Meditación sobre Dios en nosotros mismos.Descripción completa
Descripción completa
Descripción completa
Full description
Full description
(Sanskrit dilinden bir kelime ...) ./ Gerçek özümüzü belirleyen· şeyler; ./ Doğruluk; ./ İnsanlığın manevi niteliklerinin temeli; .
.
./ Evrensel düzeni oluşturan kanunlar; ./ Tüm öğretilerin temeli.,.
rma
Bildirisi
... Oralarda bir yerlerde, •
.Kaderinde, okuyabilmek için bizim yardımımızı alması yazılı olan bir ço•
cuğun�
•
•
•
Biyüyüp, yok_olan doğaya katkı sağlayarak varoluş amacını gerçekleştir mek için kendisini toprağa ekmemizi bekleyen bir fidenin,
·
7ürünün varlığını sürdürebilmek için bizim gibi kişi ve kuruluşların mad di ve m anevi desteğine ihtiyaç duyan bir canlı türünün, Blşını sokacak bir barınağa ihtiyacı olan bir evsizin var olduğunu biliyoruz. Biliyoruz ki, bu dünyaya çıplak geldik ve bu dünyadan ayrılırken gene çıp lak olacağız. Evrenin bize sunduklarının sadece kendimize değil tüm in sanlığa ait olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, Dhaııııa Yayınlan olarak ka zancımızın bir bölümünü ·yardım amaçlı bir fonda toplaıııa karan aldık. Bu yardım fonuna hiçbir şekilde
kişi ve kuruluşlardan bağış kabul etmiyoruz.
Kazancııııızdan ayırdıklarımızlc:t kuııııakta olduğumuz bu fon, hiçbir dini ya da siyasi amaca hizmet etmemektedir. Bu, tümüyle Dhaııııa çalışanları •
·olarak bizim, özgür irademizle verdi · 'z bir karardır. Siz değerli okuyu cularımız zaten satın almış olduğunuz her kitabımızla bu fona katkıda bu lunmuş oluyorsunuz. Bu, tümüyle evrene sunulan bir mesaj ve dilektir. Evreni yöneten ve fark lı adlarla anılan Yüce Gücün bu arzumuzu yerine getirıııemiz için, önü müzü açık etmesini diliyoruz; •
sa.••
.
"
h
amtnıtn
gap'lc
•
'
mı.
,,,
tam
ya141m adına
,,.
iyili
o
-
Dizi Adı
Yeni Çağ·
Yayın Yönetmeni
Cem Şen
Kitabın Özgün Adı
The Way of the Wizard: 20 Lessons to Live A Magical Life
Shaye Arel1eart, IJatty Eddy, Tina Constable, Leslie Meredith, Chip Gibson ve Michelle Sidrane'ı da kapsa)ran Harınony Kitaplar'daki aileme. Bu kitaptaki· prensiplerin ifade.leri oldukları için Rita Chopra, 1-fallika Cl1opra ve Gautama Cl1opra'Jra. Tüm sınırların ötesinde ôlan bir göıüşe olan bağlılıkları ve cesaretleri için Ray Chambers, Ga)rle Rose, Adı-i.anna Nieno\v, Da,rid Siman, George . Harrison, Olivia Harison, NaomiJudd, Demi 1-foore ve Alice \Valton'a. Tüm
ve
misafırlerimize
hastalarıınıza
ilham
verici
örnekler oldukları için Roger Gabriel, Brent Bec,rar, Rose Bueno-1-fuıpl1)'
sağlamadaki niyetliliği için Muriel Nellis 'e. I
5
Benlik-bilgisindeki sarsılmaz inancı, birçok ins�nı11 hayatını değiştirnı.edeki kararlılığı -..re bulaşıcı l1e-..resliliği ile Arielle Ford'a . .
\T e aı1layışı ile dostluğu için Bili Elkus'a.
6
•
•
•• -
•
•
''
• •
••
••
•
•
İnsanlar Hindistan'dan gelip de büyücülerle neden bu kadar çok ilgilendi"'·
· bilmek is tiyor. Yanıtıın şu:
Hindistan'da hala büyücülerin var olduğuna inanırız. Peki ama büyücü nedir? O sadece büyü yapan birisi değil, dönüşümü sağlayan kişidir. !. '
Büyücü korkuyu sevince, doyuma dönüştürebilir. Büyücü zamanla sınırlı zamanın ötesine geçirebilir. Büyücü sizi sınırların sınırsıza taş!Yabilir.
·
hüznü bilinci,
ötesindeki
. I Iindistan'da büyürken tüm bunların doğru olduğunu biliyordum. Bazen beyaz elbiseli ve sandaletli yaşlı adamlar eviınize gelirdi ve iri gözlü b�r çocuğa bile olağanüstü yaratıklar gibi görünürler�. Tam anlamıyla huzur dolu)rdular; neşe ve sevgi ya)rarlardı; lıa)ratın acımasız iniş 're çıkışları onları hiç etkilemez gibi görünürdü. Biz onlara guru 'reya ıulısal daıuşmanlar derdik. Ancak gurularla bü)riicülerin aynı şe)7 olduğunu anlamam çok uzun zaman aldı. Her toplumun kendi Öğretmen'leri, Gören (Bilen)'leri (seer), Şifacı'ları olmuştur. Guru ise bizim, bilgelere verdi"'. 'z addır. Batıda büyücü, kabaca simya uygulamasıyla işlenmemiş metali altına çeviren silıirbazdır. Simya Hindistan'da da 'rardır (gerçekte orada bulunmuştur). Ama •
9
sim3ra sözcüğii şifreli bir sözcüktür. O, iı1s anları altına çe,rirn1ek, en işleı1ıneıniş 11ö11lerimiz olan korku, cel1alet, nefret \re utangaçlığı en değerli şe3re, se,rgi ve doy'llına dönüştürme anlamına gelir. Ö3rle1rs e sim3racı, kendinizi özgür ve s e\ren bir insana nasıl dönüştürebileceğinizi öğretebilen kişidir \Te l1er zaman bir sim11acı vardır. Hindistan'da lisede1rken batı geleneğinin ünlü bü:yücüsü Merlin hakkında zaten çok şey biliyordum. Herkes gibi onu çabucak s e\rdim. I<ısa zamanda dünyasının kapıları önüıne · açıldı. Şu anda bile Tennys on'un uzun \1e sıcak yaz günlerinde ezberletilen epik şiiri Icfylls of the King'den düzinelerce kıta var akl11nda. Artl1ur'un 1 geleneğiyle il · · olarak bulduğum l1er türlü bilgiyi öğrenmiştiın. Yazarların beni bü1rücülerin efsanevi karakterler olduğuna inandırma11a çalışmalarına karşın, sıcak tropikal güneşin altında da yaşasam, 11eşil, ılıınan Canı.elot2 lı.akkındaki herşe1r gibi J\.Ierlin'in3 I<.ristal I:viağara'sının da \rar olduğunu bilmek, zırl1ın içinde boğulacak bile olsam Lancelot4 gibi dörtnala gitıne3ri istemek 11iç de alışılmadık değildi. .
Ben farklı al
)70rduın çünkü Hintli bir çocuktuın \re
onlarla karsılasınıstıın. ,
,
,
1 6. } y 'da �·aşadığı saıulaı1 ' '
S(),,aJ,rcleı·i .•
•.
ile
birlikte
kralı. J ,idcri oldtığtı \'tt\'arlak �Iasa
İ11giliz
I 11�riltcrc1\1i •
'
•
•
bultıı1dtığtı
scfalcttt.:11,
t.
rcfal1
ıntıtltıltığa 11asıl l(I< ct-sa11c vardır. (çc\'.)
Büyücülere neden ihtiyacnmuz var? Otuz ;rıl bo;Tllnca bü;rlicülük bilgileri üzerine düşünüp durdum. Glastonbur;r \re \Vest Countr)r'e ;rüri.idüm, Tor'a tırmandım. Artl1ur ile şö,ralyeleri11in uı:udukları düşünülen tepe;ri gördüın . .L-\ma dal1a gizemli bir şey beni bü;rücülüğe çeki;rordu. Yıldan ;rıla zamanıınızın bu bilgi;re dal1a çok ihti;raç duyduğunu l1issetti111 . .l\rtık bir ;retişkin olarak meslek ;raşamıını taın bir özgürlük ve dO)Tlltnun nasıl elde edilebileceği hakkında konuşup ;razmakla geçiri;rorum. I
•
ırapacağıınız ş e)' girip dinleınektir. Çağdaş insan da geçıniş kuşaklar kadar bü;rücünün dün;rasında ;>aşı;ror. Büyük ınitoloji üstadı J oseplı. Caınp beli, köşe başında ;reşilin );anmasını bekle;ren lı . erkesin kalı.raınanlıklar 're efsane,ri ola;rlar dün;rasına girıneyi . beklediğini sö;rler. Sadece bu fırsatın aırırdında değiliz. Engellerden dolaırı taşa saplanmış kılıcı fark etıneden cadde;ri geçi;roruz .
•
•
•
işte mucizeler di.inyasına olan yolculuk burada başlı)'Ot. Şiındi ;rola çıkmanın tam zamanı. Bü;rücünün ;;olu zaınanın içinde )'er almaz, o 11er ;-erde \.Te lı.içbir y-erdedir. O l1erkese •
're l1iç kiıı1se;re aittir. Bu kitap zateıı. sizin olanı anlatıyor. Ilk derste SÖJrlendiği gibi:
Hepimizin içinde bir büyücü vardır. '
Büyücü herşeyi görür ve bilir.
11
!
öğreti kendi kendine ilerler. !çimdeki rel1berin ne SÖ)rleyeceğini gözleyip bekle5rerek kendiliğinden öğrenme 5rolu, yıllardır hayatımdaki en önemli şe}r olmuştur. Öğrenmenin 11içbir biçimi bu kadar zevkli olamaz. 1ferlin'i 11a'\7aalanında duyduğum kal1kal1ada, sahile inen yoldaki ağaçların fısıltılarında, 11atta televiz}ronda konuşurken işittiın. Eğer hazırsanız, bir otobüs durağı bile Kristal Mağara'ya dönüşebilir. Neden büyücünün bilgisine illtiyaç duyuyoruz? Bizi sıradan ve alışılıruş olandan alıp sadece efsanelere özgü kıldığımız ama aslında şu anda burada da var olan •
kazanmaktır. Camelot böyle bir özgürlüğün simgesiydi. Işte •
bu )riizden öylesine bir beğeni ve arZu)rla Camelot'un özlemini çeki}roıuz. Hayat lıer zaınan olduğundan daha zor. Bir zamanlar öğrencinin biri büJrük bir ustaya gidip ''Neden kendiıni bağırmak istercesine bu kadar şişe)re kapatılınış gibi •
lıissediyorum?'' dedi. Usta baktı 're cevap verdi: ''Çünkü herkes öyle hissedi)ror. '' Hepimiz se,rgi ve yaratıcılık ile gelişmek, içsel doğamızı
•
keşfetmek isteriz ama genelde başaramayız. I
. }rarattığıınız lıapislıanelerde }raşı}roruz. Ancak bazı insanlar, 11ayatı bu kadar kısıtlayan kuralların ötesine geçebilmiştir. Bakın 11e,rlana Celaleddirt-i Rumi ne di)ror:
'' 111hsuı1, ko�ı·ul!aı·a hapsolmu�·, tutulan güneş gibi.
''Koşullanmamış ';·
Bu, insanların zaman ve mekanla sınırlı olduklarını kabul etme}recek bir bü)riicünün sesidir. Sadece geçici bir tutulma içerisinde)riz. Bir bii)riiCÜ)rii takip etınenin amacı, •
içiınizdeki bü)riİCÜ)TÜ bulmaktır. Iç relıberi bulmak, kendi benliğinizi bulmaktır. Benlik, geçici bir tutu_lmadaki l1iç sönıne5ren güneştir; a}rın gölgesi kalkınca güneş tüın il1tişaını}rla parlar. •
12
Büyücüden nasıl· ders alırız? Bu kitapta, bü)riicünün bakış açısından anlat1lınış yirmi ders var. Her dersin başında alış1l1ruş gerçekliği aşmanıza yard11ncı olacak, bü)riicünün bilgeliğinden parçalar olan •
aforizmalar var. Her birini okuyup özümseyin. Bir sonuç bekleme)rin, sadece yaşayın. Üzerlerinde çalışmanıza veya çaba sarf etmenize gerek yok. Çaba harcamak, bata
tan
çıkmaya çalışın.aya benzer; bu sadece daha beter saplanmanıza neden olur . •
•
Içimizdeki bü)riicü konuşmak istiyor ve bu, hepimiz için geçerlidir. Ancak ona bir şans tanımalı; konuşması için bir fırsat 'rermelisiniz. Bu aforizmalar, Zen koanları gibi algılamanızda bir sıçrama yaptıı·ıp kişisel gerçekliğinizi değiştirme fırsatı )raratacaktır.
·
·
Bü}iicünün sesi, tekrar gündelik yaşama getirilınelidir.
İlk dersin ilk sözünü söylemiştiın: Hepimizin ifinde bir büyüı:ü vardır. Büyüı:ü herşryi görür ve bilir. Ders şöyle devam ediyor: •
Büyücü, aydınlık ve karanlık, iyi ve kötü, zevk ve acı gibi , zıtlıkların ötesindedir. •
Büyücünün gördüğü herşeyin temeli görünmeyen bir dünyadadır. Doğa, büyücünün hallerini yansıtır. . •
Zihin ve beden uyuyabilir ama büyücü her zaman uyanıktır. Büyücü ölümsüzlüğün sırrına sahiptir.
•
13
Eğer bu sözler içinizi kıpırdatıp bir şeyler anıınsatıyorsa işe )raraı111şlardır. Sınırlı bir varlık değil d e evrenin ınucize\ri çocukları olduğunuzu keşfetı1ı.ek, gerçekten de 11e)recan \rerici bir şe)rdir. Bu gerçektir; uzun süreden beri tutulmada
olan, l1epimizle ilgili derin bir gerçek. Bunlar gibi, J\!lerlin ve 1\rtl1ur'un dün)rasındaki 11ika}'elerden . esinlenilerek oluş turulınuş )TÜZ kadar aforizma topladıın. Bunlar eski efsanelerden parçalar değil, ·
zamanında oluşturduğııın özlü 11ikayelerdir. Bazen, bu 11ikayeler ile aforizmalar arasında bir bağlantı yokmuş gibi görünebilir veya tam birbirleriyle uyuşmazlar. Bu ise bilerek }rapılınıştır çünkü düzenlilik yaratma il1ti}racındaki düz mantığın1z büjrücünün yolunu )riiıüyecek olan tek }rönünüz değildir. Bu yolu bir o kadar da l1a}ral gücü, umut, }raratıcılık ve sevgiyle de ırürüyeceksiniz. I<ısacası, büjrücünün yolu,.ıuhun )1oludur. Ancak mane\rt}7at, akla karşı değildir;
O,
ar
U)TUm sağladığı dal1a
geniş bir plandır. Aforizmalar ve l1ika}releri destekleyen ''Dersi Anlama'' adlı bölümü düz mantığınıza seslenmek için ko)rdum. Son olarak da, bü)riicünün bilgeli"· · n }raşaı111nıza }'erleşmesini sağlayacak olan ''Dersle Yaşama'' adlı bölüın geliyor. ''Dersle Yaşama'', büjrücünün yolunda etkin olduğunuz kısımdır. Önerileriın sadece birer başlangıçtır; derslere katılınan1z için sizi alevlendirecek birer kı,rılcım. Sonuçta sizi değiştirecek olan, kendi anlayışınızdır. ''Dersle Yaşama'', genelde düşünce ile )rapılan deneyler içerdiği için size pasif gibi gelebilir. Dµşüncejrle }rapılan deney nedir ki? Zil1ninizi }'eni ırerlere götürüp olaı1ları dal1a farklı algılamanızı sağlaınanın bir yoludur. Büjrücüler derin ve önemli bir şeır bilij1orlardı; eğer dünj1a}1ı değiştirmek istiyorsanız, ona bakış açınızı değiştirin. Einstein bir keresinde bir kanepejre uzandı, gözlerini kapattı \re ışık l1ızında ilerlej7eı1 bir adam düşüı1dü.
14-
Bu ilginç görüntüden so11ra, ha)ral l..:urınak gibi görü11en
çeşitli di.1şünce dene):-leri )rapınayıa başladı. Doğanın kendisinin de onaylaması ile, tüın biliın dün)rasının tutumu, Einstein'ın bu aşkın görüşleri ile birkaç )'ılda değişecekti. Eğer kanepede kurulan bir fantezi dün)ra)rı değiştirebiliyorsa, düşüncenin olağanüstü bir gücü var demektir. Hiçbirşey, )raşanılmazsa gerçekten öğrenilemez. Akıl, dene)rim, rul1; bunlar birara)ra geldiğinde kapı •
açıktır 're sal1ne sim1ra için l1azırdır. Içinizdeki bilgelik bir •
kez yandı mı, bir dal1a söndüıülemeyecek bir alev gibidir. Toparlamak için şunları öneri)rorum: '.
1. Herh ngi bir dersi okumadan önce bir dakika kadar . 1
•
sessizce otutun.
'
I
2 ..:\forizınaları okuduktan sonra özümsemek için birkaç .
•
dakika a)rırın; Dilediğiniz kadar tekrar tekrar okuyun. !(endi •
tepki 're sezgileriı1ize fırsat tan1)'1n; bunlar genelde elde edebileceğiniz en öneınli şe)!lerdir . •
3. Devam edi11 're dersin geri kalan kısmını oku}'Un:
Nierlin ve Artl1ur arasında geçen l1ika1re)ri, ''Dersi Anlama'' adlı bölümü ve ''Dersle Yaşama'' adlı bölümü. '
.
4. Eğer ''Dersle Yaşama'' bölümü pratik bir çalışma
içeriyorsa -ki genelde içerir- kendinize çalışma için birkaç dakika a)rırın. Eğer tam bir dene)Tim isti)'Otsaruz çalışma)'! gün bo)runca tekrar etmeniz )'ararlı olacaktır.
Her dersi dilediğiniz kadar oku1run, bir kere daha veya dal1a fazla; bir gün 'rey·a bir 11afta dersle birlikte )raşa)rın. Bu süreçte izlenecek bir ders programı )'Oktur. Beniııı siz.e tek önerim, bir anda birçok dersi l1azmetme)'e çalışmaktansa, 11er birini )'aşamak için en az bir gün a1rırınanızdır.
15
Simyanın yedi adımı Kitabın 111. Bölümü, büyriicünün. öğrencisinin geçirdiği dönüşüm aşamalarıyla ilgilidir. :Şen bunlara; doğumla başlayıp son olarak tam bir dönüşümle son bulan simyanın ıredi basamağı diyorum. Simya, nesneleri o muhteşem, bozulmayan maden olan altına dönüştürme ile il dir. İnsanoğlu açısından altın, saf ruhun sembolüdür. Ne zaıııan insan tüm sınırWıkların ötesine geçer, tüm korkularını yener ve içteki o saf ruhun· farkına varır, işte o zaman simyanın yedinci ad1ııu da atılııuştır. ·
·
Hiçbir yolçuluk bu- kadar 11arikulade olamaz. Arthur döneminde bu yolculuğa arayış (quest) denirdi ve aranan ırüce şey ise 11er zaman için, saf rtıhun en güzel sembolü olan, Kutsal Kadeh (Holır Grail)S idi. Benim için simya 're I
•
ilk önce il. ,reya 111. Bölümü okumanız önemli değil. •
Her bölümün kendi tarzı ve yaklaşımı vardır, ama ikisi de bü}iicünün dünyasından gelir. l\-1erlin ikisinde de yaşar ve onun amacı hep aynıdır; her birimize bedenit11izin ıı1i1·ası · zi öğretmek. olan mükeııımelliği nasıl elde edece ...
·
Sonuç olarak bu kitap sizi, ego'nun hakiın olduğu ha)rattan alıp tüm mücadelesi ile, mucizelerin hakiın olduğu bir haırata götürecek olan arayışın ana hatlarını çizer. Hiç kiınse a)rnı luzda öğrenemez ama mucizelere duyulan açlık herkeste o kadar güçlüdür ki, büırücünün bu bilgisiııin )reni hayatınızla birlikte doğmaya başladığı gün sizinle birlikte
,..
.
o
� J iz. Isa'nıı1 veda }'emeğinde kullandığı zaııncdilcn ka<.lı·h. ((;ev.)
16
olmak isterdiın. Sizi, ruhsal potansiyelinizin ortaya çıkmasından başka bir şey beklemiyor.
Not: Bir Gö'ren olarak büyücünün cinsiıreti yoktur. •
Şunu
bilin ki büyücü, erkekler kadar kadınlara da atfedilıniştir. Herşeyden öte, sil1rin geri dönüşü toplumumuzda kadınlar tarafından daha kolaır kabul görmüştür.
1
•
•, .
,
. . . '·
J ,
� •
,
. . .
·.
• •
••
-
• •
• •
''Bir öğreti var'' dedi Merlin, ''Büyücünün yolu diyorlar. •
Hiç duydun mu?''
Sönmek üzere olan ateşi yakmaya çalışan A:rthur kafasını kaldırıp baktı. \Vest Country'de ilkbaharın ilk günlerindeki nemli sabahlarda ateş yakmak·genelde zordu. •
•
''Hayır, 11iç duymadı11ı'' dedi Arthur, biraz düşündükten sonra. ''Büyücüler? Yani onlar bizden farklı mıdır?'' ''Hayır, onlar da bizim gibidir'' diye yanıtladı Merlin.
·' Çocuğun ateşi yakmak için boşa kürek sallamasına
sabırsızlanınca, Artl1ur'un topladığı nemli çalı çırpıyı bir parmak hareketi ile yaktı.. Anında bir alev yükseldi. Daha sonra ellerini açtı ve yoktan biraz yiyecek ortaya çıkardı; iki tane yerelma,sı ve bir avuç yabani mantar. ''İstersen bunları şişe geçirip pişir'' dedi. Artl1ur başını sallayıp onayladı. On }'�şlarındaydı. Bildiği tek insan 1-ierlin'di. Hatırladığı kadarıyla da 11ep birlikteydiler. Bir annesi olmalıydı, ama hayal meyal bile olsa yüzünü hatırlamıyordu. •
· ·
.
Beyaz pamuk sakallı adaın, kraliyet soırundan gelen
beLeğe, doğumundan birkaç saat sonra sahip ç
·
•
tı.
''Büyücünün yolunun son bekçisiyim'' dedi Merlin. ''Ve
belki de bunu öğrenecek· olan son kişi olacaksın.'' Arthur şişleri }'etleştirirken başını çevirip baktı. Iş te şimdi ilgisini •
çe
·.ti. 1-ferlin bir büyiicü müydü? Böyle bir şey olamazdı.
Onlar I
21
öğrenmişti. Ne zaı11an )'emele istese geliyror \reya l\IIerlin ona sunuırordu. Yani bu l1erkes için bö)rle değil ıniydi? ''Bili1r9rsun, ırakında buradan ayrılacaksın'' diye devaın etti Metli . ''Patatesleri köze düsürme!'' Tabii ki cocuk •
•
çoktan d'' şürmüştü. l\ferlin, zamanı geti}re doğru yaşadığın an, uyarıları çok geç gelirdi; ufak bir kaza olduktan sonra. Yerelmasını küllerden temizledi ,re ıhlamur ağacının taze dalından yap1lınış şişe tekrar dizdi . •
''Üzülme'' dedi J\ierlin. ''O senin olsun.'' . ''Ayrılmakla neyi kastediyorsun?''diye sordu Arthur. Sadece nadiren, 11erlin pazara çıkmak istediğinde yakındaki kasabaya giderdi. Büırücü böyle zamanlarda kendisini ve _ı_\rthur'u başlıklı pelerinlerle gizlerdi. Ancak Artl1ur dikkatli •
bir gözlemci1rdi; diğer insanlarda gördükleri onu rahatsız etmıstı . •
•
•
Merlin öğrencisine gözlerini kısarak tul1af bir şekilde baktı. ''Seni bataklığa veı;a ölümlülerin dediği gibi dünyaya, yolluırorum. Seni, unutınaman gereken. bir şeıri öğrenmen için bunca yıl bataklıklıktan uzak tuttum.'' . Merlin etkili olması için duraklayarak ''Büırücü'nün Yolu'' dedi. •
Iki dost, bu sözlerden sonra uzun süredir alısık •
oldukları gibi sessiz kaldılar . •
Yaşlı adam '\re çocuk neredeırse birlikte soluk alıp veriı1orlardı, bu ırüzden J\.1erlin, .L-\rthur'un içindeki kafese konulmuş panteri andıra11 sabırsızlığı 11issetıniş olınalıydı. •
Artl1ur y'eınekten sonra ırıkanınak için mağaranın aşağısındaki küçük gökırüzü ma'\risi göle gitti. Döndüğünde ]\,{erlin en se,1diği kayanın üstünde güneşleni11ordu
(güneşlenme göreli bir tabirdir)
· pamuğu andıran bulutlar, tek
bir ışık 11üzmesinin dalları11 arasında11 geçip büırüciinün beyaz saçlarına düşınesine izin ,�ereçek kadar
22
aralaıı.ınışlardı.Çocuğun ağızııı.dan çıkan ilk cüınle ''Peki se11
ıı.e 3rapacaksın?'' oldu.
•
''Ben ıni? I<.endini üznı.e. Sensiz de 3rapabiliriın, teşekkürler.'' Bu ters ce,rabı verdiğinde, çocuğu incittiğini bili3rordu. Ama bü}rücüler özür dilemeye isteksizdirler. Be3raz külden }'apılmış, çok g4zel bir ;ray Artl1ur'un.};a11ında beliri,rerdi. Arthur 3rerden 3ra3rı alıp germeye başladı. Aralarındaki şifreli dilde bunun, yaşlı adamın özür dile3rişi olduğunu biliyordu.
''İedirgin olduguın şe;r ben değilim, bilginin yok olması'' diye de\ram etti Merlin. ''Dediğinı gibi büyücünün 3rolunu öğrenecek son kişi olabilirsin.'' '' Öyleyse yok olınaınası için elimden geleni 3rapacağıın'' diye söz \Terdi Artlı.ur .
Merlin başını salladı. Günün geri kalan kısmında ,re belki de dalı.a sonraki birçok gün, bü;rücüler gibi konuşmadı. Artlı.ur bir Haziran sabal11, çam dallarından yapı1ınış yatağını, nasıl olduysa, karlarla kaplı buldu. Titre3rerek kalktı ve ge3rik derisi battani3resini silkelerken bir tutaın kar l1a\ra3ra sacıldı. ·
,
• • •
''Bunu sadece Aralık'ta yaptığını sanırdıın'' dedi, ancak· Ivferlin 3ranıt \rermedi. 11erlin, kamplarını çe,rrele;ren kar çemberinin tam ortasında l1e3rkel gibi duruyordu. ününde ise ilginç bir görüntü \7ardı; iı-i bir taşa saplanınış bir kılıç. Ha,radaki soğuğa rağmen taşa 're bir buçuk metrelik işlenm1ş parlak demirden yap1l1111ş gül kadar temiz kılıca kar değmemiş ti. ••
telrrar ısınmıştı; kar güneş ten erinıiş, taş da bir rüya gibi yok ' 'olmuştu. Çocuğun gözleri doldu, çünkü Merlin in bunu veda etmek için yaptığını biliyordu; ayrılış ve l1atırlayış için. Artl1ur dünyaya açıldıktan sonra olanlar, efsaneyi oluşturan olaylardır. Sonunda Arthur kendini, karlı bir Noel sabal1ı, gizemli bir şekilde taşa saplanan kılıcın tekrar belirdiği Londra'daki katedralin önünde buldu. I<.atedralden çıkan şaşkın kalabalığın bakışları içinde kılıcı çekip krallığını .ilan etti. I
•
sert savaşlardan sonra alt edip gücünün simgesi olan Camelot'u kurdu. Her gün büyücünün sırlarıyla yaşadı. Sonuçta öldü ve tarihe karıştı. Daha sonraki nesillere ise, Artl1ur'un mücevherli kılıcı taşdan çıkartıp kaderini çizmesinden önce, M.erlin'den bunca yıl ormanda öğrendiklerini merak etmek kaldı. .... . Camelot'un düşmesinden sonra, Arthur'un dünyasının silinmesi cok kısa sürdü. Ülke tekrar cekisme ve cehalete •
•
•
battı ki, Merlin böylece bü)riicülerin sonuncusu olduğunu kanıtladı. Merlin'den sonra, batı taril1inde başka büyücüler görülmemiş tir.
Ancak 11er ·
büyücünün bilgisinin tar· ·
değişimine
bağlı olduğunu lliç düşünmedi. demeyi severdi.
''Bildiklerim havanın ifindedir'' ''Nefes al ve bulacaksın.'' Büyücüler zamana
bağlı olmayan şeyler bilirlerdi ve onların bilgilerinin saklı olduğu yer, zamanın dışında olmalıdır. Yol açıktır. Het yerde başlar ve hiçbir yere götüıür ama yine de götürdüğü yer gerçek bir )rerdir. Merlin'i dinledikten sonra .tüm bunlar açığa çıkıyor.·
24
•
•
•
BIRINCI DERS
Hepimizin içinde bir büyücü vardır. Büyücü herşeyi görür ve bilir. Aydınlık ve karanlık, iyi ve kötü1 zevk ve acı gibi zıtlıkların ötesindedir büyücü. Büyücünün gördüğü herşeyin kökü1 görülmeyen bir dünyadadır. •
Doğa1 büyücünün halleriniyansıtır. Zihin ve beden uyuyabilir, ama büyücü her zaman uyanıktır. Büyücü1 ölümsü4lüğün sırrına sahiptir. •
•
•
''Işte'' dedi bir gün Merlin, bir kase çorbayı genç Artl1ur'a vererek. ''Tadına bak.'' Artl1ur cekinerek tattı. Artl1ur'un arkası dönükken •
l1azırlanmış geyik eti çorbası ve gizeınlice baharatlanmış yabani kökler. Aslında çorba mükeııuııeldi. Artl1ur,. :t-vferli11'in kaseyi almak için uzandığını görünce, kaşığını l1evesle tekrar daldırdı. ''Bekle, biraz daha'' diye
dandı Artl1ur ağzı dolu bir
şekilde. Merlin .kafasını sallayıp ''Ziyafetin tümü ilk •
kaşıktadır'' diye hatırlattı. Arthur'un başta asabı _bozuldu ve •
ha)ral kırıklığına uğradı ama ardından kendiı1i, sanki l1erşeyi yemi·ş gibi -doymuş l1issetti. Daha sonra bir ağacın altında kestirirken, Merlin sessizce yaklaşıp bir kase dolusu çorba)'! yanına bıraktı. Büyücü uzaklaşırken fısıldayarak, ''Unutma; eğer sana l1erşeyi ilk derste gösteremese)rd1ın, bunca yıllık bü)rücülük eğitimin bir işe yaramazdı.''
25
Dersi Anla ma Bü)riicünün öğretmesi gereken şe)rleri öğrenmek bir ömür sürebilir aına )'ıllar, hatta on )7ıllar içerisinde orta)ra çıkacak olan l1erşey J\'Ierlin'in ilk dersinde mevcuttur.
Burada bü)riicü kendini tanıtı)ror. Ölümün ve ölümsüzlüğün en derin sırlarını çözmeye yarayacak olan 11a)rata bakış açısını tarif ediyor. Ve tüm bunlar sihirli bir şekilde oluyor. Bir nedenden dolayı Merlin fiziksel formuyla görünmez. Formlar onu ilgilendirmez. O, nice dünyaların gelip geçtiğini görmüş, çok uzun süren karmaşalardan kurtulmuştur ve 11epsine tepkisi a)rnı olmuştur: O, görür. .
.
Büırücüler, Gören'lerdir. Neyi görürler? Onlar gerçeği birçok parçalar 11alinde değil, bir bütün olarak görürler. ''Sen 11ep bir bü)ri.icü müydün?'' diy·e sordu genç .L\rthur. •
''Nasıl olabilirim ki?'' di)re karşılık verdi J\ierlin. ''Ben de senin gibi dolanırdıın ve bir insana baktığımda tek gördüğüm etle keınikten ibaretti. Dal1a sonra fark ettiın ki insan, bedeni aşan bir . düzeyde ıraşıyor; karışık duırgularla dolu insanların karışık evleri oluyor; ınutlu, doırumlu insanlar ise düzenli evlerde oturuırorlar. Bu basit bir
. gözlemdi ama sonra düşündüm ve artık bir e"\7 gördüğümde, o insan l1akkında dal1a çok şey öğreni)rorum. ''Sonra göıüşüm iyice genişledi. Ne zaman bir insan
görsem onun ailesini 're arkadaşlarını da görıneden
geçemiyorum. Bunlar da, bana kendinin gerçekten kim olduğunu uzun uzadııra anlatan kişiı1in birer uzantısıdır. Ve görüşüm dal1a da gelişti. Fiziksel görünüı11ü n ardında, duırgular, arzular, korkular, ümitler "\7e l1a)raller gördüm. Bunlar da, eğer görecek gözün \7atsa, tabii ki insanın birer parçasıdır. .
''Her insanın )raı;dığı enerjiJ!i algılamaı!a başladıın. Artık, et 're kemiğin oluşturduğu fiziksel )'apı l1eınen-l1eınen
26
öneınini yitirmişti ve çok geçnı.eden karşılaştığını. lı.er insanda dün;ra içinde dünyalar gördüın. \Te sonra fark ettim ki yaşaıran lı.erşey, sadece değişik birer maske takınış bir e\rrendir. . . . . . . ...
-. ' .
.
..
.
.
.
.
.
.
·-
''Bu gerçekten müırıkün mü?'' diye sordu .L:\rtlı.ur.
''Tüın e\rreni içinde bulacağın gün gelecek ve böylece bir ·- · . Büırücü dünyada ıraşamaz, düıı.ıra . büırücü ... . . ' . _·olacaksın. · hüylicÜnÜn içinde ;raşar. · · 1
.
."Büyücüler, yüzyıllar boırunca aranılan kişiler olniuşlardır; balta girmemiş ormanlarda, mağaralarda, kule veya tapınaklarda. Büırücü ayrıca değişik isimlerle de görünmüştür; Filozof, Silı.irbaz, Gören (seer), Şaman, Guru. 'Neden acı çekti'"'· izi anlat. Neden büırü;rüp öldüğümüzü. Neden kendimiz için iyi bir yaşam oluşturamaıracak kadar zaırıf olduğumuzu anlat bize.' Ölümlüler, sadece bir büırücüıre bu kadar zor soıular sorup dertlerini dökebilirler. ''Eğer dikkatlice dinlenirse, tüm büırücüler, ustalar \Te guruların aynı şeyleri söırlemiş oldukları görülür. 'Tüm bu cehalet ve acıırı eğer bir tek şe;ri anlarsan ortadan kaldırabilirim. Ben içindeıriın. Bu aırrı olarak konuştuğunu sandığın kişi ayrı değil. Biz biriz ve bir olduğumuz düzeırde 111 lı.içbir pro ble�niz yoktur. .L'\rtlı.ur, IVIerlin'e kendisini dünıraıra çok az çıkardığından ırakındığında IVIerlin güldü. ''Dünıra ını? I<öyde gördüğün o insanların ıraşadığını nereden çıkartıırorsun? Onlar ze,rk \7e acı için endişeleniyor, birinin peşinden koşup diğerini çaresizce reddediırorlar. Canlıırken, )Taşaınkırını ölüm için endişelenerek geçiri;rorlar. Zenginlik ve fakirlik takıntıları lı.aline gelmiş \re bu eıı. derin korkularını besli1ror. '' Allalı.tan, içteki bü1rücü bunların lı.içbirini deneyiınleınez. Çünkü o, gerçeği bilir \Te bunun dşındakiler önemli değildir. Zıtlıkların 01runu ze,rk \Te acı, zengin \Te fakir, i1:ri ''e kötü-
27
sadece büyücünün bakış açısıyla görrneye başlayıncaya k adar gerçek gibi görünür . .t\ına }7ine de günlük yaşam sal1nesinin, sıradan insanlar için çok gerçek old uğunu inkar etmez büyücü. Yalnızca duyuları nı za, gördüklerinize ve 11issettiklerinize inanırsanız, dışarıdaki yaşam oyunu da gerçek yaşamdır. ,
.
Ölümlüler, görüntülerle il · ·bu takıntıları·ve anlam arayışı için bü)riicülere başvurmuşlardır._ Tam olarak daha zdan daha fazlanın ne olduğunu bilmeden, şu yaşadı" fazla bir şeyler olmalı diye düşünür ölümlüler. ''Nryi _gördüğiin üzerine düşünerek zaman harcama, nrye gördi,iğünü düşün. ..
•
Böylece ilk ders Şuna gelir: Sınırsız benliğini görmek için sııurlı benliğinin ötesine bak. Ölümlülük maskesini atıp büyücü)rii bul. O, içinizden başka bir yerde değildir. Ancak görece�eritı�:?;i tam. zamanında görürsünüz, adıın adıın. Görmezden önce, 11ayatta, yaŞadığlnıZdan_ dal1a ·fazla bir şeyler old�ğuna dair bir lus gelir. ''Be�i bul'' diye fısıldayan ince bir sestir bu. Çağıran ses·, fazla duygusal olma)ran, h��tir dolu 're kl·ııdi ·içerisinde doyum 11alindedir -ve bulınası o kad :1 r d,i-kola)r değildir. O, büyücünün olduğu kadar, siziQ:. dç sesiı;ıizqir.. .
·
·
-
··
·
·
.
.
.
-
.
-
.
. ..
··
-· -
-
.
.
.
.
.
·
'
.
.
.
.
.
.
.
-
.
•
.
.
Dersle Yaş ama .Merlin'in sözleri, toprağın derinliklerine sızan su gibi derin bir düzeyde etkisini gösterir. Bugün topraktan çıkan kaynak SU)TU, binlerce hatta milyo.nlarca yıl, önce )ı:ağmur olarak düşmüştü. Toprağ� sızan bu SU)TUn 11akkında kiınse pek bir şey bilmez; nereye gider, derin ka)ra katmanlarında nden k,urtulan su, nelerle karşılaşır. Ama bir gün yerçe şaşırtıcı bir şekilde saf ve temiz olarak karanlık diplerden cıkar. .
.
r.
•
-
28
•
Merlin1leyken de böyle olur. Oturup birkaç dakika
dinlerseniz, sözleri yerleşmeye başlar. Bırakın bu olsun ve bilgelik işini görsün. Herl1angi bir sonuç bekleme)rin, sadece olanlara dikkat edin. Olan herşey i)riclir.
·
·
ilk ders bü)riiCÜ)rii bulmak ve onun, zilıin ya da duygular tarafından adapte edilıniş bakış açısından çok farklı olan •
bakış açısına Sa)rgı göstermektir. Duygular l1isse.der ve tepki .
.
.
.
.
verir. Bunlar, U)rarımlara anında tepki veren deniz l�lesi (sea anemone)6 'nin kapanan kolları gibi anidir. Acı, duygµsal olarak kapanmanıza neden olurken l1az, genişleyip kendinizi özgür hissetmenizi sağlar. -
Öte yandan zihin, daha ağır bir şekilde işler. Geniş bir
anılar dosyasına sahiptir ve sürekli bunların arasında gidip gelir. Yeniyi, eskiyle karşılaştırıp karar verir; bu iyidir, şu
kötüdür, şu tekrarlanabilir atnR bu· tekrarlanamaz. Du)rgular ise bir duruma, kendiliğindenlikle ağla)ran ve)ra gülen bir bebek gibi düşünmeden, ani tepkiler 'rerir. Zillin, 11afı.za bankasına baş,rurup gec.
r
•
ş bir tepki verir.
Bü)rücüde her iki tepki de yoktur; ne ani, ne de geci o, sadece vardır. Diin)�a)rt görür ve her ne oluyorsa bırakır .
.
.
ş; ·
.
olsun. Ancak bu, pasif bir da,rranış değildir. Bü}'Ücünün ·· -
da)ranır. Bu yüzden bii)rücü, dünyayı oldu� gibi kabul .
.
\
.
.
ederken, herşeyi kendini kabullenmenin ışığın�a, yani se,rginin ışığında görür. Büyiicünün sevgi tabirinin
sessizlikte gizli oluşu ilginçtir. Duygular açısından se,rgi, bir 11issin ani kabarışıdır; baştan çıkarıcı bir uyarana �arşı . du)rulan ku'"retli bir çekili111. Zil1inin de kendi yöntemleri 'rardır aına çok farklı değildir: zihin geçmişte haz 'rerıniş dene)rimleri tekrarlama}'! se,rer. Teınelde ''Bunµ se,riyoıum'' bu şeyi
tekrarla111a371 se\Ti31oruın1' demektir. İste bu ırüzden zil1iıı de -du)rgl1lar da seçicidir. Seçınek 3ranlış değildi! aına çaba . gerektirir. Her ne kadar çaba sarf etınenin i3ri olduğu ve çabasız bir şey elde edileme3Teceği öğretilse de, duruı11 bÖ)Tle değildir. \Tarlık, çabayrla elde edilemez . -
.
:
.J
'
...
·
.
.
.
.
.
Dal1a ince düze3rlerde, seçmek reddetme3ri de beraberinde getirir. ''Bundan 11oşlanı)rorum'' demeden önce <#ğer tüm seçenekleri reddetme1liz gerekir. Reddettiğimiz şe)1ler, korkulardan dolayı üstü kapatılma)Ta e "iıilidit. . . Zilun ve du)1gular, acı ile ızdıraba tarafsızca );�kl,aŞmazlar; korkar '\7e reddederler. Bu seçme alışkanlığı çok ·enerji iiarc · afu 'çunkü zil1in sürekli inci11ıne, 11a)ral kırıklığı, ;ralnızlık '\Te diğer tüın acı \"erici dene;rimlerin tekrarlanınaması için tetikte bekler. Peki zil1in ne zaman sessiz kalacak? . . Sessizliğin oln1acfığı )7erde bÜ)TÜCÜ)re }Ter 11oktur. Sessi�lik olınadan jr�Ş�ına 11akettiği değer ,,erilemez ki b\1 açmamış bir gülün ıraprakları kadar narindir. Ölümlüler, bü;-ücülerin korkusuz ;raşadıklarını gördüklerinden dola)rı onlara akıl danışma;ra gelınişlerdir .. :I3�;ri_icül�r başlarına gelen l1erşeyi kabul ederler, 11atta bağırlarına basarlar. Ölümlüler, ''B.unu nasıl beceri1rorsun?'' di3re sorduğunda, bü3rücünün ce'\rabı şu oldu: ''Içine bak, sadece 11uzurun olduğu )rere. '' . . ,
-
- -
..
.
-
-
_
· . · ,
.
..
· _
-
-
�
-
. ·
·
-
-
-
"'
·
'
.
-
' . • •'
-
-
-
.
_ _
,
.
...
,
"··· ,._,.oc,,, .• ,..,,.,..=--'-
.
. , ·'.-:-, .
.
.
-
- .
-
'
••
'
,
-
·
'
·
-
.
.
.
.-
,,
.
·
-
.
_
- -.�-
,,
'
-
-
.
.
,
___
..
.
. ;.,__· ···
.
-
-
· ---� ·
-·
. , ,.
-
.
.
.
-
- -
'
.
'
.
-
-
'•
.
.
.
.
-
.
,
-
.
.
.
.
..
.
•
Ö11le)1Se 11erli11'in dtjnırasına girerken ilk adıın, bunun ,,ar olduğunu kabul etmektir -bu ıreterlidir. Bu derse başladığınızda zil1niniz, kendisininkinden farklı, geçerli olan başka bir bakış açısına ''Ha;rır!'' diırerek isıran edebilir. Du;rgularınız da gü,reı1sizlik, endişe, sıku1tı, şüpl1e \'e ılefret ile bt1na katılabilir 11er ne cıkarsa. Bt1 11islere karsı . ko1rma)71n. Bunlar, a3:ırıp seçınenin eski 're alışkanlık )rapınış l1alleridir. Zil1in, reddederek kendini öneı1ı.li kılar. Yıllarça _ , 11oş oh11ay;an ş�)'"leri uzak tutarak size l1izmet etti. Sortı suc:l.t'lr: Z111nin taktikleri ise 'Taradı ını? Zil1i11, sizi zeki kılı11ada başarılı ·olabilir ancak sizi mt1tlu, do1rgu11 ve kendinizle barışık }'apınak için �,.eterli donanıma sal1i1J değildir. , J
doğar ve bü;rücü düşün111ez. O, görür. Bu, ınucizevi olana
açıla11 kapıdır çünkü içinizde tıe. görürseı1iz dışarıya da onu .
-
-
..
yansıtırsınız. Bu ilk dersi ;raşayın. Bırakın bilgeliğin ırmağı varlığınızın derinlerindeki gizli geçitlere sızsın \re gözlemle;rin. Bü;rücü içinizdedir \re bir tel( şe;ri ister: Doğmayı.
•
•
'
•
•
• •
• •
_,'
-· ..
.. '"
:'
. .
.
. •
.
-�----
31
İKİNCİ DERS '
Sihir ancak masumiyetin dönüşüyle geri gelebilir. Büyücünün özü dönüşümdür. Genç Atl1ur her sabah orınandaki göle yıkanmaya giderdi. Tipik bir çocuk gibi o da, bu işi pek zevkle 1rapmazdı. Sıkça, dedikodu yapan kızıl sincaplara, saksağanlara veya sabun ile sudan daha ilginç olan herhangi bir şeye takılırdı. ·
Merlin,. çocuğun yüzünü, boynunu ve l1er yerini görünür bir şekilde kaplayan kiri pek fazla önemsemezdi. Ama büjrücünün sabrının taştığı gün geldi; ''I
Arthur boynunu eğdi. ''İtiraf etme)re korkuyordum 1-1erlin, ama ne zaman suya eğilsem 1ransımamı l1atta nasıl bir şeye göremiyorum; nerede jrtkanaca... benzedi"· · bile.'' -
Çocuk kafasını kaldırdığında, Merlin'in sevinçle yanında durduğunu görünce şaşırdı. Merlin büyiik bir zümrütü çocuğun eline ödül olarak tutuşturarak (Arthur bunu daha . sonra denizi geçmek için kullanmıştır), ''İşte'' dedi. ''itaatsizliğini, masumiyetini kaybetmenin göstergesi görüyorum. Yansımanın sanınıştıın ama yanıldı" olmaması, ben-imajı'nın olmadığını gösterir. Ben-imajı'n nedenijrle şaşırmazsan masumsundur. •
·
32
Dersi Anla m a Masuıniyet, üstü örtülmeden önceki doğal • •
durumumuzdur. üstünü örten şey ise ben-imajınuzdır. I(endiınize ne kadar dürüstçe bakmaya çalışsak da, }rıllar içerisinde kompleks bir şekilde birbirine geçerek oluşmuş bir imaj görürüz. Bir insanın yüzündeki kırışıklık ve çizgiler, geçmişteki mutluluk ve üzüntüleri, zafer ve yenilgileri, idealleri ve deneyimleri anlatır. Başka bir şey görmekse pek olası değildir. Bü)riicü kendini 11eryerde görür çünkü onun bakışı masumanedir.Yargılama, etiketleme ve tan11nlamalardan uzaktır. Bir büyücü, hfila bir ego'su ve ben-imajı'nın olduğunu bilir ama bunlar onu engellemez. O bunları tamlığa yani hayatın bütünlüğüne karşı olarak görür. •
Ego, ''Ben'' dir; size ait olan bakış açısı. Niasumiyette bu bakış açısı berrak bir mercek gibidir. I\iasumi}ret olmadan, ego'nun odaklanması oldukça bozuktur. Eğer bir şe}'leri bildiğinizi düşünüyorsanız
kendiniz de dal1il olmak üzere
aslında kendi }'argılamalarınızı 're etiketlemelerinizi görüyorsunuz. Birbirimizi tanımlamak için kullandığımız en basit isimler bile
arkadaş, aile veJ!abanıı gibi
yargılarla
)riiklüdür. Örneğin arkadaş ve }'abancının arasındaki uçurum önyargılarla doludür. Arkadaşa bir türlü, yabancı}ra başka . türlü davranılır. Bu yargılamalar, onları su üstüne çıkarmasak da, 'tozun merceği kirletmesi gibi görüşümüzü bozarlar. Büırücü nesneleri etiketl�ndirmediği için onları olduğu gibi görür. Onun camında toz olmadığından, tüm dünya parlaktır. A}rnı ince melodi 11erşeırde duırulur; ''l(endini seırreırle. 11 Tanrı, etrafına bakıp het)'erde sadece keridisihi .
. .
gören birisi olarak tarif edilebilir; biz O'nun suretinden ıraratıldığıınız için, bizim dünyamız da bir bakış ••
penceresidir. Olümlülerin
·��ati taınamıırla başka şeı1lere
)'Önelmiş olduğundan, büırücünün bu bakış açısını çok garip
'
33
bulmuşlardır. Dışarı)-a bakıp nesnelerin büyüsüne kapıldılar· ve gördükleri l1erşeyi isimlendirip kullanınak için can attılar. Tüm kuşlarla val1şi 11ayvanlar isiınlendirilmeli)rdi. Yemek veya zevk için bitkiler yetiştirilıneliydi. Topraklar, keşfedilip fetl1edilınek icin vardı. J
11erlin bunların 11içbirine ilgi göstermedi. Büyücüler genelde meşe, ceylan ve;ra takıın)rıldız gibi en sıradan şe;rlerin bile isimlerini bilmezler. Ama bir büyücü dallı budaklı bir meşeye, yemek yiyen bir ceylana veya geceleyin gökyüzüne saatlerce bakabilir ve bunu tüm benliğini vererek yapar. •
Ölüınlüler, böyle derin bir ilgi;re sahip olmak istemişlerdir. Dünyaya böyle Ön)rargısız, zevkle nasıl bakılacağı sorulduğunda Merlin: ''Masum değilsiniz. Bir şeyi etiketlediğinizde onu değil, onun etiketini görürsünüz,'' . demiştir. Bunu izah etmek çok kola)rdır. Ormanda iki yabancı şöval;re karşılaştığında dost ınu yoksa düşman mı olduklarını anlamak için hemen amblemlerine veya flamalarına bakarlardı� Ancak bu anlasıldıktan sonra l1arekete geçerlerdi. Eğer dost ise kucaklanıp Zi)rafete davet edilir, sol1bete çağırılırdı.. Bir düşmanla ise sadece savasılabilinirdi. •
J
J
·
Bu etiketleme takıntısının, tamamı;rla zihne ait bir da,rranış olduğunu SÖ)rler Merlin. I<.afalarımızda böyle milyonlarca etiket taşıyoruz 're zil1nimiz bu etiketler arasında ışık l11zıyla dolaşabilir. Zil1nin 111z1 li.ayranlık vericidir ama bu 11ız bizi sıkıntıdan kurtarmaz. Hakkında fıkir ;rürütebildiğiniz şeyleri dene)rimlemişsinizdir ve deneyimlediğiniz şeylerden de sıkılacaksınızdır. ''Bir meşeye, ceylana 'reya ;rıldıza neden bir dakikadan fazla bak�ınadığını merak ediyor musunuz?'' dedi IYierlin. ''Zihinlerinizin feı1ratların1 du;ruırorum, 'Yine ıni aynı şey' diırerek yeni bir şey için çılgınca koşuştuıma;ra başlı;rorsunuz. ''
34-
''Bunun niye bir probleın olduğunu anla}ramıyoıuın'' di;re sordu köy'Ün ya şlıl arınd an biri. ' ' Dü11}ra büyük, doğa da
bü;rüle;rici şe;rler ve d önüşüınlerl e dolu ' ' .
''Bu oldukça doğrl1'' di:yre ona;rladı 11erlin, ' ' ama senin . söylediğine göre 11içbirş e:y1 bayağılaşmamalı ve sıkınamalıdır. .
.
.
Dışarıda sayısız
.
-
nesnenin olduğu inkar edilemez. Aına
sıkıntının ölümlüler arasında ya:yrgın bir şikayet olduğu da .
.
gerçektir, ö:yrle değil ıni?'' Yaşlı adam başını salla;rarak .
onayladı.
.
.
''Ama :yrine de doğru kelimeyi kullandın ''. Merlin.
devam etti
diye
1'\ma sürekli dönüşmesi gereken sensin.
''Dö"nüşü1n.
Paslanma;ra )TÜZ tutmuş benliğinle dünyaır� yeni gözlerle •
görmeyi bekle;remezsin. '' Büırücü 11içbirş e11i
iki
defa aırnı şekilde görmez . .
.
.
Ormandaki bir geyiğe b akarken
varlığının ıreni bir :yröriünde; çekingen liğin de veya : .
nezaketinde,
•
.
zerafetinde,
-
-
.
.
-
·
.
inceliğindeırmiş gibi derinlere ·bu yiizden dalar. Gözler .
.
masum ise 11erkes bu nitelikleri görebilir. Gülün ;raprakları gibi
•
açılırlar .. 11asurtıiıretiniz var olan tek çiçektir. Bu saflık . •
.
.
nasıl geçici değil is e, onun gördüğü dünya da ölümsüzdür; .
.
.
Dersle Yaş a m a .
.
Bu dersi okuduktan sonra masumi;rete ş öırle bir .
.
-
.
için kendillize biraz zaınan ayırın. Bu, insanların sandığından dal1a kola11dır. Bilinmesi gereken ilk . · şeır ne )··apılmamaJ·ı 'gerektiğidir. Şu anki durtınıu�uzu ' :y!arğilaına;rın. Yorgu11 ,;eı;a üzgün olabilirsiniz. · Çok kızgın, dokunabilmek
,-
.
.
-
.
.
.
.
.-
-
.
.
-
.
-
-
.
,
.
-
,
-
.
·.
.
-
.
-
.
.
,
•
korku dolu olabilirsiniz 're:yıa birçok )�argılamanız olabilir. Tüın bµnla�ı bir an için unutun, çünkü 1iferlin'in dediği gibi, ınasumi\1et zil111 in ötesindedir. · - .-. ..· .· · ' ·.- . . ,
..
.
.
.
-
.
. ..·
·
...
�-
, ,__
.
·: · · : · . .·.
.
35
Bu kelime lis tesine bakın:
Ağır Hafif Siyal1 Beyaz •
Gün es ,
Ay
Her birinin niteliklerini teker teker dene)riınleyin. Duygular yeriı1e görüntüler, somut şeyler yerine kavramlar üzerine yoğunlaşan biri olmanız önemli değildir. Bütün )'aklaşımlar işe )rarar. Zil1ninizin l1erhangi bir ağırlık, 11afıflik, koı:uluk 're be)razlık 11issini deneyimlemeden edemediğini fark ettiniz mi? Aslında ufak da . olsa bir ş e)rler dene)rimlemeden okuyamazsınız bile. Bu niteliklerin 'rar olması sizin kat1l11nınızı gerektirir. I
Hepimiz, aynen bunun gibi, en sıradan şe)rlere baktı
· v
ızda bile bö}·le yaparız. Bu deneyim gösteriyor ki
ınasumi)ret kaybolınaz, sadece üstü kapanır. J\1asumane bir şekilde görebilmenin sırrı, görmeyi tıınduğuınuz şe)rle •
koşullanmaınış olan )reni bir bakış açısındadır. ''Eğer şuradaki ağacı gerçekten görebilse)rdin'' dedi Ivierlin, ''ha)rretten yere )rığılırdın. '' .
''Hayır'' dedi Merlin. ''O, senin zil1ninde bir ağaç. Başka . bir zil1in için ise o, sınırsız rul1un \re güzelliğin bir ifadesi. Tanrı'nın zihninde, tatlıların tatlısı sevgili bir çocuktur o. .
Zihin; renk, ışık, )'Oğunluk ve dünyayı l1issedebildiği sürece kendini algılryordur. �4ğır veya bryaz sözcüğü sadece size ait bir 11is \rerir. Algılayan olarak siz olmasanız, ''dışarıda'' l1erhangi bir ağırlık veya beyazlık yoktur; farkındalığın ufak bir titreşiminden başka ne bir görüntü, ne bir ses, ne bir dokunuş, ne bir tat, ne de bir koku vardır. Aya bir fotoğraf makinesi yollayın, bütün krater ve vadileri çekip filıni dünyaya geri getirin . Eğer bu resme bakacak kiıııse olmazsa, �zerinde 11erhangi bir şekil de olmaz; sadece fotonların geçici bir düzenlenişine tepki veren kiııı)rasal ınaddeler vardır. Ay'ın fılıni, kendisi gibi bir illüz)1ondur. Merlin buna, aya bakacak kiınse )'Oksa ay da )roktur, derdi. '
.
İşte bu yüzden dünyaya masumane bir şekilde bakmak
çok önemlidir, çünkü dünya)ra hayat vermenin tek y·olu budur. Gözünüz, gördüğü l1erşeye 11a)rat verendir. Varo�uştaki 11er molekülün ardında farkındalı·k (a\vareness) olmalıdır; aksi takdirde evren, l1areketsiz gazların \Te SÖ11mÜş yıldizlariri tesadü fi bir ·dönüşü; )rara�şın ilk tol1umu için çırpınan bir boşluk olurdu. Zeka olmadan ha)rat olınaz, sadece 11areke t olur. Pencereden dışarı)ra 11er bakışınızla, ha)ratın tolıumunu )raratılışa bırakırsınız. Işte bu yüzden meşeleri, ceylanları ve yıldızları se)rretmek Ivlerlin için çok önemliydi. Onların ölmesini istemezdi; o bir lıaJrat aşığıJrdı. .
•
•
'
.
.
'
,
.
.
.
•
.
.
Bu ders Şuna gelir: ''Masuınane bir şelcilde görürsen ha)rat \re�irsin. '' Bu, t\:ferlin'in birlikte )raşadığı silillli gerçekti. Olüınlüler, bö)rle bir şe)1i Ka\1ramakta zorlanırdı çünkü bu, en derin önyargıları olan '' Önce dün)ra gelir sonra ben''e tersti. Ama bizi de masum bir \1arlık görmese)rdi )'aŞt)ror olmazdık. Işte bu, tüın e\1teı1in tolıumunu yeşerten l1areketti \1e bu, bir se,rginin üıünü)rdü. Yaradılışın lıer zerresinde soluk alıp \rereı1 se\1ginin farkına ''ardığınızda, ınastımi)0etinizi11 de farkına \raracaksınız. •
••
•
37
Ü ÜNCÜ DERS .
Büyücü, gelip geçen dünyaları seyreder ama Ruhu ışığın krallığında yaşar. İzlenenler değişir, izleyen değişmez. •
Bedeniniz, anılarınızın ev dediğiyerdir. . 11erlin, ölümlülere görünmemeyi tercil1 ederdi, ama bazen yaz akşamlarında, bir çayırlığın köşesi11de tek aırak üstünde dururken görülürdü. Meraklı çiftçiler ıranına gelirlerdi ama 11erlin 11ala bir heırkel gibi, ne bir ses çıkarır, ne de geldiklerini önemserdi ve duruşuna devam ederdi. .
.
•
•
• .
.
.
Böırle durumlarda Artl1ur, l.ıstasını bataklıkta balık a"\rlamak için dengede durmaya çalışan turna kuşuna benzetirdi. Bir gün 11erlin böyle birkaç saat bakakalınca, ·. çocuk neıre baktığını sormadan edemedi. ''Tam olarak söırleıremem'' diye yanıtladı 11erlin. ''Bir pervane böceği gördüm ve dal1a yakından görmek istediın. l(anat çırpan bir l1ayal gibi önümden uçup geçti ama bir dakika sonra, berıiın ıni onu lıayal ettiğiıni ıraksa onun mu beni l1ayal ettiğini unuttum. '' ''Cevap ortada değil mi?'' diye sordu Artl1ur. 1'Ierlin çocuğun başına vurarak, ''Ha)rallerinin, kafanın ·içinde olduğunu sanıırorsun'' dedi. ''Ama ben het)rerde olduğuından dolaırı, l1angi parçamın l1angi parçamı l1a1ral ettiğini kim bilebilir ki?''
38
Ders i An l a m a Hepimizin içindeki bü3ıücüye Tanık da denilebilir. Tanığın rolü değişen dünyaya karışmak değil, onu görüp anlamaktır. Tanık u3rumaz; o, rü3ra görürken 11atta rüyasız •
u3rkuda bile u3ranıktır. Işte bu 3ıüzden tanığın görmek için gözlere il1ti3racı 3;oktur. Bu, çok sihirli bir şey gibi görünür. Göz, görmenin temel organı değil midir? •
Göreli dünyada görebildiv ·
·z, duyabildiğiıııiz veya
dokunabildiğimiz herşeyin temeli enerji ve bilgiye dayanır; her atom bu iki öğeye ayrılabilir. Bir enerji demeti kaotik bir girdapta, üflenmiş bir duman gibi savrulabilir; bilgi ise
rastgele 'reri parçalarına ayrılabilir. Hayatın bu muhteşem
düzenini s ağlamak için başka bir güce ihtiyaç vardır; zeka.
Zeka, evreni bir arada tutan zamktır. Bü3rücü için bu bir teoriden ibaret değildir çünkü o, kendi iç gözü3rle
bu zekanın ta kendisi olduğunu bilir.
Bö3rle bir
anla5rış zihne ait olmadığı için ölümlülerin kafasını karıştırır. Onlar
bilmf!)'e değil,
.
.
bilinenlere alışmış tır. ''En zeki ölümlü
bile'' dedi Merlin, '13ratağa girdikten sonra aynidır. '' Hepsi de aynı kabusları görüp ölijın için endişelenir. I<.orku onların yarattığı bir ş eydir ve fani olduğunu düşünmeden en ufak zevklerin bile tadını cıkaramazlar. '' J
Büırücünün bilme durumu u3rkuda bile devam eder. U3ranık, 11er zaman bilinçli ve 11erş e3ri bilen evrensel zeka, büyücü için çok uzaktaki 3raratıcı bir güç değildir. O, her
atomda yaşar. O, gözün ardındaki göz, kulağın ardındaki kulak 're zihnin ardındaki zil1indir . •
Işte bu Jrüzden, büyücünün görınesi için gözlerinin açık olmasına gerek 5roktur. En derin anlaını5rla görme, u3rkudayken ve3ra rü1ra görüyorken de gerçekleşebilir, çünkü görmek demek, eı;rrensel zeka'nın farkında olınak demektir. Taın bir tanık olduğumuzda herşe}r anlaşılır.
39
Büyücünün bilgisi, dış etkenlere bağlı olmayan saf bilın e durumudur. O, kaynaktan doğrudan alınan, yaşamın özüdür. Her ne kadar değişimler, evreni süpürs e de,
büyücünün biline durumu değişm ez; izlenenler gelip geçer, ama izleyen aynı kalır. İçimizdeki büyücüyle karşılaşn1adan önce 11epimiz öğrenmek için du)ıularınuza ve zil1nimize
·
bağlı kalırız. Bu, öğre
·ş
bir bilgidir. Bizi ilgilendiren
şeylere göre kataloglanıp hafızaya kayded111niş tir; bu yüz den seçicidir. Büyücünün bilgisi ise içteı1 gelir. Arthur bir keresinde büyük bir kasap bıçağını sallayan Merlin'irı a
darı şüphelenmişti. Çocuk dehşetle ''Ne
)rapıyorsun'' diye sordu. .
''Düşünüyorum'' diye yanıtladı Merlirı. ''Sen böyle düsünmez misin?'' J
''Hayır'' dedi Artl1ur. .
1'1erlin aniden durdu.
''A,
.
o zaman yanılınış olmalıyım.
Tüm ölümlülerin, zil1inlerini, kesip parçalara a)rıtan bıçaklar gibi kullandıkları izlenimine kapılınış tıın. Bunun nasıl bir ş e)r olduğunu görmek is ted1ın. Şunu söylemeliyim ki sizin akıl )TÜriitme dediğiniz şe)r, ardında oldukça şiddet içeren bir olay." Bü)ıücünün zihni, algıladığı şeyleri bozmadan toplayıp içinden geçiren bir mercek gibidir. Bö)rle bir farkırıdalığın avantajı birleş tirici olmasıdır, akıl yürüten zil1in is e ayırır. .Akıl yürüten zil1in '' dışarıya'' bakıp zaman ve mekan içindeki nesı1eler dünyasını göı-ür, · bir büyücü ise l1erş eyi •
kendinin bir parçası olarak algılar. ''Dışarısı'' ve ''!çerisi'' yerine, tek bir akış '\rardır. •
Iş te bu ırüzden 1'1erlin'in, kendisinin mi bir pervane böceğini 11aıral ettiğini, yoksa pet\rane böceğinin mi kendisini l1ayal etti"' ·
·
söylemesi zordu.
Bu fark )ralnızca, zil1ıun gördüğü gibi ikilik durumunda \rardı. Büy'Ücünün gözünde ise ikisi de birdi.
40
De rsle Yaş ama Sıradan uıranıklık durumunda l1epimiz nesneleri
algılarız,
aına Tanık sadece ışığı algılar. Nesneler gibi kendisini de, engin ve değişen ışık krallığının bir odak noktası olarak gorur. • •
• •
_
Işık, varlığın yüksek durumları için kullanılan bir ınecazdır. Birisi ölüme yakın bir deneyim yaşayıp ''Işığı gördüm'' dediğinde, benli"' . ·
daha ince bir durumunu
deneyimlediğini söylemek ister. Diğerleri buna cennet veya başka bir alem diyebilir, ama büyücü için şu sıradan dünya bile zaten yalnızca bir görüntüdür. O da farkındalıktan yansımı ştır . ''Tüm farkındalıklar ışıktır'' dedi J\.1erlin, ''tüın ışık
farkındalıktır. '' Dünyayı cennetten, zihni maddeden, gerçeği gerçek olmayandan ayırmak için oluşturduğumuz duvarlar kendiınizi ral1atlatmak için örülmüştür. Bunları, yarattığıınız abiliriz de.