•
Tanzimaftan Cumhuriyefe
--
"
Prof. Dr. Fevzi DEMiR Yrd. Doç. Dr. Ufuk ÖZCAN Yrd. Doç. Dr. Faruk ÖZTÜRK Doç. Dr. Nurettin ÖZTÜRK Sadık USTA
- -" . ..--.:.JJ'
_
.
çıvıyazısı
S.S. Ütopya Bilimsel ~e Kültürel Araştırmalar Yay. ve Ur~timKoop. Adına Sahibi ve Sorumlu Yazı Işleri Müdürü Prof. Dr. Semih KORAY Genel Yayın Yönetmeni: Yazı Işleri Müdürü:
Ütopyalar ve Ütopyacılar
Gani BAYER
Emrah MARAŞO
zun bir zarTlandır yayınlamak istediğimiz "Türk Utopyaları" dosyasının hazırlıklarını tamamladık ve 2010'un ilk sayısı olarak elinizde. Yeni yılın ilk sayısı olması dosyamıza farklı bir anlam attı. Emperyaliz destekli gerici odaklar Erge-
U
Görsel Yönetmen: Harun ÇAKAN Dağıtım-Abone: Ergin ONAY Yazı Kurulu: Dr. Cüneyt Akalın, Prof. Dr. Atilla Altunel, Dr. Bora Ataman, ZOhtü Bayar, Dr. M. KOrşat Bozkurt, Dr. Neemi Dayday, Prof. Dr. Ercan Enç, Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı, Prof. Dr. çağatay Güler, Efe Can Gürcan, Erkan IIdız, Prof. Dr. Bekir Karaoğlu, Prof. Dr. Zafer Kars, Doç. Dr. çağatay Keskinok, Prof. Dr ...Semih Koray, Qr. Arda Odaba§I, Feyziye qzberk, Sarper Ozsan, Ömer Özbek, Cem ısmail Savaş, . Dr. Hakan Seçkin, Prof. Dr. Kadri Yamaç, Prof. Dr. Osman Şadi Yenen Yönetim Yeri: iSti.klal Cad. Deva Çıkmazı No: 7/2 Beyoğlu/lstanbul Tel: (0212) 244 23 72 - 61 Faks: (0212) 251 51 22 e-posta: biliı
[email protected] Internet adresi: www.bilimutopya.com.tr Ankara Temsilcisi: Feyziye ÖZBERK Konur Sok. 69/1 KızılayiAnkara Tel: (0312) 418 52 64 Edirne Temsilcisi: Umut AKAS Tel: (0538) 453 80 47
[email protected] Hatay Temsilcisi: Hüseyin GÜLER Büyük Çarşılşhanı Kat:l No:450 ıskenderun Tel: (0326) 613 41 33
nekon gibi operasyonlarla yargıya, orduya, basın kuruluşlarına, kitle örgütlerine ve siyasi partilere karşı ir saldırıya giriştiler. Bu saldırının diğer bir ayağı TÜBiTAK, YÖK ve TRT'ye karşı yürütüldü ve bu kurumlar bilimsel düşünceye arşı yürütülen kara propagandanın aracı aline getirildiler. 2009'da yaşanan gerici dalgaya karşı 2010 yılına yaları hatırlayarak, hatırlatarak girmek i Toplumsal bir çıkışsızlığa sürüklendiği '. 'stemin, toplumu, bilim ve sanat hayatını anlık bir cendere içinde tutmaya çalış ığı ·r önemde ütopyalara büyük bir ihtiyaç var. Geçmiş ütopyaların bilinmesi yeni ütopyaları yaratılmasına yol hazırlaya-
Istanbul Temsilcisi: Canan OSKÜPLÜ Tel: (0538) 590 55 54
[email protected]
caktır düşü e "Türk Ütopyaları" başlıklı bir dosya hazı ci i
izmir Temsilcisi: Nura! GÜRAN Tel: (0537) 843 55 19
Sir Tho as ore, 1516 yılında, dostu Rotterdamlı as us'a, Ütopya'yı yazarken yüreğinin kabardlğ ın i söylüyordu. Bizde "Türk
Avrupa Koordinatörü:
[email protected]
Filiz KARABULUT
Almanya Temsilcisi: Eyiem DEMiREL BORAL Frankenalle 39. 60327/Frankfurt Tel: +4969-73918773 Faks:+4969-75009310
isviçre Temsilcisi: Gülay SINACı Tel: +41327245854 - +41 763023951 ıtalya Temsilcisi: Zeynep GÜNEŞ E-posta:
[email protected] Abone Koşulları: 6 Aylık: 35.00 TL. Yıllık; 70.00 TL Avrupa ve Ortadoğu yıııık: 50 Euro Amerika ve Uzakda,ğu yillık: 100'$ Abone bedelleri için, S.S. Ütopya Kooperatifi 'iş Bankası Beyoğlu Şubesi Hesap No: 1022 0778251 isviçre Hesap Numarası Gülay SINACı Banque Cantonale Neuchateioise Hesap No: 1003.00.733
[email protected] gulay
[email protected] Yurtdışı Avrupa:
comte
Sabş Fiyatı 4.5 Euro
Organizatör: Ulusal Haber Hiz. Prod. San. Tıc. A.Ş. Basıldığı Yer: Analiz Basım Dağıbm: Merkez Dailıtım AŞ ISSN 1'301-6717
011.
Ütopyaları" syamızı okurken bu duyguyu yaşayacağım - • ünüyoruz. Bilim ve ya'nın hazırladığı dosyalar, büyük önemi e ağmen görülmeyen, görülmek istenme oktalara dikkat çekmeye çalışmaktadır. B dosyamızda ütopyaları, üzerinde fazla lmayan bir noktadan yola çıkarak ele al ~ülün gül ile tartıldığı" dünya özlemini i. e ütopyaların kendi toprağımızdaki örne . ortaya koyduk. "Ütopyaların. pkı roman alanında olduğu gibi, esas olar atı toplumlarının ürünü olduğu, Doğu mlarınınsa onu ancak taklit edebileceği" te ., -eden beriileri sürülmektedir. Ne yazık . vrupamerkezci bu tez,Tü rkiye'nin akademisyen çevrelerinde de etkilidir. 1993 yılında yayın hayatına başlayan Bilim ve Ütopya dergisi ise bu tezin bir antitezi olarak ortaya çıktı ve rrkiye'de "insanlığın eşitsizliğe karşı müca e e ettiği her yerde ütopyanın da mutlaka olacağı' görüşünü yaygınlaştırdı." Sayın Sadık U a'nın dergimiz ve hazırladığımız ütopya dosyası ile ilgili belirlemesi böyle.
Ütopyacılar Ütopyalar incelenirken, okunurken üzerinden atlanmaması gereken diğer bir konu da ütopyaların yaratıcılarının yani ütopyacıların varlığıdır. Ütopyalar bir irade beyanıdır. Eşitsizliğe karşı ve daha iyi bir gelecek için mücadele etmenin beyanıdır. Ütopyalarımızı okurken onları kaleme alan, bu ütopyaların gerçekleşmesi için mücadele eden ütopyacıları unutmamak gerekiyor. "Türk Ütopyaları" dosyasını okurken özellikle bir noktaya daha dikkat etmenizi rica ediyoruz. Ütopyalar Cumhuriyet Devrimi'ni düşünsel açıdan beslemiştir. Bu ütopyalardan beslenmekle birlikte Cumhuriyet Devrimi'nin yarattığı aydınlanmacı, devrimci düşünsel havanın etkisini, toplumun ufkunda yarattığı atılımı Ruşeni'nin 1914 ve 1926 yılında yazılan eserleri arasındaki farkta görebilirsiniz. Okuyucularımıza bu farkı görebilmeleri için sayın Prof. Dr. Fevzi Demir'in makalesini ve Ruşeni'nin ütopyasını, Ruşeni'nin Atatürk'e sunduğu "Din Yok Milliyet Var" başlıklı raporu ile birlikte okumalarını öneriyoruz. (Bu raporun geniş bir özeti Atatürk'ün düştüğü notlar ile birlikte Şubat 2000, 68. sayımızda yayınlanmıştır. Ayrıca tam metni Sayın Doğu Perinçek'in "Kemalist Devrim- 2, Din ve Allah", Kaynak Yayınları, Ocak 2003 kitabında da yer almaktadır.)
Evrim Kursu 5-6 Aralık tarihlerinde Ankara'da düzenlediğimiz "Evrim Kursu" büyük bir başarı ile tamamlandı. iki gün boyunca süren kurs akademisyen, doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencilerinden oluşan 90 kişilik bir grup ile Prof. Dr. Semih Koray'ın kapanış konuşmasında belirttiği gibi "dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir öğretmeninin kıskanacağı bir öğrenci grubu" ile yapıldı. Ders araları kısa olmasına rağmen hiçbir öğrenci dışarı çıkmak istemedi, kurs ikinci gün ise geç saatlere kadar devam ettL"Evrim Kursu"nu 20-21 Şubat tarihlerinde istanbul'da gerçekleştiriyoruz. Üniversitelerde, liselerde evrim ile ilgili derslerin ve konuların anlatılmasının eksikliği sürekli vurgulanan bir konu. Bilim ve Ütopya olarak bunu bir ölçüde gidermeye çalışıyoruz.
n d e k BiliM
VE ÜTOPYA
üNivERSiTE
TEMSiLCiLERi
Adnan Menderes
Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Atakan
HATipOGLU
(O 555) 475 82 45
atakanhatipoğ
[email protected] Afyon Kocatepe Kutbiddin
üniversitesi
GÜLTEKiN
[email protected] Akdeniz
(O 555) 629 75 63
Üniversitesi
Dr. Hakan ERENGIN
(O 535) 852 74 15
[email protected] Anadolu
Üniversitesi
Deniz Eren ERişEN
(O 555) 414 52 02
[email protected] Ankara
Üniversitesi
Yarenkür
ALKAN
[email protected] Beykent
(O 537) 587 53 77
Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. ibrahim
OK
(O 532) 234 34 49
[email protected] İ30ğaziçi Üniversitesi Cenk ÖZDAG
(O 505) 659 65 51
[email protected] Cumhuriyet
Üniversitesi
Hakan SERTAN
(O 532) 335 76 96
[email protected] Çanakkale
Onsekiz
Mart Üniversitesi
.~
Metin SAlıK Çankaya
,!t-:o
(O 544) 335 7932
[email protected] Fırat KAYAÖNÜ
(O 543) 944 57 32
fı
[email protected] Çukurova
~"
Devrimi besleyen ütopyalar
Üniversitesi
Üniversitesi
Bora YAGRI
[email protected]
(O 535) 942 45 25
Dokuz Eylüt Üniversitesi Serdar YURTÇiçEK
(O 505) 298 90 70
[email protected] Ege Üniversitesi Hürmüz TUTKUN
(O 555) 361 56 14
[email protected] Eskişehir
Osmangazi
Mustafa
Üniversitesi
•
Kapak Sadık USTA Türkiye Devrimi'nin ütopyaları
•
Kapak Sadık USTA ismail Gaspıralı'da
YiGiT
yigiı_mustU
[email protected]
Galatasaray
Üniversitesi
(O 554) 255 82 26
Cem SAVAŞ
(O 533) 358 51 78
[email protected],tr Gazi Üniversitesi Nesimi Yiğit ERYILMAZ
(O 535) 311 81 05
[email protected] Gaziantep Mehmet
ütopya
Üniversitesi BALABAN
[email protected] Hacettepe
(O 538) 889 45 89
•
Kapak Doç. Dr. Nurettin ÖZTÜRK Bir düşyaşam: Servet-i Fünun ütopyaları ve Hüseyin Cahit Yalçın'ın Hayat-ı Muhayyel'i
•
Kapak Prof. Dr. Fevzi DEMiR Bir Türk-islam ütopyası: Ruşeni'nin rüyası
•
Kapak ROşeni ROşeni'nin rüyası
•
Kapak Yrd. Doç. Dr. Faruk ÖZTÜRK Türk düşüncesinde bir ütopya: "Mesut Köy"
•
Kapak Yrd. Doç. Dr. Ufuk ÖZCAN Sıradışı, anakronik bir ütopya: Serbest insanlar Ülkesi
Üniversitesi
Turgut SAYılıR
(O 506) 470 95 36
[email protected] Haliç Üniversitesi Şahin KARABıYıK
(O 535) 215 77 26
[email protected] istanbul
Üniversitesi
Kardelen
YıLAN
[email protected] istanbul
(O 536) 875 98 00
Teknik Üniversitesi
Muzaffer
ENSER
(O 533) 654 1870
[email protected] Işık Üniversitesi Güneş ÖZTÜRK
(O 505) 948 87 70
[email protected] ızmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü
Ercan ÖZKAN
[email protected] Karadeniz
(O 505) 289 64 30
Teknik Üniversitesi
Mustafa AKDiş
[email protected] Karaelmas
(O 505) 880 67 77
Üniversitesi
Celal SALMAN
[email protected] Kırıkkale
(O 543) 456 1801
Üniversitesi
Gürkan GENÇ
[email protected]
(O 544) 5772419
Sadık USTA *
Türkiy Türk ütopyası ge yazılmış roman, i yıllık dönem, aynı devrim tarihi, Tü
vrimi'nin ütopyaları i mda "siyasi rüyalarla" başlar ve arka arkaya \ e şiirle devam eder. Bir bakıma söz konusu 150 da Türk devrimin de tarihidir. Bu açıdan Türk alarının da tarihidir. opya araştırmaları
Ütopyaların, tıpkı roman alanında ol-
ürkiye'nin ütopya kavramıyla
T
ürünü olduğu, Doğu toplumlarınınsa
rına denk gelir. Kavramın fel-
ancak taklit edebileceği" tezi, öteden be-
onu
sefi, siyasi ve edebi açıdan
ri ileri sürülmektedir. Ne yazık ki Avrupa-
incelenmesi
merkezci bu tez, Türkiye'nin
ise 1960'11 yılla-
başında görülüyor. Bu incelemelerse
akademis-
yen çevrelerinde de etkilidir.(6) 1993 yı-
More ve
lında yayın hayatına başlayan
sınırlıdır
Ütopya dergisi ise bu tezin bir antitezi
) ve daha çok devlet felsefesi açısın-
olarak ortaya çıktı ve Türkiye'de "insanlı-
ampanella'nın
l
duğu gibi, esas olarak "Batı toplumlarının
tanışması 19. yüzyılın ortala-
esas olarak Platon, Thomas
Ütopyalar, toplum çelişkilere dikkat ~ ~ ilk eleştirel metinl Ama aynı zamand devrimci manifes' da. Ütopyaların "düzgün" "dört mamur" siyasi programlar olar ortaya çıkamama onların zaafı de i :'-.
pı
ütopyalarıyla
Bilim ve
n değerlendirilmişlerdir. 80'Ierden sonraysa Türkiye'de siyasi amın yeniden canlanması, felsefe ve :arih bilimine olan yoğun ilgi; sosyalist :eori, çevre sorunları, feminizm gibi kouların ilgi görmesi, kavramın uzun bir aradan sonra yeniden yoğun bir şekilde artışılmasına neden olmuş. Türk yazın dünyasına ait ütopyaların 980'li yıllardan itibaren ara ara ele alındığı da görülmektedir.(2)
Örneğin Hüse-
yin Cahid'in ünlü eseri "Hayat-ı Muhayyel" başlı başına bir ütopya olarak incelenmiştir.(3) Sevindirici olansa bu incelemelerin hem yazın dünyamızda
(4) hem
de akademik dünyada yeni incelemelerle (5) devam ettiriimiş olmasıdır.
Tomasso Campanella. 1960'/1 yıllarm başlarmda görülen ütopya incelemeleri esas olarak Platon, Thomas More ve Campanella'nm ütopyalartyla sımr/ıdır.
•
[email protected] 1) Yunus Emre Kır, Klasik ve Çağdaş Ütopyalarda Din ve Toplum başlıklı Yüksek Lisans Tezi kapsammda son 40 yi/m ü10pya üzerine yapi/an tezlerini, Ekler bölümünde sıralamış, Yaymlanmamış Yüksek Lisans Tezi, istanbuL, 2007, s. 130. 2) lşm Ekrem, "Jön1ürk ideolojisinin Türk Romanma Etkileri: Mizaneı Murad Bey ve Toplumsal Ü1opyasl, Sana10layl, istanbuL, 1981, Sayt 5. 3) Metin Özgül, Bir Ütopya Taslağı: Hayat-ı Muhayyel, Türk Dünyası Araştırmalaıı, istanbuL, 1988, Sayı 53. 4) Birçok edebiyat dergisi 1990rarm başmdan itıbaren ütopya konusuna ilgi gös1ermekteydi. Milliyet Sanat Dergisi ise 1990 yılmda "Abdi ipek çi Ütopya Yaıışması" düzenliyordu. Milliye1 Sanat Dergisi, Sayı 238/15 Nisan 1990. 5) Nurel/in Öztürk, "Çağdaş Türk Edebiyatmda Ütopya: inönü Ün. Sos. BiL. Enst, Yayımlanmamış YÜk. Lisans Tezi, Malatya, 1992. Öz1ürk çaltşmasmda Türk edebiyatmm 150 yillık sürecinde ü10pyalarm izini sürmüş. Öztürkvn çalışmasmm önemi, onun 'Doğu'da ütopya vardtr" 1ezinigüçlü bir şekilde savunmasıdır. 6) Murat Belge ''Türk Usulü Ütopya" başlıklt yazısında bunu şöyle ıfade ediyor.' "Sanılim ütopya insanlarda nesnelerin ilişkilerinden çok, insanlarm insanlarla ilişkilerinde 'devrimci' değinebı/ir değişimler tasavvur etm eye bağlı bir şeydir. Bizim ütopyalarda bu pek yok. "Smıf farklaıı korunarak kalkmma" diye özetlenebilecek bir süreç düşünüyorlar; bu da 'ütopya' olmuyor." Tempo, Sayt,2008/49.
Doç. Dr. Nurettin ÖZTÜRK
Bir düşyaşam: Servet-i Fünun ütopyaları ve
Hüseyin Cahit Yalçın'ın Hayat-ı Muhayyel'i Yeni Zelanda tasarısının Servet-i Fünun düzyazısına yansıması, Hüseyin Cahit'in Hayat-ı Muhayyel adlı öyküsü ile olmuştur. Yeni Zelanda'da ütopik bir kolani kurma girişiminin yapıldığı 1898 yılının sonunda yazılan Hayat-ı Muhayyel, içinde yer aldığı öykü kitabının da adıdır. makta yarar vardır. Topluluğa katılmış ve anılarını yaz1895-1901 arasında topluluk olarak, mış olan yazarların hepsi de, ütopya tabu dönemden sonra ise bireyselolarak sarılarının altında tek sözle "istibdat"ın Türk yazın tarihinde etkin olan Servet-i yattığını belirtmektedirler. Örneğin MehFünuncular bir ütopya da tasarlamış ve met Rauf, Servet-i Fünuncular'ın bu ütopyayı çeşitli yapıtlarında dile ortak yönlerinin, baskı yönetigetirmişlerdir.(1) Türk yazınında mine karşı duyulan kanlı yazar ve şairlerin bu biçimde ve yırtıcı bir düşmanlık bir topluluk (communaute) olduğunu söyler. Ona oluşturup ütopik koloni kurgöre bu düşmanlık önma girişimlerine, ilk kez ce saraya karşı iken, Servet-i Fünun döneminsonradan bu yönetimi de tanık olunmaktadır. besleyen ülkeye de "Yeni Zelanda ve Yeşil yönelir. Yönetimin tuYurt Hikayesi" olarak anıtumu ülkede yaşamayı lan bu girişimler Servet-i \ dayanılmaz bir işkence Fünuncular'ın anılarında, durumuna getirmiştir. şiirlerinde ve bir öyküde anÖzellikle Fikret'in öfkesi latılmıştır. Bu verimler üzerinde herkesten daha fazladır. Bu durmadan önce, ütopik koloni öfke yüzünden Mehkurma tasarı ve girişimHüseyin CaM Yalçm met Raufun, "Hamilerinin altında yatan yaServet-i Fünun'lln bir ulusçuluk ve diye Marşı"nı ayakta yurtsever/ik ocağı olduğunu söyler. zın dışı etkenleri ele al-
ı-istibdat ve ütopya
Türk yazınında yazar ve şairlerin bir topluluk (communaute) oluşturup ütopik koloni kurma girişimlerine, ilk kez Servet-i Fünun döneminde tanık olunmaktadır.
1) Bu inceleme, 1992'de inönü Üniversdesinde Prof. Dr. Cahd Kavcar danışmanlığında "Çağdaş Türk Edebiyaıında Ütopya" adıyla hazırlanmış ve sunulmuş yüksek lisans tezimizin konuyla ilgili bölümünün düzeltilmiş, değiştirilmiş ve geliştirilmiş biçimidir. Ytllar sonra günyüzüne çıkıyor. Bizden sonra konu ilgi çek meye başladı ama çalışmamız ya görmezden gelindi: Taflm, 1995, 5ayl.2, s. 185-203; Özgü/, 1988, 5:53, ss. 133-160; Taflm, 2006, 5:93, ss. 77-86,' Özgü/, 2006, 5:93, ss. 94-10 1;ya görülmek istendiğigibigörüldü:: Yalçınkaya, 1999, 5:12, ss.78-128: Yalçınkaya, 2004; ya dönem sınırlaması nedeniyle görülmesi gerektiği Için görüldü: Küçükcoşkun, 2006,' ya da bir projeye referans oldu: Gariper, 2008
dinlememek
. Artık onun görüş ufkunda yalnız bir ha-
için kalabalığın
sıvışır. Mehmet Rauf'un bu h21'2 =--==- -
yat alanı, bir mutluluk köşesi vardı ve
gili yorumu şöyledir:
orada istediği gibi bir alem icat etti: Ye-
"işte
Abdülhamit
şil Yurt!"(8)
idaresi ~ .-?
coşkun öfkemiz böyle hareke~ =c-=
--
Halit Ziya bu umudun peşinde önce Fikret'in, ardından da öbür arkadaşları-
kışacak kadar ve böyle tehli
nın sarhoş olduğunu
alacak kadar kızışmış, köpü Hüseyin nun'un
Cahit
de
bir ulusçuluk
sarıların Halit Ziya dışında gerçekleşti-
ve
rilmeye
ocağı olduğunu söyler. Topl larını birbirine sanat bağı yönetimi
ve saraydan
belirtir. Anlaşıla-
cağı gibi kendisi de, H. Cahit de bu ta-
Se
ti
çalışıldığını
söylemektedirler.
Oysa Halit Ziya da en az öbür arkadaş-
-
==
'-~
ları kadar ütopik eğilimlere sahiptir. Bu eğilimler hem Kırk Yıl adını verdiği ya-
bağladığını belirtir. Anca Mehmet Rauf'tan farklı olarc.: --
zın anılarında,
ğun politik "komplo" yapma -- . -
kendini gösterir. Halit Ziya Kırk Yıl'da,
sinde
çocuklarının
olmadığını
Cahit Mehmet
söyler.(
Rauf'a gö '" ~- _-
Mehmet
- - yazarlarmm hepsi de, Yeni Zelanda'ya gıderek -. 'Pik bir kolont' kurma tasanlarmı ortaya atanm Fikret olduğu konusunda bir/eş/rler.
e ~
verilen anı-yorumunu
Rauı
sonra evden, ve hatta
yaşamdan kaçmaya çalıştığını söyler:
bir yansıması biçiminde y Dolayısıyla
ölümünden
eşyadan, kendi kendilerinden
yönü daha da gelişmiş Onun söyledikleri, toplul .::. kalma ya da öyle görün
hem de romanlarında
-
duy
gevşeterek
hemen çözmüş olsun. Birden hatıra Bü-
sarılarına katılan kişiler olarak göz heki-
yükada geldi, oradan bizde kalmış öyle
i Esat Paşa, Hüseyin
görmek doğru olur. Ger. Rauf, Hüseyin Cahit'in de-=-tutabildiği duyguyu bastır-.-;:r-
ikret, Mehmet
=
mış, dünya ile bağlarımızı
Hüseyin Cahit, anılarında ütopya ta-
ma, kendini tutamama da
='
"Nereye gidecektik? Öyle bir yer olmalıydı ki bizi umumı hayattan çıkar-
Kazım, Tevfik
Rauf ve kendisini
sa-
izler vardı ki aranan köşeye çekilmişliğin ancak orada olabileceğini vaat ediyordu.
ar.(S) Bu adlar arasında ise Fikret mer-
Her şeyi bırakıp yaz kış yıllarca orada,
ezı bir kişilik olarak görünüyor.
kendi
Arka-
yalnızlığımızın
içine
gömülerek
etmiştir. Her iki yazarda de _ - -
daşları onunla ilgili sözlerinde, sanki ola-
uyuşmaya çalışacaktık. Orada bir ev (...)
tutum ise ütopya özlemi '-.-
ğanüstü birini, karizmatik bir kişiliği an la-
temin ettim (...) ve bütün bu işi üç gün
sından önemlidir. Gere ve gerekse Hüseyin Ca -. -
ır gibidirler. Hüseyin Cahit'in dediği gibi,
mini istibdattan kurtulma
işiliği vardı. Çok eski zamanlarda
"Fikret'in
saydı belki adı bir peygamber
maktadır. Hüseyin Kazı rında bu konuya değinir
kuşaklara
~
içinde bitirmiş 0Iduk."(9)
güçlü, belirgin ve ezici bir
geçerdi.
ol-
diye art
Daha sonraları
gel-
Bu eve zaman zaman Fikret, Cenap, Hüseyin Cahit ve Mehmet Rauf da gelir. Bu buluşmalarda
seydi bir tarikat kurucusu 0Iurdu."(6)
rinde büyük etkisi olduğ ret ile birlikte, istibdatt- - -üzüntü duyduklarını yaz-o. =-=-~
=-=
Anı yazarlarının
hepsi de, Yeni Ze-
landa'ya giderek ütopik bir koloni kurma
ni, her şeyden umudu k
tasarılarını
dülhamid'in de günden "'::. =c tırdığını ekler. "Bütün -
konusunda
ortaya atanın Fikret olduğu birleşirler.(7)
Halit
Ziya'ya
göre Fikret, ne uyabilecek
2) Mehmeı Rauf, 1927, 5:9,s.6- =3) Yalçın, 1975 (bs. 1935),s. --3 4)Kadri, 1989, s. 32,33;KadJ:' 5) Yalçın, 1975, s.116 6) Yalçın, 1975, s.115 7) Karşılaşlmn: "Akret bu k s. 101;MehmeIRauf, 1997, s.x kurtulabilmek çaresini olmayc:. 8) Uşaklıgil, 1969, s.529 9) Uşakligi/, 1969, s. 565 10) Uşakligi/, t969, s. 550; i'II)Hölder/in, 1987, s. 35, IZ 12) Göktürk, 1982, s. t7-51
-=-
.5.
bir iş daha
Hölderlin (1770-1843)
de öyle diyor-
du: "Umut olmasa yaşamak da olmazdı. Dünya kazaya uğramış bir gemiye dönmüş, bundan bana ne? Beni kendi mut-
"Ortam kendisine uymayınca hayali-
imkanı kalmamıştı."(4)
daha ehemmiyetli
vardı: Yemek ..." (10)
tik ufukları karardıkça g- ğünü, beyinlerinin içinde - -~
panmış ve bu elim v
"Yalnız bir iş vardı: Gülmek ve onun yanında
ii. Uzak-Ada-Ülke düşü
memleket acılarından
da, yazından da söz açılmaz.
bir ortam uydurmalıydı.
lu adamdan başkası ilgilendirmiyor."(11) Ada ütopyaların ideal mekanıdır.(12)
= =C.
~ 1975, s. 116; "Birgün Fikret benigörünce, o her zamanki aşm heyecaniyle: 'Rauf,gidiyoruz!' dedi" Tarım,2001, '" birçarebuldu:BumemlekettenhicrelelmekI"Kadri, 1989, s. 34 ve Kadri, 1991, s. 61; "Fikrelsonundaburadan ... "Uşakııgi/, 1969, s.529
Servet-i Fünun romanında
ada, gezinti
medikleri zaman, onların duydukları
his
ve eğlence yeri olarak sıkça geçer. "Za-
karanlık bir melankolidir.
ten 'Ada' denilince en çok akla gelen yer
i reaksiyonları olan insanlardan kaçmak,
genellikle
Büyük Ada 0Iur."(13) Servet-i
yalnızlık arzusu, hülya ve rüya, onların
Fünuncular'ın da ütopik kolonilerini kurmak için adayı, "Yeni Zelanda Adaları"nı
kalemlerinin ucundan hiç eksilmeyen mevzulardır. (...) Bütün Servet-i Fünun-
seçmeleri ilginçtir. Buna bağlı olarak de-
cular'ın başını döndüren
nilebilir ki, Türk yazınına ütopya mekanı
(...) en çok Fikret'i sarhoş etti ve gerçek-
olarak "ada" kavramı da ilk kez Servet-i
leşmeyince en derin hayal kırıklığına uğ-
Fünuncular'la
rayan da o 0Idu."(14)
girer.
Prof. Dr. Mehmet
iii. Kalıtım ve ütopya
meşhur ütopi
Kaplan,
Fikret'in
kişiliği ve şairliği üzerinde görüşlerini yo-
Prof. Dr. Mehmet Kaplan, 1943 yılında hazırladığı
Bu hissin tabi-
Tevfik Fikret hakkındaki
ğunlaştırarak
şunları söyler:
"Fikret'i realiteden koparak, ona ya-
Küıtürlü insanların öbür insanlara göre daha duyarlı ve alıngan olmaları doğaldır. Çünkü sanatçılık biraz da buna bağlıdır. Yani kişilik ve ortam birbirini besleyen etkenler olarak birbirini bütünleyen öğelerdir. uzaklaşmak
istemesi, benim kanaatime
doçentlik tezinde, kendi sözleriyle bütün
şadığı hayatı çirkin gösteren amiller ara-
göre,
Servet-i Fünuncular'ın
sında, çocukluğundan
Bunda istibdat devrinin de rolü olmakla
başını döndüren
~eri mütemayil ol-
ve en çok da Fikret'i sarhoş eden "Meş-
duğu hülya zevkini de zikretmek
hur ütopi"nin nedenleri üzerinde genişçe
dır."(15)
durmakta ve başlangıçta
politik-toplum-
sal yapıyı temel etken olarak göstermektedir: "Servet-i Fünun edebiyatı,
Abdülha-
mid idaresi altında doğmuş, büyümüş ve
lazım-
Kaplan Fikret'in çocukluğa dönüş arzuları taşıdığı ve hatta anne karnındaki hali özlediğini, onun şiirlerini psiko-ana-
na varmaktadır:
politik ve sosyal yasakladı.
Abdül-
hamid (...) mutlak bir istibdat mekanizması kurmuştu.
Böyle bir durumun
tün millete doğurduğu
Burada Servet-i Fünuncular'ı
il-
ütopya
belirtildiği gibi ikiye ayrılmaktadır:
(16) belirttik-
dülhamid'in
istibdadı,
esas meselenin Fikret'in şahsiyetiyle gili bulunduğunu gösteriyor."(17)
menin mümkün olduğunu
ten sonra, Fikret'teki gerçeklikten kaçma
dokunmayı
aynı temayüllerin
kurmaya iten etkenler böylece, başta da
eğiliminin kalıtımla ilgili olduğu sonucu-
konulara
beraber, başkalarında
ile alakalıdır.
!izden hareketle inceleyip bilinçaltına in-
rin kuvvetle tesiri altında kalmıştır. AbAbdülhamid
ve irsiyeti
görülmeyişi veya aynı şiddette olmayışı,
ölmüş bir edebiyattır. Bu itibarla bu devboğucu ve korkutucu rejimi,
mizacı
dat ve kal ıtım/kişilik. Kültürlü insanların öbür insanlara göre daha duyarlı ve alıngan olmaları do-
"Sık sık istifa ederek Aşiyan'a çekilmesi, arkadaşlarına
istib-
karşı haşin davran-
ması, çevresini hakir görmesi ve ondan
ğaldır. Çünkü sanatçılık bağlıdır.
biraz da buna
Yani kişilik ve ortam birbirini
besleyen etkenler olarak birbirini bütün-
bü-
leyen öğelerdir. O yüzden, ütopya özle-
hastalık, melan-
minin altında yalnız ortamın veya yalnız
koli ve hayattan bezginlik, şüphesiz on-
kişiliğin bulunduğunu
ların ruhunda da aynı tesiri uyandıracak-
gerçekçi olmaz, hem de olayları bir tek
tı. (...) Servet-i Fünuncular'ın
zının belirli vasfı hastalık derecesine va-
nedene bağlamak (monizm) gibi bir yöntem yanlışını da gösterir. Ne var ki, kalı-
ran bir nevi aşırı duyarlılıktır.
tım (irsiyet) gibi henüz bilim çevrelerinde
ret'in bir makalesinde anlatılmıştır:
duyuş tar(... ) Fik-
bu hastalık şöyle
'Edebiyatımız
yeterince
hasta ...' Av-
ileri sürmek hem
aydınlanmamış
bir olguyu şu
veya bu yaşam etkinliğinin temeli olarak
rupalı siyasılerin koymuş oldukları 'Has-
gösterirken
ta Adam' tabiri bu hastalığı bütün impa-
vardır. Çünkü
ratorluğa şamil göstermek suretiyle vazi-
açısından
biraz temkinli olmakta yarar özellikle
kalıtım,
ütopya
henüz
özlemi
denenmesi
yeti gayet iyi hülasa eder. (...) 'Hayal' ve
mümkün bir sav değildir. Bundan dolayı,
'hakikat'
kalıtım yerine kişilik kavramını
temi.
Bütün
Servet-i
Fünun
edebiyatı bu iki tem etrafında toplanabilir. (...) Hayal ve hakikat temi hikaye ve romanların yapılarına
tihar Servet-i
Fünun edebiyatında
mü-
him bir yer tutar. (...) Bu merhaleye geleKavcar, 1985, Kap/an, 1987, Kap/an, 1987, Kap/an, 1987, 17) Kap/an, 1987, 13) 14) 15) 16)
Fikret'in
kadar tesir etmiş-
tir. (...) Servet-i Fünun şairi bu uçta Nirvana'ya, ölüme kadar sürüklenir. (...) in-
s. 247 s.23, 30, 32, 43, 44, 45, 101, s. 101 s.227 s. 260
kullan-
mak herhalde daha yerinde olur. aşağıda
verilen
mektubu,
şairin ne ölçüde "zamaneden şikayet"çi olduğunu ve kişiliğinin nasıl bir memnu"... En samimi arkadaşianmin arasında sokağa çıplak çıkmış bir adam hissi ile titriyorum; herkesin vicdant kapalı, örtüıÜ; yalntz ben çıplak ... "
niyetsizlik
ile donanmış
bulunduğunu
çok açık olarak gösterir: "Yeis ... yeis ... yeis ... Meyusum
kar-
23
deşim; şiddetli bir buhran-ı infial içindeyim, sönüyorum
(...) Koca bir alem için-
de yalnızım Nazif. En samimı arkadaşlarımın arasında sokağa çıplak çıkmış bir adam hissi ile titriyorum; herkesin vicdanı kapalı, örtülü; yalnız ben çıplak (...) herkes namuslu geçinerek
alçak yaşa-
manın kolayını buluyor (...) Ye'simin derecesini düşünemezsin
kardeşim; kendi-
mi taşlara çarpacağım geliyor. Fakat hani benim hamiyet hunumla kirlenecek temiz taş ..."(18) Örneğine
her ulusun edebiyatında,
her yer ve zamanda rastlanabilecek olan bu sözler, ancak Fikret'in yaşadığı ortam ve Fikret'in şairce duyarlılığı konusunda
Mehmet Rauf Bey
Ha/i! Ziya UŞAKLlGiL
ışık tutabilir. Ancak, bazı coşkulu anla-
(1875-1931)
(1867-1945)
rında herkesin ortaya koymaya çalışabi-
şilik veya kalıtıma bağlamak yerine baş-
Ieceği bu tür duyguları
ka bir olasılık üzerinde düşünülebilir. Yu-
Fikret'in başarılı
4-Halit Ziya Uşaklıgil, Kırk Yıl, 1936 Bir kere bu anıların hepsi de Cumhu-
bir dille anlatmış olması ne onu suçlama
karıda, konuyla ilgili anı yazarlarının,
nedeni olabilir; ne de atalarının yapı ve
temel görüşü vurgulanmış idi. Bunlardan
sağlığında yazılmışlardır. Aralarında hiç-
biri istibdadın ütopya tasarııarına yol aç-
bir çelişme yoktur. Dördü de Fikret'i, bu
tığı, diğeri de ütopya girişimlerinin
büyük ölüyü, "hayırla yad etmektedir".
yaşayışlarını
bağlar.
Sanatçı
kendinde olanı anlatırken
yalnızca
bile gerçekte
diğer insanlarda olanı aydınlatmaya IIŞır. Okuyucu
böylece
yapıtta
ça~
kezinde
Fikret'in
iki
mer-
yer aldığı görüşüdür.
riyet döneminin ilk evresinde, Atatürk'ün
Dördünde de istibdat karşıtlığı temel et-
kendin-
Dört anı yazarı da bu konuda görüş bir-
den bir şeyler bulur ve sanatta özdeşim denen olay gerçekleşir. O nedenle, sa-
liği içindedir. Mehmet Kaplan da H. Ca-
nudaki anısı bir psikolojik
hit'in Kırk Yıl ve Edebı Hatıralar'ını
bakımından
ancak "gülünç" sözcüğüyle
natçı yazarken
alarak topluluğun ütopya tasarıları üzeri-
nitelenebilir.
Bütün bunların
ne görüşlerini
götürdüğü yer, Fikret üzerinde geç kal-
de, yaşarken de, kamu
vicdanının göstergesidir.
Sanatın beşerı
oluşu da bundandır.
LV. Anı labirentlerinde yiten cennet Bu aşamada, Servet-i Fünuncular'ın ütopya tasarılarını tek başına istibdat, ki-
Sanatçı yalnızca kendinde olanı anlatırken bile gerçekte diğer insanlarda olanı aydınlatmaya çalışır. Sanatçı yazarken de, yaşarken de, kamu vicdanının göstergesidir. Sanatın beşerT oluşu da bundandır.
bildirmiştir.
esas
Onun, daha
kendir ve hatta Mehmet Rauf'un bu koifade olmak düşünceyi
çok Kırk Yıl'a itibar ettiğini gösteren bir
mış bir idolleştirme
husus vardır ki, o da H. Ziya'nın Yeni Ze-
görünüşte
landa'ya güç için kullandığı ve hem Fik-
da ülkenin esenliğe çıkması
ret'e hem de diğer topluluk
mak yerine uzakta bir yerlere kaçarak
karşı
yönelttiği
Kaplan'ın
"sarhoş"
da kullanmış
Burada düşünülmesi
üyelerine
nitelemesini olmasıdır.(19)
gereken,
anı ya-
yaparak bir yandan
onu yüceltirken,
kendini kurtarmak
bir yandan için çalış-
suçlamasından
kur-
tulmak ve böylece bir "günah keçisi" durumuna getirilen Fikret'e bu suçu yükle-
zarlarının Fikret'in ölümünden çok sonra
mek varsayımıdır.
ve art arda anılarını yazarken gerçeği ne
mak"; işte kuşkulanılması
denli yazıya döktükleri, ne denli "anı ka-
lık budur. Bu olasılık, anııarda geçen bazı noktaların benzerliğini yoklamayı zo-
rartması" yaptıkları sorusudur. Yayımlanışlarına
göre anılar şöyle
1-Mehmet Rauf, Yeşil Yurt Hikayesi, Kazım
Kadri, Tercüme-i
Hayat Yahut Aileme Yadigar, 1929 3-Hüseyin
araştırıldığında,
geçen
benzer
noktalar
örneğin Hüseyin Cahit
ile Mehmet Rauf'un, doğrudan kendi ki-
1927 2-Hüseyin
batır-
gereken olası-
runlu kılmaktadır. Anılarda
sıralanmaktadır:
"Yüceıtirken
Cahit Yalçın, Edebı Hatı-
ralar, 1935
18) Akrel bu mekıubu 2 Şubal 1314 (1898)'te Süleyman Nazif'e göndermişIir. "Türk Edebiyatında Mektup: 1964, s.464-465 ve Kemalettin Şükrü, 1931, s.42; 19) Krş. Uşak/igil, 1969, s. 530 ve Kaplan, 1987, s. 101 20) "Ahmet Şuayip ile cuma günlerinin en sıcak sohbetlerinden birini de Avrupa yol bulunabilirdi." Yalçın, 1975, s. 61; ve "birkaç kere kendi kendime bin tehlikeyi 1997, s. 67,' Tanm, 2001, s. 102; Kutlu, 1981, s. 155
şilikleriyle ilgili olarak "kaçma" bezeğini vurguladıkları görülmektedir.(20) Benzeşen başka bir bezek de, Hüseyin Cahit ve Halit Ziya'nın Yeni Zelanda'ya kurula-
1 Eylül 1333 tarihli Muallim dergisinde yayınlanan
mektubu biz şu kaynakta gördük: Bu mektubu yazdığı sıralarda Akret bir kaç kez gözalflna alınmıştı.
'ya kaçma konusu doldururdu. 'Gitmek' değil 'kaçmak' diyorum. Kaçmak .. Belki bir göze alarak memlekeUen kaçmak üzere leşebbüslerim bile olmuşlu." Mehmet Rauf,
cak ütopik koloni yaşamı
için "cennet"
benzetmesini
kullanmasıdır.(21)
Fikret'e
cennet,
göre
güzel
Oysa vatandı r,
Öte yandan yine Hüseyin Cahit, 1937'de şunları yazmaktadır:
sözlerini sorgulamayı gerektiriyor: 1-Hüseyin Cahit, olaydan çok sonra
"Gizli gizli okuduğumuz
Utopie, Cite
ve Fikret'in
ölümünün
başka bir şey değil:
de Soleil gibi eserler, bizim ruhlarımızda
geçtiği zaman, tasarıları
"...senin bugün
'senin', 'benim' düşünceleri olmadan kardeş gibi, hakiki bir insan gibi bir ara-
yalist düşünceye
Cennet
kadar güzel vatan ın var, şu
üzerinden
yıllar
hakkında sos-
uygunluk doğrultusun-
da açıklama ve yorumlar yapmıştır.(24)
gördüğün
da yaşamak ve temiz bir sosyete teşkil
Bu bağlamda, onun sosyalist, komünist
Zümrüt bakışlı, inci şetaretli kızcağız
etmek fikirlerini uyandırmıştl ..."(23)
olduğu yolundaki kendi sözleri daha ön-
Kimdir, bilir misin? Vatanın ... " (Ferda) Anıların, Fikret hakkında yüzde yüz
Hüseyin Cahit'in adını andığı yapıtlardan ilki, Thomas
More'un
ünlü Uto-
ce anıımıştı. Orada da belirtildiği gibi, bir kere Hüseyin Cahit'in belirttiği ve bağlandığı ilkeler bu ideolojilerin ilkeleri de-
doğru bir ruhı portre çizmeye uygun oLmadığını düşündüren hususlardan biri
pia'sı, ikincisi de Tommasso Cam panella'nın Civitas Solis (Güneş Kenti)'idir. iki
ğildir. M. Fuat, bazı incelemelerin,
de, Yeni Zelanda'ya gitme niyetinin, son-
yapıt da, ütopya edebiyatının
Zelanda tasarısını
radan Hüseyin Cahit tarafından
muştur. Birincisi
"sosya-
listçe bir girişim" olarak gösterilmeye ça-
ingilizce,
klasiği ol-
ikincisi
Yeni
ütopyacı sosyalistle-
ital-
rin özlemlerine benzettiklerini, ama elde-
yanca olan iki ütopyayı da Hüseyin Ca"
ki yazı ve şiirlerin bu tür bir yargıyı doğ-
Iışılmasıdır. Hüseyin Cahit, 1924'teki bir
hit'in Fransızca adlarla anması, genelde
rulayan ipuçları vermediğini
yazısında,
Servet-i
Sertel de bu arayışların
ruhunda
müsavat aşklarıyla olduğunu
taşan
hürriyet
komünist,
ileri sürer.(22)
ve
sosyalist
ii. Meşrutiyet'i
Fünuncular'ın
Fransızca
ve
Fransız kültürü ile ilgileri düşünüldüğün-
belirtir.(25)
temelinde
sos-
yalist veya Marksist görüş aramayı, Fik-
de, bu yapıtları okuduğunun/okudukları-
ret'i benimsemediği
ilan ettiren ilkelerin de, kaynağı Fransız
nın kanıtlarından
göstermek için sarf edilmiş fazla bir gay-
biri sayılabilir. Toplulu-
düşüncelere
sahip
Devrimi olan "hürriyet", "adalet", "uhuv-
ğun ütopik koloni tasarısının,
Hüseyin
vet" ve "müsavat" (liberte, justice, frater-
Cahit'in belirttiği gibi kardeşçe,
insanca
nite ve egalite) olduğu düşünülürse;
ve temiz bir toplum oluşturma amacını taşıması da diğer bir destektir. Ancak, iti-
seyin Cahit'in bu yoldaki sözlerini, Ser-
raz noktası H. Cahit'in yukarıda verilen
vet-i Fünun sonrası düşünce gelişiminin
ilkeleri savunmakla
bu
komünist veya sos-
yalist değil, olsa olsa Jakoben
olunur.
ret olarak görür.(26) Ona göre, Yeni Zelanda hayalini bir sosyalizm olarak kabul etmek saçma 0Iur.(27) Dolayısıyla,
Hü-
ve değişiminin yansımaları, uzantıları olarak görmekte yarar vardır. Zaten ondan başka hiçbir anı yazarı böyle açıklama ve yorum yapmamıştır.
Servet-i Fü-
nuncuların adını andığı, yararlandığı
ve
etkilendiği
da
Batı yazarları
arasında
More ve Campanella adları yoktur.(28) 2-Mehmet Rauf, anılarında, göz hekimi Esat Paşa'nın evinde, yazınla uğraşmamalarına
karşın ülkenin durumun-
dan yakınan ve içlerinde zengin kişilerin de bulunduğu yakınlarıyla
bir dost grubunda,
bütün
birlikte başka bir ülkeye göç
etme dileğinin görüşülüp karara bağlandığını,
Fikret'ten
toplantıda
aktararak
anlatır.
H. Cahit de vardır.
Bu
Ancak,
orada bulunmak dışında bir etkiden söz etmez. O zamanlar M. Rauf, Tarabya karakol gemisinde Thomas More'un
Utopia'sı ile Tommaso Campanella'mn Civitas Solis! (Güneş Kenti) ütopya edebiyatmm klasiği olmuştur.
ikinci kaptandır. Gemi-
nin görevi, yazın o sulara gelen elçilik gemileri ile aradaki protokol işlerini dü-
21) Krş. Uşaklıgil, 1969, s. 530 ve H CaM/n H Kazım'la ilgili yazısı: Kadri, 1991, s. 9 22) 1924 larihliyazıyl anan: Huyugüzel, 1984, s. 6; Huyugüzel, 1982, s. 16 ve Yücebaş, 1960, s. 10 23) Anan: Huyugüzel, 1982, s. 47 24) Huyugüzel de H Cahit/n yorumlan doğrultusunda görüşler ileri sürer. Bkz. Huyugüzel, 1982, s. 47 25) Memet Fuat, 1979, s.27; Memet Fuat, 1995, s. 32 26) Sertel, 1969, s. 153 27) Sertel, 1969, s. 155 28) Bkz. Akyüz, 1982, s. 117; Şevket Süreyya da H CaM/ 1934'le Meşrutiyetçilik, Cumhuriyetçilik, diL, edebiyat, kadm haklan, toplumsal reformlar, inkllapÇlllk, mil liyetçilik, halkÇıilk, dinde reform gibi her türlü yeni düşüncenin öncüsünün kendisi olduğunu ı/eri sürmesi nedeniyle eleştirmiştir. Bkz. Şevket Süreyya, 1933, S:33, s.37-44
25
zenlemektedir. Bu sayede M. Rauf Fran-
kendisi olduğunu
SiZ, ingiliz, Alman, Rus ve italyan subay-
leyen M. Rauf'u doğru-
larıyla dostluklar
lar. Öyleyse,
kurar. Özellikle
elçilik gemisi imojen'in Beyn
çok
samimi
ingiliz
süvarisi Kaptan
dostudur.
Fikret,
söy-
Yeni Ze-
landa tasarısı Fikret'in
Beyn'den yardım istemesini önerince M.
kişiliği nedeniyle gerçekleşmemiştir dene-
Rauf, Beyn'e açılır. Kaptan Beyn, Yeni
mez. Baş neden para
Zelanda'da çok verimli topraklar olduğu-
sorunu ve H. Cahit'in
nu, iklimin, hava ve suyun güzelliğini an-
değindiği
latır. M. Rauf isterse, göçmen kuruluşu-
ilan edilirse geri dönüı-
nun broşürlerinden
meli mi?" tartışmasıdır.
getirebileceğini,
yup ona göre karar vermelerini
okusöyler.
"Meşrutiyet
H. Cahit, 1935'te, ken-
Sonunda bu broşür gelir. Hüseyin Cahit,
disinin
M. Rauf'un bu sözlerini doğrulamaktadır.
rumda dönme kararın-
Bundan sonrası için Hüseyin Cahit, bro-
da olduğunu,
çevi-
şürü Mehmet Rauf'un ingilizce'den
böyle
bir duis!ibda! döneminde A'krel'in duygularmı anla/!ığı bir çalışması.
Fikret'in
ise bunu sonra görüş-
"ftrtmalar" ile
rerek kendilerine anlattığını belirtir. Ona
mek düşüncesini
göre de göç düşüncesini
he-
Herhalde Fikret de yıllar sonra anılarını
bunu gerçekleştiremedik"
men hemen hiç kimse yoktur. Esat Pa-
yazsa başka bir görüşle H. Cahit'in kar-
buna herkesin katıldığını ve başarısızlı-
şa, Ankara'daki
şısına çıkabilir veya onu doğrulayabilirdi. Ama artık Hüseyin Cahit'in iddiasını
ğın da yine herkese ait olduğunu ortaya
Fik-
bu yolla
sini M. Rauf gibi kötü olasılıklara
ret'in Yeni Zelanda'da
kuracakları "Yeşil
maktadır.
Yurd"un mukayvadan
bir maketini yaptı-
masraflarını Hüseyin
Büyük
tutmayan çiftliğini
karşılayacağına
satıp
söz verir.
Kazım ise bu aşamada,
ğını ve yalnız evli veya evlenecek olanların gitmesini
önerdiğini
Tasarının sonuçsuz "barut bulamadık"
eklemektedir.
kalmasını
H. Cahit
diye açıklamaktadır.
Esat Paşa çiftliği ni satamamıştır.
M. Ra-
uf ise, kötü ihtimallerin giderek daha çok konuşulması
nedeniyle yavaş yavaş ka-
tılacak olanların işten soğuduğunu söyler. Soğumayan, ona göre Fikret, H. Cahit ve kendisidir. Halbuki H. Kazım vazgeçme nedeni olarak Fikret'in evindeki bir görüşme
sırasında
birinin Fikret'ten
arkadaşlarından
rakı istemesi
üzerine
şairin üzülüp kırılmasını ve kötü davranmasını göstermektedir. "Yeşil Yurd" hülyası bu yüzden silinip gitmiştir. Herhalde vazgeçmenin
nedeni bu denli küçük bir
olay değildir, Esat Paşa'dan hiç söz etmeyen H. Kazım belki de, çiftlik satma işini ve sonucunu bilmekte; bunun için vazgeçmeyi Fikret'e yüklemektedir. ileride Manisa'da
çiftçilik
Fikret'e açtığında, atılımıyla
yapma
Yeşil Yurt tasarısını
urmak hayaline
kararını
onun H. Cahit'in de kapıldığını
ise; soğumayanların
Fikret,
burada
söylemesi Cahit
ve
ortaya attığını açıklar.
denetleme
imkanı
bulunma-
öneriyi bütün topluluğa getirdiğini; "Ama cümlesi ile de
koyar. Yeni Zelanda tasarısının yürümebağla-
yan Halit Ziya da, Manisa tasarısına katılanları sınırlamaz.
V. Okyanustaki Ada-Ülke'den Anadolu'daki iç~Ülke'ye: Yeşil Yurt ütopyası Yeni Zelanda'ya çekleştirilemeyince, bir öneri getirir. Manisa'ya
"Üç beş, on yirmi, bu hülyanın arkasında gidecek kaç tane çıkarsa o kadar aile buraya gidecek, çiftlikte saflık, kar-
gitme tasarısı gerHüseyin Kazım yeni
Daha önce babasının
bağlı Tepecik köyünde aldığı
çamlık arazi üzerinde yerleşebileceklerini bildirir. H. Cahit köyün adını Sarı Çam olarak anmakla
birlikte;
kendisi,
Fikret
ve H. Kazım ile aileleri dışında başka kimsenin
buraya
mek bakımından
gitmeyeceğini H. Kazım'la
belirtbirleşir.
Buna karşılık M. Rauf, Hüseyin Kazım'ın
Mehmet Rauf, Servet-i Fünuncuların ütopik kolani kurma tasarılarının adını Yeşil Yurt olarak koyan kişinin Hüseyin Cahit olduğunu yazar. Ancak, Yeşil Yurt adına yapıt veren kişi Fikret'tir.
deşlik, samimllik mayalarıyla yuğrulmuş bir cemiyet kuracaklardl."(29) Hüseyin
Cahit,
Fikret'in
kurşunka-
lemle burada yapılacak köşkün bir planını çizdiğini anar. Ortada büyük bir salon
vardır. Burası hem yemek, hem de oturma odası olacaktır. Fikret, salonu nasıl döşeyeceklerini anılarında
bile düşünür. H. Kazım,
kendi yol tezkeresini
H. Ca-
hit'e verdiğini, onun gidip köyü gördüğünü ve dönüşte buranın fotoğrafını diğini anlatır. H. Cahit fotoğraf
getir-
konusu
dışında bu bilgiyi doğrular. Her ikisi de, Manisa tasarısından Fikret'in vazgeçtiğini ileri sürmektedirler.(30) Bu savı Mehmet Rauf ve Halit Ziya'nın anılarıyla denetlemek mümkün değildir. Çünkü onlar bu konuda bilgi vermezler, açıklama ve yorum yapmazlar.
Ancak, Mehmet
Ra-
uf'un "bunu da gerçekleştiremedik"(31) biçimindeki
sözleri
ile "Fikret vazgeç-
ti"(32) demek arasında
çok büyük bir
fark olduğu da açıktır.
29) Uşaklıgil, 1969, s. 530 30) Krş. "Fikre17n böyle luhaf/ık/an vardtr. Kim bılir ne gıbi bir düşünceyle niyetinden vazgeçli ve kabahali H. Kazıma bulmak isledi. "Yalçm, 1975, s. 119 ve: "Bir hayli günler düşündü ve neticede bu hülyadan da vazgeçtP" Kadri, 1989, s. 35 ve Kadri, 1991, s. 63; Görüldüğü gibi H. Kazım Rkre17n kendtsini suçladığmı söylemiyor. 31) Kutlu, 1981, s. 156 32) Bkz. 30. dtpnot
r-----
ı -------
Mehmet Rauf, Servet-i Fünuncuların ütopik koloni kurma tasarılarının
arasında farklılık vardır.
adını
e-Manisa
fark bulunabileceğini
tasarısından
vazgeçme
Yeşil Yurt olarak koyan kişinin Hüseyin
konusunda
Cahit olduğunu yazar. Ancak, Yeşil Yurt
veya yalnızca Fikret'e ait olduğu konusu
adına yapıt veren kişi Fikret'tir. M. Rauf,
yine M. Rauf ile öbür iki anı yazarı arasındaki başka bir farklılıktır.
bu tasarıdan
çıka çıka "Rubab-ı Şi kes-
te'nin ancak bir sahifesini
kaplayan
bir
da sorumluluğun
f-Fikret'i
"peygamber"
herkese
gibi gösteren
ciddi olarak düşün-
mek gerekir.
ViI. Fikret'in Yok-Ülke ağıtları Yukarıda genişçe ve karşılaştırmalı olarak üzerinde durulan ütopya tasarıları yalnızca yaşanmış girişimler düzeyin-
söyleyen
de
de kalmamış, topluluğun
ken, Hüseyin Cahit de kendi deyimiyle
H. Cahit'tir. Hüseyin Cahit yukarıda
da
rında da yansımalarını
Fikret'in "tuhaf"lığına
belirtildiği gibi, Yeni Zelanda'dan geri dö-
dışında
nüş konusunda
Fikret ile H. Cahit'tir. Fikret'in şiirleri, ge-
'Yeşil Yurt' manzumesi
şu yorumla,
çıktı"ğını söylerçok uygun düşen
"Başka Dünyalar
Hülyası"
adını verdiği bölümü bitirir:
içindedir.
"Gel ey berid-i perestide ... diye dizeler söylenmiş,
sabırsızlıkla
de, "tuhaflıklar"ı
olduğunu
Fikret'le
Meşrutiyet ilan edilince,
pik eğilimlerini koyacak
geri dönme-
"dargın" olduğu H. Cahit'e bir gazete çıkarma
ce 'Sen de gittin, senin de arkandan' di-
önerisinde
ye gözyaşları dökmüştü. Sanki bütün gi-
üzere H. Kazım'ı
rişimin amacı bu iki şiiri yazmakmış
deren Fikret ile Hüseyin
oldu."(33)
VI-Ağaçlara değil ormana bakmak: Anı karartmalarını usla aydınlatmak
kalem oynatanlar,
nel olarak onun üto-
Sonradan
mi beklemiş. Sonra girişimden vazgeçin-
gibi
"anlaşmazlık"
bu konuda
sanat yapıtla-
bulmuştur. Anılar
'RÜBAB;{ SiK~-STE'
bulunmak gön-
ortaya
niteliktedir
ve tek başına bu girişimiere bağlanamaz. Rubab-ı
Şikeste'de
yer alan şiirin bir kıs-
Cahit arasındaki bu "an-
mı, şairin "başka dün-
laşmazlık"
yalar hülyası" ile ilgili-
daha keskin
bir duruma gelmiş olma-
dir. Bunlar içinde de,
lıdır. Çünkü gitgide bek-
daha yapıtın başında
lentilerin aksine istibdat
bulunan Süha ve Per-
ve kesin bir sonuca
benzeri bir yönetim an-
vin ile; ütopya özlemi,
ulaşmaktan çok kuşku uyandıran noktalar ile soru işaretleri üzerindeki açıkla-
layışına kayan ittihat ve
doğa ve deniz misti-
Terakki'ye
karşı
malardan sonra, şu olasılıklar ağırlık ka-
çok kesin
ve açık
zanmaktad i r:
karşı tutum takınırken,
si) beğeninin
Hüseyin Cahit bu cemi-
laştığı Yeşil Yurt, Bir
Bu karşılaştırma
a-Ütopya tasarılarının
altında tek ba-
şına istibdat, irsiyet veya kişilik yoktur.
yetin
-deyim
sizmi, pastoral görün-
Fikret
tü ve pitoresk (resim-
bir
uygunsa-
"kalemşor"ü
Mersiye,
kucak-
Bir An-ı Huzur, Ömr-i Muhay-
olur.(34)
yel, Ne isterim, Aşiyan-ı Dil, Nakş-ı Na-
g-Halit Ziya baştan beri ütopya tasarılarının dışındadır. Mehmet Rauf ise
zenin ve Beri'd-i Ümmi'd adlı şiirler dikka-
şa'nın konağında ortak karar alan kişile-
Manisa tasarısının dışındadır, o yüzden
Hasan'ın Gazası gibi epik bir şiirde bile
ri yok saymak olur.
tanık olmadığı bir konuyla ilgili anıları H.
ütopik eğilimlerini dile getirmiştir: "...eski,
Cahit ve H. Kazım'ın anılarından
fakat şairane, asude,/ Yeşil bir ormana
b-Tasarının bulucusu olarak yine tek başına Tevfik Fikret'i ve onun kişiliğini, hele kalıtımını
görmek
ise, Esat Pa-
c-Yeni Zelanda tasarısı Fikret'in kap-
farklı-
ti çekmektedir.
Bunlar dışında örneğin
hem-saye bir küçük belde ..."
risi veya "tuhaf kişiliği" nedeniyle değil, Esat Paşa'nın çiftliğinin satılmaması ne-
dır. sonra yazan
Tevfik Fikret, derin ütopik özlem ve
deniyle gerçekleşmemiştir.
H. Cahit de her ikisini birden okumuştur.
eğilimleri olan bir şairdir. Şiirlerinin pek
ç-Bu tasarıların oluşturulmasında ne ütopya klasikleri, ne de sosyalist-komü-
Bu nedenle sonra yazan, önce yazana
çoğu bu özlem ve eğilimleri yansıtır. Bu
göre anılarını
nist yapıt veya etkiler söz konusudur. Ta-
yazan
sarı kendiliğinden ve iç gelişmeler sonucu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle H. Ca-
ütopya tasarıları
hit'in sonradan bu etkilerden söz etmesi,
da olduğu için, onarım yerine süslü bir
2-Doğaya dönük olmak bakımından,
gerçekte konuyla bağlantısızıdır; H. Cahit'in bu sözleri kendi düşünce sorunla-
söylemi yeğlemiştir.
3-Geleceğe
ğ-Anısını
M. Rauf'tan
"onarmıştır".
En son anı
H. Ziya da öncekilere
bakarak
ile ilgili anılarını
çalışmada
1-Topluluğun
yaz-
mıştır. Ancak konunun baştan beri dışın-
o türden şiirlere
açıdan yaklaşılmaya
üç değişik
çalışılacaktır:
tasarıları
ile ilgili ola-
rak, dönük olmak bakımın-
h-Anılardaki Fikret'le ilgili yorumlar, sonraki yapıtlar üzerinde de bazı etkiler
dan.
konu-
bırakmıştır. Bu yüzden, anılardaki Fikret
burada, ikinci ve üçüncü maddenin bağ-
sunda M. Rauf'la H. Cahit ve H. Kazım
ile gerçek Fikret'in ruhi' portresi arasında
lamına giren şiirler de kendi bölümlerin-
rıyla ilgilidir. d-Manisa'ya
gidecek
kişiler
ilk maddenin bağlamına giren şiirler
33) Yalçın, .1975, s. 119; Servel~i Fünun'daki yazi/arl için para almayan arkadaşlarının para almasım sağlayan, para almamalarim haksızlık sayan, genel ka1JlJmla alınan Yem Zelanda tasarısıyla ilgili ortak karara uyan, bekar/arln bile ka1JlJmlnl istemeyen Fikret'in hem tek başına tasarldan vazgeçmesi hem de ardından gözya~ı dökmesı bızce yalmz H Cahit'in ani/arlndaki bir çelişkıdir. ,,. 34) Akret de H Cahit araslndakibu dargınlığa Yakup Kadri de ani/arında değimi: Bkz. Karaosmanoğlu, 1969, s.283
27
Çalış-
larından daha çok insancı ve insani-
işilerden çok konuya ağırlık ver-
yetçi olması bu konuda içten bir in-
:.'" ayrı olarak ele alınacaktır. -~
- ~i için böyle bir ayrıma gidilmiştir.
sanca sahip olmasındandır. edebiyatımızı
Tevfik Fikret, içten ve güzel bir şi.
işte şairin sevinç ve üzüntülerinin,
e bahar özlemini ve baharla bire üzüntülerden
kurtulma
bahara rağmen melalinin kaynağı, bu
dileğini
insanca yaşama tutkusudur:
'" la·ır. ister ki bütün yönleriyle dünya
"Sen zanneder
_eğişip cennete benzesin. Bahar ge-
Heyhat! Ben nevaib-i eyyamı in-
eşe ve uyum sarar. Ufuk ağaçlarla
lerim."
·slenir. Bülbül ötüşleri doldurur orta-
- ı. Ne var ki, kış bitip bahar geldiği,
Fikret, özgür istenciyle kuran birey-insanlar
ece bitip gündüz olduğu halde şairin Romantik akım ve pastoral şiir etkilerinin yoğun olarak görüldüğü şiir/erindeki özlemi Fikret, küçük çapta da olsa 19D5'te inşa ettirdiği Aşiyan 'da gerçekleştirmiştir.
. duyu organları çevreyi olduğu gibi görüntüyü
tam
Şairin duygularına
• re ortalık gamlı, karanlık, soğuk bir ezarlık
gibidir.
Göklerde
uğursuzluk
ranlık ve soğuk gece boğmaktadır. Şi-
rıyla hep beraber
kurulacak
koloni topluluğunun
ütopik bir
yer aldığı belirtilmiş-
ni toplum ve yeni 'ethos'u oluşturmanın yolunu Fikret, "Yeni Mektep" tasarısıyla
bulur. Sonradan
Abdullah
cıların ortaya attığı Batılılaşma
Progra-
mı'na düşünsel öncülük ettiği söylenebi-
ti. işte Tevfik Fikret, gerek şiirlerine, ge-
lecek olan bu Yeni Mektep tasarısı, Fik-
rekse davranışlarına
bir top-
ret'in yeni insan, yeni toplum ve yeni et-
Yeni Zelan-
hos yaratma amacını pek kırık dökük bir
yansıyan
lumsal ahlakı benimsemişti.
şu trajik soruyla sona erer: "Bu leyl artık nehar olsun diyordum;
da ve Manisa tasarıları üzerine anılarını
biçimde ve sayılı maddelere bağlayarak
Bahar olsun, bahar olsun diyordum;
yazanların
gerçekleştirmeyi
Bahar olmaz bugün bundan mutar-
altında insanca ve kardeşçe,
a... Niçin kesilmiyor hala melalim, Niçin şad olmuyor
gönlüm,
haya-
Ütopyacı
eğilimin
insan-dünya
kar-
şıtlığını en yoğun biçimde sergilediği öreklerden
biri olan bu şiirde iki temel
arlık vardır: Çevre ve şair. Çevre değişirken,
da belirttiği gibi bu arayışın
şairde hiçbir değişme
olamaz.
Bununla birlikte, değişen çevrenin içinde
kavgasız
isteyen bir bildiri metni-
ve zulümsüz yaşama özlemi bulunmak-
dir.(36) Fikret'in
tadır.
üzerinde önemle durduğu bir bezek, eş
Fikret'i merkezinde insan bulunan bir dünya görüşünün
tim?"
öncüsü yapan şiirlere
ütopik
eğilimli
kavrama
büyük önem veren şair, kur-
de yine Rubab-ı Şikeste'de rastlanmak-
mak istediği
tadır. Örneğin
yapan "Gökten Yere" şiiri buna en uygun
zaman yalnız kalmak istemez. Çok sevilen bir eş mutlaka yanındadır. Bu birlik-
örneklerden
telik genellikle kuşlara ve kuş yuvasına
insanı her şeyin ölçüsü
biridir. Ziya Gökalp, "Tevfik
mutluluk
ülkesinde
(Aşiyan-ı Dil, Ömr-i Muhayyel,
da şairi Türk Rönesans'ını
rim?) benzetilir. Köy, orman, göl ve dere
tamamlama
doğal çevreyi oluştururken,
insanlar yoktur. Bu önemli bir noktadır.
rak gösterir. Ona göre Fikret'in çağdaş-
mosfer sükunetle
Doğal çevredeki en uç değişiklik bile şa-
Fikret, özgür istenciyle toplumu kuran birey-insanlar kuşağının doğmasını bekliyordu. Bu yeni insan, yeni toplum ve yeni 'ethos'u oluşturmanın yolunu Fikret, "Yeni Mektep" tasarısıyla bulur.
çevresinden
Şairin
toplum
ve onun değişmelerinden
söz etmemesi
anlamlıdır.
Çünkü
şair
Robinson Crouse gibi tek başına bir yalızlığın peşinde değildir. Onun dost çevesine ve dostların önem
verdiği
mektubunda, gibi olmadığı
bağlılığına
bilinir.
ne denli
Yukarıda
anılan
dost çevresinin de istediği için kendisini
derin
·züntüye sürüklediği görülmekteydi.
bir Öte
yandan Yeni Zelanda ve Manisa tasarılarında da yine tek başına değil, dostla-
hiçbir
Fikret ve Rönesans" başlıklı bir yazısıngörevini hakkınca yerine getiren biri ola-
iri mutlu etmemektedir.
şiirlerinde
ya da aile kavramıdır. Yaşamında da bu
eya şairin yanında başka insan ya da
35) 36) 37)
doğ-
Cevdet ve Kılıçzade Hakkı gibi Batı-
egemendir. Duyulan sesler ise hep yakııştır. Çiçekler açık yaraya benzer. Ruhu !
toplumu
kuşağının
masını bekliyordu. Bu yeni insan, ye-
- üntüsü eksilmek bilmez. Hatta şai-
-ersine yorumlar.
misin ki, benim
hep elemlerim?
. ortalık gülle dolar, çevreyi sevinç,
2.lgılarken, duyguları
Fikret,
insanclllaştırmıştır.(35)
Ne iste-
psikolojik at-
(Bir An-ı Huzur, Yeşil
Yurt, Ömr-i Muhayyel,
Süha ve Pervin,
Bir Mersiye) kaplıdır. "Her yer bu sükunetle hem-aramiş-i Huzur).
cenneL"
(Bir An-ı
Romantik akım ve pastoral şiir etkilerinin de yoğun olarak görüldüğü bu şiirlerdeki özlemi Fikret, küçük çapta da olsa 1905 yılında Aşiyan'ı gerçekleştirmiştir.
inşa ettirerek
Bu gerçekleşmenin
yurt dışında değil yurtta Mehmet lan'ın dediği gibi, "memleketin değil
içinde"
oluşuna
dikkat
Kap-
dışında edilmeli-
dir.(37)
Aktaran: Kurdaku/, 1976, s. 465 Bkz. Kavcar, 1972, C. V, S:3/4, s. 11-136 ve DeligönüL, 1986, S:81 Kaplan, 1987, 5.117,' Ayı/ca konunun "HayalŞiirleri"başlığı altmda kısa bir özeti Için: Kaplan, 1986, 5.17-18; Buradaki bılgıler, önceki kaynağm kısaltılmışıdır.
Viii. Bir Uzak/Yok-Ülkedeki Düş-Yaşamın öyküsü: Hüseyin Cahil'in Hayal-ı Muhayyel'i Yeni Zelanda tasarısının Servet-i Fünun düzyazısına yansıması da, Hüseyin Cahit'in
Hayat-ı Muhayyel
adlı öyküsü
ile olmuştur. Yeni Zelanda'da ütopik bir koloni kurma girişiminin yapıldığı 1898 yılının sonunda yazılan Hayat-ı Muhayyel, içinde yer aldığı öykü kitabının da adıdır.(38) Öykünün ilk sözleri egzotik bir hazzı dile getirir: "Bu şimdiki alemlerden
pek uzaklara
gitmiştik." Arkasından,
mekan kavramının yeri-
ni zaman alır ve uzaklara geride bırakılan,
gidildiğinde
eski mekan değil za-
man olur: "Mazi ile aramızda (...) büyük denizler vardı". Yazarın her şeyi kalplerini, duygularını ve hatta yıldızı i göğü, yeni diye niteIemesi de anlamlıdır. Çünkü ütopya yeni, uzak ve başka bir gelecek özlemini anlatmak demektir. Hüseyin Cahit'in yazın anılarındaki Yeni Zelanda ve Manisa tasarıları ile ilgili bölüme "Başka Dünyalar Hulyası" adını vermesi de bu ütopya özlemi ile bağlantılıdır. Yine ütopya ortamını bütünleme
açısından dikkat çeken
diğer bir öge de, klasik ütopya mekanı olduğu daha önce vurgulanmış 'ada'nın,
Hayat-ı Muhayyel
kullanılmış dalgalar
olmasıdır.
muhi'te"
öyküsünde
Bu ada coşkun
ve kayalıklarla
çevrili
için, her yönden korunaklıdır. biat-ı
bulunan
yi "valide-i
olduğu
Yazar "tamüşfika"ya
benzetir. Çevrede uyum vardır. Bu ortam serbestçe ve insanca yaşamak arzuları verir.(39) Yukarıda belirtildiği gibi, Fikret de aynı bezekleri Ferda gibi şiirlerinde
işlemiştir.
Mazi-Ati,
yüzünü keskin bir
tutumla geleceğe döndüren şair, H. Cahit gibi yeniden ve yeniliklteceddüt'ten yanadır. Nef'T için yazdığı dizelerde ise, "başka bir zemin ve zaman, bir alem-i la-
Doğa
luk kişi ağzından, "biz" adılıyla anlatılır.
sevgisini de, göl, dere, çamlık, orman ve
Oysa Utopia'da gemici Raphael Hythlo-
köy betimlemeleri
day, ütopya adasını dışardan biri olarak
hut-nişan"
arayışını
dile getirir.
ile göstermiştir.
Hayat-ı Muhayyel'de,
Yeni Zelanda
gözlemler ve "onlar" adılını kullanır. Civi-
olmaz"
tas Solis'te de Cenovalı Kaptan'ın anla-
kurum olarak görülen aile de önemli yer
tım biçimi Hythloday gibi "onlar"ın duru-
tasarısına
katılanlarca
"onsuz
tutar. Hatta aile bu adadaki ütopik köy
mu üzerine
kuruluşunun
Civitas
toplumsal
temelini oluştu-
rur. Aile ve eş kavramlarının önemle durulmasında
üzerinde
herhalde Fikret'in
eş, aile ve çocuk üzerindeki ödünsüz tutumunun
etkisi vardır. Hayat-ı
Muhay-
kurulmuştur.
Solis'te
yerleşim
Utopia'da
ve
birimi kenttir.
Hayat-ı Muhayyel ise "köy" üzerinde kuruludur. Komşusuz
bir mekandır. Kom-
şusuz olduğu için, anılan iki ütopyadaki gibi savaş, barış, tutsaklık gibi konulara
yel'de bu tutum şu cümleyle yansıması-
yer verilmez.
More ve Campenella'nın
nı bulmuştur:
ütopyalarında
üretim ihtiyaç fazlası orta-
arkadaşlık,
"Aile duygusu, çalışma
mutlu ediyordu."(40)
bu sevgili
ve çabalama
bizi
Bu mutlu toplulukta
kararlar hep samimı tartışmalarla
alınır,
ya çıkarır ve bu örneğin Utopia'da savaş için kullanılırken,
Hayat-ı Muhayyel'de
üretim iyice azaltılmış olan ihtiyaçlardan
hizmetçi ve esir yoktur. Topluluğun bağı
başka bir tatmine hizmet etmez. Bilim ve
sevgidir. Öğünlerde topluluk köyün orta-
teknikle ilgili çalışmalar Utopia ve Civitas
sındaki ortak binada toplanır. Her gün bir
Solis'te önemli yer tutarken, Hayat-ı Mu-
aile dönüşümlü olarak yemek ve hizmet
hayyel
sunar. Yemeklerden sonra ortak konular
teknik, doğa ve uygarlık anlayışı doğrul-
görüşülür; sorunlar çözüıür. Sonra biraz
tusunda
piyano çalınır.(41)
yaşamı yüceltir. iki ütopyada da antik ve
Biraz şiir okunur ve
zamanın akışı unutulur.
Rousseau'nun
romantik
bilim,
yalın ve kendine yeterli doğal
çağdaş olmak üzere birçok yazar ve ya-
Günlerden ve gecelerden
sonra köy
bir sevinçle dalgalanır: Köyün bir çocuğu
pıttan söz edilirken Hayat-ı Muhayyel'de köy halkı kendi yazdıklarını okurlar. El-
olacaktır. Herkes bu çocuğun erkek ol-
bette bir yazın topluluğunun
masını
da bu biçimde -deyim uygunsa-
ister. Çocuğun
doğumu
günü
bayrama çevirir. Adı köyün "defter-i vekayi"ine
yazılır:
Adem.
"Adem" ve "Havva"lar
Sonradan
bu
çoğalır, bunların
ütopyasınedebı
bencillik örnekleri olması kaçınılmazdı. Hayat-ı Muhayyel'de
görülen başka bir
hepsi de aslan yavrusu gibi iri, güzel ve
yerli beze k de doğacak çocuğun erkek olması isteğidir. Kim bilir belki de bu öy-
saftır. Oğlan çocukları
kü yazıldığı
bahadır, kız ço-
sırada 3-4 yaşlarında
cukları da melek gibi gezer dolaşırlar.
Fikret'in
Köy de gittikçe güzelleşir. Sanki doğa bu
yel'deki
yeni insan kuşağının doğuşuna ve geli-
maktadır. Aşağıdaki
oğlu
Haluk,
ilk Adem'in
olan
Hayat-ı
Muhay-
prototipini
oluştur-
resimde düz taran-
şimine eşlik eder, adeta organikleşir. Her
mış parlak saçlarıyla ve çocuk masum-
yer gül, lale ve yemiş ağaçlarıyla
luğuyla babasının sol dizine oturmuş gö-
dolar.
Yeni yeni şiir ve öyküler yazılır, toplantı-
rünen Haluk ile Hayat-ı Muhayyel'deki
larda okunur ve alkışlanır.
"yanımızda
Bu mutlu ve huzurlu yıllar birbirini izler; iftetli ve verimli doğanın
ortasında
uygarlığın bütün gösteriş ve süslerinden arınmış bir topluluk, yeni bir insanlık doğar.(42) Hayat-ı Muhayyel'de olay birinci çok-
uğraşan parlak saçlı sevgili
çocuk" bezeği karşılaştırmaya rünüyor.
değer gö-
Utopia'da ortak yemek işleri kadının görevidir ve erkekler duvardan yana, kadınlar da ortaya açık yere otururlar. Oysa Hayat-ı Muhayyel'de
bu görev ailece
i
38) Bazı değişik tarih tartışmalan için bkz. Kudret, c.1, 1979, s.237; Hizarcı, t969, s. t9,' Huyugüzel, 1982, s.34 39) Sükunet kavramı da gerek Rkretrn, gerekse Hayat-I." MuhayyeIYn sonuna doğru H Cahil'in önemle üzerinde durduğu bir kavramdır. insan ister istemez, tefrika edilirken hemen bütün Servet-i Fünuncularm düzelterek katkıda bulunduğu Saffetl Ziya 'mn Salon Köşelerinde adlı romanmı hatırlatıyor. Yazar "benim" diye övününce Fikret uyanr.· "Bizim eserimiz deseniz daha doğru olurı" 40) Tamlamalar aÇıldı ve anlatım yalmlaştmldı N Ö. 41) "Servet-i Fünuncv/arm güzel sanatlardan en çok müziğe yer verdikleri görülür. Servet-i Fünun romanmda da piyano en başta gelen enstrüman olarak dikkati çeker." Bkz. Kavcar, t985, s.125, t27, 188. 42) Kudret, t979, s.247
Cahit'in
-ESJ
bu yoldaki
. ayrı açıklaması,
diğer anı ya-
görüş bildirmediği
i
yukarıda sözleridir.
ahit'in tasarıdan yıllarca sonra düşünce değişimleri ile ilgilidir. - 923'te yayınladığı Vilfredo Pare-
---;
-
=. -'; Sosyalist Meslekler'in
~ =- '-'
le söylediğini -r.(44)
-:=:=~-=-ıayımladığı -
çevirisi-
bile düşünmek
Pareto'nun
1902 ve
ve asıl adı "Sosya-
ler" olan bu yapıt, "burjuvalaarx'ı" diye anılan bir iktisatçı-
n sosyalizme bakışını sergiler. - ~. ile yakınlık kurmuş bulunan adar sosyalist
veya komü-
_Cahit de o kadar bu düşünceAkrarin oğlu Haluk, Hayat-ı Muhayy. ilk Adam 'in prototipini oluşturmaktc
ır. 1924'te sosyalist ve komüğunu
üstlenilir. H. Cahit, anılarında otu
-
-
- -
_
ilgili önemli bir noktaya değinir. B re Fikret eşinin sağına oturmayı
gesidir.(43) Hayat-ı Muhayyel'de
~rı'nda ütopya edebiyatı
_-o
==- .'.
--
_ an çevirmeye uğraşarak baş-
ması gibi bir yönetim sorunu da Evlenecek kişilerin önceden tanış konusuna değinilmediği gibi, Civi'a", ---
iJC.
~ ..G. 'an kabul edilen şu cümle, -- =" uncuların Yeni Zelanda, Ma-
-~
•
mindeki komünal ve feminist düş" re de yer verilmez. Hayat-ı Muhayyel'in landa'dadır.
ları ve bu tasarılarla ilgili ve'nde oluşan kanıyı belirtmek-
::t::e adresi Ye-- -=..
=-~
H. Cahit'in deyimiyle
-:-i Fünun ütopyası; tasarı, giri-
küre-i cenubl" dedir; Utopia ve
. leriyle çağdaş Türk yazının-
Solis ise tümüyle hayali bir mek" Hayat-ı Muhayyel'deki
Iirtmesi ve bu yapıtları adıyla u yolda bir kanıttır. Bu konunuçlarıyla birlikte yanlışlana-
!is'te yer alan kadın ortaklığı ve yönetici olmasının daha iyi olduğ
etki-
söz etmemesi anlamlıdır. Anıe -j Fünun yıllarında ise Fran-
-
netici olmadığı gibi, yöneticinin y~:
sonra,
cular olarak okuyup etkileni en H. Cahit'in 1935'te Ede-
•• ?'"
Çünkü onun kalbinin bulunduğu görmek, aynı zamanda bir sevgi g- -
söyledikten
e Utopia ve Civitas Solis'i Ser-
=<=. -
_. - ın en özgün, derneşik (koIek-
=: ::;-
çocuk!
>
örnek olayı olarak nitelene-
duğunda adlarının ne olacağını belirler. Oysa Utopia'da bununla il_ düzenleme yoktur. Civitas Solis':e adı veren Metafizikçi adlı baş yöne'- -
--
=an, Modern Türk Edebiyatının Ana Çiz J.IES Matbaacılık, 1982. and, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, " - -.dar), Ank., T iş Bankası Kültür Yayınlart,
Hayat-ı Muhayyel'in yeni yönlerin ri de bu noktada görülür, çocukl ter-i vekayi"e kaydedilir. Son olarak bir kez daha beli
_
3:-
gerekir ki, Hayat-ı Muhayyel, on
=- ~ -
ret'e ait manzum versiyonları
=- ~--~ :-
-' -
ve
dan Yeni Zelanda tasarısı; ütopya nından ve sosyalist-komünist lerden esinlenmenin
- ~-
düş"
bir sonucu d -
43) Yalçm, 1975, s.139 44) Parel0, yapıtlart ve düşünceleri için şu Kudrel de H. Cahil'in böyle bir am yamlm-" Türkçe yazıyorduk" demesi de gerçeğe uyn;:. "Malum ya gençler işe inkar ıle başlar/ar:
Mehmel, 'Tevfik Fikret'in Eğıtim Görü . Dünyası Dergisi, 1986, S:81. -~'l Cafer, Türk Edebiyatında Ütopya, TÜBi· = 9 mler Projesı; 01.02.2008·01.02.2010 Akşil, Ada, is!, Adam Yayınlart, 1982, s.
~c.--
---
-=a=
-7
<:wat (Cevdet Kudret), Hüseyin CaM YAL . Yayınları, 1969. . Friedrich, Hyperion, (Çev.: M. Togar),
is!, Adam Yayınlart, 1987. 9) HUYUGÜZEL, Ö Faruk, Hüseyin Cahid Yalçın'In Hayatı ve Edebi Eser/eri Üzerinde Bir Araştırma, izmir, EÜEF Yayınlart, 1984. 10) HUYUGÜZEL, Ö Faruk, Hüseyin Cahid Ya/çlnın Hayatı, Hikaye ve Romanlart Üzerine Bir Araştırma, Ank., KTB Yayınları, 1982. 11) KADRi, Hüseyin Kazım, Meşruhyet'len Cumhuriyet'e Hatıralamn, (Haz. ismail Kara), is!, iletişim Yayın . lart, 1991. 12) KADRi, Hüseyin Kazım, Ziya Gökalp'in Tenkidi, (Haz. ismaıl Kara), is! Dergah Yayınlar!, 1989. 13) KAPLAN, Mehmel, Tevfik Fikrel, Ank., KTB Yayın lan, 1986. 14) KAPLAN Mehmet, Tevfik Fikrel, is!, Dergah Yayın lan, 1987, s.23, 30, 32, 43, 44, 45, 101. 15) KARADSMANOGLU, Yakup Kadn; Gençlık ve EdebiyatHattralarl, Ank., Bilgi Yayınevı; 1969, s. 283. 16) KA VCAR, CahiL, "Tevfik Fikret'in Eğt1imClliği ve Ye ni Mektep~ AÜ EBF Dergisi, 1972, C V, S:3/4, s. 11136.
17) KA VCAR, CahiL, BaMlaşma AÇısından Servet·i Fü nun Roman!, Ank., KTB Yayınları, 1985 18) KAZGAN, Gülten, iktisadi Düşünce, is!, Remzi Kitabevi, 1980. 19) KEMALETTiN, Şükrü, Tevfik Akrel, is!, Kanaat Kü tüphanesı; 1931. 20) KÖSEMiHAL, Nurettin Şazi, Sosyoloji Tarihi, is!, Remzi Kıtabevı; 1982. 21) KUDRET, Cevdel, Türk Edebiyahnda Hıkaye ve Roman, is! Var/ık Yayınları, 1979, Ci. 22) KURDAKUL, Şükran, Çağdaş Türk Edebiyatl·Meş rutiyet Dönemi, is!, May Yayınları, 1976. 23) KUTLU, Şemsettin, Servet·i Fünun Dönemi Edebi yat Antolojisı; is!, Remzi KitabeVl; 1981. 24) KÜÇÜKCOŞKUN, Yasemin, 1980-2005 Dönemi Türk Edebiyatında Ütopık Romanlar ve Ütopyanın Kurgusu, SDÜ SBE TDE AbD YL, Isparta, 2006. 25) Mehmet Rauf, "Yeşıl Yurt Hikayesi~ Güneş Mec muası, 1927, S:9. 26) Mehmet Rauf, EdebiHatıralar, (Haz. Mehmet Törenek), ist., Kitabevi Yayınları, 1997. 27) Memet Fual, Tevfik Fikrel, ist., de Yayınevı; 1979. 28) Memet Fuat, Tevfik Fikrel, is!, YKY, 1995 29) ÖZGÜL, Metin Kayahan, "Bir Ütopya Taslağı: Ha yat-ı Muhayyel'; Türk Dünyası Araştırmalan Dergisı; Ni san 1988, S:53, ss. 133·160. 30) ÖZGÜL, Metın Kayahan, "Firariyim Firarisin Ara ri...: Kitap-Iık, Nisan2006, S93, sS.94-101. 31) SERTEL, Sabiha Zekeriya, ilericılik ve Gericıltk Kavgasında Tevfik Akrel, is!, Hür Yaymlarl, 1969. 32) Şevket Süreyya (Aydemir), "Hüseyin CaM bey ön cü~ Kadro, 1933, S:33, s.37-44. 33) TARIM, Rahim, "Servet-i Fünun Edebi Topluluğu'nda Yeşil Yurt Özlemi'; MSÜ FEF Dergisi, is!, 1995, Sayt:2, s. 185-203. 34) TARIM, Rahim, "Servet-i Fünun Edebi Toplulu ğu'nun Yeşıl Yurt Özlemi'; Kitap·lık, Nisan 2006, S:93, ss. 77·86. 35) TARIM, Rahim, Mehmet Raul'un Antları, ist., Özgür Yayınları, 2001. 36) "Türk Edebiyaftnda Mektup~ Tercüme Dergısi Mektup Özel Sayısı, MEB Tercüme Kurulu, Ank., 1964, SaY':77-80, CXVI, s.464-465 37) ULUTAN, Burhan, iktisadi Doktrinler Tarihi, is!., Ötüken Yayınlart, 1978. 38) UŞAKLIGiL, Halit Ziya, Kırk YıL,is!, inkılap ve Aka Kitabevleri, 1969, s.529. 39) YALÇıN, HüseyinCahıL, EdebıyatAntları, (haz. Rauf Mutluay), is!, Türkiye iş Bankası Yayınlart, 1975 (bs. 1935), s. 115 40) YALÇINKA YA, Ayhan, Eğer'den Meğer'e Ütop ya Karşısında Türk Romant, Ank., Phoenix Yaymlarl, 2004. 41) YALÇINKA YA, Ayhan, Türk Edebiyatında Ütopya, Mürekkep, Ank., 1999, S:f2, ss.78·128. 42) YÜCEBAŞ. Hılmi, Hüseyın CahiL, is!, Kültür Kitabe . vı; 1960.
-!EJ6, s.395-481; Kazgan, 1980, s. 153; Kösemiha/, 1982, s. 311-323; Ulutan, 1978, s.461; Cevdet 'abib'in görüşünü sonradan benimseyen H. Cahid'in 'en cahıl Rauf ile bendim. Bundan dolay! 5- -6: Bütün kültürünü Fransa'ya borçlu olduğu yolundaki sözü de sonradan 'latife" diye nitelemiştir: