Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler www.psikoaktuel.com
HİPNOZ EĞİTİMİ 1.MODÜL
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
HİPNOZUN SÖZLÜK VE MİTOLOJİK ANLAMLARI Hypnos'e kelimesini ilk defa ingiliz doktor Braid kullanmıştır. Kendisine bu konuda yunan mitolojisi kaynaklık etmiştir.Yunan mitolojisinde Hypnos kelimesi şu şekilde geçmektedir. " Yunan mitolojisinin uyku tanrısı 'HYPNOSE' Gece'nin Oğlu ve Ölüm 'ün (Thanatas) kardeşidir. (Resim) Kardeşi ile birlikte Hades'in ölüler diyarında yaşar.Kanatlı bir genç şeklinde tasvir edilen hypnos, yorgun insanların anılarına sihirli değneği ile değmek, karanlık kanatları ile yelpazelemek ya da bir boynuzdan, kişilerin üzerine uyku verici bir madde dökmek suretiyle onlara uyku verir. Thanatos'da kanatlı bir ruh halinde tasvir edildiğinden aynen hypnos'a benzer. Hypnos'un oğullarından biri ise, rüyalar tanrısı "Morheus" dur. Resim:Rüyalar tanrısı Morfeus'un babası Hypnos'un roma devrinden kalma bronz heykeli. Hypnos'un tanrılar üzerinde dahi etkisi vardır. Homer'e göre Hypnos , Herav'ın ricası üzerine bir gece kuş şekline bürünerek, Zeus'u ida dağı üzerinde uyutmuştur. Dr. Kriton Dinçmen tarafından yazılan "Psykhiatria ve Mythos" isimli eserinde ise Hypnos şu şekilde tanımlanmaktıdır: "Uyku ilahıdır Hypnos. Ölüm ilahı olan Thanatos ile beraber gece-Nyx' ten babasız olarak doğmuştur. İnsanların ve genellikle tüm yaratıkların fizyolojik işlevlerinin ayarlanmasında esas rolü oynayan "Cyrcadian Cyclus-24 saat tanzimi " hadisesinde, uyku hypnos olayının temelini oluşturur. Fahrettin Kerim Hocanın "Uyku sinir sisteminin miarı ve mimarıdır." sözü galiba bu konuda dünyü tıp literatüründe söylenmiş en manalı ifadedir. Ana tanrıçalardan Hera,Çanakkale yöresindeki İda Dağında Zeus ile sevişmek ister.Galiba Zeus Hera'ya pek yüz vermemiş olacak ki, Hera, Hypnos'dan hatta ona cilveli Kharit'lerden birini peşkeş çekeceğine de söz verir- gelip Zeus'u uyutmasını rica eder. Zeus'da, yarı uykuda iken o sersemlik hali içinde "He" der.(Dinçmen)
Hypnos'un sözlüklerdeki anlamlarıda şu şekilde geçmektedir. Hyp-no-sis / isim (çoğulu-ses) Bir şahıs tarafından diğer bir şahsın hareketlerini kontrol edebilir şekilde derin uykuya benzer bir duruma sokulması halidir.(Hornby) Hypnos: Yunan mitolojisinde uyku tanrısı. Erebas ile Nyx'in (gece) oğlu, Thanatos ile birlikte, Memnon'u, Sarpedon'u veya destan kahramanlarını mezara yerleştirirken görür; Bazen ciddi ve tatlı, şakak ve omuzlarında kanatları olan bir delikanlıdır. (Helenistik bir heykel, Hypnosu uyutucu bir sıvıyı bir boynuzdan boşaltırken gösterir.) (Madrid Müzesi) Hipnoz: İ. Fr. Hypnose Yun.
2
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
1. Psik: Sözle, bakışla telkin yapılarak meydana getirilen bir çeşit uyku hali . Bu halde uyuyan kimse (denek) uyutanın etki ve telkinlerine açık, fakat dış dünyanın başka etkilerine karşı kapalıdır. (Osmanlıcası Nevm-i Sınai; İngilizcesi Hypnosis) 2. Tıp: Mekanik, fiziksel veya ruhsal yollarla yahut kimyasal maddelerle sağlanan suni uyku. (Kimyasal maddelerle yapılan hypnosa genellikle narkoz adı verilir.) Eşanlamlı : İpnoz.(Tuğlacı) Hipnoz yanlış inanç, mistisizm ve ihmal tarafından sıklıkla gölgelenen ve tahrip edilen büyüleyici bir konudur. Eğlence ve zevk için yapılan hipnozun; hipnoterapiyle olan ilgisi, astroloji ya da astronomiyle olan ilgisinden daha fazla değildir. Hipnoz kelimesi pekçok kişinin aklına modası geçmiş önyargılar, tabular ve yanlış inanışlar getirir. Bazı hekimler özellikle az tecrübeli ya da tecrübesiz olanlar bunu hemen ayıplarlar. Hipnoz çok eski bir sanattır, ilk defa hristiyanlığın ortaya çıkışından evvelki zamanlarda büyücülük, din ve tıp bir arada uygulanıyorken kullanılmıştır. Hipnozun bazı teorik yönleri hâlâ tartışmalıdır ve izah edilememiştir. Ancak hipnoz tıpta bu durumda olan tek konu değildir. Hipnoterapi, psikoterapiye yön ve hız veren etkili bir multifonksiyonel tekniktir. Geçen yirmi yıl içerisinde hipnozun tıpta kıymetli bir tedavi yöntemi olduğu görüşü oldukça taratfar toplamıştır. Hipnoza karşı batıl inançlarla ve kuşkuyla bakılan çağ, terapotik (tedavi) kıymetinin anlaşılmasıyla ortadan kalkıyor. Bazı akıllıca seçilmiş vakalarda, başka hiçbir tedavi formu hipnoz gibi hızlı ve yararlı sonuçlar vermez. Hem sadece destekleyici ya da şikayetlerin giderilmesi (semptomatik) amaçla, hem de hastalık sebebleri olan (etiyolojik faktör olan) bilinçaltı güdülerinin ve sorunlarının ortaya çıkarılması amacıyla kullanılan psikoterapide hipnoz, hekime hızlı ve etkili sonuçlar elde etmede çok kıymetli fayda sağlar. Uzun bir süreden beri psikoterapistler zihinle vücudun ayrı olmadığını söylüyorlar. Hem sıhhatteyken hem de hastayken akıl ve vücut tek bir ünitedir. Herhangi bir bedensel (somatik) hastalığı pür somatik ya da herhangi bir psişik durumu tamamen psişik kabul etmek hatalıdır. Akıl ve vücut öylesine içiçe ilişkili ünitelerdir ki, emosyonel bir refleks reaksiyon olmaksızın psişik bir değişiklik olmaz, bunun tersi, vücudu etkilemeden hiçbir psişik değişme meydana gelemez. Bundan dolayı organik ve fonksiyonel hastalıklar önemli ölçüde birbirinin üstüne biner.
3
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
HİPNOZUN TABİATI Genç ve güzel bayan hipnozitörün gözlerinin derinliklerine baktı, hipnozitörün gözlerinin parlaklığı ve tesir edici ışıkları, güzel bayanı hipnozitörün büyüsü altına götürdü. Hipnozitör sessiz
bir
şekilde
konuştu
"Uykunuz
geliyor...
Göz
kapaklarınızın
ağırlaştığını
hissediyorsunuz... Bütün vücudunuzu zayıf ve kuvvetsiz hissediyorsunuz... Şu andan itibaren benim emrimdesin... Sesim seni kontrol edecek. Emirlerimin hepsine itaat edeceksin..." 1930'lı yıllarda hipnoz sahne gösterilerinde kullanılıyordu ve şov malzemesi yapılıyordu. O zamanlarda
kötü
hipnozitörler
menfaatleri
doğrultusunda
genç
güzel
kadınları
kullanıyorlar, kendi isteklerini onlara zorla yaptırıyorlardı. Kont Dracula da genç güzelleri, kanlarını emebilmek için hipnoz etmişti. Bu gibi örneklerin yüzünden hipnoz olumsuz olarak ele alınıp, sihirli bir tılsım, şeytani hipnozcu ve isteksiz kurban imajlarına sebep oldu. Hakikaten hiçbir şey gerçek yolundan bu kadar saptırılamazdı. Svengali bahanedir. Hipnozcunun gücü altında olmak saçmadır, yardımsız transta bulunmak gülünçtür. Son günlerde hipnoz, düşünmenin ve insan aklını kullanmanın doğal bir yolu olarak düşünülüyor ki; bu düşünme muhakemeden ve hayali bilimsellikten çok sanatçının düşüncesi gibidir. Bilim toplumunda hala bilim adamı, sanatçıdan çok itibar görür. Bu tür düşünce teşvik edilmelidir. Çünkü böyle düşünceler hipnozun tehlikeli ve doğal olmadığı düşüncesini yöneltiyor. 1950'li yıllarda T.R. Sarbin'in ve bu günlerde Dr. T.X Barber'in araştırmaları şunları göstermiştir; Hipnoz, sağ beyin hemisfer aktivitesi ile ilişkilidir. Hipnozun büyük bölümü insanların öğrenebileceği bir yetenektir. Tüm hipnotik translar esasında oto (self) hipnozdur. Hipnotik durumdan kişisel olarak yararlanmak için ritüalistik (gizemli) indüksiyon tekniklerine gerek yoktur. Hipnozun nasıl bir fenomen olduğunu tecrübe etmek için kendinden geçmek ve derin transa girmek gereksiz bir davranıştır HİPNOZUN YAPISI
4
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Yazmak, okumak, ata ve bisiklete binmek, araba sürmek, müzik aleti çalmak gibi bir çok hünerlerin üstesinden gelmiş durumdasınız. Herkes bu marifetleri öylesine doğal hissedebilirki; siz bu marifetler hakkında düşünmek ihtiyacını bile hissetmeyceksiniz. Yani bu marifetleri keşfetmede yeteneğinizi engelleyecek herhangi bir kaza olmadan bunları düşünmek zorunda kalmayacaksınız. Böylece, bir çok sıradan yetenek göz önünde bulundurulmayacaktır. Artık her zaman düşünüp pratik yapacaksınız ve hipnozu çatal kulanıyor gibi öğreneceksiniz, tabiki onun olmasını isteyecek ve pratik yapacaksanız. Birçok hünerler zihinle ilgilidir, örneğin telefon numarasını hatırlamak , bir dili anlamak, matematiksel hesapları yapmak gibi. Hipnozda zihinle ilgili bir hünerdir. Normal bir zeka ve yeterince güdü sahibi olan herkes hipnozu rahatça öğrenebilir. Kişilerin hipnoz yeteneğini karşılaştırmak için bir çok dereceler geliştirildi. Örneğin birinin hipnotik kapasitesi gözlerinin başının arkasına doğru çevirmesi ile karşılaştırılabilir. Diğer bir karşılaştırma ise kişiye kolunu belirli bir seviyeye kaldırılması telkininde bulunulduğu zaman kişinin kolu helyum balona takılmış gibi yükselir. Konu ile ilgili detaylı bilgi diğer kitaplarımızda mevcuttur. Hipnotik fenomenlerin hepsinin olmasa bile, çoğunun günlük hayatta arasıra görüldüğünü ve onları herkesin tekrar tekrar yaşadığını hatırlamakta fayda vardır. Bilinçli beklenti duyusal uyaranlar yaratabilir veya miktarlarını artırabilir. Dövülen çocuk elin vuruşunu gerçek temastan önce hisseder, dişçi sandalyesinde kıvranan şahıs, dönen matkabın dişine temasından önce ağrı duyar. Aksine derin konsantrasyon duyusal uyaranları azaltabilir veya yok edebilir. Radyo ve televizyonu farketmeyecek kadar düşünceye dalabilirsiniz. Kendisini tamamen yarışa vermiş bir atlet, müsabaka bitene kadar ağrılı bir yaranın farkına varmayabilir. Ağrılı bir ayak siğili olan genç bayan, kendisini büyüleyen erkek arkadaşının kollarında neşeyle dans ederken lezyonun hiç farkında değildir, ancak aynı lezyon çalışırken dayanılmaz derecede ağrılıdır. Bu sebeple, bilinçli düşünceler duyusal uyaranların şiddetini etkileyebilir, fakat hipnotik durumdaki bilinçaltına yönelik düşünceler ve telkinler kadar etkili olamaz. Aksine, hipnoz sırasında telkinle şikayetler meydana getirilebilir, hemen ortadan kaldırılabilir. Hipnozdaki bir şahıs uygun telkinlerle bilinçaltının güçlü kaynaklarıyla bağlantı kurabilir ve normal bilinçli durumda imkansız olan ruhsal ve fiziksel başarılar gösterebilir. Hasta uzak geçmişte saklı olayları yeniden yaşayabilir veya kasların ve organların gücü üstünde şaşırtıcı hareketler yapabilir. Kalp ve solunum hızları, kan basıncı, bağırsak hareketler, terleme, mide sekresyonu, mizac değişiklikleri, deri sıcaklığı, menstrüel siklus vs. gibi bazı fizyolojik aktiviteler,
5
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
doğrudan veya dolaylı telkinle değiştirilebilir. Reaksiyonun kesin şekli hasta hipnozdayken mevcut ruh durumu veya yaklaşım şekline bağlıdır. Örneğin, korku kendisini öfkeden daha değişik şekilde açığa vurur. Bazan, bir analizin yapıldığı esnada, hasta ard arda değişik ruh durumları gösterebilir. Bu, hipnotik durumun dinamik yapısını iyice gösteriyor. Bir şahıs hipnotik transtayken bilinçaltı hassaslaşır ve etkilenerek harekete geçirilebilir. Hemen göze çarpan temel özellik, şahsın telkine karşı artmış cevabıdır. Hipnoterapinin başarısı hipnoterapistin mantıklı telkinler yapmadaki ustalığına ve yeteneğine bağlıdır. Hastanın bir otomat olmadığı daima akılda tutulmalı ve emirle yöneltilmemelidir. Hipnotik telkin iki yolla çalışır, şikayetler meydana getirilebilir veya kaybedilebilir. Hemen göze çarpan temel özellik, şahsın telkine karşı artmış cevabıdır. Hipnoterapinin başarısı hipnoterapistin mantıklı telkinler yapmadaki ustalığına ve yeteneğine bağlıdır. Deneğin bir otomat olmadığı daima akılda tutulmalı ve emirle yönetilmemelidir. Hipnotik telkin iki yolla çalışır, semptomlar meydana getirebilir veya kaybedilebilir. Hipnoz sonrası uygulanmak üzere verilen telkinle normal bir denekte kaşıntı meydana getirilebilmesi ilginçtir. Hasta hipnotik transta bir telkin yapıldığında apaçık hatırlar ve çok saçma olmasına rağmen, hasta genellikle gerçekten kendisinde kaşıntı olduğunu ve kaşınmaya mecbur kaldığını büyük bir hayretle görür. Yaptığı fenomenleri hipnozun nasıl ve niçin meydana getirdiğini çok az izah edebilmekteyiz. Birçok teoriler teklif edildi ancak hiçbiri genel kabul görmedi. Birçok psikolojik faktörler işe karışır ve fizyolojik faktörlerin önemli bir rol oynadığı (Muhtemelen bazı kortikal beyin değişiklikleri olduğu) konusunda pekçok kanıt vardır. Kanıtlar, hipnozun subkortikal aktiviteyi ve diğer korteks sahalarında bağımsız olarak çalışabilen bazı korteks sahalarını ilgilendirdiğini gösteriyor.
HİPNOZUN TARİHİ Hipnoz eski bir sanattır, ilk olarak, kutsal kitaplardan önce, büyü, din ve tıp bir ve aynı olduğu zamanlarda dînî ayinlerde kullanıldı. Mısır'da kabile rahiplerinin başarılı tedaviler yaptığı uyku tapınakları vardı. Eski Yunanistan'da tıp tanrıları tapınaklarında hayaller gösterilirdi ve şifalar meydana getirilirdi. Hipnotik anestezi; çivili yatakların üzerine rahatça uzanan veya kızarmış kömürlerin üzerinde yalınayak yürüyen Hint fakirleri tarafından yüzyıllardan beri uygulanmaktadır. Eskiden transın kutsal olduğuna inanılırdı. İlk Hristiyan inanışına göre, hipnoz büyücülüğün bir şekli olarak değerlendirildi. Fakat onsekizinci yüzyılın sonuna doğru, neticede faydalı bir tedavi vasıtası olarak tarif ve kabul edildi.
6
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
1779'da "canlı magnetizm" (animal magnetizm) teorisini ileri süren Viyanalı Dr. Franz Mesmer bir bakıma modern hipnoterapinin babası kabul edilebilir. Dr. Mesmer, hipnozun hipnotistten hastaya doğru akan bir magnetizm şekli olduğuna inandı. Bu magnetizma akışının yöneltilmesiyle hastalıkların tedavi edilebileceğini iddia etti. Birçok faydalı sonuçlar göstermesine rağmen, Mesmer'in teorileri Viyanalı meslektaşları tarafından kabul edilmedi. Bu muhalif yaklaşımlardan bıkan Mesmer 1778'de Paris'te çalışmaya başladı ve Fransız soyluluları arasında "Mesmeric" tedavileri hızla popüler yaptı. Hipnozu etkili bir tedavi vasıtası olarak kullandı, fakat aynı zamanda Marie Anteinette'in sarayındaki halkı eğlendiren bir vaudeville oyuncusu oldu. Mesmer'in etkili usulü ve mistik çevresi onun tedavilerini üzerine düşülen bir merak konusu yaptı. Tedavilerinin Fransız Akademisi tarafından incelenmesi yolundaki isteği dikkate alınmadı. Daha sonra, Fransız Hükümeti tarafından teşkil edilen (Benjamin Franklin'in de içinde bulunduğu) bir komisyon onun çalışmalarını incelemek istediği zaman bir sorgulamaya razı olmayı reddetti. Yüzlerce başarılı tedavisine rağmen, komisyon Mesmer'in bir sahtekar olduğunu bildirdi. Mesmer'in yaptığı inkar edilemez birçok tedaviler, öteki bütün tedavi usüllerinin başarısız olduğu ispatlanmış vakalardı, fakat onun eleştirenlere göre, Mesmer'in teorilerinin akla yakın olmadığı gözden uzak tutulmamalıydı. Bir komite üyesi daha fazla araştırma isteyen küçük bir ropor düzenledi fakat dikkate alınmadı. Bu olayla Mesmer itibardan düştü, Paris'ten ayrıldı ve 1815'de anlaşılmadan öldü. Mesmer'in öğrencileri onun tekniklerini değiştirerek gözden geçirerek teorilerini canlı tuttular ve bunlara "Mesmerism" ismi verildi. Mesmer, diğer tıbbi tedavilere cevap vermeyen bazı hastaların tedavisinde hipnozun faydasını ve etkisini başarıyla gösterdi. Kabul edilebilir bir tıbbi işlem olarak hipnozun tedavide kullanımının temellerini attı. 1841'de, İngiltere'de çalışan İskoçyalı bir hekim, Dr. James Braid, Mesmer ve onun takipçilerinin mistik iddialarını reddetti. Çok şüpheci biri olarak, Mesmer'in tıbbi tedavi iddialarının bilimsel anlayışa yönelik bir hakaret gibi görerek kabul etmedi. Merakını yenemeyen Dr. Braid birkaç mesmerism gösterisine katıldı ve magnetizma teorisini ciddiye almamasına rağmen, transa benzer durumun birçok hastaya faydalı olduğunu gördü. Tecrübesiyle, gözleri zorlamak ve yormak için bir deyneği, onun üstüne ve önüne tespit edilmiş parlak bir cisme baktırarak trans benzeri bir durumun meydana getirilebildiğine inandı. İlkin, gözlerin parlak bir cisim üzerine tesbit edilmesinin transı meydana getirdiğine inandı. Fakat daha sonra onun sadece bir dikkat çekme vasıtası olduğunu, hipnozu meydana getirici bir özelliği olmadığını anladı. Braid, böylece (Mesmeric) etkinin magnetizmle ilgisi olmadığını fakat bütünüyle subjektif olduğunu gösterdi. Sekonder bir bilincin varlığını kabul etti ve magnetistlerin fantastik teorilerini ayıklayarak hipnozun bilimsel bir temelini formüle etti. Yunancada uyku anlamına gelen "Hypnos"dan hypnosis
7
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
kelimesini türetti. Braid'in tedavi raporları saçma olarak damgalandı ve Britanya Tıp Birliği önünde bu konuda konuşmak isteği geri çevrildi. Mesleki ününü İngiltere'de hipnoza deste sağlamak için sonuçsuz bir teşebbüse harcadı ve bu çabaları sebebiyle tıp çevrelerince bir sahte doktor ve şarlatan olarak nitelendirildi. Hindistan'da, Calcutta'da çalışan bir İngiliz cerrahı Dr. James Esdaile ile 1840'dan 1845'e kadar hipnoanesteziyle operasyon yaptı. Bu, anestetik ajanların keşfinden önceydi, bağıran ve çırpınan cerrahi hastalarının operasyon masasına kayışla bağlandığı zamandaydı. Esdaile, hipnozu binlerce küçük ve büyük operasyonda başarıyla anestezi için kullandı. Hastaları tarafından takdir edilmesine rağmen, kıskanç arkadaşları onu bir şarlatan olarak nitelediler. Gözden düşerek İngiltere'ye döndü ve Britanya Tıp Derneği tarafından cerrahlık yapmaktan menedildi. Sahasında en ünlü olan nörolojist Jean Charcot, hipnozu bir tedavi tekniği olmaktan ziyade, histeri için bir tanı kriteri olarak değerlendirdi. Hipnotizma işlemi sırasında aktive olan görünmez bir sıvının işlemdeki etkili ajan olduğuna inandı. Bir Fransız hekimi, Liebeault, Braid'in çalışmalarını öğrendi ve hipnozla mükemmel sonuçlar elde etmeyi de başardı. Bütün zamanını hipnoterapiye vakfetti ve onun gelişiminde birçok önemli katkılarda bulundu. Braid gibi, o da, hiphotik transın meydana getirilmesinde primer faktörün magnetism değil telkin olduğuna inandı.
HİPNOZ TEKNİKLERİ Hipnotizmanın tarihçesini işlerken gördüğümüz gibi; hipnotizma yapmak için bir çok usul kullanılmaktadır. Hatta her hipnotist kendi kişiliğine uygun bir usul tesbit ederken; sujenin durumunu da göz önüne alarak bu usulünde zaman zaman değişmeler yapabilmektedir. Belli başlı hipnotistlerin kullandıkları usulleri ve metodları yeri geldikçe izah ctmeye çalışacağız. Ama esas vermek istediğimiz kendi kullandığım metodun ayrıntılarını burada sizlere sunabilmektir. Yılların araştırmalarının vermiş olduğu bilgi ve tecrübe birikimini burada satırlara dökmeye çalışacağım. bu arada literatür bilgisi ile çatışan veya desteklenen yerleri de özellikle belirteceğim. Şimdilik aşağıda ismi belirtilen araştırmaların usul ve metodlarını ve bu arada kendi usulümüzü aktarmaya çalışacağım. Bunlar; 1 - Kendi Usulümüz «Bakışla Tesbit, Sözle Telkin» 2- Deleuze Usulü 3-Tester Usulü 4- Noizet Usulü
8
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
5- Essdail Usulü 6- Faria Usulü 7- Braid Usulü 8- Charcot Usulü Vardır. 9- Lıeabeault Usulü 10- Bernheım Usulü
1- KENDl USULÜMÜZ: BAKIŞLA TESBİT, SÖZLE TELKİN METODU: Metodumuz temelde diğer tekniklerden pek farklı değildir. Bütün teknikler temelde aynı fizyolojik kanunlardan hareket ederek belirli sonuçlara ulaşmışlardır. Temelde aynı olan metodlar ve teknikler kullandıkları yol itibarı ile birbirinden ayrılmaktadırlar. Metodumuzun giriş kısmını Hipnotaabilite: (Suggestibilite) testlerini izah ederken kısmen değinmiştik. Burada konuyu daha detaylı ve etraflı olarak inceleyeceğiz. Şahsıma yapılan müracaatların çoğu. hipnotizmayı nasıl yaptığım ve bu işin püf noktasının ne olduğu etrafında idi. Durum bu merkezde olunca; elbette ki bende bu konuya fazla eğileceğim ve bu suallere tatminkar bir cevap vermeye çalışacağım. Çalışmalarımızda esas elde etmek istediğimiz amaç süjelerimizin bize olan itimat ve güvenlerini sağlamaktır. Bunun için de bir çok hileli yola başvurmaktayım. Tarafımızdan bilinen bir çok fizyolojik illüzyon ve halusinasyonlardan yararlanarak; süjelerimızin itimadını sağlamaktayız. Süjelerimizin itimadını temin ettik-ten sonra onlan yavaş yavaş istediğimiz yöne kanalize etmekte ve bu arada oluşan telkin alma kabiliyetindeki artmadan da yararlanarak onları hipnotize etmekteyiz. Herhangi bir süjemle hipnoz konusunda anlaşmaya vardıktan sonra daha önceki bölümlerde gördüğümüz; «Hipnoza Hazıriık» safhasında gerekli olan tüm şartları yerine getirmeye çalışırım. Hipnoza hazırlık safhasında belirttiğim Genel Faktörler ve Özel Faktör-ler'den ne kadar fazla yararlanabilirsem başanm da o oranda artmaktadır. Ama bunun yanında bu bahsettiğimiz kolaylaştıma faktörlerin çoğuna sahip olmadan da çok başarılı hipnotizma seansları yaptığımızı burada belirtmek isterim. Yeri geldikçe bu seanslann özel durumlarını izah etmeye çalışacağım.
9
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Belirttiğimiz çevre şartlarını da sağladıktan sonra süjemle hipnoz odasında karşı karşıya geliriz. Odada bulunan şahıslar ve süjem pür dikkat, hareketlerimi takip etmektedir. Bu andan itibaren biraz occuttik (gizemci), biraz esrarengiz tavır ve cümlelerle seansıma başlarım. Şimdiye kadar bir kaç seansım hariç bakışla hipnotizma yapmış değilim. Dr.Braid'in yapmış olduğu metodun bir benzerini uygulamaktayım. Bahsettiğim hipnoz odasının sade ve düz olan duvarına 20 x 20 cm. ebadında bir beyaz veya saman kağıdını bir selobantla yapıştınnm. Bu yapıştırma olayı rastgele bir olay değildir. Yaptığımız her hareketin ya occuttik bir anlamı veya fizyolojik bir temelivardır. Kağıdı yapıştırdığımız yer süjemin göz hizasından 30-40 cm. yukarıda bulunur. Yaptığım çeşitli denemelerde en uygun şartın bu olduğunu gördüm. Süjemm gözüyle aynı seviyede tutulmuş, kağıt yapıştırma çalışmalarının sonucu daha başarısız oldu. Sıra süjemin kağıda olan uzaklığın tesbite geliyor. Sujemin kağıda olan uzaklığı 1,5-2 metre kadar olmalıdır. Daha uzak ve daha yakın mesafelerde aynı şekilde daha başarısız sonuçlar verdiğini gördüm. Süjemizi uygun bir kanepeye oturturum. Otunna işlemi de çok önemlidir. Süje otururken adalelerinden hiçbirinin kasılmaması gerekir. Çünkü sabit bir şekilde uzun süre durmasını isteyeceğimiz süjenin dikkati, bir müddet sonra adalelerinin ağrısı ve kasılması sonucu dağılabilir. Bu da bizim işimizi bozar. Onun için süjemi diş hekimlerinin kullandığı tipten bir ayarlanan koltuğa oturtmak en iyi yoldur. Şayet kullandığımız koltuk bu ise bu koltuğu 30-40 derecelik bir eğim yaptırtılarak, arkaya yatırılması sağlanır. Burada dikkat edilecek önemli noktalar-dan biride süjenin boyun adalelerinin boşta kalmasına mani olmaktır. Bu tip koltuklarda süjemizin başını destekleyecek düzenekler bulunduğun-dan pek problem olmamaktadır. Şayet böyle bir koltuk ımkanına sahip değilsek, 'ahat ve arkası uzun olan bir kanapeden yararlanabiliriz. Kanapenin arkasının (sırt dayanacak kısmın) uzun olmasının amacı; süjen'm başını destekleme imkanına sahip olmamızdandır. Şayet böyle bir koltuğumuz yoksa seansımızı basit bir karyola üzerinde de yapabiliriz Tüm bunlardan amacımız, süjemizin adalelerinin gevşek olabileceği bir or- tamı sağlamaktır. Şayet bu şartlar sağlanırsa artık süjemiz tüm kasları eşit oranda kasılacağından (izometrik) hiç bir problem çıkmayacaktır. Bundan sonra süjemizin görüş alanına girebilecek her şeyi ortadan kaldır- maya çalışırız. Seyirci olarak bulunan kişiler, süjenin gerisinde bulundurulmalıdır. Bundan amacımız hertürlü vizüel uyarıcıyı ortadan kaldırmak, dolayısıyla dikkatin belirli bir noktada toplanmasını sağlamaktır. Süjemizin dikkatinin belirli bir noktada toplanmasını engelleyen iki tip uyaran vardır. 1- Dış Uyaranlar
10
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
2- İç Uyaranlar Amacımızın tamamı ilk etapta bu dış ve iç uyaranlann etkilerini minimum seviyeye indirerek, süjeyi istediğimiz noktaya yönelterek dikkatini toplayabilmektir. Süjemizin dikkatini belirli bir noktada toplamasını engelleyecek dış uyaranlar oldukça çoktur ve bunlar 5 duyu yolu ile algılanmaktadır. Bunların birkaçını sıralayacak olursak: I-Dış Uyaranlar A-Göz ile Algılananlar 1-Işık 2- Cisim 3- Şekil 4- Şahıs B- Kulak lle Algılananlar 1 - Her türlü ses C- Burun İle Algılananlar 1- Her Türlü Koku D- Dil İle Algılananlar 1- Her Türlü Tad E- Deri İle Algılananlar 1- Sıcaklık 2- Soğukluk 3- Nemlilik 4- Kuruluk 5- Basınç 6- Dokunma 7- Hava Akımı II- İç Uyaranlar A- Solunum Sistemi İle llgili Olanlar B- Kardiovasküller Sistem ile İlgili Olanlar
11
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
C- Genitoüriner Sistem İle İlgili Olanlar D- Kas İskelet Sistem İle İlgilı Olanlar E- Gastro İntestinal Sistem İle İlgili Olanlar F- Psişik (Ruh ve Sinir) Sistem lle ilgili Olanlar G- Her Çeşit Ağrı Görüldüğü gibi uyaranlar çok çeşitlidir. Bunlardan birini önlesek diğerini önlememiz mümkün değildir. Hipnoza hazırlık kısmında belirttiğimiz ideal şartlan maksimum düzeyde yerine getirdikten sonra esas amacımız iç uyaranlardan psişik uyaranları önle-mektir. İşin en zor yanı da budur. Artık süjemizle karşı karşıyayız; süjemiz de, biz de seansa başlamaya hazı rız. Seansa başlamadan önce süje ile son bir görüşme yapılarak istenenler ve izleyeceği yol kendisine ayrıntılı olarak anlatılır. Süjemı'zden yapmasını istediğimiz şeyler vardır. Ve bunu kendisine madde-ler halinde sıralarız.
SÜJEMİZ HİPNOTIZE EDILIRKEN UYMASINI İSTEDİĞİMİZ KURALLAR 1- Hiç birşey düşünmeyeceksiniz. Düşüncelerinizin tamamını karşıda gör-tiüş olduğunuz kağıdın üzerindeki noktaya yönlendireceksiniz. Şuurunuza her an iç ve dış dünyanızdan yüzlerce şey gelecek. Bunları tamamen silip, yalnız karşıdaki noktayı düşüneceksiniz. Noktayı düşünmeye devam ederken farkında olmadan düşüncelerinizin başka şeylere kaydığını göreceksiniz. Bunu hissettiğiniz anda şuurunuzda yılmadan yeni bir mücadele safhası açarak karşıdaki noktayı düşüneceksiniz. 2- Sizi hipnotize ederken size çeşitli sualler tevcih edeceğim. Suallerime sadece «Evet» veya «Hayır» şeklinde cevap vereceksiniz. Bazen yanlışlıkla size sorduğum sual daha tefarruatlı bir cevabı gerektirebilir. İşte o zaman hiçbir cevap ermeyiniz. Ben hatamı anlar, sualimi «Evet» veya «Hayır» şeklinde cevap veri- lebilecek bir şekle dönüştürürüm. 3- Suallerime «Evet» veya «Hayır» cevabı verirken kesinlikle el, kol ve mimik "areketleri yapmayacaksınız. Basit birşekilde «Evet» veya «Hayır» diyeceksiniz. 4- Kendinizi tekrar kontrol ediniz. Herhangi bir yerinizi ağrıtan, acı veren, ; kıntılandıran veya kasan bir yeriniz var mı? Varsa lütfen düzeltin. Sizin için en ahat olduğuna emin olduğunuz pozisyonda durunuz.
12
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
5- Karşıdaki noktaya olan bakışlarınız özellik arzetmektedir. Şu şekilde bir düşunce tarzı ile bakmanız gerekir. Nasıl ki; zaman zaman kızarız, hırslanırız veya çok aşırı sinirleniriz. İşte o zaman gözlerimiz çakmak çakmak yanar. Veya çok kızdığımız birinin üzerine atılıp kavga etmek isteriz. Işte şu anda da bu duygularla beraber olduğunuzu varsayarak bakacaksınız. Bakışlarınız karşı noktaya yönleni rken, sanki gözlerinizden çıkan bir ışık huzmesi, karşı noktayı eritip geçmektedir. Vücudunuzda biriktirdiğiniz enerjiyi, önce gözbebeklerinizde toplayacak sonra noktaya yönlendireceksiniz. 6- Karşıdaki noktaya sabit nazarlarla bakarken gözlerinizden yaşlar akabilir. Böyle durumda herhangi bir hareket yapmayacaksınız. Her şeyi oluruna bırakacaksınız. Göz yaşlarınız rahatça akacak ve siz müdahale etmeyeceksiniz. 7- Sabit nazarlarla bakarken göz kapaklarınızda bir ağrı duyabilirsiniz, sakın ağrıyı gidermek amacıyla göz kapaklarınızı hareket ettirmeyiniz. 8- Başarımız ikimizin iyi bir ilişki kurmasına bağlıdır. Söylediklerimi harfiyyen anında uygularsanız başarımız kaçınılmazdır. Başarıya el ele birlikte ulaşaca- Ne zaman ki, şuurunuz ve şuur altınız söylediklerime karşı direnir, otokritik yapar o zaman sizinle hiç bir yere ulaşamayız. Bundan dolayı bana güveneceksiniz.İnanacaksınız ve hiç bir endişe ve korkuya kapılmayacaksınız. Süjemize bunları söyledikten sonra seansımıza başlayabiliriz. Ve direk tel- kinlerimize geçeriz. Bu soylediğim hususların hipnotize edilen bir süje için çok önemi vardır. Telkinleri söylerken, yeri geldiğinde bunların sebeblerini ayrıntılı olarak izah edeceğim. İnsanoğlu korkunç bir mekanizma halinde ve korkunç bir mükemmeliyette» yaratılmış. İnsan gibi bir makineyi kurcalarken çok dikkatli olmak gerekmektedir? Yapılacak küçük bır hata affedilmeyecek sonuçlar doğurabilir. a Daha önce de belirttiğim gibi amacımız sujeyi kendımize inandırmamız ve bağlamamızdır. Bu işi yaparken de başta bazı fizyolojik mekanizmalardan hare-ket etmekteyiz. Bu fizyolojik mekanizmalan her gün yaşadığımız halde farkına varamayız. Tıp tahsili yapmış bir kişinin olayın temelini bilmesi nedeniyle bunla'-dan istifade edebilmektedir. Bu tip algılama bozuklukları her insanda olur; E-algılama yanılmaları duyularımızın fonksiyonfan ile ilgilidir.
GÖRME DUYUMUZ ile İLGİLİ BİLMEDİĞİMİZ BAZI GERÇEKLER: Gözümüz üç tabakadan meydana gelmektedir. Bunlar: a- Göz Akı Tabakası (Kornea) b- Renkli Tabaka (Koroid) c- Ağsı Tabaka (Retina)'dır.
13
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
«Ağsı Tabakada ışık ve renk uyanmlanna duyarlı iki türlü hücre varc Şekillerine göre bunlara çubuklar ve koniler denir. Koniler gözbebeğinin karşı sında ve ağsı tabakanın ortasında toplanmıştır. Çubuklar ise çevreye yayılırsa durumdadır. Ağsı tabakanın tam ortasından içeri doğru biraz basık 3 mm2 lik b yer vardır. Buna sarı leke (Fovea) denir. Gündüz ışığında görülen nesnenin imgesi burada teşekkül ettiği zaman en iyi görülür. Sarı leke, koni biçimindeki hücrelerin en yoğun bulunduğu yerdir. Koniler gün ışığında özellikle sarı, kırmızı, mavi gibi kromatik renklere duyarlı cisimcikler dir. Konilerin daha çok göz bebeğinin karşısına isabet eden ağsı tabakan -ortasında toplandığını ve bunlann görevinin renkleri ayırdetmek olduğunu şu bas-deneyimle ispatlamak mümkündür. DENEY : 1 Yanınıza birkaç tane değişik renkte kalem alınız (renkli başka nesneler de olabilir). Bu kalemlerden birini gelişigüzel alıp, kolunuzu sağ tarafta' açarak arkadan öne doğru, yani görüş alanının dış sınırından ortaya doğru yavaşca hareket ettirin. Önce kalemin yalnız şekli görülür ve ancak daha sonra belli bir noktadan itibaren rengi de görülmeye başlar. Koniler sarı lekeden etrafa doğru gittikçe azalır. deney s 2 Gözümüzde, göz sinirinin göze girdiği yere kör nokta denir Burada koniler ve çubuklar haliyle yoktur. Burası görmeye karşı duyarsızdır. bu fizyolojik temelden hareketle, görüntüler belirli mesafelerde bu noktaya düşürü- ürlerse görülemezler. Bunu şu deneyle yapabiliriz. Kitapla gözünüz arasındaki mesafe 40 cm. olmak üzere sol gözünüzü kapatıp çarpı işaretine dikkatle bakarken kitabı kendinize doğru yaklaştıracak olursanız öyle bir an gelir ki, sağ yandaki elmayı görmez olursunuz. Kitabı biraz daha yaklaştıracak olursanız, tekrar görürsünüz. Elmayı görmediğimiz sürece, bunun imgesi ağsı tabakada kör nokta üzerine düşmektedir. DENEY : 3 Görme duyusunda rastlanan ilginç bir olay ARDİMGE'lerdir. Herhangi bir ışıklı cisme bakıldıktan sonra göz kapatılacak olursa bu cismi kısa bir süre daha görmeye devam ederiz. Buna olumlu ardimge denir. DENEY: 4 Bir de olumsuz ardimge vardır. Uzun bir süre renkli bir cisme baktıktan sonra gözümüzü nötr bir zemine çevirecek olursak o cismin tamamla yıcı renkteki şeklinin meydana geldiğini görürüz. Örneğin; Kırmızı bir dikdörtgene uzunca bir süre baktıktan sonra gözleri nötr bir zemine çevirecek olursak, orada yeşil bir dikdörtgen meydana gelir ve dikdörtgeni bir süre görmeye devam ederiz. Buna olumsuz ardimge denir. İşte görüldüğü gibi gerçekte herkes için varolan bu tip görme fonksiyonların-dan iyi bir hipnotizör yararlanmak zorundadır. Bu da ancak iyi bir fizyoloji bilgisi ile mümkündür. Biz de buna benzer yollardan hareket ederek hedefe ulaşmaktayız. Süjemizin bilmediği bu tip enteresan şeyleri kullanarak şuurunu dağıtmakta, onda bir panik veya hayranlık yaratmaktayız. Daha sonra ise söylediğimiz her söz kabul edilmektedir. Biz şimdi süjemizi bıraktığımız yere dönelim. Süjemiz her türlü ön
14
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
şartlan-dırma yapıldıktan sonra telkinlerimize çok musaıt bir şekilde bizi beklemektedir. Süjemize artık telkin vermeye başlayabiliriz. Şöyle diyoruz: «Şu anda hipnotizma seansımıza başladık. Dikkatlice karşıdaki noktaya bakıyoruz... Daha dikkatli bakıyoruz... Vücudumuzda korkunç bir enerji var. Bu enerjiyi gözbebeklerimizde biriktiriyoruz. Göz bebeklerinde biriktirdiğimiz bu enerjiyi bir enerji huzmesi halinde karşıya gönderiyoruz. Şu anda kafamıza binlerce düşünce geliyor... Bunları hissediyorum. Evet, bunları atıyoruz... Tekrar noktayı düşünüyoruz... Sadece noktayı düşünüyoruz ve yalnız noktaya bakıyoruz... Gözbebeklerimizden fışkıran o korkunç enerjiyi karşıdaki noktaya yönlendi-riyoruz. İnançla bakıyoruz... Azimle bakıyoruz... Hiç birşey düşünmeden bakıyoruz...» Bu arada seans devam ederken; hipnotizörün yapacağı şeyier vardır. Çok dikkatli bırşekilde süjeyi kontrol etmektedir. Süjenin hal, hareket, tavırve mimik-lerinden anlamlar çıkarmak zorundadır. Bu da ancak tecrübe ile olmaktadır. Yaptığım çalışmalarda gördüğüm hususları buraya nakletmek istiyorum. Telkinlere başladıktan 15-45 sn. içinde süjemiz iradi dikkatini noktaya yönlendirir. Ancak bu süre içinde «İÇ UYARANLAR» dediğimiz psışik uyaranlar kendini rahatsız eder. Uyanık bir insan normalde binlerce, milyonlarca bilgi iletimi ile karş karşıya olan ve bunlara uygun cevaplar veren bir organizmadır. Bu canlı organizmanın dış dünya ile olan bu bilgi alışverişini kesmek o kadar kolay değildir Ancak çok harikulade ve heyecan verici durumlarda insanoğlunun bu bilgi iletişim ve konsantrasyonu o konu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Işte biz telkinlerimizde bu konsantrasyonu nokta üzerine toplamaya çalışıyoruz. Ancak bu çok zor bir iştir İş, ilk konsantrasyonu temin etmektedir. Işte, süjemizin tavırlarını takip ederken bir an durgunlaştığını bakışlannın sabitleştiğini, yüz ifadelerinin donup katılaştığını, anlamsızlaştığını bir an görür-sek, hemen telkinimizi değiştirmeliyiz. Süjemiz bu esnada bizi dinler gözükme-sine rağmen kafasındaki bazı düşüncelerle uğraşmaktadır. Bunu normal durum-larda, eş-dost toplantılarında sohbet ederken her an görebiliriz. Karşımızdak arkadaşımıza hararetli hararetli bir konuyu anlatırken, o arkadaşımız nezake-icabı bizi dinler gözükmekte hatta arada sırada «evet, haklısınız» gibi kelimeler söylemektedir. Halbuki, o arkadaşımız o anda bizi dinlememekte kendi hayal dünyasında gezmektedir. Belki de yann gelecek olan ev sahibine kirayı nas vereceğini düşünmektedir. İşte böyle bir mizansen ile hepimiz her zaman karşılaşmış, hatta kendimi: yaşamışızdır, Işte o anda karşımızdaki şahsa dikkat etmişsek, bizi dinlemediğini ve dalıp gittiğini anlarız. Aynı şey seansımızın ilk saniyeleri için de geçerlidir. Işte bu anı tespit ede-hipnotizör ilk zaferi kazanmıştır. Çünkü süjesini hemen uyarmıştır. Düşüncesini başka yerlerde olduğunu, lütfen noktayı düşünmesi gerektiğini bir otoriter tavrıyla hatırlatır. 0 zaman süjede nasıl bir psişik tavır ortaya çıkar. Bu şuuraltında yapılan ve farkına varılmayan bir otokritiktir. Süje kendi kendine şöyle der: «Allah Allah bir anda nasıl da bildi kafamdan geçenleri... Neler hissettiğimi
15
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
nasıl da anladı... bu adamda iş var... Boş değil...» ve böyle bir yargılama ile ilk sempatilerini belirtmiş olur. Bu arada hipnozitör telkinlerine devam eder. Bazı fizyolojik fonksiyonlardan yola çıkan hipnozitör, kendisine karşı yapılan otokritikte başarılı sonuçlar almaya devam eder. Şöyle telkin verir: (İlk bir dakika dolduktan sonra) «Şu anda noktaya daha dikkatli bakmanızı isteyeceğim. Evet daha dikkatli bakınız. Birazdan çok enteresan şeyler göreceksiniz... Evet daha dikkatli bakı-nız... Bakın... Bakın... Evet noktamız
hafif
hafif
titriyor...
Evet
noktamız
titremeye
başladı...
Gittikçe
şiddetienıyor..Görüyor musunuz? "Evet cevabı alınırsa telkinlere devam edilir. Değilse o yönde telkin verilir.). Evet evet bak siz de görüyorsu-nuz... Nokta hareketlendi... Bak zig zaglar çiziyor... şimdi dairesel hareketler çizmeye başladı... Bakın bakın... Dairesel hareketler gittikce büyüyor... Daha dikkatli bakın... Bir an dahi noktadan aynlmayın... Daha dikkatli bakın... Sakın noktayı kaçırmayın... Şu anda nokta dairesel hareketlerine devam etmekte... Birazdan noktanın yönünü değiştireceğim.» Görüldüğü gibi telkinler bu minval üzerine devam ediyor. Burada süje açısın-dan olaylar nasıl olmakta ve hipnozitör nasıl değerlendirilmektedir, Bunu gör-mekte yarar var. Her türlü şartları hazırlanarak önümüze gelmiş olan süje zaten telkinlerimizin olurluğuna hazırdır. Normalde bir noktaya sabit nazarlarla GÖZ kapağini HAREKET ETTİRMEDEN bakılırsa bir müddet sonra karşı tarafın netliği kaybolur ve cisimler titremeye başlar. Işte biz bu normal hadiseyi sanki kendimiz yapmış gibi sunmaktayız. Suje de buna inanmaktadır. Daha önce böyle bir denemeyi yapmamış olan süje artık bize olduğu gibi inanmıştır ve bizim telkinlerimize kendisini bırakmıştır. Olaylar bundan sonra süje açısından ilgi çekici ve enteresan olmaya başlamıştır. Bizim de tek istediğimiz bunu başarmaktır. Olaylar süjeye ilginç gelmeye başlayınca tüm bilgi iletişimi ve konsantrasyonunu bu konuya çevirir, Yavaş yavaş dünyadan kopmaya başlar. Bu durum süjenin yüzündeki hayranlık ve şaşkınlık ifadesiyle kendini gösterir. Bunun aksi olabilir mi? Tabii ki mümkündür. Bunun aksi iki şekilde olabilir: 1- Süje bizim telkinlerimizi hep kulak ardı ettiğinden bizi hiç dinlememiştir. Kendisiyle ilışkiye girilememiştir. Bu tip süjeler hipnoza dirençli olanlarıdır. Bunlar . ya apar topar önümüze çıkanlmış süjeler veya hipnozitörün emrine girmeyi kabul etmeyerek devamlı otokritik yapan insanlardır. Süjemizin böyle birisi olduğuna karar verilirse, seans burada kesilebilir. 2- ikincı durumda ise süjemiz o kadar hipnotizabıldır ki; daha biz ileri telkinle- -mize geçmeden kendisi kataleptik hale gelmiştir. Bu tip vakalarla oldukca çok karşılaştım. Süjeler seans esnasında ilk sorum olan «Noktanın titrediğini görüyor musun?» sorusuna «Hayır» cevabını veriyorlar. Ama bu ses tonu çok değişik bir ses tonudur. Hipnotize olmuşlara has derinden gelen, monoton ve his taşımayan mekanik bir sestir. Süiemiz ilk telkinlerimiz ile
16
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
derin
bir
transa
girmiştir.
Karşıda
www.psikoaktuel.com
hareket
etmediğini
söylediği
noktayı
aslında
görmemektedir. İlk etapda gördüğü ve hayaline kilitlediği bu sabit noktayla başbaşadır. Ve devamlı olarak noktayı sabit görmektedir. Diğer bir ifadeyle kendisi noktaya kilitlenmiş kalmıştır. İşte bu tip süjelere ileride izah edeceğim telkinler yapılarak transı derinleştirilir. Artık hipnotizör kendisi içın ideal hale gelen süje üzerindeki son halüsinas-yon denemelerini yaptıktan sonra son darbeyi de vuracaktır. Sujeye göre olaylar henüz kendisinin dışında cerayan ediyor. Nokta hareketleniyor, karşı taraf sisle-niyor v.s. İşte bu esnada hipnozitor yeni bir fizyolojik temelden hareket ederek yeni bir hamle yapar ve yeni puanlar toplar. Süje kendi hayal dünyasında nokta ile uğraşırken kağıdı ve duvarı görmemektedir, unutmuştur. Fakat süjeye bunların hatırlatılması süjede son bir bilgi iletişim ile bilgi verir... Bu süjenin son savunmala-rıdır. Hipnozitör şöyle der «Şu anda noktanın hareketlerini çok iyi takıp ediyorsu-nuz... Şu anda karşıda görmüş olduğunuz kağıdı ortadan kaldırıyorum, artık göremezsin... Evet kağıt tamamen kayboldu Duvarla birleşti... Duvarla özdeş-leşti, karşı taraf bembeyaz... Karşıda sadece bembeyaz bir alan var... Başka bir şey göremiyorsun, değil mi? (Suje evet derse telkinlere devam edilir.)» Görüldüğü gibi süje kendi hayal aleminde nokta ile uğraşırken bir de kendisi-nin karşısına kağıt diye bir gerçek çıkarıldı. Küçücük bir noktanın hareket etmesi olabilir. Ama koşkoca bir kağıt kaybolur mu? sorusunu kendine sorar. Süje; bunu tartışmaya fazla fırsat bulamaz. Çünku Hipnozitörün telkin bombardımanı devam etmektedir. Zaten fizyolojik olarak da Kağıt görmesi mümkün değildir. Ancak son bir gayretle kağıdı puslu veya sisli olarak fark edebilir. Ama net olarak göremez. Ve sonunda süje kendini hipnozitörün telkinlerine tamamen bırakır. Kendince (şuuraltında) bunda da bir mahzur görmez. Çünkü olaylar henüz organizmasının dışında cereyan etmektedir. Bu safhadan sonra herşeye hakim olduğunu gösteren hipnozitör artık süjeyi istediği gibi yönlendirebilecektir. Şuurunda açtığı gedikten içeri girecek ve onu fethedecektir. Artık hipnozitörün açamıyacağı kapı yoktur. Hipnozitör telkinlerine büyük bir rahatlıkla ve hiçbir endişeye kapılmadan şöyle devam eder. «Gördüğün gibi herşey benim kontrolüme giriyor. Sakın endişelenmeyin, bana güvenin ve inanın. Şu anda karşı taraf bembeyaz bir saha. Bakın buranın rengini değiştiriyorum. Bu beyaz saha hafrfce saranyor... Evet daha dikkatlı bakın... Sararma gittikce artıyor görüyor musunuz?.. Bak sarının tonu gittikce artıyor... Evet daha da arttı... Şimdi tamamen sarardı... Çok koyu sarı oldu... Koyu sarı daha da renk değiştiriyor. Şimdi kavuniçiye dönüşüyor... Evet evet kavuniçi oldu... Kavuniçi de gittikce koyulaşıyor değil mi? şimdi açık pembeye dönüşüyor. Açık pembeyi görebiliyor musunuz? Evet açık pembe de gittikce koyulaşıyor ve
17
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
kırmızı oluyor... Gittikce kırmızılaşıyor değil mi? Kıpkırmızı oldu... Evet renk şimdi dönüyor ve leylakî oluyor... Bakın bakın iyice belirginleşti... Tamamen leylakî oldu... Mor oldu, çok koyu mor oldu... Görüyorsunuz değil mi?» Görüldüğü gibi süje istenilen yöne sevkedilebilmektedir. Renk halusinasyon-ları başarıyla uygulanmıştır. Artık süjenin organizmasına hakim olmaya sıra gel-miştir. Bunun için de kullanılabilecek bir köprü lazımdır. Bu köprü de yine bir fizyolojik fonksiyondur. Süje kendini o kadar kaptırmıştır ki içden ve dıştan gelen bilgi uyarıcılanna pek dikkat etmemektedir. Gözleri dakikalardır sabit nazarlarla olaylan kovalamaktadır. Ama artık göz kapağı ve göz adeleleri yorulmuştur ve onfarın da istirahata ihtiyacı vardır. Henüz süjenin farkında olmadığı ama hipnozi-törün elinde büyük bir koz olarak duran bu fizyolojik olay bir köprü vazifesi görecektir. Ve süjenin son savunma mekanizması da bu şekilde yıkılacaktır. Suje bu hayal aleminden uzaklaştınldığı an göz kapaklarının ne derece yorulduğunu hissedecektir ama iş işten geçecektir. Telkine devamla: «Şu anda morzemin üzerindeki noktanın aşağı doğru olan hareketini takip ediyorsun... Nokta aşağı iniyor... İniyor. Evetşu anda göz kapak-larına büyük bir ağırlık soktum... Göz kapaklann bu ağırlığın altında eziliyor ve aşağı çekiliyor... Kurşun gibi bir yük onları aşağı çekiyor. Karşı koma... Kendini rahat bırak... Bırak kapansınlar... Evet tamamen kapandı... Artık gözkapakların benim kontrolüm altında... Onları ben söylemeden kaldıramazsın... Evet sadece ben izin verirsem kaldırabilirsin... Göz kapaklanna kurşun gibi bir yük bindirdim. fstersen bir dene bakalım kaldırabilecekmisin. Bak kaldıramıyorsun... Herşey benim kontrolümde, korkmayınız, endişelenmeyiniz... Bana inanınız ve güveni-niz...» Hipnozitör artık ırmağın karşısına geçmiş, süjenin organizmasındaki ilk ara-ziyi almıştır. Bu yer göz kapaklandır. Artık göz kapakları onun elindedir. Ve telkinlerine devam eder. Bu arada manyetik el pasları ile süjenin daha derin bir transa girmesini temin eder. Ve devamla: «Şu anda göz kapaklarınızdaki ağırlığı yüzünüze oradan omuzlarınıza indiri-yorum... Farkediyor musunuz... Bu ağırlık tatlı bir sızıltı halinde yayılıyor... Şimdi sol kolunuza ve sol elinize bu ağırlığı indirdım... Sol kolunuz kurşun gibi oldu... Çok ağırlaştı... Aynı şekilde şimdi sağ kolunuz ve sağ eliniz ağırlaştı... Göz kapaklarınız ve kollarınızdaki bu ağırlığı karnınıza, oradan da bacaklarınıza ve ayaklarınıza indirdim. Her yeriniz kurşun gibi oldu... Vücudunuz artık tamamen kontrolüm altında... Ben söylemeden hiç bir hareket yapamıyacaksınız... Vücu-dunuzun kontrolü tamamen benim elimde. Sağ kolunuzu kaldırmaya çalışın bakalım... Kaldırabilecek misiniz?.. Bak kaldıramıyorsunuz. Boşuna çabalama-ym... Ben izin vermeden kaldıramazsınız.. Bak şimdi izin veriyorum ve artık sol kolunuzu kaldırabilirsiniz. Evet güç veriyorum,enerji veriyorum...Kolunuzu kaldı rın.» Artık hipnozitör süjenin organizmasını tamamen eline geçirmiştir. Süje ken-disini tamamen hipnozitöre teslim etmiştir. Fakat süjede son direnme noktaları vardır. Her ne kadar
18
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
vücudunun kontrolünü kaybetmişse de, düşünmeye otokritik yapma kabiliyetini hala korumaktadır. Hala endişeleri vardır, hala korkuları vardır. Velhasıl benim diyebileceği bazı şeyleri vardır. Bu kanaata nerden vardım diye sual edilebilir. Bu konuyla ilgili çok ilginç bir hatıram oldu. Onu nakletmek isterim. Doktor arkadaşlarımdan Askeri Dr. İ.H.O.'la samimiyetimiz çok ileri derecede idi. Zaman zaman birbirimize takılır, karşılıklı espriler yapardık. Esprilerimden birinde «Kendisini hipnotize edersem, kendisine Çin İşkencesi yapacağımı» söyledim. 0 da gülüp geçmişti. Günlerden bir gün arkadaşımı hipnotize etmeye razı ettik. Ve çok başarılı bir seansla çok kısa sürede organizması üzerindeki kontrolümü tesis ettim. 0 anda aklıma yaptığım espri geldi. Ve bunu uygulamaya soktum. Yaptığım telkinlerle vücudunun so) tarafının -40 derecede çıplak olarak durduğunu, diğer sağ yarısının ise çok sıcak bir hamamda bulunduğunu belirttim. Manzara çok enteresandı. Vücudunun yarısı titrerken, diğer yarısı kızarmış ve ter numuneleri vardı. Bu esnada kapının zili çalınmıştı ve şahsıma bir telgraf gelmişti. Evrakı 'imzalamak için süjeyi bir müddet o pozisyonda bıraktıktan sonra geri döndüm. Gördüğüm şey çok enteresandı. Suje kaslannı hareket ettirerek, göz kapaklarını açmaya çalışıyor, ama muvaffak olamıyordu. Kollarında hatif kas seğirmeleri oluyor, kollannı kaldırmaya çalışıyor, buna da muvaffak olamıyordu. Bu duru-munu görünce gülmeye başladım. Ne yaptığını sordum. Cevap olarak: «Kerdisi nin bundan çok rahatsız olduğunu, kurtulmak istediğini, fakat buna muvaffak olamadığını belirtiyordu. Çok korktuğunu söyledi, kendisini uyandırmam için bana yalvarmaya başladı.» Bana yalvarıyor, aman diliyor, fakat kendisini bir türlü kurtaramıyordu. 0 halde düşünce sistemi normal çalışıyordu ama vücuduna hakim olamıyordu. Daha sonra bu ısrarlara dayanamıyarak arkadaşımı uyandır-dım. Yaşadığı dakikaları ölene kadar unutamayacağını ve kendisini bundan sonra kimseye teslim etmeyeceğini söylemişti. Bu olayda da görüldüğü gibi insan organizması bir anda ele geçirilemiyor. Adım adım ilerlemeli... Organizmanın derinliklerine yavaş yavaş inmek gerekiyor. Bu seansımdan sonra transı derinleştirmek için yeni şeyler bulmak istiyordum. Nihayet bunu da deneme yanılma metodu ile buldum. Telkinlerime şöyle devam ettim: «Gördüğün gibi vücudun tamamen kontrolüm altında... Benden izinsiz hiçbir şey yapamıyorsun... Şu anda senden 10 katlı bir bina hayal etmeni istiyorum. Görebiliyor musun? Evet bu binaya tırmanmanı isteyeceğim... Yalnız çok önemli bir iş için tırmanıyorsun. 10. katta bir hasta var... Bu hastaya ilaç götüreceksin... Götüreceğin ilaç hastanın hayatını kurtaracak, çok çabuk götürmelisin... Hazırmı-sın... (Evet cevabından sonra) Son süratle tırmanmaya başla... Çok suratli koşu-yorsun. (Süje bu esnada sanki koşuyormuş gibi derin nefes alıp vermeye başlar). Evet daha da süratli koşacaksın... Çok yoruluyorsun... Evet ama hayat kurtara-caksın.. Daha süratli koş... Daha da süratli... Son gücünle....Son enerjinle koşu-yorsun. Şu anda 7. kattasın, 8'e çıkıyorsun...
19
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Çok yoruldun... Artık ellerinle tırmanıyorsun... Bacaklarında hiç kuvvet kalmadı... Evet son merdivenler, son basamaklar... Bak hasta orada duruyor... Evet ilacı ver.... Çok yoruldun... Biliyo-rum ama başardın.... Hastanın hayatını kurtardın... Bak ileride beyaz bir yatak var... Görüyormusun... Yumuşacık, bembeyaz... Vesençokyorgunsun... Şimdi o yatağın yanına git ve ben izin verince o yatağa yatacaksın. Derin ve tatlı bır uykuya gireceksin... Hazırmısın... Evet yatabilirsin... (Bu arada hipnozitör derin bir nefes alıp vererek; sanki tüm yorgunlukları atmış olur. İyi bir hipnozitörün bu . nefesini süje söylenmeden aynen taklit eder). Evet sen çok yorgunsun ve kon-kunç bir uyku ihtiyacın var... Evet uyuyorsun... Uyuyorsun... Yorgunluğun azalı-yor. Daha derin uyuyorsun. Uykun derinleştikce yorgunluğun azalıyor... Gittikçe hatiflıyorsun. Kuşlar kadar hafifsin... Şu anda çok mutlusun... Değit mi? Ne kadar rahatsın... Aldığın her nefes seni daha derin bir uykuya sokuyor... Daha derin uyuyorsun...» Bu şekildeki telkinlere 3-4 dakika devam edilir. İşte bu aşamaya gelmiş süje en derin transa girmiştir. Bu süje üzerinde bütün hipnotik tezahürler ortaya çıkar. Süjeye bu uyku esnasında bazı tatlı rüyalar telkin edilir. Ve bir müddet sonra süjenin gözleri açtırılabilir... Kataleptik hale sokutabilir. Ekmnezi, hiperminezi denenebiBr. Posthıpnotik telkinler verdirilebilir. Özel bir çok çalışma yapılabilir. Bu tip hipnotik fenomenleri ilerideki bahisde daha detaylı otarak göreceğiz. Bu konuyu kapatmadan önce bir noktayı daha hatırlatmak isterim. Bazı süjelerimin 10 katlı bir binayı hayal edemediklerini gördüm. Bunların bir atletizm pisti veya bir yüzme sporu yapılabllecek bır yer hayal ettirdim. Buradaki amacım süjeyi psikolojik olarak tamamen yorarak, son müdafaa barajlannı da yıkmaktır.-Amaca yardım eden her tip yol denenebilir. Hipnotizma usulümüze ek olarak bazı konulara değinmek ıstiyorum. Görül-duğu gibi olaylar birbirini peşi sıra takip etmektedir. Ve bir olay diğerini davet etmektedir. Bir konuya inanma ve telkine teslime olma, diğer bir telkin için zemin hazırlamakta, mantıki bağıntıyı temin etmektedir. Bu duruma FEED-BACK AKTİ-VASYON denmektedir. ) Böylece süjeler feedback mekanizmaları ile daha derin ransa girmektedir. Olaylar üst üste hiyeraşik bir düzenle sürmektedir. Bataklığa düşen birinin durumu gibi çırpındıkca batmaktadır ve kurtulma ümidi azalmaktadır. Hipnotik trans da aynı şekildedir. Derinleştikce hipnozitöre teslim olma yüzdesi artmaktadır. Bu kadar bilgiden sonra anlaşıldığı gibi esas amaç süjenin farkına vardırma-dan bazı şeyleri gerçekleştirmektir. Hipnotizma seansının başlangıcında süjeden bazı şeyleri yapmasını istemiştik. Bunları dikkatli olarak inceleyecek olursak görürüz ki; hepsi de süjenin dikkatinin dağılmaması için alınması gereken tedbir-lerdir. Bunların psikolojik nedenlerihi kısaca ızah edelim. Kuralların numara sıra-sına göre:
20
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
1 - Burada süjeden hiçbir şey düşünmemesini istiyoruz. Şayet süjenin başka şeyler düşünmesine izin verecek olursak bu düşünceler bir çok çağrışımı da beraberinde getirecektir. Dolayısıyla süjenin dikkatini toplamak mümkün olma-yacaktır. 2- «Evet» veya «Hayır» dışında verilecek bir cevap süjenin beyin sistemini aktive edeceğinden; daha doğrusu kompleks cümleler için daha kompleks bir iletişim beyinde oluşacağından elde edilen dikkat o tarafa kayacaktır. 3- Suallere el ve kol hareketleri ile cevap verlimesi süjede bir otokritiği davet edip, dış dünya uyaranlarından kendini haberdar edeceğinden konsantrasyonu bozacaktır. 4- Vücutta herhangi bir uyarıcı etki (ağrı, kasılma v.b.) dikkati kendine çeke-cektir (Bu seansın başlangıcı için söz konusudur). 5- Amaç dikkatin noktaya toplanmasıdır ve göz bebekleri ile kaslarını çabuk yordurmaktır. 6- Göz yaşının akması normaldir. Bu süjede bir dış uyaran vazifesi görür ve süjenin dikkatini oraya celbeder. Bu dağınıklığa ilaveten uyanık hale gelmiş olan el ve kol bu yaşı silmeye kalkarsa dikkat tamamen dağılır. 7- En önemli nokta bu maddededir. Tabir yerindeyse «Ne damadı küstüre-ceksiniz, ne de gelini vereceksiniz.» Burada süjeden göz kapaklannı hareket ettirmemesini istiyoruz. Ama bu isteğimizi fazla üzerinde durmadan, bayağı cümlelerle söylüyoruz. Şayet olayın üzerinde ısrarla durup, mutlaka bakışlarını sabitleştirmesini süjeden istersek o zaman ters bir durumla karşı karşıya kalıyo-ruz. Süje tüm dikkatini tamamen göz kapaklarına verdiği için bu sefer göz kapak-larını kırpmaktan kendini alamıyacaktır. Onun için süjeye telkin edilirken ehemmiyetsizmiş intibaını vermek lazımdır. Ama seansımızın can alıcı noktası burasıdır. Şayet süjeyi istediğimiz gibi yönlendiremiyor, heyecanlandırıp dikkatini toplaya-mıyorsak ister ıstemez süje göz kapaklarını hareket ettirecektir. Peki süje göz kapaklarını hareket ettirirse ne olur? Çok şey olur. Tüm telkinlerimiz boşa gider. Neden mi? Telkinlerimizi dayandırdığımız fizyolojik temeller çöker de ondan. Süjemiz göz kapaklarını hareket ettirirse karşıdaki noktayı tekrar net olarak görmeye başlar, göz kapaklarının kasları ve göz kasları dinlenmiş olur. Ve üzerlerinde biriken ağırlık kalkar, laktik asit dağılır. Ve biz telkinlerimize baştan başlamak zorunda kalırız. Bunun 2-3 kez tekrarlanması halinde hipnozitör olarak inandırıcılığımızı yitirerek telkinlerimiz etkinliğini kaybeder. Böyle bir süjeye göz kapaklarının hareketlerine hakim olması için egzersiz yapmasını tavsiye ederek seansımızı keseriz.
21
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
HİPNOTİK SEANSIN ÖZELLİKLERİ Hastanın ilk kez hipnoz için etkilenmesi hemen hemen onun kendisini etkilemesi kadar önemlidir. Hatta bu esas olmamasına rağmen çevredeki uyarıcılar minumum derecede olmalıdır. Şahsı hipnotik transa teşvik için hipnozun doğasını rahatça açıklayabilirim. Kişinin hipnoz hakkındaki her yanlış bilgisinden kişiyi arındırmak gereklidir. Hastaların çoğu hipnoz seansı esnasında şuurlarının kaybolacağını sanırlar. Bu yanlış bir düşüncedir. Onlar açıkça şaşkınlık, dalgınlık, ofis gürültüsü veya buna benzer şeylerin dışında olacaklar, bunları algılamayacaklar fakat onlar trans anında neler olduğunu şiddetli bir şekilde bileceklerdir. Hastalığın başlangıcına neden olan belli başlı problemlerin ve hastanın hastalığının tartışılması esnasında; sahısa karşı müşfik ve sempatik bir yaklaşım tarzı kullanmak gerekli bir hususdur. Hastanın gözlerine direk bir şekilde bakmaya muktedir olmak; muhtemel problemleri aşmada doktora yardım edecektir. Kullanılan konuşma dili hastanın idrak alanı içerisinde olmalıdır. Eğer hastaya yararlı olacaksa, onu rahat ettirecekse veya hastalığın sebebini öğrenmede yardımcı olacaksa kullandığımız dil şaşmaz bir tarzda olmalıdır. Kişinin psikolojik yapısını, kişisel kalıbını, fiziksel ve zihin istidadını anlamak çok önemlidir. Bazı hastalara mantıksız öneriler onların ahlaki davranışlarına zıt düşmemek şartıyla telkin edilip onların güvenlerini yeniden kazanılması sağlanmalıdır. Düşüncelililik, nezaket ve itibar zorunludur. Aynı zamanda ona onunla birlikte çalışmadan ne beklediğim hakkında bilgi veririm. Herhangi bir eğilime karşı kaçınmasını ve uzak durmasını, ne dediğini veya niçin dediğini; ona analiz ettirme, öğretme, sonuca varmak için gereklidir. Doktor trans esnasında sadece bir yol göstericidir; bu nedenle hastanın arzu ettiği herhangi bir zamanda, transın sonuçlandırılması arzu ediliyorsa hasta üzerindeki baskıdan vazgeçilmelidir. 1.Danışanın Transa Girişi Hipnoz ona katılan kişinin, katılmayı kabul etmediği müddetçe mümkün olmayan ve oluşmayan bir fenomendir. Hipnoz, hasta ile doktor arasında olan ortak bir çalışmadır. Hipnozun amacı; kişinin kendisini kişisel olarak kontrol etme kapasitesinin yükselmek ve hastayı daha fazla hipnoterapiste bağlamamaktır. Hipnozun derinliğini artırarak ilerlemeyi temin etmek için belirli bir dereceye kadar anksiyete gereklidir; bu nedenle tüm hastalardaki anksiyeteyi dağıtmaya hipnoz esnasında teşebbüs etmeyerek, bu durumun normal ve gerekli olduğunu kabul ederiz. Kişi kendi sorunlarını çözmeyi öğrendiği zaman ve buna bağlı olarak duygusu açısından kişiliği geliştiği zaman en iyi sonuç elde edilir. Hergünkü yaşadığı hayatın çatışmalarından habersiz olabilen normal dışı şahıslar sonuçta; anksiyete, depresyon, saldırganlık ve hayal kırıklığı gibi tabloları beklemelidirler. Ona problemelerden kaçınması
22
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
tavsiye edilmemeli fakat çözmesi için cesaret verilmeli ve hergünkü yaşamında karşılaştığı sorunlarla kavga etme rolü öğretilmelidir. Hastaların çoğu, özellikle hipnoterapiyi talep ederek ona başvururlar. Bazıları hipnoza kendisine yardım eden bir arkadaş gibi kabul ederek onu uygular. Diğer bir grup ta değişik ve yeni şeylere olan ilgilerinden dolayı hipnoza başvururlar. Bunların son ümidi olarak başarısız da olsa bir kaç kez hipnoz görüşmesi denenir. Hipnoz için herkes uygun bir aday değildir. Bunların çoğu çok yararlı bir şekilde hipnotik tedaviden fayda görecek kişiler değillerdir. Tecrübeyle birlikte hastanın geçmişinde, fiziksel muayenesinde ve davranışı gibi etmenlerde bilgi alırken zorlanabilirsiniz ki bunun hipnoza faydalı olacağı veya olmayacağı kesin değildir. İyi bir rahatlama durumu için hastanın hipnozu gerçekten isteyip istememesi durumlarında azimkar olarak zor problemlerle karşılaşabilirsiniz ki hasta bundan bahseder ya da gerçekten hasta bir nedenle bahsetmeyebilir ki hastaya kabul ettirmek veya ettirmemek bu görüşme esnasında olur. Genellikle ilk görüşme esnasında hastanın hipnoterapiyi istemesinin spesifik nedenini; hasta bilinçli ve kasdi olarak gizli tutmuş olsa bile siz gerçek nedeni belirleyebilirsiniz. Hasta o esnada kurtulmayı umduğu psikolojik problemlere sahiptir; fakat hasta bu problemleri tartışmayı gönülsüz kabul eder. Bu durumda kendisi için daha az önemli bazı durumlar için hipnoterapiyi ister. Hastanın tedavi metodlarını araştırmasındaki doğru motivasyonları, hipnoz hakkında anlaya gelebileceği detaylı bir araştırma aracılığı ile kazanır. Sonuçta inandığı hipnoz yöntemi ona göre onun olmasına inandığı tedavi değişikliklerini gerçekleştirebilir ve böylece kendi alışkanlıkları ile ilgili olarak değişeceğini umduğu şeyler bir kere de başarılacaktır. Hastanın anlattığı dertler ve problemler ile, hastanın tedaviden beklentileri arasındaki insicamsızlık ve uyumsuzluk, hastanın sakladığı ve gizli tuttuğu önemli bilgiler için bir ipucudur. Siz özel olarak tutarlı bir şekilde bir durumu not etmelisiniz. Fakat ilk seansta problemlerin tamamını çözmek ve soruları açıklamak gereksizdir. Hipnoz kişiler arası ilişkinin bir sonucudur. Hipnoz yapabilme yeteneği ve derin hipnoza ulaşmak hipnotizörün yeteneğiyle doğrudan orantılıdır. Eğer hasta başarılmasını istiyorsa genellikle bu durumlarda hipnoz daha başarılıdır. Hipnoz hakkındaki sorular hastadan istenmeli veya rica edip sormasını sağlamalı. Ön hazırlık sohbetine her açık gerginlik ya da rahatsızlıklarında her gayret ya da mücadele için girişim, hastanın psikolojisinde olumlu gelişmeler sağlamalı ya da hastanın durumunu düzeltmeli. Yanlış anlamayı ortadan kaldırmak çok önemlidir ve bu tedavinin başlangıcında başarıya ulaşmak için çok yararlıdır. Bir seansta tam bir tedavinin başarılabileceğine inanmak çok önemli bir kriterdir. Ancak bu nadiren mümkün olur. Hastaların çoğu hipnoz esnasında derin
23
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
bir şekilde bilinçsiz bir durumda kalacağını zanneder. Bu şekilde yanlış anlamalar bir liste halinde uzatılabilir. Ben hastalarıma ilk seansı uygulamadan önce hazırladığım bu kitapçığı okumalarını tavsiye ederim. Bu kitabın içindeki bilgilerin bir kısmı direk olarak hastalarıma hitap ederken, bir kısmıda uygulayıcılara hitap etmektedir. Ancak bu bölümlerin tamamından da hastalarımın alacağı çok şey vardır. Aşağıda soru cevap olarak verdiğim bilgiler genellikle hastalarımın kafalarında oluşan şeylerdir. 2. Seansın Sona Erdirilmesi Bu noktanın özenli olmamasına rağmen transdan çıkmanın tamamen sizin kontrolünüzde olmadığının, (önemli olan) hatırlanması gereken unsur olduğuna inanırım. Birçok test kitabı kişilerin hipnozun normal seyrinde derhal hipnozdan çıkması gerektiğini vurgular ki bu her olay için gerçekleştirilemez. Eğer hipnozdan çıktıktan sonra sorulsa birçok kişi canlı bir şekilde hipnozun trans durumunu detaylı bir şekilde hatırlayabilir. Eğer onlara soru sormaya 15-20 dakika gecikirseniz muhtemelen onların hatırlamalarında daha çok bir karışıklık ve çarpaşıklık olacaktır. İlk sorulardaki meydana çıkarılacak olan şeyler hasta hipnozda iken yaşamış olduğu şeylerdir ve trans durumu birden bire sona ermez. Benzer olaylarda hatırlanmaya çalışılan şeyler genellikle geceye ait olaylardır. Hastanın başarılı bir şekilde hipnozdan çıkması genellikle hipnozun derinliği tarafından tayin edilir ki; daha derin durumlarda hastanın uyandırılması daha uzun olacaktır. Hastanın evvelki uyandırılışında yine de tedavi edici olmayan sınırlı önerilerin önceden kaldırılmış olmasından emin olun. Bunları kapsayan kurallar hipnotik indüksiyon dersinde verilmelidir. Uyandırılan hasta; ancak bir elini veya ayağını haraket ettirebilecektir. Örneğin bu olmuştur. Hasta uyanacak ve ellerini ayıramayacaktır. Hastanın uyandırılmasında tedavi boyunca telkinlerinizden faydalanacaksınız. Uyandırma şu şekilde yapılmalıdır. "10'dan 1'e doğru geriye sayacağım. Benim her saymamla birlikte etrafında olanların daha çok farkında olmaya başlayacaksın. Bir sayısında gözlerini açacaksın ve tamamen uyanacaksın, zihnen çok rahat ve zinde olacaksın, kendini çok rahat hissedeceksin ve hoşa gider bir şekilde dinlenmiş olacaksın. Şimdi saymaya başlıyorum ve son derece rahat hipnotik durumdan çıkacaksın. 10-9-8-(On-dokuz-sekiz) uyanmaya başlıyorsun. 7-6-5- daha, daha çok uyanıyorsun, 4,3 oldukça daha fazla uyanıyorsun. 2 Tamamen kendine geleceksin. 1 gözler açık ve tamamen uyandın. Eğer hasta hafif transta (Light State) ise doktor saymaya beşten (5) başlayabilir. Hipnozdan uyandırılmaya mukavemet eden hastayla pek nadir olarak karşılaşacaksınız ve genellikle telkinlerin tekrarlanmasıyla hastayı yeniden tedavi etme ihtiyacı duyacaksınız. Bazen hasta ilk transı herhangi bir zorluk olmaksızın tamamlar fakat ikinci transından sonra
24
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
önemli zorluklarla karşılaşacaksınız. Bu hastalar önemli olan şeyleri ve transdaki hoşnutluğu öğrenmişlerdir. Transdaki tatmin oluş hazzı bilinçli ya da bilinç altındaki kişiliğe ihtiyaç duyar. Bu kişiler trans halinden çıkmaya mukavemet gösterirler. Karşı koyarlar. çünkü bu durum çok hoşlarına gider ve bu durumdan ayrılmak istemezler. Bazı hastalar bilinçli olarak şunu öteden beri söylerler. "Problemlerim hipnoz esnasında o kadar az miktardaydı ki, buna bağlı olarak transda kalmayı tercih ederim." "Uyanmak istemedim. Bu hipnozda başka bir kişi olmak gibi birşey" "O kadar rahat ve huzur içindeydim ki hipnozda kalmaya çalışdım" vb. Bazı hastalar yıllardır sahip oldukları tahammül edilmez şikayetleri olan moral çötüntüsü, sancı ya da şiddetli kaşıntılarının trans halinde kaybolduğunu görürler. Hastalar bilerek ya da bilmeyerek trans halini yapılarının müsade ettiği sürece sürdürmeye çalışırlar. Bazıları ise gerçekten çekinirler. Hastanın uyanmamasında hiçbir tehlike yoktur. Hatta bu çok az bir ihtimaldir ki; doktor seansı idare ederken umulmadık bir şekilde ayrıldığında oluşur. Bu durumda hasta ya transı kendiliğinden sona erdirecektir, ya da uyanacağı normal bir uykuya dalacaktır. Hastanın işbirliği olmadan hasta makul olmayan periyotda trans halinde tutulamaz ve bu nedenle hasta kesin olmayan bir sürenin sonunda trans halinden çıkarılır. Hipnotik transın sonucunda hastanın bir veya iki dakika rahatsız edilmeden sakin bir şekilde uyanmasına müsade edilmelidir. 3.Sonraki Seanslar Sonraki gelişmelerin ilk başında önceki seanslarda ne gibi ilerlemeler olduğu öğrenilir ve hastanın yararına olan değişiklikler kabul edilebilir. Hastanın evvelki transda farkında olmadığı bazı durumlar açığa çıkabilir. Bu davranışdaki önceden sahip olmadığı hareketlerinin amacındaki değişiklik, onun davranışlarını doğrudan değiştirir. Bu bilgiyle birlikte seans akımı için öneriler kararlaştırılabilir. Fakat hastanın kabiliyetine bağlı olarak ilerlemez. Bazan ilk seansdan sonra direk hipnotik telkinler (tedavi amacıyla verilen) birkaç saat sonra yok olabilir ya da ihtimalen 24 ile 48 saat arasında yok olabilir. Fakat her tekrar seansdan sonraki süre ve tesir oldukça uzun sürer ve hastayı hipnotize etmek gittikçe kolaylaşır. Genellikle hastanın hali belli bir kapsam içerisinde gelişecektir. Bu kapsam; hasta hipnoterapinin etkisi kaybolacağı düşüncesine önceden sahip olmuş olabilir. Bazen kişinin karışık duygularını hesaba katmama daha çok ilerlemeyi engelleyecektir ve belki de sonuç bu durumun kötüleşmesidir ve hasta tavsiye edilen tedavinin tavsiyeye uygunluğu hakkında bir şüpheye mağlup olabilir.
25
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Hasta bazen ilk bilinç altının öğrenilişinde mükemmel dürtülere sahiptir ve sonradan etkili bir şekilde (bilinçaltı olarak) her derin transa girişinde direnç gösterir. Bu direnci genellikle hastanın sahip olduğu önemli semptomların savunma değerlerinin kaybedeceği zaman ve onu kaybetmenin etkisinden kendisini korumak için karşı koyacağı zaman oluşur. Hasta himaye ettiği şeyin kendisinden, kendisi istemediği halde alınmasından korkuya düşer. Bu durumda hekim çok dikkatli olmalıdır. Hastanın direnç mekanizmalarını analitiik metodlarla iyi keşfetmelidir. Uzun vadeli bir plan yaparak; bilinç-blinçaltı uyumsuzluklarını gidermeye çalışmalıdır. Semptomun lkişiye verdiği marjinal doyumu göz önüne alarak; geçici bir semptom değiştirme metodunu kullanabilir. III. ve IV. seansdaki hastalar bilinçli olarak veya bilinçsiz olarak hipnoterapi için bahsedecekleri şeyleri kendilerinin kişisel amaçlarından daha faydalı olan objektif gerçekleri, kendilerinin gerçek nedenlerinden dolayı baskı altında tutabilirler. Bu olgular tartışıldığı zaman gerçek faydalı nedenlerin ne olacağı konusu yanlış anlamlardan uzak tutulacaktır. Hastanın durumundaki değişiklik tavırlar ya da faydalı sonuçlar; indüksiyon tekniğinde de bir değişikliği gerektirebilir, ya da psikoterapideki diğer şekillerin birini gerektirebilir. Bu tür bir bakış için gerekli olan uyumluluk, her seansta en küçük bir etkiyle başarmak için gereklidir.
DUYU ÖTESİ ALGI YETENEĞİ HİPNOZLA ARTTIRILABİLİNİR Mİ? İnsanoğlu olarak hepimiz bir ruha sahibiz.İster farkında olalım ister olmayalım ruh enerjimiz beynimizi, beynimizde oluşturduğu enerji ve iletilerle fonksiyonlarımızı yönlendirir.Hipnoz altındaki bir sujenin kolunda tam bir anestezi ve analjezi sağladığımızda yapılan EMG ölçümleri göstermiştir ki,el sırtına batırılan iğnenin oluşturduğu acı duyusu kol üzerindeki sinirler vasıtasıyla beyin tarafından algılanmakta ancak cevap oluşturulmamaktadır. Bir kere hipnotize edilen suje kendi ruhsal gücüyle yüzyüze gelir.Kendini daha iyi tanır.Gördüğü yetenekleri hipnoz dışında da gevşemiş ve dalgın konumda yapabileceğini farkeder. Ünlü psikanalizci sigmound freud yaşamının son yıllarında "hayata yeniden başlama şansım olsaydı,psikanaliz yerine ruh üzerine araştırmalar" yapardım diyordu.Psikanaliz üzerine büyük çalışmalar yapıp geride kaliteli belgeler bırakmıştır.Freud'un psikanalize başlamadan önce hipnoza ilgisi olduğu ancak hastalarının çoğunun bu yönteme istekli olmaması nedeniyle çizgisini hipnozdan ayırmış ve psikanalize yönelmiştir. Duyu ötesi algı her insan da bulunmaktadır.Ancak kullanmasını zaman içinde unutmuş bulunmaktayız.Körlerin yada sağırların duyu ötesi algılarının daha gelişmiş olduğu bilinir.Öyleyse duyu ötesi algı öğrenilebilir bir durumdur.Nasıl geliştirebiliriz? Çeşitli yoga ve meditasyon tekniklerini öğrenip uygulayabiliriz,zikr ile yapabiliriz veya hipnoz ile direk yaşayabiliriz. Peki şu halimle neden kullanamamaktayım?Çünkü
bilinçli
beş
duyumuz
dünyevi
duyuları
fazlasıyla
alıp
değerlendirmekte ve duyu ötesi algımız atıl kalmaktadır.Öncelikle kendi gücümüzü
26
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
hissetmeliyiz.Gürültüsüz,sakin,uygun oturup,gözlerimizi
kapatalım.Yüz
www.psikoaktuel.com
ısıdaki
bir
kaslarımızdan
odada itibaren
rahat
bir
kaslarımızı
pozisyonda yavaş
yavaş
gevşetelim.Boyun ve omuz kaslarımız,kol kaslarımız,gögüs ,karın ve sırt adalelerimizi yavaş yavaş acele etmeden gevşesin.Bacak ve ayak kaslarımız bu relaksiyona katılsın.Derin bir nefes alıp verelim.nefes alıp verme işlemini 4 kez tekrarlıyalım.Beynimizdeki düşünceler tek tek bizi terk etsin.Ayaklarımızdan itibaren bir sıcaklık bir enerji olduğunu varsayın ve ayaklarınız ,bacaklarınız,kasıklarınız,karın ve göğsünüz,boynunuz ve en son başınız da bu ağırlık ve sıcaklığı hissedin.bırakın bu eneji halkası sizi ele geçirsin ve derin bir uykuya dalın. Bu alıştırmaları sık sık yinelediğinizde gözlerinizin önünde bir hayal perdesi gelişecek ve sizin yönlendirmeniz ile önceleri istediğiniz rüyayı ve sonrada duru görü dediğimiz,gözler kapalıyken uzakları görme olayını duyumsayacaksınız.Bütün bunları yaparken en önemli nokta gevşemiş ve dalgın bir durumda olmanız gerektiğidir. Hemen yeri gelmiş iken belirtmek istiyorum,Büyük Türk Amirali Piri Reis'in 1513 yılında çizdiği dünya haritasını aslında zikr yoluyla astral seyahat yaparak yani dünyaya kuşbakışı yükselip bakarak çizdiği parapsikologlar tarafından savunulmaktadır DDA "Duyular Dışı Algılama" Duyarlı ve gönüllü bir suje ile yaptığımız DDA çalışmasında,sujenin gözleri kapalı olduğu durumda masanın çekmecesine konan,cisimleri tahmin edip çizmesi söylendi.Aşağıdaki çizimlerde hedef nesnelere çizimlerle ne kadar yaklaşıldığını göreceksiniz TELEPATİ Öncelikle telepatik düşünce aktarımı bizden daha alt türlerde gerçekleşmekte mi diye düşünmemiz ve literatür taramamız gerekli. Rus bilim adamlarının geçtiğimiz yüzyılda gerçekleştirdikleri bir deneyi anımsadım.Yeni doğmuş tavşan yavruları bir denizaltıya bindirilip atlas okyanusunun derinliklerinde yol almaktalar.Anne tavşan rusyada bir labaratuvarda EEG aletine bağlı beyin dalgaları izlenmekte 20 şer dakika arayla yavru tavşanlar sırayla öldürülüyor.Her yavrunun ölümünden sonra anne tavşanın beyin dalgalarında eş zamanlı olarak tepki dalgaları oluşuyor.Arada binlerce kilometre ve derinlik olmasına rağmen canlılarda bulunan zamandan bağımsız bir iletişim sistemi olduğunu düşünüyorum. Aynı duyguları bizlerde günlük hayatımızda aslında yaşıyoruz.Arkadaşımızla aynı anda aynı şeyleri düşünme,aynı cümleleri çıkarma veya arkadaşınızı düşündüğünüz anda telefonla onun sizi araması gibi..Ama birer hoş tesadüf veya raslantı olarak değerlendiriyoruz. Yıllar önce Bilim ve Teknik dergisinde okuduğum bir yazı aklıma geliyor.20 yaşlarında bir genç annesinin oturduğu evden kilometrelerce uzakda trafik kazası geçiriyor ve hayatını kaybediyor.Kazanın olduğu anda annesinin evinde masanın üzerini süsleyen kristal vazo hiçbir etki olmadan parçalanıp kırılıyor.Önce annesi buna anlam veremiyor fakat
27
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
oğlunu defnettikten sonra olaylar arasında bağlantı kurmaya başlıyor.O vazoyu doğum gününde annesine oğlu almıştı.Kaza anında genç acılar içinde ölümü hissederken beyninde (güçlü bir radyo vericisi gibi) oluşan dalgalar zaman ve mesafe kavramını hiçe sayarak anında annesine ulaşmış,annenin beyni bir radyo alıcısı gibi davranıp ölüm haberini algılamıştır.Ancak annenin o veya bu şekilde durumdan haberdar edilmesi gereklidir ve telekinezi (beyin dalgaları ile cisimlerin konumunu ve durumunu değiştirme) ile annnenin beyni özel dalgalar yayarak çocuk ve anne ile ilgili cismi parçalamıştır. (bilim-kurgu gibi değil mi?) Peki bu iletişim nasıl olmaktadır?Bir verici ve alıcı gibi beynimizi kullanabilir miyiz?Cisimleri etkiliyebilir miyiz?Bu mümkün mü? Her canlının bir enerjisi ve çevresinde Aura denilen elektriksel halkası bulunmaktadır.Bu halka rus bilim adamı kirlian tarafından aynı adla anılan bir fotoğraf tekniği ile (yüksek elektro manyetik alan altında film üzerine cismin görüntüsünü almaya denir) tespit edilmiştir.Aura öylesine bir halkadır ki örneğin bir yaprağın kenarından bir parça koparıp filmini aldığınızda auranın tıpkı yaprağın bütünlüğü bozulmamış gibi görünüm verdiği görülmektedir.Mantar ,virüs gibi bitkiyi etkileyen herhangi bir hastalık henüz başlangıç aşamasındayken enerjinin ışımasında değişikler olmaktadır. Birbirini seven iki gencin aura saçakları ondülan hareket yaparken ,birbirine düşman kin dolu iki gencin aura saçakları elektrik çarpmış birinin saçları gibi dimdik olmaktadır.(Dr.Tahir Özakkaş hipnoz 1.cilt resmi bulunmaktadır)Buradan hareketle aygül hanımı bir gördüm birden içim ısındı,kanım kaynadı deriz ya aslında auralarımız uyum sağlamıştır. Enerji bedenimizi yanıltabiliriz de ,Hipnotize edilmiş ve rüya yaşattırılan bir sujenin ensesine mıknatısın kuzey yada güney kutbunu yaklaştırarak rüyanın iyi yada kötü yönde dönüşümünü sağlayabiliriz.Öyleyse enerji bedenimiz vardır ve elektro manyetik alanlardan etkilenmektedir.Ayrıca her enerji bedeni de etkiliyebilmektedir. ASTRAL SEYAHAT (DURU GÖRÜ ) Evet sanırım biraz parapsikolojiye giren bir tanım ve olaylar dizisi...Derin transda elde ettiğimiz bir fenomen,hipnozu dahi henüz tam olarak anlatamadığımız topluma çıkıpda bunu söylemeye kalktığımızda şaşıran yüzler ve bize biraz şüpheyle yaklaşan insanlar görmek,hatta hemen hipnozu uygulayan doktora cinci hoca yakıştırmasını yaptıklarını duymak, bizim bu gerçeği açıklamamıza engel olamaz. Literatürlerde ruhsal seyahat,claire voyance,duru görü,duyular dışı idrak olarak da karşımıza çıkmakta.Henüz bilimsel olarak nasıl oluştuğu açıklanamamıştır.Bir teoriye göre,hipnoz sırasında dünyevi olaylarla ilişki kesildiğinden ve sadece ruhsal yapı ön plana çıktığından ruhsal gücün bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır. İslam dinin verilerine göre ise;her canlı bedenin ruhu bir tünel vasıtası ile ayrı bir alem ile (misal alemi,toplu bilinçaltı ) ilişki halindedir.Normal gece uykumuzda gördüğümüz geçmişe ve geleceğe ait rüyalar misal aleminden esinlenmektedir.Her gece gözlerimizi kapatıp uykuya daldığımızda ruhumuz
28
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
tünelimiz vasıtası ile bu aleme açılır.Bu işlemi yaparken tünelde yükselerek o noktaya ulaşmaktadır.Hepimizin sıkca başına gelen uykuya dalma ile uyanıklık arası bir periyodda sanki yüksekten düşüyor gibi bir hisse kapılıp,yatakta sıçradığımız olmuştur.Bu başarısız bir tünel tırmanışıdır.Kur-an'da 'ecel vaktiniz gelinceye kadar her gece ruhunuz teslim alınmakta her sabah iade edilmektedir' der. Rüyalarımızda Allah'ın takdiri ile gelecekten de haberler edinmekteyiz.Kur-an Hz Yusuf suresi ile bunu doğrular. Ruhsal gücümüzle aynı anda çok uzaklardaki herhangibir yere gidebilir,orada olup biteni görür
ve
duyarız.Hatta
daha
da
ileri
gidip
oradaki
maddeyi
metafizik
açıdan
etkiliyebiliriz.Oradaki insanların düşüncelerine telepatik mesajlar iletebiliriz.Kur-an yine bu olayı doğrular.Hz süleyman saba melikesini kuşatmıştır.O'nun tahtını emrindekilerden ister,enerji yapılardan bir grup,hemen getirebileceklerini ifade eder.Kitap ehlinden biri göz açıp kapayıncaya kadar tahtı Hz. Süleyman'a ulaştırır. Yine hipnoz sırasında derin transdaki suje ile hipnozu yapan doktor arasında aynı bedende birleşme,aynı şeyleri duyma aynı şeyleri tatma telkini verildiğinde,sujenin ve hipnotizörün tünelleri tek bir doğrultuda çakışmakta ve suje gözleri kapalı,hipnoz altında uyuyor olmasına rağmen hipnotizörün kendi eline iğne batırması ile irkilmekte,ağzına şeker,tuz,acı,cola gibi gıdalar aldığında aynı tadı duymaktadır.Hipnotizör yutkunduğunda sujede yutkunmaktadır. Ruhsal
gücümüzün
bu
inanılmaz
yetenekleri
her
insanda
mevcuttur.Kullanılmaya
kullanılmaya ,dünyevi işler içinde koşturmaktan körelmiştir.Hipnoz bu noktada devreye girerek Bu
ruhsal
olayları
gücümüzle
oluşturan
ruhsal
yeniden yapı
her
tanışmamıza ne
olursa
olsun
olanak araştırılması
verecektir. gerektiği
inancındayım.Bilimsel bir açıklama henüz olmadığındam okuyucunun ufkunu genişletmek amacıyla Dini verilerle açıklamaya çalıştım.Yorumu sizlere bırakıyorum.... Biyoenerji hangi Hastalıkları Tedavi Eder? 1- İkinci derece yanıklar, burkulmalar, adale ağrısı, dizanteri, ishal, mide ağrıları, ateş, boğaz iltihapları, öksürükler, diş ağrıları gibi basit fiziksel rahatsızlıklar. 2- Şiddetli hastalıklar, tüberküloz, hipertansiyon, kalp problemi, hepatit, miyom, kist, epilepsi, eklemler. 3- Duygusal ve ruhsal rahatsızlıklar, stres, tansiyon, anksyiete, depresyon, fobiler, paranoya, şizofreni ve bunlara bağlı hastalıklar.
29
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Pozitif Enerji İnsanda mevcut olan olumlu enerjidir. Yalnız, zaman zaman bu enerjinin de çok olması çeşitli hastalıklara yol açabilir. Bazı durumlarda bu kişilerin vücutlarındaki yüksek pozitif enerji manyetik kartları ve pilleri bozabilmektedir. Bu kişiler eğitim alarak şifacı olarak çalışmak zorundadırlar. Sayılarının pek fazla olduğunu söyleyemeyiz. Bu insanların stres diye bir problemleri yoktur. Zihinsel olarak da son derece sağlıklıdırlar. Negatif Enerji Vücutta, hastalıklı olan bölgelerin ürettiği olumsuz enerjidir. Bu türde enerji, nerede olursa o noktada sürekli olarak negatif enerji üretmektedir. Hatta, negatif enerji üretmeye başladıktan bir iki ay sonra hastalık ortaya çıkabilir. Travma sonucu ortaya çıkan enerji de negatiftir. Stresli insanlarda sürekli negatif enerji üretirler. Çoğunlukla bu gibi insanlarda çeşitli ağrı ve psikolojik rahatsızlıklar meydana gelebilir. Negatif enerjinin ortadan kalkması için her türlü şartlarda ilk önce tıbbi tedaviye, eğer çare yoksa alternatif tıbba başvurulmalıdır. Enerjiyi Hissetmek Son derece rahat bir yere oturun. Gözlerinizi kapatın ve gevşeyin. Hiç bir şey düşünmeyin. Ellerinizi 15-20 saniye kadar birbirine sürtün. Avuç içleriniz birbirine bakacak şekilde 10 cm den fazla olmamak şartı ile karşılıklı tutun. Yirmi saniye sonra biraz ellerinizi uzaklaştırın. Hemen ellerinizi yavaş yavaş yaklaştırmaya çalışın. Ellerinizin arasında çok hafif bir basınç hissedeceksiniz. İşte en açık biçimiyle sizin enerji sınırınız. Enerjiyi Görmek Loş bir odaya girin. Rahat bir şekilde oturun. Ellerinizi hızla 20 saniye kadar birbirine sürtün. Ellerinizi yine avuç içleri birbirine bakacak şekilde 5- 6 cm tutarak, avuç içlerini ileri geri oynatmaya başlayın. Bu ara, elleriniz arasına odaksız bir şekilde bakın. Enerji sınırını dumanlı bir şekilde göreceksiniz. Önce Modern Tıp Hastanın modern tıbbı denediği ve hastalık karşısında yapılabilecek her şeyin bittiği noktada 'Alternatif tıp' bir çözüm olarak yer almaktadır. Hasta, bu durumda alternatif tıbbın en önemli kollarından biri olan biyoenerjiye, 'Tek çarem' diye büyük bir umut ve inançla sarılmalıdır. İşte o an kişinin beyni, negatif enerji üretiminden temizlenmiş olarak yeni bir hedefe doğru gitmektedir. Hastanın modern tıpta çare aramadan doğrudan biyoenerjiste başvurması halinde beyin gücünü doğru kullanmayı ve yönlendirmeyi bilemediği için pek fayda
30
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
etmeyecektir. Çünkü hastanın aklına ister istemez birçok soru sıralanacaktır. Hastanın aklına, "acaba önce şöyle bir tedavi yaptırıp sonra mı gelseydim" dediği anda beyin otomatikman negatif enerji üretimine başlayacaktır. Parapsikoloji ve Hipnoz Ülkemizde bilimsel çalışma imkanı olmayan fakat son yıllarda gerek görsel gerek yazılı basında gündemde olan bu iki konu hakında hazırlanan bu sayfalarda türkçe ve ingilizce bilgi sahibi olma imkanı olabilirsiniz. 21yy girdiğimiz bu dönemde ülkemiz üniversitelerinde kürsüleri olmayan bu iki alan başta A.B.D ve birçok ülkede araştırmacıların yoğun olarak gelişmeler kaydettiği bilimler olmuştur. Gelen yüzyılın tıp psikoloji ve diğer bir çok bilim dalında devrim niteliğinde bir takım değişimlerin doğumunu yapacak olan bu bilimlerin ülkemizde de bir çok dürüst ve saygınlığı olan araştırmacı ve bilim adamının ilgi alanına girmiştir. Fakat bilimsel otoritenin soğuk ve alaycı tavırları 1999 Türkiye’sinde kişilerin yalnız kalması ve desteklenmemesi ile bölük pörçük çalışmalarla kalmıştır. Ülkemizde bu konu ile 1950’ li yıllardan beri bu alanlarda çalışma ve emek veren Türk araştırmacılarını bu sayfalardan saygı ile anıyorum. Dr. Bedri Ruhselman, Dr.Hüsnü Öztürk, Dr.Recep Doksat, Dr.Tahir Özakkaş ve daha ismini sayamadığım bir çok yürekli araştırmacı, zamanlarının bilinmeyen ve anlaşılırlığı olmayan büyücülük ve doğa üstücülük kavramlarıyla tanımlamaları ile karşılaşmışlar deneyimlerini ve bilgilerini kendileri ile paylaşabilmişlerdir. Dürüst ve yürekli kişilerdi diyorum. Çünkü deneyleri ve yaptıklarını bir çok ilgiliyle paylaşmalarına rağmen hiç bir destek görememişlerdir. Mücadeleleri bilimsel ve akademik alana yayılamayan bu araştırmacılar umuyorum 21yy Türkiye’sinde diğer arkadaşlara umut olurlar. Parapsikoloji nedir? 1930’ lı yılların başında A.B.D de Duke üniversitesinde J.B.Rhine ve eşi L. Rhine tarafından yürütülen çalışmalarda psişik çalışmaları belirtmek için almanca parapsychologie terimini kullanmışlardır. Alışılagelmişin dışı farklı psikoloji anlamına gelmektedir. Bu yılarda telepati, telekinezi ve durugörü çalışmalarının yoğun olduğu ve isimlendirmelerde özellikle durugörüdeki hadiselerin Extrasensory perception adlandırdıkları (duyu dışı algılamalar) görülmektedir.
31
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Duyu dışı algılamaları geçmişi,şimdiki zamanı ve geleceği algılama diye önce üçe ayırmışlardır. Duke üniversitesi labaratuarlarında zihnin madde üzerindeki fiziksel etkileri araştırıldığında bulunan sonuçlar zihinsel devinim anlamında yeni bir terimin kullanıldığını görmekteyiz Psikokinesis kısaca PK yani zihnin maddeye hakimiyeti yine bu dönemlerde spirit çalışmalarda hassas deneklerin meydana getirdiği fenomenleri inceleyen bilim adamları medyom kelimesinin yerine PSİ yetenekleri adını vermişlerdir. Fransa’da 1900 lü yılların başında Alan Cardec in ve ABD de EDGAR CAYCE isimlerinin Trans altında çeşitli algı ve kehanetlerini işte bu PSİ yetenekleri ile izah etmeye çalışmışlardır. Parapsikoloji araştırmacıları bu isimlerin yanında yine aynı dönemlere rastlayan bir dönem sovyetler birliği ve doğu bloku araştırmacılarının ESP yerine psikotronik veya biyoiletişim PSİ yerine bioenerji /bioplazma kelimelerini kullanmışlardır. Sovyet ideolojisi bu fenomenleri biokimyasal hadiseler olarak ele almıştır. Psikotronik, Yunanca psişe ve elektron sözcüklerinden gelmektedir. İlk kez 1968’de Dr. Z. Reydak başkanlığında bir grup Çek bilim adamı tarafından Moskova Uluslararası Parapsikoloji konferansında parapsikoloji sözcüğü yerine kullanıldı. Bu bilimadamları parapsişik olaylarda sözü edilen enerjinin yapısını keşfetmek amacında olduklarını belirtmişlerdi.psikotronik enerji paranormal
olayların
temelini
oluşturabilir.
Bu
enerji
birimi
ise
psikotron
olarak
adlandırılmaktadır. Dr. Rejdak, psikotronik ile ilgili olarak özde insanla ilgili olan bir biyonik bilimdir. Biz, PSİ olayını öncelikle insanda ikincil olarak ta tek başına bir enerji şeklinde tanımlamaya çalışıyoruz. Amaç ya ara bağlantı olarak insanı yada insanı saf dışı bırakarak yapay bir sentezi kullanarak (elektromanyetik,çekimsel yada diğerleri gibi bilinen enerji biçimlerinden hiçbirinin bu olguda geçerli olmadığı bir kez kanıtlandığında ,insanın telepatik nakil sırasında kullandığı enerjinin bir üretecini meydana getirmek yoluyla), bu konuyla ilgili sorunların uygulamalı sonuçlarını arayıp bulmaktır der. Psikotronik denemelerin bu gün hangi boyutta olduğu bir gizemdir.Amerika da Meşhur bir Philedelphia deneyinden söz edilir burada bir geminin su üzerinden demateryalize edilerek enlem ve boylamı önceden belirlenen başka bir alana nakil yaptırıldığı söylenir. Psikotronik enerji ile ilgili çalışmalar parapsikolojinin en dinamik alanlarından biridir. Eski dönem mısırda bu enerjilerin kullanıldığına dair savlar vardır. Yine tarih içinde parapsikoloji gezimizde 1939 yılında, Sovyet mühendis Semyon Davidoviç Kirlian’ın geliştirdiği yüksek frekans alanlı bir fotoğraf tekniğini görürüz. Bu yöntemle canlı ve cansız nesnelerin çekilen fotoğraflarında
cisimlerin
etrafında
gözle
görünmeyen
renkli
bir
alanın
varlığının
32
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
ispatlandığını görüyoruz.teşhis ve tedavide araç olarak kullanılan bu teknik günümüzde kullanılmaktadır. Sovyet bilimadamları enerji beden üzerindeki çalışmalarını ilk kez 1968 de Kazakistan devlet üniversitesince basılan Kirian etkisinin biyolojik etkinliği başlığını taşıyan ve ayrıntılı bir rapor halinde bilim dünyasına sunmuşlardır. Buna göre bu fotoğraflarda görülen biyo-ışıldama organizmanın elektriksel bir hali olmayıp biyoplazma tarafından oluşturulmaktadır. Bizim kendi kültürümüzde ölmekte olan bir kişiyi algılayan insanların onun ışığını göremiyorum.Ferri sönmüş tabiri ve hıristiyan kilisesinin ve hinduist budist inanışlarında baş bölgelerine çizilen ışıkların biyoplazma olduğunu 1968 yılında söyleyenlerden sonra 2000’lere girerken biz olabilir diyebilir miyiz? Halografik evren ve paranormal olaylar Stanford üniversitesi beyin cerrahı Karl Pribram ve fizikçi David Bohm (Kuantum teorisyeni) insan beyninin halografik bir evrende ,bir halogram gibi çalıştığını bilirdiler. Halogram; cisim tarafından dağılan ışık dalgasının, eş titreşimde tepeler ve yarıklardan oluşan anlamsız, bulanık bir girişim deseni olarak bir plaka üstüne kaydedildiği merceksiz bir fotografik işlemdir. Bu fotografik kayıt lazer gibi birleşik (aynı frekans ve aynı faza sahip iki veya daha fazla dalgadan oluşan) bir ışık altına yerleştirildiğinde üç boyutlu imgeler ortaya çıkar. Halogramın herhangi bir parçası imgenin tamamını yeniden kurar. Bu buluş metafizik ile fiziği birleştirme noktasına getirmiştir. Eşyanın olayların, zaman ve mekanın farklı ve ayrı anlaşılan oluşum gerçeğinin altında tüm şeylerin ve olayların mekansız, zamansız ve bölünmemiş olduğu tezahür etmemiş, örtülü bir titreşimsel –frekans düzeni vardır. Bizlerdeki halogram enerji zamansız ve mekansızdır. Doğa üstü,doğanın bir parçasıdır. Tüm doğa ötesi fenomenler fizikteki nükleer fenomen gibi sadece o anda başka boyutları okuduğumuz anlamına gelmektedir. Telepati önceden bilebilme şifa gibi olaylar zaman ve mekanı aşan boyutta oluşmaktadır. Enerjinin buradan oraya gitmesine hiç gerek yoktur; zaten orası diye bir şey yoktur. Bohm, algıladığımız dünyayı vitrinolarak adlandırır. Tüm şuurumuz; geçmiş bilgimiz ile şu anki algısal verilerin kaynaştığı bir vitrindir demektedir. Fakat egomuzun altında evrensel ,mekansız ve zamansız hafıza yaşamaktadır. Bunu hipnotik translarda devamlı görmekteyiz zamanın rölatif ve göreceli olduğu trans altındaki bireyde farklı algılandığını net bir biçimde kanıtlayabiliriz.
33
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Her birimiz halografik evrene doğar ve ilk ayları tüm hayatla uyumlu bir birlik ile geçiririz. Halogram kendinin farkında değildir. Bu halogramı taşıyan insanda kendi farkında değildir. Farkındalık gelişir fakat halogramdan çıkmış oluruz. Beyin yapısındaki delta, teta, alfa, beta frekanslarında deneyimlediğimiz bilinç durumları ve bu durumlara denk gelen algılamalar arasındaki benzerlikler çok ilginçtir. Teta frekansı C.G.jung un kolektif bilinçaltı diye adlandırdığı kavrama denktir. Burada hayatın ve halogramın arşetepik niteliklerini deneyimleriz. Teta ve Paranormal olaylar Gurdjieff teta frakansını yaşamın plağına benzetir. Evrende yaşanmış edinilmiş bilginin kayıtlı olduğu plak bizlerde zaman zaman direkt olarak açığa çıktığına işaret eder. Beyinde teta frekansına ulaştğımızda kendi farkındalığımızın büyük bir bölümü kaybolur. Kısaca trans diye adlandırılan durum hipnozda geçmiş ve geleceğin olaylarının hatırlatılmasında yaşanan pozizyondur. Arştırmacı Joan Healy teta frekansı ve psi arsındaki bağlantıyı şöyle açıklamaktadır: Kişilerde çoğu zaman esrime duygusuyla gelen sinirsel bir uyaran 4-7hzlik bir devirle hipokamp uyarılarak oluşan teta frekansı bilinç dışına C.G.Jung arşetepik bilincine ve diğer farklı bilinç durumlarına geçiştir. Ezoterik öğretilerde ve mistik çalışmalarda nefes çalışmaları ve ritmik soluma gerçeği anlamada nirvana ya vuslata ermede çok önemlidir. Öğreticiler adaya ilk önce doğru nefes almayı öğrenin derler. Yapılan ritmik soluma 4-7 hz lik devirde teta frekansını oluşturmakta ve aday burada farklı bir farkındalık la meditatif bir deneyim yaşamaktadır. Buna sayısız örnekler verebiliriz. Amerikalı
psişik
Ellen
Garret
kendisinde
oluşan
duyu
dışı
algılamaları
sanki
kokluyormuşçasına yaptığını bildirmektedir. Nefes ve ritimle oluşturulan bu medyomsal paranormal olayların fizyolojik ve medikal çalışmaları günlük yaşamda bir çoğumuzun karşılaştığı çevremizdeki kahve falı bakan insanlarda ki esrime duygusuyla aynıdır. Garret üzerinde yapılan sayısız çalışmalar sıradan bir psikanalitik çalışmayla başlayıp farklı yöne dönmesiyle teta frekansı büyük bir önem kazanmıştır.kadının anamnezinde annesinin epileptik nöbet sırasında boğularak öldüğü ve kendi EEG sinin epilepsi belirtisi göstermediği ağır basan ritmin teta olduğu görülmüştür.
34
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
Rockefeller
Üniversitesi
nörofizyologlarından
www.psikoaktuel.com
Winson
fareler
in
yeni
bir
çevreye
bırakıldıklarında bir yandan yürüdüklerini bir yandan da burunlarını çekerek etrafı kokladıklarını ve burun kıllarını ileri ve geri oynatıp çevrelerine baktıklarını ve bu ritmik soluma ve oynatma frakansının teta frekansıyla aynı olduğunu görmüştür. Farelerde duyusal bilgilerin soluma ve koku ile tespit edildiğini yani hipokamp ve tetanın duyusal bilgilerin koordineli kısa devirli patlamalar halinde işlediği bir sinirsel mekanizma olarak açıklamalarını sağlamıştır. Rex Stanford ve reenkarnasyon araştırmacısı Ian Stevenson ın teta frekansına ulaşan kişilerin paranormal olaylar sergileyen kişilerin büyük çoğunluğunda gözlemlemeleri ayrı bir olgudur. Yine bayan Garret te oluşturulan fiziksel nesnelerin hareketinde teta ve PK ile ilgili çağrışımlar yapılmıştır. Uri Geller, Rus Kulıgıevna ,Sevgi Çağıl oluşturdukları zihin madde etkileşimleri teta ve psikokinezi arasındaki bağı güçlendirmektedir. Paranormal olayları incelememizde teta frekensının önemini bir kez daha belirterek konuyu burada noktalıyorum.
Parapsikoloji ve Zaman Kavramı “Psişik varlığımızın en azından bir parçasının, uzay ve zamanın rölativitesi tarafından tanımlandığına kaniyimdir. Bu rölativite, öyle görünüyor ki, şuura olan mesafeyle orantılı olarak,bir mutlak zamansızlık ve uzaysızlık durumuna kadar artmaktadır.” (C.G.JUNG) “Şimdiki zaman ve geçmiş zaman Belki birliktedir gelecek zamanda Ve gelecek zamanı kapsar geçmiş yaşam” (T.S.ELIOT) Zamanın an olduğunu söyler taoizm algılayabildiğimiz,sınırlarımızın içinde olan rölatif bir değişkendir. “Parlak isminde bir bayan vardı Sürati ışıktan çok daha fazlaydı Bir gün yola koyuldu Rölatif bir şekilde
35
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Önceki geceye dönmek üzere” Rölativite: Göreli hareket ,uzay ve zaman teorisi üçyüz senelik mutlak zaman fikrini yıkmış,klasik newton fiziğinin bütün temellerini alt üst etmiştir. Kuantum fizikçilerinin çalışmaları zaman sorununun paranormal olaylardaki bilinmezliği ni keşfedecektir.
Psişik Deneyimler Sağlıklı sıradan basit bir insanın rüyasında veya zamanın herhangi bir vaktinde biranda kendini olanaksız bir deneyimin içinde bulur. Deneyim sahibi genellikle sarsılır. Şaşkınlık içerisinde kalır,ve kısa sürede normale döner. Olay daha sonra toplumsal inançta ebeveynler tarafından benzer olay yaşamış kişilerin anlatımlarıyla benzerlikleri belirtilerek bir gerçekliğe bağlanır. Ve olay unutulur. Kültürlerde hassas kişiler diye anılan ve saygı gösterilen kişiler bu deneyimlerini çok sık yaşadıkları için bu özellikleri ile birlikte yaşam sürmeye ya alışırlar yada bastırmaya çalışırlar. Bu konu da otorite boşluğu ve bilimsel alt yapının oluşmayışı çoğu zaman hassas kişiyi derin psikolojik sorunlar veya çıkar sağlayabilmek için ekonomik kaygılara sürükler. Ülkemizde birçok örneği vardır. Sevgi Çağıl;18 Aralık 1927 doğumlu Yaşamının tamamı spirütüel çalışmalarla geçmiş şu an yorgun ve kırgın bir dost. Türk metafiziğinin büyük üstadı Dr.Bedri Ruhselman ın doğuş medyumu tanımlaması yaptığı bir kişi. Kendi ifadelerini aktarıyorum: “Medyom lar genellikle bilinmeyenleri haber veren kişiler olarak düşünülürler. Bu doğru değildir. Medyomda sıradan bir insan oda öfkelenir sevinir kızar yani insandır ancak ruhsal irtibata geçtiği an bilgi noktasını bulabilen ve o bilgi kanalından iletişim yapabilen bir kimsedir sadece o an farklıdır.” “Kendisindeki bu özelliğin onu gururlandırmaya hakkı yoktur. 5-6 yaşımdan beri sevdiğim insanların etrafında renkli ışıklar görüyorum,Fakat benim gördüklerimi başka insanlar görmüyordu .Önceleri buna çok üzülüyordum. Bana birisinin sevgi duyduğunu renklerinden anlıyordum. Hasta bir insanda renkleri göremiyor ve Anneanneme bu ölecek dediğimde ölüyordu O zamanlar bu kız cinlere karıştı deyip çeşitli hocalara götürdüler ve bir yığın muska taktılar.” “Olaylar bir birini izledi olacak olayları önceden bilebiliyordum. Daha sonraları bayılmalar başladı. Doktorlar kalbi arızalı dediler. Ama bu bayılmalar bende zevk halini almaya başladı. Önce bedenimi tatal bir uyuşukluk sarıyor daha sonra ruhsal enerjimle istediğim yere gidebiliyordum. Bunu oyun haline getirmiştim.”
36
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
“Bir Ankara kışında annem geceliğimi ve ayaklarımı çamur içinde buldu halbuki sokağa çıkmamıştım. Babamın öleceğini gördüm. O dönemler Abdülbaki Gökpınarlının evine giderdik. Oraya Ahmet Kutsi Tecer, Burhan Toprak Adnan Saygun beyler gelirdi. O sırada, Abdülbaki Bey Yunus Emre Divanını yazıyordu.Hepsi otururlar,tartışırlar konuşurlardı .Ben bazen lafa karışır o şiir onun değil ,bu Yunus un değil gibi laflar ederdim.Söylediklerimde her zaman doğru çıkardı. Ankara metafizik cemiyetini biz kurduk bu cemiyette Baha Soysal, İzzet Akçal, Zahit Çandarlı, Erol Sayan,İsmail Hakkı Ketenoğlu gibi tanınmış insanlar vardı. Sene 1951 bu 30 yıl süresince Esrar-ı Sır adlı 3 ciltlik kitap yazdık .” Sevgi Çağıl bu trans celseleri sırasında Parapsikoloji apor denen yoktan maddeler var edebildiğini anlatıyor .kendisinin trans sırasında ellerinde su ,kül,heykelcikler oluştuğunu biliyorum. Hindistan’da Sai Baba nın oluşturduğu tezahürleri oluşturabilecek PK enerjisinin Yoğunlu bedeninde bir takım radyooaktif yanık benzeri açıklanamayan izlerin oluşmasına sebep olmuş. Kendisini yakın tanıma fırsatı bulduğum ve benimle görüştüğü için ona teşekkürlerimi sunuyorum. Mütevazi bir yaşam tarzı ve yanlış anlaşılmaların kendisini üzdüğünü gördüm.Bu fenomenlerin suistimal edildiğini televizyon ve basında gördükçe susmayı tercih etmesi Ülkemiz parapsikoloji bilimi için büyük bir kayıptır.
Dr. Ferhan ERKEY Türk spiritüel çalışmalarının , Dr.Bedri Ruhselman gibi Akademik platforma taşınması için zamanının tüm dinamizmini bu alanda harcamıştır.1921 Afyon doğumlu olan araştırmacı çocukluğundan itibaren bir çok paranormal fenomen yaşamıştır. Yaşamının geçtiği Ankara da İzmir Caddesi Kocabeyoğlu Apt. da her Salı ve Cuma, halka açık konferanslarla ve ruhsal celselerle başlayan çalışmalar 1960 lı yılardan bahsediyoruz dönemin devlet ilgililerinin ilgi odağı olmuştur. Celselerinde o dönemin devlet bakanı Kemal Satır Nüvit Yetkin,içişleri bakanı Orhan Öztrak çok kez bulunmuşlardır. İsmet İnönü ile 27 mayıs ihtilali ile trans sırasında alınan gelecek ile ilgili olayların görüştüğünü bildirmektedir. Erdal İnönü ve kızı özden in seanslardan korktuğunu da bildirmiştir. Bütün bu yakın ilişkiler ve Türk psikiatri tıbbının önde gelen isimlerinden rahmetli Prof.Dr Recep Doksat ve Prof Dr.Şerif Şankal’ın beraberce bakanlığa sundukları bilimsel araştırma projeleri Dr.Ruhselman’dan sonra bir kez daha kabul görmemiştir.
37
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Yaşamı yüzlerce paranormal olayla geçen sayın Erkey in ruhsal bir celsesinde trans halindeki sujenin çizdiği ve ruhsal bir varlık tarafından çizildiği belirtilen Meryem Ana resmi İzmir Efesteki Meryem Ana kilisesinde bulunmaktadır. Hıristiyan yetkililerce çok beğenilen bu resim ilgilenenlerin dikkatine sunulur.
Dr. Bedri RUHSELMAN Türk metapsişik ve metafizik cemiyetinin babası ve çalışmalarını kendi yılmaz gayretleri içerisinde bilimsel eserler halinde toparlayan ve dünyadaki klasik spirutüalizm çalışmalarını neo-spırütüalizme getiren ve her türlü bilimsel çalışmaya açık olan bir anadolu misyoneridir. Çalışmaları “RUH ve KAİNAT” adlı eserde bugünkü Parapsikoloji biliminin ilk tohumlarıdır. İnsana ve bilinmeyen kapıya cesurca ve bilimsellikteki şüphe fenomeninden hiç şaşmadan yürüyen Ruhselman ülkemizde bu konularla ilgilenen insanların çalışma rehberi olmuştur. Ve onun oluşturduğu ekol hep şüpheden ve bilimsellikten yana olacaktır. Çalışmalarını açık yüreklilikle savunan Ruhselmandan sayfalarca bahsetmek mümkündür. İstanbul metapsişik cemiyetinin kurucusu olan Ruhselman her aydın gibi akademik çalışmalara ihtiyaçtan bahseder.1950 li yıllarda aramızdan ayrılan bu değerli insanı saygılarımızla anıyoruz.
Hipnoz İbn-i Sina’nın hipnoz hakkındaki bilgileri bir çok psikosomatik hastalıklarda öncü fikirler geliştirerek döneminde saygınlık kazanmasına yol açmıştır. Çok iyi bildiğimiz “plasebo”nun etki mekanizmasın da hipnozun içinde açılım bulacağını söylemek sanırım doğru olur. Konuyla ilgili araştırmacılar yine internetin diğer ingilizce kaynaklarına ulaşabilirler. Hipnoz insanla ilgili olan her alanda kullanılmaktadır. Tedavi de fiziksel ve ruhsal bütünlük içeren insan varlığının farklı bir biçimde değerlendirilmesini sağlar. Bu gün konvansiyonel tedavi dediğimiz klasik yaklaşımlara daha bütünsel bir birlikle bakmamızı ve insanın doğasını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Ülkemizde hipnoz altında bir çok cerrahi ameliyatlar yapan Dr.Hüsnü Öztürk elde ettiği başarılarını hiçbir meslektaşıyla paylaşamamış ve bu saha kendisi ile kapanmak zorunda kalmıştır. E.Ü.Diş Hekimliği Fakültesi’nde dekanlık yapan sayın Prof Turan Cengiz diş hekimliği fakültesi öğrencilerine hipnodonti dersi koyabilmiş. Fakat yönetimce, bu ders gereksiz
38
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
bulunarak kaldırmıştır. Ve bu bilgisizlik ve ilgisizlik ülkemiz insanının sokaktaki insanların adına ne denirse densin tedavilerine ve suistimallerine bırakmıştır. Eğer siz bir olayı görmezden gelir,ve ne olduğunu araştırmaktan kaçarsanız birileri televizyonlarda ve basında çıkar ve siz onları neyle suçlayacağınızı da bilemezsiniz. Açıklamalarınız da sadece yalanlamayı ve yasaklamayı getirir. Ama siz konuyu bilmediğiniz için çaresiz kalırsınız. Sonuçta, ülkemizdeki hacı ve hocaları iyi sonuçlar alan tedaviciler haline getirir. Çok basit bir örnek siğillerle ve iktiyosizle (alerjik deri rahatsızlığı) ilgili bir çalışmayı dermatoloji sahasında hipnotik bir telkinle çalışılmasını üfürükçülük ve kocakarı işi sayabilecek kadar bilimselseniz mahalledeki hoca bunu üfleyerek yapar ve siz de bu nasıl iş diye siğili geçen hastanın parmağına bakarsınız...
Hipnozun Parapsikolojide Kullanımı Sigmund Freud ve C.G.Jung’un insan psikoloji sinde bilinç dışı faktörünün bilince ve davranışlar üzerindeki etkisi araştırmaları ve bu dönem hipnotik çalışmalar bu iki bilim adamının davranış terapilerinde yaklaşımlarını ve bilinci etkileyen dinamikler üzerinde ayrıma düşürmüştür. Jung arketipleri, insanlığın yaşamış olduğu bilgilerin ve korkuların bir türlü herbirimizin alt belleklerine kayıtlanmış olduğunu söyler. Doğal olarak eski bir hikayenin tüm insanlığın bilinçaltlarında izleri olduğu anlamı bireysel deneyim olmadan kazanılmış yetiler fikrini anlatır. Dinlerde ve mistik hikayelerde ortak özellikleri bu bağlamda birleştirebiliriz. 1950’li yıllarda başta A.B.D ve yine karşı blokta istihbarat örgütlerinin ilgisini çeken beyin yıkama ve istenilen komutu yerine getiren birey projeleri tamamen hipnozla başlayan insan zihninin bilinmeyenlerine yapılmış yolculuklarda keşfedilen zihne ait parametrelerdir. Birçok teorisyen hala bu alana şüpheyle bakmaktadır. Fakat gerçek trans sırasında ulaşılan kabaca bilinçaltının bilinç kadar savunması yoktur .Hipnolog kişinin alt belleğindeki değer yargıları kavramları veya sibernitik anlamda mikroçipleri ile oynayarak onda yeni bir inanç ve davranış modeli oluşturur. Ve işte o zaman ona vereceğiniz tüm emirlere itaat eden ve bunu hiçbir zaman bilmeyen bir insan olur. Kenedy suikastinde onu öldüren katilin sorgulamasında hipnoz altında verilen emirlerin hiçbir şekilde hatırlanmadığı dikkat çekmiştir. Kendi çalışmalarım sırasında trans altında bir kişiye bilinçli hale geçtiğinde sağ ayağının altında şiddetli bir kaşınmak olacak dediğim zaman verilen sürede itaat de önemlidir. Kişi bunu gerçekleştirir. Bu ayağın neden kaşındığı sorusuna bilinçli olarak ya bilmediğini, ya da bilincinde kaşınmaya sebep olabilecek bir
39
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
bilgiyle cevap verir:”Bu ya mantardır, ya ter”. Başka bir gerekçe sunamaz. Yani bilincin dışı bilinç kadar dışa dönük olmayıp savunma kriterleri zayıftır. Bu bilgi maalesef çok kötü amaçlarla kullanıma açıktır. Yine hipnoz açıklamalarında çok sık duyduğunuz bir fenomen bu yöntem herkese uygulanabilir mi ? Cevabım
evet:
Narko-hipnoz
(anestezi
ilaçları
ile)
direnç
gösteren
her
insana
uygulanabilir.Beyin yıkama ve şartlandırmalarda çok iyi bir psikiyatri bilgisi,ne ihtiyaç vardır. Amerika’da, CIA’ nın bir mankeni on yıl süre ile hipnotik emirlerle kıllandığını bildiren çok ciddi çalışmalar vardır. Kripto Hafıza Geçmişte olmuş bir olayın ince ayrıntılarının alınmasında yine emniyet birimlerince kullanılır. Örnek olay mahallinin çok ince tanımlaması ve gözden kaçan bilgilerin tekrar alınmasında tanıklardaki ifadelerin doğrulanmasında kullanılmaktadır. Psikometri Bir eşya üzerine kullanıcı tarafından bırakılan enerji ,elektro manyetik alan, trans altındaki hassas bireyde kullanıcıya ait bilgilerin zihinsel ve duygusal algılanmasıdır. Konu ile ilgili çok detaylı çalışmalar ve örnekleri vardır.
Teşhis ve Tedavi Hipnotik trans altında süje karşısına oturtulan insanın alt bellekleri ve vücut enerjileri ile ilgili bilgilere ulaşır. Bunları anlatır.ve biomanyetik alanına belirli paslar uygulayarak bu işlemi başarı ile tamamlar. Çok spesifik bir örnek Amerikalı medyom E:CAYCE sıradan bir köylüdür. Trans altında yüzlerce kişiye teşhis ve ameliyatlar uygulamıştır. ABD de çok önemli araştırmaların temel noktası olmuştur.ilgilenenler bu kişinin yaşamına ve yaptıklarına adına açılan web sayfalarından bakabilirler.
Geçmişi ve Geleceği Algılama ve Değiştirebilme Zaman hakında bilginizin değiştiğini düşünün. Paralel evrenler teoremini öğrenin, Eş zamanlılık kavramını öğrenin ve Michael DROSNIN’ın yazdığı “Tevrat’ın Şifresi” kitabını okuyun ve ADOLF HİTLERİN gizli tarikatının evrensel enerjiler kavramıyla Eski Mısır ve Sirius bilgileriyle nasıl ilgilendiklerini ve 1945 yılında alman ordularını Sovyet topraklarına
40
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yaklaşmakta olan kış içerisinde yazlık üniformalarla gönderdiklerini, büyük Atatürk’ün yaşamındaki gizemi çözün ve meşhur Nostradamus’un kehanetlerinin sırrını ve Musevi mistiklerinin kabalasındaki zohar kitabını okuyun. İnsan ve beyin hakındaki çalışmalar bizlerdeki mevcut potansiyelleri kullanılır ve anlaşılır kılmıştır bilginin doğru kişilerce kullanılması hep temennimdir.
HİPNOZ HASTASININ ÖZELLİKLERİ Hipnoz adaylarını seçerken hastanın değerlendirilmesi önemlidir. Benim kanaatime göre gelecek hastaların uygun olup, olmadıklarına karar vermek için kullanılacak kriterler şunlardır: A. Yaş B. Hipnoza ve hekime inanç ve şifa bekleme C. Motivasyon D. Konsantre olma kabiliyeti E. Hayal gücü A - YAŞ: on ila yirmi yaşları arasında veya yirmi yaşların ilk yıllarında olan hastaların diğer yaş gruplarına nazaran hipnotik duruma daha kolay ve hızlı girdiği görülmektedir. Spesifik yaş sınfı olmamasına rağmen, yedi ila altmış yaş arasındakiler en iyi hipnotize olmaktadırlar. Hipnoz, yüksek hayal güçleri sebebiyle yedi yaştan daha küçükler üzerinde bile etkilidir. Çocuklarda hipnoz genellikle son derece basit bir işlemdir. Çocukların yaklaşık yüzde 100 ü hipnotize edilebilir. Teknik, adultler için tasarlanandan biraz farklıdır. Pratikte, çocukların hafif bir transa girdikleri ve onları hipnotize etmek için gerekli tekniği minimal olduğu görülecektir. Bu konuda iki ana kural şudur: a) Çocuğun güvenini kazanınız. b) Ne yapacağını ona anlatınız. Yazarlar arasında erkeklerin mi yoksa kadınların mı hipnoza karşı daha hassas oldukları konusunda farklı fikirleri vardır. Fikirlerin çoğu kadınların erkeklere nazaran daha iyi denekler olduğu şeklindedir. Bu durum, muhtemelen toplumumuzdaki kadınların daha bağımlı cinsiyet olmalarına ve bundan dolayı, hipnotik indüksiyon sırasında verilen telkinlere daha az direnç göstermelerine bağlıdır. B - HİPNOZA VE HEKİME İNANÇ VE ŞİFA BEKLEME : Hipnoza karşı beslenen inancın bilinçli olması şart değildir. En iyi sonuçların birçoğu şöyle diyen hastalarda meydana geldi.
41
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
"Beni hipnotize edebileceğinize inanmıyorum." Bu pek çok insan için, gece tek başına bir mezarlıktan geçmeye benzer, hiçbirimiz hayaletlere inanmasak da, orada kimseyle karşılaşmayı istemeyiz. Hipnoz hakkındaki batıl inançlar ve hipnotistin gücüyle ilgili yanlış fikirler çoğu kez, hastanın hassasiyetini arttırıcı yönde etki eder. Bazan batıl inançlar ve yanlış fikirler hastayı engelleyecek özelliktedir. Fakat bu durum hekimle ilk konuşmada ortadan kalkabilir. Birçok yanlış fikirler, filmde, sahnede, televizyon veya radyoda hipnozun son derece dramatik sunulmasından kaynaklanmaktadır. Bilinçaltı inancı hipnoz için elzemdir, bilinçli inanç ise arzu edilir. Şifa beklemek için inanç olmalıdır. Bazı hastalar, ancak öteki bütün tedavi türlerini denedikten ve pekçok hekimi ziyaret ettikten sonra hipnoza başvururlar. Bu hastalar tedavi metoduna inanmış olmalarından ziyade, onun, kendilerinin son umudu olduğuna inandıkları için, hipnotik tedaviye başvururlar. Bununla beraber, büyük kısmı, ilk seanslarında hipnoza iyice inanırlar. Hasta, bir hipnetorepist olarak, hekimine güvenmelidir. Onun karar ve fikirlerine saygı duymalıdır. Bir hekimden yıllarca eski usul tedavi almış bir hasta, hipnoterapi için, cevap vermeyen birine nazaran daha iyi bir aday olacaktır. Bazı hastalar rahatsızlıklarının psikojenik kısmını sorun kabul etmezler. Şayet bunlar iyi hipnotik denekler olurlarsa, iyileşme mükemmeldir. Ancak psikoterapiye karşı direnç meydana gelirse, iyileşme için daha dikkatli olunmalıdır. Tedavi süresinin uzatılması gerekebilir. Şahıs şifa bulacağını beklemelidir. Beklemek, arzu etmeyle aynı şey değildir. Uykusuz biri uyuyabilmeyi arzu eder, fakat, genellikle, bir başka uykusuz geceyi bekler. C - ARZU VE YÖNELİM: Hastanın, inanç kazanmak için samimi bir motivasyonu olmalıdır. Bu belki de en önemli ön şattır. Bazan, hasta hipnotik tedaviyi ve terapisti kendi savunma sistemine yönelik bir tehlike gibi görür. Bu durum doğal olarak hastanın gururunu ve güvenlik hissini arttırır ve hasta tabii ki, mevcut davranış şeklinde ısrar ederek herhangi bir bozma veya değişikliğe karşı direnir. Şifa sağlamak için, hastanın yeterli arzu ve yönelimi olmalıdır. Ağır ruhsal bozukluğu olan hastaların motivasyonu çok azdır. Hipnotik indüksiyon temininde, direnci önlemek için sadece hasta motivasyonunun değil, aynı zamada hekim motivasyonun da önemli olduğu düşünülebilir. Bunun karşılıklı bir ilişki olduğunu ve samimi olmazsa, hekimin dirence sebep olabileceğini akıldan çıkarmayınız. Bazan, bir merak konusu olarak, hipnotize olmanın heyecanını yaşamak için veya sadece ne olduğunu görmek için hipnozu denemeyi arzu edenler hipnotik tedavilere başvururlar. Farkına varılırsa, böyle gruplar kabul edilmemelidir. Üçüncü seanstan sonra, iyileşme motivasyonu eksikliğinin hekimden saklanması güçtür.
42
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Hasta konsantre olabilecek kadar, ruhsal kapasite taşımalıdır. Zeka seviyesi düşük şahıslardaki sonuçlar kötüdür. Çoğunlukla, daha zeki ve daha iyi eğitim görmüş bir şahıs, daha iyi denektir. En azından vasat bir zeka arzu edilir. Eğitim görmüş olma, hekimle hasta arasındaki ilişkiyi kolaylaştırdığı ve açıklığa kavuşturduğu için arzu edilir. Eğitim hastanın şikayetlerini, yaklaşımlarını ve arzularını daha açık tarif etmesini sağlar. Normal şahıslarla kıyaslandığında, en iyi hastalar zeki olanlardır. Psikotikler, gerizekalılar ve bazı psikonörotiklerin hipnotize edilmesi güç, hatta imkansız olabilir. Fiziksel rahatsızlıkların, sinirsel orijinli olma ihtimalini düşünebilen bir hasta, kendisine böyle bir ihtimalin tartışılarak izah edilmesi gereken hastaya nazaran çok daha iyi cevap verecektir. Böyle düşünen hastalar, bu düşüncelerini hemen, genellikle de şikayetlerini anlatırken açığa vuracaklardır. Normal düşünce miktarından daha fazlasına sahip olan hastalar, birkaç tane bitmemiş veya memnun edici olmayan analize tabi tutulmuş veya psikoloji sahasında çok okumuş olabilirler. Çoğunlukla, böyle bir hasta, daha çok şey istemeyi ve daha çok eleştirmeyi öğrenecektir ve tedaviye ortalama bir hastadan daha az cevap verecektir. D - KONSANTRE OLMA KABİLİYETİ: Hasta ilişki kurmaya istekli olmalıdır. Bu özellik, şüpheciler ve psikolojik bir dengesizliği olanlar dışında herkes tarafından gösterilir. Kooperasyon kurma kaabiliyetini azaltabilen korkular, şüphe, endişeler, ilk hipnotik seanstan önceki tartışmada ortadan kaldırılmalıdır. Hastanın en önemli katkılarından biri, konsantre olma ve dikkatini toplama kaabiliyetidir. İnsanların çoğu konsantre olabilir, fakat, bazan, kişilik yapısı veya öteki faktörler sebebiyle, hipnotik indüksiyon için gerekli birkaç saniye süresince bile dikkatini tek bir düşünceye yöneltemeyen bir şahıs müracaat edebilir. Vaktin sınırlı olması bu tip bir hastanın herhangi bir hekim tarafından kabul edilmesini önleyebilir. E - HAYAL GÜCÜ: Hastalarımızda engin bir hayal gücünü aramalıyız. Hayal gücü geniş; yer, zaman ve kişi bileşimlerinin çeşitli karışımlarını hayalinde kurabilen hastalar, indüksiyon tekniğinin başarıya ulaşmasında çok etkilidir. Bu tip hastalar tedaviden de büyük yarar görür.
KENDİ KENDİNİ HİPNOZ (OTO HİPNOZ) Bir kişinin kendi kendini hipnoz edemiyeceğine dair eski bir inanç vardır ve bu hipnoanaliz için de geçerlidir. Hipnoanaliz gıdıklama veya gıcıklanmaya benzer. Kişinin kendi kendini hipnoanaliz etmesi oldukça zordur. Yine de rahatlama, anestezi ve sınırlı diğer durumlar için self hipnoz uygulanabilir ve de sürekli durumlar için de self hipnozu tavsiye etmeyi düşünebilirsiniz. En etkili olacak olanı, hasta tamamen kendinde olmaya yakın olmalı ve hasta genel hipnoz hakkında adamakıllı bilgi sahibi olmalı. Eğer hasta transta iken telkinler verilirse, self hipnozu öğrenme daha kolay olacaktır. Hastanın düzenli seansları esnasında
43
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yararlı olana paralel bir metod seçimi yapılacaktır. Sizin tavsiye ettiğiniz önerilerin takviyesi için hasta self hipnozu kullanabilir. Bir hipnotik transda telkinle hastaya "Sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki self hipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı ya da başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir." Self hipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır. Aşağıdaki örnek Cinsel Problemlerde Hipnoterapi adlı kitabımızdan alınmıştır.
A. TEMEL OTOHİPNOZ Cinsel Problemlerde Hipnoterapi'de birinci basamak, temel self-hipnozun öğrenilmesidir. Temel self-hipnozu iyice öğrenmenizden sonra, onu kendi spesifik cinsel ihtiyaçlarınıza nasıl adapte edeceğinizi bölüm altı ve yedide göreceksiniz. Temel otohipnoz beş fazdan oluşur: 1. Doğal ritmik solunum. 2. Bilimsel vücut gevşemesi. 3. Olumlu hayal kurma. 4. Oto-telkin. 5. 'Reentry' (Geri Dönüş)
B. DOĞAL RİTMİK SOLUNUM Doğal ritmik solunum, vücudunuzu kendi solunum ritmini bulmaya bırakmanızı mümkün kılar. Derin derin nefes almak için, kendinizi zorlamanıza gerek yoktur. Sadece, kendinizi uyuyan bir bebeğin rahatlığı ve sükunetiyle nefes almaya bırakın. Fizyolojik olarak, doğal ritmik solunumun, vücudun gevşemiş bir durumda kalmasına yardım ederek, sempatik sinir sistemi fonksiyonu azaltma eğilimi vardır. Sinir sisteminizin sempatik
44
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
bölümü, vücudunuzun kendi normal kapasitesinin üstünde zorlanmasından sorumludur. Stress veya tehlike zamanlarında, tehlikeyi karşılaması gereken bütün organlar aktive edilir. Sempatik sistem kalp hızını artırır, her vuruşta daha fazla kan pompalanmasına sebep olur. Göz pupillerinizi genişletir, görme duyarlılığınızı artırır. İlave adrenalin yapılır ve bu da, karaciğerinizi daha fazla glikoz üretmesi için uyarır. Stresi karşılamak için ihtiyaç duyulmayan organlara (mide gibi) giden kan azaltılır. Buna, tehlikeye cevap olarak, vücudun savaşması veya kaçması denir, çünkü, vücut tehlikeyle yüzyüze gelme veya ondan kaçma yoluyla hayatta kalmanın yolunu arar. Bu savaşma veya kaçma durumunda kalma, vücudun yıpranmasına ve hırpalanmasına yol açar. Doğal ritmik solunum, vücudunuzu rahatlatmaya yardım etmek ve normal fonksiyonuna geri döndürmek için bir yoldur. Sürekli ve düzenli solunum yoluyla, sempatik sinir sisteminin rahatlatılması, psikolojik faydalar da sağlar. Rahatlık hissini artırır, sinirliliği yatıştırır, düşünce mekaniğinde rahatlama yapar ve iyilik hissini uyandırır. Basitçe doğal ritmik solunum, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bütün vücudun stresten uzak fonksiyonunu sağlar. Bu solunum tipinin faydalarını, modern bilim adamları gibi, eski yoga filozofları da biliyorlardı. Doğal ritmik solunum, fiziki aktiviteden uzaklaşmanıza izin verir, böylece zihni hipnotik tecrübe için hazırlar.
C. BİLİMSEL VÜCUT GEVŞEMESİ 'Relaksasyon Cevabı' adlı eserinde Dr. Herbert Benson, basit gevşeme (iskelet kası gerginliğinde azalma) ile, relaksasyon cevabı (sempatik sinir sistemi aktivitesinde azalma) arasındaki farkı belirtmektedir. Bilimsel vücut gevşemesi her ikisini de kapsar. Doğal solunum yoluyla, eş zamanlı olarak, kas gerginliğini azaltmaya ve sempatik sinir sistemi akitivitesini yavaşlatmaya çalışır. "Bilimsel" adını alır, çünkü, eksternal işaretleri gözleyerek ve ölçerek, vücudun ne zaman gevşediğini tespit etmek mümkündür. Bu eksternal belirtiler, yavaşlamış bir solunum hızı, yüz kaslarının gevşemesi, letarjik bir vücut postürü ve bilekten hafifçe kaldırıldığı zaman, elde ve parmaklarda balmumu yumuşaklığıdır. Bu durumu, bir içecek alma, televizyon seyretme veya sigara içme gibi yalancı gevşeme adı verilen daha sun'i vasıtalardan ayırt etmek için de 'bilimsel gevşeme' ismi verilmiştir. Deneysel çalışmalar, bilimsel vücut gevşemesinin değişik yollarla sağlanabileceğini göstermiştir.
Harvard
Üniversitesinde
bir
fizyolog
olan
ve
gevşemenin
hastalığı
önleyebileceği şeklindeki inancı sebebiyle bu yüzyılın başlarında relaksasyon üzerine araştırma yapan Edmund Jacobson, rezidüel gerginliğin (hissedemediğimiz kas gerginliği) sıklıkla hastalığın başlatıcısı olduğu sonucuna vardı. Sadece bir kası germe düşüncesiyle bile, kasla elektriksel reaksiyonun başlayacağını keşfetti. Daha sonra, Jacobson, bir kası
45
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
gevşetme düşüncesinin bilimsel relaksasyon yapabileceği sonucuna vardı. Bilimsel relaksasyonu meydana getirmek için bir teknik olarak progressif relaksasyonu teklif etti. Ancak, onun metodu o kadar karmaşıktı ve o kadar çok pratik yapmayı gerektiriyordu ki, asla popüler olamadı. Yıllar boyunca, bilimsel vücut relaksasyonunu sağlamak için, başka metodlar geliştirildi. 1920'lerde, Almanya'da otojenik eğitim tasarlandı ve psikiatrist J.H. Schultz tarafında geliştirildi. Vizüel imajı kas gevşemesiyle kombine etmesine rağmen bu metod çok uzundu ve zaman tüketiciydi. Bilimsel vücut gevşemesini temin etmek için meditasyon da kullanılmıştır. Biofeedback, relaksasyon sağlamak için, vücut-zihin iletişimini kullanmanın daha modern ve ileri bir metodudur. Bilimsel vücut gevşemesini sağlamak için, temel self-hipnozun 4 fazında basit bir teknik teklif edilmektedir. Bu tekniğin avantajları çoktur. Bir kere öğrenilince, mevcut alternatif metodları kullanarak kısaltılabilir. Herhangi bir yerde yapılabilir ve özel bir ekipman gerektirmez. Bu relaksasyon durumunu sağlayınca, zihninizi berraklaştırabilecek ve onu kendi telkinlerinize açık hale getirebileceksiniz.
D. OLUMLU HAYAL KURMA Aklınızın kontrolü elinizdedir. Onu kullanarak, analiz ve değerlendirme yapabilirsiniz, olaylara objektif
gözle
bakabilirsiniz.
Tecrübe
edebilir,
yeniden
yaşayabilir,
kafanızda
canlandırabilirsiniz. Birincisi, mantık ve fikir yoluyla gerçekçi düşünmedir. Sonuncu, hayal gücünü
ve
deneysel
düşünceyi
kullanarak
hayal
kurmadır.
Cinsel
Problemlerde
Hipnoterapi'nin en önemli noktası olan olumlu hayal kurma, hayal gücünün, olumlu zihinsel tabloları yaratmak için esnek biçimde kullanılmasıdır. Olumlu hayal kurma gerçekleştiği zaman, zihni ve vücudu tam olarak etkiler. Uygun olarak gerçekleştirilirse böyle hayaller, bütün hislerinizi etkileyecek kadar canlı ve gerçektirler. Zihninizdeki imajları koklayabilir, işitebilir, tadına bakabilir ve hissedebilirsiniz. Bu nasıl başarılır? Birinci basamak vücudun tam olarak gevşemesini temin etmektir, öyle ki zihin böyle hayalleri kurmak için serbest kalacaktır. Temel self-hipnozun doğal ritmik solunum ve bilimsel vücut gevşemesi fazlarından geçmenizin sebebi budur. Kalifornia Büyük Tıp Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Kroger ve Dr. Fezler'e göre, daha sonra duyusal hatırlama yoluyla canlı olarak hayal kurabilir. Dr. Kroger ve Dr. Fezler bir kere yaşamış bir duygunun, her zaman hatırlanacağını ve hissedildiği zamanı hatırlama yoluyla, o duygunun yeniden yaşanabileceğini iddia ediyorlar. Farzedin ki kendinizin plajda dinlenirken hayal ediyorsunuz. Kafanızda
tuzun
kokusunu
canlandırabilirsiniz.
Bunu,
kendikendinize
'Tuz
kokusu
46
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
duyuyorum' diye tekrarlayarak değil, fakat kokuyu duyduğunuz anı yeniden yaşayarak yapabilirsiniz. Dr. Barbara Hariton'un öncü çalışması gibi birçok çalışmalar, olumlu hayal kurmanın, cinsel zevkin temel bir parçası olduğunu göstermiştir. Çünkü, olumlu hayal kurma, aşktan uzaklaşmaya yol açan olumsuz yaklaşımları etkisiz hale getirir ve zihni daha çok cinsel zevk verecek olan ototelkine açar. Cinsel Problemlerde Hipnoterapi cinsel zevki artırmak için olumlu hayal kurmayı öğrenmenizi sağlayacaktır.
E. OTOTELKİN Hipnoz altındaki oto telkinler, hayatınızda, tutum alma, düşünme, hissetme veya cevap verme yolunuzu değiştirmeye yöneliktir. Dr. Kroger ve Dr. Fezler oto-telkinlerin 3 kural tarafından yönetildiğini ifade etmektedirler. 1. Konsantre Dikkat Kuralı: Kabul edilebilir bir zihinsel imaj üzerinde aşırı konsontrasyon sıklıkla imajın gerçekleşmesine yol açar. Fakat, bu durum, sadece, ferdin imajı estetik ve ahlaki yönlerden kabul edilebilir bulması halinde husule gelebilir. Bütünüyle zihinsel bir telkinin etkisi olmayacaktır. Yani, ejekulasyon problemleri olan bir adam, sadece, kendi kendisine basitçe, "Ejekulasyon refleksimi kontrol edebilirim" diyerek ilerleme sağlayamaz. Bunun yerine, kendisini her ayrıntısından zevk aldığı ve kendiliğinden ejekulasyonunu kontrol ettiği bir cinsel sahnede canlı olarak hayal etmelidir.
2. Ters Etkiler Kuralı: Sadece daha fazla çaba gösterdiğinizde hatırlamak daha güç olur. Örneğin bir ismi veya anahtarlarınızı koyduğunuz yeri hatırlamayı denediğinizi düşünün. Hatırlamanın en etkili yolunun, hafızanızdaki şartlara, sahnelere ve yerlere giderek bütünüyle hayati hatırlama olduğunu belki de biliyorsunuzdur. 3. Baskın Etki Kuralı: Kuvvetli bir his, zayıf bir hissin yerini alır. Bu yüzden olumlu hisleri kuvvetlendirmek gerekir. Bu,
Cinsel
Problemlerde
Hipnoterapi
programındaki
olumlu
oto-telkinlerin
önemini
vurgulamaktadır. Olumlu oto-telkinler kafanızdan olumsuz düşünceleri atmanıza yardım eder. Pekçok kimse, cinsel zevki azaltan olumsuz cinsel düşüncelere sahip oldruğundan,
47
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
maksimum cinsel zevk almak istiyorlarsa, olumlu oto-telkinleri kullanarak bu düşünceleri atmaları kendileri için önemlidir.
F. GERİ DÖNÜŞ Geri Dönüş, zihnin, hipnozik durumdan gerçeğe dönmesidir. Geri dönüş, zihniniz karışmadan tedrici olarak ve sakin bir şekilde her zamanki dünyaya geri dönmenize izin verir. Geri dönüş yoluyla, hipnotik durumdan sakin, dinlenmiş ve rahatlamış olarak çıkacaksınız. Artık, temel self-hipnozun beş fazı arasındaki ilişkiyi anlıyorsunuz. Temel otohipnoz için hazırlanmaya başlayabilirsiniz.
G. TEMEL SELF-HİPNOZ İÇİN HAZIRLIK Önce hipnoz hakkında genel bir fikir edinmek için, aşağıdaki temel otohipnoz senaryosunu baştanbaşa okuyun. Self-hipnozu öğrenmeniz için ideal yol, senaryoyu bir teybe okumak veya tanıdığınız birinden bunu yapmasını istemektir. Yavaş yavaş okurken yumuşak yatıştırıcı bir ses kullanmalısınız. Bir kere teybe kaydettikten sonra, arzu ettiğiniz zaman geri alabilir ve çalışabilirsiniz. Senaryoyu uygulamaya öylesine alışacaksınız ki, artık teybe ihtiyacınız kalmayacak. Şayet senaryoyu teybe kaydetmek mümkün değilse, onu ve muhtevasını zihninizde canlandıracak kadar çok okumalısınız. Temel otohipnoz senaryosuyla rahatladığınız zaman, self hipnoza uygun, en önemlisi trafik, telefon ve konuşma gibi dış gürültülerden uzak bir çevre bulun. Işıklar loş olmalı, giysileriniz gevşek ve rahat olmalıdır. Sizi en az rahatsız eden ve en fazla rahatlatan bir çevre bulmayı deneyebilirsiniz. Rahat bir sandalyeye oturun. Yatmaktan ziyade, oturmanız gerekir. Çünkü, bu yeni usulü öğrenmek için yeterince uyanık bulunmalısınız. Bilimsel vücut gevşemesini sağlamak için yatarsanız uyuyabilirsiniz. Yatmaktan ziyade oturma yoluyla, kendi kendinize hipnozun aktif bir işlem olduğu mesajını verirsiniz. Bu durum size, kontrol altında olduğunuz ve kendi hayatınızı iyileştirmek için birşeyler yaptığınız hissini verir. Self-hipnozdaki ustalığınız arttıkça, böyle ayrıntılı hazırlıklara gerek duymayacaksınız.
H. PRATİK YAPMA PROGRAMI Bu eksersizin faydalı etkileri sizi şaşırtacaktır. Ancak, başlangıçta işe yaramadığı görülürse, cesaretiniz kırılmasın. Otohipnoz, pratik yapmayı ve hastanın iyice öğrenmesini gerektiren bir
48
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
ustalıktır. Eksersizi sürdürün, çok geçmeden bu tecrübeden size fayda ve zevk sağlayacak başarılar elde edeceksiniz. Yeni bir mahareti öğrenmek için herkesin farklı miktarda zamana ihtiyacı olduğundan, bu mahareti ne zaman iyice öğrendiğinize kendiniz karar vereceksiniz. Bu işlem size yürümek kadar doğal gelene dek, günde yaklaşık yarım saat temel otohipnoz pratiği yapmalısınız. Bu mahareti rahatça gösterebildiğinizi hissettiğiniz zaman, bölüm altıdan ona kadar ayrıntılı olarak verilen cinsel problemlerde hipnoterapi'nin, sonraki kısımlarına geçmek için hazır olacaksınız.
1. TEMEL OTOHİPNOZ SENARYOSU Not: Aşağıdaki bölümde her üç periyodda talimatı gördüğünüz zaman kısa bir süre durun. a- Faz I - Doğal Ritmik Solunum Gözlerinizi kapatın ve vücudunuzu soluk almaya bırakın... Dikkatinizi vücudunuzun doğal solunum ritmi üzerinde toplayın... Sadece soluk alıp vermeniz üzerinde konsantre olun, bütün diğer düşünceleri uzaklaştırın... Aklınıza rahatsız edici düşünceler gelecektir, fakat bırakın onları açık pencereden geçen rüzgar gibi zihninizden gitsinler... Her nefes alışta daha çok ve daha çok gevşediğinizi hissedin... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... İşte böyle... Şimdi, her nefes alışta vücudunuzun rahat, sakin ve gevşemiş olduğunu, ve gerginlikten uzak olduğunuzu hayal edin... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Nefes alın... Verin... Alın... Bir dakika veya
daha
fazla
süreyle
böyle
nefes
alıp
vermeye
devam
edin...
(Kısa bir süre durun.)
b- Faz II-Bilimsel Vücut Gevşemesi Şimdi, kaslarınızı gevşetmeye başlayın... Sağ ayak kaslarınızın gevşemesine izin verin... Her nefes alışta ayağınızın serbest, rahat ve gevşek olduğunu hissediyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Gevşekliğin sağ baldırınıza yayılmasına izin verin... Sağ baldırınız ısınıyor, ağırlaşıyor ve gevşiyor... Nefes alın... Verin... Sıcaklık sağ uyluğunuza yayılıyor... Sağ bacağınız bütünüyle gevşemiş durumda... İyilik ve sıcaklık hissini sağ bacağınızda toplayın... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Şimdi sol ayağınızı gevşetin... Rahatlık veren gevşemenin sol ayağınıza yerleştiğini hissedin... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Gevşemenin sol baldırınıza yayılmasına izin verin... İşte böyle... Nefes alın... Verin.... Gevşemenin sol uyluğunuza yayılmasına izin verin. Sol bacağınız bütünüyle gevşemiş, ısınmış ve ağırlaşmış durumda... Gevşeme hissini bacaklarınızda toplayın...
49
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Bacaklarınızın serbest ve gevşemiş olduğunu hissediyorsunuz... Bir süre bacaklarınızdaki gevşeme hissinin zevkini tadın... (Kısa bir süre durun.) Şimdi, bırakın gevşeklik kalçalarınıza ve pelvik bölgenize yayılsın. Bu organlarınız rahatlıyor... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Kalçalarınız bütünüyle bir rahatlık durumuna giriyor... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Bacaklarınız, kalçalarınız ve pelvik sahanız üzerindeki gevşemeye dikkatinizi verin... (Kısa bir süre durun.) Belinizin ve karnınızın daha çok ve daha çok gevşediğini hissedebiliyorsunuz... Her nefes alışta beliniz ve karnınız ağırlaşıyor ve daha çok gevşiyor... Nefes alın... Verin.. Alın... Verin... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Şimdi daha derin bir gevşeme hissi sırtınıza yayılıyor... Sırtınızdaki her kas gevşiyor, yumuşuyor, serbestleşiyor ve çok rahatlıyor... Her nefes alış gevşemeyi biraz daha artırıyor... Dikkatinizi bacaklarınız ve vücudunuzun üst kısmı üzerindeki derin rahatlama hissi üzerinde toplayın... (Kısa bir süre durun.) Gevşemeye bağlı olan rahatlığın sağ elinize yayılmasına izin verin... Sağ eliniz çok gevşek ve yumuşak durumda... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Sağ elinizden sağ kolunuza doğru sıcaklık yayılıyor... Şimdi kolunuz bir kukla kolu gibi gevşemiş durumda. Sağ kolunuzdaki serbestlik, sıcaklık ve gevşeklik hisleri üzerinde dikkatinizi toplayın... Nefes alın.. Verin... Alın... Verin... Şimdi sol kolunuzun daha çok ve daha çok gevşemesine izin verin... Eliniz yumuşak ve gevşek durumda... Sıcak hisler parmaklarınıza ve elinize yayılıyor.. Nefes alın... Verin... Alın... Verin.... Sıcaklık ve ağırlık sol elinizden sol kolunuza yayılıyor... Sol kolunuzun gevşediğini hissedin... Ayaklarınız, bacaklarınız, pelvisiniz, karnınız ve kollarınızdaki serbestliğe ve gevşemeye dikkatinizi verin... O kadar gevşemiş durumdasınız ki... Her nefes alışınızda, vücudunuz daha derin bir gevşeme durumuna giriyor... İşte böyle nefes alın... Verin... Alın... Verin... Vücudunuza yayılan rahatlığın zevkini tadın... (Kısa bir süre durun.) Şimdi, boynunuzu ve omuzlarınızı gevşetin. Her nefes alışınızda, masaj yapan sihirli ve mahir ellerin gerginliği uzaklaştırdığını hayal edin... O kadar gevşemiş ve rahatlamış durumdasınız ki... Kendinizi omuzlarınızdan büyük yükler kaldırılmış gibi hissediyorsunuz... Omuzlarınız sıcak, serbest ve gevşemiş durumda... Boynunuza ve omuzlarınıza ustaca yapılan masaja dikkat edin... Gevşemiş biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Nefes alın... Verin... Şimdi ağzınızı açın ve ağız kaslarınızı gevşetin... İşte böyle... Ağzınızın etrafındaki kaslar, iyice gevşemiş durumda... Çeneniz gevşemiş durumda ve dişleriniz
50
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
birbirine dokunmuyor... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Gevşeme bütün yüzünüze yayılıyor... Sanki gözleriniz yuvalarında yüzüyorlarmış gibi hissediyorsunuz... Her yeni nefes alışta, daha çok gevşemiş durumdalar... Göz kapaklarınız ağırlaşmış ve gevşemiş durumda... Gerginlik yüzünüzden uzaklaşıyor... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Şakaklarınız ve alnınız o kadar gevşemiş durumda ki... Gevşeme hissi, başınızdan ayak parmaklarınıza kadar, vücudunuzun her kısmına doluyor... Gevşemenin bütün vücudunuzu dolaştığını hissedin... Sanki gevşeme kan dolaşımınızdan akıyor... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Bütün vücudunuzun son derece rahatladığını hissediyorsunuz. Bütün vücudunuzdaki sıcaklık, ağırlık ve gevşemenin zevkini tadın... (Kısa bir süre durun.) c. Faz III - Olumlu Hayal Kurma Pekala, şimdi kendinizi on basamaklı bir merdivenin en tepesinde buluyorsunuz... Merdiven güzel, hoş bir yere iniyor... Bütünüyle rahatlayabileceğiniz bir yere... Belki de daha önce orada bulundunuz... Burası emniyetli, çok güzel bir yer... Basamakları indikçe bu çok güzel yere biraz daha yaklaşıyorsunuz... Onuncu basamağı iniyorsunuz... O kadar gevşek durumdasınız ki... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Şimdi dokuzuncu basamağı iniyorsunuz... Her basamakla birlikte daha çok gevşiyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Yedinci ve altıncı basamakları iniyorsunuz... Bu çok güzel yeri gittikçe daha açık olarak görmeye başlıyorsunuz... Beşinci basamağı iniyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Gittikçe daha çok ve daha çok rahatlıyorsunuz... Dördüncü basamağı yavaşça inin... Üçüncü basamağı... Şimdi ikinci basamağı... Şimdi birinci basamağı... Şimdi çok güzel bir yerdesiniz...İçinizi huzur ve mutluluk doldurdu...Sizin özel yerinizde huzur ve mutluluk mevcut...Etrafınıza bakınınız...Ne gördüğünüzün farkında olunuz...Ne hissettiğinizin farkında olunuz..Duyguların farkında olunuz...Sesleri dinleyiniz...Hislerinize yol vererek mutluluğu tadınız...Kendinizi huzur ve saadet içerisinde hissediniz...Kendinizi mükemmel,sakin ve emniyette hissediniz...Derin derin soluk alınız...Soluğunuzu yavaşça bırakınız...Derin derin soluk alınız...Yavaşça bırakınız...Spesifik yerinizin konforuna ve rahatlığına dikkat ediniz... (Konuyu hülasa etmek için bir süre ara veriniz.) d. Faz IV- Oto Telkin Şimdi size zevk verici ve mutluluk dağıtıcı bir ortamda iken,bu hisleri arzu ettiğiniz herhangi bir zamanda geri çağırabileceğinizi söyleyiniz... (On saniye ara veriniz.) Faydalı,muktedir ve muhabbet dolu bir hisle kendi kendinize telkin yapınız...Yine zihninizde aynı hislerle bu düşünceleri mümkün olduğu kadar tekrarlayınız... (On saniye ara veriniz.)
51
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
e. Faz V-Geri Dönüş Şimdi yavaş bir şekilde merdivenlerden ineceksiniz...Çok yavaş bir şekilde yürüyünüz...Her basamağı geçtikçe zihninizde hayal ettiğiniz arzu ve isteklerinize ulaşacaksınız...En son basamağa ulaştığınız zaman kendinizi enerji dolu ve çok zinde bir şekilde gevşemiş olduğunuzu
hissedeceksiniz...Dinlenmiş
bir
şekilde
olduğunuzu
hissedeceksiniz...
Vücudunuzun ve zihninizin daha güçlü olduğunu hissedeceksiniz... Şimdi yavaş yavaş basamakları
tırmanmaya
başlayınız...Şimdi
birinci
basamağa
çıkınız...Artık
geri
dönüyorsunuz... Şimdi ikinci basamağa çıkınız...Sıra üçüncü basamakta...Kendinizi daha zinde ve gevşemiş hissediyorsunuz... Dördüncü ve beşinci basamakları çıkınız...Soluk alınız...Veriniz... Alınız... Veriniz...Zihninizdeki isteklerden vazgeçmeye başlayınız...Şimdi altıncı basamağa çıkınız...Nefes alınız... Veriniz...Alınız...Veriniz...Şimdi yedinci basamağa doğru hareket ediniz...Şimdi sekizinci basamağa çıkınız... Düşüncelerinizi ve bakışlarınızı odanın içine yoğunlaştırınız...Artık yolculuğunuzun sonuna ulaşıyorsunuz...Birkaç adım sonra tam bir canlılık ve zindelik içinde olacaksınız...Nihayet onuncu basamağa ulaştınız..Nefes alınız...Veriniz...Alınız...Veriniz.... Artık onuncu basamaktasınız ve gözlerinizi açabilirsiniz... Bu şekilde bir dakika bekleyiniz ve kendinizi etrafınıza adapte ediniz... Sizlerin çoğu, böyle bir pratik uygulamadan sonra süratli bir şekilde birinci ve ikinci fazlara erişebilirsiniz.Eğer öngörülen süreden daha kısa bir süre içerisinde yukarıdaki yöntemlerle bilimsel gevşeme durumuna erişebiliyorsanız birinci ve ikinci fazdan sonra gelen aşamalara geçmek için çalışma yapabilirsiniz.Bu aşamaları geçtikten sonra doğrudan dördüncü ve beşinci fazlar üzerinde çalışınız. İ. Temel Otohipnoz Çalışmasının Birinci Ve İkinci Fazlarına Alternatif Uygulamalar 1. Rahat bir şekilde oturunuz ve gözlerinizi kapatınız.Düşüncenizi ve konsantrasyonunuzu nefes alıp vermeniz üzerine yoğunlaştırınız... Şimdi sizin etrafınızı saran ve sizi rehavete sokan bir ışık huzmesi içerisinde olduğunuzu hayal ediniz...Rahatlamaya ve gevşemeye yukarıdan başlayarak yavaş yavaş aşağı doğru ininiz...Rehavet duygusu ve gevşeme hissi her hücrenize ve her kasınıza ulaşana kadar gayret ediniz...Bu rehavet duygusunun etkisi ile kendinizi iyi, emniyette ve hoş hissedeceksiniz...Bu duyguların her hücrenize ve her sinir lifinize ulaşabilmesi ,bu duyguların daha da derinliğine hissedilebilmesi için ruhi engelleri kaldırınız...Bu derinliğini hissediş içerisinde vücudunuzda damarlarınızda dolanan kanın dolaştığını hissetmeye çalışınız... Solunumunuz daha da yavaşlayarak rehavet duygusununu tüm benliğinizi sardığını hissediniz...Her nefes alışınız ile birlikte vücudunuzun her santiminin daha da gevşediğini hissediniz...Saniyelerin her tik takı sizi daha derin bir rehavete götürecektir...Şimdi kendinizi daha huzurlu bir ortamda hissedeceksiniz...
52
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
2. Nefesinizi içerinizde tutmaya gayret ediniz ve havanın ciğerlernizin en ücra köşesine kadar doldurduğunu hayal ediniz..Her nefes alışınız ile karnınızın nasıl yükseldiğini ve alçaldığını görmeye çalışınız.. Bir elinizi veya iki elinizi birden karnınızın üzerine yerleştiriniz...Ve nefesinizin ritmik hareketlerini takip etmeye çalışınız...Şimdi rehavet ve gevşeme kelimeleri üzerinde düşününüz...Gevşeme ve rehavet kelimelerinin sakin ve tatlı bir sesle işitildiğini hayal ediniz...Gevşeme ve rehavet kelimelerinin vücudunuzun her hücresince emildiğini tahayyül
ediniz...Tüm
bunların
üzerinde
gerçekten
gevşeyiniz...Bu
şekilde
rahat,huzurlu,gevşemiş ,ağırlığını kaybetmiş ve sakin bir şekilde rehavete eriştiğinizi hissediniz...Şu anda vücudunuz sanki bir kukla gibi oldu... 3.Nefesiniz üzerine yoğunlaşınız...Aldığnız her nefes sizi daha da gevşetmekte,rahatlatmakta ve
huzura
sokmaktadır...Şu
anda
yumruklarınızı
sıkabildiğiniz
kadar
sıkmaya
başlayınız..Şimdi de onları gevşetiniz...Şimdi de elleriniz aracılığı ile gevşeme duygusunun tamamen yayıldığını hissediniz...Şu anda da omuzlarınızı boynunuza doğru itiniz ve onları sıkabildiğiniz kadar sıkınız...Şimdide kaslarınıza gevşemeleri için izin veriniz..Şimdi de vücudunuzun tüm diğer parçalarını önce gerdiriniz,ardından gevşetmeye devam ediniz...Bu durumda
tüm
vücudunuzun
gevşediğini,rehavete
erdiğini
ve
sükuna
ulaştığını
hissedeceksiniz.
53
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
DİŞ HEKİMLİĞİNDE HİPNOZUN KULLANILMASI A. GİRİŞ Diş hekimliğinde hipnozun kullanımını ifade eden "HİPNODONTİ"in uzun bir tarihi vardır. Hipnozun diş hekimliğinde yaygın bir kullanım alanı vardır. İlk başta da diş problemlerine bağlı ortaya çıkan akut ve kronik ağrıların tedavisinde kullanılmaktadır. Diş hekimleri günlük çalışmalarında,
hipnotik
telkinler
yardımı
ile
yeni
yeni
ilginç
kullanım
alanları
geliştirmektedirler. Diş hekimliği literatüründe konu ile ilgili çok geniş araştırma, makale ve kaynak bulmak mümkündür. Son on yılın literatürü içinde toplayan "Dünyada Hipnoz - Makale Özetleri" kitabımızda da görüleceği gibi, hipnodonti ile ilgili son on yılda bir çok araştırma ve makale yayınlanmıştır. 1980 öncesi dönemde göze çarpan çalışmalar arasında Badra (1961), Bernick (1972), Bodecker (1956), Cheek ve LeCson (1968), Crowder (1965), Damseaux (1959), Drewer (1961), Golan (1975), Hortland (1966), Kornfield (1988) Klopp (1975), McAmmond (1971), Mason (1960), Owens (1970), Roston (1975), Scott (1968), Secter (1965), Shaw (1958), Thompson (1963), Wald ve Kline (1955) Konu ile ilgili ilk çalışmalar Burgess (1952) tarafından başlatılmıştır. Bu çalışmaları da diş hekimliği psikolojisi ile hipnoz arasındaki köklü ilişkiye değinilmiştir. HİPNODONTİK terimini literatüre tanıtan kişi Moss (1956) olmuştu. Bu terimi tanımlarken; Diş biliminde hipnozun kullanımı ve yararlılıklarını ihdas eden bir dal olduğunu söylemiştik. Ayrıca diş hekimliği pratiklerinde kullanılan telkin ve diğer yöntemleri de bu kapsamın içinde mütalaa etmiştir. Konu ile ilgili dikkate değer ilk kitap 1950 ve 1958 yılında yayınlanmıştır. Stolzenberg tarafından yayınlanan 1950 tarihli bu kitap "Psychosomatics and Sugestion Therapy in Dentistry" ismi ile basılmıştır. 1958 yılında Shaw tarafından yayınlanan diğer kitabın ismi ise "Clinical Applications of Hypnosis in Dentistry" dır. Show'a göre diş hekimliği pratiklerinde ciddi hipnoz indüksiyon tekniklerine ihtiyaç kalmadan, basit telkinler vasıtası ile bir çok dental işlem yürütülebilmektedir. Ancak daha ciddi ve komplike problemleri olan bazı hastalarda hipnotik indüksiyon yöntemi tercih edilmelidir. Ament (1955) yayınladığı bir çalışmasında hipnozun dental pratiklerde kullanılması ile ilgili olarak ilginç bir yaklaşım getirmiştir. "Time Distortion" uygulaması ile, koltukta pratik için saatlerce kalmak zorunda kalan hastalara bu süre kısaltılmaktadır. Hasta hipnotik transa alınmakta ve zamanın çok çabuk geçtiği konusunda verilen telkinler ile hastanın uzun pratik zamanını çok kısa algılaması temin edilmektedir. Hastanın pratik işlemleri bittiğinde transtan çıkartılmakta ve hastaya ne kadar süre geçtiği sorulmaktadır. Hastalar işlem süresinin çok kısa sürdüğünü ve çok rahat ettiklerini ifade etmektedirler.
54
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Diş gıcırdatması genellikle gece uykusunda veya alkolün etkili olduğu dönemler boyunca ortaya çıkan ciddi bir problemdir. Bilinç altındaki dürtülerden oluşan bu diş gıcırdatmaları sonucunda sağlıklı dişler tahrip olur, mine tabakaları zedelenerek hastalıklı bir diş takımı oluşur. "Briksizm" olarak adlandırılan diş gıcırdatması bilinçaltındaki stress ve gerilimin bir nevi ifadesidir. Uykuda iken bu gerilim ve sıkıntı kendini bu şekilde ortaya koyar. Hipnoz altında iken sağlanan derin solunum çalışmaları, hastaların bir kısım stress ve gerilimlerini atmak için yeterli olmaktadır. Bazen de direk baskılama yöntemi şeklinde verilen telkinler vasıtasıyla semptomlar kontrol altına alınabilmektedir. Direk baskılama yöntemi bilinçaltındaki gerilim nedenleri veya olayı ortaya çıkaran gerçek nedenler tesbit edilemediğinde uygulanmalıdır. Bazı vakalarda semptom değiştirme uygulanabilir. Diş gıcırdatması olan hastalara posthipnotik telkinler ile, diş gıcırdatması yerine el parmaklarını herhangi bir yere vurma ve fiskeleme şeklinde semptom ikame edilebilir. Veya daha başka uygun bir alternatif semptom bulunabilir. Bazı vakalarda ise otohipnoz ve ototelkin yöntemi kullanılmaktadır. Uyku zamanı geldiğinde hastalar kendi kendilerine ototelkin vererek, dişlerini gıcırdatmıyacaklarını telkin eder ve uyurlar. Uyku süresince dişlerini gıcırdatmadıkları tesbit edilmiştir. Bazı vakalarda kişiler hipnotik transa alınmakta ve bir müddet sonra telkin ile normal uykuya geçmesi
sağlanmaktadır.
Hasta
normal
uykuya
geçtikten
sonra
diş
gıcırdatması
başlamaktadır. Bu hastalar hemen uyandırılmakta ve diş gıcırdatması kesilmektedir. Ardından tekrar uyumalarına izin verildiğinde, diş gıcırdatmasının süratli bir şekilde tedavi olduğu gözlemlenmiştir. Kuhne (1959) ve Sinyer (1960) hasta ile hekim arasındaki psikolojik süreçleri ve karşılıklı ilişkileri incelemiştir. Singer özellikle Adler tarafından geliştirilen bazı teknikler üzerinde durmuştur. Secter (1960) hipnozun diş hekimliğinde kullanım alanlarını göstermiş ve özellikle öğürme ve geğirme refleksinin tedavisinde hipnozun kullanımını göstermiştir. Hipnoz geğirme ve öğürme refleksinin kontrolünde kıymetli bir yöntemdir. Konu ile ilgili bir çok çalışma yapılmıştır. Bunlar arasında Ament (1971) Chastain (1965), Stolzenberg (1959-1961), Wegand (1972) sayılabilir. Barlett (1971) direk telkin vasıtası ile öğürme refleksinin önüne geçilebileceği belirtilmiştir. Bilindiği gibi ağzı çok hassas kişilerde normal dişlere karşı bile bir öğürme duygusu oluşmaktadır. Bu tip hastaların muayenesinde herhangi bir organik neden bulunamamıştır. Ayrıca çeşitli diş protezleri ve apareyleri kullanan bazı hastalarda da durum aynıdır. Bunlarda da dayanılmaz bir öğürme refleksi başlayabilmektedir.
55
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Konunun daha da vüzuha kavuşabilmesi için bir vaka takdimi yapmakta yarar vardır. Crasilneck (1971) ten naklettiğim bu vakada hastamız otuz yaşlarında, iki çocuk annesi, evli bir bayandır. Hastamızın dişleri ileri derece bir hassasiyete sahiptir. İlkokuldan bu tarafa dişlerine dışardan gelebilecek herhangi bir uyarı çok rahatsızlık vermektedir. Bu nedenle dişlerini fırçalamak ve temizlemek hemen hemen imkansız bir hale geliyordu. Zaman zaman almak zorunda kaldığı soğuk ve sıcak içeceklere tahammül edemiyordu. Her türlü farklı uyarı hastayı rahatsız ediyordu. Hasta tüm bu şikayetlerden kurtulmak ümidiyle hipnoterapi ile tedavi olmak istiyordu. Hasta bu hassasiyeti nedeni ile diş kürdanı, diş ipi gibi temizleyici şeyler de kullanamıyordu. Tüm bunların yanında hastanın dişlerine cerrahi bir müdahale yapılmak zorunluluğu da ortaya çıkmıştı. Cerrahi öncesi muayenenin yapılması ve cerrahi sonrası oluşacak ağrıyı düşünmesi bile hastayı ileri derecede rahatsız ediyordu. Bu düşünceler altında hasta yüksek bir gerilim içine giriyor ve depresyona eğilim gösteriyordu. Hastanın ağzı ve dişleri ile ilgili sahip olduğu stress ve reaktif depresyon haricinde herhangi bir psikolojik sıkıntısı ve rahatsızlığı olmadığı gözleniyordu. Tüm bu şartlar altında, samimi bir dille diş doktoruna şöyle diyordu: "Dişçiye gitmektense bir bebek doğurmayı tercih ederim. Bebek doğurmak bu işlemin yanında benim için daha kolay gelmektedir." Hasta ile yapılan görüşmeden sonra hastaya hipnodonti çalışması yapılmaya karar verildi.
HİPNOZUN SPORDA KULLANIMI Hayal etme, gözünde canlandırma ve zihinsel olarak olayı yaşama başarılı atletlerin müsabakadan önce uyguladıkları temel yöntemlerdendir. Atletlerin bu tip uygulama programlarına, iç konsantrasyon, zihinsel oyun gibi isimler verilmiştir. Bunlar otohipnozun varyasyonlarıdır. Bir çok atlet kafalarında canlandırdıkları üç önemli adımdan sonra giderler. Bu zihinsel adımlardan ilk etapta kesin amaçları vardır. Bir baseboll oyuncusu belirli bir saha üzerinde dikkatli bir şekilde bir çizgi boyunca vurmayı arzu eder. Bir tenis oyuncusu topa daha çok falsolu vurmak ister. Her spor dalının ve her şahsın farklı amaçları vardır. İkinci aşamada zihinsel olarak olayı yaşamaya çalışır. Bu esnada kafasından geçirdiği amaçlara nasıl ulaşabileceğini hayal eder. Zihninde amaçlarına ulaştığını görünce kendisini daha güçlü hisseder. Üçüncü aşamada olayı uygular. Zihninde başarmanın verdiği arzu ile işe başlayan atlet bunun etkisi ile tutuşur. Kendini tamamen oyuna veren ve oyunda yalnız başına olduğunu düşünen bir atlette hemen hemen hiç bir gerilim yoktur. İyi bir fiziksel oyun çıkarabilmek için , böyle bir zihinsel oyunu uygulamak gerekir.
56
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
S. Kenler ( basketbol antrenörü) ekibinin 36 maçtan 33'ünü kaybetmesi üzerine bu yöntemden yararlanmak istedi. Sonuçta Kenler'in takımı son 8 yılda görmediği başarıyı kazandı. 171 oyundan 142'sini kazanmıştı. Aynı şekilde otohipnozu zihinsel tasarımda da uygulayan
atletlerde
de
benzer
başarı
kaydedilmiştir.
Oyundan
önce
gevşeme,
konsantrasyon ve zihinsel tasarım oyun performansını artırmaktadır. Biz burada hipnozun yararlı olabileceği bir çok hayat alanından sadece bir kaçına değindik. Yapılabilecek şeyler sonsuzdur. Bu kitabın içine sığdırılması da mükün değildir. Bu konuyu burada kapatırken hipnozun sadece bir araç olduğunu bilmenizi isterim.O, tüm hastalıkları iyileştirecek sihirli bir solüsyon değildir. Hipnoz zihninizdeki tabii güçleri harekete geçirerek sizi , iyiye , güzele, mutluluğa ve başarıya ulaştıracaktır.
HİPNOZUN ÖĞRENMEDE KULLANIMI Öğrenmede hipnozun etkisi üzerine çok şey yazılmıştır. Çalışmalar göstermiştir ki; hayal etme üzerine temellendirilmiş olan mental düşünce yardımı ile elde edilen hafıza, hatırlama ve yoğunlaşma öğrenmede önemlidir. Belirli mental araçları kullanarak hafızanın ve öğrenmenin artırılması metoduna MİNEMONİK denmektedir. Örnek olarak HOMES kelimesini hatırladığınızda Amerika'daki büyük göllerin isimleri akılınıza gelir. Bu göller Huran, Ontario, Michigan, Enie, Superior'dur. Hipnoz vasıtası ile zihinsel hayal gücünüzü aktive ettiğinizde hafızıya ulaşmada kolay bir yol olan hayal etmeyi aktive ederek kolayca öğrenebilirsiniz. Hukuk, polis akademisi ve diğer öğrenci gruplarının bulunduğu yerlerdeki zihinsel işlerde çalışanlar zor ve kapsamlı sınavları geçebilmek için kafalarında daha etkili çalışma yöntemleri düşünmektedirler. Bireylerin çoğu bilgilerine başvurulmak maksadı ile çağrıldıklarında veya herhangi bir konuda engin bilgilerine müracaat edildiklerinde gerilim içine girerler. Bu gerilim ve stress de öğrendiklerini hatırlama ve aktarmalarını güçleştirir. Sonuçta bilgi kapasiteleri azalır ve inhibisyona uğrar. Bizim klinik çalışmalarında hipnoz , mülakaat sınavları ve polis testlerinde başarılı bir uygulama alanı bulmuştur. Bu sınavlarda kişiler hipnozu kullanarak zihinlerindeki hayalleri nasıl aktive edip, nasıl gevşeyeceklerini öğrenmişlerdir. Bu şekilde bazı hayaller onların kafalarındaki ihtiyaçları olan depolanmış bilgileri emiyormuş gibi alıp çıkarır. Bu tip çalışmalar esnasında testlerde bireyler sanki yüksek kapasiteli bir kompütür gibi beyinlerindeki tüm bilgilerı çağırmayı hayal edebiliyorlardı. Herkes kendisi için spesifik bir imaj seçmiş idi. Bir polis memuru büyükannesinin sesini hayal ediyordu. Çünkü büyükannesi onun kafasında her türlü bilgiyi kendisine ulaştıran, ona kitap okuyan çocukluk döneminin temel figürü idi.
57
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Büyük annesinin imajını kritik ettiğinde çocukluk dönemine ait bir çok hatıraları canlanıyordu. O gevşeme hislerini bu kaynaktan besliyordu. Bilgiyi hatırlama, öğrenme kapasitesini artırmaya muktedir olma kafasındaki bu güçten kaynaklanıyordu. Öğrenme ve hipnoz, tabiatı itibarı ile sanki birbirine bağlanmış gözüküyor. A. Einstein bilimsel başarılarındaki temel özelliğin adolesan dönemde sahip olduğu hayal etme gücünden bahsetmesi ve hayal edebilmenin insana verdiği olumlu bir özellik olduğunu belirtmiştir. Çocukluk döneminden itibaren ışığın dağılımı ile ilgili düşünceleri vardı. Bu şekilde öğrenmeye kaabiliyeti artıyordu. T. X. Barber isimli araştırıcı yaptığı araştırmada hipnozu kullanmanın indirekt olarak öğrenme kapasitesini artırdığını bulmuştur. Olumlu ototelkini kullanmak suretiyle yapılan deneysel öğrenci çalışmalarında, öğrenme kapasitelerinin artırıldığı tesbit edilmiştir. Bunlara verilen olumlu ototelkinler şu şekildedir; 1. Gevşeme ve sükünet hislerinizi kuvvetlendirin, 2. Çalışmalardaki ustalığınızı ve hoşlanma duygunuzu artırınız, 3. Canlılık ve enerji hislerinizi artırınız, 4. Vukufiyetinizi geleşitiriniz. Olumlu telkinler zihinsel gevşemeye yardım ederek bilinçaltının daha da hür kalmasını sağlayıp, bilgilerin bilince çıkmasını temin eder. Böylece öğrenme proçesi kolaylaşmış olur. Halbuki negatif düşünceler ve gerilimler insanı öğrenmekten alıkoyan olumsuz etmenlerdir.
HİPNOZUN SANATSAL YARITICILIKTA KULLANIMI Yaratıcı düşüncenin kritik anı, duygu ve düşüncelerdeki bilinen klasik kalıpların terkedilmesi ile mümkündür. Bu esnada henüz zihne ulaşmamış entellektüel ve emosyonel alanlardaki bilgi ortaya çıkar. Yaratıcılık, hatırlama ve hipnozda, birincil olarak sağ beyin yarım küresi aktivitesi etkindir. Eğer siz hipnoz pratikleri yapıyorsanız, sağ düşünce kalıplarınız daha çok uyarılacaktır. Bu durum da daha büyük yaratıcılık kabiliyetlerini ifade etmeye imkan tanınacaktır. M. Erichson yaptığı araştırmada hipnoz altında iken insanın yaratıcı gücünün kesin bir şekilde arttığını göstermiştir.Sanatsal yetenekler sağ beyin yarım küresinin çalışmaları sonucu ortaya çıkmaktadır.Sanatsal gelişimin oluşabilmesi için sağ beyin yarım küresi çalışmalarının etkisi altında sol beyin yarım küresinin disiplini ile mümkündür. Hipnoz sağ mental düşünce kalıplarını aktive etmektedir. Bu şekilde hepimizde bulunan uykudaki sanatsal yeterlilik bir şekilde açığa çıkarılabilir. Dünyada, okullarda öğrencilere piyesler
58
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
aracılığı ile yeteneklerinin nasıl ortaya çıkarılacağı öğretilmektedir.Böylelikle bir nevi otohipnoz yapılmaktadır. Profesör B. Edwards tarafından yapılan araştırmada resim yapmada sağ beyin yarım küresinin etkisi araştırılmıştır. 5 kişiden oluşan bir gruptan bir insan yüzü çizmeleri istenmiş, daha sonra aynı grup hipnotik transa alınarak çizimleri tekrarlamaları istenmiştir. Sonuçta görülmüştür ki; iki grup resim karşılaştırldığında hipnoz altında yapılan resimler diğer resimlere nazaran çok çok iyi bulunmuştur. Sadece resimde değil müzik, bilim, iş hayatında da hipnoz ile yaratıcılık daha da artırılabilmektedir. Çünkü hipnoz esnasında insanlar daha geniş bir perspektiften hayal dünyalarını çalıştırabilmekte, sonsuz kombinasyonları rahatlıkla görebilmektedir.
KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN TEDAVİSİNDE HİPNOZUN KULLANIMI Bazı reklamcılar bize hipnoz vasıtası ile bir çok alışkanlığımızı kontrol edebileceğimizi söylemişlerdir. Mesela bir hafta içerisinde 4 ila 5 kilogram zayıflayabilmek, ertesi sabah sigara alışkanlığını bırakarak uyanmak ve tüm isteklerinizi kontrol altında tutmak hipnoz ile mümkün olabilmektedir. Bu reklamcıların ilanları hakkında şüpheci davranmakta, hassas olmakta haklısınız. Ancak herkes tarafından bilinen bir gerçektir ki; hipnoz vasıtası ile tırnak yemekten,aşırı oburluğa kadar bir çok kötü alışkanlıktan kurtulmak ta mümkündür. Devamlı üzüntülü bir karakter yapısı veya huysuz bir şahsiyet nedeni ile uyumsuz olma gibi arzu edilmeyen alışkanlıklar da hipnoz vasıtası ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Alışkanlıkların nasıl düzeltilebileceğinin genel prensiplerini, bu bölümün başında tartıştık. Burada tekrar stressin nasıl azaltılabileceğini gözden geçirmekte yarar vardır. Eğer daha stressli bir hayata doğru gidiyorsanız, bu stressli hayat sizi tüketecektir. Zihninizdeki olumlu düşünceleri silecek , onun yerine olumsuz düşünceleri zihne hakim kılarak, olumlu davranış kalıplarınızı tahrip edecek. Özellikle kendinizi sıkıntı içerisinde hissettiğiniz zaman, aşina olduğumuz savunma mekanizması en rahat bir şekilde duruyormuş gibi görünmektir. Bu davranış modeli hatalıdır. Sonuçta,stresin sebeblerini ortadan kaldırmak yerine onlarla yaşamaya ve şahsiyetinizi onlar var olacak şekilde kilitlemeye başlarsınız. Hipnoz işte bu anda devreye girerek, size yepyeni bir dünya ve yepyeni çıkış yolları gösterir. Stressten arınmış bir hayat tarzını nasıl kuracağınızı öğrendiniz.
59
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
1.OBURLUK Oburluk, stressli ve gerilimli bir hayatın bireye verdiği hatalı yöneliminden kaynaklanmaktadır. Kişiliğimiz ve savunma mekanizmalarımız, yıllarca süren gelişim evrelerinde davranış kalıpları şeklinde oluşmaktadır. Bunları sihirli bir çubuk ile bir anda değiştirmek veya düzeltmek mümkün değildir. Fakat hipnoz bazı spesifik problemlerin tedavisinde veya çözümünde bize yardımcı olabilir.Mesela oburluğu, tetikleyici bir özelliği olan stressin kontrol altına alınması mümkündür. Şişmanlıktan zayıflığa doğru olarak vücut görünümünüzü değiştirebilirsiniz. Yakışıklı veya güzel bir görünüme bürünebilirsiniz. Kendi kendinize saygınızı yitirmemeniz ve arzuladığınız kişiliğe kavuşabilmeniz için, yemek alışkanlıklarınızı değiştirebilecek iç güçleri harekete geçirebilirsiniz. Bu durumda yeme dürtüsü sadece gerçekten aç olduğunuz dönemlerde sizi uyarır. Sonuçta hipnoz aracılığı ile sizi aşırı yemeye iten eğilimlerinizi bilinç altındaki gerçek nedenlerini ortaya çıkararak, sizin boşalmanızı ve rahatlamanızı sağlar. Biz, aşırı yeme probleminin tedavisinde şumullü bir program uyguluyoruz. Hipnoz ise bu şumullü programın esas kısmını oluşturmaktadır. Bu programın ihtiva ettiği ana özellikler şunlardır: 1. Düzenli kültür fizik programları, 2. Yemek alışkanlıklarının bir takvime bağlanması, 3. Yemek seçimi, yemek hazırlama ve yemek tüketimi ile ilgili aktivite ve alışkanlıkları ihtiva etmeyen diğer şeylerle uğraşmak. Oburluğun kontrolünde tedavi edici bir yol olarak hipnotik tedavi başarılı sonuçlara ulaşmıştır. 1962 yılında Dr.Leo Wollman, ortalama 2,5 kilogram ağırlık kaybeden 450 şişman vaka hakkında bir makale yayınladı. Bu vaka takdimlerinde en fazla kilo kaybeden l kişi, iki ay içinde 25 kilogram kaybetmişti. Ondan sonra aylık olarak ortalama 5 kilogram kaybetti. Dr. Wollman'dan sonra aynı şekilde bir çok vaka takdimleri ve araştırma sonuçları yayınlandı. Hepsinde ortak olan husus: Hipnoz yöntemini kullanmak suretiyle fazla kilolardan kurtulmanın mümkün olduğudur.
2. SiGARA Sigara içmek genellikle , oburluk alışkanlığından daha kolay bir şekilde üzerinden gelinebilecek bir problemdir. Biz yaşamımızı devam ettirmek için yeriz. Yeme alışkanlıklarının ekserisi çocukluk döneminde edindiğimiz alışkanlıklara bağlıdır. Sigara içme ise diğer bir alışkanlığımızdır. Ancak yaşamımızın devamı için sigara içmek şart değildir. Bu nedenle daha kolay bir şekilde bu alışkanlıktan vazgeçebiliriz.
60
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Çalışmalar göstermiştir ki; Hipnozu kullanarak sigara alışkanlığından vazgeçmek kolayca ve süratli bir şekilde mümkün olmaktadır. Ancak kötü alışkanlığın tekrar gelmemesi için, düzenli olarak, otohipnoz ve gevşeme tekniklerini uygulamanız gerekmektedir. Otohipnoz esnasında bireyler; soluklarının hoş kokusunu , havanın temizliğini sigaradan önce hissettikleri duygularını tekrar keşfettiler. Bu kişiler zihinsel güçlerini faaliyete geçirerek, sigaradan uzaklaştıklarında oluşacak tüm olumlu şeyleri hissetmeye çalıştılar. Oburluğun tedavisinde hipnoz toplu bir proramın sadece bir parçası idi. Pratik hipnoz çalışmalarına ilaveten, tiryaki asla sigara içmeyeceği yerleri de kafasında canlandırdı. Mesela yatakta,araba kullanırken, telefona cevap verirken,kahve içerken kısacası sigara içmenin arzulanacağı tüm durum ve yerlerde sigara içmemeyi kafasından geçirdi. Tiryakilere, sigara içmeyi arzuladıkları zaman; sigarayı yakmadan önce en az on dakika beklemeleri tavsiye edildi. Bu süre içerisinde sigara içmemeye bağlı, oluşacak tüm olumlu hisleri ve düşünceleri zihninde canlandırması istendi. İşte tüm bu düşünceler esnasında, bilinç altını ve zihnini aktive ederek sigara ihtiyacını doğuran nedenlerin yerine daha sağlıklı ihtiyaçları koyarak gidermenin yollarını bulmalıdır.
3. ALKOL Hipnoz, alkol tedavisinde de başarılı bir yöntem olarak kullanılmıştır. Los Angeles'te 8. cadde üzerinde hipnoz vasıtasıyle alkolikler tedaviye çalışılmaktadır. Dünyanın bu konuda çalışan belli başlı alkolik tedavi merkezleri de hipnozu kullanmaktadırlar. Topeca ve Kansas'daki klinikler bunlara örnektir. Bu merkezlerde hastalara yeni bir otoimaj verilerek, şahsiyetleri yeniden şekillendirilmektedir. Alkol almadan hayatın nasıl hoş olacağı ve hayattan zevk almanın diğer yönleri otohipnoz teknikleri ile gösterilmektedir. Konu ile ilgili olarak çeşitli kontrol grupları ile çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan biri Wihter Veterans Administration Hospital'indeki çalışmadır. Burada alkol tedavisinde uygulanan 4 yöntem karşılıklı test edilmiştir. Bu yöntemlerden biri de hipnoterapidir. Sonuçlara bakıldığında hipnoterapinin alkol tedavisinde diğer yöntemlere göre % 12 oranında üstünlük gösterdiği tesbit edilmiştir. İngilizlerin yaptığı bir çalışmada da; alkol alımının kontrol edilebilmesi için yapılan çalışmalarda en önemli hususun zihinsel gücün olumlu telkinlere kanalize edilmesi olduğudur. Bu da hipnoterapi ile çok iyi bir şekilde başarılabilmektedir. Burada öyle telkinler veriliyordu ki; hep olumlu zihinsel imajları uyarılıyordu. " Alkolsüz yapılan her hareket kıymetli ve değerlidir... Rahat ve huzurlu geçen hergünü tam yaşa...Sağlıklı geçirdiğin her gün diğer insanlar içinde onlara bir armağandır..."
61
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Alkolikler incelendiğinde çoğunun spesifik problemler nedeni ile içmeye eğilim gösterdiğini tesbit
ederiz.
Problemler
genellikle
ailelerinden,
işlerinden
veya
etrafındakilerden
kaynaklanmaktadır. Onlar inkar etse bile ,sıkıntı ve gerginlikler içmeyi tetiklemektedir. Hipnoz işte bu gerilimli insanlara yardım etmede çok yararlı bir yöntemdir. Onların hayatını daha olumlu ve pozitif düşüncelere yönlendirerek hayattan zevk almalarını sağlamak hipnoz ile mümkündür.
SORULARLA TEKRAR 01. Hipnoz Nedir? Hipnoz, kişinin bilinçaltı düşüncelerine erişmeye çalışan bir teknikdir. Bir çok insanın hipnozdan korkmasına rağmen hipnozda korkulacak esrarengiz birşey yoktur. Tıbbi çalışmalar, hipnozu tedavi edici değerini, kuşkudan uzak apaçık olarak ortaya koymuştur. 02. Orta Yapılı Bir Kişi Hipnoz Olabilir mi? Evet daha zeki olanlar ve daha fazla dikkatini toplayabilenlerde hipnoz daha faydalı sonuçlar verecektir. Her zeki, işbirliği yapabilen kişi, dikkatini bir noktaya toplama yeteneğiyle hipnoz edilebilir. 03. Hipnoz Olabilmek İçin Nasıl Bir Zekaya Sahip Olmalıyız? Başlangıçta daha zeki olanlar, az zeki olanlara nazaran hipnoza daha çabuk daha kolay, daha yararlı sonuçlarla hipnoza girebilirler. Yine de her ortalama zeki olan kişiler anlayış ve düşünceye sahiptir ve hipnoz olmaları gerekir. 04. Nasıl Bir Düşünceyi Bir Noktaya Toplama Konsantrasyonu Gereklidir? Biri size konuşunca onu duymayacak kadar kendinizden o kadar şiddetli bir şekilde geçebilmeniz için televizyon proğramı veya sportif bir müsabakayı seyretme deneyimine sahip olmuş olmanız gerekir. Alınmış olan bir yaradan tamamen haberdar olmamanıza rağmen kendi vücudunuzda bir çürük veya bir kesiğe sahip olduğunuzun farkında olabilirsiniz. Herhangi bir kişi bunlara benzer tecrübelere sahipse hipnoz olabilmek için yeterli derecede konsantrasyon kapasitesine sahiptir. 05. Bir Hipnotik Duruma Girmek İçin Nasıl Bir İşbirliği Yapmalıyız? Hipnozu seninle doktor arasında olan girişimler işbirliğiyle yapılan bir olay olarak düşünmelisin. Doktor seni tamamen hipnotize edecektir. En iyi sonuç eğer sen hipnoz esnasında pasif kalırsan ve herhangi bir aktifçe bir yardım yapmaya kalkışmazsan ya da önerilen zihni düşüncelere mukavemet etmezsen en iyi sonuç elde edilecektir.
62
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
06. Hipnozun Bölümleri Var mı Evet genellikle hipnoz üç sınıfa ayrılır. Hafif-Orta-Derin. Tıbbi açıdan derin hipnozun orta hipnoza olan bir avantajı yoktur. Genellikle ilk seanstan sonra kişi daha çabuk hipnoz edilir ve birinciden daha fazla ve iyi bir dinleme duygusuyla hipnoz edilir. Bu kişiye bağlıdır fakat genellikle daha çok uyum sağlayabilen kişiler ikinci ve üçüncü seansı esnasında tamamen gevşerler. 07. Hipnoz Esnasında Şuurumu Kaybedecekmiyim Hayır. Tamamen hissedebileceksiniz ve hoşa gider bir şekilde dinlenmiş olarak; olan biten herşeyin farkında olacaksınız. Birçok insan hipnozun kendilerini şuursuz yapacağına inandığından dolayı bu noktayı karıştırır. 08. Hangi Duyguları Hipnoz Esnasında Yaşayacağım? Şahane olarak her birini, rahatlık, dinlenme ve sakin durgun bir düşünce ve bunu hipnoz esnasında yaşayacaksınız. 09. Hipnotik Seansdan Çıkamama Açısından Herhangi Bir İhtimal Var mı Kesinlikle Hayır. 10. Hipnoz esnasında olanları sonradan hatırlıyacak mıyım? Evet.
Bilinçaltındaki
düşüncelerinizde
ne
olduğunu
hatırlayacaksınız,
ve
genellikle
durumlarınızı, aynı zamanda şuurlu düşüncelerinizi de hatırlayacaksınız. Hipnozun tedavi edici değeri bilinçaltınızın tamamen hatırlanması yeteneğine bağlıdır. Seansdaki bilinçli düşüncenizi hatırlayın veya hatırlamayın bu doğaldır. 11. Hipnozun Bende Sonradan Belirli Bir Zıt Etkisi Olacak mı? Hayır. Ben göze çarpan ehemmiyetli hipnotik ters davranışlarla karşılaşmadım. Bu benim 15 yılı aşkın tecrübelerime dayalı görüşümdür. 12. Hipnoz irademi zayıflatacak mı ? Hayır, iradenin kuvvetlendirilmesi ve iradenin zayıflamaması isteği oluşur. Bu durum hastanın ızdırap çektiği fonksiyonel ya da organik rahatsızlığın tedavisindeki mücadelede faydalı olur. Zihne ait geniş düşünce potansiyelimizin sadece küçük bir kısmı normal olarak kullanılır ve hatta bu sık sık stres, moral çöküntüsü ve gerginlik gibi irade ile giderilerek yaşamımız daha da hoş olur. Hipnoz içerisinde biz bu imkandan yararlanmaya çalışırız. 13. Beni Nasıl Hipnotize Edebilirsiniz? Bir çok teknikleri vardır. Fakat hiçbir zaman iki kiişinin trans tekniği herşeyleriyle aynı olmaz. Sizin kişisel durumunuza uygun olan en güzel metodu seçerim.
63
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
14. Hipnozun Benim Üzerimde Faydalı Olacağına İnanmalı mıyım? Hayır. Fakat önceden yapılan bir işbirliği girişiminin en iyi sonuçları sizin de tamamen iştirak ederek işbirliğinizle elde edilebilir. 15.Eğer Hipnoza Elverişli Bir Yapıya Sahip Olmadığımı Öğrenirsem Bu Durum Benim Problemimin Çözümünü İmkansız Yapar mı? Hayır. Sizin sadece doktorla işbirliğine girmeye ve doktorun talimatlarını yerine getirmeye ihtiyacınız vardır. İlk seanstan sonra hipnotik seansa girme yeteneğinizde hiçbir korku ve şüphe olmayacak rahatça hipnotize olabileceksiniz. 16. Bir Kişi Hipnoz Olmaya Karşı İse Hipnoz Edilebilir mi? Evet. Genel seansların dışında hipnoz edebilirim. Fakat yapılan işlem tıbbi tedavi için elverişli değildir. Ancak kişi çok suggestibl olmalıdır. 17. Hipnoz Kullanımı Dini Eğitime Uyum Sağlar mı? Bütün protestan mezhepleri hipnozun tıbbi açıdan kullanılmasını onaylarlar. Bunun gibi musevilere ait inanç objektive değildir. İslami acıdan ehil kişilerin elinde tedavi amacı ile kullanılmasında hiçbir mahzur yoktur. Muhtemelen tedavi sınırları için özel şartları mevcuttur. 18. Tıbbi Dernekler Hipnozun Kullanılmasını Onaylarlar mı? Evet. İngiliz Tıp Derneği 1775'de tıbbi hipnoz üzerine şahane bir rapor yayınladı. Amerikan Tıp derneği sözcüleri de 1958'de tıbbi hipnozun kullanılmasını uygun gördüler. Türkiye'de henüz yasal bir düzenleme yoktur. 19. Hipnoz İstenmeyen Alışkanlıkların Atılmasında Yararlımıdır? Evet. Çok yararlıdır. Bunun anlamı bir kişi sürekli bir dinlenme veya rahatlama için ciddi bir arzuya sahiptir. Örneğin oburluk, sigara içmek, tırnak yemek, alkol, moral çöküntüsü, endişe, korku veya endişe, duygusuzluk ve soğukluk, kaşıntı, hazma ait karışıklık veya rahatsızlık (kesin hazma ait olmayan), çeşitli sürekli endişeler ve içten gelen itici hisler, aşağılık veya bayağılık kompleksleri ve çeşitli fobiler fiilen tedavi edilebilir. 20. Tıbbi Şikayetler İçin Hipnozun Faydalı Olduğu Gösterilmiş midir Hipnozun, sinirlilik, uyuyamazlık, çeşitli sürekli baş ağrıları, kronik ağrı ve sızıları, kaşıntı veya aşırı arzular, istekler ve daha pek çok semptomlar için faydalı olduğu anlaşılmışdır. Semptom içerisinde değişim yapma önemlidir. Bu gözden kaçan organik sınırlamanın temelini teşkil etmez ve sizin aile doktoru tarafından fiziksel bir muayeneye tabi tutulmanızı bu açıdan tavsiye edilir.
64
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
23. Eğer Hipnozu Kullanırsanız Benim Yine de İlaçla Tedavi olmam gerekir mi? Bu hastalıkları göre değişir. Bazı durumlarda ilaçla tedaviyi tavsiye ederrim, diğerlerinde ise etmem. 24. Bütün Uzmanlar Hipnozu Kullanabilirler mi? Hayır. Hipnoz tedavi edici bir aşamadır. Ancak uzmanların çoğu, hipnoz hakkında bilgi eksikliğine sahiptir ve hipnozu kullanmada yetersizdir. 25. Tedavide hipnozu kullanmaya kimler yetkilidir? Hipnoz tekniğinin uygulanması oldukça basittir. Ufak bir gayret ve çalışma, bizleri hipnotik tanıma ulaştırır. Hipnozu uygulayan kişi de olağanüstü her hangi bir yetenek olması söz konusu değildir. Ancak hipnozun sadece basit bir teknik olarak değil de, belirli bir tedavi yöntemi olarak kullanacaksak, o zaman durum değişir. Tedavi aracı olarak kullanılarak hipnoz tekniğinin uygulayacak olan hekimin, aynı zamanda psikiyatri ve dinamik psikolojiyi bilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hastaya fayda yerine, zarar verebilir. Hastanın tüm şartlarının hipnoz ile tedavi olabilecek şekilde uygun olduğuna karar verdiyseniz, hipnoz tekniğini uygulayabilirsiniz. Ancak hastanın hipnoz hakkındaki beklentileri ve umutları gerçekçi olmalıdır. Gereğinden fazla umut yüklü bir hasta, tedavinin gecikmesi, sonuçlarının uzun sürede alınması gibi durumlarda hayal kırıklığına uğradığı zaman, tedaviyi kesebilir. 26. Muayene ve terapi seans ücreti ne kadardır? Muayene ve terapi seans süresi kaç dakikadır? Muayene veya seans ücreti 50$ (+kdv) veya Türk Lirası karşılığıdır. İlk muayene süresi limitsizdir. Muayene sonrası yapılan psikoterapi ve hipnoterapi seans süresi 45 dakikadır. Hücum tedavisi (toplam olarak 10-15 gün içinde bitirilen) 40 seanstan oluşmaktadır.
HİPNOZUN YAN ETKİLERİ Tıbbi denetim altında uygun kullanıldığı takdirde hipnoterapinin çok az kontrendikasyonları ve zararlı yan etkileri vardır. Karşılaşılan kişilerle, arasındaki ilişkilerde hiçbir zararlı etki ve bozukluk yoktur. Psikiatristler prepsikotik ve psikotik hastalarda hipnozu denerler. Bu bir kısım psikiatrisler için oldukça heyecan vericidir. Hipnoterapi ile hızlanan bir psikozun gerçek bir sebebinin olmadığı bildirilmiştir. Bu istisnaların dışında hipnotizmayı arzu eden hastalarda, hipnotizmanın hiçbir zorluk yaratmayacağından eminim. Hipnozla ilgili uygunsuz sonuçlar matematiksel olarak rutin
65
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
yapılan
cerrahi
girişimler
www.psikoaktuel.com
sırasındaki
mental
kondüsyonun
canlılığındaki
tetik
mekanizmasından daha önemsizdir. Operasyonda karar verilen faktörler hazırdır ve yalnız uygun bir açıklama gereklidir. Dr. Erıchson "Çeşitli zamanlarda, yüzlerce konuda yapılan hipnotizmalarda,
şahsî
yapılan
deneylerin
hiçbirinde
hipnozun
zararlı
etkisinin
gözlenmediğini" bildirmiştir. Radyoterapi gibi hipnozun da tehlikesi kullanımında değil, suistimal edilmesindedir. Hiçbir doktor, her durum için ve her hastada hipnozu tavsiye etmemelidir. Hipnoz dikkatle seçilen durumlarda diğer tedavilerden daha etkili olduğu yerlerde kullanılır. Sağlam kliniksel hüküm koyulan vakalarda uygulanmalıdır. Hipnozun bazı şekilleri hala anlaşılmadığından geri kalan ve açıklanmayan tek alan değildir. Psikodinamikde oryantasyon, hipnoterapinin başarılı olması için sabit olan bir unsurdur. Ve hipnoz bireye özgü değilse kötü muamele görebilir.
Psikoloji de Hipnoterapi Bir psikolog neden ve ne zaman hipnoterapiyi kullanmalıdır? Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım.Bir danışanınızı düşünün.Örneğin yıldırım korkusu var ve bundan dolayı yağmurlu ve kapalı havalarda dışarı çıkamıyor.Fobilerin terapisinde en çok kullanılan davranışçı yaklaşım geliyor değil mi aklınıza.Fakat burada işinize yaramaz çünkü danışanınızı kademeli olarak yıldırıma alıştırmak için gökyüzünde ne zaman yıldırım olacağını ne zaman olmayacağını kimse bilmez.Ancak hipnoterapi ile sujeyi yağmurlu bir güne götürüp küçük şimşekler çakar iken bakınız siz korkmuyorsunuz çünkü gevşediniz.......vs.vs...... diyebilirsiniz ve gerekli telkinleri verebilirsiniz alıştırma terapisini bir kaç seans ta bitirebilirsiniz. Psikologlar hipnoterapiyi kullanmak zorundadır çünkü bazı danışanlar için psikoterapi görmek başlı başına bir stres nedeni olabilmektedir.İnsanlarla sorunları olan bir danışanın sonuçta kendisi de bir insan olan terapistine hemen her türlü sorununu açması bilindiği gibi çok kolay olmuyor.Bu tür danışanlar genellikle nasıl anlatsam ! bilmem ki ! diye seansa başlayan kimselerdir.Böyle durumlarda hipnoz uyguladığım zaman danışanın stresi tamamen yok olmaktadır.Biraz önce "Ama anlatmam çok zor çekiniyorum utanıyorum" vs. vs. diyen
danışanlarımı
hipnoz
seansı
sırasında
susturmak
oldukça
zor
olabilmektedir.Hatırladığım bir danışanımda " Benim sorunlarım öyle anlatılabilecek cinsten şeyler değil en iyisi siz beni hipnotize edin çünkü ancak bu şekilde size anlatabilirim" demişti. Psikologlar bence hipnoanalize sadece hasta olarak teşhis almış olan insanları değil bilinçaltının analizine değeceğini düşündükleri veya kişisel gelişimi amaçlayan özünü ve kişiliğini tanımak isteyen her insanı seansa kabul etmelidir.Kişiyi hipnoterapiye alıp almama
66
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
konusunda karar verirken temel kriterim kişinin bir şekilde
hipnozdan yararlanıp
yararlanmayacağıdır. Yararlanabileceğini düşündüğüm insanlara hipnoz seansına alabilirim. Ayrıca insanların hasta olmamaları bilinçaltlarında problem olmadığını ispatlamadığı için böyle düşünüyorum. Örneğin bir insanın bilinçaltında ( özünde ) aşağılık kompleksi olabilir ve bunu telafi edebilmek amacıyla bir hastalık veya kişilik bozukluğu üretmemiştir de bunun yerine çok çalışarak toplumda sosyal statüsünü yükseltmiş olabilir. Ama hala bu kompleks bilinçaltında tıpkı bir bilgisayar virüsü gibi geri planda çalışıyor ama dışarıdan bakınca görülemiyor olabilir.Nitekim meslek yaşantımda bilinçaltında problem olmayan insanla henüz karşılaşmış değilim. Diğer bazı psikoterapi yöntemlerinin rüyaları anlamlandırmak için günlerce aylarca beklemek zorunda
kalmasına
karşılık
hipnoz
esnasında
her
an
rüya
gördürebilir
ve
anlamlandırabilirsiniz. Ayrıca hipnoterapinin diğer hiç
bir psikoterapide bulamayacağınız
bazı özellikleri
vardır.Bunlardan bir tanesi danışanınıza yaş geriletmesi yaptırabilmeniz ve gerekiyorsa travmatik olayın meydana geldiği yıllar önceki bir güne aynen geri götürebilmenizdir.Ayrıca bu teknik danışanın geçmişteki tutumları konusunda terapistin doğru bilgiler edinmesini sağlar. Hipnoterapinin psikoterapi amacı dışında kullanımı ile ilgili yaptığım bir uygulamadan bahsetmeden geçemeyeceğim.Bir gün bir telefon aldım.Telefondaki şahıs arabasını İstanbul'da kaybettiğini ve 2 gün boyunca 7-8 kişi arabayı aradıklarını ancak bulamadıklarını söyledi.Diyeceksiniz ki insan arabasını niye kaybeder ?Arabasını kaybettiği günün bir kaç gün öncesinde bu şahıs babasını İstanbul'da kaybetmiş.Babasını bulma telaşı içindeyken araba da kaybolmuş.Yani arabada üç kişilermiş ve üçü de arabanın nereye konulduğunu hiç hatırlamıyor.Ve benden hipnozla arabayı bulmak konusunda yardım istendi.Görevi kabul ettim ve hipnoza başlamadan önce elimde ki tek ipucu arabanın İstanbul'un Anadolu yakasında bir yerde olduğuydu.Hipnozda hatırlanan diğer ip uçları sayesinde arabanın Üsküdar iskelesine yakın bir yerde olduğunu söyledim ve araba orada bulundu.Babaya ne oldu diyeceksiniz ? Evine geri gelmiş. Yukarıdaki bahsettiğim nedenlerden dolayı bir psikoloğun ilk bilmesi gereken şeyin mutlaka hipnoterapi olmalı.Ve yeri ve zamanı geldiğinde uygulamalıdır diye düşünüyorum. Hipnoanaliz süreci: Kullandığım hipnoterapide birincil amacım hastanın bilinçaltı süreçlerini analiz etmektir. Bu işlem başarı ile tamamlanmışsa ancak o zaman iyi olma süreci otomatik olarak başlar. Danışana genellikle iyileşeceksin şeklinde direkt telkinler vermem çünkü; gerçekte iyileşmek istemeyen danışanı hiçbir telkinin iyileştiremeyeceğine inanırım. Direkt telkinler vermektense
67
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
kişinin sorununun nedenini anlamaya çalışırım ve bu nedeni yok ettiğimiz zaman sorun giderilmiş olur. Direkt telkinler yerine sen istersen iyileşebilirsin, başarabilirsin,kurtulabilirsin yapabilirsin şeklinde destekleyici telkinler veririm. Her psikolojik sorunun mutlaka gizli veya açık hastanın çevresine iletmeye çalıştığı bir mesaj olduğunu biliyoruz. Bu şekilde terapist tarafından anlamlandırılmamış bir mesaj açılmamış bir mektuba benzer. Mektubu yok etmekle mesajı asla anlayamayız. Kişinin bilinçaltının ihtiyaçlarını telkinle psikolojik sorunları yok etmeden önce sujeyi anlayabilmiş olmak gerekir düşüncesindeyim.Bu empati kurulmuşsa sujeye her hangi bir telkin verme gereğinin dahi kalmadan sorunların çözümlenebildiğini çalışmalarımda gözlemledim. Özel hipnoterapi dersi verdiğim bazı öğrencilerin Hipnoz=Telkin şeklinde düşündüklerini gözlemledim.Her zaman söylediğim gibi telkin ile semptom yok etmek en son çare olmalıdır.Çünkü sadece telkinlerle hastalık yok edilirse gerçekte tedavi edilen şey hasta olmadığı için hasta ileride rahatlıkla başka bir hastalık üretebilir.Tıpkı Panik Atağın Sosyal Fobi şeklinde tekrarlaması gibi.Sonuçta ikisi de kaygıya dayalı rahatsızlıktır.Terapi hedef olarak panik atağı değil hastanın kaygılı kişiliğini hedef almalıdır ki hastalık kılık değiştirerek ileride tekrar karşımıza çıkmasın. 2. Erickson'a Göre Hipnoterapi Erickson yapılan tüm hipnoz tanımlarının objektif olamayacağı için hipnozu ayrı ve özel bir durum olarak değerlendirirdi. Ericksonian yaklaşım ateorik (herhangi bir teorisi olmayan) bir yaklaşımdir. Bu yüzden Erickson içinde bulunduğu duruma ve ortama göre hipnozun bir çok tanımını yapmıştır. Bir hipnoz seansında bulunan hipnoterapist, danışan ve gözlemci doğal olarak hipnozu farklı farklı tanımlarlar, herkes kendi açısından olaya bakar. Gözlemci açısından hipnoz etkili bir iletişim iken danışan odaklanmış bir farkında olma hali olarak hipnozu
tanımlayabilir.
(Zeig
&
Lankton
1985,
S
356)
Ericksonian yaklaşım geleneksel anlamdaki hipnozu indükte etmekte güçlüklerin Erickson tarafından by-pass edilmesinden yada yeniden restore edilmesinden ortaya çıkmıştır diyebiliriz. Ericksonian yaklaşım hipnozu: içsel konsantrasyonun arttığı dikkatin hatıralara, değerlere, düşüncelere, ve inançlara odaklandığı değiştirilmiş bir durum olarak değerlendirir. Bu durumda hipnozu ; çevredeki dünyanın gerçeklerinden uzaklaşılmasına bağlı olarak ortaya çıkan, bilinçaltı fenomenlerin ön planda meydana geldiği, kişinin “kendisine” giriş olarak değerlendirebiliriz. (Zeig & Lankton 1988,S 6-7) Ericksonian yaklaşım hipnoterapi ile psikoterapi arasındaki gittikçe zayıflamakta olan bağları kuvvetlendirmiştir. Ericksonian yaklaşımı oluşturan ve temelinde bulunan fikirleri S.G. Gilligan şu şekilde özetlemektedir. 1- Her insan eşsizdir. 2- Hipnoz fikirlerin iletişimi şeklinde meydana gelen bir süreçtir.
68
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
3- Her insan problemlerini çözebilecek kaynaklara sahiptir. 4- Hipnoz bu kaynakları ortaya çıkarır. 5- Hipnoz her insanda gözlemlenebilecek, aşk kadar, kızgınlık kadar doğal bir fenomendir. Nasıl ki bir insan kızdığı zaman mutlaka bir yere vurması gerekir diyemiyorsak, hipnozdaki kişi içinde hipnozdaki kişi mutlaka şöyle hisseder veya mutlaka böyle yapar diyemiyoruz. Bir insan kızdığında saldırganlaşıp bir yerlere vurmadığı için bu insanda “kızgınlık yeteneği” yoktur diyemiyorsak, aynı şekilde hipnoz içinde kişinin yetenekli olması gerekmez. 6- Transformasyon (değişim) yanlışı düzeltmeden ziyade yönü düzelteme şeklindedir. 7- Kişinin eşsizliği bir çok düzeyde ele alınabilir. 8- Bilinçaltı yararlı ve üretici olarak otonom bir şekilde kullanılabilir.
Erickson’un yöntemlerini şöyle düşünürsek daha iyi anlayabiliriz. İnsanda hipnoz halini elde edebilmek için zorunlu olarak yapılması gereken bir şey var mıdır? Birçok farklı hipnoz yöntemi var ve hepsi ile hipnoz elde edilebiliyor. Hatta hipnozu iyi öğrenmiş danışanlarımız her istedikleri zaman hipnoz halini yaşayabilmektedirler. Hepimizin bildiği gibi hipnoterapistin verdiği bir anahtar kelime veya sitüasyonla otohipnoz anında danışanın adeta hiçbir şey yapmasına gerek kalmadan elde edilebilmektedir. Tecrübeli hipnoterapistler bilir ki hipnoz olmaya şartlanarak gelmiş olan danışan hipnoterapisti görür görmez bir trans haline geçebilir. Erickson ‘a göre hipnozu elde etmek için çoğu zaman çok bir şey yapmanıza gerek yoktur. Ericksonian hipnozun temel mantığı bence şu şekildedir. Hipnoz bir çok durumda zahmetsizce elde edilebiliyorsa klasik hipnozun gözü sabitleme, sözle telkin, imajinasyon gibi ritüellerine
ne gerek
vardır
?
Erickson’un
yaklaşımı klasik
hipnoz
yöntemlerinin
sorgulanmasından elde edilmiştir. Sizce bilim adamının vazgeçilmez özelliği öğrenmek mi dir? Yoksa sorgulamak mı?
Ona göre hipnoz öğrenmenin ve değişimin meydana gelme ihtimalinin en yüksek olduğu noktadır ve hipnoz için indüksiyon şart değildir. Trans herkes tarafından mutlaka yaşanmış olan doğal bir durumdur. Bunun en iyi örneği gündüz rüyası olgusudur. O’na göre hipnoz haline kayıtsız şartsız her insan yaşayabilir. Ancak çoğumuz bunun farkında değilizdir. Zaten Erickson’un danışanları çoğunlukla hipnoz halinde olduklarının farkında bile değillerdi. Erickson farkında olmaları gerektiğini de zaten düşünmüyordu. Klasik hipnoz anlayışında ise danışanlarımızı hipnozda olduklarına inandırmak için oldukça vakit kaybederiz. Çünkü danışanlar genellikle hipnoz halinde hiçbir şeyi hatırlamayacaklarına medya tarafından şartlandırılmışlardır. Bunu da medyanın yaptığı olumsuz bir hipnoz olarak görüyorum.
69
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Erickson’a göre hipnozun derinliğinin de istenilen amaçları gerçekleştirmede hiçbir önemi yoktur. Çünkü en hafif hipnoz bile bilinçaltına az çok ulaşmaya yeterli olur. Hatta bunun için çoğunlukla hipnoza bile gerek kalmaz. Bilinçaltının içeriğine bilinçliyken de ulaşılabilir. Hipnoterapist ve danışanı, zihinlerini bilinçaltı düzeyinde kullandığı her an hipnozdadır. Zihnin o an için bilinçaltı düzeyinin kullanılması bilinçli düzeyin kullanılamaması anlamına gelmez. Erickson’a göre insan bilinçliyken de bilinçaltından yararlanır. Örneğin bir söz söylerken dilimizin ucunda yüzlerce kelime bulunmaz. Dilimizin ucunda bilinçlilik boyutunda bir kelime bulunuyorsa o kelimenin arkasında bilinçaltı boyutunda binlerce kelime bulunmaktadır. Ericksonian hipnoz insanın bilinçaltı vasıtası ile tedavi edilmesidir. Bilinçaltına ulaşmak için insanın bilinçlilik halinden uzaklaştırılması gerekmez. Bir anımı anlatarak bu durumu sanırım daha iyi açıklayabilirim. Üç danışanıma hipnoz uygulayacaktım. Odamda “sehpanın ayağı” kırılmış vaziyette yine sehpanın üzerinde duruyordu. Danışanlarımdan biri sehpanın kırılmış ayağını havaya kaldırarak “Bununla mı hipnotize ediyorsunuz !” dedi. İşte halkın tanıdığı hipnoz: sehpanın ayağı ile benim insanların kafasına vurmam gibi bir şey. Ya da en azından insanların beklentileri buna yakın bir şey ki, kalın bir sehpa ayağı hipnozu çağrıştırıyor. Bende bu danışanlarıma hipnozun bir bayılma olmadığını açıkladım. Bu açıklamayı hemen her seans dilimizde tüy bitene kadar yapmak zorunda kalırız genellikle. Erickson’un hipnozu en kısa şekliyle tanımlaması şöyleydi “Hipnoz bilinçaltının öğrenmesidir.“ (Zeig & Lankton 1985 S.9) Erickson hipnozu danışanın içsel öğrenme süreçlerini uyaran fikirlerin sunulması olarak kavramlaştırmıştır.
HİPNOZ ESNASINDA NELER GÖZLENİR Erickson hastasının dikkatin içe yöneltir içsel araştırmalar yapmaya yönlendirirdi. Hasta hafif bir transa girdiğinde hastada abartılı bir yüz ifadesi ile birlikte, çok dikkatli bir bakış, köz kırpmama ve hareketsiz kalma, nabız atışında azalma, reflekslerde değişme gibi durumlar gözlemlenebilirdi. Hipnoz esnasında danışanlar tarafından değiştirilmiş bir farkındalık, değiştirilmiş bir yoğunluk halinden dolayı zihinden geçen düşünceler daha canlıdır. Ancak bir deneyim olarak hipnoz kişiden kişiye farklılıklar gösterir.
Geleneksel hipnoterapistler danışana şimdi hipnozdasınız ya da şimdi hipnoza gidiyoruz mesajını direkt verirken Erickson direkt olarak hipnoza giriş işareti belirtmezdi. Örneğin
70
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
danışanın hipnoza giriş anından sonra daha yavaş konuşurdu ve başını aşağıya yönelterek veya hastadan uzaklaşarak sesinin yönünü değiştirerek hipnoza giriş mesajını indirekt olarak danışana verirdi (Zeig & Lankton 1985) Danışana hipnozda olduğunun mesajını bir şekilde vermek her zaman hipnozu derinleştirir. Kimse nerede olduğu belli olmayan bir yolda daha fazla ilerlemek istemez. Bundan dolayı danışanın hipnozda olduğunu hissetmesi önemlidir.
BİLİNÇALTI İLE İLETİŞİM Erickson danışanın bilinçaltı ile doğrudan iletişime geçmeyi amaç edinirdi. Bunun için hastasının hipnoz esnasındaki kendiliğinden meydana gelen bazı vücutsal değişiklikleri ve hareketleri bir aracı olarak kullanırdı. Hatta bu araçları kullanarak hipnozu derinleştirirdi. Hipnoz :Bazı algısal ve zihinsel değişikliklerin meydana geldiği, bilinçaltı süreçlere ulaşılabilirliğin meydana geldiği, bilinçlilikle karakterize edilen özel bir durumdur. O halde algısal ve zihinsel değişikleri kullanarak yolu kısaltabiliriz, yani hipnozu derinleştirebiliriz. Erickson hipnozdaki artmış telkine yatkınlıktan (suggestibility) çok, hipnoz esnasında hastanın bilinçaltı ile girdiği karşılıklı iletişim ve etkileşim sonucunda tedavisini uygulardı. Erickson bütün bilgilerimizle anlayamadığımız durumlarda da hipnotik duruma geçildiğini söyler. Örnek olarak kolonya içmeyi alışkanlık haline getirmiş ve bu alışkanlıktan kurtulmak için savaş veren birini düşünün. Uzun süre kolonya içmediği için mutluyken, bir gün “ Gene kolonya içtim.” Diyerek büyük bir çöküntüyle geliyor karşınıza… bu durumda evet çok sevindim. Kutlamalıyız bunu. Artık kurtuldunuz.” Dediğini düşünün hipnoterapistin. Böyle bir durumda bunu söylediğiniz kişi karşınızda donup kalır. Erickson’a göre bu durum hipnozdur. Bu kişi telkine açıktır artık. .(Çoşkunur 1997,S.22) Bu konu ileride daha detaylı incelemek üzere şimdilik geçiyoruz.
BEN HİPNOZDAMIYIM Kİ Bazı danışanlarımla seanslar bittikten sonra yaptığım telefon görüşmelerinde bu soruyu sık sık duyarım. Ben gerçekten hipnozdamıydım? Oysa tedavi çoktan bitmiştir danışan problemlerinde çoktan kurtulmuştur. Hipnoz konusunda bunca yanlış bilgi ve inanış varken hipnozu
danışanın
algılaması
da
kolay
iş
değil
doğrusu.
Onlarda
haklı.
Erickson'un en yakın arkadaşlarından olan Dr.Ernest Rossi "Hypnotic Realities and Hypnotherapy" adlı eserinde Erickson'un hipnotik indüksiyon ve indirekt telkin verme metotlarını beş basamakta incelemiştir.
71
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
¤ Dikkatin fiksasyonu. ¤ Danışanın inanç sistemlerini ve alışkanlıklarını kesintiye uğratmak. ¤ Bilinçaltı araştırma ¤ Bilinçaltı proseslendirme ¤ Hipnotik cevap
3. Ericksonian Psikoterapinin Özellikleri NEDEN ETKİLİDİR Ericksonian terapinin tanınmış isimlerinden ve Erickson’un öğrencilerinden olan Prof.Dr. Sidney Rosen Ericksonian terapinin neden etkili olduğu konusunda şu önemli açıklamayı yapmaktadır: Ericksonian terapi yeniden çerçevelemenin önemini vurgular. Patoloji üzerine odaklanmaktansa sağlık ve şifa üzerine odaklanır. Hastalığın başlangıcına odaklanmaktansa terapinin amaçlarına odaklanır
TERAPİST AKTİF OLMALIDIR Erickson eğer siz yapmasanız ben yaparım diyecek kadar terapide aktiftir. Terapist sadece konuşan ya da telkin veren kimse değil gerektiğinde organize eden, yaparak gösteren ve yol açan bir rehberdir. Erickson terapiyi rahatlıkla seans odasının dışına çıkarabilirdi. İnsanlara kaba davranmakla ilgili sorunu olan bir hastası ile akşam yemeğine çıkarak hastasının garsonlara davranışları üzerine psikoterapi yapabilirdi. Ericksonian psikoterapi esnek ve stratejiktir. Erickson “Psikoterapide tüm yaptığınız ilk önce hastanızın dünyasını örneklemek, sonra hastanın dünyasına örnek olmaktır.” demektedir.
ÇOK BOYUTLU (MULTİ LEVEL) İLETİŞİM GEREKTİRİR Ericksonian psikoterapi hastayla multilevel (çok taraflı, çok yanlı) iletişim gerektirir. Tüm psikoterapistler bilir ki hasta bir çok şekilde ve çok boyutlu olarak terapisti ile iletişime geçebilir. Erickson bunun bilincine daha fazla varmamızı sağladı. Bir danışanım duygularını resim çizerek ifade etmeyi seviyordu. Bu danışanım eve kapanmış dışarı çıkmayan bir bayandı. Her seanstan önce bana karanlık canavarlarla dolu, cehennem manzaraları gibi manzaraları olan resimler getirirdi. Çünkü evinin dışında ki dünyayı adeta bir cehennem olarak görüyordu. Bende kendi getirdiği resmin cehennem manzaralarının olduğu yerin hemen kenarına iki yumurta, iki kedi bir tava, catal-bıçak, yatak-yorgan, çöp kovası gibi ev
72
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
eşyalarının resmini çizdim. Danışanıma verdiğim gizli telkin şuydu:”Evden dışarı çıkmasan hayatın bu ev eşyaları gibi basit ve anlamsız olmaya başlayabilir ! ”
Ericksona göre psikoterapi “İyi fikirlerin, kötü fikirlerle yer değiştirmesidir.” (Erickson’un sohbetlerinden alınmıştır ,1978) Ericksonian psikoterapi patolojiye odaklanmayan bir öğrenme yaklaşımıdır. Erickson nevroz ve psikonevroz dahil yaşam sorunlarını “Defolu bir öğrenmenin ürünü” olarak görür. Ericksonian yaklaşımda trans terapistin danışanıyla en iyi kontağı kurabilmesi ve onu anlayabilmesi için bir vasıtadır. (Zeig & Lankton, 1985)
İÇSEL ARAŞTIRMAYI TEŞVİK ETMELİYİZ “Bildiğinizi, düşündüğünüzden daha fazlasını biliyorsunuzdur. Bilinçaltınız bilincinizi korur ve uygun bir zaman ve yerde bilinçaltınız, bilincinizin artık zaten bildiği ama bildiğinizi bilmediğiniz bilgiyi size öğretir.” (Erickson’un kişisel sohbetlerinden 1970)
Ericksonian hipnoz ve psikoterapide insanlara kendi problemlerinin nedenlerini araştırma ve kendi çözümlerini üretme şansı verilir. Çünkü bilinçaltı kendi ürettiği çözümlere ve telkinlere direnç gösteremez. Bu teknikte hipnoz esnasında problemlerin kaynağı hakkında şu şekilde telkin verilebilir.” Problemlerin hakkında aslında bildiğin ama belki de bildiğini bilmediğin fikirler, nedenler, çözümler düşünebilirsin denilebilir. Danışan bu içsel araştırmasını hipnozdayken daha rahat yapar. Çünkü düşünceleri sözcüklere dökmek için herhangi bir çaba gerekmemektedir. Hipnozdayken danışanlarımızın zaten sorduğumuz sorulara derin derin düşünerek cevap verirler ve düşünmek için çok zaman kullandıklarını da ”time distortion” dan dolayı fark etmezler. Hipnoz esnasında bir çok semptomu danışanımın anlamlandırması isteyebilirim. Anlamları bilinen semptomların terapisi daha kolaydır. Bu anlamlandırma esnasında danışanlarıma bol bol vakit verdiğimde gerçektende en uygun anlamı bulabildiklerini gözlemledim. Bu anlamlandırmayı hipnotik rüyalarla da yapılabilir. Ya da danışanlarıma problemlerinin nedenleri ve çözümleri hakkında “Şimdi Gözlerinin önüne bazı resimler gelebilir, kulaklarında bazı sesler işitebilirsin veya bazı düşünceler aklına gelebilir. Düşünceler, sesler ve renkler ve resimler birleşerek büyüyerek bir rüyaya dönüşebilirler.” şeklinde telkin vermekteyim. Böylece danışanın hiçbir şey görmedim, düşünmedim, duymadım demesine fırsat bırakmadığım için hipnotik rüyayı mutlaka görürler. Telkinlere dirençli bir danışanım “Bir çok şey gördüm ama hepsi anlamsız demişti.” Bende ”Rüyalarda öyle değil midir ? diye cevap verdiğimde danışan gülümseyerek evet diyordu. Gördüğü şeylerin oldukça anlamlı olduğunu sonra açıkladığımda kendiside hayret etmişti.
73
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Hipnoterapi uygulayıcısı danışanını içsel araştırmaya yeterince teşvik ettiğinde bazı soruların cevabı hemen alınamasa da zamanla cevapları bilinçaltı mutlaka verecektir. Sık sık yutkunma şikayeti olan bir danışanımın bilinçaltına direkt olarak “Bu yutkunmalarının anlamı nedir ? diye sormuştum. Sorumun cevabını bir sonraki seansta alabildim ve bu cevap her şeyi açıklayan mükemmel bir cevaptı. Danışanım aynen şöyle söyledi. ” Yutkunma problemimin anlamı geçmişte duyduğum bazı sözleri, karşılaştığım bazı davranışları HAZMEDEMEMEM anlamına gelmektedir” dedi.
Bu durum bilinçaltından responsları (cevapları) alırken de bir tür “time distortion” meydana gelebildiğiniz göstermektedir. Elbette içsel araştırmanın hemen yapılması beklenemez.”Şimdi soruyorum şimdi cevap vereceksin “ demek içsel araştırmaya sevk etmek olmaz. Danışana zaman vermek gerekir.
Gün içinde aklımızdan geçen bin bir türlü garip düşüncenin kaynağı birkaç gün önce kendi kendimize sorduğumuz sorular olabilir. Soruları algılayan ve içsel araştırmayı tamamlayan bilinçaltı bir şekilde sonuçları yüzeye (bilince) ulaştırmaktadır. Bilinçaltı tepkisiz olmadığına göre ona soru sormasını bilirseniz ve onunla iletişime geçebilirseniz ondan istediğiniz sonuçları er geç alırsınız. O mutlaka bir işaret gönderir. Bu bakımdan bilinçaltınız size en fazla 1-2 hafta uzakta duruyordur. Egzersizlerle bu mesafeyi kısaltmak mümkündür. İleride bilinçaltı ile iletişim konusuna daha geniş yer vereceğim.
Yeterince içsel araştırmaya yönlendirilen danışan “Probleminin çözümü hakkında bir rüya gördüm” diyerek terapistine gelebilir. Çünkü Erickson’un dediği gibi “Psikoterapi sadece bilinçaltının öğrenmesini sağlayan ve bu öğrenmeleri çeşitlendiren bir motivasyondur.” Bundan dolayı psikoterapide yapılamayanları hastanın bilinçaltı eve gidip rüya görerek yapabilir (iyi çözümler üretebilir.) Aslında az veya çok, bilerek veya bilmeyerek her psikoterapi danışanı içsel araştırmaya yöneltir. Ericksonian psikoterapide içsel araştırma hızlandırılır.
DANIŞANIN RUH HALİ DEĞİŞTİRİLMELİDİR Tüm psikoterapiler şöyle bir göz attığımızda değiştirilmiş bilinç hallerinde değişimin meydana gelme ihtimalinin yüksek olduğunu görürüz. Psikoterapistlerinde tatile çıkmayı önermelerinin önemli nedeni tatilde danışanın her zamanki alıştığı bilinç halinden çıkarak daha farklı bir bilinç haline gitmesine yardımcı olmaktır. Rossi hipnotik indüksiyonun basamaklarını açıklarken ikinci basamakta danışanın alışılmış mental setlerini kesintiye uğratmak
74
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
gerektiğini belirtmektedir(Erickson & Rossi, 1979). Erickson’a göre danışanın algı ve davranışlarında meydana getirilecek her yumuşama yararlıdır.
P PSİKOTERAPİ SAMİMİYET VE YAKINLIK İÇERMELİDİR Ericksona göre teröpatik ilişki samimi ve yakın olmalıdır. Terapist ile danışan arasındaki kalın duvarlar yıkılmalıdır ki danışan telkine açık olsun ve terapistinin telkinlerini kendi doğal düşünceleriymiş gibi kabul etsin.
S SELF KONCEPT’İN (KENDİLİK ALGISI-DEĞERİ) DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİR Tüm başarılı psikoterapiler gizli veya açık şekilde danışanın kendilik kavramı hakkındaki imajlarını değiştirirler. Danışanın içsel senaryoları ve içsel diyalogları
trans durumunda
değiştirilmeye çok yatkındır.
D
DENEYİM DAHA ÖNEMLİDİR
”Psikoterapi kitaplardan öğrenilmez. Psikoterapi tecrübe ile öğrenilir.” (Erickson’un kişisel sohbetlerinden.) From ve Reichman’in dediği gibi “Hastanın tecrübeye ihtiyacı vardır, açıklamaya değil. ”Danışan doğal olarak kendisi hakkındaki bir çok şeyi terapistinden daha iyi bilebilir. Yüksek konsantrasyonun bulunduğu hipnoz halinde danışana elbette olumlu deneyimler yaşattırmak daha kolaydır. Erickson bu bakımdan fantezileri ve geçmiş deneyimleri gündeme getirirdi.
Psikoterapi hastaya göre ve probleme göre yönlendirilmelidir. Şunu unutmayınız ki hepimizin ayrı bir dili vardır.Hastanızı dinlerken onu sanki yabancı bir dil konuşuyormuş gibi dinleyiniz. Onu kendi konuştuğumuz dilin terimleri ve kavramları ile anlayamazsınız.” Milton H.Erickson Psikoterapinin aksine hipnozda kullanılan dil kolayca anlaşılabilir olmayabilir. Çünkü hipnoz son mesajdır. Mesajın açık mı gizli mi verildiğinin pek bir önemi yoktur. Erickson daha çok bilinçaltının dilini kullanırdı. O kelimelerde ki mimiklerdeki gizli anlamları fark eder yorumlar ve aynı gizlilikle danışanına geri gönderirdi.
Erickson sesinin tonunu konuşma tarzını, hangi kelimeleri kullanacağını ve aksanını karşısındaki insana göre değiştirirdi. Erickson bir gruba konuşma yaptığı zaman belirsiz terimler kullanarak konuşurdu. Ancak gruptaki herkes
Erickson’un sadece kendisine hitap
75
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
ettiğini düşünürdü. Çünkü Erickson’un belirsiz terimlerini gruptaki her insan kendi bakış açısı ve ihtiyaçları doğrultusunda yorumlardı. Erickson “başka insanların dilini, kendi dilimize çevirerek anladığımızı” söylerdi.
Erickson iletişimin bir çok elementi ve düzeyi olduğunu söylerdi. Ona göre iletişimin başlıca elementlerini davranış,duygu ve düşünce oluşturur. Ona göre bir çok terapistin yaptığı hata ise iletişimin yalnızca tek elementi üzerinde saplanıp kalmaktı. Örneğin davranışçılar sadece davranışlar üzerinde saplanıp kalmışlardır.
P PSiKOTERAPİYİ ZERAFET HALİNE GETİRMEK Ericksonian yaklaşımda beklide en önemli fark telkinlerin gizli de verilebilmesidir. Telkinin ne oranda gizli olmasını belirleyen şey hastanın telkine direncidir (Zeig 1980). Telkinleri bazı anekdotların, cümlelerin, kelimelerin içine saklamak bazı hastalar için telkinin kabul edilirliliğini arttırmaktadır. Ayrıca telkinleri bu şekilde gizli vermek psikoterapinin “zerafetini” arttırarak psikoterapiyi hasta ve terapist için daha ilginç ve eğlenceli hale getirmektedir.
Nitekim “psikoterapi” denilince çevremizde “Saol, benim ihtiyacım yok asıl sen git ! şeklindeki konuşmaları duyarız. Ericksonian psikoterapiden sonra bu konuşmalar şöyle değişir. ”Yahu bir psikoterapiste gittim çok enteresan bir adam ! Oldukça hoş sohbeti var !” Hasta zaten ruhsal gerginlikler ve sorunlar içinde iken ona birde sıkıcı bir psikoterapi ortamı sunmaya ne kadar hakkımız var ?
Erickson mizahın her şekilde psikoterapide yaygın olarak kullanılmasını teşvik ederdi. Mizahın iyileştirici gücü yaklaşık 20 yıl önce çok daha iyi anlaşılmıştır. Mizah danışan ve terapiste kavramları perspektife yerleştirmekte yardımcı olur. Psikoterapi ortamında yapılan mizah şu telkini danışana verir. Çok kısa olan yaşamımızda bazı amaçları gerçekleştirirken yaşamımızdan zevk almalıyız. Yaşamda bir çok şeyi ölüm kalım meselesi haline getirerek bizlere ulaşmış danışanlara risk almayı ve değişime cesaretli olmayı öğretebilir. Ben Erickson’u birazda Amerika’lı psikoterapistlerin Nasrettin Hocası olarak değerlendiriyorum. Erickson kıvrak zekasını hem farklı bakış açılarını göstermek hem de mizah yoluyla gerçekleri hastasına hissettirmek için kullanırdı. Erickson terapi esnasında bir şok ve sürpriz şeklinde ortaya çıkardığı espirilerin danışanın katı zihinsel setlerini kırdığını düşünürdü. Her psikolojik sorunun doğasında üzüntü mevcuttur. Danışanı sorunun doğasından ne kadar uzaklaştırabilirsek, tedaviyi k kadar kısaltmış oluruz.
76
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
T TERAPİSTİN AMAÇLARI NE OLMALIDIR. 1.Hipnoterapistin amacı danışanın uyum (compliance) gücünü arttırarak geliştirilen işbirliği sayesinde teröpatik amaçlara ulaşmaktır. Başka bir deyişle danışanın potansiyellerini uyandırarak ona yardımcı olmaktır. Geleneksel hipnoz ise bir anlamda hastayı verilen her emre itaat etmeye davet eder. Geleneksel hipnozculardan Kroger’e göre (1963) hastaya öneri sunmak bile telkin sayılamaz çünkü öneri kibar kalır. Geleneksel anlamdaki hipnotik telkin otoriter olmalıdır. Bildiğimiz gibi Erickson hiç te öyle düşünmemektedir. 2.Danışanlarının yaşamları için hakimiyet duygusunu geliştirmelerini sağlamak. 3.İyimserlik duygusunu geliştirmek. 4.Kendilik değerini arttırmak. 5.Rahatlık duygusunu danışanın tüm yaşamına taşımak.
D DİĞER PSİKOTERAPİSTLER NE DİYOR Wolberg (1991) Ericksonian yaklaşımı bu yaklaşımın dışında olan biri olarak bir makalesinde şu yorumlarda bulunmaktadır.”Erickson’un hastalarına ustaca yaklaşımından, getirdiği yeniliklerden yararlanmak gerekir. Erickson geleneksel teorilerin terapistleri umutsuz uğraşıların içine soktuğu gerekçesi ile teoriden çok uygulamaya önem vermiştir. Erickson sıklıkla dirençli hastalarla uğraşırdı. Erickson, yıllarca hastalığı ile mücadelesi sırasında keşfettiği tekniklerle oldukça etkileyici oldu. Onun cesareti, duyarlılığı ve ender görülen hastalarla başa çıkma yeteneği onu, Haley’in (1973) de dediği gibi, ender rastlanan bir terapist yapmıştır.
K KARİZMA TEDAVİ EDER Mİ ? Dr.Erickson'un gerçekleştirdiği hızlı ve etkili tedaviler için bazı çevreler tedavide Erickson'un karizmasının da önemli etken olduğunu, aynı yöntemleri kullanan diğer terapistlerin Erickson kadar başarılı olamayacaklarını iddia etmişlerdir. Erickson'un vaka sunumları genellikle sihirli bir tedavi olarak algılanmıştır.
Ericksonian yaklaşıma getirilebilen eleştirilerden en belirgin ve sık olanı, bu yaklaşımın kolayca
öğrenilemeyeceği şeklindedir. Bu yaklaşımı savunanlar
konusunda
çok
yetenekli
olduğunu
bundandolayı
başarılı
Erickson’un hipnoz tedaviler
yapabildiğini
77
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
söylemektedirler. Ben bu eleştirilere şöyle yanıt veriyorum. Bir şeyin kolayca öğrenilememesi onun değerini düşürmez aksine yükseltir. Kolay profesör olunmuyor diyerek üniversitelerin profesör yetiştirmesini engelleyemeyiz. Sizce pilotluk mu daha saygın bir meslektir minibüs şöförlüğü mü ? Her şeyde kolaya kaçmaya çalışan yaklaşımlar ve ekoller zor hastalarda sizce ne kadar etkili olabilir ? Milton H.Erickson, son dönem hipnoterapistleri içinde en etkili, yetenekli ve atılgan olanıydı (Oral & Adanur 1991) Bir alanda çok yetenekli olduğu
için
eleştirilen tek insan beklide Dr.Erickson dur. Üstelik Dr.Erickson öldüğü güne kadar bildiklerini yüzlerce insana aktarmaya çalıştığı halde. Hangi hasta işi konusunda yetenekli olduğu için doktorunu eleştirir ? Erickson’a yapılan bu haksız eleştiri şampiyon olmuş sporcuya “Çok yeteneklide ondan şampiyon oldu” şeklinde söylenmekten farklı değildir. Erickson’un hipnoterapi ve psikoterapiye en önemli katkısı “kolaylaştırmak” olmuştur, zorlaştırmak değil. Büyük yetenekler güç işleri kolay hale getirebilirler. Peki Erickson’un yöntemi her terapist tarafından rahatlıkla uygulanabilir mi? Sağır ve dilsizler dışında her insan konuşabilir ancak her insan iyi bir hatip olamaz. Bunun gibi bu yöntemin ne kadar başarılı uygulanabileceği, uygulayanın kim olduğundan da oldukça etkilenebilir.
6. Ericksonian Yaklaşımda Gözlemin Önemi “Konuşmalarımızın çoğunu dilimizle değil bedenimizle yaparız.” Milton H. Erickson Ronald Havens (1985) Erickson’un çalışmalarında göze çarpan önemli özelliklerin “gözlem ve pragmatizm” olduğunu söyler. Havens ayrıca Erickson’un yaklaşımını başka ekollerle bağdaştırmaya çalışmanın çok yanlış olacağını vurgulamaktadır. Erickson danışanları iyi gözlemler yaparak hipnoterapi konusunda birçok gerçeğe dikkatimizi çekmiştir. Ancak Erickson üstün gözlem gücünü teorilere ulaşmak için kullanmamıştır. Teorilerle uğraşmanın umutsuz bir uğraşı olduğunu vurgulayarak asıl dikkatimizi vermemiz gereken
noktanın,
“hastalardan”
elde
ettiğimiz
“sonuçlar”
olduğunu
vurgulamıştır.
Erickson’un bu özelliğini başka herhangi bir psikoterapistte görmek oldukça güçtür.
PSİKOLOG ARTHUR Arthur adındaki psikolog olan bir öğrencisini Erickson çok severmiş. Erickson’un teşvikleri ile Arthur Tıp Fakültesine girmiş. Fakültede çok sevdiği bir Prof. Arthur’a sınavdan korkup korkmadığını sormuş. Arthur sınavdan neden korkayım hocam çıkacak 10 sorunun hepsini biliyorum demiş. Hocası “nedir çıkacak sorular” diye sorduğunda gerçekten çıkacak soruların
78
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
hepsini bilmiş. Arthur bunun üzerine dekanın odasında bulmuş kendini. Arthur yıl boyunca hocasının mimiklerini çok iyi gözlemliyor ve hocanın hangi bilgiye önem verdiğini anlıyormuş. Defterine sadece o bilgileri özel bir işaretle işaretliyormuş. Arthur’un defterini dekan sınıftan getirtmiş ve Arthur’un söylediklerinin doğru olduğunu yani soruları çalmadığını sadece hocasıyla iyi empati kurduğu ve hoçasını çok iyi gözlediği için soruları tahmin ettiğini anlamış. Burada bir anım aklıma geldi. Üniversitede en zor derslerimizden bir tanesi Prof.Dr Yılmaz Özakpınar’ın hafıza dersi idi. O kadar zor ki hayatımda hiçbir sınavdan % üzerinden yedi almamıştım. yedi notunu duyunca içimde koskocaman bir boşluk hissetmiştim. Ne kadar çalışırsanız çalışın bu dersi geçmek için yeterli olmayabiliyordu. Sınav kağıdına isterseniz sayfalarca yazı yazın nafile. Hocanın sözlerini aynen ezberleyin, sınavda cevap olarak yazın, yine geçer not almanız zordu. Bizim bölümden bu dersten kaldığı için okulu 3-4 yıl uzatanlarla sık sık karşılaşıyorduk. Bu derse çalışırken bilinçaltım gizliden gizliye düşünüyordu. Bu hoca bizden ne istiyor acaba ? diye düşünürken gözlerim hocanın notlarındaydı. Tesadüfe bakın ki tam o esnada koyu siyahla yazılmış bir paragrafı okuyordum. Bilinçaltım hemen orada patlama yaptı. Evet dedim hocanın istediği bu olabilir. Kendimi hamamda suyun kaldırma kuvvetini keşfeden zat-ı muhterem gibi hissetmiştim. Final sınavında sorulara cevap vermeye bu koyu siyahla yazılmış paragraflarla başladım. Hocanın her sorusunun dolaylı yoldan bu paragraflara temas etmeye çalıştığı belli oluyordu. Bende cevaplarımda sözü hemen paragraflara getiriyordum. Sonuçta final sınavından yanlış hatırlamıyorsam 70 gibi bir not almıştım. Bu not bu hoca için inanılmazdı ve daha önce aldığım notun yaklaşık on katıydı.
GÖZLEMİN GÜCÜNÜ GÖSTEREN BİR VAKA Sol elini sürekli ağzında tutarak ağzını gizleyen bir bayan Erickson’a gelir. Hatta bu bayan sokakta bile
bu şekilde ağzını saklayarak yürümektedir, restorantta bu şekilde yemek
yermektedir. Yani kısacası her zaman eli ağzında. Bu bayan Erickson’a nasıl bu alışkanlığı kazandığını şöyle anlatmış :10 yaşındayken bir trafik kazasında ön camdan dışarı fırlamış. 10 yaşındaki bir kız için korkunç bir tecrübe. Ağzı cam parçaları tarafından kesilmiş ve bir çok kan varmış. Ağzının kesik olduğu düşüncesi ile bu küçük kız büyümüş. Kimsenin ağzına bakmasını istemediğinden, sürekli ağzını kapalı tutuyormuş. Erickson bu bayana cilt bakımı ile ilgili bir kitap vermiş. Kitapta yüzdeki güzel kıvrımlar ve noktalar adlı bölüm bayanın dikkatini çekmiş. (Erickson bu bölümün bu danışanın dikkatini çekeceğini biliyordu;çünkü danışan yüzünde yara izi olduğunu düşünüyordu.) Yüzde böyle güzel küçük bölümler olması fikri bayana çekici gelmişti. Erickson bayandan kendi yüzündeki yara izini yani güzel bölgeyi çizmesini istemiş. Bayan yıldız şeklinde bir figür getirmiş. Sonra
79
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Erickson danışanından bir erkek arkadaşı ile çıkmasını istemiş. Ancak buluşmaya iki elinde çanta ile giderse, partnerinden iyi geceler öpücüğü alacağını, hem de öpücüğün tam yara izinin üzerine geleceğini söylemiş. (Yüzdeki güzel kıvrım)
İyi geceler öpücüğüne izin
verdiğinde erkeğin her zaman saklamaya çalıştığı tarafından (yaralı tarafı) yüzünü öptüğünü fark etmiş. Çıktığı altı erkeğin hepside hep yüzünün yaralı (sağ) tarafını öptüğünü hayretle görmüş ve artık yüzünü saklamaktan vazgeçmiş. Erickson bu vakasını şöyle açıklıyor. Bu bayanın bilmediği şey; bir şeyi merak ettiğinde kafasını hep sol tarafa çevirmesiydi. Erkek şimdi beni yüzümden(yara yerinden) öpecek mi diye her merak ettiğinde bilinçdışı olarak kafasını sola çevirdiğinden erkekler sağ taraftan öpmek zorunda kalıyorlarmış. Erickson şöyle devam ediyor."Ne zaman bu danışanımı toplu bulunduğum bir ortamda anlatsam bayanların yüzlerinin bazı kısımlarını hareket ettirdiklerini görüyorum. Bu da subliminal bir etki. Erickson'un bu vakada yaptığı en önemli şey şuydu: danışanı her zaman kullandığı yüzünü saklamak şeklindeki savunma mekanizmasından kurtarmak ve devamında kafasını sağa çevirmek şeklinde ki bilinçdışı otomatik bir davranışın yardımıyla erkeklerin küçük ve önemsiz bir yara izini öpmesini sağlamaktı. Bu durumu bayanın keşfedeceğini Erickson önceden tahmin etmişti. Bu vakayı ilk okuyan herkes gibi sizde bu bayan neden yüzünü saklıyor diye düşündünüz değil mi? Oysa Erickson bundan da öte bu bayanın her meraklandığında kafasını sol tarafa çevirdiğini gözlemlemişti. Bende bu vakayı okuduktan sonra evde küçük bir mola verdim ve biraz televizyon seyrettim.atv de T.Ö isminde ünlü bir manken bir programa konuk olmuştu. Yaklaşık olarak yarım saat T.Ö’ın mimiklerini çok dikkatli şekilde takip ettim. T’nin aklına ne zaman alternatif bir düşünce gelse kafasını normalde baktığı yönün aksi istikametine çok hızlı şekilde çeviriyor ve tekrar aynı istikamete bakıyordu. Ne zaman soru sorsa kaşları yukarı kalkıyordu ? Şüphe içinde kaldığı durumda da kaşlarını yukarı kaldırma tepkisini gösteriyordu. Gözlerinin büyüklüğü ile konuşmanın duygusal içeriği arasında da bağlar olduğunu gördüm. İnsanların mimikleri ile konuşmanın duygusal içeriği arasında bağlar olması fikri kimseyi şaşırtmayacaktır. Ama bu bağlar Erickson yönteminde büyük önem arz etmektedir. Geleneksel hipnozcular genellikle mesleğe gözleri uzun süre kırpmadan bakma egzersizleri yapmakla başlarlar. Bana göre Ericksonian hipnoza başlamak için insanları (mimiklerini) aylarca gözlemleyerek başlamak gerekir. Bazen mimikler terapistlere danışanları hipnozda iken elde edecekleri bilgiden kat kat daha fazlasını verebilir.
80
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
TV spikerleri “Şimdi kısa bir reklam arası veriyoruz.” Derken onları dikkatlice hiç gözlediniz mi? Bu cümleyi her söylediklerinde mimikleri aynıdır çünkü bu cümleyi söylerken hissettikleri şeyler aynıdır. Sonra kedilerimi gözlemlemeye başladım. İşe en kolay olan en küçük kedimiz olan Lara ile başladım. Lara daha önceleri sık sık çalışma masama gelir kitap okuyorsam kitabın üzerine oturur, bilgisayarda çalışıyorsam klavyenin üzerine otururdu. Kafamı çevirirsem omuzlarıma çıkardı. Yine geldiğinde aynı hareketleri yaptı. Miyavlamalarına dikkat ettim bir miyavlaması oldukça uzun sürüyordu. Yaklaşık 5 saniye. Sonra mutfağa gidip
kedi maması verdim.
Mamasını yedikten sonra bu sefer masama çıktı önüme geldi kıçı kuyruğu havada başı yere yakın bir vaziyette çok kısa kısa miyavlıyordu. Yaklaşık 0.5 saniye. Bu kısa miyavlamaların anlamı “Doydum bir sorunum kalmadı teşekkür ederim” olmalıydı. Peki ama başını neden yere yaklaştırıp kıçını havaya kaldırıp karşımda duruyordu ki ? biraz düşündüğümde bunun anlamının da “ Bak başımı sana uzatıyorum beni sevmene izin veriyorum” olduğunu anladım. Öyle ya bir canlı başını yukarı kaldırıp etrafa bakınıyorsa bir şeye ihtiyacı var demektir. Bunun tersini yapıyorsa artık bir şeye ihtiyacı olmadığından rahat demektir. Daha sonraki günlerde Lara’nın ihtiyaçlarının aciliyetine göre miyavladığını fark ettim. Şöyle ki; Lara’nın ihtiyaçları ne kadar acil ise miyavlamaları arasındaki süre de o kadar kısalıyordu. Artık Erickson sayesinde kedilerimle konuşmayı da öğrenmiştim ☺ Eyvah
!
kedim
lara
yine
geldi
ve
klavyeye
basacak
yedfffdfggdfslkmğlkkkkkkkkklaaamdfkgafdkgmuuuıpdaflöbvslkrrrrrrrrrrrrrr. Aylarca insanları Erickson gibi gözlemledikten sonra şöyle dedim kendi kendime:Teşekkürler Erickson yine senden bir çok şey öğrendim. Meğer bende insanlara bakan körlerdenmişim. İnsanın mimiklerinden tahmin ettiğimden çok daha fazla şey çıkarılabiliyormuş. Özellikle bilinçaltı ile ilgili bir çok bilgiye mimiklerin analiz edilmesi ile ulaşılabilir çünkü; bilinçaltı mimiklerimizi etkiler ve büyük oranda kontrol eder. Erickson danışanlarında şu davranış ve mimikleri gözlemlerdi. 1. Ofise nasıl gelirler. (Bazıları etrafına bakınır, bazılarının ise etraflarındaki hiçbir şey umurunda değildir. 2. Danışan nasıl oturdu. Otururken vücudunun duruşu nasıl. Örneğin başı yada vücudu bir yana yatma eğiliminde mi ? 3. Elleri nasıl ne zamanlarda ne yöne doğru hareket ediyor. 4. Giysileri için seçtikleri kumaşın cinsi. Ayakkabıları. 5. Nefes alma hızları.
81
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
6. Gözbebeğinin büyüyüp küçülme hareketleri ve her iki göz bebeğinin eşit şekilde hareket edip etmediği. Diyebilirsiniz ki tüm bunları gözlemlemenin bir terapiste ne yararı olabilir ? Erickson bu soruya şu cevabı verirdi. “ Anormalin ne olduğunu anlayabilmek (gözlemleyebilmek) için önce normalin ne olduğunu bilmemiz gerekir. Bundan dolayı o her zaman herkesi gözlemlerdi. Bakınız Frued gözlemin gücünü nasıl açıklıyor. " Kendimi hipnozun zorlayıcı gücüne başvurmaksızın, sadece ne söylediklerini ve ne yaptıklarını gözlemleyerek insanların kendi içlerinde sakladıklarını gün ışığına çıkarmayla görevlendirdiğimde, bu görevin çok zor olduğunu düşündüm. Görmek için gözlere işitmek için kulaklara sahip olan kimse,hiç bir faninin bir sır saklayamayacağı konusunda kendi kendini ikna edebilir. Eğer dudakları sessizse, parmak uçlarıyla sohbet eder; her bir gözenekten kendini ele verecek şeyler çıkar. Ve bu nedenle ruhun en çok saklanmış gizli yerlerini bilinçli hale getirme görevinin başarılması mümkündür. (Freud,1901/1905a,ss.77-78)
5. Hipnoza Direnç İnsana daima değişim zor gelir. Hipnoterapi yıllardır insanların birlikte yaşamaya alıştıkları sorunlarını değiştirmek ister. Hipnotik telkin ve psikoterapi insanların özgürlüğünü tehdit eder. Bu durumu şöyle somutlaştırabiliriz: Çocuklar, ebeveynleri bir çok defa söylemelerine rağmen neden ısrarla kulaklarına fasulye sokmaya çalışırlar ? Çünkü onlara başka bir seçenek verilmeyerek özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Oysa çocuğa “gel şimdi bu fasulyelerle oyun oynayalım” denilseydi çocuk bir başlarsa oyuna, bir daha bırakmak istemezdi. Veya çocuğa şöyle denilebilirdi.” Kulağına fasulye sokarsan, sonra su içtiğinde bu fasulyeler ağaç olur ve kulaklarından burnundan dallar ve yapraklar sarkar.” Böyle bir ihtimali bile düşünen çocuk bu davranışından büyük ihtimalle vazgeçecektir. Sağlığa ve şifaya giden yol hiçbir zaman tek yol değildir. Bir çok şekilde aynı sonuçlara ulaşılabilir. Hipnotik telkin verirken dahi danışana seçenekler bırakmak, onların özgürlük alanlarına saygı duyarak davranmak gerekir.Bu şekilde davranmak dirençlere minimuma indirecektir. Erickson dirençleri olduğunu bildiği bir hastasına şikayetlerinin pazartesi ve
perşembe
günleri olacağını ama asla çarşamba günü herhangi şikayetinin olmayacağını telkin eder (deneysel amaçlı olarak). Dirençli hasta verilen telkinin tam tersini yapmıştır. Çarşamba günü şikayetleri doruk noktasına ulaşmıştır. Kendi tecrübelerime göre hipnoza ve telkine direncin en önemli ve ilk belirtiri şu şekildedir.
82
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
HİPNOZA KİMLER NASIL DİRENİRLER Genel olarak aşırı kaygılı olan, her zaman tetikte olma ihtiyacı hisseden, mükemmeliyetçi, aşırı derecede içine kapalı,
şüpheci ve güven duygusunu kazanmamış kişilerin hipnoza
direnç gösterme ihtimali daha yüksektir.
¤
Dirençli danışanlar bir çok soru sorma eğilimindedirler. Bu sorularda genellikle zekice
sorulmuş sorulardır. 25 yaşlarında bir bayan bana telefon açtı ve şöyle dedi “Başka bir hipnoterapiste gittim çok istekli olmama rağmen hipnoz deneyimi yaşayamadım.” Bu bayan ile telefonda en az yarım saat görüşme yaptım, çünkü soruları bitmek bilmiyordu. Her ne zaman hipnoza dirençli birini görsem aynı zamanda bu insanın her şeyi detaylı düşünen çok soru soran insan olduğunu da gözlemlemişimdir. ¤ Hipnoz seansı öncesi ön görüşmeyi uzattıkça uzatmak isterler. Seans öncesinde her şeye kusur bulma eğiliminde olabilirler. Koltuğun yerinden tutunda odanın sıcaklığına kadar her şeyi bahane edebilirler. ¤
Ön görüşme esnasında kendilerini deşifre edebilecek bilgileri vermekten kaçınırlar.
Şikayetlerini anlatırlar ama geçmişlerinden bahsederken detaylara girmek istemeyebilirler. Bu tür sorular sorduğunuzda uzun uzun düşünebilirler. Anlatmak onlara hep zor gelir. ¤ Hipnoza gelmeden bir gün önceki “İstenmeyen aş ya karın ağrıtır ya da baş” atasözünde olduğu gibi baş ağrısı, mide bulantısı, anksiyete ve hırçınlık gibi belirtiler gözlemlenebilir. ¤
Gözle tesbit yöntemini indüksiyon yöntemi olarak kullanırken gözlerini kapatır kapatmaz
hipnoza gireceklerini düşündüklerinden çok uzun süre sabit bakmak isteyebilirler. Gözleri yorulsa da kapatmakta geç kalmayı tercih ederler. Bu bakımdan seansa başlamadan önce hipnozun ne zaman başlayacağı hiç belli olmaz diye vurgulamak gerekir. ¤ Hipnoza direnenlerde indüksiyon esnasında ve biraz öncesinde normalden daha farklı ve hızlı vücut hareketleri (ajitasyon) gözlenebilir. ¤ Danışan semptomunu savunma amaçlı üretmişse hipnoza direnebilir. Çünkü her zaman kullanmaya alıştığımız silahı (savunma mekanizması) bırakıp başkasının yardımını (hipnoterapi) kabul etmek kolay değildir. Danışan semptomlarından dolayı ikincil kazançlara sahipse hipnoza direnebilir. ¤ Danışanınızın psikoterapiye ve hipnoterapiye direndiğinden emin değilseniz ona bir kitap vererek okumasını isteyebilirsiniz. Dirençli hasta verdiğiniz bu görevi yerine getirmeyecektir. Tiyatroya gitmek, sinemaya gitmek gibi benzer görevler verdiğinizde de aynı sonuçlarla karşılaşma ihtimaliniz yüksektir.
83
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Hipnoza gelmeden önce şehir dışından gelen bir danışanıma otobüste uyumasını önermiştim. İstanbul’a geldiğinde otobüste gözünü bile kırpmadığını normalde rahatlıkla otobüslerde uyuyabildiğini öğrendim. Hipnoza bir insanın girebilmesi için dikkatini konsantre etmeye engel olacak yorgunluğunun bulunmaması gerekir. Hipnozdan önce uyuması ve rahat olması gerekiyordu. Otobüste uyumamasının anlamı ben hipnoza daha başlarken direneceğim şeklinde idi. Gerçekten de bu danışanım çok direnmişti. ¤
Dirençli
hastalar
aynı
zamanda
anksiyetelidirler.
Hipnoterapinin
yararlı
olup
olmayacağından da emin değildirler. Onlara şu şekilde cevap veririm. Ben her seansa mutlaka başarılı olacağım inancıyla başlarım. İlk önce kendimi başarıya şartlandırırım. Siz de benim gibi düşünürseniz bana yardımcı olursunuz. Hipnozun gücüne placebo etkisini katmak istiyorsak danışanın terapiye inancını sağlamalıyız. R.Sherman ve Andersson (1978) ilk defa psikoterapiye başlayan danışanlardan bir gruba psikoterapinin 4 seansta sonlanacağını söylerlerken diğer gruba hiçbir bilgi vermemişlerdir. Psikoterapinin
dört seansta biteceği
söylenilen grup gerçektende psikoterapiden daha fazla yararlanmış ve terapiler daha erken sonlandırılmıştır. ¤ Yaygın görüşe göre erkekler hipnoza daha dirençlidirler. ¤
Dr.Tahir Özakkaş’a göre “kişisel ilişkilerden korkanlarda ve zarar verici, tehlikeli
zannedilen otoriteye yenilme korkusu olanlarda direnç gelişebilir. DİRENÇLERİN AŞILMASI Hipnoza girmemek için akla hayale gelmeyecek dirençler gösteren çok kuvvetli ışığa bile çok uzun süre baktığı halde gözlerini kapatmayan, kapatsa da az sonra tekrar açan bir danışanımla oldukça uğraşmıştım. En sonunda danışanımla yer değiştirdim. Hipnoz koltuğuna kendim geçtim. Birkaç dakika içinde hipnoza girdim. Bir gevşeme halinde olduğumu görünce danışanım bana şöyle dedi.” Hipnozdan çıkmayın lütfen bekleyin bende geliyorum ! ” Hipnoz halindeyken koltuktan kalktım. Koltuğa danışanım geçti. Benim talimatlarımla 3-4 dakikada hipnoza girdi. Daha önce saatlerce uğraşmıştım. Kendisi zaten o anda hipnozda olan hipnoterapistin önünde hipnoza girmekte kimse zorlanmaz ve direnmez. Yüzmeyi öğretmek istiyorsanız havuza önce kendiniz girebilmelisiniz. Bu şekilde danışanlar kendilerini daha güvende hissederler. Dirençli hastalarda Erickson’un en çok kullandığı teknik semptomu önerme (symptom prescription) tekniğidir. Örneğin baş ağrılarından şikayetçi olan bir hastaya önümüzdeki hafta baş ağrılarınız artmış olarak geleceksiniz dediğinde bu bir telkin olduğu için danışanlar baş ağrısı ile tekrar gelmezlerdi. Çünkü Erickson biliyordu ki dirençli hasta ne söylerseniz tersini yapma eğilimindedir !
84
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Erickson dirençli hastalarla karşılaştığında farklı semptomlar göstermelerini telkin edebilirdi. Ya da aynı semptomun farklı yerlerde meydana geleceğini telkin ederdi. Elbette bu şekilde semptoma yer değiştirildiğinde yeni yer, veya semptom daha uyumlu daha az rahatsız edici olmalıdır. Bu şekilde semptomlar hareket ettirildiğinde bu danışanın “kontrol” sahibi olduğunun göstergesidir ve bu “kontrol” danışana hissettirilir. Erickson ve Rossi dirençli hastaların indüksiyonunda distracting
(dikkatini başka yöne
yöneltme) tekniğini kullanırdı. Bu yöntem 999 dan 1’e kadar 3’er 3’ er sayma şeklinde uygulanır. Hasta bu şekilde sayarken bilinçli dirençleri yok olur. Gözü sabitleme yöntemini kullandığım bir danışanım hipnoza bir çok direnç göstermişti. Bende bir sonraki denememde gözü sabitleme aşamasından önce sayı saydırmıştım. Tüm dirençleri aklından uçup gittiğinden rahatlıkla hipnoza girebilmişti. Dirençlerin aşılmasında yaygın görüşe göre en emin yollardan biri terapist ile danışan arasında “rapport” ‘önem verilmesidir. Rapport terapist ile danışan arasında kurulan olumlu ilişkidir.
HİPNOZU TAKLİT ETTİRMEK Yapılan bilimsel araştırmalarda derin hipnozdaymış gibi taklit yapanların da hipnoza gireceğini göstermektedir (Rosen 1982 ).
DİRENÇLER HER ZAMAN VARDIR Diyelim ki bir okulun konferans salonunda ahlak kuralları ve görgü kuralları hakkında bir konuşma yapılacak. Okulun tüm öğrencilerini deneysel amaçlı olarak iki guruba ayıralım. Binci gurup sadece ahlak kurallarını bir konuşmacıdan dinlesin. İkinci gurup ise konuşmayı dinlerken bir Çarli Çaplin filmi izlesin. Sizce bu konferanstan olumlu yönde hangi grup daha fazla telkin alır. Film seyrederek konuşmaları dinleyen grup mu yoksa pür dikkat konuşmayı dinleyen grup mu ? Psikolog Festinger and Maccoby’nin buna benzer bir çalışmalarının sonucu oldukça ilgi çekicidir. Festinger ve Maccoby konuşmaları dinlerken film seyreden grubun konferanstan sonra daha ahlaki ve olumlu davranışlara yönlendiklerini bilimsel yöntemlerle tespit etmişlerdir. Bilimsel araştırmaların gösterdiği gibi dikkati başka tarafa yönlendirilmiş bir zihne telkin vermek daha kolaydır. Hipnoterapistler birinci seansta hipnoza çok yatkın olduğu halde danışanlardan bazılarının ikinci veya ilerleyen seansların birinde hipnoza direnebildiğini bildirirler. Bu durum göstermektedir ki potansiyel bir direnç her zaman mevcuttur ancak ne zaman karşımıza
85
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
çıkacağı belli olmaz. Zaman zaman bu dirençler hipnoza yatkınlık testlerinin uygulanması esnasında da karşımıza çıkarlar. 4.
Telkin Nedir ? Telkinin Gücü Nereye Kadardır ?
Field ve Kline (1974), Amerikan Klinik Hipnoz Dergisindeki bir makalede semptomun altında yatan nedenleri önemsemeden ve semptomun hasta için önemini anlamadan hipnotik telkinle semptom yok etmenin tehlikeleri konusunda uyarıda bulunurlar. Örnek olarak 27 yaşında aşırı kilolarından hipnotik telkinle kurtulmak için müracaat eden bir erkeği gösterirler. Hasta aşırı yeme sorunundan bir seansla kurtulacağına inanarak gelmiştir. Bu inancın nedeni sorulduğunda iki yıl önce hipnozla tek seansta bruxism (diş sıkma) tedavisi gördüğünü söyler. Hastanın kilo sorunları da iki yıl önce başlamıştır. Field ve Kline bu hastanın bruxizm ve kilo sounlarının altında depresyon ve ajitasyon bulunduğunu söylemektedirler. Aynı şekilde Kline (1978) el paralizisi için direkt hipnotik telkinler alan bir adamın hipnozdan sonra karısını boğduğu bir vakayı bildirmektedirler. 30 yaşında bayan olan bir akrabama hipnoz uygulamıştım. Yakınım olduğu için hiç analize girmeden tek bir telkin vererek seansı bitirdim. Verdiğim telkin “mutlu olacaksın” telkiniydi. Akrabam hipnozdan sonra çok daha mutluydu. Ama nasıl ? Hipnozdan sonra alış veriş yapma isteği neredeyse hastalık düzeyine ulaşmıştı. Artık sevgili akrabam alış veriş yaparak “mutlu oluyordu” Öyle ya hipnotik telkin olarak “mutlu ol” dedim ama nasıl mutlu olunur ! konusunu açıklamayınca hastam haklı olarak kendi kişilik yapısına uygun mutlu olma yolları buluyordu. Bir sonra ki seansta nasıl mutlu olabilir konusuna açıklık getirdik. Direkt yaklaşımla semptom yok etmeden önce kullanılabilecek yaklaşımlarda vardır. Örneğin çocuklarda semptomun terapistin elinde sihir olduğu için siğillerin yok olacağı şeklinde telkin vermektir. Çocukların için fanteziler önemlidir. Tedavide çocukların sihir gibi fantezilerinden yararlanabiliriz. Çocukların fantastik dünyalarından yararlanılarak yapılabilecek telkinler yetişkinlerde işe yaramayabilir. Onlara daha gerçekçi açıklamalar yapmalıyız. Örneğin siğillere kan akışı engelleneceği için siğiller kuruyacak şeklinde telkin verilebilir. Semptomu kaldırmada kullanılabilecek başka bir yaklaşımda semptomun negatif yönünü şiddetlendirmektir. Örneğin sigarayı bırakmaya çalışan birine her sigara içtiğinde yanan bir lastik kokusu alacaksın denilebilir. Bu tür telikinler sigarayı bırakma davranışının motivlerini oluşturabilirler (Udolf 1985). Barber (1978 ) semptom yok etmede pozitif düşünceleri vurgulamanın negatif düşünceleri vurgulamaktan daha etkili olacağını söylemektedir. Psikoterapinin esası : algısal, duygusal, entelektüel ve davranışsal değişmelerin danışanda terapistle iletişimi sonucunda meydana gelmesidir Sacerdote (1972). Bu bakımdan hipnoterapide “değişimden” önce “gelişim” amaçlanmalıdır.
86
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
OTO TELKİN Ototelkini hastanın beklentileri, inançları, içsel imajları, senaryoları ve diyalogları üretir ve bütün bunlar hastanın kendilik algısını (self-concept) oluştururken aynı zamanda self konsepti meydana getirirler. İnançlarımız ve yaşam
senaryolarımız kısa ve uzun vadeli
ototelkinler olarak değerlendirilebilir. Erickson’un naklettiği bir olay ototelkinin
gücü
konusunda oldukça kayda değerdir. (Rossi, Ryan, & Sharp, 1983) Colorado Psychopatik Hospital ‘da bir hasta “Önümüzdeki cumartesi sabahı saat 10.00 da ben öleceğim” diye her yere duyuru yapmış. Duyurudan sonra hasta iyi yemekler yiyormuş ve iyi uyuyormuş. O günlerde tam olarak sağlık durumu kontrol edilmiş ve hiçbir sorun ile
karşılaşılmamış.
Cumartesi sabahı saat 10.00’ dan önce tüm hastane personeli hastanın başında toplanmış ve hastanın daha önce duyurusunu yaptığı gibi, ölümünü seyretmişler. Daha ilginç olanı ise otopside ölüm nedeni bulunamamış. Erickson’un bu olay hakkındaki yorumu şöyle olmuş.” Düşüncelerin, duyguların, hislerin, tutumların ve inançların insan vücudu üzerine olan güçlü etkisini gösteren bir olay.” Hipnoz sırasında tedavi için kullandığımız mekanizma bu hastayı öldüren mekanizma ile aynıdır.
H HETEROTELKİN Psikanaliz dahil tüm psikoterapiler telkinden yararlanır. Telkinlerin gücü derin “pozitif transferans” ve “rapport”
(terapist ile danışan arasındaki olumlu, uyumlu, anlayışlı ilişki) ile
arttırılabilir. Psikanalitik hastalar bir tür transa içsel araştırma (iner searching) sürecinin ve serbest çağrışımın bir sonucu olarak girebilirler. Aslında psikanaliz hipnoterapinin yavaş işleyen bir türüdür. Bazı durumlarda yavaş kalmakta elbette yararlı olabilir.( Zeig & Lankton)
İNDİREKT TELKİNLER Telkin hipnozdan ve psikoterapiden soyutlanamaz ama telkin ne hipnoz demektir ne de psikoterapi. İndirekt telkin (indirekt suggestion) kavramı Erickson’un çalışmalarından sonra terminolojide önemini arttırmıştır. Bernheim’e kadar
hipnoz telkinle aynı anlamda
kullanılmıştır. O zamana kadar direkt telkinler emir verme şeklinde yapılmaktaydı. Omniponent (her şeye gücü yeten) hipnoterapiste bu imkanı veren yapının “massive transferance” veya “psikolojik regresyon” olduğu düşünülmüştür. E
Erickkson’a göre telkin: var olan bilinçaltı olasılıkları, potansiyelleri ortaya çıkarmak ve
değiştirmek için bir araçtır. Erickson danışanında daha önceden olmayan bir fikrin ortaya çıkarılamayacağını varsayarak telkinin bir itaat değil, iyileşmek için bir “anımsatma” olması gerektiğini savunmuştur. Şöyle
87
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
bir düşünürsek iyileşmek istemeyen hastayı hangi
www.psikoaktuel.com
vesile iyileştirebilir? Hangi telkin
iyileştirebilir ? Hastada olumlu telkini ve şifayı “istiyor muyum, istemiyor muyum ?” şeklindeki düşünceleri bilincin yüzeyinde göremeyiz. Bu tür düşüncelerin adresi bilinçaltıdır. Bu bakımdan Rossi hipnozun sadece hastanın kendine verdiği telkinleri kuvvetlendirme süreci olduğunu savunmuştur.
(Erickson M.H.,& Rossi E.L.,& Rossi,S.I.1976) Bu bakımdan telkin körü körüne kabullenme ya da itaat değil, hipnoterapist tarafından etkilenebilen içsel düşüncelerine danışanın kendi tepkisidir. En derin hipnozun bile telkinin kabul edileceğini garanti edemediğini hepimiz biliyoruz. Ancak şurası kesindir ki hastanın zihinsel süreçleri hipnoterapistle etkileşim içindedir. Asıl telkin işte bu etkileşimdir. Bu etkileşim bazen hastadan ve hipnoterapistten bağımsız olarak ta gerçekleşebilir. Ericksonian yaklaşım direkt telkinler verme yerine olumlu düşünceleri bilinçaltına “ANIMSATMA” üzerine temellenmiştir. Böyle bir telkin anlayışının aslında klasik hipnozdaki telkin ile pek bir bağlantısı kalmadığından başka bir terime ihtiyaç vardır (Zeig & Lankton,1988,S.7-8 ). İndirekt telkinlerin başlıca özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
İNDİREKT TELKİNLERİN ÖZELLİKLERİ ¤ İndirekt telkinler sağlığı ve şifayı hastaya çağrıştırıcıdırlar (evocative). İndirect telkinler hastanın sahip olmadığı düşüncelere ona empoze etmezler aksine hastada iyileşmek için zaten var olan potansiyelleri harekete geçirirler. ¤
İndirekt telkinler görünmezler (invisible) ve algılanmazlar. Hasta ilacın (telkinin) ne
olduğunu bilmediği zaman ona direnemez. Direkt telkinlerin “telkin” olduğunu danışan algılayabilir. ¤
İndirect telkinler hoşgörülüdür (permissive). Direct telkinler otoriterdir. Halk tarafından
klasik hipnoz ile körü körüne itaat neredeyse eşleştirilir. Klasik hipnozun ve Ericksonian hipnozun hastaya hitap şeklini karşılaştıralım. Klasik Hipnoz:Gözlerin kapanıyor, ben 5’ten geriye sayarken uyu. Ericksonian Hipnoz:Belki şimdi, belki sonra gözleriniz kapanabilir ve kendinizi çok gevşemiş ve rahatlamış olarak bulabilirsiniz. ¤ İndirect telkinleri hasta direkt telkinlerin aksine farkında olmadan yerine getirir.
88
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
¤ Danışan direkt telkinleri yerine getirirken bir zorunluluk (obligation) hissederken indirekt telkinleri yerine getirilirken böyle bir zorunluluk hissetmez.
Bir danışanım bana ne zaman telkin vereceksiniz diye sordu ve elinde kendisine vermemi istediği bir telkin listesiyle ☺ geldi. Durumunun iyiye gitmesinin nedeninin hipnoz olduğunu, kendisine telkin de verirsem daha hızlı iyileşeceğini söylemişti. Oysa o zamana kadar birçok telkin almış ve telkinleri zaten uygulamıştı☺ Sorunları da büyük oranda çözümlenmişti. Ancak bu danışanın aklına telkin deyince benim “iyileşeceksin ,yapacaksın, edeceksin” şeklinde ki sözlerim geliyordu.
7. Hikaye Nükte ve Anekdotlarla Terapi Gizli telkinler vermekte bilinen en iyi hipnoterapist olan Erickson bazen telkinleri çeşitli hikaye ve mecazların içine çoğunlukla gizlice yerleştirirdi. Böylece hastanın tüm dirençleri kırılmış olurdu. Çünkü gizli telkine karşı danışanın bilinçli direnci daha az olur. Bu hikayeler çoğunlukla şaşırtıcı ve hastanın tüm dikkatini toplayıcı özellikler taşırdı. Hikayeler çoğunlukla arketipik örnekler içerirdi. Erickson'un hikayeleri Amerikan halkının ruhuna hitap ederdi. Belki de bundan dolayı kendisi "halk kahramanı" olarak anılmıştır. Şimdi bazılarınız “yahu! bir hikaye dinlemek (hipnozda bile olsa) insanın yıllardır bilinçli çabalarıyla değiştiremediği alışkanlıklarını değiştirmesini nasıl sağlar” diyorsunuzdur. Aslında hikayelerle terapi bir çok şekilde etkili olmasına karşılık şöyle örneklerle açıklayabiliriz. Çok iyi bir film sizi etkileyip yaşamınızı değiştiremez mi ? Sevdiğiniz bir filmi defalarca izleyerek adeta hipnotik bir konsantrasyona ulaştığınız zamanlar hiç olmadı mı ? Bu filmde ki kahramanlarla kendinizi hiç özdeşleştirmediniz mi? Filmi seyrettikten yıllar sonra bile yeri ve zamanı geldiğinde çok eskiden şöyle bir film seyretmiştim diye arkadaşlarınıza anlatmaz mısınız? Ne dersiniz belki bu film sizin bir çok tutum ve davranışınızı değiştirmiştir sizin haberiniz yoktur. İşte modern hipnoz bir anlamda budur. Hipnoterapi bu bağlamda size uygun filmi yaratmanızı ve hayatınızı değiştirmeyi sağlayabilir. Erickson’un hikayeler anlatarak balıkçılardan ödül olarak akşam yemeği kazandığı günleri hatırladınız mı? Hikayelerin insan davranışları üzerindeki önemli etkisini Erickson genç bir öğrenciyken fark etmişti. Film demişken sanırım hayatımda izlediğim en güzel ve anlamlı film "Hayat Treni" adlı filmdi. Erickson anlattığı hikayede hastasının hikayedeki kahramanlardan kiminle özdeşim kurduğuna çok dikkat ederdi. Ayrıca Erickson danışanının hikayeye verdiği tepkilerden onların içsel durumları hakkında bilgilerde alırdı. Yani hikayelerini yeri geldiğinde projektif bir
89
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
test olarak kullanırdı. Örneğin bir hikayedeki "aile" rehberi, sevgi kaynağını ,desteği veya irrasyonel (akıl dışı) rehberliği, zorlayıcı irrasyonel kuvveti temsil edebilir. Bir hikayedeki bir çocuk tecrübesizliği, öğrenme isteğini fakat nasıl yapılacağını bilmemeyi, kendiliğindenliği, cahilliği, davranışlarımızın sınırlandırılmış repertuarlarını temsiz edebilir. Hikayeyi dinleyen eğer çocukla özdeşim kurmuşsa muhtemelen hikayede çocuğun büyüme ve özgür olma yolundaki engelleri aştığını öğrenince sevinecektir ve bu sevinme yüz ifadesine (facial expression) mutlaka yansıyacaktır. Bandler ve Grinder'e göre Ericksonian iletişimi mikroskobik düzeyde açıklamaya çalışmışlar ve hikaye içindeki telkinlerin Erickson tarafından duraklama, oturma pozisyonu veya ses tonunun değiştirilmesi şeklinde de verildiğini bildirmişlerdir. Bana da bu yöntem son derece mantıklı geldi çünkü bilincin algılayamadığı mimikleri bilinçaltının rahatça algılayabilmesi doğaldır ve bilinen bir gerçekliktir. Erickson psikoterapi sırasında, hikayede bazı kelime ve terimleri kasıtlı ve bilinçli olarak kullanırdı. Örneğin:”ayağa kalkmak, yolunu bulmak, doğru” gibi. Psikoterapi sırasında bu kelimeleri tekrar algılayan danışanın bilinçaltına gizli telkinler tekrar edilmiş olurdu. Örneğin ayağa kalkmak depresyondaki çökkünlükten kurtulmanın sembolü ve gizli telkini olabilirdi. Geleneksel hipnozda da telkinlerin sık sık danışana tekrar ettirilmesi daha yararlıdır. Hikayelerle psikoterapi konusu ileride ayrı bir bölüm olarak işlenecektir. Jeffry Zeig Erickson ile ilgili bir seminerinde anekdotları kullanmanın değerini şöyle açıklamıştır. 1. Anekdotlar tehdit etmez. Bilinçaltı fikirlere, kelimelere, telkinlere ve cümlelere direnç gösterebilir ama anekdotlara direnç göstermesini bilmez. Bir atasözüne yanlış fikirleri de savunsa genellikle kimse karşı çıkmaz yada çıkmayı akıl etmez. Böyle bir alışkanlığımız yoktur. 2. Anekdotlar telkinleri hoş hale getirir. Acı bir ilacı daha tatlı olan başka bir şeyle veya şekerlemenin içine koyarak daha kolay yutabiliriz. Bunun gibi bazı telkinlerde anekdotların içine yerleştirilebilir. 3. İnsan anekdotlardan sonuç çıkarma eğilimindedir. Anekdotlardan telkini kişi kendisi çıkarmış olur. Böylece telkinin sırf telkin olmasından dolayı karşılaşabileceği direnç daha baştan kırılmış olur. 4. Anekdotlar değişime karşı insandaki doğal direnci bypass eder. 5. Anekdotlar ilişkileri kontrol etmede kullanılabilir. 6. Anekdotlar danışanı daha esnek hale getirebilir.
90
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
7. Anekdotlar danışanda konfüzyon yaratarak telkine açık hale gelmesine yardımcı olurlar. 8. Anekdotlar fikirlerin ve telkinlerin hatırlanabilirliliğini arttırırlar. Ayrıca, Erickson’ın mecaz anlamlı telkinleri ve anekdotları danışanın aklına kendi tecrübelerini getirirdi. Hep söyleriz ya başkasından akıl almak zordur diye. En değerli şey aklımızdır. En çok kaybetmekten korktuğumuz şey aklımızdır. Erickson’un hikayeleri anekdotları ve mecaz anlamları telkin için kullanmasının en önemli nedeni budur. Danışan kendisini iyileştirecek aklı, düşünceyi ve içgörüyü kendi üretebilir. Ancak psikoterapist bu aklı, düşünceleri ve içgörüyü oluşturacak mataryalleri danışana verirse hem dirençle karşılaşmaz hem de danışan zorlanmamış olur. Her ne kadar “Akıl akıldan üstündür” şeklinde başkasından akıl almayı tavsiye eden bir atasözümüz olsa da insan olarak hep “üstün akıl” olma eğiliminde olduğumuzda bir gerçektir. Mümkünse akıl veren olmak isteriz alan değil. Bundan dolayı örneğin ev ve eşya taşınırken eşyanın nasıl taşınacağı konusunda herkesin ayrı bir fikri vardır ve genellikle her kafadan bir ses çıkar. Mecazlar sayesinde danışanlar aynı kavramlar hakkında değişik yorumlara rahatlıkla ulaşabilirler. Mecazların asıl anlamının gizli olması nedeni ile danışanlar kendi bilgi ve anlayışlarını rahatlıkla yeniden inşa edebilirler. Böylece psikoterapi sürecinde danışanlara aktif görev verilmiş olur. Psikoterapistin aklına bağımlı hale getirilmezler. Her hikayeden, her mecaz anlamlı sözden, her anekdottan insanlar kendilerine özgü anlamları çıkarırken kendi psikolojik yapılarını da ortaya koyarlar. Erickson şöyle der: Bir insanın kendi kardeşi hakkında düşünmesini istiyorsanız en iyi yol, kendi kardeşiniz hakkında bir anınızı ona anlatmaktır (Zeig 1985 b). Erickson bundan dolayı seanslarında sıklıkla kendi anılarından bahsederek gizlice ama kesinlikle danışanın algılarına etkide bulunurdu. Benzer şekilde benzetmeler ve mecazlarda bir fikrin hatırlanabilme ihtimalini yükseltirler. Sürekli ailesinden aldığı olumsuz telkin ve fikirlerden istemeye istemeye etkilenen bir bayan danışanıma :Artık kuş yuvadan uçtu demiştim ve hipnoz esnasında bu kuşu hayal etmesini söylediğimde bu kuşun bir güvercin olduğunu söylemişti. Elde ettiğim olumlu sonuç şaşırtıcı derecede iyiydi. Artık hiç bir şekilde ailesine kulak asmadığını ne zaman olumsuz sözlerle karşılaşsa güvercini uçarken gördüğünü söylüyordu. Erickson psikoterapide hiç şüphesiz o ana kadar olanlardan çok farklı boyutta bir çığır açmıştır. Ericksonian yaklaşımı ilk araştırdığım dönemde bu yaklaşım bana oldukça ilgi çekici ve farklı görünmüştü. Ancak anladım ki bu yaklaşımın merkezinde aslında hiçte şaşılmayacak bir şey var. Merkezdeki bu şey “insanın beyni ve kendisidir.” Diğer psikoterapiler
davranışlara kognisyonlara vs. dikkati yoğunlaştırırken insanı biraz
unutuyorlardı sanırım. Yani başlangıçta gizemli bir psikoterapist ve hipnoterapist olarak
91
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
algıladığım Erickson’un aslında olması gerekeni yaptığını anladım. Asıl gizem meğer Erickson da değilmiş. Asıl gizem bir türlü anlamayı beceremediğimiz insanın kendisindeymiş. İnsanı formüle edilmeye çalışıldığı sürece de insanın anlaşılabileceğini sanmıyorum. Erickson bilinen en iyi gözlemcilerdendi. Klasik hipnozcuların aksine sadece hipnozdaki danışanın vücut hareketlerine, nefes alışına, nabzına değil her türlü mimiğine ve responsa (tepkiye) dikkatlice bakardı. Örneğin hikayeyi dinlerken danışan herhangi bir sıkılma belirtisi göstermişse, Erickson danışanın bilinçaltı için önemli noktaya gelindiğini hissederdi. Bu durumda Erickson ya başka bir hikayeye geçer yada aynı hikayede detaylara iner ve danışanın tepkilerini gözlemlerdi. Yani Erickson'un hikayeleri (tales-stories) sadece terapötik değil aynı zamanda diagnotistikti. Hipnoterapi adlı eserinde Erickson hastanın dikkatini toplamak için kullandığı teknikleri açıklamaktadır. Bunlar sürpriz, şok, şüphe, şaşkınlık (kafa karışıklığı) saklı anlamları kullanmanın bir çok çeşidi, soru sorma, sözcük oyunu, mizah, hikaye ve anekdot teknikleridir. Her hikayenin bir yapısı ve gizli planı olurdu ve genellikle bir sürprizle biterdi. Bazı hikayeleri yavaş bir ritm ile tekrar tekrar okuyarak Erickson hipnoz hali elde ederdi. Bu tür hikayeler genellikle subliminal hipnotik etkilere de sahipti.
9. Erickson’un Tekniğinden Örnekler ve Özetler Marangoz İsa Erickson bir hastanede çalıştığı esnada kensinin isa olduğunu sanan şizofren bir erkek hasta uğraşı terapisine götürülemiyor. (Hastalar uğraşı tedavilerinde çeşitli el işleri yapmaktadırlar). Tüm doktorların hastayı uğraşı terapisine götürme çabaları sonuçsuz kalmıştır. Hastanın yanına Erickson gelir ve “ Efendim siz marangozdunuz değil mi” der (İsa bir marangozdu). Hasta “evet” der. Erickson “ Lütfen gelirmisiniz marangozhanede size ihtiyacımız var.” Bunu duyan hasta hiç direnmeden marangozhanenin yolunu tutar. Kaktüs: Erickson alkolik danışanlarını kendisine ait olan botanik bahçesine gönderirmiş. Bu bahçe bazen Erickson’un yaptığı işten daha iyisini yaparmış. Yine bir gün bir alkolik kendisine gelmiş ve sülalesinde herkesin alkolik olduğunu, eşinin sülalesinin ve bizzat eşinin de alkolik olduğunu söylemiş.”Sizin için çok zor bir hasta olmalıyım ? Ne dersiniz ?” demiş. Erickson ne iş yaptığını sormuş. Ayık olduğum zamanlar bir gazetede çalışırım ancak gazetecilikte alkol almadan da çalışmak pek mümkün değildir demiş. Erickson “Pekala şimdi botanik bahçeme gidip özel bir çeşit kaktüse bakmanızı istiyorum. O kaktüsler su ve yağmur olmadan 3 yıl yaşayabilirler.” demiş.
92
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Aradan bir çok yıl geçtikten sonra bir delikanlı Erickson’u görmek istemiş. Erickson neden görmek istediğini sormuş
ve genç “Yıllar önce botanik bahçenize gönderdiğiniz alkolik
gazetecinin oğluyum ve sizi görmek istedim. Çünkü hem annem hem babam artık alkol kullanmıyorlar.” demiş. Erickson babasının şimdi neler yaptığını sormuş. Genç:Sizinle görüştükten sonra gazeteciliği bırakıp bir dergide çalışmaya başladı demiş. (Danışan gazetecilik mesleğinde alkolü bırakmanın imkansız olduğunu düşünüyordu. Sanırım burada Erickson bir şekilde gizlice iş değiştirmesi telkininde bulundu.) Bir defasında Philadelphia'dan migren baş ağrıları olan bir hasta, doktoruyla beraber Erickson'un Phoenix'deki kliniğine getirilmişti. Hasta bir iş adamıydı. Kısa bir görüşme sonunda Erickson adamın son derece karşı koyan ve rekabetçi bir mizaçta olduğunu fark etti. Adam rekabet edebileceği her fırsatı umutla bekliyordu. Hafif bir hipnoz oluşturan Erickson hastaya şöyle dedi: "Sizi her geçen gün ölüme götüren baş ağrılarınız, migren baş ağrılarınız var. Bu azabı dokuz yıldır çekiyorsunuz. Baş ağrılarınız için güvendiğiniz bu doktor tarafından üç yıldır her gün tedavi ediliyorsunuz ve hiç bir gelişme göstermediniz." Erickson'un adamın hiç bir şekilde münakaşa edemeyeceği gibi konuştuğuna dikkatinizi çekerim. Basitçe gerçekleri ona nasıl görünüyorsa öylece yeniden ifade etmekten başka bir şey yapmamaktadır. Konuşmaya devam etti "Şimdi doktorunuz ilgilenmem için sizi bana getirdi ve ben sizinle çalışmayacağım. Ama bu işi başaracağım. Ellerinizi dizlerinize koyun ve önce sol elinizin mi, yoksa sağ elinizin mi yüzünüze yükseleceğine bakın." Burada Erickson hastanın direncini bertaraf etmek için ona yardım etmeyeceğini söylemekte ve daha sonra adamın mizacındaki rekabetçi, özelliği kullanarak iki eli arasında bir yarış ortamı yaratmaktadır. Bu özel seansta, bir elin yükselmesi yarım saati buldu. Hastanın eli yüzüne dokunurken Erickson, migren ağrılarını kendi kendine iyileştirmesine yardımcı olacak telkinler veriyordu. "Gerginlik kaslardadır..." diyordu "ve onlar yarışırken sen bu gerginliği ellerinde tutuyorsun. Şimdi baş ağrıların olsun istiyorsan, neden bu boynundaki omuzlarındaki kasların rekabetinden kurtulmuş bir baş ağrısı olmasın ? "Daha sonra Erickson, hangisinin daha çabuk gevşeyebileceğini görmek için eller arasında bir yarışma düzenledi. Böylece savunmaları engellenmiş olarak trans içindeyken hasta, baş ağrılarını durdurmamak ama kaslarındaki gerginliği gevşetmesini öğrenmek için basit bir telkin alıyordu. Erickson'un görünüşteki basit metodolojisi aslında hipnotik telkin yoluyla şifanın güçlü bir örneğiydi. Bu tek seans hastanın kendi kendisini iyileştirmesiyle sonuçlanan yeni bir inanç sistemi yaratmıştı. Islak Rüyalar Cinsel isteksizlik yüzünden eşinden boşanmış bir bayan Erickson’a gelir. Kocası bu tepkisiz bayanla daha fazla yaşamaya dayanamamıştır. Bu bayan boşandıktan sonra bir erkeğin metresi olarak yaşamaya devam etmekteydi. Bu adamla da normal bir cinsel ilişkiye
93
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
girememiş. Bu bayan seksin kendisi için mekanik bir şey olduğunu hiçbir zevk almadığını düşünüyormuş. Hipnoz halinde Erickson danışanına erkek cinselliği ile ilgili şeyler anlatmış. Bir penisin yumuşaklıktan sertliğe doğru gidişini alınan hazzı anlatmış. Gece rüyada erkeklerin nasıl orgazm olabildiklerini söylemiş. Sonrada her erkeğin atalarından yarısının bayan olduğu için, her erkeğin yapabildiğini, aslında her bayanında yapabileceğini söylemiş. Bundan dolayı sende
ıslak
rüyalar
görebilirsin
demiş.
Hem
de
her
istediğin
zaman.
Erickson bu sözleri duyduğunda bayanın yüz ifadesi birden adeta flaş etmiş ve bayan şöyle demiş,” Dr.Erickson, az önce bana hayatımın ilk orgazmını yaşattınız. Çok teşekkürler.” Erickson bu bayandan birkaç mektup almış. Metresi olarak yaşadığı erkekten ayrılmış. Genç bir erkekle beraber yaşıyormuş. Her defasında iki veya üç orgazm yaşayabiliyormuş. Erickson’un burada uyguladığı teknik neydi? Bu bayanın bilinçaltı seks ve mastürbasyon sırasında cinsel bir obje olarak kullanıldığını düşünüyordu. Bundan dolayı Erickson hastasına erkek cinselliğini anlatmış sonrada erkeğin cinsel anlamda yapabildiğini bayanında yapabileceği şeklinde indirekt telkin vermiştir. Vicious Pleasure Hipnotik realiteler adlı eserinde Erikson Saldırgan Zevk (Vicious Pleasure) isimli bir vakasını anlatır. Otuz yaşlarında bir bayan Erickson'a "Beni görmek isteyeceğinizi hiç sanmıyorum" diyerek gelir ve başlar anlatmaya. "Beni görmek istemeyeceğinizi tahmin ettim çünkü: “ Babam beni altı yaşımdan 17 yaşıma kadar cinsel bir obje olarak kullandı. Hem de düzenli olarak ve haftada bir iki kez. Bunu her yaptığında kendimi kirlenmiş, aşağılık, utanmış, korkmuş ve saldırıya uğramış olarak hissederdim. Yaşım 17 olduğunda liseyi bitirmenin kendime olan saygımı geri getireceğini umdum ama getirmedi. Edebiyat fakültesi diploması, yüksek lisans ta aynı şekilde işe yaramadı. Daha sonrasın saygıya asla hak etmediğim ve etmeyeceğime inandım. Doktora eğitimime devam ederken bir adam bana sürekli sevişme teklif ediyordu. Bu noktada vazgeçtim ve fahişeliğe başladım. Sonra bazı adamlar bu işi bırakıp kendileriyle birlikte yaşamamı istediler. Bir bayanın korunmaya ihtiyacı olduğunu düşünerek bu tekliflerden bir tanesini kabul ettim. Seks her zaman dehşet bir tecrübe olmuştur benim için. Bir penis her zaman sert ve tehdit edici gelmiştir bana. Bu adam benden sıkılmaya başlayınca bende başkasıyla yaşamaya başladım ve benzer şeyler tekrar yaşandı. Şimdi size geldim çünkü kendimi bir pislik olarak görüyorum. Ereksiyonda olan bir penis gördüğümde içimden imdat diye bağırmak geçiyor,kendimi zayıf ve aciz görüyorum. Bir adam cinsel ilişkiyi bitirdiğinde kendimi çok mutlu hissediyorum çünkü benim için işkence bitmiş oluyor. Ancak hala yaşamak ve geçinmek zorundayım ve kimse için hiç bir değerim olduğuna inanmıyorum.”
94
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Erickson şöyle demiş: "Bu çok üzücü bir hikaye ancak en üzücü olan yanı sizin "APTAL."olmanız. Çünkü bana erekte olan bir penisten korktuğunuzu söylüyorsunuz! İşte en aptal olan düşünce bu. Biliyorsunuz ki bir vajinanız var. Bir vajina en büyük penisi bile sarkmış yardımsız zavallı bir objeye çevirebilir. Sizin vajinanız da penisi bu hale getirmekten katı bir zevk alabilir. Danışanın yüz ifadesindeki değişim inanılmazdı. Sonra Erickson’un bu danışanı cinsel sorunlarını çözerek üniversitede doktora eğitimine devam etmiştir. Pipo Erickson’un yakın çevresinden olan şu anda Amerikan Ericksonian Hipnoz Derneğinin başkanı olan Psikolog
Jeffrey Zeig pipo kullanmaktaydı. Erickson Zeig’in piposundan
rahatsız olmakla birlikte hiçbir zaman bunu doğrudan Zeig’e söylememişti. Erickson ve Zeig bir gün arabada beraber gidiyolarmış. Erickson Zeige “ Jeffrey, biliyormusun bir arkadaşım pipoyu bıraktı” der. Zeig şaşır ve “niye ki” ? der. Erickson “ Bu arkadaşım zaten püpoya başlarken de başlayıp başlamamak konusunda oldukça kararsızdı. Pipo içerken sağ eliyle mi tutması gerekir yoksa sol eliyle mi diye karar vermekte zorlanmıştı. Bu konuya karar verdikten sonra dumanı aşağımı üflemesi gerekir yoksa yukarımı üflemesi gerekir diye uzun uzun düşündü. Buna karar verdikten sonra bu sefer pipoyu yan mı koyması gerekir yoksa dik mi koyması gerekir diye uzun uzun düşündü.” Yaklaşık 45 dakika süren buna benzer konuşmalara bırakılan Zeig bir daha asla pipo içmedi.(Bu olayı Doç.Dr.Timuçin Oral bir hipnoz kursunda nakletmiştir.) Çocuğu Olmayan Çift Öğretim üyesi olan bir karı koca Erickson’a gelirler. Sorunları uzun zamandır evli olmalarına rağmen çocuklarının olmayışıdır. Konuşmalar sırasında kullandıkları dil Erickson’un dikkatini çeker. Üreme organlarından, evlilik görevlerinden, üremek gereğinden söz etmektedirler. Cinsellikle ilgili kullandıkları dil bilimin soğuk dilidir. Cinsellik toplumun, doğanın yüklediği bir sorumluluktur sanki…Erickson sorunun bir hafta sonra çözümlenebileceğini söyler. Ama kullanılan metot çok rahatsız edicidir. Ancak kabul ederlerse kullanılabilirdi ? Bu bilgin çift hemen razı oldu. Ama Erickson metodun çok rahatsız edici olduğunu ve bir hafta süreyle düşünmelerini istediğini söyler. Yapacağı şok etkiye hazır olmalıydılar…Bir hafta sonra Erickson birden, “karını neden zevk için si….miyorsun ? der adama…Birkaç ay sonra eşi hamile kalmıştır. (Çoşkuner 1997,S.40) Sedef Hastalığı Bir bayan sedef hastalığının ağırlaşması üzerine Erickson’a müracaat eder. Bayan yaz günü uzun
kollu
giysiler
giymektedir.
Erickson
bayanın
kollarına
bakar
ve
,
95
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
- Sedef hastalığınız sizin düşündüğünüz kadar ağır değil hatta sizin düşündüğünüzün üçte biri anca olur” der. Bayan Erickson’un bu sözlerine oldukça kızmıştır ve -Ben size yardım almaya geliyorum çünkü siz doktorsunuz. Oysa benim vücudumda görebildiğim sedef hastalığının izlerini siz göremiyorsunuz indirime gidiyorsunuz der. Bunun üzerine Erickson, -Evet doğru;indirime gidiyorum. Çünkü bir çok duygunuz olursa daha az sedef hastalığınız
olur.
Bir
çok
duygu
kollarınızda,
vücudunuzda
oluşabilir.
Bayan,
-Bir daha görüşmek istemiyorum sizinle” der ve ofisten çıkar gider. Aradan iki hafta geçtikten sonra bayan telefon açar özür diler ve randevu ister. Bayan Erickson’un muayenehanesine
gelir
gelmez
kollarını
gösterir
ve
şöyle
der,
-Artık sedef hastalığım yok. Ama iki haftadır size olan kızgınlığım yüzünden neredeyse çıldıracaktım. Erickson bu vakada danışanın kızgınlık duygularını kendi üzerine yönlendirmektedir. Bunun doğal sonucu olarak sedef hastalığı yok olma düzeyine yaklaşmaktadır. Tek bir ereksiyonum bile olmadı. Bir adam Erickson’a gelir ve ilk defa cinsel ilişkiyi bir randevu evinde denediğini ama çok iğrendiğini söyler. Bundan sonra geçen 20 yıl içinde yüzlerce fahişe ile beraber olarak onlara bir çok para ödediğini ancak bir sefer bile erekte olamadığını anlatır. Adam sonra,”Şimdi uygun bir kız buldum ve evlenmek istiyorum. Fakat hala erekte olamıyorum” der. Erickson “Önce evlenmek istediğiniz bayanla özel bir görüşme yapmak istiyorum. Sonrasında her ikinizle bir görüşme yapacağım “ der. Erickson gelin adayı bayana “Her gece onunla yatağa gidiniz ancak çok soğuk bir bayan olmalısınız. Vücudunuzun herhangi bir yerine bile dokunmasına 3 ay kadar (balayı süresince) müsaade etmeyiniz.” der. Erickson hemen ardından kızla yaptığı konuşmayı adama anlatır ve tatil sonrası gelişmeleri görüşürüz der. Adam üç ay sonra gelir ve ilk defasında eşine kuvvet kaba kuvvet kullanarak sahip olduğunu erekte olabildiğini sevinçle anlatır. Adamın ilk tecrübesi sırasında ereksiyonda başarısızlık meydana gemleşti. Sonrasında adam her defasında parayla ilişkiye geçmek isteyerek (aynı şeyleri yaparak) başarısızlığını takviye etmişti. Erickson burada “Seks rahatlıkla ulaşılabilecek bir şeydir” şeklindeki düşünceyi “Seks yasaktır” şeklinde yeniden çerçevelediğinde istenilen yönde değişim meydana gelmiştir.
96
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Parmak Emme 15 yaşında bir kız Erickson’a getirilir. Kız gün boyunca parmağını ağzından çıkarmamaktadır. Kızın okulundaki herkes bu durumdan rahatsızdır. Kız Erickson’un ofisine getirildiğinde sesli sesli ve keyifle parmağını emmektedir. Erickson danışanına “Ben ailenle görüştüm, artık parmak emdiğin için sana hiçbir şey söylemeyecekler. Gönül rahatlığıyla akşam yemekten sonra babanın yanına oturarak parmaklarını keyifle emerken babanı rahatsız edebilirsin. Sonrada sıra annene gelir. Okula gittiğinde arkadaşlarının yanında da parmaklarını emmelisin ki tüm dikkatler senin üzerinde olsun ve aynı zamanda arkadaşlarını da rahatsız edebilesin. Biliyorsun ki farklılıklar rahatsızlık yaratır.” der . Bir aydan daha az bir süre sonra kız artık parmak emme dışında başka davranışlara yönelir. Çünkü Erickson parmak emme davranışını kıza verdiği telkinlerle bir zorunluluk haline getirmiştir (Symptom Prescription). Kız yapmak zorunda olduğu şeylere yapmama eğilimindeydi. Duygularını ifade etmek için artık başka yollar bulmuştu. Artık bu davranış Erickson’un bu telkinlerinden sonra kontrol edilemeyen kötü alışkanlık olma özelliğini yitirmişti. Erickson parmak emme davranışını yeniden çerçevelediği gibi semptomu önerme yöntemini de bu vakada kullanmıştır. Bu şekildeki semptomu önerme yöntemi Alfred Adler’ in şu sözü ile ilintilidir. ”Terapi bir insanın çorbasına tükürmeye benzer. Yemeye devam edebilirler ama, zevk alamazlar.” Erickson zaten danışanın yapmakta olduğu davranışı (parmak emme) önermekle bir anlamda danışanın çorbasına yabancı bir madde koymuştur. Bundan dolayı aynı davranışı sürdürme ihtimali çok zayıftır. Bir akıl hastanesinde iki isa olursa Psikotik hastalarda Erickson “ Hastanın dilinin konuşulması hatta hastaya terapistin katılması” gerektiğini vurgular. Erickson’un çalıştığı psikiyatri hastanesinde iki tane kendini isa zanneden ve bunu her zaman söyleyen hasta varmış. Erickson her gün bu iki hastayı karşı karşıya oturtur ve birbirlerine “ben gerçek isayım” diye tekrarlamalarını istermiş. Yaklaşık bir ay sonra john adındaki hasta “ben gerçek İsa’ yım, ama o çılgın Alberto İsa’nın kendisi olduğunu söylüyor yahu “ demiş. Erickson “ John biliyorsun ki sende Alberto’nun söylediğinin aynısını söylüyorsun. Alberto da senin söylediğinin aynısını söylüyor. Bu durumda sanırım ikinizden birisi gerçekten saçmalıyor çünkü, gerçek isa sadece bir tane. Jhon bir hafta sonra Erickson’a gelir ve ” ben o aptal Alberto’nun söylediği saçmalıkların aynısını söylüyorum. Demek ki bende aptalım veya saçmalıyorum, ve artık saçmalamak istemiyorum” der. Sonrasında Erickson Jhon’a hastanenin kütüphanesinde bazı görevler verir.Altı ay sonra jhon taburcu olmuştur.
97
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
¤ Enüretik bir çocuğa Erickson gece yatmadan önce yatağına diz çökerek kasten yatağına işemesini ve sonra o yatakta ıslak ıslak uyumasını tavsiye etmiş.(Symptom Prescription) ¤ Gece uyumakta zorluk çeken insanlara Erickson kendileri için yapılması çok güç gelen işleri yapmalarını tavsiye edermiş. Örneğin buzdolabının içini temizlemek ve yerleri cilalamak ve silmek gibi. ¤
Sabah erken kalkamayan danışanlarına, gece yatmadan önce aşırı miktarda sıvı
almalarını tavsiye edermiş ki sabahleyin tuvalete gitmek için mecburen kalksınlar. ¤ Hiperaktif, yerinde duramayan bir çocuk getirirler kendisine. Çocuk durmadan koşmaktadır odanın içinde. Erickson çocuk kapıya koşmaya başlayınca “kapıya koş.” Çiçeğe doğru koşuyorsa “Çiçeğe doğru koş.” der. Bu böyle sürer bir zaman. Sonunda “Otur.” deyince oturur çocuk.(Çoşkunur 1997 S.22) ¤ Erickson enüretik bir çocuğa bir soru sorar: -Şimdi tuvaletini yaparken yabancı bir adam kapıdan kafasını içeri soksa ne yapardın ? -Donar kalırdım. -Gayet doğru. Donar kalırdın ve gece altına işemeyi bırakırdın. İşemeyi bırakmak için yabancı bir adama ihtiyacın olmadığına göre sadece bu adamın düşüncesi sana işemeyi bıraktırabildiğine göre, iki hafta içinde kuru kalkmaya başlayabilirsin.” Erickson’un bu telkininden sonra çocuk iki hafta sonra kuru kalkmaya başlar ve sonrasında sorununu tamamen aşar. ¤ Bir danışanı Ericksona sigarayı ,alkolü ve aşırı yemeyi bırakıp spor yapmak istediğini, koşmak yürüyüş yapmak istediğini söylemiş. Erickson danışanın sigara alkol yemek gibi ihtiyaçlarını nereden karşıladığını sorar. Danışanı “ Köşedeki bakkal ve restoranttan” der. Erickson bu danışana sigara alkol ve yemek gibi şeyleri alması için birkaç kilometre uzaklıkta ulaşılması çok zor bir yerde bir bakkal bulmasını telkin eder. ¤ Erickson’un erkek çocuklarından bir tanesi bir kıza çıkma teklif eder ama red edilir. Genç Erickson tamam gel bu konuyu bildiğim çok güzel bir cafe var orada konuşalım der ☺ 8. ERİCKSONİAN TEKNİKLER Tekniklere girmeden önce hipnoz esnasında danışanda gözlediğimiz beş önemli başlığı inceleyelim. BEŞ HİPNOTİK CEVAP Çok düzeyli bir iletişim oluşturulduğunda 5 subjektif tecrübe ortaya çıkar. İndüksiyon bu beş subjektif tecrübenin bir kombinasyonu yaşanıldığında danışan tarafından bildirilir ve hipnoz danışan tarafından algılanır. Doğal olarak meydana gelen bu hipnoz belirtilerini terapist
98
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
hipnoza atfederek hipnozu derinleştirebilir. Aslında bu belirtiler terapistin elde etmek istediği amaçlardır. Hipnozun tanımlanması için beş belirtinin de görülmesi gerekmez ve her danışanda farklı oranlarda görülebilir. Genel olarak bu beş deneyim ne kadar artarsa hipnoz o kadar derinleşir.
1. Modified Awarenes (Değiştirilmiş Farkındalık) İndüksiyonun sonucu olarak danışanlar sıklıkla dikkat etme ve konsantrasyon süreçlerinde değiştirilmiş bir farkındalık bildirirler. Aslında farkındalık bir çok şekilde meydana gelebilir. Farkındalık bir şeye odaklanabilirde dağılabilirde. İçe yönelmiş, dışa yönelmiş veya bölünmüş bir farkındalık meydana gelebilir. Her şekilde danışan tarafından bu durum hipnoz olarak rapor edilir. Bu yüzden danışanlar sık sık “Sizi dinliyordum ama bir parçam başka bir yerlerdeydi” şeklinde farkındalığın bölünmesini de hipnoz olarak algılarlar. Burada önemli olan nokta farkındalığın bir şekilde değiştirilmiş olmasıdır. Ericksonian hipnozda aslında dikkatin içe yöneltilmesi zorunlu bir kural değildir.
2. Altered İntensity (Değiştirilmiş Yoğunluk) Başarılı şekilde hipnoz uygulanmış kişilerin ikinci olarak belirttikleri değişiklik değiştirilmiş yoğunluktur. Bu yoğunlaşma etkisinden dolayı bazı hatıralar hipnozda çok canlı yaşanılabilir.
3. Avolitional Experiences (İradi Olmayan Deneyimler) İradi olmayan deneyimler fiziksel ve zihinsel olabilir. (Fiziksel olan deneyimlere örnek vermem gerekirse: Bir danışanım vücudunu iki kat halinde algıladığını, diğeri kollarının uzadığını hissettiğini, bir diğeri ise düz uzandığı halde yan yattığını söylemişti. Zihinsel iradi olmayan deneyimlere örnek olarak: Hipnoz esnasında bir danışanım çok özlediği babasını birden bire karşısında görmüştü.) Bu tür zihinsel ve fiziksel iradi olmayan deneyimler telkine bağlı olmadan kendiliğindende ortaya çıkabilir. Oto hipnoz esnasında oluşmaları da mümkündür. (Bu tür deneyimleri ben mutlaka anlamlandırmaya çalışırım. Hiç bir şeyin durduk yerde ortaya çıkmayacağını düşünüyorum. Bu tür deneyimler tesadüfe bağlı değildir. Örneğin ellerinin uzadığını hisseden danışan bazı şeyleri kontrol etmek istediğini vurguluyor olabilir. Hipnoz esnasında bu tür deneyimler danışanları şaşırtır. Korkulacak bir şey olmadığını bu tür deneyimlerin hipnozun belirtileri olduğunu vurgulanarak hipnoz derinleştirilebilir.)
99
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
4. Avolitional Responsivenes (İradi Olmayan Tepkiler) Bu konunun yukarıdaki iradi olmayan deneyimlerle benzirlikleri vardır. Danışanın hipnoz esnasında terapiste verdiği tepkiler onun iradesinde olmayarak farklılık gösterebilir. (Sorduğunuz sorulara vereceği cevapların süresi çok uzayabilir, cevap verdiğinin de farkında olmayabilir, sorulara çok kısık sesle cevap verebilir) 5. Durumu Hipnoz Olarak Tanımlamak Danışan yukarıda anlatılan deneyimleri yaşar ama bunların hipnozdan kaynaklandığını tahmin edemeyebilir. (Korkulacak bir şey olmadığını bu tür deneyimlerin hipnozun belirtileri olduğunu vurgulayıp hipnozu derinleştirebiliriz.)
Burada şöyle bir soru sormak zekice olabilir ☺ Tüm bu hipnoz belirtilerinin oluşmasının ya da hipnoterapist tarafından telkinle oluşturulmasının nedeni nedir ? Bu beş belirtinin yani hipnozun oluşturulmasının nedenini klasik hipnozculara sorarsanız danışana telkinler verebilmek derler. Ancak modern hipnoz anlayışına göre “neden” danışan ile uyum ve işbirliğini geliştirmek, danışanın gizli yeteneklerini tedavide kullanarak onu etkilemek ve olumlu uyumlu davranışların ortaya çıktığını görmektir. Şimdi Erickson’un diğer yöntemlerini daha yakından inceleyebiliriz.
1. İndirection (Dolaylı Yönlendirme) Erickson’un yaklaşımını tek bir prensiple özetlemek gerekseydi bu prensip dolaylı yönlendirme tekniği olurdu. Erickson’a göre iletişimin etkili olabilmesi için mantıklı, somut, direkt olması gerekmez. Aksine büyük değişmeleri meydana getiren iletişim paradoksal, metaforik ve indirek olmakla birlikte mantıklı olması şart değildir. Erickson’un indirekt iletişimi kullanma şekli efsaneleşmiştir ve bu teknik aynı zamanda her insana samimi ve tanıdık gelir. Bu teknikler hakkında en iyi kaynak Haley’in (1973) kitabıdır. (Zeig & Lankton, 1985) Bir insan açıkça sizin tutum ve davranışlarımızı kontrol etmeye kalktığında bunu kolaylıkla kabul edebilir miyiz ? Hem de hiçbir direnç göstermeden. Yoksa kısa bir şaşkınlıktan sonra “Sana ne !” mi deriz ? Hipnoza hazırladığımız kişinin bilinçaltıda elbette bu şekilde kendini garip hisseder. Danışanlar Ericksonian psikoterapide değişime eşit şekilde iştirak etmezler, onlar değişimin hedefidirler. Ericksonian yaklaşımın kökeni hipnoz olmakla birlikte Erickson etkili değişimi ve iletişimi sağlayabilmek için her türlü aracı vasıta yapmasını bilmiştir. (Zeig & Lankton, 1985)
100
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
2. Seeding (Düşüncelerin Tohumlarını Önceden Ekmek) Sizce az önce düşündüğünüz şeyler, kullandığınız kelimeler şu anda nasıl düşüneceğiniz üzerinde etkili olabilir mi ? Araştırmalar göstermektedir ki bir olayla karşılaştığımızda yaptığımız yorumlar daha önce üzerinde düşündüğümüz konudan etkilenirler. Bu etkilenmemin boyutunu aşağıdaki deneysel araştırma daha iyi gözler önüne serebilir. Psikolog Nisbett ve Wilson (1977) başlangıçta iki gruba ayrılmış deneklere ezberlemeleri gereken kelime çiftleri verirler. Kelime çiftlerine örnek olarak at-araba, sinema-oyuncu gibi çiftleri verebiliriz. İki deney grubundan birinde okyanus-ay kelime çifti bulunmaktadır. Diğer grupta ise bu kelime çifti bulunmamaktadır. Deneklere kelime çiftlerini ezberledikten sonra şu soru yöneltiler : Aklınıza gelen ilk çamaşır yıkama deterjanını söyleyiniz. Daha önce okyanus-ay kelime çiftini ezberlemeye çalışan gruptakiler deterjan ismi olarak tide (gelgit) markasını hatırlamışlardır. Yani az önce düşündükleri okyanus-ay kelime çifti deneklerin deterjan olarak “tide” (gelgit) hatırlamalarını sağlamıştı. Okyanus-ay kelime çiftini ezberlemek zorunda olmayan gruptakiler ise deterjan ismi olarak başka markalar hatırlamışlardı. Erickson yukarıdaki deneyde bahsedilen insan beyninin bu özelliğinden yararlanırdı. Çünkü daha önce üzerinde kafa yorduğumuz kelimeler sonradan hiç farkına varmasak ta karşımıza çıkarlar. Örneğin Erickson çiçekcilik yapan bir hastasına bitkiler hakkında konuşurken gelişim, değişim, rahatlık, güzellik, renk gibi kelimeleri bol bol kullanırdı ki gelişim ve değişim için hastanın beyni önceden hazır olsun ve değişimi meydana getirecek düşünce tohumları (kelimeler ve kavramlar) hastanın zihnine atılsın. Seeding
Erickson’un
en
önemli
ve
etkili
tekniklerindendi.
Seeding
edebiyattaki
“foreshadowing” (önceden sezdirme) kavramına benzer. Bir fikir açıklanmadan önce roman yazarı bu fikri ima eder. İnsanlar seeding mekanizmasını günlük yaşamda farkında olmadan kullanırlar. Duygulanan ve içinden ağlama isteği geçen birisi daha hiç gözyaşı gelmeden önce elleri ile gözlerine dokunabilir, gözlerini işaret edebilir. Seeding bir sonraki hareketin nerede olacağı hakkında gizli bilgi veriri (Zeig & Lankton 1985).
3.Bilinçaltının Kullanılması Erickson’un bir çok tekniği bilinçaltı ile ilgili onun aşağıdaki düşünceleri üzerine temellendirilmiştir. 1. İnsanların bilinçaltının “aktiftir.” 2. Bilinçaltı, düşünceleri ve davranışları bilinçten bağımsız olarak yönlendirebilir. 3. Psikoterapide danışanın bilinçaltı ile iletişim kurabilmek bilinci ile iletişim kurabilmekten daha önemlidir.
101
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
4. Bilinçaltı insanı daha iyi temsil eder. 5. Bilgiyi insan hiç farkında olmadan (bilincin hiçbir çabası olmadan) da öğrenir. Erickson ‘un bu ve yukarıdaki düşüncelerinin doğruluğu çok sonradan deneylerle ispatlanmıştır. Subliminal (bilinçaltının bilinçten gizlice öğrenmesi) öğrenmenin var olduğu günümüzde bilimsel bir gerçekliktir. Erickson’un kullandığı yöntemlerin bilimsel temellerini anlamamıza aşağıdaki araştırma yardımcı olabilir. Wilson ve Zajonc ‘ın (1980) Ferekans-Cazibe etkisi adlı deneyinin sonuçlarına göre daha çok gördüğümüz şeylere (geometrik şekiller-nesneler) duygusal yakınlık gösterme (sevmetercih etme) ihtimalimiz daha yüksektir. Bu araştırmada deneklere taçhistoskop cihazı ile çeşitli geometrik şekiller gösterilmiştir. Resimler çok hızlı değiştiğinden hangi geometrik şekil olduğunun bilinçli çaba ile anlaşılması mümkün değildir. Ancak bilinçaltı elbette hangi geometrik şeklin kaç sefer ekrandan geçtiğini algılamaktadır. Her deneğe gösterilen geometrik şekillerin frekansı farklılık göstermektedir. (Örneğin bazı deneklere üçgen çok daha
fazla
gösterilirken
bazılarına
dikdörtgen
daha
fazla
gösterilmiştir.)
Deneyin diğer aşamasında deneklere sevdikleri geometrik şekillerin hangi şekiller olduğu sorulur. Deney esnasında üçgen şekli daha fazla gösterilen denekler bu soruya çoğunlukla üçgen diyerek cevap verirken, dikdörtgen şekline deney esnasında daha fazla maruz bırakılan
denekler
cevap
olarak
dikdörtgeni
ağırlıklı
olarak
tercih
etmişlerdir.
Erickson aynı mantıkla seansları sırasında danışanlarının bilinçaltını iyileşmeye ve sağlığa yönelik düşüncelere maruz bırakırdı (seeding). 4. Şaşkınlık (Confusion) Yaratmak Erickson’un hipnozu elde etmede veya telkin vermede kullandığı başka bir teknikte şaşkınlık tekniğidir.
Erickson
kelimelerle
oynayarak,
danışanlara
algılayamayacakları
ve
işleyemeyecekleri kadar bilgi vererek ve danışanın sorularına alakası olmayan cevaplar vererek bir şaşkınlık hali meydana getirirdi. Bu şekilde şaşkınlık meydana getirmesinin bir çok amacı vardı. Başlıcaları aşağıdadır. ¤ Bu türde bir şaşkınlık geçmişin o ana taşınmasının önüne set çeker. ¤ Az önce düşünülen ve konuşulan konu unutulur. ¤ Şaşkınlık durumu danışanın tüm dikkatini toplamasına yardım eder. ¤ Danışanda meydana getirilen şaşkınlık duygusu beraberinde uygunsuzluk beceriksizlik duygularını da getirerek danışanın dirençlerini kırar.
102
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
5. Zihin Okuma (Mind Reading) Erickson'un en önemli ve kullanışlı tekniklerinden biride zihin okuma (mind reading) olarak adlandırılabilir. Bu teknik danışanın dikkatli bir şekilde gözlenmesini davranışlarının bir aynada yansıyormuş gibi taklit edilmesiyle başlar. Böylece danışana okunduğu fikri empoze edilir. Bu tür bir ilişki samimi bir ilişkiye (Rapport) zemin hazırlamaktaydı. Rapport tüm psikoterapilerde zorunludur. Rapport hipnoterapide diğer terapilere nazaran çok daha kısa sürede elde edilebilmektedir. Psikoterapi bağlamında rapportun önemine ilk defa Anton Mesmer değinmiştir. Tüm psikoterapilerde rapportun merkezi bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Kimse olumlu ilişkiler kuramadığı iyi şeyler hissetmediği terapiste devam etmez. Güçlü bir teröpatik ilişki danışana anlaşıldığı ve güvende olduğunu hissettirir. Bu güvenle ancak danışan içsel yaşamının kapılarını terapistine açabilir.
İndirekt (injunctive) Diğer Hipnoz Teknikleri Ratifikasyon (Onaylama) Ratifikasyon Erickson tarafından indüksiyonun erken aşamasında uygulanırdı. Örneğin Alfabenin harflerini bir yere yazarken danışanın kendisini dikkatlice seyretmesine neden olurdu (çünkü hasta Erickson’un niye alfabeyi yazdığını düşünmektedir).Sonra Erickson ” Beni seyrederken göz kırpmanız, nabız atışınız, hareketleriniz ve tüm refleksleriniz azaldı.” derdi. Burada danışana verilen gizli telkin hipnoza başlıyoruzdur. Ratifikasyon meydana gelen değişikliklerin hastaya geri bildirimini kapsar. İnkorperasyon (İşbirliğinin kapsama alanını genişletmek) Çevrede, hastanın davranışlarında ve hareketlerinde meydana gelen değişikliklerin indüksiyona ve hipnoterapiye amacı doğrultusunda kullanılmasına denilir. Örneğin seans odasındaki telefon çaldığı zaman “Şimdi aklınıza önemli bir fikir zil çalmışçasına gelebilir” derdi. Başka bir örnek : Danışanın el veya parmakları kendiliğinden hareket ettiği zaman “Şimdi bilinçaltınız önemli ve güzel bir fikre işaret edebilir” derdi. Seans odasında olan her şeyi olumlu olarak kullanmasını bilirdi. Seans odamda hipnoz esnasında musluktan “floşşşşş, blop blob, tıssss,furrrrrrrr” diye sesler gelmişti. Hemen danışanıma şöyle dedim. -Musluğum size bazı şifreli mesajlar gönderdi. Bu seslerin bir anlamı vardı.Şimdi çözebildiniz mi bu anlamları ? dedim. Danışanım şöyle cevap verdi. -Musluğunuz sanırım artık iyileşmem gerektiğini söyledi.
103
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Pozitif Atribüsyon (Olumlu Atıflarda Bulunma) Ratifikasyona benzemekle birlikte ondan daha açık bir süreçtir. Örneğin danışan başını hipnoterapiste doğru çevirdiğinde hipnoterapist şöyle diyebilir. -Başınızı bana çevirdiniz çünkü bilinçaltınız ne söyleyeceğimle oldukça fazla ilgilendi ve dikkat ve konsantrasyonunuz arttı. Sürpriz Erickson öğrencilerine ilk önce hipnozu indükte etmelerini önerirdi. Geleneksel hipnozcular hipnozdan önce bir ön görüşme yapma ve anamnez bilgilerini alma alışkanlığı içindedirler. Yeni başlayanlar için daha seansın başında hipnozu gerçekleştirmek kolay olmayabilir. Ancak tecrübeliler için kullanışlı bir yöntemdir. Erickson verdiği konferanslara bile tansiyonu yükselterek ve sonrasında hipnozu indükte ederek başlardı. Erickson’un hipnoza psikoterapiden önce başlamasının nedenleri şöyledir. 1. Yoğunlaşılan konuyu değiştirmek. 2. Psikodinamiği temizlenir. 3. İndüksiyon sadece psikoterapi için değil aynı zamanda teşhis içinde kullanılabilir. Bu bakımdan danışanın indüksiyona verdiği cevaplarda teşhis için önemli verileri oluşturur. Erickson hastasının bazı çocukluk anılarını hatırlaması gerektiğini düşünüyorsa ofisindeki bazı eşyalarla çocuk gibi oynamaya başlardı. Burada hastasına verdiği gizli telkin: “ Hadi şimdi çocukluğa dönelim.” Yeniden Tanımlama (Redefining) Psikoterapistin problem veya şartlar hakkında yeni tanımlamalarda bulunmasına yardımcı olarak danışanın tutumlarında değişikliğe yol açmasıdır. Örneğin psikoterapist danışanına “ Fobilere sahip olmanız oldukça iyi bir şey çünkü kocanız problemleri ile başa çıkmak zorunda ancak bu güce sahip değil.” Bu sözden sonra probleme yeni bir değer atfedilmiştir (redifining). Redifiye etmek probleme yeni anlamlar kazandırmanın yanında, sembolik olarak kullanışlı bir duyum yaratır. Redifiye etmek yeniden çerçeveleme (reframing) den daha etkili olur. Geleneksel Metotlarla Ericksonian Yaklaşımın Karşılaştırılması Ericksonian yaklaşımda hipnoterapist olumlu kaynak deneyimlerin danışanla ortaklaşa yaratıcısıdır. İndüksiyon değişimin önemli bir ritüelidir. İndüksiyon aynı zamanda değişimin ta kendisidir. İndüksiyon geleneksel hipnoterapinin aksine Ericksonian yaklaşımda aynı
104
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
zamanda terapinin de kendisidir. İndüksiyon teröpatiktir. Bundan dolayı Ericksonian yaklaşım özel indüksiyon yöntemleri öğretmez. Belki sadece örnek gösterir. Ericksonian yaklaşımda indüksiyonun terapiden ayrı düşünülme zorunluluğu yoktur. Aynı zamanda indüksiyon terapiye giden bir basamakta değildir. İndüksiyon deneyimlerde ve tepkilerde esnekliği teşvik ederek danışana yeni seçimler teklif eder. “2” Kadın… Fenomeni: Freud “Aşkın Psikolojisine Ekler I”’de insanların aşk yaşamlarında birbirinden farklı obje seçimleri olduğuna dikkati çekmiştir. Daha sonra Freud; kendisinden daha düşük sosyoekonomik sınıfa ait ve birçok sevgilisi olan bir kadına karşı erkeğin duyduğu tutkulu aşkı tanımlamıştır. Bu tür erkekler acı içinde kıskançlık duygularıyla savaşırken; bu düşmüş kadını kurtarmak için de güçlü istek duymaktadırlar. Bu tür tutkulu birliktelikler bu tip adamların hayatlarında tekrar tekrar yaşanmaktadır. Bu yazıda daha önceden yazılmamış eğer yazıldıysa da özgül bir vakadan öteye geçememiş, klinik ve teorik düzeyde irdelenmemiş ancak Freud tarafından tanımlanmış başka bir uç örnek tasvir edilecektir. Bu adamlar iki kadına-karıları ve diğeri aynı zamanda güçlü bir bağla bağlanmışlardır; her birinden vazgeçmede zorluk yaşamakta ve varılan yer: iki kadın fenomeni olmaktadır. Bu klinik durum; diğer iki kadın durumlarından ayrılmalıdır. Burada tanımlayacağımız iki kadın fenomeni bilindiğinden daha sık karşımıza çıkmaktadır. İlk olarak birçok konsültasyondan, süpervizyondan ve başarı ile tamamlanmış analizden elde edilen veriler ışığında bu hastaların genel özelliklerinden bahsedeceğim; böylece onların fenomonolojik bir görüntüsünü sunacağım. Genelleştirilmiş öngörüleri aydınlatmaya yardımcı olacak bir vakanın analizinde elde edilen verileri sizinle paylaşacağım. Bu hastanın psikanalizinde ortaya konan sevme paterninin dinamik açıdan anlaşılması bu tür iki kadın fenomenini yaşayan hastaların değerlendirilmesinde yardımcı olacağına inanıyorum. Fenomonolojik Görüş: Bu durumdan yakınmakta olan erkek; genç yaşta benzer bir geçmişe sahip bir kadınla evlenmiştir. Bu ilişkide her ikisi de monogam kalmış ve birbirlerine adadıkları bir yaşam sürmüşlerdir. Ancak ilk dönemlerde yaşanan cinsel tutku ve aşkın tükenmesiyle duygusal yaşamlarını eşlerinden ayırmışlar ve daha sonra da başka bir kadınla tutkulu bir aşka düşmüşlerdir. Yeni bir kadınla aşk ilişkisini yaşarken halen evliliklerine ve eşlerine karşı bağlılıkları ve sorumlulukları da devam etmektedir. Bu önü alınmaz haz ve tutku; yeni bir obje ile uyanmış ve o objeye yatırılmıştır; bu da erkeğin yaşamındaki tüm etkinliklere ve işlevlere yansımaktadır. Daha önceden eşleriyle yaşadıkları ancak zaman içinde kaybettikleri bir duyguyu yeniden yaşamaktadırlar: hayat yine özel, anlamlı ve heyecan doludur. Bu yeni kadının kendilerini taktir ettiğini ve beğendiğini önemle
105
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
vurgulamaktadırlar.
Yaratıcı
www.psikoaktuel.com
işlevselliklerinin
bu
yeni
kadınla
tekrar
doğduğunu
hissetmektedirler. Bu kadın farklı bir geçmişe sahiptir; aralarındaki farklılıklar yeniden yaşanmakta olan aşka haz ve esrar katmaktadır. Kadının yaşının bir önemi yoktur. Bu erkekler eşlerini boşayıp genç bir kadınla tekrar evlenen yaşlı erkeklere benzemezler. Eşleri; evle ve çocuklarla ilgilenen iyi, kendisini adamış, vicdanlı ve sorumluluk sahibi bir kadındır. Sevimli olarak tanımlanır; ama artık tutku ya da heyecan uyandıramaz. Erkek karısının işiyle sadece kendisine sağladığı para ve prestij için ilgilendiğini düşünmektedir. Bu erkekler her iki kadınla da seks yapabilirler. Bunlar Freud’ un tanımlamış olduğu fahişemadonna kompleksine sahip erkeklerden de değildir; bu kompleksten yakınan erkekler Madonna’ ya benzer eşleriyle girdikleri cinsel ilişki de başarılı olamazlar. İki kadın fenomenini yaşayan erkekler eşleriyle yaşadıkları cinselliği sıradan ve mekanik bir birliktelik; diğer kadınla yaşanan deneyimi ise arzulu ve haz duygusuyla yoğrulmuş bir birliktelik olarak yaşamaktadır. Eşleriyle daha sık cinsel ilişkide bulunmaktadırlar; özellikle başka bir kadına aşık olduktan sonra. Cinselliği bir evlilik sorumluluğu olarak görmekte ve ayrıca da eşlerinin onlardan şüphelenmesini engellemeye çalışmaktadırlar. Eğer eşleriyle yaşadıkları cinselliği keserlerse ilişkilerinin su yüzüne çıkacağından korkmaktadırlar. İkinci kadın ne bir metres olarak görülmekte ne de öyle davranılmaktadır. Bu tür bir adam diğerlerinin de bu ilişkiyi kendisi gibi olumlu bir birliktelik olarak görmeleri beklentisi içindedir. Bu erkekler rasgele seks ilişkisi kurmazlar. Gerçekte monogam bir yaşam onların şiddetle savundukları bir yaşam biçimidir. Kendileri için yüksek standartları vardır ve diğerlerinden de yüksek düzeyde bir işlevsellik göstermelerini beklerler. Yetenekleri, becerileri ve tabi ki seçtikleri kadınlar bu meşum gizli ittifakın sessizliğinin sağlanması için yardımcı olmakta ve iki kadın fenomeni uzun zamanlar sıklıkla uzun yıllar boyunca rahatsız edilmeden varlığını sürdürmektedir. Bu erkekler neden ve ne zaman analitik yardım ararlar? İki kadın fenomenini başarılı bir şekilde yaşarken, bunaltı, suçluluk, utanma veya çatışma yaşıyor gibi görünmemektedirler; bu ego durumunun haz ve doyum içinde olduğunu göstermektedir. Ne zaman ki dış güçler ayrılma, boşanma ya da tutkuyla sevdiği ikinci kadını bırakması konusunda bir karar vermesi için onu zorlamaya başlarsa egonun yaralanabilirliği kolayca
ortaya
çıkmaktadır.
Bu
iki
kadından
birini
bırakmak
için
karar
verme
mücadelesindeyken kontrol edemeyeceğini düşündüğü bir karmaşa içinde yok olmakta olduğunu hissetmektedir. Ailesi ile ilgili yıkıcı bir suçluluk duygusu altında ezilmekte, ayrılık ve boşanmadan sonra ciddi bir depresyon ya da fiziksel bir hastalık geliştireceklerinden korkmaktadırlar. Ailesi, meslektaşları ve arkadaşları tarafından ayıplanacakları beklentisi içindedirler.
Parçalanmış,
yok
olmuş meslekleri hakkında düşünmekten kendilerini
106
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
alamamaktadırlar. Bu konularda abartılmış bir algılamaları olduğunu bilmelerine rağmen bu olası felaketleri düşünmeden de yapamamaktadırlar. Eşleriyle kalıp, tutku dolu aşklarından ayrılmalarını düşündüklerinde yeniden hayatın renksiz, sıkıcı ve monoton olacağını ve hazdan arınmış belki de tüm yaratıcı işlevlerini kaybetmiş olacaklarını düşünmektedirler. Bu yolu izlemeye karar verdiklerinde yıkıcı suçluluk duygusu ortadan kalmakta ve doğru, uygun davranışı yaptıklarına inanmaktadırlar; ancak emin oldukları tek şey sevilen objenin kaybının acısıyla yüzleşmek zorunda olmalarıdır. Karar verme aşamasındaki bu karmaşa içinde korkutucu üçüncü bir seçenek de olduğunu değerlendirme içinde tutmaktadırlar -her iki kadını da bırakmak. İşte tam bu zamanda bir karar verememekte; paralize olmuş bir durumdayken analitik yardım aramaktadırlar. Dinamik Görüş: Bay B’nin Analizi… Bay B; 49 yaşında, çok zeki, duyarlı ve başarılı bir yönetici; dahiliye doktoru tarafından ani başlayan ve intihar fikirlerinin yoğun olduğu depresyonu için analize gönderildi. Konsültasyonun daha başında iken evli olduğunu ancak başka bir kadına aşık olduğunu itiraf etti. Derin bir acı içinde “Böyle bir durumda olduğuma inanamıyorum. Bu durum çok karmaşık. Bu gerçek olamaz. Bir macera yaşayacak adamlardan değilim. Onunla 5 yıldır beraberiz. Kendimi çok güçlü ve yaşam dolu hissediyorum. Onunla tanıştığımdan beri hayatım mükemmel. J sezgi dolu ve çok parlak bir kadın. Beni seviyor ve taktir ediyor. Eğer onu bırakırsam hayatımdaki tüm güzel olan şeyleri kaybedecekmişim gibi geliyor” dedi. J ile birçok kere Bay B’nin boşanması hakkında konuşmuşlar; ancak hiçbir zaman Bay B karısına bu planlardan bahsetmek için uygun ve doğru zamanı bulamamış. Şimdi ilk kez Bay B; J tarafından boşanma için zorlanmış. J, kısa zaman önce başka bir kentte çok daha iyi bir iş teklifi almış. J, Bay B’nin de firması tarafından aynı kentte bir iş teklifi almış olduğunu biliyormuş. Bay B yakın bir zaman içinde eşine çok öfkeli olduğunu ve onu bu gerçekle yüzleştirmeyi çok istediğini, ancak onun yanındayken kendisini güçsüz ve pasif hissettiğini belirtti.” Birçok diğer erkek gibi ayrılamamamın; nedenini merak ediyorum. Ben yenilmiş bir adamım. Ailem bensiz çok daha mutlu olur.” İntihar planı denizde teknedeyken suya atlayıp ölmeyi içermekteydi. Böylece kimse onun intihar etmiş olduğunu bilmeyecekti. İlk durumu; krize yönelik bir psikoterapi gerektirir gibi görünse de analizin çok daha yararlı olacağına karar verildi. Analiz önerisi Bay B’ yi rahatlatmış görünüyordu; analiz süresince vereceği kararı tehir edebilme şansına sahip olduğunu düşünmekteydi. Böylece eşini gerçekle yüzleştirme gereksinimi, boşanma işlemi ve tekrar evlenme bir süreliğine ertelenmiş
107
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
oldu. Bay B esprili ve yüksekten bakan bir tarzda “ Hastaların analize başlarken önemli kararlar vermemeleri gerektiğini duymuştum. Umarım J bu durumu anlar.” dedi. Bay B’nin analize sıcak bakmasının bir nedeni;bu zor seçimi yapmasını ertelemesine yardımcı olmasıydı. Buna ilaveten; analizden geçmesine çok uygun olan psikolojik kafa yapısına sahipti; ve içinde bulunduğu durumun göründüğünden daha ciddi ve zor olduğunun da farkındaydı. Ayrıca Bay B şu anda içinde olduğu çıkmaza kendisini sürükleyen bilinmeyen zihinsel güçlerin neler olduğu hakkında merak içindeydi; içgörü kazanmaya ve yaşamında değişiklikler yapmaya çok istekli görünüyordu. Bay B yaşamı boyunca sorunlarla yüzleşmiş ve bunlara çözümler bulmuş bir adam olarak şimdi şaşkın bir durumda neden kararsız kaldığını ve harekete geçemediğini de merak etmekteydi. İlk analiz seansından sonra Bay B odadan çıkarken “Kapıyı açık mı bırakayım yoksa kapatayım mı?” diye sordu. Soruya cevap veremeden kapıyı yarı aralık bırakıp gitti. Bu davranışına içgörü kazanana kadar aylarca her seanstan sonra kapıyı aralık bıraktı; daha sonra gururla kapıyı kapattı ve diğer oturumlarda da güvenle kapıyı kapatmaya devam etti. Transferans nörozu kendisini erken ve net olarak gösterdi. Bay B beni idealize edilen, mükemmel bir obje olarak görmekte ve mutlak mutluluğu ona hediye edebilme yeteneğine sahip
olduğuma
inanmaktaydı.
Yardımım,
yol
göstermem
ve
onu
kutsamamla
boşanabileceğine, tekrar evleneceğine ve yeni aşkıyla kutsanmış bir mükemmellikte yaşayacağına inanmaktaydı. Fantezisinde, eşinin artık kızgın olmayacağı, boşanmayı hemen kabul edeceği hatta kocasının mutluluğundan çok hoşnut olacağı vardı. Bana analizin bu kadar paraya, zamana ve çabaya değdiğine dair mesajlar göndermekte ve yıllar önce analize başlamadığı için hayıflanmaktaydı. Bay B’nin yetiştirilmesindeki güçlü dinsel temalar terapi süreci içinde de belirgindi. Ben onu seven, tüm güçlü, idealize edilmiş, Tanrı-benzeri bir figürdüm; onu rahatlatıyor ve kutsuyordum
(İlk
seanstan
sonra
kapıyı
aralık
bırakarak
benimle
olan
ilişkisini
kaybetmemeye çalışmıştı). Şimdi beraberdik ve Bay B kendisini güvende ve korunmuş hissediyordu. Depresyonu bir süre sonra hafifledi. Daha sonra; sürekli olarak benim onun J’ yi bırakmasını ve karısına, evine ve kiliseye dönmesini istediğime inanmakta olduğunu öğrendim. Ancak terapinin ilk dönemlerinde bu fantezisinden bahsetmemişti. İdealize edilmiş doğadaki pozitif Transferans dönemi belirginken Bay B önemli bir hikaye anlattı ve yaşamındaki önemli objeleri tanıttı. Karısı ve kendisi birbirlerine benzer fakir, köylü ve dinsel inanışları güçlü ailelerden gelmektelermiş. Bay B’nin şimdiki durumuna ve sofistike yaşamlarına ulaşmak için çok uzun yolu beraber aşmışlar. Analize gelmeden önce gençliğinde katıldığı kiliseye tekrar dönmeyi düşünmüş, ancak bu dönemde depresyonu ağırlaşmış ve intihar fikirleri ortaya çıktığında dahiliye doktoru tarafından psikiyatri
108
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
konsültasyonuna gelme fikrini kabul etmiş. Aşık olduğu kadın ise zengin ve dini inanışları olmayan bir aileden gelmekteymiş. Bay B her ikisinin de bu değişik geçmişten gelip birbirlerine böyle yakın olmalarını ve böyle güçlü bir aşkla bağlı olmalarına şaşırdıklarını belirti. Evliliklerinin ilk yıllarında gelecek vadeden bir araştırmacı olma yolunda ilerleme şansı varken eşinin bu işi ve aldığı maaşı küçümsediğinden sevdiği işi bırakmak zorunda kaldığını anlattı. İdareci olmayı seçmiş ve kısa zamanda ilerlemiş ve maddi başarı da kazanmış. Bu işten keyif aldığı ve yaratıcı ve yeterliliği kanıtlanmış bir yönetici olarak nam saldığı halde karısının isteği doğrultusunda davranmış olduğu için pişman olduğunun altını çizmekteydi. Tam tersini düşündüren kanıtlar olmasına rağmen karısının sahip olduğu tüm huzuru aldığını ve kendisinin üzerinde hakimiyet kurduğuna inanmaktaydı. Bu aşık olduğu kadının ise Bay B’nin erkekliğine, otonomisine, duyduğu hazlara ve yaratıcılığına kendisini adadığına dair değişmez bir inancı vardı. Bay B’nin bu iki kadına fantezilerini yüklediğini ve bu iki kadının tüm olumsuz ve olumlu görünüşlerini kendisinin fantezileri doğrultusunda yaratmış olduğu içgörüsünü kazanması için uzun zaman ve uzun yorumlamalar içeren çalışmalar yapılması gerekti. Bay B’nin annesinin karmaşık bir kişiliği vardı. Oğlunun her zaman özel olduğunu ve gelecekte en büyük olacağına dair bir inancı vardı. Evde günahkar davranışlar hakkında bağırır ve Tanrının günahkarları nasıl cezalandıracağını anlatırmış. Diğer zamanlar uygunsuz bir şekilde baştan çıkarıcı olurmuş; bazen sevgi dolu ve koruyucu bir role bürünürmüş ancak tüm bu değişimler aniden ve tahmin edilmez bir hızda olurmuş. Bay B annesinin bu rahatsız edici davranışlarının sadece evde olduğunu belirtmekteydi. Dış dünyada, üretken, saygı duyulan kendisini evine adamış bir kadındı. Bay B’nin babası karısının evdeki bu davranışlarını kontrol edememekteydi. Bay B gibi babası da ondan korkmakta ve annenin varlığında pasif ve sessiz olmaktaydı. Babası kendisini işine ve hobilerine adamış ve oğlunu tümüyle yalnız bırakmış ve reddetmiştir. Oğlan bu davranışları kontrol edilemeyen anneyle tek başına başa çıkmak zorunda kalmıştır. Bay B annesinin dışarıdaki iyi işlev gören görüntüsüne tezat oluşturan evdeki bu ani kişilik değişimlerinden şaşkına dönüyor, öfkeleniyor ve korkuyordu. “Sanki iki annem varmış gibiydi. 5 veya 6 yaşları civarındayken iki annem olduğuna ilişkin bir inanç geliştirmiştim. Bunun doğru olmadığını biliyordum; ancak yine de bundan tam da emin değildim. Bu bölünmüşlük öfkemi, korkumu ve mutsuzluğumu kontrol edebilmemi sağlamaktaydı; ve Tanrıya şükür halen zevk duyabiliyorum ve heyecanlanabiliyorum.”
109
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Bay B annesini evin dışında tutmaya çalışmaktaymış, evin dışında annesiyle ilgili ve ona yakınmış. Annesi Bay B’ yi birçok sanatsal ve entelektüel aktivitelerle tanıştırmış ve bunları evden ayrıldıktan sonra da zevkle yapmaya devam etmiş. Şu anda yaşadığı iki kadın çıkmazının; yıllar önce ortaya çıkmış olan bölünmüş anne figürü ile bağlantılı olduğu yorumunu getirdim. Kendisine karşı öfke duymakta olan karısı-ki kendisi de ona karşı öfkeden köpürmekte; yüzleştiremediği veya terkedemediği bu kadın çocukluğundaki aşırı dinsel inanışları olan ve uygunsuz baştan çıkarıcı davranışları olan anneyle doğrudan bağlantılı gibi gözükmekte. İkinci kadın, sevdiği, hayranlık duyduğu ve çok özel bulduğu bu ikinci kadın iyi işlev gören, kendisini yakın hissettiği ve ondan birçok şey kazandığı dış dünyadaki anne figürünü içermekte. Hasta şimdiki zamanda yaşamakta olan bu iki kadın ve travmatik geçmişi ile hiç bir bağlantı kurmamış olduğunu görerek şaşırdı. İkinci yaz tatili; idealize edilmiş transferansta bir değişiklik yarattı. Bay B seansa gelmiş ve kapıyı kilitli bulmuş. O anda kilitli kapımın önünde bugün görüşmemiz olmadığını hatırlamış. Takvimine dikkatlice tatil zamanlarımı kaydettiğini ve daha sonra da bunları unuttuğunu anlamış. Ona tatilde olacağım günleri bildirirken J ile birlikte heyecanlı birkaç gün geçirmeye karar vermiş. Bunu represe etmiş ve bana tatilden önce bunu söylemeyi unutmuş. Bunun yerine; analize bir süreliğine ara verileceğini unutmayı seçmiş. Kilitli kapı ile yüz yüze geldiğinde kendisini feci bir şekilde reddedilmiş ve yaralanmış hissetmiş. Her iki yumruğu ile kapıya vurmuş, ağlamaya başlamış ve J’ ye aşık olmadan önce yaşadığı kardiyak kökenli belirtilere benzer şekilde bir göğüs ağrısı duymuş. Bu göğüs ağrısı daha önceden dikkatli bir şekilde incelenmiş ve organik bir etiyoloji tespit edilmemiş. Bay B bu reaksiyonun şiddetinden çok şaşırmış. Önce bana telefon etmeyi düşünmüş, sonra vazgeçmiş; “Tatilde olduğunuzdan sizi rahatsız etmiş olursam çok üzülebileceğinizi ve bana öfkelenebileceğinizi düşündüm.” Tüm bunları bana daha sonra anlatırken “Halen J’ yi gördüğüm için ve onu bırakmak için hiç bir plan yapmadığım için bana öfkeli olmalısınız”. Analizin bu noktasında Bay B’nin analizin başarılı olması ve benim de hayal kırıklığına uğramamam için J’ den ayrılması ve eşine, ailesine, kilisesine geri dönmesinin gerektiğine inandığını öğrendim. Bu inanç analize gönderildiği andan beri varmış; ancak bu zamana kadar sesli bir ifade bulmamıştı. Tatilden sonraki ilk seansımızdan bir gece önce gördüğü bir rüyayı anlattı. Çirkin yüzlü ama çok güzel bir vücudu olan bir kadın yanıma gelerek beni baştan çıkarmaya çalışıyor. Hem heyecanlanıyorum, hem de kızıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Soyunuyor. Daha sonra ne olduğunu hatırlamıyorum ama rüyada daha sonra yeni aldığım güzel Samuray kılıcımla kadını öldürüyorum. Onu ikiye kesiyorum. Heyecanlandıran
110
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
vücudundan çirkin başını ayırıyorum. Kendimi güçlü ve muhteşem hissediyorum. Ancak daha sonra korku içinde uyandım. Bay B rüyadaki kadınla bağlantılı olarak annesinin baştan çıkarıcı davranışı hakkında daha fazla detay vermişti. Bu kadar genç yaşta evlenmesinin bir nedeni de annesinin daha ileri gitmesini önlemek içindi. Karısı ile ilk karşılaştıklarında ona karşı sevgi ve tutku hissettiğini belirtti. Bay B’nin duygularına karısı da karşılık vermiş ve kısa zamanda evlenmişler; karısı işini ve maaşını küçümsemeye başlayıncaya kadar bu evlilik mutlu ve doyumlu bir beraberlik olmuş. Kariyerindeki bu değişiklikten dolayı öfke içinde karısını suçlamaktayken; daha fazla prestiji olan ve daha fazla para kazanan iş arkadaşlarını ve okul arkadaşlarını çok da kıskanmış olduğunun farkına vardı. Maddi başarı dileyen Bay B bunun kendi arzusu olduğunu fark etmemişti. Para ve maddiyata duyduğu arzuyu represe etmiş ve öfkeyi karısına çevirerek, bu isteklerin karısının Hıristiyanlıkla bağdaşmayan günahkar istekleri olduğuna inanmıştır. Rüyasının hatırlayamadığı kısmında bu çirkin-güzel kadınla seks yapmış olduğunu düşünmekteydi. Bunlar; çocukken okuduğu ve çok beğendiği “Büyük Sezar” ’a çağrışımlarını yönlendirdi. Bu rüyanın analizi sırasında Bay B’nin Sezar’ ın hayatı, çalışmaları ve ölümü hakkında ne kadar çok şey bildiğini öğrendim. Özellikle Sezar’ ın M.Ö 67 ve 49 yıllarında annesiyle ensest yapması ile ilgili rüyalarını merak etmekteydi. O günün rüya yorumcularının Sezar’ ın rüyaları hakkındaki yorumları Bay B için çok değerliydi. Onlara göre Sezar annesini kucaklayıp onun üzerine oturabildiğine göre çok kısa zamanda da tüm dünyayı yönetebilecekti. Daha sonra Bay B annesine duyduğu tutkuyu ve onunla sevişme isteğini hatırladı. Annesiyle seks yapma isteği ergenlik döneminde fantezilerinde ve rüyalarında doyum bulabilmişti. Anlattığı rüyada da olduğu gibi annesinin üzerinde cinsel yönden güçlü olduğunda kendisini yeterli ve güçlü hissetmekte ancak bu güçlülük duyguları kısa zamanda kendisini suçluluğa ve korkuya bırakmaktaydı. Yeni Samuray kılıcı ile ilgili içgörü içeren bir yorumlama yaptı. Uzun yıllardır yapmakta olduğu bıçak ve kılıç kolleksiyonunun kendisini ensestten, çok güçlü hissetmekten ve kızgın babasının saldırısından korumaya yönelik olduğunun farkına varmamış olduğunu belirtti. Sezar’ la olan özdeşimini anlamaya ve buna içgörü kazanmaya başladı. Bay B’ ye annesinin baştan çıkarıcı davranışlarının kendi ensestöz arzularından köken aldığı ve tüm bunların da öfkeli Tanrı tarafından bahis olunan günahları ve cezaları içeren korku dolu vaızları tetiklemiş olabileceği yorumunu yaptım. Annesinin baştan çıkarıcı davranışları oğlunda da cinsel heyecan yaratmıştır. Ergenlik döneminde annesine duyduğu heyecan genç hanıma kaymış ve her iki tarafın ailelerinin onaylamamasına rağmen bu ilişki evlilikle sonuçlanmıştır.
111
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Daha ileri dönemde yapılan analitik çalışmada Bay B kendisinin de annesi, karısı gibi ilkel bir süperegoya sahip olduğunu ve tüm cinsel hazzı, agresyonu ve otonomiyi bastırdığının farkına vardı. Kişinin kendisini adaması; evde ve kilisede idealize edilen bir değer olmuştur. Bay B’nin dürtülerinin doyurulması ile süperegosunun bunu yasaklaması arasında yaşadığı bilinçaltı çatışma dış dünyadan bir uzlaşmaya aramasını sağlamıştır. Evde dini ego idealine bağlı kalmaya çalışmış, ancak kendisini tümden adamasına engel olan karısına karşı öfkesini harekete geçirmiştir. Evde idealize ettiği Kutsal Aile fantezisini gerçekleştirmek istemiş ancak ona göre bunu gerçekleştirmesine karısı engel olmuştur. Evin dışında hem haz hem de başarı bulabilecekken kendisini idealize ettiği ve cinsel açıdan adadığı kadına tümüyle verirse cezalandıracağı korkusu içinde bundan da kaçmıştır. Fantezilerinde Tanrı evde, şeytansa dışarıda hüküm sürmektedir. Ve Bay B id-süperego çatışmasının her iki kısmını birbirinden uzak tutarak onların birbirleriyle kaynaşmasını önlemelidir. Sevgi objesiyle olan ilişkisinde yıllarca Bay B kendisini güçlü, güvenli ve tamamiyle erkeksi hissetmişti. Bu ilişki bilinçaltındaki fanteziden de etkilenmişti (Arlow, 1980). Açığa çıkardığı fantezisinde, annesi artık doğum sırasında Bay B’nin kendisine verdiği bedensel acıdan dolayı ona kızgın değildir. Gerçekten de annesi bazen Bay B’nin alışılmışın dışındaki bedeninden ve gücünden yakınarak doğum sırasında kendisini yaralamış olduğundan dolayı oğlunu suçlamıştı. Doğum güç bir doğum olmuş sezeryan düşünülmüş, ancak yapılmamıştı. J üzerinden işleyen fantezi ile annesinin bedenini onarmış ve artık suçluluk duymamaktaydı. Anne de onunla gururlanmakta ve erkekliğinin gelişmesi için onu cesaretlendirmekteydi. Analizin orta döneminin sonuna doğru; Bay B’nin idealize ettiği ve kendisini adadığı kadın Bay B’nin egosunun güçlenmesi ve ondaki değişikliklerin sonuçlarından mutsuz oldu. Başka bir şehirde teklif edilen işi kabul etti. Bay B kendisini boş ve depresif hissetti, ancak sevdiği kadını bırakabildi ve gitmesine izin verdi; analitik çalışmasını başarılı bir şekilde sona erdirdi. Analitik durumunun güvenliği açısından her iki anne obje reprezantasyonu-aşık olunan ve nefret edilen ile, karşı karşıya gelindi, bunlar tekrar birleştirildi, gerçeklik denendi ve geçmişin bir parçası olarak geçmişe gönderildi. Yıllarca dışsallaştırdığı ve J’ ye yatırdığı haz ve aşkı tekrar evine ve evliliğine geri getirebildi. Açıklama: Erikson’ a göre Freud ileriki yaşlarında sağlıklı bir insanın neler yapabileceğini kendi kendisine sormuştur. Freud’ un verdiği cevap; sevmek ve çalışmak olmuştu. İki kadın fenomenini yaşayan erkekler çok iyi çalışabilirler, ve birçoğu birçok yaratıcı yeteneğe de sahiptir. Ancak sevme ile ilgili sorunları vardır. Aşık olabilir, evlenebilirler de ancak fiziksel ve duygusal yakınlığı sürdüremezler (Kernberg, 1980). Sevginin gelişmesi, aşkın duygusallığı,
112
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yumuşaklığı ve etiği ve ayrıca aşkın agresyonla entegrasyonu yapılamaz, ayrıştırılır gerçekleştirilen ya da dışa vurumla aniden ortaya çıkan bilinç altı fantezilere yatırılır. 2 kadın fenomeni orta yaş stresinde tetiklenebilir; bu dönem kaybın, hastalığın, ölümün, erişilen noktanın taktir edilmediğinin açıkça hissedildiği ve agresyonun kabardığı bir dönemdir (Jacques, 1980). Kalp krizine benzer belirtilerden sonra Bay B J’ ye aşık olmuştu; bu belirtilerle hastalık ve ölüm düşünceleri gündeme gelmiş ve daha fazla idealize ettiği bir mesleğin yolundan ayrıldığı için pişmanlık duyguları ile çevrelenmiştir. Bay B’nin ödipal döneminde, annesinin baştan çıkarıcı davranışları ile yüzleşmişti; muhtemelen annesi de idealize ettiği oğluna karşı duyduğu ensestöz duygularla mücadele etmekteydi. Ne annenin etkin bir koca şansı, ne de oğlanın kendisini annesinin regresif davranışından koruyabilecek yeterlilikte bir babası vardı. Bay B için anne figürü ikiye ayrılmış ve iki obje reprezantasyonu oluşmuştu; tümüyle iyi olan ve tümüyle kötü olan. Bu Bay B’nin çatışmasını azaltmasına, agresyonu kontrol edebilmesine ve gerçek annesi ile istenilen libidinal bağları sağlayabilmesine yardımcı olmuştur. Bölünme terimi kafa karıştırıcı olabilir; çünkü psikoanalitik literatürde birçok psikoanalitik mekanizmayı ve süreci içermektedir (Blum,1983; Glenn, 1983) .Burada bu terimi çocuklukta anne objesini bölen ikiye ayıran bir savunma mekanizması olarak kullanmaktayım; bu bölünme işlemi gerçekte hastanın psişik dengesini korumasını sağlamıştır. Represe olmuş yılların geri dönmesiyle; Bay B 2 kadın fenomenini sonuna kadar yaşamıştır. Bu 2 kadın fenomeni çocuklukta gizli olan iki anne duygusunu içermektedir de. Dr. William Niederland (kişisel görüşmede) benzer bir kişinin analizinde de benzer bir deneyim yaşamış olduğunu benimle paylaşmıştır. Dr. Niederland’ ın hastası; çocukluğunda oğluna haber vermeden evden ayrılıp seyahatlere giden empatiden uzak bir anneye sahipmiş. Aynı evde yaşayan anneanne; yas tutan küçüğe sıcaklık gösterir, onu kucaklar ve annesinin onu sevdiği ve yakında geri döneceği hakkında garanti vererek rahatlatmaya çalışırmış. Mutsuz bir evlilik sahibi ve boşanma konusunda ciddi bir karmaşa yaşamakta olan bu hasta da, Bay B gibi analize girmiş. Evliliği süresince, başka şehirlerde olan acil işleri düzenlemek için eşini sıklıkla yalnız bırakmak zorunda kalmış. Gerçekte bu seyahatler hayran olunan kendisinden yaşça büyük bir kadını ziyaret etmek için yıllarca düzenlenmiş. Analizde hastanın karısı; haber vermeden aniden ortadan kaybolan nefret edilen anneyi temsil etmekte iken; düzenli olarak ziyaret edilen hayran olunan kendisinden yaşlı kadınsa ona kendisini adamış ve ona bakan anneanneyi temsil etmekteydi. 2 kadın fenomenini yaşamakta olan erkekler tek bir tanısal sınıfa girmezler ve tek tek vakalar farklı derecelerde değişkenlik gösterirler. Bazı hastalar belirgin bir preödipal patoloji taşımakta
olup
arkaik
süperegoları,
egolarının
gerçeklikten
fantaziyi
ayırmasını
113
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
zorlaştırmaktadır. Altta yatan fantezinin farkında olmadan fantezi gerçekleştirilmektedir. Diğer hastalar da bu görünmekte olan güçlük; analize edilebilen savunma stilini oluşturma dışında egonun yapısal hasarını içermemektedir. Bazı hastaların ego yapılarında ciddi hasarlar olsa da
analizden
geçebilecek
durumda
olmaktadırlar.
Preödipal
ve
ödipal
patolojinin
birlikteliğinde bazı hastalar analist için analiz edilme sürecinde, bunu değerlendirmede ve değişikliğe açık olmakla ilgili zorluk oluşturmaktadır.
Chessick’ ten Başka Bir Görüş: Bay B ve Weiss’ in bu vaka ile sunduğu açıklamalarda dikkatimi çeken çeşitli hususlar var. Weiss’ e göre Bay B’nin analize geldiği sırada ve analiz devam ettiği sürece varlığını koruyan bir fantezisi varmış: terapistinin ondan J’ yi bırakması, karısına, ailesine ve kilisesine geri dönmesini istediği. Değerlendirmenin başında bundan hiç bahsetmediği halde analizin sonunda bu kehanet gerçek olmuş. Bu iki soruyu akla getiriyor; hasta kendi çözümünü başından beri analistine mi yansıtıyor yoksa analistinin gerçek şüphelerine mi cevap veriyor. Bu konuda karar verebilmek için elimizde yeterince kanıt yok. Daha da önemlisi ve içinde çeşitli soru işaretleri barındıran nokta Weiss’ in iki kadın fenomenini açıklarken kullandığı psikodinamik formülasyon. Ona göre hasta çocukluğunda anne objesini iki farklı obje reprezantasyonlarına ayırmış; biri kötü ve diğeri de iyi olmak üzere. Weiss burada splitting’ i dikkatlice tanımlamakta ancak yine de tanım içinde çeşitli kafa karıştırıcı noktalar da bulunmakta. Açıklamada öngördüğü üzere iki kadın fenomeni represe edilmiş materyalin geri dönmesiyle ortaya çıkmakta; tüm kötü reprezantasyonlar karı üzerine yöneltilmekte (projection); tüm iyi reprezsantasyonlar ise diğer kadın J üzerine. Fakat klinik materyalin bu basit formülasyonu gerçekten desteklediğini düşünmüyorum. Klinik deneyimlerime göre hasta; kadınları tüm kötülükleri üzerinde toplayan karı ve tüm iyiliklerin sahibi diğer kadın olarak ayırmamış. Gerçekte her iki kadın da ambivalan olarak sevilmekteler. Farklı olan diğer kadının tutkuyla sevilmesine karşılık; karının damıtılmış,sıcak bir adanmayla sevilmekte olması. Bunun nedeni ne olabilir? Diğer kadın; orta yaş döneminde adamın yaşamına girdiğinde neden hayat aniden ışık saçmaya ve heyecan dolmaya başlar ve kadına yatırılmış tüm haz ve tutku içeren duygular yaşlanmakta olan bir adamın yaşamında nasıl bir ilerleme yaptırır?Unutulmaması gereken nokta adamın daha önceden de benzer duyguları karısına duymuşken şimdi bu duyguların solmaya başlamasıdır. Klinik olarak gerçekte splitting olmamıştır; yıllar içinde karısına karşı duyduğu tutkulu duygular hafifçe küllenmiş; aniden başka bir kadına karşı tutkulu duyguları patlamıştır. Klinik bakışa farklı bir noktadan alternatif üretmek vakanın daha geniş açıdan irdelenmesine yardımcı olacaktır. Gerçekte iki kadın fenomenine farklı noktalardan yaklaşılabilinir fakat obje
114
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
ilişkilerini kullanan Weiss’ ten farklı olarak ben vakanın irdelenmesine self-psikolojisiyle yaklaşacağım. Bunun birincil olarak narsistik kişilik bozukluğu ile ilgilendiğimizden daha yararlı olacağı kanısındayım. Self-psikoloji literatüründe tanımlanan; orta yaş dönemine girildiğinde bu tür erkeklerin ihtiyaçları orta yaşın kendisini yok eden sorunları ile alevlenmekte olduğu ve bunun da gittikçe biriken ve çoğalan bir öfke olarak karşımıza çıktığıdır (Chessick , 1985). Karıdan ne nefret edilmekte ne de tümüyle kötü olarak değerlendirilmektedir. Bir şekilde taktir edilmekte ve sevilmektedir. Artık kadın arkaik bir self-obje olarak besleyen bir anne figürü olmamakta veya olamamakta bu da erkekte biriken bir öfkeye yol açmakta; bu öfke ise artık kadının tutkuyu alevlemesini engellemektedir. Erkek yaşlandıkça ve tükendiğini hissettikçe regresif bir şekilde daha fazla beslenmek daha fazla bakılmak istemektedir. Karının güçlü veya yıkıcı olarak algılanması arkaik anne reprezantasyonunun kötü kısmının yansıtılması değil; erkeğin karısına daha fazla ihtiyacı olmasının yaralayıcılı ile kendi öfkesinin yansıtılmasıdır. Erkek karısına döndüğünde nefret edilen bir nesneye dönememekte; ancak boş, renksiz, sıkıcı, rutin bir nesneye aynı kendi tükenmişliğini yansıtan bir şeye dönmektedir. Karısının varlığında kendisini regresif bir biçimde güçsüz ve pasif hissetmekte; Weiss’ in de tanımladığı gibi daha da kırılgan bir doğada tek çıkar yol olarak intiharı ya da ölümü görmektedir. Bu hayal kırıklığına uğramış, derinden yaralanmış, narsistik bir insanın resmidir; o ki; yaşlandıkça destek, aynalanma ve empati ihtiyacı ve arzusu ile var olabileceğinin farkındalığını yaşamaktadır. Weiss’ in iki kadın fenomeninin gelişimi açısından Odipus Kompleksine karşı bir savunma amacıyla anne figürünün kötü ve iyi olarak ayrıştırılmasını görmesi benim klinik deneyimlerime
uymamaktadır.
Bence
bu;
süperegodan
ve
narsistik
amaçların
gerçekleşmediğinin orta yaşlarda anlaşılmasıyla gelişen depresyondan kaçmanın bir yoludur; Kişi boş yaşamından dolayı acı çekmekte ve öfkesini kendisine çevirmektedir. İki kadın fenomeni bir kıyıya çıkmayı sağlamakta; narsistik dengenin tekrar restore edilmesini gerçekleştirecek erotik füzyonun, ulaşılamamış ego ideallerinin yarattığı boşluk duygusundan sıyrılabilmek için de dış figürlerin regresif tekrar idealizasyonunu sağlamaktadır. Klinik olarak gözlenen; bölünmüş anne objesinin reprezantasyonlarındaki tüm iyinin ve tüm kötünün yansıtılması değildir; ancak idealize edilmiş bir kadın bulmayı ve gücü olan belki de korkulan bir anne-karı arayışını içerir ve aranan anne-karı figürü halen iyi bir obje olarak görülmektedir. Bence odak olan katı süperegodan ve onun cezalandırıcı tehditlerinden kaçmak; ayrıca da orta yaşla yaşanma olasılığı gittikçe azalan gençlik çağına ait romantik narsistik ideallerin yıkımına duyulan yaralanmayı azaltmaya çalışmaktır. İntihar da benzer bir kaçış yoludur.
115
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Orta yaş döneminde; hastalık ve ölümün farkındalığı artmakta; maddi endişeler katlanmakta; çocuklar büyüyüp evi terk etmekte; yaşlanmış ebeveynler çocukların gözünde bir yük olarak görülmekte ve yaşlanan da eğer güvenli empatik bir matriks geliştiremediyse agresyon duygusu şiddetli bir artış göstermektedir. Bu sıklıkla kişinin kendisine nefret duymasına dönmekte ve dönüşüm de kendisini yeniden dirilen primitif sadistik süperego şeklinde ortaya koymaktadır; sadistik süperego kişi gerçekten başarılı ise bile sahip olduğu hazzı hak edilmediğini belirtip kişisel bir tehdit ve derin bir eza oluşturmaktadır. Süperego ile id arasında bir savaş olmakta ve iki kadın fenomeni bir arabulucu çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oluşumda karı duygusal açıdan besleyici olan anne rolünü almaktadır; erkeğin beslenme ve aynalanma ihtiyacı arttıkça ve kadının bu arkaik empatik self-obje olma yolunda
kaçınılmaz
yoğunlaşacaktır.
başarısızlıkları
Bu arkaik
olduğunda
erkeğin
öfkesi
self-obje işlevselliğindeki başarısızlık
karısının
üzerinde
nedeniyle karının
idealizasyonu devalüye olmakta ve bu idealizasyon diğer kadına transfer olmaktadır. Yeni kadınla inanılmaz bir orgazm ve ejekülasyon yaşanmaktadır;çünkü idealize edilmiş bir objeyle birlikte iken ambivalan duygular ortada değildir ve ayaklanan libidinal arzuya karışmış bir öfke de yoktur. Karısı ile cinsel birliktelik bir görev olarak yaşanmakta ve onu orgazma ulaştırmak ihtiyacı içinde olunmaktadır. Bu da erkeğin seksüel hazzını azaltmakta ve kızgınlığını arttırmaktadır. Karısı arkaik bir self-obje olarak işlev gördüğünden-her zaman veren ve her zaman varolan, kendi özel istekleri olmayan- erkek bilinçaltındaki ihtiyacı ile yaptığı görev arasında sabit bir ilişki görememektedir. Diğer kadın erkeği memnun etmeyi istemekte ve erkeğe narsistik doyum sağlamaktadır; bunun yanında karısı erişkin ihtiyaçlar ve istekler öne sürmekte ve gerçek eleştirilerde bulunmaktadır. Erkek diğer kadına kendisini tümüyle adamayacak kadar sağlıklıdır; çünkü eğer böyle yaparsa karısının başına gelenlerin bu kadının da kaderi olacağını; idealizasyonunun sona ereceğini ve içinde olduğu durumdan daha iyi bir halde olmayacağının da farkındadır. İki yanlı düzenleme sabit olduğunda bir uzlaşma olarak işlev görmektedir. Diğer kadından elde ettiği aynalanma ve ihtiyaç duyduğu arkaik self-obje illüzyonu ile eğlenmekte aynı zamanda da kendini adamış karısından ihtiyacı olan anne ilgisi ile anlamlı bir ev yaşamı sağlamaktadır. Bu yüzden bu erkekler analize ancak ikisinden birisini seçme zorunda kaldıklarında gelmektedirler. Umutsuzca her iki kadına da ihtiyaç duymaktadır. Fransızca’ da bu düzenleme için kullanılan bir kalıp vardır:”cinq-a-sept” yani eve ve aileye akşam yemeği için gitmeden önce saat 5 ile 7 arasında diğer kadına yapılan ziyareti tanımlamaktadır. Narsistik 2 Kadın Fenomeni: İki kadın fenomenini sıklıkla başarılı ve zengin önemli prestiji ve gücü olan erkeklerde görüldüğü
bilinmektedir;
ayrıca
bu
erkekler
maddi
veya
mesleki
kayıplarla
da
116
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
karşılaşmamışlardır. Orta yaşlı narsistik erkeklerin yıkılmış evliliklerinin bir spektrum içinde değerlendirilebileceğini düşünmekteyim. Yelpazenin bir ucunda önemli , kollaps yaşayan erkeklerin evliliği vardır(Bird ve ark.;1983). Bu kollaps içindeki erkek bir VİP’ tir; -önemli, etkin, mesleki yaşamda,
politikada ve sosyal çevresinde gözde olan, toplumsal
sorumlulukları yerine getiren bir erkektir, Bird bu erkekleri ünlü Tip A kişiliğine sahip olanlar olarak tanımlamaktadır; bense bu erkekleri narsistik kişilik bozukluğu grubu içinde değerlendirmekteyim (Chessick;1985,1987). Bu kollaps olmuş zengin adamlar depresif bir reaksiyon göstermekte ve regresif bir duruma sıklıkla aday olmaktadırlar. Bu reaksiyon erkeğin karısı ile olan bağı zayıfladığında ve onu kaybedeceğine
ilişkin
derin
bir
korku
duyduğunda
yaşanmaktadır.
Bu
durumun
psikodinamiğini Bird ve ark. şöyle açıklamaktadır: erkek güçlü ve kontrol edici bir anneyle narsistik bir identifikasyon yapmakta ve sonuçta narsistik kişilik bozukluğunun tipik özellikleri ile donanmış olmaktadır; bunun yanı sıra karısını self-objesi olarak da kullanmaktadır. Evliliğin ilk yıllarında karısı annelik yapan ve uysal bir rolde olmaktadır. Kadın; kocasının ona böyle yaslanmasından bıktığındaysa erkeğin psikolojik dengesi ciddi bir tehdit altında kalmaktadır. Karıları artık besleyici self-obje işlevini çeşitli nedenlerle göremediklerinde bu adamlar güçlü evlilik dışı cinsel aktivitelere girmek yerine daha sıklıkla dezorganize ve depresif olmaktadırlar. Bu tür evlilikler kural olarak bozulmazlar; evlilik terapisiyle birlikte bireysel terapiyle işlevsel hale gelebilirler. Terapinin amaçları; erkeği daha güçlü ve daha az kollaps yaşayacak bir hale getirmek ve nörotik evlilik bağını gevşeterek her iki bireyin de ayrılma ve bireyselleşmesine izin vermektir. Bu yelpazenin ortasında iki kadın fenomenini; farklı şekillerde gözlemlenmekteyiz. Bu durumda erkek karısı ile kalmakta fakat karısının yapamadığı ya da yapamayacağı alternatif işlevler için başka bir kadın bulmaktadır. Bu durum göreceli olarak sabit bir durumu tanımlamaktadır. Yelpazenin diğer ucunda karılarını aniden terk eden ve başka bir kadın arayıp sıklıkla da bulan erkekler vardır. Bu tür erkekler Prosen ve ark. tarafından incelenmiştir; ancak neden aniden eşlerini terk edip, başka birisini aradıklarını bilmemektedirler. Çalışmacılar bu durumu şöyle açıklamaktadır: Bu göreceli olarak mutlu evliliği olan erkek orta yaşa gelmiştir. Evlilik öncesinde pek az kadınla ilişkisi olmuştur ve karısı muhtemelen onun ilk aşkıdır. Bu noktada karısının yaşlandığının ve onun cinsel isteklerine yeterince karşılık vermediğinin şikayeti içindedir. Karısıyla yaşadığı cinsellikte performans kaybı yaşayabilir. Sonuç olarak evliliği tümden bitirecek bir kadın arayışına girilir.
117
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Çalışmacılara göre; erkek elinde genç bir beden imajı bulundurarak kendisinin de karısı gibi yaşlandığı gerçeğinden kaçmaktadır. Bunun narsistik öğeleri açıktır; ancak yazarlar başka bir alternatif açıklama getirmektedir; orta yaşla odipus kompleksinin dirilmesi. Karısı yaşlanmaya başladığında erkeğe fiziksel olarak annesini anımsatmaktadır. Erkek 10’lu yaşlarına eriştiğinde annesi de yavaş yavaş yaşlanmaya başlamıştır ve o döneme ait anılarının büyük çoğunluğunu yaşlanmakta olan kadınlar oluşturmaktadır. Yazarlara göre; erkeğin karısından daha genç ve çekici bir kadın aramasının altında çocukluğunun fantezisinde kalmış erotik anneyi bulma isteği yatmaktadır. Bu arayış karının yaşlanmasıyla daha çok erkeğin annesini anımsattığı ve erkeğin çocukluk fantezisindeki genç ve güzel anneye olan benzerliğinin azaldığı zaman başlar. Karısının kaçınılmaz yaşlanması erkeği yeniden arayışa mecbur etmektedir. Yazarlar değişen selfin inkarının altını çizmekte ve erkeğin gençlik ve canlılık duyguları için çabalamakta olduğunu belirtmektedirler. “Narsistik olarak doyum veren bir kadın bularak bir aşk objesine ulaşabildiğinin tastiğini yaptırmaktadır.” Bu kovalamaca ergenliğin bitirilmemiş bir işinin de tamamlanmasını sağlamaktadır. Bu tür narsistik erkekler ergenlikte kazanmaları gereken zaferi kazanmaları gerektiğini düşünmektedirler. Don Juan’ da olduğu gibi buradaki zafer kazanma kompulsiyonu da Odipus Kompleksinin bir derivatividir ve hem kadınların idealizasyonunu hem de onlara duyulan düşmanlığı içerir. Yaşlanmakta olan erkeğin karısı düşmanlık duygusunun hedefi olurken yeni kadın da idealizasyonun alıcısı konumunda olur. Bu fenomeni açıklarken yazarlar iki alternatif kavrama dayanmaktadır: Odipus Kompleksinin orta yaşla yeniden
dirilmesi Greenberg
ve Mitchell (1983)
“dürtü/yapı”
modelini
anımsatmaktadır. Etiyolojik açıklamada yazarlar bu modelden Greenberg ve Mitchell’ in “ilişki/yapı” modeline yönelmekte ve erkeğin karısının reprezantasyonlarını bölmesinin, gerçekte kendi self-reprezantasyonunu bölmesini sağladığını öngörmektedirler. Erkek karısının reprezantasyonlarını bölerek yaşlı ve olumsuz yönlerin sadece karısına ait olduğunu hissetmektedir. Ayrıca kendi self-reprezantasyonunu da bölerek yaşlanan ve olumsuz yanlarını saklamakta ve inkar etmekte; böylece bilinçli olarak sadece genç ve canlı yönlerini yaşamaktadır. Karısının reprezantasyonundaki fantezileştirilmiş anne, o idealize edilmiş kadın diğer kadına yansıtılmakta ve aranan bir nesne haline gelmekte, gerçek yaşamda ise çirkin, değerden düşmüş bir objeyle yaşanmakta olduğu hissedilmektedir. Bu durumdaki erkekler için tüm bu yaşananların amacı narsistik kollaps ve depresyondan kendilerini korumak; genç, sağlıklı narsistik self-imajları ile seksüel güçlerini daim kılmak ve gerekirse bunun için de evliliklerini kurban etmektir. Klinik deneyimlerinde bu erkeklere çok sık rastladım; çoğu da önemli ve toplumun saygın kesiminden gelmekteydiler; sadece karılarını bırakmakla kalmamışlar, küçük
çocuklarını da terk
edip;
hiçbir
zaman
118
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
bulamayacakları o kadını bulmaya kendilerini adamışlardı ve sonuçta birçok aşk macerası ve geriye dönüşü olmayan evliliklerinin yıkımıyla baş başa kalmışlardı. Bu yelpazedeki tüm fenomenler; iki kadın da dahil olmak üzere self psikolojisi ile açıklanabilir. Bu yelpazedeki erkeklerden iki kadın fenomenini yaşayanlar bu koca grubu içinde en sağlıklısıdır. Kollaps olan önemli adamlar narsistik yaralanmalarına depresif veya alloplastik bir çözüm bulmaktadırlar. Weiss’ in 2 kadın tanımlaması gerçekten klinik literatüre önemli bir katkıdır; ancak vakanın Kernberg’ in formülasyonu ile açıklanması varolan duruma ne uygun ne de tüm narsisistik bozuklukları kapsayıcı niteliktedir.Aynı fenomeni klinik deneyimlerimde takip etmiş bir kişi olarak Weiss’in formülasyonuna çeşitli eklemeler yapmak istiyorum. Weiss gibi bu klinik sendromun çok çeşitli olduğuna inanıyorum. Gerçekten kendini adamış, duyarlı bir karının yerini alan anneleriyle oturan erkekler gördüm ama bunların sıklıkla ziyaret ettikleri idealize edilmiş bir diğer kadınları da vardı. Fakat gerçekte annelerini bırakarak kendilerini tümüyle diğer kadına adayamıyorlardı. Başka bir örnekte; erkek ilk olarak idealize ettiği bir kadınla evleniyor, birkaç yıl sonra boşanıyor; tekrar eve annesine dönüyor yine başka bir kadın buluyor, idealize ediyor, evleniyor ve birkaç yıl sonra boşanıyor ve anne evine dönüyordu. Bu döngü birçok kez yaşanmıştı. Ne zaman annesi öldü ve erkek kollaps oldu; ciddi bir depresyonla tedaviye o zaman geldi. Bu spektruma ait vakalar birbirlerinden çok farklıdır; ancak eğer bu vakaları tek bir açıklama sisteminin içine sokmaya çalışmak yerine farklı teorik bakış açıları ile irdelersek bu fenomeni öğrenmemiz daha kolay ve başarılı olacaktır.
Hipnoz : Programlama modu veya Telkin ! Anestezisiz ( İlaçsız ) , Hipnozla ameliyat. Hiç bir şey hissetmeden . Bedenden gelen sinyalleri bilinç üstüne çıkarmama komutu verilmiştir. Örnek Telkin :( Hiçbir açı duymayacaksın. ) hasta hipnoz edilmişken buna inanır ve acı duymaz. Ruhsal seyahat ; Hipnozda derin uyurken istediğin yere gitmek, gezmek , görmek, bilgi almak . Örnek Telkin : ( Ruhun filanca yere gitti . Oradakileri bize anlat. ) Hastanın beyninde gitmesi istenen yerle ilgili imaj oluşur. Dış uyarılar hipnoz esnasında sıfıra yakındır. Bütün gücü ile o noktaya konsantre olur.
119
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Hayalide gittiği yerden gelen her tülü manyetik ve kuantum parçacıkların beynindeki imajla karşılaştır. (İnsan beyni Evrendeki Fizik kuralları ile yapılabilecek en mükemmel bilgisayardır. Asla hata yapmaz.) Televizyon ve Radyo alıcısı gibi rezonansa girer ve görüntüyü beynine taşır. Gitmesi istenen yeri aynen görür. İstediğini hatırlamak ve öğrenmek. Ana karnında yaşamış olduğun olayları bile o zamanki çevredeki bütün seslerle , kişilerle birlikte hatırlamak ve anlatmak. Unutma diye bir şey yoktur. ( 3 aylık iken veya anne karnında 6 aylıkken .... anlat ...) Süje hatıralarını aynen anlatır. Her emre itaat ve bilinçsiz hareket. Hipnozda yerleştirilmiş telkinlerin geleçekte ( ahlak değerleri ile çelişmiyorsa ) aynen uygulamak . ( Şu zamanda filancayı ara seni seviyorum de vs ) Süje aynen emri uygular bunu niçin yaptığını bilmez . Eyer telkini unutması istenmişse . Geçmişe tekrar yaşamak. Bütün duyguları ile aynen hissederek geçmişe gitmek. !. ( şu an 6 aylık bebeksin oyuncağı istiyorsun ağla .vs .. ) bebeklik zamanındaki gibi ağlar. Hipnozla hepsi çok kolay. Bir insanı hipnoz etmekte çok kolay .....! Telkin : İnsanı yöneten emir ve algı kalıpları .
120
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
CİNSEL PROBLEMLERDE HİPNOZUN KULLANILMASI A.CİNSEL PROBLEMLERDE HİPNOTERAPİYE GENEL BİR BAKIŞ Hipnozun genel olarak ve bilhassa bizim cinsel problemlerde hipnoterapi programımızda bir terapotik araç olarak kullanılmasını destekleyen deliller birçok deneysel ve klinik çalışmanın ve geniş araştırmaların sonuçlarıdır. Bu araştırmaların çok büyük bir kısmı bu yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Ayrıntılı izahatlar azdır, fakat materyalin bütünü, hipnozun insan cinselliğine faydalı olabilme yollarını izah eder. Basit olarak, hipnoz; insan cinselliğinin vazgeçilmez bir parçası olan olumlu zihinsel durumu meydana getirir. 1980 yılında, ünlü bir hipnoz araştırmacısı olan psikolog Jhon Chaves ve onun ilk öğrencilerinden biri olan Jude Brown tarafından yirmi yıllık bir sürede basılan yirmialtı makalenin incelemesi yapıldı. İncelemelerinde, hipnozun cinsel problemlerin tedavisinde başarıyla kullanılabildiğini söylemektedirler. Ancak bu teoriyi desteklemek için daha fazla klinik bilgiye ihtiyaç bulunduğunu da vurguladılar. Cinsel sorunların tedavisinde hipnozun uygulanabileceği beş saha bulunduğunu belirtiyorlar. 1- Cinsel sorunların tanısı 2- Özgüvenin sağlanması 3- Cinsel semptomların arkasındaki muhtemel kişilik çatışmalarının çözülmesi. 4- Yardımcı Cinsellik tedavisi 5- Cinsel semptomun ortadan kaldırılması Bu kategoriler iki ana gruba ayrılabilir. İlk üçü, hipnozun cinsel sorunu meydana getiren bilinçaltı etkilerini ortaya çıkarmak için kullanılmasına dayanır. Son ikisi semptomun kendisini ortadan kaldırma üzerinde yoğunlaşırlar. Hepsi konuya farklı teorik açılardan bakan ruh sağlığı uzmanları, hekimler ve evlilik danışmanlarından elde edilen istatistiki bilgilerin tamamı, hipnozun cinsel tedavideki bir yardımcı olarak kullanılmasını destekliyorlar. Daha sonraki raporlar da bu desteği kuvvetle teyid ediyor. Aşağıdaki durumlarla karakterize cinsel sorunların birçoğu bölüm beşte geniş ayrıntılarıyla izah edilecektir.
B. CİNSEL ARZUNUN YOKLUĞUN DA HİPNOZUN BAŞARISI Connecticut, New Haven'den psikiatrist Reno Fabbri, hipnozun temel kurallarıyla, davranış modifikasyon tekniklerini birleştiren bir metod uyguladı. Bu yaklaşıma örnek vaka olarak yirmi beş yaşında bir öğretmen olan Ms. C'yi sunmaktadır. Ms. C., bir erkek topluluğunda aşırı sinirli oluşundan ve birçok erkek arkadaşından hoşlanmasına rağmen
121
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
cinsel arzu duymadığından şikayet etmişti. Sonunda hiç kimseyle konuşmaz kendisin yalnız ve üzgün hisseder olmuştu. Hipnozla hastanın hayal gücünü ilk aktive edişinde Dr. Fabbri, Ms. C.'nin relaks durumundayken bile, kucaklaşma ve okşama sahneleri gördüğünde heycanlandığını keşfetti. Ms. C.'nin bilinçaltının, cinsel yakınlığa cevabı sinirlilikti. Dr. Fabbri ona desensitizasyon tekniklerini uyguladı. Normal olarak, şahısta heyecan yaratan somut zihinsel imajlar, kendini iyi hissetmeyle ilişkilidir. Aynı anda hem sinirli hem de sakin olunamayacağından, relaksasyon doğal olarak anksiyeteyi bastırır ve gerginlik yatışır. Ancak Ms. C. vakasında desensititzasyon başarılı değildi. Dr. Fabbri, hipnoz vasıtasıyla, bu sıkıntılı duyguları boşaltan geçmişteki olayı onun yeniden yaşamasına yardım etti. Ms. C. hipnoz altında "onüç yaşındayken erkek bir kuzeni tarafından kendisine saldırıldığını hatırladı; aynı anda öfke ve günahkarlık duygularını yaşadı." Bu cinsel saldırıyı yeniden yaşama, Ms. C.'nin yıllarca baskılamış olduğu hapsedilmiş düşüncelerini açığa vurmasını sağladı ve evvelce baskılanmış materyalin katarsisi, onun sağlıklı bir cinsel hayatına başlamasını sağladı. Korku ve sinirlilik gibi olumsuz hislerinin kendi kafasında haklı bir kaynağı olduğunu ve ifade edilmelerinin gerektiğini görebildi. Biriken bütün bu olumsuzluğu boşaltmasından sonra, Ms. C., olumsuz imajları olumlulara çevirmek için hipnozu kullanmaya başladı. Giderek, anksiyeteyi meydana getiren cinsel ayrıntıları tasavvur etmeye yöneldi. Bir erkekle beraber olmaktan ve cinsel birleşmeden alabileceği zevki düşündü. Ms. C., artık olumsuz düşüncelerinden kurtulmuştu ve cinselliğin vereceği zevklere açıktı. Hipnozun tekrar tekrar kullanılmasının sonucunda Ms. C., kendisini yeniden normal hissettiğini cinsel güdülerine rahatça cevap verdiğini ve erkeklerle ilişkilerinden zevk aldığını bildirdi. Hipnoza başlanmasından altı ay sonra nişanlandı. Dr. Fabbri, hipnozla cinsel problemlerin tedavisinde %72'lik bir başarı oranı bildirdi. Ancak Ms. C. vakasında şöyle bir soru akla gelmektedir: Bütün insanlar geçmiş hayatlarındaki olumsuz bir anıyı Ms. C. kadar kolay hatırlayabilirler mi? Genellikle hayır; fakat, bunun nedeni Ms. C.'nin telkine çok yatkın oluşu veya Dr. Fabbri'nin çok yetenekli olmasıdır. Çok sık olarak, cinselliğe karşı olumsuz tavır alınmasına sebep olan şey, tek bir olay değil, fakat yıllarca biriktirilmiş genel bir yaklaşımdır. Bu, (en azından yayınlanan bulgulardaki) cinsel arzu duymayan kadınların prevalansını izah edebilir. Çünkü kadınlar geleneksel olarak, aşk hakkında erkeklere nazaran çok daha olumsuz fikirler verilerek büyütülürler. Bu gelenek, cinsellikten korkan ve hipnozdan fayda görebilecek kadınların üzerinde etkili olmaktadır. Cinsel arzu yokluğuna ait bir başka vaka; hipnozu kullanmasıyla ünlü doğum hekimi Dr. Ralph August tarafından tarif edildi. Otuz yedi yaşında evli bir kadın olan Bn. D., cinsel
122
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
arzusunun dört yıllık bir peryod boyunca, kocasıyla çok nadir aşk yapacak kadar azaldığını fark etti. Dr. August hipnoz yoluyla, Bn. D'nin cinsel ilgisindeki azalmayı başlatan sebebi ortaya çıkardı: Dört yıl önce oğlu ciddi bir şekilde hastalanmıştı. Bn. D. çocuğu için aşırı bir korkuya kapılarak yersiz bir şekilde "çocuğum acı çekerken ben kendimi eğlendiremem" diye düşünmüştü. Çocuğun iyileşmesinden sonra, aşka karşı ilgisini yeniden kazanmayı beklemişti. Ancak bunun yerine şöyle düşündüğünü fark etti: "Ben kendimi eğlendirirsem, çocuğum yine hasta olacak". Hipnozu kullanarak Dr. August, çocuğunun sağlık durumuyla, kendisinin aşktan zevk alması arasında ilişki bulunmadığını, Bn. D.'nin kabul etmesine yardımcı oldu. Bn. D. hipnotik durumdayken, Dr. August, "bu sorunun kendisini artık rahatsız etmeyeceğini ve boşa giden zamanı telafi edeceğini" telkin etti. Ve bu telkin gerçekleşti. Bn. D. yeniden aşktan zevk almaya başladı. Jim, otuz yedi yaşında bir profesördü. Oniki yıllık evliydi, üç çocuk babasıydı ve cinsel arzu duyan bir adamdı. Sağlık durumu mükemmeldi, kariyerinin zirvesindeydi, sahasında bir otorite olarak tanınıyordu. Dışarıdan bakanlara göre onun hayatı, her Amerikalının düşündeki hayattı. Fakat son iki yıl içinde, karısı Ellen'le yaklaşık iki ayda bir cinsel ilişkide bulunmuştu. Daha sonra ise, sadece karısı istediği zaman ilişki olmuştu. Ellen yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu sezdi ve eşiyle birlikte tedavi olmak için ısrar etti. Jim aşk yapmak istese yapabileceğini, istemese yapamayacağını söylemişti. Klinik durum, onun ilkin erken boşalması olduğunu daha sonra ise, erektil disfonksiyonu olduğunu akla getirmişti. Fakat ciddi intrapsişik veya benzer sorunları olduğuna dair belirti yoktu. Her ne kadar cinsel arzu yokluğu ilk faktör olarak düşünülmediyse de daha sonra ortaya çıktı. Hipnoterapi, Jim için üç amaçla kullanıldı. İlk amaç geçmiş hayatında aşk heyecanı duyduğu bir zamanı yeniden yaşamasına yardım etmekti. Ancak kısa bir süre sonra, Jim'in geçmişte heyecan veren hiçbir cinsel tecrübesi olmadığı ortaya çıktı. Böyle bir vakada hipnoz olması mümkün cinsel durumları hayal ettirmek için kullanılır. Buna ilaveten, geçmişteki olayları yeniden yaşatmak hayali olaylar üretmekten daha kolaydır. Fakat, hayal üretme eğitimiyle böyle bir hayal kurma hem mümkün hem de faydalıdır. İkinci terapotik amaç, Jim'in aşka karşı olan tutumunun, ne zaman ve niçin değişmeye başladığını bilhassa cinsel arzu yokluğunu ortaya çıkarması muhtemel gelişimsel sorunlara dikkat ederek anlamaktı. Aşağıdaki tartışma, hastanın sorunlarını anlamada bu psikodinamik amacın niçin önemli olduğunu izah etmektedir. Üçüncü amaç, Jim'e hayatın cinsel ilgi ve zevk yönünü önemli göstermekti. Ancak bundan sonra daha alışılmış bir cinsel tedavi tipi başlayabilirdi. Bu tip amaç Jim'in arzu yokluğunun hipnoz yoluyla tedavi için vazgeçilmezdi.
123
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
İlk ziyarette Jim ve Ellen'le önce birlikte görüşüldü, daha sonra tek tek konuşuldu. İlk seansın son bölümünde çiftin de onayı alınarak, Jim'in tek başına hipnotize edilmesine karar verildi. Jim, Ellen'in kendi hipnozunu seyretmesi konusunda gönülsüzdü. Ellen en azından ilk seans için hazır bulunmamayı kabul etti. Arkasından hemen hipnotik seans yapıldı. Jim'le hipnozdan önce yapılan görüşme, onun aşka karşı duyduğu ilgisizliğin bütün hayatı boyunca sürmüş olduğunu kuvvetle düşündürdü. Jim üstün zekalıydı ve ailesi onu fiziki uğraşlar yerine, entellektüel uğraşlara yöneltmeyi tercih etmişti. Jim'in ergenlik çağı normal geçmişti. Fakat, on yedi yaşındayken, arkadaşları onu birkaç fahişeyle yapılan bir aleme dahil etmelerine kadar mastürbasyon yapmamış veya cinsel boşalma için herhangi bir dürtü hissetmemişti. Jim, ilgisini uyandırmasına rağmen bu tecrübeyi fiziksel uyarıcı olarak değerlendirmemişti ve fahişelerin gerçekte nasıl olduklarını öğrenme fırsatı bulduğundan dolayı memmun olduğunu ilave etti. Jim, Ellen'i iki yaşından beri tanıyordu. Kolejde beraber geçen ilk yıllarında, Jim'in ona karşı ilgisi cinsel tabiatta olmayıp, sevgi ve nezaket şeklinde ifade ediliyordu. İlk defa evlendikten sonra cinsel birleşmede bulunmuşlardı. Bu sırada çekingen davranan Ellen hiçbir cinsel zevk almamıştı. Gerçekten, tedaviden iki yıl öncesine kadar hiç mastürbasyon yapmamıştı ve cinsel ilişkide orgazma ulaştığını hatırlamıyordu. Ancak, son iki yıl içinde, cinsel ihtiyaçlarıyla daha çok ilgilenmiş ve Jim'le fiziksel ilişkisinde tatmin olmayı arzu etmişti.Jim ve Ellen'in mükemmel bir evlilikleri vardı.Ellen'inJ im'e karşı sevgisi ve bağlılığı tamdı ve öfkesi sağlıksız bir cinsel duruma karşı sağlıklı bir cevaptı. Jim sadece kendisini değil, Ellen'i de memnun etmek amacıyla aşkı öğrenmeyi denemek için gönüllü olduğunu ifade etti. Hipnotarepi kendisine anlatıldı ve az bile olsa zevk aldığı cinsel tecrübelerin sırasıyla bir listesini yapması için terapist Jim'e yardım etti. Zevk veren durumlar şöyle sıralanıyordu: I- Ellen'in onu kucaklaması II- Jim'in çıplak vücuduna yatakta kazara dokunması III- Ellen'in sevişmek için şiddetli arzu göstermesi IV- Ellen'in Jim'in göğsünü ve karnının okşaması V- Jim'in, Ellen'in bacaklarını ve kalçasını okşaması Hipnoz sırasında Jim'den karısıyla birlikte yatakta olduklarını düşünmesin istendi. Yukarıda sıralanan haz verici durumları kullanarak, terapist Jim'in kafasında ayrıntılı bir cinsel sahne meydana getirdi. Ellen'le yapılan bir aşk sahnesi geniş ayrıntılarıyla tarif edildi. Hareketler adım adım anlatıldı, duruma uygun sesler, kokular, tadlar telkin edildi ve
124
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
hayali aşk sahnesiyle birleştirildi. Relaksasyon telkinleri yaşanırken, cinsel imajlarla birlikte rahatlama ve mutluluk hisleri telkin edildi. Jim, hayale karşı konuşarak cevap vermeye teşvik edildi. Öyle ki terapist, Jim'in hangi durumları en çok tahrik edici bulduğuna göre hipnotik telkinleri ayarlayabildi. İki posthipnotik telkin yapıldı. Birincisi; Jim'e bu iyi hisleri Ellen'le gerçekten yataktayken, yeniden yaşayabileceğini hatırlattı. Bu telkinle terapist, Jim'e bu yeni cinsel hislerini tatmin etmesi için kuvvetle ihtiyaç duyurdu ve gerçekten yapmayı isteyip istemediğini düşünmeye zaman kalmadan bu hislerini tatmin etmesini telkin etti. İkinci posthipnotik telkin; Ellen'in kucaklamasınının bu reaksiyonlar zincirini başlatması, neticede aşk yapmak için önüne geçilmez, şiddetli bir arzu doğurmasıydı. Daha sonra Jim, ne zaman cinsel arzu duyarsa Ellen'in onu kucaklamasını isteyebilirdi. Bu şekilde yeni cinsel arzu, Jim'i kendi isteği dışında kontrolüne alamayacaktı. Ellen'e bir sonraki tedavi görüşmesine kadar aşkı başlatmaması tavsiye edildi. Bu tedavi seansını takiben, hipnoz altındayken onun için yapılmış olan bir audio teybi kullanarak günde en az bir defa otohipnoz yapması Jim'den istendi. Bir hafta sonraki ikinci seans sırasında, Jim şunları ifade etti; Telkinlerden sonra, hayatında ilk defa- cinsel arzu duymuştu. Fakat o ve Ellen oniki yıllık seyrek ve tekdüze aşktan sonra arzularını tatmin etmek için çok sıkılgan davranmışlardı. İlk seans sırasında yaşamış olduğu olumlu duyguları yeniden yaşamanın ne kadar kolay olduğuna şaşırarak Jim, aşka karşı duyduğu hissin değiştiğini fark edince, orjinal hipnotik tecrübesini bir günde üç defa kontrol etmişti. Sonuçta o ve Ellen ilk hafta içinde iki defa cinsel birleşmede bulunmuşlardı. İkinci seansta Jim, kendisi hipnotize durumdayken Ellen'in hazır bulunmasını istedi. Bu şekilde tek tek hipnoz yoluyla terapist, Ellen'in arzu ettiği kadar gözlemci olarak kalmasına izin verdi ve Jim , terapistten gelen çok az bir telkinle hipnotik duruma girdi. Hipnoz altındayken zevkli bulduğu aşkla ilgili imajları yeniden şekillendirmesi istendi. Bu imajlara uygun olarak Ellen olaya kendiliğinden katıldı. Üçüncü bir posthipnotik telkinle, Jim'e cinsel arzuyu yaşamaktan zevk almanın hayatının sürekli ve önemli bir parçası olabileceği anlatıldı. Üçüncü randevu dört hafta sonraydı. Bununla beraber bir sonraki hafta, bir telefon mini seansı düzenlendi. Bu kez Jim'in raporu memnuniyet vericiydi. Sürekli aşk yapmak istemiş ve zevk almıştı. O ve Ellen yeni ilişkilerinde çekingenlik hissetmiyorlardı. Terapist, evvelki posthipnotik telkinleri, etkilerini artırmak için tekrarladı. Hava ve ulaşım güçlükleri sebebiyle, tasarlanan üçüncü görüşme asla yapılamadı. Fakat Jim'in ilerlemesini teşvik etmek için ikinci bir telefon mini seansı düzenlendi. Son mini
125
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
seanstan altı ve oniki hafta sonra yapılan telefon konuşmaları, Jim'in cinsel arzu seviyesini koruduğunu gösterdi. Ellen ve o haftada ortalama üç kere aşk yapıyorlardı. Her mini seans sırasında, Jim gelişmelerden son derece mutlu olduğunu, Ellen'le kendisi arasındaki ilişkiden her yönden eskiye nazaran çok fazla zevk aldıklarını söyledi. Sekiz ay sonra yapılan son telefon konuşmasında aynı olumlu sonuçlar bildirildi. Hipnozun hiç yapılmamış bir arzuyu nasıl meydana getirdiğini veya uzun süre baskılanmış bir arzuyu nasıl uyandırdığını iki hipotez izah etmektedir. İlk hipoteze göre; herhangi bir arzunun yaşanması sırasında, bilinçaltında bile olsa daima seçici bir unsur vardır. Çağrışım sahası bu prensibe dayanır. Çağrışım, bir konuyu şahsın algısına sunarak konuya karşı arzu uyandırabilir ve bu arzu şahıs tarfından hissedilen doğal bir ihtiyaç olabilir veya olmayabilir. Bu, sun'i arzular için geçerli ise, aşk gibi doğal bir arzuyu uyandırmada da etkili olabilir. Kanıtlar gösteriyor ki, örneğin tıka basa doymuş olan hipnotize bir şahıs, aç olduğuna inandırılabilir. Aşk dürtüsü konusunda, hipnotik hayalin cinsel ilgi, arzu ve stimulasyondan sorumlu nöronal mekanizmaları harekete geçirdiği veya uyandırdığı görülmektedir. M.F. Schwartz'ın diğer şeylerin yanında kuvvetle belirttiği gibi, cinsel arzunun nörolojik oluşumunda sinir iletiminin ve beynin rolü dikkatli fizyolojik araştırmayı gerektirmektedir. Özet olarak birinci hipotez, hipnozun, cinsel arzudan sorumlu subkortikal beyin aktivitesine ulaşarak bu arzuyu ya şahsın hayatında ilk defa ortaya çıkarabildiği veya onu yeniden uyandırabildiği şeklindedir. İkinci hipotetik formulasyon; genelde defans mekanizmalarıyla, özelde ise baskılanmayla ilgilidir. Arzu yokluğu, hemen daima, hastanın hayatının erken dönemlerinde alınan ve daha sonra onun tarafından yeniden değerlendirilmeyen negatif mesajların sonucudur. Çoğu kez kendisini aseksüaliteyle gösteren bu yıkıcı gidişte, baskılayıcı mekanizma esas rolü oynar. Bu iki hipotez, cinsel arzu yokluğunun tedavisinde, hipnozun bir terapotik araç olarak kullanılmasını desteklemektedir. C. KADINLARDAKİ CİNSEL ARZU YOKLUĞUNDA HİPNOZUN BAŞARISI Kadınlarda cinsel arzu yokluğunun açık belirtileri, penis girişini kolaylaştıracak vajinal salgının yokluğu ve vajinismus hali yani vajinal kasların penis girişini önleyecek şekilde, spastik kasılmasıdır. İsrail'deki Hayfa Rambam Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Dr. Karl Fuchs bazan bir parmak girişine bile imkan vermeyecek kadar şiddetli olabilen vajinismusun tedavisinde hipnozun kullanılmasıyla ilgili en ikna edici çalışmalardan birini yayınlamıştır. Dr. Fuchs'a göre on yıllık bir süre zarfında bu durumdaki yetmişbir kadın ya sadece hipnoz yoluyla veya birlikte vajinal dilatatörler kullanılarak başarıyla tedavi edildiler. Kadınların büyük çoğunluğu iki ila
126
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yedi yıldan beri vajinismustan şikayet etmekteydiler, hepsi jinekolojik ve/veya psikiatrik tedavi görmüşlerdi, hiçbir olumlu sonuç alınamamıştı. Bu kadınların birçoğu himenlerini ve vajinalarını cerrahi olarak bile genişletmişlerdi ve yine şifa bulamamışlardı Önerilen ilk yaklaşım hipnozun tek başına kullanılmasıydı ve bu yaklaşım sonuç vermediğinde, bir başka metod önerildi. İlkin kadınlara otohipnoz öğretildi. Bu mental durumdayken, onlara önce bir parmaklarını, arkasından küçük bir vajinal dilatatörü vajinalarına nasıl sokacakları gösterildi. Bu işlem kolaylaştığında, giderek büyük dilatatörler verildi. Bazı vakalarda kadınların kocaları, dilatatörlerin karılarına nasıl uygulayabileceklerini öğrendiler. Hipnoz altındayken, kadınlar gevşeme ve rahatlama hissettiler ve en kısa sürede daha büyük dilatatörleri kullanabildiler. Kadınların, bu dilatatörleri kullandıkları süre boyunca bir aşk birleşmesinde bulunduklarını tasavvur etmeleri istendi. Bu gidiş, onların kafasında gevşemeyle, cinsel birleşme arasında bir bağ yarattı ve neticede vajinanın normal genişlemesine sebep oldu. Son olarak kadına, kadının üstte olduğu pozisyonda gerçek penis vajina ilişkisine geçebileceği anlatıldı. (Bu özel pozisyon ona, kontrolün kendisinde olduğunu hissettirir ve böyle yaparak gevşemesine yardım eder.) Bu metodun, vajinismusun altında yatan muhtemel psikolojik problemleri açığa çıkarmamasına rağmen, Dr. Fuchs vajinusmusun tedavisinde hipnozla daima olumlu sonuçlar aldığını iddia etmektedir. Öteki çalışmaların bu bulguları desteklediği görülüyor. Birçok kadın cinsel birleşme sırasında zevk duyamamaktadır. İnsan seksüalitesi araştırmalarında önde gelen bir isim olan Dr. Hugo G. Biegel'e göre bu duyarsızlık sadece fiziksel hareket sırasında görülmemektedir, fakat, tek başına cinsel aktivite telkiniyle uyandırılmaktadır. Dr. Biegel evvelce duyarsız olan organların herbirini duyarlı hale getirmek için hipnozu sistemik olarak kullandı. Dr. Biegel hipnoz yoluyla, hastalarına geçmişte haz veren hisleri (emme, gıdıklama, sevme, okşama, mesane ve barsak boşalması, bir salıncak veya kızak üzerindeki abdominal hisler, hoş sürprizler, çocukken pahalı bir armağan alınması gibi hisler) yeniden yaşattı. Genital organlar da dahil bütün vücutlarına duyarlılık ve zevk vermek için daha sonra kadınların hafızalarını kullandı. Bu duyguları yeniden yaşama yoluyla kadınların hisleri canlandı ve aşk sırasında yeniden zevk alabildiler. Öteki terapistler de, hastalarının aşk sırasında daha fazla zevk duymalarına yardımcı olmak için, hipnozu kullanmaktadırlar. Örneğin Dr. T.A. Richardson durumlarını gruplandırmak , sorunların sebeplerini açığa çıkarmak ve analiz etmek için hastalarını hipnotize etti. Dr. Rihchardson hipnozu kadınların gelişme dönemlerine ait sorunların baskılanan sebeplerini açığa çıkarmak için kullandı. Geçmişte yaşanan travmatik veya
127
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
rahatsız edici bir olayla, olay hakkındaki olumsuz düşüncelerin birleşiminin herhangi bir kadının cinsel sorununa sebep teşkil ettiği ispatlanmıştır. Hipnoz, geçmişteki olayın yıkıcı gücünü ortaya çıkarma, inceleme ve ortadan kaldırma çabasında Dr. Richardson'a büyük bir yardımcıydı. Tedaviye başlamadan önce, bu kadınların sadece üçü orgazm yaşamışlardı. Dr. Richardson'un hipnoz tedavisinden sonra altmış üç kadın, cinsel ilişkilerinde çoğunlukla cinsel zevk ve orgazmı yaşayabildiler. Dr. Leckie, kadınlardaki cinsel sorunların tedavisinde hipnozu başarılı bulan bir başka klinisyendi. Başlamadan önce, kadınlara aşk hakkında iyi eğitim verildiğinden emin oldu. Daha sonra, kadınlar hipnoz altındayken, aşkın her iki partnere zevk ve memnuniyet veren, normal, mükemmel bir aktivite olduğu şeklinde telkinler yaptı. Bu telkinler yoluyla değişik sevişme tekniklerini de anlattı. Bu işlemle aşkın zevk kabul edildiğini vurguladı. Sadece bu direkt telkinler kadınların aşktan zevk almalarını sağlayamadığı zaman, Dr. Leckie altta yatan sebepleri incelemek için daha derin analiz yaptı. Yine,
hipnozun
kadınlardaki
cinsel
arzu
sorunlarının
tedavisinde
kullanılmasını
destekleyen en büyük kanıt, devam eden araştırma ve tedavinin etkileyici ve gelişme halinde olmasıdır. Bu kitabı cinsel hayatlarından ümitlerini kesen bütün kadınlara bunu göstermek için yazdık. Bu self-hipnozdur.
D. ERKEKLERDEKİ CİNSEL ARZU YOKLUĞUNDA HİPNOZUN BAŞARISI Herhangi bir gözlemciye göre, cinsel arzu erkeklerde kadınlardan daha fazladır. Sorunlar daha kolay tespit edilmektedir. Bir adam ereksiyon yapabilir veya yapamaz. Cinsel arzu duymazsa ereksiyon olmayacaktır. Ereksiyon sorunlarının tedavisinde hipnozun tek başına son derece etkili olduğu ispatlanmıştır. Masters ve Johnson'a göre, bütün ereksiyon problemlerinin yüzde 97'si psikolojik çatışmaların sonucudur. Halihazırdaki düşünceye göre, bu rakamın bir parça yüksek olmasına rağmen, hipnoz, çatışmaların kaynaklandığı seviyeye ulaşabilme kaabiliyeti sebebiyle- bu vakalarda bir terapotik araç olarak mantıklı bir seçenektir. Esas olarak, ereksiyon güçlüklerinin tedavisinde hipnozu kullanmak için iki yol vardır: 1- Sorunların altında yatan sebepleri açığa çıkarmak. Bunlar daha sonra tedavi edilebilirler. 2- Hasta hipnozdayken direkt telkin ve değiştirme yapmak. Virginia, Richmond'dan Dr. Winfred Ward, erektil sorunların tedavisinde hipnozu etkili olarak kullandığı elli vaka tarif etti. Ortalama 29,4 yaşında olan bu adamlar tedaviden sonra normal ereksiyonu, cinsel birleşmeyi ve orgazmı sürdürebildiler. Bir şahsın tedavisi ortalama olarak sadece 12,5 saat
128
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
sürdü. Daha sonraki parça, Dr. Ward'ın hipnozu, hastalarından birinin analiz ve tedavisinde etkili olarak kullandığını anlatmaktadır: Özellik sahibi bu adam; Claude, yirmisekiz yaşındaydı ve evliydi. Karısı ona sevişme sırasında orgazma ulaşamadığını söyleyene kadar cinsel sorunu olmadığında ısrar etmişti. Hipnoz altındayken Claude, sorununun esasını teşkil eden noktayı gösterdi: Altı yaşındayken aşka karşı sağlıklı bir ilgi gösterdiği için babası onu şiddetle cezalandırmıştı. Ondan sonra Claude, bilinçaltında cinsel olarak anormal olduğuna inanmıştı. Son zamanlarda, evlilik dışı bir ilişki kurmayı düşünmekteydi ve bu düşünceleri ona gerçekten cinsel olarak anormal olduğunun daha da açık bir kanıtı gibi geliyordu. Dr. Ward hipnoz sırasında Claude'ın ereksiyon güçlüklerinin kendi seksüalitesine ve özellikle zinaya karşı bir savunma mekanizması olduğunu keşfetti. Ereksiyonun olmayışıyla, Claude muhtemelen, babasının çok yanlış olduğunu söylediği şeyi yapamadı. Yine hipnozu kullanarak Dr. Ward, Claude'ın sorununun kökünde yatan yanlış self-imajdan kendisini kurtarmasına yardım edebildi. Şu anki durum ve gelecek hakkındaki geçmişten kaynaklanan olumsuz düşüncelerin yerine olumlu hisler kondu. Sadece onsekiz saatlik bir tedaviden sonra bu adam normal bir aşk hayatı sürdürebildi. Bu vaka, hipnozun önce erektil sorunların kaynaklarını ortaya çıkarmada, daha sonra ise olumsuz ve yıkıcı düşüncelerin yerine olumlu ve yapıcı imajların konmasını sağlamada, nasıl başarılı olabileceğini göstermektedir. Los Angeles Büyük Tıp Enstitüsü'nün direktörü Dr. William Kroger, hipnoza karşı daha az analitik daha direkt bir yaklaşım kullanmaktadır. Bu yaklaşım, büyük ölçüde şahsın hayal gücüne ve telkine yatkınlığına dayanmaktadır. Yüzlerce hasta üzerinde yaptığı araştırmadan çıkan sonuçlara dayanarak Dr. Kroger, Dr. William Fezler'in yardımıyla, anksietenin azalmasını kolaylaştırmak için, yirmi beş tane standart hazır imaj geliştirdi. Bu doktorlara göre cinsel malfonksiyon da dahil, problem olan davranışların büyük çoğunluğu, şahsın anksiete hislerini yatıştıramamasının sonucudur. Bu inançtan ve kendi araştırmalarından yola çıkarak, Dr. Kroger ve Dr. Fezler çeşitli "hazır imaj" lar kullanmaktadırlar. Bunlardan biri aşağıda özetlenmektedir. Bir şahıs daha canlı hayal kurabilir, anksiyetesi daha fazla azalabilir ve sonuçta anksiyeteden kaynaklanan davranış bozukluğu ortadan kalkar. Bu 'hazır imaj'lara örnek olarak Kumsal Sahnesi gösterilmektedir. Bu sahnenin amacı; renk, tad, koku, ses, sıcak ve soğuğun hissedilmesini sağlayan beş temel duyunun daha kolay ve canlı olarak hatırlanmasını öğretmektir. Bu 'hazır imaj'da şahıs, kendisini bir yaz günü kumsalda yürürken hayal eder, bu sahnenin her ayrıntısını; berrak mavi göğü, beyaz kumu, ve ılık suyu düşünür. Şahıstan dudaklarını
129
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yalıyorken havadaki tuzun tadına bakması ve koklaması istenir. Fonda, denek dalgaların çarpışını, uzaktaki bir martının bağırışını duyabilir. Sahneye daha ince ayrıntılar da yerleştirilebilir; şahıstan kumsala ve bilinen duyguları uyandıran bütün iyi şeylere dair daha çok hayal kurması istenir. Kroger ve Fezler tarafından kullanılan öteki hazır imajlara şunlar da dahildir: Dağda Kabin Sahnesi, Bahçe Sahnesi, Çöl Sahnesi, Çiftlik Sahnesi, Orman Sahnesi, Havuz Sahnesi, Göl Sahnesi, Piknik Sahnesi, Tüple Suya Dalış Sahnesi ve Uzay Sahnesi. Bu sahneleri hayal ederek, şahıs, duygularına daha çok uyum kazandırır. Özel cinsel sorun olan vakalarda, sahne şahsın kişisel ihtiyacına göre düzenlenir. Hayal tarafından meydana getirilen duyguların etkisiyle rahatladığında, şahıstan aşk yaparken başarılı olduğunu canlı biçimde hayal etmesi istenir. Bu canlı olarak hayal kurma tekniği bilhassa Dr. Kroger ve Dr. Fezler tarafından erektil sorunları olan erkeklerin tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Bilinçaltındaki olumlu düşünceleri desteklemek, olumsuz düşünceleri ortadan kaldırmak için şahsa önce hayal dünyasında başarı telkin edilir. Davranışı değiştirmek için hayal gücünün bu şekilde kullanılması davranış modifikasyon terapistleri tarafından 'gizli iyileştirme' denmektedir. Bu sahadaki önde gelen araştırmacılardan biri olan Dr. Joseph Cautela, olay gerçekten olsun ya da olmasın, hayal gücünün bir cevap uyandırabilecek durumda olduğuna inanmaktadır.
E. KADINLARDAKİ ORGAZM YOKLUĞUNDA HİPNOZUN BAŞARISI San Fransisco'da çalışan ünlü bir jinekolog olan Dr. David Cheek, yıllarca hipnozla yapılan geniş araştırmalardan sonra, orgazmın ruhsal bir durum olduğuna karar verdi. Edindiği tecrübeler, geçmişte orgazm olmuş kadınlar için orgazmik cevabın yeniden sağlanması amacıyla iki saatlik hipnotik çalışmanın genellikle yeterli olduğunu gösterdi. Ancak evvelce hiç orgazm olmamışlarda daha uzun süre gerektiğini gördü. Dr. Cheek bu hızlı sonuçları nasıl elde etti? Hipnozu kullanarak, sorunun gerçek veya hayali sebebini bulmak için kadının bilinçaltını inceledi. Birçok vakada, erken bir yaşta öğrenilen aşk hakkındaki olumsuz düşüncelerin ve algıların korku ve suçluluk yarattığını, kadının orgazm olamamasına sebep olduğunu buldu. Hipnoz yoluyla Dr. Cheek, kadınların aşka yaklaşımı yeniden öğrenmelerine yardım etti. Buna göre aşk normal eğlenceli bir aktiviteydi, sakınılması gereken kötü bir faaliyet değildi. Hipnoz altındayken kadınlar cinsel faaliyetlerin zevkli yönlerini düşündüler, sevdikleri birine duygulu birçimde dokunmayı hayal ettiler. Genital bölgelerine dokunulmasının, öpülmelerinin ve bütün vücutlarına dokunulmasının ne kadar hoş olduğunu hissettiler. Bu hayali eksersizlerin yardımıyla kadınlara, vücutlarının aşkı nasıl yaşayabileceği anlatıldı ve aşkın iyi olduğunu öğrendiler.
130
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
F. ERKEKLERDEKİ ORGAZM YOKLUĞUNDA HİPNOZUN BAŞARISI Boşalma sorunlarını çözmek için hipnotik tedaviyi kullanan birçok uzmanın en ünlüleri Dr.H.G.Biegel ve Dr.M.H.Erickson'dur. En sık rastlanan ejekülasyon sorunu olan erken boşalma; şahsın kendi hakkındaki olumsuz düşüncelerini (kendine güvensizliğini) olumlu inançlara (kendine güvene) dönüştürmek için hipnozu kullanmak suretiyle çözülebilir. Erken boşalmanın daha karmaşık bir psikolojik sorunun göstergesi olduğu öteki vakalarda da hipnoz başarıyla fakat farklı yollarla uygulanarak isbatlanmıştır. Şahsın kendi erkeklik gücü hakkında bilinçaltındaki inancı değiştirmede Erickson'un 'zaman projeksiyon tekniği' son derece etkili olmaktadır. Hipnotize durumdayken hasta, kendini istikbalde düşünür, cinsel faaliyetlerinde başarılı olduğunu hayal eder. Hasta kendini, hekimine sorununun başarıyla ortadan kaldırıldığını anlatırken bile düşünür. Bu hayal, aşkta başarısız olduğu şeklindeki olumsuz imajını düzeltir. Yerine yeni, cinsel olarak kendine güvenli bir kişilik koyar. De Shazer bu tekniği devamlı cinsel partneri olmayan erkeklere bile büyük ölçüde uyguladı. Gereken tek şey şahsın, bilinçaltını etkileyen self-imajı değiştirmek için motive olmasıydı. Hipnozla psikoterapiden oluşan kombine bir tedaviyle H.B. Crasilneck ve C.A. Hall, araştırılan 400 erkekte, erken boşalma ve erektil sorunlarda % 80 şifa sağlamayı başardılar. Üç ila dört ay süreyle haftada bir yapılan hipnoz seansları esnasında, hipnoz, cinsel bozukluğun altında yatan psikolojik sorunları ortaya çıkardı. Bunu psikoterapi izledi. Bu da terapiste ve hastaya sorunun kaynaklarını ortadan kaldırma olanağını verdi. Hipnoz, zevk yokluğunun ve hatta, cinsel birleşme sırasındaki ağrının tedavisinde de başarılı bulunmuştur. Dr. Leo Alexander hipnozu, şahısların aşk esnasında vücutlarındaki zevk verici hisleri algılamalarına yardım etmek için kullandı. Seanslar sırasında, hastalardan dikkatlerini, sevişmenin fiziki hazları üzerinde yoğunlaştırmaları istendi. Şahsın geçmişte yaşadığı zevkli duyguları hatırlama -veya en azından gelecekteki muhtemel cinsel zevki hayal etme- yoluyla hastalar aşkla zevk arasındaki bağı yeniden öğrendiler ve sonra onu hayatlarında etkin hale soktular. Ereksiyon sorunları hakkında bir not: Bölüm beşte erektil güçlük için, ciddi bir fizyolojik sebep olduğuna işaret eden yeni bulguları hatırlatacağız.
G. HER İKİ CİNSEL PARTNER İÇİN AYNI ANDA KULLANILAN HİPNOZUN BAŞARISI Şimdiye kadar anlatılan bütün vakalarda, cinsel problemlerden muzdarip şahıs sadece hipnotize edilendir. Eş veya cinsel partner, şayet katıldıysa sadece bir gönüllü veya yardımcı rolü oynadı. Ancak, yakın zamanlarda -her iki partneri etkileyen bir sorunun yine her iki
131
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
partner tarafından çözülmesi gerektiğine inanan- meslektaşlar hipnozun ortak bir faaliyet olarak uygulanmasında ısrar etmeye başladılar. Kanada Calgary'den Dr.Herbert Goba,hipnozu karşılıklı münasebetlerden doğan cinsel çatışmaları özel bir cinsel malfonksiyondan ziyade zayıf ilişki, baskınlık veya güvensizlik gibi yıkıcı yaklaşımlar ve davranışlardan kaynaklanan çatışmalar) incelemek için kullanmaktadır. Dr. Goba'nın gözetimi altında, hipnozdayken çiftten, çatışmadan sorumlu olan durumu hayal etmesi istenir. Daha sonra, ilişkileri üzerinde daha olumlu bir etki yapabilecek yeni yaklaşımları ve davranışları incelemeleri ve bu ilişkiyi değiştirmeyi denerlerse, oluşabilecek olumlu zevkli duyguları hayal etmeleri telkin edilir. Daha sonra çiftten gelecekte cinsel ilişkilerini etkileyebilecek muhtemel problematik durumları hayal etmesi istenir. Böylece her iki partner, çatışmalarını incelemek için daha olumlu yolları bilirler. Onlara bu yaklaşımı, gelecekteki aynı durumlar için kullanmaları anlatılır. Dr. Goba'ya göre bu teknik, çiftin geçmişteki olumsuz tecrübelerden, gelecekteki olumlu beklentilere geçmesini sağlar. Şahsın davranış örneğinde derinlere yerleşmiş bir çatışma kaynağının bulunduğu vakalarda, Goba hipnozu kullanarak, çifti geçmişte problemi ilk defa yaşadıklar zamana geri götürmektedir. Olumsuz davranış örneğini iyice yerleştiren daha sonraki durumlar da hatırlanmaktadır. Bu davranışın geçmişte bazı amaçları olsa bile, sadece gereksiz olmakla kalmayıp, fakat çoğu kez yıkıcı olduğunu ve değiştirilmesinin mümkün olduğunu çiftin anlamasına Dr. Goba, yüzlerce çiftin karşılıklı zevk ve memnuniyete dayanan bir cinsel ilişki kurmasına yardım etti. Chicago'dan Dr. Bennet Braun cinsel çatışmalara benzer şekilde ilişki sorunları yaşayan çiftlere benzer bir teknik uygulamaktadır. Dr. Goba gibi, Dr. Braun da, çalışmasında, rahatlama, hayal kurma ve olumlu düşüncelerin önemini vurgulamakta, hipnoz altındayken çiftlerden hayal güçlerini geliştirrmeye çalışmalarını istemektedir. New York'tan Dr. James Morrison, çiftlere, geleneksel hipnoz yerine 'hayal teknikleri' dediği usulleri uygulamaktadır. Bu özel yöntemleri kullanarak, sadece cinsel sorunlara değil, aynı zamanda bir çiftin yaşayabileceği öteki sorunlara da çözüm getirebilmektedir. Dr. Morrison tarafından kullanılan ilk yöntem, "yaşanmış bir olayın duygusal yönden yeniden yaşatılması" olarak adlandırılmaktadır. Bu teknikte, şahısların çocukluktaki duygusal çevreyi yaşamaları, anne-babalarını, öteki aile üyelerini anlatmaları, çocukken sık meydana gelen bir dizi olayı (öfke, anne-babayla çatışma, anlaşmazlıklar vs.) hatırlamaları istenir. Böylece olayların hatırlanması, sıklıkla bir veya iki ebeveyn hakkında kuvvetli duyguular uyandıran zengin bir hayal gücünün oluşmasına yardımeder. Morrison, geçmişle ilgili bu duyguların, şahsın partner veya eşle olan adult ilişkisini etkilediğine inanmaktadır.
132
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Morrison bu tekniği anlatan ilginç bir örnek vermektedir: John ve Laura ayrılmanın eşiğindeydiler. Her ikisinin de anksietesi, depresyonu, uyku sorunları ve cinsel disfonksiyonları vardı. Evlilik danışma seansları karşılıklı ilişkilerinin bulunduğu zayıf duruma fayda sağlamamıştı. İkisi de yüz yüze gelmekten kaçınıyor, öfkelerini sessiz kalma veya iğneleyici sözler söyleme gibi zararlı yollarla ifade etmeyi tercih ediyorlardı. İki partner bir aradayken, ilişki kurma yolları üzerine yapılan birçok başarısız seanstan sonra, terapist her bir eşin kendisiyle ayrı ayrı görüşmesini teklif etti. Ayrı ayrı yapılan seanslar sırasında, John ve Laura'nın herbirinden, kendileriyle karşıt cinsiyette olan ebeveynlerinin ruhsal yapısı hakkında bir imaj yaratmaları ve ebeveynden sonra da kendi eşlerini tarif etmeleri istendi. Eş ve ebeveyn imajları nasıl karşılaştırıldı? John, hiçbir bağlantı kurmadan Laura'ya yıllarca 'anne' dediğini hatırlayarak, karısıyla annesinin ne kadar benzediklerini hemen fark etti. Annesi soğuk ve otoriter bir kadındı. John üç yaşındayken, annesi onun küçük kardeşini banyo yaptırırken kazara kendisi yaktığı halde, John'u suçlamıştı. Kardeşinin ölümünden iki yıl sonra John'u bir yetimhaneye vermişti. O zamandan beri John sürekli olarak, annesinin sevgisini kazanmayı denemekteydi. Bu olayları hatırlamasının sonucunda, daha evvel hiç yapmadığı şekilde John, annesine karşı duyduğu gerçek hisleri farkedebildi. Sonuç olarak, annesi için taşıdığı duyguları Laura'ya yönelttiğini anladı. Bir kere bunu anladıktan sonra, karısına karşı tutumunu değiştirmeye başladı ve karısıyla olan ilişkisi çok daha olumlu bir duruma geldi.Laura'nın seansı sırasında, ondan kocasıyla babasını karşılaştırması istendi ve benzerlikler onun da dikkatini çekmişti. Her ikisi de güçsüz tabiatlıydı. Özellikle, babası ona karşı sevgisini asla göstermemişti. Laura, annesinin babasını idare ettiği gibi, kendisinin de John'u idare ettiğini gördü ve annesi hakkındaki düşüncesi o kadar olumsuzdu ki, bu fark ediş onu, baskın olma eğilimlerini değiştirmeyi denemeye yöneltti. John'u daha olumlu değerlendirmeye başladı. Bu seanslardan sonra, John ve Laura'nın ilişkileri hızla düzeldi. Bu hayal seansları onların olumsuz davranışlarını ortadan kaldırdı, birinin, ötekini ebeveyn imajlarınıdan etkilenmemiş bir gözle görmesini sağladı. Bu yeni algılarla, ilişkilerinin her yönünü kuvvetlendirmeye başladılar. Morrison'un kullandığı ikinci hayal kurma tekniğine "sembolik olaylar için duygusal hayal kurma" ismi verildi. Bu teknikte, herbir partnerden ötekini mutlu edecek, fakat gerçekte tamamen inanılmaz olan bazı şeyleri hayal etmesi istenir. Bu derinlere yerleşmiş duyguları açığa çıkarabilir. Bir koca, idareyi elinde tutan karısının kendi öfkesini açığa vurabileceğinden çok çekindiğini hayal edebilir veya tersine, baskın kadın, pasif kocasının insanüstü güçlere sahip olduğunu ve bu yüzden kontrolü elden bıraktığını hayal edebilir. Hayal gücünün bu yolla kullanılması, uzun süre gizli kalabilen hislere karşı partnerlerin daha duyarlı olmalarına
133
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
yardım eder. Bu tür baskılanmış duyguların uyanması iletişim sağlama ve neticesinde bütün ilişkinin sağlamlaştırılması için şarttır.
H. CİNSEL SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN OTOHİPNOZUN KULLANILMASI Burada anılan raporlara benzer şekilde, mesleki literatürün büyük kısmının odak noktası heterohipnozdur. Bununla, profesyonel bir terapistin yardımıyla meydana getirilen hipnozu anlamaktayız. Self-hipnozda, diğer adıyla otohipnozda hipnotik tedavi kendi kendine yapılır. Evvelki vakalarda heterohipnozu kullanan terapistlerin büyük çoğunluğunun hastaya seanslar arasında pratik yapmasını öğütlediğini hatırlayacaksınız. Bu şahıs pratiği self-hipnozdur ve canlı bir hipnotik tedavi şekli gibi etki gösterebilir. Evvelce sözü edilen William Kroger, hipnozun cinsel sorunların tedavisinde kullanılması konusunda en saygın otoritelerden biridir. Dr. Kroger, self-hipnozun, birçok sıkıntı verici semptomu ortadan kaldırabileceğini, kötü alışkanlıkların yenilmesine yardım edebileceğini, gevşeme, konsantrasyon ve kendine güven sağlayabileceğini ifade etmektedir. Başka uzmanlar da, cinsel güçlükleri tedavi etmek için self-hipnozu desteklemektedirler. Dr. Frank Caprio ve daha sonra Dr. Leslie le Cron hastalarından sorunu akılcı yoldan tespit etmek için self-hipnozu kullanmalarını istediler. Bu metodda bizim savunduğumuz canlı hayal kurma tekniği kullanılmadı. Dr. Arnold Lazarus hastalarına özel bir cinsel sorun olmasa bile, şahsiyeti geliştirmek için self-hipnozda hayal gücünü nasıl kullanacaklarını öğretmektedir. Cinsel bir güçlüğü olan vakalarda; daha yoğun olarak günde birkaç kere self-hipnozun kullanılmasını tavsiye etmektedir. Gevşemenin ve kendi kendileri hakkında cinsel bakımdan olumlu hayaller beslemenin neticesinde, şahıslar çoğu kez bu sağlıklı, yapıcı duyguların sevişmelerini etkilediğini bildirdiler. Otohipnoz için Lazarus'un temel kuralı şuydu: "Bazı şeyleri gerçekten yapmak istiyorsanız, önce kendinizi onları yapıyorken hayal ediniz..." İnsanlar, kendilerini başarmayı istedikleri şeyleri başarırken gördükleri zaman ve bu görüntülere tekrar tekrar haftalarca, aylarca alıştıkları zaman, düşündükleri amaçlara ulaşabilme ihtimalleri çok daha kuvvetli olur. Adelaide Bry ve Joseph Shorr kafamızın içinde oynayan filmlere, yani hareketlerimizi yönlendiren ve algılarımızı şekillendiren, hayat, dünya ve kendimiz hakkındaki imajlara işaret etmektedirler. Bunlar, neyin gerçek olduğuna inandığımıza bağlıdır. Bry ve Shorr, kafasındaki hayalleri nasıl yönlendireceğini öğrenen bir şahsın, hayatta daha başarılı olacağına inanmaktadırlar. Bry ve Shorr, cinsel sorunu çözmek için, hastanın canlı, olumlu hayal kurmasına yardım ederek, neticede sorunun sebebi olan olumsuz, kendi kendini sınırlayıcı imajı silecek yeni ve olumlu bir imajın oluştuğunu görmektedirler.
134
Psikoaktüel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler
www.psikoaktuel.com
Kendi araştırmalarımızdan birinde, hangisinin daha başarılı olduğunu tayin etmek amacıyla, cinsel bir sorunun tedavisinde, self-hipnozla alınan sonuçları, daha geleneksel, cinsel tedavi teknikleriyle karşılaştırdık. Otohipnoz teknikleri öğretilmiş altmışyedi deney grubumuzu oluşturdu. Daha sonra geleneksel cinsel tedavi şekillerini öğrenmiş bulunan otuzdört başka şahıs da kontrol grubumuz olarak kabul edildi. Aşağıdaki tablo cinsel güçlüğün tipine göre bu iki grubun dağılımını göstermektedir. Denekler cinsel disfonksiyona ve cinsiyete göre sınıflandırıldılar. İki hafta süreyle hergün otohipnoz yapılmasından sonra, deney grubundaki altmış yedi şahıstan ellidokuzu kendilerinin ve eşlerinin ifadelerine göre önemli ölçüde iyileşme gösterdiler. Dört haftalık self-hipnozdan sonra, altmış üçü iyileştiğini bildirmişti. Son olarak, altı hafta sonra, altmışaltısı düzelme göstermişti. Bu %98.5'lik bir başarı oranı oluşturdu! Sadece bir adam, eşi bir parça iyileşme olduğunu söylemesine rağmen, herşeyin aynı olduğunu ifade etti.
=SON=
135