TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ I. Kongre Belgeleri I. KONGRE BELGELERÝ (01) KONGRE BELGELERÝ PROGRAM VE TÜZÜK
PARTÝ YAYINEVÝ TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝ BELGELERÝ PROGRAM VE TÜZÜK Bu belgeler, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Merkez Yayýn Organý YOLDAÞ dergisinin 17. s ayýsýndan alýnmýþ ve yayýnevimiz tarafýndan aynen yayýnlanmýþtýr. Dizgi: Parti Matbaasý Baský: Parti Matbaasý Tarihi: Nisan 1980 TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ PROGRAMI 1 Çaðýmýz emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýdýr. Kapitalizm bu çaðda çürüyen, asala alizm olan tekelci kapitalizm (emperyalizm) aþamasýna girdi. Tekelci kapitalizm tek tek ulusal ekonomileri, tek bir dünya ekonomisinin zincirinin halkalarý halinde birl eþtirirken, kapitalizmin yýkýlmasý ve sosyalizmin kurulmasý için objektif koþullarý (doðru a belirli Ön aþamalardan geçerek) dünya çapýnda olgunlaþtý. 8u durum dünya çapýnda baþta s in iþçi sýnýfý olmak üzere (bugün tek sosyalist ülke olan ASHC) tüm dünya proletaryasýnýn leleri ve ezilen halklarýn ulusal baðýmsýzlýk ve halk demokrasisi mücadelelerini, tek bir a sosyalist devrim sürecinin bileþenleri olarak birbirine baðladý ve ayný temel hedefe, em peryalizme yöneltti. Çaðýmýzda dünya sosyalist devrim sürecinin merkezinde proletarya durm dýr. Proletarya bu sürecin temel itici gücünü oluþturmakta, geleceði temsil etmektedir. Bu enle çaðýmýzýn temel çeliþmesi; çürüyen, daðýlan, çözülen ve dünya çapýnda, genel olarak ü ak baðý haline gelmiþ bulunan kapitalizm ile geleceði ve onun yeni dünyasýný simgeleyen so izm arasýndaki çeliþmedir. Bu çeliþme ve ondan kaynaklanan bir dizi baþlýca çeliþme (sosya er ile kapitalist ülkeler, ileri kapitalist ülkelerde iþçi sýnýfý ile burjuvazi, emperyali le ezilen halklar ve emperyalistlerin kendi aralarýndaki çeliþmeler) hep birlikte, doðru dan doðruya ya da dolaylý olarak, kapitalizmin çöküþünün ve sosyalizmin zaferinin yolunu a Dünya proletaryasý ve onun temel müttefiki ezilen halklar, bu þanlý yoldan, geleceði feth meyi amaçlayan büyük yürüyüþlerine baþlamýþlardýr ve zafer er geç onlarýn olacaktýr. 2 Ülkemizde kapitalizmin geliþmeye baþlamasý ve dolayýsýyla iþçi sýnýfýnýn doðuþu ve gel rine göre bir hayli geç oldu. Bununla birlikte, daha emperyalizm öneesi dönemde bir yand an toplumun baðrýnda henüz manifaktür aþamasýnda bile olsa, kapitalist iþleTmelerin filizl ye baþlamasý sonucunda; diðer yandan ise Avrupalý kapitalistlerin ülkede giriþtikleri yatý a baðlý olarak bir iþçi sýnýfý oluþmaya baþlamýþtý. Ancak bu sýnýf proleterleþme süreci iç e henüz, esas olarak köylülük ya da zanaatkarlýkla baðlarýný koparmamýþ, yarý-proleter uns yordu ve çok cýlýzdý. XX. yüzyýlda Batýlý kapitalist ülkelerin tekelci kapitalizm aþamasýna girmeleriyle birlikt ülkeler için sermaye ihracý zorunluluðu belirleyici bir önem kazandý. Bu dönemde emperyal n boyunduruðu altýnda yarý-sömür-ge bir ülke haline girmiþ bulunan Türkiye'ye de yapýlan s
hracý arttý ve bu olgu ülkede kapitalizmin, buna baðlý olarak do proletaryanýn geliþmesini ölçüde de olsa hýzlandýrdý. Bununla birlikte bu sermaye baþlýca rantiye bir nitelik taþýd s iþlevi ülkede sanayii geliþtirmek deðil aksine ulusal sanayi kapitalizminin geliþmesini engellemek oldu. Sermaye ihracýnýn geliþmesine yol açtýðý kapitalizm ise, esas olarak empe izmin uzantýsý olan ve bu yüzden üretici güçlerin geliþmesini engel feodalizmle ittifak ha e komprador ve tekelci bir kapitalizm niteliði taþýyordu. Ayrýca o dönemde, iþ gücünün met gelmesinin zayýf, nüfusun az, ulaþýmýn yetersiz olduðu bugünkü Türkiye topraklarý henüz e n yeterince kârlý bir yatýrým alaný oluþturmuyordu. Ve ülkeye ihraç edilen finans-kapital da daha çok, borçlandýrma yönünde kullanýlýyordu. Bu durum sonucunda, doðrudan yatýrýmlar e dolaylý ve dolaysýz olarak ülkede her türlü kapitalizmin geliþmesi son derece düþük bir lunuyordu. O zamanlardan bu yana; Ulusal Kurtuluþ Savaþý'ný özellikle Ýkinci Dünya Savaþýný izleyen d üretimi giderek yaygýnlaþtý. Ülkenin mali sermaye tarafýndan gittikçe daha fazla köleleþt ne baðlý ve onun bir aracý olarak Türkiyede komprador tekelci kapitalizm geliþti. Bu duru (emperyalizmin, komprador tekelci kapitalizmin ve feodalizmin baskýsý altýnda geliþmesi esas olarak engellenmekle birlikte) ülkemizde ulusal kapitalizmin de belirli bir geliþme göstermesine yol açtý. Sonuç olarak yarý-sömürge yarý-feodal_.ülkemizde meta üreti inde genel olarak kapitalizm egemen bir duruma geldi. 3 Her yerde olduðu gibi, .bu geliþmeye küçük üreticinin mülksüzleþtirilmesi eþlik etti. irme, esas_olarak ulusal bir_ sanayi kapitalizmi tarafýndan gerçekleþtirilmediðinden, küçü icilerin yitirdiði üretim araçlarý ve diðer zenginlikler, büyük ölçüde emperyalistler, kom ve yarý feodal toprak aðalarý tarafýndan "yaðmalandý. Ülkede ulusal burjuvazinin elinde sa inin geliþmesini gerçekleþtirmeyi mümkün kýlacak bir sermaye birikimi hiçbir zaman olmadý. rumun sonucu olarak, bugün ülkemizde emperyalist sömürünün gerçekleþmesine hizmet eden kom , tekeci-tüccar aðý sayesinde ülkenin en ücra köþelerine kadar yayýlmýþ geliþmiþ bir ticar birlikte yine ayný amaca hizmet, eden emperyalistler ve komprador tekelci_kapitali stler tarafýndan tekelleþtirilmiþ az sayýda sanayi iþletmesi bulunmaktadýr. Ýþte ülkemizde sanayi proletaryasý yoðun bir biçimde esas olarak bu iþletmelerde toplanmýþtýr. Bunun dýþýnda feodal toprak aðalarýnýn ellerindeki topraklarda giderek daha fazla kapitali sömürüye baþvurmalarýna ve ulusal burjuvazinin ellerindeki kapitalist iþletmelerin oldukç ygýnlaþmýþ olmasýna karþýn, gerek ülkemizde toprak aðalarýnýn feodal Ýþletmelerinin "Prusy kapitalist tarým iþletmelerine dönüþmesinin mümkün kýlacak bir sanayi " sermayesi birikimi mayýþý; gerekse kýrlarda zengin köylü iþletmelerinin emperyalizmin, komprador tekelci kapi zmin ve feodalizmin baskýsý altýnda geliþmemesi ve tam kapitalistleþmemesi, bu iþletmelerd lýþan iþçilerin sayýsýný sýnýrlamakta ve bu iþçiler büyük çoðunlukla yarý-_feodal sömürüye bulunmaktadýr. Ayrýca, emperyalist yaðma ve sömürü nedeniyle, kapitalizmin yol açtýðý mülk mülksüzleþenlerin sanayide çalýþtýrýlmasý arasýndaki oranýn ülkemizde çok daha geniþleyere aþmýþ olmasý, gizli ve açýk iþsizler ordusunu her çeçen gün daha da büyütmekte, yurtdýþýna mlik iþçi, seyyar satýcý gibi geçici iþlerde çalýþan yarý-proleter ile lümpen proletaryaný artýþa yol açmaktadýr. Bunun yaný sýra, bürokrasi ve çürümüþ bir kapitalizmin yaygýnlaþtýr ldiðine yayýlmýþtýr ve bu kurumlarda, çok sayýda üretici olmayan iþçi ve emekçi çalýþmakta 'Sonuç olarak, yarý-sömürge, yarý-feodal ülkemizde bugün modern sanayi proletaryasýyla tar taryasý ve diðer proleter, yarý-proleter unsurlardan oluþan küçümsenemeyecek sayýda bir iþ . Bu sýnýf, emperyalizmin, komprador tekelci kapitalizmin ve feodalizmin aðýrlýðý altýnda , çürüyen, daðýlan ve yozlaþan toplumun baðrýnda, tükenmez bir enerji kaynaðýdýr ve dev bi urmaktadýr. Proletarya, bugünkü toplumumuzda, ilerici, devrimci ve geliþmeye açýk ne varsa epsini peþinden sürüklemeye ve devrimci süreç sonuna kadar götürmeye yetenekli tek sýnýftý 4 Proletarya, sýnýflý toplumlardan sonuncusu olan kapitalizmin ürünü ve onunla birlikte baský ve zulüm dünyasýnýn mezar kazýcýsýdýr. Çünkü yalnýzca o, üretim araçlarýnýn özel mül yüzden her türlü toplumsal felaket ve kötülüðün kaynaðý olan özel mülkiyeti kaldýrabilme y . Mevcut düzene karþý olan diðer emekçi sýnýflarýn tersine proletarya kapitalizmin geliþme rlikte çözülüp daðýlmaz, aksine nitelik ve nicelik olarak geliþir ve güçlenir. Üretim için kýmýndan, örgütlenmeye en yatkýn sýnýftýr. Proletaryanýn nihai amacý sýnýfsýz topluma vurmaktýr. O, her stratejik aþamada üretici güç
engelleri devirerek kesintisiz olarak bu amaca ulaþýr. Her aþamada temel hedeflere ka rþý mümkün olan en geniþ cepheyi kurar. Ülkemizin içinde bulunduðu devrim aþamasýnda prole eryalizmi, onun uzantýsý komprador-kapitalizmi ve feodalizmi iþçi-köylü Ýttifaký temelinde küçük-burjuvazisi ile birlikte tasfiye edecektir. Bu aþamada ulusal burjuvazi tarafsýzlaþt ak ve devrime katýldýðý oranda onunla ittifak yapýlacaktýr. Bu siyaset siyasi planda, ulus burjuvazinin, özellikle köylü kitleleri üzerindeki etkisinin kýrýlmasý ve onun tecrit edi i siyasetiyle birleþtirilmek zorundadýr. Daha sonra yoksul köylülük ve diðer yarý-proleter urlarla birlikte her türlü kapitalizm tasfiye edilecektir. Bu aþamada diðer emekçi sýnýfla evcut sýnýf konumlarýný terk ederek proletaryanýn saflarýna geçtiði sürece, onlar da antist bir güç haline gelirler, proletaryanýn yanýnda mücadele ederler. Böylece proletarya baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm yolundan, toplumun kendisi ile birl ikte tüm sýnýflarýn yok olacaðý ve þehir ile köy, Ýþçi ile köylü, kafa emeði Ýle kol emeði adan kalkacaðý, iþbölümüne olan baðýmlýlýðýn ve meta ekonomisinin sona ereceði ve 'herkest herkese ihtiyacýna göre' ilkesinin gerçekleþeceði sýnýfsýz topluma dönüþmesini saðlar. Kom sanlýðýn gerçek altýn çaðý olacaktýr. 5 Proletarya, bu süreci sonuna kadar götürebilmek için mücadele içinde burjuva (ya da bu a-feodal) devlet aygýtýný þiddete dayanan devrimle parçalamak ve proletarya diktatörlüðünü rundadýr. Bizimki gibi yan-sömürge, yarý-feodal ülkelerde komprador-feodal oligarþinin ege nliðindeki devlet aygýtýnýn proletaryanýn önderliðinde geniþ halk kitlelerinin mücadelesiy baðlý olarak kurulacak olan iþçilerin, köylülerin devrimci demokratik diktatörlüðü, prole atörlüðünün özgül bir biçimidir. Sömürücü sýnýflar, onlarýn kalýntýlarý ve yardakçýlarý iç rasi olan proletarya diktatörlüðünün, sosyalist toplumun tam olarak inþasý ve sýnýfsýz top i boyunca varlýðýný korumasý ve kendini sürekli pekiþtirmesi zorunludur. Çünkü sosyalist t zlaþmaz sýnýf _çeliþkilerine kaynaklýk eden sömürücü sýnýflar tasfiye edilmesine karþýn, k henüz tam olarak aþýlamaz ve buna baðlý olarak sýnýflar, sýnýf çeliþmeleri ve sýnýf mücade devam eder. örneðin sosyalist toplumda sürekli olarak kapitalizmi doðuran küçük meta üret unca bir süre kalýntýlar biçiminde de olsa, varlýðýný sürdürmeye devam eder; Kaldý ki bu i alist sanayi sistemine baðlý kooperatifler aracýlýðýyla kolektifleþtirilerek sosyalist eko nin özel bir parçasý haline-getirildiðinde bile, tam sosyalist Ýþletmeler haline gelinceye adar meta ekonomisi ve deðer kanunu yarlýðýný sürdürür. Bunun yaný sýra sosyalist toplumdu ile kol emeði, þehir ile kýr arasýndaki farklýlýklar ve çeliþmeler de, kapitalist toplumda aþmaz zýtlýklarýndan sýyrýlmýþ olsalar da, tam olarak aþýlamamýþ ve iþbölümüne baðýmlýlýk toplum, hâlâ burjuva hukukunun sýnýrlarýnýn bütünüyle aþýlamadýðý ve toplumsal zenginlikt göre pay aldýðý bir toplumdur. Emperyalizmin baskýsý ve kapitalizmin bütün kalýntýlarý, pr indeki kurumlarda bile belirti bir liberal-bürokratik yozlaþmanýn ve yeni burjuva unsu rlarýn ortaya çýkabilmesinin koþullarýný yaratýr. Bu durum, baþta parti ve proletarya dikt üzere, bu kurumlarýn soflarýnýn burjuva-revizyonist unsurlardan sürekli arýndýrýlarak güç sini zorunlu kýlar. Ancak, sosyalist toplumda derin bir deðiþime uðramýþ ve birbirine yakl lunan emekçi sýnýflar arasýndaki çeliþmeler uzlaþabilir çeliþmeler olduðundan, proletarya , bu çeliþmeler Marksist-Leninist bir tutumla ele alýndýðý sürece kapitalist toplumdaki gi ddetli mücadelelere yol açmazlar ve adým adým çözümlenirler. Bununla birlikte, eðer sosyal plumda proletarya diktatörlüðü sürekli korunup pekiþtirilemezse, sýnýf mücadelesi doðru bi mezse, sosyalist inþa sürekli geliþtirilerek kapitalizmin kalýntýlarýna karþý onlarý yok e kadar mücadele edilmezse, kapitalizme geri dönüþ kaçýnýlmaz olur. 6 Emperyalizm koþullarýnda, proleter devrimlerinin, emperyalist sistemin en zayýf halk alarýný oluþturan tek tek ülkelerde baþarýya ulaþarak geliþeceði göz önüne alýndýðýnda; em n edici yenilgiye uðrayýncaya kadar kapitalizmin restorasyonu tehlikesi, yalnýzca içte k apitalizmin ve burjuva ideolojisinin kalýntýlarýnýn varlýðýndan deðil, fakat ayný zamanda, yalist güçlerin varlýðýndan da kaynaklanmaktadýr. Devrime ve sosyalizme karþý iç ve dýþ dü n birlikte hareket etmiþlerdir ve proletarya da bu düþmanlara karþý yürüttüðü mücadeleyi b rundadýr. 7 Proletaryanýn, toplumsal geliþmenin objektif koþullan tarafýndan belirlenen devrimci n iteliði, sýnýfsal çýkarlarý ve idealleri, dünyanýn her yerinde bir ve aynýdýr. Bu idealler oplumda simgelenmektedir. Proleter enternasyonalizminin temellerini oluþturur. Dev rimci proletarya, dünyanýn her yerinde, kendi bilimsel ideolojisi Marksizm-Leninizmi teme alarak, en somut ifadesini «kendi» ülkesinde devrim yapmada, ülkesindeki devrimin Çýk
larýný dünya sosyalist devriminin genel çýkarlarýna tâbi kýlmada, devrimi sonuna kadar sür çýkar gözetmeksizin karþýlýklý yardýmlaþmada bulunan enternasyonalist birlik ve dayanýþma ir. Bu enternasyonalist birlik, dayanýþma, çýkar ve özlem birliði uluslararasý alanda, geç rks, Engels, Lenin ve Stalin'in zamanlarýnda olduðu gibi tek bir enternasyonal Örgütün çat týnda birleþmeye kadar varan biçimler alabileceði gibi; bu durum, tek bir ülkede, bir arad a yaþayan çeþitli milliyetlerden proletarya için, tek bir proletarya partisi içinde birleþ nin gereðinde ifadesini bulur. Milliyetçilik ve her türlü ulusal bencillik siyaseti prol etaryanýn deðil, burjuvazinin ideolojisi ve sýnýf tavrýdýr. Proletarya enternasyonalisttir Türkiye Devrimci Komünist Partisi, bugün dünyanýn tek sosyalist ülkesi Arnavutluk'un, çeþi lerde devrim ve sosyalizm için savaþan kardeþ Marksist-Leninist partilerin kararlý deste kçisidir. 8 Türkiye, emperyalizmin, komprador-tekelci kapitalizmin ve feodal kalýntýlarýn hüküm sü , yarý-feodal, çok uluslu geri bir tarým ülkesidir. Bu durum. ülkemizin hâlâ demokratik de süreci içinde olduðunu belirlemekte ve devrimci proletaryaya nihai hedeflerini gerçekleþt irme yolunda ilk adým olarak demokratik devrim sürecini tamamlama görevini yüklemektedir . Bu zorunludur, çünkü emperyalizm ve proleter devrimleri çaðý olan çaðýmýzda, burjuvazi, devrimi sonuna kadar götürerek tamamlama yeteneðini yitirmiþ bulunmaktadýr. Proletaryanýn erliði, bu devrimi kesintisiz olarak, sosyalist devrime götürecektir. 9 Bununla birlikte, demokratik devrim hâlâ burjuva karakterini korur ve özünde köylülüðü evrimi olmaya devam eder. Türkiye, yüzyýlýn baþýndan beri demokratik devrim süreci içinde asýna karþýn ülkede ne bir toprak devrimi, ne de ulusal sanayi kapitalizmi esas olarak g eliþmediðinden feodalizm tasfiye edilememiþ, aksine, emperyalizm ve komprador tekelci kapitalizmle kaynaþarak yaygýn kalýntýlar halinde Köylülüðü ezmeye devam etmiþtir. Siyasi mamýþtýr. Bu koþullarda ulusal burjuvazi belirti bir ölçüde ilerici bir rol oynar ve prole a önderliðinde Ulusal Demokratik Halk Devrimi; genel olarak kapitalizmi deðil emperyal izmin uzantýsý niteliðindeki ve bu yüzden feodalizmle birlikte üretici güçlerin geliþmesin ngel oluþ turan komprador tekelci kapitalizmi tasfiyeyi amaçlar. Caðýmýzda genel olarak he r türlü kapitalizm zamanýný doldurmuþ olmakla birlikte, ülkemizin yarý-sömürge, yan-feodal alýndýðýnda, emperyalizm ve feodalizmle baðlarý koparýlmýþ bir ulusal kapitalizm geçici bi var olmaya devam edecektir. Bu, ulusal kapitalizmin geliþmesini kýsýtlayarak süreç içinde sfiye edecek olan demokratik devrimden kesintisiz olarak geliþecek olan proletarya nýn sosyalist devrimidir. 10 Ülkemizde demokratik devrim süreci, belli baþlý þu aþamalardan geçerek geliþti: Merkezi feodal Osmanlý Despotluðunda, burjuva demokratik fikirlerin Ýlk þekillenmeye baþla masý XIX. yüzyýla rastlar. Bu dönem ayný zamanda ülkenin, sanayi devrimlerini gerçekleþtir ir dünya ticaret aðý kurmayý baþarmýþ bulunan ve hâlâ serbest ticaret ve serbest rekabetçi pitalizmi çaðýný yaþadýklarý için, bütün zorbalýk, sömürü ve zulmüne karþýn, objektif olar aya devam eden Batýlý kapitalist ülkeler ile ekonomik baðlarýnýn giderek güçlendiði ve bun ak meta üretiminde ve dolaþýmýnda görülen bir-canlýlýðýn feodal sistemi parçalamaya baþlad Ama Türkiye'de burjuva demokratik devrim süreci, esas olarak ülkenin emperyalizmin ege menliði altýna girdiði bir dönemde patlak veren 1908 'Jön Türk' Devrimi ile baþladý. 1905 Rus Devrimi, birçok Doðu Avrupa ve Asya ülkesini etkiledi. Ve bu ülkelerdeki halkla rýn demokratik hareketine yeni bir itelim kazandýrdý. Bu devrim dalgalarýnýn etkisi altýnd o zaman Osmanlý Devletinin sýnýrlarý içinde bulunan Balkanlar'da, çeþitli ezilen uluslarýn al kurtuluþ mücadeleleri hýzlandý ve Anadolu'nun çeþitli bölgelerinde feodal despotluða ka halk- ayaklanmalarý, grevler (özellikle maden iþletmelerinde) hareketler yaygýnlaþtý. Ýþte türk» Devrimi ulusal ticaret burjuvazisi tarafýndan yönlendirilen ordu içindeki bir ileric i hareketin, bu hareketlerden destek alarak ve onlara dayanarak baþarýya ulaþmasýyla gerçe kleþti. Ancak 1908 Devrimi, geniþ halk kitlelerinin devrime kendi talepleri uðruna biz zat savaþarak geniþ ölçüde katýldýðý ve ona damgasýný vurduðu güçlü bir halk devrimi nitel uçta, 1908 Devrimi, saltanatýn yaný sýra göstermelik bir Anayasa ve Meclisin kurulmasýna y açmakla birlikte, ülkenin yarý-sömürge vö feodal, yarý-.feodal yapýsý deðiþmeden kaldý. 1 mperyalizme ve feodalizme darbe vurmayý baþaramayan eski tipte cýlýz ve güçsüz bir burjuva
rimiydi. «Jöntürk'lerin» partisi olan «Ýttihat ve Terakki», iktidardan pay aldýktan sonra, emperyal ve feodallerle tümden uzlaþtý ve giderek onlarýn aleti haline geldi. Bu durum, temsil e ttiði oldukça palazlanma ve zaten emperyalizmle sýký baðlarý olan ulusal burjuva kesimleri (tefeci-ticaret burjuvazisi) iktidarýn kendine saðladýðý olanaklardan yararlanarak hýzla k pradorlaþmasýna yakýndan baðlýydý. Böylece «Ýttihat ve Terakki» yönetimi daha iktidarý ele kendilerine dayanarak iktidara geldiði ezilen Balkan uluslarýnýn ulusal kurtuluþ mücadele lerine ve iþçi sýnýfý ve halk hareketine karþý alabildiðine saldýrdý. Komprador-feodal zor bir parçasý haline geldi ve Ýttihat ve Terakki yönetimi sonunda ülkeyi Alman emperyalistl erinin safýnda bir piyon olarak Birinci emperyalist Paylaþým Savaþýna soktu. Savaþ sonunda Alman emperyalizminin baþýný çektiði ve Türkiye'nin de saflarýnda yer aldýðý blok yenilgiye uðrayýnca ülkemiz, galip emperyalist devletler ve onlarýn kuklasý Yunan ge riciliði tarafýndan iþgal edilerek sömürge, yarý-sömürge bir ülke haline getirildi. Bu duruma baðlý olarak, Anadolu'nun çeþitli milliyet halkýnýn emperyalist düþmana ve onun ve yabana yardakçýlarýna karþý yürüttüðü ulusal baðýmsýzlýk savaþý baþladý ve hýzla geliþt le ederek ve pek çok fedakârlýða katlanarak, emperyalist iþgalcileri ve onlarýn kuklasý Yu gericiliðini ülkeden kovdu. Ulusal Kurtuluþ Savaþý, ulusal ticaret burjuvazisi önderliðinde yürütülen, ulusal devrimci avaþ, ayný zamanda da tamamlanmamýþ bir burjuva devrimiydi. Bu savaþ sonunda, emperyalist iþgale son verilmekle birlikte, burjuva-feodal önderlik nedeniyle devrim ileri götürülemedi ve ülkenin toplumsal ve ekonomik yapýsý esasta deðiþmeden kaldý. Meþruti monarþi yýkýld feodal-burjuva bir cumhuriyet kuruldu ama bu, feodalizme karþý bir mücadeleyi ifade et miyordu. Çünkü Kemalist Devrin daha sonraki geliþmesiyle iþçilere ve köylülere karþý, bir rimi ihtimaline karþý yöneldi. Ülkenin üzerinde emperyalizmin ulusal baskýsý devam ederken baský ezilen millet ve milliyetler üzerinde, Türk egemen sýnýflarýnýn da katýlmasýyla kat çok daha vahþice uygulandý. Ulusal Kurtuluþ Savaþý içinde elde edilen an-ti-'emperyalist nçlar sayesinde ülkenin siyasi baðýmsýzlýðý saðlandý ve bir ölçüde güçlendirildi. Ancak Ke giderek kompradorlaþmasý ve finans kapital gericiliðinin aleti haline gelmesine baðlý olar ak, bu siyasi baðýmsýzlýk zamanla iyice yozlaþtý. Mevcut yarý sömürge durum süreç içinde d e devlet, yukarýdan aþaðýya adým adým faþistleþtirildi. Fakat bu dönemde, ülkede meta ekonomisinin ve kapitalizmin, sýnýrlý da olsa, belli bir gel iþme göstermesine baðlý olarak iþçi hareketi geliþiyor, köylülüðü siyasi hayatýn dýþýnda t aþýnýyor ve feodal parçalanmýþlýk ortadan kalkmaya baþlýyordu. Bu durumda, Kemalistlerin b eodal diktatörlüklerini saðlamlaþtýrmak ve özellikle 1929'da patlak veren büyük buhranýn y lelerinin sýrtýna daha kolay yýkabilmek Ýçin. kapitalizm koþullarýnda kitleleri zor yoluyl pt etmek amacýyla geliþtirilmiþ yöntemlere ve bunlarýn bir sis-temleþtirilmesi olan faþizm yduklarý Ýhtiyaç artmaktaydý. Böylece büyük burjuvazi ve toprak aðalarýnýn faþizm eðilimi va-feodal diktatörlük, faþist kurumlarla pekiþtirilerek faþist-feodal bir diktatörlük hafi etirildi. Kemalim faþist-feodal diktatörlük altýnda, iþçiler, köylüler, diðer emekçi kitle len Kürt ulusu her turlu demokratik ve siyasi haktan yoksun olarak insafsýz bir sömürü, ba ský ve zulme tabi tutuldu. Buna karþýlýk baþta proletarya olmak üzere, geniþ emekçi kitlel Kürt burjuva feodal diktatörlüðe karþý sürekli mücadele. Bu mücadele, Özellikle devletin arakter kazandýðý 1930'lardan bu yana daha da þiddetlendi Faþist-feodal diktatörlük, o zam n bu yana görünüþte birçok deðiþiklik geçirmesine ve zaman zaman farklý emperyalist devlet girmesine karþýn varlýðýný sürdürmeye ve emekçi kitleleri ezmeye devam etti. Baþlangýçta peryalizminin etkisi belirleyici iken; daha sonra, 1930'larda Alman emperyalizmi nin geliþmesi ve yayýlmasýna baðlý olarak egemen sýnýfla giderek artan ölçülerde Atman emp e baðlandýlar. Bu durum, özellikle Ýkinci Dünya Savaþýnýn ilk yýllarýnda iyice belirginleþ man emperyalizminin yenilgi ve çöküþünün baþlamasýyla birlikte, Ýngiliz-Amerikan emperyali men sýnýflar ve onlarýn faþist-feodal diktatörlüðü üzerindeki nüfuzunu tekrar saðlamlaþtýr n sonra, Ýngiliz emperyalizmini arka plana iten ABD emperyalizmi ülkemizde dizginler i tamamen ele geçirdi. Bu durumun bugün de esas olarak devam etmesine karþýn, özellikle 19 70'lerde dünya halkla halkýnýn emperyalist düþmana ve onun yerli ve yabana yardakçýlarýna al baðýmsýzlýk savaþý baþladý ve hýzla geliþti. Halkýmýz elde silah yýllarca mücadele eder katlanarak, emperyalist iþgalcileri ve onlarýn kuklasý Yunan gericiliðini ülkeden kovdu.
Ulusal Kurtuluþ Savaþý, ulusal ticaret burjuvazisi önderliðinde yürütülen, ulusal devrimci avaþ, ayný zamanda da tamamlanmamýþ bir burjuva devrimiydi. Bu savaþ sonunda, emperyalist iþgale son verilmekle birlikte, burjuva-feodal önderlik nedeniyle devrim ileri götürülemedi ve ülkenin toplumsal ve ekonomik yapýsý esasta deðiþmeden kaldý. Meþruti monarþi yýkýld feodal-burjuva bir cumhuriyet kuruldu ama bu, feodalizme karþý bir mücadeleyi ifade et miyordu. Çünkü Kemalist Devrin daha sonraki geliþmesiyle iþçilere ve köylülere karþý, bir rimi ihtimaline karþý yöneldi. Ülkenin üzerinde emperyalizmin ulusal baskýsý devam ederken baský ezilen millet ve milliyetler üzerinde, Türk egemen sýnýflarýnýn da katýlmasýyla kat çok daha vahþice uygulandý. Ulusal Kurtuluþ Savaþý içinde elde edilen an-ti-'emperyalist nçlar sayesinde ülkenin siyasi baðýmsýzlýðý saðlandý ve bir ölçüde güçlendirildi. Ancak Ke giderek kompradorlaþmasý ve finans kapital gericiliðinin aleti haline gelmesine baðlý olar ak, bu siyasi baðýmsýzlýk zamanla iyice yozlaþtý. Mevcut ya-n-sömürge durum süreç içinde d ve devlet, yukarýdan aþaðýya adým adým faþistleþtirildi. Fakat bu dönemde, ülkede meta ekonomisinin ve kapitalizmin, sýnýrlý da olsa, belli bir gel iþme göstermesine baðlý olarak iþçi hareketi geliþiyor, köylülüðü siyasi hayatýn dýþýnda t aþýnýyor ve feodal parçalanmýþlýk ortadan kalkmaya baþlýyordu. Bu durumda, Kemalistlerin b eodal diktatörlüklerini saðlamlaþtýrmak ve özellikle 1929'da patlak veren büyük buhranýn y lelerinin sýrtýna daha kolay yýkabilmek Ýçin. kapitalizm koþullarýnda kitleleri zor yoluyl pt etmek amacýyla geliþtirilmiþ yöntemlere ve bunlarýn bir sis-temleþtirilmesi olan faþizm yduklarý Ýhtiyaç artmaktaydý. Böylece büyük burjuvazi ve toprak aðalarýnýn faþizm eðilimi va-feodal diktatörlük, faþist kurumlarla pekiþtirilerek faþist-feodal bir diktatörlük hafi etirildi. Kemalim faþist-feodal diktatörlük altýnda, iþçiler, köylüler, diðer emekçi kitle len Kürt ulusu her turlu demokratik ve siyasi haktan yoksun olarak insafsýz bir sömürü, ba ský ve zulme tabi tutuldu. Buna karþýlýk baþta proletarya olmak üzere, geniþ emekçi kitlel Kürt burjuva feodal diktatörlüðe karþý sürekli mücadele bu mücadele, Özellikle devletin f rakter kazandýðý 1930'lardan bu yana daha da þiddetlendi Faþist-feodal diktatörlük, o zama bu yana görünüþte birçok deðiþiklik geçirmesine ve zaman zaman farklý emperyalist devletl girmesine karþýn varlýðýný sürdürmeye ve emekçi kitleleri ezmeye devam etti. Baþlangýçta Ý eryalizminin etkisi belirleyici iken; daha sonra, 1930'larda Alman emperyalizmin in geliþmesi ve yayýlmasýna baðlý olarak egemen sýnýfla giderek artan ölçülerde Atman empe baðlandýlar. Bu durum, özellikle Ýkinci Dünya Savaþýnýn ilk yýllarýnda iyice belirginleþt an emperyalizminin yenilgi ve çöküþünün baþlamasýyla birlikte, Ýngiliz-Amerikan emperyaliz en sýnýflar ve onlarýn faþist-feodal diktatörlüðü üzerindeki nüfuzunu tekrar saðlamlaþtýrd sonra, Ýngiliz emperyalizmini arka plana iten ABD emperyalizmi ülkemizde dizginleri tamamen ele geçirdi. Bu durumun bugün de esas olarak devam etmesine karþýn, özellikle 197 0'lerde dünya halkla III 12 Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin devrimimizin bugün içinde bulunduðu aþamada sav ve devrimci demokratik iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda gerçekleþtireceði temel talepler þ
Siyasi Alanda; 1. Komprador-feodal devlet ve düzenin bütün kalýntýlarý tasfiye edilecek, emperyalistler v gericiler tarafýndan yapýlacak onu tekrar canlandýrmaya yönelik bütün giriþimler, iþçi sýn ve onlarýn diktatörlüðü tarafýndan ezilecektir. 2. Ekonomik, siyasi, askeri, mali, kültürel, diplomatik, siyasi her alanda emperyali stlerle ve sosyal emperyalistlerle yapýlan kölelik anlaþmalarý ve onlara verilmiþ olan büt mtiyazlar kaldýrýlacak; ülkemiz topraklan üzerinde tek bir emperyalist askeri birlik ve üs býrakýlmayacaktýr. 3. Ýþçi-köylü iktidarý altýnda, halk sýnýf ve tabakalarýna tam bir siyasi özgürlük (söz ve gütlenme özgürlüðü) saðlanacaktýr. Bir avuç komprador feodal, ilerici burjuva ve onlarýn u n her yurttaþ, kadýn veya erkek, milliyet farký gözetilmeksizin eþit haklara sahip olacak ve bu haklarýn kullanýlmasý güvence altýna alýnacaktýr, Din ve inanç özgürlüðü saygý görec t iþleri kesin olarak birbirinden ayrýlacak; gerçek bir laisizm uygulanacaktýr.
4. Ulusal savunma, halkýn silahlandýrýlmasý temelinde kurulan halk ordusu ve halk milisl erine dayandýrýlacaktýr. 5. Ýþçilerin, köylülerin devrimci demokratik halk iktidarýnýn kurulmasýna baðlý olarak, ül emperyalizmin ulusal baskýsý tasfiye edilecek, ezilen Kürt ulusunun bir referandumla ayrý devlet kurma hakký da dahil olmak üzere ulusal kaderini tayin hakký gerçekleþecektir. emokratik halk iktidarý bütün azýnlýk milliyetler için tam bir hak ve dil eþitliðini gerçe ktir. TDKP ulusal düþmanlýklarýn yok edildiði, çeþitli milliyetlerden halkýn bir arada yaþadýðý ten yanadýr. Büyük bir devlet üretici güçlerin daha hýzlý geliþmesini saðlayacaktýr. Bu de tik merkeziyetçiliðe 3 dayanan bölgesel özerklik temelinde örgütlenir. Ancak ayrý devlet k veya ayný devlet içinde kalma konusunda karar sadece Kürt ulusunun olacaktýr. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakký konusunda, Türk milliyetine mensup komünistler prop agandalarýnda ayrýlma hakkýnýn savunulmasýný esas alýrken, baþta Kür komünistleri olmak üz milliyetlere mensup komünistler propagandalarýný, emperyalizme ve gericiliðe harcý çeþitl lliyetlerden iþçilerin ve halkýn birliðinin savunulmasýný esas alarak yürütmelidirler. 6. Türk ordusunun Kýbrýstaki Ýþgaline son verilecek; bütün Türk ve diðer yabancý askerler lmesi, emperyalistlerin üslerinin ve ayrýcalýklarýnýn aldýrýlmasý ve her iki milliyetten K Kýbrýs'ýn kaderini Özgürce tayin hakký savunulacaktýr. Faþizm suçlularý dýþýnda tüm tutuklu ve hükümlüleri kapsayan genel af ilan edilecektir. Ke ilkesini uygulayacak olan iþçilerin köylülerin devrimci-demokratik iktidarý dünyada ki bü usal ve sosyal kurtuluþ mücadelelerini destekleyecek, sosyalist ülkelerle sarsýlmaz bir dostluk kuracak, anti-emperyalist ve demokratik ülkelerle dayanýþma halinde bulunacak ve emperyalistlerin kendisi hakkýnda besledikleri niyetler konusunda bir an bile h ayale kapýlmadan, diðer ülkelerle toprak bütünlüðüne ve egemenliðine karþýlýklý saygý, sal ma, eþitlik ve barýþ içinde bir arada yaþama temelinde iyi iliþkiler geliþtirmeye çalýþaca Ekonomik Akýnda; 9. Ekonomi, iþçi ve emekçi halkýn yararýna yeniden örgütlenecek ve dýþ ticaret, bankacýlýk iþçi-köylü devletinin tekeli altýna alýnacaktýr. Emperyalist devletlere olan bütün "borçl lecek, emperyalistlere ve komprador tekelci burjuvaziye ait bütün banka ve sanayi iþle tmeleri ile onlarýn her türden malýna iþçi-köylü diktatörlüðü tarafýndan el konulacaktýr. meler sosyalist ekonominin ilk dayanak noktalarý haline getirilecek, ekonomi adým adým merkezi bir plan uyarýnca yönetilecektir. 10. Emperyalizmin ve komprador tekelci kapitalizmin yaný sýra köylülüðü ezen feodal kalýnt azýnmasý için yarý-feodal toprak aðalýðý ekonomisi ve tefecilik tasfiye edilecek, her türl ortadan kaldýrýlacak, toprak aðalarýnýn ellerindeki topraklara ve hazine topraklarýna Köyl teleri aracýlýðýyla tazminatsýz olarak el konulacak; feodal, yarý-feodal iliþkilerin hüküm ar köylülüðe daðýtýlacaktýr. Devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda bütün topraklar millileþtirilecektir; yani toprað sý, kiralanmasý ve baþkasýna devredilmesi yasaklanacaktýr. Devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü tarafýndan el konulan topraklarýn bir bölümü üzerinde dev lacaktýr. Devlet çiftlikleri tarým alanýnda sosyalist ekonominin ilk örnekleri ve dayanak noktalarý olacaktýr. Devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü, el konulan topraklarýn feodal, yarý-feodal iliþkilerin h lülere daðýtýlmasý ile ortaya çýkan iþletmeler de dahil olmak üzere, bireysel köylü iþletm peratif ve giderek daha üst düzeyde kolektif iþletmeler Ýçinde birleþmesini teþvik edecekt Ve bunun için kesinlikle hiç bir zor yöntemi kullanmayacaktýr. Köylülerin bankalara ve tefecilere olan tüm borçlarý iptal edilecek, topraklarý üzerindeki türlü ipotek kaldýrýlacaktýr.
Toprak aðalarýnýn ve komprador-feodal devletin elindeki bütün tarým makine ve aletlerine, humluk, gübre ve ilaca vb. el konacak; bunlar devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü tarafýndan Makine-Traktör Ýstasyonlarýnda toplanacak ve Köylü Komiteleri aracýlýðý ile köylülerin bun lanmasý saðlanacaktýr. 11. Ormanlar, akarsular, su kaynaklarý ve bütün zenginlikleri halkýn ortak mülkiyeti halin e getirilecektir. 12. Kendi baþýna ele alýndýðýnda tam bir demokratik devrim, en iyi çalýþma koþullarý, en g ile proletaryayý kapitalist sömürünün zincirlerin den kurtaramayacaðýnýn ama onun gücünü t zincirleri kýrmasýný saðlayacak koþullarý yaratacaðýnýn bilincinde olan TDKP, proletaryan izm koþullan altýnda savaþ gücünü artýrmak ve onu çürüme ve yozlaþmadan korumak için aþaðý ur. Devrimci demokratik iþçi-köylü iktidarý, ilk adýmda bunlarýn eksik siz bir biçimde ger lmesini saðlar; a) Devrimci proletaryanýn her türlü sýnýf örgütü ve sýnýf sendikalarý için uluslararasý al gürlüðün saðlanmasý, b) En çok 8 saatlik iþgününün ve haftada 40 saat çalýþmanýn tarým dahil bütün iþyerlerini genelleþtirilmesi; her yýl ücretli dinlenme hakkýnýn gerçekleþtirilmesi, c) Sýnýrsýz grev ve genel grev hakký; lokavtýn yasaklanmasý, d) Ýþsizliðin önlenmesi ve Ýþsizlik sigortasýnýn uygulanmasý, e) Bütün iþyerlerinde hastalýk ve kazalara karþý önleyici tedbirlerin ve saðlýða uygun çal masý. f) Karþýlýðý iþçiler tarafýndan ödenmeyen sigorta, tazminat ve emekli aylýðý uygulamalarýn leþtirilmesi, g) 18 yaþýndan küçük gençler için 6 saatlik iþgünü; gece çalýþtýrma yasaðý; 16 yaþýndan kü tulmasýnýn ve feodal bir kalýntý olan çýraklýðýn yasaklanmasý. h) Eþit iþe eþit ücret ödenmesi, ý) Kadýn emeðinin kadýn saðlýðýna zararlý sanayilerde yasaklanmasý, Ý) Ýþçi annelerin çalýþma süre ve koþullarýnýn, durumlarýna uygun olarak düzenlenmesi, büt emzirme odalarýnýn açýlmasý, k) Ýþçilere saðlýða uygun barýnma koþullarýnýn saðlanmasý, ý) Bir iþçi ailesinin insanca yaþamasýný saðlayacak genel asgari ücret ödenmesi, m) Ýþçiler üzerinde feodal sömürü kalýntýlarýna son verilmesi. 13. Þehir küçük burjuvazisinin elindeki küçük iþletmeler korunacak, bunlarýn kooperatifler rleþmeleri teþvik edilecektir. Devrimin bu aþamasýnda emperyalist ve feodal sömürünün gerçekleþmesinin aracý olmadýklarý, lk iktidarýna ve ulusal ekonomiye karþý çýkmadýklarý ve ona zarar vermedikleri ^sürece ort uvazinin elindeki Ýmletme ve mallara el konulmayacak, ancak bunlar demokratik halk iktidarýnýn ve iþçi komitelerinin denetimi altýna alýnacaktýr. 15. Tüm çalýþanlara grev ve toplu sözleþme yapma yetkisine sahip sendika kurma hakký tanýn 16. Mevcut düzende açlýða ve sefalete terk edildikleri için kitleler halinde yurt dýþýna g orunda býrakýlan «göçmen iþçiler»e ülke içinde uygun çalýþma ve yaþama koþullarý saðlanara sürgün hayatýna son verilecektir.
17. Çocuklarýn fiziki ve moral geliþmesini ve eðitimini saðlayacak tedbirler alýnacak, kim siz ve evlilik dýþý çocuklarýn bakýmý ve yetiþtirilmesi garanti altýna alýnacaktýr. 18. Bugünkü vergi düzeni ve dolaylý vergiler tümüyle kaldýrýlacak; onun yerine, sömürüyü v likleri tasfiye etmeye yardýmcý olacak bir Artan Oranlý Gelir Vergisi sistemi konacaktýr . Kültür ve Diðer Alanlarda; 19. Ýþçi-köylü diktatörlüðü altýnda geliþtirilecek olan kültür, onun bir unsuru olan prole için en olumlu koþullarý baðrýnda barýndýran, kitlesel nitelik taþýyan anti-emperyalist, t, anti-feodal ve Marksist-Leninist ideoloji tarafýndan yönlendirilen bir küftür olacak; bilim, sanat ve edebiyat halka hizmet edecektir. 20. Ulusal demokratik, halkçý ve parasýz bir eðitim sistemi kurulacak; teorik eðitim üreti çalýþmayla birleþtirilecektir. Eðitim, geniþ halk kitlelerini devrim mücadelesine sevk et n bir aracý olacaktýr. 21. Zorunlu ve tek bir resmi devlet dili olmayacak, her ulusal bölgede ulusal dil resmi dil olacaktýr. Bütün uluslar ve milliyetler ana dillerinde eðitim yapabilecekler, hiç bir kýsýtlama olmaksýzýn ana dillerini özgürce kullanabileceklerdir. Ýþçi-köylü iktida e diller üzerindeki her türlü baskýya son verecek, onlarýn geliþip açýlmalarýnýn koþullarý 22. Hukuk sistemi deðiþtirilecek, yargý yetkisi çeþitli düzeylerdeki halk meclislerine kar umlu olan halk mahkemeleri tarafýndan kullanýlacaktýr. 23. Halk saðlýðýný güvence altýna alan geniþ bir halk saðlýðý sistemi kurulacak; yaþama ko ek ve halka, saðlýða uygun barýnma koþullarý saðlanacaktýr. 24. Emekçi halkýn bedensel geliþmesinin koþullan saðlanacak; kitle sporu teþvik edilecekti
IV
13 Proletarya ve onun öncüsü Türkiye Devrimci Komünist Partisi önderliðinde halkýn, þidd n devrimle komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn burjuva-feodal ve gerici faþist dikt atörlüðünü yýkmasý ile proletarya diktatörlüðünün özgül bir biçimi olarak kurulacak olan i emokratik diktatörlüðü; baþlangýçta ayaklanma organlarý olarak doðan ve daha sonra devrimc r kurulduðu ölçüde yasama ve yürütme yetkilerine sahip yönetim organlarýna dönüþen, her ka kçi halk meclislerine ve onlarýn halk tarafýndan seçilen, denetlenen ve gerektiðinde görev n alýntýn temsilci organlarýnýn demokratik merkeziyetçilik esasýna göre örgütlenmesi temel nan ve proletarya ve emekçi halkýn çeþitli kitle örgütleri tarafýndan desteklenen ve denet n, demokratik bir yönetim sistemidir. Devlet iþlerini yönetmekle görevli memurlar halk tarafýndan seçilir, denetlenir ve gerekti nde görevden alýnýr, Ýþçi ve köylülerim devrimci demokratik diktatörlüðü, demokratik devrimden kesintisiz olara sosyalist derimin geliþme süreci içinde, tek baþýna proletarya ve onun Marksist-Leninist p artisi Türkiye Devrimci Komünist Partisi tarafýndan, tüm emekçi halkýn yönetilmesine dayan osyalist bir_ diktatörlüðe dönüþür. 14 Devrimci proletaryanýn, proletarya ve halkýn mücadelesini yürütmeye yetenekli en iler unsurlarýný baðrýnda toplayan ve saflarýnda burjuva-revizyonist unsurlarýn ve hiziplerin v lýðýna izin vermeyen, proletaryanýn en saf örgütü olan Türkiye Devrimci Komünist Partisi, acý olan komünist toplumun kurulmasýna kadar yürüteceði mücadelede, proletaryayý durmaksýz ideolojisiyle donatarak eðitecek, birleþtirecek ve yönetecektir. Sýnýfsýz topluma geçiþle kte; proletarya diktatörlüðü gibi parti de gereksiz hale gelerek yok olacaktýr. 15 Devrimin baþarýsý, doðru Marksist-Leninist bir önderlik altýnda, onun yok etmeyi hede dýðý güçlere karþý, tutarlý ya da tutarsýz bir mücadele potansiyeli taþýyan bütün sýnýf ve cek ve mücadeleye seferber edebilecek bir cephenin oluþturulmasýna baðlýdýr. Ulusal Demokr
ik Halk Devriminde proletaryanýn cephe siyaseti iþçi-köylü temel ittifakýný gerçekleþtirme mel üzerinde þehir küçük-burjuvazisini devrimci saflara kazanmak, ulusal burjuvaziyi taraf sýzlaþtýrmak ve onunla, devrimci mücadeleye katýldýðý sürece ittifak kurmak esasýna dayaný rimci Komünist Partisi cephe siyasetini hayata geçirirken, ne temel hedeflerini, ne de mücadelesiz birlik olmayacaðý gerçeðini bir an bile olsa gözden kaçýrmayacaktýr. 16 Türkiye Devrimci Komünist Partisi, militarist-bürokratik devlet cihazýný zor ve þidde ayanan devrimle yok edecektir. Halkýn gericiliðe karþý yürüteceði genel silahlý ayaklanma nde doðacak ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi tarafýndan yürütülecek olan iþçi sýnýfý v halk ordusu; karþý-devrimci silahlý kuvvetlerin daðýtýlmasýnýn, devrimci demokratik halk i kurulmasýnýn, onun ülke çapýna yayýlarak pekiþtirilmesinin ve devrimin kazançlarýnýn savu cý olacaktýr. Halk ordusu, üretimden kopuk ve zorba bir ordu deðil, ama üretime katýlan ve endi içinde demokratik bir ordudur ve o, ayný zamanda halkýn genel askeri eðitimini saðlam anýn bir aracýdýr. 17 Ýþçi sýnýfýnýn burjuvaziye karþý yürüttüðü mücadelenin temel araçlarýndan biri de onu izm idealleriyle sýnýf mücadelesi içinde eðitildiði kitlesel örgütleri olan sendikalardýr. ki, bugün kapitalist-revizyonist dünyada iþçi sendikalarýnýn yönetimi, geniþ ölçüde, faþis e revizyonist burjuva akýmlarýn temsilcisi sendika aðalan tarafýndan gasp edilmiþtir ve se ndikalar, iþçi sýnýfýnýn burjuvaziye karþý mücadelesinin aleti olmaktan çýkarak, onu, mevc anýn araçlarý haline getirilmiþtir. Bu durum, dünyanýn hemen her yerinde olduðu gibi ülkemizde de, iþçi sýnýfýnýn öncü müfreze vrimci Komünist Partisi'nin yönetiminde, geniþ Ýþçi kitlelerini baðrýnda toplayan sýnýf se lenmesini zorunlu kýlmaktadýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi tarým proletaryasý dahil iþçi sýnýfýný, devrim ve "Sosyalizm yolunda seferber edebilecek sýnýf sendikalarýnýn örgüt Proletarya diktatörlüðünün kurulduðu koþullarda sendikalar, diðer görevlerinin yaný sýra, kitlelerin sosyalizmin inþasýna ve üretimin sosyalist yönetimine katýlmasýnýn kaldýraçlar e gelirler. Proletarya diktatörlüðü sisteminin bir parçasý olarak partinin önderliðinde se ar, ayný zamanda, proletaryanýn kendi diktatörlüðü üzerinde kuracaðý denetimin ve bu dikta rýnda ortaya çýkabilecek yozlaþmalara karþý mücadelenin de araçlarýdýr. 18 Geniþ emekçi köylü kitlelerinin tam bir örgütsüzlük, parçalanma ve daðýlma halinde bu Türkiye Devrimci Komünist Partisi, proletaryanýn önderliðinde köylülüðü örgütlemek ve onu list ve anti-feodal potansiyelinden sonuna kadar yararlanmak amacýyla, yoksul köylüler in aðýrlýkta olduðu, tüm köylülüðü baðrýnda toplayan Köylü Birliklerinin kurulmasýna Özel Bugünkü burjuva-feodal düzende çeþitli tarým kooperatifleri, esas olarak zengin köylülerin rý-kapitalist toprak aðalarýnýn geniþ emekçi köylü kitlelerini ezdiði ve sömürdüðü, empery tekellere baðýmlý kapitalist iþletmelerdir. Ancak, eðer proletarya ve onun Marksist-Lenin ist partisinin rehberliðini kabul eden emekçi köylülerin yönetime aktif bir biçimde katýlm böylece emekçi köylüler yararýna demokratik bir biçimde yönetilmeleri saðlanabilirse, koo fler, kolektif kapitalist iþletmeler olmaktan çýkmadýklarý halde, mevcut koþullarda, bu öl nti-emperyalist, anti-feodal mücadelesinin araçlarý durumuna getirilebilirler. Proletarya diktatörlüðü koþullarý altýnda, sosyalist sanayi sistemine baðlanan ve toplumsa et altýnda bulunan toprak üzerinde, yine toplumsal mülkiyet altýnda bulunan temel üretim a raçlarýyla üretim yapan kooperatifler ise, tamamen nitelik deðiþtirerek, küçük köylü ekono ektif büyük iþletmelere dönüþtürmenin ve onu sosyalist ekonomiyle adým adým bütünleþtirmen gelirler. Ancak TDKP, tarým kooperatifleri sosyalist sanayi sistemiyle tam olarak bütünleþinceye (kooperatif, modern tekniðe dayalý büyük tarým-sanayi komplekslerine ve ko ifçi köylü, bu komplekslerde çalýþan iþçiye dönüþünceye) kadar, sosyalist ekonominin bu Öz ) parçasýnýn özelliklerini dikkate alýr ve onu geliþtirecek bir yol izler. 19 Gençliði kazanmanýn geleceði kazanmak demek olduðunun bilincinde olan TDKP, burjuva-f dal düzen ve ideolojilerin baþta iþçi gençlik olmak üzere, halk gençliði üzerindeki yozlaþ eyici etkisine karþý her yolla savaþacaktýr. TDKP gençliðin maddi-manevi özlemlerini ve ih arýný göz önünde bulundurarak ve bu ihtiyaçlardan hareket ederek devrimci inisiyatifini sü i geliþtirecek biçimde Marksist-Leninist önderlik altýnda örgütleyecek; gençliðin sonsuz d
i enerjisini, iþçi ve diðer emekçi kitlelerin enerjisi ile birleþtirecek ve gerçek kurtulu lunu göstererek devrim yolunda seferber edecektir. 20 Bugünkü burjuva-feodal! düzen genel olarak kadýný köleleþtirmekte, aþaðýlamakta, yeten tmekle ve ikinci sýnýf bir insan durumuna getirmekte, ayrýca iþçi ve emekçi kadýn üzerinde yoðun bir sömürü gerçekleþtirmektedir. Oysa devrimci mücadele ve hayat, Onun, ana ve kadýn k, mevcut düzenin kendisine ve çocuklarýna hazýrladýðý kötü gelecekten, haksýzlýktan, sömü nefret ettiðini, onun yüksek bir devrimci ruha ve kararlýlýða sahip olduðunu ve koþullar o u olduðunda toplumsal hayatýn her alanýndý büyük baþarýlar kazandýðýný her gün göstermeye Kadýnýn tam kurtuluþu davasý, proletaryanýn kurtulurumdan, sömürünün ve baskýnýn olmadýðý týlmasý büyük davasýndan ayrýlmaz. Özü itibarýyla bir burjuva devrimi olan Ulusal Demokrat Devriminin esas olarak kadýnýn siyasi kurtuluþunu ve hak eþit eþitsizliklerinin yok edilme sini gerçekleþtireceði; onun sosyal kurtuluþunun ve bu alandaki fiili eþitsizliklerin yok edilme-sinin ise sosyalist devrimin geliþme süreci içinde, proletaryanýn Özel çabasýyla ge bileceði noktasýndan hareket eden TDKP, devrimin bugün içinde bulunduðu aþamada, partinin rliðinde emekçi kadýnlarýn anti-emperyalist, anti-faþist, anti-feodal, kitlesel örgütlerin yaratacak ve onun davasý ve mücadelesini, proletarya ve diðer emekçi kitlelerin davasý ve mücadelesiyle birleþtirecektir. TDKP, kadýnýn kurtuluþu konusundaki burjuva revizyonist t eorilere karþý sürekli bir mücadele verecektir. 21 Bugün kültür; eðitim, bilim, sanat ve edebiyat alanlarý, her türden burjuva-revizyoni e feodal-dinci ideolojilerin yozlaþtýrýcý etkisi altýnda, halk kitlelerini uyuþturmanýn ve ar komprador-feodal düzenin uysal köleleri haline getirmenin araçlarý durumundadýr. Bütün lanlarda çalýþan emekçiler, mevcut düzenin bütün diðer kötülüklerinin yaný sýra onun bu öz a hoþnutsuzdurlar. Onlar, eðitim, bilim, sanat ve edebiyatýn proletaryanýn ve emekçi halký yararýna olmasýný, bunlarýn maddi ve manevi bakýmdan insanýn ve toplumun çürümesinin deðil in aracý olmasýný istiyorlar. Tüm kültür alanýný sýnýf mücadelesinin ideolojik planda yürütüldüðü, Marksizm-Leninizm ile revizyonist ve feodal-dinci bütün gerici ideolojilerin kýyasýya mücadele ettiði bir alan o rak gören Türkiye Devrimci Komünist partisi Marksizm-Leninizmin bu alanda da egemen olm asý ve kültürün sonsuza kadar geliþip, açýlmasý için proletarya devriminin zorunluluðunun olarak eðitim- bilim, sanat ve edebiyat emekçilerini Marksist-Leninist önderlik altýnda örgütleyecek ve yönetecektir. ----------------TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ TÜZÜÐÜ I. KONGRE BELGELERÝ (02) TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ TÜZÜÐÜ I PARTÝ Türkiye Devrimci Komünist Partisi çeþitli milliyetlerden Türkiye iþçi sýnýfýnýn örgütlü ön nmesinin en üst biçimidir. TDKP, iþçi sýnýfý ve emekçi halkýn devrimci mücadelesi içinde s sini uygulama yeteneðine sahip, devrim ve komünizm için hiç bir fedakârlýktan kaçýnmayan ö n oluþur. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, komünistlerin gönüllü, militan, ideolojik, siyasi ve ör birliðidir. Parti gücünü bu gönüllü irade ve eylem birliðinden alýr ve bu birlik bölücü, lere, Marksizm-Leninizmden ve onun Türkiye somut koþullarýna uygulanmasý parti Programýnd hiç bir sapmaya izin vermez. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin ideolojisi Marksizm-Leninizmdir. Sýnýfsýz topluma k ar sürecek mücadelede Parti her alanda ve her türlü faaliyetinde Marksizm-Leninizmi kendi ne rehber alýr; Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz öðretilerine sadýk kalýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Türkiye iþçi sýnýfý ve emekçi halkýnýn devrimci ve müca
lerinin; proletaryanýn gerçek komünist partisini inþada ilk ciddi adýmý atan Mustafa Suphi e yoldaþlarýnýn, onlarýn TKP sinin, emperyalizme ve faþist diktatörlüðe karþý verdikleri kahraman mücadele içinde darað ence hanelerde, silahlý çatýþmalarda katledilen devrimcilerin mücadelesinin doðrudan miras Üçüncü Enternasyonallin bir kolu olarak kurulan ve henüz kuruluþ döneminde önderi M. Suphi yoldaþýnýn Kemalist burjuvazi tarafýndan katledilmesiyle örgütlenmesi daðýlan Türkiye Kom isi'nden sonra Türkiye proletaryasý, Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kurulmasýyla il k kez bir komünist partisine kavuþmuþtur. M. Suphi ve yoldaþlarýnýn hunharca katledilmeler den sonra Þ. Hüsnü'nün yönetimini gasp ettiði TKP, burjuva kuyrukçusu sýnýf iþbirlikçisi v etçi bir çizgi izleyen dar bir aydýn grubuna dönüþtü. Þ. Hüsnü'nün saðdý çizgisi kendinden izyonistlere kaynak oldu ve Türkiye sol hareketini yarým yüzyýl etkisi altýna aldý. Kitle delelerinin yükseldiði 1970'lerde, 50 yýldýr 'sol' hareketi etkisi altýna alan revizyonizm e ve reformizme 'sol' bir tepki olarak küçük-burjuva ihtilalciliði güçlendi. Gerçek bir Ma st-Leninist partinin olmadýðý bu donemde kurulan hareketimizin önceli THKO küçük-burjuva b htilalci çizgiye sahipti. THKO uzlaþmaz bir mücadeleden sonra yenildi. Üyelerinin birçoðu arda öldürüldü, idam edildi, hapse atýldý. Devrim davasýna kararlýlýkla baðlý olan THKO mi lginin nedeninin izledikleri çizgide olduðu sonucuna ulaþtýlar ve zafere götürecek tek yol lan Marksizm-Leninizme yöneldiler. 1975'de küçük-burjuva ihtilalciliðini Marksizm-Leniniz temelinde reddeden THKO; 50 yýllýk revizyonizme karþý mücadele içinde proletaryanýn gerçek ist-Leninist partisinin üzerinde yükseleceði ideolojik-siyasi-Örgütsel çizgiyi inþayý ve d i potansiyel taþýyan gruplarla Marksizm-Leninizm temelinde birleþmeyi temel görev olarak belirledi. THKO'nun Türkiye proletaryasýnýn Devrimci Komünist Partisi'ni kurmak için ilke li bir birliðin saðlanmasý yolunda üç yýl boyunca yürüttüðü mücadeleye karþýn bu gruplarla Grupçu, kariyerist, küçük burjuva önderlikler birliðin önünde engel oldular. Bu süre için lar revizyonist ve oportünist çizgiyi sis-temleþtirdiler, kariyerist þeflerin kiþisel çýka ve revizyonizm temelinde birçok kez bölündüler. Bu gruplarýn tabanýnda yer alan gerçek kom er Marksist-Leninist harekete katýldý. Ekim 1978'de toplanan THKO Konferansý örgütün, ideo jik, siyasi ve örgütsel çizgisini onaylayarak bu çizgi temelinde Türkiye Devrimci Komünist artisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi'ni hazýrlamakla görevli Türkiye Devrimci Komünist Partis i - Ýnþa Örgütü'nü kurdu. THKO, bu aþamaya 1975'de Kruþçevci modern revizyonistlerin, 1977 zyonist-Troçkist hizipçilerin ye yine ayný yýl Üç Dünyacý revizyonistlerin örgütü Marksi ndan ayýrmayý ve tasfiyeyi amaçlayan giriþimlerini boþa çýkararak ulaþtý. Ülkemizdeki bütü Kongresi olarak toplanan Türkiye "Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi 'nde kabul edilen Program, Tüzük ve diðer kararlar bütün bu mücadelelerin bir sonucudur. M ksizm-Leninizm in Türkiye koþullarýna uygulanmasý olan Partinin bu siyasi çizgisi 1975'den beri Yugoslav, Sovyet, Çin revizyonizmine, «Avrupa Komünizmi»ne, Troçkizme, karþý-devrimc Teorisine, revizyonist Mao Zedung Düþüncesine, küçük burjuva maceracýlýðýna ve reformizme nda verilen mücadele içinde oluþmuþtur. Türkiye Devrimci Komünist Partisinin amacý, demokratik devrimi tamamlamak, kesintisiz olarak sosyalizme geçmek, proletarya diktatörlüðü altýnda sosyalizmin inþasýný tamamlayara a «herkesten yeteneðine göre, herkese ihtiyacýna göre» yazýlý komünist topluma ulaþmaktýr. al Demokratik Halk Devriminde, sosyalist devrimde, sosyalizmin inþasýnda iþçi sýnýfýnýn he asýný ve öncülüðünü gerçekleþtirir. Komünist topluma ulaþýldýðýnda Partinin görevi ve varl ci Komünist Partisi bütün bu mücadelelerde kendi gücüne dayanma ilkesini kendine rehber al Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin yakýn hedefi, komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýn diktatörlüðünün þiddete dayanan bir devrimle yýkýlmasý ve devrimci iþçi-köylü diktatörlüð lü diktatörlüðü altýnda; emperyalistlere ve komprador-tekelci burjuvaziye ait olan bütün b ra, sanayi iþletmelerine ve onlarýn diðer mülklerine el konacak, emperyalist devletlere olan bütün borçlar iptal edilecek, bütün topraklar millileþtirecek, hazine Topraklarýna ve rak aðalarýnýn ellerindeki. topraklara tazminatsýz olarak Köylü Komiteleri aracýlýðýyla el e feodal, yan-feodal iliþkilerin hüküm sürdüðü topraklar köylüye daðýtýlacaktýr Bütün empe konomik, siyasi, askeri, kültürel, mali her türlü anlaþma iptal edilecektir. Uluslarýn ken kaderlerini tayin hakký gerçekleþtirilecek ve uluslarýn tam hak ve dil eþitliði saðlanaca Devrim kesintisiz olarak sosyalist devrime geçecektir. Devrimin kitlelerin eseri olduðu bilinciyle hareket eden Türkiye Devrimci Komünist Par tisi bu hedeflere ulaþabilmek için iþçi sýnýfý ve emekçi halký devrime hazýrlar, iþçi sýný
eðiþik örgütlerde örgütler, onlarýn tüm güçlerini partinin çizgisi doðrultusunda tek hedef r. Parti, karþý-devrimin silahlý kuvvetlerinin daðýtýlmasýnýn, devrimci halk iktidarýnýn zor rulmasýnýn ve devrimin kazançlarýnýn savunulmasýnýn aracý olan halk ordusunun halkýn silah emelinde kurulmasýna önderlik eder, onu yönetir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, ayrý devlet kurma hakký da dahil olmak üzere Kürt ulusu n kendi kaderini tayin hakkýnýn en kararlý savunucusudur. Parti, ulusal eþitsizlikleri v e ezen ulus Türk þovenizmine karþý mücadele Partinin bu siyaseti, devrimin çýkarýna olan T ve diðer milliyetlerden Türkiye halkýnýn gönüllü birliðini ve ortak düþmana karþý ortak mü Türkiye Devrimci Komünist Partisi, her koþulda var-lýðýný sürdürebilecek, varlýðýný ve fa asýyla sýnýrlamayan illegal bir örgüt olarak örgütlenmiþtir; O'nun örgütlenmesinde ve faal izlilik ilkesi-belirleyicidir. Partinin örgütlenme ilkesi demokratik merkeziyetçiliktir. Partinin savaþma gücünün kaynaðý irade ve eylem birliði ve demirden disiplin bu Marksist-Leninist ilkenin uygulanma sýyla gerçekleþir. Demokratik merkeziyetçilik ilkesi, liberalizme, bürokratizme izin verme z, parti üyelerinin Ýnsiyatifini ve kolektif çalýþma ruhunu geliþtirir. Yukarýdan aþaðýya rýya denetimi saðlar. Hata ve eksikliklerin bulunup yok edilmesini saðlayan eleþtiri ve öz eleþtiri, Partiyi güçlendiren, savaþma gücünü artýran vazgeçilmez bir silahtýr. Parti eleþ veya karalama düzeyine indirilmesine, eleþtirilerin bastýrýlmasýna izin vermez. Parti, devrim ve sosyalizm davasýna kararlý ve bilinçli olarak baðlý öncü iþçileri saflarý ak bileþimini sürekli mükemmelleþtirir, saflarýnýn bileþiminde de iþçi sýnýfýna dayanýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, baþta iki süper devlet olmak üzere emperyalizme, sosyal emperyalizme ve onlarýn her ülkedeki uþaklarýna karþý, dünya halklarýnýn bu ortak düþmanl anti-emperyalist cepheye bütün gücüyle katýlýr. Ulusal Kurtuluþ hareketlerini destekler. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Uluslararasý Komünist Hareketin Türkiye'deki devrimci m rezesidir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi kardeþ komünist partilerle iliþkilerde tam eþ lik, iç iþlerine karýþmama ve karþýlýklý enternasyonalist iþbirliði ve destek ilkesine bað Devrimci Komünist Partisi dünyanýn tek sosyalist ülkesi Arnavutluk'un, çeþitli ülkelerde d m ve sosyalizm için savaþan kardeþ Marksist-Leninist partilerin kararlý destekçisidir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Marksist-Leninist partiler arasýnda yeni bir örgütlü bi iðin gerçekleþmesi için çalýþýr. Bu örgütlü birlik Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölüms nternasyonalin þanlý mirasý üzerinde, devrimci proletaryanýn mücadele deneyleri üzerinde; et, Yugoslav ve Çin revizyonizmine, "Avrupa Komünizmine ve revizyonist "Mao Zedung Düþünce sine karþý mücadelenin baþarýlarý üzerinde yükselecektir. PARTÝ ÜYELÝÐÝ (Parti Üyesinin Hak ve Görevleri) 1) Parti Program ve Tüzüðünü kabul eden ve bunlarý hayata geçirmek için aktif olarak mücad , parti örgütlerinden birinde yer alan faal olarak çalýþan, tüm parti kararlarýný uygulaya idatýný düzenli olarak Ödeyen herkes TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ (TDKP) ÜYESÝ olabil 2) Parti üyesinin görevleri þunlardýr: a Partinin Programýna, Tüzüðünü, kabul etmek ve bunlarý eksiksiz uygulamak, partinin yay izlikle incelemek, parti kararlarýný pratiðe geçirmekte aktif ve yaratýcý olmak, b Marksist-Leninist teoriyi sýnýf mücadelesine sýký sýkýya baðlý bir biçimde özümlemek i eoriyle pratiði birleþtirmek, c Partinin birliðini tüm hizipçi ve bölücü tavýrlara karþý savunmak. Burjuva-revizyonist in her türlü etkisine karþý, liberalizm ve bürokratizme karþý amansýz mücadele sürdürmek, ksizm-Leninizmi, proletarya enternasyonalizmini savunmak,
d Kitlelerle baðlarýný sürekli geliþtirmek, onlarý partinin siyasetinin doðruluðuna inan tlelerin fikirlerini daima dikkate almak, kitleden gelen doðru eleþtiri önerileri uygu lamak, e Partinin ve halkýn çýkarlarýný kiþisel çýkarlarýn üstünde tutmak, en büyük fedakârlýkl i tarzda düþünmek, çalýþmak ve yaþamak, f Düþmana karþý uyanýk olmak, illegalite kurallarýna uymak, parti sýrtarýný her koþulda iste, mahkemede ve düþmanýn benzer kurumlarýnda komünist kiþiliðini ve kararlýlýðýný korum partiye sadýk kalmak, düþmanýn zulmünü yiðitçe göðüslemek, hiç bir þekilde partinin örgütl parti üyeliði hakkýnda parti izni olmaksýzýn açýklama yapmamak, g Eleþtiri özeleþtiriyi hiç bir kýsýtlama yapmaksýzýn geliþtirmek, eleþtiriyi övgü düzme ine indirenlere karþý uzlaþmaz olmak, hata ve eksikliklerine karþý sert ve acýmasýz olmak, disinin vö baþkalarýnýn hata ve eksikliklerini partiden gizlememek, onlarý açýða çýkarmak, ksikliklerin giderilmesi için mücadele etmek, h Yoldaþlarýyla komünist kardeþlik baðlarýný geliþtirmek, onlara karþý duyarlý ve özenli ndeyseler, sýnýf düþmanlarýnýn zulmüne uðramýþlarsa onlara ihtiyaçlarý olan her türlü siya destek ve yardýmý vermek, ý Parti mallarýnýn korunmasýna büyük özen göstermek. Parti gelirlerini artýrmaya çalýþma rinin harcanmasýnda titiz ve tutumlu olmak, j Partinin geliþmesinin gerisinde kaldýðý için parti üyesinin görevlerini yerine getirem ir parti üyesi kendi isteði ile parti sempatizaný olabilir. 3) Parti Üyesinin haklan þunlardýr: a Yer aldýðý parti örgütünde ve parti yayýnlarýnda parti siyasetinin tüm sorunlarý üzeri ce katýlmak, b Yer aldýðý parti örgütünün hangi düzeyde olduðundan baðýmsýz olarak tüm parti üye ve g c Parti yönetici organlarýný seçmek ve bu organlara seçilmek, d Yer aldýðý parti örgütünde kendi tavýr ve eylemi Ýle ilgili tartýþma veya karar alýnma n orada bulunmak, e Tüm kiþisel ve parti ile ilgili sorunlarda TDKP Merkez Komitesine kadar, tüm yönetici organlara baþvurmak; soru, istek, duyuru ve önerilerini iletmek. 4) Partiye alýnma: a Partiye alýnma tamamen kiþiseldir ve üyeler partiye tek tek alýnýr. b Partiye alýnmada milliyet, sýnýf kökeni, ýrk ve cinsiyet ayrýmý yapýlmaz, c Partiye alýnmak için 18 yaþýný tamamlamýþ olmak gerekir. d Türkiye'de oturan herkes ve iþ veya öðrenim için geçici olarak yurtdýþýnda bulunan Tür rtiye üye olabilir, e Partiye katýlmak isteyen herkes; isteðinin nedenlerini, içinde bulunduðu hayat koþulla geçmiþini ve þimdiki durumunu hiç bir þey gizlemeden anlattýðý öz geçmiþini partiye sunar. esi için Ýsteklinin ideolojik ve ahlaki niteliðinden parti önünde sorumlu olan iki üye tar dan önerilmesi gerekir, f Partiye katýlma isteði Ýl Komitelerince karara baðlanýr. Ýsteði Ýl Komitelerince kabul
er parti aday üyesi olurlar. Ýl Komitesi karar vermeden önce ilgili hücrenin görüþünü alýr
III PARTÝ ADAY ÜYELÝÐÝ
5) Partiye üye olmak isteyen herkes belirlenen aday 'üyelik süresini tamamlamak zorund adýr. Aday üyelik süresinde aday, Parti Program, Tüzük ve taktiðini daha iyi kavrar, parti aaliyetine katýlýr. Parti, bu süre içinde parti çizgisini uygulama ve örgüt içi yaþantýda ve üyelik niteliklerine sahip olup olmadýðýný daha yakýndan öðrenir. Aday üyelik süresi en çok iki yýldýr. Bu süre yurtdýþý örgütünde en az bir, en çok üç yýldýr. Aday üyenin parti ek parti örgütünün görevidir. 6) Aday üyeler seçme, seçilme ve oy kullanma hakký dýþýnda parti üyeleriyle ayný hak ve gö hiptir. 7) Ýl Komiteleri üyelik niteliklerine sahip olduðuna karar verdiði aday üyeleri. Merkez Ko mitesine üyelik için önerir. Üyeliðe alýnma Merkez Komitesi kararýyla gerçekleþir. Parti ü ama tarihi Merkez Komitesinin üyeliðe kabul kararýný aldýðý tarihtir. Aday üyelik süresi s elik için önerilmeyen veya Merkez Komitesi tarafýndan üyeliðe kabul edilmeyen aday üyenin, day üyeliði düþer.
IV PARTÝ DÝSÝPLÝNÝ
8) Parti disiplini; bütün üyeler için zorunlu ve eþittir. Parti birliðine ve saflýðýna kar Parti Program ve Tüzüðüne aykýrý hareket eden, parti kararlarýný yerine getirmeyen, parti okrasiyi çiðneyen, görevlerini ihmal eden, yetkilerini kötüye kullanan, davranýþlarýyla pa itibarýný sarsan, partiyi aldatan bir üyeye temel parti örgütü ve yönetici organlar taraf olaya uygun olarak, uyarý, ihtar, belirli bir süre yönetici olamama, aday üyeliðe düþürme rtiden ihraç cezalarý verilebilir. 9) Partiden ihraç en büyük parti cezasýdýr. Bir parti üyesinin ihracý ve aday üyeliðe düþü Komitesi tarafýndan karara baðlanýr. Ýhracý istenen üye hakkýnda yürütülen soruþturma süre omitesi ve Ýl Komitesi kararýyla üyenin üyelik haklarý dondurulabilir. 10) Belirli bir süre yönetici olamama cezasý Ýl Komitelerince karara baðlanýr. Ýl Komitesi ri için bu karar, Merkez Komitesi tarafýndan alýnýr. 11) Bir parti üyesine uyarý ve ihtar cezalan bulunduklarý parti örgütü ve daha üst organla rafýndan verilebilir. Cezaya karar veren organ, kararýný bir üst organa iletir. 12) Parti soruþturmasý uygulanacak üye, suçlamalarý cevaplamak ve kendini savunmak hakkýna ahiptir. Soruþturma sonucunda alýnacak karar üyeye nedenleri ile birlikte bildirilir. Güvenlik açýsýndan sakýncalý durumlarda ihraç kararýnýn gerekçesi ilgili kiþiye açýklanama 13) Hakkýnda aday üyeliðe düþürülme kararý alýnan üye, parti aday üyelerinin hak ve görevl . Bunlarýn yeniden üyeliðe kabulü ve tamamlamalarý gereken asgari ve azami aday üyelik sür i aday üyeler için belirlenen genel esaslara göredir. 14) Bütün parti organlarý üye ve aday üyeler, herhangi bir kademedeki parti üyesi için sor a açýlmasýný veya ceza verilmesini gerekli görürlerse, düþüncelerini yetkili Oðanlara bild ve görevlerine sahiptirler. 15) Bir parti üyesi herhangi bir parti cezasýna karþý karar veren organýn bir üstündeki or an baþlayarak Merkez Komitesi'ne kadar baþvurabilir. Partiden ihraç ve aday üyeliðe düþürü larýna karþý itiraz, Parti Merkez Denetim Komisyonu tarafýndan incelenir ve konuyla ilgi li itiraz Merkez Denetim Komisyonu raporuyla birlikte Merkez Komitesinde yeniden görüþülerek, kesin karara baðlanýr. Bu konudaki baþvurular üç ay içinde karara baðlanmak z 16) Daha önce ihraç edilmiþ bir üye uzun süreli bir dönemden sonra, yeniden partiye alýnma baþvurabilir. Bu istek Ýl Komitesince olumlu bulunursa durum Merkez Denetim Komisyon unca incelenir ve Merkez Komitesi kararýyla istekli partiye aday üye olarak kabul ed
ilir. 17) Bir üyenin haksýz olarak ihraç edildiði ortaya çýkarsa, Merkez Denetim Komisyonu karar Merkez Komitesi onayý ile tüm hak ve itibarý geri verilir. Bu durumda parti üyesinin geçm iþ üyeliði geçerli olur. Bir Türkiye Devrimci Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesinin pa en ihracýna veya aday üyeliðe düþürülmesine Merkez Komitesi üçte iki çoðunlukla karar veri 18) Parti birliðinin çiðnenmesi, üst organlarýn kararlarýnýn uygulanmamasý, parti çizgisin ygulamalarýn yapýlmasý durumunda Merkez Komitesi söz konusu parti örgütünü laðvederek komü genel kayýt yenilemesi kararý alabilir. 19) Üyelerle ilgili disiplin kurallarý aday üyeler içinde geçerlidir. Ancak aday üyeler iç hraç kararýn Ýl Komiteleri alýr. V PARTÝNÝN YAPISI VE PARTÝ ÝÇÝ DEMOKRASÝ
21) Partinin örgütlenme ilkesi demokratik merkeziyetçiliktir. Bunun anlamý þudur: a Partinin tüm yönetici organlarý aþaðýdan yukarýya seçimle oluþur. b Yönetici organlar kendilerini seçen örgütlere faaliyetleri hakkýnda belirli zamanlarda apor vermekle yükümlüdürler, c Partinin tüm yönetici organlarý alt organlarýn ve tek tek üyelerin düþüncelerini dinle eylerini incelemek ve sorunlarýný çözmek zorundadýrlar, d Alt organlar üst organlara faaliyetleri hakkýnda rapor vermekle yükümlüdürler, e Kararlar ilgili "örgütlerde düþüncelerin özgürce tartýþýlmasýndan sonra alýnýr. Oy bir karar alýnýnca tüm parti üyeleri kararý tartýþmasýz uygulamakla yükümlüdür, f Parti üst organlarýnýn kararlarýna alt organlar uymak zorundadýr. Azýnlýk çoðunluða, a t organlara, partinin tümü Parti Kongresine, iki kongre arasýnda ise Parti Merkez Komi tesi'ne tabidir. g Ýllegal olarak örgütlenen Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin çalýþmasýnda gizlilik irleyicidir ve illegalite koþullarý demokrasiden zorunlu bazý kýsýtlamalarý getirir. Bu ko arda üst organlar tüm alt örgenlen yeniden düzenleyebilir, üst organlarýn alt organlara ve cekleri raporlar illegalite koþullarýna göre düzenlenir ve güvenlik açýsýndan koþullan uyg manlarda Merkez Komitesi Parti Kongresini ve Ýl Konferanslarýný er-eleyebilir, h Hiç bir parti organý ve üyesi, baðlý olduðu üst organ ve sorumluluðu altýndaki alt org parti organ ve üyeleriyle yetkili organlarýn kararý olmadan hiç bir þekilde örgütsel iliþk maz. 22) Tüm parti organlarý ve parti üyeleri bilinçli olarak parti disiplinine uyar ve parti içi demokrasinin partiye karþý kullanýlmasýna engel olur. Partinin birliðini, disiplinini e mücadele gücünü zayýflatan, kararlarýn uygulanmasýný engelleyen veya engellemeye yönelen ndeki her gruplaþma, bir hizip hareketidir. Hiziplerin varlýðý demokratik merkeziyetçilik ilkesi ile baðdaþmaz. Hizip kurmaya yönelik herhangi bir faaliyet veya bu yöndeki kuþku he men üst organa bildirilmelidir. Üst organlar bu bilgiyi hemen Merkez Komitesine iletm ekle yükümlüdür. 23) Parti siyasetinin tüm sorunlarýnýn deðiþik parti örgütlerinde veya tüm partide saðlýkl tartýþýlmasý parti üyelerinin dokunulmaz bir hakkýdýr. Ancak partinin siyaseti üzerine gen artýþma, azýnlýðýn kendi görüþlerini parti çoðunluðuna zorla kabul ettirme giriþimlerine v atma isteklerine engel olmak ve partinin gücünü ve istikrarýný sarsmamak için örgütlü olma adýr. Parti içinde geniþ bir tartýþma þu koþullarda Merkez Komitesi kararýyla baþlatýlabilir:
a Ýl Komitelerinin beþte biri bu konuda isteklerini belirttikleri zaman, b Merkez Komitesi'nde partinin siyasetinin önemli. sorunlarýnda istikrarlý bir çoðunluk ksa c Merkez Komitesinde belli bir görüþ etrafýnda istikrarlý bir çoðunluk saðlandýðý halde, si bu görüþün doðruluðunu parti içi bir tartýþmayla saptamak istediði zaman, 24) Parti çalýþmasýnda kolektif çalýþma esastýr. Bütün organlar kolektiftik ruhunu geliþti f yönetimle kiþisel sorumluluðu ve inisiyatifi birleþtiren bir çalýþma yürütür. Tüm önemli ktif olarak çözülür. Her partili belirlenen sýnýrlar içinde ve kolektiftik kurallarýna uyg rak üzerlerine düþen sorumluluðu yerine getirmek zorundadýrlar. 25) Türkiye Devrimci Komünist Partisi üretim ve bölge esasýna göre örgütlenir. Bu þu anlam a Partinin temel örgütleri fabrika, iþletme ve semt, diðer kurum ve üretim alanlarýnda y an hücrelerdir. Buralarda en az üç, en çok yedi üye ve aday üye yetkili organlarýn kararýy parti hücresini oluþtururlar. b Belirli bir bölgedeki tüm parti örgütleri tek parti örgütünde toplanýrlar ve tek bir y gana, Ýl Komitesine baðlanýrlar. Ýl Komitesinin sorumlu olduðu bölgenin sýnýrlarý Merkez K tarafýndan belirlenir. Ýl Komitesi bu bölgede faaliyet gösteren tüm parti örgütlerinin ve nlarýnýn üstündedir. 26) Her düzeyde parti yönetici organlarýnýn seçimi gizli oy açýk sayým esasýna göre yapýlý rti üyeleri tek tek aday gösterilir, liste çýkartýlamaz. Seçim sonucunda, secime katýlan d elerin en az salt çoðunluðunun oylarýný alan ve seçime katýlan adaylar içinden en çok oyu y seçilmiþ olur. Seçime katýlan tüm üyelerin aday olma, aday önerme, aday olanlarýn çekilm teme, adaylarý eleþtirme dokunulmaz haklarýdýr. VI PARTÝ ORGANLARI
27) Türkiye Devrimci Komünist Partisinin en yüksek organý Parti Kongresidir. Olaðan Kongr er her dört yýlda bir toplanýr. Olaðanüstü Kongre Merkez Komitesi kararýyla veya bir öncek rede temsil edilen toplam üye sayýsýnýn en az üçte birinin isteðiyle toplantýya çaðrýlýr. l edilme kurallarý ve delege seçim yöntemi Merkez Komitesi tarafýndan belirlenir. 28) Parti Kongresi: a Merkez Komitesi ve Merkez Denetim Komisyonu raporunu inceler, karara baðlar, b Parti Program ve Tüzüðünü, gözden geçirir, gerekli gördüðü deðiþiklikleri yapar, c Parti siyasetinin önemli sorunlarý üzerine genel -taktik çizgiyi belirler, d Merkez Komitesi ve Merkez Denetim Komisyonunu seçer. 29) Merkez Komitesinin üye ve yedek üyelerinin sayýsý parti Kongresince belirlenir. Merk ez Komitesi bu sayýyý üçte bir oranýnda artýrabilir. Merkez Komitesi üyelerinin bir veya b açýnýn Merkez Komitesi üyeliklerinin her hangi bir nedenle bitmesi veya Merkez Komitesin in geniþletilmesi durumunda Kongrece seçilmiþ yedek üyeler, yedeklik sýralarýna göre, Merk omitesi üyesi olurlar, bunun Ýçin Kongrece seçilmiþ yedek üyelerin sayýsý yeterli olmazsa Komitesi yeni üye ve yedek üyeler atar. Merkez Komitesinin geniþletilmesi, yeni üye ve yedek üyelerin atanmasý kararý Merkez Komitesi üçte iki çoðunluðu ile alýnýr. 30) Merkez Komitesi genel toplantýsý en az altý ayda bir yapýlýr. Merkez Komitesi yedek üy eri bu toplantýlara oy haklan olmaksýzýn katýlýrlar.
31) Ýki Kongre arasýnda Merkez Komitesi partinin tüm faaliyetlerini yönetir. Parti Merke z Organlarýnýn yazý kurullarýný saptar, partinin gücünün daðýlýmýný yapar ve partinin merk 32) Merkez Komitesi genel toplantýlarý arasýnda Merkez Komitesi sorumluluk ve görevlerin i yerine getirmekle yükümlü Yürütme Komitesini ve partinin gündelik faaliyetinin yürütülme rlarýn uygulanmasýnýn Örgütlenmesi ve denetlenmesi, kadrolarýn görevlendirilmesiyle yüküml yayý seçer, Yürütme Komitesi ve Sekretaryanýn sayýsý Merkez Komitesi tarafýndan belirlenir 33) Merkez Denetim Komisyonunun üye ve yedek üyelerinin sayýsý Kongrece belirlenir^ Herh angi bir nedenle bir üye organdan ayrýldýðý zaman onun yerini Kongrede seçilen bir yedek ü oldurur. Merkez Denetim Komisyonu, üyeleri arasýndan Merkez Denetim Komisyonu Baþkanýný se r. Merkez Denetim Komisyonu en az dört ayda bir toplanýr. 34) Merkez Denetim Komisyonunun görevleri þunlardýr. a Partide bürokratizmin ortaya çýkmasýna karþý mücadeleyi titizlikle izler, parti içinde i bir bölücü akýmýn geliþmesine karþý uyanýk olur, b Parti çizgisi ve Tüzüðünü, parti disiplinini, komünist ahlaký ihlal eden üye ve aday ü li sorunlarý inceler ve denetler, Partiden ihraç ve diðer parti cezalarýna bakar üye ve aday üyelerin itirazlarýný görüþür erin üst organlarýn kararlarý ve uygulamalarý üzerine þikâyet, rapor ve mektuplarýný incel d Merkez Komitesi ve baðlý organlarýn kasalarýný ödentilerin ödenmesi ve toplanmasýný de e- Parti kongresi Merkez komitesi tarafýndan toplanýr. Merkez komitesinin düþman eline g eçmesi veya zaaf göstermesi durumunda il örgütlerinin üçte iki çoðunluðunun kararý ile ola Örgütün daðýldýðý veya MK veya il örgütlerinin (olaðan üstü siyasi durumlar dýþýnda) kong da parti üyeleri genel bir çoðunlukla kongre talep eder ve partiyi kongreye götürürler. ÝL ÖRGÜTLERÝ 35) Ýl Parti Örgütünün üst organý Ýl Konferansý, iki 'konferans arasýnda Ýl Parti Komitesi nlar faaliyetlerini Parti Kongresi ve Merkez Komitesi kararýna göre düzenler. 36) Olaðan Ýl Konferanslarý iki yýlda bir toplanýr. Olaðan üstü Ýl Konferansý Merkez Komit mitesi kararýyla veya Ýl Örgütüne baðlý parti üyelerinin üçte binin Ýsteðiyle toplanýr. Ko edilme kurallarý ve delege seçimi yöntemi Merkez Komitesi tarafýndan belirlenir. 37) Ýl Konferansý, Ýl Komitesi ve Ýl Denetim Komisyon raporlarýný inceler karara baðlar. i i parti çalýþmasýnýn sorunlarýný inceler, Ýl Komitesini, il Denetim Komisyonu ve Türkiye D Komünist Partisi Kongre Delegelerini seçer. 38) Ýl Komitesi ve Ýl Denetim Komisyonu asil ve yedek üyelerinin sayýsý il konferansýnca b irlenir. Bu organlarýn üyelerindeki herhangi bir azalmada yerleri Konferansta seçilen yedek üyelerce doldurulur. 39) Ýl Komitesi; Ýl Komitesi toplantýlarý arasýnda Ýl komitesi sorumluluk ve görevlerini y e getirmek, gündelik faaliyetleri yürütmek, kararlarýn uygulanmasýný Örgütlemek ve denetle viyle yükümlü Ýl Sekreterliðini seçer, Ýl Komitesi sekreterliði seçiminde Parti Merkez Kom ayý gereklidir. 40) Ýl Komitesi sorumlu olduðu alandaki tüm parti örgütlerinin faaliyetini yönetir. Parti rarlarýnýn ve çizgisinin titizlikle uygulanmasýný saðlar. Partinin kaynak ve güçlerinin bö daðýtýmýný yapar, il kasasýný yönetir. 41) Ýl Komitesi faaliyetleri hakkýnda Merkez Komitesine düzenli rapor verir. Ayný þekilde Örgütlerine faaliyetleri hakkýnda düzenli rapor vermekle yükümlüdür.
42) Ýl Komitesi en az dört ayda bir toplanýr. Bu toplantýlara yedek üyeler oy haklan olmak sýzýn katýlýr. 43) Ýl Denetim Komisyonu; üyeleri arasýndan, Ýl Denetim Komisyonu Baþkaný seçer. Ýl Deneti syonu en az iki ayda bir toplanýr. Ýl Denetim Komisyonunun görevleri þunlardýr: a Ýlde bürokrasinin ortaya çýkmasýna karþý mücadeleyi titizlikle izler, herhangi bir böl ne karþý uyanýk olur, b Hakkýnda disiplin cezalarý verilmiþ parti üye ve aday üyelerinin üst organlara baþvurm netler, c Ýlde parti kasasýný, aidatlarýn ödenmesini ve toplanmasýný denetler. YURTDIÞI ÖRGÜTÜ: 44) Ýþ veya öðrenim için geçici olarak yurtdýþýnda bulunan Türkiyelilerin yoðun olduðu ülk mitesi kararýyla parti örgütleri kurulur. Merkez Komitesi tarafýndan belirlenen bir veya birkaç ülkedeki tüm parti örgütleri tek bir yönetici organa; söz konusu ülkelerdeki faali sorumlu Parti Komite sine baðlanýr. Yurtdýþýnda bulunan parti Örgütleri, Parti Komiteleri, Denetim Komisyonlarý; Ýl Örgütü, il Ýl Denetim Komisyonu için belirlenen kurallara göre oluþur ve faaliyet gösterir. Çalýþma rýnýn özelliðinden çýkan ek görevler ve yetkiler Merkez Komitesi tarafýndan belirlenir. ARA ORGANLAR: 45) Merkez Komitesi kararýyla birden fazla ildeki tüm parti örgütlerinin faaliyetini yönet mek, parti çizgisi ve kararlarýnýn eksiksiz uygulanmasýný saðlamakla görevli Bölge Komitel rabilir. Bölge Komite ve bölge denetim, Komisyonu, baðlý illerin Ýl Konferanslarýnda seçilen Bölge ansý delegelerinin katýldýðý bölge Konferansýnda seçilir. Olaðan Bölge Konferanslarý iki y nýr VII PARTÝNÝN TEMEL ÖRGÜTLERÝ 46) Partinin temel örgütleri olan hücreler partinin temelini oluþturur. Hücreler üç ile ye ve aday üyeden oluþur. Hücreler fabrika, iþletme ve semt, diðer kurum ve üretim olanlarýn luþturulur, 47) Hücreler kendi içinde sekreterini seçer, sekreterin seçiminde il Komitesi onayý gerekl idir. Aday üyeler hücre sekreteri olamaz. 48) Çok sayýda partilinin bulunduðu fabrika, iþletme ve semt, diðer kurum ve üretim alanla a Ýl Komitesi kararýyla birden fazla hücre kurulabilir. Birden fazla hücrenin bulunduðu ye rlerde yönetici komite seçilir, Seçim yöntemi Ýl Komitesi tarafýndan belirlenir. Bu komite konusu fabrika, iþyeri, semt veya diðer kurum ve üretim alanlarýndaki parti faaliyetini yönetir. 49) Ýþçiler ve emekçileri partiye baðlayan, kitlelerin hayat ve mücadele deneylerini parti taþýyan, partiyi yeni üyelerle besleyen, onun hayat kaynaðý olan hücrelerin görevleri þun a Parti çizgisini, karar ve direktiflerini uygulamak, emekçi kitleleri eðitmek ve devr im ve sosyalizm davasýna kazanmak için siyasi, ideolojik propaganda ve örgütlenme çalýþmas k, b Parti saflarýný güçlendirmek, yeni üyeler kazanmak ve onlarý eðitmek,
c Parti üye ve aday üyelerinin sýnýf düþmanlarýna, revizyonizme ve oportünizme karþý müc ek, Marksizm-Leninizmi kavramalarýný saðlamak, onlarý enternasyonalist, militan, cesur ve disiplinli, parti için her türlü fedakârlýða hazýr savaþçýlar haline getirmek, d Parti üye ve aday üyelerinin devrimci uyanýklýðýný artýrmak, illegalite koþullarýnda mü lerini artýrmak, komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn polis ve ordusuyla çarpýþmaya ha ak, askeri eðitimlerini gerçekleþtirmek, e Kitlelerle sýký baðlar kurmak, onlarý parti siyasetinin doðruluðuna inandýrmak, parti t n belirlenen görevlerin gerçekleþtirilmesi için kitleleri seferber etmek. Emekçi kitleleri n düþünce ve isteklerini tespit etmek, f Hücre deneylerinin sonuçlarýný, düzenli olarak aktararak parti çizgisinin derinleþtiri e katýlmak, g Hazýrlanmasýna katýlarak, titizlikle inceleyip eleþtiri ve önerilerini ileterek, kitle r arasýnda daðýtarak, mali sorunlarýn çözümüne katýlarak parti basýnýna yardýmcý olmak. h Eleþtiri ve özeleþtiriyi geliþtirmek, komünistleri-hatalara karþý uzlaþmaz bir ruhla y , hatalarý açýða çýkarmak ve ortadan kaldýrmak. Örgüt Program ve Tüzüðünün çiðnenmesine ka VIII PARTÝ VE TÜRKÝYE GENÇ KOMÜNÝSTLER BÝRLÝÐÝ
50) Türkiye Devrimci Komünist Partisi, gençliði komünizm hedefi doðrultusunda eðitmek, örg ve mücadeleye seferber etmek için Türkiye Genç Komünistler Birliði'nde örgütler. Parti çiz derliðinde komünizm için verilen mücadeleye katýlan gençliðin kitle Örgütü olan Türkiye Ge irliði; partiye yeni üyelerin hazýrlandýðý, eðitildiði bir parti okulu ve parti Önderliðin nde saðlamlaþmasýnýn aracý olan bir örgüttür. 51) Türkiye Genç Komünistler Birliði mücadelesini parti önderliði ve yönetiminde sürdürür. münistler Birliði Merkez Komitesi, Ýl Komitesi ve birim hücreleri, çalýþmalarýný Türkiye D münist Partisi Merkez Komitesi, il Komitesi ve birim hücrelerinin doðrudan yönlendirmesi altýnda yürütür. 52) Partinin bir yan örgütü olan Türkiye Genç Komünistler Birliði siyasi bakýmdan partiye sel baðýmsýzlýða sahiptir. Bunun anlamý þudur: Türkiye Genç Komünistler Birliði'nin ayrý programý, stratejik ve taktik çizgisi yoktur. Tü Genç Komünistler Birliði, Parti Programý ve partinin stratejik ve taktik çizgisi doðrultus da ve partinin ülke çapýnda sürdürdüðü mücadeleye baðlý olarak mücadelesini sürdürür. Kend ve parti kararlarýnýn parti organlarý önderliðinde, inisiyatifli bir þekilde hayata geçir sinin örgütlenmesinde baðýmsýzdýr IX PARTÝNÝN MALÝ KAYNAKLARI
53) Partinin mali kaynaklarý üyelerinin ödentileri yapýlan baðýþlar, belirli zamanlarda aç panyalarýn gelirleri ve diðer gelirlerdir. Parti üye ve aday üyelerinin aylýk ödentileri Merkez Komitesi tarafýndan belirlenen kurall ara göre tespit edilir.
I. KONGRE BELGELERÝ (03) KONGRE BELGELERÝ PARTÝ YAYINEVÝ TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ
BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝ BELGELERÝ Bu belgeler, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Merkez Yayýn Organý YOLDAÞ dergisinin 17. s ayýsýndan alýnmýþ ve yayýnevimiz tarafýndan aynen yayýnlanmýþtýr. Dizgi: Parti Matbaasý Baský: Parti Matbaasý Tarihi: Nisan 1980 TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KURULDU Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Birinci (Kuruluþ) Kongresi, faþist diktatörlüðün aðý te koþullarý altýnda toplanmýþ ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kuruluþu ilan edil Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, ülkemizde ve dünyada devrimc i mücadelenin yoðunlaþýp yaygýnlaþtýðý, baþta iþçi sýnýfý olmak üzere tüm ezilenlerin devr oþullarda toplandý. Devrim ile karþý-devrim arasýnda kanlý bir mücadelenin sürüp gittiði ü ve emekçi kitleler, bugün en fazla ihtiyaç duyduklarý þeye-, onlara mücadelelerinde önderl decek devrimci Komünist Partisine kavuþmuþ bulunuyorlar. Bu kaðýt üzerinde ortaya atýlmýþ bir iddia deðildir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Tü evrimci mücadelenin her zaman en sýcak merkezinde yer almýþ, dokuz yýllýk bir örgütlenmeni ulaþtýðý aþamayý simgelemektedir. Baþlangýçta devrimci-demokrat bir örgüt olarak kurulmuþ Halk Kurtuluþ Ordusu; daha sonra onun 1975 yýlýndaki köklü özeleþtiri ile Marksizm-Lenini elmesi; 1978 Ekim Konferansý'nda THKO'nun TDKP-ÎÖ adýný almasý ve nihayet bugün Türkiye'de milliyetlerden proletaryanýn ve tüm komünistlerin tek gerçek partisi olarak Türkiye Devri mci Komünist Partisi'nin kuruluþu... Bu süreç, sayýsýz devrimci ve komünistin daraðaçlarýn hanelerde, pusularda, sokak gösterilerinde ve çeþitli direniþlerde kanýný akýttýðý, prolet ekçilerin yüz binlercesinin çeþitli mücadele biçimleriyle emperyalizme, egemen sýnýflara v rýn faþist diktatörlüðüne karþý seferber edildiði, zorlu bir mücadele sürecidir. Bugün Tür münist Partisi'nin Program ve Tüzüðünde en özlü ifadesini bulan ideolojik siyasi çizgisi v me tarzý, 1975'den bu yana böylesi bir mücadelenin ateþi içinde sýnandý. Bu hat, her türde zyonizme, reformizme, orta-yolculuða karþý proletaryanýn sýnýfsal çýkarlarý doðrultusunda r ideolojik-siyasi mücadele içinde geliþti, pekiþti. O, bugün yalnýz proletaryaya deðil, t ka ulusal ve sosyal kurtuluþun gerçek yolunu gösteriyor, onlarý kendine çekiyor ve mücadel e seferber ediyor. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, Marks ist-Leninist örgütlenme ilkelerine uygun olarak ve demokratik merkeziyetçilik temelind e örgütün bölgesel konferans ve toplantýlarýnda seçtiði delegelerle toplandý. Kongre önces ti örgütü, baþta Program ve Tüzük olmak üzere Kongre belgelerini inceledi, tartýþtý. Progr arar Tasarýlarý bu tartýþmalarla geliþtirildi ve son halini aldý. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kongresi, ayný zamanda Partimizin ideolojik-siyasi v e örgütsel birliðinin parlak bÝT göstergesi oldu. Kongre tam bir yoldaþlýk havasý içinde ç rlar oy birliði ile alýndý. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, uluslararasý komünist hareketin bir parçasý olarak kuru u ve o, bugünden baþta Arnavutluk Emek Partisi olmak üzere pek çok Marksist-Leninist par tiyle sýký ve geliþen baðlara sahiptir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kurulmasýyla Türkiye'de devrim cephesi þimdi daha gü aha saðlamdýr. Türkiye proletaryasý ve halký Türkiye Devrimci Komünist Partisi önderliðind ciliði bozguna uðratacak, baðýmsýzlýk ve demokrasi yolundan geçerek sosyalizmi ve komünizm caktýr. Bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir. YOLDAÞ Dergisi, elinizdeki bu sayýsýnda, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kurulu Kongresi'nin belgelerini yayýnlamaktadýr. (Belgelerin bazý kýsýmlarý ve bazý Kongre Karar illegalitesini deþifre etmemek için Merkez Komitesi tarafýndan yayýndan çýkarýlmýþtýr.) Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ Kongresi belgeleri emekçi yýðýnlar aras n geniþ bir þekilde yaygýnlaþtýrýlacak, onlarý Türkiye Devrimci Komünist Partisi bayraðý a nýn bir aracý haline gelecektir. Biz biliyoruz ki, Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi
ve onun bir ifadesi olan Partimizin ideolojik-siyasi çizgisi, ancak iþçi sýnýfý ve ezilen ekçi sýnýflar tarafýndan kavrandýðýnda maddi bir güce ve güçlü bir silaha dönüþür ve dönüþ KOMÜNÝZM DAVASI ÖLÜMSÜZDÜR! GELECEK PROLETARYA VE HALKLARINDIR! YAÞASIN MARKSÝZM-LENÝNÝZM! YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ! YOLDAÞ TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝ MERKEZ KOMÝTESÝ RAPORU I. BOLÜM ÜLKEMÝZDE 'SOL HAREKETÝN TARÝHÝ VE PARTÝMÝZÝN ÞEKÝLLENÝP GELÝÞMESÝ Bugün burada tarihi bir günü yaþýyoruz. Ülkemizin komünistleri alarak bizler, bugün Parti mýnýn ve Parti Tüzüðünün kabulü, siyasý ve Örgütsel çizgisinin onaylanmasý ve Türkiye Devr i'nin kurulusunun Ýlan edilmesi için toplanmýþ bulunuyoruz. Bu, ayný zamanda, bir gerçeðin an yalýn, en dolaysýz bir Ýfadesidir Marksizm-Leninizm, büt ar karþýsýnda mutlaka galebe çalacak ve her türden engele karþýn revizyonizmin, oportünizm arþý-devrimci çabalarýna karþýn, er veya geç mutlaka zafere eriþecektir. Bu. tarihin akýþý iyalektiðinin insan Ýradesinden bir yasasýdýr. Ýþte, Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve diðer Kemalist diktatörlük tarafýndan alçakça katledil en; Türkiye'de proletaryanýn Komünist partilerinin inþasý yolunda ilk ciddi adým olan TKP Kemalist burjuvazinin anti-komünist kampanyasýnýn darbeleri altýnda daha baþlangýç aþamas teye uðramasýndan. Önderlerinin ölümünden sonra Þefik Hüsnü'nün sað oportünist, revizyonis 'ye egemen olup, bu lanetli çizginin sol harekelinin üstüne bir kabus gibi çökmesin den ta m 58 yýl sonra, Marksizm-Leninizm yeniden galebe çalmýþtýr. Partimizin, Türkiye Devrimci K ist Partisi'nin kuruluþunun ilaný. Marksizm-Leninizmin bu zaferinin ilanýdýr. Türkiye iþç rçek öncüsü, gerçek Marksist-Leninist partisi Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kurulu rksizm-Leninizmin ülkemizdeki bugünkü zaferidir ve bunu mutlaka yenileri izleyecektir. Ne burjuvazinin iþçi sýnýfýnýn hareketini durdurmak, onun gözünü-korkutmak için her dönemd olarak baþvurduðu baský ve terör, ne iþçi sýnýfýný aðýlamak için yürüttüðü yoðun ideoloji azinin iþçi sýnýfý içindeki temsilcileri revizyonistlerin; Þ. Hüsnü'lerin, onun bugünkü uz evcilerin, Maocularýn ve benzerlerinin karþý-devrimci faaliyetleri; Marksizm-Leninizmin zaferini, bunun parlak bir göstergesi olan Partimizin kuruluþunu engelleyemedi. Ýþçi sýný delesine Marksizm-Leninizmin yol göstericiliðinin ve devrimin zaferinin gerçek teminatý o lan Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kuruluþunu engelleyemedi. III. Enternasyonalin bir kolu olarak kurulan M. Suphi'lerin TKP'sinden 58 yýl sonr a, bugün burada yeni bir partinin kuruluþunu ilan ediyoruz. O halde, proletaryanýn gerçe k Marksist-Leninist partisinin kuruluþunun ülkemize özgü özellikleri nelerdir? Ülkemizde s hareketin tarihi geliþiminin hangi özellikleri bu durumu yaratmýþtýr? Komünist hareket ül zde nasýl ortaya çýkmýþ, hangi mücadeleler içinde geliþmiþ ve hangi geliþmelerin sonucunda Her türden revizyonistler, gözü kendi grubunun dar çýkarlarýndan ötesini görmeyen küçük-bu sýnýfýnýn ve devrimcilerin kafalarýný tam bir karýþýklýða sürükleyebilmek üzere, parti, pr konularýnda bir bulanýklýk yaratabilmek üzere, iþçi sýnýfýný partisiz býrakabilmek üzere; konusunda tam bir keþmekeþ yaratmaya çalýþtýlar. Peki, Partimiz hangi mirasýn üzerinde yükseliyor, hangi mirasý reddediyor? Hangi geçmiþin leyicileri., hangi geçmiþin retcileriyiz? Ülkemizde kimlerin izleyicileri kimlerin can düþmanýyýz? Bugünün öneminin, yerinin, özelliklerinin bütünüyle kavranabilmesi için, geçmiþ belgelerim uzadýya ele alýnmýþ ve cevaplandýrýlmýþ bu ve benzeri sorularýn cevaplarýnýn burada kýsaca
mesi gerekir. Bu, yakýn geçmiþin kýsa bir deðerlendirilmesi, bugünü hazýrlayan dünün kýsac nmasý olacaktýr. Örgütümüz, Yarým Yüzyýllýk Sol Hareketin Deðerlendirilmesi Sorununa Özel Bir Önem Vermiþti Geçmiþ sol hareketin deðerlendirilmesi bizler için akademik bir sorun deðildi. Tam tersine , Marksizm-Leninizmi örgütümüze tümüyle egemen kýlabilmek, partinin kuruluþunun yolunu aç irçok devrimciyi bu sorun etrafýnda toplayabilmek üzere her þeyi titiz bir þekilde incelem ek, Marksizm-Leninizmin süzgecinden geçirmek ve yerli yerine oturtmak gerekiyordu. Örgütü bu soruna, bu gerçeðe tamamýyla uygun, sorumlu bir tavýrla yaklaþmýþtýr. Geçmiþ sol hareketin deðerlendirilmesinin önemi, daha açýk bir ifadeyle. Partinin üzerinde leceði temeli, dolayýsýyla proleter devrimcilerin ideolojik, siyasi, örgütsel birliðinin s nacaðý temeli belirleyen etkenlerden biri olmasýndan ileri geliyordu. Örgütümüz, geçmiþ sol harekete doðru yaklaþýmýn ve bu konuda doðru bir tahlil ve tavrýn; p cilerin birleþtirilmesinde ve partinin inþasýnda, parti Programýnýn, siyasi ve örgütsel çi inþasýnda oportünizm ve revizyonizmin mi, yoksa Marksizm-Leninizmin mi temel alýndýðýnýn göstergelerinden biri olduðu doðru tespitini yaptý. Parti, geçmiþin oportünist ve revizyo mirasý üzerinde mi yükselecek, yoksa bizzat Marksizm-Leninizm temelinde onu reddedere k ve geçmiþteki revizyonist tezlerle mücadele içinde mi yükselecekti? Sorun iþte buydu ve 75'den sonra kendisine Marksist-Leninist adýný yakýþtýran diðer siyasi hareket ve gruplarl gütümüz arasýnda süren mücadelenin özü de buydu. Örgütümüz bu sorunda tamamýyla Marksist-Leninist, kararlý bir tutum izledi. Ne kaba inkarc ptý, ne de geçmiþi deðerlendiriþte oportünizme, aldatmacýlýða, gözü kapalýlýða, düz mantýk iddia edilmesine izin verdi. Geçmiþ sol hareketin, ülkemizde yaygýn olarak kullanýlan deyimle «50 küsur yýllýk sol hare sasýný programda, siyasette, örgütsel çizgide sað oportünizm, revizyonizm ve sýnýf iþbirli oluþturduðunu; proletaryanýn gerçek komünist partisinin programýnýn, siyasi ve örgütsel çi u elli küsur yýllýk revizyonizmi, günümüzdeki biçimlerini, uzantý ve yansýmalarýný reddede rla kararlý bir mücadele içinde, Marksizm-Leninizm temeli üzerinde oluþturulmasý gerektiði pitini yaptý. Marksizm-Leninizmin zaferi, gerçek Marksist-Leninist Partinin kuruluþu için , «tarlanýn zararlý bitkilerden ve ayrýk otlarýndan temizlenmesi» gerekiyordu. Kendine Marksist-Leninist adýný takan ve içlerinde iyi niyetli dürüst devrimcileri de özel kle tabanlarýnda barýndýran (bir kýsým) diðer siyasi hareketler ve gruplar ise; geçmiþin y omünist» olduðunu, ya da «bir döneme kadar (1945) komünist» olduðunu, bazý tezlerinin «kom bazýlarýnýn ise 'revizyonist' olduðunu iddia ettiler. Bir kýsmý ise bunun yanýnda 1971 dö eki maceracý çizgilerinin de «komünist» olduðunu buna eklediler. Bu durum, onlarýn Marksiz ninizm karþýsýnda ve Parti davasý karþýsýndaki tavýrlarýndan elbette baðýmsýz deðildi. Bun Hüsnü revizyonizminin günümüzdeki doðrudan devamýydýlar, diðerleri ise, revizyonizmin ve zlerinin büyük bir kýsmýný programlarýnda, siyasi çizgilerinde, faaliyetlerinde devam etti rlardý ve özel olarak da ülkemizdeki biçimiyle Þ. Hüsnü revizyonizminin yansýmalarýný üzer ardý. «Marksist-Leninist» olduklarý yolundaki iddialarýný ne kadar ileri götürürlerse götü uplar revizyonizmi þimdiye kadar hiçbir þekilde aþamadýlar ve bunun doðrudan bir sonucu ol ak bir kýsmý açýk karþý-devrimci bir çizgiye geldiler, bir kýsmý ise bütün þaþaalý iddiala edirler. Tabanda yer alan ve bu çürüme içinde kendini yozlaþmadan koruyabilen dürüst devri er ise, hýzla bu gruplarý terk etmektedirler. M. Suphi Önderliðindeki TKP, Ülkemizde Komünist Partisinin Ýnþasý Yolunda Atýlan Ýlk Ciddi M. Suphi ve Yoldaþlarýnýn ve Onlarýn TKP'sinin Kararlý Mirasçýsýdýr Bugüne kadar ülkemizde proletaryanýn gerçek bir komünist partisi varolmadý. 1920'de Bakude M. Suphi yoldaþ önderliðinde I. Kuruluþ Kongresi'ni toplayan ve Komüntern' bir kolu olarak kurulan TKP, bu yolda atýlmýþ ilk ciddi adýmdý. Ancak o günkü koþullarda sadece bir adým olarak kaldý. Parti ayaða dikilerek gerçekten var olamadý. Kuruluþundan ço bir süre sonra TKP, 1921 yýlý baþlarýnda, Kemalist burjuvazinin azgýn anti-komünist kampa saldýrýlarý karþýsýnda ayakta duramadý.
TKP'nin kurucusu ve önderi olan M. Suphi yoldaþ, Lenin'in Bolþevik Partisi'nin kararlý b ir militanýydý. O, ayný zamanda, Komüntern'in bir savaþçýsý olarak; hayatýný komünizm dava aþlayarak, ölünceye kadar, Komüntern'in sesini, komünizm fikirlerini, Marksizm-Leninizm i mize, ülkemiz iþçi sýnýfýna ulaþtýrabilmek, proletaryanýn öncülerini bir örgüt çatýsý altý e proletaryanýn öncü komünist partisini kurmak ve inþa etmek için mücadele etti. M. Suphi, letaryanýn ülkemizdeki kazançlarýný koruyabilmesi, bunlarý geniþletip ilerletebilmesi ve d mi kendi devrimine kanalize edebilmesi için, Kemalist burjuvazi karþýsýnda kendi baðýmsýz si partisinde, Komünist Partisinde örgütlenmesi ve kendi baðýmsýz yoluna bütün halký kazan tiðinin tamamýyla farkýndaydý. O, Türkiye iþçi sýnýfýnýn devrimde önderliði ele almasý ve dar iç düþmanlara karþý da yöneltmesi gerektiðini vurguluyordu. Büyük Lenin'in baþýnda bulunduðu SBKP(B)'nin önderliðinde, Rusya'da proletaryanýn kazandýð 7 Ekim Sosyalist Devrimi; emperyalizme karþý mücadelenin ateþi içinde bulunan Türkiye iþçi emekçi halkýna komünist fikirleri, Bolþevizm davasýný, Komüntern'in sesini iletti. Diyebi z ki, bunun pratik taþýyýcýsý ise, M. Suphi ve yoldaþlarý olmuþtur. Bütün hayatýný iþçi sýnýfýnýn ve Doðunun ezilen mazlum halklarýnýn kurtuluþuna adayan M, S n hemen sonrasýnda Rusyalý Türkler ve orada bulunan Türkiyeli savaþ esirleri arasýnda çalý aptý. Önce Moskova'da, daha sonra Kýrým ve Odessa'da Türkçe olarak «Yeni Dünya» gazetesini Buralardan Türkiye'ye kaçak olarak propaganda broþürleri, propagandacýlar, komünist iþçi v rler gönderdi. Moskova, Kazan, Þamara, Saratov, Rezan, Astrahan vb. bir çok þehirde Türk k omünist örgütlerini kurdu. M. Suphi'nin önderliði ve çalýþmalarý sonucunda 25 Temmuz 1918' va'da «Türk Sol Sosyalistleri I. Kongresi» toplandý. Bu kongrede kurulan ilk Türkiye Ýþtir un Teþkilatýnýn Merkez Komitesi Baþkanlýðýna M. Suphi seçildi. Kasým 1918'de Moskova'da Mü tleri Birinci Kongresi'ne katýlan M. Suphi, Stalin baþkanlýðýndaki Milliyetler Halk Komise rliðine baðlý olarak kurulan Doðu Halklarý Merkez Bürosu'nun Türk Bölümü Baþkaný oldu. Aralýk 1918'de yapýlan Uluslararasý Devrimciler Toplantýsýna ve 1919'da Moskova'da toplana n III. Enternasyonalin Birinci Kongresine Türkiye delegesi olarak katýldý. Bakuye yerleþen M. Suphi buradaki eski Ýttihatçýlarýn sahte Türkiye Komünist Fýrkasýný tesini yeniden yayýnlamaya baþladý. Bir parti okulu açarak genç kadrolar yetiþtirmeye giri ve Komünist örgütleri yaygýnlaþtýrdý. Eylül 1920'de Bakude toplanan Doðu Halklarý Kurultayý'na partili ve partisiz 235 Türkiyel delege katýldý. Bütün bu faaliyetlerinin doðrudan bir sonucu olarak 10 Eylül 1920'de «Biri ve Umumi Türk Komünistleri Kongresi» Bakude toplandý. Bu Kongrede Türkiye Komünist Partis ruldu. Baþkanlýðýna M. Suphi, Genel Sekreterliðine ise E. Nejat yoldaþlar seçildi. M. Suphi yoldaþ Kongredeki konuþmasýnda þunu önemle belirtiyordu: «Komünist Partisi için, ete musallat olan dýþ düþmanlarý kovmak nasýl bir görev ise, içerde halkýn sýrtýndan geçin hazýr yiyicilik halinden çýkarýp yumruk altýnda iþletmek de o derece esaslý bir görevdir.» amanda Komünist Partisinin ideolojik, siyasi ve örgütsel baðýmsýzlýðýnýn titizce korunmasý ongre bildirisinde vurguluyordu. M. Suphi önderliðindeki TKP, ülkemizde proletaryanýn öncüsü komünist partisinin inþasý yol ilk ciddi adýmdý. TKP, M. Suphi ve yoldaþlarýnýn Komüntern'e baðlý olarak faaliyet gösterm doðrudan bir sonucu olarak Komüntern'in Türkiye kolu olarak kurulmuþtur. Ve çok kýsa da o a, M. Suphi yoldaþ TKP'nin baþýnda kaldýðý sürece Komüntern'in çizgisinin doðrudan bir izl muþtur. Ancak TKP kuruluþundan çok kýsa bir süre sonra, Kemalist diktatörlüðün azgýn anti-komünist ile karþýlaþmýþtýr. TKP'nin kuruluþundan ve faaliyetlerinden korkuya kapýlan Kemalist burj bir yandan düzmece «komünist parti»leri kurdurarak III. Enternasyonale baþvururken, diðer andan iþçi sýnýfýnýn öncüsünü daha doðuþunda, yani en zayýf olduðu sýrada boðabilmek üzere ca saldýrmýþ, komplolar düzenlenmiþtir. Bizzat Mustafa Kemal'in emriyle düzenlenen bir komplo sonucunda M. Suphi ve E. Nej at yoldaþlar ve partinin bazý diðer Merkez Komitesi üyeleri ve parti üyelerinden oluþan 15
iþilik bir grup, Türkiye'ye geldikleri sýrada hunharca katledildiler. Parti, henüz kurul uþu sýrasýnda en kýymetli önderlerini yitirdi, baþlangýç örgütlenmeleri daðýtýldý; onulmaz Önderlerinin kaybýyla birlikte, parti önderliði Þ. Hüsnü revizyonisti ve þürekasý tarafýnd iyor ve parti onlarýn revizyonist, sað oportünist yoluna sokuluyordu. Böylece TKP, þanlý b giriþim, ancak proletaryanýn partisinin inþasý yolunda sadece bir giriþim olarak kaldý. Gericiler M. Suphi ve yoldaþlarýný alçakça katlettiler, onlarýn unutulmasý, komünizm davas lmasý için ellerinden gelen her þeyi yaptýlar; ancak ne M. Suphi ve yoldaþlarýný ne de onl KP'sini unutturamadýlar. Ýþçi sýnýfýmýz ve Türkiye halký onlarý daima kalbinde yaþattý. M. izde daima komünizm ülküsü ve parti davasý ile bir arada bulundu, örgütümüz, M. Suphi ve y e onlarýn TKP'sinin davasýnýn izleyicisi ve kararlý mirasçýsýdýr. Biz M. Suphi'nin yolunda z. Örgütümüz onlarýn Türkiye proletaryasýna býraktýðý kýzýl bayraðý yeniden göndere çekmiþ nin bu ilk öncülerinin davasý, bugün bütün canlýlýðý ile yaþamakta, emperyalizme, burjuvaz revizyonizme, Troçkizme, Çin revizyonizmine vb. karþý yürütülen mücadele içinde ilerliyor rýna her gün yeni güçleri, yeni savaþçýlarý kazanýyor. Onlarýn parti davasý bugün gerçek o Þefik Hüsnü'nün Revizyonist Çizgisi 50 Küsur Yýl Sol Harekete Egemen Olmuþtur. Örgütümüz B rmcu, Gerici Çizginin Kararlý Düþmanýdýr M. Suphi dönemini saklý tutarsak ki bu dönem çok kýsa sürmüþtür TKP'ye damgasýný vuran, revizyonist çizgisi olmuþtur. Þ. Hüsnü ve þürekasý, M. Suphi ve yoldaþlarýnýn Kemalist diktatörlük tarafýndan katledilme arti önderliðini gasp etti. Zaten henüz son derece genç, tecrübesiz ve kuruluþ aþamasýnda e bütünüyle formüle edilmiþ bir programa, net bir siyasi çizgiye sahip olmayan TKP'ye revi onist, kuyrukçu çizgisini egemen kýldý. Bu çizginin egemen olmasý sonucunda TKP Menþevik, rmist, Kemalizm kuyrukçusu, þoven-milliyetçi bir parti haline geldi ve bir aydýn kulübü ol ktan ileri gidemedi. Ve daha sonraki geliþmesi içinde ise bütünüyle bir ihanet tekkesine d Bir partinin komünist partisi olduðunun temel göstergesi, onun izlediði ideolojik-siyasi çizginin ve siyasi faaliyetinin sýnýf niteliðidir. Örgütümüz TKP'ye yaklaþýmda iþte bunu açýdan yaklaþýldýðýnda, Þ. Hüsnü'nün TKP'sinin ideolojik-siyasi çizgisi, sýnýf niteliði Ma eri ile bütünüyle çeliþmektedir. Örgütümüz ideolojik-siyasi inþa faaliyeti sýrasýnda, Program ve siyasi çizgisinin 50 küsur zyonizmle mücadele içinde inþasý anlayýþýna uygun olarak, Þ. Hüsnü çizgisinin sýnýf niteli iþbirlikçi tezlerini vb. bütünüyle teþhir etmiþ ve yayýn ve belgelerinde bunu en geniþ bi ortaya koymuþtur. Burada bu konuyu kýsaca özetlemekle yetineceðiz. En baþta þunu ele alalým: Komünist Partisi, iþçi sýnýfýnýn sadece günlük ve kýsa vadeli çý l, ama esas olarak ayný zamanda onun uzun vadeli çýkarlarýnýn da temsilcisidir. Bu, Marksi st-Leninist partiyi, iþçi sýnýfýnýn temsilcisi olduðunu iddia eden diðer parti ve akýmlard temel özelliktir. Bu ise, proletaryanýn toplumsal devrimini, sýnýfsýz toplumu nihai hedef olarak almak, bu hedefe uygun bir siyasi çizgi, strateji ve taktikler bütününün merkezini ise, proletaryanýn mevcut burjuva diktatörlüðünü yýkarak, egemen sýnýf olarak örgütlenmesi diktatörlüðünü kurmasý olmuþtur. Þ. Hüsnü önderliðindeki TKP'nin izlediði siyasi çizginin sýnýf niteliðini saptarken en baþ asý gereken kýstas, TKP'nin faaliyetlerinin ve faaliyetlerine yol gösteren siyasi çizgin in merkezine neyi koyduðudur. Þ. Hüsnü önderliðindeki TKP, hiç bir dönem, ekonomik-sosyal rksist bir tahlili sonucu saptanmýþ devrim aþamasýna uygun olarak, proletaryanýn iktidarý e geçirmesini ve kendi diktatörlüðünü kurmasýný faaliyetinin ve siyasi çizgisinin merkezin Aksine, her dönemde deðiþik «gerekçe»ler ileri sürerek, proletaryanýn ve müttefiklerinin le geçirmesi, bunun için kitlelerin örgütlenmesi ve hazýrlanmasý bir yana itilmiþtir. TKP somut durumda, sömürücü sýnýflarýn devlet iktidarýný elinde tutan egemen kesimlerinden tav parmayý ve onlarýn egemenliðinin devamýný eyleminin ve siyasi çizgisinin merkezine almýþtý Þ. Hüsnü önderliðindeki TKP'nin anlayýþý menþevik ve reformcudur. O, pratikte daima, bu ko
in'in, Stalin'in ve Komüntern'in öðretilerine karþý bir çizgi izlemiþtir. Bu doðaldýr, çün jik çizgisini Marksizm-Leninizm deðil, týpký Tito gibi, Kruþçev gibi, Mao gibi vb. revizyo zm, metafizik- idealizm, oportünizm ve faydacýlýk oluþturmuþtur. TKP'nin faaliyetlerinin özünü sýnýf mücadelesi deðil, daima sýnýf iþbirliði oluþturmuþtur. , bir dönem «sömürücü sýnýflarýn devrimi tamamlayacaklarý ve sosyalist devrime kesintisiz klarý» gerekçesiyle, bir dönem ise «egemen sýnýflarýn ilerici bir rol oynadýklarý ve ulusa zmi geliþtirerek sosyalist devrim, proletaryanýn toplumsal devrimine þartlarý hazýrladýkla rekçesiyle; daima proletaryayý burjuvazinin kuyruðuna takmaya çalýþan, onun devrim perspek fini karartmaya çalýþan bir çizgi izledi. Þ. Hüsnü önderliðindeki TKP 1924'e kadar, Kemalistlerin sosyalist devrim yapacaklarý, ulus demokratik devrimi sonuna kadar sürdürüp, kesintisiz olarak sosyalist (toplumsal) dev rime geçecekleri hayalini beslemek ve yaymakla uðraþtý. Onun bütün tahlilleri ve bütün tak i bu anlayýþa uygundu. Böylece TKP, Kemalist devrim ve Kemalistlerin sýnýf niteliði hakkýn omüntern'in, Stalin'in tezlerine karþý bir konumdaydý. TKP, Türkiye ve Kemalist devrim üze ne yaptýðý tahlillerle, revizyonist «kapitalist olmayan yol» tezini savunuyordu. Þ. Hüsnü, l kurtuluþ hareketinin sýnýf niteliðini gizliyor, onun sýnýflar üstü, sýnýf niteliði þekil liðe sahip olduðunu iddia ediyor ve ulusal kurtuluþun nihai amaç alýnmasýyla toplumsal dev min gerçekleþtirilebileceði bayaðý tezine varýyordu. O, ayný Kruþçevci, Titocu, Maocu revi er gibi, sömürge ve yarý-sömürge ülkelerin ezilen ulus ve halklarýn kesin ve tam kurtuluþu cak sosyalizmle saðlanacaðý Marksist ilkesini çarpýtýyor ve bunu burjuvazi ile iþbirliði s ine dayandýrmaya çalýþýyordu. Böylece TKP, Komüntern'e, Lenin ve Stalin'e, Marksizm-Leninizme tamamýyla ters olarak, proletaryanýn tarihi devrimci rolünü inkar ediyor; toplumsal devrimin gerçekleþebilmesi, t am bir ulusal kurtuluþun saðlanabilmesi için, proletaryanýn devlet iktidarýný ele geçirere urjuva devleti parçalayarak, egemen sýnýf olarak örgütlenmesi, kendi diktatörlüðünü kurmas lmadýðý bayaðý tezini ileri sürüyordu. Bu, her türden revizyonizmin en belirgin özelliðidi 1927'de, 1920'lerin Kemalist hükümetini iþçilere ve köylülere karþý bir mücadele hükümeti endirir ve bu hükümetin devrilmesi gerektiðini belirtirken; Þ. Hüsnü, revizyonist çizgisin e uygun olarak, ayný dönemde iþçilere, Kemalistlerin baþlattýklarý iþi sonuna kadar götüre için «iþçilerin yeni fedakarlýklara katlanmalarýnýn» ve «yeni devlet mekanizmasýnýn eksikl amlamak ve geliþmesini saðlamak amacýyla» hareket etmelerinin gerekli olduðunu vaaz ediyor du. Bu dönemde Þ. Hüsnü çizgisinin sýnýf iþbirlikçisi niteliði öylesine ileri gitmiþ ve be , bu çizgi bir burjuva demokrat çizgi olarak bile nitelendirilemez. Þ. Hüsnü, bu dönemde i . Suphileri katleden, TKP üzerinde kanlý bir terör uygulayan, iþçi-köylü aleyhtarý Kemalis uva-feodal diktatörlüðün suç ortaklýðýna ve en bayaðý uþaklýðýna kadar vardýrmýþtýr. 1924'ten sonra gerek Komüntern'de TKP'nin sert bir þekilde eleþtirilmesi ve gerekse Ke malist hükümetin halk düþmaný yüzünün iþçilerin, köylülerin ve þehir küçük-burjuvazisinin belirginleþmesiyle TKP, çizgisinde bir takým deðiþiklikler yapmýþtýr. Ancak revizyonist ve k anlayýþý bir adým bile aþamadan... O, böylece sýnýf iþbirliði çizgisini uluslararasý ve gizlemek ve daha kolay sürdürebilmek yolundan yürümüþtür. Bu dönemde TKP'nin 1926 Programý kabul edildi. Þ. Hüsnü'yü ve TKP'sini Komünist olarak gös e çalýþan revizyonist þefler 1926 Programý üzerinde fýrtýnalar koparmýþlardýr. Ancak, bili u sorunu tam bir açýklýða kavuþturarak, revizyonist þeflerin oyunlarýný bozmuþtur. 1926 Programý Komüntern'e baðlý bir komisyon tarafýndan hazýrlanmýþ ve Komüntern tarafýnda Ve Program Þ. Hüsnü'nün bazý tezlerinin yansýmalarýný taþýmakla birlikte vardýðý siyasi mcidir. Ancak o esas olarak «Balkan tipi» ülkelere uygun olarak hazýrlanmýþ bir programdýr Öte yandan Þefik Hüsnü'nün ve onun TKP'sinin çizgisi ve siyasi faaliyeti daima bu programý vrimci sonuçlarý ile çeliþmiþtir. 1926 Programý Türkiye'nin somut durumundan soyutlanarak alýndýðýnda devrimciydi, oysa Þ. Hüsnü ve TKP'sinin çizgisi daima sýnýf iþbirliði çizgisi TKP 1924'ten sonra sýnýflar üstü Kemalizm tahlillerini ve Kemalistlerin toplumsal devrim i gerçekleþtirecekleri tezlerini bir kenara itmekle birlikte, bu sefer de burjuva de mokratik devrimde burjuvazinin ve proletaryanýn rolü konusunda, Komüntern'e, Lenin ve
Stalin'e, Marksizm-Leninizme tamamýyla zýt, menþevik ve oportünist görüþler ileri sürdü v zgisini bu gerekçeler üzerinde sürdürdü. TKP, revizyonist anlayýþýna uygun olarak burjuva atik devrimde önderliðin burjuvazide olmasý gerektiðini, Kemalistlerin burjuva demokrati k devrimi bütünüyle gerçekleþtirmek üzere teþvik edilmelerini, desteklenmelerini, iþçi sýn u aþamada önderliði burjuvaziye býrakýp, onu demokratik devrimi gerçekleþtirmek üzere zorl tereddütlerini gidermesi, bunun yanýnda reformlar için mücadele etmesi olduðunu ileri sür TKP'nin «asgari programý», doðrudan ve yalnýzca burjuvaziyi destekleme programýydý. TKP'ni gari program anlayýþý, demokrat devrimde iþçi sýnýfý önderliði, köylülüðün burjuvazinin de oletaryanýn hegemonyasýnýn kurulmasý ve kesintisiz olarak sosyalizme ilerlemek üzere bir d evrimci demokratik iþçi-köylü diktatörlüðünün kurulmasý temel Marksist-Leninist fikirlerin ksundu. TKP'nin devrim anlayýþý anti-Leninistti. TKP'nin ve onun baþý Þ. Hüsnü'nün Komünte olarak bu konuda Komüntern'in çizgisinden, Lenin'in «Ýki Taktik» adlý eserinden, Komüntern deri Stalin'in görüþlerinden habersiz olmasý olanaksýzdýr. Aksine Þ. Hüsnü ve TKP'si bu te nda menþevizmi, revizyonizmi bilinçli olarak savunmuþtur. TKP, siyaseti burjuvaziye býra kmýþ, iþçi sýnýfýný ekonomik-sendikal mücadele içine hapsetmeye çalýþmýþ ve bunun karþýlýð ika hakký tanýmasýný ve þiddet kullanmamasýný istemiþ ve bu «düþüncesini» çalýþan kitleler da görüþlerine sunmuþtur. Þ. Hüsnü ve TKP'si sýnýf mücadelesinin insan iradesinden baðýmsý terini bile gerçekte kavrayamayan zavallý bir reformist ve pasifist durumundadýr. Menþevik anlayýþla burjuva demokratik devrimde önderliði burjuvaziye terk eden Þ. Hüsnü, a yýþýn doðrudan bir sonucu olarak demokratik ve sosyalist devrim arasýndaki kesintisiz geçi runluluðunu, iki devrim arasýnda Marksizm-Leninizmin öngördüðü kopmaz baðý da reddetti. Þ u konuda Leninist teoriye deðil, burjuva devriminden sonra, yoksul köylüler dahil köylü ki tlelerinin zorunlu olarak devrimden yüz çevireceklerini, bunun sonucu olarak burjuva devriminin en azýndan elli, yüz yýl süren uzun bir aranýn, uzun bir «sükunet»in izleyeceð u sýrada yeni bir devrimin, sosyalist devrimin sýrasý gelinceye kadar, proletaryanýn «barý þekilde» sömürüleceðini ve burjuvazinin «meþru olarak» kendini zenginleþtireceðini varsay Sosyal Demokrat Partilerinin düþüncelerini savunuyordu. Bu düþünceler Komüntern'in deðil, hanet þebekesine dönüþen II. Enternasyonalin düþünceleridir. Þ. Hüsnü bu anlayýþýna uygun aryayý siyasi mücadelenin dýþýna çekip, burjuvazinin kuyruðuna takabilmek, sýnýf iþbirliði ilmek üzere «iþçilerimiz bugün mesleki dernekler çevresinde toplanýp ekonomik çýkarlarýný , yarýn da yoksul köylülerle birlikte bir sýnýf partisi kurarak (...) Türkiye halkýný gerç e kurtuluþa kavuþturacaklardýr» diyordu. Þefik Hüsnü ve TKP Kemalist hareketin sýnýf niteliði ve hedefleri konusunda da anlaþýlacað ern'e, Stalin'e karþý bir konumda olmuþtur. TKP, Komüntern'de sömürge, yarý-sömürge devrim geliþme çizgisinin tartýþýlmasýna baðlý olarak ele alýnan Kemalist hareketin sýnýf nitelið talin'in Kemalist harekete iliþkin yaptýðý tahlillere açýktan karþý çýktý. Sað oportünist, sine uygun Kemalizm tahlillerini savundu. Stalin; «Kemalist devrim bir üst tabaka de vrimidir, milli ticaret burjuvazisinin devrimidir. Bu devrime, yabancý emperyalist lere karþý mücadele içinde varýldý ve devrimin daha sonraki geliþmesi esas olarak köylü ve rþý, evet bir toprak devrimi ihtimaline karþý yönelmekteydi» derken, TKP, Kemalist hareket ezilen sýnýflarýn oluþturduðu bir blokun hareketi olduðunu, Kemalistlerin «köylülerin var erinin ve küçük-burjuvazisinin temsilcileri olduðunu» ileri sürüyor; Kemalistlerin partisi ol Guomindang'a benzetiyor ve üstelik Kemalist hareketin emperyalizmi yok etmeye v e toprak devrimini yaparak feodalizmi tasfiyeye yöneldiðini ileri sürüyordu. TKP ve Þ. Hüsnü, Kemalistleri hoþ gösterebilmek, onun iþçi ve köylülere karþý yönelen kara ebilmek üzere, onlara anti-feodallik yakýþtýrdý. Kemalistlerin feodal kalýntýlarý her baký fiye ettiklerini ileri sürdü. O, bu düþüncesine dayanak olarak ise meþruti monarþinin tasf ini, aþarýn kaldýrýlmasýný vb. gösterdi. Feodalizm konusundaki bakýþ açýsý bundan ileri gi emalist diktatörlüðün burjuva-feodal karakterini gizliyordu. Þ. Hüsnü þöyle diyordu: «Ýkti en sonra milliyetçilik, geçmiþe ait olan ve akýlcý kapitalist sömürü ile baðdaþmayan tüm m an tasfiye edene kadar devrimci uygulamalarýný sürdürdü.» (Komüntern Organlarýnda Konuþmal 0) Eklektik bir þekilde ama yine ayný þeyleri iddia ederek bir baþka yerde þöyle söylüyord illi zaferin hemen ardýndan, kýsmen halâ silahlý olan emekçi kitleler Kemalist burjuvaziyi , feodal kalýntýlarý tasfiye iþini tamamlamaya zorladýlar. Kemalist burjuvazi bunu istemey e istemeye yaptý.» (Ayný yer, s. 218). Stalin'in «Kemalist Devrim bir üst tabaka devrimidi r» sözlerine karþýn; Þ. Hüsnü iþi, onu bir toprak devrimi olarak dahi nitelemeye kadar var ayný zamanda daha sonra TKP'nin ayný gerekçe ile, tam bir þoven milliyetçilikle, Kürt ulus
hareketine karþý, Kemalist diktatörlüðün safýnda yer tutmasýnýn ideolojik kýlýfýný oluþtu Þ. Hüsnü ve TKP'si, böylece çizgisinin bütününde, çaðýmýzda burjuva demokratik devrimin te n oluþturduðu bu devrimin ancak proletaryanýn önderliðinde bütünüyle gerçekleþebileceði Le i tamamen inkar ediyor ve iþçi-köylü aleyhtarý bir çizgi izleyen burjuva-feodal ve emperya st dünya gericiliði ile sýký baðlara sahip üst sýnýflarýn da burjuva demokratik devrimi ta ileceði tezine varýyordu. Böylece O, ayný zamanda burjuva demokratik devrimde önderliði ta men burjuvaziye terk eden anlayýþýna da ideolojik-siyasi gerekçeler yaratarak Leninist e mperyalizm teorisinin de tamamen karþýsýnda yer alýyordu. Ayný þekilde, TKP Kemalist hareketin anti-emperyalist niteliði konusunda da Komüntern'in tezlerine zýt bir tutum izledi. Eklektik bir tarzda bir yandan Kemalistlerin empe ryalist iliþkileri bütünüyle tasfiye etmediklerini, bunun «uluslararasý sermaye ile iliþki tamamen koparmayý tehlikeli bulan milliyetçi burjuvazinin tipik bir özelliði» olduðunu sö ken, öte yandan Kemalistlerin bu hatalarýnýn farkýna vararak, üstesinden geleceklerini ve en sonunda «dýþ siyasetin aðýrlýk noktasýnýn ezilen halklar ve Sovyetler Birliði'ne kesin aþma (abç) yönünde olmasý gerektiðini kavrayacaklarýný» söyleyerek, Kemalist burjuvazinin rdý eden, ona tutarlý anti-emperyalistlik atfeden görüþler ileri sürdü. TKP, bu tahlilleri alist diktatörlüðün 1930'a doðru artýk esas olarak komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýný lüðüne dönüþtüðü ve hýzlý bir þekilde faþistleþtiði bir sýrada yapýyordu. Bu, bugün örneði izyonizmin bu konudaki tezlerinin o günkü biçimiydi. TKP ve Þefik Hüsnü, revizyonist niteliklerine uygun olarak devletin sýnýf niteliði ve iþle i konusunda da Marksizm-Leninizme bütünüyle zýt bir konumdadýr. TKP, sýnýf iþbirliði çizg erebilmek, iþçi sýnýfýný burjuvazinin peþine takabilmek üzere, Leninist devlet teorisine s saldýrmýþtýr. Bu, bir çok sorunun yanýnda, Kemalist diktatörlüðün devletçiliðini destekle açýk bir þekilde ortaya çýkmýþtýr. TKP, burjuva-feodal Kemalist devletin, üretim araçlarýn alarak üretimi doðrudan yönetmesi halinde, emperyalist sömürünün tasfiye edilerek Önlenece plumsal devrimin «bir temenni olmaktan çýkacaðýný» ileri sürerek, devlet mülkiyetini sadec izme ve ulusal ekonomiye has bir olgu olarak göstermeye çalýþmýþtýr. TKP bu anlayýþla Kema juvazinin devletçilik uygulamalarýný daha doðrusu, tekelci devlet kapitalizminin geliþmesi ni ve derinleþmesini desteklemiþ, burjuva-feodal devletin üretim araçlarýný tekeli altýna sýyla ulusal ve sosyal kurtuluþun gerçekleþeceði hayalini yaymaya çalýþmýþ ve iþçi sýnýfýn ltýnda köle olarak kalmaya çaðýrmýþtýr. TKP Leninist devlet teorisinin özünü inkar etmiþti iyi burjuva-feodal devletin yönetmesini, devlet sermayedarlýðýný, üretim araçlarýnýn devle li altýna alýnmasýný, «ekonomik devrim» olarak yutturmaya çalýþmýþ ve bunun gerçekleþmesi sýndan hemen «toplumsal devrim»in geleceðini iddia etmiþtir. Þ. Hüsnü ve onun TKP'si faþizme karþý mücadele sorununda da sürekli sað oportünist, sýnýf formcu bir çizgi izledi. Þ. Hüsnü sürekli olarak faþizmi, egemen sýnýflarýn devletinin bir arak deðil; egemen sýnýflarýn faþist diktatörlükle yönetilen emperyalist devletlere baðlý simlerinin hükümeti olarak ele aldý. Bu kliklerin dýþýnda kalan faþist komprador-feodal kl ri ise liberal ve demokrat olarak nitelendirdi. Devrim ile karþý-devrim arasýndaki boðuþma dan soyutladýðý ve faþizmin kaynaðýna yönelmeyen bir sözde anti-faþist mücadele adýna, ege emperyalistlerin «liberal», «demokrat» olarak nitelendirdiði kesimlerini, diðer kesimlere rþý destekledi. Faþizme karþý mücadeleyi hiç bir zaman Ulusal Demokratik Halk Devriminin z i sorununa baðlamadý ve devrimci bir tarzda ele almadý. Bu bakýþ açýsýna baðlý olarak Þ. Hüsnü, 1942 yýlýnda tamamen Alman yanlýsý bir siyaset izl kurulmasýna kadar, Türkiye'de faþist diktatörlüðün varlýðýný inkar etti. Bu hükümetin kur a, bütün anti-faþist mücadele(!) perspektifi, bu Alman yanlýsý hükümeti iþbaþýndan uzaklaþ runlu olarak demokrasiden yana olacaðýný savunduðu «Ýki büyük Anglo-Sakson demokrasisini v ra baðlý komprador-feodal klikleri, diðerlerine karþý desteklemekle sýnýrlý kaldý. Revizyonist faþizm tezlerine ve tahlillerine ve sýnýf iþbirliði çizgisine uygun olarak Þ. TKP'si, Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra çok partili parlamenter faþizme geçiþle baþlayan de güldürüsünün figüranlarýndan biri oldu. TKP, önce CHP'de bir muhalefet hareketi olarak ort daha sonra da Demokrat Parti'yi kuran feodal-faþist klikle «demokrasi getireceði» safsa tasýyla iþbirliðinin yollarýný aradý. Bu faþist-feodal partinin kitleleri aðýlayýp peþine i çapýnda yardýmcý oldu.
Þ. Hüsnü'nün Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapýsý ve tarihi evrimi üzerinde tahlilleri olaðan e tutarsýzdýr. Ancak bütün bu çeliþki ve tutarsýzlýða karþýn, bu tahlillerin temelinde yat e geliþen kapitalizmin esas olarak emperyalizmin uzantýsý komprador-tekelci bir kapita lizm deðil, kendi iç dinamiðiyle geliþen ulusal bir sanayi kapitalizmi olduðudur. Þ. Hüsnü soruna olduðu gibi bu soruna da, emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýnýn Leninist tahli llerini reddederek, II. Enternasyonal oportünizminin bakýþ açýsýndan yaklaþmaktadýr. Buna olarak. O, ülkemizdeki egemen tekelci burjuvaziyi de, emperyalizmin uþaðý, onun çürümüþlüð yansýtan, gericiliðin her türlüsüyle ittifak kurmuþ komprador bir sýnýf olarak deðil; sana mini gerçekleþtiren feodalizmi silip süpüren ve objektif olarak devrimci bir nitelik taþýy ulusal bir sanayi burjuvazisi gibi ele almýþ, bu burjuvazi sayesinde ülkemizin yarý-sömür , yarý-feodal geri bir tarým ülkesi olmaktan çýktýðýný ileri sürmüþtür. Komüntern'de, Kemalist devrim ve Çin devriminin sorunlarý etrafýnda odaklasan ve Stalin' in baþýnda bulunduðu Marksist-Leninistlerle, Trocki ve þürekasý arasýnda ortaya çýkan tart Stalin'in yanýnda yer alýyor gibi görünmekle birlikte, gerçekte tahlilleri ve savunduðu te erle Trocki'nin tezlerine katýlmýþtýr. O, Stalin'in Türkiye'ye iliþkin bilgilerinin yanlýþ u ve Türkiye'nin yarý-sömürge, yarý-feodal bir ülke olduðunu savunan Stalin'in yanýldýðýný Þ. Hüsnü, böylece menþevik bir tarzda, demokratik devrimin gerçekleþtirilmesini egemen bu aziye býrakarak, reformculuðuna teorik bir dayanak yaratmaya çalýþmýþtýr. Þ. Hüsnü yönetimindeki TKP, milli mesele konusunda da burjuva þoven milliyetçi bir siyasi i izledi. O, milli meseleyi, emperyalizm caðý öncesinin kýstaslarýyla ele aldý ve çeþitli etlerden burjuvalar arasýndaki bir pazar kavgasýna indirgedi. Bu burjuva bakýþ acýsýyla. O emperyalizme karþý ulusal baðýmsýzlýðýn savunulmasýný burjuvaziye havale ederken, ulusal b n feodalizmi tasfiye etmekte ve ulusal pazarýný gerçekleþtirmekte olduðu iddiasýyla da, eg en sýnýflarýn Kürt ulusu ve diðer azýnlýk milliyetler üzerindeki azgýn þoven, asimilasyonc ni destekledi; ulusal baskýya karþý direnen Kürt halkýný, gericiliðin savunucusu gibi göst çalýþtý. Þ. Hüsnü ve onun TKP'si uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný tanýmadý. Bu hakkýn taný na Türkiye'de Kürt ulusunun varlýðýný bile kabul etmedi, «ulusal azýnlýklardan bahsetti. 1 erinde TKP'nin «baðýmsýz sosyalist» adayý, seçim programýnda «millet bir bütündür, parçala P milli meselede Kemalistlerin Kuvay-i Milliye Sýrlarýný, günümüzde faþist-feodal gericil afýndan savunulan ve Kürt ulusunun ve azýnlýk milliyetlerin varlýðýný reddeden azgýn bir þ fade eden «ulusun ve devletin bölünmezliði» safsatasýný savundu. TKP, ayrýlýp baðýmsýz dev reddederek uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakký ilkesini yozlaþtýrýyor, özünü boþaltýyo zmin elinde iðrenç bir aldatmaca haline getiriyordu. TKP sadece «milli azýnlýklara müsavi t) vatandaþlýk haklarýnýn saðlanmasýný savunuyordu. Ezen ulusun devletinde ezilen ulusun e ulusla eþitliði! Ýþte TKP'nin savunduðu þoven safsata buydu. TKP, Kemalistlerin anti-feodal güçler ve Kürt ulusunun ulusa! hareketlerinin ise «feodal irticaýn hortlamasý» olduðu þeklindeki sahtekarlýðýn arkasýnda; Kürt ulusu ve azýnlýk mil eki kanlý asimilasyon siyasetini katliamlarý, þoven ulusal baskýyý ve ulusal hareketlerin kanla bastýrýlmasýný her dönemde destekledi. Örneðin Þeyh Sait isyaný sýrasýnda TKP, «Orak da iþçilere þunlarý söylüyordu: «Arkadaþ! kara kuvvet (sözde feodalizm kastediliyor - Merk esi) bizim de burjuvazinin de düþmanýdýr. Biz her þeyden evvel bu düþmaný yenmeliyiz.» Ora ir baþka sayýsýnda ise þöyle deniyordu: «Ýrticaa karþý mücadelede halk hükümetledir!» Þ. Hüsnü'nün ve TKP'nin sað oportünist çizgisi, milli meselede ifadesini en katýksýz bir þ yetçi tutumda buluyordu. Þefik Hüsnü'nün revizyonist, Kemalizm kuyrukçusu, menþevik, sýnýf iþbirlikçisi, þoven-mill KP'nin geliþimini belirledi ve sonunu tayin etti. TKP, reformist bir parti olarak dahi bir varlýk göstermedi. Onun faaliyeti, varlýðý boyunca dar bir aydýn çevresi içinde k P, bir aydýn kulübü olmaktan öteye gidemedi. Aslýnda kimi zaman burjuvazinin bir kesimine, kimi zaman diðer kesimine, ama daima burjuvaziye güveni ifade eden ve kitleleri onu n peþine takýlmaya çaðýran siyasi çizgisinin doðrudan bir sonucu olarak TKP legalizmin de a yüzüyordu. Bunun yanýnda O, her dönemde burjuvazi tarafýndan legal bir parti, bir müttef olarak benimsenmeyi baþ amaç olarak seçmiþti.
Bu durumda TKP, burjuvazinin darbeleri altýnda tutunamadý ve 1951 tevkifatýndan sonra ör gütsel bakýmdan da* bütünüyle daðýldý. 1970'lerde, daha önceden çeþitli zamanlarda yurt dýþýna kaçan ve Kruþçev-Brejnev revizyoni arafýndan 'TKP1 adýyla uluslararasý iliþkilerde bir piyon olarak kullanýlmaktan baþka hiçb evi olmayan bir avuç mülteci hain, TKP'nin çizgisinin doðal geliþiminin ulaþtýðý yerde ve r Birliði'nde ve SBKP'deki geliþmelere de paralel olarak; sosyal-emperyalizmin ajaný o larak, bu adla efendilerinin emperyalist ve yayýlmacý emellerine hizmet eden ve feod al-faþist diktatörlüðün dizginlerini ele geçirmeye çalýþan sosyal-faþist bir ihanet þebeke ve 1971 yenilgisi döneminde «uygun þartlarda» zehrini kusmak üzere faaliyetlerinde bir «a apýncaya kadar, Türkiye'de TKP'nin adýný ve varlýðýný pek duyan olmadý. Ancak, Þ. Hüsnünün revizyonist çizgisi daima var oldu ve çeþitli biçimlerde, çeþitli kýlý 960'dan sonra Türkiye'de ortaya çýkan «sosyalist» akýmlarýn dayandýðý temel, daima Þ. Hüsn lojik-siyasi çizgisiydi. Sol adýna ortaya çýkan bütün örgüt ve siyasi hareketler, ideoloji rýný Þ. Hüsnünden aldýlar; onlar onun ya doðrudan ya da dolaylý devamýydýlar. 196O'lý yýllarda uluslararasý planda modern revizyonizme karþý, baþta Arnavutluk Emek Part i olmak üzere Marksist-Leninistlerin mücadelesi yükselmiþ ve onun karþý-devrimci özü teþhi i. Ancak bu mikrop ulusal planda henüz yerle bir edilmemiþti; bunu gerçekleþtirebilecek tek güç olan Marksist-Leninist hareket henüz doðmamýþtý. 1980-1970 Döneminde Sol Hareketin Durumu: Þefik Hüsnü Sonrasýnda Sol Adýna Ortaya Çýkan Bü areketler, Esas Gýdasýný Ondan Almýþ ve Revizyonist Þ. Hüsnü Çizgisinin Ýzleyicileri Olmuþ 1950'lerin sonlarý ve 1960'larýn baþlarýnda bütün dünyada kapitalizmin genel krizi derinle , ülkemizde de kitle hareketlerinde bir canlanma ve demokratik ve ilerici fikirler in kitleler arasýnda geniþ bir yayýlmasý görüldü. 1960'larda yükselen bu muhalefet sonucun st-feodal diktatörlük koþullarýnda bir kýsým demokratik hak ve özgürlükler kazanýldý, fiil du. Bunun yanýnda bu dönemde Marksist-Leninist klasikler ilk kez geniþ çapta Türkçeye çev yayýnlanmaya baþladý. Diyebiliriz ki devrimciler, iþçi sýnýfý ve emekçi halk ciddi bir þek ez bunlarla yüz yüze geldi. 1961'de bir grup sosyal-demokrat, reformist sendika aðasý tarafýndan «Türkiye Ýþçi Partisi u. TÝP, varlýðý boyunca daima parlamenterist, pasifist, reformist bir parti oldu. Bunun yanýnda o günkü koþullarda, bir burjuva demokratý olan M. Ali Aybar'ýn yönetimine geçtikte a, bu parti 1963-1964'ten sonra ülke çapýnda adým adým geliþmekte olan yurtsever, demokrat ilerici hareketin güçlerinin toplandýðý bir mihrak haline de geldi. 196O'lý yýllarýn ikinci yarýsýnda, baþta gençliðin ABD emperyalizmine ve dönemin faþist ik eliþen mücadelesi olmak üzere, halk kitlelerinin anti-emperyalist, demokratik mücadelesi nde güçlü bir kabarma oldu. Faþist diktatörlük altýnda ilk kez iþçilerin yaygýn grev harek köylülerin toprak iþgalleri ortaya çýktý. Öðrenci gençliðin mücadelesi yaygýnlaþtý. Kitle geliþimi, kýsa sürede sol hareketi de etkiledi ve radikalleþtirdi. O güne kadar bir bütün ak bir arada bulunan solun içinde geliþmelere yol açtý. Onu ayrýþtýrdý, pasifist ve radika rlarýna ayýrdý. Bu dönemde TÝP parlamenter avanaklýðýn keskin savunucusuydu. Kemalist burjuvazi eliyle Tür ye'de demokratik devrimin tamamlandýðýný, köylülerin devrimci potansiyelini kaybettiðini; de olanýn parlamenter yoldan ve anayasal reformlar aracýlýðýyla gerçekleþtirilecek bir «so t devrim» olduðunu ileri sürüyordu. TÝP kitle mücadelesinin yükselmesi ve radikalleþmesi k rkuya kapýlýyor, pasifizmi yaymaya çabalýyor ve geliþen yurtsever demokrat kitle hareketle rini «anarþizm-goþizm» diye aforoz ediyordu. TÝP yöneticileri, devrimci mücadelenin her tü leri kopan burjuva liberalleriydi. Bu koþullar altýnda TÝP yönetimi hýzla tecrit olurken, küçük-burjuva radikal «Milli Demokr rim» hareketi hýzla yükseldi ve yaygýn bir taraftar kitlesi ve prestij kazandý; özellikle nçlik kitlelerini ve devrimci gençlik eylemini etkisi altýna aldý. Baþýný Þ. Hüsnü'nün esk ri Belli'nin çektiði «Milli Demokratik Devrim» hareketinin önde gelenleri; Türkiye'nin hen emokratik devrim aþamasýnda bulunan yarý-sömürge, yan-feodal bir ülke olduðunu ve ülkemizd
aðýmsýzlýk ve gerçek demokrasinin «devrim» yoluyla gerçekleþeceðini savunmaktaydýlar. Ancak bunlarýn savunduðu «Milli Demokratik Devrim» tezinin, Marksist-Leninist «Ulusal Demo kratik Halk Devrimi» tezi ile herhangi bir iliþkisi yoktu. Aksine her temel sorunda Marksizm-Leninizme bütünüyle karþýydý. Mihri Belli'nin baþýný çektiði «Milli Demokratik D ri o dönemde özellikle Arap ülkelerinde ortaya çýkan Nasýr tipi «radikal cunta» hareketini e'de de gerçekleþmesinin an meselesi olduðu hayalleriyle tüm hesaplarýný «küçük-burjuva ra dýný verdikleri reformist bir asker-sivil cunta önderliðinde «gençlik-ordu» ittifakýna day askeri darbeye baðlamýþlardý ve bunun teorisini yapýyorlardý. Onlarýn kafasýndaki «tam bað en demokratik» Türkiye'yi gerçekleþtirecek olan «devrim» Sovyetler Birliði'nin desteðinde r cuntanýn darbesi ve «milli demokratik iktidarý da cuntanýn «diðer demokratik ve devrimci rle birlikte kuracaðý» bir «devrim konseyi» Ýdi. Bu tezleriyle Mihri Belli ve þürekasý da, yarý-feodal ülkelerde, proletaryanýn komünist partisi önderliðinde, proletaryanýn hegemon a, iþçi-köylü temel ittifakýna dayanarak ve halkýn top yekün silahlý ayaklanmasý sonucu de köylü iktidarýnýn kurulmasýyla gerçekleþecek «Ulusal Demokratik Halk Devrimi» Marksist-Len orisine bütünüyle karþýydýlar. Aslýnda hem TÝP yöneticileri, hem de «Milli Demokratik Devrim» teorisyenleri, ideolojik-si yasi gýdalarýný genelde Kruþçev revizyonizminden, ülkemiz özelinde de Þ. Hüsnü revizyonizm lardý. TÝP yöneticileri, modern revizyonistlerin Avrupa ülkeleri için tezgahladýðý «parlam lla barýþçýl geçiþ» teorisine sahip çýkarken; M. Belli ve «Milli Demokratik Devrim» takýmý izyonistler tarafýndan, yarý-sömürge, yarý-feodal Asya, Afrika, Latin Amerika ülkelerinde ndi nüfuzlarýný geliþtirmenin de bir aracý olarak, geliþtirilen «kapitalist olmayan yol» t ni, Sovyetler Birliði desteðinde asker-sivil darbeleri savunuyorlardý. Bu akýmlarýn her ik isi de Þ. Hüsnü'nün ülkemiz özelindeki revizyonist tezlerinden besleniyorlardý, çünkü onda uyrukçuluðunun her türlüsünü bulmak mümkündü. Þ. Hüsnü, hayatýnýn belli dönemlerinde Kemal mizde demokratik devrimin hatta sosyalist devrimin tamamlanabileceði yolunda tezle r geliþtirerek, «kapitalist olmayan yol» teorisi için bir zemin kurduðu gibi; Türkiye'de P sya tipi kapitalizme geçiþin teorisini de savunuyordu ve öte yandan, ayný zamanda, 1946' daki «demokratikleþme» güldürüsü sýrasýnda da parlamenter avanaklýða gýrtlaðýna kadar batm et hayranlýðýnýn, anti-Marksist devlet teorisinin, anti-Marksist ordu teorisinin, burjuv a þoven milliyetçiliðin, devrimde önderliði burjuvaziye býrakmanýn her türlüsünü bulmak mü Gerek TÝP yöneticileri, gerekse «Milli Demokratik Devrim» teorisyenleri, Marksizm-Lenini zmin bütün temel fikirlerini, ülkede bunlarý kararlý ve saðlam bir þekilde savunacak bir st-Leninist hareketin de olmamasý avantajýndan yararlanarak bütünüyle çarpýtmaya çalýþtýla Leninizm adýna devrimcilerin kafalarýný bu çarpýk burjuva teorilerle aðýladýlar. Özellikle mokratik Devrim» teorisyenleri iþi, bunu daha iyi becere-bilmek üzere Marksizm-Leniniz min klasiklerini eksik, yanlýþ ve tahrip ederek yayýnlamaya kadar vardýrdýlar. Bunlarýn yaný sýra «Milli Demokratik Devrim» teorisyenleri, o sýrada sýnýfsal konumu dolay juva maceracýlýðýndan hýzla etkilenmekte olan gençlik eylemini kendi çevrelerinde tutabilm e «radikal cunta»larýný bu hareketle etkileyebilmek amacýyla çeþitli kýlýklara bürünmekten alar yapmaktan da geri durmuyorlardý. 1970'e gelirken. Doðu Perinçek'in baþýný çektiði küçük bir grup «Milli Demokratik Devrim» optu. «Milli Demokratik Devrim» hareketinin baþlýca sosyal temelini teþkil eden ve giderek radikalleþen öðrenci gençlik hareketi içinde öteden beri pasifist ve reformist nitelikler le ün salmýþ «Proleter Devrimci Aydýnlýk» (PDA) çevresi hýzla tecrit oldu. MihrÝ Belli, ba inçek ve çevresine eðilim gösterdiyse de, bu durum karþýsýnda güçlü görünebilmek ve gençli memek için «Milli Demokratik Devrim» hareketi saflarýnda kaldý. Bütün bunlar olurken kitlelerin eylemi de geliþiyordu. Kitle hareketlerindeki kabarýþ 15-1 6 Haziran'da büyük iþçi direniþiyle zirvesine ulaþtý ve Ýstanbul'da sýkýyönetim ilan edild atik, ordunun, devletin vb. Mihri Belli ve Doðu Perinçek gibileri tarafýndan gizlenilm ek istenen karþý-devrimci niteliðini ve cuntalara baðlanan umutlarýn kofluðunu ortaya çýka ortamda, bir süre sonra da Mahir Cayan ve Deniz Gezmiþ gibi radikal gençlik önderleri ge nçlik kitlesini de peþlerinden sürükleyerek Mihri Belli ve avanesini yalnýz býraktýlar. Ay de D. Perinçek grubunun içinde de Ýbrahim Kaypakkaya önderliðinde yine küçük-burjuva ihtil ir nitelik taþýyan bir hareket geliþmeye baþladý.
Mihri Belli'nin ve onun ustasý Þ. Hüsnü'nün sadýk izleyicileri ve burjuva kuyrukçularý PDA , içine düþtükleri tecrit zincirini kýrabilmek umuduyla o zamanlar dünyada (ve ayný zamand miz yurtsever devrimci çevrelerinde) haklý olmayan büyük bir prestije sahip Mao, Çin Komün t Partisi ve Kültür Devrimi'ne sarýldýlar. Böylece bütün bu karmaþa ortamýna bir de «Mao Z iriyor ve ortalýk daha da karýþýyordu. Kitlelerin hareketi doruðuna ulaþtýktan sonra, 12 Mart askeri darbesine gelindiðinde, küçü rjuva ihtilalci geliþim dýþýnda (ki bu geliþim içinde yer alan bazý unsurlar da 12 Mart'ý de deðerlendirdiler) sol adýna ortada dolanan bütün siyasi hareketler, bu askeri faþist da rbeyi «yurtsever subaylarýn hareketi» olarak nitelendirdiler, alkýþladýlar ve ondan «halk talepler"de bulundular. 1971 Dönemi: «1971 'Sol' Hareketi», 50 Küsur Yýllýk Revizyonizmin Günahýnýn Bir Kefaretiyd Bu karmaþa içinde, küçük-burjuva ihtilalci geliþimin sonucu olarak, ülkemizde yaygýn adýyl ol Hareketi iþte bu koþullarda ortaya çýktý. Baþlýca temsilcileri Deniz Gezmiþ, Hüseyin Ý emgil ve Yusuf Aslan önderliðindeki Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu, Mahir Cayan önderliðinde Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi/Cephe ve Ýbrahim Kaypakkaya önderliðindeki TKP/ML-TÝKKO ola küçük-burjuva ihtilalci 'sol' hareket; baþtan beri özetlediðimiz, ülkemizde 50 küsur yýllý ist «mirassa ve bunun o dönemdeki uzantýlarýna karþý bir tepki olarak doðdu ve geliþti. O, yonist günahýn adeta bir kefaretiydi. Bunun yanýnda, ülkemizde, «1971 'Sol Hareketinin, küçük-burjuva maceracýlýðýn ortaya çýký mizdeki koþullarýn ve geliþmelerin deðil, ayný zamanda o dönemde uluslararasý alandaki gel rin de bir sonucuydu. Bilindiði gibi, 1960'larýn sonlarý, küçük-burjuva 'sol' hareketlerin adece ülkemizde deðil, genel olarak Asya, Afrika ve Latin Amerika'nýn geri ülkelerinde bu arada bazý geliþmiþ ülkelerde de nispeten önemli bir yaygýnlýk kazandýðý yýllar olmuþtur 1960'larýn sonlarýnda dünya kapitalizminin Ýçine düþtüðü bunalým, bütün dünyada emekçi kit yor ve kitlelerin hareketinin yükselmesine yol acýyor ve bu durum genel olarak küçük-burju vaziyi, özel olarak onlarýn aydýnlarýný etkiliyor, radikalleþtiriyordu. Bunun yanýnda, bir en beri merkezini kapitalizmin restorasyonunun gerçekleþtiði Sovyetler Birliði'nin ve SB KP'nin oluþturduðu yeni bir karþý-devrimci güç ortaya çýkmýþtý ve modern revizyonizm, ulus tarya ve ezilen halklarýn, uluslararasý burjuvaziye, emperyalizme ve gericiliðe karþý müca lelerini saptýrýp, yozlaþtýran, sabote eden, ezilmesine yardým eden karþý-devrimci bir aký ak burjuvazinin hizmetinde önemli bir rol oynuyordu. 1960'tardaki büyük mücadelede baþta A rnavutluk Emek Partisi olmak üzere Marksist-Leninist partiler modern revizyonizmin ihanetini açýða çýkarmýþlar, karþý-devrimci özünü ortaya koymuþlar ve ideolojik olarak te ak bu mücadele henüz yeniydi. Kruþçev, Brejnev revizyonistleri ellerindeki büyük olanaklar n ve özellikle SBKP'nin prestijinden yararlanarak büyük tahribatlar yapabildiler. Bir ço k ülkede komünist partiler SBKP'ye paralel olarak yozlaþýp, revizyonist, karþý-devrimci pa iler haline geldiler. Devrimci hareketler, ya modern revizyonizmin açýktan açýða ihaneti i le karþýlaþtý, ya da onun yozlaþtýrýcý etkileriyle karþý karþýya kaldý. Bir çok ülkede yen eninist partilerin kurulmasý, revizyonist tahribatlarý alt ederek iþçi sýnýfý ve diðer hal eleri içinde kök salmasý, onlarý kendi etrafýnda toplayarak, onlarýn baþýna geçip mücadele etmeleri süreci henüz baþlangýç durumundaydý. Bir dizi ülkede ise böyle bir oluþum bile sö eðildi ve buralarda revizyonizmin tahribatý daha da büyüktü. Revizyonist partiler her ülkede devrimci geliþimin bütünüyle karþýsýnda ve burjuvazinin ya r alýyorlardý. Bu partiler, diðer alanlardaki çarpýþmalarýnýn yaný sýra, devrimci ve sosya çalýþarak ve bu isim altýnda, tümüyle burjuvazinin ve gericiliðin düzenini ve diktatörlüð ri ve pratiðini geliþtirdiler; proletarya ve diðer emekçi kitleler ve burjuvazi arasýndaki zýtlýðýn ve farklarýn giderek silindiði vb. gerekçelerle proletaryanýn kapitalist düzen s gerçekleþecek reformlar yoluyla kurtuluþunun mümkün olduðu fikrini yaydýlar. Ezilen ulus v lklarýn kurtuluþu için proletarya önderliðine gerek olmadýðý; bunu, burjuvazinin, «sosyali msin yönlendirmesi ve yardýmýyla «kapitalist olmayan yol»dan yürüyerek gerçekleþtirilebile eki propagandalarýna hýz verdiler. Her yerde sözde «sosyalist» Rus yanlýsý cuntalar tezgah r, bunlarý desteklediler. Uluslararasý ve ulusal alanda detant'ýn, sýnýf mücadelesi yerine iþbirliðinin esas alýnmasýný vaaz ettiler. Sosyalizm ve komünizm hedefini ortadan kaldýrm
lýþtýlar, «demokrasinin geniþletilmesi» tezini ortaya attýlar. Onlar bütün bu yollarla, de erspektifi karartýp yok ederek, kitlelerin ulusal ve sosyal kurtuluþ mücadelelerini düze nin sýnýrlarý içinde tutmaya, burjuva gerici devleti parçalamaya yönelmesini engellemeye ç Hatta buna yönelen mücadeleleri burjuvazi Ýle el ele zorla bastýrmaya giriþtiler. Modern revizyonistler en baþta proletarya diktatörlüðünün (ya da onun özgül bir biçimi ola tatörlüðünün) zorunluluðunu, gerekliliðini ve proletarya diktatörlüðü teorisine kopmaz bir n burjuva, ya da burjuva-feodal devletin proletaryanýn önderliðinde þiddete dayanan devr im yoluyla yýkýlmasý tezini karalayýp reddettiler. «Barýþçý! geçiþ» teorileriyle, kitleler etine, þiddete dayanan devrime, proletarya diktatörlüðüne karþý çýktýlar. Pasifizmi, sýnýf aþtýrdýlar. Oysa bu dönemde daha önce de belirttiðimiz gibi kitlelerin mücadelesi yükseliyordu. Geliþm elerde proletaryanýn ve halk kitlelerinin mücadelesi, geri ülkelerde ulusal ve sosyal kurtuluþ mücadeleleri hýzla geliþiyor ve yaygýnlaþýyordu. Bu durumda sosyal pratik modern zyonizmin teori ve pratiðini özellikle saðcý, reformcu, uzlaþmacý yaklaþýmý, «barýþçýl geç bir ediyordu, Modern revizyonist tezler sýnýf mücadelesi gerçeðine uygun düþmüyor, canlý liþmesi karþýsýnda bunlarýn gereksizliði her gün kanýtlanýyordu. Ama modern revizyonizmin ideolojik etkinliði ve çarpýtmalarýnýn üstesinden yalnýzca pratik iþmeler gelemezdi, o kendiliðinden bir þekilde yenilemezdi. Nitekim modern revizyonizm in ideolojik etkinliði bir çok ülkede varlýðýný küçümsenmeyecek ölçüde devam ettirdi. Kitl eþmesi, kitle mücadelelerinin yükselmesi, devrimci akýmlarýn geliþimine hýz verdi, ama öte n modern revizyonizmin tahribatý da çok büyüktü. Marksizm-Leninizm tek tek ülkelerde geniþ etkinlik yaratamamýþ ve tüm devrimci hareketleri kendi etrafýnda toplayan güçlü bir merke uþturamamýþtýr. Bu durumda, modern revizyonizmi bütünüyle Marksist-Leninist bir temelde el meyen, onun bir çok tezini ve genel olarak teorik temelini kendine temel edinen, f akat kitle mücadelesi ve kitlelerin devrimci þiddetine karþý tutumu, genel olarak devrim ve devrimci þiddet karþýsýndaki tutumu dolayýsýyla modern revizyonizmin uzlaþmacý reformi rý önerilerini reddedip eleþtiren ve revizyonist partilerden ayrýlan ya da bu partilerin dýþýnda ayný görüþlerde birleþen kiþi ve gruplar, revizyonizmin onlarý savunduðu 'sol'cu da ihtilalci bir hareket geliþtirdiler. Bunlar ideolojik olarak revizyonizmin yaný sýr a anarþizm ve Troçkizmden de etkilenmiþlerdi. Modern revizyonizmin ihaneti ile, yükselen kitle hareketleri karþýsýnda, Marksizm-Lenini zmin yokluðunda, küçük-burjuva ihtilalci teoriler prestij kazanýyordu. Enver Hoca yoldaþ, bu durumu 1971'de yapýlan Arnavutluk Emek Partisi VI. Kongresi'ne sunduðu raporunda en özlü biçimiyle þöyle açýklýyordu: «Gerçekten bugün devrimci mücadele in dýþýnda ve onlarýn arzularýnýn tersine geliþmektedir. Buna karþýn revizyonist teori ve larýn tehlike ve zararlarý küçümsenemez. Aralarýnda dürüst devrimcilerin de bulunduðu bir gerçi revizyonistlerin reformcu yolunu reddetmekte ve onu eleþtirmektedir; fakat de vrim ve onun geliþme yolu hakkýnda baþka bir yanlýþ anlayýþa kapýlmýþlardýr. Bu, onlarýn k durumlarýyla, Marksist-Leninist ideolojik þekillenmelerinin eksikliðinden ve anarþist-Tr oçkist ve darbeci anlayýþlarýn üzerinde yaptýðý etkilerden ileri gelmektedir.» Öte yandan modern revizyonizmin yanýnda, «Mao Zedung Düþüncesinin, onun ýþýðýnda Çin Komün tahlil ve tezlerinin, bu dönemde bütün dünyada 'sol' maceracýlýðýn geliþmesindeki etkileri ez. Modern revizyonizme karþý mücadelede o dönemde hak etmediði bir prestij kazanan Mao'nu n ve ÇKP'nin tez ve tahlifleri devrimciler üzerinde etkili olmuþ ve onlarýn bir çoðunu þu bu ölçüde yanlýþlara sürüklemiþtir. Onlarýn modern revizyonizme karþý Marksizm-Leninizm i i görünen idealist, iradeci, küçük-burjuva tezleri o dönemde modern revizyonizme karþý tav veya bu mücadele içinde oluþan çeþitli partileri maceracýlýða, köylü devrimciliðine vb. sü erin devrimci mücadelelerinde onulmaz yaralar açmýþtýr. Bunlarýn içinde «emperyalizmin top rlemesi» tezleri ve Mao'cu «Halk Savaþý Teorisi» belirgin örnekler olarak sayýlabilir. Ülkemizde ortaya çýkýp geliþen «1971 'sol' Hareketi» de, ulusal planda 50 küsur yýllýk rev saðcý tahribatýn yaný sýra, uluslararasý planda modern revizyonizmin tahribatý ortamýnda d ve özellikle Latin Amerika'da ortaya çýkan ve sosyal temel olarak küçük-burjuvaziye dayan , anarþizm, Troçkizm ve darbeci anlayýþlardan etkilenen, modern revizyonizmin ideolojik
temelini eleþtiren ancak onun yerine Marksizm-Leninizmi koymayan 'sol'cu kabarýþýn bir pa rçasý, ülkemizdeki yansýmasý olarak geliþti. Bu, ayný þekilde «Mao Zedung Düþüncesinin tez u. Sað oportünizmin, pasifizmin karþýsýnda, iradenin rolünü mutlaklaþtýrdý, kitlelerin Ýra lesi yerine bir grup Ýnsanýn iradesi ve mücadelesini geçirdi. Devrimin kitlelerin eseri olduðunu kavramadýðý gibi, devrimin iradi zorlama ile olgunlaþabileceðini, bunun için öncü nýn harekete geçmesi gerektiðini ve silahlý mücadelenin koþullarýnýn her zaman var olduðun sürdü. Ýþçi sýnýfýnýn tarihsel rolünü ve Ýþçi sýnýfýnýn partisinin Önemini, belirleyici ro almadý, devrimi ekonomik ve sosyal geliþmenin olgunlaþtýrabileceðî gerçeðini reddetti. 197 ' Hareketini, iki temel özelliði ile þöylece toparlamak mümkündür: I. KONGRE BELGELERÝ (04) Birincisi, bu hareket 1970'lere gelirken geliþen kitle hareketlerinin radikalleþtird iði yurtsever, devrimci, demokratik unsurlarýn emperyalizme, faþizme ve feodalizme karþý t epkilerini, ayný zamanda (bunun yaný sýra) bunlarý yaþatma ve güçlendirme görevini üstlenm vizyonizme ve reformizme karþý tepkilerini ifade ediyordu. Bu nitelikleri onun oluml u yanýný oluþturuyordu. Ýkincisi, bu hareket artýk kitle mücadelelerinin geçici bir süre de olsa gerilediði, eye baþladýðý koþullarda ortaya çýktý ve ayný zamanda küçük-burjuvanýn umutsuzluðunu 1971 Hareketi, «kýzýþtýrýcý», «kitleleri harekete geçirici» silahlý eylemlerle sözde andýrmaya çalýþýrken; pratikte kitlelerden kopuk, maceracý bir çizgi izledi. Teoride zmi aþamamasýnýn yanýnda, onun da savurmasýyla 'sol' platforma sürüklendi; anarþizme kapý açtý. Bu onun olumsuz yanýný oluþturuyordu.
geril ve ka mücad reviz ve Tr
«1971 'Sol Hareketi», modern revizyonizmin yolunu reddetti, Kruþçev, Brejnevlerin, Þ. Hüs olunu reddetti, ancak revizyonizmi aþamadý. Filizlenmeye baþlamasýndan itibaren alýnýrsa, bu hareket yaklaþýk üç yýla yakýn bir süre d sonunda küçük-burjuva ihtilalci örgütlerin önder ve diðer kadrolarýnýn tümünün katledilme lanmasý ve örgütlenmelerinin daðýtýlmasýyla, yenilgiyle son buldu. Örgütümüz 1971 döneminde bu hareketlere önderlik eden ve hepsi de daraðaçlarýnda .iþkence ve silahlý çatýþmalarda þehit düþen yurtseverleri, devrimcileri; Türkiye halkýnýn yiðit ev kahramanlarý olarak görmektedir. Onlar çýkýþý olmayan yanlýþ bir yolda yürüyorlardý; ancak erini kýrpmadan kahramanca öne atýlan, fedakar, yýlmaz, dürüst devrimcilerdi. Bizim onlara, devrimci kiþiliklerine, kahramanlýklarýna ve mücadelelerine duyduðumuz saygý bugün ülkemizde geçirilen bunca deðiþiklikten ve özellikle Marksizm-Leninizme mücadelenin olunu açýk bir þekilde aydýnlatmasýndan sonra, halâ onlarýn yolunda ýsrar etmeye çalýþanla ip çýkýþýndan da; ve halkýn þehitlerine sahip çýkmasý sonucu, halký aldatabilmek için onla en ve sahte gözyaþlarý döken revizyonistlerin aldatmacalarý ve demagojilerinden de özünde lýdýr. Birinciler onlarla ayný yolda yürümeye ve onlarýn yanlýþlarýný devam ettirmeye çaba ler ise, bu hareketlerin devrimci, demokratik bütün özelliklerine karþý çýkýyor ve onu kar a çalýþýyor ve sahte aðýtlarý Ýle, bu hareketleri etkilemiþ olan revizyonizmi öne sürmeye Marksist-Leninist hareketimiz ise, bu mücadelelerin devrimci, yurtsever, demokrat öz elliklerine ve revizyonizmi ve reformizmi kabaca da olsa reddeden ve Marksizm-Le ninizme açýk olan yanlarýna sahip çýkýyor, «1971 'Sol' Hareketinin olumlu yönlerinin mira lan ediyor ve savunulan fikirlerde ve uygulamada anti-Marksist olan, devrime yar ar deðil zarar getiren ne varsa hepsini Marksizm-Leninizm temelinde reddediyor. Örgütümüzün Önceli: Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu Bilindiði gibi, «1971 'Sol' Hareketinin unsurlarýndan biri olan Türkiye Halk Kurtuluþ Ordu su, örgütümüzün öncelidir. Örgütümüz, bu örgütün bütünüyle dönüþtürülmesi; özeleþtiri ve M elik deðiþikliðini gerçekleþtirmesi ve Marksist-Leninist bir örgüte dönüþmesi ile oluþmuþt Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu, 1970 sonlarýnda Deniz Gezmiþ, Hüseyin Ýnan, Sinan Cemgil, Yu f Aslan, Cîhan Alptekin ve diðer bir grup radikal gençlik lideri tarafýndan kuruldu. Bu ör güt «1971 'Sol' Hareketinin bütün temel ve belirleyici özelliklerini üzerinde taþýyordu ve
arak da Guevaracý - Maocu küçük-burjuva ihtilalci bir çizgiye sahipti. Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu, son derece dar bir örgüt olarak kuruldu. O, «öncü savaþ» ve nuyordu. Her türlü mücadele araç ve biçimini devrimci bir biçimde kullanmak anlayýþýnýn ye hlý mücadele dýþýnda bütün araç ve biçimleri «lekeli» olarak niteleyip reddediyordu. Türkiye Halk Kurtuluþ Ordusu, 1971 baþlarýnda ülkemizde durumun silahlý mücadele açýsýndan lveriþli olduðunu ve o koþullarda silahlý mücadele yürütmeyen bir örgütün hiç bir zaman ge ar alternatifi olamayacaðýný savunuyordu. Örgütün adýndan anlaþýlacaðý üzere THKO, iþçi sý lü, iþçi sýnýfýnýn partisinin önderliði konularýna, pratikte tamamýyla ilgisizdi ve partin faaliyeti sonucun da ileride oluþacaðýný ve onun içinden ayrýþacaðýný savunuyordu. Bütün bu tahlil ve tezlerine uygun olarak THKO kýsa bir hazýrlýk döneminden sonra, kýrlard lahlý mücadelenin baþlatýlmasý için, tespit edilen bir bölgede «gerilla ko-lu»nu faaliyete Kýrda bu çalýþmalar sürdürülürken, þehirde de kýrdaki bu faaliyeti desteklemeyi amaçlayan ere giriþildi ve «1971 'Sol' Hareketi» açýk eylem olarak böyle baþladý. Bu faaliyetler elbette kaçýnýlmaz sonuna ulaþtý. «Gerilla kolu» daðýtýldý. THKO'nun hemen osu, ya katledildi ya da tutuklandý. O dönemde THKO'nun ideolojik-siyasi görüþlerini derli toplu olarak ortaya koyan belge ol an «Türkiye Devriminin Yolu» broþürü de bundan sonra yayýnlandý. Bu broþürde THKO'nun savu rdý: Ülkemizde (ve dünyada) silahlý mücadelenin objektif koþullarý sürekli olarak vardýr. oþullarda silahlý mücadele yürütmeyen «ordusuz» bir örgütlenme kaçýnýlmaz olarak bir düzen kadrolarý, silahlý mücadelenin ateþinden, halk ordusunun saflarýndan çýkacaktýr; bu yüzden da gerekli olan bir parti kurmak deðil, ayný zamanda iþçi-köylü ittifakýnýn da organý olac bir halk ordusu kurmak ve mücadeleye giriþmektir. Parti, süreç içinde baþlangýçta partinin rini de yerine getirecek bu ordunun saflarýndan doðacaktýr. Silahlý mücadele temel mücadel biçimi, kýrlar temel mücadele alanýdýr. Þehirlerde iþçi sýnýfý içinde yürütülecek mücadele maktadýr. Mevcut rejimde legal mücadele yürütme olanaðý son derece sýnýrlýdýr, bu yüzden s dýþýnda ve anýnda ona baðlanmayan ekonomik ve demokratik haklar için mücadele yürütmek ger . Ayrýca bu broþürde, o zaman «sosyalist hareket» içinde yer alan bütün siyasi akýmlar tar k biçimlerde savunulan, 50 küsur yýllýk revizyonist tezlerin bir kýsmý genel olarak doðru l ediliyordu. Broþürde formüle edilen Kemalizm, ordu, devlet vb. konulardaki görüþler revi onizmin derin etkisi altýndaydý. Yine revizyonizmden ve Troçkizmden etkilenmeye paralel olarak, broþürde revizyonizmin karakteri, sýnýf niteliði kavranamýyor ve Sovyetler Birliði revizyonist bîr ülke olarak ni ndirilmekle birlikte, burjuva kapitalist ve emperyalist bir ülke olarak görülmüyordu. Broþürde bir çok Marksist terim kullanýlmakla ve bazý Marksist genel doðrular kabaca sýral kla birlikte, o, özü itibariyle revizyonizmin ve Troçkizmin etkisi altýnda þekillenmiþti. Bu broþür, yenilginin hemen sonrasýnda yazýlmýþtý. 12 Mart dönemi boyunca yarý-askeri faþi azgýn terörü altýnda, önderlerinin ve ileri militanlarýnýn hemen hemen tümü katledilmiþ y hanelere doldurulmuþ ve örgütlenmesi daðýtýlmýþken, kuþkusuz THKO'nun siyasi çizgisinin ve nin saðlýklý bir muhasebesini yapmasýnýn objektif koþullarý da yoktu. Yenilgi koþullarýnda rin saflarýnda döneklik, yýlgýnlýk, pasifizm alabildiðine yaygýnlaþýyor, bunlar tarafýndan vokasyon» teorileri ortalýðý kaplýyor ve ihtilalcilik alabildiðine lanetleniyordu. Bu koþu da THKO militanlarý için esil önemli olan, çizgilerinin ihtilalci özüne sadýk kalmak, karþ ci terör ve baskýya boyun eðmemek, devrimin ve halkýn çýkarlarýný her koþulda savunmaktý. THKO militanlarýnýn bunu gerçekleþtirdiðine dost, düþman herkes tanýktýr. THKO küçük-burjuva ihtilalci çizgisini bu dönemde henüz bütünüyle sürdürüyordu. 1971 Dönemi Sonrasý Geliþmeler ve Durum «1971 'Sol' Hareketinin yenilgisinin hemen sonrasýnda, yenilginin bizzat bu hareketi n unsurlarý olan bazý örgütlerin saflarýnda yarattýðý döneklik, yýlgýnlýk, pasifizm vb. or nistler hemen ortaya atýldýlar ve kendileri için uygun olan bu ortamda aðýlarýný bütünüyle iriþtiler. Onlar, 1971 küçük-burjuva ihtilalci hareketinin yenilgisinin kendi tezlerini doðruladýðýný ispatlamaya giriþtiler.
En baþa TKP, zehirini kusmak üzere faaliyetlerinde bir «atýlým» yaptý. Diðer tescilli revi tler bu kargaþa ortamýnda zehirlerini kusmak, genç ve tecrübesiz devrimcileri kendi çizgil eri etrafýnda toplayabilmek üzere kollarý sývadýlar. «Parti»nin önemi ve «Partisiz Devrimc e bol bol ahkâm keserek parti adý altýnda yeni ihanet þebekeleri kurmaya giriþtiler. TSÝP . partiler bunun bir sonucuydu. Revizyonistler 1971 yenilgisi üzerine demagojiler ve laf cambazlýklarý yaparak, ihtilal yolunu, þiddete dayanan devrim yolunu lanetlemey e, «akýllý ve gerçekçi sosyalistliklerinin propagandasýný yapmaya giriþtiler. 1971 döneminde TÝÝKP adýný alan PDA revizyonistleri de geri durmadýlar. Sözde Marksizm-Len mi savunma adý altýnda ve Marksizm-Leninizm eleþtirisini sözde 1971 döneminin eleþtirisi sýna gizleyerek ve «Marksizmi revizyonizmden ayýran þiddet midir?» vb. türünden demagojile öte yandan uluslararasý komünist harekete sözde sahip çýkýyor görünerek ve elbette «Mao Z in Marksizm-Leninizm olarak ele alýnmasýndan da faydalanarak birçok devrimciyi revizyo nizmin ve daha sonra «Üç Dünya» revizyonizminin saflarýna kýsa sürede de olsa çekebilmeyi Onlar da 'solculuðun eleþtirisi perdesi arkasýnda Marksizm-Leninizmin eleþtirisini yaptýl ve henüz güçlü Marksist-Leninist bir temelin yaratýlmadýðý koþullarda, saðcý rüzgarlarý e icisi olduklarý Þ. Hüsnü çizgisinin saðcý, revizyonist, iþbirlikçi tahlil ve tezlerini kus Ancak bütün bunlarýn yaný sýra, ülkemizde buhran derinleþmeye devam ediyordu. Kitlelerin m esi aðýr aðýr yeniden yükselmeye baþlýyor ve en önemlisi bu koþullarda ayný zamanda Marksi m, modern revizyonizme, ülkemiz özelinde 50 küsur yýllýk revizyonizme ve onun uzantýlarýna 71 döneminin 'sol' maceracýlýðýna karþý güç kazanmaya baþlýyordu. THKO'nun Özeleþtiri Süreci, Nitel Bir Deðiþikliði ve Marksizm-Leninizmi Getirdi Küçük-burjuva ihtilalci hareketin yenilgisinden sonra, bu hareketin saflarýnda belli baþlý im ortaya çýktý. Bazýlarý yýlgýnlýða kapýlarak devrimci mücadeleden yüz çevirdiler. Burjuv dal diktatörlüðün baský ve terörüne boyun eðdiler. Bunlardan bir kýsmý her þeyden bütünüyl Bir kýsmý ise yýlgýnlýðý, pasifizmi yaygýnlaþtýrmaya çabaladýlar. Provokasyon teorileri yonist ve reformist hareketlere teslim oldular, karþý-devrimciliðin, ihanetin bataðýna yuv arlandýlar, faþist ve sosyal-faþist haline geldiler. Bazýlarý, 12 Mart döneminin sona ermesiyle birlikte {bunlarýn bir kýsmý mücadelenin en güç rýnda sindikleri halde) eski küçük-burjuva ihtilalci çizginin tamamen doðru ve Marksist-Le nist bir çizgi olduðunu, kendilerinin de bu çizginin sadýk izleyicileri olduðunu iddia ede rek, özellikle devrimci öðrenci hareketi ve küçük-burjuva diðer tabakalar içinde ,12 Mart dilen küçük-burjuva ihtilalci önderlerin sahip olduðu prestijden yararlanarak devrim aðalý ya kalkýþtýlar. Eski çizgiyi belirli törpülemelerle sürdürmeye giriþtiler. Bu saflarda kýs bölünmeler oldu ve birçok yeni grup türedi. 1971 ihtilalci hareketine katýlan bir çok dürüst devrimci ise, 12 Mart döneminin azgýn faþ terörünü en aðýr koþullarda kararlý bir biçimde göðüsledikten sonra; içine girilen dönemde alka, devrime ve mücadelede can vermiþ yoldaþlarýna karþý duyduklarý sorumluluk ve baðlýlý l pratiðin saðladýðý deneyi incelemeye, gözden geçirmeye, dersleri özetlemeye giriþtiler. Marksizm-Leninizme sarýldýlar ve devrim yolunda daha emin ve daha kararlý ve doðru adýmla a yürümeye devam ettiler. THKO bu doðru yolu tuttu. 1971 Döneminden Sonra THKO'nun Geliþmesi 1971 döneminden sonra, ülkemizde Marksizm-Leninizmin geliþme tarihi, aslýnda esas olarak THKO'nun geliþme tarihidir. Çünkü, 1971 dönemi sonrasýnda sadece THKO, kendini yenileyip, arak, geliþerek Marksizm-Leninizme sarýlmýþ, özeleþtiriyi gerçekleþtirmiþ ve nitelik deði sist-Leninist bir örgüt haline gelmiþtir. Marksizm-Leninizmin geliþmesinin odaðýný bundan her dönemde THKO oluþturmuþtur denilebilir. Bu yüzden biz esas olarak THKO'nun geliþmesi erinde duracaðýz. Marksist bir siyasi akýmýn ya da partinin olmadýðý ve ülkemizde Marksist ist teorik-siyasi birikimin hemen hiç bulunmadýðý koþullarda kurulmuþ olan THKO, 1971 döne en sonra, geçmiþin küçük-burjuva ihtilalciliðinin demokrat, anti-emperyalist ve ihtilalci rasýna sahip çýktý. Ancak onun ideolojik siyasi temelini reddetti. Marksizm» Leninizme sa
Geçmiþ çizginin küçük-burjuvaziye alt olduðunu ve revizyonizm ve Troçkizmden derinden etk ni tespitve ilan etti. Özeleþtiri yoluyla -örgütsel bütünlüðünü de koruyarakniteliðinin bir örgüte dönüþtü ve geliþmesini bundan sonra daima Marksizm-Leninizm doðrultusunda sürd Elbette bu geliþme sadece iç etkenlerin bir sonucu deðildir. Marksizmin uluslararasý ala nda mücadelesi, küçük-burjuva ihtilalciliðin 1971 sonrasýnda bütün dünyada yenilgisi ve kü tilalciliðin ve buna yol veren revizyonizmin ve Troçkizmin uluslararasý Marksist-Lenin ist hareket ve gerçek Marksist-Leninist partiler tarafýndan eleþtirilmesi vb. etkenler de bu geliþmeyi doðuran dýþ etkenler olmuþlardýr. Öte yandan bu geliþme, elbette ülkemizde devrimci dalganýn 1971 sonrasýnda yeniden aðýr að maya baþlamasý, iþte sýnýfýnýn ve halk kitlelerinin eylemlerinin yeni bir yükselmeye girme de soyutlanamaz. THKO'nun yenilgisinin derslerini özetleme, nedenlerini bulma ve özeleþtiri süreci, 1971 yenilgisinin hemen sonrasýnda baþladý. Ancak temel deðiþiklik ve geliþmenin baþlangýcý esa 1975 yýlýna tekabül eder. 1975 yýlý hem proletaryanýn ve halkýn mücadele tarihinde ve hem KO'nun tarihinde son derece önemli geliþmelere yol açacak bir dönemi baþlattý. Bu tarihten tibaren THKO her dönemde esasý belirlemeyen, tali yaný oluþturan hatalar saklý tutulursa ern revizyonizme, sað oportünizme, 'sol' maceracýlýða, Troçkizme ve ülkemiz özelinde de öz k yarým yüzyýllýk ülkemiz Ýþçi sýnýfý hareketi üzerine bir kabus gibi çöken revizyonizme v sine, onun o günkü uzantýlarýna ve 1971 döneminin küçük-burjuva ihtilalciliðine karþý gitt ve derinleþen köklü eleþtiriler yöneltti. Daima Marksizm-Leninizme sarýlarak bu faaliyet az bir þekilde yürüttü. Ayný zamanda kendi hatalarýna ve siyasi çizgisindeki yansýmalara k ansýz oldu. Bu faaliyeti pratik mücadele ile bütünleþtirdi. Proletarya partisinin kuruluþu kendine temel görev seçti ve zorlu mücadeleler sonucunda Ýþte bugüne ulaþýldý. Yenilginin sonrasýnda THKO'nun örgütsel yapýsý do hemen bütünüyle daðýtýlmýþtý. Birbirinde gruplar küçük-burjuva ihtilalci çizgiyi sürdürmeye çalýþýyorlardý. Bu dönemde THKO militan erkezi yapýsýný yeniden kurmak, geçmiþ mücadeleyi deðerlendirmek ve onu yeni bir düzeye yü görevini koydular, çabalarýna hýz verdiler. THKO militanlarýnýn asýl önemli kesimi (bunlar Marksizme zaten açýktýlar, bu ayný zamanda n bir niteliðiydi) Marksizmden giderek daha çok etkileniyorlardý. Onlarýn devrim inancýyl dolu olmalarý, onlarýn uluslararasý komünist hareketin tezlerinden, modern revizyonizme karþý mücadelede baþarýlarýndan hýzla etkilenmelerini saðlýyor, Marksizmi araþtýrýyor, öðr iyorlardý. Geçmiþ mücadeleyi deðerlendiriþin ve özeleþtirinin baþlangýcý sayýlabilecek ola i» ve «Marksist-Leninist Parti Meselesi Üzerine» broþürleri iþte bu ortam içinde yayýnland esas olarak bir grup ileri THKO militanýnýn çalýþmalarýnýn ürünleriydi. Her iki broþür de geçmiþ çizgiyi savunmaya, savunulur hale getirmeye çalýþýyorsa da bunlar nda geçmiþi sarsýyor ve eleþtirinin bütünüyle geliþtirilmesi için kapýyý açýyordu. Ayný za zat bu hareketin içinde ileri derecede yer almýþ militanlar tarafýndan yazýlmýþtý ve bu du KO'nun geliþmesi, militanlarýnýn eleþtiriye yöneliþ içine girmesi için olumlu koþullarý ya yandan, örneðin «Geçmiþin Özeleþtirisi» broþürü, daha sonra bütün mücadeleleri boyunca TH l bir düsturu olarak aldýklarý þu anlayýþý vurguluyordu: Devrimci bir örgüt hatalarýný ve etmek deðil, aksine bunlarý en acýk bir biçimde ortaya koymak ve yenmek zorundadýr. Broþür zamanda, özeleþtiri faaliyetinin sürekli derinleþtirilme si gereði üzerinde duruyor bu yön militanlara çaðrý yapýyordu. Ayný zamanda ideolojik çalýþmaya hýz verilmesini, ideolojik in geliþtirilmesinin zorunluluðunu vurguluyor ve Marksizmin öðrenilmesini teþvik etmiþ olu rdu. Diðer broþür ise, temelli hatalarý taþýsa da, geçmiþi törpüleyerek savunulur hale getirmey ný zamanda, parti sorununu ve partinin sübjektif koþullarýnýn hazýrlanmasý sorununu en cid ir þekilde gündeme getiriyor ve dikkatleri bu yöne çekiyordu. Broþür, ayný zamanda 1971 ih lciliði tarafýndan da savunulan ve «Türkiye Devriminin Yolu» adlý THKO broþüründe de yer a evizyonizmine paralel tezlerin bir kýsmýný eleþtiriyor ve böylece 50 küsur yýllýk revizyon sözde deðil özde eleþtirilmesini de baþlatmýþ oluyordu. O, ayný zamanda THKO militanlarý i belge olarak kabul edilen «Türkiye Devriminin Yolu» broþürünü de eleþtirmiþ ve özeleþtiriy ede bir adým daha atmýþ, yolu iyice açmýþ oluyordu.
Ýþte bu tarihlerden baþlayarak, teorik, siyasi, önemli zaaflar taþýsalar da, geçmiþi tümüy lü bir biçimde eleþtirmeseler de; küçük-burjuva ihtilalciliði, onunla ortak temele sahip o revizyonizmi ve 'sol' çizgiyi reddedip, Marksizm-Leninizmin evrensel gerçeðinin Türkiye g erçeðine uygulanmasý çabasýna giriþen, Marksizm-Leninizmi kendilerine rehber edinen milit rýn insiyatifi ele alarak THKO'nun merkezi yapýsýný ve onun organý «Geçici Merkez Komitesi rmalarý ve «THKO Merkez Yayýn Organý» olarak YOLDAÞ'ý yayýnlamaya baþlamalarý tarihine kad nde (ve sadece içinde deðil, THKO' nun prestiji ve yeri dolayýsýyla dýþýnda da yansýyarak) ir sýnýf mücadelesi dönemi yaþandý. Bu dönem içinde özeleþtiri belli ölçülerde derinleþti, kaydetti. Bu dönem, THKO ve GMK'nýn ortaya Marksist-Leni-nist bir program, doðru ve bütün lüklü bir siyasi çizgi ko-yamamasýna, bir tüzük hazýrlayýp örgüt içinde Marksist-Leninist ayamamasýna, revizyonizm ve 'solculuk'un hala önemli etkileri, kalýntýlarý ve yansýmalarý mesine karþýn; henüz yeterli bir þekilde kavranmasa da Marksizm-Leninizmin eylem klavuzu olarak kabul edildiði; ideolojik, siyasi, örgütsel alanda Marksizm-Leninizmin temel i lkelerinin savunulmaya çalýþýldýðý, revizyonizme, Troçkizme, sað ve 'sol' oportünizme karþ le dolu ve merkezi bir yapýya sahip THKO'nun yeniden örgütlenmesiyle son buldu. GMK'nýn önderliðinde THKO'nun yeniden örgütlenmesiyle, onun her yönüyle Marksist-Leninist güt, içinde burjuva ideolojisinin çeþitli biçimleri ve burjuva revizyonist, saðcý, 'sol'cu unsurlarýn varlýðýna izin vermeyen Marksist-Leninist bir parti haline geldiði söylenemez. a THKO, içinde hatalý eðilimler, Marksizmin1 kavranýp uygulanmasýnda eksiklikler barýndýrm karþýn güçlü bir Marksist-Leninist potansiyel taþýyan, Marksizm'in gösterdiði doðrultuda g miþ, bu yolda her türlü engeli aþmaya kararlý olan ve süreç içinde, aþan, esas yönü bu ola eninist bir örgüt haline geldi. THKO'nun merkezi yapýsýyla yeniden örgütlenmesi, GMK'nýn kurulmasý ve YOLDAÞ'ýn yayýnlanma sý THKO'nun geliþme sürecinde gerçek bir dönüm noktasýydý. YOLDAÞ, belki periyodik olarak ve sistemli bir þekilde yayýnlanamadý, zaaflar ve eksikli kler taþýdý, hatta kimi zaman yanlýþ görüþleri yaygýnlaþtýrdi; ama onun esas niteliðine ba ecektir ki, THKO militanlarýnýn çevresinde sýkýca kenetlendikleri organ olarak THKO'nun dö en esaslý araçlardan biri oldu. Aðýr aksak yapýsýyla da olsa daima Marksizm-Leninizm doðru unda faaliyete yön verdi. Özeleþtirinin pratikte bütün saflarda ve çevrede kavranmasýnýn, eþtirmesinin bir aracý oldu. Öte yandan YOLDAÞ, «Devrimci Teori olmadan, Devrimci Eylem Ol maz» ait baþlýðýyla, 1971 döneminde THKO'nun bu konudaki bu yük eksikliðine sürekli dikkat arksizmin araþtýrýlmasý ve Öðrenilmesi ruhunu canlý tuttu ve teþvik eti. YOLDAÞ, denilebil eksikliklerine karþýn, ideolojik-siyasi inþa faaliyetinde esas araçlardan biri oldu. YOLDAÞ'ýn I. sayýsý o zamana kadarki bütün geliþimi özetliyordu. Bir yandan özeleþtiriye ö at çekiyor, ülkedeki bütün devrimcilere bu yönde bir çaðrý yöneltiyor, diðer küçük-burjuva de olsa benzeri bir eðilimi tespit ederek bunu teþvik ediyor ve ülkede tüm proleter devr imcileri birliðe çaðýrýyordu. Öte yandan; «Devrim Kitlelerin Eseridir», «Sýnýf Mücadelesi lanýnda ve Çeþitli Biçimlerde Sürdürülen Mücadelelerin Bir Bütünüdür», «Ancak Ýþçi Sýnýfýn si'nin Önderliði Devrimi Zafere Götürür», «Modern Revizyonizme Karþý Mücadele Tarihi Bir G la, THKO'nun geçmiþteki hatalarýný ve bunlarýn yerine konan Marksist-Leninist doðrulan ele lýyordu. Gerek YOLDAÞ-I ve gerekse ona paralel olarak yayýnlanan iç yazýlarda Parti ve benzeri ko nularda temelli yanlýþlar da vardý; ancak bunlar daha sonra düzeltildi. Geliþme- süreci içinde THKO, modern revizyonizmin niteliðini kavrama doðrultusunda ilerled i. YOLDAÞ-II, revizyonizmin iktidarý gasbettiði ve sürdürdüðü ülkelerde kapitalizmin resto un kaçýnýlmazlýðýný ve onun sosyalizmin kötü bir türü deðil, bir burjuva ideolojisi ve pra evizyonizme karþý amansýz bir mücadele yürütülmesi gerektiðini ortaya koyuyor; Sovyet sosy eryalizmine karþý açýk tavýr alýyor ve onun yüzünü teþhir ediyordu. Bu ayný zamanda THKO'nun içinde bir mücadelenin sonuçlanmasý ve bir grup revizyonistin de güt dýþýna atýlmasýydý. GMK kurulmadan önce «Mücadelede Birlik» adlý bir broþür yayýnlayar r savunan bir grup sosyal emperyalizm teorisine açýkça karþý çýkýyor ve hizipçiliðe giriþi ir genelge ile bu grubu revizyonist olarak niteliyor ve örgütten ihraç kararýný açýklýyord
YOLDAÞ-lll'de ise, «Modern Revizyonizm, Troçkizm ve Türkiye Devrimci Hareketi» baþlýðýyla evizyonizmin ve Troçkizmin belli baþlý tezleri red ve mahkum edilmekteydi. Esas doðrultu daima Marksizm-LeninÝzm yolunda olmakla birlikte, THKO'nun geliþmesi düz b ir çizgi izlemedi. Geliþme süreci içinde düþülen hatlar ve bunlarýn kavranýp düzeltilerek sýyla oluþan zigzaglar ortaya çýktý. Elbette bunun nedeni, THKO'nun o dönemde Marksizm-Len izmi henüz bütünüyle kavramamýþ ve henüz Marksist-Leninist bir program ve bütünlüklü bir s uþturmamýþ olmasýydý. Ayný dönemde «Üç Dünya Teorisi» kabul edildi. THKO, geçmiþin özeleþtirisi ile birlikte, Ma izmin, komünist hareketin uluslararasý niteliðini, proletarya enternasyonalizmini kabac a da olsa kavramýþ ve uluslararasý komünist hareketin genel çizgisine baðlýlýðýný ilan etm navutluk Emek Partisi'nin yanýnda. Cin Komünist Partisi'ni de uluslararasý komünist hare ketin Heri bir müfrezesi olarak görüyor ve o zamanki genel yanlýþa uygun olarak ÇKPye ve Zedung'a hak etmedikleri bir yer veriyordu. Onlarý Marksist-Leninist ve modern rev izyonizme karþý mücadelenin güçlü unsurlarý olarak görüyordu. THKO'nun uluslararasý komüni n maddi kopukluðu, revizyonizme karþý verilen mücadelede Mao Zedung ve ÇKP'nin yalpalamala rý ve milliyetçi çizgileri hakkýnda bilgi sahibi olmayý önlüyordu. Ýþte bu koþullarda CKP' rarasý komünist harekete dayattýðý «Üç Dünya Teorisi», «Uluslararasý Komünist Hareketin ge yýþýyla kabul edildi. Oysa bu teori ve onun dayandýðý revizyonist temel THKO'nun geliþim yönüyle çeliþiyordu. He adar THKO bu teorinin karþý-devrimci ve sýnýf iþbirlikçisi tezlerini hiç bir zaman pratikt gulamadý, bunlara uymadý ve «Üç Dünya Teorisi»ni sürekli olarak «devrimci» bir tarzda yoru da; bu revizyonist teorinin kabulü, elbette THKO'nun revizyonizmden arýnma ve Marks izm-Leninizmi kavrama ve onun temelinde program ve siyasi çizgiyi Ýnþa etme sürecini balt aladý ve geliþmeyi geciktirdi. Bu dönem THKO'nun henüz geniþ bir ufka sahip olmadýðý ve bunun sonucu olarak 'sol'a karþý yi, revizyonizme ve sað oportünizme karþý mücadele ile birleþtirip bütünlüklü bir þekilde nce baþarýlý olamadýðý; daha doðrusu revizyonizmi ülkemizde somut olarak yerle bir etmek ü küsur yýllýk revizyonizmle hesaplaþmayý henüz ileri boyutlara vardýramadýðý ve bunlarýn do ucu olarak, 1971 yenilgisi sonrasýnda «Prestij» kazanmýþ saðcýlýktan etkilendiði ve belirl e olsa saða kaydýðý bir dönem oldu. «Üç Dünya Teorisi»nin kabulünün yanýnda, bunun söz konusu edilmesi gereken belli baþlý dið nlardýr: 1975 sonunda THKO sonradan örgüt içinde bir hizip kuran ve aþýrý saðcý, revizyonist-Trocki sý görüþler taþýyan bir grupla birleþti. Bu grup kendini daðýtarak THKO'ya katýldý. Bu bir er ve Marksizm-Leninizm temeli üzerinde gerçekleþtirilmemiþti. THKO'nun Türkiye devriminin birçok temel sorununa iliþkin görüþleri henüz netleþmemiþti; öte yandan ise bileþilen gru runlarda köklü revizyonist görüþlere sahipti ve bunlarý beraberinde getiriyordu. Ýþte bu b THKO'nun bu belirsizlik temeli üzerinde gerçekleþmiþti ve THKO' yu saða çekiyordu. Öte yan bu birleþme henüz THKO' nun ve onun yönetiminin ideolojik-siyasi çizginin her þeyi tayin e ttiðini yeterince kavramadýðýnýn bir göstergesiydi. Ayný dönemde, «Sürekli Faþizm Üzerine» ve YOLDAÞ-IV'de «Týrmanan Faþizme Karþý Örgütlenmem tle Mücadelesini Yükseltelim» adlý yazýlarýn yayýnlanmasýyla THKO, revizyonist-saðcý Faþiz ini kabul ediyordu. Üçüncü gösterge ise ayný zamanda, bu saða kayýþýn da bir sonucu olarak revizyonist TÝÝKP akýnlaþmayý. TÝÝKP karakterine uygun olarak «Üç Dünya Teorisi»ni bütünüyle savunuyordu ve de onun temel görüþleri arasýndaydý. Diðer yandan modern revizyonizme ve küçük-burjuva 's karþý çýkma, proletarya diktatörlüðünü savunma maskesini takýnmýþ olmasý, sözde Marksizm-L asý komünist hareketi savunuyor görünmesi, TÝÝKP revizyonizminin THKO'nun geliþmesini bir n de olsa olumsuz bir þekilde saða çekerek etkilemesine yol açabilmiþtir. Mao'ya v© ÇKP'ye en hak etmedikleri deðer, henüz 50 küsur yýllýk revizyonizmin bütün boyutlarýyla kavranmam 'nin bunun doðrudan bir devamý olduðunun görülmemesi de bunun etkenleri olmuþtur. TÝÝKP il
bu teorik siyasi yakýnlaþma, pratikte de THKO TÝÝKP yakýnlaþmasýný ve onun eksiklikler ta proleter devrimci akým olarak görülerek, proleter devrimcilerin birliðinin bir unsuru ol arak kýsa bir süre içinde olsa görüþmelere girilmesini getirmiþtir. Ancak bütün bunlar, geliþmekte olan THKO'nun geliþmesi içinde düþtüðü hatalardýr. Geliþme m-Leninizm doðrultusundaydý ve THKO içine düþtüðü bu hatalarý da aþmayý ve hatalarýný (ki ) sistemleþtirmek þöyle dursun, Marksizm yolunda daha da ilerlemeyi bildi. 1976 Mayýs'ýnda yayýnlanan YOLDAÞ-V, «Her 6 Mayýs'ta Marksizm-Leninizm ve Devrim Yolunda Bir Adým Daha Me ride» ve «Özeleþtiri Kampanyasýný Marksist-Leninist Tarzda Derinleþtirelim» baþlýklý yazýl u bir kere daha vurguluyordu. Bu dönemde GMK bir kitle yayýn organýnýn yayýnlanmasý kararýný aldý. Kitle yayýn organý ba çizgisi, program vb. konularda var olan zaaflarýnýn doðrudan etki ve eksikliklerini üzeri nde taþýsa da; o, ülkemizde büyük ve önemli bir devrimci görev yerine getirdi. Marksizm-Le zmi, Marks, Engels, Lenin, Stalin'in ölümsüz fikirlerini, örgütümüzün her dönemde kitlele aydýnlatan tespit ve direktiflerini ülkenin en ücra köþelerine kadar ulaþtýrdý. Kitle yayýn organý sadece kolektif bir propagandacý ve ajitatör olmakla kalmadý; ayný zama a iyi bir örgütçü de oldu. Örgütümüzün ulaþamadýðý birçok yerde sempatizanlar geliþtirdi, er etti. Örgütümüzün siyasi geliþimine paralel olarak o da geliþti, güçlendi. Bugün ülke çapýndaki yaygýn taraftar çevremizi, etkimizi, iþçi sýnýfý ve halkýmýzýn baðrýn i ayný zamanda kitle yayýn organýmýza borçlu olduðumuzu söylediðimizde bu gerçeðin ta kend týr. Yayýn organý ayný zamanda örgütümüzle en geniþ kitleler arasýnda sýcak baðlarýn, karþýlýkl aracý olmuþ ve bu durum siyasi inþa, yanlýþlardan arýnma sorunlarýnda örgütümüz için gerç r. O, adeta her dönemde örgütümüze kitlelerin þevkini, canlýlýðýný, kararlýlýðýný, fedakar THKO'nun geliþiminin yavaþlamasýna ve oldukça önemli hatalara düþmesine, bu dönemde önderl e hatalar da neden olmuþtur. En baþta teorinin önemi ve ideolojik-siyasi çalýþmanýn belirl iliðinin henüz o dönemde önderlik tarafýndan bütünüyle kavrandýðý söylenemez. Öte yandan ö leþme iie içinde bizzat revizyonist unsurlarý (ki bunlar daha sonra karþý-devrimci hizibin baþýný çektiler) barýndýrýyordu. Bu ortamda önderlikte ideolojik-siyasi uzlaþmacýlýk aðýr namaz) Ancak GMK çoðunluðu bu hatayý kýsa bir süre sonra aþtý ve THKO yek vücut ilerlemesine deva Bu saða kayýþ dönemi, bu hatalarýn tespit edilip giderilmesi ile, Örgüt içinde geliþen müc nde THKO Marksist-Leninist bir program ve bütünlüklü bir siyasi çizgiye ulaþmasý, Marksizm vrayýþ ve uygulayýþta oldukça yetkin bir hale gelmesi Ýle sonuçlandý. Bu sürecin ilk adýmý «Týrmanan Faþizm» teorisinin eleþtirilmesi, reddi ve THKO'nun bu konu leþtirisi oldu. YOLDAÞ-VI'da «Faþizm Meselesi Üzerine Özeleþtiri» yayýnlandý. Bunu örgüt i ir dizi diðer yazý Ýzledi. Bu yazýlarda faþizm sorununun yanýnda Marksist emperyalizm teor i, devlet teorisi, özlü bir biçimde inceleniyor ve bunun yanýnda ülkemizin sosyo-ekonomik yapýsý ile ilgili Marksist-Leninist tezler de yer alýyordu. Bu yanlar geliþmenin yolunu açýyor, revizyonizme darbe indiriyordu. Öte yandan týrmanan faþizm teorisine. indirilen da rbeler anlamda «Üç Dünya Teorisi»ne de indirilen bir darbeydi. Artýk yönelim açýkça belirl lanan tezler, THKO'nun daima kararlýlýkla Marksizm yolunda yürümüþ en geniþ çoðunluðu tara ir þekilde tartýþýlýyor ve kabul ediliyordu. Faþizm sorununun örgüt içinde tartýþmaya açýl güt içinde ideolojik-siyasi canlýlýðý hýzla yükseltti. Faþizm konusundaki çalýþma sýrasýnd ülkemizde devletin biçimi ve rejimin niteliði konusundaki o zamana kadar yaygýn olarak savunulan görüþlerin revizyonizmin etkisi altýnda þekillenmiþ olduðunu ve bu tahlillerin r yonistlerin emperyalizm teorisi ve ülkemizin sosyo-ekonomik yapýsýný ve tarihsel geliþimin e iliþkin görüþlerinden kaynaklandýðýný vurguluyordu. «Týrmanan Faþizm» teorisinin özeleþtirisi, THKO'nun geliþiminde yeni bir dönüm noktasýydý.
Bu geliþmelerin sonucunda, saða kayýþ sýrasýnda yapýlan birleþme ve revizyonizmden etkilen n çatlaklarýndan örgüte sýzan saðcý unsurlarla, Marksizm-Leninizm ve Marksist-Leninistler daki mücadele alabildiðine yoðunlaþtý. Onlar kendi geleceklerini son derece karanlýk görüy Bunun için de geliþmeye karþý gizli komplolara giriþtiler. THKO, sonuçta her bakýmdan gel ilerlemiþ olarak çýkacaðý bir buhranýn içine girdi. Faþizm tartýþmasý, aslýnda Marksizm ile revizyonizm arasýndaki, örgütün geleceðinin Marksi m tarafýndan mý yoksa revîzyonizm tarafýndan mý belirleneceði konusundaki aslýnda bütün t lardaki mücadelenin odak noktasý oldu faþizm konusundaki Özeleþtiri örgüt içindeki revizy i hemen davranmaya zorladý. Bu sýrada önderlik, ülkemizin sosyo-ekonomik yapýsý, ülkemiz devriminin niteliði, devrimin u ve diðer sorunlarý kapsayan «Ulusal Demokratik Halk Devrimi» konusunu, ardýndan uluslara rasý durumu örgüt içinde tartýþmaya açma ve sonucu belirleme kararý aldý. Bu dönemde, Arnavutluk Emek Partisi'nin VII. Kongresi yapýldý ve Enver Hoca yoldaþýn bu Ko ngreye sunduðu tarihi önem taþýyan raporunda Üç Dünya Teorisine karþý açýk tavýr alýndý. lt organlara kadar THKO saflarýnda geniþ bir yanký uyandýrdý. Bütün örgütte, THKO'nun esas ile hiç bir zaman uyuþmamýþ olan bu teorinin reddedilmesi yönünde güçlü bir eðilim oluþtu. eler içinde, .kendi içinde «Üç Dünya Teorisi»nin reddedilmesi kararýný aldý ve önce Ulusal Halk Devrimi'nin, ardýndan da «Üç Dünya Tecrisi»nin tartýþmaya açýlmasýný kararlaþtýrdý. Bu geliþmeler olurken Marksist-Leninist tezler karþýsýnda tutunamayacaklarýný anlayan revi onistler. Ulusal Demokratik Halk Devrimi tartýþmasýný ne olursa olsun engellemeye çalýþtýl Arnavutluk Emek Partisi ve Enver Hoca yoldaþýn THKO'da ve saflarýnda sahip olduðu büyük pr tijden rezilce yararlanmaya çalýþarak, GMK'nýn «üç dünyacý olduðu» yalanýný yaymaya çalýþt ata ve eksiklikleri istismara giriþtiler. Onlar Marksizm-Leninizm karþýsýnda bir siyasi platform ortaya koyamadýlar ve görüþlerini gizlediler. Alttan alta gizlice etkileyebildi kleri insanlarý ve esasta da kendi eski ahbap-çavuþ gruplarýna dayanarak bir gizli hizip örgütlediler. Revizyonist hizipçiler, 1 Mayýs 1977 Kanlý Provokasyonuyla burjuvazi bütün silahlarýyla TH 'ya karþý saldýrýya giriþince, içerden onunla birleþtiler. Hizip açýktan \açýða yýkýcý-tas giriþti. GMK, bu karþý-devrimci hizibi deþifre etti. Niteliklerini sergiledi ve onlarýn ideolojik gýdalarýný oluþturan revizyonizmi teþhir etti. Sahtekarlýklarýný açýða çýkarmak üzere, YO i»ni red kararýný ve bu konuyla ilgili üç yazý yayýnlandý. GMK, revizyonist elebaþýlarýn g ti revizyonist (ancak siyasi bakýmdan þekilsiz), anti-parti, karþý-devrimci bir faaliyet olarak niteledi. Hizipçilere, hiziplerini daðýtmalarý ve görüþlerini savunmalarý için tar týlmalarý çaðrýsýný yaptý. Ancak onlar THKO'nun çoðunluðunun Marksizm yolunda kararlý mili bilincindeydiler. Eski gruplarýndan ne kadarýný peþlerinden sürükleyebildilerse, onlarý p ne takarak kaçtýlar. Burjuvaziyle açýktan bir birleþme içinde, bilebildikleri kadarýyla ör larý deþifre etmeye, her türlü yolla THKO'nun faaliyetini engellemeye ve provokasyonlar düzenlemeye giriþtiler. Hizip, sonuçta her anti-parti, karþý-devrimci topluluðun vardýðý yere vardý. Bütünüyle çür ir biriyle gýrtlaklaþarak daðýldý. Bir kýsmý siyasi faaliyeti býrakarak bir kenara çekildi Stalin'e, Dimitrov'a, açýktan açýða saldýranlar, «Marksizmin gününü doldurduðunu» söyleye p»larý incelemeye giriþenler çýktý. Hizipçi faaliyete katýlmýþ dürüst unsurlar ise yeniden Özeleþtiri yaptýlar, hizibi teþhir ettiler. Geri kalan küçük bir grup ise, karþý-devrimin bir saldýrý aleti haline geldi. Bunlar «TÝKB arþý- devrim çetesi kurdular. Provokasyonlarýný uluslararasý planda sürdürmeye çalýþtýlar. , onlar komünist hareketimize saldýran kiralýk katiller çetesi olarak, yoldaþlarýmýza ve t tarlarýmýza silahlý saldýrýlar düzenlemeye giriþtiler. Ýki parti taraftarýný katlettiler. Sosyal pratik hizibin örgütümüz tarafýndan ta baþlangýçta tespit edilen niteliðini en açýk oðruladý.
Revizyonist safranýn atýlmasýyla, THKO'nun geliþimi bütünüyle hýzlandý ve kýsa bir sürede yasi inþa esas olarak tamamlandý. Hizipçi faaliyetin örgütsel planda ezilmesinden kýsa bir e sonra, GMK önderliðinde bütün örgüt çapýnda Ýleri Militan Toplantýlarý düzenlendi. Bu to Halk Kurtuluþ Ordusu militanlarýnýn Marksizm-Leninizm yolunda kararlýlýðýnýn, devrim yolun ararlýlýðýnýn en açýk bir göstergesi oldu. THKO militanlarý GMK'nýn yolunu bütünüyle onayl i yayýnlamasý için Ona tam yetki verdiler. Ýleri Militan Toplantýlarý, örgütün birliðini p aðlamlaþtýrdý ve ileri atýlýþta yeni bir adým oldu. YOLDAÞ-VII1, IX ve Xl'de artarda «Ulusal Demokratik Halk Devrimi», «Üç Dünya Teorisi» üzer rimiz ve «Milli Mesele Üzerine» tezler yayýnlandý. Buhran aþýlmýþtý ve 1975'de baþlayan sü in somut olarak üstesinden gelinmesi, 50 küsur yýllýk revizyonist «mirassýn alt edilmesi a sýna ulaþmýþtý. Bu geliþmelerin doðrudan bir sonucu birikimin daha da derinleþtirilmesi, diðer siyasi ha reketlerin tezleri ile açýktan hesaplanýlmasý ve bu temeller üzerinde kadrolarýn ve çevren n etkin bir þekilde eðitilmesi için yayýnlanmasýna karar verilen periyodik teorik yayýn or ný oldu. Teorik yayýn organýnýn çýkarýlmasýyla ve Platformun yayýnlanmasýyla, Çin revizyon sinden kaynaklanan kýsmi hatalara karþýn esas özelliði Marksizm-Leninizm olan programýn ve arksist-Leninist siyasi çizginin inþasý esas olarak tamamlanmýþtý. Teorik organ komünistlerin elinde gerçek bir silah oldu, kadrolarý teorik bakýmdan eðitti ve yetkinleþtirdi. Diðer siyasi hareketlerle teorik yayýn organýnda sürdürülen ideolojik m e süreci içinde görüþler daha da geliþti ve derinleþti. THKO þanlý bir örgüt olarak artýk yaþamýnýn ve geliþmesinin sonuna yaklaþmýþtý. THKO'nun b delesi sonucunda, baþlangýçta Marksist-Leninist Partinin kuruluþu için temel olarak Marksi st-Leninist programýn ve siyasi çizginin inþasý görevi esas olarak tamamlanmýþtý. Artýk gö reklerin yerine getirilerek Partinin kurulmasýydý. THKO Ekim Konferansý: Türkiye Devrimcî Komünist Partisi-Ýnþa Örgütünün Ýlaný Ýþte 1978 Ekim Konferansý bütün bu geliþmelerin bir sonucu ve noktalanmasýydý. Konferans, bütün örgütün iradesini yansýtan bir organ olarak, «Platform»u ve ideolojik-siy iyi, ortaya konan temel tezleri onayladý. 1975'den baþlayarak bütün geliþmeyi gözden geçir deðerlendirdi ve özetledi. Ekim Konferansý, Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kuruluþu , koþullarý asgari ölçüde tamamlanmýþ, ülkemiz komünistlerinin önünde duran ertelenmez ve ev olarak tespit ve ilan etti. Ekim Konferansý, 1975'den baþlayarak, geliþmeler Ýçinde ulaþtýðý yerde, önüne koyduðu yüce larak THKO'nun adýný, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Ýnþa Örgütü olarak deðiþtirme kara hazýrlýklarýn tamamlanarak en kýsa zamanda Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Birinci uruluþ) Kongresinin toplanmasý tarihi kararýný oy birliði ile aldý. Konferans, «proleter devrimcilerin birliði»nin, gelinen yerde, uluslararasý komünist harek etle birlik, ortaya konan Marksist-Leninist program ve siyasetlerde birlik ve TD KP-ÝÖ saflarýnda birlik demek olduðunu vurgulayarak: «Bütün proleter devrimciler, TDKP-ÝÖ Birleþin!» çaðrýsýný yaptý. Diðer siyasi hareketlerin saflarýnda yer alan dürüst devrimci e partinin önüne, küçük-burjuva þefler tarafýndan kurulmaya çalýþýlan barikatlarý parçalay atýlmaya çaðýrdý. Bu, THKO'nun «proleter devrimcilerin birliðini saðlamak yolunda baþýndan beri sürdürdüðü k keli mücadelenin, gelinen yerdeki koþullara uygun bir devamýydý. Konferans, proleter devrimcilerin birleþtirilmesi için üç yýl boyunca sürdürülen faaliyeti geçirip deðerlendirdi ve bu faaliyetin Marksizme, iþçi sýnýfýnýn ve devrimin çýkarlarýna elirledi. Bilindiði gibi THKO, 1971 döneminin sonrasýnda içine girdiði deðiþime benzer bir yöneliþe, minin diðer küçük-burjuva ihtilalci örgütlerinden de bazý gruplarýn a-ðýr aksak da olsa gi it etti. Partinin kuruluþunun bir unsuru olarak, kendi önüne «proleter devrimcilerin bir
leþtirilmesi» görevini koydu. Bu göreve uygun olarak, mücadelenin her adýmýnda, o adýma uy liþler içine girdi, Bu gruplardaki devrimcileri ki bunlar «THKP-C/ML Hareketi» ve «TKP-ML areketi» idi etkilemeye, Marksizm-Leninizm yönüne kazanmaya çalýþtý. Her dönemde onlarýn baþarabildiði ölçüde Marksizm-Leninizm temelinde eleþtirdi. Bunun yanýnda eylem birliði yo onlarý ve tabanlarýný etkilemeye ve bunu daha da Ýlerletmeye çalýþtý. «Proleter Devrimcilerin Birliði» sorunu þu ana aþamalardan geçti: Ýlk dönem, THKO'nun özeleþtiriye baþlamasý ve 1971 'sol' hareketine katýlan örgütler içind eliþine benzer yöneliþe açýk bir karakterde oluþan gruplara, YOL-DAÞ-I'de yönelttiði «özel erinleþtirme ve Mark-sizm-Leninizme sarýlma» çaðrýsýdýr. Bu dönemde sorun henüz her üç ha rimcileri Marksizm-Leninizmin safýna -genel olarak da olsa- kazanmaktý. Revizyonizm i le kesin sýnýrlar çizilmeden, Marksist-Leninist bir platform ortaya çýkarmadan örgütsel bi yönelmek yanlýþtý. Ýkinci dönem THKO'nun saða kaydýðý dönemdir. Bu dönemde kýsa bir süre için de olsa revizyo oleter devrimcilerin birliði içinde deðerlendirildi. Öte yandan THKO tarafýndan bu dönemde bilindiði gibi temel Marksist olmayan bir birleþme de gerçekleþtirildi. TÝÝKP'nin «Üç Dünya Teorisini bütünüyle hayata geçirmeye yönelmesi sonucu THKO bu karþý-d kesti. Ancak henüz iþin esasýný «Üc Dünya Teorisi»nin oluþturduðu kavranamýyordu ve «Üç D sý komünist hareketin genel çizgisi anlayýþýyla hala proleter devrimcilerin birliðinin tem rinden biri olarak görülüyordu. Bunun yanýnda diðer temel ise, 50 küsur yýllýk sað oportün zyonizmi þu veya bu ölçüde reddetmek olarak görülüyordu. Üçüncü dönem, diðer iki grupla yoðun görüþmelerin ve eylem birliklerinin sürdürüldüðü, anc ir temel olarak alýndýðý ve örgütümüzün bu gruplara karþý açýk ve sonuç alýcý bir ideoloji bu yüzden de olayýn kendiliðinden bir geliþim izlediði dönem oldu. Dördüncü dönem, THKO'nun tespit ettiði 'blok' önerisi tarafýndan belirlenir. Blok, sorunu ik bakýmdan çözme amacýný taþýyordu, ancak kendi gücüne güven ilkesinden yoksundu. Öneri h eleceði net bir platform vs siyasi çizgi ile birleþmiyordu. THKO'nun kendi iç hesaplaþmasý amamlayýp Ýleri Militan Toplantýlarýný yapmasýndan sonra 'blok' önerisi daha ilerledi, bel ir siyasal temele oturdu. «Üç Dünya Teorisi»nin reddedilmesi ile birlikte 'blok'un temelle ri daha da netleþti: «Üç Dünya Teorisi»ni ret ve uluslararasý komünist hareketin genel çiz birlik ve THKO tarafýndan ortaya konan temel tezlerin blok içinde ve bloða katýlan harek etlerin saflarýnda tartýþýlmasý... 'Blok' önerisi, öte yandan uzun süredir sürdürülen eyle ir üst aþamasý olarak alýnýyordu ve bu anlamda binlerce devrimcinin de isteðini yansýtýyor Ancak 'blok' önerisi gerçekleþmedi ve daha sonraki geliþmeler karþýsýnda geçerliliðini yit Diðer gruplarýn geliþmesine, Marksizm-Leninizm deðil, küçük-burjuva tekkeci þefler egemen r. Geliþime damgalarýný vurdular. Tekke þefleri için Marksizm-Leninizm, uluslararasý komün hareketle birlik gibi deðer lor, sadece bu gruplarýn tabanlarýndaki dürüst devrimcilerin b u yöndeki Ýsteklerinin istismar edilmesi þeflerin kariyerlerinin ve tekkelerinin korun masýnýn bir aracýydý. Tekkeci þeflerin önderliðinde bu gruplar, THKO'nun bütün eleþtiriler týkadýlar. Doðrulardan öðrenmediler. Dürüst ve tutarlý bir özeleþtiri faaliyetini sürdürem mde güçlü esen rüzgarlardan etkilendiler; saða-sola yalpaladýlar. Revizyonizmi, Troçkizmi yerine; bu yönde niteliklerini daha da sistemleþtirip derinleþtirdiler. Onlar anti-par ti bir ruhla, partinin önüne hep kendi küçük gruplarýný çýkarmanýn planlan içinde oldular. Bütün bunlarýn sonucu olarak bu gruplar parçalandý. «THKP-C/ML Hareketi», «Üç Dünya» tartý etti. Bu grubun önderleri, götürebildikleri kadarýný peþlerinden sürükleyerek TÝÝKP'ye ilt r. Kalýntýlarý ise gittikçe provakatif özellikler kazanan küçük bir anti-parti grup oluþtu Bu grup þimdilerde uluslararasý komünist hareketi aldatabilmek ve varlýðýný sürdürebilmek yandan provokasyonlar düzenler ve onlara aldatmaca bilgiler gönderirken; diðer yandan ül kemizde örgütümüzün her yeni adýmýný provake etmeye çalýþmakta, düzmece DSM'ler örgütlemek komünist hareketi yanýltabilmek üzere sözde Marksizm-Leninizm temelinde birlikten yana g eçinirken ülkede örgütümüze «faþizmin uþaðý» vb. terimlerle saldýrmakta, yoldaþlarýmýzý ku erinin tek amacý her ne olursa olsun gruplarýný ayakta tutmak ve mevzilerini korumaktýr.
«TKP-ML Hareketi» ise, sözde «Üç Dünya Teorisini reddederken siyasette bu revizyonist teo tezlerini deðiþik kýlýklar altýnda sürdürdü. Onun özünü bu dönemden itibaren daha da koyu ve parti düþmanlýðý oluþturdu. Þimdilerde ise bu grup artýk bütünüyle daðýlma, çürüme sür kitlelerin saða kaydýðý türünden pasifist revizyonist tahlililer yapmaktadýrlar. Bu grubu raftarlarý derin bir umutsuzluðun içindedirler. Çýkýþ yolu arayan dürüst unsurlar gerçeði yönelmektedirler. 1975'lerde çýkýlan yolun üstesinden, örgüt olarak bir tek THKO gelmiþtir. O daima Marksizm inizm doðrultusunda ilerlemiþ, Partinin inþasý ve birlik için çalýþmýþtýr. Bunlarýn üzerin ist-Leninist platformu ve siyasi çizgiyi inþa etmiþtir. Ýþte THKO Konferansý, ülkemizde bütün komünistlerin iradesinin gerçekleþmesi olarak; bu ge spit ediyordu. Konferans artýk grup yapýlarýnýn objektif olarak aþýldýðý, tek tek devrimci küçük-gruplarýn devrime hizmet etmeyeceði, bunun anti-parti bir tavýr olduðu ve tutulmasý en biricik doðru yolun, yükselmekte olan Parti Bayraðý altýnda, Türkiye Devrimci Komünist isi înþa Örgütü saflarýnda birleþmek olduðu tespitini yapýyordu. Çaðrý, proleter devrimcil sürdürülen mücadelenin, gelinen yerde aldýðý biçimdi. Konferans, diðer grup ve grupçuklarýn içine girdiði daðýlma sürecini de deðerlendiriyor, b banýndaki dürüst devrimcilerin yöneliþini doðru olarak tespit ediyor ve hiç bir kuþkuya ye eyecek bir nitelikte þunu açýkça ilan ediyordu: «Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluþ esi, ayný zamanda, revizyonizmin, grupçuluðun, tekkeciliðin alt edilerek Türkiye proletary asýnýn en yiðit, en kararlý, en fedakar evlatlarýnýn, bütün Türkiye komünistlerinin birleþ k kongresi olacaktýr.» Bu deðerlendirmelerle birlikte. Konferans Geçici Merkez Komitesi'nin raporunu, örgütsel çi zgiye iliþkin tespitlerini de tartýþtý. Bunlarý onayladý. Önümüzde yakalanacak olan halkay in Marksist-Leninist temel üzerinde daha da derinleþtirilmesi ve örgütün bu temel üzerinde nþasý» olarak tespit etti. Ortaya konan temel çizgi ýþýðýnda örgütsel düzenlemeleri yapmak rý da tamamlayarak Kongreyi toplamakla Geçici Merkez Komitesi'ni görevlendirdi ve onu tam yetkili kýldý. Konferans Marksizm-Leninizmin ülkemizde yeni zaferler kazandýðýnýn kesin bir ifadesi ve y i bir dönüm noktasýydý. «Mao Zedung Düþüncesinin Reddi ve Marksist Leninist Hattýn Daha da Derinleþtirilmesi Konferans, Marksist-Leninist çizgimizin arýndýrýlarak daha da netleþtirilmesi ve saflaþtýr n bir atýlým oldu. Yakýn dönemde uluslararasý ve ulusal planda geliþen tartýþma ve geliþmelere paralel olarak ci Merkez Komite'miz Ekim Konferansý'nda Mao Zedung'un Marksizm-Leninizmin bir klas iði olmadýðý þeklindeki düþüncesini ortaya koydu. Konferans bu düþünceyi onayladý ve Geçic i'nin çalýþmalarý bu yönde derinleþtirilmesi kararýna vardý. Geçici Merkez Komitesi'nin o zaman vardýðý bu sonuç, uluslararasý planda komünist hareket süren geliþmelerin yanýnda, bizzat kendi siyasi çizgimizin geliþmesinin doðrudan bir sonu ydu. Bilindiði gibi örgütümüz 1975'de özeleþtirisinden sonra «Mao Zedung Düþüncesi» terimini hi anmamakla birlikte; Çin'i de uluslararasý komünist hareketin bir merkezi olarak görüyor ve Mao Zedung'a ve CKP'ye aslýnda hak etmedikleri bir deðer biçiyordu. Bunun kökleri daha eskilere, 1960'larýn sonlarýnda Türkiye' de geliþen ve THKO'nun da dahil olduðu devrimci d emokrat hareket üzerindeki Çin Devriminin ve Mao Zedung'un büyük etkisine kadar da uzanm aktadýr. Ýdeolojik-siyasi inþa faaliyetini ve ideolojik-siyasi pior. o Ý geliþmeyi baþýnda ri izlediðimizde görürüz ki, Tf KC her dönemde Marksizm-Leninizm doðrultusunda at ti edim erleyerek, adým adým «Mao Zedung Düþüncesi i!e çeliþti. Örgütümüz, ideolojik-siyasi inþa f a Marksizm-Leninizmi, Marks, Engels, Lenin ve Stalinin ölümsüz düþüncelerini temel aldý. ung'un çeþitli kitaplarýndan yararlandýysak da bu, siyasi çizginizde köklü etkiler yaratma
«Üç Dünya Teorisi»nin reddinden sonra, bu teorinin bizzat Mao'nun eserlerine dayanýlarak s unulmasý Arnavutluk Emek Partisinin «Açýk Mektup»u ile Mao Zedung'un ve ÇKPnin modern rev nizme karþý mücadelede yalpalama ve tutarsýzlýklarýnýn ve milliyetçi çizgilerinin açýkça o karþý-devrimci uygulamalarý ve son olarak Mao'nun yayýnlanan Seçme Eserleri'nin 5. cildi, gütümüzü bu konularda tavrýný yeniden belirlemeye götürdü. Bunda, uluslararasý komünist hareketin ve baþta Arnavutluk Emek Partisi olmak üzere gerçek Marksist-Leninist Partilerin yeri de büyüktür. Bir çok konuda olduðu gibi, «Mao Zedung Dü in, Mao'nun ve ÇKP'nin teori ve pratiðinin yeniden deðerlendirilmesi konusunda da ulus lararasý komünist hareketin deneyleri ve Arnavutluk Emek Partisi ve gerçek Marksist-Le ninist partilerin düþünce ve tespitleri örgütümüz için uyana ve eðitici olmuþ ve her adýmd eniþletmiþtir. Bu konuda Arnavutluk Emek Partisi Merkez Komitesi'nin ÇKP'ne «Mektupsu, A rnavutluk Emek Partisi Merkez Komitesi Marksist-Leninist Ýncelemeler Enstitüsünün Bilims el Oturumu sayýlabilir. Bunun yanýnda, Arnavutluk Emek Partisi, Almanya Komünist Parti si/ML, Ýspanya Komünist Partisi/ML, Brezilya Komünist Partisi, Ýran Ýþçi Köylü Komünist Pa yapmýþ olduðumuz görüþmelerde, «Mao Zedung Düþüncesi» ve ÇKP'nin teori ve pratiði konusund alýþveriþi, örgütümüz için açýklayýcý olmuþ ve onlar doðru bir karara varmada örgütümüze Enver Hoca Yoldaþýn «Emperyalizm ve Devrim» adlý büyük önem taþýyan eseri ise görüþlerimi zmet etmiþ ufkumuzu geniþletmiþ ve bize cesaret vermiþtir. Yürütülen faaliyetin sonucunda YOLDAÞ-XV'de Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü Komitesi þu kararý açýkladý: «'Mao Zedung Düþüncesi', revizyonist, küçük- burjuva bir teori ve pratiktir.» «'Mao Zedung Düþüncesi', Marksizm-Leninizmden ödünç alýnmýþ fikirler ve formülasyonlarla; uva oportünist, pragmacý (yararcý), revizyonist, idealist düþünce ve tezlerin eklektik bir armaþasýdýr. Onun esas karakteri, özü, Ýkinciler tarafýndan belirlenmektedir. 'Mao Zedung anti- Marksisttir.» «Mao ve ÇKP, dýþ görünüþte kullandýklarý Marksist-Leninist terim ve formülasyonlara karþýn rksizm-Leninizmi savunmamýþlardýr.» «'Mao Zedung Düþüncesi', Marksizm-Leninizmin yepyeni bir düzeye çýkarýlmasý, 'çaðýmýzýn M ; tersine, Marksizm- Leninizmin koyu ve sinsi bir revizyonudur.» Bunun yanýnda Geçici Merkez Komitesi þu tespiti de yapýyordu: «Bugüne kadar 'Mao Zedung Düþüncesi'ne açýkça karþý çýkmamýþ olmamýzdan, onun esas nitelið ..) dolayý; bugün bir takým deðiþtirilmeye, derinleþtirilmeye ve özü itibarýyla olmasa da muhtaç görüþlerimizin olmasý normaldir. Ancak kararlýlýkla tespit edebiliriz ki, ne ideol -siyasi çizgimiz ne programýmýz, ne de esasa iliþkin herhangi bir görüþümüz, Maocu bir sap abül etmemektedir. Tersine, ideolojik-siyasi hattýmýz, ona karþý mücadelede kuvvetli bir s ahtýr.» Ve Geçici Merkez Komitesi örgütümüzün önüne þu görevlen koyuyordu: «Bugün varýlan kapsamlý ve genel deðerlendirmeden de kalkarak, her özel konuda incelememiz daha da derinleþtirecek, her konuda tali de olsa 'Mao Zedung Düþüncesi'nin etkilerini id eolojik siyasi hattýmýzdan bütünüyle kazýyacaðýz.» Bu kararla Geçici Merkez Komitesi, bütün örgütü Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz inin, Marksizm-Leninizmin ýþýðýnda; «Mao Zedung Düþüncesi» ni hayatýn her alanýnda yenilg alanlardan süpürüp çýkarmak üzere kararlý bir mücadeleye çaðýrýyordu. Bütün örgüt, daima Marksizm-Leninizmin yolunu tutmuþ olan bütün TDKP-ÝÖ militanlarý ve ta i Merkez Komitesi'nin bu çaðrýsý yolundan yürüdü, bu çaðrýya kararlýlýkla sahip çýktý. «Mao Zedung Düþüncesi»nin eleþtirilmesi ve buna paralel olarak çizgimizin gözden geçirilme örgütümüz gerekli düzeltmeleri yaparak Programýmýzý ve siyasi çizgimizi daha da netleþtir zm-Leninizm yönünde daha da saflaþtýrdý. Yayýn organlarýmýzda «Mao Zedung Düþüncesi» bütün
ksizm-Leninizm temelinde eleþtirildi. «Mao Zedung Düþüncesi»ne karþý yürütülen mücadele, ö izmi kullanmada daha da usta ve revizyonizmin her türüne karþý daha da uyanýk bir hale ge rdi. «Mao Zedung Düþüncesine karþý örgütümüzün ülkemizde yürüttüðü mücadele sürerken, 1979 yýlý bütün kardeþ komünist partiler ve örgütümüz tarafýndan «Stalin Yýlý» olarak ilan edildi. ak örgütümüz yoðun bir faaliyet yürüttü. Stalin'in ölümsüz fikirlerine dayanarak her temel izyonizmi, «Mao Zedung Düþüncesini, Titoculuðu. «Avrupa Komünizmi» revizyonizmini bir kere yere çaldý. Stalin'in eserleri örgütümüz saflarýnda yoldaþlarýmýz tarafýndan yoðun bir þek Stalin yoldaþýn 100. doðum yýldönümünde bir çok yerde toplantýlar, gösteriler düzenlendi. bir bütün olarak örgütümüzün Marksizm-Leninizmi daha derinden kavramasýna hizmet etti, da sizm-Leninizm yolunda, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz öðretilerinin ýþýðýnda yü da Yoldaþlar, Ýþte 1920de Mustafa Suphi ve yoldaþlarýnýn ülkemizde proletarya partisinin Ýnþasý için il n ve 1971 yenilgisinden sonra örgütümüzün giriþtiði özeleþtiri faaliyetinden bu güne, yani n, Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Birinci (Kuruluþ) Kongresi'ne kadar geçen dönemin kýsa tarihi böyledir. Bu tarih þanlý bir tarihtir. Bu tarih, Marksizm-Leninizm yolunda, partinin kuruluþu yo lunda kararlý, yýlmaz, fedakar mücadelelerle dolu, her adýmda Marksizm-Leninizmin zaferle ri ile dolu bir tarihtir. Partimiz bu tarihi süreç içinde þekillenip geliþmiþtir. Yoldaþlar, Buraya kadar, ülkemizdeki 'Sol Harekettin tarihi ve partimizin bu hareketin baðrýnda þek illenip, geliþmesi ve yetkinleþmesi üzerinde durduk. Þimdi de, partimizin bugünden kazanmýþ olduðu en temel nitelikleri ve geliþme yönü üzerind 5'den bu yana çeþitli alanlarda yürüttüðü faaliyet bu Faaliyet içinde ortaya çýkan hatalar ndaki görevlerimiz üzerinde ve dünyamýzýn ve ülkemizin bugün içinde bulunduðu somut koþull , partimize yüklediði görevler üzerinde duracaðýz.
I. KONGRE BELGELERÝ (05) II. BÖLÜM PARTÝMÝZ, MARKSÝST-LENÝNÝST BÝR PARTÝDÝR Yoldaþlar, Bugün geldiðimiz yerde, Partimizin Birinci (Kuruluþ) Kongresi'nde, Partimizin bugünden k azanmýþ olduðu en tomol nitelikler ve geliþme yönü üzerinde durmamýz; baþarýlarýmýz olduðu aaflarýmýzý da ortaya koymamýz ve bu hata ve zaaflarýn üstesinden nasýl gelebildiðimizi aç bir kez daha vurgulamamýz gerekiyor. Bilindiði gibi her renkten oportünist ve revizyonist akýmlar, baþka þeylerin yaný sýra öze Marksist-Leninist parti öðretisine karþý çýkmakta ve ona azgýnca saldýrmaktadýrlar. Sað v ortünizm, eski ve yeni revizyonizmin çeþitli varyantlarý Leninist-Stalinist parti öðretisi , koþullarýn deðiþmesi, somut koþullara yaratýcý bir biçimde uygulamak, Marksizm-Leninizm . gerekçelerle ya açýktan açýða geçersiz ve eskimiþ ilan etmekte, ya da onu sözde kabul ed içini boþaltmakta, kendi oportünist ve revizyonist öðretilerini Marksizm-Leninizm adýna s si bir biçimde piyasaya sürmekte ve uygulamaktadýrlar. Bu konuda Sovyet ve Çin revizyoni stlerinin, «Euro-Komünistler»in ve her türden burjuva sosyalistlerin teori ve pratikleri bilenmektedir.
Bütün bu burjuva-revizyonist sürünün Marksist-Leninist parti öðretisine böyle saldýrmasýný , Marksist-Leninist partinin devrim ve sosyalizmin temel bir koþulu olduðunun bilinc inde olmalarýdýr. Onlar, devrimin objektif koþullarýnýn (devrimci durumun) dünyanýn bir ço inde olgunlaþtýðýný ve olgunlaþmakta olduðunu ve devrimci durumun gerçek bir devrime dönüþ alizm doðrultusunda ilerleyerek kazançlarýný kalýcý kýlmasýnýn ve geliþtirmesinin, en baþt ir komünist partisi, Marksist-Leninist bir parti olmak üzere sübjektif koþullarýn noksanlý eniyle engellendiðini biliyorlar. Bu yüzden onlar, devrim ve sosyalizmin büyük baþarýlar k andýðý bir çok ülkenin komünist partileri de dahil olmak üzere, içine sýzdýklarý çeþitli p ak sosyal-reformist ya da sosyal-faþist partilere dönüþtürmüþler ve iþçi sýnýfýnýn yeni, g inist partilerinin kurulmasýnýn önüne büyük engeller dikmiþlerdir. Bu nedenden dolayý biz st-Leninistler, parti sorununa büyük önem veriyoruz. Bu nedenle uzun ve zorlu mücadelele r sonucu bugün burada, saðlam bir Marksist-Leninist ideolojik-siyasi çizgiye, açýk bir Pro gram ve Leninist-Stalinist bir Tüzüðe ve geniþ kitle baðlarýna sahip, ülkemizdeki ilk ve t erçek Marksist-Leninist partinin. Devrimci Komünist Partimizin kuruluþunu ilan etmek içi n toplanabilmiþ olmamýz, ülkemiz iþçi sýnýfýnýn, bugüne kadarki en büyük kazançlarýndan bi indirilmiþ güçlü bir darbedir. Revizyonizmin ve oportünizmin sinsi ve açýk saldýrýlarýna karþýn Leninist-Stalinist parti olduðu gibi bugün de geçerliliðini korumaktadýr ve korumaya da devam edecektir. Uluslarar asý iþçi ve komünist hareketin tarihi tecrübesi, Leninist-Stalinist parti öðretisinin doðr proletaryanýn nihai kurtuluþ mücadelesinin ihtiyaçlarýna tam bir cevap verdiðini ve ondan er sapmanýn Marksist-Leninist partilerin yozlaþmasýna, revizyonizminin ve oportünizmin e gemenliðine yol açan temel etkenlerden biri olduðunu kanýtlamýþtýr. Her renkten oportünizm ve revizyonizm ile Marksizm-Leninizm arasýnda proletarya part isinin inþasýna, onun temel özelliklerine, tarihsel iþlevine iliþkin olarak var olan ayrýl rýn kaynaðýný, proletaryanýn nihai kurtuluþu için gerekli ön koþullarýn neler olduðu ve bu hazýrlanacaðý sorularýna verilen farklý cevaplar oluþturmaktadýr. Marksizm-Leninizm sorun roletaryanýn kýsa vadeli çýkarlarýný deðil, uzun vadeli çýkarlarýný esas alarak bakmakta v Ýþçi sýnýfý hareketi içinde burjuvazinin ajanlarý ve yardakçýlarý olan oportünist, revizy e, sorunu sosyal devrimin, proletaryanýn nihai kurtuluþunun engellenmesi, baský ve sömürü asýnýn devam etmesi, en ölümlü biçimiyle de proletaryanýn küçük kýrýntýlarla yetinmesi tem ta ve çözümlemektedir. Marksizm-Leninizmin temel klasikleri evrenselin yaný sýra özgül olaný da içermektedir. Mar ist-Leninist partinin kurulmasý ve inþa edilmesi sürecinde evrensel olanla özgül olaný, te l ilke ve tezlerle onlarýn her ülkede uygulanýþ ve hayata geçiriliþ biçimini bir birinden k ekmektedir. Çünkü temel ilke ve tezler tüm ülkeler Ýçin geçerli iken özgül olanýn böyle ktur. Sadece Lenin ve Stalin'in tezlerine sadýk kalmakla yetinmemeli, ayný zamanda o nlarýn ve gerçek Marksist-Leninist partilerin bu tezleri nasýl hayata geçirdiklerini de Ýn celemeli ve kavramalýyýz. Bu önemlidir, çünkü Marksist-Leninist tezler ülke gerçeðine uygu dýna rafa kaldýrýlmaktadýr. Partimiz, Leninist-Stalinist parti öðretisinin ön gördüðü ilke ve normlara göre kurulmakta edilmektedir. Kongremiz, parti öncesi dönemde ortaya çýkan bir çok komünist grubun Kongre olmak niteliðini taþýma-maktadýr. Partimiz, birden fazla komünist grubun örgütsel yapýlar komünistlerin yeni bir örgütte, örgütsel birliklerini gerçekleþtirmeleri suretiyle kurulu edilmemektedir. Ülkemiz komünistleri, komünistlerin biricik parti öncesi örgütü olan Türkiye Devrimci Komü tisi-Ýnþa Örgütü'nün örgütsel yapýsýný daðýtarak deðil, Leninist-Stalinist ilke ve normlar erek, partimizi kurma ve inþa etme perspektifine sahiptirler. Çünkü Kongremizin toplandýðý oþullarýnda komünistlerin biricik parti öncesi örgütü TDKP-ÝÖ'dür. Ve O, zaaflarýna karþýn tisinin yol göstericiliðinde inþa edilmiþtir. Partimiz doðrudan doðruya TDKP-ÝÖ' nün bir d aðýndan, partimizin inþasý ve geliþtirilmesi süreci ayný zamanda TDKP-ÝÖ'nün her alanda ta dilmesi süreci olmalýdýr. Onun üstlendiði görevleri yerine getirebilmesi baþka þeylerin ya na baðlýdýr. Partimiz, her þeyden önce, proletaryayý, Ulusal Demokratik Halk Devriminde hegemonyasýný k
urmak, sosyalist devrime kesintisiz geçiþi gerçekleþtirmek, devlet iktidarýný ele geçirmek sosyalizmi inþa etmek üzere eðitip, örgütleyen, seferber eden ve yöneten bir parti olacakt O, proletaryanýn bilincini siyasal sýnýf bilinci düzeyine, sosyalist bilinç düzeyine, kend iðinden mücadelesini de iktidar mücadelesine yükseltecektir. O, proletaryanýn saflarýnda k italizmin yarattýðý daðýnýklýðý, rekabeti ve yozlaþmayý yok ederek, proletaryayý disiplinl deleci bir örgütlü birliðe dönüþtürecektir. Proletarya disiplinli , militan mücadeleci bir an, ne devrimde hegemonyasýný gerçekleþtirebilir, ne de gerici ve sömürücü sýnýflarýn tari doðru dönen çarkýný engellemeye yönelik direniþini kýrabilir. Devrimin ve sosyalizmin zaferi, sadece öncü partinin mücadelesiyle gerçekleþemeyeceði gibi cü sýnýfýn mücadelesiyle de gerçekleþemez. Proletaryanýn siyasi iktidarý ele geçirmesi ve inþaa etmesi, onun devlet iktidarýný elinde tutan sýnýflarla çeliþmesi olan ve mevcut siy toplumsal düzen tarafýndan ezilen ve sömürülen sýnýflarý müttefikleri olarak kazanmasýný ( aysýz yedekleri), kararsýz güçlerin tarafsýzlaþtýrmasýný ve uzlaþmacý güçleri tecrit etmes nin doðrultusu), gerici ve sömürücü güçleri tecrit etmesini çatlak ve çeliþmelerden yararl imin dolaylý yedekleri) gerektirir. Ýktidar mücadelesinde, proletaryanýn müttefikleri, kar arsýz ve uzlaþmacý güçlü, devlet Ýktidarýný elinde tutan sýnýflarýn, kapitalizmin geliþme asfiye düzeyine ve bunun belirlediði devrim aþamasýna baðlý olarak deðiþir. Partimiz, ülkemizin ekonomik ve toplumsal yapýsýný, geliþme doðrultusunu, süreç içinde gös mi doðru bir þekilde tahlil etmiþ ve bu tahlillerden, hareketle, içinde bulunulan devrim aþamasýný, proletaryanýn müttefiklerini, düþmanlarýný, kararsýz ve uzlaþmacý güçleri tesp nlarý objektif durum ve geliþme doðrultusuna uygun olarak saptamýþtýr. Saptanan bu stratej plan ve hedefler doðrultusunda partimiz proletarya hareketinin geliþmesini saðlamaya ça lýþmaktadýr. O, mevcut siyasi toplumsal düzen tarafýndan ezilen ve sömürülen sýnýflarý, de devrimci potansiyellerini göz önüne alarak, eðitip örgütleyerek seferber etmeli ve yönetme r. Bu gerçekleþtirilmedikçe, uzlaþmacý ve kararsýz güçler tecrit edilerek tarafsýzlaþtýrýl en ve sömürülen diðer sýnýflarýn oluþturduðu «yedek güçlerin hazýrlanmasý ve proletaryaya eyecektir. Genel olarak sýnýf mücadelesi, özel olarak da onun temel unsurlarýndan biri olan siyasi mü dele, güçlüklerle, iniþ ve çýkýþlarla dolu son derece karmaþýk ve çok yönlü bir mücadeledi mücadelesi kesintisiz sürmekle birlikte, onun cereyan ettiði koþullar ve aldýðý biçimleri deðiþir. Bu deðiþiklikler ise, mücadele biçimlerinin, mücadele biçimleri arasýndaki iliþk me biçimlerinin, örgütlenme biçimleri arasýndaki iliþkinin deðiþmesine yol açar. Ayný þeki ki deðiþme, proletaryanýn müttefikleriyle birlikte saldýrýya geçmesini (devrimci durumun v veya geri çekilmesini gerektirir. Partimiz devrim ve sosyalizm mücadelesinin taktik sorunlarýný oluþturan bu deðiþiklikleri objektif süreçlerdeki geliþmelere uygun olarak ve ejik hedef ve plana tabi kýlarak gerçekleþtirebilmelidir. Bu doðru bir yöntemin temel unsu rlarýndan biridir. Partimizin, yukarýda belirttiðimiz görevleri yerine getirebilmesi, onun proletarya ara sýnda ve her tarihi dönemdeki müttefikleri arasýnda toplumsal ve siyasi yaþamýn somut gerç rine sýký sýkýya baðlý çok yönlü ve sistemli bir faaliyet yürütmesini gerektirir. Bu faali eþtirilmiþ bir faaliyet olmalý, ekonomik teþhir ve ajitasyonun yaný sýra siyasi teþhir, aj yon ve propaganda ile kitleleri partinin yönetiminde hareket eden örgütlerde örgütlemeyi i rmelidir. Partimiz böyle bir faaliyeti her türlü zorluðu ve engeli aþarak, her türlü fedakarlýðý yap lý bir biçimde ve kesintiye uðramadan sürdürecektir. Partimiz, Marksist - Leninist Teoriyle Donanmýþ Bir Öncü Müfrezedir Yukarýda ana çizgileriyle belirttiðimiz görevleri yerine getirebilmesi için partimiz, «iþç ndiliðinden hareketinin peþinde sürüklenmemeli, iþçi sýnýfý kitlesinin duyduklarýný ve düþ kle» yetinmemelidir. Revizyonistlerin Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in öðretilerinin devrimci özüne, Marksis t-Leninist teoriye düþmanlýklarý ve onu nasýl kendi burjuva amaçlarýnýn bir aracý haline g çalýþtýklarý bilinir. Onlar, bununla tamamen baðlantýlý olarak, komünist partisinin iþçi
lma fikrine ve pratiðine de saldýrýrlar. Þimdiye kadar revizyonistlerin egemenliði altýna ren tüm partiler þu ya da bu gerekçeyle sýnýfýn en ileri unsurlarýyla baðlarýný koparmýþla k» gibi sözde gerekçelerle ya da parlamenter kombinezonlara daha güçlü olarak girebilmek i en iyi halde nihai amaçlarý, günlük çýkarlara feda etmiþlerdir. Oysa iþçi sýnýfý, kendi baþýna ve kendiliðinden hareketinin dar çerçevesinde, devrim ve so zaferi için iktidarýn ele geçirilmesi için gerekli olan bilinç düzeyine kavuþamaz, «kendi eden siyasal ve toplumsal sistemin bütünüyle çatýþtýðýnýn bilincine varamaz. Lenin'in beli «bütün ülkelerin tarihi göstermektedir ki, iþçi sýnýfý salt kendi çabasýyla sadece sendik ani sendikalar içerisinde birleþmenin, iþverenlere karþý mücadele etmenin ve hükümeti gere asalarýný çýkarmaya zorlamanýn vb. gerekli olduðu inancýný geliþtirebilir». Açýktýr ki, bö al sýnýf bilinci, sosyalist bilinç olamaz. Ýnsanlar, yaþam araçlarýný üretme tarzlarý tarafýndan koþullandýrýlan bilinçleri doðrultus n toplumsal varlýklar olduklarýndan ve iþçiler kendi baþlarýna siyasi sýnýf bilincine, sos bilince kavuþamadýklarýn dan, iþçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesi, iktidarýn ele geçi alizmin yýkýlmasýný, sosyalizmin kurulmasýný merkezine alamaz. Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinde bu çerçevede edindikleri bilince baðlý olarak en olumlu biçimiyle merkezine, kapitalizm ko llarýnýn, emeðin sermayeye baðýmlýlýðý koþullarýnýn «ortaya çýkardýðý sýkýntýlarý hafiflet «Herhangi bir örgütün niteliðini doðal ve kaçýnýlmaz olarak belirleyen þey, o örgütün; içe diliðinden hareketi içinde ortaya çýkan örgütlerin niteliðini de, bu örgütlerin eyleminin rler. Açýktýr ki, bu örgütlerin eyleminin içeriðini de iþçi sýnýfýnýn kendiliðinden hareke . Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden hareketi, iktidarýn ele geçirilmesini, kapitalizmin yýkýlma kurulmasýný amaçlamadýðýndan, iþçi sýnýfý bu hareketin dar çerçevesinde devrimin ve sosyal gerekli örgütlenme düzeyine kavuþmaz. Ýþçi sýnýfý, kendiliðinden hareketinin dar çerçevesinde, devrim ve sosyalizmin zaferi için ilince, önderliðe kavuþamayacaðý gibi, devrimin yedek güçlerini de hazýrlayýp kendine baðl sýnýfýnýn kendiliðinden hareketinin, kapitalizmin yýkýlmasýný, sosyalizmin kurulmasýný ve geçirilmesini amaçlamamasýnýn doðal ve kaçýnýlmaz sonucudur. Ýþçi sýnýfýnýn kendiliðinden hareketinin özellikleri göz-önüne alýndýðýnda, partimizin pro isi olabilmesi için, onun iþçi sýnýfýnýn öncüsü, öncü müfrezesi olmasý gerekir. O, iþçi sý n, üstlendiði görevleri yerine getirebilmesi için, «gerçekten öncü bir müfreze olmasý için eori ile, hareketin yasalarýnýn bilisiyle, devrimin yasalarýnýn bilgisiyle silahlanmýþ olm gerekir.» Çünkü çeþitli sýnýflar arasýndaki iliþkileri ve bu sýnýflarla siyasi akým ve par liþkileri, onlarýn devlet ve hükümetle olan iliþkilerini ve iþçi sýnýfýnýn nihai kurtuluþu n siyasal sýnýf bilinci, sosyalist bilinç, Marksist-Leninist teori üzerinde yükselebilir. Parti, Marksist-Leninist teoriyle donanmadan ,doðru strateji ve taktiklere sahip o lamaz ve doðru bir yönetimi de gerçekleþtiremez. Çünkü doðru strateji ve taktikler ancak e k, toplumsal ve siyasi yaþamýn bilimsel tahlilleri üzerinde yükselir. Parti Marksist-Len inist teoriyle donanmadan, devrimin yasalarýnýn bilgisiyle donanmadan ekonomik, topl umsal ve siyasi yapýyý ve geliþme doðrultusunu doðru tahlil edemez, sýnýf mücadelesinin so ce karmaþýk koþullarýnda proletaryayý zafere götüren doðru yolu belirleyemez. Proletaryanýn devrimci partisi, gerek ulusal, gerekse uluslararasý planda, tarihin i leriye doðru, komünist topluma doðru dönen çarkýný engellemeye çalýþan güçlü ve amansýz dü ci ve sömürücü sýnýflar, bütün güçleriyle partinin iþçi sýnýfýný eðitmesini, örgütlemesini min yedek güçlerini hazýrlayarak proletaryaya baðlamasýný engellemeye çalýþýrlar. Parti bu aþabilecek, etkisiz kýlabilecek kararlýlýða, bunun için gerekli her türlü fedakârlýðý yap p olmalýdýr. Partinin, üstlendiði görevleri bütün engelleri aþarak, her türlü fedakârlýðý irebilmesi için, iþçi sýnýfýnýn en bilinçli, en fedakâr, en kararlý unsurlarýný kapsamasý inin, iþçi sýnýfýnýn en iyi öðelerini, bu öðelerin deneyimini, devrimci ruhunu, proletarya sonsuz fedakarlýðýný emmesinin temel koþuludur. Dolayýsýyla da, proletaryanýn devrimci pa iþçi sýnýfý hareketiyle sosyalizmin bir bileþimidir. Bu koþul, proletaryanýn devrimci par n, özellikle kapitalizm koþullarýnda, sýnýfýn küçük bir azýnlýðýný kapsamasýna, sýnýfla pa sýna yol açar. Parti, öncü müfreze ile iþçi sýnýfýnýn arta kalaný arasýndaki farký azaltmaya, yok etmeye
rklýlýklar «sýnýflar yok olmadýkça, proletarya baþka sýnýflardan gelen öðelerle kendi safl iþçi sýnýfý bütünüyle öncünün düzeyine yükselmedikçe ortadan kalkmaz.» (Stalin). Bu koþull arta kalan unsurlarý arasýndaki farklýlýklar yok edildiðinde parti de yok olacaktýr. Partiye sýradan her iþçi, isteyen herkes girmemelidir. Partimize belli bir bilinç düzeyine ve partimizin çizgisini hayata geçirme yeteneðine ve isteðine sahip olan, bunun için her türlü fedakârlýðý yapmaya hazýr olan unsurlarýn alýnmasýna özen gösterdik, özen göstereceð özellikleri yitiren veya taþýmayan unsurlar, partimiz saflarýnda barýndýrýlmamalýdýr. Par bir irade ve eylem birliði olmasý baþka þeylerin yaný sýra buna baðlýdýr. Partimizin yeni üyeler alarak saflarýný geniþletmesi önemlidir. Ancak partimizin nicel gel iþmesi nitel bir gerilemeye, partimizin bilinç düzeyinde bir gerilemeye yol açmamalýdýr. N el geliþme daima niteliðin korunmasýna v6 geliþmesine baðlý olarak ele alýnmalýdýr. Partimizin nitelik olarak geliþmesi, üyelerinin siyasi ve ideolojik (teorik) düzeyleri nin yükselmesine, onlarýn parti çizgisini kavrama, Marksist-Leninist teoriyi özümleme ve h ayata geçirme özelliklerinin geliþmesine baðlýdýr. Bu nedenle de partimiz, saflarýnda teor yý teþvik etmeli, üyelerini eðitmelidir. Ülkemiz komünist hareketi, örgütümüz, partiyi baþýndan beri iþçi sýnýfý hareketiyle sosyal olarak ele aldý. Bu Leninist teze sadýk kaldý ve onu uygulamaya çalýþtý. Örgütümüz, Türki devrimci partisinin ancak iþçi sýnýfý hareketiyle sosyalizmin birleþmesinin damgasýný bas kurulup inþa edebileceðini vurguladý. Bunun bir sonucu olarak da, partimiz, Kuruluþ Kon gresinin toplandýðý günümüzde bile, her renkten oportünizm ve revizyonizme karþý yürütülen e geliþen ve siyasi-ideolojik çizgimizin üzerinde yükseldiði Marksist-Leninist teorik bir temele sahiptir. Ancak son dönemde bazý olumlu geliþmelere karþýn üye ve aday üyelerimizin kýn çeperimizin teorik düzeyi pek yüksek deðildir ve teorik temelimiz onlar tarafýndan yet ince özümlenmemiþtir. Teorik mücadelenin en etkin bir aracý olan teorik yayýnlarýmýz ve Ma in temel klasikleri saflarýmýzda ve yakýn çeperimizde düzenli ve sistemli bir biçimde okun makta ve incelenmemektedir. Bunun belli baþlý nedenleri, saflarýmýzda giderek zayýflamakla birlikte, teorinin ve teorik faaliyetin öneminin küçümsenmesi, üye ve aday üyelerimizin g pratik çalýþma içinde boðulmasýdýr. Örgütümüzün son iki yýldýr dýþa yönelik yoðun bir teorik mücadele yürütmesine karþýn, safl zileþmiþ bir teorik eðitim yürütülememiþtir. Partimizin üstlendiði görevleri yerine getirebilmesi için, sadece merkezi bir teorik faa liyet yürütmesi yeterli deðildir. Tüm üyelerimizin ve Örgütlerimizin teorik düzeylerini yü eri, Marksist-Leninist teoriyi özümlemeleri, örgütümüzün önderliðinin yönetiminde ve onunl e teorik bir faaliyet yürütmeleri gerekir. Bu gerçekleþtirilmedikçe, iþçilerin siyasi müca çekilmesi ve siyasi sýnýf bilincine kavuþmalarý için zorunlu olan siyasi ajitasyon ve pro ganda faaliyeti doðru bu temelde yürütülemeyecek, yakýn çeperimiz eðitilemeyecektir. Çünkü itleler ve yakýn çeperi içindeki faaliyetini doðrudan doðruya taban örgütleri ve onlarýn ü racýlýðýyla yürütür. Partimizin üstlendiði görevleri yerine getirebilmesi özel olarak da iþçi sýnýfýnýn teorik yönetebilmesi, onun Marksist-Leninist teoriyle donanmasýný, üye ve aday üyelerinin teorik düzeyini devrimci pratikle baðýntýlý olarak yükseltmesini gerektirir. Çünkü dýþa yönelik mücadelenin kalýcý baþarýlar elde etmesi, saflarýmýzdaki teorik düzeyin yüksekliðine baðlý dýþa yönelik teorik faaliyetin yaný sýra, saflarýmýzda bireysel ve kolektif çalýþmanýn bir temli ve merkezileþmiþ bir teorik faaliyet yürütmemiz gereklidir. Ýçe yönelik faaliyetimiz orik yayýnlarýmýzýn ve Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in eserlerinin düzenli ve sistemli b ir incelenmesini içermelidir. Teorik faaliyet, hangi alana yönelik olursa, olsun her zaman devrimci pratikle uyu m içinde geliþtirilmelidir. O, sýnýf mücadelesinden kopuk akademik bir faaliyete dönüþmeme Teorik faaliyet sýnýf mücadelesini, yok olacaðý düzeye kadar geliþtirmenin bir aracý olma Partinin iþçi sýnýfý hareketiyle sosyalizmin bir bileþimi olmasý, onun Marksist-Leninist t yle donanmasýnýn yaný sýra, gerek kadrolarýnýn sýnýf bileþimi, gerekse kitle baðlarý bakým
sý olmasýnda ifadesini bulur. Partimiz Ýþçi Sýnýfýnýn Bir Parçasý Olmalýdýr Bugüne kadar revizyonist partiler olarak yozlaþan tüm partilerin bir diðer ortak özelliði iþçi sýnýfýndan, onun çýkar ve özlemlerinden kopmak, ancak onu burjuva-revizyonist düzene bir araç olarak bu baðlarý bir ölçüde muhafaza etmektir. Burjuva-revizyonist ideologlar bu ratiklerini haklý çýkarmak için iþçi sýnýfýnýn «Marks'ýn zamanýndaki» özelliklerini yitird r sýnýflarla kaynaþtýðýna dair bir çok gerekçe ve teori öne sürerler. Bu tür teorileri açý lar ise «ideolojik önderlik» vb. gerekçelerle -köylülüðe ya da aydýnlara öncelik tanýyarak sýnýf arasýndaki baðý çeþitli kýlýklara bürünerek reddederler. Buna karþýlýk, gerçek Marksist-Leninistler için partinin proleter sýnýf niteliðini korumas ir parçasý olmasý, dün olduðu gibi bugün de en can alýcý sorunlardan biridir. Partinin proleter sýnýf niteliðini koruyabilmesi, varlýðýný sürdürüp, geliþebilmesi ve ord el kurmay olmamasý için, sýnýfýyla güçlü ve kalýcý baðlara sahip olmasý gerekir. Parti ile arasýndaki fark, «iþçi sýnýfýndan kopmaya kadar varýrsa, parti, içine çekilir ve partisiz baðlarý çözülürse, parti partilikten çýkar. Parti, partisiz kitlelerle baðlý deðilse, ken isiz kitleler arasýnda baðlarý yoksa, bu kitleler partinin önderliðini kabul etmiyorlarsa, eðer partinin kitleler arasýnda manevi ve siyasi saygýnlýðý yoksa, parti, sýnýfa kýlavuzl z.» (Stalin.) Doðaldýr ki, parti kurulur kurulmaz, iþçi sýnýfýnýn çoðunluðuyla kalýcý ve saðlam baðlara ancak küçük bir azýnlýðýyla kalýcý ve saðlam baðlar kurabilir. Ancak, parti, iþçi sýnýfýný baðlar kurmaya, güvenini ve sevgisini kazanmaya çalýþmalýdýr. O, iþçi sýnýfýnýn kitlesiyle kurduðu, sevgi ve güvenini kazandýðý ölçüde, iþçi sýnýfýnýn öncü müfrezesi, genel kurmayý Partinin iþçi sýnýfýnýn bir parçasý olmasý, partisiz yýðýnlarla saðlam ve kalýcý baðlara s inin sýnýf bileþiminde de yansýmalýdýr. Parti, üyelerinin sýnýf kökeni ve konumu bakýmýnda rçasý olmalýdýr. Üyeleri arasýnda ve yönetici organlarda, proleterlerin sayý ve etkinliðin sýna özel bir önem vermelidir. Bu, partinin sýnýf niteliðini korumasýnýn ve pekiþtirmesini iþçi sýnýfýyla saðlam ve kalýcý baðlara sahip olmasýnýn ve iþçi sýnýfýnýn en iyi öðelerin u, proletarya davasý uðruna sonsuz fedakarlýðýný emmesi» nin de zorunlu bir koþuludur. Partinin gerek kitle baðlarý gerekse saflarýnýn bileþimi bakýmýndan iþçi sýnýfýnýn bir par aaliyetinin merkezine iþçi sýnýfýný almalýdýr. Bu iþçi sýnýfýnýn nispeten zayýf olduðu, bi kesi için daha da büyük bir önem taþýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü'nün kurulduðu Ekim Koferansý'nda, iþçi sýnýf emi ve iþçi sýnýfýyla kalýcý ve güçlü baðlar kurmamýzýn gerekliliði vurgulanmasýna ve bu d karþýn iþçi sýnýfýyla olan baðlarýmýz henüz zayýftýr. Saflarýmýzda proleter kökenli unsur roleteri olmak üzere % 27,4'dür. Bu genç bir komünist hareket olmamýzýn yaný sýra, hareket küçük-burjuva devrimci bir örgütün baðrýnda þekillenmesinin ve kýsa bir süre öncesine kad faaliyetimizin merkezine almamýþ olmamýzýn da doðal sonucudur. THKO'nun komünist bir örgüte dönüþtüðü 1975'de, eski sýnýf niteliðinin kaçýnýlmaz bir sonu larýný ve yakýn çeperini sýnýfsal konum ve kökleri itibariyle küçük-burjuva unsurlar oluþt eþtiri kampanyasýnýn ve buna baðlý olarak da THKO'nun Marksist bir nitelik kazanmaya baþla de geçmisinden devraldýðý küçük-burjuva sosyal temeli deðiþtirebilmesi, saflarýnýn sýnýf b rle olan baðlarý açýsýndan proletaryaya dayanabilmesi için, iþçi sýnýfý içinde çalýþma ola p olan güçleri sürekli geliþtirip yaratarak, iþçi sýnýfý içinde çalýþmak üzere seferber et cak THKO var olan bu güçleri tümüyle iþçi sýnýfý içinde çalýþmak üzere seferber edemediði , onlarý geliþtirmeye ve ortaya çýkarmaya da gereken önemi vermedi. Bu durum ise teorik te spitlerimize karþýn -ki bir süre parti faaliyetine iliþkin teorik tespitlerimiz bugünkü gi net deðildi-pratikte iþçi sýnýfý içinde çalýþmaya gereken önemin verilmemesine yol açtý. Özeleþtiri kampanyasýndan sonra da, iþçi sýnýfý içinde durumumuzu pekiþtiremememize baðlý arý-proleter unsurlar ve küçük-burjuva tabakalar arasýndaki faaliyetimizin zayýflýðý komün tin gerek saflarýnýn sýnýf bileþimi bakýmýndan, gerekse kitlelerle olan baðlarý açýsýndan
modern sanayi proletaryasýnýn bir parçasý haline gelememesine, iþçi sýnýfýndan veya yarýnsurlardan çok öðrenci gençliðe ve þehrin küçük-burjuva tabakalarýna dayanmasýna yol açtý. Ýþçi sýnýfý, tüm toplumsal sýnýflar arasýnda en homojen yapýya sahip sýnýf olmakla birlikt anlardan oluþmaktadýr. Bu özellikle bizim gibi yarý-sömürge, yarý-feodal toplumsal bir yap hip ülkelerde daha do belirgindir. Ülkemizde iþçi sýnýfý, büyük makineli üretimde, fabrika aþan modern sanayi iþçilerinden, tarým, ulaþým, yapý ve inþaat, küçük atölye vb. iþçilerin tabakalarý içinde örgütlenme, disiplin ve militan mücadeleci birlik ruhunun en çok geliþt baka, modem sanayi iþçileridir. Onlar ayrýca, iþçi sýnýfýnýn, partisinin siyasi ideolojik kavramaya ve hayata geçirmeye en yatkýn tabakasýdýr. Modern sanayi iþçileri, büyük makinel in kendilerine kazandýrdýðý bu ve benzeri özelliklerden ötürü, devrim ve sosyalizm mücadel mücadele azmi ve kararlýlýðýyla saflarýndaki disiplin ve örgütlenme yeteneðiyle iþçi sýnýf ve ilham kaynaðýdýr. Bu komünist bir önderlikten yoksun olmasýna karþýn, ülkemiz iþçi sýn r ülkelerin iþçi sýnýfý hareketi tarihi göz önüne alýndýðýnda açýk bir biçimde görülmekted Modern sanayi iþçileri arasýnda bizim durumumuz pek de parlak ve iç açýcý deðildir. Bu dur modern sanayi iþçilerinin yukarýda ana hatlarýyla belirttiðimiz özellikleri, iþçi sýnýfý i lmakla birlikte, modern sanayi iþçileri arasýnda eylemimize özel bir önem vermemizi gerekt irmektedir. Faþist diktatörlüðün, onun hizmetindeki faþist, reformist, revizyonist partile n ve sendika aðalarýnýn önümüze çýkardýðý engeller modern sanayi iþçileri arasýnda faaliye ellememeli ve bizi, onlarýn modern sanayi iþçilerine nispetle daha az önem verdikleri iþçi r (örneðin küçük imalathane ve atölye iþçileri gibi) arasýnda eylemimizi yoðunlaþtýrmaya i , bir ölçüde, burjuvazinin ve karþý-devrimin çizdiði sýnýrlar içinde hareket etmek, zorluk mak olur. Bu engellere karþýn, modern sanayi iþçileri iþçi sýnýfýnýn diðer katmanlarýna ni , küçük - burjuva özellikle de feodal ideolojinin daha az etkisi altýndadýrlar, sýnýf bili edinmeye daha yatkýndýrlar, mücadele azmi, örgütlenme ve disiplin ruhuna daha çok sahiptir r. Ýþçi sýnýfý içinde faaliyet göstermeyi esas almakla birlikte yarý-proleter ve küçük-burjuv asýndaki faaliyetimizi bir yana itmemeli, «kendimizi yalnýzca iþçiler arasýndaki eyleme ad a»malýyýz. Proletaryanýn demokratik ve sosyalist devrim sürecindeki tayin edici rolünü, on n devrimci sýnýf ve Marksist-Leninist partinin sýnýfýn bir parçasý olduðunu vurgulamamýz, yý esas almamýz gerektiðini önemle belirtmemizi, doðru bir biçimde ele alýnmadýðýnda örgüt ikle de yakýn çeperinde yarý-proleter ve küçük-burjuva tabakalar arasýnda yürüttüðümüz faa e gereken önemin verilmemesinde ifadesini bulan «sol» bir eðilimin ortaya çýkmasýna da yol tadýr. Yarý - proleter ve küçük-burjuva tabakalarýn, özellikle demokratik devrim sürecinde larý devrimci rolün küçümsenmesinden, zaaflarýnýn abartýlmasýndan ve bu zaaflarý en asgari rmek yerine, onlar karþýsýnda yýlgýnlýða kapýlmaktan kaynaklanan bu eðilim, proletaryanýn ikleri arasýnda yürüttüðümüz faaliyetin aksamasýnýn ve yarý-proleter ve küçük-burjuva taba liyet gösteren unsurlarýn görevlerine dört elle sarýlma-malarýnýn nedenlerinden birini olu ktadýr. Proletaryanýn demokratik ve sosyalist devrim sürecindeki belirleyici rolünü onun en devr imci sýnýf olduðunu inkar eden Marksist-Leninist partiyi sýnýftan kopararak ele alan ve iþ içindeki faaliyetimizin önemini küçümseyen anlayýþ ve eðilimlere karþý mücadele etmemiz ge yarý-proleter ve küçük-burjuva tabakalar arasýndaki faaliyetimizi ve onlarýn devrimdeki ro yen II. Enternasyonal oportünizmi ve Troçkizm ile ayný teorik temele sahip olan eðilim v e anlayýþlara karþý da mücadele etmemiz gerekmektedir. Ülkemizde yarý-proleter ve küçük-bu kalarýn oldukça yoðun olmasý, onlarýn devrimdeki rolünü, dolayýsýyla da bu eðilime karþý m artýrmaktadýr. Proletaryanýn temel müttefikleri arasýndaki faaliyetimizi küçümseyen eðilim ve anlayýþlar mediði sürece, yarý-proleter ve küçük-burjuva tabakalar içinde faaliyet gösteren partili u r ve partimizin yakýn çeperi sýnýf mücadelesinin ortaya çýkardýðý zorluklarý aþmak ve üstl i yerine getirmek üzere bütün güçleriyle ileri atýlamayacaklardýr. Bunun kaçýnýlmaz sonucu ve kýrýn yarý-proleter ve küçük-burjuva kitleleri arasýnda faaliyet göstermemiz demokrati osyalist devrimin zafere ulaþmasýný -salt öncü sýnýfýn çabasýyla hiç bir devrim zafere ula ve azami programýmýzýn gerçekleþmesinin yaný sýra, proletaryaya siyasi bilinç verebilmemiz rekli olan ve toplumsal ve siyasi yaþamýn somut gerçeklerine sýký sýkýya baðlý canlý siyas elde etmemizin de vazgeçilmez koþuludur. Biz komünistlerin, partimizin siyasi-ideoloj
ik çizgisi doðrultusunda ister iþçi sýnýfý içinde olsun ister diðer sýnýf ve tabakalar ara aliyet, son tahlilde iþçi sýnýfýnýn nihai kurtuluþu, tüm insanlýðýn kurtuluþu için yürütül rçek komünistler, partimizin sadýk, fedakar ve kararlý üye ve aday üyeleri olmak istiyorsa iþçi sýnýfýnýn yaný sýra onun müttefikleri arasýndaki faaliyetimizi küçümsememeli, bütün ilmez bir enerjiyle eylemimizi sürdürmeli ve partimizin yakýn çeperini bu perspektifle h arekete geçirmeliyiz. Partimiz, diðer devrimci sýnýf ve' tabakalar arasýndaki faaliyetini bir yana itmeksizin iþçi sýnýfý içindeki faaliyetini daha da yaygýnlaþtýrmalý ve kapýlarýný siyasi sýnýf bilin k açmalýdýr. Ýþçileri partimize alýrken, onlarda aydýnlarda var olan entelektüel düzey vb. aramamalý, Leninist kýstaslar aramalýyýz. Partimizin eyleminin muhtevasýnýn gerektirdiði ö leri iþçi devrimcilerde aramalýyýz. Partimizin gerek kitle baðlarý, gerekse kadrolarýnýn s i bakýmýndan iþçi sýnýfýnýn bir parçasý olmasý için, iþçi sýnýfý içindeki faaliyeti en baþ lmamýz ve partimize üye alýrken Leninist kýstaslar aramamýz gerekir. Partimiz Program ve Taktikler Çevresinde Birliðin Yaný Sýra Ayný Zamanda Örgütsel Bir Birl r Parti birliði, komünistlerin birliði, sadece ideolojik birlikle, belli bir siyasi çizgi etrafýnda birlikle sýnýrlý deðildir. Bunlarýn yaný sýra, o, ayný zamanda örgütsel bir birl birlikten yoksun bir parti, proletaryanýn devrimci partisi olamaz. Ýdeolojik birliðin, belli bir siyasi çizgi etrafýnda birliðin yaný sýra, örgütsel birlik, irade ve eylem birl , mücadele birliðinin ön koþullarýndan biridir. Lenin «Program ve taktik meseleleri üzerin irlik esaslý bir meseledir, fakat Parti birliði, çalýþmanýn merkezileþtirilmesi için yeter dir» diyor ve þunlarý ekliyordu: «...Parti birliði ve çalýþmanýn merkezileþtirilmesi, ayrýca bir örgüt birliðini gerektirir içinde, aile çevresinden daha baþka bir þey olarak geliþen örgüt birliði, resmi bir tüzük lýk çoðunluða tabi olmaksýzýn, parça bütüne baðlanmaksýzýn mümkün olamaz.» Proletaryanýn devrimci partisi belli ilkelerden yoksun, þekilsiz, gevþek bir örgütsel birl ik olmamalýdýr. O de mirden bir disipline sahip ve belli ilkelere göre inþa edilen ve örgü enen bir birlik olmalýdýr. Partinin iþçi sýnýfýný ve diðer emekçi sýnýflarý asgari ve azami programýný gerçekleþtirme seferber edip yöneten, bunun için de çok yönlü sistemli ve merkezileþmiþ bir faaliyet yürü ir birlik olmasý, onun demirden disipline ve merkezileþmiþ bir yapýya sahip olmasýný, üret e bölge esasýna göre örgütlenmesini, hücre sistemini örgütsel temeli haline getirmesi gere arti, üretim ve bölge esasýna göre örgütlenmiþ örgütlerin merkezi bir önderlik altýnda org lamý olmadan üstlendiði görevlerinin hiç birini yerine getiremez. a). Partimiz Demirden Disipline Sahip örgütlü Bir Birliktir. Parti demirden disipline sahip, örgütlü bir birlik olmalýdýr. Partinin demirden disiplini, burjuvazinin ve yardakçýlarýnýn sýk sýk belirttikleri gibi üyeleri ve iþçi sýnýfý için de re, bir iþkence bürokratik bir disiplin deðildir. Proletarya partisinin disiplini zora dayanmaz. O, parti içindeki konumuna ve görevlerine bakýlmaksýzýn bütün üyelerine eþit ol ulanýr. Partinin kendi saflarýnda olduðu gibi, kitleler içinde geliþtirdiði disiplin gönüllü bir d ndir. O, bilince, pratikte saðlanan güvene, devrim ve sosyalizmin zaferi için yapýlan fe dakarlýða dayanýr. Bu Bolþevik Parti disiplininin, burjuvazinin ve yardakçýlarýnýn yüreðin lacak kadar saðlam ve demirden bir disiplin olmasýnýn kaynaðýdýr. Parti demirden disipline sahip, örgütlü bir birlik olmadan karþý-devrimin saldýrýlarýný gö tleler içinde çok yönlü sistemli ve merkezi bir faaliyet yürütemez. Proletaryaya ve diðer sýnýflara disiplin ve : örgüt ruhunu aþýlayamaz. Partimiz, disiplinine uyan, görevlerini yeterli nedenler almaksýzýn aksatmayan, zamanýnd a yerine getiren unsur-ardan oluþmak, disiplinin ihlaline izin vermemek, liberaliz me varan «hoþgörüyü» saflarýnda yaþatmamak zorundadýr. Disiplinin uygulanmamasýna varan li kapýlarý açan «hoþgörü», sanýlanýn aksine partiyi çürütür, partinin içinde «yol arkadaþlar
Demirden disiplinin bütün üyelere eþit olarak uygulanmasýnda hala önemli zaaflarýmýz vardý uygulamalar Tüzüðümüzde belirlenen ilkeler ýþýðýnda yok edilmelidir. Hangi bölgede olursa i kademede olursa olsun her üye disipline uymalýdýr. Yönetici organlar ve yöneticiler, alt organlarýn, üyelerin ve aday üyelerin üstlendikleri görevleri zamanýnda yerine getirip ge rmediklerini, Tüzüðe uygun hareket edip etmediklerini denetlemelidirler. Onlar bu alan da ortaya çýkan zaaflarý ve nedenlerini tespit etmeli, gerekli tedbirleri almalýdýrlar. Üy erin ve organlarýn yöneticileri ve yönetici organlarý parti disiplinine uyup uymadýklarý k usunda denetleme hakkýna sahip olduklarý vurgulanmalý bunun haktan onlarýn görevleri olduð fikri geliþtirilmeli ve saflarýnda egemen kýlýnmalýdýr. Partimizin bütün üyelerine eþit olarak uygulanan demirden bir disipline sahip örgütlü birl labilmesi, Programýnýn yaný sýra. Tüzüðünü kabul eden ve bu doðrultuda örgütlerimizin biri ak çalýþan unsurlardan oluþmasýna baðlýdýr. Partimize, onun örgütlerinden birinde aktif ol Tüzüðü kabul etmeyen ve hayata geçirmede kararlý olmayan unsurlarýn, daha doðrusu her ist , isteyen herkesin üye olmasý halinde, o, «sempatizanlar denizinde» kaybolur. Nerede baþla yýp nerede bittiði belli olmayan þekilsiz, örgütsüz bir kuruluþ haline gelir. Partiye anti leter unsurlarýn, özellikle sýradan aydýnlarýn dolmasýna neden olur. Proleterler, üretim i i yerlerinden ötürü disiplinli ve örgütlü çalýþmaya yatkýndýrlar. Bu nedenle demirden disi proleterlerin partiye girmelerine engel oluþturmaz. Buna karþýlýk o, anti-proleter unsur larýn, özellikle sýradan aydýnlarýn partiye girmelerinin önündeki engellerden biridir. Ekim Konferansý'nda, komünistlerin örgütüyle, yakýn çeperinin nerede baþlayýp nerede bitti er belirsizleþtiði belirtilmiþ ve bu durum komünist hareketin en önemli zaaflarýndan biri arak ele alýnmýþtý. Bu zaaf özellikle parti-dýþý örgütler olan çalýþma gruplarýnýn -sonral di- hücreler gibi ele alýnmasý ve çalýþma gruplarýndaki üye ve aday üyelerimizin, onlarýn unsurlar arasýnda örgütsel bakýmdan esasa iliþkin bir ayrýmýn pratikte yapýlmamasý biçimin rdu. Üye ve aday üyelerimizle, çalýþma gruplarýnýn diðer bir kýsým üyeleri arasýnda ö-neml asý pratikte böyle bir uygulamayý sürekli besliyor ve onun nedenlerinden birini oluþturuyo rdu. Bu durum üye ve aday üye olabilecek unsurlarý dýþýmýzda tutmamýzdan kaynaklanýyordu. nýnda üye ve aday üye olma niteliðini yitirmiþ unsurlarýn tümü zamanýnda atýlmadý ve bu al uyanýklýðýn gösterilmesinde zaaflara düþüldü. Dar kapýcýlýðýn ve liberalizmin tipik ve ek bu uygulama, ayný zamanda, legalizmi, örgütsüzlüðü, disiplinsizliði körüklüyor ve meþrula Konferanstan sonra yukarýda belirttiðimiz zaafý ve onun nedenlerini yok etme doðrultusun da ileri adýmlar atmamýza karþýn onlar bugün de tamamen yok edilmemiþtir. Ama bugün, dünde farklý olarak, artýk dar kapýcýlýðý büyük ölçüde aþmaktayýz ve üye ve aday üye nitelikler ti dýþýna çýkarmada daha uyanýk ve tedbirli davranmaktayýz. I. KONGRE BELGELERÝ (06) b.) Partimiz, Üretim ve Bölge Esasýna Göre Örgütlenmelidir Partinin üretim ve bölge esasýna göre örgütlenmesi, Bolþevik tipte militan bir partiyi, II ternasyonal tipinde reformcu, parlamenterist bir partiden ayýran temel özelliklerden biridir. Partinin merkezi bir yapýya sahip olmasý ve merkezileþmiþ bir faaliyet yürütebilmesi için tek bir merkezi organýnýn olmasý ve üretim ve bölge esasýna göre kurulan örgütlerinin mer anýn denetiminde ve yönetiminde faaliyet göstermesi gerekir. Partinin Merkez Organý doðru yönetimi ve denetimi gerçekleþtirmek için gerekli yetki ve özelliklere sahip olmalýdýr. Bö r organ iþlevinden ve sahip olmasý gereken özelliklerden dolayý en seçkin ve her alanda en geliþmiþ unsurlardan oluþmalýdýr. Ve o, uyumlu bir bütün oluþturmalýdýr. Kongremizin önün evlerden biri de Partimizin Merkez Organýný belirlemektir. Partinin üretim ve bölge esasýna göre örgütlenmesi, üretim alanlarýnda, iþ merkezlerinde, da ve diðer çalýþma alanlarýnda parti örgütlerinin kurulmasý ve bu örgütlerin ekonomik, so laþým, parti faaliyetinin geliþim düzeyi vb. etkenler göz önüne alýnarak oluþturulan ve te tici organa sahip yerel örgütlerde (il, ilçe vb.) birleþtirilmesi demektir. Hücre sistemin in Partinin örgütsel temeli haline gelmesi ise, üretim alanlarý, iþ merkezleri, kurum ve ç alanlarýnda kurulan parti örgütlerinin partinin örgütsel temeli haline gelmesi demektir.
partinin, üretim alanlarý, Ýþ merkezleri, kurum ve diðer çalýþma alanlarýndaki taban örgüt Partinin Merkez Organý'nýn bütün hücrelerini doðrudan, araya herhangi bir yönetici organ g ksizin yönetmesi ve onlara önderlik etmesi mümkün deðildir. Bu nedenle, O, parti faaliyeti nin geliþmesine baðlý olarak baþýnda yönetici bir organ bulunan ve ortak özelliklere sahip li bir bölgedeki hücrelerini ve üyelerini kapsayan yerel örgütler kurmalý ve onlardan oluþ Parti, belirlenmiþ bir bölgedeki önder ve yönetici rolünü ye rel örgütleri aracýlýðýyla g aaliyetini onlar aracýlýðýyla sürdürür. Yerel örgütlerin yönetici komiteleri Merkez Komite ikte söz konusu bölgenin önder organlarýdýr. Onlar ve taban örgütleri parti çizgisinin ve organýn kararlarýna ve direktiflerine uygun faaliyet göstermeli, yönetici ve önder roller ini bu temelde gerçekleþtirmelidirler. Yerel örgütlerin yönetici komiteleri (il, ilçe komi si vb.) faaliyet gösterdikleri bölgedeki sorunlarý parti çizgisi ve merkez organýn kararla rý doðrultusunda çözme yeteneðine ve insiyatifine sahip olmalýdýrlar. Aksi halde, bölgedek i örgütü üstlendiði görevleri yerine getiremez. Bugüne deðin, siyasi-ideolojik çizgimizin bir süre öncesine kadar netleþmemesine, bunun so cu olarak da, yerel örgütlerimiz tarafýndan yeterince kavranmamasýna, örgütsel alanda hata avrayýþlarýn var olmasýna baðlý olarak, yerel örgütlerimize gerekli insiyatif tanýnmamýþtý bu insiyatifi çizgimiz doðrultusunda ve doðru bir biçimde kullanma özelliklerine tam olara k kavuþmamýþlardý. Bugün gelinen yerde partimiz, yerel örgütlerimize gerekli insiyatifi ta a ve onlar bu insiyatifi giderek doðru bir temelde kullanmaktadýrlar. Bu gerçekleþmedikçe yerel örgütlerimiz sýnýf mücadelesinin ihtiyaçlarýna tam bir cevap veren örgütler haline g ektir. Günümüzde iþçilerin ve diðer emekçilerin yoðunlaþtýðý üretim alanlarýnda, iþ merkezlerinde lýþma alanlarýnda partimizin taban örgütlerini oluþturabilecek hücreler yok denebilecek ka azdýr. Onlar partimizin örgütsel temelini oluþturabilecek nicel ve nitel geliþme düzeyine terince sahip deðildirler. Bugüne deðin, kitleler içindeki faaliyetimizin hücrelerden çok k tek üye ve aday üyelerimize ve onlarýn içinde yer aldýklarý önceleri çalýþma grubu, sonr teleri denilen parti dýþý, ancak partiye baðlý organlar aracýlýðýyla sürdürdük ve sürdürme Örgütümüzün nitel düzeyini düþürmeyi göze almaksýzýn kitlelerin bulunduðu bütün birimlerd eler örgütleyemezdik. Ancak hücreler oluþturmak perspektifini yitirerek veya bir yana it erek faaliyetimizi parti dýþý, ancak partiye baðlý organlar aracýlýðýyla sürdürmeye çalýþm peri arasýndaki sýnýr çizgisinin bulanýklaþmasýna, legalizmin körüklenmesine, hem do parti ve üyelerin geliþmemesine yol açtý. Bu organlardan ya hücrenin bütün görevlerinin yerine lmesi istenmemeliydi, ya da onlar hücreye dönüþtürülmeliydi. Oysa bugüne deðin, bunlarýn i esas olarak gerçekleþmedi. Onlar, örgütümüzün hücreleri haline dönüþtürülmedikleri için, o üstlenebileceði tüm görevleri yerine getirebilmeleri istendi ve beklendi. Bugün hücrelerimiz, yok denecek kadar az olmalarýnýn yaný sýra, onlar da bulunduklarý alan a üstlendikleri görevleri tam olarak yerine getirememektedirler. Bunun için gerekli özel liklere genel olarak sahip deðildirler. Üstlendikleri görevleri yerine getirebilmeleri Ýçin, onlar, gerekli tecrübe birikiminden, siyasi-ideolojik düzeyden, inisiyatiften ve tüm bunlara sýký sýkýya baðlý olan yaratýcýlýk ve esneklikten yoksundurlar. Ülkemiz komünist hareketi, genç bir komünist harekettir. Bu nedenle de, onun, iþçilerin ve iðer emekçilerin yoðunlaþtýðý bütün üretim alanlarýnda, iþ merkezlerinde, kurumlarda ve di hücreler örgütlemesi mümkün deðildi. Ancak partimizin örgütsel temelini oluþturacak olan h zin bugünkü nicel ve nitel geliþme düzeyinin düþüklüðünün tek nedeni d« ülkemiz komünist h ldir, bunun bir baþka nedeni daha vardýr. O da saflarýmýzda giderek zayýflamakla birlikte etim esasýna göre örgütlenmemizin ve bu alanlardaki örgütlerimizin nitel ve nicel olarak g iþmesinin ve saðlamlaþmasýnýn taþýdýðý büyük önemin yeterince kavranmamasýdýr. Yönetici or nde, kurumlarda ve diðer çalýþma alanlarýnda, hücreler oluþturma, onlarý örgütsel temelimi etirmede, sorunun önemine uygun bir kararlýlýða, uygulamaya sahip olmamalarýdýr. Bu zaafla giderilmesi doðrultusunda Ekim Konferansý'ndan sonra ve yeniden inþa sürecinde ileri adýml ar atmamýza karþýn bu zaafýmýz özellikle pratik uygulamada, tamamen yok edilemedi. Öte yandan hücrelerin parti faaliyetinin bütünü içindeki yerleri ve iþlevleri saflarýmýzda rak açýklýða kavuþmamýþtýr. Onlarýn görevlerine uygun inisiyatif, ya üst organlar tarafýnd ya da bizzat bu organlar tarafýndan kullanýlmamaktadýr. Üst organlarýn taban örgütlerimiz
kadrolarýmýza güvenmemelerinin bir sonucu olarak ortaya çýkan her þeyi zapt-ý rapt altýna arý ve düzenli ve sistemli bir eðitim faaliyetinin yürütülmemesi, önderliðin ve denetimin vranamamasý, demokratik merkeziyetçilik ilkesine uygun olarak gerçekleþtirilememesi, bu organlarýn nitel olarak geliþmesini engelleyen etkenlerden bazýlarýdýr. Bugüne deðin ekonomik-siyasi teþhir, ajitasyon, propaganda faaliyetini yeterince birleþt iremememizin, canlý somut örneklere dayanarak yürütemememizin nedenlerinden biri de kitl eler içindeki faaliyetimizi üretim merkezlerinde, kurumlarda ve diðer çalýþma alanlarýnda rulan hücreler aracýlýðýyla sürdüremememizdir. Bu ayný zamanda kitlelerin nabzýný elimizde aaflara düþmemizin, kendiliðinden her patlamayý siyasal bir mücadele düzeyine yükseltememe n nedenlerinden birini de oluþturmaktadýr. Partimiz, nitel düzeyini düþürmeksizin öncü ve Marksist bir müfreze olduðunu unutmaksýzýn. rda,kurumlarda ve diðer çalýþma alanlarýnda hücreler kurmaya çalýþmalýdýr. Partimizin inþa baþka þeylerin yaný sýra, bu örgütlerin kurulmasý onlarýn nicel ve nitel olarak geliþmesi laþmasý süreci olmak zorundadýr. Bu gerçekleþmedikçe partimiz nicel ve nitel olarak geliþmeyecek, iþçilerin ve diðer emekçi daha geniþ kesimlerini eðitip örgütleyemeyecek, seferber edip yönetemeyecektir. Bu durumda partimiz, kitlelerin nabzýný elinde tutamayacak, kitlelerin içinde çok yönlü sistemli ve mut olgulara dayanan, ekonomik-siyasi teþhir, ajitasyon, propaganda, ve örgütlenme faa liyetini yürütemeyecektir. önder ve yönetici rolünü gerçekleþtiremeyecektir. Çünkü partini n hücreler partinin kitleler içindeki kýlcal damarlarýdýr. Parti kitle içindeki faaliyetin ancak üretim esasýna göre inþa edilen hücrelerle sürdürebilir ve önder ve yönetici rolünü aracýlýðýyla gerçekleþtirebilir. Partinin taban örgütlerini üretim esasýna göre örgütlemes eni, iþçilerin ve diðer emekçilerin, doðrudan doðruya üretim alanlarýnda, fabrikalarda, ta elerinde kurumlarda ve diðer çalýþma alanlarýnda bulunmasýdýr. Ýkinci nedeni is, sýnýf far iþmelerini ört bas etme temelinde deðil tersine sýnýf farklýlýklarýndan ve sýnýf çeliþmele le yürütmesidir. Çünkü parti, proletaryanýn ve her tarihi dönemdeki müttefiklerinin sýnýf lliklerini hareket noktasý olarak almadan, onlarý asgari-azami programýný gerçekleþtirmek e eðitip örgütleyemez, seferber edip yönetemez. Partimiz, bütün üretim alanlarýnda, iþ merkezlerinde vb. hücreler oluþturmak ve onlarý örg li haline getirmeye çalýþmakla birlikte, iþçi sýnýfýnýn özellikle de modern sanayi proleta im birimlerinde hücreler oluþturmayý en baþta gelen ödevlerinden biri olarak ele almalýdýr rtimizin, gerek kadrolarýnýn sýnýf bileþimi, gerekse kitle baðlarý açýsýndan iþçi sýnýfýný anayi proletaryasýnýn bir parçasý olabilmesi buna baðlýdýr. Hücreler üretim birimlerinin yaný sýra, özellikle de þehir yoksullarýnýn yoðunlaþtýðý semt lýdýr. Semt hücreleri semtlerde mücadelenin partimiz önderliðinde geliþmesi için gereklidi ak onlar, üretim birimlerindeki hücrelerimizin alternatifi olarak ele alýnmamalýdýr. Üreti birimlerindeki hücrelerin görevleri, onlara devredilmemeli, veya buna uygun bir uygu lamaya girilmemelidir. Partimiz, bir yandan yeni hücreler kurarken, diðer yandan da var olan hücrelerimizin s iyasi-ideolojik düzeyini yükseltmelidir. Onlarýn önder ve yönetici rolünü pekiþtirmelidir. için gerekli insiyatif yönetici organlarýmýz tarafýndan tanýnmalý ve hücreler bu insiyati lanmak için eðitilmelidir. Partimizin gençliðinden ötürü o.daha uzun bir süre bütün üretim birimlerinde hücreler örgü r. Bu nedenle partimizi, hücrelerimizin olmadýðý yerlerde faaliyetini tek tek üye ve aday eler ve onlarýn içinde yer aldýðý, parti dýþý, ancak partiye baðlý geçici örgütler aracýlý artimîz söz konusu alanlarda, hücreler oluþturmayý bir yana itmemeli, bir hücrenin tüm gör ni adý geçen parti-dýþý örgütlerin yerine getirmesini beklememeli ve istememelidir. Onlara lerine uygun görevler vermeli, eðitmeli ve yardýmcý olmalýdýr. c) Partimizin Temel Örgütlenme Ýlkesi Demokratik Merkeziyetçiliktir Partinin bir irade ve eylem birliði, daha önce özelliklerini ana çizgileriyle belirttiðimi z bir örgüt birliði olabilmesi için, onun yol gösterici temel örgütlenme ilkesi demokratik keziyetçilik olmalý, o bu ilkeye göre inþa edilmeli ve faaliyetini örgütlemelidir. Parti ö
rinin organik bütünlüðü demokratik merkeziyetçilik ilkesini uygulayarak gerçekleþtirebilir kli geliþtirip pekiþtirebilir. Bütün bunlarýn saðlanabilmesi için de, demokrasinin burjuva okrasisi gibi sahte, göstermelik bir demokrasi olmamasý, merkeziyetçiliðin de bürokratik b ir merkeziyetçilik olmamasý gerekir. Bu nedenle, proletarya partisinde demokratik me rkeziyetçilik, proleter demokrasisi ile merkeziyetçiliðin olumlu bir birliðidir. O, demo krasi temelinde merkeziyetçiliðin, merkezileþmiþ önderlik altýnda demokrasinin uygulanmasý r. Dünya komünist hareketinin deneyi, partide demokratik merkeziyetçi iþleyiþin ortadan kaldý asýnýn, çoðu zaman ikisi içice olmak üzere liberal ve bürokratik sapmalara yol açtýðý ve p çürüterek, onun yozlaþmasýna ve sosyal-reformcu ya da sosyal-faþist bir partiye dönüþmesi olduðunu göstermiþtir. Demokratik merkeziyetçiliðin uygulanmamasý, partinin geniþ kitlele eþinde sürükleyen, hareketin acil ihtiyaçlarýný anýnda tespit eden, bunlara çözüm getirebi militan niteliklerini yok eder; onu kitlelerden koparýr, hayatýn gerçeklerinden uzaklaþtýr ve yozlaþtýrýr. Proletaryanýn devrimci partisinde, demokratik merkeziyetçilik en özlü ifadesini, en üst or ganýn Kongre olmasýnda, yönetici organlarýn ve yöneticilerin taban tarafýndan seçilmesinde t organlarýn üst organlara, tüm örgütün Merkez Komitesi'ne tabi olmasýnda, azýnlýðýn çoðun in kararlarýn alýnmasýna ve uygulanmasýna aktif olarak katýlmasýnda, üst organlarýn, üyele t organlara hesap vermesinde ve onlar tarafýndan denetlenmesinde bulur. Ayný þekilde üst organlarýn alt organlarý ve üyeleri denetlemeleri faaliyetleri hakkýnda birbirlerine ka rþý düzenli ve sistemli bilgi vermeleri de demokratik merkeziyetçiliðin bir gereðidir. Demokratik merkeziyetçilik ilkesi, alt organlarla üst organlar, üyelerle yöneticiler ara sýnda amir-memur iliþkilerinin varlýðý ile baðdaþmaz. O, alt organlarýn ve üyelerin yöneti rýn kararlarýna koþulsuz uymalarýný, ancak, düþüncelerini ve eleþtirilerini, özgürce, herh ký uygulanmaksýzýn söylemelerini, parti direktiflerini hayata geçirmede ve uygulamada inis iyatifli olmalarýný öngörür. Parti faaliyetinin yürütülmesinde, daima üst organlar alt org erekli insiyatifi tanýmalý, onlarýn ellerini kollarýný baðlamamalý, alt organlar da inisiy lerini kullanmalýdýrlar. Bu, demokratik merkeziyetçilik ilkesiyle çeliþmez. Merkezileþmiþ ik altýnda demokrasinin uygulanýyor olmasý, üst organlarýn alt organlara önderlik etmesini e alt organlarýn üst organlarýn direktiflerini ve kararlarýný ne ölçüde uyguladýklarýný ve görevleri ne ölçüde yerine getirdiklerini denetlemelerini zorunlu kýlar. Gene ayný þekild mokrasi temelinde merkeziyetçiliðin uygulanýyor olmasý, önderliðin ve yönetici organlarýn uygulamalar içine girmemelerini, partinin ve parti örgütlerinin iradesini yansýtan Kongr e ve Konferans kararlarý ýþýðýnda faaliyet göstermelerini, onlara uygun davranmalarýný, üy alt organlarýn fikirlerini sürekli dinlemelerini, deneylerinden yararlanmalarýný, eleþtiri ve uyarýlarýný göz önüne almalarýný, sorunlarýný çözmelerini onlarýn kararlarýn alýnmasýn rýný saðlamak üzere çaba göstermelerini gerektirir. Saflarýmýzda demokratik merkeziyetçiliðin yol gösterici temel örgütlenme ilkesi haline gel ve onun proleter demokrasisi ile merkeziyetçiliðin olumlu bir birliði olarak uygulanm asý doðrultusunda ileri adýmlar atýlmakla birlikte, bu alanda Ekim Konferansý'nda belirlen en zaaflar, tamamen yok edilmedi Ekim Konferansýnýn, daha sonra da Ýl Konferanslarýnýn top lanmasý, Ýl önderliklerinin ve Kongre delegelerinin Konferanslarda seçilmesi, taban örgütl imizde yöneticilerin üyeler tarafýndan seçilmesi son olarak da Kongremizin toplanmasý, dem okratik merkeziyetçiliðin uygulanmasýnda atýlan ileri adýmlardýr. Gizlilik koþullarýnda tü gerçekleþtirilmesi, özellikle de Kongremizin hazýrlýk çalýþmalarý ve delegelerin seçimi b kratik merkeziyetçilik ilkesine uygun hareket edilmesi, küçümsenmemesi gereken Ýleri geliþ lerdir. Gizlilik koþullarýnýn getirdiði sýnýrlamalar ve özel uygulamalar dýþýnda partimiz rin ve yönetici organlarýn, tabandan seçimine özel bir önem vermektedir. Bu, hem üyelerin alt organlarýn yönetici organlarý ve yöneticileri denetlemelerini, hem de tabanýn güven d duðu önderliklerin oluþmasýnýn vaz geçilmez koþuludur. Ancak, partimizin demokratik merkez liði yöneticilerin taban tarafýndan seçilmesine indirgenmemeli ve seçimden secime uygulana n bîr ilke deðil, tersine sürekli uygulanan bir ilke olarak kavran-malý ve ele alýnmalýdýr nedenle de, yönetici organlarýn taban tarafýndan seçilmesi ve Kongre ve Konferanslarda yönetici organlarýn denetiminin gerçekleþtirilmesi tek baþýna yeterli deðildir. Ýl Konferanslarýmýzýn ve Kongremizin toplanmasýna karþýn, üst organlarla alt organlar, yön
le üye ve aday üyeler arasýnda, amir-memur iliþkisi tamamen yok edilemedi. Bürokrasisi, za yýflamakla birlikte varlýðýný sürdürmektedir. Üst organlar ve yöneticiler, tabanýn fikirle rilerine ve deneylerine her zaman gereken önemi verememekte, yer yer onlarýn fikirle rini ve eleþtirilerini, teþvik etmede yetersiz kalmaktadýrlar. Yetersiz kalmaktan öte za man zaman bastýrmaktadýrlar. Tabanýn üst organlarý denetlemesi fikri, saflarýmýzda yeterin eliþmemiþtir. Ve onlarýn eleþtirilerinin önemi tam olarak kavranamamýþtýr. Yönetici organlarýn önderliðini, tabanýn insiyatifini þekilde ele alan eðilim ve uygulamal ayýflamakla birlikte halen yaþamaktadýr. Yönetici organlarýn kararlarý taban örgütlerinde rtýþmalar gerçekleþtirildikten sonra uygulanmamaktadýr. Canlý tartýþmalarýn olmayýþý , hem düzeltilmesini, üst organlara yöneltilecek eleþtirilerin ortaya çýkmasýný engellemekte, h onlarýn yeterince kavranýp, uygulanmasýný engellemektedir. Yönetici organlarýmýzda, kararl rektifleri, alt organlarý ikna etme, onlarý kazanma temelinde hayata geçirme perspekti fi zayýftýr. Partimiz yönetici organlarý, kararlarýný ve direktiflerini tabaný ikna ederek anma temelinde hayata geçirme pespektifine sahip olmalýdýr. Bu hatalý önderlik anlayýþlarýnýn yok edilmesinin yaný sýra, yönetici organlarýn siyasi ve düzeylerinin geliþtirilmeleri gerekir. Tabaný ikna etmede ve kazanmada yetersizlik, iþl erin yetkilerle yürütülmesine yol açmaktadýr. Oysa, önder ve yönetici rol, kadrolarý ve ta erini kazanma, onlarý ikna etme, gerekli perspektifi onlara verme ve kararlarýn ve d irektiflerin hayata geçirilmesi îçin, gerekli faaliyetin örgütlenmesi ve yürütülmesinde on nsiyatif tanýnmasý temelinde gerçekleþtirilmelidir. Bu üst organlarýn denetimi ile birleþm ir. Denetim, kararlarýn hayata geçirilip, geçirilmecliðini ve içine düþülen hatalarýn tesp melidir. Dünya komünist hareketinin deneylerinin de kanýtladýðý gibi, partide bürokrasinin geliþmes e ortaya çýkmasýnýn temel nedenlerinden biri de sistemli ve düzenli denetim faaliyetinin y memesidir. Bürokrasinin yok edilmesi, demokrasinin en geliþmiþ biçimiyle uygulanmasýnýn ya a, düzenli ve sistemli bir denetim faaliyetinin yürütülmesini gerektirir. Partimizde yönet ici organlarýn yaný sýra, onlarýn yönetiminde hareket etmeyen ve doðrudan doðruya Kongre v nferanslarda seçilen, denetim organlarý (ülke, il düzeyinde) olmalýdýr. Bugüne kadar, bu t enetim organlarýmýz olmadý. Onlar, Kongre ve Konferans kararlarýnýn yönetici organlarýn ka ve direktiflerinin uygulanýp uygulanmadýðýný denetlemeli ve seçildikleri organlara hesap v melidirler. Onlarýn denetimi, ayrýca, mali konularý da içermelidir. Yoldaþlarýmýzýn organlarda kararlarýn alýnmasýna aktif olarak katýlmalarý ve organ içi düz emli bir denetim faaliyetini gerçekleþtirmeleri, kollektif bir faaliyetin yürütülmesini ge rektirir. Oysa, saflarýmýzda yöneticilerin, özellikle sekreterlerin kendilerini organlar yerine koyarak kararlar aldýklarý ve uyguladýklarý sýk görülen örneklerdendir. Onlar, üye runlarýn çözümüne, kararlarýn alýnmasýna aktif olarak katýlmalarýný teþvik edecek, bunun i aklarý yaratacak yerde, olanaksýzlaþtýrýlacak bir tutum içine girebilmektedir. Bu baþka þe yaný sýra, doðru çözümlerin bulunmamasý, doðru kararlarýn alýnmamasý ve alýnan kararlarýn yata geçirelememesine yol açmaktadýr. Partimiz bu ve benzen uygulamalarý, eleþtiri-özeleþt yöntemiyle yok etmekten, gerektiðinde örgütsel tedbirler almaktan kaçýnmamalýdýr. Partimizin organlarýnda, canlý tartýþmalar olmalý, ancak kararlar alýndýktan sonra azýnlýk alýdýr. Bu uyma görünüþte olmamalýdýr. Azýnlýk, muhalefetine ve eleþtirilerine karþýn, çoð geçirmeye bütün gücüyle katýlmalý ve çalýþmalýdýr. Azýnlýðýn çoðunluða uymasýnýn gösterme ilmesiyle mümkündür. Muhtelif düþüncelere sahip unsurlar, organ toplantýlarýnda düþünceler li, gerek görürlerse, Merkez Komitesi de dahil bütün üst organlara baþvurmalý, (her üye ve , her zaman üst organlara baþvurmak, eleþtirilerini onlara iletmek hakkýna sahiptir Ve b u, hiçbir gerekçeyle, hiçbir kimse tarafýndan engellenemez). Ancak, onlar, Çoðunluðun kara hayata geçirilmesini engelleyen bir tutum içine girmemeli ve görüþ ayrýlýklarýný partinin ar. Aksi bir tutum, partinin irade ve eylem birliðini zedeler. d) Partimiz Ýllegal Çekirdeklerin Organik Bir Toplamýdýr Oportünizm ve revizyonizmin yaydýðý hayallere karþýn, gerici ve sömürücü sýnýflar, tarih s asýyla çekilmemiþlerdir ve çekilmeyeceklerdir. Onlar, karþý-devrimci þiddet ve terörü sade mle karþý-devrim arasýndaki çeliþmenin çözülmek üzere gündeme geldiði devrim dönemlerinde
e uygulamýþlardýr ve uygulamaya devam etmektedirler. Onlar mümkün olan her yönteme baþ vur , devrim ve sosyalizm güçlerinin hazýrlanmasýný, güç toplamasýný engellemeye çalýþmaktadýr sýnýflarýn bu çabalarý, devrim ve sosyalizmin zaferinin temel koþulu olan proletaryanýn de ci partisinin yok edilmesinde, onun faaliyetinin engellenmesinde yoðunlaþmaktadýr. Par ti, gerici ve sömürücü sýnýflarýn çok yönlü saldýrýsýný ve baskýsýný ancak gizli örgütlenm el alarak etkisiz kýlabilir. Gizlilik onun varlýðýný sürdürmesinin ve üstlendiði görevleri tirmesinin temel koþuludur. Günümüzde bütün Marksist-Leninist partiler, en demokratik burj a cumhuriyetlerinde bile, bu koþulu göz önüne alarak örgütlenmekte, inþa edilmekte ve faal göstermektedir. Onlar, burjuva demokrasisinin sahte ve göstermelik niteliðini unutmam akta, gizlilik sorununu proletaryanýn uzun vadeli çýkarlarý ve sýnýf mücadelesinin uzun sü eliþimi açýsýndan ele almaktadýrlar. Ülkemizde, göstermelik bir demokrasi olan burjuva demokrasisi ve onun içerdiði siyasi ha k ve özgürlükler yoktur. Ülkemizde faþist diktatörlük hüküm sürmektedir. Proletaryanýn dev inin kurulmasý ve legal faaliyet göstermesi yasaktýr. Devrim ve karþý-devrim arasýndaki mü lenin ekonomik ve siyasi krizin giderek derinleþmesine baðlý olarak, þiddetlendiði, baský terörün yoðunlaþtýðý günümüz koþullarýnda partimiz tamamen gizlilik koþullarýna uygun ola nmekte ve faaliyet göstermektedir. O. illegal faaliyeti temel almaktadýr ve illegal ör gütlerin organik bir toplamýdýr. Aksi halde, partimiz faþist-diktatörlüðün saldýrýlarýný e daha kuruluþ aþamasýnda tasfiye edilirdi. Partimizin en üst organýndan, kitleler içindeki taban örgütlerine kadar tüm örgütleri ve a aki iliþki somut olarak bilinmemelidir. Partimizin faaliyetini, gericiliðin parti örgütüne eriþemeyeceði bir biçimde sürdürmelidir. Bugün bu konuda bazý sorunlarýmýz vardýr ve bu s zaaflarýn en kýsa zamanda giderilmesi hayati zorunluluktur. Partimizin bu alandaki zaaflarýný aþabilmesi için, gizlilik sorununu proletaryanýn kýsa va li çýkarlarý açýsýndan, günün koþullarý ve görevleri açýsýndan ele alýnmamalýdýr. Dar görü flarýmýzda bütünüyle yok edilmelidir. Üye ve aday üyeleri partimize alýrken, partimiz gizl oþulunu göz önüne almalý ve bu koþula uygun bir seçim yapmalýdýr. Yönetici organlarýmýz üy rimizi ve taban Örgütlerimizi gizlilik koþulunun gerçekleþtirilmesi açýsýndan da eðitmeli, meli, zaaflarýný tespit ederek eleþtirmelidirler. Taban örgütlerimizde ve yerel örgütlerimizde gizliliði saðlamak için en uygun biçimleri ke inin bulacaðý fikri, geliþtirilmelidir ve onlara en uygun biçim ve yöntemleri bulmakla yük lduklarý ve bunu üst organlardan -içinde bulunduklarý koþullar bütün ayrýntýlarýyla biline eklememeleri gerektiði kavratýlmalýdýr. Partimizin gizlilik koþuluna uygun olarak inþa edilmesi ve örgütlenmesinin gerekliliði, le gal imkanlarý kullanmayý reddetmeye yol açmamalýdýr. Partimiz, gizli örgütlenmeyi ve illeg aaliyeti esas almakla birlikte bütün legal olanaklardan da gizlilik kurallarýna tam an lamýyla uyarak yararlanmalýdýr. Bunun için gerekli biçim ve yöntemleri bulmak, örgütlerimi ki önemli bir görevdir. Partimiz Proletaryanýn En Üst Örgüt Biçimidir Proletaryanýn devrimci partisi, sadece örgütlü bir-öncü müfreze deðil, ayný zamanda prolet üst örgüt biçimidir. Partinin proletaryanýn en üst örgüt bircimi olmasý onun, proletaryan rini yönetmesinde ifadesini bulur. Proletaryanýn sendikalar, kooperatifler, emekçi halk meclisleri, kültür ve benzeri gibi pek çok sýnýf örgütü vardýr. Parti, bütün bu örgütlerle eþit düzeyde olan bir örgütlenme b proletaryayý nihai kurtuluþu için örgütleyebilmesi, seferber edip yönetebilmesi önder ve ci rolünü gerçekleþtirebilmesi,onun bütün diðer örgütlerin üstünde olmasýný gerektirir. Di yönetiminde ve önderliðinde faaliyet göstermeden, proletaryayý nihai kurtuluþ için eðiten ferber eden örgütler haline gelemezler. Proletaryanýn parti dýþý sýnýf örgütlerinin, proletaryayý nihai kurtuluþu için seferber ed bir aracý, proletarya diktatörlüðünü kurmanýn ve sürdürmenin bir aracý olabilmesi için, o n yönetimi altýnda faaliyet göstermeleri gerekir. Bu örgütlerin, proletaryanýn nihai kurtu
doðrultusunda hareket edebilmelerinin ve bunun için üstlendikleri görevleri tek tek yer ine getirebilmelerinin tek ve temel koþulu, partinin yönetimi altýnda olmalarýdýr. Çünkü b in hiç biri, proletaryanýn nihai kurtuluþu için gerekli doðrultuyu, kendi baþýna saptama y eðine sahip deðildir. Bunun için gerekli bilgi ve deney birikimi gibi unsurlardan yoks undurlar. Proletaryanýn nihai kurtuluþu için gerekli doðrultuyu saptama yeteneðine sahip o lan örgüt partidir. Çünkü o, devrimci teori ile devrimin ve hareketin yasalarýnýn bilgisiy onanmýþ olup, iþçi sýnýfýnýn en bilinçli, en kararlý, en fedakar öðelerini kapsar. Parti dýþý örgütlerden herhangi biri, diðer örgütlerin tek bir doðrultuda faaliyet gösterm ayacak yeteneðe ve özelliðe sahip deðildir. Oysa parti, gerekli yetenek ve özelliklere sah iptir. Çünkü O, bütün bu örgütlerdeki en fedakar, en kararlý, en bilinçli unsurlarýn birle ir. Ayrýca parti, bütün bu örgütleri proletaryanýn kurtuluþu doðrultusunda yönetme yeteneð iþçi önderlerinin yetiþtiði okuldur. Proletaryanýn sendikalar, kooperatifler, emekçi halk meclisleri gibi kitlevi örgütlerini n partiye baðlý olmasý. onlarýn, örgütsel bakýmdan da partiye baðlý olmalarý demokratik de r, partinin yönetiminde faaliyet göstermeli, ancak örgütsel bakýmdan baðýmsýz olmalýdýrlar rliðini veya yönetimini, talimatlarla deðil, kararlarýnýn doðruluðu ile ve kitleleri kazan e ikna etme yeteneðiyle gerçekleþtirebilir. Açýktýr ki, partimiz kurulur kurulmaz, bütün parti-dýþý sýnýf örgütlerinde önderliðini ger artimizin çizgisi doðrultusunda hareket eden ve sýnýfýn çoðunluðunu kapsayan parti-dýþý ör . Partimizin sýnýfý, ý kendi yönetiminde hareket eden kitle örgütlerinde örgütleyebilmesi tleler içinde çok yönlü ve sistematik bir faaliyet yürütmeli, parti örgütleri inþa etmeli mize baðlý gruplar oluþturmalýdýr. Parti-dýþý örgütlerin yönetiminin ele geçirilmesi veya rulmasý, daima partimizin kitlelerin sevgi ve güvenini kazanmasýnýn bir sonucu olmalýdýr. Partimiz sadece proletaryanýn deðil, diðer ezilen ve sömürülen sýnýflarýn kitlevi örgütler ci gücü olmalýdýr. Aksi halde partimiz, ezilen ve sömürülen diðer sýnýflarý siyasi çizgisi eferber edip, yönetemeyecektir. Devrimde proletarya önderliði gerçekleþemeyecektir. Çünkü de proletarya önderliði, onun sýnýf partisinin önder ve yönetici rolünde soyutlanýr. Saflarýmýzda, partinin kitle örgütlerindeki önder ve yönetici rolüne iliþkin hatalý kavray malar varlýðýný sürdürmektedir. Kitle örgütlerinin örgütsel baðýmsýzlýðý, iç iþleyiþi zede z unsurlarý ikna temelinde deðil, parti kararlan dayatýlarak gerçekleþtirilmeye çalýþýlmak le örgütlerinde demokratik merkeziyetçilik parti önderliðini gerçekleþtirmek adýna rafa ka adýr. Bütün bunlar, yönetimimizdeki, etkinliðimizdeki kitle örgütlerinin geliþmesiyle kitl içinde etkimizin artmasýný engellemektedir. Partimizin, kitleleri, yönetiminde hareket eden örgütlerde örgütlemesi, bu zaaflarýn yok edilmesine baðlýdýr. Bu konuda zaman zaman ortaya çýkan bir baþka hatalý eðilim de partinin sýnýf mücadelesinin nlarýný kapsayan önder ve yönetici rolünün þu ya da bu alanda faaliyet gösteren kitle örgü vredilmesi eðilimidir. Böylece örneðin iþçilerin DSM, ya da gençliðin anti-faþist kitle ör mücadele ettiði söylenebiliyor. Oysa bu parti-dýþý örgütler, yalnýzca partinin önderliðind nin belirli bir alanýnda hayata geçirilmesi kitleleri birleþtirme ve seferber etmenin araçlarýdýr. Ve parti önderliðini, hiç kimseyle paylaþamaz. Bu yanlýþ kavrayýþ ve eðilimle ikte de kendini göstermekte ve partinin önder rolünü zayýflatmaktadýr. Partimiz, Tek Bir Çizgiye Sahip ve Hiziplerden Arýnmýþ Bir Birliktir Parti proletaryanýn en saf sýnýf örgütüdür. Onun saflýðý yabancý ideoloji ve çizgileri saf sýnda ifadesini bulur. Bu onun, demirden disipline sahip bir irade birliði, eylem bi rliði, gönüllü bir örgüt birliði olmasýnýn temelini oluþturur. Proletaryanýn ideolojisi ve yegâne eylem kýlavuzu olan Marksizm-Leninizm evrenseldir v e her ülkede proletaryanýn tek bir siyasi-ideolojik çizgisi vardýr. Ýþçi sýnýfýnýn mülk sa amasýndan ve komünizmi gerçekleþtirmeyi hedeflemesinden dolayý bu böyledir Bu çizgi Marksi eninist teorinin her ülkenin somut koþullarýyla birleþtirilmesinin bir ürünü olan Marksist inist çizgidir. Her ülkede proletaryanýn ve onun sýnýf partisinin birden fazla siyasi -ide olojik çizgisi, örgütsel çizgisi olamaz. Birden fazla ideolojinin ve çizginin varlýðý hali
nlardan bin burjuvazinin ideolojik ve siyasi çizgisine tekabül eder. Bu durumda part i, yabancý ideoloji ve çizgileri barýndýran bir örgüte dönüþür. Proletaryanýn en saf sýnýf yitirir. Bu durumda O, bir irade ve eylem birliði olmaktan çýkar. Farklý ideoloji ve çizgi lerin egemenlik mücadelesini sürdürdüðü bir arenaya dönüþür. Bu özellik bugün tüm revizyonist partileri karakterize etmektedir. Revizyonist partile r, ister Cinli revizyonistlerin yaptýðý gibi «Ýki çizgi mücadelesinin teorisini yapmaya ka sterse sözde bu teoriye eleþtiriler yöneltsin, bugün bir çok çizgi ve hizibin mücadele ett anlar durumundadýr. Fazladan, bu partilerin büyük bir çoðunluðu, partilerine sahip çýkan k eri tasfiye ederek, proletarya ile burjuvazi arasýndaki «iki çizgi» mücadelesi aþamasýný g býraktýklarýndan, söz konusu çatýþma yalnýzca burjuva-revizyonist klikler arasýndaki geric st kavgasýndan baþka bir þey deðildir. Bu durum, bu partilerin, bir zamanlar içlerinde boy verip geliþen oportünist eðilimleri tasfiye edememelerinin bir sonucudur VG partimiz bu partilerin geçirdikleri olumsuz deneylerden -buna karþýlýk Arnavutluk Emek Partisi'ni n ilkeli, Marksist-Leninist tavrýndan- dersler çýkarmýþtýr ve çýkarmaktadýr. Partimizin irade ve eylem birliðine, tek bir merkeze ve çelikten disipline sahip, örgüts el bir birlik olarak kalabilmesi Ýçin, O, bugün olduðu gibi, bugünden sonra da saflarýnda bancý ideoloji ve çizgilerin yaný sýra hiziplerin oluþmasýna ve yaþamasýna olanak tanýmama içinde, parti çizgisine karþýt bir çizginin oluþmasý ve hiziplerin oluþmasý daima bir bir parti siyasi bir örgüttür. Hiziplerin oluþmasý ve geliþmesi süreci parti çizgisine karþýt luþmasý ve geliþmesi sürecidir. Parti içinde farklý çizgilerin ve hiziplerin oluþmasýnýn, birden çok merkezin ortaya çýkma k bir merkezin olmamasýna, merkezi yapýnýn daðýtýlmasýna, disiplinin gevþemesine ve gidere olmasýna, tüm bunlarýn bir sonucu olarak da, irade ve eylem birliðinin parçalanmasýna yol sý kaçýnýlmazdýr. Bu, uluslararasý komünist hareketin tarihi tecrübesinin yaný sýra, ülkem reketinin kýsa geçmiþi tarafýndan da kanýtlanmýþtýr. Bu nedenle partimiz, saflarýnda çizgi ilerin ve hiziplerin oluþmasýna izin vermemelidir. O, daima tek bir çizgiye ve ideoloj iye sahip, hiziplerden arýnmýþ bir birlik olmalýdýr. Parti çizgisine karþýt çizgilerin ve hiziplerin yaþamasýna izin verilmemesi, veya partinin ek bir çizgiye sahip ve hiziplerden arýnmýþ bir birlik olmasý, partide tartýþmalarýn ve gö iç olmamasý ve yasaklanmasý demek deðildir. Parti içinde tek merkez yerine, çok merkezli s asi-ideolojik çoðulculuðu savunan revizyonist ve oportünist akýmlar, farklý çizgilerin ve plerin varlýðýný meþrulaþtýrmak, tezlerini güçlendirmek için, görüþ ayrýlýklarýný ve tartý lerin mücadelesine indirgemektedirler. Onlar, partiye tek bir çizgiye sahip ve hizip lerden arýnmýþ bir birlik olmasý gerektiðini öðreten, Marksist-Leninist parti öðretisine t görüþ ayrýlýklarýný yasakladýðýný ileri sürerek saldýrmaktadýrlar. Oysa Marksist-Leninist asaklanan, genel olarak tartýþmalar ve görüþ ayrýlýklarý deðil, farklý çizgilerin ve hizip adelesidir. Bunlarýn ikisi esasta bir birinden farklý þeylerdir. Oportünist ve revizyoni st akýmlar, esasta farklý olan iki tezi bilerek bir birine karýþtýrmaktadýrlar. Partimizde farklý çizgilerin ve hiziplerin oluþmasýnýn engellenmesi adýna genel olarak gör rý ve tartýþmalar yasaklanmamalýdýr. Bu doðrultudaki uygulamalara karþý, saflarýmýzda uyan melidir. Partide görüþ ayrýlýklarýnýn ortaya çýkmasý, ve tartýþmalarýn olmasý kaçýnýlmazdýr. Partim rþýt çizgilerin oluþmasýna yol açmamasý koþuluyla engellememelidir. Aksine bu sýnýrlar içi rý teþvik etmelidir. Aksi halde parti, cansýz, ölü bir organizmaya dönüþür. Revizyonizm ve oportünizm özellikle de Maocu revizyonizmin iddialarýna karþýn, partide, pa rti çizgisine karþýt çizgilerin ve hiziplerin ortaya çýkmasý kaçýnýlmaz deðildir, kader de zamanýnda gerekli tedbirleri alýr, uyanýk davranýrsa. anti-Marksist çizgilerin ve hizipler in oluþmasýný engelleyebilir. Gerekli tedbirlerin zamanýnda alýnmamasýnýn bir sonucu olara rtaya çýktýklarýnda da onlar tasfiye edilerek, partinin irade ve eylem birliði, örgüt birl niden gerçekleþtirilebilir. Aksi, bir parti için felaket demektir. Parti Oportünist Öðeleri Saflarýnda Barýndýrmaz Gerici ve sömürücü sýnýflarýn baskýsý partiyi yozlaþtýrmaya yönelik çabalarý diðer sýnýf v
rlarýn sürekli proletaryaya katýlmasý ve burjuvazinin Ýþçi Sýnýfý içinde küçük-burjuva bir tokrasisini (ve bürokrasisi) yaratmasý ve onlarýn þu veya bu hiçimde partiye sýzmalarý, pa e oportünist öðelerin ortaya çýkmasýna yol açar. Partide, onun çizgisine karþýt bir çizgin erin oluþmasýnýn kaynaðý, iþte bu oportünist öðelerdir. Bu nedenle parti, Ýrade ve eylem b birliðini oportünist öðeleri saflarýnda barýndýrarak koruyamaz ve saðlamlaþtýramaz. O, opo saflarýndan atmadan, karþýt çizgilerin ve hiziplerin oluþmasýný engelleyemez. Parti, oport unsurlara karþý da gerekli tedbirleri almalýdýr. Parti kendini oportünist unsurlardan arýn a güçlenir ve geliþir. Bu nedenle partinin oportünist öðelerden kendini arýndýrmasý, onun cinin temel yasalarýndan biridir. Salt ideolojik mücadele ile ikna edilerek oportünist öðeler yenilgiye uðratýlamaz. «Ýdeolo dele ile partinin içindeki oportünist öðelerin 'yenilebileceðini, parti çerçevesi ipinde b in 'üstesinden gelinebileceðini savunan teori, partiyi felce ve kronik sakatlýða mahkum etmenin belirtisi olan çürük ve tehlikeli bir teoridir; bu teori, partinin oportünizme p eþkeþ çekilmesi tehlikesini doðurur; proletaryayý devrimci partisinden, emperyalizme karþý elesinde baþlýca silahýndan yoksun býrakmakla tehdit eder.» (Stalin). Bu nedenle parti, op ortünist öðelerin partiden atýlmasýný da Ýçeren örgütsel tedbirler almalýdýr. Oportünist öðelerin salt ideolojik mücadele ile yenilemeyeceði, partinin onlardan arýnmadý eliþip güçlenemeyeceði, hiziplerin ve farklý çizgilerin oluþmasýný engelliyemeyeceði, ülke areketinin pratiði tarafýndan da doðrulanmýþtýr. O, her alanda hýzlý bir geliþmeyi ancak, öðeleri tasfiye ettikten sonra gerçekleþtirebilir. Eðer oportünist öðeler saflarýmýzda tu rtimiz bugünkü saðlam temellere sahip olmayacaktý. Partimiz, oportünist öðeleri saflarýnda tutarak, salt ideolojik mücadele ile onlarý yenilg e uðratmak tutumu içinde deðildir ve olmayacaktýr. Bu tutumun, bütün belirtilen ve biçimle rtaya çýktýðý anda yok edilmelidir. Özellikle, oportünist öðeleri eðitme ve partiye kazanm ara kanat geren eðilimlere karþý partimiz üye lerinin uyanýklýðý artýrýlmalýdýr Kadrolar ve Kadro Sorunu Yoldaþlar, Partimiz Kuruluþ Kongresi'nin toplandýðý günümüzde, Marksist-Leninist bir siyasi-ideolojik gütsel çizgiye ve onlarýn özlü bir ifadesi olan Program ve Tüzüðe sahiptir. Bu, partimizin iði görevleri yerine getirebilmesi açýsýndan, «ilk ve en önemli þeydir». Ancak yeterli deð sýra partimiz siyasi-ideolojik çizgisini, örgütsel çizgisini «anlayan, onu kendi öz çizgil arak kavrayýp, uygulamaya hazýr bulunan, pratiðe geçirmesini bilen ve onu savunmaya, onu n için savaþmaya yetenekli olan» kadrolara sahip olmalýdýr. Doðru bir siyasi ve örgütsel ç tespitinden sonra, yukarýda özelliklerini ana çizgileriyle belirttiðimiz kadrolara ve doðr u bir kadro siyasetine sahip olmak belirleyici bir öneme sahiptir. Partimiz yukarýda özelliklerini belirttiðimiz kadrolara sahip olmadan, onlarýn daðýtýmýný, görevlendirilmel enetimini ve yükseltilmelerini doðru bir biçimde gerçekleþtirmeden, üstlendiði görevleri y getiremez. Partimizin siyasi çizgisi ve aldýðý kararlar ne kadar doðru olursa olsun bu dur umda kaðýt üzerinde kalýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü'nün kurulduðu 1978 Ekim Konferansý'nda, kadr leyici rolü ve doðru bir kadro siyasetine sahip olmanýn önemi üzerinde duruluyor ve bu ala ndaki hatalarýmýz ve onlarý aþmanýn yolu ana çizgileriyle de olsa saptanýyordu. Ancak Ekim feransý'nda kadrolar sorununa ve kadro siyasetine iliþkin olarak saptanan doðru çizgi, b aþta Geçici Merkez Komitesi olmak üzere, tüm örgütlerimiz tarafýndan tam olarak hayata geç edi. Bu, genç bir komünist hareket olmamýzla birleþince, kadro sýkýntýsýnýn kadro siyaseti aflarýn (azalmakla birlikte devam etmesine yol açtý. Örgütsel faaliyetimizdeki bir çok zaa nedenlerinden biri de gerek nicel, gerekse nitel bakýmdan gerekli kadrolara sahip olmamamýzdýr. Kitleler üzerindeki etkimiz giderek artmaktadýr. Yeni yeni güçler, hareketimiz çevresinde toplanmakta, yakýn çeperimiz geniþlemekte ve yaygýnlaþmaktadýr. Buna karþýlýk, örgütümüzün imizin kadro talebi devam etmektedir. Kadro sýkýntýsýnýn çekilmesi kitlelerde hoþnutsuzluð lmesi, teþhir, ajitasyon, propaganda faaliyetimizin yoðunlaþmasý ve yaygýnlaþmasýnýn bir u
olarak, yeni yeni güçlerin örgütümüz çevresinde toplanmasýyla açýklanamaz. Bu durum ancak, i güçlerden yeterince yararlanamamamýzla kadrolarýn seçiminde, görevlendirilmesinde, yükse mesinde ve geliþtirilmesinde hâlâ önemli hatalar yapmamýzla açýklanabilir. Kadrolar gökten inmez, onlarý sýnýf mücadelesinin içinde parti yetiþtirir ve kazanýr. Ama her-þeyden önce partinin yakýn çeperini örgütlü bir güce dönüþtürmesi, sistemli ve düzenl utmasý, yakýn çeperinin içinde, partiye yeni üyeler ve kadrolar kazanmak perspektifiyle f aaliyet yürütmesi gerekir. Parti yakýn çeperi içindeki faaliyetini bir takým görevlerin ye getirilmesiyle sýnýrlý bir perspektifle yürütmemelidir. Denilebilir ki, bu ikisi bir ve ayný þeydir ve bir biri ile çeliþmez. Ýki perspektifin de bir biriyle çeliþmediði, partiyi güçlendireceði ve bir birini tamamladýðý doðrudur; daha ç zanamamamýzýn nedenlerinden biri de, yakýn çeperimiz ve kitleler içindeki faaliyetimizde p artiye yeni kadrolar kazanma perspektifinin yeterince uygulanmamasýdýr. Partimizin bütün örgütleri ve üyeleri, özellikle taban örgütleri ve onlarýn üyeleri -özell , çünkü kitlelerin ve yakýn çeperimizin Ýçinde doðrudan faaliyet gösteren onlardýr- partim an, ama ona yakýn unsurlarý doðrudan deðerlendirmeli, bütün özeliklerini ve geliþme potans rini doðru tahlil etmeli, bu temelde partimizin üyeleri ve kadrolarý olabilecek, bu doðr ultuda geliþebilecek unsurlarý tespit etmelidirler. Ama bu yeterli deðildir. Ayrýca onla rý düzeylerini göz Önüne alarak çalýþma komiteleri ve gruplarýnda örgütlemeli, eðitmeli. z ara yardýmcý olmalý, bunun için onlarý eleþtirmelidirler. Onlarý sadece partimizin günlük ini yürütürken kullandýðýmýz araçlar olarak ele almamalý, onlara deðer vermeli, saygýlý ol inin önündeki engelleri aþmada yardýmcý olmalýyýz. Partimizin kadro sorunu, sadece yeni üyelerin ve kadrolarýn kazanýlmasý ile sýnýrlý bir so deðildir. O ayný zamanda, parti içi iþ bölümünün gerektirdiði uzmanlaþmayý, var olan kadro daðýtýlmasý, görevlendirilmesi, eðitilmesini ve yükseltilmesini de kapsamaktadýr. Bugüne kadar düzenli ve sistemli bir iþbölümünün gerçekleþmesine, faaliyetimizin bütün tem ve yönlerinde uzmanlaþan kadrolarýn yetiþtirilmesine gereken önemi yeterince vermedik. Ka drolarýmýzýn yeteneklerini ve geliþme potansiyellerini göz önüne alarak on-lan belli alanl uzmanlaþtýrma perspektifine yeterince sahip olmadýk. Ya da iþbölümü ve uzmanlaþma, tek yö alaný dýþýnda hemen hemen hiç bir þeyle ilgilenmeme olarak ele alýndý ve kavrandý. Oysa u ve iþbölümü, alaný dýþýnda hiçbir þeyle ilgilenmemek demek, tek yönlü bir geliþme demek de veya bu anlayýþla uzmanlaþma, üstlenilen görevin de yerine getirilmemesine yol açtý. Bugüne kadar olduðu gibi, kadrolara geliþi güzel görevler vermemeli, kadrolarý yetenekleri önüne alýnmaksýzýn zaaflarýnýn giderilmesi için çalýþmaksýzýn, o görevden o göreve savurm ele iþler belki düzelir» dar deneyci anlayýþla kadrolar sistemli bir denetime tabi tutulma dan, yetenekleri, özellikleri, zaaflarý doðru olarak tespit edilmeden, onlara yeni yen i görevler verilmemeli veya onlarýn görev alanlarý deðiþtirilmemelidir. Kadrolarýn yetenek , eksiklikleri ve özellikleri doðru tespit edilmeksizin yapýlan görev daðýlýmý, genellikle a, kadrolarýn geliþebilecekleri bir ortamý bulamamalarý ile sonuçlanmaktadýr. Bu hem düzen e sistemli bir iþbölümünün gerçekleþmemesine, partimizin belli bir alanda uzmanlaþmýþ kadr p olmamasýna, dolayýsýyla parti faaliyetinin aksamasýna; özellikle genç kadrolarýn moralin ozulmasýna, kendilerine olan güvenlerinin sarsýlmasýna yol açmaktadýr. Uygun görevlerin ve esi halinde geliþebilecek kadrolar, böylece geliþmek bir yana, gerilemektedirler. Partimizin bütün kademeleri, kadrolara deðer vermeli, onlarý göz bebekleri gibi her þeyden akýnmalý ve onlara karþý saygýlý olmalýdýrlar. Kadrolarý tanýmalý, hor birinin eksiklikler rini, yeteneklerini doðru tespit etmeliyiz. «Stalin'in bize öðrettiði gibi, kadrolarýn gel sini saðlamak için, özel bir dikkat göstermeliyiz; kadrolarýmýza çiçeklerini seven iyi bir gibi davranmalý, bunlarý sulamalý, aþýlamalý ve çapalamalýyýz; parti üyelerini düzeltmek i amalý, ama bunlar düzeltilemeyecek durumdaysa da artýk parti için hiçbir yararlarý kalmamý larý partiden uzaklaþtýrmalýyýz.» (Enver Hoca) Kadrolarýn yetenekleri en iyi hangi görevlerde geliþtirilebilecekleri en iyi hangi görev leri yerine getirebilecekleri bilinmelidir. Bu iki etken göz önüne alýnarak kadrolara göre v verilmelidir. Kadrolarýn geliþebilecekleri ve onlara partiye yararlý olabilecekleri
görevlerin verilmesinin koþulu, kadrolarýn her birinin doðru deðerlendirilmesidir. Kadrola rý deðerlendirmede subjektivizme düþülmemeli onlarýn geliþme süreçlerinin bir yönü veya bi , bütünü göz önüne alýnmalýdýr. Yöneticiler kadrolarýn kendilerine olan özel yakýnlýklarýn yerine getirilmesi açýsýndan hiçbir önemi olmayan özelliliklerine göre deðerlendirmemelidi Daima parti görevlerini yerine getirmedeki baþarýlarýný, kararlýlýklarýný, yaptýklarý feda i çizgisine sadakatlerini temel almalýdýrlar. Bunlara göre kadrolarý yükseltmelidirler. Partimizin yönetici organlarý, bütün kademeleri ve ileri kadrolarý «kadrolarý özenle yetiþ ilerleme yolundaki her militanýn yükselmesine yardýmcý olmak, büyümelerini hýzlandýrmak iç oldaþlarla 'zamanýný yitirmekten korkmamalýdýrlar. Kadrolarýn geliþebilmeleri, yetenekleri eliþtirebilmeleri, bu korkunun alt edilmesini gerektirmektedir. Onlar özellikle genç k adrolara tecrübelerini aktarmalýdýrlar. Partimizin yönetici organlarý, genç kadrolarýn hat karþýsýnda hatalarla uzlaþmak-sýzýn, tecrübeli kadrolara nazaran daha hoþgörülü davranmalý larý kýrmamaya, þevklerini azalt-mamaya çalýþmalýdýrlar. Genel olarak kadrolarýn, özel ola kadrolarýn eleþtirisinde ve denetlenmesinde bu unsura dikkat edilmelidir. I. KONGRE BELGELERÝ (07) III. BÖLÜM ÝÞÇÝ SINIFI ÝÇÝNDEKÝ SENDÝKAL FAALÝYETÝMÝZ Marksizm daha ilk ortaya çýktýðý andan itibaren iþçi sýnýfýný toplumsal geliþmenin temel g tinin merkezine iþçi sýnýfýný kazanmayý koymuþtur. Yine Marksizm daha ilk baþtan itibaren, ve onun eylemini burjuvaziye karþý yöneltmede sendikalarýn önemli rolünü hiçbir zaman göz miþ tir. Bu temel tespitlerin farkýnda olan burjuvazi ise; sendikalara sýzarak, onlarý b urjuvazinin çizdiði sýnýrlar Ýçinde tutarak, ÝÞÇÝ sýnýfýnýn kapitalizme yönelen mücadelesi k mücadelenin dar sýnýrlarý içine hapsetmeye, çeþitli burjuva partilerinin peþine takmaya ilir ki; Marksistler ve burjuva siyasetçileri arasýnda en sert çatýþma alanlarýndan birisi e sendikal mücadele alaný olmuþtur. Ülkemizde de durum bir farklýlýk göstermiyor. Burjuvazi iþçi sýnýfý ve sendikalar üstündek sürdürmek için her yola baþvuruyor. Adý sosyalist olan burjuva partileri örgütlemekten, s evrime! sendikalar örgütlemeye kadar çeþitli sahte alternatiflerle, iki ulus ve çeþitli mi iyetlerden iþçi sýnýfýmýzýn mücadelesini bölmeye, onu kendi ideolojik-siyasi denetimi altý a çalýþýyor. Örgütümüz kýsa tarihi ve gençliðine karþýn, Ýþçi sýnýfýný kazanmak, sýnýfý sý lemeyi en önemli görevlerin den birisi olarak önüne koymuþ, bu zor ama þanlý görevi yerine mek için uzun bir zamandan beri tüm burjuva, burjuva-toprak aðasý partilere karþý uzlaþmaz mücadele açmýþtýr. Örgütümüzün bir azami programý ve bu programdan yansýyan bir sýnýf sendikacýlýðý programýn henüz kýsa bir zaman geçti. Ama bu kýsa zamana karþýn örgütümüz sýnýf sendikacýlýðý ile h ikacýlýk akýmlarý arasýna bir çizgi çekmeyi baþardý. Ýdeolojik, siyasi, örgütsel, hayatýn dikacýlýðýnýn ilkelerini savunarak sýnýf sendikacýlýðý ile burjuva sendikacýlýk akýmlarý a ya koydu. Örgütümüz bu temel ve belirleyici görevi yerine getirirken, bir yandan reformcu ve revizyo nist sendikacýlýk tarafýndan üstü örtülen, çarpýtýlan, Marksizm-Leninizmin sýnýf sendikac ezlerini açýða çýkarýrken; bir yandan da, bu sözde sýnýf sendikacýsý akýmlarýn burjuva nit etti. Sýnýf sendikacýlýðýnýn doðru bir kavrayýþýna sahip olan örgütümüz, bu saðlam zemine basara in içinde bulunduðu koþullarý tahlil etti. Ülkemizde; sendika aðalýðýnýn kökenleri, burjuv kýmlarýnýn nitelikleri ve bunlarýn iþçi sýnýfý karþýsýndaki konumlarýný ortaya koyarak, sý i ve mücadelesi için kalkýnacaðý temelleri tespit etti. Ýþçi sýnýfýnýn sendikal birliði gibi temel bir sorunu Marksist bir kavrayýþla ele alan örg l birliðinin, sýnýfýn parti çizgisinde birliði sorunuyla sýký iliþkisini göz önüne alarak, nasýl birlik sorunlarýna doðru cevaplar verdi. Burjuva sendikacýlarýn birlik adýna iþçi sý bölücü faaliyetlerini teþhir etti. Mevcut sendikalarýn, iþçi sýnýfýnýn bir örgütlenme ve m madýðý, tersine sendikal eylemi parçalamak, boðmak isteyen burjuva sendikacýlýk akýmlarýný rkezleri olduðu gerçeðini tespit eden örgütümüz, bütün burjuva sendikalarýn, tek devrimci
inin sýnýf sendikalarý olabileceðini ortaya koydu, iþçileri çeþitli reformcu, revizyonist, sendikalar arasýnda dolaþtýrarak sýnýf içinde sahte umutlar yayan burjuva sendikacýlarýn a ir etti. Sendika aðalarý ve burjuva sendikacýlýk akýmlarýnýn sýnýf içindeki bölücü faaliyetlerinin ndikal eylemin burjuvazi ve kapitalizmi hedef alarak doðru bir yola girmesi için. bu gün en acil ihtiyacýnýn sýnýf sendikalarýnýn örgütlenmesi olduðu tespitini yapan örgütümüz genel planda da olsa örgütlenme sorunlarýný çözümleyerek, sýnýf sendikalarýnýn, onlarýn ya biçimi olan DSM'lerin örgütlenmesine giriþti. Kýsaca söylenecek olursa, geçtiðimiz kýsa dönem örgütümüzün sendikal hareketin en temel ör l sorunlarýný çözümlediði, önüne çýkan bütün sorunlarý hýzla çözümleyecek bir yola girdiði Sendikal Eylemin Bugün Ýçinde Bulunduðu Durum ve Görevlerimiz Tartýþmaya gerek olmayan bir gerçektir ki; örgütümüz Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþ ustafa Suphi yoldaþýn kýsa dönemini bir yana býrakýrsak, iþçi sýnýfýmýz hiçbir dönem kendi bir örgüte, bir partiye sahip olmamýþtýr. Bu durumun kaçýnýlmaz sonucu olarak da, iþçi sýn sendikacýlýðý hareketiyle yüz yüze gelmemiþ, onu tanýma olanaðý bulamamýþtýr. Öte yandan ni, daha ortaya çýktýðý andan itibaren önce Osmanlý despotizminin, daha sonra burjuva-feod e faþist diktatörlüðün zulmü altýnda yürütmek zorunda kalmýþtýr. Ýþçi sýnýfýmýz, 1864-1945 8, ikincisi 1922-1925 arasýnda olmak üzere iki kýsa dönem dýþýnda legal bir sendikal örgüt anaðýna sahip olmamýþtýr. Egemen sýnýflar 1947 yýlýnda sendikalar yasasýný çýkararak sendikal örgütlenme üstündeki y orunda kaldýklarýnda ise; sendikalarýn en dolaysýz görevi olan grev ve toplusözleþme hakký rdýr. Ancak, burjuvazinin sendika! harekete müdahalesi bu yasal saldýrý ile de sýnýrlý kal urjuvazi daha baþtan sendikal örgütlenmeye CHP ve DP'nin Ýþçi Bürolarý aracýlýðýyla müdaha nin bir parçasý olarak örgütlemeye yönelmiþtir. Ýþte, emperyalist ülkelerin grev kýrmakta ka uzmanlarý, uluslararasý reformcu sendikacýlýk merkezlerinin aðalarý ve CIA' ya kadar ne adar karþý-devrimci kuruluþ varsa tümü iþçi sýnýfýmýzýn örgütlenmesine müdahale etmiþtir. ikalara, iþçilere karþý bir örgüt niteliði kazandýrýlmýþtýr. Dahasý, emperyalist finans ku ktatörlüðün Çalýþma Bakanlýðý sendikalar içindeki burjuva faaliyeti büyük miktarlardaki pa ekleyerek buralarý burjuvazinin bir kalesi durumuna getirme çabalarýný sürdürmüþlerdir. Daha baþtan burjuvazinin sendikal eylemi bastýrma merkezleri, düzen Örgütleri olarak örgüt eye çalýþýlan sendikalar, içlerinde burjuvazinin dolaysýz faaliyetinin sonucudur ki; egeme sýnýflarýn içine yuvarlandýklarý her buhran buralarda da hemen yansýmýþ, fesihler, ihraçla bir birini Ýzlemiþ, buhran dönemlerindeki aðalar arasýndaki sert çatýþmalar tabandan yükse alefetinin baskýsýyla da birleþince, onlar iþkolundaki bir çok sendika ve hemen her burjuv a toprak aðasý partisinin kendisine baðlý konfederasyonlar örgütlemesine kadar iþi vardýrm Bugün reformcu, revizyonist, faþist sendika ve konfederasyonlarýn içinde bulunduklarý buhr an onlarýn bu genel geliþim çizgisinin doðal sonucundan baþka bir þey deðildir. Emperyalis vizyonist sistemin içinde bulunduðu buhran Türkiye egemen sýnýflarýný derinden etkilemiþti men sýnýf klikleri baðlý bulunduklarý emperyalist kliklerin doðrultusunda sert bir mücadel giriþmiþ, siyasal plandaki sert mücadele bu sendikalara da yansýmýþ, baþta iki büyük konfe TÜRK-ÝÞ ve DÝSK olmak üzere hemen bütün belli baþlý sendikalarda koltuk kavgasý doruk nok K-ÝÞ, burjuvazinin iþçi sýnýfý içindeki bu en büyük ihanet ocaðýnýn bölünmesi son kongresi K ise, bugün fiilen bölünmüþ durumdadýr. Öte yandan iþçi sýnýfýmýz son 15 yýl içinde yoðun bir sendikal eylem döneminden geçmiþ; be emen her soydan sendika aðasýnýn nasýl iþçi düþmanlarý olduðunu kendi öz deneyiyle öðrenmi K'e yönelen iþçi akýmý, 1975'lerde tamamen durmuþ, DÝSK'in de TÜRK-ÝÞ'den bir farký olmadý görülmüþtür. Bugün artýk, hiçbir burjuva sendikacýlýk merkezi iþçileri kendine çeken bir k endika deðiþtirmeler, sendika aðalarýna duyulan bir nefretin ifadesidir. Yoksa eskiden o lduðu gibi, Ýþçiler daha iyi bir sendikaya gittiklerini düþünmemekledirler. Bu süreç içinde, bütün burjuva sendikacýlýk merkezlerinin Ýþçi düþmaný niteliði açýða çýkm ndikalar bir daðýlma ve parçalanma sürecine girmiþlerdir. Ýþçi sýnýfýmýz ise, sendikal müc yeni ve devrimci sendikalar arayýþý içindedir.
Ýþte, sendikal hareketin içinde bulunduðu bu gerçeklerden kalkan örgütümüz, mücadelesine y tespitleri yapmýþtýr: a) Ülkemizdeki sendikalar daha kuruluþ aþamalarýnda burjuvazi-emperyalistler-uluslararasý reformcu sendikacýlýk merkezlerinin doðrudan müdahalesi ile karþýlaþmýþtýr. Bugün de bunla ve denetimleri çeþitli soydan burjuva sendikacýlýk akýmlarý ve sendika aðalarýnýn elindedi r, çeþitli burjuva, burjuva-toprak aðasý partilerine baðlý bir avuç sendika aðasý ve sendi tý tarafýndan yönetilmektedirler. Sendika aðalarý iþçileri sendikal eylemin dýþýna iterek, eler patronlar ve kendi aralarýnda bir danýþýklý dövüþe dönüþtürmüþlerdir. b) Her soydan sendika aðasýna karþý iþçiler derin bir nefret duymakta, bu nefret her geçen erinleþmektedir. Ýþçiler, özellikle onlarýn ileri kesimleri, sendika aðalarýnýn ve burjuva cýlýk akýmlarýnýn sendikal hareket içindeki iþlevlerini kavramaktadýr. Bu kavrayýþ sonucud eni bir arayýþ içine girmiþlerdir. Ve daha þimdiden iþçiler sýnýf sendikacýlýðýnýn ileri s eleci çizgisine ilgiyle yaklaþmaktadýrlar. c) Herhangi bir reformcu, revizyonist, faþist sendikaya karþý, yüzüne devrimci maskesi geç se de diðer bir reformcu, revizyonist, faþist sendika alternatif olarak görülemez. Bütün b sendikalarýn tek alternatifi sýnýf sendikalarý ve onun bugünkü koþullarda bir biçimi olan rdir. d) Mevcut sendikalarda burjuva sendikacýlýk akýmlarýnýn ve sendika aðalarýnýn egemen olmal karak bu sendikalar içinde çalýþmayý reddedemeyiz. Çünkü henüz yüz binlerce iþçi bu sendik undadýr. Ancak bu sendikalar içindeki faaliyetimizin esasýný bunlarýn içten kemirilmesi, yýkýlmasý eti oluþturur. Bu sendikalar içinde DSM faaliyetinin esasýný, sendikal eylemi burjuvazi ve sendika aðalarýna yönelterek, sendika aðalarýnýn gerçek niteliklerinin deþifre edilmesi ha çok iþçiyi burjuva sendikacýlýk akýmlarýnýn etkinliðinden kurtararak sýnýf sendikacýlýð rýna çekmek oluþturur. Ayný zamanda DSM'ler burjuva sendikalar içindeki faaliyetlerinde bu sendikalarýn yönetimlerinin þu veya bu kademesini ele geçirerek, bunlarýn burjuva bürokra k mekanizmalarýný parçalamak, bu yönetim kademelerini sendika aðalarý ve burjuvaziye karþý evzi ve buralarý sýnýf sendikacýlýðýnýn atýlým yapmasý için dayanaklar olarak kullanmak, a burjuva bürokratik mekanizmalarýný parçalayarak, tüzük ve programlarýný deðiþtirerek, send ndikasýna dönüþtürmek olanaðýný göz ardý etmez. e) Bugün reformcu, revizyonist, faþist sendikalara üye yüz binlerce iþçiyi sýnýf sendikacý azanmak Ýçin bu sendikalar içinde yoðun bir mücadele yürütülmelidir. Ancak mücadele bununl az. Koþullarýn elverdiði mücadelenin ilerlemesi için gereklilik olduðu herhangi bir iþ kolunda legal sýnýf sendikalarý kurulmalýdýr. Böylece, reformcu, revizyonist, faþist, sarý, korsan vb. sendikalar içerden DSM'nin; dýþar n legal biçimdeki sýnýf sendikalarýnýn faaliyeti sonucu iki ateþ arasýnda kalacaklardýr. Sýnýf sendikalarý ve onlarýn bir biçimi olan DSMler hangi soydan olursa olsun sendika aða le ittifaký reddeder. Aðalar arasý çatýþmalarda «bu aða diðerinden daha Ýyidir» mantýðý il araf tutmaz. DSM'ler mücadeleye devrimci bir taraf olarak katýlarak, aðalarýn çatýþmalarýn iðini teþhir ederek, iþçileri sýnýf sendikacýlýðý çizgisinde, kendi çatýlarý altýnda topla dika aðasýna karþý mücadeleye seferber eder. Bugünkü koþullarda sýnýf sendikacýlýðýnýn dayanaklarýnýn baþýnda her soydan sendika ratik iþçi muhalefeti gelmektedir. DSM'ler bu muhalefeti kendi çizgilerine çekmeye, onu reformcu ve revizyonist etkilenmelerden korumaya çalýþýrlar. Bunun yanýnda kazanýlmasý ger bir müttefik güç de reformcu ve revizyonist sendikacýlýðýn derin etkisinde olmasýna karþý le demokratik bir muhtevaya sahip olan küçük-burjuva sendikacýlýk akýmlarýdýr. Bir yandan arýn iþçi sýnýfý içindeki etkinliklerini kýrmaya çalýþýrken, öte yandan bunlarý reformcu v ika aðalarýnýn yedek gücü olmaktan çýkarýp kendi yanýmýza çekmeye çalýþmalýyýz. Burada göz ilke, her ittifakýn bir mücadeleyi içerdiðidir. Unutulmamalýdýr ki iþçi sýnýfýnýn sendikal sendikalarýnda gerçekleþebilir.
Örgütümüz bu temel tespitlerinden kalkarak, bir yandan sýnýf sendikacýlýðý siyasetini deri endikal eylemin siyasi ve örgütsel sorunlarýna doðru çözümler getirirken; bir yandan da, g dele içinde yer alarak sýnýf sendikalarýnýn örgütlenmesine giriþti. Bu sendika örgütlerini da, bunlarýn her koþul altýnda mücadele edebilme yeteneklerine önem verdi. Yaygýn bir biçi sýnýf sendikalarýnýn illegal, yarý-legal biçimleri olan DSM'lerîn örgütlenmesine yöneldi. arýnýn ileri sürdüðü talepler, önerdiði eylem çizgisi iþçiler tarafýndan ilgiyle karþýland e önderlik götürebildiði her yerde DSM'ler kýsa zamanda güçlendi, direniþler örgütledi. DS ikal eyleme yeni bir ruh ve canlýlýk getirdi. Sýnýf sendikalarýnýn bütün reformcu, revizyonist, faþist, sarý, korsan vb. sendikalarýn bi atifi olarak ortaya çýkmasý, daha kuruluþ aþamasýnda onlarý patronlarýn ve sendika aðalarý haline getirdi. Patronlar ve sendika aðalan bir yandan ortaklaþa DSM'leri «ezme» kararl arý alýrken, bir yandan da DSM içinde yer alan önder iþçilere mevkiler vaat ederek onlarý alma, DSM mücadelesini yozlaþtýrmaya yöneldiler. Ama sýnýf sendikalarýna saldýranlar, patronlar ve sendika aðalarýndan ibaret de kalmadý. Ç oydan küçük-burjuva sendikal akýmlar, reformcu revizyonist sendikacýlýktan aldýklarý silah sýnýf sendikalarýna saldýrdýlar. Sendika aðalarýyla aðýz birliði ederek sýnýf sendikalarýn sendikacýlýk akýmýnýn örgütleri olarak karalamaya calýþtýlar. Bununla da kalýnmadý. THKP-C dýndaki provokasyon çizgisi izleyen küçük grup sahte DSM'ler «örgütleyerek» DSM'lerin iþçi dýðý güveni sarsmaya, DSM'nin mücadelesi konusunda kuþkular yaymaya çalýþtý. Sýnýf sendikalarý henüz genç olmalarýna karþýn bu saldýrýlar karþýsýnda kararlýca direndil patronlar DSM önderleri iþçilerin yýldýrýlamayacaðýný ve satýn alýnamayacaðýný gördüler. larýný her gün daha alçak bir sesle sürdürmek zorunda kaldýlar. Þimdi sýnýf sendikalarý, bir yandan hata ve zaaflarýndan arýnýrken mevzilerini güçlendirip lerini saðlamlaþtýrýrken, bir yandan da daha da yaygýnlaþarak her iþyerinde reformcu, revi ist, faþist sendikalara alternatif sendikalar olmaya hazýrlanýyorlar. Sendikal Çalýþmamýzda Ýki Farklý Dönem Hareketimiz THKO adý altýnda yeniden toparlandýðý ve esas olarak Marksizm-Leninizme yönel 975 yýlýndan itibaren sendikal eylem içinde yer almaya çalýþmýþtýr. Bu beþ yýllýk dönemi sendikal çalýþmamýz açýsýndan göz önüne aldýðýmýzda birbiriyle esaslý gözleyebiliriz: Birinci dönem, 1975'den 1978 ortalarýna kadar süren dönemdir. Bu, hareketimizin kýsa geçmi önüne alýndýðýnda onun içinde oldukça uzun sayýlabilecek bir dönem dir. Bu dönem boyunca, e sendikal eyleme katýlmýþ, zaman zaman geniþ sayýlabilecek kitleleri kendi çevremizde top mýþ olmamýza karþýn, bu dönemden geriye birkaç iþ yerinde dar iþçi gruplarý ve birkaç iter bir þey kalmamýþtýr. Bir bütün olarak bu döneme baktýðýmýzda; döneme damgasýný vuran, çalýþmada kendiliðindencî ksizlik ve daðýnýklýlýk olmuþtur. Ýþyerlerinde, toplusözleþme ve sendika secimi gibi durum geldiðinde iþçilerin kendiliðinden kabaran muhalefeti içinde yer almýþ, yer yer bu muhalef derlik edilmiþ; potansiyelin düþmesiyle ise, bizim çalýþmamýz da kesintiye uðrayarak, yava tamamen durmuþtur. Bunun sonucu olarak da iþçilerle kalýcý baðlar kurmak, onlarý patronla e sendika aðalarýna karþý o gün varolduðu kadar bile kendi çizgimizde toplama olanaðý elde miþtir. Böyle bir dönem yaþamamýzýn belirleyici olan nedeni, o günkü sendikacýlýk anlayýþýmýzdýr. ormülasyonu ile ifade ettiðimiz hedefleri bütünüyle açýk bir sýnýf sendikacýlýðý programýn yan bir çalýþma anlayýþýna sahip olmamamýz-dýr. Sosyalizm için mücadeleyi o gün de sendika rkezine koymamýza karþýn bunun içini dolduramamýþ, programdaki eksiklikler her alanda kend i duyurmuþtur. Bu durumun sonucu olarak objektif olarak burjuvaziye yönelik sendikal mücadeleye kayýtsýz kalýnmýþ her günkü mücadele göz ardý edilerek, dönem dönem sendika að ret bir çalýþma sürüp gelmiþtir. Bu önemdeki çalýþmamýzýn bir özelliði de mücadelenin süre un oluþudur. Bu dönemde, sorunu amatörce ele almamýz ve mücadeleyi sadece düz bir propagan düzeyinde görmemiz, bizi sürekli bir örgütlenmeden alýkoymuþ, bu durum amatörlüðü ve kend körüklemiþtir.
1978 ortalarýndan itibaren girdiðimiz ikinci dönemde ise, birinci döneme iliþkin söylenen temel zaaflar aþýlmýþtýr. Her þeyden önce örgütümüz 1977 sonlarýna doðru bir asgari ve az uþtuðu için sýnýf sendikacýlýðý kavrayýþýmýz yerli yerine oturmuþ, sendikal eylemin temel dikacýlýðý programýný oluþturmanýn örgütsel ve siyasal sorunlarýný çözmenin koþullarý geli Bu dönemde örgütümüz sýnýf sendikacýlýðýnýn doðru kavrayýþýndan kalkarak, sýnýf sendikalar ogramý ortaya koymuþ, sýnýf sendikalarýnýn örgütlenmesinin ana sorunlarýný çözerek, bugünk biçimlerinin ne olacaðý ve onlarýn nasýl mücadele edecekleri sorunlarýna doðru cevaplar ve ir. Þöyle ki; a) Örgütümüz, sýnýf sendikalarýnýn programýnýn proletarya partisinin asgari ve azami progr l alana özgülleþtirilmiþ bir biçimi olduðu gerçeðinden kalkarak, sendikacýlýk anlayýþýnýn zmi ortadan kaldýrma ve sosyalizmi kurma görevini koymuþ; böylece de, baþta reformcu ve re vizyonist sendikacýlýk olmak üzere, bütün burjuva sendikacýlýk akýmlarýyla kendi sendikacý bir çizgi çekmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn ekonomik ve siyasi mücadelesinin ayrýlmaz bir bütün olduðu gerçeðinden kalk onomik mücadelenin dar sýnýrlarý içine hapsetmek isteyen, «partiler üstü» politika, «Sendi fsýzlýðý» ya da sendikalarýn çeþitli reformcu ve revizyonist partilere baðlýlýðýný savunan urjuva, burjuva toprak aðasý partilerin peþine takan burjuva anlayýþlarý mahkum etmiþ, sýn kalarýnýn proletarya partisinin çizgisine baðlýlýðým savunmuþtur. Dahasý, iþçi sýnýfýnýn t sýnýf sendikalarýnýn ancak parti tarafýndan örgütlenen sendikalar olabileceðini ortaya ko Sýnýf sendikalarý parti tarafýndan örgütlenir ilkesinin, sýnýf sendikacýlýðýnýn örgütlenm eli olduðunu savunmuþtur. c) Örgütümüz, doðru sýnýf sendikacýlýðý kavrayýþýndan kalkarak, ülkemizde faaliyet göstere arýnýn niteliklerini, sendika aðalýðýnýn kökenleri ve iþçi sýnýfý içindeki iþlevini, refor st sendikalarýn iþçi sýnýfý karþýsýndaki konumlarýný tahlil ederek, bunlarýn iþçi düþmaný u sendikalarýn iþçi sýnýfýnýn mücadele merkezi deðil, tersine burjuvazinin iþçi sýnýfýnýn zlaþtýrmak ve boðmak için kullandýðý merkezler olduðu gerçeðini ortaya koymuþtur. d) Ýþçi sýnýfýnýn sendikal birliðini, iþçi sýnýfýnýn parti çizgisinde birliðinden ayýrmada nasýl, niçin birleþmesinin gerektiðine doðru cevaplar vermiþ faþist, reformcu, revizyonis ndikalarýn; din, milliyet, bölge, cins, ýrk ayrýmlarýný körüklemesini mahkum etmiþ milliye dil, din, ýrk vb. ayrýmý gözetmeksizin bütün iþçilerin sendikal birliðini savunmuþ, bütün uzak ve yakýn çýkarlarýnýn tek savunucusu sýnýf sendikalarýnda, sendikal birliðinin saðla göstermiþtir. Dahasý örgütümüzün iþçi sýnýfýnýn ulusal ve uluslararasý birliðinin temelin onalizmini, uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýnýn tavizsiz savunucusu olmaktan geçt iðini ortaya koymuþ, iki ulus ve çeþitli milliyetlerden iþçilerin ayný sendikalarda örgütl savunmuþtur. e) Sendikal eylemi yasal sýnýrlar içine hapseden, mücadeleyi salt ekonomik, yasal grevle rle sýnýrlamaya çalýþan, anayasacý, burjuva, oportünist görüþleri mahkum eden örgütümüz ya ikal mücadele anlayýþýný savunarak, militan bir sendikacýlýðýn yerleþtirilmesi yolunu açmý f) Reformcu, revizyonist, faþist sendikalar karþýsýn da iþçi sýnýfýmýzýn sendikal alternat n veren örgütümüz çeþitli Ýþyeri ve iþkollarýnda DSM'leri örgütlemeye giriþerek, bütün bu if sendikalar örgütlemeye yönelmiþtir. Böylece de reformcu, revizyonist, faþist sendikalar gel-git biçimine dönüþen sendikal çözümsüzlüðe son verecek bir yola girmiþtir. Ýkinci dönem diye adlandýrdýðýmýz dönem göz önüne alýndýðýnda þu söylenebilir: Örgütümüz b it ettiðimiz dönemdeki sorunlarý çözümlerken, bir yandan da çeþitli burjuva sendikacýlýk a kacýlýk anlayýþlarýný eleþtirerek kavrayýþýný derinleþtirmiþ, sendikal eylemin ihtiyaçlarý pratik sorunlarý hýzlý çözümleyecek bir yola girmiþtir. Ancak bütün bu söylenenlerden, bugün sendikal eylemin bütün sorunlarýnýn çözümlendiði, ama maz. Belirleyici iþkollarýndan baþlayarak, bütün iþkollarýnýn kendine özgü taleplerinin in
çeþitli iþkollarýnda faaliyet gösteren belli baþlý sendikalarýn ve konfederasyonlarýn dur celenerek (yatýrýmlarý, Ýç iþlerlikleri, sendika aðalarýnýn özel iliþkileri, patronlarla i bunlarýn somut teþhirine giriþilmesi, iþkollarýnýn incelenmesi, burjuva iþ yasalarýnýn teþ sendikacýlýðý ve sosyalizm konularýnda eðitimi; dahasý sýnýf sendikalarýnýn, DSM'lerin, iþ lenmelerinin biçimleri; koþullar elverdiðinde, DSM'lerin iller ve ülke düzeyinde merkezile irilmesi gibi sorunlar henüz önümüzde durmakta ve çözüm beklemektedir. Sýnýf Sendikacýlýðý Hareketi Ýçinde Aþmamýz Gereken Belli Baþlý Zaaflar Örgütümüz sendikal hareketin temel ve pratik sorunlarýna, sendikal mücadelenin birçok günl una çözüm getirmiþtir. Ancak, sýnýf sendikacýlýðý kavrayýþýmýzdan kalkarak varýlan bu doðr le uygulandýðý söylenemez. Bu durum da kaçýnýlmaz olarak mücadeleyi zaafa uðratmakta, hata lar mücadelenin geliþmesinin önüne bir engel olarak dikilmektedir. Bugün tespit edebildiðimiz zaaflarýn bir bölümü, henüz örgütümüzün sendikal eylem içinde p bir deneye sahip olmamasý, kadrolarýmýzýn gençliði ve sýnýf sendikacýlýðýnýn somutta çýkan e açýk çözümler getirmemiþ olmasýndan kaynaklanmakla birlikte; diðer bir bölümü; il önderl ikte çalýþan kadrolarýn, örgütümüzün sendikacýlýk çizgisini kavramakta yeterli, bilinçli b arýndan, merkez yayýn organlarýnýn tespitlerini, direktiflerini yeter bir dikkatle uygul ama alanýna koymamalarýndan, eski anlayýþ ve alýþkanlýklarý sürdürmelerinden kaynaklanmakt Yukarýda tespit edilen her Ýki durumdan da kaynaklanan, örgütümüzün sýnýf sendikacýlýðý çi masýndan bu yana hemen bütün çalýþma alanlarýnda þu veya bu ölçüde gözlenen belli baþlý za iz: 1) Parti Sendika Ýliþkisi Alanýnda: Marksizm-Leninizmin sýnýf sendikacýlýðý alanýnda en t inden biri olarak saptadýðý, sýnýf sendikalarýnýn parti tarafýndan yönetilen sendikalar ol i, daha baþtan beri örgütümüz tarafýndan öne çýkarýlmýþ, bu konudaki burjuva anlayýþlar ma a karþýn uygulamada, sendikal alanda da önderliðin partide olduðu, sýnýf sendikalarýnýn pa fýndan yönetilen sendikalar olduðu göz ardý edilmiþ, bu zaafa günlük mücadelenin çekicilið i çalýþmada tecrübesizliðimiz eklenince, bu temel konudaki zaafýn boyutlarý büyümüþtür. Bi sý zaafa uðrayýnca burada kalýnmamýþ, «sendikal mücadeleye DSM'lerin önderlik ettiði» söyl in önderliðinin bölünmezliði, partinin sýnýf mücadelesinin hiçbir alanýnda (kj bu mücadele biri de sendikal mücadeledir) önderliðini baþka bir örgütle paylaþamayacaðý ilkesi ihlal e azýndan iþçi sýnýfýnýn bilincini çarpýttýðý bir durum yaratmýþtýr. Oysa, çok tekrarladýðýmýz bir gerçektir ki, sýnýf sendikalarý ve onlarýn bir biçimi olan D tarafýndan örgütlenen ve yönetilen sendikalardýr. Onlarýn sýnýf sendikacýlýðý çizgisinde ri de ancak partinin (örgütümüzün) onlar içinde etkin bir biçimde yer almasý ve üretim bir e örgütlenmesiyle yakýndan ilgilidir. Hiç kuþkusuz sendikal eylem özellikle bunalým dönemlerinde çok hýzlý bir biçimde yükselir. rde devrimci bir sendikacýlýk çizgisi çok sayýda iþçiyi kendi saflarýna çekebilir. Ama bu rtilerin baþýnýn dönmesine, parti faaliyetinin zaafa uðratýlmasýna yol açmaz. Tersine böyl de partililer tehlikenin kapýda olduðunu görmeli, yükselen mücadele içinde parti faaliyeti daha etkin bir biçimde sürdürerek, öne çýkan iþçileri partiye kazanma, parti programýnýn sýný yaygýnlaþtýrma, sýnýfý parti çizgisine çekme görevini bilinçle öne çýkarmalýdýr. Aksi ikal eylem içinde kaybolmasý, sýnýf hareketinin Ýplerini elinden kaçýrmasý, mücadeleyi yön ne onun kuyruðuna takýlmasý sonucunu doðuracaktýr. Sendikal mücadelesi açýsýndan da sonuçl gibi olmayacak, mücadele sýnýf sendikacýlýðý çizgisine çekilemeyecektir. Bu temel nedenlerden dolayýdýr ki, örgütümüz bütün görevlerinin önüne üretim birimlerinde esi görevini koymakta, sýnýf sendikalarýnýn örgütlenmesi görevini buna baðlý olarak ele al a bundan þu çýkarýlamaz; bir üretim biriminde parti hücresi ya da partililer yoksa, sýnýf alarý burada örgütlenemez. Elbette hayýr. Bir üretim biriminde partililer olmadan da sýnýf dikalarý örgütlenebilir, örgütümüz buralarda uygun iliþkiler geliþtirerek sendikal örgütle r. Burada kavranmasý gereken bu örgütlenmenin baþarýlý ve kalýcý olabilmesi için bu biriml tinin örgütlenmesi görevini bilinçli olarak öne çýkarmak, sendikal örgütlenmeyi parti hücr e oturtmaya çalýþmaktýr. Aksi taktirde bu tür yerlerde sendikal örgütlenmelerin sýnýf send de yürüyeceklerinin hiçbir garantisi yoktur.
2) Propaganda Ajitasyon Alanýnda: Propaganda, ajitasyon alanýnda faaliyetimizin düzeyi , sýnýf sendikacýlýðýnýn programýnýn muhtevasýnýn gerektirdiði düzeye ulaþmaktan uzaktýr. sendikacýlýðý konusunda yürüttüðümüz propaganda ve ajitasyon faaliyeti, ne de bunun kaçýný ak üretim birimlerinde yürüttüðümüz faaliyetin kapsamý istenen düzeyde deðildir. Kapitalizmin iþçiler için bir sömürü ve zulüm düzeni olduðu gerçeði, bunun karþýtý olarak arak sosyalizmin propaganda edilmesi yüzeysel ve sloganlar düzeyinde kalmakta, kapit alist toplumun iþçileri ikna edici bir eleþtirisi temelinde, sosyalizmin propagandasý ya pýlmamaktadýr. Propaganda faaliyetinde ekonomi-politiði bir silah olarak kullanamayýþýmýz gerek ücret köl sisteminin teþhirinde, gerekse ileri sürdüðümüz taleplerin kavran-, masýnda güçlükler çýka sürdüðümüz talepler, patronlar ve sendika aðalarýnýn propagandasýyla iþçiler tarafýndan 'e talepler olarak görülmekte, biz de onlara ikna edici cevaplar verememekteyiz. Sosyalizmin propagandasýndaki yetersizlik pratikte tehlikeli sonuçlara yol açmaktadýr. S osyalizmin propagandasýndaki gerilik, programýnýn en baþýna sosyalizm amacýný koyan sýnýf ogramýnýn propagandasýný engellemekte, ister istemez programýn muhtevasýný daraltmakta, mü nin kýsmi ve acil talepler için mücadeleye dönüþmesine neden olmaktadýr. Marksist ekonomi-politiði kullanamamamýz ise; iþ koþullarý, iþçilerin yaþamlarý ve sömürü nlemesine incelememizi engellemekte, bu da ajitasyonda tek düzeliliði, yüzeyselliði ve k endiliðindenciliði körüklemektedir. Bunun sonucu olarak da mücadele kendiliðinden öne çýka kým talepleri herkesten daha yüksek sesle baðýrmaya dönüþmektedir. Oysa iþçiler, siyasi ve leplerini kendiliðinden kavrayamazlar. Partinin rolü de bu arada ortaya çýkar. Parti iþçil in henüz kavrayamadýklarý talepleri formüle ederek bunlarýn iþçiler tarafýndan kavranmasý ganda yürütür ve iþçilerin bu talepleri kavrayýp mücadeleye atýlmasýna kadar bu faaliyeti parti, sýnýfýn yaþamýna, iþ koþullarýna, sýnýf hareketine kayýtsýz kalýr, onlarý Marksizmk sýnýfa taleplerini kavratmazsa, sýnýfla bað kurmasýnýn olanaðý kalmayacaðý gibi, kendili in peþine takýlmak zorunda kalýr. Bugün büyük ölçüde, kendiliðinden hareketin önüne geçere ine çekemememizin nedenlerinden birisi de budur. Somut sýnýf hareketini, iþ kollarý ve tal eplerini henüz derinlemesine bir incelemeye tabi tutmamýþ olmamýz, çoðu zaman mücadelenin aleplerle sýnýrlý kalmasýný getirmekte, bu da sendikal eylemi kýsýrlaþtýrarak onun ileri a mektedir. Ajitasyonumuzun da kapsamlý ve sistemli bir propagandanýn desteðinden yoksun olmasý kend ini her yerde hissettirmekte, slogancýlýk, sýkýcý tekrarlamalar, yüzeysellik bu alandaki z fýmýz olarak sürüp gitmektedir. Sýnýfýn eðitiminde ve eyleme geçirilmesinde belirleyici bi ahip olan ajitasyon isteðimizden baðýmsýz olarak sürekli, sistemli bir biçimde sürdürüleme ersine sistemsiz bir faaliyet olarak sürmektedir. Bir bütün olarak ele alýndýðýnda þu söylenebilir: Propaganda ve ajitasyonumuzun düzeyini s cýlýðýnýn programýnýn muhtevasýna uygun bir düzeye çýkarmak görevi önümüzde durmaktadýr. B mesi, herþeyden önce sorunu merkezi olarak ele alýp, faaliyeti profesyonel bir anlayýþla d enlemekten, merkezi yayýn organlarýnýn faaliyetini, sýnýfý sýnýf sendikacýlýðý çizgisinde yükseltmekten, üretim birimlerindeki faaliyetin merkezi faaliyeti dikkatli bir biçimde izlemesini saðlamaktan geçmektedir. 3) DSM Örgütlenmesi Alanýnda: Sistemli olarak örgütlemeye yeni giriþtiðimiz örgütler olara r, hata ve zaaflarýmýzýn en açýk göze çarptýðý bir sendikal mücadele örgütü olduðu için bu tarafýndan hemen ortaya çýkarýldýðý bir alandýr. Bu alanda hatalarýn biçimi ve boyutu, mü liþkinliðine göre deðiþiklik göstermekle birlikte, hata ve zaaflar DSM'nin ne olduðunun, n adele ettiðinin doðru kavranamamasýndan kaynaklanmaktadýr. Bu alandaki hemen bütün zaaflar, DSM'nin iþçi sýnýfýnýn kitlevi olarak örgütlendiði, bir m un kavranamamasýndan kaynaklanmaktadýr. Reformcu, revizyonist, faþist vb. sendikalarýn a lternatifi bir sendika örgütü olarak DSM'nin bu sendikalar içinde yürüteceði faaliyetin ka amamasýndan kaynaklanmaktadýr. Kavrayýþ böyle olmayýnca da, bazý yerlerde, DSM'ler bir önc ri iþçilerin örgütü olarak görülmekte, patron ve polis ajaný olmayan her iþçinin DSM'lere llenmektedir. Bunun sonucu olarak da DSM'lerin iþyeri örgütleri dar kalmakta, yükselen s
endikal mücadeleyi kucaklayamamaktadýr. Yaygýn olan diðer bir yanlýþ anlayýþ da; DSM'leri bir mücadele örgütü deðil, birtakým doðr iþçilere Ýleten, ama mücadeleyi birer birer iþçilerin niyetine býrakan, böylece de DSM yi paganda örgütüne indirgeyen anlayýþtýr ki; bu durum DSM yi hepten bir sendika örgütü olma n çýkarmaktadýr. Ortaya çýkan zaaflarýn diðer bir kaynaðý ise; DSM'leri gelip-geçici legal sýnýf sendikalar asit bir aracýna indirgeyen anlayýþtýr. DSM'ler böyle görülünce de, onlar daha bugünden me dikalara alternatif olarak gösterilmekte kararsýzlýða düþülmekte, hemen legal biçimde bir ikasý kurarak sorunun çözülmesi istenmektedir. Bu durum DSM'lerin etkinliðini azaltmakta, onlarý yürüyen canlý mücadelenin dýþýna itme tehlikesini ortaya çýkarmaktadýr. DSM'nin bugünkü iþlevinin yanlýþ kavranmasý sonucu ortaya çýkan bir zaaf da DSM'nin bir sý asý olmasý yanýnda ayný zamanda reformcu, revizyonist, faþist sendikalar içinde bir muhale t görevinin olduðu gerçeðinin göz ardý edilmesidir. Oysa açýktýr ki; DSM yüz binlerce iþçi ne çekmek için varolan sendikalar içinde bir muhalefet yürütmek zorundadýr. Ve ancak bu fa iyet içinde reformcu, revizyonist, faþist sendikalarý içten kemirebilir, burjuva sendika cýlýk akýmlarýnýn etki sindeki iþçi yýðýnlarýný kendi etki alaný içine çekebilir. Bu neden dikalar içindeki faaliyetinde muhalefet görevini, bu sendikalar içinde yönetimleri ele g eçirme mücadelesini göz ardý edemez. DSM'lerin niteliklerinin ve Ýþlevlerinin yanlýþ kavranmasý, DSM'nin hem programýný, hem de sayacaðý kitle potansiyelini daraltmakta, bir sendika olma özelliðini zaafa uðratmaktadýr. ununla da kalmamakta, DSM'de örgütlü bir avuç öncü iþçiyi sýnýf desteðinden yoksun olarak sendika aðalarýnýn boy hedefi haline getirmektedir. Bu yanlýþ anlayýþlarýn da etkisiyle b M üyesi iþçi patronlar tarafýndan iþten atýlabilmektedir. Örgütümüz Bütün Zaaflarýný Aþarak Sýnýf Sendikalarýný Örgütleyecek Bir Potansiyele Sahipti Sendikal eylemin en temel sorunlarýný çözümleyen örgütümüz, geçmiþ sendikacýlýk anlayýþýný n bu zaaflarý aþacak bir yola girmiþtir. Bunun Ýlk adýmýný sýnýf sendikacýlýðýnýn çeþitli düzenlediði bir seri seminerle atmýþtýr. Kadro eðitimine, hata ve zaaflarýn aþýlmasýna ili ar bundan sonra da sürdürülecektir. Öte yandan iþçi sýnýfýmýzý yakýn ve uzak çýkarlarýnýn savunulmasý temelinde birleþtirmeyi sýnýf sendikalarýnda birleþtirmeye yetenekli tek örgüttür, de. Yeter ki girdiðimiz doðru rarlýlýkla ilerleyelim, her alanda olduðu gibi sendikal alanda da Marksizm-Leninizmin kýl avuzluðundan þaþmayalým. I. KONGRE BELGELERÝ (08) KÖYLÜLÜK ÝÇÝNDEKÝ FAALÝYETÝMÝZ Geri, yarý-feodal bir tarým ülkesi olan ülkemizde, köylü sorunu devrimimizin en can alýcý arýndan biridir. Dün olduðu gibi, bugün de ülkemiz nüfusunun çoðunluðunu oluþturan köylülü iliðin ve bunlarýn ardýnda duran emperyalizm ve komprador tekelci kapitalizmin baskýsý alt da eziliyor ve Ulusal Demokratik Halk Devriminde iþçi sýnýfýnýn temel müttefiki olmaya dev diyor. Bununla birlikte köylülük homojen bir sýnýf deðildir. Ülkemizde kapitalizmin gösterdiði be r geliþmeye baðlý olarak köylülük içindeki sýnýf farklýlaþmasý derinleþmekte ve mülksüzleþ in oluþturduðu bir tarým proletaryasýnýn yaný sýra, yarý-serf, yarý proleter bir nitelik t l köylülük, küçük toprak parçasý üzerinde ilkel araç ve gereçlerle asgari yaþam koþullarýn e bir yandan emperyalîst-komprador tekellerin ve diðer yandan toprak aðalarýnýn baskýlarýn def olmakla birlikte, sermaye dünyasýna gittikçe daha sýký baðlarla baðlanan ve gericileþe zengin köylülük gittikçe daha fazla ayýrt edilmektedir. Ülkemizde köylülüðün mücadelesinin temelini yoksul köylülüðün toprak ve özgürlük mücadeles devrimi Ulusal Demokratik Halk Devriminin özüdür. Bunun yaný sýra orta köylülüðün emperyal odal kalýntýlara karþý mücadelesi de devrimimiz açýsýndan büyük önem taþýyor. Zengin köylü
vuruþunu iç gericiliðe yönelterek geliþtirdiði bugünün koþullarýnda, esas olarak gericili eðilim gösteriyor ve gericilikle birleþiyor. Sömürücü egemen sýnýflar, komprador-feodal düzeni devam ettirmek, köylülüðün düzene karþý týrmak ve onun iþçi sýnýfý ile birleþmesini engellemek için, köylülüðü daima kendi yedek g adelesini düzenin sýnýrlarý içinde tutmaya ve özellikle yoksul köylülüðü Toprak ve Tarým R magojilerle aldatmaya çalýþmýþtýr. Bunda da en büyük rolü reformizm ve revizyonizm oynamýþ proletarya hareketinin oluþamamasýnýn ve iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin kýrsal alanlarda ge inin mücadelesi ile birleþememesinin bir sonucu olarak orta-köylülük zengin köylülük ile b e reformizmin ve zaman zaman da faþizmin kýrsal alanlardaki kitle tabanýný oluþturmuþtur. Buna karþýn köylülük hoþnutsuzluðunu, toprak ve özgürlük talebini çeþitli biçimlerde dile yoksul köylülük toprak ve özgürlük için, küçük üretici köylüler de daha iyi yaþama koþull olsa, çeþitli zamanlarda kitlesel eylemlere geçmiþtir. Feodal ve yarý-feodal iliþkilerin y olduðu yerlerde yoksul köylüler toprak aðalarýnýn ellerinde bulunan topraklarý ve hazine aklarýný iþgal etmiþler, küçük üretici köylülerde tarým ürünleri taban fiyatlarýnýn yüksel bürünen eylemlere giriþmiþlerdir. Bunlar arasýnda, bütün Cumhuriyet tarihi boyunca ve dah sinde yoksul köylülerin ülkemizin pek çok yerinde toprak iþgali hareketlerini, 1968-69-70' de Doðu Karadeniz'de fýndýk ve çay üreticilerinin kitlesel eylemlerini, 1970'de ve kýsmen 77'de çeþitli illerde pancar üreticilerinin giriþtikleri eylemleri, çeþitli yýllarda tütün köylülerin protesto eylemlerini vb. sayabiliriz. Fakat bütün bunlar, ülke çapýnda devrimci bir köylü hareketine dönüþmemiþ ve köylülüðün mü erin mücadelesi ile birleþmemiþ-tir. Bu süreç içinde köylülük kalýcý baþarýlar elde etmemi am etmiþtir. Özellikle CHP reformizmi, köylülüðü düzene baðlamada, önemli rol oynamýþtýr. Bunun dýþýnda, faþist partiler, köylülüðün geriliðini ve dini deðerlerine baðlýlýðýný teme ederek, köylülük arasýnda etkinlik saðlamaya, onu düzene baðlamaya çalýþmýþlardýr. Onlar i bugün de sürdürmektedirler. Öte yandan, Türkiye Kürdistan'ýn da köylülüðün Kürt toprak aðalarýna karþý toprak ve özgür köylülük giderek demokratlaþmaktadýr. Bu durum, ayný zamanda, köylülüðün ve özellikle de bilincinin geliþmesinde ve yaygýnlaþmasýnda güçlü bir etki yaratmaktadýr. Fakat toprak að arýn düzen örgütleri (Özgürlük Yolu vb.) ve her türden gericilik, köylülüðün ulusal bilinc ekte ve onun dikkatini toprak ve özgürlük sorunundan uzaklaþtýrmaya çalýþmaktadýr. Dahasý, , köylülüðün toprak mücadelesini engellemeye ve onun devrimci potansiyelini kendi çizdiði ara akýtmaya özen göstermektedir. Bugün ise bu durum giderek aþýlmaktadýr. Her þeyden önce, burjuvazinin elli yýllýk toprak u demagojisi iflas etmiþtir, reformizmin ve faþizmin gerçek siyasi iþlevi kýrsal alanlarda geniþ köylü kitleleri tarafýndan pratik olarak da görülmektedir ve dahasý ekonomik buhran inleþmesi köylülüðün ayrýþma sürecini hýzlandýrmaktadýr. Ayrýca, þehirlerde iþçi sýnýfýnýn sýnýfý örgütümüzün geliþmesiyle birlikte baðýmsýz siyasi hareketine kavuþmuþtur. Bütün bun bugün köylülük, karþý-devrimci sýnýflarýn etki alanýndan sýyrýlmaktadýr. Özellikle yoksul köylülük ve küçük üretici köylüler, burjuvazinin sahte reformlar yolunun bir manevra olduðunu görmekte ve giderek daha çok devrime yönelmektedir. Daha doðrusu bugü kýrsal alanlarda, geniþ köylü kitleleri arasýnda feodalizmin bütün kalýntýlarýnýn ve onun ak devrim yoluyla, devrimci bir yoldan tasfiye edilebileceði fikri yaygýnlaþmakta, köylülü arasýnda komprador kapitalizme, feodalizme ve emperyalizme karþý hoþnutsuzluk kabarmakta dýr. Bugünkü aðýr buhran koþullarýnda bütün ülke çapýnda sýnýf çeliþkilerinin derinleþmesine ve artmasýna karþýlýk, kýrsal alanlarda, büyük sosyal patlamalar ve kitlesel köylü hareketle ktedir. Bu durum, büyük ölçüde köylülüðün parçalanmýþlýðý ile ve daðýnýklýlýðýn yarattýðý alanlarda köylülüðün çeþitli kesimlerinin mücadelesini birleþtirebilecek örgütlü bir önde lmasýyla ve kýsmen de kapitalizmin krizinin tarýmda, sanayide olduðu kadar derinleþmemiþ o asýyla açýklanabilir. Özü toprak devrimi olan Ulusal Demokratik Halk Devriminin önder gücü proletaryadýr ve prol
aryanýn örgütlü öncü müfrezesi olan örgütümüz oldukça uzun bir süreden beri köylü sorununa st-Leninist bir bakýþ açýsýna ve bir siyasal çizgiye sahiptir. Bu çizgi küçük-burjuva mace modern revizyonizme ve «Üç Dünyacý Maocu» revizyonizme karþý mücadele içinde inþa edilmiþ r. Türkiye'de örgütümüzle birlikte Marksist-LenÝnist siyasi çizginin ortaya konulmasýndan ve aryanýn baðýmsýz siyasi hareketinin yaratýlmasýndan önce (ve bu gün) proletarya adýna yola n bütün revizyonist ve orta-yolcu siyasi hareketler köylü sorununu çarpýlmýþlardýr. Onlar, ak ve köylü sorununu küçümseyerek veya yok sayarak köylülüðü burjuvazinin yedeði durumuna göstermiþlerdir ya da köylülüðü homojen bir bütün olarak ele almýþlar ve ona devrimde önd roller vererek proletaryanýn perspektifini sadece demokratik devrimle, ulusal kur tuluþçulukta sýnýrlamaya çalýþmýþlardýr. Özellikle TKP revizyonizminin tezleri elli küsur yýllýk 'sol' harekete damgasýný vurmuþtur P revizyonizmi, ülkemizde emperyalizm eliyle, Prusya yolundan tarýmda feodal kalýntýlarýn tasfiye edildiði, toprak ve köylü sorununun burjuvazi tarafýndan çözüldüðü yolunda ham hay köylülüðün devrimci - demokratik mücadele potansiyelini ve devrimci enerjisini yok saymýþ, ratik devrimde proletaryanýn en temel müttefiki olan köylülüðü, burjuvazinin bir yedeði du getirmeye çalýþmýþtýr. TKP ve onun etki alanýnda bulunan burjuva karargahlar, elli küsur toprak reformu korosuna katýlarak, hem köylülüðün anti-feodal toprak mücadelesinin önüne ar kurmuþlar ve hem de komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn köylülüðü ezmesine ve saht rle aldatmasýna yardýmcý olmuþlardýr. Modern revizyonizmin bir türü olarak ortaya çýkan Maocu revizyonizm ise, köylülüðün devrim tlaklaþtýrmýþ ve proletaryanýn fiili, sýnýfsal önderliðini mülk sahibi sýnýf ve tabakalara Maocu revizyonizm ayný zamanda, proletaryanýn bakýþ açýsýný sadece anti-feodalizm ve anti yalizm ile sýnýrlamýþ ve proletarya diktatörlüðünün kurulmasý mücadelesine karþý durmuþtur Küçük-burjuva maceracýlýðýnýn çizgisi ve çeþitli orta-yolcu akýmlarýn köylü sorununa ve to Troçkizmin, revizyonizmin ve Maocu revizyonizmîn siyasi tezleri altýnda þekillenmiþtir. Bugün de revizyonist ve orta-yolcu akýmlar, köylülüðün devrimci enerjisini düzenin sýnýrla me faaliyetlerini sürdürmekte ve onlarda reformist düþüncelerin kýrsal alanlara taþýnmasýn bir rol oynamaktadýrlar Bu rollerine ek olarak (ve esas olarak) TKP ve TÝÝKP revizyon istleri, bugün egemen sýnýflarla ve emperyalistlerle bütünleþmiþ olarak, diðer bütün karþý asi mihraklar gibi köylülüðün toprak ve özgürlük mücadelesini bastýrma, köylülüðün burjuva ni saðlama görevini üstlenmiþlerdir. Bütün bunlarýn bir sonucu olarak revizyonist siyasi hareketler ve onlarýn etkisi altýndaki orta-yolcu siyasi hareketler, köylülük ve özellikle yoksul köylülük arasýnda bir güç olam kadar onlarýn kýrsal çýlanlarda, reformizmin koltuk deðneði olmaktan baþka bir iþlevleri Ýþte örgütümüzün köylü-toprak devrimi sorunundaki Marksist-Leninist bakýþý ve siyasî çizgi cýlýðýna, Kruþçev revizyonizminin ve Maocu revizyonizmin tezlerine karþý mücadele içinde i geliþtirilmiþtir. Ve bugün de partimizin Toprak Devrimi Kararý'nýn belirlenmesiyle bütünü rmüle edilmiþtir, örgütümüz, elbette, sadece köylü sorununu ele alýþta Marksist-Leninist b zgi formüle etmekle kalmamýþtýr, fakat ayný zamanda köylü kitleleri arasýnda uzun bir zama eri faaliyet göstermektedir. Bu faaliyet temel hedeflerden ve belirli bir perspekt iften yoksun olarak yürütülmüþtür. Bugün partimiz, emekçi köylü kitleleri arasýnda oldukça geniþ bir prestije ve sempatizan k sine sahiptir. Ancak bugüne kadar bu büyük potansiyeli örgütleyebildiðimizi, harekete geçi ldiðimizi ve geliþtirebildiðimizi söyleyemeyiz. Bugün kýrsal alanlardaki parti çalýþmasý k ldukça önemli eksiklikler taþýyoruz, örgütümüzün uzun bir süreden beri köylü sorununa iliþ ist-Leninist bir siyasi çizgiye sahip olmasýna karþýn bu çizginin, çeþitli köylük bölgeler rýna uygulanmasý ve kýrsal alanlardaki devrimci faaliyetimize yol göstermesi açýsýndan eks klerimiz devam etmektedir. Köylülük içindeki çalýþmamýza iliþkin olarak 1978 Ekim Konferan tadýðýmýz hata ve zaaflar bugün de hemen hemen olduðu gibi geçerliliðini korumaktadýr. Dün bugün de kýrsal alanlardaki mücadelemizde toprak devrimine tabi sorunlarý öne çýkarýyor, küçük-burjuvazisi ve köylü gençlik içinde yoðunlaþtýrýyoruz. Bu sýnýf ve tabakalarýn devri ilemez olmakla birlikte, esas müttefikimiz olmasý gereken yoksul köylülük içinde bugün içi
alýcý baðlarýmýz son derece azdýr. Bugüne kadar köylülük bölgelerde kurduðumuz çeþitli tip sas olarak köylü gençliðin örgütleri olmaktan öteye gitmemiþtir. Köylülük içindeki çalýþma nra kadrolarýmýz tarafýndan küçümsenmiþtir. Veya bu alandaki çalýþmaya gereken önem verilm Önümüzdeki dönemde köylülüðe iliþkin siyasetimizi geliþtirmek, özgülleþtirmek, tarým prole rti örgütlerinde ve partiye baðlý kitle örgütlerinde örgütlemeye hýz vermek, onlarýn mücad ik etmek ve bu mücadeleyi geliþtirip yaygýnlaþtýrmak zorundayýz. Bu iþleri baþarmanýn bütü oþullan vardýr ve bizim bilinçli, örgütlü faaliyetimizle bu koþullar daha da olgunlaþacakt liðinde þehir ve köylerin emekçi yýðýnlarýnýn mücadelesi birleþtirilip, örgütlenmeden devr lanaksýz ola caðý gerçeðini biran bile unutmamalýyýz. Bugün köylülüðü örgütlemede kavrayac erliðinde ve illegal temelde yükselen, yoksul köylülüðün tüm sýnýf ve tabakalarýný baðrýnd klerinin Örgütlenmesidir. Ancak bu taktirde, kýrsal alanlarda devrimci bir köylü hareketi yaratabiliriz ve köylülüðü olarak da proletaryanýn temel müttefiki durumuna getirebiliriz. ÞEHÝR KÜÇÜK - BURJUVAZÝSÝNÝN ÇEÞÝTLÝ TABAKALARI ARASINDAKÝ FAALÝYETÝMÝZ Ülkemizde kapitalizmin belirli bir geliþme göstermesine ve þehirlerin nüfusunun göreceli o rak artmasýna baðlý olarak, þehir küçük-burjuvazisi de yaygýnlaþmakta ve bu tabakalarýn de artmaktadýr.' Esas olarak küçük iþletme sahipleri, esnaf-zanaatkârlar, bürokrasinin alt ke eri, eðitim ve saðlýk emekçileri, teknik elemanlar ve öðrenci gençlik gibi toplumsal katma dan oluþan þehir küçük-burjuvazisi, emperyalistler tarafýndan, komprador-burjuvazi tarafýn baský ve sömürü altýnda tutulmaktadýr. Bu tabakalar faþist diktatörlük tarafýndan ezilmekt Komprador-burjuvazi ve toprak aðalan ve onlarýn devleti, þehir küçük-burjuvazisinin siyasi e ekonomik olarak geliþmesini engellemekte, üzerlerindeki sömürü ve baskýyý her geçen gün adýr. Kapitalizmin ve feodalizmin yükünü, iþçi sýnýfýnýn ve köylülüðün yanýnda þehir küçük sýnýflar ve onlarýn devleti þehir küçük-burjuvazisinin büyük bir kýsmýnýn belirli siyasi örgütlenmesini sürekli olarak engellemektedir. Bugün, memurlarýn, öðretmenlerin ve teknik manlarýn kâðýt üzerinde dahi grev, toplusözleþme ve sendika hakký yoktur. Esnaf ve zanaatk kooperatif biçimindeki örgütlenmeleri, komprador-burjuvazinin denetimi altýndadýr ve bu ko operatiflerin hemen tamamý, komprador-burjuvazinin bu tabakalar üzerindeki baský ve sömürü dürmenin bir aracý durumundadýr, Komprador-burjuvazi ve onlarýn devleti, sadece, genel olarak bu tabakalarý sömürü ve baský ltýnda tutmakla kalmamakta, ayný zamanda, kapitalizmin derinleþen buhranýnýn bütün ekonomi siyasi sonuçlarýný da iþçi sýnýfýnýn ve köylülüðün yanýnda þehir küçük-burjuvazisinin üze zam, enflasyon, fiyat artýþlarý altýnda ezilmektedir. Bu tabakalar siyasi saldýrýlardan ve oplumun bir bütün olarak faþistleþtirilmesinden nasibini almaktadýr. Bugün TÖB-DER gibi öð rin kitlevi örgütünün kapatýlmasý, gençlik örgütlerinin kapýsýna kilit vurulmasý bu saldýr Kapitalizmin krizinin derinleþmesine paralel olarak yoksullaþmasýnýn yanýnda, þehir küçükisi, ayný zamanda giderek radikalleþmekte, iþçi sýnýfýnýn yanýnda, yaþama koþullarýný düze lar kazanmak ve saldýrýlarý göðüslemek için kitlevi olarak mücadeleye katýlmaktadýr. Esase uvazisinin, özellikle aydýn kesiminin belirli bir mücadele geleneði vardýr. Bu tabakalar h emen her zaman iþçi sýnýfýnýn yanýnda yer almýþtýr. Son olarak 24 Aralýk 1979 Eylemlerinde enler ve memurlar birçok yerde ve bazý yerlerde de esnaflarýn bir kýsmý kitlevi bir þekild boykot ve direniþlere, kepenk indirme gibi eylemlere gitmiþlerdir. Bu durum, ülkemizin devrimci geliþiminin hemen birçok döneminde böyle olmuþtur. Bununla birlikte, küçük-burjuvazinin genel özelliklerini taþýyan ve kendi baþýna devrimci de istikrarlý ve tutarlý bir çizgi izleyemeyen bu tabakalar, söz konusu zaaflarý aþabilmek n büyük ölçüde devrimci proletaryanýn önderliðine muhtaçtýrlar. Ancak þunu da belirtmeliyi rjuvazisinin istikrarsýzlýðý ve yalpalamasý, demokratik devrimde örneðin ara sýnýf olma öz n ulusal burjuvazinin durumundan esasta farklýdýr. Þehir küçük-burjuvazisi, demokratik dev mden kesin olarak çýkarý olan ve emperyalizmin, komprador-tekelci kapitalizmin ve faþist diktatörlüðün aðýr baskýsý altýndaki bir sýnýf olarak, özellikle devrimci proletaryanýn t rliði altýnda devrimci yetenek ve potansiyelini ortaya koymakta ve devrimin zaferind
e iþçi sýnýfýnýn bir müttefiki olarak önemli bir rol oynayabilmektedir. Þehir küçük-burjuv emokratik Halk Devrimi mücadelesi sürecinde proletaryanýn müttefiklerinden bindir. Bu yüzd en Devrimci Komünist Partimiz þehir küçük-burjuvazisinin yükselen devrimci mücadelesini ku amak ve ona önderlik etmek gibi güç, ama yerine getirilmesi zorunlu bir görevle karþý karþ Bu yönde bugünden atmýþ olduðumuz belli adýmlar ve kazandýðýmýz baþarýlar vardýr. Önümüzde umlu geliþmeleri ilerleterek sürdürmektir. Gençliði dýþýnda tutarsak (ki bu konuyu ayrý bir bölümde ele alýyoruz) þehir küçük-burjuva kadar yürüttüðü faaliyeti ve bu alanda aþmamýz gereken zaaflarýmýzý, kýsaca þu þekilde to Öðretmenler: Egemen sýnýflar, kurduklarý faþist-feodal eðitim sistemiyle genç kuþaklarýn b yýkamak ve onlarý mevcut düzenin 'uyumlu' parçalarý olarak yetiþtirmek amacýyla her zaman bir çaba içinde olagelmiþlerdir. Ancak onlarýn bu çabalan, yalnýz öðrencî gençlik kesimin im emekçileri olan öðretmen kesiminde de derin bir tepki görmüþ; ilerici, yurtsever, devri i, demokrat öðretmenler salt 'küçük devlet memurlarý' olarak kalmayý çoðunlukla reddetmiþl ici, yurtsever bir geleneðin ve potansiyelin taþýyýcýsý olmuþlardýr. Örgütümüz ilerici ve devrimci bir potansiyel taþýyan öðretmenler arasýnda uzun bir zamanda elirli bir faaliyet yürütmektedir. Örgütümüz, bu güne kadar öðretmen mücadelesini saptýrar sýnýrlan çerçevesinde tutmaya çalýþan revizyonizm ve reformizm ile ve onunla uzlaþan orta lukla mücadele ederek öðretmenleri her koþul altýnda mücadele edecek ve varlýðýný sürdüreb le örgütünün çatýsý altýnda toplamaya çalýþmýþtýr. Bugün örgütümüzün öðretmenler arasýnda yýnlanamaz.) Partimiz genç bir partidir ve ülkemizin somut koþullarýnda öðretmen mücadelesini örgütleme sý çok yenidir. Bu alanda daha önceden hiç bir tecrübemiz yoktu. Bu yüzden bugüne kadar an tmen örgütlenmesinin taþýmasý gereken en genel nitelikleri (anti-emperyalist demokratik me sleki bir kitle örgütü) saptayarak ve esas olarak, pratikte ortaya çýkan aksaklýklarý düze adým adým ilerledik. Bu bir ölçüde doðaldý, ama bu durum ayný zamanda, bu alanda merkezi yetersizliði nedeniyle bir çok yanlýþ anlayýþlarýn ya da onlarýn izlerinin yaþamasýna, ge fa karýþýklýðýna yol açtý. (Yayýnlanamaz.) Ýster meslek, ister cins, isterse belli bir yaþ dönemi gözetilerek kurulmuþ olsun, dünyada iç bir kitlesel örgüt yoktur ki, siyasi bir nitelik taþýmasýn ve siyaset yapmasýn. Bir an le bir örgütün programýnýn birinci maddesi olarak siyasetle uðraþmamayý belirlediðini, siy pmayacaðýný ilan ettiðini varsayalým, Kitleleri siyasetten uzak tutmak da bir siyaset, hem de en kötüsünden, onlarý her zaman için mevcut düzenin tutsaðý yapmayý amaçlayan burjuva t deðil midir? Bu yüzden biz komünistler hangi türden bir örgüt kurarsak kuralým (legalite yararlanmayý öngören bazý durumlarda mevcut yasalar önünde olmasa bile) kitleler önünde he n o örgütün siyasi amaçlarýný ve niteliðini açýkça belirler, bu doðrultuda siyasi çalýþma o siyasete kazanmaya çalýþýrýz. Ama özellikle bir kitle örgütü söz konusu olduðunda, bu örgütün baðrýnda toplamayý ve müca irmeyi amaçladýðý kitlelerin, bizim ortaya koyduðumuz siyasi platformu peþinen ve tam olar kavramasý, ya da yalnýzca bu kavrayýþa ulaþanlarýn örgütlenmesi düþünülemez. Bu bir anlam koþmaktan baþka bir þey deðildir. Kitleler içinde, henüz bu kavrayýþa ulaþmamýþ olsa bile mesleki talepler ve diðer bir takým talepleri uðruna mücadeleye hazýr ve bu mücadele için izim onu geliþtirip tutarlý bir demokrat ya da bir komüniste dönüþtürebileceðimiz çok sayý ardýr ve var olacaktýr. Kitle örgütleri, bölücülük yapmamalarý, mücadeleyi sabote etmemele jan, provokatör olmamalarý kaydýyla, çalýþtýðý alanda o kitle örgütünde örgütlenmek ve müc herkesi baðrýnda toplamalý ve onlarý uygun bir tarzda örgütlemelidir. Bunu baþarabilmesi i onun o özgül alanýn somut sorunlarýyla (ekonomik, akademik, mesleki vb.) uðraþmasý ve bu nlara somut çözümler getirmesi gerekir. Bu yaklaþýmý öðretmen mücadelesine uyguladýðýmýzdc, bu alandaki örgütün, partimizin asgari an ve bugünkü koþullarda illegal temelde örgütlenmiþ (bu legal olanaklarý sonuna kadar Kul ayla çeliþmez) demokratik, mesleki kitle örgütleri bir baþka deyiþle illegal bir öðretmen asý olmasý gerektiðini ortcya çýkarýr. (Yayýnlanamaz.) Saðlýk Emekçileri: Bazý sorunlarý birbirinden farklý olmakla birlikte ortak sýnýf özellikl
hip saðlýk emekçileri, devrimci, demokrat bir geleneðe sahiptirler. Ve bugüne kadar çeþitl rlerde giriþtikleri anti-faþist eylemlerle ve çeþitli taleplerini gerçekleþtirmek için gir eri mücadele örnekleri ile bunu göstermiþlerdir. Örgütümüzün 1975 yýlýnda gerçekleþtirdiði özeleþtiri ve yeni siyasi çizgi belirlemesinin y n sempatizanlarý bir çok alanda olduðu gibi saðlýk emekçiler) arasýnda da geniþ ölçüde ken .) gruplarý oluþturdular. (Yayýnlanamaz) Saðlýk emekçilerinin partimizin önderliðindeki örgütlenmesi bugün de sürmektedir. Ancak, f atörlüðün artan saldýrýlarý karþýsýnda (...) her koþul altýnda varlýðýný sürdürebilecek ve irmek, onlarýn özelliklerini bu yönde saðlamlaþtýrmak ve daha geniþ saðlýk emekçisi kitles ...birleþtirmek partimizin önünde bir görev olarak durmaktadýr. Mühendis ve Mimarlar: Öðretmenlerin, saðlýk emekçilerinin ve diðer memur tabakalarýnýn dýþ ve mimarlar arasýnda da belirli bir faaliyeti vardýr. (Yayýnlanamaz) Diðer Memur Tabakalarý: Bugün ülkemizde asalak devlet cihazýnýn oldukça geliþmiþ ve yayýlm arak, geniþ bir küçük memur kitlesi oluþmuþtur. Resmi istatistiklere göre memur kitlesi 1 onun üzerindedir. Ancak belirtilmesi gereken olgu da, devlet mekanizmasýna baðlý olarak ça lýþtýrýlan geniþ bir hizmet iþçisi kitlesinin de sendika kurma, grev ve toplusözleþme hakk ilmesi amacýyla, yasal olarak memur statüsüne geçirilmiþ bulunmasýdýr. Memur kitlesinin yoðunluðuna ve yaygýnlýðýna karþýn, bu alanda mücadele ve örgütlenme düze e kadar revizyonistlerin önderliðinde kurulan çeþitli örgütler -ki bunlar genel memur dern leridir.- her hangi bir etkinlik gösteremedi ve saflarýna topladýðý memur kitlelerini düze baðlamaktan baþka bir þey yapmadý. Bunlar, bugün birer tabelâ örgütü durumuna gelmiþtir. Örgütümüz sempatizanlarý, ilk baþtan itibaren çeþitli memur tabakalarý arasýnda (...) grup lar. (Yayýnlanamaz) ancak (...) gruplarý bugüne kadar örgütlenme sorunlarýný çözemediler v i bir yapýya kavuþamadýlar. Bu durum önemli ölçüde memur tabakalarýnýn çeþitliliðinden; yaygýnlýðýndan ve daðýnýklýðýn lerimiz genel bir memur derneðinin, özellikle hareketin belli bir geliþme düzeyinde çeþitl memur tabakalarýnýn sorunlarýna yetmediðini ve onlarý yeterince kucaklayamadýðýný gösteriy um, özellikle belirli alanlarda büyük bir memur kitlesi çalýþtýran devlet kuruluþlarýnda, irli birimler esas alýnarak yürütülmesi ve (...) gruplarýnýn bu temelde örgütlenmesinin ge iðini ortaya koyuyor. Bunlardan (...) gruplarý, daha önce üzerinde durduðumuz gibi illegal memur sendikalarý olarak faaliyet göstermeli ve en geniþ kitleyi baðrýnda toplamaya çalýþ unun yaný sýra az sayýda memur çalýþan küçük yerleþim bölgelerinde (...) bu alanlarla özel nen temsilcilikleri içeren genel örgütlenmeler olarak ortaya çýkabilir ve ayný anlayýþla m endikasý olarak çalýþabilir. (Yayýnlanamaz) TDKP, tüm çalýþanlarýn grev ve toplu sözleþme yapma yetkisine sahip sendika kurma hakkýnýn ir savunucusudur ve bunun gerçekleþtirilmesi için bu hakkýn «yasal» olarak tanýnmasýný bek Þehir küçük-burjuvazisinin bir tabakasýný oluþturan esnaf ve zanaatkarlar arasýnda örgütüm kayda deðer her hangi bir faaliyeti olmamýþtýr. Tekellerin ve emperyalistlerin sömürü ve b ltýnda olan bu tabakanýn belli bir kesimi düzene, sömürüye ve baskýya karþý olduðunu belli a ve özellikle 24 Aralýk-79 Eylemlerinde ortaya koymuþtur. Bugün yapmamýz gereken þey, bu bakayý etkinlikleri altýndaki örgütler aracýlýðýyla düzene baðlayan ve karþý devrimci amaç çalýþan faþistleri ve Reformistleri tecrit ederek þehir küçük-burjuvazisinin bu tabakasý k ve onlarý demokratik devrime kazanmaktýr. I. KONGRE BELGELERÝ (09) GENÇLÝÐÝ ÖRGÜTLEME FAALÝYETÝMÝZ Marksizm-Leninizm ve Gençlik Gençlik sorunu, her gerçek devrim için olduðu gibi, bizim devrimimiz için de hayati önemde ir sorundur.
Marksizm-Leninizm bize, gençliði kazanmanýn geleceði kazanmak demek olduðunu öðretir. Adý , gençlik toplumun genç kuþaðýdýr ve gelecek ona aittir. Onu kazanan ise, geleceði kazanýr Sömürücü egemen sýnýflar da bu gerçeðin bilincindedirler. Bundan dolayýdýr ki, gençliði ka an için sömürücü sýnýflarla iþçi sýnýfýnýn kýyasýya mücadele ettiði bir alan olagelmiþtir. Sömürücü sýnýflarýn gençliðe verebileceði hiçbir þey yoktur. Aksine onlar, gençliðe ait he rine almýþlardýr. Onu aðýr sömürüye, dayanýlmaz maddi ve manevi baskýlara mahkum etmiþlerd türlü haktan ve gelecekten yoksun býrakmýþ, bugününü ve geleceðini karartmýþlardýr. Ýþçi sýnýfý ise sömürücü egemen sýnýflarýn aksine, gençliðin her türlü maddi ve manevi çýk k gerçek savunucusudur. Ýþçi sýnýfý, gençlik üzerindeki her türlü maddi ve manevi baskýya e eder. Ýþçi sýnýfý, gençliðe gerçek kurtuluþunun, aydýnlýk geleceðinin yolunu gösterir. Ý en kurtarýr, ona iyi bir hayat, güvenli ve parlak bir gelecek hazýrlar. Ýþçi sýnýfý gelece rir. Devrimler tarihi bütün bu gerçeklerin kanýtýdýr. Þanlý Ekim Devrimi'yle baþlayan sosy neyi bunun kanýtýdýr. Lenin ve Stalin'in sanlý Sovyetler Birliði bu gerçeklerin kanýtý olm osyalist Arnavutluk, bu gerçeklerin yaþayan, canlý kanýtý olmaktadýr. Gençliðin devrim için taþýdýðý hayati önem, yalnýzca onun geleceðin sahibi olmasýndan gelm yiþle gençlik, sadece devrimin geleceðini ilgilendirmez. Gençlik, devrimin bugünü için de, n ilerletilmesi ve baþarýya ulaþtýrýlmasý için de büyük önem taþýr. Bu gerçek, Marksist-Le an «Gençlik Devrimin Büyük Bir Yedek Gücüdür» þeklinde belirtilmiþtir. Bütün devrimlerin t geniþ gençlik kitleleri aktif bir þekilde katýlmazsa, hiçbir devrimin baþarýyla yürütülme iþtir ve göstermektedir. Bu neden böyledir? Çünkü gençlik toplumun en canlý, en dinamik, e jik, en fedakâr ve yeniliðe açýk kesimidir. Gençlik her devrimin itici dinamik güçlerinden idir. Gençlik devrim için bitmez tükenmez bir enerji kaynaðýdýr. Devrim için en taze, en f güçler gençlikten çýkar. Gençliðin canlýlýðý, dinamizmi, bitmez tükenmez enerjisi, derin fedakârlýk ve feragat ruhu þey ifade eder. Ýþçi sýnýfý gençliðin bütün bu olumlu özelliklerini korumaya ve geliþtirm r için ise bunun tersi doðrudur. Onlar için gençliðin taþýdýðý bütün bu olumlu özellikler, fade eder. Bundan dolayýdýr ki; sömürücü egemen sýnýflar, burjuvazi, gençliði boþ, düzensi ayata yöneltmeye, onu yozlaþtýrmaya, çürümeye ve suça itmeye, umutsuzluða, güvensizliðe ve itmeye çalýþýr. Onu baský altýnda tutarak, insiyatifini ve canlýlýðýný kýrmaya devrimci e meye çalýþýr. Burjuvazinin iþçi sýnýfýnýn zaaflarýndan yararlanarak, zaman zaman gençliðin lerini kendi aþaðýlýk sýnýf çýkarlarý için kullandýðý da görülmüþtür. Özellikle 1930'larda gençlikten, onun dinamizminden büyük ölçüde yararlanmýþtýr. Fakat sömürücü sýnýflarýn tutu belirlemiþtir. Gençlik hakkýnda yukarýda -Leninist kavrayýþ, bizim n, yýllardan beri verdiði mücadelesi içinde tuttuðu
özetlenen ve bütün devrimlerin tarihi tecrübesiyle doðrulanan Ma tarihi tecrübemizle de doðrulanmýþtýr, bugün de doðrulanmaktadýr zorlu mücadele, gösterdiði yiðitlik, katlandýðý fedakârlýklar, g yer bunun kanýtýdýr.
Bizzat ülkemizde yaþanan tarihi tecrübenin de yardýmýyla, örgütümüz doðduðu andan itibaren a yukarýda özetlenen, Marksist-Leninist kavrayýþý edindi. Ve onun ýþýðýnda hareket etti. G n önemi verdi. Ona güvendi. Onun tüm maddi, manevi çýkarlarýný ve özlemlerini savundu. Müc in önüne düþtü, ona doðru yolu gösterdi. Burjuvazinin, revizyonizmin ve oportünizmin aldat deolojisine ve propagandasýna karþý uzlaþmaz bir mücadele yürüttü. Gençlik üzerindeki etki ya çalýþtý. Kuþkusuz bu arada çeþitli eksiklikler ve zaaflar gösterdi. Bazý yanlýþlar yapt r gençliðe karþý takýnýlan olumlu tutumu ve onun içinde gösterilen olumlu, baþarýlý faaliy ek nitelikte deðildi. Bunun sonucudur ki, örgütümüz gençlik içerisinde geliþip güçlendi. O saldý. Her yeni günde daha geniþ gençlik kitleleri bizi izledi, bizim gösterdiðimiz yolda Gençliðimizin Þanlý Bir Mücadele Tarihi Vardýr Son yýllarda gençliðimizin mücadelesi sürekli bir yükselme ve yaygýnlaþma çizgisi izledi. gün Türkiye'nin dört bir yanýnda zorlu, yiðit bir mücadele içerisindedir. Gençliðin bugünkü mücadelesi geçmiþ mücadelesinin ileri düzeyde bir devamýdýr. Onun mücade
geçmiþin derinliklerindedir. Bugünkü mücadele, geçmiþteki mücadelenin, özellikle 1960'lard mücadelenin temelleri üzerinde, onun güçlü devrimci mirasý üzerinde yükselmektedir. Özellikle 1965'lerden itibaren gençlik saflarýnda hýzlý bir siyasileþme ve devrimcîleþme g k geniþ kitleler halinde komprador-feodal düzenden koptu ve ona karþý mücadeleye giriþti. dönemler öðrenci, daha çok yüksek öðrenim kesiminde görülen bu hýzlý devrimcileþme, sonrak mekçi gençliðe de yansýdý. Siyasileþen ve devrimcileþen gençlik yalnýzca, gündelik ekonomi k talepler için deðil, genel siyasi talepler için de mücadele ediyordu. Gençlik iþ, toprak parasýz, eþit ve demokratik bir eðitim istiyordu. Faþist baský ve zulmün son bulmasýný, ge sal özgürlüklerin tanýnmasýný istiyordu. Demokrasi ve baðýmsýzlýk istiyordu. Kýsacasý genç ordu. Egemen sýnýflar ilk yýllarda gençliðin bu devrimci silkinmesini küçümsemeye kalktýla olla bu devrimci uyanýþýn derin sýnýfsal-siyasi muhtevasýný gizlemeye, onu «genç kuþaðýn b ençliðine özenti» vb. þekillerde karalamaya çalýþtýlar. Fakat kýsa zamanda bu mücadelenin büyük tehlike oluþturduðunu görünce, onun üzerine acýmasýz bir baský ve terörle yürüdüler atörlüðün baský ve terörüne direnerek mücadelesini devam ettirdi, Bir çok devrimci mevzi k i kýsmi hak ve taleplerini söke söke elde etti. Bu mücadele, sayýsýz yiðit gençlik önden ç lkýmýzýn ve gençliðimizin kalbinde yaþayan Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan'lar, Si il'ler, Cihan Alptekin'ler bu mücadelenin ateþi içerisinde yetiþtiler. Onlar mücadelenin i leriye götürülmesine büyük katkýlarda bulundular. 1965'lerde yükselen gençlik mücadelesi Marksist-Leninist bir önderlikten yoksundu. Ýþçi sý adeleye önderlik edecek, ona yol gösterecek, istikrar kazandýracak ve kalýcý baþarýlara yö ek öncü partisine sahip deðildi. Ýþçi sýnýfý ve Marksizm adýna boy gösteren her türlü revi t akým ise, bu mücadelenin önünü almak ve onu kendi reformcu, darbeci ve parlamenterist ha yalleri için kullanmak istiyordu. O dönemde TÝP'li modern revizyonistler ve bugün sosyal -faþistler, TKP'nin saflarýnda yer alan modern revizyonistler, gençlik mücadelesinin önüne ekli barikatlar kuruyor; «aman faþizm gelir» korkuluðuyla, «provokasyon» teorileriyle onu rdurmaya çalýþýyorlardý. Bugün sosyal-faþist TÝKP çetesini oluþturanlar, o yýllarda gençli asanýn meþru sýnýrlarý dýþýna taþmakla» suçlamýþ ve onu «küçük-burjuva anarþizmi» diye kar raklarýn o yýllardaki bu açýk ihaneti devrimci gençliðin bilincinde yer etti. 1960'larda yükselen mücadeleye katýlan gençlik kitleleri içerisinde Marksizm-Leninizme ve osyalizme büyük bir sempati vardý. Bu derin sempati gençliðimizin iþçi sýnýfýna yakýnlýk g onun mücadelesine omuz vermesinin bir baþka nedenini oluþturuyordu. Bu en açýk ve en çarpý de þanlý 15 16 Haziran iþçi eylemi karþýsýnda gençliðin gösterdiði tutumda görüldü. Gençli ve sosyalizme duyduðu sempati ve iþçi sýnýfýna gösterdiði yakýnlýk, bugünün devrimci gençl as olarak kaldý. 12 Mart yarý-askeri faþist diktatörlüðü döneminde geçici bir durgunluk ve gerileme göstere mücadelesi, bu dönemin ardýndan yeniden yükseldi. Gençlik mücadelesindeki bu yükseliþ, 196 e olduðu gibi önce yüksek öðrenim gençliði kesiminde baþladý. Kýsa zaman sonra hýzlý bir þ nçliðe yayýldý. Bunun yanýnda iþçi ve köylü gençlik, mücadelenin tamamen dýþýnda deðildi. rþýlaþtýrýldýðýnda, bu kesimde mücadele daha geri ve zayýftý. Bu durum yakýn zamana kadar Gençlik mücadelesindeki bu yükselme devrimci bir önderlikten ve tutarlý bir örgütlenmeden undu. 12 Mart yarý-askeri faþist diktatörlüðü döneminde direnmeyip, teslimiyet bayraðý çek ede de bu dönemi kazasýz belasýz atlatan deðiþik revizyonist mihraklar, devrimci gençlik h eketinin bu zaafýný deðerlendirmeye ve içine sýzmaya çalýþtýlar. Bu revizyonist mihraklar e PDA'idi. Fakat bu revizyonist çeteler, niyetlerinde baþarýlý olamadýlar. Çünkü devrimci anti-revizyonist bir geleneðe sahipti. Üstelik bu revizyonist mihraklarý, özellikle biri ni (PDA'yý) geçmiþten tanýyordu. Diðer yandan yükselen gençlik mücadelesi içinde etkin olm önünde, en azýndan içinde olmakla mümkündü. Oysa revizyonistler bu eylemin dýþýndaydýlar ve yöntemi kullanarak gençliði devrimci eylemden alýkoymaya çalýþýyorlardý. Yükselen öðrenci gençlik mücadelesinin ileri unsurlarý arasýnda, 1971 küçük-burjuva ihtila bir sempati vardý. «1971 Hareketinin izleyicisi iddiasýndaki küçük-burjuva akýmlar, bu sem yi yoðun bir þekilde istismar ettiler. Bu sayede bu ileri unsurlarýn büyük bir bölümünü ke erinde topladýlar. Buna paralel olarak öðrenci gençlik hareketinin geri siyasi düzeyi ile birleþtiler. Bu temelde öðrenci gençlik hareketi üzerinde önemli bir etkinlik kazandýlar. Gençlik Ýçindeki Ýlk Faaliyetlerimiz
Örgütümüzün doðduðu dönemde gençlik mücadelesinin durumu yukarýdaki gibiydi. Gençlik faþis adele ediyordu. Fakat devrimci bir önderlikten yoksundu. Örgütsüz ve daðýnýktý. Gençlik re tler tarafýndan aldatýlmaya, mücadeleden alý konmaya çalýþýlýyordu. Pratikte çoðu kere mod istlerin kuyruðuna takýlan gençlik eylemini zaman zaman maceracý, zaman zaman teslimiyetçi bir çizgiye çeken küçük burjuva akýmlar mücadeleye ciddi zararlar veriyorlardý. Daha da ö reformizmin, mücadele Ýçindeki gençlik kesimi üzerinde bile önemli ideolojik etkisi vardý. izyonistler ve kýsmen küçük burjuva devrimci akýmlar, devrimci gençlik saflarýnda da refor hayaller yayýyorlardý. Gençliðin devrimci mücadelesini güçlendirmek, yaymak, onu daha da ileriye götürmek ve Mark -Leninist bir önderlik altýnda birleþtirmek bütün bu engellerin asýlmasýyla mümkündü. Bu g nde ideolojik-siyasi ve pratik alanlarda çok yönlü karmaþýk bir mücadele yürütmek demekti. vi cesaretle üstelendik. Çünkü gençliðin devrim mücadelesi için taþýdýðý büyük önemin fark kten de güç bir görevdi. Bir çok eksiðimiz vardý. En temel eksikliðimiz ideolojik-siyasi i enüz baþýnda olmamýz, yani Marksist-Leninist siyasi çizgimizin henüz tam olarak oluþmamýþ ençlik içinde çalýþacak çok az kadroya sahiptik. Fakat öte yandan bazý avantajlara da sahi Küçük burjuva ihtilalci çizgiyi mahkum ederek gerçekleþtirdiðimiz özeleþtiri, devrimci gen rýnda yanký yaratmýþtý. Marksizm-Leninizme ve devrime sonsuz bir inanç duyan ve daha önce de olan bir çok genç devrimci hareketimize sempati duyuyordu. Gençlik içerisindeki faali yetimizin baþlangýcý, hýzlý bir þekilde bu unsurlarla bað kurmak ve onlarý örgütlemek oldu u unsurlarý örgütleyerek ve onlara dayanarak gençlik içinde yaygýn, faal bir çalýþma yürüt Bunun hemen ardýndan geniþ gençlik kitlelerine yönelik faaliyete giriþtik ve kýsa zamanda li bir kitle tabaný edindik. Gençlik içerisindeki etkinliðimiz sürekli olarak geniþlemeye adý. Devrimci gençlik saflarýnda esas tehlike revizyonizmdi Revizyonizm her yolla devrimc i gençlik saflarýnda yýlgýnlýðý, pasifizmi, teslimiyeti, reformist hayalleri yayýyor, genç imci eylemini dizginlemeye çalýþýyordu. Revizyonizm gençlik saflarýnda bölücü bir faaliyet evrimci gençlik güçlerinin eylem birliðini bozmaya, saflarda kargaþalýk ve düþmanlýk yarat . Gençlik içinde ilk toparlanmanýn ardýndan revizyonizme karþý mücadeleyi yoðunlaþtýrdýk. Kü cilerini revizyonistlerden koparmaya çalýþtýk. Daha önce sözünü ettiðimiz eksiklikler revi karþý mücadelemizi zayýflatýyordu. Buna karþýn revizyonizme karþý yürütülen mücadele kýsa aþarýlar saðladý. Özellikle büyük þehirlerde revizyonistler sýzdýklarý gençlik örgütlerind ndýklarý yönetimlerden uzaklaþtýrýldýlar. «Üç Dünya»cý çete ise belirli bir taban bulurum ik derneklerini toptan kapatmak ve o güne kadar gençlik saflarýnda bölücülük yaptýðýný iti runda kaldý. Gençlik içindeki çalýþmamýz böyle baþladý. Bunu ortaya çeþitli konularda özgül siyasetler li kararlar alarak yaygýnlaþtýrýp sürdürdük. Gençlik içindeki çalýþmayla ilgili aldýðýmýz en önemli kararlardan biri, Türkiye Genç Komü n (TGKB) kurulmasýydý. Türkiye Genç Komünistler Birliði Türkiye Genç Komünistler Birliði'nin örgütlenmesine 1975 yýlý sonlarýnda baþlandý. Önce ba itelerimiz kendilerine baðlý TGKB Ýl Örgütleri kurdular. Ardýndan 1976 Haziran'ýnda GMK'ný rkez Komitesi ile Türkiye Genç Komünistler Birliði, Türkiye çapýnda merkezileþtirildi. Bir nra diðer bazý illerde de TGKB örgütleri kuruldu. Örgütümüzün TGKB'yi örgütleme kararý doðru ve yerindeydi. TGKB neden gerekliydi? Çünkü gençlik, özellikle öðrenci gençlik içinde hýzla artan etkinli iþme potansiyelimiz böyle bir örgütü ihtiyaç haline getirmiþti. Gençlik içinde çok sayýda izanýmýz vardý. Bu unsurlar örgütümüz içinde örgütlenecek ideolojik-siyasi ve Örgütsel düz akat devrime, siyasi çizgimize ve komünizme büyük sempati duyuyorlar ve gençliði kazanma f
liyetimize gönüllü, istekli ve faal bir þekilde katýlýyorlardý. Örgütümüzün gösterdiði doð orlardý. Sayýlarý sürekli artan bu durumdaki genç unsurlarý örgütlemek, devrimci istek ve lerinden gençliði kazanma faaliyetimizde en iyi þekilde yararlanmak, ideolojik siyasi ve örgütsel olarak eðitmek ve örgütümüze hazýrlamak için en iyi, en uygun araç Türkiye Gen rliði olabilirdi. Türkiye Genç Komünistler Birliði iþte bundan dolayý bir gereklilik, bir ihtiyaçtý. Ve buna karar doðruydu. Fakat sorun böyle bir aracýn gerekliliðini saptamanýn Ötesinde bir önem ta Her þeyden Önce Türkiye Genç Komünistler Birliði bizim için tamamen yeni bir uygulama ola Bundan dolayý konuya her açýdan siyasi açýklýk kazandýrmak ve uygulamaya bunun ýþýðýnda g u. Konuyla ilgili Marksist-Leninist öðreti çeþitli ülkelerde geçmiþ ve mümkün olduðu ölçüd kkatle ele alýnmalý, doðru yorumlanmalý ve somutlaþtýrýlmalýydý. Türkiye Gene Komünistler ir örgüt olacaktý? Hangi iþlevi görecekti? Partiyle (o günün somutunda örgütümüzle) iliþki açýk bir deyiþle, örgütümüzün Türkiye Genç Komünistler Birliði'ne her alanda önderliðinin caktý? TGKB'ye kimler, hongi ölçülerle alýnacaktý? TGKB'nin örgütsel yapýsý, iç iþlerliði, ktý? Bu ve benzeri sorunlarýn açýk ve somut çözümünü ortaya koymak gerekirdi. Örgütümüzün içinde, özellikle onun yönetici kademelerinde yer almaya aday tüm unsurlar, bu temelde ( asgari ölçüde) eðitildikten sonra bu uygulama baþlatýlmalýydý. TGKByi kurduðumuz dönemde bizi bekleyen temel görevler bunlardý. Hazýrlýk görevi en önce olarak siyasi alandaydý. TGKB'yi inþa edecek olan il Örgütlerimizin konuyla ilgili siyas i eðitimi çok önemliydi. Fakat o dönemde bu gerçeði gerektiði gibi kavrayamadýk. TGKB'yi inþa hazýrlýklarýný pratik tuttuk. Konunun siyasi yanýna tamamen ilgisiz kaldýðýmýzý söyleyemeyiz. Fakat bu çok sýnýr u sýnýrlý çalýþmayla elde edilen bazý sonuçlar ki bunlarýn bazýlarý önemliydi de ne somu ra iletildi. TGKB sorununa siyasi açýklýk getirmeden ve örgüt içinde konuyla ilgili eðitimi gerçekleþti ygulamaya geçmek, TGKB'de ve gençlik çalýþmasýnda ciddi sorunlar yarattý. Bu sorunlar genç anma mücadelemizi olumsuz etkiledi, onu zayýflattý. Saflarýmýzda TGKB konusunda, ortaya çýkýþlarýnýn ve sonuçlarýný biri birinden ayýramayacað aya çýktý; 1) TGKB'nin partiye baðýmlýlýðýnýn doðru kavranma masý, bunun sonucu olarak örgütümüzün TG lamasý, 2) «Gençlik partisi», «Gençliðin öncü müfrezesi» eðilimleri; bu eðilimlerin sonucu olarak n TGKB'nÝn sorunu olarak görülmesi, 3) Öncü örgüt eðilimlerinin ve parti taktikçiliðinin doðrudan bir sonucu olarak, TGKB'nin komünistlerin örgütü anlayýþýyla darlaþmasý, çok sayýda genç sempatizanýmýzýn TGKB'nÝn dýþ Yukarýda üç baþlýk altýnda topladýðýmýz yanlýþ anlayýþ ve eðilimler açýkça formüle edilip kaçýnýlmaz olarak bu yanlýþ anlayýþ ve eðilimleri, deðiþik bölgelerde þu veya bu Ölçüde ye 1978 Ekim Konferansý'na kadar saflarýmýzda deðiþik ölçülerde yaþayan bu yanlýþ anlayýþ ve bir müdahalede bulunulmadý. Ekim Konferansý ve sonrasýnda bu konuda yeni bir uygulamaya giriþildi ve doðru bir anlayýþla TGKB'deki, TGKB'ye ve gençlik çalýþmasýna yaklaþýmdaki b derilmeye çalýþýldý. GMK 1979 Temmuz'unda yaptýðý toplantýda TGKB sorununu bir bütün olarak ele aldý ve sorunun el noktalarýna açýklýk kazandýrdý. GMK'nýn Temmuz Kararlarý, bugün sürmekte olan düzeltme faaliyetine ýþýk tutmaktadýr. Yukarýda üç baþlýk altýnda topladýðýmýz yanlýþ anlayýþ ve eðilimleri, ortaya çýkardýklarý lalým:
1) Partimizin azami hedeflerine, komünizme sempati duyan gençliði ayrý örgütlemek Marksist eninistler için evrensel bir uygulamadýr. Geçmiþte ve bugün komünist partileri, parti ve k izme sempatizan gençlik kitlesini, Genç Komünistler Birliði veya Komünist Gençlik Birliði de adlandýrýlan örgütlerde örgütlemiþlerdir. Bu tip örgütlerin, somut olarak Türkiye Genç Komünistler Birliði'nin iþlevi nedir? GMK bunu Temmuz Kararlarýnda þöyle formüle etmiþti : «TGKB, partiye yeni üyelerin hazýrlan , bir parti okulu ve parti önderliðinin gençlik içinde saðlamlaþmasýnýn aracý bir örgüttür TGKB'yi inþa kararý aldýðýmýz sýrada, onun yukarýda özlü bir þekilde formüle edilen iþlevi tespit etmiþtik. Fakat asýl önemli olan TGKB'nin bu iþlevi nasýl göreceði ve gerçekleþtir TGKB yukarýda formüle edilen iþlevi ancak Partinin her kademedeki ve her alandaki doðrud an ve yakýn önderliðiyle yerine getirebilir. Partinin doðrudan ve yakýn önderliði olmadan , yeni, saðlam, canlý kadrolarýn yetiþtirildiði bir rezerv örgüt, bir parti okulu, bir kom okulu olamaz. Partinin doðrudan ve yakýn önderliði olmadan, TGKB, parti önderliðinin gençl nde saðlamlaþtýrýlmasýnýn aracý; gençliði devrime kazanmada, devrim ve komünizm için eðitm ktif, militan, inisiyatifli bir yardýmcýsý olamaz. Partinin doðrudan ve yakýn önderliði ol n TGKB parti için bir yedek güç olamaz. Partinin doðrudan ve yakýn önderliði olmadan, TGKB nlý ve saðlam olamaz. Son olarak partinin her kademedeki ve her alandaki doðrudan ve y akýn önderliði olmadan TGKB yolunu bulamaz. Daha önce partinin TGKB'ye önderliði gibi temel bir ilke eksik kavrandý. «Ýdeolojik siyasi landa tam baðýmlýlýk, örgütsel planda baðýmsýzlýk» þeklindeki doðru formülasyon; TGKB'nin siyasi taktiklerde baðýmlýlýðý, fakat somut gündelik siyasi faaliyetlerde serbestliði ola nlýþ bir þekilde yorumlandý. Örgütümüzün TGKB'ye her kademede ve her alanda yapmasý gereke rlik görevi, gerektiði gibi yerine getirilemedi. Bu hayati görev bazý illerde, zaman zam an tamamen bir yana býrakýldý. Bu yibi yerlerde ve çoðu zaman TGKB örgütümüzün yönetimi ve kaldý. Örgütümüzün bir yan örgütü olmasý gereken TGKB, böyle durumlarda, adeta ayný progra e taktikleri temel alan, fakat gençlik içinde faaliyet sürdüren bir «parti» durumuna düþtü de böylesi durumlarda, örgütümüzün TGKB'ye her alanda yakýn önderliði þeklinde olmasý gere örgüt arasýnda karþýlýklý demokratik danýþma» þeklini aldý önderlik içeriðini yitirdi. TGKB'nin gücü, partinin yakýn ve somut önderliðinde yatar. Oysa TGKB bundan çoðu kere önem ksun kaldý. Bu durum TGKB'nin yukarýda formüle edilen iþlevini gerektiði gibi gerçekleþtir esi sonucuna yol açtý. Bu durum Ekim Konferansýnda açýk bir þekilde tespit edildi ve Konferansýn ardýndan girilen eniden inþa döneminde aþýlmaya çalýþýldý. GMK sözü geçen Temmuz Toplantýsýnda þu tespiti y gütü olan TGKB, siyasi bakýmdan partiye baðlýdýr, örgütsel olarak baðýmsýzlýða sahiptir.» «Siyasi baðýmlýlýk, sadece program ve tezlerin kabulü ve savunulmasýndan ibaret deðildir, anda partinin ülke çapýnda sürdürdüðü mücadeleye baðýmlýlýktýr.» «Örgütsel baðýmsýzlýk kendi iç örgütsel faaliyetinde ve parti kararlarýnýn, parti organlar yatifli bir þekilde hayata geçirilmesinde, örgütlenmesinde baðýmsýzlýktýr.» Böylece sorun doðru bir þekilde formüle edildi. Kongre öncesinde, TGKB'nin durumunu yeniden deðerlendiren GMK, yukarýdaki tanýmlamayý; par ti adýna ku-mandacýl/ða ve TGKB'nin iç örgütsel faaliyetine kaba bir müdahale þeklinde anl e buna dönüþmemesi kaydýyla, TGKB'nin her kademede partiye örgütsel olarak da baðîmlý olma geniþletti. Sorun Tüzük Tasiaðý'nda buna uygun olarak formüle edildi. 2) TGKB'nin gençliðin Öncü müfrezesi, deyim uygunsa «gençlik partisi» olarak görülmesi bir imdi. Bu eðilim gençlik sorununun TGKB'nin sorunu olduðu eðilimini besledi. Bu eðilim bira z önce ele aldýðýmýz sorundan ayrý deðildir. Aksine onun tutarlý ve man-tiki bir sonucuydu ki yanlýþ eðilim bir birini karþýlýklý olarak besledi, güçlendirdi.
Gençlik sorunu TGKB'nin deðil partinin sorunudur. TGKB, gençliðin öncü müfrezesi deðildir. Temmuz Kararlarý þunu belirtmektedir: «TGKB Öncü örgüt deðildir. Türkiye proletaryasýnýn ve onun gençliðinin Öncüsü, Partidir.» Bunun anlamý þudur: Gençliði devrime kazanarak devrim için örgütleyecek ve devrim yolunda rber edebilecek biricik güç partidir. Partinin somut ilgisi, sürekli çabasý ve önderliði o an gençlik kazanýlamaz, eðitilemez, örgütlenemez ve mücadeleye yöneltilemez. Ýþçi sýnýfý v gibi gençliðin de biricik öncüsü, önderi Partidir. Partinin çeþitli halk sýnýf ve tabakal önderliði bölünemez, þu veya bu örgüte býrakýlamaz. TGKB'ye gelince; O, sadece, gençliði kazanma, eðitme, örgütleme ve seferber etme faaliyeti nde partinin yararlandýðý bir araç, bir yardýmcý örgüt, bir yedek güçtür. Örgütümüz TGKB'yi bu amaçla kurmuþtu. Fakat daha önce de belirtildiði gibi sorunun somutla e örgütün bu konuda eðitilmemesi, TGKB'nin kurulduðu bazý illerde il örgütlerimizi, bir sü sorunundan uzaklaþtýrdý. Bu gibi yerlerde adým adým ve farkýnda olunmaksýzýn, gençlik sor GKB'nin sorunu olduðu eðilimi geliþti. Açýkça belirtilmemekle birlikte, pratikte durum buy . Ýl örgütlerimiz gençlik mücadelesine, onun sorunlarýna gerekli ilgiyi göstermediler. Örgüt adelesi ve Örgütlenmesi konusundaki siyasetlerine ve bu siyasetlerin hayata geçirilmes ine tam bir ilgiyle yaklaþmadýlar. Bu görevi çoðunlukla TGKB'ye býraktýlar. Gençlik sorununu kýsmen de olsa TGKB'ye býrakmak, O'nu üslenemeyeceði, sorunlarýný çözemey lerle karþý karþýya býrakmak demekti. Biz örgüt çapýnda olmasa da bir süre için böylesi bi bu durum gençliði kazanma faaliyetimizi zayýflattý. 3) Örgütümüzün her kademede ve her alanda yapmasý gereken önderliðinin ve yönetimin bir dö uðramasý; bir süre için yer yer gençlik sorununun TGKB' nin sorunu olarak görülmesi, berab de, TGKB'de parti taklitçiliðini ve örgüt yapýsýnda dar kapýcýlýðý getirdi. TGKB dar bir k TGKB'ye yeni üyeler alýnýrken «gençliðin öncü örgütü», «gençlik mücadelesinin yöneticisi* eri kriterler gözetildi. Kapýlar dar tutuldu. TGKB'nin, sempatizan fakat devrimci en erji ve gönüllü çalýþma isteði ile dolu, genç unsurlarýn ideolojik-siyasi ve örgütsel olar eliþtirildikleri bir komünizm okulu olduðu gerçeði bir yana býrakýldý, Genç sempatizanlard iþ için asgari bir ideolojik-siyasi ve örgütsel düzey ve tecrübe arandý. Bu parti taklitçi TGKB'nin parti taklitçiliði, sadece üye alýmýnda ve örgüt yapýsýnda deðil, genel çalýþma b de de yansýdý. Oysa TGKB dar bir kadro örgütü deðildir. GMK'nýn Temmuz Kararlarýnda da belirtildiði gibi: . Parti Çizgisini kabul eden ve parti önderliðinde komünizm için verilen mücadeleye katýla nçliðin kitle örgütüdür.» TGKB'ye üye alýrken ideolojik-siyasi, örgütsel tecrübe ve olgunl KB'ye katýlanlar bunu partinin yakýn önderliðinde, bizzat TGKB içinde ve TGKB faaliyetinde kazanacaklardýr, onlar bu yolla geliþip serpilecekler ve partiye hazýrlanacaklardýr. TGKB'ye katýlmak için, komünizme sempati duymak, partinin devrim ve komünizm için verdiði deleye gönüllü ve istekli olarak katýlmak, denetime ve disipline açýk olmak yeterlidir. TGKB konusunda saflarýmýzda ortaya çýkan ve bir dönem gençlik içindeki faaliyetimizi ciddi rak etkileyen, zayýflatan üç baþlýca eðilim kýsaca bunlardýr. Fakat þunu açýkça belirtmeli da ortaya çýkan, belirli bir dönem varlýðýný sürdüren bu yanlýþ anlayýþ ve eðilimlere karþ kli olarak geniþleyip, güçlendi. Ve TGKB bu alanda önemli görevler üstlendi ve esas olarak aþarýlý bir faaliyet sürdürdü. Genç Komünistler, faþist diktatörlüðün aðýr baský ve terörü e, iþkencelere, zindanlara karþýn örgütümüzün gösterdiði doðrultuda gençlik içinde faal ol lanýndaki baþarýlarýmýzda önemli rol oynadýlar, örgütümüzün çizgisine, onun önderliðine ka di zaaflarýmýza karþýn herhangi bir gerici tutum ve davranýþ göstermediler. TGKB'nin safla Örgütümüze önemli miktarda kadro kazanýldý. Bugün Partimizin Birinci (Kuruluþ) Kongresini topladýðýmýz þu anda, baþlangýç olarak öneml
kesimini önderliðimiz altýnda birleþtirip, örgütlemiþ durumdayýz. Fakat þüphe yok ki yukar zaaflarýmýz olmasaydý, çok daha ileri çok daha baþarýlý bir noktada olacaktýk. Ve TGKB bu bize çok daha yararlý olacaktýr. Bugün TGKB'ye yaklaþýmdaki ve TGKB'nin bünyesindeki çeþitli eksiklikleri ve zaaflarý gider aaliyeti içindeyiz. Partimiz bunu daha sistemli hale getirerek, daha da yaygýnlaþtýrarak devam ettirmelidir. GMK Kongre öncesinde aldýðý bir kararla TGKB-KK' yi feshetti. Birinci Kongresinde kendi Merkez Komitesini seçene kadar GKB il örgütlerinin yalnýzca bulunduklarý alandaki parti il örgütlerine baðlý olmasýný kararlaþtýrdý. TGKB'yi düzeltme ve inþasýný sürdürerek Birinci faaliyetinin bizzat ve tamamen parti tarafýndan sürdürülmesi gereði bu karan gerekli kýldý Bu durum parti il örgütlerimizin sorumluluklarýný artýrmaktadýr. Ýl örgütlerimiz, TGKB'ye ve TGKB'nin örgüt bünyesindeki zaaflarý ve eksiklikleri giderme görevine daha sýký sarýlm TGKB ile ilgili acil görevlerimiz yalnýzca, burada ele aldýðýmýz üç yanlýþ eðilim ve anlay ret deðildir. Burada üç önemli soruna daha iþaret etmek zorundayýz. Birincisi: TGKB'de ide ojik-siyasi eðitimin noksanlýðý ve bunun sonucu olarak TGKB saflarýndaki ideolojik-siyasi geriliktir. Bu çok önemli bir sorundur. Genç komünistlerin büyük çoðunluðunun ideolojik-si i çok düþüktür Oysa TGKB'nin tanýmladýðýmýz iki temel iþlevi bu durumla çeliþir, Ýdeolojik TGKB, partinin önüne koyduðu görevleri zamanýnda, tam, faal ve saðlýklý bir þekilde yerin mez. Gerekli canlýlýðý ve insiyatifi gösteremez. Ayný þekilde ideolojik-siyasi düzeyi düþü B partimiz için sürekli olarak çok sayýda kadronun yetiþtirildiði bir örgüt olamaz. Bundan TGKB'de ideolojik-siyasi eðitime gerekli önem verilmeli, partimiz buna doðrudan önderlik etmelidir. Bugün TGKB'nin ikinci önemli eksikliði; onun büyük Ölçüde öðrenci gençlik alanýnda sýkýþýp verilmeli ve baþta Ýþçi gençlik olmak üzere diðer gençlik kesimlerini de kapsayacak þekil nin örgütlenme ve faaliyet alanýný geniþletmeliyiz. Üçüncüsü; ki ikincisinin kaçýnýlmaz sonucudur TGKB üyelerinin büyük çoðunluðu öðrenci kö i baþta iþçi kökenli unsurlar olmak üzere emekçi kökenli unsurlarla adým adým güçlendirmel ve köylü gençliðin partimize sempati duyan en iyi unsurlarýný kapsamalýdýr. Bu ancak TGKB' rtimizin somut çalýþmasýyla, iþçi ve köylü gençlik alanýnda örgütlenmesiyle mümkündü. Þüph ettiðimiz üyelerin çoðunluðunun Ýþçi kökenli olmasý hedefini TGKB için tespit edemeyiz. TG iyonu, konumu niteliði tamamen farklýdýr. Fakat Stalin'in de belirttiði gibi Genç Komünist r Birliðinin çekirdeðinin iþçi kökenli, çoðunluðunun ise emekçi kökenli unsurlardan oluþma ir hedef olmalýdýr. Sonuç olarak; TGKB bir yandan gençlik alanýndaki zorlu görevlerimizi baþarmada, gerçekleþt de; sadýk, militan, faal bir yardýmcýmýz ise partimizin önderliðinin gençlik alanýnda saðl n uygun aracý; diðer yandan ise partimize yeni üyelerin hazýrlandýðý, eðitilip geliþtirild ul olmalýdýr. TGKB ancak partimizin her alandaki ve her kademedeki doðrudan ve somut önd erliði altýnda böyle bir Örgüt olabilir. Tüm parti örgütümüz, tüm yoldaþlar bunu her zaman akýlda tutmalýdýrlar. Gençlik Çalýþmasýnýn Geliþimi Örgütümüz, 1976'nýn ikinci yarýsýndan itibaren TGKB'nin kuruluþuna da baðlý olarak gençl çok önem verdi. Devrimci gençlik hareketinin bazý önemli sorunlarýný ele alýp, inceledi. gençliðin devrimdeki yeri, örgütlenmesi, birliði vb. gibi konulara açýklýk kazandýrýldý. imci akýmlarýn bu konudaki görüþlerine karþý mücadele gündeme alýndý. Gençliðe yönelik pro faaliyetinin en uygun aracý olarak merkezi-periyodik bir gençlik yayýnýnýn çýkarýlmasý kar nçliðe yönelik örgütlü faaliyetin büyük þehirlerden tüm ülkeye taþýnmasý görevi saptandý. Bütün bu tespit ve kararlar büyük önem taþýyordu. 1977 yýlý baþlarýnda bu tespit ve kararl ta geçirilmeye baþlandý. Ýlk önemli adým olarak merkezi periyodik gençlik yayýný çýkarýldý çok kýsa bir aranýn dýþýnda, çýkýþýndan bu yana yayýnýný düzenli olarak sürdürdü. Bu genç
birleþtirilip eðitilip, örgütlenmesinde önemli görevler yerine getirdi. 1977 yýlý baþlarýnda gençlik çalýþmalarýnda attýðýmýz bir baþka önemli adým, gençlik, genç mci birliði ve örgütlenmesi konusundaki görüþlerimizin devrimcilere ve kitlelere açýklanma Bu doðrultuda tabanda eðitime giriþildi. Ayný dönemde küçük-burjuva devrimci akýmlar sözü da bir yýðýn yanlýþ ve çarpýk görüþ ileri sürüyorlardý. Marksizm adýna ileri sürülen bu gö r görevdi. Bu akýmlarýn burjuva-idealist gençlik tahlilleri, örgütlenme anlayýþlarý, devri n birliði konusundaki sekter ve bölücü siyasetleri devrimci gençlik içinde teþhir edildi. Ayný dönemde gençlik içindeki çalýþma baþlýca büyük illerin dýþýna taþýrýldý. Hýzlý bir þe f mücadeleye atýlan liseli gençlik içinde yaygýn bir þekilde çalýþýldý. Burada gençliðin örgütlenmesi alanýnda yürüttüðümüz baþarýlý faaliyeti özellikle belirtmek arýnda örgütümüz devrimci gençliðin örgütsüzlüðünü gidermeyi, gençliði devrimci bir anlayý derlik altýnda örgütlemeyi günün acil görevi olarak tespit etti. Çünkü mücadele eden gençl Varolan örgütlenmeler çok yetersiz ve sýnýrlýydý. Bunlarýn bir kýsmý kendiliðinden doðmuþ rý iþlemez hale gelmiþlerdir. Diðer bir kýsmý ise küçük-burjuva akýmlar tarafýndan kendi s sonucu olarak tamamen tek kel estirilmiþlerdi. Bu örgütler sadece adlarýyla vardýlar. Ýlk mlerde bunlar içinde çalýþma/ý uygun bulmuþtuk. Fakat sekter, tekkeci ve bölücü anlayýþlar rak çýkmýþ ve bunu olanaksýz kýlmýþtý. Bazý il ve ilçelerde bizim önderliðimizde kurulan g rdý. Fakat bunlarýn yeni anlayýþýmýz ýþýðýnda yeniden örgütlenmesi gerekiyordu. Gençliði örgütlemek acildi ve gündemimîzdeydi. Böyle bir göreve giriþirken baþarýlarýmýzý biri gençliðin Örgütlenmesi konusunda somut bir siyasete sahip olmamýzdý. Komünist gençliðin TGKB tipi bir örgütte örgütlenmesi sorununu saymazsak, örgütümüz gençli r içerisinde birleþtirilmesini gerekli görüyordu: Birincisi; Ýki ulustan ve çeþitli milliy rden iþçi-köylü öðrenci gençliðin anti-faþist, anti-emperyalist birleþik siyasal örgütlenm e; farklý gençlik kesimlerinin bulunduðu birimlerde veya alanlarda kurulacak ve bu ala nlarda veya birimlerdeki tüm kitleyi kapsayacak mesleki örgütlenme... Gençliðin yükselen mücadelesi, birleþik-siyasi örgütlenmeleri acil bir ihtiyaç haline geti gütümüzün önderliði ve Genç Komünistlerin inisiyatifli, aktif çabasý sonucu kýsa zamanda b lçede bu tip örgütler tabandan inþa edildi. Zaman içerisinde bu tip örgütlenmeler iyice ya Bu yaygýnlaþma ve geliþen mücadele ülke çapýnda birleþik ve merkezi bir örgütlenmeyi gere . 1978 baþlarýnda bu gerçekleþtirilerek, örgütümüzün Önderliði altýnda Türkiye'nin en güçl gütünden biri yaratýldý. Fakat gençliðin mesleki örgütlenmesi alanýnda ayný baþarýlý faaliyet gösterilemedi. Bunun den biri, birimleri temel olan çalýþmamýzda düþülen zaaftý. Birimler düzeyinde sistemli ve liyet örgütlemede yetersiz kalýndý. Ýkinci neden birincinin de sonucu olarak mesleki örg erin taþýdýðý büyük önemin kavranamamasý, dikkatin tek yönlü olarak birleþik-siyasi örgütl ysa birleþik-siyasi örgütlenmenin geliþip güçlenmesi birimleri temel alan sistemli faaliye ve mesleki-birim örgütlenmesindeki baþarýlý faaliyete sýký sýkýya baðlýdýr. Bir üçüncü ne örgütlenme konusundaki görüþlerimizin yeterli somutluktan yoksun olmasýný ve uygulamada d irimlerin somut durumunun gözetilmemesini gösterebiliriz. Bu olumsuzluk liseli gençlik kesimi için bugün aþýlmaktadýr ve bunun sonucu olarak bu olanda olumlu bir geliþme görülm r. Ýþçi-köylü-öðrenci gençliðin birleþik anti-faþist örgütlenmesi alanýnda sürekli saðlanan g Sorunun diðer yaný, geliþen bu örgütlenmenin yarattýðý sorunlar ve bu sorunlara müdahalede medir. AntÝ-faþist gençlik örgütlerimiz, örgüt yapýlarýnda, iç iþlerliðinde çalýþma þekill ve zaaflar taþýmaktadýrlar. Bu eksiklikler ve zaaflar, bu Örgütleri zayýflatmakta, üye ta ni daraltmakta, çalýþmalarýný hantallaþtýrmaktadýr. Yer yer bazý örgütler iþlemez hale gel gütümüz bir süre Önce bu duruma müdahaleye, zaaflarý ve eksiklikleri gidermeye giriþti. Fa henüz baþlangýç durumundaki bir müdahaledir. Önümüzdeki dönem merkezi anti-faþist gençlik derlik ve il ve ilçe örgütlerimizin eksikliklerini ve zaaflarýný giderme faaliyeti, gençli alanýnda partimizi, onun il örgütlerini bekleyen en önemli görevlerden biridir. Faþist diktatörlüðün artan baský ve yasaklamalarý, anti-faþist gençlik örgütünün önemli bi
çalýþmak zorunda býraktý. Ýllegal kitle örgütlenmesi alanýndaki yeniliðimizin ve tecrübes nucu olarak, illegal gençlik örgütlerimiz yeni sorunlarla karþýlaþmaktadýrlar. Bunlarý ele ek partimizin önemli görevleri arasýndadýr. Gençliðin devrimci birliði örgütümüzün büyük önem verdiði bir baþka önemli sorundu. Daha i devrimci birliðinden anlaþýlmasý gereken þeyin milyonlarca iþçi-köylü-öðrenci gencin, yani nin parti önderliðinde, devrim yolunda birliði olduðunu belirtmiþtik. Fakat gençliðin birl anýnda, uzun zaman bu doðru siyasi perspektife uygun bir faaliyet sürdürülemedi. Deðiþik d mci-demokrat siyasi hareketlerin etkilediði gençlik kesimlerinin devrimci birliðini saðl ama görevi, geniþ gençlik kitlelerini birileþtirme görevinin önüne çýkarýldý. Halbuki teme isiydi. Birincisi ikincisine tabi kýlýnmalýydý. Ýlk yýllarda bu zaafýmýz daha da aðýrdý. Ç izi «Proleter devrimcilerin birliði» içinde görülen gruplarýn gençlik tabanýný birleþtirme u esas almýþtýk. Gençliðin devrimci birliðini gerçekleþtirmek alanýnda düþtüðümüz bu yanlýþlarý, 1978 yýlý Bugün bu alandaki faaliyetimiz doðru devrimci perspektif temelinde sürdürülmektedir. Bu a landaki zaaflarýmýzýn giderilmesi, bizi daha geniþ gençlik kitleleriyle birleþtirdi. Son bir kaç yýllýk dönemde revizyonizmin ve reformizmin bölücü, yýkýcý etkisini kýrarak tü vrimci gençlik güçlerini devrimci platformda birleþtirmek, örgütümüzün gençlik alanýndaki dan biri oldu. Bu uðraþ reformist CHP hükümeti döneminde özellikle yoðunlaþtý. CHP hükümet la birlikte revizyonistler ve reformistler elbirliði ile gençliði mücadeleden alýkoymaya, reformist hayallerle oyalamaya çalýþýyorlardý. Lafta keskinliði kimseye býrakmayan bazý de -demokrat akýmlar, uzun süre reformistlerin ve revizyonistlerin yaydýðý hayallerin etkisin de kalarak gençlik mücadelesine ciddi zararlar verdiler. Örgütümüz daha kurulduðu andan it en CHP hükümetinin gençlik düþmaný niteliðini ilan etti ve gençliði mücadeleyi sürdürmeye mokrat gruplarý sürekli olarak revizyonizmin ve reformizmin yýkýcý, bölücü etkisine karþý Revizyonistlerin ve reformistlerin sinsi niyetlerle oluþturmaya çalýþtýklarý sahte «demokr platform»larý teþhir ederek, devrimci gruplarý devrimci mücadele platformunda birliðe çað Son bir yýlda, eylem birliði alanýnda yaþanan olumlu geliþme gençlik kesiminde de sonuçlar di. Revizyonizmin hýzla tecridi devrimci gençlik güçlerinin birliðini güçlendirdi, mücadel ilerletti. Gençlik alanýndaki çalýþmamýzýn baþlýca unsurlarýndan biri olarak TGKB'nin Enternasyonal f ini de burada belirtmemiz gerekiyor. Kendisi Türk, Kürt ve çeþitli milliyetlerden komünist gençliðin Örgütlü birliðinin somut i TGKB, örgütümüzün yardýmý ve yol göstericiliðinde dünya komünist ve devrimci gençliði ile birlik ve dayanýþmaya Önem verdi. II. Uluslararasý Anti-Faþist. Anti-Emperyalist Gençlik stivali'ne Türkiye gençliðini temsilen katýldý. III. Festivali hazýrlama çalýþmalarýnda bu u festivale faal olarak katýldý. III. Uluslararasý Gençlik Festivalinden, çeþitli ülkeleri rdeþ Marksist-Leninist gençlik Örgütleriyle iliþkilerini geliþtirmek için yararlandý. IV. rarasý Gençlik Festivalini Hazýrlama Komitesinde diðer 4 kardeþ gençlik örgütüyle birlikte Son olarak Arnavutluk Emekçi Gençlik .Birliði'nin (AEGB) davetlisi olarak, Sosyalist Arnavutluk'un 35. Kurtuluþ Yýldönümü kutlamalarýna katýldý. Böylece AEGB ile TGKB arasýnda ik ve dayanýþma bir üst düzeye yükseldi. Bugünkü Durum ve Partimizin Gençlik Alanýndaki Görevleri Bugün gençlik üzerindeki baský ve sömürü artarak sürmektedir. Ýþsizlik, yoksulluk, faþist hayatý gençlik için de çekilmez bir duruma getirmiþtir. Bu durum gençlik kesimindeki devri i uyanýþý hýzlandýrmakta, onu daha geniþ bir alana yaymaktadýr. Bu geliþme özellikle de iþ ençlik için doðrudur. Çünkü ekonomik ve siyasi krizin aðýr sonuçlarý en çok bu kesimi etki e ezmektedir. Bugün geniþ gençlik kitleleri, özellikle emekçi gençlik kitleleri burjuva-feodal düzenin ç gelmekte ve ona karþý mücadeleye giriþmektedir. Ýþçi sýnýfý ve emekçi halk saflarýndaki de gençlik kesiminde daha belirgin ve daha derindir.
Bugün buhranýn yarattýðý genel sonuçlarýn dýþýnda, gençliðin devrimci mücadelesinin yaygýn l açan bir diðer etken CHP reformizminin iflasýdýr. Bu büyük önem taþýyan bir geliþmedir v e emekçi gençliðin harekete geçiþinde büyük rol oynamaktadýr. Egemen sýnýflar, onlarýn faþist diktatörlüðü, gençliðin uyanýþý, düzenden ve düzen partile ileþmesini, kýsaca devrimcileþmesini engellemek ve halk mücadelesini bastýrmak için, baþta ký ve terör olmak üzere çeþitli taktiklere ve yöntemlere baþvurmaktadýrlar. Fakat þu kesin bilinmelidir ki, bütün bu açýk ve sinsi çabalar belirli bir etki yapmakla birlikte gençlið ugünkü devrimci yöneliþini durduramamaktadýr. Sýkýyönetimin varlýðýna karþýn gençliðin müc ktadýr. Bugün gençlik kesiminde durum özet olarak böyledir. Gençliði kazanmak için çok uygun koþul rþý karþý-yayýz. Partimizin önünde bu uygun objektif koþullan en iyi bir þekilde deðerlend devrime kazanma, kendi önderliðimizde birleþtirip örgütleme görevi durmaktadýr. Önümüzdeki dönemde gençlik içindeki çalýþmamýzý güçlendirmeli ve yaygýnlaþtýrmalýyýz. Buhr l düzenden ve faþist, reformist partilerden kopan gençliðe doðru yolu, kurtuluþun gerçek y olan devrim ve sosyalizmin yolunu göstermeliyiz, Gençliðin gerçek kurtuluþu faþist diktatö devrimi gerçekleþtirme mücadelesine aktif bir þekilde katýlmaktan geçmektedir. Partimiz b le gençliðe bunu göstermeli, ona bu yolda önderlik etmelidir. Gençliðin revizyonistler ve baþka bir kýlýk altýnda ortaya çýkabilecek reformistler tarafý atýlmasýna izin vermemeliyiz. Çalýþmalarýmýzý gençliðin ileri, nispeten bilinçli kesimleri alý, onun geri kesimlerine de gitmeliyiz. Daha önce de belirttiðimiz gibi, bugün kaynaþma ve uyanýþ gençliðin her kesiminde vardýr. Fakat gençliðin geri kesimleri siyasileþmekle bi , devrime yöneliþten henüz çok uzaktýrlar. Milliyetçi ve dini önyargýlar gençliðin bu kesi n demagojisine açýk bir duruma getirmektedir. Faþist partilerin gençliðin bu kesimini alda tmalarýna, onun çýkarlarýna sahip çýkýyor gözükerek karþý-devrimin aleti yapmasýna izin ve Yeni dönemde çalýþmalarýmýzý daha geniþ ölçüde emekçi gençliðe, özellikle iþçi gençliðe yö ndeki çalýþmamýz henüz yeterli deðildir. Bunu hýzla gidermeliyiz. Yýllardan beri savunduðu k hareketinin temelini iþçi ve köylü gençlik oluþturmalýdýr» düþüncesinin gereklerini yeri z. Gençlik hareketinin öncüsü ve temeli iþçi gençlik içinde çalýþmaya ve onu kazanmaya ayr liyiz. Bu sadece gençliðin geleceðini deðil, partimizin de geleceðini ilgilendiren bir sor undur. Çünkü biz iþçi sýnýfýnýn, geleceðin partisiyiz. Ýþçi sýnýfýnýn geleceðinin sahibi i Lenin : «Biz daima ilerici sýnýfýn gençliðinin partisi olacaðýz» diye yazmýþtýr. Bu söz i reken ayrý önemi vurgulamaktadýr. Önümüzdeki dönemde silah altýna alýnmýþ iþçi ve köylü gençlerden oluþan asker gençlik için iz gerekiyor. Bu faþist orduyu Ýçten zayýflatma ve çökertme görevimizin en önemli unsurudu faþist diktatörlük büyük çoðunluðunu genç iþçi ve köylülerin oluþturduðu yarým milyonu aþ . Bu yüz binlerce genç tam bir faþist denetim ve disiplin altýnda tutulmakta, en koyu bi r ýrkçý, faþist ve militarist propagandayla eðitilmekte ve bunlar devrim mücadelesini enge emekte, emekçi halka boyun eðdirmede kullanýlmaktadýr. Diðer yandan yüz binlerce genç, ask k süresi boyunca, subay takýmý tarafýndan en iðrenç maddi ve manevi baskýlara tabi tutulma aþaðýlanmakla, sýk sýk cezalandýrýlmaktadýr Kapalý kýþla hayatýyla onlar normal hayattan arýlmaktadýr. Bu faþist diktatörlüðün bilinçli bir tutumudur. Amaç asker gençliði halka ya sker gençlik en doðal insani haklardan yoksundur. Yaþama koþullarý çok kötüdür. Önümüzde a ime kazanma görevi vardýr. Aslýnda gençliðin bu kesimi içinde gizli bir devrimci birikim m cuttur. Uygun yol ve yöntemlerini bularak bunu canlandýrmalýyýz. Asker gençlik içindeki ça askerlik öncesi eðitimin önemi büyüktür. Askerlik çaðýna gelmiþ, askere alýnacak olan gen izm ve faþist ordunun yapýsý konusunda ve askerlik döneminde kendilerini bekleyen görevler konusunda eðitmeliyiz. Çocuklar henüz hiç el atmadýðýmýz bir alandýr. Geleceðin neslini þimdiden devrimci deðerle i bir bilinç ve ahlakla eðitmek partimizin görevidir. Egemen sýnýflar çocuklarý kendi zehi iyle aðýlamaya özel bir ö-nem veriyorlar. Onlar bugünün genç neslinin devrimci þahlanýþýný elik demagojik propagandaya daha çok hýz veriyorlar ve bunun için radyo, televizyon ve basýn olmak üzere her türlü aracý kullanýyorlar. Oysa bu aþaðýlýk düzen çocuklar için açl
t, ezilme, daha 8-10 yaþlarýnda iken en iðrenç þekilde sömürülme demektir. Bu sömürü düzen uðu bile yaþatmamaktadýr. Çocuklara mutlu bir yaþantýyý ve güvenli bir geleceði ancak part un izlediði devrim ve sosyalizm davasý verebilir. Bu gerçek þimdiden çocuklara kavratýlmal Türkiye Genç Komünistler Birliði aracýlýðýyla çocuklarýn eðitimini ve örgütlenmesini günde En az gençliði kazanmak kadar önem taþýyan bir baþka sorun gençliði örgütlemektir. Gençlik lü olarak seferber edildiði ölçüde devrim mücadelesinin etkin, militan bir gücü haline gel . Bu gerçeði baþýndan beri görüp kavradýðýmýz Ýçin gençliðin örgütlenmesine büyük önem ver bir örgütlenmeye sahibiz. Fakat daha önce deðindiðimiz gibi bu örgütlenme kendi içinde cid flar ve eksiklikler taþýmaktadýr. Partimiz, zaaflarým aþabilmesi için anti-faþist gençlik a yakýn bir önderlikte bulunmalýdýr. Gençlik örgütünün kendi iç zaaflarýný aþmasý, gençlið in devrime yöneldiði bu dönemde büyük önem taþýmaktadýr. Her gençlik örgütü devrime akan y lecek bir Örgütsel yapýya, iç iþlerliðe ve çalýþma tarzýna sahip olmalýdýr. Bugünkü durumu ri, örgütleyebildiklerinden daha geniþ bir gençlik kesimini etkileyebilmektedirler. Faka t buralarda buna uygun bir yapý ve çalýþma tarzý egemen kýlýnmadýkça, gençlik örgütlerimiz gençlik kitlesinin tümünü kucaklayamaz ve seferber edemezler. Ýl ve ilçe gençlik Örgütlerini yaygýnlaþtýrmaya devam etmeli ve daha dar alanlarda bu tip urmalýyýz. Gençliðin örgütlenmesi konusundaki görüþlerimizde, daha önce kendini yasal sýný yen, her koþul altýnda yaþayabilecek ve faaliyetlerini aksatmadan sürdürebilecek örgütlenm yaratmak görevine özellikle iþaret etmiþtik. Bugüne kadar ki tecrübelerimiz bunu doðrulad illegal kitlevi gençlik örgütlenmesi uygulamasýnda oldukça önemli bir yol almýþ ve belirl tecrübe kazanmýþ durumdayýz. Bu uygulamayý geliþtirmeli, yeni örgütlenmeleri bu anlayýþ te ratmalýyýz. Gençliðin mesleki örgütlenmesi alanýnda daha önce belirtilen zaaflarý bir on önce gidermel Mesleki örgütler, en geniþ gençlik kitlelerinin birleþtirilmesinde ve harekete geçirilmesi e özel bir öneme sahiptirler. Milyonlarca yeni genci devrime kazanabilmek, devrimci gençlik kesiminde var olan z aaflarý yenmeye ve onun devrimci birliðini gerçekleþtirmeye sýký sýkýya baðlýdýr. Güçlü bi areketi, düzenden kopan, siyasileþen yeni gençlik kesimlerini devrime çekecek olan önemli bir etkendir. Devrimci gençlik kesiminde bugün hâlâ önemli gö rev, devrimci gençlik güçlerinin devrimci formda güç ve eylem birliðini gerçekleþtirmektir. Bunu baþarmak revizyonistlerin tamamen d rimci gençlik saflarýndan atýlmasý, tam tecridinin gerçekleþtirilmesi anlamýna gelir. Bugü imci gençlik saflarý eskisi kadar bölünmüþ ve daðýnýk deðildir. Son bir yýlda bu konuda ba de olsa bazý önemli adýmlar atýldý. Fakat bu alanda da hâlâ önemli görevler vardýr. Sürekl rlý bir eylem birliði henüz gerçekleþmiþ deðildir. Geçmiþte devrimci gençliði bölen, devrimci gençlik güçlerinin eylem birliðini engelleyen, izmin ve reformizmin devrimci gençlik saflarýndaki ideolojik-siyasi etkisiydi. Devri mci gençliðin eylem birliði doðrultusunda bugün saðlanan geliþme, revizyonizme ve reformiz arþý ideolojik-siyasi ve pratik mücadele içinde saðlandý. Bu mücadele bugün de sürdürülmel Ülkemiz çok uluslu bir ülkedir. Bu durum önümüze Türk, Kürt ve çeþitli azýnlýk milliyetler im yolunda birliðini gerçekleþtirmek görevini koymaktadýr. Milli mesele konusundaki siyase timiz bu birliði saðlamanýn temelini ve yolunu göstermektedir. Bugün faþistler, reformistler, revizyonistler, burjuva milliyetçisi akýmlar; her biri ke ndi konumuna uygun bir þekilde iki ulustan ve çeþitli azýnlýk milliyetlerden oluþan gençli bölmeye, onun devrimci birliðinin oluþmasýný engellemeye çalýþýyorlar. Bu çabalarý boþa ç n ve çeþitli milliyetlerden gençliði partimiz önderliðinde birleþtirmeliyiz. Gençliðin ger nu gerektirmektedir. Bunu gerçekleþtirme, þovenizme ve milliyetçiliðe karþý sürekli bir mü de gerekli kýlmaktadýr. I. KONGRE BELGELERÝ (10) ÖRGÜTÜMÜZÜN KADIN SORUNUNU ELE ALIÞI VE BU ALANDAKÝ FAALÝYETÝMÝZ
Bugünkü burjuva-feodal düzende, emekçi kadýn ikili bir boyunduruk altýnda ezilmekte geliþm k yönlü olarak engellenmekte ve adeta ikinci sýnýf bir insan durumuna düþürülmüþ bulunmakt Kadýnlarýn köleleþtirilmesi sömürüye dayanan sýnýflý toplumlarýn en belirgin özelliklerind onun kurtuluþu da baþta proletarya olmak üzere emekçi sýnýflarýn sermayenin boyunduruðunda uluþu ile mümkün olacaktýr. Burjuvazi ve uþaklarý tarafýndan piyasaya sürülen sayýsýz teor artmaya ve kadýnýn kurtuluþu davasýný devrimin zaferi davasýndan ayýrmaya hizmet ediyor. B r kadýný feodal geleneklerin zinciriyle baðlamaya, 'feminizm' vb. akýmlar aracýlýðýyla kad iþliðine karþý duyulan tepkiyi saptýrmaya, revizyonizmin aldatmacalarýyla uyutmaya çalýþýy Bu durum proletaryaya ve onun komünist partisine, Marksizm-Leninizmin öðretileri ýþýðýnda rtuluþu konusundaki her türden burjuva revizyonist teoriye ve akýma karþý diþe diþ mücadel içinde, parti tarafýndan yönlendirilen ve ulusal ve sosyal kurtuluþ uðruna mücadele eden litan, devrimci bir kadýn hareketi yaratmak görevini yüklüyor. Bu devrimin baþarýsýnýn can unlarýndan bir diðeridir, Ve diyebiliriz ki, örgütümüzün bu ölçüde hayati önem taþýdýðý ha adar geç kaldýðý ve pratikte bu kadar az þey yaptýðý baþka bir sorun yoktur. Yarý sömürge, yarý feodal toplumumuzda kadýn konusundaki burjuva feodal ideoloji ve gelene kler çok güçlüdür. Öyle ki, bunlarýn etkileri örgütümüz ve onun yakýn çeperi içinde dahi g bu konuda bir Marksist'e yakýþmayacak tavýrlar içine girebilmektedirler. Örgütümüzde kadýn oraný çok düþüktür (%6,6) ve bu oran yönetici organlara gelindikçe daha da azalmaktadýr. Buna karþýlýk mücadelemizin pratiði, ülkemizde geniþ emekçi kadýn kitlesinin mevcut burjuv düzenden nefret ettiðini, berrak bir þekilde olmasa da emekçi ve kadýn olarak kurtuluþunu yolunun bu düzenin yýkýlmasýndan geçtiðini gittikçe daha fazla kavradýðýný ve devrimci müc kle katýlarak, ona paha biçilmez katkýlarda bulunduðunu gösteriyor. Bu durum, partimizin b u konudaki teorik ve pratik geriliðiyle, kadýnlarýn devrime gittikçe kitlesel bir þekilde katýlmalarý olgusu arasýnda keskin bir çeliþki yaratmýþtýr Bu da partimizin önüne en kýsa ve örgütlenmesi sorununun çözümlenmesi gerektiðini koymaktadýr. Kadýn sorunu ve kadýnlarýn örgütlenmesi alanýndaki eksik ve zaaflarýmýz Ekim Konferansý'nd raporunda ortaya konmuþ ve burada üstesinden gelmemiz gereken görevler belirlenmiþti. An cak bugün tespit ediyoruz ki Ekim Konferansý'nda belirtilen eksik ve zaaflar bugüne ka dar aþýlmýþ deðildir ve varlýðýný sürdürmektedir. Konferans raporunda çeþitli görevler tespit edilmiþ olmasýna karþýn, GMK bu konuda üzerine leri yerine getirmedi ve gereken faaliyeti gerçekleþtiremedi. Kadýn sorununa gereken öne min -uygulamada- verilmemesi þeklindeki zaaf en baþta GMK'da söz konusuydu. Bu alanda yapýlabilecek olanlar dahi yapýlmadý. Bu durum, bu alanda ortaya çýkan zaaf ve eksiklikler in baþlýca kaynaklarýndan birini oluþturdu. Yapýlmasý gereken, en baþta, Marksizm-Leninizm sorununun, kadýnlarýn örgütlenmesi sorununun teorik planda açýklýða kavuþturulmasý; kadýnl avasýnýn muhtevasýnýn, hedef ve taleplerinin ve kadýnlarýn nasýl ve nerede örgütleneceðini Bu, gerçekleþtirilemedi. Sorunun teorik planda çözümlenmemesi, bu konuda yayýn organlarýmýzda da doðru, derinlikli, gin ve açýklayýcý bir faaliyetin sürdürülmesini engelledi. Bunun doðrudan bir sonucu olara sorununun örgütümüze, üyelerimize, çevremize benimsetilmesi ve onlarýn bu konuda seferber lmesi, bu alanda mümkün olmadý. Çeþitli bölgelerde örgütlerimiz ve yoldaþlarýmýz bu atanda çalýþmaya giriþtiler ve bir tak kleþtirdilerse de; bugüne kadar önderliðimizde kurulan kadýn örgütleri gerçek kitle örgütl ne kavuþamadýlar. Bunlarýn çoðu yakýn çevremizdeki kadýnlarýn bir dernekte toplanmasý duru a ileri gitmedi. Bunlar kadýnlarýn kurtuluþu davasýnda doðru, nitelikli, sistemli bir müca le ve faaliyetin aracý olamadýlar. Bunun yanýnda örgütlerimizin bu alanda yürüttüðü propag itasyon faaliyeti de doðru, nitelikli, sistemli bir faaliyet olmadý. Elbette bunlar, konunun teorik planda, Marksizm-Leninizme uygun olarak net bir þeki lde çözümlenmemiþ, açýklanmamýþ olmasýnýn doðrudan ve kaçýnýlmaz bir sonucuydu. Öte yandan bu alanda her türden burjuva-revizyonist teoriye, akýma ve faaliyete karþý diþe
iþ ve etkin bir mücadele sürdürülemedi. Oysa bugün ülkemizde revizyonistler ve reformistle alanda yoðun bir faaliyet sürdürmekte, kitle örgütleri kurmakta ve bizim etkin bir mücade mizin yokluðu koþulunda birçok kadýný yanlýþ düþüncelere çekebilmektedirler. Onlarýn kurduklarý ve etkinliklerinde olan kadýn örgütleri kadýnlarýn kurtuluþ davasýnýn a ksine kadýnlarýn mücadele ufkunu burjuva-revizyonist, reformist «teorilerle» karartan, kad larýn kurtuluþu davasýnýn engelleri olan araçlardýr. Mücadelenin her alanýnda olduðu gibi, bu alanda da revizyonizmi ve reformizmj yere ser mek, kitleleri Marksizm-Leninizmin gösterdiði doðrultuda eðitmek, seferber etmek ve kadýn rýn kurtuluþu davasýný, iþçi sýnýfýnýn önderliðine ve iþçi sýnýfýnýn büyük davasýna baðlam baþarabileceði bir görevdir. ULUSLARIN KENDÝ KADERLERÝNÝ TAYÝN HAKKI KONUSUNDAKÝ TUTUMUMUZ VE ULUSAL BASKIYA KARÞI YÜRÜ E Nüfusunun 1/3 civarýndaki bir bölümü Türk olmayan millet ve milliyetlerden oluþan Türkiye' lli meselenin büyük önem taþýmasýndan daha doðal bir þey olamaz. Ama kuþkusuz ülkemizde mi nin önemi yalnýzca Türk milliyetinden olmayanlarýn sayýsal büyüklüðünden ileri gelmiyor. T t-revizyonist ve özellikle geri ülkelerde olduðu gibi ülkemizde de, çeþitli millet ve mill etler baský altýnda bulunuyor. Baský ve ulusal zorbalýk krizin derinleþmesi ve ulusal öfke e hareketlerin geliþme eðilimi karþýsýnda artarak sürdürülüyor. Emperyalizmin bir yarý-söm miz egemen sýnýflarý, çeþitli milliyetten kompradorlar ve toprak aðalan, tüm ülkede empery sömürü ve baskýnýn gerçekleþmesine aracýlýk ediyorlar. Bu çerçevede birbirleriyle çekiþip 1974'de Kuzey Kýbrýs'ý da iþgal ederek ulusal baský ve zorbalýk alanýný yaygýnlaþtýrmaya ç , çok ulustu ülkemizde çeþitli milliyetlerden halkýn giderek yükselen muhalefetiyle karþýk ve bu muhalefeti bastýrmak için ellerinden geleni yapmaktadýrlar. Kendisi de yarý-sömürge bir millet olan Türk milleti ülkemizde egemen millet durumundadýr. aþta Kürt milleti olmak üzere, Arap, Çerkez, Gürcü, Laz, Azeri, Ermeni, Rus, Çingene, Süry bi milliyetler, imtiyazlý Türk milleti karþýsýnda ezilen millet ve milliyetler konumundadý ar. Ve bunlarýn tümü þu ve ya bu ölçüde bu duruma karþý çýkmakta, ulusal eþitsizlik ve bas r ileri sürmektedirler. Ulusal talepler uðruna mücadelenin en geliþmiþ olduðu yer kuþkusuz Türkiye Kürdistaný'dýr. sýnýflar ve onlarýn uþaklarý Kürdistan'a yönelik baský tedbirleri ve katliamlara varan ba areketlerine özel önem vermektedirler. Gericiliðin Kürdistan'a yönelik gerici eylemlerinin artarak geliþmesinde Ýran olaylarý da ö-nemli bir etkide bulunmuþtur. Ýran gericiliðine k erin, aþiret reislerinin önderliðinde de olsa geliþen ve silahlý çatýþma ve ayaklanma boyu zanan Kürt ulusal hareketi, ülkemizde de Kürt ulusal hareketinin geliþmesi yönünde etkide lunmuþtur. O ayný zamanda, bölgedeki gerici burjuva-feodal devletlerin, ulusal hareket ler karþýsýnda duyduklarý korkuyu artýrmýþ ve bu durum onlarýn ulusal hareketlere karþý or ler almalarýna ve ortak eylemler düzenlemelerine yol açmýþtýr. Nitekim ülkemiz gericiliði, ir yýl içinde, halka gözdaðý vermek ve büyük boyutlarda katliam provalarý yapmak amacýyla da düzenledikleri askeri tatbikatlarýn sayýsýný artýrmýþlar ve bunlarý gerçek silah ve mer rdir. Öte yandan Kürdistan'da TKP, TÝKP gibi tüm Türk sosyal-þoven partilerince desteklenen aram tarama, köy baskýnlarý, tutuklamalar, iþkence ve siyasi cinayetler týrmandýrýlmýþtýr. Bugü aki 19 ilin büyük çoðunluðu Kürdistan bölgesindedir. Bu da, sýkýyönetimin terörünün Ýstanb a gibi büyük merkezlerdeki yoðun iþçi ve gençlik hareketi yanýnda, büyük ölçüde Kürt ulusa eflediðini göstermektedir. «Bölücülük»e son verilmesi ve «bölücü akýmlarsýn ezilmesi, sýký erek sürdürülmeðinin Esas nedenleri arasýndadýr. gerici egemen sýnýflar Türkiye'de çeþitli millet ve milliyetlerin varlýðýný bile tanýmýyor emperyalizmin baskýsý altýndaki ülkemizde, Türk olmayan millet ve milliyetlerden halký kat rli bir ulusal baský altýnda tutmakla, onlarýn dillerini bile konuþmalarýný engellemektedi Gerici egemen sýnýflar böylece sözde birlikten yana olduklarýný gösteriyorlar. Ama zora d
an birlik hiçbir yerde uzun ömürlü olmamýþtýr. Ve böylesi bir birlik, devrimci komünistler erde mahkum edilmiþtir. TDKP milletlerin gönüllü birliðinden yanadýr, bunu her zaman savun ve savunacaktýr. TDKP çaðýmýzda ezilen ulus burjuvazisine ve onlarýn iktidarýna karþý müc oparýlmayacak olan ulusal haklar uðruna mücadelenin ve bu temelde halklarýn kendi kaderl erini tayin hakký durumuna dönüþen uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýnýn koþulsuz sav udur. Çeþitli milliyetlerden Türkiye proletaryasýnýn tek öncü müfrezesi TDKP, kuþkusuz uluslarýn erlerini tayýn hakkýnýn tüm kullanýlma biçimlerini savunacaðýný vaat etmiyor, Devrimci kom ncak, emperyalizmi zayýflatan ve devrimin ilerlemesine yardým eden ulusal hareketler i destekleyeceklerdir. Bizler emperyalizmin yedeðine düþen, ya da daha baþtan emperyalis tlerin kýþkýrttýklarý, gerici önderlikler altýnda geliþen ulusal hareketleri desteklemeyec bu doðrultuda gerçekleþecek ayrýlmalara karþý çýkacaðýz. Ama hiçbir þekilde ezilen millet in bugünkü koþullarýný savunmadan, onlarýn bükü statülerinin devamý doðrultusunda hiçbir e dan ve bu yöndeki tüm giriþim ve eylemleri mahkum ederek bunu yapacaðýz. Bugün Türkiye Kürdistan'ýnda durum oldukça karýþýktýr, Amerikancý faþist ve gerici akýmlar ak Amerikan emperyalizmi burada, esas olarak bugünkü durumun devamýndan yanadýr, Amerika n emperyalizmi, yalnýzca, bununla yetinmiyor ve ileride deðiþik tutumlar alabilmenin k oþullarýný bugünden hazýrlamaya çalýþýyor. Buna baðlý olarak Kürt milletinden gericiler ve asýnda geliþmemiþ de olsa bugün belirli farklý eðilimler ve kýpýrdanmalar görülmektedir. Ö ak aðalarý ve onlarýn siyasi temsilcileri Kürt ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakkýný istis r etmeye baþlamýþlardýr. Öte yandan faþist diktatörlük, sözde ulusalcý, Apocu türünden fa varlýðýna izin veriyor. Bu hareketler tamamýyla bazý Kürt toprak aðalarýna dayanmaktadýr. as hedefi Kürdistan'da kabarmaya baþlayan halk hareketi ve onun önderi Kürdistan devrimc i komünistleridir. Rus sosyal-emperyalizmi Kürdistan üzerinde çok yönlü planlar hazýrlamakta ve oyunlar tezga amaktadýr. O, emperyalist emellerini her yolu deneyerek gerçekleþtirmeye çalýþýyor. Bir ya bugünkü statüyü tanýyarak manevralar yapýyor; öte yandan kendi hizmetinde akýmlar geliþti emperyalist emellerine alet edeceði Kürt ulusal hareketini kýþkýrtmaya yöneliyor. O, Kürd n'da bugünden kendisine Þývancýlar, Özgürlük Yolu vb. gibi uþaklar edinmiþtir ve onlarý de edir. Ýçinde çeþitli emperyalistler ve özellikle Amerikan emperyalizmi ve Sovyet sosyal-emperyal izmi yanlýlarýnýn cirit attýðý, Kürt gericiliðinin çýkarlarýný savunan KDP (Kürdistan Demo rakta Amerikan emperyalizmine uþaklýk temelinde mücadele ederken, yediði darbe sonucu öne i ölçüde güçten düþmüþtür. Türkiye'de hâlâ belirli bir güce sahip olmasýna karþýn, onun yü larýnýn, Kürt halký üzerindeki baský ve sömürüsünün devamýný savunmakta ve bugün için Türk laný olarak görmemektedir. Bugün Kürdistan'da, Kürt gericileri Kürt modern revizyonistleri ve gerici burjuva milliy etçi akýmlar, Kürt ulusal hareketini bölmeye, onun bir halk hareketi olarak geliþmesini en gellemeye, hedefinden saptýrmaya ve onu yeni sömürgeciliðin sýnýrlarý içine hapsetmeye çal Tüm Kürt ulusunun ayrýlma hakkýný istismar eden Kürt modern revizyonistleri ve burjuva aký emperyalist sömürgeciliði, Kürt gericiliðinin de emperyalist sömürgeni aleti olduðunu Kür den gizlemeyi esas görev edinmiþlerdir. Onlar emperyalizmi ve onun sömürü ve baskýsýný ger enin aracýlýðýný yapan Kürt gericiliðini, komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýný hedeflem u doðaldýr; çünkü bu akýmlar, ya doðrudan emperyalizmin uþaðý ve Kürt gericiliðinin çeþitl , ya da emperyalizm ile Kürt gericiliði ile uzlaþan gerici ulusal burjuvazinin siyasal akýmlarýdýrlar. Milliyetçi Kürt küçük-burjuva akýmlarý ise Kürt gericiliðiyle Kürt halký arasýnda yalpalam rtulamýyorlar. Sömürgeciliðe karþý çýkan, ancak sömürgeciliðe karþý mücadele ile devrim mü oðru olarak kuramayan bu küçük-burjuva milliyetçi akýmlar, Kürt gericiliðinden, modern rev stlerden ve diðer gerici burjuva akýmlarýndan tam olarak kopamýyorlar. Yer yer Kürt gerici liðine, toprak aðalarýna ve onlarýn gerici hareketlerine karþý belirli tavýrlar alan ve ya ayarak da olsa Kürt halkýnýn demokrasi uðruna mücadelesini savunan bir kýsým küçük-burjuva Kürt hareketinin, emperyalizme ve Kürt gericiliðine karþý tutumlarýný desteklemeli ve onla
yalnýzca Türk gericiliðine karþý mücadele etmenin yetersizliðini anlatmalýyýz. Onlar sosya mgasý yerim korkusuyla, açýktan Kürt gericiliðini karþýlarýna almakta ve proletaryanýn kom ketiyle birlik doðrultusunda adýmlar atmaktan kaçýnýyorlar. TDKP'miz Kürdistan'da güçlendi suz, bunun yaratacaðý sonuçlardan onlar da etkilenecektir. Bu durum onlarýn daha ileri k onumlara gelmesini kolaylaþtýracaktýr. Bu hareketleri Kürt gericiliðine karþý mücadeleye k lý, onlarýn gericilikle olan baðlarýný kopararak devrimci komünist hareketle birlik yoluna irmeleri için çalýþmalýyýz. Aksi takdirde, bu hareketler, Kürt gericiliðine tavýr almadýkl arýn yedeðine düþmekten ve giderek gericileþmekten kurtulamayacaklardýr. Devrimci komünistler, ulusal hareketin Kürt gericiliðine karþý mücadeleden, özellikle topr evrimi mücadelesinden; komprador-burjuva ve toprak aðalarýnýn siyasi iktidarýný devirme mü lesinden koparýlmasýna karþý çýktýlar ve bu konuda yaygýn propaganda yürüttüler. Özellikle yi hedefleyerek yürüttüðümüz kampanyayla, modern revizyonist akýmlarýn ve burjuva milliyet arýn, bir emperyaliste dayanarak ya da onunla uzlaþarak Kürt gericiliðinin çýkarlarý doðru da eylemde bulunmasýný teþhir ettik. Kürt milletinin bugünkü ezilen millet olma durumunun, mperyalist sömürgeciliði karþýya almadan, Türkiye Cumhuriyeti devletinden ayrýlarak Kürt k or ve toprak aðalarýnýn iktidarý altýnda bir Kürt devletinin kurulmasýyla giderilmesi iler bir alternatif olamazdý. Ayrýca Kürt ulusunun bugünkü statüsüyle yeni sömürge bir Kürt dev rulmasý karþý karþýya konulamaz ve ikincisi de savunulamazdý. Özellikle bu açýdan TDKP-ÝÖ önemli sayýlabilecek bir faaliyet yürüttü. Milli meseleye iliþ ni ve programýný açýklýkla ortaya koyan ve Kürdistan'da oldukça yaygýn bir çalýþma yürüten gütümüz, genel olarak burjuvazi karþýsýnda olduðu gibi, Kürt burjuvazisi karþýsýnda da pro rimci alternatifidir. Örgütümüz üyelerinin % 54,2'si Türk % 38,5'i Kürt ve geri kalan % 8, de diðer milliyetlerdendir. Bu durum örgütümüzün Kürt halkýyla ve proletaryasýyla olan bað ergesidir. Kürdistan'da çok kez binlerce emekçiyi faþizme, ulusal zulme ve egemen sýnýflar karþý eylemlere seferber ettik. Ancak genel olarak milli meseleye gereken önemi verdiðim iz söylenemez. Tek tek ve birlikte çeþitti Kürt modern revizyonist akýmlarýn ve burjuva mi iyetçisi akýmlarýn çarpýtma ve yozlaþtýrýcý tutumlarýyla mücadelede yetersiz kaldýk. Milli ikle Kürdistan'daki geliþmelerle ilgili olarak yeterli bir çaba içinde olamadýk. Kürdistan yönelik olarak ara sýra çýkarýlan yayýnlar, bu durumun üstesinden gelinmesinde kuþkusuz b amazdý. Bunlar ileri ve doðru adýmlar olmasýna karþýn, geliþtirilmelidir. Kürdistana yöne sürekli bir yayýnýn çýkarýlmasý, yerine getirilmesi gereken bir görev olarak önümüzde dur böyle bir bölgesel yayýn çýkarýlmasýný hedeflemektedir. Bu yayýn, bu konudaki eksiklikler iderilmesinin bir aracý olacaktýr. Yine benzer þekilde, ülkemizde yaþayan ezilen milliyetlerin sorunlarýna büyük ölçüde ilgis Ezilen milliyetlere yönelik olarak hemen sadece Kürt milleti içinde çalýþtýk. Bundan böyl p milliyetinin ve diðer ezilen milliyetlerin sorunlarýna önem vermeliyiz. TDKP, tüm ezilen millet ve milliyetlerin ulusal talepler uðruna mücadelesini destekley ecek bu hareketlerin toprak devrimi uðruna mücadeleyle birlikte yükselmesine çalýþacaktýr. zilen millet ve milliyetlerin ulusal zulüm, baský ve sömürüden kurtuluþunun tek gerçek yol ülkemizde devrimci iþçi-köylü diktatörlüðünün kurulmasýndan geçtiðinin bilincinde olarak, ele etmeliyiz. Sömürgeciliðe ve yeni-sömürgecili-$e karþý mücadelenin en önünde yer almalý tlerden gericiliðin en kararlý düþmaný olan, çeþitli milliyetlerden Türkiye proletaryasý v müfrezesi TDKP, tüm milliyetlerden halkýn özgürlük, toprak ve baðýmsýzlýk mücadelesini örg cektir. Partimiz tüm ulusal eþitsizliklere karþý çýkarak, halklarýn kendi kaderlerini tayi kkýný koþulsuz olarak savunacak ve bu hakkýn iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda tüm milliyetl rlikte yaþamasý þeklinde gerçekleþmesi için çalýþacaktýr. Öte lan ve mak arý
yandan, Kýbrýs'taki iþgalin, Kýbrýs'taki emperyalist sömürü, baský ve bölücülüðün, Tür Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Kýbrýs'ýn baðýmsýzlýðýný savunmaktadýr. Bu ancak em Rum gericiliðine karþý mücadeleyle elde edilebilir. Baþta iþgalci Türk Silahlý Kuvvetl üzere tüm yabancý güçler adadan çýkmalýdýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Türk ve arasýnda saðlanacak bir uzlaþmayla gerçekleþecek olan Kýbrýs sorununun Amerikancý çözü
Partimiz, ayný zamanda, Sovyet sosyal emperyalistlerinin, Kýbrýs üzerinde oynadýðý oyunlar nlar tarafýndan gündeme getirilen Kýbrýs sorununun «uluslararasý bir toplantý» da çözümü ö etmiþtir. Her iki çözüm de, Kýbrýs'ýn özgürlük ve baðýmsýzlýðýna yönelen saldýrýlardýr ve
k kurtuluþunu saðlayabilir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kýbrýs halkýnýn emperyalizme al emperyalizme ve Türk ve Rum gericiliðine karþý mücadelesini kararlýlýkla destekleyecekt Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kýbrýs proletaryasýna, komünist ve devrimcilerine baðýms okrasi ve sosyalizm mücadelesinde bugüne kadar olduðundan daha yakýn bir destek saðlamaya lýþacaktýr. Partimiz Kýbrýs halkýnýn kendi kaderini tayin hakkýný koþulsuz olarak savunmak unmaya devam edecektir. IV. BÖLÜM ULUSLARARASI DURUM, TÜRKÝYE'NÝN ÝÇÝNDE BULUNDUÐU KOÞULLAR VE ÖNÜMÜZDEKÝ GÖREVLER Çaðýmýz, kapitalizmin ölüm çaðý olan emperyalizm ve proleter devrimleri çaðýdýr. Emperyalizm, iþgücünün de meta haline geldiði, meta-ekonomisi üzerinde yükselen en önemli raçlarýnýn kapitalistlerin ve büyük toprak sahiplerinin tekelinde olduðu ve üretim araçlar pan iþçi sýnýfýnýn yarattýðý deðerlerin en büyük kýsmýnýn (artý-deðer) gasp edildiði, plan uygun ak yapýldýðý kapitalizmin son aþamasýdýr. O can çekiþen kapitalizmdir. Sanayi sermayesine ve serbest rekabete dayanan sanayi kapitalizminin yerini alan tekelci kapitalizm, kapitalizmin temel geliþme yasalarýnýn rolünü oynamasý sonucunda ve b geliþmenin tarihi bir sonucu olarak ortaya O, tercih edilebilir bir siyaset deðil, b ir zorunluluktur Sermayenin ve üretimin yoðunlaþýp merkezileþmesi; rekabeti tümden ortadan kaldýrmayan, ama n yaný sýra varolan, tekellerin doðmasýna yol açtý. Tüm ekonomik hayata damgasýný vuran te kapitalizmin son aþamasýna karakterini veren ve sanayi sermayesiyle banka sermayesin in iç içe geçmesiyle oluþan mali sermayeye dayanýr. Bu sermaye, tekelci, asalak, rantiye n itelikleriyle sanayi sermayesinden ayrýlýr. Tekelci sermaye, diðer üretken olmayan serma ye biçimlerinden (örneðin tefeci sermayeden) modern sanayi temelinde ortaya çýkmasý bakýmý arklýdýr; ama o, kendisini esas olarak, spekülasyon gibi mali dalaveralar gibi tekelci iþ iliþkileri çerçevesinde maddi zenginliklere el koymaya dayanarak ve serbest rekabetçi kapitalizmden farklý olarak ortalama kârý deðil, tekel kârýný amaçlayarak yeniden üretir. kapitalizmin kalbi, basit bir araç olmaktan çýkan bankalar olmuþtur. Mali sermaye, pazarlarý ve hammadde kaynaklarýný denetimi altýna almýþ, bunu dünya ölçüsün iþtir. Daha sanayi kapitalizmi döneminde yaratýlan dünya pazarý, emperyalizm döneminde, se ayenin uluslararasýlaþmasýna baðlý olarak oluþan kapitalist dünya ekonomisinin bir unsuru ur. O, yalnýzca ve esas olarak ticari deðil, sermaye iliþkileri temelinde iþlevini sürdürm e baþlamýþtýr. Tekelci kapitalizmin ayýrt edici bir özelliði, meta ihracýndan ayrý olarak özel bir önem k an sermaye ihracýdýr. Rekabetçi dönemde, kapitalizm, yine uluslararasý iliþkiler geliþtirm yöneliyordu ve bir dünya pazarý yaratmýþtý. Bunun nedeni, ulusal pazardan daha çok büyüyen ist üretimin ortaya çýkardýðý üretim fazlasýna yani pazarlar bulma ve geliþen sanayiye ham min etme ihtiyacýydý. Bu, kendisini, esas olarak ulusal bir çerçevede yeniden üreten sanay i sermayesinin ve sanayi kapitalizminin bir özelliðiydi. Tekelleþen sermaye ise, esas olarak ulusal deðil uluslararasý çerçevede kendini yeniden üretir. Metropollerde oluþan «s ye fazlasý» hammaddelerin bol ve ucuz topraðýn ve ücretlerin ucuz, kâr oranýnýn yüksek, se kýt olduðu alanlara doðru akar; ve mali sermaye, doðrudan doðruya kapitalist dünya ekonom ini (var olmadýðý yerlerde kendi uzantýsý bir kapitalizm geliþtirerek), üretimi egemenliði alýr. Pazarlarýn ve hammadde kaynaklarýnýn, ülkelerin denetim altýna alýnmasý, bu alanlard r elde edilmesi bu temelde gerçekleþir. Bu, tek tek ülkelerin ekonomilerinin kapitalis t dünya ekonomisi denilen zincirin halkalarý haline gelmesi demektir. Bu sermaye ege menliðinin dünya Ölçüsünde genelleþmesi demektir. Tekeller ve emperyalist ülkeler bu çerçevede dünya-ekonomik bakýmdan paylaþýrlar ve yenide ylaþýrlar. Paylaþým, güç iliþkileri temelinde gerçekleþir. Bu paylaþým yalnýz ekonomik ala dünya, ayný zamanda toprak olarak da paylaþýlýr. Onun zaten paylaþýlmýþ olmasý ise bir yen erekli kýlar. Çünkü genel olarak eþitsiz bir biçimde geliþen kapitalizm, emperyalizm dönem
ir dizi sýçramayla ve eþitsizliðin boyutlarýnýn daha artmasý ile geliþir. Pazarlar, hammad naklarý, yatýrým alanlarý ve sömürgeler üzerindeki tekelci egemenlik, bu eþitsizliði derin . Böylelikle tekeller ve emperyalist devletler arasýnda güç iliþkileri deðiþir ve yeni olu ruma uygun yeni payýn talepleri ortaya çýkar. Yeniden paylaþým ancak zora dayanarak ve son unda emperyalist savaþlara yol açarak gerçekleþir. Emperyalizm koþullarýnda savaþlar kaçýn vaþýn kaynaðý emperyalizmdir. Emperyalizm, Kapitalizmin Tüm Çeliþmelerini Son Derece Keskinleþtirdi Üretimin ve emeðin sosyalleþmesiyle mülk edinmenin özel kapitalist biçimi arasýndaki kapit min temel çeliþmesi, emperyalizm aþamasýnda tamamen olgunlaþtý. Son derece dev boyutlarda rçekleþen ve iþçileri binler, on binler halinde büyük makinalý sanayi iþletmelerinde topla pitalist üretim, emperyalizm koþullarýnda dünya ölçüsünde sosyalizmin maddi ön koþullarýný Emperyalizm, küçük üreticilerin mülksüzleþtirilmesi sürecini ilerletmekle kalmadý; küçük t a küçük kalan orta ve büyük kapitalistlerin özel mülkiyet alanýndan kopmalarýna da yol açt tler arasýndaki çeliþmeler ve rekabet, yerini tekeller arasýndaki rekabete býraktý, rekabe ve çatýþmalar son derece yýkýcý bir özellik kazandý. Kapitalizmin yol arkadaþý olan ve devrevi olarak tekrarlanan buhranlar, emperyalizm döneminde daha da sýk ve ölümcül sonuçlarýyla görülür oldu. Üretici güçlerin geliþmesiyle iliþkileri arasýndaki temel zýtlýk keskinleþti; emperyalizm üretici güçlerin belirli ölçül ne yol açmakla birlikte esas olarak. onun geliþmesinin önünde engel durumuna geldi. Bu k oþullarda üretim araçlarý üzerindeki özel mülkiyetten ve üretimin anarþik niteliðinden kay etimin sýnýrsýz bir biçimde geliþme eðilimiyle emekçi kitlelerin sýnýrlý tüketimi arasýnda irinin pazarý olan çeþitli üretim dallarý arasýndaki deðiþmede uyumsuzluða yol açmasýyla o rýn korkunç sonuçlara yol açmasý kaçýnýlmazdý ve öyle oldu. Buhran devreleri kýsaldý, devr n ve refaha ulaþýlmadan belirli bir canlanmadan hemen sonra tekrar çöküntüye yöneten kroni hranlar ortaya çýktý. Üretimi ve pazarlarý egemenliði altýna alan tekeller, fiyatlarýn düþ elleyerek, emekçilerin yoksulluðunu artýrarak buhranlarýn, iþsizlik ve pahalýlýðýn yýkýcý diler. Eskiden etkilerini esas olarak tek tek kapitalist ülkelerde gösteren buhranla r, artýk çok yönlü kapitalist dünya buhranlarýna dönüþebildi. Sömürgelerle kapitalist devletler arasýndaki çeliþme do olaðanüstü keskinleþti. Sermaye ih la bu ülkelere sýzan, buralarda kendi uzantýsý bir kapitalizm geliþtirerek bu ülkelerin ek omilerini denetimi altýna a-mali sermaye, buralarda geniþ halk kitlelerinin, iþçi ve köylü rin yarattýklarý deðerlen yaðmaladý, ulusal zenginliklere el koydu. Emperyalizm, ayný zama a ezilen halklarýn siyasi ve kültürel olarak baský altýna alýnmasý ve köleleþtirilmesi ve unduruk altýna sokulmasý demektir. Ama bu yaðma ve baský, ezilen halklarý, emperyalizme, a rtan ölçülerde karþý çýkmaya yöneltti. Ayrýca, buralarý sömürmek için, bu sömürünün gerçek r nitelikte bir kapitalizm geliþtiren emperyalizm, proletaryanýn ve küçük üreticilerin far aþmasý sürecinin geliþmesine, dolayýsýyla ulusal bilincin yaný sýra sosyal bilincin doðmas kurtuluþ hareketinin yaný sýra sosyal kurtuluþ mücadelelerinin ortaya çýkmasýna neden old usal» devletlerin kurulmasý ve bu ülkelerde yönetimin uþaklarýna devredilmesi gibi yeni-sö i yönetimler, emperyalistlerin baþvurduklarý hilelerden baþka hýr þey deðildir ve bu yönte mperyalizme karþý mücadelelerin geliþmesini engelleyemedi. Kapitalizmin buhraný geri ülkel i etkilemezlik etmez, aksine buralar da buhranýn sonuçlarý daha yýkýcý bir durum alýr. Ulu burjuvazinin, reformculuðun maddi temeli olarak sistemli bir þekilde satýn alýnmasý sonucu olarak ulusal kurtuluþ hareketine ihanet ederek emperyalizmle uzlaþmasý ise, onun hal k kitleleri üzerindeki etkisinin azalmasý ve özellikle köylülüðün proletarya önderliði alt in ulusal ve sosyal kurtuluþ mücadelelerinin birleþtirilerek kesintisiz sosyalizme yönel inebilmenin ön koþullarýný hazýrladý. Emperyalizm, metropollerdeki proletarya hareketi ile sömürge, yarý-sömürge ve baðýmlý ülke ulusal kurtuluþ hareketlerinin proletarya ile ezilen ulus ve halklarýn kendine karþý, ma li sermaye egemenliðine karþý birleþmesine yol açtý. Emperyalizm aþamasýna giren kapitalizm, bunun yanýnda içerden de çürümekte buhranlarýn yan aþa da yol açan tekeller ve emperyalist devletler arasýndaki çekiþme, onu yine çöküþe götü aman zaman geçici anlaþmalar ve bloklar oluþturarak iþbirliði yapan tekeller ve tekelci de
vletler arasýnda rekabet esastýr. Uluslararasý mali sermaye, çeþitli ulusal mali sermaye g ruplarýndan oluþmaktadýr. Onlar tek bir dünya ekonomisi içinde yer almalarýna karþýn, fark l ekonomilere dayanmaktadýrlar. Kýsaca uluslararasý mali sermaye parçalý bir bütün oluþtur . Sermayenin uluslar-arasýlaþmasý eðilimi, tek bir dünya tröstünün oluþmasý doðrultusunda karþýn, kapitalizmin gittikçe daha fazla derinleþen ve kendisini kaçýnýlmaz çöküþüne götü ulaþýlmadan onu çöküþe mahkum etmekte; ve yine sýçramalý ve eþitsiz geliþme yasasý emperya in sürekli ve saðlam bir birlik oluþturmalarýna olanak vermemektedir. Emperyalizm, Can Çekiþen Kapitalizmdir Ve Sosyalizmin Arifesidir Birinci Emperyalist Savaþ ve Rusya'da proletarya diktatörlüðünün kurulmasý, kapitalizmin g buhranýna, onun ilk aþamasýna girmesine yol açarak proletarya devrimleri dönemini baþlatt osyalizmin maddi koþullarýnýn yalnýzca tek tek ülkeler açýsýndan deðil, dünya çapýnda, emp m açýsýndan ortaya çýktýðý emperyalizm koþullarýnda artýk dünya proleter devrim süreci baþ Bilimsel teknik devrim, tekelci devlet kapitalizmi gibi, kapitalizmi istikrara k avuþturacaðý revizyonistlerce iddia edilen hiçbir olgu çaðýmýzda kapitalizmi çöküþten kurt lizmin istikrarýný, yine, ne iþçi aristokrasisi ve geri ülkelerde ulusal burjuvazinin refo rmculuða temel oluþturmak üzere satýn alýnmasý ve ne de baský, þiddet ve onun faþizme baþv maz. Bunlar uzun vadede tam tersi sonuçlar verir, kapitalizmin genel buhranýný þiddetlen dirirler. Kapitalizmin genel buhranýnýn belirgin özelliði, dünyada birbirine düþman iki kampýn yarat Kapitalist-emperyalist ülkelerle sosyalist ülkeler bir birinin karþýsýnda yer almýþlardýr kýsým eski sosyalist ülkelerde kapitalizmin restorasyonunu ve sosyal emperyalizmin ort aya çýkmasý bu durumu ortadan kaldýrmamýþ, kapitalizmi geçici olarak güçlendirse de onu çö k bir rol oynayamamýþtýr, oynayamaz. Genel olarak kapitalizm, özel olarak onun son aþamasý emperyalizm sosyalizme kaçýnýlmaz ol ak yol açmaktadýr. Çaðýmýz kapitalizmden sosyalizme geçiþ çaðýdýr ve o, kapitalizmle sosya temel çeliþme tarafýndan nitelendirilmektedir. Ekim Devrimi ile birlikte baþlayan dünya pr oleter devrim süreci geliþmektedir, sosyalist ülkeler (bugün Arnavutluk Sosyalist Halk C umhuriyeti) dünya devriminin destek üsleri ve proletaryanýn anavatanýdýr. Dünya devriminin ri, sosyalist ülkelerin yaný sýra uluslararasý proletarya ve ezilen uluslar ve halklardýr. Demokratik ve ulusal devrimler artýk dünya proleter devriminin bir parçasý durumuna gel miþtir. Demokratik anti-emperyalist ulusal burjuvazinin iktidarda bulunduðu ülkeler düny a devriminin müttefikleridir. Karþý-devrimin güçleri ise, uluslararasý burjuvazi, gericili emperyalizm ve sosyal emperyalizmdir. Devrimin güçlerinin saldýrýsý, karþý-devrime cephed elirken, iç çeliþmeleri onu içinden zayýflatarak devrimci güçlerin iþini kolaylaþtýrýr. De a gericiliðinin iç çeliþmelerinden doðru olarak yararlandýðý takdirde devrim elveriþli koþ liþecektir. Ama bir emperyaliste da yanarak diðerine karþý mücadele edilemez, böylelikle e eryalist sisteme, dünya gericiliðine darbeler vurulamaz. Kapitalizmin yol açtýðý temel (ba çeliþmelere (ileri kapitalist ülkelerde proletarya ile burjuvazi, emperyalizmle ezile n uluslar ve halklar ve emperyalistlerin kendi aralarýndaki çeliþmeler), sosyalist (ülke lerle (bugün tek sosyalist ülke) kapitalist ülkeler arasýndaki çeliþme de eklendiðinde, bu dünya proleter devriminin (ve onun parçasý olan ulusal ve demokratik devrimlerin) ile rlemesine neden olmasý tarihi bir zorunluluktur. Proletarya devrimi, kapitalizmin geliþmesinin eþitsizliðinden dolayý, tüm dünyada birden deðil, önce bir veya birkaç ülkede aþarak geliþecek ve bu zaferler yeni zaferlere dayanaklýk ederek, devrimci süreç ilerleyec ek ve dünya komünizmi gerçekleþecektir. I. KONGRE BELGELERÝ (11) BUGÜNKÜ ULUSLARARASI DURUM Emperyalist-kapitalist sistemin çürümüþlüðü, kapitalizmin derinleþen ekonomik ve siyasi bu ha da belirginliðe kavuþmaktadýr. Günümüz koþullarýnda, giderek yoðunlaþan kapitalizmin bu sanayileþmiþ ülkeleri deðil, az geliþmiþ geri tarým ülkelerini de sarmýþ durumdadýr. Kapit arkadaþý aþýrý üretim bunalýmýnýn yarattýðý iþsizlik, üretimde durgunluk ve üretimin geril kapitalist ülkeleri saracak bir þekilde varlýðýný sürdürmektedir.
Kapitalist ve revizyonist ülkelerde bunalým bugün öyle bir noktaya ulaþmýþtýr ki, bu bunal alizmin geç-misteki bunalýmlarýnýn bir çoðunu aþmaktadýr. Ve bunalým sürekli olarak derinl enmektedir. Bu ülkelerde iþsizlik .enflasyon, fiyat artýþlarý ve üretimdeki düþme dev boyu ulaþmýþtýr. örneðin ABD'de 1930 baþý rakamlarýna göre çalýþabilir nüfusun % 7,5'i iþsizdir. Bu oran 19 mlarýna göre Fransa'da % 6,3, Almanya'da % 4, Ýtalya'da % 7dir Yine 1979 sonunda SSCB'd e 6,5 milyon civarýnda ve Çinde de 20 milyon civarýnda açýk iþsiz bulunuyordu. Fiyat art 1979 yýlý sonu esas alýnýrsa, ABD'de % 13. Fransa'da % 10,4 Japonya'da % 4,5, Çin'de ise % 33'tür. Enflasyon oraný da, yine 1979 yýlý sonu rakamlarýna göre. ABD'de % 15,4, Fransa'da % 12, Almanya'da % 7,4, Ýtalyada % 1 Ýngiltere'de % 16 ve Macaristan'da % 9'dur. Revizyonist ve kapitalist ülkelerin yöneticileri de ar týk ekonomik bunalýmý ve onun sonuç rýný kabul etmektedirler. Örneðin «ulaþým, enerji, metalürji, makine yapýmý, fabrika yapým mesi» sektörlerinde sonuçlarýn kötü olduðunu, üretimin geçen yýla oranla düþtüðünü, halkýn e «çok çaba harcandýðýný, ama sonucun kötü olduðunu» belirten sosyal emperyalist þef Brejn iraf etmek zorunda kalýyor: «Bu affedilmez bir þeydir. 1980'de bu durumu düzeltmek gerekiyor. Suçlularý bulmak ve ceza landýrmak gereklidir.» Revizyonist Sovyetler Birliði'nde durum 1980'de de düzelmeyecektir. Polonya Birleþik iþçi Partisi Birinci Sekreteri Edwar Gierek ise þunlarý söylemektedir: «Polonyalý ailelerin konut sorunlarý, beslenme sýkýntýlarý, kuyruklar elektrik kesintileri nlarýn hepsi yüzünden gözüme uyku girmiyor.» Kapitalist-revizyonist sistemin içine düþtüðü çok yönlü bunalým, 1980'de de derinleþerek d ir. Burjuva iktisatçýlarý bile açýkça 1980'leri «felaket yýllarý» olarak nitelemektedirler Emperyalist ülkelerde görülen bu ekonomik bunalým sömürge ve yan-sömürge ülkelerde daha üs rlýðýný sürdürmektedir. Emperyalist sömürünün geri ülkelere getirdiði ekonomik çöküntünün pitalist sistemin aþýrý üretim bunalýmý eklenmiþtir. Geri dir. 0, % bir
tarým ülkeleri durumunda olan sömürge ve yarý-sömürge ülke ekonomilerinin bunalýmý ço Bu ülkelerin çoðunda enflasyonun tüketim maddelerinin fiyatlarýndaki artýþ oraný % 50 200, % 500'e kadar yükselmektedir. Buralarda iþsizlik, açlýk, sefalet önüne geçilemey duruma gelmiþtir.
Sömürge ve yarý-sömürge ülkelerdeki bunalýmýn bu kadar büyük boyutlara çýkmasýnýn nedeni, nomik yapýnýn getirdiði sorunlarla birleþen emperyalist ülkenin kendi bunalýmýný bu ülkele aydýrmasý, bunalýmýn getirdiði zararlarý bu ülkelerin sýrtýndan çýkarmaya çalýþmasýdýr. Emperyalist-kapitalist sistemi saran bunalýmýn varlýðý, bu sistemin dört baþlýca çeliþkisi emperyalist ülkelerle sömürülen ve ezilen halklar arasýndaki çeliþkiyi, ileri kapitalist ü deki burjuva ve proletarya arasýndaki çeliþkiyi, emperyalist-kapitalist ülkelerle sosyal ist ülkeler arasýndaki çeliþkiyi ve emperyalist ve gericilerin kendi aralarýndaki çeliþkiy gün eskisine oranla oldukça keskinleþtirmiþ durumdadýr. Bunun yaný sýra, dünya proletaryas len halklarla emperyalizm ve dünya gericiliði arasýndaki çatýþma alabildiðine þiddetlenmek Bu da dünya proleter devriminin koþullarým giderek olgunlaþtýrmaktadýr. Dünya çapýnda devrim ile karþý-devrim arasýndaki çatýþmanýn þiddetlenmesi her türlü gerici inin giderek geliþmesine neden olmaktadýr. Genç Marksist-Leninist partiler, bu mücadele içerisinde geliþmekte, güçlenmekte ve onlar kitlelere doðru kurtuluþ yolunu göstermektedir Tüm emperyalist-revizyonist sistemi saran bunalýmýn, sosyalist Arnavutluk'u etkilememe si, sosyalizmin üstünlüðünün bugün için somut ve acýk bir göstergesini oluþturmaktadýr. Bu rinin sosyalizme karþý sevgisini ve ilgisini kamçýlamaktadýr. Proletarya ve dünya halklarý
a güçlü olarak sosyalizmin kurtuluþ yoluna sarýlmakta ve bu uðurda fedakarca mücadele etme irler. Ezilen Halklar ve Emperyalizm Arasýndaki Çeliþki Ezilen ve sömürülen ülkeler halklarýyla emperyalizm ve sosyal emperyalizm ve onlarýn yerli tefikleri egemen sýnýflar arasýndaki çatýþma ve mücadele yeni boyutlara eriþerek geliþmekt e ve yarý-sömürge ülkelerde emekçi kitlelerin emperyalizme ve komprador-feodal sýnýflara y mücadelesi bunalýmýn derinleþmesiyle birlikte yükselmekte ve þiddetlenmektedir. Emperyali ler ve egemen sýnýflar bu devrimci mücadeleyi durdurmak için müdahale ediyorlar. Doðrudan haleden Cok dolaylý müdahaleye baþ vuran ve yerli gericiliði destekleyen emperyalistler, bazen faþizm bazen da faþist baský ve demagojiyi bir yana itmeksizin reformist demago jiye baþvurarak kitlelerin devrimci mücadelesini durdurmayý amaçlýyor, Emperyalistler ve g ericiler, durmadan ezilen ve sömürülen halklarýn önüne yeni yeni tuzaklar çýkarýp, halklar ve sosyal kurtuluþ mücadelesinin yönünü saptýrmaya çalýþýyorlar. Ýkinci Dünya Savaþýndan sonra proletaryanýn, ezilen ulus ve halklarýn mücadelesinin belirg ir biçimde yükselmesi, emperyalist sistemden yeni kopmalarýn olmasý, emperyalist sistemi n zayýflamasý, özel olarak Uzak Doðu halklarýnýn genelde emperyalist sisteme, özelde de AB n baþýný çektiði Batýlý emperyalist mihraka indirdiði darbenin etkisi, emperyalistleri dah irli davranmaya ve ince yöntemlere baþvurmaya itmektedir. Bu tedbirli davranma ve in ce yöntemler ise yeni-sömürgecilikten baþka bir þey deðildir. Emperyalistler, çok zor durumda kalmadýkça, dolay sýz müdahale yoluna baþvurmuyorlar. Onla doðrudan müdahale etmek zorunda kaldýklarýnda da, müdahalelerini, kendilerine deðiþen düze baðýmlý, ama görünüþte baðýmsýz devletleri eskiden olduðu gibi tasfiye ederek deðil, aksi rek, olmayan ülkelerde bu yola baþvurarak gerçekleþtirmektedirler. Emperyalistler yeni sömürgeci yöntemlere dört elle sarýlmakta ve bu sarýlýþýn bir sonucu olarak da iç gericili ne daim baðýmlý duruma getirmekte ve destekleyip güçlendirmektedirler. Ýç gericiliðe dayan iyasi ve ekonomik egemenliklerini saðlamlaþtýrmaya çalýþmaktadýrlar. Ancak emperyalistler nam'da, Kamboçya'da ve en son olarak da Batý Sahra örneðinde görüleceði gibi, halklarýn mü ni boðmak, baský ve sömürülerini devam ettirmek için doðrudan müdahaleleri de bir yana itm r. Gerici egemen sýnýflar, halklarýn mücadelesinin geliþmesini engellemede yetersiz kaldýð emperyalist burjuvazi uzlaþmacý ulusal burjuvaziyle baðlarýný sýkýlaþtýrmakta ve egemen sý uzlaþmacý ulusal burjuvaziye de dayanmaktadýr. Uzlaþmacý ulusal burjuvazinin reformist yo lunu desteklemekte; devrimi, reformist girdaplara sokarak boðmaya çalýþmaktadýr. Bu amaçla areket eden emperyalistler devrimci mücadelenin önderliðini ele geçiren burjuvaziye ses çý rmamakta, onlarý açýk veya gizli bir þekilde emekçi halkla ve devrime karþý destekledikted r. Ayrýca emperyalistler halklarýn mücadelesini boðmak için, geliþmesini engellemek için, zde görüldüðü gibi faþist hükümetleri düþürmekte, yerine reformist hükümetleri iþbaþýna ge alistler bu yolla da, zayýflayan egemenliklerini yeniden güçlendirmenin koþullarýný yaratm a çalýþmaktadýrlar. Onlar, uzun vadeli çýkarlarý için kýsa dönemli tavizler vererek iþi Ýd dýrlar. Koþullarýn oluþmasýna baðlý olarak da, emperyalistler faþist baský ve terörü yoðun rjantin ve Endonezya örneklerinde görüleceði gibi, zalim faþist diktatörlükler kurmaktadýr sya, Afrika, Latin Amerika ülkelerinin birçoðunda görüleceði gibi devrimci mücadele karþýs e çekilmek zorunda kalan emperyalistler ve gericiler, yok olmalarýný uzlaþmacý ulusal burj uvaziye dayanarak engellemeye çalýþmaktadýrlar. Bu nedenle, emperyalizme ve egemen sýnýfla karþý mücadele, ulusal burjuvazinin siyasi egemenliðine ve onun reformcu yöntemlerine kar adele ile birleþtirilmelidir. Sosyalizm hedeflenmeden ve proletarya önderliði gerçekleþmed en, uzlaþmacý ulusal burjuvazi tecrit edilemez ve emperyalizm ve gerici egemen sýnýflara karþý tutarlý bir mücadele yürütülemez. Emperyalistler halklarýn kinini ve Öfkesini üzerinde toplayan egemen sýnýflarýn faþist hük ni geriye çekiyor, sadece bunlarý hedef haline getirerek gerici düzeni kurtarmaya çalýþýyo . Onlar, uzun yýllar uþaklýklarýný yapan faþistleri birer birer gözden çýkarmaktan bile çe r. Hükümetler ve diktatörle' sürekli deðiþmekte, Ýspanya'da olduðu gibi demokrasi güldürül mektedir. Emperyalistler Bolivya'da, El Salvador'da, Etyopya'da, Angolo'da, Afga nistan'da olduðu gibi darbeler tezgahlamakta, bu darbelerle halklarýn kin ve öfkesini üz erinde toplayan uþaklarýný devirmekte, yenilerini iþbaþýna getirmektedir.
Emperyalistler doðrudan müdahalenin, uzlaþmacý ulusal burjuvaziyle iþbirliðinin, bir faþis tin yerine Ötekini geçirmenin, reformist burjuva hükümetleri Ýþbaþýna getirmenin yaný sýra mücadelesini boðmak ve saptýrmak için, devrim ve sosyalizm sözcükleri ile de süslenmiþ ger rjuva-feodal Ýslamcýlýk akýmlarýný desteklemektedirler. Günümüzde Ýran'da, devrim sözcükle rici Ýslamcýlýk akýmlarýna dayanarak devrimi boðma ve saptýrma giriþiminin tipik bir örneð dýr. Emperyalistlerin ve gericilerin tüm karþý-devrimci manevralarýna karþýn Asya, Afrika, Lati Amerika'nýn ezilen ve sömürülen halklarý kimi yerde elde silah, kimi yer de kitlesel göste ler, yürüyüþler ve grevlerle mücadelelerini sürdürmektedirler. Çoðu yerde bu mücadeleler b eriþmektedir. 30-40 yýllýk faþist diktatörlükler emekçi halkýn kin ve öfke dolu mücadeles birer çöktü ve çöküyor. Portekiz'den sonra, Ýran ve Nikaragua' da faþist diktatörlükler y ve El Salvador'da emekçi halkýn genel grev ve direniþleri gerici rejimleri sarsýyor. Ýran hâlâ kaynýyor. Zimbabve ve Namibya haklarýnýn mücadelesi ýrkçý faþist rejimleri sarsýyor. Halklara kan kusturan faþist rejimlerin yýkýlýþý karþýsýnda emperyalistler telaþa kapýlýyo lesini yolundan saptýrmak için ellerinden geleni ardýna koymuyorlar. Sahte reformcu yo llara dört elle sarýlýyorlar. Böylece halkýn devrimci mücadelesinin geliþmesini ve zafere sýný engellemeye çalýþýyorlar. Ancak emperyalistlerin ve egemen sýnýflarýn ne baský ve ter ne de sahte reformcu yollara baþvurmalarý artýk sökmüyor. Ezilen ulus ve halklarýn mücade nin geliþmesi engelleniyor. Halklarýn mücadelesi yükselmeye devam ediyor. Ne var ki, hal klarýn mücadelesi Marksist-Leninist partilerin yönetimindeki iþçi sýnýfýnýn önderliðinde g eryalistlerin ve gericilerin kurduklarý tuzaklar, çevirdikleri dolaplar etkisiz kýlýnama z, halklar kalýcý ve kesin zaferler kazanamazlar. Çeþitli ülke emekçileri gerçek kurtuluþ n proletaryanýn Marksist-Leninist partisinin gösterdiði yolda olduðunu çetin sýnýf savaþla nmektedir. Halklarýn yükselen devrimci mücadelesi Marksist-Leninist partinin önderliðinde emperyalistlerin ve gericilerin tüm oyununu boþa çýkaracaktýr ve çýkarmaya da baþlamýþtýr. Ýleri Kapitalist Ülkelerde Burjuvaziyle Emekçi Halk ve Proletarya Arasýndaki Mücadele ABD, Ýngiltere, Fransa, Japonya, Batý Almanya, Ýtal ve sosyal olandaki hýzlý geliþmesine d am etmektedir. Emekçi kitlelerin tüketimi için üretimi esas alan sosyalist üretimin baþarý pitalist ülkelerde yaþayan emekçilerin gerçek kurtuluþlarýnýn somut yolunu göstermektedir. konomik krizin, iþsizliðin, enflasyonun, açlýðýn, yoksulluðun ve sefaletin nedeninin kapit t ekonomi olduðunu daha da açýklýða kavuþturmaktadýr. Burjuvazi gericilik, emekçilere sosyalizmin tek kurtuluþ yolu olduðunu pratikte gösteren sosyalist Arnavut-luk'u yok etmek için, ellerinden gelen her türlü çabayý harcamaktan ger i durmuyorlar. Son dönemde Çin sosyal emperyalizminin ve çeþitli ülkelerdeki uþaklarýnýn, ist Arnavutluk'a saldýran dünya gericiliðinin öncülüðünü yapmaya çalýþmalarýnýn esas neden , sosyalist Arnavutluk, baþta ABD emperyalistleri, Sovyet. Çin emperyalistleri olmak üzere tüm emperyalistlerin ve gericilerin her türden karþý-devrimci saldýrýlarýný baþarýy ir. Bugün, sosyalist Arnavutluk, baþýnda Enver Hoca Yoldaþýn bulunduðu þanlý Emek Partisi'nin de Marks, Engels. Lenin ve Stalin'in yolunda yürüyerek baþarýdan baþarýya koþmakta, empery t revizyonist kuþatma altýnda olmasýna karþýn, sosyalizmin, kapitalizme olan üstünlüðünü k Kapitalist-revizyonist ülkelerin tersine Arnavutluk'ta 1951-1979 yýllarý arasýnda toplam toplumsal üretimde yýllýk ortalama artýþ hýzý % 8,7. ulusal gelirde % 7.4, toplam sanayi inde % 12,4, toplam tarým üretiminde % 5' tir. 1S79'da Arnavutluk'taki toplam sanayi üretimi 1938' deki sanayi üretiminin 125 katýdýr. Bütün kapitalist ülkelerde enflasyon, f lar ve iþsizlik hýzla artarken, Arnavutluk'ta 35 yýldýr enflasyon görülmemiþ, fiyatlar sab almýþ ya da düþmüþtür. Arnavutluk halký issizlik olgusunu tanýmamaktadýr. Sosyalist Arnavutluk, dünya proletaryasýnýn, ezilen dünya halklarýnýn mücadelesine büyük k bulunmaktadýr. Proletaryanýn ve halklarýn yolunu karartan, her türden revizyonizme ve diðe r gerici burjuva akýmlara karþý Arnavutluk'un açtýðý ideolojik savaþ, halklarýn ve proleta yal ve siyasal kurtuluþlarýnýn gerçek yolunu göstermektedir.
Baþýnda Enver Hoca Yoldaþýn yer aldýðý, þanlý Emek Partisi'nin izlediði Marksist-Leninist roletaryasýna ve emekçilerine Marksizm-Leninizmin ýþýklý yolundan baþka kurtuluþ yolunun ektedir. O, emekçilerin her türden revizyonist barikatlarý aþmasýnda ve Marksizm-Leninizm çevresinde toplanmasýnda güçlü bir þekilde yardým etmektedir. Emperyalistler ve Gericiler Arasýndaki Çeliþki Emperyalist-kapitalist sistemin bunalýmý, emperyalistler ve gericiler arasýndaki çatýþmayý ldiðine keskinleþtirip kýzýþtýrmaktadýr. Bu durum, emperyalist-kapitalist sistemin bunalým do þiddetlenmesine neden olmaktadýr. Bilindiði gibi, bugün emperyalistler iki gerici bloða bölünmüþtür-. Biri baþýnda ABD emper yer aldýðý, Batý-emperyalist bloðu; diðeri baþýnda Sovyet sosyal emperyalizminin yer aldý ist-revizyonist blok. Son dönemde dünya pazarlarýný paylaþma mücadelesine katýlan Çin sosy eryalistleri, üçüncü bir süper devlet olmayý amaçlamakta, özellikle Balkanlarda savaþ kýþk sosyal emperyalistleri,.bugün emperyalist amaçlarýný ABD'nin baþýný çektiði emperyalist bl nomik, siyasi, askeri baðlarýný güçlendirerek ve onu destekleyerek gerçekleþtireceklerini plamaktadýrlar. Bu nedenle Çin sosyal emperyalistleri üçüncü bir süper devlet olma amaçlar zgeçmeksizin ABD emperyalistleri ve müttefiklerini desteklemektedirler. Emperyalist bloklarýn kendi içlerindeki gerici çeliþki ve" çatýþmalar yer yer þiddetlenere tedir. Emperyalist bloklar arasýndaki çatýþma günümüz koþullarýnda, özellikle iki alanda k kilde kendini göstermektedir ; a) Silahlanma, b) Kendine baðlý gerici sýnýflara dayanarak diðerinin aleyhine siyasi ve ekonomik egemenliði yayma... Bunun yaný sýra, emperyalistle r, bir birlerini kendi egemen olduklarý pazardan kovmak için karþýlýklý olarak ekonomik, s asi, askeri, ideolojik saldýrýlarýný sürdürmektedirler. Gerek ABD emperyalistlerinin ve gerekse Sovyet sosyal emperyalistlerinin askeri harcamalarý çok büyük boyutlara eriþmiþ durumdadýr Emperyalistler arasý silahlanma yarýþý sýndan ve SALT-II görüþmelerinden sonra da tüm hýzýyla devam etmiþtir. Emperyalizm koþulla türlü de olamaz. Burjuvazinin ve her türden revizyonizmin detant, silahsýzlanma, SALT ar t-anlaþmalarý üzerine kopardýklarý yaygara, emperyalistlerin özellikle de iki süper devlet a silahlanmasýný halklardan gizlemek üzere baþvurduklarý demagojiden baþka bir þey deðildi iki süper devlet olmak üzere tüm emperyalistler silahlanmakta, NATO ve VARÞOVA paktlarý g ndirilmektedir. ABD emperyalistleri orta menzilli nükleer füzeler olan Cruise ve Per shing füzelerini, baþta NATO üyesi ülkeler olmak üzere Avrupa'ya yerleþtirmeye çalýþýrken, syal emperyalistleri de Avrupadaki askeri gücünü yeni ve geliþtirilmiþ silahlarla güçlend edirler. Bugün silahlanmanýn baþýný iki süper devlet, ABD ve SSCB çekmektedir. Ayrýca Çin sosyal em tleri de hýzla silahlanmaktadýr. Cin devlet bütçesinin % 40'ýný askeri harcamalar oluþturu Diðer emperyalistlerin de hýzla silahlanmalarýna karþýn, onlar iki süper devletten bu kon a oldukça geridirler. Bu, toplam askeri harcamalar içinde iki süper devletin payý göz önün dýðýnda açýkça görülmektedir. 1979 yýlýnda dünya toplam askeri harcamalarý 425. milyar dol 00 milyar dolarý iki süper devlete aittir. Gerek ABD ve gerekse Sovyet sosyal emperyalistleri, silah satýþýndan büyük kârlar elde etm tedirler. Bunun için durmadan, dünyanýn dört bir yanýnda savaþ ocaklarýný körüklemekte, çe ilerini, birbirlerine karþý kýþkýrtmakta, gerici savaþlarý körüklemektedirler. Onlar, ezil lklarýný birbirlerine düþürerek egemenliklerini pekiþtirmekte, sömürü ve soygunlarýný yoðu Pakistan-Hindistan, Türkiye-Yunanistan, Kuzey Yemen-Güney Yemen, Etiyopya-Somali ara sýndaki çatýþma ve yer yer patlak veren diðer yerel savaþlar bu durumun çeþitli Örneklerid ve SSCB'nin baþýný çektiði emperyalist bloklar, sömürge ve yon-sömürge ülkeler arasýndaki n alabildiðine yararlanmakta, ezilen halktan birbirine düþürmek için önlerine çýkan her fý endirmektedirler Onlar, bu yolla hem gerici sýnýflarý daha güçlü bir þekilde kendilerine b duruma getirmekte,, hem de bu ülkelerde yeni mevziler elde etmektedirler. Diðer yandan emperyalistler bu ülkelerdeki gerici sýnýflara dayanarak ve onlarý her alanda destekleyerek, diðer emperyalist bloðun aleyhine pazarlarýný, ekonomik ve siyasi egemen lik alanlarýný giderek geniþletmeye çalýþmaktadýrlar.
Emperyalistler, günümüz koþullarýnda ekonomik ve siyasi egemenliklerini yaymak ve pekiþtir k için yeni-sömürgecilik yöntemlerine daha fazla baþvuruyorlar. Gerici sýnýflara dayanarak onlarý destekleyerek hem pazarlarýný geniþletmeye çalýþýyorlar, hem de sömürü ve soygunlar Kapitalizmin bunalýmýnýn derinleþmesi ve bunun bir sonucu olarak da emperyalist sistemin çeliþmelerinin keskinleþmesi emperyalistleri, etki ve nüfuz alanlarýný geniþletmek, sömür rýný yoðunlaþtýrmak için sömürge ve yarý-sömürge ülkelere doðrudan müdahale etmeye zorlama Ancak emperyalistlerin etki ve nüfuz alanlarýný geniþletmek, sömürü ve baskýlarýný yoðunla ericiliðe dayanmasýnýn yaný sýra onlar, doðrudan müdahalelere de baþvurmaktadýrlar. Kapita enel bunalýmýnýn derinleþmesi ve bunun bir sonucu olarak da emperyalist sistemin çeliþmele nin keskinleþmesi, doðrudan müdahaleyi giderek daha güçlü bir biçimde gündeme getirmektedi emperyalistler (ABD'nÝn baþýný çektiði emperyalist blok) Zaire'ye, Batý Sahra'va, Çat'a, Ç l emperyalistleri de Vietnam'a askeri müdahalede bulunurken, Sovyet sosyal-emperya listleri, sömürü ve baskýlarýný yoðunlaþtýrmak ve tam denetimlerini gerçekleþtirmek için A ettiler. Afganistan'ýn iþgali, emperyalistlerin etki ve nüfuz alanlarýný geniþletmek, raki erini ve onlarýn yerli uþaklarýný etkisiz kýlmak, sömürü ve baskýlarýný yoðunlaþtýrmak içi baþvuracaklarýnýn yeni bir kanýtýdýr. Afganistan bu gün savaþ ocaklarýndan biridir. Sovyet rþýsýnda ABD ve müttefikleri de sessiz kalmamaktadýrlar. Onlar da, Afganistan'daki yerli u klarýný bütün güçleriyle desteklemekte ve savaþa hazýrlamaktadýrlar. Günümüzde ABD'nin baþ bloku destekleyen Çin sosyal emperyalistleri, 'Çihad' çaðrýsýnda bulunmakta, Afganistan'a hale edeceklerini açýklamaktadýrlar. Çinlilerin bu giriþimi ABD emperyalistleri tarafýndan an desteklenmektedir. Son Afganistan olaylarý Detantýn, silahsýzlanma çaðrýlarýnýn, SALT-I laþmalarýnýn bir masaldan ibaret olduðunu bir kere daha, hem da daha açýk bir biçimde kaný ovyet sosyal emperyalistlerinin Afganistan'ý iþgalinden sonra Çarter gibi emperyalistl erin en ö-nemli ve resmi sözcüleri, DETANT'ýn sona erdiðini, SALT-I ve II anlaþmalarýnýn i ni açýklamakta ve silahlanmanýn gerekliliðini açýkça belirtmektedirler. Emperyalistler arasý çatýþmanýn ve silahlanmanýn yarýþýnýn hýzlanmasý, dünyamýzý yeni bir rþý karþýya getiriyor. Bu durum; dünya proletaryasýnýn ve halklarýnýn önüne emperyalist sa koymaktadýr. Bu görevin yerine getirilebilmesi, proletaryanýn ve ezilen halklarýn mücadel esinin; emperyalist burjuvaziye, dünya gericiliðine, emperyalist-kapitalist sisteme yönelmesini devrim ve sosyalizm mücadelesinin geliþtirilip güçlendirilmesini gerektirir. Bugün çýkabilecek bir emperyalist savaþa karþý mücadelede, ABD ve SSCB'nin baþýný çektiði t bloða karþý ayný derecede mücadele etmeyi zorunlu kýlmaktadýr. ABD emperyalizmi, Sovyet sosyal emperyalistleri baþta olmak üzere hiç bir emperyalist, bugün emperyalist savaþýn ç lemekten geri durmamaktadýr. Özellikle iki süper devlet emperyalist savaþýn baþ kýþkýrtýcý Çin sosyal emperyalistlerinin ve bunlarýn çeþitli ülkelerdeki uþaklarýnýn, emperyalist yað y almak arzusuyla, ABD'nin baþýný çektiði blokta yer almalarýný örtbas etmek için harcadýk arýn ABD emperyalizminin savaþýn esas kaynaklarýndan biri ve saldýrgan olmadýðýna iliþkin k propagandalarý, somut olaylar karþýsýnda açýða çýkmakta ve iflas etmektedir. Bugün sürmekte olan emperyalistler ve gericiler arasý çatýþma, Marksist-Leninistlerin tes erini doðrulamakta; Çin'li revizyonistlerin kaba, ilkel, demagojik propagandalarýný etki siz kýlmaktadýr. TÜRKÝYE'NÝN SOSYOEKONOMÝK YAPISI VE ULUSAL DEMOKRATÝK HALK DEVRÝMÝ Türkiye, komprador-tekelci kapitalizmin ve feodal kalýntýlarýn hüküm sürdüðü, emperyalizmi altýnda yarý-sömürge, yarý-feodal geri bir tarým ülkesidir. Bu durum, ülkemizin hala demo devrim süreci içinde bulunmasýný belirlemekte ve bu durum sosyalizm ve komünizm yolunda y en devrimci proletaryaya geçici bir görev olarak, Ulusal Demokratik Halk Devrimini g erçekleþtirerek demokratik devrim sürecini tamamlama görevini yüklemektedir. Türkiye, ulusal sanayi sermayesinin kendisini geniþleterek yeniden üretmesi temelinde baðýmsýz bir kapitalist geliþme ve sanayileþme dönemi yaþamamýþtýr. Tersine, diðer pek çok ülke gibi, ülkemizde kapitalizm, esas olarak, emperyalizme baðýmlý olarak geliþmiþtir.
Emperyalizm öncesinde Türkiye'de, yabancý sanayi kapitalisti ülkelerle girilen ticari il iþkilerin etkisiyle meta üretimi ve meta ekonomisi önemli ölçüde geliþmiþti. Yabancý sanay riyle bu sanayiinin ihtiyaç duyduðu hammaddelerin mübadelesi, ülke Ýçinde de ticari ekonom in geliþmesine ve buna baðlý olarak feodalizmin, kapalý, mahalli feodal birimlerin çözülme itici bir güç saðlýyordu. Bu geliþme, dýþa baðlýydý ve ülkenin baðýmsýzlýðýný yitirerek s Bu durum feodalizmin çözülmesine ve kapitalizmin geliþmesine uygun koþullar hazýrlayarak t ihi olarak ilerici bir rol oynamaktaydý. Bu geliþme içinde, lonca ve malikane sistemi çözü eye baþladý. Bu geliþmeler sonunda ülkede ticari faaliyeti yürüten ve feodalizmin baðrýnda çýkmakta olan, ayný zamanda feodal özellikler de taþýyan bir feodal-burjuvazi, tefeci-tüc burjuvazi palazlanmaya baþladý. Giderek bir tefeci-tüccar sistemi oluþtu ve bu sistem, y abancý kapitalizmin aracýsý bir rol oynadý. Burjuvazinin en irilerini, daha henüz feodal t oplumun bir kategorisi olan, tamimiyle yabancý kapitalizme ve onun ticari sömürüsünün gerç esine hizmet eden ve yabancý kapitalizmin doðrudan acenteleri durumunda olan eski ti pte kompradorlar oluþuyordu. 19. Yüzyýl sonlarý ve 20. yüzyýl baþlarýnda ülkemizde ticari sermayenin ve üretimin yaný s ve feodal kabuk içinde de olsa sanayi sermayesi ve küçük sanayi iþletmeleri uç vermeye ba Feodalizmin gerek iç etkenler ve gerekse, özellikle dýþ etkenler sonucunda çözülme süreci esi, meta üretimi ve mübadelesinin geliþmesi, küçük üreticilerin farklýlaþma sürecinin ort mesi, kaçýnýlmaz olarak, ülkemizde de ulusal bir sanayi kapitalizminin geliþmesine yol aça ktý. Ancak ülkemiz, Batý Avrupa ülkelerinin tuttuðu yolu tutmadý. Geliþmiþ sanayi ülkelerinde k izm emperyalizme yol açmýþ, bu ülkeler mali sermaye egemenliðini temsil eden emperyalist ü eler durumuna gelmiþlerdir. Önem kazanarak ön plana çýkan ve metropol ülkelerin geri ülkel konomilerini ele geçirmesine ve egemenlikleri altýna almalarýna yol açan sermaye ihracý ve genel olarak emperyalizm koþullan, ülkemizde ulusal kapitalizmin geliþerek egemen hal e gelmesini engelledi. Kuþkusuz ulusal sermaye ve ulusal kapitalizm tümden yok olmadýðý gi bi, belirli ölçülerde geliþmesini de sürdürdü; ama onun geliþmesi ve egemenliði emperyaliz an önlendi. Ülkemize sýzan mali sermaye, büyük ekonomik ve mali gücüne dayanarak ekonomiyi denetimi al aldý. Ulusal pazarýn oluþumunu engelledi, ülkemiz pazarýný emperyalist pazarýn bir parças soktu. Böylece Türkiye ekonomisi, kapitalist-emperyalist dünya ekonomisinin tamamlayýcý b ir parçasý haline geldi. Emperyalizm, bu süreçte, kapitalizm-öncesi toplumsal yapýnýn egemen tabakalarý ile, toprak larýyla, tefeci-tüccar burjuvaziyle, yüksek devlet bürokrasisiyle Ýttifak kurdu, onlara da yandý. Bu gerici müttefiklerin varlýðýnýn temeli olan bütün kapitalizm öncesi sömürü biçim mi koruyup yaþatmaya ve sürdürmeye yöneldi. Emperyalizm, öteden beri yabancý kapitalizme h met eden ve varlýðý ile dýþa baðlý olan kompradorlarla iþ birliðini geliþtirdi. O, sermaye ihracýna baðlý olarak, ülkemizde kapitalizmin belirli bir geliþmesine yol açtý, kapitalist iliþkileri ve proletaryayý oluþturdu. Emperyalizm küçük-ü n, özellikle köylülerin farklýlaþmasý sürecini hýzlandýrdý. Ama geliþtirdiði kapitalizm ke lentisi bir kapitalizmdi. O, kendi sömürüsünü gerçekleþtirmenin aracý olarý komprador-teke talizmi yaratýp geliþtirdi. Emperyalizm tarafýndan yaratýlan komprador burjuvazi, feodal toplumun bir kategorisi ni oluþturan yabancý kapitalizmin ticari aracýsý durumundaki kompradorlardan farklý olarak , modern kapitalist iliþkilerin geliþmesi temelinde kapitalist bir sýnýf olarak oluþmuþtur O, öncekinden farklý olarak, ticari sermayeye deðil, mali sermayeye dayanýr. Komprador b urjuvazi yerli ama hiç bir ulusal özellik taþýmayan kapitalist bir sýnýftýr. Komprador sermaye, emperyalist sermayenin kendisini yeniden üretimi sürecinin bir un suru olarak doðmuþ, geliþmiþ ve sermaye ihracýna baðlý olarak oluþmuþtur. Bu nedenle o, ul sý mali sermayenin bir parçasýdýr. Onun emperyalist sermayeden ayrý ve baðýmsýz bir kendin den üretmesi süreci yoktur. O, doðrudan doðruya Emperyalizmin bir kategorisi, onun yarý-sö e ülkelerdeki temsilcisi ve dayanaðýdýr. Ülkemize ihraç edilmiþ mali sermaye azami kârýný ek birikirken, onun birikimine aracýlýk eden komprador-burjuvazinin elinde azami kâr t emelinde ve bu birikimin gerçekleþmesi sürenin bir unsuru olarak sermaye birikir. Bu k
omprador sermaye sanayi ya da ticari sermaye deðil, mali sermaye; asalak, rantiye, tekelci sermayedir. Çünkü o, baðýmsýz \olarak ve ülkemizdeki ulusal sapayý kapitalizminin si sürecine teme! oluþturarak geliþmemiþtir. Varlýðý ve geliþmesi ile emperyalizme baðlý o maye, emperyalist mali sermayenin beli baþlý özelliklerini gösterir. Çünkü emperyalizm git er yere kendi özelliklerini de götürür. Bu sermaye uluslararasý mali sermayenin bir biçimi r ve emperyalist sermayeden yalnýzca sahip olduðu komprador karakteri dolayýsýyla ayrýlýr. endi baþýna baðýmsýz bir faaliyet sürdüremez. Ama uluslararasý mali sermayenin uzantý bir ak emperyalist sermayenin tüm faaliyetlerine katýlýr. Ülkemizde komprador-tekelci sermaye ve kapitalizmin yaný sýra, ulusal bir sermaye ve k apitalizm de bulunmaktadýr. Komprador-kapitalizm üretici güçlerin geliþmeli sinin önünde e ken, ulusal kapitalizm belirli bir ilerici potansiyele sahiptir. Geliþmesi emperya lizm ve komprador-kapitalizm tarafýndan engellenen ulusal kapitalizm, tekelci bir kapitalizm deðildir, tersine onunla çeliþir ve çatýþýr. Ulusal kapitalizm feodalizmin baðr uþtur, ama tekelci kapitalizmin yaný sýra onunla ittifak durumunda bulunan feodalizm u lusal burjuvaziyi baský altýnda tutar, ulusal sermaye birikimini önler. Feodal ayrýcalýkla rýn ve baðýmlýlýk iliþkilerinin oluþturduðu engel yanýnda, ulusal sermaye birikiminin esas hammadde kaynaklarýný, pazarlarý denetimi altýna alan ve ülkede yaratýlan tüm sosyal ürün kârýný gerçekleþtirmek üzere el koymaya yönelen emperyalizmin (ve komprador-kapitalizmin) Emperyalizm ülkemizde ki üretici güçlerin belirli bir geliþmesine de yol açmakla birlikte, sas olarak onlarýn geliþmelerinin önünde bir engeldir. Tekellerin, mali sermayenin eðilimi egemenlik ve gericiliktir. O caðýmýzda gericiliðin esas kaynaðý ve gücü durumuna gelmiþti erici iliþki ve unsurlarý besler ve yaþatýr. Emperyalist sömürünün gerçekleþmesi ve onun aracý olarak komprador kapitalizminin geliþmes suz, pazar iliþkilerinin ve ücretli emek sömürüsünün geliþmesi ve feodalizmin çözülmesiyle Çünkü emperyalist sömürü, kapitalist Ýliþkilerin varlýðýný gerektirir. Ama bundan, empery nla ayný kategori içinde yer alan komprador-kapitalizminin feodalizmi tasfiyeye çalýþtýðý çýkarýlamaz. Ve Türkiye'deki geliþme de böyle deðildir. Feodalizmle bir arada bulunmayan, karakteri gereði onunla çeliþen ve onu tasfiyeye yönel en kapitalizm serbest rekabetçi kapitalizmdir, sanayi kapitalizmidir. Üretken sermay enin, sanayi sermayesinin yeniden üretimi süreci, ayný zamanda feodal ayrýcalýklarýn tasfi si sürecidir. Çünkü feodal (ve ona baðlanmýþ ticari) tekel, köylülerin özgürleþmesinin Ön ller. Serbest rekabetçi donemde, feodalizmle uzlaþmaz çeliþmesi bulunan sanayi kapitaliz minin geliþmesi, tarým dýþýnda gerçekleþen sanayi devrimi ve sermaye birikimi süreci feoda tasfiyesi sürecine denk düþer. Bollaþan ve serbest rekabetin itici gücüyle giderek ilerle p modernleþen bir teknoloji yaratan sanayi sermayesinin tarýma akmasý, köylülüðü üretim ar e topraktan kopardýðý gibi, toprak aðalarýný da topraktan ve üretim sürecinden koparmaya y Feodalizmin tasfiyesi Ýngiltere, Fransa gibi ülkelerde köylü devrimleri yoluyla gerçekleþ ir. Feodalizmin tasfiyesinde bir baþka biçim, sanayi sermayesine baðlanan tefeci-tüccar sermayesinin sanayi sermayesine dönüþmesine, toprak aðalarýnýn kapitalizmin geliþmesi ve s yenin bollaþmasý karcýsýnda verimsiz hale gelen feodal sömürü yollarýný terk ederek kapita e yönelmelerine dayanan biçimdir. «Prusya yolu» denen bu biçim Almanya, Japonya ve bazý Ba an ülkelerinde görülmüþtür. Bu ikincisi burjuvazinin gericileþmesi ve feodalizmle ittifaka mesi ile birlikte önem kazanan feodalizmin tasfiyesinin reformcu yoludur. Ama devr imci ya da reformcu hangi yoldan gerçekleþirse gerçekleþsin, bu geliþme, sanayi devrimi ve sanayi sermayesine dayanan kapitalizmin feodalizmi tasfiyesi alanýnýn dýþýna taþmýþtýr. Emperyalizm döneminde, geri ülkeler ve ülkemiz böyle bir geliþme olanaðýna sahip deðildi. alizm, ulusal sanayi kapitalizminin geliþmesini önleyerek, ayný zamanda, bu temelde ge rçekleþtirilecek, feodalizmin tasfiyesini engellemiþtir. Sanayi sermayesine deðil, mali sermayeye dayanan emperyalizme, komprador-kapitalizme gelince, onlar feodalizmi tasfiyeye yönetmezler. Emperyalist sömürünün gerçekleþmesi için belirli ölçüde kapitalist i olmakla birlikte, bu, feodalizmin tasfiyesini öngörmez; tersine, çözülme halindeki feoda lizme dayanarak, feodal sömürüyle birlikte gerçekleþebilir ve gerçekleþmiþtir. Kapitalist emperyalizm, feodal ve feodal iliþkinler temelinde oluþan ticari tekelle çeliþmez, ters ine iki tekel durumu bir birine uyum saðlar. Aþýn tekel kârý peþinde koþan ve sosyal zengi leri yaðmalamak amacýyla kaynaklan ve pazarlarý egemenlik altýna almaya yönelen, serbest r
ekabeti ortadan kaldýran, üretici güçlerin geliþtirmesini engelleyen kapitalist tekel, feo dal (ve ticari) tekelle uyum saðlar ve onu kendine tabi kýlarak, dayanaðý durumuna getir ir. Bu durum emperyalizmin uzantýsý olarak geliþen komprador-kapitalizmi için ayný ölçüde geçe e o, feodalizmi tasfiye bir yana, onunla iç içe geçerek geliþir. Ülkemizde geliþen komprador-tekelci kapitalizm baþtan beri devletle iç içe bürokratik bir telik taþýyarak geliþmesinin yanýnda, feodalizmle de iç içe geçmiþtir. Önceleri sanayi ser baðlanmayan tefeci-tüccar sermayesinin kendi baðýmsýz geliþmesi, feodalizmin tasfiyesi sü ne yol açmadýðý gibi, bugün mali sermayeye baðlanan bu sermayenin geliþimi de bu sürecin b uru deðildir. Bizzat kendisi mali sermayeye dayanarak geliþen komprador-tekelci kapi talizm ise, feodalizmle birlikte yan yana bulunuyor; kompradorlar, toprak aðalarýyla ittifak kuruyorlar. Bugün ülkemizde kapitalizm egemen duruma gelmiþtir ve ülkemiz bu bakýmdan kapitalist bir ü edir. Ama o, emperyalizmin yarý-sömürgesi olduðu gibi, geri bir kapitalist ülkedir, yarý-f dal bir ülkedir. Tarýmda toprak aðalýðý ekonomisi hüküm sürmekte, kapitalist ve feodal söm tli biçimlerde Ýçiçe geçerek bir arada bulunmaktadýr. Bir yandan emek, ürün. para-rant biç e feodal rantý; diðer yandan ücretli emek sömürüsü, hangisinin nerede baþladýðý, hangisini tiði eczacý tartýsýyla ölçülemeyecek giriftliði ile emekçileri kýskacýnda tutmaktadýr. Köy i boyutlardadýr. Tarýmda önemli boyutlarda bir proleter ve yarý-proleter_kitlesi oluþmuþtu Ama onlar hâlâ ayný zamanda angarya sisteminin kalýntýlarýnýn baskýsý altýndadýrlar ve fe leri alanýnýn dýþýna çýkmýþlardýr. Emperyalist, komprador ve feodal yaðma iþçileri, köylül emekçilerin ürettiði deðerleri gasp etmeye yönelmekte, yaný sýra ulusal sermaye birikimin önlemektedir. Bu durum ülkemiz proletaryasýnýn önüne iki farklý sosyal mücadeleyi birlikte yürütme gereð Genel olarak kapitalizme karþý sosyal kurtuluþ mücadelesi ve bu mücadeleyi kolaylaþtýrmak un koþullarýný geliþtirmek üzere ulusal (siyasi) kurtuluþ mücadelesi, demokrasi uðruna müc Türkiye bugün demokratik devrim (Ulusal Demokratik Halk Devrimi) aþamasýndadýr, Bu devrim emperyalizm ve feodalizm ile ezilen halk kitleleri arasýndaki temel çeliþme (çeliþmeler) ü rinde yükselmektedir. Ulusal Demokratik Halk Devrimi için proletaryanýn önderliðinde kompr ador-kapitalizmi ve feodalizmi hedef alan emperyalist sömürü ve soyguna ve komprador-f eodal iliþkilerin varlýðýna son verecek bir devrimdir. O, böylece emperyalizmin, komprador -kapitalizmin ve feodalizmin geliþmesini önlediði emek sermaye çeliþmesinin derinleþip, çö re gündeme gelmesine yol açacak; bu ''emelde de. þimdiden taþýdýðý sosyalist unsurlarýn ge kesintisiz olarak sosyalizme doðru ilerleyecektir Bu devrim burjuvazinin önderliðinde tamamlanamaz. Ulusal burjuvazi emperyalizmle son una kadar tutarlý mücadele yeteneðinde deðildir. Bu, onun emperyalizmle baðlara sahip olma sý ve bunlarýn onu uzlaþmaya itmesi yarsýnda, ulusal burjuvazinin kapitalist bir sýnýf ola k emperyalizmin temsil ettiði kapitalizmin sanýrlarýný açamayacak olmasý ve kapitalizm koþ rýnda mali sermaye egemenliðinin kaçýnýlmazlýðý dolayýsýyladýr. Ulusal burjuvazi, ayrýca g nden duyduðu korkuyla kendisini gericiliðin kollarýna atma eðilimindedir. Bu nedenle zam an zaman Ulusal Demokratik Halk Devrimine katýlsa bile, onun ancak yalpalayan, kar arsýz bir taraftarý olabilir, ama böyle bir devrime önderlik ederek tamamlayamaz- Radika l ulusal burjuvazinin önderliðinde belirli baþarýlar elde edebilse bile, bunlar geçici ve kýsmi olmaktan ileriye gidemez. Ulusal Demokratik Halk Devriminin tamamlanmasý, prol etarya önderliðini, proletaryanýn köylülüðü burjuvazinin etkisinden kurtararak kendi yedeð na getirmesini, köylülüðün proletaryanýn temel müttefiki olmasýný gerektirir. Bu durum, Ulusal Demokratik Halk Devrimini eski tipte burjuva demokratik devriml erden ayýrt eden bir baþka özelliktir. Emperyalizmin egemenliði, ona baðlý olarak komprador nitelikte bir kapitalizmin geliþmes i ve emperyalist sömürü ve baský ve tekelci-kapitalist iliþkilerin tasfiye edilmesi gereði emizde demokratik devrimin kapsamýný geniþletmiþ, ama onun özünü deðiþtirmemiþtir. Feodali köylü devrimi niteliðini taþýyan ve ulusal sermaye birikiminin geliþmesine baðlanarak iler n eski tipte demokratik devrimler, yeni demokratik devrimlerden ulusal sermayeni
n geliþmesine baðlanmasý acýsýndan ayrýlýr. Yoksa öz deðiþmez. O köylü-toprak devrimi olma Çünkü emperyalist egemenliðin temeli feodalizm olmaya devam ettiði gibi. yarý feodal bir de emperyalizme karþý yürütülen mücadele de bir köylü-toprak_ mücadelesi olabilir. Milli m köylü sorunudur. Eski tip demokratik devrimlerle Ulusal Demokratik Halk Devrimi ara sýndaki fark, köylü-toprak devrimine sýnýf olarak burjuvazinin ya da proletaryanýn önderli mesinde, devrimin kapitalizmin sýnýrlarýna sýkýþmasý ya da onu aþamasýndadýr. Proletarya ö usal Demokratik Halk Devrimi, burjuva karakterde bir devrim olmaya devam eder; a ma o kapitalizmin sýnýrlarýna sýkýþýp kalmaz, kesintisiz olarak sosyalist devrime dönüþür. Sürekli ve kesintisiz devrim teorisi, önce tüm köylülükle birlikte emperyalizme, komprador apitalizme ve feodalizme karþý geliþen Ulusal Demokratik Halk Devriminin bilinçli ve örgüt roletaryanýn gücüne ve müttefiklerini peþine takabilme yeteneðine baðlý olarak ve yarý yol dan yoksul köylüler, yarý-proleterler ve tüm sömürülenlerle birlikte kapitalizme karþý dev syalist devrime dönüþmesi teorisidir. Bu devrim, burjuva diktatörlüðünü amaçlamaz. O özgül geçilerek proletarya diktatörlüðünün kurulmasýný hedef alýr. Devrimin ilk adýmý, emperyal lediði komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn diktatörlüðünün yýkýlmasý ve devrimci demo atörlüðünün kurulmasý olacaktýr. I. KONGRE BELGELERÝ (12) GÜNÜMÜZ KOÞULLARINDA TÜRKÝYE Bugün kapitalist-emperyalist sistem içinde, yarý-sömürge ve yan-feodal bir ülke olarak yer lan Türkiye, bu sistemin yoðunlaþan ekonomik, siyasi, askeri, kültürel, sosyal bunalýmýnda r þekilde etkilenmektedir. Türkiye, þimdiye kadar uz rastlanan, bir çok alanda ise hiç rastlanmayan bir bunalýmýn içi arlanmýþ durumdadýr. Özellikle ekonomik ve bunu izleyen siyasi bunalým, þiddetinden ve yoð ndan hiç bir þey yitirmeden, yaþamýný sürdürmektedir. Bugün Türkiye'de komprador-kapitalizminin bunalýmý o kadar derinleþmiþtir ki, çalýþabilir i her yüz kiþiden 15'i iþsizdir. Son iki yýlda tüketim maddelerindeki artýþ hýzý % 210'a u atlardaki artýþ hýzý giderek de yükselmektedir. Burjuvazi dahi halkýn yaþama düzeyinin geç düþtüðünü kabul etmektedir. Örneðin Ýstanbul Ticaret Odasý'nýn kayýtlarýna göre kiþi baþý 0,5 iken, bu oran 1979 yýlýnda % -3.8'e düþmüþtür. Emperyalizme her yaný i!e baðlý, emperyalist ülkelerin üretimine tabi olan komprador tekel ci kapitalist üretimin çýkmazý öyle kolay atlatýlacak durumda deðildir. Türkiye'de emperyalizmin uþaðý gerici sýnýflar, bunalýmdan kurtulmak için emperyalist ülke llikle, içinde yer aldýðý Batýlý-emperyalist bloða daha fazla sarýlmaktan, onlarýn her ded l etmekten, emperyalist sömürü ve yaðmayý daha da yoðunlaþtýrmaktan, kýsacasý kýmýldamayac mperyalizme daha da baðýmlý duruma gelmekten baþka bir çýkýþ yolu bulamamaktadýr. Emperyal sosyal temelini oluþturan uþaklarý, bir avuç gerici sýnýf kendi sefil çýkarlarý için milyo kçiyi emperyalist sömürü ve baský altýnda aç, yoksul, iþsiz bir þekilde yaþantýlarýný sürd Türkiye Gericiliðinin Bunalýmdan Kurtulmak Ýçin Baþvurduðu Yollar Türkiye gericiliði, emperyalist ülkelerin, ülkemize aktardýklarý ekonomik bunalýmýn ve çýk ek iflas eden komprador-kapitalist ve yarý-feodal toprak aðalýðý ekonomisinin bunalýmýnýn kçi kitlelerin omuzuna bindirmektedir. Onlar emperyalistlerin dayattýðý en aðýr koþullarý abul etmekte hiç bir zaman tereddüt etmediler. Türkiye gibi ekonomisi çýkmaza giren bir sü arý-sömürge ülke gericilerinin bile aðýr bulduðu IMF'nin ekonomik koþullarýnýn önünde, T -burjuvazisi ve toprak aðalarý hemen boyun eðdiler. Halit Narin, Koç gibi komprador tekelci burjuvalar, yeni kredilerin alýnabilmesi, ya bancý sermaye akýþýnýn artýrýlabilmesi için ÎMF'nin dayattýðý tüm koþullarýn hemen kabul e getirilmesini savundular. Komprador tekelci burjuvazinin TÜSÝAD gibi çeþitli örgütleri dem rle, paralý ilanlarla IMF'nin ileri sürdüðü tüm koþullarýn kabul edilmesi doðrultusunda ka r yürüttüler. Bu kampanyaya, reformist hükümeti yýpratmayý amaçlayan demagojik çýkýþlarý b
, komprador burjuvazi ve toprak aðalarýnýn, baþta AP olmak üzere tüm partileri katýldý. On formist hükümetin IMF'nin koþullarýný halka «yavaþ yavaþ» alýþtýrma taktiðine tepki göster re ne Ýstiyorlarsa hemen verilme si gerektiði görüþünü çeþitli kampanyalarla yaygýnlaþtýrd k istediði ise, daha fazla sömürü ve soygun ve emperyalistlerin iþçî ve köylülerin emeðine a el koymasýydý. Emperyalistler buna uygun ekonomik koþullarý Türkiye'ye dayattý ve kabul ettirdi. Onlar; iþgücünün maliyetini en düþük düzeye getirmek için emekçi halkýn tüketim maddelerine zam k artý-deðer sömürüsünü alabildiðine artýrdýlar, montaj sanayisinde bile üretimin ve bu al týrýmýn geliþme hýzýný düþürdüler. Yüz binlerce iþçiyi kapý dýþarý attýrdýlar. Fabrika iþç yolla bugün artý-deðer sömürüsü oldukça büyük boyutlara ulaþmýþtýr. Artý-deðer sömürüsünü yoðunlaþtýrma uygulamalarý yetmiyormuþ gibi bir yandan da ÝMF'nin da sýnýflarýn siyasetini uygulayan hükümetler iþçi ücretlerini dondurmaya çalýþýyorlar Kompr bugün, iþçi sýnýfýnýn tepkisinden çekindiði için açýk yasal yollarla ücretleri dondurma Y or, bunun yerine baþka yöntemlere baþvuruyor. Toplusözleþme görüþme süresinin sendika aðal la bir hatta iki yýl kadar uzatýlmasý, grev hakkýnýn daha da kýsýtlanmasý, hükümetin grevl ölçüde ertelemesi, iþ yerlerinde yetkili sendikanýn belirlenmesinin çözümsüz býrakýlmasý aþvurulan bazý yöntemlerdir. Bu yollarla iþçiler oyalanarak ücret artýþlarý engelleniyor. ama özellikle son zamanlarda ve büyük fabrikalarda yoðun bir þekilde uygulanmaktadýr. Komprador-burjuvazi ücret artýþlarýný en düþük düzeyde tutmak için sýkýyönetimi de giderek ir biçimde devreye sokuyor, iþçi ve 'iþveren' temsilcilerinin yaný sýra sýkýyönetimin resm eri de toplusözleþme görüþmelerine katýlýyor. Sýkýyönetim görevlileri ücret artýþlarýný düzeyde tutmak için iþçi sýnýfýna ve temsilcilerine baský yapýyor. Grevci iþçiler dipçikl or fabrikalar kuþatýlýyor, basýlýyor, iþçi önderleri tutuklanýyor, Ýþten atýlýyor. Sadece sini bastýrmak için deðil, ücret artýþlarýný da içeren ekonomik mücadelesini bastýrmak içi t güçler giderek daha yaygýn bir biçimde kullanýlýyor, baský ve terör yoðunlaþtýrýlýyor. F altýnda toplusözleþmelere hayýr» sloganý bu baský ve terörün, açýk müdahalenin) sonucu ola e yaygýnlaþýyor. Bugün yarý-serf durumdaki milyonlarca tarým iþçisinin iþ gücüne diðer emekçilere göre daha el koyulmasý, ÝMF'nin dayattýðý yeni koþullarýn kolayca yerine getirilmesi için uygun bir oluþturulmaktadýr. Toprak aðasýna baðýmlýlýk temelinde yarý-iþçi durumuna getirilen tarým ndika kurma, grev ve toplusözleþme haklan yoktur. Bunun bir sonucu olarak da, tanýn iþçile ri için asgarî ücret çok düþük tutulmakta, bunun da ötesinde onlar çok düþük olan asgari ü lerle çalýþmaktadýrlar, toprak aðasýna ya da dayý baþýna, elçiye veya her ikisine birden ö an tarým iþçileri, kiþisel baðýmlýlýk iliþkilerinin de etkisiyle, 'iþverenlerin' ve onlarl pan toprak aðalarýnýn ve dayý aþýlarýnýn saptadýklarý ücretlere göre çalýþmaktadýrlar. Bu et "demelerine, hem de 'iþverenle' tarým iþçileri arasýnda aracýlýk yapan toprak aðalarýný e elçilerin iþçilerden haraç almalarýna yol açmaktadýr. Tarým iþçilerinin çok düþük durumd , daha da düþürülerek, bu yolla emperyalist sömürü ve soygunun oldukça büyük boyutlara ula çalýþýlmaktadýr. Emperyalistlerin IMF eliyle Türkiye'ye dayattýklarý ve büyük bir bölümünü gerçekleþtirdikl er, tarým ürünleri taban fiyatlarýnýn düþük tutulmasý ve Türk parasýnýn deðerinin dolar ve ülkelerin para birimleri karþýsýnda düþürülmesidir. Bu yollarla emperyalistler, hem Türkiye'ye sattýklarý mallarý daha pahalýya satýyorlar; al arý mallarý, özellikle tarým ürünlerini daha ucuza alýyorlar, hem de sermaye yatýrýmlarýnd zla kâr ediyorlar ve sermayenin faizini yükseltiyorlar. Komprador burjuvazi ve toprak aðalarý, emekçi kitleleri, aþýn sömürüyle, açlýkla, sefaletl la iþsizlikle ezerek, emperyalizmin dayattýðý ekonomik koþullan yerine getirirken, karþýlý ryalistlerden yalnýzca daha fazla borç istiyorlar. Hammaddesi, ana maddesi, enerjisi, makinasý ile tamamen emperyalizme baðýmlý sanayi ve b u sanayiinin sürüklediði ülke ekonomisi! Böyle bir ekonomik yapý, emperyalist borç olmadan sürdüremez. Her türden reformist ve revizyonist akýmýn iddialarýnýn aksine, emperyalistler yeni borçlarýn alýnmasý emperyalizme ekonomik baðýmlýlýðý daha da güçlendirmekte, bunun ya
çýkmazdan kurtulmasýna da yol açmamaktadýr. Bütün revizyonist akýmlar emperyalist ülkeler borçlarýn alýnmasýyla ekonominin çýkmazdan kurtulacaðý noktasýnda birleþmekte, borcun han list ülkeden alýnacaðý sorununda da birbirlerinden ayrýlmaktadýrlar. TÝP, TKP, TSÝP revizy er: Sovyet sosyal emperyalistlerinden, TÝKP revizyonistleri de ABD'den, Çin'den borç a lýnmasýyla bugünkü ekonomik yapýnýn emperyalist borç olmadan yaþamýný sürdüremeyeceði gerç rler. Revizyonistlerin bu gerçeðe dört elle sarýlmalarý ve onu bir dayanak noktasý olarak e almalarý, onlarýn ekonominin emperyalizme baðýmlýlýðýný tasfiye etme diye bir sorunlarýn larý emperyalizme baðýmlýlýðý öngörerek ele aldýklarýný da göstermektedir. Komprador ekonominin çýkmazýný gidermek amacýyla alýnan borçlar yeni borçlara ihtiyaç duyu aktan, ekonomiyi yeni çýkmazlarla baþ baþa býrakmaktan baþka bir iþe yaramadýðý ve yaramay iktisatçýlarý bile kabul etmek zorunda kalýyorlar. Ne var ki, ülkemizin bütün deðerlerini alizme peþkeþ çeken, emekçilerin iþgücünü en ucuz þekilde emperyalistlere satan, egemen sý yalistlerden borç almaktan, sözde bu þekilde «ekonomiyi düze çýkarmak» tan baþka bir çýkýþ Komprador-kapitalizmden ve burjuvaziden tek kurtuluþ yolu vardýr: Bu da onu yok etm ektir. Kapitalizme, özellikle komprador-kapitalizme son verilmedikçe, emekçilerin ekon omik bunalýmýn doðurduðu zorluklardan kurtuluþlarý olanaksýzdýr. Günümüz Koþullarýnda Türkiye'de Siyasal Yaþam Gericilik, ekonomik bunalýmýn yükünü emekçi kitle-ÝMIII sýrtýna yýkma faaliyetini çeþitli le gerçekleþtirmeye çalýþmaktadýr. Türkiye halkýnýn 12 Mart faþizmine duyduðu tepki, 12 Mart sonrasýnda güçlü bir þekilde ref u kanalize edildi. Egemen sýnýflar ve onlarýn sözcüleri kitlelere, ekonomik ve siyasal söm baskýlardan, bu düzenin sýnýrlarý içinde kurtulabileceklerinin mümkün olduðunu göstermek bir demagojik propaganda Kampanyasý baþlattýlar. Milyonlarca emekçi boþ «umut»larýn peþi Reformizm, «barýþ», «kardeþlik», «sömürüsüz, baskýsýz düzen» sloganlarýyla gericilikten ve baþlayan emekçilerin düzenden umut kesmelerine engel oldu. 12 Mart faþist terörünün yara i tutmak için yoðun bir ça baya giren her türden revizyonist, faþizm korkuluðu sallayarak formizmden baþka çýkýþ yolu olmadýðý yolunda görüþler yaygýnlaþtýrdýlar ve bütün güçleriyl Buna bir de 12 Mart Öncesinde revizyonistlerle birlikte reformcu darbe peþinde koþan, ilerici kitleler üzerinde þu veya bu þekilde etkinlikleri olan reformist aydýnlarýn CHP re formizmine kaymalarý eklendi. Emekçi kitlelerin üzerinde reformizmin etkinliðinin güçlenmesi, kitlelerin ileri kesimleri nin de reformistlerin peþine takýlmasý, emperyalistleri, komprador-burjuvaziyi ve topr ak aðalarýný, reformistleri devreye sokmaya ve halk hareketini parçalamak için reformizmi kullanmaya zorladý. Gericilik bu yolla kitleleri etkinliði altýnda tutmaya devam edebi leceðini gördü. Kapitalizmin bunalýmýnýn derinleþmesiyle birlikte yükselen halkýn mücadele evrimin karþýsýna, bu kez de «demokrasi» güldürüsüyle reformizm çýkarýldý. Lenin çok önceden, kitlelerin mücadelesine karþý gericiliðin bazen yoðunlaþan terörle, baz «liberal» görünümlerle çýkabileceðini belirtmiþti. Bu durum, 1970 sonrasý Türkiye'sinde g afýndan somut olarak gündeme getirildi. Her türden revizyonistin, küçük-burjuva aydýnýn faþizme karþý alternatif olarak öne sürdüð iciliðin peþine kitleleri takma çabasýna örgütümüz var gücüyle karþý koymaya çalýþtý. Faþi rmizm deðil, devrim olduðunu vurguladýk. Reformizme karþý savaþmadan faþizme karþý savaþýl spitini yaygýnlaþtýrmaya çalýþtýk. Reformizme karþý tek doðru tavrý ve siyaseti örgütümüz savundu, Sosyal pratik örgütümüzün arasýndaki iliþki üzerine yaptýðý tespitleri doðruladý. Ekonomik bunalýmýn derinleþmesine mücadelesinin yükselmesine baðlý olarak, reformizm gi derek daha açýk ve belirgin bir biçi faþizmle iþbirliði yapmakta ve faþizmin bir alternatifi olmadýðýný ve olamayacaðýný kendi lamaktadýr. Ne var ki, gerek örgütümüzün genç, tecrübesiz ve partileþme süreci içinde olmasý; gerekse e, özellikle emekçi kitleler içindeki etkinliðinin az olmasý, ne çeþitli küçük-burjuva gru mistlerin (açýk veya utangaç bir þekilde) kuyruðuna takýlmasýný önleyebildi, ne de kitlele eyen reformistlerin sahte vaatlerini boþa çýkarabildi.
Gericilik, reformizmin kitleler üzerinde kurduðu etkinlikten oldukça iyi bir þekilde yar arlandý. Emperyalistler ve komprador-burjuvazinin ve toprak aðalarýnýn büyük bir bölümü reformistle te gelmelerini destekledi. Her türden revizyonist, sendika aðasý, çeþitli küçük-burjuva gr a bu destekleyiciler içinde yer almaktan geri durmadýlar. Böylece birbirlerine karþý olduð u söyleyenler ama aslýnda halka ve devrime karþý olanlar bir araya gelip ayný hükümeti des ediler. Emperyalistler ve gericilerle birlikte reformist hükümeti destekleyen revizyonistler , kendi karþý-devrimci yüzlerinin açýða çýkmasýný engellemek için çeþitli demagojik yöntem vizyonistlerden bazýlarý, hýzýný alamayarak emperyalistlerin ve gericiliðin bir bölümünün yanlýsý olduðunu ve bu yüzden reformist hükümeti desteklediklerini ileri hürdüler, Onlar ç hesaplarla, hangi komprador-burjuvazi ve toprak aðalarý kliðinin demokrasi veya faþizm y anlýsý olduðunun ayrýþtýrýlmasýný yapmaya baþladýlar. Onlar bir yandan da örgütümüzü 'solculukla, her þeyi tekdüze görmekle, esas düþmaný göz ar ya devam ettiler. Revizyonistler, kendi kendilerine gelin-güveyi olurken emperyalistler ve gerici sýnýfl ar çok usta bir biçimde reformizme dayanarak kitlelere yeni tuzaklar hazýrlamaya giriþti ler. Reformist hükümet iþbaþýna gelir gelmez emperyalistlerin, komprador-burjuvazi ve topr ak aðalarýnýn çýkarlarý doðrultusunda ekonomik bunalýmýn yükünü emekçi kitlelerin omuzuna tüketim maddelerinin fiyatýna büyük ölçüde zamlar yapýldý Türk parasýnýn satýn alma gücü Oysa o günün somut koþullarýnda reformist hükümetin dýþýnda, MC tipi hükümetlerin, bu ekon böylesine kolayca yürürlüðe koymasý oldukça güçtü. Çünkü AP ve MC hükümetlerine karþý kit in þiddetli bir tepkisi vardý. Bu hükümetlerin izlediði siyaset onlarýn gerici sýnýflarýn olduðunu somut olarak ortaya çýkarmýþtý. Emekçi kitlelerin çoðunluðu da bu gerçeði faik et t CHP' ye yönelmiþti. Bunun yaný Sýra uzun bir süre reformizm ve revizyonizm tarafýndan AP e MC gibi hükümetler gerici sýnýflardan, düzenden, faþist-feodal devletten tamamen soyutla rak yalnýzca tek baþýna hedef haline getirilmiþti. Revizyonist ve reformistler, bu hükümet r giderse herþeyin düzeleceði yönünde yoðun bir propaganda yürütmüþlerdi. Emekçi kitleler propagandanýn da etkisinde kalarak. AP hükümetinin ve MC gibi hükümetlerin iþbaþýndan uza la her þeyin düzeleceðini zannettiler. Bu durum gericiliði daha da tedbirli davranmaya zorladý. Emperyalistler ve egemen sýnýfl ar bunalýmýn yükünü kitlelerin omuzuna faþist hükümetler eliyle deðil de CHP reformist hük daha kolayca yýkýlabileceðini gördü, ve reformist hükümeti diðerlerine tercih etti. Olayl iciliðin kendisi için en uygun tercih yaptýðýný kanýtladý. CHP reformizmi kitleler içindek iðinden yararlanarak, gericiliðin çýkarlarý doðrultusundaki ekonomik önlemleri, kitlesel eniþlerle karþýlaþmadan yürürlüðe koydu. Çünkü kitleler reformistlerin gericilikten yana erinden yana bir siyaset izleyeceðini zannediyordu; reformizmin gerçek yüzünü görerek henü dan kopmaya baþlamýþlardý. Reformist hükümetin iþ basma gelmesiyle demokrasi ortamýnýn geniþleyeceðini umut eden baz tünistler 141-142'nin kendilerine legal olanaklar verecek þekil deðiþtirileceðini zannede n revizyonistler umduklarýný bulamadýlar. Gericilik demokratik hak ve özgürlüklerin prati e geniþlemesinden yana deðildi ve olamazdý da. Reformistlerin demokrasi vaatleri seçim alanlarýnda kaldý. Faþist yasalarýn iptali, Kontrgerillayý daðýtma, MHP'yi kapatma, topraksýz köylülere toprak daðýtýmý gibi demokratik tal t olmalarýyla birlikte reformistler aðýzlarýna bile almaz oldular. Reformistler, ilk aðýzda yýllardan beri gericiliðin her türlü faþist saldýrý ile mücadele ramadýðý öðrenci gençliði sindirmeyi kendine hedef seçti. Reformist hükümet, öðrenci gençl st terörle yok etmek için organize edilen ve öðrenci kitlesi içine salýnan, bir avuç besle aþist uþakla, devrimci Öðrenci kitlesini ayný kefeye koydu. Ve sivil faþistleri bahane ed ek öðrenci gençliði siyaset dýþý tutmayý amaçlayan faaline hýz verdi. Reformist hükümet si
n varolan tüm siyasi özgürlüklerine saldýrýya geçti. Reformist hükümetin saldýrýlarý sadece öðrenci gençlikle sýnýrlý kalmadý; tersine yoðunlaþ yöneldi. CHP hükümeti tüm ezilen sýnýflara ve onlarýn fiilen kazandýklarý ve kullandýklarý saldýrýya geçti. Varolan kýsmi özgürlükleri de rafa kaldýran yeni baský yasalarý hazý eri erteledi fabrikalara, okullara, kurumlara ve diðer çalýþma alanlarýna militarist güç doldurdu. Kitlelerin örgütlendiði dernekleri kapattý, yöneticilerini ya tutuklattý ya sürdü. Ýþkenceler, gözaltýna almalar, tutuklamalar giderek arttý. CHP hükümeti özellikle Türkiye Kürdistan'ýnda, 'bölücülüðe hayýr' yaygarasýyla, baský ve t a tatbikatlar, 'temizleme' hareketleri düzenlendi. Köyler basýldý. Karakollarda, baskýnlar da Kürdistan'ýn emekçi halký en aþaðýlýk iþkencelerle karþý karþýya kaldý. Sýkýyönetimin ilanýyla birlikte, baský ve terör her yerde daha da yoðunlaþtýrýldý. Bütün b ulamalar reformizmin gerçek niteliðini ve onun kimin hizmetinde olduðunu bütün açýklýðýyla ydu. Reformizmin egemen sýnýflarýn ve faþist diktatörlüðün Koltuk deðneði olduðunu somut o Reformist Hükümetin Ekonomik Alanda Ýflasý Reformistler, kapitalizmin bunalýmýný emekçi kitlelerin sýrtýna bindirmelerine karþýn ekon 'Ýstikrara' kavuþturamadýlar. Bu baþarýsýzlýðýn esas nedeni, Türkiye' deki bunalýmýn, sade misinden kaynaklanmamasý ve emperyalist-kapitalist sistemin ekonomik ve siyasi bun alýmýnýn þiddetlenerek devam etmesi ve ülkemize yansýmasýdýr. Bunun için reformistler ne d e giden üretimi canlandýrabildiler, ne sanayi hammaddesi ve ara maddesini yeterli ölçüde s aðlayabilecek kadar döviz bulabildiler, ne de sanayiinin enerji sorununu çözebildiler. ÝMF eliyle emperyalistlerin dayattýðý tüm ekonomik önlemleri yürürlüðe koyan reformist hük rþýlýðý olarak egemen sýnýflarýn emperyalistlerden beklediði kredilere bir türlü kavuþamad ominin çýkmazýný oldukça derinleþtirdi. Enflasyonu, pahalýlýðý durduracaðýný ileri sürerek st hükümet, enflasyonu, hayat pahalýlýðýný kamçýlamaktan baþka bir iþ yapmadý. Tekeller gö aborsa yarattýlar. Tüketim maddelerinin aþýrý ölçüye varan kýtlýðý, ülkede uzayan kuyrukla ldu. Bugün üretim durgunluðu ve tekellerin piyasada yarattýðý karaborsa nedeniyle herhangi ir tüketim maddesi bulunamamaktadýr veya son derece azdýr. Reformist hükümet dönemindeki bu durum, bugün de sürmektedir. Ekonominin çýkmazý bugün de devam etmektedir. Üretimde durgunluk, enflasyon oranýnda artýþ ikalarýn kapanmasý ve onlarýn kapasitesinin çok altýnda çalýþmasý, artan iþsizlik, pahalýl lar bugün de þiddetlenerek sürmektedir. Özetle, reformist hükümet döneminde ekonominin bunalýmý doðal geliþmesi gereði daha da þid Reformist Hükümetin Siyasi Alanda Ýflasý CHP reformistleri, faþist-feodal diktatörlüðü, siyasi 'istikrara' kavuþturmada da yetersiz aldý. Düzenin siyasi istikrarsýzlýðýný devrimle karþý-devrim ve karþý-devrimin kendi arasý yarattýðý bilinmektedir. Örgütümüz baþýndan itibaren faþistlerle reformistler arasýndaki çatýþmanýn niteliðini doðr u çatýþmanýn devrimci hareketin ve halkýn mücadelesinin geliþmesinin hangi yöntemlerle dur p yok edileceðine iliþkin olduðunu belirtti ve buna uyan devrimci taktikleri pratiðe geçir meye çalýþtý. CHP reformist hükümeti, devrimci hareketlenin ve halkýn devrimci mücadelesinin geliþmesini n, faþist saldýrýlarla durdurulamamasýnda dünyada geliþen devrimci mücadele karþýsýnda bir asi rejimin sallantý geçirmesinden, faþist diktatörlüklerin birer birer çökmesinden hareke erek, sahte demokrasi güldürüleri ile devrimci geliþmeyi durdurabileceðini gericiliðe i at etmek için iþbaþýna geldi. Türkiye'deki faþistler, faþist siyasi hareketler ise aksi görüþtedirler. Bunlar, devrimci
deleyi yok etmenin tek yöntemi olarak azgýn faþist terörü ve faþist örgütlenmeleri görmekt demokrasi güldürücülerinin dahi «komünizmi geliþtirdiðini» söylemektedirler. Bu durum ve yöntem farklýlýklarý reformist hükümetin iþbaþýna gelmesinden sonra, reformist evizyonistlerle faþist hareketler arasýnda kýyasýya bir çatýþmaya neden oldu. Reformist CHP, düzeni savunan çeþitli revizyonist mihraklarla kurduðu ittifaklara dayana rak, devrimci-demokrat hareketleri ve örgütümüzü saf dýþý ederek devrimci geliþmeyi önemli ceklerini zannetti. Bunun için, revizyonistlerin örgütlenmesini ve siyasi faaliyetini destekledi ve onlarý güçlendirmeye çalýþtý. Bunun yanýnda Örgütümüzün ve devrimci-demokrat kinliklerini yok etmek için MC dönemini aratmayacak þekilde saldýrýya giriþti. Ne var ki, bu reformist saldýrýlar devrimciler tarafýndan boþa çýkarýldý. Faþizme karþý mü zme ve revizyonizme karþý mücadeleyle birleþtirildi. Halk kitlelerinin yükselen mücadeleci oðru bir rotaya sokularak geliþtirilmeye çalýþýldý. Türkeþçi faþistler bir çok il, ilçe ve dý; bu faþist çetelerin bir çok yerde kurduklarý etkinlik önemli ölçüde kýrýldý. Bunun yanýnda, reformist hükümetlerin halk düþmaný siyasetinin adým adým açýða çýkmasý kar le eylemleri, çok kýsa duraklama dönemini geride býrakarak ve revizyonistlerin, sendika ve dernek aðalarýnýn yarattýðý engelleri aþarak yeniden yükselmeye baþladý. Reformist hükü etlenerek süren ekonomik bunalým kendiliðinden kitle eylemlerinin yük Bölmesinin bir diðer edenim oluþturdu. Böylece reformizm, devrimci geliþmeyi durduramayarak siyasi «istikrar» saðlamada da baþarý ldý. Sivil faþistlerin, etkinliklerinin çeþitli alanlarda geriletilmesi faþistlerle reformist ler arasýndaki çatýþmanýn þiddetlenmesinin diðer bir nedenini oluþturdu. Çünkü, faþist par rimci hareketlerin geliþmesinin ve sivil faþistlerin bir çok yerdeki etkinliðinin zayýflam asýnýn nedeni faþist diktatörlüðün terörünün onlara göre devrimciler üzerinde yoðunlaþtýrm tip iddialarý tem bir demagojiden ibaretti. Çünkü faþist partilerin hedef gösterdiði yerl faþist devletin saldýrýlarý yoðunlaþmýþtý. Faþist partilerin tek amacý reformistler taraf mücadelenin durdurulamayacaðýnýn ispat edilmesiydi. Bunun için kitle katliamlarý tertip e rek çeþitli provokasyonlar yarattýlar. Mezhep ayrýlýklarýndan yararlanarak ve ayrýlýklarý Sivas, Malatya, Erzincan, Maraþ olaylarýný yarattýlar, sýradan insanlarý, tanýnmýþ aydýnl ileri kurþuna dizerek yýlgýnlýk ve tedirginlik ortamý yaratmaya çalýþtýlar. Faþist diktatö resmi militarist güçlerini kullanarak, Maraþ'ta emekçi halka karþý doðrudan saldýrýya geçt emekçi çocuðu, yaþlýsý, erkeði, kadýnýyla ayrým gözetmeksizin faþist diktatörlük tarafýnda i. Faþistler, bütün bu saldýrýlarýyla bir yandan kitleleri yýldýrmaya çalýþýrken bir yanda hükümetin «siyasi cinayetlerim durduracaðý vaatlerini boya çýkarmaya çalýþtýlar. Faþist partiler eliyle tezgahlanan provokasyonlarýn asýl hedefi, faþist diktatörlüðün devr adeleye yönden saldýrýlarýný yoðunlaþtýrmaktý. Bunun için faþist partiler reformist hüküme faþist diktatörlüðün kitlelere yönelen saldýrýsýný yoðunlaþtýrmaya zorluyordu. Faþist par rinde önemli ölçüde baþarýlý oldular ve reformist hükümetin, sýkýyönetim ilan etmesine uyg azýrladýlar. Böylece onlar gericiliðe, artan faþist terörle, devrimci mücadelenin durdurab eðini kanýtlamaya çalýþtýlar ve egemen sýnýflar tarafýndan tekrar kendilerine 'görev' veri amayý amaçladýlar. Nitekim CHP reformizminin kitleleri aldatmanýn ve pasifize edici demagojisinin ifl as etmesi, reformizmin kitlelerin geliþen mücadelesini engelleyememesi ve bu sürede faþi st uygulama ve yöntemlere daha da aðýrlýk verilmek zorunda kalýnmasý, gericiliðin bir döne rmist CHP hükümetine verdiði desteði, bu süreç içinde faþist partiler tarafýndan kurulacak e doðru kaydýrmasý sonucunu doðurdu. Bu durum, CHP hükümetinin gerici egemen sýnýflarýn te iði bir alternatif durumundan çýkmamak için militarist güçleri giderek daha çok devreye so a ve faþist yöntemlere daha çok baþvurmasýna yol açtý. Bu da onun kitlelerden tecridini hý Bu koþullarda yapýlan 14 Ekim ara seçimlerinde, partimizin ve bir devrimci-demokrat ha reketin «seçimleri boykot» çaðýrýþýnýn da etkisiyle, >akýn bir zamana kadar CHP hükümetine kçi kitleler CHP'den desteðini çekti. Seçime katýlma oraný þimdiye kadar görülmemiþ Ölçüde
Seçimlerde CHP reformizmj ve onu deðiþik biçimler altýnda desteklemekte birleþen tüm mode evizyonist mihraklar aðýr bir darbe yediler. Faþist-feodal partiler ise, seçimlerde eski den aldýklarý oy miktarýný korumakla birlikte, reformizmden umut kesen kitleleri kendile rine çekemediler. Hayat, devrimci propagandanýn geniþ kitleleri etkilediðini ve reformiz mden umut kesen emekçilerin devrime yöneldiðini gösterdi. Gericilik bu durumda, korkuya kapýlarak, seçmen sayýsýyla ilgili çarpýtýlmýþ ve tahrip edi mlarla seçimlere katýlma oranýnýn çok yüksek olduðu ve faþist partilerin büyük bir 'oy pat lunda kulaklarý saðýr edici demagojik bir kampanya baþlattý. Seçimler Öncesinde Cumhurbaþk militarist þeflere ve faþist, reformist, revizyonist partilere ve onlarýn çeþitli destekçi rine kadar uzanan ve tüm gericiliði kapsayan bir cephe boykot» çaðrýsýna açýktan hücum ett bu çaðrýnýn kazandýðý zafer karþýsýnda, bu kez onu görmezlikten gelerek mücadele etmeyi de aktik de kýsa sürede iflas etti. Bir süre sonra CHP reformizmi-IIÝM baþý Ecevit bile, faþi artilerin seçimde oylarýný artýrmadýklarýný, seçimin CHP ile «onun seçmeni» arasýnda IHI iðini ve bu yarýþý CHP'nin 'yitirdiðini itiraf etmek zorunda kaldý. Seçimlerden sonra ifla en CHP hükümeti çekildi, onun yerine gerici faþist partiler tarafýndan desteklenen faþist hükümeti kuruldu. Bugün tüm gericilik devrim karþýsýnda güçlerini birleþtirmeye ve bu hük lýþýyor. Faþist AP Hükümetinin Kurulmasý CHP reformizminin iflasýyla birlikte, emperyalistler ve egemen sýnýflar faþist baský ve t erörü doðrudan faþist hükümetler aracýlýðýyla yoðunlaþtýrarak, emekçi halkýn mücadele tüm yüklerini emekçi halkýn sýrtýna yýkmaya çalýþmaktadýrlar. Emperyalistler egemen sýnýf P hükümetine verdikleri desteði geri çekerek, faþist AP'ye hükümeti kurdurmalarý bunun bir esidir. Ancak, emperyalistler ve egemen sýnýflar emekçi halkýn yükselen mücadelesini basýc unalýmýn tüm yüklerini emekçi halkýn sýrtýna yýkmaya çalýþýrken, CHP de içinde olmak üzere rmeye özel bir önem vermektedirler. Bu, baský ve terörün yoðunlaþtýrýlmasýný, bunun için d erin alýnmasýný, özel olarak da yeni baský yasalarýnýn bir an önce çýkarýlmasýný vurgulaya rin son 'Muhtýrasý'nda da belirtilmektedir. Emperyalistler ve gericiler, egemen sýnýflar , militarist güçlerini doðrudan devreye sokarak, onlara muhtýralar verdirterek gericiliði halka karþý birleþtirmeye, faþist ve her türden gerici parti arasýnda daha sýký bir iþbirl leþtirmeye çalýþmaktadýrlar. Faþist generallerin muhtýrasýndan sonra Yeni Baský Yasalarý M men ele alýndý. Bugün yeni baský yasalarý peþ peþe meclisten geçiriliyor. Emekçi halk üzerindeki baský ve terörü yoðunlaþtýrmaya çalýþan faþist AP hükümeti, emperya uluslararasý bir kuruluþu olan ÝMF'nin tüm isteklerini yerine getiriyor. Kurulur kurulm az ÝMF ile anlaþma imzalayan AP hükümeti ekonomik bunalýmýn tüm yüklerini halkýn sýrtýna y zamlar yapmýþtýr, paranýn deðerini yeniden düþürmüþ ve ülkemizi emperyalizmin tam anlamýyl na getirmiþtir. Faþist AP hükümeti, ücret artýþlarýný en düþük düzeyde tutmak için çaba harcýyor. AP hüküm , sýkýyönetim iþçi grevlerini ve toplusözleþmelere müdahale edeceðini açýkladý. Gözaltýna lar, iþkenceler, sürgünler, Ýþten atmalar yoðunlaþtý. Türkiye Kürdistan'ýnda, baský ve ter AP hükümeti kurulana kadar kapatýlamayan TÖB-DER gibi kitle örgütleri bile sýkýyönetim ta apatýldý. Devrimci basýn üzerindeki baský yoðunlaþtýrýldý. Faþist AP hükümeti kurulur kurulmaz ABD emperyalizmi ve müttefikleriyle daha sýký iþbirlið caðýný, emperyalist sermayenin ülkemize girmesini kolaylaþtýracaðýný, emperyalist tekeller doðrultusunda önlemler alacaðýný açýkladý. AP hükümeti, ABD ile y-eni kölelik anlaþmalarýn men görüþmeleri baþlattý. AP, daha hükümete adýmýný atar atmaz, geçmiþ teki göstermelik ol üslerin tümünü yeniden açtý. ABD'nin yeni isteklerini uyguladý. Türkiye'yi ABD emperyaliz savaþ arabasýna daha sýký bir þekilde baðladý. Reformizmin faþizmin alternatifi olmadýðý ve olamayacaðý tezlerini, CHP bugün AP hükümetin diði siyaset] ve pratiðiyle kanýtlamaktadýr. CHP, faþist AP hükümetine karþý görünüþte bir yürütmemektedir. Faþist AP ile halka karþý iþbirliði yapmanýn þampiyonluðunu elinden býrak AP hükümetinin halka karþý aldýðý ve almaya planladýðý gerici tedbirleri desteklemektedir ký Yasalarý çýkarýlýrken, CHP, AP ile açýkça Ýþbirliði yapmaktadýr. Faþist generallerin mu a Ecevit'in AP ile bir koalisyon hükümeti kurmaya hazýr olduðunu açýklamasý, CHP'nin faþi
tilerle iþbirliði yapmada attýðý yeni ve ileri bir adýmdýr. CHP'nin reformist hükümeti gibi, faþist AP hükümeti de, emperyalistlerin, egemen sýnýflarý er türden gerici faþist partinin desteðini almasýna baský ve terörü yoðunlaþtýrmasýna karþ elen mücadelesini bastýramadý. Ve baþaramayacaktýr. Emperyalistler ve egemen sýnýflar, bu m karþýsýnda, tüm gericiliði halka karþý daha sýký bir bibimde birleþtirerek yeni yollar a r. Bugün kapalý kapýlar ardýnda yeni hükümet alternatifleri üzerinde durulmaktadýr. Faþist kurulduktan kýsa bir süre sonra, yeni hükümet alternatifleri Üzerinde durulmasý ve faþist eral-muhtýra vermesi ve emekçi halkýn mücadelesinin yükselmeye devam etmesi, faþist AP hük in de sökmediðini ve sökmeyeceðini göstermektedir. Halkýn devrimci mücadelesi
bu
ve benzeri
barikatlarý da parçalayacaktýr.
Dönemin Devrimci Görevleri Ekonomik bunalýmýn derinleþerek devam etmesi ve bunalýmýn tüm yüklerinin iþçi sýnýfý baþta n ve sömürülen sýnýflarýn sýrtýna yýkýlmasý, kitlelerin yaþama koþullarýný sürekli kötüleþ tleler arasýnda hoþnutsuzluk, öfke ve mücadele isteði geliþiyor. Faþist diktatörlüðün bask türden gericiliðin demagojisine ve kurduða barikatlara karþýn baþta iþçi sýnýfý olmak üze adelesi yükselmeye devam ediyor. Yeni yeni güçler mücadeleye katýlýyor. Reformistler, revizyonistler ve her türden sendika aðalarý, yalan ve demagojiyle, göster melik çýkýþlarla kitleleri yatýþtýrmaya mücadelenin geliþmesini engellemeye çalýþýyorlar. rþý-devrimci yüzleri sýnýf çeliþmelerinin keskinleþmeye baþlamasýna baðlý olarak daha da b netleþiyor. Onlar kitleleri mücadelenin dýþýnda tutmaya, tutamadýklarý taktirde de kitle m esini en geri taleplerle sýnýrlamaya çalýþýyorlar. Kitleleri ve onlarýn örgütlerini bölüyo rini iþlemez bir duruma getiriyorlar. Reformistlerin, revizyonistlerin, sendika aðalarýnýn tüm engelleme çabalarýna, yoðunlaþan terörüne karþýn grevler, direniþler, boykotlar, yasadýþý gösteriler yaygýnlaþýyor. Ýþçile erini kýrmaya çalýþan sendika aðalarýný bugün artýk dinlemiyorlar. Fabrikalarda direniþler yal-faþist, reformist sendika aðalarýnýn muhalefetine karþýn gerçekleþiyor. Örgütümüz, kitledeki hoþnutsuzluðu, öfkeyi, baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi mücadelesinin içinde yer alarak onu nitel ve nicel olarak geliþtirmeye çalýþtý. Kitleleri hayati taleplerini formüle etti, kitleleri daha ileri talepler için mücadelenin içine çekmeyi amaçladý. Bunun için devrim ve sosyalizmin propagandasýnýn yaný sýra, içind n dönemin özelliklerine uygun talepler formüle etti ve platformlar hazýrladý. Sistemli bir teþhir ve ajitasyon faaliyeti yürüttü. Devrimci propaganda ve ajitasyonu, devrimci eyle mlerle birleþtirdi. Tüm bunlarýn bir sonucu olarak da örgütümüzün kitleler üzerindeki etki gütümüzün çaðrýsýyla grevler, direniþler, boykotlar gerçekleþti. Örgütümüz yasal gösterile düzenledi. Her türlü gericiliðin engelleme çabalarýna karþýn, 1 Mayýs ve ?4 Aralýk 1979 t erçekleþen kitle eylemleri, örgütümüzün devrimci propaganda ile devrimci eylemi birleþtird n önemli örnekleridir. Sýnýf mücadelesinin ateþi içinde doðan ve geliþen örgütümüz yürüttü onlarca þehit verdi. Örgütümüzün ve diðer bazý demokrat-devrimci örgütlerin bugüne kadar yürüttüðü faaliyetin b tle mücadelesi sadece nicel olarak geliþmiyor, emekçi halkýn mücadelesi büyük ölçüde kendi eplerin yaný sýra siyasi talepler çerçevesinde de yükselmeye devam ediyor. Bununla birlikt e, iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halkýn mücadelesi büyük ölçüde kendiliðinden bir karakter taþý Faþizmin, reformizmin ve her türden gericiliðin kitleler üzerindeki etkisi giderek zayýfla makla birlikte, hâlâ kitlelerin önemli bir bölümü onlarýn etkisi altýndadýr. Onlar demagoj ana dayanan bir propaganda ile kitle üzerindeki etkilerini artýrmaya çalýþmaktadýrlar. Bu denle faþizm ve reformizmi teþhir etmek, onlarýn geri propagandalarýna karþý mücadele etme itleleri faþizmin ve reformizmin etkisinden kurtararak kazanma partimizin önündeki en ön emli görevlerden birini oluþturmaktadýr. Partimiz, kitleler içinde çok yönlü ve sistemli teþhir, ajitasyon ve propaganda faaliyet i yürütmeden, kitleleri kazanamaz ve seferber edemez. Faþizmi ve her türden gericiliði
tecrit edemez. Kitleleri faþizmin ve gericiliðin etkisinden kurtararak, baðýmsýzlý demokrasi ve sosyalizm için mücadeleye seferber edebilmemiz, ayný zamanda, doðru bir ta ktik önderliði gerektirir. Partimiz, kitlelerin taleplerini, döneme uygun devrimci slo ganlarý formüle ederek kitleleri seferber etmelidir. Bugün sadece devrimci sloganl ar formüle etmekle, teþhir, ajitasyon, propaganda faaliyeti yürütmekle yetinmemeli; daha da önemli olarak kitle mücadelesini örgütlemeli ve devrimci insiyatifi kullanmalýyýz, P letaryanýn devrimci partisinin sadece bir propaganda örgütü olmadýðýný, onun kitlel ten, seferber eden, bir öncü müfreze olduðunu unutmamalýyýz. Bu özellikler ve bundan çýkan ekonomik ve siyasi bunalýmýn derinleþtiði, kitlelerde hoþnutsuzluðun ve öfkenin yükseldiði larda daha da önem taþýmaktadýr. Yukarýda belirtmeye çalýþtýðýmýz olaylarýn ve geliþmelerin ýþýðýnda bugün gündemde bulunan i de faþizme, gericiliðe, revizyonizme ve reformizme karþý devrimci-demokrat bloðun oluþtu lmasý olduðu ortaya çýkmaktadýr. Kapitalizmin bunalýmý derinleþiyor ve kitlelerin devrimci mücadelesi geliþiyor. Bugün refo izmin güçlü bir þekilde ortaya sürüldüðü dönemlere göre. devrimci-demokrat platformlar çev cileri ve emekçi kitleleri bir araya getirmenin koþullarý giderek olgunlaþmaktadýr. Reformizmin kendisini, sözde faþizmin alternatifi olarak sunmasýnda revizyonistlerin öne mli paylarý vardýr. Revizyonistler bugüne kadar kitlelere reformist yollan 'çözüm' olarak erdiler ve kitlelerin mücadelesinin düzenin sýnýrlarý içinde hapsolmasýna özen gösterdiler Revizyonistler emperyalizmden, komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýndan ve bunlarýn s iyasi ve ekonomik egemenliklerinden soyutladýklarý faþizmi sahte hedef haline getirdil er, sahte anti-faþist platformlar oluþturarak faþizme karþý mücadeleyi reformcu mücadeleye irgediler. Onlar, CHP reformistlerinin hükümet kurmasýyla, faþizmin önemli ölçüde gerileyeceðinden de ar. CHP reformistlerinin koltuðu altýna giren revizyonistler, özellikle de TKP'li rev izyonistler, önemli ölçüde etkinliklerini geliþtirdiler. Buna karþýlýk da, kitlelerin refo de hedefleyecek bir tarzda hareket etmesine engel oldular. Baþta TKP'liler olmak üz ere tüm revizyonistler, düzeni hedef almaya yönelen her kitle eylemini reformizme doðru kanalize ettiler. Ve kitlelerin mücadelesinin reformcu taleplerle sýnýrlý kalmasýna var gü iyle çalýþtýlar. CHP reformist hükümetinin izlediði siyasetin iflasý, bir anlamda, her türden revizyonistin iflasýný da içermektedir. Çünkü revizyonistlerin kitleleri çevresinde toplamaya çalýþtýkl aþist reformcu platformlarýnýn, sahte «cephe» çaðrýlarýnýn içyüzü ortaya çýktý. Bu geliþme n devrimci-demokrat hareketler üzerindeki etkinliði de kýrýlmaya baþladý. Faþizme karþý mü reformizme karþý mücadeleyle birleþtirilmesi gerektiði daha açýk bir þekilde kavranmaya ba den revizyonistlerle þu veya bu alanda ittifaklara giren devrimci-demokrat hareket lerin saflarýnda TKP, TÝP, TÝKP gibi modern revizyonist, karþý-devrimci akýmlarýn gerçek n kavranmaya baþlandý ve bunlarýn revizyonistlerle ittifak ve eylem birliði eðilimi zayýflad una karþýlýk Örgütümüzle ittifak ve eylem birliði eðilimi devrimci demokratik akýmlarýn sa Bu geliþmeye baðlý olarak, örgütümüzle devrimci-demokrat akýmlar arasýnda ülke, bölge ve b geçici de olsa eylem birlikleri gerçekleþtirildi. Örgütümüzle devrimci-demokrat akýmlarda arasýnda ülke düzeyinde eylem birliði ilk kez 1979 1 Mayýs'ýnda gerçekleþti. Devrimci-demokrat akýmlarýn saflarýnda gerek reformizme gerekse revizyonizme iliþkin ola rak ortaya çýkan bu olumlu geliþmelerin nedenlerinden biri, sýnýf mücadelesinin þiddetlenm e baðlý olarak reformizmin ve revizyonizmin gerici niteliklerinin daha belirginleþmesi ; ikincisi de örgütümüzün baþýndan beri bu akýmlara karþý ýsrarlý bir biçimde izlediði doð Tüm bu geliþmeler, faþizme, feodalizme, revizyonizme, reformizme karþý devrimcî-demokrat p tformlarýn oluþturulmasýnýn daha elveriþli ortamýnýn doðmasýný gösteriyordu. Örgütümüz devrimci-demokrat hareketlerle, devrimci bir temelde devrimci-demokratik birli kler oluþturmayý, onlarla her alanda güç ve eylem birliklerine girmeyi hedeflemelidir.
Ayrýca her türden revizyonistin izlediði gerici siyasi taktiklerin içyüzü, somut olgulara yanýlarak kitlelere açýklanmalý ve bunlarýn sahte devrimcilikleri teþhir edilip, faþizmin ericiliðin koruyucularý olduklarýný açýklýða kavuþturmalýyýz. Revizyonistlerin, tezgahlama cu sahte «anti-faþist, anti-emperyalist» platformlarýn esas olarak devrimi ezmeyi hedefl ediðini teþhir etmeli, bunlarýn kurmaya çalýþtýklarý «Ulusal Demokratik Cephe» gibi ittifa i ve gericiliði yaþatmayý amaçladýðýný açýklayan devrimci propagandamýzý yoðunlaþtýrmalýyý Gericiliðin uþaðý her türden revizyonistin kitleler üzerindeki etkinliðini kýrmayý esas al Revizyonistlerin gericiliði, devleti, düzeni savunan demokrasi düþmaný siyasetini kitleler e ve bu iþin farkýnda olmayan devrimcilere kavratmak için en küçük olaydan dahi yararlanma e revizyonizme karþý ideolojik mücadeleyi kesintisiz sürdürmeliyiz. «Devrimci, Demokratik Cephe»yi oluþturmada tüm bu söylediklerimizden çok önemli olanýn partimizin kitleler içindeki siyasi, ideolojik ve örgütsel etkinliðinin duðunu unutmamalý; bunun için halk kitlelerini Ulusal Demokratik Halk Devrimini n asgari programýmýzýn ve proletaryayý ve yoksul köylülüðü sosyalizmi amaçlayan de toplamayý esas almalýyýz.
ve belirle geliþmesi amaçlaya azami prog
Emekçi kitleleri örgütlemeliyiz. Reformistlerin ve revizyonistlerin siyasi etkinliðinde bulunan kitle örgütlerini Marksist-Leninist siyasetimizin ve ideolojimizin etkinliði a ltýna almaya çalýþmalýyýz Partimizin üzerindeki etkinliðinin geliþmesi diðer devrimci-demo etlerin devrimci-demokrat platformlarda birleþmesine önemli ölçüde yardým edecektir. Bu ne nle partimiz her türden burjuva ve küçük-burjuva ideolojiyle mücadeleyi esas almalý ve Mar izm-Leninizmin saflýðý korunmalýdýr. Kitleler içinde, kendi Programýmýz temelinde siyasi izi geliþtirirken, bir kýsým devrimci-demokrat hareketlerle devrimci birlikler oluþturma arasýnda belirli bir çeliþkinin çýkacaðý unutulmamalýdýr. Bu kaçýnýlmazdýr. Küçük-burjuva proletaryanýn azami hedefi arasýnda fark vardýr. Demokratik devrim proletarya için sosy alizme gitmenin bir aracýdýr, küçük-burjuvazi için demokratik devrim amaçtýr. Bu ve bunun arklar, küçük-burjuva demokratlarýyla gerçekleþtirilen birliklerle hiç bir zaman yok olmay týr. Proletaryanýn siyasi hareketiyle küçük-burjuva demokrat hareketler arasýnda ideolojik e siyasi hegemonya mücadelesi her zaman sürecektir. Çünkü iþçi sýnýfý ancak siyasi, ideolo ve siyasal önderliði sayesinde Ulusal-Demokratik Halk Devrimini sosyalist devrime dönüþtür ilir. Devrimci birlikler oluþturmayla, proletaryanýn baðýmsýz ideolojik, siyasi, örgütsel geliþm birbirini reddetmeyecek þekilde ele almalýyýz Devrimci birlikler oluþturma Siyasetimiz, oluþturulmasý esas olarak, baðýmsýz siyasi etkinliðimizin geliþmesine tabi olmalý ve ona h etmelidir. Ama siyasi geliþmemiz hiçbir zaman devrimci birlikleri reddeder, sekter v e rekabetçi tarzda yürütülmemelidir. Kitlelere ve devrimci demokratlara doðru kurtuluþ yolunu göstermeyi esas hedef haline getirmeli ve ancak bu temelde devrimci-demokrat birlikler oluþturmalýyýz. Bugün bunu gerçekleþtirmenin her türlü koþulu olgunlaþmýþtýr. I. KONGRE BELGELERÝ (13) V. BÖLÜM ULUSLARARASI MARKSÝST-LENÝNÝST HAREKETÝN DURUMU, PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ, ENTERNASYON T GÖREVLER, KARDEÞ PARTÝLERLE ÝLÝÞKÝLER Burjuvazi iþçi sýnýfý hareketini bölmek, zayýflatmak, hedefinden uzaklaþtýrmak için iþçi s dal ideolojilerin, egemenliði altýna almaya çalýþýr. Bunun o bir yandan, emekçi halký geri olojiyle eðitmeye çalýþýrken, bir yandan da Marksizm-Leninizm maskesi takarak proleter dev rimci saflara sýzmaya, iþçi sýnýfý hareketini bölmeye ve onu kendi yedeðine almaya çalýþýr iþçi sýnýfý hareketi içindeki ajanlarý revizyonistle oportünistler, sözde Marksizm-Lenini ur görünürken, onun devrimci özünü tümüyle boþaltmaya çalýþýr. Komünist hareketin tarihi, alara karþý verilen mücadelelerin de bir tarihidir. Marksizm-Leninizm bu mücadelelerden her seferinde zaferle çýkmýþ daha da güçlenmiþ, geliþmiþ ve zengin deneyler edinmiþtir. So rksist-Leninist partiler modern revizyonizmin deðiþik biçimlerine karþý açýk ve uzlaþmaz b
ele sürdürmektedir. Ýkinci Dünya Savaþý öncesi ortaya çýkan Tito revizyonizmiyle tehlikeli bir nitelik kazanan Kruþçev revizyonizminin SBKP (B) yönetimini gasbetmesiyle uluslararasý boyutta güçlü bir k rimci akým haline gelen modem revizyonizm, Arnavutluk dýþýnda bütün sosyalist ül kelerdeki tileri de ele geçirerek yozlaþtýrdý. Bu ülkelerde kapitalizmin restorasyonunu gerçekleþtir Kruþçevci ihanet þebekesi Sovyetler Birliðini baþtan aþaðý burjuvalaþtýrdý, burada kapital kuruldu. Ve SSCB giderek saldýrgan, yeni-sömürgeci savaþ kýþkýrtýcýsý emperyalist bir süpe ine geldi. Eski halk demokrasisi ülkeleri revizyonist partileri de ürelerini Sovyet sos yal emperyalizminin uydusu haline getirdiler, emperyalist baský ve sömürünün bekçileri ldular. Dünyanýn birçok kapitalist ülkesinde, modern revizyonizmin egemen olduðu partilerd e de devrim ve komünizm adýna hiç bir þey kalmamýþtýr. Bunlar bugün birer düzen partisi ha miþlerdir. Kruþçevci revizyonizmin 1956rda baþlattýðý bu karþýdevrimci saldýrý, o güne kadarkilerin e en güçlüsüydü. Uluslararasý gericilik bununla komünist hareketin tümüyle daðýtýldýðýný, s bir sistem olarak kalktýðýný sandý. Bu karþý-devrimci saldýn komünist harekete gerçekten rdi. Ama sosyalizm bu burjuva revizyonist saldýrýyý göðüsledi, komünizm yaþadý, yaþýyor. M nizme sadýk kalan, Kruþçevcilere karþý uzlaþmaz bir ideolojik mücadele sürdüren Arnavutlu nist kapitalist kuþatmaya karþýn sosyalizm yolunda baþarýyla Ýlerledi, süreç içinde birçok arksist-Leninist partiler kuruldu. Marksizm-Leninizm yeni zaferler kazandý. Kruþçevci modern-revizyonistler her alanda sosyalizm ve Marksist-Leninist teoriye sa ldýrýya geçtiler, bütün temel ilkeleri çarpýttýlar. Kruþçev ve þürekasý, her zaman olduðu larýndan söz ederek, Marksizm-Leninizmin bu durumda yetmediðini, artýk eskidiðini iddia e rek, kendi karþý-devrimci tezlerini piyasaya sürdüler. Hayat Marks, Engels, Lenin ve Sta lin'in Ölümsüz fikirlerini bir kere dona doðruladý ve Kruþçevcilerin gerçek yüzünü açýða ç zmin egemenliði altýna giren eski komünist partilerin komünizmin, proletaryayla, devriml e, Marksizm-Leninizmle hiç bir baðlarý kalmadý. Sovyetler Birliði ve bir çok halk demokra altýndaki ülkede, parti yönetimini gasp eden bu karþý-devrimci akým, bu partileri giderek osyal faþist partiler haline getirdi. Yoldaþlar, Herkesin komünizm bitti dediði zaman, bir çok parti ve ülkeye modern revizyonizmin egeme n olduðu zaman, Marksizm-Leninizmin ve devrimin bayraðýný tek baþýna yükselten Arnavutluk Partisi, sosyalizm yolunda büyük baþarýlar elde etti. Brezilya Komünist Partisi de revizyo nist hainleri saflarýndan atarak komünizm davasý için mücadelesini sürdürdü. Bu süre içind yanýn baðýmdan yeni Marksist-Leninist partiler doðdu. Bu geliþme ve baþarýlar sadece ulusl asý gericiliðe, Sovyet revizyonizmîne karþýn deðil, ayný zamanda Marksist-Leninist çizgiyi uyor görünen ÇKP'ye karþýn da elde edildi. CKP; Stalin, sosyalizmin inþasý, Komüntern'in d irilmesi gibi konularda Kruþçev'in görüþünü savunmasýna karþýn, diðer revizyonistler gibi zyonizminin yanýnda saf tutmadý. Uzun süre Sovyet revizyonistleriyle uzlaþma ve anlaþma pe nde koþan (ÇKP yönetimi, bu gerçekleþmeyince, 1963'de, o güne kadar AEP'nin sürdürdüðü ilk lý mücadeleye katýldý. Ancak ÇKP yönetimi bu mücadelede ilkelere baðlý, tutarlý ve kararlý emedi. Revizyonizme karþý sürdürülen mücadeleyi büyük devlet þovenizmi ve burjuva milliyet aynaklanan siyasetine alet etmeye çalýþan Çin'in bu tavýr, sürdürülen genel mücadeleyi zaa CKP yönetimi bu mücadeleyi Çin'in, ÇKPnin ve MAO Zedung'un dünyada nüfuzunun artmasýnýn b olarak gördü. 1930'larda Mao Zedung'un Çin Komünist Partisi yönetimine gelmesinden sonra partiye ege men olan Mao Zedung Düþüncesini. ÇKP yönetimi Kruþçev revizyonizminin ortaya çýkýþýyla doð 'larda, çaðýmýzýn Marksizm-Leninizmi yaftasý altýnda uluslararasý Marksist-Leninist harek en kýlmaya çalýþtý. Onlar diðer ülkelerdeki devrimci gruplarý, Çin'in Mao'nun ve Mao Zedun propagandacýlarý olarak gördüler. Bu gruplarýn kendi ülkelerinde sosyalizm mücadelesine ö k edecek Marksist-Leninist parti kurmalarýný engellemeye çalýþtýlar. Geliþimin önünde dura arksizm-Leninizmi savunmakta kararlý gerçek Komünist partilere provokasyonlar düzenledile r. Çeþitli ülkelerde anti-parti Maocu gruplar örgütlediler. Hiçbir þekilde ayakta duramaya Maocu anti-parti gruplara, her ay binlerce dolar para göndererek kendi borazanlarý olarak yaþatmaya çalýþtýlar. Bir ülkede birden fazla partiyle iliþki kurdular.
ÇKP yönetimi tek tek ülkelerde Marksist-Leninist hareketin birliðine karþý olduðu gibi, Ma st-Leninist partilerin uluslararasý birliðini de engellemeye çalýþtý. ÇKP yönetimi, týpký izyonistleri gibi proletarya enternasyonalizmi yerine büyük devlet þovenizmini koydu. ÇK P yönetimi, týpký Sovyet revizyonistleri gibi partilerle iliþkilerinde, iç iþlerine karýþm rini zorla kabul ettirme yolunu izledi. Ortak toplantýlarda anti-Marksist görüþlerinin t eþhir olacaðýný bildiklerinden, Marksist-Leninist partiler arasýnda çok taraflý iliþkileri ttiler, engellediler. Ýkili görüþmelerde ise, anti-Marksist tezlerim zorla kabul ettirme yi denediler, ÇKP yönetiminin bu tavrý daha açýk ve tehlikeli bir biçimde «Üç Dünya Teoris a atýlmasýyla görüldü. Çin'li revizyonistler Çin'in az geliþmiþ ülkelere nüfuz etme, dünya halklarýnýn safýndan, emperyalistlere dayanarak bir süper devlet olma siyasetinin ifadesi olan «Üç Dünya Teorisi in Marksist-Leninist partilerin herhangi bir ortak toplantýsýnda tartýþýlmayan bu teoriyi, hiç bir Marksist-Leninist partiye haber bile vermeden uluslararasý Marksist-Leninis t hareketin genel çizgisi olarak ilan ettiler. ÇKP yönetimi, Marksist-Leninist hareket e zorla kabul ettirmeye çalýþtýklarý bu teoriyle, devri-yerine uluslararasý gericilikle bi eþmeyi, Marksizm-Leninizm yerine oportünist ve revizyonist tezlerin eklektik bir karýþýmýn ydu. Çin yönetimi, Tito. Kruþçev ve benzerlerinin savunduðu karþý-devrimci görüþlere Çin þ k piyasaya sürdü. Bu durum onlarýn Marksist-Leninist hareket içinde gerçek yüzlerini gizle mez bir biçimde açýða çýkardý. Gerçek Marksist-Leninist-partiler bu teoriyi karþý-devrimci olarak lanetledi 0 güne kadar ÇKPnin her yanlýþýna karþý doðru görüþleri savunan, görüþl artýþmak Isýn AEP ve diðer Marksist-Leninist partiler, iflah olmazlýðý açýkça ortaya çýkan . Bu süreç içinde Marksist-Leninist harekette yeni bir arýnma gerçekleþti. Modern revizyon me karþý mücadele içinde çelikleþmeyen, reformcu uzlaþmacý çizgiye sahip, Çin'e maddi olar rtiler ÇKP yönetiminin yolundan gittiler. Büyük çoðunluk ise Marksizm-Leninizmi savunmada eddüt etmedi. Üç Dünya Teorisi»ne karþý mücadele, bu karþý-devrimci teoriye yataklýk eden Mao Zedung Düþ nin açýkça ortaya çýkmasýna yol açtý. Sovyet-Yugoslav revizyonizmine, Avrupa Komünizmine v risine açýk, ilkeli ve saðlam bir tavýr alan gerçek Marksist-Leninist partiler «çaðýmýzýn ye lanse edilen Mao Zedung Düþüncesinin gerçek niteliði konusunda da, kýsa bir süre ipinde sonuçlara ulaþtýlar. Mao Zedung Düþüncesini her türden küçük-burjuva, oportünist, pragmac idealist düþünce ve tezlerin eklektik bir karmaþasý olarak reddettiler. «Üç Duya Teorisi»nin köklü bir eleþtirisini yapmayan, yeterli ideolojik saðlamlýða sahip o sayýda parti, Mao Zedung ve Mao Zedung Düþüncesi sorununda kararsýz veya saðcý bir tavýr a Bugün onlar bu tavýrlarýný sürdürüyorlar. Mao Zedung Düþüncesiyle Marksizm-Leninizmin bir ulamaz. Mao Zedung Düþüncesi konusunda yeterli incelemeleri yapmak ve parti içinde tartýþm doðru tavrý, Marksist-Leninist hareket içinde kalarak revizyonist düþünceleri yaymanýn ger olamaz. Marksist-Leninistler buna izin vermezler ve vermeyeceklerdir. Yoldaþlar, Son çeyrek yüzyýldýr, Marksist-Leninist hareket, gericiliðin cepheden saldýrýlarýnýn yanýn onist ihanetle de savaþtý. Bu savaþlarda büyük baþarýlar elde etti. 25 yýlda çok önemli en i. Bugün gerçek komünist partiler kendi ülkelerinde ve uluslararasý planda daha büyük göre hazýr durumdadýr. 4 milyar nüfuslu dünyamýzda 2,5 milyon nüfuslu Arnavutluk Marksizm-Lenin min gücünün canlý bir örneðidir. Baþýnda Enver Hoca yoldaþýn bulunduðu Arnavutluk Emek Pa sosyalist Arnavutluktur. Kapitalist revizyonist kuþatmaya karþýn elde ettiði baþarýlar M izm-Leninizmin zaferidir. 1979'da kuruluþunun 35. yýldönümünü kutlayan Arnavutluk Halk Cu iyeti'nde sosyalizmin inþasýnda elde edilen baþarýlar Marksizm-Leninizmden ayrýlýnmadýðý in mutlak olduðunun en açýk kanýtýdýr. Yine geçen bu 25 yýllýk süre içinde ,eski komünist partilerin yozlaþtýðý, bir çok ülkede, ri gerçek Marksist-Leninist partiler kurulmuþtur. Bu partiler Sovyet, Çin, Yugoslav, «Av rupa Komünizmi» gibi modern revizyonizmin her türlüsüne karþý mücadele içinde saðlam bir i iyasi çizgiye ulaþmýþlar, sýnýf mücadelesi içinde denenmiþler ve proletaryanýn tek umudu h iþlerdir. Yakýn zamanda gerçekleþtirilen Almanya Komünist Partisi Marksist-Leninist'in 4. Kongre- lspanya Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in 3. Kong-Portekiz Komünist Part
isi (Yeniden Kurulmuþ) nin 3. kongresi her renkten revizyonizme ve gericiliðe karþý güçlü eler vurmuþ, bu partilerin mücadeleleri de atýlým saðlamýþtýr. Tekelci burjuvazinin ve uzl te komünistlerin içerden ve dýþarýdan saldýrýlarýna karþý, karþýlýklý dayanýþma içinde ulu verdiði mücadele ve elde ettikleri sonuçlar, Marksist-Leninist partilerin örgütlü bir bir ne varmanýn koþullarýný hazýrlamýþtýr. Komünistlerin en önemli özelliklerinden biri örgütlenme gücüdür. Bu ulusal ve uluslararasý böyledir. Marksist-Leninist partiler bunu kendi ülkelerinde ispatlamýþlardýr. Günümüzdeki örgütlenmeleri daha üst düzeyde bir örgütlenmeye yükseltmek, bütün Marksist partilerin ör ulaþmaktýr. Bu birlik Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz fikirleri üzerinde enterna onallin þanlý mirasý üzerinde, devrimci proletaryanýn mücadele deneyleri üzerinde, son yar a Yugoslav, Sovyet, ve Çin revizyonizmine, «Avrupa-Komünizmine», «Mao Zedung Düþüncesine» n mücadelelinin baþarýlarý üzerinde yükselecektir. Baþta Arnavutluk Emek Partisi olmak üzere, bütün partiler böyle bir birliðe ulaþmak için h ayý göstermektedir. Sovyet revizyonizmine karþý uzun süre tek baþýna örnek bir mücadele sü utluk Emek Partisi, Çin revizyonizminin yüzünün açýða çýkarýlmasýnda da öncülük etmiþtir. isi 7 Kongresinin tarihi kararlarý karþý-devrimci «Üç Dünya Teorisi»ne öldürücü bir darbe Hoca Yoldaþýn Emperyalizm Ve Devrim adlý eseri genel olarak modern revizyonizme, özel ol arak da Çin revizyonizmine ve Mao Zedung Düþüncesine karþý mücadelede dünya Marksist-Lenin inin ellerinde güçlü bir silah olmuþtur Arnavutluk Emek Partisi'nin, Tito'nun ihanetinde n bu yana modern revizyonizmin her çeþidine karþý verdiði mücadelenin bir ürünü olan bu es manda bu mücadeleye de önemli bir katkýdýr. Yine Enver Hoca Yoldaþýn Çin Üzerine Düþüncele n revizyonizminin geliþimini ve nasýl tümüyle karþý-devrimci bir nitelik kazandýðýný bütün aktadýr. Çin Üzerine Düþünceler Cin revizyonizmine ve Mao Zedung Düþüncesine karþý mücadel mücadelenin daha da yaygýnlaþmasýna hizmet etmiþtir. Arnavutluk Emek Partisi'nin uluslara rasý Marksist-Leninist harekete katkýlarý sadece sapmalara karþý sürdürdüðü Kararlý ve ilk e sýnýrlý deðildir. Arnavutluk Emek Partisi yeni kurulan ve kurulmakta olan partilerle k urduðu ilkelere uygun eþit iliþkilerle onlara çok deðerli tecrübelerini aktararak büyük ya ulunmuþtur. Arnavutluk Emek Partisi'nin bir yýl kadar önce düzenlediði Bilimsel Oturum, re vizyo-nizme karþý mücadelede önemli bir yer tutmasýnýn yanýnda, bir çok partinin bir araya bir forum olmasý açýsýndan da önemliydi. Yine 35. Yýl kutlamalarý da bütün dünya komünist etaryasýnýn sosyalizmin zaferini kutladýklarý bir gün olmasýnýn yanýnda, Marksist-Leninist temsilcilerinin bir araya geldikleri, görüþ alýþveriþinde bulunduklarý bir gün oldu. Kardeþ partilerin çok taraflý iliþkiler kurmasý Çin engelinin ortadan kaldýrýlmasýndan son da hýzlanmýþtýr, «Üç Dünya Teorisi»nin reddi kararlarýnýn ortak açýklamasý bu yönde atýlmý deþ parti temsilcileri Almanya Komünist Partisi/ Marksist-Leninist'in 4, Kongresinde ve 10. yýl Kutlamalarýnda, Portekiz Komünist Partisi (Yeniden Kurulmuþ)un I Kongresinde , Ýspanya Komünist Partisi/Marksist-Lenýnist'in 3. Kongresinde ve Kanada Komünist Partis i Marksist-Leninist'in düzenlediði uluslararasý toplantýda bir araya geldiler. Uluslarar asý Üçüncü Gençlik Festivali baþarýyla gerçekleþtirildi. Bu ortak toplantýlar karþýlýklý f ktarýmý saðlayan toplantýlar oldu. Gerçek Marksist-Leninist partilerin 1979 yýlýný Stalin etmeleri ve bu konuca yayýnlanan ortak deklarasyon birlik açýsýndan özel bir önem taþýmakt tak deðerlendirme Kruþçev revizyonizminden sonra Çin revizyonizminin yaratmaya çalýþtýðý i argaþaya karþýn, gerçek Marksist-Leninist partilerin bir cevabýdýr ve uluslararasý Komünis ketin birliðinin ancak Marksist-Leninist ilkeler temelinde olabileceðinin ilanýdýr. Gerçek Marksist-Leninist partiler arasýndaki iliþkilerin giderek sýkýlaþmasý, her renkten rn revizyonistin son çeyrek yüzyýldýr. Marksist-Leninist hareketi bölme, yolundan çýkarma, larda karasýzlýk yaratma giriþiminin ve komplolarýn boþa çýkarýlmasý ve ideolojik niteliði sonucudur. Bu durumda gerçek Komünist partilerin önüne, uluslararasý örgütlenmenin yaratýl ini koymuþtur. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Marks ve Engels'in yüz yýldýr geçerlilið önemini yitirmeyen «Bütün Ülkelerin Ýþçileri Birleþin» çaðrýsýný hayata geçirmek için, ul n birliði yolunda üzerine düþen görevleri sonuna kadar yerine getirecektir. Uluslararasý Komünist Hareket yeni bir toparlanma ve ilerleme döneminde P. Pomar gibi, D. Arruda ve H. Ka po gibi deðerli evlatlarýný yitirdi. Brezilya polisi, içinde P. Poma r'ýn da bulunduðu Brezilya Komünist Partisi Merkez Komitesi üyelerinden üç yoldaþý 1976 yý arca katletti. Arnavutluk Emek Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi H. Kapo yol
daþ ve gene Brezilya Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi R. Arruda yoldaþý yitirdik. On larýn ve komünizm davasýnýn daha bir çok þehidi ve onlarýn mücadele tecrübesi, bugün dünya a ve halklarýna yol gösteriyor. Partimiz, bugün onlarý saygýyla anýyor. Onlarýn anýsý bütü n kalbinde yaþayacaktýr. Yoldaþlar, Örgütümüz bugüne kadar proleter enternasyonalizminin kararlý savunucusu oldu, enternasyona st görevlerini eksiksiz yerine getirmeye çalýþtý. Kardeþ partilerle hiç bir organik iliþki kken de örgütümüz kendini uluslararasý komünist hareketin bir parçasý olarak gördü ve ona etti. Sosyalizm yolunda her türlü engeli aþarak ilerleyen Arnavutluk'u devrim ve sosy alizm için savaþan gerçek Marksist-Leninist partileri her koþul altýnda destekledi. Ve des teklemeye devam edeceðiz. Türkiye Devrimci Komünist Partisi - Ýnþa Örgütü'nün ilan edildiði Ekim Konferansý birçok a ibi kardeþ partilerle iliþkilerimizde de atýlým saðladý. Geçen kýsa süre içinde birçok kar arasýnda saðlam baðlar kuruldu. Marksist-Leninist partiler arasýndaki enternasyonalist birlik ve dayanýþmanýn örneði olan ve bu birliði geliþtiren bu iliþkilerde kardeþ partiler izm-Leninizm ve devrimin düþmanlarýna karþý mücadele üzerine tartýþýldý. Onlarýn zengin de ik. Konferanstan çok kýsa bir süre sonra Almanya Komünist Partisi/Marksist-Leninist Merk ez Komitesi delegasyonunu ülkemizde misafir etmemizle baþlayan iliþkilerimiz, daha son ra yoðunlaþarak devam etti. Örgütümüz Merkez Komitesi delegasyonunun katýldýðý Almanya Kom i/Marksist-Leninist'in 10. Yýl Kutlamalarý da, Ýspanya Komünist Partisi/Marksist-Leninis t'in 3. Kongresi'nde ve TGKB delegasyonunun katýldýðý Arnavutluk Halk Cumhuriyeti 35. Ku ruluþ törenlerinde ve 3. Gençlik Festivalinde kardeþ parti delegasyonlarýyla yararlý görüþ pýldý. Bu görüþmelerde, karþýlýklý olarak örgütlerimizin durumu, geliþmesi ve mücadelesi ü di. Arnavutluk Emek Partisi'nin misafiri olarak 20 gün Arnavutluk'ta kalan Merkez Komi tesi Delegasyonumuz burada da çok yararlý görüþmeler yaptý, Arnavutluk Emek Partisi her al da ve her konudaki zengin deneylerini örgütümüze aktarmak için hiç bir fedakarlýktan kaçýn gasyonumuz Arnavutluk Emek Partisi önderliðinde Arnavutluk halkýnýn elde ettiði baþarýlarý ek Partisi'nin ve Enver Hoca yoldaþýn halkýn içinde nasýl yer tuttuðunu gördü, yaþadý. Merkez Komitesi delegasyonumuzla Almanya'da yapýlan görüþmelerde Brezilya Komünist Partisi ve uluslararasý komünist hareketin yýlmaz savaþçýsý Diogenes Aruda yoldaþ genel olarak re izme ve özel olarak da Mao Zedung Düþüncesine karþý mücadele üzerine deðerli görüþlerini, n zengin deneylerini aktardý. Ýspanya Komünist Partisi/Marksist-Leninist Merkez komitesi ilk kez katýldýðý genel seçimle yoðun çalýþmalarý arasýnda delegasyonumuzla yapýlan uzun görüþmelerde 15 yýldýr çok zor ko lenin tecrübelerini aktardý Bu görüþmeler ayný zamanda örgütümüzle Ýspanya Komünist Partis inist arasýnda tam bir ideolojik birlik olduðunu ortaya koydu. Ayrýca örgütümüz Merkez Komitesi delegasyonunun katýldýðý Almanya Komünist Partisi/Marksis 'in 10. Yýl Kutlamalarýnda, Ýspanya Komünist Partisi/Marksist -Leninist'in 3. Kongresind e ve Türkiye Genç Komünistler Birliði Delegasyonunun katýldýðý Arnavutluk Halk Cumhuriyeti 5. Kuruluþ törenlerinde ve 3. Uluslararasý Gençlik Festivali'nde kardeþ parti delegasyonla rý ile yararlý görüþmeler yapýldý. Danimarka Komünist Partisi/Marksist -Leninist, Ýran Ýþç tisi, Fransa Komünist Ýþçi Partisi, Kanada Komünist Partisi/Marksist-Leninist, Dahomey Kom ist Partisi ile yapýlan bu ilk görüþmelerde, karþýlýklý olarak örgütlerimizin durumu, geli leleri hakkýnda bilgi verildi. Bütün bu görüþmeler Kongre hazýrlýklarýmýza her açýdan önemli katkýlarda bulundu, kardeþ p inden çok þey öðrendik. Burada þunu içtenlikle belirtelim ki, bu iliþkilerimizin geliþmesi manya Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in çok önemli rolü oldu. Kasým 1978'de ülkemizde safir ettiðimiz Almanya Komünist Partisi/Marksist-Leninist delegasyonuyla aralýksýz bir hatta süren görüþmelerde ÇKP ve Mao Zedung Düþüncesi üzerine tartýþmalarýn geliþimi ve Alm isi/Marksist-Leninist'in 10 yýllýk mücadele deneyi üzerine deðerli bilgiler edindik. Deleg asyonun ülkemizin bazý illerinde yaptýðý gezilerde yoldaþlarýmýzla aralarýnda çok sýcak ba
yoldaþlar örgütümüz ve mücadelesi üzerinde yakýndan bilgi sahibi oldular. AKP/M-L ile örgü lmanya'daki Türkiyeli iþçiler arasýnda sürdürdüðümüz çalýþmalarda da her gecen gün daha da ik vardýr. Bilinen enternasyonalist tavrýyla AKP/M-L bütün olanaklarýyla örgütümüzün yurtd desteklemektedir. AKP/M-L ile örgütümüz arasýndaki bu enternasyonalist dayanýþma ve birlik anya'da çalýþan 1 milyondan fazla Türkiyeli iþçi ile Alman proletaryasý arasýndaki birliði rmektedir. AKP/M-L önderliðindeki Halk Cephesinde bugün Türkiye iþçileri. Alman kardeþleri omuz omuza mücadele etmektedir. Stalin yýlý ortak açýklanmasýnýn hazýrlýðýna Türkiye Devrimci Komünist Partisi - Ýnþa Örgü ye Gene Komünistler Birliði 3. Gençlik Festivalinde ve festivalin hazýrlanmasýnda önemli g leri yerine getirdi. 4. Gençlik Festivali için görevler üstlendi. Son bir yýlda kardeþ partilerle iliþkilerimiz önemli ölçüde geliþmiþ olmasýna karþýn, henü deðildir. Ülkemizde süren sýnýf mücadelesinin bize yüklediði yoðun görevler, gizlilik koþu uzaklýk, dil ve mali nedenler bazý sýnýrlamalar getirmektedir. Önümüzdeki dönemde bütün bu ek iliþkilerimizi daha da sýklaþtýrmamýz gereklidir. Partimiz bu sorunlarý da kýsa sürede . Yoldaþlar, Bugüne kadar Marksizm-Leninizmi proleter enternasyonalizmini savunduk. Türkiye Devrim ci Komünist Partisi bugüne kadar olduðu gibi süper devletlere, emperyalizme, sosyal-empe ryalizme ve her ülkedeki uþaklarýna karþý mücadele eden iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halklarýn lý destekçisi olacaktýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi bugüne kadar olduðu gibi sosyalizmin inþasýnda her türlü i aþarak ilerleyen sosyalist Arnavutluk'un, baþýnda Enver Hoca yoldaþýn bulunduðu þanlý Ar uk Emek Partisi'nin kararlý destekçisi olacaktýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, dünyadaki bütün komünist kardeþleriyle omuz omuza devri sosyalizmin ve Marksizm-Leninizmin zaferi için savaþmaya devam edecektir. Yoldaþlar, Türkiye proletaryasý ve halký için þanlý bir gün olan bugün, burada 1975 yýlýnda THKO'nun pýsýný yeniden kurup, eski devrimci-demokrat çizgisinin yerine, Marksist-Leninist bir id eolojik-siyasi çizgi ve örgütsel yapýnýn inþasýna giriþmemizden bu yana geçen beþ yýllýk ç zin (buna THKO'nun özeleþtiri dönemi öncesi faaliyetini de katarsak on yýllýk da diyebilir ) bir muhasebesini yapmýþ bulunuyoruz. Bu beþ yýl boyunca her zaman iþçi sýnýfýnýn yüce ideolojisi Marksizm-Leninizm; Marks, Enge n ve Stalin'in ölümsüz öðretilerine sarýldýk ve onlara sadýk kaldýk. Bu sayede 50 küsur yý miz «sol» hareketi üzerine çöken revizyonist kâbusa bir son verdik. Zaman zaman hatalar da apsak bunlarýn üstesinden gelebildik. Ýdeolojik-siyasi çizgimizi ve örgütümüzü kitlelerin de sürdürdüðümüz devrimci, militan bir mücadele içinde geliþtirdik, güçlendirdik. Ýþçi sýn yolunda adýmlar attýk. Uluslararasý komünist hareketle baðlar kurduk ve saðlamlaþtýrdýk. rimci, militan ve komünist bir hareket yarattýk. Ve bugün gerçek bir komünist parti olmaný asgari koþullarýný tümüyle yerine getirerek, Marksist-Leninist bir Programa, Tüzüðe, eylem ormuna, örgüte, geniþ sýnýf ve kitle baðlarýna, denenmiþ kadrolara; iþçi sýnýfýmýzýn, halk asýnda önemli bir prestije sahip, uluslararasý komünist hareketin bir parçasý ve iþçi sýný olan Kürt, Türk ve diðer milliyetler den tüm Türkiye komünistlerinin tek ve merkezi örgüt evrimci Komünist Partimizin I. (Kuruluþ) Kongresini toplama ve onun kuruluþunu ilan et me aþamasýna geldik. Geldiðimiz yol güçlüklerle dolu, sonsuz fedakarlýklar isteyen bir yoldu. Yürüyeceðimiz yol edir Özellikle bugün kapitalist-revizyonist sistemin bunalýmýnýn derinleþtiði tüm dünyada i ülkemizde de devrim ile karþý-devrim arasýndaki çatýþmanýn keskinleþtiði, faþizmin saldý makta olduðu koþullarda, devrim ve sosyalizm mücadelesi biz komünistlerden çok daha fazla fedakarlýk ve özen bekliyor. Önümüzdeki dönemde ideolojik-siyasi çizgimize sýkýca sarýlmal daha da güçlendirmeli, örgütümüzü saðlamlaþtýrman ve iþçi sýnýfýnýn ve halkýn mücadelesin
yiz. Ýþimiz bitmiþ deðildir, aksine yeni baþlamaktadýr. Biz komünist partimizi iþçi sýnýfý rime baþarýyla götürmek üzere kuruyoruz. Önümüzdeki uzun ve çetin mücadele döneminde, geçm O Marksizm-Leninizmin, bütün düþmanlar karþýsýnda mutlaka baþarýya ulaþacaðýný, her türd azinin terör, baský ve saldýrýlarýna karþýn, ideolojik yozlaþtýrma çabalarýna karþýn; revi izmin bütün karþý-devrimci çabalarýna karþýn er veya geç mutlaka zafere eriþeceðini bize e göstermektedir. Bu, tarihin akýþýdýr, tarihin diyalektiðinin, insan iradesinden baðýmsýz sýdýr. Partimiz, daima kýzýl kalacak, daima Marksizm-Leninizmin yolundan yürüyecek ve yeni zafer lere doðru ilerleyecektir.
YAÞASIN MARKSÝZM-LENÝNÝZM ! YAÞASIN, MARKS, ENGELS, LENÝN VE STALÝN YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ
I. KONGRE BELGELERÝ (14) KONGRE KARARLARI: 1 ÖRGÜTÜN SÝYASAL TEZLERÝNÝN ONAYLANMASI FAÞÝZM ÜZERÝNE Devletin bir veya birkaç sýnýfýn ezilen sýnýflar üzerindeki egemenliðinin devamýný saðlaya leti olduðu bilinmektedir. Devlet sýnýflarýn ortaya çýkmasýyla birlikte silahlý özel grupl ini oluþturduðu bir þiddet aleti olarak oluþmuþtur ve sýnýflarýn ortadan kalkmasýyla birli k olacaktýr. Köleci, feodal ve kapitalist toplumlarda devlet; köle sahiplerinin, feoda llerin ve kapitalistlerin uzlaþmaz karþýtlarý olan emekçi sýnýflar üzerindeki diktatörlüðü rþýtý üzerinde uyguladýðý þu veya bu biçim alan þiddetin aracýdýr. Bu, devletin özüdür ve vramýndan ayrýlmaz. Devlet her zaman bir þiddet aleti olmasýna karþýn, bu þiddet, çeþitli dönemlerde içinde bu ekonomik, siyasi ve sosyal koþullara ve esas olarak devrimle karþý-devrim arasýndaki mücad elenin geliþmesine ve iliþkisine baðlý olarak çeþitli biçimler alýr. Ve þiddetin uygulanma inde ortaya çýkan bu deðiþiklikler, devletin biçiminin deðiþmesine yol açar. Dolayýsýyla d sýnýfsal niteliði deðiþmeden, þiddet yöntemleri, yani devletin biçimi deðiþebilir ve tari odal ve kapitalist devletin aldýðý çeþitli biçimlerin birçok örneðini sunmuþtur. Kapitalist burjuvazi de sýnýf egemenliðini çeþitli biçimler altýnda sürdürmüþtür. Ve emper girilip burjuva devletin muhtevasýnda bir deðiþiklik ortaya çýktýðýnda, genel olarak burju n devletinin yerini, onun bir zümresinin, tekelci burjuvazinin devleti aldýðýnda, yani b urjuva diktatörlüðü mali sermayenin oligarþik diktatörlüðüne dönüþtüðünde, oligarþik devle ya devam etmiþtir. Emperyalizm döneminde ortaya çýkmakla kalmayan ayný zamanda Ekim Devrimi sonrasý dolayýsýy roleter devrimleri döneminin bir olgusu olan faþist diktatörlük, burjuva demokrasisinin yaný sýna tekelci burjuvazinin diktatörlüðünün iki baþlýca biçimimden birisi olmuþtur. O, ve proleter devrimleri çaðýnda tekelci burjuvazinin son egemenlik sistemidir. Faþizmin kaynaðý tekelci kapitalist ekonomi, sýnýfsal dayanaðý tekelci burjuvazidir. Tekeller yalnýzca ekonomik hayatta egemenliklerini saðlayýp üretimi, pazarlarý, hammadde k aynaklarýný vb. denetimleri altýna almakla, en gerici üretim iliþkileriyle uyum saðlayýp b rada bulunmakla ve üretici güçlerin geliþmesini önlemekle kalmazlar. Bu temelde tekelci bu rjuvazi siyasi bakýmdan gericiliðin esas kaynaðýný oluþturur. O, proletarya ve ezilen halk rýn ve uluslarýn mücadelesini ezmeye yönelen ve tüm gericileri etrafýnda toplayan esas güç e gelmiþtir. Feodalizme karþý ilerici bir rol oynayan sanayi burjuvazisinden farklý olar ak tekelci burjuvazi, can çekiþmekte olan kapitalizmin temsilcisi, çaðýn gündeminde olan s yal devrimin hedefi gerici bir burjuvazidir. Tekellerin, mali sermayenin eðilimi h er yere egemen olma, siyasi alanda da tekel kurma, çürüme ve gericilik eðilimidir. Emper yalizm, tekeller, genel olarak demokrasi ile çeliþir, hem iç ve hem de dýþ siyasette demok
rasiyi yýkmaya ve gericiliðe eðilim gösterir. Lenin'in dediði gibi, tekelci kapitalizmin ü yapýsý demokrasiden siyasi gericiliðe deðiþimdir. Demokrasi serbest rekabete tekabül eder siyasi gericilik tekele tekabül eder. Bu gericilik ve demokrasinin inkarý eðilimi, tekelci kapitalist ekonomiden kaynaklanýr . Çaðýmýzda yalnýzca bazý tekeller ya da tekel gruplarý deðil, gene! olarak tekeller mali e, siyasi gericiliðin kaynaðýdýr ve demokrat ya da liberal bir eðilim taþýyamazlar. Kuþkus eller ve mali sermaye gruplarý ekonomik alanda olduðu gibi siyasi alanda da birbirle riyle çeliþir, rekabete giriþir ve çalýþýrlar ama bu çekiþme ve çatýþma gericiler arasý çe cilik ile demokrasi eðilimi arasýndaki çeliþme ve çatýþmalar deðil. Ýþte faþizm tekellerin bu gericilik eðiliminin proleter devrimlerinin (ve proletarya önder liðindeki demokratik devrimlerin) gündemde olduðu çaðýmýzda yoðunlaþmýþ ifadesinden baþka (Faþizm için söylenen her þey sosyal-faþizm açýsýndan da geçerlidir). Faþist diktatörlük, llarýn olgunlaþmasýyla tekellerin gericilik eðiliminin bir devlet biçimi haline gelmesidir . Faþist diktatörlük, tekellerin «bir kesiminin diktatörlüðü», doðru deyimiyle salt bir hükü r. O, yoðunlaþan buhran koþullarýnda, eski yöntemlerle yönetemez ve kapitalizmin istikrarý yamaz duruma gelen tekelci burjuvazinin sosyal devrim ihtimali karþýsýnda ve buhranýn yükl erini proletaryanýn ve ezilen halklarýn ve uluslarýn sýrtýna yýkmak için baþvurduðu ve çür genelleþtiren ve burjuvazinin zaafýnýn ifadesi olan bir sözde çýkýþ yoludur; tekelci burj in proletaryaya ve ezilen halklara yönelttiði top yekün bir saldýrýþýdýr. Faþist diktatörl urjuvazinin geliþen iþçi (ve halk) devrimlerini kana boðmak için ve demokratik özgürlükler etmeye yönelen açýk terörcü diktatörlüðüdür. Faþizm, emperyalistler ve tekeller arasý çeliþmenin bir ürünü, onlarýn bir kesiminin sözde imi üze rinde bir diktatörlüðü deðildir. O, devrim ile karþý-devrim arasýndaki çeliþme ve ryalist ülkelerde faþist diktatörlükler, ekonomik ve siyasi bunalýmýn ve sýnýf mücadeleler laþtýðý koþullarda emekçilerin kitlevi hareketinin tekelci burjuvazinin saldýrýsýyla yenil masý ve siyasi özgürlüklerin ortaçtan kaldýrýlmasýna baðlý olarak kurulabilir ve kurulduðu e olmuþtur. Faþizmin genel olarak tekellerin eðilimi ve bir diktatörlük biçimi olmasý, tüm tekelci gru belirli bir anda faþizm yanlýsý olmasý anlamýna gelmez. Derinleþen ve dengesiz olarak gel kapitalizmin buhranýnýn ilk planda ve öncelikle etkilediði tekeller ve mali sermaye gru plarý, faþist diktatörlüðün kurulmasýnda önder bir rol oynar. Buhranýn derinleþmesi ve sýn keskinleþmesine baðlý olarak, genel olarak tüm mali sermaye gruplarýnýn eðilimi faþist bi atörlüðün kurulmasý yönüne doðru geliþmesine karþýn; buhrandan en çok etkilenen gruplar, f nin oluþturulmasý için mücadele ederlerken, öteki bazý gruplar o somut durumda henüz eski m biçimlerinde ýsrar edebilirler. Bu, siyasi arenada çeþitli gerici burjuva partilerin e n azgýnlarýyla diðerleri arasýnda silahlý çatýþmaya varan bir dizi çatýþmaya yol açabilir. bazý tekel gruplarý ve tekelci burjuvazinin temsilcisi bazý partilerin anti-faþist konum da bulunmalarýndan kaynaklanmaz. Bu, belirli anda karþý-devrimci þiddetin yöntemleriyle bu nlardan hangisinin kullanýlacaðýyla ilgili bir çatýþmadýr. Buhranýn ve emekçi sýnýflarýn d sinin geliþmesi faþizm yanlýsý tekelci grup ve partilerin sayýsýný kabartýr, önce faþizmi erici tedbirler yoðunlaþýr ve sonunda faþizm tüm gericiliðin benimsediði bir yönetim biçim gelir. Faþizmi, gerici tekelci burjuvazi arasýndaki çeliþmelerin ürünü olarak gösteren ve onun ka tekelci gruplarda olduðunu, örneðin 'savaþ tekelleri' ya da yükselen emperyalistlerde oldu nu ilen süren bütün görüþler gericidir ve faþizme hizmet eder. Faþizmin genel olarak tekellerin eðilimi ve onlarýn bir diktatörlük biçimi olmasýna karþýn ermaye egemenliði koþullarýnda o, tek devlet biçimi deðildir. Mali sermaye egemenliði koþu da oligarþik devlet, bizzat bu oligarþik karakteri dolayýsýyla güdükleþtirilmiþ de olsa, d tik bir biçim almasý, onun örneðin belirli gruplarýnýn liberalizm gibi anti-faþizm gibi sý lliklerinden kaynaklanmaz. Böyle özelliklere hiçbir tekelci grup sahip deðildir. Buna ka rþýn devletin demokratik bir biçim almasý, doðrudan anti-faþist sýnýflarýn mücadelesinin, arþý-devrim arasýndaki iliþkinin sonucudur. Anti-faþist sýnýflarýn yükselen mücadelesiyle
, bu mücadeleyi bastýrmada tavizler yolunu seçmeye zorunlu kalan tekelci burjuvazi, de mokrat olduðu için deðil ama kendisine karþýn varolan durumu kabullenir. Burjuva demokrasi si,tekelci burjuvaziye karþýn, onun geçici olarak demokrasiye katlanmayý egemenliðini sürd bakýmýndan çýkarýna görmesiyle var olur. Ekonomi ile siyaset arasýnda mutlak bir eþit iþa ulamaz. Mali sermaye ekonomik egemenliðini siyasi bakýmdan tam tekelini kuramadýðý koþulla a, burjuva demokrasisine katlanmak zorunda kalarak da sürdürebilir..Onun ekonomik ve mali egemenliði siyasi rejimlerden baðýmsýzdýr ve o dev ekonomik mali gücüne dayanarak bu a devletin herhangi bir biçimi altýnda ekonomik ve siyasi egemenliðini sürdürebilir. Bu yü en «sürekli faþizm» vb. gibi ekonomist teoriler de Marksisttir. Yarý-sömürge ülkelerin, faþizm sorunu açýsýndan özgül durumunu, bu ülkelerin demokratik de amamýþ olmasý ve bu ülkelerde tekelci kapitalizmin tem silcisinin, feodallerle Ýttifak hal inde olan emperyalizmin uzantýsý komprador-burjuvazi olmasýdýr. Bu ülkelerde de faþizmin kaynaðý tekelci kapitalizmdir. Komprador-tekelci kapitalizmi ge rici bir kapitalizmdir. Her gittiði yere gericilik eðilimlini taþýyan tekellerin .empery alizmin uzantýsý olarak oluþan ve geliþen komprador-kapitalizme, bu ülkelerde gericiliðin mellerinden birisini, feodal gericiliðin yanýnda kapitalist gericiliði, faþizmi taþýr. Geri ülkelerde demokratik devrimin tamamlanmamýþ ve feodalizmin tasfiye edilmemiþ olmasýnd an dolayý gericiliðin sosyal temeli metropol ülkelerden daha yaygýndýr. Emperyalizm tarafý an beslenen ve yaþatýlan, komprador- kapitalizmiyle içice varlýðýný sürdüren feodalizm, si rak gericilikten baþka bir þeye yol açmaz. Çünkü o ömrünü tarihi olarak çoktan doldurmuþtu Bu ülkelerin komprador-feodal ekonomisi üst yapýda kapitalist gericiliðin yaný sýra feodal ericiliðin de önemli bir yere sahip olmasýna yol açar. Ve bunlara ek olarak bu ülkelerin emperyalizmin ulusal sömürüsünün de alaný olmasý dolayýs ador-feodal egemen sýnýflarýn tavizler siyaseti izleme olanaðýna pek fazla sahip olmamasý, apitalizmin bunalýmýnýn bu ülkelerde daha yoðun bir biçimde yansýmasý vb. gibi etkenler eg larýn gericilik eðilimini daha da güçlendirir. Sonuç olarak, bu ülkelerde burjuva demokratik devlet biçiminin ortaya çýkmasý ve yaþamasý r elveriþsizdir. Ve yalnýzca þu veya bu kesimi bakýmýndan deðil, genel olarak gericiliði t l eden emperyalizmin desteklediði komprador ve feodal sýnýflar faþist-feodal bir diktatörl yoðun bir eðilim içindedirler ve onlarýn sýnýf olarak tasfiyesi demokratik bir devrimi zor lu kýlar. Ancak bu ülkelerde hiç bir zaman demokratik bir rejimin varolmayacaðýný- söylemek yanlýþtý pol ülkelere oranla oldukça geçici bir süre için yaþayabilmesine karþýn, geri ülkelerde de bir burjuva diktatörlüðü, yine egemen sýnýflara karþýn ve halkýn demokratik mücadelesine rtaya çýkabilir. Bu durumda, geri ülkelerde faþist diktatörlük, bu geçici durumun ortadan masý ve zaten tümüyle demokratikleþmemiþ toplumsal yapý temelinde, genel olarak da devleti yukarýdan aþaðýya faþistleþtirilmesi yoluyla kurulur. Bu da en Baþta demokratik halk harek in ezilmesini gerektirir. Burjuva demokratik devrimimi tamamlayamayan ve dolayýsýyla burjuva demokrasisinin ye rleþmediði, köylülerin ve genel olarak halkýn burjuva-feodal baský altýnda olduðu ülkelerd mprador-kapitalizmin yeni geliþmekte olduðu 1920'fer Türkiyesi gibi ülkelerde, egemen sýn rýn faþist bir diktatörlük kurmak için yok etmeleri gereken demokratik bir rejim ve iþçi v erin yararlandýklarý demokratik özgürlükler zaten yoktur. Genellikle tefeci-ticaret burjuv azisi ve toprak aðalarýnýn egemen sýnýflarý oluþturduðu ve bir yandan da emperyalizmin uza komprador kapitalizmin geliþmekte olduðu bu ülkelerde büyük burjuvazinin ve toprak aðalarý rjuva feodal despotluðunun faþist diktatörlüðe dönüþmesi süreci yaþanýr. Bu sürecin ekonom rador kapitalizmin geliþmesidir. Bu, ulusal büyük burjuvazi ve toprak aðalarý diktatörlüðü komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn diktatörlüðünün almasýna yol "açar. Zaten demokr an bir despotluk durumundaki burjuva-feodal bir diktatörlüðe dönüþtürülme eðilimindedir. O suz, demokrasiye doðru bir eðilim göstermeyecek aksine geliþme durumundaki ya da böyle bir potansiyel taþýyan iþçi ve köylü hareketini ezmeye, iþçilerin ve köylülerin siyasi hayata ngellemeye yönele çeklerdir. Demokrasi düþmaný bu sýnýflarýn yetersiz duruma gelen feodal aþist baskýyla tamamlamaya çalýþmaktan baþka alternatifleri yoktur. Bu zaten demokratik ol
yan devlet biçiminin faþist þiddet ve terör yöntem/ terinin sistemleþtirilmesiyle faþist d törlüðe dönüþtürülmesi çabasýnda ifadesini bulur. Türkiye 1930'larda böyle bir süreç yaþamýþ ve ulusal büyük burjuvazi ve toprak aðalarý dik -burjuvazinin ve toprak aðalarýnýn diktatörlüðüne dönüþmesine paralel olarak 1929 buhranýn etkisi ve geliþen demokratik ve özellikle ulusal hareketlerin artan bastýrýlma ihtiyacý te melinde ülkemizde Kemalist faþist bir diktatörlük kurulmuþtur. Bu diktatörlük zaman zaman amenter ya da askeri ve yan-askeri görünümler alarak, zaman zaman güç yitirip saðlamlaþara kadar varlýðýný sürdürmüþtür ve bugün dek sürdürmektedir. Geri ülkelerde komprador-tekelci burjuvazinin yaný sýra feodal gericiliðin de sosyal tem elini oluþturduðu faþist (feodal-faþist )diktatörlük. emperyalist kapitalizmin sömürge, ya alklara yönelttiði saldýrý temelinde, bu saldýrýlarýn araçlarýndan biri olarak þekillendi. saldýrýlarýn araçlarýndan biri olarak þekillendi. Þu veya genel olarak komprador-feodal s bir diktatörlük biçimi olan faþist diktatörlükler, ayný zamanda, yalnýzca faþist yönetim a eryalist devletlere baðlý olarak ortaya çýkmaz. Genel olarak emperyalizm, iþçi sýnýfýna ve devrime karþý saldýn halinde olduðu gibi, ezilen uluslara, sömürge, yarý-sömürge, baðýmlý usal kurtuluþ hareketlerine karþý da saldýrý durumundadýr. O genel olarak, tüm geri ülkele lama ve siyasi tekeline alma eðilimindedir. Dolayýsýyla faþist yönetim altýnda olsun veya masýn tüm emperyalist devletler geri ülkelerde faþizmi desteklemeye eðilimlidir. Kendi ülk inde demokrasiye katlanmak zorunda kalan tekelci burjuvazi geri ülkelerde de demok ratik bir yönetim yanlýsý olmak durumunda deðildir. Gericilikle halk arasýndaki, faþizm yanlýsý güçlerle demokratik güçler arasýndaki çeliþmey e baðlý olarak kurulan faþist diktatörlükler, yine bu temelde yýkýlabilirler. Gericiler ar ki çeliþmeye baðlý olarak faþist diktatörlüklerin yýkýlabileceði ya da gerici sýnýflarýn k demokratik bir yönetime geçeceklerini sanmak hayaldir. Ne metropollerde tekelci burj uvazinin herhangi bir kesimi ne de geri ülkelerde komprador-burjuvazi ve toprak aðal arýnýn bazý kesimleri anti-faþist mücadele potansiyeli taþýmazlar, Anti-faþist mücadele, f dayanaklarýna karþý mücadeleden ayrýlmaz. Bir mücadele, mevcut düzenin bir hükümeti uðruna ldir. Anti-faþist halk cephesi hükümetleri gibi, burjuva diktatörlüðün çalýþamaz duruma ge nde ortaya çýkabilecek geçiþ durumlarý da dikkate alýnmak kaydýyla, faþizme karþý mücadele rde sosyalist devrim uðruna mücadelenin, geri ülkelerde demokratik devrim uðruna mücadelen in bir yönü ve parçasýdýr. Anti-faþist mücadele, proletaryanýn bakýþ açýsýndan demokratik rulmasýný hedefleyen' bir mücadele olamaz; o, proletarya diktatörlüðü ya da devrimci iþçilüðü hedefine yönelmelidir. Aksi halde, sýnýf dayanaklarýna karþý yönelmeyen bir mücadele, ir «anti-fasist» mücadele olabilir ve böylelikle faþizm tehlikesi ortadan kaldýrýlamaz. Faþizm tehlikesini de ortadan kaldýrarak faþist diktatörlüðü yýkacak olan proletarya Önder mücadelelerin zaferidir. Geri ülkelerde ve bu arada böyle bir ülke olan Türkiyede faþist diktatörlük proletarya ön ki halk kitlelerinin mücadelesi ve devrimci demokratik iþçi-köylü diktatörlüðünün kurulmas ve devrimci proletarya bunun için çalýþýr. Ama bu, þüphesiz faþist diktatörlüðün yýkýlmasýnýn tek yolu deðildir. Özellikle iþçi sýnýf geri ülkelerde, faþist diktatörlük ulusal, burjuvazi önderliðinde de yýkýlabilir. Ulusal b zinin anti-faþist mücadelenin zaferi ve bir ulusal burjuva diktatörlüðünün kurulmasý, faþi törlüðün yýkýlmasýna yol açabilir .Ama bu durumda faþizm tehlikesi ortadan kaldýrýlamaz; ç törlük, ancak geçici olarak gerçekleþebilir ve faþizmin sýnýf dayanaklarýnýn kökten tasfiy eþmediði koþullarda -ki en radikal burjuvazi bile mali sermayenin ekonomik egemenliðine son vermez, onun ekonomik ve siyasi egemenliðini ancak kýsýtlayabilir- faþizm bütünüyle me gömülemez. Son olarak faþist diktatörlük, devrimci sýnýflarýn diktatörlüðünün kurulmasýyla sonuçlanma or-burjuvazinin ve toprak aðalarýnýn diktatörlüðü varlýðýný sürdürmeye devam etse de, anti mücadeleleriyle yýkýlabilir. Böyle bir mücadelenin zoruyla, egemen sýnýflar demokrasiye k nmak zorunda kalabilirler, Bu takdirde onlarýn ekonomik ve siyasi egemenlikleri de vam eder. Çünkü, hiçbir burjuva rejim ve siyasi tedbir milli sermaye egemenliðini engelley emez. Bu durumda faþist diktatörlük iþlemez duruma gelmiþ, kitlelerin mücadeleyle koparýp
arý demokratik hak ve özgürlükler temelinde demokratik bir rejim gerçekleþmiþ demektir- Am e bir durum geri ülkeler açýsýndan son derece geçici ve istikrarsýzdýr.-Sonuçta gericilik ri arasýndaki iliþki ve mücadelenin geliþmesine baðlý olarak ya güç toplayan egemen sýnýfl r veren çözülüp daðýlmakta olan faþist diktatörlükleri tamir ederek yeniden kuracaklar, ya imci sýnýflarýn diktatörlüðü kurutacaktýr. Faþist diktatörlük, bu üç belli baþlý yolla yýkýlabilir, ama o hiçbir zaman kendiliðinden u anlama gelmek üzere egemen sýnýflar arasýndaki çeliþme ve mücadelelere baðlý olarak yýký amaz. Faþist diktatörlüðün yýkýlmaþý doðrudan devrimle karþý-devrirn arasýndaki mücadelenin_ürünüdür. Bu mücadelenin devrim lehine sonuçlanmasýnýn ürünüdür .Ge lar, ancak bu diktatörlüðü zayýflatma yönünde bir etki yapabilir. Devletin biçiminin faþis burjuva demokratik olmasýnýn egemen sýnýflarýn sözde «anti-faþist» ya da faþist «kesimleri tidarýný elinde tutmasý belirlemediði gibi; faþist diktatörlüðün kurulmasý ya da yýkýlmasý evrimci ve karþý-devrimci sýnýflar arasýndaki iliþki tarafýndan belirlenir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, iþçi sýnýfý ve tüm emekçilerin devrimci mücadelesine ön k, faþist diktatörlüðü yýkacak; sosyal-faþizm de dahil olmak üzere tüm gerici, faþist siya kurutacaktýr. MÝLLÝ MESELE ÜZERÝNE Devrimci teori ve pratik kapitalizm koþullarý altýnda milli meseleye kesin ve nihai bi r çözüm bulunamayacaðýný kanýtlamýþtýr. Kapitalizm, henüz ilerici özelliklerini koruduðu çaðda (serbest rekabetçi sanayi kapitaliz çaðýnda) o zamanlar ulusal baskýnýn ana kaynaðý olan feodal gericiliðe harsý mücadele ve e süreci içinde ,bu konuda oldukça ileri adýmlar atabiliyor .hatta burjuva anlamda da ol sa, tutarlý bir demokratizmi gerçekleþtirdiði ülkelerde ulusal baskýyý geçici olarak tasfi biliyor ve ulusa! baskýnýn olmadýðý tek uluslu ya da, Ýsviçre örneðinde görüldüðü gibi, iç usun demokratik ve özgür bir biçimde örgütlendiði çok uluslu devletler yaratabiliyordu. Çü de geliþmekte olan sanayi kapitalizminin ihtiyaçlarý ile (feodal parçalanmýþlýða ve tecrit una son vermesi, tek bir ulusal pazar etrafýnda birleþme, ekonomi dýþý zorun ve ayrýcalýkl asfiye edilmesi vb.) ulusal hareketin amaçlan tamamen birbirine uygun düþüyordu. Bu duru m ayný zamanda milli meselenin esas itibariyle kendi ulusal pazarýna egemen olmaya v e yayýlmaya çalýþan çeþitli ulusal renklerden burjuvalar arasýnda bir pazar paylaþýmý soru belirtiyordu. Böylece kapitalizm, bir yandan uluslarýn oluþmasý ve birbirine yaklaþmasýný r etkeni olurken; diðer yandan uluslar arasýndaki çatýþmayý körüklüyor, geniþletiyor ve o, e karþý mücadele sürecinde ulusal baskýnýn kaldýrýlmasý yolunda ileri adýmlar atmýþken, bu talizmin temelleri üzerinde ulusal baskýnýn kaynaðýný doðurmaya baþlýyordu. Bu durum çürüyen, asalak ve can çekiþen kapitalizm olan emperyalizm aþamasýnda iyice açýkl Bu dönemde üretimin ve sermayenin temerküzü temelinde geliþen tekeller tüm ekonomiye egeme oldu, sermaye ihracý birinci plana çýkarken, tüm dünya emperyalist tekeller tarafýndan pay ve kapitalizm bir dünya sistemi haline geldi. Böylece tekelci kapitalizm, sosyalizmi n zaferi için koþullarý dünya çapýnda olgunlaþtýrýrken milli meseleyi ve ulusal çatýþmalar görülmemiþ ölçüde karmaþýklaþtýrdý ve derinleþtirdi. Bu çaðda kapitalist dünya bir yanda ist ülke ve diðer yanda dünya nüfusunun ezici bir çoðunluðunu oluþturan geniþ bir ezilen s ge uluslar topluluðu olarak ayrýþýrken, ezilen uluslarýn ve halklarýn emperyalizme karþý y dünya ölçüsündeki büyük mücadele geliþiyor ve baþta emperyalist ülkelerdeki proletarya olm proletaryasý bu mücadelede güçlü bir müttefik buluyordu. Emperyalizm çaðýnda nasýl tek te ekonomileri birbirine baðlanarak ve içice geçerek tek bir dünya ekonomisi zincirinin hal kalarý haline geldilerse; tek tek ülkelerdeki devrim süreçleri de, emperyalizmi ve onunl a birleþmiþ her türden gericiliði hedef alan tek bir devrim sürecinin (dünya sosyalist dev minin) parçalarý durumuna gelerek tek bir akým halinde birleþtiler. Dünya proletaryasýnýn sosyalizm mücadelesi ve ezilen halklarýn ulusal kurtuluþ mücadeleler u akýmýn iki esas bileþenidir. Bunun yaný sýra dünyanýn emperyalist tekeller ve devletler tarafýndan paylaþýlmasýnýn tama sý, emperyalizm aþamasýnda kapitalizmin eþitsiz geliþmesinin sýçramalarla geliþmeye dönüþm list devletler arasýndaki güç dengesinin deðiþmesine de baðlý olarak emperyalistler tarafý
yanýn yeniden paylaþýlmasýný öngören dünya ölçüsündeki emperyalist paylaþým savaþlarýna yo larý ve baskýyý daha da þiddetlendirdi. Artý-deðer sömürüsünden ve ortalama kârdan öte, dünya çapýnda azami kâr peþinde koþan ve h l zenginlikleri yaðmalayan emperyalizm, serbest rekabetçi sanayi kapitalizminin ters ine, feodal kalýntýlarla birleþir, onlarý yaþatmaya çalýþýr ve onlardan f yararlanýr. Empe ulusal baskýnýn iki ana kaynaðý vardýr: Emperyalizm ve feodalizm. Bunlardan esas olan ve d iðerini de kendine tabi kýlarak yaþatan, emperyalizmdir. Bu durum, çaðýmýzda ulusal kurtuluþ mücadelelerinin içeriðini belirler. Bu mücadele, emper ye onunla birleþmiþ feodal kalýntýlara karþý bir mücadele olmak zorundadýr emperyalizmin k ist dünya ekonomisi üzerinde kurduðu egemenlik, onun her türden kapitalizmi ve sermayeyi kendine tabi kýlmasý ve emperyalizme karþý mücadele ile sermayeye karþý mücadelenin þu ya içice geçmesi göz önüne alýndýðýnda, dünyanýn herhangi bir ülkesinde emperyalizmi ve onunl en gericiliði tasfiye edebilecek güçlerin, sömürücü sýnýflarýn dýþýnda aranmasý gerektiðin iþçi sýnýfý ve emekçi köylülüktür. Özellikle emperyalizmin ve baþta feodal kalýntýlar olma iþ her türden gericiliðin kesin ve nihai olarak tasfiyesi ve milli meselenin kökten çözüml ek ulusal baskýnýn köklerinin kurutulmasý söz konusu olduðunda, bu ancak, sosyalist bir ek ominin temelleri üzerinde ve sosyalizmi kurmaya yetenekli tek sýnýf olan üretim araçlarýný r türlü özel mülkiyet alanýnýn dýþýnda Yer alan proletaryanýn önderliðinde gerçekleþtirile Kapitalizmin yükseliþ çaðýnda milli mesele, esas olarak kapitalizmin geliþtiði tek tek ülk o zamanlar ulusal baskýnýn baþlýca kaynaðý olan feodalizmin tasfiyesi ulusal pazarlarýn k masý ve çeþitli ülkelerin burjuvalarý arasýnda bu pazarlarýn paylaþýmý sorunu iken; empery taya çýkan yeni geliþmeler sonucu bu sorun dünya çapýnda geniþleyerek, genel olarak ezilen slarýn ve halklarýn emperyalizmden (sömürge ve yarý-sömürgelikten) kurtuluþ sorunu haline iyle birlikte özünde bir köylü "sorunu Haline geldi. Çünkü ezilen sömürge ve yarý-sömürge alizmin ve feodalizmin ulusal baskýsý ve zulmü, geniþ emekçi köylü kitlelerin üzerinde yoð lusal burjuvazinin kendi ulusal pazarýna sahip olma olanaklarýnýn esas olarak ortadan kalkmasýna, bunun sonucunda emperyalizm karþýsýnda aciz kalmasýna ve onunla uzlaþmasýna ba ak, burjuva demokrasisinin temel bir talebi olan uluslarýn kendi kaderlerini özgürce t ayin hakký, esasta köylülüðün bir talebi haline gelmiþtir. Ezilen sömürge, yarý-sömürge ül askýdan proletaryanýn da nasibini almasý, en tutarlý demokrasi savaþçýsý olarak burjuva de isinin bu temel talebi uðruna en önde onun savaþmasý ve onun bu talebin getirdiði kazanýml sosyalizm temeli üzerinde devralarak geliþtirmesi ve pekiþtirmesi bu gerçeði deðiþtirmez; etaryanýn esas amacý ve mücadelesine damgasýný vuran olgu sosyal kurtuluþun (sosyalizmin v komünizmin) gerçekleþtirilmesidir. Ulusal kurtuluþ ise, esas olarak burjuva demokrasisin in (günümüzde_onun devrimci kanadýný teþkil eden köylülüðün) talebidir ve sorunun özünü be Türkiye, ulusal ve demokratik devrim aþamasýný yaþayan yarý-sömürge, yarý-feodal, çok ulus r tarým ülkesidir. Ülkemizde milli mesele devrimimizin en can alýcý sorunlarýndan birini o urmaktadýr. Bu sorunu tüm boyutlarýyla kavrayabilmek için, onun geçmiþine kýsaca bir göz atmak gerekli Osmanlý Ýmparatorluðu, geniþ bölgeleri ve pek çok ulusu ve milliyeti baðrýnda barýndýran m dal bir despotluktu. Avrupa'da kapitalizmin yükseliþi ile birlikte, onun çürümüþlüðü bütün aratorluk, ulusal kurtuluþ mücadelelerinin darbeleri altýnda çözülüp daðýlmaya baþladý. Da zm öncesi dönemde geliþmiþ kapitalist ülkeler tarafýndan yaratýlan dünya ticareti aðýnýn i onlara ekonomik bakýmdan baðlanan Osmanlý Devleti, emperyalizm çaðýnda adým adým sömürgele an-sömürge (Lenin'in deyiþiyle yüzde doksan sömürge) haline geldi. Emperyalistler, bu devl in sýnýrlarý içindeki halklarý daha kolay sömürebilmek ve yönetebilmek amacýyla onun geric s olarak korudular ve bundan yararlandýlar. Ancak Birinci Emperyalist Paylaþým Savaþ öncesinde ve sýrasýnda emperyalist devletlerin ke i aralarýndaki çeliþmelerin olaðanüstü keskinleþmesi koþullarýnda, imparatorluðun Türk ege dayanan yönetici komprador-feodal kliðinin Alman emperyalizminin saflarýn da yer alma sý ve bu kliðin Alman emperyalist yayýlmacýlýðýnýn Orta-Doðu ve Asya'daki etkili bir aracý lmesi; Ýngiliz Fransýz emperyalistlerinin, Ýmparatorluðu "ulusal" unsurlarýna ayýrmalarý v un bünyesi içinde yer alan halklarý, çeþitli uluslardan kendileriyle iþbirliði yapan kompr
-feodal kliklere dayanarak yaratacaklarý himaye (manda) altýndaki ya da sözde baðýmsýz kuk devletler aracýlýðýyla yönetmeyi öngören bir planý benimsemelerine yol açtý ve savaþ sonu peryalizminin baþýný çektiði (Osmanlý Devleti'nin de saflarýnda yer aldýðý) emperyalist ka ye uðrayýnca bu plan uygulamaya çalýþýldý. Ancak Anadolu'da yaþayan Türk ve Kürt ulusundan çeþitli milliyetlerden halkýn emperyalist le baþkaldýrarak baþlattýklarý ulusal kurtuluþ savaþý bu hesabý kýsmen bozdu ve bu savaþýn oðunun ilk anti-emperyalist ulusal kurtuluþ savaþýydý) feodal burjuva bir cumhuriyet olan Türkiye devleti doðdu. Ulusal Kurtuluþ Savaþý'na önderlik eden sýnýf ulusal burjuvazinin uzlaþýcý üst kesiminin t ve anti-demokratik (yarý-feodal) özellikler taþýyan Türk tefeci-ticaret burjuvazisiydi. Ke malist burjuvazi ulusal kurtuluþ savaþý süreci içinde, Kürtleri, onlara ulusal haklarýný t adiyle yanýna çekti. Ýki ulus, emperyalist iþgalciler ve onlarýn kuklalarýna karþý omuz om vaþtýklarý halde (kuþkusuz ayrýlýkçý ulusal akýmlar ve onlarýn ulusal hareketleri de vardý laþmasýndan sonra, Kemalist Burjuvazi azgýn bir þovenizmle Kürtler ve onlarýn yararlandýðý emokratik haklara karþý saldýrýya geçti. Kemalist burjuvazi Kürtlerin, Osmanlýlar dönemind yana yararlana geldikleri nispi özerkliðin son kalýntýlarýný da ortadan kaldýrdý ve Türkiy nýný bütünüyle denetimi altýna alarak tamamen ilhak etti. Kuþkusuz emperyalizm döneminde milli mesele, özü itibariyle bir köylü sorunu, emperyalizmd kurtuluþ sorunu haline gelmekle ve bu dönemde çeþitli ulusal renklerden burjuvazi arasýnd aki pazar paylaþýmý sorunu geri plana düþmekle birlikte, bu ikincisi de tamamen ortadan ka lkmaz. Ve özellikle ulusal burjuvazinin emperyalizme baþ kaldýrdýðý ve ulusal kapitalizmin elirli bir geliþme gösterdiði koþullarda, belirli bir rol oynar. Ulusal kurtuluþ savaþýnýn inden sonra Kürt ve Türk feodal-burjuva sýnýflarý arasýndaki çatýþmada böylesi bir ulusal lü olmuþtur. Ancak yarý-sömürge, yarý-feodal yapýnýn tasfiye edilmediði koþullarda, empery Kürt feodal-burjuvazisinin saflarý arasýnda, kýsa zamanda, hiçbir ulusal özellik taþýmayan rador tekelci bir burjuvazi yaratmýþ ve ülke üzerindeki denetimini ve Kürt ve Türk milliye nden komprador burjuvaziye ve toprak aðalarýna dayanarak saðlamlaþtýrmýþtýr. Bu, çeþitli m den komprador-burjuvazi ve toprak aðalarý arasýndaki çatýþmalar, «ulusal» deðil, ancak çeþ list kliklere baðlanmaktan gelen ve onlar arasýndaki çeliþmelerden kaynaklanan çatýþmalar ilir. Bugünkü koþullarda ülkemizde egemen olan Amerikan emperyalizminin baþýný çektiði emperyali þimdiye kadar olduðu gibi Türk ulusunun ayrýcalýklý konumunu ve Ulusal Kurtuluþ Savaþý so taya çýkan statükoyu koruyarak (genel olarak emperyalizm tarafýndan ezilen Türk ve Kürt ul larýnýn kendi aralarýndaki iliþki ele alýndýðýnda Türk ulusu ayrýcalýklý, ezen ulus durumu su bir çeþit çifte ulusal boyunduruk altýndadýr), ülkeyi yaðmalamayý ve sömürmeyi tercih e Sovyet sosyal emperyalistlerinin baþýný çektiði emperyalist kamp da bugün esas olarak far bir tercih içinde deðildir. Ancak Kürdistan'ýn genelinde olduðu gibi, Türkiye Kürdistan'ýn geliþmekte olan ulusal, demokratik hareketin zorlamasý, emperyalistler arasýndaki çeliþmel erin keskinleþmesi vb. gibi nedenlerle, emperyalistler gelecekte farklý tercihler için de olabilirler ve þimdiye kadar bir çok kez olduðu gibi, halkýn devrimci, demokratik mücad elesini saptýrabilmek ve boðabilmek amacýyla «ulusal kurtuluþçu» maskesine bürünebilirler. sosyal emperyalistleri, bugünden bu doðrultuda hazýrlýk yapmakta ve belirli adýmlar atmakt adýrlar. Bütün bu koþullarý göz önüne alan Türkiye proletaryasý ve onun öncüsü Türkiye Devrimci Kom ek Türkiye genelinde çeþitli milliyetlerden halkýn emperyalizmden ve feodalizmden kurtul uþu sorunu olarak ve gerekse de ikili bir ulusal boyunduruk altýnda ezilen Kurt ulus unun ve diðer azýnlýk milliyetlerin (Arap, Çerkez, Gürcü, Laz, Ermeni vb.) tüm ulusal hakl kavuþmasý sorunu olarak, milli meseleyi mevcut düzenin devrimci bir tarzda deðiþtirilmesi sorununa baðlar. Ve Türkiye , Devrimci Komünist Partisi bu sorunun proletarya önderliðinde , toprak devriminin temelleri üzerinde gerçekleþtirilecek Ulusal Demokratik Halk Devri minin zaferine baðlý olarak çözümlenmesini ve bu devrimin zaferinden itibaren kesintisiz o larak geliþecek olan sosyalist devrim süreci içinde her türlü ulusal baskýnýn kaynaðýnýn k hai olarak kurutulmasýný ve uluslar arasýndaki tarihten gelen fiili eþitsizliklerin bu sür eç içinde tamamen giderilmesini savunur.
Devrimci proletarya ve TDKP, çaðýmýzda bir ulusun (halkýn) kendi kaderini özgürce tayin et nin esas olarak yalnýzca devrimle gerçekleþeceði ve bunun dýþýnda bu hakkýn sözde kullanýl mcu vb. yollarýnýn bir aldatmacadan öteye gidemeyeceði görüþündedir. Hele emperyalistlerin vrimci emelleri doðrultusunda görünüþte baðýmsýz, gerçekte ise her bakýmdan emperyalizme b ni-sömürge) devletler kurmalarýnýn bu hakkýn kullanýlmasýnýn bir örtüsü haline getirilmesi bir ulusal kaderini tayininden hiçbir biçimde söz edilemez görüþündedir. Bu bakýþ açýsý do , bugün Türkiye genelinde, çeþitti milliyetlerden halkýn emperyalizme ve feodalizme karþý le süreci içinde gerçek anlamda kendi kaderlerini tayin etme sorununun halâ gündemde olduð u vurgularken; Kürt sorununa iliþkin olarak emperyalistler arasý çekiþmelerin bir ürünü ol rtaya çýkabilecek, komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn, ya da ulusa! burjuvazinin emp eryalizmle uzlaþan üst kesiminin öncülüðündeki geri-ý ý bir ayrýlýkçý hareket karþýsýnda ( tayin hakkýnýn propagandasýna özel bir aðýrlýk verirken ve Kürt halkýna karþý giriþilecek atliama kararlý bir biçimde karþý çýkarken) gerici önderliðe karþý mücadele eder ve hiçbir koruma durumuna düþmeden bu hakkýn karþý-devrimi güçlendirecek bir biçimde kullanýlmasýna , ulusal burjuvazinin devrimci, demokratik kesiminin (esas olarak köylülük) ancak özel v e istisnai koþullar altýnda gerçekleþtirilebilecek önderliði altýndaki, anti-emperyalist b lusal baðýmsýzlýk hareketini ise gericilik karþýsýnda destekler ve küçük-burjuvazinin kaçý alamalarýna ve tutarsýzlýklarýna karþý, halklar arasýna kin ve düþmanlýk tohumlarý eken þo li etkilerine karþý mücadele eder, proletaryanýn bu hareketin önderliðini elde etmesi için aþýr. TDKP, iki ulustan ve çeþitli milliyetlerden Türkiye proletaryasýnýn temsilcisi ve öncüsüdü ulus ve milliyet esasýna göre deðil, sýnýf esasýna göre örgütlenir. O, çeþitli milliyetle ryanýn demokratik merkeziyetçilik esasýna dayalý homojen bir partisidir. Soruna genel olarak yaklaþýldýðýnda Kürt milliyetinden komünistler, Kürt halký içinde yürü nda ve ajitasyonda, proletarya ve halklarýn Marksizm-Leninizmin temelleri üzerinde bi rliðinin savunulmasýna ve çeþitli Kürt milliyetçisi ve revizyonist akýmlarýn þu ya da bu a ya attýklarý, Kürdistan'ýn Türkiye'nin sömürgesi olduðu ve Kürdistan'daki esas sömürgeci g isi olduðu yolundaki tezlerine (ki bu tezlerin baþlýca amacý burjuva bakýþ açýsýyla milli günümüzde halâ, özünde çeþitli uluslardan burjuvalar arasýnda bir pazar paylaþýmý kavgasý ir yandan emperyalizmin aklanmasý -ki bu durumda Türkiye kapitalist Emperyalist bir ül ke olarak gösterilmeye çalýþýlýyor- ve diðer yandan ise bu sorunun köylülüðün toprak devri i üzerine oturtularak feodal kalýntýlara karþý mücadeleye birleþtirilmesine karþý çýkýlmas vermelidirler. Buna karþýlýk Türk milliyetinden komünistler de, Türk halký içinde yürüttü anda ve ajitasyonda aðýrlýklý olarak Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýnýn ve isters rý bir devlet kurma hakkýnýn savunulmasýna ve Türk milliyetçiliðine ve þovenizmine karþý m vermelidirler. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Ulusal Demokratik Halk Devriminin zaferinden sonr a, Kürt ulusunun tama-men özgür ve demokratik koþullarda gerçekleþtirilen bir referandumla esin statüsünü kendisinin saptamasýný savunur. Kürt halký tercihini Türkiye Devrimci Komün isi'nin savunduðu gibi birlikten yana yaptýðý taktirde, Türkiye Devrimci Komünist Partisi birliðin bölgesel özerklik temelinde gerçekleþmesinden yanadýr; ancak, federasyon vb. biç ri de -eðer Kürt halkýnýn taleplerine bu uygun düþüyorsa- reddetmez. DEVRÝMÝN YOLU ÜZERÝNE Her gerçek halk devrimi, burjuva ya do burjuva- feodal bürokratik militarist mekaniz mayý parçalamak zorundadýr. Bu, devrimin stratejik bir sorunu ve program maddesidir. B urjuva devlet mekanizmasý parçalanmadan, onun sýnýrlarý içinde, «barýþçýl yol»la devrimin dýr. Devrimin yolu, iktidarýn þiddete dayanarak nasýl alýnacaðý taktiðin konusu olmasýna v nin ve her ülke devriminin olgunlaþmasýnýn objektif ve sübjektif koþullarýnýn somut durumu lmasýna karþýn, devrim, þiddete dayanmaksýzýn zafere ulaþamaz. Ve bu þiddet, ancak kitlele vrimci þiddeti olabilir. Halk kitleleri elde silah savaþmadan zafer kazanamazlar. De vrimin zaferi, objektif koþullarýn olgunlaþmasýný gerektirdiði gibi, sübjektif koþularýn d i bir olgunluk düzeyinde olmasýný, ezilen kitlelerin çoðunluðunun silahlý ayaklanma karakt kazanan siyasi eyleminin varlýðýný gerektirir. Kendi baþýna öncü bir parti ya da öncü bir larýn iktidarýný deviremez. Ýktidarýn elde edilmesi, çeþitli biçimler kazanarak geliþen ki siyasi mücadelesinin genel ve top yekün bir ayaklanmaya dönüþmesine baðlýdýr. Devrimci pr
ya, iktidar hedefine yürüyebilmek için, kitle mücadelesinin ön saflarýndaki yerini almak, mücadelenin silahlý biçimlere dönüþmesinin kaçýnýlmazlýðýný kavrayarak ezilen kitleleri g anmaya hazýrlamak ve bu ayaklanmayý örgütlemek zorundadýr. Kitlelerin mücadelesi, grev, gösteriler vb. gibi «barýþçýl» biçimlerden giderek yeni biçim rak silahlý biçimler almaya doðru geliþir. Yeni mücadele biçimlerinin, silahlý mücadele bi in ortaya çýkmasý, devrimin objektif ve sübjektif koþullarýnýn geliþme düzeyine baðlýdýr. un geliþmesi ve kitlelerin mücadelesinin ve bilinç düzeylerinin yükselmesi temelinde «barý biçimleri eskir ve gerek bireysel ve gerekse kitlevi karakterde silahlý mücadele biçiml eri gündeme gelir. Devrimci proletarya ilke olarak bireysel þiddet eylemlerini, onun bir biçimi olan ve küçük grup eylemlerinden oluþan gerilla savaþýný reddetmez. Bireysel þiddetin sistemleþti e ve çizgi haline getirilip böyle eylemlere dayanarak iktidarýn alýnabileceði fikrinin ile ri sürülmesine karþý çýkan devrimci proletarya, kitle mücadelesinin yükselmesine baðlý ola ikle silahlý ayaklanmalar öncesi ve ayaklanmalar arasýnda ortaya çýkan bu tür eylemlerin a klanmanýn hazýrlanmasýna katkýda bulunabileceðini kabul eder ve uygun zamanlarda bireysel ddet eylemlerine baþ vurur, onlara yön verir. Hatalý olan, bireysel þiddet eylemleri ve öz ellikle gerilla savaþýyla ayaklanmanýn karþý karþýya konularak birbirinin alternatifi olar mesidir. Devrim, çeþitli mücadele biçimlerinin hazýrlanmasýna hizmet ederek koþullarýný oluþturduðu ayaklanmasýna dayanýr, dayanmalýdýr. Devrimin zaferi için ayaklan ma top yekün ve genel ol lýdýr. Bu, ülke çapýnda iktidara yönelik ayaklanmalarýn koordine edilmesi, kitlelerin devr þiddetine dayanarak ülke çapýnda iktidarýn ele geçirilmeye çalýþýlmasý demektir. Yoksa,.g yekün ayaklanma askeri bir darbe veya benzeri bir olay deðildir. Genel ayaklanma düz b ir geliþme çizgisi izlemez. Çeþitli yerel ayaklanmalardan, bireysel ve kitlevi silahlý müc elelerden vb. bileþip, oluþur, karmaþýk biçimler alýr ve her ülkede oluþan somut durumalrd lý biçimlerde gerçekleþebilir. O daima, kendi somut yolunu izler. Þurada ya da burada, ilk ce devrimin koþullumun en fazla olgunlaþtýðý yerlerde, kýrlarda, þehirlerde, çeþitli bölge yerel ayaklanmalarýn patlak vermesi ve koþullar elveriþli ise onun genel bir ayaklanma îçinde birleþerek ülke çapýnda yayýlmasý da doðal ve kaçýnýlmazdýr. Genel ayaklanma, nisp un zaman aralýklarýyla bir birinden ayrýlan çeþitli ayaklanmalardan oluþur ve onun uzun ya a kýsa süreli gerçekleþme biçimi doðrudan doðruya devrimin objektif ve sübjektif koþullarý baðlýdýr. Ülkemizdeki genel ayaklanmanýn kýsa ya da uzun süre içinde geliþme ihtimalleri vardýr. Bu mallerden herhangi biri mutlaklaþtýrýlamaz. Ülke devrimci bir karýþýklýk içine girdiði ve devrimci bir durumun var olduðu ve bunun ülk eldiði koþullarda, koþullarýn en elveriþli olduðu yerlerden baþlayarak patlayan ayaklanmal iðer bölgelerdekini etkileyerek nispeten kýsa sürede genel ayaklanmanýn zaferine ve devrim ci iþçi-köylü iktidarýnýn kurulmasýna yol açabilir. Ayaklanma öncelikle þehirlerde patlak ve kýsa sürede merkezi iktidarýn alýnarak iktidarýn kýrlara doðru yayýlmasý biçiminde geli ayaklanmalar arasýndaki sürenin uzamasý, elveriþli koþullar da varsa çeþitli bölgelerde y evrimci iktidarlarýn kurulmasý ve bunlarýn, devrim dalgasý ülke çapýnda yükselmeye devam e itle mücadelesi geliþtiði ve egemen sýnýflar arasýndaki çeliþmeler keskinleþtiði taktirde yasamalarý da mümkündür. Ayaklanmalarýn önce köylük bölgelerde patlamasý ve kýrlardan þehi asý ihtimal dahilindedir. Fakat hangi ihtimal gerçekleþirse gerçekleþsin, devrim, kýrdaki þehirdeki ayaklanmalarýn, uzun ya da kýsa zaman aralýklarýyla ard arda patlayan ayaklanma larýn bileþimi olan genel ayaklanma ile zafere ulaþacaktýr. Ýktidar parça parça alýnabilir bu, ülke çapýnda iktidarýn alýnmasý perspektifini karartarak teorileþtirilemez. Bir bölged labilecek yerel devrimci iktidar, yerel bir ayaklanmanýn sonucu olarak ortaya çýkabili r, fakat kendi baþýna amaç olamaz. Yerel devrimci iktidarýn kurulmasý ancak genel ayaklanm anýn vs ülke çapýnda iktidarýn alýnmasýnýn bir etkeni olarak rol oynayabilir. Bu nedenle d i proletarya, her koþulda genel ayaklanmanýn hazýrlanmasý için çalýþacak, mücadelesini ülk darý ele geçirme hedefine doðru yönlendirecektir. Bu, devrimin önce kýrda ya da þehirde pa vermesi ve genel ayaklanmanýn uzun ya da kýsa sürede gerçekleþmesi ihtimallerinden baðýms u ayný zamanda, iþçi sýnýfýnýn, köylülüðü peþine takma ve iþçi-köylü ittifakýna dayanarak erspektifinin ve sýnýf bakýþ açýsýnýn gereðidir Proletarya kýrlarda ya da þehirlerde ayakl
ine ve kýsa ya da uzun süreli devrim ihtimaline göre, yerel bir devrimci iktidar kurma k için önceden çalýþma alanlarý belirlenmesine karþýdýr. O, «köyün þehri kurtarmasý» gibi i de reddederek çalýþmasýný sýnýf kýstasýna göre sürdürür ve ülke çapýnda iktidarý almayý Devrimin objektif ve sübjektif koþullarýn olgunlaþmasýnýn somut geliþirdi devrimin yolunu, el ayaklanmanýn hangi biçimi alarak gerçekleþeceðini belirler. Devrimci durumun belirli bir bölgede ortaya çýkmasýna karþýn, onun henüz ülke çapýnda yete uk düzeyine eriþmemesi, bölgeler, sektörler, üretim dallarý arasýndaki farklýlýklardan ve eþitsizliðinden dolayýsýyla kapitalizmin bunalýmýnýn buralarda farklý düzeylerde olgunlaþ naklanýr. Dýþa baðýmlý, çok yönlü olmayan, kendi ulusal pazarý etrafýnda merkezileþme yen nayi temeli olmayan bir ekonomi yaratýp kendi uzantýsý bir komprador kapitalizmi geliþti ren emperyalizm, tekelci kapitalizm; bölgeler, üretim dallarý ve sektörler arasýndaki eþit zliðin geliþmesine yol açar. Çünkü hem kapitalizm genel olarak eþitsiz geliþir ve onun çel aþýrý düzeyde keskinleþtirir ve emperyalizm bu eþitsizliðin derinleþmesine yol açar; hem ador kapitalizmi dengesiz ve þekilsiz geliþerek, üstelik feodalizmi tasfiye etmeyip on unla içice girerek eþitsizliðin iyice artmasýna neden olur. Kalýntýlar halinde yaþadýðý ka alizm de eþitsizliðe yol açar. O, bölgelerin, üretim birim ve dallarýnýn birbirinden kopuk emelinde var olur. Kalýntýlar halinde olsa da, bu durum belirli bir farklýlýk ve eþitsizli k etkeni olarak varlýðýný sürdürür. Tüm bu eþitsizlikler ve onlarýn geliþmesi .devrim durumunun çeþitli yörelerde nisbeten far ylerde olgunlaþmasýnýn etkenleridir. Eþitsizliðin zaten kapitalizmin özünde olmasý, genel nmanýn çeþitli yerel ayaklanmalardan bileþmesini açýklarken; artan eþitsizlik etkenleri de el ayaklanmanýn nisbeten uzun süreli olarak gerçekleþmesi doðrultusunda rol oynar. Ama eþi izlik etkenlerinin þu veya bu potansiyel boyutu, somut durumda oynayacaklarý rolün dah a önceden belirlenmesine olanak vermez. Çeþitli ulusal ve uluslararasý etkenlere baðlý ola k (meta ve pazar ekonomisi ve geliþen Ýþ bölümünün tüm ülkeyi, üretimi, sömürücüleri ve sö adýðý da dikkate alýnýrsa) bu etkenler rollerini somut olarak oynarlar. Bunalým ve devrimc durumun dalgalar halinde yayýlmasýnýn hýzlý ya da yavaþ gerçekleþmesine, kesintiye uðramas uðramýþ kapitalizmin bunalýmýnýn yoðunluðuna ve çok yönlülüðüne vb. baðlý olarak genel aya e bir yol izleyebilir. Kuþkusuz proletaryanýn ve genel olarak halk kitlelerinin bilinç ve örgütlenme düzeylerinin sekliði ve doðru bir stratejik ve taktik önderlik, genel ayaklanmanýn ülke çapýnda örgütle ve geliþmesine hýzlandýrýcý yönde bir etkide bulunur. Devrimin objektif koþullarý temelind tif etkenler, genel ayaklanmanýn hangi biçimde gerçekleþeceðini belirlemez, ama çeþitli ge ihtimalleri üzerinde onun etkisi de küçümsenmemelidir. Devrimin objektif ve sübjektif koþullarýnýn olgunlaþma seyrindeki farklýlýklar (bunlarýn ü pitalizmin ve feodalizmin ekonomik ve siyasi bunalýmýnýn geliþmesinden kaynaklandýðý açýkt in öncelikle þehirlerde ya da kýrlarda patlak vermesine yol açabilir. Ama bunalým ve devri mci durum þehirlerde geliþirken kýrlarda (ya da tersi) hiç geliþemezlik edemez. Ve bundan dolayý þehirlerde ayaklanmalar patlak verirken kýrlarýn tamamýyla hareketsiz olmasý (ya da ersi) mümkün deðildir. Bu nedenle devrimin kýrlarda ya da þehirlerde patlak vermesi ancak bir öncelik sorunudur. Sonuç olarak kýr, þehiri kurtaramayacaðý gibi, köylü hareketiyle bi n iþçi hareketinin, köylerin desteklemediði þehirlerin tecrit olmasý ve yenilmesi doðaldýr im öncelikle nerede patlak verirse versin, yapýlmasý gereken iþçi-köylü temel ittifakýný s çalýþmak, Ýþçi ve köylülerin birleþik mücadelesini örgütlemek ve þehir ve kýr ayaklanmala nma içinde birleþmesini kolaylaþtýrmaktýr. Her devrim kazançlarýný koruyup savunmak için devrimci bir orduya ihtiyaç duyar. Ayaklanan iþçi ve köylüler silahlanýp ordulaþmadan geleceklerini güvence altýna alamazlar, ellerine kleri mevzileri koruyamazlar. Devrimci ordu kitlelerin ayaklanmasýna dayanarak oluþturulabilir. Bunun için kitleleri silahlandýrmak gerekli olduðu kadar, zaten silahlanmýþ iþçi ve köylülerin oluþturduðu ger ndeki askerleri kazanmak ve asker meclislerinin kurulmasý için mücadele etmek de gerek lidir. Gerici ordunun parçalanmasý ve halkýn silahlandýrýlmasýna dayanan devrimci ordunun rulmasý birbirinden koparýlamaz. Halkýn silahlandýrýlmasýndan yalnýzca silahsýz iþçi ve kö silah verilmesi anlaþýlamaz. Ýþçilerden, köylülerden ve gerici ordu içindeki askerlerden
devrimci ordunun halkýn silahlandýrýlmasýna dayanmasý; onun halký ezmekle görevli özel si ezelerden oluþmamasý, militarist bir kurum olmamasý, aksine militarist aygýtýn, gerici sýn rýn bu þiddet aletinin parçalanmasýnýn alternatifi olmasý demektir. Ýlk Önce merkezi iktidarýn alýnýp devrimci ordunun merkezi olarak ya da önce yerel devrimc iktidarýn ya da iktidarlarýn kurulup devrimci ordunun buralardaki ayaklanmalara daya narak oluþmasý ihtimallerinden baðýmsýz olarak, ayaklanan kitleler ordusuz edemezler. Ýste merkezi ister yerel olsun, devrimci iktidar, devrimci bir ordu, olmadan ayakta k alamaz, otoritesini saðlamlaþtýrýp yaygýnlaþtýramaz. Devrimci ordu, halk ordusu, ayný zamanda devrimci iþçi-köylü diktatörlüðünün bir kurumu ve ar üzerinde bir þiddet aletidir. I. KONGRE BELGELERÝ (15) TOPRAK DEVRÝMÝ ÜZERÝNE Emperyalizmin uzantýsý komprador tekelci kapitalizmin ve feodal kalýntýlarýn hüküm sürdüðü feodal Türkiye'de yaþanmakta olan Ulusal Demokratik Halk Devriminin özü ve temeli, köylülü -feodal toprak devrimidir. Türkiye, kapitalist geliþme aþamasýna esas olarak, emperyalizm döneminde ve emperyalist ül lerin sermaye ihracýna baðlý olarak girdi. Bu durum, ülkemizde geliþen kapitalizmin kýsa z anda, emperyalizmin uzantýsý ve onun çürümüþlüðünü tümüyle temsil eden komprador-tekelci b teliðine bürünmesine yol açtý. Ülkede meta ekonomisinin geliþmesine ve bunun sonucunda köy a sürecine girmesine (ki bu süreç bugün oldukça ilerlemiþtir) baðlý olarak ulusal nitelikt r kapitalizm de bir ölçüde geliþti. Ancak bu geliþme güdük ve sýnýrlý kaldý. Çünkü, empery nomisine egemen olmuþ ve feodal kalýntýlarla birleþerek, ulusal bir sanayi kapitalizmini n geliþmesini, egemen olmasýný ve sanayi devrimini gerçekleþtirmesini engellemiþtir. Feodal kalýntýlarýn ortadan kaldýrýlmasýnýn sanayi burjuvazisi tarafýndan gerçekleþtirilme gibi yanlý! geri tarým ülkelerinde, bu kalýntýlarý kökten ve kalýcý olarak tasfiye etmeni lu, dünya sosyalist devrim sürecinin bir parçasý olan proletarya önderliðindeki Ulusal Dem ratik Halk Devriminin, ve onun özü, temeli ve ayrýlmaz bir parçasý olan köylü toprak devri n gerçekleþtirilmesidir. Köylü toprak devriminin esas amacý, her türlü feodal kalýntýnýn kaynaðýný oluþturan yarý f nomisini tasfiye etmektir. Ancak çaðýmýzda emperyalizme, faþizme ve onun her türden siyasi letine, reformist ve revizyonist çanak yalayýcýsýna karþý mücadele ile birleþtirilemeyen a odal bir köylü mücadelesi baþarýsýzlýða mahkumdur. Bu birleþme iþçi-köylü temel ittifakýný bu temel üzerinde þehir küçük-burjuvazisinin devrim saflarýna kazanýlmasýnda ve ulusal bur nin siyasi olarak tecrit edilmesinde ifadesini bulur. Baþka bir deyimle Ulusal Dem okratik Halk Devriminin özü itibariyle bir köylü-toprak devrimi olmasý, bu devrimin çeþitl rjuva veya küçük-burjuva sýnýf ve katmanlarýn önderliðinde gerçekleþeceði anlamýna gelmez. atik Halk Devrimi, eski tipte burjuva demokratik devrimlerinden farklý olarak, artýk proletarya önderliðinde bir iþçi-köylü devrimidir. Proletarya bu devrime bütün gücüyle ka n önderliðini ele geçirecek, siyasi demokrasiyi en tam ve en geniþ bir biçimde gerçekleþti ktir. Ancak devrimci proletarya ve onun örgütlü öncü müfrezesi Türkiye Devrimci Komünist Partisi ki, kendi baþýna ele alýndýðýnda tam bir siyasi demokrasi ve en radikal bir demokratik de im bile proletaryanýn ücret köleliðinden kurtulmasýný getirmez, ancak onun koþullarýný yar al Demokratik Halk Devrimi, burjuva bir karakter taþýr ve ancak ulusal kurtuluþ (emper yalizmden ve feodalizmden kurtuluþ) sorununu çözümleyebilir. Çaðýmýzýn ulusal ve sosyal ku elelerinin devrimin iki farklý aþamasýna damgasýný vurmakta birlikte; belli ölçülerde ve b leriyle iç Ýçe geçmeleri kaçýnýlmazdýr. Bunun için biz, salt bir köylü devriminden deðil, liðindeki bir Ýþçi-köylü (halk) devriminden söz ediyoruz. Bu bakýmdan Türkiye devrimci proletaryasýnýn ve onun öncüsü Türkiye Devrimci Komünist Part Tarým Programý, küçük-burjuva siyasi hareketlerinkinden farklý olarak, kýrsal alanlardaki
türlü feodal kalýntýyý silip süpürmek ve yarý-feodal toprak aðalýðý sistemini bir bütün ol ak için mücadele eden bir köylü devriminin programýdýr. Proletaryanýn ve onun devrimci öncüsü Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Tarým Programý olmasa bile baþlýca bir «köylü programadýr ve onun köylü sorunu karþýsýndaki tutumunu tan larak Programýmýz ve özel olarak da Tarým Programýmýz, yarý-feodal iliþkilerin, ortaçað ka alanlardan bütünüyle silinip atýlmasýný, bunun için köylülüðün devrimci enerjisinin hareke ; köylülüðün komprador-kapitalizme. feodalizme ve emperyalizme karþý iþçi sýnýfý önderliði anýlmasýný ve iþçi-köylü ittifakýnýn gerçekleþtirilmesini ve kýrsal alanlarda sýnýf mücade in kolaylaþtýrýlmasýný, devrimin kesintisiz olarak sürdürülmesini amaçlar. "Proletarya ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Köylü Komiteleri eliyle toprak aðalarýný lerindeki topraklara ve hazine topraklarýna tazminatsýz olarak e! konulmasýný, feodal, y arý-feodal iliþkilerin hüküm sürdüðü topraklarýn Köylü Komiteleri tarafýndan köylülere dað iktatörlüðü altýnda bütün topraklarýn millileþtirilmesini savunur. Topraðýn Millileþtirilmesi Millileþtirme bütün toprak üzerindeki özel mülkiyetin ve mutlak rantýn kaldýrýlmasýdýr. To ilmesi kavramý, ekonomik gerçekler açýsýndan ele alýndýðýnda, meta toplumunun, kapitalist bir kategorisidir. Toprakta özel mülkiyetin reddi kapitalizmin reddi deðil, tersine e n katýksýz kapitalist geliþmenin bir talebidir. Baþka bir deyiþle top-,topraðýn millileþti i sosyalist bir önlem deðil, burjuva bir önlemdir Bu önlem ekonomik geliþmeyi, rekabeti ve sermayenin tartma akýþýný kolaylaþtýracak, tahýllarýn fiyatlarýný düþürecek, kýsacasý tar i hýzlandýracaktýr. Toprakta özel mülkiyetin kaldýrýlmasý demek olan millileþtirme, toprakta sermayenin serbes yatýrýlmasýnýn ve sermayenin üretimin bir dalýndan diðerine serbest akýþýnýn bütün engelle burjuva toplumunun yapabileceðinin en azamisidir. Kapitalizmin özgür, yaygýn ve hýzlý gel si, sýnýf mücadelesi için tam bir özgürlük, tarýmý «az gelir getiren» endüstrilere döndüre rýn ortadan kaldýrýlmasý iþte kapitalist üretim sistemi altýnda topraðýn millileþtirilmesi udur. Fakat proletaryanýn ve emekçi halkýn, burjuvazinin (ülkemizde komprador-burjuvazi ve top rak aðalarýnýn) ekonomik ve siyasi egemenliðini hedef aldýðý, proletaryanýn bütün özel mül hedeflediði, proleter devriminin çözülmek üzere gündemde olduðu ve burjuvazinin kendini de raklandýrdýðý günümüz koþullarýnda, burjuvazinin topraðý millileþtirmesi beklenemez. Bu bakýmdan komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýnýn ekonomik ve siyasi egemenliðinin sürd ar altýnda proletaryanýn ve öncü müfrezesi Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin bir gerçe alebi olarak topraðýn millileþtirilmesi talebini Ýleri sürmesi son derece hatalý olur. Top millileþtirilmesi talebi, bugün içinde bulunduðumuz durumda ülkemizin sosyo-ekonomik yapýs n, siyasi bakýmdan uygun bir talep deðildir. çünkü komprador burjuvazi ve toprak aðalarý b geçmiþtir ve komprador-burjuvazi de kendini topraklandýrarak asalak ve rantiyeci bir sýnýf haline gelir. Bunun için onlarýn toprakta özel mülkiyeti kaldýrmasý beklenemez. Ters mprador-burjuvazi ve toprak aðalan ve onlarýn faþist diktatörlüðü, köylülüðü her düzene ba i feodal sömürü ve baðýmlýlýk iliþkilerini güçlendirmek için yeni önlemler almaktadýr. Fakat devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda topraðýn millileþtirilmesi, ekonomik açýdan en uygun önlemdir. Çünkü devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda topraðýn millileþtirilm niden canlandýrarak, bu alanda geliþmeyi hýzlandýracak, özel mülkiyetin bir biçimine indir bir darbe olacak ve tarýmda sosyalist ekonomiye geçiþin koþullarýnýn hazýrlanmasýnýn bir lacaktýr. Bu bakýmdan devrimci iþçi-köylü diktatörlüðü altýnda bütün topraklar millileþtirilecek; ya mülkiyet hakký kaldýrýlacak, topraðýn satýlmasý, satýn alýnmasý, kiralanmasý ve baþkasýna lanacaktýr. El konulan Topraklar Köylü Komiteleri aracýlýðýyla toprak aðalarýnýn ellerindeki topraklar ine topraklarýna hiç bir tazminat ödenmeksizin el konulacaktýr.
Mülkiyetin serfliðe dayandýðý, yan-feodal üretim iliþkilerinin büyük ölçüde hüküm sürdüðü ön koþullarýn nemiz bulunmadýðý veya yetersiz olduðu topraklar, Köylü Komiteleri tarafýnd ve az topraklý köylülere daðýtýlacaktýr. Köylülere daðýtýlacak olan topraðýn büyüklüðünü ma ve onlarý proletarya davasýna kazanma ihtiyacý belirleyecektir. Dolayýsýyla daðýtýlacak toprak parçasýnýn büyüklüðü, farklý yerel koþullara göre deðiþecektir. Devrimci iþçi köylü diktatörlüðü tarafýndan el konulan topraklarýn bir bölümü üzerinde dev lacaktýr. Devlet çiftlikleri tarým alanýnda sosyalist ekonominin ilk örnekleri ve dayanak noktalarý olacaktýr. Devrimci iþçi köylü diktatörlüðü, el konulan topraklardan feodal ve yarý feodal iliþkileri larýn köylülere daðýtýlmasý ile ortaya çýkan iþletmeler de dahil olmak üzere, bireysel köy bütününün kooperatif ve giderek daha üst düzeyde kol-lektif iþletmeler içinde birleþmesini ecektir. Ve bunun için kesinlikle hiç bir zor yöntemi kullanmayacaktýr. Proletarya Kesintisiz Devrimden Yanadýr Proletarya kendisini, sadece demokratik devrimin dar sýnýrlarý içine hapsedemez, eylemin in ve bakýþýnýn muhtevasýný sadece demokratik devrimle sýnýrlayamaz. Proletarya yarý yolda caktýr. Proletarya ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi, kesintisiz devrimden yanadýr ve demokratik devrimin tamamlanmasýndan sonra durmaksýzýn sosyalizme geçecektir. Demokrati k devrimin zaferi ile kurulan Ýþçilerin ve köylülerin devrimci demokratik diktatörlüðü pro diktatörlüðünün özgül bir biçimidir ve devrimci proletarya, Ýþçilerin ve köylülerin devrim diktatörlüðü altýnda siyasi demokrasiyi en tam ve en geniþ bir biçimde gerçekleþtirerek pr diktatörlüðüne geçiþin koþullarýný yaratacaktýr. Proletarya Ulusal Demokratik Halk Devrimi aþamasýnda köylülüðün anti-feodal toprak devrimc delesine önderlik ederken kendisini sadece demokratik görevlerle sýnýrlamaz, bunun yanýnda , daha da önemli olarak sosyalist görevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirir. Þehir proletaryasýnýn ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin demokratik devrim aþamasýndaki s yalist görevleri; proletaryanýn bir parçasý olan kýrýn proleter ve varý-proleter unsurlarý ha saðlam bir birlik kurmada, onlarý köy burjuvazisinden ve köy küçük-burjuvazisinden ayrý k örgütlemesinde, kýrýn proleter ve yarý proleter unsurlarýný anti-kapitalist bir perspekt eðitmesinde, onlarýn bütün sýnýf çýkarlarýný kýrdaki ve þehirdeki bütün mülk sahiplerine savunmasýnda vb. ifadesini bulur. Þehir proletaryasýnýn emperyalizmin, komprador-tekelc i kapitalizmin ve feodalizmin varlýðýndan zarar gören kýrsal alandaki bütün sýnýf ve tabak ttifaký demokratik bir temele dayanýrken, onun kýrýn proleter ve yarý-proleter unsurlarýyl birliði sosyalist karakterde bir birliktir. Proletaryanýn Savunduðu Talepler Bütün bunlarýn bir sonucu olarak devrimci proletarya ve onun Marksist-Leninist Partisi Türkiye Devrimci Komünist Partisi gerek Türkiye'de emperyalizm eliyle, Prusya yolunda n feodal kalýntýlarýn tasfiye edildiði ya da edileceði yolundaki köylülüðün devrimci, dem le potansiyelini küçümseyen, onu heba etmeyi ve bastýrmayý amaçlayan çeþitli revizyonistkým ve teorilere; gerekse köylülüðün devrimci rolünü mutlaklaþtýran ve proletaryanýn fiili ni þu ya da bu biçimde köylülük ya da baþka bir sýnýf ve tabakaya devretmeyi öngören, ayný letaryanýn perspektifini sadece demokratik devrimle sýnýrlayan ve proletarya diktatörlüðün ulmasýna karþý duran Maoculuk, Guevaracýlýk vb. akýmlardan etkilenen küçük-burjuva akým ve karþý mücadele ederek; köylülüðün anti-feodal demokratik mücadelesinin þu taleplerini sav nlarýn gerçekleþtirilmesi için mücadele eder: 1). Toprak aðalarýnýn ellerindeki topraklara ve hazine topraklarýna Köylü Komiteleri aracý zminatsýz olarak el konulmasý, feodal, yarý-feodal iliþkilerin hüküm sürdüðü topraklarýn k r türlü angarya, ortakçýlýk, kiracýlýk, yarýcýlýk vb. ekonomi dýþý zor ve feodal kalýntýla iðin ortadan kaldýrýlmasý, 3). Köylülerin bankalara ve tefecilere olan tüm borçlarýnýn iptal edilmesi, 4). Köylülerin topraklarý üzerindeki her türlü ipoteðin tamamen kaldýrýlmasý, 5). Köylülerin sýrtýna yüklenmiþ dolaylý ve dolaysýz bütün aðýr vergilerin kaldýrýlmasý, 6). Tarým ürünleri taban fiyatlarýnýn yoksul ve orta köylüler tarafýndan belirlenmesi,
7). Köylülerin ormanlardan, akarsulardan ve su kaynaklarýndan yararlanmasý, 8). Tarým kooperatiflerine üye olmak için hiçbir maddi ön koþul ileri sürülmemesi, yoksul a köylülerin denetimindeki kooperatiflere her türlü yardým;n yapýlmasý, 9). Bütün tarým üreticilerine, tarým araçlarýnýn, tarým ilaçlarýnýn, gübrenin vb. en ucuz nka kredilerinin küçük tarým üreticilerine faizsiz olarak verilmesi, 10). Sürekli ve geçici tarým iþçileri üzerindeki feodal ve yarý-feodal ekonomi dýþý zorun rým iþçilerine sendika, sigorta ve grev hakkýnýn saðlanmasý; tarým iþçilerinin yaþama, çal anýlýn düzeltilmesi. HALK CEPHESÝ ÜZERÝNE Toplumsal geliþmede üretim iliþkilerinin üretici güçlerin geliþmesini engellemeye baþlamas ektif bir zorunluluk olarak gündeme giren devrimlerin zafere ulaþabilmesi, diðer þeyleri n yaný sýra, devrimci sýnýf güçlerinin birleþik devrimci eylemini gerektirir. Karþý-devrim da sýnýflarýn ekonomik ve siyasi egemenliklerinin yýkýlmasý, ancak mevcut düzenden zarar çýkarlarý onunla çeliþen ve dolayýsýyla gericiliðe karþý mücadele potansiyeli taþýyan sýn sý ve tereddütlü, kararsýz, yalpalayan sýnýf ve tabakalarýn tarafsýzlaþtýrmasý ile mümkün , yalnýzca siyasal öncünün mücadelesiyle baþarýya ulaþamayacaðý gibi, yalnýzca öncü sýnýfý ulaþamaz. Öncü sýnýfa dayanan ve devrimci sýnýflarýn birleþik mücadelesi olarak geliþen de e, zaferin ilk koþuludur. Diðer toplumsal geliþme aþamalarýndaki ülkelerde olduðu gibi, yarý-sömürge yarý-feodal ülk bir zorunluluktur. Bugün ülkemizde üretici güçlerin önündeki engeller, emperyalist (ve komprador) ve feodal s aðýmlýlýk iliþkileridir. Ve gündemde olan devrim, emperyalist tahakkümü kýrýp komprador-fe eri tasfiye ederek baðýmsýzlýk ve demokrasiyi gerçekleþtirecek olan Ulusal Demokratik Halk evrimidir. Emperyalist (ve komprador) ve feodal baðýmlýlýk iliþkilerinin varlýðýndan zarar gören ve b ri ve burjuva-feodal devleti hedef alan Ulusal Demokratik Halk Devriminden çýkan ola n sýnýflarýn baþýnda proletarya yer alýr. O, yalnýzca bu iliþkilerin tasfiyesini hedefleme lmaz; onun çýkarý, sýnýflarýn ve her türlü sömürü iliþkisinin ortadan kaldýrýldýðý sýnýfsý Ancak bütün biçimleriyle üretim araçlarýnýn özel mülkiyetine son verilmesi, proletaryanýn leþmesinin yolunu açar. O, demokrasi ve baðýmsýzlýk taleplerini savunmakla yetinmez, çünkü plerin gerçekleþmesi proletaryanýn kurtuluþunu saðlayamayacaktýr. Ama tam da bu nedenle, p letarya, bu taleplerin en kararlý ve tutarlý savunucusudur. Onun tam kurtuluþa giden b aðýmsýzlýk ve demokrasi dýþýnda bir yolu yoktur. Proletarya emperyalistler ve iç gericiler aþamaz, çünkü onlarla herhangi bir baðý yoktur; o, tamamýyla özel mülkiyet iliþkileri alan Demokratik devrimin zaferi, bu nedenle en fazla proletaryanýn çýkarýnadýr ve onun önderli devrimin kesin zaferinin, kesintisiz sosyalizme yönelen Ulusal Demokratik Halk Dev riminin zorunlu bir koþuludur. Proletarya bu devrimin önder ve temel gücüdür. Köylülük topraða (toprak aðasýna) ve tefeci-tüccara baðýmlý olmakla kalmamakta, ayný zaman istler ve komprador tekeller tarafýndan ve onunla iç içe geçmiþ devlet tarafýndan sömürülm baský altýnda tutulmaktadýr. Toprak, özgürlük ve baðýmsýzlýk, onun temel talepleridir ve b i gerçekleþtirecek demokratik devrim, dolaysýz olarak köylülüðün iþine yarayacak ve onun ç l edecektir. Toprak devriminin özünü oluþturduðu demokratik devrimde köylülük, özellikle y temel bir güçtür. Yoksul köylülüðün düzenle kayda deðer baðlarý yoktur. Dolayýsýyla köylü ne baðlý olarak farklýlaþtýðý ve mülkiyet iliþkileri içinde yer aldýðý kadarýyla, baþýnda mülkiyete dayanan düzene meyletmesi ona belirli kararsýzlýk unsurlarý aþýlasa da, köylülük e yoksul köylülük emperyalizmin, mevcut düzenin ve devletin tutarlý bir muhalifidir. Bir k urjuva tabakasý olan orta köylülük, ikili tabiatý gereði belirli bir kararsýzlýk gösterir; onun Ulusal Demokratik Halk Devriminin bir gücü olmasýnýn engeli deðildir. Þehir küçük-burjuvazisi, proletaryanýn yaný sýra Ulusal Demokratik Halk Devriminin þehirle dayanaðýný oluþturur. Orta köylülük gibi yalpalama ve kararsýzlýk belirtileri gösterse de, da, tekelci komprador sömürü, baský ve baðýmlýlýk iliþkileri ve emperyalist tahakküm altý dor-feodal devlet tarafýndan ezilmektedir. Bu düzenin devamýndan çýkarý yoktur, devrimci b
niteliðe sahiptir. Esas olarak orta burjuvazinin oluþturduðu ulusal burjuvaziye gelince, o, sermaye sah ibi kapitalist bir sýnýf olmasýna karþýn, emperyalizmin (ve komprador kapitalizmin) ve feo dalizmin baskýsý altýnda olmasý ve sermaye birikiminin bu yapý tarafýndan engellenmesi dol la iç ve dýþ gericilikle çeliþen ve demokratik devrimde objektif olarak çýkarý bulunan bir adýr. Ama öte yandan ulusal burjuvazi emperyalizm ile, komprador-kapitalizmi ve feod alizm Ýle baðlara sahiptir ve bu nedenle Ýç ve dýþ gericilikle uzlaþmaya yatkýndýr. Ayrýca reketi de onu gericilikle birleþmeye yöneltir. Küçük-burjuvazinin kararsýzlýðýndan farklý bu durumunun yaný sýra, kapitalist bir sýnýf olmasý ve demokratik devrimin kapitalist ger iciliði, uluslararasý tekelci burjuvaziyi hedef almasý dolayýsýyla kaçýnýlmaz bir tutarsýz ur ve zaman zaman karþý-devrim saflarýna meyleder. Devrimle karþý-devrim arasýnda yalpalar Genellikle ulusal burjuvazinin alt kesimleri devrime, üst kesimleri karþý-devrime eðilim gösterir. Ulusal Demokratik Halk Devrimi aþamasýndaki yarý-sömürge, yarý-feodal Türkiye'de sosyalizm unu açmak için demokrasi ve baðýmsýzlýk uðruna mücadele eden proletarya, köylülüðü kapital ederek peþine takmaya çalýþan, gericilikle uzlaþma eðilimine sahip burjuvaziyi tecrit etme ve tarafsýzlaþtýrmaya çalýþýr. Bu, baþlýca, köylülüðün burjuvazinin etkisinden kurtarýlma sunda ileriye doðru çekilmeye çalýþýlmasý, uzlaþmacý eðilimlerin üstesinden gelinerek demo min tamamlanmasý ve devrimin kesintisiz sürdürülmesi olarak yansýr. Proletarya burjuvaziyi tecrit ederek, köylülüðü kendi yedeði haline getirmeye çalýþýr. Proletaryanýn, yalnýz demokratik devrimde deðil, sosyalist devrim uðruna mücadelede de güv ilir bir müttefik olan yoksul köylülerle birliði, Ulusal Demokratik Halk Devriminin zafe rinin ön koþuludur. Proletaryanýn yoksul köylülerle ittifaký, devrimin kaderini belirler v bu, diðer müttefiklerin etrafýnda toparlanacaðý temel ittifaký oluþturur. Yoksul köylülük kýr yarý-proletaryasý ile sýkýca birleþmeye çalýþan proletarya, kýrýn ve þehirin küçük-bur anmaya çalýþýr. Ulusal burjuvazinin tarafsýzlaþtýrýlmasý çabasýnýn sürdürülmesi, onun karþ enmesi ve devrime meylettiðinde ki bu, genellikle, devrim ulusal bir devrim olarak geliþtiðinde mümkün olabilir onunla geçici ve koþullara baðlý uzlaþmalar yapýlmasýna enge ne gereklidir. Gericiliðin çeþitli gruplarýyla belirli koþullarda giriþilebilecek uzlaþmalara devrimin do deðil, dolaylý bir ittifaký olabilir. Böyle geçici ve koþullarda giriþilebilir uzlaþmalar imin doðrudan deðil, dolaylý bir itici gücü olabilir. Böyle geçici ve koþullara baðlý uzla daki çeliþmelerden yararlanma demektir. gericiliðin hiç bir kesimi ya da grubu devrimci potansiyel taþýmaz. Halk Cephesi içinde gericiler hiçbir zaman yer alamazlar, tersine bu cephe onlara karþýdýr. Proletarya devrimci müttefiklerini bir Halk Cephesi içinde örgütlemeye çalýþýr. Bu cephe, proletarya iliðinde devrimin kesin zaferini garanti eder ve o, ancak proletaryanýn Marksist-Leninist partisi olan Türkiye Devrimci Komünist Partisi yönetiminde örgütlü güçle bir araya getirilmesiyle oluþturulabilir. Halk Cephesinin programý, proletaryanýn asgari programý olan Ulusal Demokratik Halk De vriminin programýnýn temel talepleri üzerinde þekillenebilir. Çünkü Ulusal Demokratik Halk rimi programý, proletarya (ve yarý proletaryanýn) asgari taleplerinin gerçekleþmesini öngö , diðer devrimci sýnýflarýn en ileri talepleri içermektedir. Halk Cephesi programý, herhan bir dönemde devrimin temel taleplerini içermeyen reformcu program olamaz. O, baðýmsýzlýk siyasi demokrasinin elde edilmesini ve bunun temeli olarak komprador-feodal sömürü ve baskýnýn ve emperyalist tahakkümün tasfiyesi amaçlarýný kapsamazlýk edemez. Belirli dönem phesinin etrafýnda örgütlendiði Ulusa! Demokratik Halk Devrimi programýnýn belirli taleple ön plana çýkabilir ve cephe bu talepleri özellikle savunabilir. Ama, onun, düþmanlarýnýn dost gören, onla ne alan ya da onlara karþý mücadeleyi tatil eden bir programý olamaz. Partimiz, iþçi sýnýfýný, yoksul köylülüðü ve þehir ve Kýr küçük-burjuvazisini; gençliði ve rdýmýyla ve kitle örgütleri temeline dayalý olarak Halk Cephesi içinde örgütlemeye ve bu c yönetmeye çalýþacak, mümkün olduðunda ulusal burjuvaziyi de (geçici olduðunu bilerek) bu kmeyi reddetmeyecektir. Partimiz, bu cephenin yerine geçemeyeceðini akýldan çýkarmadan, on
un oluþturulmasýna hizmet edecek olan, çeþitli devrimci siyasi gruplar arasýnda devrimci p latformdaki tüm bloklaþma ve eylem birliklerini kabul eder ve böyle birlikleri gerçekleþti rmeye çalýþýr. Halk Cephesi ve onun oluþturulmasýna hizmet edecek geçici bloklaþmalar ve eylem birlikle ri, siyasi demokrasiyi ve ulusa! baðýmsýzlýðý gerçekleþtirmeyi hedeflediðinden, ancak demo melinde örgütlenebilir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, devrimci-demokrasi mücadelesinin de en tutarlý savaþçýs ak, devrimimizin bugün içinde bulunduðu ulusal-demokratik aþamada kurulacak olan Halk Ce phesinin programýnýn þu temel talepleri .içermesi gerektiðini savunur ve bunun için mücade der: 1) Komprador - feodal oligarþinin egemenliðindeki mevcut devlet cihazý (bugünkü biçimiyle st diktatörlük þiddete dayanan devrimle parçalanmalý; iþçi, köylü, asker meclisleri temeli an devrimci-demokratik diktatörlük kurulmalýdýr, 2) Emperyalizmin ve sosyal emperyalizmin ekonomik ve siyasi egemenliðine son veril meli, bu egemenliðin aracý olan tüm anlaþmalar iptal edilmelidir. Emperyalist savaþ tehlik esine ve militarizme karþý devrimci bir mücadele verilmelidir. 3) Siyasi özgürlük (toplantý, basýn, örgütlenme vb. özgürlükler) tam olarak gerçekleþtiril Tüm tekelci iþletme ve kurumlara ve onlarýn her türlü malýna iþçi-köylü diktatörlüðü taraf onomi iþçi ve köylülerin yararýna yeniden düzenlenmelidir, 5) Devletin ve toprak aðalarýnýn ellerindeki tüm topraða Köylü Komiteleri aracýlýðýyla taz k el konulmalýdýr; feodal, yarý-feodal iliþkilerin hüküm sürdüðü tüm topraklar, onlarý iþl dal baðýmlýlýk ve baskýya tümüyle son verilmelidir. Tefecilik yasaklanmalý, köylülerin ban tefecilere olan tüm borçlarý iptal edilmeli, topraklarý üzerindeki Ýpotekler kaldýrýlmalýd 6) En çok 8 saatlik iþgünü genelleþtirilmeli, çalýþma koþullarý düzeltilmelidir, 7) Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin hakký gerçekleþtirilmeli, tüm azýnlýk milliy indeki ulusal baskýya son verilmelidir. Türk ordusu Kýbrýs'tan çekilmelidir, 8) Sosyalist ülkeler (bugün tek sosyalist ülke olan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriy eti) desteklenmeli, dünya proletaryasý ve tüm anti-emperyalist hareketlerle dayanýþma hali nde bulunulmalýdýr. Türkiye Devrimci Komünist Partisi önderliðinde somutlaþan, proletaryanýn geniþ halk kitlel e önderliðinin anlamý kitlelerin bu talepler çerçevesinde toplanmasý ve mücadeleye sevk ed sidir. «MAO ZEDUNG DÜÞÜNCESÝ» ÜZERÝNE «Mao Zedung Düþüncesi», günümüz modern revizyonizminin bir deðiþkeni olan, küçük-burjuva b iðin ifadesidir. Mao Zedung'un (ve onun fikirlerinin), Cin devriminin geliþme süreci içi nde oynadýðý rol de bu konumuna uygun olmuþtur; Mao Zedung ve onun fikirleri demokratik devrimde tüm tutarsýzlýklarýna ve yalpalamalarýna karþýn, objektif olarak ilerici ve devri bir rol oynamýþ, ancak sosyalizm ve proletarya diktatörlüðü karþýsýnda, proletaryanýn önde en ve ütopik bir köylü sosyalizmi ve «tüm halkýn devleti» sahte hedefi ardýnda koþan küçük deolog (ve ideoloji) olarak, anti-Marksist-Leninist ve burjuva-revizyonist, geri ci bir kimliðe bürünerek, adým adým dünya gericiliðine yaklaþmýþ ve büyük Çin halk devrimi bir yitirilmesine ve sonunda Çin'in bugün geldiði yere, dünya gericiliði ile bütünleþmiþ mperyalist ve sosyal-faþist bir ülke haline gelmesine yolu açmýþtýr. Felsefi bir «akým» olarak «Mao Zedung Düþüncesi», Marksist diyalektik ve tarihi materyaliz nel yasalarýný inkar eden ve bunlarýn yerine eski Çin filozoflarýnýn idealist ve ilkel diy ektik yinelemelerinden, Proudhonun küçük-burjuva anarþist hayallerine kadar ve Narodnizmi n ütopyalarýndan, modern revizyonist ideologlarýn karþý-devrimci, revizyonist yavelerine k adar bir çok düþünce akýmlarýnýn» çeþitli öðelerini, Marksizm-Leninizmin en genel bir tak doðrularýnýn ardýna gizlemeye çalýþan olaðanüstü eklektik bir fikirler karmaþasýdýr. Bu fi a eklektik bir özellik kazandýran yanlarý bir tarafa býrakýldýðýnda Mao Zedung'un ve ÇKP'n ne yol gösteren en belirgin özellikleri Marksist diyalektiðin, inkarýn inkarýnýn ve niteli deðiþikliklerine yol açan zýtlarýn mücadelesi ve dönüþmesi yasasýnýn, zýtlarýn mutlak birl erin iradi olarak uzlaþabilir çeliþmeler olarak ele alýnmasý temelinde tahrip ve inkar edi lmesi; böylece toplumsal geliþmenin devrimler aracýlýðýyla ve yeninin eskiyi inkar ederek un yerini almasýyla sürekli akýþýnýn yerine, evrimci, duraðan, mekanik ve idealist bir tar
l bakýþ açýsýnýn geçirilmesi ve pratikte kapitalizmin ve burjuvazinin yaþatýlmasýnýn teori . Bu konumuna uygun olarak «Mao Zedung Düþüncesine damgasýný vuran proletaryanýn anti-kapita , bilimsel sosyalist bakýþ açýsý deðil, ama küçük-burjuvazinin (köylülüðün) soyut bir yoks rþýtlýðýndan kalkýnan ütopik ve yararcý bakýþ açýsýdýr. Mao Zedung'un bilimsel komünizme i anýr. «Mao Zedung Düþüncesi», proletarya diktatörlüðü, proletarya diktatörlüðü sisteminin kurulm e proletaryanýn elindeki en önemli araç olan Parti, proletarya diktatörlüðünün temelini ol halk meclisleri ve sosyalizmin kuruluþunda izlenecek çizgi konularýnda da Marksizm-Len ini2min karþýsýnda yer alýr. Mao Zedung, partiyi hiçbir zaman iþçi sýnýfýn Marksist-Leninist ideolojisiyle donanmýþ bir en yüksek sýnýf örgütü ve onun öncü müfrezesi olarak kabul etmedi. O, bunun yerine partiyi li ideolojilerin kol gezdiði, proletaryanýn sosyalizm ve komünizm için yürüttüðü mücadeled ve eylem birliðinin sembolü olmasý yerine, baðrýnda çeþitli hizipleri barýndýran ve bu hiz birbirlerini tasfiye etmesinin bir aracý olarak kullanmaya çalýþtýklarý; esas çalýþma alan k seçen ve bir parçasý olduðu bu «sýnýfýn» içindeki tüm parçalarý ve çeliþmeleri yansýtan; eolojik, siyasi ve örgütsel hiçbir bakýmdan kesin bir sýnýr çekmeyen; bütün bu alanlarda b e darbecilikle, liberalizm ve kendiliðindenciliðin yan yana yaþadýðý, demokratik merkeziye ikten uzak ne idüðü belirsiz bir örgütlenme olarak görmüþtür. Mao Zedung'un «Proletarya Diktatörlüðü» olarak tanýmladýðý sistem, çok öncelerden beri, kü ar tarafýndan çeliþkili sýnýfsal konumlarýn teorik bir yansýmasý olarak «keþfedilmiþ» ve Ç '-dan önce Sun Yat-sen tarafýndan kurulmaya çalýþýlan, sözde emek ile sermaye (ve proletar le burjuvazi) arasýnda saðlanacak kalýcý bir uyuma ve bu temelde proletarya, köylülük, þeh juvazisi ve ulusal (orta) burjuvazinin (ve onlarýn siyasi partilerinin) sürekli itti fakýna dayanan «bütün halkýn» (özünde burjuvazinin) egemenliðini temsil eden devrimci demo ir cumhuriyettir. Bu, Marksizm-Leninizmin proletarya önderliðinde yeni demokratik dev rimin üst yapýsý olarak savunduðu; özünde proletarya diktatörlüðüne denk düþen, iþçi sýnýf (sömürücü sýnýflarýn ve onlarýn temsilcilerinin dýþlandýðý) halk meclisleri örgütleri tem letaryanýn Marksist-Leninist partisi aracýlýðýyla tek baþýna yönettiði (ve burjuvazi üzeri kün bir diktatörlük olan) sosyalist bir diktatörlüðe doðru kesintisiz olarak geliþen devri mokratik diktatörlükten özü ve sýnýfsal karakteri bakýmýndan farklýdýr. Nitekim Mao Zedung letin emekçi halk meclisleri temeline dayanmasýný sürekli reddetmiþ, bunun yerine içinde b juvazinin «üç üçte bir sistemi» uyarýnca sürekli temsil edildiði örgütleri savunmuþ ve bun letaryanýn devleti tek baþýna, Komünist Partisi aracýlýðýyla yönetmesini «kötü bir þey» ol unun yaný sýra O, proletaryanýn sendikalar gibi, devrimin zaferinden sonra proletarya diktatörlüðü sisteminin bir parçasý haline gelen, onu bürokratik-liberal sapmalara karþý d n ve iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýný bu sapmalardan Kaynaklanan saldýrýlara karþý koruyan kitle aman gerekli dikkati göstermemiþ; aksine bu örgütlerin baltalanmasýna ve fiilen daðýtýlmas mmuþtur. Mao Zedung'un sosyalizmin inþasýnda izlenecek yol konusundaki tavrý da böyledir. Özel mülk etin sýnýrlan dýþýna çýkmayan bir küçük-burjuvanýn bakýþ açýsýndan O, sosyalizmin burjuvaz arafýndan ortaklaþa inþa edilmesini ve «burjuvazinin sosyalizmle bütünleþmesini» savunmuþt Zedung bu temelde proletaryanýn sosyalizmin inþasýnda aðýrlýk noktasýný, kendisini ekonomi l ve siyasi olarak güçlendirecek sosyalist bir aðýr sanayiinin kurulmasýna vermesini, köyl an proletaryanýn zenginleþmesi olarak görmüþ; bunun karþýsýnda esas aðýrlýðý kollektif kap eden devletle, özel kapitalistler arasýnda kurulacak ortaklýklar tarafýndan geliþtirilecek geri teknolojiye dayanan bir hafif sanayiye ve kýrsal alanlarda köylülerin «kulaklar ve toprak aðalarý» ile birlikte oluþturduklarý topraðýn ve baþlýca üretim araçlarýnýn özel m yanan ve yine kollektif kapitalizmden baþka bir þeyi temsil etmeyen kooperatif iþletme lere vermiþtir. Köylü sosyalizmi hayalleriyle birleþen bu pratik, yalnýzca Çin Halk Devrim in güçlü darbeleri altýnda ve sosyalist ülkelerin de yardýmlarýyla kýrýlan emperyalist boy ve esas olarak tasfiye edilen feodal kalýntýlarýn engellenmesinden kurtulmuþ olarak hýzla geliþen Çin kapitalizminin, yeni bir temelde dünya emperyalist sistemi ile yeniden bütünle esine ve Çin'in diðer emperyalist ülkelere göre geri bir ekonomik temele sahip olan sosy al emperyalist bir ülke haline gelmesine yol açmýþtýr. Çin'in bugün geldiði yer ve Hua-Den
in siyasetleri ve uygulamalarý Mao Zedung'un fikirleri ve pratiðinden ayrýlmaz. Ancak onlarýn, küçük-burjuva eklektisizmlerinden, burjuva-kapitalist özleri doðrultusunda belli e^arýndýrýlmasýný ve sistemleþtirilmesini ifade eder. Bugün Çin'de ekonomiye yol gösteren Kruþçev ve Brejnev'in burjuva-revizyonist ve sosyal emperyalist Sovyetler Birliði'nde ki ilkelerle (ki bunlarýn tümü kapitalist ekonominin yasalarýna dayanýr) tümüyle aynýdýr. Mao Zedung'un Marksizm-Leninizme yaptýðý en büyük «katkýlardan» (!) biri olarak gösterile alanýnda proleter devriminin sürdürülüp geliþtirilmesi olarak lanse edilen «Kültür Devrimi vizyonist yöneticilerinin anti-Marksist siyasetlerinin yol açtýðý hoþnutsuzluk temelinde k diliðinden patlak veren ve ÇKP içindeki hiziplerin mücadelesi olarak geliþen toplumsal kar gaþalýklardan baþka bir þey deðildir. Bu kargaþalýklarýn proletaryaya ve onun Marksist-Len partisi önderliðinde burjuva-revizyonist ideoloji ve fikirlere karþý proleter kültürü geli k için emekçi kitlelerin yürüttüðü sürekli bir mücadeleyi ifade eden Marksist-Leninist bir imi anlayýþýyla hiçbir ilgisi yoktur. Mao Zedung'un, demokratik devrim konusuna yaklaþýmý da bir çok Marksist-Leninist formülasy onla maskelenmiþ olsa da, özünde anti-Marksist ve yalpalayan tutarsýz bir köylü devrimcisi n yaklaþýmýdýr. Mao Zedung., küçük-burjuva bakýþ açýsý doðrultusunda demokratik devrim sor ve komünizmi gerçekleþtirebilmek için atýlmasý zorunlu bir adým olarak deðil, baþlýna bir yaklaþmýþ ve Çin toplumunu ger-ý ek durumu ve çeliþkileri içinde deðil, yalnýzca emperyal dalizmle olan çeliþkisi açýsýndan ele almýþtýr. Toplumun baðrýnda o zamanlar olgunlaþmakta eryalizm ve feodalizm ile olan çeliþmenin çözümlenmesinden sonra bütünüyle belirleyici bir kazanan proletarya ile burjuvazi arasýndaki çeliþmeye gözlerini kapatan Mao Zedung, «halk etici güçlerle üretim iliþkileri arasýndaki çeliþkinin niteliðinin ve muhtevasýnýn deðiþme bileþimi belirli ölçülerde deðiþecek, kendi içinde çeliþkili bir toplumsal kategori olarak kçýlarýn eskiden beri yaptýklarý gibi, kendi içinde uyumlu bir bütün olarak deðerlendirmiþ ygun bir siyaset izlemeye çalýþmýþtýr. Bu yaklaþým, doðal olarak demokratik devrimden sosy vrime kesintisiz geçiþin ve demokratik iþçi-köylü diktatörlüðünün sosyalist diktatörlüðe d ir. Mao Zedung, demokratik devrime, bir Marksist-Leninist olarak deðil, bir devrim ci-demokrat olarak katýldýðýndan ve sosyalist devrimi gerçekleþtirmek diye bîr sorunu olma demokratik devrimde proletaryanýn sosyalist görevlerini hiç bir zaman yerine getirmemiþ ve eyleminin ve dikkat alanýnýn merkezine proletaryayý deðil, köylülüðü koymuþtur. Mao Zedung'un ve ÇKP yönetiminin küçük-burjuva sýnýf konumundan gelen uzlaþmacýlýðý ve yal atik devrimde de çeþitli biçimlerde etkisini göstermiþ; bu durum, çeþitli emperyalistlerle iç gericiliðin þu ya da bu kesimiyle gerçekleþtirilmeye çalýþýlan ilkesiz uzlaþma giriþiml giriþimlerin menþevik «aþamalar» anlayýþýna tamamen uygun olarak (baþ düþmana karþý bütün az eden baþ çeliþme ve özel program anlayýþý) teorileþtirilmesi çabalarýnda ifadesini bulm ni «Mao Zedung Dü þüncesi»nde bulan «Üç Dünya Teorisi» tamamen bu an-ti-Marksist ve revizy ir ürünüdür. Mao Zedung'un Marksizm-Leninizme bir diðer Katkýsý olarak lanse edilen sözde «Halk Savaþý si» de böyledir. Mao Zedung, Cin devriminin tecrübelerini mekanik ve köylü devrimcisi baký uygun bir þekilde teorileþtirmeye ve buradan kalkýnarak proletaryanýn devrimde öncü ve tem bir güç olarak rolünü inkar etmeye çalýþmýþtýr. O, çeþitli mücadele ve örgütlenme biçimle if durum, koþullar ve proletaryanýn bu duruma uygun strateji ve taktikleri açýsýndan deðil sübjektif niyet ve istekleri açýsýndan yaklaþmýþ; çeþitli mücadele biçimlerini yaratanýn i eðil, objektif koþullar ve kitle mücadelesinin ulaþtýðý düzey olduðunu inkar etmiþtir. Mao bu konuda temsil ettiði bir diðer sapma da, devrim sorununa askeri bakýþ açýsýndan yaklaþ rduyu esas örgütlenme aracý ve askeri-bürokratik örgütlenmeyi esas örgütlenme biçimi olara ir. «Mao Zedung Düþüncesinin bir diðer özelliði de milliyetçiliðidir. O, milliyetçi bakýþ açýs lafýzlýyla gizlemeye çalýþmýþ ve bunu MarksizmÝn millileþtirilmesi olarak göstermeye çalý düþünceleri ve genel olarak ÇKP yöneticileri üzerinde büyük Han þovenizminin ve onun eski eologlarýnýn büyük bir etkisi vardýr. Bu yüzden Mao Zedung Cinli olan her þeye (çaðýnda bi iðin güçlü bir temsilcisi olmuþ Konfüçyusun «deðerli mirasý»na bile) titizlikle sahip çýka nýn enternasyonal komünist hareketine ve Marksist-Leninist partilere daima yararcý bir açýdan ve kuþkuyla yaklaþtý. Stalin döneminin Sovyetler Birliði ve III. Enternasyonal ile Zedung ve ÇKP yöneticileri arasýndaki çatýþma proletaryanýn küçük-burjuvazi üzerindeki ba
Kruþçev-Brejnev kliði ile oniar arasýndaki çatýþma ise revizyonist klikler arasýndaki çýk an ve Sovyetler Birliði'nin Çin'i hegemonyasý altýna almak istemesinden doðmasýna karþýn, dung ve ÇKP yönetimi bu ikisini aynýlaþtýrmaya ve buradan «ulusal» bakýþ açýsýnýn doðruluð 'i emperyalist bir süper devlet haline getirmeye çalýþan Hua-Deng kliði, yalnýzca Mao Zedu tarafýndan açýlan yolda daha da ilerlemekten baþka bir þey yapmýyorlar. Mao Zedung ve ÇKP yönetiminin modern revizyonizme karþý sözde mücadelesi de bir aldatmacad baþka bir þey deðildir. Mao Zedung, Tito ve Yugoslav revizyonizmi karþýsýnda yararcý bir mla zaman zaman deðiþik tutumlar almasýna karþýn, esasta Tito'yu destekledi. Onun Kruþçevnev kliði ile olan çatýþmasý ise, belirttiðimiz gibi burjuva-revizyonist klikler arasýndak r çatýþma niteliðini taþýyordu. Mao Zedung «ulusal çýkarlar» kaygýsý ile uzun süre Sovyet le uzlaþtý ve onlarla anlaþmaya çalýþtý; daha sonra ise baþta AEP olmak üzere Marksist-Len in Sovyet revizyonistlerini eleþtirirken ileri sürdükleri kanýtlarý revizyonist rakibini y ratmak amacýyla kullandý ve bir çeþit Marksizm ticareti yaptý. Sovyetler Birliðiyle çeþit zlýklarý olduðu gerekçesiyle «Euro-Komünist» partileri ve Romanya revizyonist partisini de ledi. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kongresi, TDKP-ÝÖ Merkez Komitesi'nin «Mao Zedung Düþünc ilgili olarak aldýðý ve Yoldaþ'ýn 15. sayýsýnda yayýnlanan kararý, diðer revizyonist akým o Zedung Düþüncesine karþý da etkili bir silah haline getirmiþ bulunan «Stalin Kampanyasý» k yayýn organýnda bu «düþünce»ye yöneltilen bir dizi makaleyi tümüyle benimser ve onaylar. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, «Mao Zedung Düþüncesine ve Çin revizyonizmine karþý müc dern revizyonizmin diðer biçimlerine karþý mücadeleyle birleþtirecek ve bu mücadeleyi kara r biçimde sonuna kadar sürdürecektir. I. KONGRE BELGELERÝ (16) KONGRE KARARLARÝ: 2 KONGRENÝN ÇEÞÝTLÝ KONULARA ÝLÝÞKÝN ALDIÐI KARARLAR Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, çeþitli konulara Ýliþkin ola kararlar almýþtýr. Örgütümüzün bazý iç sorunlarýna iliþkin olanlarý dýþýnda bu kararlarý y PARTÝ AMBLEMÝ VE PARTÝ BAYRAÐI ÜZERÝNE KARAR Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi Parti Amblemi ve Parti Ba yraðý ile ilgili olarak aþaðýdaki kararlarý oy birliði ile almýþtýr: Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin amblemi orak-çekiç ve yýldýzdýr. Partimizin bayraðýn dýr. Bayraðýmýzýn sol üst köþesinde sarý renkte orak-çekiç ve yýldýz bulunur. Partimizin bayraðý üzerinde bulunan yýldýz, insanlýðýn gerçek altýn caðý olan ve partimizi ettiði komünizm idealini simgeler. Orak-çekiç iþçi-köylü ittifaký temelinde kurulacak prol iktatörlüðünü gösterir. Bayraðýmýz, kýzýl rengini bütün dünyada ve ülkemizde komünizm Ýdea hitlerinin kanýndan alýr. PARTÝNÝN MERKEZÝ KÝTLE YAYIN ORGANININ ÇIKARILMASI ÜZERÝNE KARAR Gizli çalýþan komünist partilerin iþçi ve emekçi kitleler ve devrimcilere bizzat kendi ism taþýyan yayýn organý ile doðrudan seslenmesi, kitlelerin mücadelesine kendi siyaseti doðru unda ve bir kitle yayýn organý aracýlýðýyla yol göstermesi ve propaganda ve ajitasyon faal ini bu temelde merkezileþtirmesi reddedilemez. Örgütümüz bugüne kadar partinin periyodik bir kitle yayýn organýnýn propaganda ve ajitasyo iyeti içindeki yerini doðru olarak tespit etmiþ ve bu yolda belli adýmlar atmýþtýr; ama bu tespiti bir bütün olarak ve merkezi bir þekilde hayata geçirememiþtir. Ýþçi ve emekçi kitlelerin giderek daha çok devrimcileþtiði bugünkü koþullarda Partimizin y delesi içerisindeki yeri de dikkate alýndýðýnda, bugün Parti ismiyle merkezi bir kitle yay
rganýnýn çýkarýlmasý daha da önem kazanmýþtýr. Ve ertelenmez bir görev haline gelmiþtir. Partimizin Birinci (Kuruluþ) Kongresi, mevcut merkezi kitle yayýn organlarýnýn mümkün oldu ece yayýným sürdürmesinin yanýnda, kitlelere doðrudan ve kendi ismiyle seslenmek için peri k ve merkezi bir kitle yayýn organýnýn çýkarýlmasýna ve bunun için Merkez Komitesi'ne yetk lmesine oy birliði ile karar vermiþtir. TÜRKÝYE KÜRDÝSTANI'NA YÖNELÝK OLARAK BÝR KÝTLE YAYIN ORGANININ ÇIKARILMASI ÜZERÝNE KARAR Bugün Türkiye genelinde yükselen demokrasi mücadelesinin yanýnda, Türkiye Kürdistanýnda d k ve özgürlük mücadelesi ve Kürt halkýnýn ulusal baskýya karþý mücadelesi geliþmektedir. Fakat her türden Kürt revizyonist akýmý, Kürt halkýnýn ulusal bilincini istismar ederek de asi mücadelesini saptýrmakta ve gericiliði bütün yönlerden güçlendirmeye çalýþmaktadýr. Bu si akýmlar da Kürt halkýnýn demokrasi mücadelesini yozlaþtýran bir faaliyet yürütmektedir. Bugüne kadar örgütümüz Kürdistan'da bir çok kez binlerce emekçiyi faþizme, ulusal baskýya sýnýflara karþý eylemlere seferber etmesine ve Kürdistan'da kitle baðlarýna sahip olmasýna t modern revizyonist ve burjuva milliyetçisi akýmlarýn çarpýtma ve yozlaþtýrýcý tutumlarýy e yetersiz kaldý. Bu yetersizliðin bir nedeni de Türkiye Kürdistan'ýna yönelik olarak sürekli ve özgül bir p nda faaliyetinin yürütülmemiþ olmasýdýr, özellikle son zamanlarda bu yönde çýkarýlan bazý ar olmasýna karþýn, bu görevin üstesinden gelmede yeterli olmadý. Beyle bir görev ancak, P mizin Kürdistan'a yönelik olarak sürekli ve yazýlý propaganda faaliyeti sürdürmesi ile yer getirilebilir. Böyle bir faaliyet, ayný zamanda, iki ulustan proletaryanýn ve emekçi halkýn birliðinin sa masý yönünde de güçlü bir etken olur. Bütün bunlarý dikkate alan Birinci (Kuruluþ) Kongrem izin Kürdistan'a yönelik olarak sürekli ve periyodik bir kitle yayýn organýnýn çýkarýlmasý n için Merkez Komitesine yetki verilmesine oy birliði ile karar vermiþtir. PARTÝ ÞEHÝTLERÝNÝN ANILMASI ÜZERÝNE KARAR Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, örgütümüzün Marksist-Leninis ideolojik-siyasi çizgiyi benimsediði 1975 yýlýndan bu yana, Onun saflarýnda üye olarak müc e ederken faþist diktatörlüðün resmi ve sivil güçleri ve karþý-devrimci, provokatif unsurl dan katledilen; Ý. Gökhan Edge, Ökkeþ Karayiðit, Mehmet Yýlmaz, Ýlhan Emre, M. Ali Özpolat f Metin Yoldaþlarý saygýyla anar. 1971-1975 YILLARI ARASINDA FAÞÝST DÝKTATÖRLÜK TARAFINDAN KATLEDÝLEN THKO MÝLÝTANLARININ PA UR ÜYESÝ OLARAK KABUL EDÝLMESÝ ÜZERÝNE KARAR Kongremiz örgütümüzün tarihî geliþme sürecini ve devrimci demokrat bir örgütten, Marksistir örgüte dönüþürken örgütsel bütünlüðünü korumasýný göz-önüne alarak; THKO'nun henüz devr 975 yýllarý arasýnda O'nun saflarýnda savaþýrken faþist diktatörlük tarafýndan katledilmiþ halkýnýn faþist diktatörlüðe karþý drreniþinin Ýlham kaynaðý olan ve kararlýlýklarý ile ö ynaðý olan DENÝZ GEZMÝÞ, HÜSEYÝN ÝNAN, YUSUF ASLAN, SÝNAN CEMGÝL, CÝHAN ALPTEKÝN, ALPASLAN A. ÖMER AYNA, ÝBRAHÝM ÖZTAÞ, NÝYAZÝ YILDIZHAN ve AVNÝ GÖKOÐLU yoldaþlarýn Parti Onur üyesi ilmesini oy birliði ile kararlaþtýrmýþtýr. 1975 YILINDAN BU YANA ÖRGÜTÜMÜZÜN SEMPATÝZANI ÝKEN FAÞÝST DÝKTATÖRLÜK TARAFINDAN KATLEDÝLE ONUR ÜYESÝ OLARAK KABUL EDÝLMESÝ ÜZERÝNE KARAR Kongremiz 1975 yýlýndan bu yana baþta Türkiye Genç komünistler Birliði (TGKB) olmak üzere fýndan yönlendirilen çeþitli kitle örgütlerinde mücadele eden, onun çizdiði yolda yürüyen larýný vererek. Parti üyesi olmaya layýk devrimciler olduklarýný kanýtlayan, örgütümüz sem li Sami Demirci, Ahmet Deveci, Hüseyin Güzel, Ata Yýldýrým, Sami Ovalýoðlu, Burhan Barýn, Aslansoy, Özalp Koç, Tufan Liceli, Taner Benian, Cafer Erdem, Muþtan Büyükkorkmaz, Hasan Y asin, Mehmet Korkmaz, Hakan Tuðrul, Süleyman Akdað, Sadýk Canarslan, Eyüp Kü-cükpalamutçu, koðlu, Nuretin Altaylý, Hasan Do-Öan, Ýsmet Kýlýnç, Mithat Sivri, Sefa Hakverdi. Bahattin
ndoðan, Ayhan Gökdemir, Mahmut Özden, Murat Dertli, Yusuf Ekinci, Öner Semiz, Ali Osman BeydilIi, Celal Duru, Emin Kutan, Talip Sevinç, Mehmet Savaþ Ýslam, Naver Engin, Ziya Þa fak, Tuncay Yaþayacak, Yaþar Bayrak, Oktay Çiðdemal, Faysal Kelleci, Þahin Akar, Köroðlu K , Kemal Binici, Ýsmail Kara, Yusuf Dal, Mustafa Yaþar, Namýk Kemal Apak, Kazým Çelik, Meh met Mazlum, Haluk Tamdoðan, Ahmet Öztürk, Fatma Gözüsulu, Aziz Çolak, Muhsin Alkan, Nadir luel, Ra-þit Akkaya, Abbas Karakýz, Cengiz Han, Musa Funda, Murat Akpýnar, Hüseyin Yaran gümeli, Erdoðan Çamdal, Nebil KeskirYkeser, Sahabettin Aktokat, Necdet Çivi, Kö-muran Yeni , Necdet Mehmet, Ahmet Demirtaþ, Mustafa Örüm, Ýsmail Üzer, Kazým Güner, Sultan Arguç, Hüs car, Ali Mengüc. Kasým Yücel, Aslan Göncü, Hüseyin Altýngez, Reþat Öge, Recep Taþçý, Cemil ut Mutlubaþ, Sadi Canan, Kemal Güngörmüþ, Mehmet Þahin, Bekir Güven, Metin Kýlýç, Kamil Sa Temel, Hacý Tonu, Yüksel Yeþilyurt, Cüneyt Tandoðan, Musa Aðdaþ, Eyüp Akkurt, Ahmet Sadull a, Hasan Engül, Halil Turgut, Düzgün Yýldýz, Aziz Sürücü, Sakine Kamalak, Zafer Þahin, Hüs rem Kurt yoldaþlarýn Parti onur üyesi olarak kabul edilmesini oy birliði ile onaylar. CEZAEVLERÝNDEKÝ YOLDAÞLARA MESAJ Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, faþist-feodal diktatörlüðün larýnda her türlü zulme ve zorbalýða karþý kararlýlýkla mücadele eden, devrim ve sosyalizm e tutan tüm yoldaþlarýmýzý en içten duygularla selamlar. Proletarya ve halkýn devrimci mücadelesi zindanlarýn küflenmiþ duvarlarýný yýkacak, halkýn larýna özgürlüðü getirecektir. KONGRENÝN AEPE VE DÝÐER KARDEÞ PARTÝLERE MESAJI TDKP KONGRESÝ'NÝN ARNAVUTLUK EMEK PARTÝSÝNE MESAJI Enver Hoca Yoldaþ, AEP Merkez Komitesi Birinci Sekreteri Partimizin Birinci (Kurul uþ) Kongresi, faþist diktatörlüðün aðýr illegalite koþullarý altýnda ve sonsuz bir coþku i Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin (TDKP) kuruluþunu ilan etmiþtir. Ülkemizdeki bütün komünistlerin iradesinin gerçekleþtiði Kongremizin, örgütümüzün siyasi ç asý ve Partinin Programý ve Tüzüðünü kabul etmesi ile Türk ve Kürt uluslarýndan ve çeþitli n Türkiye proletaryasý, geçmiþte M. Suphi ve yoldaþlarý tarafýndan atýlan ama sürdürülemey adýmý dýþýnda tutarsak, tarihinde ilk kez devrimci bir komünist partisine kavuþmuþ olmakt Türkiye proletaryasý ve komünistleri, bu noktaya ve çetin bir mücadele sonucunda eriþmiþti 20 Eylül'ünde Bakude Mustafa Suphi ve yoldaþlarý tarafýndan Üçüncü Enternasyonalin bir ko Türkiye Komünist Partisi'nin I. Kuruluþ Kongresi'nin toplanmasý, komünist partisinin yarat masý için Önemli bir adýmdý. Ancak bu giriþim, kýsa bir süre sonra M. Suphi 14 yoldaþýnýn juvazi tarafýndan katledilmesi ile yarým kalmýþtýr. Daha sonra TKP'ye egemen olan Þefik Hü revizyonist, sað oportünist çizgisi 58 yýllýk «sol» hareketi zehirlemiþ, onun geliþmesinin engeli oluþturmuþtur. Bu çizgi diðer etkenlerle birlikte küçük burjuva maceracýlýðýna da k r. Kongremizin toplanmasý ile kuruluþunu ilan ettiðimiz TDKP, 58 yýllýk revizyonizmin, sað op tünizmin mahkum edilmesinin, devrimci-demokrat bir örgütün dokuz yýllýk bir mücadeleyle ko bir örgüte dönüþmesinin bir sonucudur. Örgütümüzün önceli olan THKO, 1978 Ekim'-inde topl ismini Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü (TDKP-ÝÖ) olarak deðiþtirmiþ ve bu k ekli hazýrlýklarý yaparak, en kýsa zamanda TDKP Birinci (Kuruluþ) Kongresi'ni toplama tari hi kararýný almýþtý. Bugün TDKP Birinci (Kuruluþ) Kongresi'nin toplanmasý ile bütün Kongre üyeleri ve bütün Tür istleri, Türkiye proletaryasýna ve emekçi halkýna verdikleri sözü yerine getirmenin, bu þa vi gerçekleþtirmenin kývancý içindedir. Örgütümüz bu þanlý görevi dokuz yýllýk çetin bir mücadele sonunda gerçekleþtirmiþtir. Örgü rmizme, Kruþçev-Brejnev revizyonizmine, «Üç Dünyacý» Cin revizyonizmine, revizyonist «Mao si»ne, «Euro-Komünizmi» ve Tito revizyonizmine karþý verdiði kararlý ideolojik mücadele iç iþ ve saðlamlaþmýþtýr. Her türden oportünist ve revizyonist akýma karþý verdiðimiz mücadel
lüðe, emperyalizme ve sosyal emperyalizme karþý verdiðimiz mücadele ile birleþtirerek ve y n sýnýf mücadelesinin her alanýnda yer alarak çelikleþmiþ bîr parti örgütü yarattýk. Partimiz bugün toplumun her kesimine yayýlmýþ hücreleri, parti örgütleri, kitle örgütleri, anlarý ile iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halkýn demokrasi ve sosyalizm mücadelesine önderlik et ndedir. Türk, Kürt uluslarýndan ve çeþitli milliyetlerden Türkiye iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halkýný eryalizme ve sosyal emperyalizme karþý sürdürdüðü baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm müca evrimci Komünist partisinin önderliðinde zafere ulaþacaktýr. Ülkemiz komünistleri bütün bir tarihi dönem boyunca modern revizyonizme, Cin revizyonizmin e, revizyonist «Mao Zedung Düþüncesine karþý, «Euro-Komünizm» ve Tito revizyonizmine karþý ninizmi kararlýlýkla savunan, devrimin ve yüce komünizm davasýnýn bayraðýný daima yüksekl e bu yolda paha biçilmez baþarýlar kazanan Enver Hoca yoldaþýn önderliðindeki Arnavutluk E Partisi'ni kendilerine örnek olarak almaktadýr. Ülkemiz komünistleri ve iþçi sýnýfý, sosya avutluk'ta özlemini duyduklarý ve uðruna savaþtýklarý sosyalizm davasýnýn emperyalistlerin vyet ve Cin Sosyal emperyalistlerinin ve bütün gericilerin kuþatmasý altýnda baþarýyla ger ni görmekte, bundan büyük hýr güç ve ilham almaktadýrlar. Arnavutluk halký þanlý Emek partisinin önderliðinden bütün iç düþmanlarýný yok ederek ve d k, proletarya diktatörlüðü altýnda sosyalizmi Ýnþa etme mücadelesini baþarýyla sürdürecekt istlerinin, iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halkýnýn, Arnavutluk halkýnýn þanlý Emek Partisinin lesine her zaman tam destek olacaðýný, bu vesileyle bir kez daha belirtmek isteriz. Kongremiz partilerimiz arasýnda kurulmuþ olan, Marksizm- Leninizm temeline dayalý Ýlkeli birliðin ve kardeþçe Ýliþkilerin daha da geliþeceðini vurgulamayý, Arnavutluk Emek Partis crübelerinden yararlanmayý, Emek Partisi ile fikir alýþveriþinde bulunmayý önemli ve vazge bir görev sayar. Uluslararasý komünist hareketin ülkemizdeki öncü müfrezesi olarak Partimiz, üzerine düþen yonalist görevleri eksiksiz bir biçimde yerine getirecektir. Ve uluslararasý komünist ha reketin enternasyonalist birliði, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz öðretileri üze e, Üçüncü Enternasyonalin þanlý mirasý üzerinde, devrimci proletaryanýn mücadele deneyleri ovyet, Yugoslav, Cin revizyonizmine, «Euro Komünizmi»ne ve revizyonist «Mao Zedung Düþünce karþý mücadelenin baþarýlarý üzerinde yükselecektir. Dünya komünist hareketinin geliþmesi ni hiçbir karþý-devrimci caba engelleyemeyecektir. Emperyalist-revizyonist sistemin bunalýmdan bunalýma yuvarlandýðý ve çürümüþlüðünün bütün proletaryanýn, halklarýn ve ezilen uluslarýn sosyal ve ulusal kurtuluþ mücadeleleri dünyan t bir köþesini çýð gibi sarmýþtýr. Amerikan emperyalistlerinin, Sovyet ve Çin sosyal emper rinin, diðer emperyalistlerin ve bütün gericilerin hiç bir çabasý bu mücadelelerin zafere sýný engelleyemeyecektir. Emperyalistler ve gericiler alt edilecek, dünya proletaryasýnýn ve halklarýnýn devrim ve kurtuluþ davasý mutlaka zafere ulaþacaktýr. Bugün devrim çözülmek üzere gündeme gelmiþ bir sorundur. Gelecek dünya proletaryasýnýn ve Gelecek komünizmindir, gelecek aydýnlýktýr. Bunun en büyük garantisi dünyanýn dört bir yanýndaki gerçek komünist partilerin varlýðý ve komünist hareketin saflarýnýn her geçen gün geniþliyor olmasýdýr. Kongremiz, bütün bu düþüncelerle, Türkiye proletaryasý ve emekçi halký adýna þahsýnýzda Ar rtisini ve Arnavutluk halkýný en içten, en sýcak enternasyonalist duygularla selamlamakt adýr. * YAÞASIN MARKSÝZM-LENÝNÝZM ! * YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ ! * YAÞASIN ARNAVUTLUK EMEK PARTÝSÝ ! TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KONGRESÝ -----------TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KONGRESÝNÝN BÜTÜN ÜLKELERÝN MARKSÝST-LENÝNÝST KOMÜNÝST P
Partimizin Birinci (Kuruluþ) Kongresi, faþist diktatörlüðün aðýr illegalite koþullarý altý z bir coþku içinde toplanarak Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin (TDKP) kuruluþunu ilan etmiþtir. Ülkemizdeki bütün komünistlerin iradesinin gerçekleþtiði Kongremizin, örgütümüzün siyasi ç asý ve Partinin Program ve Tüzüðünü kabul etmesi ile Türk ve Kürt uluslarýndan ve çeþitli en Türkiye proletaryasý, geçmiþte M. Suphi ve yoldaþlarý tarafýndan atýlan ama sürdürüleme i adýmý dýþýnda tutarsak, tarihinde ilk kez devrimci bir komünist partisine kovuþmuþ olmak Türkiye proletaryasý ve komünistleri bu noktaya uzun ve çetin bir mücadele sonucunda eriþm rdir. 1920 Eylül'ünde Bakude Mustafa Suphi ve yoldaþlarý tarafýndan Üçüncü Enternasyonalin bir k Türkiye Komünist Partisinin I. Kuruluþ Kongresini toplamasý, komünist partisinin yaratý için önemli bir adýmdý. Ancak bu giriþim, kýsa bir süre sonra M. Suphi ve 14 yoldaþýnýn Ke juvazi tarafýndan katledilmesi ile yarým kalmýþtýr. Daha sonra TKP'ye egemen olan Þefik Hü revizyonist, sað oportünist çizgisi 58 yýllýk «sol» hareketi zehirlemiþ, onun geliþmesinin engeli oluþturmuþtur. Bu çizgi, diðer etkenlerle birlikte küçük-burjuva maceracýlýðýna da ir. Kongremizin toplanmasý ile kuruluþunu ilan ettiði-TDKP, 58 yýllýk revizyonizmin, sað oport min mahkum edilmesinin, devrimci-demokrat bir örgütün dokuz yýllýk bir mücadeleyle komünis r örgüte dönüþmesinin bir sonucudur. Örgütümüzün önceli olan THKO, 1978 Ekim'in-in topladý mini Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü (TDKP-ÝÖ) olarak deðiþtirmiþ ve bu konf i hazýrlýklarý yaparak, en kýsa zamanda TDKP Birinci (Kuruluþ) Kongresi'ni toplama tarihi kararýný almýþtý. Bugün TDKP Birinci (Kuruluþ) Kongresi'nin toplanmasý ile, bütün Kongre üyeleri ve bütün Tü münistleri, Türkiye proletaryasýna ve emekçi halkýna verdikleri sözü yerine getirmenin, bu evi gerçekleþtirmenin kývancý içindedir. Örgütümüz bu þanlý görevi dokuz yýllýk çetin bir mücadele sonucunda gerçekleþtirmiþtir. Ör formizme, Kruþçev-Brejnev revizyonizmine, «Üç Dünya»cý Çin revizyonizmine, revizyonist «Ma sine, «Euro-komünizmi» ve Tito revizyonizmine karþý verdiði kararlý ideolojik mücadele içi eþmiþ ve saðlamlaþmýþtýr. Her türden oportünist ve revizyonist akýma karþý verdiðimiz müca törlüðe, emperyalizme ve sosyal emperyalizme karþý verdiðimiz mücadele ile birleþtirerek v en sýnýf mücadelesinin her alanýnda yer alarak cebir parti örgütü yarattýk.Partimiz bugün her kesimine yayýlmýþ hücreleri, parti örgütleri, kitle örgütleri, yayýn organlarý ile iþ alkýn demokrasi ve sosyalizm mücadelesine önderlik etmenin azmi içindedir. Türk, Kürt uluslarýndan ve çeþitli milliyetlerden Türkiye iþçi sýnýfýnýn ve emekçi halkýný eryalizme ve sosyal emperyalizme karþý sürdürdüðü baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm müca evrimci Komünist Partisinin önderliðinde zafere ulaþacaktýr. Kongremiz, partilerimiz arasýnda kurulmuþ olan, Marksizm-Leninizm temeline dayalý ilke li birliðin ve kardeþçe iliþkilerin daha da geliþeceðini vurgulamayý, kardeþ Marksist-Leni artilerin tecrübelerinden yararlanmayý, kardeþ partilerle fikir alýþveriþinde bulunmayý ön e vazgeçilmez bir görev sayar. Partimiz dünyanýn tek sosyalist ülkesi olan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyetinin s avunulmasýný, tüm dünyada sosyalizm için mücadele eden kardeþ Marksist-Leninist partilerin arlý bir destekleyicisi olmayý proleter enternasyonalizminin bir gereði sayar. Uluslararasý komünist hareketin ülkemizdeki öncü müfrezesi olarak partimiz, üzerine düþen yonalist görevleri eksiksiz bir biçimde yerine getirecektir. Ve uluslararasý komünist ha reketin enternasyonalist birliði, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz Öðretileri üze de. Üçüncü Enternasyonalin þanlý mirasý üzerinde, devrimci proletaryanýn mücadele deneyler Sovyet, Yugoslav, Çin revizyonizmine, «Euro-komünizmi»ne ve revizyonist «Mao Zedung Düþünc karþý mücadelenin baþarýlarý üzerinde yükselecektir. Dünya komünist hareketinin geliþmesin
i hiç bir karþý-devrimci çaba engelleyemeyecektir. Emperyalist, revizyonist sistemin bunalýmdan bunalýma yuvarlandýðý ve çürümüþlüðünün bütün proletaryanýn, halklarýn ve ezilen uluslarýn sosyal ve ulusal kurtuluþ mücadeleleri dünya dört bir köþesini çýð gibi sarmýþtýr. Amerikan emperyalistlerinin, Sovyet ve Çin sosyal em erinin, diðer emperyalistlerin ve bütün gericilerin hiç- bu çabasý bu mücadelelerin zafere asýný engelleyemeyecektir. Emperyalistler ve gericiler alt edilecek, dünya proletaryasýnýn ve halklarýnýn devrim ve kurtuluþ davasý mutlak zafere ulaþacaktýr. Bugün devrim çözülmek üzere gündeme gelmiþ bir sorunudur. Gelecek dünya proletaryasýnýn ve Gelecek komünizmindir, gelecek aydýnlýktýr. Bunun en büyük garantisi dünyanýn dört bir yanýndaki gerçek komünist partilerin varlýðý ve komünist hareketin saflarýnýn her geçen gün geniþliyor olmasýdýr. Kongremiz bütün bu düþün roletaryasý ve emekçi halký adýna partinizi, iþçi sýnýfýnýzý ve emekçi halkýmýzý en içten, st duygularla selamlamaktadýr. * YAÞASIN MARKSÝZM-LENÝNÝZM! * YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ! * TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KONGRESÝ ---------TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝNE GELEN MESAJLAR ALMANYA KOMÜNÝST PARTÝSÝ / MARKSÝST-LENÝNÝST Dortmund, 6 Þubat 1980 Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluþ Kongresi Delegelerine Sevgili Yoldaþlar, Almanya Komünist Partisi Marksist-Leninist Merkez komitesi, Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluþ Kongre delegelerine ve Onun tüm üyelerine partimiz adýna en devrimci mücad ele selamlarýný iletir. Türkiye iþçi sýnýfýnýn kendi Marksist-Leninist öncü partisine kavu imci Komünist Partisi Kuruluþ Kongresinin yapýlmasý haberi bizleri büyük bir sevince boðdu ngrenize tam bir baþarý diliyoruz. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kurulmasý, Türkiyenin tüm gerçek Marksist-Leninistl ve dürüst devrimci için büyük bir olaydýr. Proletaryanýn ve diðer ezilen, gençliðin ve öðr eryalizme ve sosyal-emperyalizme, feodalizme ve komprador burjuvaziye, faþizme ve revizyonizme karþý, ulusal demokratik devrimin zaferi ve sosyalizm ve komünizm için yürütt lesi kuþkusuz ki böylelikle yeni bir atýlým kazanacaktýr. Bu kongre aldýðý kararlarý ve il le partinizin çalýþmalarýný Marksizm-Leninizmin öðretileri ve proleter enternasyonalizmin eri temelinde net bir þekilde gerçek(eþtirecek ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin de vrimdeki önder rolüne gittikçe daha güçlü bir þekilde yetenekli olmasýna yol açacaktýr. Sevgili Yoldaþlar, Partimiz, iþçi sýnýfýnýn devrimci partisini, Marksist-Leninist partisini yaratmak için gir duðunuz çabalarýnýzý uzun bir süreden beri büyük bir ilgiyle izlemektedir. Bizler, birbiri arþýlýklý olarak destekledik ve sahip olduðumuz ayný devrim ülküsü için ve halklarýn kurtu muzaffer Marksizm-Leninizm için ortak düþmanýmýza karþý yürüttüðümüz ortak mücadele içinde Sizler, Marksizm-Leninizmi uygulamak ve savunmak için, küçük-burjuva maceracýlýðýndan, i yet, Yugoslav, Çin revizyonizmi ya da Euro-revizyonizm olsun, modern revizyonizmin çeþitli akýmlarýna karþý, bu tutarlý yoldan yapýlan her türlü sapmayý teþhir ve reddetmek ri kararlý bir mücadele sürdürdünüz. Özellikle de Çin revizyonizmi ve onun ideolojik temel anti-Marksist Mao Zedung düþünceleriyle olan baðlarýn koparýlmasý, Partinizin ve Onun Mar t-Leninist çizgisinin, strateji ve taktiðinin ilkeli bir þekilde inþa edilmesi için bütün arý açmýþtýr.
Türkiye gericiliðinin sýkýyönetimle, faþist zorla halkýn gittikçe yükselen devrimci mücade ya çalýþtýðý bir zamanda aðýr illegalite koþullan altýnda Partinizin kuruluþu gerçekleþiyo emperyalist süper gücün, ABD'nin ve Sovyetler Birliði'nin, ülkenizin sýnýrlarýnýn yakýnla tehdit edici bir þekilde savaþ ateþini körüklediði bir zamanda, özellikle B. Alman empery minin bütün yollarla örneðin yeni silahlanma programýyla Türkiye'ye sýzmaya gittikçe daha ba gösterdiði bir zamanda gerçekleþiyor. Ancak biz inanýyoruz ki, baþta iþçi sýnýfý olmak ekçileri Partinizin önderliði altýnda iç ve dýþ düþmanlarýn tüm saldýrýlarýný püskürtecek recektir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kuruluþu yalnýzca sizler için deðil, ayný zamanda Ma st-Leninist dünya hareketi için de bir zaferdir. Partilerimiz arasýndaki kardeþlik iliþkil eri Marksizm-Leninizmin ilkelerine ve proleter enternasyonalizmine dayanýr. Bu iliþki ler, ayný zamanda Batý Almanya'da ve Batý Berlin'de de ortak devrimci eylem içinde, Alma n ve yabancý iþçilerin çýkarlarýnýn savunulmasý için ortak sýnýf mücadelesinde dayanýþmayl irliði içinde, ortak anti-faþist mücadele vb. içinde denenmiþtir. Bu birliði daima daha gü elim! Devrimin ve Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in muzaffer öðretilerinin savunulduðu bayraðý daima daha yukarda tutalým! Tek gerçek sosyalist ülkenin, Arnavutluk Sosyalist Ha lk Cumhuriyeti'nin muhteþem örneðinden vebasýnda büyük Marksist-Leninist Enver Hoca yoldaþ unduðu þanlý Arnavutluk Emek Partisi'nden güç atalým! Türkiye devriminin zaferi için yürüttüðünüz mücadelede bütün kalbimizle Partinize daha büy uz. Bu konuda sürekli dayanýþmamýzla sizlere destek saðlayacaðýmýza güvence veririz. Faþizme ölüm halka hürriyet! YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KURULUÞ KONGRESÝ ! YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ! YAÞASIN PROLETER ENTERNASYONALÝZMÝ! ÞAN OLSUN M Almanya Komünist Partisi / Marksist-Leninist Merkez Komitesi Ernst Aust, Baþkan ---------DAHOMEY KOMÜNÝST PARTÝSÝ Sevgili Yoldaþlar, Ülkeniz iþçi sýnýfýnýn öncü müfrezesi, Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Kuruluþ Kongr erini sevinçle karþýlýyoruz. Çünkü bu, Marksizm-Leninizmin ve tüm uluslararasý proletarya i ve her türden revizyonizm, özellikle Kruþçevci ve Maocu revizyonizm üzerindeki zaferidir . Uzun yýllardýr, ülkenizde proletaryanýn baðýmsýz örgütü, partisi, meydaný burjuvazinin, kü anarþistlerin, revizyonistlerin vb.'nin kýþkýrtýcý oyunlarýna býrakarak, iþçi ve halk müca roleter devrime doðru yönlendirmede hatalý davrandý. Geçmiþten uzun bir deneye sahip olan iye Devrimci Komünist Partisinin, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in Öðretilerine ve Türk iyenin toplumsal ve ekonomik gerçeklerinin Marksist-Leninist bir deðerlendirmesine da yanarak, iþçi sýnýfýnýn, yoksul köylülüðün ve ilerici aydýnlarýn haklý özlemlerine cevap v Ýran'ý tehdit eden Amerikan emperyalizmi, Afganistan'ý iþgal eden Sovyet sosyal-emperyal izmi ve Vietnama karþý provokasyonlarýný katmerleþtirmeye devam eden Cin sosyal-emperyali i arasýndaki rekabetin 3. bir dünya savaþý tehlikesini artýrdýðý bugünlerde, ülkeniz hassa e yer almaktadýr. Ama tüm dünyada olduðu gibi, bu bölge halklarý da, gerçek Marksist-Lenin partilerin önderliðinde devrimi yaparak, emperyalist ve sosyal-emperyalistlerin saldýr gan tehditlerini baþarýsýzlýða uðratmak için seferber olacaktýr. Halklar, bu emperyalist s likeli uyarýda bulunmak için, Maocu üç dünya teorisinin öðütlediði gibi, hiçbir burjuvaziy er. Ülkemiz Dahomey'de, Partimiz Dahomey Komünist uluslararasý (M-L) komünist hareketin bir müfrezesi olarak devrimci faaliyetini geliþtiriyor ve emperyalizme, sosyal-emperyali
zme ve yerli büyük burjuvaziye karþý olan iþçi sýnýfýnýn, halkýn ve gençliðin güvenini gid zanýyor. Bizim ki gibi, Marksist-Leninist yolda olan Partiniz, Stalin'in önderliðindeki Büyük Eki m Devriminin, Arnavutlukta AEP ve deðerli Marksist-Leninist Enver Hoca'nýn önderliðinde g erçekleþen sosyalizmin inþasý örneðinin deneylerini parlatacaktýr. · YAÞASIN DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝN KURULUÞU! · YAÞASIN MUZAFFER MARKSÝZM-LENÝNÝZM! · YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ! Dahomey Komünist Partisi Merkez Komitesi Þubat 1980 ----------------DANÝMARKA KOMÜNÝST PARTÝSÝ / MARKSÝST-LENÝNÝST Kopenhag, 31 Ocak 1980 Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci Kongresine Sevgili Yoldaþlar, Danimarka Komünist Partisi / ML Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruluþ Kongresine, Me rkez Komitesine, delegeler ve tüm üyelere büyük bir sevinçle devrimci selamlarýný iletir. e proletaryasýna ve emekçi halkýna öncü Partilerini verecek olan bu tarihsel kongrede yüre erimiz sizinledir. Burjuvaziye ve feodallere ve onlarýn baþýnda Amerikan emperyalizmi bulunan emperyalist efendilerine karþý yiðitlikle, kahramanca mücadele eden sizlere, Türkiye halkýnýn en iyi rýna ve kýzlarýna kardeþçe selamlarýmýzý yollarýz. Emperyalizm, sosyal-emperyalizm ve Türk rici sýnýflarý Türkiye halkýný kölelik zincirleri içinde 'tutmak için acýmasýz bir sýkýyön ar ve azgýn bir faþist terör estiriyorlar. Ama onlar Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nde demokrasi, ulusal ve toplumsal kurtuluþ için daha militan mücadeleleri korkusuzca yönle ndirecek ve örgütleyecek bir Parti buluyorlar. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin, Türkiye halkýnýn gerici sýnýflara ve emperyalistler onlarýn ajanlarý, proletarya ve kitlelerin devrimci ilerleyiþini sabote etmeye çalýþan he türden revizyoniste, reformiste ve oportüniste karþý þiddetli mücadelesine önderlik edeceð anýyoruz. Þu anda süper devletler, Amerikan emperyalizmi ve Sovyet al-emperyalistleri ve tüm diðer emperyalistler halklarýn maya çalýþýyor ve yeni bir emperyalist dünya savaþý için a düþürmek ve halk devrimlerinin zaferini saðlamak bizim
sosyal-emperyalizmi, Çin sosy yükselen devrimci selini durdur ateþli hazýrlýklar yapýyorlar. On görevimizdir.
Yoldaþlar, birbirimizden binlerce kilometre uzakta farklý koþullar altýnda çalýþmamýza kar yalizm, sosyal-emperyalizm, gericilik ve faþizme karþý mücadelemizde birleþiyoruz. Prolete r enternasyonalizmi ve dünyadaki tek gerçek sosyalist ülke olan þanlý Arnavutluk'un ve baþ Enver Hoca yoldaþ bulunan kahraman Emek Partisi'nin savunulmasý temelinde birleþiyoru z. Ortak ideolojimizde, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in ölümsüz öðretilerinde birleþiyor . Danimarka proletaryasý ve Danimarka Marksist-Leninistleri adýna, Türkiye proletaryasý ve halklarýn öncüsü olmak büyük ve onurlu çalýþmanýzda size baþarýlar dileriz Partilerimiz a kardeþçe iliþkilerin gelecekte daha da güçleneceðine ve geliþeceðine inanýyoruz. YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ ! YAÞASIN ULUSLARARASI KOMÜNÝST HAREKETÝN BÝRLÝÐ MARKSÝZM-LENÝNÝZME ÞAN OLSUN! Danimarka Komünist Partisi / ML Merkez Komitesi -----------
FRANSIZ ÝÞÇÝLERÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ 30 Ocak 1980 Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü Merkez Komitesine I. (Kuruluþ) Kongresi Dolayýsýyla Sevgili Yoldaþlar, Merkez Komitemiz, tüm Parti adýna, Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin I. (Kuruluþ) Kong resi'nÝ derin bir sevinç ve büyük bir heyecan ile selamlar. Türkiye'de gerçek bir komünist partisinin kuruluþu, ülkeniz halký ve iþçi sýnýfý için büyü devrimci mücadeleciliði ile tanýnan Türkiye halký bugün, uzun senelerdir yoksun kaldýðý ön vuþmuþtur. Toplumsal ve ulusal kurtuluþ davalarý için birçok þehit vermiþ olan ülkenizin kahraman gen anýný boþa akýtmadý. Faþist-feodal diktatörlük tarafýndan idam edilen Deniz GEZMÝÞ, Yusuf in ÝNAN'ýn kanlarý yeni devrimcilerin tohumunu attý. Onlarýn özlemlerini çektikleri ve ülk evrimci hareketinin yoksun olduðu Marksist-Leninist ideoloji bugün, Türkiye halkýnýn mücad esinin kesin aracý ve önderi olan Partinin kuruluþuyla zafere ulaþtý. Bu kongre, ayný zamanda tüm dünya halklarý ve iþçi sýnýfý için de bir zaferdir. Ülkeniz, e rin özellikle de Sovyet sosyal-emperyalistlerinin çarpýþtýðý ö-nemli bir stratejik bölgede ktadýr. Türkiye halkýnýn ve proletaryasýnýn, sosyalizme geçiþ aþamasý olan ulusal demokrat nin baþýnda gerçek bir Marksist-Leninist Partinin varlýðý, emperyalist savaþ tehlikesine k dünya devriminin ilerlemesi için halklarýn mücadelesinde önemli bir güç ve önemli bir koz aktadýr. Partinizin kuruluþ kongresi Marksizm-Leninizmin her türden revizyonizme karþý büyük zafer . Ülkeniz komünist hareketinin tarihi partinin inþasý için mücadele, çýkarlarýný doðru ola e tam kurtuluþu için mücadelede yanýlmaz bir rehber olan Proletaryanýn bilimsel teorisi ol arak Marksizm-Leninizmi bir kez daha doðruluyor. Özellikle, ülkeniz devrimci hareketini n pratiði, proletaryanýn önder rolü, devrimde proletaryanýn egemenliðinin gerekliliði gibi ksizm-Leninizmin büyük ilkesini doðruladý. Bu egemenlik ise, ancak Proletaryanýn, öncüsün omünist partisine sahip olmasýyla gerçekleþebilir. Her türden revizyonistin saptýrmaya çal , bugün dünyada her yerde kendini gösteriyor ve Partinizin kuruluþu da bunun yeni bir ka nýtýdýr. Çeþitli revizyonist, özellikle Kruþçevci ve Maocu akýmlara karþý teoride ve pratikte çetin rlý bir mücadele sürdüren, hatta canlarýný bile feda eden, yoldaþlarýnýzýn birçoðu yalnýz güçleri tarafýndan deðil, en koyu gericiliðin hizmetinde olan revizyonist çetelerce de kat dildi Türkiyeli komünist kardeþlerimizi saygýyla selamlýyoruz. Tüm kardeþ partilerle birlikte, devrimci hareketimizin yeni bir müfreze, Türkiye Devrimc i Komünist Partisi ile güçlenmesini sevinçle karþýlýyoruz. Bu fýrsatla, baþýnda büyük Marksist-Leninist Enver Hoca yoldaþýn bulunduðu ARNAVUTLUK EMEK in, tüm revizyonist akýmlara karþý Marksizm- Leniniz-min ve Proleter Enternasyonalizmini n savunulmasý mücadelesinde oynadýðý büyük rolü bir kez daha hatýrlýyoruz. Revizyonizme, ö izme karþý çetin bir mücadelede doðan Partilerimiz, AEP'in kararlý enternasyonalist dayaný yardýmýný çok iyi biliyorlar. Onun bu örneðinden ve Uluslararasý Komünist Hareketin gelen nden esinlenerek, gerçek enternasyonalist partiler olarak, Partilerimizin, komünizmi n zaferi için, emperyalizme, revizyonizme ve gericiliðe karþý ortak mücadelede birbirlerin e militanca ve kardeþçe destek olmayý bileceklerine inancýmýz tamdýr. Partimizin, Fransýz ryalizminin, diðer emperyalist ve sosyal-emperyalistlerle birlikte Türkiye halkýnýn yaðmal anmasýna katýldýðý ölçüde, kongresinde aldýðý kararlarý, sadýk bir biçimde uygulayacaktýr. Komitemiz, tüm Türkiyeli komünist kardeþlerini en sýcak bir biçimde bir kez daha selamlar e ona Partisinin Kuruluþ Kongresi'nde baþarýlar diler. YAÞASIN TÜRKYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ! YAÞASIN MARKSÝZM, LENÝNÝZM VE PROLETER ENTERNASYONALÝZMÝ!
YAÞASIN ARNAVUTLUK EMEK PARTÝSÝ VE ONUN BÜYÜK ÖNDERÝ ENVER HOCA YOLDAÞ! F. Ý. K. P. Merkez Komitesi -------------ÝSPANYA KOMÜNÝST PARTÝSÝ / MARKSÝST-LENÝNÝST Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü Merkez Komitesi'ne Sevgili Yoldaþlar, Partinizin Kuruluþ Kongresi'nin kutlandýðýný duymak büyük mutluluk verdi. Türkiye Devrimci t Partisini sýnýf mücadelesinin þiddetli çatýþmalarý arasýnda, Türkiye'de kitlelerin devri ilim kazandýðý, faþist Türk hükümetinin faþist baskýlarýna þiddetle karþý çýktýðý bir döne iz militan mücadelenizi ve doðru siyasal tutumlarýnýzý yansýtan illegal ve baskýlý bir dur oplanacaktýr. Bunun yaný sýra Kuruluþ kongreniz yalnýzca bir baþlangýç noktasýný deðil, uz al, ideolojik ve örgütsel mücadele sürecinin ki bu süreçte Partinizin birçok yiðit þehidi kurtuluþu ve dünya sosyalist devrimi için kanlarýný döktü, canlarýný verdi doruðunu tems r. Ýdeolojik olarak vermek zorunda kaldýðýnýz bir çok mücadele içinde, Çin revizyonizminin Zedung Düþüncesinin ve Türkiye'de bu siyasal tavýrlarý savunan oportünist ve revizyonist larýn þiddetli bir þekilde mahkum ediliþini gördük. Ülkenizdeki siyasal durum nedeniyle, bu mücadelelerden hiçbirinin barýþçý olmadýðýný, bu m ayýplar verdiðinizi ama düþmanýnýza öldürücü darbeler vurduðunuzu biliyoruz. Ülkelerimizin çok eski bir uygarlýðý ve kültürü vardýr. Akdenizin iki ayrý ucunda bulunan ddetli sarsýntýlar ve sýnýf mücadeleleri içinde kendi tarihsel kiþiliklerini ve ulusal öze rini geliþtiriyorlar. Bugünlerde, ülkelerimiz iki büyük süper devlete, ABD'ye ve Sovyetler irliði'ne karþý çýkan dünya çapýndaki çeliþkinin merkezindedir. Ülkelerimiz Amerikan asker ludur ve Amerikan süper devletinin egemenlini altýndadýr; böylece de SSCB'nin hýrslarýna v saldýrganlýðýna hedef oluþturmaktadýrlar. Bu durum bizi emperyalist çeliþkilerin merkezine kta, uluslararasý proletaryaya karþý olan sorumluluklarýmýzý büyük ölçüde artýrmaktadýr. B urum her iki Partiyi de ayný düþmana karþý, ayný mücadelenin en önüne koymakta, birliðimiz güçlendirmektedir. Bu durumda, Türkiye'deki kardeþ partimizin Türkiye Devriminin muzaffer güçlerinin ve ülken proletaryasýnýn militan mücadelesinin özellikle ülkenizi tehdit eden büyüyen savaþ tehlik her türden emperyalizme karþý mücadelede karþýlaþacaðý zor ve karmaþýk görevleri doðru bi inanýyoruz. Sevgili Yoldaþlar, Türkiye proletaryasý ve halklarý için yeni ve daha büyük baþarýlarýn yolunu açacak olan Ko sizi içtenlikle kutluyoruz. Madrid, 20 Ocak 1980 Ýspanya Komünist Partisi / ML Merkez Komitesi ---------------KANADA KOMÜNÝST PARTÝSÝ / MARKSÝST-LENÝNÝST TDKP Kuruluþ Kongresi Sevgili Yoldaþlar, Kanada Komünist Partisi/ML adýna, TDKP'nin kurulduðu bu önemli an dolayýsýyla yürekten dev i selamlarýmýzý iletiriz. Ülkenizin iþçi sýnýfý ve ezilen halkýnýn faþist diktatörlüðü ve yýkmak, emperyalist egemenliðe son vermek ve sosyalizm ve komünizm yolunda ilerleme müca delesinde kendilerine önderlik edecek bir genelkurmaya, öncü örgütlerine sahip olduðu bugü iye Proletaryasý ve dünya tarihinde önemli bir gündür. Bu vesileyle siz, Türkiye Marksistninistlerine ve sizin aracýlýðýnýzla emperyalizmin güçlerine ve en karanlýk gericiliðe kar ksýzýn mücadele eden, özgürlük, toprak, ulusal eþitlik, baðýmsýzlýk ve ilerleme mücadelesi iþçi sýnýfýna ve köylülüðe, (ilkenizin yiðit gençliðine sýcak selamlarýmýzý iletiriz. TDKP r zaferle taçlanacaktýr.
Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin kuruluþu Uluslararasý Marksist-Leninist Komünist Har ekete bir baþka çelik halkanýn daha eklenmesi demektir. Ýnþa Örgütü'nün her türden revizyo portünizme karþý yýllardýr sür dürdüðü ve 1979'da Stalin yýlýnda anti-Marksist «Mao Zedung ol açan amansýz mücadele sonra TDKP Marksizm-Leninizme ve proleter enternasyonalizmine dayanmaktadýr. Partinizin kuruluþu, Marksizm-Leninizmin her türden revizyonizme ve opor tünizme karþý zaferini simgelemektedir. Afganistan'ýn Sovyet sosyal-emperyalizmi tarafýndan faþist iþgali, Kanada tekelci kapita list sýnýfýnýn azgýn savaþ kýþkýrtýcý provokasyonlarý da dahil, Amerikan emperyalizminin v ist ve gerici devletlerin azgýn savaþ kýþkýrtýcý ve çýlgýnca manevralarý, dünya halklarýný n çektiði ve Çin sosyal-emperyalizminin,de dahil olduðu emperyalist ve sosyal-emperyalis tleri yenmek için seferber etme görevini doðurmuþtur. Baþýný iki süper devletin çektiði em er ve sosyal-emperyalistler dünyayý yeniden bölmek ve halklarýn mücadelesini kana boðmak i savaþa hazýrlanýyorlar. Partimiz iþçi sýnýfýný ve geniþ halk kitlelerini emperyalist savaþ anlýðýn kaynaðý olan emperyalizm, sosyal-emperyalizm ve tüm gericiliðe karþý seferber etme aha da yoðunlaþtýrýyor ve halký Kanada' da zenginlerin savaþ hazýrlýklarýna karþý çýkmaya zenginler halký böyle bir savaþa sürüklerse, haksýz ve yaðmacý bir savaþa katýlmayý redde Bunun yaný sýra, Partimiz iþçi sýnýfý ve geniþ halk kitleleriyle baðlarýný güçlendirmeye, ZENGÝNLERE ÖDETELÝM programýný savunmaya, devletin faþistleþtirilmesine karþý çýkmaya, Que kendi kaderini tayin hakkýný-Quebec halký isterse ayrýlma hakký da dahil-güvence altýna a k, Yerli halkýn miras haklarýný yeniden tanýyacak, kapitalizmi yýkacak ve sosyalizmi kurac ak olan gerçekten baðýmsýz demokratik ve sosyalist bir Kanada için mücadeleye seferber etm e özel bir önem vermektedir. Baþýnda Enver Hoca yoldaþ bulunan Arnavutluk Emek Partisi ve diðer Marksist-Leninist par tiler önderliðindeki Marksizm-Leninizmin ve proleter enternasyonalizmi ilkelerinin sa flýðýný koruma mücadelesi Uluslararasý Marksist--Leninist Komünist Hareketin birliðini güç e önderlik yeteneðini kat kat artýrdý. Marksist-Leninist partilerin birbirlerinin deneyl erinden öðrenebilecekleri ve faaliyetlerini koordine edebilecekleri, her türden ikili ve çok yanlý iliþkilerin daha da geliþtirilmesini savunuyoruz ve bunun için çalýþýyoruz. B Uluslararasý Marksist-Leninist Komünist Hareketin ve devrim ve sosyalizm güçlerinin dah a da güçlenmesini ifade eden Partinizin kuruluþunu coþkuyla selamlýyoruz. Partilerimiz ara sýndaki iliþkilerin Marksizm-Leninizm ve proleter enternasyonalizmi temelinde daha d a güçleneceðine inanýyoruz. Sevgili Yoldaþlar, 31 Mart 1980 Kanada Komünist Partisi / ML'nin kuruluþunun 10. yýldönümüdür. Partimiz 1980* RTÝ YILI, 80'li yýllarý da Devrim ve Sosyalizm Güçlerinin daha da Geliþmesi, Büyümesi ve P dönemi olarak ilan etmiþtir. Bu vesileyle, Kanada'nýn belli baþlý kentlerinde Enternasyon alist Toplantýlar biçiminde gerçekleþtirilecek olan 10. yýl kutlamalarýna sizi de davet et k istiyoruz. Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin katýlýþý, Uluslararasý Marksist-Leninis münist Hareket Ýçin bir zafer daha demektir. Emperyalizme, faþizme ve gericiliðe, her türden revizyonizme ve oportünizme karþý, devrim sosyalizmin zaferi için mücadelenizde size baþarýlar dileriz. Türkiye iþçi sýnýfýnýn ve h Marksist-Leninist öncüsünün devrim ve sosyalizmin zaferi için mücadelede Kanada iþçi sýný Kanada Komünist Partisi ML'yi. gerçek dostlarýný her zaman yanlarýnda bulacaklarýný bildi z. TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ KURULUÞ KONGRESÝ'NE SELAM! YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ! YAÞASIN KANADA KOMÜNÝST PARTÝSÝ/ML ÝLE TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ ARASINDAKÝ BÝRLÝK ÞAN OLSUN MARKSÝZM-LENÝNÝZME! Komünist Selamlar. Kanada Komünist Partisi / ML Ulusal Yürütme Komitesi -------------
PERU KOMÜNÝST PARTÝSÝ/MARKSÝST-LENÝNÝST Türkiye Devrimci Komünist Partisi-Ýnþa Örgütü Merkez Komitesine Lima, 19 Ocak 1980 Sevgili Yoldaþlar, Peru Komünist Partisi (M-L) Merkez Komitesi adýna I. (Kuruluþ) Kongrenize devrimci sel amlarýmý iletirim. Uzun bir sýnýf mücadelesi sonucu kurulan Türkiye Devrimci Komünist Partisi'nin Kuruluþu, T ye emekçi halkýnýn sömürü ve baskýdan kurtuluþ mücadelesi yolunda attýðý büyük bir adýmdýr inistler revizyonizmin yeni bir türü olan Maoizme ve Titoculuktan Kruþçevciliðe, Euro komü zmden Troçkizme kadar her tür den karþý devrimcilere karþý çetin bir mücadele sürdürmüþler Türkiye Devriminin düþmanlarýna, emperyalizme, sosyal-emperyalizme, ülkenizdeki burjuva ge riciliðine ve faþist diktatörlüðe karþý Türkiye halkýnýn sürdürdüðü önemli mücadeleyi anlý Proleter enternasyonalizme ve Marksizm-Leninizmin ilkelerine baðlý olan kahraman halk larýmýz ve Marksist-Leninist Partilerimiz arasýndaki devrimci baðlarýn daha do sýklaþmasýn ruz. Kuruluþ Kongrenizin gerçekleþmesi büyük bir zaferdir. Türkiye Proletaryasýnýn bu büyük zaf nçle karþýlýyor ve bu zaferi proletaryamýzýn ve uluslararasý proletaryanýn bir zaferi olar lendiriyoruz. Ve baþarýlar diliyoruz. YAÞASIN PERU VE TÜRKÝYE MARKSÝST-LENÝNÝST PARTÝLERÝNÝN DEVRÝMCÝ DOSTLUÐU! YAÞASIN PROLETER MARKSÝZM-LENÝNÝZME ÞAN OLSUN! Kardeþçe Selamlar Peru Komünist Partisi / (ML) Merkez Komitesi Siyasal Bürosu Genel Sekreteri Antonio Fernanden I. KONGRE BELGELERÝ (17) TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝ'NÝN TÜRKÝYE HALKINA BÝLDÝRÝS ÜLKEMÝZÝN TÜRK, KÜRT ULUSU VE AZINLIK MÝLLÝYETLERÝNDEN DEVRÝMCÝLERÝNE, ÝÞÇÝLERÝNE YOKSUL K Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kuruldu. Ýþçi sýnýfýmýzýn ve emekçi halkýmýzýn onlarca y münistler iþçi sýnýfýna ve halkýmýza verdiði sözü yerine getirdiler. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Birinci (Kuruluþ) Kongresi, emperyalizmin uþaðý egemen s rýn ve onlarýn faþist diktatörlüðünün, iþçi sýnýfý ve halkýn devrimci mücadelesine, onu bo arda toplandý. Partimizin kýzýl bayraðý ülkemizi sarmýþ olan grevlerin, direniþlerin, soka erinin, barikat savaþlarýnýn en önünde dalgalanýrken toplanan Kongremiz, iþçi sýnýfýnýn ve öncüsünün, faþizmin saldýrýlarýna karþý verdiði en anlamlý cevaptýr. Mücadele eden iþçi s omünizm davasý ölümsüzdür. Partimizin devrimci mücadelenin ateþleri içinde doðuþu bu gerçe doðrulanýþýdýr. Ülkemizde komünizm davasý için ilk öne atýlanlar Mustafa Suphi ve yoldaþlarýydý. Büyük Eki mücadeleleri içinde çelikleþmiþ bu bir avuç komünist tarafýndan 10 Eylül 1920'de TKP'nin iþçi sýnýfý ve emekçi halka baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm yolunda önderlik edecek bi uruluþu yolundaki ilk büyük giriþimdi. Bu olaydan kýsa bir süre sonra Kemalist burjuvazi v toprak aðalan, M. Suphi ve 14 yoldaþýný Karadeniz'in karanlýk sularýnda boðdurdular. Ama n lar, ne de bu davanýn gizli düþmanlarý, çeþitli türden revizyonistler komünizm davasýný yo er. O, yakýlmak istendiði her seferinde küllerin arasýndan yeniden doðdu.
TDKP'nin ülkemizdeki kökleri bir yandan iþçi sýnýfýmýzýn mücadeleci geleneðine ve M. Suphi ine; diðer yandan halkýmýzýn, Bedreddin ayaklanmasýndan. Ulusal Kurtuluþ Savaþýna ve Dersi adar uzanan zulme karþý isyan geleneðine ve özellikle 1960'lardan bu yana hýzla yükselen d rimci-demokrasi mücadelesine dayanýr. Denizlerin, Yusuflarýn, Hüseyinlerin, Sinanlarýn, Ci hanlarýn kurduðu THKO partimizin öncelidir. TDKP'nin kurulmasý ayný zamanda daraðaçlarýnda arýnda verdikleri son nefeslerinde «Yaþasýn Marksizm-Leninizm» diye haykýran, halkýmýzýn b latlarýnýn, devrimci demokrasinin bu önder savaþçýlarýnýn vasiyetlerinin yerine getirilmes THKO, onlarýn kararlý, baþ eðmez, militan mücadelelerinden örnek aldý, mücadele gelenekler dü. O, bu sayede 1975 yýlýnda siyasi çizgisini köklü bir biçimde gözden geçirip deðiþtirer -demokrasinin sýnýrlarýný aþtý; Marksizm-Leninizmin yoluna, Marks, Engels, Lenin ve Stali gösterdiði Iþýklý yola girebildi. THKO bu yolda sürekli ilerledi, hatalarýný yenmeyi bild iþti, güçlendi. 1978 Ekim'inde toplanan THKO Konferansý, örgütün adýný Türkiye Devrimci Ko si-Ýnþa Örgütü (TDKP-ÝÖ) olarak deðiþtirdi ve onun önüne TDKP'nin I. (Kuruluþ) Kongresi'ni KP'yi kurma görevini koydu. Bu görev Ýþte bugün gerçekleþtirilmiþtir. TDKP, herkesin insanca yaþadýðý, toplumsal üretime yetenekleri ölçüsünde katýldýðý toplums acý kadar pay aldýðý sýnýfsýz bir toplumun yaratýlmasý uðruna mücadele ediyor. TDKP devle , savaþlarýn olmadýðý, insanlarýn sömürü, açlýk tehdidi ve çeþitli baskýlar altýnda kölece düþünmeye, kendilerini geliþtirmeye ihtiyaç duyuyorlarsa, çalýþmaya da öyle ihtiyaç duyaca plum için mücadele veriyor. O, ne efendinin, ne kölenin, ne ezenin, ne ezilenin olmadýðý b dünya için savaþýyor. Bugün burjuva-feodal! sömürünün ve azgýn bir faþist diktatörlüðün p diþe diþ bir mücadele sürdürmekte olan proletarya ve tüm emekçiler için güzel bir düþ olan bizzat onlarýn, TDKP önderliðinde yürütecekleri mücadeleyle gerçek olacaktýr. TDKP, bu amaca ulaþabilmek için bugün atýlmasý gereken ilk adýmýn ülkemizi baðýmsýzlýk ve vuþturmak olduðunu saptýyor. Bugün ülkemizin efendileri her türden emperyalistler ile onla uþaklarý komprador-burjuvazi ve toprak aðalarýdýr. Bu yüzden ilk yapýlmasý gereken þey bu rý ve onlarýn devleti olan faþist diktatörlüðü, partimizin etrafýnda toplanarak ulusal ve atik bir halk devrimiyle, þiddet yoluyla yýkmak; siyasi özgürlüðü gerçekleþtirmek, emperya e imzalanmýþ tüm anlaþmalarý yýrtmak, onlara verilmiþ üsleri kapatmak, borçlarý iptal etme iþletmelere ve bankalara el koymak, topraðý köylülere devretmek, ezilen Kürt ulusuna ayrý let kurma hakký da dahil olmak üzere kendi kaderini özgürce tayin hakkýný tanýmak, herkese insanca çalýþma koþullarý saðlamak ve böylece Ýþçileri ve köylüleri ülkenin efendisi yapm ardýr, yöneten de onlar olmalýdýr. Bu, iþçi ve köylülerin devrimci demokratik diktatörlüðü mýna gelir. Ancak TDKP, iþçi sýnýfý ve tüm emekçilerin, sosyal kurtuluþunun gerçekleþtirilmesi için, a adýmýn yeterli olmadýðý görüþündedir. O, bu noktada duraklamadan, baðýmsýzlýk ve demokras rinde derhal sosyalizmin inþasýna giriþilmesi ve sömürünün adým adým yok edilmesi gerektið yor. Çünkü eðer bir ülkede sermaye hüküm sürmeye devam ediyorsa, kölelikten gerçekten ve k urtuluþ söz konusu olamaz ve devrim sayesinde kazanýlmýþ olan özgürlükler ve haklar da bir bedilir. Ulusal ve demokratik bir devrim ancak emperyalizmin, feodalizmin, faþizmi n baskýsýný ve ulusal baskýyý yok edebilir; sermayenin, kapitalizmin baskýsýný, sömürüyü t n ise sosyalist devrim gerekir. Ýþte TDKP'nin son amacý olan sýnýfsýz toplum bu devrimin s una kadar sürdürülmesiyle adým adým yaratýlacaktýr. TDKP, proleter enternasyonalizminin sadýk bir savunucusu ve tüm burjuva-revizyonist dünyaya savaþ açmýþ bulunan uluslararasý komünist hareketin bir parçasýdýr. TDKP, bugün ya n emperyalizmine ve onun Batýlý müttefiklerine deðil, ayný zamanda sosyalizm maskeli emper yalistler olan Rus ve Cin emperyalizmine ve onlarýn uydularýna karþý da kararlý bir mücade yi veren dünyanýn tek gerçek sosyalist ülkesi olan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti ve Arnavutluk Emek Partisi'yle dayanýþma halindedir. TDKP, Ýþçi sýnýfýmýz ve emekçi halký sosyal kurtuluþ mücadelesinde yalnýz deðildir. Onlar bütün dünyanýn iþçileri ve ezilen ha rduðu dünya emek ordusunun bîr parçasýdýrlar. * * * TDKP, faþist diktatörlüðün hüküm sürdüðü bugünkü koþullarda, azgýn terör karþýsýnda varlýð sürdürebilmek için tümüyle gizli bir çalýþma yürütmek zorundadýr. TDKP, iþçi sýnýfýyla ve urduðu ve sürekli geliþen canlý baðlarý, üretim birimleri temel alýnarak kurulmuþ ve kurul an hücreleri, çeþitli yayýn organlarý ve yönettiði kitle örgütleriyle halkýn baðrýndadýr.
mücadele yükselirse orada TDKP'nin bayraðý dalgalanýr, mücadele þiarlarý ortalýðý sarar. D leye atýlan herkese TDKP'nin mücadele ve zafer yolunu gösteren çaðrýlarý ulaþýr. TDKP, gizli çalýþmasýna karþýn, demokratik merkeziyetçilik ilkelerine titizlikle uyar. Onu flarýnda mücadeleye katýlan tüm komünistler. Tüzükte belirlenmiþ olan kuralar çerçevesinde ve devrimin bütün sorunlarý hakkýnda görüþlerini belirtir, tartýþmalara katýlýr, yönetici yönetici görevlere seçilebilirler. Ancak kararlar bir kere alýndý mý, tüm komünistler, ist karara katýlmamýþ olsun, tek bir yumruk gibi birleþir ve onu hayata geçirir. TDKP saflarý a disiplin vardýr. Ama bu burjuvazinin zorbalýða dayanan disiplini deðil, proletaryanýn gö disiplinidir. Proletarya ve onun partisi baþka türlü birliðini saðlamlaþtýramaz, burjuvazi baský ve terörüyle baþa çýkamaz. TDKP, iþçi sýnýfý ve halkýn, emperyalizme ve iç gericiliðe karþý devrimci bir temelde birl dýr. Bu yüzden, O yalnýzca Parti içinde deðil, bütün halk sýnýf ve tabakalarý ve onlarýn k i içinde demokrasinin uygulanmasýný savunur, kendi dýþýndaki devrimci akýmlarla revizyoniz e reformizme karþý mücadele ve demokrasi temelinde birlikler kurmaya çalýþýr. Proletarya v lkýn davasýný her þeyin üstünde tutar. TDKP, proletarya ve tüm emekçi halkýn kurtuluþ yolunun þiddete dayanan devrimden geçtiðini unmaktadýr. Hayat þu gerçeði sayýsýz kereler doðrulamýþtýr ve doðrulamaktadýr; eðer emekçi rjuva-feodal düzenin köleleri olmaktan kurtarmak istiyorlarsa, bu düzenin en büyük bekçisi lan bugünkü devlet cihazýný parçalayýp, daðýtmak onun yerine iþçi ve köylülerin Sovyetik t i demokratik diktatörlüðünü örgütlemek zorundadýrlar. Ordusu, polisi, mahkemeleri, bürokra rlamentosu ve yüzlerce yýldan bu yana egemen sýnýflar tarafýndan sömürü ve zulüm düzenini oruyabilmek, emekçileri daha fazla ezebilmek amacýyla sürekli geliþtirip yetkinleþtirilmiþ örgütleriyle bu köhne zulüm makinasý, bu faþist-feodal diktatörlük yýkýlmalýdýr. Onun «iç eceði, «demokratikleþtirilebileceði» yolundaki tüm «barýþçýl», pasifist hayaller, halký al u baðlar, felaket getirir. Komünistler gerçekleri olduðu gibi kabul eder, ona uygun çözüml rirler. TDKP'nin savunduðu þiddet esasta, kendilerini kitlelerin yerine koyan bir avuç aydýnýn ya da gencin uygulayacaðý bireysel þiddet deðildir. Gerçek bir halk devrimi, yalnýzca kitlele n kendi özgül talepleriyle ayaða kalktýðý ve kitlesel þiddetin uygulandýðý top yekün bir a bilir. Kitlelerin mücadelesini bu aþamaya yükseltmenin çeþitli yollarý vardýr. Ancak bunu n edecek olan somut mücadele koþullarýdýr. ÝÞÇÝLER; TDKP sizin partinizdir. O, din, milliyet, mezhep farký gözetmeksizin ister þehirde ist er kýrda tüm Türkiye iþçi sýnýfýnýn gerçek komünist partisidir. TDKP'yi kuranlar Ýþçi sýný ve eylem kýlavuzu olan Marksizm-Leninizmi savunan ve onun öðretilerini hayata geçirmeyi a maç edinen komünistler, öncü iþçilerdir. TDKP, iþçi sýnýfýnýn kopmaz bir parçasý, onun önc ze kapitalist sömürüden kurtuluþun, emeðin yeni dünyasýnýn kuruluþunun yolunu gösteriyor. Savaþan her ordunun baþarýya ulaþmak için nasýl düzenlenmesi gerektiðini, güçlerinin daðýl re vurulacaðýný, ne zaman hücum edilip ne zaman geri çekilineceðini, mücadele ve örgütle erini saptayan bir genelkurmayýnýn olmasý zorunludur. Ýþte TDKP, kapitalizme ve sömürüye karþý savaþan iþçi sýnýfý ordusunun genelkurmayýdýr. O, i, ekonomik her alanda burjuvaziye ve gericiliðe karþý yürüttüðü mücadeleyi yönlendirir ve e uzun vadeli hedeflerini ve mücadele taktiklerini saptar. Proletarya ve diðer emekçi sýnýf ve tabakalarýn mücadelesini örgütler, birleþtirir ve karþý-devrimci hedeflere yönelt in varlýðý ve mücadelesi, iþçi sýnýfýnýn ve tüm emekçilerin kurtuluþ mücadelesinin baþarýs Onun etrafýnda birleþ, onun bayraðý altýnda toplan, onun gösterdiði hedeflere vur. Sýnýfýn sýz bir toplum için TDKP ile birlikte yürü. En çok sekiz saatlik iþgünü, sýnýrsýz grev ve akký, örgütlenme özgürlüðü, insanca yaþama ve çalýþma koþullan gibi acil taleplerin için mücadeleye katýl. YURTDIÞINDA ÇALIÞAN ÝÞÇÝLER;
TDKP bugün, ülkemizde hüküm süren burjuva-feodal düzene ve faþist diktatörlüðe kar yor. Seni tüm sýnýf kardeþlerinle birlikte açlýða, sefalete, iþsizliðe, köleliðe mahkum nýndan, topraðýndan, ailenden koparan, ekonomik sürgüne mahkum eden bu düzendir. Bu vataný rçek sahipleri hangi milliyetten olursa olsun Türkiye'nin iþçi ve köylüleridir. Sürülmeyi eden biri varsa o da ülkeyi yaþanmaz hale getirerek seni sürgüne gönderen komprador burjuvazi ve toprak aðalarýdýr. TDKP senin de partimdir. TDKP sana, kendi yurdunda ins anca bir hayat; özgürlük, baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm vaat ediyor. YOKSUL KÖYLÜLER; Yüzlerce yýldan bu yana açlýk ve sefalet içinde toprak aðalarýnýn bileklerine taktýðý top zincirlerini taþýdýn. Þimdi buna bir de ücret köleliðinin zincirleri ve faþist zorbalýk r. Geleceðin bugün her zamankinden daha çok iþçi sýnýfýnýn geleceðine baðlýdýr. Yüzlerce y cek, sana toprak ve özgürlüðü, insanca yaþama ve çalýþma koþullarýný verecek olan yalnýzca lizmdir. Faþist feodal diktatörlüðün, toprak aðalarýnýn ve onlarýn gizli ya da açýk uþaklarýnýn «to alarýna kanma. Onlarýn sana verebilecekleri tek þey iþkence, zulüm, açlýk ve sefalettir. K kollarýnýn gücüne dayan, iþçi sýnýfýna ve TDKP'ye güven. TDKP, burjuva-feodal toprak aðal n kararlý uzlaþmaz düþmanýdýr. Onun açtýðý kýzýl bayrak senin kurtuluþunun da habercisi ve ÞEHÝR VE KIRLARIN TÜM EZÝLENLERÝ; Ýster küçük bir dükkan ya da atölyenin, ister küçük bir toprak parçasýnýn sahibi ol; ister bir aydýn, ister sýradan bir devlet memuru, ya da bir iþportacý... Emperyalizmin, sosya l-emperyalizmin, faþist-feodal zulmün ve zorbalýk düzeninin egemen olduðu bir düzende; iþs k, buhran, pahalýlýk içinde kývranan bir ekonomide, senin için gelecek bugünden daha da kö ak zorundadýr, Eðer, bu düzenin içinde kendini kurtarabilme yolunda umutlarýn varsa bil ki , bunlar senin gerçek kurtuluþunun önünde en büyük engeldir. Çünkü bu düzenin pençesinde kurtuluþ yoktur. Þimdiye kadar reformcu, revizyonist «umut tacirleri» de dahil olmak üzere bir sürü demagog ana kolay kurtuluþ yollarý öðütledi. Ama hayat bunlarýn «kurtarýcý» maskelerini bir bir dü a bir yolu, devrim yolunu, emperyalizme, sosyal-emperyalizme, faþist-feodal! düzene karþý aktif direnme ve mücadele yolunu gösteriyor. O, bu yolda yürümek isteyen herkese eli uzatýyor; tüm devrimci-demokrat akýmlara birlik o!ma çaðrýsý yapýyor. TDKP, emperyalizm, feodalizm ve faþist-feodal diktatörlüðün tasfiyesi talebine baðlý olara günden, bankalara ve tefecilere olan tüm borçlarýn iptalini, ipoteklerin kaldýrýlmasýný, t iyatlarýnýn yoksul ve orta köylüler tarafýndan belirlenmesini, küçük üreticilerin kullandý de vb. mallarýn ucuzlatýlmasýný, zamlarýn geri alýnmasýný küçük üreticilerin söz ve karar eratiflerin örgütlenmesini savunuyor, senin en acil taleplerin için mücadele ediyor. Bu mücadeleye katýl, ona güç ver. GENÇLER; Yeni yetiþen neslin geleceði, ülkenin geleceðinden ayrý deðildir. Yarý-sömürge, yarý-feoda baþta iþçi gençlik olmak üzere tüm halk gençliði bugünden köleliðe, baskýya, sömürüye, aþ . Gençlik dinamiktir, mücadelecidir, toplumsal sorunlarla ilgilenir, haksýzlýða karþýdýr. n farkýnda olan egemen sýnýflar ve tüm gericilik bu yüzden her türlü silah ve araçla sana saldýrýyorlar. Seni faþist terörle sindirmeye; reformcu, revizyonist demagojiyle aldatma ya, burjuva, faþist-feodal ideolojilerle düzenin bekçileri haline getirmeye; yozlaþtýrmaya ; çürütmeye çalýþýyorlar. Bunlarýn yetmediði yerde küçük-burjuva anarþizmi, parlak sloganl eni çýkmaz sokaklara sürüklemeye çabalýyor. Tüm bunlarýn üzerinde TDKP'nÝn, gençliði, kaderini iþçi sýnýfý ve halk yýðýnlarýyla birleþ deleye çaðýran güçlü sesi yükseliyor. Bu ses birlik ve mücadelenin devrim ve sosyalizmin, zm-Leninizmin sesidir. Sen bu sesi tanýyorsun. Ona güven, onun yolunda birleþ ve mücadeleye atýl. KADINLAR;
TDKP, her türlü köleliðe olduðu gibi, senin köleleþti-rilmene; evde, iþyerinde, tarlada ik bir insan gibi aþaðýlanýp horlanmana, bir mal gibi alýnýp satýlmana karþýdýr. TDKP senin bir kadermiþ gibi kabul etmen için geliþtirilmiþ her türlü burjuva-feodal ideolojiye karþý e ediyor. Kadýnlarý kendi özgül talepleri doðrultusunda örgütlemek ve devrimci mücadeleye için caba harcýyor. Çünkü o biliyor ki, hem sýnýfsal olarak, hem de cins olarak ezilen ka kitlesel bir þekilde katýlmadýðý hiç bir devrim baþarýya ulaþamaz. TDKP, senin analýk haklarýnýn ela kararlý bir savunucusudur. Bugünkü düzen, emek,i kadýnýn sefalete, ölüme, gaddarca sömürüye mahkum ediyor. TDKP ise, tüm çocuklarýn eðitimi, saðlýk melerinin garanti altýna alýndýðý sosyalizmi savunuyor. Analarýn, her türlü sömürü ve aþað olarak özgür, eþit ve mutlu olacaklarý, çocuklarýn ise çocukluklarýný gerçekten yaþayabile bir dünyanýn kurulmasý için mücadele ediyor. Bu dünyanýn kurulmasý güçtür. Ama kazanacakl akarlýklara deðer. EZÝLEN KÜRT ULUSU VE TÜM AZINLIK MÝLLÝYETLER; TDKP, ayrý devlet kurma hakký da dahil olmak üzere, Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce t ini için mücadele ediyor. TDKP, tüm ezilen ulus ve milliyetlerin ulusal dil ve hak eþitl iðini elde etmesi ve kullanmasýnýn en kararlý savunucusudur. TDKP uluslarýn özgürlük ve eþ melinde kardeþçe birliðinden yanadýr. Böyle bir durum günümüzde yalnýzca iþçi sýnýfý ve em zme, sosyal - emperyalizme, faþist-feodal diktatörlüðe karþý birlikte mücadelesinin zaferi e devrim u-demokratik bir iþçi-köylü diktatörlüðünün kurutmasýna baðlý olarak gerçekleþebi baskýdan hiçbir çýkarlarý yoktur. Kürt ulusunun kurtuluþu, Kürt iþçi ve köylülerinin, Türk ve diðer milliyetlerden iþçi ve k muza her türlü emperyalizmin boyunduruðuna karþý ve toprak devrimi için mücadelelerine bað burjuva-toprak aðasý sýnýflarýn bugüne kadar Kürt halkýna karþý uyguladýklarý ulusal zulmü Kürt halký ve Türk halkýný birbirine düþman etmeye, iþçi ve köylülerin devrimci cephesini e zayýflatmaya çalýþan sahte «ulusal» akýmlar hem Kürt halkýnýn hem de Türkiye devriminin Kürt ulusal-devrimci hareketini destekler. Ancak onu saptýrýp þu ya da bu emperyalistin kuyruðuna takmaya, egemen sýnýflarla uzlaþtýrmaya, þovenizmin etkisi altýna sokmaya çalýþa ve Ýdeolojilere karþý mücadele eder. TDKP ulus deðil, sýnýf esasýna göre örgütlenmiþ çeþi proletaryanýn partisidir. ASKERLER; Devrimci mücadele yükselip, iþçi-köylü yýðýnlarý mücadeleye atýldýkça faþist diktatörlüðün e seferber ediliyor. Egemen sýnýflarýn, ordunun «milli güvenlik» aracý olduðu yolundaki de si iflas etmiþtir. Bugün herkes ordunun görevinin, emperyalist üslerin, tekelci iþletmeler ve bankalarýn kapýlarýnda, toprak aðalarýnýn topraðýnda, iþçi ve köylülere karþý nöbet be saldýrmak olduðunu görüyor. Ordu, faþist diktatörlüðün bel kemiðidir. Erler; sizler «vatan görevi» demagojisiyle, sýrtýna üniforma giydirilip emperyalistlerin, mpradorlarýn ve toprak aðalarýnýn muhafýzlýðýna itilmiþ iþçi ve köylülersiniz. Kürdistan'd AR'da; grevler, sokak gösterileri ve direniþlerde faþist generaller tarafýndan üzerine sür alarýnýz, bacýlarýnýzdýr. Dün jandarmayý, komandoyu sizin üzerinize kýþkýrtmýþlardý, yarýn aþist generallerin ve subaylarýn «vur» emrini dinlemeyin. Silahlarýnýzý mutlaka birine doð aksanýz, size bu emri verene doðrultun. Sýnýf kardeþlerinizle birleþin. Türk
ve
Kürt
Ulusundan
ve
Çeþitli
Milliyetlerden Ýþçiler, Köylüler, Tüm Emekçiler!
Devrimin güçlü dalgasýnýn hýzlý bir þekilde yükseldiði, kitlelerin grevler, çeþitli direni ilen, boykotlar, toprak iþgalleri için yýðýnlar halinde sýnýf mücadelesinin barikatlarýna e günlerini yaþýyoruz. TDKP'nin savunduðu temel devrimci þiarlar ve taktikler mücadele içi her geçen gün daha fazla doðrulanýyor, kitleler tarafýndan benimsenip kavranýyor. Bu mücad e daha güçlü olmak için Türkiye Devrimci Komünîst Partisi'nin yükselen bayraðý altýnda bir yalizme, sosyal-emperyalizme, faþist-feodal diktatörlüðe karþý mücadelede TDKP'nin yüksele aðý altýnda toplanalým. Kendi iktidarýmýz için; baðýmsýzlýk, demokrasi ve sosyalizm için m in yükselen bayraðý altýnda saf tutalým, mücadeleyi yükseltelim! Önümüzde kazanacaðýmýz ko Gelecek bizimdir.
YAÞASIN TDKP BÝRÝNCÝ (KURULUÞ) KONGRESÝ! EMPERYALÝZME, SOSYAL-EMPERYALÝZME VE GERÝCÝLÝÐE KARÞI TDKP SAFLARINDA BÝRLEÞ ! BAÐIMSIZLIK, DEMOKRASÝ, SOSYALÝZM YOLUNDA, SINIFSIZ TOPLUM ÝÇÝN TDKP ÖNDERLÝÐÝNDE ÝLE KAHROLSUN BURJUVA REVÝZYONÝST KARARGAHLAR, YAÞASIN TÜRKÝYE DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST PARTÝSÝ YAÞASIN MARKSÝZM-LENÝNÝZM, KAHROLSUN REVÝZYONÝZM
--------------DANEZANA KONGRESA (DANÝN) YEKEMÝN Jl XELKE TIRKÝYA RE PARTIYA KOMUNÝSTA ÞOREÞGERA TIRKÝYA HATE DANÝN DANEZANA KONGRESA (DANÝN) YEKEMÝN JI XELKE TIRKÝYA RE PARTÝYA KOMUNÝSTA ÞORIÞGERA TIRKÝYA ANÝN Ji Hemû Þoriþgeren Mýlete Týrk û Kurd û Mýliyeten Hýdýki re Jý Hemû Karker, Pale u Kedkare Partiya Komunista Þonþgera Týrkiya (PKÞT) Hate Danin, Heviya deh salan, heviya sýnýfe me karker u xelke me e kedkar bý ci hat. Komunistan, soza \cu jý sýnýfe karker û jý xelke me re da bûn bý cianin. Kongresa (Danin) Yekemina Partiya Komunista Þonþgera Týrkiya di demeke wele de cýviya ku '. Sýnýfen ser-destân xulamen empýryalistan û diktatoriya wan a faþist rabû bûn bý eriþeki tekoþina þonþgera sýnýfe karker û xelk û dýxwestýn ve tekoþine býxenýqinýn. Ala sor a Part rev, lýberxwedan, lýhevgihanen zavoqi û lý ber seren bariqatan de pel dýde. Di demeke wele de cývina kongresa me bersivek (cuvabek) manidar-týr e. Ew bersiva peþenge sýnýfe karker hemi kedkaran lý dýji eriþen faþizme ye. Tucaran pýþta sýnýfe karkere þer-kar û xelke þerk e. Dawa komunizma berze, be payan û nemýrd e. Zayina partiya me di nav peten tekoþina þo rýþger, careVi din ispat bûyýna ve rastiye ye. Di welate me de çare ewýl Mustafa Suphi û hevalen wi ji bo dawa komunizmê xwe aveti bûn pê artiya Komunista Tirkiya (PKT) di 10 a ilonê ya sala 192lê de bi destê hineki komunistên ku di nav tekoþinên Þonþa Ok-tobra Mezm de pola bûyi, hate danin. Danina PKT dest-pêktnne mezin û ewil bû di riya danina partiyek rêbera sinifê karker û xelkê di nya serxwebûn û d si û sosyalizmê de. Piþti vê bûyere burjuvaziyê Kemalist û axayên erdê, M. Suphi tevi wi di nav ava Behrareþ a reþ de xeniqandin. Lê belê ne burjuvaziye ke-malist û ne axayên d û ne ji revizyonistan ku dijmi-nên dizi ên komunizmê ne ne karin vê dawa mezin u ortê Dawa komunizmê di her gava ku hate temi-randin ew, ji nû ve ji xwelîyê vejiya û iindariya xwe domkir. wi welatê me de binyatê Partiya Komunista Þonþ-gera Tirkiya (PKÞT) ji aliki digie tekoþi torevani ên sinifê me ê karker u Partiya Komunista Tirkiya (PKT) ya M. Suphiyan; ji al iki ji digije serhildana Þêx Bedreddin û Þerê Rizgariya Mili û heta bi Dêrsimê li diji zor \\ oliye din ji nemaze digije tekoþina þonþgeri u demoqra-siyê, ê ku piþti salên 1960ê Û v bilind dibe. Ordiya Azadiya Xelkê Tirkiya (OAXT) ku ii aliyê Deniz, û Yusuf, û Huseyin, û Sinan, û Cihanan ve hati bû danin destpêka partiya me ye. Danina PKÞT tevi her tiþti bi i anina wesiyeta þerevanên pêþengên demoqrasiya þo-nsger, zaroyen xelke me ên mêrxas ên k xwe a dawin didan, di binê sêpê û di serê çiyan de qira tcBiji Marksizm û Leninlzm» ji dev ne keti bû. OAXT, tekoþina wan a þerkar, serhiþk û bi qerar ii xwe re kire nîþan û t iya tekoþina wan ajat. Ew, bi vi awayi di sala 1975ê de xêza xwe a siyasi bi þikleki him i rewa kir û guhart û ji sinora demoqrasiya þonþger derbasi oliyê dm bû, kete nya Marksiz Leninizm, kete riyek ronak a ku Marks, Engels, Lenin û Stalin þanl dikir. OAXT di vê rê de bê etlahi ber bi pêþ çû, zora cewtiyên xwe bir, pêþ de çû û xurt bû. Konferansa OAXT di la 1978ê de civiya. Konferans nqvê sazumanê gu-hart û kire Saziya Avakinna Partiya Komun ista Þonþge-ra Tirkiya û \\ ber S.A. - PKÞT wezîfeya civina kongresa (Danin) Yekemin ya Pa rtiya Komunista Þonþgera Tirki-ya dani. Ev wezife iro êdi bi ci hatiye. PKÞT seba afirandina x;ivatek bêsinif dixebitö ku herkes tê de bi rûmet dije û bi q di iêhatiyên xwo dixebite ji bo istihsala civaki û ji vê istihsalê bi qandi ku divê par d tine. PKÞT seba civatek welê dixebite ku tê de dewlet, ordi û þer tune ye. PKÞT seba civat
we-lê tekoþinê dide ku herkes daxwazkarê xebatê bi dil Û can be, weke ku herkes hewcedarê pêþ de xistin, raman û bihndanê ye, ne ku mina kole û xulamên di bm tirs û tehdida pelçi miiandin, nêzbûn u zor-dariyên curbicur. PKÞT ji bo cihanek þer dike ku tê de ne beg heye e xulam, ne bindest heye ne ii serdestên zordar. Ev civata ha iro di xewna pr oletarya û heml kedkaraa e, û evw, ev xewn di meiûwa van de di nav pençeyê diktatoriya fa st i har û di binê mijana saziya burjuva-axati tekoþineke xwindar didin, Lê belê b i ci-hatma ev xewna ho encex bi tekoþinek di bin pêþengiya PKÞT de mikûn dibe. PKÞT dibêje ku gavê ewilê ku iro divê bê evêtin ji bo gihandina vê armancê, serxwkirýn û d latê me ye. iro efendi û begên welatê me jý her cur emptryalist u berdestên wan ên buquvqz komprador u axayên erd in. Ji ber vê yekê ye ku beri her tiþti Uivê zora van xwinmiian û dewleta wan a diktatoriyq fa-þist bi þonþek demoqratika mili a xelki ve bi pevgrêda-na dora partiya me, û bi nya þidetê bête hilweþandin, afirandinq qzadiya siyqsi, cirandma h emû Ithevhatinên (tifaqên) ku bi emperyalistan ve hatt bûn imza kinn, girtina he mû beragahên ku ji emperyalistan re hqtt bûn 'loyin û kirê kinn, rawestqndina deynên welatê me, destdayina ser karxaneyên tekelci û hemû bankayan, dewrkinna hemû erda n ji gundiyan re, naskinna mafê (heqê) tayin kinna eninivisa (qedera) xwe ya xwe bi xweyi ya Miletê Kurd tevi heqê danina dewleta xwe, ji herkesi re bi ci anina þertên xebitandina bi rûmeti û ji herkesi re kar û kesb û bi vi þekli xwedikinna karker û ne, lewma ew divê welatê me idare bikm ji. Mana danina diktatoriya demoqratika þonþger a karker û gundiyan, ew bi xwe. PKÞT dibine û dizane ku ji bo rast kirina nzgariya sosyal a simfê karker û hemû kedkaran e v gavê ewil ne bes e. PKÞT ji vê merhele bê rawestin h ser himên serxwebûn û demoqrasiyê, berevana destpêkinn û a sosyalizmê û gav pêþ gav ji ortê rakinna mijan-dinê ye. Çima ku hikim ferma bûna sermaye ku dajo, bi þikleki rastin û himi ji koledariya xilasi pêk na yê, û mafên (heq) û azadiyê er saya þonþê bi dest keti bûn, yeko yeko wenda dibin. Þonþek mili û demoqratik ango dikar rdariya emperyalizm, dere-begati (feodalizm) û faþizm û zordariye mili rake; Lêbelê ji bo rakinna mijandinê bi timami û ji berhewakmna zor-dariya sermaye û sermayedari ji þoriþek s osyalist divê. Armanca dawin a PKÞT civata bêsinif bi ajotina vê þoriþê hetani dawin gav ewe be afirandin. PKÞT berevaneke sadiq e enternasyonalizma prole-tar û perçeyek ji perceyên lehiya (herek eta) komunista navmiletan e, ku li diji hemi cihana burjuva û revizyo-nistdn re þer ilan kinye. PKÞT û welata sosyalisîa ras-tin a cihanê a yekane û Partiya Ked a Arnawitlixê Komara Xelki ya Sosyalista Arnawitlixê hevdû dispênn ku Arnawitlixê ne tenê li diji emper yalizma Emenki û hevalbenden wê lêbelê h diji emperyalistên xwedi mas-keya sosyalist, empi ryahstên Ûns û Çinê û berdestên wan re tekoþinek bi qerar dide. Di tekoþina nzganya ci-vak e, PKÞT Û sinifê me ê karker û xelkê me ê ne 01 lena xwe ne. twana perçeyek i oruiyo kedk anê ne ku vê ordiyê ji karker û xelkên bindest ên cihanê pêkhatiye.
Di binê hikmfçrmabuna diktatoriya faþist û li hem-ber zora har de hebûna xwe bipareze û te na xwe dom bike PKÞT divê bi timami xebat û lebatek dizi bajo. PKÞT bi sinifê me ê karker tebeqeyên kedkar ên din ve têkili datine Û têkiliyên xwe ên jindar bê ettahi dajo. PKÞT j perçeyên istihsalê temel digre û di nav wan de hucran datine. PKÞT tevi van tiþtan û orga e ên weþanê ên curbicur û bi rêxistiyên ko-man ku ew bi xwe idare dike, di himbêza xelkê m Li ku derê tekoþinek þonþger rabe h raserê wê derê ula PKÞT pêl dide, qirinên (þiarên) te rê dihejine. Jt her kesê ku dikeve qada tekoþinê, Ixing û þiretên PKÞT digijin û þani nya ekoþine dýkýn. PKÞT li rexma ku xebata xwe bi dizitiyê dimeþine nuydeyên merkezitiya demoqratik bi awak i kûr û hûr tetbiq dike. Hemû komunistên ku di korên wê de ketine mkoþinê di çarçiva qeyde de derheqê pira û meseleyên parti û þonþê de fikrên xwe beyan dikin. bi hev diþêwinn, berp e dtbijêrm û tên hijartin ji bo wezifeyên pirsiyariyê. Lêbelê gava ku bir yaran hatin girt emû komunistan heger itirazên wan hdbin ji, wek kulm u gurmizkek guvaþti yek dibin û wan lnryaran tetbiq dikin. Di qoren PKÞT disiplin heye. Lê ov disiplin ne disiplina bur juvazi a zorker e. Ew, di-siplina pröletarya a bi dil u can e. Proleîarya 0 partiya
wê weki din ni kare yekitiya xwe xurt bike û li ber zor û zordestiya
burjuvazi
bide.
PKÞT terefdara yekitiya þonþger a sinifê karker û xelkê ye, h ser himek þonþger li diji em izm û kev perestiya hundir. Ji ber vê yekê ye ku ew, ne tenê li hundira Partiyê lê di nav mû sinif û tebeqeyên xelkê û di nav rêxistiyên koman de berevaniya demoqrasiyê dike û bi h rûbên dm ên þonþger ve h diji re-vizyonizm û reformizmê li ser himê tekoþin û demoqrasi ji yê dtxebite. Partiya me dawa prolêtarya û xelk h ser her tiþti digre. PKÞT iddia dtke û dibêje ku nya nzgariya hemu xelkê kedkar 0 proletarya ji þonþek bi zor r derbas di-be. Jiyan pir caran vê rastiye, rast kiriye û rast dike ku ger kedkaran bi xwazin xwe ji koleti û xulamtiya nizama burjuva û axati xilas bikin, mecbûr in cihaza dewleta iroin bidin berhewa kinn û belavkinn ku ew bi xwe notara mes-tiro vê nizamê ye . Û dîsan mecbûr in li þûrta vê dewletê dik-tatoriyak demoqratik û þonþger bi tipa Sovyetê gundiyan deynin ûwê, ava bikin. Ev diktatoriya fa-þist û feodal tevi ordi, polês, dadgeh, buroqrasi û par-lamentoya xwe ve divê bê hilweþandm. Ev makineya êþan a kevnare ku ji sed lan bi vir de bi destê sinifên serdest ve ji böna parastma vê nizama zuhm û mijandmê roj b roj dihate xurt kinn divê bê hilweþandin. Ev saziya ku ji bo pelçtqandina kedkaranroj bi roj dihate kemilandin, di-vê bête hilweþandm. Herçi kesê ku dibêje ev dewlet «ji hundtr» t dikeve, yan ji dibêje ku ev dewlet bi xwe «tê demoqratik kinn» ew, xelkê dixapine û dest ilê xelkê grêdide û bani bêtariyê dike. Ev xeyalên «aþitixwaz» û pasifist divên bên red ki emû rastiyen jiyanê weke xwe qebul dikin û h gora vê rastiyê rê þani didýn Þideta (zora) ku PKÞT berevaniya we dike ne weke zora yekmenva ku kulmek xort an ji pêþverûym tetbiq di-kin. Þonþek rast û xelki tenê bi serhildana komên xelkê bi daxwazên xw ve pêk tê. Þonþek xelki û ras-tin tenê bi rabûnek topyekûn û bi þideta komen xelkê ve pêk kinna tekoþina homan !i vê mer holeyê hene. Lê belê tiþtê ku vê rabûnê tayin dike þertên t . Karkenno; PKÞT partiya we ye. Di gund û bajaran de bêi ku fer-(ia mezheb, miliyet û din bide ber çav an, ew partiya ko-munista rastin a sinifê karker ê Tirkiya ye. Herçi ku PKÞT danine, ber evaniya Marksizm û Leninizma rêbera tevger Û birûbaweriya zaninê dikm. Van komunistan, van karke-rên pêþeng, ji xwe re bi ci anina van doktrinan armanc kirine. PKÞT perceyek ji s tnifê karker e û jê na be Ew mifre-zeya wi ya pêþeng û rêxisti ye. PKÞT ji we karkeran re gariya ji mijondina sermayedari û riya dantna ciha-na nû ya rencê þani dide. Her ordiya þerkqr divê bibe xwediya qurmayek tevayi ku ji bo serkeftina ordiyê; ordiya xwe çawan saz bikin, hê-Zên xwe çawan belav biktn, li kijan hedefan xm, kengê rab;n êriþê ekiþm û awayên saz kinn û tekoþinêtesbit bikin. PKÞT qurmaya tevayiya ordiya sinifê karker ku li diji miandin û sermayedari þer dike. E w, tekoþina sinifê nkor q bir û baweri, siyasi û abûri idare dike h diji iturjuvazi û kevn restiyê. Ew, armancên dûr û nêzik û mktikên tekoþina sinifê karker tespit dike. Ew, tekoþi rker û tekoþinên sinif û tebeqeyên kedkarên din digenine nev, wan bi hev re dike û h dijr ncên dij þonþê dirêj dike. Hebûn û tekoþina PKÞT þertek peywist o i bo serkefttna tekoþin inifê karker û hemû kedkaran. Li dora partiya komunista þonþgera Tirkiya de yek bibe, di binê ola wê de bicive, li hed efên kû þani te dide lêxe. Baweriya xwe bi qiweta sinifê karker bine. Ji bo afirandma civa tek bêsinif, tevi PKÞT bimeþe. Bikeve te-koþinên ku di bm pêþengiya PKÞT ji bo daxwazên ac rokara heþt saeti, mafên grêv û grêva tevayiya bê-sinor, azadiyq sazibûn û þertên xebat û ti. Geli Karkerên Derveyi Welat; PKÞT iro li diji diktatoriya faþist û h diji nizama bur-juva-axati tekoþinê dide. Ev nizam bi xwe te mehkûmê ajotiyê abûri (iqtisadi) kiriye, te ji malbat û erd û weiatê te qetandi e mehkûmê koleti, bêkari, þerpizeti û birçitiyê kinye, tevi hemû brayên te ên smifi. Xwedi i welati, ji kijan miliyet dibin bira bibin, karken û gundi-yên Tirkiya ne. Ên ku divê bên ajotin burjuvaziyê komp-rador û axayên erd in ku welatê me kinne xapûr û te ajotine welat
iyani û xerib. PKÞT partiya te ye ji. PKÞT ji tere di welatê xwe de jiyanek bi rûmet, azad i, serxweyi, demoqrasi û sosyalizmê wad dike. Geli
Palan;
Jt sed salan bi vir de te, di nav periþani axayên erd ew bi destên te kinn bûn. Niha er de hat. Niha paþeroja te ji berê pirtir te ên sed salan bi ci binin û ji te re erd sosyalizmê ne.
û birçitiyê de zencirên koletiya erd bar kir ku zorkeriya faþist û zencirên ko-ledariya ucretê grêdayê bi paþeroja smifê karker. Ên ku daxwaz û azadi û imkanên xebat û jiyana bi rûmeti bidi
Bi xapinoka «toprak reformu» (reforma erdê) me xape ku diktatoriya faþist-feodal û axayên dû berdestên wan ên dizi û eþkere þani te didan. Ew, ji te re bi tenê iþkence, êþan, birçi dm. Baweriya xwe bi sinifê karker bine, xwe bispêre hêza milên xwe. PKÞT dijmm û neyara ek omiya burjuva-feodal û axatiya erd a bi qerartir û serhiþktir e, Ala sor a ku PKÞT vekir iye xeberdar û niþana nzgariya te ye ji. Hemû Bindestên Bajar û Gundan; Dixwazi xwediyê dikanek biçûk an ji atolye; dixwazi xwediyê perçeki erd i piçûk an ji pêþw ust; dixwazi berpirsiyarek dewlet ê adeti. Di nizamek ku empiryalizm û empiryatizma sosyal û tadayi û zordariya faþist û feodal htkim ferma ye; dizabû bi tena xwe nzgari nin e. Hetani niha tevi «bazarganên hêviyê», revizyoni û reformist û gelek demagog ji te re þiret kirm ji bo riyên nzgariyê ên hêsa. Lêbelê mas«xelaskar» yeko yeko kire xwar. Lêbelê PKÞT riyeke din þani dtde: riya þonþê, nya li ber riya tekoþina h diji emperyalizm, emperyaiizma sosyal û li dtji saziya faþist-feodal. PKÞT i her kesê ku dixwazedi vê rê re bimeþedestê xwe dirêj dike, ji hemi le-hiyên þonþge ari re banga yekitiyê dike. PKÞT grêdayiya daxwaza ji ortê rakinna empiryalizm, emptryalizma sosyal û diktatoriya faþi st û feodal ji iro ji bo ev daxwazên jêrin tekoþinê dike: iptal kinna deynên gundiyan ji b ka û faizciyan, rakinna ipotekan, dayina heqê tespit kinna buhayê bini ji atiyê gundiyên n avin û bicûk, erzankirma gubre, maddê xav û mal û êd. Ên ku mustehsilên biçûk bikartinm, v m û teþkilkin-na kooperatifên ku tê de mistehsilên biçûk xwdan gotin û qerar in. Partiya m o daxwazên te ên acil îekoþinê dide. Bikevevê tekoþinê, wê xurt btke. Xortino; Paþeroja welatek ji paþeroja nifþê nûgiha na yê cihê kirtn. Di welatê me ê niv-feoda! û ni kê de him xortên karker û him ji hemû xortini ya xelk ji iro de bûye mehkûmê xwar bûyin, m koteti û zor-keriyê. Xortani çalak e, tekoþinker e, bala xwe dide pirs û meseleyên civaki li diji nehexiyê ye. Sinifên zorker û hemi kevnperestiyê agahdarê vê rastiyê ne, û lewma b cur sileh û çek ve êriþi te dikin. Ew dixwazin bi teror û zora faþist re, te bipirnisimn, xwazin bi giît û goya revizyonist û reformist te bixapinin, dixwazm bi bir û baweriya bu rjuva û faþist-feoda! re, te bikin nobedar û notirvana ve þaziye bikin; dixwazin te binz imn û te xera bikin. Lý ciyê ku burjuvazi bi te ni kare vê carê anarþizma burjuvaziyê piçû inên xemilandi û çinsandi xwe davêje ortê û dike ku te bikþine rêyên asê û bêbuhur. Li ser hemû van tiþtan dengê PKÞT ê xurt hildibe û xortan bani dike ku: xortani bira enini s û paþeroja xwe bi sinifê karker û komên xelkê ve grêde û bikoþe û saz bibe û tekoþinê bi nas diki. Baweriya xwe pê bide, guhê xwe bidiye, dý riya wi de yek bibe û xwe bavêje nav tekoþina wi Geli
Jinan;
PKÞT tevi ku li dijl her cur koletiyê ye h diji kole krnna te ye ji. Ew h karxane û h zeviyê li diji nizm kinn û xwarkinna te ye. Û naxwaze te bi çavê insana ji sinifê diduyan bine. Ew, lidji kirin û frottna te ye. Parîiya me h diji her cur bir û baweriya burjuv a-feodal e ku dike jt te re bide qebûl kinn ku ev rewþa ha qedera (eninivi-sa) te ye . Partiya me bi qesda bi destxistma armancên wan ên bi taybeti, jinan digehine hev,
wan saz dike û wan dajo qada tekoþinê. Ctma ku partiya me dizane ku jinan him bt awaki sinifl û him ji bi awakf cmsi diperçiqin û dizane ku hemû jinan heger ku destekê xwe ne d in, tu þonþeki naçe seri. PKÞT berevana bi qerara mafên te ên diyati ye. Sazi û nizama irion zar û zêçên jmên kedkar mehkûmên birçitt, periþani, minn û mijana xedartir. Herci PKÞT berevaniya sosyalizmê dike w bi xwe xerenti kinna xwedî kinn, saxi kinn û dan xwendm û gihandina hemi zarokan e. Partiya me ji bona danina cihanek nû tekoþinê dike ku tê de hemû diyan ji her cur xwar kir m û mijanê nzgar bm, azad, wekhev û bextiyar û berxwedar bm. Û di vê cihanê de zaro, zarot xwe bi rasti bibinin û bijin. Danîna vê cihanê zor û zehmet e. Lêbelê qezencê me hêjayê fe Ji Miletê Kurd ê Bindest û i Hemi Miliyetên Hmdtki re; PKÞT ji bo bi destxrstina mafê tain kinna eninivisa xwe ya miletê Kurd, tevi mafê danlna dewletek cihê micadele dike. PKÞT berevanek bi qerar e ji bo bi kar anin û bi dest xi stma wekheviya maf û zmana xwe amili a hemi milet û miliyetên bindest. Ew terefdara y ekiti û bratiya hemû miletan e, h ser himê azadi û wekheviyê. Ev rewþa ha di roja me de te i tekoþina sinifê karker û xelkê kedkar de tê afirandm. Tenê bi serkeftina îekoþina li dij ryalizm, emperyalizma civaki û diktatori-ya þoriþger û demoqratik a karker û cotkaran de r ast dtbe, Çima ku tu menfiheta sinifê karker û gundiyan Ji zordestiya mili de nin e. Rizgariya Miletê Kurd grêdayiya bi tekoþina karker û gundiyên Kurd û brayên wan ên karkerû Tirk ve h dii nir û qeyda her cur empiryalizm û ji bona teko-þina þonþa axê (erdê) ye. Hi reketên «mili» ên qelp hene ku dixebitm ji bona qels kinn û perçe kinna eniya þonþgera kar tkaran û seba diimin kirina miletên Kurd û Tirk bi mahaneya zilm û tadayiya sinifênburjuva û (ixayên erd ên Tirk a ku hetani niha li ser Miletê Kurd totbiq kin bûn. Ev hereketên «m qelp ji, him dijmi-nftn xelke Kurd û him ji neyarên þonþa Ttrkiya na. PKÞT h'tcketa mili û era Kurd destek dike. Lê belê ew, hi homû bir û baweri û hereketên ku dixwazm hereketa ini nþgera Kurd averê bikin an wê( bi dûvê emper-ynlisto felan û behvan grêdin, an wê ji simfê t re htfroþin, an ji wê di bin tesira þovenizmê bixin, micadele PKÞT partiya proletaryayên hemi miliyetan e û li ser himê sinýfi saz bûye, ne lý ser himê miliyeti... Tovi tekoþina þonþger, komên karker û gundiyan ji dikovin qada teköþinê. Li hember vê bûye qto-torlya faþist ji tê seferber kirýn. Demegojiyek sinifên serdest êdi iflas kir: ku ordi haleta «berxwedana mili» ye. iro herkes fam dike û dibine ku ordi, nobedas'êderiyên barêg empiryalist û deriyên banka û karxaneyên tekelci.. û notirvanê axö axayên erd, e, li dif r û cotkaran, Û wazifeya wê ji pelciqandin û tev li hev kinna tetoþinên won e. Ordi bi xwe imê diktatoriya faþist e. Eskenrýno; Hûn karker û gundi nin. Bi demagoji û derewa wwezifeya welats cilek un iforma kirme pistên wo û we kirine muhafizên empiryalist û axayan erd û komprudoran. Gener alên faþist li Kurdistan, li Tariþ û li Ceylanpinarê de we dajone ser xwiþk û diyayên we ê nav grêv, mitingên zavoqi û h berxwedanan. Do cen dirme û komando ajoti bun serê we, sibe ewê disan biþinm ser we. Gava ku general û subayên faþist emrê «lêxe» didin, guh medin û ci meymn. Heger ku illa divê çekê xwe drêji yeki bikin, ew, qumandarê we bi xwe ye. Bi bra yên xwe, bi hemsmifên xwe yek bibin. Ji Karker, Cotkar û Hemû Kedkarên Miletên Tirk û Kurd û Miliyetên din. Pêla þonþê bi rengeki hêl qurt û bilind dibe. Koman qifte qifle bi grêv, bi liberxwedanên cur, bi lihev-gihanên zavoqi, bi boyqot û bi destdana erdan xwe davê-jin bariqata tek oþina smifî. Roiên ku em tê de, rojen tekoþinên bi þan û þahinet in. Taktik û qirinên (þia PKÞT ajoti bû ortê, roj bi roj rast di-bin, rastiya wan ispat dibe. Koman di wan digeh in û fam dikm. Ji bona ku di vê tekoþinê xurtir bikin, di bin ala Partiya Komunista Þonþge Tirkiya de yek bibin. Di tekoþina diji empiryalizm empiryalizma sosyal û diqtato-ri ya îaþist û feodal de di bmê ala PKÞT de bicivin ku roj bi roj bihnd dibe. Ji bo iqtidara xwe, Ji bo tekoþina ser-xwebûn û demoqrasi û sosyalizmê di binê aia PKÞT de rêz bibm, teko xin, wê biiind km. Li berê me cihanek mezin heye. Paþeroj ya me ye. · · !
BIJÝ KONGRESA (DANIN) YEKEMÎN A PKÞT! LI DIJÝ EMPiRYALiZM, EMPIRYALiZMA
CiVAKÎ
U KEVNPERESTÝYÊ DÝ RÊZ Û QORÊN PKÞT D
· · · · ·
Dl BINÊ PÊÞENGÎYA PKÞT Û Dl RJYA SERXWEBÛN, DEMOQRASÝ Û SOSYALÝZM DE Jl BO CÎVATA BÊSINIF BER Bl PÊÞ! KERARGAHÊN BURJUVA - REVÎZYONÎST HILWÞIN, BUi PARTiYA KOMUNJSTA ÞORIÞGERA TIRKlYA! BÝJÝ MARSÝZM-LENÝNÝZM, BIMRE REVÝZYONIZM !