“AĞZI ÇİÇEKLİ ADAM” ADAM” LUIGI PIRANDELLO Çeviren : Ali POYRAZOĞLU
Kişiler: Çiçekli Adam Müşteri
Dekor Dekor::
Dipte Dipte ağaçl ağaçları arın n arası arasında ndan n gaz fener fenerler lerinin inin ışıkl ışıkları arı sızan sızan geniş geniş bir bir cadd cadde. e. Cadde addeni nin n önün önünde de sah_ sah_ neyle neyle kesiş kesişen en bir sokağ sokağın ın son son evleri evleri.. Soldak Soldakii evin evin altınd altında, a, önün_ de masalar ve sandalyeler dizil_ dizil_ miş miş bir köşeb köşebaşı aşı kahve kahvesi. si. Sağda ağdaki ki evin evin önün önünde de bir bir gaz gaz feneri. Uzak_ larda yavaş yavaş kaybolan bir mandolin sesi. Gece yarısından biraz sonra…
— 1—
(Perde açıldığında Çiçekli Adam, yanındaki masada oturmuş, sessizce nane likörü yudumlayan müşteriyi incelemektedir.)
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Yanı Yanılm lmıy ıyor orsa sam m son son tren trenii kaçı kaçırd rdın ınız ız ?
MÜŞTERİ:
Yanılmıyorsunuz. Hem de bir dakika için... İstasyona girdim, tren burnumun dibinden geçti gitti.
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Koşs Koşsay aydı dını nızz ya, ya, belk belkii yeti yetişi şird rdin iniz iz..
MÜŞTER TERİ:
Elimd limdek ekii paketle tler olma olmassaydı yetiş tişirdi irdim m ama ama... ... Kadınlar nların ın si siparişlerin erinii bilirsiniz. bilirsiniz. Hiç bir zaman bitmez... Arabadan Arabadan inerken paketleri paketleri yüklenmek yüklenmek beş dakikamı yedi. Düşünün, her parmağa iki paket...
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Sizi Sizin n yeri yerini nizd zde e ben ben olsa olsayd ydım ım ne yapa yapard rdım ım bili biliyo yorr musu musunu nuzz? Heps Hepsin inii arabada bırakırdım.
M ÜŞ T E R İ :
Sonra karıma, kızlarıma ne cevap verirdim? Söylemed mediklerini bırak_ mazlardı.
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADA ADAM: M:
Ceva Cevap p ver verme meni nizz şar şartt mı? mı?
MÜŞTERİ:
H ı?
ÇİÇEK ÇİÇEKLİ Lİ ADAM: ADAM:
Bağır Bağırırl ırlar ardı, dı, söyl söyleni enirl rlerd erdi.. i...Siz .Siz de de oturu oturup p dinler dinlerdin diniz iz..
MÜŞTER TERİ:
Siz Siz, kadınlar yazlıkt lıktay ayke ken n nas nasıl olurl urlar bilmez lmezssiniz iniz..
ÇİÇEK ÇİÇEKLİ Lİ ADAM: ADAM:
Yoo, Yoo, biliy biliyor orum. um. Bild Bildiği iğim m için için de de öyle öyle söyl söyledi edim m ya. ya. (sessizlik) Giderken hiçbir şeye ihtiyacımız olmayacak derler.
MÜŞTER TERİ:
Evet. Git Gittikten son sonra da " Uf Ufacık bir bir şe şeye ihti ihtiyyacımız va var " dedikleri zaman zaman altın altında dan n neler neler çıkma çıkmaz. z... .. Bazen Bazen yazlı yazlığa ğa arttı arttırı rı yapma yapmakk için için gittiklerini bile söylerler. Sonra ufacık, kirden tahtaları kararmış bir köy evine evine girdikle girdikleri ri zaman, zaman, orasın orasınıı tertemiz tertemiz,, zengin zengin göze göze çarpar çarpar bir hale getirme getirmekk için ellerin ellerinden den geleni geleni yaparl yaparlar. ar. Ve o zaman zaman başlar başlarlar lar.. Ama kadınların işi gücü budur diyeceksiniz. "Ah şekerim, şehire kadar bir uzansan, bir iki şeye ihtiyacım var". "Evet" dedin mi siparişlerin arkası gelmez. " Filanca da şunu rica etti, yandaki komşu da bir iki ufak şey istiyor istiyor". ". Kabul etmişim etmişim gibi de devam devam ederle ederler. r. "Madem "Madem gidiyors gidiyorsun un geçerk geçerken en şunlar şunlarıı da alıver, alıver, şural şuralara ara da uğrayıv uğrayıver..." er..." Sorarı Sorarım m size: size: şehirde kalacağınız üç saat içinde bu kadar şeyi nasıl alırsınız? Burdaki evin anahta anahtarın rınıı da almadım... almadım...Tren Trenii kaçırd kaçırdım...Şi ım...Şimdi mdi işin işin yoksa yoksa kahve kahve
köşelerinde üç saat pinekle bakalım. ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Peki Peki niy niye bir bir otel otele. e... ..
MÜŞTERİ TERİ::
Eli Elimde mdeki pa paketler tlerii ista istassyonun ema emanetine tine bı bıraktı aktım. m. Bir Bir lok lokantaya aya gid gidip akşam yemeği yedim, sonra sinirlerim yatışsın diye bir tiyatroya gittim, Tiyatrodan cıkınca, şimdi ne yapayım diye düşündüm...Baktım saat oniki olmuş... Gece yarısı...İlk tren saat dörtte. Bir otele gitsem ancak üç saat uyuyab uyuyabiliri ilirim. m. Paraya Paraya yazık... yazık... En sonund sonunda a buraya buraya geldim. geldim. Herhal Herhalde de burası sabaha kadar açıktır? — 2—
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Evet Evet,, sab sabah aha a kada kadarr açık açıktı tır. r. (sessizlik) Demek bütün paketlerinizi emanete bıraktınız?
MÜŞTER TERİ:
Evet Evet.. Ni Niye so sordunuz? En sağlam yer orası değil midi midirr? İy İyi de de bağlamışlardı.
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
En sağ sağla lam m yer yer oras orasııdır dır tabi tabii. i.(Sessizlik.) Genç tezgahtarlar, sattıkları ne olursa olsun, paketleri o kadar özenerek hazırlarlar ki... (Sessizlik.) Elleri kanatlıdır sanki. Beyaz, temiz bir kağıdı özenle tezgahın üzerine yayar_ lar. Kumaş gelir, kendiliğinden katlanır, kağıdın ortasına yerleşir. Kağıdın alt ucunu ucunu alıp alıp üstüyle üstüyle birleştir birleştirirle irler; r; ortaya ortaya da sırf sırf zevk zevk için bir kıvrım kıvrım yaparlar. yaparlar. Sonra Sonra paketin iki ucunu ucunu üçgen gibi gibi kıvırıp alta alırlar. Ellerini sicim sicim kutusuna kutusuna uzat uzattıkla tıkları rı anda anda sicim sicim canlıymış canlıymış gibi gibi kutudan kutudan fırlar fırlar,, pake pakete te sarı sarılı lır. r. Bura Burası sını nı o kada kadarr hızl hızlıı yapa yaparl rlar ar ki pake pakedi di nası nasıll bağladı bağladıklar klarının ının farkına farkına bile varmazsı varmazsınız nız.. Parmağı Parmağınızı nızı geçire geçireceği ceğiniz niz düğümü de attıktan sonra cici, güzel bir pakedi size uzatıverirler.
MÜŞTERİ:
Tezgahtarları çok iyi gözlemlemişsiniz.
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Günl Günler erce ce onla onları rı gözl gözley eyeb ebililir irim. im. Her Her vitr vitrin inin in önün önünde de bir bir saat saat geçir eçire_ e_ bilirim... Böyle şeylerle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Kendimi cicili bicili sicimlerle paketlenmiş ipekli kumaş sanıyorum. Hele o son düğümü attıkları ana bayılırım. (sessizlik)
İster kadın, ister erkek olsun, paketini parmağına takmış yahut koltuğu_ nun altına sıkıştırmış müşterileri gözümle izliyorum ve neler neler neler düşl düşlüy üyor orum um bilse bilseniz niz... ... Aklını Aklınızd zdan an bile bile geçme geçmeye yece cekk şeyl şeyler er.. Sessizlik, sonra üzüntüyle üzüntüyle kendi kendine konuşur gibi) (Sessizlik, Çok önemli bunlar, çok... MÜŞTERİ:
Peki niye önemli bütün bunlar ?
ÇİÇEKLİ ÇİÇEKLİ ADAM: ADAM:
Çünkü. Çünkü... Çünkü Çünkü ancak ancak düş düş kurara kurarakk hayat hayata a bağla bağlanab nabiliy iliyorum. orum. Tıpkı Tıpkı bahçe bahçe parmaklıklarına sarılan yeşillikler gibi... (Sessizlik) İnsan düş gücünü da_ ima kullanır kullanırsa sa tanımadı tanımadıklar klarının ının hayatın hayatına a bile sahip sahip olabiliy olabiliyor. or. Zaten Zaten tanıdıklarımın hayatı beni hiç ilgilendirmez. Düş gücümün nasıl çalış_ tığını tığını bir bilsen bilseniz. iz. Şunun, Şunun, bunun, bunun, ötekinin ötekinin evini bile gözümün gözümün önüne önüne getirebiliyorum.İçine getirebiliyorum.İçine yerleşiyorum, yerleşiyorum, o hayatın hayatın sahibiyle sahibiyle yazgımı yazgımı payla_ şıyorum. şıyorum. Biliyor musunuz musunuz bazen o evin kokusunu kokusunu bile duyarım. duyarım. Her evin kendine özgü bir kokusu vardır. Benimkinin, sizinkinin... Kendi eviniz evinizdek dekii koku kokunu nun n farkın farkına a varam varamaz azsın sınız ız... ... Bu sizi sizin n haya hayatı tınız nızın ın kokusudur çünkü. Anlıyor musunuz? Galiba anlıyorsunuz.
MÜŞTER TERİ:
Evet Evet,, bö böyle şeylerden ne kadar zevk evk al aldığ dığınız nızı an anlıy lıyorum. um.
ÇİÇEKLİ ADAM:
(Biran sıkılır, sonra…) Zevk, ben mi?
MÜŞTERİ:
Bana öyle geldi. Ya Yanılıyor uyum yo yoksa?
ÇİÇEK ÇİÇEKLİ Lİ ADAM: ADAM:
Siz hiç ünlü ünlü bir bir dokt doktor ora a muaye muayene ne oldu oldunu nuzz mu? mu?
MÜŞTERİ:
Hayır! Ni Niye? Hiç bir hastalığım yo yok...
—3— ÇİÇEK ÇİÇEKLİ Lİ ADAM: ADAM:
Kork Korkmay mayın ın canım. canım. Sade Sadece ce,, müşter müşterile ilerin rin dokto doktoru run n odasın odasına a girmek girmek için bekledi bekledikler kleri,i, "beklem "bekleme e odası" odası" denilen denilen yerdek yerdekiler ilerii gördün gördünüz üz mü diye diye soracaktım.
MÜŞTER TERİ:
Ha, anladım! Evet. Kızlarımdan birini, bir sinir hastalıkları uzmanına götürmüştüm bir kere.
ÇİÇEKLİ ÇİÇEKLİ ADAM: ADAM:
Bekleme Bekleme odasın odasına a dikka dikkatt ettiniz ettiniz mi? Kırık Kırık dökük dökük bir kana kanape, pe, bir iki iske iskem_ m_ le, yayları yayları çıkmış bir divan, divan, orasıy orasıyla la hiç alakası alakası olmayan olmayan bir masa. masa. Bunlar hastalar için toplanmış, kimsenin istemediği eşyalardır...Ama bu ünlü doktorun, kendisi,karısı, dostları için ayrı bir salonu vardır. Orada herşey güzel, değerli, rekler canlı, çiçekler tazedir. Bu salondan doktorun bol paralı müşterileri de faydalanır tabii. Kızınızı götürdüğünüz zaman, onun oturduğu iskemleye yahut koltuğa dikkat ettiniz mi?
MÜŞTERİ:
Ben mi? Hayır. Aslında...
ÇİÇE ÇİÇEKL KLİİ ADAM ADAM::
Tabi Tabii, i, siz siz hast hasta a deği değils lsin iniz iz.. (Sessizlik.)
Zaten hastalar da hastalıkları ile meşgul oldukları için dikkat etmezler. (Sessizlik.)
Halbuki o odalarda saatlerce otururlar, düşünürler, gözleri de hiç bir şey seçmez. (Sessizlik.)
Siz doktor doktorun un odasın odasına a girip girip çıktığı çıktığınız nız zaman, zaman, aynı aynı iskemle iskemlede de bilinmeyen bir hastalığıyla hastalığıyla bir başkasını başkasının n oturması, oturması, yahut iskemlenin iskemlenin bir başkasını beklemesi ne gariptir. (Sessizlik.)
Ne diyord diyorduk? uk? Ah, evet! Hayal Hayal gücünü gücünün n zekler zeklerinde inden... n... Bilmem neden, aklım ünlü doktorların bekleme odalarındaki iskemlelere gitti? MÜŞTERİ:
Evet, ikisi arasında hiç...
ÇİÇEK ÇİÇEKLİ Lİ ADAM: ADAM:
Hiç bir bir bağ bağ görmü görmüyo yorr musu musunu nuz? z? Ne Ne gari garip! p! Ben de de görmü görmüyo yoru rum. m. (Sessizlik.)
Bu zihin zihin çağr çağrışı ışımla mları rı herk herkes ese e ve her her olay olaya a göre göre o kada kadarr deği değişik şik ki...Hem gelişi güzel şeylerden konuşurken bu konuları açmak doğru değil. Yoksa insanlar birbirlerini anlayamazlar. (Sessizlik.)
İkisi arasındaki bağ belki de şudur : Bekleme odalarındaki iskemleler, gelicek gelicek olan hastay hastayıı düşünü düşünürle rlerr mi? Hastalı Hastalığını ğını merak merak ederle ederlerr mi? Doktoru gördükten sonra nereye gidecegini, neler yapacağını bilmek isterler mi? Ve bütün bu olan bitenden bir zevk duyarlar mı? Hayır değil mi, hiç bir zevk. İşte ben de hiç bir zevk duymuyorum. Bu an için işim
gücüm sizsiniz. ama bu treni kaçırdığınız, köydeki aileniz sizi merak edip üzüleceği için zevk duyacağım demek değildir. MÜŞTERİ:
İyi dediniz. Merak etmişlerdir, üzülmüşlerdir tabii...
— 4— ÇİÇEKLİ ADAM:
Tanrıya Tanrıya şükredin. şükredin. Bunlar ufacık üzüntülerdir. üzüntülerdir. Bazılarının Bazılarının başındakiler başındakilerle le örnekleşemezler bile. (Sessizlik)
Başkalarının hayatına hayal gücüyle bağlanmam gerekiyorsa, ama o da böyle zevksiz olarak bağlanmak. bağlanmak. Bu hayatın hayatın anlamsızlığını, anlamsızlığını, saçmalığını saçmalığını (Kederli bir bütün bütün gücüyle gücüyle duymak duymak ve onu önemsememek önemsememek içindir içindir.. (Kederli öfkeyle.) Nasıl olduğunu bilmeyiz ama ağzımızın içinde hayatın tadını duyar duyarız ız hep. hep. Haya Hayatt hayat hayat oldu oldukç kça a kend kendii kend kendind inden en ne bıkıy bıkıyor or ne usanıyor. Onun tadı bu bir sürü anılardan geliyor, ve bizi bağlıyor. Ama neye bağlıyor? İşte bu saçmalıklara, bu belalara bağlıyor. Dört, beş, on yıl sonra sonra bu saçmalıkların tadını düşünebiliyor musunuz? Belki bizi hayata tekrar bağlamak için bu saçmalar, bu belalar bile birer tatlı anı olacaktır olacaktır;; işte o anda anda kapınız kapınıza a dayana dayanan n ölüm ölüm kurtulu kurtuluşş değil değil de felaket gibi görünecektir gözünüze. Sonra düşününki bazıları için hayatın sonu gün meselesi oluyor. (Tam bu sırada sağdan siyahlar giymiş bir kadın görünür.)
Şu köşeye bakın oradaki kadını görüyor musunuz? (Kadın saklanır.)
Ah, göremediniz, saklandı! MÜŞTERİ:
Kimdi bu?
ÇİÇEKLİ ADAM:
Ne yazık, göremediniz. Saklandı.
MÜŞTERİ:
Kadın mı demiştiniz? demiştiniz?
ÇİÇEKLİ ADAM:
Evet, karım.
MÜŞTERİ:
Karınız mı?
ÇİÇEKLİ ADAM:
(Susup, köşeye baktıktan sonra)
Uzaktan beni izliyor. İmkan olsa engel olacağım. Ama bu da hiçbir işe yaramaz... (Sessizlik)
izlemeye
Aç, kayıp sokak köpeklerine benziyor. Kovsanız da, taşa da tutsanız sizi devam ederler. ederler. (Sessizlik)
Benim Benim yüzümde yüzümden n bu kadının kadının çektiği çektiğini ni bilemezs bilemezsiniz iniz.. Uyumakt Uyumaktan an da, yemekten yemekten de vazgeçt vazgeçti.i. Gece Gece gündüz gündüz izimi bırakmı bırakmıyor. yor. Hiç olmazsa olmazsa üstüne başına baksa. Kadını andırır tarafı kalmadı...
(Sessizlik)
Üstü Üstü başı başı yıpr yıpran anmı mış, ş, saçl saçlar arıı Otuzdördünde bile değil daha... (Sessizlik)
darm darmad adağ ağın ınık ık,,
yüzü yüzü bemb bembey eyaz az.. ....
Beni Beni çile çilede den n çıka çıkart rtıy ıyor or bu hali hali.. Baze Bazen. n... .. Baze Bazen n yaka yakalı lıyo yoru rum, m, bağırıyorum; "Salak!" diyorum, sövüyorum... O ağzını açmadan bakar, ama ama öyle öyle baka bakarr ki boğa boğası sım m geli gelir. r. Hiçb Hiçbir irşe şeyy yapm yapmad adan an bekl bekler er,, uzaklaşmamı bekler. Uzaklaşır uzaklaşmaz da ardıma düşer. (Kadın köşeden bi an görünür, kaybolur.)
İşte! Bakın, yine gözetliyor. MÜŞTERİ:
Zavallı kadın! — 5—
ÇİÇEKL ÇİÇEKLİİ ADAM: ADAM:
Zavall Zavallıı kadı kadın n mı dedi dediniz niz? ? Bu Bu kad kadın ın benim benim evde evde otu oturma rmamı mı istiy istiyor, or, anladını anladınızz mı? Oturacaı Oturacaım, m, o bana bana baksın baksın,, anlamsı anlamsızz gevezel gevezelikler iklerine ine devam etsin, aşıyla etrafımı sarsın, sevgisiyle heran rahatımı sağlasın... Ben? Ben? Ben de bekleye bekleyeceği ceğim. m. İşte onun istediğ istediğii bu... bu... Bilmem ki nasıl nasıl anlatsam size... (Sessizlik. (Sessizlik. Sonra yavaş yavaş başlar.)
Zelzelen Zelzelenin in olacağı olacağını nı öncede önceden n bilsey bilseydile diler, r, Avvezzane Avvezzane ve Messin Messina'n a'nın ın evleri, evleri, sokakl sokakları arı,, meydanla meydanları, rı, ay ışıında ışıında,, belediy belediye e yöntemler yöntemlerine ine göre göre dizilmi dizilmişş olara olarakk usul usul usul usul dura durabil bilirl irler er miydi? miydi? Yok Yok efendi efendim, m, yok! yok! Taş Taş oldukları halde, taş anlıyor musunuz, zelzelenin ve yanardaın lavlarını öyle rahatça bekleyemezlerdi, kaçarlardı. (Bir an düşnür ve devam e der.)
Yanardağın Yanardağın kızgın lavlarını etrafına fışkırtacağını, fışkırtacağını, zelzelenin zelzelenin evlerini üstlerine yıkacağını bilseydiler Evvezane ve Messina halkı, o gece, her geceki geceki gibi, gibi, rahat rahat rahat rahat soyunu soyunup, p, giysile giysilerini rini dürüp, dürüp, ayakka ayakkabıla bıların rınıı yanyana, kapının arkasına koyup, yataklarına girebilirler miydi? Birkaç saat sonra öleceklerini bilerek. Olur mu öyle şey? MÜŞTERİ: ÇİÇEKLİ ADAM:
Ama karınız... karınız... Müsade edin! Biraz daha. (Sessizlik.)
Ölüm, garip, garip, iğrenç, iğrenç, korkunç korkunç bir böcek olsa ve yoldan yoldan geçen birinin birinin yakasına konsa. Siz de onu görseniz. Yolda durdurup: "Affedersiniz, müsade eder misiniz? Yolunuzu kestim ama üzerinize ölüm konmuş." demez misiniz? Şöyle iki parmağınızı uzatıp onu fırlatıp atmaz mısınız? Ne mükemmel olurdu doğrusu... (Sessizlik.)
Fakat ölüm bir böcek değil. Bu gelip geçenlerin arasında birçokları onu üzerinde taşıyor, ama görünmüyor. Onun için de korkusuz, rahat rahat dolaşıp, yarınki, yarından sonraki hayatlarını kuruyorlar. Örneğin ben.
(Ayağa kalkar.)
Biraz gelir misiniz? (Onu ayağa kaldırır.)
Şu fenerin altına gidelim orası daha aydınlık. (Biraz ötedeki fenerin altına giderler)
Bakın, Bakın, şurada şurada,, bıyığımı bıyığımın n altında altında,, dudağı dudağımın mın üstünd üstünde e pek hoş duran küçük küçük çiçeği çiçeği görüyo görüyorr musunu musunuz? z? Doktor Doktorlar lar buna buna ne diyorla diyorlarr biliyor biliyor musu musunu nuz? z? Oh! Oh! Çok Çok hoş hoş bir bir adı adı var. var. Kara Karame mela la gibi gibi tatl tatlıı bir bir ad: ad: Efithelioma. Söyleyin benimle beraber, siz de tadını duyacaksınız. (Beraber söylerler.)
"EPİTHELİOMA" çiçeklere takılan adlara da benziyor, değil mi? (Sessizlik)
Nedir bu biliyor musunuz? Ölüm. Geçerke Geçerken n bu çiçeği çiçeği dudağı dudağıma ma yapışt yapıştırıv ırıverdi erdi,, "Hatıra "Hatıram m olsun." olsun." dedi... dedi... Arkasından da şunu ekledi "Beş altı aya kadar gelirim." . (Sessizlik)
Şimdi Şimdi söyl söyley eyin in bana bana:: Bu çiçek çiçek ağzım ağzımın ın içind içindey eyke ken n sakin sakin,, sess sessiz iz köşemde oturabilir miyim? (Sessizlik.)
—6— Söylüyorum Söylüyorum bunu karıma, soruyorum: soruyorum: "Nedir benden benden istediğin? Öpeyim mi seni seni yani? yani?". ". "Evet, "Evet, öp beni" beni" diyor diyor.. Geçen Geçen gün gün ne yaptı yaptı biliy biliyor or musunuz? Dudaklarını bir toplu iğneyle delik deşik etti, kanattı, sonra başımı iki elinin arasına alıp beni ağzımdan öptü... Benimle beraber ölmek istiyormuş. (Sessizlik.)
Salak!
(Birden, hırsla.)
Herhalde Herhalde evde oturacak değilim? Vitrinleri seyretmeliyim, tezgahtarlar tezgahtarların ın el çabuklu çabukluğun ğuna a hayran hayran olmalıyım... olmalıyım... Çünkü Çünkü kafam kafam biran biran boş kalısa kalısa çevremdeki bütün hayatı yok etmeyi düşünebilirim. Örneğin sizin gibi, son son treni trenini ni kaçır kaçırmış mış,, hiç tanım tanımadı adığı ğım m birini birini,, tanba tanbanc ncamı amı çıkar çıkarıp ıp şuracıkta öldürebilirim. (Güler.)
Kormayın böyle bir niyetim yok. Şaka yaptım.
(Sessizlik.)
Kayısı Kayısı zamanıdı zamanıdırr şimdi... şimdi... Nasıl Nasıl yersini yersinizz onları onları? ? Üzerin Üzerindeki deki incecik incecik zarıyla mı? İkiye bölersiniz, biraz sıkınca meyva bir çift ıslak dudağa benzer... Ah! Ne güzel şey... (Güler. Sessizlik.)
Bana bir iyilik yapın: Yarın sabah erkenden gideceğiniz o küçük köyün istasy istasyonu onunda nda trende trenden n indikte indikten n sonra sonra evinize evinize kadar kadar yürüyü yürüyün. n. Yolda Yolda üzerinde üzerinde pırıl pırıl kırağı parlayan bir demet yeşilliği koparın, koparın, koparın ve sayı sayın. n. Kaç tane tane ot kopar koparmış mışsa sanız nız o kadar kadar yaşay yaşayac acak ak günü günüm m var demektir. (Sessizlik.)
Ama lütfen lüt fen demet biraz kalın olsun. (Güler.)
İyi geceler... (Mandolin sesi yavaş yavaş yükselirkeni Çiçekli Adam sağ köşeye doğru yürümeye başlar. Karısının orada yolunu gözlediğini farkedince yolunu değiştirir ve öteki köşeden yavaş yavaş kaybolur. Müşteri şaşkın gözlerle gözlerle kayboluncaya kadar onu izler.)
— PERDE —