ. ك-ن ال. ا ﻟﻈﻨﺆ. ﻧﺎﻏﺔ ﻧﻤﻒ.
ﺟﺪﻳﺪ
6 •ﺓîm am Malik der ki: Çeşitli sınıflardan toplu olarak kum aş satan bir kimse, süs ve Elemelerimle bir m ikta r ku m a şı istisna et ٠ se, eğer bundan süs ve desenleri seçmeyi şart koşm uş ise, bunda bir m ahzur yoktur. Eğer istisna ettiği zam an seçmeyi şart koşm am ış ise, kendisinden satın alınan ku m a ş sayısında ortak o lu r}10 B u rada iki elbisenin süs ve desenleri bir olm akla beraber kıym etleri farklı olabilir. îm am Malik der ki: Bize göre, yiyecek ve diğer şeylerde, teslim alınsın veya alınm asın peşin olup kâ r ve noksanlık bulunm adığı ve paranın ödenmesi tehir edilm ediği m üddetçe şirket, tevliye ve ikale yapm akta bir m a h zu r yoktur. Eğer bu araya bir kâr veya noksanlık girerse veyahut onlard an (alıcı ve satıcıdan) biri ödemesi gereken şeyi tehir ederse, bu bir satış olur. A lış verişi helâl kıla n şey onu da helâl kılar, alış (110) Mesela istisna yaptığı çeşit, otuz parça olsa ve bundan on parçasını istisna etse, bunun üçte birine ortak ٠١٧٢. Yani üçte biri kendisinin, üçte ikisi de satın alan kim senin olur. (Bâei, el-M ünteka, c. 5, s. 78).
.11 / A t.İŞ VERİŞ K IT A M
267
verişi haram kılan onu (la haram kılar. Bu ne bir şirket, ne bir ،ﻣﺎﺀliye ve ne de bir ikaledir. İm am Malik der ki: B ir kim se bir mal, meselâ bir bez veya ince ku m a ş satın alsa, sonra başka birisi ona ortak olm ak istese, o da kabul etse ve m alın sahibine beraberce parayı ödeseler, sonra bu m al herhangi bir sebeple ellerinde telefolsa, ortak olan, kendisini ortak edenden parasını alır, o da m alı satandan bütün parayı ister. Ancak ortak eden kimse, satış esnasında ve tik satışıyla pazarilk anında ve bu ihtilaftan önce ortak ettiği kimseye, «Senin ،٠٥٨ h ü d ü n m esuliyetin, benim satın aldığım kim se üzerindedir» diye şart koşarsa, bu da sahihtir. B u ih tila f ortaya çıkıp ilk satıcıya ulaşınca, ٠٢٤٤٨ diğerinin şartı batıldır. K usur kendisine aittir. B ir kim se diğer birine: «Bu m alı ikim izin arasında müşterek olmak üzere satın ٠ / ve benim adım a ^ ٥ ^ ٥٢٠^ ٤öde. Ben de onu sa٢٤٠ $٠٤٠٢٤٢٠» dese, bu doğru olmaz. Ç ünkü böyle söyleyince ٠ malı satm ak üzere onunla selem yapm ış olur. £،^?٢٥ m al helak olsa ،ﺀﻝ * ya elden çıkıp gitse parayı ondan alır. B u ﺩﻙm enfaat getiren ٨ ٢^ selem sayılır. İm am M alik der ki: B ir kim se bir m al satın alsa, sonra başka birisi ona: «Bu m alın yarısına beni ٠٢٤٠٨ et, ben de senin için onun ta m a m ın ı satayım» dese, bu helâl olur, ٨ ٢^m ahzuru olmaz. Çünkü bu yeni bir alış veriştir. £ ٠٢٠٠^müşteri, diğer yarısını kendisi için satm ası şartıyla m alın yarısını ortağına satm ış olm aktadır.
!"42. BORÇLUNUN İFLAS ETMESİ
“ ٨٧ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ ٠ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻴﺎ ب ٠ﻏﺬ أ ﺑﻰ
ا ﻟﺨﺎرث ﺑﻦ ﺟﻨﺎم؛ ﻣﻪ•
ﻧﻠﻢ
ا ﻳﺎﻏﺔ ،
ه ﻓﺎل:
أن ﻧﻨﻮ ل اش
ﻗﻨﺒﻲ اﻟﺬﻳﻰ ﺑﺎﻏﺔ ﻣﺊ ﺣﻦ
ﻧﻤﻨﺎ
ا ﻟﻨﺘﺎ ع
ﻓﻴﻪ
ﻧﻤﻪ
ا ﻧﺰ ة ا
ﻧﻴﺌﺎ•
٠
ﺑﻢ ﺑﻦ ﻏﺐ ا ﻟﺰﻧﻦ ﺑﻦ
أ ﺋﻨﺎ ز ﺟﻞ ﻳﺎغ ،ﻓﺎﻗﺎ.
ﻓﺰﺟﺬئ
ﺑﻨﻴﻪ
ﻓﻨﺰ أﺧﺬ
.
ﻓﺄﺛﻨﻰ اﻟﺬى 1أذاﻏﺔ ﺑﻪ .زإئ
ﻧﺎ ت
اﻟﺰى
ﻟﻨﺰﻧﺎﺀ » ٠
87. Ebû Bekr b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam’dan: Resûluliah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Herhangi b ir k im se b ir m ai sata r, ٠ ■m alı sa tın ala n k im se iflas ed er v e m alı sa ta n o n u n he
"٨٨
ﻣﻰ ﻧﺎﻟﻚ ﻏﺬ ﺑﻤﺺ ﺑﻦ ﻧﻌﻴﻲ ٠ﻏﺬ أ ﺑﻰ
د
ض* ﻗﻨﺰ ﻟﻰ
ﻏﻲ ا
ﻟﻨﺰﻳﺰ ٠ﻏﺬ أﺑﻰ ﻳﻘﺮ ﺛﻦ
ﻣﺰﺗﺮم؛ أئ ز ﻧﻮل اﻓﻪ. ' إل ﻧﺎﻟﻠﺬ ٠ ﻣﺊ
ﻧﻨﺎﻳﺐ
ﺑﻨﻴﻪ،
ﻣﻦ ا ﻟﻨﺰﻧﺎﺀ• ا ﻟﻨﻴﺎ ع
ﻧﻴﺎ•
م ر ﺟﻞ أ ﺧﺬة
ﻓﺎل
٠
ﺑﺎ غ
ئ
• زإ ن
أ ﺋﻨﺎ ز ﺟﻞ
ﻓﺄﺧﺈ أن
م ا ﻟﺰﻧﻰ ﺗﻦ ا ﻟﻤﺎ ر ن أن ﺟﺜﺎم ،ض‘
ر
أش .ﻧﺎذزﻟﺌﺂ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻧﺎﻟﺔ ﺑﻨﻨﻲ ٠ﻣﻬﻦ أ ﺣﻖ
ﺑﻪ
ز ﺟﻞ ﻳﺎﻏﺎ
.ﻓﺄ ي ا ﻟﺘﻴﺎع
ﻛﺎ ن ا ﻟﻨﻘﺮ ى ﻓﺪ
ال ﺑﻤﻨﺔ ﻧﺎ ﻓﺰق ا ﻟﻴﺎ غ ﺑﻨﺔ،
ﺑﻢ ﺑﻦ ﺗﺨﻨﻲ ﺛﻦ ﻏﻨﺮد أن ﺣﺰم ٠
أئ
ﻳﺎ غ
ﺑﻤﻨﺔ،
.ﻓﺈن’ ا ﻳﺎ إل إذا و ﺟﺬ
زﻓﺰﻓﺔ
.
ﻳﺄﺧﺬ ﻧﺎ ﻧﺠﺬ ﺑﻨﻴﺐ،
ﻗﺰذة ز ﻳﻐﺒﻰ ﻧﺎ ﻧﺠﺬ ﻣﺊ ﻧﻔﺎﻋﻪ•
ﻓﻤﺎ
ﺟﺐ
ا ﻟﻨﺜﺎ ع أ ﺧﺬ
ﻓﺈن ا ﻧﻨﻲ ﻣﺊ
ﻳﺜﺎ ﺑﻪ
ﺛﻨﻦ
ز ﻳﻜﻮ ن ؛ ﻳﻨﺎ ﻟﻢ ﻳﺠﺬ اﺳﻮه
İflas: B olluktan d arlığ a düşm ektir. Istıla h ta , elindeki varlığı, borcunu) )111 .k arşılam ay an kim seye m üflis d en ir ( -ibn A bdilber d e r ki: B ütün M u v atta'lard a büyledir. B ütün rav iler. M a )112 lik 'ten m ürsel o larak riv ay et ederler. A bdurrezzak ise m evsul riv ay e t .ed e r Şeybanî 787 .,
A I J Ş V K ItlŞ KITAJİl
/ /د
اﻟﻨﺮﻣﺎم ٠ذ ﻟﻚ ال.
ىر ﺳﻠﻤﻌﺔ ﻣﺬ ا ﻟﻨﻠﻊ -ﻏﺰالأز ﻓﻞ اﻧﺎﻟﻚ :زﻧﻦ اﺛﺖ ﻓﻰ ذ ﺑﻚ ا ﻟﺜﺰ ى ﻏﻨآل .ﺑﻤﻰ اﻟﺌﺜﻨﺔ ذازا •أز
أز ﻧﺜﺎﻏﺎ
• ﺛﻢ أ ﺟﺪث
زض أال *ﺑﺌﻨﺄ ﺑﻦ
ﻧﻨﺦل أﻟﻨﺰ ﺛﻮﺑﺎ • ﻗﻢآ أ ﺀ اﻟﺬﻳﻰ اﺑﻤﺎخ ذ ﻟﻚ '
ﺛﻞ ر ب ﻗﻨﻨﺔ :أﻧﻪ آﺧﺬ اأ؛ﺋﻨﺔ زه ﻓﻂ ﻣﺊ؛ اﻟﺒﻤﻴﺎ<ﻧﺈ إئ ذ ﺑﻚ ﻟﻴﺲ ال * ﻧﻠﻢمﻣﺤﻤﻮ اﻟﺸﻒ ' ا ﻟﺘﻴﺎ ن ﻣﻦ ﺗﻚ ض ؟زم ﻧﻤﻦ ا ﻟﺒﻤﺔ وط ﻓﻪ ﻣﻨﺎ أ ﻃﺢ ا ﻟﻨﻲ .ﺛﺄ :ﻇﻦم ،
ا ﻳﻨﻲ ؟؛ز ﻋﻮﻧﺎﻧﻢ
ﺣﻬﺜﺰن ا ﻟﺘﻴﺎ ﻓﺎل
ﻓﺮ ه ﻓﻰ ذ ﺑﻚ
•
ﺑﻤﺎﺟﺐ ا ﻟﻴﺔ ﺑﻤﺪر ﺣﺠﻪ
•
ﻧﻌﻮ ذ ﺑﻠﺌﺰﻧﺎﺀ ﺑﺬ ب
٠
ﻧﺎﺑﺬ ت
و ﺷﻴﻦ ذﻟﻠﻒ أن ﺗﺨﻮن
ﺗﻴﻨﻪ ا ﻳﺌﻨﺔ • ﺿﺎ ال
دز ﻓﻢ ؤ ﺗﻴﻤﺚ
ﺗﻴﻨﺄ
ذﻟﻠﻦ ﻛﻠﻪ أ ف
د ر ﺧﻢ
ا ﻳﻴﺎ ن أ ف ﺑﺰﻫﻢذ .ﻓﻌﻮ
ذن—ﻣﺎﺑﺔ
د ر ﻓﻢ ٠
ﻳﺌﻌﺔ .ا أل ﻟﺬ ﻟﻤﻨﺎﺣﺐ ا ذ
ﻣﻜﻮن ﻧﻌﻮ
ﻟﻠﺘﺮ،ﻧﺎم اﻛﻠﺚ.1ن ﻓﺎل ﻧﺎﻟ أل :ل ز ﻛﺬﻟﻚ .اﻟﻨﺰ اث ، .زﻫﺬ
ال ،زﻓﺎ ال
ﻣﻨﺄ .أﺷﺒﻬﺔ .ز ﻳﻨﺔ إذا
ا ﻛﻨﺰ ﻓﻴﻪ.
ض ﺗﺎل ﻣﺎﻟآل :ﻓﺄﻧﺎ ﻣﺄ ﻳﻊ ﻧﻔﻘﺖ دازﺗﻨﻊ ﻧﻤﻨﻬﺎ • ﻓﺺ'ﺣﻨﻴﺎ
ا ﻟﻨﻠﻊ اﺋﻨﻰ إلذ ﺑﻤﺪ ﻏﻴﻬﺎ ا ﻟﻴ ﺎ غ ﺛﻴﺎ .إال أن' ﺗﻚ ﻳﺰﻧﻲ ﻏﻴﻬﺎ • واﻟﻨﺮﻧﺎﺀ اﻟﺬﻳﻰ
ﻟﻈﻌﺔ األﻣﻦ
ﻛﺎﻧﺖ ا ﻟﻈﻦ ﻧﺬ ﻗﺺ
ا ذ ﻧﻨﺔ ﻫﺬ • ذ ﻟﺘﻲ ا ﻟﺬ رئ ذ ﻳﺬ •
ﺋﻠﺤﺎ ،
ﺛﻰ؛ ﻣﺬل ﻧﺎ ﺬ ﺳﻠﻐﻨﺔ
ﺑﺎﻋﻬﺎ ﺑﻪ
ﻓﺎد ى وإذ ﻏﺮﻳﻤﻪ • ﻧﺬﻟﻚ ال • .ﻓﺬﺑﻚ ال.
وﺗﺎل ﻣﺎﺑآل ،ﺧﻴﻨﻦ اﺛﺘﺮى ﺟﺎرﻳﺔ أز .ذاﺋﺔ أو اﻟﺠﺎرﻳﺔ
اﻟﺬاﺋﺪ ووﻧﺬﻫﺎ ﻟﻠﺒﺎﺑﻲ .اذ إال
و ﻳﻨﻔﻮ ن .ذ ﻟﻚ
ون .إ ﻧﺂﻛﻬﺎ ﺋﺮﻳﺬ ذ •
وال ﻳﻘﻀﻮﺀ ﺑﺎﻧﻴﺎ
ﻓﺎﺀ
،ط ﻓﻮﻟﺬت م.
ﻓﺰﻧﻲ ؛اﻟﺌﺮﻧﺎ ﻓﻰ .ذ ﻟﻚ
ﺑﺎﻟﺨﻴﺎر .
ث
ﻓﺈ اﻟﻐﺮﻣﺎﺀ ﺟﺎ
*
إذ
أئ ن ﻋﻮ
وﻣﺤﻦ أذ ﺛﺎ *،أن
ﻧﺮﻳﻨﺎ
أ ش ا ﻟﻨﻨﺮ ى :ن ﻓﺈ ﻓﺒﻤﺌﻮﻧﺔ
خ ﻛﺎ ف.
270
İM A M m a l i k / M U VAVVA
88. E bu H ureyre (r.a.)'den şöyle riv ay et edildi: R esûlullah (s.a.v.) «H erhangi b ir k im se ifla s ed e r d e (ala cak lıla rın d an ) b iri m a lın ı a y n e n b u lu rsa , o m ald a h ak sa h ib i o lm a y a başk a la n n d a n d a h a lâyık tır.» buyurdu.113 îm am M alik der ki: مم،> kim se diğer birine (veresiye) ٨٤٠٢ m al satsa da m üşteri iflas etse, satıcı m alını aynen bulursa alır. Müşteri m alın bir kısm ını satm ış ve ayırm ış olsa bile, m alın sahibi onu alm aya diğer alacaklılardan daha layıktır. M üşterinin ٠ m alı bölmesi, bulduğunu aynen alm asına m ani olm az. S a ttığ ı m alın bedelinden bir m ikta r alm ış olsa da, ٠٨٤، geri verip m alından buld u ğ u n u alır. İsterse, bulam adığı kısım da diğer alacaklılarla beraber hak sahibi sayılır. îm am M alik der ki: B ir kim se herhangi bir mal, meselâ bir ipilk, bir meta, (yiyecek ve giyecek gibi şeyler) veya birparça arsa satın alsa, $٠٨٢٠ bu satın alınan şey üzerinde bir iş, meselâ arsaya bir ٨٤٨٠ ﻣﻬال$ ﻡveya iplikten ku m a ş dokusa, $٠٨٢٠ da iflas etse ve arsanın sahibi, «ben arsa de üzerindeki binayı alacağım» dese, bu٨٤، yapam az. F a ka t arsaya ve ٢٨٤٤٣٠٢٤٨٤٨ ٠٢٠^ yaptığı şeylere kıym et ٨٠٨٧٢. ،§٠٨٢٠, arsanın ve ٨٤٨٥٤٠٢٤٨ kıym etinin ٨٠ olduğu ٠٢٠٣٤٢٧٤٢. £ ٧ belirlendikten $٠٨٢٠, ٠٨٤٠٢ da ٠٢٤٠٨ ٠٤٧٢٤٠٢. A rsa sa h ib in in hissesine düşen kendisinin, ٨٤٨٠٤٥٢٠ düşen de diğer ٥٤٠٠٥٨٤٤٤٥٢٤٨ ٠٤٧٢. îm a m M alik d e r ki: Meselâ, ٨٧٨٤٥٢٤٨ hepsinin kıym eti ٨٤٠٨ beşyüz (1500) dirhem olup, beşyüzü ﻩ٢$٥٨٤٨, bini de ٨٤٠٨٥٤٥٢٤٨ degeri ﺍﻡ$ﻩ, Üçte ٨٤٠٢٤ arsa $٠٨٤٨٤٨٠, üçte ٤٨٤$، de diğer ٠٤٥٠٥٨٤٤٤٠٢٠ ٨٥٤٤٢. îm am Malik der k i:/ ﻡ/ﻁ'ﻱve ٨٠٨ ٠٢٤٠٢٤^،٤٠ ﻤﺪﻭﻩ حمﻤمث، ﻡ.٠٨٤٠٢^ ٥ da ٨٠٤٠ ٨٤٢ ،٤٠^ ٤۶٤٨٤٤٨ yapılır da ٢٨٤٤۶٤٠٢، ٨٠٢٣٠٨٤٢ ٧٠ ödeyemezse, -ﻣﺪﻩ ٨٤ ^ ٧٠٢٨٠٤٠ ٨٧٢٠ ٤^،٤٠ yapılır. îm am M alik d er ki: £ ٥ ٤ ٤ ٤ ٠ ٨ ٢٨٠٤٤٤٠ ^ ٤٤۶٤٠٢٤ ٨ ٠ ٢ ٨ ٠ ٨ ^ ٤ ٨٤٢ ﻣﺪﺀإل yapmaz. ٨ ٤ ٨ ٠ ٤ ٨ ٧ ٨٤٥٤ ٢ ٠ ٧ ٠ ؟٨ ٧ ٤ ٧ ٢ , fiyatı yükselm iş ٠ ٤ ٧ ٢ ٤ ٤ ٠ $٠٨ ٤ ٨ ٤ ٠ ٨ ٧ ٥ ٤ ٢ ٨ ٥ ٨ ،$٤٠٢ ,٤٤٤ ٠ ٢^ ٠ ٤ ٠ ٠ ٠ ٨ ٤ ٤ ٤ ٥ ٢ ،٤٥ $٥ ٨ ٤ ٨ ٤ ٨ ٠ verilm esini ،$٤٠ mezlerse, ٨ ٧ ،٤ ٧ ٢٧٢٨ ٤٤٠ ٠ ٤٥٠٠٨ ٤٤٤٠٢ , ^ﻫﺮﺩ٠ ٤ $٥ ٨ ٤ ٨ ٤ ٨ ٠ $ﻩ،، ﺀﻕﺀ ﻫﺮﺩﻡ،ﻡ ٤ ٠ ٨ noksansız ٨٠٤٤٠٤٤٨٤ ödeyip m alı ٠٤٤٢٤٠٢ , ^ ٠ ٨ ٧ ٤ da -٨٢٥٤٤ ٤٤٨ $٠ ٨ ٤ ٨ ٤ ٨ ٠ testim ٠ ^ ٢٤٠٢ . (113) B u h arı, Istik râd , 43/14; M üslim , M usâkat, 22/5, no: 22,
٠
: / I A l.iş V K il İŞ K ITA H l
271
Eğer m alın fiyatı d ü şm ü ş ise, satan kim se iki şey arasında m uhayyer olur. Ya m alını alır, üstüne bir şey istemez; Yahutda d i ğer alacaklılarla beraber hissesine düşeni alır. im am M alik der ki: B ir kim se (veresiye) bir cariye veya bir hayvan satın alsa ve bu aldığı (cariye veya hayvan) ya n ın d a do ğ urduktan sonra iflas etse, cariye ya h u t hayvan yavrusuyla birlik te satıcıya kalır. A ncak diğer alacaklılar kendilerinde kalm asını isterlerse, satıcının h a kkın ı tam olarak vermeleri gerekir.
272
43. BORÇLARLA €AİZ ﺳﺎﻩ
ŞE^ER
ﻏﺬ أ ﺑﻰ راﻓﻊ٠ ﻏﺬ ﻏﻄﺎﺀ *ن ﺑﻤﺎ ر٠ ﻏﺬ ز ﺋﺪ ﺑﻦ أﺣﻠﻢ٠ ﻣﺎﻟﻢ
<ﺛﺜﻎر
ﺧﺠﺎﺀﺛﺔ إ ل ﻣﻦ ا
ﺑﻢ؛.
ﺷﻒ ر ص اش ﺧﺦ
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﺑﻤﺺ ﻏﺬ
-
٨٩
ا: ق ﺗﺎ ل: ر ﺀ ل اض ﺧﺞ
.
ﻟ ﻤ ﻤ ﺄ ﺟ ﺬ ﻓ ﻰ ا إل ل إ آل: ﻇ ﻦ. ﺗﺎ ل ﻓﻲ راﺗﻊت ذأ < ﻧﻰ ر ص اه ﺧﺞ أئ أ ﺑ ﻲ ا ال ﺧﻞ ﺑﺰ ة ٠ ﻓﺈ ذ ﺧﻴﺎ ر اﻟﻐﺎص أ ﺧ ﺘ ﻲ ف *،
. أ ﻏﻄﻪ إ ﺋﺎة.. ئ
ﺗﺎ ل ﻧﻨﻮ ل اﻓﻪ٠ ﺟﻨ أل ﺧﻴﺎزا ر ﺑﺎﻋﻴﺎ. '
89. R esûlullah (s.a.v.)'in azatlı kölesi E bû Râfı'den (r.a.) şöyle rivayet edildi: R esûlullah (s.a.v.) genç b ir deve berç aldı. N ihayet kendisine zek at m alından b ir sü rü deve geldi.11* E b u Râfı’ diyor ki: R esûlullah (s.a.v.) b an a, o ad am a genç devesini verm em i em retti. Ben de:
٠— D eveler a ra sın d a yedi yaşında iyi b ir deveden b aşka bir deve bulam adım » dedim . B unun üzerine R esûlullah (s.a.v.): ٠—- O nu o a d am a ver. Ç ü n k ü in s a n la r ın e n h a y ır lıs ı, v e r ir k e n e n ç o k İh san edendir.» buyurdu.115 (114) R esûlullah (s.a.v.)'e zek at m alı helal olm adığına göre bu deveyi zekat ehlinden birisi için borç alm ış olması m uhtem eldir. Y ahut de zekat m alından olan b u deve m ahalline u laştık ta n sonra satın alm a suretiyle veya başka yollard a R esûlullah (s.a.v.)' gelm iş olabilir. Z ekat birisi için alm ış ise, o m aldan verilmesi eaizdir. Kendisi için alm ış ise, m ahalline ulaştık ta n sonra satın alınınca bu da verilebilir. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 96). (115) M üslim , M üsâk at, 22/22, n o :1 8 ; ﺀŞafii, Risale, no: 1606. Yani vereceği devenin yaşında bir deve bulamıyor, daha büyük ve d ab a iyi b ir deve buluyor, R esûlullah (s.a.v.) da onun verilm esini em rediyor. Bu h u s u s ta E bû H üreyre (r.a.)'m rivayeti de şöyledir: Bir adam Resûlullah (s.a.v.)'den alacağım istedi ve a ^ r sözler sarfetti. Ash a b ona hücum edince, R esûlullah (s.a.v.): «O nu b ır a k ın ız . H a k s a h ib i s ö y le y e b ilir , o n u n iç in b i r d e v e a l ın v e o n a v e rin .» dedi. A sab da •n u n devesinin yaşında bir deve bulam ıyoruz, daha b ü y ü ^ in ü bulabiliyoruz, dediklerinde R esûlullah (s.a.v.): «O nu s a tın a lın v e ٠ a d a m a v e rin , ç ü n k ü s iz in e n h a y ı r l ı n ı z v e r ir k e n e n ç o k İ h s a n e d e n in iz d ir.» buyurdu, (a.g.e.. Aynı yer). e
h
l i n
d
e
n
،١
ﺷﺘﻒ
ا
:
أﺛﺔ ﻧﺎ ل
؛
ﻏﺬ ﺗﺠﺎﻣﺐ٠ ﻓﻴﻢ ا ﻟﻤﺶ
ﻓﻨﺎل ا ﻟﺮﺟﻞت ي أﺑﺎ
ب
'
ز ﻧﻜﻦ
.
ﻏﻠﻨﺬ
ﻗﺪ
:
/ﺀﻉ,ﺀﺀ / V KIttŞ
•
ﻧﻔﺎ
ذرا ﻫﻢ ﺧﺒﺰا
K1TAHI
ﺧﻤﻴﺪ ﺑﻦ
ﺋﺰ ﻗﻨﺎ ة
ﻓﻨﺎ ل ﻏﺪ اﻣﻤﻪ ﺛﺬ ﻗﻨﺮ٠ ﺃﺣﻨﺘﻚ
.
273
ﻣﺎﻟﺬ ﻏﺬ
ﺣﻨﺜﻨﻰ
ﺧﻨﺰ
ﻣﺊ ذزا ﻫﻤﺒﻰ ا ﻓﻲ
؛
ﺃﻥ ﻏﺎد٠ ﻫﺎ
ﻳﻜﻦ ذ ﻟﻒ ﻏﻨﻰ
ﻓﻨﻲ
ﻭال. ﻃﺰ د آ
ﻓﻲ ﻧﻴﻪ
دأ ى ض
.ﺷﻚ من
م ا
ﻣﻜﺎ ن
من ﻃﻴﺐ
١ ال إ س
ﻣﺬ أ ﻧﻠﻒ ﺷﺘﻲ
ﺫﻟﻚ
ذ ﻟﻚ ﺧ الال
ﺃﻧﻞ ﻣﻨﺎ
ض ﺟﻤ ال ر ﺑﺎﻧﺎ
ﻧﺈ د ﻛﺎ ن .
ال ﺑﺄ س ﺑﺄ ن *ﻳﺆذى ،
•
ﻓﺾ ﺧﻴﺰا ﻣﻠﻬﺎ
ﻓﻢ ز ال آ ﺑﻲ وال ﻏﺎ ذة
ئ
ه . ﺫﺭﺍﻡ
ﻏﻨﻰ
<ﻣﺬأ ﻃﻴﺔ ؛
ﺍﺷﻒ
ﻳﻜﺬ ذ ﻟﻚ
ﺷﺺ
ا ﻟﺤﻴﻮ ان
ﻧﺬ رك أد ﻏرن و إل
ا
ﺗﺎ ل ﻧﺎ ف
ذ ﻟﻚ ض
رﺀل
ﻟﺒﺶ
،
ﺑﺬﻟﻚ
ش أ ﻣﻚ ذ ﻟﻚ،
أل ﻟﻚ. ﺃﻥ ﻏﺎذؤ. ﺃﻥ ﻭيب. ﻓﻨﻂ
.ﺧﻴﺎ زا
ﻛﺎ ن
ﺃﻧﻚ إذا إل
٩٠
-
ﻋﺒﻤﺖ ا ﻗﻪ ﺑﺬ ﻏﻤﺮ ﻣ ﺬ ر ﺟﺰ ذراﻫﻢ
٠
ﻣﺬ ا أل ب أو اﻟﺬر ي ﺃﻭ ا ﻟﺸﺎ م ﺃﻭ
و
ﻛﺎ ن
.
ﺗﺈ ذ.
:ﻓﺶ
ﻧﺬ ا ق ﺛﺬ . ﻛﺸﻒ ا.
90. M ücahid'den şöyle rivayet edildi: A bdullah b. Ö m er (r.a.) bir ad am d an birkaç dirhem borç aldı. Sonra o borcu daha iyi dirhem lerle ödedi. Adam: «Ey Ebu A bdurrahm an! bunlar, benim sana verdiğim dirhem lerden daha iyi.» dedi. Abdullah b. Ömer: «Biliyorum , fa k a t gönlüm böyle istedi» dedi.116 îm a n Malik der İd: A ltın, güm üş, yiyecek veya hayvan borç veren kim se eğer aralarında bir şart ﺀﺀالﺀ;ﺍâdet yoksa, verdiğinden daha iyisini ﻩ/ ﺀﻇﻪ '/،>. Eğer böyle bir şart, bir vâ’d veya âdet olursa bu m ekruhtur, caiz حم ﺀﻕﺀ '/ حم >ﺀ. îm am Malik der ki: Ç ünkü Resûlullah (s.a.v.) borç aldığı genç devenin yerine yedi yaşında daha iyi bir deve verdi. A bdullah b. Ö m er (r.a.) de ^٠٢ ؟aldığı dirhem lerden daha ü stü n ü n ü verdi. Eğer bu borç alanın gönlünden gelir, herhangi bir şart, bir vad ve bir anlaşm a olm azsa helâl olur, bir m ahzuru yoktur.
(116) B undan an laşılan üstü n lü k, vasıftaki ü stü n lü k tü r. Yoksa, m ik tard a faz lalık olursa, b u caiz değildir.
274
44. BORÇLARDA CAİZ OLMAYAN Ş E ^ E R
ﺷﻒ
ز ﺟﻞ أ
ﻓﺎﻳﻦ
: ﻧﻘﺎ ل
ﻧﻰ
ﺛﺎ ل
ﻟﺬﻟﺐ
ا
ﺑﻦ
• ﻏﻨﺰ ﺑﻦ ا ﻟﺨﻄﺎ ب
ﻗﻨﺰ
أذ
. ﺗﻠﺪ أ ﻏﺮ
ﻓﻜﺮ ة ذ ﺑ ال
ﻧﻰ
ﺛﻨﻰ
ﺑﻤﻴﻰ ﻏﻦ
ﻧﺎﻟﻚ ؛ أ ﺛﺔ
ﺑﻨﻨﺔ
ﺑﻨﻴﺔ إ ﻳﺎ ئ
ﻏﻠﻰ
أن
. ﺧﻨ آل ﻧﺔ
-
ﺣﻦ
١١
'ن. ﺷﺎ
ز ﺟ ال
ﻟﺨﻨﺰ؟
ﺑﻤﻰ
ا
9 ﻝîm am M alike şöyle rivayet edildi: Ömer b. R attab (r.a.) bir . kim senin, b aşka b ir beldede alm ak üzere diğer birisine yiyecek -borç verm esini hoş görmedi. «Onun nakliye m asrafı nerede?» de 117. di : ﻓﻘﺎ ل
• ﻏﻨﺮ . ﻧﺘﺔ
ﻗﻊ
:
اﻣﻤﻪ
ر ﻳﻦ
ﻏﺪ
أ
ث
ﺳﺎ ل
؟
ﻧﻒ
ز
ﺗﺤﺒﻨﺔ
. ﺛﺬﺑﻚ ا ﻟﺰ 'ﺑﺎ
ث
ﻧﻞ
أ
'س
ﻗﺪ ﻟﻨﻲ
أ ا
^ أ ﺗﻰ
ذ؛ن
أن
. أ< ت . ﻓﺰﺗﺔ
ﺋﺸﻔﺔ
:
ﻓﺺ
ز ﺣﻒ
ﻧﻘﺔ
و ﻟﻚ أ ﺟﺰ ن أ
أ
ﻟﻨﻰ
ﺛﻨﻰ
ﻧﺎﺑﺬ ؛ ﻇﻨﻦ
أ
ﺋﺘﻠﻨﺔ
'ﻟﻚ. ﻧﻜﺮ ن
:
. ﻧﺠﻮ م
ﻧﻒ
. ﻧﻨﻚ ز ﺟﺔ < ﻧﺎﺣﺠﻚ
ﻧﻮ ن ’ا
، ﻟﺘﺬ ن
؛ ﺛﻰ
'س .ﻗﺘﻲ
ﻏﻨﺰ
و؛ن ﺑﻚ
ذ
يU
ي ا
ﺛﻦ
، ﺻﺎﺣﻢ_ ك
٠ ﻓﻴﺔ ﺛﻨﺔ
ﻟﺜﻒ
ا
ز ﺟﺔ
ﺑﻪ
: ف)ل
ﻓﻜﻒ ﻧﻘﺔ ﻳﺔ ﺑﻪ
ﻏﺒﺖ
ا ﻗﻪ
ﻏﻨﻰ ﺛ ال ﺛﺔ
أ' ﺑﺎ1ﺛﺄﻧﺰﺑﻰ ل أ
— ١٢
و ﺣﻦ
. ﻓﺬﻳﻠﺬ ا ﻟﺰﺑﺎ
ﻓﺎ ل
،<^ JL، * ؟: ١ ﻏﺘﺪ
أز ى أ ئ ﺛﺄﻇﺔ
أ ﺛﺔ
. ر ﺟ ال
، ﺗﺮﻳﻦ ب ؛ ز ﺟﺔ ا ﻓﻪ
ﻧﺄﺧﺬ ﺧﺒﻲ' ا ﺛﺜﺊ
ﺑﻨﻨﺔ
. ث
أ' ﺑﺎ ﻏﺒﻤﻢ١: ﻧ ﺄﺗﺰﻳﻰ
. ﻧﺌﻬﺔ أ
ز ﺟ أل
ﻏﻲ
. ﻓﻠﺬ ز ﺟﺔ ا ﻓﺐ
٠ ﺑﻴﺐ
JÛa،،•* ﻓﻦ ن
ﻣﺜﻞ
^ ١١
ﺛﻦ
أ
ﻟﻨﻰﺀ ا ﺣﻘﺔ
أ
.İm am M alik e şöyle riVayet edildi: B ir adam A bdullah b .92 :Ö m er (r.a.)'e gelerek şöyle dedi E ^ E bu A bdurcahm an11®, ben b ir adam a borç verdim ve —-« .gerdiğim den d a h a fazla verm esini ş a r t koştum». A bdullah b Ö m er (r.a.(: ) ﻟﻞBu da ondan men ettiğini ve h aram o ld u ^ m u gösterir. Ç ünkü başka bir )7 .beldede teslim edilm esini ş a rt koşunca, ona taşım a m asrafları da eklenir Bu ise b ir fazlalık olur. Faiz sayılır. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5,98s(.. A bdullah b. Ö m er'in lak ab ıd ır))118 .
٠■ II
/ AI.IŞ VKItlŞ KITAM 27
ه
«— Bu, faiz olur,» dedi. Adam:
«ﺱB ana nasıl yapm am ı em redersin, ey Ebu Abdurrahman?» deyince A bdullah b. Ö m er (r.a.): ■٠٠ — Borç verm ek üç şekildedir:
ﻝ- A llah rızası için borç verirsin. Ailah senden razı olur, sana sevap verir. 2- A rkadaşım razı etm ek için borç verirsin, o zam an da arkadaşın senden hoşnud olur. 3- H elâl m alınla h aram m al alm ak için borç verirsin ki bu da faiz olur.» Adam: «— Ey E bu A bdurrahm an, bana nasıl yapm am ı emredersin?• dediğinde A bdullah b. Ö m er (r.a.) şöyle cevap verdi: «-—( ﻩşartm yazılı oldu^ı) sahifeyi yırtm am (yani o şartı iptal etm eni) tavsiye ediyorum. Sana v e rd i^ n k ad ar öderse, onu kabul et. Verdiğinden az verirse, onu aldığında ecir ve sevap kazanırsın. E ğer kendi isteğiyle senin v e rd i^ n d e n d ah a fazla verirse, bu da sana bir teşekkür olmuş olur. Yine ona borç verip de m ühlet tamm am n ecrini ve sevabını alm ış olursun.» ﻣﻦ أ ﺣﻠﻒ ﺳﻨﻨﺎ ﻓ ال: و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟ أل ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻤﻰ ؛ أﻟﺔ ﻧﻤﻊ ﻏﺪ أ ﻓﻢ ﺑﻦ ﺋﻨﺰ ﻳﻤﻮل
"٩٢
ﻳﺸﺘﺮط إال ﻗﺚﺀة.
93. N afı'den A bdullah b. Ö m er'in (r.a.) şöyle dediği rivayet edildi: «Her kim bir borç verirse onun aynen ödenm esinden başka b ir ş e ^ a r t koşmasın.» ﻣﻦ أ ﺣﻨﻒ ﺷﻨﻨﺎ ﻓ ال
:
اﻧﺔ ﻳﻨﻨﺔ أن ﻏﺪ اﻓﻪ ﺑﻰ ﻣﺤﻌﻮد ﻛﺎ ن ﻧﻤﻮل
؛
ﻧﺎﺑﺬ
■ ﻣﻬﻮ رﺑﺎ، زإذ ﻛﺎﻧﺖ ﻓﺒﻤﺔ ﺑﺬﻏﻠﻔﻐﻲ
أن ﻧﻦ ا ﺣﻨﺤﻨﻒ ذ ﻧﺌﺎ ﺑﻰ ا ﻟﻨﻴﺮ ان ﺑﺼﻔﺰ ؤدﻣﺤﻠﻨﺔ. ﺑﺬﻧﺎ ﻓﻰ
. ﻃﺦ
: ﻣﻨ ال
و
—٩ ،
٠ ﻓﺜﺘﺮ ط أ ﺋﻨﻞ ﺑﻨﺔ
ا ال ﻧﺰ ا ﻟﻨﺘﻴﺦ ﻏﻨﻨﻪ: ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻚ
'ف ، ﻓﺈق ﻧﺠﺎ٠ إال ﻣﺎ ﻛﺎ ن ﻣﻦ اأوال'ﺑﻢ٠ ﻧﻐﻠﺐ أن* ﺗﻨﺪ ﻇﺔ
أن* ﻧﺠﻨﺤﺈ ف٠ ﻧﺘﻨﻴﻦ ﻣﺎ ي' ﻣﺬ ذ ﻟﻚ
ﺣﺘﺜﻨﻰ
. ﻓﺈﺗﺔ ال ﺑﺄس ﺑﺬﻟﻚ.
ﻃﻮﻧﺰ
ذ إ ﻟﻰ إ ﺧ ال ل ﻧﺎ ال ﻳﻌﻞ. ا أل ب٠ ذ ﺑﻚ
276
İM A M M A lJ K
ﺑﺠﻤﺎ • ﻓﺬﻟﻚ ال منخل ﺯال
/
M U V A İT A
ﺋﺄ ﻧﺰﺩﻓﺎ ﺇىل ﻣﻨﺎ مجﺎ .
ﺗﺮﺧﺼ ﻮ ن؛ ﻳﻢ الﺧﺐ
. ﻟﺔ
ﺧمبﻴﺨﻔﺎ ﻧﺎ ﺑﺬﺍ
ذ ال. ﺃﺋﻦ ا ﻟﻌﺌﻢ ﻳهن ﺆﻥ ﻏﻨﺔ
. ﺎﺭﻳﺔ
ﺍﻟﺮﺟﻞ ﺍجل
ﺯﻧﺄ ﻧﺰل
.
ﻧﺤﻞ
94• imam Malik'den: Abdullah b. Mesud (r.a.)'un şöyle dediği rivayet edildi: «Her kim bir borç verirse, ondan daha fazla almayı şart koşmasın. Bu fazlalık bir tutam ot bile olsa faizdir.» îmam Malik der ki: Bize göre üzerinde ittifak edilen husus şu• dur: B ir kim senin ﺀﻅ / <ﺀ/ ‘ﺀva sıfve suretlerle bir hayvanı borç alma• sında bir m a h zu r yoktur. O nun gibi >ﺀﺀhayvan ödemesi gerekir. Ancak borç alınm ak istenen cariye olursa ٠bu hususta helâl olmaya n bir şeyi helâl saym aya vesile olm asından korkulur, doğru ol٠ muz. Yani birkim senin bircariyeyi borç alıp onunla cim a ettikten sonra aynı cariyeyi sahibine iade etmesi doğru olmaz. Bu helâl değildir. îlim adam ları ’ ve hiç kim seye bu hususta ruhsat vermiyorlar.119
(119) Yani cariyelerin borç alınıp verilm esi h elal değildir. Ebû H anife. İm am Şafii ve C um hur-i F u k ah a da bu görüştedirler. (Bâcî, el-M ünteka: c. 5, s. 99).
45. PAZARLIK VE ALIŞ VERİŞTE YASAKLANAN ŞEYLER
ج
ﻏ ﻨ ﻐ ﺒ ﻤ ﺎ ﺷ ﻴ ﻨ ﺺ ؛ ! ئ ر ﻧﻮ ل ا ف
، ﻧﺎ م
م
٠ ﺗﺎﺑﻠﻢ
ﺑﻤﺺ ﻏﻦ
ﺣﺬﻟﻨﻰ
-٩٥
٠ ﺑﻤﻲ.• ﻓﺎد • ال ﻳﺈ ﺑﻤﻨﻜﻢ ﻏﻠﻰ ﻧﻲ 95. Abdullah b. Ömer (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.): «İçinizd en h iç k im se b a şk a sın ın sa tışı ü zerin e sa tış yapm asın» buyurdu.120
ﺭﺣﻮﻝ ؛ أئ
اش
‘ ﻏﺊ ﻓﻲة ﻏﺰﺋﺮ
ش أ أل ﻏﻦ
اؤﺛﺎ٠ و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻚ ﻏﺊ ﻓﻲب٠ ١٦
زال ﻧﺒﻊ ﺑﻤﻤﻤﺄ ﻏﻠﻰ ى ﻳﺤﻲ *ا ذال ﺗﺎﺟﺜﻮ • زال ﻧﺒﻊ. ﻟﻠﺒﻲ • ﺑﻤﻦ أئ
الا ﻧﻠﺌﺰن اﻟﺮﻣﺤﺎ٠ ﺧﺞل ﻓﺎ
ض ا ﺛﺜﺰ زآل ﺗﻨﺰ وا اإل ﺑﻞ زا ﻟﺘﺰ • ﻓﻨﻦ اﺛﺜﺎﻏﻐﺎ س ذ ﺑﻚ حنﺰ ﺛﺨﻨﻲ. ﺧﺎﺑﺰب ﺑﻨﺎ زأ ﻓﺎ زﻫﻨﺎﻗﺎ ص ﺛﻨﻲ، أ ﻧﻨﻜﻐﺎ زإئ ﺳﺨﻬﺜﻐﺎ. ، إئ رﻓﻴﻬﺎ. • ■ ﺑﻤﻠﺒﻬﺎ
ﺑﺨﺘﻢ ﻏﺮ ى
ال ﻧﺒﻎ
ﻓﺬ ﺛﺮى واﻓﻦ؛ أﻏﺮ
ﻧﺠﻨﺪ اﻟﺤﺎﺋﻢ٠ا ﻟﺒﺎإل إﻟﻰ أزاذ ﺑﻨﺎزأ ﺗﻨﺮ ﺑﻪي أئ اﻟﻴﺎ ﻓﺖ
،ئ
د ذ ﻧﺒﻲ ﻓﺰادل زﺣﻮ: dUU ﻓﺎ ل
إذا • أؤﺗﻪ ه إ ﻧﺎ ﻧﻤﻰم أئ ﻳﺤﻮ اﻟﺰﺟﻞ ﻏﻠﻰم ﺣﺰ زم ؛ي. ﻋﻦ ا٠ األ ﺧﺐ زﻗﺜﻴﺰ ﺑﻦب اﻟﺘﺜﻮ زﻧﺎ أﺷﺒﺔ٠ ﺑﻤﻨﺮط*ن ﻧﺰ أ زاﻓﺔ اﻇﻠﻢ . ٠ا ﻟﻨﺎﺋﻢ ﻧﺤﺬاا ﻟﻨﻰ ﻧﻴﻰ ﻏﺌﺔ
زام ﻳﺰ٠ ﺑﻤﻮﻟﻢ ﺑﻬﺎ. ﻧﻮ ف ﺑﻴﺪ.ﺑﺎﻟﺘﻚ
ﻧﺒﺎ ذ
زال 'ﺑﺄسم ﺑﺎﻟﺘﺰ: ﻓﺎل ﻣﺎﻟﻠﺬ
أ ﺧﺬ ت ﺑﻤﺠﻪ ا ﻳﺎﻃﻞ ﺑﺚ ا ﺷﻦ٠اﻟﺘﺰ ﻣﻨﺬ أزل ﻧﺊ ﻳﺜﻮﻟﻢ ﺑﻬﺎ اﻟﻨﻔﺰوث • ﻧﻠﻢل ﻧﺰ االﻧﺰ ﻋﻠﺬﻧﺎ ﻏﻠﻰا ﻫﺬ، ﻳﺰ
اض وﻟﺰم ﻧﺮك: • ﻧﻞ ﻓﻰ
اﻳﺎﻏﺔ٠ • زذ ﻧﻞ ﻏﻠﻰ
(120) Buharî, Buyû, 34/58؛Müslim, Buyû, 21/4, no: 7؛Şeybanî, 784. Bu şöyle ٠١٧٢: Satıc؛ile müşteri bir malın fiyatı üzerinde anlaşma sağladiktan sonra henüz akit yapmadan, bir başkası müşteriye: ﺳﻢBen aynen büyle bir malı sana daha noksan bir fiyatla satarım, yahut bu fiyata daha iyisini veririm» diyerek, birinci satıcıya zarar verir. Şöyle de olabilir: Satıcı ile müşteri bir fiyat üzerinde anlaştıktan sonra, başka bir kimse: «— Ben bu mala daha fazla fiyat veriyorum» der, satıcı da ona satar. Satıcı Be müşteri fiyatı kararlaştırdıktan sonra meydana gelecek olan bu her iki şekil de Hanefiler'e göre tahrimen mekruh, Şafii, Maliki ve Hanbeliler’e göre ise haramdır. Fakat aralarında belli bir fiyat üzerinde anlaşmaları bulunmadı^ müddetçe açık artııroa ile satış caizdir. (Ceziri, ٠١٠ Fıkh ale’l-Mezahibu’l-Erbea: c. 2, s. 277-278).
27 8
İM A M M A L İK
مM U V A TT A
96. Ebû H ureyre (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Satış iç in pazara m al g etiren k im seleri yold a (pazara girip fiy a tla r ı ö ğ r e n m e d e n m a lla r ın ı a lm ak İçin ) k a rşıla m a y ım z. iç in iz d e n h iç k im se b aşk a sın ın sa tışı ü ze rin e sa tış yapm a sın . B ir m a h sa tın a lm ak i s t e m e d e n i z h a ld e , m ü şte r i k ız ıştır m a k iç in fiy a t a r tır m a y ın ız . Ş e h ir d e o tu r a n b ir k im se b ir h e d e r i (kırlarda v e vahalard a oturan) a d ın a sa tış y a p m a sın .121 D e v e le r in ve k oyu n laren m e m esin d e (m ü şter in in b ü y ü k g ö r m esi v e ç o k z a n n e tm e si iç in ) s ü tü sa ğ ıla c a k şe k ild e h a z ır b ır a k m a m ız . B ir k im se b u şe k ild e b ir h a y v a n a lsa, o n u sa ğ ıp d u ru m u a n la d ık ta n so n r a ik i şeyd en b irin i seçebilir: Ya old u ğu gib i k ab u l eder, y a h u t d a bir sâ ’ h u rm a Re b ir lik te g er i v er ir.122»123 İm am M alik der ki: R esûlullah (s.a.v.yin: «-— İç in iz d e n h iç k im se b a şk a sın ın s a tış ı ü z e r in e sa tış yap m asın » sözünün tefsiri şudur: Satıcının, pazarlık yapm a kta olduğu m üşteriye yönelip, parayı tahsil şartlarını, m alın ayıpsız oluşunu ﺀ;ﺍonu satm ak istediğini gösteren diğer şeyleri saym aya başladığı sırada, başka bir kim senin gelip m üslüm an kardeşinin pazarlığı üzerine yeni birpazarlık yaparak ٠ m alı alm ak istemesidir. îşteya saklanan budur. Yoksa satışa arzedilen ve birçok k im se tarafından pazarlığı yapılm akta olan bir m al hakkında pazarlığa iştirak etmede —k i bu açık artırm a olur— bir sakınca yoktur. Eğer pazarlığa ka tıla n insanlar onu ilk p azarlık yap a n kim seye bırakırlarsa, ٠ m al batıla benzer bir fiyatla alınm ış ve satıcıların m alına m ekruh karışm ış olur. Bize göre h ü kü m böyledir. (121) Bu şöyle olur: T aşradan şehre mal getiren bir kim senin m ahnı şehirde bulu n an sim sar (kom isyoncu) alır, a z a r a z a r p iy asay a sü rer, in s a n la r darlığa düşer, böylece fiy at yükselir. H anefilere göre bu, halkın m u h taç olduğu, piyasanın daraldığı bir zam an d a y apılırsa tah rim en m e k ru h tu r. Bolluk zam an ın d a ve in sa n la rın ihtiyacı olm ayan b ir za m a n d a o lu rsa m ekruh değildir. (Cezîri, el-Fıkh ale'l-M ezahibi’l-Erbea, c. 2, s. 276). B urada R esülullah'ın b ir gayesi de m a lla n , üreticiden tüketiciye sattırıp aracım kaldırm aktır. R em de zam anım ızda da olduğu gibi, komisyoncular fiyat ve m alın m iktarında hile yapabilir, böylece köylü zararlı çıkar, tüketen de m alı daha pahalıya alm ış olabilirler. ( 2 2 )لBeraherinde verilen bir sâ hurm a, s a f la n sütün bedeli olarak veya çekişmeyi ortadan kaldırm ak için verilir. B unun yerine, kıym eti veya b aşk a m addeler de verilebilir. (Bâci, el-M ünteka, ٥. 5, s. 106). ( 2 3 )لB uharî, 34 - Buyû 64 ؛M üslim, Büyü, 21/4, no: 11.
رم / A I.IŞ V K IllŞ K IT A IİI
•
.
ﺲ ا ﻣﺤﺶ ﻧﻨﻚ ا ﻳﺮ از ﺧﺎ
ﻓﻮﺿ
أن ر ﻧﻮ ل ا
وش ﻓﻰ
.
ﺗﺠﺎ
؛
ﻧﻤﺢ
:
279
ﻏﺬﻧﺎﻧﻴﻢﺀ ذ ﺗﻴﺎ ض
ﺑﺴﻚ أ ﻛﺮ ﻣﻦ
ﺋﺌﻴﺔ
ﻧﺎﻟﻠﺬ
ف' ﻟﻨﺤﺜﺬ أن
*
ﺗﺎ ل ؛
ﻧﺈﺑﻠﺬ
-
٩٧ ﻓﺎل
. ﻧﺒﻤﺪ ى ﺑﻚ ﺑﺰ ك
-Abdullah b. Ömer (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.) Neceşi (alı .97 )a olmadığı halde alıcı gibi davranarak m alın fiyatım ^İkseltm eyi y asak ladı 124. îm am M alik der ki: Neceş: N iyetin satın alm ak olm adığı <ﺱ de başkalarının da sana uyarak yüksek fiyat vermesi için satıcının m alına kıym etinden daha fazla fiya t verm endir 125.
(124) B uharı, Buyû, 34/60 ؛M üslim , Buyû, 21/4, no: 13. (125) Şeybanî, 772. Hanefılere göre bu durum , m alın fiyatı kıym etinden fazlaya çıkarsa tahrim en m ek ru h tu r. (Cezîrî, eî-Fıkh ale’î-M ezahibü’l-Erbeâ, c. 2, s. 273).
46. ALIŞ VERİŞ HARKINDAKİ DİĞER HADİSLER
،
ص ﻗﺜﺪ اق ﺛﻦ دﻳﻨﺎر ﻣ ﺲ ؛ﺀ أﺑ ﻢن ا ﻓ ﺶ ﺀ ﻣ ﺮ٠ ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺺ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﻢ
إذا ﻧﺎ ﻗﻨﺖ ﺻﻞ٠٠
.
ﻓﺎ ل ﻧﺤﻮت اش
*
ﺗﺨﺬ غ ؛ ى اﻣﺤﻮع
'ال ﻏالة: ﻧﻮل:
ﺑﺎ خ
ه اﺋﺖ
اوﺟﺰ إذا
-١٨
ذم ﺑﺰﺣﻮي اش
ز ﺟ ال
ﻓﻜﺎ ن: ﻓﺎ ل٠ ﺧ ال ﺑﺔ
ال
.'
98. A bdullah b. Ö m er (r.a.)'den: B ir a d a m 126 R esû iu llah (s .a .v je alış verişte aldandığını anlatınca, R esûiullah (s.a.v.): v e r iş y a p tığ ın zam an: A ld atm a127 y©k, de»buyur du. îm am M alik der ki: B u adam alış veriş yaparken: «Aldatm a ﺀ<جبﻤالderdi.128 إذا
:
ﻧﺒﻴﺬ ﺋﻦ ا ﻟﻨﻴﺐ ﻗﺜﻮل
ل1ﻳﺸﺘﻮ ن اﻟﺠﻜﻦ
ﺟﺜﺖ أ ﻧﺚ
أﺛﺔ ﺳﺤﻤﻊ
؛
ﻧﻌﻴﺪ
إ ه زإذا،اﻟﺘﺬا .
ﻗﻤﺶ ﺛﻦ ل-ذأط
،
ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﺬ
ﺣﻨﺜﻨﻰ
اﻟﻢ_ﻛﻨﺎل ﻛﻤﺒﻤﺎ
و
-
٩١
أ ﻧﺚ ﺛﻮﺋﻮن
ذ أ ى ال
،
ﺟﺜﺚ
وا ﺑﻴﺰ ان
.
99. Said b. Müseyyeb der ki: ﻩ1 ﻩﺀve ta rtıy a riayet edilen bir yere geldiğin zaman, orada uzun zam an ikam et et, ölçü ve tartım n noksan yapıldığı bir yere geldiğin zam an ise orada fazla durm a.129 (126) Bu adam ın Habban b. Münkız ( ) ه ﺀolduğu rivayet edilir. (Bâcı, el-Miinteka: c. ٥٠ s. 108). (127) Hadis-i Şerifin m etnindeki «—Hılâbe» kelim esi, dinde hile ve ald atm aca yok anlam ındadır. Bu aldatm a ve hile de, sadece b ir m alı pahalı satm ak veya ucuza alm ak değil, aynı zam anda m aldaki ayıp ve k u su ru gizlemek dem ektir. (Bâci, a.g.e., c. 5, s. 108). (128) B uhari, B u ^ , 34/48 ؛M üslim, Büyü, 21/12, no: 48. Ayrıca bkz. Şeybanî, (128) Zira ölçü ve tartıy a riayet edilen yerde iyilik, ad alet ve bereket olur. Böyle bir yerde uzun zam an kalan da hayır g ö rü r. ه1 ه ﺀve tartıy a riayet edilmeyen yerde ise واآألverişin bereketi olmaz. Aksine haksızlık ve zulüm olur. B unlar da Allah'ın azabına sebep olur. (Bâcî, a.g.e., s. 5, s. 109).
281
i A lJ Ş VERİŞ k i t a b i
-١٠٠ اﻓﻦ
ﺑﻨﻲ
^١
ر ﺣﺬﻟﻨﻰ .
ﻧﺘﺨﺎ إذ ﺑﺎ غ
ﻧﺎﻟﻚ ﻏﻦ ﻳﺤﻴﻰ ﺑﻦ ﻧﺒﺖ؛ .
ﺗﻨﻨﺂ إن ا ﻳﺎ خ
.
ﻧﺘﺨﺎ إن
اﻧﺔ ﻧﺠﻎ ﻧﺚ ﻓﻨﻰ
.
ﻧﺘﺨﺎ إن ﻣﺤﺺ
أبما ﻟﺘﻢ أو ا*ﻟﺊ أو
ﻗﺎف
ﻧﺎﻟﻠﺬ ٠ﺗﻲ ا ﻟﻨﺠﻲ
: J u jان ﺋﻰ ::
ا
ﺑﻨﺘﻬﺎ
ﺑﻦ ا ﻟﻤﻨﻜﺪ ر ﻧﺜﻮلت أ ﺧﺐ .
اﻟﻦ ؛ ﺀ ئ .أ ز ﺛ ﺄ ش ﻣﺤﺰ وض
ﺟﺰاﻓﺎ :إﺗﺔ ال :ﻗﻮ ة ا ﻟﺠﺰائ ﻓﻰ ﺗﻰ ،ﺣﺎ :ط ﻏﺪآ
ﻒ
/ﺩ
ﺑﻤﻠﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ ا ﻟﻈﻨﺔ
؛ﻫﺬا ا ﻟﻨﻲ ؛ اﻟﺬى أ ﻧﺰﺋﻠﺌﺂ ﺑﻪ ،
.
ﻗﺒﺤﺎ ال .
ه
إ؛ة ال ﺗﺄس ﺑﺬﺑﻚ . < اذ ،ﻣﻨﺎ .إذ'ا وغ أﺧﺬت .ز؛ﻧﻢ إل ف ;
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ ؛ و ﺑﻠﻞ ذ ﺑﻚ أن' ﺑﺜﻮﻟﺬ ﻟﺰﺟﺮ
ﻣﺒﻤﺎ
ﻧﻠﻚ دﻳﻨﺎن ٠أز ﻧﻰ ،ﻳﻤﻴﻪ ﻟﺔ ٠ﻧﺘﺰاﺻﺎن إذ'ا
ظ
ﺑﺤﺎ
ﺑﻤﺈ .
ﺷﺌﺚ :
.ذش
ﻫﺎﺑﻢ
ﺋﻰ ' ; دم .
ﻟﻠﻨﺒﻲ ؛ إن* ﻓﺬزت ﻏﻠﻰ ﻏال ص اآلﺑﻖ ٠أد
ﺟﻠﺖﺑﻤﺪﻧﺐﺀا اﻟﺸﺎرد •
ﻓﻠﻚ ﻛﺪا • ﻓﻬﺬا ﻣﺬ ﺑﺎب ؛ ا ﻟﺒﻨﻲ • زﻟﻴﻨﻰ ﻣﺬ ﺑﺎب ؛اإلﺟﺎز .ؤﻟﺰ ﻛﺎن
ﻣﺬ ﺑﺎ ب ا إل ﺟﺎدة ٠ﻟﻢ
ﺑﻤﻠﺢ•
ﻓﻞ * :؛J Ü U دم .
ﻧﺄت ال;ﺟﻞ
د ﺗﻰ ؛ ﻣﺤﺐ .
ﺑﻤﻨﻰ
ﻣﻤﺔ .
؛؛ذ ’ذ ﺑﻚ' ال ' .ﺑﻄﺢ
و ﺗ ال 'ال :
ال*ا
ﺛﻚ ﺷﻦ
ﺀ ذ ﻟﻚ
ى ذى.
د،ن ﻣﻦ ﺛﻨﻦ
ﻓﻰ ﺛﻞ ث ،ﺷﻦ
ﻣﺬ ﺧﺌﻢ اﻟﺬى ﻧ ﺶ ال • ﻓﻬﺬا ﻧﺰ ن • ال ﻧﺬرى ﻛﺰ ﺟﻌﻞ ال •
Muhammed b. Münkedir der ki: «Allah, satarken az bir .100 kâra ra^ olan, alırken parayı ^ةج ﻟآل hoşnutluğuyla veren, borcunu ®^».çabuk ödeyen ve borçlusunu sıkıştırmayan insanları sever , koyun, kumaş, köle veyaﺀ;اﺀﻣﺢ İmam Malik der ki: Bir kimse -satın alaﺀ'/ﺀ başka bir malı götürü usulüﺳﻢ/ﺀﺀﻫﻤﺢ ﻣﺄ^ ﺀ/هأ ﺀ '/ﺀﻣﺪهﺀ
maz 131. .)B uharî, (34-Buyû, 16), M u la rrif oluyla m erfu olarak rivayet eder )130 ( :B unu biraz a ç ıla m a k gerekir. Sayı ile sa tıla n şeyler ikiye a y n lır )131 -a) At, deve, koyun, ^dle ve diğer hayvanlarla elbiseler gibi, vasıfları m u h ؛o lan lar ki, bunlar! kabala .satmه* ا ﻫﺎﻣﺢ)teli ( ak caiz değildir b) Ceviz (eskiden say! ile sat!İ!rd!) ve yum urta gibi vasıflan değişmeyenler ١٢١٠-b u n lar h e r ne k ad ar sa^ı ile satılan şeylerden iseler de gdtürii ile s a t m ak da caizdir ,
282
IM A M M A LIK
/
MU VATIA
İm am M alik der ki: B ir kim se, başka birisine fiya tın ı tayin edip, kendisi adına satması için bir m al vererek: «Eğer bunu söyle diğim fiyattan satarsan, sana bir d in a r — veya aram ızda ka ra r laştırılacak başka bir şey— vereceğim. O fiyata satam azsan hiç bir şey vermem» dese bunda bir m a h zu r yoktur. Satacağı fiyatı ve bu satış için vereceği ücreti belirlemiş ise, diğeri de aynı fiya tta n satınca o ücreti alır. Satam azsa bir şey alam az. İm am Malik der ki: Yine bir kim senin diğer bir kimseye: «Be n im kaçan kölem i veya devem i yakalayıp getirebilirsen, sana şu ka d a r ücret veririm» demesi de böyledir. B u bir ücrettir. Yoksa o adam ı kiralam a değildir. Eğer kiralam a olsaydı, kaçanı ya ka la yam ayınca ücret vermemesi doğru olmazdı. İm am Malik der ki: Fakat bir kimseye m al verilip de, «— B unu sat, her dinar için sana şu kadar ücret veririm» denilse, bu caiz de ğildir. Ç ünkü m alın fiya tın d a n düşecek her dinar, onun alacağı ücretin de düşm esi demektir. B u da ne alacağını bilemeyeceği için bir belirsizlik vardır.132
İm am M alik'in caiz görm ediği h u su s, ekseriyetle az olduğu için kolayca sayılabilen, ölçü ve ta r tı ile ta k d ir edilem eyen şeylerdedir. Yoksa Ölçü ve ta rtı ile satılan şeyleri götürü satm ak da caizdir. (Bâcî, el-M ünteka: c. 5, s. 110 ).
Ebû H anife’ye göre, M esela bir sürü koyunun h e r biri şu fiyata veya bir top kum aşın h er m etresi şu fiyata diyerek satm ak fasittir. Yalnız b u m ese le, kum aşın baş tarafı ile son tara fın ın kıym eti birbirinden farklı olduğu tak d ird e böyledir. F arklı olmazsa, Ebû H anife'ye göre, yalnız bir m etresi için caizdir. İm am M uham m ed ile Ebû Y usuf a göre ise, hepsi için geçerlidir. Diğer üç mezhep im am ına göre de hüküm aynıdır. Koyun m eselesine gelince, aynı mecliste koyunlann sayısını öğrense bile, Ebû Hanife'ye göre sahihe dönüşmez, fasit olarak kalır. Ama m üşteri ve satıcı h e r ikisi de razı olursa, teâtî (konuşm adan alıp verm ek) suretiyle alış veriş akdi gerçekle şebilir. Sayı ile satılan şeylerde de hüküm aynıdır. îm am M uham m ed ve Ebû Y usuf a göre ise, bunların hepsi caizdir. Ç ünkü b u husustaki cehaleti ortadan kaldırm ak, m ü şteri ile satıcının elindedir. (îbn Abidîn, ReddülM u h tar, c. 4, s. 540, Îbnu’l-H um am , Fethül-K adir, c. 5, s. 475) (132) Ç ünkü fiy؛ıt belli olm ayınca, işi yapacak olanın alacağı ü cret de belli ol m az. Ü cretin belli olm am ası ise, z a ru re t bulu n m ad ık ça caiz değildir. (Bâcî, el-M ünteka c. 5, s. 112).
283
.٧ / A l.ıs VKHİŞ K IT A lil
ﻓﺮﻳﻬﻢ
: ر ا ﻟﺰﺟﻞ ﻳﺘﻜﺎ ر ى اﻟﺦ ﺑﺔ ﻣﺤﺄ .
<
أﺛﺔ آ ﻟﺔ
ﻧﻬﺐ
؛ .
ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟ آل ﻏﻦ اﺑﻦ
ﺷﻞ ' ال ﺑﺄس ﻳﺬﺑﻠﻦ
.'
د
-
١٠١
ا ﺛﺮ ﻣﻨﺎ ﺗﻜﺎ را ﺧﺎ ﺑﻪ
îm am M alik, îbn Şihab'a .101 ؛ Bir kim senin bir hayvam kiralayıp da sonra daha fazla bir —» -üeretle b aşkasına kiraya verm esi hakkında ne dersin?» deyi sor :du. O d a B unda b ir m ahzur yoktur» dedi - « .^
(133) Maliki ve Şafiiler'e göre, teslim alm adan önce olsun, sonra olsun daha fazla sm a başka birisine k iray a verebilir. E bü H anife’ye göre ise, böyle b ir hayvan veya b ir ev kiralayan kim se, onu teslim alm adan önce b aşk asm a kiraya veremez. Teslim aldıktan sonra da k ir a l a d ^ fiyattan fazlasm a ٧٠rem ez. Aynı ü cret üzerinden verebilir. (Bâcî, el-M ünteka: c. 5, s. 114).
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﺘﺮ اض
-٣٢
KIRÂD 1 (SERMAYE-EM EK ORTAKLIĞI) KİTABI
(1) Kırad: "Kard" kökünden gelen b ir sözcüktür. Kelime anlam ı itibariyle, kes m ek, m esafe k atetm ek m an aların a gelir. Istılah anlam ı ise, b ir tarafın ser m aye, diğer ta ra fın em ekle katıldığı ve za rarın serm ayeye a it olduğu özel şartlarla kurulan bir k â r ortaklığıdır. B una m udarabe de denir. H anefıler'e göre.m udarib yani çalışan kim se, serm aye sahibinin k â rd a ortağıdır. Onun serm ayesi de, ticaret için gezip dolaşm asıdır. Serm aye kendisine teslim edi lince, em an et sayılır. Ç alıştırm aya başlayınca mal sahibinin vekili, k â r elde edince de ortağı olm uş olur. (M avsılî, el-lhtiyar: c.3, s. 19).
287
.KÂH ORTAKLIĞI
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺊ ،ﻏﻦ ز ﻧﺪ ﻳﻦ
٠ ١
ﺋﻨﺮ ﻳﻦ ا ﻟﻨﺜﺎ ب؛ ى ا ﻟﺒﻤﺰة
.
ﺃﻡ
ﺟﻢ إ ﻟﻰ ا ﻟﻤﺮاق
ﻧﺮ ي ﺑﻬﻨﺎ و ﻧﻐﻞ
.
ﺗﻤﺄ ﻓﺎ ل
ﻧﻠﻨﺎ ﻓ ال
•
:
،
ﻏﻦ أﺑﻴﺐ
ﺍﻧﺔ ﻓﺎﻟﻦ ت
دا ض أ ﺑﻲ ز ﻧﻰ أال* ﺷﻨﺒﻜﺄ
ﻟﺰ أ ﺑﻲ * ﺷﺎ
ﺑﻠﻰ ،ﺧﺎﺋﻨﺎ ﻧﺎ ل ﻣﻦ ﻧﺎ ل اﻟﻠﻪ أرﻳﺖ أن أ ﺑﻨﺚب ؛
ﻳﻴﻨﺎﺑﺐ .ا ﻟﻨﺪﻳﺔ ن ﻧﺜﺎﺋﺎ ﻣﻦ ﻧﺜﺎع ﺍجلﺰﺍﻱ ٠ﺗﻤﺄ ادح ز ﺗﺌﻮن
؛
ﺷﺎ ٠ﻗﺎ الة زدﻧﻨﺎ .ذ ﻟﻚ
إ ﻟﻰ
ﺧﻨﺦ ﻏﺘﺪ ﺍﺵ
ش أﺑﺐ أ
ﺷﻜﻨﺎ ﺑﻪ
أ ﻣﻴﺮ .ا ﻟﻨﻴﻴﻦ
ﺛﺘﻮدﻧﺎ
ﻧﺴﺪ ﺍﺵ ا*ﺑﻨﺎ
دم ﻣﻲ
•
ﻟﻤﻨﻚ ٠م ذال ت
ﻣﺎﻧﻠﻤﻤﺎ ث.
ﻧﻴﺎﻏﺎ ن
^^١،أﻣﻴﺮ اﻟﻨﺎي إ ﻟﻰ . ﺯﺭ
ﺑﻲب٠ا ﻟﺨﻨﺎ ﺷﻞ .ﺑﺠﺐ ﺇىل ﻗﻨﺰ أن
‘
ﻧﺄﺕ
خ 4ﻧﺎ ؛ ﻟﻨﻞ .ﻧﻠﻨﺎ ﻓﺪﻧﺎ ﺑﺎﻏﺎ ﻧﺄزﺑﺨﺎ .ﻧﻨﺌﺎ ذ ﻧﻨﺎ ذﺑﻠﻦ ﺇىل ﻏزن ٠ﻗﺎل؛ أ ﻛﻞ ﺍ حميت أ ﺷﻚ أذو .ذآﻓﻠﺖ،ﺛﻨﺎ ﺧﻞ ﻧﺎ أ ﻧﺌﻈﺈ ؟ ﻧﺎال :لال .ﻧﻘﺎ ﻏﻨﻦ *ئب ا ﻟﻨﺜﺎ :ا ﻳﺎ أﺑﻴﺮ .ا ﻟﻨﻤﺂ ﻧﻨﻜﺚ . مف، ﺍﻟﻨﺎﻝ ز ر ﺑﻤﺔ .ﻓﺄﻧﺎ ﻏﺘﺪ ﺍ ﺍﻟﻨ ىي ،ﻣﺬﺍ .ﻟﺰ ﺷﻞ ﻣﺬﺍ ﺍﻟﻨﺎ أل ﺃﺯ ﺧﻨﻠﺜﺂ ﻟﺼﺎﻥ .ﻓﺬﺍﻥ ﻋزن :ﺃﺫﻗﺎﺫ . ﺯﺯﺍﺟﻨﺔ
ﻣﺪ اش .
ﻏﻨﺰ :ﻓﺖ ﺟﻨﻚ اﺑﻨﺎ ﻏﻨﺰ
ﻳﻦ
منﺎﻝ جنﺊ ﺑﻞ ﺑﺮا ث
ا ﻟﻨﻬﺜﺎب
،
.
ﻧﺄﺗﺎ
مث، ﺳﺪ ﺍﻟ
ﺟﻔﺎ ؛ ﻗزن:
ﺃﺑﺰ
ﻧﺄﺧﺬ ﻏﻨﺰ ﻧﻬﻒ ر ﺑﺢ اﻟﻨﺎل
ﻧﺎ
ذا ﺑﻤﻨﻲ ﻟﻚ ٠ﻳﺎ
ﻧﻨﺎﻝ؛
ﺍﻟﻨﻴ ني،
ﺯﺭ اﻟﻨﺎي ز إ ﺿ ﺂ رﻳﺤﻪ
.
ﺃﺵ
مف . ﻣﻨﻜﺖ ﻏﺘﺬ ﺍ
ذذال . ﻟﺰ ﺟﻨﻚ ﺭﺍﺙ ﻧﺄﺧﺬ ﻏﺘﺬ اﻓﻢ
ز ﻳﺖ اف ٠
•
1• Zeyd, babası Eslem ’den şöyle rivayet etti: Ö m er b. H atta b (r.a.)m oğullan Abdullah ve Ubeydullah (r.a.) bir ordu ile Irak seferine çıktılar. D önüşlerinde B asra valisi E bû M usa el-Eş’arî'ye uğradılar. E bu M usa el-Eş’ârî (r.a.) o n lan çok iyi k arşılad ı ve: «— Size faydalı dabileceğim bir iş gelse elim den m u tlak a yapardım » dedi. Sonra da: «— Evet, burada hâzineye a it biraz m al var. Ben onu EmirilM ü’m inine (halifeye) göndermek istiyorum , ^ize borç olarak vereyinı, onunla Ira k 'ta n b iraz m ^l alır, M edine'de sa ta rsın ız , a n a p aray ı Halifeye teslim edersiniz. Y apacağınız k â r da ikinize a it ' da kabul ettiler. Ebu M usa el-Eş’ârî (r.a.) bö^leﺍﻫﻜﻪ .؛ olur.» ded y ap tı ve O m er b. H a tta b (r.a.)1a m alı o n lardan alm asını yazdı.
İM A M M A L IK / M U V A TI'A
A bdullah ve U beydullah (r.a.) M edine'ye gelince ald ık ları m alı sa ttıla r ve k âr sağladılar, o malı Hz. Ö m er (r.a.)'e verdiklerinde o: «— B ü tü n ordu sizin gibi borç aldı mı?» diye sordu, ö n la r da: «— Hayır» dediler. B unun üzerine Ö m er b. H attab (r.a.):
٠— E y E m iril-M üm inin’in oğ u llan , dem ek siz borç aldınız, hem m alı ve hem de k â n ödeyiniz.» dediğinde A bdullah su stu . U beydullah ise: «— Ya em irel m üm inin, bu k â r san a a it değil, çünkü bu m al, noks؛ın laşsa veya h e lâk olsaydı biz yine onu ödeyecektik» dedi. Hz. O m er (r.a.) tek rar: «— Ödeyiniz» dediğinde, Abdullah yine sustu, U beydullah ise aynı şekilde karşı çıktı.2 B unun üzerine H z.ö m e r (r.a.)'ın ^ e c lisinde b u lu n an lard an biri: ٠٠—
ﻩm alı k ırad (m udabere) yapsanız ey m üm inlerin emiri»
diye fikir beyan etti. Ö m er (r.a.)'de: «— O nu kırad (m udabere) yaptım» dedi ve an a p a ra ile k â n m n y an sın ı aldı. O ğullan Abdullah ve U beydullah (r.a.) da k â n n diğer y a n sın ı aldılar. ﺛﻦ
أن ﺷﺎ ن
ﻋﻦ ﺟﺪه٠ ﻏﻦ أ ﺑﻴﻪ
؛
،
ﻏﺰ ؛ ا ﻟ ال م ﺑﻦ ﻏﺘﺪ ا ﻟﺰﺷﻦ٠ ﻧﺎﻟﻠﺬ
و ﺣﺪ س
-
٢
•’ ﻏﺘﺎﻥ أﻏﻨﺎئ ﻧﺎ آل ﻗﺮﺍﻧﺎ ﺑﻤﻞ ﻗﻴﻪ • ﻏﻨﻰ أذم اد ﻟﺢ 2. A lâ b. A b d u rrah m an babası tarikiyle dedesinden rivayet eder: O sm an b. Affan (r.a.) Alâ b. A bdurrahm an'ın dedesine k â n a ra la n n d a m üşterek olm ak üzere çalıştırm ak için kırad (mudarebe olarak b ir m al, b ir serm aye)1ﺃﺫ . حم ﻨﺎ
(2) A bdullah'ın sü k û t etm esi, b abasına k arşı bir saygı ifadesi olarak ona karşı çıkm am asından k ay n ak lan m ak tad ır. U beydullah'ın cevap verm esi de delil g etirerek h ak k ın ı istem ekti. B undan sonra Hz. Ö m er (r.a.)'m yine «Mal ve k ârını ödeyin» demesi, m aldan elde edilen kârd a serm aye sahibinin de hakkı olduğunu v u rg u lam ak içindir. (Bâci, el-M ünteka, c. 5, s . 50 )ل H alife Ö m er'in, y an ın d ak i adam ın işa re tin i dinleyip aynen kab u l etm esi tak d ire şayandır. B u da İslam 'da bir şahsın m akam ı ne kad ar büyük olursa olsun h alk tan birinin işa re t ve tenkitlerini dinleyip onu değerlendirm esi gerektiğini ifade eder. Dolayısıyla, istişare ve tartışm aların önem ve faydasını gösterir.
2. KÂR ORTAKLIĞINDA CAİZ OLAN ŞEYLER
•ﻧﺎ ب
أن ﺗﺄﺧﺬ ا ﻟﺮﺟﻞ ا ﻟﻤﺎل ﻟﻰ٠ زﺟﺔ ا ﻟﻴﺰا ﻓﻲ ا ﻟﻤﻨﺰوﻧﻲ ا ﻟﻬﺎﺋﻲ: ﻧﺎﺑﺬ
ﻓﺎل- ٢
داب ئ -ض ﻓﻰ اﻟﻨﺎ٠ ﻧﻖم اﻟﻤﺎﺑﻲ ز ب. ن زال ﺿﺎ ' ﻏﻠﻲ.ﻳﻞ ﻧﻴﻪ ﻏﻠﻰ أن اداﻟﺖ ي"ﺷﻞ٧١ ؛ إذا٠ ﺛ ﺨﻤﻦ ﻓﻰي اﻟﻨﺎ إذا ا ﻟﻤﺮ ﺑﻤﺪر ٠ ﻟﻤﻨﺰوب زﻧﺎ ﺑﻤﻨﺒﺘﻪ أل٠ زﻛﻨﺆ ﻧﻪ • ة زال ﻛﺜﺰ٠ ﺗ ال ﺛﻘﺔ ﻟﺔ 'ﺑﻦ ا ﻟﻢ وﺟﺐ
إذا
■ض ﺻﺎﺟﺘﺔ
ﺑﻠﻤﻨﺎ
ﻛﻞ زاﺟﻲ
.ﻳﻦ ﻧﺎ ﻧﻨﺘﺮ ى ﺑﺊ ا ﻟﻢ
ﺑﺘﻞ ﻓﺎ ز ﻓﺔ
«ذازإ اﻟﺬذاب ،ﺑﻤﻴﻦ
ز ﺑﺄ ؛ ﻟﻤﺎﻟﻲ
د م
*ث
ﺑﻤﺰﺀ ت
ﻳﻌﻤال ب ص
•ﺑﻤﺞ
ﻓﺈ ‘م.'ذ نﺑﻚ
زال ﺑﺄسن ﺑﺄ: ﻧﺎﺑﺬ
ﺗﻨﺘﺮئ0 ﻧألذﺑﺄس ﺑﺄ: ﻧﺎ إ ٠
ﺟﺒﻴﻨﺎ؛ إت دإلئ
أ ﻓﻲ،' ﺑﺠﺎ ﻓﻲ
ﻏﻠﻰ ﻋﻴﺮ ﻏﺰ ي
٠
ﺿﻤﻴﻨﺎ
ﻓﺎل
" زل
'
ﺀ ن ذ ﻟﻚ
،ﺗﺮاث ئ ﻧﻠﺞ إﻟﻰ زﺟﻲ زإﻟﻰ ﺋآلﻣﺮﻟﺔ ﻧﺎال ن، ﻓﺎل ﻧﺎﺑﺬ ﻳﻜﻮ ن ا د ﺛﺢ
ال
•ﻟﻐ ال ﻣﻪ
ا ﻟﻦ * ﺑﺦ ﻧﺎﻟﺚ
ال ن
. ﺛﺐ
. ﺑﻪ
الﺗﺄس.
ﺟﺠﺰ
ﺑﻤﻨﺰﻟﺔ ﻧﻴﻢ ﺑﺊ
3• îm am M alik der ki: Caiz olduğu bilinen kırad (m udarebe* k â r ortaklığı), bir kim senin arkadaşından — ؟٤٢^ ٥ ٣ zayi o ld u ğ u n d a — ödeme sorum luluğu olm aksızın3 çalıştırm ak üzere bir m a l alm ası şeklinde olur. K âr ortağı olan kim senin, ortaklıkla ilçili olarak sefere çıktığında yokluğu esnasında yiyecek ve giyecek m asrafları m a lın m ikta rı ile orantılı olarak israfa gitm eden ٠ m aldan ödenir. Eğer bu ticareti kendi memleketinde yapıyorsa, ﺁﺀyecek ve m asrafları kendisine aittir, sermayeden verilmez. îm am M alik der ki: O rtaklardan her birinin arkadaşına y a rd ım etm esinde bir m a h zu r yoktur. (3) Ç alışan kim se, m alı alır, çalıştırır. F a k a t m alın h elak olm asından sorum lu tu tu lm az. Z a ra r m al sahihine a it olur. Ç ünkü ça lıştın n ak üzere teslim ala٨١٨ y an ında m al em anettir. O nu m uhafaza etm esi gerekir. F a k a t elde olmay an sebeplerle zayi olu rsa onu ddem ekle yüküm lü d e ğ ild ik *
İM A M M A L İK / M U V A T T A
Yine m al sahibinin, m al verdiği kim senin sa tın aldığı m a l dan şartsız olarak bir kısm ını satın alm asında da bir m ahzur yok tu r* înlam M alik d er ki: B ir kim se kölesi ile başka bir adam a (kâr aralarında m üşterek olm ak üzere) beraberce çalıştıracakları bir m a l verse, bu caizdir, bir m ahzuru yoktur. Ç ünkü kâr, kölesinin m a lı olm uş olur. O ndan vaz geçinceye k a d a r efendisinin olmaz. Ç ünkü o, kazancında yabancı bir kişi m esabesindedir.
(4) Yalnız malı onun elinde biraz daha bırakm ak için bir hediye kabilinden veya taksim den önce k â rd a n b ir şeyler alm ak gibi gayelerle olursa caiz değildir. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 153).
3. KÂH ORTAKLIĞINDA CAİZ OLMAYAN Ş E ^ E H
إذ ذ ﺑﻠﻦ
:
ﺑﺰا ﻧﺎ
ﺑﺠﻦ أ ﻓﺘﺮ
;
ﻣﻨﺬ
أئ
;
ﻧﺎﻟﺔ ائ ﺑﻤﻦ
٠٠^ ٠٠ ﻧﺎ ذﺑﻨﻒ،زإد ،
.
•
-
ﻳﻨﺴﻚ
.
.
ﺛﺄ٠ ﻧﻨﻨﻞ ﺑﻴﺐ
إذا ص ﻟﺰﺟﻲ ض ز ﺟﻞ ذ ئ
ﻧﺤﻠﻚ ﺑﻤﻨﺔ ﻗﺘﻞ ائ
*
أز
>
ر ﻣﺔ ﺑﻤﺚ1م ﺑﻢ
ﻏﻠﻰ أئ ﺑﺰﻳﺬ ة ﺑﻴﻪ
.
.
:
ﻧﺎﺑﺬ
ﺗﺮﻳﺪ آذ ﻳﻮﺧﺰذ ﺑﻠﻦ
ز ﻳﻴﻦ ز ﺑﻰ اﻟﻨﺎي ﺑﺊ ﻳﺨﺐ
•
•
ﻧﺮ ؛ ﻣﺬ
ﺑﺠﻦ ﻓﻰ
ﻓﺈﺗﺔ، ﻓﺎﺗﺎ اﻟﺰ'ﺑﺎ
ﻧﺰﻳﺢ٠٠٠ ﺧﻤﻞ
•
:
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
ﻓﺮﻣﻬﺎ ﺑﺬ اﻟﺒﺰص
اﻟﻨﺎب ﻇﻰ
'ال: ﻓﺎل ﺗﺎﺑﻠﺬ
; زة. ﻧﺎ ﺑﻤﻮن إذا ﺋﻨﺎزف أ ﻧﻦ و ﺛﻨﺎﺧﺜﻦ، زﻣﻦ ا ﻟﻤﻊ٠ا ﻟﺮ وض ز ا ﻟ ﺶ ;
زال ﺑﻤﺪن ﺑﺘﺔ ﻓﻴﻞ زال
•
' ال
ال ﺛﺌﻴﺈن ﻓﺰﻟﺖ
ﺑﻤﻲ ا ﻟﺘﺮا ﻓﺊ إال ﺗﻲ ا ﻟﺘﻲ ﻣﺬ ا أل ﺧﺐ أب اﻟﺪري زال
ي زال ﺑﻤﺪن ب ﻧﺎ ﻣﺤﻦ ﻓﻰ ﻏﻨﻲ ﺋﻔﺒﻤﻮئ ز ال
. ﺑﺎﺑﻲم
ﺑﻰ زﺟﻲ ﻧﻠﺞ إ ﻟﻲ زﺟﻲ ﻧﺎ آل ﺑﺰا ﻧﺎ، ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
•
•
،-
ﻣﺢ1؛ ﻧﻲ ﺣﺘﻰ ﺗﻌﺒﺺ ذ
ﺳﻞ ائ ﻳﻨﺘﻞ ﺑﻴﺐ٠ﻓﺂزاذ أ ئ ﻳﺠﻨﻦ ز ر اﻟﻨﺎي ﺑﻤﻴﻪ اﻟﻨﺎي ﻳﻰ ﻓﻠﻠﺬ ﺑﻨﺔ
ﺋﺄ ﻗﺘﺒﻨﺎ ي ﻧﺎ ﺑﻤﻰ ﺑﺨﺖ ز ر
ﻓﺎ ل
ئ أ ﻧﻮ ام.ﻧﻢ ﻧﻔﻮ
٣
زإذ
<
.
ه:ﻫﺬ ي؛ أال ا ﻟﻨﺄأ
'ال
أل ن ا ه ﻳﺎ ز ئ ز ﻧﻨﺎﻟﻰ ﻓﺎ د ﻓﻰ ﻣﺤﺎﺑﻪ
>ﺋﻤﺤﺂ îm am M alik der ki: B ir kim senin diğer birinde alacağı olaa .4 -d a borçlu onun kendisine kırad (çalıştırmak için bir sermaye) ola -rak bırakılm asını istese alacaklı m alını teslim alm adıkça bu m ek ruhtur. T eslim a ld ıkta n sonra ise ister k ıra d olarak verir , / كﺀﺀﻣﺢ vermez. Ç ünkü bunda m alı sebebiyle borçluyu sıkıştırm a korkusu vardır . ٠ .d a m alı artırm ak üzere tehir edilm esini istem ektedir İm am M alik d er ki: kim se diğer birine k ıra d olarak, bir ,m a l verse de çalışm aya başlam adan önce bir k ısm ı helâk olsa sonra ٠ m alı çalıştırarak k â r sağlasa ve çalışan kim se çalışm aya başlam adan önce helâk olan m alın dışında ka la n kısm ı sermaye yapm ak istese, onun sözü kabül edilmez. K ârından asıl sermayeyi ta m a m la m a ya zorlanır. Sonra sermayeden artan k ısım ortaklık şartlarına göre ikisine taksim edilin
İM A M m a l i k / M U V A T T A
ﺍﺙﻩﺃﺁﺃ ؟ Malik der ki: K ırad ancak altın veya g ü m ü şü n aynında ©؛،،٢. D iğer m allarla ticaret eşyasında olmaz. N itekim reddi hoş olm ayıp d u ru m u fa rklı olduğu, zam an caiz olm ayan bazı alış verişler de vardır.8 Faize gelince onun azı da çoğu da hiç bir suretle ﺀﻉﺋﻞ değildir. B aşka yerlerde caiz olan şeyler de bu hususta caiz olm az. Ç ünkü A lla h Teâlâ, K u r’an-ı K erim 'de şöyle buyuruyor:
«Eğer (faize) tevbe edersen iz serm a yelerin iz yin e sizin dir.(Böylece) ne h a k sızlık yapm ış, ne de h a k sızlığ a uğratılnıış o lu rsu n u z ٠ (Y ani ne fa z la a lm ış " ne d e eksik)»6
(5) Bu b ir m isal olarak söylenm iştir. Yani k â r o rtaklığında m ekruh ve h a ra m olan şeyler olduğu gibi alış verişte de aynı şekilde m ek ru h ve h a ra m olan şeyler vardır. (6) B akara: 2/279.
293
4. KÂR ORTAKLIĞINDA CAİZ OLAN ŞARTLAR
أن ﺑﻴﻰل ﻓﺎ ﻧﺎﺑ آل ٠؛ى زﺟﺮ ﻧﻔﺦ إﻟﻰ زﺟﺮ ﻧﺎال ؛زاﻧﺎ • ذﻓﺰط ﻏﻨﻲ - ٥ل ﻓﺎ ﻳﻨﻲ; أئ ﻧﻴﺊ ﻃﺘﺄ ﺑﻤﻲ . أن .ز ئ Yﺗﻨﺘﺮ ئ ذ ر إ'ال ﺟﻨﺚ ى ﻓﺎل ﻧﺎﺑ آل :ﻧﻦ ا ﺛﺘﺰ ل ﻏﻠﻰ ﻧﺊ ﺛﺎز ﻧﻰ أئ ال ﺑﺜﺘﺮ ئ ﺧﻴﺰاﺛﺎ أز ﺟﻨﺔ ﺑﺎﻧﻨﻲ ،ﻧ ال ﺑﺄﻣﻦ
ﺑﺬﺑﻚ
.
ز ﻧﻦ
ﻗﺮ ط' ﻏﻠﻰ ﻧﺊ ﻗﺄر ض أئ ال ﺛﺄ
م ائ ﺗﺨﻮن
،
ا' ﻛﻰ أ ﻧﺰت أئ ال
ﺑﻘﺮ ئ إ'ال
ﻧﺔ ﻣﺢ'ا ز ى
ﺑﺜﺮ ئ ﻧﺤﺰئ ٠ﻣﺤﻴﺮ
؛
ق ذ ﺑﻚ
،
ﻧﺰﺟﻮذ
ﺋﺜﻒ' ﺑﻰ ث ﺀ
ال
.؛
ﻧﺶ
; .
زال ﻧ ﻒ .ﺗ ال ﺗﺄتﻳﺬﺑﻠﺜﺖ . ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻚ ٠؛ى ز ﺟﺮ ذﻟﻤﺦ إﻟﻰ زﺟﺮ ﻧﺎال ؛.زا ﻧﺎ زا ﺛﻨﺰظ ﻏﻢ ﻓﻴﺐ ذ ﻛﺎ ﺑﻦ .اﻟﺰﺋﺢ .أن إال ■ ﺑﺘﺮ ك ﻧﺸﺎ ^^١ زاذا- •ن ﺛﺎ ﻧﻤﺌﺈ. ﻏﺎﺑﺘﺎب د ئ ﻧﺎ :ن ﻗﺈ ' ذﺑﻠﻦ ' ال زإن ا( ﻧﻲ ال ز ﻧﻤﺚ 1ﻧﺎ أنب. أن ذ ﺑﻚ ,اﻗﻴ ال
اؤأن .زﺑﻤﺖ ﺋﻘﺔ
زشئح إﺑ ال ﻛﻴﺰ .ﻧﺈ ' ﻛﻞ ﺗﻰ .ﻧﺶ ن
ﻗﻴﻦل :إن ز ﻟﻲ أن ا ﺗﺮ
ﻳﺌﻨﺎ
ﺷﺘﻦ■ن ﻧﺈ
ش ﻧﺈ 1 ﺑﺮا ئ ا ﻟﻨﻴﻴﻦ.-
' ال ﺑﻦ اﻟﺰﺑﺢ ا د ﺑﻤﺂ ﻧﺎﺟﺬ .
ﻧﺎ ب■ زﻧﺎ ص ﺑﻦ اﻟﺰﺛﺢ ﻧﺤﺰ ﺑﺮاش .ا
أن ذ ﺑﻚ أن .ﻧﺪأمﺑﻦ
ﻧﺚ ﻣﻦ
ﻧﻨﺎ ﻧ ال.
ﺧﺎﺑﺚ ال ذ ئ
ذﺑﻠﻦ ال ﺛﻄﺦ '
ﻳﻰ ﻇﻰ ذ ﻟﻚ
ﻟﻨﻴﺊ
b ir kim seye m al verip de benimﺳﻪ1ﻩ îm am Malik, kırad .5 -m alım la ancak şu m allan satın alacaksın diye ş a rt koşan veya be lirterek şu m alı satın alm ayacaksın diyen kim se hakkında ؟öyle ،< kimse, sermaye verdiği ٨٤۶۶٠ ism i ٤٤٠ ۶٧ ٢٨٥٤٤ h ay veya ۶٧ﺀder :ﺀﺡ،حم ^ $ﻫﻪﺀ مه ﺪﺫﻩ ٨٢٧٥^ ٠٨ ٨٤٢ ٨٤٥٤٤ ٧٠^ ٥ ٨٥ ٥٨٧^$٥٤٤٨؛ ٧٥٨٤ koşsa ۶٠٢٤, ٨٧٨٤٤٥ ٨٤٢ ٨٤٥٨٤٧٢ ٥٨٤٧٢^.٨٢٨٥ $٠٢٢٨٥^ ٠٧٠٢٤٤٤ ،، ٨٤۶۶٠, ﻫﻄﻮﻫﺔ veya ۶٧ ٨٧ ٨٤٥٤٤٥٢٤٤٥٨ $^ ،٤۶٠ ۶٥٢٤ ٨٥۶ﻫﻬﻬﻬﺮﺩمه $٥٤٤٨ﺹﺀ$ﺍﻫﺮ$ﻫهسﺤﻤﻪ،ﻋﻪ ﻫﺄﻫﺄ$ﻫﻬﻤﻪﺀ ﻋ يس ،$ﺳﻂ ٨٤٥٨ ٢٨٠٨٢٧٨٤٧٢. ٨٨٠٥٨ ،٤٥مهﺢ^الﻩ ,ﻫﻮممﺌﺄﺁ/ﻣﻴﺠﻢﺀحم ٧٠ ٨٤۶مممتﺊ*محﻬﺲ ٠٨؟ ٠٢٨٢٠٤٤٤،، ٨٤٥٤٤٥٢, ٨٤٢ ٨٤٥٨٤٧٢ ٥٨٤٧٢^.
294
!M A M M A L IK / M U V A T T A
İm am Malik der ki: B ir kim se diğer birine kırad (sermaye) olarak bir m al verip de ortağından ayrı hususi bir kâ r şartı ileri sürse, bir dirhem bile olsa, bu caiz değildir.1 A ncak kâ rın ya rısın ı kendisi, yarısını veya üçte birini veya dörtte birini y a h u t d a b und a n daha az ya d a daha fazlasını arkadaşı için şart koşarsa, bu söylediği şey az olsun çok olsun bunların hepsi helâldir ve ٠ m üslüm a n ın k â r ortaklığıdır. ken d isi için a rkadaşının d ışın d a hususi bir kâr olarak; bir dirhem veya daha az bir şeyi ayırıp geri kalan kârın aralarında yarı yarıya olmasını şart koşsa, bu caiz ٠/m az. M üslüm anların k â r ortaklığı, bu şekilde değildir.
(7) Ç ünkü şa rt koşulan m iktar, belki kârın tam am ını kapsayabilir. Böyle olun ca da diğer o rtağ a bir şey kalm az. Dolayısıyla kim in ne alacağı bilinemez. Bu yüzden böyle b ir ş a rt koşulduğu tak d ird e an laşm a fasid olur. (Bâcî, elM ünteka, c. 5, s. 160).
5. KÂR ORTAKLIĞINDA CAİZ OLMAYAN ŞARTLAR
؟٠
y، illi 4....i:) JbjZtj *،< ١
Ji؛؛ ؛
؛٧٤
UJİ؛؛؟ l؛0i .؛١ ؛؛
t r ^ . XM
٠° ؛ ؛٧٠١ ؛
’ ^؛٧٠١ ^
٤٧٠ •٤٧ ^
J* VJ؛ 3 io* •٠؛-؛■؛ ،-٠٤ VJ -٠ ،(٠٤ VJ ٠ J f Y3*؛٠ o®؛?؛ ؛؟*(؛٤٠ ؛٧٤٤ ٤٤^ ٠ J*_/*l ^٠. ،•٠٠^[،،■ Uö lijı,ı»-î> ->1 j Ö،^ *؛V .٠ ؛؛٣ jjj <— âU،
٠٣٠؛
٠ ٣ il «٤٤^ ٠٠
U،iâi،l J؛٠^•X
٠٠٠٤٠
.
١٣١jll
jl»-V VI •çL،x؛؛Vj. •؛
V j '٧. ١ ٤
٠ jü i
o؟؛٠ Oulı
jV،^Iâİ» V j >٠۵٠ Vj i_*ij ٠^ ٠ ٠ il؛j؛ ،< ٠
AJ،؛ ^٤٣ *،٢
— ،٤o•٤٠(• •؛■*؛، i،
١^ ٠ ٤٠ ٠ i A : y üuh'٠^ ١ s i،٧٠ ؛^ ؛v j . p L
؛٠ ٠٣١٠;٠۵!، * Ö j^٠{ JIaİ؛٨ İSli ٠ JuJ Li-Ji İ^I—4 jJ؛j؛،•J ؛؛Vj ٠
j> d ı j ؛jb j j
^-*“ V• ٣ jliîlli <•
o^Sjj . *ll^VI ٠^ ٠٠٠٠٢--
Çöl٠١٠٢ ؛- ^؛, -J y _
JÛ، — ٦ V ؛I!،؟-«؛،،( JUJİ
iUli JÛ :
î t i ;؛.1
j j d j o ؛؛؛.
wJ >oüi; ■;؛
٠
\j* * \
tfj u *؛ j
،< $ ؛y ;ıı udiı
Jt» ^y JUJ1 v j d < *؛ . iU^ j . *iy»jll y . Vj . <—ü ،_,it ،j*îl U-» V، .٠٠٠٣^ iUj y،
y . y.dij jü ı L.; d i jily u J i yu<^ ،,v;۵ (؛<; ؛y)ij -
> ؛, ji E ؛. j
jî
y . ؛î j! ، iu î j jii j ! , ،،?j j j V '،yy. v i jiL ; JÎ i y i ؛,١;
j ilily l ; ،iJ،i) JÜI
V İİU JIİ ' ؛ <1•
■
j
yv v ,. y_. ^ ç ı:*Ji‘؛. ;؛ y ivy'iûi y jü ı ، ^ u y ü vj jıi ؛ jÛ ■V؛ tû* ٠ ؛J İ ، ؛L5y ؟l &J ■İ vj ،*-4 uJpüJ ؛؛،٣■ er ؛؛s<؟ vt؛١ ١ !*؛؛ L؛؛٠ ١١ >.ü - î j jü ı y iu. i l i،؛٠.. y İ ; *J <؛١ ؛j d i j ؛٠٧. y > ; y u y -
li*îl^ ٤١٠٠;> ؛٠٣٢ *٤• «؛؛j *؟٠
>٠٣٢ •
؛٤
J> *4
،‘٠٤•— ^* 1 *■!
٧١ ٠^ ٠ ؛٠ *-٠٠
*> j "؛؛،^^؛ ؛٠ ؟٠ ٧٠٧٤ İ*İ
٠
ö ؛■*؟؛
Jî•؛ *0 ،( ؛٤٠٤ ؛ ؛١٠، ؛،j . ' ؛٤ ؛*؛؛Jr*، İ Ü i-Î U5T .
٠٢^ ٠
‘،ji ،<،١٠٠١؟
i\S j\
V؟jJi J ٠،— -، «؛jıi
i»
‘- VL J<؛٤٠٤۵ ؛Vj : İUU Jlî
j Jİ
âü ، c؛Jü» U؛ ^١^ ١ jj
u
İM A M M A L IK / M U V A T T A
jy!°.
■.4f^ f y *«;■o« ،yiö ؛
٠٠١٢ < ١ •٤٠٧^٤
ji؛>• ؛،* 'Û٢ ' y ٠^،■ ÜL- Uy . ûl :
wdii-ii J Jİ•
JUİ ^؛ ٤٠٠١( ،$٤١١
٧١٠
j i y. lily l i VU Ji-J
i-،» jlî y y،. i y ، J؛ y J
J ^l ؛٧
j k . ١٧؟؛؛-' ٠١ ^ ٢۵؛ y ، iu u Jlî :
.٠^٤ ]<'j U Jy «JU y i y i : ‘J JUİ1 ^y-UJ j j i ş V': jlî . oU،J
٠٠٢
oi JÛ •jUİN ، J J i y ، JUİ UÎ Jlî ,
y
yft' Uj
٧٠٠ ،٧١٤ ٠■^ ؛٠^ ٠٤ jî •^؛٠ ،٧١٠ ٤٠٧١١ ûU-l،j Uilj . ،^U،JI ^،،»y Ji-l y y i ^ ، y 'y )،،٧* '؟jU،،■" i، /■؛ ? ٧١٢ • lîUU •؛U-l ،3JJl y ، . jl jj JUİ' ،_Jj ٧١j . oUİ U،، Vi^ ٠٠
ÛJ V jjl 4-ii. i y i 'j . Û»ly VU J ^ j y i
dUU Jlî . l^lî :, ٠٠٣٠٠٠;«j y juJ
>٠٠٧ ؛٠٠
.
JJUj y ، İUU Jlî■؛؟
J l: J1 JUJİ y i uJİ » ؛:١ «: V . Ldy J1؛J
US ، iyji ،jl VI . y،؛y( ؛١y yUlUİİ İU. y ١٧٠ j - ؛j i•١٤٠ ٧٧٩٠٠ ١٢ ،.
k } ٧١ ٠٧١٤ ٠٠؛
JUİ y <؛٤ ٧ u r
Uyi £*؛٤ JUİUyj ، > J ^ liJ l i y i : •J y i V': İUU Jlî ؟-»٤■، ٧٠ ٠-“ * ؛١٢ •JUJİ y
iü .
ﺀم/ KJJIÂI) K İTA IİI
^ ٠?
6. İm am Malik der ki: Sermaye sahibinin çalışandan ayrı olarak kendisi için kârdan hususi bir şey şart koşm ası caiz değildir. Aynı şekilde çalışanın da kendisi için arkadaşından ayrı olarak hususi bir kâr şart koşması caiz olmaz. Yine kâr ortaklığı ile beraber alış veriş, kira, çalışma, selem ve ortaklardan birinin arkadaşından ayrı olarak kendisi için şart koşacağı fayda sağlayan herhangi bir şey b u lu n a m a z* A ncak ikisi için de uygun olduğu takdirde, belirli ölçüler dahilinde şartsız olarak yardım laşabilirler. O rtaklardan biri, arkadaşından fa zla olarak altın, güm üş, buğday ve başka herhangi bir şey almayı şart koşamaz. K âr ortaklığına bunlardan bir şey girerse o kiralam a olur. K iralam a ise, ancak sabit ve belli bir ücretle yapılır. Malı alan kimse, malı alm akla beraber, (ondan) m ükâfat vermeyi şart koşam az. Ortak ticaret malın d a n kim seye ya rd ım edemez, kendisi için de bir şey alam az. M al çoğalınca, sermaye ayrıldıktan sonra kârı anlaşm alarına göre taksim ederler. Eğer m al kazanç sağlam am ış veya £٥٢٥٢ etm iş ise, çalışan kimseye kendisine harcadığından ve zarardan dolayı hiç bir şey lâzım gelm ez* B ü tü n bunlar m al sahibinin verdiği sermayeye a ittin K âr ortaklığı, m al sahibi ile çalışanın (kârın ta ksim i hususunda) razı olacakları bir şekilde caizdir. A ra la rın d a ki kâ r da yarı yarıya, üçte bir, dörtte bir, bundan daha az veya daha çok olabilir. îm am Malik der ki: Malı kırad olarak alan kim senin, sermaye sahibinin, sermayeyi çekmeden uzun yılla r çalıştırm ayı şart koşması caiz değildir. M al sahibinin de ona, sen bu m alı —zam an tayin ederek— şu ka d a r y ıl bana geri vermeyeceksin diye şart koşm ası da uygun değildir. Ç ünkü kırad (mudarebe), belli bir zam an için olm az.1* F akat m al sahibi m alını çalıştıracak kim seye verir de onlardan biri bu işi bırakm ak isterse bırakabilir. M al sahibi de (8) Y ani bir akid, bunların hepsini kapsam ına alam az. Ayrı a y n akid yapılm ası gerekir. (9) Yani serm ayenin anrılıp sahibine verilm esinden sonra tak sim edilecek b ir k â r kalm azsa çalışanın ne lehine ne de aleyhine hiç birşey yoktur. E ğer zara r söz konusu ise çalışana ödettirilm ez. Ç ü n k ü ٥ em anetçi sayıldığından, b u n u ödem ekle yüküm lü değildir. Yine m al için yaptığı yolculuk esnasında yaptığı m asrafları da ödemez. (10) H anefiler'e göre, m udarebeyi zam anla kayıtlam ak caizdir. M esela, yalnız yaz veya kış mevsiminde veya şu k ad a r sene çalışm asını, şa rt koşm ak gibi. Bu m üddet dolunca, ortaklık da sona erm iş olur. (Cezir!, el-M ezahib^-E rbea, C.3, s. 51).
İM A M M A !.!# / M U V A T T A
m alını alır. Eğer mudarebe m alı de bir ticaret eşyası satın alınm ış ise, ٠ m a l satılıp aynen önceki m ala dönüşm edikçe sermaye sahibi m alınıgeri alamaz. Eğer çalışan kim se sermayeyi eşya olarak iade etmek istese ٠ da bunu yapam az. A ncak ٠ eşyayı satar, sermayeyi de aldığı gibi aynı (para) olarak iade eder. îm am M alik d e r ki: B ir kim seye kıra d olarak sermaye veren kim sen in ٠ serm ayenin zekâ tın ın özellikle ken d i hissesine düşen kârdan ödenm esini şart koşam az. Ç ünkü bunu şart koşunca h issesine ayrılacak kârdan kendisi için sabit b irfa zla lık şart koşm uş olur.11 Yine bir kim sen in ortaklık için sermaye verdiği kim seye yalnız fila n kim seden m al satın alacaksın diye şart koşm ası caiz d e ğ ild ir 12 Ç ünkü o takdirde çalışan ortak, belli olm ayan bir ÜCretle iş yapan bir ücretli durum una düşer. îm am M alik, b ir kim seye k ırad o larak b ir m al verip de ona (m alın zayiinde) ؛ideme sorum luluğunu ş a rt koşan bir kim se hak" kında d er k؛: M al sahibinin, kıradın esasları ve m ü slü m a n ın g eç٠۶ ؛؟؟adetleri dışında m alı hakkın d a bir şey şart koşm ası caiz de ٠ ğildir.13 D am an (ödeme sorum luluğu) şartı üzerine m al artarsa, bu sorum luluktan dolayı kendisi h a kkın d a k â r artm ış olur. K ârı d a aralarında ödeme sorum luluğu olm adan verm iş g ib i ta ksim ederler. Eğer m a l telefolursa, onu çalıştıran k â r ortağı üzerinde herhangi bir sorum luluk görmüyorum. Ç ünkü (mudarebede) ödeme sorum luluğu şartı batıldır. îm am Malik der ki: B ir kim se diğer birine kıra d (sermaye) olarok bir m al verse de meyvesini veya neslini alarak, kendilerini m u ٠ hafaza etmek isteğiyle sadece hurm alık veya hayvan satın alm asıtıı şart koşsa, bu caiz olm az. M üslüm anların k â r ortaklığındaki tatbikatları, böyle değildir. A ncak bunları satın alır, sonra d a d iğer ticaret m allarının satıldığı gibi satarsa, bu caizdir. (11) Aynı zam anda ş a rt koştuğu m ik tar b ârd an çıkarıldıktan sonra, geriye başk a m al dalm ayabilir. Bu m iktar, k â rın hepsini kapsayabilir. Böyle olunca da, çalışanın hissesine bir şey kalmaz. Bu durum bilinemiyeceği için, böyle b ir ş a r t da caiz değildir. (Bâcî, el-M ünteka: C.5, s. 163). (12) Ebû Hanife'ye göre ise, böyle bir ş a rt caizdir. Bu o kim senin güvenilir birisi olm asından ileri gelir. B unda da o rtak ların m enfaati vardır. ( )قلK ıradda (k âr o r t a k l ı n d a ) çalışan kim seye ödeme s o r u m lu lu k ş a r t koşm a k b u akdin fa sit olm asm ı g erek tirir. Ç ünkü b u a k itte m al, çalışanın elinde em an et sayılır. (Bâci, el-M ünteka, c. 5, s. 164).
Jİİ t Kİ İtAl) KITAM
îm am M alik der ki: M udaribin (çalışan ortağın) sermaye sa hibine m al hususunda bir hizm etçinin kendisine yardım etm esini şart koşm asında bir m a h zu r yoktur. Y alnız o m a l h u su su n d a ki h izm etin i aşarak başka işlerde ona yardım cı olamaz.
ﻫﻢ3
6. TİCARET MALLARINDA KÂR ORTAKLIĞI
ﻧﺶ: ل
٧ل -ﺗﺎ
ﻧﻤﻨﻲ ا ﻟﻨﺎ ز ﻓﺔ
ال
إ ﻧﺎل أئ ﺑﺜﻮ
ﻏﻠﻰ
ﻧﺒﻤﺎ. ﻧﻮ ول أز
ز ﻧﻦ
؛ى
ﻓﺈ ذ
ﻧﻨﺐ ا ﺛﻨﺰ ط
ﻗﻨﻦ
ﺗﻰ ؛ ﻧﺤﺰ
ﻣﻪ ﻧﺎ ي.
ﻧﻲ .أم أز
ﻳﻰ
ز ﻳﻠﻦ
ﻧﺒﻨﺔ •
ﺑﺨﻮ ذ ﺑﻠﺌﺂ ا ﻟﻨﺰ ئ • ز ﺗﻲ ؛ خ ﻓﺰ ز ال
ﻓﻨﺊ ؛
ﻧﺎﻧﺜﺮ ﺑﻲ •
و ﺑﻊ
ﻳﻜﺐ
ﻣﺬ
ﺧﻨﺞ ﻣﺬ
ﻧﻤﻪ
ﻣﺬ ﺳﻊ
ﻣﻨﻤﻪ ز ﻧﺎ
ﻧﺎﺑﺢ ﻟﻲ ﻣﻠﻦ ﻏﺰض ا ﻟﺬﻳﻰ ذ ﻧﻨﺖ
ﺟﺊ ﺗﺆ دة
ﺷﻞ
ﻣﻐﺄ ﻧﺎ
ﻗﻴﻦ • ﺟﺊ
ﺗﻤﻠﺢ • ﻧﺈ ئ
ﻧﻘﺬ ز ﻧﻨﻰ.
ﻳﺰأئ .
ﻣﺸﺘﺮﻳﻪ
ﺑﺬ ض ا ﻟﻨﺰﻓﻲ■
ﻗﺜﺘﺪ ب ﺧﻠﻰ ﻧﻴﺜﻨﺮﻳﻪ
ﺑﻜﻞ
ﺟﻬﻞ ذ ﺑﻠﺜﺂ • ﺧﺘﻰ
ﻓﺪ ر أ ﺟﺐ ا إل ى ذﻧﻎ إي ا ﻟﺒﺰا ﻧﺊ ،ﻓﻲ ﺳﻌﻪ إﺋﺎت ،ة زﺑ ال ﺟﻢ ئ
ﻓﺒﺚ ﻏﻠﻰ أ ﺧﺐ و ﺟﻤﻦ •
ﻣﺎ ﺟﺐ ا ﻟﻨﺰ ض ا ئ د ﻣﻨﻪ إ ﻟﻰ ا ﻟﻨﺎ ي ﺗﻲ
ﺗﺄ ﺗﺆ دة ا ﻟﻨﺎﺑﺰ
ﺗﻚ•ما ﻟﺘﻨﺺ ﻓﻲ ﻧ ﻨﻢ
ذﺑﻦ ﻏﻲ ﻏﻨﻠﺖ زﻋال ﺟﺖ ﺑﺎﻃ األ.
ﻧﺰﻧﺖ
• ز ﻟﻨﺰ
ﺛﺚ ب
ﻧﻨﺎ
ﻟﻨﻨﺒﻢ •
ﻓﺈ
ﻳﺨﻮ ن ا ﻟﻨﺎﺑﻞ ﻓﺖ ز ﻳﺦ
ﻧﻬﺬ
ا ﻟﻌﺮ وض إ ﺋﻨﺎ
ﻧﺼال
ﺻﺎﺣﺐل ا ﻟﻨﺎ
ﻛﻴﺰ ا ﻟﺜﻨﻲ.
ﻣﺬ ذ ﺑﻠﻦ.
ض اﻟﻦ؛ﺣﻢ .أز دم
؛ى
ا ﻟﻨﺰ و ص • ال ذ ا ﻟﻨﺎ ز ﻓﺔ
ﻟﻈﻨﺰ• زﻳﻎ ﻧﺜﻮ :ه ا ﺛﺘﺮ ﺑﻬﺬ ا ذا
ﻧﺰ
ﻧﺪﺗﻪ .
ﺗﺎ
ﻟﺔ ﺻﺎﺣﺐ ا ﻟﻨﺰ ضت ﺧﺬ ا ﻫﺬ ا ﻟﻨﺰﺀﻧﻰ
ز ﺟﻪ .ا ﻟﺮ ش
إ ﻳﻠﺬ.
ﻧﺎﺑ آل:
ال
ﻏﻨﻲ أل ﺧﺐ أن ﺑﻤﺎر ص ا أ ﺧﺬ أ ال ﻓﻲ .ا ﻟﻨﻢ
الت
ﻧﺒﻤﻄﺎ .
ﻧﺄن ﻳﻜﻮ
ﻳﺜﻠﺚ
ﺗﻲ ﺣﺼﺘﻪ
ﺑﺠﺮ ﻗﺘ ال ﻓﻲ ﻧﺎ ﻓﻲ
ﺑﻤﻨﻲ•
ﺑﺪﺋﻪ •
ﺛﻨﺒﺰ إ ﻟﻰ
ا ﻟﻨﺎ أل .را ث
ﺗﻲ .ﺋﻔﺊ ا ﻟﻨﺎ ذ • زا ﻟﺠﻨﺦ ﻏﺚ • ز ﺛﺰ ؛ إ ﻟﻰ ؛زا ﻓﻲ ﻣﻠﻠﻪ •
Malik der ki: B ir kim se diğer birine kâ r ortaklığı içinﺱ؛هلﻞ 7 . -nakdi paradan başka bir m al veremez. Zira diğer mallarda m u ka rada (kâr ortaklığı) olm az. Ç ünkü ticaret m allarında m ukarada ancak şu iki şekilden biriyle olur: Ya m al sahibi arkadaşına: «Bu -kıra d (m uﺀﻣﺄ /ﻩ m alı al ve sat. Onun bedeli ile de başka m al satın darebe) olm ak üzere onu da sat» dem esiyle olur ki, bu d u ru m d a -m al sahibi kendisi için m alının satışından ve gerekli m asrafların dan bir fazlalık şart koşm uş olur. Yahut da: «Bu m alı satın ٥/ ve benim için sana verdiğim gibi bir m al satın al. Eğerﻫﻪ sat, sonra ,bir şey artarsa, onu d a aram ızda taksim ederiz.» demesiyle olur Bu duru m da da, belki m al sahibi çalışana ٠ m alı revaçta iken ve fiyatı yüksek olduğu bir zam anda vermiş olur. Çalışan da '1.cuzla -
.12
/
K IİİÂ I) K IT A M
301
dığı bir za m a n d a iade etm ekle o m alı üçte bir veya daha a z bir fiyatla satın alm ış olabilir. Böyle olunca da çalışan, kârdan ken d isin e dü şen hissede m a lın fia tın d a n eksilen m ik ta rın ya rısı ka d a r kazanç sağlam ış olur. Yahut da m alı, fiya tı d ü şü k olduğu bir zam anda alır. E linde çoğalıncaya ka d a r çalışır, sonra bu m al p a h a la n ır ve iade edeceği zam an fiyatı yükselir, onu satın alm ak için elindeki m a lın hepsini verebilir. Böylece onun çalışm ası ve gayreti boşa gider. B u ise bir belirsizliktir, doğru değildir. Eğer bu bilinm eden yapılırsa, sermaye verilen kişinin o satışı yapm ası ve çalışm ası h u su su n d a ki ücretine bakılır ve ona ödenir. Sonra da bu m al, n akde dönüşüp pa ra olduğu günden itibaren m udarebe olur ve em sali m udarebeler gibi m uam ele görür.14
(14) Y ani m al, çalışanın elinde p a ra olarak bulu n u p , m udarebe akdine uygun h ale gelince a k it tash ih edilir, ö n cesi için de, serm ayeyi çalıştırana ücreti ödenir.
ه
32
KÂR ORTAKLIĞINDA KİRALAMAﻡ 7
-٨
ﻓﺎ ل
ﻓﺎ ل ﻧﺎﺑﻠﺬ ،ﻓﻰ ز ﺟﺮ ذﻟﻤﻎ إ ﻟﻰ ز ﺟﻞ ﻧﺎ آل ؛زا ث.
ﺗﺶ:
ﻧﺘﻨﺜﺔ إ ﻟﻰ ﺗﻢ ا ﻳﺎ زؤ. ﻳﺎ غ
ﺷﺎ ن .
ﻓﺎﻟﺖ ﻧﺎﺑﻠﺬ:
ﻳﺎ ز ﻋﻠﻴﻪ.
ز ﺣﺎﻧﺄ ا ﺷﺎ ن إذ ﺛﺎﻏﺔ ٠ذ ﻛﺎ ز ى ﻋﻨﻲ إ ﻟﻰ ﺛﻢ آﺧﺰ •
ﻓﺎﻗﺔ اﻟﺨﺮا :أ ﻣﻨﻞ ا ﻟﻤﺎر
ه.
إذ ﻛﺎ ن ﺑﺘﺎ ﺛﺎغ زﻓﺎﺀ ﻳﻤﺠﺰا؛ ٠ﻧﻨﺒﻴ أل ذ ﺑﻚ•
زإئ ص ﻣﻰ ا ﻣﺤﺄ ؛ ش ﺀ ٠
ﺑﻤﻦ أ ﻫﺘﻞ ا ﻧﻨﺎ ل ﻛﺎ ن ﻏﻠﻰ ا ﻟﻤﺎﺑﻞ• زﻟﺮ ﻗﻔﺊ ﻇﻰ ﻧﺒﺂ اﻟﻨﺎي ﺑﺔ
زب• ا ﻟﻤﺎل إ ﺗﻨﺎ أﻧﺰت ﺑﺎﻟﻴﺎ ن؛ زﻓﻲ ﻛﺎ ن
آب
ﻗﺈ
ﻧﻔﻴﺪ ﺑﻠﺘﻨﺎر ض أئ
ﺇ
ﻓﻲ
ﻓﺎﻧﺜﻨﻰ ﺑﻪ ذا ﻓﺎ.
ذ ﺑﻪ .
ﺷﻞ ﺑﻜﺎ ز ﻓﻲ ائ
زإ ا ﻟﻨﺎ ل ٠ﻟﻜﺎ ن
'
ﻧﻰ‘
ﺑﺬﻟﻚ أن
ﻫﺘﺢ ﻳﺐ ٠
ﻓﻨﺔ ﺑﻨﺎ -ز ى ذ'ﺑﻚ ﻣﻦ
ﻧﺒﺬ ذ;ث ﻏﻔﻲ ٠ئ
ﻧﻲ ،ﻛﻞ اﻟﺬى
ادش .
ﻓﺎﻧﻪ ب ٠
ﺗﺠﻞ ذ ﺑﻚ ﻏﻠﻰ ﻧﺒﺂ ا ﻟﻤﺎر ٠
() sermayeحمﻪ*/ﺀﻩ * îm am M alik d er k i :£ ٤٢ kim se diğer ٨٤٢٤٨٠ﺓ ٤٢ m ulverse , ٠ da ٨٧٨٧٨٤٥ ٨ ٤ ٢ ٠ ٥ satın ٥٤٥٢٥٨ ٤٤٠٠٢٠٤؛ ؛٠٤٥٢٠ ^٠مه ^٨٤٢ beldeye götürse , ٠٢٥٤٤٥ ٥٨ ٥٤٤٥٢ﺀﻕ؟ﺀ ٤٤ düşse ٧٤?$٠٤٤٨٠٠^ ٠٨٥۶٨٠ ٨٤٢ beldeye naklederek yineﻣﻨﺤﻮﻉ؛،ﺓ ،٤٥ ٨٤٢٥ﻩ$مطﻤﻪ ٢٥٢٤٤٥٨ $٠٤٤ ،،،ﻣﻊ،ﺀ ﺭمهﺤﻪ/ﻣﻬﻪ ٨٤٥٨٨ hepsiniمثﺀ$ﻩ ٧٠ ٨٤٢٥؟ararına satsa ٨٤٥٤ مم$ﻫﻬﻚ ٨٤٢٥ﻣﻊ ،ﻍ .مس،مفﻤﺪﻣﺪمعﻤﺜﻪ ٨٥۶٨٥ﻃﻪﺀﻩ/ﺀﻣﻬمي ٤٢٠^ ٤ ٨٥٢۶٤٤٥٢٩٠؛ ,parayıمث،/مجﺢ ,eksileni sermaye $٠٨٤٨٤ﻩ$ﻣﻪﺀإلﺀ fazlaﻝ؛معﺤﻌالﻫﺂممﻊ ؟ ﻡ ٨٠٤٤ﺀﺀمجﺤﻪ ٤٤٨٨٤٤ ٢٨٥٤ $٠٨٤٨٤ ,٠٨٠ $؟ ٥٤٤۶٤٤٢٥٨ ٨٤٤٠٢.؟ ،ﺁممﺀ،ﺁ^٢ ٠ مممه ٤٧٠٢٨٠. Eğerﺭﺩﺀﻡ ٨٤٢ﺀﻣﺪﻩ/ممﺢ emretm işti. Fazla ٨١٢٠٤٤٠٨ﺀﺝ،؟ﻡﺀ ﻫﻴﺤﻢ sermaye ٠٤٠٢٠٨ ٧٠٢ﻡﺀحمﺀﻭﻩ$ﻳﻪ ،$٤٠٨٠٠٠٨ﻡﺀﻡ / sahibinden ٨٤۶٤٠ ٨٤٢ ٠٤٢۶٠٨ ٠٢؟ ﺭ،ﻑ ٠٤٢٨٨۶ ٥٤٧٢٤٤٨؟diği ٢٨٥٤٤٨ ٤٤٤۶٤٩٤٤٥ ٤٤٩٢٤٨٤٤٠ ٨٤٢ ٨٠٢^ ٨٤٢ ۶٠ﺛﻪ/ﺟﻨﺤﻪ ٤٥٨ $٠٢٢٨٠^ ٠ $٥٨٤٨٤٨٠
303
KÂR ORTAKLIĞINDA YETKİSİNİ AŞMAK
٢• ؛
؛؛٠ ٠۶٠٠ ^؛٠١ •^ ٠١٨٠
lui J -،،• ٧،؛ ،٠٢٠
v JJi ؛٤۶ ،^٣ er*٠ - ؛U؛*؛٠٠١^ ،<-؛٠: ؛Î cM-٩ JÛ . JUİ، Joü i»yjjU.pÂ.elliiy ci^.' y > J!â JUİ؛ . U £؛j، y (İjltl
JUİ،•٠ ؛j^î4» • JU <؛٠ ٠ ^ ؛۶ ؛؟٤٠٠٠ oJL►، JU il £١ Jjl : iiUU ،؛
jU*؛■ ؛-"٠•؛؟ = ؛٠ ٠ ۶ ٤ ؟ü ^i ٢٠ ؟ö،J • J j ¥، ٠٠«؛/ y i ، ٠٠^ ٠ U^İL j4» . JUİ، •lij •۶
y j^،J•٠ ٠ ۶ ji {j î .
۶۶٠
o^jûJ ؛C$
٠؟ ٠٠٠
٠ ؛،$٠ ٣
٠؛
JUİ، Jli•؛<؛؛
١^ J i - j y ،.4JU J،î^*3 y < iU C-Â^؛ ؛J y ٠ jU*JU JUİ، ،«،*-U» : ،iUU Jtf . •x* y !٠ ۶
٠
،؛$oiı> . û»،y VU Ji-J، ٤
y،j 6،*۶ ٠
ÎL،î U؛
j U ،-،Um ۶ f uf
J*i* . y>î JJ؛،
cy l؛؛Ö،J . öU»âJ
j Co، UJı*► ، ، aJ*J، jı>،(j y *Ut y؛
۶٠
öUaiü، j JfUİ، *Uü، yil yü، y CİM il l .Uy،i؛ ؛
٠١^ ٠İİft p . ü»،y VU Ji-J y JL»-i J i- j y ٠۶
؛û; . Jj
yiİ y
. JUJJ
<İUU Jli
yû» ii>،ai»، : >٠٢١^٠ y،
Jm
JUİ، y y u ۶ İ İ J İ . ٠ J ^ ،*İi ۶ ٤ ؛p . £ ^؛١ y & Jİ JUİ، ٠ 4-JtÜ AÂİ—4j ^iLU ٠ VU١٠٠٠٠ jJlLI* U (،5JÛJ JVJ ؛٠^ ٠ ٠ yLâjuJJ
JUİ،
٠٠٠٠ ٠ ٧۵٠ ؛٧٤J ٠
٧٠١٠١^ Lf؛s~ ،j
، (؛JU Jli
J؛؛؟٧٤ ٠ ،٤٧١٠ J l •؛؛
4 ؛؟٤ ٣ ١ ، J |iL UÛ2.Û . Û،y VU J^ j J ٤۶؛4 y ٠ dUU Jlî
jui، Lo-U» y . J i
^ 4£؛ *1٠ ^؛/^٠
٠
؛؛j*âj
JjjîTj . ü، ؛؛JUİ، ؛٠٢١
y
٠٠۶٠۶
>-؛j& ؛L >« ،،#£١٠ ٠ vu
u» Ji.۶«•،; ;٠ ؛.; ؛- û■ *û oj ، /، ?4• ۶٠١ ٠^ ٠ İ^Jju
C«؛،y
304
IM A M M A L IK / M U V A T IA
9. im am M alik der ki: B ir kimse, diğer birine kıra d (sermaye) olarak bir m a l verir, o da bu m alı çalıştırarak k â r eder sonra bu m alın kârı ile veya o m al ile bir cariye satın alarak birleşme yapar ve bu cariye ondan ham ile olur, sonra da m al eksilirse (zarar eder se), eğer m alı varsa, cariyenin kıym eti o m aldan alınır. M alın, ek siği de ödettirilir. M al ödendikten sonra fazlalık kalırsa, ilk ortak lık üzerine aralarında taksim edilir. Eğer kâfi m iktarda m alı bu lunm azsa, cariye sa tılır ve kıym etinden m al ödenir. im am M alik der ki: B ir ad a m başka birine k ıra d olarak bir m al verse, o da — eksiğini ya nından ödeyerek— sermayeden fazla bir m al alsa, bu m al ister kârla satılsın ister zararla, isterse de sa tılm asın sermaye sahibi m uhayyer olur. O m alı alm ak isterse, alır ve borcunu öder. A lm a k istemezse, sermayeyi çalıştıranın kendi ya n ın d a n ilâve ettiğini de hesaba katarak kâr ve zararda o m alın bedeline hissesi oranında ortak olur. îm am M alik der ki: B ir kimse, diğer birinden kırad olarak bir m al alsa da başka birisine verse, o da sahibinin izni olm adan o m alı çalıştırsa birinci m udarıp m alı öder.16 Eğer m al zarar eder se, zarar ona aittir. K â r ederse, m al sahibi şart koştuğu kârı alır. Sonra da çalışan m udarıp, geri ka la n d a n şart koştuğu m iktarı alır. im am M alik d er ki: B ir kim se elinde bulunan kıra d (serma ye)‘d a n kendi kendine borç para çekerek kendi hesabına bir eşya satın aldığında, eğer k â r ederse, şartlarına göre aralarında ta k sim ederler. Z arar ederse, kendisi öder. im am M alik der ki: B ir kim se, diğer birine kıra d olarak bir m al verse, o da bu m aldan biraz borç alarak kendisi için bir eşya satın alsa, m al sahibi m uhayyer olur. Dilerse, sermayesine göre o m ala ortak olur, dilerse ortağına b ıra ka ra k ondan b ütün serm a yesini alır. B u hususta haksızlık ya p a n la rın hepsine karşı böyle m uam ele edilir.
(15) Ç ünkü sahibinin izni olm adan malı başka birisine verm ekle yetkisi dışın çıkm ış sayılır. B undan dolayı da z a ra n ödemesi gerekir. (M ütercim).
30 ه
ﻭ. KÂR ORTAKLIĞINDA CAİZ ﺳﺎﻩ
إﻧﺔ إذا ﻛﺎ ن' ا ﻟﻤﺎل
:
؛ى ز ﺟﻲ ﻧﻠﺞ إ ﻟﻰ ز ﺟﻲ ﻧﺎ ال ؛را ث
ﺩ جب ﻰ أل ﺩﺯﻭﻓﺈىم٠ ﺑﺘﺔ ﺃﻧﺄ ﻧﺄلك •
ﻧﺪﺛﺘﻲ
أي ﺑﻤﺺ
ﻗ ري
حم ﻦ
ﻗﺈنﻟﺔ
،
, iu u JÛ :
ﻣﺬ ا ﻟﻤﺎل ﻣﻦ
ﻓﺈذا خن ﺺ ﻏﻴﻪ ا ﻟﻨﺎﺑﻞ
اﻟﻤﺎل • ﺫﻳﻞ
ﻳﺎﺗﻲ
<
ﺛﺄ
: ‘أن
ه
آ ﺧﺬ
•
ﺑﺠﻲﺑﻨﺔ
زال
ﻓﺈن ﻛﺎ ن إل ﺑﻤﺠﺪ ﺗﻰ ا ﻟﻤﺎل زى
•
ﻧﺨﻞ ا ﻟﺜﻘﺔ
ز ﻛﺎ ن ا ﻟﻤﺎل
•
ﺑﻤﻞ
:
ﻗﺎ ل
. ب
ا ﻟﻤﺎل ﺫال ﻛﺤﺰة
ﻗﻐﻨﺦ ﺑﻪ ز ﻧﺎ د
. ﻧﺎ ال ﺗﺮا ث •
١٠
ﻣﺠﻴﺰا خن ﻞ ا ﻟﻘﻒ
،
زﺟﺮﺑﻤﺎ
. ز ﻗﻪ ز! ﺗﻴﺎة (ﻟﻠﻒ، ﻟﻨﻲ •
JÛ -
. ا ﻟﻤﺎل
ﻓﺬر
ﻭﻣﻦ ا أل ﻏﻨﺎ ل أ ﻏﻤﺎد ال مب ﺺ ﺍﻟﺬﻯ
ﻧﺎ ﻛﺎ ن
أذي إل
ﻧﺺ
ن ﻣﺤﻨﺎ ال ﻗﺌﺬﻯ ﻋﻴﻪ ﻳﺤﺾ ﻣﺰأ ' ﻣﻦ ا ﻟﻨﺎ ل إذا ﻛﺎ
ﺑﻞ ﺫﻟﻚ. ﻅ ﺷ يت
•ﺑﺠﻪ ذ ﺑﻠﻦ
MASRAFLAR
ا ﻟﻤﺎل
ﻳﺒﻖ'ﺑﻦ .
ﻧﻔﺔﻟﺔﺑﺬ
٠ اﻟﺖ;ن
ر ﻳﻰ ﺑﻠﺘﻨﺎ زض أن
ﻟﺔ ا ﻟﺜﻘﺔ إذا ﺛﺨﺤ ﻦ؛ ى اﻟﻤﺎي
ﻧآل
،
ي
؛ ى ز ﺟﻞ ذي إ ﻟﻰ ز ﺧﻲ
ﻏﻠﻰ ﻓﺬبﺟﺼﺺ اﻟﻤﺎي
ﻧﻘﺬ
،
ا ﻟﻴﻠﺪ اﻟﺬ ى ﻏﺰ ﺑﻪ ، ﻧﺎﻟﻠﺬ
ﻧﺎ ل
ا ﻟﻨﻨﺬ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاﻓﺮي ز ﻣﻦ ﻧﺎﺑﻪ
îm am Malik der ki: B ir kimse, diğer birine kırad olarak bir .10 m al verdiğinde, eğer ٠ m al m asrafkaldıracak kadar çok olursa ve çalışan da ٠ m al için yolculuğa çıkarsa, ondan yiyebilir ve m alın m iktarı ile m ütenasip olarak norm al şekilde giyinebilir. M al çok •olup da korum aya gücü yetmezse, kendisine yardım edecek birisi ni kiralayarak ücretini o m aldan ödeyebilir. K endisinin y a p m a ٠ *m ası ve başkasına yaptırılm ası gereken bazı işler olabilir. A lacak ların tahsili, eşyanın am balajı ve nakli gibi. Serm ayeden bunları yapacak birini de kiralayabilir. F akat ailesinin ya n ın d a ikam et ediyorsa — ticaret için sefere çıkm adıkça— sermayeden yiyecek ve .giyecek parası çekemez im am M alik derki: B ir kim se, diğer birisine k ıra d olarak bir m al verse, o da hem ٠ m al, hem de kendi m alıyla birlikte (ticaret için) yolculuğa çıksa, m asrafını hisselerine göre her iki m aldan ka rşıla r .
10. KÂR ORTAKLIĞINDA CAİZ OLMAYAN MASRAFLAR
:
ﻓﻨﺰ
ﻣ ﻨ ﺎ—و ﺑﻢ ى. ﻧ ﺸ ﻔ ﻰ
ﻧﺄﻧﺎ إن. ف أ ﺧﺬا،' ﺑﻤﺎﻓﻰ ﺇﺫﺍ إل
•
ذ ﺑﻠﺜﺂ ز ﺑﻨﺎ
ﻓﻨﻨﻴﻪ أرأ ﻧﻨﻨﻴﻪ أن
،
،
ﺑﻤﺘﻠﺔ
أ ﺑﻰ أرح
إذن
ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻠﺬ ىف
ز ﺟﻞ ﻣﻌﺎ ﻧﺎﻟﺖ ﺗﺮاص
زال. ي؛ ﻓﺄر ﺟﻮ أرح
ﻧﻜﻮن
ﻣﺂﺣﺐ ا ﻟﻨﺎ ل
-
،
ث ﻧﺎﺑ ال زال
ﺑﻤﺒﻲ
■
.
م
ﺑﻄﻌﺎم
ﺑﺌﺮ
٠ ﺑﻤﻨﺔ
ﺃﻥ ﻧﺎ
.
ﻓﺪ ﺑﺄ س ﺑﻪ
،
.
ﺗﻨﺶ ذ ﺑﻠﺬ
ﺣﻞ ت ذ ﺑ ال
ﻟﻬﻨﻜﺎ ذ)ة
1
ﻧﺚ
ﻓﺎن
ﺑﻴﻰ
زال. ﺛﺚ
ﺑﻄﻨﺎ م و ﺟﺎﺀ ،
:
ﻟﻰ؛ﻧﺎﺀوا
ﻓﺈن ذا،ن
ث
.
^!؛.
•
ﻳﺈ
-
١١
إ؛ة ال
ا ﺟﺘﻨﻎ ﻧﺆ وﺛﻮم
ﺑﻤﻦﺀ أن ﻧﺘﻨﺼﻞ ﻧﻠﺘﺠﺰ ١ ﻗﻔﻤﻔﻠﻞ ذ ﺑﻚ ﻣﺊ زب
؛ن ص ذ ﺑﻚ
.
ﺑﻨﺪ ذ ﺑﻚ
اض
5ت
ﺃﻝ-İm am M alik der ki: B ir kim senin ya n ın d a kırad m alı bu lunsa, ondan yiyecek ve giyecek m asraflarını karşılar. F aka t ٠ -m aldan hiç bir şeyi hibe edemem. Dilenci ve benzeri kimselere vere -m ez ve hiç kim seyi de onunla m ükâfatlandıram az. A m a bir toplu -lukla beraber bulunur da onlar bireryiyecek getirir, o da b iryiye cek getirirse öbürlerine bir ikra m d a b u lu n m a kastı olm adığı m üddetçe bu caiz görülür?* E ğer m al sa h ib in in izni olm adan böyle bir şeye yönelirse, ondan helâllik istem esi gerekir. H elâl ederse, bir şey lâzım gelmez. H elâl etmezse, sarfettiği şeyin m islini ona ödemesi gerekir ,
(16) Ç ünkü, ekseriyetle beraber yolculuk yapan yol arkadaşları, yem eklerini de beraber yerler. Bu bakım dan norm al sınırı aşm adığı m üddetçe, bunda bir m ah zu r yoktur.
307
11. KÂR ORTAKLIĞINDA BORÇLAR
ﺑﺬﺋﺎ ﻟﻰ ر ﺟﻞ ﻧﺰغ إ ﻟﻰ ر ﺟﻞ ﻧﺎال .
؛ﻟﻢ ﻃﻒ اد ى ا ق ا ﻟﻨﺎل.ﻧﺮﺑﺢ ﻓﻰ ا ﻟﻤﺎل .
ض٢٠٠=• ﻳﻢ ش ﻣﺤﺐ ﻃﺎ م
ﻧﻰﻣﺤﻠﻢ
زال
٢٠٠ ﻧﺎ ﻛﺎن ال ي ﻟﻰ ذ ﻟﻚ
ﻳﻐﺾ ذإ ك
.
•
ﻏﻲ
.
ي
ﺑﻤﺐ
ﺑﻤﻨﻞ ﻧﺠﻪ
ﺛﻰ
.
.
.
زال
.
ﻳﻐﻨﻲ
ﻧﺎ ال ﺑﺮا ث
•
١٢
-
ﻳﻞ ائ ﻏﺾ ا ﻟﻤﺎل .
ﻓﻨﺰﻟﻚ ﻟﻨﺰ٠ ا ﻟﻨﺒﺢ
ﺑﻜﻢ أق .
ﻟﺰ
ﺿﻎ اﻟﻨﺎي
ز'ﺑﻴﺔ
.
:
،
^
١
اﻟﻤﺎل
.
ي
ﻓﺈذا ا ﺛﻨﻰ
ﻏﻰ ز ﺟﻲ ﻧﻔﻊ إ ﻟﻰ رﺟﻲ
إئ 'ﺑﺎغ ﺑﺬﺑﻲ ض ﻏﻨﺔ. الزم ﻟﺔ- إئ ذ ﺑﻚ
،
ﻓﺈن ا ﻗﻨﻲ
ﻧﺎنم إل ﻗﺨﻮﺗﻮا أ ﻧﺎﺀ* ﻏﻠﻰ ا؛ﺑﻒ
,•
.
ﻓﺎل
j ı i
.ﺗﺮا ﻧﺎ ﻧﺎﻗﺮ ى ﺑﻪ ﺳﻠﻤﺄ
إذا ﻛﺎﺗﻮا أ ظ ﻏﻠﻰ ﻧﺒﺬ
•
و ﺟﻤﻴﻊ اﻟﺮﺑﺢ حمﺎ ﻓﻰ ﻧﺒﺬ ﻏﻠﻰ اﻧﺔ
:
٠ ﻏﻴﻪ ﻣﻦ ا ﻟﻨﻲ زا ﻟﻘﺔ٣
ﻣﻞ
ﻓﺈل ﻟﺘﻠﻢ أئ إ ﺋﻮا ﺑﺄﻣﻲ ﻣﺔ ■
ﻓﺎ إ خ ﻳﻢ ئ
‘
1^ : ﺑﻤﺺ؛
ﺛﺄ ' ﺑﺎخ ا ﻟﻈﻨﺔ ؛ذﺑﻲ
.
ﻓﺈن
*
•
ﻧﺎﺑ
: أل
٠ إل أران زر ق أل ﻳﻨﻤﻮا ﻧﺒﺊ اﻟﻨﺎب
دﺧﻠﻮا ﻣﺤﺂ٠ ﻳﺪ ا أن ﻧﻤﻤﻮة
إذا أ ﺷﺪ ت إ ﻟﻰ رب ب
؛ ال ﻧﺰ ا ﻟﻤﺘﻴﺢ ﻏﻠﻴﻪ
ﻣﻨﺰﻟﺖ .
اﻟﻨﺎﺋﻞ
ﻗﺎل ﻧﺎﺑ آل
ذ ﺑﻲ ﻓﺘﻮ ﻧﺎﻣﺊ ﻟﺔ
tm am Malik der ki: B ize göre üzerinde ittifak .12 'ﺀحمﺀ/ﻩﺀhusus şudur: B ir kim se diğer birine kırad olarak bir m al verir ٠ ٠ -da bu nunla bir eşya satın alarak veresiye sa ta r ve kâr eder, $٠٢٤٢٥ -da ala cağını teslim alm adan önce ölürse, varisleri istedikleri takdirde , ٠ ﻩ/ ﺀﻗﻪﺀﻩtestim alabilirler. Eğer bu hususta emin iseler, babalarına şart koşulan kâr onların hakkıdır. Eğer ٠ ﻩ/ ﺀمتﻪﺀﻩgör- istemeyi ٨٠۶ mezler, m al $٠٨٤٨٤ ’de borçluyu ٨٥۶٨٥۶٥ bırakırlarsa , ٠٢٤٤٤ -istemek le m ü ke llef tu tu lm a zla r . ٧٥٢٤٤ ٠٢٤٤٤, ٢٥٥/ $٥٨٤٨٤٢٤ ،? ﻫﺢ،مه/ ﺀ٠٤٤٤٨٤٠٥ $٠٥٢٥ ,ﻫﻪ/ ﻫﺂve £٥٢٥٢٥ karışmazlar. E ğero ﻩ/ ﺀحمﻢﺀﻩ٤٥٨$،/ ederlerse, ٨٥٨٥ ٥٢٤^için ۶٥٢٤ مهﻤﻂ/ ﻫﻪ٨ ٢^ve ﻫﻪ/ﻫﻄﻪkendilerine ٥٤، olur . ؟٤٤٢٤٨٤٤ ﻫﻪ/ﻣﺴﻢ٨٤٤ ﻫﺢ$،،$ﻫﻈﻪﺀ ﻩﺀ/ﻫﺴﻢ، ﻩvekili sayılırlar. Eğer onlar ٨٥ ﺡ،،$ﺀﺀ$ ﻫﺎgüvenilir ﺀﺟﻌﻤﺢ //ﻣﻊ$ﻣﻊgüvenilir ve em in ٨٤٢٤٢٤٤ ﺀﺀﻭ،<ﻫﺔ،'/،
12. KÂH ORTAKLIĞINDA SERMAYE SAH İBİ ADINA MAL A LIP SATMAK18
* ﻧﺎﺳﻒن
. ﻳﻢ ﻧﻠﺞ إﻟﻰ د ﺧﻞ ﻧﺎآل ﺗﺮاث
از ا ﺑﻀﻊ ﻧﻨﺔ ﺻﺎﺣﺐ ا ﻟﻨﺎ ل ﺑﻀﺎﻋﺔ
ﻛﺐ إ' ﻧﺎ ﺃخم1 ب أز٠ ﺳﻬﻨﺎ
إل ﺣﺎﺀ
ﻟﺔ ن:ل؛ل ا ث ﻣﻞ
ﻧﻨﻞ ﻟﺔ
.
ﻧﻠﻨﺎ
.
ﻧﺎﺑﻚ' • ﻓﻲ
ﻣﺎﺟﺐ ا ﻟﻨﺎ ب
ﺯﻥ* صİ Ü U ﻗﺪ ﻧﻨﻠﺔ
،
ﻣﻞ ذ ﺑﻠﺜﺂ
ﺃﻥ ض ا ﻟﻤﺎ '
ﻧﻢ ﻋﻨﺬﺀ ﻧﺎﻟﺔ
ز ﻛﺎن ذ ﺑﻚ٠ ﺟﺒﻴﻨﺎ
ﺑﻀﻨﺎ
.
ﻧﺄﻟﺔ
ﺗﻪ ث
ﺋﺰ
،
•
ﻧﺎﻟﺔ
.
.
ﻏﻲ ﻧﺎﻟﺔ
ﻓﺈ ن
.
ﻳﻨﺪ*ت ﻏﻲ
زال
*.
ﻧﺘﻊ ذ ﺑﻠﺌﺂ ا ﻟﻨﺎﺑﺬ
ﺑﻤﻒ ا ﻟﻨﺎﻣﺬ ذ ﻟﺔ . ﺷﺪ
آلﻥ ث ﺃﻏﺰ
ﻧﺎﺟﺐ ا ﻟﻨﺎ ي ﺣﻠﻨﺎ
.
ﻧﻨﺎ م ا ﻧﺔ ﻟﻮ ﻟﻢ .
ﺣﻨﻞ ﻟﺔ ﺑﺼﺎﻏﺘﺔ
'ﺯﺇﻥ٠ ﻧﺬﻟﻚ ﺟﺎﺑﺮ ال ﺑﺄ س ﺑﻪ٠ ﻓﺰﻓﺎ يت ﺃﻛين ا ﻟﺒﺰا ﻓﻲ
ﺑﺜﻤﻦ ﻧﺎﻟﺔ ؛ ى، ﺑﻨﺎﺑﺐ ا ﻟﻨﺎ ل
ﻧﻜﻰ
ه أ'ﺑﻰ ذ ﺑ ال ﻏﻲ إل
ﻧﻴﻊ
،
ﻓﺈ ذا
او ا
ﻳﻨﻘ ﺬ
ز ﺋﺰ
،
ﻧﻨﺔ
'
أؤ
ﻣﻦ ﺿﺎ م؟إ ا ﻟﻨﺎ ب
.
ر ذ ﺑﻚ ﻏﻲ ﻟﻢ
*
زو
.
ذ ﺑﻚ
ﻧمل ﻧﻜﻦ٠ ﻫﻨﺎ ﻏﻠﻰ ﺯﺝ اﻟﻤﻨﺰوﻓﻲ
ﻧﺎﺣﻲ ا ﻟﻤﺎ ل ﺗﺾ
_ﺳﻀﺎ ﻟﻪ
' .
ﻫﺄﻧﺔ ﻧﺰو ﻧﺔ ذ ﺑﻚ ﻏﻲ
أؤ ﺟﻴﻤﻪ ﺃﻥ ﻧﺤﻮ ن ﺇملﺎ ،
ل ﺗﺎ- ١٣
ﺛﺮ ى ﻟﺔ ﺑﻂ: ﺃﻥ ﺑﺬﺛﺎ؛ﺀز
ﺑﻨﺬ ة
ز ﺋﺰ ﺗﻨﺌﺦ اﻧﺔ ﻟﺆ ب ﻧﺢ د ﺑﻚ
ﺷﺜﻠﻤﺄ ﺑﻨﺔ
'ﺳﻚ .
:
ل ﻧﺎ: ﺑﻤﺺ
و ﻗﺰ ث
ﻧﻎ ذ ﻟﻚ .
ام ض !
.
ﻧﻐﺰ ذ ﺑﻠﺜﺂ ﻓﺰ ل ﺃﻥ إ ﻟﻤﺎ ﻧﻮ ن ﻓﻰ
.
V
<ﺗﻪ: ذ ﺑﻚ
im am Malik der ki: B ir adam, kâ r ortağı yaparak sermaye .13 -verdiği kimseye, ayrıca ödünç para verebilir. O ndan ödünç de ala bilir. K âr ortağı, k â r alm aksızın sermaye sahibinin hesabına m al alıp satabilir. O rtaklığın gerektirm ediği karşılıklı yardım la şm a -s ır fd in kardeşliğinin icabı olacak, her iki tarafın da ard düşünce leri olmayacak, bu gibi ya rd ım la şm a la r ortaklığı kurarken şart -koşulm ayacak ve m a l sahibinin ortağım ın işini görm ezsem ser m ayem i çalıştırm az, iade eder, k â r ortağının da, ortağım ın işini ,görm ezsem serm ayesini çeker, endişeleri olmayacak. A k si halde yu ka rıd a ki yardım laşm alar yersiz olur. îlim erbabı, bu gibi ard düşünceli yardım laşm alara m üsaade etm em işlerdir ,
(18) Istılahta «Bidaa» denilen bu iş şöyle olur: Serm aye ile k â r bir tara fa a it olur. Diğer ta ra f için, yalnız çalışm ak şa rt koşulur. O na k ârd an bir şey verilmez.
13. KÂR ORTAKLIĞINDA ALACAKLAR
، ﺗﺶ االل'م
ﺗﻤﺄ ا ﻟﻪ ا دى
ﻳﺠﻨﺔ إي ﺗﺮا ﻧﺎ
ﺋﺄ
.
.
ﺃﻧﻚ زﺟأل ﻧﺎ ال
ﻓﺾ ﻧﺎ ال ﺟﺔ
ﺛﻰ
-
ﻓﻰ ز ﺟﻲ
.
ﻧﺎ ل ﻧﺎﺑ ال
ال أ ﺣﺐ:' ذر ﻧﺎﺑ ال
ﻧﻨﻚ
'
ﺗﺎ ل
ﻳﻴﻰ
:
.
ث ﺗﺮا ﺣﺎ
ﺯﻧﺄﻟﺔ أن
• ﺍﺟمثﺦ ﻋﻨﺬة
أز٠ ﻳﻈﻨﺔ إ ﻳﺎ ه إئ ﺛﺎﺀ
ﻏﻠﻰ أل
•
ﻓﺪ
ﻓﺄﺧزيﺉ ﺍﻧﺔ
ﺋﺰ
.
•ﺑﺰﺍﻧﺎ
ﻧﺺ ﺑﻨﺔ ﻧﺎﻟﺔ
ﺑﻤﺐ أل ﺗﻮﺧﺮه ﻏﻨﺔ
ﻓﺜﻦ
•
زﺟﻲ
ﻧﺎ ال ﺧﺘﻰ
ﺷﻦ ﺑﻴﻪ
ﺯال ﺑﻤﻮ ر ؤال متحل
.
ﻓﺬ •
ائ ﺗإلت
;
ﻧﺒﻤﻪ
١
-
زن ذام ا '
.
٠ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻚ ﻳﻜﺌﺒﺔ ﻏﻲ ﻃﻨﺎ ﻓﺎل
يج د ﻓﻊ إ ﻟﻰ ﺑﻰ ﺯ
ال أ ﻣﺔ ذ ﺑ ال
ﻣﻨﺎﻧﺔ أن ﻳﻜﻮ ن ﻓﺬﺑﻚ ﻣﻜﺮ وه
:
.
٠ ذ إ ﻧﻨﺎ ذ ﺑ ال . ﺷﻦ ﻣﺔ
ﻧﺎ
؛
.
ﺑﻤﻜﺔ
ﻳﺰﻳﺬن ﺑﻲ
*
14. Bir adamdan borç aldıktan sonra, o malın kendisinda kırad (sermaye) olarak kalmasmı isteyen bir adam hakkında İmam Malik der ki: M alını ondan alm adıkça bunu uygun görm üyorum , a ldıkta n sonra ise ister sermaye olarak verir, ister ﺟﺲ'ﺀﺀﺀtutar. İmam Malik der ki: Yine bir adam , başka birisine sermaye olarak bir m al verir (o da bir m üddet çalıştıktan sonra) kâ r ederek, sermayenin çoğaldığını haber verir ve onu üzerine borç olarak yazm asını isterse, bunu da hoş görm üyorum . Ancak m a lım aldıktan sonra, ister ona borç verir, isterse vermez. B u, o m alın eksilm iş olup d a çalışanın ٠ eksiği tam am lam ak için m alı ödemeyi geciktirm ek istem esi korkusundan dolayıdır. Ç ünkü bu m ekruhtur, doğru olmaz.
310
14. KÂR O R T A K L IĞ ^ A MUHASEBE
ﻧﺮﺑﺢ • " ١٥ل ﻓﺎ ﻧﺺل ؛ ﻓﺎ ﻧﺎﺑﺬ ٠؛ى زﺟﺮ ﻧﻠﺞ إﻟﻰ زﺟﺮ ﻧﺎ ال ؛زا ﻧﺎ • ﻧﻨﺒﻞب ﻧﺄزاذ أئ ﺑﺄﺧﺬ ﺣﺤﺘﺘﺔ ض ا ﻟﻨﺒﺢ ٠وﺣﻨﺎﺟﺐ اﻟﺘﺎﻟﻲ ﻋﺎﺗﺐ ٠ﻣﺎلث ال ﺑﻤﻨﻲ ﻟﺔ أن ﺑﺄﺧﺬ ﻣﻨﺔ ﺛﻨﺎة إال ﺑﺤﺼﺮ ﺣﻨﺎﺟﺐ٠اﻟﺘﺎﻟﻲ ﺷﻨﺎ ئ
زإئ أ ﺧﺬ
ﺛﻴﺎ ﺻﺰ ﻟﺔ ﻧﺎ ئ » ﺧﺘﻰ
٠
دشﺣﺒﺤﺂ
ت ال ﻳﺨﻮ ن
ﻳﺨﻨﺰ ا ﻟﻨﺎ ذ - ١
Li-tauo
ﺑﻠﻨﻔﺎ ر ﻃﻦ أئ
VaÎjjﺻال
ﻧﺎﺟﺖ ا ﻟﻨﺎ ل ز ر ﻧﺎﺑﻲ ٠ﺋﻢ
ﻧﻴﺸﺰﻓﻰ
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
ض زﺟﻞ أ ﺧﺬ ﻧﺎ ال ؛زا ث
٠
ائ ﻳﻨﺎغ م ا ﻟﻨﻴﺊ ﻣﺤﺄﺧﺬؤ ﻣﻬﺘﺔ ﻣﺊ
٠
ﺑﻨﻨﺎن ا ﻟﺰﺋﺦ ﻏﻠﻰ ﻓﻨﻄﻬﻤﺎ
ش ﻏﺰ وﻓﻰ ﻧﺪﺗﻪ
اﻟﻦ؛ح• ,
UU؛ ٠
؛ى
ز ﺟﺮ
ﻧﻠﺞ زﻟﻰ
ﺗ ؛ال زا«ﺗﺎ
.
ﻓﺎ ؛ الز ﺋﺠﻮ
ل ٠ذﺑﻠﺬ
ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻚ ٠؛ ى ز ﺟﺮ ذي ٢٠ ^١ ﺟﺜﻚ'م ' .ﻣﻦ .ذﻳﻠﻦ
ﺧﺘﻰ
إ ﻟﻰ
ﻧﻄﻠﻨﺔ
٠
•ش*
ﻓﻨﺒﻴﻨﺎ .
ﺛﺄ ﻏﺰل ر ل١
ز ﺟﺮ ﻧﺎ آل ؛زا ﻧﺎ.
ﻧﺒﻤﺎﺑﺔ
ﺣﺘﻰ
^ .
ﺑﻨﻦ؛ ﺛﻠﺠﺬاﺀ آﺗﺰذﻳﺰ ﻏﻠﻰ ﺧﺘﻰ
ﻧﺎ ﺑﺲ ﺗﻴﻨﻨﺎ ﻏﻨﻰ ﻓﻨﺒ ﻴﻨﺎ.
زﺛﺪ أﻏﺬ*ذ ﺷﺒﻰ ﻇﺔ ٠زز ر
ﺑﻤﺼﺮ اﻟﻨﺎأل ﻛﺜﺔ.
٠
زأة ﻛﺎذ؛ذا آ ﺧﺬ ي اﻟﻨﺎ ن زإئ ﺑﺌﺰ؛ ﻣﺎﺟﺐ.
ي اﻟﻨﺎ ي ز ر ﻧﺎ .ﺗﻤﺄن ﻳﺸﻨﺎ ﺗﻨﺰ م ﻧﺎﺟﺖ
ﺧﺘﻰ
ﺗﺰﺛﺦ ﺳﻦ ﻧﻔﻨﻠﺔ ٠ﻧﺄزاذو؛
ﺗﺠﺰ ﻓﻴﻪ ' .ﻧﺰﻳﺢ
ي اﻟﻨﺎ ب ؛ى .اﻟﻨﺎ و ﻣﻢ اﻟﺰﺛﺦ • ﻓﺂﺧﺬ ﺟﻬﻘﺔ زﺀﻧﺰخﺧﻬﺜﺚ ﻫﺘﺎﺟﺐ ﺑﺒﻨﺄ اﻟﺰﺋﺢ إال
٠
ﻧﺎل ؛ ال ﻳﺪﺧﺬ ئ ب؛ح .ا ' ﻣﻢ
ﺧﺘﻰ ﺑﻤﺼﺰ ﺀﻧﺎﺣﺖ ا ﻟﻨﺎ ر ﻗﻴﺄﺧﺬ ﻧﺎﺛﺔ ٠ﺗﻤﺄ ﻳﻤﺴﻨﺎ ن ا ﻟﺰﺛﺦ ﻏﻠﻰ ز ﺟﺮ
it- lJIaJİj
ﺛﺐ ﻋﻦ 4ﻧﺎ
ﻧﺎﺛﺘﺰ ى ﺑﻪ ﺳﻠﻤﻨﺔ -زﺛﺬ ﻛﺎ ن ﻋﻚ د ﻧﻦ
ﺋﺰﻧﺎوئ -ﻧﺄذزﻛﻮئ ﺑﺒﻠﺪب ﻧﺎ ؛ ﻏﺊ ﺗﻨﺎﺣﺐل .اﻟﻨﺎ
ﻓﺶ
إذا اﻟﻨﺎ ي ذغ ﺗﻌﺘﺐ
ظ[ ﻟﻲ
ﻓﻨﺒﻞ ﻧﻴﻪ ﻧﺒﺎ،ئل .ﻓﻨﺎ ﻟﺔ :
ﻣﺬ م
زم ﺷﻤﺢ٠ا ﻓﻴﻦ ﺝ : .ال أ ﺟﺎ
ﺑﻤﺪﻧﻞي ز ر .اﻟﻨﺎ
.زا؛ز أﺑﺔ وﻳﻌﻠﻢ
ز ﻳﺨﺰ
ﺑﻨﺔ • زإ ﻟﻨﺎ ﺑﺖ ﻧﺎﺀ، إ ﻟﺐ • ﺛﻢؤ ﻗﺜﺒﻨﺎر اﻟﺰﺋﺦ ﺛﻨﻨﺎ .ﺛﻢأ ﻧﺰ إي ا ﻟﻨﺎ ل إ ئ أن ا ﻟﻨﺎ ل ٠ﻧﺚﻧﻒ أل ﻧﻜﻮن ا ﻟﻨﺎ ر ﻓﺬ ﺷﻦ ﻓﻴﻪ ٠ﻧﻬﺰ ﻳﺨﺐ أن ال ﻳﻨﺰغ ﺑﻨﺔ ٠زأئ ﻳﻤﺊ ﻓﻰ
ﺗﻔﻮ ز
ﻟﺪه
:m /
k i ıt A d k i t a b i
311
15. İmam Malik der ki: B ir kim se başka birine kırad olarak bir m al verse, o da çalışarak kâr etse ve sermaye sahibinin bulunm a dığı bir sırada kârdan kendi hissesini alm ak istese, m al sahibi ol m adıkça hiç bir şey alm ası caiz değildir. Taksim edilmesi esnasın da, m al ile beraber hesaplanmayan bir şey alacak olursa, onu öde mek zorundadır. Serm ayedar ile çalışan ortağın, m al yanlarında olm adan he saplaşarak birbirlerinden ayrılm aları caiz değildir. M al sahibi önce serm ayesini alır, sonra da kârı anlaşm alarına göre taksim ederler. İm am Malik der ki: Borçlu bir kim se aldığı sermaye ile bir m al satın alsa ve alacaklıları da onu arayıp serm ayedarın olm adığı bir beldede elinde fazlalığı belli olan kârlı bir m al ile yakalayarak m alın satılm asını ve kârdan ona düşecek hisseyi alm a k isteseler, bu durum da, m al sahibi gelip sermayesini aldıktan sonra k â n a n laşm alarına göre taksim edinceye kadar o kârdan hiç bir şey ala mazlar. İm am M alik der ki: Yine bir adam , diğer birine sermaye ola rak bir m al verir, o da ticaret yaparak, kâ r elde eder. Sonra serma yeyi ayırır, kârı da taksim ederek kendi hissesini alır ve sermaye sahibinin hissesini de sermayeye katar ve bunu şahitler h u zu ru n da da yaparsa, m al sahibi h uzurda olm adan kârı ta ksim etmek caiz değildir. M al sahibi sermayesini alıp, geri kalanı anlaşm ala rına göre taksim edinceye kadarbir şey alm ışsa, onu iade eder}9 İm am Malik der ki: B ir kim se başka birine sermaye olarak bir m al verse, o da o m alı çalıştırıp m al sahibine: «Kârdan senin his sen budur. B u kadar da kendim e aldım . Serm ayen de tam olarak yanım dadır.» dese, bunu hoş karşılam am . M alın tam am ı h a zır olur, m al sahibi kendisiyle hesap görür, sermaye meydana çıkar, o da tam olarak kendisine ulaşacağını bilir, sonra kârı aralarında ta ksim ederler. B undan sonra da, m alı ona ister verir, ister ver-, mez. M alın hazır olm asının gerekliliği, çalışanın onu eksiltm iş ol m ası ve bu yüzden de kendisinden alınm am asım ve elinde bırakıl m asını istemesi endişesinden dolayıdır. (19) H anefıler'e göre de, mal sahibi serm ayesini alm adan önce kârın taksim edilm esi doğru olmaz. Eğer taksim edilirse d u rd u ru lu r. Y ani mal sahibi, serm ayesini alırsa, sahih olur. Aksi takdirde, taksim işlemi batıl olur. Şa fii'lere göre ise, serm ayenin teslim inden önce de k â r taksim edilebilir. An cak ticaret eşyalarının tam am en satılıp serm ayenin nakde dönüşmesin den önce taksim edilemez. (Cezîrî, el-Fıkh ale'l- el-M ezahibu’l-Erbea, c.3,
312
15. KÂR ORTAKLIĞIYLA İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESELELER
• ٠٠! — . ٧٧؛، j , u i û ı± j\
^١ -* ،J*“j
٤١ ٠^^ • k ،«؛y < v j ، ؛؛؛١
.£
v j: ü ı İ Ü ^
's L i > J i j < î > J ı . < ١ i m ^
Wü ٠٧٤
JÜ I
JU
. lo ؛،j
١j ı î j .
â*j ^ J U I d U j dJ<
jU y
٠J y U
I
. ü & l '،İÜJ l î
:>٠٠ ٠٧١
y1،<-
،-١١:
> ، ■؛ j y£J ،îUj ،İÜ c5JJ؛ y ١٠^١ V. A^Jtİ ؛ ٠ ٧!،. ».j l y b j J - £ j
^
< ly 4j
y
.
٤
< ü J i, y j y .j ü j ٠
-؛y i
Û>ly
y İ، ؛y l j
^١؛،؛
VJ
.
J^«؛j ٢٧ ! ؛٤٠:، Ji-j y
VU
J lij
'٧•^ ١ y i lu . o
٧١
.
ü؛؛ <؛
j
. y û ı ،4 k
v«؛٠^>j،i—\4> (_5^l
٠i ±
jı c
JÛ j
٠
{%
İ U l i J Ü : ٠>J^
U . Löiji؛،^ ١٠
: j ü ı L j jû î
٠c J ^ :
^^ >؟١-• jî
.
١/
dU o
İ L Ü jlİ
j y. j -،üeık j y j
^;û L ; il. •
٠ İU U JIİ ٠٧١ J û ,
J
• 4 “ * ،<* 1/ ؛ü i -؛i؛
o tf o û
٤! ٧٤٠
cJ*>J U : Juw i‘j .j <*<)U J>؛ [ ijû؛
: JÜ I
ıL <<. ١٧ >٠ ؛jıî u !؛٧'
،٠٠٠٠٠
. V xs
Jı^-1 . ، - İ j y » y L 0 ،J . ajl 5>3 j A *Â lt plj
j c Ji t،؛ Uj . Iİ1İ؛،>٠٠
• >؛-،- sj
.
،
~J, JLS'JJUİ1 G : İT JÛJÜ jj I Û'؛ y î. Ü İUifTj : İUU JÛ؛
y ûj JV y -5V؛ ، [:
J-،Ü JIİ»
٧١
y t i؛ .
L j İİÜ ؛
ü jlj
d jıîî
، ٠٧ »j «- ؛، ıi . y l j ،j jCjp y ، :Ü J Û Î .
İjİT İ-L• ،5 -iic■ d l i i j i : J Û
î y
١٦
jj،4 v : jıî
j> - j j
*؛*■؛ ٠ •jÜ iii ؛o -j lj؛٧١j . U^llc. c-،w j
٠٠ ؛J**• . Û ly Vli J<■ ٧ J
: ü *؛؛î ،■^١■* ؛٠
ı^ u : j ü ı l ، ^
j L; ؛j . 1 4 L ^
٠؛،٠٢«١٧٠١<ç f^ -i
٧*
£٠■؛،3 “ ؟J ،٠٠ ٠ ،-٧^٠ ،■١١■؛
ü j
iu u ؛ı<؛ d ü؛
- 1i،؛،-1 ٢٠١ ٠ ٧٠ ٠١١^
c^f ، ،؛٧ ^٠ j l ؛ i i ü ı î ± j i #V J J ؛
İİjV؛ C-J ؛٠ v^iJx•؛،jliT j j j j
\
c ijjl İ U U ؛
Û
٠ !؛٠
l lji ^
313
.V J IK IItA l) K IT A M
ﺍﻟﻪ
ﺑﻨﺎ ب ا ﻟﻤﺎ ل ﺍﻟرتﺍﺽ إأل
ﺛﻨﺖ ﻓﺄن
:
.يل ﺍ* ﺑﺔﺇ ﺍال'ﺩىل ﺀﺫ ﻗ
،
ذﺑ ال
ا٠ ﻣﺬ ذﺑال، زإ ﻧﻨﺎ ﺗﺰد ١^ ٠أز . ذ ﺑﻚ
ز ﻛﺎ ن
ذاع ا*ﻟﻨﻰ،ض ﺑﻴﺪ ا*ﻟﻨﺎﻣﻞ ﻣﻦ ال
م ﻣﺬ ذﺑﻚ ص ت ا ﺑﻢ، إد ﺗﻰ
' ،ﻟﻨﻰ
.
'.
ﻫﻨﺎﺑﺪ ﺍﻟﻨﻘﺮﺉ
آ ﻧﺎ
1 ﺹ ﻧﻠﺞ ﺍ إل؛ﺁ ﺑمي ؛ىل.ﺙ
ﻧﺒﻞ
.ﻏﻲ ﻓﻨﺘﻔﺎ
ﺑﻤﺪ ﻧﺠﻪ
. ﻧﻤﻴﺎ إ ﻟﻰ ﺍﻟيت
ىل ﻅ ﻓﺎ ﻗ1 ﺭﺗﻜﻮﻥ ﻡ.ت ﻧﻜﻆ- ﻧﺎﻟﻆ.مس,ﺏﺍﻟﺬﺙ ؛ىل؛ ﻟمبﺮ
ىل ﺙ؛ ﺍ'ﻟرتﺍﺽ ﻩ ﺗﺮ ث ﻏ
ﺀ
ﻧﻘ ال
: ﻧﻴﻦ .ذﻟال
ﻛﺎﻧﺖ ا ﻟﻈﻨﺔ
ﻗ ال
.ذﺑال
.
. ﺑﻠﻌﺎﺑﻲ
ﺍالﺅﻝ • زإئ
،ﻧﻴﻦ
١ ﻓﻰ
ﺷﻲ أن ظ أ ﻳﺔ
زإل ا ﻧﺢ أﺧﺬا أ ﺗﻰ ؛ردم 'م.
،أﺑﻰ
؛
^ ؛ة ث ﺀﻧ آل
ة أو ال؛ﻧﻨﻞ أو ا ﺛﺬ'ﻣﺤﺌﺊ:ﺑﺜﻲ اﻟﺪﻣﺎ
إال أئ ﺑﻨﺨﻠﻲ ﺻﺎﺣﺒﺔ ﻣﺬ
.ﺑﻠﻨﺎﺑﻞ
ﻥ؛ﻥ ﺛﻨﺖ ﺑﻤﺮأ ﻣﻦ
1
ﻗﺊ
أن ﻏﺘﻲ
ﻧﺤﺰ، ﻓﻒ ﻟﺔ
ز؛ذ ﻛﺎن' ﺛﺚ ﻟﺔ
.
ﻓﺈﻟﻰ أزى أئ ﺗﺰد ﻧﺎ ﻳﻨﻲ ﺑﺬئ ﻣﺬ ﻫﺬا
اﻟﺘﻦ'ﺑﺔ
ال
ا ﻟﻴﻰ ﻟﺔ ﺛﻨﻦ .
ﻣﻨﺎ ﻟﺔ ﺛﻨﻦ
•ﻝİm am M alik der ki: B ir adam , diğer birisine sermaye ola 6 rak bir m al verir, ٠ da bununla bir eşya alır da sermayedar ٠ -eşya »nın satılm asını ister, m alı alan da «satmayı uygun görm üyorum •der ve böylece aralarında ih tila f çıkarsa, hiç birinin sözüne bakıl m az . ٠ •eşya hakkında tücrübesi olan ve bu işten anlayan bilirkişi •lere sorulur. Eğer satılm asını uygun görürlerse, eşya satılır. B ek .letilm esini uygun görürlerse bekletilir îm am M alik d er ki: B ir kim se başkasından sermaye alarak çalıştırsa, sonra serm ayedar m alını sorduğunda: «Tam olarak benim yanım da» diye cevap verse, m alını alm ak istediğinde ﺀﻩ.ﻡ B enim yanım da»٠ -m alın şu kadarı zarar etti. F akat m alı y a n ım da bırakm an için öyle dedim» dese, önce ya n ın d a olduğunu ،£٢٠٢ -ettikten sonra inkâr etmesi fayda vermez. K endisi h a kkın d a ki ik •rarı üzerine m al (tamamen) alınır. Ancak m alın zarar ettiğine d a ,ir sözünü destekleyecek bir delil getirirse, ona göre hareket edilir H erhangi bir delil getirem ezse, önceki ،£ ٢٠٨ .ile m a l a lın ır .İn kâ rın kendisine b irya ra rı olm az im am M alik der ki: Yine aynı şekilde:«Serm aye ile şu £ مسحمﻢ :kâ r ettim» dedikten sonra sermayedar raa/، ile kârını istediğinde -Ben o sermaye ile hiç bir şey kazanm adım . Ancak sermayeyi elim « .de bırakm an için öyle söyledim» dese, bunun da biryararı olm az İkrar ettiği şekilde m al kendisinden alınır. Ancak sözünü ve doğru söylediğini destekleyecek bir delil getirirse m alı tam am en ödemesi gerekm ez .
314
IM A M M A L IK / M U V A T T A
îm am Malik der ki: B ir adam, birisine sermaye verse o d a bu nunla kâ r elde etse, sonra çalışan ortak ona: «Sen bana kârın üçte ikisi benim olm ak üzere, sermaye verdin.» dese, m al sahibi de: «Ben sana üçte biri senin olmak üzere sermaye verdim dese, parayı çalıştıranın sözü — o m u h itin ortaklık kurallarına uyuyorsa, ken disine yem in de ettirilerek— ka b u l edilir. Uymuyorsa, dedikleri kabul edilmez, benzeri ortaklık usulüne göre hareket edilir. îm am M alik der ki: B ir adam , diğer birine k ıra d olarak y ü z dinar verse, o da bu parayla bir m al satın alsa, sonra bedelini öde mek istediğinde para çalınmışsa, sermaye sa h ib i:«Malı sat. S a h i bine bedelini öde. Fazla kalırsa benim, eksilirse sen tam am larsın. Ç ünkü parayı sen zayi ettin.» der, borçlu da «Eksileni ödemek sa na aittir. Çünkü ben o m alı senin verdiğin para ile satın aldım» d i yecek olursa, bu durum da çalışan ortağın satın aldığı m alın para sını satıcıya ödemesi gerekir. Serm aye sahibine d e :«İstersen, yü z dinarı m udaribe (çalışana) öde, satın alınan m al aranızda m üşte rek olsun ve önceki y ü z d in a r gibi şim d ik i de serm aye sayılsın, istersen, o m aldan ilgini kes» denir. Eğer y ü z dinarı k â r ortağına verirse, ilk ortaklık şartlarına göre, bu da bir ortaklık olur. Ver mezse, m al sermayeyi çalıştırana kalır, bedelini de o öder. îm am Malik der ki: İki kâr ortağı birbirinden ayrıldığında ça lışanın elinde kalan ku lla n d ığ ı eski ka p la r ve elbiseler g ib i k ıy m etsiz ve değersiz şeyler çalışana aittir. B unların geri verilmesine d a ir hiç kim senin fetva verdiğini duym adım . B u n la rd a n ancak kıym eti olan şeyler iade edilir. H ayvan, deve ve keçi gibi ism i ve kıym eti olan şeylerden elinde kalanları iade etm esini uygun görü yorum. Fakat bunlardan dolayı sahibinden helâllik alırsa iade et mez.
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﻤﺎﻣﺤﺎ ة
-٣٣
33
MÜSAKAT (B A H Ç E ﻡAĞAÇ O R T A K L IĞ I) KİTABI1
(1) M üsâk ât: L ü g atta su lam ak, su verm ek, ta rla sın ı veya bahçesini bakıcıya verm ek, m an aların a gelir. Istıla h ta ise, b ir ta ra fta n ağaçlar, y ani b ir sene den fazla yerde k alan bitkiler, diğer tara ftan da b u n ları sulam a ve y e tiştir m e gücünün ortaya konulm asiyle m eydana gelen b ir ortaklık çeşididir. Bu o rtak lık ta, çalışan kim se, yetiştirdiği ağaçların m ah sû lü n d en b ir kısm ını, araların d a k ararlaştıracak ları bir nisbet dahilinde ortaklık payı olarak alır.
3 ﻝ7
MÜSAKAT2 İLE İLGİLİ HADİSLER
ﻟﻨﻴﺐ ؛ أن رﺳﻮل ا'ﻧﺒﻢ
ﺿﺰ
ىل ﺃﺫﻡ ﺫﻅ• ﻏ
ﻓﺜﺨﺰ ﻣﺎ ﺑﻴﻨﺔ ز ﻳﺌﺄ
ﻧﻌﻴﺪ *ﺑﻦ ا ﺃﺭﻡ ' ﺉ ﻏﻦ
ﻏﻦ، ﺑﺎ ب
ﺃﺗﻜﺄﺗﻴﺎﻧﺎ
* : ﻋﺰ
ﻳﺒﻤﺚ ﻏﻴﺬ ا ﻓﻪ ﺋﺊ ر وا ﺣﻪ ﻳﺄﺧﺬ و ﻧﻪ
ﻏﻦ ا ﺛﻦ٠ ﻧﺎﻟﻚ
ﻧﻜﺎ ام
ﻳﻤﺶ ﻏﻦ
ﺗﺆﻡ ' ﺗ ين، ﺧﺮ
ﺣﺪﺛﻨﺎ
ﻩ ﺗﺶ مب ﺒﺪ
ﻣﻜﺎﻧﺔ زﺣﻮأل ا ﻓﻪ ﺧﺞ٠ ؛ ﻓﺎ ل١ ﻳﻢ
.ﺛﺌﻢ ش
ز ﺑﻰ. ﻧﻠﻢ
"١
ذ
ﺛﻨﺘﺎ
•
ﺟﺌﺘﻢ. ü\ ﺋﻢ ﻳﻌﻮد ت
1. Said b. Müseyyeb'den: R esûlullah (s.a.v.) H ayber'i fethetti أ غg ün H ayber yahudilerine: «— A ziz v e ç e lil o la n A llah 'ın siz i b u r a d a ik a m e t e ttir d iğ i g ib i, b a h ç e le r in iz in m a h s u lü o la n m e y v e le r ( h u r m a la r ) s iz in le a r a m ız d a m ü ş te r e k o lm a k ü z e re b e n d e s iz i b u r a d a (y e rin iz d e ) b ıra k ıy o ru m .» dedi.3 Said b. Müseyyeb diyor ki: Resûlullah (s.a.v.), Abdullah b. Rav ah a (r.a.)'yı gönderirdi, o da ağaçlardaki yaş h u rm an ın m iktarım ta h m in eder, sonra onlara: «— isterseniz size kalsın (bize düşen hissenin p arasm ı verirşeniz), isterseniz (bize düşeni) h u rm a olarak alilim .» derdi. O n lar da ٠ hu rm aları alırlard ı.4 (2) M üsâkat: Ebû Yusuf, İm am M uham m ed ve diğer üç m ezhep im am ına göre sahihtir. Fetva da b una göre verilm iştir. İmamı Azama göre ise caiz debidir. (B âm âd M ecm aül-E nhür: c. 2, s. 398). (3) İbn Abdilber d er ki: B ütün M uvatta ravileri, çoğu îbn Şihab ravileri m ürsel olarak riv ay et etm işlerd ir. Bkz. Şeybanı, 831. (4) Bu h ad isi şeriften a n la ş ıld ı^ n a göre, fetih ten sonra h u rm a la r R esûlullah (s.a.v.) de m üslüm anlara a it olm uştur. O nlara buraları m ü sâk ât yoluyla verilm iştir. Böylece, çalışm alarına k arşılık , h u rm a la rın b ir kısm ı kedilerine b ırak ılm ıştır. M iktarı tah m in edildikten sonra onlara bırakılm ası da satış yoluyla olm uştur. Ç ünkü onlar ru ta b (yani yaş) iken yem ek veya satm ak istiyoriardı. A shab ise ancak tem r (kuru hurm a) olarak alıyorlardı. (Bâci, elM ü n tek a, c. 5 s. 118-120) *
31 8
IM A M M A LIK / M U V A T IA
^١
jlo—؛■ ' ؛C'U-L y
y
،-->٧ ،
-
ş£>_ y l}l i dJI dl
İ)1 -i-x will؛،JÜ> .٠٠^ «٠0؛ o ' ،،.P٢*■ ^^ ٠ ^'• ؛٠
•٧
١ fcftl ٧
. y u
v i d
j â^. ،ill Ijj، :
١—،
،٧
؛
. < J j ^ d i
^٢٠
pd>J،■ )-٠
،>jvi
^٤ ؛ [ ؛w
d j i dd؛؛؛*؛ i، .
Ji iid ■d؛،؛<؛ ؛٢١؛٠ ؛،-
j
■ dd l i i oj . du؛
lili • I!-،•«؛ JVlj o l^ l > .
d؛■؛ ؛،■
i d u l 'i: ؛: d
٠
i> y
4؛ i •d - ؛ ؛d
٠٠, ،،•١
o
d JdÜ ؛،؛y ؛j ؛؛-w ؛
d d i dı îdn ui؛,ı ؛
; i j . jî
Tv
. aÎst؛؛ ؛ ; ٧١
d U_؛.1،«
jjv i
'^
.
،_>j
Tv< .٤٠٤٥ ؛V'İAJ) op • ٧ p
du) > ; !
o ;<؛ v '.
410
،.
•٠١^ ، ٧١
،j
i d ! c i i u i i >£۵
٢
u !؛٧
،،؛ ،
^
sjz *Ü J 1
١^،< y < ١< ٧١ jd u j
،y ‘ ؛d u ،١١٠
fiilll < < ١٢١jÎL p ٠ ٠٧٧ u y
.
^P JdlaJl y،■ ،> j Pj
٠ ٠^ ٠■٠ ؛،٠٢٠—*
١٧ ٧
d O J VU، U i İ1؛ i؛l^؛• ؛ ؛.؛
J l!<■ i ' ١1• V : >V1J > j . o jJ؛؛
dlyd ،5-111 JIİj i؛ [؛٠٠
l-ili • C-Â4Jİ A^x'.tl id L، ^-L* p
d
■'*jt. y d * • d d ؛؛: io d d
3-J1y J l, : "٧١
:
c d lj d1؛ ؛-؛؛i jiJl • JUJt ،^i i d . ،<؛؛■؛؛ do■ ؛'؛i d j i j ؛
j d
y J**i o ؛u، 3U
i' ؛L - i j j
j ’v i■ <؛
JUI L.J d JUI
؛• ؛,<٠ ٧ . ٣ ٠
،< U1 l ^ j < ٧ < ; i! J L Û : İUU Jli
1
ji- r jı J
٧ ^ ؛١١^ ؛٤ ،! ٠٠٠؛
i •Irr^- <_P«" ؛؛
jl . cV plü j،lil- •l^jli؛ lp' : ؛
J fM >، ^
-٢
dUU ؛.؛<؛.،<. j
y
I> P٤١ ؛3 ■* ٧ ۵ ٠ <؛ ؛؛١ ٢٤*^ ١ >^؛j
٠٠^ ١،٠ '■ ٨٠
o‘v
y \
٧
،d. JJJ ٧ VJ . !،> . JLJ1 ،< j
p j
p
i p' ^ ٧ ١
O jd v
٠٢٠؛ •
i d؟
c * j\£
319
mcsakatkitahi
ﻧﺎﺑﻠﺘﺂ
ﻧﺎ ل
ﺛﻴﺎ ذرن ى
ﻣﻢ
:
ﻣﺎ ب .ذ ﻧﺒﻚ ه
رى
؛
ﻧﻆ
د ﻧﺎﻧﻴﺮ
؛
ﻋﻴﺪﻧﺎ
و ﻛﻞ ﺗﻘﺎر ض أز ن' ﻗﻢ ﺑ ال
.
J
u
u
ﻧﺢ ا ﻟﻄﺎ ر راز ئ
هن ﺞ
i
،
ﻗﻠﻰ أن
.
ﻣﻦ
ﺗﻴﺈ رأﺳﻬﺎ
ﺗﻨﻔﺰ
ﻓﻔﺎ ﻧﻐﻨﺘﺔ
ةا.ا د ا ﻳﻞ ائ
ﻓﻰ
ذﺧﻤﺄ ا ﻟﺶ
ﻧﺈ ن ذ ﻟﻚ '
.
،
ﻧﺰ ؛
أن ﻏﺮ ام
•
ﺷﺮ أن أ ﻓﺰ ض ذ ﺑﻚ
.
ﺟﺪﻳﺪ
ﻏﻨﻞ
ﻳﺰﻧﻦ ﻧﺠﻤﺎ
.
ﺧﻨﻨﺒﻰﺗﻲ .أن أ ﺟﺮ
ﻟﻰﺗﻴﺎ
ى ﺍﺷﺎﺏ ﺧﺘﻰ ﻫﺬ ذ
.
ﻧﻨﺰ و ب ﻣﻨﻨﻠﻮم
ﺑﺬﺑﻚ
ﻧﻄﺢ ذ ﺑﻚ إذا ذ ﻏﻨﺔ ا ﻟﻨﺮ ل
،
م-اﻟﻚ
.
أوا
ﻓﺬ ا ﻧﺢ ا ﺷﺮ
•
.
ﺑﻤﻨﻲ
.
•
ﺛﺬ زآذ ززﻓﺒﺨﺔ
زإ ﺛﻨﺎ اإل ﺟﺎ زة
\{[أل
؛
1 -
•
•
ﺧﺎﺗﻨﺎ ث
.
ذ ﻧﺐ ﻧﻤﻰ
•
ﻧﻊ ﻣﻦ ا ﻟﻘﻮ ع
ﺛﻆ
،
.
إ ﻧﻨﺎ
.
!
إذ'ا
ﺑﺄ س
.
ﺑﺬﺑﻚ
ا ال
ث
ﻧﺜﺮ ى
إ ﺗﻨﺎ
.
ﻧﻜﻦ ﺑﻠﺨﺎﺑﻌﻠﻢ ﺑﻘﻰ
ﻧﺶ
؛
ﻏﺚ
.
.
ذ ال
•
م ﻧﺤﺪ أن
ﺟﺎ ن' ال ا ص ﺑﻪ
أذ ﺋﺜﺔ أذ زﺗﺠﺔ أذأ ﻣﺤﺮﻣﺊ ذ ﺑﻚ أن ذ ﻟﻢ
<
ﺍﻏﻨﺬ ﻳﻰ
ﺑﺬﻡ :
ﻓﺈﺗﺔ إ ذ ﻟﺰ
،
ص ﻧﻜﻮ ئ ﻏﻰ أ ش
'
.
ﻓﺄﻧﺎ ا ﻟﻨﺴﺎﻓﺎة
.
ﺯ ﺟﻞ'
ﺗ ال
ى ﻟ ﺔ إ'ال ذ ﺑﻚ ٠د أذا ال * ﺟﻴﺮ ال
ذا’ ذاة ﺀﻧﺪ
أن ﻳﺎ
ﺧﺎ ش
ﻳﻞ أئ ﻳﺒﺪ و ﺿالﺣﺔ
ال ذ زﺣﻮل اش ﺧﺞ ﻧﻤﻰ ﻏﺬ ﻧﺢ \ ﻟﻬﻤﺮ
ﺑﻨﺊ ﺧﻰ اﻟﻦ
:
•
ي أن
'
ﻳﺤﺘﻔﺮﺧﺎ
أن
ﻫﺬا
.
.
ﻧﻔﻴﺮ
؛
ﺿالﺧﻔﺎ•
ﻳﺒﻠﻲ ٠أن ﻧﺎ أ ﻳﻪ ذ ﻟﻚ ﻣﻦ ا أل ﻧﻮ ل
ﺋﺬﺑﺚ
ئ ر ث ﺗﺠﻮز ﻏﻰ
ﻧﺪ م
.
ﺑﺜﻰ
زﺋﺎ ن أن
•
ﺧﺎﻧﻄﻰ ﻣﺬا ؛
ﻗﻲ
ﻣﺬ ﺑﺌﺮ
ﻣﺤﻠﻰ ط .
ﺧﻞ‘ ﺑمبﻪ ،
ﻧﻴﻦ اإل ﺟﺎرة أ ال
J Û
.
ﻧﺰ ﻓﺎﻝ
أؤ مةل ﺛﻨﺰت أن ﻧ ﺬ .ﻓ ﺬ
.
أن أﻣﺤﺮ زن
ﻧﺒﻤﻲ
؛
ﻛﺶ
زﺟﻦ ا ﺷﺐ
،؟^^
أل ﺗﻰ ا ﺣﻞ ذ ﺑﻚ ﻣﺬ
•
ﻳﻄﻴﺐ ﻓﻨﺰ ا ﻟﺨﺎﺑﻂ ٠و ﺗﺤﻞ ﻧﺠﻨﺔ
ا ﺛﺎﺟﺮ ئ
ﻧﻘﻪ ﻏﻠﻰ
ﺑﻤﺪﻟﺔ ا ﻟﻌﺎﻣﺪ ﻏﻴﻬﺎ
ﺑﻨﻤﺜﻒ ﺛﻨﺮ
ا ﺛﺮ
أل ﻟﻚ ا أل ﻧﺰ
زإ ﺋﻨﺎ ذ ﺑﻚ ﺑﻤﻨﺰﻟﺔ أئ ﻳﻤﻮل زب ا ﻟﺨﺎﺑﺐ ﻟ ﺮﺟﻞ ﻣﻦ ا ﻟﻨﺎ يت ا ﺑﻦ ﺑﻰ
ب ﺍﺷﺰ ﻧﺒﺬﺍ ﻧ آل ﺟﺔ د ﻃﺎ '
■ ال
ﻳﻄﺦ
ذ ﺳﺰؤ ا ﻓﺮ ب ٠زإﺋﺎز ا ﺷﺘﻞ ٠و ﻗﻄﻊ ١
ﻳﺜﺘﺮ ط ا ﻳﺬا ﺀ
رﻧﻮﻟﺖ ﺍﻧﺐ ﺧﻎ ﻏﺬ
م
'
.
ﻗﻨﻲ زال
ال
ﺗﺘﻞ ﻧﻰ
ﻗﻠﻰ ل
ﺷﻨﻢ ا' ﻛﻰ :ظ ﺑﺮ ب• ا ﻟﺜﺎ ; ط أن
ﺑﻠﺘﻨﺶ
ﺻﺎﺣﺐ ' ال ﻣﻨﻞ ال
ﻟﺔ
.
ئ و ﻛﻪ ض ا' ﻧﻞ
ﺗﺘﻞ ﻟﻰ ﻟﻲ
-
Û:
،
ﻳﺴﻌﻰ ﻟﻦ أن
ﺷﻨﻚ ﻓﻰ
ﻧﺎ أ ﻓﺎ ر ﺣﻚ ﻏﻲ
ﻟﺒﻤﺄ
ﺑﻐﻨﻰ ﻣﻦ ا ﻟﻨﺎ ل زال ﻣﻦ ا ﻟﻤﻨﻞ
ﺑﻤﻦ ﻟﺔ أﺟﻴﺰا ﻳﺬﺑ ال .ﻳﻨﻮﻟﻦ :أ ﺳﺎﺗﻪ ﻏﻠﻰ اذ
ﺛﻨﻲ و -ﻟﺰﻣﺎ
.
/
i
م أن ز ﻳﺘﻮ ن أن
ﻏﻠﻰ أئ ﻟﺮ ب ا ﻟﻨﺎ ل '
ﻧﻤﻒ
.
ﻏﺮح ز
'
ﺛﺬﻟﻢ
.
ﻣﻨﺔﻏﺊ
ﻧﻤﺌﺰ
ﻧﺘﻲ
و ﻏﻤﻠﻪ زﻋآلﺟﺐ ٠ﻧﺎ ﻟﻨﻨﺎ ﻧﺎ ة ؛ى ذ ﺑﻠﺜﺂ أ ﻳﻨﺎ ﺟﺎﺋﺰة ٠ 'J İ
':
ال
ﺗﻰ ﻣﻦ اال' ﺣﻮل ث
ﺗﻄﺢ ا ﻟﺘﺎﻓﺎ ئ ض
.
•
ﻓﻤﻞ ﻓﻦ ﻃﺎﺑﻦ ز ﻳﺪا ﻧ آل ﻧﺖ ز ﺧﻞ ﺳﻤﺔ
ﺗﺎﻓﺎﺙ ﺍ ﺣﺰ مبﺄ
■
زإ ل
ﺑﻤﻨﻰ أن
ض ا ﺷﺎ ر إ ﺟﺎ رة ال "ﺍ إ ﻧﺎ ﺳﺎﻓﻰ '
'
ﻧﻤﺪ ﻧﺠﺐ
ﻛﻖ
؛ .؛'
ذ
؛
ﺑﻤﺎﻓﻰ ﻣﻦ ا ﻟﺘﺎ م ا ﻟﻨﺤﻞ
ﻧﺎ ب ا أل ﺛﻞ ؛<ا
ص ب •
زإ ﺗﻨﺎ
ﻓﺬ ;ذا ﻧ آل ﺧﺔ
.
320
IM A M M A I,IK / MUVATTA
ﺑﻤﻴﺔ إﻳﺎت
ﻏﻠﻰ أن
‘
ﺑﺎﻟﻨﺂﻓﺎ ü:
ق: *':
.؛
u
j
i
u
:
ز ال
؛
.
؟
ﺛﻤﻮ
ﺋﻬﺬا
^ $
ﺑﻤﻠﻲ أ ﻧﻔﺔ ا ﻟﺴﻤﺎﺀ ٠
>،
ا
ﻧﻨﻠﻮﻧﺎ
،
ﻗﻞ
ﻏﻦ ﻟﻚ أن أ ﻏﻴ آل
د ر ﺑﻨﺎ
•
ﻇﻠﺬ زأﺣﺎ
ﻧﺄﺧﺬ أ ﻧﺰا ﻋﺮرا
•
أ<ا
ﻓﺰ ظ از ئ
•
ﺋﻤﻤﺞ ﺑﻨﻤﺎ
,
ﺛﻨﻲ
ا
ﻳﻤﺎﻣﻴﺎ
ﻟﻪ
؛
ﻛﺮ اب
.
ﻧﻄﺢ ﻟﺔ أن ﻳﻜﺮ ى أ ﻧﻔﺔ ﺑﻪ ﻧﺨﻞ ا
ﻧﺤﺪ
ﺑﺎﻟﺜﻠﺚ أب ا ﻫﻊ ﻳﻤﺎ
ﻧﺘﻞ ﻧﺰة و ﻳﻜﺜﺮ ﻧﺰق
ز ﺑﻤﺎ ذ ﻟﻚ
.؛
ﺛﻨﻲ ا أل ﺟﻴﺮ :
:
ﻛﺚ .
ذ ﻧﺒﻚ ﺗﺔ
•
ﻇﻚ
‘
ﺗﺘﺶ ا ال ' ﻳﺊ
ﻗﺬﺗﺜﺔ ا ﻟﻨﺰ ز ٠آل ن ا ﻟﻨﺰ غ
االز«ﻧﻰ ﻓﺪ ﺛﺰ ك ﻛﺰا
ﻳﻄﻴﺐ ا ﺷﺮ د ﺑﻤﻞ ؛؛*أ
ز ﻧﺎ أ ﺳﻪ ذ ﺑﻠﻦ ئ اال*ﺋﻨﺎرإ ا ﻟﻄﻮ ب
ذآ«ﺗﺎ ا ﻟﺰ -ﺑﻞ ١
J Û:
-
:ض أئ
•
ﻳﻞ أن ﺗﺪ ن ﻣﻨ أل ﺣﺔ ز ﻧﻤﻞ ﻣﺤﺘﺔ ٠
ﻧﺎﻓﻰ ﻗﻨﻨﺎ ﻧ ﻰ أ ﻫﻢ
ز ﻧﻦ
ﻓﺎﻟﻨﺎ إل
ﺟﺎ
.
وا ﻟﺪ وام
إ ﻟﻨﺎ ا ﻟﺘﻨﺎﻓﺎ ة ﻧﺎ ﺳﻦ أن ﺑﻤﺪ ا ﻟﺨﻞ إ ﻟﻰ ا ﻧﺄ
ﺑﺎﻟﻴﺎﺗﻴﺮ زال زام
ال
ذ ﺑﻤﺬ م ﻟﺔ
ﺑﻨﻨﺰﻟﺰ ا ﻟﺪﺛﺎ ر
ﺑﻤﻴﻪ إ ؛ا ﻏﺎ
ﻫﺄ د ﻟﻚ
ﺑﻤﻦ
م
ﻧﺶ
•
ﺿﺒﻲ
ذا ب
ال ﻧﺬر ى أ ﻳﺘﻢ أﻟﻢ
ﻧﻈﻢ
ذا إ ﺟﺎ زة ﻟﻚ
•
ذ ﺑﺞ <ا
•
ﻣﺬﻟﻚ
.
؟
ﺛﻠﻢ ذال ا د م ة ﻧﺘﺎ' ال ﻧﺠﻞ
ﺫال مبىن• ﻓﺎل
ﻧﺎﺑﻠﺬ
زال
:
ال ﻧﺰﻟﻞ إ ﻟﻰ ﻋ ﺔ
ﻓﺎل
ﻧﺎﻟ أل
:
ال ﻧﻤﺪ ز ﻏﻠﻰ أن
ت ﺗﺎ ل ذا س ذ س زأ ﻛﻨﻲ ﻧﺎ ل ﺑﻨﺊ
ﺑﻤﻨﻲ
ز إ ﻧﺎ ر ق
ئ ا ﻟﻨﺴﺎﻓﺎ ة ﻓﻰ ا ﻟﺌﻨﻞ زاالزض ا'ﻟﻈﺚﺀ ٠أل ﺻﺎ ب
ﺑﻤﺦ ﻗﻨﺮﺧﺎ
ذ ﻧﺎ ب ا أل ﻧﺘﻲ
ﻧﺠﺖ
،
.
ز ﻛﻞ ﺛﻰ
ﻓﺨﺎ
ﺻﻨﺎ ال ﻗﻴﻦ ن ﻟﺬ 1
ﻳﻜﺮﻳﻬﺎ ز ﻟﻲ أرص ﺑﺘﻤﺎ م
ﻟﻴﺪ اﻟﺜ ال ث وا ألز خ زأﻣﺤﺄ ض
ﻧﺎﺗﻰ ا
،
؛
إ ﺛﺔ ال
•
ال
ﺛﺐن
•
ب
•
ﻫﻨﺎﻣﺒﻪ ا إل ى
ئ
ﻧﺰﻳﺬ ة إ ﺋﺎ ة ٠ئ ذ ب زال
ﻃﺐ :
ﺑﺌﺰ ذ ﺑﻚ ﻣﺰ ا ال ﺀﻟﻲ ﻳﺨﺰﻟﻠﻢ ا ﺷﺮ
ﺑﺎﺧﺬ
ال ﺀﻧﻨﺎم زال ﻳﻤﻨﺎ ﻣﺰ ا آل ﻧﻴﺎﺀ
رب ا ﻟﺨﺎﺑﻂ
ﻏﻴﻨﺎ
I
ﺷﺌﺮ أ ﺛﺚ إﻧﻤﺎ
ﺧﺬ ﻧﺎ ﺑﻤﻮ ن ﻓﻰ ا ﺛﻨﻲ
ﻓﺎ ل ﻧﺎﻟ آل ﻓﻰ ا ﻟﻨﻨﺎﺗﻲ ﻳﺰذ ﺗﻖ
ﻧﻰ
•
ا ﻟﺨﻞ
.
ﻧﺎﻓﻰ ﻣﺰ ا ﻟﻨﻴﺊ
3 .
ﺣﻨﻰ ﻇﺬ ذ ﻫﻨ آل ﺧﺔ
زاال،ﺗﺰ ﻋﻨﺬث
:
ﺛﻮ ب
ﺑﻨﻲ ث
•
ﻧﺬﻟﻚ ا ﻟﺬ ى
:
ﺑﺰﺟﺮ أن
ﻣﻨﺔ زال أ ﻧﻔﺔ ذ ال
ﻧﺒﺔ أال
ﻧﻢ
ﻗﻄﺦ ذ ﺑﻚ زم زال
ﻧﺎﺛﺎ ة
زال
•
ﺋﻨﺎ ﻣﻦ ذ ب زال زرﺗﻲ
ﺑﻤﻨﻲ أئ ﺛﺎﺧﻦ ا
ﻟﻨﺂﻓﻰ ئ
•،
زازاذة
ﻟﻨﺎ م زال ﺛﺰث ﻣﺰ ا أل ﻧﺎ
.
ذا ﻟﻔﺎ ر
ا ﻟﺘﻘﺎ ر ب ﻓﺎ ز ت إ ﺟﺎ رة
.
<
أ ث ﺑﻬﺬه ا ﻟﺘﻲ ﻟﺔ' ال '
ز ﻧﺎ ذ ﻧﺚ ا إل ﺟﺎ زة ﻓﺈﻧﺔ ال
ﺛﻄﺦ
.
ﻳﻄﺦ
إذا ذ ﻇﺖ اﻟﻦ;اذئ ﻓﻰ ا ﻛﺎﻓﺎ ي •
زال
أب
ﺑﻤﻨﻲ أئ ﺗﻘﻊ ا إل ﺟﺎ رة ﺑﺄﻣﺮ
/ MOSÂKAT KİTABI
• أد ﺑﻤﺪ أد ﻳﻐﺰ ﻧﺎ ي ز ك ض
أن
'دا ﻟﻢ
32
ال ﻳﺬرى أ ﻳﻘﻮذ أم ال ﻳﻔﺪن
•
;أ ﻧﻰ ا ﻟﺠﻞ ا آل ﻧﺺ ﻣﻤﺎ ا ﺗﺌﺪ
ﻓﻰ ا ﻟﺒﻞ
•
ل
ﻏﺮد
'ﻟﻚ. ﺗﺎ ل آ
.'األﻧﻮل ﻓﻴﺌﻮن ﺏ ا ال' ﻧﺬ ن ا ﻟﻴﺎﺀ ص ﻳﺄ س٠ أ ﻛﻨﻲ
ﺗﻆ أل ﻣﻢ نو ﻛﺎ ا ال' ﻣﺊ أ ﻇﻢ ذﺑﻚ أن ﻓﺶ ز س إذ ص ا ﻟﺖ . و ﻛﻮن ا*ﻟﺒﻴﺎذئ ا"أل ﻟﻒ أن أ ﻓﺬ ﻣﺊ ذﺑﻚ. زذﺑﻚ ل* ﻳﺨﻮن ﻣﺤﺘﺬ ﻫﺘﻲ أز أم. ه: ﺑﻨﺂﻓﺎ .
أن-' ﺀ ه ﺑﻨﻲ أن ي،ﺛﻒ ؛ أل ﻳﻦ آ ئ
<
وإ؛ا
٠م
أل
1
ﻧﺢ
:
أن ا * داض ﺣﺚ
ود' ﻟﻚ
٠ ﺟﺎ ز٠ زاﻟﻤﺤﺎﻓﺊ ا ﻟﺜﻠﻢ ان اﻛﺜﺰ. ﻓﻜﺎن االﻣﻴﺮ اﻟﺜﻠﺚ اؤ اﺗﻞ ' . ﻣﺎ ﺑﻤﺔ د ﻟﻚ ض االﻧﺪل وذﻟﻚ أن ئ أش ا ﻟﺘﺎ س أن ﺑﻤﻨﻲ األﻣﻴﺮ ﻧﻔﻴﻪ. ' وﺣﺰﻣﻚ ﻣﻴﻪ ا ﻛﺎﻗﺎ ئ، اﻟﻜﺮا٠ ﻓﻰ ذ ﻟﻚ أن ﺛﻴﺎخ ا ﻛﺲ أد أ ﻟﺘﻲ. ا ﺑﺎ ص • ؛ﻧﻘﺮى ا أل ﻳﻦ ز ﻧﻴﺎ ا ي' ا ﻳﻨﻲ ﻣﻦ ا أل م ﻴﺮ. ﺑﺎﻟﺨﺎﻳ
او ا ﻟﺒ ال د ة او ا ﻧﺨﺎﺛﻢ ز ﺑﻴﻬﻨﺎ ا ﻟﻔﺼﻮ ص وا ﻟﺪﺧﺐ٠ و ﻏﻴﻬﻤﺎ ا ﻟﺤﻠﻴﻦ ص اﻟﻮرﻗﻲ ﺑﺎﻟﻮ ر ي
زﻟﺰ ﻳﺎت ﻏﻰ ذﺑﻠﻦ ﺛﺊﺀ ﻧﺰﺗﻨﻮئ٠ زﻟﺰ ﺗﺰل ؛ﻣﺤﺒﻪ اﻛﻮغ ﺟﺎﺑﺰة ﺑﺜﻴﺎﻳﻨﻬﺎ اﻟﻤﺎس ز ﻳﺎﻏﻮﻧﺒﺎ ث
زا ال م ﻓﻰ ذ ﻟﻠﺬ
ﻧﻮ٧ ﻟﻦ '
أو ا ﻟﻦ' ﻓﺐ
. ﻣﺤﻦ ﻧﺚ األﻛﻦ أن أ
٠ﻧﻤﺤﺚ ﻛﺎ ن ﺧ آلآل
!م
ش ض ذ ﺑﻚذراﻟﻮ
ه إن'ا ص
'.
،ص
<ا ﻧﺎ
ﺷ ال أوا ك أو ؛
،
ﺑﻚ ﻛﺎ ن ﻳﻨﺰ
ﻳﻢ
؛
إذا ﻧﻮ٠ < ﺋﻮﻓﻢ ﺑﺠﻪ
ض ر ﺟﺎﻧﺮ !
ﺿﻞ م
ﻏﺎ ززﺑﻢ وذﺑﻚ ﻓﻲ..ﺑﻢ . را ﻟﺘﻲ ' ﻳﺨﺎ ا ك أن أﻧﺪ
-Süleym an b. Yesar'dan: Resûlullah (s.^.v.), Abdullah b Ra .2 v ah a (r.a.)'yı H ayber'e gönderirdi, o da y a h ^ l e r l e ara lan n d a k i yas h u rm an ın m ik tarın ı tah m in ederdi. O nlar k ad ın ların ın süs :eşy aların d an onun için biraz süs eşyası topladılar ve B unu al, taksim esnasında bize göz yum ve bizim lehimize — « :davran» dediler. A bdullah b. R avaha (r.a.) d a -Ey yahudi topluluğu, Allah'a yemin ederim ki, siz bana gö — « -re Allah'ın en çok buğz ettiği mahluklardansınız.® Ama bu (davra -nişiniz) beni size karşı zulüm ve haksızlık yapm aya sevk etm eye .eektir. B ana verm ek i s t e d i n i z rüşvet ise kesin olarak h aram d ır n k ü frünü ve Resûlullah (s.a.v.)'e karşı olan B ununla düşm anlıklarını؛ onlar )5 ( k a s t etm iştir. N itekim A llah T eâlâ, b u n u n la ilgili olarak şöyle buyuruyor ؛ >٠im a n ed en lere d ü ş m a n lık b a k ım ın d a n Y a h u d ile rle A lla h 'a ﺀﺀ-ko ş a n la r ı in s a n la r ın en ş id d e tlis i b u la ca ksın .» (M aide 82(.:
322
IM A M MA U K t MUVATTA
Biz onu yemeyiz.» dedi. B unun üzerine onlar da:
٠٠ — Y er ve gökler işte böylece ay ak ta durur.»6 dediler.7 îm am M alik d er ki: B ir adam , içersinde boş arazi bulunan hurm alığını bakıcıya verdiğinde, bakıcılık işini yapan kim senin o boş yerde yapacağı ziraat kendisine ait olur. A ra zi sahibi, boş yerde onun kendisi için ziraat yapm a sın ı şart koşarsa, bu doğru olmaz. Ç ünkü çalışan adam , ağaçları arazi sahibi için yetiştirir. B u ise, fazladan yapacağı bir iş olur. Eğer ziraatin aralarında ortak olm asını şart koşarsa tohum , sulam a ve çalışma gibi m asrafların hepsi çalışan adam a ait oldu ğu takdirde, bunda bir m ahzur yoktur. A m a çalışan, m al sahibine tohum sana ait olacak diye şart koşarsa, bu caiz olmaz. Ç ünkü bu takdirde, m al sahibine karşı bir fazlalık şart koşm uş olur. Müsak a t ise, bütün nafaka ve m asraflar çalışana ait olm ak üzere ger çekleşir. M al sahibine bunlardan hiç bir şey yüklenm ez. B ilinen m ü sa ka tın şekli budur. îm am M alik der ki: İki kişi arasında ortak olan bir su gözesi n in (veya ku yu su n u n ) suyu kesildiğinde onlardan biri onu y a p m ak ve işletmek istese, diğeri de: «Yapacak bir şey bulamıyorum.» dese, bu durum da işletm ek isteyene:«Sen yap ve m asraflarını da karşıla. S u yu n hepsi senin olur. Ortağın senin harcadığın m asra fın ya rısın ı getirinceye k a d a r onunla bahçe sularsın. Yaptığın m asrafın yarısını getirince sudan hissesini alır.» denilir. B urada su yu n hepsi, m asrafları karşıladığı için birinci adam a veriliyor. Eğer çalışması neticesinde bir şey elde edemezse, diğeri de m asraf ta n herhangi bir şey ödemez.8 îm am M alik der ki: B ü tü n nafaka ve m asraflar bahçe sahibi ne ait olur, çalışan da yaptığı işten başka bir şeye karışm az ve mey velerin bir kısm ından ücretini alırsa, bu doğru olmaz. Ç ünkü belli (6) B ü tü n m u v a tta riv ay etlerin de m ürseldir. (7) B ununla hakkı itira f etm iş olm aları m uhtem eldir. B unu da kendilerine ge leceğini z a n n e ttik le ri cezadan k u rtu lm a k ve onun sözüne döndüklerini, yaptığına razı olduklarını gösterm ek için söylem işlerdir. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 121). (8) İşte bu yüzden de suda h a k sahibi olm aya diğerinden d a h a lay ık tır. O da kendisine düşen m asrafları ödeyip ortak oluncaya k a d a r birinci adam kulla nır.
.M Ü SÂKAT K İT A B I / 1.1
٤٥^ ٤٨ edip ٧٠ ©٨٧٨ ،،£٠٢٤٨٠ çalışm adıkça , ٤٤٠٢٠٤٤٨٤٨ ٨٠ ٨٠ﻡﺀﺀ ٨٤٢٥٢٠٤٥٠٥ ٧ £ m ı ٠٤٠٠٠٨ çok ٢٨٧ ٠٤٠٠٠٨ ٤٠^ ٤٨ ٠٧٠٢٨٠*.ﻩ £ ٧٠ﺀﺍﻡ٤٨٤^٨٤٤٠ لك İm am M alik der ،ﻡ،ﻭﻉ؟ﺍﻣﻬﺔ ٨٤٢ $٠٢٢٨٠٣ $٠٨٤٨٤٨٤٨ ٧ ٠ ٣؟: # ، محﻴﻂ ٨٥٨٤٠٤٣ ٧٠٢^ ٨ ،$،،$ﻣﺪﻉﺀ ٨٤٨ ,٠ ^ ٥٤٧٥٨ ٧٠ ٠ ٨٧٢٢٨٠٤٤٨٤٠٨ ٨٤٢ﺀ٨$£هيﻪ ;$،»٧٠٢٨٠$،ﻃﻪﺀمهﺺ ٨٠ ٠٤٢٨٠$، y a n i) ۶٧ ٤۶٤ $٥٤٤٠٠٠ ٨٠٨٤٨٤ ٤٣٨ ^٤٤٧٤٢ :ﻫمثﻢ$معﻊ ،$، ٠٤٧٢.؟ .٤٤٨٨٤٤ ٠ £٠٨٤٠٨ ,٤٤٠٢٠٤٤٠ ٣٤٤۶٠٨ ٨٤٢ ٤۶؟ ٧٠ $٧٤٥٢٨٥ ٧٠ ٣٤٤۶٤٤٢٨٤٠٨ﻡﺀﻣﻞ /ﻩ ؟ ٤٨ ۶٧ ٨٥٧٥٢ ٨٧٢ ^ ٥٤٤٨٤٥؟£ ٠٨٤٨٤ ، ٧٠٢٤٣٢٧٢٨ ٧ ٠ ٥ $٠٨٥ﻫﻖﺀ،،ﻡﺀمطﻪ ،،£٠٢٠ ,٨٥٨٣٨٤ ، $٥٨٥ ٧٠٢٢٠٠ ^٤٨٤ ﺀ£ﻩ ٢٨٧٧٠٢٠٨٠ ٨٤٠٤٤٢٧٤٠٨ ٠٤٨٤٥٣٨ ٠٨ dinarı (kârı ٨٥٨٥ ٠٤٤ ٠٤٢٨٠٨ ,٨٧ doğﻉ$ﺟﻚ re( ٣٤٤۶٤٤٢٨٤٠٨ ۶٠٢٤٧٤٥ ۶٧ ٨٥٧٠٢ $٠٢٢٨٥٣ ٧٠٢٤٣٢٧٢٨ <.ﺀﻙ،،ﻍﺀﻙ ٢٧ £،£ ٧٠٨٤ ٧٧٢٧٢٨ ٨٠٤٠٤٤٤٢.م £ﻫﻄﻢ ، £ع ﺀ ٨٥٨٣ $٠٨٤٨٤٨٤٨ ٣٤٤۶٠٨٠ ۶٠٢٤ه ،،ﻫﻬﻢ $ﺋﻤﻢîm am M alik der k i : ﺀ /ﺀ£ﻩ ;٨٥٨٣ ٧٧٧٥٢٤٠٢٤٨، ٣٧٤٢٢٨٠٨, $٧ £مم،،ﺀمكﺢ ،£ ٠٤٠٨ﻩﺀ ؛٨٠۶٢٨٠$*٢٨٠٨ ,٨٥٨٥٤٤٥٢٤ $٧٤٢٢٨٥٨ ,٨٧٢٢٨٥٤٥٢٤ ،$٤٥٨ ٠٤٢٨٠٨, ٨٥٨ﺀمث،£ممﺀ٢٤٨٤ ، مع ،ﻣﻊ£ﻫﻌﻆ ,٢٨٠٣٠٤٠٢٤ ٤٠^ ٤٥٨٤٠٨ ٧٠ﻃﻌﺄﻩﺀﺍ£ﻳﺂممﺦ ٤٠٢٤ .£ ٠٨٣٧٠ﻡ ،مكﻊ،ﻣﺪ ،٤٥٨٠ﺀ$ﻫﻬال ٣٤٤۶٥٨٠, ٥٨٤٠۶٢٨٥٤٠٢٤٨٠ göre ٢٨٠٣٠٤٠٢٤٨ , £ ٧ ٠ ٣ fa zﻡ <.ﺀ،،مه ،ﻣﻮﻣﻪ ،»$٤٨٤ ٧٠٢٨٤٠٨ ۶٥٢٤ £ﻫﻪ $٥٨٤٨٤ ٨ ٧ ٣ﻱ£مهﻪ /ﺃ$ﻩ ٨٨٠٥٨gibi ٣٤٤۶٥٨٤٨ yapacağı yeni ٨٤٢ ٤۶ ۶٠٢٤ ٨٥۶٠مطﻬﻚ؟ﻩ '$،ﻉ£ﺓ ٢٨٠٨, $٧ £ﺀﺃميﻪ،ﻙ m az . ٨٧٠٨٤٨٤ ٨٠٨٧٤ yanından getireceği ٨٤٢ ٥^ ٥ ^ منيم$ ٧٠ ٨٤٤ﻫﻬﺤﻤﻬﻮﻣﻪ ٧٥ ۶٠٢٤ﺀ^ﺀﻣﺄممﺺ ^ ٠٢٠٨٤٤٢٠٨ ٨٤٢ $٧ havuzuﺀﻣﻬﻢ$ﻫﺂﻡ ^ ٤٤٨ £. مهﺪ،،ﻩ ٤٤٨٨٤٤ ٨٧ , ٨٠٨٣ $٥٨٤٨٤٨٤٨ ٨٠٢٨٥٨،، ٨٤٢ insana ; ٢٨٠٣٠٤٠٢؟ yüp $٥٤٤٤٢٨٥$، ٨٠٤ ٤^٠٤٨٤٥٧٠٨ ٥٨٠٠: >،۴٧ ٨٥٨٢٠٨٤٧٠٨، ٨٤٠٧٠٤٠٢٤٨ y aمحﺀ$ﺁﺡ £, ٣ ٨ ٧ ٤ ٨٤٢ﻫﻪ ٤٨ ٨٧٢٦٥٣ ٨٤٢ ٠٧ yap , ٣ ٨ ٧ ٤ ٨٤٢ ٨ ٧ ٣؟٨٠٨٤٨٤ ،ﻫﺂ $٧ ٥٨٤٤, ٧٠٣٨٧٤ ٧٥ ٨٠٢٨٥٨ ٤^٨٤٢ yap.»demesi ٤۶ £ ٤٨٤ ٨٤, ٨٧ ٧٥ ٠٤£ ٧٨٤٥۶٢٨٥٣ ٨٠۶٤٠٨٤٠٧٥٨ ٥٨٠٠ ٨٤٠٣٠٤٠٢٤ $٥٤٢٨٥٨ ٠٤٧٢٠ # ٥٤٨٧٨٤ ,©،£٧٨٤٥۶٨٤٠٣ ٨٥۶٤٥٨٤٥٧٥٨ ٥٨٠٠ ٢٨٠٣٠٤٠٢٤٨ﺭ.ﻡ .ﻩ$.ﺁ مخمثﺴﻪ$ﺝ £ .م ،،ﺀ ،س ،ﻃﻢ$ﻫﺖﺀﻡﺀ$ممﻢ،ﺀ،ﻡﺀ îm am M alik der ^، k i٠٣٠٤٠٢ : $٠٤،/ﻣأل ،ال y ü z ،ﻣمتﻤﺤﻤﻮﻡ ،ﻣﺊ،£ﻡ٢٨٥$، ٨٠٤٥٤ ٠٤٧٧٨٤٥٨ $٠٨٢٥ ٨٤٢ ٥٧٥٨٤ ^٠٢ ٧٤ ٨٤٢٤٨٠: » £ ٧ ٨٥٨٣٧٠٨٤ ٨٧٨٧٠ ٨٤٢ m a h zu rﺀ$ﺀﻙ «٢٨٠٣٠٤٠٢٤٨ yarısına ٨٠٨٠ ۶٧ ٤۶٤٠٢٤ yap . ٣٨٤٧٢٠ £ ٧ ٧٧٢٧ ٧٠^٠٨٧ ٨٠٤٤٤ ٨٤٢ ٤٤٠٢٠٤٤٠ ٣٤٤۶٤٤٢٢٨٤۶ ٠٤٧٢. ٠ ٧٥ ٠٨٧ ^ £ ٠٤٤٨٠٠ ٠٢ﻡﺀﻫﻬﻪ$ﻩﺀﻡ £٥٢٢٨٤٤۶ ٧٠ ٨٥٨٧٤ ٠٤٨٤٤۶ ٠٤٧٢. ٨٨٤٥ ٠ ٨٥٨٣٧٠ ﻃﺼﻤﺺﺀﺀﻡ مسﻢ ،ﻡ£ﻣﺔ £ ٠٤٧٢٣ ٧٥ﻩ ٧٠ ٣ﻡ$ ﻣﻪﺀ»ﺅ ٣٤٤۶٥٨ ;٨٧٨٧٥٨؛ ﻩ$ ٥٨٠٥٨ ٨٠٤٤٤ ٨٤٢ ٤٤٠٢٠٤٤٠ ٣٨۶٨٢٧٤٢ . # ٠٢٠٤٤،ﻉ٨٨٤٠٤٠ ،$ﻡ£ﻫمل»،ﻡ ٨٤٢۶٠{/ مه٣٤٤۶٤٤٢٨٤٠٨ ٧٥ ٨٤٢ ٣۶٤٤ ٥٤٤۶ ٧٠٢٤۶ $٠٣٤٤٢ . ٠٨٧٥٨ ٤۶٤٨٤مسﻢﺀ ،ﻭﺀ، $٠٤٤٨ ٠٤٨٤٤۶ ٠٤٧٢. ٨٤٧٠٨٨٤٥ ٠٤٧٨٠٥ ٨٧ ٧٠ ﻩ$ﻉ £. ٠٤٤٨٨٤٤ £ﻡﺀﻣمثﻢ^٢٧ﻡﺀﺀﺀﺀمهﻪ،ﻫﻪ$مه ٤٧٤٤٥٨ )$.». ٧٠ ;٠٤٧٥٨٨٤٥ ٧٠ ٥٤٧٠٤٢٨٥ ٠٤٠٨ ٠٤٤۶٧٠٢٤۶، .
324
İM A M M A L IK / M U V A T I A
îm am Malik der ki: Bizdeki sünnete göre m üsakat, bütün hur ma, zeytin, şeftali ağaçları ile ü zü m asm alarında ve benzeri şey lerde caizdir? Herhangi bir m ahzuru yoktur. M al sahibi meyvele rin yarısını,üçte birini, dörtte birini veya bunlardan daha a z ya da fazlasını alm ak üzere anlaşabilir. îm am Malik der ki: Yine m üsakat ziraat bitkilerinde de caiz dir. Ziraat bitkileri yerden çıkıp yükseldiğinde sahibi sulam aktan ve çalışıp yetiştirm ekten aciz olunca, bunlar da ortaklığa verilebi lir, caizdir. Helâl olan şeylerden birinde meyveler olgunlaşıp geli şerek satılabilecek d u ru m a gelince, artık ondan m ü sa ka t y a p ıl m a z } 0 Böyle bir durum da m üsakat ancak gelecek y ıl için yapılır. S a tılm a sı helâl olacak d u ru m d a ki meyvelerde yapılacak m ü sa ka t ise kiralam a olur. Ç ünkü bu durum da bahçe sahibi ile olgun laşan meyveler hakkında onları korum ak ve toplayıp kesm ek için m üsakat ya p m ış olur. B u da m al sahibinin ona (ücret olarak) ve receği bir para mesabesindedir. Buna da m üsakat denmez. M üsa k a t ancak ağaçların budanm ası ile meyvelerin olgunlaşm aya yü z tu tm a sı arasındaki zam anda yapılır. îm am M alik der ki: B ir kim se meyveler olgunlaşıp satılacak d u ru m a gelmeden önce bahçesini ortağa verse, bu m üsakat oldu ğu gibi, caizdir. îm am M alik der ki: Boş bir arazinin m üsakat yoluyla ortağa verilm esi caiz değildir. B u n u sahibi para ve benzeri belli bir kıym et verebilir. A m a bir adam ın boş olan arazisini oradan karşı lığı kiraya çıkarılacak ürünün üçte biri veya dörtte biri karşılığın d a kiraya vermesi halinde bunda belirsizlik olabilir.u Ç ünkü ziraat ürünleri bir kere az olur, bir kere çok olur. B azan da ta m a m en helâk olur. Böyle olunca da arazi sahibi arazisini kiraya vere (9) Şafîlere göre, m ü sâ k â t sadece h u rm a ile üzüm de caizdir, diğerlerinde caiz değildir. Hanefılere göre ise, yerde bir sene veya daha fazla kalan bütün b it k ilerd e caizdir, b u n la r iste r meyveli olsun iste r olm asın fark etm ez, (elF ık h u al-M ezahibül-E rbea, c. 3, s. 25 ve 28) (10) Ç ünkü m ü sâ k â t başkasının bahçesine em ek vererek m eydana getireceği m ah su le o rtak olm aktır. M eyveler olgunlaşıp satılacak du ru m a gelince, emek ve hizm ete lüzum kalm adığı için, m ü sak atın b ir anlam ı olmaz. (11) Boş b ir araziyi ondan elde edilecek şeylerin bir kısm ına karşılık kiraya ver m ek, M âlikilerce caiz değildir. E bû H anife'ye göre ise caizdir. (Bâcî, elM ünteka, c. 5 s. 132).
: t ; ı / M ( i s A K A T K l 'i 'A m
3 حم 5
bileceği belli bir kirayı bırakarak, tam am lanıp tam am lanm aya,cağını bilm ediği belirsiz olabilecek bir iş alm ış olur. Bu ise inekruhtur. Çiinkü bu biradanım , bir yolculuk için belli bir şey karşılığında bir ücretli tutup, sonra ﻫﻪona: «Sana ücret olarak bu seferim de kazandığım ın onda birini vereyim mi?» dem esi gibid ir ki, bu caiz olmaz. İm am Malik der ki: B ir adam ın ücretle çalışması, arazisini ve gemisini kiraya vermesi, ancak bizzat kendi alacağı belli bir ücretle olabilir. îm am M alik der ki: H urm alık ile boş arazi hakkındaki m ü sa ka tın fa rkı olması şundan ileri gelir: H urm anın sahibi meyveleri olgunlaşıncaya kadar satam az. A razinin sahibi ise orada hiç bir şey olmadığı, ya n i boş olduğu halde kiraya verebilir. îm am M alik der ki: H urm alıklar da üç sene, dört sene ya da daha az veya daha fazla süre ile m üsakat yoluyla ortağa verilebilir. B enim duyduğum budur. D iğer ağaçlar d a hurm a gibidir. Onda caiz olan, diğerinde de caizdir. îm am M alik der ki: M üsakat yoluyla bahçesini veren kim se, karşı taraftan fazla olarak altın, güm üş, yiyecek veya başka hiç bir şey alam az. Bu, değildir. Yine aynı şekilde çalışan حم،ﺃ bahçe sahibinden böyle bir şey alamaz. A ralarındaki bu ziyadelik caiz değildir. îm am M alik der ki: A ynı şekilde, kâr ortağı da bu durum dadır. M üsakat veya mudarebeye ziyadelik girince ücret olur. B u n la ra ücret girince de, doğru olmaz. Kâr olup olmayacağı ya h u t az mı, çok m u olacağı bilinmeyen, belirsizlik olabilecek bir yerde ücretle çalışm ak ise caiz değildir. îm am Malik der لك : B ir adam, içerisinde hurma, üzüm asması ve benzeri ağaçlar bulunan bir arazisini m üsakat yoluyla başkasına verdiğinde, orada boş araziler de bulunsa, eğer ٠ boşluklar asla tabi ise ve asıl arazi de oranın büyük bir kısm ını veya çoğunluğunu teşkil ediyorsa, orada m üsakat yapılm asında bir m ahzur yoktur. Meselâ, hurm alık üçte iki veya daha fazla olsa da, boş kısm ı
32 6
İM A M M A U K / M U V A T T A
üçte bir veya daha az bulunsa, bu takdirde boşluk asla tabi olur. Boş arazide hurm a, ü zü m asm ası ve benzeri ağaçlar bulunsa ve burada asıl arazi üçte bir veya daha az olsa d a ٠boşluk üçte iki veya daha fazla olsa, ٠ zam an kiraya vermek caizdir. M üsakat ise caiz değildir. İçersinde boşluk olan ağaçlı araziyi m ü sa ka t yoluyla ٠^ ٥^ ٠ vermek, içersinde a z ağaç bulunan bir boş araziyi kiraya vermek veya güm üş süslemeli bir m uskafı veya kılıcı g ü m ü ş karşılığında satm ak, kaşlı ve içersinde a ltın bulunan bir y ü zü k veya gerdanlığı d in a r karşılığı satm ak, insanların yaptığı ’ * İn sa n la rın yapm akta olduğu bu alış veriş caiz olarak devam e t ٠ mektedir. B u hususta şu kadar olunca haram olur, ondan az olun ٠ ca helâl olur diye bunu açıklayan bir şey (şeri bir detil) g elm ed i}2 Bize göre,insanların am el edip aralarında caiz gördükleri h u sus şudur'.A ltın ve g ü m ü ş içinde bulunduğu şeye tabi olursa, satışı caizdir. Meselâ kılıcın demiri, yü zü k kaşı veya m ushafın kıymetin in üçte iki veya daha fazla olup, a ltın ve g ü m ü ş süslem elerin kıym etinin ise üçte bir veya daha az olm ası g ib i.u
(12) Yani caiz olup olm am asının hududunu tayin eden şeri b ir kaide gelmedi. Üçte bir ölçüsü de alim lerin içtihadıyla beyan edilm iştir. (Bâcî, el-M ünteka, c. 5, s. 138). (13) Yani böyle olunca, onların altın veya güm üş karşılığında satılm aları caiz olur.
327
2. MÜSAKATTA KÖLELERİN ÇALIŞMASI
٢
ﻧﻞ ﻧﻤﻨﻲ
-
ﻛﺶ
؛
ﻧﺎ ل
ﻧﺎﺑﻂت إ ن أ ﺧﺴﻦ ﻧﺎ ﻧﻴﺮ ﻟﻰ ﻋﻨﺎ د ا ﻟﻦ؛ﺗﺆإ ﻟﻰ ا ﻟﻨﺴﺎﻧﺎ
ﻧﺎﺣﺐ ا أل ﻣﻢ
ض
إ ﺛﺔ ال -ﺑﺄس ﺑﻨﺰﻟﻚ
:
ﻏﻨﺔﺑﻬﺰ ١
ال ﺗﻢ ﻗﻨﺎ ل ا ﺑﻞ
.
زإن ﻟﺰ
^^ .
؛ى ا ﻟﺶ زا ﻟﻨﻨﻰ ﺑﻨﺺ زا ﺋﻨﺔ ﻋﺰﻳﺰة .
.
•
زاال ﺧﺰى ﺑﻨﻀﺞ
ﻧﺎ ل ز ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻚ :
،
ﻧﺤﺰ ﺷﺮﻟﺔ ا ﻟﺬ ال
ض
ﺑﺬﺋﺎ
ا ﻧﺘﺬ ت
ﺛﻨﺎﻓﻰ ﻟﻰ
ﻟﻰ؛
.
أرﺿﻴﻦ
ذا ■م•
.
ﺛﻠﻨﻄﻎ •
ﻲ ال ﺛﻨﻮ ن زال
ﺑﻠﻨﻨﺎﻧﻰ أن
أﺧﺬا
ا ال ﻧﺰ
•؛
ﺑﻰ اﻟﻨﺎي
ﻓﺪ ي
زﻟﻦ ﺛﻨﻲ
.
ﻳﻨﺘﺮﻃﻤﻢ
ﺑﻤﻨﻞ ﺑﻤﺎ ل ا ﻟﺬ ال ﺑﻰ
ﻧﻨﻲ
•
زالأن
ﻳﻨﺘﺮ ط ذ ﺑﻚ ﻏﻠﻰ
اﻟﺰى آ ﻓﺎ ت. ﻓﺎ ل ا ﻟﻐﺎﺋﻂ
ﻧﺎﺑﻚ
:
زال
ﻟﺒﻤﻮا ﻳﻴﻪ ﺣﻴﻦ آ ﻓﺎ ت إ ﺋﺎ ة
.
ﻓﻴﻦ <ﺗﺎﻟﻠﺜﺂ ة زال
ا ﻟﻨﺎ ل
ﺖ أل
■
ﻓﺨﻮ ز
ﻟﺜﻨﻰ آ ﻓﻰ أن
ﻓﺜﺒﺖ ﻏﻠﻰ
ز ﻳﺎ
.
ﺑﻤﻨﻰ ﺑﺰ ل ا ﻟﻤﺎ ل أن
ﻳﻤﺮ ط
زإ ﺋﻨﺎ
ض ا إل ى ذ خ ﻓﻰ ﻧﺎ ي ﻧﺂ ذة ا ﻟﻨﺎ ي ض ﺧﺎي ٧
ﺗﺠﺦ
ئ ز ﺗﻴﻖ
ا ﻟﻨﻨﺎﻓﺎ
ﻅ
ﻧﺒﺂ ا ﻟﻨﺎ ي
ﺑﻤﻨﻞ ﺑﻤﺰ ؛ ى
أن ﺑﻴﺖ أن
.؛
ﻳﺬﻳﻞ ﺑ ﻴﻪ أ ﺧﺬا ٠
ﻧﻠﻴﻌﻨﻞ ذ الذ إل ل ا
ﺑﻤﺂﻧﺎ ة ٠أن «^،
ﻓﺰ ﻏﻲ
'
ا ﻟﻤﺎ ل أ خ ؛ا ٠ﻧﻚﺀ ر ﺧﺔ ﻓﺒﻞ ﻛﺎﻓﺎ
.؛
ﺛﺰ ﻓﻴﺂ ي ﺑﻨﺬ ذ ﻟﻒ إ ن
-
ﻓﻞ
:
ذ ﻧﻦ ﻧﺎ ف ﻣﻦ ٧ ١
؛^؛
أز ﻧﺎ ب أز ﻧﺮﻣﺰ
،
ﺛﻨﻠﻰ
ﻧﺒﺂ ا ﻟﺬ ال أن
ﺑﻤﺪ ة
.
İm am Malik der ki: M üsakatta çalışanın m al sahibine .3 ۶٥٢/ duyulan en güzel şey bunda birﻫﺲ ،ﺳﺎﻡ ،' köleler؟ ،٤۶ﻱ،ﺀﻫﻮﻣﻂ -m a h zu r olmayışıdır. Ç ünkü onlar m alın işçileridir. M al mesabe ﺀﺀﺙ،ﻙ sindedirler. Çalışana ^ ٥ bir menfaatleri yoktur. Ancak onlar biyle yapacağı işler hafiflem iş olur. Onlar olmasa, işlerde zorluk çeker. Bu, pınar ve taşıma suyla yapılan sulam a mesabesindedir ,
328
IM A M M A U K I M U V A T l'A
Hiç bir zam an ağaç ve m enfaat bakım ından eşit olduğu halde, biri kesilmeyen bol p ın a r suyu ile, diğeri de taşım a su ile sulanan iki arazide aynı şartlarla m üsakat yapan birini bulam azsın. Ç ünkü p ınar suyuna verilecek emek hafif, taşım a suya verilecek emek ise ağırdır. Bize göre h ü k ü m böyledir. Bahçeye bakan, orada çalışan işçi köleleri başka biryerde çalıştıram az bunu m üsakat yaptığı kimseye şart koşamhz. im am Malik; der ki: Bahçeye bakan kim senin, m a l sahibine, orada m üsakat anlaşm ası esnasında bulunm ayan kölelerin bah ٠ çede çalışm alarını şart koşm ası caiz değildir.14 im am M alik der ki: M al sahibinin, bahçeye bakan kimseye, orada hizm et gören kölelerden birini çıkarıp alm ayı şart koşması, caiz değildir. im am M alik der ki: B ir arazide m üsakat, — a kit esnasında— bulunduğu d u ru m üzerine yapılır. M al sahibi eğer orada hizm etgören kölelerden birini çıkarm ayı istiyorsa, onu m üsakat an la şm a sın d a n önce yapsın. B u n d a n sonra dilerse m üsakat anlaşm ası yapsın. Kölelerden biri ölür, kaybolur veya hastalanırsa, m al sahibinin onun yerine başkasını getirm esi gerekir.
( )^لZira bu, m üsâkât şa rtla n üzerine b ir ziyadelik elur ki, bu da doğru debidir.
ﻛﺘﺎ ب ﻛﺮاﺀ ا ال ر ض
-٢٤
34 ARAZİ KİRALAM A K İTA BI
331
ARAZİ KİRALAMAKLA İLGİLİ RİVAYETLER1
ﻇﻠﺔ
ﺋﻦ ﻣﺤﺲ
ﻏﻰ٠ ﻟﻴﻦ
ﻏﻦ‘ رﻣﺤﻨﺔ ﺛﻦ أ ﺑﻰ ﻏﻢ ا٠ .ﻧﺎﺑﻚ
٠,ﻣﺎ ؛ ا ﻟﺰ ار ع
أ ﺗﺎ ﺑﺎأل ﺧﺐ واﻟﻮرق ﻧآل
:
ﻓﻌﺎل
i
ئ دس ‘ض
ﻳﻨﻰ ﻏﻦ
ر ﺗﻮ ل ا د٧١ ؛٠
ﺑﺎ أل ﻧﺐ واﻟﻮرق
، ﺧﺪﻳﺤﻢ
ذ ﻟﻨﺎ
١
-
^^ ﻏﻦ ﻣﺾ ﺑﻦ٠ ا ﻟﺮز ﺗﻰ
ﻧﻨﺄ ك زام ﺛﺊ
:
ﻓﺎل ﺧﻨﺬﻟﻠﻪ • ﺑﺎ س ﺑﺐ
ﻝ. H an zala b. K ays'ın ﺹﺀb. H adic'den rivayet ettiğine gdre R esûlullah (s.a.v.), z ira a t arazilerin i k iray a v e rm e ^ y asak lad ı.2 H an zala d er ki: Rafi' b. H adic’e: « - Altın ve gümüş karşılığında olsa da mı?» diye sorduğumda:
٠- Altın ve güm üş k arşılı^n d ad a olsa bir m ahzur yoktur.» diye cevap verdi. •ﻧﺄﻟﺘﺄ ﻧﻌﻴﻦ ﺛﻦ ا ﻟﻨﻴﺐ ﻏﻦ ﻛﻨﺪ
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺘﺄ ﻏﻦ اﺋﺐ ﻧﻬﺎب ؛ اﻧﺔ ﻧﺎل ؛
— ٢
األزﻫﺮي ﺑﺎ أل ب ز؛ﻟﺰﺑﻖ؟ ﻓﻌﺎلث ال ﺑﺎس• ؛؛ ib n Şihab’dan: Said b. Müseyyeb'e arazileri altın ve güm üş .2 :karşılığında kiraya verm edi sorduğum da B unda b ir m ah zu r yoktur» diye cevap verdi - « . ﻏﻰ دا ؛٠اﻧﺔ ﻧﺄ ل ﻧﺎ ي ﺑﻰ ﻏﻢاش ﺑﻦ ﻏﻨﺰ • :
ذع ل 1
؟
ﺧﺪﻳﺞ
ﺗﺬ م ﻏﻦ ز؛ﻟﻤﻊ ﺛﻦ
ا ﻟﻠﻤﻰ
،^^
؛
ﻧﺎﻟﻚ ﻏﻦ اﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب
؟ أل ب زا*ﻟﺰﺑﺆإ ١ أ ﻧﺄ ي ،
• ؛
ﺗﺜﻨﻰ،وح
ت ال ﺑﺄس ﺑﻴﺰ
ت ﻧﺜﻠﺖ ﻟﺖ٢ ^ ؛
-
٢
^ ؟١ ^
؛ﺑﺊ
١
J İ؛ ؛
-)Arazi, z ira a t yapm ak, bina k u rm ak ve ağaç dikm ek için k iralan ır. H aneftle )1 re göre, b u n u n bazı ş a rtia n vardır. M esela, anlaşm a esn asın d a eğer z ira a t için kiraiartıyersa, ne ekeeeğini açıklam ası gerekir. A çıkladıktan so n ra mal *sahibi razı olursa akid yapılm ış olur. Z iraate uygun olm ayan arazin in k ira lanm ası doğru değildir, h elli bir m üddet için bina yapm ak ve ağaç dikm ek .üzere arazi k iralam ak da caizdir M üslim , 21/Buyû, 19, no: 11ü )2 (.
332
İM A M M A L IK / MUVATTA
•
ه 'ص ﺑﻰ ﻧﺮر ﻏﻦ أ ﻣﺤﻤﺤﺎ
أم
■ر'ﻣﻊ
3. îb n Şihab'da: Salim b.Abdullah, Ömer'e, z ira at arazilerini k iray a v e rm ek sorduğum da; «— A ltın ve güm üş (para) k a r ş ı l ı n d a olursa b ir m ah zu ru yoktur.» diye eevap verdi. îb n Şihab diyor ki, ona: «— Rafı b. H adie'den rivayet edilen hadis h ak k ın d a ne dersin?» dediğimde: « - Rafi —m urad edilmeyen m analara g ^ ü re n — bir çok rivayetlerde bulundu.3 E ğer benim b ir z ira at arazim olsa onu kiraya verirdim» diye cevap verdi.4 ﺑﻰ
دزل
• ﻳﺬﻳﺐ
ﺋﻢ
-
ﺛﻜﺎزى أزﻧﺎ
ﻣﻜﻨﺘﺄ ﻓﻰ
ﻏﺪ ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﺑﻦ ﻏﺆف
ﺑﺊ ﻃﻮ ل ﻣﺎ
،
ﺗﺎ
ﻛﻨﺘﺖ أزاﻏﺎ إال
أن
؛
ﺛﻨﺎ
اﻧﺔ ﺑﻠﻌﺔ٠ ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ :
ا ﺑﻨﺔ
ﻗﺎﻟﺖ.
•ﺗألا ﺑﻌﺚﺀ ﺛﻰ ﻛﺎن ﻏﻠﻴﻪ ﻣﻦ وراﺋﻌﺎ دﺧﺐ أن زرق،ذأ •
؛
.
و
ﺧﺘﻰ ﻧﺎ ذ
ﻣﻨﺬ ﻣﺆﺑﻢ
Û
-
٤
ﻧﺪﺗﻪ ﺑﻜﺰاب J
ﺧﺾ ذ ﻛﺰﺧﺎ
im am Malik'e rivayet edildiğine göre, A bdurrahm an b. Avf .4 bir arazi kiraladı. Vefat edinceye k ad ar k ira ile elinde kaldı. Oğlu :dedi k i Ben orasııu uzun zam an - b a b a m ı n - elinde kaldığından — « dolayı bizim zannediyordum . O nu bize ölürken a n lattı ve oranın k irası olan a ltın veya güm üşten üzerindeki borcun ödenm esini e m re tti.« ﺑﺎﻟﺪﺧﺐ
ﺑﻤﺎ ﻣﻦ
اﻧﺔ ﻛﺎ ن ﺗﻜﺮ ى أر ﻓﺔ
م • ﺃﻥ ﻣﻨﺎ ﺑﻤﺰ ج
ﻏﺮل أ ﺑﻴﻪ؛
I
ﺑﻨﺎ م ﺗﻦ ﻋﺰزه
أز ى ﻧﺰز ﻏﺜﺔ ؛ﺑ ﺎﻗﺔ <ﻧﺎﻋﻢ ﻣﺊ
ﻧﺎﺑﻠﺌﺂ ﻏﺬ
ﺣﺬﻟﻨﻰ
ﻧﺎﻟﻠﺬ ؛ ﻏﺬ ز ﺟﻞ
“ و٥
ز ﻏﻞ
٠٠
.ا ﻟﺒﻨﻂ ؛ أز ﻣﺊ ﻋﻴﺮ ﻧﺎ ﻳﺨﺰ خ ﻳﺨﺎ ؟ ﺑﻜﺮة ذ ﺑﻠﺌﺄ
H işam b. Urve'den rivayet edildiğine göre, babası arazisini .5 ,a ltın ve güm üş (para) k a r ş ı l ı n d a kiraya verird i -îm am Malik'e ziraat arazisini yüz sa* hurm a veya oradan çıka cak buğday ya da başka bir şey karşılığı kiraya veren b ir adam ın .d u ru m u sorulduğunda bunu hoş görm edi yasaM ananlan ،la yasaklanm ıyanlan da y asak lar arasında rivayet Yan )e3t(-؛ ٤؛. el-M ünteka, e. 5, s). ل43(. B aşka bir senedle bkz. Şeybanî, 830. Bu da onu eaiz gördüğüne delildir) )4 .
333
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﺸﻔﻌﺔ
-
٣٥
35 ŞU FA
(O N A L IM )
K İTABF
(1) Ş u fa ; lu g a tta eklem ek an lam ındadır, ü ç kökten gelebilir: 1) Bir hisseyi öteki hisseye eklemek m anasını taşır. Ezan lafızlarını iki defa söylemeye ve iki rek atlı b ir nam aza da şef denir. 2) Ş u fa tekin k arşıtı olan çiftten türetilm iştir. O rtağının hissesini şu fa yo* luyla alan kişi çift hisseye sahip olm aktadır. 3) Ş efaat kelim esinden tü retilm iştir. Bu takdirde, o r ta ^ n kendi hissesine diğer ortağının hissesini k atm ası anlam ını taşır. İslam 'dan önee ortaklardan biri hissesini satarsa, diğer kom şu ortak m üşteriden kendisi alm ak ؛٠• terd i. Fıkıh dilinde ş u fa , b ir ortağın, ortağının sattığı malı p arasın ı vererek alm ak hakkıdır. B aşka deyişle şü fa , bir ak arın (taşınm azın), m üşteriye mal oluş fiatı karşılığında m üşteri istem ese de ondan alınm asıdır. Ş u fa ft»s؛،l ya d a sahih bir satıştan sonra sabit olur. Ş u fa hakkı, Hanefi m ezhebinde sırasıyla şu d ö rt kişi için sabit olur. a) S atılan b ir a k a ra ortak olan kim senin ş u f a hak k ı vardır. b) S atılan b ir m alın özel su lam a h ak k ın a ortak olan kim senin ş u fa hakkı vardır. e) S atıla n b ir ak arın özel yoluna ortak olan kişinin de ş u fa hakkı vardır, d) A kar sahibi bitişik kom şu için de ş u fa hakkı sabittir. Bir evin duvarında kirişi olan ya da duvar üzerindeki kirişten beraberee istifade eden kişi, komşu sayılır. Ş u fa hakkı, şu fa sahihlerinin adedine göredir, hisselerine göre d eb id ir. M alikilerde ise hisselerine göredir. Ş u fa sahibi h ak k ın ı üç şekilde talep eder: 1. Taleb-i M üvâsebe: S atışın y a p ıld ı^ n ı öğrenir öğrenm ez o m ecliste şu fa h ak k ın ı kullanacağını h areketleriyle gösterm esi y a da söylem esidir. 2. Taleb-i T a k rir ve işhad: A karın yanında veya m üşteriye y a da akar satanın elindeyse ona şöyle der: «Falanca bu evi satın alm ıştır. Ben şu fa hakkımı k u lla n a ra k orasını alm ak istiyorum , şahid olun.» 3. Taleb-i H usum et ve Temlik: Hakim e «Falanca falan eri satın alm ıştır. Benim şu sebepten dolayı orada ş u fa hakim var. E m ret de orasını b an a teslim etsin» dem esidir. G enellikle talebin g c ik m e siy le im am E bû H anife'ye göre şufa hakkı düşmez. F etva böyledir. im am M uham m ed'e göre özürsüz b ir ay te h ir ederse ş u fa h ak k ı batıl olur (düşer).
335
ŞUF'A HAKKININ BULUNDUĞU YERLER
ظ
ﻟﺼﺖ أ ﺑﻰ
ﺑﺬ ا
، ﻧﺪﻛﺎ •
• ﻣﺤﺐ
ب ﺑﻦ ا
ﺑﻤﻢ ال ن ا
*ﻟﻢ
ص٠ ﻏﻦ اﺑﻰ ﻧﻬﺎ ب
ﺑﺎﺷﺔ ﻓﻴﻤﺎ
ض
ئ
اش
،
ﻣﺤﻂ ﻏﺬ ن ال م
أن؛ رﺣﺮل
ب
-
١
٠ﻏﺈ د ا ﻟﺮﺣﻤﻦ ﺑﻦ ﻏﺬ ف ؛
. ﺛﻔﻨﺔ ب .ث
س ى
ﻏال٠ ﻳﻨﺰ
؛ ه آش ال ﺛ أل ف٠ ^^
:
ا*ﺑﺰإ
ﻧﻘﺐ ا ﻟﺨﺬ وذ
ﻗﺶ
İÜ U
I . A b durrahm an b. A vfın oğlu Ebu Selem e'den: R esûlullah s.a.v.) o rta k la r a ra sın d a tak sim edilebilen m ü şterek m allard a ( ş u f a olduğuna hükm etti. O rta k la r a ra sın d a sın ırın bulunduğu yerlerde ş u fa hakkı yoktur2. İm am M alik d er ki: B izde am el ittifakla böyledir . ﻫﻞ ﻓﻴﻬﺎ ص ﻧﺐ؟
،
ﺳﻞ ﻏﻦ ا ﻟﺜﻨﻨﺔ ٠
٠ ١^ئ ^
ﻟﻨﻴﺐ
إﺑﺔ ﺑﻠﻨﺔ أن ﺳﻌﻴﺬ ﺛﻦ ا
:
ﻧﺎﻟﻠﺜﺂ
ال ﻫﺪ ن إ*ال3 ٠ ﺻﺊ ﻓﻰ ' أل در آ آلر ﺻﻴﺬ
ﻧﺎ ل
.ﻧﻢ
-
٢
: JU*
^٠Said b. el-Müseyyeb'e soruldu: «— Ş u fa d a b ir prensip v ar mı?» Said: «— E vet, Ş u fa evlerde, arazide ve yalnız o rta k la r a ra sın d a olur» dedi.
(2) İbn A bdilber d e r ki: Çoğu M u v atta ravileri M alik’ten ve b aşk a la rı m ürsel o larak riv ay e t etm işlerdir.
336
IM A M M A I.IK / MUVA'ITA
d lta
Jİ ٠ oxJj J
j J t ■٠
y
LT*ö
jll-j
J l.
^ ■؛ ١•
J؛-،^؛ j -•
i d ;Ju c i l jLu İ l J
.
L>JI-^ ٠٠٠ ؛:
][٣٠٠
a^-L J ،■ ،jjL؛. ؛w . jL j^
Jj
j
\
،Ui
٠
j؛
LIİÜ*؛
>؛j y~* <،^j> ١
١^ ٠i j l i j ؛-،،•<-١ >،jL ، ؛J1 ،_-j»-Lö
><؛٠٠٢ J،٧٠ . ١٠^ y ،
.
١^j
j
١ ؛^؛LJl ؛
jL J ،_ ؛
،j _^؛ >،،i J ؛L I^İja^-L
y
* ijjljl
_)؛؛ilij ٠^
؛Jj ٠ i ؛f^1 -i.A ^۵^١^١ j ؛3 ٤٠ ٠^>٠٠٠
٠
^ ، ١ ؛, Û .
L i: jj u
.>١ u c4 Lii ؛، .
LaÂ-i؛ ؛،j ، ؛٢٠
ÜJ
ıjÜ . llo
٠
jljli ٠l^^Lo.; plj
>u \1
>•!L ٠«> • ؛3) ^~؛-* 0 ؛Jl ،_j،L?»j : ،İÜU J l ؛
Jii jl oJjl >٠٠ ، J ٠ >^~-y i o
AÂ؛ '٠٠ ■'
. ، ٧٧ ؛،
jj>-l l*4İ*-» . Xu Joi jjj . l ؛1d<؛؛ iL^^jJl <،uL،؛J، ؛،_-*.•»-U،3 djÂjj
.6 j
-٣
V<؛£ ٠
. ji•^ (jj.—.«.>■
،jjS
J ؛، •، ،.>٠! LI : iliL
jL lil
r'<؛؛
saJ^il y LİI ûş-jî
ji
J,
5^J^؛،
،!٢٠ ٠
،-١١٠؛
٠٠١*^ u i i l ; *‘J *٤٤٠٠٠٤
JJÜ 1 L،,،؛ J. iL
öjl* . J>3
J ،\ ^؛٠
. ! y ،i٠٠٢٧٠ i jl،«؛ ؛٠٢٠ Laii c5،r-J J L j ،y ، İUL، JlS ٠ •ajuLlJL
j - 0 ^ o؛ l j • J^v i İLİ J؛
J1 İÜJo İİİJ 1 ili ، l i . y £ y : İUL Jl،<؛ ؛ ؛
^1> ، ٠■ sû j i i; ju j ^
٠٢٠٠;^.
j i j i vi c*>; iü v) J<؛ y ؛l«؛ ،i
iLoi ، !، ؛٢
,jl
L j İp . İ Lİ JÎ J *cJU LrJ J
j • i i i ، 0i؛
< ^٠^ ١
،>JVI، 1< . '^؛
v : İUU J l ؛
1 mLtJ. .»^ La ؛ İ4 ; p . J&\ j^ v jjj ؛jl_ j yT o u i ;>£؛i
ji
j j j»;vi Ü
^
<1 ^ c jJ id ij_,u il J . ؛٠٠ .
lioi •
٢٠٠ ٠^
0L— J^ i>-L . p4«،L،x9، j j
؛٠؛
l>v؛. ؛
>٠١١ ،-1SjZ * ، ş *c
^٢.٠،-٠ ؛-،^j ^ ؛vJJL J l ؛؛
j i؛ l* ^j J ؛Â.Ji : iü L JÛ؛.«
K IT A M
337
إن ﻛﺎ ن ﻓﻴ ال ﻗﻴ ال *
و إ ذ ﻛﺎ ن ﺗﺠﺰا
.
ع'ﻣﺮأم;،. ١ /
ﺑﺠﻢ
وذ ﺑﻚ إ ذ ﺗﻔﺎﺧﺮا
.
ﻣﺎ
.
ﻓﺎل ﻧﺎﺑﺬ ﻧﺄﺗﺎ أذ ﺑﻤﺘﺮ ئ ز ﺟﻞ ﻣﻦ ﺷﺮﻛﺎﺋﻪ ﺧﺌﺔ ﻓﻴﺜﺪﻟﺬ آﺧﺖ اﻟﺸﺮﻛﺎﺀ ا ﻟﺌﻨﻨﺰ ﺑﻨﺬر ﺣﺼﻰ ؤﻧﻌﻮل ا ﻟﺘﺮ ى :إ ذ ﺳﺖ أذ ﻧﺄﺧﺬ ا ﻟﻨﻤﻨﻪ ﻛﻠﻤﺎ أ ﺣﻜﻰ *.
؛
.
.
٧١آ ﺧﺬ ض إ ﻟﻴﻚ
ز!أل
•
ض أذ ﻧﺬ'خ ﻧﺬغ .ﻧﺆذ ا* ﻟﺌﺒﺊ ؛ قﻣﺤﺰئ ﺗﻲ ط زأﺣﻨﻤﺔ إي • ﻣﺤﻨﻰ ﺑﻤﻨﻴﻊ.إال أن* ﻓﺎﺧﺬ ا ﺛﺔ ﻣﺤﺎ آز ﺑﻤ ﺒﺎ إي ﻓﺈذ أﺧﺬﺧﺎ ﻣﺰ أﺣﻖ ﺑﻤﺎ زإال ذال ﺛﻨﻰﺀ ﻟﺔ .
JÛ م
.
ﻣﺄﻟﺬ ،ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻳﻤﺘﺮ ى
ﺗﺄﺗﻰ
ﻧﺨﺰ
ﻓﺎل ﺑﺎ ش
"
ﻧﺎﺑﺬ
ﻧﻪ ﺧﺌﺎ
ﻳﺬ رك
ﺑﻤﻴﺔ ﺗﻴﻨﻪ ﻧﺎ ﻏﻨﺰ
؛
.
ﻧﺊ
:
.
ﻓﺈ ن
'ﺑﺎغ
ذا"ل ن\إإلﻟﺬ
،ﻧﺄﻓﺎﻟﺔ .ﻗﺎل.
ﻧﻦ
ألﺛﺰى
ﺷﺮ ب
ﺑﺎ ﻟﺸﻤﻨﺔ
د ن ذ ب ﻟﻪ .
أم
ﺑﻨﺘﺎ ام ذاب أن
■
ﺛﻨﻨﻪ ﻟﺔ
ﻧﻠﻨﺎ ﻏﺒﻠﻢ أ ﻧﺄ
.
ﻧﺎ
ﻧﺎ
.
ﻧﺎ
•
ﺻﺎﻣﺐ ا ﻟﺴﻤﻨﺔ ا ﺧﺰ
ش أﺧﺊ
ا
ﺑﺎﺛﻨﻲ اﻟﺪى
ز ﺧﻔﺰاﺗﺎ زﻏﺰوث ﻧﻰ
ﻧﺎ
أن
إ ال
زإ ال ذال ﺧﻖ ﻟﺔ
•
؛
إ ﺋﻨﺎ ا ﺛﺘﺰﻳﺔ
ﻛﺎ ن
ﻧﻔﻘﺔ زا ﺣﺬؤ
ﺟﻤﻦ ٠
ا ﺷﺘﺮﻳﺖ
'
.
ﻣﻰ
ﺟﺒﻴﻨ ﺎ ٠
ﻧﺎﺑﺬ
ﺑﺰإ أل ﺣﺪ ا ﻟﻨﻴﻎ
:
ﻛﻞ ﺛﻨﻰ اﺛﺘﺰائ ﻣﻦ ذ ﺑﻚ ﻏﻠﻰ
ﻧﺘﺚ ؛ى اﻟﻨﺎب أو ا ال م ﺣﺪﺗﻪ
،
ﺑﺎﻟﺬﻳﻰ
ﺑﺎﻟﺌﻨﺔ
:
ﻓﺎ • أب ا ﺑﺮ ﺑﻤﻐﺮﻣﺎ *
إﻧﺔ ال
ﺛﻨﻨﺘﺔ ؛ ى اﻟﻨﺎب أب اال زذر ٠ﺳﺎ ل ا ﻟﻨﺬ ز ق ة ﺧﺪ
ﻇﺒﻲ ا ﻟﺸﺦ
ﻓﺎ ل
أﻏﻄﺎه
ﺗﻴﻤﻪ ﻧﺎ ﻏﺰ
،
ﺑﻤﻨﺔ
ﺑﺎ ال ﺣﻞ
أﺧﺆأ
ﻛﺎ ن
ﻣﻬﻨﺔ ﻣﻦ أ ﻧﺲ أز ذاب
٠ا ﺣﻔﺎل
:
.
االزض ﻓﺒﻤﺘﺰﻏﺎ ب ﻳﺪ أذ أل ﺧﺬﻓﺎ
.
.
اﻟﺪى
ﻏﻨﻰ ا ﺷﻦ
ﺋﺼﻴﺎ ﻣﻦ ا ﻟﺒﻴﻨﺔ ﺑﻦ ﻧﺎﻣﻲ ا ﻟﻢ
.
زال
•
ﺑﺤﺼﺎ ص ذ ﻟﻚ ا ﻣﺤﻲ
ا ﻓﺰ اة ﺑﻪ
ﻧﻢ
•
ﻧﺄﺧﺬ ا ﻟﺜﻔﻴﻊ ﻧﻴﺎ
ﺑﺄﺧﺬ ﻣﻦ ا ﻣﺢ .ان زا ﻟﻨﺰ ص
.
■
ﻳﻤﺎم ﺛﻐﻨﺘﺔ إ ال أن
ﺑﻤﺎن ذﻟﻚ . JÜﻧﺎﺑﻞ أ ؛
ﺑﻤﻨﻴﺰ
زإﺑﻰ
j
؛
ز ﻧﻦ ﺑﺎغ
v
أذ أل ﻧﻦ
ﺑﻨﺘﺎ ﻣﺬ أزض ﺗﻨﺘﺰ م ﻧﺴﻠﻢ ﺑﻤﻨﻰ ذذ ﻟﻪ ﺑﺎ ا ﻟﻨﻤﻨﻪ إلﺟﺎ.أي ﺑﻤﻐﻨﺘﻪ :إ ذ ﻧﺬ أ ﺑﻰ أذ ﺑﻤﻠﻢ أل ﺧﺬ ؛ا ﻟﻨﻢ ﻣﺤﺎ • زﻟﺠﻨﻰ ﻟﺔ أﺑﻨﺄ •
أل ﺧﺬ ﺑﻨﺬ ر ﺧﻨﻪ ذ ﺑﻤﻨﻚ ﻧﺎ ﺑﺒﺊ
< jûﻟأل أال زﺟأل ﻣﻀﻦ ﺗﺎ ل
.
،
•
ﺗﻲ ﻧﺰ ﻏﺰك؛ "،ﻏﻰ ص ز ب ؛ .ﺗﻲ'غ أﺧﺬﺧﺰ ﺣﺚ ٠زﺛﺰﻛﺎوئ
ﻧﺘﺮﺀﻧﻰ ﻏﻠﻰ اﻟ ﺨﺎﺀﻧﺮ آ ذ أل ﺧﺬ
ﺋﺰﺛﺎﺋﻰ ﻧﺎﺑﺬ
ﺛﻨﻲ إ ذ ﻓﺎﺀ وا
:
•
'
ﺛﻰ
ﺑﻨﺬﺗﻮا
.
ذ إ ذ أ ﺧﺬ وا ﻓﺬﺑ ال
ﻟﻤﺰ ل إ ال أذ أل ﺗﻦ ذ ﺑ ال -
ﻓﺈ ذا
ﺑﺎﻟﺌﻨﺰ أؤ ﺛﺘﺰ ك
ﻳﻔﻦ ﻣﺬا ﻏﻲ ﻧﻐﺰ
.
زإ ذ
ﻧﺰي
ئ أز ﻳﺰ ك ﺑﻨﺒﻠﺔ
،
•
.
ﻧ ال أزى ﻟﺔ
ﻧﻨﺎ ل
أ ﻧﺎ
•’
آﺧﺬ
ﻣﻰ ذأز ك
أ ﺧﺬ ت ﺟﻤﻤﻎ ا ﻓﺈ ذ ﺧﺎ ﺛﻨﻨﺔ
;
•
ﻋﺘﺐ
ﻧﺮﻛﺎ ؤة
ﻫﺰ
•
ﺷﺆ ،
.
أذوا
ث أن
338
İM A M M A L IK / M U V AVI'A
3. M alik’e de Süleym an b. Y esar'dan bu hadisin benzeri rivayet edildi. İm am M alik der ki: B ir adam , bir köle ya h u t bir cariye ya da benzeri m etalar vererek bir topluluğa ait toprağın bir parçasını a ldı. Sonra ortaklardan biri gelip ş u fa hakkını kullanarak toprağı geri aldı fa k a t (bu arada) köle ya da cariye ölm üştü. Hiç kim se bunların kıym etini bilemedi. B u n u n üzerine müşteri: «Kölenin ya da cariyenin kıym eti y ü z dinar» dedi. Ş u fa sahibi ortak: «Hayır elli dinar» dedi. İm am M alik (bu konuda) der ki: M üşteri verdiği bedelin y ü z d inar kıym etinde olduğuna yem in eder. Sonra şu fa sahibi dilerse (bu meblağı vererek, satın alınan toprağı) geri alır, isterse alm az. Ancak ş u fa sahibinin köle ya da cariyenin kıym etinin m üşterinin dediğinden daha aşağı olduğunu isbat ederse o fiya tta n alır. îm am Malik der ki: Müşterek bir toprak ya da evin bir parçasını bir kim se hibe etse, hibe edilen kişi de hibe edene hibe edilen şeye karşılık para ya da m al verse, ortaklar isterlerse hibe edilen kişiye verdiğini d in a r veya dirhem vererek orasını alabilirler. îm am M alik der ki: B ir kim se m üşterek bir toprağı ya da evi hibe eder, karşılığında bir şey alm az ve hibe ettiğini de geri istemez, ortağı burasının kıym etini vererek alm a k isterse, hibenin karşılığında birşey verilm ediği m üddetçe olam az. Şayet karşılığında birşey verilirse, ortak olan şu fa sahibinin, verilenin bedelini ödeyerek orasını alm a hakkı vardır. im am M alik der ki: B ir kişi, müşterek bir toprağın bir parçasını satış fiyatına belirli bir zam ana kadar veresiye satın alm ıştır. Eğer ortak zenginse, aynı fiyata aynı zam ana ka d a r ş u fa yoluyla orasını alabilir. Ortağın parayı aynı süre içerisinde veremem eşinden korkuluyorsa, bu m üşterek toprak parçasını sahibinden satın alabilen adam gibi güvenilir, zengin bir kefil getirirse bu hak ona da tanınır. îm am Malik der ki: (ölen) B ir adam çocuklarına bir toprağını m iras bırakır, sonra çocuklardan birinin de çocukları dünyaya gelir, daha sonra baba ölür, bunun üzerine çocuklarından biri bu topraktaki hakkını satarsa, satanın kardeşi, babasının ortakları olan am calarından ş u fa hakkı bakım ından önce gelir.
M
/
Ş U F A K İT A B I
İm am M alik der ki: H ü kü m bizce de böyledir. Ş u fa ortaklar arasında hisseleri m iktarıncadır.3 H er biri hissesi oranında alır. Hissesi azsa az, çoksa çok alır. B u durum , ortaklar, şu fa 'd a hisse’ lerinin fa zla olduğunu iddia ettikleri za m a n söz konusudur. B ir adam , hissedarlardan birinden hissesini alıp da, hisse d a rlardan başka biri: «Ben ş u fa d a n hissem k a d a r p ay a lırım » der, m üşteri de: «Ya hepsini alırsın, y a h u t hiç alm azsın» derse, ş u fa h a kkın ı isteyen, ya tam am ını alır, ya da h a kkın d a n vaz ge çer. A lm a k istediğinde h ak kendisinindir. İm am M alik der ki: B ir adam bir arazinin ta m a m ın ı a lır ve ağaç dikm ek ya da bina yapm ak gibi kalıcı birşeyle veya kuyu k a z m a k suretiyle im a r ettikten sonra ikinei bir şahıs o a ra zin in bir k ısm ın d a önceden h a k k ı olduğunu isbat ederek ş u fa yoluyla ara zin in tam am ını alm a k istediği takdirde, bu araziyi o ad am ın elinden ş u fa yoluyla im a r ettiği şeyin değerini verm edikçe alm a hakkı yoktur. Eğer arazide yaptığı şeylerin kıym etini verirse, şu fa yoluyla araziyi alabilir.4 İm am M alik der ki: M üşterek bir ev ya da arazideki hissesini satan bir kimse, hissedarın ş u fa yoluyla alacağını öğrenince, (en gellemek am acıyla) m üşteriyle kendi isteği üzerine ikale5 ya p sa lar, h a kka engel olam az, ş u fa sahibi m al sahibinin sattığı para m ukabilinde o hisseyi alm a h a kkın a sahiptir. B ir kişi, hayvan ve m eta’larla birlikte b ir p azarlık la (şu falı) bir arazinin ya da bir evin bir bölüm ünü satın alsa, hissedar, şu fa (3) H anefi m ezhebinde, h issed arla rın h isselerine göre değil adedine göredir. (4) M ü şterinin b ir araziyi im arı, iki şekilde olur: a) Yaptığı şeyler ya arazide sabit kalan köklü şeylerdir. Bina yapm ak, ağaç dikm ek, kuy u k azm ak gibi. b) Ya da sabit kalm ayan geçici şeylerdir. Ekin ekmek, araziyi ıslah etm ek gi bi. Bu İkinci kısım da, ş u fa hakkı yoktur. Birinci kısm a giriyorsa, ş u f £٠sah i bi arazi üzerinde y ap ılan şeylerin kıym etini verirse, ş u f a h a k k ın a sahip olur. Vermezse h ak taleb edemez. H atta kendi hissesi üzerinde yapılan şey lerin kıym etini vermedikçe, kendi hissesini alm a hakkı da yoktur. M üşteri ye binayı yıkm asını ya da ağ açlan sökm esini em redem ez. Zira alıcı b u n la n kendi m ü lk ü olduğu k an a atiy le yapm ıştır. E ğer h isse d a r y ap ılan şeylerin k ıy m etin i verm ek istem ezse, m ü şterid en h issed arın h issesin in kıym etini verm esi istenir. O da verm ek istem ezse, h issed ar hissesinin kıym etine k a r şılık, m ü şteri de üzerine yaptığı şeylere m ukabil bu hissede o rta k olurlar. (5) Y apılan b ir satışın ta ra fla rc a bozulm asıdır.
34 0
IM A M M A L IK / M UVA’IT A
yoluyla yalnız arsa ya da arazideki hisseyi alm ak istese, m üşteri de, «Satın aldıklarım ın hepsini al, çünkü ben hepsini birden aldım» derse b u konuda İm am M alik der ki: H issedar arazi ya da evdeki hisseyi, hepsine verilen bedelden y a ln ız paylarına düşen vererek alır. M üşterinin aldığı ^،?٢ şey, m ü sta kil olarak satın alınabileceği bedelle diğerlerinden ayrılır. Sonra, şu fa sahibi alacağı hisseyi, um um i bedelden payına isabet eden kıym et karşılığı alır. İstemezse, hayvan ve m eta’lardan hiç birini almayabilir. îm am Malik der ki: B ir kişi ortak arazinin birparçasını satar, hissedarların bir k ısm ı buradaki ha kla rın ı satıcıya devreder, diğerlerini devretm eyip ş u fa haklarını kullanarak hisseleri kad a rın ı a lm a k isterlerse, ş u fa haklarını devretm eyenler hissenin tü m ü n ü alabilir. H isseleri kadarını alıp geri ka lanını bırakm a hakları yoktur. îm am Malik der ki: Çok ortaklı bir arsa bulunsa, hissedarlard an birisi hazır, diğerleri yokken bir ortak, hissesini satm ak isterse ve m evcut kişiye ş u fa hakkını kullanarak bu hisseyi alm ası ya da vazgeçmesi teklifedilir, o da «Ben bu parçadaki hissemi alırım, diğer ortaklarım gelene ka d a r hisselerini bırakırım . O nlar bu p a rça d a ki hisselerini alırlarsa alırlar, a lm a zla rsa h issen in hepsini ben alırım » derse, bu kişin in derhal hissenin ta m a m ın ı alm ak ya da vazgeçmekten başka bir hakkı yoktur. Sonra (alması halinde) ortaklar gelince, isterlerse ondan a lırla ry a da ona birakırlar. Eğer bu şahıs kendisine yapılan teklifi kabul etmezse, şu fa h a kkın ın devam edeceği görüşünde değilim.
341
2. ŞUF'A HAKKI BULUNMAYAN YERLER
0U £ ؛٧ ؛
jÇo؛ ؛ ؛٣ <؛٤ ٠ JUp• ٧ ؛
٧٠ Vj < ٧٠ ؛٣
١٢٠ .
oJl ؛•؛ *
k i ;<؛١٨ ٧٠ ٧٨٤٠١١ CJÎJ ١! ؛: J lî
٠^ ١؛٣
jû i J؛
.، ٣ ١
. p؛ l ٣ ١ ٠ ،؛٠ J i j : İÜU Jlî ؛٠٤٥ . ؛ ؛Jj !٣٠ .٠٢٠٤٠؛p l ٧
p J l ٤٠٣ <
âljtî . jlp U ٣ ٠ isî ٧٤٤
UU l ü Jlî؛ l V:
J* Uoit
• üüÜIj ٢٠ ٤^؛،؛؛
٠ £ ؛؛٤١ ٠٤ ،٢٠٣٧
j
٧٠ ؛٣
J z li*؛؛؛ ٧٠.(!
US،؛0 ؛: ،jpLlil Jlî*» ؛٧٢ ،٣ ââ-Lİ< •[ ؛٠٠٤٠
p i l ،*< ٧٠ p «
٤٠^ ١
٤١ ؛U
£ ? ؛٤١ • ؛٤ ، ٠٠٢٠
٠٧٢ ^îllil •l5؛->J
y L lÜ l Jl>-L y i،■؛ J؛٢٠١
،£■١٧٣٠ J Ş j ٧ ^!؛ ؛٠ .٣ ؛٢ ajjû ٧٠ X > ii G»jÎ l
،٣٠٢١١
<٠
٧ ٧ ٤ ، ١١
lîl،؛ ؛،Jlîj
،5<؛، ٠(J ^ ٠٠ ilî J ? ٧٠٧١٢١ c J iî U JJj . İÜ* C،p ٧١ AaoLUİ iî ٧٤ : ٣١٧٠٠* lü - ٣ ٠ / ، çr!< ٠٧ ؛٣ ٠ y ? u *& jl١؛٠ ؛؛؛
ol ؛،٤ ؛viT .< ١٢١ < ؛٣ ٣ ; rj ؛J ı . Jjvı
• ،(٢ ٠ ؟٣٠٠ ٠ ٧ ٣ ٢ ٧ ، j ؛٠ ،$٣٣٤١ ٧١ ٣ ٥ ١ o u j f ٠ ٧ ٧ ١ ؛؛٥
iî ،.٣ ؛،$٨٤١
j t ،، ٧١٧١ J û j ı î : jıî
i ü.٣■«^• <~> j J1üo؛ î ؛٠ ٧١٧١ ١٠١٧٧ ٠١٠٣— ٠^٠١٠ ٢٠٠٤١ ،٣ ٢
٠٠٠٠^
< ؛J1 L • ،؛، ٢١١٠٤١ ٧٢ ،$٧* *؛٢٧ ٠ **. ٧٠٧ ٨٠٠١١ ؛؛١٨٠• ٧٠ ٠٢٧٤١ ١٨٠ ٠٢٠۶ ؛٠ ٣ •٠٢٠٢ ٧١ ؛uji . ١٣؛ ،٣
iSjîli؛، ؛،٧٨٠ ؛٠ ٣ ٧٠٧١٢١
٧٧٤٠٠ • ؟٧ ٣ ٧١ ٧ ٠ ٣ ٧١ ٣
>٠٣١١ ٣ ٧ ٠
۶٨١ ١^٠٢٠ ؛٠ «
٧ ٣
٠ >٠٠٣١
v-^lı ^<؛ ٢ «،£٧٨* p âJ
0 ؛٧٠٧٠١٢١ ،٧٠ ٠٠١٨ ١٠٠ ٧٤ ؛-٢ ٣ ٢ ؛٠ ٠ ٣ ٧٤؛
<' ،٢• ؛٠٢٧٣ ٧ ٣ ٧٠٧١٢١ ٤٥١ > y ؛؛٤٤ ٧٧٤ ؛٤٠ ٠
j ii ؛٠
^؛ ٤,û . ■،>iı j، . j , ٠
i , , u ؛r C4J1 j u
>،uLİ O p4sİc> ^41i •jfcU
٧
ü
؛îilu ij
٢ ؛٠٢٠٠٠٠ ٠ ،٣ ٠ ٠ ٠
lİ^İ (؛
vilJj ٠٧٧
؛İuu jü ٣٢
،! ٠٠٠١١
342
İM A M M A L İK / M U V A T T A
،ﻣﻢ زال؛ < زال ثﺀ • زال ي
ه
'ﺀ
ي أن
ب
زال٠ ﺑﻲ ض ز آل ز ﺑﻢ ;ة
ﺛﻒ
زآل: İUU ﺗﺶ
ئ ﻧﺢ ؛ ئ ا ﻣﺤﺰ ان • زال ص ﺛﻨﻲ زآل ﺗﻲ د ﻓﺊ ﻟﻨﺎﻣﺤﺎض ' • ؛‘ث o . ﻗﺎﺗﺎ ﻧﺎ ال ﻣﻠﺦ ؛ﻳﻢ ا ﻛﻠﻢ ﺗ ال ﺷﺔ.ﻳﺜﺒﺰ زﺛﺬخ ﺑﻴﻢ ا ﻟﺜﺬ وذ ﺑﻦ االزﻓﻲ
. ﻗﻴﺰﻓﻨﻐﺰ إ ﻟﻰ ا ﻟﻈﻌﺼﻲ، ﻧﻔﺮ ي-ﺿﺄ ﺑﻨﺎ م
زﻗﺖ ﻏﺒﻨﻮا. ﻳﻨﺢ أ ﻧﺮ خ؛ إ ﻟﻰ ا ﺿﺎﻧﻢ 'ﻟﻚ دأ
ا:ث
ﺑﻤﻤﺤﺂ ﺛﻐﺘ ال • ﻣأل أزى
ز ﻧﻦ ا ﻗﺰ ى أز ﻧﺎ ﻧﺠﻴﺎ
:ﻧﺎﺑﺬ
ﻗﺎ د
ﻗﺈن ﺋﺰﺛ إل ﻇﺄ. ز؛ ﺗﺎ أن ﺗ ﻨﻢ {* ا' ﻟﻈﻨﺎ ن1ﺷﻢ ؛إ ﺟﺎ ددا
• ﺗﺰﻛﻮا ذ ﺑﻠﺬ ﺣﺘﻰ ﻃﺎ ل ﻧﻔﺎﺛﺔ. ال ؛زا ﺑﻢ
4• U sm an b. AfFan (r.a.) der ki: « S ınırlan belli olan arazide (evin bahçesinde), kuyuda ve erkek h u rm a8 ağacında ş u f a yoktur.» İm am M alik der ki: H ü kü m bizce de ﻣﺪﺓﻩ/ حمﺀ >ﺀ. İm am M alik der ki: Taksim edilebilsin veya edilem esin, ﻣﺖ/larda ve evin bahçesinde7 ş u fa olmaz. İm am Mali ؛؛der ki: B ir adam, m uhayyer olması şartıyla müşterek arazinin bir parçasını satın a lm ış tır . ﺀﻫﻚ، ﻩﺀortağın ﺀﺀﻫﻚ ،ﻑ، hu yeri, m üşteri, alm ayı kesin olarak kabul etm eden ş u fa yoluyla ortakları alm ak istem eleri halinde, m ü şterin in ٠ parçayı kesin olarak alıp satış sabit olana kadar şu fa hakları sabit olmaz. Satış kesinleşirse, ş u fa hakları da sabit olur. îm am M alik der ﻧﺎ: B ir kim se, bir araziyi sa tın alır ve araz،■ ﺝ/ ﺀﺱbir m üddet kalır, sonra başka bir adam ın m iras yoluyla ٠ a razide hissesi o ld u ğ u n u ﺀﺀه ﺀﻣﻢ' ﺀneticesinde hissesi olduğu ortaya çıkarsa, şu fa hakkı sabitolur. A razi gelir getirirse, bugelir hakkının sabit olduğu güne kadar ilk m üşterinindir. Çünkü, arazideki dikili ağaçlar telefo lsa ya da selgotürse, ilk m üşteri sinesine çeker. ( ) ةH ur™a bahçesi o rtak lar ؟r a s a d a m üşterek olup diğer h u rm aları aşılam ak l؟in İhtiyaç duyulan erkek h u rm ad a ş u fa söz konusu değildir. Şayet aşılanacak bir bahçe yoksa, ٠ zam an b u n u n h ü k m ü b ir h u rm a gibidir ki şu fa lı olabilir. (?) Evin bahçesinde ş u fa olmaması şu Şekilde olur: Bahçe ve içinde bulunan ev؛er, o rtaklar arasında m üşterek ٥١٧٢٠ ortaklardan biri ev veya bahçesindeki ؛ı؛sse؟in ؛satm ış ه1 ﻣﻮوdiğer ortakların bu arsa d a ş u fa h a k la n ^ok؛ur. Çünk ü evlerin taksim edilmesinle arsa şufalı olm akta, evlere tabi olm aktan çıkm ıştır.
: ص/Ş U F A K İTA B I
343
Z am an uzar veya şahidler ölür veya satıcı ya da alıcı ö lü r veya h u t her ikisi de sağdır, uzun zam an geçtiği için alış v e r iş u n u tulm uş olursa ş u fa hakkı kalmaz. A dam sadece sabit o la n h is s e s ini alır. A d a m ın durum u, satışın ya kın bir zam anda o lm a s ı k o n u sunda yu ka rd a ki gibi olm azsa ve bayiin arazinin bedelini, ş u f a sahibinin hakkını iptal etm ek m aksadıyla gizlediğini d ü ş ü n ü r s e , arazi ta h m in i bedeli üzerinden değerlendirilir ve arazinin bedeli yeni değere göre olur. Sonra arazi üzerine eklenen binalara a ğ a ç lara ve diğer tam irata bakılır. Böylece önce m üşterinin belirli bedelle aldığı arazinin d u ru m u , sonra bu arazide yaptığı bina ve diktiğ i ağaçlar değerlendirilm iş olur. B u n d a n sonra ş u fa sahibi araziyi alır. îm am Malik d erk i: Ş u fa hayattaki bir kişinin m alında o l d u ğu gibi, ölü bir kişin in m alında da olur. Vereseler ö le n in m a lın ın değeri (şu fa lı olduğu için) azalacağından korkarlarsa ö n c e m a lı ta k sim ederler, sonra da satarlar. Böylece, bu kişilerin m a l d a ş u fa hakları kalm az. İm am M alik der ki: Bizce kölede, cariyede, devede, inekte, k o yunda, diğer hayvanlarda, kum aşta ve su su z bir kuyuda ş u fa yoktur. Ş u fa ta ksim edilebilen ve sın ır çekilebilen arazidedir. T a ksim i kabul olm ayan şeylerde şu fa yoktur. İm am M alik der ki: B ir kim se hissedarların h u zurund a b ir araziyi satın alırsa (hissedarların şu fa hakkını iptal etmek is te r se), onları hakim in huzuruna çıkarır. Böylelikle, ya şu fa hakkına sahip olurlar, ya da hakim bu haklarını iptal ederek araziyi m ü ş teriye teslim eder, şayet m üşteri onları m ahkem eye vermezse, o n lar da m üşterinin (bu araziyi) satın aldığını bildikleri halde a r a dan uzun zam an geçinceye kadar şu fa hakkı talep etmezler, s o n r a gelip şu fa haklarını isterlerse, kanaatim ce bu hakları kendilerine verilmez.
-
٢٦
AKDİYE (YARGILAMA) K İT A B I1
(1) Ak diye, h ü k m etm ek an lam ın d a olan el-K ada' kelim esinin çoğuludur. Bu hüküm den m ak sat hakim in verdiği hüküm dür. Hakim de şu nitelikler a ra n m ak tad ır: 1. B uluğ çağına gelm iş erkek b ir kişi olmak, 2. M üstakil olm ak, 3. Gözleri görm ek ve âm a olm am ak, 4. M üslüm an olmak, 5. H ü r olmak, 6. Bilgili olm ak, 7. A daletli olmak. H akim in erkek olması konusunda im am Azam E bû H anife'nin görüşü fark lıdır, ona göre kısas ve h ad lan n (ceza davaları) dışında yani m al (medenî h u kuk) ile ilgili k o n u lard a kadın hakim olabilir. îm am M uham m ed b. H aşan ve M uham m ed b. C erir et-Taberi, kadının h e r davada hakim olabileceği gö rüşündedirler. H akim in m üstakil olması dem ek b ir hükm e iki ve d ah a fazla hakim in ortak laşa tayin edilmemesi dem ektir ki konuyu incelem ek, delille ri kabul etm ek ve hükm ü yürürlüğe koym ak h ususunda m üstakil ve tek ol m alı ki ara la rın d a çıkacak görüş ayrılıkları yüzünden h ü k ü m verm ek güç leşm esin. H akim genellikle mescidde oturur. Ç ü n k ü güçsüzler ve k ad ın lar b u ra y a kolaylıkla gelebilirler. Peygam ber Efendim izin de m escidde hüküm verdiği rivayet edilm iştir. B ir sebep olm adıkça, yolda mescide giderken ve b aşk a yerlerde h üküm verm esi hoş görülm em ektedir. Verdiği h ü k m e aksi tesiri olacak k ad a r kendisini gün boyu yorm am ası lâzım dır. H akim , hüküm verirken üzüntülü, gaflet içerisinde, huzursuz, yavaş ya da noksan an lam a y a sebeb olacak derecede aç y a da çok tok ve öfkeli olursa b u d u ru m d a h ü küm verm esi m ek ru h tu r.
347
DOĞRU HÜKMETMEYE TEŞVİK
ﺑﻨﺖ أ ﺑﻰ
ذ [ﺑﻜﻢ
•
ز ﻳﺖ
ﻏﺬ
٠ أﺑﻲ ؛
[ ل ى ﺑﺜﺮ
ﻏﺬ
« تJ I •
ه
»
ﺟﺜﺎ م ﺑﻦ ر ﻧﻪ
أذ زﺣﻮل اش
؛
ﻏﺬ
٠ ﻧﺎﻳﻠﻢ
ه
^
ﻏﺬ
ﻧﺺ
ﺣﺪﺗﻨﺎ
-
١
١ ﻧﺰج٠ ﻏﺬ أر ﻃﻨﻒ٠ ﻇﻨﺔ
ﻧﺄﻣﺺ ﻟﺔ ﻏﻠﻰ ﻧﺤﻮ ﻧﺎ ﺃﺷﻨﻊ. ﻣﺬ مب ﻲ. مجن ﺷﺰﺃ ﺑﻤﺼﻜﻢ ﺃﺫ ﺗﻜﻮ ن ﺃخلﻦ ﺑ، ﻧﻤﻤﻨﻮ ز ت إ ال أ ﺋﻄﺦ ﻟﺔ ﺗﻄﻨﻒ ﻣﻦ
İ
l
٠ ﻧﺚ
أل ﺧﺬ ن ﻣﻨﺔ
ﻧآل
٠ ﺑﺊ ﺧﺊ أ ﺑﻲ ؛
؛
ﻧﻲ
؛
ﻣﻤﺠﺖ ﻟﺔ
ﻧﻨﺊ
•
ﺑﻨﺔ
* ا ﺛﺐ.
1. Peygam ber efendim izin hanım ı ü m m ü ^eiem e (r.a.) den: R esû lu liah (s.av.) şöyle buyurdu: «B en b e şe r im (y a m la b ilirim )2. H u zuru m da m u h ak em e o lu rsu n u z d a o lu r k i b ir kısm ın ız d iğerlerin d en daha iy i d e lilin i d ile getirir. B en de ond a n d u y d u ğ u m a gd re, le h in d e h ü k m ed erim .2 D o la y ısıy la k a r d e şin in h a k k ın d a n h e r h a n g i b ir şe y i le h in e h ü k m ettiğ im kim se» o n u k a r d e şin d e n k a tiy y e n a lm a sın . Z ira b e n o n a (eeh en n em ) a te şin d e n b ir p a r ça kesm işim dir»* (2) R esûlullah (s.a.v.), kendisinin b eşer yani b ir insan olduğunu sdylem ekle gaybı bilmediğini ve haklıyı haksızdan zahiri bir delil olm aksızın ayıram a yacağını ifade ederek bu konuda diğer hakim lerle arasın d a b ir fark ın olmadığım h ab e r veriyor. Ç ünkü gaybı aneak vahiy yoluyla bilebilece^nden, bu dünyanın b ir tek lif yeri olması itibarıyla, hüküm verirken hü k ü m lerin i diğ er h ak im lerin u su llerin e göre v en n iştir. (3) ؛m am M alik'e göre h ak im bildiğiyle değil, (m ahkem ede ta n ık la rd a n ) duyduğuyla am el etm elidir. Bu konuda d a E bû H anife ve Şafii, bildiğiyle duyduğu çatışırsa genel olarak bildiğiyle hüküm verm eleri gerektiği görüşündedirler. (4) B uhari, Ş eh âd ât, 52/27 ؛M üslim , Akdiye, 30/3, no: 4. B uradan hakim in yanıltılarak v e rd i^ h ü k m ü n , b ir hakkın h ak sahibinden ’ olm asını g erek tirm e d i^ ve onu m übah k ılm a d ı^ anlam ı çıkar. Ç ünkü o h a k eehennem ateşinden b ir parça olm aktadır. B una göre hakim in h ü k m ü , bir h elali h aram , ya da h a ra m ı helal yapam az. M esela b ir k işi yalaneı şahidlerle yabancı b ir kadının kendi k arısı olduğunu iddia etse, buna da hakim k a ra r verse, bu kişinin ٠ k ad ın la birleşm e yapm ası h elal olmaz. Ebü Hanife'ye göre helal olur. Zira hakim in verdiği hüküm zahiren ve batın an geçerlidir. Bu işlem nikâh yerine geçer. (Bâci el-M unteka, C.5, 82 و. )ل.
34ft
ﻳﻢ
İM A M M A L İK / M U V A ’I T A
ا ﻟﺨﻄﺎ ب ا
ﺫﻱ ﻟﻘﺪ
ﺑﻦ
؛، ﺍ حم ﺪﺉ
ﺩﺉ ؛.ﻓﺬﺍﻝ ال ﺍﻳﻮ
ﺑﻤﺬ ذا ﻧﻢ
ﻧﻤﻲ؛ أن ﻏﻨﺮ
. ﻧﻠﻚ
ﺑﺎﻝ
* ال
ﻏﻦ ﻧﻌﺘﺪ ا،ﺳﻌﻴﺪﺀ
ﺑﻦ
ﺑﻤﺶ
ﺣﺬﻟﻨﻰ ا ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ
ﻧﺰﺃﻯ ﻗنن ﺃﻥ ﺍملﺊ ﺇﺿﺪ; ﺉ ﻓﺾ ال • حنﺎﻝ. ﺗﻨﺒﺆ ذﻣﺤﺐ؛ن
ﺋﺬﺭﻳﻚ ؟
ﺯﻧﺎ
ﻧﻠﻚ ﺯﻏﺬ
ﻡ ﻓﺎﻝ ؛
ألﻟألﻥ؛ •
ﻓزن ﻗﺔ ﻗزن ﺋﺊ اﻟﺨﻄﺎﺑﻲ
ﺇالﻡ اكﻥ ﻏﺬ ﻧﻤ ﺘﻨﻪ٠ ﺑﺎﻟﺨﺊ
.
- ٢ ﺇﻱ
ﻓﻨﻴﻒ ﺑﺎﻟﺨﺊ
ﺇﺛﺎ جئﺬ ﺍﻧﺔ ﻟﺾ ﻓﺎﺽ ﻗﻨﺺ
• ﺯ ﺑﺬﺗﻤﺎي ﺑﻠﻐﺆﺃ • ﻧﺎﺫﺍﺯ ﻣﻊ ﺍخلﻦ • ﻓﺈﺫﺍ ﺋﺰﻟﺬ ﺍخلﻦ • ﻏﻨﺠﺎ ﺯﺛﺰاكﺓ
.Said b. Müseyyeb (r.a.)'den: B ir m üslüm anla bir yahudi H z .2 .Ö m er b. el-H attab (r.a.)'ın h u zu ru n d a m uhakem e oldular. H z Ö m er (r.a.)'da Y ahudinin haklı olduğunu görerek lehinde hüküm .verdi. B unun üzerine Yahudi Hz. Ö m er'e Vallahi, doğru hükm ettin» dedi. Hz. Ö m er de ona kırbaçla — * v u rd u .5 S o nra :
٠“ Nereden bildin?» diye sordu. Yahudi ona şöyle cevap verdi ؛ Biz biliyoruz ki doğru hüküm verm esiyle tanıdığım ız h e r —» h akim in sağında bir, solunda b ir m elek v ard ır. B u m elek ler ,٠ h âk im,؟e l e k l e beraber oldukça onu d oğrultur ve gerçeğe u la ştı rl؛ r-؟r. Haki^n gerçekten ayrılırsa m elekler (göğe) yükselir ve o h a kim i terk ed erler.«
( ) ةHz. Ömer, Yahudiyi ictihadi, yani zanna dayanan bir konuda kesin konuştu&U İÇİ ؟cezalandırm ış olmalıdır, y a h u t d a bilmediği birşey h ak k ın d a y e ^ in ettiği için cezalandırm ıştır. Başka bir ihtim al, bu sözüyle Yahudi, Bz. Ömer (r.a.)’i tezkiye etm iş, ٠ d a bunu yadırgadığı için Y ahudiyi cezalandırm ıştır.
349
2. ŞAHİDLİK
م/ ﻏﻦ ﻋﻢاش ﺑﻦ أﺑﻰ ' ﺑﻢ *ﺑﻦ ﻧﺖ ﺑﻦ ﻏﺪد ﺑﻦ خ,ﻧﺎﺑﻚ ، *ذ ﻟﻨﺎ ﻳﺨﻰ ﻏﻦ -٣ ﻏﻦ رﺗﺐ ﺑﻦ ﺧﺎﺑﻲ٠■‘ﻏﻦ أﺑﻰ ﻏﺘﺮة االﻧﺎ رى، ﻏﻦ* ﻏﻢ اش؛ن دو ﺛﻦ ﺷﺎ ن، ﻏﻦ* أﺑﻴﻪ ‘أن
ا ﻟﺨﻨﻲ ؛ أن رﻧﻮل اﻓﻪ ئ ﻓﺎل ' ؛ أال أ ﺑﺰﺛﺄ ﺑﻨﻲ األﻫﺬاﺀ ؟ اﻟﺬى ﻧﺄﺗﻲ ﺑﻨﻬﺎدﺗﻪ ﻣﺤﻞ . ٠٠ ﺧﺰ ﺑﺬﻣﺎد'ﺗﻪ ﻳﺪ ﺃﻥ مبﺺ إل. مبﺺ
eyd b. H alid el-Cühenî (r.a.)’den: R esûlullah (s.a.v.) şöyle^ .3 buyurdu:«Size e n h a y ırlı şa h id i b ild irey im m i ?ﻩ, şa h id liğ i -k e n d in d e n d aha iste n m e d e n şa h id lik yapan, y a h u d k e n d i s in e so ru lm a d a n şa h id o ld u ğ u n u b ild ir e n k iş id ir .««6
1 - ف ض م *ﺑﻦ: و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﺬ ﻏﻦ ز ﺑﻴﻨﺚ ﺛﻦ أ ﺑﻰ ﻏﻢ ا ﻟﺒﻤﻦ ؛ اﻧﺔ ﻓﺎل ﻟﻨﺬ ﺟﺌﻨﻚ ال ﻧﺮ ﻧﺎﻟﺔ زاﻣﻦ وال ذﻧﺖ • ذو د؛: ﻓﺎﻟﺖ. ز ﺟﻞ ﻣﻦ أ ﻏﻞ ا ﻟﻌﺮاق. 1. ﻧﺬ1ا ﻧﻢ: أز ﻓﺬ ص ذﺑﻚ؟ ذا'ل: ذل ﻏﻤﺰ. ﻃﻬﺮت ﺑﺄ ز ث. زور1 ذﻫﺎذ'ت ا. : JÛ ﻧﻢ'ذز؟
واش ال ﺗﻨﻲ رﺟﻞ ﻓﻰ اإلﺳالم ﻏﺮ اﻟﻨﺬول: ﻓﺎل ﻏﻤﺰ. • ر ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟ آل؛ أﺛﺔ ﺑﻨﻨﺔ أخ ﻏﻤﺮ ﻳﻦ ا ﻟﺨﻠﻤﺎ ب ﻓﺎل ؛ ال ﺗﺠﻮز ﺛﺔا'ذة ﺧﻨﻢ زال ﻃﻨﻴﻦ
4. R ebia b. Ebi A b d u rrah m an dedi ki: Ö m er b. el-H attab (r.a.)'a Iraklı bir adam gelerek: «— Sana başı ve sonu olmayan bir iş i^ n geldim.»» de^nce, Hz. Omer: «— O nedir?»» dedi. Adam: «— Ü lkem izde baş gösteren yalan yere şahidlik,» eevabını رصM üslim , Akdiye, 30/9, ٨٠: 19.
Hanefi m ezhebine göre, b aşk a şahid b u lu n m a ،!^ tak d ird e, b ir kim seden şah it olması istenirse bundan kaçınam az. Ç ünkü bir hakkın zayi olması söz konusudur. Şahidlik yapm ası istenirse ve başka şahid de yoksa o kişinin şahidlik yapm ası faı-z ol*ur. Ancak, had tatb ik edilecek k o n u lard a şahidliğini gizlem esi efdaldir. (D âm âd, M ecm au’l-E hhur C.2, s. 185, 180).
350
İM A M M A I.İK / M U V A T T A
verdi. Hz. Ö m er de:
٠— G erçekten öyle mi oldu?» dedi. Adam: ٠— Evet» deyince, Hz. Ömer: ٠،—
Vallahi, İslâm 'da hiç bir kim se fasıklann şehadetiyle hap sedilmez» dedi. M alik'e rivayet edildiğine göre, Ö m er b. H atta b (r.a.): «Düş m an ın ve tö h m et edilenin şahitliği caiz değildir.»7 dedi.
(7) D üşm anın dünyevî b ir sebeple yaptığı şahidlik, Hanefi m ezhebine göre caiz değildir. Ç ünkü bu sebeple şahidlik haram dır. Böylelikle düşm anlığını orta y a koyabilir. Ancak adil olması halinde, sahih ve itim ad edilen görüşe göre, şah ad eti k ab u l edilir. (D âm âd, M ecm au’î-E nhur, c.2, s.197-8).
31
3. HADD CEZASI GÖREN KİŞİNİN
ﺳﻠﺒﺎ ؛ ﻋﻦ ز ﺟﻞ ﺟﺒﺬ
ﻇﺒﻤﺎ ن ﺑﻦ ﺳﺎ ر وﻋﻴﺮه اﻧﻤﻢ .
ﻃﻨﺎ ن ﺑﻰ
ه
'
ﻧﺎ ل ﺗﻤﺺ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻠﺊ ؛ اﻧﺔ ﺑﻤﺔ ﻏﻦ ؛
إذا ﻃﻬﺮت ﺑﻨﺔ ا ﺷﺄ
.
ﺗﻨﺰ
: ﻓﻨﺎﻟﻮا
ﻧﻘﺎل ﺳﻞ ﻧﺎ ﻧﺎل٠ اﻧﺔ ﻧﺒﺢ أ ﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب ﺳﺄل ﻏﻞ ذ ﺑﻠﻦ
أ ﺗﺠﻮز ﻧﻬﺎذ ﺋﺔ ؟ ﻧﺎﺑﺬ ؛
.
ا ﻟﻐﺰ
ر ﺣﺬﺛﻨﻰ • ﻳﻤﺎر
ﺛﺰﻧﻮ ن
ؤ وا ﻟﺬﻳﻦ
زذ ﺑﺬ ﺑﻨﺰل اﺋﺜﻢ ﻓﻴﺎ ز ك ز ﺛﻨﺎﻟﻰ
؛
ﻗﻨﺎﺗﻴﻦ ﺟﻠﺬث زال ﻣﺤﺘﺪا ﻟﻐﺰ ﻧﻐﺎ ذة أ ﺑﻨﺎ وأو ﻧﻨﻠﺌﺄ
. زذ ﻟﺬ ا ال ﻧﺰ ﻋﻨﺬﺋﺎ
-
بت ا ك ﺋﺰ
1
ﺑﻤﻠﺪ
ﻧﺠﻪ ش' ﻧﺎ ان• اﻟﻦﻳﻰ .
ﻓﺎ ل
ﻧﺎﺟﻨﺬد ﻏﺰ، ت ؛ز ﻟﻠﻢ ﻳﺄﺋﻮا از ﺗﺠﺔ ﻧﻬﺪأ١ﻧﻤﻦ
} . ﺛﻢ ﺑﺊ ﺑﻤﺐ ذ ﺑﻚ زأ ﺷﺌﻮا ﻓﺈن‘ ا ه ﺛﻮ ز ز ﺣﻢ . وأﻳﻤﻠﺦ
ﻧﺎﺑﻠﺬ
:
إ أل ا إل ﻳﺊ٠ ﻧﺰ ا ﻟﻐﺎﺳﻘﻮث
ﻧﺎ ال' ﻧﺰ اﻟﻦ ىنم آل ؛ ﻧ ال
إ ﻟﻴﺰ ؛ ى ذ ﺑﻚ
ا
:
م ن ال ذ 1
ﻓﺠﺒﺮ ﻧﺂﻧﺎذ ﺛﺔ زﺧﺰ ا ﺀﻓﻤﺄ ﻧﺎ ﻧﺒﻨﺖ •
Süleyman b. Yesar ve diğerlerine: «Hadd tatbik edilen bir kişi• nin şahitliği caiz midir?» diye soruldu. O nlar da: «Tevbe etm işse, evet.» dediler. îm am M alik der ki: îbn Şihab'a da bu mesele soruldu: ٠ d a S üleym a n b. Yesar'ın dediği gibi cevap verdi. İm am Malik der İri: H ükiim bizce de böyledir. B u hüküm , Yüce A lla h 'ın şu buyruğundan dolayı verilm iştir: « N a m u s l u k a d ı n la r a tö h m e t e d e n s o n r a d a d ö r t ş a h it g e tir m e y e n le r e se k s e n d e ğ n e k v u r u n , b ir d a h a ş a h a d e tle r in i k a b u l e tm e y in . O n la r a s î k im s e le r d ir . A n c a k y a p tık la r ın d a n te v b e e d e n ve h a lle r in i d ü z e lte n k iş ile r i A lla h a f e d e r . G ü n a h la r ın ı b a ğ ış la r .» 8
İm am M alik der ki: Bizce ittifakla / هس ﺔedilen h üküm , had vurulan, sonra tevbe edip kendini İslah eden k a in in şahitliğinin caiz olm asıdır. Bu konuda işittiklerim içerisinde en hoşum a gideni b u d u rr (8) N ûr, 24/4,5. ( ) وEbû Ilanife’ye göre, iflira ve başka suçlardan dolayı had cezası gören kişinin tevbe etse de ebediyyen şahitliği kabul edilmez (Bâcî, M ünteka, C.5, s. 2 ر ? ه.
352
4. ŞAIIİDLE BERABER YEMİN EDİLMESİ
-٥
ﻧﺎل
ﺑﻤﻨﻰ:
ﻓﺎ ل
ﻧﺎﺑﺬ
،ﻏﺬ ﺟﻨﻤﺮ ﺑﻦ
ﻧﻐﻨﻢ،
ﻏﻦ
أ ﺑﻴﻪ ؛ أن رﺣﻮل
ا ﻓﻪ.
ض
؛اﻟﺘﺠﻨﻲ ﻣﻊ ا ﻟﺌﺎﻫﻢ.
).C afer'in babası M uham m ed (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v .5 şahitle birlikte yem in edilm esine h ü k m e tti *■*، -٦زﻏﺊ ﻧﺎﻟﻢ ٠ﻏﺬ أﺑﻰ ازﻧﺎد ؛ أذ ﻏﻨﺮ 'ﺑﻦ ﻏﻢ ا ﻟﻨﺰ ز
ي إﻟﻰ ﻏﻢ ا ﻟﻤﺠﺪ ﺑﻦ ﻏﻢ
.ا ﻟﺰﻳﻨﻲ أﻧﻲ زم *ﺑﻨﻲ ﻛﻨﺎ ب ،ﻧﻔﺰ ﻏﺎﻣﺰ ﻏﻨﻰ اﻟﺨﻮﻧﺔت أﺗﻢ اﺛﺺ ﺑﺎﻟﻴﺠﻨﻲ ﻣﺦ اﻟﻠﻤﺎﻫﻢ 6. Ebuz-Zinad'dan: Ö m er b. Abdülaziz, Küfe valisi Zeyd b. elH attab 'ın torunu A bdülham id b. A bdurrahm an'a ^öyle yazdı: »«Bir şahidle birlikte yem inle hiikmet.
-٧ ﻏﻞ ﺑﻤﻨﻰ
و
ﺣﺬﺛﻨﻰ ﺑﺎﻟﻴﺞ ؛ن
ﻣﺎﻟﺬ ،أﺛﺔ ﺑﻨﻨﺔ ؛ أن' أﺑﺎ
«خ
؟
ﻧﺪ-أال ؛
ﺷﺎ ﺑﻦ
ﻏﺬ
ا
ص ﻧﺜ آل: ﻟﺪﻳﻦ و ﻧﻴﺎ ن *ئ ﺑﻤﺎ
ﻧﻢ•
ن)ل ﻣﺎا.ألت ﻣﺼﺐ ال---ه ﻓﻲ اﻟﻌﺼﺎﺀ ﺑﺎﻟﺘﻤﻴﻦ ﻣﻎ ^٠^ ١؛ﻟﻮﺑﺐ .ﻧﺤﻨﻤﺖ ﺑﺢﺣﺶ ؛ﻟﻤﻦﻣﻤﺮ ﻟﻒ ا ﻟﻨﻔﺌﻮ ش .ﻧﺈ ئ ﺧﻨﻒ ﻧﻨﻂ ﺛﻤﺔ ^^ .٥ ٠و ﻳﺤﻖ ﺧﺌﺄر • ﻧﺈ ئ ﻧﻜﻞ ؤأﻳﻰ أل • ﺑﻤﺐ، ذ ﻟﻚ ا ﻟﺤﻖ .زإ ن أﺑﻰ ان ﺑﻤﺐ ﺛﺒﺖ ﻏﻲ ا ﻟﺤﻖ ﻟﺼﺎﺣﺒﻪ . م األﻧﻮال ﺧﺎ ط • دال ﺗﻔﺄ (ﻟﻚ ﻓﻲ ﻧﺢ،م ﻣﻦ ا ﻟﻢ' دد •
ﻧﺎل ﻣﺎﻟأل :وإﺛﻤﺎ ;ﻗﻮئ زﻟﻚ ■ ﻣﻰ ذن;إ .ﻓﺈن• ﻧﺎل ﻓﺎﺋﺰ : دال' ﻓﻲ ;• ﻛﺎح .وال' ﻓﻲ ﻃالق .دال' ﻓﻲ ﻏﺜﺎﻓﺔ دال م ﻧﺮ م ،وال îîu Jl ٠^ ٤ﻣﻦ اال'ﻧﻮال.
ظ أ ﻏﻨﺎ .
ﻳﻰ ذ ﺑ ال ض ن؛ ﻓﻴﻦ .رﺗﻦ ص ذ ﺑﻚ' ض ان ﻗ ال,
,)îb n Abdilber d er ki: frlu v atta'd a m ürseldir. Ayrıca bkz. M üslim , Akdıye )10 -no: 3. Ebû lîanife, genel olarak bir şahidle birlikte yemin etm ek sure ,30/2 tiyle h üküm vermeyi caiz görmez. (Bâcî el-M ünteka, C.5, 208. s (.
M ! A K D lY K K İT A B I
ﻟﻨﻒ ا ﻟﻢ ﻣﺦ ﻧﺎ س إذا ﻣﻨﺎن ﺑﻨﺎ م ٠أن ت• أ ﻏﺚ .وأن ا ﻟﻢ إذا ﺟﺎﺀ ﺑﺜﺎﻣﺪ ﻏﻠﻰ JU ىم االﻧﻮال اذﻏﺎذ ٠ﺧﻒ ﻧﻎ ﻧﺎﻫﺪ• ﻭﺍمش ﺧﺜﺔ ﻛﻨﺎ ميﻨمنﺄ ﺍﻟزن . ﻧﺎﺑﻚ
ﻗ ال
:
ﺑﻨﺎ م ﻏﻠﻰ ﻏﺜﺎ ي ا
ﻓﺎﻟﺘﺜﺄ ﺀﺋﺬﺋﺎ أن ا ﻟﻪ إذا ﺟﺎن •
ﻧﺪ
ﺻﻒ
;
ظ أ ﻇﺔ ٠
ز ﺑﺎ ل ذ ﻟﻚ ﻏﺜﺔ. ﻓﺒﻦ ﺗﻴﻖ :
ﻧﻜﺬﺑﻚ ؛ ث
ﻟﻤﺤﺎ .أ ﺧﻒ ززﺧﻬﺎ ﻧﺎ
ﻧﺎﺑﺬ :
ﻓﻞ
ﻧﺰج ٢. ١؛
ث أ ﺛﺚ ﺗﻲ .Ş&Üإذ'ا ﺟﺎم'ت اﻟﻨﻦ!ئ
زم
ئ اﻟﺘالﻗﻲ زا ﻛﺎﻗﺆ ﺗﻲ ا ﻟﻐﺎ ب ا ﻟﻨﺎ ب زاﺣﺬئ .؛ ; ١٥ﻓﺊ ا ﻟﻬﺖ ﻏﻠﻰ
زش ج ا ﻟﺨﺪ .زإ ﻧﻨﺎ ا ﻟﻨﺎﻗﺔ ﺣﺪم ض ا ﻟﺨﻢ ■ ٠ال ﻏﻴﻦ ﺑﻤﺎ ﺿﺎن ؛ ا ﻟﺒﻨﺎﺀ .
و؛ن ﻧﻞ • ' أم ﻧﻞ ﺑﻪ
ﻓﻞ :ﻟﺰ أن* زﺟأل أ ﻓﻖ
•
ز ﻳﺖ ال ا ﻟﺰ ا ث
إذا ﻟﻠﻢ
ﻳﻰ ﻏﺮ ﻧﺎ ﻓﺄل•
ا ﻟﻨﻔﺎذة ٠ﻓﺎن ذ ﺑﻚ ا ﻟﻤﺊ
<، ج
ﻏﺮ
ﻓﺈن ذ ﺑﻚ
ﺑﺜﺎ م
زام.
ﻓﺈن ا ﺛﺈ
•
ﻧﺪ اﻧﺨﺐ
ﺗﺮﻳﺪ أئ ﻳﺠﻴﺰ ؛ذ ﺑﻚ ﻧﻔﺎ ذة ا ﻟﺘﺘﺎ م
ﻧﻴﻨﺒﻨﺂ ﻣﺦ ﻧﺎﺟﺐ.
؛ ﻟﻢ .أز ﻳﺄﺗﻲ ا ﻧﺠﺪ ﻓﺬ ﻛﺎﻧﺖ ﻳﺔ و ش
ص ﺋﺰة
•
زإ ﺛﻨﺎ ﻧﻴﺮ ذ ﺑﻚ ٠ا ﻟﺮﺟﻞ ﺑﻤﻦ؛ ﻋﻲئ•
ﺀ
ﺗﺠﺄ
ه ا ﻟﻨﻲ ﺑﺬ؛ي ﻟﺔ ﻏﻠﻲ • ﻓﺜﺒﺖ ال ٠
ﺗﺜﺒﺖ ا ﻟﺨﺊ ﻏﻠﻰ
ﺑﺞ ا ﻟﻢ ﻧﺎ ل ﻏﻘﺰ ا ﻟﻢ.
ﻓﻦ
زز ف ﻏﻠﻲ•
ذإو زﻧﻰ زﻗﺖ اﺧﺮس
ﻳﻢ ذ ئ ﻧﺬ ﻗﺆا ه
م ; • ذيﺀ ر ﺟﻞ ﻗﻄﻨﺖ
د ﻟﻰ ﺧﺬ ذ ﺑﻚ ٠زﺟﻞ زاﺗﺰأﻧﺎن. ﻏﺜﺎﻓﺜﺔ.
ﺑﻀﺪ أذم
ﻫﺎ .ﺛﺈذا ﺧﻒ ﻟﺰ ﺑﺬخ ﻏﻔﻲ ا ﻟ ال ت .
الﻧﺔ إذا ﻏﺜﻖ ا ﻟﺨﻦ ﺗﻴﻦ ،ﺧﺰﻧﺘﺔ .ذز ﻓﻨﺖ ﻟﺔ ا ﻟﺨﺬ وذ• .
ﻧﻴﺊ
م
؛؛
م
م ﻗﺎﺗﻲ ﻃﺎﺑﺖ
ﺳﺤﻖ ﺧﺌﺔ.
و ﺋﺮأ ؛ذ ﺑﻚ ذا ﻗﺄ
زﻧآلﻳﻤﺄ•
ﻗﻘﺰﻏﻠﻢ أزأ ﻟﺔ ﻏﻨﻰ
ا ﻟﺞ ﺗﺨﺎﻟﻄﻪ
ﻛﻞ زأﺑﻰ اة ﺳﻠﻔﺖ ٠
ج ا ﺻﺪ ﻧﺎ .ال' ﻣﺤﺎل ﺑﺞ ا ﺗﺤﺪ .ا ﺧﺒﻤﺄ ﻧﺎ ﺑﺠﻚ ﻧﺎ ا ض .ﻓﺈذ ﻓﻔﺊ ذ ﺑﻚ ﻳﺰأ ﻏﺜﺎﻓﺔ ا ﻟﺨﺪ .إذا ﺧﻒ ﻣﻨﺎ ب ا ﻟﺘﻲ .و ﻳﺖ ﺧﻒ ﻏﻠﻰ ي ا ﻟﺨﺪ.
ﻳﺬ
^ ١ﻏﻨﻰ مج . ﻧﻜﺬﺑﻚ أ ﺛﺚ ا ﻟﺘﺨﻞ
ﻓﻴﻦ:
؛ ﻟﻴﺊ ﻧﺰؤ-ؤﻓﺎ ﻓﻴﺜﻮل:
ذ ﺑﻚ ززخ ا ال ﻧﺆ .ﻓﻘﺄﺗﻲ ز ﻳﻤﺒﺊ ﺧﺌﺔ.
ﺗﻲ اﻟﺜألي ﻓﻞ
ﻳﻔﺦ اال'ف
ﻓﻔﻮ ز' اﻧﺮ!ﺗﺔ
.
.
ﺀ اال'ي ؛ﻟﻰ ؛ر ﺟﻲ
ﻓﻴﺄﺗﻲ
ﺟﻨﺖ ﻣﻨﻰ ﺟﺎرز ﻧﻰ ﺛألﺋﺔ .أ ﻧﺖ زﺛآلرئ ﺑﻜﻦ[ا زﻛﺬم ب .٥ ٣ م ا ال ﻧﺰ ﺑﺮﺟﻞ زا ﻧﺰﺑﻲ .
ز ﻧﻨﺰﻟﻢ أالﻧﺚ ﻏﻨﻰ زن“ ب•
ﻳﺜﻐﺬ ئ ﻏ ﻠﻰ ﻧﺎ ﻓﺎل.
ز ﻓﻮ ل ذ ﺑﻚ ﺑﺮاﺋﺎ
ﺗﻴﻨﻨﺎ.
ﺗﻴﻢ
ﻓﻴﻴﺖ
ﺑﺒﻤﺔ
ز ﻧﻴﺎ ذة اﻟﺘﻨﺎب ال ﻧﺠﻮز
.
:زئ ذ ﺑﻚ أ ﺛﺚ ،اﻟﺰ-ﺟﻞ ﻳﻨﻨﺮﻳﻰ ﻏﻠﻰ ا 3ﻟﺠﻞ ؛ﻧﻤﻦ ،ﻓﻴﻌﻊ ﻏﻠﻲ ١
ز ﺀ ال زا،ﺗﺰأذان ﻓﻴﺜﻴﺬ ون أن اﻟﺐ؛ل ،$ < ١ﻏﻠﻲ أل زﻟﻤﺦ ﻏﻠﻲ .ز ﺿﺎذة اﻟﻦ
م ﻧﺘﻠﻮ أل.
ال ﺛﺨﺪز ﺗﻲ ^ • ١؟
ﻓﻴﻨﺦ ذ ﺑﻚ١
^،؛
ﻏﻦ١
،^ .؛
ﻓﻴﺄﺗﻲ ^^
ﻳﻨﺬ
İM A M M A L İK / M U V A 7T A
ﺑﻨﺎ ﻳﻤﺮ ق
ﻤﺠﺔ ذ ﺑﻚ أ ﺛﻨﺎ
•
ﻧﻴﻪ
354
ا ﻟﺜﻨﺎﺀ ،زﻧﺎ ﻣﺺ ﻣﻦ ا ﻟﺚ ٠أن
ﺳﺐ ذ ﻟﻚ ﻣﻴﺮاﺋﺔ ﺧﺘﻰ
ﻗﺮﻧﺔ .إن
ﺑﺮﺙ• و ﻳﻜﻮ نﻣﻨﺎﻟﺔ ﻟﺺ
زال' ﺳﻴﻦ-. ﻳﻦ" ا ﻟﻀﻢ .ز ﻳﻨﻲ خ ا ﻟﻨﻨﻤﺤﻦ ،ا ﻣﺤﻦ ﺛﻤﺬﺗﺎ ،ر ﺟﻞ' :
وﻓﺬ ﻳﻜﻮ ن
إ ﻟﻚ ﻓﻰ ا أل ﻧﺰ ال ا ﻟﺨﺎ م .ﻣﻦ' ا أل ف زاﻟﺰري .زاا;ﺗﺎع زا ﻟﺼﺎﺑﻢ زا ﻟﺰﺗﻴﻖ .ز ﻧﺎ ﺳﻮى إ ﻟﻒ زا-ﻳﺐ .أز أش ﻣﻦ
ن
ذ ﺑﻚأن أ ﻛﺰ .ﻗﺰ ﺗﺌﻄﺦ
ﺗﺒﻴﻦ•
ﻧﻨﻴﻨﺎﻧﺎﺟﺖ أز
ﻣﺎل ذاﺑالت ؛ زﺗﻲ اﻟﺘﺎﻣﻲ ﻧﻦ ﻳﻤﻮل ال ﻧﻜﻮ ن ا ﻟﺘﺠﺊ ﻣﻎ ا ﻟﺘﺎ م ا ﻟﺰ اج. ﺑﺎ رك ﺯﺛﺘﺎ ىل ٠ﺯﺛﺆﺃﺓ ﺯﺍﺑﺄﻧﺎﺭ ﺑﻤﻠﻨﺂ ﻣﺦ
ﻧﺎ ل
ﺍﻟﺘﺔ yﺩ' حم ﻬﺘﺪﺍ
ﺝ؛ ﻧمبﺪىي ﺑﻦ ﻧﺎﻫﺪ ه
ﺗﻴﻖ-
ﺍﻟﺌﺬﺍ ؛ ﻩ
ﻧﺒﺘﺬ م ﻣﻦ ر ﺟﺎ م ﻓﺈن* ﻟﺰ ﻳﻜﻮﻧﺎ ر ﺟﻴﻦ ﻧﺮﺟﻞ
ﺑﻨﺒﺬ ؛ ﻧﺎﻑ ﻟﺰ
ﺑﺄﺝ
ﺑﺰﺟﺮ ﺯ
ﺍﻧﺰﺃﻡ ﻧالﻓﺊﺀ ﻟﺔ •
ﻏﺮ ﺗﻦ JÛذ س ا ﻟﺘﻲ
أ ﻟﻴﺲ
.أن ﺑﻤﺶ
ﺑﺤﻠﻤﺄ ا ﻟﺒﺨﻠﻮ ب ﻧﺎ ذ ﺑﻚ ا ﻟﺨﻦ ﻏالب.
ﻟﻦ :أرأ ﻳﺖ و أن• ذ ﻳ آل اد' ﻧﻰ
ﻧﺈ ن
ﺧﻒ ﺑﺨﻞ ذ ﺑﺬ
ﻧﺈ ن ﻟﻜﻞ ﻏﻰ ا ﻳﺒﻴﻦ ﺟﻒ ﻣﺎ ﺟﺐ ا ﻟﺨﺊ إن ﺧﺜﺔ ﻟﻐﺆأ .ز ﻳﺖ ﺧﻨﺔ ﻏﻠﻰ ﻣﻨﺎﺣﻴﻪ. يخ ﺑﻦ ﺍﻟﻨﺎيم • ﺯال ﺑﺶ ﻣﻦ ﺍﻧ ال ﻯ ﺏ ﺟﺬ ﺃ ؤذ < ﻧﺤﻤﻦ ﻣﺤﺎب 'أل ﺯﺟﺬﺓ ﺗﻲ
ﻣﺤﺐ اش
ﺯال
.
ﺷﻦ ا ﻧﻤﻪ
ض ز ﺟﺮ ذا ال •
ز ﺑﺤﺘﺢ ﺑﺜﺆل اﻓﻪ
ؤ و ﺟﻞ .
؟ ﻧﺈن* أﺛﻦ زه
.ﺑﺮ ف زي ا ﻟﻤﺘﺮ ب زﻧﻦ؛غ ا ﻟﺨﺌﺔ•
ﺍﻳﻠﺬﺍﻥ •
ﺑﻤﺬا ﻧﻤﺤﻤﺮز
ﻳﻔﺘﻲ ئ إ ﺑ آل
ﻳﺄﺉﻡﺛىيﺀ ﺃﻧﺚ ﻋﺰﺍ ؟
ﺑﺎﻳﺒﻴﺮ *خ
ا ﻟﻨﺎﻫﺪ .
ﺗﺂﺧﺌﺎﻗﺔ .ذ ﻧﻲ
ث.
ﻟﺬ ا ﻧﺎ ال
ﺃﻭ يت ﺃﻯ
ﺯﺇﻥ ﻟﺰ دش ذ ﺑﻚ ا ﻟﻨﺰ :ئ
ﺗﺠﺄ ان
ﻧﻨﻲ ث ﻣﺤﺎذ ﻧﺎ أ ﻧﻜﻞ ﻣﺬ ذ ﻟﻒ .؛ث ث ،؛ﻫﺖ ﻧﻢ؛ ﻟﻰ .
-Malik'e şöyle rivayet edildi: A bdurrahm an'm oğlu Ebu Sele .7 :ma ile Süleym an b. ¥ e s a r'a «— B ir şahid ve yeminle hükm edilir mi?» diye soruldu. O nlar
.Evet» dedilerﺱ -Jm am M alik d er ki: A m el (uygulam a) bir şahitle birlikte ye ~m in edilm esine h ü k ü m vermek şeklinde olm uştur. H ak sahibi şa hidiyle birlikte yem in eder ve hakkını alm aya hak kazanır. Yemin -etm ekten kaçınırsa, karşı tarafa yem in ettirilir. Eğer yem in eder eden kişi, bu hakkı kaybeder. Eğer karşıﻩ؛ﺱ'ﺁ se, haklı olduğunu ta r a f da yem in etm ekten kaçınırsa hak onun aleyhine davacının lehine olur 11. Hanefi m ezhebine göre hadlerden, kısasdan ve erkekterin göremeyecekleri))11 şeylerden başka yerlerde iki erkek veya b ir erkek, iki kadm şahidin olması -şa rttır. Şahidlik ko n u su ister m al olsun, isterse evlenm e, s ü t emme, boşa m a, v ek alet ve vasiyyet gibi mal cinsinden olm asın durum değişm ez ,
٠١ « / A K D lY E K İT A B I îm am M alik der ki: B u, m alla ilgili hüküm lere m ahsustur. Hadlerde, nikâhta, boşamada, âzât olm akta, hırsızlıkta ve iftirada, tek şa h id ve yem inle hükm edilem ez. B ir kişi «a za t olm ak da m al sayılır» dese, hata yapm ış olur. H üküm , onun dediği gibi de ğildir. Şayet h ü kü m onun dediği gibi olsa köle, efendisinin kendi sin i a za t ettiğine şa h id g etirir ve yem in eder. Köle, herhangi bir m alın kendisine ait olduğuna bir şahid getirir ve şahidiyle birlikte h ü r gibi yem in eder ve o m a lın sahibi olur. îm am M alik der ki: B izdeki sünnete (uygulam aya) göre, köle a za d olduğuna d a ir şa h id getirirse, köleyi azat etm ediğine d a ir efendisine yem in te k lif edilir. Ederse kölenin iddiası geçersiz olur. îm am M alik der ki: B izde talak konusunda da h ü k ü m b ö y le dir. Kadın, kocasının kendisini boşadığına bir şahid getirirse, k o cası, boşam adığına yem in ettirilir. Yem in ederse karısını b o ş a m ış sayılm az. îm a m M alik der ki: K a d ın ın bir şa h it getirerek k o c a s ın ı n boşadığını, kölenin yine bir şahidle efendisinin azat ettiğini i d d i a etmeleri halinde takip edilecek yol birdir. B u da, kocanın, b o ş a m a dığına, efendinin, azat etmediğine yem in etmeleridir. A za t e tm e k , h a d 12 sa yıldığından burada ka d ın la rın şahitliği ka b u l edilmez. Ç ünkü köle h ü r olunca, h ü r insan m uam elesi görür. Leh v e aley hinde (eksiksiz) h a d tatbik edilir. E vli iken zina etse recmedilir. B ir köleyi öldürse, karşılığında o da öldürülür. M irasda da, h a k sa h ib i olur. B ir kişi delil getirerek: «Bir efendi kölesini azat e ts e , bir k işi de gelip efendiden alacağını istese, bu kişin in efendiden alacağının olduğuna bir erkek, iki ka d ın şahidlik etse, bu şahidlik, efendide alacağın olduğunu isbat eder, hattâ efendinin köle d en başka m alı yoksa borcu sabit olduğu için köleyi azat etm esi reddedilir.» dese ve bu sözüyle kadınların köle azat etm ek konu su n d a şahidlik yapm alarını kabul ettirm eyi isterse, kabul ettire mez. B u n u n benzeri şudur: Efendi, kölesini azat eder, sonra efen diden h a kkın ı isteyen biri şa h id getirir. Ş a h id in şehadetiyle bir likte yem in de eder. Sonra hakkını kazanır. Böylelikle de, kölenin a za t edilm esi reddedilir. Y a h u d ta kölenin efendisiyle arasında (12) B unun anlam ı, köle azat edildiği zam an işin içine Allah'ın hakkı girer. Köle ile efendisi a n la şa ra k a z a t etm eyi durdurm aya çalışsalar b u n u yap am az la r. (Bâcî, el-M ünteka, c.5, s. 218).
356
!M A M M A L IK / M U V A 7 T A
alış veriş ilişkisi olan bir adam gelir de efendiden hakkı olduğunu iddia eder, bu m ünasebetle efendiye:«Sen de iddia ettiği alacağı olm adığına yem in et» denir. Yem in etm ekden çekinirse, davacıya yem in ettirilir. (Ederse) efendi üzerindeki hakkı sabit olur. E fendi ü zerin d eki alacağın sa b it olm ası ise, kölenin azat edilm esini h ü k ü m sü z kılar.13 Yine bir kişi, bir cariye ile evlenip cariye karısı olunca, efendisi cariyesinin evlendiği adam a gelip: «Sen benden falanca cariyemi şu kadar paraya satın aldın» der ve bunu da cari yenin kocası reddedince, efendi de bir erkek, iki ka d ın tanık geti rir, onlar da efendinin dediğini doğrular m ahiyette şahidlik eder se, sa tış kesinleşir, efendi h a kkın ı kazanır. Cariye kocasına h a ram olur ve bu d u ru m d a boş sayılır. Y alnız boşama hususunda, s ır f ka d ın ların şahidliği caiz değildir. îm am Malik der ki: B ir adam, hür bir kişiye iftira etmesi sonu cu iftira cezasına çarptırılır. B ir adam la iki k a d ın gelerek iftira edilenin köle olduğuna şahidlik ederlerse, bu şahidlik, iftira eden den kesinleşen iftira cezasını d ü şü rü r. İftira h u su su n d a , tek başlarına kadınların şahidliği kabul edilmez. K adınların şahid lik ettiği yerlerin biri de şudur: Çocuğun canlı olarak doğduğuna iki k a d ın ın şa h id lik etm eleriyle m iras sabit olur, çocuk m irasa hak kazanır. Çocuk ölürse, m alı varislerinin olur. İk i kadın şahidle erkek şahidin bulunm ası ve yem in edilmesi altın, güm üş, köşk ler, çiftlikler, köle ve diğer m allar gibi kıym etli şeylerde olur. Şayet iki kadın, bir dirhem veya daha az ya da daha çok bir şey h a kkın d a şahidlik etseler, yanlarında bir erkek şahid veya yem in olm a d a n h ü k ü m verilemez. îm am M alik der ki: Bazı fukaya, «bir şahidle birlikte yem in ka b u l edilmez» derler ve sözlerine Yüce A lla h 'ın şu buyruğunu — k i O 'nun buyruğu h a ktır— delil getirirler:«E r k e k le r in iz d e n i k i ş a h id g e tir in ٠i k i e r k e k ş a h id y o k s a , r a z ı o la c a ğ ın ız ş a h id le r d e n b ir e r k e k i k i k a d ı n ş a h i d li k y a p a r la r .» 14 ve der ler ki: B ir erkek ve iki ka d ın şahid getiremezse, yapılacak b irşey yoktur. B ir şahidle beraber yem in ettirilmez. îm am Malik der ki: B u sözü söyleyene şöyle denilir: B ir adam, başka bir kişiden m al alacağı olduğunu iddia etse, istenilen kişi (13) Hanefi m ezhebinde kölenin azat olması yürürlükte k alır ancak köle çalışa ra k borcu öder. (14) !؟-B akara, 282.
M / A K D fY K K /T A B I
357
k e n d i s i n d e b u a l a c a ğ ı n o l m a d ığ ı n a y e m in e tm e z m i? Y e m in e d e r s e k e n d i s i n d e b ö y le b i r h a k k ın o l m a d ı ğ ı a n l a ş ı l ı r . E ğ e r y e m i n e t m e k te n ç e k in ir s e , a l a c a k l ı y a g e r ç e k te n o k i m s e d e h a k k ı o ld u ğ u n a d a i r y e m i n e tti r il i r . E d e r s e , k a r ş ı ta r a f t a a la c a ğ ı k e s in le ş m iş o lu r. B u k o n u d a , h iç b i r k i ş i ta r a f ın d a n , h iç b i r b e ld e d e i h t i l a f e d i l m e m i ş t i r . Y u k a r d a k i h ü k m ü i d d i a s a h i b i n e y e d a y a n a r a k v e r m iş ve A l l a h ’ı n k i t a b ı n ı n n e r e s i n d e b u l m u ş t u r ? B u d e d i ğ i m i z i k a b u l e d e r s e , b i r ş a h i t l e b i r l i k t e y e m i n e d ile c e ğ in i d e k a b u l e d e r . B u , y ü c e A l l a h ’ı n k i t a b ı n d a y o k s a d a , b u k o n u d a y a p ı l m ı ş a m e l l e r y e te r li d i r . F a k a t in s a n b i r ş e y in d o ğ r u t a r a f ı n ı v e d e l i l g e tir ile c e k y e r i n i b i l m e l i d i r . î ş t e b u a ç ı k l a m a l a r d a —i n ş a a l l a h — b u k o n u d a k i m ü ş k i l h u s u s l a r ı n i z a h ı v a r d ır .
5, BOR ÇLU VE ALACAKLI OLARAK ÖLEN VE TEK ŞA H İD İ OLAN KİŞİ
ﻧﺘﻦ
و ﻏﻲ
ﻓﺈ ن
؛
،
ﻓﺎ ل
ذ ﻧﺒﻚ أن
•
.
ﻧﺎﻣﺖ ﻧﺎﺣﺖ
ﻏﻲ
٢٠٠اﻋﺪ- ﺣﻤﺮﺗﻬﻢ ﻧﻎ ث
،
ﻧﺘﻦ
ﺑﻤﺒﻨﻮا ﻏﻠﻰ
ﻳﻜﻦ ﺑﻠﺰزﻓﺔ ﻣﻨﺔ ش ﺀ
ز ﻳﺨﻨﺰ ا ﻧﻨﺄ إ ﺋﻨﺎ
.
ﻧﻤﻨآل
ﻳﻠﺬ وﻟﺔ
ﻧﻨﻠﺰ أ ﻣﻨﺎﻣﺒﻨﺎ
ﻓﻨﻞ إل ؛
ﻳﺒﻮﻟﻮا ل
ﻓﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ
ﻧﺄﺑﻰ ور ف أن ﻓﻨﻞ
ﻧﺈ'ن
إ إل أن١٠
•
•
،
ﻧﺎﺑﻠﺬ
.
ﻟﻨﺰ ب ﻧﺎ ج وا ﺟﺪ
ﺣﻤﻮﻗﻐﻢ
■^^
ﻓﺎ ل
ﺑﻤﻨﻰ
':
ﺑﻤﺒﻨﻮ ن ز ﺑﺄ خ ون ‘
٠ ﻧﻞ
ﻏﺮﻓﺖ ﻏﻠﺜﻬﻢ
ﻓﺎ ل ﺑﻠﻨﺎص
،
،
٧٠ ^
١
ا ال ؛ ﻧﺎ ن
• ﻏﺈﻧﻰ أرﻳﻰ ان ﺑﻤﻠﻤﻨﻮا ذ ﺑﺎﺧﺪ دا ﻧﺎ ﺑﺘﻲ ﻳﺠﺬ ذ ي. ﺗﺮﻛﻮا ا ال ﺛﻨﺎ ن ﻣﻦ ا ﺟﺰ د ﺑﻚ
îm am Maîik der ﻟﻆ: ﺀ-،< kişi alacaklı olduğu halde ölür, alaca -ğına dair bir şahid bulunur, başkalarına borcu da olur, bu kişile -rin de alacaklarına dair tek şahidleri olur da ölenin varisleri, ala -caklıların şahidleriyle birlikte yem in etm ekten çekinirlerse, a la -caklılar yem in ederler ve haklarını alırlar. M alından borç öden dikten sonra, arta kalanı varisler, yem in etmedikçe alamazlar. Bu -hüküm , yem in, önce varislere teklifed ilip onların da yem in etm e meleri sebebiyledir. A ncak varisler, ölenin fa zla borcu olduğunu -bilm iyorduk derler ve bundan dolayı yem in etm edikleri anlaşılır sa bana göre, yem in ederler ve borçtan arta kalanı alırlar ,
6. DAVADA HÜKÜM VEHME U SÛLÜ
ﺋﺮ
ﺑﻤﻐﻦ .
ﺗﻔﻦ
أ ﻧﺔ ﻛﺎ ن
-
،
ﺍﺭﺑﺪ ﺧائ
ﺗﻨﻲ ﻓﻲ ض ذ ﻟﻚ
،
؛
'،
؛
ﻟﻖ
ب ا ﻟﺨﺾ ا
ﻗﻠﻰ
ﻧﺪ ر
زإن• ل
،.
ﺗﺠﻞ ﺗﻦ- ﻏﻦ
ﺑﺎﺀ ة ﺍﻟﺰﺟﻞ
ﻧﺈﺫﺍ
■
أ ﻃﻒ ﺍ يب ا د ر ﻗﻤﺢ
،
ﻧﺎﻟﻚ
ﻧﺎ ل
ﻧﺺ
:
ﻧﺎ ل
ﺏ 'ﺑ يي ﺯﻧﻦ ﻳﺌﺾ ﻣﺤﻦ ﺍﻟائﺱ
وإ ن
•
ﺗﻔﺮ
.
.
,
ض ر ﺟﻞ ﺑﺬﺋﻮ ى
ﻳﻔﺪ ذ ﻟﻚ ا ﻟﺘﻲ ث .
ط
أ ﺧﺬ
ﺣﻒ .
ادم ﻓﺈ ن
ﻓﺎﻟﻲ ا ﻟﺘﻲ
أ ﺗﻪ ﻧﻦ .
.
ﺷﺎ
.
ﻧﻨﺎﻟﻔﺄ أن ﻧ أل ﺑﻤﺄ
ﻣﺤﻴﺎ
ا ال م
،
ز ش ذﻟ ال
ﻓﺈن ﻛﺎﻧﺘﺄ •
،
ور ا ﺋﺘﺠﻦ ﻗﻠﻰ ا ﻟﺪ ر ؛
ﻳﻨﻚ
ﻟﺰ
ﻧﺎل ﻧﺎﺑﻠﺬ
:
ﺗﻐﺎﻣﻤﺔ أن ﻧ ال ﺑﻤﺄ أ ﻇﻦ ا ﻟﺪ م ﻏﻲ
ﻧﻔﻚ
ﺍﺋﺬ
-
■
ﺛﺈ ذ
٨
-
ﻛﺎﻧﻦ ؛ ﺑﺠﺎ ،
ﻧﻄﻒ
أﻧﻰ ان
•
-A bdurrahm an’ın oğlu müezzin Cemil der ki: Ö m er b. Abdü .8 .laziz, in san lar arasında hüküm verirken yanında bulunuyordum B ir kişi, Ömer b. Abdülaziz'e gelerek bir şahısta alacağı olduğunu iddia e tti^ vakit bakar, eğer alacaklı ile borçlu arasında alış veriş -gibi b ir ilişki varsa borçluya yemin ettirir, böyle bir ilişki yoksa ye .m in ettirm ezd i îm am M alik der ki: Bizce am el şöyledir: B ir kim se bir ﻩ،مه ﺤﺬ hakkı olduğunu iddia etse bakılır. Eğer aralarında alış veriş gibi bir ilişki varsa davalıya yem in ettirilir. Yem in ederse, ondan hak ,düşer. Yem in etmez ve yem ini davacıya bırakırda, oyem in ederse h a kkın ı alır ,
İMAM ﺳﺲ
360
/ MUVATTA
7. ÇOCUKLARIN ŞAHİDLİĞİNİN HÜKMÜ
ﻗﻨﻲ
'أن• ث اد ﺗﻦ < ﻣﺢ ﻛﺎ ن
٠ﻧﺎﻟﻠﺬ
زذ.٠ <ﻏﺬ ﺟﺜﺎم ﺋﻦ
ﻓﺎل
,اح • ﻓﻨﺰ ﻣﺊ ا ﺑﺰ .ﺑﻦ ا ﻟﺠﻨﺎح
ﻫﺰ
ﺿﺎﻧﺔ' ا ﻟﻤﻴﺎ د؛ ﺗﺠﻮ ز ﻣﻨﺎ
'ان٠ ﻧﺬﺋﺎ
ﻟﺘﻴﻨﺦﻏﻲ
:ﻗﻨﻲ
ﻓﺎل
-١
ﻳﺨﻔﺎب؛ ا ﻟﻤﺘﺜﺎج ﻧﺠﻨﺎ
ا آل ﻧﺰا:ة'ال ﻧﺎﺑﺬ
• زإ ﺛﻦ' ﻧﺠﻮن ﻧﻨﺎذ ﻧﺤﺰ ﻳﻨﺎ ﻓﻨﺰ ﺑﻞ اﻟﺠﺮاح ز ﺧﺬﻓﺎ٠ زال ﺑﺠﻮن ﻏﻠﻰ ﻣﺤﺮﻣﺰ اذت4نمذا ا ﺗﻦ ؛وا ﻓال ن. أن ﻣﺤﻮم أز ﺑﻤﻨﻲ. ﻓﺌﺘﻲ إذ'ا ص' ذ ﺑﻚ ؛ ' ;ل ‘أن. ﻳﺮ ذﺑﻚ ال ﻧﺠﻮر ﺗﻲ
• ؛
ﻳﺪ أن ﺑﻤﺮم
•
ﻏﻠﻰ ﺛﺂذ؟ﺑﺈ
^^
١ ؛آل أذ ﺗﻤﺮا ﻓﻦ'ﺛﻨﺬوم٠ﻧﺤﺰ
-Hişam b. Urve (r.a.)'den: Abdullah b. Zübeyr (r.a.) çocukla .9 -n n aralannda birbirlerini yaralamaları konusunda onların şaha .detlerine gore hüküm verirdi :İmam Malik der İri: Bizde ittifakla kabul edilen h üküm şu d u r Çocukların şahadeti, a ra la rın d a ki yaralam alarda caizdir . ؟٠ -cukların başkalarına şahitlik yapm aları caiz d eğ ild ir Y alnız şa hitlikleri kendi aralarındaki yaralam alarda ka b u l 'ﺀﻩﺀ/< ﺀ. Bunun haricinde kabul edilmez. B u husus çocuklar dağılm adan, telkin -yapılm adan, tesir altında bırakılm adan söz konusudur. D ağılır larsa, şahadetleri kabul edilmez. Ancak dağılm adan önce حم مثﻪ’ﺀ-k i şileri, şahitliklerine şa h it getirirlerse şahitlikleri ka b u l edilir 15.
• (15) Hanefi mezhebinde çocuklann, şahadeti kabul edilmez. Ancak bunlar köle ya da çocuk iken şah it olm uşlar da şahitliklerini köle h ü rriy ete kavuştuk• tan sonra, çocuk da buluğa erdikten sonra ifâ etm işlerse câizdir. B aşka türİÜ caiz değildir. (Dâm âd, M ecm au'l-Enhur, s. 2, s. 190-196),
361
3 « / A K D f Y K K İT A B I
S. PEYGAMBER EFENDİMİZİN (s.a.v.)
ا
YANINDA YALAN YERE YEMİN
: ﻓﺎل ﺑﻤﻨﻰ٠ ١٠ ٠ ﺑﻤﻨﺎ م
ﺛﺮ ي؛ ﺑﻨﺎ م ﺗﻦ ﺛﻨﻪ ﺗﻦ أﺑﻰ ذد ص * ﻏﺬ ﻏﺪ اش ﺗﻲ
ﻇﻨﺄ ﻇﻰ ﻧﺮ ى أ ﺛﻨﺎ ﺳﻤﺄ
ﻧﻦ٠ : ؛ ان' و ﺗﺪ أل اد ﺧﺞ ﺗﺶ
ﻏﻦ، ﺣﻨﻠﻨﺎ ﻧﺎﻟﻠﺬ
ئر ﻳﻐﺒﻢ اد ا آل ﻧﻤﺎ
ﻣﺌﺨﺎ ر ر
٠ ٠ ﻣﻦ اﺋﺎب
ﺷﺬت
).C abir b. A bdillah el-E nsari (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v .10 ,şöyle buyurdu: «M inberim in y an ın d a y a la n y e r e y e m in e d e n e e h e n n e m d e y e r in i h a z ır la m ış o lu r «« 16 م ﻧﻦ
٠ﻣﺎر
ج ﻧﻲ ﻣﺤﺐ
•ﻓﺎل • ه
ﻗﺎﻟﺪا ؛ وإذ ﻣﺖ
ﻏﺬ٠ و ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻧﺎﺑﻞ ؛ ﻏﻦ اﻟﻨآل ؛ أن ﻏﺪ ا ﻟﺒﻤﻦ
-١١
ﻏﺬ أ ﻳﻰ آ ﻧﺎﻣﻪ ؛ أن ر ﺑﻤﻞ اﻟﻠﺐ، أ ﻣﻪ ﻏﺪ اﺋﺐ ﻧﻦ ﻣﺤﺐ ﻧﻦ ﻧﺎﺑﻠﺜﻲ ا ال ﻛﻨﺎر ﻛﺂ • ﻟﺜﺎز * ﺷﻢ ﺑﺘﺠﻪ ﺧﺰم اﻓﻦ ﻏﻲ ا ﻟﻤﻖ • وأو ﺟﺐ ﻟﺔ ا
. زإذ ﻛﺎ ن ﺻﻴﺘﺎ ﻣﺬ أزاك. ﻓﺒﺎ ﻣﺊ أزاﻟﻲ
زإذ ﻛﺎ ن٠ ﻓ ال
^
١ ا ﺋﺘﻠﻎ ﺧﺊ
٢ ﻧﻴﺌﺎ ﻳﺠﺰا ﻳﺎ ز ﻧﻮل ؤ
. ﻓﻤﺤﺎ ﺛال ث ﻧﻨﺎ م٠ ي ﻣﺬ ازاك
زإذ ﻛﺎ ن
11• E bu U m am e'den: R esûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Yala n y e m in iy le m ü slü m a n b ir k iş in in b a k k ın ı a la n k im se y e A lla h c e n n e ti h aram e d e r v e C eh en n em i fa rz kılar.» - Az bir şey olsa da mı ya Resûlallah?» dediler. R esûlullah «— E rak a ğ a cın d a n b ir ç u b u k d a o lsa , E rak a ğ a c ın d a n b ir çu b u k da olsa, Erak ağacın d an b ir çubu k d a olsa» buyur du. Bu sözünü üç defa te k ra r e tti.17
(16) Ebu Davud, Eym an, 2 ل/ 12آاظ ؛Mâce. A hkâm , 13/9. (17) M üslim , İm an, 59, no: 218
و. PEYGAM BER EFENDİM İZİN M İN BER İ YANINDA
Y EM İN
ﻃﺮﻳﻒ
ا ﻧﺔ ﻧﻤﺦ أﺑﺎ ﻋﻄﻨﺎ ن ﺑﻦ
إ ﻟﻰ ﻧﺮؤاف ﻟﻨﺮ
'
•
ﺑﺠﺎ
ﻋﺊ ذازذ ﺑﻦ ا ﻟﻐﺼﻦ٠ ﻧﺎﺑﻠﺌﺂ
ﺷﺒﻴﺪﻣﻰ ذاب ﻛﺎﻧﺖ ؛
ﻣﺾ
ﻓﺎ ل ﻓﻨﺎ ل ﻧﺰ ؤا ث ت ال واش إال ﻣﻨﺬ
ﻧﻤﺎﻃﻊ ا ﻟﺌﺜﻮ ؤ
ﻓﺎ ل٠ ﺑﻤﺌﺒﻨﺂ ﻏ ﻠﻰ ا ﻟﻨﻲ
ﻓﺎﻟﺖ
:
ﺑﻤﺶ
ز ﻗﺎﻳﻰ أئ
• ﻟﺺ
.
١ ﻧﺆﺑﻲ ﻏﻠﻰ
• ^؛
ﺗﻜﺎﻳﻰ ﺧﺌﺔ
أ ﺣﻠﻤﺄ ﻟﻪ
ﺗﺤﻠﻤﺄ أن
؛؛
.ر
ﻧﺘﻊ د ﻳﺄ
ﻏﻠﻰ أ ﻓﺰ ﻣﻦ
٠ ﻟﻴﻨﻲ، ﻳﺬ ل أ ﺧﺬ ﻏﻠﻰ
:
ز
.
-
١٢
ا ﺑﻴﺄ ﻗﺌﻮ أل ٢٠
١^ا؛ن
•
ﻗﺎ ل ز ﻳﻦ ﺑﻦ ﺛﺎﺑﺖ
ﻓﻤﻨﻨﺰ ز ﻳﺖ 'ئ ﺛﺎﺑﺖ
٠ ﻧﻨﺠﺐ ئ ذ ﻳﻤﻢ زذ س ﻓآلﺛﺚ
ﻓﺎ ل
ﺿﺰ زﻳﺖ ﺑﻰ ﺛﺎﺑﺖ ا أل ﻧﻤﺎ ر ئ زا ئ
ﻣﺤﻦ ﻏﻠﻰ: ﺗﻨﻨﺎ ة ﻏﻠﻰ ذ ﺋﺐ ﺛﻦ ﻣﻤﺖ
؛.
ﻓﻤﻨﻨﻞ
؛
ال أزى أن
ﻟﻢ
ﻓﺎ ل
ﻧﺰ زاذ *ئ ا ؛
اﺗﺎﺑﻠﺜﺖ
JÛ
* ﺑﺮ ام
12. E bu G atafan b. T a rîf el-M üriy d er ki: Zeyd b. S ab it eiE n sârî ve îbn M utî, aralarındaki ihtilaflı bir evden dolayı Medine valisi olan M ervan b. el-Hakem'in huzurunda m uhakem e oldular. M ervan, Ze^d b. S abit'in Peygam berim izin m inberi y an ın d a yem in etm esine k a ra r verdi. B unun üzerine Zeyd b. Sabit: «— Yerimde yem in ederim» dedi. M ervan: ٠٠— H ayır. V allahi yalnız h a k la rın a y rıld ı^ yerde (m inberin
yanında) yemin etmelisin» deyince, Zeyd b. Sabit, m inberin yanında yem in etm ekten çekinerek, (yerinde) kendisinin haklı olduğuna yemin etti. M ervan b. el-Hakem, Zeyd’in m inberin yanında yem in etm em esine h a y ret etti.18 İm am Malik der İri: Çeyrek dinardan az bir m eblâğdan ممﺢ/ﺀﻣﺪﻩ bir kişiye m inberin yanında yem in ettirilm esi görüşünde değilim. B u da üç dirhem eder. (18) Zeyd b. Sabit, Minber-1 Resûl'e hürm etinden dolayı, orada yem in etm em i؟ olabilir. Abdullah b. Ömer'den rivayet edildiğine göre, Zeyd b. Sabit'in doğru olduğu halde yem in etm em esi, tak d iri ilahi sonucu b aşına b ir iş gelse, halk ın «başına bu işin gelm esine yem ini sebeb oldu» dem elerini önlem ek içindir. (Böcî, el-M ünteka C.5, s.233).
363
10. REHİNE EL KONULAMAMASI
— ﻗﺎل ﻳﺤﻨﻰ ؛١٢ أن ﻧﻨﻮ ل اش ﺧﺞ ﻓﺎل
ﺑﻤﺪ ن ا ﻟﺴﻴﺐ؛
ﻋﻦ،ﻧﺎﻟﻚ ﻋﻦ اﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب
ﺣﻨﺜﻨﺎ
ال٠" -
ﻇﻰ ا ﻟﺰﻳﺖ
أرع٠ ﻳﻨﺎ ر ق ز'ش أﺋﻠﺰ
ﻧﻨﻢ ا ﻟﺰﺟﻞ ا ﻟﺰﺋﻦ ﻋﻨﺬ ار ﺟﺰ إ ﻟﻰ
،ﺟﺘﻠﺬ ﺑ ﻈﻦ
‘ إ ن:ﺑﻠﻨﺰﻧﻤﻦ
• ﻣﺤﺜﻮن ا ﻟﻨﺎﻫﻞ
رم ﺑﻪ
زإ رأ ﺟﺎﺀ
،
زﻫﺬ ا ﻟﺰ ى ﻧﻬﻞ ﻣﺤﺔ '
ﻧﻘﺚ
ﺻﻞ ﻏﻨﺎ
ﻧﻤﺶ' ﻟﻠﺬ ؟
ﺗﺎﺑﺠﻒ ﺻﺎﺟﺔ ﺑﺎﻟﺪ ى ز ﻓﻞ ﺑﻪ
،و ﺗﺴﻴﺰ ذ ﺑﻠﻦ
.
ﻳﺤﻞ
ث ؛أل زط
'
:ﻧﺎﺑﺬ
ﻓﺎ ل
•ﺑﺎ ش
ض ا ﻟﻨﺶ
' ﻧﺈ آل.' ﺀﻟﺒﻤﻴﻤﻞ
ﻧﻄﺢ زال زأ رى. ﻟﺔ
ﻓﻬﺬا ال
؛
أ.
ﻓﺎل
ﻧﺤﺰ٠ ﺑﻨﺬ ا ال' ﺟﻞ.
13. Said b. el-Müseyyeb (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: « R eb ln , b a ğ la n m a z .» 19 İm am M alik der ki: —A llah مهﺢ / ﻋﺄ/ 'ﺀﻭbilir— bizim görüşüm üze göre bunun anlam ı şudur: >ﺀﺀkişi, ^ ٥۶^٠ birine (aldığı) ﺀﻡﺀإل karşılık rehin bırakır ﺀ;ﺍbu rehin de karşılığında ﻉ/ﺀ# مسşeyden fazla olur ve rehin veren, rehni kabul edene, «Falan zam ana kadar h a kkın ı sana getirirsem rehni alırım , getirm ezsem , karşılığında (tarafım dan) alınana m ukabil rehin senin olsun» derse, bu doğru ve helâl olm az ve yasak edilm iş bir şeydir. M üddet bittikten sonra rehin veren, rehin karşılığında aldığı şeyi verirse, rehin olarak koyduğu şeyi alır. B una göre, rehin verenin ileri sürdüğü şart geçersizdir.
( ) ولîb n Abdilber d e r ل ؛ا: M u v atta ra rile ri m ürsel olarak riv ay et eder. Ancak M a’n b. İsa, Ebu H ureyre’ye vasleder.
3Ö 4
İ M
A
M
M
A
I J K
/
M
U
V
A
T
T
A
11. MEYVE VE HAYVANIN R EH İN VERİLM ESİ
م
ﻳﻨﻦ رض ﺧﺎﺑﻄﺎ ﻟﺔ إ ﻟﻰ أ ﺟﻞ
ذ ﺑﺠﺞ،ذش
٠ إ أل أن ﺗﺨﻢ*ن ا ﻣﺤﻞ ذ ﻟﻚ.م ﺑﺰض ﻧﺦ ا أل م
: اط: ي ا ﻧﺒﻤﺒﻢ إ- ظ
ﺗﺬ'؛اغ ٠
*
؛
ﺋﺔ ال
ظ صانا ﻟﺨﺬ
ﻣﻞ ~ إ
•ﺛﺮ ث
،ﻧﺎﻫﺎ ﻧﻘﻮل
ﻧﺒﺌﺖ
ﻳﻴﻰ؛
*إن ا ﺷﺰ:ﻳﺪ ذ س اال*ﺟﻞ
ﻗﺎل
ﻧﻤﺎﻧﻂ1 ذ س
أن. وإن' ا ﺗﻜﻞ إذا ا ﺋﺘﻲ إب; ق رص ﺧﺎﺀ ل. اأﻧﻦ؛ﻣﺊ ﻧﻲ'زف ■ ﺗﺒ ال اذ ة■ أن: رز ئ ئ ؛ ﻓﻢ ز ه ول ا ﺑﻴﺎ ر:ﻇ أل ةالل *'* » . إ أل أن ﻳﺜﺘﺮﻃﺔ ا ﻟﻨﺒﻤﺎغ. ﻟﻠﺘﺎﺑﻊIﻧﻨ آل ﻓﺬ أ ﺗﺰ ت ﺷﺆ م
أن، أن ﻧﺊ ﺗﺎخ ز ﻳﻨﺔ:زاأل ﻧﺰ اﻟﺬ ى ال ا ﻧ آل ف ﻳﻪ ش'ﻧﺎ إل
ا ﺛﻨﺰ ج ا ﻟﺜﺮ ى أن.ﻳﺄﺣﺒﻰ
ذ ﺑﻠﻦ ا ﻟ ﻨﻴﺊ
أئ.ﻧﻴﺊ
•ز ﻟﻴﻰ؛ ﺷﺮ ﻣﻨﺪ ا ﻟﻨﻴﻴﻦ ﻓﻰ ﺛﻞ؛ أﻧﺐ
•۶١
ﺑﻨﻴﺎ
:ﺗﺎل ﻧﻔﻰ
١^ ^^^ ﻣﻞ١
ﺳﺊ ذﺑﻠﻦ أ ﺋﻨﺎت أن ﺑﻦ أﻧﺮ اﻟﺜﺎص أن ﻧﺮس اﻟﺮﺟﻞ ﻧﻤﻦ اﻟﻤﺨﻲ• زال1 زﻣﻦ: ﻟﻚ1ﻗﺶ ذ أن؛ ﻣﻰ ا ﻟﺮﻳﻖ• زال ﻓﻰ • ز ﻟﻴﻰ ﺑﺰﺧﺊ أﺧﺖ ﺑﺊ ا ﻟﻢ ﺟﺌﺎ ﻓﻰ ' ل؛.ﻗﺰﻓﺊ ا ﻟﺜﺜﻞ .اﻟﻢ*زاﺑﻢ
١٠١٠® M alik der ki: B ir şahıs bahçesini, belli bir za m a n a £ ٥ d a r rehin verm iş ve bu bahçe, daha tayin edilen za m a n gelm eden -meyve vermiş ise, m eyvelerde bahçeyle birlikte rehin alamaz. A n cak rehin alan kişi, rehinde bu şartı koşm uşsa, m eyvelerde rehin olur 20. B ir k işi gebe bir cariyeyi rehin ka b u l etse ya da rehin olarak ka b u l ettikten sonra gebe kalsa, çocuğu kendisiyle birlikte rehin o lu r 21 -)Hanefi mezhebine göre, ağacı değil de sadeee meyveyi rehin vermek ve t a r )20 -layı b ırak ıp yalnız ekini reh in verm ek eaiz değildir. (D&mâd, M ecm eu'l E n h u r C.2, 592s(.. 2) رل-H ür bir kişiyi, Müdebberi (azad oluşu efendisinin ölüm üne bağlı köle), ü m -mü Veledi (efendisinden çocuk sahibi kadın köle) ve M ükatebi (azad bede -lini ödemek için efendisiyle sözleşme yapan köle) rehin bırakm ak caiz de -ğildir. Çünkü bu son üçü de, h ü r olmaya nam zet olduklarından h ü r sayılır la r .
.M / A K D IY K KITAJII
3 ﻫﻪ
İm am M alik der ki: Meyve 'ﺀ/ ﺀcariyenin çocuğu arasında fark vardır. R esû lu lla h (s.a.v.) şöyle buyurm uştur: «Bir k im se -٠٠٠
b ir hurm a ağacım satsa, m eyvesi sa tan ın olur. Aucak m üşteri m eyveyi alm ayı da şart koşm uşsa m eyve müşterin in olur.» ﺳﻌﺎ
و
İm am M alik d er ki: B izd e ittifak edilen h iikü m > ﺀﻣﺢﺀﻣﺔﺀ: B ir k işi gebe bir cariyeyi ya da ka rn ın d a yavru olan hayvanı satsa, m üşteri, şart koşsun veya koşm asın yavru m üşterinin olur. H u rma ağacı, hayvan gibi değildir. Meyve de aknesinin karnında olan yavruya benzemez. İm am M alik der ki: B u konuyu şu hu su sla r da açıklar: Tea ٠ m üle göre, kişi hurm a ağacını rehin vermeyerek, sadece meyvesini rehin verebilir. H alktan hiç bir kimse, annesinin (cariye veya hayvan) ka rn ın d a ki yavruyu rehin vermez.
12. HAYVANIN REHİN BIRAKILMASI ‘•أ ن
؛
م ا ﻟﻤﺢ
ذم م:
:شا
•ﻧﺤﻠﻚ ص ن ا ﻣﺤﻨﻲ ﺑﻤﻤﺤﻴﻢ
ض
ي ص ا ﻟﻤﺐ ؤ ال ذ ﻳﻢ
ادم ؛
ص
•
ب
إ ال م
ث
‘
ج
ﺋﺄ
•
■
ا
ﻧﺎﺑﻐﺎ
ﺑﻦ ا
مﺗﺘﺰﻧﺖ ﻧالﻛ ﺄ
ﻧﻤﺖ
:
ﺗﺠﻰ
ﺛﻢ
ﻧﺎ ﻛﺎ ن ض . ﺋ آل ﻣﺢ
ﻣﺤﺒﺬ ا ﻟﻦ < م ن ن ذ ﺑﻠﻦ -
؛
ﻣﺤﺲ’ا- ﻓ آل ﻧﻨ إل ﻏ ال ﻣﺤﺈ آل ﺑﻤﻨﻠﻢ. *ﻓﻰ د ا ص
؛
•
ز ﺗﺠﺚ
ار ص
؛
ﺷﺔ ا دض
ﻧﻨﻲ ﺑﻨﺬ .
.
ﻣﺖ
أ ﻏﻦ
ﻛﺘﺐ ’ا ﻟﻨﻰ ﺗﺶ
ذ ص د؛ ذ ال
ﺗﻤ أل
ال
ﻳﻨﻲ ﺑ ﺬ ﺧ ﺊ ا
ﻧﻲ ﻧﺠﺐ
•
■
ﻟﻨﻲ ■ ﻣﺺ
؛ذا
•ﻧﻲ
ن ن ﻛﺎ ن ص
ﻗﺈ ذ ال ل ا
ﻧﻲ
ﻟﻨﻲ
ذم
:
ﻧﻢ أ ن ذابأ ن ﺗﻮ ان
•
. ظ
ﻳﻢ
ا ال م
ا دى ال ا ﻧ ال ﻧﻦ ف
ا
.
ث
ص ﻧﺎ
أ ﺛﺒﺘﻦ ﻏﻠﻰ
ﺑﻲ
'ا
ﺑﻨﺺ
ﻧﺈ ذا ز ث
>
ﻧﺶ ب .
ﺷﺪ ﻏﺚ
ﻧﻒ ا ﻟﻨﺎ ش ﻏﻨﻰ ﻣﻨﺖ ار ﻟﻦ
.
ﻳﻨﻚ .
ا ﻟﺰﺋﺬ • ﻧﻠﻢ
ﺑﻤﻲ رزش
ر
1
ﻗﻢ
;
•
،ن ﻧﺎ
اذاﻣﺊ \ 'ﻝ
ا ﻟﻨﺎ ش أن
ﻧﻔﺬ إذا ﻓﻴﺾ ا*ﻟﺘﻨﻴﻦ
ﻧﺮ
؛
ص ب
•
.
ﺑﻤﻨﺔ ض ﻳﺬى ﻣﺢم
ﺑﺌﺮ
ظ ﺗﺶ ا، ﻏﺮ
ص
أ ﻏﻄﻰ ا
.
ط
•
زإ ن
•
V
اﻟﻦ ى ال
: • اﻧﺎﻟﻠﺖJÛ
îm am M alik d er ki: Bizde rehin konusunda ittifak edilen hük ü m şöyledir: B ir tarla yah u d ev veya bir hayvan, helâkı bilinecek duru m d a olup da rehin alanın etinde helâk olur ve helâkı da bilinirse, zarar rehin verene ait olur. Bu, rehin alanın hakkını hiç eksiltmez. Rehin, rehin alanın etinde helâk olup, h elâ kıya ln ız onun sözüyle biliniyorsa zararı rehin alana ٥٤، olur ve kıym etini öder. R ehin alana «Helâk olan recinin e v s a f m bildir» denilir. D ediklerinin doğruluğuna yem in ettirilir. Sonra b ilirk işi bunu değerlendirir. B ilirkişinin takdirinde helâk olan rehinin değeri, rehin ala tu n alacağından fa zla olursa, fazlasını rehin veren alır. E ğer deger az biçilir, rehin veren de bunu kabul etmezse, rehin verene yetnin ettirilir. Yem in edince, rehin a la n ın fa zla hak talebi ka b u l edilmez. Eğer rehin veren, yem in etm ekten çekinirse, bilirkişinin takdir ettiği değerle rehin alanın alacağı arasıdaki farkı öder. Rehin alan «helâk olan rehinin değerini bilm iyorum » derse, rehinin ta kd iri h u susunda yem in ettirilir. M akul bir şekilde ta kd ir edince, rehin verenin sözü geçerli olur. îm am Malik der ki: R ehin alan, rehini kendi emanetine almışsa, h ü k ü m yukarıdaki gibidir. Eğer rehin başka birine em anet bırakılm ışsa, h ü kü m değişir.
38?
13. İKİ KİŞİ ARASINDA
ﻧﻨﻮ م أ ﺣﺬﺧﻨﺎ
■ﺋﻨﻢ اﻟﺰ س
ﺳﺎ ه
REHİN
• ؛ى ا ﻟﻨﺠﻢ ﻳﻜﻮن ﻟﻨﻨﺎ ز س ذ ﻧﻨﺎ٠ ﺑﺖ ﻧﺎﺑﻜﺎ ﺗﻨﻮن إن‘ ﻛﺎ ن' ; ﻧﺪن ﻏﻠﻰ أذم:ﻓﺎ د
و ﺑﺮأ ﺧﻨﺔ • وإن ﻓﺈ ل. ظ ﻣﻦ ذ ﻟﻠﻦ
’
ا إل ى ﻛﺎث ﺗﻴﻨﻨﺎ
.ظ
ﻧﺸﺄ ا ﻟﻨﺶ
، ﺧﺄﺷﻠﻰ ا ﻟﻖ داﺀ ﺑﻨﻲ ز ﺋﻨﻪ
ﺑﺚ
ﻫﺪ ة
: ﺑﻤﻨﻰjü ،ق. ﺑﻨﻲ ر
ﻧﻔﺬ ﻛﺎ ن ا آل ي
ﺗﺬ ق أﺛﻔﻨﺰةﺑﺤﻠﻤﻪ • ض ﻟﺔ، وآل ﻳﻨﻤﻦ ﺣﺊ . ض ا ﻟﺰﺋﺬ ﻛﺘﺔ.ﻣﻒ ان ﺑﺘﻨﺺ ﺧﺌﺔ
أن‘ ﻳﺬذع ﻧﺶ ا ﺋﺘﻲ إﻟﻰ ’مﻣﺐ • ذإال ﺧﻒ ا ﻣﺤﻴﻦ • أﺛﺔ٠ ﻧﺶ ؛دى أﺗﻔﺮئ ﻳﺨﻨﻪ ب؛. ﺗﻤﺄ أ ﻏﺒﻰ' ﺧﻠﻤﺔ ﻏﺎ. ﻧﺎ ﻫﺮ ة إ ال ﺑﻨﻮﻧﻒ ﺑﻰ زض ﻏﻠﻰ ﻣﺾ إن ﻧﺎ ل ا ﻟﻨﻲ ﻟﻴﺲ
: ن ﺑﻠﺞ ﻧﺎت٠ ؛ى ا ﻟﻨﻲ ﺑﺰﻏﻨﺔ ﻣﻨﺬذ٠ ز ﺑﺖ ﻧﺎﺑﻜﺎ ﻧﻤﻮ ل •ﻧﻘﺘﻪ ا ﻣﺤﺠﻖ
:ﻓﺎل
ز ﻣﻦ• إ ال اذ
îm am M alik şdyle dem iştir: îk i kişi arasında (müşterek) bir rehin vardır. B u iki kişiden biri, kendi rehnini satm ak ister. Diğe٢٤■ise (borçluya) bir sene m ühlet verir. B u iki kişi hakkında !m am M alik der ki: R ehin taksim edilebilir ise ﺀﻣﺎalacağını erteleyen ki• şinin hakkı da noksanlaşmıyorsa, bu müşterek rehnin yarısı ﺀﺀهﺀlir ve o şahsın alacağı ödenir. (Rehinin taksim i ile) eğer ٨٥^^ ٤٨٤٨ noksanlaşacağından korkulursa rehin tam am en satılır ve rehnini satm ak isteyene bunun parasından hakkı verilir. Alacağını erteleyen, isterse rehin bedelinin yarısını rehin veren kişiye verir. / مﺀﺀو mezse, «Ben rehni olduğu gibi m uhafaza etmek için tecil etm iştim » diye yem in ettirilir. Yem in ettikten sonra derhal h a kkı kendisine ödenir. îm am M alik d er ki: M alı olan bir köleyi, efendisi rehin verse, rehin alan şart koşm am ışsa, kölenin m alı rehin olmaz.
14. REHİN İLE İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER
A
٠ ، < ٠٧٠١١ *٨٠٠'
٤٤٤٠٧١ ،! ٤٤٠٠ U - l î i
JÛÎ
< U llij
: ٤٠٠١»؛
< . ٧١
٠٢ «
.
< ;؛
١ ٢٠٠٠ ٠، ٧٠؛
١٠ ١^، ٧٤ U ؛؛j . ؛٢
١ ، ٤٧١ ، ٢٠١١٠ •٢ ٤ ^؛
x İJ•L»؛،^:
JL- ؛،vîı ٠٧ . ٠٧٤ Lü^ı ٠ ٠٤٨ ؛& ؛.û ،« : < ١٧!
f
٠٢ ؛،! ٢٢ ٠٢٠ ١^■٠٠■ ؛٠ ٠؛
**'
٠٠٠٢ • ،!٨٧١ ، ٠٠ ، ؛١٠٠ >~~ 4 J٧
•
.< ٧١ ؛٨ * ! ٢٠
.
،< Ûj
y؛
< ٠٤١ ٠٧٤
*İ، ٠٠٠٢
C - i lÛ(؛ İ •f ١٠ ؛٤٠٢٠١١ ،( ٠١ ٠٤٧١ û i İ l c ö l 5> ؛j"l j
û ؛٢ <٠٢١١٠
> ،٠٢ jJ
>٠٢ ٠٢٧ ، ٨١٧١
.
â <
٠٠٢١١ v i- il ؛u ) j
؛Jy؛d ١٤١١-•
: ، < ٧ JÛ
٠٠٠^ ٠ ؛^؛> ؛٠٠٧ ؛،٢ ٧ ١ ، ١٢٢ • U ö l i i â > - l>-» 1
،^ < <؛؛jl ، İ ~ : JÛ .٠ ٢ ۶ ١ ١ JÛ > ı i < ٧١^ ÇlLa < ٠٢٠٠,
<Â iw ؛٢٠٠٢٠[، ؛.٠٢١ ، ٠٢ ٠[ !؛٠١
y j j
\
، ٧٢٧١ ، ٠٠ ٤٤٤٨ < ١٨
٠٢٠٢٠١١ J y ؛i j ٠• ^^؛
^،
JÛ، ؛
٧١؛Jû ،5JJJ j ı î ; : jjju j ı î .١٧٨*
J< ١٠-« < ١
.٠٢
، ٢٢٠
t
١ ، ١١٢٠ . ١٧٠٤٢
«(
٠٠٠ ١^ ٠ ٠ ، ٢٢٤١ ،( ٢ ٠ ٠ ؛7 * J، ١٠٠ ٧٤ "٢ ٠٠٢١١
• ، ٨١٧١ ٧٢٠
L
I5ü \> c J u -
،!
،<;١ ١v j ’٠٤٨ ؛٠١ ١ ٨
J،L>- i l ، .
J İ I a â j V، ؛٠٢ S j U j V
.ı; ؛؛
<٧ ١٠٨٨١
. îlü j
،٢. ٠ ٨
JÛ T | j û
٧٧
4>^ ؛
>j . »؛، *٢1 j)؛؛٠ ٠٠٤٤ ، ٠١٢ âî،؛؛ ؛ ، ٧١ < ٧٠١١
،<
^؛٠١٠٠٠ ،< ١ ٤٠١( •
<;؛
٧١ u ^؛
d Lj i
Ö»-İİj
< . ٤ ، ٧١ ؛,، ٠٢٤٠١١ ؛٢ < ١ < ٧١ ٧١؛
، ٠٧٤ ،٠٠٤٢ ، $ j j
L.>! 7 ؛ ؛٠١ j ^ J
JÛj،^ !،
i ؛«؛: ؛١٤؛ : 111 ٢؛
.
،< ٧
،-*î<‘ > ؛٠٠ • ، ٨٢١١ ٠٠ *؛،٧٠ ، ٨ < ١١ Hj ٤٤ “،٤٠٠ ،( ٤٠٢J ٠ ٠؛ ؛-٠٠٠( ، ؛٤^١ ،؛- ٤٠ ، $ ٧١ ٠٧٤• î ı<<>.٠٤ U i • u f j i ٠٤٧
JU p؛ ؛j ؛j .
>؛٤
Jj JL ; < <؛١٧١
>٠٠ ٧ ؛Liûr : < ٠١١ > ،İ٠٧١ jlîî .< ! ١ <؛Üj ، ٤ ٧ ١ J ii JÛ : ؛JJU JÛ '٠٤ ،*٧١ JÛ3 . J-İVİ3 jrii ؛١٨ ٠٢ J j ؛٧ ؛jj : < ٠١١ ٠٧٤ ،*٧١ JÛ) . IjlİJ« ،^٧ *؛ ، ؛٠٤٤١ ،( ٢ • ٧ ٢ •* û ı_/<<؛f
>؛٠٢ ؛،؛؛٠١١ >؛٤٤ ،$٧١ JÛj ٠ J-iUâ •JÛ&، « ١ >٠٢ : ؛؛؛٠١١
،<٤٠ • ٤٠ ؛٠٠٨٧١ ]< ١ >؛٠٠١١ düj ^Ûl J .>! ،؛٠٠٠ <؛٤ Lill-Î ، iiû j l ؛û .>٠٠٠ : «Ji؛؛٠(
<* i، ٢ ؛،< * ؛١٤٠ ،<■ ،^ ؛؛٠١ ٠ <؛*؛١١ V ،< ؛١ ٤؛-• ٧ •؛١ «؛١ >٤٢ c - i l ؛ ،5j5 ؛٠٧٤ ،-*L-î >٠٢٠٠٢٠١١ ٠٢ ،,،■»û ٤٠^ ،(٠١ >؛٠٢ c-jl ،j|j ؛.< ٧١ >٠٢ < Jûi ٧٠
؛٨٧١
« د/ A K D IY K K l'l'A J İl
ﻏﻠﻰ ا ﻟﻨﻨﺮ اﻟﺬى ﺑﻨﻰ. اﺛﺬى ﻏﻲ ا ﻟﻐﻔﺄ، ﺗﻤﺄ ﻓﺎﻣﺜﺔ ﺑﻨﺎ ﺑﻠﻊ ا ﻟﻨﺶ • ﺋﻢ أ ﺣﻠﻢ.ﻧﻐﻢ آﺋﺔ ﻟﺔ ب
. ﻣﻨﺎن ﺗﺪﺑﺎ ﻏﺮ ا ﻟﺰ ام٠ ذزﻟآل اة اﻟﺬى ثﺗﻢ ا ﻟﺰﻟﻞ.ﺗﻪ ض ا ﻟﻨﺶ وإن ﻧلك
.ﺑﻨﺄ اﻟﺰﻣﻦ
ﺑﺘﺎ ادﻏﻰ ﻗﺰة
ﺑﻤﻦ.ﺑﻜﻴﺮ ﻏﻲ
،ﻓﺈذ ﺧﻒ ﺑﻄﻞ ﻏﻨﺔ ﺑﻤﻪ ﻧﺎ ﺧﻒ ﻏﻲ ا ﻟﻨﺰﺋﺒﺊ •ﺑﻤﻦ ﺑﻤﻦ اﻟﺮش
ﻣﺤﺜﻢ<؛ » ﻟﺰﻧﺔ ﻧﺎ ض ئ ﺧﺊ ا
İm am Malik derki: B irkişi, herhangi bir eşyayı rehin alsa, bu eşya d u ya n ın d a zayi olsa ve borçlu, borcunu itirafetse, bu konuda alacaklı ile ittifak etseler, rehinin değeri konusunda anlaşam asalar, rehin veren: «Rehinin değeri y irm i dinardır.» R ehin alan: «(Hayır) değeri ٠« dinardır» dese ve alacağı da y irm i d in a r ﻡ/ﻣﻬﻮ rehin alana, «Rehinin vasıflarını beyan e »؛denir. Beyan edince, bu beyana göre, bilirkişi rehini değerlendirir. Değeri borçtan fazla ise rehin alana: «Borçtan arta kalanı rehin verene iade e،» denir. Şayet kıym eti borçtan daha az ise rehin alan, rehin verenden ala ٠ cağının geri kalanını alır. R ehinin değeri borç ﺱﺀﺱise ödeşmiş olurlar. İm am M alik d er ki: B ize göre, aralarında rehin m uam elesi cereyan eden iki kişi, rehin konusunda anlaşam asalar ve rehin veren: «Ben bu rehini sana on dinar karşılığında verdim» dese rehin alan da: «(Hayır) bunu senden yirm i dinara karşılık rehin aldım» dese ve rehin de rehin alanın elinde bulunsa, !m am M alik bu *٠• nuda der ki: R ehin alan, alacağının rehinin kıym eti kadar oldu‘ ğ u n a yem in ettirilir. Eğer elindeki rehinin kıym etinin, alacağı £٠٠ d a r olduğu anlaşılırsa, alacağına karşılık rehnin tam am ını alır. R ehin kendi elinde olduğu için, önce rehin alana yem in ettirilmesi uygundur. A ncak rehin verene, yem in ettirileceği borcunu rehin cilana verip rehini geri alm ak istemesi halinde yem in ettirilm ez. E ğer rehinin kıym eti belirtilen y irm i d in ardan az ise,rehin alana, rehnin belirttiği yirm i dinar değerinde olduğuna yem in ettirilir. Sonra rehin verene, «Ya y irm i dinarı vererek, rehninigeri alırsın, ya da karşılığında rehin verdiğini söylediğin borcunun on d in a r olduğuna yem in edersin ve rehin alanın rehnin kıym etin• den fa zla olarak söylediğini vermezsin» denir. R ehin veren yem in ederse, bu fazlalığı vermez, yemin etmezse rehin alanın yem in ederek belirttiği y irm i dinarı ödemesi gerekir.
370
İM A M M A LIK / M U V A İT A
îm am Malik der ki: Rehin zayi olsa, alacaklı ile borçlu borcun ne ka d a r olduğunu bilmeseler ve alacaklı: «Benim sende y irm i d i nar alacağım var» dese, borçlu da: «(Hayır) bende yalnız on dinar alacağın var» dese, alacaklı: «Rehinin değeri on dinardı» dese, Borçlu da: «Yirmi dinardı» dese, alacaklıya: «Rehinin vasfını bil dir» denir. V asıflarını bildirince, dediklerinin doğruluğuna ye m in ettirilir. Sonra bilirkişi bu beyanı değerlendirerek rehine k ıy m et biçer. Şayet rehinin kıym eti, rehin alanın iddiasından fazla ise, id d ia sın ın doğruluğuna yem in ettirilir. Sonra rehin verene, rehinin değerinden arta kalanı verilir. R ehinin değeri, rehin ala nın iddia ettiği m ikta rd a n azsa, iddia ettiği alacağının doğrulu ğ u n a d a ir yem in ettirilir. Sonra rehinin tutarıyla karşılaştırılır. D aha sonra borçlu, (borcu ödendikten sonra) rehinin tutarından kendi lehine arta ka la n ın ne ka d a r olduğuna yem in ettirilir. B u hüküm , rehin alanın rehin veren aleyhine iddiada bulunm ası iti bariyledir. Eğer yem in ederse, rehin alanın rehinin kıym etinin üs tünde alacağını iddia ettiği ve doğruluğuna yem in ettiği rehinden arta kalanı ödemez. Yem in etmezse, ödemesi gerekir.
371
15. HAYVAN KİRALAMA VE SÖZLEŞMEYE UYMAMA
ﻓﺎﻟﻦ ا
ﻗﺶ' :
ﻗﺜﺪل' ﻧﺎﻓﺎ :
ﺑﺖ'
ﺑﺬﺋﺎ
ا أل ﻧﺰ
ﻧﻈﺮ ى اﻟﻢ'اﺛﺚ إ ﻟﻰ 1ﻛﻔﺎ ث
م ا ﻟﺠﻞ
ﻟﻨﺶ■ﻗﺜﻨﻤﺢ
،ذ ﺑﻠﻦ ا ﻟﻤ ﻜﺎ ن* ز ﻗﺪ م :إن* زﺑﺖ ا ﻟﺬا إل ﺗﺨﺘﻦ .ﻧﺰن
لم'
أب أن' ﻳﺄﺧﺬ ي،
ذي إ ﻟﻰ اﻟﻤﻜﺎﻧﻲ اﻟﻠﻢى ﺗﻨﺒﺊ ﺑﻬﺎ إي ،أ ﺗﻨﻲ ذﺑﻠﻦ .ز ﻧﻌﺒﺺ ذا ﺋﺜﺂ .زﻟﺖ اﻣﺤﺮا '،االزئ .ؤإن‘ ن’ا ﻛﻜﺎ ه ﻳﻨﺄ ذا؛ﺗﺚ ﺑﻦ-
ا ﺧﺎ زب' اﻟﺪ'اإل،
ا'ﻟﻠﻤﻰ ﺗﻨﺶ ﺟﻠﺔ ا ك ؛ ﺑﻲ ,زﻟﺖ ا ﺛﻢ،ت اال' .ﻧﻞ'
إئ ﻛﺎن ا ﻇﺰ ى اﻟﺬي اﻟﻴﺬأة .ﻓﺈن ﻛﺎن ا ﻇﺰا ﻏﺎ ذا ﺑﺘﺎ ززا ﺟﻨﺎ ،ؤ ﺗﻌﺖى ا ﺑﺪ ا ﻇﺮ ى أﻟﻤﻢ ،ﻓﺄﻟﻤﺎ ﺑﺮب' اﻟﺘﺎ'ة ن .ث ﻟﻰ او ﻳﺆ .
ﻗﺶ ا
ﻛﺬﻳﻰ
ﻧﻤﻨﺎ اﻟﺨﺮا .األؤل .زذ ﻟﻠﺬ أن• اﻟﺨﺪان ﺑﻢ’اأت .ذ إل
ﻗﺊ
األ اﻟﺪ'اأف ﻫﺖ' ض ﻧﺒﻎ ﺑﻨﺎ ا ﻟﻪ ا ﺑﺪ ا ﻇﺪ ى إي ﺗﺎﺿﺮ ا،. ﻣﺤﻴﻜﺒﻰ إ ال' ﻧﺎﻟﻦ :ز ﻓﺮ ذﺑ ال ،أ ﻧﻦ أ ﺗﻲ اش*ﻳﻰ واﻟﺨالف،
ﻓﺎﻟﻦ:
.
ل; ﻟﺨﻦ
‘
ادي ﺑﺎلم ﻣﺎ ر•
ﺑﻦ اﻟﻨﺄح,م ﻧﻞ • ز؛ﻧﻢ
ﺑﺖ اﻟﺨﺪام اال'ﻧﻞ .ذ ال
ﻓﺮ ا ﻟﻨﻈﺮ ي ﺿﺎ ن . -ذ إل
ﻧﻘﺎل ﺋﻞ رب' ا ﻟﻌﺎل:
ال
ﺑﺈ ى ﺑﻤﻨﻬﺎ .ؤ ﻳﻨﻤﺎ ٥ﻏﻨﻬﺎ .و ﻧﻜﺮة أرأ ﻣﻊ ﻧﺎﻟﺔ ﻣﻬﺎ.
اال؛ﻳﻰ أﺧﻦ ا ﻟﻨﺎ ل ،اﻟﻠﻢ ى ﺛﻬﻰ ﻏﻨﺔ . ﻧﺦ ذ ﻟﻚ ٠ر ب
ﻧﺚ ﻓﻰ ا ﺑﻴﺎ ;ة
ن أ ﻓﻨﻮا اﻟﺘﺎ:ة' ﻓﻲ .
■ ﺑﺮا ث ﻋﻦ ﻧﺎﺟﺒﻲ. ﻧﻜﻦ'الذ أ :ث ﻧﻦ أ ﻧﻦ ﻧﺎ ال
ﺣﻴﻮاﻧﺎ زال إ ﻧﺎ ﻛﺪا و ﻛﺪا•
ﻓﻲ إ أل
ﺟﻴﻦ
ﻳﺒﻎ ؛ﺋﻴﻠﺬ
ﻳﺮﻳﺪ
:ذ ﻟﻚ أب
إل أ ﺧﻤﺂ أﺗﺄ
ﻧﺎل ؛ اي ٠ﻓﻨﺔ زأر؛ .
ﻳﻨﺲ
ا ﻟﻨﺎ ل .وﻏﺬ ﺧﺐ
ﺑﺮﺑﺢ
ﻧﺬﺣﻞ ﻧﻨﺔ ؛ى ا ﻟﺘﻠﻨﺰ ﻏﻨﻰ ﻧﺎ
ﻧﺜﺮ ﺑﻢ ﻧﺜﻨﺮ ى
ﻣﺎﺟﻪ .ﻋﺈذام ﻓﺰﻧﺎ
ﻧﺘﺠﻨﺎ
ﻧﺎﻣﻨﺎ ﻏﻠﻰ اﻟﺬى أ ﻓﺬ ا ﻟﻨﺎو ز ﻓﻨﺘﻰ .
ﺀال ؛ و ﻛﺒﻠﻚ ٠أ ﺋﻨﺎ ^^ ١ ٠ﺗﺠﻊ ﻧﻨﺔ ^ -^ ١ﺑﺤﺎﻏﺔ • ﻓﻴﺄﻧﺰة ﻣﻨﺎﺣﺖ ا ﻟﻨﺎل أن* ﺑﻤﺮﻳﻰ ﻟﺔ ﺳﻠﻂ ﺑﺎﺗﺠﺎ • ﻣﺤﻔﺎﻟﻨﺂ ﻧﻴﺜﺜﺮى ﺑﺒﻀﺎﻏﺘﻪ ﻃﺮ ﻧﺎأﻧﺰق ﺑﻊ .زﻧ ﺘﻨﺬ ى د ﻟﻚ .ذإن ﻧﺎﻣﺐ ا ﺑﺎ غ؛ ﻏﻲ ﺑﺎﻟﺒﻴﺎر • إن أ ﺧﻂ أن* ا ﺧﺬ ﻧﺎ ا ﺛﺘﺮى ﺑﻨﺎﻟﻪ ٠أﺧﺬت .زإن‘ أﺣﺒﺖ ان آل ﻣﻦ ا ﻟﺠﺦ
ﻧﻨﺔ
ﺣﺎﻣﺜﺎ ﺑﺰأﻣﺆ ﻧﺎي ،ﻧﺬﺑﻚ ﻟﺖ .
372
İM A M M A L İK / M UVATTA
İm am Malik der ki: Belirli bir yere kadar bir hayvan kiralayıp sonra d a bu yerden (daha) ileriye geçen bir kişi hakkında bizce h ü k ü m şöyledir: H ayvan sahibi m uhayyerdir. D aha önce belirtilen yer ile ileriye geçilen yer arasındaki hayvan kirasını alm ak iserse, önceki kirayla birlikte bunu da alır ve hayvanına sahip olur. H ay van sahibi isterse, kiracı belirtilen yeri geçtiğinden dolayı, hayva nın değerini alır. Kiracı, sadece hayvanı gidiş için kiralam ışsa, bu kirayı d a alır. Şayet kiracı hayvanı gidiş için kiralam ışsa, sonra kiraladığı yere varınca ileri geçmişse, hayvan sahibi, hayvanın değeriyle birlikte ya ln ız ilk kiranın yarısını alır. Bu hüküm , kira nın yarısı gidiş, yarısı da dönüşte olm ası ve kiralayanın hayvana h a ksızlık etm esi sebebiyledir ve yalnız, sözleştikleri kiranın y a rı sını vermesi gerekir. Kiraladığı yere varınca hayvan ölse, (bu yer den ileri geçmedikçe) kiracının hayvanın bedelini ödemesi gerek mez. K iraya verenin sadece kiranın yarısını alm ak hakkıdır. H ayvanı kiraladığı gayeye aykırı olarak kullananlara verile cek h ü k ü m de buna benzer. Yine b u n u n gibi bir kişi, k â r ortaklığı ya pm ak m aksadıyla İkinci bir şahıstan para alsa, para sahibi ona: «Paramla adlarını vererek sana yasak ettiğim ve karşılığında param ı harcam anı is tem ediğim şu ticari eşyayı satın alm a» dese de, (bu şartlara rağ men) kâr ortağı yasaklanan eşyayı alsa ve bu hareketiyle sahibine anapara ile kârdan hissesine düşeni ödemek istese, para sahibi muhayyerdir. K âr hususunda kabul ettikleri şartlara uyarak a lı nan eşyada ortak olm ak isterse olabilir. Dilerse anlaşm ayı boza rak şartlara uym ayan kâr ortağından parasını çeker. B una benze yen diğer mesele de şudur: B ir adam beraberinde bulunan birine para vererek «Bana şunu şunu al» dese, o da dediklerinden başka şeyler alsa, haksızlık ya p m ış olur. B u d u ru m karşısında, parayı veren, isterse alınan şeyi olduğu gibi ka b u l eder. Dilerse o kişiye parasını ödetir.
373
16. KADININ TE€AVÜZE UĞRAMASI
؛ى اﻧﺰأة أ ﺻﻴﺒﺖ، ذش ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ اﺑﻦ ﻧﻬﺎ ب ؛ أن ب ا ﻟﻨﺒﻠﻲ ﻧﻦ ﻧﺰزان ض
٠ﻓﺘﻞ ذﺑ ال ﺑﺎ ﻛﺎﻧﺖ أو ٠ ﻓﻨﻴﻪ
ﺑﻜﻨﺎ
ﺑﻦ
٠
ﻧﻀﺐ اﻟﻨﺰأذ
ﻗﺺ . ﻧﻄﻪ ﻧﺎ
ز؛ة ص. ه
اال ﺗﺰ ﺑﺬﺗﺎ ؛ى ا ﻟﺰﺟﻞ
ﺕ
’١٠
ﺑﻤﺪا ﺗﻬﺎ ﻏﻠﻰ ﻣﻦ
I
ﺳﺌﺰﻓﺄ
ﺗﻤﻨﺖ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻗﺜﻮألI ﻗﺎ ل ﻧﻤﺺ
وإن ﻛﺎﻧﺖ أ ﻧﺔ٠ﻧﻨﻲ ﻫﻨﺬات ﻣﻠﺘﻲ
ﻛﺎﻟﺖ ﺧﻨﺚ
إي إئ٠ ﻳﺎ
م ؟ ﻇﻰ ا ﻟﺸﺒﻤﻦ ﻓﻰ ذ'ﺑﻠﻖ- V, . ز ﻫﻘﺮﺑﺈ ﻓﻰ ذﺑ ال ض ا ﻟﺘﻨﻤﺐ ﺑﺚ
•' أ ن. ث: •إال ' أن
.
.م
ﺷﻚ ﻇﻰ
, ^؛ ﺳﺎ
١ .
14. îbn Şıhab’dan: Abdülmelik b. Mervan, bir kadına آ س1 ه، ٠eden şahsın, onun mehrini ödemesine hükmetti. îmam Malik der ki: Bizce, bakire olsun, dul olsun, zorla bir kadınla zina eden kişi hakkında / مس ﻤﺎşöyledir: Eğer ka d ın h ü r ise, erkeğin, kadının mehr-i m islini (emsal m ehir) vermesigerekir. Cariye ise, kıym etinden eksileni verm esigerekir. B ü tü n bunlarda, zin a cezası, zorlanan ka d ın a değil, zorlayan erkeğe tatbik حمﺀ ﻡﺀ /،>. Şayet bu tecavüzü yapan, köle ise, ceza efendisine ﺀﺀﺀﺀﻩ < ﻡA ncak efendi, köleyi teslim ederse, ceza köleye tatbik edilir.22
(22) E bû Hanife’ye göre, kadınla zorla zina eden kişiye zina cezası verilir. Mehir ödetilmez. îm am es-Sevri de aynı görüştedir. (Bâcî, elM ünteka,c.5, s.269),
374
17. HAYVAN VE YİYECEK GİBİ ŞEYLERİ ZAYİ El'MEK
ذن
1
م
ﻧﺚ ﻣﻦ ا ﻣﺤﺰ' ن
ﻳﻜﻮ ن ﻟﺖ
ﻧﻬﻒ
زال٠ ﺑﻨﻲ ﻣﻲ ا ﻟﺤﻴﺮ ان
' ﺑﻤﻦ
اال'ﻧﻦ
ج أن ﺛﻮﺧﻦ
ز ﻟﻢ ﻏﻨﺘﻪ ب؛ت ﻳﺰم ا
ﺛﻬﻠﻜﺔ ا ﻟﺒﻤﺔ
ا:ث
ﻟﻴﺲ
ﻟﺤﻴﻮان ؛ • ا
ن
•س
ﻓﺈﻧﻨﺎ ﻳﺮد
؛
ﺻﺎ ب
إ ﺛﻨﺎ
. وا ﻟﻐﺼﺔ
زق
. ال
م ادن
ﺑﻨﻨﺰﻟﺔ ا أل ﻋﻢ
ﻟﻰ ذ ﺑ
ﺑﻨﻨﻲ ا أل ب
ﻣﻦ ا ﻟﺘﺎ م
ﻳﻨﺎ
زإ ﺛﻨﺎ ا ﻟﺸﺎﻟﻢ ز ﻳﻞ ا ﻟﺨﻴﺰا ئ
: ﻳﺌﻮن
ﺛﻤﻠﻜﺔ
•
ﻧﻴﺌﺎ
ﻧﺮﺑﺢ
ﺇﻱ
خ
ﻧﺎ*إاغ
ﺍ جل ﻞ ﻧﺎ ال
.ذاب
Û 3U
. ﻟﺒﺖ
: ﻳﻨﻲ
• ﻧﺎﺟﻨﺔ
، ﺑﺠﻴﻨﺎ
٠ ﻧﺎﺑﺖ ﻳﻨﻮ ل
ﺑﻨﻌﻲ ﻣﻦ ز ئ ا ﻟﻨﻲ ا
< ﺑﻤﺒﻰ
ﺑﻤﺎ ز ﻧﻨﻲ
> ع. ﻃﻨﺎ
.ب
JÛ
أن ﻋﻠﻴﻢ٠ > ﺻﺎﺟﺐ
٠ ﺑﻤﺎ ا ﺛﻨﻨ ال
ﺑﻤﻦ ا ﺛﻨﻨ ال . ﺻﻨﻐﻪ
ﻧﻨﻲ
ﺑﺘﺔ ﻳﺰم ا
ﻧﻰ ا ﻟﻐﻴﺆادﻧﻢ زا ﻟﻨﺰ د
.
•ب
'
أن
أ ظ ذ ﺑﻠﻦ JÛ:
ﺀ
ﻏﻠﻰ
ﻧﺰد ﻣﻰ ا أل ب ا أل
ﻧﺎﻟﻨﻲ ا ﻟﻤﻨﺘﻮ آل ﺑﻪ
ز ﺑﺖ ﻧﺎﺑﺖ ﺛﺌﻮ ألت ﺇﺫﺍ ا ﻧﻮﺑﺦ
،ئ
:ﺑﻤﻴﻰ
ﻧﻴﻦ ’ذ ﺑ ال ا
ﻓﺎﻟﺖ
ال ﺀ ﻧﺎ ئ ﺑﺜﻨﺎل ﻃﻰ ﺗﺆذﺗﺔ إ ﻟﻰ. ذﺑ ال ا ﻟﺰﻳﻎ ﻟﺔ-ﻓﺈن
îm am Malik der ki: Bize göre, bir kim se sahibinin izni olm aksızın hayvanını alsa da, ona zarar getirse, aldığı genlerin değerine göre hayvanın bedelini öder. H ayvanın benzerini alm ası gerekmez. A d il olan h üküm budur. Sahibinin m üsaadesi olm aksızın b ir y iy eee^ zayi eden kişi h ak k ın d a da îm am M alik der ki: B u kişinin, yiyecek sahibine, yiyeceğin aynı çeşitten, aynı ölçüde m islini (benzerini) vermesi gerekir. Yiyecek, altın ve güm üş gibidir. Zayi eden, altına karşılık altın, güm üşe karşılık güm üş verir. A m a bu hususta, hayvan altına benzemez. Bunu, sünnet ve team ül ayırmıştır. îm am Malik der ki: B ir kişiye emanet m al verilse, ٠ da kendi adına onunla alış-veriş yapsa ve kâr da etse, bu kâr tam am en kendişinin olur. Çünkü sahibine verinceye kadar, ٠ m alı ödemekle sorum lu tutulm aktadır.23 (23) E m anet, em anet olarak kalsaydı, ödeme sorum luluğu olm ayacaktı.
375
18. İSLAMDAN DÖNEN KİŞİ (MÜRTED)
ﻣﺬ ﻧﻴﺮ
«
ﻓﺎل
اش ﻏﻘﻮ
ﻧﻨﻮل- أﺷﻠﻢ أ ﻧﺄ ؛
؛
م رﻳﺐ ﺑﺰ *
٠ م ﻧﺎﺑﻠﺊ؛
ﺗﻤﺺ
ﺣﺪﺑﻨﺎ » .ﻗﻨﻨﺔ
ض ﺧﺘﺞ و ﺛﻢ
'ﺋﻄﺪ
ﻧﺎﻧﺮﺛﺪا ﻏﻨﺔ اﻧﺔ *
٠ ﻏﻲ
ﻟﺒﺮ
اذا
ي د ﻳﻨﺔ ٠ ﻧﺒﻤﺄ
أد
ﻣﺬ٠ أم ﻧﺈ نم
ذا ﻓﻦ
•
؛ ﻳﻨﺎ ﺗﺰى د ا د ﻓﺔ.م
،
ئ
٠ ﻣﺜﺮ
“
١٠٠
د ﻳﺔ ﻏﺎﺿﺮﺑﻮا
ش ﻓﺪل ا ﻟﻨﻲ
ذ
ﺑﻦ ا إل آ ل؛م ؛ ﻟﻰ
٠ ﻧﻨﻲ
ﻳﺜﺊ ما ﻟﻜﺘﺰ ذ ﻗﻨﻲ ا ﺳﻢ ؛م ﻓﺪ أرى أق زم ﺀ ي ﺛﻨﻲ ﻫﻢ الا“ ﺛﺮى ، زأ ﻟﻨﺰذﺑﻠﻦ، زاﺗﺎ ﻧﺬ ﺧﻨﺞ ﻣﺬ اإلﻧآلم إﻟﻰ ﻧﻨﻲ٠ ﻳﻨﺘﺎ ب ﻣﻔال*ي• زال ﻧﻞ ﻣﻨﻐﻢ ﻗﺰ م ذﺑﻚ زات أذ ﺗﺬ<ا ' ، ﻟﻦ أق ي ﻛﻨﻲ ﻏﻠﻰ، زذﺑآل. ﺋﺎب' ز؛ال ﺑﻞ ، ' ذإﻧﻢ. ﻧﺈﻧﺔ' ﺛﺜﺐ .
٠م ﺑﻤﻦ 'ﺑﺬﺑﻚ •
.
. ﻣﺎﺋﻨﻲ:ﻧﺪ ذ ﺑﻚ ﻣﻢ • ز؛ئ إل ﻣﺢ
ا إلﻧ ال م إ ﻟﻰ
؛؛ئ
.
. ؛ﻟﻰ ماإلﺛآل ز ﻳﻘﻲ
ﻧﺊ ﺧﺊ ﺑﻦ ﻣﺤﺪب إ ﻟﻰ ا ﻟﺘﺌﺰ و زال٠ ﻏﻴﻨﺎ ﺛﻨﻰ زاﻓﻦ أم ﻧﻨﺬ ﻏﺊ ض. إ أل ا إلﻧ آل م. زال■ ﻣﺬ ﺋﺘﻲ د ﻳﻨﺔ ﻣﺬ أﻏﻞ أألذﻗﺎن ﻣﺤﺎ . أم ز س. ﻗﻨﻨﻲ ﺑﻪ ٠١^^ ﻧﺬﺑ ال، زأﻃﻨﺰ ذ ﺑ ال
ﻣﺊ ا ﺷﺮ إل ة إ ﻟﻰ ا ﻣﺤﺪ ؛ة
، ﻧﻨﻲ
ﺛﻢ
؛
V
•
؛؛
:Z e y d b . E ş l e m ( r .a .) 'd a n : K e s d l t d l a b ( s .a .y .) ş ö y le b u y u r d u .1 5
D în in i d e ğ iş tir e n in b o y n u n u v u r u n u z — «.«24 ,İ m a m M a l i k d e r k i: (Allah daha iyi bilir) görüşüm e göre •R esû lu lla h (s.a.v.)'in « d in in i d e ğ i ş t i r e n i n b o y n u n u v u r u -nuz.» buyruğunun anlam ı şudur: İslam dininden çıkıp başka d i -ne giren zın d ık ve benzeri kişiler yakalanırlarsa, tevbe ettirilm e -den öldürülürler. Ç ünkü onların tevbeleri kabul edilm ez25 ve k ü -fürlerini gizleyip m üslüm an göründükleri için tevbe ettirilecekle .rini sanm ıyorum . B unların tevbe ettik demelerine itibar edilm ez Ancak îsla m d a n çıkıp başka dine girer ve bunu da açıklarsa, bu kişi tevbeye çağrılır, tevbe ederse ne âlâ, etmezse öldürülür. B unu -b irferd değil de) bir toplum yaparsa, hüküm aynıdır. Bence İsla ( m a davet edilir ve tevbe etmeleri istenir. Tevbe ederlerse, tevbeleri .B ütün ravilerle m ürseldir. B uharî (Cihad, 56/149)'de m evsûldür )24 ( •Bu konuda, Ebû Hanife'nin iki görüşü vardır. Birisi tevbesinin kabul edile )25 ( ceği, diğeri de kabul edilmeyeceği şeklindedir ,
İM A M M A U K I M UVATTA
376
kabul edilir. Tevbe etmezlerse, öldürülürler. Bana göre, (Allah da ha iyi bilir,) bu hadisle Resûlullah (s.a.v.) yahudilikten hıristiyanlığa, hıristiyanlıktan yahudiliğe geçenleri ya da diğer dinler den kendi dinini değiştirenleri kasdetmemiş, yalnız îslam dan çıkanı kasdetmiştir. Bu hadisle kasdedilen, (Allah daha iyi bilir), Îslamdan çıkıp başka dinegeçen ve bunu da açıklayan kişilerdir.
١ ﻏﺬ أﻣﺢ ؛٠ ” وﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺖ ﻋﻦ ﻳﺪ ا ﻟﺘﺤﻤﻦ ﺋﻦ ﺗﺚ ﺑﻦ ﻣﺪاش ﺗﻦ ﻏﻨﺪ اﻟﻌﺎرئ١٦ ﻧﻔﺔ ض اث'س. ﻛﻠﺐ زﺟﻞ ﺑﻦ ﺑﻤﺪ ﻟﻰ ز ﻧﻰ األت<ىم ﻓﺪ م ﻇﻰ ﻗﻨﺰ ﺗﻦ. : JÛ ه ﻧﻢ • ز ﺟﺖ ﻣﺤﻦ ﺑﻤﻦ
أ ﻓﺪ ﺧﻴﺘﻨﻮ ت
ﺗﺎل ﻏﻨﻦ
٠٢؛
ﺧﻢ ؟ ﺳﺎ ل ؛
:ﻓﻌﺎد ﺋﻨﺰ اﻧﺰاش؟
ئ ﻣﻌﺮﺑﺔ
.ذﻧﺰ*ﺑﻨﺎ ﻋﺘﻤﺔ
ﺑﻴﻢ
ﺋﻨﻦ ؛ ﺧﻞ ﻛﺎ ن
> ذز*ﺑﻨﺎم:ﻧﻮ
ﺛﻮب' زﺋﺰاخ:زا ﻗﻴﺪ ة ﻟﺘﻞ
ﺗﻤﺄ ﻓﺎ ل ﻟﺔ. ﻓﺄﺧﻨﺰم
،> ﺳﺌﻢ ا؟u i : JÛ . وﻧالﻣﻪ .ز ﻳﻨﺎ
زأﻟﻨﻀﺮت م ﻗﺰم. ﻓالق:
٢٠٧١ 1 د ﺑﻤﻰ1٠ﻣﺎﻟﻤﺎﺣﻤﺮ ﺑﻠﻢ •م دﻟﻢ ارض • • M uham m ed b. A bdullah b. Abd el-Kârî der ١٤!: E bû M usa
16. el-Eş’arî'nin yanından, Ö m er b. el-H attab'a b ir adam geldi. Ömer, ad am a halkı sordu, oda Ö m er'e a ç ıla m a la r d a bulundu. Sonra Hz. O m er ona: «— O ralara a it yeni b ir haberin v a r mı?» diye sordu. Adam: «— Evet, adam ın biri irtid a t 28 etti» dedi. Hz. Ömer: «— O na ne yaptınız?» diye sordu. Adam:
«— Y akaladık ve boynunu vurduk» diye cevap verdi. Hz. Ömer: «— O nu üç gün hapsederek, h e r g ü n b ir ekm ek verip tevbeye d av et etm ediniz mi? O lur ki tevbe eder ve A llah'ın em rine (îslam )'a dönerdi .»27 dedi. Sonra Hz. Ömer sözüne şöyle devam etti: ٠— Allah'ım ben (orada) bulunm adım , ö ld ü rü lm esin i de em-
retm edim . B ana bildirilseydi fildtirülm esine razı olm azdım .»27 (26) İrtidat, müslüman olduktan $onra İslam'dan çıkıp küfre girmeye denir. ' (2?) Ebû Musa el-E'؟ar'؛nin, Hz. Ömer'in görgüne muhabfhareket etmesi gösteriyor ki, ٠ devfrde irtidat etme hadisesi çok az ©Juyor ve kimse bunun hükmünü tam olarak bilmiyordu.
377
1». K ARISININ YANINDA YABANCI B İR ABAM YAKALAYAN K i ş i
ﻋﻦ أﺑﻰ، ص أ ﻳﻪ1 ﻫﻢ ا ﻟﺘﺘﺎن
ﻧﻨﺒﻞ ﺑﻦ أﺑﻰ
أﻧﻤﻠﺖ، ن إن• ﻧﺒﺬ ت' ذغ اﻧﺮأﺗﻰ رﺑ ال: أزأ: ه
ﻗﻦ
ﻧﺎﺑﻞ؛؛ ■ ذ ﻟﻨﺎ ﺑﻤﻨﻰ ﻗﻦ
-١٧
زث أان * ﺗﻤﻤﺊ ﻏﻴﺎذث ﻓﺎد ﺑﺪﺀ ل اش:ﻣﺢ
»ﻧﻢ. ٠٠ :ﻧﻨﺎل؛ ﻧﻨﻮل؛ اش ﺧﻎ
،ﻧﻬﺪا ﺧﺘﻰ أﺗﻬﻢ؛ ﺑﺄزﺑﻨﺔ ؟
?أ. :Ebû H üreyre (r.a.)’den: Sa’d b . Ubade, R esûlullah (s.a.v.)'a
Ne buyurursun? (Ya R esûlallah) karım la beraber y a b a n a — « b ir erkeği yakalarsam , ddrt şahid getirebileceğim zam ana k a d a r :).en a m ühlet mi vereyim?» dedi. R esûlullah (s.a.v E v et» diye cevap v e r d ik — « أم
ﻟﻨﻴﺐ ؛ أئ رﺟال ﻣﻰ
ﻧﺂﺛﺘﻜﺰ ﻏﻠﻰ
ا
ﻧﻌﻴﺪ ﺑﻦ
Uu«ﻗﺺ . أز٠ ﻗﻨﺔ
“١٨ وﺧﺬ ﻣﻊ ؛ ﻧﻨﻲ رﺟأل، ﻣﺶ ﻟﺔ ﺛﻤﻦ ﺧﻴﻨﺮئ، اﻟﺸﺎم ﻏﻦ
، ﻧﻌﺘﺪ
ﺛﻦ
ص
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟ آل ﻏﺬ
ﺳﺄ د ﻟﺔ ﻏﺮ ﺑﺬ أﺑﻰ٠ ^^ ﻛﺂﺀ ب• د ﻛﺜﺐ؛ ﻟﻰ آﺑﻰ ﺗﺆﺗﻰ أالﺷﻎري٠تم ﺗﺎ و ﺗﺬﺑﻦ ا؛ى ؛ذ ن'ا:ﻗ ال ﻟﺔ ﻏﺮ J Û،. . ﻏﺮ ﺗﻦ أﺑﻰ، ﻏﺬ ذ ﺑﻚ٠ظ أﺛﻮ ﺗﻮﻧﻰ ٠ ﻟﻲ ﻏﺬ ذﺑآل ﺋﺬ أﺑﻰ ﺧﺰ إر ﻓﻰ • ﻏﺰﻧﺖ ﻏﻠﻚ ﻣﺤﺰﺋﻰ• ﻗﺶ ﻟﺖ أﺛﺪ ﺗﺪﻧﻰ ؛ ﻣﺤﺐ اﻟﻰم٧٠ ٠^ ﺷﻂ ، إئ ﻟﺰ ﻧﺄت ﺑﺄزﺑﻨﺔ ﺛﺺﺀ: ﻏﺊ؛ أﻧﻢ أﺛﻮ ﺧﺴﻰJÛ؛، . أزك ﻏﺬ ذﺑ ال1 ذا(ا أذ أ
•ﺑﺮﻗﻪ S a id b . el-Müseyyeb (r.a.)'den: îbni H ayberî adında Şam'lı .18 b ir adam , karısıyla birlikte yabancı b ir erkek y a k a la ^ n c a hemen ه erkeği öldürdü -ya ؛da hem erkeği, hem de kadım öldürdü. M uavi -ye b. E bî Süfyan, bu konuda h ü k ü m verem edi. E b û M usa el -E ş’ari'ye b ir m ektup yazarak, konuyu kendi ad ın a Ali b. Ebi T a -lib'e sormasını istedi. Ebû M usa el-Eş’arî de konuyu Hz. Ali’ye sor :du. Hz. Ali Böyle b ir §ey benim bölgemde olm am ıştır. Bu konuyu —« :a ra ştırıp b an a bildirm eni istiyorum» dedi. E bû M usa ona M üslim , L iân 19/15 )28 (.,
37 ö
IMAM M A U K / MUVAH'A
٠— M uaviye b. E bi Süfyan, bu konuyu benim san a sorm am ı
yazmış» deyince Hz. Ali:
٠،— Ben, Ebû H asanım 29, dört şahid getirem ezse ipi 30 (öldürü lenin velilerine) teslim edilir. (O nlar da kısas olarak onu öldürebi lirler)» dedi.
(29) A raplar, bir m eselede isabet edince böyle söylerler. Z ira Hz. Ali ٠ Bu benim bölgemde olm am ıştır» derken görüşünde isab et etm iştir. (30) K ısas yapılacak kişi, boynuna ip b ağ lan a rak götürüldüğünden «İp» tabiri kullanılm ıştır. Teslim etm ekten kinayedir.
379
20. SOKAĞA ATILAN VE KİMİN OLDUĞU KELLİ OLMAYAN ÇOUUK
ﻧﺠﻞ'ﻣﻦ ﻳﻰ٠ ﻏﻦ أﺋﻦ ﻧﻬﺎب* ﻏﺬ ﻧﺜﻦ أﺑﻰ ﺟﻤﺔ: ﺛﺎل ﺛﺺ؛ ﺛﺎل ﻣﺎﺑﻤﺄ ﺛﺠﻨﺖ ﺑﻪ إﻟﻰ ﻏﻨﺰ ﺑﻦ ا ﻟﺨﻄﺎب
: ﺛﺎل.ﻧﺠﺬ ﺑﻮ ذا ﺑﻰ زﻧﺎد ؛ ﺋﻨﺮ ﺗﻦ ا ﻟﻄﺐ
“١١
ﻇﻢ؛ أﺗﺔ.
ﻗﻨﺎل ﻟﺔ ﻗﺮﻳﻨﺔ؛. ﻧﺠﺬﺑﻬﺎ ﻓﺂﺑﻨﺔ ﺛﺄﻳﺬﺋﻔﺎ: ا ﺷﻨﺔ ؟ ﻗﺎ ل0ﻗﺎ ل ؛ ﻧﺎ ﺧﻨﻠﻠﺜﺂ ﻏﻠﻰ أ ﺧﺬ ﻣﺬ
ﻧﺨﺎل ﺋﻨﺰ ئ. ﻧﻤﺄ:ﺛﺎل
أﻛﺬﻟﻠﺆ؟
:ﺋﻨﺰ
ﻗﺎ ل ﻟﺔ
.
إﺗﺔ ﻧﺠﺊ ﻣﻨﺎئ٠ﻳﺎ اﻣﻴﺰ ا ﻟﻴﻴﻬﺊ
ز ﻏﻠﻪ ﺛﻨﻔﺜﺔ٠ . ^^ زﻟﻨﻒ٠ ا ﻟﻌﻤﺘﺎب؛ إد ﻓﺐ ﻧﺤﺰ م. ﻧﺄ ل زآلﺀﺀ. م
اﻧﺔ٠ ؛ألﻧﻦ ﻣﺌﺬﺛﺎ ؛ى ا ﻟﻨﻮ ن: ﺗﺒﻨﺖ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻗﺜﻮأل
: ﻗﺎل ﺑﻤﺺ
ﻳﺄ ﻳﺮﺋﺪﻧﺔ ز ﺑﻤﻠﻮن ث
•
ﻳﻠﻨﻴﺺ
•
ول. E bû Cemile Süneyn'den: Süleym oğullarından b ir adam
Ö m er b. H a tta b devrinde (sokağa) atılm ış b ir çocuk buidu. «Onu Ö m er b. H attab 'a getirdim » dedi. Ö m er b. H a tta b da: «— Bu çocuğu n i^ n aldm?» deyince adam : «— ö lü m tehlikesiyle k arşı k arşıy a buldum ve aldım» dedi. Ö m er b. H atta b ’a, ٠ adam ı ta m y a n biri: «__Ya E m ir’el M ü’m inin, ٠ adam doğru b ir kişidir» deyince Ö m er ona•«— Öyle mi?» dedi. T anıdık biri: ٠— Evet» diye cevap verdi. B unun üzerine Ö m er b. H a tta b
(adam a hitaben): «— Gidebilirsin ٥ hürdür, velâ’sı (m irası) san a ait, bakım ı da hâzineye aittir», dedi. İm am M alik der ki: A tılm ış çocuk hürdür, velisi m üslüm anlardır. ö lü n ce varisi m üslüm anlar olur. Borçlanır ya da ﻳﺊﺀ <ﺀة işlerse m ali külfeti m üslüm anlara aittir. Bizce h ü kü m böyledir.
21. BABASI ÜZERİNE KAYBEDİLEN ÇOCUK
ردج
ﻏﺎﺑﻨﺔ
أذ
٠ زﺗﺤﻲ ؛ﺗﻦ: وﻧﺶ
ﻏﺬ٠ ﻏﺬ ﻏﺮد• ﺋﻦ ا ﺋﺮ
ث ي؛ أ ﺑﻰ ٠
أ ﺧﺬة ﻧﻨﺖ
٠
ﺑﻐﺎ ب
اﺑﻦ
أ ﺑﻰﺫﺽ
ﻏﺒﺬ؛ ﻟﻰ أﺟﻴﺐ
*
ﺋﻊ، م ال1غfj\s
ﻣﻤﻦ ة ﺗﻚ
• دائ زﻳﺖ ؟ أﺑﻰ ﻓﺬ. اﺑﻦ أ ض. ﻧﻨﻮ ل اش
أ ﺑﻰ: ﻓﻨﺎل
• زك ﻛﺎ ن
ﻗﺎ ل ﻧﺤﻮل ﻧﺸﺎﺗ ﻢ
.
. ﻧﺮاﺷﺐ
ﻧﻤﺎل. ه
؛ إ م، ﻧﺤﺎ٠ ﺬ ﻧﺞ؛
ﺷﺎ ز ﻓﺎ إ ﻟﻰ ﻧﺤﻮر اف. ﻏﻠﻰ ﻳﺰاﺑﺐ
ز ﻳﺬ ﻏﻠﻰ. زائ ز ﻳﺬ ؛ ا؛ى. أ ﺑﻰ: زﺛﺎل ب ﺑﻦ ﻧﺘﻨﻪ. ﻏﺒﺬ إ ﻟﺬﻧﺠﺐ
ا ﻟﻪ ﻳﺮا ﺋﻲ٠٠ ﺟﺆ
. أﺑﻰ ز ﺋﺎ م
ث' ر ﻧﺎ
ﻏﻴﺬ ﺑﻦ ﻧﺘﻨﺔ
ﻟ ﻤ ﺤ ﻘ ﺎ ﻃ ﺌ ﺒ ﻤ ﻤ إل ﺛ ﺎ ل زﺣﻮأل اش
ئ ؛ ﻣﺬ ؤ
اق
ﺑﻨﺎ ﻧﺄى ﺑﺬ ﻧﻴﻴﺐ ﺑﻨﺌﻴﺔ ﺑﻦ٠ ا ﻓﺠﻰ ﺑﺌﺔ٠ ﺋﻢ ﺛﺎل ﺑﻨﺰ ذة ﺑﺌﺐ زﻧﻨﻒ٠ ا ﻟﺠﺰ •ﻧﺠﺬ
م ه ﻏﻦ
ﺛﻰ
ئ آئ
*ﺛﻢ:
Hz. Peygam ber (s.a.v.)'in hanım ı Hz. Aişe (r.a.) der ki: E bû .20 V akkas'ın oğin U tbe, kardeşi S a’d’e, «Zem’a n ın cariyesinin oğlu bendendir3*, ona sahip ol» diye vasiyet etm işti. (M ekke'nin) fethi :senesinde S a’d onu aldı :İslam 'dan önceki cahiliye devrinde d ö rt tü rlü n ik âh v a rd ı )31 ( a) Ş eref ve necabet bakım ından yüksek seviyede elan b ir kişiden döl alm ak m aksadıyla adam , k arısın ı y a da cariyesini b u kişiye teslim eder ve ه-k işi .den gebe kalıncaya k a d a r d a onlara yak laşm azd ı -b) Kadının kocası olmadığı zam an is te d i^ kişi y a da kişilerle ilişkide b u lu n u r, gebe olunca d a ilişkide b u lu n d u k ların d an birini çağm arak «،bu çocuk .şendendir» der, çocuk d a o kişinin sajnlırdı -c) Bazı k ad ın lar da açıktan zina y ap arlar, h erk ese açık olduklarının bilin -m esi için evlerine b ay rak asarlardı. B u bayrağı gören herkes oranın gene lev olduğunu anlardı. Sayısız kişiler gelir ^ d e rle rd i. H am ile kalınca, zina -e tti^ kişilerden bir kısm ını çağırır, içlerinden birine çocu^ın ondan oldu .ğun u söyler, çocuk d a onun sayılırdı .d) Sahih n ik â h -İslam , bu n ik âh ların ilk üçünü hüküm süz kılm ış, sahih n ik âh ı k ab u l e t m iştir. (Bâci, M ünteka, c.6, s5.(.
.W / AKDtYK KİTABI
381
٠— O, kardeşim in oğlu; onu kardeşim b an a vasiyet etm işti»
dedi. B unun üzerine Abd b. Zem’a atılarak: «— (O) benim kardeşim dir, babam ın cariyesinin oğlu, a n n e siyle birleşm e hakkı babam a aitk en doğdu» dedi. B unun üzerine ta ra fla r, a ra ların d a anlaşam ayınca, R esûlullah (s.a.v.)'a gittiler. S a’d: «— Ya Resülalîah! O benim yeğenim dir. K ardeşim , onu bana vasiyet etm işti» dedi. Abd b. Zem’a da: «— O benim kardeşim ; babam ın cariyesinin oğlu; annesiyle birleşm e hakkı babam a aitken doğdu» dedi. B unun üzerine, Resû lu llah (s.a.v.): «— O s a n a a ittir , e y A b d b. Zem ’a» buyurdu.Sonra R esûlul la h (s.a.v.): «— Ç o c u k , a n n e s iy le b ir le ş m e h a k k ın a s a h ib o la n k iş i y e a i t t i r . Z in a y a p a n ın ç o c u k ü z e r in d e h iç b i r h a k k ı y o k tu r.» buyurdu. D aha sonra çocuğu E bû V akkas’ın oğlu U tbe'ye benzettiği için (Ü m m ül-M ü’m inin) Zem’a kızı Sevde'ye hitaben: «— O n u n k a r ş ıs ın d a ö rtü n » buyurdu. Böylece o çocuk ölün ceye k a d a r Sevde'yi görem edi .32
(32) B uharî, Buyû, 34/3 ؛M üslim , R adâ, 17/10, no: 36. R esûlullah (s.a.v.)'in ö rtü n dem esi, onun y an ın d a açılm ası h aram olduğu için değil, ihtiyata binaendir. Zahiren bu çocuğun nesebi sabit olmuş ve Hz. Sevde'nin k ard eşi olm uştur. Çocuğun U tbe'ye benzem esine, R esûlullah itib a r etm em iş, çocuğu sahib-i firaş’a (birleşm e y ap an a) verm iştir. Bunun için, ih tiy ata göre, verilen em ir, zahiren verilen hükm e zıt değildir. Ç ünkü bir tara ftan çocuğun Zam ’a'ya verilmiş olması, Hz. Sevde'nin ondan sakın m am asını gerektirirken, öte yandan çocuğun U tbe'ye benzem esi, Hz. Sevde’nin onun k arşısın d a ö rtü lü bulunm asını gerektirm ektedir. Dolayısıyla bu konuda; b ir yönden h elal, diğer yönden h a ra m olm a şüphesi vardır. O nun için R esûlullah (s.a.v.) ih tiy a tla em retm iştir. (K astalân î trşad ü 'sS arî, c.4, s. 10).
382
İM A M M A LIK
/
M U VAVİ'A
أزا ﻣﻢأن
و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ص ;زﻳﻦ ﺋﻦ ﻣﺤﺐ اش ﺛﻦ ادادﻳﻰ ' ﺀ ذ ﺑﺈ- ٢١ ' •أن اﻧﺮ!ث٠ ﻏ ﺬ ﺑ ﺪ ا ف أن أ ﺑﻰ أذ، ﻏ ﺬ ﻇﺒﻤﺶ ﺗﻦب ;ﺳﺎ، ﺛﻢ ا ل ؛ م, ا ال ر
ﻩ
ب
أن'ﻳﺦ أض . ﻧﺬ ذ دإل ال :
ص؛ اأ
دس م
مﺗﺰوﺟﺖ ﺣني. ﺋﺎﻓﺬ ذ از ﺑﻤﺄأ ﺛﻢ زذ ﻧﺎ
صذ ذ زن؟ا ا ﺳﻤﺒﻢ. م بأن
ﺑﻚ • ظ كما ﻣﺄ
ﻧﻤﺎﺀ' زؤﺀا إ ﻟﻰ
ﻓﺺم ذ
. ﻧﻤﺎت
.
ﻗﻢ• ز س زث ﺗﺎﺗﺎ. ﻧﺰ
‘ وأ ﻧﺎ ب ا*ﻟﻮﻟﺬ ا ﻛﻢ ‘ ﺗﺠ إل 'أوال٠ ﻣﺤﺎ
ﺀ
أم ؛ ن ضﺀ
ﻧﺰ ق وش
ا ﺋﺠﺎﻫﻮ، ،ﻧﺪ ظ ﻏﻤﺰة ﺑﻨﻮ ﻣﻦ ﺑﻤﺎ
ﺑﺬ ﺀ ب ا ر- ﻓﺎ روﺟﻬﺎ ﺣﻴﻦ ﺧﻄﺖ ث •ي م
■
.
ﺷﺬ٠ ا ﻳﺰ همﻏﻦ فأة اﻧﺰ
ﻇﻨﺎ أﺻﺎﺑﻬﺎ ز ﺑﺠﺎ اﻟﺬى٠ زﻟﺬ"ﻏﺎ ﻓﻰ 'ﺑﺒﺘﻲ
٠ﺑﺒﺠﺎ ﻧﺰ قم ودال
ﻧﺬﻓﻬﺎ ﻏﻨﺰ *ئب ا ﻟﻈﺎ
. ﻧﺘﺠﺮ٠' ﺑﻠﻬﺎ
. وأ ﻟﻲ ا*ﻟﻮﻟﺬ. ﻏﻤﻤﻪ؛ أل ﺀ ز E bû üm eyye'nin oğlu Abdullah’dan: Kocası ölen bir kadın .21 dört ay ٥٨ -gün iddet bekledi. Senra iddeti bitince evlendi ve kocası -nın yanında dört buçuk a^ kaldıktan sonra eksiksiz bir bebek do tu rd u . B unun üzerine kocası, Ö m er b. H atta b 'a gelerek duru m u anlattı. Ö m er de, yaşlı ve cahiliyet devrinden kalm a kadınlardan آ إل sı؛ k.؛n (tecrübeli) k ad ın lan çağırarak, onlara bu konuyu sordu -içlerinden b ir k a d ın -Bu kadının durum unu ben sana izah edeyim, o , ilk koca —« -sından ham ile olunca, kocası öldü. Gebe olduğu halde, aybaşı gör mesi üzerine, rahm indeki ٠ ١ ١ ^ ١١٦ -gelişmesi durdu. İkinci kocası ocuğa tem as edince rahm inde çocuk harekete m ngeçti t e n ve؟ is i -büyüdü» dedi B unun üzerine Hz. Ömer, yaşlı kadım n sözünü doğ :)ru b u la ra k 33 kan-kocayı birbirinden ayırdı 34 ve (onlara H akkınızda bildiğim tek şe^ iyiliktir» dedi ve çocuğu ilk ölen kocasına verdi , ا ﻟﻈﺎ ب
أن ﻏﺬ ﻧﻠﺒﻤﺎ ن ﺑﻦ ﺳﺎر ؛ أن ﻏﻨﺮ، ﻧﺒﻲ
;ذم زك
ﺗﺠ ال ﻧﻨﺎ. ﻗﺂﻗﻰ زﺟالن. ﻗﻴﻞ أزآلذ ا ﻳﺎﺟﻮ ﺑﺤﻦ اذ ﻏﺎﺗﻢ ﻓﻰ اإلﺳالم
ﻟﻌﺪ ا ﻓﺰ ى ف
ألﺧﺐ
' ﺛﻤﺤﻦ
ﻏﺬ ﻳﺤﻴﻰ ﺑﻦ
و ﺣﺬﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﺬ- ٢٢
: ﺻﺎل ا ﻟﻨﺎﺑﻨﺂ. ﻧﻄﺮ إ ﻟﻬﻨﺎ٠ ﻧﺬﻏﺎ ﻏﻨﺰ ﻳﺬ ا ﻟﻨﺤﺎ ب ﻓﺎﺑﻨﺎ
ﻧﻴﻢ ﺧﺮ ك ﻗﺎﻟﺚام
أ: ﻗﺎ
ﺗﻤﺄأة ذﻏﺎل اﻟﻨﺰ٠ﺑﺎﻟﺪ'ﻧﺔ
ﻛﺎن
اﻧﺰأ؛ . .
ﻏﻨﻦ ئب ا ﻟﺨﻨﺎ
(83) Hz. Ö m er (r.a.), âyetJere göre, çocuğun altı aydan daha aşağı bir zam an İçerisinde eksiksiz olarak doğm ayacağını bildiği için tasd ik etm iştir.
(34) Hz.©mer, iddet içerisinde evlenmiş olmaları ve bu halde nikâhın sahih olmaması sebebiyle onları ayırmıştır, özürlerini kabul ettiğinden, kendilerine ceza tatbik etmemiştir.
:اا A K D IY E K IT A M / 1
ه
ﻓ ال ﻳﺎب؛ﻣﺎ ﺣﺘﻰ ﻳﻔﻦ و ﻃﺊ اذة ف ا ﻧﻢ
أذﺑﻲ
٠ ﻃﺂ ﻏﺒﻴﺎ ﻫﺬا
د آل٠ ض ا ال م
ﺳﺖ
ﺗﻤﺄ
.
383
ﻧﻤﻰ ﻧﻰ إل أل ﻗﻠﻬﺎ
، .ﺧﺮ س ﻏﻨﻲ د ﻧﺎ
.
. ت
ﻗﺎ ل ﻗﻨﻦ ﻟﻠﻌ الم ؛ زال أ ﺛﻨﻨﺎ. ﺛﺘﻲ ا ﻟﻨﺎﺑﻔﺢ
ﻳﺄﺑﻤﻰ
،
ا ﻟﺮﺟﻠﻴﻦ
ﺛﺈ ا ﺷﺮ ف٠"ﺧﺠﻞ أ ﻳﻨﺎ ﻗﺰ؟
ﻓﺎ ل
•ﻣﻦ
22. S ü le y m a n b. Yesar'dan: Hz. Ömer b. H attab, îslam dan önee doğan çocukları İslam geldiğinde kim benim dir derse onun sayıyordu. (Ömer'e) B ir kadının çocuğunun kendilerine a it olduğunu id ^ a eden i İd adam geldi. Bunun üzerine Hz. Ömer b. H attab, bilir kişi ç . r d ı . o da bu ad am lara b ak tı ve: «— Bu çocuk h er ikisine de a it olabilir.» devrince, Hz. ö m $ r b. H attab , b ilirk işi^ (acele etm esi ve incelem ekteki k u su ru yüzünden) kırbaçladı. Sonra çocuğun annesini ç . r d ı ve: «— B ana çocuğun kim den olduğunu söyle» dedi. Kadın da: «— Bu çocuk şu iki adam dan birine a it olmalıdır. Biri benimle develerim izi güderken devam lı düşüp k alkardı, ö y le ki ham ile k a ld ı^ m ı zannettik. Sonra benden ayınldı. Ben kendim i ham ileyim san m ak ta iken; aybaşı oldum. Sonra benim le şu ikinci adam düşüp kalkm aya başladı. Dolayısıyla ç o c u ^ n hangisinden oldugunu bilmiyorum, dedi. Ravi der ki: Kendi sözü kadın tarafından da tasdik edilince bilir kişi, « -A lla h ü ekber» dedi. B unun üzerine O m er (r.a.) çocuğa: «— H angisini istersen, ona git» dedi. ض
٠ ﺑﻦن ﺣﺎ
ﻗﺾ
. ﻣﺰﻟﺬ ت إة أزالذا
و ﺣﺬﺋﻨﻰ- ٢٢
ﻟﺤﻔﺎ٠ ﻧﺎﺑﻠﻤﺬ ؛ اﻣﺔ ﺑﻨﻨﺔ أن ﻏﻨﺮ نﺛﻦأؤب ا
ﺧﺎ
. ج ﻣﺮ و ﺟﻬﺎ
زذ ﻛﺮ ت أﻧﻬﺎ. ﺷﻬﺎ
ﻧﺰ ت ز ﺟ ال
ا ﺧﺬﻗﻨﺎ ﻓﻰ ؛ا ﻧﺮأ
أن ﺑﻨﻲئ زﻟﺬذ ﺑﺒﻠﺒﻬﺰ. ش1 ﻧﺎﺀ
؛ن٠
.
Û
15 زا * ﻳﺚ أ ﺷﻦ ﻓﻰن
:
ﻳﺌﻮJU ﻧﺬ
:
ﺗﺶ
ﻓﺪ
23. Ö m er b. H attab ve O sm an b. Affan'dan biri, h ü r olduğunu söyleyerek aldatm ak suretiyle bir adam la evlenip ondan çocuklar doğuran (sonra da başkasının olduğu ortaya çıkan) bir cariye hakkında şöyle hükm etti: B abalan, (cariyenin efendisine) çocukların benzerinin değerini vererek çocuklarını k u rta rır. im am M alik der İri: İn şa a lla h bu konuda değerini vermek adalete daha uygun olur.
384
22. NESEBİ İDDİA EDİLEN ÇOCUĞUN MİRASI
. İJ ;؛y i Ü 3
J l >V I : j j i l،؛£؛ ؛y؛،، ، d 3U U
iîj İ U t
٠١
Vj. ؛٧٠١ ؛p d ı ؛؛١٠٠؟
٠١
V ji İU_؛ l ؛؛
٠
j■-،؛
tsiîl ، > ^ . J dj■؛؛ •-
٠١
iLı Lî؟، ؛:
i»
d
، > VI، < . oJÜj
٠ ؟٧٢ ؛١
d'LrdJ
. •
١ ji
y
(J
t JjL î؛؛*؛.
■J:
١
،-٠٧ <؛
'٢٠^ ؛٠
JJI jljjl j j،^؛؛
J UU ؛؛،<• *A..*ı> C
u> f t iü yl* b؛ ?*؛ 5İU، ،٨٠ ^, ^ ojzsj
d U jj . jLj^<؛؛ ÂJl ، •٧؛
٠ J ؛٤٠ ^“ <؛١
£ ?؛£؛؛ <؟j • V -î c j j i L J İ 2 .Û . ،5> V 1 ٤٤٧١ ü l < ١٢١ Ü <٦ < ik ^ d i • U î*، r jj’1• ،i،؛ <>■ VUj؛؛<؛ i y،*-؛؛ 0< ^؛
ü ,y c-jiîr y . ؛y،• c~s y
•
J
fl/~ V
ur*J-5
y ، oo>ll ٠^ ö*
K‘.ı f ".
١٠٠ j-û ٠
•
f١
؛-،î^؛-، ٠aJt ،--■ ١— ٢
٧١ <؛؛١ A؛
0 ؛û
4^
Aİ^" pd ^؛
،،<< ١ ،^ u <â!١ ،^٧١
٤٠ ✓!؛٠١١
j .
J*—• âj"،< <؛ ؛ ١< ٠
J>*
٤٠
. 5J
.،<٧١ ، iiü y .
،—*«ojc^AiS A iji c-،ı> ،>j؛ ،y؛j؛؛ •
jlİ ؛
LrdJ J^r^ 1-^id،- < ١ ٠ : dUU Jlİ،
y > iutf■ ; u
.
J \$
٠
<:
y ، • . oı _ jj L a j p^ y • y ؛؛؛
+ i ı> j L b ،û> > ،<*،■)< ٠ A ، L t»
<<؛ y ؛
١٠٠^ ٠ ^ ٤٠
y j
،< ٧١
İJ U Jlİ ؛
C-،»"U،> LÂÜ1-
J i y y jy ؛ y ،٧ ►؛
y ı i . üst o ،ı؛*؛ >٠٢
٢ ٧ j . l،ü*j!
y،■ ji>-j • A^yı js ü ij . aâ^İ >y yü <؛ •v٧١ .•؛
u،؛ ^
:m
/
AKD IYK K lT A lil
İm am M alik der ki: Ceride çocuklar bırakarak ölen ve çocukla rın d a n «*ﺀ <ﺀﺀbabam, fa la n kişin in kendi oğlu olduğunu söylemişti» diyen bir şahıs hakkında bizce hüküm ittifakla şöyledir: Bu kişinin nesebi, bir şahsın şehadetiyle sabit olmaz. Babasının ikran n ı nakleden kişinin sözü, kendi aleyhine, babasının m alından kendisine düşen payda geçerlidir. E linde bulunan m aldan lehinde şahidlik yaptığı kimseye, payına düştüğü m al verilir. İm am M alik der ki: B u n u n anlam ı şudur: B ir adam ölmüş, geride iki oğlunu ve altı y ü z dinar bırakm ış olsun. B u iki oğlunun herbiri, üç y ü z d in a r alırlar. Sonra bu iki çocuktan biri, ölen bir üçüncü şahsın babasının oğlu olduğuna şahidlik etsin, şahidlik edenin p a yın d a n y ü z d in a r nesebi iddia edilen kişiye verilir. B u yü z dinar, aileye katılm ası istenen kişin in yarı hissesidir. Diğer oğlu da, bunun lehinde şahidlik yaparsa öteki y ü z dinarı da alır. Böylece hakkı tam am lanm ış ve nesebi de sabit olm uş olur. B urad a ki şa h id şu kadına benzer; ka d ın ölen babası ya da kocasının borcu olduğunu söyler, vereseler ta ra fın d a n ödeniyorm uş gibi borcun kendi payına düşen kadarını vermesi gerekir. B urada söz konusu olan kadın, sekizde bir hisseye sahip ölenin hanım ı ise alacaklıya borcun sekizde birini öder. Terekenin yarısına varis olan, ölenin kızı olm ası halinde, alacaklıya borcun yarısını öder. A la caklının lehinde şahidlik yapan bütün kadınlar, bu heı 1 bagöre ona ödeme yaparlar. İm am Malik der ki: K adın gibi, bir adam da, babasını/l lan şahsa borcu olduğuna şehadet ederse, bu şehadetle birlikte alacaklı yem in ettirilir ve alacaklıya alacağının tam am ı ödenir. Bu konuda erkekle kadın arasında fark vardır. Zira erkeğin şehadeti, alacağın tam am ında geçerlidir. Alacağının tam am ını alabilm esi için, bu şehadetle birlikteyem in etmesi gerekir. E ğ eryem in etmez ise, sadece lehinde şahidlik yapanın m irasından borçtan payına düşen kadarını alır. Ç ünkü borcu kabul eden sadece ٠ bir kişidir. Diğer vereseler, böyle bir borcun olduğunu ka b u l etm em ektedirler. K abul edenin sözü ise, kendi hakkında geçerli olur.
23. ÜMMÜ VELED35 OLAN KADINLAR ٠ م م ﺑﻦ ب اد ﺑﻦ ﻗﺘﺮ٠ ﻏﻦ ا ﺋﻦ ﺑﻐﺎ ب٠ ﻓﺎل ﻧﺺ ؛ ﻓﺎﻟﻦ ﻧﺎﺑﺖ٠ ٢٤ ﻳﻄﻮﺑﻦ زال ﺑﺬﺧﺄ • ﺗﻤﺄ ﻳﻨﺰﻟﻮﺧﻰ• ال ﺛﺎﺑﻤﻰ أي ؛ أئ ﻏﻨﺰ ن ا ﻟﺨﻨﺎ ب ﻓﺎﻟﺖ ؛ ﻧﺎ ﺑﺎن رﺟﺎﻟﻲ ؛ أو اﺛﺮي٠ ﺑﻨﺪ١ ^^^ • إ ال أ ﻟﻐﻤﻦ ﺑﻪ ز ﻟﺬﻏﺎ، ﻧﺘﺒﻔﺎ أ ئ ﻓﺬ أ ﻟﺰ ﺑﺎ- • ؤ ﻟﻴﺬ ه ﻧﻨﺘﺮﻧﺖ
م
24. Hz. Ömer b. H attab (r.a.) der ki: Ne oiuyor şu cariyesi olan efendilere de önce cariyeleriyle te m a sta bulunuyor, sonra çocuk yapm ak istem iyorlar. Efendinin b irle ş ti^ n i kabul ettiği b ir cariyenin b an a başım rm ası halinde, çocuğunu efendisi üzerine kaydederim . B unu göz önüne a la ra k iste r azledin3®, iste r çocuk yapın.
ﻣﺪ ؛ أ ﺑﻬﺎ أ ﺧﻴﺰﺋﺔ ؛ أن ﻏﻨﺰ ﺑﻰ
ﻧﺎﺑﺬ ﻏﺬ ﺛﺎﻟﻤﻰ‘ ﻏﺬ ﺿﺘﺔ ﺑﻨﺖ أ؛ ى
ﺛﻢ ﻧﺬﻋﺪﺧﻰ ﻳﺨﺮﺟﻦ • ال ﺛﺂﺑﻤﻰ د ﻟﻴﺬ م٠ ﺑﺠﺎ اإ ﻳﻄﻮﺑﻦ زالﺑﺬﺧﺰ . آب أ ﻧﻤﻜﻮ س٠ ﻗﻴﺌﺮ م ﺗﻨﺪ
ﻧﺌﺬﻏﺎ
ﻣﻤﻦ. ﺟﻨﺎﺑﺔ
ﺟﺎﺑﻤﺎ ا ﻣﺤﺰﻳﺬ
ﺟﻨﺖ ﺑﻤﻞ ﺑﻦ
.
ز ﻟﺪ' ﻏﺎ
ﺑﻪ
؛آل ﻓﺬ أ ﻟﺘﻨﺘﺄ
٠
• ﺑﻤﻤﺤﺎ
-٢٥
ا ﻟﻨﻬﺌﺎ ب ﻓﺎل ؛ ﻧﺎ ﺑﺎﻟﻦ
أئ ﻗﺬ آﻟﺰ ؤ
األﻧﺰ •؛ ﺋﺬﺛﺎ ؛ ى أم اﻟ ﺰﻟﺐ إذا:ﻧﺎﻳﻜﺎ ﻗﺜﻮﻟﻦ * ﻫﻰ ﻏﻲ أن
<ﺗﺜﻨﻰ-و
ﺗﺒﻨﺖ
ﻳﺺ ؛
UC،Ûﺗﻨﻤﺮن --
ﻓﺎﻟﻦ
ﺗﺈﻣﺤﺎ رﺑﻴﻦ ﺑﻤﺒﻤﺎ • و ﻟﺬ ﻟﺔ أذ
Ö m er b. H a tta b (r.a.) der ki: Ne oluyor şu cariyesi olan .25 -efendilere! ö n ce cariyeleriyle te m a sta bulunuyorlar, sonra onla rın dışarı çıkm alarına m üsaade 3 -ediyorlar. ؟ Efendisinin, birleşti ğini kabul e tti^ bir cariyenin bana başvurm ası halinde, çocuğunu efendisi üzerine kaydederim . B undan sonra, is te r onları serbest .bırakınız, is te r evde tu tu n u z ,İm am M alik der ki: B izegpre h ü k ü m şöyledir: ü m m ü Veled -bir cinayet işlerse, efendisi cinayete karşılık kıym eti kadarını ta z m in eder. (Cinayete karşılık) cariyeyi teslim etm e h a kkın a sahip değildir. C ariyenin kıym etinden daha fa zla sın ı d a ödemek mec ٠ buriyetinde değildir , (35) Ü m m ü Veled: Efendisinden çocuk doğuran cariyedir. Bu cariye satılam az, efendisi ölünce h ü r olur. (36) Çocuk y ap m am ak kasd ıy la m eniyi d ışa n akıtm ak. (37) Efendiler, cariyesinden çocuk sahibi olm ak isterlerse, onun evden d ışa n çıkm asına m üsade etm ezlerdi.
387
24. B « ş ARAZİYİ38 İMAH VE ISLAH ETMEK
ﻓﺎد
ﻧﻨﻮ ل اش ﺧﺞ
ص أ ﺑﺘﻪ ؛ أدت٠ ر زة ﺧﺨﺄ
ﻏﻦ ﺑﻨﺎ م ﺑﻦ٠ ﻧﺾ ﻏﺊ ﻧﺎﺑﻢ؛
ﻏﺎ ر
ﺑﻊ
ﻫﻰ
• ص ﻟﺔ
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ- ٢٦
ﻳﺎ أ د ﻧﺎ ﻧﺜﺄ
ﻧﺊ ا٠* •
‘ م ظ ا ﺛﻲ ! ﻧﺄ ج أن ﻧﻴﺊ ﻳﻨﻲ ﺧﻖ. JJÛÜ1ع ﺗ ال ﺗﻴﻖت زا ﻟﻪ
26. HiŞam'ın babası Urve'den: K esûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «— B o ş arazi o n u ıslah, e d e n in d ir . ﻋﻬﻊ ^ ه، gelip ) h a k sız y e r e e k e n , d ik e n v e b in a y a p a n ın h iç b ir h a k k ı yok tu r.» İm am M alik der ki: B irinin ıslah ettiği araziye haksızlık, orada çukur kazm akla veya orayı kendi arazisine katm akla ya h u t da orada ﻫﻘﻪ£ dikm ekle olur. أن* ﻏﻨﺰ ئ٠ ﻏﻦ أﺑﻴﻪ
i
ﻏﺪ اف
ﻏﻦ ﻧﺎﻟﻢ ﺗﻦ
،
و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﺗﺎﺑﻌﻦ ﻏﻦ اﺗﻦ ﺛﻴﺎ ب٠ ٢٧
ﻟﺔ
1 ﺑﻰ
ﻧﻴﺔ
أ ﻧﺚ1ﻧﻰ أ ي
٠ ا ال ﻧﺰ ﺟﻨﺬﺛﺎ
I
ز ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻠﺜﺂ
:
ﻟﺘﻤﺘﺈ ب ﻗﻴﻦ
؛
ﻓﺎﻟﺖ ﻧﺎﺑﻠﺬ
.
Salim , babası A bdullah'tan rivayet eder: Ö m er b. H attab (r.a.) d er ki: «Boş arazi, orayı ıslah edenindir.» 27.
İm am M alik der ki: B u hususta h üküm bize göre de böyledir.
(38) Boş arazi, fıkıh dilinde «ölü arazi» denilen ekilip biçilmeyen sahipsiz arazi dir.
25. SULAK
ﻧﺚ ﺑﻰ ﻏﻨﺮد ﺑﻦ
ﻏﻦ ثاش ﺑﻦ أﺑﻰ ﺑﻢ ﺑﻦ، ﺳﻨﻰ ﻳﺠﻰ ﻏﺬ ﻣﺎﻟﻚ
ﺑﻤﻚ ﺧﺘﻰ ا ﻟﻤﺤﻦ
" ﻏﻰ ﺟﻞ ﻣﻨﺰدر و ﺗﺬﻳﺐت٠ ﻧﺎ
”٢٨
ﻓﻠﻐﺔأذ د جﻧﻨﻮاش ﺧﺰﻣﺮ ؛ اﻧﺄ ل
ﺋﺄ ؛ ﻳ ال ال م ﺀ ﻟ ﻰ ا أل ﺋ ﻠ ﻢ. 28. A m r b. Ilazm 'ın torunu, Kbû B ekr b. M uham m ed'in oğlu A bdullah'a şöyle rivayet edildi: Hesûlulluh (s.a.v.) M ezhur ve Müzeyııib adlı derelerden akan الهhakkında: «Y ukarıdakiler, bahç e ^e ek in lerin i tam am en su la yın cay a k ad ar su y u tutarlar, so n ra a şa ğ ıd a k ile r e sa lıverirler» b u y u rd u .39
ﻏﺬ أﺑﻰ ﻗﺮﻳﺮة ؛ أن* ﻧﻨﻮل اد٠ﻧﺮح
ا ال
ﻏﻦ٠ و ﺣﺪﻧﻨﻰ ﻣﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ* أﺑﻰ ازﻧﺎد ٠ئ
-٢١
ذ ع ﻧﻤﺰ ا ال م ﺑﻤﻨﻲ ج: م ' ال. JÛ ئ
29. Ebû H üreyre (r.a./dan: Kesûlullah şöyle buyurdu: «Utların k o ru n m a sı için , su y u n fa zla sı esirgenm ez»^9 ﻏﺬ أﻧﺐ ﻫﻤﺮم ﺑﻨﺖ٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﺬ أس اﻟﺘﻤﻨﺎل ﺗﻐﺘﺐ ﺛﻦ ﻏﺒﺪ اﻟﺮﺧﺺ ٠ ﺑﺜﺮ
ال ﻳﻨﻊ ﻧﻨﻲ٠ ه ﺗﺶ
ﻧﻨﻮل اﺷﺚ
أذ أﺟﺮﺛﺔ أئ
-٢٠
*ﻧﺤﺾ -ت ال
■
30. A bdurrahm an'ın kızı Amre'den Hesûlulluh (s.a.v.) «Kuyun u n su y u (su alm a ya g e le n le r d e n ) esirgen m ez» buyurd u .41
(39) Ebü Davud, Akdiye, 23/31 ؛İbn Mâce, R uşn, l €/20. (40) B uharı, ، ؟irb, 42/2 ؛M üslim , M usâkat, 22/8, no:36. (41) Bu m ü rseld ir. Ebu K u rra M usa b. T arık ile S aid b. A b d u rrah m an eltlu m a h î v a s k tm iş k r d ir . H er ikisinin de senedi ay n ıd ır: M؛،bk -E bu’rRical-annesi-Hz. Aişe.
26. İNSANLARA FAYDALI OLMAK VE ZARAR V ER M E K K E N S A ^IN M A R
اذ ﻧﻨﻮل
؛
ﻏﺬ اﺑﻢ؛
٠ ﺑﻤﻨﻰ ا ﻟﻨﺎز ﺑﻲ
ﻏﺬ ﻏﻨﺮد ﻧﻦ٠ ﺣﺪﻟﺘﻰ ﺑﻤﻨﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﻟﻠﻢ
*٢١
٠ ٠ ال ﺛﺰ ز د ال ﺟﺰاز٠ ئ ﻗﺎل
اد
31. A rnr'ın babası Y ahya el-M azinî’den: R esûlullah (s.a.v.): «Bir k im sey e zarar verm ek d oğru o lm a d ığ ı g ib i, zara r gör• d ü ğ ü b irin e a y n ı şe k iid e zararla k a rşılık v erm ek d e d oğru değildir.» buyurdu.42 ﻏﺬ أ ﺑﻰ ﻧﺮﺛﺮة ؛ أن ﻧﻨﻮ ل اد٠ ﻣﻰ ﻧﺎﺑﻠﺊ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺑﻐﺎب ؛ * ﻏﺰ؛ األﻋﺮج ﺋﺄ ﻗﻨﺪذ أﺛﺪ ﻫﺮﻳﺰم ؛ ﻧﺎﺑﻰ ازائ؛
ب؛ * ﻣﺤﺄ ﺑﻤﺮرﻫﺎ ﺗﻲ ﺑﺂ
د
٠ ٢٢
ال ﺑﻤﺦ ا ﺣﺪﺛﺄ ﺟﺎزت٠ ﻏﺞ ﻓﻞ
*ﺷﺘﺠﺬ• ذاﻫﺐ آل ﺑﺠﺬ ﺑﻤﺎ ﻣﺤﺬأ ﻣﺤﺎﺑﻤﺄ
ث
!Ebû H üreyre (r.a.)'den: R esûlullah (s.a.v.) «S izd en b ir .32 d u v a rın a k o m şu su n u n 1 أ ﺑﻤﺈ-k o y m a sın a e n g e l olm asın » bu yurdu. Sonra E bû H üreyre der ki: «Sizin bu işten çekinmenize ؟-a şıyorum. V allahi ٠ kirişi om uzlarınıza koyarım 44* 43«
(42) İbn Mâce (Ahkâm, 13/17), mevsûl olarak rivayet eder. A ynca bkz. Şeybant, (43) Şafıiler, H anefiler ve M alikiler, buradaki yasağın, m endupluğu bildirdiği g ö rü şü n d ed irler. E bû H ureyre'nin y u k arıd a k i ifadesi ise, R esûlullah (s.a.v.),in kom şu hak k ın d a çok iyilik ve ih san d a bulunm ayı em retm esin den ileri gelmiş olm alıdır. (44) B uharl, M ezâlim , 46/20 ؛M üslim , M usâkat, 22/20, no: 136.
390
İM A M M A I.İK
أن ا ﻟﻨﺌﺎ ك ن ﺧ ﻠﺔ ﻣﺄﻧﻰ ﺗﻐﺘﺖ ﻓﺄﻧﻰ
.
ﻃﻨﺔ
ﻃﻨﻒ
ﻗﺌﻬﻖ ﺗﻐﻨﺬ ﺑﻦ
زم ﻟﻚ ٠ زاﻧﻢ
•
اﻣﺤﻪ؛
ﻧﺄزاذ أن ﻳﻨﺰ ﺑﻊ ؛ى أرض
ﻣﺤﻂﺑﻤﺐ أزآل
ﻧﺎﻳﻰ ﺣﻠﻴﺠﺎ ﻟﺖ ض ا
.ﻓﻜﻠﺰ ﻏﻴﻪ ا ﻟﻨﺌﺎ ئ ﻏﻨﺰ ﺑﻦ ا ﻟﺨﻄﺎ ب
. ﺗﻐﻨﺖ.
. ال:ﻗﺎ ل ﺗﻐﻨﺖ
ﻧﺨﺰ ﻟﻨﺬ
؟
ﺷﻨﻲ
. ال:ﻗﺎ ل ﺗﻐﺘﺖ
ﺑﺰ: ؛إ
•
'ﻗ ال ل
ﺑﺰ ﺗﻨﺢ أ ﺧﺎ ك ﻧﺎ ﺑﻤﻐﻨﺔ؟:ﻗﺎ ل ﻏﻤﺰ ﻗﻨﻞ ا ﻟﻔﻜﺎ ك
. ﻟﺘﺰﺋﺾ
ﺛﺎ
. ﺷﺔ
ﺛﺬﻏﺎ ﻏﻨﺰ ﺑﻦ ا ﻟﺨﻄﺎب
: ﻗﺎ ل ﻗﻨﺰ. زاؤ
M U V A İT A
ﻏﻰ٠ ﻏﻦ ﻏﻨﺮ د ﺑﻦ ﺑﻤﻨﻰ ا ﻟﻨﺎ ز ئ٠ و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟﻚ٠ ٢٢
ﺗﺨﻨﺪ ﺛﻦ زم؛ .
زال
/
.ﻓﺄﻧﺰئ أل ﺑﻤﺶ ﻧﺒﻴﻠﺔ
. ز ﺗﺰ ال ﻗﻨﺰ ك. ﻧﻨﻲﺑﻤﺐ أزال زآ ﺑﺰا
. ﻧﺎ خ
. ﻧﺄﻧﺰئ ﻗﻨﺰ أل ﺑﻤﻦ ﺑﻊ. ﻟﺒﻤﺰئ ﺑﻊ زﻟﻦ ﻏﻠﻰ ﺑﻄﺒﻚ.
33. A m r'ın babası Y ahya el-Mâzini'den: D ahhak b. Halife, elU rayd denen bir nehirden kendisi için b ir su kanalı açtı. B u suyu M uham m ed b. M esleme’nin arazisinden geçirm ek is te d i. (^ ﺋﺄﺳﺄ su ile kendi arazisi arasında bu kişinin arazisi bulunuyordu.) Muham m ed geçirtm ek istem edi. D ahhak ona; ٠— N eden
bana engel oluyorsun? B urdan geçeeek su d an yararlanırsın, ٠ sudan içersin. Sana z a ra n olmaz» dedi. yine razı olm ayınca D ahhak, konuyu Ö m er b. H a tta b ’a an la ttı. Ö m er b. H attab da M uham m ed b. Mesleme'yi (huzurım a) çağırdı ve D ahhak'a izin verm esini em retti. M uham m ed: ٠— H ayır,
olı^az» deyince Ömer:
«— Niçin b ir m üslüm an k ardeşinin faydalanacağı şeye إا ﻣﻤﻠﻠﻞ oluyorsun? H albuki ondan sen de y a rarla n ırsın , daim a bu su ile arazin i sımayabilirsin, san a hiç z a ra r vermez» dedi. M uham m ed da:
«— A llah'a yemin ederim ki hayır» deyince Ömer: «— Allah'a yemin ederim ki, senin k arn ın üzerinden bile olsa bu suyu geçirecek» dedi. B unun üzerine Ömer, D ahhak'a ٠ araziden suyu geçirmesini em retti . هda geçirdi. ﻧﻰ، ﻏﻦ أﺑﻴﻊ ؛ اﻧﺄ ﻧﺎل ؛ ﻛﺎن، ﻏﺊ ﻏﻨﺮو إن ﺑﻤﻴﻰ ا ﻟﻨﺎ ز ئ٠ و ﺣﺪ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻂ
-٢٤
ﻓﺂزاذﻏﺒﻤﺖ ا ﻟﺰﺧﻤﻦ ﺛﻰ ﻏﺰف أل ﺑﻤﺆﻟﺔ إ ﻟﻰ ﻧﺎﺟﻴﺔ. ﻧﺒﺊ ﻟﻤﺪ ا ﻟﺰﺧﻤﻦ ﺑﻦ ﻏﺰف٠ ﺣﺎﺋﻂ ﺟﺪه ﺋﻜﻨﺰﻏﺒﻤﺖ اﻟﺮﺣﻤﻦ ﺛﺊ ﻋﺰف ﺋﻨﺰ. ﻧﺎﺟﺈ ا ﻟﻤﺎﻟﻂ
ﻗﻨﻨﺔ. م أﺋﺰي إ ﻟﻰ أز ﻓﻪ
ﻗﺾ ﺑﻤﻲ ا ﻟﺒﻢ<؛ ى ﻏﺰف • هﻓﻢ
، ﻣﺊ اﻟﺨﺎﺑﻌﻲ
٠ اﺗﺊ ا ﻟﺨﻄﺎ ب^ ﻓﻰ ذ ﻟﻚ
.Irt / AKDIYR KITAM
391
34. Amr'ın babası Yahya el-Mazini der ki: Dedemin bahçesin de A bdurrahm an b. Avfın su arkı vardı. A bdurrahm an b. Avf, bu su arkını bahçenin kendi arazisine daha yakın bir tarafin a alm ak istedi. Bahçe sahibi buna razı olmayınca, A bdurrahm an b. Avf ko nuyu Ö m er b. H attab 'a an lattı. Ömer de, A bdurrahm an b. Avfın lehine suyun yerinin değiştirilm esine hükm etti.
27. MALLARIN TAKSİM EDİLMESİ
ﻧﺤﻮل٧١ ﺑﻠﻨﻲ
: ﻧﺺ ﻏﻰ ﻧﺎﻟﻚ > ﻏﻰ ﺛﻮر ﺛﻦ ر ﻧﺪ ا ﻟﻨﻴﺊ ؛ اﻧﺔ ﻓﺎ ل
ﻧﺄﻳﺎ ذاب أن. ﺛﻤﺎﻛﻤﻮ
ﺗﺖ ﻧﻰ ا ﻟﺠﺎﻫﻮ ض ض مما ﺳﻢ م
أم
-٢٠
ﺣﺪﺛﻨﻰ
أ ﻳﺎ ذاب أن٠ ه ﻧﺎل
ﺷﺄ ﻧﺤﻰ ﻏﻠﻰ
ه
أم أذرﻣﺤﺎ ا إلﻧ آلم ي.
35. Sevr b. Zeyd ed-DeyJem£'ye şöyle rivayet edildi: Resûlullah (s.a.v.) b u yurdu ki: € a h iliy e d e v r in d e ta k sim e d ilm iş o ia n h erh a n g i b ir e v y a d a arazi, هd evird e tak sim ed ild iğ i şekilde kahr. İslam g e ld iğ i zam an tak sim ed ilm em iş ev v e arazi is e , İslam e sa sla r ın a gfira ta k sim edilir.»** ' إن: ﺑﻤﻦ ﻓﻠﻚ ذﻣﺤﻪ أﻧﻮاال' ﺑﺎﻟﻨﺎ إل زا ﻟﺘﺎﻳﻠﺔ٠ ﻧﻮل: ﻧﺎﻓﺎ ﻛﺎ ن
إذا. اﻟﺒﻤﺰ ﻗﻢ ﻧﻎ اﻟﻐﻴﻦ
ز؛ﻧﻢ.
ﺗﻢ أذﻟﺔ د ﻟﻚ
اﻣﺔ ﻳﻌﺎم ﻛﻞ ﺗﺎ ل ﻧﻴﺎ٠ اﻟﺬﻳﻰ ﺳﻬﻨﺎ ﺗﻬﺎ ب٠ ﺑﺂ م ﻧﺈﺟﺬة
ﻧﺬ
إآل أن٠ﺛﻨﻲ
ﻳﻨﻲ؛
ﻗ ال
ذخ ا
-٣٦
ا ﻟﻢ ال ﺗﻨﺰ
وأن االﻧﺰال إذا ﻛﺎﻧﺖ. ﻳﻨﺒﻬﻨﺎ
زا ﻟﻨﻨﺎ م زاألوث ﺑﻬﺬم ا ﻟﻤ إل
.ﺋﺰ ﻧﺌﻨﺮ ﻳﻐﺰ.
36. îm am M alik, ölen ve M edine'nin âliye (y u k an ) ve sâfıle (aşağı) denilen cihetlerinde arazi bırakan bir kişi hakkında der ki: H issedarların rızası olm adan sulam aya ihtiyaç göstermeyen ara• zi, taşıma su ile sulanan arazi ile birlikte taksim edilmez. Sulam aya ihtiyaç göstermeyen arazi, sulu arazi ile aralarında benzerlik varsa taksim edilebilir. İki ٠٢٥^٤ arasında aynı bölgede olm aları itibariyle yakınlık varsa buradaki araziler birbirine eklendikten sonra vereseler arasında taksim ﻣﺢﺀ/ >ﺀئ. E vler ve bahçeli evler de aynı şekilde taksim edilir.
(45) Ebû Ö m er der ki: Sadece İbrahim et-Tahm an m evsul olarak rivayet eder. O, Malik - Sevr - İkrim e- İbn Abbas senedinde sikadır.
28. HAYVANLARIN BAŞKALARININ MALINA ZARAR VERMESİ
م ﺧﺰام ﺛﻦ ث ال ﺷﻨﺒﻤﺔ ؛ أدأ٠ ﻏﻦ آﺗﻲ ﺛﻤﺎ ب٠ < ﻧﻨﻨﻰ ﻧﻨﻰ ﻏﻦ ﻧﺎﺑﻚ- ٠ ٢٧ <اﻧﺂ ﺑﻞ؛زام ﺗﻲ ﻏﺎز«ﺑﺈ ذ ﻓﻠﺬ ﺧﺎب«ت ﻧﺠﺰ ﻧﺄﻧﻨﺬ ت؛ ﻳﻢ• ﻓﻌﺺ ﻧﺴﻮد رش ﺧﻎ ؛ رأ ﻏﻠﻰ أ ﻧﺪ . ذاﻣﻴﻦ ﻏﻠﻰ أ ﻧﻴﺎ، أش ا ﻟﻮ اش ﺑﺎﻣﺤﺰ زﺑﻲ ﻧﺎ. ﺑﻢ ﺛﻨﻬﺎ ﺑﺎ ش، ا ﻟﺰ -Said b. M uhayyisa'nm oğlu Haram 'dan: B era b. Âzib'in de .37 vesi bir adam ın bahçesine girdi ve ona zarar verdi. B unun üzerine R esûlullah (s.a.v.), şöyle h ü k m etti: Bahçe sah ip le ri gündüzün -bahçelerini koruyacaklardır. Geceleri h ay v an ların z a ra r verdik leri şeyler h a v ra n sahipleri tarafın d an ödenecektir .*®
ال ذنا ﻟﻰ م ﻳﺠﻰ ؛ن ﻏﺐ٠ ﻣﺤﺐ ‘ﻏﻦ أ٠ د ﺣﺪﻧﻨﻰ ﻧﺎﺑآل ﻏﻦ‘ ﺧﺎ م ﺛﻦ ﻏﺰوة- ٢٨ ﻓﺎﻧﻤﺰو ﻏﺎ• ﻓﺰرخ ذﺑﻠﺜﺄ إ ﻟﻰ ﻏﻨﺰ. ﺧﺎﻃﺐ ؛ ال ز ؛ ﻳﻨﺎ ﻟﻤﺌﺎﻃﺐ ﻧﻤﺰﺋﻮا ﻧﺎﺋﺚ ﺑﺰﺟﺰ ﻣﺊ ﻣﺰﻳﻨﺔ ﺋﺰ٠ﻏﻨﺰ ازاﻟﻒ ﺗﺠﻴﻨﻬﻤﺄ : ﺗﻤﺄ ﻓﺎل٠^^ ٢ ﻓﺄﻧﺰ ؛ ﻧﺰ ﻣﺤﻴﺰ ال اﻟ ﻄ ﻦ؛ رأ ﺷﻨﻊ.اﺗﺰر ا ﻟﻨﻄﺎب م ﺛﺊ ﻧﺎﻗﻠﻒ؟ ﻗ ال: إل ﻓ ال ﺑﻠﺘﺰئ. ﺛﻖ' ﻏﻴﻒ: أل ﻏﺰﻧﻚ،ﺋﻨﺰ ز؛ش : JÛ
ﻱ
. •* أﻏﺐ؛ ﺛﻨﺎﺛﺒﺎﻗﺰ دزﺧﻢ ﻗﺎلﺀ ﻏﻨﺰ. ا ﻟﻨﺰﻳﻰ ؛ ﻓﺪ ﻣﺤﺚ زاﻟﺜﺐ أﻧﺘﻨﻬﺎ إل أز ﺗﺠﺎإل دزﻓﻢ ٠ ﻣﻌﻴﻒ ا ﻟﺘﻴﻨﺔ
ﺑﺬﺋﺎ ﻧﻰ
ا ﻟﻨﻨﺊ
ا ﺋﺬ ه، ﻳﺆم،ﺑ ﻤ ﺄ آ مأب ﺳﺖ
i
ﻗﺎل ﻳﺤﻨﻰت ﺳﻤﻌﺖ ﻧﺎﻟﻜﺎ ﻳﻤﻮلت وﻟﻴﺲ ﻏﻠﻰ ﻫﺬا
ﺀ ﻟ ﻰ و ل آث ﺗﻨﻲ ا ﺗﻜﻞ. زﻟﺨﻦ ض أ ﻧﺰ ؛م ﺛ ﺌ ﻢ.
38. A bdurrahm an b. H atib in oğlu Yahya’dan: H âtıb'm köleleri, Müzeyne kabilesinden bir şahsa a it deveyi çaldılar ve onu kestiler. D urum Ö m er b. H atta b a bildirildi. Hz. Ö m er, K esir b. esS alt'a hırsızların elini kesm esini em retti. Sonra (bundan vazgeçerek) Hz. Ö m er, (H atıb'a) «Sanm m onları aç bırakıyorsun» dedi. Sonra devamla Hz. Ömer: «¥ﻣﺲ san a .! 'g e l e c e k şekilde bunu ödett^ece^m » dedi. Sonra Müzeni'ye: «Devenin fiyatı ne kadaı*?» deyince, Müzeni, «Vall^ıi Onu dörtyüz dirhem e vermezdim» dedi. B unun üzerine Hz. Ömer, (H âtiba hitaben) «Ona sekizytiz dirhem ver» dndi ل« ﻫﻠﺜﺎلM alik der İri: B izdeki am el kıym etin ikiye katlanarak ödenmesi ?eklinde değildir. Fakat bizce hüküm , bir şahsın deve ya da hayvanı aldığı gün kü değeri üzerinden ödemesi şeklindedir. (46) lbn Abdilber ،!^٣ ki: Malik ila ibn Şihab'm ravileri böylece m ürsel olarak riv ay et ederler. Hadis, sik aların m ürsellerindendir. H icazlılar ile bir g ru p Irak 'lı kabul etm işler, M edine örfü de böyle olm uştur. Ayrıca bkz. E bu Davud, Buyû 90.
394
29. HAYVANLARA ZARAR VERENLER
ﻏﻠﻰ
إن٠ أﺻﺎب ﺳﻨﺎ ﻣﻰ اﻟﺒﻤﺎﺛﻢ
ﻣﻨﻰ
اال ﺗﺰ ﻋﻨﺬﺛﺎ: ﻧﺎﺑﻨﺎ ﺗﻌﻮ ل .
ﺛﺐ
ﻏﻠﻰ
اﻟﺰﺟﻞ ﻧﺤﺎﻓﺔ
ج ن؛ﻧﻢ ﻟﺐ. 'ﺟﻨ ال ﻳﻢ
ﻏﻠﻰ
ﺛﻨﻴﻨﺎ
ﻣﻦ
؛ى ا ﻟﺒﻨﻲ ﺗﻤﻮل٠ ﻧﺎﺑﻨﺎ ﻗﺜﻮأل
: ﻓﺎل ﺗﻤﺺ
ﻧﺒﻌﺖ ﺷﻰ
اﺛﺬى ا ﺻﺎﻳﺎ ﻗﺬ ز ﻧﺎ
ﻓﺎل ﻧﻤﺺت ز ﻧﺒﻨﺖ
' « ئ: ﻏﻠﻰ زه اراذ٠ ذا ﺗﺔن؛ • ﻣﻤﺘﺄ ه ﺟ ﺔ، ﻧﺎل : ﺑﻤﻨﺔ • ﻧﺤﻦ ﺿﻦ ﻣﺤﻨﻲ، ﺙ
' ﻓﺎ
١٢ﻗﺄ ؛
أن ﻣﺤﺘﻠﺔ ﺗﻢ ﻟﺔ
im am M alik der ki:Bizce hayvanlara zarar veren kişi ,٠ ٨ ٠ ۶ va n ın zarardan önceki ile sonraki kıym etleri ara sın d a ki fa rkı .öder -im am Malik der ki: Devenin saldırısına uğrayan bir kişi ken -dişine zarar vereceğinden korkarak deveyi ö ld ü rü rya da bacakla rını kırarsa ve bu kişinin devenin kendisine saldırm ak istediğine -d a ir bir delili de varsa deveyi ödemesi gerekmez. Şayet kendi SÖ ziinden başka delili yoksa o zam an devenin bedelini öder ,
395
30. İŞÇİLERE (SANATKÂRLARA) VERİLEN ŞEYLER
ﻗﺎ ل. ﻗﻨﻴﻨﺔ
ﻳﺤﺒﻤﺔ
ال1 مذإن ا ك:ﺑﺬﺑﻚ
ﻧﺰ غ إ ﻟﻰ ا ﻟﻨﺂ ل ﺛﺰﺑﺎ ﺗﻴﻰ
ﻣﻨﻰ
ل ﺗﻒ ا: ﻧﻘﺎ ل ا ﻛﺎ ل ت
> ﻧﺜﻮ ل •ﻟﻤﻨﻴﺮ
ﻧﺎﺑﻜﺎ
ﺑﺖ
ص؛
ﻟﻢ آ ﻣﻚ ﺑﻤﺒﺎ ا
•؛*؛ ذال
ﻟﺨﺒﺐ؛
ذاب ا
‘ انVJ . ﻳﺪﻳﻰ ﻓﻰ ذ ﺑﻚ • زا ﻣﺤﺎ ل ﺳﻞ ذ ﺑﻚ • زا ﻟﻨﺎﻳﻎ ﻣﻞ ذ ﺑﻚ • ز ﺑﻤﺒﺌﻮ ذ ﻏﻠﻰ ذ ﺑﻚ ز ﻟﺒﻤﺒﻨﺄ ﻣﺘﺎ ب ا ﻟﺬ ب٠ ظ • ﻣ ال ﻳﺠﻮ ر مﻣﻢ ﻳﻰ ذﻳ آل إز ال ﻧﻀﻠﻮ ى ﻧﻰ إ ﺋﺪ ا. ﺧﻒ ا ﻟﻤﺜﺌﺎ غ٠ ﻓﺈ ذ زأ ﺧﺎ زأ ﻳﻰ أذ ﻗﺨﺒﻨﺄ. ز ﺟﻞ
ﻟﻤﻨﺎﺟﺐ
إ ﻟﻰ
ﻗﺬﻗﺔ
ﻧﻤﻄﺐ ﺑﻲ ر
زش ا ﻟﻨﺂ ل
ﻧﺎ نم ز ﻧﺔ زذز. ﻟﻨﻲ ﻟﺖ
. ﺑﺘﺔ
؛ ى ا ﻟﻤﺘﺎ ع ﺛﺬزخ إ ﻟﺌﺐ، ﻧﺎﺑﺤﺎ ﻗﺜﻮأل ا إل ى أ ﺧﻄﺎ ت إﺋﺎت ؛ إﺗﺔ ال ش ﻏﻠﻰ ا إل ى
ا ﺷﺂ
ﻏﻠﻰ ﻋﻴﺮ ﻧﻐﺮ ب ﺑﺘﻦ
•إ ﻟﺌﺐ
ﻧﺒﺖ ﺗﻴﻨﺔ
ذل ؛
ﺣﺘﻲ
) أج
ا ﻟﺘﺢ ؛ • ؤذ ﺑﻚ إذا ﺑﺬ ا ﻟﺨﺒﺐ اإل ﻳﻰ ؤﺟﻎ ﻧﺤﺰ ﻧﺎﺑﺬ ﻟﺔ٠ • ﺑﻤﺮﻧﺄ ﺗﺔ ﻟﻴﻨﻲ ﺛﺆﻧﺔ
îm am Malik der ﻛﺄ: B ir kişi, boyacıya boyaması için bir ة/ﺀه' ﺀة verm iş ve ٠ da boyam ıştır. Elbise sahibi: «— B u şekilde boyamanı istem em iştim .» dem iştir. Boyacı da: «— H ayır sen böyle istem iştin» dem iştir. B u hususta boyacanın sözü kabul edilir. Terzi ve kuyum cu da böyledir. Hepsi de sözlerinin doğruluğuna yem in ederler. A ncak yaptıkları işin, kusurlu olması halinde, sözleri kabul edilmez. B u takdirde, kum aş sahibi yem in eder. Eğer yem in etm ekten de çekinirse, boyacıya yem in ettirilir. îm am M alik der ki: B ir boyacıya (boyaması için) ku m a ş verilir, ٠ da kum aşı bozar, sonra da özürlü kum aşı başka birine verir, verdiği adam da o elbiseyi giyerse, elbiseyi giyen elbisenin kıym etini ödemez. Elbiseyi giyen, boyacıya ait olm adığını bilmiyorsa hükü m böyledir. E lbisenin boyacıya ait olm adığını bilerek giyerse, kıym etini sahibine öder.
31. BOR€U IIAVALE47 E?ME VE YÜKLENME
ﺑﺬ ؛ن
ﺗﺠﺰ ا ﻟﺰﺟﻞ ﻏﻠﻰ ا ﻟﺰﺟﻞ
ﻓﻠﺐ ﻟﻜﺌﺜﺎ ل ﻏﻠﻰ اﻟﺰى
ا ال ﻧﺰ ﺑﺬﺋﺎ ؛ ى ا ﻟﺰﺟﻞ
. زﻧﺎئ
؛
ﻧﺰﻝ . ﻧﺎﻓﺎ
'
ﺑﺖ
ﻗﺶت
ﻗﺎد
أن ﻧﺎ ذ ﻇﺄ ﺑﺬغ. اﻧﻪ*إن أ ﻧﺒﻲ اﺗﺬﻳﻰ أ ﺟﻴﺰ ﻋﻲ٠ﻟﻪ ﺀ م .
.
اﺧﺎﻟﺔ ضﺀ • وأﺑﺔ ال ﻳﻨﺠﻊ ﻏﻠﻰ ﻣﻨﺎﺟﺐ االزﻟﻲ
ز ﻧﻨﺎ األﺗﻦ ا ﺑﻲ ال ا ﻓﻴ أل ف ﻧﺠﻪ ذ ﺛﺎ
. ﺗﻤﺄ ﺑﻨﺒﻠﺜﺖ ا ﻟﺘﺜﻐﺘﺰ. ﻟﺔ ﻏﻠﻰ زﺟﺆخ أ ﺧﺰ
ﺑﻨﺘﻦ
ﻓﻨﺘﻞ ﻟﺔ ا ﻟﺰﺟﺮ
:
ﻗﺎل ﻧﺎﻟ آل
ﻓﻞ ﺗﺎﺑﻠﺘﺂ ؛ ﻗﺄﺗﺎ ا ﻟﺰﺟﺮ
• ﺛﺌﺘﻞ ﻟﺔ ﺀ ﻳﺮﺟﻊ ﻏﻠﻰ ﻋﺮﺑﻤﺐ األؤﻟﻲ
ﻗﺈ ذ اﺛﻨﻰ
. ﺛﺌﺐ
أن
îm am M alik der ki: Bize göre, borçlu ﻩ/ﺀﻣﺪﺀﺱﺀﻩborcunu <ﺀحمﺔ -mesi için kendisine borcu olan diğer bir kişiye havale eder, havale -yi kabul eden kişi borcu ödemeden iflas ederya da ölüp borcu k a patacak m al bırakmazsa, alacaklının havale edende /üç bir hakkı olm az ﺀﻣﺎondan < ﺀﺀﻱ'ﺁﺃﺭ .şey istem ez B izdeki hiiküm ittifakla <ﺀحمﺀﻣﺔﺓ. :îm am M alik der k i -B ir adam birinin borcunu üzerine aldıktan sonra ölür veya if las ederse, ilk alacaklı alacağını ilk borçludan ister ,
(47) Havale, bir zim m etin diğer bir zimm ete naklidir. D aha açık olarak havale, borçlunun alacaklıyı alacağını tahsil için kendisine borcu olan ikinci bir k i şiye sevketm esidir.
397
32. ÖZÜRLÜ BİR KUMAŞI ALMAK
' إذا ا ﺋﺜﺎ خ اﻟﺰﺟﻞ ﺛﻦ ;ا ز ﺑﺐ ص ﻣﻦ < ق أن ﻏﻨﻲ ﻓﺬ: ﺛﻮ ل:ﺑﺚ ﻧﺎ ا ه :ﻳﻴﻰ ﻓﺎل ﻓﺄﺧﺬ ث ﻏﻴﻪ ا إل ى ا ﻳﺎﻏﺔ ﺧﺬﺋﺎ ﻣﻦ ﺷﻠﻴﻌﻢ ﺗﻨﺂ ص. أز أم ﺑﻪ. ﻧﺜﻬﺬ ﻏﻲ ﺑﺬﺑﻚ. ﻏﺒﻨﺔ اﻟﻨﺎﺑﻊ ﺑﻰ
رم
ﻏﻠﻰ ا ﻟﺬ ى ا ﻓﺎﻏﺔ
وﻟﻴﻰ
•ﻟﺘﺎ م
ﻏﻠﻰ ا
ﻧﻤﻦ زأ
٠ ﻟﺒﺠﺎﻏ أل ﻟﻨﺐ
ا
دب* ﺗﻤﺄ ﻏﺒﺰ -
ﻧﺮﻏﻢ ا ﻟﺬ ى ﻳﺎﻏﺔ ا ﻧﺔ ﻟﺰ ﻳﻢ. ﻳﺂ ص ﺧﻨﻖ أز ﻏﻨﺎ ي إن ﻧﺎﺀ أن ﺑﻮﻓﺦ ﻏﻨﺔ، ﻓﺎﻟﻴﺎ غ ﺑﺎﻟﻬﺎ ب. أز ﺻﺒﻨﺔ
زإن ﻧﺎ ذ أرح ﻳﻨﻲ.ﺳﻞ
٠ األرﺑﺔ
ز ﺑﻤﻠﺬ
٠ األزب
ﻓﺈ ن ص٠ ﻓﻨﺖ • زﺗﺰ؛ى ذﻟﻠﺌﺄ ﺑﺎﻟﺒﺎب٠وﺗﺮدم
٠
ض وا أل ﻗﻄﻴﻌﻪ إ ﺑﺎ ن
ﻓﺎﻟﻦ ؛ زإن آ ﺑﺜﺎ غ ز ﺟﻞ ﺗﺬﺑﺎ ﻧﺒﻪ . ﻧﻔﺬ ﻓﻤﻨﻊ ا أل ر ﺑﺔ ا إل ى ا ﻳﺜﺎﻏﺔ. ﺑﺬﻟﻚ
ﻣﺬر ﻧﺎ ﺷﻦ اﻟﻐﺰت آو اﻟﻨﺰآز ﻣﺊ ﺛﻨﻦ
ﻧﺎ ض األﺛﺪغأب اﻟﻬﺘﺊ ﻣﺊ ﺛﻨﻦ األ ب
ﻓﺎﻟﻴﺎ غ أل ﻟﻬﺎ ب• إرع ﻧﺎﺀ أرح ﺋﻮﺀﻧﺦ ﻏﻨﺔ ﺛﺬ ز٠ ا ﻟﻴ ﺎ غ ﻓﺬ ﻣﻨﻢ ا أل ر ﺑﺔ ﻣﻠﻬﺎ ﻳﺬ ؛ ى ﻓﻨﻲ؛ . ﻓﻨﻞ ، ا أل ز ﺑﻦ ﻓﺮﻳﺊ أل ذ ى أرح ﺗﻜﻮ ن٠^ زي . ﻃﺐ ﻳﺔ ﻣﺊ ﺛﻨﻨﻲ4ظ ﺷﻦ ا ﻟﻦ ز ﻓﻨﺊ ﻧﺎ زان ﻟﻤﻲ ؛٠ ﻓﺈ ن ﻛﺎ ن ﺛﻨﻨﺔ ﻏﻔﺰ ذ ذزا ﻧﻢ.ز ﻳﺌﻠﺰ ﻛﺰ ﺛﻨﻦ ا أل ب ز؛ي ؛ ا ﻟﺨﻨﻖ أب ا ﻟﻐﺰا ر ﻓﻨﻠﻰ
• ﺑﻨﺬ ر ■ ﺟﺐ ؛
ﻳﺨﻨﺎ
ﻟﻜﻞ واﺟﺪ
ﻛﺎﺋﺎ، ا ﻟﻨﻴﺈ ﺧﻨﻨﺔ ذزاﺟﺰ . ﻳﻜﻮن ﻧﺎ زان ا ﻟﻤﺘﺈ ؛ ى ﻟﻨﻲ األ ب٠ ﺟﻨﺎ ب ﻣﺬا
. ﺛﺮﻳﻜﻨﻦ ؛ى ا أل ب
im am MaJik der ki: B ir kişi, kendisine haber verilmesi ya da bizzat tesbii edeceği satıcının bildiği yırtık veya benzeri birö zü rü olan kum aşı satın alsa, sonra bu kum aşı fîatını düşürecek ﺀﺀﺀمﺀقde biçse, bilahare m üşteri ku m a şın özürünü öğrense, onu gerisin geri satıcıya verebilir. B ittiğinden dolayı, satıcıya bir ödeme yapmaz. B ir kimse, yırtık ve kesik gibi birözürü olan kum aşı satın alsa da satan, öziirü bilm ediğini ve kum aşı satın alanın veya boyacının fe sm iş olduğunu iddicı etse, müşteri muhayyerdir, !sterse, yırtık ve kesiğin, kum aşın bedelinden eksilttiği m iktarı düşürüp kum aşı alır, !sterse, biçme ve boyamanın kum aşın bedelinden eksilttiği m iktarı öder, kum aşını geri verir. M üşteri, kum aşı boyayınca fiatı artm ış ise, m üşteri yine muhayyerdir, !sterse kum aşın fîatını
398
İM A M M AIAK I M UVATTA
özüriin eksilttiği ka d a r d ü şü rü r isterse ku m a şı satanla kum a şta ortak olur. B u takdirde, yırtık ve kesik olan ku m a şın değerine ba kılır. Eğer ku m a ş on dirhem , boyanın kum aşa eklediği değer de beş dirhem ise, taraflardan her biri hisseleri m iktarınca kum aşta ortak olurlar. B u hesaba göre, boyanın elbiseye eklediği fazla lık da elbisenin (yeni) fıa tı içersinde bulunm uş olur.
33. K İŞİN İN ÇOCUKLARINDAN BİR İN E FAZLA B İR ŞEY BAĞIŞLAMASI
•
ي اد ﺣﺾ ﺑﻦ ﻋﺆف
ﺣﻨﻴﺪ ! ن
إل أﺑﺎة ﻳﺜﻴﺰا: ﻳﺒﺮ اﻧﺔ ﻧﺎل؛
رﺗﻮد؛ش
•^ر
ﻋﻦ٠ ﻓﻦ اﺑﻦ ﺛﻴﺎ ب٠ ﺑﻤﺘﻰ ﻏﺬ ﻧﺎﺑﻠﺐ
ﺀن ا ﺷﺎ ن ﺑﻦ-ﻳﺒﺮ ؛ أ ﺗﻴﻨﺎ ﺧﺪدام
ﻏالن ﻛﺎن، ﻋﺪم،^ ١'ﻟﻰ ﺛﺨﻠﺚ
. » ﻣﺤﻘﺒﻤﺘﺔ٠٠ ؛؛ ﻋﺞ١١ • 'ﻧﺶ ز ﻧ ال١٢ى ﻗﻮ ؛ ؛
؛
ﺣﺪﻟﻨﺎ
-
٢٩
وﻏﺬ ﺗﺨﻨﻲ ﻳﻦ ا أل ﻧﻨﺎ ن ﺛﻦ
لا إﻟﻰ زﻧﺪي 'ف ﺧﻎ• ﻣﺬم
ﺋﻨﺜﺔ ﻣﺌﺪ ﻧﺒﺂ
أﺗﻰ؛؛
ﺧﺞ؛ ﻣﺄ م ﺑﻤﻦ
N u'm an b. B eşir (r.a.)'den: B abam Beşir, beni R esûlullah .39 :s.a.v.)'a götürdü ve ( Ben şu oğluma kölemi bağışlam ak istiyorum» dedi. Bunun — « :).üzerine R esûlullah (s.a.v H er çocu ğu n a b u n u n gib i b ir b ib e v erd in - « م? ﻟﺲ-buyur :du. B eşir :Hayır» diye cevap verdi. R esûlullah (s.a.v.) de — « B u n d a n vazgeç»48 b u y u rd u — «.49 ؛
ﻟﺘﻴﻰ
ﺧﻨﺰﺋﺔ
ﻏﺬ ﻏﺎﺑﻨﺔ ﻧﺰ ج ا٠ ﻏﺬ ر ذة ن < ي ﻇﻨﺎ
٠ ﺑﺜﺮﻳﻦ ز ث ﻣﺬ ﻧﺎﺑﻲ إ ﻟﻨﺎﻳﺰ
زال أ ﻏﺰ ﻏﻠﻰ ﻓﺰ ا
.ز؛ذزﺗﻴﻪ ﻛﺎن ﻟﻚ ذا ' ك
^.
إل ﻏﺜﻰ ﻳﻨﺒﻴﻰ ﺑﺜﻠﺚ
؛.
ﺟﺬذﺗﻴﻪ
.
ﺛﻴﺐ
ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ م
د ص ' ﺛﻨﻰ
إذ أﻳﺎ ﻳﻜﺮ اﻟﻤﺘﻦ ﻳﻖ ﻛﺎ ن ﻧﺨﻠﻴﺎ ﺟﺎد ﻳﺎ ﺑﻨﻴﻪ ﻧﺎ ﺑﻦ اﻟﻐﺎص أﺧﺖ أ ﺧﺐ
ﻳﺜﺮﻳﻦ زث• ﻇﺰ ﻣﺤﻦ؛
١١ ذاﻣﺖ_ﻧﻮه ﻏﻠﻰ ﻛﺖ؛اب
،
١ ١ زإ؛ ﻧﺎ ﺋﺚ
^ ^؛
^^؛ ﻗﺬ
■<اد .
ن! ر ث
:
،-
ﻓﺎﻟﺬ
٠
ﻣﺎ
اﻟﻨﻔﺎث ﻓﺎ لت زاف
؛،
ززﻟﻰ
ﺑﺜﻠﺚ؛ • ﻳﻨﺪى
ز ﻳﺘﺎ ﻏﺰ ال؛ؤر
ﺑﻰ ص ك ﺀ ﻓﺘﻦ أآل ﻓﺰﻳﻰ ؟ ﻗﻴﻦ. زآﻓﺐ ﻟﺰ ص ﻛﺬ' ذ ئ ﻟﺜﺮﻗﺔ، ﺛﻠﺚ ظ أ ﻳﺖ . أز'ﻏﺎ < ﻳﺎﺑﺮآ٠ ﺑﺚ-ﻳﺤﻦ ﺑﺜﺖ ﻓﺎب
: ﻏﺠﻨﺄ
م ؛ دو
أ ﻳﺪ
Hz. Peygam ber (s.a.v.)'in ham m ı Hz. Aişe (r.a.) der ki: Ebü .40 B ekir es-Sıddık (r.a.), Gâbe denilen yerde b an a toplanacak yirm i vesk 50 h u rm a hibe etti, öleceği zam an (babam ) E b û B ekir şöyle B u rad ak i y asak , € u m hura göre vucub değil, m endupluk ifade eder. B aba )48 ( -için çeeuklanndan birine diğerinden daha fazla hibe etm esi tenzihen m ek ru h tu r. (K astalân i, Îrşad u s-Ş arî, C.4, S 3 4 3.(. B u h arî, B ibe, 51/12; M üslim , B ibât, 24/3, no: 9 ; Şeybanî) ) 4 9 8©?. , B ir vesk 60 sa'dır. B ir sa ’, 1040 dirhem i örfiye e şittir. 1040 dirhem i) )500ﻣﺺ » y a k l ^ k 3.333 kg.'dır. Böyle olunca 20 vesk= 3.333 kgx60x20=3999.6 kg y ak laşık 4 to n .
400
IMAM M A IJK / MUVATTA
dedi:
٠— Kızım vallahi ölüm üm den sonra senin z e n ^ n olmanı her• keşten daha çok isterim . F akir olmana da çok üzülürüm . Sana toplanacak yirm i vesk h u rm a bağışlam ıştım . Şim diye k a d a r toplad ık la n n senin. F a k a t onlar bugün varis malı olm uştur. Senin iki erkek ve iki de kız kardeşin var. Geri kalanı, Allah'ın kitabına uyg un o larak aran ızd a paylaşın.» Ben derim ki: B ab acı^ m vallahi, şu ve şu k ad ar da olsa onu (varislere) b ırak ın m . Kız kardeşlerim in biri Esm a, diğeri kim?» B abam Ebû Bekir: ٠٠ —
٠٠ — Hariee'nin kızm ın karnındaki çocuktur . ﻩçocuğun kız olacağını sam yorıım »^ cevabını verdi.“
ﻏﻦ ث 'ار ض أن ﺀ م٠ ﻏﺬ ﺀرآ ةﺛﻤﻦ؛ ائ*ﻓﺐ٠ و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑآل ﻏﻦ اﺑﻦ ﺑﻐﺎﺑﻲ٠ ، ١ *ذإن٠ ﻛﻮﺗﻲ- م ﺑﻢ٠ ﻧﺎ 'ﺑﺎل رﺟﺎﻟﻲ ﺋﺬﻟﻮ ن أﺗﻨﺎﺀﺧﺰ ﻧﺤال
:
ﻛﺘﺎ ب ﻧﺎل
أن أ ﻧﺰ ﺗﻦ
اﻟﻘﺎرئ
؛
ذو إلب*ﺛﻰدمم: ﺀال، ﻟﺰ أﻏﺒﻲ اﺧﺬا • وإذ ذا ت ص. ﻧﺎﻟﻲ ﺑﻴﺪى: ﻗﺎﻟﺖ،ﻧﺎف اﺛﻦ أﺧﻲ ﺑﺰ *
ازي
ص ﺑﻤﺪ ن ؛ئ ض
ﺗﺠﺎ
*
ﻣﻠﺰ ﺑﻤﺰﻓﺎ اد ى
،
ﻳﻄﺄ
ﻧﺬ ﻧﻤﻞ
ﻛﺖ أ ﺋﺠﺜﺔ إﺋﺎئ
.
ﻧﻤﻰ ' ﺑﺎﺑﻞ
•
-Ö m er b. H attab (r.a.) şöyle dedi; Neden çocuklanna bağış .41 ta b u lu n an kişiler sonradan y a p tık la r bağışı verm iyorlar? Gğlu ölen biri, m alım elimde, onu hiç kimseye bağışlamadım» der. Eğer kendisi ölmek üzere olsa»٥ m al oğlum undur. Ben ٥ m alı oğluma b .ş l a m ı ş tı m » der. B . ş t a bulunan kim se, vereseler b ırak arak ölür, bağışlanan da ٠ -ölünceye k ad ar bağışı teslim alm azsa, bu ba ğış hüküm süz olur 53.
Bir kısım fakihler, Ebû Bekir (r.a.) bir rüya görerek Ilabibe binti Haricenin k arn ın d ak i çocuğun kız olacağına yorum ladığını söylem işlerdir. Ebû Be k ir görüşünde isabet etm iştir. (Bâcî, el-M unteka, c.6. s. 104). (52) Şeybanî, 808. (53) Çotuk büyükse, vacib ya da efdal olan, bu çocuk bir yabancı gibi itibar edil diğinden, büyük çocuğun hibe eden babasının elinden hibeyi teslim alarak sahip olması gerekir. Eğer çocuk küçükse hibe, onun adına m uhafaza ede cek em in birine verilir. (Bâcî, el-M üııteka, c. 6, s. 104). (5 1 )
401
CAİZ OLMAYAN .3 4 !ﺱ، إلﺍﻥ
. ﻓﻮﻧﻴﺎ
ﺗﺮﻳﺪV ﻏﻄﺘﻪ
ﻧﺎ»ا ﻏﻲ٩
ﻓﺎ ل ﻳﺨﺺ
•إالم أل ﺑﻤﻮ ت ا ﻧﻤﺶ ض أن. ذ ﻣﺤﺬ ﻣﺤﺎ • ﻏﺘﻲ ذاﺑﺘﺄ ﻟﺪ ى أ ﻏﺐ
. ﻳﻨﺐ اﻟﺪق أ ﻏﻠﻬﺎ ذ
ﻧﺤﻨﺖ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻳﻤﻮل • اال ﻧﺰ ﻋﺪﻧﺎ ﻧﻴﺺ أﻏﻄﺲ أﺣﺪا
.
ﻋﻠﻤﻴﻰ د ﻟﻚ ﻟﺔ. زإن أران ا ﻟﻨﻨﻄﻰ إ ﻧﺴﺎ ﻛﻤﺎ ﻳﺤﺪ أل أ ﺛﻤﺪ ﻣﺤﺎ
ذال
:
. أ ﺧﺬﻏﺎ،ﻣﺎﺟﺎ ﻣﺤﺐ ﺑﺜﻬﻦ L i j 'ﻓﺠﺎﺀ أﻟﺪى أ ﻏﻄﻴﻪ ﺀ-ض ﻣﻊ ﺛﻤﺪ
أم ﻋﻰ
أدى، ﻳﺨﻒ أ ث
. ث أن ﻧﺒﺊ أن ﺧﺪ ق
'ﻓﺈ ذمل
ﻣﻮ ر ث س ﻳﻢ
،اذ ا ﻟﻤﺶ
'آ ام- ود ﻟﻚ ﺗﻞ ا ﻧﻨﻰ ط إدا.ي دأذ ﻟﺔ
ؤﻣﺊ أ ﺷﻔﻰ ﻋﻠﺘﻪ
•
•ﻣ ال ﻓﻰ‘ ﻟﻦ
.ﻧﻦ أ ﻏﻔﻰ ﻏإلئ'ال ﻳﺪﻳﻦ ﻓﻨﺺ
<ﻃﻴﺔ
٠ ﻧﻔﺬ أﻣﺤﺬ ﻣﺤﺎ ﺣﻴﻦ ’أ ﻏﻨﺎﻋﺎ
ﺗﺎل ﻣﺎﻟﻚ
ﺷﺎصم • ﻏﺈئ أ ﺑﻰ اﻟﺬﻳﻰ أ ﻏﻔﻰ أئ
. إذا ص ﻟﺔ ﻧﺎ س' ذب،.ادم ﺑﺞ لم
؛
< ث ﻣﺤﻦ أن. ك ه ا ﻏﺪ؛ ذ ﺑﻚ
• ذإئ أﺑﻰ أن. ﺧﻒ ا ﻟﻨﻨﻠﻰ٠ ﻳﻄﻒ
. اة.ال ﺛﺊ: ي-. ﻳﻢ ﻟﺔ ﺷﺎس ر؛ئ
.ﻧﺰ ﻧﻜﻞ اﻟﺪى أ ﻧﻄﺎﻋﺎ
إﻟﻰ ا ﻟﻤﻤﻠﻰ ا :ﻧﺎل أ ﺑﻚ
ﻣﺎت ا ﻟﻨﻨﻔﻰ ﻓﻨﻞ أئ ﺑﻤﺺ ا ﻟﻤﻤﻠﻰ
،ﻳﻤﻀﻢ• ﻓﺈل أران ا ﻟﻨﺸﻠﻲ أن ﻳﺨﺴﻜﻐﺎ . ا ﺧﺬﻫﺎ،ﻣﺎﺟﺎ
ﺗﺎم
Bizde hüküm şöyledir. B ir kimse, bir şa h - sa karşılığını y a ln ız A l l a h ’tan alm ak niyetiyle,bir bağışta bulun sa De bu bağışı d a şahidlerle delillendirse bağış, bağışlan an ın olur. Ancak bağışlanan daha bağışı teslim a lm a d a n bağışlayan ة/ ﺀﻫﻤﺮإbağışlananın olmaz. Bağışlayan, bağış ettiğine d a ir şahit - tu ttu kta n sonra, bağışı Dermemek isterse, buna hakkı olmaz. B a .ğışlanan dilerse bil bağışı ondan a lır Î m
a n ı
M
، 'd
’ ؛k
d e r
k i :
B ir kimse bir bağışta bulunsa, sonra bu -bağıştan v a z g e ç s e bağışlanan o kişinin bu bağışı kendisine y a p HUŞ olduğuna şahitlik edecek bir kişi getirse, — hibe eşya olsun, ab - tın, g ü m ü ş veya hayvan olsun — bağışlanana şa h id in in şehade tiyle birlikte yemin ﺀ/ﺀ،<-// < ﺀEğer . yemin etmekten kaçınırsa, bağış ااا.^اال 'ا' اا. ﺀ:. ااا. ائ 26. î m
a n ı
M
a l i k
d e ı*
k i :
402
İMAM MALIK / M U V A H A
yapana yem in ettirilir. O da yem in etmekten kaçınırsa, bağışlana na, bir şahidi olduğu takdirde iddia ettiği bağışı verir. Eğer bağış lananın şahidi yoksa hiçbir hakkı olmaz. îm am M alik der ki: B ir kişi, sevabını A lla h 'ta n isteyerek birbağışta bulunsa, sonra bağışlanan ölse, vereseleri onun yerine ge çerler ve haklarını alırlar. Bağışlayan, daha bağışlanan bağışı teslim alm adan önce öl se, bağışlananın hiç bir hakkı kalm az. Ç ünkü, o kişiye bir bağış yapılm ış, o da bu bağışı teslim alm am ıştır. B ağışı yapan, bağışı yaparken şahitle delillendirdiği halde bağışı vermek istemese, buna hakkı yoktur. B ağışlanan istediği za m a n (elinden) bağışı alabilir.
403
35. HİBE
ﻏﻨﺰ
أن ؛ ا ﻟﻨﺘﻰ
ض ر ﻛﻴﻦ'■‘ ﻏﻦن أﺑﻰ ﺳﺎ م ﻳﻦ
ي ال ﺗﺮﺟﻊ ﻣﻪ وﻣﺘﻰ •
•
.ﻣﺬﻧﺔ
ز ﺟﻪ
زم أ ﻧﺶ ‘
'؛
ذاوذ ﻧﺎﻟﻚ ﻏﺬ ﺣﻨﺜﻨﻰ ي
ﺑﻠﺔ. ﻧﺊ زب ﺟﺊ
؛
-
ﻓﺊ
٢،
ما ﻳﻦبا ﻛ ال
• إذا ﻟﻠﻢ ﺗﺮص ﻣﻪ٠ زﻏﺐ ﺟﺔ ﻧﺰى آﺋﺔ إ ﺋﻨﺎ آزاذ ه األزﻟﻴﺔ • ﻓﻐﺰ ﻏﻠﻰ ض • ﻳﺮﺟﻊ ﺑﻪ
ﺗﺤﻂ ث
اذا٧١ أن٠ ' ﻟﻨﻴﺢ ﻏﻢ ش'ﺛﺎ
اال*ﺗﻦ: ﺗﺰد
٠ﺋﺈذ ﻏﺰ ا ﻟﻨﺰﻓﺪب ﻟﺔ اذ ﺑﻤﺒﻰ' ﻣﻨﺎﺟﻪ ﺑﻤﺜﻪ
.ﺷﺎ( ﻧﻢ
\ﻝ
ﺑﺰﺗﺄذة. ب1ﻟﺘﻲ
4İ
ا ﻟﻴﻤﺐ
• ﻓﺪم ﻣﺤﺎ 42• O m erb . H attab (r.a.) der ki: «Bir kim se akrabalık dolayısıyla veya sadaka olarak bir lıibede bulunsa, yapmış olduğu bu ﻟﻖ^ede؛ı dönemez. B ir kim se de k arşılık beklediğini söylenerek bir hibede bu lunsa, o kim se m em nun edilm ezse hibesinden dönebiîm am Malik der ki: B izdeki h ü kü m ittifakla şöyledir: Karşılık yapılan hibe, hibe ' س/ ﺋﺮ' سya n ın d a bir fa zla lık ﻧﻤﺪda eksiklik gibi bir değişikliğe uğrarsa, hibe edilenin, hibe edene h ibeyi teslim ٠ ٧ ^ ٤g ü n kü kıym etini vermesi gerekir . 54
(54) Şeybanî, 805. Plibe e d e n و ط1 مkarşılık beklem em elidir. K arşılık beklerse, hibe olm aktan çıkar, eelr ve seva? da alam az.
404
SADAKADAN DÖNÜŞ .36 'م ﺗﻦ ﻧﻤﺪ ئ ﻓﻠﻴﻰ ﻟﺖ أن
•أن • ﻣﺬﻧﺘﻪ
. ^ ال ' ﻧ أل ﻧﺖ ب٠١ ﺋﺎ: ﻣﺤﻦ ث: 'ﺑﺚ ثا ﻫﺎ ﻳﺌﻮ د ﻧﺂﺛﻤﺬ ﻟﺔ ﻏﻠﻰ
أن آ ﻗﻄﺎت. ﻧﻤﻞ' ز ك ﻗ ال
ﻣﺘﻨﻨﺎ ﻧﺠﻨﻞ
. ﺧﺌﺪ ث ا ﻟﻪ ذ ﺋﺜﺎ ﺋﺬ ا ث ا ﻟﻢ ﺑﻪ ﺗﺠﺰ ﻣﻰ ذ ﻟﻚ .
ﺑﺞ-ا ﻟﻦ
ﻧﻠﺒﻤﺊ آلﺑﺠﻪ أن
ﻗﺘﻜﺢ اﻟﺘﻦ!ث
أن ﻧﺜﺰ ﺛﺦ. ' األ ب، ز ﻧﺎ. ز ﻧﺎ ب ا*ﺑﻲ
ﺑﺒﺜﺎئ
.
أز ﻛﺎ ن ﻓﻰ. ﻓﻴﻀﺎ ا إل ﺑﻰ
ﺧﻢ أﻳﻤﻪ
. ﺳﻢ
ال ﻧﺰﺟﻊ ﺗﻲ ﻧﻲث ﻣﻨﻲ ﻏﻢ
ﻟﺒﻤﺐ
ﺗﺠﺰ
ﻏﻠﻰ اﺑﻨﻪ ﺑﺼﺬﻧﺔ
: ﻗﺎ ل
ﻧﺒﺚ
ل' ا ئ- إن. ﺗﺠﺬﻗﺈ
ﺑﺲ
: ﻏﺜﺎ
• ﻧﻲ آ ﺟﻞ ذ ﺑﻠﻦ ا ﻟﻐﻄﺎم ا ﻟﺮ ى أ ﻗﻄﺎت أﺋﻮة، . زإ ﻧﺜﻮﺛﺔ ﻏﻲ
‘ﻣﺮﻳﺬ أن
•ﻟﻪ' أن
ان
.
ﻣﻦ: ﻋﻮذ ﻏﺘﻲ األ- ﺑﻤﻦ ائ٠ ﻓﺘﻲ
. ;ﻧﺸﺎ ل ا ﻟﺬ ى أ س' ‘ م
. ; ز ﻳﺎت د ﻧﻢ ﺑﺬ ا
إ ﻧﺎ. ف ﻧﻤﺘﻲ أ ﻧﺠﺎ ا ﻧﺌﻞ
ﺗﺰﻧﺠﻴﺎ ز ﻗﺞ ﻓﻰ ﻣﺬا ﺻﺎ
ﺗﺠﺰ ص ا ﻳﻪ زال' ص
JÜ
ت ﺗﻨﺘﺼﺰﺛﺄ ﻣﻦ ذ ﻟﻚآل
ﻧﺎﻫﺎ ﺗﺘﻮ ل ا أل ﺗﻦ ا
ﻧﺎ ﻟﺰ. ﺗﺠﺰ ذ ﻟﻠﻦ
ﻗﺔ: ﺑﻤﺮ و ﺧﺪما ﺑﺄ أب ا
ذ ﺑﻚ
: ﻧﺺ
'ة. !ا ﻟﺰﺟﻞ' ا ﻟﻦ
ﻧﻴﺊ. أﻧﺎ أ ﺿﺰ ذ ﺑﻚ: ' ﺛﺄ ﺗﺘﻮل األ ب. ﺳﺎ ر ﻓﺎ .
ص ﻏﻠﻰ ط ز ﻧﻨﺚ ﻟﻚ
زذم
.
ﻧﻨﻚ
ئ
ﻓﺘﻲ
îm am M aiik der ki: Bizde ittifak edilen h üküm şöyledir: B ir kim se oğluna bir sadaka verse, oğlu da o sadakayı teslim alsa, ya da çocuk, baba ocağında olup babası ona sadaka verdiğine şahid getirse, sadaka verenin sadakadan cayma hakkı yoktur. Ç ünkü ٠ kişi, verdiği sadakadan dönemez. im am M alik der ki: B izde ittifak edilen hüküm şöyledir: B ir kimse, çocuğuna bir bağışta b u lu n u rya da sadakanın dışında bir hediye verirse, çocuk bazı kişilerin kendisine babasının verm iş olduğu bu hediyeye güvenerek verdikleri bir borcun olduğunu ortaya koyam adığı müddetçe, o kişi bu hediyesinden cayabilir. Böyle borçların varlığı sözkonusu olduktan sonra, babanın ' ğ u hediyeden cayma hakkı yoktur. Y ahut baba, oğluna veya kızına bir hediye verir de bir kadın, bu erkekle evlenir, evlenme sebebi ٠ erkeğin zenginliği ve babasıaın ona vermiş olduğu hediyedir. Bu durum da baba verdiği hediyeden caym ak ister, veya bir adam , babasının hediye verdiği bir kızla evlenir, onunla evlenme ve /nehrini artırm a sebebi de kadının zenginliği, m alı oluşu ve babasının verdiği hediyedir. Sonra baba: «Ben bu işten vazgeçiyorum» derse, babanın oğluna ve kızına verdiği hediyeden cayma hakkı yoktur.
405
37.UM RA88
ﻏﺬ، ﻟﺒﻤﻦ ﺑﻦ ﻏﻨﻒ
ﻧﺒﻨﻲ ؛ . ﻧﻔﺚ ف
ﻇﺘﺄ ﺛﻦ ﻣﺤﺐ ا
ﻏﺬ أ ﺑﻰ، ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺑﻐ ﺎﺑﻲ
أ ﺋﻨﺎ ر ﺟﻞ أ ﺋﺒﺰ ﻏﺜﺰى ﻟﺔ٠ ﻋﻎ ﻗﺎل
الآ ﻫﻨﺎ رئ ؛ اذ ﻧﻨﻮ ل ا ﻓﻢ1 ﻳﺪ ا ﻓﻢ
'. ال“ ا ) ﻏﻠﻰ ﻏ ال. ﺗﻴﺢ إ ﻟﻰ ا ﻟﻨﻰ ا ﻏﺘﺎ ظ أﺑﻤﺎ
' ال
، ٢-
ﺣﺬﻟﺾ
. ﺑﻤﻨﺎﻳﺎ
ﺟﺎض ﺗﻦ
ﻓﺘﻲ و ﻟﻰ ٠ ﻳﺚ
اﻟﺰار
).Cabir b. Abdullah el-Ensarî (r.a.)’den: Resûlullah (s.a.v .4 3 şöyle buyurdu: «H erhangi ﻛﺈk طişiy e v e <*؟€u k ia n n a b ir U m ra h ih e e d ilir s e , b u o k iş in in olu r. B u ٧٠١٢ ٠^h iç b ir za m a n h ib e e d e n k iş iy e g eri d ön m ez. Ç ünkü h ib e e d e n in اا1ر اا ﻣﻂ m ira s b ü k ü m le r in in g e ç e r li o ld u ğ u b ir h ib e d ir .«“
(55) U m ra, bir m ülkün m enfaatinin, hibe edilenlerin ya d a h ibe edilenlerle b ir likte çocuklarının öm ür boyu faydalanabilecekleri bir şekilde hibe edilme sidir. Ü m ran ın , üç şekli vardır: a) H ibe eden kişi, «sana bu evi öm ür boyu faydalanm an için verdim . Sen ölünce varislerinin veya çocuklarının olacak» derse, bu şekilde yapılan h i be sahih olup bu sözle hibe edilen kişi, evin kendisine sahip olur, ölünce va rislerine k alır. V arisleri yoksa, hâzineye kalır. Hiç b ir şekilde h ibe edene dönmez. b) Hibe eden daha kısa olarak, sadece «Sana öm ür boyu evin m enfaatim hi be ettim . Senden b aşkasına geçmiyecek» dem esidir. Bu takdirde iki görüş vardır. Birincisi îm am Şafii'nin görüşüdür. B u şekildeki hibe sa h ih tir ve hükm ü birinci m addedekine benzer. İkinci görüşe göre, ev, hayatı boyunca hibe edilenindir, öldükten sonra hibe edene ya da varislerine döner. İstedi ği zam an da geri alabilir. c) Hibe edenin «Sana bu evi öm ür boyu faydalanm an için verdim. Sen Ölün ce, bana vaya varislerim e dönecek» dem esidir. B unun sıhhatinde ihtilaf edilmiş ise de, bize göre sahihdir ve hükm ü de birinci m addenin hükm ü gi bidir. (K astalânî, îrşa d u V S a rı, c.7, s. 75-76). (56) M üslim , H ibât, 24/4, no: 20; Şeybanî, 811.
406
im a m
M A tJ K ! M UVATTA
ﻏﺬ ﻏﻴﺪ ا ﻟﺒﻢ<إ ن ا ﺋﻨﺎم؛ أﻧﺔ ﻳﺦ٠ ر ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻧﺎﺑأل ﻏﺬ ﻧﺺ ي؛ ﻧﺒﻴﻲ1، زﻧﺎ ﻳﻌﻮل ا ﻟﺌﺒﺄﻏﻴﻤﺎ؟ ﻧﻤﺎل ا ﻟﻨﺒﺄ ﺑﺬ٠ﻧﻜﺤﻮأل ا ﻟﺪﻣﺜﺲ ﻧﻨﺄل اﻟﻨﺎﺑﺢ ﻧﻦ ﺗﺨﺘﻲﻏﺰ؛ اﻟﻨﻨﺰﻳﻰ 'ﻏﻞ •
ﻣﺦ إﻟﻰ اﻟﺬى
اﻟﻨﻨﺰﻳﻰ
ﺗﺨﻨﻲ؛ ﻧﺎ أ ﻧﺰ ف اض إال ﻳﻢ ﻏﻠﻰ ﺋﺰ وب؛ ى أﻧﺰاﻳﺰ• ز ﻳﻨﺎ أ
اذ
• اال ﻧﺰ ﻳﻨﺬﺛﺎ
٠ ﺗﺒﻨﺖ ﻧﺎﺑﺊ ﻧﺜﻮل ؛ زﻏﻠﻰ ذﺑﻠﻦ: ﻓﺎل ﺗﻴﻴﻰ . ﺑﺬ ﻟﻚ ز ﻳﻦ :ﺋﺎ ﻟﻢ ﺗﻨﺪ، إ.
M ekhul ed-Dımeşkî, el-Kasım b. M uham m ed'e U m ra'yı ve .44 .bu h u su sta halkın fikirlerini sordu el-Kasım b. M uham m edi -B eraber yaşam ış olduğum b ü tü n in san lar m allan ve k en — « .dilerine verilen hibeler konusunda şa rtla n m sü rd ü rü y o rla r dedi İm am Malik der ki: Bizdeki h ü kü m şöyledir: Hibe eden «Umra -sana ve çocuklarına» kaydını söylememişse, Umra kendisine geri sin geri ﺀﺀﺣﻤﺔﻣﺢ ﺀﻣﺢ'ﺀة <.
و ﺣﺬﻟﻨﻰ ﻧﺎﻟأل ﻏﺬﻧﺎﻧﻌﺮ ؛ !ذ ﻏﺒﻦ اش ﻧﻦ ﻋﻨﺰ ورث ﻣﺬ ﺧﺲ-ﻣﺎ ٠ ﺷﺄ ﻓﺪ ا ﻧﻜﺚ ﺑﺬ ﻧﺒﻲ ﺑﻦ ا ﻟﻨﻠﻤﺎﺑﺎ ﻧﺎ ﻏﺎﻧﺖ• ﻧﻠﻨﺎ ﻣﺤﻴﺖ ﺑﺖ ردي زﻗﺎﻧﺚ:ﻧﺎل • ﻓﻨﺺﻏﺒﺖاش ﻧﺬ ﻗﻨﻦ ا ﻟﻨﺤﻜﺬ ’ ززأى اﻧﺔ ﻟﺔ . ض ذازذا
-Nafi (r.a.) der: Hz. Ö m er’in oğlu A bdullah (r.a.)'a kız k a r .45 )deşi Hz. H afsa'dan m iras olarak b ir ev düştü. Hz. H afsa (r.a n h a bu evi Zeyd b. H attab'ın kızına öm ür b o ^ m esken olarak kullan -m ası için vermişti. Zeyd'in kızı ölünce, Abdullah b. Ö m er kendisi nin olduğu görüşüyle eve sahip-oldu.^؟
(57) Şeybanî, 812،
407
38. BULUNTU MAL
ص٠ ب؛
ﻧﻴﺮ ا ﻟﺬ
،
ﺗﺰﻳﺪ
: زإال ﻓﻨﺄﺛﻠﺬ ﺑﻤﺎ» ﻧﺎل٠ ﻫﻨﺎﺟﺎ
ﻓﻨﺎﺛﺚ
ﺑﺎﻟﺔ ا إل ل؟ . »
ي ا
ﻧﺒﻴﻨﻪ *ﺑﻦ أ ﺑﻰ
ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻣﺎﻟﻚ ﻏﺬ
!-
٦
• ﺧﺎﺀ' ز ﺟﻞ إﻟﻰ ﻧﻨﻮل اف ﺧﺞ:ز ﻳﺪ *ن ﺀﻧﺎﺑﻢ ا ﻟﺘﻲ ﺀ ه ﻓﺎل
ﻧﻄﺔ ﻏﻦ ا ﻛﺖ ؟ ﻗﻴﻦ ﻗﺎل
ﻏﺬ٠ ﻟﺒﻤﺰ؛
:ﻟﻠﻲ » ﻗﺎل
أن
ﺧﺾ ﺑﻤﺎﺧﺎ ﻧﺒﻨﺎ، اش
ﻓﺈن ﺟﺎﺀ
.
م ﻏﺰﺋﻬﺎ ﺗﺔ
'ﺑﻴﻚ ، أن أل
.
٠٠^ ١ ^ ز فI <٠
زوﻛﺎﺀﻏﺎ
'ﻟﻚ، ﻣﻲ٠٠ ﻧﺎل
ه؟
ز ذ ي، ﺗﺮ اﻟﻤﺎز. ب ﻣﻨﺎ ؤ ﻓﺎ وﻣﺬاؤﻫﺎد
رﺗﻮلU ر ي ؟
ﻧﺎﻟﻠﺬ و ﻳﺎ٠
Zeyd .4 6 ظ. H alid el-C üheni der ل؛لB ir adam , R esûlullah : :s.a.v.)'a b u lu n tu s e ^ n h ü k m ü n ü sordu. R esûlullah (s.a.v.) d a ( O nun k ab ım v e b ağım tam , son ra on u b ir sen e balka —« -duyur. S a h ib i g elir se on a v erirsin . G elm ezse o n u b a rca y a :b ilirsin .» A dam B u lu n an koyun ise?»Ya dedi. R esû R lallah esû lu llah — «؛ «— O se n in vey a b aşk a b ir d in k a rd eşin in ya d a kurdundur.»58 cevabını verdi. Adam: «— Kaybolan devenin hükm ü nedir?» dedi. R esûlullah (s.a.v,): «— O ndan sa n a ﻣﻢ? ﻫﻪB ol su ala n karn ı, sağlam a y a k la n var. S a h ib i g e lin e e y e kadar, ağ a ç y a p r a k la rın d a n k a rn ım d oyu ru r, su y a gidebilir» (Yani ona dokunam azsın) b u y u rd u .^ ﻗﻨﺐ ا ﻟﺠﻨﻲ* ؛ ﺑﻨﻨﺰ
ﻧﺬﻛﺰﺧﺄ
ﻧﺊ أ ﺑﻰ ﻣﻦ
ﺗﻦ ﻋﻨﺪ ا ﻓﻪ ﺑﻦ٤٤ . ﺑﺎﻧﺎ ﻟﻜﻞ
ﺛﻨﺎﺛﻮ
ﻛﺰﻧﺎ
^ ﻓﺊi ﻧﻮﻧﻰ
ﻧﻨﺠﺪ ﻓﺮ ذة ؛ ﻳﻐﺎ
ﺑﻦ
ﻧﺎﺑﺬ ﻏﺬب أﻳ ﻮ
• ﺑﺪ س ا ﻟﺘﺎ م
ا ﻟﻨﻨﺎﺟﺐ. زان ﻏﻠﻰ أ ﺑﺰ اب 1١٠
و ﺣﺰﺋﻨﻰ- ، ٧
أ ﺧﺒﺰة أﻧﺔ ﻧﺰل ﻧﻨﺰ ل ﻓﺆم
ﻏﺰﺛﻐﺎ: ﻧﻨﺎ ل ﻟﺔ ﻏﻨﻦ
ﻧﻨﺄﺋﺬ
٠ ﻧﻌﺐ ا ﻟﺘﻨﺔ
ي
ائ أدام
ا ﻟﻨﺌﺜﺎ. ﺑﻦب١ . ﻧﻨﺄ
٠ ﻟﺜﺎ م
.
47. Abdullah b. Bedr der ki: Şam yolunda bir kabilenin evinde m isafir oldum ve içerisinde seksen dinar olan bir kese buldum, bun u Ö m er b. H attab 'a söyleyince, Hz*. Ö m er bana: (58) Y an ؛onu bulduğun yerde sah ib ؛yoksa alabilirsin dem ektir; (50) Y ani onu bulduğun yerde a la m a z s a dem ektir. (60) B uharî, L u k ata, 45/4; M üslim, Lukata, 31/J ٠
408
im a m
M A U K t M U VA7TA
٠٠ — Bir sene, onu eami kapılarında ilan et ve Şam dan gelenle-
re duyur. B ir sene geçince de, onu is te d i^ n gibi harcıyabilirsin» dedi.
. ﻏﺪ ا ﻓﻢ ﺗﻦ ﻏﻨﺰ
ﻗﺬ: ﻓ ال. ﻏﺘﻲ JJ ،
إﻟﻰ : ﺋﻨﺰ
ﻓﻤﻨﺎﺀ. ﻧﺠﺬ ﻟﻌﻤﻠﺔ
زﺟأل
ﻧﺎ م ؛ أن
ﻧﺎﺑﺬ ﻏﺬ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ
!؛ ﺑﺊ١١ ؟ ﻗﻴﻦ ﻟﺖ ﻋﺪ١٠٠٠٠ ﻧﺰى1 ﻧﻨﺎذ. وز ز ﺟﺬ ت ﺷﻨﺔ
زﻟﺆ ﺳﺖ. ^ ال آ ﻧﺮ ذ أن ﺛﺄﻛﺘﻲ١١ﻗﻞ ﻏﺪ
.
ﻓﻨﻠﺬ
ﻓﺖ: ﻓﻞ
. زذ
: ذو
-٤٨ : ﻗﺎ ل> ﻟﺔ . ﻧﻨﻠﺬ
ﺗﺄﺧﺬﻏﺎ48. Nafı'den: Bir adam bir yitik buldu. Bu m ünasebetle Abdulla h b. Öm er'e gelerek ona şOyle söyledi: «— B ir yitik buldum , bu h u su sta fikrin nedir?» A bdullah b. O ıner ona: «— Onu h alk a ila n et» d e d i.o da: «— İlan ettim» dedi. Abdullah: D aha ؛a?.la ilan et» dedi. Adam: «— İlan eft-im» cevabını verdi. A bdullah b. Ömer: ٠— Onu «ye» diyemem, isteseydin (bulduğun yerden) onu alma^'ibilirdin?» dedi .أو
(61) (Onu «ye» diyemem) sözünün anlam ı, ödeme sorum luluğu olm aksızın onu m ülkiyetine alm anı em redem em, bu sorum luluk içerisinde harcayabilirsin dem ektir.
409
39. BULDUĞU YİTİĞİ HARCAYAN KÖLE İLE İLGİLİ
ﺗﺮ ‘أن
ﺛﻨﺖ ض
،
ا4ﻣﻈﻚ ﺑﻤﻨﻲ
ﻫﻠﺔ •؛ ﺀ أن
' اال'ﻧﻦ ﻳﺌﺚ ﻓﻰ ا|ﻏﺒﻢ ﻳﺤﺪ: ث ﻧﺎ؛ ﺋﺎد ﺑﻤﺪ . ﺗﺜﻪ
ص ﻓﻰ ز
:
ﺳﺄ
زذﺑﻌﺬ
أ ﺗﻰ ا أل خ ا ﻟﻰ أ خ: ؤإئ ﻛﻤﺤﺎ ﺧﺰ. ﻗألﻧﺔ
،
ﻫﻨﺔ
ﺑﻤﻢ
ﻏﻠﻰ، ﺗﻨﻲ ﺑﻪ • زﻧﺄ ﻧﻨﻲ ﺑﻰ ر ﻳﺐ • ﻧﺄﻟﻢ ﺑﺞ. ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺘﻨﺎ ﻏﻲ
أش ﻓﻰ
:ﻧ ﺺ
ﻗ ال
ﺗﺒﻤﻎ ا ال * ز آ ﺑﻰ
؛ي ائ ز؛ﺗﺎ. ﻧﻴﺮ ك ﻗألﻧﺔU ا ا ﺛﻬﻠﻤﺤﺎ، م
؛ى ؛ا ﻟﻜﻞ ،
• ﻧﺘﺐ؟ ﻣﻤﺎ سﺀ
İm am M alik, bir yitiği bulup onu yitiklere tan ın a n süre sona erm eden —bu süre bir senedir— harcayan bir küle hakkında der ki: B u ال/ ﺀ سkölenin zim m etinde sabit olur. Efendisi, ya kölenin harcadığı yitiğ in bedelini مﺀﻣﺎ،>, ya da köleyi yitik cahillerine (esh m eder. Yitiğe tan ın a n süre tam am lanıncaya ka d a r yitiği m uhafaza eder, sonra harcasa köle borçlanır. B u borcun yerine köle verilmez. E fendisi de bu borçtan sorum lu değildir.
410
40. YİTİK HAYVANLAR
ا ﺛﺎ ك اال ﺻﺎ رئ
ﺩ*ﺛﻪ
-
ﺟﺚ
ﺛﺎﻳﺖ ﺑﻰ
ﺑﻤﺎر ؛ أق
ﺑﻦ
'ﻇﺒﻤﺎن
ذ ﻛﺰم ﺑﻨﺘﺮ ﺑﻦ ا ﻟﻄﺎ ب • ﻣﺎزه ﻋﻨﺰ أئ أز إ ة
: ﻗﺎ ل ﻟﺔ ﺋﻨﺰ. ﻓﺒﻤﻨﻲ
ﻏﻦ٠ ﻧﻌﻴﺪ
ﻧﻤﺺ ﺗﻦ
ﻏﺊ
ﻟﻠﺖ1ن
! -٩
ﺑﺎﻟﺨﺰ؛ . أ ﻧﺘﺮت اﻧﺔ و ﺟﺬ ﺗﺠﺰا اﻣﺔ ﻧﺬ: ذ \ ل ﻟﺔ ال ﺗﺠﺄ.ﺛأل ث ﻧﺰ ت .
م
'ﻧﻨﻠﻨﻲ ﻏﻦ
ﻗﺜﺌﺔ
٠ ز ﺟﺬﺛﺔ
4 و. E n sard an S abit b. ed-D ahhak (r.a.) der ki: H arre denilen yerde b ir deve buldum ve onu bağladım , sonra Ö m er b. H a tta b (r.a.)'a onu arzettim . Hz Ö m er de bana onu üç defa halka ilan etn^eml em retti. Ben Hz. Ömer'e, devenin arazim de olduğunu sdyleyince bana: «— O nu bulduğım yere salıver» diye em retti. م ئ
ﻛﻴﺐ ؛ أذ
ﻏﺬ ﺗﺠﺐ ﺑﻦ ا٠ ﻧﺒﺖ
. ﻓﺬﺛﺘﻨﻲ ﻧﺎ ل
ﺗﻦ
وﺣﺖ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﻟﻠﺬ ﻏﺊ ﺑﻤﻨﻰ٠
! إ ﻟﻰ ا ﻟﺨﻴﺔ ؛ ﺗﺬ
;ﻓﻴﺮ ، ﻧﺒﺖ
،زمﻓﺊ
٥٠
ابا ﻛﺖ
-Said b. e l- ^ ü s e ^ e b (r.a.)'den: Ömer b. H attab (r.a.), sırtı .50 nı K â’be'ye dayam ış olarak ş ^ l e dedi : ٠—
Yitik bir hayvanı alan yanlış iş y ap m ıştır 62.«
ﻏﺰ ﺑﻦ، و ﺣﺪﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ؛ اﻧﺔ ﻳﺦ ا'ﺑﺬ ﺗﺠﺎب ﻳﻌﻮل ؛ ﻛﺎﺋﺖ ﺀخ'أل ا إل ل ﻓﻰ زﻧﺎن-٥١ أ ز- أن ﻣﺤﺎ م0 ﺧﺰ إذا ﻛﺎن مزﻧﺎن ﺷﺎ٠. آل ﺑﻤﺒﻤﺎ أﺧﺖ. ت ﺛﻨﺦ.زﺑآل ز ﻇﺄ با ﻟﻄﺎ • ﺛﻨﻨﻴﺎ
أ
■ﻏﻄﻰ٠
ﺀﻧﺎﺟﻔﺎ
ﺟﺎﺀ
ﻓﺈذا
.
ﻳﺎ غ
م
. ﺑﻨﺰﻳﻨﻬﺎ
51• ibn Şihab der ki: Ömer b. H attab (r.a.) zam anında yitik develer» güven altın d a idiler. Y av ru larlar ve kim se onlara dokunm azdı. O sm an b. Affan (r.a.) halifeliği zam anında, bu develerin ilan edilmelerini, sonra da satılm alarını, sahibi gelirse parasın ın ona verilıhesini em retti. ( 2 ) ةA slında, Zeyd b. H alid'den m erfudur. Ayrıca bkz. M üslim , 3 1 -L u k ata, 1.
n©:12.
4ﻟ ﻞ
41. ÖLMÜŞ KİMSE ADINA SADAKA VERİLMESİ
ﻏﻰ٠ ﺛﺮﻳﻴﻞ ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﺳﻨﺪ ﺑﻦ ﻏﺒﺎذة
ﺑﻴﺪ ﺑﻦ ﻏﺮ و ﺑﻲ
-٥٢
ﺣﺬﻧﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ
. ﺣﻨﻦ ﺑﻦ ﻗﻴﺎذذ ﻧﻎ ﻧﺨﻮل اﻟﻢ ﻏﻎ ﻓﻰ ﻳﺤﺾ ﻧﻨﺎز ﻳﻪ- ﻋﻦ ﺟﺬه ؛ اﻧﺔ ﻓﺎﻟﻤﺂ ؛ ﺧﺰخ٠ أﺑﻴﺐ . ﻧﺎ ا ﻟﻨﺎ' ز ﺗ ال ﻧﻨﻲ،ﺳﺎﻟألت ﻓﻢ أو؟ﻳﻰ ؟ إث ﻳﺎ ﻧﻨﻮ ل
؛
ﻓﺎ ل ﺣﻨﺖ
ﺣﺎﺋﻂ ﻛﺬا ز ﻛﺬا
:
.
ﻧﻜﺰ ذ ﻟﻠﻦ ﻟﺔ
ﻧﻨﺎ ل ﻧﻨﺖ
»■ ﻳﺤﺰ
،
أو ﻣﻰ. ﻧﺒﻴﻞ ﻓﻲ ت
ﻧﻨﺬ ﺑﻦ ﻗﺒﺎ ذة
• ﻟﻤﺪﻳﻨﺔ،^؛ ب
ﻓﺜﻨﺎ ﻗﺪ م
٠ ﻧﻨﺎ ل ر ﺗﻮذ ا ﻟﻢ ﻏﺞ
؟
١ ﻧﻌﻨﺮ ت أ ﻧﺔ
ﻧﺘﺰﻧﺖ ﻗﺘﻞ أرأ ﻳﻌﺪم ﺳﻨﺖ
.
ﻫﻨﺎﻳﻘﺂ ﻏﺘﻲ،ﻳﻨﺘﻔﺎ أئ أث . ﺣﻨﺎت
ﻏﻞ٠ ا ﻟﻢ
ﻣﻨﺬﻓﺔ ﻏﺘﻲ ﻟﺨﺎﺛﻂ
©Şurahbîl b. Said'den: Sa’d b. Ubâde, R esûlullah (s.a.v.)il .52 b irlik te b ir h arb e هﺀل1ﻃﻮﺳﺎ أ .Annesi, . M edine'de ölm ek üzereydi :A nnesine V asiyette bulun» denildi . ه:d a -Neyi vasiyet edeyim? Mal, Sa’d'indir dedi ve Sa’d gelme — « :den öldü. S a’d gelince, d u ru m kendisine anlatıldı. S a ’d Ya Resûlallah, anam ın yerine sadaka versem , ona faydası — « olur» ١٥ :).diye ?« sordu. R esûlullah (s.a.v -E v et» diye cevap verdi. Bum m üzerine Sa’d adlarını söyle— « yerek «Şu, şu bahçe annem in adına sadakadır» dedi .^ أف
؛
ﻧﺄﻧﻢﺀ
و
ﻧﺒﻲ ا ﻟﻨﻲ
.
أ
,
.
ﺗﺼﻨﺖ
ﻏﺬ ﻋﺎ ث ﺗﻜﺜﻨﺖ
‘،
،
ﻓﻰ أ ﺑﻴﻪ
،
زوة
ز؛راﺧﺎ ﻟﻦ. ﺋﻠﺦ ﻧﺺ
ﻣﺎﻟﻠﺬ ﻏﻦ ﻫﺸﺎم ‘ﺑﻦ *
؛ن أش ا •
٠٠ﻧﻤﺄ
*
:
ه
ئ
و ﺣﺪ ' ﺛﻨﻰ
-
٥٣
زﺟال ﻓﺶ ر ﻧﻮ د ؛ض ﻧﻨﺎل ز ﺗﻮذ اﻟﻠﻢ
؟
ﻏﺘﻲ
-Hz. Peygam berin hanım ı Hz. Aişe'den: B ir adam R esûlul .53 ,la h (s.a.v.)'a: «Annem aniden öldü. Sanıyorum ki konuşabilseydi »?ta sa d d u k ta bulunacaktı. O nun adına sad ak a verebilir m iyim :).dedi. R esûlullah (s.a.v Nesaî, V esâya
30/7 )63 (.,
412
IMAM MALIK / MUVAVl'A
«— E ve،» b u y u rd u .64 ‘ . و ﺣﻨﺜﻨﻰ ﻧﺄﺑﺊ ؛ اﻧﺔ ﺑﻨﻨﺔ أد زﺟأل ﻣﻲ ا ال ﻟﻨﺎ ر ص ﻳﺮم ا ﺳﺮ«ﺛﺎ ﺑﻦ اﻟﺨﺰرج- ٥٤ ﻧﻮر ث ا'ﻳﺌﺬﻧﺎ ا ﻟﻨﺎل • زذز ﺛﻨﻞ • ﻧﺎ ل ﻣﻦ ذ ﻟﻚ رﺳﻮل٠ ﻓﻬﻠﻜﺎ
• و ﺧﺬﺧﺎ ﺑﺒﻴﺮا ﺑﺬ
ف ؛.ﺷﻦق ﻏﻠﻰ أﻧﺰﻳﻪ ﺑﺾ
ﻧﻨﺎ ل ﺀ ﻓﻦ أ ﺟﺰ ت ؛ ى. • " أﻓﻪ ﻏﻘﺆ
٣ ٠ îm am M alik e şöyle rivayet edildi: el-H aris b. el-H azreç
oğullarından olan E n sa rd a n bir adam , anne ve b ab asın a tasadd u k ta bulundu ve ikisi de ölünce, bu adam a onlara verm iş o ld u ^r m ald an b ir h u rm alık düştü. K onuyu R esûlullah (s.a.v.)'a sordu: R esûlullah (s.a.v.) da: ٠— S a d a k a n ın se v a b ı sa n a v e r ild i. O n u m ir a s o la r a k al» buyurdu.6^
Vesâyâ,55/19;Müslim,Zekât,12/15,no: ö l , ^asıyyet, 15/2, N o :12-1ة (65) İbn A bdilber d er ki: ﺗﺎ هbadis çeşitli yollarla riv ay et e r im iş tir . ( 6 4 ) B u h a r ı,
ﻛﺘﺎ ب ا ﻟﻮﺻﻴﺔ
-
٣٧
37 VASİY¥ET KİTABI
415
1. VASİYYET EDİLMESİNİ EMİR
م
ﻧﺎ
« ﻓﺎل
أن ﻧﻨﻮ ل اﻓﻪ
ه
• “ ﻧﻜﻮﺑﻪ
ﺑﺬ م
ﻋﻨﺪ اﻓﻢ ﺑﻦ ﻏﻨﺰ ؛
د ﺛﺒﻤﻴﺜﻪ
إ ال
أن ا ﻟﺘﻮ ي إذا أزض ؛ى ﺻﺤﺘﻪ أؤ ﻧﺰﺿﻪ
ﻏﻦ
ل؛ﻟﻨﻲ٠ﺗﺒﻴﺖ
، ﺑﺬﺋﺎ
، ﻧﺎﻣﺮ
ﻧﺎﺑﺬ ﻏﻦ
• < ﺗﺜﻨﻰ
•
-
١
ب٠ ﻟﺔ ﺀﺛﻰ ﻳﻮﻗﻰ، ﺗﺒﻰث ﻧﻨﺒﻢ،ا
ا ال ﻧﺰ ا ﻟﺘﺠ إل ﻏﻲ٠ﻧﺎﺑﻚ ؛
ﻓﺎل
، ﻓﺈﺗﺔ ﺗﻌﺘﺰ ﻣﺊ ذ ﺑﻚ ﻧﺎ ﺑﺬا ﻟﺔ، ﻓﻴﻤﺎ ﻏﻨﺎﻓﺊ زﻳﺘﻲ ﻣﺊ زﺗﻴﻨﺐ> أؤ ﻧﻲ ذ ﺑﻚ، ﺑﻨﻤﻲ * إ ال أن. ذ ﻧ ﻞ، ز ﺑﻢ 'ب، ز؛ﻧﻢ أ ﺧﺘﻲ أذم ﻗﻨﻲ ﻃﻚ ا* ﻟﺰﻣﻪ. ﻧﻮ ت: ظ' ﺣﺶU ﻣﻦ ذ ﺑﻚ ﻧﺘﻤﻨﻊ
ﻗ ال
. ذ ﻧﺒﻚ أرت ﻧﻨﻮ ل ي. ﻧﺒﺰU ال ﺑﻴﺪ ؛ﻟﻰ ﺗﻐﻴﻴﺮ- ذ، ﻧﺠﺖ ذ ﺗﺰ. ﺗﺬﺑﻦ ﻧ ﻨﻠﻮ ئ ٠ ١١ إال وو ﺻﺘﺔ ﻋﻨﺪه ﻧﻜﺘﻮﺑﺂ،ﻳﺒﻴﺖ ﻟﺒﻤﻴﻦ ىث ﺳﻠﻢ ﻟﺔ شﺀ ﻳﻮص ﻓﻴﻪ،« ﻧﺎ ﺧﻖ اﻧﺐ١ 4
.ﻓﻪ 'ﻣﻦ ا ﻟﺚﺀ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻰ
ذم
زال ﻧﺎ
ﻧﺒﺎ • ﻧﻔﺬم ﺋﻮ
.ﻧﻤﻲ
ﺷﺮ
ﻣﻲ ا ﻟﻨﻨﺎإل
ﺛﺪز ﻏﻠﻰ: ﻓﻠﺰ ﻛﺎ ن ا ﻟﻮﻣﻴﻰ' ال
أزض اﻟﺬى ﺣﺒﺲ ﻧﺎﻟﺔ ﻓﺬ ب
:ﻓﺎل ﻧﺎﺑ أل ﻛﺎن ﻛﻞم ﻧﻮ
٠ ﻣﺞ ؛ وﻋﻨﺪ ﻧﻤﺮه . ﻳﻴﺐ ي*اش، ن
ﻧﻲ ﻣﻦ ذ ﺑﻚ آ ﺛ ﺎ
أﻧﺔ،ﻓﺄ أل ﺗﺰ ش'ﻧﺎاأىن'ال ؛ ﻧ ال ئ ﻧﺠﻪ
JÜU؛ tﻗﺶ :
ل. -Abdullah b. Ömer (r.a.)’den: R esûlullah (s.a.v.) şöyle bu y u r
du: « V asiyet e d ile b ile e e k b i r m a la s a h ip o la n m ü s lü m a n b ir k iş in i n y a n ın d a v a s iy e ti y a z ılı o lm a d a n ik i g e c e y a tm a s ı *».d o ğ r u d e ğ ild ir -îm am Malik der ki: Bizde ittifak edilen h üküm şöyledir: Sağlı ğında yu da hastalığında, içerisinde bir kölenin kölelikten azat -edilmesi veya başka bir şey yazılı olan bir vasiyette bulunan bir k i .şi, ölünceye ka d a r bu vasiyeti değiştirerek istediği şekle sokabilir -B u vasiyeti bir kenara atarak tam am en değiştirm ek isterse yapa bilir. A ncak, öldükten sonra bir kölenin azat edilm esini vasiyyet B u h arı, V esâyâ, 55/1; M üslim , V asiyet 25/1,2,3 )1 (., Bu h adisi şerifteki iki geee s5zü, bir sınırlam a değildir. Azlığı an latm ak için bu ifade kullanılm ıştır. Az bir zam an bile elsa ه-zam anı vasiyetsiz geçirm e m ek gerektiğini ifade ed er ,
416
İM A M M A I.IK
/ AIUVATI'A
etmişse, bunu değiştirmesine im han yoktur. Vasiyetin bu hükm ü, R esıdullah (s.a .v j'in "V asiyet e d ile b ile c e k b ir m ala sa h ip o la n m üslüm an b ir k işin in ya n ın d a v a siy eti yazılı olm adan ik i g e c e y a tm a sı d o ğru d eğildir» buyruğu gereğidir. İm am M alik der ki: Vasiyet eden kişi, vasiyetini ve vasiyetle açıklanan köle azat etmeyi değiştirme hakkına sahip olmasaydı, o zam an vasiyet eden kişilerin azat etmeyi vasiyet ettiği kölesinde ve diğer vasiyet ettiği m allarda ta sa rru f edememesi gerekirdi. H al buki kişi hazan sağlığında, hazan de yolcu iken vasiyette bulu n u r. 2 İmam M alik der ki: Bizde ittifak edilen h üküm şöyledir: Va siyy et eden bir kişi, dilerse vasiyyetini değiştirebilir. A ncak, ölü m ünden sonra bir köle azat etmeyi vasiyyet etmişse, bunu değiştir me hakkı yo ktu r .3
(2) Sağlığında vc yolcu iken vasiyyet eden kişinin hu m ala ihtiyacı vardır. B un ların vasiyet ettikleri m allarda ta s a rru f yetkileri ellerinden alınırsa, bu, v a siyette b u lu n m am aların a sebep olur. B undan da b ü tü n insanlık z a ra r gö rür. T a s a n - *' yetkilerini ellerinden alam adığım ıza göre, vasiyyeti sonradan değiştirm e، •e bir ta s a r ru f olduğundan, bu hak da ellerinden alınm am ah-
Ö lüm den sonra köle a z a t etm eyi vasiyyet etm ek, bağlayıcı, değiştirilem ez b ir a k iltir. Diğer vasiyyetler bağlayıcı değildir, değiştirilebilir.
2. ÇOCUĞUN, AKLI ERMEYEN, DELİ VE AHMAK KİMSELERİN VASİYETİ
-٢
ﻧﺎﺑﺬ
ﺣﻦ ﺛﻨﻰ
م
ي ض ﺑﻦ
ا ﻟﺰ زم أﺧﺒﺮت :ا ﻧﺔ؛ ﻳﻞ ﺑﻨﻨﺰ ﺛﻦ ا ذذ رئ ال < م
ذي ذو
ﻧﺎ د .
ﻟﻨﻠﺐ :
ر ﻧﻜﺮ ﺛﻦ ﺧﺰم ‘ ص أﻣﺤﻪ ٠أف ﻏﻨﺰد ﺛﻦ ﻣﺤﻮ ﻳﺨﺒﺄ• ﻣﻲ ﻣﺎ
إذ ﺧﺎﺋﻨﺎ -ﻋالﻣﺎ ﺑﻤﺎﻏﺎ • ﻟﻢ
ص ﻟﺔ ﻏﺎ ث إال اﺛﻨﺔ ﻏﺄ ﻗﺔ ٠ﻓﺎل ﺗﻤﻲ ﺛﺬ ا
ز*
ﺛﺨﻔﺎ ب :
ﻓﻠﻴﻮﻣﻲ ﻓﻲا .ﻓﺎل ،ﻏﺄؤﻣﻲ ﻓﻴﺎ ﺑﻤﺎل ﺑﻤﺎل ﻟﺔ ﺑﺜﺰ ﺟﻨﻢ• ﺗﺎل ﻋﺎزد ﺑﻰ ﻧﻠﺘﻢت ﻣﻊ ذ ﻟﻚ اﻟﻤﺎل
ش ،ﻣﺪ • ﺳال ﻧﻰ أ ف دزﺧﻢ .واﺛﻨﺔ ﻏﻨﻪ اد ى أزذى ﻟﻤﺎ ٠ﺟﻰ أز ﻋﺰل أن ﺀ 2• Amr b. Süleym ez-Zürakî'den: Ömer b. el-Hattab (r.a.)'a ٠ ٠ le denildi. « -B u rad ab ü lû ğa ermemiş Gassanlı zengin bir çocuk var. Varisleri Şam’dadır. Burada yalmz bir amca kızı var. (Ne yapılması gerekir?)» Hz. Ömer: Amcasının kızma vasiyette bulunsun» dedi.
٠
çocuk da amca kızına «Bi’r-i Cüşem» denilen yeri vasiyyet؛ ؟1
tti. Bu mal, otuz bin dirheme satıldı. V a s iy e t ettiği amca kız*,؟ *Ummii Amr b. Süleym ez-Züraki'dir. -٢
و ﺣﺪ' ﻗﻰ
ﻣﺎﻟﺬﻏﻦ
ب .ﻋﺬ أﺑﻰ ﻃﺮ ﺛﻦ ﺣﺰم ؛ أن' ﻧﺎ دم ﻣﻦ ﻏﺚ'ن
ص ‘ﺑﻦ
ﺣﻔﺮا ازنئ ﺑﺎﻟﻤﺪﻳﻨﺔ• ووارﺛﻪ ﺑﺎﻟﺜﺎم .ﻧﺬﻛﺮ ذ ﻟﻚ ﻟﻨﻤﺮ ﺑﻦ ﺋﻢ"ﺀﻫﻨﺎب ٠ ﻳﻨﺮت• أ ﻳﻮ ص
ﺗﺎل :ﻟﺨﻮص•
ﺳﺐ، ﻓﺎل ﻳﻨﻴﻰ ﺛﻦ : ﻓﺎل ٠ﺧﺄزس
ﻓﺎل ﻧﻤﺺ: زا ﻟﻨﺐ.
ﺳﻞ ﻟﺔ ؛ أن ﻣالذ
ﻓﺎل أﺛﻮ ﺑﺠﻲ :وﻛﺎن اﻟﻤالم اﺑﻦ ﻏﺌﺮ ﺳﻨﻴﻰ ،أو ا ﺋﺲ ﻏﺘﺮة ﺳﻨﺔ.
ﺑﺒﺰﺟﺜﻢ• ﻓﺒﺎﻋﻤﺎ أ ﻣﺤﺎ ﺑال ﺑﻤﻦ ﻟﻒ ﺑﺮ •م
ﺻﻨﺖ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻳﺜﻮز:
اال ﻧﺰ ^ ١؛ ^،ﺣﻪ ﻋﻨﺬﻧﺎ ٠أئ ا ﻟﻤﻌﺘﻢ
زاﻟﻨ ﺤﺎ ب اﻟﺬى ﺑﻤﻴﻰ أ ﻳﺎﺛﺂ.
وﺻﺎألذم* . ﻧﺨﻮز
ﻧﺎ ﻧﺰﺛﻮن ﻣﺎ ﻳﻮﻣﻨﻮن ﺑﻪ ٠ﻓﺄﻧﺎ ﻣﺬ ﻳﺲ ﻣﻌﺔ ﻣﺬ
ﺛﻪ ﻣﺎ
إذا ﻛﺎ ن ﻧﻨﻘﻢ ﻣﻦ
م ﻏﻤﻠﻪ■ ^ ٠٢
ﻗﺒﺖ ﺑﺬﻟﻚ ﻣﺎ ﻗﻮص ﺑﻪ ٠و ص
ﺿﺘﻠﻮﻧﺎ ﻏﻠﻰ ﻏﺌﻠﻪ ٠د ال وﺻﺘﻪ ﻟﺔ٠ )Ş eybanî 735 ,ﻡ)4
418
IM A M M A L I K / M U V A T T A
3. Ebû Bekr b. H azm ’dan: Medine'de Gassan'lı bir çocuk ölmek üzereydi, varisleri de Şam 'daydı. Hz. Öm er'e konu an latılarak : «— F alanca ölüyor, vasiyet etsin mi? denildi. Hz. Ömer: «— Etsin» dedi. E b û B ekir der ki: Çocuk on, on iki yaşlarındaydı. «— Bi’r-i Cûşem» denilen yeri vasiyyet etti. Sahibi orasını otuz bin dirhem (güm üş paraya) sattı. İm am Malik der ki: Vasiyet ettikleri şeyi bilecek ka d a r akılları başlarında ise za y ıf akıllı, ahm ak ve bazan iyileşen delinin yaptığı vasiyyet m akbuldür. Vasiyet ettiği şeyi bilecek kadar akılları baş larında değilse ve akılsızlığı fazla ise, yaptıkları vasiyet caiz değil dir.
3. VASİYETİN MALIN ÜÇTE BİR İN İ GEÇEMEYİŞİ
؛؛١ ؛
ü،<« ١^ ٠٠J < •٧
١^ ٠ U ،•٠
1،-^؛ :
• cr ؛-٠ ١ ،*■؛
J•
*“؛
V
i y
J> jA * o، ■ ،،-«Ü؛،،<' ١ y، ؛
•O* ٤١ *'“٠١١^ • ١٧٠ J j ٧١*
î
٠^ ٠ ١٠^yS'S<٧٠
٠
^
j û ٠٢ ؛٠٠ v ٠، j û ؛ < ؟jû : L iîi « v \
0 ؛Of ^ ٢٠ ■٠
١٠٠ ^■^ J Ü *«
٧٠
j~j
٤ ٤ ٠۵١
^
üj ^J-،J،؛ Ü*،•؛ 0 ؛٠٧٧• ؛
٢٢١
،_r ■ ^* ،^
“ ،
٧ ^٠
١٠٠؛
f iY،l؛؛
٠ *؛٠" ، ٣
،^؛
<؟
İ . ^-LJl ö j k i f c : 'i Ü k،؛ U ؛،
ölJ JLiû-M »!١١،U^؛ ،!،«؛ j^ ؟l j U : cJÜ ، JÛ ٠٠ Ij îjl،؛،٧٠ ٧٠
JÜ
J u0؛tffc،Jj ؛؟ . b îjj
٤٠.jâ ٠؛
jl V
L ، JÜ Î Î ، L îliî yolö IUU İA؛1؛،٠؛
• )«٠ ^ ٤١ ،<٧■٢٤٧ Yi • ٢٠٧٠^ ،^ ٧٠٧« Y ،_ ü ؛٢٠٠٧' •
،؛٧ s*îj> f'y ؛٧٧ ٤٤^؛
• ٠» î ؛ü o u y ٤ ٤ ٠۵١ ; ٧٠ ;>i y > ; . î i > y i l - y j ü ı jŞ İ
٠٠٢٠'^ J
5
Û
Ô
: îj .
ç
4
- ، J '
J
J،
j - i ) '
٧٧٠
• J K *>4 /؛ : ^
،؛-
٤
J- ، * 4
؛
f - *
l ^
fÜ ؛
L
، ،J.،؛
،,
i j
jJ
y،
؛
û
؛
O
Ö.
- J '
a؛، Ü
y
،■
^ ؛j
^
٠
Û> !؛١٠٠٠٠^«■
٧٠
:
İ؛
j J
İ J *l
'
O
< İ
Ü
U
ÿ
٠ ٠ ؛ ٠؛ <
Ü<؛
،
û
j ، Ü*•؛-، •؛؛f
_<^<
٠ )٠٠١•؛ü
Ü^؛ 0 • >؛٧٠ ٢٠٧١١ ١٠٣١—
. > ١٧٠ î
٧ ٠^; J Û
:
٧٠ ٧١،؛
•
٢^ ٤
j^ } \
i i j u
o
*
ï
١٤١٧٠
٠^٧
i؛
٠٠ ،
j Û■ ؛
Of i ؟؛،
cJ، ^j : JÛ -
*
٧٠؛ ١^١١ J a ؛ ~ J . JU ،juî»
!-،
؛
C jU-j -L،»■iîo-J' côlŸoUJj I،
j j ü j
0^d•،^ ،£■ ٧١ ، y ،J ÿ J
3
^• ؛
i J
jÛ . c ü
o ' 0 ؛d-5 • ؛—؛٠١١ ،-١١•* t ؛f ■ ^
،٠
j i
j
0Y0J ’* jj^ ، O4i!؛ ؛ ؛İj ö
٠ J < ؛i ١٤١٧٠ C -L ö
y
٠ ٠٧٧■« ٢٠
>١
lafTj .
٠
٠٧ ؛i j f j i
'
j
14
y
^
'-
١٤ ١-،؛
O *^
j
i
0 ؛Os * ؛J j v î ^•؛، Û
U
o ^ J l
CJİY ؛
UUll.;؛؛
420
İMAM MALİK / MUVATTA
4. Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatır Veda haca senesi hastalı ğımın artması üzerine Resûlullah (s.a.v.) beni ziyarete gelince ona: ٠— Ya Resûlallah, gördüğün gibi hastalığım çok şiddetlendi. Ben mal sahibiyim. Bir kızımdan başka da varisim yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak verebilir miyim?» dedim. Resûlullah (s.a.v.): ٠،— H ayır, verem ezsin» buyurdu. ٠، — Y ansım sadaka olarak verebilir miyim?» dedim. ٠— H ayır,» buyurdu. Sonra Resûlullah (s.a.v.): ٠—
Ü çte b ir in i sadak a olarak v ereb ilirsin , ü çte b ir az d eğild ir. V arislerin i zen gin bırakm an b aşk aların a e l açan fak irler olarak bırakm andan daha iy id ir. A llah’ın rıza sın ı kazanm ak iç in v ereceğ in h er nafaka, h a tta h an ım ın ın ağ zın a koydu ğun h er lokm a, sevap kazanm ana v e sile olur» buyurdu. ٠— Ya Resûlallah, arkadaşlarım seninle Medine'ye gidecekResûlullah (s.a.v.) şöyle Buyurdu:
salİh am eller işley e ce k sin , d erecen ytikseL cekU r^M üslüm anlar sen d en yararlanıncaya, m üşrikler d e sen d en zarar gömünceye kadar yaşıyaeak sın . Allah'ım ! A shabım ın h icre tin i tam am la, o n la n g erisin g eri çevirm e»7 Fakat bu göçmenler içinde* Sa’ b. Havle ne kadar zavallıdır, (sonradan Mekke'ye dönmek zorunda kaldı ve orada vefat etti). Resûlullah (s.a.v.) Sa'd'in Mekke'de vefatına üzüldü.8 im am Malik der ki: B ir şahıs m a lın ın üçte birini bir adam a vasiyet eder, aynı şahıs başka bir adam a da vasiyette bulunarak: (5) Bazı sahabe ölüm ün M ekke'de olm asından dolayı hicretinin noksan olaca ğ ın d a n endişe ediyordu. (6) Sarada Resûlullah (s.a.v.) mucize olarak gelecekten haber veriyor. (7) B u h arı, C enaiz, 23/37 ؛M üslim , V asiyet, 35/1, no: 5. (8) B uharî, C enaiz, 23/37 ؛M üslim , V asiyet, 25/1, no: 5.
37 /
v a s iy e t k it a b i
421
«Kölem falanca yaşadığı müddetçe ona hizmet etsin, sonra hür dün* derse, bakılır: Kölenin değeri, ölenin malının üçte biri kadar sa ٠kölenin hizmeti kıymetlendirilir. Sonra bu iki kişi arasında taksim edilir. Üçte biri, malın üçte birini alacak olana; geri kala nı, kölenin hizmet edeceği kişiye verilir. Her ikisi de kölenin hizme tinden veya ücretle çalıştırılıyorsa ücretinden hisseleri miktannca alırlar. Kölenin hizmet edeceği kişi ölünce de köle hür olur. «Falancaya şu ve şu, falancaya da şu ve şu malımı vasiyet et tim» diyerek malının üçte birini vasiyyet eden ile «bu mal üçte bir den fazladır» diyen vereseler hakkında, imam Malik der ki: «Vere
seler, vasiyet edilen kişilere vasiyet edilenin tamamını verip geri kalanı kendileri almakla, ölenin malından üçte birini ayırıp vasi yet edilen kişilere vermek arasında seçimlidirler, isterlerse vasiy yet edilen kişilerin bu üçte birde hakları eşit olur.9
(9) Şeybanî, 736. Hanefi M ezhebine göre, vasiyet, borçlardan sonra m alın üçte biri için cai*dir. D aha fazlası, m irasçıların izniyle yapılabilir. M irasçılar b u izinden dö nemez.
422
4. GEBENİN. HASTANIN VE C EPH ED E BU L U N A N K İŞİLERİN M ALLARININ DURUM U
ﻓﺎل
ﺑﻤﻨﻰ :
ﻧﺒﻨﺖ
ﻧﺎﻳﺎ زﻧﺎ ﺑﻤﻮن ﻣﺤﺎ.
ﻣﺎﻟﻜﺎ
ﻧﺜﻮل :أﺣﺲ
أن‘ ا ﻟﺨﺎﻣﻞ
ﻛﺎﻟﺮﻳﺾ.
ﻧﺒﻌﺖ
ﻧﺎ
ﻓﺈذا ﻛﺎ ن ا ﻟﺰﻓﺊ ا
ﻣﻨﺎ ج ؛ ٠ﻓﺈن ﻣﻨﺎﺟﺔ ﺗﻤﺢ ؛ى ﻧﺎ ي ﻧﺎ ﻳﻨﺎ م. ﻟﻰﺀ /إ ال
ﻟﻨﺎم؛
ﻓﺎل:
ﻏﻰﺛﺶ
ﻏﻰ
زﺻﺘﺔ
اﻟﺤﺎﻣﻞ
ﻏﻲ ؛ زإذا ﻛﺎ ن ا ﻟﺰﺧﺊ ا ﻟﻨﻮﻧﺂ >
ي ﻳﺨﺰ
أؤل
ﺧﺘﻴﺎ
ﺑﺜﺮ
زﺛﺰوت•
زآل ﺧﻮ ف.
زﻟﺒﻤﻰ ﺑﻤﺮض
ﻳﻌﺜﻮب^
آلزأ ﻧﻘﺎل ؛
ﻧﻨﻦ«ﺗﻢ ؟؛ ﻧﻦ أ ﻣﻠﺖ ﻧﻐﺰ؛ ٠^١؛ زأي،ﻧﺎ ﻟﺜﺊ آئ؛ﺗﺎ ﻫﺘﺎ|ذا ﻟﺘﻜﻮ ن ﻣﺊ
ﺧﻨﻠﺊ ﺣﻨ أل
٠٠
ﻟﻨﻲ ﻏﻠﻰ
.
ذم' اﻟﺰأث ا ﻟﻤﺎﺑﺰ.
ئ؛
وﻏﻰ
ﻟﻨﻲ ،ﻣﺤﻦ ا
اﻓﻦ ﻧﻴﺎزﻟﺌﺂ ز ﻧﻨﺎﻟﻰ ﻓﺎل ؛ى ﻛﺘﺎب ؛ :ؤ ﻓﻴﺌﺰﻧﺎﻏﺎ ﺑﺈﻧﺺ ﻧﺒﺊ ززا ؛ إ ﺛﻤﺊ ؤ
ﻓﻤﺎﻧﺎﻣﺎ
ﺑﻰ
;مv ﻫﺘﺒﺖ إذ'ا أ ﻣﻤﺖ‘ م ﺑﻤﻦ ﻓﻲ ة ﻧﺎ م
ﻏﻰ اﻣﺤﺎ .ﻓﺄﻧﻲ اإلﺋﻨﺎ،ا ؛L
ﺀ؛أد ﻳﺎ ز ﻟﺬ ز ﺛﻨﺎﻟﻰ ﻏﻰ ﻛﺜﺎب ؛ :ؤ زاﻟﺰاﺑﺬات ﻳﺮﺿﻤﻰ أزالذ ﻓﺊ و ز ﺧﺘﺜﺔ ز ﺑﻬﻨﺎﻟﺔ ﺛالﺛﻮن' ﺗﻴﻨﺎ ي ﻓﺈذا
ﻧﻒ ﻟﺘﺨﺎ ب ﺳﺖ؛
ﺣﺪ ي
أم ﻣﺬ ﻳﺰم
م .ﻗ ال
ﻛﺎﺑﻲ ي وﻓﺎل ﺧﺘﻠﻦ ﻟﻮ ﺑﻤﻦ ﻧﺨﺎ
ﻓﺚ :ﺗﻲ <ﻣﺤﺎ ٠إال ﺗﻲ أ ﻫﺚ ٠
ﻓﺎل
:
إل ﺑﻤﻦ ﻟﺔ ائ
ﻧﺒﺚ
ﻧﺎﺑﻘﺎ
ﻗﺌﻮ أل،
ﻧﻨﻲ ﻳﻰ ﻧﺎب ؛
؛ى
ا ﻟﻨﺠﻲ
ﺑﻤﻲ
ا ﻟﺠﺎد
:
ﻳﻨﺎ .إال ﻓﻰ ا ﻫﺚ .زإﺋﺔ
إﺗﺔ إذا
زﺧﻨﺄ ﻏﻰ
ا ﻟﺸﺂ
ﻟﻠﻤﺎل،
ﺑﻨﻲ ا ﻟﺨﺎﺑﻲ ذا ﻟﺮﻳﺾ ا ﻟﺜﻮ ب
ﻏﺘﻲ .ظ ﻛﺎ ن ' ه ا ﻟﺨﺎل . îm am M alik der ki: Gebe bir kadının vasiyeti ve m alında ver. hüküm leri ve bu kadın için caiz alan şeyler hakkında işittiğiﻣﻢ 0ﺀع m in en güzeli şudur: Gebe kadın da hastaya benzer, hastalıkkulm ayacak derecede hafifse böyle bir hasta m a lında istediğini yapar. Eğer hastalık korkulacak derecede şiddetli ise bu hasta, ancak m alının üçte birinde ta sa rru fh a kkın a sahiptir.
.17 / VASİYET KİTABI
423
im am Malik der ki: Gebe kadın da böyledir. îlk gebeliği m üjde ve sevinçten ibarettir. H astalık ve korkulacak bir şey sayılmaz. Z i ra Yüce A llah K u r’an-ı K erim 'inde şöyle buyurur: «Biz o n a (H z.
İbrahim *in h a n ım ı S âre) İsh a k ı m ü jd eled ik , İshak*dan so n ra h a f i f b ir r a h a ts ız lık h isse tti, Ya*kub*u v e rd ik *>10 «(Havva) h am ile k a ld ı. Z am an geçip h a m ile liğ i a ğ ırla şın ca (k arn ın d a çocuk büyüyünce) Adem*le b i 'likte rablerin e şöyle d u a ettiler: Ya R abbi! Sen bize iyi b ir çocuk verirsen , b iz elbette şükreden lerden oluruz.»11 H am ile bir ka d ın ağırlaşınca ya ln ız m alının üçte birinde hü kü m verebilir. M alının hepsinde ta sa rru f edebileceği süre, ilk altı a yın tam am ıdır. Yüce A llah, Kitabı K u r’an-ı K erim 'de «A nneler
ç o c u k la rın ı ta m ik i sene em zirirler» 12«Çocuğa gebe k a l m akla, çocuğun an neden a yrılm a sü resi o tu z a y d ır w13 bu yurm uştur. H am ile olduğu günden itibaren altı ay geçen bir ka dın, ya ln ız m alının üçte birinde söz sahibidir. im am Malik, cephede harbeden b ir adam hakkında der ki: Bu adam cepheden düşm ana hücum edince m alının ya ln ız üçte birin de söz sahibi o lu r.Jiu adam harbettiği m üddetçe gebe kadın ve ölüm korkusu olan hastaya benzer.
(10) H ud, 71. (11)A 'raf, 189. (12) B akara, 233 (13) Ahkaf, 15.
5. VARİSE VE YAKINLARA VASİYYET
ﻓﺶ
ﻧﺒﺌﺖ
ﺗﻤﺺ:
ﻧﻤﻪ ﻳﻨﻮ ن ؛ ى ﻋﺬم اال'ﻧﺔ:
< إذ ز ك < ا ا ﻟﻮﺟﺄ ﺷﺎ ك ;ن واال ﺛﺮﺑﻴﻦ}
ﻣﺶ :ز ﻧﺤﻨﺖ ^ ٧٠ﻳﻨﻮل:
ه ن ﺗﻮﺧﻢ.
ﺿﻤﺎﻧﺎ ' زد ئ ﺑﻤﺔ اﻟﻨﺮاﺛﺾ ﻓﻰ ﻛﺜﺎ ب اﻓﻪ
ﺷﺘﺘﻪ اث;ﺛﺔ ﻋﻨﺎ-ﺛﺎ اﻟﺘﻰ"ال ا-؛ ﻧﺒ آل زآ؛ ه• أﺋﺔ ال ﻓﻴﺮ ن
ﺑﻤﺘﺘﺈ
و ر ث .إ ال أن ﺑﻤﻦ 'ال ذ ' ﻳﻢ زﻧﺘﻦ ا ﻟﻴﻦ .زأﻧﺔ إذ أﺟﺎن ﻟﺔ ص ص أﺟﺎن ﻣﻨﻨﺰ
ﻓﺎل:
•
ز ﻧﻨﺄﺑﻰ
ﻓﻮد ؛ش ن؛ا رك زن،ﺗﺎﻟﻰ
'
ا ﺧﺬ
ﻓﺄ ئ ذ ﺑﻤﺄ
.أل ﺑﻰ ﺑﻤﻨﻰ'
.
زب
ﺟﺎنﻟﺖ
•
ز ﻧﻤﻨﺖ ﻧﺎﺑﻐﺎ ﻳﻌﻮل ﻓﻰ ا ﻟﻨﺮﻳﺾ اﻟﺬى ﻳﻮ م،
ﻧﺮﻳﻤﻨﻰ ٠ﻟﻴﻨﻰ ال ﻣﺊ ﻧﺎي إ ال ﻗﺔ. ﻟﻴﺊ ﻣﺤﺰأن‘ ﺗﺰﺟﻨﻮا ﻓﻰ ذ ﻟﻚ .زم ﺟﺎن ذ ﻟﻚ إل،
ﻧﻴﺜﺂ ز ئ ؤز ﻗﺔ ﻳﻰ
ﻧﻤﻪ ذ ﺋﺬ
ﻫﺄﻗﺮ ئ ﻟﺔ أى ﻳﺪ م ﺑﻤﻨﻲ ز ﻧﻲ أل م ص ؟ ي: ﺻﻎ
م زارث ذﻳﻠﺦ ﻓﺈذا ﻇﻠﻒ ا ﻟﻨﻮ م ٠
آﺧﺬوا ذﺑﻠﺦ ال ﻧﻤﻤﻢ• زﻧﺜﺘﻮت ا ﻟﺰﻫﻪ ؛ ى ﺛﻠﺜﻪ ،زﻧﺎ أذى ﻟﺔ ﺑﻪ ﻓﻰ ﻧﺎي • ﻧﺎل: ذﻟﻠﻦ ال'
ﻓﺎﻧﺎ أئ ﻳﺌﺜﺄزئ ز ﻧﻘﺔ ؛ى ﻧﺒﻤﻴﺔ
ﻗﺰ م .
زو ﻳﻪ ان‘
أ ﺧﺊ ﺑﻤﻤﻴﻊ ﻧﺎي .ﻧﺼﻊ ﻣﻪ ﺑﻤﺒﻲ ﻧﺬ ﺛﺎﺀ .زإ ﺛﻨﺎ ث ﻧﺎﻟﺔ • زال
ﺛﻮ م ﺑﺘﺎ ﺑﺰا ﺑﻢ ﺑﻰ
ﻣﺚ ٠ة؛آذزن ﻟﺔ .ﻓﺈ ذ
ﺋﺪ ا ذﻟ ال إذ ﻧﺎ ي .زإ ﻟﻠﺢ اة او ﺟﻞ إذا ﻛﺎن ﻧﺎﻧﺎﺀ .إئ ﻧﺎﺀ أن ﺑﻤﻨﺢ ص
ﺗﺠﺎ ﻛﺎ ن
ﺟﺒﻪ ٠ﺧﺮج ﻧﻨﻤﺪﻳﻰ ﺑﻪ .أز
ﺑﺠﻦ اﺣﺒﻨﺬاﺋﺔ ز ﻧﻘﺔ ﺟﺎﺋﺰا ﻇﻰ اﻟﺰزﺗﻢ ٠إذا أؤﺛﺮا ﻟﺔ ﺟﻦ ﺑﻤﺒﻤﺐ
ﻳﺨﻮﻧﻠﺔ ﺛﺊﺀإ ال ؛ ى ﺋﻲ ٠
ﻳﺨﻮن ﻏﻲ اﻧﺰﺗﻤﺰ زﻧﺎ أذ ﻣﺈ ﻟﺔ ﺑﻪ
.
ﻧﺠﻦﺧﻰﻳﺄ أ
ﺑﺶ ﻧﺎي ث .ﻓﺬﺑﻠﺦ ﺟﺊ
ﻓﺈ ذ ﻧﺄ ل ﺑﻤﻨﻰ ز ﻧﻲ أن ﺑﺠﺐ ﻟﺔ ﻣﻴﺰاﻓﺔ ﺟﺊ ﺛﻨﻨﺰت
٠زأ ﻏﻠﻰ ﻧﺬ ﻧﻔﻴﺖ•
اﻟﺰ؛ﻣﺎم ﺛﻴﻨﻐﺰآ ٠م ~ال ﺗﻨﻨﻰ ﺗﻴﻪ اأ4االف ف؛ذا. ا ﻟﻤﺘﺂ؛ ﺛألى ٠ﺑﻤﻨﻰ ززي» ﺧ ﺒ ﻨ ﺂ ٠ﻧﻔﺬ آ ﺧﻴﺖ أئ ﻧﻬﺐ ﻟﺔ ﻣﺮا ﻧﻚ ﻓﺄﻏﻨﺎه إﺋﺎة ﻓﺈئ
إ ال أن ﻳﻨﻮل ﻟﺔ
ذ ال ﻗﺠﺎ ذإذا ﻇﺄ ا ك ' ﻟﻚ زان ﻧﺨﺐ ﻟﺔ ﻣﺮا ﻗﺔ ٠
م آﺛﻨﺒﻢ ا ﻟﻤﺎﻟﻚ
ﺑﻤﻨﺔ ﻧﺒﻨﻲ ﺑﻨﺺ ٠ﻧﺤﺰ ز؛ ﻏﻠﻰ اﻟﺪى
ﺑﻤﻦ زﻗﺎ؛ اﻟﺮ ى أ ﻋﻄﺘﻪ ٠
ز ﻧﺒﻨﺖ ﻧﺎب؛ذا ﻳﺌﻮﻧﺄ ٠ﻓﻴﺲ أزض ﺑﺰﺟﻲ ﻓﺬﻛﺮ ؛ﻧﺔ ﻧﺪ ﻛﺎ(ا
ﻧﺄﺑﻰ ^ ١؛؛ ٧١ﺗﺠﺰوم ذ ﺑﻚ ﻧﻮن ذ'س ﻳﺰﺟﻊ ؛ﻟﻰ ^ ١؛؛
أﻏﻄﻰ ﺑﻤﺲ ززي ﻧﺚ
ﺑﺰ ق ﻏﻠﻰ ﻛالب
ه٠
ألن ﻣﺤﺖ مأم ﻳﺮدم أن ﻓﻎ شﺀ ئ ﻧﺒﺬ ﻓﻰ ﺗﻚ ٠زآل ؛<ذائ أ ﺋﺊ ^^ ٠١ﻓﻲ ﺋﻚ ﺑﺶ؛ م؛ ﻣﺤﻢ
37 fV A S I Y K T KİTABI
425
im am M alik der ki: «Size fa rz k ilin d i k i *izden b iri ölmek üzereyken m a li ،ﻣﺲ anne ve b a b an yla y a k u tla rın a vaaiy yet etme*( gerekir»14âyetinin hükmü, Allah’ın kitabındaki mi-
ras taksimi hakkında inen âyetlerle feshedilm iştir im am Malik der ki: Bizce ittifakla kabul edilen h ü kü m ﺀﺀ،;مسﻪ Varise herhangi bir vasiyyette bulunm ak caiz değildir. Ancak, ;٠٠ is le r in kabul etm esi halinde caiz olur. Varislerin bir k ısm ı kabul eder de diğer bir kısm ı kabul etmezlerse, vasiyyeti kabul edenlerin hisselerinde caiz olur, kabul etmeyenler vasiyyet yapılan m aldaki haklarını alırlar. t
M alının yalıuz üçte birini vasiyet edebilecek derecede şiddetli h a sta varislerden birine m alın üçte birinden fazlasını vasiyyet etmesi hususunda diğer varislerden izin istese, onlar da bu izini verseler im am M alik b u h u su sta der ki: Varisler verdikleri izinden dönemezler. Şayet varislerin kararlarından dönm eleri caiz ﻡ/ ﻫﻚ, hepsi döner. Vasiyyet eden ölünce de m alın hepsini kendileri alır, üçte bir ve üçte birden fa zla olarak vasiyyet etm esine izin verilen m alı, vasiyyet etmesine engel olurlardı. im am M alik der ki: B ir kim se sıhhatli iken varislerden birine yapacağı vasiyyette varislerden izin istese, o n la rd a bu izini verse ٠ ler bu izin vermeleri bağlayıcı olmaz. Varisler isterlerse dönebilirler. B u h ü km ü n sebebi şudur: Kişi sıhhatli oldukça m alının tamam ın d a harcama yapm ak onun en tabii hakkıdır. M alında istediği tasarrufu yapabilir. İsterse m alının ta m a m ın ı sadaka olarak ﺀﻣﺎrir, y a h u t onu istediğine verebilir. A ncak diğer varislerin varlığı sebebiyle m irasdan pay alam ayan varislere vasiyet ederken, varislerden izin istem esi halinde izin verirlerse vasiyet caizdir. B u takdirde m a lın ın ﺀﻩ، ﺀbirinde yapm ış olduğu vasiyyet geçerlidir. Üçte ikisinde diğer varisler, m irastan m ahrum olan kişiden daha fazla hak sahibidirler. B u h üküm , varislerin d u ru m la rı ve izin verdikleri m alın m ü sa it olm asa halindedir. Vasiyyet eden ölmek üzere iken varislerden *ﺀ <ﺀﻩm irasım ona bağışlam ak isterse bağışUyabilir. Sonra bu m alda ölen bir tasarrufta bulunm am ışsa mal, bağışlayana döner. Ancak ölen, >ﺀﻩvarisi hakkın d a «falanca z a yıftır, m irasını ona bağışlamanı isityorum» demişse ve bağışlıyan da m irasını bu zayıfkinıseye bağışlamışsa ölenin, bu kişinin adını (14) B ak ara, 180.
426
t MAM MAI.IK / M ÖV AVI'A
verm iş olm ası halinde bu vasiyet caizdir. Varislerden biri m irası nı bağışladıktan sonra ölmek üzere olan kişi bir kısm ın d a tasar rufta bulunup diğer bir kısm ında tasarrufta bulunm adan ölürse, geri kalan m al bağışlayana döner. Bağışlayan bağışladığı kim se n in ölüm ünden sonra geri kalan bu m alı alır. B ir kim se b ir vasiyette b u lu n sa, v arislerd en birine birşey verdiğini fakat o varisin bunu alm adığını söyler, varisler de bu va siyeti kübul etm ezlerse durum ne olur? Bu h u su sta İm am M alik d er ki: B u m al A llah (c.c.)'ın kitabına uygun olarak ta ksim ed il mek üzere varislere m iras olarak döner. Çünkü ölen, bu m alın üçte birinden olm asını istem emiştir. B undan dolayı, üçte biri kendile rine vasiyet edilen kişiler bu m alı taksim edemezler.
427
هKADINLAŞMIŞ ERKEKLER VE ÇOCUĞU ALMA IIAKKI ﺳﺴﺎ ه
أﻳﻴﻲ ؛ أن ﺗﺨﻨﺜﺎ ﻛﺎن ﻣﻨﺬ أر ﻧﻠﻨﻪووج
' اد إن ﺗﺦ د، ﻧﺎ ﻏﺪ:
ﻳﻊ
ه
ﻏﺬ، ﻫﺜﺎم ﺑﻦ ﻋﺰزه
ورﻧﻮل٠ 'أ ﺗﻲ
ا'ش
ﺀﻗﺎ ل.إز ﻧﻌﻢ زﻧﺬﺑﺰﺑﻨﻢ'ﺳﻢ
ﺗﻤﺪ ٠ .>
•أدﻫﺄ. ة ﻋﺘالن1أذﻟﻒ ﻏﻠﻰ اب
/ﺑﻤﺨﺜﺬ ﻣ ال
ﻏﻨﻢ
م ' ال
ﻳﻮ د رش ﻋﺞ
5. Ebû ٧٢٧ ^ r.a.)'dan: Y um uşak huylu ve erkekliği kalm am ış) -b ir kişi, Hz. Peygam berin hanım ı ü m m ü Selem e (r.a.)'in y an ın dayken A bdullah b. Ebi üm eyye (r.a.)’ye şöyle dedi. R esûlullah :s.a.v.)'da onun sözünü duyuyordu ( Ya Abdullah! Allah (c.c.) size y a n n T aifşeh rin i fethetmeyi — « nasip ederse tavsiye ederim, G aylan'm kızının yanına git, o kadın o k a d a r semiz ki önden bakınca k arn ın ın eti d ö rt k a t, y an lard an sekiz k a t görünüyor.» B unun üzerine R esûlullah (s.a.v.(:
٠٠— B u n la r (a rtık ) s iz in y a n ın ız a g irm e s in le r» buyurdu 18. : ﺗﺨﺘﻢ ﻳﻌﻮد
ﺟﻰ ﺗﻦ ﻧﺒﻴﻲ ؛ اﺋﺖ ﻓﺎل ؛ ﺗﺒﻨﺖ ا ﻟﻨﺎﺑﺢ ﺗﻰ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺌﺂ ﻏﺬ
“٦
• ﻓﺬﻟﺬ ت ﻟﺔ ﻏﺎﺑﺮ ﺋﺊ ﻋﺘﺮ • ﻗﺰ إﺋﺔ ﻧﺎ ز ﻗﺎ٠ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻨﺬ ﻏﻨﺰ ن ا ﻟﻤﺬﻋﺌﺎﺑﺈ اﻧﺰأة ﻣﺬ االﺋﻬﻨﺎب ﻓﺰﻓﻨﺔ ﻳﻦ ﻳﺪﻧﻪ
:ﻗﻴﻦ ﺋﻨﻞ
٠ ﻓﺄﺧﺬ ﺑﻀﺪه٠ ﺑﻤﺐ ﺑﺒﻨﺎم ا ﻟﺤﺠﻢ
.ﺗﻢ ادث*ﻳﺊ
ﻧﻨﺎ زا ﺑﻨﺔ ﻗﻨﺰ٠ ﻓﻞ
ﺧﻨﻰ أﻣﺤﺎ ي
■ﻧﻴﺔ
ﺋﺎ؛. ﺛﺜﺎﻧﺚ إ
ﻓﺆﺟﺬ اﺋﻨﺔ ﻏﺎﻫﻴﺘﺎ٠ ﻓﻤﻨﺎم ﻗﻨﺰ ﺛﺒﺎﺀ
. ذا' ﺋﻨﻤﺢ ﺧﺖ؛ اﻟﻨ آلم.ﻇﻦ ا ﻟﺬاإل
ﻓﻨﺎل أﺑﻮ؛ ﻟﻢ ؛ ﺣﻞ ﺳﻤﺤﺎ
•ز ﻓﺎ ك اﻟﻨﺰأة؛ اﺑﻴﻰ
■اش . ا! ﻛ آلم
٠ زﻫﺬا اال ﻧﺰ اﻟﺬى آ ﺧﺬ ﺑﻪ ؛ى ذ ﻟﻚ:ﻓﺎلت وﻧﺼﻌﺖ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻧﻤﻮل
el-K asım b. M uham m öd (r.a.) der ki: Ö m er b. el-H attab .6 r.a.) E n sard an bir kadınla evliydi. Bu kadından Asım adında bir ( ) ل,Ç oğunluk b u şekilde m ürsel olarak riv ay et etm iştir. B u h arî (M egazî )5 ve M üslim (Selâm , 39/13, no:32), m u ttasıl o larak riv ay et ed erler )64/56 .
428
IMAM MAUK / MUVA1TA
oğlu oldu. Sonra boşandılar. Hz. Ö m er, K üba'ya geldiğinde oğlu Asım'ı m escidin avlusunda oynarken gördü. O nu kucakladı. H ay vanın üzerinde önüne oturttu. B unun üzerine ninesi yetişti, çocu ğu Hz. Ö m er'den alm ak istedi, o d a verm edi. B irlik te Hz. E bû B e k rin y an ın a geldiler. Hz. Ömer: ٠،— B u benim oğlum» dedi. Kadın: ٠،— B enim oğlum» dedi.
E bû B ekir de Hz. Ö m er'e hitaben: ٠٠ — Çocukla onun a ra sın a girm e, onları serb est bırak» dedi.
Hz. Ö m er de üzerine düşm edi. İm am M alik der ki: Ben de böyle uyguluyorum .
429
7. CAİZ OLMAYAN SATIŞ HALİNDE MALIN İADESİ
ﺻﻨﺖ ﻧﺎﺑﻨﺎ ﺑﻘﻮل،
؛ى ا ﻟﺰﺟﻞ ﻧﻴﺎ غ ا ﻟﻐﺔ ض اﻟﺨﻨﻮان أو ا ﻟﺜﺎ ب أب
ﻓﺎل
ا ﻟﻨﺰد ﻓﻲ ﻣﻮﺟﺪ ذﺑﻠﻦ اﻟﻨﺘﻊ ي ﺟﺎﺑﺰ•
ﻓﺘﺮد ز ﻳﻮﻧﺆ اﻟﺬى ﻗﺒﺾ اﻟﻨﺘﻨﺔ أذ ﻧﺰد إ ﻟﻰ ﻓﺎﺟﺒﻪ
ﺳﻚ
ﺑﻤﻰ:
■
ﻧﺎﺑﺬ:
ﻓﺎل
ﻧﻠﻴﻨﻰ ﻟﺼﺎﺣﺐ ا ﻟﻈﻨﻲ إال ؛ﻳﻤﻨﻬﺎ ﻳﺆم
ﻳﻔﺖ ﻣﻨﺔ.
و ﻟﻴﻞ ﻧﻮم ﻳﺰأ ذ ﺑﻚ
إﻟﺘﻪ .ز؛ﺑﻚ اﻧﺔ ﻓﻴﺨﺎ ﻣﺬ ﻳﺮ ﻧﺒﺼﻬﺎ .ﻓﻨﺎ ﻛﺎن ﻟﻤﻴﻔﺎ ﻣﻦ ﺷﺎرخ ﺑﻤﻦ ذ ﺑﻚ ﻛﺎ ن ﻏﻠﺘﻪ .ﻳﻦ ﺑﻚ ﻛﺎن ﺑﻨﺎدﺧﺎ زز ﻳﺎﻣﺤﺎ ﻟﺔ • زإذ اﻟﻨﺠﻞ ’ ﻳﻨﻔﻞ اﻟﺘﺘﻤﺔ م زﻧﺎن
٠؟؛ ؛ ه • م ب ﺛﺎﻳﻘﺊ^ ٠٠
ﺗﻢ؛ ﻳﺰأ ﻓﺎ ؛ى ﻧﻨﺎ م م ﺑﻴﻪ ﺳﺎﺗﻄﺄ• ال ﺗﺮﻳﺪﺧﺎ أﺧﺖ • ﻓﻴ ﻴﻔﺬ ا ﻟﺆﺟﻞ ا ﻟﻈﻨﺔ ﻣﻦ ا ﻟﺮﺟﻞ• ﻓﻴﺒﻴﻨﻬﺎ ﺑﻌﺜﺮن ذﺛﺎﺑﻴﺰ .و ﺗﻨﺴﻜﻪ ٠ز ﻓﻨﺜﻔﺎ ذ ﺑﻚ .ﺛﺰ ﺑﺰأ ﻧﺎ زإ ﺋﻨﺎ ﻓﻨﺘﻔﺎ د ﻳﻨﺎر .ﻓﻠﻲ ل ﻟﺔ أن ﻳﺪﻏﺐ ﻣﻦ ﻧﺎل ا ﻟﺆﺟﻞ ﺟﻨﺒﺔ ذ ﺛﺎﺑﻴﺰ ٠أز ﻳﺜﺒﻨﺘﻬﺎ ﺑﻨﺔ ا ﻟﺆﺟﺰ ﻧﻴﺒﻴﻨﻔﺎ ﺑﻢ ﻳﻨﺎر .أز
زإ ﺋﻨﺎ ذﻧﻦ4ا د؛ﻧﺎر• ئ ؛ ﻗﻦ؛ﻏﺎ و؛ ﻳﻤﻨﻐﺎ ﻳﺆم ﻗﺰﻗﺊ ﻏﻨﺰث ذﺛﺎ؛ﻳﺰ. ﻳﻨﺰم
ز ﺑﺘﺎ ﺛﺒﻤﺬ ذ ﺑﻚ ٠أن اﻟﺘﺎرق إذا ﻧﺮق ا ﻟﻐﺚ.
ﻳﻨﻴﺨﺎ .ﻓﺈن ﻛﺎن ﺗﺠ ﺐ ؛ ﻳﻢ ا ﻛﻨﻲ.
ﻳﻴﺊ زال
ﻓﻠﻴﺊ ﻏﻠﻰ* ،^ ١ﻓﺒﻤﻨﺤﺎ آن
ﺑﻨﺎﻣﻔﺎ ﻣﺬ ﻧﺎﺑﻪ ﺑﺤﻨﺔ ذ ﻧﺎﺑﻴﺰ ٠إ ﻧﻨﺎ ﻏﻠﻴﻢ ﺑﻴﻨﺔ ﻧﺎ ﻧﺒﺾ ﻳﺆم ﻓﻴﻔﻪ ٠
ﻓﺎل:
ﻓﻠﺐ ؛
ﻳﻨﻴﺨﺎ .
ﺑﻴﻢ
ﺧﺰ
ﻛﺎن ذ ﺑﻚ ﻏﻠﻴﻢ.
ﻓﺒﻤﺎ
ﺋﺌﺌﻦ إ ﻟﻰ ﺛﻨﺒﻤﺎ ﻳﺆم'
زإ<؛ ﺑﺜﻨﺄﺧﺰ ﺛﻤﻨﻨﺔ• إ ﺗﺎ ﺗﻲ— ﺟﻦ
ﺛﺜﻔﺮ ؛ى ﻧﺎﺋﻢ .زإ ﺗﺎ إن ﻧﻬﺰب اﻟﻦ'ﺑﺖ ﺋﺈ ﻳﻮﺧﺬ ﺑﻤﻦ ذ ﺑﻚ ﻗﻠﻴﺊ ا ﺗﺒﺌﻨﺎ ز
ﻳﺎﻟﻴﻰ ﻳﻨﺦ ﻏﺜﺔ ﺧﺪا ﻓﺬ
ﺑﺎﻟﻰ ﺛﺪﺟﻲ ﻏﻠﻲ ؛
ﻧﺒﻲ ﻏﻠﻲ ؛ ﻳﺆﻟﻢ ﻧﺰق.
زإذ ز ﺧﻬﻨﺖ ﺑﻠﻚ ا ﻟﻐﺚ ﺑﻤﺬ ذ ﺑﻚ ٠
ﻓﻠﺘﺎ ﻟﺮ ﻳﻌﻦ ز ﺑﻲ ﻏﻠﻲ؛ ﻗﺆح أ ﺧﺬﻧﺎ.
إن
ﻏﻚ ﺑﻠﻚ ا ﻟﻐﺚ ﺑﻤﺬ
دﻳﻚ .
İm am M alik der ki: H ayvan, ku m a ş ve diğer ticari eşyaları satın alan kim senin yaptığı alış-veriş caiz değilse, bu kişiye almış etmesi emredilir.ﺀﻣﺤﻪ'أ olduğu eşyaları sahibine / sahibi, geri aldığı m a lın parasını,ﻫﻤﻢ İm am M alik d er ki: kendisine iade edilen güne göre değil, sattığı güne göre (aldığı parayı aynen) öder. Ç ünkü ödeme, m alı m üşterinin teslim aldığı
430
İMAM MALIK / MUVATI'A
8üne göredir. M üşterinin ya n ın d a m alın değeri düşm üşse zarar m al sahibine ait; değer fazlası y ine m al sahibinindir. M üşteri mall teslim aldığı zam an m al rağbette, fia ty ü k sek olup iade ederken ﻫﻲ/ kim sen in rağbet etm ediği bir za m a n d a fia t d ü şü k olabilir. (B unlardan m üşteri sorum lu değildir. Zira satış aslında batıldır. M al m ü şterin in ya n ın d a em anet sayılır). M esela m üşteri m alı alırken değeri on d in a r olup iade ederken bir dinara düşm üşse, sahibi m üşteriden dokuz d in a r istiyemez. Y ahut m alı satar ٠ ken değeri birdinar olup geri alırken değeri on dinara yükselm işse>m üşteri de m al sahibinden dokuz d in a rfa zla isteyemez. Ancak m alı teslim aldığı g ü n ü n değeri olan bir dinarı alır. îm am Malik der ki: B unu şu mesele açıklar: B ir hırsız herhangi bir ﺀال صﺀçatsa, çaldığı gün kü değerine bakılır. E lkesecek m ik ؛٥٢٠ ulaşm ışsa eli kesilir. Hapsedilmesi ya da kaçması sebebiyle el kesme işigecikse ve bu arada çaldığı şeyin değeri el kesmeyi gerek• tirmeyen m iktara da düşse eli kesilir. Eğer çaldığı zam anki kıym eti et kesm eyi gerektirmiyecek ka d a r azsa, sonradan m alın değeritıin yükselm esi elini kesm eyi gerektirmez.
431 ٠
İSABETLİ VE İSABETSİZ HÜKÜMLER
ﺛﺺ ﺋﻦ ﻧﻌﻴﻲ ؛ أرأ أﺑﺎ اﻟﺪزذاﺀ ﻛﺘﺐ إ ﻟﻰ ﻃﻨﺎرق اﻟﻤﺎوﻣﺊت أى زإ ﺋﻨﺎ ﺗﻘﺪس
.ذإن
Pﻗﻴﻦ
. إن* األزﻓﻦ ال ﺷﺲ أ ﺧﺪا:ﻣﻤﺐ إي ﻏﺎ ن
.ﻓﻪ ﻧﻤﻨﺎ اﻟﺜﻢ
؛ة ض ;ي . زادﺗﻪ،ﻓﺘﻲ
وﻟﻤﺘﻨﻪ
ﻓﺈن‘ ﻛﻨﺖ ،
.ﻳﺎ ﺗﺪاوى
ﻧﺬا، *ذص م اﻟﻢ .ﺑﺜﻘﻨﺎ
ﺣﺪ ﺛﻨﻰ
“٧
.ﻓﻠﻢ إ ﻟﻰ االزض ا *ضﺀ
ذﺗﺪم ﺑﻤﻨﻲ ا ﻧﻚ ﺟﻄﺖ.اإلﻧﻨﺎث ﻏﻨﻠﺔ
ﻗﺬﺋﻞ اث٧٧ ﻣﺤﺚ ﻧﺘﻄﻪ ﻳﻨﻦ'ن أن* ﺗﻨﻴﺮ ؛
ر.
■ أ ﺑﻨﺎ ﻏﺮ
. ﺑﻐﻴﺮ إذن ﻧﺘﺪﺀ ﺗﻲ ﺛﺊﺀ ﻟﺔ ﻧﺎل١^
ﻇﻨﺐ' ﻧﺒﻢ'ة
ﻧﺎﺑﺬ ﻏﻰ
’إﻟﻰ. ا ﺗﺠﺎ: وﺗﺎل. ﻇﺰ إ ﺑﻤﻨﺎ، ﻣﺤﻨﺎ ث ﻣﻦ ا ﺛﻨﺎ دح:ز ﺑﻤﻨﺖ ﻧﺎﺑﻐﺎ ﻳﺜﻮﻟﺖ
:ﻓﺎل
، *زإن ﻧﺒﺰ ا ك.م، إن* أ ﻣﺴﻦ ا ﻟﺘﻲ ﺑﺜﺊ. ﻓ ال ﻧﺎﻣﻦ' ﺑﻤﺎ أ ﻧﺎ ب' ا ك. إﺟﺎزة . ﻳﻨﺬﺋﺎ
إﺋﺔ ﻳﻮ ف ﻧﺎﻟﺔ: ﻧﻨﺰﺋﺎ
ﺑﻨﻨﺎ ﺧﺰا ز ﺑﻨﻨﺎ
ﻧﻔﺰ اال ﻧﺰ
؟.ﻓﺬﺑﺢ ﺑﻤﻲ
ض اﻟﻨﺒﻲ ﻳﻜﻮن،ﻧﺎﻳﺎ ﺑﺜﻮل
، ﻏﺰ
إﺟﺎزﻧﺔ ﺑﻤﺎ
ﻓﺎلت ز ﺑﻤﻨﺖ
٠ ﻓﻠﻚ١^ . ﻧﻨﺰوب، وﻣﺤﻦ ﻳﺄلك ﻓﻴﻪ ز ﺗﻜﺴﻰ ﺑﺎل. 1 وﻟﻴﻨﻲ ﻟﺔ أن ﻳﺪ ث ﻓﺠﻪ ذﻧﻦ. ﻳﺪ م •ﻓﻨﺎﻟﺔ ﻟﻠﺬﻳﻰ ﺑﺘﻲ ﻟﻪ ﻓﻴﻪ اﻟﺆﻗﺂ ﺑﻤﺎﺳﺈ زﻟﺬئ ﺑﻨﺎ أش ﻏﻲ ﻣﻰ ﻳﺆم
ز ﺑﻤﻨﺖ ﻧﺎﺑﻜﺎ ﺛﺜﻮل؛ اال ﻧﺰ ﺟﻨﺬﺋﺎ أرغ اﻟﺰ؛ﺑﻢ
. ^ ﻧﺒﺬ١^ ١ ن* أزن. ﻧﺚ ص أن < ث؛
ﻓﺎل؛
٠ JU ﻗﺨﺪن ﺑﻠﺰﻟﺪ '
Y ahya b. S aid (r.a.)'den: E bûd-D erdâ, S elm an F arisi'y e .7 -M ukaddes topraklara gelin» diye yazdı. Selm an da ona şöyle yaz « -dı: «Hi^ bir toprak hiçbir kişiyi m ukaddes yapmaz, inşam m ukad -des yapacak amelidir. Duyduğuma göre, doktor olmuş tedari yapı -yorm uşsun, iyileştirebiliyorsan, ne m u tlu sana. D oktorluk ta slı -yorsan, bir kişiyi öldürüp de cehenneme ^ rm e k d e n sakın.» E bûd D erdâ iki kişi arasın d a hükdm verip de o iki kişi dönüp gittikten -so m a onlara b ak ar ve şöyle derdi: «Bana dönün ve hikâyenizi b a .n a te k r a r anlatın.» Ebûd-D erdâ vallahi dektorluk taslıyordu İm am Malik der ki: B ir kim se efendisinden izinsiz bir köleden önem li bir işte yardım istese ve böyle bir iş de ücretle yapılıyorsa ,
432
İHAM MAUK / MUVATTA
köleyede bir şey olursa, bundan dolayı ٠ şahıs kölenin kıymetini Köleye bir şey olmamışsa, efendisi çalıştığının ücretini ister se buna yetkisi vardır. Bu hüküm bizegöredir. İm am M alik der ki: Kısmen ٨٤٤٢, kısmen köle olan bir kişinin şahsi malı kendi yanında muhafaza edilir. Ancak ٨،، maldan
yemesine ve giymesine harcıyabilir. Bu köle ölürse, malı kısmen kölesi, olduğu efendisine kalır. İm am M alik der ki: Bizce hüküm şöyledir. Baba isterse
ÇOCU-
ğunun malı da varsa, malı olduğu günden itibaren çocuğa harcadığı nakit veya eşyayı hesap eder (ve malından alabilir).
ﻏﺬ أﻣﺤﻪ ؛ أن زﺟال٠ ج ا ﻟﺒﻤﻦ ﺗﻦ ذ ال ب ا ﻟﺘﺮﺑﻲ
و ﺣﻦ ﺛﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﺬ ﻏﺮ ن
-٨
• ﻣﺬ ﺟﻤﺴﻪ ﻛﺎ ن ﺳﺊ اﻟﻤﺤﺎج • ﻣﺤﺜﺘﺮى اا ﻧﻨﺎﺟﻞ ﻣﺤﺾ ﻳﺎ • ﺋﻢ ﺑﻤﺮغ ا ﻟﺘﺰ ﻣﺤﺒﺖ ا ﻟﺘﺎ ج ٠ ﻓﺈ ذ أال ﺿﻊ. أﻧﺤﺎ ا ﻟﺘﺎﻣﺬ. أ ﺗﺎ ﺑﻤﺖ: ﻗﺎ ل. ﻣﺰﻳﺦ أﺗﺰة إ ﻟﻰ ﻗﻨﺰ ن ا ﻟﻨﺜﺐ٠ﻧﺄﺛﻠﺊ أال زإﺛﺔ ﻗﺪ ﻓﺎن ﻧﻨﺮﺻﺎ. إذ ﻗﻨﺎل ﺳﻴﻖ ا ﻟﻐﺎ ح غ ؛ ﺋﻢ
• ﻳﻐﻢ
ﺛﻢ ﻧﺎﻟﺔ
زأﻣﺎي
د ﻳﻨﻪ
زم •ئ
• ﻧﻨﺬ ﻛﺎن ﻟﺔ ﻏﻲ ذﻳﺊ ﻧﺄﻳﺎﺗﻨﺎاة ﺑﺎﻟﻨﺬ
٠ ﺟﻤﻨﻪ
أ ﻧﻴﺦ.
.ﻧﺄﺀﻳﺦ ﻗﺪ دﻳﻦ ﺑﻢ
• ﺑﻤﺪﻳﻦ• ﻏﺈئ ادﻟﺔ ﺗﻢ ؤاﺧﺮم ﺣﺮب
• ؟A b d urrahm an b. D elâf el-M üzenî’den: C üheyne kabilesinden b ir adam , hacıları geçer ve develer sa tın alır, b u * k â r sağlardı. Sonra yine hızlı gider, hacıları geçerdi. Bir seferinde iflas etti. D urum u Ö m er b. H a tta b ’a in tik al ettirildi. Ö m er (r.a.) şbylededi: ٠— E y in san lar! U seyfta, C üheyne k ab ilesin in U seyflası؛
D indar ve güvenilir olm ak yerine ,,hacıları geçti" diye üvülmesini seven bir kişidir. Şimdi bu şahıs borç olarak alış-veriş yapmış, borcunu ddemeye yaklaşm am ıştır. Borcu b ü tü n m alım götürecek hala gelm iştir. Kimin onda alacağı v arsa s*؛bahle^n bize gelsin. Malını alacak lılar arasın d a tak sim ed ece^z. B orçlanm aktan sakının. B orcun önü ü zü n tü , sonu da m alin elinden alınm asıdır.»
ﻭ. KÖLELERİN ZARAR VERMESİ VE YARALAMASI
م ﻧﺎ أﺀﻧﺎب ا' ﻟﺒﻢ ﻧﻢ ﺟﺬه أن
٧١ • ا ﻟﺜﺘﺔ ﻋﺪﻧﺎ ﺗﻲ ﺟﻨﺎﻧﺔ ا ﻟﻨﺒﻴﻞ: ﻧﺒﺘﺖ ﻧﺎﺑﻐﺎ ﺗﻤﻮل
أن ﻧﻤﺮ.أز ﺧﺮﺳﺔ اﺣﻤﺰﺳﻨﺎ
:ﻓﺎل ﻧﻤﺌﻨﻰ
. أز ﺛﺊﺀ ا ﺗﻠﻨﺔ.ﻣﻦ ﺧﻨﺢ ﺧﻨﺦ ﺑﻪ إ ﺛﻨﺎﻧﺎ
• ٧ ١١^٠ إ ن ذﺑﻠﻦ ﻧﻰ ز ﻧﺔ اﻟﻨﺄب• ال ﻧﻨﺪ د ذ ﻟﻚ. آ ﻧﻨﺬ ت از ﻧﺮﻗﺔ ﻧﺰﻗﻨﺎ ال ﻗﻄﻎ ﻏﻠﻴﻲ ﻓﻴﻬﺎ أز ﻏﺜﻞ. أؤ أ ﻧﺚ، ﻗﺈئ ان ﺀ ﻧﻴﺬ ة أرأ ﺗﻤﻄﻰ ﻣﻨﺔ ﻧﺎ أ ﺧﺬ ﺋ أل ﻧﺔ. ﻗﺪ ذ ﺑﻠﺜﺂ آز ﻛﺘﺰ ذ ﻳﺂ ﻏﻠﻴﻪﺀﻓﻴﻰ ﻣﺤﻦ
•
أ ﻧﻔﺔ
،
—ﻟﻤﻨﺔ زإﺑﺄ ذا ﺀ أﺗﺄ ي
.
زأ ﻧﻨﻠﺬ ﻓال ﻧﺔ •ﺑﺎﻟﻤﻨﺎر
.
ذ ﺑﻠﻦ
أ ﻃﺎ ق٠ ﻧﺎ ﺟﺮح ؛ى
ﻧﻨﺒﺬئ
.
ذﺑﻠﺜﺂ
im am M alik der ki: Bizce kölelerin işlem iş olduğu suçlarda şöyle am el edilir: Köle birini yaralam ış veya bir şeyi gizlice alm ış veya m uhafaza altında olan bir şeyi çalm ış veya dalda asılı bir m eyvayı koparm ış veya hasar verm iş veya elinin kesilm esini gerektirm eyen bir hırsızlık yapm ışsa, bütiln bunlarda ceza olarak kölenin kendisi alınır, b u n d a n daha ileriye gidilm ez. Y apm ış olduğu suç az olsun, çok olsun. Yalnız kölenin efendisi, kölesinin aldığı veya hasar verdiği şeyin kıym etini veya yaraladığı şeyin diyetini vermek isterse verebilir. Kölesi kendinde kalır. Kölenin kend işin i vermek isterse verebilir. B u n u n dışında efendinin bir şey verm esi gerekmez. B u konuda efendi m uhayyerdir, dilediği yolu seçer.
434
10. GEÇERLİ ﺳﺎﻩ
BAĞIŞ
ﻏﺬ ﺳﺐ ﺛﻦ ا ﻟﻨﻴﺐ ؛ أذ ﺷﺎ ن ﺛﻦ ﻏﺌﺎن ﻓﺎل ؛، ■< ﺗﺜﻨﻰ ﻧﺎﺑﺬ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻤﺎ ب ﻧﻬﻰ
ﻏﻲ
.
زأ ﺛﻘﺬ
.
ﻟﺔ
ذ ﺑﻚ
ﻓﺄﺋﻠﺚ. ﻧﻤﻮ نﺛﻤﺌﻠﺔ
ﻃﻊ أذ
ﻟﻢ
•
ﺻﻌﻴﺬ
زﻟﺖ ﻟﺔ
• ز ﺑﻤﺎ اﺛﺪة ذ ﺗﺰ
ﺧﻨﻚ
.
ﺋﺄ
، ذ ﻣﺎ أن زر ﻧﺎ، ﻣﻴﺰا
ﺑﻐﺒﺠﺎ • أن ذ ﻧﺤﺎ إ ﻟﻰ ز ﺟﻞ
ﻧﻤﻞ اﺛﺘﺎ ﻟﺔ
أن ﺗﻦ. ﺷﺎ
زإذ
— ١ ﻧﻤﺪ
ﻧﺬ
• ﺟﺎﺑﺰة
ا أل ﻧﺰ: ﻓﺎ ل' ﻧﺎﺑ آل
إ أل أذ ﺑﺠﻮن ا أل ب <ﻣﺤﺎ. ﺑﺎ م ﻣﺬ ذ ﺑﻚ
إﺋﺔ ال شﺀ
. ﻓﺈ ن ﻓﻨﻞ ذ ﺑﻚ ﻧﺤﻮ ﺟﺎﺋﺰ ﺑإل ﺛﻦ. ث ذ ﺑﻚ ا ﻟﺰﺟﻞ
؛. ي:
ز ﺿﻔﺎ إل ﺑﻪ
و. :Said b. el-M üseyyeb'den: O sm an b. Affan (r.a.) şöyle dedi
B ir kim se kendisine yapılan b a ^ ş a sahip elacak çağa gelm em iş ﻇﺔآ^ﻫﻆ-oğlıma bir bağışta bulunur, bunu duyurur, şahitlerle pekiş .tirirse, bu bağış, babasının gözetim inde ise geçerlidir îm am Malik der ki: B ir kim se küçük oğluna a ltın ya da güm üş ,bağışladıktan sonra —bağışladığı henüz kendi elindeyken— ölse çocuk bundan birşey alamaz. Ancak babası bu bağışı tayin ederek ayırır veya ٠٨٤، oğlu ٤ ٤٨٠^ ٠ başka birinin yanına koyarsa bu bağış oğlu için geçerlidir ; ﺟﻢ/ ﺣﺲﺀolur .
434
ﺳﺎ ه
10. GEÇERLİ
BAĞIŞ
ﺑﻦ ا ﻟﻨﻴﺐ ؛ أن ﺷﺎ ن ﺑﻦ ﻋﻤﺎن ﻓﺎل ؛ ﻧﺤﻦ
•ﻏﻲ
ؤأ ﺛﻬﺬ
.
ﻧﻨﻚ ﻟﺔ
ﻧﺄﻇﺚ
ﻣﻌﻴﺪ
. ﺣﻠﺔ
ﻏﺬ، ■< ﺗﺜﻨﻰ ﻧﺎﺑﻠﺬ ﻏﻦ اﺛﻦ ﺛﻤﺎ ب ﻃﻊ أذ ﻳﺤﻮ ز
— ١
ﻟﺰ. ﺣﺪ زك؛ ﻟﺔ ﺀ؛ﻧﺒﻴﺰا
ﻧﺬ
•ﺟﺎﺑﺰة • وإن و ﺑﻤﺎ اﺑﺪم ذ ﺗﺰ
'ﺧﻨﻚ . ﺋﺄ
،
ﻧﻴﺎ أز زرﻧﺎ
ﻳﻐﺒﻤﺎ• أن ذ ﻧﺤﺎ إ ﻟﻰ ز ﺟﻞ
،ﻣﻴﺰا
أد ﻧﺬ ﻧﻤﻞ اﺑﻨﺎ ﻟﺔ
. ﺷﺎ
األﻧﺰ: ﻓﺎل ﻧﺎﻟﻚ
ﻗﺪن األ ب' ﻏﺒﺠﺎ: إ أل أن. إﺗﺔ ال شﺀ ﻟإلﺛﻦ ئ( ﻟﻠﻦ. ﺗﻴﻪ . ﻓﺈن ﻓﻨﻞ زﻟﻠﻦ ﻧﺤﻮﺧﺎ م ﻟإلﺗﻦ. ز ﻧﺘﻲ إل ﺑﻪ ﻳﺌﻦ زﻟﻠﻦ ا ﻟﺰﺟﻞ
و. :Said b. el-M üseyyeb'den: O sm an b. Affan (r.a.) şöyle dedi
B ir kim se kendisine yapılan b a ^ ş a sahip elaeak ^ağa gelm em iş ﻇﺔآ^ﻫﻆ-oğlıma bir bağışta bulunur, bunu duyurur, şahitlerle pekiş .tirirse, bu bağış, babasının gözetim inde ise geçerlidir îm am Malik der ki: B ircim se küçük oğluna a ltın ya da güm üş ,bağışladıktan sonra —bağışladığı henüz kendi elindeyken— ölse çocuk bundan birşey alamaz. Ancak babası bu bağışı tayin ederek ayırır veya onu oğlu adına başka birinin yanına koyarsa bu bağış oğlu için geçerlidir; oğlunun olur ,
9789754730906