TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH COĞRAFYA FAKÜLTESİ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ ÇAĞDAŞ YUNAN DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
LİSANS TEZİ
ANTİK YUNAN'DA KÖLELİK
TEZ DANIŞMANI
HAZIRLAYAN
YAB.UZMN. ALEXANDROS LAMPROU
UMUT ÜNAL
ANKARA – 2018
ÖZET Antik dönem medeniyetlerinde, kölelik kavramının ortaya çıkmasının en büyük sebeplerinden biri, herhangi bir ülke halkı içerisindeki üst sınıf insanların kendi halkından veya farklı ülkelerde yaşayan halktan kendilerini üstün tutmasıdır. Bu nedenle, bir savaş sonrasında savaşı kazanan ülke, kazandığı topraklar içerisinde yaşayan insanları bir toprak gibi görmüş ve onları kendi malları edinmeleri ile kölelik kavramının yayılmasına olanak sağlamıştır.Temelleri sınıf ayrımına dayanan bu kölelik sistemi, antik çağlardan günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Yüzyıllar boyunca devam eden bu sistem, Antik Yunan'da hem tarihsel hem toplumsal hem de ekonomik yaşam açısından büyük bir öneme sahiptir. Şimdiye kadar kölelik kavramı çeşitli biçimleri ile ele alınmış olup ve bu konu hakkında birçok farklı görüş beyan edilmiştir. Bu çalışmada köleliğin tanımını yaparak köleliği; Antik Yunan medeniyeti üzerinden toplum içersindeki yerini, din üzerinden köleliğe bakış açısını ve son olarak Antik Yunan şehir devletleri Atina ve Sparta'da kölelik sisteminin nasıl uygulandığına değinilerek tüm bu konuların tek bir çatı altında toplanması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kölelik, Antik Yunan, Antik Yunan'da Kölelik, Atina, Sparta. SLAVERY IN ANCIENT GREECE ABSTRACT In antiquity civilizations, one of the greatest causes of the emergence of the concept of slavery is that upper class people in any country's people hold themselves superior to the people living in their own people or in different countries. For this reason, the country that won the war after a war regarded the people living in the land it earned as a land and allowed them to spread their concept of slavery through their own acquisitions. This slavery system, which is based on the bases of classifications, maintains its existence from ancient times to nowadays. This system, which has been going on for centuries, has a great prospect in Ancient Greece in terms of both history and social life. Until now, the concept of slavery has been dealt with in various forms and many different views have been expressed on this subject. In this study, it was aimed at gathering all these issues under one roof; slavery by making the definition of slavery; the slavery in society through the ancient Greek civilization; the view of slavery through religion; the ancient Greek city states used the system of slavery in Athens and Sparta. Keywords: Slavery, Ancient Greece, Slavery In Ancient Greece, Athens, Sparta.
2
İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ.................................................................................................................................................. 4
2. Kölelik Nedir? .................................................................................................................................... 4
3. Antik Yunan'da Kölelik .................................................................................................................... 5 4. Antik Yunan Toplumu İçerisinde Köleler ...................................................................................... 8
4.1. Antik Yunan'da Kölenin Toplumdaki Yeri ........................................................................... 10 4.1.1. Antik Yunan Toplumunda Görülen Kölelik Şekilleri .................................................... 11 5. Antik Yunan'da Din Üzerinden Kölelik Sistemine Bakış ............................................................ 12 6. Antik Yunan Atina'sında Kölelik Sistemi ..................................................................................... 13 7. Antik Yunan Sparta'sında Kölelik Sistemi ................................................................................... 16 7.1. Spartalılar ................................................................................................................................. 17
7.2. Perikoiler ................................................................................................................................... 18
7.3. Helotlar ...................................................................................................................................... 19
8. SONUÇ ............................................................................................................................................. 21
KAYNAKÇA ....................................................................................................................................... 24
3
1. GİRİŞ Tarih boyunca insanlar, yaşadıkları dönemlere ve içinde bulundukları topluma göre köleleştirilmişlerdir. Zorla başka bir kimsenin himayesi altına sokulan köleler yaşadıkları dönemler boyunca sahipleri tarafından işkencelere maruz bırakılmış, köle pazarlarında satılmış ve hatta öldürülmüştür. Kölelik kavramının tam olarak ortaya çıkış tarihi bilinmemekle birlikte, bu kavramın varlığını 19. yüzyıla kadar sürdürdüğü söylenmektedir. Fakat günümüzde halen köleliğin devam ettiği bilinmektedir. Dünyanın yoksul nüfusu fazla olan yerleşim yerlerinde kölelik kavramı bir şekilde varlığını sürdürmekte ve dünyanın büyük bir çoğunluğu bu konu hakkında herhangi bir faaliyet göstermemektedir. Bu çalışmada, kölelik kavramının antik dönemlerde nasıl ortaya çıktığına ve nasıl yayıldığına değinilerek bu kavramın günümüzde halen var olduğu hatırlatılmak istenilmiştir. İlk olarak köleliğin tanımı yapılarak, köleliğin hangi koşullar altında ortaya çıktığı açıklanmıştır. Daha sonra bir insanın köle durumuna düşmesinin sebeplerinden bahsedilmiş, toplumun kölelere karşı nasıl bir tutum sergilediği ve kölelerin hangi haklara sahip olduğu açıklanmıştır. Çalışmanın devamında, Antik Yunan toplumunun kölelik kavramına bakış açısı, bu kavramı nasıl kabul ettiği, toplum içerisindeki sınıfsal ayrımlar ve bunun sonucunda ortaya çıkan statü kavramlarına değinilmiştir. Ayrıca kolonizasyon döneminde artan ticaret ve sanayi sebebiyle Antik Yunan ekonomisinin kölelik sistemi üzerine nasıl oluşturulduğuna ayrıntılı bir şekilde değinilmiştir. Dinin kölelik sistemi üzerinde, çok tanrıcılık ve tek tanrıcılık dönemlerinden yola çıkılarak, nasıl bir etkisi olduğundan bahsedilmiştir. Son olarak, dönemin iki büyük şehir devleti olan Atina ve Sparta'da kölelik sisteminin nasıl uygulandığı iki ayrı bölümde incelenmiştir. 2. Kölelik Nedir? İnsanların kadın,erkek veya çocuk fark etmeksizin hürriyetlerinden yoksun bırakılarak, kendi istekleri dışında, zorla başkalarının malı sayılmalarını ve başkalarının himayesi altında gösterilmelerini kölelik "Δουλειά" olarak adlandırabiliriz. Diğer yandan köleliği; tarım, hayvancılık gibi sektörlerde iş gücüne duyulan fiziksel ihtiyacın işveren insanlar tarafından karşılanamaması nedeniyle, bu fiziksel yeterliliği başka insanlardan zorla elde etmeleri şeklinde tanımlayabiliriz.1 Eskiçağ toplumlarında insanlar hayatlarını devam ettirebilmek için sadece kendilerine ve ailelerine yetecek kadar üretim yapıyorlardı. Bu nedenle kölelik kavramının o dönemlerde ortaya çıkması söz konusu değildi. Fakat zaman ilerledikçe insanların üretimde kullandıkları 1
Zülfiye Zeynep Bakır, "Modern Kölelik," İNSAMER, Uluslararası Hukuk Araştırma:19, (2016): 1.
4
aletler hem gelişip hem de fazlalaşınca ihtiyaçlarından daha fazla üretmeye başladılar. Daha sonra, savaşlarda mağlup olan insanları tutsak edip öldürmek yerine bu insanları üretime yardım etmeleri için kullanmaya başladılar. Bu insanların ürettikleri mallara el koyup, sanki kendileri üretmiş gibi davrandılar. Bunun sonucunda kölelik kavramı ve köleler ortaya çıkmış oldu. Tarih boyunca insanlar, hangi toplumda ve hangi dönemlerde yaşadılar ise o anki yaşam koşullarına göre birçok yoldan köleleştirilmişlerdir. Köleliğin var olma süreci eskiçağlardan 19. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir. Bu uzun süreç içerisinde kölelik kavramı çeşitli değişiklere uğramış ve birçok farklı çeşidi ile varlığını sürdürmüştür. Bir insanın köle durumuna düşmesi ve köle sınıfı içerisinde görülmesi için birçok neden vardır. Bunlara değinecek olursak; işlenilmiş bir suç sonrası cezalandırılmak, savaş sırasında tutsak edilmek, borçlarını ödeyememekten dolayı mahkum durumuna düşmek ve köle bir anne ve babadan dünyaya gelmek insanı köle durumuna düşüren başlıca nedenlerdendir.2 Antik dönemler boyunca köleler özgür insanların yanında yer almış ve hayatlarını sürdürebilmeleri için çeşitli işlerde görevlendirilmişlerdir. Hiçbir şekilde özgürlükleri üzerine hak iddia edemeyen ve bunun sonucunda verilen emirlere uyması için şiddete ve işkenceye maruz bırakılan bu köleler; dönemin köle pazarlarında alınıp satılabiliyorlardı. Dönemin bu bakış açısı insanları bir eşya,mal durumuna sokarken; kölenin fiziksel açıdan ve yetenek açısından iyi olması değerinin artmasına, yeteneksiz ve güçsüz durumda olması ise değerinin düşmesine neden oluyordu. Bu ağır şartlar altında çalışmaya zorlanan kölelerin özgürlüklerine kavuşabilmeleri için tek bir şansları vardı. Efendilerinin kölelerini azat etmesi sayesinde köleler kölelikten kurtulabiliyorlardı ve özgürlüklerine kavuşabiliyorlardı. Kölelikten kurtulmalarını sadece efendileri sağlayabilirdi. Fakat bu şansın verilmemesi durumda ise köle; satılıyor, şiddete maruz kalıyor ve özgürlük beklediği efendisi tarafından verilen emirlere uymaya devam ederek yaşamaya çalışıyordu. Kölelik, Balkan toplumları arasında antik dönemlerde çok yaygın uygulanan bir kavramdı. Afrika bölgesinden köle ticaretleri yapılmaya başlanmadan önce toplum slav ırkını köle olarak kullanmaktaydı. Daha sonraları gelen Afrikalı kölelerin sayısı fazla olsa da kölelerin 'slave' olarak anılmalarına engel olamadı. Bu da bize; İngilizcede yer alan 'slavery' kelimesinin kökeninin antik dönemlere dayandığını göstermektedir.3 3. Antik Yunan'da Kölelik Antik Yunan'da köleliğin tam olarak ortaya çıkış tarihi bilinmemek ile birlikte Antik Yunan toplumu içerisinde kölelik sistemi çok yaygın görülürdü. Yani Yunan toplumu köleci bir toplumdu. Antik Yunan içerisinde kölelik, Yunanlılara sosyal ve siyasal yönden düzenlenen etkinliklere katılmalarına olanak sağladığından normal bir kavram olarak 2
Gülnihal Bozkurt, "Eski Hukuk Sisteminde Kölelik," Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, sy.1 (1981): 88. ; Hamza Üzüm, "Tanah ve Talmut'ta Kölelik," Kafkas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, sy.12 (2013): 164. 3 Ahmet Gözlü ve Defne Yılmazcan, "Antik Yunan’da Kölelik: Atina ve Sparta Örneği," Çankırı Karatekin Üniversitesi Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi, sy.2 (2017): 119.
5
görülürdü. Yunan toplumu köle insanların yanında kendi içerisinde yaşayan özgür insanlara da önyargılı bir şekilde yaklaşıyordu. Bir insanın diğer insanlarla vakit geçirmeye ve sosyal aktivitelere katılacak zamanı olmadığını düşündüklerinde o insanın özgürlüğünü hak etmediği yönünde görüşlerde bulunuyorlardı. İlk zamanlarda varlıklı ailelerin evlerinde köleler bulunuyordu ve bu halk arasında son derece normal bir durum olarak görülüyordu. Köleler, sahibesi olan aileler tarafından çeşitli görevlere atanıyor ve o görevleri yerine getirme zorunluluğunda bırakılıyordu. Bu kölelik sistemi, köle sahibi aileye sosyal yaşantısını sürdürmek ve geliştirmek için bolca vakit kazandırıyordu. İlerleyen zamanlarda ülke ekonomisi git gide gelişmeye başlamış ve önceleri sadece aileler arasında dolaşan bu kölelik sistemi yavaş yavaş sanayi ve ticarete kaymaya başlamıştı.4 Bütün antik çağ toplumlarında olduğu gibi Antik Yunan'da da ekonominin önemi üst düzeydeydi. Ekonominin gelişimi için devletlerin kendi ürettiği malları ticaret yoluyla geliştirmesi dışında dönem devletlerinin ekonomiyi farklı bir yöntem ile geliştirdiği de görülüyordu; sömürgecilik. Devlet, kendisine coğrafi açıdan yakın konumda olan güçsüz ülkeler üzerinde egemenlik sağlamak ve o ülkenin kaynaklarından yararlanmak için onlarla savaşarak sömürgeleştiriyordu. Toplumlar bu yolla yayılma politikası izleyerek ekonomilerini zenginleştirmişlerdir. Yapılan savaşlar ve fetihlerden sonra devletin genişlemeye başlaması öngörülebilir bir unsurdur. Fakat bu gelişmeler diğer taraftan olumsuz yönden de etkilerini göstermiştir. M.Ö. 7. yüzyılda kolonizasyon5 dönemiyle birlikte farklı coğrafyalara yayılan ticaret ve sanayileşme beraberinde büyük bir gelişimi de getirmiş ve sonucunda iş gücüne daha fazla ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Yunanlı iş sahipleri işlerini yetiştirememeye ve üretim aksamaya başlamıştır. Çözüm olarak, birçok yabancı ülkeden köle ticareti uygulanmaya başlanmıştır. Özellikle Trakya ve Güney Rusya gibi bölgelerden köleler satın alınıyor, satın alınan bu köleler daha çok dönemin en fazla rağbet gören ticaret merkezlerinden biri olan ve sanayisinin gelişmişliği ile bilinen Ionia'ya götürülüyorlardı. Kölelik kavramının, dönemin ekonomisi üzerinde büyük bir etkisi olduğunu, kölelerden elde edilen bu iş gücünün Antik Yunan ekonomisinin ilerlemesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu kavram, tarih boyunca toplumlar içerisinde ağır ve hafif şartlar altında devam ettirilmiş, her toplumda da görüldüğü gibi statü olarak da var olmuştur. Roma ve Antik Yunan'da çeşitli rejimler ile toplum içinde var olan "soyluluk" kavramı, başka toplumlarda ise rejim fark etmeksizin üst düzey bir statü olarak görülmüştür. Antik dönem devletleri kendi aralarında yönetimsel olarak farklılıklar gösterse de ekonomik yönden ortak bir bakış açısına sahiptirler. Antik devletler ekonomiye otoriter bir tutum sergilemişlerdir. Bu ortak bakış açısı, her toplumda ve birçok dönemde farklı şekillerde var olmuş statü kavramına zaman ilerledikçe çeşitli özellikler kazandırmıştır. Statü kavramı, dönemin meslekleri üzerinde ve iş gücündeki etkisi nedeniyle ekonomiyi ve ekonomik gelişimi doğrudan etkilemiştir. Bu statü kavramının ortaya çıkmasında mal ve toprak sahipliğinin büyük oranda etkisi olmuştur.6 Bican Şahin, Siyasal Düşünceler Tarihi, 2. http://www.acikders.org.tr/mod/resource/view.php?id=1765 (15.06.2017) 5 Bir ülkenin başka uluslar, topluluklar üzerinde egemenlik kurup siyasal ve ekonomik açıdan yayılmasıdır. Sömürgeleştirme. 6 Ayşe F. Erol, "Arkaik Dönem Atinasında Kölelik Sistemi," GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, sy.1 (2007): 249. ; Enver Günay ve Seyhan Taş, "Antik Çağ Toplumlarının Özellikleri, Geleneksel Statüleri ve İktisadi Yapıyı Belirleyen Kurumları," KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, sy.2 (2015): 150. ; Bakır, "Modern Kölelik," 3. ; Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2008), 70. 4
6
Antik Yunan'da toprak sahibi olan kimse, yeterli işgücüne sahip olmadığı için toprağını verimli kullanamamış ve ekonomik açıdan fazla ilerleme kaydedememiştir.Çare olarak Yunan toplumu mal varlıklarını ve bulundukları üst sınıf imkanlarını kullanarak dönemin işgücünü kontrol etmek istemişlerdir.Bir bakıma kontrol etmek zorunda kalmışlardır. Sonraları tarım ve hayvancılıkta da kas gücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle köleler zamanla yerleşik hayatta görülmeye başlanmış ve buralarda da kullanılmışlardır. Yunan toplumu içerisinde soylu kesim içerisinde yer alan ve maddi açıdan iyi durumda olan insanlar için erkek ve kadın kölelerin önemi büyüktü. Hem erkek hem de kadın köleye sahip üst sınıf insanların gücü elinde tuttuğu düşünülür ve diğer insanlar tarafından büyük saygı görürlerdi. Erkek ve kadın kölelerden farklı yönlerden yararlanılıyordu. Erkek köleler genellikle ağır işler ile ilgileniyor, sahibinin çiftliği varsa tarla ekip biçiyor, hamallık yapıyordu. Kadın köleler ise evin işleri ile ilgileniyor, varsa çocuklar ile ilgileniyor, yemek ve temizlik yapıyorlardı. Ayrıca sahiplerinin isteği ve keyfi doğrultusunda kadın köleler, seks kölesi olarak da hizmet veriyorlardı. Antik Yunan'da erkek kölelere karşı duyulan ihtiyacın fazla olması nedeniyle, toplum içinde erkeklerin sayısının fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. O dönemlerde ailesini geçindiren ve koruyan, evine ekmek getiren erkek olduğundan, erkeğin gücü kadınlara nazaran daha fazla görülürdü. Bu, beraberinde erkek hegemonyasını da getirmiştir. Fakat kadınların toplum içinde farklı bir yerleri vardı. Neslin devam etmesini sağlayan kadınlar, aile içlerinde önemli bir yere konulurlar ve saygı görürlerdi. Çünkü o dönemlerde çocuk dünyaya getirmek kutsal bir görev olarak düşünülüyordu. Evin düzenini sağlayan kadınlar, çocukları ve babaları arasındaki ilişkiyi de canlı tutmayı başarıyorlardı.7 Görsel -1: Antik Yunan'da Seks Kölesi Olarak Kullanılan Kadınlar
Toprak sahibi olan soylu kesim insanlar, kendilerine çalışan insanları alt statülerde görmüşlerdir. Bu insanlar yani köleler yaşadıkları toprak üstünde ölümlerine kadar çalışmış, 7
Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 119-120.
7
ekip biçmiş ve sahipleri için ürün yetiştirmişlerdir. Fakat üretilen bu malları satacak bir pazarın olmaması toprak sahiplerini zora sokmuştur. İstenilen piyasanın bulunamaması nedeniyle köleler, sahipleri için çalışan fakat bir karşılık alamayan ticari köleler haline dönüşmüşlerdir. Antik dönemlerde toprak üstünde yaşayan insanların değil, toprak sahibi insanların gücüne önem verildiğinden, iş gücüne olan ihtiyaç kölelerden karşılanmıştır. Bu da bize; Antik Yunan ekonomisinin, toplumda var olan bu statü kavramları çerçevesinde en alt kesimde yer alan köleler üzerinden oluşturulduğunu göstermektedir.8 4. Antik Yunan Toplumu İçerisinde Köleler Antik Yunan’da köleler, toplum içinde her alanda kullanılıyor ve her türlü meslek altında çalıştırılıyordu. Çiftliklerde, madenlerde, imalathanelerde, gemilerde, restoranlarda, kamu alanlarında, marangozlarda kısacası akla gelebilecek hemen hemen her yerde görevlendiriliyorlardı. Bu görevlendirmeler kölelerin fiziksel yeterliliklerine, yeteneklerine ve önceden herhangi bir meslek grubunda çalışmışlar ise gerekli denetimler gerçekleştirildikten sonra yapılıyordu.9 Görsel-2: Seramik Bir Plakanın Üzerine Resmedilen Kil Madenciliği Yapan Köle Figürleri (M.Ö. 580) (Altes Müzesi, Berlin)
Toplumda kölelik kavramı o kadar yaygın görülürdü ki, iş sahipleri olan insanların yanlarında onlarca köle çalışabiliyordu. Bu, iş sahibinin hangi işi yaptığına ve maddi gücünün yeterli olup olmadığına bağlıydı. O dönemde uygulanan köle ticareti farklı coğrafyalardan köle alımını arttırmış, çoğunlukla Afrika'dan köleler getirilip satılmaya başlanmıştır. Getirilen 8 9
Taş ve Günay, "İktisadi Yapıyı Belirleyen Kurumları," 148. Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 124.
8
köleler, köle ticareti yapan tüccarlar tarafından halka sunuluyordu. Bu kölelerin çoğu maddi açıdan zengin soylu kesime satılıyordu. Fiyatların belirlenmesinde kölelerin yaşları, fizikleri ve cinsiyetleri önemliydi. İlk başlarda sadece soylu kesim insanların yanında yer alan köleler zaman ilerledikçe birçok yerde çalışmaya başlamışlardı. Fakat alt sınıf olarak nitelendirilen insanlar soylu kesime göre daha az köle alıp satabiliyordu. Mesleki açıdan önemsiz görülen işlerde, iş sahiplerinin en fazla iki adet köle çalıştırmalarına izin verilmekteydi. Antik Yunan'da köle pazarları ve köle ticareti M. Ö. 500 - 150 yılları arasında ortaya çıktı. Chios, Delos, Korinth, Aigina ve Atina bölgeleri köle pazarları açısından en önemli noktalardandı. Bunun nedeni bu bölgelerin ticaret yolları üzerinde bulunmalarıydı. Köle tüccarları arasında da fazla köleye ve daha az köleye sahip olanlar bulunmaktaydı. Fazla köleye sahip olan tüccarlar genellikle kamusal alanlarda tanıdığı olanlardı ya da korsanlarla arasını iyi tutanlardı. Tüccarlar kölelerin halkın taleplere göre seçiyordu ve bunun doğrultusunda yaşlarına, kökenlerine, yeteneklerine ve cinsiyetine göre fiyat belirleyip satıyorlardı. Fiyatlar genellikle 140 ile 360 drahmi10 arasında değişiklik göstermekteydi. Antik toplumda pazarlarda kölelere duyulan ilgi giderek artarken, bu ilgi fiyatların yükselmesine de neden oluyordu. Sanayinin gelişimi ile birlikte kol gücüne daha çok ihtiyaç duyuluyor ve bu sektörlerde çalışması için yollanan köleler diğerleri gibi aynı fiyattan satılmıyordu. M.Ö. 5. yüzyıl tarihçilerinden Ksenephon’un “İşler ve Anlamları” adlı eserinden, antik dönemde 'Laurium' adı verilen gümüş madenlerinde çalıştırılan kölelerin fiyatlarının 180 drahmi olduğunu görüyoruz.11 Görsel-3: Antik Yunan'da Köle Satışlarının Gerçekleştirildiği Köle Pazarından Bir Görsel
10 11
(Yunanca: Δραχμή), Avuç dolusu anlamına gelen 'Draks' kelimesinden gelir. Yunanistan'ın eski para birimi. Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 124-125. ; Bozkurt, "Eski Hukuk Sisteminde Kölelik," 90.
9
Tarih boyunca Yunan toplumunun geçimini sadece köleler üzerinden sağlıyor düşüncesi tamamen yanlıştır. Yunan vatandaşları geçimini sağlamak ve daha iyi bir yaşam için çalışmak zorundaydı.Çünkü yeterli mali güce sahip olamadıkları zaman borçlanma imkanına sahip olan insanların, zamanı geldiğinde bu aldıkları borcu ödemeyecek durumda olduklarında borç sahibine köle olabileceklerini biliyorlardı.Çalışarak bu durumdan kurtulmaları bulabilecekleri en kolay çözümdü. Çalışmayı tercih eden özgür Yunanlılar, kölelerin çalıştıkları zorlu ve yorucu işlerde değil daha çok sanatsal alanlarda bulunuyorlardı. Zanaatkâr olarak çalışan Yunanlılar farklı mesleklerde çalışıyorlar ve ne zaman isterlerse kendi dükkanlarını açabiliyorlardı. Dükkanlarını genellikle toplumda yaygın olarak görülen marangozluk, heykeltıraşlık ve çömlekçilik meslekleri üzerine açıyorlardı. Bu meslekler aile içinde önemli yerde görülür ve babadan sonra oğullarına geçmesi beklenirdi. Meslek sahibi olan Yunanlılar isterler ise yanlarında köle çalıştırabiliyorlar ve bu meslek dallarına yeteneği olan kölelere kendi dükkanlarını açma fırsatı verebiliyorlardı. Fakat kölelerin dükkanlarında elde ettikleri kazanç kendilerine değil sahiplerine gidiyordu.12 4.1. Antik Yunan'da Kölenin Toplumdaki Yeri Antik dönem medeniyetlerinde uygulanan eski hukuk sistemlerinde olduğu gibi, hukuksal açıdan Antik Yunan toplumu içerisinde kölelerin bulunduğu konum oldukça aşağıdadır. Herhangi bir hakka sahip olmayan köleler, hukuk sisteminde birer insan olarak bile görülmüyorlardı. Onlar birer insan değil, sadece sahiplerinin mallarıydı. Köle sahipleri kölelerine istedikleri kadar ceza verebiliyorlar ve kölelerine hayvan muamelesi gösterip onları terbiye ediyorlardı. Sahip kölesine istediği şekilde işkence edebilir hatta öldürebilirdi. Kölelerin hukuksal açıdan bir insan olarak görülmemeleri nedeniyle topluma karşı işledikleri bir suç veya olumsuz bir olay sonrasında oluşan zarardan köle sahibi sorumlu tutuluyordu. Kölelerin hukuk tarafından lehlerine sağlanmış çok az hakları vardı. Eğer sahipleri izin verirse para biriktirmelerine izin veriliyordu ve en önemlisi işkence gördüklerinde mahkemeye başvurabilme hakları vardı. Mahkemede haklı görüldükleri takdirde köleler başka bir soyluya satılmayı isteyebilirdi. Fakat suç işleyen ve bunun yüzünden kaçan köleler için farklı bir uygulama yapılıyordu. Kaçan köleler bir daha kaçmasın diye damgalanıyor, eğer kaçmayı başarırsa ülkeler arası kaçak köle anlaşmasının uygulanmasıyla ülkelerine teslim ediliyorlardı.13 Tüm toplumlarda olduğu gibi Yunan toplumunda da halk arasında ayrışmalar ve tabakalaşmalar görülmüştür. Belli başlı dönemlerde toplum, kendi içinde yasa koyucular tarafından sınıflara ayrılmıştır. M.Ö. 624 tarihinde Drakon, toplumu dört farklı sınıfa ayırmış ve bu sınıfların haklarını kazanç sıralamalarına göre belirlemiştir. “500 kilo buğday üreten veya farklı kaynaktan aynı geliri elde edenler”, “300 kilelik14 geliri olanlar”, “150 kilelik geliri olanlar” ve “thet” şeklindedir.” Thet kesimine değinecek olursak, bu kesimdeki insanlar hayatlarını devam ettirebilmek için başkalarına ihtiyaç duyuyorlardı ve bedenlerini köle olarak satıyorlardı. Ayrıca kölelik kavramı kendi içerisinde bölümlere ayrılmıştı. Bu ayrım sayesinde kölelerin hangi iş için görevlendirildiği ya da hangi şahsa, kuruma ait olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyordu.15
Şahin, Siyasal Düşünceler Tarihi, 2. Bozkurt, "Eski Hukuk Sisteminde Kölelik," 89. 14 Genellikle tahıl ölçmede kullanılan, yaklaşık 25 kg. civarında bir ölçek. 15 Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 122. 12 13
10
4.1.1. Antik Yunan Toplumunda Görülen Kölelik Şekilleri Antik Yunan toplumu içerisinde köleliği: borç(beden) köleliği, devlet(kamu) köleliği ve mülk(özel) köleliği olarak üç farklı kategoride görebiliriz. Bu kölelik şekillerinden Yunan toplumu içinde en yaygın olanı ise borç köleliğidir. İnsanların aldıkları borçları ödeyemeyecek duruma geldiklerinde bedenlerini borçlarına karşılık satma durumuna borç köleliği denmektedir. Bu durum ilk olarak Spartalıların Messenialıları M.Ö. 7. yüzyılda borçları yüzünden köleleştirmeleri ile başlamıştır ve bu olayın borç köleliğinin temelini oluşturan ilk tarihsel olay olduğu düşünülmektedir. Devlet köleliği, devlet çalışanları ve yöneticileri tarafından kamusal alanlarda uygulanan bir kölelik şeklidir. Bu işlerde çalışan kölelere “demosioi”16 adı verilmiştir. Devlet köleleri toplum içerisinde mahkemelerde, maliyede, belediyelerde çalıştırırdı. Son olarak mülk köleliği, kölenin, sahibinin bir malı olarak görüldüğü ve bir eşya gibi satılıp tekrar geri alınabildiği bir kölelik şeklidir. Köle sahibi kölesini yanında istediği yere götürebilir, istediği işte çalıştırabilir, ne zaman isterse özgür bırakabilir hatta keyfi olarak işkence bile edebilir. Mülk kölelerinin diğer kölelere nazaran azat edilme ihtimalleri daha yüksektir. Çünkü burada azat edecek devlet değil, kölenin sahibidir. Fakat azat edilmezler ise ölümlerine kadar köle olarak sahiplerinin emirlerine uymak, işkencelerine maruz kalmak zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden mülk köleliğini uzun zaman boyunca devam edebilen vahşi bir kölelik şekli olarak görebiliriz.17 Tüm bunları açıklarken köleliğin, köle üzerinde sonsuza kadar sürmediğini de belirtmemiz gerekmektedir. Her insan gibi kölelerde yaşlanıp, eski güçlü hallerinden uzaklaşıyorlardı. Bu nedenle kölenin efendisi bazı azat yöntemleri ile kölesini bir nevi özgürlüğüne kavuşturabiliyordu. Köle sahipleri kölelerini: halkın huzurunda ve birçok insanın şahit olabileceği tiyatro, mahkeme, tapınak, pazar gibi yerlerde ilan etme yoluyla azat edebilir, vasiyetname yolu ile azat edebilir, bir tapınağa satılma şartı veya hibe edilme ile azat edilebilir ve mahkemenin vereceği emir doğrultusunda azat edebilirlerdi. Bunların yanında azat edilmiş bir köle, sahibine karşı olumsuz tavırlarda bulunması halinde tekrardan köle durumuna düşebilirdi. Fakat köle sahibinin ilk olarak bunu mahkemeye delilleri ile ispat etmesi gerekirdi. Eğer ispat edemezse köleye karşı bir daha aynı suçlamada bulunması yasaklanırdı.18 Hukuk alanında ilerleyen zamanda ortaya çıkan Solon kanunları, toplum içerisinde kölelik kavramına karşı bakışın değişmesine neden olmuştur. Atina'da 5. yüzyılın sonları 6. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Solon kanunlarının amacı, toplum içindeki ayrışmayı ortadan kaldırmak ve bir insanın borçlarından ötürü köle durumuna düşmelerine engel olmaktır. Bu kanunlar borç köleliğine son verilmesine olanak sağlamıştır. Solon’un M.Ö. 594 yılında çıkarttığı kanunlar ile Atinalı insanların köle olmasını yasaklaması üzerine, köle sayısının azalmasına ve beraberinde üretimin aksamasına neden olmuştur. Bunun sonucunda iş gücünü eski haline döndürmek için köle ticareti uygulaması hız kazanmıştır. Farklı coğrafyalardan gelen köleler ile Atinalılar arasında bir fark oluşturmak isteyen Solon, Atinalıların toplum içerisindeki statülerini yükseltmiş ve siyasal alanda söz sahibi olmalarına olanak sağlamıştır. Bu kanunlar, toplum içinde eşitliğe önem verilmesine, sınıflar arası dengeyi sağlanmasına yarar sağladığından demokrasi fikrinin gelişimine de destek olmuştur.19
16
Antik Yunan'da kamu köleleri. Güven Bakırezer, "Antik Yunan Düşüncesinde Kölelik," AÜ, SBF Dergisi, sy.1 (2008): 18-19. ; Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 129-132. 18 Bozkurt, "Eski Hukuk Sisteminde Kölelik," 90. 19 Erol, "Kölelik Sistemi," 258. ; Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, 80. 17
11
5. Antik Yunan'da Din Üzerinden Kölelik Sistemine Bakış Din, günümüzde olduğu gibi antik dönemlerde de toplum açısından önemli bir faktördü. Antik Yunan dininin kutsal kitap, Hıristiyan kilisesi, Kuran gibi belirli somut kaynaklara sahip olmadığını söyleyebiliriz. Antik Yunan toplumunda sosyal hayattaki gelişimin ve kurulan düzenin başlıca sebebinin din olduğunu açıkça görmekteyiz. Din, Yunan şehirlerinde toplum içindeki ahlak kurallarının belirlenmesi ve uygulanmasına etki etmiş, düzenlenen ayinler ve dinsel içerikli aktiviteler ile insanların kendi aralarında kurdukları iletişimin olumlu yönde ilerlemesine olanak sağlamıştır. Düzenlenen aktivitelere sadece şehir içinde yaşayan insanlar değil, başka şehirlerdeki insanlar da dahil olabiliyorlardı. Her kökenden ve her mezhepten insanlar bu aktiviteler ile ahlaki kurallar çerçevesi içinde sosyalleşiyorlardı. Bu, bir yandan Yunan şehirleri arasında oluşturulan köprüleri sağlamlaştırıyor, diğer yandan da insanlar arası dayanışma düşüncesini arttırıyordu.20 Antik Yunan toplumu çok tanrıcı bir dine sahipti. Bu çok tanrıcılı dinin ortaya çıkması Heredot’a göre, Homeros ve Hesiodos’tan kaynaklanmaktadır. Heredot, çok tanrıcılık kavramının bu iki isim tarafından yaratıldığını söylemiştir. Fakat ilerleyen zamanlarda bu inanç içinde bulunan tanrıların kendilerine ve anlatıldıkları efsanelere halk kendi yorumlarını katmış ve günümüze kadar ulaşan efsanevi Yunan mitlerinin oluşmasını sağlamışlardır. Yunan toplumu tanrılarını antropomorfik21 olarak tanımlamışlardır. Akıllarında tanrıları, insanlar gibi üzülen, mutlu olan, birbirleri ile sevişen, savaşan varlıklar olarak canlandırmışlardır. Fakat bu tanrıların insanlardan tek farkı ölümsüz varlıklar olmalarıdır. Yunanlılar, tanrıların baş tanrı Zeus etrafında toplandıklarına ve bütün tanrıların şehrin en yüksek yerinde yaşadıklarına inanıyorlardı. O yer Yunanistan'ın en yüksek dağı olan Olympos'tu. Bu durum, devlet sistemindeki krallık düzeninin dine yansıtıldığını göstermektedir. Devlet sistemi içinde de soylu kesim insanlar kralın etrafında toplanmış ve onun istekleri ve arzuları doğrultusunda yaşamlarını devam ettirmişlerdir. 22 Yunan toplumu tanrılar için yaptıkları ibadetlerini açık bir alanda gerçekleştiriyor ve tanrılara duydukları bu sevgi ve bağlılıkları onları gösterişli tapınaklar yapmaya yöneltiyordu. Bu ibadetlerinin onları kötülüklerden koruyacaklarına inanıyorlardı. Bu yüzden sadece en büyük tanrılar için yılın belirli zamanlarında halk kendi arasında şenlikler düzenler, oyunlar oynarlardı. Büyük tanrıların bu yapılanları görüp, şenliklere katılanların hayatları boyunca yanlarında olacağı düşünülürdü. Bu şenlik ve oyunların en coşkulu ve en büyüğü dört yılda bir Olympos'ta düzenleniyordu. Dini törenler çerçevesinde yapılan spor müsabakaları ve çeşitli etkinlikler içeren bu oyun, günümüzde de halen devam ettirilen 'Olimpiyat Oyunları' adı ile anılmaktadır. Olimpiyat Oyunları'nın ilki M.Ö. 776 yılında yapılmış ve büyük tanrı Zeus şerefine düzenlenmiştir.23 İlerleyen zamanlarda Antik Yunan toplumunda bir kimsenin ölümü sonrasında, o kimsenin başka bir dünyaya göç edip orada yaşadığı inancı artmaya başlamıştır. Bu nedenle Yunan toplumu ölülerine hem saygı göstergesi olarak hem de diğer dünyada "temsili" bir eve sahip olacaklarına inandıkları için onlara mezarlar ve mezar taşları yapmaya başlamışlardır.
Şahin, Siyasal Düşünceler Tarihi, 2-3. İnsani vasıfların başka bir varlığa atfedilmesi, insan şeklinde görme. 22 Nalan Yılmaz, Antik Yunan'da Din, https://nalanyilmaz.blogspot.com/2005/03/antik-yunanda-din.html (01.06.2018). 20 21
23
http://www.dunyadinleri.com/helen.html (01.06.2018).
12
Bu inancın giderek yaygınlaşması çok tanrılı düşünceye sahip insan sayısının gün geçtikçe azalmasına ve Olympos tanrılarına verilen önemin kaybolmasına neden olmuştur.24 Günümüz dinleri ile Antik Yunan dini arasında bir karşılaştırma yapılacak olursa, Antik Yunan dininin günümüz dinlerinden pek aşağı kalır olmadığı görülebilecektir. Farklı oldukları tartışılmaz bir konudur. Günümüz tek tanrıcılık dinlerinde, vahiy yoluyla yazılan kutsal kitaplar, din adamları, dini farklı coğrafyalara yayma çabası, günah ve sevap gibi kavramlar yer almaktadır. Antik Yunan'da inanılan çok tanrıcılık dininde ise, vahiy yoktur, kutsal kitaplar ve din adamları bulunmadığı gibi insanlar dini yayma çabası içerisinde olmamışlardır. Ayrıca günah ve sevap kavramları yerine sadece bir olay sonrası kusurlu olmak vardır.25 Tek tanrıcılık dönemlerinde dini yaymak amacı ile havariler görevlendirilmiştir. Dini kitapları kaynak olarak gösteren havariler toplumun, halkın içine girerek alt ve üst kesim insanlara dini yaymaya ve öğütler vermeye başlamışlardır. Havariler, yaptıkları bu öğütlerde kölelerin zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmelerini, sahiplerine olan sadakatlerini bozmamalarını, sahiplerine itaat etmekten vazgeçmemelerini ve sabırlı olmalarını söylemişlerdir. Dönemin eğitim sistemi içinde bu tarz bir kölelik kavramının öğretilerek, toplum düzeyinde sürekli ve normal karşılanması amaçlanmıştır. Hatta dönemin Protestan mezhebine sahip soylu insanları da Hıristiyanlığın kölelik kavramına ilişkin bu ilk öğretisini benimsemişlerdir.26 Dönemin havarileri ve kilise babalarının köleliğe karşı bakış açıları aynıdır. Hıristiyanlık, insanlar arasında zengin ya da fakir, soylu kesim ya da alt kesim gibi ayrıştırıcı düşünceleri barındırmamaktadır. Hıristiyanlık, sahiplik mevzusuna ait olan her konuyu insanlara bağlamıştır. Fakat bu sahiplik mevzusu toplum içinde uygulanırken, sahipliğin insanların hukukundan kaynaklanması esas alınmıştır. Bunun sonucunda, kilise babaları kölelik kavramını dine aykırı ve ahlaki yönden olumsuz görseler bile, insan hukuku ile uyum içinde olmasından dolayı, bu duruma sessiz kalmışlardır. Kutsal kitaplar, kölelik kavramını, tanrının oluşturduğu insani bir bağ olarak yansıtmış ve kutsal kılmıştır. Antik dönem teologları27 ise köleliği, tanrıların insanlara verdiği bir ceza olarak yorumlamışlardır.28 6. Antik Yunan Atina'sında Kölelik Sistemi Atina (Αθήνα), günümüzde Yunanistan'ın başkenti olmakla beraber Antik Yunan medeniyetindeki en büyük iki büyük şehir devletinden biriydi. Atina isminin kökeni çok eski dönemlere dayanır. Rivayete göre bu şehrin tanrısını seçmek için bütün tanrıların önünde bir yarışma düzenlenir ve bu yarışmada Poseidon ile Athena karşı karşıya gelir. Poseidon şehir için bir at, Athena ise bir zeytin ağacı sunar. Zeytin ağacı insanlara daha çok fayda
Yılmaz, Antik Yunan'da Din Vernant, Jean-Pierre. Eski Yunan’da Mit ve Din, çev. Murat Erşen, (Alfa Yayıncılık, 2016): 2. 26 Haldun Akalın, "Orta Çağ Avrupasının Toplumsal Gerçeği Olarak Kölelik Sisteminin Dinsel Temelleri," Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sy.19 (2009): 31. 27 Tanrıbilimci, ilahiyatçı. 28 Akalın, "Kölelik Sisteminin Dinsel Temelleri," 40. 24 25
13
sağlayacağı için tanrılar Athena'yı birinci seçer. Bu yüzden şehir, ismini Yunan mitolojisinde yer alan Athena adlı tanrıçadan alır.29 Antik Yunan toprakları altında en önemli şehir devletinden biri olan Atina, kendi içinde sosyal ve ekonomik yönden sınıflara ayrılmıştır. Bir tarafta toprak sahipleri, diğer bir tarafta tüccar ve sanayiciler ve son olarak köylüler olarak üç ayrı sınıfa ayrılan toplum, Atina şehri içerisinde düzenli bir sistem ile yaşamını devam ettiriyordu. Ticaret ve sanayinin geliştiği bir dönemde toprak sahipleri ve tüccarlar maddi ve manevi yönden geçim sıkıntısı çekmiyorlardı. Fakat bu alt sınıfta yer alan köylüler için söylenemezdi. Köylüler, kendi çiftlik veya işlerini kurup ticaret yapmak amacı ile büyük toprak sahiplerinden borç para alıyorlardı. Toprak sahipleri verdikleri borç paralarına faiz işlemi uyguluyorlar ve daha sonra köylüler aldıkları borçları ödeyemez duruma geliyorlardı. Bunun sonucunda köylüler hürriyetlerini kaybedip köle durumuna düşüyorlardı. Kimi zaman borç sahibinin yanında çalışıyorlar kimi zaman da başka soylu insanlara veya başka ülkelere satılıyorlardı. Atina içerisindeki bu durum, toprak sahipliği üstünlüğünü soylu kesim insanların elinde tutmasını sağlıyordu.30 Antik Yunan medeniyetinin merkezi sayılan Atina, ayrıca dönemin en büyük ticaret merkezi olarak da görülüyordu. Şehirdeki ticaretin büyük olması, Yunan halkının kendi işlerini yetiştirememesine ve müşterilerinin verdikleri siparişleri zamanında teslim edememesine neden olmuştu. Üretim aksamış ve neredeyse durma noktasına gelmişti. Zamanla üretime duyulan gereksinim artmış ve giderek büyüyen ticaret sebebi ile ekstra bir insan gücüne ihtiyaç duyulmuştu. İş sahibi Yunanlılar, yanlarında daha çok köle çalıştırarak yaşadıkları bu sıkıntılı dönemden kurtulmayı amaçlamışlardı. Büyük iş sahibi olan zengin Yunanlıların kölelere ihtiyacı, küçük işlerde çalışan Yunanlılara göre daha fazlaydı. Bu nedenle, Atina'ya yabancı ülkelerden köle ticareti yapılmaya başlandı. Yabancı ülkelerden satın alınan bu köleler, şehirdeki köle nüfusunun büyük bir çoğunluğunu oluşturuyordu. Şehirdeki diğer köleleri, savaşta tutsak olarak getirilenler ve korsanlar tarafından yakalanıp köle olarak satılan insanlar oluşturuyordu.31 Antik Yunan'da üç farklı kategoride karşımıza çıkan kölelik sistemi, Atina içerisinde sadece iki tane kategori içersinde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, devlet köleliği ve mülk köleliğidir. Atina'da devlet işlerinde çalıştırılan köleler öncelikli olarak varsa yetenekleri ile alakalı bir alana yönlendiriliyorlardı. Genellikle, katip, muhasebeci, sekreter, cellat, güvenlik görevlisi, devlet binası yapımında inşaat işçisi olarak görevlendiriliyorlardı. Özel yani mülk kölelerine baktığımızda, hizmetçi, miço, garson, tezgahtar olarak çalıştırılıyorlardı. Eğer sahibinin maden veya taş ocağı var ise buralarda işçi olarak da çalıştırıldıkları görülebiliyordu. Bazı mülk köleleri, kendi özel dükkanını açmış olan zanaatkâr Yunanlı insanların yanlarında bulunuyorlardı. Kadın köleler genellikle ev hizmetçisi olarak kullanıldığından bu dükkanlarda erkeklere daha sık rastlanıyordu. Zanaatkâr Yunanlıların köleleri, diğer köleler ile kıyaslandığında daha iyi durumdaydı. Bu köleler kendi evlerinde yaşayabiliyor ve aile kurabiliyorlardı. Dükkanlarda ürettikleri seramik, heykel gibi eserleri 29
https://tr.wikipedia.org/wiki/Antik_Yunanistan (16.03.2018). Erol, "Kölelik Sistemi," 252. 31 Erol, "Kölelik Sistemi," 253. 30
14
satabiliyor ve kazançlarını elde ediyorlardı. Fakat kazançlarının büyük bir kısmını sahiplerine veriyorlardı. Yine de ellerinde kalan miktar vatandaşların kazandığı paraya yakındı. Bu yüzden de paralarını biriktirip, sahiplerine belli bir miktar ödedikten sonra hürriyetlerini geri kazanabiliyorlardı.32 İlerleyen zamanlarda Atina'da köleliğe karşı bakış açısı değişime uğramıştır. Bu değişim tabii ki köleliği sonlandırmamıştır fakat Atinalı Yunan köleler için bir umut kapısı oluşturmuştur. O dönem Yunan halkı içerisinde bulunan zengin kısım, köylü ve fakir kesim insanlardan aldığı büyük topraklara sahipti ve bu topraklarda Atinalı Yunan köleler çalıştırılmaktaydı. Toplum yaşantısında büyük sınıf ayrımına neden olan bu sistem şehirlerde büyük isyanlara yol açmıştı. Antik Yunan medeniyetinde çıkan anlaşmazlıkların ve bu sınıf çatışmalarının çözülmesi ve toplumsal barışın sağlanması için arhonlar33 görev yapıyordu. M.Ö. 594-593 yılları arasında arhon olarak seçilip görev yapan Solon, gerçekleştirdiği sosyal, siyasi ve ekonomik reformlar ile Atina'da önemli değişikliklere neden olmuştur.Bu reformlar ile Solon, köylülerin büyük toprak sahiplerine olan borçlarını sıfırlamış ve bu borçlar yüzünden kaybettikleri topraklarını geri vermiştir. Yabancı ülkelere satılan Atinalı köleleri devletin himayesi adı altında tekrar satın alarak hürriyetlerini geri kazanmalarını sağlamıştır. Solon, bu reformlar ile Atinalılar arasında vatandaşlık bilincine önem verilmesini amaçlamış ve Atinalıların bir daha köle durumuna düşmemesi için elinden geleni yapmıştır. Bu kanunlar ile Atinalı bir insanın köle olmaması, şehir içinde üretimin ve iş gücünün azalmasına neden olmuştur. Bu yüzden Atina'ya köle ticaretleri başlamıştır. Daha sonra Solon, Atinalıların bulundukları statüleri yükselterek siyasete katılmalarını sağlamıştır. Bu statü yükselmesi sayesinde yeni gelen köleler ile Atinalılar arasında bir fark oluşmuştur.34 Solon'un bu hareketi günümüzde dünyada birçok ülkede yönetim sistemi kabul edilen 'demokrasi'nin temelini atmıştır ve gelişmesine olanak sağlamıştır. Bu kanunlar, toplum yaşantısı içerisinde ki sınıf ayrımlarını yavaşça ortadan kaldırmaya başlamıştır. Ancak o dönem uygulanan bu kanun sistemini günümüzdeki demokrasi ile karıştırmamalıyız. Çünkü, dönemin anlayışı çerçevesinde bu sistem, halkın tamamını kapsamıyordu. Köleler, kadınlar ve zanaatkâr olarak çalışan yabancı erkekler bu haklardan mahrum kalıyorlardı. Hatta bu kanunlar, kölelerin ve maddi kaynakların soylu kesimin elinde tutması karşısında bir fayda sağlamıyordu. Bunun sonucunda, dönemin demokrasi anlayışının, soylu kesimin ve büyük toprak sahibi insanların elinde tutulduğunu anlayabiliyoruz.35
Erol, "Kölelik Sistemi," 254. ; Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 128. Antik Yunan toplumu içerisinde sorunlara çözüm bulması için görevlendirilen yargıçlara verilen isim. 34 Erol, "Kölelik Sistemi," 252. 35 http://alibabahan.weebly.com/uploads/1/4/0/4/14044326/antik_yunan_medeniyeti.pdf (16.03.2018). 32 33
15
Görsel-4: Antik Atina'nın Bilge Hukukçusu, Solon.
“Bu dünyada acımasız köleliğe maruz kalanları ve bir efendi önünde titreyenleri özgür kıldım.” 36 7. Antik Yunan Sparta'sında Kölelik Sistemi Sparta (Σπάρτα), antik çağlarda Lakedeimon (Λακεδαίμων) ismi ile anılırken, yaşanılan Dor istilasının sonrasında günümüzde Mora Yarımadası olarak bilinen ve antik çağlarda Peleponnes Yarımadası olarak adlandırılan yerleşim bölgesinde M.Ö. 8. yüzyıl içerisinde istilacısı olan Dorlar tarafından kurulmuştur. Antik Yunan döneminde Atina'dan sonra ortaya çıkan ikinci büyük şehir devleti olarak bilinir. Ayrıca Sparta, sadece bir şehir devleti değil bir krallıktır. Diğer bütün toplumlarda olduğu gibi Sparta'da da toplum içerisinde sınıflara ayrılmıştır. Spartalılar, Perikoiler ve Helotlar adı altında üç farklı sınıfa ayrılan Sparta toplumu, hayatlarını bu sınıf ayrımları çerçevesinde sürdürmüşlerdir. Hayatlarını devam ettirirken sosyal hayata hiçbir şekilde önem vermemişlerdir ve sosyal yaşantısı olan insanları hor görmüşlerdir. Toplum olarak tek amaçları Sparta'yı ayakta tutmak ve krallığın 36
Fustel De Coulanges, Antik Site, çev: İsmail Kılınç, (Ankara: Epos Yayınları,2011), 250.
16
devamlılığını sağlamaktır. Bu yüzden sosyalleşmeye olumsuz yaklaşmışlar ve sanat, felsefe gibi alanları kendi yaşantılarından çıkartmışlardır. Sparta toplumunun karşı çıktığı bir başka alan ise ticarettir. Ticarete ve ticaret sayesinde insanların varlıklı ailelere dönüşme düşüncesine karşı çıkmışlar ve bunun insanlar üzerinde bir tembellik yaratacağına inanmışlardır. Bunun sonucunda, Sparta'nın ticareti diğer ülkelerdeki ticarete göre çok geri kalmıştır.37 Toplum, çoğunlukla tarımsal ürünler ve temel ihtiyaçları karşılamak için ürünler yetiştirerek geçimlerini sağlıyorlardı. Toplumun yönetici kesimi olan ve asker olarak ordu içerisinde yer alan Spartalıların bu temel ürünlere ihtiyacı diğer insanlara göre daha fazlaydı. Bu temel ürünlerin yetiştirilmesinde ise helot adı verilen köleler görevlendiriliyordu. Sparta toplumundaki bu sınıfsal ayrılıkları kendi içlerinde ayrıntılı olarak incelediğimizde her sınıfın şehir için ayrı ayrı görevleri olduğu kanaatine varabiliriz. Fakat bu sınıfları incelerken, kendi içlerinde eşit haklara sahip olmadıkları gerçeğini de göz önünde bulundurmamız gerekir. 7.1. Spartalılar Spartalılar, toplum içerisinde bütün haklara sahip olan tek sınıftır. Askeri bir sınıf olarak da adlandırabileceğimiz Spartalılar, genç yaşlarda sıkı ve disiplinli bir askeri eğitimden geçerlerdi. Askeri eğitim süresince savaşlarda kullanılan 'falanks' taktiğini öğrenirlerdi. Bu taktik, mızrak ve benzeri silah kullanan piyadelerin birbirinden ayrılmadan sık ve belirli saflar halinde savaştıkları bir askeri taktiktir.Gerçek silahlar kullanılarak uygulanan eğitimlerde yaralanmalar, disiplinin fazla olması nedeniyle neredeyse hiç olmazdı. Spartalılar eğitimlerinin sonunda 'hoplit' (ὁπλίτης) adı verilen ağır, zırhlı piyadeler olarak Sparta ordusunda görev yaparlardı. Uzun süre orduda görev aldıktan sonra yaşlanıp emekliye ayrılırlardı. Daha sonra isterler ise devlette çalışabilirlerdi. Spartalılar askerlik, siyaset ve devlet işleri dışında başka hiçbir konu ile ilgilenmek ve uğraşmak zorunda değillerdi.38
Derya Çığıl Dikyol, "Antik Yunan'da Bir Eğitim Modeli: Sparta," Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi, sy.2 (2016): 192. ; Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 129. ; Şahin, Siyasal Düşünceler Tarihi 6. 38 Dikyol, "Sparta," 198. ; Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 129. 37
17
Görsel-5: Spartalıların Savaşlarda Kullandıkları Falanks Taktiğinin Resmedildiği Bir Vazo (M.Ö.650) (Villa Giulia Ulusal Etrüsk Müzesi, Roma)
7.2. Perikoiler Perikoiler, toplumsal yaşam içerisinde bütünüyle Sparta vatandaşı olarak görülmeyen insanlardan oluşan bir sınıftır. Sınır bölgelerde bulunan kıyılarda ve dağlarda yaşayan perikoiler özgür insanlardır. Ne kadar özgür olsalar da toplumda siyasal yönden söz sahibi değillerdi. Sadece maddiyat ve toprak sahipliği hakları mevcuttu. Sahip oldukları topraklarda çiftlik kurup üretim yapan perikoiler, ürettikleri malları satabiliyor, gelir elde edebiliyorlardı. Ayrıca perikoiler Sparta ordusuna hizmet etmek zorundalardı. Ürettikleri malların bir kısmını veya elde ettikleri gelirlerin belli bir miktarını orduya verme zorunlulukları vardı. Daha sonraları, gelişen askeriye ve bunun beraberinde getirdiği askeri başarılar Sparta topraklarının büyümesine neden olmuştur. M.Ö.7. yüzyılda Spartalılar, Messenialıların büyük çoğunluğunu köleleştirerek Antik Yunan toprakları içerisinde en büyük şehir devleti olmayı başarmıştır. Bu denli büyüyen ve gelişen devletin iş gücüne olan ihtiyacı gün geçtikçe artmaya başlamıştır. Sparta'daki bu artan iş gücü ihtiyacı köleler tarafından sağlanmıştır.39
39
Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 129-130.
18
7.3. Helotlar Sparta'da uygulanan kölelik sistemi diğer şehirlerde ve ülkelerde uygulanan kölelik sistemlerinden çok farklıydı. Kölelere 'helot' adı verilmiş ve helotların büyük bir çoğunluğunu Spartalıların savaşlarda esir aldıkları insanlar oluşturuyordu. Spartalılar hiçbir zaman kendi ırkından ve kendi şehirlerinden olan insanları köleleştirmiyorlardı. Helotlar devletin birer malı olarak görülürler ve devlet tarafından ailelere dağıtılırlardı. Helotlar bir tür tarımsal köle olarak Sparta toplumu içerisinde yaşıyorlardı. Soylu kesim olan Spartalıların toprakları üzerinde çalışırlar ve ekip biçerlerdi. Ürünlerinden elde ettikleri kazançların büyük bir bölümünü her toplumda da olduğu gibi toprak sahipleri alır, helotlara sadece ailesini geçindirecek kadar para kalırdı. Kadın helotların görevi, öncelikli olarak sağlıklı ve bir o kadarda güçlü çocuklar dünyaya getirmekti. Çocukları ordu için hoplit olmaları yolunda iyi bir şekilde yetiştirirler ve bir yandan da ev işleri ile ilgilenirlerdi. Hukuksal açıdan herhangi bir sosyal veya siyasi hakka sahip olmayan helotlar, devletin malı oldukları için sahipleri tarafından başkalarına satılamıyorlardı. Bu durum bize helotların, devlet köleliği kategorisi içinde olduklarını göstermektedir. Her ne kadar köle sınıfı olsalar da helotlar, Sparta toprakları içinde yaşayan diğer sınıflara göre daha kalabalıklardı. Sayıları neredeyse Spartalıların on misli kadar fazla olan helotlara karşı düşmanca yaklaşılmış, kalabalık olmalarının nedeni ile Spartalılar üzerinde kaygı yaratmışlardır. Bu kaygı Spartalıları helotlara karşı kurallar koymaya itmiş ve güneş battıktan sonra helotların yaşadıkları evden dışarıya çıkmalarına izin verilmemiştir. Eğer bu kuralın dışına çıkacak bir helot olur ise cezası ölüm olmaktaydı. Bu caydırıcı kuralların dışında helotlara karşı oluşturulan başka uygulamalarda vardı.40 Sosyal aktivitelerden uzak bir hayat süren Sparta halkının kendilerine özgü bir aktivite anlayışı olduğunu belirtmemiz gerekir. Halk için aktivite olarak görülse de insanlık için tam bir trajedi sayılabilecek bu sosyal aktivitenin başrolünde Spartalılar veya perioikoilar değil helotlar vardır. Bunun nedeni helotların toplum yaşantısı içinde diğer kesimlere göre sayısal olarak üstün durumda olmasıdır. Soylu kesimde bulunan insanlar zaman geçtikçe bu nüfus fazlalığı durumundan rahatsız olmaya başlamış ve çözüm olarak bu fikri uygulamaya koymuşlardır. Spartalılar, helot nüfusunu dengede tutmak ve artmasını engellemek amacı ile her yıl devlet yönetimi altında belirli tarihlerde köle avına çıkarlardı. “Krypteia”41 olarak adlandırılan bu köle avı bir çeşit eğitimdir. Spartalılar, gençleri mızraklar ve yanlarına koydukları birkaç parça yiyecek ile dağlara, kırlara yolluyorlardı. Bu gençler genellikle sabahları enerji topluyorlar ve geceleri önlerine çıkan helotlar ile avlanıyorlardı. Gençlere helotlar içerisindeki en güçlü ve en yetenekli olanlarını öldürmeleri söyleniyordu. Bu durumdan habersiz olan helotlar ise hürriyetlerini kazandıklarını sanarak inançları doğrultusunda tapınaklara gidip
Yavuz Özdemir, "İlk Cumhuriyet yada Sparta'yı Anlamak," Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, sy.15 (2007): 380. ; https://tr.wikipedia.org/wiki/Antik_Yunanistan (16.03.2018) . 41 Sparta eğitim sisteminde gizli bir askeri eğitim, gizli olay. 40
19
dualar ediyorlardı. Fakat kısa bir süre sonra hepsi öldürülüyor ve kimse ne olduğunu anlayamıyordu.42 Helotlara karşı etkinlik adı altında yapılan bu vahşi katliamı Plutharkos şu sözler ile değerlendirir: “Gündüz bu delikanlılar dağılıp çalılar arasında saklanıyor, dinleniyorlardı. Geceleyinse yollara inip yakalayabildikleri helotları öldürüyorlardı.” 43 Görsel -6: Helotların Spartalılar Tarafından Cezalandırıldığı Bir İlistirasyon
Bu yapılan katliamdan da anlaşılacağı üzere Spartalılar helotlara vahşice davranıyorlardı. Atina ile kıyaslandığında köleler, Sparta'da daha kötü şartlar altında yaşıyorlardı. Daha sonraları Solon kanunları ile Atinalı köleler bir bakıma daha rahat koşullarda yaşamaya hak kazanmış olsalar da, bu haklara sahip olmanın yanı sıra Sparta'da ki kölelerin yaşam haklarının olup olmadığını söylemek oldukça güçtür. İnsanlar arasında siyah ile beyaz kadar farklar olduğunu söylememiz asla yanlış olmayacaktır. Çünkü özgürlerin tam anlamıyla özgür oldukları, ülkedeki bütün haklara sahip oldukları, istedikleri yemekleri istedikleri zaman yiyebildikleri, daima bir köle hizmetçiye sahip oldukları bir hayatta köleler; hayatlarının her anında, bulundukları her ortamda, ağızlarına koydukları her lokmada kısacası ömürleri boyunca aldıkları her nefeste kendilerini köle olarak görmek ve hissetmek zorunda bırakılmışlardır.
Gözlü ve Yılmazcan, "Atina ve Sparta Örneği," 131. Plutharkos, Lykurgos’un Hayatı, çev: Sabahattin Eyüboğlu-Vedat Günyol, (İstanbul :Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi,2010), 47. 42 43
20
8. SONUÇ Antik dönem medeniyetlerini incelediğimizde kölelik kavramının ortaya çıkma sebebinin insanların her zaman kendilerini diğer insanlardan üstün tutması sonucu oluştuğunu görebiliriz. Bu insanlar sadece kendi halkı içerisinde değil, dönemin diğer medeniyetlerinde yaşayan halklardan da kendilerini üstün tutmaktaydı. Daha sonraları yaşanan savaşlarda ele geçirilen ganimetler toprak, gıda, altın ile sınırlı kalmamış ve zaman geçtikçe bu ganimetler arasına insanlar da dahil edilmeye başlanmıştır. İlk zamanlarda insanlar savaş sonrası tutsak edilmiyor bunun yerine öldürülmeleri tercih ediliyordu. Fakat ilerleyen zamanlarda kolonizasyon dönemi ile farklı coğrafyalara yayılan ticaret ve sanayi iş gücüne ihtiyacı arttırmıştır. Zamanla savaş sonrası öldürülen bu insanlar tutsak edinilmeye ve toplum içerisinde iş gücüne yardımcı olmaları amacıyla hayatta tutulmaya başlanmıştır. Bütün bunlar kölelik sisteminin temellerinin bir sınıf ayrımına dayandığını göstermektedir.Köleler, toplumda oluşturulan sınıfsal grupların en alt sırasında yer alırlardı. Yüzyıllar boyunca yaşadıkları toplum tarafından aşağılanıp, hor görüldüler ve bir insanın yapmakta çok zorlanacağı işlerde görevlendirildiler. Bu işleri yaparlarken de tek düşünceleri hayatta kalmak olmuştu. Çünkü günlerinin çoğu sahiplerinin verdikleri görevleri yapmak ile geçiyor ve oluşan herhangi bir aksaklık sırasında işkencelere maruz kalıp, kötü muamele görebiliyorlardı. Antik Yunan toplumunda köleler ilk başlarda sadece üst sınıf ailelere hizmet vermekteydi. Köleler, ailenin tüm işleri ile ilgilenirken ve aile sosyal yaşantısına rahat bir şekilde devam edebilmekteydi. Bu yüzden de Yunan toplumu kölelik sitemini normal bir kavram olarak görmekte ve köleliğe olumlu yaklaşmaktaydı. Gün geçtikçe ekonominin ilerlemesi kölelerin artık daha fazla kullanılmaya başlanacağına işaret ediyor ve sadece ailelere hizmet eden köleler yavaş yavaş alt sınıf işlerde de görülmeye başlanıyordu. Artan ve gelişen Yunan ticareti ve sanayisi nedeniyle Yunan halkı artık işlerine yetişemez olmuş ve köle ticareti yapmaya başlamışlardı. Yapılan bu köle ticareti ilk başlarda Ionia gibi o dönemde sanayisi gelişmiş yerlerde uygulanmaya başlanmıştı. Daha sonraları tarım ve hayvancılıkta da kas gücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle köleler zamanla yerleşik hayatın içine girmiş ve buralarda da kullanılmaya başlanmıştır.Bütün bunların çerçevesinde kölelik sisteminin Antik Yunan ekonomisinde büyük bir öneme sahip olduğunu hatta Antik Yunan ekonomisinin kölelik sistemi üzerine oluşturulduğunu rahatlıkla söyleyebilmekte ve görebilmekteyiz. Antik Yunan halkında alt sınıf insanların bir adet köleye sahip olma hakları vardı. Üst sınıf insanlar hem önemli kişiler arasında görüldüklerinden hem de maddi durumları iyi olduğundan istedikleri kadar köleye sahip olabilirlerdi. Köle sahip olmak için köle pazarlarından yararlanılıyordu. Antik Yunan'da köle pazarlarının ortaya çıkış tarihi olarak M.Ö.500-150 yıllarını söyleyebilmekteyiz. Köle pazarlarında insanlar yeteneklerine, fiziklerine, yaşlarına, cinsiyetlerine ve taleplerine göre satılmaktaydı. Fiziksel bir iş için alınacak bir köle pahalıya, ev işlerinde çalışacak bir köle ise diğer köleye göre daha ucuza satılmaktaydı. Hukuk açısından kölelere baktığımızda ise bir şahıs olarak bile görülmemekte sadece sahibinin bir malı, bir eşyası olarak görülmekteydi. Hukuk yönünden herhangi bir hakka sahip olmayan kölelerin sahip oldukları tek hak, sahiplerinin onları azat etme 21
yöntemiydi. Bu azat etme yöntemi ile özgürlüklerine kavuşabilme hakkına sahip olabiliyorlardı. Fakat bu çok sık rastlanan bir durum değildi. Genellikle köleler ölene kadar sahiplerinin yanında yaşamak zorunda bırakılıyorlardı.Antik Yunan toplumu içerisinde üç farklı köle çeşidi görebilmekteyiz. Bunlar; borç(beden) köleliği, devlet(kamu) köleliği ve son olarak mülk(özel) kölelik. Antik Yunan toplumu içerisinde dinin önemli bir yeri vardı. Toplum içerisinde ahlaki düzenin korunmasında dinin yaygınlığının rolü büyüktü. Halk kendi içinde toplu ayinler düzenliyor, çeşitli dinsel aktiviteler gerçekleştiriyor ve bunun sonucunda din sayesinde sosyal açıdan pozitif yönde etkileniyorlardı. Dönemin iki büyük şehir devleti Atina ve Sparta'ya baktığımızda ise kölelik kavramının farklı şekillerde uygulandığını görebiliyoruz. Atina içerisinde uygulanan kölelik sisteminde başlarda her toplumda olduğu gibi kölelere karşı sergilenen tutum acımasızcaydı. Atina ticaret merkezinin kalbi olarak görüldüğünden bu daha fazla iş ve daha fazla insan çalıştırmak anlamına geliyordu. Köleler zor işlerde çalıştırılıyorlardı ve artık gün geçtikçe çalıştıkları işlere yetemez duruma gelmişlerdi. Büyüyen ve gelişen bu ticaret köle ticaretlerinin başlamasına sebebiyet vermişti. Atina'da çoğunlukla kamusal alanlarda ve özel olarak çalıştırılan köleler ilerleyen zamanlarda yaşadıkları bu sınıfsal gruplardan şikayet etmeye başlamış ve isyanlar çıkartmaya başlamıştır. Toplum içinde çıkan bu isyanların çözülmesi ve sonlandırılması için o dönem arhon adı verilen yargıçlar görevlendiriliyordu. Atina'da ise arhon olarak M.Ö.594-593 yılında Solon göreve getirilmiş ve çıkan sınıfsal çatışmalara çözüm bulması istenmiştir. Solon, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta önemli reformlar gerçekleştirmiştir.Bu reformlardan en önemlisi vatandaşlarının artık köle sınıfı içerisine sokulmasını ve köle olarak görülmesini yasaklayan bir düzenleme getirmesidir. Solon, Atina vatandaşlarının siyasal faaliyetlere katılabilmesi için kanunlar çıkartmıştır. Solon'un bu reformlarından sonra köle ticaretleri hız kazanmıştır. Solon'un o dönem çıkarttığı reformlar günümüzde dünyada birçok ülkede yönetim sistemi olarak kabul edilen demokrasinin temelini atmıştır. Sparta'da ise halk, Spartalılar, Perikoi ve Helotlar olmak üzere kendi içlerinde üç farklı sınıfa ayrılmıştı. Sosyal hayatları neredeyse hiç olmayan Sparta halkının akıllarındaki tek düşünce Sparta'nın devamlılığının sağlanmasıydı. Bu sebeple sosyal aktiviteler halk içerisinde hoş karşılanmazdı. Spartalılar olarak isimlendirilen üst sınıf insanlar toplum içinde her hakka sahiplerdi ve ordunun temelini oluşturuyorlardı.Askerlik ve devlet işleriyle ilgilenirler ve diğer işler ile pek alakadar olmazlardı. Perikoiler ise tam olarak Sparta vatandaşı olarak bile sayılmıyorlardı. Kendi ürünlerini üretme imkanına sahiplerdi.Perikoiler 'in Sparta ordusuna hizmet etme zorunlulukları da vardı. Helotlar ise halk içerisindeki köle sınıfı olan insanlardı. Bütün zor, yorucu ve berbat işleri helotlar yapıyordu.Sparta içinde hiçbir hakka sahip olmayan bu köleler, Sparta halkından kat kat fazla nüfusa sahiplerdi. Fakat bu nüfusun orantısız olması nedeniyle fazlalık olan kısmı azaltmanın yolları da vardı. Bu yollar Sparta halkının kendi içlerinde buldukları özel bir sosyal aktiviteydi. Bu yolu halk bir sosyallik olarak görse bile insanlık için tam bir trajedi örneğidir. Sosyal aktivitelerden pek haz almayan Sparta halkı, helot nüfusunu azaltmak ve dengede tutmak için yılda bir kez
22
düzenledikleri köle avlarına çıkarlardı.Bu av ise devlet kontrolünde gerçekleşmekte ve bu av sırasında güçlü ve yetenekli helotlar daha çok öldürülmekteydi. Kölelik, Yunan toplumu içerisinde kültürel, ekonomik ve soysal bir kavram olarak görülebilir. Neden? sorusu sorulacak olur ise, bunların cevaplarını şöyle verebiliriz; Solon'un reformları ile Atinalılık düşüncesinin önem kazanması ve daha sonrasında bu reformların beraberinde demokrasinin temellerini oluşturması kültürel olarak, kölelerin Yunan toplumundaki işlerin büyük bir çoğunluğunu üstlendiklerinden dolayı Yunan toplumuna vakit harcayabilecekleri bolca zaman kazandırdıkları ve toplumun bu zamanlarını sanata, siyasete, felsefeye harcayabildikleri için sosyal olarak, kölelerin Antik Yunan'da her türlü meslek içinde bulunup her türlü iş gücü ihtiyacında yararlanılmış olması ve en önemlisi Antik Yunan ekonomisinin kölelik sistemi üzerine oluşturulmuş olmasından dolayı da ekonomik olarak görülebilir, yanıtını rahatlıkla verebiliriz.
23
KAYNAKÇA Akalın, Kürşat Haldun. "Orta Çağ Avrupasının Toplumsal Gerçeği Olarak Kölelik Sisteminin Dinsel Temelleri," Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sy.19 (2009): 28-41. Bakır, Zülfiye Zeynep. "Modern Kölelik," İNSAMER, Uluslararası Hukuk Araştırma:19, (2016). Bakırezer, Güven. "Antik Yunan Düşüncesinde Kölelik" Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, sy.1 (2008): 17-54. Bozkurt, Gülnihal. "Eski Hukuk Sisteminde Kölelik," Ankara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Dergisi, sy.1 (1981): 65-103. Dikyol, Derya Çığır. "Antik Yunanda Bir Eğitim Modeli: Sparta," Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi, sy.2 (2016): 189-207. Erol, Ayşe F. "Arkaik Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi," Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, cilt: 27, sy.1 (2007): 249-260. Gözlü, Ahmet ve Yılmazcan, Defne. "Antik Yunan’da Kölelik: Atina ve Sparta Örneği," Çankırı Karatekin Üniversitesi, Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi, sy.2 (2017): 117-136. Özdemir, Yavuz. "İlk Cumhuriyet yada Sparta'yı Anlamak," Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, sy.15 (2007): 372-393. Plutharkos, Lykurgos’un Hayatı, (Çev: Sabahattin Eyüboğlu-Vedat Günyol), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, İstanbul (2010): s.47. Taş, Seyhan ve Günay, Enver. "Antik Çağ Toplumlarının Özellikleri, Geleneksel Statüleri ve İktisadi Yapıyı Belirleyen Kurumları," Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, sy.2 (2015): 141-166. Tekin, Oğuz. Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları, 2008. Üzüm, Hamza. "Tanah ve Talmut'ta Kölelik," Kafkas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, sy.12 (2013): 163-182. Vernant, Jean-Pierre. Eski Yunan’da Mit ve Din, çev. Murat Erşen, Alfa Yayıncılık, 2016.
24
Kullanılan Web Siteleri ve Görsel Kaynaklar İçin İlgili Adres Bilgileri: Şahin, Bican. "Siyasal Düşünceler Tarihi," http://www.acikders.org.tr/mod/resource/view.php?id=1765 (erişim tarihi: 15.06.2017). Yılmaz, Nalan. "Antik Yunan'da Din," https://nalanyilmaz.blogspot.com/2005/03/antik-yunanda-din.html (erişim tarihi: 01.06.2018) http://alibabahan.weebly.com/uploads/1/4/0/4/14044326/antik_yunan_medeniyeti.pdf (erişim tarihi: 16.03.2018). https://tr.wikipedia.org/wiki/Antik_Yunanistan (erişim tarihi: 16.03.2018). http://www.dunyadinleri.com/helen.html (erişim tarihi: 01.06.2018). Görsel-1: https://www.steemit.com/history/@arcaneinfo/the-forgotten-history-of-slavicslavery (erişim tarihi: 25.05.2018). Görsel-2: http://www.greece-is.com/sharing-the-wealth-2/ (erişim tarihi: 29.05.2018). Görsel-3: http://www.ancient-origins.net/history/skin-color-didn-t-matter-ancient-greeksand-romans-009358 (erişim tarihi: 01.11.2017). Görsel-4:https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Solon,_the_wise_lawgiver_of_Athens.jpg (erişim tarihi: 29.05.2018). Görsel-5: https://tr.pinterest.com/pin/383157880774191209/ (erişim tarihi: 04.06.2018). Görsel-6: https://www.britannica.com/topic/helot (erişim tarihi: 13.02.2018).
25