Bir zamanlar kendilerine Dans Eden Wu'lar denilen bir grup bilge şaman klanı yaşardı. Yüzyıllar boyunca danslarıyla Yer ile Gök arasındaki dengenin korunmasını sağladılar. Tavsiyelerini dinleyen tüm hükümdarların halkı barış ve mutluluk içinde yaşadı. Danslarını sürdürdükleri sürece evrenin ışığı yerden ve halkların üzerinden uzak kalmadı. Ne zaman danslarını bıraksalar o kudretli ışık dünyadan uzaklaştı... Klan Yayınları
Uzun Yaşamın Sırları 100 yaşınıza kadar, sağlıklı, mutlu ve enerjik yaşamanın basit sırları Cem Şen
Yayın Yönetmeni Yazar Tasarımı Baskı
Cem Şen
Cem Şen Kapak Klan Şenyıldız Matbaacılık. Yayın Tarihi
Ağustos 2006 (1. Basım) iletişim Adresi Sk. 19/1 Cağaloğlu, İstanbul Telefon 64 - 3 hat Faks
Narlıbahçe 0 212 522 15
0 212 5 2 2 1 5 8 5 E-mail
Uzun Yaşamın Sırları
[email protected] [email protected] Internet Sitesi
j
www.klanyayinlari.com
100 yaşınıza kadar sağlıklı, mutlu ve enerjik yaşamanın basit sırları
© Cem Şen, 2006 Bu eserin tüm yayın haklan Cem Şen'e aittir. Hiçbir surette yazarın izni olmadan kullanılamaz. Yazarın yazılı izni ile, kaynak gösterilmek suretiyle kullanılabilir.
Kütüphane Bilgi Kartı (CİP): Cem Şen
Uzun Yaşamın Sırları 100 yaşınıza kadar sağlıklı, mutlu ve enerjik yaşamanın basit sırları 1. Sağlık 2. Doğu Tıbbı 3. Egzersiz 4. Beslenme 5. Felsefe İstanbul, Klan Yayınları, 2006, 224 sayfa ISBN: 975-6388-70-6
Cem Şen
içindekiler Önsöz.................................................................................11 Başlarken............................................................................15 Uzun Yaşamın Sırları............................................................19 Birinci Adım: Beslenme.......................................................31 İkinci Adım: Yaşam Alanı.....................................................49 Üçüncü Adım: Sosyal Çevre.................................................67 Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi......................77 Beşinci Adım: Yaşamın Kaynağı: Cinsellik............................97 Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzersizler........................105 Yedinci Adım: Hayat Amacı...............................................201 Sekizinci Adım: Son Aşama : Bilgelik................................215 Daha İlerisi: Derslerimiz....................................................219
250 yaşındaki Taocu usta Li Ching-Yuen'in bu fotoğrafı, 1927 yılında, ölmeden bir yıl önce General Yang Sen tarafından çekilmiştir.
Li Ching-Yuen 1678 yılında, yani Ching Hanedanlığının 17. yılında Szechuan bölgesinde Chyi Jiang Hsien şehrinde doğdu. Yaşamının daha sonraki döneminde Kai Hsien bölgesine taşındı. 1928 yılında, 250 yaşında öldü. 1749 yılında, 71 yaşındayken, başkomutan Yueh Jong Chyi'nin ordusuna katıldı. Eşlerinin çoğu kendinden önce öldüğü için hayatı boyunca on dört kez evlendi. Li'nin kendi soyundan gelen 180 kişi ve 11 kuşak oldu. Aynı zamanda Taocu egzersizleri öğreten Li'nin öğrencilerinin büyük bir kısmı 100 yaşının üstündeydi. 130 yaşlarındayken, yaşadığı dağlarda 500 yaşında olduğunu söyleyen bir Taocu usta ile karşılaştı ve bu usta Li'ye bir takım Qigong (Taocu yaşam enerjisi çalışmaları) egzersizleri ve bunlara ek olarak nefes ve ses egzersizleri öğretti. Bunlar, günümüzdeki Bagua
Uzun Yaşamın Sırları
7
ve T'ai Ch'i Ch'uan'a benzeyen egzersizlerdi. Li, bir bitkilerle şifa uzmanı ve başarılı bir Qigong ustasıydı. Yaşamının büyük bir kısmını kırsal bölgedeki evinde geçirdi. Beslenme alışkanlığı çok az miktarda et, kök bitkiler ve sebzelerden oluşuyordu ve tahılın ya hiç ya da çok az miktarda tüketilmesi gerektiğine inanıyordu. Yemeği çoğunlukla yaşadığı bölgenin dağlarında yetişen yabani bitkilerden oluşuyordu ve her gün az miktarda goji böğürtleni olarak adlandırılan böğürtlenleri ve panax ginseng'i kullanıyordu. General Yang Sen, 1927 yılında Li'yi, Szechuan bölgesindeki Wann Hsien'de bulunan evine davet etti ve bu ziyaret sırasında yukarıdaki fotoğrafı çekildi. Li, bu yolculuğunun ardından bir yıl sonra öldü. Ölümünün ardından General Yang, hükümet kayıtlarında Li'nin geçmişini araştırdı ve anlattığı hikayenin doğruluğunu onayladı. Li hakkında yazdığı "250 Yaşında Şanslı Bir Adam" adlı eseri Taiwan, Taipei'deki, Çince ve Yabancı Dildeki Yayınlar Kurumu tarafından yayınlandı.
Hiçbir şey beden enerjisini, yaşamsal organların arasındaki uyumu ve bu organların sağlıklı işleyişini duygusal patlamalar kadar hızlı ve etkili bir şekilde tüketemez. 3. Her gün fiziksel bir egzersiz programı ve nefes çalışmaları uygula. Bu çalışmaları ne kadar süreyle uygulayacağının hiçbir önemi yoktur; önemli olan tek şey onları her gün, düzenli bir şekilde uygulamaktır. Bunlara ek olarak, Li Usta, öğrencilerine beslenme ile ilgili üç temel tavsiyede bulunmaktadır: 29. Sıcak yaz akşamlarında fazla yemek yeme. Bu, kanının ve enerjinin durgunlaşmasına neden olur. 30. Soğuk kış sabahlarında, besleyiciliği yüksek olan besinlerden biraz daha fazla ye. Bu, bedeninin soğuk havalarda ihtiyaç duyduğu özlere ve enerjiye sahip olmasına yardımcı olur.
Li'nin en büyük takipçilerinden olan General Yang, çevresindeki insanları ve okuyucuları vaktinden erken bir ölüme karşı uyarırken, kendisi henüz genç bir yaşında, 1976 yılında "98
31. Genel olarak sebze ağırlıklı bir beslenme tarzını benimse ve beslenmene ek olarak yaşamı uzatıcı şifalı bitkileri kullan.
yaşındayken" öldü. Li'nin, General Yang'a öğrettiği uzun yaşam sırları çok basit şeylerden oluşuyordu: 27. Yaşamın boyunca asla acele etme ve telaşlı olma. Yavaştan al, kolaylaştır ve zamanını rahat bir şekilde kullan. Kalbini sa-kinleştir ve tıpkı bir kaplumbağa gibi sakin otur, bir kuş gibi canlı adımlarla yürü ve tıpkı bir köpek gibi deliksiz uyu. 28. Her tür aşırı duygudan, özellikle yaşın ilerledikçe uzak dur.
* New York Times gazetesinin, 6 Mayıs 1933, Cumartesi günü yayınlanan makalesine göre Li, hayata gözlerini kapadığında 256 yaşındaydı.
8 Uzun Yaşamın Sırları
Uzun Yaşamın Sırları j
9
önsöz "Uzun Yaşamın Sırları" adlı kitabımı yazarken, bazı yakın dostlarımın fikirlerinden yararlanmak istediğim için yayınlanmadan önce bilgisayar çıktılarını okumalarını rica ettim. Genel olarak bana söyledikleri şey, kitabın basitliği karşısında şaşırdıkları oldu. Bunu duyduğuma çok memnun oldum; çünkü başarmak istediğim şey tam olarak buydu. Tanışma şansı bulduğum uzun yaşayan insanların tamamının hayatı "basitlik" terimi ile özetlenebilir. Ruhsal öğretiler ve sağlık uygulamaları konusunda, henüz çok da uzun olmayan hayatım boyunca her zaman ileri tekniklere hayranlık duydum ve bunları öğrenmek için her tür yolu denedim. Ne zaman bir usta karşıma ileri bir teknik ile çıksa bu tekniğin son derece basit olduğunu görüp herhalde benden sakladığı bir şey var diye düşündüm. Zaman geçtikçe bu basit tekniklerin ne kadar işe yaradıkları görüp şaşırmaya başladım. Belli bir öğretide, henüz yolun başındayken karşınıza karmaşık teknikler çıkar. Dualar, meditasyonlar, felsefi çalışmalar, nefes teknikleri derken ilerledikçe işin daha da karmaşık hale geleceğini düşünmeye başlarsınız. Sonra, karşınıza kesinlikle bir gün onun gibi olmak istediğiniz bir usta çıkar ve size yüzlerce yıldır sır gibi saklanan bir takım bilgileri aktarmaya başlar. Bir de bakarsınız ki, bu bilgiler basit bir solunum tekniği ya da basit bir meditasyon çalışmasından oluşmaktadır. Daha da ilginci bu basit teknikler ve meditasyonlar kimsenin bilmediği şeyler de değildir. Çoğunlukla
Önsöz
11
yolun daha başından itibaren bu teknikleri ya da buna benzer teknikleri öğrenirsiniz. Bu teknikler pek çok öğretinin içinde bulunur; ama insanlar bu bilgilerin nasıl kullanılacağını bilmezler. Sizin anlayacağınız asıl mesele bilgi değil bilginin nasıl kullanılacağıdır. Eğer bu basit gerçeği anlayacak kadar şanslı olursanız ruhsal gelişim de uzun yaşam da bir hayal olmaktan çıkar. Bu kitapta anlattığım tekniklerden bazıları sizin de bildiğiniz bazıları ise bilmediğiniz teknikler olacak. Bunlar, uzun yaşam pınarının temellerini oluşturan bilgiler. Daha ileri teknikler, daha ileri çalışmalar her zaman var; ancak yaklaşık 15 yıllık eğitmenlik deneyimlerim bana bir bilginin kullanılabilir olması için basit olması gerektiğini öğretti. Eğer öğrencinize karmaşık bilgiler sunarsanız ilerlemesini baştan engellersiniz. Öğrenci beş tane teknik öğreneceğine bir tekniği düzenli bir şekilde uygulamayı öğrenirse ruhsal gelişim aşamalarında ilerlemesi de mükemmel sağlığa ulaşması da kaçınılmazdır. Aynı şekilde bu kitaptaki bilgiler de uzun yaşamın yüzlerce yıldır uygulanan sırlarını anlatmakla birlikte bu bilgileri kafanızı karıştırmadan, son derece basit bir şekilde size aktarma amacını gütmektedir. Bu kitapta anlatılan bilgileri daha fazla derinleştirmek ya da daha ileri düzey teknikleri öğrenmek için derslerime katılabilirsiniz.
rim. Bilgilere bu kadar güvenmemin nedeni onları defalarca farklı insanlar üzerinde kullanmış ve bir kez bile olumsuz bir deneyim yaşamamış ya da olumsuz bir geri bildirim almamış olmam. Uzun yaşamın sırları, Himalayalar'da bir tapınakta saklı değil; onlar burada bu kitabın içinde size aktarılıyor. Dahası o gizli tapınaklarda yaşayan insanlar da bu bilgileri kullanıyorlar. Elbette o insanların kullandığı başka bilgiler de var ama bunlar, uzun yaşamdan çok ruhsal gelişimin daha ileri aşamalarına ulaşmak için kullanılan bilgiler. Eğer isterseniz bunları da öğrenebilirsiniz ama ilk olarak temellerden yani yaşamımızı geliştirmekten başlayalım. Yeterince uzun, sağlıklı ve keyifli bir hayata sahip olduktan sonra inanın bana ruhsal gelişim sizi bekliyor olacak. Uzun ve sağlıklı bir yaşam seçkin bir insan grubuna sunulmuş olan bir ayrıcalık değil, tüm insanlığa sunulmuş bir armağandır. Bu armağanı alın ve onu sorumlulukla ve bilgece kullanın.
Cem Şen, İstanbul, Temmuz 2006
Bilgilerin basitliği kesinlikle aklınızı karıştırmasın. Daha önceden de söylediğim gibi işin sırrı basitlikte ve bu basit bilgilerin ne şekilde bir araya getirildiğindedir. Ben sizin için, uzun yaşayan pek çok insanla yaşadığım deneyimlerden ve onların bilgilerinden faydalanarak basit bir program oluşturdum. Bu programı uygulamaya başladığınız anda kendinizi daha iyi, daha enerjik ve daha keyifli hissedeceğinizi güvenle söyleyebili-
12 Uzun Yaşamın Sırları
Önsöz 13
başlarken Sarı İmparator: "Eski zamanlarda insanların yüz yaşından çok daha uzun yaşadıklarını ve canlılıklarından bir şey kaybetmediklerini duydum. Oysa bugünlerde insanlar daha bu yaşın yarısına ulaşamadan hastalanıp elden ayaktan düşüyor ve ölüyorlar. Bunun nedeni kuşaklar değiştikçe dünyanın da değişmesi mi? Yoksa insanlar, doğanın kanunlarına uymadıkları için mi böyle oluyor?" Ch'i Po yanıtladı: "Eski zamanların insanları doğanın kanunlarını anlıyor ve kendilerini doğanın iki temel gücüne uyumlu hale getirerek uzun yıllar boyunca uyumlu ve sağlıklı bir şekilde yaşıyorlardı. "Ilımlı bir şekilde yiyip içiyorlardı. Uykuya yatma ve uykudan kallkma saatleri düzenliydi. Bu sayede kadim zamanların insanları bedenlerinin ve ruhlarının uyumunu sağlayarak kendilerine verilen zamanı verimli bir şekilde kullanıyor ve ölmeden önce bu dünyada en az yüz yıl geçiriyorlardı. "Günümüzde ise insanlar artık böyle davranmıyorlar. Alkol tüketiyor, kendilerine heyecanlı ve sabırsız bir ruh halini benimsiyorlar. Yatak odalarında kendilerini tüketip; cinsel tutkularının
yaşam
güçlerini
ellerinden
almasına
izin
veriyorlar. Arzuları ve açgözlülükleri bedenlerini ve ruhlarını tüketirken
kendi
içlerinde
nasıl
mutlu
olabileceklerini
bilemiyorlar. Ruhlarını ve zihinlerini uyum-
Başlarken
lu hale getirmek konusunda içler açısı bir durumdalar. Bütün zamanlarını ve enerjilerini kendilerini eğlendirmeye adıyor, kendilerini uzun yaşamın gerçek mutluluğundan ve neşesinden uzaklaştınyorlar. Ne yattıkları ne de kalktıkları saatte düzen var. işte bu nedenle de daha yüz yaşının yarısına ulaşamadan çürüyüp gidiyorlar."
— Huang Ti Nei Ching (Sarı imparatorun İçsel Tıp Klasiği), Yaklaşık olarak M.Ö. 2600
16 Uzun Yaşamın Sırları
uzun yaşamın sırları
uzun yaşamın sırları Giriş bölümünde okuduğunuz metin yaklaşık olarak 2000 yıl önce yazılmış olan ve Çin'in ilk imparatorlarından Sarı İmparator ile danışmanı Ch'i Po arasında geçen bir konuşmadır. 2000 yıldan bu yana insanların alışkanlıklarında fazlaca bir değişim olmadığını görmek ve bunca zamanı yaşamın basit kurallarına uymayı bilmediğimiz için mutsuz, sağlıksız ve kısacık ömürlerimizle yaşadığımızı anlamak son derece üzücü. Ch'i Po'nun, Sarı imparator'a verdiği uzun yaşam tavsiyeleri bugün de geçerliliğini korumaktadır çünkü günümüzün insanı ile 2000 yıl öncesinin insanı aynı şekilde doğal yasaları görmezden gelmektedir. Bir süredir dünyanın bazı bölgelerinde yüz yaşını geçen ve kendinlerine "centenarian" (yüzlük ya da asırlık) denilen insanların yaşadıklarını biliyoruz. Bu insanların yaşamlarını incelediğimizde, yüz yaşını geçen insanların tamamının, bundan 2000 yıl önce Ch'i Po'nun tavsiye ettiği şekilde yaşadıklarını görüyoruz. Yakın bir zamana kadar bu insanların yüz yaşından fazla yaşamalarının bir nedeninin dağlık bölgelerde bulunmaları olduğu düşünülüyordu; ama Okinawa adasında yüz yaşını geçmiş
Uzun Yaşamın Sırları 19
çok sayıda insanın yaşadığının anlaşılması düşünceyi kanıyı değiştirdi. Derken bu kadar uzun yaşamanın nedeninin genetik miras olduğu fikrine sığınıldı; fakat kısa bir süre sonra 100 yaşını geçmiş bu insanların çocuklarının ve torunlarının, yaşam alışkanlıklarını değiştirdiklerinde altmış ya da yetmişlerinde öldükleri ve yirmili yaşlar itibariyle hastalanmaya başladıkları fark edildi. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda uzun yaşamın belli bir nedenden değil pek çok şeyin bir araya gelmesiyle ulaşılan bir durum olduğu anlaşıldı. Üstelik bir araya gelen bu unsurlar herkesin uygulayabileceği kadar basit ve eğlenceliydi. 2000 yıl önce Sarı imparator'a verilen tavsiyeler ile hemen hemen aynıydı.
Uzun yaşam yalnızca genetik mirasımızdan kaynaklanmıyor Uzun yaşayan insanlar çoğu zaman niçin uzun yaşadıklarının bilincinde değillerdir. Dışarıdan bakan insanlar, uzun yaşamın sırrının insanın genlerinde olduğunu düşünürler. Sağlıklı ve uzun bir yaşam için elbette sağlıklı genlere sahip olmak çok önemlidir. Bununla birlikte, mükemmel genlere sahip olmasak da yaşam süremizi uzatabilmek mümkündür. Bu kitaptaki bilgiler size yaşamınızı uzatmak için neler yapabileceğinizi öğretecektir. Okinawa ve Kafkas dağları gibi uzun yaşayan insanların bulunduğu bölgelerde yapılan araştırmalar, bu insanların uzun yaşamak için bir takım olumlu genetik etkenlere sahip olmalarına karşın, uzun yaşamalarının nedeninin yaşam biçimleri olduğunu ortaya koymaktadır. Japon Halk Sağlığı kurumu tarafından 1976 yılından beri yürütülen araştırmalar, Okinawa
20 Uzun Yaşamın
adasında yaşayan insanların son 40 yıl içinde yaşam beklentilerini 20 yıl daha artırdıklarını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte Okinawa'dan başka bölgelere ya da ülkelere göç eden ve yaşam tarzlarını değiştiren insanların daha kısa yaşam beklentilerine sahip oldukları görülmektedir. Bu nedenle de genetik etkenler her ne kadar önemli olsa da uzun yaşamın sırrının genetik mirastan çok doğru yaşam biçiminde olduğu anlaşılmaktadır. Bu araştırmanın sonuçlarından da görüldüğü gibi, iyi bir genetik mirasa sahip olmak ne yazık ki her insanın sahip olabileceği bir ayrıcalık olmasa da size verilen potansiyeli yaşam tarzınız yardımıyla en iyi şekilde kullanmanız mümkündür.
Daha az kalori Beslenmenin uzun yaşam üzerindeki önemi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Doğru beslenme sağlıklı kalmamıza ve uzun yaşamamıza yardımcı olmaktadır. Elbette ki, yediğiniz besinlerin organik olup olmadığı, temizliği ve genetik açıdan oynanmamış olması önemli olmakla birlikte, dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi de besinlerin kalorisidir. Dünyanın pek çok farklı bölgesinde uzun yaşayan insanların beslenme alışkanlıkları düşük kalorili bir beslenmeden oluşmaktadır. Bu alanda, hayvanlar üzerinde yapılan laboratuvar testleri de (örneğin Louisiana Eyalet Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan araştırmalar) düşük kalorili bir beslenmenin yaşam süresini uzattığını göstermektedir. Doğu öğretilerinin bakış açısına göre bedene fazla miktarda kalori alınması, beden sistemlerinin normalde olduğundan daha hızlı bir şekilde
Sırları
Uzun Yaşamın Sırları
21
çalışmasına ve bunun sonucunda da zamanından önce yıpranmasına neden olmaktadır. Bu nedenle bedenin ne gerektiğinden az ne de gerektiğinden fazla kalori almaması gerekmektedir. Aynı şekilde günümüzde bilim insanları da, az kalorili ve bedende serbest
radikal
oluşumunu
en
aza
indiren
bir
beslenme
alışkanlığının uzun yaşamın anahtarlarından bir tanesi olduğunu ortaya koymuş durumdadır.
Sağlıklı damarlar Yıllar önce bazı sağlık sorunları nedeniyle, doktorunun tavsiyesi ile yardımımı alan bir öğrencim vardı. Kendisine, sağlık sorununun düzelmesine yardımcı olacak bir takım Taocu sağlık egzersizleri öğrettim. Ellili yaşlarınının sonlarındaki bu öğrencim ile yaklaşık bir sene
Günümüz modern yaşamı, insanları neredeyse her şeyin fazlası
boyunca
denetiminde
çalıştıktan
sonra
sağlık
testlerinden
yıllık
ingiltere'deki geçti.
uzmanların
Sağlık
testinin
daha iyidir gibi bir mantıkla eğitmektedir. Bu mantığın bir uzantısı
sonuçlarını aldığında büyük bir hevesle hemen telefona sarılıp beni
olarak, yüksek oktanlı benzini, getirişi daha yüksek olan yatırımları,
aradı. Doktorları, yaptığı çalışmalar sonucunda damarlarının 20 yaş
daha büyük porsiyon yemekleri ve elbette daha yüksek kaloriyi
gençleştiğini ve sağlık sorunlarında büyük oranda iyileşme olduğunu
tercih ediyoruz. Şüphesiz ki daha fazla kazanmayı hepimiz isteriz.
söylemişlerdi.
Oysa, bir şeyin daha fazla olması her zaman daha fazla mutlu ya da
kendisine öğrettiğim çalışmaları uygulamakta ve en az 90 yaşına
daha
kadar yaşayacağına inanmaktadır.
sağlıklı
olacağımızı
ve
daha
uzun
yaşayacağımızı
garantilememektedir. Hatta zaman zaman bir şeylerin "fazla" olması,
elde
ettiğimiz
sonuçların
olumsuz
olmasına
neden
olabilmektedir. Doğu tıbbında ana hastalık nedenlerinden bir tanesi "yetersizlik
Bugün
yetmiş
yaşlarındaki
bu
öğrencim
hâlâ
Uzun yaşayan insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, bu insanların günümüz ortalama insanı ile karşılaştırıldıklarında çok daha temiz damarlara, daha az kolesterole ve homosistine sahip olduklarını ortaya koyuyor. Bu değerler, kalp krizi, damar hastalıkları
ve aşırılık" olarak adlandırılır. Bu anlayışa göre, yetersiz egzersiz de
gibi yaşamı
aşırı egzersiz de, yetersiz beslenme de aşırı beslenme de insanı
kayırabiliyorlar. 100 yaşını geçmiş insanların sağlıklı kalp damar
hastalandırmakta ve ömrünün kısa olmasına neden olmaktadır. Bu
sistemlerine sahip olmalarının en büyük nedeni ise doğru beslenme,
nedenle eğer yaşamınızı uzatmak istiyorsanız aşırılıklardan ve
düzenli fiziksel çalışma, ılımlı alkol tüketimi, stresin en aza
yetersizliklerden uzak dururken, aynı şeyi beslenmenize de
indirilmesi
uyarlayıp bedeninize ihtiyacı olduğundan daha fazla kalori almayın.
görülmektedir.
tehdit
için
edici
manevi
etkenleri % 80 oranında
bir
yaklaşım
geliştirilmesi
ortadan
olarak
Uzun yaşayan insanlar, bir şekilde çok da karmaşık olmayan yöntemleri kullanarak iç organlarını ve damarlarını olduklarından daha genç ve sağlıklı tutmayı başarabilmektedirler. Bu insanların bazıları ise kadim zamanlarda keşfedilmiş ve yüzlerce yıl içinde mükemmelleştirilmiş bir takım yöntemleri kullanmakta ve bu sayede sıradan bir "uzun yaşayan" insana göre çok daha uzun yaşamayı başarabilmektedir. Doğu öğretilerinin,
22 Uzun Yaşamın Sırları
Uzun Yaşamın Sırları 23
özellikle deTaocu çalışmaların en önemli özelliklerinden bir tanesi bedenin her bölgesine egzersiz yaptırmasıdır. Çoğumuz adalelerimizi nasıl geliştireceğimizi biliriz ama duyma duyumuzu, dilimizi ya da damarlarımızı tam olarak nasıl çalıştırıp güçlendirebileceğimizi bilemeyiz. Oysa Taocu çalışmalarda, bir takım nefes egzersizleri, sesler ve fiziksel hareketler yardımıyla iç organlarımızı ve dolaşım sistemimizi güçlendirmemiz mümkündür. Bu çalışmaların en belirgin sonuçlarından bazıları, onları uygulayan insanların damarlarının normalde olduğundan çok daha elastik bir hale gelmesi ve iç organlar ile salgıbezlerinin işlevlerinin büyük oranda güçlenmesidir. Uzun yaşayan insanların sürekli olarak hareket ettikleri ve ileri yaşlarında bile etken bir yaşam sürdürdükleri bilinmektedir. Bedenlerini sürekli olarak hareket ettirmeleri, damarlarının daha sağlıklı ve daha genç kalmasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle siz de bedeninizi doğru bir şekilde hareket ettirerek damar sağlığınızı iyileştirebilir ve uzun yaşama bir adım daha yaklaşabilirsiniz.
Hormonlara bağlı rahatsızlıklarda azalma ve güçlü kemikler Doğu öğretileri bize sağlıklı olmanın ve uzun yaşamın yolunun kemiklerin ve hormonların güçlendirilmesinden geçtiğini anlatmaktadır. Bu amaçla geliştirilen egzersizler ve beslenme alışkanlığı insanların ileri yaşlarında bile güçlü kemiklere ve sağlıklı bir hormonal sisteme sahip olmasına yardımcı olmaktadır. Pekin Üniversitesi'nde aynı yaş grubunda olan ve doğu öğretilerinden gelen sağlık egzersizlerini uygulayan insanlarla bu egzersizleri uygulamayan insanlar üzerinde yapılan bir araştırma24 Uzun Yaşamın Sırları
da, belirlenen en çarpıcı farklılık, bu egzersizleri uygulayan insanların kemiklerinin ve hormonal sistemlerinin çok daha güçlü ve sağlıklı olduğuydu. 100 yaşını geçmiş olan insanlarda, hormonlara bağlı kanser ve benzeri rahatsızlıkların görülmediği ya da çok az görüldüğü anlaşılmaktadır. Buna ek olarak, Japonya'nın Okinawa adasında uzun yaşayan insanların Japonya'nın diğer bölgelerinde yaşayan insanlara göre daha fazla kemik yoğunluklarının olduğu ve yaşları ilerledikçe kemik yoğunluklarını daha yavaş kaybettikleri görülmektedir. Diğer bölgelerdeki yaşlı insanlar kemiklerindeki kalsiyumu çok daha hızlı bir şekilde yitirirken, yüz yaşını geçmiş olan uzun ömürlü insanların kemiklerindeki kalsiyumu çok daha yavaş bir şekilde yitirdikleri görülmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden bazılarının düşük kalorili beslenme, bol miktarda sebze ve meyve tüketimi, omega-3 ve. benzeri yararlı yağların bolca tüketilmesi, yüksek lif içeren besinler, bedendeki yağ oranının azalması ve bol miktarda fiziksel çalışma olduğu ifade edilmektedir. Elbette sağlıklı kemiklere ve hormonal sisteme sahip olmalarının bir diğer nedeni de yeterli güneş ışığıdır. Bu insanların büyük kısmı kendi bahçelerinde ya da tarlalarında çalıştıkları için bir yandan fiziksel olarak yeterli egzersizi yaparken bir yandan da güneş ışığından ılımlı ölçüde faydalanmaktadırlar.
Zayıflık ve dayanıklılık Fazla kilolu olmak yalnızca sağlık için zararlı olmakla kalmamakta aynı zamanda yaşam süremizin kısalmasına da yol açmaktadır. Eğer bir gün yolunuz Uzakdoğu'ya, örneğin Pekin, Shanghai ya da Tayvan gibi bölgelere düşerse, en fazla şaşıra-
Uzun Yaşamın Sırları 25
cağınız şeylerden bir tanesinin, sabahın erken saatlerinde egzersiz
Doğal menapoz
yapmak için parklara toplanmış 80-90 yaşındaki insanların ne kadar zayıf olduklarını görmek olacaktır. Bu insanlar size oldukça zayıf
Uzun yaşayan kadınlarda en çok dikkatimi çeken şeylerden bir
hatta kırılgan gibi görünseler de herhangi bir fiziksel dayanıklılık
tanesi, bu kadınların adet dönemlerinin tüm yaşamları boyunca
testinde sizi geçme ihtimallerinin oldukça fazla olduğunu unutmayın.
doğal ritmlere, çoğunlukla da ayın durumlarına (dolunay yakınlarında
Japonya'da Halk Sağlığı Kurumu tarafından yapılan araştırmalar, uzun yaşam yaşayan insanların beden-kütle endekslerinin 18
ile
22
arasında
bulunduğunu,
yani
kilolu
olmadıklarını
göstermektedir. Aşırı kilolu olmamaları ve fiziksel olarak çalışkan olmaları, dayanıklılıklarının artmasına ve hem zihinsel hem de fiziksel açıdan uzun yaşamalarına yardımcı olmaktadır.
adet görmek) bağlı olarak gerçekleştiği ve mena-pozlarını herhangi bir takviyeye ihtiyaç kalmadan yaşamalarıydı. Kendilerinden Taocu egzersizleri
öğrendiğim
sohbetlerde,
bu
bazı
insanların
kadın
eğitmenlerle
gençliklerinde
kendilerini
yaptığım enerjik
hissettiklerini ama menapozlarının ardından kendilerini daha da enerjik hissetmeye başladıklarını duydum. Taocular tarafından geliştirilmiş olan sağlık egzersizlerinin ve beslenme yöntemlerinin
Zayıflık elbette ki bu insanların özellikle ulaşmak için çaba sarf
büyük bir bölümü bu tür bir olumlu sonuca ulaştırsa da bazı özel
ettikleri bir durum değildir. Zayıf olmalarının nedeni, beslenme ve
nefes egzersizleri ve çalışmalar, menapozun doğal ve sıkıntısız
egzersiz gibi konularda ılımlı bir yaklaşıma sahip olmalarıdır. Uzun
yaşanmasını, adet dönemlerinin ise düzenli bir hale gelmesini daha
yaşayan bir insanı asla fazla yemek yerken göremeyeceğiniz gibi,
başarılı bir şekilde sağlamaktadırlar. Kendi derslerim sırasında
genellikle bir köşede miskin miskin otururken de göremezsiniz. Bu
özellikle kadın öğrencilerimde en çok dikkatimi çeken şeylerden bir
insanların daima yapacakları ya da üretecekleri bir şey, daima bir
tanesi, düzenli egzersiz yapan öğrencilerimin adet dönemlerinin so-
hayat amaçları bulunmaktadır. Bu hayat amacı onların, amaçsızca
runsuz hale gelmesi, süresinin kısalması ve buna bağlı olarak
oradan
kendilerini daha enerjik hissetmeleri ve kemiklerinin güçlen-mesidir.
oraya
uyuşturmalarına
savrulup engel
olur.
kendilerini Elbette,
tüketim üretmekten
aracılığıyla ve
sosyal
Okinawa'da yapılan araştırmalar, uzun yaşayan kadınlardan
ilişkilerden zevk alan bu insanlar, hareketsiz bir yaşamı ya da
hiçbir tanesinin östrojen takviyesine ihtiyaç duymadığını gös-
sıkıntıdan yemek yemeyi eğlenceli bulmadıkları için genellikle zayıf
termektedir. Bu insanlar menapozu doğal bir şekilde yaşamakta ve
ve sağlıklı olmaktadırlar.
sıcak basması ya da koroner kalp rahatsızlıkları gibi rahatsızlıklara yakalanmadıkları da görülmektedir. Bunun nedeninin beslenme ve egzersiz
olduğu
düşünülmektedir.
Ayrıca
dünyanın
diğer
bölgelerinde de uzun yaşayan kadınların aynı şekilde menapozlarını doğal bir şekilde yaşadıkları ve bunun önemli nedenlerinden bir tanesinin de soya, fasulye, soğan, brokoli gibi bedene doğal östrojen sağlayan besinlerin bolca tüketilmesi olduğu görülmektedir.
26
Uzun Yaşamın Sırları
Uzun Yaşamın Sırları 27
Güçlü cinsel hormonlar
Mükemmel bir zihinsel ve ruhsal sağlık
İçinde yaşadığımız modern yaşamda 70 yaşlarında bir insanın cinsel yaşamının sonlarına yaklaştığını ve bu yaştan sonra çocuk sahibi olmasının mümkün olmadığını, çocuk sahibi olsa bile çocuğun yeterince sağlıklı olamayabileceğini düşünürüz. Gözlemlediğimiz şey kendi gerçeğimizi oluşturduğu için, çevremizde gözlemlediğimiz gerçek bize bunu söyler ve biz de buna inanırız. Oysa, uzun yaşayan insanların çoğu ileri yaşlarında halen çocuk sahibi olacak kadar güçlü cinsel hormonlara sahiptir ve aktif bir cinsel yaşam sürdürebilirler.
Etkileyici bir romancı olan Ann Rice'ın yarattığı vampir hikayelerinde vampirlerin ölümüne neden olan en önemli şey, kendilerine yaşamak için bir neden bulamamalarıdır. Uzun yaşam, yalnızca düzgün beslenme, düzgün egzersiz ve güçlü cinsel hormonlar gibi fiziksel ve teknik konulardan oluşmamaktadır; uzun yaşamın en önemli nedenlerinden bir tanesi bu insanların hayattan zevk almaları ve kendilerine bir hayat amacı edinmeleridir.
Elbette ki, uzun yaşam kültürüne sahip olan Taocu öğreti bizi, cinsellik konusunda da aşırılıklara karşı uyarır. Uzun yaşamak için cinsel hormonlarımızın canlı ve güçlü olması gerekir ama bu, beraberinde eğer aşırı bir cinsel yaşamı getiriyorsa o zaman yaşamın kısalacağını bilmemiz gerekir. Tüm doğu öğretilerinde, uzun yaşamın en büyük sırlarından bir tanesinin güçlü bir cinsel enerjiye sahip olmak ve bunu ılımlı bir şekilde kullanmak olduğu bilinmektedir. Günümüzde yapılan araştırmalar da bize aynı şekilde uzun yaşayan insanların, östrojen ve testesteron gibi seks hormonlarının güçlü olduğunu ve bu durumun da onları fizyolojik açıdan kronolojik yaşlarından daha genç tuttuğunu söylemektedir. Yaşam biçimine bağlı olarak ortaya çıkan bu durum, uzun yaşama sahip olan insanları fiziksel ve zihinsel olarak canlı tuttuğu gibi aynı zamanda kanser ve kalp damar rahatsızlıklarına karşı da korumaktadır.
Yüz yaşını geçen insanların ortak özellikleri arasında, "zaman sınırlaması", "aciliyet" ve "gerilim" gibi sağlığa zarar verici özellikleri en az düzeye indirirken, "kendine güven" ve "verimlilik" gibi sağlığa faydalı ve yaşamı uzatıcı özellikleri en üst düzeyde sergilemeleri bulunmaktadır. Genel olarak yaşama karşı olumlu tavırlarıyla dikkat çeken bu insanlar, kolay uyum sağlamakta, aşırı duygusal iniş çıkışlar göstermemekte ve yaşama karşı yumuşak tavırlar benimsemektedirler. Hatta Kafkas dağlarında uzun yaşayan insanların bir kısmının haber dinlemeyerek ya da gazete okumayarak kendilerini stresten uzak tuttukları da bilinmektedir. Bu insanların arasındaki en belirgin ortak özelik ise yaşama ılımlı bir şekilde yaklaşmalarıdır. Affediciliği genel ruh hallerinin vazgeçilmez bir unsuru haline getiren bu insanlar, güçlü ve uzun süreli sosyal bağlar kurmakta ve aynı zamanda ruhsal bir amaçla hareket etmektedirler.
Uzun yaşayan insanlar üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar bize bu insanların uzun yaşamalarının ortak nedenlerini anlatmaktadır. Bu bulgular halen araştırılan yeni konularla zenginleştirilmektedir. Bu kitabın konusu ise bir yandan bilimin 18 Uzun Yaşamın Sırları
Uzun Yaşamın Sırları 29
1. Adım: Beslenme
keşfettiği gerçekleri anlatırken bir yandan da bilimin henüz keşfetmediği kadim uzun yaşam sırlarıyla sizi tanıştırmaktır.
"Büyük bir göbek doğal değildir." Bundan bir kaç bin yıl önce Taocu bilge Lao Tzu, felsefi eseri Tao Te Ching'de bu cümleyi kullanmaktadır. Eğer uzun yaşamak istiyorsanız ilk olarak öğrenmeniz gereken şey henüz tam olarak doymadan sofradan kalkmaktır. Uzun yaşayan insanların ortak özelliklerinden bir tanesi hepsinin de ılımlı bir şekilde beslenmesi ve henüz hâlâ yiyebilecek biraz daha yerleri varken yemeyi bırakmalarıdır. Laboratuvar fareleri üzerinde yapılan araştırmalar, besin tüketimleri azaltılan farelerin daha fazla beslenen farelere göre daha uzun yaşadıklarını göstermektedir. Aynı şekilde, bedenleri için ihtiyaç duydukları besini yeterli miktarda alan ama karnını tıkabasa doldurmayan insanların daha sağlıklı ve daha uzun yaşadıkları bilinmektedir. Eğer tam doymadan sofradan kalkmak size zor geliyorsa belki daha kolay bir yöntem kullanmak isteyebilirsiniz. Sofraya oturup da yemek yemeye başlamadan önce 2 bardak su için. Bu eski yöntem, tam doymadan sofradan kalkamayan insanlar için her zaman etkili olmaktadır. Karnınızı besinlerin
tam
doyurmadan
hazmedilebilmesi
için
sofradan
kalkmak
yeterince
boşluk
midenizde, kalmasını
sağlamaktadır. Doğu öğretileri, özellikle de Taocu öğreti, insa-
30 Uzun Yaşamın Sırları
Birinci Adım: Beslenme 31
nın herhangi bir şeyi yaparken kendi sınırlarını en fazla %70 ile 80 kadar zorlaması gerektiğinden bahseder. Bunun ötesinde bir zorlanma hem beden hem de zihin için son derece zararlı olmaktadır. Oysa günümüz dünyasında sürekli bir tükenmenin ve sürekli bir tüketmenin eşiğinde yaşadığımız için bu ılımlı hal bize çok zor gelmektedir. Kendimizi tüketinceye kadar çalışıp, karnımızı tıka basa yiyecekle dolduruyoruz. Bu da doğal düzene ters düşmemize neden olup sahip olduğumuz yakıtı bir anda yakarak kül etmemize benziyor. Uzun yaşamın kadim sırları bize küçük bir ateşi uzun süre boyunca yakmamızı tavsiye ediyor. Günümüz yaşamında ise hepimiz elimizdeki yakıtı büyük ama kısa süreli bir ateş yakmak için kullanıyoruz. Üstelik bu büyük ateş bizi, aşırı güçlü olması nedeniyle doğru dürüst ısıtamıyor bile. Oysa küçük bir ateş hem bizi keyifli bir şekilde ısıtırken hem de uzun süre devam edebilir. Bu nedenle siz de kadim bilgelerin tavsiyesine uyarak herhangi bir işte olduğu gibi yemek konusunda da ılımlı olabilir ve karnınızın yalnızca % 80'ini doyurduktan sonra sofradan kalkabilirseniz, uzun yaşam yolundaki ilk basit adımınızı atmış olursunuz.
Az ve sık yiyin
yan insanlar beslenme biçimlerine göre iki gruba ayrılmaktadırlar. Bunlardan ilk gruba girenler az az ama sık sık yemektedirler. Her seferinde bir avucu bile doldurmayacak kadar sebze ve meyve tüketerek günde 6-7 öğün yemek yemektedirler. Eğer sürekli olarak atıştırmaktan hoşlanıyorsanız siz de bu yöntemi deneyebilirsiniz. Fakat bu yöntemi uygulamaya karar verdiğinizde bir konuda çok dikkatli olmanız gerekmektedir. Uzun yaşayan ve sık sık küçük porsiyonlarda yemek yiyen insanlar asla yüksek kalorili besinler tüketmemektedirler. Tükettikleri besinlerin içindeki kalori çok azdır ve genellikle lifli sebzelerden, tahıllardan ve meyvelerden oluşmaktadır. Uzun yaşayan ve ikinci gruba giren insanlar günde iki ya da üç öğün yemek yemekte ama bunları her zaman aynı saatlerde yemektedirler. Günde iki kez yemek yiyen ve aradaki uzun açlık sürelerinde kan şekerlerinde ani düşüşe ve boş mideye yemek yediklerinde kan şekerlerinde ani yükselişe yol açmamalarının sırrı ise tahıl ve sebze ağırlıklı bir beslenme uygulamalarıdır. Bu insanlar karmaşık karbonhidrat olarak adlandırılan buğday, yulaf, arpa gibi tahılları ve aynı zamanda fasulye gibi protein kaynaklarını ve yeşil yapraklı sebzeleri bol miktarda tüketmektedirler. Fasulyeler ve diğer bakliyatlar ile brokoli, havuç, pırasa gibi sebzeler, karmaşık karbonhidratlarla bir araya geldiklerinde şekerin kana yavaş yavaş karışmasını ve bu sayede de bedende ani şeker yükselmesi ya da düşmesi yaşanmasına engel olmaktadır.
Bedenimizdeki şeker dengesi fiziksel ve zihinsel sağlığımızı korumamız için önemli etkenlerden bir tanesidir. Kanımızdaki şeker oranında ani yükselişler de ani düşüşler de son derece zararlı etkilere sahiptirler. Uzun ve sağlıklı yaşamak için öğrenmeniz gereken şeylerden bir tanesi de kanınızdaki şeker oranını yavaş yavaş yükseltmek ve yavaş yavaş düşürmektir. Bunu başarmanızın bir yolu, az ve sık yemektir. Uzun yaşa32 Uzun Yaşamın Sırları
Birinci Adım: Beslenme 33
Sabahları kral gibi akşamları dilenci gibi yiyin
tıpkı bir kral gibi beslenmekte ama öğleden sonrası itibariyle sistemlerini yavaşlatarak, akşamları tıpkı bir dilenci gibi yemek yemektedirler.
Doğada varolan her şey Yin ve Yang olarak iki zıtlığın birbirini takip etmesi ile varolmaktadır. Gece gündüzle, kadın erkekle, karanlık aydınlıkla, kış yaz ile, sonbahar ise ilkbahar ile dengelenmektedir.
Akşam yemeğinde büyük miktarda yemek yemek aynı zamanda kilo sorunlarımızın nedenlerinden bir tanesidir. Tüm gece boyunca dinlenmeye çekildiği için yavaşlayan beden sistemlerimiz akşam
Zıtlardan biri kendi aşırılığına ya da uç noktasına ulaştığında yerini
yemeğinde büyük miktarda tükettiği besini doğrudan doğruya yağa
kendi karşıtına bırakmaktadır. Gece biterken yerini gündüze,
dönüştürmektedir. Aynı zamanda gece vakti aşırı yemek tüketimi,
gündüz biterken yerini geceye bırakır.
dinlenmeye
ihtiyaç
duyan
beden
sistemlerimizin
daha
fazla
Doğada varolan her şey bu doğal ritmi izlediğinde sağlıklı
çalışmaya zorlanarak yorulmasına da yol açmaktadır. Bu nedenle
kalmayı başarmakta ve uzun ömürlü olmaktadır. Bedenimiz de
eğer uzun yaşamak ve sağlıklı olmak istiyorsanız, sabahları bir kral
doğada varolan her şey gibi bu doğal ritmlerle uyumlu çalışmak için
gibi akşamları ise bir dilenci gibi beslenmeyi unutmamalısınız.
tasarlanmıştır. Ancak aklımız ve açgözlülüğümüz bu doğal ritmlere aldırmayarak uyumamız gereken zamanda uyanık kalmaya, yemek yememiz gereken zamanda yememeye, hatta bağırsaklarımızı boşaltmamız gereken zamanda boşalt-mamaya çalışmaktadır.
Et mi sebze mi?
Önceliklerimizi bedenimiz ve doğal ritmler belirlemesi gerekirken aklımız belirlemeye başladığında sorunlar çıkmaktadır.
Yalnızca sebze ile beslenmenin yalnızca et ile beslenmeden daha
Aynı şey beslenmemiz için de geçerlidir. Bedenimiz doğal
sağlıklı olduğunu söylemek biraz zordur. Bu seçim insanın doğal
ritmleri izleyerek gündüz vakti daha canlı ve hareketli akşam
yapısı ile doğrudan orantılı bir seçimdir. Uzakdoğuya yaptığım
yaklaşırken daha az hareketli bir hale gelmekte ve doğal olarak
yolculuklar sırasında sabahları genel olarak insanların et ağırlıklı bir
dinlenmeye çekilmektedir. Fakat sabah kalkar kalkmaz hayata
beslenme takip etmelerine rağmen 80 - 90 yaşlarında bile halen son
başlamak istediğimiz için yemek atlamakta ya da bir iki lokma bir
derece sağlıklı olduklarını gördüm.
şey yiyerek en fazla enerjiye ihtiyaç duyduğumuz günlük yaşamın koşuşturmacasına
yetersiz
enerji
ile
girişmekteyiz.
Bununla birlikte uzun yaşayan insanların tümünde fark ettiğim
Akşam
ortak özellik sebze tüketimlerinin et tüketimlerine oranla çok daha
olduğunda ise bedenimizdeki tüm sistemler yavaşlar ve dinlenmeye
yüksek miktarda olduğuydu. Eğer bir orantı vermem gerekirse, uzun
çekilirken yine aklımız devreye girerek büyük miktarda yemek
yaşayan insanların beslenmelerinin toplam %80'i sebze, tahıl ve
yememize neden olur.
meyveden, yalnızca %10 - 20'lik bir kısmı etten oluşmaktadır.
Doğal ritmler ise bize bu uygulamanın tam tersini tavsiye
Yine uzun yaşayan insanların ortak beslenme alışkanlıkları
etmektedir. Uzun yaşayan insanlar sabahları ve gündüz vakti
34 Uzun Yaşamın Sırları Birinci Adım: Beslenme .vs
arasında büyük miktarda tahıl ve yeşil yapraklı sebze, fasulyeler ile diğer bakliyatlar, yüksek lif oranı içeren sebze ve meyve, az miktarda yosun, balık ve et bulunmaktadır. Kabuklu deniz ürünleri ve domuz hiç tüketilmeyen ya da çok az tüketilen besinler arasındadır. Kesinlikle uzak durulan besin ise şekerdir. Uzun yaşayan insanlar ya hiç şekerli besin tüketmemekte ya da yok denecek kadar az tüketmektedirler. Beslenme konusunda belli bir besin maddesinin diğer bir besin maddesinden daha iyi olduğunu ve uzun yaşamamızı sağladığını söylemek zor olmakla birlikte genel olarak şu besinler uzun yaşayan insanlar tarafından sıkça kullanılmaktadır: Yulaf
Süt ürünleri (genellikle süt ve süt ürünlerinden uzak durmakla birlikte yoğurt tüketen ve uzun yaşayan insanlar bulunmaktadır) Şifalı bitkiler: Uzakdoğuda 60-70 yaş itibariyle bazı insanlar Ginsengli karışımlar kullanırken bazı toplumlarda, âz miktarda bal ve şifalı bitki karışımları tüketilmektedir. Bununla birlikte batı toplumlarında, özellikle belli bir yaştan sonra düzenli doktor kontrolü ve doktor gözetiminde besin takviyesi ve vitamin kullanılması tavsiye edilmektedir.
Oruç
Buğday Arpa Fasulyeler (soya, börülce, kuru fasulye, taze fasulye) Bakliyat (nohut, mercimek, bakla) Yeşil sebzeler (brokoli, taze soğan, pırasa, kabak, ıspanak, lahana, semiz otu vs.) Kök bitkiler (patates, pancar, zencefil, sarmısak vs.) Mantarlar (kara mantar, shiitake mantarı vs.) Kırmızı besinler (domates, havuç, balkabağı vs.) Meyveler (ağırlıklı olarak elma, armut, üzüm, karpuz, kavun, yabani böğürtlenler, dut, ayva, şeftali, muz vs.) Yağlar (zeytin yağı, susam yağı ve omega-3 içeren yağlar) Deniz ürünleri (az miktarda yosun ve balık) Et (az miktarda tavuk, kuzu ve dana eti)
36 Uzun Yaşamın Sırları
Bir Hint atasözü şöyle söyler: "Beden yiyecek bir şey bulamadığında kendi pisliğini yemeye başlar." Hayvanlar üzerinde yapılan laboratuvar araştırmalarına ek olarak Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi kurumlar tarafından insanlar üzerinde yapılan araştırmalar da, doğru şekilde uygulanan orucun hayvanların ve insanların yaşamını uzattığını kanıtlamaktadır. Uzun yaşayan insanların ortak özellikleri arasında her zaman biraz aç olmak ya da zaman zaman oruç tutmak bulunmaktadır. Sıradışı bir şekilde uzun yaşamalarıyla ünlü olan Taocuların "Bigu" adını verdikleri özel oruç uygulamaları bulunmaktadır. Bigu uygulaması farklı aşamalardan oluşmaktadır ve en ileri aşaması hiçbir şey yemeden uzun süre aç kalmayı içermektedir; ancak bu uygulama yalnızca deneyimli Taocular tarafından yapılmaktadır. Yıllar önce özel bir eğitim kampında, aramızda bulunan bir doktorun birkaç hastasını yalnızca kendi gözetimindeki uzun oruçlarla iyileştirdiğine tanık olmuştum. Oruç, bedenin kendi-
Birinci Adım: Beslenme 37
ni dinlendirmek ve yenilemek için kullandığı doğal yöntemlerden bir tanesidir. Pek çok hayvan, ki bunların arasında et yiyen hayvanlar da bulunmaktadır, hastalandıklarında besin tüketimlerini azaltmakta ya da tümüyle durdurmaktadırlar. Oruç çok faydalı bir uygulama olmasına karşın yanlış uygu-
32. Gün: Eti beslenmenizden tümüyle çıkarın. 33. Gün: Tahılları, fasulyeleri ve bakliyatları beslenmenizden tümüyle çıkarın. 34. Gün: Yalnızca yeşil yapraklı sebze yiyin.
landığında bedene ciddi zararlar da verebilir. İlk olarak hangi tür
35. Gün: Hiçbir şey yemeyin.
oruç tutuyor olursanız olun kesinlikle sıvı almaya özen gösterin.
36. Gün: Yalnızca yeşil yapraklı sebzeler yiyin.
Böbreklerimiz uzun süreli susuzluğa dayanacak şekilde tasarlanmış bir organ değildir. Bu nedenle oruç sırasında düzenli olarak su almanız gerekir. Oruç sırasında su almanızın bir diğer önemi de,
37. Gün: Tahılları, fasulyeleri ve bakliyatları beslenmenize katın. 38. Gün: Normal beslenme düzeninize geri dönün.
bedenimiz aç kaldığında doğal olarak toksinden arınma sürecine girmesidir.
kan
Eğer kendinizi rahatsız hissetmiyorsanız 4. ve 5. günlerde hiçbir
dolaşımına karışmaya başladığında bedende, zehirlenmeye benzer
Organlarda
şey yemeden oruç tutabilirsiniz. Bir diğer yöntem de 7 gün boyunca
etkiler yaratmaktadır. Bu durumda eğer yeterli miktarda temiz su
yalnızca yeşil yapraklı sebzeler ve meyve yemektir. Elbette herhangi
tüketirseniz bu toksinlerin güvenli bir biçimde kan dolaşımınızla
bir sağlık sorununuz varsa, oruç tutmadan önce mutlaka bir doktora
taşınarak
danışmalısınız.
böbrekleriniz
biriken
toksinler
aracılığıyla
oruç
sırasında
bedeninizden
atılmasını
sağlayabilirsiniz. Oruç tutmak illa ki hiçbir şey yemeden uygulamanız gereken bir şey değildir. Bir oruç gününüzü az miktarda yeşil sebze ya da az miktarda sebze yiyerek de geçirebilirsiniz. Zaman içinde oruç tutma konusunda ustalaştıkça hiçbir şey yemeyip yalnızca su içtiğiniz oruçlar da uygulamaya başlayabilirsiniz.
Aşırı kilo sorunu Şişmanlık, günümüzde gittikçe yaygınlaşan bir sorun halini almaya
Doğru bir orucun en az 24 saatten oluşması gerekmektedir.
başlamıştır. Aşırı kilo sorunu hatalı ve aşırı beslenmeden, yetersiz
Bunun için sıkça baş vurulan yöntem şudur: Erken bir akşam
fiziksel çalışmadan ve zaman zaman da hormonal sorunlardan
yemeğinin ardından yemek yemeyi bırakır ertesi gün akşam yemeğine kadar bir şey yemezsiniz. Ya da yine 24 saat içinde yalnızca çok az miktarda yeşil sebze ya da meyve tüketebilirsiniz; fakat hiçbir şey yemeseniz de az miktarda sebze yeseniz de mutlaka su içmelisiniz. Genel olarak haftada bir gün ve her yıl 7 günlük bir oruç uygulaması bedeninizi sağlıklı tutmanız ve uzun yaşamanız için
oluşmaktadır. Kilo sorunları, ister hormonal bir düzensizlikten, isterse yanlış yaşama alışkanlıklarından kaynaklanıyor olsun doğru beslenme ve doğru fiziksel egzersiz yardımıyla iyileştirilebilmektedir. Aşırı kilolu olmak sağlık için pek zor zararlı etkisinin yanında uzun yaşam için de gerçek bir engeldir. Yüz yaşını geçmiş insanların ortak özelliklerinden bir tanesi de genellikle aşırı ki-
yeterli bir uygulamadır. Yılda 7 gün yapacağınız oruçta şu tür bir yöntem uygulayabilirsiniz:
38 Uzun Yaşamın Sırları
Birinci Adım: Beslenme 39 i
lolu olmamalarıdır. Bu kitabın egzersiz ve beslenme bölümünde anlatılan yöntemler aşırı kilolarınızı dengelemenize yardımcı olacaktır. Buna ek olarak bazı uzun yaşayan insanların dikkat çekici uygulamalarından bir tanesi de zencefil ve sarmısak gibi besinleri düzenli olarak kullanmalarıdır. Taocu beslenme düzeninde, kilo almamıza neden olan ana sorunun böbreklerdeki "ateşin" yetersizliği olduğuna inanılır. Bedeni doğal olarak ısıtan sarmısak ve zencefil gibi besinler böbreklerdeki "ateşi" artırarak kilo alma sorununun ortadan kalkmasına yardımcı olur. Böbreklerdeki ateşin artmasını sağlayan bir diğer etken de egzersiz ve solunum çalışmalarıdır. Bu çalışmalar karın ve bel bölgesindeki dolaşımın hızlanmasını ve bu bölgelerdeki yağların çok daha kolayca yakılmasını sağlamaktadır. Kitabın egzersiz bölümünde açıklanan çalışmaları diğer pek çok faydalarının yanı sıra bu amaçla da kullanabilirsiniz. Taocu beslenmede şişmanlık için sıkça başvurulan yöntemlerden bir tanesi de sarmısak çorbasıdır. Adı her ne kadar çorba olsa da aslında sarmısağın suda haşlanmasında oluşan bu içecek böbreklerdeki ateşi artırarak yağların yakılmasını sağlamaktadır. Bu içeciği hazırlamak çok kolaydır. Yapmanız gereken şey 1 diş sarmısağı 1-1.5 litre suda 15-20 dakika kaynatmak ve bu sıvıyı gün içinde içmektir. Elbette bu içeceği içmeden önce de, herhangi bir sağlık sorununuz varsa doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsanız bir an önce kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Eğer bu bölümde anlatılan beslenme tavsiyelerini, orucu ve ileri bölümlerde anlatılan egzersiz programını uygularsanız fazla zorlanmadan kilo verebildiğinizi göreceksiniz. Yapmanız gereken tek şey bedeninizin alıştığı sağ40 Uzun Yaşamın Sırları
lıksız programı ve sağlıksız alışkanlıkları sağlıklı bir programla ve alışkanlıklarla yer değiştirmektir. Şişmanlık sorununun elbette psikolojik nedenleri de bulunmaktadır. Çoğu insan duygularının aşırı duyarlı olması ve duyguların yeterince dengeli olmaması nedeniyle aşırı yeme ve kilo alma eğilimindedirler. Bu nedenle kişinin duygularının dengelenmesi ve ılımlı bir hale getirilmesi şişmanlık sorununu hızlı bir şekilde çözülmesine yardımcı olmaktadır. Taocu öğretide duygularımızın kaynağı organlarımızdır. Organlarımızdaki işlevsel sorunlar belli duyguların aşırı bir şekilde ve dengesizce hissedilmesine neden olurken aynı şekilde aşırı duygular da organlarımızın zarar görmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, zaman zaman kilo sorunu olan insanlar hangi beslenme düzenini ya da hangi fiziksel çalışmayı uygularlarsa uygulasınlar kilo verememektedirler. Taocu öğreti bize basit çalışmalar aracılığıyla organlarımızı nasıl iyileştireceğimizi ve bu sayede duygularımızı nasıl daha dengeli ve ılımlı hale getireceğimizi de öğretmektedir. Bu kitapta egzersiz bölümünde organlarınızı iyileştirmek için kullanabileceğiniz ve televizyon izlerken bile uygulayabileceğiniz bir takım yöntemler bulacaksınız. Zaman zaman sağlık sorunlarınızın ardında asıl neden ya da Taocu öğretide söylendiği şekliyle "kök neden" bulunmaktadır. Bu kök neden çoğu zaman unuttuğunuz ama affetmeyi başaramadığınız bir yaralanmadan ya da deneyiminizden kaynaklanmaktadır. Bu kaynak nedeni bulmak zaman zaman iyileşmenin daha güçlü ve hızlı olmasını sağlamaktadır. Bu konuda ileri bölümlerde açıklanan meditasyon çalışmalarından faydalanabilir ya da kitabın arka bölümünde açıklanan "Kader Planlama Teknikleri'ni kullanmak için bir uzman ile bağlantıya geçebilirsiniz.
Birinci Adım: Beslenme 41
Yaşam iksiri: su
Peki ama ne kadar su tüketmeliyiz? Su konusunda araştırmalar yapan Douglas Forbes, bu miktarın beden ağırlığımızın tam olarak
Sağlıklı ve uzun yaşamamız için bedenimizin yeterli miktarda sıvı
%2'si olduğunu söylemektedir. Bu miktar, gün boyunca bedenin
almasının önemi asla göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.
yitirdiği sıvı ile yaklaşık olarak aynı miktardır. Yani eğer 100 kiloysak
Bedenin tüketebileceği sıvılar içinde zirveye su oturmaktadır.
2 litre, 50 kiloysak 1 litre su tüketmek bedenin ihtiyaç duyduğu
Günümüzde yapılan bir takım araştırmaların yanı sıra su konusunda gerçek bir otorite olan Doktor Batmanghelidj'in çalışmaları da pek çok hastalığın kaynağının bedenin yeterli miktarda su tüketmemesi olduğunu göstermektedir. Susuzluk, zaman zaman
günlük su miktarını karşılayacaktır. Fakat bu miktar yalnızca suyu içermektedir. Yani çorba ya da meyva suyu bu miktarın içine dahil edilmemelidir. Bu miktarda su içtikten sonra gerekli miktarda çorba, sebze suyu ya da meyve suyu tüketebilirsiniz.
kendini depresyon ya da bir takım fiziksel rahatsızlıklar olarak
Aynı zamanda yaz aylarında almanız gereken en az su miktarı
gösterebilir. Bu nedenle bedenin yeterli miktarda su tüketmesi son
beden ağırlığınızın en az %2'sidir; ancak siz elbette sıcak ortamda
derece önemlidir.
ya da sıvı kaybettiğinizde bu miktarın üzerine çıkabilirsiniz.
Ancak su tüketiminin rasgele olmaması gerekmektedir. Suyun
Su, bedenimize en fazla yararı hemen uyandıktan sonra,
fazlasının beden için zararlı olmadığını düşünmek kesinlikle büyük
karnımız halen açken sağlamaktadır. Bu nedenle gözünüzü açar
bir hatadır. Örneğin diyelim ki böbrek rahatsızlığınız var ve bol
açmaz 1-2 bardak su içmeyi bir alışkanlık haline getirmelisiniz.
miktarda sıvı tükettiğiniz için böbreklerinizi canlandıracağınızı düşünüyorsunuz.
Eğer
bu
durum
böbreğin
yorgunluğundan
kaynaklanıyorsa o zaman aşırı su tüketiminin zaten yorulmuş olan böbreklerin daha fazla yorulmasına neden olması kaçınılmazdır.
Bir Taocu ve Zen ustası olan Fu Wei Zhong, konuğum olarak ülkemizi ziyaret ettiğinde en dikkatini çeken şeylerden bir tanesinin Türk insanlarının yeterli miktarda su içmedikleri olduğunu söylemişti. Benim en fazla dikkatimi çeken şeylerden bir tanesi ise onun bol
Düzenli olarak su tüketmenin önemi herkesin üzerinde anlaştığı
miktarda çay tüketmesiydi. 60 yaşında, saçlarında yalnızca bir iki tel
bir konu olmasına karşın ne kadar su tüketilmesi gerektiği gerçek bir
beyaz olan, bu canlı ve güçlü adam gün içinde 7-8 fincan hatta
bilinmezdir. Zaman zaman yetkili çevreler insanların günde en az 2
bazen
litre su tüketmelerini söylerler. Bu akıl almaz bir öneridir. Beden
sorduğumda bedeninin yeterli miktarda sıvı alması için bunu
ağırlığı 120 kilo olan bir insanla 50 kilo olan bir insana 2 litre su
yaptığını söyledi. Çayın son derece yararlı olduğunu ve uzun
tüketmesini tavsiye etmek birinin aşırı sıvı tüketirken diğerinin
yaşayan insanların bolca çay tükettiklerini biliyordum ama yine de bu
yetersiz sıvı tüketmesine neden olacaktır. Aynı şekilde kış zamanı
miktarda çay tüketmenin biraz fazla olduğunu düşündüm. Fu Wei
tüketeceğimiz su miktarı ile yaz zamanı tüketeceğimiz su miktarı
Zhong bana bunun nedeninin bizim koyu çay içmemiz olduğunu
arasında da kaçınılmaz olarak farklılıklar olacaktır.
söyledi.
! 42 Uzun Yaşamın Sırları
daha
fazla
çay
içiyordu.
Kendisine
bunun
nedenini
Birinci Adım: Beslenme 43
Kendisi çay yapraklarını bir çaydanlığa koyduktan sonra üzerine kaynar su boşaltıyor ve suyu çay yapraklarının üzerinde bekletmeden hemen fincanına döküyordu. Sizin anlayacağınız suya çayın kokusu ve biraz da rengi karışıyordu ama içindeki çay çok az oluyordu. Bu şekilde gün içinde tükettiği çay miktarı neredeyse benim bir fincan çaydan aldığım miktara eşit oluyordu. Bu sayede bedeni hem çayın aktioksidan etkilerinden faydalanıyor hem de bol miktarda su içiyordu. Ancak akşam saatlarinde geleneksel bir Taocu gibi davranarak fazla bir şey yemediği gibi çay da içmiyordu. Ona baktığım zaman karşımdaki adamın 100 yaşına kadar yaşamasının kaçınılmaz olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Siz de bu yöntemi kullanarak bedeninizin hem suyun hem de çayın yararlı etkilerinden faydalanmasını sağlayabilirsiniz.
Beslenme ile ilgili küçük tavsiyeler # Aşırı yemekten uzak durun. Taocular herhangi bir uğraşta bedenin en fazla %75-80 zorlanması gerektiğine inanırlar. Bu nedenle doymaya başladığınızda, karnınızı tıka basa doldurmadan önce yemek yemeyi bırakın. Eğer karnınızı tıka basa doldurursanız, midenizde yediklerinizi hazmetmek için yeterli yer kalmaz. # Yavaş yiyin. Uzakdoğudaki bir çok tapınakta yemek yerken konuşulmaz ve dikkatin tamamı yenen yemeğe verilir. Elbette şehir yaşamında sizin aynı şeyi yapmanız gerekmiyor ancak mutlaka yemeğinizi yavaş ve sakin bir şekilde yiyin. # Yediklerinizi, ağızınızda sıvı bir hale gelinceye kadar iyice çiğneyin. Hazmın ilk aşamasının ağzınızda başladığını unutma44 Uzun Yaşamın Sırları
yın. Yediklerinizin tükürüğünüzle iyice karışıp, iyice öğütülmeleri gerekir. Bu nedenle besinleri uzun süre çiğnemeye özen gosterin. Besinleri ağzınızda uzun süre çiğnediğinizde onların kokularını ve tadlarını daha rahat alabilirsiniz. Bu da, besinlerin kendi tatlarına uygun olarak organlarınızı daha etkili bir şekilde beslemenize yardımcı olur. # Uzun yaşayan insanların bir özelliği de tutumlu ve ılımlı olanlarıdır. Yaptığınız her eylemde mutlaka tutumluluk ve ılımlılık ilkelerine özen gösterin. Aynı ilkeleri mutlaka beslenmede de kullanın. Aynı şekilde yediğiniz ve içtiğiniz besinlerin aşırı soğuk ya da aşırı sıcak olmamalarına dikkat edin. Her iki aşırılık da bedeninize zarar verir. # Yalnızca taze besinlerle beslenin. John Hopkins Üniversitesi'nden Dr. McCullum şöyle demektedir: "Eğer bir besin bozulup çürümüyorsa onu tüketmeyin ama onları bozulup çürümeden önce tüketin." Bu, içinde kimyasal olan ya da işlenmiş hiçbir besinin tüketilmemesi gerektiği anlamına gelmektedir. Batılı beslenmenin büyük bir kısmını pişmiş ve işlemden geçmiş besinler oluşturduğu için orijinal enzimlerden yoksundurlar. Bu durumda da bu enzimlerin büyük bir çoğunluğu pankreas tarafından karşılanması gerektiği için bu organ aşırı çalışıp şişmektedir. Bu nedenle de batılı insanın pankreası, bütün canlıların pankreası ile karşılaştırıldığında beden ağırlığı ile göreceli olarak en ağır pankreastır. Orantılandığında bir insanın pankreası bir ineğin pankreasının iki katı ağırlığındadır. Aşırı pişmiş ya da işlenmiş besinler, bedenin enzim depolarını tüketerek bu tür bir soruna neden olmaktadırlar. Bedendeki enzimlerin azalması da erken yaşlanma ve erken ölümler ile her tür tüketici hastalığın nedenini oluşturmaktadırlar. #
Eğer mümkünse, yaşadığınız doğal çevreye yakın olan yer-
Birinci Adım: Beslenme 45
lerde yetişmiş besinleri tüketmeye özen gösterin. Doğadaki her şey
meyveleri ilkbaharda toplayıp yemeye kalkarsanız meyve henüz
yaşadığı doğal çevre tarafından biçimlenir. Bu nedenle tükettiğiniz
olgunlaşmamış olur. Aynı şekilde eğer şeftaliyi tüketmek için
besin, yaşadığınız mekanın ne kadar yakınlarında yetişirse enerjisi
sonbaharı beklerseniz o zaman da meyveler dallarından kopup
bedeninize o kadar uygun olur.
çürürler. Meyvelerin dallarından ne erken ne de geç, tam zamanında toplanması ve tüketilmesi gerekir. Aynı şekilde insan bedeninin de
# Beslenmenizde dengeli olun. Her şeyden az az yiyin. Besinler ve
günlük bir ritmi vardır. Örneğin gece yarısından sonra 11 ile 3 saatleri
zihinsel hastalıklar arasında inanılmaz bir bağ vardır ve pek çok
arası, karaciğerin dinlendiği saattir. Eğer bu saatte uyanık olursanız
(belki de bütün) zihinsel hastalıkların temel nedeni beslenmedeki
karaciğeriniz dinlenemez ve buna bağlı olarak ruhunuz ve sinir
hatalardır. Beyin, beden ağırlığının %2.5'lik bir bölümünü oluşturur
sisteminiz gergin bir hâl alır ve kanınız zayıflar. Bu nedenle bu
ancak kan şekerinin %25'ini kullanır. Beyin, diğer organlar gibi
saatlerde mutlaka uykuda olmanız gerekir. Tıpkı bunun gibi
kandaki şeker seviyesi azaldığında yağ ya da diğer glikoz
beslenmenin de bir ritmi olmalıdır. Her gün üç öğün yemek yemeye
kaynaklarını kullanamaz. Zihinsel rahatsızlıkların ilk belirtisi ise
ve mümkünse yemeklerinizi her gün aynı saatte yemeye özen
glukoz
gösterin. Düzen ve ritm, bedeninizi güçlendirip enerjinizi artıracaktır.
eksikliğine
bağlı
olarak
beynin
duygusal
denetimini
yitirmesidir. Yağı, beslenmeden çıkarmak çok hatalıdır çünkü yağ en iyi besin kaynaklarından bir tanesidir. Beynin güçlenmesi için yeterli miktarda yağa ihtiyaç vardır. Araştırmalar yağın az tüketilmesi
ve
hiç
tüketilmemesinin
ciddi
kronik
Pek çok aile çocuklarındaki değişimlerin kaynağını bulmakta zorlanırlar; çünkü çoğu aile çocuklarını yetiştirirken belli bir ritmi takip etmeye dikkat etmezler. Eğer çocuğunuz her gün aynı şeyleri
zihinsel
yaklaşık aynı düzende yaparsa herhangi bir sorun çıktığı anda bu
rahatsızlıklara neden olduğunu ortaya koymaktadır. Dr. Watson,
sorunun kaynağını saptamanız ve onu düzeltmeniz çok kolay bir hâl
kendi hastalarında varolan depresyon, panik ataklar, klostrofobi gibi
alır. Aynı şeyi bedeniniz için de kullanın ve hem günlük yaşamınızda
son derece ciddi zihinsel ve psikolojik hastalıkların %80'ini, yalnızca
hem de beslenmenizde belli bir ritme özen gösterin. Yine bu kural
beslenmedeki düzenlemelerle tedavi edilebilmiştir.
uyarınca yalnızca mevsiminde yetişmiş besinleri yiyin ve sera
# Tüm hayatta olduğu gibi beslenmede de ritm ve zamanlama çok önemlidir. Taocu felsefe, her şeyin bir ritmi olduğunu ve bu ritm içinde zamanlamanın son derece önemli olduğunu söylemektedir. Başarı ile başarısızlığı belirleyen şey, çoğu zaman girişilen eylemin
besinlerinden ya da konserve besinlerden uzak durun. • Serin ve soğuk besinler, yaşamsal organları sakinleştirir. Yaz aylarında ve ateş ya da hipertansiyon gibi durumlarda bu şekilde beslenilmesi tavsiye edilir.
ritmi ve bu ritm içindeki hareketin za-manlamasıdır. Örneğin belli bir meyvenin olgunlaşmasının belli bir ritmi vardır. Şeftali ağacı tüm kış
• Ilık ve sıcak besinler, organları uyarır ve bedende ısı yaratırlar. Kış
boyunca enerjisini korur. Ardından bahar geldiğinde çiçeklenir ve
aylarında ve aynı zamanda anemi, soğuk algınlığı ve bitkinlik gibi
yaz mevsiminin sıcaklığı ile birlikte yavaş yavaş meyve vermeye
durumlarda bu tür besinlerin tüketilmesi tavsiye , edilir.
başlar. Bu, şeftali ağacının ritmidir. Eğer bu ağacın ritmine aldırmayarak, Birinci Adım: Beslenme 47 46 Uzun Yaşamın Sırları
# Tadı doğal olarak "tatlımsı" olan besinler, durağanlaşmış enerjiyi harekete geçirir, dolaşımı güçlendirir, yaşamsal enerjiyi besler ve midenin uyumlu hale gelmesini sağlar. # Tadı doğal olarak "acımsı" olan besinler, beden sistemlerinizin kurumasına yardımcı olur, aşırı nemi dengeler ve bağırsakları temizler. # Tadı doğal olarak "ekşimsi" olan besinler, sindirim sistemi ni sağlamlaştırır, ishali durdurur ve kalınbağırsak sorunlarının çözümüne yardımcı olur. # Tadı doğal olarak "tuzlu" olan besinler, dokuların yumuşak ve nemli kalmasına ve bağırsak hareketlerine yardımcı olur. • Tadı doğal olarak "keskin" olan besinler (soğan, pırasa gibi) bedende biriken toksinlerin atılmasına ve nötralize edilmesine yardımcı olur. • Hızlı metabolizmaya sahip olan insanların beslenmelerine daha fazla et dahil etmeleri gerekirken yavaş metabolizmalı insanların beslenmelerinde daha az et tüketmeleri gerekir. Aynı şekilde eğer yoğun fiziksel işlerle uğraşıyorsanız et tüketiminizi artırmanız uygun olacaktır; ancak eğer fiziksel olarak etken bir insan değilseniz o zaman et tüketiminizi azaltmalısınız. Peki ama metabolizma türünüze nasıl karar vereceksiniz? Kolay. Yüksek proteinli besinlerden örneğin etten oluşan bir öğün hazırlayıp bunu tüketin ve bakın bakalım bu öğün, enerjinizi artırıp sizi canlandırıyor mu? Eğer enerjiniz artıyorsa o zaman kesinlikle beslenmenize eti dahil etmeniz gerekir. Ancak bu tabii ki tümüyle et ve protein ağırlıklı bir beslenme düzeni izleyeceğiniz anlamına gelmiyor. Ilımlılık ilkesini unutmayın. Eğer fazla miktarda protein tüketmek, sizi ağırlaştırıyor ya da kendinizi iyi hissetmemenize neden oluyorsa o zaman beslenme düzeninizde etin miktarını azaltın.
48 Uzun Yaşamın Sırları
2. Adım: yaşam alanı "Kader üç kaynaktan gelir: Gök, yer ve İnsan." Çin düşüncesi, insan kaderinin, göklerin, yerin ve insan eliyle yapılmış şeylerin bir sonucu olduğuna inanır. Göklerden gelen kaderimiz genetik mirasımızı, karmamızı ve ana rahmine düştüğümüz anda atmosferde olan olayları içermektedir. İnsandan gelen kaderimiz, sosyal ilişkilerimizi, kendi zihinsel ve ruhsal tutumlarımızı ve davranış biçimlerimizi içermektedir. Yerden gelen kader ise yaşam alanımızı anlatmaktadır. Çoğu zaman göklerden gelen kader değiştirilemez gibi görünmekle birlikte tüm bilgelerin ortak kanısı, insan eylemleri ve yaşadığımız alanın olumlu anlamda düzenlenmesiyle gökten gelen kaderin iyileştirilebileceği yönündedir. Hatta çoğu ruhsal bilge bu amaçla öğrencilerine, kendi kaderlerini nasıl değiştirebileceklerini ya da iyileştirebileceklerini anlatmaktadırlar. Bu konu kitabımızın son kısmında daha ayrıntılı bir şekilde anlatılacak. Şimdi gelin hep birlikte uzun yaşama ulaşmak için en önemli etkenlerden bir tanesi olan yaşam alanımızı inceleyelim.
ikinci Adım: Yaşam Alanı 49
Şehir yaşamı
rarlı olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Şehir hayatı, uzun yaşamamız için kesinlikle bir engel değildir.
Yakın bir zamana kadar uzun yaşayan insanlar üzerinde yapılan
Uzun yaşamak, eğer belli bir amaca sahip değilseniz çok da
araştırmaların büyük bir kısmı Kafkas Dağları, And Dağları ya da
eğlenceli bir şey olmayabilir. Bu anlamda şehir yaşamı bize pek çok
Okinawa gibi nispeten şehir karmaşasının az hissedildiği, havanın
fırsat sunmaktadır. Yalnızca, uzun yaşam açısından bakıldığında
ve suyun daha temiz olduğu bölgelerdeki insanlara odaklandığı için
şehir hayatı içinde bu amaca ulaşmak için bir dağ köyünde
genel kanı uzun yaşamak için ilk olarak yapılması gereken şeyin
olduğundan daha farklı ve belki birazcık daha fazla çaba
dağlık bir bölgede ya da insan kalabalığından uzakta yaşamak
harcamanız gerekmektedir.
gerektiği yönündeydi. Buna karşın günümüzdeki araştırmalar bu durumun tümüyle doğru olmadığını ortaya koyuyor. Shanghai, Pekin, New York ya da Paris gibi büyük şehirlerde de uzun yaşayan pek çok insan olduğunun keşfedilmesi, dağlarda ya da insan kalabalıklarından uzakta yaşamanın uzun yaşam için kaçınılmaz bir
Ustalarımdan bir tanesi olan Wang Sifu öğrencilerine ders verirken sık sık şu cümleyi kullanırdı: "Ben küçükken ailem çok fakirdi. Çin'de Birinci Dünya Savaşı yıllarıydı ve yalnızca benim ailem değil tüm aileler fakirdi."
durum olmadığını ortaya koymuştur. Gerçekten de benim de
Bunun üzerine tüm öğrenciler ustanın durumuna üzüldüklerini
tanıştığım ve 100 yaşını geçmiş insanların bazıları Ankara, Pekin,
belli eden sesler çıkarır, ifadeler takınır hatta bir iki tanesi bu konuda
Chiang Mai, Tiflis, Semerkant gibi şehirlerde yaşayan insanlardı.
üzüntüsünü belirten bir iki laf ederdi.
Buna karşın dağlarda ve daha sakin bir ortamda yaşamanın, en
işte tam bu noktada Usta hemen şunu söylerdi: "O kadar
azından stresle daha kolay başa çıkabilmek açısından son derece
üzülmeyin. Fakir olduğumuz için sağlıklı beslenirdik; ve çevre-
yararlı bir durum olduğu da ortadadır. Bununla birlikte, uzun yaşam
mizdeki herkes yoksul olduğu için de kendimizi kimseyle kıyaslamaz
kesinlikle günümüz şehir yaşamını yaşayan insanların ulaşama-
ve yoksul olduğumuz için mutsuz olmazdık."
yacakları bir hedef değildir.
Şehir hayatının sağlığımız açısından tehlikelerinden bir tanesi,
Şehir yaşamının uzun yaşam açısından en önemli tehlikeleri
bize yiyecek açısından çok çeşit sunması ve bu çeşitliliğin de her
arasında ormanlar ve su alanları gibi insanları doğal olarak
zaman bizler
serinleten alanlardan uzak kalmak, aşırı gürültü ve stres bulun-
kullanılmamasıdır. Çoğu insan, ihtiyacı olandan fazlasını tüketirken
maktadır.
hava
bir yandan da bedenini zararlı besinlerle doldurmaktadır. Oysa
kirliliğini saymadığım için şaşırmış olabilirsiniz. Bu etkeni mutlaka
dağlık bir alanda yaşadığınızda yiyeceğiniz besinler kısıtlıdır ve
olması gerekenler sınıfına koymamamın nedeni hava kirliliğinin son
günün her saatinde farklı besinlere ulaşamazsınız. Gecenin on
derece yoğun olduğu bölgelerde, özellikle de Uzakdoğu şehirlerinde
birinde pizza, hamburger ya da tatlı bir şeyler yemek istediğinizde
uzun yaşayan pek çok insanın yaşadığını biliyor olmam. Buna
gidebileceğiniz bir pizzacı ya da pastane yoktur. Bu da ister istemez
karşın elbette havanın ve suyun temiz olduğu bir ortamda
beslenmenizin düzenli ve bedeniniz için yeterli miktarda olmasını
yaşamanın insan sağlığı açısından çok daha ya-
sağlar. Şehir hayatının keyifli zorlukları işte bu örnekteki duruma
Şehirlerin
olumsuz
etkilerinden
bahsederken
tarafından
akıllıca
ya
da sağlıklı bir
şekilde
benzer, istediğiniz saatte Uzun Yaşamın Sırları ikinci Adım: Yaşam Alanı
51
istediğiniz besini bulmak elbette bir açıdan büyük bir rahatlıktır ama bir yandan da uzun yaşam adına gerçek bir faciadır. Şehir yaşamının bize sunduğu pek çok seçenek bizim için bir nimetken, bu nimetleri akıllıca kullanmadığımızda bizim için bir kabusa dönüşebilirler. Bu nedenle şehir yaşamında organik besini kolayca bulmak, zihninizi geliştirebilecek farklı uğraşlardan özgürce faydalanabilmek, sağlık hizmetlerinden yararlanmak gibi pek çok yararlı fırsatı akıllıca kullanırken, tüm gece uyanık kalmak, tadı hoş olan ama bedenimize zarar veren besinleri tüketmek gibi pek çok zararlı şeye karşı da bir anlayış geliştirmemiz gerekmektedir. Şehir yaşamı zenginlik anlamına gelmektedir ve zenginlik, çoğu zaman aşırılıkla eş anlamlıdır. Aşırı uyku tendonlara zarar verir, aşırı hareket kemiklere zarar verir, aşırı seks yaşam enerjimizi tüketir, aşırı heyecan ve mutluluk kalbimize zarar verir, aşırı yemek iç organlarımıza zarar verir. Bununla birlikte, zenginliğin içinde mütevazı bir yaşam yaşamayı başardığınızda mutluluğa ve uzun yaşama ulaşma şansınızı artırabilirsiniz. Şehir yaşamı eğer akıllıca kullanılabilir ve zararlı zevkleri dizginlenebilirse uzun ve anlamlı bir yaşam sürmemiz için bir engel oluşturmaz. insanlar, genellikle belli bir şeyi yapmaya niyetlendiklerinde, o işi tüm kalpleriyle, tüm enerjilerini ve iradelerini kullanarak yapmak isterler. Örneğin savaş sanatları çalışmak isteyen bir insan, haftada beş gün çalışmak, geri kalan zamanda da kendi başına çalışmalarını sürdürmek ister. Meditasyon öğrenmek isteyen bir insan günde iki kez, hatta bazen üç kez meditasyon yapmaya çalışır. Yararlı olduğunu düşündüğümüz bir şeyi bulduğumuz bir anda onu "zengince" yapmayı çok severiz; ancak nedense bu zengin girişimimizin sonucu çoğu zaman "fakirce" olur.
52 Uzun Yaşamın Sırları
Bir süre önce Wing Chun adlı savaş sanatını öğrenmek isteyen bir arkadaşım, bu sanat için yeterince zaman ayıramamaktan duyduğu sıkıntıyı dile getiriyordu. Bir ay kadar bir boş zamanı vardı ve bu sürede Wing Chun çalışmak istiyordu. Bununla birlikte bir ay sonra iş temposu yeniden yoğunlaşacak ve belki de wing chun öğrenmeye 6 ay ara vermek zorunda kalacaktı. Wing Chun eğitmeni olan arkadaşım Selim ile bu konuyu konuşurken, Selim ona şunları söyledi: "Sen, bütün bu sözlerinle bana Wing Chun çalışmak istediğini değil, niçin Wing Chun çalışamayacağını anlatıyorsun aslında. Büyük beklentiler koymak, bir işi yapmamak için nedenler bulmaya çalışmaktır. Ben senin yerinde olsam, bir ay boyunca derslere katılır ve ne öğrenebiliyorsam öğrenirdim. Ardından yeniden zaman buluncaya kadar her gün 10 dakika ya da daha fazla zamanım varsa yarım saat öğrendiklerimi tekrarlardım. Bu şekilde çalışmayı sürdürdüğünde mutlaka başarıya ulaşırsın." Dostumun sözleri büyük bir bilgelik içeriyordu: Büyük beklentilere sahip olmak, bir işi yapmamak için nedenler bulmaya çalışmaktır. Aynı durum, şehir yaşamında uzun bir yaşama sahip olmak konusundaki amacımız için de geçerlidir. Hepimiz, büyük şehirlerde yaşayan insanlar olarak şehir yaşamının beraberinde getirdiği olumsuzlukları ve engelleri çok iyi biliyoruz. Eğer bu engeller ve olumsuzluklar üzerine odaklanırsak bu durumda uzun yaşam yolculuğu, daha yola başlamadan bizim için bir hayale dönüşür. Bu konudaki doğru yaklaşım, şehir hayatının getirdiği olumsuzluklarla nasıl başa çıkacağımızı öğrenirken, bir yandan da öğrendiklerimizi sabırlı, keyifli ve olumlu bir ruh haliyle kullanmaktır. Bu yöntemleri uygulamaya başladıkça, şehir yaşamının üzerinizdeki baskısını daha az hissedecek ve uzun yaşam yolculuğunda emin adımlarla ilerleyeceksiniz.
İkinci Adım: Yaşam Alanı 53
Şimdi gelin şehir yaşamının bazı zorluklarından ve bu zor-
şadıkları için bedenlerini, ormanların ve su kaynaklarının doğal serinletici nitelikleriyle serinletmeleri çok daha kolay olmaktadır.
luklarla nasıl başa çıkabileceğimizden bahsedelim.
Bununla birlikte, uzun yaşayan ve bu sırları bizlerle paylaşan bazı bilgeler beden sistemlerimizi serinletmek için bize şu dört yöntemi önermektedirler:
Bedenin serinleme ihtiyacı
39. Su 40. Nefes
Bedenimizi yaşlandıran ve iç organlarımıza zarar veren etkenlerden
41. Beslenme
bir tanesi iç ısımızın fazla yükselmesidir. Aşırı ısınma bedenin
42. Duyguların denetimi
sistemlerinin çok hızlı hareket etmesine ve bunun sonucunda da hızla yaşlanmasına neden olur. Dünyanın sıcak bölgelerinde yaşayan insanlar, genellikle serin bölgelerinde yaşayan insanlara
5u: Beden sistemlerinin serinletilmesi için suyun iki tür kullanımı
oranla daha kısa hayat süresine sahiptir. Uzun yaşayan hayvanların
bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi dahili, bir tanesi ise harici
ortak özelliklerinden bir tanesi bedenlerin-deki ısıyı düşürmeyi
kullanımdır. Dahili yöntem, tahmin edebileceğiniz gibi her gün
başarabilmeleridir.
düzenli bir şekilde ve yeterli miktarda su içilmesinden oluşmaktadır.
Şehir ortamında havanın ısısı, hava kirliliği ve elektronik kirliliğe ek olarak ormanlar ve nehirler gibi serinletici kaynakların yeterli miktarda bulunmaması nedeniyle de ormanlık ve dağlık alanlara göre genellikle bir
kaç
derece daha sıcaktır.
Bu sıcaklık
bedenimizdeki iç ısının artmasına, hatta erkeklerde spermin ve üretkenliğin zayıflamasına neden olmaktadır. Gittikçe artan oranda insan nüfusu köylerden şehirlere göç etmeyi sürdürmekte ve şehirlerin gittikçe daha kalabalık bir hale gelmesine neden olurken, ormanlar ve su kaynakları gibi doğal serinletici alanların hızla yok olmasına yol açmaktadır. Elbette artan nüfusla birlikte artan tüketim ve artan hava kirliliği de kaçınılmaz birer sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bedendeki ısının akıllıca dengelenmesi uzun yaşam için son derece önemli tekniktir. Bu amaçla farklı öğretilerde birbirinden farklı
Ne
miktarda
su
içeceğiniz
konusunda
bir
önceki
bölüme
başvurabilirsiniz. Bedenin yeterli miktarda su alması, suyun pek çok yararının yanı sıra beden sistemlerinin serinlemesine de yardımcı olmaktadır. Fakat su içmek, özellikle şehir yaşamında, hele hele sağlığınız
ile
ilgili
bir
sorun
varsa
bedeninizin
yeterince
serinletilmesini sağlayamamaktadır. Bu durumda bedeni serinletmek için diğer üç yöntemi düzenli su içmek ile birlikte kullanabilirsiniz. Bedenin serinletilmesi amacıyla suyun bir diğer kullanımı ise sıcak ve serin suyu dönüşümlü olarak kullanmaktır. Eski, basit yöntemlerden bir tanesi 5-10 dakikalık sıcak banyoyu takip eden 3-5 dakikalık serin banyodur. Bazı öğretilerde ise sıcak banyonun ardından bedenin yüzeyine ulaşan kanın serinletilmesi için serin ama rüzgarsız bir ortamda beklenilmesi tavsiye edilmektedir. Fakat sizin, bedeninizi su ile serinletmek için bu kadar karmaşık bir yöntem kullanmanıza gerek yoktur. Yapma-
bir çok yöntem geliştirilmiştir. Elbette, bu öğretileri uygulayan insanların büyük bir kısmı şehir hayatından uzak ya-
54 Uzun Yaşamın Sırları
ikinci Adım: Yaşam Alanı
55
nız gereken şey, bedeninizi serinletmek için akşam saatlerini kullanmak ve normal duşun ardından 3-5 dakika serin ya da soğuğa yakın serinlikte suyun altında beklemektir. Gördüğünüz gibi, kendinizi temizlemek için aldığınız normal bir duşu bile uzun yaşama ulaşmak için bir teknik olarak kullanabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken şey serin duşu sabah saatlerinde değil akşam saatlerinde almanızdır. Sabah saatleri beden sistemleri uzun bir uykunun ardından genellikle doğal olarak serindir ve günlük işlevlerine başlayabilmek için biraz ısınmaya ihtiyaç duyar; özellikle de soğuk kış aylarında. Bu nedenle serin duşunuzu mutlaka akşam saatlerinde alın. Akşam saatlerinde alacağınız serin bir duşun bir diğer faydası da sizi uykuya hazırlamak olacaktır. Taocu öğretiye göre insanın bilinci gece uykuya yattığında kanına çekilmekte ve eğer kan sıcaksa burada rahat bir uyku uyuyamayıp rüyalar yaratmaktadır. Bu nedenle kanın, serin bir duş aracılığıyla serinletilmesi hem rahat bir uyku uyumanızı sağlayacak hem de yaşamınızı uzatmanıza yardımcı olacaktır. Nefes: Bedenimizin serinlemesini sağlayan en önemli organlarımızdan bir tanesi akciğerlerimiz ve solunum yollarımızdır. Bedenin içindeki ısı, yemek borumuz, akciğerlerimiz ve solunum yollarımız aracılığıyla bedenin dışına atılmakta ve burnumuzdan aldığımız düzenli nefesler bedenimizin serin hava ile doldurulmasına yardımcı olmaktadır. Nefesin, bedeni serinletmesinin bir nedeni de, bedendeki "hava kirliliğini" bedenin dışına atmasıdır. Nasıl ki şehirdeki hava kirliliği bir tür sera etkisi yaratarak ortamın ısınmasına neden oluyorsa aynı şekilde bedenimizdeki "hava kirliliği" de beden sistemlerimizin ısınmasına neden olmaktadır.
56 Uzun Yaşamın Sırları
Günümüz şehir yaşamındaki çoğu insan doğru nefes almayı unutmakta ve bedenlerine yeterli miktarda hava çekememektedirler. Doğru nefes almamızı engelleyen etkenler arasında yanlış duruşlar, göğüs kafesindeki gerilimler, aşırı duygusal tepkiler ve yetersiz fiziksel egzersiz bulunmaktadır. Kitabın egzersizlerin anlatıldığı bölümünde öğreneceğiniz şifa verici sesler ve solunum çalışmaları bedeninizi serinletmek için kullanabileceğiniz çalışmalardır. Beslenme: Sıcak besinlerin bedenimizin ısınmasına, soğuk besinlerin bedenimizin serinlemesine neden olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Size bu konuda şöyle bir örnek vereyim: Sarmısağı soğutulmuş olarak yeseniz de bedeniniz ısınır; hıyarı ve naneyi sıcak olarak yeseniz de bedeniniz serinler. Besinlerin bedenimizi ısıtıp serinletmeleri onların hangi sıcaklıkta tüketildiklerinden çok içindeki enerji ile ilişkilidir. Burada anlattıklarımdan yola çıkarak sarmısak ya da zencefil gibi bedeni ısıtıcı besinleri tüketmemeniz gerektiğini düşünmeyin. Unutmayın, beden için aşırılık da yetersizlik de eşit derecede zararlıdır. Bu nedenle, bedeninizi soğuk kış aylarında yeterli miktarda ısıtırken, sıcak yaz aylarında yeterli miktarda serinletmelisiniz. Şehir yaşamında yaşayan insanlar, genellikle tadı yoğun olan besinleri tercih etmektedirler. Bir besinin tadının yoğun olması için genellikle içine fazladan tatlandırıcı maddeler ve baharatlar eklenmektedir. Baharatlı besinler bedenin aşırı derecede ısınmasına neden olmaktadırlar. Bu nedenle beslenmenizde baharatları az miktarda kullanmanız bedeninizin ısınmasını engellemek için kullanabileceğiniz yöntemlerden bir tanesidir. Bir diğer yöntem hamburger ve benzeri besinlerden ve zararlı atıştırmalıklardan uzak durmaktır. Aynı zamanda et, genel olarak bedenin ısınmasını sağlayan bir besindir. Yaz aylaIkinci Adım: Yaşam Alanı 57
rında et tüketiminizi azaltmak da bedeninizin ısınmasını denet-
ve özel ilişkilerimizde bir sürü duygusal tepki ile boğuşmaktayız,
lemek için kullanabileceğiniz yöntemlerden bir tanesidir.
insan olarak kaçınılmaz şekilde duygusal tepkilerimiz olacaktır.
Bedeninizin fazla ısınması durumunda taze ya da kuru naneden yapacağınız çay bedeninizin serinlemesine yardımcı olacaktır. Nane çayınızın içine şeker ya da bal katmamanızı tavsiye ederim. Şeker beden sistemlerinin hızlanmasına ve buna bağlı olarak da bedeninizin ısınmasına yol açacaktır.
Duygularımızı bastırmak kesinlikle onlarla başa çıkmanın doğru yolu değildir. Bununla birlikte duygusal tepkilerimizin denetimimizden çıkması da doğru yöntem değildir. Duygularımızın denetimimizden çıkması bedenimizin aşırı ısınmasını ve hızla tükenmesine neden olmaktadır. Duygularımızın etkili bir şekilde denetlenebilmesi için or-
Duyguların denetimi: İnsanın, diğer canlı türlerinden belirgin olarak
ganlarımızın beslenme ve egzersiz aracılığıyla sağlıklı tutulması çok
ayrılmasına neden olan farklılıklardan bir tanesi, diğer canlı
önemlidir.
türlerine oranla daha çeşitli duygusal tepkiler veriyor olmalarıdır.
organlarımızdır
Duygusal tepkilerimizin pek çok nedeni bulunmakla birlikte bu
duygularımız aşırı uçlarda hareket etmemeye, daha ılımlı his-
nedenlerden
sedilmeye başlanmaktadır. Bu nedenle özellikle şehir hayatında
bir
tanesi
de
zamanın
farkındalığına
sahip
Doğu
öğretilerine
ve
göre
organlarımız
duygularımızın
sağlıklı
hale
kaynağı
getirildiğinde
olmamızdır. Diğer canlı türlerinin zamanın farkındalığına sahip
yaşayan
olmadığını söylemek elbette doğru bir şey olmayacaktır çünkü pek
bölümünde anlatılan yöntemlerden faydalanarak iç organlarımızı
çok hayvanın geçmişte olan olayları anımsadığını ve en azından
sağlıklı hale getirdiğimizde hem duygularımızı sağlıklı bir şekilde
yakın gelecek için planlar kurduklarını biliyoruz. Bununla birlikte
denetlememiz hem de beden ısımızı ılımlı bir seviyede tutmamız
insan, çok daha uzun bir zaman sınırı içinde geçmişi ve geleceği
mümkün olabilecektir.
düşünebilmektedir.
Zamanın
bu
şekilde
farkında
insanlar
olarak,
bu kitabın
egzersiz
ve beslenme
olmamız,
geçmişteki deneyimlerimizin neden olduğu korkular, gelecekte yaşayabileceğimiz olası durumlara karşı geliştirdiğimiz endişe ile birleşince birbirinden çok farklı ve yoğun duygusal tepkiler
Elektronik kirlilik
göstermemize yol açmaktadır. Geçmişe ya da geleceğe takılıp kaldığımız her an yoğun duygusal tepkilerimiz için gerekli olan
Modern yaşam, tümüyle bilgisayarlara ve elektronik cihazlara
zeminin hazırlanmasını sağlamaktadır. Elbette bu sözlerimle
bağımlı
geçmişten ders almamamız ya da gelecek konusunda planlar
otomobillerimize kadar her şey elektronik olarak çalışmakta ve bu
yapmamamız gerektiğini söylemiyorum. Yapmamız gereken şey
araçlar sayesinde dünya ile ilişki kurmaktayız. Bütün bu elektronik
geçmişten ders alıp onunla hesaplaşmamızı bitirdikten sonra ve
cihazlar bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da
gelecek ile ilgili planlarımızı yaptıktan sonra artık bu ikisinin de bir
sağlığımıza zararlı olabilmektedirler.
hayalet olarak günlük yaşamımıza burnunu sokmalarına izin vermememizdir. Elbette şehir hayatında, gün içinde trafikte, iş ilişkilerimizde
58 Uzun Yaşamın Sırla
olarak
varlığını
sürdürmektedir.
Telefonlarımızdan,
Şehir yaşamını yaşayan sıradan bir insan 24 saat boyunca mikrodalga fırınlardan cep telefonlarına, bilgisayarlardan or- tamda başı boş dolaşan radyo dalgalarına kadar sürekli olarak ikinci Adım: Yaşam Alanı 59
elektronik bir kirliliğin içinde yaşamakta, bedeni sürekli olarak manyetik alanlar tarafından bombardımana uğramaktadır. Bir alış veriş merkezine girerken en dikkatimi çeken şeylerden bir tanesi anne ve babaların, çocuklarının ışın kontrolünden geçmesini istememeleridir. Işın kontrolünün çocuklarına zararlı olduğunu bilmekte ama kendileri başka bir çareleri olmadığı için bu kontrollerden geçmektedir. Elbette ki sorun yalnızca arada bir geçtiğimiz ışın kontrolleri değildir. Çocuğumuzu ya da kendimizi ışın kontrollerinden korumayı başarabilsek bile cep telefonlarımızdan, televizyonlarımızdan, bilgisayarlarımızdan korumayı başarabilmemiz mümkün değildir. Son yıllarda gittikçe artan kanser ve benzeri sağlık sorunları beslenmenin yanı sıra güçlü bir şekilde yaşadığımız ortamda bulunan elektronik kirlilik tarafından da desteklenmektedir. Büyük bir şehirde modern hayatın bir gereği olan bu elektronik kirlilikten tümüyle kurtulmamız mümkün olmasa da en azından etkilerini aza indirmeye çalışabiliriz. Bunun için, örneğin geceleri cep telefonlarınızı kapatabilir, televizyonlarınızı kendinizden mümkün olduğunca uzaklaştırabilir, bilgisayar ekranlarınızı düşük radyasyonlu ekranlarla değiştirebilir, mikrodalga fırın kullanmak yerine normal gazlı fırınlarınızı tercih edebilirsiniz. Ayrıca televizyonunuzun üzerinde ve bilgisayarlarınızın yakınlarında minik birer kaktüs bulundurmak radyasyonun bir bölümünün bu bitki tarafından emilmesine yardımcı olacaktır. Bedeninizin elektronik kirlilikten daha az etkilenmesi için yapabileceğiniz şeylerden bir tanesi de koruyucu enerji alanınızı güçlendirmeye çalışmaktır. Taocular insan bedenini çevreleyen "Gang tabakaları" adını verdikleri bir enerji kalkanından bahsetmektedirler. Enerjimiz yeterince güçlü olduğunda bede-
60 Uzun Yaşamın Sırları
nimizin çevresini saran bu tabakalar, kendilerine özgü bir zeka ile bedeninin dışından gelen zararlı etkileri durdururken yararlı etkilerin bedenimizin içine girmesine, aynı şekilde bedenimizin içindeki zararlı etkenlerin beden dışına atılırken yararlı etkilerin bedenin içinde kalmasına yardımcı olmaktadırlar. Aynı zamanda bedenimizin ısı dengesinin sağlanmasına da yardımcı olan bu tabakalar cinsel enerjimizin azalması, hatalı beslenme, yetersiz egzersiz, yetersiz uyku, yanlış solunum gibi nedenlerle zayıflamaktadır. Fakat doğru beslenip cinsel enerjimizi ılımlı bir şekilde kullandığımızda, yeterince uyuyup yeterince egzersiz yaptığımızda ve doğru soluduğumuzda bu tabaka güçlenmektedir. Güçlü bir Gang tabakası, pek çok zararlı etkenin yanı sıra elektronik kirliliğin bedene verdiği zararı da azaltmaktadır.
Hava kirliliği Şehir hayatı kaçınılmaz olarak hava kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Hava kirliliği yalnızca modern hayatın neden olduğu bir durum değildir. Antik çağlardan günümüze kadar şehirler her zaman bu sorunla boğuşmuş hatta yüzlerce yıl önce Roma, İngiltere ve Paris gibi bazı şehirlerde hava kirliliğine bağlı ölümler bile yaşanmıştır. Şehirdeki hava kirliliğinin azaltılması elbette toplumsal bir dönüşümün sonucunda olabilecek bir şeydir. Trafikte çoğu insan tek araçta tek insanın seyahat ettiğinden ve bu durumun hem trafiği olumsuz etkilediğinden hem de havayı kirlettiğinden yakınır ama hâlâ tek kişilik ya da çift kişilik otomobiller yaygın olarak kullanılmamaktadır. Belki bir gün güneş enerjisi ya da elektrik ile işleyen araçların yaygınlaştırılmasıyla trafikteki ikinci Adım: Yaşam Alanı
61
araçlara bağlı olan hava kirliliği belli oranda azaltılabilir ama şu an
Sade bir yaşam alanı
için böyle bir seçeneğimiz bulunmadığından bireysel olarak yapabileceklerimizle ilgilenmekte fayda var. Şehir hayatında hava kirliliğine karşı alabileceğiniz en önemli önlemlerden bir tanesi yaşadığınız ortamdaki negatif iyonları
Şehir hayatının en büyük stres kaynaklarından bir tanesi de gün içinde çok fazla uyarıcı ile karşılaşmamızdır. Bir gün içinde dış dünyada binlerce insanla, sürekli devam eden bir gürültüyle,
artırmanızdır. Negatif iyon, bulunduğunuz ortamın serinlemesine,
evlerimizde televizyon aracılığıyla duygularımızı uyaran bir sürü
elektronik kirliliğin ve hava kirliliğinin azaltılmasına ve bedeninizin
görüntüyle karşılaşır dururuz, insan kalabalığından uzakta yaşayan
oksijeni daha verimli kullanmasına yardımcı olacaktır. Şehir hayatı
insanların daha az stresli olmalarının önemli nedenlerinden bir
içinde negatif iyonu üretmek için kullanabileceğiniz üç yöntem
tanesi çok fazla uyarıcı ile uğraşmak zorunda kalmamalarıdır. Şehir
bulunmaktadır. Bunlardan ilkini yaşadığınız ortamdaki ağaç sayısını
yaşamında, gün içinde karşılaştığımız binlerce uyarıcı beynimizin ve
artırarak yapabilirsiniz. Eğer böyle bir fırsatınız varsa bulunduğunuz
bedenimizin bu uyarıcıları sürekli olarak almasına, incelemesine,
semtteki ya da evinizin bahçesindeki ağaç sayısını artırmaya
yararlı ya da zararlı diye ayırmasına neden olarak bitkinleşmemize
çalışabilirsiniz.
yol açmaktadır. Yaşam enerjimizin büyük bir kısmı bu uyarıcılar
Yüksekten aşağıya doğru dökülen su da bir diğer negatif iyon kaynağıdır. Yine yaşadığınız binada küçük bir yapay şelale oluşturmanız bulunduğunuz alandaki negatif iyonun artmasına
tarafından emilmekte ve bir yandan da uzun yaşam için çok önemli etkenlerden bir tanesi olan farkındalığımızı yitirmemize neden olmaktadır.
yardımcı olabilir. Aynı şeyi evinizde de yapabilirsiniz. Hatta,
Gün içinde karşılaştığımız uyarıcıların miktarı düşünüldüğünde
banyonuzdaki duşu açıp, soğuk su yüksekten aşağıya doğru
elbette beynimizin ve bedenimizin bir takım uyarıcıları ayrıntılı
akarken yanında durarak bedeninize negatif iyon alabilmeniz
olarak incelemeden belli bir sınıfa dahil ederek bir kenara
mümkündür.
kaldırması doğaldır. Bu "varsayımsal işleyiş", yani bir uyarıcının
Elbette bulunduğunuz ortamda negatif iyonu artırmanızın en etkili yolu bir negatif iyon üreteci satın almaktır. Negatif iyon üreteçleri kendi başlarına satıldığı gibi günümüzde pek çok klimanın
ayrıntılı olarak incelenmeden yararlı ya da zararlı diye sınıflandırılması farkındalığımızın her geçen gün biraz daha azalmasına neden olmaktadır.
içinde bulunmaktadır. Evininize, iş yerinize, hatta otomobilinize,
Günlük şehir yaşamı içinde bu uyarıcıların miktarını azaltmak
içinde negatif iyon üreteci bulunan bir klima alarak bulunduğunuz
belki mümkün olmayabilir ama evlerimizde ve çalışma ortamımızda
ortamın tıpkı bir orman havası gibi olmasını sağlayabilirsiniz.
bu uyarıcıları en aza indirebiliriz. Uzun yaşamın en önemli
Negatif iyonun su ya da orman tarafından üretilmesi ile bir cihaz
sırlarından bir tanesinin sadelik olduğunu unutmayın. Evinizi ve
tarafından üretilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Her iki kaynak
çalışma ortamınızı ne kadar sade bir hale getirirseniz, dıştan gelen
tarafından üretilen negatif iyon da havadaki tozlara ve kirlere
uyarıcıları
yapışarak onları aşağıya indirecek ve hücrelerinizi canlandırarak
yorgunluğunuzdan ve gerginliğinizden kurtulabilirsiniz.
uzun yaşamanıza yardımcı olacaktır.
da
o
kadar
azaltır
o
kadar
hızlı
bir
şekilde
Her gün gardrobumuzun karşısında kendimize kıyafet se-
Uzun Yaşamın Sırları İkinci Adım: Yaşam Alanı 63
çerken bile nasıl bir karmaşa ile boğuştuğumuzu hepimiz biliriz. Ünlü fizikçi Einstein'ın yalnızca bir tek çeşit elbisesi bulunduğunu duymuşsunuzdur. Aynı takım elbiseden 8-10 tane yaptıran Einstein, hergün aynı elbiseyi giymekte ve kesinlikle kendini en azından giyim konusunda gerilimden ve karmaşadan uzak tutmayı başarmaktaydı. Elbette size Einstein'ın yaptığını yapmanızı salık vermiyorum ama yaşam ortamını ve hayatını sadeleştirme mantığını kendinize esin kaynağı olarak kullanabilirsiniz. Uzun yaşayan çoğu insan sade bir hayat sürmekte ve ne yaşadıkları ortamda ne de hayatlarında fazla bir şeye ihtiyaç duymamaktadırlar. Hepsi de sadelikten uzaklaşmanın kendilerine zarar verdiğini bilmektedirler. Aynı şeyi yaşam biçiminiz için de yapabilirsiniz. Çoğumuzun yaşam biçimi son derece karmaşıktır ve gereksiz yük üstlenir dururuz. Yorgun geçen bir haftanın yorgunluğunu atmak için çoğumuzun aklına ilk olarak gürültülü bir bar ya da kafe gelir. Çoğu insan şehrin içindeki bir parkta ya da deniz kenarında yürümeyi ya da sakin bir gece geçirmeyi sıkıcı bulur. Dışımızdaki hız içimizin de hızlanmasını sağladığı için, hızın neden olduğu yorgunluğu başka bir hızla ortadan kaldırmaya çalışırız. Yaşam biçiminizi ve yaşadığınız ortamı nasıl sadeleştireceğinizi keşfetmek uzun ve daha huzurlu bir yaşam için atabileceğiniz önemli adımlardan bir tanesidir. Kitabın daha ileri bölümlerinde anlatılan egzersizleri ve meditasyonları uygulamak, bedeninizi bir yandan daha enerjik hale getirirken bir yandan da zihninizin daha sakin ve daha sade bir hale gelmesine yardımcı olacaktır. Bu yöntemlerin yardımıyla belki sadeliğin olağanüstü zevklerinin tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz.
64 Uzun Yaşamın Sırları
Asansör yerine merdiven Modern hayatın içinde gittikçe kaslarımızı daha az kullanır olduk. Her gün binlerce insan yetersiz fiziksel harekete bağlı olarak meydana gelen aşırı kilo ve sağlık sorunlarından ölmektedir. Çoğu insan nasıl egzersiz yapacağını bilmediği ve bu konuda bir eğitim almadığı için yeterince egzersiz yapmamakta ve kas gücünü hemen hemen hiç kullanmadan yaşamaktadır. Bir zamanlar çatı katında oturuyordum ve elbette evime asansörle çıkıp iniyordum. Bir gün ziyaretime o zamanlar 70 yaşının üzerinde olan, Türkiye'nin ilk yoga eğitmenlerinden Müheyya Izer geldi. Kendisine kapıyı açtığımda bu yaşlı ama dinç kadının hafifçe soluk soluğa olduğunu gördüm. Kendisine, "Hay allah, asansör mü bozuktu?" diye sorduğumda bana şaşkınlıkla bakarak, "Hayır," dedi. "Ben asla asansör kullanmam. Yoksa sen kullanıyor musun?" Şehir yaşamı bize egzersiz yapmak için yeterince olanak tanıyor. Evinize geldiğinizde asansör kullanmak yerine merdivenleri kullanın, eğer otomobiliniz varsa otomobilinizi evinizin biraz uzağına park edip eve gidip gelirken bir süre yürüyün. Eğer toplu taşım araçlarını kullanıyorsanız gideceğiniz yere bir durak kala araçtan inin ya da araca bineceğiniz duraktan bir durak sonra binin. Şehir hayatındaki bütün bu tür olasılıkları i'()/ersiz yapmak için kullanın. Çoğu zaman işyerimde uzun süıc bilgisayar başında çalıştıktan sonra akşam çıkar ve toplu tayın araçlarından birine binmeden önce yarım saat yürürüm. Bu, hem gün boyunca hareketsiz duran bedenimi hareket ettiımeme hem de zihnimi sakinleştirmeme yardımcı olur. Size de aynı şeyi tavsiye ederim.
İkinci Adım: Yaşam Alanı 65
3. Adım: sosyal çevre
U/un ve yalnız bir yaşam büyük olasılıkla bir ödülden çok bir (eza olurdu. İnsanoğlu, hayatı ancak paylaştığı zaman zevkle yaşamaktadır. Başka insanların varlığı kişinin mutluluğu, sağlığı ve uzun yaşamı için büyük bir katkı sağlamaktadır. Ancak sosyal yaşam beraberinde sorunların en büyüklerinden bir tanesi olan "kıyaslamayı" ya da "göreceliliği" getirmektedir. Başka insanlarla kurduğumuz olumlu ilişkiler; sevgi, anlayış, dayanışma, varoluşumuzun tanınması gibi hayatımıza anlam katacak çok değerli katkılardır. Elbette her güzel şey için geçerli olduğu gibi bu olumlu şeylerin de bir bedeli ve onları elde etmek için harcanması gereken bir çaba vardır. Bu çaba ne kadar zormuş gibi görünse de, bedel her ne kadar ağırmış gibi algılansa da elde edilen şey o kadar değerlidir ki harcanan çabaya ve ödenen bedele değer. Sosyal bir hayatta başka insanlarla bir arada yaşarken yaşadığımız her sorunun temelinde "kıyaslama" bulunmaktadır. Ya başkalarını kendimize "göre" değerlendirip ortak bir dil geliştirmekte zorlanırız ya da kendimizi başkalarıyla "kıyaslayıp" sahip olduklarımız konusunda mutsuz oluruz. Dümdüz bir dünyml.ı yaşadığınızı ve bu dünyadaki tek varlığın siz olduğunuzu hayal edin. Bir gün yalnızca sesini duyduğunuz bir varlık size boyunuzun ne kadar uzun olduğunu, ne kadar hızlı koştuğu- j nuzu, ne kadar uzun yaşadığınızı, ne kadar akıllı olduğunuzu | Üçüncü Adım: Sosyal Çevre 67 i
sorarsa ona verecek bir yanıt bulamazsınız. Boyunuzun ne kadar uzun olduğunu bilemezsiniz çünkü kendinizi kıyaslayabileceğiniz birisi ya da bir şey yoktur. Elbette ki içinde kıyaslamalara yer olmayan bir hayatın ne kadar yalnız olacağı ortadadır. Başka insanlarla, sosyal bir varlık olarak yaşamamızın bedeli kendimizi, "kıyaslamanın" acımasız tuzağında bulmamızdır. Kıyaslamalarda bir hata yoktur. Tüm evrenin temeli varlıkların bir dayanak noktasına göre hareket etmelerinden oluşur. Bununla birlikte biz insanlar, dayanak noktalarını sabit ve değişmez şeyler olarak ele aldığımız için mutsuz oluruz. Dayanak noktaları olarak kabul ettiğimiz şeyler kendi başlarına varolan ve sürekli olarak çevrelerindeki değişime ayak uydurmaya çalışan şeylerdir. Örneğin bu gün sahip olduğunuz yaşama bundan bir kaç yüz yıl önce sahip olsaydınız, büyük olasılıkla kendinizi varlıklı ve mutlu bir insan olarak kabul edebilirdiniz. Oysa bugün, herkes sizin sahip olduğunuz şeylere sahip olduğu için kendinizi sahip olduklarınız açısından o kadar da şanslı saymıyorsunuz. Sevdiğiniz bir yemeğin tadının her zaman aynı olması gerektiğine inanıyor ve eğer tadında en ufak bir değişiklik varsa, onu hemen daha önce yediklerinizle kıyaslayarak şu an yemekte olduğunuz yemeğin pek de güzel olmadığını düşünüyorsunuz. Doğru yaklaşım ise, o an yemekte olduğunuz yemeğin kendine özgü bir tadı olduğunu kabul etmek ve onu daha önceden yediklerinizle kıyaslamamak olurdu. içinde bulunduğumuz sosyal hayatta yaşadığımız her deneyimi daha önceki deneyimlerimizle kıyaslamak bizleri mutsuz etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Aynı şeyi diğer insanlarla olan ilişkilerimizde de yaşarız. Karşımızdaki insanın bir sözünü ya da bir tavrını, hemen kendi sözlerimiz, düşünme biçimimiz ve tavırlarımızla kıyaslar ve kendi bakış açımıza "göre"
68 Uzun Yaşamın Sırları
karşımızdaki insanın tavırlarını yorumlamaya girişiriz. Karşımızdaki insan da aynı şeyi yapmakla meşguldür. Bu da sosyal yaşam içinde, ilişkide olduğumuz insanlarla aramızda ortak bir li-\.ın gelişmesini engeller. Sosyal yaşamdaki başarının en önemli anahtarlarından bir tanesi kendimizi kendi ön yargılarımızdan ve kıyaslamalarımızdan kurtararak karşımızdaki insanın lisanını anlamaya çalışmak, o insanı kendi bütünlüğü içinde değerlendirmektir. Bütün bu anlayış farklılıklarının ve kıyaslamalarının tarih boyunca ne kadar büyük acılara neden olduğunu hepimiz biliriz. Uzun yaşayan insanların ortak özelliği yaşama karşı yumuşak ve olumlu bir tavır geliştirmeleridir. Kendilerini kimseyle kıyaslamadıkları gibi kimseyi de kendileriyle kıyaslamazlar. Bu inanlardan bazıları, ki ben bunları şanslı olanlar olarak adlandırıyorum, aynı lisanı konuşan diğer insanlarla birlikte bir tür klan oluştururlar. Aynı dilin konuşulduğu bir sosyal ortamda bulunmak insanın, diğerlerinin gözüyle kendi değerini anlamasını, hayatının diğer insanlar tarafından onaylanmasını sağlayarak mutlu ve uzun bir yaşam yaşamasına yardımcı olmaktadır. Mutlu ve uzun süreli ilişkiler, sağlığımız ve uzun yaşamımız için en azından yediğimiz besinler ve uyguladığımız egzersizler kadar önemlidir. Uzun yaşayan insanlardan bazısı evli bazısı bekardır. Bazısının çocukları varken bazısının çocukları yoktur. Buna karşın hepsinin de ortak özelliği, çevrelerinde daima yakın arkadaşlardan, aile bireylerinden ya da öğrencilerden oluşan bir sosyal destek grubuna sahip olmalarıdır. İçinde doğduğumuz aileyi seçme şansımız yoktur ama kendimize kuracağımız aileyi seçme şansımız her zaman bulunmaktadır. Hepimiz başarılı evlilikler yapan insanlar değiliz elbette ama çoğumuz evliliklerimizi yitirsek bile arkadaşlıklarımı-
Üçüncü Adım: Sosyal Çevre 69
zı korumak için elimizden geleni yaparız. Kendi seçtiğimiz insanlarla oluşturduğumuz aileye en güzel örnek arkadaşlıklarımızdır. Arkadaşlık bağları güçlü olan insanlar uzun bir yaşam yaşamakta ve hayatın gerilimi ile daha kolay başa çıkabilmektedirler. Bu nedenle uzun yaşamak için evlilik kurumu kesin bir şart olmasa da sosyal çevre ve arkadaşlık kurumu kesin bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğumuz hayatımız boyunca en fazla üç ya da beş tane uzun süreli arkadaşlık kurabiliriz. Hayatınıza şöyle bir baktığınızda yaşamınızın son 15 yılında hayatınıza giren ve arkadaşlık kurduğunuz insanların sayısının yüzlerce olduğunu görürken, 15 yıldır arkadaşlığınızı sürdürdüğünüz insan sayısının çok daha az olduğunu fark edeceksiniz. Bu nedenle eğer uzun ve sağlıklı bir yaşam yaşamak istiyorsanız iyi ve uzun süreli dostluklar edinin ve bu dostluklar üzerinde emek harcayın. Evlilik ilişkisi her ne kadar uzun yaşam için arkadaşlıklar kadar önemli olmasa da evlilik ilişkisi ile biraraya gelmiş iki insan eğer ilişkilerine yeterince emek harcamayı başarabilirlerse uzun ve güçlü bir dostluk kurmayı başarabilmektedirler. Evlilik ilişkisinde kurulan dostluğun, güçlü bir dostluktan daha önemli olmasının nedeni, yalnızca evlilik ilişkisi yardımıyla bir diğer insan ile gerçek anlamda sınırsız bir paylaşıma girme şansını yakalıyor olmamızdır. Dolayısıyla, doğru emek harcanan bir evlilik ilişkisi uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşamak için büyük bir fırsat yakalamamıza yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte insanoğlunun, evrendeki her şey gibi sürekli değişim içindeki bir varlık olduğunu unutmayın. Bu konu her ne kadar kitabın daha ileri bölümlerinde anlatılacak olsa da insan yaşamının dokuzar yıllık dönemler içinde büyük değişimler gösterdiğini söylemeliyim. İçinde bulunduğumuz dokuz yıllık bir dönemde beklentilerimiz bir sonraki dokuz yıllık dönem-
70 Uzun Yaşamın
deki beklentilerimizden farklı olacaktır. Genel olarak 18 ile 27 yaş aralığı insanların karşı cinsi ve dünyayı cüretkar girişimlerle tanıma döneminde bulunduğu bir zamandır. Bu zamanda kili, cinselliği tanımayı, dünyanın zevklerini tatmayı ve deneyim kazanmayı ister. Bu dönemde meydana gelen evlilikler, içinde bulunduğumuz modern çağda, eğer sosyal bir takım şartlanmalar devreye girmezse, çoğunlukla yürümeme eğiliminde olmaktadır. Bu dönemde birlikte olduğumuz karşı cinsten beklentilerimiz ile 27 - 36 yaş aralığımızda karşı cinsten beklentilerimiz arasında farklar bulunmaktadır. Karşımıza çıkan bir insanın hayatımızın bütün dönemlerinde birlikte olmayı isteyeceğimiz bir insan olup olmadığına karar vermek çok kolay bir şey değildir. Bu nedenle Doğu öğretileri bize, evlenmeden önce karşı cinsi ne kadar uzun süre tanırsak o kadar iyi olduğunu söylemektedir. Bu tanıma dönemi İçin verilen en kısa süre ise 3 yıldır. Taocu öğreti, kadın ile erkek arasındaki enerjinin en erken üç yıl içinde birbirine uyumlu hale geleceğini söyler. Günümüzdeki araştırmalar bu üç yıllık süreye bir açıklama getirebilmektedir. Üç yıl, eğer havyani dürtülerimiz açısından ele alınırsa yeni bir yaşamın, yani bir çouığun yapılması ve onun hayatta kalacağının görülmesi için gerekli olan süredir. Bu sürenin sonunda, genlerimiz bize başka bir potansiyel eş bularak gen havuzuna kendi genlerimizi katmamızı söyler. Hayat, insan zihinli değildir. İnsani duygularla yönetilmez. Onun amacı, varoluşunu, çeşitlilik aracılığıyla (jaranti altına almaktır. Çeşitlik arttıkça, yaşama zarar verici bir durum ile karşılaşıldığında farklı türdeki yaşam biçimlerinden birinin hayatta kalması ve yaşamı sürdürmesi mümkün olabilmektedir. Elbette ki bizler insanız ve dünya da kendi gen çeşitliliğimizi serbestçe eklememize gerek duymayacak kadar fazla nüfusa sahip. Ayrıca insanın yarattığı sosyal yaşam içinde evliliğin tek Sırları
Üçüncü Adım: Sosyal
Çevre 71
amacı, her ne kadar biyolojik olarak buna zorlansak da, soyun
aracılığıyla karşınızdaki insanı, her tür "kıyaslamadan" arınarak
sürdürülmesi değildir. Yine de, bir insan ile duygusal ve cinsel ilişki
anlamaya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.
kurduğumuz ilk üç yıl, tüm hormonlarımız çılgınlar gibi çalışarak bizi soyu sürdürme amacıyla karşımızdaki insanı anlayamayacak kadar akıl karışıklığına sürüklemektedir. Bu sürenin bitiminde ise bir başka grup dürtü devreye girerek, buradaki görevimizi tamamladığımızı ve şimdi bir diğer potansiyel eşimizi bulmamızı söylemektedir.
Buraya kadar anlattıklarımdan elbette çocuk sahibi olunduğunda büyük bir mutluluk yaşanacağı ve bunun bizim için iyi olacağı fikrine de karşı olduğumu anlayabilirsiniz. Karşı olduğum şey çocuklar değil, bir çocuğun bizi mutlu edeceği ve uzun yaşamamızı sağlayacağı fikridir. Bir çocuk sahibi olduğunuzda onu sevmeniz için
Bu nedenle çevremdeki insanlara evlenmeden ve çocuk
ihtiyaç
duyduğunuz
şeyler
de
beraberinde
gelmekte
ve
yapmadan önce mümkünse üç yıl beklemelerini tavsiye ederim.
yaşayabilmek için size muhtaç olan bu varlığa emek harcadıkça onu
Aldığım yanıt ne olur biliyor musunuz? "İyi ama 25 yaşımdan 40
daha da çok sevmeye başlamaktasınız. Çocuk sevgisinin ne kadar
yaşıma kadar üç yıl onla, üç yıl bunla, doğru insanın kim olduğunu
büyük bir şey olduğu asla tartışma götürmez bir gerçektir.
arayarak zaman mı yitireceğim?" Bu sorunun içinde bile bencil genlerimizin, soyu sürdürmek için nasıl bir çaba içinde olduğu görülebilir. Soyun devamının garanti altına alınması, doğru eşi bulmaktan
çok
daha
büyük
bir
önem
taşımaktadır.
Bunu
açıkladığımda, karşımdaki insanlar genellikle sorularının nasıl da bencil genleri tarafından yönlendirildiğini fark ederler. Bu nedenle, onlara son kez aynı tavsiyede bulunurum: Evlenmeden ve çocuk
Kötü giden bir evlilik ilişkisinin mutluluğumuza, sağlığımıza ve uzun yaşama zararları akıl almaz derecede büyüktür. Hayatta pek az şey sağlığımızı ve mutluluğumuzu kötü giden bir ilişki kadar olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle uzun bir yaşamı geçirmek insanı
buluncaya
kadar
arkadaşlıklarınızın
dünyanın sizin hayal ettiğinizden daha farklı olacağıdır. Bir çocuk ile ebeveyni arasında gerçek bir arkadaşlık ilişkisi genellikle çocuk 25 yaşlarına ulaştığında başlamaktadır. Zaman zaman bu ilişkinin başlama çağı otuzlu yaşları bile bulmaktadır. Uzun yaşayan insanların büyük bir kısmı çocuklarından ve
yapmadan önce, eğer mümkünse üç yıl bekleyin.
istediğiniz
Bununla birlikte unutmamanız gereken şey, çocuklarınızın kendilerine özgü bir dünyaları olacağı ve büyük olasılıkla da bu
tadını
çıkararak arayışınızı sürdürmenizi tavsiye ederim.
torunlarından oluşan büyük bir sosyal çevre içinde yaşamaktadırlar. Fakat onların içinde bulunduğu sosyal çevre ile bizim modern hayatlarımızda içinde bulunduğumuz çevre arasında Kırklar vardır. Küçük sosyal yapılar içinde ve kırsal bölgelerde bulunan uzun yaşayan insanlar, ileri yaşlarında bile toplum İçinde etken bir rol oynamaktadırlar. Bu insanlar, yaşlarından gelen bilgelikleri ile saygı görmekte
ve
kendilerinden
sonraki
kuşağı
bu
bilgileri
ile
Yalnızca duygusal ilişkilerinizde değil, her tür ilişkinizde de,
yönlendirmektedirler. Bu paylaşım genç kuşağın, kendinden önceki
karşınızdaki insanı anlamak ve ortak lisanı geliştirmek için "Kader
başarılı kuşak tarafından mutlu ve uzun bir yaşamı öğrenmesini
Planlama Tekniği" olarak adlandırılan ve kitabın ileri bölümlerinde
sağlarken, yaşlı insanın da kendini faydalı hissettiği ve gerekli
anlatılan teknikten faydalanabilirsiniz. Bu teknik
sosyal desteği aldığı bir hayatı yaşamasını sağlamaktadır. Bu sayede, kendi çocuklarımızla olan
72 Uzun Yaşamın Sırları
Üçüncü Adım: Sosyal Çevre 73
ilişkilerimiz zaman ilerledikçe güçlü bir dostluk ile birleşmiş bir tür
kendi yapabileceği bir işi yaptığını ve grubun başarısının, yaptığı iş
öğrenci öğretmen ilişkisine dönmektedir. Elbette bu durumun
ne kadar küçük olursa olsun kendi yaptığı şeye bağlı olduğunu bilen
sağladığı tatmin, çocuklarımızın ve çevremizdeki genç insanların
insan, kendini yararlı, üretken ve değerli hisseder. Bu tür küçük
sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam için büyük bir öneme sahip
yapılar içinde çalışmak insan için bir "iş" değil, bir tür "zevke"
olmasını sağlamaktadır.
dönüşür.
Uzun ve mutlu bir yaşam için sosyal bir desteğe sahip ol-mamızı
Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar iş dünyasındaki
sağlayan bir diğer ilişki biçimi de iş ilişkisidir. Bir günümüzün en
tatminin kazanılan para ile doğrudan orantılı olmadığını ortaya
azından sekiz saatini, yani neredeyse hayatımızın üçte ya da dörtte
koymaktadır. İş dünyasındaki en büyük tatmin kaynağı üretkenlik ve
birini
yaptığımız işten zevk almaktır. Her insan bu dünyaya belli bir
iş
hayatında
geçirdiğimiz
göz
önüne
alındığında
iş
ilişkilerimizin ne kadar önemli olduğunu görebiliriz. İş ilişkilerimize
amaçla
harcadığımız miktarda zamanı yalnızca uyumaya ayırmaktayız. Geri
yeteneklerle gelmektedir. Bu, insanın gerçek doğası ya da kaderidir.
kalan zaman ise yolculuk, yemek, egzersiz, öğrenmek, öğretmek
Kader tıpkı arkamıza aldığımız ve bizi ilerletecek olan rüzgara
(çocuklarımız, vs.) ve keyif yapmak için bize kalan zamanı
benzer. Tıpkı bencil genlerimiz için geçerli olduğu gibi kaderimiz için
oluşturmaktadır.
hayatınızın
de geçerli olan bir durum vardır. Kaderimiz, kaçınılmaz ve belki de
kullanılmayan alanları olarak devre dışı bırakırsanız o zaman size
içinde acılar olan bir yaşam yolunu anlatmaz. Kaderimiz, mutlu ve
verilen ömrün yalnızca üçte birlik bir bölümünü kullanabildiğinizi
sağlıklı olmamız, uzun ve anlamlı bir hayat yaşamamız için
söyleyebilirsiniz.
yeteneklerimizi kullanmamız üzerine kuruludur. Üstelik kader,
Eğer
uykuyu
ve
iş
yaşamını
Oysa bu süre, hayatımızda yok sayamayacağımız kadar önemli bir süredir. İş ilişkilerimiz; mutluluğumuz, sağlığımız ve uzun yaşamımız için kesinlikle çok önemlidir.
ve bu amacını
başarımızı
garanti
altına
yerine
almak
getirmesini
için
çok
sağlayacak
önemli
iki
belli
aracı
kullanmaktadır: mutluluk ve sağlık. Kaderinizin ne olduğunu anlamak istiyorsanız, kendinize neyi yapmaktan hoşlandığınızı ve yeteneğinizin
ne
olduğunu
sorun.
Genellikle
yapmaktan
Günümüz yaşamı gittikçe daha büyük şirketlerde, büyük
hoşlandığınız ve yetenekli olduğunuz şey kaderiniz tarafından size
makinanın bir parçası olarak çalışmamıza neden olmaktadır. Bu
verilen görevdir. Bu görev üzerinde çalışıp da yeteneklerinizi
durum bizim için güvenli gibi görünmekle birlikte çoğu zaman
kullanarak zevk aldığınız şeyi yaptığınızda hem mutlu hem de
yaratıcılığımızı, üretkenliğimizi, özgürlük duygumuzu ve kendimize
sağlıklı olduğunuzu göreceksiniz.
olan güvenimizi yitirmemize yol açar. Uzun yaşayan insanların neredeyse tamamı küçük işlerde, üretebildikleri ve kendilerini yararlı hissettikleri şeyleri yaparak hayatlarını kazanırlar.
;
Elbette içinde yaşadığımız hayat, yeteneklerimizi keşfedip bunları kullanmamız için her zaman gerekli olan zemini bize sunmamaktadır. Bu nedenle de çoğu insan yeteneklerinin asla
İnsanoğlunun doğası, kalabalık gruplar halinde çalışmak
farkında olmadan, mutsuz ve sağlıksız bir hayat yaşayarak vak-
üzere tasarlanmamıştır. İnsan en etkin şekilde küçük bir gru-
tinden önce ölüp gitmektedir. Gerçek yeteneklerinizi ve zevk
bun içinde çalışmaktadır. Küçük bir grubun içinde, yalnızca
aldığınız işi bulup, kendinizle ortak hedefleri olan küçük bir insan grubuyla bir araya gelerek çalıştığınızda iş yaşamınız haya-
74 Uzun Yaşamın Sırları
____________________ ____________________ Üçüncü Adım: Sosyal Çevre 75
4. Adım: güçlü bir bağışıklık sistemi
tinizin en mutlu ve sağlıklı sosyal ilişkilerinden birini yaratmanızı sağlayabilir. Tabii ki günümüz yaşamı isteklerimizin peşinden koşmamıza engel olan önemli bir korku aracını yani güvenliğimizi yitireceğimiz endişesini kullanmaktadır. Güvenli ama zevk almadığımız bir işi, kendimizi mutsuz ve sağlıksız hissetmemize rağmen, korkularımız nedeniyle sürdürürüz. Oysa başarı, yalnızca bize verilen potansiyeli ve yetenekleri kullandığımızda elde edebileceğimiz bir şeydir. Üstelik
mutluluğumuz
da
bu
yeteneklerimizin
kullanılmasına
bağlıdır. Uzun yaşayan insanlar, kendi yeteneklerini tam olarak kullanıp anlamlı bir hayat yaşamayı başarabilen insanlardır. Bu nedenle eğer mutlu, sağlıklı ve uzun bir yaşam istiyorsanız bir an
Kitabın, buraya kadar olan bölümlerinden, hayatımızın her alanının
önce
diğer alanlarıyla birbirinden ayrılamayacak bir bütünlük İçinde
yeteneklerinizi
keş-fetmeli
ve
bunları
kullanmaya
başlamalısınız. Bu yeteneklerinizi kaç yaşında keşfettiğinizin ya da ne şekilde kullandığınızın hiçbir önemi yoktur. İleri yaşlarınızda bile olsanız zevk aldığınız şeyi yapmaya başladığınızda hayatınızın bir anda sağlıklı ve mutlu bir hale geleceğini kendi gözlerinizle göreceksiniz. Uzun yaşamanın aynı zamanda anlamlı bir hayat yaşamakla eş anlamlı olduğunu göz ardı etmeyin. Bu anlamın ne kadar büyük olduğu hiç önemli değildir; önemli olan sizin için anlamlı olmasıdır. Uzun yaşayan insanlar, hayatlarına baktıklarında ondan pişmanlık duymayan insanlardır.
olduğunu anlamış olabilirsiniz. Uzun, sağlıklı ve mutlu bir yaşam hayatımızın tüm alanlarının, tıpkı bir makinenin parçaları gibi bir arada ve sorunsuz bir şekilde çalışmasını gerektirmektedir; fakat bu, zorlu ya da zevksiz bir girişim değil tam tersine, hayatımıza mutluluk ve sağlık katan bir girişimdir. Aynı durum bağışıklık sistemimiz için de geçerlidir. İyi uyumadan ya da yeterli egzersiz yapmadan, olumlu bir sosyal ilişkiler ağı kurmadan ya da zevk aldığımız işi yapmadan, yalnız-ca doğru beslenerek ya da bir takım ilaçlar alarak bağışıklık sistemimizi yalnızca belli bir noktaya kadar destekleyebiliriz. Ha-yatımızın, uzun bir yaşam için gerekli olan her bir bölümü, di-ğer bölümleriyle bir arada bir anlam taşıdığı gibi güçlü bir başıklık sistemi de hayatımızın bütün alanlarının olumlu bir şekilde bir araya gelmesiyle elde edilebilecek bir şeydir.
76 Uzun Yaşamın Sırları
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 77
Hastalık, bir uyarıdır Trafikte, yakınınızdaki bir sürücü aracını dikkatli bir şekilde kullandığında ona korna çalma gereği hissetmezsiniz. Ona korna çaldığınızda ise hem onu hem de kendinizi tehlikeli bir durumdan korumaya çalışırsınız. Korna çaldığınız sürücü ya da korna çalınan kişi sizseniz kendiniz, size koma çalındığı için sinirlenip aracınızı daha da tehlikeli bir şekilde kullanabilir ve kendinizi istenmeyen bir sonuçta bulabilir ya da bu kornayı aracınızı yeniden normal trafik akışında güvenli bir şekilde kullanmanız için bir uyarı olarak kabul edebilirsiniz. Hastalıklar, doğanın bize, yoldan sapmak üzere olduğumuzu anlatmak için gönderdikleri birer uyarıdan başka bir şey değillerdir. Bu anlamda sorun hastalığın kendisi değil hastalığa neden olan hatadır. Bu hatayı bulup düzelttiğinizde yeniden doğal akışa dönebilir kendinizi iyileştirebilirsiniz. Uzun yaşayan insanların ortak özellikleri uyarıları henüz çok küçükken yakalama farkındalığına sahip olmalarıdır. Küçük bir soğuk algınlığının ya da enerjisizliğin, aniden öfkelenmenin ya da kendini hüzünlü hissetmenin daha büyük bir hastalığa zemin hazırladığının farkında olarak hemen bu duruma yol açan nedeni bulur ve bunu düzeltirler. Doğal akışa döndüklerinde artık hastalanmaları için bir neden kalmaz çünkü doğanın yolundan sapmadıkları için uyarılmalarına gerek yoktur. Doğanın yolundan sapmamıza neden olan etkenler şu başlıklar altında sıralanabilirler: hatalı beslenme, çevresel etkenler, duygular,
Güçlü bir bağışıklık sistemi hastalıkları yenebilir Derslerime katılan insanların ilk olarak deneyimledikleri şey, o yıl bir önceki yıla oranla daha az hastalandıkları ya da hiç hastalanmadıklarıdır. Her yıl olduğu gibi o yıl da çevrelerinde grip ya da benzeri rahatsızlıkları olan insanlar olsa da hastalanmadıklarını fark ederek şaşırırlar. Elbette bunun nedeni, yaptıkları egzersizler aracılığıyla bağışıklık sistemlerinin güçlenmesidir. Güçlü bir bağışıklık sisteminin pek çok hastalığı durdurma ya da yenme yeteneği vardır. Bunun nedeni de güçlü bağışıklık sisteminin tıpkı ordugahında yeterince asker, silah ve donanım olan bir ülkeye benzemesidir. Savaş başladığında elindeki kaynakları hızla sorunlu bölgeye gönderir ve çatışmanın büyümeden sona erdirilmesini sağlar. Zayıf bir bağışıklık sistemi ile hastalıklara yakalanmak ve kendimizi iyileştirmek için ilaçlara başvurmak, savaş başladıktan sonra asker yetiştirmeye ya da silah imal etmeye başlamaya benzer. Sevdiğim filmlerden birindeki kahraman şu sözleri kullanıyordu: "Nuh, gemisini ne zaman inşa etti? Tufandan başlamadan önce." Aynı durum kesinlikle bağışıklık sistemimiz için de geçerlidir. Eğer, sağlık sorunlarına neden olacak, doğal yolla çatışma yaratan etkenleri en başında ortadan kaldırırsanız bu durumda hastalık başladığında onunla başa çıkacak yeterli enerjiye sahip olabilirsiniz. Şimdi gelin hep birlikte bu etkenlerin neler olduğunu inceleyelim:
aşırılık ve yetersizlik. Bu nedenle, herhangi bir hastalık ile karşılaştığınızda, bu hastalığın size bu alanlardan bir tanesi ile ilgili olarak yoldan çıktığınızı anlatmaya çalıştığını unutmamalısınız. Eğer kaynağı düzeltirseniz yeniden sağlıklı ve uzun yaşam yoluna girmeniz mümkün olacaktır.
78 Uzun Yaşamın Sırları
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 79
Hatalı beslenme Hatalı beslenme, hastalığın ve zayıf bir bağışıklık sisteminin ana nedenlerinden bir tanesidir. Beslenme ile ilgili bölümde anlatılanlardan faydalanarak beslenmenizi düzenleyebilir ve beslenmeden kaynaklanan hastalık nedenlerini ortadan kaldırabilirsiniz. Yanlış beslenme, bedenin doğal yoldan sapmasına neden olurken, beslenmemizi düzeltmemiz bedenimizin yeniden dengelenmesine yardımcı olabilir. Bu amaçla aşağıdaki tavsiyelerden faydalanabilirsiniz: Çin tıbbına göre altı beden tipi bulunmaktadır: sıcak, soğuk, kuru, nemli, zayıf ve nötr. Bu beden tiplerine göre beslenmenin de uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Ancak beden tipinin günlük yaşam alışkanlıkları, egzersiz ve meditasyon aracılığıyla değiştiklerini aklınızda bulundurun. O nedenle bunlar kalıcı beden tipleri değildir ve zaman içinde değişim gösterirler. Aynı şekilde çoğu insan tek bir beden tipine sahip olmak yerine karma bir beden tipine sahiptir; örneğin sıcak ve kuru, soğuk ve nemli gibi. # Sıcak beden tipine sahip olan bir insanın bedeni soğuk havalarda bile ılıktır. Cildi genellikle kırmızımsıdır ve oldukça hareketlidir. Duygusal açıdan bu insanlar genellikle ani iniş çıkışları olan, tutkulu ve durduk yerde patlayıveren insanlardır. Bedendeki sıcaklığın göstergesi, ağızda kuruma, dudaklarda çatlama, gözlerde kızarıklık, baş ağrıları ve idrarda yanmadır. Sıcak beden tipine sahip olan insanlar, soğuk gecelerde bile uyurken ayaklarını yorganlarından dışarıya çıkarma eğiliminde olurlar. Et tüketimi, kızarmış besinler, tuzlu ve baharatlı yiyecekler, durumun kötüleşmesine neden olurlar. Sıcak beden tipine sahip olan bir insanın durumu dengelemesi için sebze,
80 Uzun Yaşamın Sırları
meyve ve sıvı tüketimini artırması ve beden ısısını artıran yiyeceklerden uzak durması gerekir. # Soğuk beden tipine sahip olan bir insan bedenini bir türlü ısıtmayı başaramaz, elleri ve ayakları soğuktur ve cildi genellikle soluk olur. Kansızlık, soğuk beden tipine sahip olan insanlıda sık görülen bir sorundur. Sürekli üşüme, ellerde ve ayaklarda soğuk terleme, sık görülen bir durumdur. Duygusal olarak bu insanlar genellikle sakin görünüşlüdürler ve kolay kolay heyecanlanmazlar ya da heyecanlarını gösteremezler. Aşırı sebze tüketimi, soğuk besinler, tatlılar, salatalar, aşırı meyve, aynı zamanda soğuk ve nemli ortamlarda yaşamak durumu daha da kötüleştirir. Soğuk beden tipine sahip olan bir insanın daha fazla kırmızı et, tahıl ve bedeni ısıtıcı besinler tüketmesi gerekir. Soğuk beden tipine sahip bir insan, çoğu zaman nemli ve zayıf beden tipi özellikleri de sergiler. # Kuru beden tipine sahip bir insan, kuru, pul pul dökülen bir deriye sahiptir, hasta olmadığı zamanlarda bile süren öksürükleri olur, boğazında, gözlerinde ve solunum yollarında kuruluk olur. Akciğerler ve deri ile ilgili sorunlar, genellikle kuru bir bedenin göstergeleridir. Bu tür insanlar genellikle sıcaktırlar ve duygusal yapıları da tıpkı beden ısıları gibidir. Sıcak beden tiplerine yaramayan besinler kuru beden tipli insanlara da yaramaz. Bu nedenle bu tür insanların durumu yeterince sıvı, meyve, sebze ve nemlendirici besinler tüketmezse daha da kölüleşir. Kuru beden tipine sahip olan bir insan, kuru ve soğuk ya da kuru ve sıcak olabilir. Bu nedenle beden tipinize dikkatli bir şekilde karar vermeniz gerekir. Sıcak ve kuru beden tipine sahip olan insanlar için beslenme türünün sıcak insanların beslenme türüne benzer olması gerekir. Ancak eğer beden tipiniz kuru ve soğuksa o zaman bedeninizi nemlendirirken daha fazla soğutmamaya da dikkat etmelisiniz. Bu beden tipindeki in-
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 81
sanların, etleri ve sebzeleri buharda pişirerek ya da hafif pişiril-miş
rekir. Aynı zamanda bu kitapta anlatılan egzersizleri düzenli bir
yahni şeklinde yemeleri faydalıdır. Aynı zamanda ısıtıcı çorbalar
jekilde uygulamaları kesinlikle son derece önemlidir. Bu beden tipi
içmeleri, kuru ve soğuk beden tipine sahip insanların bedenlerini
bazen tıbbi bir tedaviyi gerektirebilir.
ısıtırken bir yandan da nemlendirmeleri için iyidir. # Nötr beden tipine sahip olan insanlar çok ender bulunurlar. Bu, # Nemli beden tipine sahip olan insanlar, genellikle şişman olurlar
mükemmel durumdur. Uzun yaşayan insanların bedenleri bu tipe
ve bedenlerinde balgam, sürekli burun akıntısı, su tut-ması ve
girmektedir. Bu insanlar içgüdüsel olarak inanılmaz derecede
eklemlerde şişmeler görülür. Romatizma, artirit, şişkin lik, böbrek
dengeli ve doğanın döngüleriyle uyumlu bir jekilde beslenirler.
ağrısı, idrar yolu sorunları bu beden tipinde sıkça görülen
Zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlıkları mükemmel ve dengelidir.
rahatsızlıklardır. Tuz, nemli ve rutubetli havalar ya da ortamlar,
Zaman zaman hepimizin kendimizi
baharat, yağlı besinler ve süt ürünleri, durumu daha da kötüleştirir.
bulduğumuz olur ama bu durumu korumak için çaba sarf etmek
Bu beden tipinde olan insanların tuzdan uzak durmaları, kuru ve ılık
gerekmektedir. Bu kitapta anlatılan yöntemler size bu durumu nasıl
iklimlerde ve ortamlarda yaşamaları ve süt ürünlerinden uzak
kalıcı hale getireceğinizi öğretmek için kaleme alınmışlardır.
bu mükemmel düzeyde
durmaları gerekir. Nemli ve sıcak beden tipine sahip olan bir insanın hindi, mango, ananas, av etleri ve tuzlu besinlerden uzak durması gerekir. Nemli ve soğuk beden tipine sahip bir insanın ise balık,
Aşağıda, farklı ısılara sahip olan besinlere bazı örnekler bulacaksınız:
aşırı sebze, soğuk besinler ve içecekler, süt ürünleri, dondurma ve tatlılardan uzak durması uygun olacaktır.
Sıcak Besinler: Karabiber, kırmızı biber, tarçın, yeşil biber, toz zencefil, sarmısak.
# Zayıf beden tipine sahip bir insan genellikle sürekli rahatsız, yorgun, aşırı streslidir ve zayıf bir bağışıklık sistemine sahiptir. Beslenmeleri genellikle düzensiz ve karmaşıktır. Genellikle zayıf olurlar. Duygusal olarak da dengesiz, strese dayanıksız, aşırı duyarlı, şüpheci, hatta paranoyaktırlar ve nevrotik bir karakter sergilerler.
Zayıf
beden
tipi
diğer
beden
tipi
özellikleriyle
birleştiğinde daha da karmaşık bir duruma neden olabilir. En sık
Ilık Besinler: Ahududu, anason, böbrek, ceviz, dere otu, fesleğen, hurma, kabak, karaciğer, karanfil, karides, kestane, kiraz, kişniş, koyun eti, kuşkonmaz, patlıcan, pırasa, şeftali, tavuk, taze fasulye, yılan balığı, taze zencefil. Serin Besinler: Armut, arpa, buğday, çilek, hıyar, ıspanak, mantar, mandalina, mango, nane, ördek, turp.
rastlanan durum zayıf ve soğuk beden tipidir. Bu durumda hem
Soğuk Besinler: Bambu filizi, greyfurt, karpuz, kavun, muz, trabzon
soğuk beden tipinin hem de zayıf beden tipinin özellikleri bir arada
hurması, tuz, yengeç, yosun, yumurta akı.
görülür. Hatta bazen zayıf, soğuk ve nemli beden tipi bir arada
Nötr Besinler: Ananas, bakla, bal, beyaz pirinç, börülce, çalı fa-
olabilir ki, tahmin edebileceğiniz gibi bu oldukça zor bir durumdur.
sulyesi, ekşi erik, fıstık, havuç, incir, kayısı, kereviz, kuru fasul-ye,
Zayıf beden tipine sahip olan insanların ilk olarak düzenli ve dengeli
patates, sığır eti, soya fasulyesi, üzüm, yumurta sarısı, zeylin.
beslenmeye başlamaları ge-
82 Uzun Yaşamın Sırları
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 83
Çevresel etkenler Birer canlı olarak, içinde yaşadığımız ekosistem, bedenimizin durumunu belirgin bir şekilde etkilemektedir. Çevresel etkenler ve iklim durumları, eğer onlarla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyorsak bağışıklık sistemimizin zayıflamasına ve hastalanmamıza neden olabilirler. Hepimiz sıcak bir duş aldıktan sonra, kış günü dışarıya çıkmamamız gerektiğini biliriz. Böyle bir durumda bedenimiz soğuğun hastalandırın etkisine açık hale gelir. Aynı şekilde sıcak bir havada güneşin altında durmak da bedenimizi rahatsız edecektir. Bunlar hepimizin bildiği ve sakındığı durumlardır. Ancak bazı durumlar, biz fark edemeden bağışıklık sistemimizin zayıflamasına ve hastalanmamıza neden olabilmektedir. Bu etkenler arasında soğukluk, sıcaklık, kuruluk, rutubet ve rüzgarlar bulunmaktadır. Bedenimiz, enerjisi güçlü olduğunda çevresel etkenlerle ve iklim şartlarıyla daha kolay başa çıkmakta ama enerjisi azaldığında kendini bu etkenlerden koruyamamaktadır. Bu nedenle, dış etkenler konusunda bazı şeylere dikkat etmek gerekmektedir. Kış mevsimi havanın soğuk olduğu ve soğuğa bağlı olarak enerjimizin zayıfladığı bir dönemdir. Bu dönemde, bedenin içten ısıtılması ve enerjinin korunması soğuktan olumsuz bir şekilde etkilenmemizi engelleyecektir. Bu nedenle kışın gece erken saatte uyumak, sabah güneş doğduktan sonra uyanmak gerekir. Beden, güneşin yararlı etkilerinden yeterince faydalanamadığı için, bu yararlı etkilerden faydalanabilmek amacıyla güneşin yüzünü gösterdiği süre içinde uyanık olmakta fayda vardır. Aynı zamanda kış mevsiminin gelmesiyle birlikte beslenmemizde bedenimizi ısıtacak besinlere ve biraz daha fazla ete yer vermek doğru olacaktır. Elbette her zaman olduğu gi-
84 Uzun Yaşamın Sırları
bi ılımlı olmak koşuluyla. Kış mevsimi erkeklerin cinsel ilişki sırasında boşalmadan tümüyle uzak durmaları ya da çok ender olarak boşalmaları getrken bir mevsimdir. Kışın boşalma ile sonuçlanan sevişme erkeğin büyük oranda enerji yitirmesine neden olur. Kış mevsiminin bir diğer özelliği de tüm yaşamın dinlenmeye çekildiği bir dönem olmasıdır. Bu nedenle siz de kış mevsiminde daha az hareket ederek ve bedeninizi yormadan egzersiz yapmalı ya da çalışmalısınız. Hasta olmadığınız sürece, kuru saunalar, kemiklerinize yayılan soğuğun dışarıya çıkmasına yardımcı olabilirler. Ancak hastalık durumunda, aşırı ısının mikrop ve bakteriler için uygun üreme ortamı oluşturduklarını aklınızda bulundurarak saunalardan uzak durun. İlkbahar mevsimi tüm doğanın canlandığı bir mevsimdir. SIz de baharla birlikte canlanmaya başlayın. Enerjiniz yeterince güçlü olduğu için daha canlı egzersizler uygulayın ve tüm sene için enerji depolarınızı doldurmaya çalışın. Bahar mevsimi iklim olarak nemin etkisini gösterdiği bir mevsimdir. Bu nedenle nemli ve rutubetli ortamlardan uzak durarak fırsat bulduğunuzda güneşten yararlanmaya çalışın. İlkbahar mevsiminin bir diğer özelliği de karaciğerin fazla çalışmasına neden olmasıdır. Bu mevsimde karaciğerinizi dinlendirmek için gözlerinizi fazla yormayın ve gece, mümkünse 11 'den önce yatmaya çalışın. Aynı zamanda bol sebze ve meyve yiyerek karaciğerinizi canlandırabilirsiniz. Aşırı çalışan karaciğer öfke duygusunun yaratılmasına neden olabilir. Bunu bildiğiniz için ilkbahar mevsiminde öfkelenmemeye özen gösterin. Eğer mideniz ile ilgili bir sorununuz varsa İlkbahar mevsiminde bu sorunun biraz daha arttığını fark edebilirsiniz. Eğer
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 85
böyle bir durum varsa, midenizi rahatlatacak egzersizleri uygu-
olmaktadır. Edebiyatta ve sanatta sonbahar mevsiminin hüzün
lamaya, gevşemeye ve fazla asitli besinler tüketmemeye özen
duygusu ile özdeşleştirmesine şaşırmamak gerekir.
gösterin.
Tahmin edeceğiniz üzere sonbahar mevsiminde akciğerlerimizi
Yaz aylarında en fazla sıcağın yıpratıcı etkisini hissederiz Yaz
rahatlatmamız,
doğru
nefes
alıp
vermemiz
ve
bedenimizi
ayları tüm beden sistemlerimizin hızlı hareket ettiği aylar dır. Bu
nemlendirmemiz son derece önemlidir. Bu amaçla bedenimizin
mevsimde, aşırı duygusal tepkiler bedenimizi diğer ay larda
içerden nemlenmesini sağlayacak şekilde sıvı almak ve mümkün
olduğundan daha fazla yorabilir.
olduğunca besinlerimizi haşlama ya da buharda pi-şirme yöntemiyle
Sıcak, bedenimizin sıvılarının kurumasına neden olarak bizi hastalandırabileceği için bu mevsimde bedenimizi nemlendirecek ve serinletecek besinleri tüketmeye özen göstermeliyiz. Yaz
hazırlayarak
yemeye
özen
göstermeliyiz.
Bund
ek
olarak,
besinlerinizde ekşi tadı biraz artırmanız da iç organlarınızın nemlenmesine yardımcı olacaktır.
aylarında sulu besinler, taze sebze ve yeterli miktarda meyve
Bedeninizi nemlendirmek için kullanabileceğiniz etkili yön-
tüketmeye özen gösterin. Yaz aylarında beslenme konusunda en
temlerden bir tanesi de buhar banyoları ve Türk hamamlarıdır.
fazla
akşam
Sonbahar mevsiminde haftada bir ya da iki kez gideceğiniz bulur
saatlerinde ağır yemek yememektir. Bu mevsim boyunca akşam
banyoları bedeninizin nemlenerek rahatlamasına yardımcı olacaktır.
dikkat
yemeklerinizi
etmeniz mümkün
gereken
şeylerden
olduğunca
hafif
bir ve
tanesi sebze
ağırlıklı
yiyeceklerden oluşacak şekilde düzenleyin.
Dışarıdan gelen ve bedenimizin hastalanmasına neden olan etkenlerden bir tanesi de rüzgarlardır. Kırsal bölgelerde yaşayan
Sıcaklık, aynı zamanda enerjinin bedenin üst kısmına doğru
insanlar, şehirde yaşayan insanlara göre rüzgarların bedenimizi
hareket etmesini sağladığı için tansiyon sorunu olan insanların
hastalandırabileceğinin daha fazla bilincindedirler. Is-tannbul gibi
sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Sabah saatlerinde yapacağınız
bazı
egzersizler ve gün içinde ılımlı bir ruh halinde olmak enerjinin
hastalandırabileceğini, baş ağrılarına, yorgunluğa, sinirliliğe neden
bedenin üst kısmından alt kısmına inmesine yardımcı olacaktır.
olabileceğini bilmekle birlikte, bu rüzgarın ve diğer rüz-garların daha
Yaz aylarında eğer mümkünse henüz güneş doğmadan uyanmalı, egzersizinizi ve günlük işlerinizi havanın halen serin olduğu saatlerde yapmalı ve havanın ısındığı saatlerde dinlenmeye çekilmelisiniz.
şehirlerde
ise
insanlar
örneğin
Lodos'un
insanı
büyük hastalıklara neden olabileceğinin tam ola-rakk farkında değillerdir. Rüzgarın, havanın soğuk ya da sıcak olmasından bağımsız olarak bedenimizi hastalandırma özelliği bulunmaktadır. Rüz-gar
Sonbahar mevsiminin en önemli özelliği ortamı kuru bir hale
tipine bağlı olarak, zayıflayan enerji kalkanımızdan bedenimize giren
de
rüzgar, bedenimizin farklı bölgelerine yerleşmektedir. Örneğin soğuk
kurumasına neden olur. Bu kuruluk aynı zamanda akciğerlerimize
ve nemli rüzgarlar kemiklerimize, nemli rüzgarlar iç organlarımıza ya
zarar vermeye başlar. Taocu öğretiye göre akciğerlerimiz iyi
da bağırsaklarımıza yapışabilirler. Bedenin içine ulaşmayı başaran
işlemediğinde hüzün duygusunun açığa çıkmasına neden
bu rüzgarları bedenin dışına
getirmesidir.
Çevredeki
86 Uzun Yaşamın Sırları
kuruluk
insanın
iç
sistemlerinin
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 87
çıkarmak genellikle biraz zordur ve farklı yöntemlerin uygulanması gerekmektedir. Elbette hangi tür rüzgarın etkisinde kalıyor olursak olalım iki temel korunma yöntemi rüzgarların zararlı etkilerinden korunmamıza yardımcı olabilir. Bunlardan ilki bedeni dıştan korumamızı sağlayan yöntemler ikincisi ise bedeni içten korumamıza yardımcı olan yöntemlerdir. Bedenimizi dıştan korumamıza yardımcı olan yöntemler bedenin bazı bölgelerini rüzgardan korumaktan ibarettir. Rüzgarlar bedenimize en kolay şekilde karnımızdan, belimizden, ensemizden, ellerimizden ve ayaklarımızdan girmektedirler. Bunların içinde en hassas bölgemiz karnımız ve belimizdir. Rüzgar ile temas etmek zorunda kaldığımızda eğer bedenimizin bu bölgelerini örter ve korursak, kendimizi belli bir ölçüde rüzgarların zararlı etkilerinden koruyabiliriz. Bedenimizi rüzgarın zararlı etkilerinden koruyan içsel yöntem, dışsal yönteme oranla daha etkilidir. Bu yöntem, bedenin içinde, özellikle de karın bölgesinde yaşamsal enerjinin artırılmasını sağlamaktır. Bedenimizin içindeki yaşamsal enerji yeterince artttığında bir tür basınçla, kalkan görevi görüp hem dış etkenlerin bedenimizin içine sızmalarını engeller hem de bedenimizin içine yerleşmeye çalışan zararlı etkenleri bedenimizin dışına atar. Bedenimizdeki enerji miktarını artırmak için kullanabileceğimiz en etkili yöntem nefes egzersizleri ve meditasyondur. Bunu başarabilmek için kitabın egzersiz bölümünde anlatılan yöntemleri kullanabilirsiniz.
Duygular Affedicilik, ılımlılık, şefkat, neşe gibi olumlu duygular enerjimizi artırır, organlarımızı iyileştirir ve ömrümüzü uzatırken öfke, 88 Uzun Yaşamın Sırları
kibir, kin, nefret, sabırsızlık gibi olumsuz duygular mutsuz olmamıza, sağlığımızın bozulmasına ve ömrümüzün kısalmasına neden olur. Uzun yaşamın tartışma götürmeyecek yöntemlerinden bir tanesi, olumsuz duyguları azaltıp olumlu duyguları artırmayı başarabilmektir. Olumsuz duyguların ortaya çıkmasının iki temel nedeni vardır: Bunlardan bir tanesi yanlış zihinsel yaklaşımlarımız, ikincisi ise organlarımızın sağlıklarının bozulmasıdır. Zihinsel olarak olumsuz duyguların ortaya çıkmasının nedeni, alışkanlık haline getirdiğimiz bakış açımız, hayatı ılımlı yaşamayı başaramamak ve farkındalığımızı yitirmektir. Meditasyon çalışmaları aracılığıyla farkındalığınızı artırmanız ve bir sonraki konumuz olan aşırılıklardan ve yetersizliklerden uzak durarak ılımlı bir hayat sürdürmeye başlamamız pek çok olumsuz duygumuzun zihinsel nedenlerini ortadan kaldırmamıza yardımcı olabilir. Fakat bazen olumsuz duygular hissetmemize neden olan durum, geçmişteki bir duygusal yaralanmamızdan kaynaklanabilir. Çoğumuz geçmişte yaşadığımız olayları unutmayı başarır ama affetmeyi başaramayız. Affetmediğimiz sürece geçmişteki yaralanmalarımız tıpkı bir plaj topunu havuzun dibinde tutmaya çalışmamıza benzer. Elbette ki zaman zaman kolumuz yorulur ve top büyük bir hızla yüzeye fırlar. Bu nedenle geçmişinizle hesaplaşıp yaşadığınız deneyim her ne ise onu affetmek ve ardından unutmak olumsuz duygularınızın önemli bir kaynağını ortadan kaldırabilir. Bu duygusal yaralanma zaman zaman üstesinden kolayca gelebileceğiniz ve kolayca hesaplaşıp affedebileceğiniz bir şeyken bazen tek başınıza altından kalkamayacağınız kadar güçlü olabilir. Bu durumda bir psikiyatrdan destek almak, sağlıklı, mutlu ve uzun bir hayat yaşamak için atacağınız önemli adımlardan bir tanesi olabilir. Olumsuz duyguların bir diğer kaynağı ise enerji dengesi bozulmaya başlayan iç organlarımızdır. Taocu öğretiye göre iç Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 89
organlarımız duygularımızın kaynağıdır ve aynı şekilde duygularımız iç organlarımızı olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkileyebilirler. Akciğerlerimiz ve kalın bağırsağımız sağlıklı bir şekilde çalıştığında, cesaret duygusunun hissedilmesine neden olurken sağlığı bozulduğunda hüzün duygusunun hissedilmesine neden olur. Aynı şekilde hüzün duygusu akciğerlerimizin zarar görmesine neden olur. Bir sonraki seferde hüzünlü bir film ya da müzik dinlerken buna dikkat etmenizi öneririm. Böbreklerimiz ve mesanemiz sağlıklı bir şekilde çalıştığında dinginlik duygusu hissetmemizi sağlarken sağlığı bozulduğunda korku ve şok duygusu yaşanmasına yol açar. Karaciğerimiz ve safra kesemiz sağlıklı olduğunda şefkat duygusu hissedilmesini sağlarken, sağlığı bozulduğunda öfke duygusunun hissedilmesine neden olur. Kalbimiz ve ince bağırsaklarımız sağlıklı olduğunda neşe, mutluluk ve sevgi gibi olumlu duyguların hissedilmesini sağlarken, sağlığı bozulduğunda kibir, nefret, acelecilik ve telaş hissedilmesine neden olur. Dalağımız, pankreasımız ve midemiz sağlıklı olduğunda kararlılık, adillik ve dikkatlilik gibi olumlu duygular hissederken, bu organların sağlığı bozulduğunda endişeler ve kuruntular hissedilmeye başlanır. Bu organlarımızın bir diğer özelliği de fazla düşünmekten en olumsuz etkilenen organlar olmalarıdır. Örneğin, yüksek konsantrasyon gerektiren ve bir tür satranç olan Co oyununun büyük ustaları genellikle mide ve pankreas kanserinden ölmektedirler. Aşağıda, Taocu yaklaşıma göre, duygular ve bu duyguların sağlığı bozan etkileri açıklanmaktadır: Neşe ve aşın mutluluk: Neşe ve mutluluk, kalpten kaynaklanır.
90 Uzun Yaşamın Sırları
Kişi neşeli ve mutlu olduğunda, ruhu da canlı ve neşeli olur. Normal ölçülerde olduğunda bu duygu insan için son derece yararlıdır ve hem yaşam enerjisinin hem de kanın dolaşımına yardımcı olur. Bununla birlikte aşırı neşe durumu, kalbe ve akciğerlere zarar vermeye başlar. Aşırı neşe, kalbin enerjisini huzursuz ettiği için bir noktaya odaklanmayı zorlaştırırır ve konsantrasyon bozukluklarına yol açar. Öfke-Hiddet: Öfke, karaciğer ile ilişkilidir. Karaciğerdeki enerji akışının tersine dönmesine neden olarak, enerji ve kan akışını bozar ve durgunlaşmasına yol açar. Tüm bedendeki enerjiyi akciğerler yönettiği için, akciğer enerjisinde yukarıya doğru tersine bir akışla sonuçlanır. Bu nedenle sürekli olarak tekrarlanan öfke, karaciğere ve akciğerlere zarar verir. Öfke ile birlikte açığa çıkan belirtiler baş dönmesi, baş ağrısı, kızarmış ya da morarmış bir yüz, gözlerde kızarma, ağızda acılık, boğazda kuruma, boğazda sanki bir madde varmış gibi hissedilmesi, kaburgalarda ağrı, yeterli soluk alamama duygusu, sık sık iç çekme, sinirlilik, depresyon, adet dönemleri ile ilgili sorunlar, adet ağrıları, göğüslerde yumruların oluşmasıdır. Düzenli kan ve enerji akışının zarar görmesi, zaman zaman bilinç kaybına da neden olmaktadır. Üzüntü-Hüzün: Üzüntü ve hüzünün ilişkili olduğu temel organ akciğerlerdir. Bu duygu akciğerdeki enerji akışına zarar vererek durgunlaşmasına yol açar. Belirtileri genel olarak göğüste bir baskı, ağırlık ve depresyondur. Akciğer enerjisindeki sürekli bozulma ateşe yol açarak akciğerin yaşamsal özlerini yok etmeye başlar. Aynı zamanda dalağı da etkiler ve bedene besin ve sıvı dağılımına zarar verir. Bu duygu ile ilişkili en belirgin göstergeler iştah kaybı, huzursuzluk, uykusuzluk ve bir deri bir kemik kalacak kadar zayıflamaktır. Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 91
Dalgınlık-Durgunluk: Aşırı dalgınlık, dalak ile ilişkilidir. Depresyona ve enerjinin durgunlaşmasına neden olarak midenin ve dalağın işlevlerine zarar verir. En belirgin göstergesi iştah kaybıdır. Dalgınlık, dalağı etkiliyor olsa da kalpten kaynaklandığı söylenir. Bu nedenle de sürekli olarak tekrarlanan dalgınlık ve durgunluk, hem kalbe hem de dalağa zarar vererek kalp hastalıkları ile ilgili belirtilerin açığa çıkmasına neden olur. Bu belirtilerin arasında depresyon, huzursuzluk, endişe, kollarda ve bacaklarda zayıflık, iştahsızlık, midede gerilim, huzursuz uyku, bellek kaybı, çarpıntı bulunmaktadır. Kadınlarda ise bu durumda sık sık adet düzensizlikleri görülür. Eğer kalpteki ve dalaktaki enerji durgunluğu devam ederse "dalakta ve kalpte bastırılmış ısı" denilen durum oluşur. Bu durumun belirtileri uykusuzluk, endişe, çarpıntı, kolayca ürkme, ağızda ve dudaklarda kuruluk, ağızda ve dilde yaralar, dil ucunda kızarıklık ve dil üstündeki tüylerde sarılaşma, iştah kaybı ve kabızlıktır. Keder: Aşırı keder de akciğerlere zarar verir. Akciğerler beden enerjisinin tamamını yönettiği için de genel olarak enerji durgunlaşmasına neden olur. Bunun sonucunda iç organların işlevlerinde zayıflama görülür. Bu durumun göstergeleri cilt renginde solukluk, soluma zorluğu, göğsün tam olarak havayla doldurulamaması, yorgunluk, bitkinlik, uyuşukluk, depresyon, sessizlik, az konuşma, iç çekme, iştah kaybı ve tuvalete çıkma zorluğudur. Korku: Korku, bedende tutulan çekingenliğin bir anda açığa çıkıvermesi durumudur. Genellikle beden organlarının işlevlerindeki zayıflamadan kaynaklanır. Aşırı korku böbreklere zarar verir ve böbreklere doğru olan enerji akışını tersine döndürür. Bu durumun sonucu olarak da yalnız kalma isteği, suskunluk, bel 92. Uzun Yaşamın Sırları
bölgesinde katılık ve ağrı, bacaklarda güçsüzlük, idrarı ve dışkıyı denetleme güçlüğü ve yatak ıslatma görülür. Kadınlarda adet dönemleri uzun ve düzensiz olur. Panik: Panik, âni bir dışsal etkiden kaynaklanır. Panik en çok kalbi etkiler ve enerji akışında genel bir dengesizliğe neden olur. Bu da enerjinin başıboş dolaşmasına ve herhangi bir yerde duramamasına yol açar. Bu duygunun yaşanması ürkekleşmeye, ani çarpıntılara ve zihinsel huzursuzluğa zemin hazırlar. Düzgün beslenme alışkanlığı ve doğru egzersiz yardımıyla iç organlarınızın dengesini yeniden kurmanız, olumsuz duyguların azaltılarak olumlu duyguların açığa çıkarılmasına yardımcı olacaktır. Bu amaçla kitabın egzersiz bölümünde açıklanan egzersizleri özellikle de şifa verici sesleri kullanabilirsiniz.
Aşırılık ve yetersizlik Tüm doğa, karşıtlıklar üzerine kuruludur. Karşıtlıklar birbirlerini yok etmek için değil, bir arada dinamik bir denge durumu yaratmak için vardırlar. Gecenin gündüz ile, kadının erkek ile, sıcağın soğuk ile, yazın kış ile dengelenmesi gerekmektedir. İnsan bedeni de karşıtlıklar ilkesi üzerine kurulu bir organizmadır. Karşıtlıklar arasındaki denge daima, karşıtlığın biri ya da bir diğeri açısından bir parça bozulur. Örneğin bedenimiz biraz daha sıcak ya da soğuk, biraz daha yorgun ya da canlı, biraz daha hareketli ya da durağan durumdadır. Bu küçük denge bozukluğu iyidir ve varoluşun temeli olan hareketin yaratılmasını sağlar. Doğada, karşıtlıkların eşit ağırlıkta olduğu mükemmel bir denge durumu yoktur. Eğer böyle bir şey olsaydı o zaman herhangi bir hareket, herhangi bir değişim varolamazdı. Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 93
Karşıtlıklar arasındaki bu dinamik denge durumunda, bir karşıtlık yavaş yavaş gücünü artırdığında, bir süre sonra kendi aşırılığına ulaşır ve yerini kendi karşıtına bırakır. Gece en üst seviyeye ulaştığında gündüzün ilk adımları başlar, hareket en üst seviyesine ulaştığında hareketsizlik ilk adımlarını başlatır. Bu sayede kış mevsimi, yerini ilkbahar mevsimine; gece, yerini gündüze; uyanıklık, uykuya ve hareket, hareketsizliğe bırakır.
Uyku Güçlü bir bağışıklık sistemi için gerekli olan en önemli şeylerden bir tanesi de uykudur. Doğanın, beden sistemlerimizi dinlendirip, enerjimizi yeniden toparlamamız için bize verdiği uyku mekanizması, ne yazık ki günümüz insanı tarafından doğru kullanılan bir araç değildir.
Bu minik denge bozulması iyi ve sağlıklıdır. Bununla birlikte dengenin bir tarafının aniden bozulması sorunların yaratılmasına neden olur. Örneğin, kış mevsimi boyunca yaza özgü havaların yaşanması iklimi bozar; uykusu gelen bir bedeni uyumamaya zorlamak bedenin enerjisini bozar; karnımız doymasına rağmen halen yemeye çalışmak sindirim sistemimizin dengesini bozar; yeterince hareket etmemek beden sistemlerimizin yavaşlamasına ve sağlıksızlaşmasına neden olur. Bu nedenle uzun yaşamak ve sağlıklı olmak için herhangi bir şeyi aşırı yapmaktan da yetersiz yapmaktan da uzak durmalısınız.
Bedeni dinlendirecek, enerji depolarımızı dolduracak ve bağışılık sistemimizin güçlenmesini sağlayacak uyku, rüyasız ve rahat bir uykudur. Günümüz insanı ise uykularını sürekli olarak rüyalarla bozmakta ve bedeninin yeterince dinlenmesine engel olmaktadır.
Fiziksel egzersiz iyidir; ama aşırı yapıldığında bedene yarardan çok zarar verir. Aynı şekilde dinlenmek de iyidir ama yeterince hareket edilmezse beden yine zarar görür. Aşırı neşe ve mutluluk bile kalbe zararlıdır. Aşırı mutlu olduğumuzda enerjimiz ve kan dolaşımımız bir anda bedenin üst bölgelerine toplanarak tansiyonumuzun yükselmesine neden olabilir. Aynı şekilde, seks sağlıklı ve iyidir; ama aşırısı bedenin enerji depolarının boşalmasına ve böbreklerimizin tükenmesine neden olur.
İyi bir uyku uyumak için şu basit kurallara uymaya çalışın:
Eğer uzun yaşamak, sağlıklı ve mutlu olmak istiyorsanız daima aşırılıklardan uzak durmayı öğrenmelisiniz. Bunun için Taocuların %75 kuralını uygulayabilirsiniz; ya da dilerseniz benim "birazcık bırakmak" olarak adlandırdığım kuralımı ödünç alabilirsiniz: Birazcık daha yiyebilecekken yemeyi bırak; birazcık daha uyuyabilecekken uyan; birazcık daha egzersiz yapabilecekken dinlen; birazcık daha kazanabilecekken dur.
94 Uzun Yaşamın Sırları
Taocu inanışa göre uyku sırasında bilincimiz kanımıza ve karaciğerimize çekilir ve burada dinlenir. Eğer dinlenmek üzere çekildiği yatak yeterince serin, rahat ve hareketsiz değilse, bu durumda kendini dinlendiremez.
# Her gün, yaklaşık olarak aynı saatte uyumaya ve aynı saatte uyanmaya çalışın. # Gece, uyku saatiniz yaklaştığında, hareketli filmler izlemeyin ya da heyecanlanmanıza neden olacak şeyler yapmayın. Akşamları, kan dolaşımınızı hızlandıracak egzersizlerden ve uğraşlardan uzak durun. Bunun yerine kendinizi rahatlatmanıza yardımcı olacak yumuşak çalışmalar ve meditasyon uygulayın. # Akşamları ağır yemekler yemeyin. # Uykuya yatmadan önce bedeninizi serinletmeye çalışın. Bunun için serin bir duş alabilir, yatmadan önce odanızı hava-landırabilirsiniz.
Dördüncü Adım: Güçlü Bir Bağışıklık Sistemi 95
# Uykuya yatmadan önce mutlaka solunum yolunuzun açık olmasına özen gösterin. Gerekirse burnunuzu içine deniz tuzu karıştırılmış su ile temizleyin. # Hem solunum yollarınızı rahatlatmak hem de bedeninizi serinletmek için uykuya geçmeden önce, "İlik Solunumu" ya da benzeri bir yumuşak solunum egzersizini uygulayabilirsiniz, (ilik Solunumu için egzersizler bölümüne bakın.)
Zaman zaman insanlar, yataklarının yeterince iyi olmaması nedeniyle de uyku sorunları yaşarlar. Çoğu insan, kaliteli bir yatağı pahalı bulup buna yatırım yapmaz. Ardından aynı insanlar, aynı miktarda parayı sağlıkları için çok daha az önemli olan bir başka şeye gözlerini kırpmadan harcayabilirler. İyi bir yatağa sahip olmanızın niçin önemli olduğunu size çok basit bir mantıkla açıklayayım: Rahat uyumanızı sağlayacak iyi bir yatağa sahip olmalısınız çünkü hayatınızın üçte biri o yatakta geçecek. Hayatınızın yalnızca onda ya da yirmide birlik bölümleri için çok daha fazla para harcamayı ve bu alanlara yatırım yapmayı önceliğiniz haline getirirken lütfen size verilen bu yaşamın üçte birini yatak odanızda ve uykuda geçirdiğinizi unutmayın. Umarım, hayatınızın en büyük yatırımlarından bir tanesini niçin yatağınıza ve yatak odanıza yapmanız gerektiğini fark etmişsinizdir. Kendinize iyi bir yatak edinmekle kalmayın aynı zamanda yatak odanızın serin ve temiz bir havaya sahip olması için de gerekli olan şeyleri yapın. Örneğin yatak odanıza bir negatif iyon üreteci satın alın. Yatak odanızın tasarımı üzerinde kafa yorun ve onu sizi rahatlatacak ve mutlu edecek şekilde nasıl düzenleyeceğinizi düşünün. Hayatınızın büyük bölümlerinden bir tanesini geçirdiğiniz bu birkaç metre karelik alanı elinizden geldiğince en mükemmel yaşam alanlarınızdan bir tanesine dönüştürmeye çalışın.
96 Uzun Yaşamın Sırları
5. Adım: yaşamın kaynağı: cinsellik insanlık tarihi boyunca her olayın iki temel nedeni olduğu söylenir: Güç/para ve seks. Cinsellik, hayatın kaynağını oluştururken aynı kaynak hayatın ölümü anlamına da gelebilir. Tıpkı iki tarafı keskin bir bıçağa ya da elektrik akımına benzeyen cinsellik, ona nasıl yaklaştığımıza bağlı olarak uzun yaşamamızı sağlayabildiği gibi vaktinden önce ölmemize de neden olabilir. Yüzlerce yıl boyunca her ruhsal öğretide ya da her sağlık uygulamasında dikkatler ister istemez cinselliğe yönelmiş ve onun büyük gücünden korkulduğu için ya zaman zaman bastırılmış ya da tümüyle denetimsiz halde bırakılmıştır. Pek çok kültür, ruhsal öğreti ve sağlık uygulamasının üzerinde hem fikir oldukları temel konulardan bir tanesi cinselliğin doğru bir şekilde kullanılmasının insanın uzun, sağlıklı ve ruhsal açıdan mutlu bir hayat yaşamasına yardımcı olabileceğidir. Bununla birlikte cinselliğin doğru bir şekilde nasıl kullanılacağı gerçek bir soru işaretidir. Bazı bilgeler, insan yaşamı ile ilgili soruların yanıtını bulabilmek için dikkatlerini doğaya yönlendirmiş ve çoğu zaman da en geçerli yanıtları burada bulmayı başarabilmişlerdir. Uzun yaşayan insanların tamamı, cinsellik konusunda doğanın ritmlerine ve kurallarına uymayı başarabilen insanlardır. Peki nedir bu kurallar?
Beşinci Adım: Yaşamın Kaynağı: Cinsellik 97
Cinsel bilgelik
dirler. Bu nedenle de boşalmanın doğru bir şekilde kısıtlanması gerekir. Doğru yöntem bilinmeden cinsel perhize girişmek zihinde ve
Cinsel bilgelik, evrendeki yasaları izleyen bir cinsel yaklaşımdan
bedende büyük ve sağlıksız bir gerilimin yaratılmasına neden
oluşmaktadır.
karnımız
olabilir. Cinsel bilgelikleri ile tanınan Taocular genellikle yalnızca
acıktığında yemek yemek, uykumuz geldiğinde uyumak kadar basit
dolunaydan bir gün önce ve dolunayda boşalır, geri kalan
kurallardır. Bu kuralların ötesindeki teknikler ve yaklaşımlar yalnızca
zamanlarda boşalmadan sevişirler. Boşalmadan sevişme teknikleri,
birer oyundan ve eğlenceden başka bir şey değillerdir. O nedenle
fiziksel tekniklerden zihinsel tekniklere kadar pek çok farklılıklar
kitabın bu bölümünde, cinsellik konusunda, cinsel bilgeliğin temelleri
göstermektedir. Aşağıdaki maddelerde boşalmadan sevişme ile ilgili
üzerinde durulacak, cinsel teknikler ya da uygulamalar gibi
bazı öneriler bulacaksınız.
Cinsel
bilgeliğin
temelindeki
kurallar,
konulardan bahsedilmeyecektir.
İlla ki Taocuların ritmini izleyerek yalnızca dolunaylarda boşalmanız gerekmez ancak özellikle ayın küçülme dönemlerinde
Zihin: Cinsellik kesinlikle teknik bir mesele değildir. Bu nedenle
boşalmamanızı tavsiye ederim.
cinsel ilişki sırasında dikkatinizin tamamını eşinize ve cinsel
Bunun yanı sıra sevişmeye karar veren şeyin zihniniz değil
eylemlerinize yönlendirin. Sevişme sırasında zihnin başka bir yerde
bedeniniz olmasına dikkat edin. Bedeninizin enerji depoları tam
olması kesinlikle zihin için de beden için de tehlikeli bir durumdur.
olarak dolu olduğunda ve bedeniniz gerçekten de tam anlamıyla
Bu nedenle yaptığınız her eylemde olduğu gibi sekste de zihninizi
sevişmeyi istediğinde sevişin. Bunun dışında kalan zamanlarda
tümüyle içinde bulunduğunuz âna ve yaptığınız eyleme yönlendirin.
sevişmeden uzak durun.
Boşalma Süreleri: Doğadaki canlılar, cinsel olarak etken ve edilgen oldukları dönemleri, doğanın ritmlerine göre düzenlemektedirler. Zihnini, bedeninin diğer niteliklerine oranla daha fazla kullanma
Aynı şekilde hasta olduğunuzda ya da aşırı duygusal tepkiler sergilerken de sevişmeden uzak durun. Temel olarak sevişmenin rahat ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesine özen gösterin.
eğiliminde olan insanoğlu ise pek çok konuda olduğu gibi bu konuda
Boşalmanın erkek için en zararlı olduğu dönem Kış mevsimidir.
da bedeni yerine zihnini dinleme eğilimindedir. Uzun yaşamayı
Eğer başarabilirseniz kış mevsimi boyunca boşalmama-ya ya da iki
başaran insanlar,
öğrenmiş
boşalma arasındaki süreyi mümkün olduğunca uzun tutmaya
insanlar oldukları için çoğu zaman niçin uzun yaşadıklarının farkında
çalışın. Aynı şekilde yaş ilerledikçe boşalma sıklığını azaltmanız
bile değillerdir. Bu insanların cinsellik konusundaki ılımlı tutumları,
gerekir. Taocular genellikle 60 yaşlarından sonra boşalmayı tümüyle
uzun yaşayan hayvanların cinsellik konusundaki tutumlarına benzer.
bırakmaktadırlar.
bedenlerinin bilgeliğini
dinlemeyi
Bu tutum da, daha önceden de belirtiğim gibi doğanın ritmleri ile uyum içinde yaşamaktan oluşmaktadır. Erkekler, boşalma yoluyla büyük miktarda enerji yitirmekte-
Bedeninize fazla zarar vermeden boşalabileceğiniz dönem İlkbahar mevsimidir. Bu mevsimde beden canlı ve güçlü olduğu için daha sık boşatabilirsiniz. Yine de bu mevsimde de boşalmalarınız konusunda ılımlı olmanızı tavsiye ederim.
98 Uzun Yaşamın Sırları Beşinci Adım: Yaşamın Kaynağı: Cinsellik 99
Onsevişme ve Boşalmanın Sınırlandırılması: Ön sevişme son derece gereklidir. Bu nedenle uzun, duyarlı ve keyifli bir ön sevişmeye büyük özen gösterin. Ön sevişme erkeklerde boşalmanın denetim altına alınması, kadınlarda ise daha kolay orgazma ulaşılması için son derece gereklidir. Erkek bazen ön sevişmenin hararetiyle henüz fiziksel temas başlamadan boşalacağını düşünebilir; ancak çoğu zaman bu doğru değildir. Gene de eğer böyle bir kuşkunuz olursa biraz yavaşlayıp dikkatinizi solunumlarınıza yönlendirip gevşeyin. Kısa sürede boşalma dürtüsünün denetim altına alındığını farkedeceksiniz. Boşalma dürtüsü ile solunum ritmi arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Kitabın egzersiz bölümünde anlatılan solunum tekniklerinde ustalaştığınızda, sevişme sırasında boşalma dürtüsünün yaklaşmaya başladığını hissettiğinizde solunumuzu yavaş, derin ve yumuşak bir hale getirebilirsiniz. Solunumunuzu yavaşlatıp sakinleştirmeniz, boşalma dürtünüzü denetim altına almanızı kolaylaştıracaktır. Ön sevişmenizi yeterince uzattığınızda, sizi erken boşalmaya sürükleyecek ilk dürtüleri henüz eşinizle birleşmeden önce atlatırsınız. Bu durum da fiziksel temas başladığında boşalma dürtüsünü daha kolay denetim altına almanızı sağlayacaktır. Sevişme eylemine yavaş hareketlerle ve fazla derine girmeden başlayın. Bu şekilde sevişme temposunu ve derinliğini yavaş yavaş arttırın. Boşalma dürtüsünün başlar gibi olduğunu hissettiğinizde sakinleşin. Bu şekilde devam eden sevişme, yeterince uzatıldığında kadın orgazma ulaşacak, erkek ise bir süre sonra fiziksel olarak boşalma dürtüsü hissetmediğini farkedecektir. Bu noktadan sonra boşalma yalnızca zihniniz ile ilgili bir meseledir. Eğer zihninizle boşalmaya karar vermezseniz bedeniniz herhangi bir rahatsızlık duymadan sevişmeyi boşalmadan ama tümüyle tat-
min olmuş bir şekilde bitirebilir. Bu sözlerimden kesinlikle hiçbir zaman boşalmamanız gerektiği sonucunu çıkarmamalısınız; ancak boşalmanızı bir önceki maddede açıklandığı şekilde sınırlamanız sağlığınız için son derece faydalı olacaktır. Spermin Güçlendirilmesi: Erkeğin sperm sayısının ve spermlerin gücünün azalması son yıllarda sıkça yaşanan bir sorundur. Aşırı boşalma bu sorunu daha da körüklemektedir. Bu nedenle yalnızca bedenin enerji depoları tam anlamıyla dolu olduğunda boşalmak erkeğin spermlerinin güçlenmesini ve sperm sayısının artmasını sağlayacaktır. Sıkı iç çamaşırları ve giysiler erkeklerde sperm üretimi için zararlıdır. Sperm üretiminden sorumlu olan erbezleri erkek bedeninde, bedenin dışında bulunmakta ve bu nedenle de bedenin geri kalanından daha serin bir ortama ihtiyaç duymaktadır. Sıkı giysiler ve aşırı sıcak ortamlar erbezlerindeki ısının artmasına, sperm sayısının ve spermin gücünün azalmasına neden olabilmektedirler. Bu nedenle erbezlerinizin rahat ve serin kalmasını sağlayacak şekilde bol ve rahat iç çamaşırları ve giysiler giymeye özen gösterin. Buna ek olarak banyodan çıkmadan önce duş aldığınız suyu iyice soğutup 1-2 dakika boyunca erbezierinize soğuk su tutmanız spermlerinizin büyük oranda güçlenmesine yardımcı olacaktır. Gözler ve Enerji Kaybı: Günümüzde, gözlerimizi geçmişte ol duğundan daha fazla kullanmaktayız. Geçmişte, işlerin yapıl ması sırasında gözlerimize şu an olduğundan daha az ihtiyaç duyduğumuz gibi gevşemek için kullandığımız televizyon izle mek ve benzeri uğraşlarda olduğu gibi gözlerimizi, dikkatimizi | yoğunlaştırarak kullanmıyorduk. j
100 Uzun Yaşamın Sırları
Beşinci Adım: Yaşamın Kaynağı: Cinsellik 101
Gözlerimiz Taocu inanışa göre ruhumuzun penceresidir ve bu pencereden yaşamsal enerji kolayca bedenin dışına akar. Bu nedenle gözlerimizi ne kadar fazla kullanırsak yaşamsal enerjimizi de o kadar büyük bir hızla tüketiriz. Buradan gününüzün büyük bir kısmında gözlerinizi kapalı tutmanız gerektiği sonucunu çıkarmayın. Gözlerimiz aracılığıyla büyük miktarda enerji yitirmemize neden olan şey, gözlerimizi dikkatle bir şeye odaklamamızdır. Bunun dışında gözler rahatça görme işlevini yerine getirirken enerji kullanımı makul ve bedene zarar vermeyecek düzeylerdedir. Ancak bilgisayar ya da televizyon başında geçirilen uzun saatler karaciğer ve böbrek enerjisini hızla tüketerek hem sağlığımızı bozmakta, hem sinir sistemimize zarar vermekte hem de cinsel enerjimizi azaltmaktadır. Bu nedenle gözlerinizi bu şekilde dikkat sarfedeceğiniz işlerde daha az kullanmanız cinsel enerjinizi ve sağlığınızı güçlendirecektir. Yumurtalıkların Isıtılması: Kadınlarda ise erkeklerin tersine, bedenin iç kısmında bulunan yumurtalıklar sıcak bir ortama ihtiyaç duymaktadır. Yumurtalıklar ve bedenin alt bölümleri ılık ve rahat olmadığında adet dönemi sorunları, kramplar ve yumurta kalitesinde zayıflama sık sık rastlanan sorunlar arasında yer almaktadır. Pek çok kadın adet dönemi ağrılarında yumurtalıklarının, böbreklerinin ve ayaklarının üzerinde sıcak su torbası kullanmakta ve bunun adet dönemi ağrılarını azalttığını fark etmektedir. Bedenin alt kısmının yeterince ılık olmaması aynı zamanda kadının cinsel birleşmeden aldığı zevki azaltmakta ve orgazma ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle kadınlar için bedenin
alt bölümlerinin ılık tutulması ve bu bölgedeki adalelerin güçlendirilmesi son derece önemlidir. Bu kitapta anlatılan egzersizler bedenin alt bölgesini ısıtacak ve buradaki adalelerinizi güçlendirecek çalışmalardır. Bu çalışmalar, kadınların adet dönemi sorunları, üretkenlik ve orgazma ulaşamama gibi sorunlarının fiziksel kaynaklarını ortadan kaldırmakta son derece etkili olacaktır. Beslenme: Günümüz modern beslenme alışkanlıkları hem sağlığımız hem de cinsel yaşamımız için son derece tehlikelidir. Bu nedenle düzgün bir cinsel yaşam için mutlaka düzgün beslenme gerekmektedir. Bu konu ile ilgili tavsiyeleri kitabın beslenme bölümünde okuyabilirsiniz. Beden Mekaniği: Bedenin düzgün bir fiziksel yapıya sahip olması da genel anlamda sağlığımız ve cinsel yaşamımız için son derece önemlidir. Omurgamız ve eklemlerimiz ile bedenimizin sinir sistemi, salgıbezlerimiz ve iç organlarımız arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bedenimizin herhangi bir omurundaki ya da eklemindeki bozulmalar buraya bağlı olan sistemlerin işleyişinin zarar görmesine yol açar. Bu nedenle sağlığımız için dikkat etmemiz gereken bir diğer konu da bedenimizin düzgün bir duruşa ve esnek, rahat bir yapıya sahip olmasıdır. Bu kitapta, Egzersiz bölümünde anlatılan Baduanjin ve Dao Yin çalışmaları beden duruşlarınızın düzelmesine yardımcı olacaktır.
Cinsellik, kendi başına bir bilimdir ve basit tekniklerden karmaşık yöntemlere kadar pek çok çalışmayı ve uygulamayı içermektedir. Hatta cinsel enerjiyi kullanarak bilincinizi ne şekilde programlayacağınızı öğreten bir grup çalışma bile bulunmak- i i Beşinci Adım: Yaşamın Kaynağı: Cinsellik 103 '
102 Uzun Yaşamın Sırları
tadır. Bütün bunlara karşın cinselliğin temeli, doğa ile birlikte hareket etme ilkesine dayanmaktadır. Cinselliğin ne olduğunu ve nasıl kullanılması gerektiğini anlamak için doğayı izleyin. Baharda tüm doğa canlandığında, cinsellik konusunda ne yapacağınızın söylenmesine gerek yoktur. Aynı şekilde, kış mevsiminde tüm doğa uykuya ve dinlenmeye çekildiğinde de cinsellik konusunda ne yapacağınızın söylenmesine gerek yoktur. Bu konudaki karmaşık teknikler ve yöntemler aklınızı karıştırmaktan başka bir işe yaramazlar. Cinsellik söz konusu olduğunda dikkat etmeniz gereken temel konu şudur: Cinselliğin temel amacı yeni bir yaşamın yaratılmasıdır. Yeni bir yaşamın yaratılması için ise beden sahip olduğu en değerli özleri bu yaşamın yaratılması için kullanmak istemektedir. Bu nedenle de doğa, cinsel özlerinizi yalnızca mevsim uygun olduğunda, dinlenmiş durumda olduğunuzda, tok olduğunuzda, sağlıklı ve güçlü olduğunuzda vermenizi ister. Yeni yaşam yaratmak büyük bir enerjiyi gerektirdiğinden, zayıf, aç ve güçsüz olduğunuzda kendinizi daha az canlı hissedersiniz. Uzun yaşam ve cinsellik arasındaki ilişki, basit bir şekilde, bedenin güçlü ve sağlıklı olduğu zaman cinsel ilişkiye girmesi, zayıf ve güçsüz olduğu zaman cinsellikten uzak durması kadar basit bir denklem üzerine kuruludur. Bu basit denklemi kullandığınızda, cinselliği yaşamınızı kısaltacak bir tehlike olmaktan çıkarır, ruhsal, zihinsel ve fiziksel anlamda mutlu olmanızı sağlayacak bir araca dönüştürebilirsiniz.
104 Uzun Yaşamın Sırları
6. Adım: uzun yaşam için egzersizler Uzun yaşayan insanların en belirgin özelliklerinden bir tanesi, hayatları boyunca fiziksel açıdan canlı bir yaşam sürdürmeleridir. Bu insanların çoğu karmaşık fiziksel egzersizler bilmemekte, bahçelerinde ya da tarlalarında çalışarak bedenlerini canlı ve güçlü tutmaktadırlar. Sıradışı uzun yaşam yaşayan bazı insanların sırlarından bir tanesi ise bu amaçla geliştirilmiş bir takım özel egzersizleri ve uygulamaları biliyor olmalarıdır. Kitabın bu bölümünde anlatılan basit egzersizler, yaşamınızı uzatmak için kullanabileceğiniz çalışmalardan oluşturulmuş bir derlemedir. Bu çalışmalar, bedeninizi sağlıklı hale getirmek ve uzun yaşam yaşamanızı sağlamak için ihtiyaç duyacağınız hemen her tür özelliği içermektedirler. Elbette çok daha etkili ve çok daha güçlü bir takım çalışmalar bulunmaktadır ama bu çalışmalar bir kitapta açıklanamayacak kadar karmaşık ve çoğunlukla da uzun yaşama ek olarak ruhsal gelişim amacına odaklanmış çalışmalardır. Eğer bu çalışmaları öğrenmek ve kendinizi bu alanda geliştirmek isterseniz, kitabın sonundaki irtibat bilgilerini kullanabilir ve bu konudaki derslere katılabilirsiniz. Bununla birlikte, bu kitapta açıklanan egzersizler, eksiksiz tekniklerden oluşmaktadır ve bu çalışmaları her gün uyguladığınızda, kronolojik yaşınız ilerledikçe bedeninizin ve enerjinizin daha da güçlendiğini deneyimlemenizi sağlayacaklardır. Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzersizler 105
Sıradışı bir şekilde uzun yaşamaları ile ünlü olan Taocu bil-
Isınma Teknikleri
gelerin öğretilerinden derlenen bu çalışmalar, günlük bir program oluşturacak şekilde sıralanmışlardır. Bu çalışmalar şunlardır: Isınma egzersizleri Tao Yin Baduanjin Nefes egzersizleri Gevşeme
Gerek fiziksel gerekse meditatif çalışmaların öncesinde ısınma egzersizlerinin uygulanması son derece faydalıdır. Bu nedenle aşağıda açıklanan ısınma egzersizlerini verilen sırada uygulamanız önemlidir. Bu ısınma çalışmalarından bazılarının ismi benim tarafımdan verilmiştir. Bunun nedeni çalışmalardan bazılarını öğrendiğim eğitmenlerin bu ısınma egzersizlerinin adından hiçbir zaman bahsetmemiş olmalarıdır.
Şifa verici sesler Meditasyon Kendi Kendinize Masaj Isınma egzersizleri, Tao Yin, Baduanjin ve nefes egzersizlerini sabahları yapmanızı tavsiye ederim. Gevşeme, şifa verici sesler ve kendi kendinize masaj tekniklerini harhangi bir fiziksel çalışmanın ardından ya da gün içinde ihtiyaç duydukça kullanabilirsiniz. Meditasyon çalışmalarını akşam saatlerinde uygulamanızı tavsiye ederim. Meditasyon çalışmalarının ardından kendi kendinize masaj tekniklerini kullanarak, bedeninizin ve bilincinizin yavaş yavaş yeniden harekete geçmesini sağlayabilirsiniz.
Sekiz Çizme 1. Saatin Ters Yönüne Sekiz Çizme: Ayaklarınızın arasında omuzlarınız kadar bir genişlik bulunacak şekilde ayakta durun. Sol elinizi serbest bırakın ve sağ elinizi avuçiçi yukarıya bakacak
İlk başlarda, bu çalışmaları hergün uygulamakta zorlanabilirsiniz. Bu durumda haftada 1 ya da 2 gün ile başlayabilirsiniz. Eğer bu çalışmaları alışkanlığa dönüştürmeye haftada yalnızca bir kaç gün uygulayarak başlayacaksanız, her hafta aynı gün ve mümkünse aynı saatte uygulamanızı tavsiye ederim. Çalışmanın ne kadar düzenli yapıldığı ne sıklıkta yapıldığından çok daha önemlidir. Zaman içinde çalışmaları her gün uygulama alışkanlığı geliştirin ve bu alışkanlığınızı uzun yaşamınız boyunca sürdürün.
106 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 107 ;
şekilde belinizin yakınına getirin. Bu çalışma boyunca avucunuzda içi su dolu bir kase tuttuğunuzu hayal edin ve suyu yere dökmemeye çalışın. Parmak uçlarınız bedeninize bakacak şekilde elinizi içeriye doğru döndürmeye başlayın (Şekil İT 01). Eğer, yerde, yüzü yukarıya doğru bakan bir saat olduğunu hayal edersek elinizi döndürme yönünüz saatin ters yönünde olacaktır. Bir süre sonra elinizi artık bu şekilde döndüremez hale geldiğinizde bileğinizi döndürüp bu sayede elinizi saatin ters yönünde döndürmeyi sürdüreceksiniz (Şekil İT 02). Elinizi döndürmeyi sürdürürken, avucunuzdaki hayali tasın içindeki suyu dökmemek için eliniz biraz daha yukarıya kalkarak dönmeyi sürdürecektir (Şekil İT 03). Bir süre sonra artık elinizi daha fazla yukarıya kaldıramayacak hale geleceksiniz. Şu anda eliniz başınızın hizasının üzerine kalkmış durumda olacaktır (Şekil İT 04). Elinizi döndürmeye devam edin. Yavaş yavaş eliniz başınızın üzerine gelecek ve avuç içiniz tavana bakacaktır (Şekil İT 05). Elinizi, halen saatin ters yönünde döndürmeye devam
108 Uzun Yaşamın Sırları
ederek sağ, yan tarafınıza indirin (Şekil (İT 06). Eliniz bu şekilde dönmeyi sürdürerek yavaş yavaş kalça hizanıza kadar gelecektir (Şekil İT 07-08). Başa geldiğinizde hareketi aynı şekilde
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 109
tekrarlayın. 3-5 kez tekrarladıktan sonra aynı çalışmayı bu kez sol elinizle yapın. Aşağıda hareketin tamamını bir arada göreceksiniz:
Elinizi, saat yönünde döndürmeyi ve yukarıya doğru kaldırmayı sürdürürek, yaklaşık olarak başınızın seviyesine kadar kaldırın (Şekil İT 11 -12).
2. Saat Yönüne Sekiz Çizme: Çalışmanın ikinci bölümü, ilk bölümünün tam tersidir. Bu aşamada da, tıpkı bir önceki aşamada olduğu gibi ayaklarınızın arasında omuzlarınız kadar bir genişlik bulunacak şekilde ayakta durun. Sol elinizi serbest bırakın ve sağ elinizi avuçiçi yukarıya bakacak şekilde belinizin yakınına getirin. Bu sefer elinizi, parmak uçlarınız karşıya bakacak şekilde ileriye doğru uzatın (Şekil İT 09). Çalışmanın bu aşamasında elimizi saat yönünde döndüreceğiz. Elinizi ileriye ve yukarıya doğru uzatırken dışa, saat yönüne doğru döndürmeye başlayın (Şekil İT 10).
i 110 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 111
kolunuzu aşağıya doğru indirmeye başlayın (Şekil İT 13-14). Elinizi saat yönünde döndürerek belinizin hizasına getirin ve başlangıç pozisyonuna ulaşın (Şekil İT 15-16). Başa geldiğinizde hareketi aynı şekilde tekrarlayın. 3-5 kez tekrarladıktan sonra çalışmayı tamamlayın. Aşağıda hareketin tamamını bir arada göreceksiniz:
1 1
A
Yaşam Kapısını Açma Çalışması
Ardından, ellerinizi yavaş yavaş alçaltırken, başınızı öne eğin ve bedeninizin üst kısmını ileriye doğru uzatmaya hazırlanın (Şekil İT
Yaşam Kapısı adı verilen yaşamsal enerji merkezi, yaklaşık olarak
18).
göbek deliğimizin karşısında, omurgamız üzerinde bulunmaktadır.
Boynunuzdan belinize kadar tüm omurlarınızı teker teker açarak
Omurgamızın doğal "S" biçimi, yerçekiminin de etkisi ile bu
yavaş yavaş ileriye doğru uzanmaya başlayın (Şekil İT 19). Bu
bölgedeki omurların sıkışmasına neden olmakta ve enerjinin
çalışmadaki amacımız aşağıya doğru değil ileriye doğru esnemektir.
Yaşam Kapısı'nda durgunlaşmasına yol açmaktadır. Yaşam Kapısını Açma çalışması bu tıkanıklığın açılmasına yardımcı olmaktadır. Çalışmanın başlangıcında ayaklarınızı yan yana getirip ayakta dik bir şekilde durun. Ardından parmaklarınızı birbirine kenetleyip, avuç içleriniz yukarıya bakacak şekilde ellerinizi başınızın üzerinde yukarıya doğru uzatın (Şekil İT 1 7).
Avuçları karşıya bakan elinizi ileriye doğru uzatın ve tüm sırtınızın dümdüz bir hale gelerek ileriye doğru tıpkı bir kedi gibi esnediğini hissedin (Şekil İT 20). ileriye doğru esnedikten sonra yeniden başlangıç duruşuna dönün ve hareketi acele etmeden 10 kez tekrarlayın. Bu çalışmada soluklarınızı kendi haline bırakabilir ya da yukarıya ve ileriye esnemeler sırasında nefes verebilirsiniz.
j 114 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 115 i
Dizleri Döndürme Ayaklarınızı bir araya getirerek dizlerinizi kırın. Ellerinizi dizlerinizin üzerine koyun ve ardından dizlerinizi önce saat yönünde (Şekil İT 21), 10 kez, ardından saatin ters yönünde 10
kez döndürün.
Savaşç ı
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın bir buçuk ya da iki katı kadar açarak ayakta durun. Sol ayağınızın burnunu tümüyle sol tarafa döndürün ve bedeninizi de kalçanızdan itibaren tümüyle sola döndürün. Bu durumda bedeninizin üst kısmı sol tarafa bakacaktır. Dizlerinizi kırarak canınızı yakmadan ve hiçbir şekilde zorlamadan yavaşça aşağıya doğru inin. Her iki ayak tabanınızın da yere tamamen bastığından emin olun. Bedeninizin üst kısmını dimdik tutun. Ellerinizi, dizlerinizin üzerine koyup bacaklarınızdan güç almayın. Bu şekilde hareketi yanlış uygulamış olursunuz. Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da bu harekette sabit kalmaktır. Bedeninizi belli bir seviyeye kadar alçalttıktan, yani dizinizi kırdıktan sonra orada kalıp, yukarıya 1 1
aşağıya esnemeyin. Bir süre bu şekilde durduktan sonra hareketi bu kez diğer taraftan uygulayın. Her iki yöne de 3'er kez tekrarlayın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzersizler 117
Yana Eğilme
Topuk Üstünde Yana Eğilme
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın bir buçuk, iki katı kadar
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın bir buçuk, iki katı kadar
açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve
açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve
ayaklarınız birbirine paralel olsun. Ellerinizi belinize dayayın.
ayaklarınız birbirine paralel olsun. Bir ayağınızın tabanını yere
Dizlerinizden birini kırarak yavaş yavaş aşağıya inerken bedeninizin
sağlam bir şekilde bastıktan sonra diğer ayağınızın burnunu kaldırın
üst kısmını dik tutun (Şekil IT23). Aşağıya indikten sonra bir süre bu
ve topuğunun üzerinde durun. Yere sağlam bastığınız ayağınızın
şekilde bekleyin. Ardından hareketi diğer bacağınız üzerinde
üzerine doğru yavaş yavaş aşağıya inin (Şekil IT24). Kalçanızı
tekrarlayın. Her iki tarafa da 3'er kez tekrarladıktan sonra bir sonraki
geriye çıkarmamaya dikkat edin. Aşağıya doğru eğilirken bacak
ısınma egzersizine geçin.
kaslarınızı gereksiz yere çok fazla zorlamayın. Bırakın bacak kaslarınız zorlanmadan rahatça esnesin. Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra aynı hareketi diğer bacağınız için de tekrarlayın. Her iki tarafa da 3'er kez esnemeniz yeterlidir.
Şekil IT23
Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 119
Ata Binme Duruşu
Beli Döndürme
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın birbuçuk, iki katı kadar açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve ayaklarınız birbirine paralel olsun. Dizlerinizi yavaşça kırarak aşağıya doğru dimdik bir şekilde inmeye başlayın. Sırtınızın ve belinizin düz olmasına dikkat edin. Bu şekilde aşağıya indikten sonra 1-2 dakika kadar bu duruşta bekleyin (Şekil IT25). Ardından dinlenin ve hareketi bir kez daha tekrarlayın.
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın genişliğinde açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve ayaklarınız birbirine paralel olsun. Ellerinizi belinizin yan taraflarına koyun. Yapmanız gereken şey, belinizle yere paralel büyük bir daire çizmektir. Yavaş hareketlerle önce belinizi ileriye doğru uzatın (Şekil IT26-1). İleriye doğru uzanırken pelvis kemiğinizin esnediğini hissedin. Ardından belinizi iyice sol
Şekil IT25 tarafa doğru uzatın (Şekil IT26-2). Bu
sırada sol bacağınızın, sol kalça ekleminizin içinde esnediğinin hissedin. Kalçanızı iyice geriye doğru çekerken arka tarafta kalça kemiğinizin ve kuyrukso-kumu kemiğinizin açılıp esnediğini hissedin (Şekil IT26-3). Son olarak kalçanızı sağ tarafa doğru esnetirken sağ bacağınızın, sağ kalça ekleminizin içinde esnediğini hissedin (Şekil IT26-4). Başlangıç duruşuna döndüğünüzde tekrar sola doğru kalçanızı döndürmeyi sürdürün. Kalçanızı 10 kez döndürdükten sonra dönüş yönünü değiştirin ve bu kez
1 2 0 U z u n Y a ş a m ı n S ı r l a r ı
aynı hareketi diğer tarafa doğru 10 kez tekrarlayın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 121
Kuyruksokumunu İleri ve Geri Esnetme Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın genişliğinde açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve ayaklarınız birbirine paralel olsun. Ellerinizi belinizin yan taraflarına koyun. Kuyruksokumuzun ucunda bir kalem olduğunu hayal ederek yere, ileri ve geri çizgiler çizeceksiniz. Kuyruksokumuzun ucunu ileriye ve yukarıya doğru döndürürken bırakın belinizin alt kısmı iyice esnesin.
Ardından
hareketi
tersine
döndürüp
bu
kez
kuyruksokumuzun ucunu geriye yukarıya doğru hareket ettirin. Bu şekilde ileriye ve geriye doğru 15-20 kez kuyruksokumunuzu sallayın. (Şekil IT27)
zı öne doğru eğmeye başlayacaksınız. Bunu yaparken boyun omurlarınızın arasının tek tek açılıp esnediğini, boynunuzun rahatladığını hissedin (Şekil IT28-4). Başınızı tümüyle aşağıya indirdikten sonra, dönme hareketini sürdürerek başınızı geriye doğru çekmeye başlayın. Boyun omurlarınızın aralarının iyice açılıp esnediğini, boynunuzun uzadığını hissedin (Şekil IT285). Başlangıç pozisyonuna döndükten sonra hareketi yeniden tekrarlamaya başlayın. 10 kez tekrarladıktan sonra bir sonraki boyun hareketine geçebilirsiniz.
Kaplumbağa Boynu Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın genişliğinde açarak ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve ayaklarınız birbirine paralel olsun. Ellerinizi belinizin yan taraflarına koyun. Başınızı serbestçe öne doğru bırakın ve boynunuzun rahatça esnemesini sağlayın (Şekil IT29-1). Ardından çenenizi yukarıya ve ileriye doğru uzatmaya başlayarak başınızı döndürün ((Şekil IT29-2-3). Çenenizi tümüyle ileriye uzattıktan sonra başınızı bulunduğu hizada dümdüz geriye çekmeye başlayın (Şekil IT29-4). Başınızı geriye doğru çekerken boyun omurlarınızın arasının açıldığını ve boynunuzun uzadığını hissedin (Şekil IT29-5). Başlangıç pozisyonuna ulaştıktan sonra hareketi tekrarlayın. Kaplumbağa Boynu hareketini 10 tekrar uygulayın.
Şekil IT29
124 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzersizler 125
Omurga Solunumu
Şimdi soluk alarak kollarınızı, sanki dirseklerinizi birbirine değdirmek istiyormuşsunuz gibi geriye çekin. Başınızı geriye yatırın.
Ayaklarınızı yaklaşık olarak omuzlarınızın genişliğinde açarak
Göğsünüzü
ayakta durun. Her iki ayağınızın burnu da karşıya baksın ve
omurganızın üzerinde bulunan Ming Men (Yaşam Kapısı) enerji
ayaklarınız birbirine paralel olsun. Bu harekette, bedenimizin farklı
merkezini öne doğru itin. Kuyruksokumunuzu geriye ve yukarıya
bölümlerinin
kullanacağız.
doğru yönlendirin. Soluk almayı bitirin ve bedeni-nizdeki adelelerin
Başlangıçta, ellerinizi gevşek bir yumruk yaparak göğsünüzün
tamamını birkaç saniye boyunca kasın (Şekil IT30-2). Ardından
önünde yanyana getirin. Başınızı gevşek bir şekilde öne eğip
nefes verip gevşeyerek başlangıç pozisyonu-
hareketleriyle
solunumu
bir
arada
ileriye
doğru
itin.
Göbek
deliğinizin
karşısında,
ellerinize yaklaştırın. Kürek kemiklerinizin arasında bulunan ja Ji enerji merkezini geriye doğru itin. Göğsünüzü içeriye doğru çökerterek gevşemesini sağlayın. Göbek deliğinizin karşısında, omurganızın üzerinde bulunan Ming Men (Yaşam Kapısı) enerji merkezini geriye doğru itin. Kuyruksokumunuzu ileriye, öne doğru yönlendirin. Dizlerinizi hafifçe kırın. Bedeninizin tümüyle gevşemiş olmasına dikkat edin. Soluk vererek akciğerlerinizi boşaltın (Şekil İT 30-1).
Şekil IT30-2 126 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 127
na dönün. Hareketi bu şekilde 10 kez tekrarlayın.
Tao Yin
Omurga Solunumu, çok yavaş yapılan bir hareket değildir. Kasılma ile birlikte her iki yöne doğru yapılan hareketin 5-6 saniyede bitmesi gerekir.
NOT: Isınma egzersizleri, bu sırada uygulandıklarında yaklaşık olarak 6 ilâ 10 dakika arasında tamamlanmaktadır. Şüphesiz ki öğrenme aşamasında bu süre daha uzun olacaktır; ancak teknikleri bir kez öğrendiğinizde akıcı bir şekilde kısa bir süre içinde bitirebildiğinizi göreceksiniz.
Not: Bir yıl içinde karın ve göğüs bölgesinden ameliyat olmuş insanların, yüksek tansiyon hastalarının, omurgasında sorun olan kişilerin bu çalışmaları doktorlarına danıştıktan sonra uygulamaları tavsiye edilir.
1. ölümsüz, Uykudan Uyanıyor: • Yere sırtüstü yatın. • Soluk alırken, yavaşça başınızı ve omuzlarınızı yerden kaldırıp çenenizi göğüs kafesinizin üst kısmına değdirin. Eş zamanlı olarak ellerinizi bacaklarınızın yan taraflarına koyun ve ayaklarınızı, parmak uçlarınızdan geriye çekerek baldırlarınızı esnetin. Bakışlarınızı ayak parmaklarınıza yönlendirin.
• Soluk verirken, başınızı ve omuzlarınızı yere indirin ve ayaklarınızı serbest bırakın. • Hareketi, bu şekilde 3 kez tekrarlayın.
128 Uzun Yaşamın
Sırları
Altıncı Adım: Uzun
Yaşam için Egzersizler 129
2. ölümsüz, Bacaklarını Esnetiyor: • Sırtüstü yatıp bacaklarınızı uzatın. Elleriniz rahatça bedeninizin iki
• Dilerseniz dizinizi göğsünüze çekerken başınızı ve omuzlarınızı yerden kaldırarak çenenizi dizinize yaklaştırabilirsiniz.
yanında yerde dursun. • Soluk alırken sağ dizinizi kırın ve göğsünüze doğru çekin. Ellerinizle dizinizi kavrayın. Başınızı ve omuzlarınızı yerden kaldı-
• Her iki taraftan 3'er kez tekrarlayın. 3-
rın.
Yay: • Sırtüstü yere yatarak bacaklarınızı ileriye doğru serbestçe uzatın. • Soluk alıp bacaklarınızı ve bedeninizin üst kısmını hafifçe yerden kaldırın. Ellerinizi bacaklarınıza doğru uzatın. Eğer başara• Soluk verirken, ayağınızı bileğinizden 5 kez bir yöne, 5 kez diğer yöne döndürün.
biliyorsanız ellerinizle ayak parmaklarınıza dokunun ve bir süre bu şekilde durun.
• Soluk alırken, sağ dizinizi düzleştirip bacağınızı düz bir şekilde havaya kaldırın.
130 Uzun Yaşamın Sırları
• Soluk verirken sağ bacağınızı yumuşak bir şekilde sol bacağınızın yanına yere indirin. • Aynı hareketi diğer taraftan uygulayın.
• Soluk verirken yeniden başlangıç pozisyonunuza dönün. • Bu hareketi toplam 3 kez yumuşak ancak ritmik hareketlerle ve kesintisiz bir şekilde tekrarlayın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 131 |
4- Dağı Kaldırmak:
5. Ölümsüz, Başını Döndüren Baykuşu
• Sırt üstü yere yatın.
Taklit Ediyor:
• Her iki dizinizi de kırarak ayak tabanlarınızı yere basın. Topuklarınızı mümkün olduğunca kalçalarınıza yaklaştırın. Elleri-
• Yere oturup ayaklarınızı birbirine birleştirerek ileriye uzatın. • Şimdi sol dizinizi kırıp, sol ayağınızı, sağ bacağınızın iç kısmına koyun ve kasığınıza kadar çekin.
• Soluk alırken, ayaklarınızı, başınızı, ensenizi ve omuzlarınızı yerde tutarak yavaşça kalçalarınızı yukarıya kaldırın.
• Bedeninizi yavaşça öne doğru eğin. Sol elinizi, düz bir şekilde uzattığınız sağ ayağınızın dış kısmına koyun ve sağ elinizi de rahatça dizinizin üst kısmında bacağınıza dayayın.
• Soluk verirken başlangıç pozisyonunuza dönün. • Toplam 3 kez tekrarlayın.
132 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzersizler 133
• Soluk alırken, başınızı ve bedeninizin üst kısmını sağ tarafa doğru döndürün ve yukarıya doğru bakın. Öne biraz daha eğilin. Bu sırada dizinizi kırmamaya çalışın.
6. Öümsüz, Arkaya Bakan Alakargayı Taklit Ediyor: • Yere oturup ayaklarınızı birbirine birleştirerek ileriye uzatın. • Şimdi sağ dizinizi kırıp, sağ ayağınızı, sol bacağınızın iç kısmına koyun ve kasığınıza kadar çekin.
• Soluk verirken bedeninizin üst kısmını hafifçe kaldırıp yeniden karşıya bakar hale gelin ancak ellerinizi sağ bacağınızın üzerinde aynı şekilde tutmayı sürdürün. • Soluk alırken yeniden başınızı ve bedeninizin üst kısmını sağ tarafa döndürüp yukarıya bakarak esneyin. • Bu şekilde sağ taraftan 3 kez esnedikten sonra aynı hareketi 3 kez de sol taraftan tekrarlayın.
• Sol elinizi sol dizinizin üzerine koyun ve sağ elinizle sağ ayak parmaklarınızı yakalayın.
134 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin Egzrsizler. 135
• Soluk verirken bedeninizi yandan esneterek kulağınızı dizinize yaklaştırın.
7. ölümsüz, Tembel Kaplanın Esnemesini Taklit Ediyor: • Yüzüstü yere yatarak, dizlerinizi yaklaşık olarak omuzlarınızın genişliğinde birbirinden ayırın. Avuçlarınızı göğsünüzün yakınlarında yere koyun.
• Soluk alırken ellerinizi bulundukları yerde tutarak hafifçe yükselip gevşeyin. • Hareketi 3 kez tekrarladıktan sonra, bacaklarınızı değiştirin ve diğer taraftan da 3 kez tekrarlayın.
• Soluk alırken her iki dirseğinizi de düzleştirerek bedenizin üst kısmını, belinizi gereksiz bir şekilde zorlamadan yerden kaldırın. Çenenizi kaldırıp yukarıya bakın. Kalçanız ve bacaklarınız yerde olsun.
• Soluk verirken, kollarınızı düz tutarak geriye doğru kaykılın ve dizlerinizi kırıp kalçalarınızı topuklarınızın üzerine koyun.
j 136 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam İçin
Egzersizler 137
• Soluk alırken, kollarınızı gene düz tuturak ileriye doğru hareket
• Soluk verirken kalçalarınızı alçaltın, bedeninizi öne doğru hareket
edin ve bir önceki pozisyona gelerek bedeninizin üst kısmını
ettirin, ayaklarınızın üst kısmını yere koyun ve dirseklerinizi
yukarıya esnetin ve çenenizi kaldırarak yukarıya bakın.
dümdüz tutarak bedeninizin üst kısmını yukarıya kaldırın.
• Hareketi toplam 3 kez tekrarlayın.
Çenenize kaldırıp yukarıya bakın. • Hareketin tamamınız 3 kez tekrarlayın.
8. Kaplan ve Kobra 9. ölümsüz, Yayı Geriyor: • Yüz üstü yatın. Ayaklarınızı birleştirin. Avuçlarınızı belinize, mümkün olduğunca belinizin üst kısmına koyun.
• Başınızı ve birbirine birleştirdiğiniz bacaklarınızı yerden kaldırın. • Duruşunuzu koruyarak, ellerinizle yavaş yavaş belinizin üst kısmından kuyruk sokumunuza kadar masaj yapın. Ellerinizi aşağıya doğru hareket ettirirken göğsünüzü yerden daha fazla kaldırın.
• Ardından başlangıç pozisyonunuza dönüp yerde gevşeyin. • Hareketi, toplam 3 kez tekrarlayın. Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 139 138 Uzun Yaşamın Sırları
ıo. ölümsüz, Aya Bakmak İçin Dönüyor:
• Sağ elinizle dizinizi yakalayıp çekerek bedeninizi aşırı zorlamadan iyice sol tarafa doğru döndürürken, başınızı da iyice sol
• Bacaklarınızla bağdaş kurarak yerde oturun. Bedenizin üst kısmını dik tutun.
• Soluk alırken, bedeninizin üst kısmını belinizden sol tarafa doğru döndürmeye başlayın. • Geriye doğru dönerken sağ elinizle sol dizini kavrayın ve sol elinizi, avucunuz geriye bakacak şekilde belinize koyup iyice sağ tarafa doğru itin.
140 Uzun Yaşamın Sırları
tarafa döndürerek gökyüzündeki aya bakıyormuşsunuz gibi yukarıya bakın.
• Soluk verirken başlangıç pozisyonunuza dönün ve ardından aynı hareketi diğer tarafa doğru tekrarlayın. • Hareketi her iki tarafa doğru 3'er kez tekrarlayın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 141
H6 Uzun Yaşamın Sırları
7. Gücü Arttırmak İçin Yumrukları Sıkmak Yararlan: Bu çalışma enerjinin ayaklarınızdan yukarıya doğru yükselip bedeninizi doldurarak ellerinize ve gözlerinize ulaşmasını sağlar. Serebral korteksinizi ve ona bağlı olan sinir sisteminizi uyarır, kan dolaşım sisteminizdeki kan ve oksijen akışını hızlandırır. Uyan: Hamilelerin bu egzersizi uygulaması önerilmez.
8. Hastalıkları Uzaklaştırmak İçin Topukların Üzerinde Yükselmek Yararları: Bu çalışma, tüm iç organlarınıza masaj yaparak onların canlanmalarını sağlar. Aynı zamanda omurga, sinir sistemi ve duyu organları için son derece faydalıdır. Uyan: Hamilelerin bu egzersizi uygulaması önerilmez. Uygulama: • Ayaklarınızı omuzlarınızın genişliğinde açarak ayakta durun. Dizlerinizi hafifçe kırın. Avuçlarınız geriye bakacak şekilde, ellerinizi kalça kemiklerinizin hemen üzerinde belinize koyun. • Tüm bedeninizi dizlerinizi kullanarak yukarıya ve aşağıya silkeleyin.
154 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 155 i
Nefes Egzersizleri Solunum teknikleri bedendeki yaşamsal enerjinin artırılması için büyük bir önem taşımaktadırlar. Düzgün solunum tekniklerini kullanmak sağlıklı olmayı ve uzun yaşamayı kolaylaştıracaktır. Bu bölümde öğreneceğiniz solunum teknikleri en temel solunum teknikleridir ve diğer pek çok solunum tekniği bu temel tekniklerinden türemiştir. Bu teknikler, son derece basit olmalarına karşın doğru ve düzenli bir şekilde uygulandıklarında bedenin enerji depolarının dolmasına büyük oranda yardımcı olacaklardır.
Düz Solunum Düz Solunum, en temel solunum uygulamasıdır. Bu solunum çalışmasının amacı, akciğerlerin tamamını kullanarak soluk almaktır. Düz solunum çalışmasını ilk başlarda yere sırtüstü uzanarak yaparsanız daha rahat edersiniz. Çalışmanın bu aşamasında başarılı olduktan sonra karnınıza ağır bir kitap koyup gene yerde sırtüstü yatarak çalışabilir ve en sonunda da oturarak ve ayakta durarak çalışabilirsiniz. Çalışmanın en son aşamasında yavaş bir tempoda yürürken ya da hareket ederken yumuşak bir şekilde Düz Solunum çalışması uygulayabilirsiniz. Düz solunum çalışması son derece basit bir çalışma olmasına karşın, pek çok insan akciğerlerinin tamamını kullanarak soluk alma yeteneğini yitirdiği için bu çalışmada zorlanmaktadır. Çalışma sırasında ya da sonrasında diyaframınızda gerilim ya da ağrı hissedebilirsiniz. Bunun nedeni diyaframın bir tür adete olmasıdır. Düz Solunum çalışması sırasında, bebeklik döA
nemlerinden bu yana bu şekilde çalışmadığı için diyaframınızda, bir
kararması, kendinden geçer gibi olma duyguları yaşanabilir.
süre çalıştırılmayıp daha sonradan çalıştırılan her adalede olduğu
Bunların nedeni bedenin sistemlerine normalde alışıldığından daha
gibi bir gerilim ya da ağrı olması normaldir. Ilık bir duş almak ya da
fazla miktarda oksijen girmesidir. Böyle bir durumla karşılaşırsanız
parmaklarınızla yumuşak bir şekilde kaburga kemiklerinizin altına,
çalışmaya bir süre ara verip normal bir şekilde soluyun.
diyaframınızın bulunduğu bölgeye masaj yapmanız diyaframınızın gevşeyip
rahatlamasına
yardımcı
olacaktır.
Bir
süre
Hem bu tür sorunlarla karşılaşmamak hem de doğru soluma
sonra
yeteneği kazanmak için en etkili yöntemlerden bir tanesi soluk alış
diyaframınızın güçleneceğini ve bu gerilimin ya da ağrının ortadan
ve soluk veriş sürelerinizi saymaktır. Örneğin 4 sayıda soluk alıp 4
kalkacağını aklınızdan çıkarmayın.
sayıda soluk verebilirsiniz. Zamanla 5 sayıda, 6 sayıda ya da 9
Bu solunum biçimi, bedenin en doğal ve sağlıklı solunum
sayıda soluk alıp verebilir hale geleceksiniz. Soluk alma ve verme
biçimidir. Henüz bir bebekken bu şekilde soluk alıp veriyorduk. Bu
sürelerinizi saymanız hem solunum üzerinde belirgin bir denetim
solunumda diyafram tam çalıştırılır, aynı zamanda mide adeleleri de
sağlamanızı hem de soluk alış ve veriş sürelerinin birbirine eşit
diyaframa yardımcı olmak için devreye girer. Bunun sonucunda hem
olmasını sağlayacaktır.
akciğerlerin tamamını hava ile doldurur hem de diyaframın
Şimdi Düz Solunum çalışmasını deneyelim:
hareketleri aracılığıyla iç organlarımıza masaj yapmış oluruz. Bu solunum tekniğinin adı büyük olasılıkla midemizdeki bu şişme ve inme hareketinden kaynaklanmaktadır. Soluk alma sırasında aşağıya doğru itilen diyafram altta kalan organları bastırıp karnın dışarıya doğru genişlemesine, soluk verme sırasında ise yukarıya doğru hareket edip akciğerleri basarken mide bölgesinde bir tür vakum etkisi yaratarak içeriye doğru çekilmeye neden olmaktadır. Bu solunum teknikleri, karnın altı bölgesindeki enerji deposunun doldurulması için güçlü bir şekilde çalışılabilir; ancak bunu bir eğitmenin gözetiminde yapmak daha doğru olacaktır. Siz ise, solunum çalışmalarını kendi başınıza uygularken ılımlı olmanız gerektiğini aklınızda tutun. Asla akciğerleriniz patlayacakmış gibi hissedinceye kadar soluk alıp, akciğerlerinizde bir gram hava kalmamış gibi hissedinceye kadar soluk vermemelisiniz. Daima ılımlı olun. Ne az ne de fazla, daima tam kararında olun.Solunum çalışmalarına yeni başlayan insanlarda sık sık göz
Uygulama: 43. Bir sandalyenin kenarına dik bir şekilde oturun ve gevşeyin. Ellerinizi karnınızın üzerine koyarak midenizin hareketini izleyebilir ya da birleştirip rahatça kucağınıza koyabilirsiniz. 44. Burnunuzdan yumuşak bir şekilde soluk almaya başlayın. Parlak beyaz bir enerjiyi içinize çektiğinizi ve karnınızdaki balonun yavaş yavaş bu beyaz enerji ile şiştiğini hayal edin. 45. Soluk almaya başladığınızda bir yandan da sayın. 4'e ulaştığınızda soluk alma işleminizi tamamlayın. Halen bir parça daha soluk alabileceğinizi hissederken soluk almayı bırakın. Kendinizi asla zorlamayın. 46. Soluk alma işlemi bittiğinde kısa bir süre duraklayın ve ardından gene 4'e kadar sayarken burnunuzdan soluk vermeye başlayın.
158Uzun Yaşamın Sırları Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 159
47. Soluk verirken, balonun yavaş yavaş sönmeye başladığını ve bedeninizdeki kirli havanın ve hastalıklı enerjinin gri bir duman şeklinde burnunuzdan dışarıya çıkarak bedeninizi terk ettiğini hayal edin. 48. 4'e ulaştığınızda, halen bir parça daha soluk verebileceğinizi hissederken soluk verme işlemini bitirin. Yeniden soluk almaya başlamadan önce kısa bir süre duraklayın.
Çalışmanın herhangi bir aşamasında soluksuz kaldığınızı hissederseniz çalışmaya ara verip gevşeyin ve bir süre normal bir şekilde soluduktan sonra çalışmaya geri dönün. İlk başlarken 9 kez soluk alıp verdikten sonra dinlenin ve eğer isterseniz bir kez daha 9 soluk çalışın. Çalışmada ustalaştıkça 36, daha da ustalaştıkça 81 soluk alış verişe kadar çıkın. A
Körük Solunumu
51. Soluk alırken karnınızı hızla dışarıya doğru genişletin ve soluk verirken karnınızı hızla içeriye doğru çekin.
Körük Solunumu adı demircilerin ocaktaki ateşi canlandırmak için kullandıkları körükten gelmektedir. Bu solunum tekniği aynı zamanda Ateşi Canlandırma adıyla da bilinmektedir. Amacı, karnın alt kısmında bulunan enerjinin canlandırılmasıdır. Körük Solunumunda, Düz Solunumun bir çeşitlemesi kullanılmaktadır. Son derece basit ancak bir o kadar da etkili bir solunum tekniğidir.
Uygulama: 49. Ayaklarınızı yere basarak bir sandalyenin kenarına oturun ya da ayakta durun. 50. Bir süre Düz Solunum çalıştıktan sonra karnınızın hızlı, toka-ta benzer hareketlerini kullanarak burnunuzdan soluk alıp vermeye başlayın.
162 Uzun Yaşamın Sırları
52. Bu solunum çalışması sırasında derin soluklar almaya çalışmayın. Bu teknikte kullanılan soluklar, Düz Solunuma göre daha sığdır. (Karnın alt bölgesinde büyük miktarda enerji oluşturma amacıyla derin soluklar alıp verme yöntemi kullanılmaktadır; ancak bu uygulamanın bir eğitmenin gözetiminde yapılması gerekmektedir.) 53. Yaklaşık olarak saniyede bir kez ya da iki kez soluk alıp verin. Bu çalışmanın sırrı, karnın içeriye ve dışarıya doğru hızlı hareketlerini kullanmaktır. Bu hareketler soluklarla birleşince karnın alt kısmının ısınmasına ya da bu bölgede bir tür duyarlılığın yaratılmasına neden olacaktır. ilk başlarda, bir seferinde 9 kez soluk alıp verin. Çalışmada ustalaştıkça 36 kez soluk alıp vermeye çalışın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 163
Fırını Isıtma Çalışması Bedenimizin ana yaşamsal enerji depolarından bir tanesi olan karnımızın alt kısmı aynı zamanda "fırın" olarak da bilinmektedir. Fırını Isıtma çalışması, yaşamsal enerjinin bu bölgede toplanması ve güçlendirilmesi için yapılan bir çalışmadır. Bu çalışma aynı zamanda özellikle kadınlarda yumurtalık ve cinsel organların ısınmasını sağlayarak cinsel sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olmaktadır. Bu kitapta anlatılan Fırını Isıtma çalışması, sizin için basitleştirilmiştir. Tekniğin daha ileri uygulamaları mutlaka bir eğitmenin gözetiminde yapılmalıdır. Şimdi çalışmayı inceleyelim:
54. Gevşeyin. Dikkatinizi göbek deliğinizin 2.5 - 3 santimetre kadar altında ve 4 santimetre kadar içerideki bir noktaya yönlendirin. Bu noktada ping pong topu büyüklüğünde bir alanda solunum çalışması ile birlikte bir duyarlılık başlayacaktır. Şimdilik yalnızca dikkatinizi bu bölgeye yönlendirin ve sabırla burada belli bir duyarlılık oluşmasını bekleyin. Beş dakika boyunca bu bölgeye odaklanmanıza karşın herhangi bir duyarlılık başlamıyorsa, çalışmanın bir sonraki aşamasına geçin. Bu çalışmayı uyguladıkça, zaman içinde, dikkatinizi bu bölgeye yönlendirir yönlendirmez hemen bir duyarlılık başladığını fark edeceksiniz. 55. Düz Solunum uygulamaya başlayın. 9-36 kez Düz Solunum uygulayın. Soluk alırken havanın karnınızın alt kısmına ya da buradaki enerji küresine gittiğini hayal edebilirsiniz. 56. Düz Solunum çalışmasını tamamladıktan sonra 9-36 kez Körük Solunumu uygulayın ve ardından gevşeyin. 57. Karnınızın alt kısmında bir duyarlılık ya da ısınmanın başladığını hissettiğinizde, enerjinin göbek deliğinizden dümdüz bir yol izleyerek aşağıya, apışaranıza, buradan kuyruk sokumunuzun ucuna, kuyruksokumunuzun ucundan belkemiğinizi izleyerek göbek deliğinizin karşısına, omurganızın üzerindeki bir noktaya ve bu noktadan yeniden göbek deliğinize hareket ettiğini hayal edin. Dilerseniz enerjiyi beyaz bir ışık olarak da hayal edebilirsiniz. Bu hareketi 9 kez tekrarlayabilirsiniz.
1. Ayaklarınız yere basacak şekilde bir sandalyenin kenarına oturun ve bir elinizi diğerinin üzerine koyarak avuçlarınızla göbeğinizi örtün. Ustalaştıkça ellerinizi rahatça dizlerinizin üzerine de koyabilirsiniz.
164 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 165
6. Biraz dinlendikten sonra dilerseniz bir kez daha Düz Solunum ve Körük Solunumu çalışması yapabilirsiniz. Solunum çalışmalarını ikinci kez uyguladıktan sonra, enerjiyi bir kez daha döndürmeniz gerekecek. Bu kez enerjinin düz bir hat boyunca ilerlemesi yerine daire çizerek ilerlemesini sağlamaya çalışın. Enerji dairevi bir hareket ile göbek deliğinizden, apışaranıza, apış aranızdan kuyruksokumunuzun ucuna, buradan göbek deliğinizin karşısında belkemiğinizin üzerindeki bir noktaya ve oradan da yeniden göbeğinize ulaştırın. Bu hareketi 9 kez tekrarlayıp ardından dinlenebilirsiniz.
8. Bir süre karnınızdaki ılıklığı ya da duyarlılığı hissedin. Eğer çalışmanızı burada bırakacaksanız göğsünüzü avuçlarınızla aşağıya doğru süpürerek çalışmayı tamamlayabilirsiniz.
7. Kendinizi yeterince rahat hissediyorsanız, bir kez daha Düz Solunum ve Körük Solunumu uygulayabilirsiniz. Solunum çalışmalarını üçüncü kez uyguladıktan sonra, enerjiyi son kez döndürmelisiniz. Bu kez enerjinin içeriye, karnınızın alt kısmındaki kürenin tam merkezine doğru spiral çizerek çekilmesini sağlayın. Enerjinin içeriye doğru küçülen spiraller çizerek karnınızın alt kısmındaki küreye çekildiğini hissettiğinizde ya da hayal ettiğinizde çalışmayı bitirebilirsiniz.
166 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 167
İlik Solunumu
64. Buraya kadar olan adımları her iki bacağınız için de toplam 5-6 kez tekrarlayın.
İlik solunumu, hem strese karşı hem de bedenin bağışıklık sistemini güçlendirmek ve bedeni enerji ile doldurmak için en etkili solunum tekniklerinden bir tanesidir.
65. Şimdi,
Bu solunum tekniğini de diğerlerinde olduğu gibi ilk başlarda yere sırtüstü yatarak uygulayabilirsiniz.
66. Yavaş, yumuşak ve uzun bir şekilde soluk almaya başlarken havanın önce parmak uçlarınızdan bedeninize girdiğini, buradan el kemiklerinize, kol kemiklerinize doğru yükseldiğini ve göğüs kafesi kemiklerinizi doldurduğunu hissedin.
58. Sırtüstü yatarak bacaklarınızı hafifçe birbirinden ayırın. Ellerinizi, avuçlarınız yukarıya dönük olacak şekilde bedeninizin yanlarında ve bedeninizden biraz uzakta rahatça yere koyun. Adelelerinizi tümüyle serbest bırakarak beden ağırlığınızın yere akmasına izin verin. 59. Gözlerinizi kapatın ve bedeninizin kendi bildiği gibi rahat ve düzenli bir şekilde solumasına izin verin. 60. Soluk alırken temiz, canlandırıcı ve enerji verici havanın tüm bedeninizi doldurduğunu hissedin. Soluk verirken, bırakın be-deninizdeki tüm toksinler ve pislikler havayla birlikte bedeninizden dışarıya atılsın. 61. Dikkatinizi sağ ayak parmak uçlarınıza yönlendirin. Ayak parmak uçlarınızdaki serinliği hissedin. Bu serinlik enerjinin bedeninize çekilmesini kolaylaştıracaktır. 62. Soluk alırken havanın sağ ayak parmak uçlarınızdan bedeninize girdiğini hayal edin. Hava (enerji) ayak parmaklarınızdan girsin, yavaşça ayak kemiklerinizi, bacak kemiklerinizi ve göğüs kafesi kemiklerinizi doldursun. 63. Soluk verirken, havanın kemiklerinizdeki ve iliklerinizdeki bütün toksinleri ve pislikleri toplayarak göğsünüzden sağ bacağınıza, buradan ayaklarınıza ve ayak parmaklarınıza inip buradan da dışarıya çıktığını hissedin.
168 Uzun Yaşamın Sırları
dikkatinizi
sağ
elinizin
parmak
uçlarına
yönlendirin. Sağ elinizin parmak uçlarındaki serinliği hissedin.
10. Soluk verirken, havanın kemiklerinizdeki ve iliklerinizdeki bütün toksinleri ve pislikleri toplayarak göğsünüzden sağ kolunuza, buradan elinize ve el parmaklarınıza inip buradan da dışarıya çıktığını hissedin. 67. Buraya kadar olan adımları her iki kolunuz için de toplam 5-6 kez tekrarlayın. 68. Ayrı ayrı kollarda ve bacaklarda ustalaştıktan sonra havayı aynı anda iki bacağınızdan ve iki kolunuzdan çekerek uygulamayın. 69. Aynı anda iki bacağınız ve iki kolunuzdan çekerek solunum çalışmasında da ustalaştıktan sonra, aynı anda hem bacaklarınızdan hem de kollarınızdan enerjiyi kemiklerinize çekerek solunum çalışmasını uygulayın. İlik Solunumu çalışmasını tamamladıktan sonra, bedeniniz ve zihniniz tümüyle gevşeyecektir. Kemiklerinizde çok hoşunuza giden titreşimler hissedebilirsiniz. Bu titreşimler, enerjinin iliklerinizi harekete geçirdiği anlamına gelmektedir. Bir süre rahatça yatarak solunum çalışmasının sağladığı gevşemenin ve rahatlığın tadını çıkarın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 169
Song Gong: Derin Gevşeme
patın ve dikkatinizi karnınıza yönlendirin. 72. Bir süre, bedeniniz kendiliğinden soluk alıp verirken karnınızda
Song, çözülme, gevşeme anlamına gelmektedir. Song'un ifade ettiği gevşeme tıpkı buzun eriyip kendini oluşturan suya dönüşmesine benzer. Bu çalışma aracılığıyla beden ve zihin iyice gevşetilip özgün, gevşemiş ve rahat halini yeniden kazanabilir. Song Gong çalışması aracılığıyla stres ile başa çıkmakta daha başarılı olduğunuzu göreceksiniz. Özellikle de yoğun bir iş gününün ardından eve geldiğinizde, kendinize 10-15 dakika ayırarak bu çalışmayı uyguladığınızda çok daha olumlu bir ruh haline ulaşıp, eşiniz ve çocuklarınız ile olan ilişkilerinizin daha uyumlu ve mutlu Özellikle uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız gece biraz erken bir saatte yatağa yatıp Song Fa Gong çalışması uyguladığınızda herhangi bir uyku hapına gerek kalmadan hemen uykuya daldığınızı farkedeceksiniz.
Kadınlar bedenin sağ, erkekler sol tarafından başlayacaklardır. 74. Şimdi dikkatinizi başınızın tepe noktasına yönlendirin ve bırakın bu bölge, tıpkı buzun erimesi gibi iyice çözünüp gevşesin. 75. Dikkatinizi alnınızın sol tarafına ve başınızın arkasının sol tarafına yönlendirin. Bu bölgelerin de iyice gevşeyip rahatladığını hissedin. (Kadınlar sağ tarafı gevşeteceklerdir.)
77. Sol yanağınızı ve yüzünüzün sol tarafını gevşetin. 78. Boynunuzun ve ensenizin sol tarafını gevşetin. 79. Sol trapez adelenizi (boynunuzun yanından omuzunuza kadar
Song Gong'un bir diğer kullanım alanı da fiziksel egzersizlerin hemen öncesinde adelelerin rahatlamasını sağlamaktır. Bazı insanların adeleleri aşırı gergin olduğu için yeterince gevşemeden egzersiz
73. Bedeninizi tam ortadan geçen hayali bir çizgi ile ikiye bölün.
76. Sol gözünüzü gevşetin.
olmasını sağlayabilirsiniz.
fiziksel
oluşan yukarıya ve aşağıya doğru hareketi hissedin.
uygulamaya
verebilmektedirler.
Kaslarınızı
giriştiklerinde gergin
kendilerine
hissediyorsanız
zarar ya
da
omurganızda sorunlar varsa, fiziksel egzersize başlamadan önce derin gevşeme çalışmasından faydalanabilirsiniz. Şimdi çalışmamıza geçelim.
inen adele) gevşetin. 80. Sol omzunuzu, sol kolunuzu, dirseğinizi, ön kolunuzu, el bileğinizi, avuçlarınızı ve parmaklarınızı gevşetin. 81. Sırtınızın sol tarafını gevşetin. 82. Göğüs kafesinizin sol tarafını gevşetin. 83. Sırtınızın ve belinizin sol tarafını gevşetin. 84. Sol kalçanızı gevşetin. 85. Kasığınızın sol tarafını gevşetin.
Uygulama: 70. Sırtüstü yere yatıp gevşeyin. 71. Bacaklarınız açık, kollarınız bedeninizden biraz uzakta ve avuç içleriniz yukarıya bakacak şekilde dursun. Gözlerinizi ka-
17. Sırasıyla sol bacağınızı, sol dizinizi, sol baldırınızı, sol ayak bileğinizi, sol ayağınızı ve sol ayağınızın parmaklarını gevşetin. 18. Bir süre durun ve bedeninizin sol tarafındaki (kadınlar sağ tarafındaki) gevşemeyi hissedin ve bedeninizin bu bölümünü, Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 171
170 Uzun Yaşamın Sırları
bedeninizin gevşetmediğiniz sağ tarafı ile kıyaslayın. 86. Şimdi aynı şekilde başınızdan başlayarak bu kez bedeninizin sağ tarafını (kadınlar sol tarafını) gevşetin. 87. Bedeninizin her iki tarafını da gevşettikten sonra dikkatinizi bedeninizin yere değen bölümlerine yönlendirin. 88. Başınızın arkasının, omuzlarınızın, kalça kemiklerinizin ve topuklarınızın yere değdiğini hissedin. Bedeninizin tüm ağırlığının bedeninizin yere değen bu bölümleri tarafından taşındığını hissedin. 89. Şimdi, bedeninizin yalnızca bu noktalar üzerinde durduğunu hissederken, bedeninizin ağırlıksızmış gibi havada süzüldü-ğünü farkedin. Bırakın bedeninizin tüm ağırlığı yok olsun. 90. Dikkatinizi omurganıza yönlendirin. Tüm omurganızın serbestçe boşlukta salındığını ve tümüyle rahatladığını hissedin. Omurganızla birlikte tüm sinir sisteminiz de iyice rahatlayıp gevşesin. 91. Bir süre bu ağırlıksız olma durumunun tadını çıkarın. 92. Yeterince dinlendiğinizi hissettiğinizde dikkatinizi dudaklarınızın kenarlarına yönlendirin. Dudaklarınızın tam kenarlarındaki noktaları gevşetirken bırakın yüzünüzde kendiliğinden belli belirsiz bir gülümseme oluşsun. Dudaklarınızın kenarındaki bu gülümsemenin otomatik olarak kaşlarınızın arasındaki bölgenin de gevşemesine neden olduğunu hissedebilirsiniz. Eğer böyle bir şeyi hissetmiyorsanız kaşlarınızın arasını gevşetin. 93. Bu gevşeme dalgasının kaşlarınızın arasından girip burnunuzun gerisine, buradan ağzınıza ve solunum yollarınıza, boğazınıza doğru akıp, oradan da göğüs kafesinizin içini ve göğüs kafesinizin içindeki tüm organları doldurduğunu hissedin. Göğüs kafesiniz ve göğüs kafesinizin içindeki organlar gevşer-
ken solunumunuzun rahatladığını, göğüs eklemlerinizin iyice yumuşayıp rahatladığını hissedebilirsiniz. 94. Bırakın gevşeme dalgası göğüs kafesinizden aşağıya midenize ve oradan da bağırsaklarınıza aksın. Tüm karın boşluğunuzun, içinize yayılan gevşeme dalgası ile içten gevşediğini, rahatladığını ve dinlendiğini fark edin. 95. Dikkatinizi göbek deliğinizin altına, karnınızın alt kısmına yönlendirin. Bu bölge bedenin ana enerji depolarından bir tanesidir. Dudaklarınızda oluşan kendiliğinden, gevşetici gülümsemeyi karnınızın alt kısmına yönlendirin. Karnınızın alt kısmının iyice gevşeyip rahatladığını, canlandığını, ılık ve rahat bir hâl aldığını hissedin. 96. Bir süre boyunca karnınızın alt kısmındaki rahatlamayı hissedin. Karnınızın alt kısmındaki bu rahatlamanın zihninizi de sakinleştirip, aklınızın boşalmasını ve düşünce akışınızın durmasını sağladığını farkedin. 97. Bir süre bu rahatlamanın tadını çıkardıktan sonra, önce el ve ayak parmaklarınızı hafif hafif hareket ettirin. Ardından be-denizin diğer bölümlerini de yavaş yavaş hareket ettirin. En sonunda tıpkı sabah iyi bir uykunun ardından yataktan çıkmadan önce yaptığınız gibi bedeninizi iyice esnetin.
172 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım Uzun Yaşam İçin Egzersizler173
Şifa Verici Sesler
Nefes verirken sürekli olarak CEN sesini beş kez tekrarlayın ve ardından son seferinde eeeeen diye nefesinizi bitirinceye kadar uzatın: Cen, cen, cen, cen, cen, ceeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen ...
Taocu bilgeler, bedenimizdeki organların sağlıklı olduklarında
Kalp sesini tekrarlarken, bu sesin göğüs kafesinizde titreştiğini
kendilerine özgü bir titreşim düzeyinde sürekli olarak titreştiklerini
hissedin.
keşfetmişlerdir. Bu titreşimler organların ve organların içindeki hücrelerin sürekli olarak hareket etmesini, kendi içlerindeki madde ile kendi dışlarındaki enerji arasında kesintisiz bir dönüşümü sürdürmelerini sağlamaktadır. Ancak organlar sağlıklarını yitirmeye
Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin. Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
başladıklarında bu titreşimler yavaşlamakta ya da hızlanmakta, bunun sonucunda da sağlık sorunları ve olumsuz duygular açığa
2. Ses:
çıkmaktadır.
Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Akciğerler, deri ve burun.
Taocu bilgeler tarafından, sağlıklı organların ürettiği titreşimlerden faydalanılarak yaratılan şifalı sesler, organlarımızın yeniden sağlıklı titreşim düzeylerine ulaşmalarını ve bu sayede de olumsuz duyguların denetlenmesini sağlamaktadırlar. Pek çok farklı şifalı ses tekniği bulunmaktadır. Burada açıklanacak olan sesler, Çin'deki Beş kutsal dağdan bir tanesi olan Emei Dağı'nın büyük ustası Fu Wei Zhong tarafından öğretilen seslerdir.
Olumsuz duygu: Hüzün, keder. Ses: ŞANG Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Nefes verirken sürekli olarak ŞANG sesini beş kez tekrarlayın ve ardından son seferinde aaaaang diye nefesinizi bitirinceye kadar uzatın: Şang, şang, şang, şang, şang, şaaaaaaaaaang ... Akciğer sesini tekrarlarken, bu sesin akciğerlerinizde titreştiğini hissedin. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin.
Uygulama: • Bir sandalyeye rahat bir şekilde oturun. Çalışma sırasında, bu
Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
kitabın nefes egzersizleri bölümünde öğretilen Düz Solunum tekniğini kullanın.
7. Ses: Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Kalp, dil ve kan. Olumsuz duygu: Acelecilik, telaş, kibir, heyecan
3. Ses: Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Karaciğer, safra kesesi, gözler ve tendonlar. Olumsuz duygu: Öfke. Ses: Gı
Ses: CEN Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 175 174 Uzun Yaşamın Sırları
Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Nefes verirken sürekli olarak Gl sesini beş kez tekrarlayın ve ardından son seferinde ıııııııııııı... diye nefesinizi bitirinceye kadar uzatın: Gı, gı, gı, gı, gı, gıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ... Karaciğer sesini tekrarlarken, bu sesin kaburgalarınızın sağ tarafında, karaciğerinizde titreştiğini hissedebilirsiniz. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin. Toplam 3 kez ya da
sesi her nefes verişinizde bir kez uygulamalısınız. Yani, nefes vermenizi tamamlayıncaya kadar tek bir HAY sesi çıkarın: Haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaayyyyyyyyyy... Mide sesini tekrarlarken, bu sesin göğüs kafesinizde titreştiğini hissedin. Aynı zamanda midenizin genişlediğini hissedebilirsiniz. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin.
eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
4. Ses:
6. Ses:
Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Dalak, pankreas, kaslar, ağız. Olumsuz duygu: Endişe.
Olumsuz duygu: Korku, şok, panik.
Ses.GUN GUA
Ses: HEY
Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Nefes verirken sürekli olarak GUN GUA sesini tekrarlayın: Gun gua, gun gua, gun gua, gun gua, gun gua ... Dalak sesini tekrarlarken, bu sesin kaburgalarınızın sol tarafında, dalağınızda titreştiğini hissedin. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin. Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın. 5. Ses: Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Mide, bağırsaklar. Olumsuz duygu: Kuruntu, aşırı düşünme. Ses: HAY I
Düz
Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Bu
176 Uzun Yaşamın Sırları
Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Böbrekler, mesane, kemikler ve kulaklar.
Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Nefes vermeye başladığınızda HEY sesini çıkarmaya başlayın. Böbrek sesi, tıpkı mide sesi gibi bir nefeste bir kez tekrarlanır. Aralarındaki tek fark, böbrek sesinde nefesin son kısmına gel diğinizde, karnınızı bir anda içeriye doğru çekip tek seferde HEY diye ses çıkararak ses çalışmasını sonlandırmanızdır: Heeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee. . .EY!" Böbrek sesini tekrarlarken, belinizin iki yanında böbreklerinizin titreştiğini ve belinizin iki yanındaki kaslarınızın genişlediğini hissedebilirsiniz. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin. Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 177
4. Ses:
Meditasyon
Organ ve ilişkide olduğu beden bölümü: Beyin. Ses: HONG Düz Solunum tekniğini kullanarak burnunuzdan nefes alın. Nefes verirken sürekli olarak HONG sesini tekrarlayın: Hong, hong, hong, hong, hong, hong, hong, hong ... Beyin sesini tekrarlarken, bu sesin göğüs kafesinizde ve kafata-sınızda titreştiğini hissedin. Nefes vermeyi bitirdikten sonra dinlenin. Toplam 3 kez ya da eğer ihtiyaç duyuyorsanız daha fazla tekrarlayın.
Meditasyon uygulaması, farkındalığınızın gelişmesi, konsantrasyon yeteniğinizin artması ve hem zihninizin hem de bedeninizin sakinleşmesi için son derece faydalı bir çalışmadır. Meditasyon temel olarak sessizce oturmaktan, düşünce akışını durdurmaktan ve yalnızca içinde bulunduğumuz anda varolmaktan ibarettir. Derin ya da gerçek meditasyon durumuna ulaşmak son derece zor ve çaba gerektirir. Meditasyon, kelimenin gerçek anlamında "arada durmak" demektir. Yani ne bedende ne beden dışında, ne yaşamın ne ölümün, ne geçmişin ne geleceğin, ne kendinizin ne de diğerlerinin varolduğu bir durumda bulunmaktır. Hint ekollerinde bu durum Samadhi olarak adlandırılır: Sa, aynı; ma, yok; di ise iki ya da ikilik anlamındadır. Yani "İkinin ya da ikiliğin olmaması." Bununla birlikte, günlük yaşamda uygulamak ve yararlarından faydalanmak amacıyla yapılacak bir meditasyonu çalışmasını öğrenmek oldukça kolaydı; çünkü temelde hiçbir şey yapmadan oturmaktan başka bir şey değildir. Bununla birlikte hiçbir şey yapmama durumuna ulaşmak son derece zor olduğu için bir takım yardımcı yöntemler kullanılır. Ancak bu yöntemlerden tamamı, zihnin kesintisiz şimdide, her tür ikiliğin ötesinde izleyici konumda durmasından başka bir işe yaramamakta-dırlar. Meditasyon, yaşamın asla gözardı edilmemesi gereken bir parçasıdır. Yalnızca bu sayede, yaratılmış bir varlık olarak, yaratılanın ötesine doğru olan yolculuğunuza devam edebilirsiniz.
178 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 179
Farklı meditasyon çalışmaları üzerinde yapılan pek çok klinik deney bulunmaktadır. Bu deneyler, gerçekten de etkileyici sonuçlar sergilemektedirler. Ancak burada tek tek bu sonuçları sayıp dökmek yerine meditasyonun belki de en önemli etkisinden bahsetmek yeterli olacaktır: Meditasyon, tüm rahatsızlıkların temel nedeni olan stres düzeyini büyük oranda düşürmektedir. Şimdi dilerseniz meditasyon çalışmasına geçelim.
Meditasyon Uygulaması İçin Temel Duruşlar Sandalyede Oturmak: Bir sandalyenin kenarına, ayaklarınız yerde olacak şekilde oturun. İlk başlarda eğer sandalyenin kenarına oturmak size zor geliyorsa biraz daha geriye oturabilir ve zamanla bedeninizin dikliğini daha rahat denetleyebilir hale geldiğinizde sandalyenin kenarına oturabilirsiniz. Sırtınızın dikliğini belinizden sağlayın. Pek çok insan burada bir hata yapıp sırtını dik tutmak için bedenlerinin üst kısmını ve. omuzlarını kasarlar. Yapmanız gereken şey, bedeninizin dikliğini belinizden ayarlayıp omuzlarınızı ve bedeninizin üst kısmını gevşek bırakmaktır. Bedeninizin üst kısmını doğal bir şekilde dik tutun. Omuzlarınız düşük, göğsünüz ve karnınız tümüyle gevşemiş halde olsun. Çenenizi hafifçe ensenize doğru çekerek ensenizi düzleştirin. Meditasyon çalışmasının herhangi bir aşamasında beliniz ya da sırtınız ağrırsa, ki bu çalışmaya yeni başlayan her insanın 180 Uzun Yaşamın Sırları
başına gelebilir, bu durumda bedeninizi hareket ettirebilir ya da ellerinizi ısıtıp ağrıyan bölgelere masaj yapabilirsiniz. Ellerinizi, avuçlarınız yukarıya dönük olacak şekilde rahatça bacaklarınızın üzerine koyun. Dilinizin ucunu, üst ön dişlerinizin biraz gerisinde damağınıza değdirin. Gözlerinizi yumuşak bir şekilde kapatın. Ağzınızı kapalı tutup burnunuzdan soluyun ve eğer ağzınızda tükürük üretilirse tükürüğünüzü rahatça yutun.
Diz Üstü Oturuş: Dizlerinizi kırıp, aralarında 10-15 cm. açıklık olacak şekilde, dizlerinizin üzerine oturun. Kalçalarınız topuklarınızın üzerinde olsun.
Altıncı Adım; Uzun Yaşam için Egzersizler 181
Bağdaş Kurmak: Yere oturun. Sağ bacağınızı dizinizden kırarak kendinize doğru çekin. Ayağınızı, ayak tabanınız havaya bakacak şekilde kasığınızın önüne doğru çekip yere koyun. Ardından sol bacağınızı dizinizden kırıp kendinize doğru çekin ve ayak tabanınız yukarıya bakacak şekilde, sol ayağınızı sağ ayağınızın hemen önüne, topuklarınız neredeyse birbirine değecek şekildi koyun. Ellerinizi, avuçlarınız yukarıya dönük olacak şekilde rahatça bacaklarınızın üzerine koyun. Bedeninizin üst kısmını doğal bir şekilde dik tutun. Omuzlarınız düşük, göğsünüz ve karnınız tümüyle gevşemiş halde olsun. Çenenizi hafifçe ensenize doğru çekerek ensenizi düz-leştirin. Dilinizin ucunu üst ön dişlerinizin biraz gerisinde damağınıza değdirin. Gözlerinizi yumuşak bir şekilde kapatın. Ağzınızı kapalı tutup burnunuzdan soluyun ve eğer ağzınızda tükürük üretilirse tükürüğünüzü rahatça yutun.
182 Uzun Yaşamın Sırları
Uygulama • Rahat ettiğiniz bir meditasyon oturuşunda oturduktan sonra, gözlerinizi açık tutarak rahatça ileriye doğru bakın. Bedeninize hiçbir şekilde müdahele etmeden, rahat bir şekilde soluk alıp vermesini izleyin. • Bir süre sonra başınızı eğmeden bakışlarını yere, 90-100 cm. ilerideki bir noktaya yönlendirin. Bu noktaya özellikle odaklanmadan serbestçe bakarken, bir süre boyunca bedeninizin kendiliğinden ve rahatça soluk alıp vermesini izlemeyi sürdürün. • Başınızı eğmeden bakışlarınızı bedeninize biraz daha yaklaştırın. Şimdi bakışlarınız, bedeninizden birkaç santimetre ileride, yerde olacaktır. Aynı şekilde, bu noktaya da özellikle odaklanmadan serbestçe bakarken bir süre boyunca bedeninizin kendiliğinden ve rahatça soluk alıp vermesini izleyin. • Şimdi gözlerinizi kapatın ve dikkatinizi burnunuzun ucuna yönlendirin. Bedeniniz kendiliğinden soluk alıp verirken, her soluk alışınızda havanın burun kanatlarınızda yarattığı serinliği ve her soluk verişinizde burun kanatlarınızda yarattığı ılıklığı hissedin. Bir süre boyunca bu şekilde soluklarınızı izlemeyi sürdürün. • Yavaş yavaş, bedeninizin kendiliğinden soluk alıp verişini izleyerek dikkatinizi karnınızın alt kısmına solunum çalışmalarında enerji küresini oluşturduğunuz bölgeye yönlendirin. • Bırakın bedeniniz canı nasıl istiyorsa o şekilde soluk alıp versin. Soluklarınıza kesinlikle müdahale etmeyin. Bir izleyici olun ve yalnızca izleyin. • Şimdi bedeniniz doğal bir şekilde soluk alıp verirken her soluk alışınızı ve soluk verişinizi saymaya başlayın: Bedeniniz so-
luk aldığında içinizden 1, diye sayın; soluk verdiğinde, 2 deyin. Yeniden soluk aldığında, 3; yeniden soluk verdiğinde, 4... Bu şekilde 10'a kadar sayın. 10'a geldiğinizde 11 diye devam etmeyin. Yeniden 1'e dönün ve saymaya birden başlayarak devam edin. • Meditasyon çalışmasında ustalaştıkça, yalnızca soluk verişlerinizi sayın. • Daha da ustalaştığınızda soluklarınızı hiç saymayın yalnızca büyük birfarkındalıkla izleyin. Ancak meditasyon süresi boyunca soluklarınızı saymadan izleyebilir hale gelmesi için oldukça uzun bir zaman geçmesi gerekebilir. Bunun için acele etmeyin. Çünkü soluklarınızı saysanız da saymasanız da meditasyonun etkileri hemen hemen aynı olacaktır. • 10 ya da 20 dakikalık bir meditasyonun ardından, hiç acele etmeden yavaşça gözlerinizi açın ve kendinize gelmek için bir sonraki bölümde anlatılan masaj tekniklerini uygulayın.
Notlar: • Ensenizi, omuzlarınızı, göğsünüzü, diyaframınızı ya da karnınızı kasmadığınıza emin olun. • Doğal bir şekilde dik durun ve sırtınızın kamburlaşmasına izin vermeyin. • ilk başlarda, meditasyon çalışmasında ustalaşıncaya kadar sık sık bedeninizin duruşunu kontrol edin. • ilk başlarda düşüncelerin bir türlü durmadığını farkedebilirsi-niz. Hatta sık sık soluklarınızı sayarken aklınızın karıştığını, saymayı unuttuğunuzu da farkedebliirsiniz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda kesinlikle nerede kaldığınızı hatırlamaya çalışmayın. Sakin bir şekilde yeniden 1'den itibaren saymaya başlayın.
184 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 185
Düşünceleri kesinlikle aklınızdan uzaklaştırmaya çalışmayın. Bu
Kendi Kendinize Masaj
düşüncelerin daha da büyük bir hızla zihninize saldırmasına neden olacaktır. Yalnızca bir izleyici olun. Bırakın düşünceler gelsin ve gitsin. Siz yalnızca solunumunuzun farkında olun ve soluklarınızı
Bu kitapta anlatılacak olan masaj teknikleri, kendi kendinize
saymayı sürdürün.
uygulayabileceğiniz tekniklerdir. Bu teknikler, cildinizi, bedeninizdeki enerji hatlarını ve iç organlarınızı canlandıracak şekilde tasarlanmışlardır.
Uyan
Bu masaj tekniklerini, meditasyon ya da herhangi bir çalışmanın
Meditasyon uygulaması, özellikle de uzun süren meditasyon
ardından uygulayabileceğiniz gibi herhangi bir zamanda ve yerde de
uygulamaları, zaman içinde bilinçaltının serbest kalmasına neden
uygulayabilirsiniz.
olabilirler. Eğer ruhsal olarak dengeli durumda değilseniz ya da psikiyatrik bir tedaviden geçiyorsanız, meditasyon çalışmasına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmaksınız. Meditasyonun kendi başına herhangi bir zararı yoktur ancak bazı
Yüzü Ovmak:
durumlarda bilinçaltında serbest kalan bir duygu ya da anı, kişinin
• Avuçlarınızı, iyice birbirine sürterek ısıtın. Ardından iyice ısın
tek başına altından kalkamayacağı kadar büyük olabilir. Bu nedenle
mış olan avuçlarınızı yüzünüze koyun.
de zihinsel olarak kendinizi yeterince dengede hissetmiyorsanız
• Yumuşak hareketlerle yanaklarınıza, alnınıza, ensenize ve
meditasyon çalışmasına başlamadan önce mutlaka uzun bir süre
boynunuza masaj yapın.
beden ile ilgili egzersizleri ve bu kitapta anlatılan diğer çalışmaları uygulayın.
186 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 187
Burnu Ovmak: • Avuçlarınızı, iyice birbirine sürterek ısıtın. • işaret parmaklarınızı orta parmaklarınızın üzerine koyun ve orta parmaklarınızla burnunuzun dış kenarlarına yumuşak hareketlerle yukarıya ve aşağıya doğru masaj yapın.
Gözlere Masaj: • Avuçlarınızı, birbirine sürterek iyice ısıtın. • Isınmış olan avuçlarınızı gözlerinizin üzerine koyun ve avuçlarınızdaki ılıklığın gözlerinize yayıldığını hissedin.
• Ardından burnunuzun üst kısmını, kaşlarınızın arasına yakın bir noktayı bir elinizin baş ve işaret parmaklarıyla tutup hafifçe çekerek serbest bırakın. Bunu birkaç kez tekrarlayın. • Şimdi bir elinizin işaret parmağını ya da işaret ve orta parmağını burunuzun hemen altına koyun ve parmaklarınızı sağaso-la hareket ettirerek burnunuzun altına masaj yapın.
• Elleriniz soğursa bir kez daha ısıtıp yeniden gözlerinizin üzerine koyun. Bu şekilde birkaç kez ellerinizdeki ılıklığı gözlerinize çekin. • İşaret, orta ve yüzük parmaklarınızın uçlarını kullanarak yumuşak dairevi hareketlerle üst gözkapağınızın üzerinden göz kürenizin üst kısmına masaj yapın. • Ardından aynı şekilde alt göz kapağınızın üzerinden göz kürenizin alt kısmına masaj yapın.
188 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 189 j
Kulakları Ovmak: • Kulaklarınızı örtmüş olduğunuz avuçlarınızı yukarıya ve aşa ğıya doğru hareket ettirerek kulaklarınıza masaj yapın. • Kulaklarınızda bedeninizin tamamını uyaran akupunktur noktaları bulunmaktadır. Kulaklarınızı ovmak bu akupunktur noktalarının uyarılmasını sağlamaktadır.
A l
Kolları Ovmak:
• Sol kolunuzun dış kısmına masaj yaptıktan sonra aynı şekilde
• Avuçlarınızı iyice birbirine sürterek ısıtın.
sağ kolunuzun dış kısmına da masaj yapın.
• Ardından sol kolunuzu düz bir şekilde uzatın. Sol avcunuzu yukarıya bakacak şekilde döndürün.
Göğsü Süpürmek:
• Sağ avcunuzu, sol kolunuzun iç kısmına koyup yukarıya ve aşağıya doğru kolunuzun iç kısmına masaj yapın.
• Avuçlarınızı birbirine sürterek iyice ısıtın.
• Ardından ellerinize yer değiştirerek aynı şekilde sağ kolunuzun iç kısmına masaj yapın.
• Avuçlarınızı yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirerek tüm
• Isınmış olan avuçlarınızı göğsüzün üst tarafına koyun. göğsünüzü süpürün.
• Bitirdikten sonra yeniden sol kolunuzu ileriye uzatın ancak bu kez avucunuzu aşağıya bakacak şekilde döndürün ve kolunuzun dış kısmına masaj yapın.
Göğsü Yumruklamak: • Ellerinizle gevşek birer yumruk yapın. • Gevşek yumruk yaptığınız ellerinizle göğüs kafesinizin tamamını
yukarıdan
aşağıya
doğru
yumuşak
hareketlerle
yumrukla-yın. • Sert vurmamaya özen gösterin. • Yumruklarınızla göğsünüzü döverken, darbelerden yayılan yumuşak titreşimleri göğüs kafesinizin içinde hissedin.
192 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 193
Böbreklere Vurmak: Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler
Beli Ovmak: • Avuçlarınızı birbirine sürterek ısıtın. • Ardından avuçlarınızı sırtınıza koyun. • Bırakın avuçlarınızdaki ılıklık, belinize ve böbreklerinize aksın. • Ellerinizin soğuduğunu hissederseniz bir kez daha ısıtın ve ardından sırtınıza ve tüm belinize yukarıdan sağıya, kuyruk sokumunuza kadar masaj yapın.
194 Uzun Yaşamın Sırları
195
Bacakları Ovmak:
Ayak Tabanlarını Ovmak:
• Yere oturup bacaklarınızı ileriye doğru uzatın.
• Yere oturup bacaklarınızı ileriye doğru uzatın.
• Avuçlarınızı birbirine sürterek iyice ısıtın.
• Avuçlarınızı birbirine sürterek iyice ısıtın.
• Avuçlarınızı bacaklarınızın iç kısmına koyun ve yukarıdan aşağıya, topuklarınıza doğru masaj yapın.
• Sol dizinizi kırıp ayağınızı, ayak tabanınız yukarıya bakacak şekilde kucağınıza koyun. Isıttığınız avuçlarınızla ayak tabanınızın tamamına masaj yapın.
• Ardından aynı şekilde yukarıdan aşağıya doğru bacaklarınızın dış kısımlarına masaj yapın.
196 Uzun Yaşamın Sırları
• Ardından sol ayağınızı ileriye uzatın ve bu kez sağ ayağınızı kucağınıza alıp aynı şekilde sağ ayağınızın tabanına masaj yapın.
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 197
Karnı Ovma Egzersiz-1: Beden ve zihin ile ilgili pek çok hastalık kendilerini mutlaka karın bölgesindeki gerilimler ve karın bölgesindeki enerji hatlarında
• Her iki yöne doğru da 36 kez, 100 kez ya da istediğiniz sayı da masaj yapabilirsiniz. • Saat yönünde yapılan masaj kabızlık sorunlarında işe yara-
tıkanıklıklar olarak göstertir. Özellikle de yaş ilerledikçe karın ve
maktadır. Saatin ters yönünde yapılan masaj ise ishalin durdu-
mide bölgesini çalıştırmak gittikçe daha da zor bir hale gelmeye
rulmasında.
başlar. Eğer uzun bir süredir, hatta gençliğinizden bu yana mide adelelerinizi çalıştıracak bir takım egzersizler uy-gulamıyorsanız, kırk yaşınızdan sonra mekik çekmek gibi mide egzersizleri pek sağlıklı olmayabilir.
• Bu çalışmayı istediğiniz kadar tekrarlayabilir günün herhangi bir saatinde yapabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken tek şey bu çalışmayı yemeğin hemen ardından uygulamamaktır.
Bu çalışma hem karnınıza egzersiz yaptırılmasını, hem mide sorunlarının iyileşmesini hem de karın bölgesinin stresten arınmış bir hale gelerek bedenin sağlıklı kalmasını sağlayacaktır. Egzersizin bir diğer faydası da karın bölgesindeki yağları eriterek kilo sorununa etkili bir çözüm oluşturmasıdır.
UYGULAMA: • Sırtüstü yere yatarak gevşeyin. • Avuçlarınızı iyice birbirine sürterek ellerinizi ısıtın. • Sağ avcunuzu karnınızın üzerine koyun ve sol avucunuzu sağ avucunuzun üzerine koyun. • Karnınıza sağdan sola doğru, saat yönünde dairevi hareketlerle masaj yapmaya başlayın, ilk önce küçük dairevi hareketlerle başlayıp, daireleri gittikçe büyütün. En sonunda göğüs kafesinizin hemen altıyla kasık kemiğinize kadar ulaşan bir daire çizecek şekilde karnınıza masaj yapın. • Saat yönünde dairevi hareketlerle masaj yaptıktan sonra dairelerin yönünü değiştirin ve bu kez saatin ters yönüne doğru dairevi hareketlerle masaj yapın. Bu yöne doğru masaj yaparken dairelerin çapını gittikçe küçültmeye başlayın. Karnınızı ovarken büyük bir güçle bastırmaya çalışmayın. Hafif ama sabit bir baskı uygulamanız yeterli olacaktır.
198 Uzun Yaşamın Sırları
Altıncı Adım: Uzun Yaşam için Egzersizler 199
Mide Sorunları İçin Karnı Ovma Egzersizi-2:
7. Adım: hayat amacı
Bu çalışma, karın bölgesine bir önceki çalışmaya oranla daha fazla enerji taşır. Bu nedenle de tüketici ve güçten düşürücü iç organ rahatsızlıklarının iyileştirilmesine yardımcı olur. Aynı zamanda bel bölgesinin incelmesine de yardımcı olur. UYGULAMA: • Rahat ettiğiniz bir şekilde oturun. • Avuçlarınızı güçlü bir şekilde birbirine sürterek iyice ısıtın. • Avuçlarınızı karnınızın iki tarafına parmak uçlarınız aşağıya bakacak şekilde yerleştirin. • Aşağıdaki resimde gösterildiği şekilde karın bölgenizi yandan, yukarıdan aşağıya doğru daireler çizerek güçlü ve hızlı hareketlerle ovun. • Bu ovma hareketini karın bölgeniz iyice ısınıncaya kadar sürdürün. • Bu çalışmayı istediğiniz kadar tekrarlayabilir ve istediğiniz zaman uygulayabilirsiniz. Yalnızca yemeğin hemen ardından uygulamamaya dikkat etmelisiniz.
Uzun bir yaşam, anlamlı bir yaşam ile eşdeğerdir. Bu anlamın herkes tarafından kabul gören büyük bir anlam olmasına gerek yoktur; sizin için anlamlı olması yeterlidir. Uzun yaşayan insanların tamamının, bir yaşama amacı bulunmaktadır. Hayat amacı bulunmayan insanların amacı, sabırla ölmeyi beklemektir. Elbette ki, hiç kimse durduk yerde kendisine bir hayat amacı edinemez. Hayat amacımızın kendi kişiliğimiz ve varoluş biçimimiz ile uyumlu olması ve bizi bir tür "mükemmelliğe" ulaştırması gerekir. Hayat amacı ile açgözlülüğün birbirine karıştırılmaması gerekir. Yakın bir tarihte, kendisinden Emei Qigong yöntemlerini öğrenmeye başladığım Fu Wei Zhong, bir eğitimi sırasında şunları söylemişti: "Arzular iyidir. Arzularınız olmadığı zaman gideceğiniz bir yön de olmaz. Arzularınız hayatınıza yön verir. Fakat arzularınızın ılımlı olması gerekir. Eğer arzularınızın belli bir sınırın üzerine çıkmalarına izin verirseniz o zaman açgözlülüğe dönüşürler. Açgözlülük ise bu yaşamdaki acılarımızın en büyük kaynaklarından bir tanesidir." Uzun yaşama ulaşmak için kısa dönemli arzulara sahip olurken, bir yandan da uzun süreli bir hayat amacına, sizi mükemmelliğe ulaştıracak bir hedefe sahip olmanız gerekmektedir. Peki ama böyle bir hedef, varoluş amacımız ve görevimiz nasıl bulunabilir?
200 Uzun Yaşamın Sırları
Yedinci Adım: Hayat Amacı 201
Hayat amacımız, gerçekte olduğumuz şeyde gizlidir
Mevlana Celaleddin Rumi, bunu yazılarında çok anlamlı bir şekilde açıklamıştır: Ona göre, bu boyuttaki varoluşumuzu tamamlayıp bir sonraki boyuta geçtiğimizde hangi başarılara imza attığımız Yaratanımız için önemli olmayacaktır. Yaptığımı/ işler,
Bir kalem, hangi nedenle sahip olduğu tasarıma sahiptir? Ya da bir
başarılarımız ne kadar büyük olursa olsun önemli değildir.
matara niçin içi boş bir kap şeklindedir de örneğin, içi dolu, ortası
Yaratanımız için önemli olan tek şey, bizim için belirlediği o özel, o
boş, üstü açık bir kap şeklinde değildir?
anlamlı görevi, ister büyük ister küçük bir görev olsun, tamamlayıp
Bir kalemin yazma işlevini yerine getirmesi için onun alabileceği
tamamlamadığımızdır.
Eğer,
der
Mevlana,
bu küçük
görevi
en mantıklı tasarım, sahip olduğu bu tasarımdır. Bu tasarım
tamamladıysanız, başka hiçbir şey başarma-mış olsanız da kutsal
sayesinde yazma işlevini ve bunun doğal bir sonucu olarak da
bir yaşam yaşamış olursunuz.
yazmaya olanak tanıma görevini yerine getirebilir.
Her birimiz, duygu ve düşüncelere sahip varlıklar olarak, bu
Bir mataranın, sıvı taşıma işlevini yerine getirebilmesi için
dünyaya belli bir tasarım ile, bu tasarımın doğal sonucu olan belli bir
alabileceği en mantıklı tasarım, içi boş ağzı kapalı tasarımdır. Bu
işlev ile ve yine bu işlevin doğal bir sonucu olan belli bir görev ile
tasarım sayesinde sıvının kaybolmadan taşınması ve korunması
geliyoruz. Yaşam görevimizin ne olduğu, sahip olduğumuz doğal
işlevini yerine getirebilir. Bu işlev onun varoluş amacı olan, ihtiyaç
tasarımda saklıdır. Eğer tasarımımız doğal ve tam ise o zaman
durumunda kişiye hayatta kalmasını ya da içmekten zevk almasını
işlevimiz ve görevimiz kendiliklerinden açığa çıkmakta, dolu dolu,
sağlayacak sıvıyı sağlama görevini yerine getirebilir.
eksiksiz ve mutlu bir hayat yaşamamızı sağlamaktadır.
Evrende varolan her varlık, belli bir nedenle, sahip olduğu
Zihinsel ya da bedensel olsun her tür hastalık, doğal tasarı-
tasarımı alır. Sahip olduğu bu tasarım, onun işlevini ve bunun doğal
mımızda bir tür bozulmaya neden olur. Bu bozuk tasarım ile elde
bir sonucu olarak da varoluş amacını yani görevini yerine
edilebilecek bir çok büyük başarı olmasına karşın asıl görevimiz
getirmesini sağlar. Herhangi bir varlığın, özellikle de duyguları ve
yerine getirilememektedir.
düşünceleri olan bir varlığın, varoluşunun gereklerini tamamlayıp,
Bununla birlikte, doğru tasarımın her zaman fiziksel tasarım
varoluşunun bir sonraki aşamasına geçebilmesi için ilk olarak
olduğunu düşünme hatasını yapmayın. Bu tasarım kendini zihinsel
evrenin belli bir mantığa göre yarattığı doğru tasarımını koruması ya
ya da ruhsal olarak farklı biçimlerde, evrenin bizim için belirlediği
da yeniden bu tasarımı kazanması gerekmektedir. Varlık, yalnızca
büyük ve değiştirilemez kadere bağlı olarak, bize verilmiş olabilir.
bu doğru tasarımını kazandığında işlevini yerine getirebilir. İşlevini
Evrenin planları daima biz insan zekasını ve anlayışını aşan bir
yerine getirmesi, herhangi bir canlı türünün dolu dolu, eksiksiz, tam
bakış açısına sahiptir. Bir an için kötü olduğunu düşündüğümüz bir
ve anlamlı bir hayat yaşamasının temel ön şartıdır. Bu ön şart
şey, uzun bir zaman açısından bakıldığında son derece gerekli hatta
tamamlandığında, varlık, evren denilen gizemin kendisi için,
iyi bir şeye bile dönüşebilir. Bu nedenle, evrenin bizler tarafından
yalnızca kendi özel nitelikleri için kararlaştırdığı önemli görevini
istisnalar olarak adlandırılan
yerine getirebilir.
102 Uzun Yaşamın Sırları
Yedinci Adım: Hayat Amacı 203
akıl almaz işlevini aklımızda tutarak, tasarımın bazen bizim anlayışımızı aşan bir şekilde açığa çıkabileceğini kabul edip, en uygun tasarımımızın bize sunduğu hayat amacına doğru hareket etmemiz gerekir. Evrenin bize sunduğunun bozulması olarak adlandırabileceğimiz hastalık, ruhsal bir bakış açısından baktığımızda "doğal yol"dan uzaklaştığımızı anlamamız için bize gönderilen bir işaretten başka bir şey değildir. Hastalığın ciddiyeti ise bizim yoldan "ne kadar uzaklaştığımız" ile doğrudan ilişkilidir. Evrenin "anlamlı istisnaları" açısından ise bu durum, bazen öğrenmemiz gereken dersleri öğrenmemiz için, "yol"u yeniden bulabilmemiz, ama bu sayede "kaybolmak" olarak adlandırdığımız bilinmedik diyarlardaki dersleri, "manzaraları" görüp ruhsal gelişimimizi gerçekleştirmemiz için gerekli bir şey olabilir. Durum her ne olursa olsun, yolumuzun doğru "tasarıma", bunun sonucu olarak da doğru "işleve" ve "amaca" ya da "göreve" yönelmesi gerekir. Bu nedenle de iyileşmek son derece önemlidir; çünkü ancak iyilikle doğru tasarımı kazanır ve varoluşumuzu eksiksiz olarak gerçekleştirebiliriz.
Kaderimizin ve hayat amacımızın şifresi Holografik bir evrende yaşıyoruz. Günümüz bilimi bize kuramlarından bir tanesi aracılığıyla, evrenin en küçük parçasının evren ile ilgili bilginin tamamını içerdiğini söylüyor. Bu bilgiye nasıl ulaşılacağı ve bu bilginin nasıl deşifre edileceği ise çağlar boyunca düşünürlerden bilim adamlarına kadar pek çok büyük zihnin inceleme konusu olmuş durumdadır.
Yakın bir tarihte, canlı varlıkların DNA adı verilen bir tür bilgi bankasına sahip olduklarının keşfedilmesiyle, herhangi bir varlığın tamamı ile ilgili potansiyelin ve onun oluşumu için gerekli olan bilginin mikroskopik düzeyde bir arada varolduğu kanıtlanmış oldu. Küçücük bir tohum, kocaman bir ağaç olabilmek için ihtiyaç duyduğu bilginin tamamını içermektedir. Aynı şekilde bir insanın DNA'sı onun bir yumurta ve spermden, tümüyle gelişmiş bir insan olmasını sağlayacak tüm bilgiyi içermektedir. Hatta, DNA'larımız, ne tür hastalıklara sahip olacağımız, kaç yaşlarında olası bir kalp krizini yaşayacağımız gibi bilgileri, yani bir anlamda kaderimizi bile bir tür potansiyel bilgi olarak kendi içinde bulundurmaktadır. Yakın zamanlarda, Ken Wilber gibi bir takım çağdaş düşünürler, nasıl ki insanın DNA'ları varsa, toplumların da DNA'ları olması gerektiği fikrini ortaya attılar ve bu bilgi depolarını MEME olarak adlandırdılar. MEME denilen toplumsal DNA'lar, o toplumun ortak bilgi birikimlerinin bir sonucu olarak oluşmakta ve toplumun içinde varolan herhangi bir bireyin, o toplumun bir parçası olmasını sağlamaktadırlar. Buna ek olarak MEME, toplumun genel eğilimlerini ve davranış modellerini, yani toplumun kaderini de anlatmaktadır. Son 20 yılın, üzerinde en çok konuşulan konularından bir tanesi Kaos Kuramı ve Entropi kanunu oldu. Bilimi, ruhsallıkla ya da felsefe ile birleştirmeye çalışan pek çok insan için elbette bu kanunlar biraz can sıkıcıydı. Can sıkıcı olmalarının nedenlerinden bir tanesi, bu kanunların bir tanesi belirsizlikten bahsederken bir diğerinin evrende sürekli bir çürüme ve bozulmanın varolduğunu anlatmasıydı. Kısa bir süre sonra felsefenin ve ruhsallığın imdadına yine bilim yetişti ve "kendini yenileyen yapılar" diyebileceğimiz yeni bir kuram ortaya atıldı. Bu kuramı göre, evrendeki olgular kendi içlerindeki bir bilgi ya da bilinç uyarınca, kendilerini yenileme özelliğine sahiptiler. Örne-
204 Uzun Yaşamın Sırları
Yedinci Adım: Hayat Amacı 205
ğin, entropi kuralına göre elimiz kesildiğinde onun iyileşmesi
İnsanın organlarının bir bilinci vardı. Bu bilinç o organın k<ı
mümkün değilmiş gibi görünürken, kendini yenileyen yapılar
derini anlatıyordu. Tüm organların toplam bilinci, birey olarak o
kuramına göre, elimiz kesildiğinde "bir tür bilinç" bu kesiğin
insanın fiziksel yapısını ve kaderini açıklıyordu. Tüm insanlar bir
yamanmasını sağlıyordu. Aynı şekilde kuyruğu kopan bir ker-
araya geldiğinde, insanlığın ortak bilincini ve kaderini oluşturuyordu.
tenkelenin kuyruğu, bir tür bilinç aracılığıyla kendini yeniden üretiyordu.
Aynı şekilde, gezegenimizde yaşayan canlıların tamamının ortak bilinçleri bir araya geldiğinde gezegenimizin kaderini ya da bilincini
Biraz daha zaman geçti ve 2006 yılına geldiğimizde ünlü bir
oluşturuyordu. Doğa ruhları ya da bu bilinç durumları Hint öğretileri
fizikçi, bir atom altı parçacığının 15-20 saniye sonra tam olarak
tarafından Devalar ya da tanrıçalar olarak adlandırılıyordu. Geçmiş
nerede bulunacağını belirleyebileceğimizi kanıtladı. Bu bilgi, bilim
çağların bilim insanları bütün bu bilinç durumlarının, evrensel bir
dünyasına bomba gibi düştü; çünkü uzun yıllardır bilim dünyasının
bilincin bir parçası olarak anlaşılabileceğine ve herhangi bir bireyin
en büyük dayanak noktalarından bir tanesi olan belirsizlik kuramının
kaderinin gerekli şifre çözüldüğünde önceden belirlenebileceğine
pabucu dama atılmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla, tüm evreni yöneten bir
inanıyorlardı. Gözlemlerinin sonucunda insanın bilinci ve kaderi ile
bilinç ve bir kader vardı.
ilgili pek çok uygulama geliştirdiler. Bu uygulamalar geçmişin ruhsal
Peki ama eğer her şeyin temelinde, o yapıyı yöneten bir bilinç ve her oluşumun bir kaderi varsa, bu bilgiye nasıl ulaşılabilir? işte bu soru, geçmişte bu gerçeğin farkına varan pek çok kadim bilim insanı tarafından sorulmuş ve elde edilen bilgiler ezoterik bilgi birimi olarak
ya
da
ezoterik
öğretilerinin
yaratılmasını
sağladı.
Kaderin
anlaşılması için geliştirilen öğretiler, günümüzde genel olarak astroloji, numeroloji, kehanet gibi isimlerle tanındılar. içinde yaşadığımız çağ, ortak bilincimizin bir ürünü olarak eski
derlenmiştir. Geçmişin bilim insanları, ilk olarak evrende varolan her
bilgilerin yeni
şeyin bir ortak bilincinin var olduğunu keşfetmişlerdi. Animist dünya
baktığınızda ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. 25 yıl önce,
görüşünün bir parçası olan bu anlayış, evrendeki her canlı türünün,
şu an sahip olduğumuz bilgilere sahip olmak neredeyse olanaksızdı.
o canlı türünün en mükemmel örneği olan bir tür bilinç tarafından
Bir yüzyıl önce ise bütün bu bilgilerin varlığından bile haberdar
yönetildiğine
tamamını
değildik. Oysa günümüzde, binlerce yıldır büyük bir sır olarak
yöneten bir çam ağacı bilinci vardı. Bütün ağaç türlerinin bilinci bir
saklanan kadim bilgiler herkesin kullanımına açılırken bir yandan da
araya geldiğinde ise ağacın bilincini oluşturuyorlardı. Tüm bitkilerin
internet ve diğer bilgi teknolojileri aracılığıyla herkesin hemen
bir ortak bilinci vardı ve tüm bitkilerin ortak bilinci bir araya
hemen her tür çağdaş bilgiye ulaşması mümkün hale geldi. Artık
geldiğinde bitkilerin ortak bilincini oluşturuyordu. Anlayacağınız gibi
insanlar için sınırlar, engeller gittikçe kalkmaya başlıyor.
inanıyordu.
Örneğin
çam
ağaçlarının
bir ağacı, birey olarak oluşturan bilinç, bir tür DNA gibi, o ağacın fiziksel yapısını ve kaderini anlatıyordu. Ancak o ağaç türünün tüm bireylerinin toplamını oluşturan ortak bilinç, bir tür MEME gibi o
bilgiler ile birleştiği bir çağ oldu. Çevrenize
Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz bir takım sonuçları bulunmaktadır. Olumlu kısmı, kendi yaşamlarımızı da-
ağaçların toplam kaderini belirliyor-du.
206 Uzun Yaşamın Sırları
Yedinci Adım: Hayat Amacı 207
ha iyiye götürmemizi sağlayacak bilgilerin kullanımımıza açılmış olması ve bu bilgileri kullanarak yepyeni bilgiler yaratabilecek olmamızdır. Olumsuz yanı ise bilgilerin bu şekilde ortaya serilmesinin zaman zaman o bilginin önemini göz ardı etmemize neden olmasıdır. Yakın bir zamanda geliştirilmeye başlanan "Kader Planlama Tekniği", eski çağın bilgisi ile yeni çağın bilimini birleştiren yepyeni bir "deşifre" ve "analiz" yöntemidir. Bu yöntemin önemli özelliklerinden bir tanesi, insanın tasarımını ya da formunu, onun güçlü ve zayıf yanlarını, hepsinden önemlisi de varoluş amacını ve görevini belirlemesidir. Bu hedef bir kez belirlendikten sonra bir sonraki aşama, öğrencinin ya da "Kader Planlama Tekniği"nden faydalanan kişinin, eğitmen tarafından bu hayat amacına ulaşmak için neler yapabileceğini, kendi tasarımındaki avantajlı özellikleri kullanarak tasarlamasından oluşmaktadır. "Kader Planlama Tekniği"nin bir diğer özelliği de gelecekteki potansiyel olumlu ve olumsuz zamanları önceden belirleyerek kişinin bu zamanları kendi yararına kullanmasını sağlamasıdır. Günümüz insanının en önemli sorularından bir tanesi, kim olduğumuz ve varoluş amacımızın ne olduğudur. İnsanın kendi varoluşuna anlam bulması, hayatının bir çok sorununun, sihirli bir değnek dokundurulmuşçasına ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Kader Planlama Tekniği, bize bu bilgiye ulaşmamız için gerekli olan en önemli şeylerden bir tanesini, yani "tasarımımızın" ne olduğunu anlatmaktadır. Uzun, sağlıklı ve anlamlı bir hayat yaşayabilmek için ilk görevimiz tasarımımızı anlamak, bu keşifin sonucu olarak da varoluş amacımızı bulmaktır. Tasarımımız; amacımız ve kaderimiz ile ayrılmaz bir ilişki içindedir. Varoluş amacımızı yerine getirmek ise, bilgeleşme-
j 208 Uzun Yaşamın Sırları
mize ve mutlu olmamıza olanak tanımaktadır. Kader Planlama Tekniğini uyguladığım kişilerin en sık sordukları soru, değişmez bir kaderimizin bulunup bulunmadığıdır. Bu kendine tanıma tekniği bize, kaderimizin ana hatlarının belirgin olduğunu ve varoluş amacımızın da değiştirilemeyeceğini anlatmaktadır; ancak o kaderi izlemek ya da izlememek tümüyle bizim özgür seçimlerimizin bir sonucudur. Bir çam ağacının tohumunun bir çınar ağacı olması düşünülemez. Bir çam tohumu, çam ağacı olmak için gerekli olan bilgiye ya da bilince sahiptir. Aynı şekilde bir birey de kendi varoluş amacını gerçekleştirmesini sağlayacak bir bilinç ile doğmaktadır. Buna karşın, her ne kadar bazı insanlar bu gerçeği kısıtlayıcıymış gibi bulsalar da evrensel gerçek, bize bunun tersini söylemektedir. Arayıp durduğumuz mutluluk ve uzun yaşam ideali, varoluş amacımız ile bir arada bulunmaktadır. Mutsuzluğumuzun nedeni, varoluş amacımızın peşinden gitmememizdir. Evrensel kanunların bir sonucu olarak sahip olduğumuz bu bilinç durumu, o bilinç durumunun yapmak için yaratıldığı şeyi yaptığı zaman mutlu olmasını da tasarlamıştır. Bu nedenle mutluluk belirsiz ve nasıl bulunacağı belli olmayan bir şey değil, yapmaktan en zevk aldığımız şeyi yaptığımızda bulabileceğimiz bir varoluş durumudur. Hayatımız boyunca sürekli olarak hayallerimizin peşinden koşmanın ne kadar hayranlık uyandırıcı bir şey olduğunu duyduk. Hayallerinin peşinde koşan insanlar çoğunlukla bir tür kahraman ilan edilirler ve herkes bu insanlara hayranlık duyar. Hayallerimizin peşinden koşmak ve yapmak için yaratıldığımız şeyi yapmak, hemen herkesin hem fikir olduğu bir konu olmasına karşın toplumsal şartlanmalar çoğunlukla hayallerimizin peşinden koşmamıza engel olmaktadırlar. Annelerimiz, babalarımız ve kültürümüz bize, kesinlikle iyi niyetle, hayallerimizin
Yedinci Adım: Hayat Amacı 209
peşinden koşmak yerine bizim için hayal edilen şeyi, çoğunlukla da daha
güvenli
olduğunu
düşündükleri
şeyi
yaşamamızı
söylemektedirler. Bu anlamda gerçek kaderimizi izlemek yerine tümüyle yapay ve bize uymayan bir hayali izlemeye zorlanmaktayız. Elbette bu durumun sonucu büyük bir mutsuzluk, amaçsızlık, hastalık ve kısa bir yaşam olmaktadır. Çoğu insan ciddi bir hastalığın pençesine düştüğünde hayatında bir şeylerin ters gittiğini fark
etmekte,
hayallerinin
kaybedecek
peşinden
iyileşmektedirler.
bir
koşmaya
Bu
durumdan
şeyleri
olmadığına
başladıklarında da
ise
anlayacağınız
inanarak tümüyle üzere
mutluluğumuzun, sağlığımızın ve uzun yaşamımızın anahtarı, tasarımımızın
belirlediği
varoluş
amacımızı
gerçekleştirmekte
saklıdır. Bazı insanlar varoluş nedenlerini ve hayat amaçlarını bulacak
Hayat amacımız ve hayatın dönemleri Uzun yaşayan insanlar, küçük ve kolay hedefleri olan, buna ek olarak da tüm hayatları boyunca adım adım mükemmelleştirmekle uğraştıkları bir hayat amacına sahip olan insanlardır. Bu insanların küçük ve ulaşılabilir hedefleri hayatlarının daha kısa dönemlerine odaklanır. Bu hedefler, kolay elde edilebilir hedefler oldukları için, uzun yaşayan insanları açgözlülükten ve bunun beraberinde gelen sağlık sorunlarından koruyarak mutlu olmalarını sağlar. Kader Planlama Tekniğine göre insan hayatı, birbirinden farklı konulara odaklandığı dokuzar yıllık dokuz dönemden oluşmaktadır. Her dönem, bizi dokuzuncu dönem olan bilgelik dönemine ulaştıracak kendine özgü küçük hedefleri ve küçük dersleri içermektedir. Dokuzar yıllık
hayat
dönemlerimizi açgözlülüğe
kadar şanslıdırlar. Bu şans onların uzun, mutlu ve sağlıklı bir hayat
kapılmadan,
yaşamalarını da sağlar. Buna karşın çoğumuz, varoluş nedenimizi
yaşadığımızda, son dönem olan bilgelik dönemi yalnızca dokuz yıl
ve hayat amacımızın ne olduğunu tam olarak bilemez ve hayatımızı
değil, hayatımızın geri kalanı boyunca devam etmektedir. Burası
bunu bulmak için harcarız. Bu kitapta anlatılan yöntemleri
bilgeleştiğimiz ve mutlak bir mutluluk durumunda yaşadığımız
uygulamaya başladığınızda, bedeninizin ve zihninizin her geçen gün
dönemdir. Bu bilgelik döneminin ne kadar uzun olacağı, tümüyle
evren ile daha büyük bir uyum içinde işlemeye başladığını fark
hayat amacımız üzerinde ne kadar çalıştığımız ile doğrudan
edeceksiniz. Bu uyum, bir süre sonra hayat amacınızı anlamanızı
orantılıdır.
sağlayacak bir farkındalık da kazandıracaktır. Buna karşın, eğer hayat amacınızın ne olduğunu ve kendinizin kim olduğunuzu anlamak konusunda "Kader Planlama Tekniği"nden yararlanmak isterseniz, kitabın sonundaki iletişim bilgilerinden faydalanarak, bu konudaki bir uzmandan randevu alabilirsiniz.
olmaları
gerektiği
gibi
ve
huzurlu
bir
şekilde
Kısa dönemli ve kolay hedefleri olan ve hayat dönemlerinin içinden geçerken adım adım hayat amaçlarına doğru ilerleyen insanlar, ileri yaşlarına ulaştıklarında, görmeye alışkın olduğumuz yaşlı insanlardan oldukça farklı, son derece canlı, güçlü ve mutlu insanlar olmaktadırlar. Hayatın her dönemi zorlanmadan ve hızlandırılmaya çalışılmadan yaşanmalıdır. Nasıl ki vaktinden önce açan çiçek hayatta kalmayı başaramazsa, hızlandırılmaya çalışılan bir hayat dönemi de insanın uzun yaşamasını ve mutluluğa ulaşmasını olumsuz yönde etkiler.
210 Uzun Yaşamın Sırları
Yedinci Adım: Hayat Amacı 211
Hayatımızırr ilk dönemi çocukluk dönemimizdir. Bu dönemde, hayatta kalmamızı sağlayacak temel becerileri öğrenmekle geçiririz. Eğer bu dönemde öğrenmemiz gereken becerileri öğrenemez ve küçük hedeflerimize ulaşamazsak hayatlarımızın daha sonraki dönemleri bundan zarar görmeye başlar. Dokuz ile on sekiz yaş arasındaki dönemde, duyguları ve ailemizin dışındaki hayatı tanımaya başlarız. Bu dönem bizi yavaş yavaş yuvadan ayrılmaya hazırlar. Eğer yuvamızdan vaktinden önce ayrılmak için bu dönemi hızlandırmaya çalışırsak zarar görürüz. Bu dönem halen ailemizin güvenli kucağının tadını çıkarırken yavaş yavaş dış dünyayı tanıdığımız bir dönemdir. On sekiz ile yirmi yedi yaş aralığında, dış dünyayı ve karşı cinsi tanımak konusunda daha cüretkar girişimlerde bulunmaya başlarız. Tek başımıza yaşamaya ve kendi hayat amacımızı bulmaya giriştiğimiz bu dönem kendi küçük hedeflerinden ve küçük başarısızlıklarla oluşturduğumuz deneyimlerden meydana gelmektedir. Yirmi yedi ile otuz altı yaş aralığında, artık kendi yaşamımızı kurmaya hazır hale geliriz. Uzun hayat amacımız bu yaşlarımızda artık kendini tümüyle görünür hale getirir. Başka bir insanla hayat kurmaya ve sorumluluk almaya hazır olduğumuz bu dönem, aynı zamanda uzun hayatımız boyunca ihtiyaç duyduğumuz maddi ve manevi birikimlerimizi de yapmaya başladığımız bir dönemdir. Otuz altı ile kırk beş yaş arasındaki dönemde, o ana kadar yaşadığımız hayatı bir kez daha gözden geçirir, hayatımızın hangi alanlarına çeki düzen vererek hayat amacımıza doğru nasıl ilerleyeceğimizi anlamaya başlarız. Kırk beş ile elli dört yaş arasındaki dönemde, kendi içimize çekilir ve dikkatimizi yavaş yavaş içsel dünyaya, maddi dünyanın ötesindeki alana yönlendirmeye başlarız. Bu dönemde ha-
212 Uzun Yaşamın Sırları
yat amacımız artık kendini net bir şekilde bize belli etmiştir ve bu hayat amacına doğru kesin adımlar atmaya başlamışızdır. Hayatlarının bu dönemine kadar varoluş amaçlarını bulamamış insanlar için bu dönem çok önemli bir fırsat sunar. Bununla birlikte, bu şekilde adlandırmasak da hayat amacımız üzerinde daha ciddi çalışma kararlılığında olduğumuz bu dönem, eğer bu girişim konusunda deneyimsizsek kendimizi yanlış yollarda kaybetme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Elli dört ile altmış beş yaş aralığındaki dönemimizde, ailevi sorumluluklarımızın ağırlıklı kısmını tamamlamış, bizden sonraki kuşağın kendi hayatlarını sürdürebilir hale gelmelerini sağlamış olmanın tadını çıkarırız. Artık yavaş yavaş kendimize daha fazla zaman ayırmak ve hayat amacımız üzerinde çalışmak isteriz. Altmış beş ile yetmiş iki yaş aralığı, hayatımızın o dönemine kadar elde ettiğimiz başarıların diğer insanlar tarafından takdir edildiği ve tanındığı dönemdir. Bu dönemde artık, bir yandan diğer insanları hayat amaçlarını bulmaya yönlendirmeye hazırlanırken bir yandan da kendimizi hayat amacımıza ulaşmaya hazırlarız. Yetmiş iki ile seksen bir yaş aralığındaki son dönemimiz, artık bilgeleştiğimiz dönemdir. Bu dönemde, hayat ile ilgili pek çok sorunun yanıtını biliriz. Kendimizden önceki kuşağın hayat amaçlarını bulmalarına yardımcı olabilecek kadar deneyim sahibiyizdir. Bir yandan da kendi hayat amacımıza ulaşmış olmanın ve onu daha da fazla mükemmelleştirmeye çalışmanın tadını çıkarırız. Seksen bir yaşımızdan sonraki dönem, yaşama kararlılığında olduğumuz seneler boyunca devam eder. Hayatın en muhteşem dönemi olan bu bilgelik dönemi eğer hayat amacına ulaşılmışsa uzun ve son derece anlamlı bir hal alır.
Yedinci Adım: Hayat Amacı 213
Hayat kırkından sonra başlar, hayat ellisinden sonra başlar gibi
8. Adım: son aşama: bilgelik
bir takım lafları sık sık duyarız. Hayat, doğduğumuz an itibariyle başlamaktadır. Bu söz, hayatın dönemlerini anlayamayan ve hayatın farklı dönemlerinin birbirlerinden ayrı olduğunu düşünen insanlar
tarafından
kullanılmaktadır.
Hayatımızın
içindeki
dönemlerin tamamı, kendinden sonraki dönemi hazırlar. Bu nedenle her dönemimizin akıllıca, sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşanması gerekir. Hayat kırkından ya da ellisinden sonra başlamaz ama "bilgelik dönemi" yetmiş iki yaşımızdan sonra başlar. O ana kadar hayat amacımıza ne kadar yaklaştığımız bu dönemin nasıl olacağını ve ne kadar süreceğini belirler.
Bilge lafını duyduğunuz anda aklınıza niçin "yaşlı" bir insanın geldiğini düşündünüz mü hiç? Büyük olasılıkla bunun nedeni, kazanılan
deneyimlerin
zaman
içinde
"bilgeleşmeye"
neden
Uzun yaşam asla ve asla kronolojik yani zaman ile ilişkili bir
olduğunu içgüdüsel olarak biliyor olmamızdır. Genç bir insan ile
hedef olamaz. Uzun yaşam yalnızca anlamlı bir yaşam için değerli
bilgelik kavramını yan yana getirmekte zorlanırız. Genç insan, bütün
bir hedeftir. Bu nedenle, uzun ve sağlıklı yaşamak için mutlaka
bilgisine, deneyimine ya da olgunluğuna karşın bize, henüz
hayat amacınızı bulun ve küçük hedeflerle bu amacınıza doğru
yeterince "bilgeleşmemiş" görünür.
ilerleyin. Ardından bilgelik dönemindeki son görevinize hazırlanın.
Bir hayat amacına sahip olarak uzun yaşamayı başaran insanlar hayatlarının son dönemi olan "bilgelik" döneminde, kafamızdaki yaşlı bir insan görüntüsünden farklı olarak, son derece canlı ve toplum içinde etken roller oynamayı başarabilmektedirler. Canlı türlerinin ortak özelliklerinden bir tanesi, sahip olduğu bilgiyi davranışları aracılığıyla diğer canlı türlerine aktarmaktır. Bir dal parçası ile karıncaları kolayca yakalayabildiğim fark eden bir primat kendi türünden olan diğer primatların da bu davranış kalıbını taklit
etmelerini
sağlamaktadır.
Evrim,
evrenin
vazgeçilmez
yolculuğunun yönünü işaret etmektedir. Ev-rimleşebilmek içinse öğrenmek ve öğrenileni öğretmek gerekir. Evrende varolan her canlı türü, keşfettiği bilgi aracılığıyla bilgeleştikten sonra bu bilgisini diğerlerine aktarma hevesi duyar. Uzun yaşayan insanlar için de durum aynıdır. Uzun yaşayan insanlar, toplum içinde sürekli değişim gösteren etkin rollerini, yaşlandıkları zaman bir tür bilge olarak 214 Uzun Yaşamın Sırları
Sekizinci Adım: Son Aşama: Bilgelik 215
sürdürürler. Bu görev, hem uzun yaşayan insan hem de çevresindeki genç insanlar için son derece yararlıdır. Daha genç olanlara yol gösterme görevini üstlenen yaşlı insan kendini faydalı hissederek yaşama umudunu daha da güçlendirirken, genç insanlar onun yaşam konusundaki bilgeliğinden faydalanarak kendileri de uzun ve huzurlu bir yaşama ulaşmak için fırsat yakalayabilirler. Öğrenmek ve öğrendiklerimizi paylaşmak hayatımızın en temel unsurları arasında bulunmaktadır. Öğretmek aynı zamanda sizi daha iyi bir öğrenci yapar. Çoğu zaman bildiğiniz bir konuda iyice ustalaşmanız için yapmanız gereken şey bildiklerinizi öğretmenizdir. Hayat görevi öğretmenlik olan bir insan olarak bunun ne kadar önemli olduğunu kendi hayatımdan biliyorum. Uzun ve mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız, öğretmek için belli bir yaşa ulaşmayı beklemeyin; ama mutlaka belli bir bilgi birikimine ve belli bir deneyime ulaşın. Öğretmek büyük bir sorumluluk ve öğretmenin, bir öğrenci olduğunu kabul etmesini gerektirir. Gerçek öğretmenler aynı zamanda gerçek birer öğrencidirler. Uzun bir hayat yaşadığınızda hayatınızın ileri aşamalarında ister istemez bir öğretmene dönüşeceksiniz. Bununla birlikte öğretmenlik terimini, kelime anlamında elinde tebeşirle kara tahtanın önünde dikilen bir insan olarak anlamayın. Kendi ustalarımla yaşadığım deneyim öğrenme konusundaki bakış açımı normalde bilinenden biraz daha farklı olacak şekilde değiştirdi. Bir öğretmen size yaşamanın doğru yolunu öğreten bir insandır. Bu yola ulaştıracağını düşündüğünüz teknikler yalnızca birer araçtır ve tek başlarına bir hedef olamazlar. Çoğu zaman gerçek bir öğretmen, öğrencisini hayatın içinde, davranışları ve tavırlarıyla eğitir. Bir süre önce öğretmenlerimden bir tanesinden insanın
116 Uzun Yaşamın Sırları
mutsuzluğuna neden olan açgözlülük kavramı ile ilgili bir takım teknikler öğreniyordum. Benim için, açgözlülük bir kelime olarak ele alındığında anlaşılması zor bir kavramdı. Kendimi, bilindik anlamda açgözlü bir insan olarak algılayamadığım için öğretmenimin anlattıklarını anlamakta zorluk çekiyordum. Oysa öğretmenim bana durmadan açgözlü olduğumu, bu açgözlülüğümün de çok fazla şey öğrenmiş olmama neden olduğunu anlatıyordu. Bana, "Benden bile daha fazla şey biliyorsun," dedi. "Ama hâlâ hangi yolu seçeceğine karar vermeye uğraşıyorsun." Benim için bu, son derece normaldi. Yıllardır doğu öğretileri üzerinde çalışıyordum ve insanların nerelerde hatalar yaptığını görüyor, aynı hataları kendim tekrarlamak istemiyordum. Üstelik bildiğim şeylerden hangisinin ruhsal gelişim için daha iyi olduğuna karar vermekte de zorlanıyordum. Ruhsal gelişim için önümde uzanan her iki yol da ilgimi çekiyor ama iki yoldan hangisini seçeceğime karar vermekte zorlanıyordum. Öğretmenim bunu açgözlülük olarak adlandırırken ben kararsızlık olarak adlandırıyordum. Bir sabah, öğretmenimden erken kalkıp onun kahvaltısını hazırlamak üzere mutfağa girdim. Biraz sonra onun aslında benden önce uyandığını ama beni rahatsız etmek istemediği için evin içinde dolaşmadığını anladım. Sofrayı hızla hazırladıktan sonra, her zaman yaptığım gibi ilk olarak çayını hazırlamak için suyu ısıttım. Çayını demlemeye hazırlanırken mutfağa girdi ve "Bugün senin çaylarından bir tane içmek istiyorum," dedi. Arada bir siyah çay içerken bana eşlik ediyordu. Evde yalnızca demlik poşeti olarak kullanılan çaylardan kaldığını fark ettiğim için, "Bundan içer misiniz?" diye sordum. "Olur," dedi. Daha önceden de demlik poşetiyle hazırladığım çaydan içmiş ve tadını beğenmişti. Bardağına sıcak su doldurduktan sonra içine bir tane demSekizinci Adım: Son Aşama: Bilgelik 217
daha ilerisi: derslerimiz
lik poşeti attım. Suyun rengi biraz değişmişti ki usta, poşeti bardağının içinden çıkarmak için kaşığına uzandı. Hemen araya girip, "Biraz daha bekleyin isterseniz, yeterince demlenmedi," dedim. Bana gülümseyen gözlerle bakıp tek bir kelime söyledi: "Açgözlülük." Bu kadar basitti. Bütün sorularım yanıtlandı. Hangi yolu seçeceğimi biliyordum. Yıllardır öğrendiğim, birbiriyle çelişiyormuş gibi görünen bütün bilgiler bir anda yerli yerine oturdu.
Bu kitapta anlatılan bilgiler, kendinizi sağlıklı hale getirmek ve uzun bir hayat yaşamanıza yardımcı olmak için yeterlidir. Bununla birlikte zaman
zaman
bir
eğitmenin
gözetiminde
çalışmak,
hem
çalışmalarda daha hızlı ilerlemenizi hem de daha ileri düzey
Evet, açgözlüydüm ve bunu o an anlıyordum.
teknikleri öğrenmenize yardımcı olabilir. Bu amaçla dilerseniz, aşağıdaki telefonlarımızdan ve e-posta adreslerimizden bizim ile
Gördüğünüz gibi öğretmek günlük hayatın içinde olan bir şeydir
temasa geçerek, derslerimiz hakkında bilgi alabilirsiniz:
ve bu tür bir öğretme için "bilgeliğe" yaklaşmış ya da ulaşmış bir insandan daha iyi bir aday yoktur. Öğretmek, çoğu zaman öğrencinin en az direnç göstereceği noktadan küçücük bir itiş yaparak başarılır. Uzun yaşayan ve artık hayatlarının bilgelik dönemine ulaşmış olan insanlar bu tür "küçük dokunuşlar"
Telefon: 212.522 15 64-65 E -posta:
[email protected] [email protected]
konusunda gerçek birer ustadırlar. Siz de bir "küçük dokunuşlar ustası" olmak istiyorsanız, bu kitapta anlatılan basit bilgileri, evren ile olan uyumunuzu yakalamak
Taocu Yoga ve Qigong Eğitimi:
için kullanın. Bununla yetinmeyin ve bu konudaki derslere katılıp bilginizi
ve
deneyimlerinizi
artırın.
Sıra
size
geldiğinde,
öğrendiklerinizi diğerleriyle paylaşırken uzun ve keyifli bir hayatın tadını çıkarın. Unutmayın, uzun bir yaşam, anlamlı bir yaşamdır.
Taocu Yoga ve Qigong eğitimi, üç bölümden oluşmaktadır: Bedenin Geliştirilmesi Yaşamsal Enerjinin Geliştirilmesi Bilincin Geliştirilmesi
Farklı egzersizlerden ve çalışmalardan oluşan bu eğitim programı, yaklaşık olarak 3 yılda tamamlanmaktadır. Üç yılın
Uzun Yaşamın Sırları
Daha ilerisi 219
sonucunda öğrenci, daha ileri ruhsal çalışmalar için hazır hale gelmektedir. Beden çalışmaları ile başlayan eğitimin ilk etkileri, uzun süredir süregelen küçük sağlık sorunlarının ortadan kalkması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve duyguların dengelenmesidir. Bu aşamada başarılı olan ve bedeni ile duygularını düzenlemeyi başaran öğrenci ikinci aşama olan "yaşamsal enerjinin" düzenlenmesi çalışmalarına başlamaktadır. Yaşamsal enerjinin düzenlenmesi aşaması, pek çok nefes egzersizinden, meditasyondan ve duruş çalışmalarından oluşmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde, bedende uzun yıllardır devam eden sağlık sorunlarının büyük bir kısmı ortadan kalkmakta ve kişi mükemmel bir bağışıklık sistemi geliştirmeye başlamaktadır. Çalışmanın bu aşamasının bir diğer etkisi de günlük hayatta, kişinin iyice canlanması, enerjisinin artması ve zihninin keskinleşmesidir. Bedeni ve yaşamsal enerjisi yeterince güçlenen öğrenci yavaş yavaş bilinç çalışmalarına ve meditasyon uygulamalarına doğru ilerlemektedir. Bu çalışmaların amacı, aydınlanmaya ve ruhsal gelişime giden yolda öğrenciyi hazırlamak, mükemmel bir ruhsal denge durumuna ulaşmasını sağlamaktır. Bu aşamada genellikle, öğrencinin mutsuzluğunun ve sağlık sorunlarının temelini oluşturan ruhsal nedenler çözülmekte ve doğa ile uyum yeniden kazanılmaya başlanmaktadır.
Kader Planlama Tekniği Kader Planlama Tekniği, kadim ve modern yöntemleri bir arada kullanarak öğrencinin kendini anlamasını, varoluş amacını ve görevini keşfetmesini sağlayan bir analiz ve planlama yöntemidir. Yöntem 3 şekilde kullanılmaktadır: Analiz Planlama Kader Planlama Teknikleri eğitimi Analiz yöntemi, bir Kader Planlama uzmanı tarafından yapılmaktadır. Analiz sırasında öğrencinin kişilik özellikleri belirlenmekte, hayatındaki önemli dönemler incelenmekte ve öğrencinin ilişkilerinin hayatındaki rolü ortaya çıkarılmaktadır. Bu analiz sayesinde kişinin, hayatında bulunduğu noktayı, ilişkilerini ve hayat yolculuğunu anlamasına yardımcı olmak hedeflenmektedir. Analiz süresi yaklaşık olarak 1 saattir. Kader Planlama Teknikleri Eğitimi, Kader Planlama tekniklerinin kişisel ya da profesyonel olarak ne şekilde kullanılacağını öğretmektedir. Eğitim, farklı aşamalardan oluşmaktadır.
Bu aşama çoğu öğreti için son aşamadır. Bununla birlikte, bu aşamaya ulaşan öğrenci ruhsal gelişimin daha da ileri aşamalarına ulaşmaya hazır hale gelmektedir. Bu aşamalar da ise daha ileri düzeydeki ustalar ve aydınlanmış varlıklarla çalışabilmektedir.
220 Uzun Yaşamın Sırları
Daha ilerisi 221
222 Yayın Listemiz
Yayın Listemiz 223
224 Yayın Listemiz