Türkçesi Nergis
Perçine) ve Mukaddes İlgün
o
DHARMA YAYINLARI
Dizi Adı
Dünya Dinleri ve Kültürleri/ Taoculuk
Y�yın Yönetmeni
Cem Şen
Kitabın Özgün Adı
365 Tao
Yazar
Deng Ming-Dao
Türkçesi
Nergis Perçine/ ve Muk.iddes İlgün
Kapak Tasarımı
DnnRmı cıımlf
Yayına Hazırlayan
Namık K. Atalay
Renk Aynını
3B Grafik
Basım
Kitap Matbaacılık
Cilt
Fatih Mücellit
Yayın Tarihi
Oak 20011 1. Basım
ISBN
975-7800-33-3 Dharma Yayınları
Türkçe Yayın Haklanc
c
İletişim Adresi
P.K. 1358 Sirkeci 34438 İstanbul
GSM
532 377 11 45
Tel
212 512 81 21 pbx
Fax
212 512 50 21
E-posta
[email protected]
Web sitesi
http://www.dharmayayinlari.com
DENG l'vilNG-DAO
GÜNLÜK OKUMA İÇİN KILAVUZ
365 Günün Taosu'ndaki yazılar mevsimlere göre düzenlen miştir .Ancak mevsimler iki yarımkürede farklı olması nedeniy le düzenlenen aşağıdaki liste bunlar arasında koordinasyon kur manıza yardım edecektir .Öte yandan gündönümü (solstice) ve gün-tün eşitlikleri (equinox) arasındaki uyumun mükemmel ol madığını unutmayın .Tao'yu izleyenler, hiç şüphe yok ki bu ku sursuz olmayıştan zevk duyarlar . Doğanın izlediği yol kusur suzdur . Onu izlemek bize bağlıdır. 1.BAŞLANGIÇ 2.YIKANMA 3.ADAMA 4 . YANSIMA 5. SES 6.ORTAYA ÇIKMA 7. SABIR a. İŞ 9. İYİMSERLİK 10. FELAKET 11. ŞİFA 12.BİÇİM VERME 13.SOCURMA 14 . KONUMLANMA 15.ZAMAN 16.SIRADAN
1 Ocak 20cak 30cak 40cak 50cak 60cak 70cak 80cak 90cak lOOcak 11 Ocak 120cak 130cak 140cak 15 Ocak 160cak v
365 GÜNÜN TAOSU 17.İŞBİRLİCİ 18. TAYF
19. GİRİŞİM 20. MUTLULUK 21 YETENEKLER 22. İLETİŞİM 23. YE\iİLENME 24.KAHKAHA 25. YARARSIZLIK 26.KENDİNİ ADAMA 27. ŞÖLEN 28. SORUMLULUK 29. YARALAR 30. SEVİŞME 31. YÖNLENDİRME 32. HER YERDE B ULUNMA 33.SAVUNMA 34. BACLANTI 35. FAYDALANMA 36. HAKİM NOKTA 37. UYUŞ.l'viAZLIK 38. UYARLAMA 39. ENDİŞE 40. BİLİNÇALTI 41.ÇÖZÜM 42. YÜRÜYüŞ 43. SEBAT 44.FSNEME 45. DOLAŞIM 46. ORGANİZAS YON 47. SüREI
VI
170cak 18 Ocak 190cak 20 Ocak 21 Ocak 22 Ocak 23 Ocak 24 Ocak 25 Ocak 26 O cak 270cak 28 Ocak 29 Ocak 30 Ocak 31 Ocak 1 Şubat 2 Şubat 3 Şubat 4 Şubat 5 Şubat 6 Şubat 7 Şubat 8 Şubat 9 Şubat 10 Şubat 11 Şubat 12 Şubat 13 Şubat 14 Şubat 15 Şubat 16 Şubat 17 Şubat 18 Şubat
50. E TKİLEŞİM 51. GÜZELLİK 52.AYRILIK 53.DENGESİZLİK 54. FELAKET 55.BÖLME 56. SUSKUNLUK 57. SEÇİM 58. FIRSAT 59. KAYNAK 60. BEKARLIK 61. KEDER 62. YORUM 63. İFADE 64. SINIRSIZLIK 65.TIRMANIŞ 66. DÖNGÜ 67. GERİ DÖNÜŞ 68. YARATICILIK 69. AYDINLANMA 70. ÖZGÜRLÜK 71.ECLENCE 72. KEŞİF 73.OLUMLAMA 74.BİRİKİM 75. YOL AÇMA 76.KUTSAL OLAN 77. KADER 78.KORKU 79. BAHAR 80. KARŞITLIKLAR 81. YELKEN AÇMAK 82.AKORT ETME 83. AYRILIK
19Şubat 20 Şubat 21 Şubat 22Şubat 23 Şubat 24 Şubat 25 Şubat 26 Şubat 27 Şubat 28 Şubat 1 Mart 2 Mart 3 Mart 4 Mart 5 Mart 6 Mart 7Mart 8Mart 9 Mart 10 Mart 11 Mart 12 Mart 13 Mart 14 Mart 15 Mart 16 Mart 17 Mart 18Mart 19 Mart 20Mart 21 Mart 22Mart 23Mart 24 Mart Vll
84.AKIL 85.GEÇMİŞE �AKIŞ
86.İMGELER 87.BÜTÜNLEŞME 88. YORUMLAMA 89. KOPUŞ 90.UZUN ÖMÜR 91. CENAZE 92.KESİNLİK 93.GÜVEN 94.UYGULAMA 95. YOLCULUK 96.TUTARLI OLMAK 97. YÜREKLENDİRME 98.EIVEDA 99.EVE DÖNÜŞ 100.İMGELEM 101. YOCUNLAŞMA 102.BİLİNÇ 103.ALMAK VE VERMEK 104.BİLENMEK 105.SEVECENLİK 106.KAYGISIZ 107.İÇE ÇEKİLME 108.SAYILAR 109. T EMEL KURALLAR 110. DUA 111.GELENEK 112.BEKLENTİSİZ OLMAK 113.KABULLENİŞ 114.İNANÇ 115.BASKIN OLMA 116.TATMİN 117.ÇEKİM
25Mart 26Mart 27Mart 28Mart 29Mart 30Mart 31Mart 1Nisan 2Nisan 3 Nisan 4Nisan 5Nisan 6Nisan 7Nisan 8Nisan 9Nisan 10Nisan 11Nisan 12 Nisan 13Nisan 14Nisan 15Nisan 16Nisan 17Nisan 18Nisan 19Nisan 20Nisan 21Nisan 22Nisan 23Nisan 24Nisan 25Nisan 26Nisan 27Nisan
118. YOL GÖSTERME 119. KAYNAKLAR 120.AÇIKLIK 121. SICINAK 122. GEÇERLİK 123. MERKEZ 124. MEYDAN OKUMA 125. ÇÖZÜM 126.MECAZ 127. GİZLENME 1 28. SINIRLAR 1 29. BELİRSİZLİK 1 30. MÜCADELE 131.ANLAM 132. ONAYLAMA 133. FIÇI US TASI 134. GEVŞEME 135. HAYALLER 136. YARGI 137 . SAVUNMASIZ OLMAK 138. ECiTiM 139. EVLİLİK 140. UYUŞMAZLIK 141 .KIRIŞIKLAR 142. BOŞ ZAMAN 143. İÇE DOCMA 144. SAKLI KALAN 145. BAKIŞ AÇISI 146. DECERSİZLİK 147 . BOYUN ECME 148. ÇEVİRİ 149. EKSEN 1 50. MERHAMET 1 51 . GERÇEK
28Nisan 29Nisan 30Nisan 1 Mayıs 2Mayıs 3Mayıs 4 Mayıs 5 Mayıs 6 Mayıs 7Mayıs 8 Mayıs 9Mayıs 1 0 Mayıs 1 1 Mayıs 1 2 Mayıs 1 3Mayıs 14 Mayıs 15 Mayıs 16 Mayıs 17Mayıs 18Mayıs 19Mayıs 20Mayıs 21 Mayıs 22Mayıs 23Mayıs 24Mayıs 25Mayıs 26 Mayıs 27Mayıs 28Mayıs 29Mayıs 30Mayıs 31 Mayıs
IX
152.Uyku 153.Kusur 154.KILIF 155.HAZ 156.AYRILMAZ OLAN 157.UYGUN ZAMAN 158.ÖLMEK 159. YAZAR 160.BATIL İNANÇ 161.GERÇEK 162. TAO'YA ERİŞMEK 163.SEYRÜSEFER 164.SANSÜR 165.USTA 166.BÜTÜNSELLİK 167. MEDİTASYON 168.BİLGE 169. ZIRH 170.TAPINAK 171. SUNAK 172.GÜNDÖNÜMÜ 173. VAZGEÇMEK 174.TAPINMA 175. ÇEŞİTLİLİK 176.İŞLEMEK 177. TALİHSİZ 178. ÇOCUKLUK 179.SAVAŞ 180.GÜÇ 181. GİRDAP 182.AKIŞ 183.ORTA 184. YER 185:KIVILCIM x
1Haziran 2Haziran 3Haziran 4Haziran 5Haziran 6Haziran 7Haziran 8Haziran 9Haziran 10Haziran 11Haziran 12Haziran 13Haziran 14Haziran 15Haziran 16Haziran 17Haziran 18Haziran 19 Haziran 20Haziran 21 Haziran 22Haziran 23Haziran 24 Haziran 25Haziran 26Haziran 27Haziran 28Haziran 29Haziran 30 Haziran 1Temmuz 2Temmuz 3Temmuz 4Temmuz
186.NOKTA 187. SANATÇI 188.BAŞKALARINI UMURSAMAK 189. ZAFER 190.BO YUN ECMEMEK 191. ETKİNLİK ALANI 192. CİDDİ VE SERT YÖNTEMLER 193. HEMEN 194.ARA YIŞ 195. MİNNETTARLIK 196. MANDALA 197. BOCULMUŞ 198.KORUMA 199. İÇSELLEŞTİRMEK 200.SEÇİM 201. DIŞ GÖRÜNÜŞ 202. UMUTSUZ 203. GÖRÜNMEZOLMAK 204.BAŞARI 205. SA YDAMLIK 206. HAKİR GÖRME 207. EVRİM 208.ÖZ 209. T UZAK 210.ÇEŞİTLİLİK 211.MUTLAK 212. ÜSLUP 213.GÖÇMEN 214.BOLLUK VE BEREKET 215.DÜŞÜŞ 216.ŞİİR 217.EVDEN KAÇIŞ 218. MÜLKİ YET 219.SOCUKKANLILIK
5Temmuz 6Temmuz 7Temmuz 8Temmuz 9Temmuz 10Temmuz 11 Temmuz 12Temmuz 13Temmuz 14 Temmuz 15Temmuz 16Temmuz 17Temmuz 18Temmuz 19Temmuz 20Temmuz 21 Temmuz 22Temmuz 23Temmuz 24Temmuz 25Temmuz 26Temmuz 27Temmuz 28Temmuz 29Temmuz 30Temmuz 31Temmuz 1Ağustos 2Ağustos 3Ağustos 4Ağustos 5Ağustos 6Ağustos 7Ağustos XI ,,
220 .EŞİK 221.ÇİFTE OLMAYAN 222. VAR OLMAK 223. SOYTARILAR 224 .KAYITSIZLIK 225. ÖNYARGI 226 .TEKRAR 227. TUTARLILIK 228 .DERİNLİK 229 . GÜNAHLARDAN ARINMA 230 .llılÜKEMJ\.1ELLİK 231.DÜZEN 232 . ETİKETLER 233 .PEYGAMBERLER 234 . ÖRÜMCEK 235. STRES 236. MAHPUSLUK 23 7. BEDEN 238 .MATRİKS 239 . GENÇLİK 240 .AMAÇ 241. ÜTOPYA 242. YüREK 243 .Dİ YALOG 244 .ÇİFTÇİLER 245. BAHÇE 246 .ACAÇ 24 7. GÜVERCİN 248 .ALICILIK 249 .GÖRÜNÜŞ 250 .SAYGI 25 1. YAŞAMSALLIK 252.HAK ETME 253. SABIR
xıı
8 Ağustos 9 Ağustos lOAğustos 11Ağustos 12 Ağustos 13 Ağustos 14 Ağustos 15 Ağustos 16 Ağustos 17 Ağustos 18 Ağustos 19 Ağustos 20 Ağustos 2 1 Ağustos 22 Ağustos 23 Ağustos 24 Ağustos 25 Ağustos 26 Ağustos 2 7 Ağustos 28 Ağustos 29 Ağustos 30 Ağustos 3 1Ağustos 1 Eylül 2 Eylül 3 Eylül 4 Eylül 5 Eylül 6Eylül 7Eylül 8 Eylül 9 E ylül 10 E ylül
254. BİLMECE
255 . BELİRSİZ 256 .ÖZNEL 25 7. YOL AÇMA 258. TEMİZLEME 259 .KÖPRÜ 260 . UYARIM 261. SESSİZLİK 262 . YALNIZLIK 263 .KARŞI NOKTA 264 .MÜDAHALE ETMEME 265 . MASUMİYET 266 . TAKDİR ETME 26 7.USUL 268.DOCA 269 . ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK 2 70. SÜPÜRME 2 71. SÖZ 2 72 .KARARLILIK 2 73 . HELEZONLAR 2 74 . YALNIZLIK 2 75 . ANLAŞILMAZLIK 2 76 . AY 2 77. BÜTÜN 2 78. TARİH 2 79 . DİNGİNLİK 2 80.ÔLÇÜ 2 81.İŞLENMEMİŞ 2 82 .0DAK 2 83 .SÜRE 2 84 . ÇEVRE 2 85 .AYDINLIK 2 86 . ôCRETME 2 87.TAMAMLANMA
11Eylül 12 Eylül 13 Eylül 14 Eylül 15 Eylül 16 Eylül 17E ylül 18Eylül 19 Eylül 20 Eylül 2 1Eylül 22Eylül 23 Eylül 24Eylül 25 Eylül 26Eylül 2 7Eylül 2 8Eylül 29 Eylül 3 0Eylül 1Ekim 2 Ekim 3 Ekim 4 Ekim 5 Ekim 6 Ekim 7Ekim 8Ekim 9 Ekim lOEkim 11Ekim 12 Ekim 13 Ekim 14 Ekim
xm
288.UFUK 289.BİRLEŞME 290. DÖNÜŞÜM 291.İLERLEME 292. DENGE 293.ARALIK 294. OTURUŞ 295. ÇÖZÜMLER 296. GELİŞME 297.ÖZ 298. AŞAMALAR 299. VAR OLAN 300. DÜZELTME 301 . BİR OLMA 302. OLGUNLUK 303.YAŞLANMA 304. KEHANET 305.0LUŞ 306. ZAFER 307.ZAMBAK 308. RUH 309. ÇACDAŞ 310. ARKADAŞLIK 31 1.KÜÇÜKLÜK 31 2. CESARET 31 3. BUKALEMUN 314. ÖTEYE GEÇİŞ 31 5. NEŞE 31 6. DİNLENME 317. YÜZÜCÜ 318. ŞARKI ŞÖYLEME 319.AYAKTA KALMA 320.FAKİR 321. KENDİNE YETERLİLİK XIV
15Ekim 16Ekim 17Ekim 18Ekim 19Ekim 20 Ekim 21 Ekim 22 Ekim 23Ekim 24Ekim 25 Ekim 26 Ekim 27Ekim 28Ekim 29Ekim 30Ekim 31 Ekim 1 Kasım 2Kasım 3Kasım 4Kasım 5Kasım 6Kasım 7Kasım 8Kasım 9Kasım 10Kasım .ıı Kasım 12Kasım 1 3Kasım 14 Kasım 15Kasım 16 Kasım 17Kasım
322.ÇÖKÜŞ 323. YOCUNLUK 324.MOZAİK 325. EŞ 326. GİZEMCİLİK 327. RENKSİZ 328. VARLIK 329.GÖBEK 330. SACDUYU 331.ELEK 332. KURT ACZI 333.EŞEK 334. MAŞRAPA 335. Y1CtTL1K 336.BİLGELİK 337.ÖLÇÜLÜLÜK 338. ANLATIM 339. ôCRENME 340.BACLAM 341.YALINLIK 342. GÖSTERME 343. YABANOLAŞMA 344.RAHAT 345. YAPMAYA DECER 346.AMAÇ 347. AYDINLATMA 348.0MURGA 349. su 350. KUM SAATİ 351. NEFES 352.KALIP 353. VAATLER 354. DIŞKI 355. KIŞ
18Kasım 19Kasım 20Kasım 21Kasım 22Kasım 23Kasım 24Kasım 25Kasım 26Kasım 27Kasım 28Kasım 29Kasım 30Kasım 1 Aralık 2 Aralık 3 Aralık 4 Aralık 5Aralık 6 Aralık 7Aralık 8 Aralık 9Aralık lOAralık 11 Aralık 12Aralık 13Aralık 14 Aralık 15Aralık 16Aralık 17Aralık 18Aralık 19Aralık 20Aralık 21Aralık xv
356. BACLANMA 357. KIRA ÖZGÜ OLMA 358. TOPLULUK 359. ZİHİNSEL SACLIKLILIK 360. SONA ERME 361. SAFLIK 362. BOŞLUK 363. GECE 364. SABAH 365. SÜREKLİLİK
22Aralık 23 Aralık 24Aralık 25 Aralık 26Aralık 27 Aralık 28 Aralık 29 Aralık 30 Aralık 31 Aralık
GIRlŞ
Günümüzde Taoculuğa karşı büyük bir ilgi var. Sanat kitapla rından felsefe sınıflarına kadar birçok yerde Taoculuğa gönderme ler yapılmaktadır. Qigong (ehi kung) ve Tai Chi, devlet üniversite lerinde öğretilmekte, ruhsallığa eğilimli insarılar Taocu meditas yonu incelemektedirler. Araştırmaalar Taoculuğu, Zen Budacılığa yaptığı önemli etkiyi göz önüne alarak (dolayısıyla Hint Budiz minden farkını ortaya koyarak) değerlendirmektedirler. Li Po ve Tu Fu gibi Çinli klasik şairle� özellikle Taocu temalan kullanma larıyla tanınmışlardır. Çindeki önemli her bina -bugiin bile- Ta ocu geomansi (feng shui) ilkelerine dayanarak inşa edilmektedir. Ancak İngilizce okuyabilen bir okuyucu Taoculuk hakkında daha derinlemesine araştırma yapacak olsaydı MS 300'den son ra önemli hiçbir şeyin yazılmamış olduğunu düşündüğü için bağışlanabilirdi. Her şeyden önce, Tao Te Ching, l Ching ve Chu ang Tzu gibi yaygın bir şekilde çevrilen, popüler olan ve nere deyse bütün kitapçılarda bu.lanabilen kitapların hepsi Zhou ha nedanlığı döneminde yazılmıştır. Mevcut diğer kitaplar simyay la ilgili anlaşılması zor metinlerin, ciddi tarih kitaplanrun ya da seksoloji, egzersiz ya da efsaneler gibi dar alanlarda yazılmış ki tapların çevirileridir. Taoculukla ilgilenen okuyucular kuşkusuz bu kitapların bir çoğunu görmüşlerdir. Buna rağmen dergilerde yazılan yazılar, derslerde ve konferaslarda sorulan sorular ve birçok kişinin Ta ocu ilkelere ilişkin olarak açıkça belirttiği kafa karışıklığı bu ko nudaki mevcut yazının Taoculuğu günlük yaşama uygulanmak
DENG MING-DAO için yeterli desteği sağlayamadığını göstermektedir. Bu durum şaşırtıcı değildir. Çevirmenler genellikle Taoculuk konusunda uzun bir eğitim almamışlardır. Bu nedenle bakış açılan pratik olmaktan çok akademiktir. Okuyucular Taoculuğa ilişkin popü ler kitapları okuduktan sonra biraz daha ileri gitmek istiyorlar sa pek az seçenekleri vardır. Eksik olan, günümüzde Taocu bir yaşam sürdürmeye çalışan insanlar için yazılmış bir kitaptır. Böyle bir kitap bir yandan kav ramları İngilizcede açık bir şekilde sunabilirken öte yandan ge leneksel Taoculuğun lirik mistik anlayışını da yakalamak zorun dadır. Çin kültüründe Taoculuğun gücü -günümüzün Asya'sın da bile günlük yaşamda varlığını sürdürebilecek duruma gel mesiyle- bütün olarak kültürle olan sayısız bağına dayanmakta dır. Taoculuk İngilizceye çevrildiği zaman bu referans noktaları olağandışı ama çekici, yabancı, egzotik ve ezoterik görünmekte dir. İngilizcede karışık gibi görünen kavramlar Çincede basittir. Yer ve kültürün ötesinde günlük yaşamda Tao'yu görmek olası
mıdır? 365 Günün Taosu tam olarak bunu başarmaya çalışmak tadır. Bu kitap açık bir şekilde geleneksel Taoculuk kitabı değil dir. Daha çok Tao'yu aracısız olarak inceleyen bir kitaptır. Ezoterik adlandırmadan kaçınmak amacıyla Taoculuk, Taocu, yin ve yang, wu wei ve diğer pek çok Çince terim hiç kullanılma mıştır. Bu konuda tek ayrıcalık Tao' dur; ancak burada bile tek olan, mutlak Tao olarak değil sadece Tao olarak yazılmıştır. Çe şitlilik sağlamak amacıyla çevirisi sık sık Yol ya da Patika olarak da kullanılmıştır. Tao yalnızca kitabi metafizik olarak ele alın mamalıdır. Geleneksel Taoculuk genellikle seçkincidir ve anlaşılması güçtür. Bu arada çeviriler güvenli bir uzaklık bırakma tutumun dan etkilenmiştir.
365
Günün Taosu'nun mesajı kişinin Tao'nun
açık ve ulaşılabilir fikirlerini gerçekten de dolaysız olarak yaşa mına uygulayabileceğidir.
XVIII
365 GÜNÜN TAOSU
365 Günün Tıwsu sizi kendinizi keşfetme yönünde isteklendi rir. Gerçek deneyim de burada yaşanır. Kitabın meditasyonu sü rekli öne çıkarmasının nedeni de budur. Ölü yazılardan uzakla şıp şu anda varolduğu şekliyle dolaysız olarak Tao'dan yarar lanmak çok daha iyidir. Kendimizi modern zamanlar için eşsiz olana açmak, modası geçmiş formların prangalarını atmak, on ları güncel gereksinimlere uyarlamak zorundayız. Tao temel olarak, karakterin içsel eğitiminin dışsal bir titreşi me yol açacağını düşünür. Bu, önemli bir ayrımdır. Tao'yu izle yenler evrenin gizemleri ve yaşamın felaketleriyle kuşatıldık.lan zaman önce kendi içsel karakterlerini sağlam tutmayı düşünür ler. Bu, modem düşüncenin büyük bir kısmıyla uyuşmazlık için dedir. Çok geniş bir nehirle karşı karşıya kalırsak onu aşan bir köprü inşa ederiz. Birisi bize saldırırsa bunu hemen o ki�ınin ha tası olarak düşünür ve saldırganı uzaklaştırmak için bdğırarak yardım çağırırız. Uzak bir şey üzerinde uzun uzun düşı..inmek istiyorsak onu keşfetmek için hemen uzaklara uçarız. Tao'yu izleyenlerin varsayımları çok farklıdır. Bu, hiçbir za man onların köprü inşa etmeyecekleri, saldırganla kavga etme yecekleri ya da uzaklan keşfetmeyecekleri anlamına gelmez; yalnızca onlar olayın diğer yönlerini de düşüneceklerdir. Nehir le karşılaştık.lan zaman neden bir köprüye ihtiyaç olduğunu so rabilirler. Sahip olduklarından memnun olmamalannın bir ne deni var mıdır? Köprüyle birlikte doğada, toplumda, ekonomi de, hatta estetik olarak bir dengesizlik doğabilir mi? Kişisel saldın durumunda Tao'yu izleyenler saldırgaru kışkırt mak için bir şey yapıp yapmadıklannı sorarlar. öyleyse onu önle yebilirler miydi? Tabii ki kendilerini savunurlar, ancak onların kendini savunmaları dışardan yönetilen ve denetimsiz şiddetten değil yalnız başİna uzun zamandır sürdürülmüş bir eğitimden kaynaklanır.
XIX
DENG MING-DAO Tao'yu izleyenler uzaklan keşfetmeden önce kendilerini iyi tanımaya önem vereceklerdir. Dış dünyanın yalnızca içsel bakış açısıyla bağlanblı olarak bilinebileceğine inanırlar. Bu nedenle diğerlerini tanımaya çalışmadan önce kendini tanıma üzerinde duracaklardır. Kendini eğitme, Tao'yu bilmenin temelidir. Tao dış dünyada gözümüze çarpsa bile bireyler, büyük olanın işleyişini gözlemle yebilmek için duyarlılıklarını keskinleştirmelidirler. Bah dünyasında bugün kendi kültürlerinde bulamadıkları yanıtlan bulmak için Taoculuğu araştıran binlerce insan vardır. Bu saygıdeğer arayışta çoğu insan ruhsal arayışları için bir reh berden yoksundurlar. 365 Günün Taosu böyle bir rehber olabilir. Bu kitap, bir yandan meditasyonun yolunda gitmiyor göründü ğü ve yaşamın ümit kıncı olduğu durumları ele alırken, bir yan dan da ruhsal yaşamın yarattığı korku ve hayranlıkla karışık say gı duygusuna ve adanışa dikkat çeker.
365 Günün Taosu, Tao'ya giriş için her gün yapılan bir davet tir. Eğer bunu başarabilirseniz kitaplar ve kılavuzlar önemini kaybeder ve her şey Tao'nun mucizesi haline gelir.
)()(
365 GÜNÜN TAOSU
1 BAŞLANGIÇ
İşte gemiye binme anı Bütün
ugur işaretleri yerinde.
Başlangıçta her şey umut doludur. K endimizi yeni bir şeye başlamaya hazırlarız. Önümüzdeki muhteşem yolculuk için ne kadar istekli olursak olalım, her şey bu ilk anın içiı:ıdedir: iyim serliğimiz, inanamız, kararlılığımız, masumiyetimiz . Başlamak için bir karar vermeliyiz. B u karar her gün devam eden öz eğitimimize verdiğimiz bir sözdür. K endi özümüzle güç lü bir bağlanh kurmalıyız.Dış sorunlar önemli değildir.Her şey den soyunmuş olarak ve tek başımıza yaşamın tüm zahmetli, zor işleriyle başa çıkarız. Yalnızca kendimiz kendimize bir şeyler verebilir, kendimizi yaşamın en derin ruhsal özünü yaşayan bir araca dönüştürebili riz . Bir kez karar verdik mi, artık her şey bize gelir. Uğur işaret leri batıl inanç değil, doğrulamalardır. Bir yanıthr. Denir ki, in san bir kayaya dua etmeyi, tapınmayı seçerse, o kaya bile canla nabilir.Aynı şekilde, biz de kendimizi ruhsal çalışmalara verme yi seçtiğimizde, dağlar ve vadiler bile amaamızın sesini yankı layacakhr.
DENG MING-DAO
2 l1KANMA GUn doğumunda yıkanırken Düşlerini de yıkayıp ant. Koru içindeki Tannları Ve arındır öz ruhunu Arınma,tümçalışmalarınbaşlangıcıdır .Önce bedenin temiz lenmesi gelir. Bedeni yadsımak için değil, arındırmak içindir bu ... Temizlenmek, ilahi olanı duyumsamamıza yardımeder . Düşlerini yıkayıp arıtmak,yalnızca uyku anlarındaki yanılsa ma ve kaygılardandeğil,uyanık haldeki yanılsama ve kaygılar danda kurtulmamızgerektiğini ifade etmeninbir başkayoludur. Tüm yaşam bir düştür, bu yalnızca yaşamın orada olmamasın dan değil, her birimizin ona farklı anlamlar yüklemesindendir . Kendimizi bu alışkanlıktankurtarmalıyız . Temizlenme sırasında doğal olarak içe bakarız. Bedende 36000tanrı ve tanrıçanın olduğuna inanılır.Eğer sürekli olarak kötü şeyler yer, kendimizi zehirler, içimizde ve dışımızda pisli ğin birikmesine izin verirsek bu tanrılar tiksinerek bizi terk ederler . Diğer yandan asıl ilgimiz beden tapınaklarımızın kutsal var lıklanndan öteye geçmeli, evrensel BİR OLAN'a yönelmelidir. Karartıa kir tabakalarını temizleyip, bedensel sorunlarından ve yanlışkanılardankurtulduktan sonra içteki TEK OLANa ' ulaşa bilmek için tanrılarıda temizlemeliyiz .
365 GÜNÜN TAOSU
3ADAMA Çarpık olanı düzelt Hareketsiz olanı akıt Suyu, ateşi ve ışığı bir araya getir. Dünyayı tek bir noktada topla. Eğer kendimizi adamışsak, yani manevi yolumuza tam bir inanç ve bağlılık duyuyorsak, bu durumda kararlılığımız olay ların gelişim hızını doğal olarak artıran bir güç oluşturur. Önü müze giderek daha az engel çıkacaktır artık. Yolumuz düzeltil miş eğri bir yol gibidir. Bizi ne kadar amacımızdan uzaklaştır maya çalışsalar da yolumuzdan dönmeyiz. Alelacele girişilen bir işte tam bir adanış yoktur. Onun aynı zamanda sağlamlığa da gereksinimi vardır. Bedenlerimiz, yü reklerimiz ve ruhlarımız bütünüyle istediğimiz şey üzerinde odaklanmalıdır. Yalnızca tüm iç elementJerimizi birleştirerek kendimizi tümüyle adayabiliriz. Yolumuzu apaçık görebiliyorsak ve kişiliklerimiz tamamıyla birleşmişse, dış dünya ile iç dünya arasında hiçbir fark kalmaz. Artık hiçbir şey uzak değil, hiçbir şey bize kapalı değildir. Bu ne denle, denir ki, dünya tek bir nokta gibidir: Adanış öylesine güç lüdür ki, onun parçası olmayan bir şey kalmamıştır.
DENG MING-DAO 4YANSIMA Ay suyun üzerinde Sessizlik içinde oturur.
Su durgunsa, ay kusursuz bir şekilde yansıyacaktır üzerinde. Biz de kendimizi dinginleştirebilirsek, ilahi olanı kusursuz bir bi çimde yansıtabiliriz. Oysa, günlük işlerimizin aşın hareketli at mosferine kapılıp gider, kendimize, benmerkezci düşüncelere kapılıp gibne izni verirsek, sularımızın yüzeyi çalkanhlı olacak hr. Bu durumda, Tao'nun alıcısı olamayız. Kendimizi sakinleştirmek için yapacağımız hiçbir şey yoktur. Gerçek dinginlik, zihinlerimizin sakinleşmesine izin verdiğimiz sessizlik ve yalnızlık anlarında doğal olarak g<;'lir. Tıpkı suyun kendi yüzeyini bulmaya çalışması gibi, zihin de kutsal olana, tek olana doğru çekilir. Tıpkı çamurlu suyun, müdahale edilmedi ğinde berrak bir hale dönüşmesi gibi zihin de, sakinleşmesine izin verildiğinde berraklaşacakhr. Ne ay ne de su, yansıtmak ve yansıtma yüzeyi olmak için bir şey yapmaz. Meditasyon da aynı şekilde doğal ve dolaysızdır.
365 GÜNÜN TAOSU 5SES
Mağaradaki rüzgdr Dinginlikteki devinim Sessizlikteki güç Bir mağarada tüm dış sesler kaya ve toprak tarafından tutu lur, dİğer yandan bu durum insanın kendi kalp ahşlarının ve ne fesinin sesini duyabilmesini sağlar. Aynı şekilde, dalınç halinde ki dinginlik bizi gündelik kargaşadan uzaklaşhrarak yaşamları mızdaki ince sesleri duyabilmemizi sağlar. Kişi, ancak kulağıyla değil ruhuyla duyduğunda ince sesleri algılayabilir. O sesin içine girerek en büyük anlığa ulaşırız. İşte tam da bu nedenle pek çok dini gelenekte dualar ve ilahiler as lında sessizlik içinde verilen aralardır. Sesin yinelenmesinin ve özümsenmesinin insanı kutsallığa yönelttiğini bilirler. En derin ses, sessizliktir. Ama sessizliği yaşamın ve titreşi yokluğu olarak algıladığımızda, bu düşünce bize çelişme liymiş gibi gelebilir. Oysa meditasyon yapan için sessizlik, tam karşıtlarıyla birleşmiş sestir. Sessizlik hem sestir hem de sesin yokluğu durumudur ve meditasyonun gücü de tam da bu birle şimden ortaya çıkar.
min
DENG MING-DAO 6 ORTAYA ÇIKMA Gece gök gUrültUsü ve yajmur Bir şokla başlar gelişme İfade de, arada geçen zaman· da İlk anda mevcuttur.
Şeyler sürekli olarak kıpırhsız halde kalamaz. Kışın güçlü hr hnalan bir şeyleri yıkıp ortadan kaldırabilir, ama yaşam yolunu da hazırlar. Eğer bir şeyler yok olup gidiyorsa bu iyidir. Yeni canlıların ortaya çıkıp kendi döngülerini başlatmalan için bir fırsat olmalıdır. Tüm gelişmeler bir şokla ortaya çıkar. Filizin toprağından çıkıp toprağın yüzeyine doğru yolunu bulmaya çalışması, yaşam gücünün uzun süreli ve derin biriki minin en can alıcı noktasıdır. Filizin çabucak ortaya çıkıverdiği ni düşünürüz, oysa gerçekte görülmez ve hassas döngülerin ürünü olarak ortaya çıkmışhr. Büyüyen fide, kendisiyle birlikte tüm gelişme biçimini, hatta devasa bir ağaca dönüşmesi için gerekli bilgileri taşır. Zamanla ma ve şartların uygun olması gerekiyorsa da, bunlar fidenin iç kin yapısına bir şey eklemez. O, tümüyle kaderini gerçekleştirir. Bu nedenle bitkinin gelişme ve karakteri -ve gerçek yaşamı- or taya çıkma anında mevcuttur.
6
365 GÜNÜN TAOSU
7SABIR Kutup havası sarar daglan Takırdatarak omuınlann kemiklerini Mücevherli süslerin yere fırlattığı Yağmur damlalan tutunur dallara
Kışın ağaçlar yapraklanru dökerler. Oysa kimi ağaçlar hrhna da devrilirken kimileri sabırla dayanır ve çilelerini çekerler. Yağmura, kara, rüzgara ve soğuğa dayanır onlar. Gliserinli yağmur damlalarını, ışıldayan buz sarkıtlarını ya da kardan çe lenklerin muhteşem süslerini taşırlar. Bu parıltılı görkemin ne za man yere düşeceğine aldırmazlar. Durup beklerler. Gelişimin gü
cü gizlidir onlarda; dışarıdan görülmez bu. Oysa dışarıdan fark edilmeyecek olsa da içten içe hızlı bir gelişme ve tomurcuklanma sürüyordur. Onlarınki, iç doğalarına uymaktan doğan bir sakınmadır. Bu güç sayesinde hem yaşamın iniş çıkışlarını hem de güzellikleri ni aynı şekilde karşılarlar; çünkü ne iyi ne de kötü talih onların asıl varlıklaruu değiştirmez. Biz de böyle yapmalıyız. Yazgımız kötü de olabilir iyi de, ancak her ikisine de katlanabilmeyi bil meliyiz. Ne olursa olsun iç doğamızın, özümüzün gereğini yeri ne getirmeliyiz.
7 '·
DENG MING-DAO
BİŞ Oduncu Dört mevsim çalışır. Odunu yannak Hem eylem hem de eylernsizliktir. Hava karlı bile olsa, oduncu odun kesmelidir. Bunu yapmaz sa kendisi ve ailesi ısınamayacak ve geçimini sağladığı kişiler ya şamlannı sürdüremeyecektir. Ancak oduncu yalnızca parça he sabı çalışmaz. Mevsimlerle uyum içinde yürütür işini: İlk soğuk lardan önce odun depolamak için var gücüyle çalışmalıdır ki, zamanı geldiğinde yalnızca ateşi yakmak için gerekli çalı çırpıyı temin etme lüksünü yaşasın. Bu mevsimde işi azmış gibi görü nür çünkü bir önceki mevsimde var gücüyle çalışmıştır. Oduncu odunu yarmak istediği zaman kütüğü bir bloğun üzerine yerleştirip baltasını kaldırmalı ve baltayı tüm ağırlığıy la ağaan damar yönünde vurmalıdır. Baltayı sallarken kendini daha fazla güç sarf etmeye zorlarsa, bunun hiçbir faydası olmaz. Tıpkı oduncu gibi biz de mevsim koşullarına uygun bir bi çimde çalışhğımızda bundan yarar sağlarız . İster zaman açısın dan olsun ister yöntem, gerçek emeğin yansı ilk adımsa diğer yansı da şeyleri, kendi kendilerine ilerleyebilmeleri için serbest bırakmayı bilmektir.
365 GÜNÜN TAOSU
9 İYİMSERLİK Açılan mDSmırui gölcyüzU Çıplak dallarda bir umut, bir söz... Nasıl ki kışın gUneşli gUnleri 'DllTSO Yetişkinlikte de fOCukluga geri dönülebilir. Kışın her şey ölü ya da uykudaymış gibi görünür. Yağmur ve hiç dinmeyecekmiş gıbi ve geceler upuzun gelir insana. Der ken bir gün gökyüzü aydınlanıp parlak bir maviye dönüşür. Ha va ısınır. Topraktan bir buğu yükselir, sudan, balçıktan ve yosun dan yayılan giizel koku havada gezinir. Bahçıvanlar şimdi yalnız ca çıplak dallar ve gri kök başlan olarak gözüken yeni döller ha zırlarlar. lnsanlar iyimserdir: soğuğun da bir sonu olduğunun far kındadırlar. kar
Yetişkin bir insan olduğumuzda sorumluluklarımız korkunç şeylermiş gibi görünür bize. Hava hiç de işbirliği yapar gibi gö rünmediği zamanlarda neden toprağı kazmak zorundayızdır? Yapılacak işleri yalnızca zorunluluklar olarak görür, kaderimize yaslarunz. Oysa zamanla uyum içinde çalışmak büyük bir se vinçtir. Şeyleri uygun yer ve zamanda yaptığımızda ve bu çaba larımız meyve verdiğinde kıvancımız sonsuzdur. Emekli olduktan sonra bir meyve bahçesi yetiştirmeye başla yan yaşlı bir adam vardı. Herkes ona gülüp geçti. Neden ağaç di kiyordu ki? Diktiği ağaçlann meyvelerini almaya ömrü yetmeye cekti nasılsa. Her şeye rağmen o yine de dikti ağaçlanru; ve onla rın çiçek açtığını gördüğü gibi meyvelerini bile yedi. Hepimizin bu tür bir iyimserliğe gereksinimi var. Çocukluğun umudu ve masumiyeti budur.
DENG MING-DAO
10FELAKET
Dilsiz kara gece Aniden beliren ateş Yıkım Felaket gelip çatacağı zamanı kendi bilir. Öy lesine baskındır ki, onu kabul etmekten başka yapacağımız bir şey yoktur. Yaşa mımızın, işimizin, düşünce yapımızın gidişini değiştirir. Fela ketler karşısında öfkelenmek karşı konulmaz bir şey de olsa bu nun pek bir faydası yoktur. Ölümcül bile olsa, felaketin bize kö tülük getirdiğini söyleyemeyiz. Yine aynı şekilde planlarımızı bozdu da diyemeyiz: Tek bir hareket günün gidişini değiştirir. Felaket doğaldır. Tanrıların laneti olmadığı gibi, ceza da de ğildir. Felaket, güçlerin birbirleriyle etkileşiminden kaynaklanır: deprem, topraktaki basınçtan, fırtına, rüzgar ve yağmurdan, yangın kazara bir kıvılcımdan çıkabilir. Büyük bir felaketin ertesinde hemen sorarız "Neden?" diye, ancak batıl inançların zoraki kabullerle işe karışmasına izin ver memeliyiz. Y ıkım yerinde gezen hiçbir tanrı yoktur. Felaketlerin bizi derinden değiştirmesi mümkündür, ancak geçip gidecektir onlar. Biz, derin kanılarımıza, sağlam ve sami mi inançlarımıza bağlı kalmalı, amaçlarımızı hatırlamalıyız. Kül olarak kalmak da anka olmak da bize bağlıdır.
10
365 GÜNÜN TAOSU
11 ŞİFA Ateş soğur Su, kendi düzeyini arar. Bir durum ne kadar uç noktada olursa olsun, eninde sonun da değişecektir. Aynı durum sürekli devam edemez. Büyük bir orman yangını, sonunda hep kendi kendine sönmeye mahkum dur. Doğal olaylar karşıtlarını arayarak kendilerini dengelerler. Şifanın temeli de bu denge sürecindedir. Bu süreç zaman alır. Olay büyük değilse, denge gereksinimi de azdır. Diğer yandan olay çok önemliyse, şeylerin dengeli bir düzeye kavuşmaları günler, yıllar, bazen de bir yaşam boyu sü rebilir. Aslına bakılırsa, bu küçük dengesizlikler olmasa yaşam da hiçbir devinim olmazdı. Denge durumunda olmayış, yaşamı değişken kılar. Tam olarak bir merkezde toplanma, tam bir den ge durumu olsaydı, bu yalnızca durdurulma anlamına gelirdi . Tüm yaşam, sürekli birbiri arkasına gelen yıkımlar ve iyileşme le rd ir. Bu nedenle bilge kişi, en uç durumda bile sabırlıdır. Başına gelen ne olursa olsun, hastalık, felaket ya da kendi öfkeleri; bilir
ki, kanşıklığın ve kargaşanın ardından iyileşme gelir.
DENG MING-DAO
12 BİÇİM VERME Tekerlekteki çömlegin Başlangıçtan bitişe kadar Seçenekler azalırken şekli gitgide belirginleşir; Yumuşaklık sertlige dönüşür. Çömlekçi, çömlek yapmaya başladığı zaman, bir parça çamur alır, ona önce bir küre biçimi verir ve dönen çömlekçi tekerleğine yerleştirir. Çamuru tekerleğe yerleştirirken onu tam olarak orta Iayamasa da, çamur düzgün bir silindir şeklini alıncaya değin özenli bir biçimde şekil vermeyi sürdürmelidir. Sonra çamur üze rinde çalışır, tekerlek dönerken çamuru yukarıya doğru uzahr, bashnr. Çamur önce bir kule, daha sonra düz bir mantar görünü münü alır. Dönen çamur kütlesini birçok defalar yukarı aşağı ha reket ettirdikten sonra duvarları tekerlekten yukarıya yükselene değin yavaşça bastırır. Bu işlemi çok uzun bir süre sürdürmez, çünkü çamur yorulur ve ardından bel verip sarkar. Ona hayal et tiği bir biçimi verir ve bir yana bırakır. Ertesi gün çamur, deri sertliğindedir, çömlekçi ayak kısmına şekil vermek için onu ters yüz eder. Y üzeyini de çeşitli şekillerle süsleyebilir. Sonunda kase fırınlanmaya hazırdır ve iş, renklerin seçimine gelmiştir; biçim değiştiriİmez artık.
·
Biz de yaşamlarımızdaki tüm durumlara böyle şekil veririz; önce onlara kaba bir şekil vermeli sonra yaşamlarımızın merkezi ne oturtmalıyız . Şeylerin yapısını deneyden geçirerek germeli, uzatmalı ve bashrmalıyız. Duruma şekil verirken, nasıl bir form istediğimizin farkında olmalıyız . Bir şey, tamamlanma aşamasına ne kadar yaklaşmışsa o kadar kahlaşmış ve belirginleşmiştir. Ya ralbğımız şey tüm etkisi ile orada, karşımızdayken seçenekleri miz arhk çok azalmıştır. Güzellik ve çirkinlik, fayda veya zaraı; biçimlendirme sürecinde ortaya çıkar.
12
365 GÜNÜN TAOSU
13SOCURMA Çamlann gölgesinin içinden gelen kuyu vişne rengi ışık. Batan güneş yerleşiyor okyanusa. Gece yaklaşıyor batan güneşin ardından, Aceleyle uzaklaşan ayı izliyor gün.
Genellikle, soğunnanın durağan bir şey olduğunu düşünü rüz. Su, bir süngerin için çekilir ve orada kalır. Ancak gerçek so ğurma; duraksama ve çelişki olmaksızın yaşamın evriminin tam olarak içinde olma durumudur. Doğada yabanolaşma yoktur. Her şey tam yerindedir. Yalnızca insan, kendini bu sürecin uza ğında tutar. Uygarlığımız, kişisel planlarımız, küçük duyguları mız vardır. Sevgiye, arkadaşlığa, anlayışa ve iletişime büyük bir gereksinim duyarken bile kendimizi bu süreçten ayınnz. Sorgu layarak, kendimizi yanlış zamanda ortaya koyarak ya da kin ve gururun algılarımızı gölgelemesine izin vererek sürekli kendi mizi yenilgiye uğratırız. Yabancılaşmayı kendi kendimize yara hnz. Bu arada doğa, durmaksızın akıp gidişini sürdürür. Kendi mizi bırakmamaya, özgürce doğanın gidişine katılmaya ve onun içinde soğurulmaya gereksinimimiz var. Kendimizi bu sü
reçte bütünleştirirsek başarıya ulaşırız. O zaman şeyler, güneşin
ve ayın ortaya çıkışındaki kadar açık bir şekilde birbirini izleye cek ve her şey olması gerektiği gibi olacakhr.
13
DENG MING-DAO 14 KONUMLANMA
Balıkçıl, mavi nehir agzında durur, Yapayalnız, bembeyaz kıpırdamaksızın saatlerce İşte bir balık! Ok gibi atılış Ve işte av yakalandı.
İnsanlar hep Tao'yu nasıl izleyeceklerini sorarlar. Oysa suda duran balıkçıl kuşu kadar doğal ve kolaydır bu. Kuş, gerekli ol duğu zaman harekete geçer; kıpırtısız kalması daha uygunsa ha rekete geçmez. Dinginliğin sırrı bir tür dikkatlilik, tedbirlilik, dalınç duru mudur. Balıkçıl, aptal ya da uykuda değildir. Suyun akışı içinde kıpırdamadan durur. Kaygısızca etrafına bakınır, uyanıktır. Tao, ona ihtiyacı olan bir şey getirdiğinde, düşünüp taşınmadan ve tereddüt etmeden onu yakalar. Sonra yine aynı şekilde kendine ya da diğerlerine rahatsızlık vermeden sessizliğini sürdürür. O, suyun akışı içinde doğru konumu bulup sabırla beklemeyi bil meseydi başaramayacaktı. Yaşamdaki eylemler iki etkene indirgenebilir: Doğru konum alma ve zamanlama. Doğru zamanda doğru yerde değilsek, ya şamın bize sunduğu avantajlardan yararlanamayız. Eylem, yer ve zamanla uyum içindeyse hemen hemen her şey uygundur. Ancak biz de uyanık ve hazırlıklı olmalıyız. Zaman ve yer doğ ru olsa bile, doğru anın farkına varamazsak, uygun bir şekilde eylemde bulunamazsak ya da şüpheler ve ikici düşüncelerle kendimize zarar verir, kendimizi engellersek şansımızı kaybe deriz. Yaşam bize bir fırsat sunduğu zaman, tereddüt etmeden ve çekingenlik göstermeden onu yakalamaya hazır olmalıyız. Farkındalık olmadan doğru konumda olmanın bir yararı yoktur. Eğer her ikisine de sahipsek hata yapmayız.
14
365 GÜNÜN TAOSU 15ZAMAN
Nehir, dalga dalga ilerleyen yol, Kesintisiz akıntı. Suyun başı, kanal, ağız. Bütün bunlar bölünebilirler mi hiç?
Hepimiz her gün özel bir sorunla karşı karşıya kalırız. Geç mişimizle hesaplaşmalı, bugünümüzle yüzleşmeli, geleceğimizi planlamalıyız. Yaşamın "eski günlerde" daha iyi olduğuna inananların göz leri bazen bugünün gerçeğine karşı kördür; sadece bugün için yaşayanlar çoğu zaman daha önce gelenlere ve daha sonra gele cek olanlara pek fazla aldırmazlar; sadece gecikmiş bir ödül için yaşayanlar ise genellikle büyük bir yadsıyışla olanca güçlerini harcarlar. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği düşünmek yararlı bir kavramsal tekniktir, ancak bunlar önünde sonunda uygun bir . şekilde dengelenmeli ve geliştirilmelidir. Geçmişin bizi nasıl etkilediğini anlamak zortı.ndayız. Şimdi yi zengin ve doyurucu deneyimlerle dolu olarak yaşamalı ve her gün enerjimizin bir kısmını geleceği kurmak için harcamalıyız. Nasıl ki bir nehrin birbirinden kesin bir şekilde ayrılamayacak bölümlerden meydana geldiği söyleniyorsa biz de yaşamımızı nasıl geçireceğimize karar verirken zamanımızın tümünü göz önüne almalıyız.
15
DENG MING-DAO
16 SIRADAN Şemsiye, ışık, manzara, gökyüzü Kutsal olanın dili yoktur. Kutsal olan sıradandadır. -
Hiçkimse manevi olanı sıradan şeylerle karşılaştırmadan ta nımlayamaz. Kutsal kitaplardan biri, ruhani sözü bir 'koruma şemsiyesi' olarak tanımlar. Başka biri tanrının ışık olduğunu söyler. Cennetin göklerde olduğu düşünülür. Hatta cinselliği reddeden zahitler bile aydınlanmayı tanımlamak için erotik imajlar kullanırlar. İnsanlar ruhani olanı anlatmak için metafor lara başvururlar. Ezoterik diller bile sonradan icat edilmişlerdir ve onun dışın da kalanlar için şaşırtıadırlar. Kutsal sözcükler inisi ye olmayan lara hep bu şekilde gözükürler. Kişi onlan okumayı öğrenince mesajları anlayıp kavrar. Artık imajları merak etmeyiz, çünkü sözlerin gösterdiği gerçekliği keşfetmişizdir. İçinde ürünün nasıl kurulacağını anlatan talimatları olan bir eşya satın aldığınızda bu talimatları uygularsınız, ancak anlan pek fazla önemsemezsiniz. Manevi alanda ustalık da bundan çok farklı değildir. İşi nasıl yapacağınızı anladığınızda talimatlar artık önemini yitirir. K endinize mal ettiğiniz ruhanilik, oynadı ğınız top oyunundan, yaptığınız işten, kullandığınız arabadan, sevişmenizden farklı değildir. Tao'yu sürekli olağanüstü bir var lık olarak değerlendirirseniz, o zaman o hep b ilinmeyen bir şey olarak sizin dışınızda kalır: bir mit, bir fantezi, adlandınlmayan bir nicelik. Ama onu bilince, tanıyınca, artık o sizindir ve günlük yaşamınızın bir parçasıdır.
16
365 GÜNÜN TAOSU
17 İŞBİRLİGi Diğerleriyle işbirlig; Algı, deneyim, direşkenlik Ne zaman yol gösterecegini ne zaman izleyecegini bil. Bir üyelik ilişkisine girdiğimizde yavaş yavaş bu kuruluşun bütünsel, organik bir parçası haline geliriz. Bu ilişkide taraflar birbirini karşılıklı olarak etkilerler: Toplu halde olaru dikkatli bir şekilde etkilemeliyiz, buna karşılık biz de sürdürdüğümüz arka daşlıklar tarafından biçimlendirileceğiz. Başkalannı etkilemek için anlama yeteneğine ihtiyaamız var dır. Ne zaman harekete geçeceğimizi, ne zaman edilgen kalacağı mızı, ne zaman diğerlerinin bizden bir şeyler alacaklanru ve ne za man bizi dinlemeyeceklerini bilmek zorundayız. Bunun için tabii ki deneyime ihtiyaamız vardır ve tam ve doğru bir duyarWığı ge liştirebilmek için ailelerimizden içinde bulunduğumuz topluluğa kadar çok sayıda ilişki içinde yer almamız da gereklidir. Zaman içinde hem hayal kırıklığı yaşadığımız hem de başanlı olduğu muz anlanmız olacaldır; ancak her durumda direşken olmak çok önemlidir. Girişimlerimiz engelleniyorsa ya içinde bulunduğu muz konumu koruyarak ya da daha iyi bir durum ortaya çıkbğı takdirde konumumuzu değiştirerek tüm güçlüklere karşın devam ebneliyiz. Başanlıysak sadece karizmamıza güvenmemeli, gru bun yapmaya karar verdiği şeyi tam olarak yaşama geçirebilmek için de çalışmalıyız. Gerçek liderlik inisiyatifle alçakgönüllülüğün birleşimidir.
En iyi lider bilinemez ve anlaşılamaz olarak kalır, kişisel dikka tini sürdürür ama kendisi dikkat çekmez. Birlikte hareket eden insanlann gittiği bir yön olduğu sürece lider memnundur. Öv güye gerek yoktur, insanlar orılan başanya götürenin liderin gö rünmeyen, ustaca etkisi olduğunun farkına vardıklan zaman gerçek ödül alınmış olur.
17
DENG MING-DAO 18TAYF
Saf ışıkta tüm renkler bulunur. Bıı nedenle de rengi yoktur. · Renk, ancak Teklik parçalandığında görünür. Üzerimize akan saf güneş ışığını gördüğümüzde bu olağa nüstü parlaklıktan gözlerimiz öyle kamaşır ki, ne o kaynaktan gelen aynnhları ne de onun renklerini ayırt edebiliriz. Oysa gü neş ışığı yusufçuğıın bürümcük kanatlarına vurduğu ya da bu ğulu bir yağmurla ışıldadığında ya da derimizin yüzeyinde par ladığında o ışığın titreşimleri milyonlarca minik gökkuşağında toplanmışhr. İnanılmayacak kadar çok sayıdaki yüzey ve doku, ışığı üst üste gelen sayısız boyutlarda kırdığı için dünya bir renk patlaması yaşar. Aynı şey Tao için de geçerlidir. En saf haliyle her şeyi içine alır. Bu yüzden hiçbir şeyi göstermez. T ıpkı saf ışığın tüm renk leri içermesine karşın hiçbir rengi göstermemesi gibi tüm varoluş da ilksel ve aynmsız olarak Tao' da gizlidir. Ancak yalnızca Tao bizim dünyamıza girdiği zaman patlayarak sayısız şeye aynlır. Her şeyin varlığını Tao'ya borçlu olduğunu söyleriz. Aslında bü tün bunlar büyük Tao'nun kmlmaya uğramış parçalandırlar. Renkli ışık, bir araya getirilip karıştınldığında tekrar saf, par lak ışığa dönüşür. Bu yüzden Tao'yu izleyenler hep geri dönüş ten sözederler. Onlar yaşamlannın tüm alanlarını birleştirirler, tüm aynmlan bir bütün içinde bir araya getirirler. Birlik içinde başkalık, farklılık olmaz. Bilincimiz gerçek Tao'yla tekrar birleş tiğinde yahıızca parlaklık kalır ve tüm renkler kaybolur.
18
365 GÜNÜN TAOSU 19
GİRİŞİM
Kaleydoskopik gerçeklikle Kafamızı karıştırmayalım. Bilgelik ve cesaretle hareket edelim de, Daha fazla karışıklığa meydan venııeyelim.
Dünya sayısız gerçekliklerle esen bir fırtınadır, yine de ana forun bizi silip süpürmesine izin veremeyiz. Böyle yapmak de mek kaybolmak ve tüm biliş ve anlayışın doğacağı gerçek mer kezi kaybetmek demektir. Eylemde bulunmalıyız, ama doğru bir şekilde. Hem akıl hem de deneyim eylemin yol göstericisi olmalıdır. Öğretmenlerimizden, büyüklerimizden ve öteki insanlardan öğ reniriz. Ancak bu dünyada öğrendiklerimizi deneyden geçirme liyiz. Sadece derin düşünceye dalmanın yeterli olmaması gibi sadece kuramsal bilgiye sahip olmak da yeterli değildir. Bilge olabilmek için her ikisine de gereksinimimiz vardır. Yalnızca bilgelik, cesaret, zamanlama, sebat ve azimin bir ara ya geldiği yerde girişim için sağlam bir temel oluşur. Eylem ta mamlanmalıdır. Tamamen yanmalı, geriye kötü bir parça ya da zor silinen bir iz bırakmamalıdır. Arkasında yıkım, kırgınlık ya da karışıklık bırakan bir eylem zayıf bir eylemdir. Bu durumda girişim yetersizdir ve Tao'ya ulaşılamamıştır.
19
DENG MING-DAO
20 MUllULUK Ölüm korkusunu sömüren Kurtuluş umudu vadeden, Zalim ve kaba liderlerin peşinden gitmeyelim. Eğer gerçekten mutluysak, Hiçbir şey yoktur bize sunacak/an. Kimi liderler izdeş kazanmak için gözdağı verirler. İnsanlan iyi davranışlara zorlamak ve onları cennet düşüncesiyle gütmek için ölümden medet umarlar. Ötekilerse büyük vaatlerle insanların gönlünü kazanmaya çalışırlar. Eğer bu da sizi tatmin etmezse kendinizi cennetteymiş gibi hissettiren bir mutluluk teklif ederler. Bunu da yeterli bul mazsanız başarı teklif ederler. Yalnızsanız kabul edileceğiniz sosyal bir ortam sunarlar. Ama ölümden korkmuyorsak ve mutluysak, bu tür önderler bize ne sunmak zorunda kalacaklardır? Maneviyat günlük yaşa mın organik bir bölümüdür, profesyonel biri tarafından dağıtı lan bir şey değil. Gerçek maneviyat kurtuluştur; yalnızca ger çekliğin yanılgılarından değil, dinin yanılgılarından da kurtu luştur. Ölüm korkusundan kurtulup, yaşamın içinden çıkan tu tarlı bir sağlık yoluna, anlayış ve kavrayış yoluna ulaştığımızda mutluluk bizimdir. O zaman sahte önderlere gereksinimimiz kalmaz.
20
365 GÜNÜN TAOSU 21 YETENEKLER Gitar, satranç, kitap, resim, kılıç Klasik yetenegin simgeleridir. Ünlü olmaktan başka bir şeyi önemsemeyen bir gezgin var dı. İyi bir işte çalışmak için pek çok olanağı olmasına karşın beş konuda ustalaşmasına yardım edecek bir öğretmen aramayı sür dürdü: Gitar, satranç, kitap, resim ve kılıç. Gitar ona, ruhu ifade eden müziği verdi. Satranç, strateji ge liştirmeyi ve başka birinin eylemlerine karşılık verme yollarını öğretti. Kitaplar, akademik eğitim sağladı. Resim, güzellik ve duyarlılığın pratiğiydi. Kılıç, sağlık ve savunma için bir yoldu. Bir gün küçük bir çocuk, gezgine bu beş şeyi kaybederse ne yapacağını sordu. Gezgin önce korkhı, ama hemen fark etti ki gitan kendi kendine çalamazdı, satranç tahtası oyuncular olma dan hiçbir işe yaramazdı, kitabın okuyucuya ihtiyacı vardı, hrça ve.mürekkep kendi kendine hareket edemezdi ve kılıcı kınına koymak için el gerekliydi. Anladı ki, kendini eğitmek ve geliştir mek salt birtakım yetenekler elde etmek demek değildi. O, var lığının özüne giden bir yoldu.
21
DENG MING-DAO
22 İLETİŞİM
Devinim, nesneler, konuşma ve sözcükler: Büyük sembollerle iletişim kuruyoruz.
Onlara 'nesnel' di�ıoruz.
Oysa kendi bakış açımızdan kaçamayız.
Zihinler arasında dolaysız iletişim kuramıyoruz, o nedenle yanlış yorumlama her zaman sorun oluyor. Yanlış iletişim hare ketlere, işaretlere, konuşmaya ve yazılı söze ayak bağıdır, engel dir. Aynı olaya tanık olan bir düzine kişi tek bir konuda bile fi kir birliğine varamaz. Bir sirk sihirbazının kurduğu kartlarda her birimiz farklı şeyler görürüz. Yani sonsuza değin öznelliği mizin mahkumuyuz. Tao'yu izleyenler dünyada mutlak bir gerçeklik olmadığını, sadece belirsizliğin farklı dereceleri olduğunu ileri sürerler. Bu na bazıları şiir der, bazıları sanat. Aslında olay tüm iletişimin gö reli olmasıdır. Tao'yu izleyenler pratiktirler. Sözcüklerin mü kemmel olmadığını bilir, bu nedenle de onlara sınırlı ölçüde önem verirler. Sembol, gerçekle aynı değildir.
365 GÜNÜN TAOSU
23 YENİLENME Tepedeki şehir, Ötesinde el değmemiş toprak. Nadasa bırakılmış tarla Verimliliğin gizi
Şehirde hemen her binanın kapılarında, pencerelerinde, bir çok kahnda göze çarpan milyonlarca yaşam görürüz. Uygarlı ğın coşkusunu ve zaferlerini görürüz. Ancak Tao'yu izleyenler şehri ne kadar sevseler de doğaya geri dönüş ihtiyacının bilin cindedirler. Kırlarda özgürlüğün besleyip geliştirici özelliklerini keşfe derler. Buralarda yeni açılımlar keşfeder ve toplumsal yükümlü lükler olmaksızın gezer dolaşırlar. Geçmişte öncüler açık, geniş kırları görüp insanın zaferleriyle doğaya hakim oluşunun düşle rini kurarlardı. Şimdi bunun böyle olmadığını biliyoruz: Hayat ta kalabilmek için doğayı korumalıyız. Toprağı nadasta bırakmak için zamana ihtiyacımız var. Şehir den ayrılamıyorsanız her gün kendi içinize çekilebilmek için azıcık da olsa sessiz bir zaman bulmaya bakın. Dağlarda ya da tarlalarda yürüyebiliyorsanız, bu tabii
1
hiçbirimiz yenilenme olmadan varlığımızda içkin üretkenliği mizi koruyamayız.
DENG MING -DAO
.
24 KAHKAHA
Daglık köy yollan, "Güneşte parlayan badanalanmış duvarlar. Gök mavisi deniz. Çoculciarın laıhkahası . Dünyanın neresine giderseniz gidin, orada kaç dil konuşu lursa konuşulsun, kültürler ve devletler birbirleriyle kaç defa çarpışırsa çarpışşın, dünyanın her yerinde çocukların kahkaha ları canlandırıcı ve dirilticidir. Oysa yetişkinlerin neşesi bundan farklı olarak kıskanç, güvensiz, sadist, zalim ya da saçma olabi lir; ama oyun oynayan çocukların sesi yalın ve saf eylem ideali ni uyandırır. Kavram yoktur. İdeoloji yoktur - sadece yaşamın masum zevki vardır. Yetişkinler olarak bizleı sızlanıp durduğumuz karmaşıklık lar, varoluşsal kaygılar, sorumluluklanmızla ilgili meşguliyetle rimiz üzerinde düşünürüz. Çocukların neşesini duyar, gelip geçmiş çocukluğumuza ah ederiz. Artık eski elbiselerimizin içi ne sığamasak ve tekrar genç olamasak da çocukların iyimserli ğinde huzur buluruz. Onların neşesi hepimizi hoşnut eder. Genellikle çocuklarımızın bir an evvel büyümelerini isteriz. Aslında yaşamlarının tek tek, her yılını dolu dolu geçirmeleri on lar için çok daha iyidir. Onların kendi zamanları için uygun olan ları öğrenmelerine izin verin, oynamalarına izin verin. Ve çocuk lukları bitip ergenlik çağına geldiklerinde yumuşak bir geçiş yapmaları için onlara yardım edin. O zaman onların kahkahala rı neşeyle ve hepimiz için umutla çınlamaya devam edecektir.
24
365 GÜNÜN TAOSU
25 }llRARSIZLIK Yumru yumru yaşlı agaç Oduncunun baltası için çok lifli Marangozun takımları için çok bükümlü
BU tun ormandan daha fazla yaşar.
Oduncular düzgün, sağlam ve kokulu odunları severler . Eğer bir kerestenin kesilmesi çok zorsa, düzleştirilemeyecek ka dar yumruluysa, dolap yapılamayacak kadar kötü kokuyorsa, yakacak odun olarak kullanılamayacak kadar süngerimsi ise bir yana bırakılır. Yararlı ağaçlar kesilir . Yararsız olanlar yaşamları nı sürdürür . Aynı şey insanlar için de geçerlidir. Güçlüler askere alınır . Gü zeller sömürülür . Dikkati çekmeyecek kadar sade olanlar yaşa yanlardır . Bunlar bir yana bırakılırlar ve güven içinde yaşarlar . Ya biz kendimiz de bu sade insanların arasındaysak? Diğerle ri bizi önemsemese de kendimizi değersiz olarak düşünmemeli yiz . Başkalarının yargılarını kendi değerimiz için ölçiit olarak al mamalıyız .Buna karşın yaşamımızı sadelik içinde sürdürmeliyiz . Doğal olarak kusurlarımız olacaktır. Ancak onlara kendi düşün celerimize göre inanmalı ve kendi gelişmemiz için bir ölçii olarak kullanmalıyız . Bu durumda hava atmak ya da bir konumu koru ·mak için enerji harcamaya gereksinim duyamayacağımızdan kişi liğimizin en iyi taraflarını geliştirmek için gerçekten·özgürüzdür . B u yüzden işe yaramayan biri olarak düşünülmek ümitsizliğe ne den olsa da aslında bir fırsattır.İnsanın müdahale olmadan yaşa ması ve kendi bireyselliğini ifade etmesi için bir fırsattır .
25
DENG MING-DAO
26 KENDİNİ ADAMA Sunaktaki imajlar Ya da içimizde hayal ettiklerimiz Onlara dııa ederiz, Yanıt verirler mi bize?
Bilgeler bize kendini adamanın ne kadar önemli olduğunu söylerler. Böylece sunakların önünde diz çöker, bağış sunar ve . adağımızı yerine getiririz. Meditasyonlarımızda bize tanrıları içimizde görmemiz, güç ve bilgi kazanmak için onlardan yar dım dilememiz öğretilir. Ustalar tanrıların o lmadığını söyleyene değin büyük bir içtenlikle böyle yapmaya devam ederiz. O za man da kafamız karışır. Sunaktaki yontu yalnızca ağaç ve altın varaktan yapılmıştır, oysa bizim saygı duymak için duyduğumuz gereksinim gerçek tir. İçimizdeki tanrı bizim zihnimizde canlandırdığımızdan başka bir şey olmayabilir, oysa bizim yoğunlaşmak için duyduğumuz gereksinim gerçektir. Cennete yüklenen özellikler ütopik varsa
yımlar olabilir, ne var ki bu mesellerin özü gerçektir. Öyleyse tan
rılar insan zihninin olağanüstü yüzlerini ve birtakım ilke ve ku ral dizilerini yansıtır. Kendimizi tanrılara adadığımız zaman, da ha derin yönlerle duygu ve düşünce alışverişine gireriz. Sembolizme tapındığımız düşüncesi bizi rahatsız edebilir. Salt elle tu tulur, maddesel ve bilimsel olanı kabul etmek üzere eğitili riz. Salt sembolik olana kendimizi adamanın yararı konusunda kuşku duyarız, öte yandan bu tür ululamalar gerçek bir kişisel dönüşüme yol açtığında kafamız karışır. Ancak tapınma, duygu larımızı ve düşüncelerimizi kesinlik.le etkiler. Bilgeler tannlann olmadığını söylediklerinde her şeyi anlamanın anahtarının kendi içimizde olduğunu anlatmak isterler. Dışsal tapınma, yalnızca içi mizdeki kurtuluşun gerçek kaynağını gösteren bir yoldur.
26
365 GÜNÜN TAOSU
27 ŞÔLEN Şölen, kış ortasında alev Dostluk ateşini tutuşturan Ve topluluğu güçlendiren. Şölenler geçmişte topluluğu birbirine daha çok bağlamaya ve kaynaştınnaya hizmet eden bir yoldu. Aynı şey bugün için de geçerlidir. İster kültürel bir toplantı ister grupla yapılan bir ta pınma ya da arkadaşlarla birlikte yenen bir akşam yemeği ol sun, bir araya geldiğimiz ve grubumuzun önemini bir kez daha anladığımız anlara gereksinim duyarız. Yaşadığımız coşku hem şölendeki topluluk hem de bir araya gelen tek tek bireyler için önemlidir. Grup tarafından onaylan ma bireyin dürtülerinin başka etkinliklerle ilgilenerek bastırıl ması değil onun grupla karışmasının, grupla bağlantısının çer çevesini oluşturmalıdır. İyi bir toplantı için katılım, yani örgü tün çabalan, çalışma ve düzenli devam gerekir. Karşılığında bu da bireye bedeni ve ruhu için gıda, ait olma duygusu ve kendi başına yapamayacağı bir şeyleri başarma duygusu sağlar. Başka herhangi bir etkinlik gibi şölen de etkiye, yönetilmeye, siyasete ve olumsuz bireylerin bencil manevralarına açıktır. Bundan tümüyle kaçınmak zordur, çünkü bir grubun tamamen birlik içinde olması olanaksızdır. Bu durumu topluluk yararına azaltmanın tek yolu grubun çabalarını kesinlikle amaçlan üze rinde yoğunlaştınnası, liderlerini akıllıca seçmesi, bu liderlerin de mümkün olduğu kadar aydınlanmış kişiler olmalarıdır.
27
DENG MING-DAO 28 SORUMLlU.UK Babasız bir baba Dengesini bulmakta zorlanır. Ustasız bir usta Tehlikelidir. Ebeveynlerimize, öğretmenlerimize ve liderlerimize güven ve beklentiyle dolu bir saygı ve hayranlık duyanz. Onlara düşen so rumluluk bize kılavuzluk etmek, bizi eğitmek ve koşullar belirsiz olduğu zaman bizim adımıza düşünce oluşturmaktır. Sonuç ola rak onlar bizde gelişmesine yardım ettikleri akla ve bilgeliğe da yanarak kendi kararlarımızı kendimizin verebileceğimiz bir nok taya gelmemize yardımcı olmalıdırlar. Ancak kötüye kullanma ve yanlış yapma potansiyeli çok yük sektir. Kim her zaman hatasız olabilir ki? Yanlış zamanda yapılan basit bir hata kanşıklığa, psikolojik izlere, hatta büyük felaketle re neden olabilir. Çocuğun etkilere en çok açık olduğu bir zaman da duyduğu kına sözler yıllarca süren problemlere neden olabi lir. Bu yüzden anne ya da baba için bir anne ya da babaya, usta için bir ustaya, liderler için liderlere ihtiyaç duyanz. Bu, güçten doğabilecek yanlışları önler. Eskiden krallann bile daruşmanlan vardı. Lider olacak her insan böyle bir yardım almalıdır. · Sonuç olarak birisi en tepede olmalıdır. Peki bu kişi kime baş vuracak? Tannlan değil pragmatizmi davet edelim. En yüce öğ retmen deneyimdir. Bu yüzden de bilge insanlar sürekli seyahat eder, kendilerini koşullardaki değişikliğe göre sınavdan geçirir ler. Ancak bu şekilde düşüncelerini gerçekten sağlamlaştınr ve eksikliklerini giderirler.
28
365 GÜNÜN TAOSU
29 YARALAR Kuru ki/deki izler yalnızca Kil tekrar yumuşadığında silinir. Benlikteki izler de Kişi tekrar yumuşadığında kaybolur. Yaşamımız boyunca, ama özellikle gençlik dönemimizde pek çok yara alınz. Bunlann bir kısmı şiddet, taciz, tecavüz ya da sa vaşın sonucudurlar. Diğerleri ise kötü eğitimden kaynaklanırlar. Pek azı da alçakgönüllülük ya da başarısızlıktan doğmuştur. Ötekilere ise bizim talihsizliklerimiz neden olmuştur. Bu yarala n sağaltamazsak bu kez onlar bize sürekli olarak zarar vermeye devam ederler. Klasik dini metinler bizi şehvet ve günahlarımızdan el çek meye zorlar. Ama bizim hatamız olmayan izler de ruhsal geliş memizi engelleyebilir. Ne yazık ki, kötü bir alışkanlıktan vazgeç mek diğer insanlann yol açtığı şiddetin kesik ve yanklarını iyi leştirmekten daha kolaydır. Tek yol kendi kendini eğitmek, geliş tirmek, yetiştirmektir. Doktorlar ve rahipler de ancak bu kadan nı yapabilirler. İyileşmenin asıl seyri sadece bize bağlıdır. Bunu başarabilmek için birçok yöntem geliştirmeli, yolculuklar yap malı, kişisel fobilerimizin üstesinden gelmeye çalışmalı ve hep sinden önemlisi mümkün olduğu kadar az yeni sorunlar edin meliyiz. Böyle yapmadığımız takdirde bunların her biri bizim Tao'yla gerçek bir birlik oluşturmamıza engel olacaklardır.
DENG MIN G-D AO
30 SEVİŞME Gecenin sağanağı Aşıkları uyandırır, Vadiyi sular. Sevişmek doğaldır. Ondan neden utanılır ki? Çok basit görünüyor, oysa bu konu bu zor zamanlarda ger çekten büyük bir meydan okuma haline geldi. Cinselliğe pek çok başka anlam katmanları yüklenmekte. Dinler onu baskı al tında tutmaya çalışır, zahitler onu reddeder, romantikler yücel tir, entelektüeller kavramsallaştırır, saplantılılar ise amacından saptırırlar. Bu tuhımlarm sevişmeyle hiçbir ilgisi yoktur. Aksine, bunlar fanatizmden ve zorlayıcı davranışlardan kaynaklanır. Gerçekten açık ve sağlıklı bir cinselliği yaşadığımız iddiasında bulunabilir miyiz? Cinsellik bir dayanak noktası, manipulasyon, bencillik ve ta ciz olarak kullanılmamalıdır. Kişisel zorunluluklarımız ve ku runtularımız için bir temel olmamalıdır. Cinsellik öz kişiliklerimizin dolaysız bir yansıması olmalıdır.
Da ha sı onun anlatımının da sağlıklı olmasını sağlamalıyız. Se vişmek, gizemli, kutsal ve çoğu kez insanlar arasındaki en derin ilişkidir. Ortaya çıkan ya da yaratılan şey ister bir ilişki ister ha milelik olsun, ilişkinin taraflarının mirası onların bu yaratımının doğasında mevcuttur. Aşka ne yüklüyorsak ondan alacağımız da odur.
30
365 GÜNÜN T AOSU
31 YÖNLENDİRME Gezegenler giineşin etrafında döner; Biçimler ise zihnin.
Çoğumuz kişiliklerimizdeki farklı yönlerin bir araya gelip somutlaşmış haliyiz; bunlar bizim formlarımız, şekilleniş biçi mimizdir. Eğer dikkakli o lmazsak bu karmaşıklık kafamızı ka rıştırabilir. Hiçbir parçamızı yadsımamalıyız. Onlan düzenle meliyiz. Bütün ögelerin bir yeri, bir işlevi vardır - sadece doğru
bir bağlam içine yerleştirilmelidirler.
Tao'yu izleyenler bilirler ki; çok çeşitli yönleri olan bir kişilik, bazı
yönlerin
ötekileri dışlayarak egemenlik kurması durumun
da sorun yaratabilir. Bu, dengesizlik durumudur. Tüm yönler arasında sürekli bir karşılıklı alışveriş varsa denge mümkündür. Tıpkı gezegenler gibi duygular, içgüdüler ve heyecanlar da sü rekli dönüşümlü bir düzen içinde tu tulmalıdır. Bu durumda her şeyin bir yeri vardır ve aşırılığa ilişkin sorunlar ortadan kalkar. Güneş nasıl güneş sistemimizin merkezindeyse bilge zihin da bizim çeşitli kişiliklerimizin merkezinde olmalıdır. Zihinleri miz güçlüyse, yaşamlarımızın çeşitli kısımları da doğru yolla rında ilerleyecek ve sapma olasılığı kalmayacaktır.
DENG MING-DAO
32 HER YERDE BULUNMA
Tao her yl!Tdedir. İçten olandan uzak tutulamaz o. Tao, Çin' de doğdu ve bu kültürün bir ifadesiydi. Şiirsel ola rak ele alınan !anma dünya görüşüyle yakından bağlantılıydı; hem gizemciliğe hem de pragmatizme şekil verdi. Ama şimdi çoğumuz, buna Çin'dekiler de dahil, eski sözcükleri anlamıyo ruz. Tanm makineleşti. Şiirimiz bilgisayarlarda yazılıyor. Bu, Tao'nun yanlışlığını mı ortaya koyar? Hayır. Tao hala burada. Tao'yu izleyeceksek eski kriterlere değil dolaysız deneyime da yanmalıyız. Çağdaş beyinlerin, meraklarını uyandıracak çağdaş kavramlara gereksinimleri vardır. Eğer Tao'yu izlemek, ustaların savladığı kadar muhteşem bir şeyse onun her duruma ve insan topluluğuna uygulanabilmesi gerekir. Ne zaman, ne yer ne de kültür, hiçbir şey içten bir arayı cı için engel oluşturmamalıdır. Tao bizi kuşatır; onunla bağlantı kurmak için yalnızca rehberliğe ve anlayışa gereksinimiz vardır. Tao ezoterik bir şey değildir. O, tam buradadır. Ustalar her zaman buna imada bulunurlar. Onlara göre, kitap okumaktan ti yatroya gitmeye meditasyon yapmaktan yerdeki hayvan dışkı larını süpürmeye kadar her şey Tao'dur. Onlar Tao'nun her yer de hazır ve nazır doğasını anlarlar ve buna uygun bir şekilde ha reket ederler. Eğer ustalar bu jet uçakları ve elektronik haberleş me çağında bile Tao'yu biliyorlarsa biz de Tao'nun mesajınm özünü özümseyebiliriz. Başaranlar, yaptık.lan her şey kendili ğinden Tao'yla uyumlu olduğu halde, ondan söz etmeye gerek duymayacaklardır.
32
365 GÜNÜN TAOSU
33 SAVUNMA Çemberine giren şeytanlar Dışarı atılmalıdırlar. Hangi dünyada yürürseniz yürüyün -ofiste, okulda, tapınak ta, cezaevinde ya da sokaklarda- orada şeytanların mesken tuttu ğu biryeraltı vardır. Para canlısı, saldırgan, sadist ve alaya insan lar vardır. Bunlar yalnızca hiçbir vicdan azabı duymadan başka larını kullanmakla kalmazlar, yaptıklarından haz bile duyarlar. Başkalarının aa çektiğini görmekten zevk alırlar. Neden böyle olduğunun yanıtı yoktur. Yalnızca olgu vardır; hiçbir metafizik anlamı ya da başka sonuçlan olmadan. Bu insan lar size saldırmaya karar verirse bunun bir fırsatını bulurlar. Sa vaşmalısınız yoksa onlar tarafından yok edilirsiniz. Sevgi ve alçakgönüllülük en değerli insan erdemleri arasın da olabilir, ancak bunlar çatışma durumunda yararlı değildirler. En çok hayranlık duyduğunuz tanrının altından yapılmış güzel bir heykeli, bir hazine değerinde olabilir ama onu bir silah ola rak kullanamazsınız. Erdem uygun genel koşullarda değerlen dirilmelidir; savaşta ancak kılıç işe yarar. Saldın ister fiziksel olsun (fiziksel saldın, tecavüz, cinayet) is ter zihinsel (iş entrikaları, duygusal taciz) hazırlıklı olmalısınız. En iyisi, çatışmalara karşı mümkün olduğu kadar çok kendini sa vvruna teknikleri öğrenerek hazırlanmaktır. Bir zorba ya da ca navar olmayacaksınız tabii, ancak karşınıza çıkan nasıl bir du rum oluısa olsun karşılık verebilmeyi öğreneceksiniz. Eğer size hiç saldırıda bulunulmazsa bu harika bir şeydir. Aldığınız eğitim korkularınızı, çekingenliklerinizi ve kaygılarınızı çözebilmenize yardım edecektir. Çatışma durumunda hiç kimse, hatta dene yimli birisi bile, karşılaşmadan carılı çıkabileceğinden emin ola maz. Ancak oraya gibneye karar verip kendilerine savaşma şan sı verirler. Bu, kendi başına kötülüğe karşı bir zaferdir.
33
DENG MING-DAO
34 BAGLANTI Yan ı ndan geçer av kaplanm Bazen yalnızca bakan, Bazen saldıran duraksamadan Asla eyleme geçmekte tereddüt etmeden.
Yaşam sürekli arkası gelen bir fırsatlar dizisidir. Eğer biz önü müze gelen şeyleri almak için uzanmazsak, karşımıza çkan fırsat ları kullanmazsak, yaşamın öz doğası ile uyum içinde olamayız. Kaplan için de aynı şey geçerlidir. Önüne çıkan durumlara uyarlar kendini. Bir av olduğunu tespit eder de onu avlamaya hazır durumda değilse avının gitmesine izin verir. Ancak eyle me geçmekte tereddüt etmemiştir. Bilerek avının kaçmasına izin verir. Bu durum reflekslerin yavaşlığı ya da beceriksizliği nede niyle başarısızlığa uğrayan birinin durumundan çok farklıdır. Kaplan, avını gözüne kestirdiğinde hiçbir şey düşünmeden ya da tereddüt etmeden ona saldırır. Onun bu eyleminin saflığına karışan hiçbir ahlak dersi, suç, psikolojik sorun ya da ideoloji yoktur. Eylemdeki bu bitimsiz zerafete eylemsizlik hali denir. Bu, bağlantılı olma durumudur. Başınıza ne gelirse gelsin onunla bir şekilde bağlanmalısınız. Onu kabul eder, koşullan de ğiştirebilir ve gitmesine izin verirsiniz. Kendinizden bir şeyler ek ler ya da bilerek yanınızdan geçip gi tmesine izin verirsiniz. Ne ya parsanız yapın yaşama karşı ilgisiz, kayıtsız olmanın gereği yok tur. Tam tersine her şeye tam olarak katılmak mutluluğun, canlılı" ğın, başarının ve Tao'yü derinden bilmenin en emin yoludur.
34
365 GÜNÜN TAOSU
35 FAYDALANMA Uçıırtma/ar riizgiirın giiciinii kullanır, Niyetimize göre hareket ederler. Ne var ki değiştiremezler riizgiirı.
Birisi uçurtmayı istediği şekilde alçaltıp, yükseltip döndürüp uçunır. Bu konuda uzman olan birisi sonunda uçurtmalardan bi risi kontrolünden çıkana kadar iki uçurtmayı da aynı anda uçura bilir. İpin ucundaki o devasa çekişi hissederek uçurtma uçurmak çok keyifli bir şeydir. Bazen rüzgar o kadar kuvvetli olur ki uçurt ma sizi yerden havaya kaldırır. Doğanın güçlerini kullanırken çok güçlü bir şeyden faydalanıyorsunuz. Bu, Tao'dan doğnı bir şekilde yararlanmanın bir örneğidir. Bu, doğal güçlerden yararlanmaktır. Bu, doğal güçlerin işleyiş biçimini kabul etmek ve onların güçlerini ödünç almanın bir yo lunu bulmaktır. Bu, şeyleri değiştirmeye ya da sınırlamaya çalış mak demek değildir. Rüzgar, uçurtmamızı bizim istediğimiz şe kilde uçunnuyorsa bunu değiştiremeyiz. Sadece onun enerjisini ödünç alırız. Girişim ve doğal güçler birleştiğinde gerçek bir uyum ortaya çıkar.
35
DENG MING -DAO
36 HAKİM NOKTA Irak sırtlar, uzaklardaki bulutlar T üm olup bitenler belli bir mesafeden gelir. Yüksek bir hiikim noktadan Geleceği haber vermek mümkündür. Bahl bir inançla, sıkça Tao'yu izleyenlerin büyü bildikleri söylenir. Bu, saçmalıktır. Üstünlük sadece kişinin yeteneklerini en iyi şekilde kullanması ve doğru bir konumda bulunmasıdır. Örneğin, dağların yüksek yerlerinde yaşayıp şarapla, şehvet düşkünlüğüyle, entelektüellikle, bozuk bir sağlık ve açgözlülük le gözleri körleşmemiş bir insan, olayları belli bir mesafeden, ka palı bir odada, gözleri bulanık bir planda takılı birinden daha iyi görebilecektir. Fırtına birden çıkmaz; doğuşu saatlar, bazen günlerce sürer. Yolcular varacakları yere bir anda ulaşmazlar; uzaktan onların ilerleyişlerini görebilirsiniz. Şeyleri önceden bilmek yüksek bir doruk noktası sayesinde mümkündür. İşte bu nedenle insanlar Tao'yu izleyenlerin büyü bildiklerini zannederler.
365 GÜNÜN TAOSU
37 UYUŞMAZLIK Kuşlar çok yüksekten uçtuklannda İyi şarkı söyleyemezler. Kendimizi çevremizdekilerle uyumsuz hissettiğimiz, bir şey lerin yolunda gitmediğini hissettiğimiz zamanlar vardır. Bu du rumda kafamız kanşıktır ve ne yapacağımızı bilemeyiz. Bu du rum kimileyin bir gün kimileyin haftalarca sürer. Kendimizi böy le hissettiğimiz zamanlarda Tao'yla bütünleşemeyiz ya da bazen metaforik olarak söylendiği gibi Tao başka bir yere akıp gitmiştir. Sürekli Tao'yla temasta bulunmak bir idealdir. Dışımızdaki şeylerden kaynaklanan talihsizlik ve uyumsuzluğu yaşadığımız zamanlar olabilir. Aynca iyice düşünmeden hareket ettiğimizde kendi budalalıklanmız nedeniyle de Tao'yla uyumsuzluğa dü şebiliriz. Böyle olduğu zaman akortsuz şarkı söyleyen kuşlar gi biyizdir: Ahenksizlik içinde çamura bulanmışızdır sanki. Sabnmızı koruyabilirsek böyle zamanlan aşabiliriz. Hareke te geçmeli ve bir fırsat ortaya çıktığında durağanlığı yenmeliyiz. ister bekleyelim ister eylemde bulunalım Tao'yla yeniden birleşe bilmek için, durumu her zaman dengeye getirmeye çalışmalıyız. Tekrar bağlantı kurduğumuzu anlayınca rahatlanz. işte yine yolda yine hedefteyizdir. Ancak Tao'yu her yitirişimizde bir şey ler öğrenmeliyiz. Bu sayede aynı şeyleri yeniden yaşamak zo runda kalmayız ve gelecekteki zor zamanlanmızda bile umudu muzu yitirmeyiz Tao'yu anladığımız zaman onu tekrar tekrar tanıyacağız. An laşmazlık zamanlannda bile inanamızı kaybetmeyeceğiz.
37
DENG MING-DAO
38 UYARLAMA Gökyüzü ufuk çizgisini kucaklar. Profil ne kadar çıkıntılı olsa' da, Gökyiizii lii111iiyle ııyıını gösterir ona.
Nerede olursanız olun, gökyüzü hep ufukla buluşur. Yeryü zünün yüzeyine mutlak bir şekilde uyar. Yeryüzündeki ve gök yüzündeki değişiklikler bu kusursuz uyumu etkilemez. Hava bulutlu olabilir, gece olabilir, ufukta dağlar, ağaçlar hatta binalar olabilir ancak bu ilişki hep aynı kalır. Yaşamın sunduğu şartlar ne olursa olsun, karşımıza çıkan durumun ister iyi olduğunu düşünelim ister kötü, kendimizi farklı koşullara tam olarak uyarlamalıyız. Direnmenin bir fayda sı yoktur. Tam tersine çevremizdeki koşulları ve olayları görmek ve anlamak için yoğunlaşmalıyız. Örneğin, lider konumunda olan birisi bakış açısını grubunkine uyarlamalıdır; başarılı bir li der açık ve etkili bir şekilde konuşur ve grup içinde oybirliğine varılmasını sağlar. Esnek olmak ve zamana göre değişebilmek Tao'nun sırlarından biridir. Genellikle bir doğa manzarasının önplanda olduğunu, gök yüzünün ise arkaplanda olduğunu düşünürüz. Böyle düşünme mizin nedeni gökyüzünün her zaman arkaplanda olması ve önp lanının dış hatlarını mükemmel bir şekilde sarmasıdır. Eğer biz de bu arka planda olma özelliğine öykünürsek, biz de yaşamla kusursuz bir uyum içine gireriz. Bununla birlikte bu, pasiflik de ğildir. Uyumdur. Çünkü gökyüzünün geri planda olması aslında onun en yüce, en yüksekte olmasındandır. Bizim için de böyledir. Uyum göstermeyi bilirsek üstün nitelikli bir insana dönüşürüz.
38
365 GÜNÜN TAOSU
39 ENDİŞE Endişe, şefkatin yolunu kesen Bir bağını/ılıktır. Endişe, dizginlenemez gibi gözüken bir sorundur. Bu sorun, fazlasıyla ilerlemiş uygarlığımızın yapısından kaynaklanabilir ya da ruhsal bozulmuşluğumuzun bir göstergesi olabilir; kaynağı ne olursa olsun, endişenin yararlı olmadığı açıktır. O, duygulara musallat olmuş bir kanserdir. Zihni ve bedeni yiyip bitirir. "Düşünme artık şunu," demenin bir faydası yoktur. Bu, sa dece daha çok kaygılanmanıza neden olur. Kendi yolunuzda yürüyüp, değiştirebileceklerinizi değiştirmek çok daha iyidir. Gerisi şefkat, acıma, sevecenlik içinde çözümlenmelidir. Bağışık lık yetersizliği içindeki çocukların bulunduğu ırk aynmırun, ekonomik dengesizliklerin, kişisel şiddetin, uluslararası çatış ıı\alann yaşandığı böylesi bir dünyada her insanın kaygılarıyla uğraşabilmenin olanağı yoktur. Kendinize dikkat edip tanıdığı nız kişiler için iyi şeyler yapmak yeterlidir. Bu, merhamettir ve bunu ezici üstünlük durumlarında bile uygulamalıyız. Bir sorurıla karşılaştığınız zaman kendinizde bu şekilde dav ranma gücü buluyorsanız, elinizden geleni yapın. Eylemde bu lundukta sonra geri çekilin ve artık bu konuyu düşünmeyin. Hatta bu konuyu kimseye açmadan yolunuza gidin. O zaman endişe olmayacaktır, çünkü şimdi eylem vardır.
39
DENG MING-DAO
40 BİLİNÇALTI Cennet ve Cehennem: Bilinçaltımız. Meditasyon, bilinçalhmızın pek farkında olunmayan alanla nru açar. Bu durum gerçekleştiğinde kendiliğinden olağanüstü düşünceler ve farkındalıklar yaşanır. Daha önce bizim için say dam olmayan gerçekleri yaşarız; daha önce bize çok uzak görü nen olgulan algılanz. Ancak hiç kimse meditasyon yaparak üs tün insan haline gelmez, yalnızca uykuda olan gizil güçlerini açığa çıkanr. Her şey içimizde kilitlenmiştir ve yalnızca açılma lan gerekir. İşte bu yüzden de hep cennet içimizdedir denmiştir. Aynı şekilde geçmişin acılan ve savaşlan da bazen şaşırtıcı bir şiddetle etkiler bizi. Sorunlar ve çatışmalardan kurtulmak zordur. Ruhsal pratikler yapmamıza, yeni ilişkiler kurmamıza ve girişimlerde bulunmamıza rağmen geçmişte yaşadığımız acı lar ve üzüntüler anılanmızda ve rüyalanmızda geri gelir. Bun lar ne başka bir dünyadan gelen şeytanlar ne de önceki yaşam lann karmik yansımalandır; bunlar bilinçaltımızdaki izledir. Ne kadar büyük bir gayretle ilerlemeye çalışırsak çalışalım, her ge çen gün bizi lanetleyen acılar kalır. İşte bu nedenle cehennemin içimizde olduğu söylenir. Bizler, iyi ile kötünün savaş alanıyız. Dünyamızdan ötesine bakmaya gerek yok. Bilinmesi gereken her şey içimizdedir. Aşıl ması gereken her şey (geçmişin acılan ve izleri) içimizdedir. Aş kınlığın tüm gücü de içimizdedir; onun ritmiyle uyum içine gir diğinizde tanrısallıkla uyum içinde olacaksınız.
365 GÜNÜN TAOSU 41 ÇÖZÜM Kumdaki ayak izleri Hemen yıkanıp kayboluverdi: Deniz kıyısı zihni. Plaja gitmek, temiz havada yürümek, dalgaların sesini dinle mek. kumun ayağımızın altındaki iri tanelerini hissetmek demek tir. Karayla okyanus arasındaki dar şerit, bilgeliğin zihnini anla mak için kusursuz bir yerdir. Tıpkı suyla kum arasındaki dinamik denge gibi, zihinlerimizin durgun ve etken taraflan arasında da dinamik bir denge vardır. Kum nasıl sürekli yıkanıyorsa biz de zi hinlerimizi .bir türlü gitmeyen izlenimlerden kurtarmalıyız. Genellikle geçmişte yaptığımız şeylere ait düşünceleri, piş manlıkları ve şüpheleri bugüne taşırız. Bu, bizi çelişkilere sürük ler. Böylesi bir duruma izin vermek yerine sonuçlan da bir yana bırakmadan hareket etmeliyiz. Bu, tam bir kusursuzluğu, bü tünlüğü gerektirir. Böylesi bir tamlık bir meydan okumadır; an cak bunu başarmak mükemmel yaşamak demektir. O güne ait sorunlan bizi tam olarak tatmin edecek biçimde çözüme kavuş turduğumuzda sürekli dalgalarla yıkanan bir sahilin hayranlık uyandıncı saflığına ulaşınz.
DENG MING-DAO
42 YÜRÜYÜŞ Çayın yanındaki patika, Kokulu çanı. Kayalık kı rm ızı toprak, Dimdik dağ. Yürümek, ruhsal yaşam için kullanılabilecek iyi bir mecaz olabilir, ancak basit bir doğa yürüyüşünün bile kelimenin tam anlamıyla yapılacak en iyi etkinlik olduğu zamanlar vardır. İn san ormanda yürüdüğü ya da dağa tırmandığı zaman beden, zi hin ve ruhun mükemmel birliğini yaşar. Tırmanış bacakları kuv vetlendirir, dayanıklılığı artırır, kanı canlandırır ve zihni sakin leştirir. İnsan, toplumun çılgınlığından uzakta, doğanın verdiği desleri öğrenmek için özgürdür artık. Erozyon. Boğumlu kökler. Ölü geyiğin cansız bedeni. Kırlan gıçların uçuşları. Şahinlerin helezon şeklinde yükselişleri. Akan suyun keskin yansımaları. Tomurcuklanan çıplak dallar. Gri ka ya, çatlak, dağılmış ve yıpranmış. Yere devrilmiş bir ağaç. Yalnız bir bulut. Erik dallarının kahkahası. Hatta patikanın yanı başın da duran küçük bir daire şeklindeki kayalar - onları kim koydu oraya, yoksa onları bir el mi düzenledi? Hangisi olursa olsun, bu dairenin sırları nelerdir? Kendimizi manzaranın yazdıklarını görmek için açtığımızda her görüntüde bir anlam bulabiliriz.
42
365 GÜNÜN TAOSU
43 SEBAT
Görünmeyen çizgiler. Balıkçı ağını onarır Ve balık rıerdeyse yakalanır. Balıkçının sağlamca onarılmış bir ağı yoksa ava çıkmasının hiçbir faydası yoktur - hazırlık, onun yaptığı işlerin en önemli kısmıdır. Balıkçı, ağını eksiksiz ve sağlam, teknesini onarılmış bir durumda tutar, denizin ve balığın durumunu iyi değerlendirirse balığa çıkmak yalnızca bir adet, basit bir işlem haline gelir. Bu durumda balık. görünmez bir olta tarafından yönlendirilmişçesi ne balıkçının avuçları içine düşüverir. Cesaretlendirici, destekleyici bir şeyin varolmadığını zannet tiğimiz zamanlarda böylesi bir sebatı, gayreti hatırlamak önemli dir. Yapılan iş tekdüze ve sıkıcı, bir evi yönetmek rutin haline ge lebilir ve gerçekleştirmeye çalıştığımız amaçlarımızın çok öteler de olduğunu düşünebiliriz. Her şeye rağmen yine de sebatlı ol malı ve hazırlanmalıyız. Bu, adımlarımızı sağlam atmamızı, zor ve tehlikeli dönemlerde inancımızı yitirmememizi sağlar. Sebatlı olmanın meyvelerini tatmak deneyim ve olgunluğu gerektirir. Sabır, planlama ve yetilerimizi geliştirmeliyiz. Koşullar aleyhimize olsa bile kaynaklarımızı bir araya getiririz. Hareket içinde oluşturduğumuz hiçbir şeyi önemsememezlik edemeyiz. İyi zamanlarda da kötü zamanlarda da planlarımızı beslersek on lar da tıpkı balığın ağa yakalanmasında olduğu gibi kaçınılmaz bir biçimde başarıya ulaşacaklardır.
43
DENG MING-DAO
44 ESNEME
Şeyler gençliklerinde yumuşak, yaşlılıklannda serttir.
Esneme hem gerçek hem de mecazi anlamda yaşamda gerek li bir şeydir. Fiziksel olarak iyi bir esneme programı bedenin bütün bölüm leriyle ilgidir. Önce eklemleri ve tendonlan gevşetirsiniz ki daha sonraki hareketler acı vermesin. Sistemli bir şekilde daha sonra bacaklar ve sırt gibi daha büyük kas gruplarından başlayarak be den gevşetilir, ardından parmaklar gibi daha küçük ve narin bö lümlere geçilir. Esneme hareketleri nefesle uyumlu hale getirilir; zıplamalı sıçramalı hareketlerden çok yumuşak ve uzun esneyiş ler kullanılır. Bir yöne esnediğiniz zaman, mutlaka diğer yöne de esnemelisiniz. Bu süreci izlediğinizde esnekliğiniz, kuşkuya yer vermeyecek biçimde artacaktır. Mecazi olarak esneme, kişisel gelişimde artışa ve esnekliğe yol açar. Genç bir bitki yumuşak ve narindir. Daha yaşlı bir bitki ise katı, odunsu ve kırılgandır. Bu yüzden yumuşaklık yaşamla, sertlik ölümle karşılaştırılır. Ne kadar esnek olursanız, zihinsel ve fiziksel sağlığınız da o kadar kusı: suz olur.
365 GÜNÜN TAOSU 45 DOLAŞIM
Ruhsallık belin altında başlar,
Sırta doğru yükselir Ve göbeğe döner.
Ruhsallık salt zihinsel bir etkinlik değildir. Aynı zamanda enerjinin bir ifadesidir. Bu enerjinin kaynağı fizikseldir. Bedenin temel kimyasında kök salmışhr. İnsan kendini geliştirerek bu enerjiyi ruhsal eriş kinliğe ulaşmak için arındırır. Bu nedenle Tao'yu izleyenler için aydınlaıuna, psiko-fiziksel bir erişimdir. Salt entelektüel bir kav rayış olmaktan çok, bir varoluş durumudur. Tiıo'yu izleyenler, enerjiyi meditasyon ve özel ahşhrmalar yo luyla bir kez uyandırdıklarında bu enerjiyi nasıl yukarı çıkara caklarını bilirler. Bu güç, cinsel organlardan başlar ve omurilik ten yukarı doğru yükselir. Geçtiği yolda böbrekleri, sinirleri ve kan damarlarını besler. Kafatasının alt kısmına geçtiği zaman si nir sistemi ve beynin alt kısımları uyarılır. Bu enerji nehri başın üst kısmına ulaştığında kişinin tüm bilinçalh potansiyelini açar. Aşağı doğru indiğinde gözleri, duyu organlarını, yaşamsal or ganlan besler. Göbeğe doğru akarak bizi ilksel saf durumumuza döndürür. Oradan başka bir devreye çekilmeye hazır olarak tek rar belaltı bölgesine döner. Tıpkı bütün varoluşun kaba fiziksel madde ile bilincin en ince düzeyleri arasındaki kesintisiz bü tün de faaliyette bulunması gibi Tao'nun izleyicisi de kendini ruhsal olarak adamak için bedeninin, zihninin ve ruhunun bütün bö lümlerini kullanır.
DENG MING-DAO
46 ORGANİZASYON.
Biçim t7e yarahcılık Hareketin ilci kutbudur. Her gün plan yapmak akıllıca bir şeydir. Kişi kendisi için he defler koyarak ve gerçekleştirilecek faaliyetler organize ederek her günü dolu dolu geçireceğini ve zamanın boşa harcanmaya cağını aklından çıkarmamalıdır. Tao'nun izleyicileri plan yaparken örneklerden, gelişim tarz larından yararlanır. Doğanın izlediği yollan gözler, kaderin gö rünmez çizgilerini sezmeye çalışır. Bütün yaşamları için bir ör nek, bir gelişim tarzı düşlerler ve bu şekilde bütünsel bir başarı sağlamaya çalışırlar. Her gün çeşitli biçimlerle asıl amaçlarını karşılaştırıp eşleştirirler ve böylece incelikle dolu, şüphe barın dırmayan bir yaşam sürerler. Tao'nun izdeşini böylesine gör kemli kılan da, sıradan insana yabancı olan bu örnekleri ve geli şim tarzlarını ayırt edip yönlendirme yeteneğidir. Tao'nun izdeşleri önceden tahmin edilemeyen şeyler meyda na geldiğinde kendiliğinden hareket etme konusunda ustalaşmış lardır. Koşullar onları engellediğinde hemen değişirler. Karışıklık tan kaçınmak için tıpkı bir satranç oyuncusu gibi o durumun ala bileceği biçimleri ayırt eder ve yenilerini yaratırlar. Kendiliğinden olan yeni biçimler yaratmak onların ölümsüz sanatıdır.
365 GÜNÜN TAOSU
47 SÜREKSİZLİK Gelgitli fırtına Agaçları ve kayalan parçalar, Yine de sürmez bir gün bile İşte böyledir insanoğlunun işleri.
Fırbna patlak verdiğinde yağmur ve rüzg.\r okyanusu topra ğa dökülür. Yapraklar altüst olur, dallar kırılır, hatta sert granit bile aşırur. Ne var ki böylesine kuvvetli rüzg&rların etkilerini bü tün bir gün sürdürmeleri pek nadirdir. Boşalan inarulmaz güce · rağmen fırtına devam etmez. Göğün işleri bir gün bile sürmezken insanın işleri daha kalıolabilir mi? Hükümetlerin birkaç yıldan fazla işbaşında kal dıkları pek nadirdir, toplumsal kurallar sürekli altüst olur, aile ler yok olur, kişisel ilişkiler yozlaşır, kişinin kariyeri tepetaklak olur. Bugün dünyanın en önemli anıtları bile hava kirliliği ve ba kımsızlıktan tahrip olmaktadır. Hiçbir şey kaha değildir. insa nın başlatıp, yoluna koyduğu hiçbir olayın sonsuza dek sürme yeceği bilinen bir gerçektir. o
Tüın çabalarımız geçicidir. Var olan güçlerden ödünç alırlar, doğal olayların akışını
izlerler ve o durumun getirdiği koşullara
uyarak silinirler. Şeylerin geçici doğasının farkına vararak onun la uyum içinde olmak en iyisidir.
doğasını
anlamak en büyük
Dünyanın kazanç olabilir.
bu
kısaak
ömürlü
47
DENG MING-DAO
4B BİLGİ Yaşam,
Güzelliktir.
Dehşet,
Bilgidir.
Tao'yu izlemenin önemli bir nedeni bilgiyi aramaktır. Ôz ge lişim için gösterilen tüm çabalar kendimizi bu arayış için uygun bir araç haline getirmeye yöneliktir. Bazen öğrendiğimiz şey hoş olmayabilir. Öğrenme yoluyla yaşamı bir an için gerçekte oldu ğu gibi görürüz ve bu da dayanılması zor bir şeydir. İşte bu ne denle ruhsal gelişim yavaştır: bunun nedeni de, kimsenin bize ruhsal gelişimin sırlarını söylememesi değil, bu gelişimi kavra madan önce duygularımıza ve korkularımıza egemen olup on ları aşmak zorunda olmamızdır. Dehşetin yumuşak kamı yaşamın her yerindedir; acıdır, in cinmedir. Her birimizin en derinlerinde çoğumuzu bütünlükten yoksun kılan yoğun korkular vardır. Yaşamın dehşeti yakamızı bırakmaz, bize saldırır, çirkin yaralar bırakır. Kendimizi koru mak için güzellik üzerine düşünür, konuşuruz, koleksiyon ya parız, aşık oluruz, yaşamımızda bir şeyler yapmak için çabala rız. Böylesi bir varoluş içinde güzelliği tek kayda değer şey ola rak görürüz; ama o, yine de belayı, şiddeti, gelişigüzelliği ve adaletsizliği perdeleyemez. Bu korkuyu sadece bilgi yok eder. Gerçek bize gösterilseydi, buna dayanamazdık. Oysa ki, bizi insan kılan hem güzel hem de dehşet verici ayrıntılardır. Bilgi bize, akılsızlıklarımızı gösterece ği yolunda gözdağı verdiğinde onları arkada bırakmaya henüz hazır olmadığımızın farkına varabiliriz. O zaman perde tekrar kapanır ve biz perdeyi tamamen açacağımız zaman için kendi mizi hazırlamaya çalışarak oturup meditasyon yaparız.
48
365 GÜNÜN TAOSU
49 ÖL ÜM Ölüm, Zamanın Karşıtıdır.
Ölüm ile ilgili mecazlar yaparız. Onunla ilgili imalar yapar, bize ne olacağına ilişkin öyküler uydururuz; gerçekte ise ne ola cağını bilmeyiz. Birisi öldüğü zaman onun cansız bedeninin öte sini göremeyiz. Yeniden doğuşla ilgili kurgusal düşünceler üre tir ya da ölümsüzlük hakkında konuşuruz. Ancak bizim için ölümün anlaşılması güçtür, bir gizemdir. Zaman, onun dünya sında anlamını yitirir. Tüm fizik yasaları anlamsız kalır. Ölüm zamanın karşıtıdır. Ölen nedir? Bir şey gerçekten yok olabilir mi? Şüphesiz be den, yani kendini oluşturan su ve kimyasal maddelere ayrışan beden değildir yok olan; bu dönüşümdür, yok oluş değil. Ya zi hin? İşlevini tamamen durdurur mu yoksa başka bir varoluşa mı geçer? Kesin olarak bilmiyoruz. Pek azımız kuşkuya ya da belir sizliğe yer vermeyen bir yanıtla ortaya çıkabilir. Ölen nedir? Bedeni oluşturan parçaların, varoluş içinde tüm den ortadan kalkıvermeleri diye bir şey olmadığından insana ilişkin hiçbir şey ölmez. Ölen yalnızca kimliktir; kişi adını verdi ğimiz parçaların bir araya gelmesinden oluşan kimliktir. Her bi rimiz bir rolüz, tıpkı sayısız anlamı olan fetişlerle dolu kat kat giysiler giyen bir şaman gibi. Fakat elbiseler ve süsler gelip ge çicidir. Ölen sadece bizim insan olarak anlamımızdır. Altında hala çıplak biri vardır. Bu kişinin kim olduğunu anladığımızda, ölüm artık bizi rahatsız etmez; zaman da . . .
49
DENG MING-DAO 50 FTKİLEŞİM Yaşamı gerçek kılarız Düşüncelerimizin izdüşümünde. Nesnel gerçeklikle karşılıklı etkileşim içinde olana değin nes nel dünyanın görünümü bizim için herhangi bir anlam ifade et mez. Diyelim ki her gün önünden geçtiğimiz ama bakıp da far kına bile varmadığımız bir kaya var; sonra bu kaya birdenbire bizim için önem kazanır. Hele çağlar boyunca adaklar adanıp ibadet ediliyorsa, bizim gözümüzde değeri daha da artar. Kaya ya atfedilen bu önemi görmezden gelen bir yabancı için, o yal nızca bir kaya parçasıdır. Kaya ile insanın karşılıklı etkileşimi onu anlamlı kılmışhr. Bir nesneye yüklediğimiz anlamın o nesnenin kendisi kadar somut ve gerçek olduğunu düşünmek yanlıştır. İkisini, anlam ve nesnenin kendisini birbirine karıştırmamak gerekir. Örneğin ev herkes için kutsaldır, ama bizim değer anlayışımızla, evin kendi gerçekliğinin hiçbir ilgisi yoktur; böyle bir duygunun temelinde evimizle özdeşleştirdiğimiz manevi değerlerimiz ve anılarımız yatar. Evimiz yıkıldığında gerçekte bizi üzen, kaybın maddesel değeri değil ona atfettiğimiz manevi değerdir. Eğer gerçekliği algılama yetimiz nesnellikten uzaksa, bazı fel sefi yaklaşımların da öne sürdüğü gibi, o zaman çevremizde gör düklerimizi gerçek dışı olarak algılamamız gerekir. Oysa tam ter sine, Tao'nun izdeşleri dış dünya ile karşılıklı bir etkileşim içinde olmamız gerektiğini ileri sürerler. Eğer bu yönde herhangi bir ça ba göstermez, sadece duyular yoluyla açıklayabildiğimiz arılamı ve onun bizdeki yansımalarını içselleştirmezsek, gaflet benliği mizi sarar. Varlığımızdan şüpheye düşeriz. Arılam yüklediğimiz nesnelerin öznel olduğunu aklımızdan çıkarmadığunız sürece yarılış yapmaktan kaçınırız.
50
365 GÜNÜN TAOSU
51 GÜZELLİK Eflatun güllerde güzel koku can bulmuş; şafağın bin bir tonu ruhu anlatıyor. Cehennem yolunda bile çiçekler bizi mutlu eder. Kınlgandır lar, kısa ömürlü, uzlaşmaz... Ne biz ne de bir başkası çiçeklerin doğasını değiştiremez. Doğru, kolayca soldururuz onları, ama söyleyin ne geçer elimize; isteklerimize boyun eğmeye zorlaya bilir miyiz? Çiçekler içimizde, kötülüklerden kendimizi sakınma ve beğe nilme gibi duygular uyandırır. Yaşadığımız dünya çirkin ve za lim. Böylesi bir dünyada özen göstereceğimiz incelikler olmalı. Bunu başarmak için de kaba ve zalim olanı sağaltmalı, duygu in celiğine varmalıyız. Sunağa adanan çiçekler en değerli hediyeler dir. Para bayağı, yiyecekler ise sıradandır. Yalnızca çiçekler saf ve masumanedir. Onlan sunarken saflık ve temizlik de sunarız. Çiçeklerin narinliği içimizde merhamet, acıma ve anlayış gibi hisler uyandırır. Güzelliğin kırılgan olması ne hoş. Yaşam, hızla akıp gidiyor. Yaşamın gelip geçiciliğine karşın güzelliğin değerini bilme konusunda aceleci davranmamalı insan.
51
DENG MING-DAO
52 AYKIRILIK
Evren göz kamaştırıcı
Bense yalnız, yavan
Başkaları susamışken başarıya Yalnız bir yoldur izlediğim.
Tao'nun yolunda yürüyenler a; '.zırı insanlardır. Genel yargı ya bakılırsa, davranışlarımız değişken, antisosyal, sorumsuz, an laşılmaz, insafsız ve hatta bayağıdır. Başka sesler duyar ama içi mizden gelen dürtülere kulak veririz. Toplumsal kurallar bizi bağlamaz; bizim için önemli olan tek şey Tao'nun yolunda yürü mektir. Başkaları tarafından kabul görmek de önem taşımaz, çünkü çoğu insanın ayrımında olmadığı bir kaynaktan besleni riz. İçimizde uyanan isteklerin bilincinde olmak ve tinsel dürtü leri içgüdüsel olandan ayırmak, kendimize ulaşmanın en temel araçlarından biridir. Her birimizin içinde birçok ses, farklı benlik, tutku ve eği limler var. Bütün bu sesleri birbirinden ayırt etme yetisini kul lanmayı bilmeliyiz. Böylesi bir ruh dinginliğine erişmek istiyor sak, Tao'nun dışındaki tüm sesleri boğmak gerekir. Bir kere ger çek anlamda Tao'nun kıyısına yanaştı mı insan, ne kuşkular ka lır geriye, ne de başka insanların serzenişleri onu etkileyebilir. Ana koynundaki bir çocuk gibi huzurludur. Tao'nun yolundan ne kadar uzun yürürsen, kusursuzluğa ulaşmak o kadar önem kazanır. Tao'yla birliktelik sürekli olarak kendini geliştirmeyi gerekli kılar. Bu yalruz bir yoldur. Başkala rı da bu yolun izinden gider, ama onlarla karşılaşmak her zaman mümkün olmaz. İşte bu nedenden ötürü Tao'nun çağrısını du yabilmek için hem çok duyarlı hem de yeterince güçlü olmak gerekir.
52
365 GÜNÜN TAOSU
53 DENGESİZLİK
Uykusuz geceler. Açlık, zihin yorgunluğu, kötü koşullar. Mümkündür varabilmek dengeye yeniden.
Ne zaman canımız sıkkın olsa ya da uykusuzluk çeksek, çalış mak da düşünmek de bize zor gelmeye başlar. İşte böyle zaman larda Tao'dan ayn düşüyoruz demektir. Onunla yeniden bütün leşmek istiyorsak, şu üç soruyu kendimize sormalıyız: Doğru bes leniyor muyum? Kafam sağlam mı? Hayatım güvencede mi? Yaşamdan uzaklaştığımızda yemek yeme alışkanlığımıza şöyle bir göz atmak hiç fena olmaz. Birçok sorun fiziksel olarak kendimizi iyi hissettiğimizde kendiliğinden ortadan kalkar. Bu türden bir yaklaşım, sorunlarımızı kökünden çözmese bile, en azından onlarla başa çıkma konusunda bize sağlam bir temel hazırlar. Besleyicilik yönünden zengin ama dengeli bir diyet uy gulayın. Size en uygun beslenme şeklini bulabilmek için acele etmeyin, mümkünse taze, mevsiminde yetişen meyve ve sebze leri tercih edin. Besinlerin doğru bir şekilde kullanılması ilaçlar dan çok daha olumlu sonuç verir. Sıra, zihnimizdedir. Hepimiz çeşitli konulara ilgi duyar, bir takım alışkanlıklar kazanır ve yeri geldiğinde de taşkınlıklar ya parız. Karmakarışık bir zihinle başa çıkabilmenin en iyi yöntemi üzüntü, stres, düşünsel etkinlikler, yalan dolan ve tutkulardan kendimizi mümkün olduğunca arındırmaktır. Bu ise ancak sağ lam bir felsefi temel ve düzenli yapılan meditasyonla sağlanır. Çevresel faktörler, mevsim, doğal afetler, insan faktörü, sos yoekonomik sorunlar gibi etkenler de bizim Tao'yla olan bütün selliğimizi bozar. Bu gibi durumlarda çevreniz üzerindeki haki miyetinizi olabildiğince artırın. Eviniz kendinizi güvencede his settiğiniz yer olmalı. İşyerinizde ise kontrolü ele alın ve acil du rumlarla karşı karşıya geldiğinizde bir an önce karar verip he men harekete geçin. Kaçınılmaz olarak Tao'nun ya içindeyizdir ya da dışında. Bilge kişi yaşamını öyle bir düzenler ki, koşullar ne olursa olsun yeniden denge konumuna varabilsin.
53
DENG MING-DAO
54 FELAKET
Devlerle kuşatılan ağaç
Sağ kalabilmek için direnmelidir.
Zor ve sıkıntılı günler elbet biz insanlar içindir. Böyle günler de ne bir varlık gösterebilir ne de sözümüzü dinletebiliriz. Şart lar bizi sınırlar. Tao'nun izdeşleri bu zor günlerde bile kararlı ve azimli olmalıdır; yoksa herhangi bir tehlikeden yüzlerinin akıy la çıkamazlar. Sıkıntılı zamanlarımızda, bizi düze çıkaran özellikJer; ileriyi görebilme yetimiz, kararlılık ve azimdir. Boş inat kimseye bir yarar sağlamaz. En güzeli gözlemlemek ve ondan sonra eyleme geçmektir. Olumsuz koşullar kimi zaman bizi sınamak için var dır. Başımıza gelen felaketler bizi eldeki imkanları sonuna dek kullanmaya zorlar. Bunu bilmek bile insanı ferahlatır. Büyük fe laketlerin içinden her zamankinden daha güçlenerek çıkabilmek elimizdedir. Yeter ki korku bizi alt etmesin. Hesaplı ve planlı bir şekilde risk almaktan kaçınmamalıyız. Eğer gerekiyorsa tehli keyle yüzleşmeyi de bilmeli insan. Eğer tek bir noktaya yoğun laşabilirsek, zafer bizimdir. Ormandaki ağaç, dev ağaçlarla kuşatılma tehlikesi olmadan, gelişip büyüyebilmek için özünde biriktirdiği enerjiyi kolay ko lay açığa çıkarır mıydı? Yapraklarını güneşe doğru çevirdiği za man bile güç harcar. Eğer bu güç muazzam ise, gövdesinin bir kısmı zarar görür. Bizi biz yapan, felaketler karşısında sergiledi ğimiz tavırdır.
54
365 GÜNÜN TAOSU
55 BÖLME Sorunlar Bir çırpıda çözülemez Yavaşça çözmeli dügümleri Kaleyi, parçalara ayırarak fethetme/i. Sorunları çözmeden önce ne türden sorunlarla karşı karşıya olduğumuz konusunda kafa yormak gerekir. Bulmaca gibi bizi uğraşhran sorunlar mı örneğin ya da işin içinden çıkamadığımız karmakarışık sorunlar mı? Bulmaca gibi olan sorunlarla uğraş mak bir yumak ipliği tek tek ayırmaya benzediğinden sabır ge rektirir. Sorunlar gündelik yaşantımıza engel oluyorsa, üstesin den gelmenin çarelerini araştırmalı ve azimli olmalıyız. Karma şık sorunlar bir labirent gibidir; içine bir kere hapsoldu mu in san kolay kolay çıkamaz. En tehlikelisi de budur. Bütün enerji mizi kullanarak mümkün olduğunca çabuk bu sorundan kurtul mamız gerekir. Sorunun ne olduğu o kadar önem taşımaz, ama asıl bakılma sı gereken bir bütün olarak ele alınıp alınmadığıdır. En büyük zorluklar en aza indirgendiklerinde halledilir. Başa çıkmanın en akıllıca yolu yükü hafifletmektir. Yaşamın düğümü sanki bir hl sım değmişçesine kolayca çözülür.
DENG MING-DAO 56 SUSKUNLUK İçsel dünyan ne kadar zenginse Bildik yollar sana o kadar uzaktır Tao'nun mucizelerinden söz açmak istediğinde Pek azı kulak verecektir sana. Tao'yu anlamak ve kendini bulmak için ne kadar çok uğraş verirsen, ancak o zaman Tao'nun eşiğinden adım atabilir, algı nın olağanüstü güzellikteki kapısından içeri süzülebilirsin. Akla hayale gelmez deneyimler seni bekliyordur. Düşüncelerin zen ginleşir; önsezi kazanırsın. Ama eğer yalnızca deneyimlerin yoluyla çevrendekilerle ile tişim kurmaya çabalarsan, karşında ne seni anlayacak ne de sa na inanacak hiç kimse olmayacakbr. Bu yolda uzun süre emek verdiğinde ancak toplumun bize kazandırdığı bildik alışkanlık lardan kurtarabilirsin kendini. Gerçeği tüm çıplaklığıyla görme ne karşın insanlar seni dinlemektense politikacılara, uluorta ko nuşanlara ve soytarılara daha çok kulak vereceklerdir. Çevrende Tao'nun izdeşi olarak tanınman seni her zaman se vilen ve aranan bir kişi yapacaktır, ama bilmelisin ki, bu insan lardan pek azı gerçek anlamda Tao'yu anlayabilir. Onlar Tao'yu koltuk değnekleri gibi kullanırlar. Tao'nun tanık olduğun muci zelerinden söz ehnek demek ta başından iletişimsizliği göze al man demektir. İşte bu yüzden herhangi bir toplulukta gerçek anlamda Tao'yu bilen ve anlayanların suskun kaldığı gözlenir. Neden tümüyle sessiz kalınmasın? Tao'nun zevkini çıkar. Bı rak seni dilsiz sansınlar. İçin için Tao'nun gizlerine ermenin sa na sunduğu neşe ve mutluluk ne demek biliyorsun. Eğer senin tecrübelerinden yararlanabilecek biriyle tanışırsan, bildiklerini paylaş onunla. Kalabalıkların arasında yalnız bir gezgin isen, suskun kalmak en bilgece davranıştır.
56
365 GÜNÜN TAOSU 57 SEÇİM
Tao'nun izinden gidenler Yaşamı seçerler.
Taocu öğretide vaatler yoktur Ama bize kazandırdıkları sonsuzdur.
Dinsel öğretilerin arasında Tao en az yaygın olanıdır. Onun öğretisine sonuna kadar bağlı kalanlar hem yoksuldur hem de kendilerini tevazuyla gizlemesini bilir. Oysa diğer dinler bize cenneti, günahlarımızın bağışlanmasını, rahata erme, mutluluk, mal mülk, güç ve para vaat eder. Tao ise bize üç şey sunar: sağ lıklı bir yaşam, hayat karşısında hala şaşkınlığını koruyabilme gücü ve içimizde kök salan ölüm korkusundan bizi azat edebil me cesareti. İşte bu nedenden ötürü Tao'nun izdeşleri sayıca azdır. Öğre tisi ne insanı büyüler ne de cemaat ruhu aşılar; sınıf ve mevki gözetmez. Ya içindesindir Tao'nun ya da geçici bir süre de olsa dışında. Ölüm ölümdür, Tao da Tao. Taocu öğretiyi izlerken güçlü olmak gerekir. Eğer yoksulluk, yalıhlmış olmak ve belirsizlik senin şevkini kırmazsa, Tao'ya ha yat boyu sürecek sarsılmaz bir sadakatle bağlanır; karşılığını da zaman geçtikçe, farkına bile varmadan yavaş yavaş alırsın. Bir anda içsel zenginliğe ermek mümkün değildir. Toplumda sözü geçen biri olmayabilirsin, ama mutlulukla, bir bakmışsın ki, se ni besleyen gizli bir kaynağı keşfedivermişsin. Tüm bunların zevkini aldın mı bir kere, bütün kuşkuların yok olup gidecek, yoksulluk ve yalnızlık senin için daha çekilir olacak.
57
DENG MING-DAO
58 FIRSAT
Yeşil kuş geceleyin ok gibi fırladı.
Görebilecek misin onu ?
Peki ya yakalayabilecek misin ?
Tao'ya bir gölge gibi sımsıkı yapış.
Gölgen olmadan harekete geç.
Baskı ve zulmün, zor günlerin de elbet sonu var. İnsan var o lan kötü koşulları nasıl iyileştirebilir? Rastlanh da olsa onca fe laketin ortasında küçük bir şans kapısı aralanabilir mi? Zama nında fark edebilmek için zeki olmalısın, yakalayabilmek için seri, yetini kullanabilmek için de kararlı . . . Ellerinin arasından kayıp gitmesine izin verirsen, pişmanlık seni yer bitirir. Tao'ya bir gölge gibi yapış. Nereye giderse sen de git onun la. Ne çıkarırsa karşına, hiç düşünmeden hemen yakala. Tao bir kuşa benzer; yakalamaya çalışırsan uçar gider. Eğer her daim onunla birlikte isen, hızı da senin hızına eşitse, gölgesi de senin gölgendir arhk. İşte o zaman Tao'yu ele geçirmek kolaylaşır. Sen harekete geçtiğinde, gölgeni yok etme sırası şimdi senin dir. Başka bir deyişle aslında yapman gereken, arkanda ne için den çıkılmaz çetrefil bir durum ne de yarım kalan bir iş bırak mamakhr. İşte sana kendin için daha fazla olumsuz şartlar yaratmanın yolu: Her eyleminde ardında tek bir iz bile bırakma.
58
365 GÜNÜN TAOSU
59 KAYNAK
Enerjinin tükenmez kaynağı
Bedenin özünden yükselir
Kullan o gücü ve içinde sakla. Yönlendir, dile gelecektir.
Gücün kaynağı senin içinde. Dış etkenler zaman zaman en gel olsa da, en doğru hareket içindeki sese kulak vermektir; içsel güce . . . Kaynağın özü herkeste gizli olmasına karşın, yine de kullanmayı öğrenebilir insan. Bu gerçekleştiğinde, içimizdeki güç, hızlı salınımlarla bir pınar gibi bedenin merkezine doğru akmaya başlar. . . Fiziksel anlamda sana güç verir, seni besler. Hünerleri say makla bitmez. Sana sundukları arasında; hiç kimsenin sırrına er mediği gizil güçlerden tutun da yalın bir iç huzura ulaşmanın yollarına değin bir dizi şey yer alır. Tüm bunlar enerjini nasıl yönlendirmeyi seçtiğine bağlıdır. Bu gücün kaynağını yerinde kullanabilen bir kişinin her şe yi tümden kavradığım söyleyemeyiz; enerji bilindiği gibi nötr dür. Çekip çevirmek, tecrübe, akıl ve eğitimi gerekli kılar. Medi tasyon en iyi yöntemlerden biridir. Böylesi sağlam temellere da yanan bir beceriyi kullanabilen iki insan farklı iki ayrı uçlara, -bu iyi de olabilir ·kötü de- sapabilir. Manevi gücün kaynağını keşfetmek çok büyük bir haz; onu nasıl yönlendireceğimize ka rar verebilmek ise sorumlulukların en ağırı .
59
DENG MING-DAO
60 BEKARUK
Kışın hayvanlar çiftleşmez/er
Sen de içindeki Tao'yu sakla ve sakın Özünü korur gibi.
Bütün benliğimizle evrendeki Tao'nun peşinden gidiyoruz, ama Tao aynı zamanda içimizde. Ne soyut bir şey ne de kavram sal. Bizim kendi Taomuz yaşam gücümüzdür. Yalnızca bedende değil ruhumuzda da hissederiz. Bu enerjinin bir kısmı bedenin kimyasıyla ilgilidir: hormonla rımız, beslenme ve genetik gibi. Tınsel anlamda bizde var olan ne varsa işte bu kimyadan doğar. Tao'nun izdeşleri bunu öz olarak adlandırır. Cinselliği ölçülü kullandığımızda özümüzü de koru muş oluruz. Bu kesinlikle cinselliğin bastınlması anlamına gel mez. Sevişme dürtüsü içten gelen doğal bir dürtüdür. Özün ko runması demek cinselliğin tinle uyuşması anlamına gelmektedir. Tao'nun izdeşleri mevsimlere göre sevişir. Kışın en asgari düzeyde ya da hiç sevişmemeli, baharda ise bu sayı en yüksek noktaya ulaşmalı. Gençler, kendilerini üç günde bir defayla sı nırlandırmalı, orta yaşlılar ise bu süreyi haftada bire indirmeli. Yaşlı kişiler, yukarıda sözü geçen yaş gruplarından daha az se vişmelidir. Asıl sır, kişinin cinselliğini tümüyle öldürmeden ılunlı olmasını sağlamaktır. Cinselliğe kendini kaptırmak kişinin gücünü boşa harcamasıdır. Baskı altında tutmak ise bedeni sağ lıksız kılar. Yapmamız gereken bize en uygun dengeleri bulmak tır. Mutlu, tinsel anlamda da derinlikli bir yaşantımız olacağın dan hiç kuşku yok.
60
365 GÜNÜN TAOSU 61
KEDER
Yağmur eriğin taç yapraklannda dağılır gider; Ağlamak soldurur toprağı. Sense sığınırsın bir dam altına Ve güneşin açmasını beklersin. Keder gelip bizi bulduğunda, o keskin acı her şeye siner. Bil geler yaşamın bir yanılsama olduğunu söylerler, fakat yine de bu, hayatın acılarla dolu olduğu gerçeğini değiştirir mi? Bırakın da kederlenelim; bizi insan yapan bu duygu değil de nedir? Ya şamın kendisinin bir düş, bir yanılsamadan ibaret olduğunu gerçekten anlarsak, ne üzüntü ne de a<:ı duyarız. En ağır olanı başkalarının acılarına tanık olmaktır. Kendi üzüntülerimiz, kederlerimiz kaderin tutsağı olan kişilerin çek tikleri yanında hiç kalır. Kendi yaralarımızı sarmak daha kolay dır; çünkü acı yüreğimizi iyice dağladığında çözüm yolları üre tebileceğimizin çoğunlukla farkındayızdır. Başkalarına yardım edememek ne kötü. En büyük acı, çaresizlik içinde acı çeken sevdiklerimizi görmektir. Bizi üzen bir durum karşısında, yapabileceğimizin en iyisi gücümüzü yitirmemeye çalışmaktır. İçinde bulundugumuz kö tü koşulları başka insanlarla pay )aşarak ya da yolculuğa çıkarak değiştirebiliriz. Yolculuk ve paylaşım da bir işe yaramazsa, tav rımızı açık bir şekilde ortaya koyup, ona göre harekete geçmeli yiz. Her şey gibi hüzün de gelip geçicidir. Eğer hüzün ve mut suzluk yaşantımızda yer alsın istemiyorsak, o zaman bu duygu ların özünü aşmalıyız.
61
DENG MING-DAO 62
YORUM
Deneyimlerimizin tümü özneldir. Yorum olmaksızın duygu da olmaz. Yaşamı ve kendimizi yeniden üretiriz; O durağan süreçte gerçek çarpıcıdır. Dünya var oluyor, ancak bizler ortalama bilinç düzeyimizle ondaki bütünselliği kavrayamıyoruz. Zihnimiz, yaşadığımız ev reni duyularımızın verilerine göre açıklamaya çalışarak tanımlı yor. Şimdiye kadar bildiğimiz, öğrendiğimiz her şey süzgeçten geçirilmiş ve yorumlanmıştır. Bu yüzden, nesnellik ya da dolaysız dünya bilgisi diye bir şey yoktur. Her şey görecelidir, çünkü her birimizin yaşadığımız evrene ilişkin belirli bir bakış açısı vardır. Farklı görüşlere sahip olduğumuz ve algılarımız duyulamıza dayandığı sürece kesin doğru diye bir şey söz konusu olamaz. Deneyimlerimizden edindiğimiz tüm bilgiler, değerli olsalar da, mükemmellikten uzak ve değişkendirler. İçsel doğru, yorumlama sürecinden bağımsız bir işler!i<. ka zandığında anlamlıdır. Eğer duyularımızın süregelen faaliyetle rini geri çekebilir, duyusal girdileri süzmekle yükümlü zihnimi zin bir bölümünü yalıtabilirsek, geçici olarak, dış dünya ile de vam eden etkileşim sürecini durdurabiliriz. İşte o zaman kendi mize içe dönük, tarafsız bir alan yaratabiliriz. Mutlak bir du rumla karşı karşıyayızdır, tamamıyla farklı ve göreceli olmanın dışında bir var olma biçimiyle. Bu, hiçlik diye adlandırılır ve ev rendeki bütün olguların temelini oluşturan şey, bu gerçektir.
62
365 GÜNÜN TAOSU
63 İFADE Saçaklardan damlayan yağmur Kulağa doğanın müziği gibi gelir. Konuşmak ve yazmak Düşüncelerimizi dışa vurmanın biricik yoludur. Tao ile ilgili bilgi, zihnin şiir ile ilgili bölümünden kaynakla nır. Eskilerin düşüncelerini neden dizelerle açıkladığının sebep lerinden biri de budur: şiir, hızlı bir algılamayı gerektirdiğin den. . . Tao'yla ilgilenmeye başladığımızda, bu dil akademik bir öğ retinin dili olmaktan çok, Tao ruhunun kendisini yansıtır. Eski metinler bu konuya açıklık getirmeye çalışır. Bu nedenden ötürü şairlerle akademisyenlerin dedikleri ne denli farklıysa, uygulayı cılar ile bilginlerin sözleri arasında da o denli aynmlar vardır. Öğrenmenin ilk aşamasında deneyimlerimizi dile getirmeye gereksinim duyanz. Bırakalım Tao bize su gibi akıp gelsin. Tao'nun izdeşleri, kendilerini bulmak ve ortaya koymak için ya zı, sanat, hatta şiiri bir araç olarak sıkça kullarurlar. Deneyimle rini açık bir biçimde ifade etmek, bu öğretiye ilişkin ne gibi ev relerden geçtiklerini anlamalarına yardımcı olur. Böylesi bir sü reçte, mantıksal düşünce zinciri kınlır ve mutluluk yolu açılır. Entelektüel oluşumlarını yok ettiklerinde, söz ve imgeye dayalı olmayan Tao'nun özü ortaya çıkar.
63
DENG MING-DAO
64 SINIRSIZLIK Kıışıın şarkısı başıboş süzülür gider Mavi gökyüzü ve yeşil tarlalar üzerinden Eğer Tao'nıın akıp gittiğini hissetmişsen bir kere Yol ver, yol ver ona. Tao'yu ruhunda ve bedeninde hissetmek nasıl bir duygu? Zahmetsizce akıp gitmek, sınırsız bir devinime ulaşmak. Uçsuz bucaksız kırların üzerinde süzülerek kayıp giden bir kuşun şa kıması gibi . . . Gündelik yaşamda da olaylar, mükemmel bir hız, devinim kazanır. İşte Tao budur. Bedeninde ve ruhunda onun varlığını derinden hissedersin: İçindeki enerji sürekli artan bir ivmeyle çoğalır çoğalır, benliğini dinginlik ve erinç sarar. Zara fetten öylesine güzelleşirsin ki, kırlarda, kısacık bir an bile olsa, bir kuş şakıması gibi yankılanır sesin. Tao'nun sesi bir kuş şakıması gibi kulağına çalındığında, hiç düşünmeden peşine takıl; her şeye değdiğini göreceksin. Ne yo lunu kes ne de kendini böylesi bir güzellikten alıkoy. Engelleme ye çalışırsan, başarısızlık, yabancılaşma ve pişmanlık seni yer bi tirir. Sana uzaklardan kopup gelen o sesi yönlendirmeye de ça lışma. Bırak akıp gitsin ve sen de peşi sıra git onun. Tao'yla bir likteyken bütün endişelerini bir kenara bırak. Şarkı sürüp gittiği sürece izle onu. Yalnızca izle . . .
365 GÜNÜN TAOSU 65 TlRMANIŞ
Serin bir sabah, taş basamaklar Tapınağa giden yol dik Zaman zaman takılıp düşebiliriz Ama her seferinde yeniden ayağa kalkabilmeli insan. Kendini manevi anlamda eğitmek ve geliştirmek gündelik bir uğraşhr. Bir günde ne kadar yol aldığımıza bakmadan de vam etmeliyiz. Bu süreç öylesine yavaşhr
ki, gündelik yaşamda
göze çarpmaz; sanki bütün çabalarımız boşunaymış gibi gelir. Her sabah uyanmak ve aynı coşkuyla yeniden işe koyulmak zordur. Ama yapılması gereken tam da budur işte. Bize yol gösteren bir rehberden yararlanmasını bilir, yete neklerimizi ve var olan uygun koşullan da dikkatlice değerlen dirirsek, hedeflenen amaca kilitleniriz. Cennet ayaklarımız alh na bir anda serilmedi. Dağ başındaki tapınağa giden zorlu yol da yürümek gibi içsel zenginliğe erişmek de düzenli ve sistemli olmayı gerektirir. Basamak sayısı binlerce, yol ise sarptır. Var mak epey zaman alır. Yol boyunca manzaranın güzelliği bizi tat min eder etmesine, ama bir de zirveye ulaşhğımız andaki güzel liğini düşünün hele. Yan yolda tökezlersek eğer, yeniden topar lanmalı ve bir kez daha yola koyulmalıyız. İçsel zenginliğe varmadaki giz, başımızdan geçen olağanüs tü olaylarda değil, kendimizi bıkıp usanmadan adadığımız gün delik çabalarımızda saklıdır. Çelik gibi bir irade ve derin bir iç tenlik; her ikisi de zirveye doğru tırmanışı sürekli kılan özellik lerdir.
65
DENG MING-DAO
66 DÖNG0 Gün agamıası ufukta titrek bir panltı, Batımı ise göğün durulmasıdır. Gün ağarması ve batımı zamanın ölçümünü simgeler.
Bilin
diği gibi Güneş doğduğunda Ay, Ay doğduğunda da Güneş gökyüzünden çekilir. Evrendeki döngü bu iki doğa olayı sonu cunda gerçekleşir; güneş ve ay olmaksızın doğadaki güç açığa çıkmaz. Güneş en tepe noktaya ulaştığında düşüşe geçmesi ka çınılmazdır. Yaşantımızdaki bütün olaylar da -düşüncelerimiz den tutun da eylemlerimize kadar- aynı örneği izler. Yaşantınuzda yinelenen bir dizi olayı kavrayabilmek bilge lik gerektirir. Sürekliliği anyorsak olaylan doğal akışına bırak malıyız, ama eğer yıkıp geçmekse amacımız, yalnızca uç nokta lara taşımamız yeterli, çünkü her yükselişi bir düşüş izler. insanlar sıklıkla yaşamın neresinde durduklanna ilişkin belirsiz ifadeler kullanırlar. Bu belirsizlik uzun süreli mi yoksa kısa süreli mi önemli olan budur. Örneğin her yıl istenildiğinden de fazla yol kat etmeyi amaçlayan biri gündelik anlamda, kayda değer neler yapıp yapmadığına bakmalıdır. Doğadaki döngüle ri kendi yaşantımızda bir ölçüt gibi benimsersek, hangi noktada olduğumuzu daha iyi kestirebiliriz.
365 GÜNÜN TAOSU 67 GERİ D ÔNÜŞ Eflatun gökyüzünde yüzlerce çizgi Gök kubbenin ötesine savrulmuş Başıboş kırlangıçlar Yuvalarına dönmekte.
Kırlangıçlar gözüpektir ve hızlarına hiçbir kuş erişemez. Sü rekli önceden kestirilemeyen yollara saparlar. Ne kadar uzağa da uçsalar önünde sonunda yuvalarına geri dönerler. Eve dönüş hepimiz için büyük önem taşır. Bizler, çalışmak, araşbrmak, yolculuk etmek ve isteklerimizi elde etmek için ya şarız. Ne kadar kendimizi zorlarsak zorlayalım, ne kadar amaç sızca gezersek gezelim, hepimizin bizi çeken bir mıknatısa, bir merkeze ihtiyacı vardır. Bazılarımız için bu merkez, kendimizi ait hissettiğimiz bir yer, kısaca evimizdir. Bir başkası içinse, kalplerinin ta derinliklerinde gizlidir. Tao'nun izdeşleri, içimizde herkesin önünde sonunda dönme si gereken manevi bir öz olduğuna inanır. Bu özü gizleyen, dü şüncelerimiz ve modem yaşamın karmaşıklığıdır. Aldığımız eği tim bize kötülük ve felaketten başka bir şey getirmemiştir; onu, sırtımızda bir kambur gibi taşırız. Belki de geri dönüş en güzel şu sözlerle özetlenebilir: İnsanın, kendini uygarlığın anlamsız kar maşasından uzak tutması ve daha yalın bir yaşam isteği karşısın da gösterdiği çaba. İnsan yavaş yavaş toplumsaİ yükümlülükler den arınır ve kendine yalın, saf ve temiz bir yaşam kurma yolu açar. Bu uzun yolda başarılı olabilmek için rehbere ve kendimizi aydınlatmaya ihtiyacımız vardır. Böylesi bir yalınlığa ulaşana dek Tao'yla tek ve bir olmayı ummak doğru değildir.
67
DENG MING-DAO
68 YARATICILIK
Fırtına ortalıgı kasıp kavurur.
B ıılııtlar ufuk çizgisinde yoğunlaşırken
Gökyüzünün hareketi Devinime yol açar.
Devinim olmasaydı evrende hiçbir olay meydana gelmezdi. Ne yağmur, ne rüzgar, ne de şimşek ve gök gürültüsü . Dünya nın kendi etrafında dönmesi gece ve gündüzü, atmosfer hare ketlerini, mevsimlerin döngüsünü ve bitkilerin büyümesini sağ lar. Yarahcılığı gerekli kılan devinimdir. Tao'nun izdeşleri için ilk adımı atmak önemlidir, ama tek ba şına yeterli değildir. Aslolan yaratıalıkhr. Bunun anlamı da so runları çözme becerisi kazanmak , bize yararsızmış gibi görünen stratejiler geliştirmektir; müzik icra etmek, şiir yazmak ve resim yapmak gibi. Ancak körü körüne taklitten uzak, evrendeki kar şıtlıkları ve uyumu zekice öngören bir insan Tao'yla bütünleşe bilir. Yarahcılık, kültür ve sanatla yoğrulmuş aklın keyfi bir so nucu değildir. Daha çok Tao'yu da kapsayan, kendiliğinden olu şan ve içten gelen bir itkidir; yaşamı üretken kılmak mutluluğa giden yoldur. Bir insan yaratıcılığın en üst noktasına ulaşhğında, herhangi bir beceriyi bütünüyle özümsediğinde artık öğrendiklerini unu tabilir. Bunun için gökyüzü ve evrene bir bakmamız yeterli. At mosfer hareketlerinin, mevsimlerin ve doğadaki yenilenmenin kendi devinimleri sonucu meydana geldiğinin farkındalar mı? Dünya dönmeye hep devam edecek. Doğada her şey kusursuz bir düzende, çaba gerektirmeksizin işleyecek. Tao'nun izdeşleri nin de ulaşmaya çalıştıkları çabasızca akıp gitmektir:
68
365 GÜNÜN TAOSU 69 AYDINLANMA
Ateş ateşi körükler. Bilindiği gibi yanan odunlar ateş saçar, ama eğer ateş ateşi körüklüyorsa işte bu eşine az rastlanan bir durumdur; ortalık yalazdan geçilmez. İki alev yan yana geldiğinde, etrafa yalnız başlarına saçabileceklerinden daha çok ışık yayarlar. Kişi toplumsal yaşamında çevresindeki insanlarla işbirliği içine girerse, tek başınayken elde edebileceğinden çok daha faz la başarı kazanır. Başarı demek uyum demektir. Kişi emeğinin karşılığını aldığında, eyleme geçme konusunda daha atak dav ranır. Yeni fikirler ona ilham vermeye başlar. Bütün bu söyleni lenleri hayata geçirebilmeyi başarmışsa eğer, sonuç ateş örne ğinde olduğu gibi onu aydınlığa kavuşturacaktır. Bazen bu bileşenlerde kilit noktası sadece iki insandır. Eğer söz edilen bu iki insan bireyselliklerinden ödün vermeden var güçleriyle başarmak için çaba harcarsa, bundan çevresindeki bütün insanlar yarar sağlar. Kendilerini geliştirmek için eşsiz bir fırsat yakalarlar. Ateş ateşi körüklediğinde bu demektir ki, açığa çıkan enerji hızla tükeniyor. Kişi başka insanlarla ortak çalışırken kendi kişi liğini korumaya özen göstermelidir. Ana düşünce bütünleşme dir, özümleme değil. Bu ortaklıktan doğan haşan ne olursa ol sun, Tao'nun yolunda diğer insanlardan ayrı ve bağımsız bir şe kilde yürüdüğümüzü aklımızdan çıkarmamalıyız. Yolculuğu muzun biricik gerçeğine tek başımıza varabilir, zenginliklerini de tek başımıza yüklenebiliriz.
69
DENG MING-DAO
70 ÔZGÜRLÜK Kışın karda Tek başına turna İhtiyacı yoktur elmaslara. Yağan kara aldırmayan yalnız bir turna bağımsızlığın en güç lü simgelerinden biridir. Kimseye ihtiyacı yoktur, çizdiği sınır larda kendini güvencede hissetmekte ve yoluna tek başına de vam edebilmektedir. Onun özgürlüğü ve bağımsızlığı kendi kendine yetebilmesinden kaynaklanmaktadır. Ne giysiye, ne mala, ne zenginliğe ne de statüye ihtiyaa var dır. Maddesel zevklerden arınmış, yaşamaktan ötürü mutlu ve huzurludur. Yalınlığı göz kamaştırır. Bizim de ne parıltılı giysi lere ihtiyacımız vardır ne hayranlık uyandıran etkileyici bir mevkiye. Olağanüstü güzellikte bir tapmak da gereksizdir, el maslarla süslü bir efendi de . . . Bizim arzuladığımız maddiyatın da ötesinde bir şey. Kişiliğinizin hangi yönleri sizi özgür hissetmenizden alıko yar? Kişilik gelişiminiz yaşam karşısında gösterdiğiniz çabayla doğrudan ilintilidir. Hayatta ayaklarımızın üzerinde tek başına durabilmek için emek harcamalıyız. Bu, çevremizdeki insanlar la hiçbir paylaşıma girmeyeceğimiz anlamına gelmez. Gerekti ğinde bir birey olarak diğer insanlarla işbirliğinden kaçınmama hyız. Böylece bir grup içerisinde kendimizi kaybolmuş gibi his setmez ve yalnız kalmaktan ötürü korkuya kapılmayız.
70
365 GÜNÜN TAOSU
71 EGLENCE
Dışa dönük bir insan Arzulanna gem vuramaz Yalnızca içe dönük biri Sakinliğe erişir. İnsanlar yeni yeni heyecanlar aramaktan hiç yorulmaz. Eğlen meye can atarlar. Yeniliklerle dolu, onlan derinden etkileyen de neyimler kazanmak isterler. Bunun için güncel olanı bile yakala maları gerekmez; insanlar etkinliklerden, sergilerden, yaşamı tak lit eden şeylerden daha mutlu olurlar. Müziği ancak yüksek sesle duyar; tarihi bir mekanı, müzeler, dükkanlar ve festivaller olmclk sızın düşünemezler. Onlar için yaşam, imgeyle yüklü özenli tÖ renlerden, müzik, yemek, içmek ve muhabbetten ibarettir. Tao'nun izdeşleri, gerç�i zihnimizin yansıması olarak ka bul eder. Evrendeki görüngü öznel ve görecelidir. Hal böyle olunca da, ne yapacağını bilmez bir şekilde, sadece karmaşanın egemen olduğu bir evrende yaşadığımızı varsaymak aldatmaca dan başka nedir? Gerçeğin özü şudur; yaşamın bizi önüne katıp sürükleyen değişim rüzganna kapılmamak, her türlü etkiden uzak durmak. Aslolan içimize bakmayı bilmek ve yavaş yavaş öznellikten annmakhr. Geriye öznel olan değil de, yansıtmaktan çok her şeyi özümseyen gerçeğin kendisi kalır. Eğer bu öze yü rekten bağlanırsak, usavurma yetimiz bize gerçeği taklit eden alışkanlıklar kazandırmaya bir dur diyecektir. Kendimizi mü kemmel ve tam hissettiğimiz huzur dolu bir yaşamın eşiğinde bulacağız.
71
DENG MING-DAO 72 KEŞİF Dağlardaki ruhlara hakim ol Onları, gizlerini ortaya sermeye zorla Gücün olduğu yerde keşif de vardır.
Eski yazıtlar dağların bütün yanıtlan taşıdığını söyler. Nesil ler boyu bu yanıtlan arayanlar, yaban ellere gitmiş ve orada hem kötü hem de iyi ruhlarla karşılaşmıştır. Büyük keşiflerde bulun mak felaket riskini de beraberinde getirir. Hepimiz dağlara işte bu yanıtlan aramak için gitmeliyiz. Bilmeliyiz ki, dağlar kendi zihnimizin bilinmeyen yönlerini temsil eder. Meditasyon keşifte bulunmanın yöntemlerinden bi ridir; insan, meditasyon yaparken bedenin işlevselliğini yavaş yavaş kavrar. Bu uçsuz bucaksız topraklarda yürürken, kendi mize ilişkin sorunları çözer, ruhumuzda gömülü olan hazineyi ararız. Gündelik bir dağ gezintisindeki keşfi andıran bu süreç tehlikesiz olmaz. Başarısızlıktan ötürü nerdeyse mecnunlaşırız. Başarmak demek evrende, kıyas bile edemeyeceğimiz değerde ki hazineleri bulmak demektir. İnsanlar sorar, "Meditasyon gerekli mi?" diye. Eğer zihnini zin derinliklerini araştırmak ve kim olduğunuzu ortaya çıkar mak istiyorsanız, gerçek anlamda ideal bir yöntem yoktur. Tek başına içe bakış yeterince derinlikli değildir. Psikolojik yardım sizin kendi benliğinizle yüzleşmenizi sağlayacak diye bir koşul da yoktur. Sadece meditasyonun derinliği ve bir başınalığı her şeyi öğrenmenize yardım eder. Asıl keşif oradadır. Yeter ki bul mak için zihninizin derinliklerine salının.
72
365 GÜNÜN TAOSU
73 0LUMLAMA Yarda dur O varoluşa ait karanlıkta Ve boşluğa haykır Yanıt kesinlikle gelecektir. Yar bizim için ikilemi temsil eder; varoluşumuzun gelişigü zel ve saçr- a olduğunu . . . Bir düzen, evreni yöneten bir güç var mıdır? Bütün bu sorular bizim için oldukça önem taşır; yanıtla rını ararken sadece kutsal metinlere başvurmaktansa, araştırıcı olmamız gerekir. Tao'nun izdeşleri boşluğu bir vadi ile karşılaştırırlar. Vadi, boşluğun kendisidir; hem verimlidir hem de üretken� Vadinin düz olması, bitkiler açısından olumludur. Yağmur sularının bi rikmesine olanak sağlar. Bitkilere ve toprağa hayat veren güneş ışığı, vadinin yüzeyinden kayıp gider. Uçsuz bucaksızlığı, ala bildiğine boş olması insanlara ve hayvanlara ferahlık duygusu verir. Boşluk bizi korkutmamalıdır. Olası bir gizil güçtür. Dikka tini iyice ver ve boşluğa bak. Gerekirse yardıma çağır. Yalnız se sinle değil tüm benliğinle ... Eğer haykırışın derin ve içtense, se sin vadide yankılanacaktır. İşte bu ses bizim varoluşumuzun ve doğru yolda olduğumuzun olumlanmasıdır. Bizi yüreklendiren bu sesle ancak yaşantımıza devam eder, yeni yeni keşiflere ko yuluruz. Boşluk artık korkutucu olmaktan çıkar ve ·bu yolda en has yoldaşımız olur.
73
DENG MING-DAO
74 BİRİKİM
Dalgalı denizde bir yar
Kemiklere serpiştirilmiş altın
Birikim başladı mı bir kere
Dikkat et yarıda kesmeyesin.
Bir kıssaya göre babası henüz ölmüş
sofu bir
adam varmış.
Falcı, ona babasını bir deniz mağarasının ağzına gömmesini sa lık vermiş. Gel gör ki mağaranın ağzı ancak yüz yılda bir kez, sular çekildiğinde görünürmüş. Bu mucizeden yararlanabilen kimse büyük bir servete konarmış. Bu garip mağaraya ilişkin şüpheleri olsa da, oğlan belirtilen zamanda tabutu suya atmış. Nice zaman sonra içine bir kurt düşmüş. En sonunda rakip falcıya gitmiş. O da kıskançlığından oğlana tabutu açmasını öğütlemiş. Oğlan denileni yapmış. Tabut açıldığında bir tabaka saf altının kemiklerin üzerine serpiştirilmiş olduğunu görmesin mi! Babasının vücudunda meydana gelen bu değişimi hayra yo ran oğlan, pişmanlıkla tabutunu suya gerisin geri atmak istemiş, ama iş işten geçmiş. Telafisi artık mümkün değilmiş. İçsel dünyanızı keşfetmeye yönelik yaptığınız pratikler yarı da kesilmemelidir. Gündelik anlamda ne kadar az yol kat ettiği nizi görmek endişe vericidir, ama uzun vadede, bütün bu pratik ve birikimlerin size ne gibi yararlar sağladığım görene kadar sabretmelisiniz. Gelişim süreciniz, sağlam ama ağır ağır ilerler. Daha başında bu süreci durdurmaktansa hiç başlamamak daha yeğ tutulan bir seçenektir.
74
365 GÜNÜN TAOSU
75 YOL AÇMA Soğuk gölün rengi gölge gölge. Söğüt dallarından bu�lar sarkıyor Kuğu ise güneş ışığında göz kamaştırarak yükseliyor.
Uzun süren bir hazırlaruna ve kendini geliştirme evresinden sonra içimizde biriken güçlü enerji eşiğe dayarur ve patlama noktasına gelir. Eğer bu enerji ivmeden yoksun ise açığa çıkma sı mümkün olmaz. Uzun bir hazırlık dönemi ve nice deneyim lerden sonra ruhumuz ancak özgürlüğüne kavuşmuşhır. Bütün bu çabalan bir anda silip geçemeyiz. Eğer farkındaysak bilinci mizin artık en üst düzeyini kullaruyoruzdur. İnsanın içindeki gi zil güç ortaya çıktığı anda, sudan yükselen bir kuğu gibi hisse der kendini. İnsan bir kere içinde biriken bu güçlü enerjiye ulaşmaya gör sün, bambaşka biri olur çıkar. Bir yandan böylesi bir kazanım dan dolayı gerçek anlamda bir erinç ve mutluluk duyarken, di ğer yandan önünde keşfedilmesi gereken nice yollar olduğunun farkındadır. Kişi kendisine sunulan bütün bu olanaklar karşısında sorum luluk duygusuna kapılır. Eğer yenilikleri keşfetmek amaayla yolunuzdan saparsanız, ne kadar uzaklara uçhığunuzu sakın · aklıruzdan çıkarmayın ve doğru zamanda geri dönmeyi unut mayın. Yaşamıruzı nasıl düzenleyeceğinize karar verebilirsiniz yalruzca. Bir kere kanatlan güçlendi mi insanın, uçuşunu nasıl yönlendirmesi gerektiği konusunda daha akıllı davranmalıdır.
75
DENG MING-DAO
76 KUTSAL OLAN Her ruh dokunulmazdır Düşünceler ise kişiye özeldir Ama en anlamlısı Kutsal olanın kaynağına varabilmektir. Vücudumuz yaşlanır ve ölür gider, ama aklımıza kimse hük medemez. Biz izin verdiğimiz sürece ancak al
365 GÜNÜN TAOSU
77 KADER Zamanı ortadan kaldır. Bil ki kaderi de Ortadan kaldıracaksın. Kader hayatımıza müdahale eden, yıkıcı bir güçtür. Aslında kader diye adlandırdığımız, kendi eylemlerimizin sonuçların dan başkası değildir. Her seferinde eyleme geçtiğimizde tama men birbirine bağlı olaylar silsilesi oluşur. Bu bağlardan ne ka dar kaçmaya çalışırsak kopmamız imkansız bir hale gelir. Ola cakları değiştiremeyiz; her hareketimiz bizi bağlar. Burada en etkin unsur zamandır. Geçmiş lanetlidir. Tao'yu daha yeni yeni öğrenmeye başlayanlar geçmişi, bugünü ve gele ceği kendi amaçlarına uygun bir şekilde kullanmayı bilmeli; ba zı olayların ne gibi durumlara yol açtığını, nasıl sonuçlar doğur duğunu ve bundan ne gibi dersler çıkarılması gerektiğini öğren melidirler. Daha üst düzey Tao bilgisi olanlar ise tecrübelerinin kötü amaçla kullanılmasına izin vermezler. Geçmiş, gelecek ve bugüne ilişkin tanımları, kader kavramını yadsıdıklarından do layı olumsuzlarlar. Aslolan bugünün üzerine çöreklenmeyen bir geçmiş ve kim senin öngörmediği bir gelecektir. Tao'nun izdeşleri bunu başara bildiklerinde ancak Tao'yla anlamlı bir bütünlük oluştururlar. Kendilerine Tao'nun onlara davranacağından daha farklı dav ranmazlar. Karşılarında kader yoktur, çünkü onlar varoluşun ve nedenselliğin kendisidir; Tao'nun ta kendisi . . .
DENG MING-DAO
78 KORKU
İçindeki tannlara inan Sana verilen nimetleri kabul et. Yanılsama gerçeğin sınındır. Korkuyu yen ki sınırları zorlayabilesin. D üşüncelerinizle tanrılara ulaşabilirsiniz. O nlar aklın en kut sal yarudır; sizden bizden farklı varlıklar değildirler. İçinizdeki tanrılar size bilgi ve gücü bir armağanmışçasına sunar. S ize sun dukları nimetleri korku ve kuşku duymadan kabul edin. B ir tek içinizdeki tanrılara güvenebilirsiniz.S ize ihanet etmezler, çünkü her şeyden önce siz kendinize ihanet edebilir misiniz? K orku ve pişmanlık böylesi bir güven duygusunu eriyip bi tirir. İçsel çatışmalannıza günü geldiğinde bir çözüm bulacaksı nız. T anrılar sizi ileriye, hep ileriye, gerçeğin sırunna yönlendi rir. Sınırın ötesinde, varoluşumuzun en temel doğası, zihnimizin engin derinlikleri yatar. K orku ve pişmanlığını yok edemezse niz, bu sınınn ötesine geçemezsiniz. K orku bizim kendi doğamızda vardır. Gerçeğin sınırına gel diğimizde, onun engin sularında yüzdüğümüzde kendi benliği mizi kaybetmekten, boğulmaktan korkarız. B ilmeliyiz ki, hep sinden de öte, geldiğimiz yer T ao' dur.B izler Tao' nun kendisiyiz. E vrenle bir bütün içerisinde olamayabiliriz, ama günün birinde T ao'ya döneceğimiz yadsınamaz bir gerçek. Ş imdikinden tama mıyla farklı bir kişiliğimiz olacak , evet, ama Tao'yla bütünleşme düşüncesi ne muhteşem bir duygu. Ö yleyse neden korkuya ka pılmalı ki insan?
78
365 GÜNÜN TAOSU
79 BAHAR Güneş ve ay gökyüzünün iki ayrı yarısı gibidir. Annutun çıplak dallarını bahar kokuları sarmış Toprak bir iç çekişle uyanır. Amaçsız yalnız bir gezgin, şen mi şen. Ekinoks, kısaca gece ve gündüzün eşitlendiği zamandır. Ba han müjdeleyen ne varsa kapıdadır. Günler uzamaya başlar, donmuş toprak canlanır. Zamandan yalnızca bir kesittir. Baharın gelişinin ardından yazı beklemeye başlarız. Mevsimler art arda birbirini tak.ip eder. Zaman durmaz hiç, akıp gider; çünkü evrende her şey sürekli dir. Doğa ise bu gelişmelere göre kendini uyumlu bir şek.ilde ayarlar; doğadaki bu yapıyı fark eden ve oluş biçimine ilişkin ta nımlar getiren yalnızca bizleriz. Ama hangimiz yalnız bir gezginin geçici zevklerini ondan esirgeyebilir? Bırakın da açık havaya çıkalım, günümüzü gün edelim. Baharın gelişiyle coşup, toprağın yavaş yavaş ısıruşına sevinelim. Toprak karla kaplı olsa bile, çevremizdeki canlılık ve devinim hep devam ediyor. Doğanın o el değmemiş güzelliği gözlerimizi şenlendirir ve bizi adeta sarhoş eder. Uçsuz bucak sız dağlarda, bayırlarda ve derelerde amaçsızca gezinirken, ci ğerlerimizi orman havasıyla doldururken, bırakın da doğarun bir parçası olmaktan huzur duyalım. Yaşam kötülük ve talihsiz liklerle dolu. boğa, her zaman yaşamın gelip geçiciliğini anım satır bize. Yıne de kısa ömrün tılsımıru esirgeme bizden ve her kim ki buna karşı çıkarsa, sesini kessin.
79
DENG MING-DAO
80 KARŞITLIKLAR
Boş olan doluyu Küçük büyüğü Düşüş de tınnanışı tanımlar. Yok etmek için gözükara Korumak içinse ılımlı olmalı insan. Karşıtlıklardan söz edilse de, karşıtlıklar gerçek anlamda bir birlerine rakip ya da hasım değildirler. Bütün karşıtlıklar aynı bütünün parçalanru oluşturur.
İki· başlı yılan örneğinde olduğu
gibi, aynı bütüne ait iki ayn ama eş parçadırlar. Siyahın beyazı tanımlaması gibi biri diğerini tanımlar. Birbirlerini izler ve za man zaman da birbirleriyle yer değiştirirler; nasıl ki savaşın ar dından banş geliyorsa . . . Yaşantımızdaki aşın uçlar her zaman tersine bir seyir izler; kapkara gecenin sonunda gün ağarır, soğuk geçen kışı o güze lim bahar izler. Yok edip yıkmak istiyorsa insan, ölçüyü kaçır malı ya da daha en başındayken yılanın başını ezmeli. Bir ağacı kesmek için en elverişli zaman ya devrilecek kadar erişkin ya da kökünden kolayca sökülecek kadar genç olduğu zamandır. Aynı kural hayatta emek verdiğimiz şeyler için de geçerli. İnsan, eğer ekip biçtiklerini bir anda silmek istemiyorsa, yeterin ce ilgili olmalı ama aradaki mesafeyi de her zaman korumalı. Yaşlı bir ağacın bir dalını alıp ondan yeni bir ağaç yetiştirebiliriz. Ilımlı olmak her zaman bilgelik gerektirir. Tao'nun izdeşleri, ile ri gittiklerini düşündüklerinde hemen duruma el koyup olayla n istedikleri yöne doğru değiştirmesini bilirler. Güçlerini birleş tirip bu gibi istenmeyen olaylardan sıynlarak yaşamlarında sü rekliliği sağlarlar.
80
365 GÜNÜN TAOSU 81 YELKEN AÇMAK Engin haşmetiyle, duru okyanus yaşamla dopdolu Azgın ve güçlü, yayıldıkça yayılıyor. Muhteşem gökyüzüyle iç içe. Bense üzerinden kayıp gidiyorum işte; bu geçici dölyatağımın içinde. Yeşil-karası derinliklerine meydan okuyarak. Kııradakiler hiçbir zaman denizi anlayamazlar Denizdekiler felaketlerle sıkı fıkıdır. Rotalarını bulmalarına karşın hepten acizdirler. Varacakları yer anlamını yitirir; bu yegdne gerçeklikle sürüklenir gi derler. Bir denizciııin korkuları ancak okyanusu kabullendiginde yok olur.
Tao bazen bir okyanusla özdeştirilir. Derinliği ölçülemez, Tao'nun gücü öylesine büyük bir güçtür ki, kimi katmışsa özü ne ona hakim olur. Tao'yu aramak için engin sulara yelkenleri açanz; ama ne deniz mili, ne yön, ne de matematik ve harita bil gimiz onu bulmaya yeterlidir. Anlayışımız onun büyüklüğü ve yüceliğiyle kıyas bile götüremez. Gençler derinliklerinde ne ol duğunu keşfetmek için tutkuyla yanıp tutuşur, ama yaşlılar böy lesi bir çabadan çoktan vazgeçmişlerdir. Okyanusu olduğu gibi kabulJenmek ve üzerinde kayıp gitmekten başka seçenek olma dığını bilirler. Onun bu değişken doğasını kabulJenertler zorluk lara katlanabilir ancak. Sınırlan zorlayanlar ve ötesine geçmeye çahşanlan ise bekleyen ölümdür. Buna karşın bilgelerin bize an- . )atmaya çahştıklan şudur: Kayıtsızca
kah orada kah burada ka
yıp gidiyoruz; Tao'nun karşı konulmaz gücüne güvenerek. . .
81
DENG MlNG-DAO 82 AKORT ETME
Güneş yer değiştirdiğinde yeni bir mevsime yol açar. Baharın soluğu titreyen yaprakları bile ayartır. Tao her yerde. Asıl uyumsuz olan bizleriz. Tao kendi yolunda ilerler. Biz insanlar kendimizi onun yo lundan alıkoyarız. Tao'nun her eyleminde bir kesinlik vardır. Bizlerse zevk ve sefaya düştüğümüzden burnumuzun ucunu göremeyiz. Tao'nun bilinci yoktur ama her şeye karşın en yücedir o. Biz lerse düşüncelerimizin sınırlarını zorlar dururuz. O zaman en birincil amacımız, kendimizi onun müziğine uygun hale getirmek olmalı. Çalgıların en mükemmeli kendi miz olmalıyız; güzel bir arpı akort eder gibi bir ustalıkla yapma lıyız bunu. Eğer mükemmellikten uzak isek, evrensel müzikle nasıl uyum içerisinde olacağız. Bir kere kulaklarını bu olağanüs tü müziğe alıştırdı mı insan, Tao'nun sunacağı zenginliklere de açık demektir. Bu ses nereye götürürse bizi hiç duraksamadan takip etmeliyiz. Bir müzisyenin yeteneğini uluorta sergilemesi gibi ya da eserinin orkestranın gittikçe çoğalan olağanüstü rit miyle iç içe geçmesi gibi, Tao'nun izdeşleri de bu müzikte hem insanca bir yan hem de evrensel bir uyum yakalarlar. Güneş ortalığı yeniden ısıtmaya başladığında, bahar geliyor demektir. Havalar ısındığında dünya adeta cümbüş yapar. Do ğaya taptaze bir soluk gelir. Rüzgarda titreyen yapraklar bile ilk baharın ritmine ayak uydurmaya başlar. Sen de yüzünü güneşe çevir, Tao'nun izdeşleri gibi. Yüzünü Tao'ya dön, hepimizin yapması gereken de bu değil midir?
82
365 GÜNÜN TAOSU 83 AYRILIK
Sen ve ben arkadaş olduğumuz zaman Sonsuza dek Tao'nun yolundan gideceğimizi varsaydık Ama şimdi, üzgünüm, ayrılıyorsun Gökyüzü acı bir beyaza çalmış Tevekkülden kaskatı. ·
Tao'nun yolunda arkadaşlıkları sürdürecek kadar şanslı ol mayabiliriz; ayrılık önünde sonunda gelir çatar. Hoşça kal de meye zaman bile bulamaz insan. Arkadaşlıklarımız sona erdi ğinde kuşku, karmaşa ve bazen de suçluluk duyarız. Oysa dile yen herkes Tao'nun yolundan ayrılma özgürlüğüne sahiptir. Hiçkimse tarafından lanetlenmeyeceklerdiı;
yalnızca izleyecek
leri başka bir yol vardır önlerinde. Tao'nun izdeşleri için kural şudur: Bu yolda olabildiğince omuz omuza yürüyün, ama ayrılması gerektiğinde de sakın ar kadaşınızı alıkoymayın. İçimizde dostluğun önemine ilişkin duygular taşımadığımız anlamına mı gelir peki bütün bunlar? Bilgeler sürekli olarak bi zi yaşamımızda her türlü bağlanmaya karşı uyarsalar da, bun lar, insanı insan yapan duygulardır. Düşünsel anlamda, bizimle aynı zamanda yola çıkan dostlarımızın Tao'dan neden vazgeç mek zorunda kaldıklarını anlayabiliriz, ama duygularımızı da yadsıyamayız doğrusu.
B3
DENG MING-DAO
84 AKIL Eğitimli kişiler, sözcükler ve muğlak anlamlardan başları dönmüş halde Uyum adını verdikleri arapsaçına dönmüş ağı dokur dururlar. Pratik onlara göre değildir hiç. Eğitimi boş ver; göreceksin dünya daha yaşanır olacak. Tao'yu akıl ve bilinç yoluyla arayan çoktur. Böyleleri uyuma bayılır, dünya dinleri arasında benzerlikler kurar ve onlan ade ta büyülenerek dinleyen bir seyirci kitlesi karşısında Tao'nun er demlerinden dem vururlar. Oysa düşünceleriyle deneyimlerini bir potada eritmeyi başarabilirlerse gerçeğin özüne daha kestir meden varabileceklerdir. Aklın, kendi doğasından gelen çifte bir mantığı vardır. Ay rımlar yapar, kavramlar arasında yeni yeni ilişkiler kurar, buna da "anlam" adını verir. Bu tür analitik bir düşünce sistemi ne tam anlamıyla nicel ne de mantıksal olarak açıklanabilir oldu ğundan Tao öğretisince kısır bulunmuştur. Tao'nun izdeşleri belli bir eğitim almış kişilerdir; ama ayırdında oldukları bir nok ta da, aklımızın yalnızca tek yönlü çalıştığı, buna karşın Tao dü şüncesine birçok yönden varabileceğimizdir. Bize telkin edilen, bugüne kadar almış olduğumuz eğitimin bize kazandırdığı düşünce sistematiğini bırakmamız yönünde dir. Bunun kesinlikle zekamızı en az düzeyde kullanmakla hiç bir ilintisi yok; bizim aradığımız şey, aklın da üzerinde bilincin başka bir düzeyine erişebilmektir. Bunun için deneyimi ve me ditasyonu elden bırakmadan -aşırılığa vardırmadan tabii- çalış malıyız. Eğer akılla tecrübeyi dingin bir zihinle birleştirebilirsek, o zaman gerçek yalnızca bir kavram olmaktan çıkar.
84
365 GÜNÜN TAOSU
85 GEÇMİŞE BAKIŞ Bir ustaya on sene hizmet edebilir Öğretilerinin doğru olup olmadığını sorgulayabilirsin Ama bütün bunlardan sonra şu sonuca varman da mümkün: Herkes kendi hayatını yaşamalıdır. Herhangi bir öğretiye yeni başladığınızda, ustaların bu ko nuda birtakım kesin yargıları olacaktır kuşkusuz. Size söylenen lere tam tamına inanmamalısınız; her birini sorgulamalı ve doğ rulukları önce sizin tarafınızdan kanıtlanmalı. Sizi ilgilendiren tek şey sunulan bu bilgiyi kendi yararınıza kullanıp kullanma yacağınız · olmalı. Kutsal kitapların yazdıklarından bile daha kendi kişiliğinize uygun, sizi daha mutlu kılan yöntemler geliştireceksiniz. Kendi keşiflerinizin ışığında bir bakmışsınız ki yaşam her şeye karşın akıp gidiyor. O bildik dikenlerini batırmaya, bizi iyiden iyiye çıkmaza sürüklemeye devam ediyor. Bu, Tao öğretisinin boşu nalığı anlamına mı gelir? Hayır. Uzun zamandan beri uğraş ver dik. Her şeye karşın kabuğunuzdan çıkın ve yaşamı doyasıya yaşayın. Geriye dönüp baktığınızda ve bildiklerinizi gündelik yaşa mınızla bütünleştirdiğinizde artık öğrenilenleri yadsımamn yeri ve zamanı değildir. Öğrendiklerinizi kullanmanın zamarudır. Kendinizi ifade etmeli, eyleme geçmeli, bu bilgilere olanak sağ layan yeni ortamlar yaratmalısınız. İşte ancak o zaman bu öğre ti bir anlam kazanır.
· ss
DENG MING-DAO
B6 İMGELER Ses, koku, tat, görme, dokunma, Batan bu duyulara baglı kalmadan düşünmek mümkün mü? Şekli olmayan bir düşünce olur mu? Tao ögretisine göre; evet.
Zihnimiz normal koşullarda işlev ini görebilmek için herhan gi bir nesneye bağlanmak ihtiyacındadır. Geçmişi hatırladığı mızda duyularımıza ait imgeler öne çıkar. Kırsalı düşündüğü müzde hemen ilk akla gelen oraya özgü bir kokudur. Nesneler le ilişkiler belli bir biçimde "algılanır ". Matematik problemleri çözer ya da arkadaşlarımıza herhangi bir konuyu anlatabilmek için düşüncelerimizi sıraya koyarız, ama sonuçta yine de rakam lar ve sözcükler yoluyla düşüncelerimizi açıklarız. Kimi insanlar böyle bir düşünce sistematiğini yadsımakla ya nılgıya düşer, ama gündelik yaşamda işlevlerimizi yerine getir mek için buna zorunluyuz. Tao'ya gelince, duyusal imgelere bağ lı kalarak düşünebilen insanlar, Tao'nun farkındalık dediği aynn tıyı lcaçınrlar. Evrendeki her şeyi lcarşıtlanyla beraber algılarsak Tao'yu anlayamayız. Yine de bu tür bir düşünce sistematiğinin de yaşanhınızda önemli bir yeri vardır ve es geçmemek gerekir. Meditasyon yapan biri, bilincini geliştirerek dış dünyaya iliş kin biçim ve formlara bağlı kalmamayı öğrenmelidir. Böylesi bir bilinç duyuların da ötesindedir. Bazıları bu bilinç düzeyini üst bilinç, samadhi, nirvana ya da aydınlanma diye adlandırır. Ad ların ne önemi var. Asıl önemlisi, böyle bir bilince erişebilmek. Sonrasında tanımlar belleğimizden silinir gider.
365 GÜNÜN TAOSU
87 BÜTÜNLEŞME Katıksız ve saf olana varabilmek ruhu dinginleştirir. Dış dünyayı anlamak ise kişiyi etken kılar. Her ikisi de aynı kaynaktan fışkırır Yaşamın kendisi bir bütündür. Durağanlıkta insan katıksız Tao'yu arar. Tao'da ne güzellik ne de çirkinlik kavramı vardır. Çünkü Tao özünde karşıtlıkları barındırmaz. Saf ve katıksız olandır. Oysa evrene baktığımızda hiçbir şey saf değildir. Deneyimlerimizden çıkardığımız sonuç her şeyin göreceli olduğudur. Katıksız ve saf olaru aramak en birincil amaçlarınızdan olmalı dır, ama bu erdemlerin peşine düştüğünüzde kendinizi sonsuza dek fildişi bir kuleye kapatıp, sadece meditasyon yaparak zama nınızı geçirmemelisiniz. Kabuğunuzdan çıkıp yaşamı da keşfet mek gerekir. Bu da dış Tao olarak bilinir ki, yaşam boyu sürer. Siz de ilgi ve merak uyandıran her ne ise araştırıcı olmaktan kaçınma yın. Beceri kazanmak istediğiniz konulara yoğunlaşın. Güven ek sikliğinin üstesinden gelmeli; kafanıza takılan her soru yanıtlan malıdır. Bütün bunları es geçtiğinizde dış Taonuzla özgürce akıp gidemezsiniz; sizi saran kuşku ve belirsizlikler bir engel oluşturur.
İlk bakışta, meditasyon ve dış dünya arasında sanki bir ilişki yokmuş gibi görünür. Bu konuda yetkin kişiler de sürekli dünye vi ve uhrevi yaşamın farkını gözetirler. Ama en sonunda varılan nokta yaşamdaki devinim ve canlılık ile içsel anlamda huzurun birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğudur. Dünyevi yaşam mı önemlidir kişi için yoksa uhrevi yaşam mı; bu ikilem karşısında endişe duymaya gerek yoktur. İkisi de aralarında sıkı bağlar olma masına karşın bir bütünü tamamlayan iki vazgeçilmez unsurdur.
87
DENG MING-DAO
88 YORUMLAMA Bilgeler arasında hangisinin sözleri en mıığlaksa o en yücedir. Disiplini savunan her kim ise kaçınırız. Birinin sözlerini istediğimiz yöne çeker Diğerine ise aldırmayız. Bilgelerin özlü sözlerine gereksinim duymamız ne yazık. İçsel yolculuğumuzun başlangıanda bizim için önem taşımalarına kar şın, yorumlandıklarında anlam karmaşasına yol açabilirler. Sözler mükemmel değildir, her nesil kendini yeni baştan anlatır. Özellikle din söz konusu olduğunda insanlar muğlaklığa ba yılır. Kutsal kitaplarda yazılanları diledikleri gibi yorumlarlar. Kendilerine biçilen öğretici rolünden memnun kalmazlarsa eğer her şeyi kılıfına uyduracak bazı yollar ararlar; bu nedenden ötü rüdür ki bir sürü otorite, okul ve mezhep var. En saygın bilgelerin hayatta olmamasına şaşmamalı. Hayat ta olsalardı yanlış yola sürüklenen düşüncelerimize açıklık geti rir, öğretilerini yeniden gözden geçirir ve onlara olan saygımızı azaltacağını bile bile hatalar yapmaktan çekinmezlerdi. İsa, Mu hammed, Buda, Lao Tzu; içimizden kaçı bu kutsal isimlerle öz deşleşen öğretilere derinden bağlıyız. Kendi düşüncelerimizi yansıtabilmek uğruna onları biricik aynamız yapmadık mı? Yanınızda sürekli bir rehberin varlığı, hatalarınızı düzeltebil meniz ve disiplin kazanmanız açısından önemli. Bu birlikteliğin amaa katı ve ortodoks bir öğretiye yol açmasın, sizi daha da öz gür kılsın. Bütün öğretiler sonuçta bize kaynaklık eder. En güve nilir tecrübe insanın kendi yaşadıklarından çıkardığı derslerdir. Kutsal sözler bile yalnızca sözlerden ibarettir.
365 GÜNÜN TAOSU
89 KOPUŞ İsteksiz ve yorgun, dııa kitabını açıyorum Bilgenin solgun fotoğrafı amber renkli bir sayfada Kızıl siyah Sanskrit, insanı korkutan heceler Duayı tekdüze bir sesle okııyor, ilahi söylüyor ve temrin yapıyorum Sayılar dizilmiş sanki tesbihinıe Her çözüm, her ilham içimde boğuluyor. Bazı günler Tao'yla yollarımız ayrılır; ona olan derin bağlılı ğımız sarsılır ve her şey gözümüze boş ve şekilci görünür. İçsel coşku, derin içgörü ve bµtünlük duygusu yok olup gitmiş; yeri ne görev, şekilcilik ve katı bir disiplin gelmiştir. Böyle zamanlar da neyin peşinde olduğunuzu unutmayın, geçmişteki başarıları nızı hatırlayın ve amaçlarınızı tekrar tekrar gözden geçirin. Eğer bütün bu söylenilenler size bir ilham vermiyorsa o zaman ne ya parsınız peki? Bir kereliğe mahsus öğretinin gereklerini yerine getirmeseniz de olur. Kızgın olabilir, kendinizi baskı ve stres altında hissede bilirsiniz. Hele de hastaysanız, o zaman en iyi çare dinlenmek tir. Ama yok eğer bu yolda gözle görülen bir ilerleme kaydedi yorsanız, tembel ve kayıtsız da değilseniz o zaman yapmanız gereken disiplini yeniden ele almak olmalı. Duygusal anlamda kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda bile pratik yapmalısı nız. Yalnızca birtakım tekniklerin üzerinden geçmek bile başlı başına yarar sağlar. Daha sonra size hız kazandıracak bir altya pının oluşumunu hazırlar.
DENG MING-DAO
90 UZUN ÖMÜR Sabahları etrafı seyreyle Öğleden sonra zararlı otları temizle Bir günün neşesi ve emeği Tüm yolculuğun bir parçasıdır. Eğer bütün amacınız içgörü kazanmaksa bu hiç de zor değil. Ortalama bir insan iyi bir yol göstericinin yanında 12 sene bo yunca çalışırsa eğer, belki böyle bir yeti kazanabilir. Bu süre, iyi bir müzisyen, atlet ya da ressam olabilmek için gereken zaman dan daha kısa bir süredir. Eğer doğru insanla çalışacak kadar şanslıysanız, -tabii göreceli olarak- çok daha kısa bir sürede ba şarılı olabilirsiniz. Peki bu başarı bize ne katar? Birçoğumuz içsel farkındalığa o kadar çok anlam ve önem yükler ki, sonunda amacın kendisi araca dönüşür. Asıl gözden kaçırılmaması gereken şey; Tao'nun yolundan gitmek, ilk öğrencilik günlerimizdeki şevk ve heyeca nı sonuna dek korumaktır. İçsel uyanış tabii ki önemlidir, ama her şey değil. . . Açlık çeken bir insan yalnızca yemek düşüncesine odaklanır. Aynı şekilde ruhsal anlamda aç biri için de önemli olan yalnızca içsel uyanışbr. Tao öğretisini doğru şekilde özümsemiş biri ile tok bir insan karşılaştırıldığında olaya bakış açılan benzerlik gös terir. Tao'nun izdeşleri içsel aydınlanmayı en birincil amaç olarak kabul etmezler. Onlar için farkındalık araçtır, sonuç değil. Asıl vurgulanmak istenen yaşamın kendisidir. Yaşamı, uzun ömür sözcüğüyle karşılamalanndaki amaç sonsuza dek yaşama arzu sundan çok, bu sözü yaşantımızı güzel ve anlamlı kılma gerekli liğinin bir simgesi olarak gördüklerinden ötürüdür.
365 GÜNÜN TAOSU
91 CENAZE Cenaze arabasının siyah cilası nemden kabarmış Cenaze kaldırıcıları sigara içiyor Ölünün ailesinden kimisi ağlıyor kiminin de canı sıkkın Çalgıcılar ise yanlış nota basıyor. Şu dünyada ölürken bile uyum diye bir şey yok. Ölü birine yakından baktığınızda ruh denen şeyin varlığını hissettiniz mi hiç? Geriye o insandan tanıdık neler kalmış? Şu anda yalnızca bir ceset; ölüsü bile sanki başka birine ait, yaşama dair ne varsa bedeninden uçup gitmiş. Cennette midir şimdi? Ya da ruhu başka bir bedende mi soluk alıyor artık? Bi linmez. Ölümden sonra ruhumuza ne olduğu sadece bir tah minden ibaret. Cenaze, ardında bıraktığı insanlar içindir. Neler olup bittiğini anlamamız, kendimize gelmemiz için bir törendir. Bazen ölüm den korktuğumuz için kendimize mi ağladığımız yoksa gerçek ten de ölenin arkasından ağıt mı yaktığımız merak konusudur. Bütün yaşantımız boyunca dayanışma peşindeyizdir. Ailele rimizi memnun etmeye, toplum ve öğretmenlerimiz için birer iyi insan olmaya çabalanz; sevişir ve evleniriz, evrenselliği sa nat, müzik ve düşüncelerimizle yakalamaya çalışırız. Bu yönde ki girişimlerimiz her seferinde kesintiye uğrar. Uyum geçicidir. Sürekliliği ve niteliği bizim inanç ve kararlılığımıza J:>ağlıdır. Zihnimiz bir kere bulanıklaşmaya görsün, yaşama dair bağlan hlan kuramaz oluruz. Sorunlardan kaçmak için ölüm bir çözüm değildir. Yapılma sı gerekeni sağken yapmalı.
91
DENG MING-DAO
92 KESİNLİK Her hareketi önceden hesapla Hedefini seç ve vur. Bütünüyle hedefe kilitlenmek Kendiliğinden akıp gitmek demektir. İçsel anlamda derinlikli bir yaşam istiyorsak yoğunlaşmalı yız. Böyle bir yaşamın gerektirdiği unsurlar da hızlı refleksler, belli bir zaman dilimi, en çok da yetenek ve beceri olmalıdır. İş te bu nedenden ötürüdür ki Tao'nun izdeşleri kendi içsel geli şimleriyle oldukça fazla haşır neşirdirler; becerilerini istedikleri gibi kullanabilmeyi amaç edinmişlerdir. Her gün ömrümüzden bir gün eksilir. Bu yüzden her hareke ti önceden hesaplamalıyız. Önemli olan insanın öngördüğü şey leri verimli bir şekilde başarıyla yerine getirmesidir. İlgimizi çe ken konularda merakımızı giderebilmeliyiz ki önümüzde yeni bir alan açılabilsin. Eğer bu süreçte kendimizi verdiğimiz işe yo ğunlaşhramazsak içsel anlamda birçok yönden tahnin olama yız; farkındahk bizi tamamıyla olgunlaştırmaz. Bazıları arzu ve isteklerin sonu olmadığını ve bu yüzden de isteklerimize gem vurmamız gerektiğini iddia eder. Ama bu tür den bir yaklaşım bizim tatmin olma ihtiyaamıza seslenmiyor. Bu duygu kotardığımız iş konusunda kendimizi hoşnut hissede bilmemiz açısından önemlidir. Eğer arzu ve isteklerimizi en aza indirgersek, ne başarılı olabilir ne de tahnin olma konusundaki özlemlerimizi giderebiliriz. Kızgınlık, belirsizlik ve çekingenlik le yüz yüze bırakılırız. Tao'yu izleyebilmek için içsel özlemleri mizi tanımlamalı ve bir avcının kararlılığına benzer bir kesinlik le işimizi halletmeliyiz.
92
365 GÜNÜN TAOSU 93 GÜVEN Gerçeğin farkına vannak kendine inancı arhrır Yetenek ve hüner kendine güvene yol açar Cesareti olan tehlikeye meydan okur ancak. Güç demek tevazu demektir.
Gerçeğe dalınç yoluyla varabiliriz ancak. Ne kadar çok tecrü algı kapılarımızı o denli aralar ve kendi bilgileri mize de bir o kadar güveniriz. Bildiklerimizin sınanması, gerçe ği algılayışımızda önümüze yeni kapılar açmakla kalmaz, olay lar karşısında yerinde bir tutum sergilememizi sağlar. Ne kadar çok başarırsak, kendimize o kadar güveniriz. be kazanırsak,
Her başandan sonra hanemize artılar eklenir. Bir sürü serü ven bizi bekliyordur, birçoklarının hayal bile edemeyeceği bir cesaretle, soyunduğumuz işlerin altından başarıyla kalkarız; bu da kendimize olan güveni tazeler. Böylesine mükemmel bir ye teneğe ulaşabilen bir insan hem başarısından ötürü kendini kut lamalı hem de ihtiyatlı davranmalıdır. Neşelenmek elbette en doğal hakkımızdır. Çünkü uzun zamandır böyle bir sonuç elde etmek için çabaladık durduk. İhtiyatlı davranmaya gelince, bu büyük başarılardan sonra en büyük aptallık boyumuzu aşan iş lere kalkışmak olacaktır. Gurur ve arzu bizi uçuruma sürükler; sonumuzu hazırlar. Sonuçta ne kadar başarılı olursak olalım tedbiri elden bırak mamalı. Kim ki hünerlerin en yücesine sahiptir, onun yolu daha tehlikelerle doludur. Tao'nun öğretisine sıkı sıkıya bağlı kalanlar en alçakgönüllü olanlardır. Son ana kadar içlerindeki ışığı sakla yarak, en amansız düşmanları olan gurur ve kibirden kaçınırlar.
93
DENG MING-DAO 94 UYGULAMA
Manevi başarı gündelik birikimle kazanılır Her gün uygularsan eğer kazançlı çıkarsı n Tembellik edersen de kaybedersin. Kendini geliştirme, ruhsal aydınlanmanın özünü oluşturur. İç görü ve yeti kazanmak öyle uluorta büyük laflar ederek ya da herkesi hayran bırakan birtakım girişimlerde bulunarak birden bire olmaz; hele hele içsel aydınlanmaya ulaşabilmenin yolu dü zensiz aralıklarla yapılan bir pratik olarak algılanıyorsa çok yan lıştır. Tutarlı ve düzenli yapılan eylemin bize kattıklan kuşku götürmez. İçsel zenginliğiniz için hangi yol veya yöntemi izliyorsanız, her gün uygulamaya devam edin. Diyelim ki dua ediyorsunuz, o zaman her gün dua etmeye devam edin. Meditasyonsa her gün meditasyon yapın. O zaman gerçekten de kendinize, ben bu öğretileri uyguluyorum diyebilirsiniz. Bu metodik ve düzenli yaklaşımın birçok yönden doğruluğu karutlanabilir. Öncelikle size bir yöntem kazandınr ve o gün uy guladığıruz pratik önemsiz görünse bile sürekliliğin sağlanması açısından yararlıdır. .Başlı başına pratik yapmak bile olumlu bir adımdır. İkincil olarak size belirli bir inanç kazandınr. Eğer her gün bu uygulamaya devam ederseniz kaçırulmaz olarak bundan kazançlı çıkarsınız. Üçüncü bir nokta ise size tatmin hissi verme sidir. Geriye dönüp baktığınızda aldığınız yoldan hoşnut değilse niz eğer, içsel zenginliğe erdiğinizi kendinize nasıl ispatlarsınız?
94
365 GÜNÜN TAOSU
95 YOLCULUK Bedeniniz mabetinizdir. Yüzlerce mil uzağa da gitseniz, Tanrılar yine evlerindedir. Bedenimiz tannlann tapınağıdır. Saf ve temiz olmalı ki en kutsal olaylar orada gerçekleşebilsin. Kutsallığını kirletmemeye özen göstermeliyiz. Tanrı bedenimizi kutsamıştır, en derin soru lar orada yanıtını bulur. Eski zamanlarda, inananlar kendi mabetlerini yanlarında ta şırlarmış; böylece evlerinden uzak kalsalar bile tanrıya olan bağ lılıklannda bir kusur etmemiş olurlarmış. Tannlan bu muhafaza kutularına koydukları zaman onlara ne kadar çok değer verdikle rini gösterir ve tehlikelerden koruduklarım sanırlarmış. Tao'mın izdeşleri ise tannlann kendi içlerinde olduğuna inanırlar. Böylece nereye giderlerse gitsinler tanrılar da onlarla birliktedir. Yolculukları sırasında durup dinlendikleri zaman, açtık.lan bir kutu değil yalnızca kendi içleridir. "Yer" kavramını kendi iç lerinde taşırlar. Başka yerlere yolculuk ederken bile, içsel kutsal lıklanyla bağlantı halinde olurlar. Çıkış yolları bulmaları her za man daha kolay olur, çünkü onlara kopup gelen o ilahi güç en gel tanımaz; zihinlerini meşgul edecek sorunlar böylece yok
o
lur gider. İnsan kendi içindeki güce sadık kaldı mı, çıkılan yol culukların ve mucizelerinin sonu gelmez.
95
DENG MING-DAO
96 TIITARLI OIMAK Berrak günışığı yağan kara vurur; ateş ve buz yan yana Çınlçıplak ağ'aç dalları ufuk çizgisinde Soğuk bataklıklar ördek ve kazların sığınağı Dağ faresi ise olduğu yerde öylece devinimsiz oturuyor. Nerede olursak olalım, Tao sürekli bir akış halinde. Bu akış karşıtlıkların döngüsünden anlaşılır, güneşle kann yan yanalı ğından. Yaşam bir ritim tutturmuş akıp gidiyor; bizler ise haya tı her koşulda kucaklayan su kuşları gibiyiz. Bahar azıcık naz lansa bile çıplak ağaçlar çiçek açmaya hazır bekleşip duruyor. Her şey değişiyor, her şey sürekli bir hareket halinde. Dünya aralıksız dönmeye devam eden kusursuz bir tekerleği andırıyor. Evrende her şeyin ama her şeyin bir saati var. Dağ sıçanı değişen mevsimlere nasıl da ayak uydurmasını bi liyor; biz de kendimizi zamana bırakmalı ve hayatı dolu dolu ya şamalıyız. Bütün bu karmaşanın ortasında, dağ sıçanı gibi din ginliğe erişebilmek için zamanı ağırdan almalıyız. Bahar doğada sürekli bir değişimi gerekli kılsa da bizler iç dünyamızdaki tutar lılığı korumalıyız. Zamanın tadına yavaş yavaş varmalıyız. Dışımızda olup bitenlere karşın hala başka yürekleri hissede bilir, o düzenli atışlarda yeniden huzur bulabiliriz. Evimiz, kut sal tapınağımızdır. İsteklerimizi gerçekleştirmenin yolu tutarlı olmaktır.
96
365 GÜNÜN TAOSU
97 YÜREKLENDİRME Binlerce mil uzakta yeniden açıyonım dua kitabımı Bazı geceler bir zorunluluk; bu gece ise bana huzur veriyor. Sabırlı ve sebatlı olmak en iyisi. Sadakat bize bazen yavan ve tekdüze gelir. Çevremizden uzaklaştığımızda üzerimize tazelik siner. Bildik ilişkilerden, kendi ortamımızdan kurtulduğumuz za man Tao'ya olan bağlılığımız daha çarpıa bir biçimde göze çar par. Önemsizmiş gibi görünen ama bizi adeta bir koşum gibi sı kan bağWık duygusu benliğimizi sıcaak sarar; rahatlabr. İşte bu yüzden duygular söz konusu oldu mu, hünerleşmeli insan; içten gelen dürtülere kulak vermektense, kendini disiplin altına almalı. Yolculuk sırasında arkadaş çevremizden, bizi sıkan ve sınır layan etkilerden uzaklaşırız. Hemen hemen hepimizin korkula
n, kızgınlıklan ve geçmişten bugüne taşıdığı birtakım sorunlan vardır: araya giren zaman ve uzaklık, bu olumsuz duygulan da ha berrak bir şekilde saptamamıza yardım eder. Bu gibi engelle rin üstesinden gelmek zaman ve inisiyatif gerektirir. Eğer soru nun kaynağını yalnızca korku ve utangaçlık oluşturuyorsa bu nunla nasıl başa çıkmalı? Böyle zamanlarda bizi yüreklendire
cek ve yardımımıza koşacak bir dosta ihtiyaamız vardır. Dostla nınız korkulanmızla yüzleşmemizde bize yol gösterir ve des teklerini esirgemezler. Her ne kadar yaşamlarımızı dışardan
gözlemleseler, sorunlanmızı doğrudan çözmeseler bile ihtiyacı mız olduğunda onlan yarumızda hissetmek bile bizi mutlu kılar. Hayatımızdaki en değerli varlıklar dostlarımızdır. İçimizde taşıdığımız bu bağlılık duygusu bizi azme götüren yolda yüreklendirir. Başka insanlarla birlikteyken ise cesareti
miz merhamete dönüşür.
97
DENG MING-DAO
98 ELVEDA
Kesişen· yollar ayırdı bizi. Terk ediyorsun beni; sevinç ve kederlerinle. Ben de seni terk ediyorum. Bir başıma yollardayım yine. Herkes kendi yolundan yürümeli. Dostlarımızla yollarımız kimi zaman kesişir kimi zaman da ayrılır; ama bu dostluğa önem vermediğimiz anlamına gelmez. Karşılıklı dayanışma ve paylaşım iki tarafın da yararına olmalı. İnsanlar, dostluk ilişkilerinde hem almasını hem de vermesini öğrenmelidirler. En temel yaklaşım budur. Hiçbir kişi bir diğeri nin yükünü sırtlanmamalı ve karşı taraftan da aynı anlayışı bek lememelidir. Dostlar, birbirlerine ayak bağı olmadan, yolruluk onlan nereye götürüyorsa yan yana yürümelidirler. Herhangi bir yükümlülük albna da girilmemelidir. Eğer bir kişiye yardım ediyorsak bunu hiç qüşünmeden. herhangi bir minnet ya da karşılık beklemeden yapmalıyız. Öğrenmek istedi ğimiz bir konuda dostlarımızdan yardım almalı ve bize sunulan tecrübe ve bilgileri tevazuyla kabul etmeliyiz. "Bilgi" kimsenin tekelinde değildir. Özgürce paylaşılmalıdır. Ayrılık, dostluklann içkin doğasında vardır. Hiçbir şey son suza dek sürmez. Fani dünya der geçeriz, ama yaşamı dokunak lı kılan tam da bu değil midir? Her insan kendinden sorumlu dur. Tek başına yürüdüğün yolda başkası çıkmaz karşına.
98
365 GÜNÜN TAOSU
99 EVE DÖNÜŞ Ben uzaklardayken Tao nerdeydi? Nereye gitse peşi sıra i'z.leıniyor muydum onu? Sakın iki Tao olmasın! Her yolculuk sonrası köklerimize döneriz; ait olduğumuz yere. Orada bizi bekleyen yeni bir umuttur. Geri geldiğimizde evdeki her şey neden daha farklı görünür? Yolculuk sırasında başımızdan yeni ve ilginç bir sürü deneyim geçtiğinden mi? Pe
ki Tao'nun kendisi bu değil de nedir o zaman? Bu kadar çok farklılık bir arada nasıl bulunabilir? Yeri geldiğinde dağ dağ mıdır acaba sorusunu bile tartışma konusu yapabiliriz, ama verdiğimiz yanıtlar değişmiştir artık. Eğer öznel bakış açımızı katı, değişmez ve içinde bulunduğu muz koşullardan bağımsızmış gibi yansıtırsak, sorunlar hepten çözümsüz kalır. Akılda tutulması gereken, evrendeki bütün ol guların birbirleriyle karşılaştırmalı olduğudur; yaşamı dinamik kılan işte bu gerçektir. Bir sürü yol yok önümüzde. Yalnızca bir tek yol var. Bu yol öylesine geniş, öylesine uçsuz bucaksız ki. . . Ayrıldığı farklı farklı kollardan ancak birini sınamaya gücümüz yetebilir ve en sonunda bir bakmışız ki başka bir gerçeklikte yaşıyoruz. Böyle si bir durum yanlış yorumlamaya yol açabilir. Bizler Tao'yu ne aşabilir ne de onun dışında yer alabiliriz. Bakış açımız öylesine değişmiştir ki, kendimizi farklı bir boyuttaymış gibi algılarız. Tao nehrinde suyun derinliğini ve uzunluğunu ölçmeye çalışan tatlı su balıklarına döneriz.
DENG MING-DAO
100 İMGELEM İmgelem donuk ve kırılgandır Düşler ise bizi sahte bir gerçeklikle sarıp sarmalar İmgelem köprüler kurar Düşler ise aldatır. Düş gördüğümüz zaman, tamamıyla kendimizi düşlerin bir parçası gibi hissederiz. Karabasanlar kan ter içinde, korkudan tir tir titreyerek uyandırır. Tatlı rüyalar karşısında hevese kapı lır; güzelce oyalanırız. Sıklıkla yinelenen bazı rüyalar ise en iyi sağaltım yoludur; zihnimiz elektirik akımı verilmişçesine uyarı lır. Her ne koşulda olursa olsun düşlerin, uyanık anlarımızda, nesnel bir gerçekliği yoktur. imgelem de zihinsel etkinliğin başkaca biçimidir. Düşüncele rimizi, yoğunlaştığımız nesnelere yansıtmanın bir yoludur. İm gelemle yap boz gıbi oynar; yaratıcı fikirler söz konusu oldu ğunda ondan esinleniriz. İmgelem ve düş, zihnimizin birbirine benzeyen iki ana etkin liğidir. Bilincin işlevselliği ve düzeyi söz konusu olduğunda bir birlerinden ayrılırlar. Düş gördüğümüz zaman, bilinç ve akıl tümden askıya alınır. Böyle bir durumda zihnimizi ne kontrol . edebilir ne de bir yön verebiliriz. imgelem ise tam tersine yaşan tımızı daha güzel, daha değişik ve yaratıcı kılan bir araç görevi ni üstlenmiştir. Şimdiye kadar "düşünü bile göremediğimiz" ba şarıları ancak imgelem sayesinde elde edebiliriz.
100
365 GÜNÜN TAOSU 101 YO G UNLAŞMA İmgelem, şarkı, süzülerek yükselen ruh
Bütünü oluşturan parçalar olarak anlamak için onları Ayır birbirlerinden;
Bütünlüğün gizemini anlamak içinse Birleştir yeniden.
Eğer düşüncelerimizi bir noktaya odaklarsak bu bize sanıldı ğından da fazla güç verir. Birçoklanmız aklın sınırsız derinlikle rinde kaybolur. Bazılarımız ise onun bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarır, kontrol altına alabilmek için kendince birtakım üsluplar geliştirir, ama geriye her zaman keşfedilmeyi bekleyen gizil bir yan kalacaktır kuşkusuz. Tao'nun izdeşleri için durum farklıdır. Onlar, aklın uçsuz bucaksızlığına saluup bütün yönleriyle araştır mak ve keşfetmek ister; böylece bilincin bizim için gerekli olan tamamlayıcı özelliğini yakalayabileceklerine inanırlar. Böylesi bir keşfin en birincil araa da zihnimizin yoğunlaşma sıdır. Bunu uygulayanlar kendilerine belirli bir yön çizer ve yo ğunlaşmak istedikleri her ne ise derinlemesine araştınrlar . . . Herhangi bir konu üzerinde bir çalışma yaptığınızı düşünün. Bilmediğimiz bir konuya ilişkin iyice bilgi sahibi olmak istediği mizde, bütün dikkatimizi araştırdığımız konu üzerinde toplar, bilgileri özümseriz; şişedeki iki sıvıyı alıp kanştırdığımızı varsa yalım; bir kere kanştılar mı ikisini de birbirlerinden ayırmak zordur. Yoğunlaştığımızda, zihnimizin bütün bu farklı yönleri "yük sek ben" de toplanır. İ�itıne görme gibidir, tat alma koku almaya benzer, dokunmaksa düşünmektir. İçimizdeki manevi gücün toplamı farklılaşan duyulanmıza eşittir. Yoğunlaşmak demek tam anlamıyla bütünleşmek demektir; bütünselliğin her yönüy le tadını çıkarabilmek . . .
101
DENG MING-DAO
102 BİLİNÇ Dış göz Aynalar yardımıyla görür kendini İç göz ise Kendinin yansımasıdır. Çevremize baktığımızda nesneleri görürüz, ama gözler ken dilerini aynaların yardımı olmaksızın göremezler. Bizler içgözle me alışkın değilizdir. Tao'nun izdeşleri, içe bakmak insanın ken di benliğinin farkına vannasıdır deseler de, alışılagelmiş gönne biçimleriyle çevresine bakmayı bilen biri için bu sözler kafa ka rıştına olabilir. Bu nedenden ötürü daha başından bir ayrım yapmakta yarar var. Kendinizi alışilagelmiş gönne biçimleriyle algılamaya ve anlamaya çalışmayın. İçgözlem yaparken içgörü yeteneğinizi kullanın. Yüzyıllar boyu değişik kültürlerden gelen insanlar böylesi bir yetiye "akim gözü", "iç göz" veya "üçüncü göz" adını ver miştir. Bu da içe bakmanın farklı birçok yolu olduğunun göster gesidir. Meditasyon yaparken üçüncü gözü keşfetmek ve içgöz lem yeteneğimizi kullanabilmek önemlidir. Düşüncenin, görsel liğin, imgelemin de ötesine geçebilmeliyiz. Zihnimizde öyle bir göz açmalıyız ki, kendimizi uyku halinden kurtarabilelim. İç gö zün yeri bellidir; zihnimizin derinliklerinde gömülüdür. Açıldı ğında olağan gönne biçimimizden farklı bir deneyim kazarunz. Belki de gönnek ve bakmak sözcükleri yukardaki bu tarumlar dan sonra farklı bir anlam taşıyacaktır. İmgeleri bu üçüncü göz le "görmemiz" bile gerekmez: hele hele imgenin de ötesinde bir bilince erişmişsek . . .
102
365 GÜNÜN TAOSU 103 ALMAK VE VERMEK Eller kavrar ve verir Ağız tat alır ve konuşur Burun koklar ve koku alır Gözler görür
ve
gösterir
Kulaklar duyar ve dengeler. Ellerimiz bencil olmamayı öğretir. Ağzımız teşekkürü ve şarkı söylemeyi Burnumuz çevremizi algılamayı Gözlerimiz merhameti ve içtenliği Kulaklarımız ise dengemizi korumayı öğretir. Bedenimizdeki bütün organlar hem alır hem verir. Kendi doğalarından gelen bir alışveriş ilkesi gereğince işlevselliklerini sürdürürler. Eğer duyularımız böylesine soylu ve yüce ise biz neden olmayalım? Bu yola kendini adamış birinin gözlerinde diğer insanlara oranla içsel bir metanet ve büyüleyici bir pınlb vardır. Bilimsel olarak göz yalnızca bir organdır, ama birçoğumuz deneyimleri mizden de biliriz ki gözler ruhumuza açılan sanal pencerelerdir. Öyleyse sağlam ve derinlikli bir kişilik kazanabilmek için kendi doğamızın bize bağışladığı bu içkin soyluluğun ve yüceliğin ge reklerini yerine getirmeliyiz. Her bir duyumuzun en yalın an lamda sadece bilgi toplama yeteneği yoktur; duygularımızı ifa delendirebilmemiz onlar sayesinde gerçekleşir.
103
DENG MING-DAO
104 BİLENMEK Bıçağın sivri ucu Bilenir ve daha da keskinleşir. Bir savaşçının erdemi her duruma hazırlıklı olmasıdır Bir bilgeninki ise bilinci.
Yaşam öylesine zorluklar ve rekabet ile dolu ki, birey günde lik sorunlar ve ikilemler karşısında hazırlıklı olmalıdır. İşte bu yüzden Tao'nun izdeşleri, bir savaşçının ruhuna, bir bilgenin parlak ve keskin zekasına sahip olmak ister. Bir savaşçının cesa retine sahip olmak, tüm zorlu koşullar karşısında kendini hazır lıklı hissetmek demektir. Tao'nun izdeşleri kendilerini her gün bu yolda eğitmeye ve geliştirmeye adamışlardır. Kasabın sığırı kesmesini hayretler içinde seyreden bir kral ile ilgili mesel anlatılır. Meraklı kral, sözü edilen kasabın fazla bir çaba harcamaksızın, üstelik bıçağını bile körletmeden sığın par çalara ayırmasından öylesine etkilenmiş ki, bu sırrı öğrenmesi için hizmetkarını görevlendirmiş. Bu sayede öğrenmiş ki, işin sırrı bıçağı kaslar arasındaki boşluğa sokup bedenin doğal hat ları boyunca, onlarla uyum içinde hareket ettirmekmiş. Sıradan bir kasabın bıçağıru her gün bilemesi gerekirken, sözü edilen ka sap yılda sadece bir kez biliyormuş. Bu meselden çıkaracağımız kıssadan hisse ise; bir yandan sivriliklerinizi, aşırılıklarımızı törpülerken, bir yandan da olay lar karşısında net ve keskin tavrımızı korumamız gerektiğidir. Yeteneklerimizi yerinde ve zamarunda kullanmayı öğrenmeli, günün gereklerine göre hareket etmeliyiz. Başarıya ulaşmanın ·
yollarından biri de budur.
104
365 GÜNÜN TAOSU
105 SEVECENLİK Bir kere de olsa görünmüşse sana tannnın sureti Her insanda onun yüzünü ararsın. Gerçek tanrının sureti nasıl yoksa Tao'nun da bir sıfatı yok tur. İçgörü kazanana kadar Tao'yu tanımlayamayız. O zamana değin, tanrıların bir sureti ve Tao'nun da sıfatları olduğunu ka bullenmek, yaşamımızdaki yanılsamaları kabullenmekten daha hakçadır. Zorlu bir eğitimin sonucunda ve gerçekten de buna inanmış sak, tanrı suretini kullarına gösterir. Kutsal olan, bilimsel veri lerle ölçülemez. Ancak yaşamdaki gerçek özü, bütün açıklığıyla, derinden kavrayabilen biri tanrısallığın ne anlama geldiğini an layabilir. Sizin tanrıya yaklaşımınız tabii ki başkalarından farklı olacaktır; kutsallık olarak adlandırdığımız bizim Tanrıyı algıla yışımızın bir yansımasıdır. Eğer sizin Tanrıya ulaşma yolunuz farklı ise, bu demek değildir ki sizin düşünceleriniz diğerlerin kinden daha az geçerli. Tanrının sureti size bağışlandığında kuş kulanruzın yersizliğine tanık olacaksınız. Tanrının varlığını hissedebilmek şefkat ve sevecenliğin kay nağıdır. Düşüncelerimiz diğer insanlarınkinden farklı olabilir, ama bu ayrım yalnızca yüzeysel. Gerçekte onlar gibi düşünüyor ve kendimizi Tao' da tanımlıyoruzdur. Bireysellik dediğimiz şey bu olsa gerek; egomuzdan başkası değil. Tanrıya tümden ulaşa bilmek, evrenselliğin anlamına varabilmektir. Eğer bakış açımı zı değiştirirsek, yaşamda en değerli erdemin çevremizle bir bü tünlüğe ulaşmak olduğunu anlayacağız. Tanrı kullarına nasıl görünür? Eğer bir kere tanrının suretini görmüşseniz karşılaştığınız her insanda onu görürsünüz.
1 05
DENG MING-DAO
106 KAYGISIZ İki ördek gölün kenanna kıvrılmış yatıyor. Göz kamaştıran mor kanatlanrıdan belli ördek oldukları. Sudan beslenir, gölde yıkanır ve neşeyle oynarlar. Neden onları yönlendiren bir güce ihtiyaçları olsun ki? Hayvanlar kendilerini yönlendiren bir güce ihtiyaç duymaz lar. Onlan mükemmel kılan da budur işte. Ne yapılması gereki yorsa içgüdüleri sayesinde ve yaşayarak öğrenirler. Tao hayvan Iann doğasında vardır; onlara kuvvet verir ve çoğaltır. Evrende Tao'nun varlığını ya da yokluğunu hissetmezler bile. Tao'nun yolundan ayrılmaları söz konusu bile olmaz, çünkü biz insanlar gibi akla dayalı düşünce sistemleri yoktur. Tao' dan kendini düzenli bir şekilde ve sürekli olarak ayn tu tan insanoğludur. Yeniden bütünleşebilmek için hep yol yordam arayışı içindeyizdir. Egomuzu aşabilirsek, Tao'yu ördeklerin yapbğı gibi sürekli olarak içimizde korkusuzca yaşatabileceğiz. "Öğrendiklerinizi unutun" der Tao'nun izdeşleri, ama göz den kaçırdıkları, unutabilmemiz için önce öğrenmemiz gerekti ğidir. Eğer bilginin ağırlığı altında eziliyorsak, o zaman sezgile rimize güvenmek en iyi yoldur. Böylesi bir davranış bencilce ol maz -içinizden ne geliyorsa onu yapın-, çünkü davranışlarımı zı çoğunlukla şehvet, takınh, baskı ve birtakım garip alışkanlık lar yönlendirir. Sadece ve sadece içsel anlamda kendimizi eğitti ğimizde aydınlanır, derin bir sezgisel güç kazanır ve bu gücün getirdiği özgürlüğün tadını çıkarabiliriz.
106
365 GüNüN TAOSU
107 İÇE ÇEKİLME Gün içinde herhangi bir etkinlikte bulunmak gerekl.i ama yorucudur Derinlik taşımaz; sığdır Günün sonunda Tao'ya çekil Tao'ya geri dönmek insanın kendini yenilemesidir. Hergün bir faaliyette bulunur, o toplanb senin bu topl;ıı ntı be nim koştururuz. Geleceğe yönelik bir sürü plan ve progr.ım ya parız. Gün içindeki etkinlikler önemlidir kuşkusuz, ama yaşam başka yerde. Aklımızdan çıkarmamamız gereken, bütün bu uğ raşmalar ve didinmelerin gelip geçici olduğudur. Yoğunlaştığınız işlerin sizi yaşamdan koparmasına izin ver meyin. Günün sonunda olup bitenler hakkında bir yargıya var mak önemlidir. Tao'nun yolundan devam ehnek istiyorsanız, gü cünüzü toplamaruz gerekir. Bunun için ne bir tapınağa, ne kutsal bir yere ne de kendinize ait özel bir odaya çekilmeye gerek var dır. Göz kamaştıran ritüellere de gerek yoktur. Tek yapmanız ge reken yalın ve doğal bir şekilde kendi içinize dönmektir. Bu yüzden Tao'nun izdeşleri sıklıkla geri dönmek sözciiğiinü kullarurlar. Gün içi etkinliklerin bizim için ne denli önem taşıdı ğının farkındadırlar. öte yandan yaşamla böylesine iç içeyken her seferinde Tao'ya .dönebilmerıin bir zorunluluk olduğunun bilincindedirler. Tao yaşamdaki her şeyin kaynağını oluşturur ve insan yaşamını sürdürebilmek için sürekli bu kaynaktan bes lenir; orada hayat bulur. Tao ve yaşam arasında mekik dokur adeta. İşte devinimi yaratan bu alışveriştir.
107
DENG MING-DAO
108 SAYILAR Bir olmadan iki, iki olmadan da üç bir anlam taşımaz. Üç sayısı on bine denktir. Yüz sekizinci sayı ise bir döngü oluşturur. Sürekli dönmek demek yaratmak demektir. Bugan 10 8. gün. Tao'nun izdeşleri için sayılar neden böylesi ne önem taşır? Günümüzde sayılar, daha çok finans dünyasının ve mühendisliğin hizmetindeymiş gibi görünüyor. Bir de sayı larla uğraşan, adeta onlara gereğinden fazla değer yükleyen, gi zemciliğin en bayağı tanımı hurafeler var. Sayılar, keşfedilmeye hazır sırlarla dolu kapalı bir dünya oluşturur ve doğru anlaşılmazlarsa güzel ve iyi amaçlar için kul lanılmazlar. Tao'nun izdeşleri belli başlı bazı rakamların önemini vurgu larlar: Bir, Tao'yla bütünlüğü; iki, çifteliği; üç ise devinime yol açan doğadaki değişkenlik ve düzensizliği simgeler. Dört de mek mevsimler demektir. Beş ise dünyamızı oluşturan beş ana maddeyi simgeler. Altı vücudumuzdaki bazı organları; kollan, bacakları, kafayı ve gövdeyi; yedi ayin evrelerini; sekiz kehane ti; dokuz yaşamı; on ise gökyüzünün hareketlerini simgeler. Bir yılda her biri de kendine özgü yirmi dört dönem vardır. Altının karesi otuz altı eder. Otuz altı sayısını üç ile çarptığımız da yüz sekiz elde ederiz. Bu sayı bir büyük döngüyü işaret eder. Daha gizemli çağrışımları da akla getirir kuşkusuz. Sayılar yalnızca sembollerdir; evrene ilişkin düşüncelerimizi açıklayabilmenin bir yoludurlar. Sayıların sözcüklere göre daha kesin daha tam bir dili vardır. Ama Tao'nun bir dili olduğunu söyleyebilir miyiz? Sayıları iyice özümlemek önemlidir kuşku suz, ama dilin ve sayıların ardında saklanan gerçekliğe ulaşma ya çalışın.
108
365 GÜNÜN TAOSU
109 TEMEL KURALLAR Bir dönem sona erdiginde Yenisi başlar. Güçlenmek için Kökleri yenilemek gerekir. Müzikte esas ton, düşük seslerdir; bir parça ancak uyumlu bir şekilde çalındığında kulağa hoş gelir. Olaylar karşısında na sil tavır takındığımız müzik gibi değişken ve karmaşıkhr. Temel bir Tao öğretisi almadan, uyumlu sesler çıkaramayız. Tao'nun izdeşleri yaşantımızdaki bazı evrelerin bizim açı mızdan ne denli önemli olduğunu bilir. Bir dönemi kapadığı mızda, sonrasına ilişkin ne yapacağımız konusunda bir düşün cedir alır. Sağlıklı karar vermek gerekir. Kuşkusuz yeni bir dö nemin başlangıandayızdır; eski defterleri kapatıp yeni bir sayfa açacağız, belki de geri plana ittiklerimiz yeniden önem kazana cak, bilinmez. Eğer yaşanhmızdaki bu dönüm noktalarına yön verebilir, hoş olmayan durumlardan daha başından kaçınırsak, olaylan daha sağlıklı bir şekilde değerlendiririz. Kişinin kendi ni her koşulda yenilemesi esastır. Herkes cesur, yaratıa, özgün olmak, yenilikleri denemek is ter. Ama öze dönmedikçe, sınırların ötesine geçebilme şansımız olmayacaktır. Köklerimizi unu tmamalıyız. Onlar olmadan içi mizdeki gerçek güç gizil kalır.
109
DENG MING-OAO
110DUA Tanrıya yakarış kendini ifadenin bir yoludur İbadet ise kabul görmenin.
Hayırlı dualar meyvesini uerdiginde Kaynagın özünü kavramışsın
demektir.
Eğer Tao'da çok yeniyseniz, bütün pratikler zorunlu dışsal yaptırımlar gibi gelir. Bazen önemini anlamak gerçekten de zor dur; çünkü Tao'dan beklentimizin ne olduğunu bizler de henüz bilmiyoruzdur. Ama bu doğal bir süreçtir. yeter ki keşfetmekten, kendimizi yenilemekten kaçınmayalım. Tao'nun izdeşleri öğre tinin gerekleri dışında, deneysel birtakım yöntemler izleme ko nusunda nedense ikircikli davranırlar. İbadeti ele alalım örneğin. Önceleri ibadet dışsal bir yaphnm gibi gelir. Sürekliliğe dönüştüğünde bize çok az şey ifade eder. Sunakta dua ederken dizlerimizin üzerine çökeriz, çünkü dikka timizi yoğunlaşhrmak için bir nesneye ihtiyacımız vardır. Ama gerçek Tao'nun yalnızca içimizde var olduğuna inandığımızda, artık tann düşüncesine yaklaşmışız demektir. İşte o zaman, tan nya yakanşunız kabul olur. Ruhumuz semaya yükselir ve on dan güç ahnz. Eğer başkalan bize arayışlanıruzın ne yönde ol ması gerektiğini söylerse, yaşadığımız deneyimlerin bir anlamı kalmaz. Dışandan gelen etki ya da önerilerin gerçek Tao'yla bir ilgisi yoktur. Kaynağın özünü kavradığımız an kuşkulardan anrunz an
cak.
110
365 GÜNÜN TAOSU
111 GELENEK Gelenek eskiden işlros4!ldi
Şimdi ise gelenek falan kalmadı. Peki ama doğrıı yol
rıe?
Geçmişte hiç kimse Tao'nun öğretilerini sorgulamazdı. O za manlar yaşayan bir gelenek vardı; bir kişi Tao'nun yolundan gi diyorsa eğer, izlediği yolun mükemmelliği tartışmasız doğru ka bul edilirdi. Ama günümüzde Tao öğretisi, iç savaşlar, politik ci nayetler ve ustaların ölümüyle gölgelendi. Refah ve teknoloji in sanların ilgisini daha çok çeker oldu ve arhk çok azımızın ger çekten Tao'ya ayıracak zamanı var. Atalardan kalma eski yön temleri uygulamaya devam edersek başarıya ulaşamayız. Tao'yu öncelikle kendimiz için keşfetmeliyiz. Onu geçmişte ve bugünde aramak gelenek ruhunu yüceltmekten başka ne işe yarar? Geçmişe öykünmeyi nasıl düşünebiliriz? Eski arbk çok gerilerde kaldı. Tao farklı insanlara, farklı zamanlarda farklı anlamlar ifade eder. Günümüzün Taocu öğretisinden söz edersek eğer, şimdiye dek eşi görülmemiş çoklukta seçenekler sunduğunu rahatça söyleyebiliriz. Yeter ki uyum sağlayabilelim. Günümüz Taosu, kestinne yollara sapmak, saflığın ve temizliğin yok olması ola rak algılanmamalı. Doğru yolda olduğumuza inancımız tam ise, geçmişte izdeşlerin yaphğı gibi aynı azim ve kararlılıkla devam ehneliyiz.
111
DENG MING-DAO 112
BEKLENTİSİZ OLMAK Bütün çabanı ortaya kuy
Hiçbir beklenti düşüncesi taşımadan.
Hiçbir beklenti taşımadan dua etmeli ve meditasyon yapma lıyız. içimizde geleceğe ilişkin umutlar taşımamalıyız. insan yaptığı iyiliklerin karşılığını ancak böyle alabilir. Eğer çabamız yalnızca güç ve para elde etmekse, doğruluktan şaşar, bizi yiyip bitiren tutkuların kölesi oluruz. Kitaplar ve öğretiler meditasyonun bize kazandırdığı olum lu yönlerden söz ederler, çünkü amaç bizi meditasyona hem ha zırlamak hem de özendirmektir. Bu yazılanları bir reklammış gi bi algılamamak gerekir. Karşılaşacağınız deneyimleri ve zorluk ları önceden size an]atırlar. Herhangi bir beklenti taşımadığında, kendiliğinden Tao'yla akıp gittigini fark edeceksin. Bir ikilem gibi görünmesine karşın aslında Tao'dan beklentilerimizin az çok ne olduğunu biliriz, ama bize sunduğu güzelliklerin karşılığını görmeye pek alışkın değilizdir. Böylesi bir düşünce biçimi hem mantığa aykırı ve hem de faydasız gelebilir. Ama Tao'yu bir keşfettiniz mi, nasıl daha hızlı yol alındığını göreceksiniz.
112
365 GÜNÜN TAOSU 113 KABULLENİŞ
Kuraklık tarla/an kupkuru yakar Göstermelik yağar sanki yağmur Ne çıkarsa karşına kabullen İnançla çalış çabala. Kuraklık
tarlaları
kasıp
kavurduğunda,
söylenmek
boşunadır. İnceden bir yağmur serpiştirdiğinde bile şikayet et meyip, olanları bütün doğallığıyla kabullenmek en iyisi. Tao'nun düşünce biçimi tam da budur işte; yaşamda olumlu ya da olumsuz ne çıkarsa karşınıza kabullenin der. Beklentilerimiz, arzu ve isteklerimiz vardır. Bütün bunları gerçekleştirebi)mek için hedeflenen yolda ilerleriz, ama Tao bize tam da ters yönü işaret eder. heriye dönük planlar yapbğımız da, Tao hepsini ters yüz eder. Bazıları kızgınlık ve hayal kırıklı
ğı içerisinde bağırır çağırır. Tao'nun izdeşleri ise suskunluğunu bozmaz ve hazırlıklarına devam eder.
Kabulleniş kadercilik demek değildir. Hele hele kötü kader karşısında boyun eğmek hiç değildir. Tao'ya inananlar acizlik ten hoşlanmazlar. Şartlar neyi öngörüyorsa ona göre önlem alır lar. Örneğin kuraklık mı var, ihtiyaçları kadar suyu önceden de polarlar. Bu çok akılcı bir çözümdür. Bahçelerine fazla miktarda
su isteyen bitkileri ekmezler. Böylesi bir davranış hem cahilce hem de bencilcedir.
Kabulleniş etkin bir eylem biçimidir. Olaylar karşısında et kinliğini yitirmek ya da abl hale gelmek hiç değildir. İnsan en yalın anlamıyla, koşullar neyi gerektiriyorsa onu araştırmalı ve akla en yatkın kararı uygulamalıdır. Eğer işlerimizi zamanında tamamlar ve özensizce yarım bırakmazsak, eylem planımızı gerçekleştirebiliriz.
113
DENG MING-DAO
114 İNANÇ Sorgulamak yerine İnancı koruyun Tannlar göklerde değil İçinizdedir. Çocuklarının bütün ihtiyaçlarını karşılayan ebeveyn örneği ne benzeyen, tüm evreni de kapsayan bir tanrı kavramından söz edilemez. Tanrı arzuhallere yanıt veren bir bürokrat gibi hareket etmez.
Bu iki örnek de evrendeki ilahi düzeni tam anlamıyla
karşılamıyor; bunlar, tanrı düşüncesinin basmakalıp bir tanımı daha çok. Eğer tanrıyı, kozmik ailemiz olarak varsayıyorsak, kendimizi de sonsuza dek onun demektir. Ama eğer ilahi
çocuğu olarak kabulleniyoruz güç, evreni yöneten en yüksek makam
ise, bizler de bu durumda sonsuza dek bürokrat sınıfının akıl sır ermez kurbanlarıyız. Yine de tümden inanamızı kaybetmemeliyiz. İnsan kendin den daha yüce ve değerli şeylere olan inancını hiçbir zaman yi
tirmez. İnanç bizim için bir gereksinmedir, yaphğımız kötülük leri cezalandıracak ya da iyilikleri ödüllendirecek bir gücü iste diğimizden değil, tanrılar yaşantımıza anlam katan güzellikJeri bize gösterdiğinden . . . Aızu ve isteklerimizin en üst noktası tan nlar tarafından temsil edilir. Sunaklarında oturan tanrılar, insa nın
içsel yolculuğunun en esaslı metaforudur.
Başımızdan kötü olaylar geçtiğinde ya da sevdikJerimiz öl dürüldüğünde tanrıya olan inanamız hiçbir zaman sarsılmama lı. İyilik ve kötülük tannlann elinde değil. Onları suçlamak bu yüzden boşuna. İnancın nesnel bir olgu tarafından sınanmaya ihtiyacı yoktur. İnanç kendi kendinin doğrulanmasıdır. Eğer
inancınuzı korursak, bize sundukJan sayısızdır. İyi bir insansak eğer, inanamız bizi daha da güzel kılar. Gerçekte inancın kayna
ğı. tanrılar değil bizleriz.
114
365 GÜNÜN TAOSU
115 BASKIN OLMA Güneş et1'enin merkezindedir. Evrendeki her şey yüzünıl güneşe döner. Yaşamda her şey bir yön gerektirir. Doğada ise her şey Güneş odaklıdır; gezegenler onun etrafında döner, mevsimlerin mey dana gelişi Güneş' e bağlıdır. Ge<:e ve gündüz, güneşin doğuş ve bahşına göre ayarlanır. Güneş yaşantımızda en hikim güçtür. Her eylemde belirgin bir merkez ya da belli başlı bir nokta ol mazsa, düzen de olmaz. Nasıl ki Güneş Sistemi ve gezegenler arasında bir ilişki, bir yapı söz konusuysa, yaşam da bir bütün lük, bir tertip gerektirir. Gezegenlerin yapısı ve konumlanışlan na baktığımızda tamamıyla gelişigüzel olduğunu görürüz. Gü neş'i evrenin merkezine yerleştirmemiz görüş açımızdan dolayı dır. Başka gezegendeki biri için Güneş,
uzayın
sonsuzluğunda
önemsiz bir noktadan başka bir şey değildir. Neyi merkez olarak aldığımız konusunda kesin bir kural yoktur. O zaman bütün bu düzen, Güneş'in evrende en hakim güç olmasına ilişkin sapla malar hem göreceli, hem nesnel, hem de gelip geçicidir. Bilincimizden başka bir şeyi merkez olarak kabul edemeyiz. Güneş'e ve gezegenlerin dizilişine baktığımız zaman, kendimizi de dışandan bir gözlemci olarak işin içine katmamız gerekir. Yalnızca gördüklerimizi saptamaktan öteye gidemiyoruz. Bilinç,
görüngünün bir parçasıdır. Merkez olan asıl bizleriz. Bizden başka da ölçü birimine ihtiyacımız yok.
115
DENG MING-DAO
116 TATMİN Öngördükler inizi gerçekleştirin. Tutkularınız konusunda inatçı olun. Ancak o zaman mantık ve tutkunun Gücünü yadsıyabilirsiniz.
Bazıları tutku ve aşırı isteklerden arınmamız gerektiğini söy ler, çünkü onların gözünde tutkularımız, açgözlülük ve şehvet le eşdeğerdedir. Ama bazen bir konuya eğildiğimizde tutkuyla yapışır, didikleriz adeta. Herhangi bir konuda bilgi edinmek ve başarıyı amaçlamak bizim için gerçekte önem taşır. Başkalarına zarar vermediği sürece istek ve arzularımızı bastırmaktansa, pe şinden gitmeliyiz. Birçok genç, yaşıtlarından ve büyüklerinden yeterince destek görmez. Bazen böylesi bir tutumun geçerli nedenleri olabilir kµşkusuz. Gençler, eğilimlerini ya da içsel dürtülerini, çevreden gelen baskı sonucu korku, cehalet, kıskançlık ya da yetersizlik gibi duygular yüzünden bastırırlar. Hiç kimse sizi hayatta ger çekleştirmek istediklerinizden alıkoymamalıdır. Neyi başarmak istiyorsanız sonuna kadar gidin. Başlangıç için küçük adımlar atmanız yeterlidir. Ama önce hiçbir tutku nun sonsuza değin sürmeyeceğini bilmelisiniz. Başarıya ulaşh ğınız andan itibaren artık amaçlarınız değerini yitirecektir. Ama olsun. Bu demektir ki, artık başka bir konuyla ilgilenmekte öz gürsünüz. Tutkularınız yaşantınızda belirleyici olmamalı. So nuçta hepimiz insanız. Mükemmelliğe uzanan yolda istemleri miz yalnızca birer ayrıntı. Başarılarınızdan tatmin olmanız de mek, tüm korkulardan arınmanız demektir. Dilediklerinizi ger çekleştirdiğinizde, içsel mutluluğa giden yolda tüm engeller or tadan kalkacaktır.
116
365 GÜNÜN TAOSU
117 ÇEKİM Tavus kuşunun yanar döner renkleri gölge gölge Gün ortasında menekşeler sere serpe. Evrenin güzelliği işle bu renk cümbüşünde gizli Dipdiri, asude çiçeğin ise özünde. Evren demek devinim ve hareket demek. Doğasında sürekli bir değişim, sonsuz sayıda çeşitlilik mevcut. Eğer bu sonsuz çeşitlilik olmasaydı, o zaman her şey sabit kalacağından sınırlara ulaşırdık. Ama bütün sınırlar keyfidir. Yaşam, karanlığın, ışığın, renk. ses ve kokunun, duyuların sonsuz bir karışımıdır. Tavus kuşu, dişisini o güzelim tüyleriyle kendine çeker; çiçek ise bal yapan anyı kokusuyla. Güzellik aklımızı baştan alır. Baş tan çıkaran cazibesinde kendimizden geçeriz. Çiçeğin taç yaprak lan arasına dalar, renginin güzelliğine vuruluruz. Unurulmaz ko kusuyla büyülendiğimiz an hemen harekete geçer, ona dokuna bilmek için yarup hıhışuruz. Coşku seline kaptınnz kendimizi. Çiçeğin özündedir dinginlik. Güzellikle dansımız sona erdi ğinde, artık ekip biçme zamanıdır. Yaşamda bizi cezbeden öyle sine çok şey var ki . . . Yine de kalıcı kılmaya çahşhğımız şey, tat min arayışından çok öte bir duygu. Derinleşebilmek cesur bir davranış kuşkusuz, ama geri çekilebilmesini de öğreruneli in san. Her koşulda yeniden içimize dönmeliyiz. içsel dünyamızın dışında bizi kendine çeken diri bir güzellik, muhteşem bir devi nim var, ama ancak içimize çekildiğimizde güvencede sayılırız; varoluşumuzun en dingin merkezi özdedir. Ortalığı göz kamaş tıran bir ışık kapladığında, yoğun ve güçlü enerji akar da akar; oysa biz dinginliğin kollarına çoktan bırakmışızdır kendimizi . . .
117
DENG MING-DAO 118 YOL G ÖSTERME
Vicdanınla ibadet et. Zarif/ili kibirle karşılama Bilinçle yol göster Tevazııyla önayak ol. Sunak yalnızca bir araç. önünde diz çöküp, giinahlarımızı sayıp dökerken gerçekte yüzleştiğimiz kendimizden başkası de ğil. Yolunda giden talihimiz için tanrıya şükranlarımızı sunar ken de aslında tevazuyla kendimize takdirler sıralamaktayız. Oysa bizi dışarıdan dinleyen ne bir kulak var ne de acizliğimiz yüzünden bizi cezaya çarptıracak ilahi bir güç. Sunak yalnızca bir simge; Tao'nun izdeşleri için kendi bilinçleriyle yüzleştikleri bir yer o kadar. Sunaktan dışarı adım atar atmaz böylesi bir bilinç düzeyini elden bırakmamalıyız. İbadeti yalnızca sembolik olarak algıla mamalı, ahlak dışı davranışlarımıza bir mazeretmiş gibi görme meliyiz. Vicdanla hareket etmeli ve ibadet konusunda başkaları na yol gösterirken kendilerini kandırmaklarına ya da bu durum dan faydalanmalarına izin vermemeliyiz. Tanrıların gerçekte var olmadığını bilmek, ama yine de tanrı lar varmışçasına davranmak olgunluk ister. İnsanın kendini di siplin altına almak gibi bir zorunluluk duyması ise içgörü gerek tirir. Yalnızca bilge kişiler kendi "ilahi düzen"ini kurabilir ve sanki tanrının sözüymüşçesine bu düzene ayak uydurabilir.
118
365 GÜNÜN TAOSU
119 KAYNAKLAR Zor zamanlarda kendinize bir ayna tutun: Bu, sizi neden ve sonuca götürür. Sıkınhlı ve zor anlarımızda, bu felaket başıma nasıl geldi di ye kendimize sormamız gerekir. Eğer felakete yol açan neden, sizin olayların sonuçlarını öngörememeniz yüzünden gerçekleş mişse, o zaman hatalarınızdan bir ders çıkarmanın zamanıdır. Yanlışınızı düzelhnek için olası yollar aranmalıdır. Bütün bu zorluklara neden olan şey kişiliğinizdeki bir eksiklik ya da ku surlarınızdan kaynaklanıyorsa, duruma hemen el koymalı; ha tanın kökenine inmelisiniz. En güzeli de, sorunlarımızı çözecek kaynağın kendimiz olu şudur. Atletleri seyrettiğimizde, onların yetenek ve kapasiteleri nin üstünde bir çaba harcadıklarını görürüz. Derinlerdeki güce ulaşmış, olmazı başarmışlardır. Bizler de benzer durumlarla karşı karşıya geldiğimizde, onlar gibi davranmalıyız. İçimizde ki o güce ulaşmalı ve engelleri aşabilmek için yeteneklerimizi sonuna kadar kullanmalıyız. Kendimizi eğitirken ve geliştirir ken sürdürdüğümüz emekleri ortaya koymalıyız. Çıkmaza girdiğimizde, kısırdöngü yaşadığımızda, buna kar şılık verecek gücümüz vardır. Başardığımızda kendimize güve nimiz artar ve gelecekte ortaya çıkabilecek sorunlarla nasıl başa çıkmamız gerektiği konusunda tecrübe kazanırız. Hayatın içine koşulsuz dalın. Kendinizi eğitin ve geliştirin. Zorluklarla yüz yüze geldiğinizde sakın yılmayın; sizi başarıya götürecek gücü ve ivmeyi yakalayın.
119
DENG MING-DAO
120 AÇIKLIK Hiçbir WY önceden belirlenmemiştir. Alın yazısı yoktur. Eski yazıtlarda kader düşüncesi çok güçlüdür, ancak sözcük tamamıyla mecazi anlamda kullanılmıştır. Geçmişte insarı.lar bu sözcüğü herhangi bir yer, zaman ya da buna bağlı olaylarla ilgi li duygu ve düşüncelerini dile getirmek için kullanmışlar ancak geleceğe yönelik bir gönderme yapmamışlardır. Evren, kozmik bir kukla oynatıcısı tarafından yönetilmiyor. Yaptıklarımızdan sadece ve sadece kendimiz sorumluyuz. Başı mızdan geçen tatsız olayların, geleceğe yönelik birtakım kötü sonuçlar doğuracağı kuşkusuzdur. Olayların neden ve sonuçla rına ilişkin doğru saptamalarda bulunmalıyız. Örneğin, başkala rına yardım etmek amacıyla bir organizasyonda yer aldığımız da, yaptığımız iyilik başkalarının yararına olacaktır. Aynı şekil de borca girer ve bu durumdan kendimizi kurtarmak için kılımı zı kıpırdatmazsak, kötülüğe davetiye çıkarmış oluruz. Başımıza gelebilecek her iki olayın da sorumlusu biziz. Bu, kaderden çok sonuç; nedenselliğin ta kendisidir. Nedensellik, gelecekten değil geçmişten bize taşınır. Ne izle necek bir yol vardır önümüzde ne de yol gösteren bir yazıt. Her şey adeta yoktan var edilir. Biz insanlar yaratım sürecinde rol oynayan sanatçılara benzeriz. Tao'nun izdeşleri kendilerine mümkün olduğunca az kısıtla ma getirirler. Görev anlayışları tamdır, bu yüzden de istenme yen sonuçlarla karşı karşıya gelmezler. Yalnızca şu anı dopdolu yaşadıkları için, her gün evrenin kendilerine sunduklarını en iyi şekilde değerlendirirler. Kader, talih ya da alnımıza yazılı bir gelecek olmadığını anladıkları için geleceği mümkün olduğunca açık ve özgür tutarlar. Bu anlayış yaşama nasıl sıkı sıkıya sarıl dıklarının bir kanıtıdır.
120
365 GÜNÜN TAOSU 121 SIGINAK Altın sarısı ışık, masmavi gökyüzünde kayıp gidiyor Havada, yoğun bir defne kokusu var. Yaprak kımıldamıyor, günbatmıı geceye sıvanırken Kuytu bir korudan su sesi geliyor. Çalkantılı, sorunlarla dolu bir dünyada yaşasak bile kendimi zi huzur ve sükunet içinde hissedebileceğimiz yerler ve anlar ol malı. Böylesi zamanlarda dertlerimizden, sıkıntılarımızdan ve dünya telaşından sıyrılıp rahat bir nefes almak ve bize sunulan nimetlerin tadını çıkarmak en güzeli . Günbahmını seyrettiğimiz de, ateş topuna benzeyen güneş, ufuk çizgisiyle birleşir. İşte o an elimizden, yaşamı olduğu gibi kabullenmekten başka hiçbir şey gelmediğini anlar, huzurla dolarız. Bazen de bu duygu hiç kim senin bilmediği gizemli bir koruyu keşfettiğimizde bizi yakalar. Bizim için anlam taşıyan böyle özel yerlerde çoğunlukla hu zur buluruz. Dinginliğe erişebilmek, hele hele yaşamın koşuş turması yüzünden unuttuğumuz akarsuyun o şırıl şırıl sesini yeniden duyabilmek bizi kendimize getirir. Günlük işlerimizle öylesine iç içe, öylesine yorgunuzdur ki, aklımıza dinlenme ve rahatlama ihtiyaa bile ·gelmez. Kendini yenilemek en etkili kuvvet ilacıdır. Dinlendiğimizde ve sığınağımıza çekildiğimizde, yaşama yeniden sarılabilecek kuvveti buluruz.
121
DENG MING-DAO
GEÇERLİK Bu nehir yeni Eski sözler gereksiz Gör bak, dokıııı ona, güzelliği dıınııa kovala. Billur sıılarıııdaıı bir yudum da seıı iç. 122
Bir nehir kıyısında durduğumuzda, suyun sürekli olarak ken dini yenilediğini görürürüz. Biz doğmadan örİce de nehir akmayı sürdürüyordu. Ama nedense nehrin dış görünüşü -küçük küçük akınhlar, kayaların arasından kendine yol yapan dalgalar, karşı kıyıların şekli, derinlerde balıkların izlediği göç yolları- hep o ana özgüdür. Nehri tam anlamıyla duyumsayabilmek için onu doğ rudan yaşamamız gerekir: sularına dokunmamız, yüzmemiz, de rinliklerinde kaybolmamız, içmemiz gerekir. Tao için de aynı şey geçerlidir. Tao da hep akar. Dünyanın oluşumundan beri var olsa da, ni celeri ona erme şansına nail olsa da, bugün burada bizim onu keşfetmemizi beklemektedir. Tao'ya dokunun. Derin sularında yüzün. Seyre dalın. Sularım kana kana için. Bir kere Tao'ya do kunmaya görün, içinizdeki kuşkular tümden akıp gidecek. Tao'nun erdemlerini anlatmaya, kanıtlamaya çalışan yazılı me tinlere bile ihtiyaaruz olmayacak.
122
365 GÜNÜN TAOSU
123 MERKEZ Çiçek açmaya dıırııııış bir gonca Usulca açar taç yapraklarını. Çiçekler fışkırır, rayiha Merkeze doğrıı akmaya başlar. Gerçek güzellik içten gelir. Bir çiçeği ele alalım örneğin. Baş langıçta çiçek sadece bir tomurcuktur. Güzelliğini saklar, uluor ta sergilemez. Henüz ne kelebek ve arıları cezbediyordur, ne de meyve verecek bir olgunluğa erişmiştir. Tomurcuk açtığında, güzelliği bütün görkemiyle ortaya çıkar. Bu eşsiz güzellikte, aro masının kaynağı, tatlı nektarı yatar. Çiçeklerin güzelliği nasıl to murcuklannda saklı ise, bizim güzelliğimiz de içimizde gizlidir. İhtişamın. ne görünüşle ne de yaptığımız işlerle bir ilgisi var dır. Bizi biz yapan niteliklerin, hünerlerimizin kaynağı içimizde dir. Acele etmeksizin, sükunetle, kendiliğinden bir çiçek gibi açıl mayı beklemeli ve merkezimizden uzaklaşmamalıyız. Gizil güç ler içimizdedir ve zamanı geldiğinde de ortaya çıkarlar. Yemiş ağaarun çiçeğe durması gerçekleştiğinde, çeşitli evre lerden geçer; önce tomurcuklanır, çiçek açar, polenlerini yayar, solar, meyve verir ve en sonunda da dalma düşer. Bizler de yu karıdaki örneğe benzer, doğumdan ölüme uzanan birtakım ev relerden geçeceğiz kuşkusuz. Hepimizin değişmez, sabit bir ka rakteri yok. Sürekli değişim geçiriyor ve olgunlaşıyoruz. Tomur cuklanıp, çiçek açıyoruz adeta. İçimizdeki merkezin kaynağına inmedikçe ve kendimizi yenilemeyi amaç edinmedikçe, benliği mizi özgür kılmak imkansız görünüyor.
123
DENG MING-DAO
124 MEYDAN OKUMA Bütün tanrılara meydan okunabilir Seçme şansı yoksa ibadet de olmaz. Tanrılara karşı gelmeyi seçmiş birçok isyankar vardır. Böyle si bir seç�nek olmaksızın, ilahi güce tam anlamıyla bir bağlılık tan söz edilemez. Tapınmak, bilinçli bir karardır. Karşımıza çı kan zorluklar dikkate alındığında önemini daha bir kavrar in san. İnsanın kendini tanrı yoluna adamayı seçmesi anlamlıdır. Tanrılara başkaldırabilmek de özünde kötü bir davranış sayıl maz; çünkü gerçekte olumlanan, insanın seçim yapabilme öz gürlüğüdür. Seçim şansı tanımayan dinler din sayılmaz. Metafizik totalitarizmin her tüıii insanın özgürleşme süreci ni sekteye uğratır. Alternatifi ceza olan bir inanç kabul edilemez; bu şekilde ancak köpekleri eğitebilirsiniz, insanlan değil. Ruha nilik, içinde tam bir özgürlüğü barındırıyorsa yücedir. Eğer zor luklar bize nefes aldırmıyorsa, ilahi güç bizi cezalandırdığı için değildir. Gücümüzü zayıflatan ne varsa baştan reddetmeliyiz. Bir bunalım geçirmişsek inancımız sarsılabilir. Belki de acı bir şekilde tanrılara gücenip yakarmışızdır, "İlahi güç bu acımasızlı ğı bana nasıl yapar?" diye. Tanrılar bizim anne babamız ya da koruyucu meleklerimiz değildir. Onların varlığı bizim iyi birer insan olabilmemiz için şarttır. Tanrılar, varoluşun içkin doğasın dan gelen seçim yapma özgürlüğünün simgesidirler. İnançlı ol mayı seçip seçmemenin pek de önemi yoktur aslında. Gerçekten değerli ve anlamlı olan, insanın seçim yapma özgürlüğünü elin de bulundurması, bu hakka sonuna kadar sahip çıkabilmesidir.
124
365 GÜNÜN TAOSU
125 ÇÖZÜM Belirsizliği def et Gücünü topla Kararlı ol Ve .öliiınü bekle. İşte bu noktada dimdik ayakta dur. Hareketlerinden sorumlu ol. Yazgını gerçekleştirme yolunda karanndan sakın dönme. Mis tik bir öğreti belirlemesin geleceğini. Kendi yolunu kendin çiz. Hayattaki duruşun, kararlılığın sahip olduğun en değerli özelliktir. Onsuz bir hiçizdir. Ölüm hepimiz için kaçınılmaz bir son; ama bırak da içindeki yaşama isteği kaybolduğunda ölüm seni bulmasın. Hepimizin bir zamanı var, kuşkusuz. Bu uzun yürüyüşte, hayal gücün yaşamın zorluklarıyla başa çıkmanda sana yardımcı olsun. Engelleri aş ve neyin hayalini kuruyorsan bir an önce gerçekleştir. Beklenmedik bir mutluluğu tadacaksın. Öte yandan en de ğerli saydığın şey, ellerinin arasından yitip gidecek; üzüntüden kahrolacaksın. Bunu şimdiden kabul et. Varoluşumuzun doğası, o değişmez yasa bunu öngörüyor. Böylesine acı bir gerçekten kaçınmak için masallara, akıldışı açıklamalara başvurarak za man kaybetme. Her gün yaşanhndan bir gün daha eksiliyor. Başarılı olmak için zaman giderek azalıyor. Hayatta tüm isteklerini gerçekleş tirmelisin ki, ölüm kapını çaldığında, onu kolayca içeri buyur edebilesin. Yaşantımız bizim en güzel eserimizdir, öldüğümüz de yarathklarımız da bizimle birlikte yok olur. Senden geriye ne kalacaksa kalsın. Bireyselliğinden arın. Ve son olarak da Tao'nun sonsuz derinliklerine dal.
O ana değin, hayatının şiirini azim ve kararlılıkla yeni baştan yarat.
125
DENG MING-DAO
126 MECAZ İçsel zenginliğimiz Şiirde yaııkı bıılıır. Metafizik ise Mecazda. Tao'ya ilişkin tüm bilgiler dış dünyanın gözlemlenmesi ve bu bilgilerin de insan açmazına uyarlanmasıdır. Eskiden, insan
be
deninin evrenin merkezi olduğu sanılırdı. İçsel enerji güneşle karşılaşbnhr, bedenimizdeki zıtlıklar, gece ve gündüz karşıtlı ğıyla ele alınırdı. Hayvanlann doğasına öykünülür ve insanda ki gizil güçlerin merkezi, açan çiçeklere benzetilirdi. Eğer bugün de bu düşünceleri uygularsak, olumlu sonuçlara varırız. Mecaz, düşüncelerimizi daha iyi yansıtabilmek için seçtiği miz bir yoldur. Şiirdeki duygulanımlar bizi sorunlarımızdan bir parça da olsa uzaklaşhrır. Örneğin açmış çiçek imgesi meditas yonda sık sık kullanılır. Gerçekte içimizde açan bir çiçek falan yoktur, ama şiirselselliği bizi hoş duygulanımlara kaphnr. İn sanlar nesnel gerçekliği, şiir yüklü imgelere dönüştürürler. Ya şantımızda şiir eksikse ne nükte, ne yaratıalık ne de içsel zen ginlik vardır. Tüm bunlar arasında bir bütünlük kuramazsak eğer, yaşamdan soyutlanırız.
126
365 GÜNÜN TAOSU
GİZLENME Bildiklerini sakla Yeteneğini gizle lşığını maskele Uygıı11 bir anı kolla. 127
Tao'nun yolunda iyice hüner kazanana değin yeteneklerinizi gizleyin. Her zamankinden daha çok bilgi kazanın ve yetenekle rinizi geliştirmeyi de unutmayın. Yalınlığınızı ise daima koru yun. Çevrenizde göze çarpmayan kişi olmakta bilgece bir yan var dır. Yaptıklarınızla böbürlenmeyin ve sizi aşan işlere sakın kal kışmayın. Yeteneğinizi bilmediğiniz bir konuda sınamaya yelte nirseniz çuvallarsınız. Hüner ve bilginizi, siz bu konuda gönül lü olmadıkça kimse sizden talep etmiyor. Böyle davrandığınız da insanları ne gücendirecek, ne de sizin hakkınızda olumlu ya da olumsuz bir yargıya varmalarına neden olacaksınız. Kendini zi gizlemeyi bilirseniz, hem küçük düşmez hem de herkesin ilgi odağı olmazsınız. Başkalarının yeteneğiniz karşısında şaşırması size üstünlük sağlar. Üs tün biri olduğunuzun zaten farkındası nızdır. En önemlisi, bilgi ve hünerinizi yerinde kullanabilmektir. Bilgi ve yetenek nötrdür. Kullanılmayıp imaj uğruna harca nırsa yazık olur. Kendimizi sırf bilgiliyiz diye belli bir sınıfa da hil etmemeliyiz. Yalınlığı korumalı; tanımlardan, bizi geren kim liklerden uzak durmalıyız.
127
DENG MING-DAO 128
SINIRLAR
Her nehrin ve
Okyanusun kıyılanna erişilir.
Evrende hiçbir şey sürekli yayılarak kendi sınırlarının ötesi ne geçemez. Her şeyin bir sının vardır ve bilge kişilerin yapbğı da yaşanbmızdaki sınırları yeniden tanımlamaya çalışmaktır. İnsanoğlu vahşi doğayı uygarlık uğruna daha ne kadar katlede bilir? Ekonomide arz ve talep arasındaki denge nasıl bozulabilir. İlişkilerimizde, karşımızdaki kişiden bize sunabileceklerinden fazlasını bekleyemeyiz. Spor yaparken, kapasitemiz dışında be denimizi zorlayamayız. Sağlık söz konusu olduğunda, yaş fak törü öne çıkar. Bilge kişiler bile bazen başkalarının engel olarak tanıdığı sınırların ötesine geçmekten kendilerini alıkoyamazlar. Zamanı ve koşulları en son noktasına kadar zorladığını dü şünen biri enerjisini tüketmemelidir. Sınırlandığımızı hissettiğimizde genellikle ya tüm gücümüz le meydan okur ya da baskıya boyun eğeriz. Bir fasit dairede do lanıp durduğunuzu düşünün, çemberi aşmadan önce, dikkatli ce eldeki kaynakları gözden geçirmeniz gerekir. Yaşamda hep bir belirsizlik söz konusudur. O yüzden tetikte olunmalıdır. Bizi sınırlandıran engellerden amaçlarımız doğrultusunda ya rarlanabiliriz. Eğer bu engellerin farkındaysak istediğimiz kişiyi kapana da kısbrabiliriz. Savunmaya geçtiğimizde bizi koruyan bir set gibi engellerin arkasına saklanabiliriz. Sınırlı bir süre için de herhangi bir işi tamamlamamız bekleniyorsa işimiz kolaylaşır. Çünkü bize sunulan olanaklar geçici bir süre elimizin albndadır. Sınırlandırmalar her zaman olumsuz baskılar gibi algılanma malı. Var olan durumun bir coğrafyası gibidirler ve bundan da insan kendine avantaj sağlamalıdır.
128
365 GÜNÜN TAOSU 129 BELİRSİZLİK Yolun kenarındaki taşı tekmeliyorum Paldır küldür yuvarlanışına bakıyorum Tesadüf ve rastlantı düzenin ta kendisi.
Evrende tesadüf diye bir kavram var. Her şey rastlantısal oluşur. Küçük bir taşı tepeden aşağıya yuvarladığımızda, bu ey lem ne planlıdır ne de önceden düşünülmüştür. Olan olmuştur bir kere; birbiriyle tesadüfen karşılaşan iki in san örneğinde olduğu gibi. Bazıları evrende bir düzen olmadığı
nı iddia eder ve "Tann zar atmaz" der. öyleyse düzen ve düzen sizlik arasında ne gibi bir ilişki vardır? Rastlantısal olan, düzen anlamında mı kullanılır? Üç aşağı beş yukarı, evrendeki her şey belirli birtakım kurallar çerçeve sinde işler -dünya yaratıldığından beri bu böyle-, ama bütün bu kusursuz işleyişte, hücrelerin gelişigüzel bir araya gelişinde, enerji ve yaratıalık hakim. Öte yanda, yerçekimi gibi düzenin değişmeyen, sabit birtakım yasaları da var. Bütün bu engelleme lere karşın rastlantısal olan gerçekleşir daima. Evrendeki her şey düzensizliğe meyilli midir diye de düşünebilir insan. Bu gerçeği doğru kabul etsek bile, ilkönce evrende düzenin var olması gerekmez mi? öyleyse düzen nereden geldi? Nasıl oluştu? Ya da düzen ve düzensizlik baştan beri mi vardı? Gerçek özün bir parçası mıydılar? Tao'nun izdeşleri bu soruların kesin bir yanıtı olmadığını söyler. Evrendeki belirsizliği kabullenerek yaşamak onları daha çok ilgilendirir. Yaşam ve belirsizliği har manlayabilmek, Tao'da büyük önem taşır. Kendilerini en insan ca duyumsadıkları an işte bu andır.
129
DENG MING-DAO 130 MÜCADELE
Yaşamın anlamı arzıı ve gerçek]ik arasuıda gidip gelen çatışmadan doğar.
Hepimizin adeta birbirlerine baskın çıkabilmek için yarışıp du ran değişken ve farklı birçok kişiliği var. Bazı özelliklerimiz tam da doğru zamanda ortaya çıkar. Bazense, gerçekleştirmek istedik lerimiz çevremizdekilerden çok az destek görür. Umutlarımız kı rılır. Pek azımız yaşamında dilediklerinin gerçekleştiğini söyleye cektir. Birçoğumuz için yaşam, içsel gerçeklikle, dışarıdan gelen yaptırımlar arasında gidip gelen bir çatışma gibidir. Öyleyse sü rekli değişen dış etkiler karşısında kendimizi nasıl sınayacağız? Amaçlar önemlidir kuşkusuz. Hoşgörü ve sabır da tabii. Ama aslolan yaşamla nasıl başa çıkabildiğinizdir. Pirinç, beyaz laşmadan önce, incelikli bir sürü işlemden geçer. Çeliğin daya nıklı ve sağlam olabilmesi için, önce ısıtılıp sonra da dövülmesi gerekir ki kolayca şekil alabilsin. Başımıza gelen kötü olaylar da bizim mücadele hırsımızı körükler. Eğer öyle olmasaydı, başarı nın gerçek sırrına nasıl erebilirdik. Çabasız, uğruna savaşmadan elde edilen başarılar hak edilmemiş demek değildir. Bir besteci en güzel eserini bir günde besteleyebilir. Bir res sam yine aynı güzellikteki resmini bir oturuşta çizebilir. Bir ya zar ise yeniden yazmaya gerek bile duymadan kitabının en gü zel bölümlerini bir çırpıda bitirebilir. Hepsi de, "Ne kadar kolay oldu!" diyecektir. Ama gerçekte böylesi bir yetkinliğe ve mü kemmelliğe ulaşabilmek için zaman, çaba ve kendini yapılan işe adamak gerekir. Virtüöz bir müzisyenin verdiği kısacık bir kon ser bile uzun soluklu bir mücadelenin eseridir. İşin sırrı sebat ve azimde yatar.
130
365
GÜNÜN TAOSU 131 ANLAM Şimşek nıabeti paramparça eder İlahi öfke midir bıı yoksa dogaı afet mi?
Bir zamanlar Hindistan' da, deniz kenarında şimşeğin yerle bir ettiği mabet varmış. Küçücük bir fırtına bile, ülkeyi harabe ye çeviren asıl fırtınayı öncülleyebilir. Bu eski mabetin yerinde yeller esiyormuş, taş taş üstünde kalmamış. Gövdesinden ani bir hareketle kopanları bir baş gibi, bir uçtan bir uca yarılmış. Bunun karma olduğunu söyleyebilir miyiz? Yoksa tanrıların in sana verdiği bir ceza mıdır? Mabetin yıkılışı, eski olduğundan mıdır ya da yalnızca talihsiz bir kaza ürünü müdür? Sözleriniz, sizin doğaya, geleceğe ve tanrıların insan işlerine karışıp karışmadığına ilişkin tutumunuzun göstergesidir. Şim şeğin mabeti yerle bir etmesinde bir neden aramakta diretirse niz, yaşamdaki belirsizliğin, ilahi gücün kaprislerinin sonucu meydana geldiğini kabul ediyorsunuz demektir. Ama eğer olayı bir doğal afet olarak görüyorsanız, yaşamda rastlantısallığın önemini kavramışsınız demektir. Böylesi bir bakış açısı, ilahi gü cün varlığını hiçe saymak değildir kuşkusuz. Tersine, doğa olay ların tanrısal bir gücün sonucunda meydana geldiğinin delilidir. Şimşeğin mabeti paramparça etmesi yalın bir gerçektir. Bu olaydan çıkan sonuç -eğer varsa tabii- herkes için farklıdır. Ki misi bir felaket olarak algılar, bir diğeri olumlu bir şey olarak gö rür. Bir üçüncüsü ise olay karşısında ne iyi ne de kötü bir yo rumda bulunur. Böylesi bir durumda, kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Olayların farkına varabilmek yeterlidir.
131
DENG MING-DAO 132 ONAYLAMA Tekerleği merkeze bağlayan çubuklar Sürekli deVranı sağlar. Tao'nun izdeşleri, Tao'nun evriminin birtakım merhaleler den sonra gerçekleştiğine inanır. Bunu kaide edinmişlerdir; ev renbilimden tutun da insanın gelişimine kadar öğretide bu bakış açısı hakimdir. Evrenle ilgili olarak, yıldızların dönüş hareketle rini yavaş ama akıcı bir ilerlemenin kanıtı saymışlar; insan yaşa mında ise çocukluktan yaşlılığa, sonra da ölüme değin bu evri min sürüp gittiğini ileri sürmüşlerdir. Her birimiz bu süreçte bir evreden diğerine yol alırız. Eğer bir evrede fazlaca takılırsak, gelişimimiz engellenir. Aceleci dav ranırsak da bize kazandıracağı mükafatlanndan ve de tecrübe lerinden yararlanamayız. Arkasından gelen süreç dengeli ve sağlıklı olmayacaktır; bu durumda ya geri dönmeli ve telafi et meli veya tekrarlanması mümkün olmayan bir tecrübe geçmiş se başımızdan, o zaman bütünüyle unutmalıyız. Bu geçişlerin tam anlamıyla farkına varabilmek oldukça önemlidir. Yaşantımızda birtakım süreçlerden geçerken dönüm noktası nı kendimizce belirlemeliyiz. Bu süreci tanımak ve onaylamak önemlidir. Yaşantımızda bir evre bitiyor yeni bir evre başlıyor dur. Bazen bu dönüm noktasını, törenler, mezuniyet ya da evli lik belirler. Bunun dışındaki zamanlarda kendi kişisel kararımız büyük bir etkendir. Nedeni ne olursa olsun önemli olan bir ev reyi ne zaman sona erdirip, yeni bir evreye ne zaman başlayaca ğımızdır. İşte bu yüzden denir ki, göksel tekerlek dönerken, sen tekerleği oluşturan çubukları say: bu, yaşamırun ölçüsüdür.
132
365 GÜNÜN TAOSU 133 FIÇI USTASI Fıçı ustası tahtaları özenle açılarına göre kesip rendeler Talaşlar öğle güneşinde altın sarısı renktedir Mis kokulu ahşabı birleştirir. Kemer inşa ediyormuş gibi destek yaparak birbirine Metal kayışları olmadan fıçı, fıçı değildir. Fıçıyı yapan kimse olmasaydı fıçı diye bir şey olmazdı. Bu şekli alana değin yalnızca düzgün kesilmiş bir tahta parçasın dan, talaş ve yongadan, yuvarlak alt kısımdan ve metal kayışlar dan ibarettir. Bütün parçalar tamdır, ama fıçı şeklini alabilmesi için tahta ve metalin birleştirilmeleri gerekir. Kişiliğimizin çeşit li yanlan için de aynı durum söz konusudur. Bir bütün olarak bir araya gelmedikçe, onu tamamlayan unsurlar eksik kalır. Ruhsal bütünlüğe varmak için yapılan pratikler ve yöntem ler, kişinin ihtiyaçları çerçevesinde gerçekleşmeyebilir. İlk anlar da böylesi sıkı bir düzen içine girmek kişiyi sınırlayabilir, hatta yapılanlar keyfi olmasına karşın yapay bile gelebilir, ama ger çekte oldukça gereklidir. Tüm bunlar bizi sonuca götüren bir araçtır. Belki de sonunda tüm bunlara gerek bile kalmayacaktır, ama onlarsız da Tao'ya erişmek mümkün değildir. Fıçıda göze çarpan en önemli özellik, boşluğu sarıp sarmalamasından ileri gelir. Kişiliğimizin bütün yönleri ne kadar mükemmel de olsa, fıçı örneğinde olduğu gibi yalnızca içimizdekileri kuşatırlar. Tüm ruhsal pratik, bizi bir bütünün parçası yaparken, diğer yandan da merkezin boşluğuna dikkati çeker. Bu boşluğun nihi lizmle ilgisi yoktur; Tao'nun içine sızabilmemiz için bırakılan açık bir kapıdır. Banş, uzamın sınırlarında var olur.
133
DENG MING-DAO 134 GEVŞEME Tam
Gevşeme bir huzurdur.
Tamamen rahatladığınızda, her yeri sessizlik kaplar. Düşün celerden ve sonınlardan arınırsınız; hatıralar yakanıza yapış maz. Bu baş döndürücü sessizlik ve sakinlik hali meditasyonun esasıdır. Dingin ve arınmış zihin, yorgun ruha can verir. Yeniden doğarız. Normal bir meditasyon programı uygulamasanız bile her gün sessizce oturmak iyi gelir insana. Uyku gibi düzenli olarak tekrarlanmalıdır. Sessizce oturduğunuzda, tamamen gevşemeyi başarıyorsanız, meditasyon yapıyorsunuz demektir. Meditas yon için birtakım karm�şık yöntem ve teknikler, görsellik öneri lir, çünkü insanlar gevşemenin bu en yalın ve basit halini başar makta zorlanırlar. Zihinlerinde bin bir tilki dolanıyordur, beden leri dengeden yoksundur, günün telaşı omuzlarına bir yük gibi binmiştir. Kendilerini bir türlü bırakamazlar, bu yüzden de gün delik yapılan meditasyona ihtiyaçları vardır. Ama basitçe oturur ve kafanızı boşaltmayı başarabilirseniz, mükemmel bir dinginli ğe ve sizi tatmin eden barış ve huzura kavuşacaksınız. Meditasyonu düzenli ve periyodik olarak yapmalısınız. Gev şemenin amacı, ruhu ve bedeni canlandırması, arındırması ve dinginleştirmesidir. Meditasyon ne törensel olmalı ne de dinsel bir zorunluluk taşımalı. Sorunlarımızdan kurtulmanın en mü kemmel yoludur. Meditasyon yaparken dengeli, ölçülü ve özgü veni olan o doğal kişiliğimize bürünürüz.
134
365 GÜNÜN TAOSU 135 HAYALLER Ne ııyuştıırııcıı/arla Ne de kendi yarattığınız lıayaller... Boşlıığu görmekse amacın Tüm lıayallerin ötesine geç. Tao'ya uyuşturucular ya da dış dünya yoluyla erişilmez.
Ön
görü yeteneğimizden tamamıyla emin olsak bile, onların ne an lama geldiğini nereden bileceğiz. Ne kadar canlı ve gerçek, de rinliğe sahip olsalar da anlaşılabilmeleri için yorumlanmaları gerekir. Meditasyon ise zihinde birtakım görüntülere, ses ve duygulanımlara yol açar. Katıksız bir kesinliği öngörür. Daha önce yaptığımız birtakım felsefi araştırmalar bizi yaşayacağımız deneyimler konusunda hazırlar. Meditasyon yapan kişi işte bu öngörüler çerçevesinde deneyimlerini bir temele oturtur. Zihni bulanık değildir; doğruyu yanlıştan ayırt edebiliyordur. Aslında meditasyonu algılayışımız sırasında bile bir parça kuşkuya yer bırakmalı insilfl. Tınsel arayışların sonucunda elde edilen bulgular her zaman doğruluk taşımaz. Bazıları yanılgıdır. Bu yanılgıları aşacak yeti ye sahip olmalıyız. Zihinde canlandırılan hayallerin büründüğü form, gelişkin bir aklın işlevselliğinin ürünüdür. Düşünce çem berini kırmakta hala zorlanıyoruzdur. Gerçek Tao'nun itici gü cünden yararlanmak istiyorsanız, size bir düş gibi görünmeye ceğini bilmelisiniz. Tao'yu alımlamak bilinç düzeyine ulaşmak tır. Tao'nun izdeşleri bir süre ruha açılan düş dünyasının kapı sından geçseler de, sonsuz hayallerin keşfinden daha önemli şeyler olduğunun er geç farkına varırlar. En nihai amaç algının zincirlerini kırmak, ona köle olmamaktır. Sadece böylesi bir ruh haline erişebilen kişi gerçeğe yeterince hakim olabilir.
135
DENG MING-DAO 136 YARGJ
Suçlu yargıç karşısında çaresiz bir şekilde bekler. Yargıç temkinli, yanlışı doğrudan ayırabilmek kolay iş değil. Hüküm okunur, kalemin ani bir hareketiyle Suçlu hakkında karara varılır. Yargıçların Tao'su var mıdır? Zulüm karşısında bile tarafsızlık lanru koruyabildikleri, kurallara uygunluğu sağlayabildiklerine göre, Tao'nun o insana) yanının bir parçası olabilirler mi hala? Bu nun yanıtı biraz da olaya hangi açıdan baktığımıza bağlı. Eğer do ğa aşığı, elini eteğini hayattan çekmiş, münzevi bir hayat yaşayan insanların Tao'ya bakışından bahsediyorsak, yanıt kuşkusuz hayır olacaktır. Hiç kimsenin bir diğer insan hakkında hüküm verme yetkisi yoktur. Buna karşın eğer toplum söz konusu ise Tao'nun izdeşleri, belirli kuralların yaşantımızda gerekliliğini kabul eder. Bu kurallar, toplumdaki Tao'yu oluşturur. Eğer toplum için de doğadan kopuk yaşıyorsanız, yaşamınızı belirleyen çifte standartlardır. Böyle zamanlarda doğruluk ve merhamet gibi kavramlar öne çıkar. Yargıda bulunmak için toplumda Tao'yla çelişen ya da çelişmeyen düşünceleri saptamak amaayla fikirle rin birbirleriyle karşılaştırılması gerekir. Gerçekler sorgulanma lıdır. Yargıçlar açıklıkla ve bilgece, toplumdaki ayrımları, farklı lık.lan da gözeterek kararlan uygulamalıdırlar. Çelişen noktalar yoksa gerçeğe ulaşmak mümkündür. Aynı şekilde, bizler de yargıçlar gibi içinde bulunduğumuz şartlan incelemeye koşullanınz. Bu da insan olmanın bize yük lediği sorumluluklardan yalnızca biridir. Tao'yu özümsemek, bizi muhakeme yapmaktan ve karar vermekten alıkoymaz. Biz ler hem nihai yargıç hem de yargıç önüne çıkarılan suçluyuzdur. Hesap günü geldiğinde kendimizi sorguya çekmeliyiz. Doğru dan yana mı olduk her zaman? Yoksa değerlerimizi, benliğimizi yitirdik mi?
136
İşte karar verilmesi gereken nokta bu olmalıdır.
365 GÜNÜN TAOSU
137 SAVUNMASIZ OLMAK Bir savaşçı için herkes rakiptir.
O insanların zayıf noktalannı bilir
Ve zayıflıklarını yok etmek için kendini eğitir Bilgenin ise hiçbir zayıf noktası yoktıır.
Bir savaşçı herkese rakip gözüyle bakar. Karşılaştığı her insa nı güçlü ve zayıf noktalarıyla değerlendirir ve kendine stratejik bir plan çizer. Hiçbir karşılaşma onu şaşırtmaz. İlkeleri; kendini savunma, mücadele, şeref ve doğruluktur. Kendi bedenini silaha dönüştürmüştür. Bu yüzden, bedenini ve aklını kusursuzluğa ulaşmak için eğitir. Sıradan bir insanın bedenindeki öldürücü darbelerden haberdardır. Bunu bildiğin den, zayıf noktalarına eğilir. Dövüşürken, dikkatinin büyük ço ğunluğunu strateji ve savunmaya verir. Ancak hiçbir savaşçı tam anlamıyla kendini bu alanda eğitemez. Bir dövüş sanatçısı bile ... Yalnızca bilgeler saldırıya açık noktalarını tan:ı anlamıyla kusursuzlaştırabilirler. Bilgelerin öldürücü darbelere açık olmadığı söylenir. Bu özellik Tao'da mükemmelliğe ulaşan bilge kişiyi, dövüş sanatın da hünerleşmiş şavaşçıdan daha üstün kılar. Savaşçı ölümü ka bullenir, ama ötesine geçemez. Bilge ise, kendini savunma, mü cadele, şeref ve doğruluk gibi kavramları da aşar ve ölüme mey dan okur. Hiçbir şeyin ölmediğini ve yaşamın yalnızca bir yanıl sama olduğunu bilir. Ona göre yaşam, bir rüyadan diğerine akıp gidiyordur.
137
·
DENG MING-DAO 138
EGİTİM
Okyanııs beynimizin derinliklerinde Evrene ait simge harflerde gizli Akıl bıızlıı sularda açmış bir çiçek Taç yapraklnrrn arasırıdaıı bize bakıyor.
İçsel zenginliğe ulaşmayı amaç edinmiş biri için akıl, en çet refil sorun olarak dikilir karşısına. Kişi, aklın olanaklarından faydalanmadan edemez -zira hayati anlamda önem taşır-, an cak hayatımızı tümden yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Ak lın bizi sınırlayan zincirlerinden kendimizi kurtarmazdan önce, düşünsel açıdan gelişkin bir beyne sahip olmalıyız. Dikkat et memiz gereken unsur, yaşamın her noktasında dizginleri ele ge çirmesine olanak tanımamaktır. Aksi halde manevi yaşantımıza müdahale ederek, bizi bu yoldan alıkoyacaktır. İlim ve irfan, gelişkin bir beyne sahip olmak için atılan en önemli adımlardan biridir. Eğitim, gelenekçi dünyanın ka pıları nı açar bize, ilgi duyduğumuz alanlarda meraklarımızı gider memizi sağlar ve hurafelerden kaçınma konusunda bize yol gösterir. Eğer şimdiye değin doğa, uygarlık, matematik ve dil gi bi alanlara eğilmediysek, felsefe konusunda derinleşemeyiz. Ancak, entelektüel biri bilimin sınırlarının ötesine geçebilir. Beynimiz, ayrımlar yapar, sınıflandırır, ikili kavramfarı doğ ru ve yerinde kullarur. Oysa, içsel yetkinliğe ulaşmış biri için bü tün bu özelliklerin hiç de önemi yoktur. Klasik anlamda eğitim gereksizdir. İçsel bütünlüğümüzü sağlayan bilgi değil, eylemin ta kendisidir. Bilimsellik yerine katılım önemlidir. Aklın amaçla rımıza uygun bir şekilde kullanılması kişiye özgürce hareket edebilme, kendini geliştirme olanağı tanır. İçsel zenginliğe eriş tiğinde, usa varma yöntemini artık bırakır. Bilge kişi bu süreçte akılla önseziyi dengeler; bilgisiyle içsel yolculuğunu nasıl bü tünleştirmesi gerektiğini öğrenir.
138
365 GÜNÜN TAOSU
139 EVLİLİK Alevlerden bir dııvar, gözyaşlar111da11 bir köpril Tavlanmış çelikte eşsiz bir kar tanesi. Bir evliliğin sürmesi demek çiftin büyük zorluklara katlan ması ve çabalaması demektir. Çelik nasıl tavında dövülürse, ev lilik de sağlam bir beraberliği gerekli kılar. Çelik yüksek bir sı caklıkta ısıhldığında soğuk suya batırılır. Evlilik de zıt kutuplar arasında gidip gelir: ilişki, kimi zaman ihtiras, kimi zaman tut ku ve trajedi, kimi zamansa anlaşmazlık ve felaketlerle doludur. Uzun yıllara dayanabilmiş evlilik tavlanmış çeliğe benzer. Hayatı tek başına omuzlayabilmek zor iştir. Hepimizin bir desteğe, ortak paylaşılan hedeflere ve ait olma duygusuna ihtiya cımız vardır. Evliliğin yürüyebilmesi için değer yargıları, görüş birliği ve hedeflenen amaçlar arasında bir uyum şarttır. Karı ve kocarun hem sevgililiği hem de arkadaşlığı paylaşması basmaka lıp bir düşüncedir. Eşler, evlilikte herhangi bir ilişkilerinde bula madıklan sadakati ve sevgiyi yakalarlar. Böylesine sıkı kurulan bir bağda bile, Tao bize ölçülü davranmamız gerektiğini hatırlatır. Gerçekte tüm ilişkiler gelip geçicidir. Göstermelik evlilikler zamanla alışkanlığa dönüşür, gönüllü sürse bile, eşler, ilişkiyi net olarak değerlendiremez hale gelir. Bağlarunak da, karşımız dakini kendimize bağlamak da kötüdür. Kimseyi bizimle birlik te yaşamaya :zOrlamamalıyız. Hele hele, kendimizi ilişkide var etmemeli, evlilikle tanımlamamahyız. Eğer omuz omuza, birlik te yürüyecek kadar şanslıysak, uzun yol arkadaşımızı seçmek ten bizi kim alıkoyabilir? Aynlma zamanı geldiğinde, pişmanlık duymadan yollan ayırın. Evlilik kar tanesi gibidir, güzelliği mükemmelliğe eriştik ten sonra yiter gider.
139
DENG MING-DAO
140 UYUŞMAZLIK Yaşlı adam; itilafa düşmek sadakatsizlik demek degildir. Karşılık vermeden önce dikkat et. Sendeki pamuga sanlmış çelik Yaglı etinin sarmaladıgı kırılgan kemik olmasın sakın. Hiç kimse yetkelerin en büyüğüne sahip değildir. İnsanlar kendilerine örnek aldıklan kişilere, liderlere, rahip, guru ve münzevi hayat sürenlere dürüst bir yaşam sürmenin herhangi bir yolu yordamı var mı diye sorar. Hayır böyle sihirli bir formül yok. Hem kim sizi kendinizden daha iyi tanıyabilir. Bilge kişi si ze öncülük eder; nasıl bir yaşam sürmeniz gerektiği konusunda bir reçete sunmaz. Mükemmel bir öğretmenin yanında çırak ola rak yıllannızı geçirseniz bile gurur, özgürlük ve kişiliğinizden ödün vermemelisiniz. Yaşam tek bir seçenek sunmaz insanlara. Değer verdiğiniz büyüklerinizden farklı olsa bile birçok yol var önünüzde. Çeşit lilik geleneği zenginleştirir. Yaşlı kişiler sıklıkla çevrelerindeki insanlarla fikren bir anlaşmazlığa düştüklerinde, karşılarındaki leri sadakatsizlikle suçlarlar. Tao'nun yolundan ayrılır ve kendi düşüncelerine sımsıkı yapışırlar. Belki de yaklaşan ölüm onlan çoktan kıskacına almıştır . Ölümün soluğunu e�lerindehisset mek onları daha da inatçı yapıyordur. Toplumda lider kişiler de baskıcı olmaya başladı mı bilin ki sonları yaklaşıyordur. Yaşlı bilgeler pamuğun sanp sarmaladığı çelik gibidirler; dı şandan zayıf ve yumuşak görünseler bile asıl güç içlerinde saklı dır. Büyüklerimiz için de dileyelim ki durum aynı olsun. Çoğu zaman bu yaşlı bilgeler Tao üzerindeki hakimiyetlerini kaybeder. Onlardan geriye yalnızca et ve kemik kalmıştır; o çelik gibi gücü arayıp da bulasrnız. Böyle insanlara saygı duyabilir misiniz?
140
365 GÜNÜN TAOSU 141 KIRIŞIKLAR YUzdeki çizgiler; yaşlılıtzn dövmeleri gibidir Yaşı ele verir. Kör bir makineden çıkan iğne oyasına benzer. Yıllar geçtikçe, yaşlanmanın ne demek oldugwı.u fark etme ye başlarız. Çocukluğumuzdaki coşkulu ve mutlu anlarımız, saflığımız bize uzakbr artık. Nerede o canlıhğımız, kınşıksız yü zümüz. Aynada gördüğümüz yüzümüz değil de yaşlılığın mas kesidir sanki. Yaşamın derin çizgilerinden kaçılamaz. Sanki her deneyim, yaşadığımız her olay dövme sanatçısının işlediği bir desen gibi yüzümüze kazınmışbr. Ama yine de orta ya çıkacak eser bize bağlıdır. Dövme yaptırmak istediğimizde, deseni biz seçeriz. Yaşamda da, seçenekler bizim elimizde. Dü şünmeden yaşamamalı ve rastlantısal olayların bizi yönlendir mesine izin vermemeliyiz. Bu, kendimizi kör bir dövmecinin el lerine bırakmaya benzer. Yaşlı ve çirkin olmaktan başka elimiz den ne gelir o zaman. Yaşlı da çirkin de olsak, yaşamak bizim tek sorumluluğu muzdur.
DENG MINÇ-DAO 142 BO Ş ZAMAN Kuşlar şakıyor, yağmurun eli kulağında Köpek ulumalan alacakaranlıktaki şehirden duyulmakta Çam ormanından ince bir duman tütüyor Aileler mutlulukla alhıı sarısı camlarda akşam yemeklerini yiyor.
Yaşamın gerçek anlamına boş zamanlarda, verilen molalarda vanlır. Tao'yu derinden kavramak istiyorsanız, böylesi anları kollamalısınız. Bunun için de kendinize boş zaman yaratmalısı ruz. Güzelce oturmalı, düşünüp taşınmalı ve içinizdeki dürtüle re kulak vermelisiniz. Kendinizi barışık hissedebileceğiniz bir mekan bulduğunuz da, zaman geçirmeden yerleşmelisiniz ki, Tao'yla dolup taşabi lesiniz. Bu yer orman ya da dağlar, zamanın telaşsızca akıp git tiği, insanların doğayla iç içe yaşadığı küçük bir köy olabilir ör neğin. Bu gibi yerlerde, içsel anlamda yoğun ve derin bir süreç yaşanır. Tao'ya olan bağlılığınız ve inananız güçlendikçe, ruhu nuz dinlenir, arınır; kahksız doğruya ulaşırsınız.
365 GÜNÜN TAOSU 143 İÇE DOGMA Şahin avlanırken düşünmez Kuram ya da töreyle ilgilenmez. Eylemleri dogaldır. Hayvanlar, Tao'ya yakın, yalın bir yaşam yaşarlar. Düşünme ye, akıl yürütmeye ihtiyaçları yoktur; yaptıklarını sorgulamaz lar. Acıktıklarında yemek yerler. Yorulduklarında uyurlar. Gü nün döngülerine içgüdülerine göre yanıt verirler. Mevsimi gel diğinde çiftleşirler. Yavrularını kendi yöntemlerine göre yetişti rip büyütürler. Öldüklerinde leşleri başka hayvanlar tarafından yağmalanır ya da ölü bedenleri doğaya karışarak onun bir par çası olur. Biz insanlar ise hayvanların tersine doğadan kopar ve ahlak sal doğruları sorgularız. Uçlarda gidip geliriz; işi sadist eğilim lerden ahlakçılığa kadar vardırırız. Tao bütün bu davranışların insanın doğasına aykırı ve yapay olduğunu kabul eder. Neden doğadan böylesine kopuk yaşamalı ki? Tao'nun izdeşleri doğa ile uyum içinde yaşamamız gerektiği ni savunurlar. Kuram ya da uç düşüncelere müdahaleden kaçı nırlar. Öncellikle yeteneklerimizi geliştirmemizi ve töreye uygun luğu öğrenmemiz gerektiğini savunurlar. Bütün bunları o kadar iç;elleştirmeliyiz ki, bilinçaltımıza adeta kazınmalı. Heıhangi bir olay karşısında doğru ya da yanlış diye ani tepkiler vermektense, doğruya önsezilerimizle ulaşmalıyız. Ne düşünmeden kararlar almalı ne de kararlarımızın doğruluğundan kuşku duymalıyız.
143
DENG MING-DAO
144 SAKLI KALAN Peygamberler ve din adam/an içlerinde Tao ruhu taşırlar Tao'nun ö:z;ü öğretilemez. Saklıdır, kendini göstermez Ne öğretilir ne de bilinir. Niye dinler bir süre sonra geçerliliğini yitirir ve yok olur? Çünkü dinleri var eden insanoğludur. Din ve tinsellik birbiriyle ilintili olsa da aynı şey değildir. Din kültürel bir olgudur. Tınsel lik ise insanın Tao'yla birebir ilişkisinden doğar. Dinleri, gelenek ve ritüel yozlaşhnr. Mükemmel olmadıkları gibi, peygamberler öldüğünde onların en kutsal sözleri bile gücünü yitirir. Bizim tinsele ilişkin sorunlarımız bizden öncekilerden farklı değil; bizler de bugünün doğrularını Tao'da tanımlamaya çalışı yoruz. Neden mi? Çünkü bütün doğrular aslında bizi Tao'ya yÖ neltiyor. Tao ezeli ve ebedi hep vardı, var olacak da; saklı ve giz li olmasına karşın en an şekliyle bizim onu aramamızı bekliyor. Dinlerin dünyasında yolculuğa çıkabilirsiniz, ama Tao'yla çıkı lan yolculuk başka bir anlayış gerektirir. Bilincimizi dışarıdan ge len yoz etkilerden arındırabilirsek, işte o zaman Tao bizi dünya sına kabul eder. Bu gerçekleştiğinde dinlere ihtiyaamız kalmaz. Eğer gerçek anlamda içsel deneyime sahipseniz, din adamla rına öykünmek, onlara benzemeye çalışmak delilik olur. Tao'ya yürekten inanmış izdeşlerin · hatalarını tekrarlamış olursunuz. ·Tao'nun adı sanı duyulmamış izleyicisi olmak daha anlamlıdır. Toplumsal yaşamın bize dayattığı yükten de kurtulmuş oluruz.
144
365 GÜNÜN TAOSU
145 BAKIŞ AÇISI Kıpkırmızı bir deniz çamlarla çevrelenmiş Adacıklar derebeyleri gibi önünde saygıyla eğilmiş küçük girintilerin Sırtlarda yağmur bulutları yakalamış Kıındil çiçeği deniz fenerinin ışığında bir hayalet gibi salınıyor. Bir kır manzarasında en ince detaylan fark edebilmek bir an da mümkün değildir. Bakışlarımızı bir noktaya sabitler; önce ya kına bakar sonra da uzağa odaklanırız; sağa sola derken eğer odaklandığımız nesne yakınımızdaysa bakış açımız onu bir bü tünmüş gibi algılamaz. Zihnimizdeki imgesi bölük pörçüktür. Tao'ya bakış açımız da hemen hemen aynıdır. Tao hem sürekli hem akıa hem de değişkendir; yalnızca tek boyutuyla kavrayabilmek mümkün değildir. Nedense zihnimiz deki bu karmakarışık, bölük pörçük imgeler bize daha sahici ge lir. Tao öğretisine yeni başlayan biri için onun imgesi hep rast lanhsal ve uçucudur. Bazen onu görmekte yanılgıya düşeceksi niz ya da kısaak anlarda size bir görünüp kaybolacak. Bu yolu yanlamış bir Tao izdeşi için bütünlüklü bir bakış açısı kazanmak eğitim, teknik. araşhrma ve kendi kendine kazanılan deneyim ler sayesinde gerçekleşmiştir. Nice zaman sonra bile bu bakış açısını koruyabilmek zordur. Tao'yu tümden ve doğrudan anlayabilmenin tek bir yolu vardır; içimizde gizli kalmış tinsel gücü ortaya çıkarabilmek. Bu gerçekleştiğinde, düşüncelerimizi aydınlahr. Bir deniz feneri gi bi Tao'nun parlak ışığı adeta gözümüz olur, enerjimize yön ve rir. Bize gösterdiği her şey saydam ve dolaysızdır. Bakışlarımız da artık onun ışığı vardır.
145
DENG MING-DAO 146
DE GERSİZLİK
Parça parça olmıış kaya Bir koni gibi metrelerce yükseğe yığılmış Yağmur ve rüzgar en tepesini ortadan ikiye bölmüş Zamanla ağaçlar oyuklarında gizlenmiş o gücü yakalarlar. Milyonlarca yıl sonra bile akbabalar ve yılanlar yerli yerinde Dimdik kayanın, yüzeyi Yemyeşil ve alev kırmızısı likenle bezenmiş İnsan kaya ile karşılaştırıldığında hem sıska hem de giiçsiiz Daha ne kadar siirecek Tao'yıı görebilmem? Kendini değersiz saymadıkça mümkün değil 01111 fark edebilmen.
Yeryüzü ve gökyüzünün hareketleri, hele hele dünyanın ya şı karşılaştınldığında, insanoğlunun ardında bıraktığı eserler kum tanesi gibidir. En yüksek dağlara tırmanır, denizin derinlik lerine dalar, İkarus gibi gözü pekçe kendimizi yakıcı güneşe sa vururuz. Oysa doğa karşısında bir hiçizdir. Bencilce duyguları mız yüzünden kendimizi evrenin merkezinde görür, yaşamımı zın yıldızlar, dağlar ve nehirler yanında bir önemi ve anlamı varmış sanırız. Ne yazık ki hayır. Dünya tarihinde gerçek an lamda önemli bir yere sahip değiliz. Ama yine de bu tarihe . katkıda bulunabilir, onun bir parçası olabiliriz. Eğer gökyüzünü mavi, dağlan yüce ve ulu kılan, yıldızlan ay dınlatan, nehirlerin ve okyanusların akmasını sağlayan o gücü bil mek istiyorsanız, o zaman Tao'yla aranıza giren duvarı kaldınn.
146
365 GÜNÜN TAOSU
147 BOYUN ECME Mevsimsiz yağan yagmur Ulu ağaçların yapraklarına çarpar Şaşkın gezginler yağmura neden sıralayıp durur. Aşınmış dam saçakları altında birbirlerine sokıılıırlar. Tao'nun izdeşleri mevsim döngülerine göre yaşar. Olaylar denetimlerinden çıkhğında nasıl davranmaları gerektiğini iyi bilirler. Yaşam pratiği konusunda öylesine ustalaşmışlardır ki, herkesi kendilerine hayran bırakırlar. Ama bazen olaylar onların düşündüklerinden de farklı bir seyir izler; bu durumda, bilgeler bile ne yapacaklarım bilmez. Vakitsiz yağan bir yağmur gibi örneğin ya da yaz ortasında kışı yaşamak gibi. Böylesi durumlarda kabullenmekten başka elden ne gelir? Döngülere göre yaşamak demek, her koşulda, tam bir düzen içinde işleyeceklerini beklemek demek değildir. Gerçekte olayların gelişimi her zaman denetim altına alınamaz. Doğanın işleyişi bizim kuramlarımızın çok ötesindedir. Bilim, doğanın sırlarını çözme konusunda eksik kalır. Tao'nun izdeşleri her zaman esnek davranır; var olan koşul lara ayak uydururlar. Gerçekleştirmek istediklerini önceden planlar, hazırlıklarım ona göre yapar, ama doğa önünde saygıy la eğilmesini de bilirler. Zaman neyi öngörüyorsa ona göre dav ranır, önceliklerinden bir süre için de olsa vazgeçerler.
147
DENG MING-DAO
148 ÇEVİRİ Tao sözcüğünü
Kalbine yerleştir Ondan başka sözcük olmasın dağarcığında. İnsanlar neden farklı bir din arayışı içindedir? Neden Tao başka dillere de çevriliyor? Sonuçta hepimiz insanız; duygulan mız, aklımız, iki elimiz ve bacağımız var. Hepimiz de manevi bir güce tutunmak ihtiyacı içindeyiz. Ama bu gücü neden hep baş ka diyarlarda, dinlerde arayalım ki? Tao öğretisini araştıranlar, bu öğretiden faydalanabilmek için Çince öğrenmeleri gerekip gerekmediğini sorarlar. Evet Tao öğ retisinin önemli bir kısmı Çincedir.Budizm, İslam, Hristiyanlık, Hindu ve Musevi gibi semai dinlerin aksine Tao Çin'in sınırlan dışına çıkmadı; Çin'in Beş Kutsal Dağı dışına yayılmadı. Bu bi raz da öğretinin seçkinci yaklaşımından kaynaklanıyor; kendini yoz izdeşlerden sakınrnasından. Böylesi bir yaklaşımın günü müz Tao öğretisiyle pek çakışbğı söylenemez. Gerçek Tao'nun ne din ne milletle ilgisi vardır. En akıllımızın bile tasavvurlarının ötesindedir. Herhangi bir ırka ya da kültüre de mal olamaz. Evrensel bir kavramdır. Farklı kültürden gelen insanlar kendi dillerinde Tao'yu başka başka adlarla çağınyor lardır yalnızca. Tao yaşamın özüdür, kendisidir. Yaşarken bu öze erişebilirse insan ne ala. Şimdi ve buradadır. içten ve samimi bir arayışın sonunda insan ancak ona ulaşabilir.
148
365 GÜNÜN TAOSU 149 EKSEN
Bazı günler sen ve ben deli divane oluyoruz. İnançlanmız sarsılıyor derinden. Kalbimiz paramparça, beynimiz çatlayacak gibi. Artık eski yolu takip etmek mümkün olmadığından Yön değiştiriyoruz. Yaşamlarımız, Gizemli bir geometriyi oluşturan Birer pergel ayağı. Yaşamımız bir eksen etrafında dönüp duruyor. Zamanı geri döndürmek mümkün değil. Zamanda herhangi bir noktayı be lirlemek de boşuna. Yaşam biz olmadan da sürecek, geçip gide cek, hem de bizi ümitsizce olayların dışında bırakarak. Bu yüz den mümkün olduğunca yaşamın içinde olmalı ve hızını yaka lamalısınız. Geriye ne bakın ne de adım atın. Karar verdiğiniz her an bir adım öne çıkın. Eğer en son adımınız karan belirlemede önemli bir rol oynamışsa, bir sonraki hamleyi ona göre yapın. Daha iyi bir konumda olana değin mevcut durumunuzu koruyun. Peki bu süreçte zamanlamayı nasıl ayarlayacağız? Sezgi yoluyla. Bazı günler sınırlarımızı zorlarız ve sabrımız tükenir. Böyle anlarda, manhğınız duruma el koymadan, suçlu luk, utangaçlık ve tereddüt duymadan çizginizi hemen değişin. İşte bu nokta yaşanhmızın dönüm noktasıdır ve bizim için yeni bir evre başlıyor demektir. En doğru karar bu süreçten yararlan masını bilmektir. İlerleme, kat edilen mesafeyle ölçülmez; mey dana getirdiği yollar ve çizgiler, açılardan anlaşılır.
149
DENG MING-DAO 150 MERHAMET
İlkelerinize sahip çıkın ama merhametli olun. İlkeleri yavaş yavaş özümseyin ki kanuna ihtiyaç duymayın. Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir bilgelik kazanın.
Genç bir peder yıllar sonra memleketine dönmüş. Bir bakmış ki hemen hemen herkes eşcinsel. önce ne yapacağını pek kesti rememiş: bir yandan insanlara hizmet etmesi gerekiyor, ama öte yandan da bağlı bulunduğu tarikat eşcinselleği tümden yasaklı yor ve hiç mi hiç onaylamıyormuş. Ne yaparsa yapsın ikiyüzlü olmaktan kaçış yokmuş. Nihayet herkese kapısını açmaya karar vermiş; tarikatının öğretilerine bağlı kalarak tabii . . . En büyük görevinin merhamet olduğunu düşünüyormuş. Böylece hem kendi ilkelerine ihanet etmeyecek hem de insanlara yardım eli uzatabilecekmiş. Buradan çıkarılacak kıssadan hisse ise şu ol malı: Eğer ilkelerinizle .çelişiyorsanız, birini mutlaka diğerinden üstün tutmalısınız. ·
Bencilliğiniz ve kendi çıkarlarınız uğruna ilkelerinizden ödün vermemelisiniz. Eğer herhangi bir öğretiyi izliyorsanız, işin özünü kavrayabilmek için o öğretinin gereklerini yerine ge tirmelisiniz; dogma olmamak şartıyla tabii. . . İnsanlar tarafın dan konan ilke ve yasalar mükemmel değildir. Kaideler·istisna yı bozmaz diye bir şey yoktur. Yeri geldiğinde kuralların dışına çıkmalı ve süzme bir bilgelikten geçmelisiniz. Deneyim, esnek lik ve içgörü ile hareket edin. Yengilerini de yenilgilerini de deneyimleyerek bütünselliği özümseyin ki, doğru olanı sezgisel olarak yapabilesiniz. Gelenek önde gelir. Ama merhamet geleneğin de üstünde tu tulmalı. Bilgelik ise her şeyin üzerinde.
150
365 GÜNÜN TAOSU 151 GERÇEK
Gerçek Yalnızca gerçektir. Burada Ve şimdi, şu anda. Bir köpeğin ulumalarını duyduğumuz an, acı ve endişe du yar tepki veririz. Sonra kendimizi o köpekle özdeşleştiririz. Aca ba böyle bir köpek gerçekte var mıdır? Duyduğumuz yalnızca uzun ve geniş koridordan gelen sestir, hiçliğe yönelen, hiçlikte yok olup giden bir ses. Bazen ne kadar çabalarsak çabalayalım elden hiçbir şey gel mez. Yaşantımıza baktığımızda bizim için anlamı olan her şeyin üzeri, hiçliğin uçsuz bucaksız denizinde ince bir örtüyle kaplan mıştır. Yaptıklarımız şimdi, şu anda anlamlıdır. Başka bir zamanda değil. Ne yaparsanız şimdi yapın ve gerisini olayların doğal akı şına bırakın. Çalışın çabalayın. Yıkanın. Meditasyon yapın. Ye mek yiyin. Okuyun. İşeyin. Uyuyun. Spor yapın. Konuşun. Din leyin. Dokunun. Her gece ölmeye yatın ki, her sabah yeniden doğabilesiniz.
DENG MING-DAO
152 UYKU Uyku hızlı bir trene benzer. Uzun ve karanlık tünellere dalarak, Günü, al ve simsiyah bir ışıkla dilimlere ayınr. Bu demir iskeletten sakın çekinme. Yastıktaki baş, raylara konan bir baş gibidir Yazgımızın sesini dinlerken takur tukur Tünelin ucuna varacağımızı biliriz Uykuda, tünelde olduğu gibi Ses daha da yakından gelir kulağa. Uykuya daldığımızda bazıları bizim aşinası olduğumuz dünyadan çıkıp daha farklı bir dünyanın hakimiyeti alhna gir diğimizi söyler. Oysa bu dünyanın varlığını içimizden güçlü bir ses bize her daim hissettirir. Uyandığımız zaman düş sona mı ermiştir? Ya da başka bir rüyaya mı uyanmışızdır? Bilinmez. Uykuya dalmak kendini akışa bırakmak demektir. Uyku zor luğu çeken birinin de dediği gibi, kendinizi kaptırmazsanız ol maz. Uykuyu, bir anlamda uyanık kalarak denetim alhna alırız. O halde uyanık olmak demek gerçeğin kendisine eşit midir? Bu nu söylemek mümkün olabilir mi? Uyku son derece gerçek görünür ama uyanıveririz. Yaşama yeniden gözlerini açmak gerçek dünya ile yüzleşmektir, ama yi ne de uykuya teslim olmaktan alıkoyamayız kendimizi. Bu ga rip karşıtlık Tao'nun izdeşlerini sürekli düşündürür. Eğer yaşam bir düşten ötekine akıp gitmekse, gerçeğin kendisi nedir?
152
365 GüNüN TAOSU 153 .KUSUR
Başkalannın hatalan olsa bile Kendininkilerle ilgilen. Bazı insanlar başkalarını suçlamayı bir huy edinmiştir. Hepi mizde ne yazık ki böyle zayıf bir yan var. Aa ve mutsuzlukları mızın kaynağı olarak gördüğümüz günah keçileri saymakla bit mez. Listeye ailemizden
tutun da, yaşadığımız çevre, öğretmen
ler, devlet ve hatta tanrı bile dahildir. Dara düştüğümüzde on lardan medet umarız. Eğer sorunlar bizden kaynaklanmıyorsa, kendimizi suçlamak yersizdir. Böyle durumlarda yapılması ge reken çok açıkhr; soruna çözüm yollan aramak. Arkadaşlarımı zı, akrabalarımızı veya öğretmenlerimizi kusurlarından ötürü suçlamaktansa hatanın gerçekte bizden kaynaklanıyor olabile ceğini düşünmeliyiz. Kusurlarımızdan ötürü kendimize olan saygımızı yitirmek de hatadır. Eksikliklerimizin farkına vardığımızda bu yönde uğ raş vermeli, isteksiz davranmamalıyız. Hatalarımızı kabullen mek bizi değersiz kılmaz. Böylesi bir yaklaşım, kendilerini mü kemmel kılma yönünde bir çaba harcamayanlar için olabilir an cak. Hepimiz de özde mükemmeliz, kendimize has bir ruh taşı yoruz. İçimizdeki saflık ve temizlik bizi hem kusursuz hem de yüce bir varlık yapıyor. Sonuçta hiç kimse bir diğerinden daha kötü değil. Hepimiz de evrendeki o saf ve yalın öze ulaşmaya çalışıyoruz. Böylesi bir ruhsal olgunluğa eriştiğimiz an ne ku surlarımız kalacak ne de başkalarını suçlayacağız.
153
DENG MING-DAO 154 KILIF
Dışı form İçi diişiince En derini de ruhtur.
Gelenekçi bir göıii ş açısına sahip bilgeler insanın üç kılıfı ol duğunu söyler. Kılıfın dışı fiziksel bedenimizdir; ilkel dürtü ve güdüleri kapsar. İçi ise akıldır; farklılıkları ayırt edebilme, yargı ya varabilme ve birey özelliklerimiz burada gizlidir. Beden ve akıl dış dünyanın güdümündedir, çünkü bilgiler dışarıdan duyular yoluyla akar. Akıl nesnel olmayan gerçekliği tanımaz. Şekli olmayan, elle tutulmayan, ismi cismi olmayan şeylerin ayırdına varamaz. Herkes özünde saf ve bakir bir ruh taşır. Kelimenin tam an lamıyla olmasa bile, bu öz bencil duygu nedir bilmez; dış etki lerden kendini korumasını bilir. Bedenimizin bir formu vardır. Akıl ise çok yönlüdür. Ruhun herhangi bir şekli, göze çarpan be lirleyici bir özelliği yoktur. Ne bir imi ne geçmişi, ne adı, ne for mülü, ne rakamları, ne düşünceleri, ne kavramları, ne de izdü şümleri vardır. Saf ve şekilsiz bir boşluktan ibarettir. Kendini eğitebilen biri ruhunun derinliklerine indiğinde var lığından şüpheye düşmez. Beden ve aklını devre dışı bırakır. Vardığı nokta duyuların ve aklın da ötesinde bir yerdedir. Ruh mutlakhr; göreceli olmaktan uzaktır.
154
365 GÜNÜN TAOSU 155 HAZ
Gökyüzü pınl pırıl, kobıılt mavisi renginde İnceden inceye su gibi bir nektar sızıyor Havadaki koku, en hoş parfümden bile daha güzel. Sımsıcak güneş, minnettar kediyi ısıtıyor. Yaşamın koca bir sıfır olduğuna insanın inanası gelmiyor. Pe ki ama mutluluğu kucaklamıyor muyuz? Hiç kuşkusuz yaşam ao ve dehşet dolu. Ama mutlulukJanru kucakladığımız gibi aa yanlarım da kabullenmeliyiz. Aslında ao ve mutluluk birbirinden ayrı düşünülemez. Bazen rastlantı sal olaylar büyük bir sevinç kaynağı olur. Aldığımız hazzı kim se yadsıyamaz. Yaşamın kendisi iniş ve çıkışlar.la doludur. Ne den ömrümüz boyunca hep gelecek korkusuyla yaşayalım ki! Sorumluluklardan kaçmadığımız sürece yaşamın bize sunduğu hazzı neden derinden hissetmeyelim? Güneşte mutlu mutlu gerinen kediye bir bakın hele. Sonra sında ne yapacağını aklına bile getirmez, yalnızca o anın tadını çıkanyordur. Dinlendikten sonra yalanacak, belki de bir fare ya kalayacaktır. Kısacası bir kediden ne bekleniyorsa onu yapacak tır kuşkusuz. Tüm endişelerden uzak; öyle yalın öyle kendisi ki. Doğanın en sevgili varlığı sanki. Eh, kim aksini iddia edebilir?
155
DENG MING-DAO 156 AYRILMAZ OLAN Ağacın gövdesi uyuktur Yapraklan ise giir. Boşluk eurendeki en temel kuraldır On binlerce çeşitlilik arasında Gezginler tasayı, kaygıyı bırakır Tao'nun sevinçle peşine takılır. Ağacın en alt kısmı bazen oyuk olmasına karşın, metrelerce yükseklikteki gövdesi gür ve sağlam bir temel üzerinde yükselir. Tao boşluğun kendisidir, ama evreni zenginleştiren bir boşluk. Bu bolluğa ve berekete yol açan neden ise, boşluğun kendisi ve evrendeki olgular arasında herhangi bir aynın olmamasıdır. Eğer yaşadığımız dünyayı yadsırsak Tao'yla bütünleşemeyiz. Boşluk gerçeğin bir parçasıdır ve somuttur. Yüce Tao evren deki her şeye sızar, içine ahr; onu araşhnp bulmamıza izin verir. Tao hakkında bilinmesi gerekenler, yaşantımız süresince yapa cağımız uzun bir yolculuk sonrasında kavranabilir. Tüm dene yimler geçerlidir, çünkü deneyimlerimizin hepsi de Tao'nun kendisidir. Yaşantımız boyunca bizi Tao' dan ayıran egomuzdur; hep ken dimize öncelik verir, kendimiz dışındakilerle ilgilenmeyiz. Oysa tam tersine, Tao'nun izdeşleri, kendi önem ve değerlerini yok sa yar; tutku ve lurslardan vazgeçerler. Yeryüzünde, doğada, kısaca evrenin tümünde akıp giden Tao'nun peşine takılır, sürekli olarak yön duygusu olmadan, sezgileriyle o yer senin bu yer benim yol culuğa çıkarlar. İçlerindeki ilahi gücü derinden hissederek, o ha yati ve can aha akışı yakalarlar. Yalnızca gezginler özlerindeki ve evrendeki boşluğu anlık da olsa yakalayabilme şansına sahiptir. Yaşamdan haz alırlar, ama boşluktan ötesini de görmezler.
156
365 GÜNÜN TAOSU 157 UYGUN ZAMAN
Eğer en uygun zaman sabah ise Tao'ya sabahları zaman ayırın Akşam ise Akşamlan. Sizin için en uygun hangisiyse kendinizi Tao'ya o zaman adamalısınız. Gün ağarırken ortalık sessizliğe gömülür; doğa zindedir. Günün telaşından henüz yorgun düşmemişizdir. İşte çalışmak için en elverişli an sabahlardır. Sabahlan insan yeniden doğuşu kutlar adeta. Bu yüzden de çabucak yapılan bir kahval tı ve telaşla okunan bir gazete ile geçiştirilmemeli. Deli gibi he men sabahın o taptaze enerjisiyle birlikte işe koşturmamalı in san. Dingin uykunuzdan uyanır uyanmaz yıkanmalı, temiz bir bardak su içip, kendinizi gündelik işlere hazırlamalısınız. Eğer akşam sizin için en uygun zaman ise alacakaranlık ve gece yarısını seçin. Alacakaranlık, gün ve gecenin dengeye var dığı andır. Gece yansıyla birlikte günün ilk soluğu yavaş yavaş ortalığa yayılır. Dünya telaşı bir kenara bırakılır; rahatlama ve dinlenme ihtiyaa en üst noktadadır. Gece, bütün evreni içine alır. Kendimizi yenilemek için en elverişli zaman bu zamandır. Çılgınca zevk ve sefaya dalar, sekse düşersek gecenin keyfini sü remeyiz. Fazla uyumak da enerjinin boşa harcanmasıdır. Kendi mizi günün telaşından uzaklaştırmalı ve gecenin güçlü kolları na bırakmalıyız.
157
DENG MING-DAO
158 ÔLMEK Kurşun gibi ağır bir örtü onu ıışağılara çekti. Bembeyaz bukleler feri gitmiş yüzünü örttü Zaman daralıyordu, sıkışıp kalmıştı amansızlığında Tülbentle kapandı gözleri Mekanik bir robot gibi iç çekti komada, sesi yankılandı Nefes almasını sağlayan makinenin tıslayıp duran sesi Günümüzde şefkat duygusunun nasıl kaba bir vahşete dönüştüğünün göstergesiydi. Değer verdiğimiz, sevdiğimiz yakınlarımız ölürken bizler için hayat devam eder. Onların ölümü karşısında kendimizi in safsızlıkla suçlar, derin bir aa ve korku duyarız. Kendimizi böy le duygulara kaptırmaktansa her şeyden önce ölmekte olan sev diklerimizin iyiliğini düşünmemiz gerekir. Başlıca görevimiz onların yanında olmaktır. Yapayalnız ölmelerine izin vermemeliyiz. Yaşam ve ölüm aa bir çelişki gibi görünse de onlarla birlikteyken yaşamın güzel yan larından söz edin. Eğer ölümle başa çıkabilecek kadar güçlülerse, avutulmaya, süslü laflara zaten gereksinimleri yoktur. Ölürken yanlarında olmak. ellerini tutabilmek güzel sözlerden daha etkili dir. Öleceklerini bilseler bile, onlar için her an değerlidir. Ölüm gerçeği yaşamın değerini azaltamaz. En doğrusu ölür ken sevdiklerimize yakın olmak ve bu gerçeği kabullenmektir. Zamanı geldiğinde hepimiz ölmeyecek miyiz? İşte bu nedenden ötürü yaşantımızın her anını dolu dolu yaşamalıyız. Eğer bunu yürekten benimsersek, hayatımız bir kabus ol maktan çıkar.
158
365
GÜNÜN TAOSU 159 YAZAR
İçine çekildi Ônce kendisi içindi yazdıkları Derken milyonlara ulaştı Hayaletler hortladı; acı ve mutluluk O müthiş öykülerde can buldu. Bir yazar, "Eğer yazmazsam arınamam" demiş. Anlatmaya çalışhğı, duygulannı dışa vurduğunda ruhundaki aanın onu nasıl özgürleştirdiğiymiş. Böylesi bir bilinç düzeyi içsel anlam :la bölünmeyi de berab.erinde getirir; insan ya tüm duygulardan annacak ya da sessizliğini koruyarak hem acıya hem de kendi sine verdiği mutluluğa katlanacak. Yazarlar için yazmak adeta bir zorunluluktur; içselleştirdik leri ne varsa dışa vurmak gereksinimindedirler. Başkalannın duymadığı sesleri duyarlar. Bu seslere kulak kabarbr ve duy duklarını hemen bizimle paylaşmaya koyulurlar. İnsanlar için de Tao; yazarlann, yarabrken duyumsadıklan o eşsiz duyguya benzer. Gizemli sesleri dinlediklerinde ve başla rına gelen mucizeyi anlatırkenki o büyü Tao'nun mükemmelliği ile eşdeğerdedir.
159
DENG MING-DAO 160 BATIL İNANÇ
Hayaletlerin sesleri çok tanıdık Fısıldayıp duruyorlar her gün. Gençsin ve canlı Kendi düşüncelerine güven: Bense bocalıyorum batıl inanç ve gelenek arasında Seninse sorgulamaya ihtiyacın yok.
Gelenek, örf ve adetlerin sözlü olarak nesilden nesle aktarıl masıdır. Batıl inanç ise toplum tarafından mantıksız ve tutarsız olarak kabul edilir. Gelenek ve batıl inanç iç içe geçtiğinde, o za man tehlike baş gösteriyor demektir. Örneğin bir kadına başka sının doğum gününde saçlarını yıkamaması gerektiği öğütlen miş; karşı çıktığında da aldığı yanıt hep "sorgulama!" olmuştur. Yıllar sonra kadıncağız, başka bir kültürde saç uzatmanın yas tutma işareti olduğunu, dahası doğum gününde uğur sayıldığı nı öğrenmiş. Başka bir toplumda görgü kuralı sayılan diğerinde batıl inanç olarak kabul görebilir. Gelenek ve batıl inançlarla yetiştirilenler iki uç arasında gi dip gelirler. Küçük yaşlarda kazanılmış gelenek, hızla değişen kültür ve günümüz modem toplumuyla çatışır; belirsizlik ve kuşkuya yol açar. Gelenek, batıl inançla yozlaşmamışsa yeniden gözden geçiri lip günümüze uyarlanmalı. Gelenek başkalaştığında, gerçekte mayası değişime uğramıyordur. Eğer tersi olursa yaşlı insanla rın modası geçmiş düşünceleri olarak kalmaya mahkumdur; ha yaletlerin fısıltıları arasında unutulur gider.
160
365 GÜNÜN TAOSU
161 GERÇEK Gerçeğe ulaşmak için üç merhale şarttır: Deneyim, sezgi ve mlgi Diğer varsayımları yadsımalı. En birincil gerçek deneyimdir. Deneyimlerimiz sonucu bilgi ye ulaşırız. Bizi yolumuzdan saptıracak, doğruluğunu ikna et meye çalışacak kimse de çıkmaz. İkincisi ise sağduyu ile kazanılır. Bu durumda gerçeğin doğ ruluğu kesin olarak kanıtlanamaz, çünkü gerçek ya çok önemsiz (atom parçaaklan gibi) ya da fazlasıyla önemlidir (gezegenlerin hareketleri gibi). Soyut da olabilir (düşünceler gibi). Gerçeğe varmak analiz etmekten geçer; fiziksel olarak ne de neyebilir ne de tartabiliriz. Bu iki tür gerçeğin de doğruluk payı vardır. Görecelidir. O halde doğrular, yalan dolan, düşünce, inanç ve batıl inançların her zaman üstündedir. Bu yukarıda sayılanların tümünün de bir sının vardır. Ama bir gerçek vardır ki, hepsinden de ötedir. Ancak tinsel deneyimle ulaşılır. Tümüyle içseldir ve böylesi bir tecrübe kazanmakbecerilerin, yetkinleşmesiyle sağlanır. Me ditasyon, sezgi yoluyla saf ve katıksız anlamda kesinliğe erme nin biçimidir. Ne kuşkuya kapılır insan ne de kendine başka yol lar arar; kazanılan bilgi sözcüklerin ötesindedir, tanımlara ve mantığa sığmaz. Ama meditasyon sonucunda elde edilen güzel likler mantığın önüne geçmemelidir. Böylesi bir yaklaşım sizi dış dünyanın göreceli gerçekliğine bağımlı kılar ve güveninizi sarsar. Kuşkulardan, · ikircikli düşüncelerden kaçınmak için Tao'unun izdeşleri gizlerini ortaya dökmezler. Bilgiler dolaysız, doğrudan yalnızca onlara aittir.
161
DENG MING-DAO
162 TAO'l'.11 ERİŞMEK Güneş doğduğu Ve kalbiniz attığı sürece Tao yanı başınızda.
İnsanlar Tao'yu dağlarda yaşayan eski insanlarla ilgili mesel lerden ve ejderhaların sırtında giden tanrılarla ilgili birtakım ne idüğü belirsiz şiirler yoluyla tanırlar. Kimileri, Tao'yu anlamak için onu eşsiz bir ritüel, insanı korkutan bir muska ya da ruhu muzun derinliklerinden gelen iç sesimiz olarak görmemiz ge rektiğini söylerler. Bunların hiçbiri de Tao'yu yansıtmaz. Hem neden başkalarının deneyimleri sizin deneyimlerinizden daha üstün olsun ki? Tao hepimizin içinde. Yalnız bir gerçek var ki, o da insanoğlunun kör cahilliğinin Tao bilincine gölge düşürmesi, ama bu demek değildir ki Tao hiçbir zaman cahil bir insanın ya şantısında var olmuyor ya da yeterince önem taşımıyor. Tao, tec rübelerinden yararlanalım diye hep orada bizi bekliyor. Yeter ki içimizi ona açabilelim. Güneş her gün doğmuyor mu? Gündüzü gece takip etmiyor mu? Gök mavi değil mi peki? Duygularımız yok mu? İşte Tao'yu doğrucl,an bilmek ve ona bir çırpıda ulaşabilmek ne ka dar kolay. Yeter ki gecikmeyelim. Kendimizin değerini bilelim. Varlığını derinden hissedelim. Hemen şimdi. Hazır hayattay ken, Tao bu kadar yakınımızdayken...
162
365 GÜNÜN TAOSU
163 SEYRÜSEFER Biliyor musun Bu yolculukta Nerede olduğunu ? Tao'nun devinimi akıp giden bir nehirle özdeşleştirilir. En ginliği ise bir okyanusla . . . Bazıları bu okyanusta gelgitlerle akıp gitmekten mutludur, bazıları ise kendilerini onun engin suları na bırakmayı sevmez. Yine de rotamızı bilmek zorundayız. Denize açılan eski zaman kaşifleri gibi varmak istediğimiz yeri az çok kestirmeliyiz. Öncellikle üzerinde durmamız gere ken konu budur. Bizden önce yelkerılerini bilinmezliğe fora eden bilgeler bizim izleğimizdir. Tao'nun doğruları gökteki yıl dızlar gibi bizi yönlendirecektir. Amaçlarımızı belirlemeli, neyi hedefliyor ve nereye varmak istiyorsak ona göre davranmalıyız. Gelecek belirsizdir. Bu yüzden de içsel yolculuğumuzun nere sinde olduğumuzu kestirmekte her zaman yarar var. Eğer önemli bir karar aşamasındaysanız ve nasıl karar vere ceğinizi de bilmiyorsanız, bu karara ilişkin olumlu ya da olum suz yanlan bir kenara yazın. Muhtemel sonuçları da eklemeyi unutmayın. Vereceğiniz kararın durumunuzu değiştirip değiş tirmeyeceğini iyice tartın. Ama eğer değiştiriyorsa gözünüzü kırpmadan, ne pahasına olursa olsun değişimden yana çıkın. Bazı insanlar yaşamın neresinde olduklarını hiç bilemezler. Ken dilerini mutsuzluğa mahkum ederler.
163
DENG MING-DAO
164 SANSÜR Hükümdarlar sansüre arka çıkar Ama aşın baskı toplumda tepkiye yol açar. Bireyselliğe inananlar için özgürlük esastır. Ama uç diişünceler tepkiye yol açar. Çinli ve Romalı imparatorlar hoşlarına gitmeyen bir söz oldu mu hemen cezalandınrlarmış. Görüş ayrılığı, nahoş bir haber ya da tiksinti veren bir portre hiç fark etmez, bunu yapan her kimse sonları fena olurmuş. Bu- yüzyıl ise demokrasiler çağı olmasına karşın ne yazık ki farklı düşünceler hala ceza görüyor; bilim kötü amaçlara alet olabiliyor. Sanatçılar ise günümüzde bile en ağır ce zalara çarphrılmakta. Erk sahibi kişiler dikkatli olmalı; eğer top luma baskı yaparlarsa, insanların başkaldırması kaçırulmazdır. Sanatçılar çağlardan beri kendi düşüncelerini ifade edebilmek uğruna sırurları zorlamışlardır. Yaratma içgüdüsü ve arzusuyla, önlerine çıkan her engeli aşmaya çabalarlar. Toplumun önünde gittikleri sürece, izleyicilerini yakalayamazlar. O halde sanatçılar da dikkatli olmalıdır. Topluma meydan okursanız, ayaklarurlar. Elimizde iki tane uç örnek var; sansürü mubah gören erk ve özgürleşme uğruna bütün sınırların ötesine geçmeye çalı.şan sa natçı. Tao'nun izdeşleri uçlardan sakırur. Erk sahibi olmaktan uzak dururlar, çünkü mevki demek tehlike, ikiyüzlülük ve düş kırıklıkları demektir. Ne en ön saflarda yer alırlar ne başkalarını bu yolda özendirirler. Eğer hükmetmeleri gerekiyorsa, sevgi ve şefkat duyguları ön plana çıkar. Yaratırken kendilerini ifade ede bilmek onları tatmin eder. Tüm bunların ötesinde, onları Tao'dan ayıracak uçlardan uzak dururlar.
164
365 GÜNÜN TAOSU 165 USTA Fazlaca bölürıürsen, bil ki yanılırsın Gerçek, bütünlük gerektirir. Özünde dişi ve erkeği hamuın/adığında ancak aydınlığa kavuşursun. Usta olan kişi etrafa nur saçar. Gerçeğin ne olduğunu kimse bilemez. Düşüncelerimiz her hangi bir noktada odaklanmadığı, enerjimiz boşa harcandığın da, cehalet bizi kuşahr. Çelişkiye düşer, hayatımızdaki değişim ler karşısında sağlıklı düşünemez hale geliriz. Gerçeğin görün tüsü aldaha olmaya başlar. Gerçeğe ulaşma mücadelesinde herhangi bir ustaya ihtiyaç var mıdır? Başlangıçta evet. Fazlaca ortaya konmaz, ama usta kişi saf gerçekliğin, kusursuz olmasa da gelip geçici bir görünümüdür. Onsuz ilk adımı atamazsınız. Kendinizi aşmaz sanız, bütünlüğü yakalayamazsınız. İyi bir usta sizi içinizdeki öze götürür. içindeki öze ulaşabilen usta kişi, bütün soruların yanıtlarını hakkıyla verir. Bütün bu özellikleri, hem erkeği hem de dişiyi bünyenizde toplarsanız, aydınlığa kavuşursunuz. Nasıl bütün renkler birleş tiğinde, birbirlerini sönümlerse; bizim de bu özelliklerimiz kay naştığında zıt kutuplar yok olacaktır. Meditasyon yaparken o ilahi "ışık" kendini bize gösterecektir. Bu bilginin ışığıdır; usta olabilen kişinin.
165
DENG MING-DAO 166 B ÜTiİNSELLİK Kendi inançlarını üstün görenler Kibirlidir. Her kim ki bir papağan gibi sürekli bütünsellikten dem vuruyorsa Hezeyan içindedir Bir sürü yoldan zirveye ulaşılır. Bütünselliği korumak şartıyla.
Bir keresinde hayah boyunca Hıristiyan dinine sadık kalmış
bir kadınla taruşrnışhrn. Yoga yapan iki oğlundan söz etti. Bu
nun harika bir şey olduğ unu düşünüyordu, ama oğullan Hıris
tiyanlık konusunda kendisiyle aynı fikirde değildi. Kibirle, ken
di inançlanru annelerininkinden daha üstün tutmuşlar, günah
lanndan arınmak için kadıncağızın manevi anlamda hiçbir şey
yapmadığını savunmuşlardı.
Hiç kimsenin bir başkasının inanç sistemini sorgulamaya ya
da hor görmeye hakkı yoktur. Hiçbir dinsel öğreti bir diğerin
den üstün tutulamaz. Her birinüzin kendine özgü bir inanç fel
sefesi ve maneviyata ulaşmada izlediği birtakım yöntemler var.
Kendimize en uygun yolu bulduğumuz anda duyduğumuz se
vinç sonsuzdur. Hangi inanç sistemini ya da öğretiyi izliyorsak
başkalarına da bu öğretiyi kavramada yardıma olmalıyız, ama sakın ola ki diğer insanların inançlarını hor görmeyin. ·
Hepimiz de maneviyatın en yüksek mertebesine ulaşmak is
tiyoruz ve önümüzde bizi bu mertebeye ulaşhracak birçok fark
lı ve ge�rli yol var. Kuşkusuz, man.Zara gözümüze dağın deği
şik noktalarından farklı görünecektir, ama yaklaşımınız ne ka dar birbirinden ayn da olsa, önemli olan zirveye varmaktır.
Hangi öğretiyi izlerseniz izleyin kendinizi bu yola adayın.
Başkaları da sizin yolunuzdan gidecektir. Değişik yollardan da
olsa, manevi anlamda en zirveye ulaşbruz mı tam anlamıyla bü
tünselliği yakalamışsınız demektir. Mezhepler ve dinler arasın daki hizip anlamım yitirecektir.
166
365 GÜNÜN TAOSU 167 MEDİTASYON Sakin ve huzurlu bir biçimde oturun; kendinizi gündelik telaştan sıyırın. Topraktan güç alın Göklerden size akıp gelen gücü kullanın. İçinizdeki tohumlar yeşersin Saf ışığın çiçeği bırakın da tonıurcıık!ansın. Ve pırı! pırı! bir aydınlık diişiince!erinize ışık tutsun. İlahi ışık akacaktır içinize. Zihniniz bomboş şimdi. Işık tüm bedeninizden, gözeneklerden yavaşça sızıyor. Bağdaş kurmuş oturuyorsunuz, elleriniz sıkıca kavramak Kucaklamak ister gibi sanki bu görkemli ışık selini Deriniz saydam. Böylesine yüce bir giicii nasıl da içine alıyor? Son zerrecikler de akıp giderken sonsuzlukta Ancak nice sonra geri dönebilirsiniz. Etten ve kemikten Gidip geldiniz mi? Yoksa baştan beri mi değildiniz burada? O şiddetli akış nerede? Yıık olup gitti işte; Bir kere daha salındınız derinliklerine.
DENG MING-DAO
168 BİLGE Eski bilgeler dağlarda yaşar O köy senin bu köy senin dolaşırlardı Amaçlan, bildiklerini paylaşmaktı sakınmadan Herhangi bir çıkar gütmeden. Aziz olmayı uman insanlar eskiden daha çoğunluktaymış. Bu kadın ve erkekler dağlarda kendilerini eğitir; ağaçlann gölgesin de, dere kenarlannda amaçsızca dolaşırlarmış. Bir köye vardıkla rında yöre halkıyla bilgilerini paylaşmakta hiçbir sakınca gör mezlermiş. hk aşamada onlara gerekli olan ne varsa öğretir son ra da çekip giderlermiş. Nasıl olsa bizden sonra gelenler bıraktı ğımız yerden tamamlar diye düşünürlermiş. Bu nedenden ötürü de arkalannda ne bir din okulu, ne tapınak, ne de kalıcı herhan gi bir felsefe bırakmışlar. Bilginin yeryüzünde hiç kimsenin teke linde olmadığının farkındalarmış. Ne bilgilerini satarak bir ka zanç elde etmişler, ne de bencilce kendilerine saklamışlar. Günümüzde ise bilgi, paketlenip pazara sunulan sonra da satışa çıkarılan bir tecim eşyası gibi. İnsanları ilgilendiren, bilgi nin yaranndan çok keseleri. Örneğin şimdilerde herhangi bir tekniği öğrenmek için ustalara tonlarca para ödeniyor. Paylaşım, yarar gibi kavramlar artık erdemden sayılmıyor. Oysa başkalannı bilgilendirdiğiniz ölçüde bilgilenir; istifle diğinizde de o kadar az çoğalhrsınız. İnsanlara karşı sevecen ve şefkatli olun. Beynini ve yüreğini açmaktan neden korkmalı ki?
168
365 GÜNÜN TAOSU
169 ZIRH Olgun yemiş, taze sebze, diri tahıl Kıymetli bitki kökleri, yumuşak et, pınar suyu. Gelişen öz, sizi de besler Nefesle birlikte sizi esnek ama güçlü kılar. Bilge zırh kuşanır. Bilge ölümü geçirmez. Tao'nun izdeşleri bedenin üç önemli özelliğinden söz eder; öz, nefes ve tin. Öz, bedenin biyokimyasında vardır. Yediğimiz yiyecekler ge lişip büyümemizi sağlar, salgıbezlerimiz ise organlarımızın işle yişini düzenler. Enerji toplamak için yediklerimizi depolamak zorundayız. Mümkün olduğunca taze, dalından seb�e ve mey veleri tercih edin. Yemeden önce, doğanın size sunduğu, -bitki ya da hayvan fark etmez- nimetler için dua edin. Hayatta kal mak tüketmeyi zorunlu kılar, ama öldüğümüz zaman bu kez bizler başka canlılar için bir besin kaynağı olacağız. Nefesinizi güçlendirmek istiyorsanız bütün gücünüzle eg zersiz yapın. Direnç kazanın ve kendinizi disiplin altına alın. Ancak bu yolla esneklik kazanır, kaslarınız kuvvetlenip güzelle şir. Fiziksel travmalara karşı bedeniniz güçlenecek, hastalıklara karşı bağışıklık kazanacaksınız. Ruhu eğitmek ölümü sorgulamakla başlar. Bilgeler ölümün ötesini görür. Onun bir kayıp, bir yok oluş olmadığını düşünür ler; çünkü ne bedenimiz ne de aklımız bize ait. Tao'nun izdeşle ri korunaklı yaşamasını bilir; ölüme, en az yaşam kadar değer verir, varlığını gerçekçi bir şekilde kabullenirler. Öz, nefes ve tin kuşandığımız zırhın ta kendisidir; onu üzerimize geçirdiğimiz de yaşamın zorluğu bizim için bir anlam ifade etmez.
169
DENG MING-DAO
1 70 TAPINAK Ilık akarsuda güçlükle ilerleyerek Altından nehrin karşı kıyısındaki tapınağa ulaştık Tapınakta, esrik bir arı vızıldıyor kutsal heceyi Koyu kırmızı bir lotus çiçeğinin üzerinde Bereketli Hint kirazı, baharat adaklar Gönüllerden kopmuş; öbek öbek. Mavi badanalı taş evin içlerine kadar uzanıyor Serin siyah renkte içerisi, tütsüden is olmuş Mum alevinin minik üçgenleri duvarları delip geçiyor Yabancısı olmadığımız bir özen var saydam döşemelerde. Ateşten harfler beliriyor havada Ve kalbime işliyor. Dünyada kutsal mekanların olması ne hoş; hacca gidebilmek de kuşkusuz. Oysa yerin ne önemi var; asıl kalıcı olan duygu dur. Bir yeri ziyaret etmek ikincil derecede önem taşır, içsel an lamda değişmek ise en birincil amaçhr. İnsanlar herhangi bir kutsal yeri ziyaret ettiklerinde, oradaki ruhlar onlarla konuşuyormuş gibi gelir. Bazıları ise görkemli tö rensel bir büyüye kaphnr kendini. Dinsel yerleri turist olarak gezmektense hacı olmak yeğdir. Tevazu ile gezip görün,-etkilen diğinizi gizlemeyin ki tapınağın değerini takdir edebilesiniz.
170
365 GÜNÜN TAOSU 171 SUNAK Her giin bedenime bir çeliği döver gibi şekil veriyorum Bilincim açılıyor; parlak ışığı kucaklıyorum. Olgun meyveleri, hoş kokulu çiçekleri üst üste yığıyorum Kırmızı mumlar, tütsüler yakıyorum. Çay, pirinç ve şarap sunuyorum Kokulu yağlarla kııtsanıyorıını Yüreğim de bedenim de onun Sunak örsiinı benim, güneş ve ay kömürüm Disiplin çekici111, ciğerlerimse körüğüm.
Tao'nıın izdeşlerinin evlerinin bir köşesinde kendilerine ait su nak vardır. Dindar kişi sunağı tannya yakanlan yer olarak görür; kuşkucu biri ise yapay ve ikiyüzlü. Gerçekte öğretinin ilk zaman lannda Tao'ya bağlılığımızı göstermek için kesinlikte gereklidir. Tınsel gelişim konusunda samimiyseniz, insanın özde saf bir ruhu olduğıınu dayanak noktası olarak kabul etmeli ve zihnini zi bulandıran düşüncelerden arınmalısınız. Daha hızlı yol alabil mek için hem zihinsel hem de fiziksel birtakım evrelerden geç melisiniz. Tüm bu yönlü uğraşlar güçlü bir merkez gerektirir. Su nağı bütün pratiklerin gerçekleştiği bir yer olarak kabul edin ve ona yoğunlaşın, ancak o zaman gücünüzü koruyabilmeniz mümkündür. Dışsal yaptınmlar size bir adak gibi sunulur; yığıl dıkça da yığılır. Bu adaklar sayesinde verdiğiniz emekler hafıza nıza iyice yerleşir. O zaman bedenin kendisi çelikten bir sunaktır artık; Tao'ya bağlılığın sağlam ve mükemmel bir anıtıdır.
171
DENG MING-DAO
172 GÜNDÔNÜMÜ
Güneş parladığında Bütün evren yüzünü ona döner. Yaz aylan güneş ışığının en bol olduğu zamandır. Güneşin güçlü enerjisi doğada hissedilir. Evreni ışıl ışıl aydınlık sarar. Doğa doruk noktasındadır; oysa zirve ne sürekli ne de dural dır. Bizler doğadaki bu değişimi çok zor fark ederiz. Güneş gök yüzünde öylece parlıyordur. Gündelik, rutin hareketi az sonra son bulacakbr. Dün de aynı noktaya ulaşmaya çalışıyordu, ama yann yepyeni bir döngü başlayacaktır. Tao'nun izdeşleri gündönümünü yaşamın döngülerini arum sathğı için adeta coşkuyla karşılarlar. Bütün döngülerin yönü, tepe noktası ve inişe geçtikleri an vardır. Bugün de akşam oldu deriz, çünkü gün ağanyordur, gece kendini yavaş yavaş hisset tirmeye başlamışhr. Yaşam döngülerden oluşur. Yaşamın özü dengeye. varabilmektir. Gurura kapılmadan sevinçle karşılayın yaşamı. Ne zaman üstün başanlanmızı kutlasak, başansızlığın yaklaşmakta oldu ğunu biliriz. Aynı şekilde talihsizlikler karşısında yıkılmayın. Acı içinde yas tutsanız bile güzel günler sizi bekliyordur, unut mayın. Yaşamda en zirveye ulaşmayı başarabilenler ve zirveyi bütün görkemiyle koruyabilenler, işte gerçek bilge onlardır.
365 GÜNÜN TAOSU
VAZGEÇMEK Şarap haz verir Aşk sarhoşluk İş saplantı Çocuklar meşgale Yaşlılık ise acı Tutkunun sonu ne zaman gelecek? 173
Başlangıçta hiçlik vardı. Sonrasında da hiçliğe döneceğiz. Farklılaşma, evrene ait zıtlıkların karşılıklı etkileşiminden doğ du. İnsan yaşamı karmaşa ve zorluklarla dolu. Evrendeki bu salt ve şaşmaz çeşitlilik hem yorucu hem de yok edici. Tutku ve hırs lanmızın yanında sorunlanmıza her gün yenileri ekleniyor. Duygu ve hareketlerimizi denetleyemiyor, tensel zevklere dalı yor, iş hayatımızda başan elde etmek için çabalıyor, tüm zama nımızı çocuklanmıza ayınyoruz. Yaşlandığımızda, aadan ve güçsüzlükten başka çıkar yol olmadığını görünce belki çenemiz yavaş yavaş kapanır da tüm bunlardan vazgeçeriz. Görev ve sorumluluktan kaçılmaz, ama kendimize gereğin den fazla yüklenmeye neden yok. Yalın bir yaşam sürün. Müm kün olduğunca az sahip olun. Gereksiz arzu ve tutkulardan vaz geçin. Başarı ve servetin tuzaklarından uzak durun. Yüzünüzü ilahi güce dönün; içsel huzur, gerçek bilgi, saf mutluluk orada.
DENG MING-DAO
1 74 TAPJN_r..<.A Tanrılara tapınabilirsiniz Ama Tao 'ya asla. Tanrı aşkı, sevgilimize duyduğumuz aşktan daha güzel, şö len ve ziyafetlerden daha tatminkar, servetten daha değerlidir. Onunla birlikteyken sarayda olduğumuzdan bile daha güvence de hissederiz kendimizi. Tam anlamıyla tapınmayı başarabilir sek huşu içinde kendimizden geçeriz. Eğer ibadeti en dar anlamında ele alırsanız, kutsallığın sizin için ne demek olduğunu anlayamazsınız. Daha öğretinin ilk aşa masında her zaman başka bir yolu deneme şansınız var. Tao'nun izdeşleri Tao'nun tapınakta oturan bir tanrı olmadığının bilin cindedirler; tanrıyı yaşamda, eylemlerinde yakalar ve tanrıya ilişkin öngörülerini hiçbir zaman kaybetmezler. Tanrılara ibadet edebilirsiniz, ama Tao'ya değil. Neden mi? Çünkü tanrılara olan bağlılığımız bizi iyiliğe, güzelliğe ulaşhr mada esin verir. Bu harika bir duygu olduğu kadar, Tao'nun son suzluğu, derinliği ile karşılaştırıldığında sınırlı bir şeydir. Oysa Tao'nun ne tanımı, ne sınırları ne de bilinci vardır. Tao'ya ibadet etmek anlamsızdır, çünkü bu çaba engin denizde kaybolmaya benzer. Yalvarmak ya.karmak nafiledir. Size yanıt veren olmaya caktır. Tao'ya aşkla bağlanılmaz, çünkü ihtişam belirtisi göster mez. İbadet ettiğimizde ne coşar ne de kendimizden geçeriz. Öz günlüğü yoktur. Tao yücedir. Tao sonsuzdur. Sınırları olan tüm önemsiz şeyler -ibadet bile- mayasında eriyip gider. Tao'ya ulaş mak sonsuzluğunun bir parçası olduğumuzda gerçekleşir.
174
365 GÜNÜN TAOSU 175 ÇEŞİTLİLİK Tanrıların birçok sureti vardır. Ama gerçek, saf katışıksız tanrının sureti olmaz.
Dünyada öylesine çok tanrı var ki. Tao'ya inananlar tüm bu tanrıları kendi öğretilerinde birleştirirler. Budistler, Hindular ve diğer başka dinler için de durum farklı değildir. Yalnızca İslam, Hıristiyan ve Musevilerin öğretileri tektanrılıdır, ama mezheple ri birbirinden geniş ölçüde ayrılır. Tao'nun izdeşleri her birimi zin kendine özgü bir tanrı inancı olduğuna inanır. Tanrı tek mi dir yoksa birden fazla mı? Tao'ya inananlardan bazıları, eğer birden çok tann varsa o zaman herkes tanrıdır der. Siz de tanrısınız. İlahi gücü göklerde aramayın, sizden başka kimse yaşamınıza sahip çıkmıyor. Tan rıların ya da tanrının varlığını yadsımadıkça, şüpheye düşmedi ğimiz sürece hiçbir sorun yok. Bu daha çok bireyin kendi tercihi ile ilgili bir nokta; kendinin bilincinde olmasıyla . . . Ama tanrıla rın çeşitliliğinin de ötesinde mutlak olan bir şey var. Bu mutlaklığın ne şekli ne de herhangi bir formu var. Tao'nun sıfatı ve sureti yoktur. Tao'yu tanrı olarak kabul edeme yiz. Bu ona evrendeki diğer nesneler gibi herhangi bir sıfat ve form yüklemek olur. Tao adını kolaylık olsun diye kullanıyoruz, ama aslında Tao derinlerde bir yerde saklı ve gizli. Evrendeki bu farklılık ve çeşitlilik, bizi neredeyse çıldırtan bir hızda sürüp gi den meslek yaşantımız, Tao'ya bağlılığımız tam olsa da, onunla birlikteliğimize olanak tanımıyor. Yaşamdaki çeşitliliğin peşini bıraktığımız, şekli olmayan mutlaklığa eriştiğimiz zaman ancak Tao'yu anlamamız mümkündür.
175
DENG MING-DAO
1 76 İŞLEMEK Bir heylcd düşünün Her gün yonttuğunuz, Yanda kestiğinizde güzelliği Yavaşça yitip gidecektir. Güzel bir heykeli yontuyorsunuz cliyelim. Derken malzeme niz birden eski halini aldı ya da çürüyüp bozuldu; sanatsal eyle miniz yanda kesildiğinde ne yaparsanız? İşte ruhsal mertebeye erişmeye ilişkin ortaya koyduğunuz bütün çabalar da böyle bir şansızlığa uğrayabilir. Kötülüklerden arınmak, kendimizi geliştirmek, güçlendir mek, içimizdeki o kutsal öze varmak için çabalamayı sürdürme liyiz. Hele bir gayret edin; ama emeklerinize son verirseniz, ge riye adım atmış olursunuz. İşte bu yüzden hem fiziksel hem zi hinsel hem de tinsel anlamda çaba göstermelisiniz. Tetikte olma lı; azim ve kararınızdan dönmemelisiniz. Belki size tezat gelecek ama ortada gerçek anlamda kazanıla cak hiçbir şey yok. Bizi elimizden geleni yapma konusunda ik na eden beynimiz. Bizler zaten saf ve kutsalız. Yaşadığımız dün ya kirli ve kötülüklerle dolu. Bizi Tao'nun yolundan sürekli alı koyan bencilce düşüncelerimiz var. Sonsuza dek bu saf halimizi konıyarak var olamayacağımız bir gerçek. En yüksek mertebe ye ulaşhğınızda, dışarıdan bir gözlemci sizi bir esrime hali için de algılayacak, dış dünya ile etkileşime giremeyeceğinizi düşü necektir. Günümüzde tinsel olgunluğa varmak istiyorsanız, kendinizi her anlamda anndırmalısınız. Tao'yla yollarınız ayrıl mış olsa bile, giderek daha da kirlenen bu dünyada sürekli bir mücadele içinde olmanız gerekir.
176
365 GÜNÜN TAOSU
177 TALİHSİZ Talihsiz kişi yeri yurdu olmayan bir hayalet gibi dolanır ortalıkta. Yürüyüşü aklını yitinniş bir meleğin yürüyüşü gibidir. Adımları kabadır cennetten kovulmuş birinin Güçlükle ilerler tozlu yollarda Sanki yeterince çekmemiş gibi Ônceki yaşamında Yüreği var mıdır? Ya ruhu? Cenneti yeniden arzulamak Alelade olsa gerek. Bir zamanlar günah işlemiş bir tanrı varmış. Ceza olarak dünyaya ahlmış. İnsan olmanın bahtsızlığına uğramış. Sokaklarda yaşayan evsizleri ya da çirkin ve başka insanlar ca hakir görülen birini gördüğünüzde bu çılgın dünyaya fırlahl mış tanrı aklınıza gelmez mi? Niçin bahtsızlıklarının günahını çeksinler? Talihsizliklerinin ahlakla, kaderle, yeniden doğuş ve ilahi adaletle bir ilintisi var mıdır? Ermişlerin sözleri bile yüreklerine su serpmez. Talihsiz insanları suçlamak haksızlık olur. Aramızda dağlar kadar fark olsa da kendimizi hemcinsleri mizden üstün tu tmayalım. Hor görmek güzel bir davranış de ğildir. Kardeşçe yaşamak ve paylaşmak sevginin gücüdür.
177
DENG MING-DAO
178 ÇOCUKLUK Hayır. Hayır. Hayır. Bu bir çocuğu mahveder. Çocuklar dünyadaki en değerli varlıklardır, ama ne yazık ki çoğu zaman yanlış yetiştirilir ve masumiyetleri kötüye kullanılır. Ebeveynler çocuklanru mümkün olduğunca travmalardan uzak yetiştirmelidirler. Katı, tutarlı ve sabırlı olmak önemlidir. Hiç kuşkusuz çocuklarınızı hata ve kötü alışkanlıkları konusunda sürekli uyarmanız gerekecek. Bütün bunları yaparken çocuğu nuzun merak, bireysellik ve girişkenlik gibi özelliklerini öldür memeye çalışın. Böyle zamanlarda dur demek yanlış olabilir. Cennetten şeftali çalan bir hırsızla ilgili bir söylence anlatılır mış. Ölümsüzlük yemişini çalan bu hırsız, bir gün dünyaya dönmüş ve tam şeftaliyi yiyeceği sırada iki küçük çocuğa rast lamış. Zekalarından etkilenen hırsız, yaşamın anlamına dair ço cukları soru yağmuruna tutmuş. Her ikisi de gülerek rahatça so rulanları yanıtlamış. En sonunda hırsız şeftaliyi çocuklarla bö lüşmeye karar vermiş ve üçü de ölümsüzlüğü yakalamışlar. Eğer çocukların meraklan erken yaşta köreltilseydi, tüm bu sorulara böylesine anlamlı yanıtlar verebilirler miydi? Biz de öy küdeki hırsız gibi çocuklara incelikli davranmalıyız. Eğer onla ra sunabileceğimiz olanaklardan yoksun bırakılırlarsa, ölüm süzlüğü hiçbir zaman yakalayamazlar.
178
365 GÜNÜN TAOSU
1 79 SAVAŞ Silahlar kötülüğün alametleridir. Cahilce kullanılırlar Eğer mutlaka kullanmanız gerekiyorsa Bilge kişi kendini dizgin/emelidir. En büyük acı savaşa, İnsanlığın zulmüne tanık olmaktır.
Gerçek bir silahı elimize aldığımızda, soğukluğunu, kıyıcılı ğını hemen hissederiz. Ateşlenmek için yalvarır adeta. İnsanı korkutur. Tek amacı yok etmektir. Bu güç yalnızca öldürücü ol masından değil, onu keşfedenlerin kötü niyetinden kaynaklanır. Kuşkusuz silahları bazı durumlarda kullanmak zorunda kal mamız üzücüdür. Sağ kalabilmek için gereklidir. Bilgeler silaha en son başvurur. Ne silahların varlığından sevinç duyar ne de savaşı yüceltirler. Ölüm, acı ve yıkım en kutsal saydığımız, en dokunulmama sı gereken değerlerimizi altüst eder; manevi faturası çok ağırdır. Ama asıl yıkıcı olan başkalarının çektiği acılara tanık olmaktır. Başkalarını ıstırap içinde görmek ve yardım edememek bizi kahreder. Eğer savaşa kendi rızanızla gittiyseniz, kendi ipinizi çekmişsiniz demektir. Hayatta kalmak ve şiddet uğruna bütün ilkelerinizi kurban edersiniz. Bu, sizi tümden değiştirir. İşte bundan ötürü hiç kimse savaşa katılmaya can atmaz. Bütün bunlara değer mi önce iyi düşünün. Tehlikeye attığınız yalnızca canınız değil insani duygularınızdır.
179
DENG MING-DAO
1BO GÜÇ Kılıca lam bulaştıysa ancak Kınına çekilir. İyi bir kılıç ustası Kılıcını gerekmedikçe kullanmaz. Yüzyıllar önce, kendisini öldürmek isteyen suikastçılar tara fından sürekli olarak izlenen bir gezgin varmış. Bu gezgin ülke nin en iyi kılıç ustasıymış. Gün gelmiş, ürılerini dünyaya kabul ettirmek isteyen bazı kişile.r ona meydan okumaya kalkışmış. Kı lıç ustası çok önceden beri öldürmemeye yemirıliyıniş. Bu işten el etek çekmesine karşın yine de ülkenin en iyisi sayılıyormuş. Düşmarılan onunla savaşabilmek uğruna neredeyse her gün kapısıru aşındınp durmuş ve her zaman olduğu gibi orılan eline ne geçirdiyse, şemsiye, yelpaze, sopa yenmiş. Kılıcıru çekmeye bile yeltenmemiş, çünkü ne kadar öldürücü olduğunun bilincin deymiş. Bilge kişi, karşısındaki insarılann kışkırtmalarına kulak as madan alçakgönüllülüğünü koruyabilen kişidir. Tartışmadan mümkün olduğıinca uzak durur. Başı belaya girdiğinde de gü cünün yalnızca bilinen yüzünü gösterir. Daha da ileriye · gitmek aşırıya kaçmakbr.
180
365 GÜNÜN TAOSU
1s1·GİRDAP Zihin, Göbekte, kalpte, gırtlakta ve başta Dönüp duran girdap/ardadır. Bu çarkları birbirine bağlayan şaft, boşluktan oluşur. Yol tıkalı olursa Enerji akamaz.
İnsanlar kutsal ışığı arar ve onlara söylenilen de içlerinde taşı dıklandır. Bazen bilgelerin gerçekte neyi ima ettiğini anlamak zordur. Onlar, zihnimizin, beynimiz ile birlikte bedenin diğer bölümlerinde de bulunduğunu bilirler. Sıradan bir insanda yalnızca yaşama olanak tanıyacak kadar işleyen bu merkezler çakralar ya da Tao'nun yolundan gidenler tarafından girdaplar olarak adlandınlır. Meditasyon yoluyla bu çakralar açılır ve bizi kutsal yapan o güçlü enerjiyi boşaltmasını öğreniriz. Boşluk kavramı, Tao da dahil olmak üzere birçok felsefi öğ retide temel olarak ele alınır; ama soyut bir kavram olarak. Tao' da boşluğun işlevsel bir görevi vardır. Zihnimizin enerji merkezlerini bağlayan yol uzun bir şaft gibidir; bedenin apışarası bölgesinden başlayarak başııruzda son bulur. Bu şaftın içi boş olmasaydı, bedendeki kutsal enerji idare edilemezdi. Yaşantımızdaki farklılık, çeşitlilik aklın ürünüdür; içimizde dönen girdaplar çeşitliliğe yol açar. Ne kadar çok dönerlerse, va r olan koşullar ve düşünceler daha karmaşık bir hal alır. Eğer ya lınlığa ve huzura ermek istiyorsak, fınl fınl dönen bu içi boş ve durgun zihnimizin merkezine yönelmeliyiz. Farklılık, girdapla nn dönmesinden, öz de merkezdeki boşluktan ileri gelir.
181
DENG MING-DAO
182 AKIŞ Bir kaya parçası oynasa yerinden Dere bile yatağını değiştirir. Sel, tufan ya da su taşkını dışında en güçlü nehirler bile ya tağını değiştirmez. Sarp kayalık ve uçurumların arasından ken dine yollar yaparak akmaya devam eder. Nehre set çekildiğinde, dik ve derin yamaçları yok olduğunda ya da kaya parçalarının yerleri değiştirildiğinde, başka bir seyir izleyecektir. Yatağını uzaklara taşısa bile, bu süreç tersine işleyebilir. Yaşam da bir nehre benzer. Yaşantımızdaki belirgin bazı olay lar farklı bir seyir izlediğinde, çevremiz değiştiğinde ya da yeni bir şehre taşındığımızda, yaşantımız da tümüyle değişir. Evlen diğimiz zaman yeni bir yaşamın eşiğine geliriz. Eğer işimizi iyi bir yerde kurmuşsak, zengin oluruz. Evimizin konumu doğru ise, sağlıklı bir yaşamımız olur. Eşyamızı uygun bir şekilde yer leştirirsek, rahat ederiz. Sağlıklı beslenirsek, daha uzun yaşarız. Kısacası, Tao'nun izdeşleri yaşamın akışının bazı koşullar tara fından belirlendiğinin farkındadır ve bizi sınırlayan olumsuzluk ları ustaca kendi amaçlarına göre değiştirmesini bilirler. Yaşam demek enerji akışıdır; soluduğumuz havayı etkileyen güçtür ve böylesine bir güç de aklın birlikteliğinden doğar. Ne hirlerin akmasını sağlar, kalbimizin atışını ve gökyüzünün ma viliğini . . . Bu gücün sürekliliğini sağlayan sabit koşullar belirli zamanlarda bir araya gelir. Yaşantımızdaki belli başlı mihenk taşlarını kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanabilir, bu gü cün akış yönünü değiştirebiliriz. Seçim ve değişim özgürlüğü bizden yanadır.
182
·
365 GÜNÜN TAOSU
183 0RTA Ancak orta noktaya ulaşabilenler Bütüne tam anlamıyla hükmedebilir. Bugün 183. gün. 365 günün tam ortasındayız. Merkeze ulaş maya görsün insan, bütüne dilediği gibi hükmedebilir demektir. Satrançta, orta sahayı ele geçiren biri her zaman daha üstün ko numdadır. Fırtınanın gözüne erişebilen biri ise daha güvencede. Kararlar söz konusu olduğunda, düşüncelerine odaklanabilen kişi akıllıdır. Bir yılın dolmasına tam 182 gün var. Çift sayılardan oluşan bir düzende merkezi bir gün yoktur. Tek sayıların ise ortası alınabi lir. Devinimi sağlayan tek sayılardır. Yaşamın her alanında, amaçlar ve hedefler belirlemek en gü zelidir. İlgilenmek istediğiniz alanı önce saptayın. Böylece yolun yarısına ulaşıp ulaşmadığınızı öngörmek kolaylaşır. Azmetmek de tabii ...
DENG MING-DAO 184 YER
Çöl: düşler
Dönenceler: seruet Ormanlar: simya Dağlar: münzevi yaşam
Yeryüzünde insanların ruhsal anlamda huzura erebilmek için pratik yaptıkları yerler önem taşır. Ortadoğu'nun çöllerinde, din dar insanlar öngörü yetisini kazanmışlar. Tropikal bölgelerdeki büyücüler ruhlara sahip olmuşlar. Asya ve Avrupa kıtasırun or manlarında, simyaalar hünerlerini mükemmelleştirmeye çalış mışlar. Himalayalar'da ise bilgeler kendilerini dış dünyadan so yutlayarak ruhlarının derinliklerine salınmışlardır. Tabii ki tüm bu coğrafyanın, insanın yetilerini kazanmasında bu denli önem taşıması rastlantısal değil kuşkusuz. Eğer buralara giderseniz, bizden önceki kuşaklara ilham veren o özü hala hissedebilirsiniz. Nerede yaşamamız gerektiği konusunda duyarlı olmalıyız. Ruhsal bütünlüğümüze uygun bir yer seçmek ince iştir. Nokta lar ve çizgiler yoluyla herhangi bir yerin kutsal olup olmadığını bilebilen feng shui biliminden haberiniz yoksa, amaçlarınıza ve istediklerinize cevap verecek bir yer seçmekte yarar var. Sonsuz sayıdaki seçenekleri duyarak ve görerek daraltabilirsiniz. Ken dinizi iyi hissediyorsanız, hayvanlar ve bitkiler sağlıklı büyü yorsa, sağlığınızı tehlikeye sokacak kötü iklim koşullarına ma ruz kalmıyorsanız, işte böyle bir yer sizin içindir. Oraya taşınıp uzun süre kalabilirsiniz. Hiçbir yer uzun süre kalıa değildir. Enerjisini hissetmediği niz, başka insanlarca mahvedilmeye başlanan bir yerde uzun süre yaşayamazsınız; o zaman daha canlı ve sağlıklı bir yer ara yışına gidin. İşte bu nedenden ötürü Tao'nun izdeşleri bir yere kalıa olarak çok ender yerleşir. Tao'nun akışına ayak uydurabil mek için bir yerden diğerine gezip dururlar.
184
365 GÜNÜN TAOSU
185 KIVlLCIM Duvarları ağ bağlamı� Mağaradan içeri girin Kanınızı kaynatan Kıvılcımı yakal11!f1n. Beyin, zihinsel enerji üreten fiziksel bir varlıkbr. Duygular dan, anılardan, içgüdülerden, tepkilerden ve düşüncelerden oluşan karmakanşık, anlaşılmaz, sık dokunmuş bir ağdır. Bilin cinin derirıliklerinde her şey onun o karanlık özüne açılır. Ener jisi, kıvılcımlar saçarak şimşekten bile daha hızlı hareket eder. Ama yine de beynin bazı bölümleri atıldır, kullanılmaz. Yaşlan dığımızda işlevini iyiden iyiye yitirir. Uygun yönterrıler sayesinde beynin merkezine inebiliriz.
Mecazi anlamda, bu alan yeralbndan nehir g�n büyük bir ma ğaraya benzer. Bu nehir ruhsal bir kıvılcımla tutuşarak ateş ala bilir. Bu aydınlanma, ruhsal enerjidir. Beynimizi dinçleştirir: zi hinsel yeteneklerimiz gerçekte sınırlıdır ama bu ışığın varlığı bi zi sınırlann ötesine geçmeye zorlar. Beynimizi kısıtlamalar dahilinde algılar ve bu yönde bir .takım metotlar geliştirmeye kalkışırsak, hataya dUşeriz. Hayatla başa çıkabilmek sadece fiziksel yeteneklerimizi kullanmamızı gerektirmez. O zaman yanıtlar hep eksik kalır. içimizdeki ateşin
hannı canlı tuttuğumuzda ancak, o coşkun dansa kendimizi kapbnr, yaşamın ritmini kendiliğinden yakalarız.
185
DENG MING-DAO
186 NOKTA Zihninizi Tek bir noktaya odaklayın. Meditasyon yaparken önemli olan zihnimizi tek bir noktada yoğunlaştırabilmektir. Bunun için bir sürü yöntem vardır; ilahi söylemekten tutun da duaya, temrine kadar. Ama sonuçta amaç aynıdır; zihnimizi bir noktada yoğunlaştırmak. Noktanın uzayda belirli bir konumu olmasına karşın, ne büyüklüğü ne de şekli vardır. Zamanda bir yer belirler, kalkış noktası gibi. Düşüncelerimizin özünü oluşturur. Koordinat olarak işlev görür. Merkez de bir noktadır; perspektif kuralları gereğince gözü müz belirli bir noktada odaklanır. Düşüncelerimizi, bakış açımızı açıklayabilmek için belli baş lı noktaların üzerinde dururuz. Zihnimiz herhangi bir noktaya odaklandığında nokta gibi davranır. Tersi olduğunda düşüncelerimiz dağılır gider, bir tür lü toparlayamayız. Enerji akışı düzensizlik gösterir. Belli bir yönde karar veremez hale geliriz. Binlerce etkiye açığızdır. Yön duygumuz kaybolmuş gibidir adeta. Sonuçta şaşkınlık, cehalet, mutsuzluk ve acizlik bütün benliğimizi sarar. Odaklanmış bir zihin ise çevresindeki bü tün her şeyi alımlar; insana huzur ve dinginlik verir. Bütün olaylar zihnimizin merkezinde döner der sek abartmış olmayız. En nihayetinde vardığımız nokta çıkış noktasıdır.
186
365 GÜNÜN TAOSU
187 SANATÇI Bomboş bir kıiğıtla yüzleşmek Bir sanatçının en büyük korkusudur. Sanatçı yaratıcılığını kullandığında adeta bir Şaman kesilir. İçe doğuşu bir armağanmışçasına kabul eder. Tao'nun izdeşleri için de durum aynıdır. Tao bilincini tam olarak kendilerine açık layamazlar, ama bir şekilde kazanmışlardır o bilinci. Tao da on lara bir armağan gibi sunulmuştur. İşte bu yüzden sanat ve Tao arasında yakın bir ilişki vardır; ikisinde de hem almak hem de vermek önemlidir. Bir sanatçı sanatını icra edememekten nasıl korkarsa, Tao'nun izdeşleri de gün geldiğinde Tao'yu duyumsayamamak tan korkar. Yaratıa gücümüzü uluorta göstermemiz gereken zamanlar vardır: Pistteki bir atlet, dinleyici önündeki konuşmacı, sahne deki müzisyen, mutfaktaki aşçı, çoaığu olan bir ebeveyn gibi ör neğin. Peki bu kanalı her zaman nasıl açık tutmalı? Kimileri düzgün ve sıradan, kimileri ise oldukça hareketli bir yaşam sü rerek yaratıalıklarını köreltmemeye çalışırlar. Hepimiz de farklı insanlarız. Hiçbirimiz için kesin doğrular ya da yanlışlar yok. Önemli olan tek şey Tao'yu yaşamımızda hissedebilmek ve bu duyguyu mümkün olduğunca koruyabilmek. İçinizde sıkışıp kalmış yaratıcı gücü açığa çıkarın ve dışa vurun. O zaman Tao'nun ne anlatmak istediğini daha iyi kavrayacaksınız.
187
DENG MING-DAO 188 BAŞKALARINI
UMURSAMAK
İyilikte bulunmak için özel bir çabanız olmasın Ama eğer gerekiyorsa, geri çevirmeyin. Acı çeken bir insanla karşılaştığınıZda Yardım eli uzatın. ·
Bilgini v e görgünü kendine saklıyorsan eğer ne işe yarar? Bil gi ve görgünü başkalarının yararına kullanmaktan kaçınrnama lısın. Tapınağın birinde onlarca tanrıdan yalnızca belli başlı tek bir tanrıya ibadet eden bir adamcağız varmış. Bir bakmış ki yakbğı tütsü tapınağın her yerine dağılıyor, diğer tanrılar da bundan se bepleniyor! Sonunda çareyi tütsünün ucuna kağıttan bir koni yapmakta bulmuş; böylece dumanı tam olarak tapındığı tanrıya yönlendirebilecekmiş. Ama ne yazık ki bulduğu çözüm, tanrının
yüzünün isle kaplanmasından başka işe yaramamış.
Tao'nun izdeşleri on alb özelliğin insanların yararına kulla nılması gerektiğini düşünür; merhamet, nezaket, sabır, bağımlı olmama, kontrol, yetenek, neşe, manevi aşk, tevazu, tefekkür, sakinlik, ciddiyet, çaba, denetlenmiş duygular, yüce gönüllülük ve yoğunlaşma. Başkalarına yardım etmeye çalışbğımızda bu özelliklerimizden yararlanmalıyız. Dikkat ederseniz özverinin bu özelliklerin arasında bulunmadığını göreceksiniz. Başkaları na yardım uğruna kendimizi kurban etmemeliyiz. Başlıca göre vimiz kendi Tao'muz doğrultusunda yolculuğumuzu sonlandır makbr. Yolumuza çıkan insanlara teselli kaynağı olabildiğimiz sürece, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız.
188
365 GÜNÜN TAOSU
189 ZAFER
Hem bir savaşçı, hem de ruhsal bir insan olabilir misin?
En has rakibinin de üstesinden gelebilir misin ? ·
Savaşçı olmak disiplin, cesaret ve azim gerektirir. Salt öldür meye yönelik bir eylem değildir. İnsanlar savaşçı kimselere dar bir bakış açısıyla baktıklanndan onlar konusunda yanılırlar. Böylesine zorlu bir eğitimden geçen birinin kazandığı mükem mel özellikleri gözden kaçınrlar. Savaşçı, gözü dönmüş bir katil değildir. Düşünce, ilke ve onurunun koruyucusudur.' Soylu ve kahramandır. Savaşçının yaşamı süresince birçok düşmanı olacaktır kuşku suz, ama en büyük düşman yine kendisidir. Kişiliğinin özünde yok etmesi gereken pusu kurmuş bir dizi canavar gizlidir: kor ku, tembellik, cehalet, bencillik gibi . . . İnsanlara galip gelmekten daha önemli amaçlar vardır. İnsanın kendi kusurlannı aşabilme si, işte gerçek zafer budur. Dinlerin hemen hemen hepsinde sa vaşçı tasvirlerine rastlanılır. Bu imgeler salt insanlara hükme den, onlar üzerinde hakimiyet kuran kişilerin sembolleri değil dir; daha çok içimizdeki yıkıcı zalimliğe son vermemiz konu sunda kararlı adımlar atmamız gerektiğinin bir göstergesidir.
189
DENG MING-DAO
190 BOYUN EGMEMEK Mücadele içindeyken Saldırganlığa buyun eğme Dışındayken de Sevgini ispatla. Dünya ve evren bir yarış içinde. Tao, bu yarışta savaşçıyı bir metafor olarak kullanır. Savaşçılar hiçbir zaman rakiplerine tes lim olmaz, boyun eğmez. Yan yana adım atsalar bile asla yol vermezler. Avukat, polis görevlisi, itfaiye memuru, doktor, işadamı, at let de olsak çevremizdeki insanlarla yarışır, doğa karşısında üs tün gelmeye çalışınz; ama her yarışın da kendince kuralları var. Kızgınlık ve hırstan kaçının. Yoğunlaşın ve bilinçli olun. Ne tesadüftür ki, konsantrasyon ve içinizdeki gücün farkın da olmak tinsel yaşam için de gereklidir. Bu yüzden Tao'nun izdeşleri savaşçının yaşam biçimini ve felsefesini Tao'nun öğre tisiyle birleştirirler. Bu yüzden bilge kişi ve savaşçı kendini ge reksiz duygu ve düşüncelere kaptırmaz; onları aşmaya çalışır. Kendilerini mükemmelleştirmenin yolunu arar ve hayab en saf şekliyle yaşamaya uğraşır. Yaşam mücadelesinin, bu amansız yarışın dışında da nazik ve kibar olun. Rekabetten doğan nedensiz kavga ve çatışmalara bir sünger çekin. Bilinç, konsantrasyon ve anında tepki gibi olumlu özellikleriniz olmasına karşın dışavurum her zaman başka olacakbr. Sevginin yolundan şaşmayın. Tao'nun öğretisiy le savaşçının yaşam felsefesinden mükemmel bir senteze varılır. Bütün bu özellikleri kişiliğinde barındıran bir izdeş, yaşamında
ki tüm sivri uçları hakimiyeti altına almasını bilir.
365 GÜNÜN TAOSU
191 ETKİNLİK ALANI İbadet edin ve kendinizi dokuz alanda yetiştirin: Diyet. Şifalı otlar. Giyim. Ezber. Spor. Meditasyon. Yaratıcılık. Eğitim En önemlisi de sevgi. İbadet tanrı önünde saygı ile eğilmek değildir. Tanrısal özel liklere varmaya çalışmakhr. Bu özellikleri kazanabilmek için de kendinizi dokuz alanda eğitmeniz gerekir. Diyetiniz ölçülü olmalı, sağlıklı ve taze yiyecekler yemelisiniz. Sebze ve meyveler kolaylıkla yetiştiğinden tercih edilmelidir. Şifalı otlan nasıl ve nerede kullanmanız gerektiğini öğrenin, çünkü sağalbcı özelliğe sahiptirler ve hastalıklardan bizi büyük ölçüde korurlar. Giyiminiz aşırıya kaçmasın; doğal kumaşları tercih edin. Giysileriniz sizin görüşlerinizi ve hayata bakış açınızı yansıbr. Duaları, şarkı ve ilahileri ezbere bilin. Sessizlik orucu da tüm bunların yanı sıra önem taşır. Sözlerinizi tutmaya çalışın. Kaslarınızı gevşetin, hareket edin ve her gün spor yapın. Dünya ile birlikte içinizdeki enerji de sürekli deviniyor. Her gün meditasyon yapın -mümkünse sabah ve akşam bi rer kere-. İşte o zaman huzura kavuşur ve sorunlarınızdan kur tulursunuz. Yarahcı olun. Yaşamla bağınızı koparmazsanız, aklın ve ru hun yüceliğine erersiniz. İyi bir eğitim alın. Öğrendikl�rinizin değerini bilin ve bilgile rinizi başka insanlarla paylaşın. Bencil olmayın sakın. Her şeyden önce sevgi dolu olun. Kötülüklere sevgi ile karşı lık verin ki ruhunuz güzelleşsin. İnsanlar sorar: "Tam anlamıyla tanrıya nasıl ibadet edilir?" İşte bu dokuz alanda kendinizi yetiştirerek.
191
DENG MING-DAO
192 CİDDİ VE SERT YÖNTEMLER . Öz disiplin sayesinde ancak insan içsel anlamda en yüksek mertebeye erişebilir.
Anlayışlı olmak koşuluyla tabii.
Hedef ne kadar belliyse
Sonuca ulaşmak o kadar çabuk olur.
Amaçlara uygun bir disiplinle, kontrolsüz ve bilinçsiz bir şe kilde uygulanan disiplini birbirlerinden ayırmak gerekir. Amaç lara uygun disiplin bizi sonuca ulaştırır ve daha sağlıklıdır. Bi linçsizce olanı ise aşırıya kaçhğından hedefe varmaktan uzaktır. Eskiden bedensel zevklerden arınılmasım katı bir şekilde savu nan insanlar vardı. Bu insanlar, kendilerini kamçılatır, soğuk ve nemli mağaralarda yaşar, eğilip bükülerek bedenleri için en uy gunsuz konum hangisiyse öyle otururlarmış. Olur olmaz za manlarda oruç tutma huyları varmış. Hal böyle olunca tabii amaçlarından sapmaları kaçınılmazmış. Bizler de disiplinli ol malı, ama içgörümüzü kaybetmemeliyiz. Kendimize uyguladığımız bu katı yöntemlerin bizce haklı bir yanı olsa bile, iç gerçeği yansıttığı söylenemez. Böyle güç koşul lara, sonuçta kazanımlar elde edeceğimizi bilsek bile, ancak çok azımız dayanabilir. Siz de daha güzel bir yaşam istiyorsanız eli nizden gelenin daha fazlasını yapın.
192
365 GÜNÜN TAOSU 193 HEMEN Yüzünü yıkadığında, gerçek yüzünü görebiliyor musun? İşerken, saflık ve temizlik aklına geliyor mu? Yemek yerken, evrendeki döngüleri anımsıyor musun? Yürüdüğünde, dünyanın döndüğünü duyumsayabilir musun? Çalışırken, yaptığın işten mutlu musun? Konuştuğunda, aklına gelen sadece cin fik.irlik mi? Alışveriş yaparken, ihtiyaçlaruun ne olduğundan emin mi sin? Acı çeken insanlarla karşılaştığında, yardım eli uzatıyor musun? Ölüm kapını çaldığında, korkulardan annabilecek misin? Hazır mısın ölüme? İkilem içindeyken, uyuma varmaya çalışıyor musun? Ailenle birlikte iken yardımsever misin? Çoculclanru yetiştirirken hem yumuşak hem de katı mısın? Sorunlarla başa çıkarken, uzgörü yeteneğin var mı? azimli misin? İşin bittiğinde, dinlenmek için zaman ayınyor musun? Dinlenirken, kafaru da dinliyor musun? Uyurken, boşluğa kendini öylece bırakabiliyor musun?
193
DENG MING-DAO 194 ARAl1Ş
Tao şu an nerede? Nereye bakarsan orıııJa diyorsun, uysa ben Ya/nızaı beni �lan nısnelni algılayabiliyorum, duydugum sadece kendi lcalp atışım
Bana Tao'yu usa TJUrmadan gösterebilir misin? Onu hemen şimdi, burıııJa görmem.i saglayabilir misin? Tao'ya dokundugumu kuşkulardan uzak hissettirebilir misin bana? Söylediklerine bakılırsa Tao bütün duyulann ötesinde. Peki var oldugunu
ben nereden bileceğim?
TUm tanımlann ötesinde de oldugunu söyledin O zıımın ı Tao'yu nasıl anlayacağım? Zaten yeterince zor ekonomiyi ilişkilerimi kaTJTayabilmek. Dünyanın şaşkınlık verici gidişahnı, şiddeti, suçu Uyuşturucuyu, politik baskıyı re savllŞı BUtiln bunlann gerçek içyüzünü kaTJTımııık yıllar aldı Nasıl anlayabilirim Ne rengi ne tadı olan, suskun suyu/ bir şeyi? Bana Tao'yu göster! Bana Tao'yu göster!
içine dön, bedenini aş; bunu başarabilecek gücün var. Duy gularuıa yoğunlaşmaktan uzak dur, Başarabilirsen eğer yaşamı daha farklı algılamaya başlayacaksın. Ancak böylesi bir bakış açısıyla Tao'yu anlayabilmen mümkün. Arayışın bu yönde ise, Tao'yu bulacaksın ve tüm kuşkulardan arınacaksın.
194
365 GÜNÜN TAOSU
195 MİNNEITARLIK Suyunu yudumlarken,
Onun geldiği kaynağı anımsa.
Tınsel gelişiminiz ne kadar kusursuz ve sağlam olursa, yaşa mın inceliklerinin farkına varmak kolaylaşır, ama eğer zevk ve sefaya düşer, dikkatinizi önemsiz şeyler üzerinde yoğunlaşbnr sanız, derinlikli bir bilinç kazanamazsınız. Ne görkemli dinsel törenler, ne de kahramanlık gösterisinde bulunduğunuz anlar önemlidir. Yaşamın anlanu sıradan olaylar da, küçük aynnblarda gizlidir. Asıl bu anlan şölen gibi yaşamak gerekir. En küçük davraruşta bile saygıda kusur etmemeliyiz. İçtiğiniz suyu düşünün. Onsuz yaşanumızı sürdüremeyiz. Su bizi temizler, serinletir ve biyolojik gelişimimizde hayati önem taşır. Ama içtiğimizde bütün bunlar aklımıza geliyor mu? Kaynağını sormayız bile. Bir bardak su içebilmemiz uğruna ne kadar çok emek harcandığı hep gözden kaçınlır. Tınsel anlamda olgunluğa ermek, evrendeki her şeyin kıy metini ve değerini bilmekten geçer. Yaşamdaki her incelik, her aynnh önceden tasarlanmışhr. İyi ya da kötü, gündelik olaylar bizim için değer taşıyorsa, her şeyden minnettar kalınz.
195
DE NG MING -DAO
196 MANDALA Bugün ne mi yaptım? Spor yaptım. Hoşça kal dedim Yolculuğa çıkan bir arkadaşıma. Markete gittim. Yemek yedim. Yürüyüşe çıktım. Çöpü dışarı çıkardım. Biraz okudum. Meditasyon yaptım. Uyudum. İşte size benim mandalam. Mandala , meditas yon sıras n ı da sı kl ıkla k ullanılan resim ya da di yagramdır .Resim genelli kle canlı renklerdenol uş ur ve son dere ce karmaş ık şe killerle bezenmiştir . İlkönce resminçe vresin denbaşlanır ve daha sonra ya vaş ya vaş merkeze doğ ru yoğ un laş ılır (resm in bazı bölümlerinde düşünmek içinara verilir ). Me ditas yon yapankişi ensonunda tam amen resme gömülür . Mer keze ulaş bğında ar hk bencil düşüncelerindenarınmış , zi hninin derinli kler ine ulaşab ilm iştir . Diğer dinle r de farkl ı yollar izler ;a yin, ilah il er ,dinsel tören ler, k utsal kitaptan parçalar, te fekkür gibi . );'uka nda sa yılanlar da bi rer mandaladır ;tapınma nesneleri . Ama ha ftada bir kez kilise ye ya da tapınağa gitmek ,her sa � balık utsal kita bı ok umak yeterli değildir . Tao b ug ibi basitritü ellerle sınırla ndırıla bilir m i ?Ha yır . E vreninen yük sek yerleri ne uça bilir, en derin s ulara dalabilir , sonsuz kere ve bi nler ce kilo metre yüze bilir, ama yine de Tao'nun sınırlarına er işeme yiz . O zaman Tao 'ya ulaşma yı her gün sü rdürün. Her gün kendinize Tao 'nunsize nasıl gör üne ceğini so run. Bizim g ündelik uğraşla rım ız mandala runta kendisidir . Tao kendini günlük ve s rı adanolanda açığa vurur .
1 96
365 GÜNÜN TAOSU 197 BO G UIMUŞ
Gün agarmış Fahişeler hlilıi sokaklarda Keşler kıyı bucak yabani gözlerle ışıgı anyor Şişko bir kadının basamak çıkmaktan solugu kesilmiş Geçip gidiyor çöp karıştıran kaygılı bir adam Soytarılar, herkes güvercinlerin krallıgında Yaz gögü kurşuni bulutlarla kaplamış. Tao her yerde, ama bazen vazgeçemediğimiz alışkanlıkları•
mız, içinde yaşadığımız kötü çevre ve koşullar ona baskın çıkı yor. Her birimiz insan olarak eşit değerdeyiz, ama duyarlılıkla rımız farklı. Hayahmızda cehalet ve bilgisizlik en güçlü motif. Varoşlar dan geçtiğimizde kendimizi en şanslı insan sayarız, ama bizim de talihimizin kötü gittiği, kafamızın iyiden iyiye kanşhğı anlar, kendimizi alabildiğine bencilliğe kaphrdığımız zamanlar yok mu? Tao'ya ulaşmanın yolu, kendini kötülüklerden anndırabilme ve terbiyedir. Tersi de mümkün. Cehalet, ruhun ışığını boğana kadar ondan haberimiz olmaz. Ruhun ışığı aydınlık demektir, ama insanın cahilliği kara bu lutlar gibi üzerine çökelir. Yaşamınızı daha aydınlığa çıkaracak çabalarınız hani nerede?
197
DENG MING-DAO
198 KORUMA Bir telinin bile sen farkına varmadan yok olmasına izin verme Kuruyan yaprakları özensizce tırmıklama Varlığını koruyabilmenin Ne kadar çetin ve meşakkatli olduğunu hatırla. Tutumluluk her kültürde övgüye değer bir davranış olarak görülür. Hemen hemen hepimiz bazı eşyalarımızı koruyup sak larız. Para canlısı ve cimri olmadan tutumlu olabilmek her za man takdire değer. Ölçülü kullanmasını bilmeli, aldığımız tüketim maddeleri nin yeniden kullanılabilir ya da dönüştürülebilir olmasına dik kat etmeliyiz. Harcamalarımızı yaparken gerçekten gerekli olup olmadığım düşünmeliyiz. Acaba zamanımı ve emeğimi eften püften şeylere mi harcıyorum diye kendimize sormalıyız. Çev remizi çöpler, abk maddelerle kirletmemeli; eğlenirken de ölçü yü kaçırmamalıyız. Sınırlı kaynakların dikkatli kullanılması ve korunması, doğa daki döngülerin bütünselliğinin tam anlamıyla anlaşılmasıyla mümkündür. Herhangi bir şeyin değerini, onun ne gibi evreler den geçtiğini, neye dönüştüğünü bilmeden kavrayamayız, Yap rağın sararmasıru, çiçeğin solmasıru ya da gölün kurumasını an layamazsak eğer, doğa ile olan ilişkimiz bir muamma olarak ka lır. Evrendeki bütün varlıkların ne zaman yaşayıp ne zaman öle ceği bellidir. Bizler de bu döngünün bir parçasıyız. Ancak doğa da meydana gelen bu döngüler çerçevesinde düşünerek seçim ler yapabiliriz. Tao'yu izleyen insanın özü, bu seçimleri farkındalık ve zarafetle yapmasıdır.
365 GÜNÜN TAOSU
199 İÇSELLEŞTİRMEK
İnsanlar öğrenmeye ne gerek var diye düşünebilir.
Çünkü ellerinin altında yığınla bilgi var. İrfan sahibi olmak herhangi bir konııda bilgi sahibi olmanın da üstündedir.
Yalnızca bilge kişi ona erişebilecek hızdadır.
Günümüzde herkes bilgiye kolaylıkla ulaşabilir; ona ulaşmak eşine az rastlanır bir durum değil. Eski zamanlarda birkaç cilt ki tap, neredeyse bir ansiklopedi oluşturmaya yetermiş. Zorbanın biri çıkar, bilgiye hakim olmak isterse eğer ya onu herkesten sak lar ya da kütüphaneleri yakar geçermiş. Şimdi ise bilgi akışı ina nılmaz boyutlard13 ve herkes bundan kolayca yararlanabilir. Bazıları bu bilgi yığılmasına karşı ilgisiz bir yaklaşım sergili yor. Bu kadar bilgi elimizin altındayken, öğrenmeye ne gerek var o zaman diye düşünüyor. İhtiyaç duyduklarında öyle ya da böyle bir çırpıda erişebileceklerdir nasılsa. Ama hayat çok hızlı bir şekilde geçip gidiyor ve bizlerin de tembellik etmeye zama nı yok. Bilgi akışı giderek artbkça, herhangi bir konuda karar vermek de çabuklaşıyor. Edilgen olmamalıyız; bizler de bilgiyi içselleştirmeli ve üzerimize düşen görevleri üstlenmeliyiz. Sıradan bir irısanın, beyninin ancak yüzde onunu kullandığı bilimsel bir gerçektir. Dahi insan ise yüzde on beşini kullanır. Beyin gücümüzü daha fazla bir şekilde kullanmasını öğrenmeli, saklı kalan o gizil gücün kilidini açmalıyız. Bu da eğitimli, dene yimli ve kararlı olmayı gerektirir. İnsan öğrenmeye, keşfetmeye, maceraya ablmaya hiçbir zaman son vermemeli. Eski zaman kaşifleri gibi olun. Kazandıkları tecrübe ve bilgiler, onların serü venlerini sadece kitaplardan okuyanların yanında hiç kalır.
199
DENG MING-DAO
200 SEÇlM Dağın bir yüzU soguk ve sisli Diger yüzü ise kupkuru, sıcak. Nerede durdugunu seçerek Yazgını degiştirebilirsin. Tao'nun izdeşleri yazgıdan söz eder. Onu bir akış, yol, eylem biçimi ya da kendiliğinden şekil alabilen yaşamın görünüşü ola rak tanımlarlar. Yazgıyı, önceden belirlenmiş, koşullann öngör düğü olaylar dizisi gibi kabul etmezler. Rol aldığımız bu çılgın sahnede değişmez bir senaryo yoktur. Tao'nun izdeşleri yer ve konumdan bahseder. Kastettikleri, kelimenin en yalın anlamıyla, evinizi nereye inşa ettiğin.iz ya da politik görüşünüzün ne olduğuyla ilgilidir. Bu gibi etkenlerin önemli olduğunu düşünürler. Diyelim ki yaşadığınız kentten ki lometrelerce uzakta size bir iş önerisi geldi ve kabul edip aileniz le taşındınız. Yaşantıruzın değişeceğini düşünür müsünüz? Da ha basitleştirirsek; eğer belirli bir alanda eğitim veren okula gi derseniz, farklı bir eğitim alacaksınız demektir. Meslek değiştir diğin.izde, bakış açınız da değişir. Başka bir semtte yaşamaya başladığınızda, farklı biri olup çıkarsınız. Yapbğınız her seçim sizi değiştirir. önemli ya da önemsiz, her an bir seçim yaparız; belki ironik, ama yaşam, dönüşü olmayan tek yönlü bir yolculuktur. Bir yol dan vazgeçip diğerini deneyerek karşılaşbrma yapamazsınız. Yaşamda ikilemlere, açmazlara yer yoktur. Yeter ki aklınız size kıJavuz olsun.
200
365 GÜNÜN TAOSU 201 DIŞ G ÖR ÜNÜŞ
Bazıları kızgın görünür ama munistir.
Bazıları ise ürkek ama cebbar Dış görünüşe aldanmayın;
Her zaman en üstün konumda olun.
Deneyim olmaksızın, insan dış görünüşe kolayca aldanır. İriyarı bir adam gür sesiyle konuştuğunda, onun kaba ve sinirli olduğunu düşünürüz hemen. Yakından tanıdığımızda karşımı za gayet nazik biri çıkar. Dış görünüşünden ötürü böyle bir in sana temkinli yaklaşırsak onun güzel yanlarını göremeyiz. Yine ayru şekilde minnacık, halim selim bir kadınla karşılaştığımız da, bu insana daha güvenli yaklaşırız. Tehlikeli biri olduğunu anladığımızda, vurdumduymazlığımızın kurbanı oluruz. Genelde insanlar göründükleri gibidir, ama bazen kendileri ni maskeliyorlardır. Hayvanlar da insanlar gibi hayatta kalabilmek için bazı tak tikler geliştirmişlerdir. Renk değiştirme, hareket, koku, işte tüm bunlar hayvanların başvurduğu hilelerdir. İnsanların da onlar dan ayrı kalır bir yaru yoktur. Büyük büyük sözler verir, ama pek azını tutarlar. Uzun vadeli arkadaşlıklardan dem vurur, ama ne dense sürdürmezler. Vaatlerde bulunurlar, ama tek gözettikleri karşılanndaki kişiden bir çıkar sağlamaktır. Bu tür insanları alda ha dış görünümlerine karşın ayırabilmesini bilmeliyiz. Her zaman en üstün konumda olun. Tecrübelerinizden baş kalarının üçkağıtlarıru ortaya çıkarmak için yararlanın. İşte size aldaha dış görünümlerle başa çıkabilmenin yolu.
201
DENG MING-DAO
202 UMUTSUZ
Meditasyon yaparken bir yarar ummayın Arzularınızı tatmin etmeyin. İçinizdeki güç ancak o zaman ortaya çıkar. Rekabet dolu dünyada, tutkularımıza bir anlam vermeye ça lışır, kurnazlık ve kızgınlık gibi duygularımızı haklı çıkaracak birçok neden ararız. Hayatta kalmak belki de bunu gerektirir. Meditasyon yapan biri yaşamı daha farklı yönüyle ele alır. Dış dünya ile iç dünyanın kimi zaman birbiriyle çakışmadığının far kındadır. Meditasyon yaptığımızda, herhangi bir beklenti, yarar um mamalıyız. Yalnızca sonuçlarla ilgilenirsek, ayrıntıları kaçırırız. Arzu ve isteklerimize gem vurduğumuz an, sonuçlara sanılan dan da çabuk ulaşırız. Mistisizm kimilerine saçma gelebilir, ama ampirik de olsa gerçekliği yadsınamaz. Ancak beklentileriniz ortadan kalktığında ilahi güce ulaşabilirsiniz. Eğer bencilce duy gular taşırsanız, sadece hayal kırıklığı yaşarsınız. Zihniniz sadece meditasyonun yararlan üzerine odal
202
365 GüNON TAOSU
203 G ÖR ÜNMEZ OLMAK Görünmez olmak size üstünlük sağlar. Ama ne olursa olsun kanıtlamanız isteniyorsa Yeteneklerinizi sonuna kadar kullanın. Yoldan gelip geçenlere romatizmaya iyi gelen birtakım reçe teler satan neşeli mi neşeli yaşlı bir adamcağız varmış. Uzun za mandan beri yol kenarında satıcılık yapıyormuş. Bir gün genç bir kabadayı adamcağızı rahatsız ederek canından bezdirmiş. Onunla karşılaşmamaya ne kadar çaba gösterdiyse de, kabada yı yaşlı adama olur olmaz yerde küfür etmeye başlamış ve onun tam bir ödlek olduğuna karar vermiş. Tam saldınya geçeceği sı rada, yaşlı adam genci üstün dövüş teknikleriyle bozguna uğ ratmış. Bu kavgadan sonra ne ilginçtir
ki yaşlı sahayı bir daha
gören olmamış. En kritik anda üstünlüğünü herkese ilan eden satıa birdenbire ortadan kayboluvermiştir. Bu rekabet dolu dünyada en güzeli görünmez olmak. Ne başkalarına caka satın ne de gösteriş yapın. Bütün dikkatleri üs tünüze çekmekten sakının. Aşırı mimiklerden, el kol hareketle rinden uzak durun. Bütün bu davranışlar yalnızca düşman ka zarunaruza
yol açar. Bilge kişiler elde etmek istediklerine, karşı
sındaki kişileri kıskandırmadan, kendilerini aşağılatmadan ula şırlar. İçsel anlamda tatmin olmak başarının da ötesindedir. Kendinizi başkalanna kanıtlamanız gereken zamanlar da olacak kuşkusuz. Gerektiğinde yeteneklerinizi sonuna kadar kullanıp, elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. Böyle anlar da ne felsefe yapmaya ne de tevazu göstermeye zaman yok. Ey leme geç. Yapılması gerekeni yap. Sonra da gözden kaybol.
203
DENG MING-DAO
204 BAŞARI Ne ekerseniz Onu biçersiniz. Neden kuşkuya kapılmalı ki? Diğerleriyle aranızdaki mesafe çoğaldıkça Sizi geçemeyeceklerdir. Daha yolun başındayken, gözle görülür bir ilerleme kayde demiyormuş gibi gelir insana. Kendinizi sürekli olarak eğitmen lerinizle ya da başarıya ulaşmış kişilerle kıyaslarsınız. Onların ulaşhğı seviyeye erişemeyeceğinizi düşünür, umutsuzluğa kapı lırsınız. Çalışkan ve gayretliyseniz, başarı kaçınılmazdır. Din ginliği yakaladığınız an bir parça olsun rahatlayacak, ne kadar yol aldığınızı gözden geçirebileceksiniz. Sizi böylesine canlı kılan, tinsel zenginliğinizin farkında ol mak ve insanların onu sizden koparamayacağım bilmek; tinsel lik sizindir. Alın onu, hissedin, içinizde saklayıp koruyun. O gi ze erebilen yalnızca sizsiniz. Ama bu başarı sizi yolunuza de vam etmekten alıkoymasın sakın. Sağlığınız şimdi daha iyice. Tao'nun sunduğu bilgilere normal yollardan ulaşılamayacağını zaten biliyorsunuz. Bu kaynaktan beslenen kişi, manevi yolda sağlam adımlarla ilerliyor demektir. Belirsizlik sizi bıktırmayacak artık. Hem kim ne diyebilir ki? Olanları kendi gözlerinizle gördünüz. İşte şimdi yolculuğunu zun dönüm noktasındasınız. Sevinmek, mutlu olmak hakkınız ki yeniden yola koyulabilesiniz.
204
365 GÜNÜN TAOSU
205 SAl'DAMUK Sesi gmbilir Işığı duyabilir misin? Duyma "" görme yetini birleştirip Yine de içine dönebilir misin? Yaşanhmız boyunca aradığımız şey saydamlıkbr. Dini meşru kılan aynnhlı yorumlan bir yana bırakın. İstediğimiz tek şey saydamlık. Aklımızı kanşbran, bize felaket, aa ve mutsuzluk getiren cehaletten hepimiz de nefret ediyoruz. Ancak saydam olduğumuzda, soğukkanlı ve temkinli yaşayabiliriz. Tinselliğin yaşanhmıza sonsuz mutluluk getireceği yanlış bir kanıdır. Bilgeler de zaman zaman mutsuzluğa kapılabilir, ama diğer insanlardan farklı olarak olaylan daha net bir biçimde de ğerlendirip duygusallıklannı kolayca yenerler. Sağduyu sahibi olduklanndan, sevinç de keder de aynı şeydir. Bütünilyle saydam olabilmek, aklın ve bilgeliğin füesindedir. Ancak meditasyon yaparak saydamlığa erişebilirsiniz. Aklın tüm olanaklanru, yetisini kullandığınızda, algının ışığı ile bü tünleştirdiğinizde kendini ortaya serecektir. Böylesi bir deneyim ancak mistisizmle açıklanabilir.
Dil,
tinin sınırlanna yabanadır,
çünkü bu suurlann ötesine geçebilmeyi başarabilmiş çok az kişi onu tanımlayabilir. Yıne de çalışalım.
Ses ve görüntünün birleşiminden ışık doğar. Bu ışık aklın yoğunlaşmış gücüdür. Gerçek, bu ışık araalığıyla açığa çıkar.
205
DENG MING-DAO
206 HAKİR G ÖRME
Neden başkalannı hakir görürüz?
Mağrur ve kibirli olduğumuzdan mı?
Ne kadar yetenekli olursak olalım
Bizden önde ve geride insanlar her daim olacaktır Herkes aynı yolun yolcusu
Herkes bu hayatın mazlumu
Herkes aynı beden, aynı akıl ve aynı ruha sahip
Hiç kimse diğerinden üstün değil
Yardım edin hakir gördüklerinize her daim
Nazik olun hor gördüklerinize her daim.
İnsanoğlunun yolculuğu cehaletten aydınlığa uzanır. Adem'in arşa ilerleyişi süreğendir. Bu sonsuz uzunluktaki kuyrukta beklerken, sizin konumunuzun diğerlerinden daha üstün olduğunu nasıl düşünebilirsiniz? Bu kuyruğun ucu buca ğı belli bile değilken nerede durduğunuzun önemi var mıdır? O halde diğer insanlara alttan bakmak aptalcadır. Şimdi de onlar sizin durduğunuz yerde. Çalım satmak yerine sevecen ve şef katli olmalısınız. Böyle davranmayı unuttuğunuzda, ·sizden da ha öndekileri düşünün. Onların yerinde olmak istiyorsanız, gayret edin. Evet bu dünya haksızlıklarla dolu. Başka ne söylenebilir ki? Sizden daha talihsiz birini gördüğünüzde merhamet edin. Daha üstün ve bilgili biri ile karşılaştığınızda da ondan öğrenin. Geri si boşuna.
206
365 GÜNÜN TAOSU
207 EVRİM
Organik moleküller kozmik bulutlardan meydana geldi
Milyonlarca yıl önce, sonsuzluğun orta yerinde Dünyanın oluşumundan beri vardık Ruhumuz evrimle geldi.
İnsanoğlunun, erken dönemlerdeki belli başlı moleküllerden oluştuğuna dair güçlü kanıtlar var. Bu moleküller gazlardan, yıldız ve gezegenlerin ilk olarak meydana gelmesi sırasında oluşmuştur. Yıldız ve gezegenlerin dönüşü evrende ilk devinimi meydana getirmiştir. Devinim ise hiçliğe aittir. İnsanoğlu bu ev rim sürecinin en doruğundadır. Bu süreci evrenin oluşumundan insanlığın vardığı bugünkü noktaya indirgersek, zihnimiz, bizim kim olduğumuzu en doğ ru ve mükemmel şekilde açıklıyor. Dahası ruhsal varlığımız, bi lincin ve aklın en mükemmel dile getiriliş biçimidir. İçinizden ruhsallığın bir inanç, zihinsel bir yapı ya da düşünce olmadığı nı ileri sürenler de çıkabilir tabii. Ruhsallık daha çok evrimin do ğal bir sonucu, işlevsellik kazanması, hayata geçirilmesi olarak kabul edilmelidir. Eğer ruhsal varlığımız yaşamı işlevsel kılıyorsa, evrenin kıyı ağında yalnızca bir dalgaak ise, o zaman nereden geldik nere ye gidiyoruzdur? Bilinmez. Evren gibi, ruhumuz da gitgide bi linmeyen sınırlarını genişletiyordur. Onunla elbirliğine karar verir vermez bu dalgayla akar gideriz. Ya da ruhsal varlığımızı önemsemez ve insanı insan yapan en temel öğeleri boş veririz. Eğer insan olmanın gereklerini yerine getiriraek, evrimin bir parçası olmaktan huzur duyarız.
207
DENG MING-DAO
208 ÔZ
Bir resme hayran kalmışsan Boyasını inceleme Bir ressamla karşıla�tığında Fırçasına bakma. Yaşamın özünü ve anlamını hücrelerin ve atom parçacıkları nın işleyişinde aramak, yalnızca renklerine ve fırça darbelerine bakarak bir resmi takdir etmeye benzer. Böyle bir bakış açısı il ginçtir ilginç olmasına, ama eksiktir. Asıl nokta resmin betimle mek istediği ana düşünceyi kavrayabilmektir. Neden olayların mekanik işleyişi ve doğasıyla ilgilenelim ki? Bu, sanatçının dehasını fırça darbelerinde aramaya benzer. Oy sa
resmin güzelliği, sanatçının zekasının ürünüdür, fırçasında
ya da kullanılan malzemede değil. Aynı şekilde, yaşamın doğasını mekanik güçler arasındaki etkileşimde aramak yanlıştır. Bu öz, fizik, kimya, biyoloji, �ate matik ve diğer bilimsel verilerin ötesinde kavranılabilir ancak. Sıkça yaşamın detaylan karşısında büyülenir ve bütünü kaçın nz. Yaşamın özüne, nesnesine dışarıdan bakan biri olduğumuz sürece varamayız. Tam anlamıyla, yaşamın akışına kendimizi bıraktığımızda bu öze ulaşabilir, onun bir parçası olabiliriz.
208
365 GÜNÜN TAOSU
209 TIIZAK
Yaşını kozmetikle gizler.
Saçlarındaki akları buya ile.
Güvenceyi erkeklerde arar.
Düşünceleri geleceğe dönüktür Çalışır didinir.
Baskıya ve yorgunluğa direnir. Sakinleştiricilerle yaşar.
Boş ümitlerini çocuklarına bağlar.
Birçok insan kendini mutsuz ve bedbaht bir hayata mahkum eder. Onlara bakınca "Ne yazık" deriz, ama gerçekte böylesi bir yaşamdan kendileri sorumludur. Ne yaşayıp yaşamadıklannın bilincindedirler ne de vermiş olduklan kararlan uyguluyorlardır. Aman der geçer, omuz silkerler. Çevrelerinin kurbanı olduk larını yinelerler. Ama böylesi bir anlayış mutsuz bir yaşam sür meleri için mazaret değildir; hastalık, stres, boşanma, uyumsuz çocuklar ve ölüm korkusu onları tuzağa düşürür. Tao'nun izdeşleri sonlarının bu insanlara benzemesini istemez ler. Özgür olmak, çok zorlu bir yol olmasına karşın yaşamın sınır layıcılığından kendilerini bağımsız kılmak isterler. Ne istismar edilmek ne de köle gibi yaşamak amacındadırlar. Mutlu olmak için de herkesçe "olağan" varsayılan yöntemlerden kaçınırlar.
209
DENG MING-DAO 210 ÇEŞİTLİLİK
Aynı suda iki kere yıkanılmaz.
Başarı için yanıp tutuşuruz; para, mevki ya da güç delisi ol duğumuzdan değil; basit uğraşların üstesinden gelebilmek bile bizi mutlu eder. Diyelim ki bahçeyle uğraşmak sizin en başlıca hobiniz. Çiçeklerinize özen gösterip bakmak, büyümelerini gör mek hoşunuza gider. Eğer öğrenciyseniz, derslerinizi başarmak sizi mutlu edecektir. Bir bilimci için ise, en büyük sevinç kayna ğı yaptığı deneyler sonucunda istediği verileri elde etmesidir. Kısaca herkes başarılı olmak ister. Sizdeki cevheri keşfetmişseniz, devam edebilmek cesaret işi dir. Özellikle yarahcılığımızı gerektiren sanat, müzik, yazın gibi alanlarda haşan daha göze çarpar. Sizi takdir eden, değerinizi anlayan bir izleyici kitlesi yakalamak güçtür; başardığınızda, el· lerinizin arasından kayıp gitmesini istemezsiniz. En sonunda çizginizin dışına çıkmaz, hayatları boyunca sürekli aynı besteci nin eserl\rini çalarak tek bir alanda ustalaşmış müzisyenlere dö nersiniz. Bunu yapmaktan uzak durun. Aynı suda iki kere yıka nılmaz. Somut anlamda bir başarı kazanmayacaksınız belki; ama zenginleşeceğiniz kesin. Tınsellik yarahalık demektir. Yalnızca yaratıa olduğunuzda Tao'nun yolundan gitme gücünü kendinizde bulabilirsiniz. Yal nızca yarahalığınız, benliğinizi bir iç lastiği gibi sanp sarmala dığında, kavradığında tinsellik bir anlam ifade eder. Yaşantınız da çeşitlilik ne kadar çoksa, sürekli değişen Tao'nun izinden gi debilmek o ölçüde kolay olur. Sakın belirli yöntem ve metotlara, dogmalara takılıp kalma. Doğal ve içten ol.
210
365 GÜNÜN TAOSU
211 MUTLAK 'Tanrı sensin " dediler. Herkes değil mi? "Bütün bu gördüğün her şey tann" Peki ya bütün bu farklılıklar niye? "Her şey yanılsama" Tanrı da mı peki? Tao'nun izdeşleıi tanrının dünyayı yarathğına dair hiçbir kanıt olmadığım söyler. Herhangi bir deneysel bulgu yoktur ve böylesi bir felsefi yaklaşım onlar tarahndan kabul görmez. Tanrının mut lak olduğuna, tek ve bir, gücü her şeye yeten, her şeyi bilen, evre nin tümünü kapsayan bir güç olduğuna inanırlar. Doğal olarak ev renden ayn tutulan tann düşüncesi bu görüşü çürütür. Eğer tanrı ve tanrının yarathğı evren birbirinden bağımsızsa, o zaman ikisini de farklı bir bağlamda ele almak gerekmez mi? - Bu durumda tan n mutlak kabul edilemez. Mutlak olduğu düşünülse bile, tannnın dışında, ondan tümüyle ayn başka bir güç daha var demektir. Çevremizde gördüğümüz her şey tanndır. Biz de tannyız. Bu gerçeğin farkına varmakta güçlük çekiyoruz o kadar. Neden mi? Çünkü tanrıyı bizim dışımızda anyoruz. Kendimizi işin içine sa dece bir gözlemci olarak katma gibi bir hataya düşüyoruz. Tarı n tüm arayışlarımızın özünü oluşturuyor. Bütün bunlara karşın hftlft nesnel bir bakış açımız olduğu söylenebilir mi? Tanrı olarak tanımladığımız her şey bizim "dışımızda" ise o halde varlığı şüphe götürür, çünkü mutlak değildir. Sonuçlara algı yoluyla varmıyor muyuz? Siz tanrısınız. Bunu doğrulamanın yolu da evrenle tek vücut olmanızı engelleyen nesnel bakış açınızı değiştirmektir.
2 11
DENG MING-DAO
212 ÜSLUP Önceleri üslup vazgeçilmezdi Kuşku da çekingenlik de ortııdıın kalkınca İnsan kendinden geçiverdi; büyülendi. Güzelligini ıınlatmayıı kelimeler yetersizdi. Emek verilen her alanda, buna tinsellik de dahil, kişi belli başlı yöntem ve üslupları izlemelidir. Bizden daha usta kişilerin ulaştıkları mükemmellik çaba harcamadan elde edilmiş gibi ge liyorsa da böylesi bir yetkinlik zaman ister. Örneğin dansı ele alalım. Bu konuda daha çok yeni olan biri dansın en temel figürlerini sürekli olarak tekrarlamak zorunda dır. Her hareketi, her adımı özenle birbirinden ayırmalıdır. Bi çim üzerinde bunca yoğunlaşmak acemi kişiyi çekingenliğe sü rükleyebilir ama gereklidir. En sonunda dansçı müziğin doğal ritmine kendini kaptırır. Adımlan, hareketin doğal bir parçası olmaya başlar. Dans mutluluğun, neşenin dışavurumudur. Tec rübeli dansçı ise öylesine doğal ve kendiliğinden, öylesine bü yüleyici dans eder ki, üslup ortadan kalkar, üslubun güzelliği ve zarafeti dansın akıalığında, özgünlüğünde ortaya çıkar. Aynı şey tinsellik için de geçerlidir. önceleri bütün kısıtlama- • lar, pratikler insanı bunaltır. En sonunda öyle bir mertebeye ula şırsınız ki, meditasyon yaşamınızın akıp giden doğal bir parçası haline dönüşür. Her gün, kendinizi canlı ve taze hissedersiniz. Yaşam mucizelerle doludur. Evren göz kamaştına güzelliğini ortaya serer. Sıradan bir yaşamın yerine, merak ve ruh yüceliği ni koyarsınız. Artık üslubun ne önemi vardır ki!
212
365 GÜNÜN TAOSU
213 GÖÇMEN Mucizelere yer yoktur bu yeni tapraklarda Doğdugt;n ülkenin şiirleri kayıptır belleğinde Alıştığın yemek tuhaf gelir herkese Düşmanca bakışlar iç(en bakışlarla yer değiştirir Göçmen kişi Kalabalıkların arasında kendini yalnız hissedendir. Göçmenler, kendi ülkelerini terk edip daha güzel bir yaşam umuduyla başka başka memleketlere yerleşirler. Oysa onları bekleyen belirsizlik. sömürü, ayrımcılık. yabana düşmanlığı, yoksulluk ve ayrılıktır; yine de tüm bu olumsuzlukları göze alır lar. Ancak yaşadıkları ülkenin koşullarına dayanabilenler var ol ma mücadelesini sürdürebilir. İçsel bütünlüklerini koruyamayacaklarını düşünüp endişeye kapılırlar. Ruhani duyguların en üst mertebesine ulaşmış kişilerin dışındaki insanlar için inanç ve kültür arasında sıkı bir bağ vardır. (Kendi topraklarından, kültürlerinden ve tarihlerinden uzak düştüklerinde, inançlarından, değerlerinden de koptuklarını sa nırlar. - Mucizeler kendi topraklan dışında gerçekleşmez; oysa içsel olgunluğa ulaşmanın mekanla ilintisi falan yoktur. İnsan bu mucizeyi özünde taşır.) Göçmenler ya kendi inançlarını ko rumaya çalışacak ya da yaşadıkları ülkenin değerlerini benimse yeceklerdir. İlkini gerçekleştirmek zordur; kendi inançlarıyla bağdaşmayan topraklarda yaşıyorlardır ve ancak yürekten ina nıyorlarsa içsel bütünlüklerini koruyabilirler. Eğer yaşadıkları ülkenin inanç sistemini benimserlerse, iki farklı kültür arasında sıkışıp kalacaklardır; bu durumda kültürel uyuşmazlıklarla ba şa çıkmak zorundadırlar. Ancak manevi anlamda en üst merte beye ulaşırlarsa kültürel farklar anlamını yitirir.
213
DENG MING-DAO 214 BOLLUK VE BEREKET
Güneş gökyüzündeyken Bolluk ve bereket en yüksektedir. En yüce zafer Geçici olandadır. Yaz aylarında günün en kavurucu zamanı öğle saatleridir. Güneş göz kamaştınr. Zirveyi, hazzı ve aydınlığı sembolize eder. İnsan ilişkilerinde ise güç ve saydamlığın birleşiminden ih tişam doğar. İnsan ancak, yaşam uyumlu hale geldiğinde göne nir, zenginleşir. Bolluk ve bereket bizi dinçleştirir, yaşam ve enerji dolu olu ruz. Parlak ışık, yalnızca güzelliğe vurmaz; kötüyü, çirkini de aydınlabr. Kötülük ortaya çıktığında, bütün iyi insanlar karşı durmalıdır. Kökünü kazımalı; iyiliği, güzelliği her zaman yü celtmelidir. Bolluk ve bereket sevincin, neşenin kaynağıdır, ama Tao'nun izdeşleri yine de temkinli olmasını bilir. Sonsuza dek zirvede ka lamayız. Gerçekte, zirveye çıkışı kaçınılmaz olarak düşüş izler. Hayatta hiçbir şey sürekli değildir. Bilge kişi bolluğun ve bereke tin zevk.ine vanr, ondan mutlu olmasını bilir. Zamanı doya doya yaşarken arkasından neler geleceği konusunda kendini hazırlar.
214
•
365 GÜNÜN TAOSU
215 DÜŞÜŞ Sis gri renge boyamış semaları; hava buza kesmiş Günler kısalıyor. Herkes farkında değişimin Ama çok azı fark eder başlangıcı ve bilimini. Mevsimlerden yaz; daha önümüzde nice sıcak ay olmasına rağmen havalar yavaş yavaş dönmeye başladı. Yaz geldiğinde biz farkında olmadan ağaç dallanndaki meyveler olgunl�ır; günler uzar. Güzden konuşmak için henüz erken, ama eli kulağında. Düşüşe geçmeden önce insan kendini niçin hazırlamaz? Oy sa şöyle bir düşününce olanlar makul ve akla yatkın görünüyor -imparatorluklann çöküşünü, yiğit kişilerin yaşlanışını, yetene ğimizin giderek kayboluşunu yaşantımızda gözlemlemiyor mu yuz?- Ama nedense bu kadar yakınımızda olduğundan haberi miz yok. Düşüşle yüz yüze geldiğimizde her zaman geç kaldığı mızı anlar; üstüne üstlük bir de hazırlıksız yakalanınz. Bilge ki şi değişimin başladığı o kısa anı hemen fark eder. Yaz, bir solukta geçip gitmez. Zamana ayak uydurmasını öğ renmeliyiz. Yazın sona ermesi nasıl evre evre ise, bizler de mev simlerdeki değişim hızıyla orantılı olarak hareket etmeliyiz. Dü şüş yaklaşıyor olsa bile, ne kadar hızda ve yavaşlıkta ilerliyor ona bakmalıyız. Eğer çok aceleciysek --O.aha ilk esintide kışlık giysilerimizi üzerimize geçiriyorsak- fazlasıyla tepki veriyoruz demektir. Düşüşü doğal ve kaçınılmaz bir süreç olarak kabul et meliyiz. Ancak o zaman duygusal tepkilerimize ket vururuz . . .
215
DENG MING-DAO
216 ŞİİR Her, şey şiire konu olabilir: Boks malzemesi kataloğu, başka şiirlerden derleme Yılan gibi kıvrılarak tüten tütsü, geyik kürkü, eski sivri burunlu ayakkabılar, ayak uçları içe bıısan biri, Şehrin camsı ve çelikten manzarası, badem gözlü bir aziz, ağlayan minik çiçekler, Bembeyaz duvarlardaki güneş ışığı, mavi gölgesi kambur kadınların, Yaylı fare kapanı, oluktaki kan damlası, Eve dönen bir martının saldırgan uçuşu, ayazda tepeleri karla kaplı kumsal okaliptüsün kokusu Kesilmiş yeşil otlar, verimli tqprağın keseği Her şey şiire konu olabilir. Uykuda bile şiir yaz Uyandığında Sevişirken Oy verirken Kızdığında Düş görürken bile şiir yaz.
Bilgeler, Tao'nun sırlarına ermek isteyenlerin, içlerinde gizli kalmış şairi uyandırmaları gerektiğini söyler.
216
365 GÜNÜN TAOSU
217 EVDEN KAÇIŞ işe yaramaz dediler. Bir yandan da başarması için zorladılar "Bir bebek istiyorum" dedi kız. Kendi aralannda ağız dalaşı yaptılar. Ve onu uzak olmalcla suçladılar. "Arkadaşlarımın hepsi de mutlu" dedi kız. Tek bildikleri paraydı. Tu ttular kıza bağlılık yemini ettirdiler. "Artık daha fazla dayanamayacağım" dedi kız. Suçsuzdu. Anne ve babasını hırs bürümüştü. Ona
Hem iyi bir öğrenci hem de iyi bir atlet olan bir kızcağız var mış. Nedense ailesi, tilin bu mükemmel özelliklerine karşın onu yetersiz buluyormuş. Bütün zamanını ders çalışmaya ayırması ve yarışmalara hazırlanması için zorlamışlar. En sonunda kız ar hk dayanamayacağını anlamış. Çareyi evden kaçmakta bulmuş. I
217
DENG MING-DAO
218 MÜLKİYET Küçük bir oğlan
Göle doğru sürer
Eline aldığı püsküllü bir sopayla: beyaz farfaracı ördek kümesini.
Küçük bir oğlan çocuğu elindeki ince uzun sopayla bir kaz sürüsüne hakim olabilir. Ördekler kaygısızca göle seğirtir, ça murlara bulanarak oynayıp dururlar. Sonlarının bir akşam ye meğinde biteceğinden habersizdirler kuşkusuz. Sopa onlan hizaya sokar, çünkü böyle davranmaya koşullan dınlmışlardır. Gerçekte ne itaat etmek ne de soframızın aşı ol mak zorundadırlar. Oğlana gelince, o yalnızca görevini yapıyor dur, ama sonuçta ördeklerin sahibi değildir. Yalnızca onlar üze rinde gücünü sınıyor, zavallı ördekler de bu güce karşı koymu yordur. Ama farkına varamadığı gerçek, onlan birbirine bağla yan bağların geçici olduğudur. Mülkiyet yapay bir kavram; yalnızca bir kavram olmaktan
·
öteye geçemediğini bilirsek işte o zaman ne servet tutkunu ne de açgözlü olacağız. Kendimizi gözetmeyi unutacağız. Ne kadar paramız, kaç metrekare toprağımız olmuş ya da olmamış fark eder mi? Oysa ne paraya sahibiz ne de toprağa. Bedeninizin sahibi bile değilsiniz. Tam anlamıyla ona hakim seniz ancak size ait demektir. Hiç yaşlanmayacak, güzelleşecek, başınıza gelen tesadüf olaylardan hiç acı duymayacaksuuz; mümkün mü? Gerçekte derimiz kırışıp bozuluyor, hastalıklara yakalanıyoruz, küçük tesadüfler bizi her an yıkıma uğratabilir. Bedenimizin sahibi değiliz. Bize ödünç verilmiş bir kabukta ya şıyoruz. Neden maddenin ötesindeki gerçeği aramayalım?
218
•
365 GÜNÜN TAOSU 219 SOGUKKANLIUK Öldürmek zorunda kalsak Öldürülme korkusuyla yaşasak bile İnsan serinkanlılığını, yansızlığını koruyabilir. Hiçbir
şey yok edilemez
Hiçbir şey yaratılamaz.
Evren sonsuzluğun kendisidir.
Öldürme duygusu her insanda nefret ve tiksinti uyandırır. HerhanSi biri öldürmek zorunda kalsaydı eğer, dehşete kapılır ve duygularını kontrol edemezdi. Aynı şekilde ölümle tehdit edilen biri de korkuya kapılır ve hayatta kalmak için sonuna ka dar mücadele eder. Her iki durumda da neyi bilip bilmediğimiz ve yaşam karşı sında nasıl ayakta durmak istediğimiz bizi büyük ölçüde bağlar. Esas olarak bu sözü geçen iki olaya da dar bir çerçeveden bakı yoruzdur. Birini tamamen yok ettiğimizi, bedenini katlettiğimi zi varsaysak bile ruhunu asla öldüremeyiz. Her ruh, bu evrene ait ölümsüz bir ruhun parçasından başka bir şey değildir. Dünyadan bir sürü ruhu eksiltseniz bile ruhların sayısında yine de bir azalma olmaz. Aynı şekilde sayısız çoklukta ruh doğ duğunda sayıda yine bir artma olmayacaktır. Gerçekte ruhlar ne ölür ne de yeniden doğar. Değişen yalnızca görüntülerdir. İnsanlar dünyada meydana gelen bu dönüşümleri serinkan lı ve sakin bir şekilde karşılarlar. Bu biçim değiştirme olayının farklı olasılıklar içermesinden ötürü dehşete kapılmazlar. Bütün bunlar tarifi olmayan sınırsız gerçekliğin bir dışavurumudur.
219
DENG MING-DAO
220 EŞİK
Neden kozaya üzülmeli ki
Kelebek olup uçup gittikten sonra?
Ölüm herkes için kaçınılmaz; öyleyse neden varlığını yadsı malı ve sanki yokmuş gibi davranmalı? Yaşanhmızda referans noktası sayılabilecek değişmeyen ve sabit kalabilen çok az şey vardır. Ölüm de bunlardan biridir. Ölüm bir son değil, dönüşümdür. Gerçekte ölen, kendimizi tanımlarken anlamlandırdığımız kimliğimizdir. Ölüm eşiktir, bir son değil. Ardındaki gizin ötesine hiç kimse geçemez. Bildi ğimiz tek şey bu yaşama benzemediğidir. Ölümün neye benzediği hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bunu açık kalplilikle itiraf etmeliyiz. Ölümün kıyısından döndüğümüz anlarda belki az çok tarumlayabiliriz, ama yine de yaptığımız bu tasvirin ölümün kendisiyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olma yacakhr. Yakınlarımızın ölmüş bedenlerine baktığımızda sevdi ğimiz insanın izlerini boşuna arar dururuz. Bu ceset parçası bi zim arkadaşımız mıydı diye kendi kendimize sormadan edeme yiz: Boylu boyunca uzanan, tanıdığımız, bildiğimiz insan değil de sanki başka biridir. Öyleyse tabuttaki bu cansız kabuğa neden yas tutmalı? Ölüm yaşamın sınırlarını belirler. Bu sınırlar dahilinde karar larımızı bir temele oturturuz. Kişi, kendi yaşamının tam olduğunu hissediyorsa, ölümü de mevcudiyetine açılan bir giriş kapısı gibi görmeli.
220
365 GÜNÜN TAOSU
221 ÇİFTE OLMAYAN Düşünmüş olmak için Düşünme. Boşluğu anlayabilmek için boşluğun kendisi ol. Yaşamın doğasını boşluk oluşturur; bu gerçeği kavrayabilen kişi meditasyona ancak boşluk yoluyla ulaşabileceğini bilir. Ama dikkat etmesi gereken nokta, boşluğun meditasyonun asıl
amacı olmadığıdır. Meditasyon yapan kişiyle amaanı birbiriyle eş tutmak. özneyle dış dünya arasında çifte bir ilişkiye yol açar; bu da aralarında kurulan bağın başkalaşması demektir. Meditasyon yaparken bütünselliği ararız. Açmazlarımızın asıl kaynağını oluşturan bildik yöntemlerden bizi çekip kurtara cak bir nesneye ihtiyaamız vardır. O zaman da en doğru medi tasyon şekli dışarıdan nesnesini gözlemleyen biri konumuna düşmemektir. Herhangi bir nesne, ne kadar kutsal olursa olsun, bizim dışımızda bir gerçekliğin var olduğu yarulsamasını güç lendirir. Oysa bizim amacımız tam anlamıyla içgörü kazanabil mektir: içsel ve dışsal gerçeklik arasında bir fark yoktur aslında. En mükemmel meditasyon, farklılıkların, ayrımların içini bo şaltmakhr. Özdeşlik düşüncesi, çifte anlamların birbiriyle iç içe geçmesinden doğar. Aslında yaşamda üzerinde bu kadar durul maya değer hiçbir şey yoktur.
DENG MING-DAO
222 VAR OLMAK
Tao içimizde; bizi sarıp sarmalıyor
Yalnızca bir kısmı sezgi yoluyla algılanabilir Ve buna da görüntü denir.
Diğer bir yanı ise hiç görülmez Buna da boşluk adı verilir.
Tao'yla bütünleşmek uyumdur.
Ondan ayrı düşmek ise felaketin ta kendisi
Tao'yla hareket et, gözlemle ve peşi sıra git Tao'ya ermek, dinginleşmek ve içgörü kazanmak demektir.
Tao içimizde; biz Tao'yuz. Tao, yalnız içimizde değil dışımız da da; o, evrenin ta kendisi. İnsana ait ve evrenin açıklayamadı ğı her giz Tao. Ona ilişkin bildiklerimiz ise yalnızca bir görüntü den ibaret. Nihai olan Tao, mutlak olarak adlandınlır. Tam olarak kavra yamayız, çünkü ne tanımı vardır ne göndermeleri ne de sıfatla n. Bizim düz aklımız, karşıtlan olmadan kavramlan algılamak tan acizdir. Tao, tam anlamıyla donuk ve mat bir sonsuzluktur; bu uçsuz bucaksızlıkta yaşamın gerçeği gizlidir. Tao'nun içyüzünü algılayabilmek için ondan aynlmamalısız.
Öz olarak, onun gizeminin derinliklerine dalmalısıruz. İşte o za man sükUııet ve barış ne demekmiş anlayabilir insan.
222
365 GÜNÜN TAOSU
223SOYTARILAR Kral gibi yayılmış koltuğa; kendinden hoşnut ve güven dolu Açık sarı teni, sürüngen gözleri Bal bulaşığı dudakları ve kıpkırmızı dili ile İzdeşlerini ürkekliklerini kırmaları için zorlar "Hissettiğiniz her şey Tao'dur; Kendimizi ona adamalıyız" der İzdeşler ise çılgınca bağırır, hıçkırıklara boğulur ve delice dans eder. "Evet! Evet!" diye onaylar. "Yaptığınız her şey Tao'dur!" Bugünlerde Tao'nun şarlatanları çok. Eğer kendini bu öğreti nin ustası ilan etmiş kişilerle karşılaşırsanız ihtiyatlı olun. Size kestirme bir yol öneriyorlarsa bilin ki yanlışhr. Maneviyata eriş mek neden kolay olsun? Kolayca balerin olabilir miyiz örneğin? Ya da çabucak bir meslek sahibi? Okuldan mezun olabilmek bu kadar kolay mı? Bütün bunlar bir çaba gerektirir. içsel yetkinliğe ermek öyle ustanın dizi dibinde oturularak kazarulmaz. Bu düşünce her şeyden önce mantığa aykırıdır. Ama yine de insanlar böyle bir aymazlık içine düşebiliyor. Top lanhlarda ortalığı hafiften bir isteri krizi sardığında, kendini us ta ilan etmiş kişi sürü manhğını zekice kullarur. Ağzıruzdan çı kan her sözün, yaphğınız her eylemin kutsal olduğunu durma dan yineleyecektir. Size Tao'yu vaat edecektir. Tao'yu yalnızca kendiniz bulabilirsiniz. Bu konuda yetkin ki şiler yarunızda olmayabilir. Tao'nun yolundan gitmek yalruzlık ve disiplin gerektirir. Kişi günü gününe öğretinin gereklerini ye rine getirmelidir. Bu büyük maratona nasıl hazırlarulır? Kendini adamakla Tao'ya ulaşılmaz. Gerçek Tao güç ve anlayış ister.
223
DENG MING-DAO 224 KAYITSIZLIK
Gerçek üstat Tahtta oturmakla Çamurda oturmak arasında Bir fark gözetmez. Gerçek anlamda üstat kişi toplumun öngördüklerine karşı kayıtsızdır. Ne hırs ne bilgi ne de din ona çekici gelmez. Neden mi? Çünkü yukarıdaki bütün bu tanımları anlamlı kilan insa noğludur. Kutsal kişi tüm kimliklerinden soyunur. Onun için zenginlik ve yoksulluk, iyi ve kötü, savaş ve barış arasında hiçbir fark yoktur. Bu ikili kavramların geçerliliği şüphe götürür. İnanması güç mü yoksa? İnanmakta zorlanıyorsanız eğer, kavramların karşıtlığı sizi o kad�r prangası altına almış dernek tir. Tam anlamıyla aydınlanma gerçeğin tek ve bir olduğunu ka bullenmekten geçer. Bu bakış açısı da bizi her şeyin gerçekte eşit olduğuna götürür. Üstat kişi beslenme ve hastalığı, yaşam ve ölümü, erdem ve erdemsizliği aynı kefeye koyar. Eğer bu kişile re yiyecek verirseniz yerler, ama yiyecekleri yoksa yemek yeme eylemine ilişkin her şey hafızalarından tümüyle silinecektir. Ya şamlarında kutuplara, zıtlıklara yer yoktur. Biz sıradan insanlar için durum farklıdır. Bizler ayrım göze tir, kendimizi sakınır, sınırlarımızı çizeriz. Yalnızca kendimize ait, o çok bildik yaşam alanımızda güvencedeyizdir. Tanımlar ve kimlikler bizi hapseder. Yalnızca üstat kişi özgürlüğün ne de mek olduğunu bilir.
224
365 GÜNÜN TAOSU 225 ÖNYARGI Hiçbir çocuk annesine çirkin görünmez. Karşındaki insana kayıtsız kalabilir misin? Hepimiz de önyargının ne demek olduğunu çok iyi biliyo ruz. Toplumsal yaşamda kendini farklı şekillerde ortaya koyar; milliyetçilik. şovenizm, aynmahk ve ırkçılık gibi. Kuşkusuz ön yargı karşısında çoğumuz rahatsızlık duyar, haklı olarak başkal dınnz. Toplumda önyargı olduğu sürece birbirimizi dürüst ve yansız tanımak olanaksızdır. İnsan kendine karşı fazlasıyla duyarlı olmasına karşın önyar gı da taşıyabilir. Bedensel, duygusal ve cinsel ihtiyaçlanmızı karşılar, entelektüel meraklarımızı gideririz. Hastalandığımızda ya da zarar gördüğümüzde bizden başka kimse aa çekip feryat etmez. Başardığımız zaman yine en mutlu kişi bizlerizdir. Ölü mün kıyısına geldiğimizde bizim kadar kimse öfkeye ve korku ya kapılmaz. İsteklerimizin ve tutkularımızın böylesine kölesiyken, tinsel yaşantımıza özen ve dikkat göstermek zor gelir. Emeği konfora değişirsek tinsel olgunluğa ulaşma konusunda cesaretimiz kın lır. Entelektüel düşünceleri kendi deneyimlerimizin üzerinde tutmamalıyız. Yoksa Tao'yu gerçek anlamda algılamakta geciki riz. Evrendeki diğer varlıklardan ayn bir mevcudiyetimiz oldu ğu konusunda da ısrara davranırsak, tek ve bir olmanın ne an lama geldiğini hiçbir zaman kavrayamayız. Hiçbir anne dünyaya getirdiği çocuğunun çirkin olduğunu düşünmez, çünkü o çocuğu kendisi yaratmıştır. Bizler de kendi mize yansız bir gözle bakamayız; kendimizin yaratıası olduğiı muzu sarunz. Eğer günün birinde tinsel olgunluğa erişebilirsek. önyargı kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
225
DENG MING-DAO
226 TEKRAR
Tesbih tanelerine dizilmiş yaşamım Bir tekini bile es geçemem.
Bazen bir tohum. Bazen de kupkuru bir kemik.
Ya da bir yeşim taşı. Kurumuş kan. Bel suyu. Kristal.
Çürümüş bir tahta kimi zaman. Ustamdan kalan yadigar. Saf altın. Bir cam parçası. Prizma. Demir. Çamur. Ya da bir göz. Yumurta. Gübre. Derken bir tap. Kaya parçası. Şeftali. Baloncuk. Bir mermi. Saf ışığın kendisi.
Ne varsa sırada, devam etmeli saymaya.
Gündelik pratikler sıkı sıkıya uygulanmalı. Tekrar. Tekrar. Tekrar. Sabırla.
İnsanlar, hayatta yinelenen şeylerin gücüne inanmazlar ne dense. Oysa sürekli tekrarlamak sabır gerektirir; öte yanda anlık şeyler kalıcı değildir. Eğer çiftçiler her gün tarlalannı sürmese lerdi nasıl ürün alacaklardı. Aynı şey içsel bütünlüğe erişmede de geçerli. Ne gündelik yaphklarımızı uluorta duyurmaya ne de sezgisel gücümüzden söz etmeye gerek vardır. Tüm bunların pek de bir anlamı yoktur. önemli olan sürekliliği s.ağlamak, gündelik uygulanan manevi pratiklere devam edebilmektir. Ki mi zaman çok fazla yol kat edebilir, kimi zaman da yerinizde sa yabilirsiniz. Bütün bunları daha şimdiden kabullenmekte yarar var. Her gün bir diğerini izler ve birbirine bağlıdır, uç uca dizil miş tesbih taneleri gibi. Yaşarken de kim bilir ne tesbih taneleri çektiniz ve daha ni celerini çekeceksiniz, bilinmez. Aslolan, yaşamınızda karşınıza çıkan güzelliklere dokunabilmek ve bu anın manevi değerini kalbinizin derinliklerinde hissedebilmektir.
226
365 GÜNÜN TAOSU
227 TUTARUUK Gaçlalerin yanında olmadan da Kişi hedefine sadık kalabilir Ama insanlar dikkatlerini dağıtmaya bayılır Bu durumda da belli bir bakış açısı edinmek zordur. İnsanlar sürekli olarak Tao'nun yolundan yürüme konusun daki kararlılıklarını dile getirirler. Tao'ya erişebilmek
en
büyük
hedefleridir. Ama söylediklerinin çok azında içtenlik payı vardır. Dedikleri gerçeği yansıtsaydı eğer, Tao'ya kolayca ulaşır, derin bilgisiyle kendilerini zahmet�izce aydınlatıverirlerdi. Gerçeği bir anda kavrayıvermek çok sık yaşanan bir şey değildir; çünkü insanların aklı kolayca .karışır. Tao'nun yolun dan tutarlı ve istikrarlı bir şekilde yürümek her kişiye nail ol maz. Hem kim bir çırpıda onun derin sularında yüzmek ister ki! Tao dünyamızı aydınlattığında gerçeklik önemini tümden yiti rir, ama bazılarımız için hala keşfebnek, yaşamın parçası olmak, hoşça zaman geçirmek önemlidir. Entrika kurmaktan ve· bazı küçük oyunlardan kaçındığımız sürece bir sakıncası yoktur. So nuçta, ihtiyatlı olduğumuz ve bulunduğumuz noktayı korudu ğumuz sürece azıak yoldan çıkmakta yarar bile var; Tao'ya dön mek koşuluyla tabii. İşte bu yüzden sağlam bir öngörü bilgeliğin anahtarıdır. Tao'nun izdeşleri amaçlarından uzaklaşmış gibi görünse de, ne zaman geri dönmeleri gerektiğini bilirler.
'127
DENG MING-DAO
228 DERİNLİK Sabah güneşi meditasyon yapan güreşçiyi aydınlatır. Düşünceleriyle tahtadan bir mabeti bile yok edebilir Kiın okyanusların derinlikleriyle boy ölçüşebilir ki? Bir zamanlar boyuna posuna rağmen karşılaşmalann çoğu nu kaybetmiş bir güreşçi varmış. Bir sürü çalıştırıoya akıl danış mış, ama hiçbiri de yol gösterememiş. Gücü ve yeteneği yerin deymiş ama tek eksiği konsantrasyon ve güvenmiş. En sonunda, ona yardım etmeye karar veren meditasyon ko nusunda üstat birine gitmiş. "Senin adın 'Engin Okyanus' anla mına geliyor" demiş üstat. "O halde sana bu yönde bir çalışma uygulayacağım." Gece olduğunda, güreşçi tek başına tapınakta oturmuş ve ilk kez kendini dalga gibi hayal etmiş. Sonra bu dalgalar giderek büyümüş ve ortalığı su basmış. Derken sele çevinniş ve en so nunda da gelgit meydana gelmiş. Her şeyi su alıp götürmüş. Su naktaki tanrılar ve tapınağın keresteleri iri dalgalarca yutulmuş. Gün agami.aya yakın sular okyanusa kanştığında durulmuş. O sabah üstat güreşçinin ne kadar yol aldığına bakmak için ta pınağa geldiğinde gördüklerinden oldukça hoşnut kalmış. Artık hiç mi hiç kaybetmeyeceğini biliyormuş. Ne kadar derin bir kişiliğe sahipsek, yaşam karşısındaki tu tumumuzda o kadar derindir. Ya kişiliğimize her gün yeni bir şeyler katar ya da enerjimizi zevkler uğruna boşa harcanz. Ken dilerini çoğaltanlar her gün derinlik kazanır. Hiç kimse onlann derinlikleriyle kolay kolay boy ölçüşemez.
228
365 GÜNÜN TAOSU 229 G ÜNAHLARDAN A RINMA Sunakta her gün meditasyon yapsam bile Günahla dolu.yum.
Kendimizi ne kadar geliştirmeye çabalasak da bir sürü yan lışlar yapmaktan geri durmayız. Bir hata diğerini izler. İstenme yen durumlardan kendimizi kurtaralım derken her şey daha da kötüye gider. Niye sorunlardan başımızı alamayız? Çünkü akıl ve mantık, sorunların başlıca kaynağıdır. Aklı ve hırsı olan kişinin inanılmaz istekleri vardır. Her şeyi ister. İsteklerini elde etmek için çareler arar· ve bulur. Yeme iste ği içgüdüsel bir dürtüdür örneğin, ama bazı isteklerimiz vardır ki, toplum tarafından kabul görmek için sonradan kazanılmışhr. Nedense hiçbir zaman gerçek anlamda doyuma ulaşamayız. Ar zu, nesnesini kovalar durur. Yakalayamayınca, kızgınlığa kapı lır, hüsran ve düş kırıklığı yaşarız. İsteklerimize ulaştığımızda da yetinmeyip daha çok isteriz. Tutkularımızın sonu yokhır. Meditasyon yapsak, sunakta tüm içtenliğimizle gün boyu tapınsak bile günahlarımızdan çabucak kurttılamayacağımızı kabul etmeliyiz. Tao'nun izdeşleri arzular dan arınmanın yolunu bilir, kusurlarını kabul eder ve doymak bilmez tatmin duygularını giderme yönünde çaba harcarlar.
229
DENG MING-DAO
230 !WÜ](EJ\{A{ELLİK Yiğit kişi, Güçle ışıldayarak, Dağlardan iner. Gene de, Toz l"f'rak içindeki yaşlı adamın tek fiskesi Onu çamura saplayıverir. Eskiden sıra dışı ve farklı olmak isteyen genç erkek ve kadın lar, ünlü bir ustanın yanında dağlarda eğitilirlermiş. Toplumdan yalıtılmış, olanca dikkatlerini yaptıkları işte yoğunlaştırarak, tertemiz dağların yükseklerinde bir süre yaşar ve hünerlerinin en doruk noktasına erişene kadar da geri gelmezlermiş. İşte böyleleri, yeteneklerinin o en üst seviyesine eriştiklerin den dolayı yiğit sayılırlarmış. Yolculukları sırasında, nedense bu yiğit kişiler onları kolayca alt eden yaşlılarla karşılaşırlarmış. Felsefi bir tartışma ya da kuvvet gösterisi söz konusu olduğun da, onları gölgede bırakacak adı sanı duyulmamış bir gezgin her zaman karşılarına çıkarmış. Neden mi? Çünkü bu yiğit kişilerde yalnızca mükemmellik, gençliğin verdiği güç ve gözüpeklik vardır. Oysa yaşlılar tecrübe ve bilgeliğin avantajından yararla· nırlar. Sizden üstün birileriyle hep karşılaşacaksınız. Yaşlılara ve sizden daha bilge kişilere saygıda kusur etmeyin. Sizler de o ya şa erişene değin tam anlamıyla mükemmel sayılmazsınız. İnsanın kendini mükemmel kılması zor ya da eşine az rastla nır bir durum değildir. Ama söz konusu mükemmel bir bilgeli ğe ulaşmaksa, işte ona az rastlanılır.
230
365 GÜNÜN TAOSU 231 DÜZEN Yaşamını bir tuğla gibi sağlam ör Dogtııdan sakın şaşma Arkanda dürüst bir yaşam bırak. Eğer bir düş diinyasında yaşarsan Gafletle uyanırsın. Ne ekersek onu biçeriz. Bu yüzden hareketlerimize dikkat et meli, özen göstermeliyiz. Tutumlu ve idareli insanları ele alalım örneğin; yiyecekler den arta kalanları doğal gübreye dönüştürmesini bilir, dışarıda yemektense evde pişirmeyi tercih ederler. İhtiyaçları kadar su harcar, alışveriş yaparken de neye gereksinimleri varsa onu alır lar. Gereksiz şeylere para harcadıkları görülmez. İşte biz de ma nevi hayatımıza bu türden bir özen ve dikkat göstenneliyiz. Zevk ve sefaya düşmek yerine, bizim için önem taşıyan işle Heıhangi bir konuda bilgi toplarken sistem li olmalı, en ince ayrıntısına kadar tasnif etmeliyiz. Böylece bilgi ve yeteneklerimizi en iyi şekilde birleştirmiş oluruz. Yalan söy lememeli, doğru yoldan ayrılmamalıyız. Yaşanbmızın kusursuz ya da kötü olması gündelik aynnblarda gizlidir. Bu detaylar bi 'zi memnun edecek bir biçimde düzenlenmişse, her şey yolunda gider. O zaman hayatın bizim için bir anlamı olur. re yoğunlaşmalıyız.
231
DENG MING-DAO 232 ETİKETLER Bana Tao 'nun izdeşi deme. Tao'yu izlemek, yaşamınızın her anını evrensel nabızla bir likte atarak yaşadığınız yoğun kişisel bir çabadır. Akışkan ve sürekli hareket halindeki Tao'yu izler, onun sayısız mucizelerini deneyimlersiniz. Onun önünde bomboş olmanın, her aynnhyı yansıtan mükemmel bir ayna olmanın ötesinde hiçbir şey iste mezsiniz. Oysa ki, kim olduğunuza ilişkin bir etiket edinirseniz, Tao' dan ayrılırsınız. Irk, cinsiyet, ad ya da yoldaşlık gibi sıfatla rı kabul ettiğinizde kendinizi Tao'ya karşıt olarak tanımlamış olursunuz. İşte bu yüzden Tao'yu izleyenler kendilerini hiçbir zaman Tao adıyla özdeşleştirmezler. Onlar için etiketlerin, statülerin ya da mevkiinin hiçbir önemi yoktur. Tao'yla birlikte olmak için he pimizin eşit şansı vardır. Etiketleri reddet. Kimlikleri reddet. Yerleşmiş kurallara uymayı reddet. Geleneği reddet. Tanımları reddet. Adları reddet.
232
365 GÜNÜN TAOSU
233 PEYGAMBERLER P�gamberlerin sırları vardır Ve büyüleri. Bir p�gamber değilim. Salt sıradan olanı bilirim. Bu benim Tao'nıdur. Tao'nun peygamberleri özel bir sınıftır. Bu erkekler ve kadın lar, meditasyon, felsefe, bp, feng shui, büyücülük, savaş sanatları, bilim, matematik, edebiyat, resim, şiir, kaligrafi, tarih, müzik ve dini konularda son derece bilgili, uzman kişilerdir. Olağandışı şeyler yapabilirler; her soruyu yanıtlayabilirler. Her birinin dile · getirdiği, cisimlendirdiği sayısız inanılmaz sırlar vardır. Kullana bildikleri olağanüstü yeteneklerde ulaştıkları seviye şaşırbcıdır. Onlar görkemlidir, ancak hepsi budur. Tao'yu izleyenler mükemmelliğe ulaşmak ıçın uğraşırlar, ama peygamber olarak adlandırılmaktan sakınırlar. Sınırlı bir roldür bu. Peygamber olmak, kendini büyük görmenin baştan çıkarıalığıyla beslenen büyük bir tuzak olabilir. Tao'yu izleme nin nihai amaa kimliğini aşmaktır. Kendilerine peygamber, hat ta usta diyenler kimliklerini en üste çıkaranlardır. Peygamber
olmamak,
sorumluluktan,
sınırlamalardan,
ayartrnalardan kaçınmak çok daha iyidir. Anlaşılmaz ve belirsiz olmak, hatta aptal olarak kabul edilmek bile daha iyidir. Birinin size bir unvan takması gereksinim duymadığınız bir müdahale dir. Yaşamınızın en büyük mucizesini görürken isteyeceğiniz en son şey birinin ışığı kapatmasıdır.
233
DENG MING-DAO
234 ÖRÜMCEK Merkezdeki akıl Sekiz bacağa ışık saçar Muhteşem bir ağ yaratarak Tao'yıı süzgeçten geçimıek için.
Örümcek Tao'nun kusursuz bir yaratığıdır. Bedeni aklının zarif bir dışavurumudur. Çok güzel ağ örer, bacaklan ağı yarat mak ve yürümek için son derece uygundur. Örümcek dünyası nı kendi merkezinden ihtiyatlı bir tutumlulukla aydınlatır. Örümceğin duruş şeklinin Tao'yla ilgisi, düzenli olarak yine lenen bir örnek oluşturmasındandır. Örümcek aklıyla bu biçimi belirler. Tao'nun akışının farkına vanr ve ona müdahale edecek hiçbir şey yapmaz. Sadece biçimi yaratır ve Tao'dan nzkını getir mesini bekler. Geleni kabul eder. Gelmeyen de onu ilgilendirmez. Örümcek bir kere ağını kurduğunda, onu doğal olmayan bir şekilde genişletmeyi düşünmez. Komşulanna savaş açmaz, başka ülkelerde macera peşinde koşmaz, aya uçmaya kalkışmaz, fabri kalar kurmaz, başkalannı köleleştirmeye çalışmaz, entelektüel ol maya çalışmaz. O kendisidir ve bundan da bir şikayeti yoktur.
234
365 GÜNÜN TAOSU
235 STRES İşten gelen baskılar ezici, Sorumluluklar agır. Gözlerimi kapadıgımda, Başkalarının istekleri tüm gördiigiirıı. Bazen sorumluluklar öyle ağırlaşır ki, zihinsel dengenizi ko ruyamazsınız. Dikkatiniz dağılmıştır. Düş kırıklığı duygusu bü yük bir mutsuzluğa yol açar. İçiniz aar. Yeterli uyuyamaz, bes lenemez, diğer insanlarla sık sık kavga edersiniz. Bilgeler hararetle bütün bunların insanlığın aptallığı olduğu nu söylerler. Kuşkusuz haklıdırlar. Ancak biz yaşamımızı sürdü rebilmek için tozun içinde debelenirken bilgelerin bu sözleri son derece kibirli gelir. Pek çoğumuz, sadece bir an için bile olsa böy lesi baskılarla yüzleşmelidir. Biz kendi adımıza bu çılgınlıktan bir çıkış yolu bulmaya çalışsak da toplumu tümden terk edemeyiz. İnsanın stres altındayken Tao'yu fark etmesi olanaksızdır. Eğer savaş alanında dövüşüyorsanız, büroda kavga ediyorsa nız, evde kavga ediyorsanız, zihninizde kavga ediyorsanız Tao'yla birlikte olamazsınız. Bu tür bir yaşamınız varsa, o za man, kendinizi bırakmaktan başka bir şey yapamaz duruma ge linceye değin sorunlarınızla cesurca yüzleşmekle yetinmelisiniz. Sorunlarınızla birlikte olduğunuz anlar Tao'yla birlikte de ğilsiniz. Yapabileceğimiz en iyi şey stresimizin mutlak gerçeklik olmadığını hatırlamaktır.
235
DENG MING-DAO 236 MAHPUSLUK
Öznelliğimiz Aynalı çivili, Bir mücevher kutusudur. Çevremizi kendi kimliğimizin yansımalanyla çeviririz. Sadece kendimizi düşünürüz, Tao'yu değil. Tek önem verdiğimiz şey ha yatta kalabilmek ve zevktir. Tek yaptığımız şeyin çevremizi ken di yanılsamalanmızla kuşatmak olduğunu ne zaman göreceğiz? Dünyayı gerçekte olduğu gibi görmeyiz. Varoluşumuzun ortaya koyduğu ikilemi umursamaz görünürüz. Aynalı bir mü cevher kutusu içinde giyinip kuşanmış aptallar gibiyiz. Kendi kendimize yanılsamalar oluşturdukça kutu küçülür. Ardından çivileri çıkmaya başlar -bencilliğimizin mızraklan-, ancak ken dimizle öylesine meşgulüzdür ki, can alıcı noktaları gözden ka çırırız. Bir de kendimize aşığızdır. Kırıta kırıta yürür, saçlarımı zı kabarb�ız. Bu arada kutu da küçüldükçe küçülür. Bazıları bu tuzaktan kurtulmayı başarır, ancak onlar da öyle sine bağlanmışlardır ki, kutuyu arkalarından uzun süre sürük lerler. Yanılsamalarını kendileriyle birlikte sürükleyenler kendini tuzağa kaptırmış olanlardan sadece bir adım ilerdedirler. Yalnız ca gerçek doğamızın farkına vardığımızda kutu ortadan kalkar.
236
365 GÜNÜN TAOSU
237 BEDEN Ben, bu kırılgan beden değilim. Biz bedenlerimiz değiliz. Bu garip bir iddia gibi gelebilir. Her şeyden önce bu yeryüzünde ondan daha yakın bir şekilde tanıdı ğımız başka bir nesne yoktur. Neden onunla özdeşleşmeyelim? Bedenimize ait somut olan ne vardır? Tabii ki, onun bir cismi vardır, peki ya istenci nasıl açıklayacağız? Bir ceset canlı bir var lık kadar somuttur; buna karşın kimse bu ikisini karışhrınaz. Gi zemli bir şeyler, canlı ve ölü bir beden arasındaki farkı açıklar. Bir şeyler bize hayat verir. Enerjiyi yönlendiren zihindir. Peki ya belirli ve kararlı diye bileceğimiz zihin? Tıtreyen bir alev gibidir o. Hiçbir noktada tam olarak kenar çizgilerini saptayamayız. Kendimizi ne kadar yakından incelersek ince ve görünmez ayrımlar da o kadar ço ğalır. Artık her şey yakın gelmeye başlar. Olguların küçültülmüş hallerinde bir şeyler bulabileceğimiz izlenimine kör bir inatla yapışırız. Bütün bunlar oldukça karışık. Ancak tek bir şey kesin: Ben bu kırılgan beden değilim.
237
DENG MING-DAO
238 MATRİKS Bu kırılgan beden Zihin ve ruhun Matriksidir. Yalruz bedenlerimizle özdeşleşmememiz gerektiğini bilme mize rağmen bedenlerimizi ihmal etmeyi kaldıramayız. Aslında fiziksel beden, gerçek benliklerimizi ararken başlayacağımız en iyi yerdir. Yeme-içme ve egzersiz yapma biçimimizle yaşamları mızı değiştirebiliriz ve kendimizi sağlıklı bir durumda tutarak arayışımızı hızlandırabiliriz. Fiziksel bkanma ve ağrı gibi sorun larımız yoksa iç benliklerimizi çok daha iyi keşfedebiliriz. Zihin ve ruhu ararken bedenin gerçek benlik olmadığını an lamak akıllıcadır; ancak bedeni korumak da akıllıcadır. Ne bede ni reddetmeli ne de isteklerini bastırmalıyız. Akıllı kişi hem be denini korumasını hem de onun ötesini görmesini bilir.
238
365 GÜNÜN TAOSU
239 GENÇLİK Evden ayrıl�akta çok acele ettin; Sarhoşlar seni korkutur, hovardalar pençe atar. Münzevinin hazineleri ne işine yarar? Gençlerin anlaşılmaz bir gizemciliğe değil, sevgi ve kılavuz luğa gereksinimi vardır. İşte gençler için bazı tavsiyeler: Unutmayın ki siz her zaman kendinizsiniz. Zihninizi, yüre ğinizi ya da bedeninizi herhangi bir kişiye teslim etmeyiniz. Hiçbir şekilde onurunuzdan ödün vermeyiniz. Düzenli bir beslenme, hijyen ve egzersiz uygulayarak, temiz bir yaşam sürerek sağlığınızı koruyun. Uyuşturucu ve alkolden uzak durun. Para hiçbir zaman bedeninizden ve zihninizden daha önem li değildir; ancak yine de çalışmalı ve kendinize bakmalısınız. Hiçbir şekilde geçiminizi başkalarına bağlamayın. Arkadaşlarınızı ve yaşam koşullannızı dikkatli bir Şekilde seçin, çünkü onlann da sizin üz.erinizde etkileri varclır. Güvene bileceğiniz, her sorununuzu cevaplayacak bir danışman, akıl hocası bulun; ancak kendi yaşamınız için sorumluluklardan vazgeçmeyin. Kimse sizin yaşalnınızı sizin için yaşayamaz.
İyi bir eğitim her zaman için değerli bir kaz.anımdır. Duygular geçicidir ve karar vermek için iyi bir yol değildir. Her gün kararlar vermelisiniz. Yapbğınız her şey yaşamınızda geri dönülmez etkiler yapacakbr. Yola çıkmadan önce dikkatlice düşünmelisiniz. Nehirlerin tersine akbklan pek görülqıemiştiı: Kötülüğü bilin ama kendiniz yapmayın. Unutmayın. yaşa mın aldatmacalarının dışında bir yol vardır. Dünyadan usandı ğınız zaman siz.e Tao'yu gösterecek birini bulun.
239
DENG MING-DAO
240 AMAÇ Okçu nedir ki Hedef olmadan ? Tao düşüncesini benimsemek yeterli değildir. Kişi eylemde bulunmalıdır. Sözler değil eylemler önemlidir. Ancak salt hare ket anlamsızdır. İnsanın amacı olmalıdır. Kısa dönemli hedefler yaşamımızdaki dönemleri belirleme mize ve bu deneyimleri tümüyle yaşamamıza yardım eder. Uzun dönemli hedefler bize perspektif ve devamlılık sağlar. Kı sa dönemli hedefler bir yandan yaşamın geçiciliğini anlamamı za yardım ederken diğer yandan bize bu geçicilikten yararlan manın yolunu da gösterir. Uzun dönemli hedefler yaşadığımız deneyimleri belli odaklarda toplamamıza yardım eder. Amaçlarımız tümüyle kişisel olmalıdır. Kimse bizi bizim kendimizi bildiğimiz kadar iyi bilemez. Sadece tek bir evrensel amaç vardır: Hiçbir pişmanlık duymadan rahat bir ölüm.
365 GÜNÜN TAOSU 241 ÜTOPYA Dünya banşı için bir milyon kez şarkı söyle, dediler bana. Tüm savaşları sona erdirmek için günde üç kere dua et. Tüm yaşayan varlıkları özgürleştirmek için sıkı bir yaşam biçimi uygula. Ama dünyaııın sefaleti hiç bitmedi.
Zaman zaman bazı dini gruplar, herkes yalnızca ilahi söyle mek gibi bir şeyler yapsa bazı temel toplumsal sorunlann çözü leceğini söylerler. Ruhsal adanmanın savaşları, kıtlığı, hastalığı, ekonomiyi ve nüfus artışını etkileyeceği yolunda savlar ortaya atılmaktadır. Sadece kişisel çabalanmız ruhsal olabilir. Günlük ibadetiniz de yaptıklanruz tamamen kendiniz içindir. İdealleri büyük bir ölçüye koyduğumuzda yaşamın çelişkileriyle uzlaştırılabilir. Ütopya yoktur. Hiçbir zaman da olmayacaktır. Yalnızca her bireyin maneviyatın neredeyse imkansız olduğu bir dünyada manevi olarak yaşamak için cesurca çaba göstermesinden söz e debiliriz.
DENG MJNG-DAO 242 YÜREK
Yüreğinin açılan bir lotus olduğunu düşün.
Ortasından vişne rengi bir çocuk çıkıyor, Saf dokunulmamış ve masum.
Bir meditasyon şu yönergeyi veriyor: Yüreğinin açılan bir lotus olduğunu düşle. Ortasından vişne rengi bir çocuk çıkıyor. Bu çocuğu bedeninden çıkar ve onun başının üzerinde yüz düğünü düşle. Bir çocuk olarak senin ayakların aya basarken her bir elinde birer güneş tutuyorsun. Bu imajı mümkün olduğu kadar uzun bir süre zihninde can landır. Bu çocuğu doğurmak zordur. Bunu yapmayı denediğinizde etrafınıza ne kadar çok savunma mekanizması ördüğünüzün farkına varırsınız. Aynı zamanda ergenlik ve yetişkinlikteki de neyimlerin sizi nasıl lekeleyip renginizi soldurduğunun de far kına varırsınız. Bazen bir şey doğuracak saf ve masum bir varlı ğınızın olup olmadığından bile şüpheye düşersiniz. Ama hepi mizin böyle bir varlığı vardır. Her birimiz içimizdeki o vişne rengi çocuğu bulmalı, onu doğurmalıyız. Çünkü bu çocuk, ener jilerimizin bölünmemiş olduğu ve yüreklerimizin dünyanın ve kendimizin aJdatmacalarıyla sıkılmadığı bir zamanı simgeler.
242
365 GÜNÜN TAOSU
243 DİYALOG
Hdld düşümde konuşuyorum.
Hdld düş görüyorum.
Beynim bu kadar gürültüyle doluyken
Kusursuz bir dinginliğe nasıl ulaşabilirim ?
Kendi içimizde kusursuz bir diyalog içindeyizdir. Sorunları mızın kaynağı budur.
Diyalog sözcüğü iki taraf arasındaki konuşma anlamına gelir. Zihinlerimizde bir bölünme olmasaydı içsel bir diyalog içinde olamazdık. Hepimizin iki yönü vardır. Bunlar birlik içinde ol madığı zaman ruhsallığın gerektirdiği bütünlüğe ulaşamayız. Yıllarca süren öz eğitime rağmen vahşi zihni kontrol altına almak kolay değildir. Bir insan uyanık olduğu bütün durumlar da mükemmel bir kontrol sağlamış olabilir, ancak meditasyon ve uyku halindeyken bitimsiz bir kargaşa yaşayabilir. Bu ulaştı ğımızı sandığımız şeyde eksik olduğumuzun bir göstergesidir. Kusursuzluk bütün olmalıdır. Mükemmelliğe erişme süreci uzundur ve yöntemli olmalıdır. Çabalarımız en üste erişmeye yönelik olsa da, hiçbir zaman ken dimizi bastırma riskine girmemeliyiz. Gerçekte hoş olmayan ve zapt olunamaz yönlerimizi yalıtmak yerine onları ortaya çıkar malı ve incelemeliyiz. Her gün yapılan içebakış tüm yönlerimiz arasında uyum sağlar. Kötü olan yönler çözülmeli, yararlı olanlar geliştirilmelidir. Bu uğraş yıllarca sürebilir, ancak aşama aşama olan bu yolla kendimizi bilinçaltı zihnimiz yardımıyla çözümler, çatışma ve çelişkilerden kurtarırız.
243
DENG MING-DAO
244 ÇİFTÇİLER
Yuvarlak vücutlu sade kır insanlan,
Vadinin sıcağında derileri bronzlaşmış.
Niçin onlarla Tao üzerine konuşmalı
ki?
Aç olduklarında yer,
Uykulan geldiğinde uyurlar.
Sonsuz değişimleriyle bir bilge bile Yaklaşamaz onların yalınlığına.
Yalınlık nedir bilmek ister misiniz? Gidin çiftçilerle yaşayın. Onlann günlük işleri mevsimlerle uyumludur, toprağa yakın dırlar ve zamanlarını mevki kazanmak için harcamazlar. Dürüst ve sadedirler. Birey ya da çiftçi olarak kim oldukları hakkında bir ayrım yapmazlar. Şehirde yaşayan bizler için yalınlıkta çiftçilerle eşit olmaya çalışmak çok zor olurdu. Her şeyden önemlisi, yalınlık Tao'nun en çok önem verdiği şeydir. Kim pi'nin bütün rakamlarını bil meye gereksinim duyar? Kimin yeni bir para politikası oluştur maya gereksinimi vardır? Politik büro için uğraşmaya kim ihti yaç duyar? Bunların hiçbiri insan olmak için gerekli değildir. Gereksiz şeylerden vazgeçin.
365 GÜNÜN TAOSU
245 BAHÇE Kör edici sıcak, günü geceden ayınr, Kısa gölgeleri bereketli toprağa kazır. Yeşil asma bıyığı fasulyelerle ağırlaşmış, Rustik bambu raflarına dolanmış. Eflatun çiçekler kadife yaprakların arasında erotik bir biçimde açılır: Tek bir sukabağı tüm dünyanın rüyasını içinde taşır. Kendi yiyeceğinizi yetiştirmenin büyük bir rahatlığı vardır. Toprağa yakınsıruzdır. lşiniz, geçiminiz ve zevkleriniz için ıernel elementleri -su, güneş ışığı, toprak, hava ve bitkiler- kullarursı ruz. Fide halinden olgun bir meyve ağacı oluncaya kadar
kimi
ağaçlan budayarak, kimi zaman zararlı otlanru yolarak bahçeni ze bakarsınız. Yıllar geçip giderken, filizlenmeden hasala, hasat tan tekrar fide haline gelmeye doğru dönüp duran döngülerini gözlersiniz. Yaşamak için kendi yetiştirdiğiniz bitkileri yersiniz.
Siz de buna aldırmazsınız, bitkiler de. Bir gün siz de bu yeryü züne, güneşten yanmış toza geri dönecek ve bitkiler için besin haline dönüşeceksiniz. Yaşam böyle devam eder ve her şey bir biriyle pekal& anlaşıruşbr. Tao'yu izleyenler tüm gerçekligin birbirinin içine girmiş bir dizi halkaya benzediğini söylerler: büyük evrenler içinde küçük evrenler. Yalcın olan uzak olarun mikroevrenidir. Neden Tao'yu bulmak için her yeri araştıralım? O bahçenizde yetişen sukaba ğırun tohumlarında saklıdır.
245
DENG MING-DAO
246AGAÇ Bu kadar uzamak için ölçüm mü yaptınız? Dal/armızın, çıkmtılarrnrzrrı oluşması için geometri mi kullandınız? Fırtınayla savrulan dallarrıırza ağıt ıııı yaktınız? Güneş gören yapraklarrnızın envanterini mi çıkardınız? Brınlann hiçbirini yırpmadmız, yine de insan, o övündiiğii aklıyla bile Sizin rniikeııımelliğinize ulaşamaz. Ne zaman yorucu yaşamlarımızın yapaylığından vazgeçip doğal olana sadık kalacağız? İnsanın tüm başarıları, o büyük kendini beğenmişliğin anıtsal örnekleridir. Yeryüzünün geliş mesi için insanın yarattığı tek bir şey yokhır. Çin seddine gerek sinimimiz var mıydı? Mısır'dak.i piramitlere ihtiyacımız var mıydı? Rodos heykeline ihtiyacımız var mıydı? Makineleşmeye, buhar gücüne, elektriğe, nükleer güce ya da bilgisayar teknolo jisine ihtiyaamız var mıydı? Bütün başarılarımız kişiye özel ra hatlık ve zevklerimiz içindir. Sadece istem ve sunu adını verdi ğimiz çılgın kargaşayı geliştirdik. Tao'yla yaşamak için bütün bu "karrnakanşıklığa" ihtiyaamız yok. Toplum içinde yaşadığımız için bu olguyu göremiyoruz. Kendi bedenlerimizin ve zihinlerimizin doğal düzenini önemse miyor, sadece seks ve uyuşhıruculann yeterli uyanın sağlayabildi ği noktaya kendimizi hapsediyoruz. Kaybolmuş ve yabanalaşmış olduğumuzdan yakınıyoruz. Ne hıhaftır ki, yanıtlar tam da yanı başımızda. En yakın ağaan yanına gidip de derin düşüncelere da larsanız, doğal yaşamın sımnı kolayca görebilirsiniz.
246
365 GÜNÜN TAOSU 247
GÜVERCİN
Bir güvercin çatı kirişine sıkıştı geçen gece. Onu dışarı çıkarmak için epeyce uğraştım. Panik halinde başırıı çarptı birçok kez. Ancak bayıldığında yardım edebildim ona ..
Kağıtta bir bilgeden şıı alıntı vardı: "İnsan doğası aslmda birdi ve biz bir bütiindiik. Bütünlük arayışı ve özlemine aşk adı verilir. "
Gece geç bir vakitti. Kanatlarını hızla çırpışı dikkatimi çekti. Yukarda çah kirişinin üzerine tünemiş olduğunu gördüm. Gü vercincik oradan uçmaya çalışıyor, ancak ya yaralanmış ya da yönünü şaşırmış olduğundan bunu yapamıyordu. Tavan bo yunca kayarcasına ilerledi. Mavi pencerelere konarak dışarıya baktı, ama görünmez engelden geçemedi. Yukarıya tırmanarak uçması için ona yardım etmeye çalıştım. Yaklaşmama izin ver diyse de, benim dilimi ve hareketlerimi anlayamıyordu. Benden uzaklaşarak uçtu, ama hemen alçalarak yere kondu. Aşağı indim ve onu ileriye doğru sürdüm. Arada çok kısa bir mesafe vardı, ancak telaşa kapıldı ve bir duvara çarptı. Sersem lemiş bir şekilde zor nefes alarak yan tarafında bir tüyle çalışma masama düştü. Ancak o zaman onu bir kutuya koyup bakımını üstlendim. Benim niyetimi anlamamış, bu yüzden de incinmişti. Onu korkutmadan yardımcı olamıyordum. Bir zamanlar tüm canlılar birbirine bağlı mıydı? Belki de bu yüzden, bu dünyada aşk ve şefkat arayışı hep aa ve karmaşayla beraberdir.
247
DENG MING-DAO
248 ALICILIK
Kendimi boş bir odaya dönüştürmek istiyorum.
Eğik güneş ışıklarının vurduğu sessiz beyaz duvarlar Ve taze bir meltem açık pencerelerin arasından.
Bazı günler son derece akıadır ve tüm olası eylem biçimleri eşit derecede çekicidir. Rasgele bir şeyler yapmaktansa kişinin kendini tümüyle boşaltması çok daha iyidir. O zaman yaşamın daha ince, görünmez akımları hissedilebilir. Kişi rastlanhsal ey lemlere girişme hatasından kaçınmalıdır. Rasgele eylem büyük olasılıkla içinde bulunulan zamanlar la uyumsuz duruma düşecektir. Rasgele eylem yapaydır ve ken di düşüncemizle zorla kabul ettirdiğimiz bir yapıdır. Bu tür ha reketler değişmez bir şekilde yapmaaklı ve serttir; doğal olanın bozulmamış kusursuzluğuna sahip değildir. Yetecek kadar huzurumuz yok. Ancak huzura kesintisiz ey lemle ulaşılmaz. Karışhrılmış suyun berrak olmasının olanağı yoktur. Rüzgarın çarpıttığı bir ağaç doğrulamaz. Bütün gereksiz eylemleri bir kenara bırakın. Bütün rasgele eylemleri bir yana bırakın. Kendinizi alıcı duruma getirin. Aradığınız huzuru elini zin al hnda bulacaksınız.
248
365 GÜNÜN TAOSU
249 GÔRÜNÜŞ Bir dağ şelalesinden dökülen, O uzun nehir denize dofru yol almaya çalışır. Bir kaya sırtı sıkıca sardığı halde onu, Güçlü akıntıları şiddetle saldınr ateşten yatağına. Kızgın dalgalar taş izlerini sürer labirente doğrn, Ve gemiler manevra yapmakta zorlanır. Bu noktada duran bir adam bütün bir ordunun ilerlemesini engeller, Ve şairler kartalların yuvalarının arasında esin bulmaya çalışır. Yangtze Nehri boyunca yüksek bir uçurum uzanır. Bu nokta da nehrin yolu alabildiğine daralır ve suyun dar geçitten aşağı akmadan önce geniş bir körfeze do� çekilmesi gerekir. Aşağı daki kayalar çok tehlikelidir, bu yüzden bugün bile gemiler bu uzantıyı aşmakta zorlanırlar. Uçurumun tepesinde eski çağlarda yaşamış bir adamın şere fine yapılan Beyaz Kralın Tapınağı vardır. Sayısız tarihsel olay y aşanmışbr burada. Ortaçağlarda burada ünlü bir strateji uzma nı çok az bir kuvvetle koskoca bir orduyu yenmişti. Daha sonra lan ünlü şairler nehrin ve dağların muhteşem manzarasında esin bulmuşlardı. Yakın zamanlarda buraları, yöresel bir dikta törün karargahı olarak hizmet vermişti. Doğada insana büyük bir güç veren yerler vardır. öte yan dan bu gücün savaş ya da barış için kullanılacağını belirleyen ki şinin karakteridir.
Hakim nokta için mücadele ehnek yeterli de
ğildir. Konum akılhca, bilgece kullanılmalıdır.
249
DENG MING-DAO 250 SAYGI Tek bir damlada bir nıiirekkep okyanusu, Fırçamın ucunda titreyen. Bembeyaz kdğıdın iizerinde askıda, Bir evren bekler var olmak için. Yaptığımız her şeyi saygı ile doldurmalı, saygı aşılamalıyız. Buna göre insan bu kavramla başlamamız gerektiğini düşünebi lir. Ama böyle değil. Saygı sadece deneyim ve özen sonucu orta ya çıkar. Yalnızca aşınlıklarımızdan usandığımızda saygı ve de ğer oluşabilir. Dünyamızla ilgili derin düşüncelere dalanlar kısa bir süre içinde büyük bir merak duygusuyla dolarlar. Yıldızlann mü kemmelliği, dağlann ve ırmakların güzelliği, tertemiz okyanus havasının canlandırıa özelliği içimizi sonsuz bir mutlulukla doldurur. Kendi küçük küçük girişimlerimizle her gün yaşamla rımızı yaratmalı ve düzenlemeliyiz. Sorumluluk duymalı ve ay nı zamanda bir insan olarak bildiğimiz, anladığımız her şeye hayranlığımızı ifade etmeliyiz. Ressam boş bir kağıdı elinin altında hazır tutar. Ortaya çıka cak resim, her şeyin hala gizil güç halinde olduğu o tek an kadar önemli olan resim değildir. Güzel ya da çirkin bir şeyler yaratı lacak mıdır? Madde ve zamana hak ettiği değeri veren bir şey ler yaratmak için gösterilen ağırbaşlı kararlılıktır saygı.
250
365 GÜNüN TAOSU
251 YAŞAMSALUK Salyangoz, kireçleşmiş zar içinde minik kristal; Bir parmaklık solucan, birfirkete ejderhası, Yaban arısı, kadifeden siyah ve san damlacıklar, Beyaz kelebek, ritıııi değiştirilmiş ıneııınuniyet patlaması; Çıplak çiçek soğanları, ufalanan toprakta cinsel organların beyaz dokunaç/arı, Armutlar, yeryiizii ve güneşin çocuk/an. Eğer yaşamla ilgili kuşkularınız varsa zamanınızın bir kısmı nı bir bahçeyle ilgilenerek geçirmeye ihtiyacınız var demektir. Büyük bir çeşitlilik göreceksiniz orada. Baktığınız her yerde oluşmakta olan dinamik bir olay göreceksiniz. Kim bilir belki de bu, lotusun çürümeye uğramış şeylerin ve çamurun içinden çı karak filizlenme biçimi ya da solucanın tozların arasında debe lenerek dans ediş biçimidir. Nemli toprağın kokusu garip bir bi çimde heyecanlandırır insanı; büyüyen ağaçların görüntüsü ola ğanüstsü cezbedicidir. Bir bahçeye ne kadar iyi bak.ılırsa bakılsın, orada sürekli bir entropi ve düzensizlik vardır. Bu iyi bir şeydir. Olması gereken yol budur. Bizim planlarımız ve güzellikleri hissetme duyuları mız kusursuz değildir. Zihinlerimiz doğanın çeşitliliğini kavra yamaz. Bırakın doğa rengarenkliğini sürdürsün. Çeşitlilik ya şamsalhkbr.
251
DENG MING-DAO
252 HAK ETME
Sunağın önünde diz çök. Tannna layık mısın?
Tanrıya ve kutsal Şeylere saygısızlıktan kurtulabilir, Sürekli bir ruhsal sevgi için çalışabilir misin ?
Tapınmak kolay değildir. Yalruzca haftada bir kez tapınağa gidip rahibin sizin adınıza şefaatte bulunması yeterli değildir. Gerçek tapınma her gün tanrınızın önünde kibirinizi kırma, ona saf bir yüreği ve kutsal sözcükleri sunma eylemidir. Bir keresinde ünlü bir kutsal lider gelmişti yaşadığım şehre.
5000 kişiye ilahi söylemeyi öğretti. O zamandan beri her gece
108
ilahi söyleme geleneği devam etmektedir. Hiçbir durma
umudu, "bitirme" şansı yoktur. Aynı şekilde tüm dini yazılar okunmalıdır. Bu, günlük tapın ma demektir. Bir kere başladığınızda bir daha ömrünüzün sonu na kadar duramazsıruz. Tembelliğe yer yoktur. Ağzınız ve bede niniz temiz, ruh haliniz iyi olmalı ve kutsal şeylere karşı olan sözler söylememeli ve eylemde bulunmamalısınız. Tannlanmı za layık olmalıyız. Bundan bir şey elde edip etmememiz önemli değildir. Bir ya nıt alıp alamayacağımız konusu ikincildir. Alacağımız ödül yal nız tapınma eyleminin kendisidir. Bu, dönüşümü sağlar.
252
365 GÜNÜN TAOSU 253 SABIR
Bu elma mücevher gibi,
Kırmızı ve yeşil gölgeleri
Ve kusıırsuz biçimiyle
Ne mucizevi bir meyve.
Meyve bahçesinin sahibi bir gün beni görmeye geldi. Her yıl en güzel meyvelerini sunarak saygıyla anar beni. Bir kez birlik te öğle yemeği yerken laf balıkçılıktan açıldı. Bana bir zamanlar balıkçılığı çok sevdiğini, ne yazık ki şimdi bunun için pek za man bulamadığını söyledi. "Sabırsız bir adamım ben" dedi. Ben de ona, onun çok sabırlı olduğunu düşündüğümü söy ledim. Her şeyden önce herkes ağaç dikip bunlar iyi meyve ve recek hale gelinceye kadar bir bahçeye bakıp, onunla ilgilene mezdi. Her an yapacak bir şeyler olduğunu ve meyve bahçeleri nin sürekli ilgiye ihtiyaç duyduğunu vurguladı. "Bu yılki elma lar biraz küçük" diye özür diledi. "Onları budasaydım çok daha büyük olacaklardı. Bir ağacı doğru düzgün budamak için bir adamın tam gün çalışması lazım. SOO'den çok ağaç için bu işin ne kadar zor ve pahalı olacağını tahmin edersiniz artık. Bu yüz den ağaçların diledikleri gibi gelişmelerine izin verdim, ama ürünümü hala pazara gönderebilecek durumdaydım." Elmalar tabii ki tatlıydı ve onun söylediği kadar da küçük değildiler. Tao'yu izleyenler bir şeyin oluşması için uygun bir zaman olduğunu söylerler. Tembel kimdir ve ağır iş nedir? Tao'yu izle yenler doğanın gösterdiği yoldan gidin, derler. Bu sabır ister. Ağaçlara ne zaman diledikleri kadar büyümeleri için izin ver mek gerektiğini bilen meyve bahçesi sahibi, her şeye rağmen iyi ürün· almıştı.
253
DE NG M ING-DAO 254 BİLMECE H angisi önce gelir , Deneyim mi, anlam mı? B iz çocukken, çok yaygın bir bilmece var dı: "Hangisi önce gelir , tavuk mu yumur tadan yoksa yumurta mı tavuktan?" B u bilmece öylesine zor ve insanın yakasını kur taramayacağı tür dendi ki, yetişkinliğimizde bile etkisini sürdürdü ve zor bir mantıksal duruma işaret eden bir klişe haline geldi. B elki de yaşamın anlamı biraz da kişisel görüşe bağlıdır. İn sanlar işe gider ve işler i yaşamlarındaki anlamın önemli bir kıs mını oluşturur. İnsanlar evlenip aile sahibi olurlar ve bunun kendileri için en önemli şey olduğunu söylerler. E ğer farklı işler de çalışsalardı ya da farklı kişilerle evlenselerdi veya dünyayı yadsıyıp rahip ya da rahibe olsalardı yaşamlarının anlamı fark lı olmayacak mıydı?
Öy leyse yaşamın birbirindan çok far klı anlamlar dikte ettiği insanlar var dır: F iziksel bir engeli olan insanın, sağlıklı doğmuş birinden çok far klı bir yaşamı olacakhr . Varlıklı, aristokrat birai lede doğmuş birinin, bir dilencinin çocuğundan kuşkusuz çok farklı bir bakış açısı olacaktır.A sya' da doğmuş bir i, A vrupa' da doğmuş birinden çok daha far klı bakacaktır yaşama. ôyleysa hangisi önce gelir? A nlamın bizim tarumlamalan mız sonucu or taya çıkbğıru söyleyenler mi, yoksa içinde bulun duğumuz şartlann anlamı belirlediğini iddia edenler mi?
254
365 GÜNÜN TAOSU
255 BELİRSİZ İlkbahar övünme zamanıdır. Sonbahar gelince, insan mutlak olan pek az şey olduğunu görür. Yaşam gizem ve belirsizliktir, Kışa doğruysa rahat ve barışık görünür. İnsan gençken kahramanca girişimlerde bulunur. Dünya mutlaka irademize boyun eğecektir. Ve yine sanırız ki, biz mut laka büyük şeyler yapacağız. Toplumsal adaletsizlik düzeltile cek, büyük sorulara yanıt bulunacaktır. Bir keresinde usta bir yazarı görmeye gitmiştim. Uzun süre dir emekli, beyaz saçlı, kırılgan bu bayan yazar, keskin zekalı ve zevk sahibi biriydi. Bense acemi bir yazardım. Yüzlerce yazarın yazılarını baskıya hazırlamıştı. Ona tüm kaygılarımı yağmur gi bi yağdırmış'.ve öğretmenlerimin hiçbir zaman yanıtlayamadık ları soruları sormuştum. "Evet." Tüm yanıtlan biliyordu. Ve tüm istisnaları da biliyordu. Yaşlı bir insanın daha genç bir insa na söyleyebileceği en iyi şeyleri biliyordu. "Evet." Evet, olumla ma. Evet, araştırmayı sürdürmede olduğu gibi. Evet, nihai ya nıtların olmadığı gibi. Günlük sorunlara acil cevaplar bulmaya çalışırdım. Şimdi, bu denli kaygılı değilim. Bilim mi şeyleri doğru olarak açıklıyor yoksa din mi? Metafizik düzeyde iyi ve kötü var mı? Bir tane mi Tanrı var yoksa birçok mu? Ya da hiç Tann yok mu? Bu sorula ra yüzlerce cevap verilebilir. Hepsi biliniyor, ama kimse aynı fi kirde buluşamıyor. Bugün bunun çok iyi olduğunu düşünüyo rum. Bırakalım tümüyle doğru olmayan yüzlerce cevap gelsin. Soruların sorulmuş olması bile yeterlidir.
255
DENG MING-DAO
256 ÔZNEL Yaşamın anlamı özneldir. Neden evreni sertlikle yıkıma uğratıyoruz ki? Seçeneklerimiz neye göre belirleniyor? Her şeyden önce bir şeyler yapmak için sınırsız bir özgürlüğümüz yok. Kendimizi, cinsiyetimiz, ırkımız, ekonomik durumumuz, ayrıca hem gene tiğin hem de yaşamdaki rastlanbsal süreçlerin belirlediği kişili ğimizle sınırlanmış bir durumda buluyoruz. Dahası, diğer in sanların yapmamız gerekenlere ilişkin fikirleriyle karşı karşıya geliyoruz. Bu bizi daha da sınırlıyor. Herhangi bir kültürde doğmuş bir insan başka bir kültürde doğmuş bir insandan tümüyle farklı seçeneklere sahip oluyor. Her ikisi de güzel bir yaşam sürebilir, ancak bu yaşamlar pek çok bakımdan birbirlerinden kesinlikle farklı özellikler göstere ceklerdir. Buldukları anlam farklı renk düzenlerinden gelecektir. Bir insanın yaşamının başka bir insanın yaşamından önemli ol duğunu söyleyemeyiz. Yaşayan ya da yaşamış olan herhangi bir insanın bir diğerin den gerçekten daha iyi olduğunu söyleyebilir miyiz? Onların yaşamlarında yalnızca seçeneklerin yaşama geçirildiğini görü rüz, yapılarında var olan anlam farklılıklarını değil. Yaşamdaki bütün anlam özneldir. Bu anlam biz öyle tanım lamadığımız sürece tanrıya, aileye ya da benliğe bağlı değildir. Yaşamdaki hiçbir şeyin kendi içinde ya da kendiliğinden anlamı yoktur. Nesnelere ya da ilişkilere anlam yükleyen biziz. Hepi miz anlamımızın yapısını güzelleştirmeye çalışırız, ama sonun da bunun tamamen öznel olduğu duygusundan kaçamayız. Kendi modellerimizle evreni tahribata uğratmamak daha iyi dir.
256
365 GÜNÜN TAOSU
257 YOL AÇMA Yaz sonlannda gökyüzünün nefesi nemli ve sıcaktır. Kasvetle örter yeryüzünü. Bir anda ağır bulutlar bir araya tap/anır. Kutupsal bir hava dalgası soğuk bir tırmık gibi geçer. Meşe palamutları kurşun gibi düşer, Ve yeni bir rüzgar çıkıverir.
Havanın sıcak ve nemli oluşu insanda bir kasvet ve atalet duygusu uyandınr. Herkesin içini bir sıkıntı kaplar. Mevsimler değişmeye başlarken kutuplardan taze hava gelir. Oluşan bulut lar yağmur şeklinde dökülür ve nemli hava, taze ve serin bir esintiyle yer değiştirir. Geceleyin gökyüzü öylesine hızla değişir ki, birbiriyle çarpışan bulutlar şimşek çakmasına neden olur ve gökgürültüsü göklerin dönüşünü müjdeler. Ayru şey insanın yaşamı için de geçerlidir. Eğer gökler uzun süre durgunluğa, hareketsizliğe dayanamasaydı, durgunluk bu rada nasıl varlığını sürdürebilirdi? Yaşamda kendimizi tı�ış ve hayal kınklığına uğramış bir durumda buluyorsak kaçırul maz çıkışı aramalıyız. Hiçbir şey kalıcı değildir, öyleyse bizim engellerimiz nasıl kaha olabilir? Şeyleri tekrar kaha hale getiren uygun dururnlan aramalıyız. Öte yandan kimileyin durgunluk bizim tembelliğimizden ya da yetersizliğimizden kaynaklanır. Bu durumda inisiyatif gös termesi gereken ve kasvetli ortamlarda harekete geçici olan biz olmalıyız. Elverişli bir durum görür görmez harekete geçmeli yiz. Kendimize ve olaylara tümüyle yoğunlaşmadığımız sürece, yeterli biçimde eylemde bulunduğumuzu söyleyemeyiz.
257
DENG MING-DAO
258 TEMİZLEME
Erken sonbahar yağmurları yapışkan sıcağı temizler.
Değerbilir bir gezgin kristal gökyüzünü ve kuru havayı içine çeker. Uzak dağlar daha engin
ve
nıavi görünür,
Ve şelalenin sesi gitgide yükselir. Sonbahar geliyor. Hava daha kuru ve taze hale geldi. Yaz meyveleri toplanıyor; emeğin harareti soğumaya başlıyor. İlkyazda hepimiz o yılın işlerinin ilerlemesi için uğraşmak zorundaydık. Yazın ateşin ve gücün hayranlığıyla cümbüş yap tık. Şimdi artık işlerin gevşemesine izin vermeye başlayabiliriz. Tıpkı balkabaklarının dolmaya başladığı, kabakların ağırlaşıp sarardığı ve yaprakların ılık renklere bürünmeye başladığı gibi, biz de olgunluğa, yumuşaklığa ve sessizliğe kavuşmak isteriz. Artık hasat zamanıdır. Ama her ekim ve büyüme mevsimi aynı zamanda ardında fazlalıklar ve kaçınılmaz bir artık bırakır. Yazın tozu gitme zamanını uzatmaktadır. Tarlalardaki anızın ya kılması gerekecektir. önce her yerde hasat yapmalı, ardından her tarafı temizlemeliyiz. Hasat aynı zamanda temizleme ve stok yapma zamanıdır.
258
365 GÜNÜN TAOSU
259 KÖPRÜ
Düş kemeri titrekçe parıldar fırtına bulııtlarının içinde: Cennet ve yeryüzü arasında bir köprü. Onun girişini bıılıııak zor mu zor.
Efsanelerde gökkuşağının, cennetle yeryüzü arasında köprü
olduğunu söylerler. Bu köprüde yürümenin ne kadar zor olduğunu bir düşünün. Gökkuşağı sadece pek ender olarak ortaya çıkmakla kalmaz, ye ri kolayca bulunmaz da. Tam ufuktaymış gibi görünse de, biz ona ne kadar yaklaşırsak o da bizden o kadar kaçar. Ucunu bul mak, hatta altında durup yüksek kemerinin üzerinde duran ser semletici yükseklikleri düşünmeye dalmak çok daha imkansız dır. O gizli yolu rastlantı sonucu bulabilseydik, onun yağmur damlalarından oluşan yüzeyinde tanrıların kucaklaşmalarına doğru yürüyecek kadar hafif ve saf olabilir miydik? Arkadaşım bir keresinde üç katlı bir gökkuşağı gördüğünü söylemişti. Gerçekte ne kadar ender rastlanan bir şeydir bu! Bel ki de onu gördüğü yer kutsanmış bir yerdi ve böylesi bir güzel lik ona gösterildiği için şanslı olmalıydı. Peki ya, üç tane aşılamaz köprüye ihtiyaç duyuyorsa eğer, ne kadar yükseklerde olmalıydı cennet?
259
DENG MING-DAO
260 UYARIM
Seks, kahve, likör ve sigara
Günümüzün totem/eridir.
Uyarılma duygunun yerini aldı.
Bııxii niiıı dünyasında talihsiz eşitlikler vardır: Yakmlık mı istiyorsun? Seviş.
Eııerjik mi olmak istiyorsun? Kahve iç.
Çekiııgl'ıılikteıı mi kurtulmak istiyorsun ? Şarap iç. Moda olan bir dayanak mı istiyorsun? Sigara iç.
Nasıl oldu da bunlar doğal olarak yapılması gerekenlerin ye rini aldı? Çünkü insanlar yapay uyarıcılar olmaksızın bunların nasıl yapılacağının yollarını unuttular. Neden yakınlığı duyarlı lıkta, enerjiyi sağlıkta bulmaya çalışmıyoruz? Engellerimizi aşa bilirsek çekingenliğimiz ortadan kalkacakhr. Bir şeylere sahip miş gibi görünmek zorunda da kalmayız. Ancak o zaman çiçek açacakhr Tao.
260
365 GÜNÜN TAOSU
261 SESSİZLİK
Sessizliği ara. Sessitlikte mutlu ol. Sessizliğe tapın. İnsan yolda ilerlerken gitgide sessizliği daha çok ister hale gelir. O büyük bir rahatlık, avunç ve huzur kaynağı olacakhr. Derin bir sessizlik ve sakinliğe ulaştığınız .zaman yüreğiniz de büyük bir memnuniyet duyacaksınız. Burası nihayet saldın ya ve savunmaya gereksinim duymayacağınız, gerçekten açık olabileceğiniz bir yerdir. Burada kutsama, hayret, saf ve kutsal bir şeye ulaşmaktan kaynaklanan korku ve hayranlıkla dolu saygı duygı.ısunu hissedeceksiniz. Daha sonra sessizliğe hayranlık duyacaksınız. Bu pek çok ki şinin kaçırdığı bir huzurdur. Bu Tao'nun güzelliğidir.
DENG MING-DAO 262 YALNIZLIK
Yalııızlık ümitsizlik değil, Bir fırsat olmalıdır. İnsanlar neden yalnızdır? Bunun nedeni, kendilerini hiç kim seyle ve hiçbir şeyle bağlantılı hissetmemeleridir. Onların, değer verildiklerini, bir şeylerin parçası olduklarını ve çevrelerinin on lara karşılık verdiğini hissetmeye gereksinimleri vardır. Bunlar olmadığı zaman kendilerini soyutlanmış hissederler. Yalnızlıkla mücadele etmenin en belli başlı stratejilerinden biri arkadaş edinmek ve aile sahibi olmaktır. Bu her zaman ku sursuz sonuçlar vermez. Kimileyin bir ilişki ya da aileden kay naklanan sorunlar yalnızlığın şiddetine ağır basar. Kendi kendi ne yetmek çok daha iyidir. O zaman insan birilerini sevse de sevmese de yalnızlıktan dolayı acı çekmez. Bazı insanlar kendine yeterliliğin bir mit olduğunu iddia eder ler. İnsan sosyal bir hayvandır derler; insanlar topluluk dışında yaşamayı başaramazlar. Ancak gerçek kendine yeterliliğin bu şe kilde anlaşılması doğru değildir. Bizim işaret etmeye çalıştığımız, kişinin kendisi ve etrafındaki evrenle en üst düzeyde bağlantılı olduğunu hissetmesidir. Bu, kişinin diğerleriyle birlik içinde ol masına engel olmaz, ancak toplum kişinin tek beraberlik kaynağı haline geldiği zaman görülen aşınlık ve eksiklikleri önler. Tao bizi kuşatır. Tao'yla birlikte olan biri kendini yalnız değil, doğal döngünün bir parçası olarak hisseder. Suyun balığın etra fını sardığı gibi Tao da bizim etrafımızı sarar. Kendimizi yalnız hissediyorsak, bu, nasıl tümüyle Tao'nun içinde olduğumuzu unuttuğumuz içindir. Bu yüzden yalnızlık bir fırsat olabilir. O bize, Tao'nun desteğinden çok kendi bencil kimliğimizle yaslan dığımızı anımsatır.
262
365 GÜNÜN TAOSU
263 KARŞI NOKTA Yakıcı bir sıcak var bııgün. Vadinin sıcaklığı kıyıya kavuşmak için çekildi. Sonbaharın serin giinleri yalancı yazla dans ediyor. Siyalı içre beyaz, beyaz içre siyah. Sonbahar geliyordu, ama bugün ani bir dönüşüm oldu. Ha va yazdan daha sıcak şimdi. Serinleme eğiliminin orta yerinde onun karşıtı yaşanıyor. Tao'yu izleyenlerin zihinlerinde yaşamdaki ikiliğin sınırları açıkça çizilemez. Ufukta bir netlik yok. Günün geceyle kesin bir sınırı yokhır. Mevsimlere göre değişir. Yazın sonbahara dönüşü mü basit, düz bir devamlılık içinde olmuyor. Karmaşıklık ve karşı nokta var. Doğa böyle ince ayrıntılar, hatta sahte görünüşlerle doluysa, yaşamın ritimlerini yanlışsız bir şekilde izleyebilmek için ne ka dar bilge olmamız gerekir?
263
DENG MING-DAO 264 MÜDAHALE FTMEME
Bu gölü seviyorum, Göksel gözyaşlarının havzası, Aysal çekimle egilmiş Çarparak kıyılarına. Bu dağları seviyorum, Sert, çıplak kaya çıkıntıları, Okyanusların oyduğu, Bilinmeyen bir zamanda kaldırılmış, Bir burçak tarlasında tek başlarına, Gümüş yamaçların yardığı. Nöbetçi bir baykuş gözünü kırpmadan bana bakıyor, Ve ötelerde yüksek dağların ormanları Uzaklardaki ayla bir ritim oluşturuyor.
Araştırmacılar ve mühendisler dünyayı istila etmiş durumda lar. Issız yerler turistlerin gürültüsüyle bayağılaştı. Onların ter mometrelerine ve bıçkılanna gereksinimimiz yok. Köprülere ve
anıtlara ihtiyacımız yok. Tao'nun bağlamı içinde bu, insan hırsla rının dünyayı yıkıma uğratması ve taze meyvedeki sinekler gibi
kırsal manzaranın üzerine üşüşülmesidir. Bunım yerine,
bu
gi
zemli dünyaya yük olmaksızın yalnızca onun içinde yürümeliyiz.
264
365 GÜNÜN TAOSU
265 MASUMİYET
Siyah ve turuncu kelebek Neşeyle uçan.
Kanatları bir rahibenin elleri gibi: Önce iist üste dua ederken, Sonra açılmış verirken.
Dünya savaşa doğru gidiyor. Liderler güzel söz söyleme sa natlarını ilerletiyorlar. Ordular sınır boylarında yığılıyorlar. Dünya, öyle görünüyor ki, çahşmadan hiç yorulmayacak. Yaşamda masum olanı anımsamalıyız. İnce, hassas, zarif ve güzel olanı. Kelebek bir gün yaşar. Bu dünyaya gelmek için çift leşmek ve uçmak dışında pek az nedeni vardır. Gideceği yeri sorgulamaz. Ömrünü uzahnak ve kaderini değiştirmek için sim yayla uğraşmaz. Kısaak yaşamını mutlulukla sürdürür. Kelebek her zaman güzel olana doğru çekilir. İster bir otun kenarındaki güneş olsun, ister kan kırmızısı bir güli,in kenarı ol sun, kısaak yaşamını hep güzellikler üzerinde geçirir. Kızgın ve anlamsız olan kelebeğin yanma yaklaşmaz bile. Ne den birbirimizde masum olana değer vermeyi öğrenmiyoruz? Kim bilir belki de çirkin olan üzerinde konuşarak, düşünerek çok fazla zaman harayoruz. Pratiklik ve gerçekçilik adına stratejiyi, savunmayı, toprak elde ehneyi, kazana ve üstünlüğü düşünü yoruz. Bir kelebek gibi olmak için çok geç kaldık. Ama en azın dan ona değer verebilir, onun yalın varlığına mümkün olduğu kadar çok yaklaşabiliriz.
265
DENG MING-DAO
266 TAKDİR ETME
Giineş bugün on iki saat içinde doğdu ve battı. Kemerli dallardan altın armutlar topladık.
Kadim tapınağa ulaşan
Bin basamağı tırmanarak
Tanrılara adak/arımızı sıındıık.
Gece indiğinde sıcak bir dostluk içinde otıırdıık. Hilal şeklindeki ay da bize eşlik etti.
Gümüş örgülü nehirden aldığımız suyu, Toprak testide kaynamaya bıraktık.
İyi bir çay demlemek kolay değildir.
Ama bu çaydanlığın saygıdeğer bir tarihi var.
Bir bilim adamı bir zamanlar bütün kitaplarını onun için rehine venııiş. · Artık çaya antik bir lezzet yayılıyor.
Sonbahar gündönümü yaşam üzerine düşünme zamanıdır. Bol ürün aldığımız zaman şükranlarımızı sunarız. O güne değin yıl zor geçtiyse elimizde olanla yetinir ve fırsat doğduğunda da ha iyisini yapmaya karar veririz. Yaşama teşekkür etmek için bolluğa ya da zenginliğe ihtiyacımız yoktur. Dünyanın: güzelliği için minnet duymamız yeter.
266
365 GÜNÜN TAOSU
267 USUL Yaşlı bir adam granit bir basamakta oturur. Çok değerli bir gitan alır eline Teller duyguyla çarpar. Yüreğini açmak için dinleyiciye ihtiyacı yoktur. Bir çocuk hevesle onun usulünü öğrenmek ister. "Usul mii?" diye sorar adam yavaşça. "Benim usulüm Yaşamın uzun yolundan, yiireğiıı çarpmasından Ve neşeden ve sevilen insanlardan ve yalnızlıktan Savaştan, zulümden Doğan bir bebekten Gömiilen ana babalardan, arkadaşlardan Oluşmuştur. Benim ölçüm büyük ayının yedi yıldızıdır. Gitarımın boşluğu cennet ve yeryiizii Arasındaki uzamdır. Sana nasıl usulümü gösterebilirim? Sana ait yepyeni bir yaşamın var. "
Yaşamda herkesin bir usulü vardır. Yaşlıların perspektifi var dır, gençlerin gücü ve enerjisi. Birbirimizden öğrenebiliriz, an cak öteki kuşakların edinmiş olduklarına sahip olamayız. Herbi rimize kendi kuşağı biçim verdi ve zamanımızın sınırlamalarını aşmak gerçekten nadir görülen bir şeydir.
267
DENG MING-DAO
268 DOÖA Bilgiyükünden sırtım kamburlaştı. Gözlerim tarihin sözleriyle bulanıklaştı. Bilgiyle kuşatılmış olsam da, Yarışamam doganın kusursuzluguyla. Öğrenme pek çoğumuzun paylaşbğı bir tutkudur. Eğitimin büyük bir çekiciliği vardır ve uygarlığın başardıklanna büyük bir hayranlık duyarız. Kütüphanelere ve müzelere gideriz. Kral Jann mezarlanndan çıkanlanlan gösteren sergilere gideriz. Yeni keşiflerle büyüleniriz. Yine de penceremizden dışan bakıp da kusursuzluğu içinde bir ağaç gördüğümüzde, tembel tembel ge zinen bir kediyi seyrettiğimizde ya da mavi bir alakargarun pa nltısını gördüğümüzde bu yaşamdaki bambaşka bir güzelliği ve zeka düzenini görebiliriz. İnsanlığın yarattıkları doğanınkilerle karşılaştınlamaz. Uy garlığın ürünleri doğanın denge ve anlığına sahip değildir. Ba şanlanmız pek ç<;>k kez karışık güdüler, kar, zorluklar ve ün ar zusuyla lekelenir. Bir şeyler başarınz, ancak sonuçlannı önceden göremeyiz, çünkü eylemlerimizi daha geniş bir bağlama oturta mayız. Doğa birbirleriyle çekişen güçlerin, dişle pençenin, ağıyla (sı vı zehir) parfümün, çamurla dışkının, yumurtayla kemiğin, şim şekle lavın bir araya gelmesiyle oluşan bir yığındır. Karmakan şık görünür. Olağanüstü görünür. Ancak bütün bu akıl almaz iş leyişine karşın, bizim toplumumuzda yapılan işlerin çok çok ötesindedir. Yaptıklanruzı düşünün. Ne kadarı doğanın mükemmelliğiy le karşılaştırılabilir?
365 GÜNÜN TAOSU
269 ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
Ayakkabı bagınızda bir düg'iim oldu mu hiç? Onu açmak için egilmek zorundasınız. Yaşamdaki zorluklar hepimizi etkisi altına alır; hepimiz fela ketlere karşı kendi tarzımızda tepki gösteririz. Bazıları yenilip pes eder, bazıları şiddete, sertliğe başvurur. Bazıları kararlılıkla rını sürdürür, bazıları hileye başvurur. Genel olarak bakıldığın da zorluklar kişiyi yere serer. Tao'yu izleyenler zorluklarla karşı karşıya kaldıklarında al çakgönüllülükle davranırlar. Duruma uyum gösterirler. Onun önünde eğilir, bir çözüm bulana değin durum üzerinde yoğunla şırlar. Ne aşın güç uygular ne de uysalca kaderlerine razı olurlar. Durumu inceler ve dikkatli bir şekilde çözerler. Tıpkı ayakkabı nızdaki düğümü çözmek için eğildiğiniz gibi, onlar da yardım ve rehberlik bulmak için eğilirler. Uysal ve güvensiz olduğumuzda alçakgönüllülük bile hata olabilir. Bazı insanlar kendilerini öylesine küçük görürler ki, kendi kendilerini baltalarlar. Yeteneklidirler, ancak kişilikleri öy lesine bölünmüşhir ki, gizilgüçlerini yaşama geçiremezler. Bu nederıle alçakgönüllülüğün bile sınırlan olmalıdır. Diğer bühin şeyler gibi o da doğru biçimde uygulanmalıdır.
269
DENG MING-DAO
270 SÜPÜRME
Altın renkli şafak kursu sarp kayalıkları çevreler.
Yaşlı kadın tapıııağın merdivenlerini süpiirnıek için eğilir. Her taşı sevgi dolu bir özenle yıkar.
Kaç mümin onun yaptığı işin farkındadır ki?
Şafakta muhteşem bir tapınağa gittim. Tapınağın mimarisi insan ruhunu öylesine üstün bir düzeyde yansıtıyordu ki, bir hazineydi adeta. Kuşaklar boyu müminler onun kutsal bölüm lerine adaklarını bırakmış, yüzlerce rahip onun kutsanmış bö lümlerinde aydınlanmaya ulaşmış, binlerce insan onun kutsal salonlarında yaşamda ve ölümde kutsanmıştı. Oysa ben basamakları sessizce süpüren yaşlı kadından göz lerimi alamıyordum. Yaptığı işe mükemmel düzeyde yoğunlaş mıştı. Adeta kendini adamıştı. Ayrıntılar konusunda son derece titizdi. Onun hiç fark edilmeyen eylemi gerçek kutsal bir ruhu gösteriyordu. Günün sonraki saatlerinde tapınağa varlıklı insanlar geldi. Parlak renkli oyuncaklarıyla çocuklar tapınağın gri taşlarını çiğ nedi. Başrahip töreni başlatmak üzere öne doğru yürüdü. Ra hipler sessizce dua ederek geçtiler. Bu yoldan başlangıcından beri yürüyenlerin arasında kaçı kendi adanmışlıklarını olası kılan kutsal hizmetin farkındaydı ki? Bu yolda yürüyeceksek onu hazırlayanları onurlandırmalıyız.
270
365 GÜNÜN TAOSU 271 SÔZ Genç kız çelik tellerde halk ezgileri çalar. Cırcırböcekleri rahipler gibi şarkı söyler. Ben ilkyaza özgii bir hoşnutlukla yiiriidiim. Genç bir adamsa yol gösterici arıyordu.
Birisi yolda epeyce ilerlemiş olabilir, ancak tüm içtenliğiyle yol gösterici arayan bir acemiyle karşılaştığı zaman hiç tereddütsüz ona yardım �tmelidir. Eğer böyle birisi size gelecek olsaydı ona ne söylerdiniz? Ben bugün böyle birine şunları söylerdim: "Başlama zamanı en değerli zamanlardan biridir. Son derece heyecanlı ve muhteşem bir gelişimle dolu olabilir. İlk yapılacak şey bu uzun yolda gitmeye karar vermektir. "İlk başladığım zaman bir yaşam boyu sürecek bir söz ver dim. Öğretmenimden en az yedi yıl boyunca öğreneceğime ka rar verdim. Bugün yedi yıldan fazla bir zaman geçti, ama temel unsur hala aynı söz. "Ancak verilen sözün sürdürülmesi için başka şeylere de ge reksinim vardır. Disiplin gerekir. Bu, bir şeyler zorlaştığı zaman sabırlı, direngen olmak demektir. Sıkıntılı durumlar yaşamın ki şiyi deneme ve kusursuzlaştırma yoludur. Böyle olmasaydı kişi liğimizi geliştiremezdik. "Pirinç değirmende un haline getirildiği zaman güçlüğe uğ rar. Yeşim taşı yonrulduğu zaman kayba uğrar. Ama ortaya çı kan şey özel bir şeydir. Siz de özel olmak istiyorsanız, şeyler zor laşsa bile onlara bağlı kalabilmelisiniz." Söz ve disiplin - bu sözler Tao'yu arayanlar için en değerli sözlerden ikisidir.
271
DENG MING-DAO 272 KARARLIUK
Bayan kelebek, Sizi bir hafta önce gönnüştüm. Şimdi geri geldiniz, Aşığınızla beraber. Birbiri ardına uçuşlarla, Ve helezoni teğet/erle: Kim bilir kaç kez Mutlulukla döndünüz! Aşık kelebeklerle ilgili bir öykü vardır. Birbirlerini öyle çok seviyorlardı ki, öldükleri zaman bile yürekleri inançla birbirine bağlıydı. Tannlar onlann kendilerini birbirlerine adamalanrun onuruna kelebeğe dönüştürdü onlan ve yaşadıklan yeniden do ğuşlarda hep birlikte geri dönmelerine izin verdi. Biz de sevdiğimize karşı böylesi bir inanç ve kararlılık göste rebilir miyiz?
272
365 GÜNÜN TAOSU
273 HELEZONLAR Oç ince enerji akımı: ' Yeşim taşından sütunun etrafındaki çift helezon. Bu panldayan varlık Yaşamın gücüdür. Derin bir meditasyonda iken yaşam gücünün farkında ol mak mümkündür. İçinize bakmayı öğrenirseniz bunu görebilir siniz. Bu gücü elektrik, güç, ışık ya da bilinç olarak tanımlamak bir ölçüde doğrudur. Ancak bu tanımlar yetersizdir. Onu kendi niz görmelisiniz. Kendiniz hissetmelisiniz. Kendi kendinize bil melisiniz. Onun huzurunda olmak en eskiyle ilgili, temel, gizemli, Şa manistik ve derin bir şeyin önünde olmak gibidir. Onun huzu runda olmak, tüm gönderimlerin sessizleşmesine, derin ve hay ranlık.la kanşık bir saygı duygusu bırakarak tüm duyulann za yıflamasıria yol açar. İnsan son derece büyük bir hayranlıkla ona doğru çekilir. O bizim pervaneye benzeyen bilincimizi ateşleyen çok güçlü bir alevdir. Kendi etrafına sanlan bu enerji kolonu gelişimimizin tüm devrelerini içine alır. Bizim ruhumuzdur o; bizi canlandıran ve bize farkındalık kazandıran güçtür. Yaşamınızı tümüyle bağla mak ve dolu dolu yaşamak istiyorsanız bu iç güce uymanız çok önemlidir. Onunla uyum içinde olduğunuz zaman insan olma nın dinamikleriyle sarmaş dolaş olacaksınız.
273
DENG MING-DAO
274 YALNIZLIK Ne izlediklerim Ne izleyenleri111 var: Sadece bıı dağlık terasta Yerin ve göğün enginliği var. Gökler bilse de 111ııtlak olanı, Neşe de keder de bizim seçimimizdir. Yapayalnız duruyoruz bu yaşamda. Kimse bizim yaşamımı zı bizim için yaşayamıyor. Ne bir ilaç ne de bir büyü bir an için bile olsa bizi kendi yaşamımızdan çekip alamaz. Bunu reddede biliriz, ama yaran yoktur bunun. Tek başımızayız burada, her değerli anı kendi iradelerimize göre yaşamak için. Eskilerin gelenekleri ve bıraktıkları örnekler bizim için yarar lı olabilir, ancak sonuç olarak onlar sadece referanslardır. Benzer şekilde bizim arkamızdan gelecek olanlar da yalnızca bize ait olanları dikkate alır ve irdeler. Önemli olan varlıktır, saf varlık. Olduğunuz şeyi, kendinizi kabul edin. Neyseniz o olun. Göklerde tanrılar varsa, belki onlar geleceği biliyorlardır. Bir insan olaraksa ben yalnızca geleceğin gelecek olduğunu söyle yebilirim. İlerleyelim ve geleceğimizi kuralım, ama onu olası olan en güzel biçimiyle kuralım. İnceliğin ve zarifliğin derecesi irademiz ve kişiliğimizin kusursuzluğuyla belirlenir. Bu neden le, kötü talih ve zorluklardan yakınmayalım. Kederli ya da mut lu olmanız tamamen sizin elinizdedir.
274
365 GÜNÜN TAOSU
275 ANLAŞILMAZLIK Tao hakkındaki yazılar özellikle anlaşılmazdır. Neden? Çiinkii yazarlar Tao'ya biiyük bir seugi besler, aziz tutarlar onu, Yolun saygınlık sağlamCJsı zordıır. Tembeller başka yere bakar. Azimli olanlar zenginlikleri bıılıırlar.
Bir zamanlar eksantrik bir yazı ustası şöyle demişti: "Sıradan bir insan çalışmalarımı beğenince ürperiyorum. Eserlerimi anla şılmaz bulduklarında ise memnun oluyorum." Tao hakkında yazılanların anlaşılması her zaman kolay de ğildir. Geçmişte pek çok kez, hatta uzun eğitim almış rahipler bi le dini yazılan doğru biçimde yorumlama konusunda zorluklar yaşıyorlardı. Bu nedenle bazıları Tao'yu izleyenleri mesafeli ve elitist olmakla suçladılar. Gerçekte Tao hakkında yazanlar yal nızca Tao'yu aziz tuttukları için anlaşılmazdırlar. Onlar yalnızca Tao'yu anlayıp değerini bilebileceklere gitmek için Tao'nun bil gisini istiyorlardı. Onlar Tao'yu, bir amacı olmayıp sadece me raklı olanlara sunarak kirletmek istemiyorlardı. Eğer dünyadaki herkes Tao'nun değerini anlayacak olsaydı, o zaman Tao'nun bilgisi herkese serbestçe verilebilirdi. Gerçekte, ustalar zaten bütün sırları başkalarına aktardılar bile. Sezgi ve kavrayışlarını bize iletmek için gösterdikleri sevgi dolu kararlılıklanyla mesajlarını bize anlatmaya çalışarak ken dilerini yıpratıp tükettiler. Yaşamın sırları zaten tüm kutsal ki taplarda yazılıdır. Onlar hep sır olarak kalıyorlar, çünkü onları gerçekten okumak için zaman harcamıyoruz. Çamurdaki mücevherleri görebilir misiniz?
275
DENG MING-DAO 276 AY
Gümüş disk: Bırak sana tannça diyeyim Sen, yansıtan yüzünle. Bu gece, bütün gecelerden de mükemmel biçimin, Varlıgın ulu. B u nu sen de biliyorsun. Henüz güneş batmadan ortaya çıkarsın, Gecenin elbisesini giymeden de mükemmelsin, Büyük bir görkemle gözlerini dikip aşağı bakıyorsun, Bu rıı/ısuz dünyayı pastoral kılmak için. Bugün hasat ayı var gökyüzünde. Gecenin kraliçesi en ku sursuz yuvarlaklığı içinde, yılın başka herhangi bir zamanından çok daha yakın bize. Çivit rengi gökyüzünde bir gümüş gibi parlıyor. İnsanlar bu geceyi pek çok nedenden dolayı kutluyor. Bazı ları için ayın güzelliğinin tadını çıkarma zamanı. Onu şeker, şa rap ve çayla tost yapıyorlar. Diğerleri içinse gevşeyip rahatlama ve hasat için şükranlannı sunma zamanı. Ay festivali kadınların festivali, onların tapınma zamanı. Ha sat ayı, serin karanlığın yazın parlak sıcaklığırun üzerinde yük selmesini sembolize eder. Bu bize evrendeki eşitliği aruinsatır: dişi ve erkek, sıcak ve soğuk, sert ve yumuşak - tüm bunlar bü-· tünsel bir dengenin parçası. Eğer kadınsanız bugün sizin tapınma ve kutlama geceniz. Bir erkekseniz kenara çekilip eşlerinize, annelerinize ve kız kardeş lerinize yalnız kalmalan için fırsat verme geceniz. Fakat hepi miz sonbahann zenginlikleri için şükran duyabilir ve gelecek kış için hazırlıklara başlayabiliriz.
276
365 GÜNÜN TAOSU
277BÜTÜN
Bu tavukların sunuluş biçiminden nefret ediyorum. Hepsi plastik bir torba içinde paketlenmiş Başsız ve ayaksız; Boyun, yürek, ciğer ve taşlık İçindeki boşluğa doldurulmuş. İnsanların niye birbirlerinden kopuk olduklarına hayret etmiyorum. Geleneklere bağlı insanlar yiyecek için alışveriş yaphkları za man hayvanı bütün olarak görmek isterler. Kişisel ilişkilerin da ha önemli olduğu ve yeryüzüne yakınlığın bir yaşam biçimi ol duğu kültürlerde insanların yiyecekleriyle de bölünmez bir iliş ki içinde olmayı istemeleri şaşırha değildir. Yiyeceklerini sabn alırlar ya da yetiştirirler, onları toplar, temizler ve pişirirler
-şükran duyarak yerler yiyeceklerini. Onlar karşısında duygu
sal değillerdir-pratik olmaları yaşamak için öldürmemiz gerek tiği gerçeğini anlamış olmalarındandır. Ancak yine de onları ayakta kalmak için öldürdüklerine şükranlarını sunarlar. Bugün yiyeceklerimizle bütünsel bir ilişki içinde değiliz. On
ların yetiştiği yerleri görmeyiz, mevsiminde yetişmeyen şeyler
yeriz, tanımadığımız kişiler tarafından yapılmış hazır yiyecekler
sahn alırız. Yiyeceğinizi tanımanın, nereden geldiğini bilmenin,
onu kendi ellerinizle hazırlamanın müthiş bir gücü vardır. O yi yecek, ister hayvan olsun ister bitki, bize gıda olmak içi_n yaşa mını vermiştir. Yapabileceğimiz en asgari şey onu tam olarak ve saygıyla paylaşmakbr. Günümüzde yaşayan insanların kendini soyutlanmış hisset mesi oldukça sık rastlanan bir şey. İnsanlar arkadaşları olmadı ğından, sahici deneyimler yaşayamadıklarından, kim oldukları nı bilemediklerinden yakınırlar. Yiyeceğimiz besin ve onu yeme biçimimiz bile bütünlükten yoksunsa, yaşamlarımızın geri kala
nında bütünlüğü nasıl hissedebiliriz?
277
DENG MING-DAO
2 78 TARİH Şafakla birlikte her yana yayılmış sonbahar ağaçları Sanki verniklenmiş gibi göriin iiyorlar, Eski lıir savaş alanına mesken tutmuş, Bıığıt hayaletler gibi bir tii rlii ayrılamaz buradan.
Yürürken derin bir kasvet hissettiğiniz sessiz yerler vardır. Eski savaş alanlarında durum böyledir. Burada insanlar ölmüş tür. Kararlılıklarının gücü hala çınlar. Böyle yerleri her ülkede bulabiliriz. Bu topraklar değerli ol salar bile genellikle kimse oralarda bir yapı kurmak istemez. Ölülerimizi unutmak istemediğimizi söyleriz. Onlar için anıt ya pılması gerektiğini söyleriz. Diğerleri de bu tür yerlerin insanı son derece rahatsız ettiğini, canlıların ölülerle birlikte yaşaya mayacağını söylerler. Tarih şimdiyi anlamamız için gereklidir. İnsan olarak zaman içinde bu noktaya nasıl geldiğimizin bilincinde olamazsak şim diyi ve geleceği planlayamayız. Hangi kaynakların ve köklerin hala canlı olduğunu bilmeliyiz. Bugün burada bu şekilde dışa vurduğumuz şeylerin nasıl böyle olduğunu bilmek zorundayız. Aynı zamanda, geçmişte yapılan hataları da bilmek zorundayız ki aynı şeyleri tekrarlamayalım. Tarih her zaman görkemli değildir. Tarihimiz kimi zaman melankolidir. Bunu kabul etmeliyiz. Bu yaşam korkunçtur ve in sanlar birbirine korkunç şeyler yapmaktalar. İyi ve güçlü adına yaşamamız bekleniyorsa, mümkün olduğu kadar çok temelimiz ve deneyimimiz olmalıdır.
278
365 GÜNÜN TAOSU
279 DİNGİNLİK Riizgiir bambuyu yerinden oynatır, Ama riizgar geçtiginde, Bambu sessizdir. Kaz buz gibi havuza iner, Ama kazlar uçtuğunda, Hiçbir iz kalmaz onlardan Ayııı şekilde, Kırmızı toz geçip gittiğinde Zihin dingindir.
Dünyanın işlerine kimileyin örtmeceli olarak kırmızı toz di ye değinilir. Bu, dünyayla bağlantının bir kenara itilmesinin ko lay olmadığını, aynı şek.ilde ona tu tunmanın da zor olduğunu ifade etmektedir. Meditatif bir bağlantı bulmaya çalışabiliriz, fa kat dünyanın uyanmları zihinlerimizi kasıp kavurmaya devam l'l tiği sürece gerçek dinginlik olanaksızdır. Kendimizi yaşamın zorluklarının dışında tutarsak, doğal olarak oradan ne bir yaklaşım ne de bir uyarım gelecektir. O za man zihin dingin kalacaktır. Dingin zihin varlığın en üstün hal lerini yaşayabilecek yetenektedir. Şüphesiz, sıkıntı ve keder yaratan kaynaklardan, tehlikeler den, fiziksel baştan çıkarıcılardan ve günlük yaşamın ayak bağ larından tümüyle uzak durmak bunu başarmanın bir yolu ola bilirdi. Bunu yapmaya hazırsanız ve böyle bir seçeneğiniz varsa böyle yapmalısınız. Çok kısa bir sürede tatmin ve mutluluk du yacaksınız. Ancak bu dünyada bir süre daha kalmaya zorunluy sanız ve hala huzur sanatını yaşamak istiyorsanız, daha mikro kozmik bir ölçekte geri çekilmeyi denemelisiniz. O zaman din ginlik en azından kısa sürelerle olasıdır.
279
DENG MING-DAO
280 ÖLÇÜ Doğum günleri, yıldönümleri, anma günleri, festivaller Yoldaki ilerleyişimizi ölçer. Kaç yaşındasınız? Geriye baktığınızda tatmin olduğunuz bir yaşam mı yaşadınız? Ne kadar zamandır kendinizi adamış bir durumda yaşıyor sunuz? Geçmiş yaşamınız bu anlamda kesintisiz bir gelişme içinde miydi? önemli bir dünya olayından bu yana ne kadar zaman geçti? Dünya ortak iyiyi yaratmada bir yol aldı mı? Bugün bir kutlama günü mü? Geçen kutlamadan bu yana ne ler yaphnız? Her geçen gün, yolda bir köşe taşıdır. Eğer yola yeni başlı yorsanız geriye bakıp geçmişteki bir yılı, on yılı ya da onlarca yıl süren sabır ve direnme dönemlerini anımsayacağınız günü ka rarlı ve istekli bir şekilde beklemek güzel bir şeydir. Bugün bir yıldönümünü kutluyorsanız, ilerleyişinizi sürdürdüğünüz dö nemleri bir hesaplayın ve memnunluk duyun. Tao'yu izleyenler doğum güiılerini kutlamazlar, yola başla yışlannın yıldönümlerini tutmazlar. Tao'yu izlemenin kesintisiz bir akış olduğunu, takvimle bozulmaması gerektiğini söylerler. Amaçsızca, başıboş gezinen yürüyüşçüler gibidirler, ne gidecek leri yoldan ve uzaklıktan ne de zamandan dolayı kaygılanmaz lar. Diğerlerimiz henüz bu saf kendiliğindenlik düzeyine ulaşa madı. Çünkü biz hala yolda güvenli bir yer sağlamaya çalışıyo ruz. Dönüm noktalannı, kendimizi cesaretlendirmek ve ilerleyi şimizi ölçmenin bir yolu olarak geçirmeyi istemek yararlıdır.
280
365 GÜNÜN TAOSU
281 İŞLENMEMİŞ Heykel bir kez bitti mi, Kollannı değiştirmek için çok geçtir.
Ancak hiç dolcunulmamış bir blok için Olasılılclar vardır.
Bir çocuk yetiştirmek kolay değildir. Her zaman örnek ver
mek. örnek olmak zorundasınız. Bazen hem çocuğun hem de
onu yetiştirenin, çocuğun yetişkinin yaptığı birtakım şeyleri
yapmaması gerektiğini anlamaları önemlidir. Bu ikiyüzlülük de
ğildir. Bilgeliktir.
Bir zamanlar babasının öğütlerine, "Siz de aynı şeyleri yapı
yorsunuz" diyerek tepki gösteren bir çocuk vardı. Baba çocuğu
bir tapmak figürleri oymacısına götürdü. Avluda büyük kifur ve gül ağacı blokları vardı. Stüdyonun içinde, üzerinde hala kes
ki izleri duran idollerden, parlak renklere boyanmış ve yaldız
lanmış şaheserlere kadar kimi bitmiş kimi yanm pek çok heykel duruyordu.
"Senden daha yaşlıyım" dedi baba. "Bundan dolayı daha çok
bu bitmiş heykellerden birine benziyorum. Başardığım şeyler de var, yanlışlarım da. Bu heykel bitirildiği zaman larının şeklini değiştiremeyiz.
artık onun kol
"Ama sen, oğlum tıpkı avluda şekil verilmeyi bekleyen
odun parçalan gibisin. Benim yaptığım hataları yapmaru istemi
yorum, bu yüzden de birtakım şeyleri yapmanı istemiyorum.
Bak bana. Evet, bazı şeyleri hal;i yapmaya devam ettiğimi söy
lüyorsun, peki bu sana, bir hata bir kez senin içine kazıldıktan
sonra onu tamamıyla silip atmanın ne kadar zor olduğunu gös termiyor mu? Beni taklit etme ve benim yaptığım hataları da
yapma. Ancak o zaman benden daha güzel olabilirsin."
281
DENG MING-DAO
282 ODAK İki satranç ustası karşı karşıya gelir Miizik, koro ve ses olmadan. Sandalyeler gıcırdamıyor, Seyirciler sessiz. Öyleyse neden insanlar özensizce meditasyon yapıyorlar? İki satranç oyuncusu karşılaştıkları zaman izleyiciler saygılı bir sessizlik içindedirler. Herkes neyin tehlikede olduğunu an lar. Herkes ustalara tam bir sessizlik ve yoğunlaşma ortamının tanınması gerektiğini bilir. Ancak sıra insanların meditasyonla ilgili tutumlarına gelince, gürültülü sokakların, düşüncesiz oda arkadaşlarının, kötü kokuların ve kirli odaların hiçbir etkisi ol madığı düşünülür. Meditasyon, her şeye karşın çevresel gerçek lerden soyutlanmış zihinsel bir eylem değil midir?
Eğer böyle olsaydı, meditasyon salonları olmazdı. Böyle ol saydı, teselli bulup rahatladığımız mekanlar olmazdı. Böyle ol saydı insanlar gizli bahçelerin sessizliğini aramazlardı. Meditas yon ek olarak yapılan bir eylem değildir. Salt rahatlama ve stres atma değildir. O insanın insanlığına odaklanmasının yolların dan biridir. Meditasyonda iyi olmak istiyorsak, doğru bir yerde yapma lıyız. Havanın temiz olduğu, doğaya yakın ve rahatsız edilme yeceğimiz yerlere ihtiyacımız var. O zaman dinginlik, huzur, sessizlik haline geçebiliriz. Eğer bir satranç oyuncusunun kesin tisiz odaklanmaya duyduğu gereksinimi anlıyorsak, meditasyo numuzun da tam bir özene gereksinimi olduğunu anlayabiliriz.
282
365 GÜNÜN TAOSU
283 SÜRE Giiııeş giiniin yarısı parlar,
Geri kalan zaman ayın hôkiıııiyetindedir.
Her tefekkiiriin de Uygun bir siiresi olmalıdır. Bazı rahiplar bir defada on altı saat meditasyon yaparlar. Ba zıları bağdaş kurmuş bir durumda öyle uzun bir süre otururlar ki, ayaklarının yanlarında nasırlar oluşur. Bazıları bedenlerini dik tutmak için desteklere ihtiyaçlar duyar ya da uyudukların da çenelerinde hissettikleri aayla uyanmak için çenelerini yerde duran sivri uçlu sopalara dayarlar. Bu hayranlık duyulacak bir şey midir? Ya da sadece saplantı mıdır? Meditasyonun uygun bir süresi olmalıdır. İnsan doğru yön temleri bulduğunda, bunlar yaşamın geri kalanından soyutlan mış bir eylem olarak görülmemelidir. Tao'yu izleyenler meditas yonu yapılması gerekli önemli bir şey olarak görürler, belli kişi lere veya topluluğa özgü olduğunu düşünmezler. Bu varoluşun asıl noktası yaşamaktır ve tüm yaşayanlar hareket eder ve bü yür. Bu nedenle meditasyon yaşamın akışıyla bütünleşmeli, öte ki şeyler üz.erinde egemenlik kurmamalıdır. Bunun bir istisnası vardır. Bu da kişinin kendiliğinden, do ğal olarak uzun bir meditasyon dönemine girmesidir. Bu dönem bazen günlerce, hatta aylarca sürebilir. Böylesi bir meditasyon zoraki bir oturuşla yapay olarak başlayan meditasyonla aynı de ğildir. Bu tümüyle farklı bir meditasyon biçimidir. Kişi artık ev renle birliktedir ve meditasyon bir eylem olmaktan çıkar. Doğal bir ifadeye dönüşür.
283
DENG MING-DAO
284 ÇEVRE Nasıl yaşayabilirsiniz Hiç dinmeyen trafik gürültüsüyle? Çöpün pis kokusuyla? Dağlann yerine binalann görüntüsüyle? Nehirlerin yerine caddelerin hareketiyle? Toprak yerine betonu hissederek? Güçleriyle, karmaşıklıklarıyla, tarihleriyle, uygarlık içindeki yerleriyle unlü metropoliten bölgeler vardır. Bu bölgeler aynı zamanda ruhsallığın merkezleri olamazlar. Onlara sadece açık gözlerle, açık bir yürekle bakmanız gerekir. Kutsal bir şey bura da nasıl kök salabilir ki? Trafiğin gürültüsü hiç bihnez. Günün ya da gecenin bir sa atinde bu dikkat dağıtıa gürleme, bu içten içe süren titreme, sal lantı, ince ve görünmez olanı bozar. Hava temiz değil, toz ve ku rumla doludur. Özellikle sıcak havalarda, çürüyen çöpün koku su cüzzam kokusu gibi binalardan dışarı taşar. Toprak nefes ala maz, betonun, asfaltın, çeliğin ve hurdanın altında havasızlıktan boğulmuş gibidir. Buralarda yaşayan bazı insanlar maneviyatla ilgilenir. Bu şe hir ortamında yüksek düzeylere ulaşmanın olası olup olmayaca
ğını bilmek isterler. Yanıt hayırdır. Böylesi bir şehir ortanunda tümüyle farkındalığa ulaşmak olası değildir. Çünkü farkındalı ğı yaşamak özel bir psikolojik duruma ulaşmak demektir. Bu da sessiz bir gelişme, eğitilme, ince ve görünmez olanın bilgisini gerektirir. Şehrin bütün o kükreyişiyle oradayken ilahi olanın şarkısı nasıl duyulabilir ki?
284
365 GÜNÜN TAOSU
285 AYDINLIK Ay, gün ortasında parlar. Usta, insanları kutsar. Alçakgönüllülük iyidir, ancak bazen amaca uygun değildir. Kendi özel alanı içinde kendi kendini geliştirmek iyidir, ancak bazen o da amaca uygun değildir. Neden? Çünkü insan hiçbir zaman başkalanna yardım etmek için girişimde bulunmazsa ve modem zamanlarda spiritüel olmanın olası olduğunu gösterir " se, insanlar inançlarını yitirirler. İnsanlar spiritüeı bir ustayı din lemeye özeleştiri duymak için değil, kusursuz olanı görmek için giderler. Geçmişte ustalar, insanların kendilerini görmeleri için dağ lardan inerlerdi. İnsanların arasına dönerek maneviyatın sağ lamlığını pekiştirirlerdi. Kalabalıklar arasında yürüyerek diğer lerinin de kendilerini eğitmeleri için esin kaynağı olurlardı. İliş kide oldukları insanlara yardım ederek doğrudan diğerlerinin yaşamlarıyla bağlantı kurarlardı. Kendi kendini yetiştirmek ve ruhsal olan üzerinde yoğunlaşmak iyidir, ancak insanın türdeş lerini hatırlamasının gerektiği zamanlar vardır. Varlığıyla çevresini aydınlatan bir insan gün ortasındaki ay gibidir - normalde saklı olan öylesine parlak bir oluştur ki, o en parlak ışığı bile gölgede bırakır. Ustaların insanlar arasında yü rümeleri de böyledir. Varlıklanyla, yollarına çıkanları aydınlatır ve mutlu ederler.
285
DENG MJNG-DAO
286 Ö GRETME Öğrendiğini geri ver. Deneyimini paylaş. Başkalarına öğretme konumundaysanız, hiçbir şey sakınma dan öğretmelisiniz. Bilgiyi tutmaya ihtiyacınız var mı? Yaşamın sırrını birbiri ardına on kere söyleyebilirsiniz, o yine de emniyet te olacaktır. Her şeyden önce sır yalnızca onu kendi yaşamların da gerçekleştirmiş insanlar tarafında bilinebilir, onu yalnızca işi tenler tarafından değil. Eskiden ustalar bencildiler. Kendileri akıl almaz bir zorluk içinde öğrenmişlerdi, buna karşılık olarak başkaları için de bu nu zorlaştırıyorlardı. Bunun ötesinde öğrencilerinin kendilerini geçmelerinden korkuyorlar, böylece her zaman birtakım ipuçla rını ellerinde tutuyorlardı. Ne denli aptalca bir tutumdu bu! Bir öğrenci, ustası yeteneklerini bastırmasına izin vermediği sürece nasıl olur da ustasına meydan okuyabilir? Tarafsız bir şekilde ve bilgiyi kendinize saklamadan öğretmelisiniz. İç gücünüzü geliştirdiğiniz zaman, o artık içinizde birikmeye başlar. Fakat garip bir durum yaşanır. Onu sonsuza değin tuta mazsınız. Bunu yapmaya çalışırsanız manevi enerji sizi yıkıma uğrahr:ıOnu makul bir şekilde (başkalarını iyileştirmek, başka larına öğretmek, onları rahatlatmak için) kullanırsanız, enerji gitgide güçlenerek sürekli kendirli dolduran bir kuyu gibi yeni den ortaya çıkacaktır. Ne kadar çok verirseniz o kadar çok kaza nırsınız. Ne kadar çok kendinizi değil başkalarını düşünürseniz benliğiniz o kadar çok şey kazanır.
286
365 GÜNÜN TAOSU
287 TAMAMLANMA Tekerlek,
Yalııızca kendini oluşturan Son çııbuk takıldığmda Tamamlanır.
Tutkular, kariyer, aile ve günlük kimlik dış tekerleğe benzer. Bütün farklı yetenekler ve zihnin derin yönleri tekerlek parma ğı gibidir. Bilinç, her şeyi bir arada tutan tekerleğin göbeği gibi dir. Göbeğin merkezinde -bizim evrensel gerçekliğe açılan yö nümüz- boşluk vardır. Ne yazık, biz her zaman bütün ve tam değiliz. Belki de daha gençken kaçırdığımız fırsatlar yüzündendir bu, belki de eğitim ya da deneyim eksikliğinden. Nedeni ne olursa olsun, içebakış yoluyla bizde eksik olan şeyi bulmalı ve tamamlamaya çalışma lıyız. Kendimizin birtakım yönlerini tanımlamamız ve tamamla mamız tekerlek parmağının tekerleğimize oturmasına benzer. Yeterli sayıda tekerlek parmağımız varsa bütünüz demektir. Yeni bir tekerleğin uzun bir dönüş ömrü olacaktır. Bizim ben liklerimiz de bir kere bütünleştiğinde, sonsuza değin manevi öz lemlerimize hizmet edecektir.
287
DENG MING-DAO
288 UFUK
Görülen bir köşeden diğerine çizilmiş tek bir çizgi. Gölgelere sıkıca bağlanmış beyaz bulutlar. Çevrede olan önce ufukta görünmelidir. Bize çevri/enin her zaman bir kaynagı vardır. Yaşam, pek çoğumuz için olduğu gibi, düzensizlik ve karışık lığın kötü bir parodisi olmak zorunda değildir. Kişi böyle olduğu nu düşünüyorsa, bunun hemen hemen her zaman iki nedeni var dır: Kişi ya hala baknuyordur ya da bakış noktası çok alçakhr. Tao'yu izleyenlerin bulundukları stratejik nokta çok yüksek tir. Yaşam onları hiçbir zaman şaşırtmaz. Bugün yaşamlarında ne varsa onu günlerce önceden görmüşlerdir. Ufukta ne görürlerse onun için sak.in bir şek.ilde hazırlanırlar. Böyle insanlara bilge de
nir, bunun nedeni onların özel yeteneklerinin olması değil, şeyle ri yüksek bir noktadan görmeye özen göstermeleridir. Tao'yu izleyenler aynı zamanda bütün görüngülerin bir kay nağı olduğunun farkındadırlar. Tıpkı bulutların dünyayla güneş arasında hareket ettikleri için gölgelerinin yerde olmaları gibi, bizim dışımızdaki olaylar da zihinlerimizde iz bırakır. Zihinleri mizdeki bir tepki, bir dış olay tarafından bırakılan bir iz, bir göl ge gibidir. Bu tür fenomenleri, onların gelişini görebileceğimiz bir yer de durduğumuz zaman açıkça anlayabiliriz. Onlarla sadece on ları nasıl hissettiğimizi göz önüne alarak değil, aynı zamanda onların dışşal formlarına bakarak, hatta onların kaynaklarını görmeyi deneyerek ilişki kurmalıyız. Böyle yapmaya özen gös terirsek hiçbir şey bizi yıldıramaz.
288
365 GÜNÜN TAOSU
289 BİRLEŞME Güneşi al. Yüreğine koy. Ayı al. Göbeğine koy. Büyük ayıyı çiz. Kuzey yıldızıyla birleştir. Tanrılann çok uzaklarda olduğu görüşünden onlann içimiz den kaynaklandığı görüşüne ulaştık. Eskiden onlarla ilişkimiz dikey olarak görülüyordu. İnsanlar ikincil konumda, tannlar en yüce yerlerdeydiler. Hiçbir çaba harcamadan bu bakış açısının, feodal tanımlamalann ve çocuksu duygulann bir yansıması ol duğunu görebiliriz. Buna karşıt olarak, Tao'yu izleyenler tanrıların var olmadığı nı söylerler. Bunu küfür, kutsal şeylere saygısızlık olarak düşünenler ana noktayı gözden kaçınyorlar. Oysa Tao'yu izleyenler, ilahi olanla bölünmesiz ilişkiyi kurmaya çalışıyorlar. Birlik durumuna ulaş maya çalışıyorlar. Eğer insanlar tanrılarıyla birlerse, bundan onların arasında bir bölünme olmadığı sonucu çıkar. Onlar arasında bir bölünme yoksa o zaman onlar tanndır, tann da onlar. Bu, bir insanın, tan nların yapabilmesi gereken her şeyi yapabileceği anlamına gel mez. Aksine, onlar ilahi ve kutsal olanla ilgili olarak aynrnların, korkuların veya belirsizliklerin olmadığı bir oluş ve anlayış du rumuna ulaşırlar. Bu nedenle biz bazen yıldızlan öz varlığımıza taşımayı düşü nürüz. Tao'yla birleşmek isteriz. Özündı:, biz Tao oluruz, Tao da biz.
289
DENG MING-DAO
290 DÖNÜŞÜM Yıllarca önce beni yaraladın; Yaralarını yıllardır ka111yor. Şimdi geri döndün. Ama ben artık ayııı ben değilim.
Geçmişte savaşçılar akupunkturcuların kullandığı noktalara vurarak dövüşürlerdi. Ünlü bir kılıç ustası, rakibinin ona bu şe kilde saldırdığı bir düelloda ölümcül derecede yaralanmıştı. Sonra kılıç ustası gezgin olmaya karar verdi ve dövüş yaşamın dan elini eteğini çekti. Yıllar sonra rakibi onu buldu ve tekrar düello yapmaya davet etti. Dövüştüler. İlk birkaç darbeden son ra rakibi şaşkınlıkla birkaç geri adım attı. Kılıç ustası gülümse yerek şunları söyledi: "Yirmi yıldır zayıf noktalarımı değiştir mek için eğittim kendimi." Bunu gerçekleştirerek sonunda zafe re ulaşabilmişti. Ruhsallık, manevi gelişme bir iç iyileşme sürecidir. Geçmişin yaralarını tümüyle keşfedip iyileştirmediğimiz sürece, kendini geliştirme yolunda en büyük engeller halini alabilirler. Bu iş yıl larca sürebilir, ancak bunu başarmak zorundayız. Çoğu kez öteki insanlar - düşmanlar yaralar bizi. Bu.görün mez incelikte bir şeydir. Düşmanlarımız sokaktaki diğer insan lar olabildiği gibi bize çok yakın insanlar; anne babalarımız, öğ retmenlerimiz, kardeşlerimiz, sevgililerimiz, arkadaşlarımız da olabilir. Bu insanlardan uzaklaşır ve uygulamamızda başarıya ula şırsak, onlar artık yaşamlarımıza tekrar girme şansını kaybede ceklerdir. Bu nasıl olabilir? Öncelik.le bizi savunmasız ve zayıf hale getiren şeyleri değiştirerek.
290
365 GÜNÜN TAOSU
291 İLERLEME Meditasyon gılciinii yitirmeye başlayınca, Hemen yöntemleri değiştirin. Tao'yu izleyenler için, ömrünüzün sonuna kadar uygulana cak bir meditasyon yöntemi diye bir şey yoktur. Tao'nun her şe yi değişir ve akar, meditasyon da aynen böyledir. Durağan bir disiplin değil, aksine spiritüel yaşamın sürekli gelişen bir aracı dır. Başlangıçtakilerin kendilerine göre bir meditasyonu vardır, ilerlemişlerin kendilerine göre. Basit insanların meditasyonları basittir, karmaşık insanların meditasyonları onları tümüyle çe kip içine alır. Ne çeşit bir insan olursanız olun, belirli bir içe dalış yönte minin tüm gizilgücünü tükettiğiniz zamanlar olur. Her şeyden önce yöntem yalnızca öznel bir yapıyken, özümlemeye çalıştığı mız bilinçaltı sonsuz, değişebilir, ele avuca sığmaz bir şeydir. Bu yüzden bir yöntemin işi bittiği zaman bir başkasını denemelisi niz. Kimileyin yöntemler arasında geçişler yapmak yeterlidir; bunun ötesinde daha üst meditasyon aşamalarına geçmeye ge reksiniminiz olacaktır. Kendinizi rahatsız hissediyorsanız, bu manevi yolda tümüy le olgunlaşmadığınızın işaretidir. Meditasyonun en üst aşamala rında zihin tam bir dinginlik durumundadır. Bu durumda insan hiçbir şey duyumsamaz, hiçbir şeyden kaygılanmaz. Meditas yon özünü yitirdiğinde sizin bu dinginliğe ulaşmanızı önleyen bir zihin meşguliyeti var demektir. Bu yüzden rahatsızlığın do ğal olarak ortadan kalktığı ve sadece dinginliğin kaldığı güne değin değişirsiniz.
291
DENG MING-DAO
292 DENGE
Yaz, çimenleri sarartıp soldurdu,
Yaprakları kavurup kfiğıda döndürdü,
Göller kuruyup çatlak kil halini aldı . .
Soğuk sonbahar pek de rahatlatmadı ortalığı Yalnızca yıkıntıyı kırağı ile kapladı.
Ancak erken gelen hafif yağmurlarla, Toprağın yarıkları yumuşadı
Kurumuş bitkiler çözülmeye başladılar. Yavaş yavaş, denge yeniden kuruldu.
Pek çok kültür, yaşlıları birçok kış yaşamış kişiler olarak ta nımlar. Yaşlılar birçok döngünün gelip gittiğini görmüşlerdir ve onların bilgelikleri yaşamın yükseliş ve inişini uzun uzun göz lemlemelerinden kaynaklanır. Eğer uzun vadeli bir bakış açımız varsa, dengenin doğanın ilerleyişi sürecinde kurulduğunun farkına varırız. Doğa sadece bir düzeye bağlı kalarak denge kurmaz. Tersine, elementler ve mevsimler sürekli birbirlerini izlerler. Denge, Tao tarafından ta nımlandığı biçimiyle statik değil, birbiriyle örtüşen almaşık gi diş gelişlerden oluşan dinamik bir süreçtir; bazı evreler alabildi ğine aşırı görünse de diğerleri tarafından dengelenir. Her şeyin bir yeri vardır. Her şeyin bir mevsimi vardır. Den ge, olaylar tersine dönerken, burada olanı, gelmekte olanı ve bunlarla nasıl kusursuz bir uyum içinde olunacağını bilmektir. Bu sayede, meydan okunamayarak bir yüceliğe ulaşılabilir.
292
365 GÜNÜN TAOSU
293 ARALIK
Soğuk körfezin üzerinde yedi kaz dümdüz bir hat açarak ilerler.
Aralarındaki uzaklık hiç mi hiç değişmez,
Sivri kanatlan sanki bir eksendeymiş gibi boylu boyunca yol açarlar kendilerine
Bugün, dünle yarın arasındaki en m ükemmel andır.
Her sabah, bir şeylere yepyeni, taptaze bir başlangıç demek tir. Dün, zahmetli, bıkbrıcı, yorucu bir günse, bugün farklı bir şeyler yapmak için verilmiş bir fırsathr. Dün zafer ve doyumla doluysa, bugün, onu daha da ileriye götürmek için sunulmuş bir şanshr. Hepimizin, neredeyse her zaman yaptığı şey, sabah uya nıp o günkü programııruz üzerine düşünmek ve aynı renksiz, sı kıcı metne uygun oyunu oynamamız gerektiğini kabul etmektir. Bunu kabul etmek zorunda değiliz. Eğer her güne özgü olanı ya kalarsak, olası en büyük doyuma ve ferahlığa kavuşuruz. Şimdiye dek, Tao'yla ilişkimize zamanlama ve konum açısın dan değindik, oysa dönemler arasındaki aralıkları net bir şekilde ayrımsamak da bir o kadar önemlidir. Kazlar, dinamik bir denge kurabilmek amacıyla birbirleri arasında mükemmel bir şekilde ayarlanmış bir mesafe bırakırlar; biz de bir gün için de yaşadığımız olaylar arasında geçen zamana ilişkin olarak ay nı şeyi yapmalıyız. Eğer biz de bpkı kazların yapbğı gibi, bu an larla, birbirimizle, mevsimlerle birlik içinde hareket edersek, Tao'yla tam bir uyum içine gireriz. Bugün, dünle yarın arasında asılıdır. Dün başlamış olduğu nuz şey bugün de devam edebilir, kesintiye de uğrayabilir. Ya rın için istediğiniz şey bugün yerine getirilebilir ya da yok edi lebilir. Her sabah yeni bir gündür. Bu gözlem basmakalıp görü necek denli basittir. Eğer basit olanı gözlemleyebilirsek, Tao üze rinde çalışmamıza hiç ihtiyaç kalmaz.
293
DENG MING-DAO
294
OTIIR UŞ
Kedi güneşte oturur. Kapek çayırda. Kapluıııbağaysa kayada, Kurbağa nilüfer yaprağının üzerinde. Peki insanlar neden bıı kadar akıllı değiller?
Tao'yu izleyenler hayvanların bilgeliğinden söz etmekten hoşlanırlar. Güneşin alhnda kıpırtısız uzanmış bir kediyi ya da yukarıya doğru uzattığı başını aynı kıpırtısız pozisyonda tutan bir kaplumbağayı gördüklerinde, bu hayvanların meditasyon yaptıklannı söylerler. Bu hayvanlar hareketsiz kalarak enerjile rini korumayı bilirler. Yararsız eylemlerde bulunmak yerine enerji toplamak için kendi içlerine çekilirler. Meditasyona bir çeşit garip dinsel bir eylem etiketi yapıştıran sadece insanlardır. Gerçek durum ise böyle değildir. Uyuduğu muzda, kendimizi bir kitaba kaptırdığımızda ya da etrafımızda "gündüz düşlerine" daldığımızda ya da etrafımızda neler olup bittiğini fark edemeyecek denli bu düşüncenin içinde kayboldu ğumuzda meditasyona benzer bir şeyler oluyor demektir. Meditasyonu sıradışı bir şey olarak düşünmeniz için bir ne den yoktur. Tam tersine; meditasyon bizim en saf ve en doğal ifademizdir. Bir dahaki sefere, kıpırtısız uzanmış bir kedi ya da köpeğe baktığınızda kendi yaşamınızı düşünün. Günlük prog ramınızın bir parçası olduğu ya da felsefenizin sizden talep etti ği bir şey olduğu için meditasyon yapmayın. Meditasyon yapın, çünkü doğal bir şeydir.
294
365 GÜNÜN TAOSU
295 ÇÖZÜMLER Aramaktan korkma; Araştırma yoksa keşif de yoktur. Kısmi çözümlerden korkma; Tamamlannıamışlık olmadan Başarı da yoktıır. Kararsızlık ve bugünün işini yarma bırakmak, yıkıcı alışkan lıklardır. Bir projeye başlamak için mutlaka en küçük bir ayrın tının bile kusursuz hale gelmesini bekleyen ya da kısmi çözüm lerle uzlaşmaktan hoşlanmayanlar en az mutlu olan insanlar arasındadır. Bir işe başlayan kişinin tüm ideal şartlan elinin al tında bulması pek nadirdir. Tam tersi olan her durumda belirsiz lik vardır. Bilge kişi başka herkes için anlaşılmaz olan durumlar dan en büyük yararı çekip alabilen kişidir. Harekete geçmeden önce yaşamda her şeyin kusursuz olma sını istemek, yolculuk yapmadan vanlacak yere ulaşmaya ben zer. Tao'yu izleyenler için yolculuğun her anı vanlacak yer ka dar önemlidir. Bir adımın ardından öteki adım: Tao'nun bilgeli ğinin özü budur. Siz kahlsaruz da katılmasanız da günler geçip gider. Eğer dikkatli değilseniz yıllar geçip gidecek ve siz yalnızca pişman lıklannızla haşhaşa kalacaksınız. Belli bir zamanda bir sorunu tümüyle çözemeseniz bile, en azından girişimde bulunun. Eğer sorunlarınızı daha kolay baş edilebilir küçük parçalara bölerse niz, bu sayede başanya doğru belirgin bir ilerleme kaydedersi niz. Eğer her şeyin daha önceki planlarınıza göre mükemmel bir şekilde konumlanmasını beklerseniz, o zaman sonsuza kadar beklemeniz gerekebilir. Ama dışarı çıkıp yaşamın akışıyla uyum içinde çalışırsanız, başannın küçük küçük şeylerin üst üste bi rikmesiyle kazanıldığını anlayacaksınız.
295
DENG MING-DAO 296 GELİŞME İşleyen bir kapı menteşesi pas tutmaz. Akan su kötü kokmaz. Yaşamınızın sonbahannda bile gelişmeden vazgeçemezsiniz. Vazgeçerseniz yalnızca düşüşü davet etmiş olursunuz. Kişinin beden, zihin ve ruh gibi farklı yönlerinin garip bir özelliği vardır. Bunlar işlemezlerse büyüme durur. Büyüme dur duğunda körelme başlar. Bu nedenle ne kadar şey başarmış olursanız olun, kaç yaşında olursanız olun, tüm parçalarınızı ça lışır durumda tutmalısınız. Sadece bize meydan okunduğunda büyürüz. Kaslar direnç olmaksızın gelişemezler. Zihinsel yetenekler eleştirel düşünce olmaksızın keskinleşemez. Ruh, onu çoşturan bir şey olmadıkça yükselemez. Sürekli yeni şeyler denemek büyük çaba gerektirir gibi görünse de, bu çabayı harcamazsanız çıkhğınız yükseklik ten çabucak düşersiniz. Fiziksel idmanların zaman zaman yeni çalışma yöntemleri uygulayarak sürdürülmesi, zihinsel ve ruh sal kamçılayıalann canlı tutulması, yaşlanmanın getirdiği güç süzlükten uzak kalmak için gereklidir. Yaşlanmayı tümüyle tersine çeviremeyiz, ancak onu yavaşla tabiliriz. Zinde ve diri olduğumuz sürece pek fazla bir sorun yoktur. Yaşlanma doğal olmasına karşın, kimi zaman Tao'yu iz lemek, en az derecede direniş göstermekten daha fazlasına ihti yaç duyar. Neden yaşlılığa, hastalığa ve kocamışlığa sürüklene lim? Kendi kendine meydan okumak da sağlam fakat zor bir yoldur. Kimi zaman Tao kolay olanı değil zor olanı seçer.
296
365 GÜNÜN TAOSU 297 ÖZ
Bir rahiple koca arasında ne fark vardır? Bir rahiple rahip olmayan kişi arasında ne fark vardır? Bu dünyanın felaket ve acıyla dolu olduğunu kabul ediyorum. Ve bana verildiğinde mııtlıılıığun da keyfini çıkarıyorum. Tao'yla birlikte olduğum sürece, farklılıklar gereksiz. Manevi yola girmiş kişi kendini beğenmemelidir. Bu kişilerin aydınlanma şansları sıradan kişilerden daha fazla değildir. Sıra dan kişi kutsallığa aday kişiyi küçümsememelidir; günlük ya şamda öylesine çok yoldan çıkarıcı vardır ki, maneviyatı yaşa yabilmek kolay değildir. Açıkçası dindar bir erginlenmiş (inisi yeyt) olmak ya da bu yolun dışında kalan bir kişi olmak kişinin Tao'yu bulup bulamayacağının belirleyici faktörü değildir. Kim likler yalnızca yolda kazanılır. Olduğumdan başka biriymiş gibi görünmeye gereksinimim yok. Algılarımla ilgili güvensizliğe kapılmama da gerek yok. Kendi kendimi yetiştirmek ve eğitmek için yapmam gereken, as lımı kusursuzlaşbrmaktır, olduğumdan başka biri olmak değil. Bana inanılmaz bir doyum sağladığı için manevi yolu izliyo rum. Ve cehennem tehditleri, cehalet ve acı nedeniyle bu yolu iz lemiyorum. Yaşamın tatlı ve acı yanları vardır. Hepsini kabul ediyorum. Yaşamının sakin, yansız ve son derece dingin anlan vardır. İşte bunlar benim aradığım anlardır. Onlar bu varoluşun sayısız fe nomenleriyle bana yolumu sunarlar. Kendimi kaçınıklarla ve ra hiplerle karşılaştırmıyorum. Bırakın onlar kendi hayatlarını ya-. şasınlar. Ben, kendi hayatımın tadını çıkarıyorum.
297
DENG MING-DAO 298 AŞAMALAR Dindar olmadığınız takdirde, Tao'da güvenli bir yer bulamazsınız. Kıırallarıiı dışına çıkmadığınız takdirde, Ortada olanı kazanamazsınız. Yaratıcı olmadığmız takdirde, Tao'da yol alamazsınız. Yol lıer za111a11 ö11üniize açılmadığı takdirde, Gerçek Tao'da yiirüyemezsiııiz.
İnsanlar manevi yolda yürümeye başladıklarında, bütün ku ralları öğrenme kaygısına kapılırlar. Bu anlaşılır, hatta gerekli bir şeydir. Çoğunlukla kendimizi düzeltmek, doğru bir hale getir mek için sert önlemlere ihtiyaç duyarız. Ancak dogmatizm ruhsallık değildir. Kimileyin, kurallara karşı gelmek gereklidir. İş, gerçekten o doktrinin ruhunu yaka layan bir yol bularak doktrine karşı gelmektir. Bir Tao izdeşi ola rak insan işte ancak bu noktada olgunlaşır. Bir sonraki basamak tam bir yaratıcılıktır. Doktrininizi öyle içselleştirmişsinizdir ki, onu düşünmenize gerek olmadığı halde yapacağınız her şey kendiliğinden doğru olacaktır. Bundan son ra yazılı olmayan, ancak kendi kendinize keşfedeceğiniz pek çok aşama vardır. Tao'yu izleyenler bütün insanların gelişme aşamalarından geçtiklerini bilirler. Birçok kişi içinde yer aldıkları spiritüel top luluklarını aştıkları zaman onları terk ederler. Tao'nun yolu ise kişinin onu aşamayacağı biçimde kavranır. Kişi belirli bir basa mağı geçebilir, ancak onu geçtiği zaman bir başkasına girer. Bu şekilde Tao'yu izlemek her zaman canlı ve yaşamsaldır.
298
365 GÜNÜN TAOSU
299 VAR OLAN Sis diiııyayı belirsiz bir resme döııiiştiiriir. Yakıııdaki agaçlar bile yarı göriinmez olıır. Ama yanlız bir karga gak/amayı kesmez. Bıı riiya n m içinde olmaya karşı çıkar o. Bilgeler bize defalarca bu dünyanın düşten başka bir şey ola madığını söyleyip durmuşlardır. Sisin, dağların ve vadilerin görüntüsünü bulanıklaştırdığı, ağaçların ve köy evlerinin yarı saydam hayaletler gibi göründü ğü sisli sabahlara uyandığımızda, biz de onlarla uyum içine gi reriz. Biz de aynı belirsiz serabı Vermont'un tepelerinde görme miş miydik? Ya Yagtze Nehri vadisinin oyukları? Paris'in sokak ları? Anılar düşlerle birleşip gerçekliği düşsel görüntüler geçidi ne dönüştürmez mi? Dünya, kaçışı olmayan bir düştür. Bu durgun düşte bağıran bir karga vardır. Hiç susmaz. Me zar sessizliğindeki şafak vaktinde her şey sanki donmuşken bu kuş çığlığını sürdürür. Belki o da aynı düşün farkına varır. Gü rültüyle protesto eder. Eskiler dış gerçekliği gerçekdışı olarak ele alır. Ama bir de iç gerçeklik vardır. Bazılarımız b u varoluşun koşullarını hemen kabul etmez. Görmek için gözlerimiz vardır, ancak bu varoluş sal yanılgının yanlışlığını kanıtlamak için sesimiz de vardır.
299
DENG MING-DAO
300 DÜZELTME Merkezde saç kılı genişliğinde bir sapma Kenarda yüz millik bir hataya neden olur. Çaba bu kadarcıksa, Şeyleri doğru bir hale getirmek için neden tereddüt ediyorsunuz? Tao'yu anlamak için çaba gösteren birçok insan vardır. Bü yük bir içtenlikle müzik dersleri alırlar, kutsal yazılan okurlar, yabancı dil öğrenirler, beslenme üzerinde çalışırlar, elbiselerini değiştirirler ve tapmaklara giderler - bütün bunları Tao'ya ulaş ma umudu içinde yaparlar. Ne yazık ki bunu bir saç kılı farkıy la kaçırırlar. Çünkü bir insanın Tao'yu anlamaya başlaması için birisinin ona kıvılcım vermesi gerekir. Bu belki de doğrudan naklehne denen şeydir. Garip görünebilir, ama Tao'nun bilgisi nin tek iletilme yolu budur. Kitabi bilgi yararlıdır ve insana derin, teorik bir arkaplan sağlar, ancak Tao'nun gerçek kavranışı kişiden kişiye iletilebil mesiyle mümkündür. Başka bir yol yoktur. Bu yüzden, gerçek bir Tao anlayışına ulaşmışsanız bunu birin den almışsınız demektir. Eğer bu kıvılcıma gereksinim duyan bt riyle karşılaşmışsanız ve onu verebilecek durumdaysanız, o
za
man verin. Bencil olmayın. Yol göstericiye ihtiyaç duyan ama bu lamayan birçok insan vardır. Bir tek kişide bile bir farklılık yarata biliyorsanız, gerçekten olağanüstü bir değere sahipsiniz demektir.
300
365 GÜNÜN TAOSU
301 BİR O LMA Duvarlan yıkarsam, bahçeyle kuşatılmış bir durumda kalınm. Seti yıkarsam su altında kalırım. Meditasyon yaşamdan ayrılmamalıdır. Tao'yu izlemek benlikle dış dünya arasındaki tüm ayrımları ortadan kaldırmak demektir. Şeyleri, içerde dışarda, öznel nes nel diye etiketlemek yalnızca kolaylık sağlamak içindir. Gerçek te sadece başlangıç aşamalarındayken izlenecek bir Tao'dan söz etmeliyiz. Çünkü gerçek aydınlanma, izlenecek bir Tao olmadı ğının, ama kendimizin Tao olduğumuzun farkına varmaktır. Bu anlayış, bir duvarın yıkılmasının, bu yaşamda bizi Tao'dan ayıran içkin bir şeylerin olduğuna ilişkin yanlış düşün . cenin yıkılmasının arkasından gelir. Duvar bir kez yıkıldı mı Tao'nun içinde buluruz artık kendimizi. Biz Tao'yuzdur. Bir kere bu anlayışa ulaştıktan sonra meditasyon yapmaya devam edecek miyiz? Hala devam ederiz, ancak-o artık yalnız ve yalıtılmış bir eylem değildir. Nefes almak kadar yaşamın bir parçasıdır. Sizle Tao arasında bir fark olmadığını ve meditasyon la "sıradan" eylemler arasında bir fark olmadığını anladığınız zaman Tao'yla bir olma yolunda doğru bir şekilde ilerliyorsu nuz demektir.
301
DENG MING-DAO
302 OLGUNLUK Ölümsüzlük bilgeliği doğunııaz. Yalnızca ölümlülüktür bilgeliği doğuran. Bu dünyada, birçok yaşama yetecek kadar çok deneyim ya şamış insanlar vardır. Onlar bize ölümsüzlerle ilgili en yakın fik ri verir. Öte yandan bu insanların bazıları insanı umutsuzluğa düşürecek ölçüde hamdırlar. Her şeyden önce, yaşam ne zaman onlar için zorlaşsa yeni bir yola yönelmişti onlar ve şans bu ya, yeni yol her zaman zengin ve verimli olmuştu. Yaşam onlara öy le kolay geliyordu ki, hep bir porsiyondan fazla almışlardı. Ne yazık ki, olgunluk yalnızca ölümlülük düşüncesinin ver diği gözdağından kaynaklanır. Başarı yalnızca başarısızlık kor kutmasından kaynaklanır. Baskı olmasaydı plan yapamaz, aklı mızı kullanamaz ya da özenli olamazdık. Bir şeyi başarmak, varlığımızın değerli olduğunu kanıtlamak için çok az zamanı mız olduğunun farkına vardık ve daha çok çaba gösterdik. Ölümsüz biri hiçbir zaman bu çabayı anlayamazdı. Din geleneklerimiz bize yaşamda kusursuz ve basit bir yol
sunabilseydi iyi olurdu. Her şeyden önce, biraz gelişigüzel bir biçimde yaşıyoruz. Yaşamlarımız hem hatalardan hem de başa rılardan örülü bir işleme gibi. Din bize her zaman anlamlı bir ör nek sunamıyor. Verebileceğimiz en iyi kararlan vermeliyiz. OI gunlaşbkça yolumuzu daha iyi görebiliriz. Ölüm bizi motive ediyor. Başarısızlıktan korkuyoruz. Bu gi zemli, bazen de düşman dünyayla barış yapmalıyız. Ölümsüz biri bunlardan hiçbiriyle uğraşmaya gereksinim duymazdı. Ama biz ölümlüler buna gerek duyuyoruz. Kendimiz için iyi bir gösterim oluşturmaya çalışmalıyız.
302
365 GÜNÜN TAOSU
303 YAŞLANMA Sis ve kar dünyayı örter. Sıska ağaçlar incecik karı kuşanır. Taş anıtın altında bir çift giiler. Diken diken olmuş çitin arkasında, Pelerinli bir kadın ağıt söyliiyor. Yaşlılık yalnızdır. Gömdüğiim düşler yakamı bırak111az. Bu har111aniyi omuzlamaya hazır mıydım? Kaygısız bir gençliğin iistiinii örttü o. Şi111di ne annem babam, sevgili111 ne de arkadaşlarını var, Ve büyük ün ilkyaz yaprakları kadar uzak. Sevgili gençler, hiç yaşlanmayı düşündünüz mü? Eğer dü şünseydiniz, zamanınıza çok daha fazla değer verebilirdiniz. Sevgili yaşlı dost, geçmişini düşündün mü hiç? Tabii ki düşün dün. Doğru şeyler yapıp yapmadığını merak ediyorsun. Bu yaşam ne kadar da ironik? Ne kadar müthiş bir bağın içi ne doğuyoruz. Gençken yaşlılığın değerini anlamıyoruz. Yaşlıy ken zaman içinde geriye gitmemize izin verilmiyor. Canlılık öz gürce akıp gittiği zamanlar yeteri kadar bilge olamıyoruz. Bilge lik kazandığımız zaman, yazgı bizi harekete geçemeyecek kadar
zayıflabyor. Ah, biliyorum. Tao'yu izlemenin amaa çok iyi konulmalı.
Tao'nun sırn yaşlılığa güzel bir şekilde nasıl geçileceğini öğren mektir. Evet, biliyorum. Peki ben hala onun yakıalığını, doku naklılığını düşünmüyor olabilir miyim? Tam bir insan olabilmek geri çekilmeyi bilmektir.
303
DENG MING-DAO
304 KEHANET Kehanet nasıl Düş gücünü aşabilir? Yaşamınızda girişeceğiniz çok cesurca bir eylemi düşünüyor olabilirsiniz. Bu aşkta şansını denemek olabilir. Yeni bir işe baş lamak için dünyanın bir ucundan öbür ucuna taşınmak olabilir. Yeni bir icat yapmak için daha önce bir araya getirilmemiş şey leri bir araya getirmek olabilir. Düşündüğünüz şey size öyle şa şırtıcı gelir ki, onu yapıp yapmamakta tereddüt edersiniz. Alışılageldik biçimde insanlar kehanete başvururlar. Fakat herhangi bir kehanet sistemi size nasıl yardım edebilir? İster kaplumbağa kabuğu, civanperçemi sapları, kristal küreler, med yumlar, isterse cinler olsun, "oradaki" bu güçler size gerçekten bir garanti verebilecek midir? Kehanete güve�mek demek ken di yaşamınız üzerinde denetimi kaybetmek demektir. Aynı za manda sorumluluktan kaçmaktır da -bir şeyler yolunda gitmi yorsa bunun sizin hatanız olmadığını söyleyebilirsiniz. Düş gücüne dayalı eylem yaşamda çok önemlidir. Onsuz da ha az insanız. Düş gücünün ortaya çıkması için kararlılık ve de netime gereksinimimiz var. Bu iki öğeye sahip olmadığımız tak dirde yeni bir şeyi ortaya çıkarmak için gerekli yoğunlaşmayı gösteremeyiz. Yaşamlarımızın gidişine karar verme hakkımızı, bilinmeyenin sunduğu belirsiz yatıştırıalığa bırakmamalıyız. Bi�e çekici gelen her yeni olasılığı keşfetmeli ve akıla bir şekil de hareket ederek niteliklerimizin gücünü artırmalıyız.
304
365 GÜNÜN TAOSU
305
OLUŞ
Meditasyon topyekun bir oluş biçimidir.
Birçok insan meditasyonu anlamaz ve bu yüzden de onu red deder. Onu kabul edenler bile bazen onu eksik anlar. Kimileri onu bir rahatlama egzersizi olarak düşünür; diğerleri onu ruhsal bir mezhepçilik olarak görür. Meditasyonun günlük dilde yaygın olmayan bir sÖzcük olması da talihsiz bir durumdur, çünkü bu onun garip bir şey olduğu görüşünü kuvvetlendirir. Meditasyon bir varlık durumudur. O bir varoluş biçimidir. Açıklanması zor olan şey, meditasyonun kişinin yaşamının tüm düzeylerinde aynı anda görülen bir eylem olmasıdır. Örneğin, yaygın olarak bilinen "göbeğin üzerinde odaklanma"yı ele ala lım. Eğer bu uygulama doğru biçimde yapılırsa, ortaya çıkacak sonuçlardan bazıları şunlardır: İyi bir sindirim, bağırsakların daha iyi boşalımı, denetimin artmasıyla birlikte cinsel gücün ge lişmesi, canlılığın artması, kan dolaşımının ve iştahın artması, duyguların istikrar kazanması, daha sakin bir zihin, derin spiri tüel gerçeklerin anlaşılması ve tümüyle mutlulukla dolu bir va roluş durumuna girme. İnsanların, tek bir eylemin bağırsakların daha iyi çalışmasın dan ilahi mutluluğa kadar değişen kesiksiz bir bütünü içine al masını kabul etmeleri çok zordur. Ama meditasyon bu kadar olağamlışı olmasaydı, nasıl olurdu da insanların yaşamında bu kadar değerli bir yere sahip olabilirdi?
305
DENG MING-DAO
306 ZAFER Başlamak için sürün. Tamamlamak için galip gel. Terk etmek için vazgeç. Yaşamın herhangi bir aşamasının anatomisi nedir? Önce üs tünlük ve ustalık kazanmak için acemice bir mücadeleyle dolu öğrenme aşaması gelir. Sonra kendinizi yarışma içinde deneme aşaması gelir. En sonunda sahadan emekli oluş aşaması gelir, çünkü sürekli rekabet her zaman devam edebilecek bir yaşam biçimi değildir. Rekabet hep dikenli bir sorun olmuştur. Doğrudur; çünkü yapabileceğinizin en iyisini yapmanızı talep eder sizden. Bir ko nuda ustalaşıp onu hiç kullanmamak yabancı dil öğrenip eviniz den hiç ayrılmamaya benzer. Eğer kazanmayı başkalarını alt et mek gibi dar bir anlamda ele alırsak, tehlikeli bir bencillik içine düşeriz. Kazanma bir ulaşma, erişme olarak düşünülmelidir. Örneğin, yüzmeyi öğrenirseniz, bu sizin kendi bilmezliğinize ve tembelliğinize karşı bir kazanımdır. Bir yarışmaya girip kazanır sanız, bu başkaları üzerinde bir kazanım değil, kendinizde en iyisini başarmanızdır. Diğer yarışmacılar ikincil bir öneme sa hiptir; nerede durduğunuzu bilmeniz, konumunuzu sağlamlaş tırmanız, bunun ötesinde başarılar aramanız daha önemlidir. Bu gerçek başarıdır. Uygun ölçüde zafer ruha verilecek en büyük canlandırıcıdır, en iyi toniktir. Aşın ölçülere varan zafer, ruhu aşındırır. Payını za düşen zaferleri elde ettikten sonra çekileceğiniz zamanı iyi bi lin. En üst noktaya ulaştığınızda yarışmaktan vazgeçin. Sonra tekrar başlayın. Bu, yaşamda bir aşamadan bir aşamaya ilerle menin sırrıdır.
306
365 GÜNÜN TAOSU 307 ZAMBAK
Uyuyan çiçek soganı, çayla lekelenmiş parşömenin derisi, İncecik siilük dallarıyla suya ulaşır Upuzun yeşil sürgünleri ortaya çıkaran köklerdir. Bir zambak soğanı, içinde gelişmesi için gerekli her şeyi barın dırarak büyümekte olan bitkinin merkezinde yer alır. Suyun üze rine bırakıldığında, önce suyu iyice içine alabilmek için beyaz kökleriyle aşağılara uzanır. Ancak o zaman ayrışmaya ve harika yeşil sürgünler çıkarmaya başlar. Yaşamda da böyledir. Güzelliği ortaya çıkarabilmek için derinlere kök salmamız gerekir. Çoğu insan kişinin yaşamda güçlü bir temeli olması gerekti ğini kabul ederken biz burada daha çok birebir bir yorumdan söz ediyoruz. Tao'yu izleyenler bedenin bütün merkezleri üze rinde meditasyon yapmaya inanırlar. Ruhsallığı, tümüyle bey nin yönlendirdiği bir şey olarak düşünmek yanlış olur. Tam ter sine, kişi bedenin bütün bölümlerinden yükselen enerjiyle derin bir bağlantı kurmalıdır. Kişi, cinsel organlar bölgesinden gelen cinsel enerjiyle uyum içinde olmalıdır. Kişi, daha dengeli olmak için bacaklannın (başka kim sizi sürekli kald ıra bil ir ki?) farkın da olmalıdır. Aşağıdakiler yukandakiler için önemlidir. Aşağı dakiler müthiş bir enerjinin kaynağıdır. Bu nedenle, meditasyon yaparken bedenin ve zihnin tüm bö lümlerinde odaklanan yöntemler öğrenilmeliler. Yürürken ayaklar üzerinde odaklanın. Hareket ederken ötekilerle iyi bir bağlantı kurmaya özen gösterin. Öğrenirken temel kuralları iyi ce belleyin. Bunu yaparsanız, sonsuz potansiyelinizi yaşama ge çirebilirsiniz.
307
DENG MING-DAO
308 Rllll Müzik ruhumu uyandırdı. İnsanlar neden ruhtan konuşmanın anlaşılması güç ve belir siz olduğunu düşünürler? Ruhun, fark edilmesi zor bir şey ol duğunu söyler ve maneviyatın sıradan günlük yaşam içinde an laşılmasının çok güç olduğuna inanırlar. Öte yandan hep ruhtan konuşuruz: "Bu tablo ruhumda bazı şeyleri uyandırdı." "Ruhu mu doyurdu." "Buranın bambaşka bir ruhu var." "O insanın ko caman bir ruhu var." Bu da (en azından sezgisel olarak) ruh de nen bir şey olduğunu duyumsadığımızı gösteriyor. Kendilerini özellikle bilinçli olarak düşünmeyen insanlar bile ruhla ilgili deneyimler yaşamışlardır. Biz onu ince, görünmeyen, özel, saydam ve fiziksel yasaların sıradan gönderimlerinden ay n bir şey olarak düşünürüz. Ruha ilişkin ne yapmamız gerektiği
ni başkalarına bırakabiliriz, ancak "müzik ruhumu canlandırdı" gibi bir şey söylediğinizde kastettiğiniz ruhu düşünün. Sizin ruhunuz lanete, kutsamaya ya da yeniden doğuşa mı
maruz kalmaktadır? Ya da sizin ruhunuz sadece orada mıdır? O bizim en ince, görünmeyen ve en derin insanlığımız değil mi dir? O ayrımsayan, duyumsayan bir bilinç değil midir? Yumu
şaktır, saldırgan değildir. O dolap çevirmez, politik değildir, hırslı değildir, şeytan değildir; değil mi? Ruh, günlük yaşamımı zıı;ı bir parçasıdır.
308
365 GÜNÜN TAOSU
309 ÇAGDAŞ Yogiler artık neden ölüyor? Neden artık ölümsüzler yok? Ne oldu bütün büyücülm? Melekler neden yeryüzüne inmiyor? Çağdaş bir yogi tarafından yazılan bir kitapta, yazarının be lirli bir günde bu dünyadan ayrıldığı belirtiliyor. Kutsal bir insa
nın ölümünün bilinemez olduğunu, birbirini izleyen pek çok kuşağın kutsal kişiyi gördüğünü, hatta o kişinin mezarından kalkıp dirildiğini söyleyen kutsal yazılarla nasıl da tezat oluştu ruyor böylesi bir şey! Bugün bütün kutsal kişiler ölüyor. Kimse aziz olarak tanınmı yor ve doğaüstü artık dikkate alınacak bir konu değil. Neden? Çünkü insanlar arhk böyle şeylerin doğruluğuna inanmıyor.
Çağımızın, mistik olanın artık önemini kaybettiği bir çağ ol duğunu kabul ettiğimizde hala spiritüel olabilir miyiz? önceden olduğumuzdan daha fazla spiritüel olmamız mümkündür. Ruh sallığın sıradışı ile sadece görkemli yogiler ve ölümsüzler için
olası bir şey olduğu düşüncesinden kurrularak biz de ötelere ulaşabilir ve onlar kadar ruhani olabiliriz. Hiçbir insanoğlu do ğuştan gelen özellikleri nedeniyle en üst anlayış düzeylerinden men edilmiş değildir. Eğer arıyorsak bulacağız. Sonsuza kadar yaşamayabiliriz, ölümden kaçamayabiliriz, ama kutsal insanla rın geçmişte yaphklarını anlayabiliriz.
309
DENG MING-DAO
310 ARKADAŞLIK
Gerçek bağlarla bağlı olanlar haberleşmeye gerek duymaz.
Yıllarca ayrı kaldıktan sonra tekrar karşılaştıklarında, Arkadaşlıkları her zamanki kadar sahici ve içtendir.
Uzak geçmişte, diplomatik bir görevi olan genç ve varlıklı bir devlet adamı vardı. Bir gece bir nehrin kenarında mola verdiğin de büyüleyici bir lavta sesi işitti. Kendisi de tutkulu bir müzis yen olduğundan hemen lavtasını aldı ve çalmaya başladı. Niha yet eski bir yıkıntının içinde oturan keçi çobanını buldu. O gün lerde bir aristokrat sıradan biriyle ilişkide bulunmazdı. Ancak bu iki adam müzik yoluyla bir arkadaşlık başlattılar. Müzikleri akan su kadar berrak ve doğaldı. Yılda bir kez büyükelçi ve keçi çobanı arkadaşlıklarını taze lerlerdi. Yılın geri kalan zamanlarında başkalarıyla müzik yap ma fırsatını bulmalarına rağmen, her ikisi de gerçek tamamlayı cılarını bulduklarını söylüyorlardı. Büyükelçi yıllar boyunca keçi çobanını yoksulluktan kurtar maya çalıştıysa da arkadaşı her seferinde reddetti onu. Arkadaş lıklarını parayla kirletmek istemedi. Artık saçları beyazlamış olan büyükelçi yıllar sonra bir gün belirlenen yere gitti yine, ama arkadaşı orada değildi. Tek başı na çalmayı denedi, ama melodisinin yalnızlıktan boynu bükük tü sanki. Sonunda birisi ona arkadaşının son kıtlık sırasında aç lıktan öldüğünü söyledi. Bu haber büyükelçiyi büyük bir kede re boğdu. Ne kadar ironik bir durumdu ki, arkadaşını kurtara cak kadar parası vardı, üstelik onun değerini de biliyordu. Bü yük bir üzüntü içinde lavtasını kırdı. "Dostum bu dünyadan ay rıldıysa kimin için çalacağım artık müziğimi?" Gerçek arkadaşlık ender rastlanan bir uyumdur.
310
365 GÜNÜN TAOSU
311 KÜÇÜKLÜK
Büyük şeyler başamıaya yetenekli olabilirsiniz.
Ama yaşam küçük şeylerden oluşur.
Büyük şeyler pek nadir gelir. Kişi büyük olan kadar küçük olanı da bilmelidir. Hep kalıcı başarılar kazanmak ve kahraman olmak arzusu duyarız, ama yaşam pek nadiren bu fırsatları ta nır bize. Günümüzün büyük kısmı küçük şeylerle geçer -sıra dan meditasyonlar, sıradan bir şeyler pişirme, her günkü işe gi diş gelişler, bahçede sessizce bir şeyler çizme- yaşamın büyük olaylan bu küçük şeylerden meydana gelir. Büyük jestler yapmak için pek nadiren fırsatımız olur. Şam piyon bir jimnastikçinin yaşadığı en büyük ve önemli an, tüm yaşamı içinde bir saatten fazla değildir. Büyük ressamların çalış maları çok kısa sürelerle sergilenir. Usta bir müzisyenin en iyi kompozisyonu, müzikal sesler denizinde ufacık bir parçadır. Ba şarılı olmak istiyorsak küçük şeylere özen göstermeliyiz. Sayısız küçük fırsatlar elimizin altından kaçıp giderken bü yük şeylerin gelmesi için uzun süre bekleme tuzağına düşme meliyiz. Böyle yapan insanlar yaşam boyu kusursuz olmayı bek lerler. Kaderin onlara karşı olduğundan, dünyanın onların bü yüklüğünü anlayamadığından yakınır dururlar. Eğer başlarını indirseler ayaklarının altındaki o kocaman fırsatları görebilirler. Başlarını eğecek kadar alçakgönüllü olabilseler, ellerinin altın daki bilinmeyen hazineleri alabilirler.
311
DENG MING-DAO
312 CESARET Yaşamını kendi ellerine almaya istekli biri Diğerlerinin yaşamını da almakta tereddüt etmeyecektir. Bir zamanlar dağlara tırmanan iki arkadaş vardı. Biri şair, öteki devlet adamıydı. Bir gün derin bir vadiye vardılar, aşağıda aralığın üzerinde uzanan dar bir köprü olan devasa bir uçurum vardı. "Hadi, aşağıya inip isimlerimizi öteki tarafa yazalım" diye öneride bulundu devlet adamı. Şair öneriyi kabul etmedi. Bu nun üzerine devlet adamı tek başına cesur bir şekilde aşağıya in di, köprüden geçH ve isimlerini çok güzel bir yazıyla oraya yaz dı. Ardından yine yukarı tırmandı. "Bir gün birini öldüreceksin" diye tahmind,: bulundu şair. "Neden böyle söylüyorsun?" diye bağırdı devlet adamı. "Yaşamlarını ellerine alan insanlar başkalarının yaşamlarını almakta tereddüt etmezler." Cesur insandan sakının. O bir kahraman olabilir, kendi yaşa mını riske atmaya can atar, ama başkalarının yaşamlarını tehlike ye atmaktan da çekinmez. Her şeyden önce, risk üstlenmeyi se ver ve bu yüzden de koruma, sevecenlik ve dikkatlilikteki bilge liği göremez. Böyle bir insan başkalarım tehdit eder, anlan kendi istemleri doğrultusunda zorlar, hatta öldürebilir de. Bunu, önü ne geçilemez bir duyguyla değil çok daha acımasız bir nedenle yapar: gerekçe göstererek. Yaptığı eylemlere mutlaka ideolojiye, vatanseverliğe, dine veya yasaya uyan bir neden bulacaktır. Cesur adam saldırıya uğradığı zaman güç, kuvvet ve güven le ileriye atılar. Bu taşkınlık içinde ince ve görünmez olanın far kına pek varamaz. Yaşam basit değildir ve yaşamda ustalaşmak çok zaman alır. Kim bilir belki de bu yiizden cesurlar genç, akıl lılar yaşlıdır.
312
365 GÜNÜN TAOSU
313 BUKALEMUN Eğer tanınmak istemezsem, tanınmam. En iyi aktör, rolü benliğinden ayırmasını bilir. En iyi yalancı da gerçeği yalandan... İnsanlar sizi tanıdıklarını düşünürler. Çok geçmeden siz de onların size biçtiği rolü oynamaya başlarsınız. Neden başkaları nı memnun etmek için belirli bir biçimde davranmak zorunda sınız? Bir şeyleri içsel farkındalığınızdan ve kendi duygularınız dan kaynaklandığı için yapmalısınız. Sürüye ne kadar az uyar sanız, o kadar iyidir. Sizi memnun edecekse değişmelisiniz. Yaşamınız esnektir. Diğer insanların sizi şekillendirmesine izin verdiğiniz sürece ba ğımsız olmayı öğrenemeyeceksiniz. Bilge kişiler tüm yaşamın yanılsama olduğunu söylerler ve genellikle bundan keder duyarlar. Tao'nun yolu bu gerçeğin si zi bunaltmasına izin vermeyip bu gerçeği kullanmaktır. Diğer insanlardan kurtulmak istiyorsanız, bu dünyadaki sayısız yanıl samaların birinden çekin kendinizi. Hiçbir şeyi istenilmeden söylemez, ne onaylar ne de reddederseniz, başkalarının fikirleri yapışıp kalmayacaktır size. O zaman huzur içinde olacaksınız. Gerçek bilgeler hiçbir zaman görünüşe göre hareket etmez ler. İçebakış halindeyken zihinlerinden gelen görüntüler tarafın dan aldatılamazlar. Bilirler ki, gerçeğe ulaşmak istiyorlarsa öze değin inmeli, özün içine işlemelidirler.
Öyleyse, diğerlerinden gizlenecekseniz kendinizi yaşamın sahte görünüşlerinden uzak tutun. Kendinizi tanımak istiyorsa nız yaşamın aldatıcı görünüşlerini ayırt edebilin. Her şeyden önce yaşamın yanılsamalara dayalı doğası sizin cesaretinizi kır masın. Onu kullanın. Akıllı kişi için yaşamdaki her şey avantaja dönüşebilir.
313
DENG MING-DAO 314 ÖTEYE GEÇİŞ
Yıllarca ritüel yaptım. Şimdi ölü o. Yıllarca meditasyon yaptım. Şimdi yavan o. Sonunda var olan yalnız öteye geçiş. Denizin iizerinde gezinen Ruh buğusundan bir kurdele gibi. Bir insan ruhsal olarak olgunlaştığında artık kurallı meditas yona ya da ritüel kalıplarına gereksinim duymaz. Bu, kalıbın, yapının gereksiz olduğunu göstermez, çünkü bunlar olmasaydı, o kişi şu anda bulunduğu bu hakim noktada olamayacaktı. An cak kişi bir kere kalıbın derslerini tümüyle içselleştirdiği bir aşa maya ulaştığında, artık yepyeni ve sağlam biçimleri serbestçe hemen oraakta buluverir. Ruhanilikte kişi sıradan, günlük sınırlamaların ötesine geçer. Kendinizi okyanusa bakan yüksek bir uçurumun üzerinde ha yal edin. Bedeniniz yavaş yavaş bir kurdele gibi uzamaktadır. Uzadıkça uzayarak gökyüzüne doğru dalga dalga alçalıp yükse lirsiniz. Önünüzde gökyüzü ve yeryüzünün sınırsız enginliği uzanır. İleriye doğru çekildiğinizi hissederek akıp gider, her yö ne uzanan bu geniş alanda bir kurdele gibi süzülürsünüz. Bu ruhsal özgürlüktür. Sonbahar kışa dönüşmek üzere. İlkyaz öteki tarafta; tıpkı ruhsal öteye geçişin katı bir ritüelin öteki tarafında olduğu gibi. Tapınmalann kendilerine özgü mevsimleri vardır. Onları ilk öğ rendiğiniz zaman büyülüdürler. Sonra ürünlerini verir ve solar lar. Bu solmanın öte yanında yeni bir ilkyaz ve yeni bir ruhsal manzara vardır. Ruhsal gelişmenizin neresinde olursanız olun, gökyüzüne doğru süzülerek bir ejderha gibi ortaya çıkana değin mevsimlerin döngüsüyle birlikte hareket edin.
314
365 GÜNÜN TAOSU
315 NEŞE Tapınma/arınız sizi mutlu ediyor mu? Yaşamınız neşeli bir şarkı mı? Ruhsal adanışa ilişkin bütün bu konuşmalarda yalın bir ger çek vardır. Yaphğınız şeyden hoşlanacaksınız. O sizi mutlu et meli. Bu kadar çok baskının, mutsuzluğun, acının, suçun ve kor kunun ruhsallık örtüsüne bürünmesi talihsizliktir. Neden yaptı ğımız şeyleri salt neşeyle, coşkuyla yapmıyoruz? Ruhsallığı uygulamak zor ve sıkıcı bir şey değildir. Bir korku sorunu da değildir. Sosyal bir gruba kahlmakla ilgisi yoktur. Sta tüyle de hiçbir ilişkisi yoktur. Yaşamınızı kutsallığa adamış ol manız sevinç ve kutlama demektir. Meditasyon yapmak için oturduğunuzda dudaklarınıza hoş bir gülümseme yayılmalı ve coşku duygusu tüm bedeninizi sarmalıdır. Şükranlarınızı ve öv gülerinizi sunmak için kutsanmış bir yere gittiğinizde, bunu haftanın belli bir günü oraya gitmeniz gerektiği ya da kutsal bir tören yapma alışkanlığınızdan değil, tannlannıza hayranlığınızı sunmanın ve yeryüzünde olmanın mucizeviliğini ifade edecek en iyi yolun bu olduğunu anladığınız için yapmalısınız. Evet, evet, bu varoluş içinde çok mutsuzluk var. Bu mutsuz luk baştan başa uzanan olumsuzluk alanının bir parçasıdır. Ya şamda aynı zamanda olumlu şeyler de var ve ruhsallık da onla nn en ön sırasında. Bu yüzden ruhsal tapınma pratiklerini ger çekleştirdiğimiz zaman bunu mutluluk ve coşkuyla yapalım.
315
DENG MING-DAO
316 DİNLENME Yılın sonu yaklaşıyor; Büyük bir hoşnutluk duyuyorum. Tamamlama dinlenme demektir. Dinlenme ise yenilenme Yen ilenmeyse yeni başlangıçlar demektir. Sebat büyük bir erdemdir, ancak sebat sonuçlar olmadan ge liştirilemez. Sebat, durmaksızın Sisyphos'unki gibi güç ve zah metli bir görevle uğraşmak demek değildir. O, başlamak, ortada durmak, sonuna varmak ve sonra yeniden başlamak demektir. Yıl sonuna yaklaşıyoruz, ancak daha önce gelen bütün günlerin ve ayların tamamlanışlannı yaşamadan bu sonu bekleyemezdik. Şeyleri bitirmeye yönelmek iyidir. Bu sadece perspektif sağ lamakla kalmaz, bir sonraki iş için basamak taşı olur. Şeyler so na erdiği zaman, bu ideal bir şekilde amaçlarımızın gerçekleşti rilmesi demektir. Her şeye, kafamızda belirli bir hedef belirleye rek başlamalıyız; aksi takdirde yaşamlarımız amaçtan yoksun kalır. Amaçlarımıza ulaştığımız zaman memnun olmalı ve din lenmeliyiz. Ruhumuzun, eylemlerimizin önemini özümsemesi için zamana ihtiyacımız vardır. Dinlenme yenilenmeyi sağlar ve yenilenerek karakterlerimizin gücünü yeniden inşa eder, böyle ce geleceğimizi karşılamak için daha sağlam ayakta dururuz. Kırlarda çiftçiler, saman balyalarını yükledikleri arabaların da sık sık şekerleme yaparlar, bilirler ki katırları onları kendilik lerinden evlerine götürür. Onlar aynı anda hem bir şeyler başar mayı hem de dinlenmeyi iyi bilirler!
316
365 GÜNÜN TAOSU
317 YÜZÜCÜ Yaşam bir düş olsa da, Öyle değilmiş gibi hareket et. Hiçbir ağırlık taşımadan hareket et. Yaşamın düşten başka bir şey olmadığını anlayabilirsiniz, ama bu sizi eylemde bulunma sorumluluğundan kurtarmaz. Bu düş sizin kurduğunuz bir düş olmayabilir, ama yine de onunla ilişkide olmalı ve bu fantezinin parametreleri içinde eylemde bulunmalısınız. Fantezilere dayanan bir sahne oyununun ya pımcısı, yönetmeni ve oyuncusu olmalısınız. Aksi takdirde amaçsızca akıntıya kapılıp sürüklenirsiniz. Meditasyon uyanmaktır. Çok azımız sürekli meditasyon hali içinde olma yeteneğini kazanmıştır. Bu nedenle bir uyanır, bir düş görürüz, sonra yine uyanıp yine düş görürüz. Aydınlanma anlan yüzücülerin nefes almak için sudan başlannı çıkardıklan anlara benzer. Bir nefeslik yaşam kazanırlar, ama yine suya dalmalan ge rekir. Hepimiz nihai özgürlüğe kavuşana değin aşağı yukan ha reket ederek acılar denizinde yüzen yüzücülere benziyoruz. Ruhsallığın ilk zorluğu, gerçek anlayışla günlük yaşamın acı ları arasındaki şizofrenidir. Aydınlanmamız, dışımızdaki saf ol mayan şeylerle çatışma içindedir. Bu yüzden bazı çömezler ken dilerini her şeyden soyutlarlar. Gerçek ruhsal içgörüyü kaza nanlar böylesi bir bölünmeyi yaşamazlar. Onlar bu dünyada onun tarafından kirletilmeden yaşayabilirler. Onlar en güçlü ve huzurlu yüzücülerdir. Suyu neredeyse hiç bulandırmadan ey lemde bulunurlar. Eylemleri dışarıdan bakıldığında sıradan ey lemlerden hiç de farklı değildir, ama yüzdüklerinde arkalarında hiçbir iz bırakmazlar.
317
DENG MING-DAO 318 ŞARKI SÖYLEME Yağmur gelir ve kuşlar Sedefimsi gökte silüetler Coşkulu şarkılarıyla yanıtlarlar. Ağızlarını göklerin nektarına açıp Damlalarla ritiın tutarlar.
Doğadaki her şey şarkıdır. Bu şarkı kimileyin, serbestçe bıra kılmayan sıkışıp kalmış duygulan boşaltan, ruhu canlandıran pembe ses aralıklarıyla minör anahtarına uygun gamda bestelen miştir. Bazen de vücudu bir dalga gibi saran ani ve çok kuvvetli bir heyecan duygusu yaratan zengin melodilerle dolu ve uyum lu ses karışımları yaratan neşeli bir şarkıdır. Bazen garip modlar dan, gırtlaktan çıkarılan ve sürekli olarak aynı tempoda art arda yinelenen sözlerden, kasvetli ahenksiz seslerden oluşur. Yaşamın her şeyi saran şarkısıyla coşup şarkı söylemek bize bağlıdır. Onunla uyum içinde miyiz? Başka bir nağmeye kahla rak bir bütün oluşturan bir ezgi mi söylediğimiz? Yoksa amaçlı olarak ahenksiz sesler mi çıkarırız? Belki Tao'yla ilk karşılaşan öğrenci onunla uyum içinde ol mak için çaba gösterir, ancak bütün bunlar Tao'yla ilişki kurmak anlamına gelmez. Tao bize bir arkaplan, zengin olaylar sunar. Ona uymak, karşı olmak, eğik açılarla üstünden uçmak bize bağlıdır. Tao'ya, içinde ölü tomruklar gibi yüzdüğümüz, devini mi değiştirilemeyen büyük bir akarsu olarak bakmayın. Böyle bir durum, kütüklerin nehirde meydana getirdiği tıkanıklıktan başka nereye götürebilir ki bizi? Hayır, kuşlar gibi olalım biz. Tao yağmur gönderdiği zaman şarkı söyleyen kimdir? Kış geldiği zaman ne yapılacağını kim bilir? Kim gökyüzünü eşşiz çizgilerle süsler? ihtiyaç duyduğun da kim şarkı söyler? Kim uyumsuz olması gerektiğinde uyum suz, uyaklı olması gerektiğinde uyaklı şiirler söyler?
318
365 GÜNÜN TAOSU
319 AYAKTA KALMA Turuncu
ve
altın renkli sazan,
Buzun altında yaşayan. Yukarıdaki dünyaya ıildırıııayan, Aşağıdaki dünyayla ayakta kalan.
Hızla soğuyan sonbaharda, havuzların üstü buz hltmaya baş lar. Sular derinleşir, kararır ve bilinmezleşir, ama bu derinliklerde balıklar, yaklaşan kışı da atlatarak yaşamlarını sürdürebilirler. Tao da balığın suyu bildiği gibi dolaysız olarak bilinebilir. Be nim Taom sizin Taonuzla aynı olmayacaktır. Her ikimiz de fark lı geçmişleri ve düşünceleri olan bireyleriz. Tao bizim içimize gi rer girmez bizim içsel kişiliğimizin renklerine bürünür. Bizden uzaklaştığı zaman tekrar evrensel doğasına geri döner. Bu hpkı, suyun balığın yüzgeçlerinden akması gibi hiç durmaksızın ve değişmeksizin devam eden bir süreçtir. Suyun balığı beslemesi gibi Tao da bizi besler ve ayakta hltar. Tao'nun içinde olmayı sürdürdükçe sudaki sazan kadar güvende olacağız. Tao'dan ay rıldığımız zaman sudan çıkmış balık kadar çaresiz kalırız.
DENG MING-DAO
320 FAKİR Bambudan yapılmış çubuklar Gümüş alamayacak kadar yoksul. Yemek için yumuşak bambu sürgünleri Et alamayacak kadar fakir. Eski insanlar çevreleriyle neden öylesine bütünleşmişlerdi? Çünkü, kullandıkları eşyalar, yedikleri yemek ve meşgul olduk ları faaliyetler doğrudan çevreleriyle ilgiliydi. Yemek yerken bambudan yapılmış çubukları, sepet yapmak için sürüngen bit kilerin saplarını kullanırlardı. Sukabaklarını kayık olarak kulla ıurlardı. Yiyecek için bitki" yetiştirdiler, hayvanları evcilleştirdi ler, balık ve av hayvanları yakaladılar. Toplumsal yapılan güne şin, ayın, yıldızların döngüsü etrafında kuruldu. Yeni doğan be bekler en yakın ırmağın sularıyla yıkanırdı. Ölüler aynı toprağa, onlara besin sağlayan toprağa gömülürdü. Günümüzde ise yiyeceklerimiz uzak yerlerden ithal ediliyor, inceden inceye işlemlerden geçiriliyor. Kullandığımız nesnelerin varlıklanıun ve işlevlerinin gerekli olduğunu düşünürüz ve onla nn nereden geldiği hakkında hiçbir fikrimiz yoktur. Bizi zihinle rimizin uyum sağlayamayacağı kadar hızlı bir şekilde bir yerlere götüren ulaşım araçlarımız var. Zenginliğimizi kötüye kullaıuyo ruz, onu, kendimizi çevremizden soyutlamak için kullaıuyoruz. Bu yüzden ılımlı, alçakgönüllü bir yolda olmak mutlaka kötü · demek değildir. insan yoksulsa, zorunlu olarak elinin altında olanları kullaıur. Bunlaı;ı bize getiren Tao'dur. Dünyaya ve doğa ya ne kadar yakınsak yaşamla o kadar bütünleşiriz. Tao'yu izle yenler hiçbir zaman yaşama yabancılaşmış olmaktan şikayet et mezler. Seçenekleri yoktur. Yaptık.lan her eylem onları Tao'nun devinimiyle eşzamanlı ve eş hızlı tutar.
320
365 GÜNÜN TAOSU
321 KENDİNE YETERLİLİK Kendine yeterli ol, ama kendini yalıtma. Çin kralı kapıları kapadığı zaman, Yüzyıllarca süren durgunluk ve çöküş başladı. Tao'nun tüm felsefesi kendine yeterliliği sağlamaya yöneliktir. Kişi yaşamda ne yapmaya gereksinim duyuyorsa kendi başına yapabilmelidir. İnsan ister bir çölde mahsur kalsın ya da etiket ve kibarlık gerektiren sosyal bir toplanhya kahlsın, her durumda kendine güven, rahatlık ve huzurla bunun üstesinden gelmelidir. Kendi kendine yeterlilikle kendini yalıtma aynı şey değiller dir. Bu çok önemli bir noktadır. Çin kralı sınırları kapadığında tam bir yalıhmdan yararlanacak denli kendi kendine yeterliydi. Tüm ülke büyülü bir hoşnutluk ve doyumla kendi içine çekildi. Ancak sonunda kökleşmiş bir toplum oluştu. Durgunluk ve çü rüme egemen olmaya başladı. Aynı sorun, yaşama tümüyle kenetlenemeyecek kadar ken- ' dine yeterli insanlar için de geçerlidir. Onlar ya kendi durgun luk ve çöküşlerinin ağırlığıyla içeri doğru çekilecekler ya da dış dünya onları anlayamadıkları bir şeyle kuşattığı zaman patlaya caklardır. Tao'yu izleyenler dünyayı aylak aylak dolaşırlar. Çekilme ve yoğun bir kendini geliştirmen.in geçici avantajlarından kendile rine yarar sağlarlar, ancak kendilerini sürekli yalıtmazlar. Tao'yla birlikte akarlar, her şeyle birliktedirler ve bu nedenle çö küşü yaşamazlar.
321
DENG MING-DAO
322 ÇÔKÜŞ Pudralı yüzüyle odalık pahalı ipekler içinde Ayaklar bağlı, beden yuınu�k, dudaklar gevşek Lotusıı seyreder dürbünle. Yıısııfçıık konuverir kıınıltısız yelpazesine. Yaşamınızın çöküşe yaklaştığını nasıl anlarsınız? Kuşkusuz şeklin gücü özün gücünden daha önemli olmaya başladığında. Etiket ve töre; anlayış ve doğruluktan daha önem li olduğunda. Yöntem, yaratıahktan daha önemli olduğunda. Arzulanruzı tatmin etmek başkalarına vermekten daha önemli olduğunda. Vatanseverlik; diğer uluslara aydınca davranmak tan, ölçülü yönetimden daha önemli olduğunda. Yemek yeme eylemi, iyi beslenmeye gösterilen özenden daha önemli oldu ğunda. Opera; evsizlere ve fakirlere yardım etmekten daha önemli olduğunda. Kişinin kendi rahatı, sevdiği kişilerden daha önemli olduğunda. Hırs, hayırseverlikten daha önemli oldu ğunda. Prestij, yardımseverlikten daha önemli olduğunda. Aka demi, sokaklardan daha önemli olduğunda. Bağırarak istekleri ni anlatmak. başkalanru dinlemekten daha önemli olduğunda. Saldırganlık. iletişimden daha önemli olduğunda. Uzmanlık, basit hareketlerden daha önemli olduğunda. Stil, işlevden daha önemli olduğunda. Kitaplar, öğretmenlerden daha önemli oldu ğıında. Amaca erişmek için başvurulan çareler, yaşlılardan daha önemli olduğıında. Bunlann yaşanmakta olduğunun kokusunu alıyorsaruz çö küşten uzak değilsiniz demektir.
322
365 GÜNÜN TAOSU
323 YO{;UNLUK Tao garip bir biçimde renksizdir, Yağım oldıığıı halde. Gelgitsel dalga gı1ıi sımsıkı kavrar. Eski kitaplar Tao'yu garip bir biçimde renksiz olarak tanım lar. Bununla ne anlatmak isterler? Tannlann kör edici bir aydın lığın alevinde görüldüğü, cehennemin ağzının alevler ve kıvıl cımlarla açıldığı yerde, nasıl olur da Tao, her şeyin en yücesi olan garip bir biçimde renksiz olur? Renksiz tanımı, Tao'nun bütün tanımlann ötesinde olduğu gerçeğine bir göndermedir. Tao'yu yaşadığınız zaman doğru olan bir şeyin sizi sımsıkı sardığını fark edeceksiniz. Öte yandan onu kavramsallaştırmak ve yeniden üretmek olanaksızdır. As lında, Tao'yu saptamak, kanıtlamak için ne kadar çok çaba gös terirseniz o da o kadar ele geçmez, bulunması güç hale gelir. Renksiz bir şeyin böylesine yoğun, kavrayıcı ve unutulmaz olu şu da bir paradokstur. Hiç yanşmacı bir spor, örneğin futbol oynadınız mı? Hiç o ballı durumu, siz neredeyse hiç çaba bile göstermeden her şeyin mükemmel geliştiği durumu yaşadınız
mı?
Bu devinirliği kav
radığınızda kendi kendinize şöyle söylediniz mi: "Bunu boza cak bir şey yapma. Hiçbir şey söyleme. Onu mahvetme." Bu bi raz Tao'yla birlikte olmaya benzer bir duygudur. Size olan şey leri bozmaya çalışsanız, bunu yapamazsınız. Onu daha sonra başka bir oyunda yeniden yaratmayı deneseniz, yapamazsınız. Ona "h§.kim olmaya", ondan yararlanmaya, ne olduğunu açık lamaya çalışsanız, yapamazsınız. Daha sonra yalnız kalıp dü şündüğünüz zaman bu deneyimin diğerlerini harekete geçirme
ye, önündeki her şeyi silip süpürmeye, sizi yoğunluk içinde tut maya yetecek denli güçlü olduğunun farkına varabilirsiniz Du yumsadığınız şey Tao'ydu.
323
DENG MING-DAO
324 MOZA İK Akik taşı, lapis ve yeşimden çiniler, Duvar resmi ustası resmini yapıyor, Her defasında bir santimetre. Her resim kendi başına değerli; Hepsi bir arada değer biçilemeyecek bir bütünü oluşturuyor. Doğup büyüdüğüm yerden çok uzak olmayan bir yerde, uz manlık alanı mozaik olan bir duvar resmi ustası vardı. Dünya nın dört bir yanından iş alır, aynı zamanda ünlü ressamların du var resimlerinde ve heykellerinde onlarla beraber çalışırdı. Her türden büyüleyici çinilerle dolu sandıklan ve kutuları vardı. Ba zıları kırmızı, mavi ve san camdandı. Ötekiler özenle sırlanmış seramiktendi. Birkaçı lapis, turkuvaz, malakit ve obsidiyendi. Hatta bazıları altından ve gümüştendi ve üzerlerindeki duvarcı sıvası silindiğinde en çok parlayan onlar olurdu. Tanrı ayrıntılarda olabilir, ancak büyük resmi bilmek de önemlidir. İşte bu noktada duvar resmi ustası çok önemli bir örnekti. Büyük resmin ne olması gerektiğini bildiği gibi santimetrekare büyüklüğündeki parçaları birleştirerek devasa tablolar oluştura cak konsantrasyona da sahipti. Bu, hem küçük olanı hem de bü yük olanı bilmektir. Bu örneği izlerseniz, hiçbir zaman dar kafa lı ve sınırlı bir insan olmayacak ve mikroevren ile makroevren arasındaki ilişkiyi gözden kaçırmayacaksınız.
324
365 GÜNÜN TAOSU
325 EŞ Tutku, yıllar boyu süren, aşama aşama açılışa götüren Başlangıçtan başka bir şey değildir. Bazı insanlar yaşam boyu birbirleriyle eş kalırlar. Onların aşk.lan delicesine bir tutulma, tutku ve erotizmle başlamış olabi lir. Sonunda bu ilişki daha dengeli, istikrarlı bir arkadaşlığa dö nüşmüştür. Her çift bu geçiş dönemini yara almadan geçemez, ama geçmeyi başaranlar birbirlerine karşı yeni bir ilişki kurma tarzı geliştirirler. Kendilerini birbirlerine adamış aşıklar birbirle rinin ufak tefek hatalarını kabul edebilirler. Bu arada kendilerin deki eksiklik ve güvensizlikler de karşı taraf tarafından kabul edilir. Olgun aşk sabırlı, cömert ve sevecendir, bencil değildir. Sev diği kişi kendi beninden daha önemlidir. Aşkta, ulaşılmaz olan bir birlik ve aşkınlığı buluruz. Birçok ermiş romantik, aşka karşı çıkan şeyler söyler. Acaba kendileri onu hiç hissetmedikleri ya da acı bir hayal kırıklığı ya şadıkları için mi böyledir bu? İnsanlar kendilerini çok iyi tanı malıdırlar. Eğer aşkı amaçladılarsa aşkı tanıyacaklardır. Sonuç olarak öteki insan ilahidir, ilahilik ötekinde yaşar. İn san aşk yoluyla birlik ve bütünlüğün güzelliğini anlamaya baş lar: Eril öğe dişil öğe olmadan durağan ve kısırdır. Dişiyse, eril olmadan katalizörü olmayan sınırsız bir gizilgüçtür. Birleşerek bencil olmamayı, saflığı ve ilahiliği yaşarız.
325
DENG MING-DAO
326 GİZEMCİLİK Bütün gizemci gelenekler birdir. Tüm dinlerin tohumudurlar. Tao. Zen. Tantra. Yoga. Kabala. Tasavvuf. Hıristiyan gizemci liği. Şamanizm. Ve diğer pek çoğu izdeşleri tarafından gizlice korundu. Bunların hepsi ilahi olanla aynı gizemci birlik anlayı şını paylaşır. Meditasyon, tek kültüre özgü bir şey değildir. Tüm kültürler sürekli bir arınma, meditasyon ve büyük ev renle birliği vurgulayan gizemci özü anlamışlardır. Ben bu bü yük düzeni Tao olarak adlandırıyorum. Onlar farklı adlar veri yorlar. İnsanların onu nasıl adlandırdığının ne önemi var? Kut sal olanı keşfettiklerinde onu kendi tarihlerine ve kültürlerine göre farklı seslerle çağırdılar, ama aslında hepsi aynı şeyi keşfet mişti. Yaşamda tek bir ilahi kaynak vardır. Kuşaklar boyunca bütün geleneklerin gizemcileri Tao'nun içine daldılar. Sözlerin yetersiz olduğu düzeylerle karşı karşıya geldikleri zaman sözlere gerek duymadan ruhanilikteki o tek öze ulaştıklarını anlıyorlardı. Dünyanın neresinde olursanız olun, sizi Tao'ya götürecek anlıkta gelenekler vardır.
326
365 GÜNÜN TAOSU
327 RENKSİZ Erotik ve rııhsal arasındaki fark nedir? Tapınaklar ve aşıklar aynı ölçüde renkli ve gösterişlidirler. Erotizm ve ruhsallık arasındaki fark nedir? Her ikisi de ken dinden geçişi ifade eder. Her ikisi de benliği aşmaya yöneltir in sanı. Her ikisi de daha büyük bir düzenle birleşmeye götürür. Her ikisi de sapıklık, şehvet, sadizm, takınak ve deliliğin aşırı lıklarına karşı savunmasızdır. Erotizm ve ruhsallık, yani insanlı ğın bu en derin iki girişimi ikizdir. Hem erotizm hem de ruhsallık dünyanın çeşitliliği ve renkli liğiyle kurulan yoğun bi-r bağlanb anlamındadır. Ancak daha yüksek bir mertebe, yani insanın kutsallığın kendisi olduğu bir durum vardır. Bu durumda renkler dünyasına ilişkin hiçbir şey sizin için bir anlam taşımayacakbr. Rahat bir koltukta oturma nın hazzının bir anlamı olmayacağı gibi, zahidin harcadığı çaba nın görkemli görünüşü de bir anlam ifade etmeyecektir. Yalnız ca saf, göz kamaşhncı ışıgın renksizliğine nüfuz ederek bu ikiz lerden kurtulabilir, özgürleşebiliriz. Meditasyon bilincinizi değiştirir. Nasıl bir bilincin ortaya çı kacağı yapılan meditasyona bağlıdır. Buna karşılık, sizin bilinci niz de etrafınızdaki dünyadan aldığınız duyumları renklendirir. Nesnel gerçeklik diyebileceğimiz bir şey yoktur. Her şeye siz renk verirsiniz. En yüksek oluş haline ulaşmak istiyorsanız, ren gi olmayan bir bilinci hedefleyin.
327
DENG MING-DAO
328 VARLIK Sivri kuledeki paratoner Salt varlığıyla çeker gücü kendine. Aynı şekilde biz de çalışmalıyız Töz ve yükseklik için. Göksel güçlerle birleşmek istiyorsak, gerçek ruhsal yüksekli ğe ulaşmalıyız yalnızca. O zaman, yıldırımın paratonere çekil mesindeki doğallık.la cennet bizi karşılamaya gelecektir. Çaba yalnızca oluş, karakterlerimizin kusursuzlaşması, yukarıya ulaşmak içindir. Bulunduğumuz yer doğruysa, birlik kaçınıl mazdır. Bazı insanlar "Cennet kimin umurunda?" derken, bazdan da "Arınmak için bunca çaba neden?" derler. Tabii ki, kimseden ya şamda bir çaba göstermesi istenmez. Hepimiz kolay yolu izleye biliriz. Ancak bu durumda biz hala paratoner olarak kalırız. O zaman yalnızca göksel güçleri değil, şeytanların, talihsizliğin ve yırbaların güçlerini de çekeriz. Hayır, insanın ruhsal nedenlerle arınmak istemesinin gerçek bir nedeni yoktur. İşin gerçeği şudur ki, ne çeşit bir insan olur sanız olun, bir şeyleri kendinize çekeceksiniz. Size yönelen şey leri denetim altına almanın temel yollarından biri özünüzü arın dırmaktır.
328
365 GÜNÜN TAOSU 329 GÖBEK İnsanlar göbegin körelmiş bir topak yumru oldugıinu Ve beslenmenin yalnız agızdan oldugunu düşünürler. Hiç de böyle degildir. Tao büyük annedir, Ve sınırsız güç göbegin bulundugu bölgededir. Eski kitaplar Tao'yu büyük anne olarak adlandırırlar. Tao hp· kı bir anne gibi bizim tüm gereksinmelerimizi giderir. Bize ban
nak sağlar, doyurur, yaşamamızı olanaklı kılar. Kelimenin tam anlamıyla Tao'nun ruhuna, diriliğine bağlıyız. İçimizde uyur bir halde bulunan odaklanma noktalan vardır. lnsanlann çoğu bu noktalar üzerinde yoğunlaşmarun belirli güçler kazandıracağının, hastalıkları iyileştireceğinin, bilinci dr · ğişime uğratacağının w zihni dinginleştireceğinin farkında de ğildir. Bu noktalar, tıpkı kutsal bir yerdeki harabelerde gomülü bir hazine gibi sahibine mucizevi güçlerini sunmadan önce keş fedilmeyi beklerler.
Bu tür noktalardan biri göbek bölgesindedir. Oraya yoğun laştığınız zaman o büyük c�: .!ılığın size geldiğini fa:rk edeceksi
niz. Hala göbek bağınızla annenize bağlıymış gibisinizdir, güç, fiziksel sağlık ve mutluluk sizin yolunu l girecektir.
329
DENG MING-DAO
330 SAÔDUYU Bilgi ve güç yıkıma ııgratmasın seni. Hayatta kalmak için sağduyunu kullan. Bir zamanlar bilgili ve başarılı dört adam vardı. Bir gün "Bü yük bir kralın yanında çalışmayacaksak öğrenmenin ne faydası vax?" diye sordular kendilerine. Böylece başkente doğru yola koyuldular. Bu dört adamın üçü çok akıllıydı. Dördüncüsü zeU bakı mından diğerlerinden daha geriydi, ancak en çok sağduyu sahi bi olan da oydu. Yolda bir aslanın iskeletine rastladılar. "Hadi bu aslanı diril telim," diye öneride bulundu birinci adam. "Evet, bu bize bü yük bir ün kazandırır" diyerek onayladı ikinci ve üçüncü adam. Dördüncüsüyse, "Eğer bu aslanı diıiltirseniz size saldınr ve doğruca midesine indirir" dedi. "Sen karışma" diye bağırdı üstün bilgisini kullanarak kemik leri çoktan etle kaplamış olan birinci adam. İkinci adam hemen kan verdi aslana ve üçüncüsüyse nefes vermek üzereydi. "Güvenliğimizi düşünmeliyiz," dedi dördüncüsü. "Sessiz ol" dedi üçüncü adam yapbğı işe dalmış bir şek.ilde. "Peki öyleyse, ben de ağaca çıkıp orada oturayım" dedi dör düncüsü. "Ne olur ne olmaz." Aslan canlandı ve akıllı adamları öldürdü. Kurtulabilen yal nızca sağduyulu adamdı.
330
365 GÜNÜN TAOSU
331 ELEK Kaba bir elek çok az şey tutar. İnce bir elek daha çoğunu tııtar. İnce olmak istiyorsan arın ol. Ancak kaba olanla da başa çıkmayı bil. Manevi yaşamın ironisi daha duyarlı ve daha ince olmanız dadır. Böylece kaba olana karşı daha hoşgörüsüz bir hale gelir siniz. Burada çok fazla bir seçenek yoktur. Yaşamda ince olan şeyleri yakalamak istiyorsanız kendinizi arındırmalısınız. An cak bu durumda kaba şeyler çok daha büyük bir hızla birikecek lerdir. Hızla akan nehirdeki kaba bir elek sadece molozlan ve büyük kayaları tutacaktır. İnce bir elekse daha küçük şeyleri ya kalayacak, ama aynı zamanda büyük şeyleri de tutacaktır. Kimileri çok katmanlı bir hale dönüşerek bu durumla baş et meye çalışır. En kabasından en incesine kadar yaşamın onlara sunduğu şeylerle baş edebilmek için bir dizi perde gererler kişi liklerine. Sıradan bir bakış açısından bakıldığında, bu durum tam olarak başarılı "Olmasa bile övgüye değerdir. Oysa Tao'nun bakış açısından bakıldığında bu, büyük bir sıkıntı ve zorluk se bebidir. Ne yapmalıyız? Kaba olarak kalırsak yalnızca kaba olan ge lir bize. İnce olursak arınık bir hale geliriz, ancak o zaman da ka ba olan sıkıntı verir, rahatsız eder bizi. Çok katmanlı bir hale dö nüşürsek o zaman bizi Tao'dan ayıran karmaşık bir durum ya rahnz. Çözüm, Tao'yla birleşerek onun akıntısında yüzmektedir. Bu şekilde artık ne tutmak ne de yadsımak zorunda kalırız.
331
DENG MING-DAO 332 KURT A GZI "İki kere ölç, bir kere kes " dedi yaşlı zanaatkar. Yalnızca dikkatli bir planlama ve sabırlı bir yetenek kurt ağzını
yaratabilir. İnce iş yapan her marangoz, yapacağı mobilyanın iki parça sını, sadece kullanımdan değil havadan da kaynaklanabilecek baskıyı kaldırabilmesi için doğru bir açıyla birleştirebilme soru nuyla karşı karşıya kalır. Özellikle yazların sıcak ve nemli, kışla rın kuru ve soğuk geçtiği yerlerde bir tahta kalasın boyutları al tı milimetreyle on iki milimetre arasında değişikliğe uğrayabilir. Bu kadarlık bir değişim de eklenti yerlerinin ayrılması ve çek mecelerin sıkışması için yeterlidir! Kurt ağzı denen doğramanın birbirine geçen dişleri, parçala birbirine tutturur, çünkü birbirine geçmiş tahta parçaları aynı oranda genişler ve daralır. Çekişin yönü eklenti yerinin kenet lenme yönüne karşıdır. Bu güzel el sanatının yan ürünü, kendi içinde ve kendi başına bir güzellik ürünü olan mobilyaya tamı tamına oturtulmuş bu eklenti yeridir. n
Kurt ağzı parçasını kesmek dikkat ve çaba gerektiren bir ye tenek işidir. Hatlar büyük bir özenle kesilmeli ve kesim dikkatli bir şekilde ince bir testere kullanılarak yapılmalıdır. Fazlalıklar keskin bir keski aleti kullanarak, her iki taraf da sıkıca birbirine oturana değin yavaşça yontulmalıdır. Kurt ağzı parçasını yap mak planlama, yetenek ve sabır gerektirir. Günümüzde kullanılan ucuz sentetik malzemeler mevsim lerle birlikte solumuyor. Böyle olsaydı rahatsızlığımız azalabilir di, ama bu durum aynı zamanda Tao'yla başka bir ilişki şansını da azalttı. Çünkü ince iş yapan marangozlar ağaçla, mevsimler le ve kendi yaratıcılıklarıyla uyumlu mobilyalar yapmaya çalış tıkları zamanlarda Tao'yla kusursuz bir uyum içindeydiler.
332
365 GÜNÜN TAOSU
333 EŞEK Zirvedeyken eşeğinden in. Bu dünyada kimi yerlere tırmanmak çok zordur, insanlar bu iş için hayvanları kullanır. Her hayvana bir kişi binebilir ve her hayvanın farklı bir adı olabilir. Biniciler farklı patikaları izlerler ve deneyimleri hakkındaki farklı düşüncelerini birbirlerine an latır, tartışırlar. Birbirleriyle çelişen düşünceleri de olabilir: Bir yolcu geziyi heyecanlı bulurken öteki korkutucu, bir üçüncüsü de sıradan bulabilir. Zirvede bütün yolcular aynı noktada dururlar. Herbirinin aynı manzarayı görmek için eşit şansı vardır. Eşekler dinlenme ye ve otlamaya bırakılır, artık onlara ihtiyaç kalmamıştır. Hepimiz Tao'nun yolunda yolculuk yaparız. Eşekler her biri mizin sarıldığı değişik öğretilerdir. Zirveye ulaşmamızı sağla dıktan sonra hangi öğretiye sarıldığımızın ne önemi var? Sizin eşeğiniz bir Zen eşeğiyken benimki bir Tao eşeği olabilir. Hıris tiyan, İslam, Musevi, hatta Agnostik eşekleri vardır. Hepsi aynı yere götürür. Neden onların eşekleriyle dalga geçelim? Kendi niz de bunlardan birini kullanmıyor musunuz? Zirveye vardığımız zaman hem eşekleri hem de geçici dene yimlerimizi bir yana bırakmalıyız. Zirveye aa çekerek ya da ne şeyle varıp varmadığımızın bir önemi yoktur. Bütün dinler kut sal doruğa ulaşmanın yollarına farklı isimler vermişlerdir. Zir veye vardığımız zaman arhk isimlere gereksinimimiz kalmaz ve her şeyi dolaysız bir biçimde deneyimleyebiliriz.
DENG MING-DAO
334 MAŞRAPA Bambu maşrapa, granit leğen Kapkara yapay gölün üzerinde buz tabakası Titrekçe parıldar ay maşrapanın iizerinde Dolıılıık yavaş yavaş akıp boşalana değin. Bazı insanlar maşrapa gibidirler. Neyi içlerine alırlarsa alsın lar sonunda yine dışarı akıtırlar. Böyle insanlar için yaşamda bir şeyi biriktirmek, toplamak çok zordur. Eğer siz de böyleyseniz sahip olduğunuz kaynaklara yoğun laşmanız için daha fazla neden var demektir. Sahip olduğunuz zenginliği nasıl kullanacağınızı biliyorsanız ne türden olursa o1sun yoksulluk caydıncı bir şey olmaktan çıkar. Yazgınızı kucak lamalı, onunla birlikte çalışmalı ve ondan yararlanmalısınız. Sonuç olarak yaşamda hiçbir şeyi sürekli olarak elimizde tu tamayız. Çıplak doğar, çıplak ölürüz ve bir anlamda çıplak yaşa nz. Aldığımız ve alışkanlık haline getirdiğimiz şeyler -giysileri miz, servetimiz, ilişkilerimiz- hepsi bizim için dışşaldır. Bunlann hepsi ezici kader tarafından kolayca elimizden alınabilir. Deneyimlerimizi ve anlayışımızı içselleştirmeye çalışırız. Bunlar bile stres, yaşlılık, hafıza zayıflığı, düzensiz düşünme, uyuşturucular ya da şok geçirme gibi nedenlerle elimizden gi debilir. Aslında hepimiz maşrapalarız. Yaşamın bize sunduğu azıak şey de damla damla akıp gider. Belki de en kötü durum bile bizim için iyidir, çünkü yaşamın boşunalığı Tao'ya sanlmamıza neden olur. Her şeyden önce o, bütün sonsuzluklardan daha büyük, en küçük ve ince büklüm lerden daha ince ve görünmezdir. Onu duyumsamak büyük güç gerektirir. Onu algılamak bir kızböceğinin duyarlılığını gerekti rir. Yaşama tutunmaya çalışmaktan yorulduğunuz zaman Tao'ya girmek için yollar bulacaksınız.
334
365 GÜNÜN TAOSU
335 YİGİTLİK Güreşçi bir zamanlar bir bofadan daha sertti. Bayılırdı kocaman, yaflı bilekleri bükmeye Rakiplerini zevkle yenmeden önce. Oysa şimdi kırılgan bir deri gerili kemiklerinin üzerinde, Ve hırıltısı erkekçe kükreyişinin hayaleti gibi. Yaşamın herhangi bir noktasında yiğitliğin doğası üzerine iyice düşünmek akıllıca bir iştir. Eğer ona sahipseniz, bundan mu tluluk duyun ve onu akıllıca ve sevecenlikle kullamn. Öte yandan bunları yapanın sizin kendiniz olduğunu düşünmeme lisiniz. Bu gücü ödünç alıyorsunuz. O sizin değil. O, onu alıp kullanacak kadar şanslı olduğunuz sürece burada size sunul muş bir armağandır. Bir kere kaçarsa artık zafer kazanamaya cak, aynı beden ve zihne sıkışıp kalacaksınız. Kibriniz kırıldığı, burnunuz sürtüldüğü zaman giden nedir? Hala buradasınız, ce saretinizi onunla özdeşleşmeden nasıl hayata geçireceğinizin yollannı öğrenmediğiniz sürece, bir zamanlar yapabildiğiniz şeyleri yapamamanın acısını hissederek buradasınız. Bunu öğrenemeyenler tatsız, yaşlı insanlar haline gelirler. Ya şamı lanetlerler. İnançlarını yitirirler. Bunun nedeni, onların öz değerlerini kendilerine değil yeteneklerine yüklemeleridir. Bu nedenle meditasyon yapmak, yengileri değil, onların deneyim lerini biriktirmek iyidir. Onların tadını çıkarın. Kimse onu siz den alamaz. Deneyimler
cesaret
sonucu ortaya çıkar, değerli oları cesare
tin kendisi değildir.
335
DENG MING-DAO
336 BİLGELİK Saçları kırlaşmış bir çift oturur bankta, Gazete okuyarak, giiniin haberlerini tartışarak. Bir şiir okur adam gençliğinde öğrendiği; Adam hoşnutlukla başını sallarken, kadın bitirir kıtayı. Tanyeri ağırırken, öğle11deki11de11 daha temiz göziikiir lıava. Eskiden eğihnenler ezbere çok önem verirlerdi. Hala kimi şi irlerden, klasiklerden ve dini metinlerden pasajlar okuyan ya da matematik formüllerini ezberden söyleyen bazı yaşlılarla karşı laşırsınız. Gerçekte bazı insanlar hafızası daha güçlü olan bu in sanların daha akıllı olduğunu savlarlar. Gençler genellikle daha fazla bilgi edinmek için aşın derece de isteklidirler. Ancak salt birikim yeterli değildir. Siz daha faz la aldıkça, aldığınız bilginin de yönetilme ihtiyaa o kadar fazla olacaktır. Bu olmadan sadece ansiklopedik bilgileri öğrenir, ama pek az bilgelik kazanırsınız. Gerçek bilgelik niceliksel temel üze rine kurulan niteliksel bir değerdir. Hayat ve güç dolu yaşlılar sadece iyi bir hafızaları olduğu için saygın olmazlar. Onlar aynı zamanda bu gerçekleri kendi amaçlarına uygun olarak nasıl kullanacaklarını öğrenmişlerdir. Bilgilerini sağlıklı bir dozda de neyim, deney ve tefekkürle birleştirmişlerdir. Olaylar arasında ki özel bağlantıları sezgisel olarak bilmek zaman alır. Bilgeliğin' salt zihinsel bir süreç olmayıp bir insanın her şe yiyle birlikte toplamı olduğu söylenebilir.
336
365 GÜNÜN TAOSU
337 ÔLÇÜL ÜL ÜJ( Tek ba�111alıkla sosyallik arasında gidip gel. İster yalnız ol ister başkalarıyla birlikte dinginligini korıı. Kimileri Tao'nun sadece kendini bedensel zevklerden uzak tutmakla bilinebileceğini düşünür. Başkaları büyük cemaatleri tercih eder. Tao'yu izleyenler ne tek başına ne de topluluk halin
de yaşarlar. Belirli zamanlarda başkalarından uzak kalırlar. Bu na karşılık, başkalarıyla birlikte olmaktan da hoşlanırlar. Başkalarından uzak olmak iyidir. Ancak aşırıya kaçan manas tır yaşantısı kişiyi mutsuzluğa, saplantılara, hatta deliliğe götü
rür. Aynı şekilde, ilişki kurmak iyi bir şeydir. Ancak çok fazla sos
yal ilişki yerleşik kurallara aşırı uygunluğa, çatışmaya ve strese neden olur. Bu nedenle Tao'nun yolu iyi olanı en yüksek düzeye çıkarmaya ve kötü olanı en alt düzeye indirmeye dayanır.
Yanlız kalmak, yalnız medi tasyon yapmak, hatta yalnız uyu
mak için belirli zamanlarımız olmalı. Bu bize açıklık sağlar. Bu sayede ilişkilerimize bu anlayışı taşıyabiliriz. Dostluklarımız da
ha harika olur. Ölçülülüğü anladığımız zaman tek başınalıkla sosyallik arasında hata yapmaksızın gidip gelebiliriz.
DENG MING-DAO
338 ANLATIM Artık boyayacak hiçbir şey yok. En mükemmelden en saçma olana kadar her şeyi gördiik. Artık yazacak hiçbir şey yok. Pek çok kitap okunarak didik didik edildi. Artık söylenecek hiçbir şarkı yok. Zaıııanmda en yeni olan ııı iizikler şimdi fon nıiiziği oldu.
Anlatımın etkisiz gibi görüldüğü bir dünyada yaratıcılığı ko rumak zordur. Oysa yaratıalık temel bir dürtüdür. Mağara insa nı duvarları boyadı; herkesin evinin bir imajı vardır. İnsanoğlu nun gelişme sürecinin erken evrelerindeki yazıcılar deneyimle rinin kayıtlarını tuttular; insanlar bugün hala günlük tutarlar. İlk Şamanlar şarkı söylerlerdi; bugün hala müzikle yaşıyoruz. Yeni bir şey ortaya koymak zor görünüyorsa da günlük yaşam larımızda yaratıcı anlatımı terk edemiyoruz. Yeni bir anlatıma ulaşmanın tek yolu derinlere inmektir. Bir bakıma günümüzün uç noktalara varan çoğulculuğu, diğerleri nin yaptığının aynısını yapma zorunluluğunu ortadan kaldırı yor. Bir zamanlar ressamlar, rahipler, yazarlar, müzisyenler ve zanaatkarlar feodal lordlarına karşı yükümlülük altındaydı. Bu gün hiyerarşik standartlarla sınırlandınlmıyoriız. Doliıysız bir şekilde iç sesimizle söyleşmekte özgürüz. Büyük bir örtüşme içinde, bu durum ilahi olanla ilgili daha ince ve karmaşık bir anlayışı da yansıtır. Bugün artık ilahi olana yakarma konumunda değiliz. Aksine, ilahilik içimizden gelen bir niteliktir.
338
365 GÜNÜN TAOSU
339 ÔGRENME Ôğrenıııe gençliğin çeşıııesidir. Kaç yaşında olursanız olıın, Gelişıııenizi dıırdurıııayın. Yaratıcılığın yalruzca ressamlar, yazarlar ve müzisyenler için olduğunu düşünmeyin. Yaratıcılık herkes için temel bir unsur dur. Sanat yapma, sorun çözme ya da yazma gibi dışsal etkili ya ratıcılığın aksine, herkesin uğraşacağı yaratıalık öğrenilmelidir. Öğrenmeye devam ettiğimiz, yeni yollar denemeye ve yeni fikirlere açık olduğumuz ve sürekli olarak kendimiz ve etrafı mızdaki dünyaya ilişkin anlayışımızı geliştirdiğimiz sürece ben liğin en yüksek yaratıcılığını kullanıyoruz demektir. Eğer yaşamın sürekli ve zinde katılımaları olan yaşını başını almış insanlara dikkatle bakarsanız ortak alışkanlıklarırun öğ renme, ilgi ve merak olduğunu göreceksiniz. Bu insanlar genç liklerinde olduk.lan gibi değillerdir. Yeni öğrenme ve davranış biçimleri buldular ve bulmaktadırlar. Yaşamımızda yeni bir aşamaya geldiğimiz zaman parametre ler değişir. Altmış yaşındaysak, ergenlik çağında yaptığımız ha reketleri yapamayız. Bu nedenle kendimize durumumuza göre yeni ve daha iyi bir biçim vermeliyiz. Bu sürekli yaratıcılık eyle mi bizi genç tutar.
339
DENG MING-DAO
340 BA GLAM Bağlam. Bağlantı. Vaat. Bıı sözciikleri anlarsak, Ezotcrik terimlere gereksinimimiz kalmaz.
Tao'nun her şey için bağlam olduğunu söyleyebiliriz, ancak bundan daha derine gitmeliyiz. Her şey çevresine ve bize göredir. Doğrusunu söylemek ge rekirse, bize göre olan bir yol, başka birisine göre başka bir yol olacaktır. Bu ince ve anlaşılmaz olabilir, ancak üzerinde düşün meye değer aynmlar olacakhr. Bu anlayış ne işimize yarar? Öncelikle her şeyin birbirine bağlı olduğunu düşünmeliyiz. İlişkinin açıları her birimiz için değişse ve farklı olsa da gerçek bağlantıların farkına varmalı, hatta onlardan yararlanmalıyız. İkinci olarak, ilişkilerin geçici olduğunu anlamalıyız. Kendi mizi yaşamın değişen burçlarına uydurmak için sürekli farkın dalık içinde olmalıyız. Üçüncü olarak, kendi bakış açımızın değerini anlamalıyız. Çok sayıda, bu değişen uyumluluklar topluluğu içinden, veril miş olan herhangi bir anda hareket noktamızı belirten koordi natlar seçmeliyiz. Bu durumdan hoşnutluk duymalıyız. Yaşamımızı tümüyle yaşadığımız zaman, yaşamın temel akışından ayrı kalmaktan korkmamıza gerek kalmayacakhr.
340
365 GÜNÜN TAOSU 341 YALINLIK 'Tao'nun farkına var. " Kolay değil rııi? Hayır -biraz daha kolaylaştıralıııı:
'Tao olun. " Neden bütün bu deli saçması lafların peşinden gidiyoruz? Neden durmaksızın kutsal yazıları inceliyor ve çok uzun zaman önce ölmüş azizlerin anlaşılmaz hareketlerini ve aynı şekilde ölü sözlerini tarhşıyoruz? Sözler yerine deneyimi, öğreti yerine birey oluşu olumlamalıyız. Bu Tao çalışmasının sonunda şu yalın sonuca varabiliriz: Sa dece biz ve Tao varız. Hayır, daha da yalını Tao'nun kendisi olmaktır. O zaman Tao olan her şey biz olur. Tao'yu izleyenler nihai indirgenemez bir sonuca varıncaya değin karmaşık olan her şeyi indirgerler. Siz Tao'sunuz. Hiçbir çelişme olmaksızın o olabilirseniz, o zaman yüce yalınlığa ger çekten ulaştınız demektir.
341
DENG MING-DAO
342 GÖSTERME
Savaşçılarm gösterisini izlerken "Bu dövüş geleneği altı yüz yıllıktır" dendi. Baştan aşağı ritüele gönıülnıüş bir gösteri izledim. Sanki altı yüz yıldır uygulanabilir hiçbir şey olmamış gibiydi. Klasiğe, yersiz olmadığı sürece değer vermeliyiz. Tao'yu izleyenler eski geleneklere çok değer verirler. Yaşayan ve hala geçerli gelenekler uzun bir yol izleyen nehir gibidirler. Tazelik, zenginlik ve verimlilik taşırlar. Nasıl ki kuraklığın hü küm sürdüğü bir yerden tatlı meyveler alınamazsa, geleneği ol mayanlar da çabalan için pek az destek bulacaklardır. Bir geleneği canlı tutan nedir? Bir geleneğin arkasından gi denler o geleneğin büyüklüğünü, değerini çağdaş ortamlarda da ortaya koyabilecek tüm yeteneklere sahip olmalıdırlar. Eğer birisi onların geleneksel tıpta uzman olduğunu söylüyorsa, on ların bugün diğer insanları da tedavi edebilmeleri gerekir. Gele neksel yazı sanatında iyi olduğunu söyleyen bir gelenek bugün de güzel sözler yazabilmelidir. Ezoterik ruhsal geleneklerde us talaşmış olduklarını söyleyenler bu ruhun gücünü bugün de gösterebilmelidirler. Gelenek adına çok uzun bir zaman önce ölmüş insanların ve zamanın kuramlannr ve alışkanlıklarını taklit etmemeliyiz. Bu anlamda acımasız olmalıyız. Geleneğin gücü bizim eşsiz bir yü celiği ortaya çıkarmamıza izin vermediği sürece ona bağlanıp kalmamızın bir anlamı yoktur.
342
365 GÜNÜN TAOSU
343 YABANCILAŞMA Neden vaat edilmiş bir ülkeyi beklersiniz? Gerçek ülke yürektedir. Bugün Museviler Tıbetlilerle buluşuyor. Her iki halk da ana vatanlarından sürülmeleri nedeniyle ortak bir noktalan olduğu na inanıyorlar. Yalnız değiller. Çinliler de kendilerini Çin dışın daki toprakların garip yerlileri olarak görüyorlar. Avrupalıların bazıları savaş ve keyfi sınırlar nedeniyle, doğduk.lan topraklar dan uzak yerlere gitmeye zorlandılar. Kızılderililer atalarından kalan topraklara yabanalaştırıldılar. Ve Afrikalı kölelerin soyun dan gelenler bugün hala kurumsal prangaların kurbanı duru mundalar. Tao'yu izleyenler yerin, insanların ve ulusun öneminin far kındadırlar. Ancak bu faktörlerin ilelebet etkilerini sürdürmele rine izin verilmez. Tao bireyin insanlar üzerindeki sorumluluğu nu olumlar. Irkımızın ve ulusumuzun felaketleri ve yabancılaş masının ayağımıza bukağı vurmasına izin veremeyiz. Sadece yüreklerimizde başarıya ulaşabilsek de bunların üstesinden gel mek bizim sorumluluğumuzdadır. Tao'yu izleyerek daha büyük bir ruhsal düzene katılırız. Bir durum ya da yere bağlı olmayan bir şeyin parçası olmak insana büyük bir rahatlık sağlar. Gerçekte Tao tümüyle maddesel bir düzeye indirilemeyeceği için bizden asla alınamaz. Ana yurtla rımızdan uzağa sürgüne gönderilsek, en sefil hapishanelere atıl sak da Tao bizim için oradadır. Bir kere onun yoluna girersek ya bancılaşma tehdidi korkutamaz artık bizi.
343
DENG MING-DAO
344 RAHAT Sarhoş, arabadan düşer ama yaralanmaz. Tereddütii bir yana atarsın da aptal zannederler seni. Gerçekten rahat olabilmek nadir bulunan bir niteliktir. Çekingen olmayın. Gönlünüzden geçenlere ulaşma yollannı hkarsanız, sert bir insana dönüşür ve hayal kınklığına uğrarsı nız. Kendinizi ifade etme yollarını tıkarsanız, yaratıcıliğınız ge lişemez. Harekete geçmezseniz ürkek ve yetersiz birine dönü şürsünüz. Hiçbir şeyi durdurmayın . Bırakın eşşizliğiniz serbest çe aksın. Yolun başında olan kişi rahat ve olduğu gibi davranabilmesi ni sağlayan doğru anlayışa ulaşana kadar (yapay olsa da) bir ya pıya bağlı kalmalıdır. İnsanlar gerçekten özgür ve rahat olmak sızın böyle davranmaya çalışırlarsa ahmak soytarılardan farkla rı kalmaz. Bu yüzden de kişi, arhk bir yapıya gereksinim duy maymcaya dek bu yapı üzerinde çalışarak belirli bir zaman har camalıdır. Bu zaman içinde kişi alçakgönüllülüğünün sırrını tü müyle özümsemiş olacak, doğruluk ve kendiliğindenlik.le dav ranabilecektir. Gerçeklik ve özgürlük güvenli, sağlıklı ve yaratı cı eylemlerin ürünü olmalıdır.
344
365 GÜNÜN TAOSU
345 YAPMAYA DEGER İçimde sessizdi her şey güıı boy11: bir ses bekledim geceyarısına kadar. Dışımda gürilltüydü her şey gün boy11: Sessizligi bekledim bütiln gece. Tao 'nıın gücii sestir. Tao'nım gizilgiicii sessizliktir.
Denir ki, insan gün sona ermeden Tao'yu duyarsa, o gün, harcanan çabaya değerdir. Hatta insan, Tao'yu yaşamı sona er meden duyarsa, o insanın yaşamı yaşamaya değmiştir. .
Oysa bazen Tao'yu duymak çok uzun zaman alır. Tao'nun kendini hemen göstermediği günler vardır. Öyle gö,rünüyor ki, ne kadar çok sevmek isterseniz o kadar çok nefret kendine çeker sizi. Ne kadar çok arınmak isterseniz o kadar çok olumsuzluk izler sizi. Ne kadar çok dingin olmak isterseniz o kadar çok kar maşa hücum eder üzerinize. Sıradan insanlann ortak sorunlan vardır. Tao'yu izleyenler çok büyük güçlere karşı mücadele ederler. Kabul etmekten ve sabretmekten başka ne yapabilirsiniz ki? Kendi kendinizi yiyip kaygılanırsanız, yalnızca o günü Tao'dan uzak bir şekilde harcamakla kalmaz, aynı zamanda gü nünüzü duygusal karmaşa içinde berbat etmiş olursunuz.
345
DENG MING-DAO
346 AMAÇ Aniden her şey odak noktasında toplandı. Yaşamım boyunca birligi aradım durdum. Oysa bir an için görebildim o akıl almaz görüntüyü parçalar halinde; Yıllardır çıkamadım büyiisünden. Her görilşümde onu elle tutabilmeye çalıştım. Başlangıçta sanki yontııcunun bilmemiş figUrlerini koyduğu bir avlum var gibiydi Sonra yavaş yavaş anlaııı lcazıınmaya başladı, Bir anlık görüntülerin ve çıkarsama/arın bir araya gelişiyle. Giderek açıyor kendini bu gizemli yaşam. Bütiinii açıga vurması yıllarca sUrebilir. Olsun. Uzaklara gitmeye hazınm ben.
Kişinin yaşamırun yazgısı kolayca ortaya koyulamaz. Çok kapsamlıdır. Yolun başında kesin bir şekilde hedeflerinizi koyar sınız, ancak gerçek amaanız belirginleştikçe değişiklikler ve ayarlamalar yapmak zorunda kalırsınız. Bu gizem kendini aç maya başlayınca inamlmaz bir güven duygusu sarar insanı. Tao'nun yolunda athğınız her adımla kuşkusuzluğunuzun çanları zirveden zirveye çınlar.
346
365 GÜNÜN TAOSU
347 AYDINLA1MA Kendini ifade et:
Anlam budıır. Her gün sor kendine, "İçimde ifade edilmedik ne kaldı?" di ye. O her ne ise, açığa çıkar. Ama sağduyulu ol. Delilerin anlam sız, kocaman lafları, cafcaflı sözleri daha fazla özgürlük sağla maz. Tao'yla birlikte olanlar, dışavurumu, kendilerini daha iyi anlayabilmek, böylece cehaletten ve koşulların dayatmasından kurtulabilmek için kullanırlar. Kendi içinizdeki iyi ve eşşiz olan her şey dışa vurulmalıdır. Bunu yapmazsanız gelişmenizi engellersiniz. Daha uygun bir zamanı beklediğinizi düşünerek kendinizi tutmayın. İçinizdeki iyi, kuyudaki su gibidir: kuyudan ne kadar su çekerseniz o ka dar çok taze su içeri sızar. Eğer hiç çekmezseniz, su yalnızca ba yatlayıp kötü kokmaya başlayacaktır. İçinizdeki karanlık, hatta şeytansı taraf da uygun bir biçimde dışa vurulmalıdır. Şehvet, nefret, zalimlik ve hatta küskünlük bunları tıpkı bir bombanın bulunup, zarar vermeyecek şekilde patlatılması gibi, dikkatlice kendi dışınıza atmalısınız. Yüreğiniz bir maden gibidir, ancak ürün yetiştirmek ve kaygı duymadan bunun zevkini çıkarmak istiyorsanız madeninizi temizleme yo lunda sabır göstermelisiniz. Kendinize her gün sorun, "içimde dışa vurulmamış ne kal dı?" diye. Onu dışa vurmadıkça öz doğanızı aydmlatamayacak sıruz.
347
DENG MING-DAO 348 0MURGA
Tao oııııırganızdan yukarı giden yoldıır. Tao yaşamınızın yoludur. Tao evrenin yolııdıır. İnsanların sıklıkla Tao I
348
365 GÜNÜN TAOSU 349 5U
Damlalar. Sıı temizler, Toprakta lıir araya getirir. Yıımıışak. Ele geçiren. İnce ve göriimııez. Parıldayan bir nelıri meydana getirir. Az o/dıığıında zayıftır. Çoksa dağlan damıadağı İ ı eder. Dik ııe derin yamaçları Kı1111a döııiiştiirerek.
Klasik bilgelik, bi rleştiği zaman müthiş bir güce dönüşen su dan daha zayıf hiçbir şeyin olmadığını söyler. Tıpkı gelgitsel bir dalga ya da dik yamaçlı derin vadilerin arasından delerek geçen bir nehir gibi. Buna, kabullenici olanın sert olanı alt etmesi denir.
Başka bir açıdan bakalım. Su galip gelemez, çünkü boyun eğer. Galip gelir, çünkü amansızdır. Sabreder ve vazgeçmez. Sü reklidir. Kaya suyun önünü kesebilir. Kaya, aynı zamanda suyu binlerce yıl boyunca içinde tutacak bir göl oluşturur. O zaman neden kabullenici olan sert olanı alt edemiyor? Çünkü o devine mez. Amansız olmanın akıl almaz gücünü ortaya koyamaz. Suyun nasıl ki gerçek doğasını amansı z ve acımasız b ir bi çimde ortaya koyabi l mesi gerekiyorsa, biz de yaşamda başarılı olmak istiyorsak, gerçek doğalarımızı kendiliğinden ve amansız bir şekilde dışa vurmalıyız. A ks i takdirde, kendimizi gerçekliğin sert duvarları tarafından kuşatılmış bir halde bulur ve hiçbir za· man ilerleme kaydedemeyiz. Peki böyle bir sabrı, azmi nasıl bulabiliriz? Küçükten başla·
rız. Tıpkı damlalar gibi.
349
DENG MING-DAO
350 KUM SAATİ Yaşam bir kum saatidir. Bilinç kumdur. Bir kum saati düşünün. Biçimi sonsuzluk sembolü gibidir. Formu DNA'nın çift sar malını anımsahr. İki bölümlülüğü, kutupsallığı temsil eder. Bir tarafı maddesel diğer tarafı cisimsizdir. Bir tarafı eril, diğer tarafı dişidir. Sıcak ve soğuk, pozitif ve negatif ve öteki ikilikler. Kum bir akım içinde yol alır, bu akım omurganızdan yukarı çıkan enerji yoluyla aynıdır, yaşam yoluyla aynı akımdır. Bu kumun devinimine biz Tao deriz. Bilinçlerimiz kum saatiyle temsil edilen çeşitli durumlar arasında gidip gelir. Bir kum akınhsını tutmak kadar zordur onu tutmak. Bu nedenle şey leri çok küçük parçalara ayırarak incelemek aptallıktır. Madde üzerinde odaklanmak akılsızlıktır. Devinimi anlamak bilgeliktir.
365 GÜNÜN TA OSU
351 NEFES Nefes alırsınız, Kırağı tutmuş dağlar beyaz, Yeşil aleve çalan heyecan verici ağaçlar, Kolunuzda dans eden serçeler, Kıvrılarak uzaklara erişen dalgalar. Siz nefes alırsınız, Ve her şey can bıılıır. Tao'nun temel kavramlarından biri nefestir. Nefes yoksa ya şam da yoktur. Bu kavramın muhteşem bir karmaşıklığı vardır. Nefes alırsınız; bu size oksijen sağlar. Nefes alırsınız; böylece ya şamınız devam eder. Nefes almanız kalp atışlarınızı düzenler, beyninizi besler, kanınızın kırmızı olmasını sağlar. Daha da de rinlere inersek, nefes almanız sayesinde bedeninizin tüm enerji alanı güç kazanır, harekete geçer. Nefes almayla yakından bağ lantılı olan bu enerji alanı zihninizle bütünleştiği zaman ruhsal lığın, ilahiliğin gücünü kazanırsınız. Nefes alın. Aptalca bir şe kilde onu yalnızca bir gaz olarak düşünmeyin. Biz nasıl nefes alıyorsak, evren de nefes alır. Aslında bütün yaşam ortamını nefes olarak düşünebiliriz. Dünyanın nefes al ması her şeye güç verir. Hava, olması gerektiği gibi devinime geçer. Bitkiler, gerektiği gibi büyür. Hayvanlar güç kazanır. Je olojinin güçleri devinimlerini başlatır. Ve hep beraber çok güçlü bir enerji alanı oluşur, bedeninizdekinin çok daha büyüğü. Ev rensel zihin bu alanla bağlantılıdır. Ruhsallığın nasıl kazanıldığını bilmek ister misiniz? Öyleyse nefes alın.
351
DENG MING-DAO
352 KAUP Dünyayı bir makine olarak mı görmek zorundasınız? Öğreniminiz sadece fizik, kimya ve varlıkbiliminden mi ibaret ? Ya şiirse şablonıınıız yaşamda ? Tao'yıı açık ayakkabılarınızdaki ça11111rıı hissederek anlayamaz mısınız? Bu11da11dır işte bilgelere aptal deıııııesi: Önyargılarını bir yana bırakmışlardır onlar. Dünya siz onu algıladığınız zaman görünür hale gelir. Algı lannızın tümüyle, nesnel denen bir dünya tarafından oluşhırul ması söz konusu değildir. Sürekli yorum (çeviri) yapma alışkan lığı çift taraflıdır; karmaşık bir duyumsal bilgi ağı ve merkezden uzaklaşma eğiliminde bir idare ediş tarzı yaratana değin varsa yımlarımızı denemek için bir şeyler yaratırız. "Olgunlaşana" de ğin yaşamımızda şablona dönüşen sayısız yorum ve yanlı algı katmanlan yarattık. Tabii ki bu durum bizim için eğlenceli ola bilir. Dünyayla karşılıklı etkileşime geçmek için kullandığımız şablonları değiştirebiliriz. Bilim yerine şiiri kullansaydık ne olurdu? Politikanın yerine ruhsallığı koysaydık ne olurdu? Bu tür deneylerin sonuçları ge nellikle yeni, memnunluk verici ve alı�ılmadıktır. Ne yazık ki, bunlar mantıksal sonuçlara götürülmeye çalışıldığında öteki yöntemler kadar yararsızdır. Şablonlar yeni başlayanlar için ge rekli, ilerlemiş olanlar için engeldir. Tao'nun gerçek izleyicileri tüm şablonları bir yana bırakırlar, önyargıları yokhır onlann. Küçük çocuklar gibi hareket ederler. Bu nedenle de aptal denir onlara. Çünkü iç gözleriyle bakarlar dünyaya, yaşamın tüm acı larını dönüştürürler.
352
365 GÜNÜN TAOSU 353 VAATLER Uyuşturuculardan daha giizel giiııdüz diişleri göriilıııedi. Dehaları aşan zeka gelıııedi. Muhteşeııı güç gelıııedi. Sevgilileri çekeıı güzellik gelmedi. Tanrıların ziyareti gerçekleşıııedi. Yorgunluktan, bıkkınlıktan kurtuluşun çaresi bulımaıııadı. Tedirgin edici sıkrntılara, iiziintülere bir son verilemedi. Büyük bolluk gelıııedi. Üıı gelıııedi. Diğerleriııi sınırsız anlayış gelişıııedi. Doğaüstü giiçler gelıııedi. İçten gelen iyileştirıııe yeteneği gelişmedi. Kehanet yeteneği gelişmedi. Bunların hiçbiri gelıııedi. Yine de terk edemezdim bu rııhsal yolu.
Ruhsallık arayışı içindeyken türlü şeyler vaat edilir size. Bunlar gerçekleşmediği zaman yolunuzdan geri mi döneceksi niz? Ruhsallık evrenle yapılan bir alışveriş, bir işlem değildir. Sürdürdüğümüz bir çabadır o, çünkü o bizim en yüce varoluş biçimimizdir. Karşılığında bir şey alamıyorsak dert etmemeli yiz. Yetenek, güç kimin umurunda? Bunlar yalnızca ayarhr insa nı. Tao'yu izleyenler yalnızca iç anlayışa önem vermelidirler.
353
DENG MING-DAO
354 DIŞKI Dışkıdan miikemmel bir gübre olur. Yaşamın pislikleri vardır. Bitkilerinizi suladığıruzda bazen onları beslemeniz de gere kebilir. Dışkı bitkiler için mükemmel bir besindir. Ne kadar komik, değil mi? Ayakkabınıza bulaşhğında son de rece itici olan bir şeyin yaşamın devamında böylesine önemli ol ması. Kırlık yerlerde her şey korunur. Dışkı bitkilerin büyümesine yardım eder. Sebze yetiştirir, sebze yer, onu dışkı olarak çıkarır, tekrar sebze üretmesi için fazlasını toprağa geri veririz. Her şey yalnızca ödünç alınır. Aynı şey yaşamdaki talihsizlikler, başarısızlıklar ve hayal kı rıklıkları için de geçerlidir. Dışkının önemini anlarsak, aslında hiçbir şeyin harcanmadığını da anlarız. Her şey doğru bir şekil de uygulandığında yararlıdır. Bu yüzden de yaşamdaki kötü şeyler bile büyümemizi ve güçlenmemizi sağlayan doğal mad delere dönüşebilir.
354
365 GÜNÜN TAOSU
355 KJŞ Evsiz bir adanı bir çukurda ölür. Bir ağaç soğukta kırılır: Sarsıcı bir ses. Kış gündönümünde en kısa gün ve en uzun gece yaşanır. Acı bir soğuğun hüküm sürdüğü bir zamandır bu aynı zamanda. Rüzgar, önündeki her şeyi bJçak gibi keserek soğuk bir yırtıcılık la eser. Kar ve buz ölümcül olur. Uzun süre açıkta ve soğukta ka lan evsizler ölürler. En güçlü ağaçlar bile ısıdaki bu düşüş nede niyle yarılır, ayrılır. Ayrılan ağacın çıkardığı ses ani bir tokat gibidir. Bu en aşağı noktanın getirdiği dehşet ve trajediler! Kış buz dan kamçısıyla dünyaya işkence eder ve zayıflar onun buzuldan ökçelerinin altında kalır. Bazen kışın bu şiddetli saldırılarında ölenler için, gözyaşları yüzlerimizde donmasın diye yas tutma ya bile cesaret edemeyiz. Ama görür ve duyarız. Ateşin etrafın da toplanarak hayatta kalabilmek için and içeriz. Kötü talihten nasıl etkilenirsek etkilenelim, bunun tekerle ğin en alt noktası olduğunu unutmamalıyız. İşler sonsuza değin kötüye gitmez. Her şeyin bir sının vardır - soğuğun, karanlığın, rüzgarın, hatta ölümün. Onlar buna kışın ilk günü derler, ama aslında kışın ölümü nün başlangıcıdır bu. Bu günden itibaren ısınmayı ve aydınlan mayı dört gözle bekleriz.
DENG MING-DAO
356 BA G LANMA Rahip el çekmenin bir sembolii olarak saçlarım kazıttı. Ama şimdi kiiçiik şapkası olmadan hiçbir yere gitmiyor.
Sahip olduğu üç beş parça şey olduğu halde dünya nimet lerinden elini eteğini çektiğini söyleyen biriyle karşılaşmak komiktir. Gerçekte böyle yapamadığınız halde neden dünyayı terk edersiniz? Saçlannızı kesmeden önce tüm bağlantılannızdan vazgeçmeye gücünüzün yetip yetemeyeceğini sorun kendinize. Özgürlüğünüzden vazgeçmeden önce manastır düzeninin kural lanna uyup uyamayacağınızı sorun kendinize. Manevi bir insan olduğunuzu söylemeden önce dünyasal isteklerden vazgeçip vazgeçemeyeceğinizi sorun kendinize. Burada rahiplerle alay etmiyorum. Yaşamdaki her yolun kendine özgü özverileri ve zorlukları gerektirdiğini görüyorum. Yola koyulmadan önce kendinizi her yönüyle araştırın ve yolu tümüyle inceleyin. O zaman endişe ve güvensizlik yaşamazsı nız. Aynı zamanda ikiyüzlü davranma olasılığını da azaltırsınız. Kim olursanız olun, yaşamınızı tümüyle yaşayın. Tamirciy seniz en iyi tamirci olun. Azizseniz en iyi aziz olun. Sıradan bi riyseniz sıradan olun. Sıradışıysanız sıradışı olun. İnsanlar yal nızca olmadıkları kişi olmaya çabaladıkları zaman yanılİrlar.
356
365 GÜNÜN TAOSU
357 KIRA ÔZGÜ OLMA Köylilııilıı gll/11�11 kıırııııışrk dı:gildir. Şehirlinin giilüşiiyse karaıılrk 11111111$/arla doludur. Köylii ıı ün en biiyük isteği iyi tır/111 ycliştirı:bilmcktir. Şehirlinin istcgi digcrlı:riııi altı:trııı:ktir. Köyliiniin mııtlıılıık duyduğu Şt'Y ıııı:ıısimlcrı• katılıııııktır. Şehirliyi mutlu edeır ise lıilsi elde ı•tmı:ktir.
Kırlık bir yerde şehirli insanları gördüğünüz zaman sık sık onların köylülerin basitliğiyle alay ettiğini duyarsınız. Her �y den önce onlarla alay etmek için bir yığın sözcük vardır: Balka bağı, angut, hödük, andavallı, taşralı salak, kereste, odun, lahana kafalı, alık, avanak. Durup biraz düşünelim; bu tanımlar nevro tik, zorlayıcı, stresli, hırslı, dalavereci, kurnaz, takınaklı, açgözlü ya da sonradan görme gibi tanımlardan daha kötü müdür? Tao'yu izleyenler şehirlerdeki zor yaşam karşısında kır yaşa mını överler. Kendine özgü kır yaşam biçimine tam olarak döne mesek bile, bu ideal üzerinde düşünmek bizim için yararl ıd ı r. Şehir yaşamı beynimizle ürettiğimiz ve onu gerçek kılmaktan vazgeçtiğimiz zaman çöken bir yapıdır. Eğer gerekliyse şehirlerde mücadele verin. Ama unutmayın ki, onun nihai değeri çok azdır. Ruhunuzu unutmayın ve ruhu nuzu korumanın en iyi yolunun da kırsal bir çevre olduğunu unutmayın.
357
DENG MING-DAO
358 TOPLULUK Eski toplumlar kabileler halinde yaşardı.
Düşünen gruptu. Güniimüzün toplıımıı parçalara bölünmüştür. · Birey kamı.aşık olmalıdır. Eski geleneklerin insanları genellikle daha az karmaşıktı, çünkü onlar kendi adlarına düşünen bütünsel bir kültürün avantajlarından yararlanıyorlardı. Herkesin bütüne uyan bir ro lü vardı. Bireyler gereksinimlerinin topluluk tarafından karşıla nacağının güvencesi içinde konumlarının gereğini tam olarak yerine getirmeye çalışıyorlardı. ' Modem zamanlardaki uzmanlaşma, mutlaka bir bütün oluş turması gerekmeyen bireysel katkılara dayanır. Genellikle bütü ne ilişkin görüntüyü kaybediyoruz. Yorumcularımız var, eleştir menlerimiz var, ama liderlerimiz yok. Eşitçiliği ve fikir birliğini alkışlıyoruz, ama bu sahte bir şey: demokrasiden çok seslerden oluşan bir kaos; topluluğun değil kendi çıkarlarının peşinde ko şan bireylerden oluşan bir kalabalık, avam. Bu nedenle olağanüstü büyük bir alana yayılan işlevleri yeri ne getirmek durumunda kalan bireyin üzerine ağır bir yük bi ner. Daha fazla seçenek oluşturmak, daha bilgili olmak, çok çe şitli alanlarda eylemde bulunmak zorunda kalırız. Salt kendi alanımız üzerine yoğunlaşmamız yeterli değildir, çünkü arbk kendi alanunız başkalarınınkiyle rekabet etmek durumundadır. Ruhsallık günümüzde daha zordur. Geçmişte ruhsal gelişme arayan bir aday olarak ortaya çıkardınız, toplum da sizi destek lerdi; kutsal bir kişi tıpkı bir çiftçi gibi topluluğun bir parçasıy dı. Şimdi kutsal bir kişi olma yolunda aday olmak için kendini ze geçinebileceğiniz bir iş aramak ve kutsal olanı güçlükle kabul eden bir toplumda yeni yollar bulmak zorundasınız.
358
365 GÜNÜN TAOSU
359 ziHiNSEL SAÖLJKULJK
Sizler şeytan/arsınız. Karanlıksınız. Ruhunuz tehlikede. Ruhunuz ışık. Tehdit eden dağılma, israfve sefahat tır. Anahtan teslim etme. Yalnızca çöz. insanlığın sorunlan metafizik değildir. Kişiseldir. Lanetlenme içinizdedir. Kurtuluş da. Siz karanlıklar prensisi· niz. Aynı zamanda ışık prensi de. Hiçbir şey sizden sökülüp ah· lamaz. Bu ikilikle başedebilen cesur kişi bu varoluşun dokunak· lılığını sergilemiş olur. Momentum karanlıklar yönündedir. Görkem, ışıklan yana· dır. Hiçbir şey yapmazsanız karanlığa doğru kayarsınız. Eğer ışık yönünde birazcık çaba gösterirseniz, yardım göreceksiniz. Işık için mücadele edin. Çünkü bedeli ruhun, zihnin, bedenin ve insanlığınızın boşa harcanmasıdır. Bütün bunların anahtan zihinsel olarak sağlıklı olmanızdır. Onu elde etmek için mücadele etmelisiniz. O, ışıkla karanlığı uz laşhrmaya çalışır. Eğer ikiliğe son vermek istiyorsanız zihinsel sağlıklılığınızı evrensel bütün içinde eritmeli, dağıtmalısıruz. Hazır olana değin yapmayın bunu, geri dönemezsiniz çünkü. Hiçbir şey yapma maktan kaynaklanan boşa harcanmışlık ile, insanın en başta ge len spiritüel eylemini yerine getirmesinden doğan aynşma ve erime arasında muazzam bir fark vardır.
359
DENG MING-DAO
360 SONA ERME Bir gölgenin kenarı hiçbir zaman kenarda değildir. Bitişi kestirmenin zanıanı bitişten öncedir. Yılın bitmesine beş gün kaldı. Bir bitiş ve yeni bir başlangıç geliyor. Bu Tao'dur. Pencerenin yanında duran bir vazoya bakar ve onun yuvar lak görünmesini sağlayan şeyin ne olduğunu incelerseniz, onım üzerinde bir gölge göreceksiniz. Bu gölge kenardır. O, bu yüzde ki en karanlık gölgedir. Hiçbir zaman kenarda değildir: Ana ışık kaynağı vazonun bir tarafından vurur ve yansıyan ışık öteki ta raftan gelir. Aynı şekilde bir nesnenin gözlerimize yuvarlak görünmesini sağlayan gölgenin kenan hiçbir zaman kenarda değildir; benzer şekilde bizim de sınırlan ve bitişleri, onlara ulaşmadan önce dü şünmemiz daha iyi olur. Sınırlar ve bitişler olmadan bir şey ya pamayız. Onlar bizim uğraşlarımıza, çabalarımıza tanım getirir. Ancak onları kendi yaranmıza kullanmak istiyorsak onları nasıl karşılayacağımızı planlamalıyız. Tao'yu izleyenler, bitişleri zarif bir şekilde bir yerlere oturtanlar en çok takdir edilenlerdir. Geçmişte imparatorlar, bilim adamlan, kutsal kişiler veya ken dileriyle her yönüyle iletişimde bulunan bazı insanlar ölecekleri anı bilirlerdi. Hayattayken bitiş şiirleri yazarlardı. Bu insanlar so na ulaşmadan önce son üzerinde düşünmeyi bilirlerdi. Bu neden le, olan bir kere oldu mu artık geride ne pişmanlık ne de olan olayın izi kalır. Bir sonraki döngünün saf olacağı da ortadadır.
360
365 GÜNÜN TAOSU
361 SAFUK Saflık ışıktır. Saflığı çoğu zaman unutuyoruz. Amaca uygunluk, işe yarar lık adına sağlığımızı koruma yollarından ödünler veriyoruz. Dağlanmızın ve deniz kenarlarımızın piyasa ekonomisi adına kirletilmesine izin veriyoruz. Saçmasapan eğlencelerle beyinle rimizin kirletilmesine izin veriyoruz. Savaş uygulanabilir bir se çenek olarak düşünülüyor, ilkeler, üzerinde pazarlık yapılabilir bir hale getiriliyor, çocuklanmıza yabancılar tarafından zarar veriliyor ve anlaşılmazlığın sanat için geçerli bir tema olduğu düşünülüyor. Yaşamlanmızın saflığı nerede? Evleniriz. Boşanırız. Yaşamda kimi incittiğimize aldırmayız. Sadakatin hoş ama anlamsız bir erdem olduğunu düşünürüz. İlerki yılların görkemini satın almak için gençliğimizin değerle rini feda ederiz. Yaşamlanmızın anlığı nerededir? Parlak bir anda zaferi yakalarsak, bunun bizde bulunan bütün kirleri çözeceğini düşünürüz. O bir anlık zaferi yaşamak isteyen atletlerin büyüklüğünü olumlanz. Savaş kahramanını, bedelini ödeyerek bizi savaşın dehşetindeki suçumuzdan kurtaran biri olarak göklere çıkarırız. Silah kullanmanın, hayvanları öldürme nin, intihar etmenin ya da fahişelere sokakta saldırıda bulunma nın arınma yolu olduğunu düşünen delileri besleriz. Yaşamlanmızın anlığı nerededir? Saflığı arayın. Kolay olmayabilir. Herkese açık olmayabilir. Ancak o, uzlaşmasız ulaşabileceğimiz bir durumdur.
361
DENG MING-DAO
362 BOŞLUK Toz bir yere toplanamaz Orada bir ayna yoksa. Kimileri saf bir ruhu kusursuz bir aynanın lekesiz parlaklı ğıyla karşılaştım. Başkaları da onlara, orada ayna olmazsa o zaman lekelene cek bir şey de olmaz diye karşılık verirler. Ruh boştur. Ruhlarımızı yaratılmışların geri kalanından ayrı ve kopuk bir şey olarak düşünmemeliyiz. Biz gerçekte her şeyle biriz, bu nedenle ruhlarımızı soyutlanmış, ayrı ve bağımsız varoluşlar olarak düşünmemizin gereği yoktur. Bu nedenle, her şeyden ayrı bir ruh kavramı boşluktan başka bir şey değildir. Bu dünyada yaşayıp da onun tarafından lekelerunemek ola naksızdır. Ne kadar sık temizlenirseniz temizlenin, kırmızı toz üzerinize yerleşecektir. Arı bir hale gelmek için çabalamak iyi dir, ancak saflığı dünyanın kir ve tozuna karşı bir savaş olarak ele alırsanız, kendinizi takınağa ve yararsızlığa mahkum etmiş olursunuz. Gerçek bir arılığa ulaşmanızın tek yolu, her şeyle olan temel birliğinizin farkına varmanızdır. Eğer siz her şeyle birseniz, o zaman toz bile saftır. Bunun olabilmesi için kendiniz deki tüm ayrımları aşmalı, tüm çelişkileri çözümlemelisiniz. Böylesi bir temizlik yoluyla, ayna parlaklığındaki ruh ve toz be raber aynı saflık içinde çözülür.
362
365 GÜN ÜN TA OSU
363 GECE Gecenin engin okyanıısıında, Güneş, ay ve dilnya bir hizada, Diinyayı yııvarlaklıgından çıkaran Gelgitleri co�tııran. İşte gecenin gilciidilr bu. Gece. Sen her şeyin anasısın. Her şeyden önce var o ldun sen . Sen zemin, doku, evrene güç ka za ndıransın. İ çinde anlaşılması güç, çapraşık bir g izem var, en derin sular dan daha karanlık, uykuların uykus undan daha kara. Sen ina nılmaz bir verimlilik ve garipliğin, gücün, yaratı cılığın, başkala şımın ve yaşamın filizlendiği, denetimi olanaksız bir dünyasın . Doğum mucizesi senden gelir. Ölümün dehşeti de. Bu yüzden de bizi hem rahatla tır hem de korkutursun. Yıldızlar ve gezegenler senin içine, ışıldayan inciler gibi da ğılmışlardır. Hiçbir çaba harcamadan birbi rine bağlarsın onları, g üneşe en yakın ya da uzak olan noktadaki çekim öylesine bü yüktür ki, dünyanın doğum şeklinin yuvarlaklığı boz ulur, de nizler taşar, gezegenimizdeki tü m yaratıklann başları ve yürek leri çarpar, başdöndürücü bir karmaşa i çinde hayrete düşerler. Yıldızlar ve novalar patladığında muazzam bir enerji açığa çıkar- insan beyninin ve aletlerinin, yüz kat daha güçlense bile hiçbir zaman ölçemeyeceği bir büyüklüğün yo l açtığı patlama lardır bunlar. Buna rağmen alevler çıldırır, birbiri ardına patlayı cı sesler çıkanr ve sonunda gece denen yüce enginlikte yalnızca sönmüş kö mürlere dönüşürler. Gece . Anasız bir anasın sen. Gizem, güç ve bü tün zamanlann hükmedicisisin .
363
DENG MING-DAO
364 SABAH Sabah. Ertesi giin.
Doğımııın coşkusu.
İhtiyaamız olan her şey sabahtır. Güneş doğduğu sürece bü tün talihsizlik.lerimizle yüzleşebilme, Tann'nın armağanlarına şükretme ve insan olarak tüm çabalarımızı ortaya koyma şansı vardır. Maneviyat kendi içinde gereksiz bir şey olmasına rağ men, bu zor zamanlarda gerekli bir şey haline geldi. Kendimize hatırlatmak, kendimizi teşvik etmek, kendimizi bütünleştirmek, kendimizi•gerçekleştirmek için ona gereksinim duyuyoruz. Ge cenin gizemine ve sabahın görkemine minnettarlığımızı sunar sak, ne uygarlığa ne de maneviyata gereksinimimiz kalır. En basit şekliyle yaşam şafakta başlar. Bu yeterli bir kutsama dır. Bu yeteri kadar büyük bir mutluluktur. Geri kalan her şey ölçülemez bir doluluğa dönüşür. Şafak sökerken eğilin ve bu ha rika olaya şükranlarınızı sunun. Sabahın saygıyı gerektirmeye cek kadar sıradan olduğunu düşünebilirsiniz, peki evrende sa bahlan olmayan pek çok yer olduğunun farkında mısınız? Bu günlük olay bizim en yüce iyiliğimiz. Sabahı selamlayın. Tanıklık edeceğiniz mucize budur. Bu en yüce güzelliktir. Kutsallıktır. Size cennetten gelen armağandır. Kehanetinizin belirtisidir. Yaşamın boş olmadığının bilgisidir. Aydınlanmadır. Yaşama verdiğiniz anlamdır. Sizin yönergeniz dir. Rahatınızdır. Görevin vakandır. Şefkat için esindir. O, en yü ce olanın ışığıdır.
364
365 GÜNÜN TAOSU
365 SllREKLiLİK
Bitirişin ardından doyum gelir. Doyum özgürlilgü getirir. ÔzgUrlUk deuam etmenizi saglar. Ölüm bile gerçek bir bitiş delildir. Yaşam sonsuz bir devamlılıktır.
Her zaman başladığınız şeyi bitirin. Yalnızca bu bile yeteri kadar bilgelik ve disiplin demektir. Bu· kuralı izlerseniz pek çok insandan üstün olursunuz. Bir döngünün sonuna geldiğinizde yeni bir döngü başlar. Biti
rişin aslında döngünün ortalarında bir yerde başladığını
ve yeni
başlangıçların önceki etkenlerden doğduğunu söyleyebilirsiniz. Bir döngüyü bitirmek doyum ve kıvanç demektir. Kendini bilme, disiplin, kendine ve etrahndaki dünyaya ilişkin yeni bir anlayış kazanmak demektir. Tabii ki burada duramazsınız. Yeni ufuklar hep oradadır. Ama yeni bir kendine güven ve bilgelikle yeni manzaralara uzanabilirsiniz. Tekerleğin her dönüşüyle daha ileri gidersiniz. Tekerleğin her dönüşüyle kendinizi cehaletin çamurundan kurtarırsınız. Yaşamınızın tekerleğini döndürün. Eksiksiz devrimler yapın. Her dönüşü kutlayın. Ve sevinçle, coşkuyla sebat edin.
365